normal sözlük t-shirtleri
birkaç yüzyıl sonra alabileceğim ürünlerdir.
bari gideyim de üzerine taze sıkılmış soğuk portakal suyumu içeyim.
bari gideyim de üzerine taze sıkılmış soğuk portakal suyumu içeyim.
devamını gör...
kedinin gözleri
eğer ki dünyaya bir kedinin gözlerinden bakacak olsaydınız, şüphesiz geceleri olağanüstü bir görüş kabiliyetiniz olurdu. çünkü kedilerin gözlerinin arkasında tapetum adı verilen ve ayna vazifesi gören bir zar var. bu organ ışığın göz içinde yayılmasını ve nesnelerin daha parlak görülmesini sağlar. bu zar sayesinde, dışarıdan gelen ışık geri yansıtılır. aksi halde kedilerin gözlerinde herhangi bir ışık kaynağı yoktur. böylece kediler insanlara göre karanlık ortamlarda altı kat daha fazla rahatlıkla görebilir. ama gün ışığını görme konusunda o kadar iyi değillerdir. ancak en küçük bir kımıldamaya ani tepkiler verecek kadar sıkı refleks sistemi ile donatıldıklarından farelerin işi gündüz de zordur.
kedinin gözleri, ışık yoğunluğunun düşük olduğu koşullarda, gözün içine daha fazla ışık girebilmesi için kedinin gözbebekleri büyür. bunun dışında ışık gereksinimi olmayan zamanlarda kedilerin göz bebeklerinin büyümesi ruhsal durumlarından kaynaklıdır. gözleri, insanların gözlerine göre gece vakti altı kat daha güçlü ve net görüş sağlar. gece dolaşmak ve avlanmak için de keskin gözlere gereksinimi vardır. araba farı gibi parlayan gözleri sayesinde zifiri karanlıkta 20 metre ileride bir cismi rahatlıkla seçebilirler. gözleri ışığa doğru baktığında gece görüşü selektör gibi parlar.
kedinin gözleri, ışık yoğunluğunun düşük olduğu koşullarda, gözün içine daha fazla ışık girebilmesi için kedinin gözbebekleri büyür. bunun dışında ışık gereksinimi olmayan zamanlarda kedilerin göz bebeklerinin büyümesi ruhsal durumlarından kaynaklıdır. gözleri, insanların gözlerine göre gece vakti altı kat daha güçlü ve net görüş sağlar. gece dolaşmak ve avlanmak için de keskin gözlere gereksinimi vardır. araba farı gibi parlayan gözleri sayesinde zifiri karanlıkta 20 metre ileride bir cismi rahatlıkla seçebilirler. gözleri ışığa doğru baktığında gece görüşü selektör gibi parlar.
devamını gör...
sözlüğün en sevilen yazarı
hangisini söylesem diğerinde gönlüm kalicak o yüzden sessiz kalma hakkımı kullanıyorum .
devamını gör...
giyinmeyi bilmeyenler
kimsenin sizin zevkinize hitap etmek zorunda olmadığı gibi, insanların kendilerini iyi hissettiği şekilde giyinmesine görüntü kirliliği demeniz hoş değil. öyleyse ben de bu tanım için düşünce kirliliği diyeyim, olmuyor değil mi? insanları rahat bırakın artık cidden ya. beğenmek zorunda hiç değilsiniz elbette ama insanların zevklerine, tercihlerine karışmayın. "modanızı kendiniz yaratın" denmiş bir de dalga geçer gibi. belki de istediklerini giymek kendi modalarıdır.
devamını gör...
sur
kale duvarı.
devamını gör...
normal sözlük'teki en havalı nick
beni bi düşünün derim. gerçi bu nicki alırken kafam yerinde değildi. olsun ama, güzel adamım bi kere.
devamını gör...
gece nöbeti
murathan mungana ait bir şiirdir.
daha az seviyorum seni
giderek daha az
unutur gibi seviyorum
azala azala
aramızdaki uzaklığın karanlığında
geceler kısalıp, gündüzler uzuyor böyle olunca
daha az seviyorum seni
kendini iyileştiren bir yara gibi
daha az
ve zamanla
sen geceyi tutuyorsun, ben nöbetini
uzak dağ kışlalarında
görmüyoruz birbirimizi
usul usul sis iniyor
kopmuş yollara
ışığı hafif, uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda
sevgilim sevgilim
yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da
artık daha az seviyorum seni
unutur gibi, ölür gibi daha az
yeniden ödetiyorum kendime
onca aşkın öğretemediğini
kolay değildi
yalnızca sevgilimi değil, evladımı da kaybettim ben
kaç acı birden imtihan etti beni
bir tek gece vardır insanın hayatında
ömür boyu sürer nöbeti
bu da öyleydi,
iyi ol, sağ ol, uzak ol
ama bir daha görme beni.
daha az seviyorum seni
giderek daha az
unutur gibi seviyorum
azala azala
aramızdaki uzaklığın karanlığında
geceler kısalıp, gündüzler uzuyor böyle olunca
daha az seviyorum seni
kendini iyileştiren bir yara gibi
daha az
ve zamanla
sen geceyi tutuyorsun, ben nöbetini
uzak dağ kışlalarında
görmüyoruz birbirimizi
usul usul sis iniyor
kopmuş yollara
ışığı hafif, uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda
sevgilim sevgilim
yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da
artık daha az seviyorum seni
unutur gibi, ölür gibi daha az
yeniden ödetiyorum kendime
onca aşkın öğretemediğini
kolay değildi
yalnızca sevgilimi değil, evladımı da kaybettim ben
kaç acı birden imtihan etti beni
bir tek gece vardır insanın hayatında
ömür boyu sürer nöbeti
bu da öyleydi,
iyi ol, sağ ol, uzak ol
ama bir daha görme beni.
devamını gör...
şebnem ferah
kleopatra hayatta olsa önünde diz çöker tövbe ederdi. türk rock müziğinin yüz akı ve tartışmasız kraliçesidir.
devamını gör...
de stijl
de stijl, 20. yüzyıl’ın başlarında, hollanda’da bir grup sanatçı tarafından başlatılan hareket olup adını, bir dergiden almıştır. ı. dünya savaşı sırasında farklı alanlardan gelen sanatçılar ‘neo plastisizm’ adını verdikleri anti-natüralist ve soyut sanat anlayışlarını, theo van doesburg tarafından kurulan ve ilk kez 1917’de hollanda’da yayınlanmaya başlayan ‘de stijl’ adlı güzel sanatlar dergisinde açıklamaya başlamışlardır.
de stijl, 1917-1928 tarihleri arasında örgütlü bir akım olarak kendini göstermiş; geleneksel simetrinin yerine serbest asimetrik dengeyi geçirmiş ve temel renkleri kullanma biçimini ortaya atmıştır. 1930’a kadar de stijlcilerin eserleri soyut sanat olarak nitelendirilmiş; 1930’da doesburg, ilk kez ‘somut sanat’ kavramını kullanmıştır. doesburg’a göre, soyut olan doğa biçimleridir. doğa somut olsa da resme aktarıldığında soyutlaşmaktadır. çünkü canlının resmi cansızı vermektedir. oysa soyut düşünce (sanatçının düşünme ve oluşturma gücü) resimlerde biçim alarak somutlaşmaktadır.
de stijl’in, mimari olarak diğer akımlarla karşılaştırılmasında
tarihten kopma ve yeni bir başlangıç oluşturma konusunda, art nouveau ile;
soyut gerçeğe ulaşma ve görecelik konusunda, empresyonizm ile;
zamansal hareket ve soyut gerçeği ifade etmede saf geometrileri kullanma konusunda, kübizm ile;
hız ve devinim konularında da fütürizm ile kesiştiği söylenebilir.
de stilj akımı da fonksiyonel yaklaşımı önemsemiş; fakat formun estetiğini arka plana atmamıştır. hatta fonksiyonel düzeni savunmasına karşın, bu yaklaşımla oluşturulan mimari ürünlerin sanatsal ve estetik ağırlıklı olduğu; bu nedenle teorisyenler ile uygulamacılar arasında anlaşmazlığa yol açtığı da belirtilmiştir.
de stijl'e uygun en iyi örnek olarak 'rietveld schröder house ' verilebilir.
hollanda’da inşa edilmiştir. evin temel şekli bir küpe benzese de yatay çıkıntılar ve dikey duvar plakaları, parapet panelleri ve destekler ile bozulmuştur. dinamik olmamakla birlikte bir küpün parçalanması üstüne kurgulanmıştır ki bu parçalanma renk, malzeme ve geometrik formların hem yatayda hem de düşeydeki kombinasyonu ile sağlanmıştır. schröder evi, de stijl’in formal uzaysal ve ikonografik fikirlerini
tüm kapsamıyla içinde barındıran ilk gerçek bina olarak kabul edilmektedir. ileriki tarihlerde de stijl’in bazı yapılarda etkisini
görebiliyoruz, örnek olarak:
1936 da şelale evi frank lloyd wright
1967 de habitat 67 moshe safdie

de stijl, 1917-1928 tarihleri arasında örgütlü bir akım olarak kendini göstermiş; geleneksel simetrinin yerine serbest asimetrik dengeyi geçirmiş ve temel renkleri kullanma biçimini ortaya atmıştır. 1930’a kadar de stijlcilerin eserleri soyut sanat olarak nitelendirilmiş; 1930’da doesburg, ilk kez ‘somut sanat’ kavramını kullanmıştır. doesburg’a göre, soyut olan doğa biçimleridir. doğa somut olsa da resme aktarıldığında soyutlaşmaktadır. çünkü canlının resmi cansızı vermektedir. oysa soyut düşünce (sanatçının düşünme ve oluşturma gücü) resimlerde biçim alarak somutlaşmaktadır.
de stijl’in, mimari olarak diğer akımlarla karşılaştırılmasında
tarihten kopma ve yeni bir başlangıç oluşturma konusunda, art nouveau ile;
soyut gerçeğe ulaşma ve görecelik konusunda, empresyonizm ile;
zamansal hareket ve soyut gerçeği ifade etmede saf geometrileri kullanma konusunda, kübizm ile;
hız ve devinim konularında da fütürizm ile kesiştiği söylenebilir.
de stilj akımı da fonksiyonel yaklaşımı önemsemiş; fakat formun estetiğini arka plana atmamıştır. hatta fonksiyonel düzeni savunmasına karşın, bu yaklaşımla oluşturulan mimari ürünlerin sanatsal ve estetik ağırlıklı olduğu; bu nedenle teorisyenler ile uygulamacılar arasında anlaşmazlığa yol açtığı da belirtilmiştir.
de stijl'e uygun en iyi örnek olarak 'rietveld schröder house ' verilebilir.
hollanda’da inşa edilmiştir. evin temel şekli bir küpe benzese de yatay çıkıntılar ve dikey duvar plakaları, parapet panelleri ve destekler ile bozulmuştur. dinamik olmamakla birlikte bir küpün parçalanması üstüne kurgulanmıştır ki bu parçalanma renk, malzeme ve geometrik formların hem yatayda hem de düşeydeki kombinasyonu ile sağlanmıştır. schröder evi, de stijl’in formal uzaysal ve ikonografik fikirlerini
tüm kapsamıyla içinde barındıran ilk gerçek bina olarak kabul edilmektedir. ileriki tarihlerde de stijl’in bazı yapılarda etkisini
görebiliyoruz, örnek olarak:
1936 da şelale evi frank lloyd wright
1967 de habitat 67 moshe safdie

devamını gör...
öz güveni zedeleyen öğretmen
altıncı sınıfı ailemden uzakta okudum.daha önce evden hiç uzak kalmamıştım, kardeşlerim,annem,babam burnumda tütüyor. amcamlarda kalıyorum.kuzenimle aynı sınıftayız.kuzenim şımarık,tembel.ben uslu, çalışkan. kuzenim beni kıskanıyor, o da çocuk beni istemiyor evde.sadece o değil beni o evde kimse istemiyor ama şartlar biraz kötü.babam köyde görev yapıyor ve ben okumalıyım.
yengem ne kızı üzülsün istiyor,ne düzeni bozulsun,ne de başka birine bakmak.hakli.kizmiyorum.o yüzden midir nedir bana daha az harçlık veriyor,kıyafetlerimi ütülemiyor. sessiz sakinim zaten.annem babam da sıkı sıkı uyarmış amcanlari üzme diye.yemin ederim yazarken gözlerim doluyor yaşadıklarımı düşününce.
derslerde sorun yok.calisiyorum yapıyorum,basariliyim.bir türkçe dersinde sorunum var. şivem olduğu için çocuklar konusmalarimla dalga geçiyor diye çok derse katılmıyorum ama matematikte fende sınıf soruyu yazmadan cevabı yapıştırıyorum.
din kültürü öğretmeni var.cok sert.ama en çok onu seviyorum.yazlari zorla gönderildigim camideki kurslardan her dua ezberimde. hoca hangi duayı dese takır takır okuyorum.hoca bir bana gülümsüyor.haftada bir saat din kültürü dersi var, ders gelsin diye dua ediyorum.hocanin da biraz şivesi var ve o derste açık ara en en en iyisiyim.ondan mıdır nedir aşırı seviyorum öğretmenimi.
bir gün tenefüste sınıfta otururken din kültürü öğretmen geldi ve dedi ki 'bir sınav var,katılmak ister misin?' hafız falan o tarz bir şey.hemen kabul ettim.o gider gitmez bahçeye koştum.kardeslerime hediye almak için biriktirdiğim paraya da kıyıp dondurma aldim.dondurmami yalaya yalaya kuzenimin yanına gittim.şımarıklık da nasıl kötü duruyor üzerimde.kuzenime,yanındaki sınıftan diğer arkadaşlara dedim 'sınav varmış,çok başarılı olduğum için öğretmen beni seçti'.şaşırıyorlar.arada dondurmama dil atıyor abarta abarta anlatiyorum'dualarin hepsini ezbere bilen çocuklar katiliyormus, süper sinavmis'. öyle özgüvenim de yok ama koca sınıfta hoca gelip sadece bana sorunca hava atmak istiyorum.sinav herkesin ilgisini çekiyor.sinifin renkli tokalı kızları bile ilgiyle dinliyor.havam kimse de yok.dediler biz de 'katılabilir miyiz? '
normalde selam vermezler sınavla ilgilenince benle arkadaş oluyorlar sanıp hepsini toplayıp din kültürü hocasının yanına gidiyorum 'arkadaşlarım da sınava katılmak istiyor' diyorum öğretmenime.öğretmen de hayır diyemiyor 18 kişi başvuruyoruz sınava.ama hoca çok sinirli bakıyor bana,pek hoslanmadi bu durumdan belli.hatami anlıyorum ama sınıfta ilk defa yer bulmuşum çok da takmiyorum.
biz o sınava 18 kişi girdik, hiçbir şey de yapamadık.cok saçma bir sinavdi zaten.
neyse aradan bir iki hafta geçti,sınav sonucu da kötü olunca bu hoca benimle muhabbeti, ilgiyi kesti.dualari ezbere bildiğimi görünce dindar bir ailem falan var sandı herhalde.yanilmisti.sadece ezberim iyiydi.baska bilgim yoktu.
birkaç hafta sonra birgün derste beni tahtaya çıkardı.pismis kelle gibi sırıtıyorum. sanıyorum ki aramızdaki buzlar eriyor.icimden diyorum hangi duayı derse desin çok düzgün, çok anlaşılır okuyayım,hoca beni affetsin.heyacanlanmamak için dua ediyorum.
elinde kısa ince bir sopası var.ogrencilere dokunmaz onunla gösterir ne gosterecekse.basladi benim kıyafetlerimi tek tek göstermeye.'gomlege bak,ütü nedir bilmiyor,yaka katlanmış,etek desen iki beden bol.senin annen baban yok mu? ' söyleniyor, sıralıyor,saç,ayakkabı...
dediklerinden çok en sevdiğim öğretmenimin bunu bana demesine üzülüyorum,gözlerim büyüyor,göz yaşlarımı tutmakta zorlanıyorum bir damla aksa durduramayacagim.siniftan çıt ses çıkmıyor.saydikca sayıyor, tahtadayim.gozumu diktim yüzüne göz kırpmadan gözlerim dolu dolu onu izliyorum.her dediği kafamın içinde yankılanıyor.saga sola yürüyor,peygamber efendimiz temizdi diyor,insan içine çıkarken dikkat ederdi diyor,on yaşındayım annemden babamdan uzağım dediği cümleler kafamda yankılanıyor. en son sınıftan en arka sıradan yaramaz bir kiz öğrenci var onun sesi yükseliyor 'onun annesi babası yanında degil '.
ögretmenimin yüzü değişiyor bir anda.hatasini anlıyor. kendime acıyorum.aglayarak sirama geçiyorum.kafami sıraya koyuyor, hıçkıra hıçkıra annemi babamı özleyişimden,yengemin yaptıklarına,kuzenime ,yalnızlığıma,çocukluğuma her şeyime ağlıyorum.
ve söz veriyorum ilerde öğretmen olursam tek bir çocuk benim yüzümden ağlamayacak, üzülmeyecek.
yıllar geçti,zaman degisti ama benim hala biraz özgüvenim eksik.
dağları aştım,bu saçma sapan anıyı aşamıyorum.
yengem ne kızı üzülsün istiyor,ne düzeni bozulsun,ne de başka birine bakmak.hakli.kizmiyorum.o yüzden midir nedir bana daha az harçlık veriyor,kıyafetlerimi ütülemiyor. sessiz sakinim zaten.annem babam da sıkı sıkı uyarmış amcanlari üzme diye.yemin ederim yazarken gözlerim doluyor yaşadıklarımı düşününce.
derslerde sorun yok.calisiyorum yapıyorum,basariliyim.bir türkçe dersinde sorunum var. şivem olduğu için çocuklar konusmalarimla dalga geçiyor diye çok derse katılmıyorum ama matematikte fende sınıf soruyu yazmadan cevabı yapıştırıyorum.
din kültürü öğretmeni var.cok sert.ama en çok onu seviyorum.yazlari zorla gönderildigim camideki kurslardan her dua ezberimde. hoca hangi duayı dese takır takır okuyorum.hoca bir bana gülümsüyor.haftada bir saat din kültürü dersi var, ders gelsin diye dua ediyorum.hocanin da biraz şivesi var ve o derste açık ara en en en iyisiyim.ondan mıdır nedir aşırı seviyorum öğretmenimi.
bir gün tenefüste sınıfta otururken din kültürü öğretmen geldi ve dedi ki 'bir sınav var,katılmak ister misin?' hafız falan o tarz bir şey.hemen kabul ettim.o gider gitmez bahçeye koştum.kardeslerime hediye almak için biriktirdiğim paraya da kıyıp dondurma aldim.dondurmami yalaya yalaya kuzenimin yanına gittim.şımarıklık da nasıl kötü duruyor üzerimde.kuzenime,yanındaki sınıftan diğer arkadaşlara dedim 'sınav varmış,çok başarılı olduğum için öğretmen beni seçti'.şaşırıyorlar.arada dondurmama dil atıyor abarta abarta anlatiyorum'dualarin hepsini ezbere bilen çocuklar katiliyormus, süper sinavmis'. öyle özgüvenim de yok ama koca sınıfta hoca gelip sadece bana sorunca hava atmak istiyorum.sinav herkesin ilgisini çekiyor.sinifin renkli tokalı kızları bile ilgiyle dinliyor.havam kimse de yok.dediler biz de 'katılabilir miyiz? '
normalde selam vermezler sınavla ilgilenince benle arkadaş oluyorlar sanıp hepsini toplayıp din kültürü hocasının yanına gidiyorum 'arkadaşlarım da sınava katılmak istiyor' diyorum öğretmenime.öğretmen de hayır diyemiyor 18 kişi başvuruyoruz sınava.ama hoca çok sinirli bakıyor bana,pek hoslanmadi bu durumdan belli.hatami anlıyorum ama sınıfta ilk defa yer bulmuşum çok da takmiyorum.
biz o sınava 18 kişi girdik, hiçbir şey de yapamadık.cok saçma bir sinavdi zaten.
neyse aradan bir iki hafta geçti,sınav sonucu da kötü olunca bu hoca benimle muhabbeti, ilgiyi kesti.dualari ezbere bildiğimi görünce dindar bir ailem falan var sandı herhalde.yanilmisti.sadece ezberim iyiydi.baska bilgim yoktu.
birkaç hafta sonra birgün derste beni tahtaya çıkardı.pismis kelle gibi sırıtıyorum. sanıyorum ki aramızdaki buzlar eriyor.icimden diyorum hangi duayı derse desin çok düzgün, çok anlaşılır okuyayım,hoca beni affetsin.heyacanlanmamak için dua ediyorum.
elinde kısa ince bir sopası var.ogrencilere dokunmaz onunla gösterir ne gosterecekse.basladi benim kıyafetlerimi tek tek göstermeye.'gomlege bak,ütü nedir bilmiyor,yaka katlanmış,etek desen iki beden bol.senin annen baban yok mu? ' söyleniyor, sıralıyor,saç,ayakkabı...
dediklerinden çok en sevdiğim öğretmenimin bunu bana demesine üzülüyorum,gözlerim büyüyor,göz yaşlarımı tutmakta zorlanıyorum bir damla aksa durduramayacagim.siniftan çıt ses çıkmıyor.saydikca sayıyor, tahtadayim.gozumu diktim yüzüne göz kırpmadan gözlerim dolu dolu onu izliyorum.her dediği kafamın içinde yankılanıyor.saga sola yürüyor,peygamber efendimiz temizdi diyor,insan içine çıkarken dikkat ederdi diyor,on yaşındayım annemden babamdan uzağım dediği cümleler kafamda yankılanıyor. en son sınıftan en arka sıradan yaramaz bir kiz öğrenci var onun sesi yükseliyor 'onun annesi babası yanında degil '.
ögretmenimin yüzü değişiyor bir anda.hatasini anlıyor. kendime acıyorum.aglayarak sirama geçiyorum.kafami sıraya koyuyor, hıçkıra hıçkıra annemi babamı özleyişimden,yengemin yaptıklarına,kuzenime ,yalnızlığıma,çocukluğuma her şeyime ağlıyorum.
ve söz veriyorum ilerde öğretmen olursam tek bir çocuk benim yüzümden ağlamayacak, üzülmeyecek.
yıllar geçti,zaman degisti ama benim hala biraz özgüvenim eksik.
dağları aştım,bu saçma sapan anıyı aşamıyorum.
devamını gör...
sözlüklerin dilimize kazandırdığı kelimeler ve tümceler
ablalarım abilerim sevgili romalılar,
başıma bir şey gelmeyecekse,
şahsım adına,
yamulmıyorsam,
açılın linç yemeye geldim.. şeklinde cümle haline getirilebilecek kelimelerdir.
başıma bir şey gelmeyecekse,
şahsım adına,
yamulmıyorsam,
açılın linç yemeye geldim.. şeklinde cümle haline getirilebilecek kelimelerdir.
devamını gör...
evlilikteki en büyük sorun
zaman içinde kadın da erkekde değişiyor. ilk zamanlarda boyunu postunu huyunu suyunu sevdiğiniz insan yıllar içinde aynı sizin gibi bambaşka biri haline gelebiliyor. aynı anda değişime uğramak ya da birbirinin degismine ayak uydurmamak evliliği sorun haline getiren noktalardan birisi. evlilikte ilk ve tek amaciniz mutlu olup mutlu etmek ise yeterince mutlu olduğunuzu ve mutlu ettiğinizi düşündüğünüzde evliliğiniz sizin için heyecan verici ve anlamlı hale gelmekten uzaklasabilir. gerçekten neden evlendiğiniz ve evlilikten ne beklediğinizi çok iyi belirlemeniz gerekir.
devamını gör...
henceforth dance radyo yayını
mekanlar 19.00'da kapanıyor diye manhattan'ı evimize getiren koca yürekli yayın ve yayıncı.
gomercan ile uykusuzkahve ilhan cavcav'ın scout ekibi gibi iş çıkarmış.
arkadaşlar bu yayından yine olacaksa lütfen hafta içinden bilelim de ona göre hazırlığımızı yapalım.
sözlük after party istiyor
after every party i die*
gomercan ile uykusuzkahve ilhan cavcav'ın scout ekibi gibi iş çıkarmış.
arkadaşlar bu yayından yine olacaksa lütfen hafta içinden bilelim de ona göre hazırlığımızı yapalım.
sözlük after party istiyor
after every party i die*
devamını gör...
sözlük yazarlarının gittikleri ilk yabancı ülke
devamını gör...
heidi
2015 yapımı bir sinema filmi versiyonu var heidi'nin. alain gsponer yönetmiş. bir kitap sinemaya nasıl uyarlanır sorusuna şahane bir örnek olmuş bu film. en küçük ayrıntısına dek ilmek ilmek işlenmiş, şahane oyunculukların izlendiği bir yapım olmuş. heidi rolündeki anuk steffen müthiş yetenekli bir genç oyuncu. bonus olarak bir de niki reiser tarafınfan bestelenen film müzikleri öyle güzel bir soundtrack albümü oluşturmuş ki, ne zaman dinlense insanı hem içten içe bir hüzne, hem de çocuksu bir neşeye sevkediyor.
film de albüm de en az birer kere mutlaka deneyimlenmeli...
film de albüm de en az birer kere mutlaka deneyimlenmeli...
devamını gör...
istanbul işletme enstitüsü
birkaç tane sertifika programına katılıp memnun kaldığım son derece yararlı bir site. çoğu içeriği ücretsiz, ücretli olanlar da inanılmaz pahalı değil. ve birçok alanda farklı sertifika programları bulunuyor.
ve en önemlisi canlı ders şansı var. dilerseniz ders kayıtlarını kendinize göre izleyip sınavlara katılabilirsiniz, dilerseniz de canlı derslere katılım gösterebilirsiniz. özellikle şu karantina günlerinde canlı ders seçeneğini öneririm, hem interaktif bir şekilde dersi dinleme şansınız oluyor. aklınıza bir şey takılırsa hocanıza sorma şansınız bulunuyor, benim denk geldiklerimin hepsi de soruları güzelce tek tek cevaplıyordu.
ve en önemlisi canlı ders şansı var. dilerseniz ders kayıtlarını kendinize göre izleyip sınavlara katılabilirsiniz, dilerseniz de canlı derslere katılım gösterebilirsiniz. özellikle şu karantina günlerinde canlı ders seçeneğini öneririm, hem interaktif bir şekilde dersi dinleme şansınız oluyor. aklınıza bir şey takılırsa hocanıza sorma şansınız bulunuyor, benim denk geldiklerimin hepsi de soruları güzelce tek tek cevaplıyordu.
devamını gör...
çaresizlik
hissedilen en kötü his zannımca. sana acı veren bir olayda onu değiştirmek için, düzeltmek için elinden hiçbir şey gelememesi durumu. bazen çok sevdiğin birini kaybetmenin, bazen de hayatının merkezine aldığın bir insanı başkasıyla yaşadıklarının verdiği acı bu hissin oluşmasına sebebiyet verebiliyor. ama bu sefer “yapabileceğiniz tek şey şudur” gibi sözler duyamazsınız, duysanız bile fayda etmez. çünkü yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. o duygunun vermiş olduğu üzüntü azalsa da bir yerlerde hep onunla yaşarsınız.
devamını gör...
sevgiliye söylenebilecek en güzel söz
leyla ile mecnun dizisinde mecnun çınar tarafından leyla'ya söylenmiştir.
leyla, gözlerin o kadar yeşil ki, o gözlerinden bi kere öpsem dudaklarımda bi orman filizlenir.
leyla, gözlerin o kadar yeşil ki, o gözlerinden bi kere öpsem dudaklarımda bi orman filizlenir.
devamını gör...
sürekli ertelenen şeyler
ders çalışmak ya da ev işi yapmak. kendimden biliyorum da*.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...