okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
başlık "balkon insanı" tarafından 15.11.2020 12:53 tarihinde açılmıştır.
641.
ancak yeni doğan bir bebek baştan başlayabilir. sen, ben. biz artık geçmiş zamanız.
john steinbeck-gazap üzümleri
devamını gör...
642.
zeze: acılarım kaç gün sürecek portuga ?
portuga: en fazla 40 gün.
zeze: 40 gün sonra geçecek mi?
portuga: hayır, alışacaksın.
(bkz: şeker portakalı)
portuga: en fazla 40 gün.
zeze: 40 gün sonra geçecek mi?
portuga: hayır, alışacaksın.
(bkz: şeker portakalı)
devamını gör...
643.
"üç erkek kardeşimin özgürlüklerine karşın beni eve kapatmalarına öfke duyardım. haksızlıktı bu. babam başta dördünün de bulaşıklarını ben yıkıyor gömleklerini pantolonlarını ben ütülüyordum. annem tek başına hepsiyle başa çıkamazdı ki..fakat erkek kardeşlerim hep hazıra konuyorlardı. bizim onlara verdiklerimize karşın onlar bize hiçbir şey vermiyorlardı. babam hiç değilse işe gidiyordu. ortanca kardeşim biraz ona yardım ederdi ama öteki ikisi eve girer çıkar bugün ne ne yemek var diye sorarlar biri de pabuçları kapı önüne neden daha iyi dizmediğimizi terlikleri neden ayaklarına doğru çevirmediğimizi anlamak isterdi. yoksa onu sevmiyor muymuşuz? yoksa başımıza ağır mı geliyorlarmış? işte okula gidiyorlar onlar da derslerini çalışıyorlarmış ya.."
adalet ağaoğlu-göç temizliği
adalet ağaoğlu-göç temizliği
devamını gör...
644.
645.
"artık zamanın benim için önemli olduğunu hissediyorum. daha hızlı ya da yavaş geçsin diye değil, yalnızca zaman olsun diye; içinde yaşadığım, fiziksel olaylar ve etkinliklerle bölebildiğim bir şey olarak benim için belirginleşsin ve farkına varmadan geçip gitmesin diye."
at çalmaya gidiyoruz/per petterson
at çalmaya gidiyoruz/per petterson
devamını gör...
646.
“ancak cehenneme giden yol iyi niyetin fokurdayan asfaltıyla döşeliydi.”
(bkz: clive barker)
(bkz: the scarlet gospels)
(bkz: clive barker)
(bkz: the scarlet gospels)
devamını gör...
647.
''râbia içini çekti:
''- alnımızın yazısı...''
zayıf parmakları, tekrar genç alnının görünmez yazıları üstünde dolaştı. paşa o gün, bu kelimenin tekerrüründe garip bir teselli duyuyordu. ilk defa olarak, şark'ın bîçâre ferdinin hayat savaşında ezilmemesinde kadere inanışın bir âmil olacağını düşünüyordu. başlarında boza pişiren en kavî, en zâlim hükümdarları hep kül gibi savurmuş, geçmiş çınar gibi insanları deviren fırtına, zamanında baş eğmeyi bilen nâzenîn sazlara benzeyen insanları köklerinden koparamamıştı. mânevî kuvvetlere derûnî teslimiyetin hilkatte en nâfiz bir kudret olmadığını kim iddia edebilir ?!'' (sinekli bakkal - halide edip adıvar)
''- alnımızın yazısı...''
zayıf parmakları, tekrar genç alnının görünmez yazıları üstünde dolaştı. paşa o gün, bu kelimenin tekerrüründe garip bir teselli duyuyordu. ilk defa olarak, şark'ın bîçâre ferdinin hayat savaşında ezilmemesinde kadere inanışın bir âmil olacağını düşünüyordu. başlarında boza pişiren en kavî, en zâlim hükümdarları hep kül gibi savurmuş, geçmiş çınar gibi insanları deviren fırtına, zamanında baş eğmeyi bilen nâzenîn sazlara benzeyen insanları köklerinden koparamamıştı. mânevî kuvvetlere derûnî teslimiyetin hilkatte en nâfiz bir kudret olmadığını kim iddia edebilir ?!'' (sinekli bakkal - halide edip adıvar)
devamını gör...
648.
“dante’nin cehennem’indeki aşıkların cezalandırılmasına benzer, mutluluğun nasıl bir his olduğunu anımsama cezası. gel gör ki oradaki aşıklar şanslıydı, mutluluğu tek başlarına değil, birlikte anımsayabiliyorlardı en azından.”
ursula k. le guin - anlatış
ursula k. le guin - anlatış
devamını gör...
649.
zihninin içinde olan şey gerçek hayattan bile daha gerçek olduğunda , bunun nasıl bir his olduğunu açıklamak imkansızdı.
kayıp kız / sophie mckenzie
kayıp kız / sophie mckenzie
devamını gör...
650.
"ne gücü kalırdı cehennemin, buraya düşenler cenneti düşlemese?"
-sandman
-sandman
devamını gör...
651.
“bence yaşam çok kısa. günlerimizi kin gütmekle, bize yapılan kötülüklerin çetelesini tutmakla geçirirsek çok yazık.!”(bkz: charlotte brontë-jane eyre)
devamını gör...
652.
"düşünce bizim şeylerden edindiğimiz,şeyler hakkındaki fikrimizdir: bu fikirlerin bazıları,bize,alışıldığı üzere duyumlarımızdan gelir ve maddi nesneleri karşılarlar. tanrı fikri gibi, felsefe , sonsuzluk ve bizzat düşünce gibi diğer bazı fikirler ise maddi nesneleri karşılamazlar. burada aklımızda tutmamız gereken esas şudur ki, biz, duygulara , düşüncelere, fikirlere, gördüğümüz ve duyduğumuz için sahibiz."
devamını gör...
653.
"insanın kendini ve çevresindekileri kemirip durmadığı tek bir an yoktur. farkında bile olmadan her şeyi yıkar geçer. en masum yürüyüş bile, binlerce zavallı böceğin ölümüne neden olur. tek bir adım, çalışkan bir karıncanın yuvasını mahvedip, küçük bir dünyayı yerle bir eder. hayır, beni etkileyen, köyleri yok eden seller ya da kasabaları yutan depremler gibi büyük ve nadir facialar değil. kalbim evrensel doğanın dört bir yanına gizlenmiş o yok edici gücün düşüncesiyle kayboluyor. doğanın yarattığı her şey kendini ve çevresindekileri yok edecek bir güce sahip. işte bu yüzden yeryüzü ile gökyüzü arasında tüm gücümle sıkışıp kalmış bir halde dolanıp durur, evrenin asla doymak bilinmeyen korkutucu bir canavar olduğunu düşünürüm."
die leiden des jungen werthers syf.69-70
die leiden des jungen werthers syf.69-70
devamını gör...
654.
özetlemek gerekirse kelime anlamı olarak incelediğimizde “öteki” için, geçmişveya güncel iliģkiler ekseninde sınıfsal ya da etnik olarak farklılaştırılmış ve ayrıştırılmış olan kişi, grup, sınıf, halk vb. ifadesini kullanabiliriz. bir kişi ya da nesneyle baģlanan bu eylem bardağa damlayan su gibi gitgide büyüyüp toplumda önyargı taşımlarına ve doğru yanlış birçok düģüncenin benimsenmesine sebep olur. sadece bir kelimenin bile farklı ülkelerde farklı anlamlar taģıması da bu önyargıların bir eseridir.
- günter wallraff ganz unten.
- günter wallraff ganz unten.
devamını gör...
655.
yaşamanın sınıfı olur mu?
ölüm gibi herkese eşit değil mi?
ölüm gibi herkese eşit değil mi?
devamını gör...
656.
gülen, sohbet eden binlerce insanın içinde ben kendi içimdeki o kayıp insanı arıyordum.
olağanüstü bir gece, stefan zweig.
olağanüstü bir gece, stefan zweig.
devamını gör...
657.
"yazışımı, resim yapışımda hiçbir zaman söz konusu olmayan bir biçimde gözlemliyorum ve bu zanaatin büyüleyici yönlerini keşfediyorum. resimde, bir an gelir, tuval artık tek bir fırça darbesini bile kaldıramaz (ister iyi, ister kötü olsun; bu fırça resmi ancak daha kötü hale getirecektir); oysa bu satırlar, bağlantıları şimdiden kusursuz, bilinmesi nedeniyle de kesin bir başarı olan ancak hiçbir zaman elde edilemeyecek bir toplamın rakamlarını bağlayarak sonsuza dek sürdürülebilir. bu sonsuz uzatma fikri özellikle büyüleyici geliyor bana. böylece hayatımın sonuna dek yazmayı sürdürebileceğim; oysa resimler, kendi içlerinde hapsedilmişlerdir, sizi kovarlar. başına buyruk, soğuk, soyutlanmış bir halde, kendi derileri içinde hapsolmuşlardır."
ressamın el kitabı/jose saramago
ressamın el kitabı/jose saramago
devamını gör...
658.
yanık kokan bir dünya. tüten insanlar. dumanlı bir hayat. cehennemden biraz daha serin bir dünya...
devamını gör...
659.
korkaklık tutsak olmak demektir.
harp sanatı, sun tzu
harp sanatı, sun tzu
devamını gör...
660.
‘’ üstlerine karşı kendini alçalttıkça,içine yerleşmiş olan özgüven noksanlığını gidermek için aynısını kendi astlarından da bekler oldu zamanla. bu kendine güvenme ihtiyacı genellikle zayıfa yönelik amansız bir gaddarlıkla sonuçlanırdı.ilk hükümdarın esrarengiz ölümünün ardından göreve gelir gelmez, af bekleyen idam mahkumlarının listesini istemiş ve derhal idam edilmeleri için ölüm fermanlarını imzalamıştı. kağıt üzerindeki imzası ya da ağzından çıkan tek bir sözle bir yaşama derhal son verebildiğini gördüğünde, gerçekten de her şeye kadir olduğuna hükmetti. artık o bir hükümrandı.’’
kargalar büyücüsü.
kargalar büyücüsü.
devamını gör...