okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
başlık "balkon insanı" tarafından 15.11.2020 12:53 tarihinde açılmıştır.
321.
''bilginin olduğu yerde karanlık var olamaz. ışıkta hiçbir sır varlığını sürdüremez ve gerçek, bilginin incelemesinden geçirilerek ortaya çıkarıldığında, ışık yaratacaktır. bundan daha büyük bir birleşim yoktur. onlar birlikte kullanılmalıdır.'' yuvaya yolculuk- kryon
devamını gör...
322.
küçük iskender- pop h'art sy- 26
her zamanki masama geçip oturmuş ve kendime bir fincan adaçayı sipariş etmiştim ki aklıma eşimi öldürmüş olduğum geliverdi. amerikan orta sınıfına özgü, bir tür stres atma biçimi, belki benim gibi ahlakçı bir adam için fazla şamata içeriyordu ama, yine
de haber sonrası kuşaktaki günlük yorumun tutması hoş bir şeydi.
üstelik, herkes bir valiz cinayetine kurban gitmeyi öyle kolay kolay elde edemezdi. valiz demek, yolculuk demek! kimininki turistik yolculuk, kimininki kriminolojik yolculuk! insan, yolculuğa çıkarken yanına bir takım elzem şeyler almalı: don gibi, kolalı gömlek gibi, ceset gibi! zaten eşimin cesedi, her ne kadar uğraştıysam
da valize tam olarak sığmadı. oğlum, öğle teneffüsünde beslenme
çantasını açtığında o lepiska saçların arasında annesinin şevkat dolu gözleriyle karşılaşacaktı. ve, bu, onun ileriki televizyon hayatında reality show kariyerini derinden etkileyecekti. çocuk terbiyesi
ve eğitimi, apayrı bir mesele! bununla beraber, asansörde kat düğmelerine yapıştırdığım parmaklar, tabii ki iç açıcı bir görüntü oluşturmuyordu. okuduğum o postmodern eserlerden anlayabildiğim,
ne yazık ki şimdilik bu kadardı. plastik sanatta yaratıcılığım sıfırdı.
karımla geçinemiyorduk.
her zamanki masama geçip oturmuş ve kendime bir fincan adaçayı sipariş etmiştim ki aklıma eşimi öldürmüş olduğum geliverdi. amerikan orta sınıfına özgü, bir tür stres atma biçimi, belki benim gibi ahlakçı bir adam için fazla şamata içeriyordu ama, yine
de haber sonrası kuşaktaki günlük yorumun tutması hoş bir şeydi.
üstelik, herkes bir valiz cinayetine kurban gitmeyi öyle kolay kolay elde edemezdi. valiz demek, yolculuk demek! kimininki turistik yolculuk, kimininki kriminolojik yolculuk! insan, yolculuğa çıkarken yanına bir takım elzem şeyler almalı: don gibi, kolalı gömlek gibi, ceset gibi! zaten eşimin cesedi, her ne kadar uğraştıysam
da valize tam olarak sığmadı. oğlum, öğle teneffüsünde beslenme
çantasını açtığında o lepiska saçların arasında annesinin şevkat dolu gözleriyle karşılaşacaktı. ve, bu, onun ileriki televizyon hayatında reality show kariyerini derinden etkileyecekti. çocuk terbiyesi
ve eğitimi, apayrı bir mesele! bununla beraber, asansörde kat düğmelerine yapıştırdığım parmaklar, tabii ki iç açıcı bir görüntü oluşturmuyordu. okuduğum o postmodern eserlerden anlayabildiğim,
ne yazık ki şimdilik bu kadardı. plastik sanatta yaratıcılığım sıfırdı.
karımla geçinemiyorduk.
devamını gör...
323.
seninle başlamadı -171-
- insan bir bütünün parçasıdır. kendisi düşüncelerini ve duygularını diğerlerinden ayrı olarak deneyimler.
bu, bilincin yarattığı bir çeşit optik yanılgıdır.
-albert einstein-
- insan bir bütünün parçasıdır. kendisi düşüncelerini ve duygularını diğerlerinden ayrı olarak deneyimler.
bu, bilincin yarattığı bir çeşit optik yanılgıdır.
-albert einstein-
devamını gör...
324.
"kalbime küçük ve hasta bir çocuğa bakar gibi bakıyorum; her arzusunu yerine getiriyorum. bunu başkalarına söyleme, bundan dolayı beni ayıplayacak insanlar çıkabilir."
-genç werther'in acıları / goethe
-genç werther'in acıları / goethe
devamını gör...
325.
kadınlar yirmili yaşlarına gelmeden önce bin kez ölmüşlerdir. şu ya da bu yöne gitmişler ve engellenmişlerdir. engellenmiş umutları ve düşleri de vardır. aksini söyleyen hala uykudadır.
kurtlarla koşan kadınlar, clarissa p. estes (sf 400)
kurtlarla koşan kadınlar, clarissa p. estes (sf 400)
devamını gör...
326.
devamını gör...
327.
"kelimeler toz toprak içinde yuvarlanan mücevherler." dedi. "onları koptukları yerlere tekrar koyabilirsem dünyanın yaraları kapanıp acıları diner sanmıştım." yarım kalan masal. şavkar altınel. 444 kitap.
devamını gör...
328.
sevinç ve keder birlikte gelir; biri sofranızda sizinle otururken, unutmayın, diğeri yatağınızda uyumaktadır
devamını gör...
329.
“seni sahiden tanıyor muyum acaba? bunun yanıtını verebilmem için ruhunu görmem gerek.”
oscar wilde – the picture of dorian gray
kitap linki
oscar wilde – the picture of dorian gray
kitap linki
devamını gör...
330.
parmaklığın önünde durdu, ayakta, ateş etmeye koyuldu. bu, dev bir öç almaydı artık; her patlama bir eski, uzak utancın intikamıydı. parasına el süremediğim lola’ya ateş! yüzüstü bıraktığım marcelle’e ateş! bir el ateş, öpmek istemediğim, öpemediğim odette’e! bu yazamadığım, yazmaya cesaret edemediğim bütün kitaplar için; bu, kendime yasak ettiğim, gidemediğim tüm yolculuklar için, bu nefret etmek arzusuyla kıvrandığım, ama anlamaya çabaladığım bütün insanlar için, hepsi, herkes için! ateş ediyordu ve yasalar havada uçuyordu, insanları sevdiğin gibi seveceksin, geber orospu çocuğu! asla öldürmeyeceksin, geber bok soyu bok! insanoğluna, erdeme, dünyaya ateş: özgürlük korkutmaktır; belediye alev alev yanıyordu, beyni alev alev yanıyordu: kurşunlar vızıldıyordu, hava kadar özgür, dünya havaya uçacak, benimle birlikte. ateş etti, saate baktı: on dört dakika otuz saniye, dünyadan, otuz saniyelik bir kısacık süreden öte bir isteği yoktu artık, otuz saniye, şu kiliseye doğru koşan güzel, mağrur subaya ateş etmesine yetecek otuz saniye; güzel, mağrur subaya ateş etti, yeryüzündeki bütün güzelliklere, sokağa, çiçeklere, bahçelere, sevdiği, sevmiş olduğu her şeye. güzellik, hayasız bir sıçramayla uçtu. ateş etti: tertemizdi şimdi, tertemizdi, tanrı kadar güçlüydü, özgürdü.
on beş dakika.
(bkz: jean paul sartre) - (bkz: tükeniş)
on beş dakika.
(bkz: jean paul sartre) - (bkz: tükeniş)
devamını gör...
331.
gökyüzünde de çok gülümseniyordu, ama her zaman meleksi bir şekilde ve hafif bir hoşnutsuzluk ifadesiyle birlikte, sanki mutlu olmaktan özür diler gibi, tabii buna mutluluk denebilirse. *
devamını gör...
332.
"soyulan insan, ne çalındığını fark etmemişse, kimse de ona söylememişse, soyulmamış demektir."
william s.
william s.
devamını gör...
333.
anladığım kadarıyla günah işlemişsin, ama cezan çok ağır olmuş. seni insanlıktan çıkarmışlar.
devamını gör...
334.
– bizimki kolay, nasıl olsa geçer, dedi, ama yalnızlık zor...
– hiç de değil vallahi, daha bile iyi..
başımı dinliyorum... oooooh, ne güzel...
– olur mu canım hiç... bir kişi, cennetin bile tadı olmaz!
bu söz üzerine birden çarpılır gibi oldum. “bir kişi, cennetin bile tadı olmaz!” evet doğru... ama iki kişi de cenneti cehenneme çevirir, bu da doğru...
ah biz eşekler/aziz nesin
– hiç de değil vallahi, daha bile iyi..
başımı dinliyorum... oooooh, ne güzel...
– olur mu canım hiç... bir kişi, cennetin bile tadı olmaz!
bu söz üzerine birden çarpılır gibi oldum. “bir kişi, cennetin bile tadı olmaz!” evet doğru... ama iki kişi de cenneti cehenneme çevirir, bu da doğru...
ah biz eşekler/aziz nesin
devamını gör...
335.
''o ve biz aynı dünyada yürüyen, aynı dünyayı gören, duyan, hisseden bir grup adamdık; iki dakika içinde ani bir çatırtıyla birimiz yok olacaktı, bir zihin eksilecek, bir dünya eksilecekti.'' (george orwell- bir idam)
devamını gör...
336.
müziğin yaşananları canlandırma etkisi vardır, bazen yürek sızlatacak denli güçlü bir etki.
syf. 78. kadınsız erkekler. haruki murakami.
syf. 78. kadınsız erkekler. haruki murakami.
devamını gör...
337.
“bir gün, onu olduğu gibi seveceksin. çünkü insanlardan verebileceklerinin çoğu istenemez.”
güneşi uyandıralım/jose mauro de vasconcelos
güneşi uyandıralım/jose mauro de vasconcelos
devamını gör...
338.
savaşın doğrudan bir iktisadi amacı varsa, o da emek gücünü ele geçirmektir.
-1984
-1984
devamını gör...
339.
bir erkeğin kalbi fesat, habis bir şeydir, meryem. bir ananın rahmine hiç benzemez. kanamaz, sana yer açmak için genişlemez. (bkz: bin muhteşem güneş)
devamını gör...
340.
düşünceler göklere yükseliyor, fakat vücut toprağa bağlı.
- oğuz atay / tutunamayanlar (syf.307)
- oğuz atay / tutunamayanlar (syf.307)
devamını gör...