1.
2.
başlığı görünce aklıma ilk gelen buradan
devamını gör...
3.
adaleti öldürmeyip her gün taciz, tehdit ve tecavüze uğramasını sağlarlarsa ne olacağı konusunda merak ettiren durum.
devamını gör...
4.
kim demişti hatırlamıyorum ancak şöyle muazzam bir söz vardı.
adalet göğün direğidir. adalet olmazsa gök başımıza yıkılır.
adalet göğün direğidir. adalet olmazsa gök başımıza yıkılır.
devamını gör...
5.
devamını gör...
6.
aksine devletin olduğu yerde adalet olmaz. dolu gibi görünen bomboş bir söz. celal şengör'ün onaylayacağı türden bir söz.
devamını gör...
7.
devletin dini adalettir. der hz ali,
yine adaleti ile tüm zamanlara örnek olmuştur, ikinci halife hz ömer; adaletten örnek verilirken, "hz ömer adaleti" şeklinde deyim kalıbı dahi oluşmuştur.
ancak dünya uygulaması çokta başarılı değildir. dikkat edin dünya uygulaması dedim, türkiye uygulaması değil. en medeni veya modern dediğiniz ülkede bile, adalet mekanizmasına kimi müdahaleler olmuştur, tabiki bu müdahaleler "kör göze parmak sokar" gibi ulu orta yapılmamıştır, ancak kimi alternatif tarih kitapları bu adalet dışına çıkılan durumları tespit etmiştir. bu tarz adalet dışına çıkılan uygulamalarda gerekçe çoğunlukla devletin ali menfaatleri olmuştur. bazen de devletin o an için içinde bulunduğu zayıf durum, sıkıntılı durum gerekçe gösterilmiştir. neden gerekçe gösterme gereği duymuş olabilir??? çünkü bu adalet dışı uygulama tepki ile karşılaşmıştır, vicdan sahibi siyasîler meclis veya parlementoda bunun halk adına hesabını sormuştur.
bizde ki durum, henüz cumhuriyetin kuruluş aşamasında, 1789 yılında fransız devrimi sonrası kurulan "devrim mahkemelerinin" örneği olan "istiklâl mahkemeleri" ile "kuvvetler birliği" ilkesinin çok sert bir uygulaması ile yapılan yargılamalar örnek gösterilebilir;
istiklâl mahkemeleri konusunda, dipnotlu bir kaynak olarak, "taha akyol" un "atatürk 'ün ihtilal hukuku" kitabını okumanız önerilir.
ayrıca 1960 ihtilali sonrası yapılan "yassıada yargılaması" ile ilgili de kitap okunması önerilir; "yassıada yargılaması" türk yargı tarihi için karanlık bir dönemdir; ispat yükü tersine işletilmiş, suçlamaya yapılan kişilere kendilerinin suçsuz olduğu yönünde delil sunması istenilmiş, kimi kişilerin yargılanmasında şöyle sorunlar çıkmış, kişiyi savunan avukat tutuklanmış, hatta ikinci avukat ta tutuklanmış, çoğunlukla avukatlar korkmuş, kimi savunmalar avukatsız yapılmış.
1980 darbesi sonrası da uzun tutukluluk süreleri, işkence durumları, göz altında kayıp olan insanlar gibi sorunlar çıkmıştır.
olağanüstü hal (1990 lar güneydoğu ve doğu) uygulandığı dönem uzun gözaltı süreleri gibi sorunlar, aihm kararlarına yansımış.
dünyadanda hukuka aykırı, işkence içeren örnekler maalesef bulunmaktadır.
yine adaleti ile tüm zamanlara örnek olmuştur, ikinci halife hz ömer; adaletten örnek verilirken, "hz ömer adaleti" şeklinde deyim kalıbı dahi oluşmuştur.
ancak dünya uygulaması çokta başarılı değildir. dikkat edin dünya uygulaması dedim, türkiye uygulaması değil. en medeni veya modern dediğiniz ülkede bile, adalet mekanizmasına kimi müdahaleler olmuştur, tabiki bu müdahaleler "kör göze parmak sokar" gibi ulu orta yapılmamıştır, ancak kimi alternatif tarih kitapları bu adalet dışına çıkılan durumları tespit etmiştir. bu tarz adalet dışına çıkılan uygulamalarda gerekçe çoğunlukla devletin ali menfaatleri olmuştur. bazen de devletin o an için içinde bulunduğu zayıf durum, sıkıntılı durum gerekçe gösterilmiştir. neden gerekçe gösterme gereği duymuş olabilir??? çünkü bu adalet dışı uygulama tepki ile karşılaşmıştır, vicdan sahibi siyasîler meclis veya parlementoda bunun halk adına hesabını sormuştur.
bizde ki durum, henüz cumhuriyetin kuruluş aşamasında, 1789 yılında fransız devrimi sonrası kurulan "devrim mahkemelerinin" örneği olan "istiklâl mahkemeleri" ile "kuvvetler birliği" ilkesinin çok sert bir uygulaması ile yapılan yargılamalar örnek gösterilebilir;
istiklâl mahkemeleri konusunda, dipnotlu bir kaynak olarak, "taha akyol" un "atatürk 'ün ihtilal hukuku" kitabını okumanız önerilir.
ayrıca 1960 ihtilali sonrası yapılan "yassıada yargılaması" ile ilgili de kitap okunması önerilir; "yassıada yargılaması" türk yargı tarihi için karanlık bir dönemdir; ispat yükü tersine işletilmiş, suçlamaya yapılan kişilere kendilerinin suçsuz olduğu yönünde delil sunması istenilmiş, kimi kişilerin yargılanmasında şöyle sorunlar çıkmış, kişiyi savunan avukat tutuklanmış, hatta ikinci avukat ta tutuklanmış, çoğunlukla avukatlar korkmuş, kimi savunmalar avukatsız yapılmış.
1980 darbesi sonrası da uzun tutukluluk süreleri, işkence durumları, göz altında kayıp olan insanlar gibi sorunlar çıkmıştır.
olağanüstü hal (1990 lar güneydoğu ve doğu) uygulandığı dönem uzun gözaltı süreleri gibi sorunlar, aihm kararlarına yansımış.
dünyadanda hukuka aykırı, işkence içeren örnekler maalesef bulunmaktadır.
devamını gör...
8.
devletlerin adalete ihtiyaçları yoktur. devletlerin orduları, silahları ve binlerce paralı hizmetkarları vardır. adalete zayıflar için ihtiyaç vardır.
devamını gör...