601.

"bir çoğu artık hayatta değil... hâlâ burada olanlar ise epeyce yaşlandılar."
40-50-60'larda doğduk...
50 li 60 li 70 li yıllarda büyüdük.
60-70-80'lerde okuduk.
70-80-90'larda beraberdik.
evlendik... belki de hiç evlenmedik...
dünyayı 70-80-90 larda keşfettik.
80'ler ve 90'lar macera gibiydi...
2000'lerde durulduk,
2010'larda akıllandık.
şimdiyse
2020 ve ötesine doğru
güçlü bir şekilde gidiyoruz.
meğer sekiz farklı on yıl geçirmişiz...
iki farklı yüzyıl...
iki farklı milenyum...
dünya çapında uzun mesafeli aramalar, ödemeli kabinler, görüntülü aramalar için operatörle telefon görüşmeleri yaptık.
slaytlardan youtube'a, vinillerden, çevrimiçi müziğe, el yazısı mektuplardan, e-postalara
ve sonra whatsapp'a geçtik.
radyoda canlı oyunlar, siyah beyaz tv, renkli tv, sonra da hd ve 3d tv...
bir zamanlar videocuya giderdik...
şimdiyse netflix izliyoruz.
ilk bilgisayarları, kartları, disketleri görmüşlüğümüz var
ve şimdi akıllı telefonlarımızda gigabayt ve megabayt kavramları ile tanıştık.
çocukluğumuz boyunca şort giydik, sonra pantolon, ep pantolon veya mini etek, oxfords, clarks, filistin şalları, tulum ve kot pantolonlar giydik.
çocukluk felci, menenjit, poliomiyelit, tüberküloz, domuz gribi ve yakın zamanda covıd-19'dan kaçındık.
paten, kay kay, üç tekerlekli bisiklet, bisiklet, moped, benzinli veya dizel araçlara binerken şimdi melez veya elektrikli araçlar sürüyoruz.
küçüklerle oynadık...
atlar ve dama, devekuşu ve bilyeler, 1000 eşik ve tekel, şimdi akıllı telefonlarımızda candy crush...
okuduk... hem de çok...
ve okul arkadaşlarımızın dini,
bir mesele değildi bizler için...
musluk suyunu ve limonatayı cam şişelerde içerdik, tabağımızdaki sebzeler hep tazeydi, bugünse yemekler artık eve teslim.
evet... neler yaşadık, neler!!!
ama ne güzel bir hayatımız oldu...
50'li yılların dünyasında doğmuş, analog çocukluk ve dijital yetişkinlik yaşamış insanlar bizi "eski nesil" olarak tanımlayabilirler.
tanık olduğumuz biyolojik devrimden de bahsetmeliyiz. 1960 yılında biyoloji çok fazla tanımlayıcı idi. sonra moleküler biyoloji olayına şahit olduk: yaşamın molekülleri keşfedildi: dna, rna vs... ondan sonra gelen her şeyi de gördük tabii: gen terapisi, gen parmak izi ve diğerleri... bunlar oldukça hatırı sayılır gelişmelerdi.
şöyle diyelim:
biz bir anlamda"her şeyi" gördük!!!
bizim kuşağımız, hayatın her boyutunda gerçek anlamda yaşadı ve çok şeylere şahit oldu...
kelimenin tam anlamıyla "değişime" adapte olmuş bir nesildir bizim nesil.
"eşsiz olarak tanımlanabilecek bu çok özel neslin tüm üyelerine kocaman tebrikler... "
devamını gör...
602.
603.
ne de olsa tek bir doğru cevap vardı. kendi kendine düşünerek bulduğu cevap, o anın doğru cevabıydı. youngju hayatın doğru cevaplarla sarılarak yaşamak, kimi zaman o cevapla çarpışıp, o cevabı deneyimlemekten ibaret olduğunu biliyordu. derken bunca zaman boyunca kucakladığımız doğru cevabın aslında yanlış olduğunu fark ettiğimiz an gelir. o zaman, tekrar bir başka doğru cevaba tutunup yaşamaya devam ederdik. işte bu bizim küçük, sıradan yaşamımızdı. böyle böyle doğru cevaplarımız sürekli değişime uğrardı.
hwang bo-reum - hyunam-dong kitabevi
hwang bo-reum - hyunam-dong kitabevi
devamını gör...
604.
“tekrar ayaga kalkmanın en güzel ve en iyi yanı, bir daha kiminle yürümemen gerektiğini artık öğrenmiş olmandır.”
devamını gör...
605.
" herkesin yanına gitmek isteği birisi vardır. gecenin üçü, sabahın körü, hatta cehennemin dibi bile olsa... "
devamını gör...
606.
birini daha çok severek onun seni sevmesini sağlayamazsın
devamını gör...
607.
ben çiçeklileri, renklileri, delileri severim, bir de delilikleri.
özdemir asaf’ın çiçek senfonisi’nden
devamını gör...
608.
napalım hiç olmazsa birlikte oluruz anladın mı?
e yani insan sevdikleriyle birlikte olunca problemin büyüklüğü de önemli olmuyor biliyor musun? acılar daha katlanılır oluyor
e yani insan sevdikleriyle birlikte olunca problemin büyüklüğü de önemli olmuyor biliyor musun? acılar daha katlanılır oluyor
devamını gör...
609.
yildizlarin kuyruklari olmaz
no.1'in daha cikmamis olan sarkisindan
devamını gör...
610.
yanlış sevilmiş yalnız insanlar olduk.
bir türk dizisi adını bilmem ama tatlıtuğ - sarıkaya ikilisi vardı youtube shortta çıktıydı karşıma.
bence çok haklı kadın.
devamını gör...
611.
612.
ne tuhaf, zor anlarınızda size bir parça da olsa yakınlık gösteren insanları unutmuyorsunuz.
sevgi sabancı, adana’ da piç olmak
devamını gör...
613.
"o güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler
demirin tuncuna insanın piçine kaldık..."
yaşar kemal.
demirin tuncuna insanın piçine kaldık..."
yaşar kemal.
devamını gör...
614.
âpâşikarsın ama gizlisin, can içindesin ama candan münezzehsin…
devamını gör...
615.
616.
"ölüm ve ötesi düşüncesine sahip olmak, hayattan mahrumluk anlamına gelmez. gün ışığını en çok çeken, siyah renktir. en çok reddeden de beyaz..."
sezai karakoç
sezai karakoç
devamını gör...
617.
suat çelik adlı iç mimarın ibretlik yazısı:
ınanılır gibi değil !
bilenler bilir; ben bir otel içmimarıyım. batum'da yıllarca bir sürü 5 yıldızlı otel inşaatlarında uygulamacı teknik personel olarak görev yaptım.
çalıştığımız projelerde en önemli konu yangın önlemleridir;
- odaların girişlerinde "a sınıfı" 60 dk boyunca alev almaz kapılar zorunlu olarak (bazı pahalı otellerde 120 dk) takılır. bu kapılar aynı zamanda duman da geçirmez özelliktedir. fitilleri yanmaz veya erimez malzemeden imal edilir. kasa kapısı gibi ağır olur.
- odaların içinde hem "alev ve duman" ikaz alarmı, hem de alev söndüren yangın muslukları bulunur. bu sprinkler sistemlerinin 68 derece sıcaklıkta ucundaki cam patlayarak 12 m² alana su fışkırtır, herhangi bir insan müdahalesi beklemez. oda büyükse iki tane veya üç tane takılır. bu su depodan direk gelir, şebeke ile alakası yoktur. odadan odaya borulardan alev geçmesin diye tesisat için açılan delikler alev almaz kırmızı silikon ile körlenir.
- elektrik tesisatında halojen free (alev almaz kablo) kullanılır. hatta kablo kanalları da tutuşmaz ve duman çıkartmaz özelliktedir.
- tüm koridorlarda tavanlarda çıkış (exıt) yazıları bulunur. bunlar elektrikli değil, şarjlıdır. alev vurup eriyene kadar görevlerini yaparlar. koridorlarda aynı zamanda zeminde acil durum aydınlatmaları da olur. yangın anında duman önce tavana yükselir, sonra zemine çöker. bu yüzden tahliyeler her zaman zeminden sürünerek yapılır. koridor halıları bile kolay alev almaz özelliktedir. hatta sigara külü düşünce kül kendi kendine söner.
- yangın kaçış merdivenlerine "iki adet" 120 dakika boyunca yanmaz kapıdan geçilerek ulaşılır. bu kapılar da duman geçirmez özelliktedir. yangın kaçış merdivenlerinin havalandırması özeldir. çok büyük fanlar ile bu özel bölüme dışarıdan sürekli taze hava basılır. dumanı ise ayrıca emilip dışarı üflenir. bu yangın merdivenlerinin duvarları alev almaz "pembe veya bordo" alçıpan ile çift kat yapılır.
- yangın kaçış merdivenlerinde asla eşya bulundurulmaz. kapılarda kilit olmaz !
- mutfaklar köpüklü yangın söndürme tertibatı ile donatılır. köpük tutuşmuş yağı bile söndürecek kadar boğucu tipte tercih edilir.
- tüm binalarda yüzlerce yangın tüpü bulundurulur. lpg'li araçlar kapalı otoparklara sokulmaz. otellerin çevresi de hidrant dediğimiz itfaiyelere su veren yangın muslukları ile donatılır.
bu kurallar tüm dünyada yönetmelikler ile uygulanır. ruhsat almadan önce bu binalar itfaiye ekipleri tarafından denetlenir. en ufak hatada bile binaya açılma izni verilmez.
bunca tedbirin maksadı toplu ölümlere engel olmaktır. 5 yıldızlı otellerde konaklama bedelleri o yüzden yüksektir. bu para dekorasyona göre belirlenmez
bu yüzden lüx bir otelin 76 kişiye mezar olması akıl alır gibi değil !
ınanılır gibi değil !
bilenler bilir; ben bir otel içmimarıyım. batum'da yıllarca bir sürü 5 yıldızlı otel inşaatlarında uygulamacı teknik personel olarak görev yaptım.
çalıştığımız projelerde en önemli konu yangın önlemleridir;
- odaların girişlerinde "a sınıfı" 60 dk boyunca alev almaz kapılar zorunlu olarak (bazı pahalı otellerde 120 dk) takılır. bu kapılar aynı zamanda duman da geçirmez özelliktedir. fitilleri yanmaz veya erimez malzemeden imal edilir. kasa kapısı gibi ağır olur.
- odaların içinde hem "alev ve duman" ikaz alarmı, hem de alev söndüren yangın muslukları bulunur. bu sprinkler sistemlerinin 68 derece sıcaklıkta ucundaki cam patlayarak 12 m² alana su fışkırtır, herhangi bir insan müdahalesi beklemez. oda büyükse iki tane veya üç tane takılır. bu su depodan direk gelir, şebeke ile alakası yoktur. odadan odaya borulardan alev geçmesin diye tesisat için açılan delikler alev almaz kırmızı silikon ile körlenir.
- elektrik tesisatında halojen free (alev almaz kablo) kullanılır. hatta kablo kanalları da tutuşmaz ve duman çıkartmaz özelliktedir.
- tüm koridorlarda tavanlarda çıkış (exıt) yazıları bulunur. bunlar elektrikli değil, şarjlıdır. alev vurup eriyene kadar görevlerini yaparlar. koridorlarda aynı zamanda zeminde acil durum aydınlatmaları da olur. yangın anında duman önce tavana yükselir, sonra zemine çöker. bu yüzden tahliyeler her zaman zeminden sürünerek yapılır. koridor halıları bile kolay alev almaz özelliktedir. hatta sigara külü düşünce kül kendi kendine söner.
- yangın kaçış merdivenlerine "iki adet" 120 dakika boyunca yanmaz kapıdan geçilerek ulaşılır. bu kapılar da duman geçirmez özelliktedir. yangın kaçış merdivenlerinin havalandırması özeldir. çok büyük fanlar ile bu özel bölüme dışarıdan sürekli taze hava basılır. dumanı ise ayrıca emilip dışarı üflenir. bu yangın merdivenlerinin duvarları alev almaz "pembe veya bordo" alçıpan ile çift kat yapılır.
- yangın kaçış merdivenlerinde asla eşya bulundurulmaz. kapılarda kilit olmaz !
- mutfaklar köpüklü yangın söndürme tertibatı ile donatılır. köpük tutuşmuş yağı bile söndürecek kadar boğucu tipte tercih edilir.
- tüm binalarda yüzlerce yangın tüpü bulundurulur. lpg'li araçlar kapalı otoparklara sokulmaz. otellerin çevresi de hidrant dediğimiz itfaiyelere su veren yangın muslukları ile donatılır.
bu kurallar tüm dünyada yönetmelikler ile uygulanır. ruhsat almadan önce bu binalar itfaiye ekipleri tarafından denetlenir. en ufak hatada bile binaya açılma izni verilmez.
bunca tedbirin maksadı toplu ölümlere engel olmaktır. 5 yıldızlı otellerde konaklama bedelleri o yüzden yüksektir. bu para dekorasyona göre belirlenmez
bu yüzden lüx bir otelin 76 kişiye mezar olması akıl alır gibi değil !
devamını gör...
618.
benim hayatımı yargılamadan önce
benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç.
hüznü, acıyı ve neşeyi tat.
benim geçtiğim senelerden geç.
benim takıldığım taşlara takıl.
yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git benim gibi. ancak ondan sonra beni yargılayabilirsin.
devamını gör...
619.
“mavi yaz akşamlarında, özgür, gezeceğim,
ayaklarımın altında nemli, serin kırlar;
başakları devşirip otları ezeceğim,
yıkayıp arıtacak çıplak başımı rüzgar.ne bir söz, ne düşünce, yalnız bitmeyen düş
ve yüreğimde sevgi; büyük, sonsuz, umutlu,
çekip gideceğim, çingene gibi, başıboş
doğada, -bir kadınla birlikte gibi mutlu.”
rimbaud
ayaklarımın altında nemli, serin kırlar;
başakları devşirip otları ezeceğim,
yıkayıp arıtacak çıplak başımı rüzgar.ne bir söz, ne düşünce, yalnız bitmeyen düş
ve yüreğimde sevgi; büyük, sonsuz, umutlu,
çekip gideceğim, çingene gibi, başıboş
doğada, -bir kadınla birlikte gibi mutlu.”
rimbaud
devamını gör...
620.
"gül bana... bana gül ki o dünyanın ışığını bir kere olsun görebileyim yüzünde. bana karlı kış günlerinde, elimde çantam okuldan dönerken çörek almak için girdiğim fırının sıcaklığını hatırlat; hatırlat bana, ilk öpüşü, ilk kucaklayışı, tek başına taa tepesine çıktığım ceviz ağacını, kendimden öteye geçtiğim yaz akşamını, neşeyle sarhoş olduğum geceyi, yorganımın içini ve bana severek bakan güzel çocuğu hatırlat bana. hepsi o ülkedeler, ben de gitmek istiyorum oraya, yardım et, yardım et ki, her soluk alışta biraz daha eksilişimi mutlulukla karşılayabileyim."
devamını gör...