normal şartlar altında'nın kısaltılmış hali.
sıcaklığın 1 santigrad ve basıncın 1 atmosfer olduğu durum.

peşin edit: fşa'nın nşa ile illiyeti bulunmamaktadır.
#31517
devamını gör...

neşe böcüğü olmak...
devamını gör...

#bilgi

tarihte bilinen ilk ponzi oyunu, bu sisteme adını veren charles ponzi tarafından 1920 yılında gerçekleştirilmiştir. ponzi, bu oyun sayesinde kısa sürece 10.000 yatırımcıyı posta pullarını kullanarak bir arbitraj karı elde ettiğine inandırmış; ancak aslında ortada olmayan bu karlar nedeniyle oyun daha fazla sürdürülememiş ve sistem kısa sürede çökmüştür.

türkiye'de titan saadet zinciri ve çiftlik bank isimli para kazandırma vaat eden oluşumlar ponzi oyununa örnek olarak verilebilir.

türkiye'deki mevcut şirketlere dikkat etmekte fayda var.
devamını gör...

dünyada yaşam nasıldır?
üst sınıf yaşar, orta sınıf şikayet eder, alt sınıf ise şükreder.
dünyada inanç nasıldır?
üst sınıf paraya, orta sınıf lidere, alt sınıf ise tanrıya tapar.
devamını gör...

çirkin arkadaşların helal çekeceği kızdır.
devamını gör...

seviyeli bir sekilde olursa tadından yenmez..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sondaj isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

''yay'' isimli aleti kullanarak ''ok'' fırlatan kişidir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

o ilk geceyi hatırlıyorum. danslar ettiğimiz, şiirler yazıp okuduğumuz, birbirimize hayran hayran baktığımız o geceyi. hatırlıyor musun hem deliler gibi heyecanlı hem de bir bebeğin annesinin kucağındaki hali gibi huzurluyduk. hem deliler gibi mutlu hem de en aklı başımızda halimizle seviyorduk birbirimizi. eski iki roman karakteri gibiydik. anlamalıydım zaten. böyle mutluluklar ya masallarda olurdu ya da sonu mutsuz biterdi. deriz ya kader oynadı yine oyununu diye. heh işte aynen o şekilde oynadı bizimle. ve biz... kaybettik

çok hatam oldu biliyorum hep giden taraf da bendim. farkındayım ama hep korkumdandı olan bitenler. korktum, hiçbir şeyden korkmayan ben olacaklardan korktum, bizim sebep olacağımız şeylerden, bir buket açelyadan korktum. az buz şeyler değildi bunlar anlattım da sana, defalarca. korktum...

sonra s*****r ettim her şeyi. bütün korkularım senin yokluğunda, seninle birlikte gittiler sanki. yokluğunun soğukluğu yaktı tenimi, ah! ne çok yandı canım bir bilsen. geceler boyu kıvrandım bu acıyla. gözünden tek damla akmayan ben, aklıma her geldiğinde ağlar oldum. sonra geldim sana. bak dedim, buradayım, eskisinden de iyi bir şekilde yanındayım. yokluğuna bir dakika daha katlanmak istemedim o an.

ama çok şey değişmişti, sonradan anladım. artık aşık olduğum adam yoktu karşımda. sesin, nefesin, bakışın, hatta varlığın bile yabancılaşmıştı bana. o telefonu canımmm diye açtığın, hayran olduğum sesin kaybetmişti güzelliğini.* nefesin bir yabancının nefesi kadar soğuk ve yabancıydı sanki. o nahif ve kırılmamdan dahi korkacak şekilde bana bakan gözler tamamen boş bir şekilde bakıyordu bana. sokaktan geçen bir yabancıdan bile daha yabancı geldin bana o an. saatlerce bir şeyler anlattın bana. "böyle olması lazımdı, senin iyiliğin için" falan filan ve daha niceleri. klasikleşmiş şeylerden uzak olan sevgimizi o kalıplaşmış cümlelerle boğdun sanki. nefessiz kaldım çünkü, hissettim.

bana güvenmeni istemiştim senden. bir kez, sadece tek bir kez güvenecektin bana ama olmadı. boşver bu saatten sonra çok da önemli değil zaten. bana hala bir masal sözün var. tutar mısın bilmem. eski sen olsan "o verdiği her sözü tutar " derdim. şimdi varlığından bile emin değilken tek kelime edemiyorum, ah ne acı ama sevgilim. tahmin eder miydik böyle olacağını? bilseydik eğer o gece yazar mıydın bana o şiirleri? yine "hayranım size" der miydin bana? sanırım ben derdim. çünkü *eski bizi hala seviyorum.


ama seni artık sevmiyorum. yaptığımız o son konuşmada anladım bunu. sesini duyduğumda heyecanlanmadım mesela. söylediğin her cümle içimde büyük bir boşlukta yankılandı. sonrası ise kocaman bir sessizlik. her bir yankıda daha çok acıdı içim. ruhlarımız izledi bizi uzaktan, sonra gittiler. nereye? ben de bilmiyorum. o ilk gece ne kadar tanıyorsak, son gece de o kadar yabancıydık birbirimize. senin yokluğundan daha da soğuktu bu yabancılık hissi. titredim. çok fazla...

şimdi ise geçti hepsi. eski etkin yok üzerimde. adın geçtiği zaman masum ve acı bir gülümseme peydah oluyor yüzümde. 1 saniye kadar, belki o kadar bile değil. sonra ise yine yok olmaya devam ediyorsun. tamamen uzaklaştım senden, artık yoksun benim için. zamanında gördüğüm bir hülya gibi kalacaksın aklımda. en güzel halinle. bu adını andığım, sana yazdığım son yazı. bir veda mektubu da diyebilirim sanırım. sen zaten her şeyi biliyorsun, hoşça kal.
devamını gör...

hocası yahya kemal'den ve paul valéry'den çok etkilenmiştir. nesir yapıtlarında musiki, resim ve şiir iç içe geçmiştir. kullandığı dile ve sözcüklere büyük bir ihtimam gösterir, bu özen nazım türü eserlerine has bir durum değildir.

tanpınar'da en çok sevdiğim şeylerden biri cümleleriyle adeta bir resmetmesidir. duyguların da bir şehrin de resmini sözcüklerle çizer. kültürel miraslarımız tanpınar eserlerinde kendilerine en doğru yeri bulurlar. zira birileri onlara sıkıya sıkıya sarılıp atfettikleri sıfatlarla aslından çıkarırken birileri de yok sayma eğilimindedir. tanpınar eserinde bu mirasların yalpalamadığını görürüm. türkiye'nin olması gereken tek şey türkiye'dir, der huzur romanında.

yine huzur romanında mümtaz karakterinin ağzından kendi düşüncelerini aktardığı söylenir. öyle değilse de sırf memlekete bakışıyla dahi mümtaz çok önemli bir karakterdir.

saatimin saliselerce geri olmasından ve birilerinin beni durdurup ceza yazmasından korkuyorum.
devamını gör...

maalesef var olandır. tak tak örnekleriyle de ifşa ederim. hiç sıkıntı değil ama gerek yok. bu beğenilme işi sosyal medyayla beraber iyice yaygınlaşan bir hastalığa döndüğü düşüncesindeyim.

bu arada beğenilmek tabi ki güzel. beğenilmek herkesin hoşuna gider ama sahte beğeni almak insanı nasıl mutlu eder onu anlayamıyorum.
devamını gör...

çerez niyetine bile yerim çiğköfteyi. benim için kesinliklen çiiiiköfte *
devamını gör...

yoldaş benjamin franklin *
devamını gör...

kakao ağacının kocaman meyvesiyle yapılan gıda maddesi. bu meyvenin içindeki çekirdekler hasattan sonra fermante edilir. leziz kakao aroması fermantasyondan sonra ortaya çıkar. bu işlem kakao üretilen ülkelerde ucuz iş gücüyle yapılır, daha sonra çekirdekler çikolata üreten gelişmiş ülkelere satılır.

çekirdekler kavurma, öğütme gibi bazı işlemlerden geçtikten sonra preslenir. presleme sonucu ortaya sıvı kakao (bir kısmı toz kakao haline getirilip öyle satılır) ile kakao yağı çıkar. çikolata dediğimiz şey kakao sıvısı ile kakao yağının belirli oranlarda karıştırılmasıdır. ayrıyetten şeker de eklenebilir. hiç şeker eklenmemiş çikolata gerçekten çok acıdır (ben yedim, tavsiye etmiyorum). ayrıyetten yağ oranı düşük çikolata da hiç yenecek gibi değildir. ne kadar yağ, o kadar kalite.

hiç kakao sıvısı kullanmadan yalnızca kakao yağı kullanılırsa ortaya çıkan şeye beyaz çikolata denir. kakao yağı çikolata yapımında çok önemli bir bileşen olsa da çok pahalı olduğu için yurdumuzun güzide şirketleri ucuz palm yağı kullanır.
devamını gör...

sofra bezini silkeleme görevini üstleniyorum. kim kolayı getirecek?
devamını gör...

sizler de (bkz: takip edilesi sözlük yazarları)
(bkz: sözlüğün en sevilen yazarı)
(bkz: sözlüğün en zeki ve güzel kadını)
(bkz: sözlüğün en iyi yazarı) gibi başlıklarda kendinizi aratıp bulamadıysanız (bkz: sözlüğün düz yazarları) kulübüne hoş geldiniz efendim.
devamını gör...

ben asansörden çıkarken, asansöre giren bir annenin yanındaki 3-4 yaşlarındaki oğlundan "anneeğ bu neğğ!" diye aldığım tepki. çocuk çok korkarak bunu söylemiş olabilir, gözleri dehşet içinde kocaman açılmış da olabilir evet ama ben bunu daha önce hiç benim gibi bir hatun görmediği için iltifat olarak almayı tercih ettim.
devamını gör...

kadınları genelleyip,hepsini bir kefeye koyup zırvalayan yazar beyanı...

sizin gibi insanları genelleyip, yaftalayanlara daima böyle cevaplar vereceğiz. çünkü ciddiye alınacak kadar değerli görmüyoruz. biz kadınlar olarak (tıpkı erkekler gibi)hepimiz bambaşka bireyleriz. bambaşka hayatlar, bambaşka ideallere sahibiz. tüm erkekler demiyorum, lakin sizin gibilere saygılı tutum sergilemiyoruz.

bu saygıyı hak edenlerle gayet özenli bir tartışmayi keyifle yapıyoruz. çünkü saygıdeğer insanlarla tartışmak bile lütuf bunu biliyoruz. zira sizin gibi yaftalayanların sayısı çok, onlar ise pek az...
devamını gör...

plajda uzanmak.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim