geceye bir alıntı bırak

sevdiğiniz insana sımsıkı sarılın ve bağırarak sevdiğinizi söyleyin. belki yarın çok geç olabilir...

“bir çiçek tarlasına dönüştürebilir miyim?
aylardır önünde durduğum bu dipsiz uçurumu?”

-ahmet erhan

"hayatta her şey bir ruh durumudur."

"bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. geceyle gündüz gibi! dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama!"

"ona göre iyi insan, çok sevdiği ve çok kıymetli bir şeyi yüksünmeden, eli titremeden ihtiyaç sahibine verebilendir. modern insanın doymak bilmez iştihasına ve arzularına kendini kaptırdığı bir ortamda o, verebilmeyi insan olabilmekle eşleştirir ve sanıldığının aksine verme'nin aptallık ya da safdillik olmadığının altını çizer."

samimi olabilmek ne güzel şey. içinden geleni geldiği gibi yapıp, insanların kalbine dokunabilmek...

kadın sabah kalkmış aynaya bakmış ve kafasında yalnız üç tel saç görmüş.
hımm demiş.
galiba bugün saçımı örgü yapacağım. öyle de yapmış günü de harika geçmiş.
ertesi gün kalkmış aynaya bakmış.kafasında iki tel saç kalmış.
hımm demiş.
bugün saçımı ikiye ayıracağım.dediğini de yapmış harika bir gün geçirmiş.
bir ertesi gün yine kalkmış ve aynaya bakmış. kafasında tek tel saç var.
tamam tamam.demiş.
artık bugün at kuyruğu yaparım.
öyle de yapmış ve çok çok güzel bir gün geçirmiş.
daha bir ertesi gün aynaya baktığında kafasında bir tek tel bile kalmamış.
vaaw diye bağırmış.
bugün saç derdim yok
bakış açısı çok önemli.
hayata hangi pencereden baktığın çok önemli. mutluluğu iç dünyanda kendin yaratamıyor küçük şeylerden bile mutluluk çıkarmayı başaramıyorsan başkalarının sana vermesini hiç bekleme.
hayat, fırtınanın geçmesini beklemek değildir ki
yağmurda da yürüyebilmeyi becerebilmektir..
mutluluk aramakla bulanacak bir şey değildir, onu inşa etmek gerekir.

"öyle çok sevdiğim var ki; çocukların gözlerini sevdim, içimde huzuru, mutluluğu yaşattığı için.
dinmeyecek sanılan fırtınaları sevdim, yaşamın her döneminde, savaşmam gerektiğini öğrettiği için.
başarısızlıkları sevdim, başarıya giden yolu gösterdikleri için.
geceleri sevdim, tüm günümü nasıl geçirdiğimi değerlendirme olanağı verdiği için.
insanların sorunlarını dinlemeyi sevdim, yaşamın gerçeklerini görüp, daha olgun insan olacağımı bildiğim için.
duyulan eksiklikleri sevdim, her şeye sahip olmanın, insanı ne kadar mutsuz ettiğini bildiğim için.
sabahın erken saatlerinde çalan çalar saatimin sesini sevdim, bana bugün de yaşama olanağı verildiğini gördüğüm için.
buzlu yollarda yürümeyi sevdim, yaşamda da atılan yanlış bir adımın, insana ne denli acı vereceğini anımsattığı için.
uzaklıkları sevdim, özlemlerin duyguları pekiştirdiğini bildiğim için.
yaşamın renklerini sevdim, yaşanılan tüm duyguları tablolara döktüğü için.
bir şeylere inanmanın mutluluğunu sevdim, kendimi iyi duyumsadığımda, yanımda olacak insanların varlığını bildiğim için.
her ne olursa olsun bir şeyin bittiği için üzülmek yerine, yaşandığı için sevinmeyi sevdim, üzüntülere liman olursak, mutluluğun başka yerlere demir atacağını bildiğim için.
sevmekten ve sevilmekten korkmayan insanları sevdim, sevme ve sevilmenin yapaylıktan değil, doğallıktan geldiğini
bildikleri için.
arkadaşlarımla geçirdiğim zamanları sevdim, içten bir sohbetin, tüm ağrılara iyi geldiğini bildiğim için.
ve sevdiklerimin ellerini tutmayı sevdim.
avucumun içine bıraktığım yüreğime dokundukları için..."
alıntı

deliliğin hiç olmazsa şanlı bir mazisi var. aptallığın şerefli bir tarihi bile yok.
peyami safa.

hayat,
seçtiğiniz kadındır...
zevkli bir kadına rastlarsanız
zevkiniz...
bilgili bir kadına rastlarsanız
bilginiz...
zeki bir kadına rastlarsanız
zekanız gelişir...
hayat kat kattır.
babil'in asma bahçeleri gibi
teraslar halinde yükselir
ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür
ve bugün durduğunuz teras,
seyrettiğiniz manzara,
gördüğünüz hayat
yanınızdaki kadının terası
manzarası ve hayatıdır.
hayat, seçtiğiniz kadındır !.

"...die hauptsache an menschen sind seine augen und seine füße. man muss die welt sehen können und zu ihr hingehen."

berlin alexanderplatz, döblin

"ben nerenin yanlışıyım, hangi sokağın çıkmazı?"

"iyilik yapmak varken neden kötülük yapayım ki?"

(bkz: kıyamet emeklisi)

m.kundera, saptırılmış vasiyetler*

sene 106, bildiğimiz m.s. 106
efes'in merkezinde bir genelev açılır.
ama o kadar merkezdedir ki, gireni çıkanı herkes görmektedir.
bir kaç yıl sonra genelevin tam karşısına büyük bir kütüphane yapılır.
kapısında 4 tane kadın heykeli vardır.
sophia (bilgelik),
arete (hayal gücü),
ennoia (zeka),
episteme (bilgi).
öylesine bir kütüphane ki bergama ve iskenderiye’den sonra, envanterinde en çok kitap olan 3. kütüphane olur. artık erkekler geneleve gitmek yerine günlerini kütüphanede geçirmeye başlarlar.
yıllar sonra kütüphaneye gelenlerin yer altına kazılan tünelden kolayca geneleve geçtikleri anlaşılır...
her iki yapı da bugün hala ziyaret ediliyor ama ziyaretçilerin çoğu bu detaydan habersiz…
buradan şu ana fikri çıkartabiliriz
"ilim nerede ise erkekler oradadır"...

“açmış diye çiçekler bahar mı sandın..”

ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında;
sevdalanmış onun deli dalgalarına.
hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
yüreğindeki duruluğa…
…demiş ki suya:
gel sevdalım ol,
hayatıma anlam veren mucizem ol…
su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa, al demiş;
yüreğim sana armağan…
sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına.
zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış.
ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı…
baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su…
ateş kızmış, ateş yakmış ormanları…
aramış suyu diyarlar boyu,
günler boyu, geceler boyu...
bir gün gelmiş, suya varmış yolu
bakmış o duru gözlerine suyun,
biraz kırgın, biraz hırçın.
ve o an anlamış;
aşkın bazen gitmek olduğunu,
ama gitmenin yitirmek olmadığını...
ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.
işte o zamandan beridir ki:
ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş…
ateşin yüreğini sadece su,
suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş…!

buradaki rüzgar geçen zamanı anlatıyor.
hezar bülbül demek.
savt ses demek.