ben daimiyim.*
devamını gör...

otobüsteyim.*

t: herkes kadar yaşamın içinde.
devamını gör...

oldukça gereksiz bir üründür, kağıt israfıdır.

düğün davetiyesi bastırmak yerine çok daha güzel şeyler yapılabilir. mesela o davetiyelere gidecek olan para güvenilir bir yardım kuruluşuna bağışlanabilir, sokaktaki hayvanlar için mama alınabilir yani çok farklı şeyler yapılabilir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

diyelim ki, sonmamış kışımın arkasındayım,
hop önümden sen geçiyorsun, bir kelebek
adını bilsem yakalayacağım, öyle narin adın
az ilerde bir zeytin ağacı var sonra sebepsiz
tanrım diyorum uyut beni şarapsız
sen geçiyorsun sonra tekrar önümden
bakışların öyle deli, öyle insafsız
ne kelebek konuyor dalıma bu sonmamış kışta
ne tanrım uyutuyor beni kucağında zalim bir pışpışla
zeytin ağacı var o biraz gülümsedi sanki de
uyuyorum ben tanrım, kaldır beni mümkünse teravihde
devamını gör...

(bkz: kurtlar vadisi)
(bkz: teşkilat)
(bkz: diriliş ertuğrul)
(bkz: kuruluş osman)
devamını gör...

kafa sözlük'ün 2013'te açılmış olması. ben 7 kasım 2020'de açıldı sanıyordum.


2013 yılında yayın hayatına başlayan kafa sözlük yeni yazılım ve arayüzü ile faaliyete geçmiştir.

www.google.com/amp/s/www.mi...
devamını gör...

küçükken insanın şanslı büyüdüğünü gösteren nedenlerden biridir.

banyo sonrası babanne evindeki insan ölüsü o battaniyenin altına girer,tavana yansıyan sobanın ateşi ile içim ısınırdı. kemiklerine kadar ısıtan o soba yeri gelir bir kestanenin kokusuyla büyülerken yeri gelir elini yıkadıktan sonra suyu fışkırtır çıkan su baloncuklarinin sesi ve görüntüsüyle büyülenirdim. bazen portakal veya limon kabuğu kokusu huzur verirdi. sabah serinlikte okula gitmek için salonda kahvaltı yaparken en yakin arkadaşımdı o soba. ekmeğimi üstüne koyar ısıtır yerken bir yandan da muhabbet ederdik karşılıklı. şans eseri elim çarpmıştı bir kere. sağ elimin üstündeki soba yanığıni ne zaman görsem hep o zamanlara gider yoğun bir özlem çekerim.

şanslı çocuklardık bir zamanlar. sonra büyüdük işte falan.
devamını gör...

allah yardım cımbız olsun söylemidir.
devamını gör...

kabe, müslümanların kıblesidir, putu değil.
devamını gör...

günaymamışken uyanıp şu saate kadar dolanmaktan başka hiçbir şey yapmadım. yine başladı yüksek gerilimli boş geçen yorucu günler. şikayet etmiyorum daha fenaları da gelecek biliyorum. ama hastayım da biraz bi kırıklık var üstümde. negatif dünyam dahada negatifleşiyor böylece. öyle işte günaydın bu arada.
devamını gör...

tamam kraliçem, en mağdur sensin.

iyi ki bir ödül aldın var ya! bu arada kesinlikle tamer abi haklı.

bir kere ödül alacaksan ; karşındaki adama cisim muamelesi yapmayacaksın, gözlerine bakacaksın, elini sıkıp ödülünü alıp, konuşacaksın. ayrıca konuşmada konudan konuya zıplıyor. yok kadın hikayesi çekilmiyor da bla bla.

otur üret, proje yap, kafa yor, çabala, sizi engelleyen, zorlayan, alıkoyan mı var bacım? neden erkek yönetmenler daha baskın? oturup öz eleştiri yaptınız mı? yok, anca çar çar çene.

hem feminist, hem mağdur. ulan bir insan da bir kez daha mağduriyet ossurmasın be.

ulan mağduriyet tam bir imaj ve malzeme oldu. iktidar bunu yapıp tutunca, herkes kendine bir mağduriyet enjekte ediyor, üretiyor, uyduruyor, yaratıyor ve bundan prim yapıyor.

hani senin gecendi dün, tamer'i daha fazla anmayalım demiştin.

twitter.com/NiyalApla/statu...

sonra taklidini yapıyorsun. bu nasıl iş be "apla" anlat hele bana? işinize gelince mağdur, işinize gelince kadın oluyorsunuz.

işte bu ikiyüzlülüğüe ayarım.

hayır 2 tweet sonrası da istanbul sözleşmesi. hayırdır ödülden ne ara istanbul sözleşmesine geldik? feminazi yapıyorsunuz siz, feminizm değil.

feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik muhtelif ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan harekete denir.

eşitliği yakalamayı kendi çabanızla yapacaksanız yalnız, erkekleri itin götüne sokarak değil. feminaziler hiç çekilmiyor gerçekten. böyle kadınları gördükçe iyi ki yalnızım diyorum. böyle bir kadınla sevgili olsam gerçekten saniyesinde terk ederim, yaşanılmaz böyle tiplerle.

eşit olacaksanız serbest piyasa, liyakat ile gelin. sırf kadınsınız diye, etek giydiniz, makyaj yaptınız, regl oluyorsunuz diye değil. emeğinizle gelin be kardeşim. az saygınlık be!

sanki nuri bilge ceylan gibi bir kadın yönetmen var da kadına zorla iş yaptırmıyorlar. sanki erdal beşikçioğlu gibi tiyatrocu var da oyunlara çıkartmıyorlar. öyle mağdurlar yani, ama çözüme gelince icraat yok.
devamını gör...

tatil günü erkenden uyanmak.
devamını gör...

modern insanın en büyük probleminden biridir. kalloferin üzerine portakalı koyduğunda da aynı eski tadı-havayı elde edeceğine inanır.
devamını gör...

devamını gör...

esra erol'un sunduğu programda ortaya çıkan mide bulunduran hadise.
evli kadın, uzun zamandır evli bir adamla yasak aşk yaşamış. sonra hamilelikten çocuk olunca resmi eşinin nüfusuna yazdırmış.brazilya dizilerine taş çıkarır.
esra erol'un dna testi yaptırdığı çocuğun gerçek babası kadının yasak aşkı çıktı.
kadın bu olaya sanki iyi halt etmiş gibi el hareketiyle sevindi.
nasıl bir çürümüşlük? yozlaşmaktır.
çözümleyemedim.
yemişsin bir halt zamanında bari pişmanlık kırıntısı olsun yok o da yok .
buradan
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
zamlara ithafen*
devamını gör...

önce yeni biri gibi geliyor. sonra unutamayacağın birine dönüşüyor. sevinmeli mi üzülmeli mi belli değil..
devamını gör...

o yazarlardanım. kendi halimde yazıp köşeme çekiliyorum.
devamını gör...

başka yaşamların avukatıyız ...

evet yanlış okumadınız!..

başka yaşamları savunur, konu bize geldiğinde bir türlü kendi savunmamızda kıyam duramayız.
halbuki kendi yaşamımıza -en çok hakeden bu nadide metafora- tutup bir söylem geliştirmeyiz...
nedense dönüp kendi içimize bakamayız.. en ufak bir içe yönelme halinde dahi, ani bir etkiyle, büyük bir bencillik gelir...

esasen, talep olmadıkça, kaplumbağa misali kendi kabuklamızda yaşasak... yahut bir ıstakoz misali daraldıkça başka kabuklara geçsek... olmaz mı? ..

hiç olmadı yılan gibi her bahar, bir başka deriye evrilsek...

tı tı tıı... yılan dedim değil mi? bu örnek hiç yakışmadı... hatta fıtraten zorunuza gitti.... oysa zehrini akıtıp kısmetinin peşinden koşmak dışında, kimseye bir zararı dokunmayan zavallı bir varlığı, ekmek veren eli ısıran bir insana benzetmek, ancak bize yakışırdı. biz.. insanoğluna...

yakıştı da...
oturup bir insanı, zavallı bir hayvana benzeterek, hemen herkesin gözünde, o hayvanı, bir çırpıda zalim konumuna eriştiriverdik.

peki üzerimize vazife miydi?..
sanmam.. ama bu kez sagopa kajmer misali pek sanmam, hiç sanmam.
elimi çektim altından taşın.
kurtuldu ezilen parmaklarım.
ama canım hala yanıyor
avutsun bahaneler! bahaneler ahh


avutsun... çünkü yine üzerimize vazife olmayan bambaşka yaşamların avukatı olduk: yılanın, belki de haklı bir varoluşsal sancısını, tutup kendi mahkememize konduruverdik..

sahi..
yine üzerimize vazife miydi?..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim