sen hiç yalnız kaldın mı? öyle yalnızlık değil ama. bağırdın duyanın olmadı mı? konuşmak istedin sustun mu? gürültülü yalnızlığı bildin mi hiç? cümlesidir.

tanım: ruh halimizi anlatan sözleri paylaştığımız başlık.
devamını gör...

mb ya neden sormuşlar anlamadım, sanki kararları o alıyor.
devamını gör...

aslında big four çok geniş bir tanım. konusunda en iyi olan x, y, z adet şey bir araya geldi mi, amerikalılar big x, big y, big z demeyi pek seviyorlar.

big four; thrash metalin dört büyük grubu olan metallica, megadeth, slayer ve anthrax için kullanılan bir tabirdir. şahsi fikrim olarak anthrax bu tanımın en zayıf halkasıdır. gönül onun yerine mesela exodus grubunu görmek isterdi ama ne bileyim benim dememle olmuyor.

kadro biraz eksikte olsa bulgaristan-sofya 22.06.2010 konserlerinde am i evil? şarkısını birlikte çalarak benim gibi garibanları sevindirmişlerdir:

devamını gör...

kelimenin yazımı merdüm, kelimenin çoğulu merdüman iken siz nasıl, neden, ne oldu da merdumlar oldunuz a dostlar?

güzel bi yayın olur bu. hayırlı baskınlar.
devamını gör...

üzgün ve üzüm: iki kelimenin de kökü olan "üz-" "kesmek, koparmak, kırmak" anlamlarına gelen bir fiil. hatta bir de "üzüş-" hâli var "ayrılmak (karı-koca)" anlamına gelen. yani, üzüm "dalından kesilen/koparılan meyve", üzgün ise -mecazi olarak- "(dalından) koparılmış, kesilmiş, kırılmış kimse".
devamını gör...


mısır'ın dekhaliye kentinde milattan öncesine ait 110 mezar bulunduğu açıklandı.

mısır turizm ve eski eserler bakanlığı, dekhaliye kentindeki koum el-khulgan arkeolojik kazı alanında yapılan çalışmalarda 110 mezar ortaya çıkardığını duyurdu.

oval şekilli mezarlardan 73'ünün mö 6000-3000 dönemine, dikdörtgen şekilli 37 mezarın ise mö 1782-1570'den kalma olduğu açıklandı.

ayrıca açıklamada, mezarlarda insan kalıntılarının yanı sıra çanak çömlek gibi araç gereçlere de rastlandığı ifade edildi.



buradan
devamını gör...

temmuz'un son günü, bir festivalde sahne alıp almayacağımız soruldu, çiçeği burnunda bir müzik grubu olarak kabul ettik.
festival 19 eylül sabahı düzenlenecekti, bir aydan fazla zamanımız vardı, biz de sabah akşam çalıştık, olağanüstü bir biçimde provalar yaptık, uykusuz geceler ve sıcak gündüz vakitlerinde durmadan çaldık durduk.

zaman ilerledi, eylül ayının ilk günlerinde festival 9 ekim sabahına ertelenince çok derin bir nefes aldık ve daha çok çalışma azmi ile dolduk, çaldık da çaldık, hatta bir ara gözümü karartıp yeni şarkılar yaptım; sadece o konsere özel.

festival günü geldi çattı, festivalde ses kısmıyla ilgilenen yetkililere gitarlar için pedal olmadığını, pedal yerine ses kartı ile bilgisayardan program aracılığı ile efekt verdiğimi anlattım, hiçbir sorun olmadığını söylediler, biz de mutlu mutlu ilk konser öncesi videoları çekmeye başladık, "ilk konserimiz, çok heyecanlıyız!" gibi gibi gülümsemeli anlar işte.

normalde bizim 12:00 - 13:00 arası sahne almamız, 20 dakika soundcheck'e, yani gitarların ses kontrolü gibi şeylere ayırmamız ve 40 dakikalık bir performans sergilememiz gerekir iken, bize, bizden hemen sonra çıkacak olan sattas'ın saçmalığı yüzünden 1 saatlik süre yerine 25 dakika verildi sattas beyefendinin izmir konseri varmış, o yüzden erken çıkması gerekiyormuş, 25 dakikanın 5?! dakikasında soundcheck yapıp başlayacakmışız şarkıya, güldünüz di mi? ben de güldüm o an şaka sanıp.

neyse efendim, zaman geldi çattı, bilgisayarımı aldım, sahneye çıktık, ses sistemine bağladık derken ne oldu biliyor musunuz? ses sistemleri bilgisayardaki sesi algılamadı. o 5 dakikalık soundcheck oldu mu sana 15 dakika, herkes susmuş bizi izliyor, insanlar seferber olmuş biçimde sesi ayarlamayı deniyor ama nafile, daha da kötüsü laptop ile uğraşan ve ses sistemini ayarlayan çocuk artık naptıysa bilgisayar bir kapandı, açamıyoruz, açılmıyor.

o gün sahneye çıktık ama sadece çıktık, performans sergilemeden indik. trajikomik hadise, benim şimdilik en acı günüm.
o gün sahneden indikten sonra bir ağladım ki sormayın...
sattas, bana bir konser ve 3 tane pedal borcun var oğlum, taktım sana, peşindeyim.
devamını gör...

yağ, süt şimdi de şeker. burada mesaj mı var kek yemeyelim mi şimdi. bu ülkede yaşıyorsanız kaç yaşında olursanız olun hayat çok zor olabiliyor. ah üzümlü keklerim..
devamını gör...

bir (bkz: attila ilhan) şiiridir.

elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk

sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk

sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarda bulutlar yürüyordu

terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı

sisler bulvarı'nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!

sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarapta kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı

bir gemi beni afrika'ya götürecek
ismi bilmiyorum ne olacak
kazablanka'da bir gün kalacağım
sisler bulvarı'nı hatırlayacağım
kırmızı melek şarkısından bir satır
lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım
seni hatırlatanın çenesini kıracağım
limanda vapurlar uğuldayacak

sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
ağaçları yatıyordu yoksuldu
bütün yaprakları sararmıştı
bütün bir sonbahar ağlamıştı
ağlayan sanki istanbul'du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahır
bütün şiirlerimi yakacaktım
yalnızlık bana dokunuyordu

eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım
hiç kimse beni anlıyamazdı
on beş sene hüküm giyerdim

dördüncü yılında kaçardım
belki kaçarken vururlardı

sisler bulvarı'ndan geçmediğin gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray'da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum
devamını gör...

profilini ilk gördüğümde çok etkilenmiştim. dedim ki doğru yerdeyim. bu yazar buradaysa burası doğru yerdir.
takip butonuna tıkladığım ilk yazardır belki de.
yazdıkları çok etkileyici. eğer ki onun tanımlarını okuyup içiniz parçalanmıyorsa, ruhunuz sıkışmıyorsa inanın dünyanın en şanslı insanı sizsiniz. havanın, suyun ve sevdiklerinizin kıymetini bilin. kaderinizde mutlu bir insan olarak doğmak, mutlu bir aileye sahip olmak yazılmıştır.
umarım yazdığı tanımların bize güzel günleri hatırlatacağı bir zaman gelir.
devamını gör...

50'ler ve 60'larda londra çevresinde işlenmiş organize suçların en önde gelen isimleri. bir kardeş ronald "ronnie" kray diğeri ise reginald "reggie" kray'dır. george cornell (ingiliz suçlu) ve jack mcvitie (jack the hat olarak bilinen ingiliz suçlu) cinayetlerine de karışmış, şantaj, saldırı gibi suçlar işlemişlerdir. 1969 yılında ömür boyu hapis cezası almışlardır.

ronald kray, aklî dengesinin yerinde olmaması sebebiyle 10 yıl sonra yani 1979 senesinde bir hastaneye yatırılmış ve kalp krizinden ölene kadar yani 1995 senesine kadar orda kalmıştır.

reginald kray ise 2000 yılında serbest bırakılmıştır. çünkü artık yeteri kadar hapiste kaldığı düşünülmüştür. aslında kendisine kanser teşhisi konduğu için serbest bırakılmıştır. fakat 8 hafta sonra kanserden dolayı ölmüştür.

kray kardeşler zengin birileri olmak istiyorlardı, istedikleri şey bitip tükenmeyen eğlenceydi. çocukluk dönemlerinde boksa başladılar ve ikisi de amatör şampiyon oldular. reggie daha sakin ve ciddi biriydi, ama ronald sürekli kazanmak istiyordu. sokak kavgalarına başladılar, yeraltı alemine girdiler ve gangster oldular.

16-18'li yaşlarında hapisle tanıştılar, çete savaşları falan yüzünden hapse girdiler. silahlı soyguna başladılar, gece kulübü işine girdiler. ve londra'nın esrarengiz yeraltı dünyasında ün kazandılar. suç işleyip kazandıkları parayla işlerini halletiler. ve zengin oldular, artık 1 tane değil daha fazla gece kulübü işletiyorlardı. kendi impatorluklarını kurmuşlardı.

fakat polisler kendilerinden şüphelenmesin diye paralarını hayır kurumlarına da bağışlıyorlardı. fakat ronnie yani ronald zihinsel olarak dengesizdi. yani aklî dengesi yerinde değildi. bir adamı bıçaklayıp sonra da onu bilinçsizce dövmüştü ve bu sebepten 3 yıl hapis cezası almıştı. bu ikiz kardeşlerin saygınlığına zarar veriyordu.

ronald hapisteyken, reggie yani reginald işleri daha da büyüttü, geliştirdi. çeteler kurmaya başladı. daha sonra ronald uyuşturucu bağımlılığı sebebiyle tekrar hapse girdi. çıktığında değişmişti, tipi falan. ikiz gibi değillerdi. ronald hapisten çıktıktan sonra ikizler artık 30 gece kulübüne sahip oldular. artık ünlü bir suçluydular.

ronald kendi yazmış olduğu "my story" yani hikayem adlı otobiyografik kitabında şöyle der:

o dönem hayatımızın en güzel yıllarıydı. o döneme, "sallanan altmışlar" dendi. beatles ve rolling stones pop müzik yöneticileriydi, carnaby street de moda dünyasını yönetti. ama ben ve kardeşim londra'yı yönettik. evet, biz dokunulmazdık.

kray ikizleri, hapiste bile planlarından vazgeçmediler, tekrar zirveye çıkma hayaliyle yaşadılar. fakat her şey istedikleri gibi gitmedi, biri kalp krizinden diğeri de kanserden öldü ve kray ikizlerinin hikayesi sona erdi.

bir zamanlar gangster aleminin imparatoru olan bu kardeşler artık yaşamıyor. ve londra, şimdi rahat bir şekilde nefes almakta.. *

(resimlerde herhalde gözlüklü olanı ronald diğeri de reginald, ben öyle tahmin ediyorum).

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

insana verilmiş olan en değerli hediyedir kanaatimce.

çok kısadır. ne zaman biteceği asla belli değildir.

belirsizlikler ile doludur bu da insanı hem heyecanlandırır hem de korkutur.

bu da iyidir çünkü heyecan ve korku insanı diri tutar, tedbir almaya yönlendirir.

ne için başladığını, ne için bittiğini bilemeyiz.

çok kısa ve her an bitebileceği için öyle bir yaşamalıyız ki ölüm geldiğinde pişmanlıklar ile, keşkeler ile bitmesin hayatımız.
devamını gör...

marvel çizgi romanlarından daha dayanaksız bir masala akli melekelerini kazanmış insanların inanmasının acı vericiliği bir yana, başka insanların da bu masalın dayatmalarına göre yaşamalar bekleniyor.

bütün gaipten gelen seslere veya masallara inanan insanlar bütün bunları kendi vicdanlarının içinde yaşayacaklarsa en azından benim için hiçbir sıkıntı yok. herkes istediğine inanmakta özgür. ama çevresindeki dünyayı hezeyanlara ve sanrılara göre şekillendirmek isterlerse bu her zaman tepki görecek.
devamını gör...

kendini olumlu algılama eğilimine verilen isimdir.

başarısızlıklarımızdan dış etmenleri sorumlu tutarken başarılarımız için kendimizi takdir ederiz. en bilinen örneği, sınavdan yüksek aldığımızda ''ben aldım'' derken düşük aldığımızda ''hoca düşük vermiş'' dememizdir. her ne kadar sorumluluktan kaçıldığı algısı yaratsa da benlik saygımızı- self-esteem koruyan bir savunma mekanizmasıdır.
devamını gör...

kuzey anadolu dağlarında yetişen 2 ila 6 metre yüksekliğinde kışın yapraklarını döken bir ağaçtır. kırmızı ve biraz mayhoş bir meyveye sahiptir.
devamını gör...

torpille kamuda işe girmiş biri ile evlenirsin ama.
devamını gör...

barış manço'nun şarkısı ve yoksullara gizlice * maddi destek sağlayan, onların borçlarını ödeyen ismi bilinmeyen hayırseverler için kullanılan tabirdir.

ayrıca lefkoşa'dan emir abdurrahman bulut'un ihlas haber ajansında yayımlanan 2016 tarihli haberine göre, gerçekten yaşamış bir insandır:

--- alıntı ---

merhum sanatçı barış manço’nun mançoloji albümünde çıkış yaptığı “sarı çizmeli mehmet ağa” şarkısının yaşanmış bir hikayeden esinlenerek yazıldığı ortaya çıktı.

kim olduğu bilinmeyen kişiler için kullanılan sarı çizmeli mehmet ağa, bugün adını unutulmaz şarkı sayesinde duyursa da bir öyküsü var. şarkının kahramanı sarı çizmeli mehmet ağa'nın efsane olmadığı sanılanın aksine 1800'lü yıllarda kktc'nin göçeri köyünde yaşadığı öğrenildi. 1971 yılında kıbrıs'a konser vermek için gelen manço, köylülerden sarı çizmeli mehmet ağa'nın hikayesini öğrenmesiyle şarkıyı yazdı. manço, şarkının geniş kitlelere ulaşmasının ardından 1982 yılında sarı çizmeli mehmet ağa'nın mezarını yaptırdı. sarı çizmeli mehmet ağa'nın mezarı lefkoşa yakınlarındaki göçeri köyünde bulunuyor.

göçeri köylüleri doğum ve ölüm tarihleri net olarak bilinmeyen ancak 1800'lü yıllarda yaşadığı kaydedilen sarı çizmeli mehmet ağa'nın köyün toprak ağası olduğunu ve sarı çizmelerini hiç çıkarmadığını ifade ediyor. sarı çizmeli mehmet ağa'nın köydeki tüm bekarları evlendirdiğini ifade eden köylüler, ömrünün son günlerine kadar bu şekilde yaşadığını kaydetti.

göçeri köyü muhtarı mustafa göçeri, barış manço'nun 1971 yılında kıbrıs'a geldiğini ve göçeri köyünü gezdiğini ifade ederek, sarı çizmeli mehmet ağa'nın hikayesini dinleyip şarkıyı yazdığını 1982 yılında da mezarını yaptırdığını kaydetti. sarı çizmeli mehmet ağa'nın fakire yardım eden bir kişi olduğunu kaydeden mustafa göçeri, ömrünün son günlerine kadar bu şekilde yaşadığı kaydetti.

--- alıntı ---
devamını gör...

yanıma cinsiyet farketmeksizin kafa dengi, eğlenceli ve denizcilikten az çok anlayan birini daha alıp yelkenliyle dünya turu yapmak.
devamını gör...

biliyorum aynı başlığa iki kere yazmak uygun değil ama bunu söylemezsem olmayacak.. başlıkta yazan herkesi tek tek okudum. yazar olduğumdan beri engellediğim kimse de yok.
sözlük, size teşekkür ederim. kadınların kendini bunca güvensiz hissettiği bu konjonktürde 90 entry'de belki 1 ya da 2 kişidir saçmalayan. ve bu gerçekten görmezden gelinebilecek bir istatistik.
erkek kadın hepinize teşekkür ederim!
devamını gör...

pentagram.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim