501.
duvarı yıkmaya gücüm yetmiyorsa, kendimi parçalayacak değilim elbette. ama önümde duvar var diye boyun eğmeyi de kabullenemem.
(bkz: fyodor dostoyevski)*
devamını gör...
502.
devamını gör...
503.
adam 200 gramlık cihaz yapmış... cebimize koymuş...
hem radyo, hem televizyon, hem takvim, hem saat, hem telefon, hem müzik kutusu, hem pusula, hem fotoğraf makinesi, hem film oynatıcısı, hem navigasyon aleti vb...
hangi gün saat kaçta yağmur yağacak, sıcaklık kaç derece olacak, rüzgarlar hangi yönden esecek, ülke ülke, şehir şehir, ilçe ilçe bildiriyor.
sokağa çıktın diyelim, adımlarını sayıyor... geçen hafta şu kadar adım attın, bu hafta bu kadar, geçen ay şu kadar, hepsini söylüyor... iyi duyuyor musun, diye kulak muayenesi bile yapıyor.
borsa'yı dövizi, altını, gümüşü saniye saniye bildiriyor...
bankaya uğramadan para trafiğini yönetiyorsun.
binlerce sayfalık ansiklopediyi karıştırma zahmetine girmeden istediğin bilgiyi sana bir saniyede çıkarıp veriyor...
hepimizin cebinde birer tane var.
artık yolumuzu yönümüzü, bugünümüzü yarınımızı onunla buluyoruz...
sağlığımızı asrın mucizesi olan cihazlar ve ilaçlarla sürdürüyoruz
ne var ki bunların hepsi batı dünyasında keşfediliyor, orada geliştiriliyor.
ne biz, ne islam dünyası asrın keşiflerine katkıda bulunabiliyoruz...
çünkü biz bambaşka konularla meşgulüz...
göz damlası orucu bozar mı, şarkı dinlemek günah mıdır, deniz ürünü mekruh mudur?
telefonu icat eden adam cennete mi gider cehenneme mi?
seccade boyu halı kutsal mıdır, ayakkabı ile basan günaha girer mi?
biz ve alimlerimiz bu çetin sorunları çözmekle uğraştık bin yıldır.
ve hala oralardayız...
alıntı
hem radyo, hem televizyon, hem takvim, hem saat, hem telefon, hem müzik kutusu, hem pusula, hem fotoğraf makinesi, hem film oynatıcısı, hem navigasyon aleti vb...
hangi gün saat kaçta yağmur yağacak, sıcaklık kaç derece olacak, rüzgarlar hangi yönden esecek, ülke ülke, şehir şehir, ilçe ilçe bildiriyor.
sokağa çıktın diyelim, adımlarını sayıyor... geçen hafta şu kadar adım attın, bu hafta bu kadar, geçen ay şu kadar, hepsini söylüyor... iyi duyuyor musun, diye kulak muayenesi bile yapıyor.
borsa'yı dövizi, altını, gümüşü saniye saniye bildiriyor...
bankaya uğramadan para trafiğini yönetiyorsun.
binlerce sayfalık ansiklopediyi karıştırma zahmetine girmeden istediğin bilgiyi sana bir saniyede çıkarıp veriyor...
hepimizin cebinde birer tane var.
artık yolumuzu yönümüzü, bugünümüzü yarınımızı onunla buluyoruz...
sağlığımızı asrın mucizesi olan cihazlar ve ilaçlarla sürdürüyoruz
ne var ki bunların hepsi batı dünyasında keşfediliyor, orada geliştiriliyor.
ne biz, ne islam dünyası asrın keşiflerine katkıda bulunabiliyoruz...
çünkü biz bambaşka konularla meşgulüz...
göz damlası orucu bozar mı, şarkı dinlemek günah mıdır, deniz ürünü mekruh mudur?
telefonu icat eden adam cennete mi gider cehenneme mi?
seccade boyu halı kutsal mıdır, ayakkabı ile basan günaha girer mi?
biz ve alimlerimiz bu çetin sorunları çözmekle uğraştık bin yıldır.
ve hala oralardayız...
alıntı
devamını gör...
504.
“pencereniz kirliydi, gördüğünüz her insana çamur attınız.”
cemal süreyya
cemal süreyya
devamını gör...
505.
öptüğümüz, sevdiğimiz, seviştiğimiz, bir sözüyle kalkıp gittiğimiz, bir sözümüzle kalkıp gelen, uyuduğumuz uyandığımız, dünyama güneştir diye bellediklerimiz hayatımızdan çıkıp yabancı oluyor, bu dünyanın en saçma şeyi değil mi?
kaynak
devamını gör...
506.
"adının anıldığı yerlerde
cezm olmak için yanasım gelir.
senli geçen sohbetlere
şedde şedde yağasım gelir."
cezm olmak için yanasım gelir.
senli geçen sohbetlere
şedde şedde yağasım gelir."
devamını gör...
507.
aslında başka bir alıntı vardı aklımda ama iran ile israil arasında ki sürtüşme, iii. dünya savaşı çıkar mı? çıkarsa ne yaparız? düşüncesi bu alıntı için tam anlamıylacuk oturacak. aklınızda ki deli sorulara cevap niteliğinde....
ıı. dünya savaşından hemen önce polonya'lı iki papaz barda otururken, biri diğerine:
"ne olacak bu memleketin hali" diye sormuş.
diğeri "iki mesele var" demiş:
ya savaş çıkacak, ya da çıkmayacak. savaş çıkmazsa mesele yok.
savaş çıkarsa iki mesele var:
bizi askere alırlar, ya da almazlar. almazlarsa mesele yok. alırlarsa iki mesele var:
ya piyade oluruz, ya da suvari. suvari olursak mesele yok.
piyade olursak iki mesele var:
ya ön cephede savaşırız ya da arkada. arkada savaşırsak mesele yok.
önde savaşırsak iki mesele var:
ya ölürüz ya da hitler'in eline esir düşeriz. ölürsek mesele yok.
esir düşersek iki mesele var:
ya sabun oluruz ya da kağıt. sabun olursak mesele yok. kağıt olursak iki mesele var:
ya gazete oluruz ya da tuvalet kağıdı. gazete olursak mesele yok. tuvalet kağıdı olursak:
işte o zaman *oku yedik!
meselesiz günler dilerim....
ıı. dünya savaşından hemen önce polonya'lı iki papaz barda otururken, biri diğerine:
"ne olacak bu memleketin hali" diye sormuş.
diğeri "iki mesele var" demiş:
ya savaş çıkacak, ya da çıkmayacak. savaş çıkmazsa mesele yok.
savaş çıkarsa iki mesele var:
bizi askere alırlar, ya da almazlar. almazlarsa mesele yok. alırlarsa iki mesele var:
ya piyade oluruz, ya da suvari. suvari olursak mesele yok.
piyade olursak iki mesele var:
ya ön cephede savaşırız ya da arkada. arkada savaşırsak mesele yok.
önde savaşırsak iki mesele var:
ya ölürüz ya da hitler'in eline esir düşeriz. ölürsek mesele yok.
esir düşersek iki mesele var:
ya sabun oluruz ya da kağıt. sabun olursak mesele yok. kağıt olursak iki mesele var:
ya gazete oluruz ya da tuvalet kağıdı. gazete olursak mesele yok. tuvalet kağıdı olursak:
işte o zaman *oku yedik!
meselesiz günler dilerim....
devamını gör...
508.
ben biraz "ertesi gün" gibiyim, eksiğim, unutkanım, öyleyim.
devamını gör...
509.
“iş bu hale gelince, yapacak bir şey kalmaz, en iyisi s.kt.r olup gitmek,” diyordum, ne de olsa, kendi kendime...
devamını gör...
510.
doğru'ları yanlış yapmak uğruna çırpınıyorsun. hayat, söze dayanmıyor. bunu bir kavrayabilsen..
(bkz: flu'es*)
devamını gör...
511.
ve burada acı çekmek için doğmuşuz. "bunu kabullenebilirseniz" diyor, "dünyada olup biten her şeyi kabullenebilirsiniz".
işin acı ama komik yanı ise, bunu kabullenirseniz bir daha asla acı çekmeyecek oluşunuzdur.
işin acı ama komik yanı ise, bunu kabullenirseniz bir daha asla acı çekmeyecek oluşunuzdur.
devamını gör...
512.
"mağarada yaşamanın bir bedeli var. onun kazandırdığı büyük bir haz var, entelektüel bir haz. bilmeyen bilmez, anlatamazsınız. yalnız kalmaktan korkuyor, yaşamı bir düğündeymiş, bir statta maç izliyormuş gibi, bir miting alanındaymış gibi yaşamak istiyorlar. bu bir zavallılık."
dücane cündioğlu
dücane cündioğlu
devamını gör...
513.
"doğruların hepsini söylememek yalan söylemek değildir "
devamını gör...
514.
nasıl oluyor da insanı mesut eden bir şey aynı zamanda felaketinin de kaynağı oluyor.
devamını gör...
515.
keşke benim de karşımda her zorluğa rağmen dimdik duran ve beni sevebilen biri olsaydı.
insan tek başına dağ olamıyor bazen ...
nilgün marmara
insan tek başına dağ olamıyor bazen ...
nilgün marmara
devamını gör...
516.
beni gecenin ortasında ekmek istiyordu, en kestirmeden. işin raconu buydu. bu şekilde gecenin içine itile itile, insan eninde sonunda bir yerlere varıyordur herhalde, diyordum kendi kendime. teselliydi bu. cesur ol, ferdinand, diye yineliyordum kendi kendime, kendime destek çıkmak için, her yerden kapı dışarı edile edile, mutlaka hepsini, o pisliklerin topunu birden o kadar korkutan o numarayı bulacaksın ve o da gecenin sonunda olsa gerek. işte zaten onlar da bu yüzden gecenin sonuna gitmezler!
devamını gör...
517.
"asıl senin için fedakarlık yapmak bana en büyük saadeti verecektir. yalnız senin için yaşamak, hayatımdan senden başka her şeyi silip atmak istiyorum. fikirlerimi, gayelerimi seninle paylaşmak, doğru bulduğumuz şeylere beraber inanmak istiyorum."
devamını gör...
518.
"etrafın seni sıktığı zaman kitap oku... ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz."
devamını gör...
519.
her insan, kendisini artık görmediğimiz zaman yok olur; sonra bir daha göründüğünde, yeni bir yaratıdır artık;
kayıp zamanın izinde/ s/1047
devamını gör...
520.
"acini dindir, sesu senindir"
devamını gör...