1991'de sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan baltık denizi'ne kıyısı olan letonya, estonya ve litvanya ülkeleridir. 2004 yılında avrupa birliği'ne, 2005 yılında ise nato'ya üye olmuşlardır.

günümüzde estonya, letonya, litvanya, isveç, norveç, danimarka, finlandiya, izlanda, almanya, polonya, rusya gibi baltık denizi devletleri konseyi'ne üye olan devletleri kastetmek amacıyla da baltık ülkeleri tabiri kullanılır.

baltık denizi ve çevresindeki ülkeler
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sonunu düşünen kahraman olamaz!
devamını gör...

kötü alışkanlıklardan kastınız sigara içki uyuşturucu vb. ise bunları içmemek için illa dindar olmaya gerek yok. canını sevmek yeterli. sağlık açısından zararları saymakla bitmiyor çünkü.
devamını gör...

"kurşunlarınız var, ancak silahlarınız boşaldığında ölmüş olmamı ümit edin. şayet ayakta kalırsam silahlarınızı dolduramadan ölmüş olursunuz. sıra bende."
devamını gör...

ülkemiz tartışma kulübüdür.kültür mültür yok anlamayız öyle şeylerden.
devamını gör...

oluyor ara ara. biriyle tanışıyorum mesela, ya diyorum sevgili olsak efsane çift olurmuşuz. sonra anında o kişiden vazgeçiyorum. biriyle iyi olacağımızı düşünüyorsam o insandan uzak duruyorum, evet.

çünkü farkındayım, kendime benzeyen insana düşüyorum. mesela aşırı disiplinli oluyor. gün içinde akşam saat kaçta konuşacağımızı tam saat vererek söylüyoruz ve bir dakika geçirmiyoruz o saati. ancak insan tutkulu, şak diye arayıp duran birine ihtiyaç duyuyor zamanla. oncelik olmak istiyorsun.

ya da mesela çok inatçı oluyor. ee ben daha çok inatçı oluyorum. karşılıklı inatlaştığın an 1 sene görüşmüyorsun. adım atan yok. haliyle buradan yine olmuyor.

net oluyor mesela, sen netsin. herkesin çok net çizgileri oluyor. onların dışına çıkmayınca yine olmuyor. yani tutku eksik kalıyor. şehvet falan yok.

o yüzden bence bazen birlikte olsak hiç olamayız dediğin insanlar ile daha iyi anlaşıp daha tutkulu sevgiler yaşıyorsun. olumsuz ortak özellikler olmaması önemli. iki tarafın farklı olumsuzlukları olunca biraz daha olumlu şeyler yaşanabiliyor.

ha şimdi böyle derim, yarın tam kendime benzeyen birini bulurum yaaa derim kendime çok benzeyen biriyle aşırı mutlu oluyorum. hiç güven olmaz bana. şu an böyle hissediyorum ama, ebet.
devamını gör...

canım çok sıkılıyor. çok can diye bir şey olduğunu sanmıyorum.
devamını gör...
(tematik)

yer şekilleri ile ilgilenen bilim dalıdır.
devamını gör...

özellikle diş ağrılarında etkili bir ilaç.
devamını gör...

(bkz: neden böyle bir başlık var)
devamını gör...

uyku, aile, meşgale.
devamını gör...

(bkz: run forrest run)
devamını gör...

bir fısıltın atar yüreğimde.
damarlarım şenlik yeri.
yaralarım sevinç kabuğu.
devamını gör...

'başımıza icat çıkarma çocuk' efendi erkeklerin değeri bilinmeli. sana sıkıcı olan bir başkasına değildir.herkes aynı kefeye konulamaz. hanımefendi kızlarımıza efendi erkekler yakışır. başlık hadi evladım istemeye gidiyoruz moduna soktu beni. efendi kadın-erkek harcattırmammm.
devamını gör...

bu konunun nirvanaya ulaşmış versiyonu aşağıdaki linktedir:



tanım: aşırı huzur verici bir olay.
devamını gör...

1934 doğumlu danimarkalı şair, yazar, çevirmen ve gezgin. yaşamda da şiirde de şarkılar'da dile getirdiği üzere danimarka'da küçük bir taşrada; kitapların ve müziğin iç içe olduğu bir evde dünyaya gelmiş ve sonrasında bu durumun hayatını yönlendirmesine izin vermiştir. şiir yazabilmek için o yaşanmışlığa sahip olmak gerektiğini düşünüp yıllarca ülke ülke gezmiş; faşizme şiirleri ile karşı çıkmıştır. ispanya'da, siyasi mahkumlar ve mülteciler için af hareketine destek olmuş, nükleer silahlara karşı kampanyalar yürütmüş, türkiye ve güney afrika'da komitelere katılmıştır. yıllarca bir çok dergide ve gazetede makale yazdığını da eklemek gerekir.

stinus'un bu gezgin hayatında dönüm noktası olan bir olay da; danmarks kommunistiske parti'de aktif olduğu yıllarda ivan malinowski ve uffe harder ile tanışmasıdır ve ölümle sonlanacak bir dostuluğun ilk düğümleri o yıllarda atılır. stinus'un yolu türkiye sınırlarına düştüğünde bir süre ayrı düşmek zorunda kalırlar.

stinus'u türkiye'nin orta yerine getiren düşünce ise kendi ağzından şu cümleler ile dökülüyor:


"solcuların günlük gazetesinde sanat eleştirmenliği de yapan danimarkali ozan otto gelsted'in 1952 yılında yayınlanan "soğuk savaş sırasında şarkılar" başlıklı şiir kitabında nazım hikmet'in iki şiirini görmüştüm. danimarkacaya fransızcadan çevrilmiş olan bu şiirler, karanlık bir çağda çevresine ışık saçabilecek, umudu güçlendirebilecek türdendi."

"hollanda'da bulundugum bir sürede, rastlantı sonucu, sybren polet, bert schierbeek, hugo claus gibi, kendime çok yakın bulduğum, yenilikçi hollanda ozanlarını bulguladım. hollanda dili ile yazınını incelemeye başladım, bu dilden danimarkacaya çeviriler yaptım. bu da bende büyük etki bıraktı. ama bu yönlü yazın yolculuğunda, daha işin başında beni etkileyen ozanları, özellikle nazım hikmet'i unutamadım. 1956 yılında hindistan'a giderken türkiye'ye uğramış, bir dostumun evinde nazım hikmet'in bir kitabını görmüştüm. daha o zaman nazım hikmet'in şiirlerinden danimarkaca bir seçki yapmayı tasarlamıştım. bu tasarı ancak 1974'te gerçekleşebildi. sekiz yıl sonra da ikinci nazım hikmet seçkisini gerçekleştirdim."

yaşamda da şiirde de şarkılar - çıkış noktam



(bkz: mørke over akropolis) -halfdan rasmussen, erik stinus-
(bkz: med solen ı ryggen)
(bkz: grænseland)

(stinus'un eserlerinin çoğunda rasmussen ve malinowski imzası vardır)


murat alpar çevirisi ile sevdiğim bir şiirini de not düşeyim:



göçmen kuşlar ilkyaz

kadınsın sen
göğsünde fundalık çiçekleri
alnında, yeni açmış çiçeklerden bir sis.
rüzgardan bir ata binmiş de
uçuyorsun unutulmuş ülkeme doğru
bir başkasının boynuna dolanmış kolun
oynaşım
yolculuğu yurt etmişsin kendine.
öpüşlerin bir yara, bir dans
arp eşliğinde
kiliseli tepelerde şeytanın çaldığı

ve uzun zaman titreyen kara toprak
evrende kimsesiz bir evin önünden
geçip gittikten sonra atlı ordular.


devamını gör...

francis guthrie adlı bir matematik öğrencisi tarafından öne sürülen ve çizilebilecek tüm haritaları renklendirmek için sadece 4 rengin yeterli olduğunu söyleyen teorem. komşu bölgelerin aynı renkte olmaması koşuluyla...

teorem öncesi, herhangi bir haritanın 6 ya da 5 renkle tamamen renklendirilebileceği kanıtlanmıştı. 4 renk ise matematikçileri zorluyordu. ülke veya bölge sayısı arttıkça işler karışıyordu çünkü.

matematikçiler uğraşadursun, 70'li yıllarda bilgisayarlar biraz geliştirilince teorem de kanıtlanmış oldu. ancak matematikçiler, ispat bir insan yerine bir makineden geldiği için durumdan rahatsız olmuştu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

edith piaf: gelen mesajlar dolayısıyla küçük bir açıklama eklemek istedim. konu çok anlaşılmıyor sanırım bu haliyle.

burada hedef, sadece 4 tane renk kullanarak herhangi bir haritayı boyamak. bunu yaparken de amaç şu; birbirine komşu olan, yani haritada birbirine değen hiçbir bölge aynı renkle boyanmayacak.

ufak ya da bölgelendirmenin fazla olmadığı haritalarda bunu yapmak oldukça kolayken [ bakınız ], büyük haritalarda bunu yapmak son derece zordur [ bakınız ]. işte bunu başarmak, doğrudan insanlara değil, insanların programladığı bilgisayarlara nasip olmuştur.
devamını gör...

türk sanat müziği sanatçısı, 1963 doğumlu sanatçı yakalandığı kemik iliği kanserine yenik düşerek bugün hayatını kaybetmiş.

benim için "gel gönlümü yerden yere vurma güzel ne olursun" şarkısı hiç ondan güzel söyleyen yoktu.
devamını gör...

palyaçoluk. dışarıdan sert mizaçlı görünen, anti-sosyal bir adam olarak bunu kimseye inandıramadım.

öyle jonglörlük ağızdan alev çıkarma falan da yok. çor çocuğun yüzünü boyayıp sosis balondan köpek, kılıç, çiçek falan yapıp ellerine tutuşturuyoduk. sonra ertesi gün yine iş olan (hemi de 23 nisan) bir akşam barda otururken zamanının kankitosu "ağbi bu ahkşam içiyorüm ağbi. sana emanet artık şişli etfal'e mi alman hastanesi'ne mi götürürsün kafana göre" deyip gece 4'e kadar alkolün dibine vurunca, ilgili şahsı mecidiyeköy sokaklarında sürüklemek suretiyle evine bıraktığım için sabahına uyanamayıp geç kaldım. bir adet ayşe uğruna itlik serserilik paramdan oldum. çocuklar da palyaçosuz kaldı. değdi mi ayşe, sana soruyorum? ne vardı bizim çocuğu bu kadar içirecek hı?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim