
#survivorgerizekalılıktır
lütfen babam duymasın çok alınır.demeyin böyle şeyler bakın üzmeyin minnoş kalpleri.gerizekalılık kelimesini kullanarak farkındalık yaratamazlar önce bunu bilsinler farklı bir kelime bulamamışlar mı acaba sorarım aydınlık gelecek insanlarına.survivor'ı bırakalı çok oldu artık acun ılıcalı'yı bile görmeye tahammül edemiyorum evet yerli bir isyan ama lütfen doğru kelime.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
…
çocuğun içini huzur kapladı. sebebi , servi ağaçlarından dökülüp yeşil dallar arasından geniş maviliğe doğru savrulan polenler değildi. zaten onların ismi polen de değildi. pamuktu.
huzurunun ve mutluluğunun sebebi, ilerde bir taşın üstünde bastonuna dayanıp oturan ve yayılan iki koyununu izleyen mahallenin yaşlı adamına biraz sonra yapacağı iyiliklerdi. dakikalarca onu izlemişti.
yalnız ve yaşlı bir adam…
belki çok fakirdir diye söylenerek hızla mutfağa koştu.
‘’dişleri yoktur’’ diye düşündü, çünkü yaşlıların dişleri olmazdı.
bir bardak süt ve ekmek içi…
ihtiyar adamın yanına gidip sütü ve ekmeği ona verdi. adamcağız minnet duygusuyla çocuğa bakarken cebinden kanlı bir mendil çıkardı ve ağzını sildi. hastaydı.
‘’sen ölecek misin?’’ diye sordu çocuk.
‘’sen dua edersen ölmem’’ dedi yaşlı adam.
yaşlı adam diğer sene servi ağaçlarından gökyüzüne doğru savrulan o pamukları göremedi.
‘’tanrı beni duymadı’’ diye düşündü çocuk. gözleri doldu.
…
çocuk, sırtı parçalanmış ölü tavşanını komşularının bahçesinde toprağa yarı gömülü halde buldu. hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı. koca kulak bir haftadır en iyi arkadaşıydı. diğer arkadaşları onu öldürmüştü.
meğer köpekler tavşanları sevmezmiş, o gün öğrendi.
suçluluk duyuyordu. keşke beni parçalasalardı diye düşünerek sessizce ağladı. tavşan ‘ekşi’ kokuyordu, toprak da öyle. buna anlam veremedi.
toprağa düşen yağmur taneleri burnuna ekşi kokular taşıyordu. ihmalinin bedelini en sevdiği arkadaşını kaybederek ödemişti. onu tekrar canlandırması için tanrıya dua etti.
hiçbir şey olmadı.
‘’tanrı beni duymadı’’ diye düşündü çocuk, gözleri doldu.
…
o günden sonra kimseden bir şey isteyemedi. küsmekten korktu.
bir morg odasından çıktığında , bir mezarlık ziyaretinde , insanların ve tabiatın karanlık yüzlerine tanık olduğunda , bir kadını sevdiğinde , parmağı bir silahın metal tetiğini okşadığında ya da bir barda kravatını gevşetip kafayı çektiğinde …
tanrı ona seslendi.
çocuk, tanrıyı duymadı.
çocuğun içini huzur kapladı. sebebi , servi ağaçlarından dökülüp yeşil dallar arasından geniş maviliğe doğru savrulan polenler değildi. zaten onların ismi polen de değildi. pamuktu.
huzurunun ve mutluluğunun sebebi, ilerde bir taşın üstünde bastonuna dayanıp oturan ve yayılan iki koyununu izleyen mahallenin yaşlı adamına biraz sonra yapacağı iyiliklerdi. dakikalarca onu izlemişti.
yalnız ve yaşlı bir adam…
belki çok fakirdir diye söylenerek hızla mutfağa koştu.
‘’dişleri yoktur’’ diye düşündü, çünkü yaşlıların dişleri olmazdı.
bir bardak süt ve ekmek içi…
ihtiyar adamın yanına gidip sütü ve ekmeği ona verdi. adamcağız minnet duygusuyla çocuğa bakarken cebinden kanlı bir mendil çıkardı ve ağzını sildi. hastaydı.
‘’sen ölecek misin?’’ diye sordu çocuk.
‘’sen dua edersen ölmem’’ dedi yaşlı adam.
yaşlı adam diğer sene servi ağaçlarından gökyüzüne doğru savrulan o pamukları göremedi.
‘’tanrı beni duymadı’’ diye düşündü çocuk. gözleri doldu.
…
çocuk, sırtı parçalanmış ölü tavşanını komşularının bahçesinde toprağa yarı gömülü halde buldu. hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı. koca kulak bir haftadır en iyi arkadaşıydı. diğer arkadaşları onu öldürmüştü.
meğer köpekler tavşanları sevmezmiş, o gün öğrendi.
suçluluk duyuyordu. keşke beni parçalasalardı diye düşünerek sessizce ağladı. tavşan ‘ekşi’ kokuyordu, toprak da öyle. buna anlam veremedi.
toprağa düşen yağmur taneleri burnuna ekşi kokular taşıyordu. ihmalinin bedelini en sevdiği arkadaşını kaybederek ödemişti. onu tekrar canlandırması için tanrıya dua etti.
hiçbir şey olmadı.
‘’tanrı beni duymadı’’ diye düşündü çocuk, gözleri doldu.
…
o günden sonra kimseden bir şey isteyemedi. küsmekten korktu.
bir morg odasından çıktığında , bir mezarlık ziyaretinde , insanların ve tabiatın karanlık yüzlerine tanık olduğunda , bir kadını sevdiğinde , parmağı bir silahın metal tetiğini okşadığında ya da bir barda kravatını gevşetip kafayı çektiğinde …
tanrı ona seslendi.
çocuk, tanrıyı duymadı.
devamını gör...
şimdiye kadar hiç kimsenin güllü lokum yerken ölmemiş olduğu gerçeği
az önce knut hamsun'un açlık kitabını okurken aklıma gelen düşünce.
bilen bilir, mezarlıklar müdürlüğünde işçiyim. günde nereden baksan 15-20 cenaze gelir önce sisteme geçirir, sonra yıkar sonra mezar eşip merhumu defnederiz.
hani derler ya sattığın malı bileceksin. arıcı sattığı balı bilir, terzi atlas kumaş nedir, hangi ketenin evsafı iyidir bilir, doktor hastasını muayene eder hiç değilse ve bilir...
bizler de gelen naaşları sorguluyoruz. birçok ölüm nedeniyle karşı karşıya geliyoruz. yaralama, boğulma, çatışma...
fakat fark ettim ki, aralarında hiçbiri güllü lokum yerken ölmemiş? nasıl olabilir yahu? nasıl?
bakın bugün worldometers istatistik sitesinde 152 bin kişinin rahmetli olduğu belirtiliyor. hadi diyelim ki bunlardan 100 bini eceliyle ölmüş olsun, geriye kalan 52 binin 30 bini de hastalık, kaza, cinayet vs. gibi sebeplerden ölsün. kalır sana 22 bin kişi. bu 22 bin kişinin tamamı potansiyel olarak güllü lokum yerken ölme adayıdır. ayrıca yine aynı sitede gördüğümüz bugün dünyaya gözlerini açan dünyalı sayısı 211 bin... bunlar da potansiyel olarak güllü lokum kurbanı olabilir.
peki istatistiklerde bulamadık diyelim. peki veritabanları?
yine bulamıyoruz. hiçbir veritabanında güllü lokum yerken öldüğü bilgisine yer verilmemiş. yani birçok kanalda "boğazına kaçan bir şeyden ötürü falanca saatte ex olmuştur" diye ifade geçiyorlar. aradığımız bu değil, bilakis yerken ölmeli.
araştırmalarıma devam ettim. internetin derin katmanı olan deep web'e girmekte karar kıldım. burada bilenler bilir istihabarat siteleri vardır. lanet olası federallere yakalanmamak için internetimin proxy ayarlarını değiştirdim. bu arada aklıma unuttuğum bir husus geldi ve oturduğum koltuktan yıldırım gibi fırlayarak yanlışlıkla elimdeki jack daniels blue label viskimi yerlere döktüm. yerlere paspas atarak hemen pc başına geçip akşamdan hazırladığım 6'lı kuponumu doldurdum. sağlam oran yaptık anasını satim, jokey muharrem abi rochester "son ayakta birinci gelmezse kasaba satıcam bu namıssızı ehhehe" demişti dalga geçerek, umarım yarınki ayakta kazanır, annemin emekli maaşının tamamını yatırdım anasını satim büyük girdik öyle böyle değil.
neyse deep web'te de istihbarat sitelerinde arşivleri karıştırdım. çıkan sonuçlar genelde "viski içerken ölenler, yemek yarışmasına katılıp ölenler" gibi basit şeylerdi. burada da bulamadım. yok ulan yok.
artık kabul etmeliyim. çünkü bir acı gerçekle yüzleşmek için, öncelikle kabul etmek gereklidir. inkar, öfke, pazarlık ve depresyon evrelerini aşmıştım. son evreye geldim, kabullenmeye.
bu acı gerçekten sizin de haberiniz olsun istedim, başınızı ağrıttımsa affola dostlar.
bilen bilir, mezarlıklar müdürlüğünde işçiyim. günde nereden baksan 15-20 cenaze gelir önce sisteme geçirir, sonra yıkar sonra mezar eşip merhumu defnederiz.
hani derler ya sattığın malı bileceksin. arıcı sattığı balı bilir, terzi atlas kumaş nedir, hangi ketenin evsafı iyidir bilir, doktor hastasını muayene eder hiç değilse ve bilir...
bizler de gelen naaşları sorguluyoruz. birçok ölüm nedeniyle karşı karşıya geliyoruz. yaralama, boğulma, çatışma...
fakat fark ettim ki, aralarında hiçbiri güllü lokum yerken ölmemiş? nasıl olabilir yahu? nasıl?
bakın bugün worldometers istatistik sitesinde 152 bin kişinin rahmetli olduğu belirtiliyor. hadi diyelim ki bunlardan 100 bini eceliyle ölmüş olsun, geriye kalan 52 binin 30 bini de hastalık, kaza, cinayet vs. gibi sebeplerden ölsün. kalır sana 22 bin kişi. bu 22 bin kişinin tamamı potansiyel olarak güllü lokum yerken ölme adayıdır. ayrıca yine aynı sitede gördüğümüz bugün dünyaya gözlerini açan dünyalı sayısı 211 bin... bunlar da potansiyel olarak güllü lokum kurbanı olabilir.
peki istatistiklerde bulamadık diyelim. peki veritabanları?
yine bulamıyoruz. hiçbir veritabanında güllü lokum yerken öldüğü bilgisine yer verilmemiş. yani birçok kanalda "boğazına kaçan bir şeyden ötürü falanca saatte ex olmuştur" diye ifade geçiyorlar. aradığımız bu değil, bilakis yerken ölmeli.
araştırmalarıma devam ettim. internetin derin katmanı olan deep web'e girmekte karar kıldım. burada bilenler bilir istihabarat siteleri vardır. lanet olası federallere yakalanmamak için internetimin proxy ayarlarını değiştirdim. bu arada aklıma unuttuğum bir husus geldi ve oturduğum koltuktan yıldırım gibi fırlayarak yanlışlıkla elimdeki jack daniels blue label viskimi yerlere döktüm. yerlere paspas atarak hemen pc başına geçip akşamdan hazırladığım 6'lı kuponumu doldurdum. sağlam oran yaptık anasını satim, jokey muharrem abi rochester "son ayakta birinci gelmezse kasaba satıcam bu namıssızı ehhehe" demişti dalga geçerek, umarım yarınki ayakta kazanır, annemin emekli maaşının tamamını yatırdım anasını satim büyük girdik öyle böyle değil.
neyse deep web'te de istihbarat sitelerinde arşivleri karıştırdım. çıkan sonuçlar genelde "viski içerken ölenler, yemek yarışmasına katılıp ölenler" gibi basit şeylerdi. burada da bulamadım. yok ulan yok.
artık kabul etmeliyim. çünkü bir acı gerçekle yüzleşmek için, öncelikle kabul etmek gereklidir. inkar, öfke, pazarlık ve depresyon evrelerini aşmıştım. son evreye geldim, kabullenmeye.
bu acı gerçekten sizin de haberiniz olsun istedim, başınızı ağrıttımsa affola dostlar.
devamını gör...
me11isho (yazar)
yaratıcı ve çılgın fikirlere sahip yazarımız. kafa sözlük’e renk vermekte.
her seferinde de ön yargılı ve suçlayıcı olmasını çılgın oluşuna verip kızmayacağım. *
hiperaktif, deli dolu ve yazma enerjisiyle dolup taşan biri olduğu aşikar. çılgın fikirlerinin devamını sözlük ahalisi olarak bekliyoruz. *
her seferinde de ön yargılı ve suçlayıcı olmasını çılgın oluşuna verip kızmayacağım. *
hiperaktif, deli dolu ve yazma enerjisiyle dolup taşan biri olduğu aşikar. çılgın fikirlerinin devamını sözlük ahalisi olarak bekliyoruz. *
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
devamını gör...
yeni tanışılan kişiyle sabaha kadar konuşmak
haddinden fazla umut aşılar bünyeye umut stoklarını tüketir, yapmayın!
devamını gör...
kanı bozuk
genelde ailesinde arsızlık, namussuzluk, yolsuzluk yapan kişilerin çocukları için kullanılır. hiç haz almadığım bir hitaptır. annesi, babası kötüyse çocuğun suçu ne ama yokk öyle mi hemen damgayı vururlar. kansızsınız, kanınız bozuk...
köy yerlerinde sıkça kullanılan bir kelimedir, yükü ağırdır. ön yargının en büyüklerindendir. kullanmayın, kullananlara tamah etmeyin.
köy yerlerinde sıkça kullanılan bir kelimedir, yükü ağırdır. ön yargının en büyüklerindendir. kullanmayın, kullananlara tamah etmeyin.
devamını gör...
okuduğun bir kitabı pudra şekerine uyarla
beyoğlu'nun en güzel pudra şekeri.
devamını gör...
en kullanıcı dostu meyve
çekirdeksiz üzüm net.
devamını gör...
z kuşağı dili ve edebiyatı
bir milleti x,y,z kuşağı diye ayırmadığınızda aynı dili konuşacağız. *
devamını gör...
tavukların kafası kesildiği halde ayakta durabilmesi
genel canlı tepkidir, benzeri davranışlar bir çok canlıda izlenmektedir. insanların dahil kafası bedeninden ayrıldıktan sonra tanımsız hareketler gösterdiği gözlemlenmiştir. buradaki durum, kanın pompalanması ve sinir sistemindeki iletilerin son ana kadar içlerindeki mesajı işlemeleridir. kafası kopmuş bir canlının parmak hücreside aynı anda ölmez sonuçta. bilgisayar değil bu fişini çekince ekranı gitsin ki o bile tepkisini anlık vermiyor kısa süreli de olsa devam edip sonra kapatıyor kendinisini.
devamını gör...
helvacıoğlu blok flüt
bir neslin baş belası, komşu çocuğunu boğma isteği yaratan müthiş müzik aleti.
bol tükürük ile servis edilir.
bol tükürük ile servis edilir.
devamını gör...
hava tahminleri
gökyüzü, geceleri mor/pembe olduğunda ertesi gün kar yağacağını bilebildiğim tahminimdir.
devamını gör...
kendini garsondan değerli zanneden müşteri
kendisine de karşısındaki insana da saygısı olmayan bomboş bir insandır. muhtemelen (bkz: baba parası yemek) eylemini gerçekleştiren bir (bkz: mirasyedi)dir.
devamını gör...
feridun düzağaç şarkılarında geçen muhteşem sözler
..... olmaktan korktuğum yerdeyim,
sendeyim!
sendeyim!
devamını gör...
sözlüğün geç saatlerde inanılmaz zevkli olması
taksim, mecidiyeköy gibi yerlerde anketörlerin olmadığı saatler gibidir. aaa tesadüfe bak bizim anket başlıkları açanlar gidince sözlük taksim mecidiyeköy gibi yerlerin akşam saatleri gibi oluyor.
devamını gör...
yazarların yaşadığı en büyük şanssızlık
sağlam kış olmuştu her yer buz. eskişehir köprübaşında yürürken ayağım kaydı yere düştüm, ben düşersem en çok ben gülerim, kalktım iki adım atım yine düştüm. bu sefer biraz oturdum yerde kendimi toparladım. tamam dedim hadi, tutundum bir yere kalktım küçük adımlarla gidiyorum, sen nasıl bir ayakkabısın, üçüncü kez tekrar düştüm. bu sefer daha hızlı kalktım, yola ve ayakkabıya söverken o sinirle biraz hızlanmışım sanırım, bu sefer daha artistlik düştüm. kafamı bir kaldırdım bütün insanlık durmuş beni izliyor. birisi koluma girdi, beni güvenli bir yere götürdü. uzun bir süre hareket edemedim.
devamını gör...
atmosfer
insan solunumu için oksijen önemli bir gaz olsa da atmosferin çoğunluğu azot gazından oluşur.
devamını gör...
kaç kere aşık olunabilir sorunsalı
insan bana göre yalnızca bir kere aşık olabilir. belki o duyguları yaşatan belki daha güzellerini yaşatan biri veya birileri karşına çıkabilir ve insan bir kere aşık olmazmış diyebilirsin. bu tanımı goethe'nin şu sözüyle noktalamak istiyorum. insan yaşamı boyunca bir kişiyi sever. önceki ve sonrakiler; birer arayış, kaçış yada aldanıştır.
devamını gör...