nickaltı sekmesi
nickaltlarının neden hâlâ akışta olduğunu merak etmişsiniz, açıklaması çok basit..
bir kere kavramı doğru anlamamız lazım. nickaltı sekmesi deyince kategori gibi algılıyorsunuz ama bu bir eylemi ifade ediyor. kendi kategorisinden akışa seken nickaltlarını..

evet, hiç ama hiç işim yok.
bir kere kavramı doğru anlamamız lazım. nickaltı sekmesi deyince kategori gibi algılıyorsunuz ama bu bir eylemi ifade ediyor. kendi kategorisinden akışa seken nickaltlarını..

evet, hiç ama hiç işim yok.
devamını gör...
cemaat baskısından dolayı intihar eden tıp öğrencisi
insan yaşadığını bilir, çok yazık olmuş gencecik insana. bunun gibi daha niceleri var.
benim de bu şekilde yurtlarda, cemaatlerde ya da kendi deyimleriyle ''abiler'' ile kalan bir arkadaşım vardı ve o da ortaokuldan itibaren bu yerlerde aile zoru ile yatılı kalıyordu. o kadar büyük bir depresyon ve bunalımdaydı ki. lise sona kadar kalmaya devam etti ama ne çektiğini bir tek kendi bilir. bu çeşit yerlerde tacizin ve tecavüzün de olduğu acı bir gerçek maalesef. annem ve babam bile o dönem arkadaşım için çok endişelenmişlerdi ya başına bir şey gelirse, ya kendine bir şey yaparsa diye. annesi ise oğlunun kendi isteğiyle buralarda kaldığını söylüyordu ısrarla, yerseniz. velhasılkelam o arkadaşıma çok şükür bir şey olmadı, kendine de zarar vermeye çalışmadı fakat yüzündeki o burukluk, o yalnızlık, o acı her daim kaldı. kim bilir hayatı için neler planlamıştı ve sonrasında ne oldu.
diyeceğim o ki her şeyin fazlası zarar. aşırı dincilik de aşırı sekülerlik de belli bir sınırdan sonra sapıklığa çıkıyor. aslında herkes neye inandığını, neyi seçtiğini bir okusa her şey çok daha kolay olacak. sen bu anne babaya islam'da zorlama olmadığını söylersin seni duymamazlıktan gelir ama işin rengi kadın haklarına, insan-hayvan sevgisine gelince değişir. dinleri kendi lehlerine kullandıkları için dine hakaret edemezsiniz. aynı şekilde inançsız bir insan kötüyse bunu onun dinsizliğine bağlayamaz; kişiyi aşağılayıp dışlama, kötüleme politikası uygulayamazsınız. çünkü bu yanlış. adı üstünde insanız biz ya. doğrularımız da var yanlışlarımız da var. kendi sorumluluklarımızı üstlenebilmemiz için irademiz var. önce kendinize, nefsinize hakim olun ondan sonra başka insanlar üzerinde hakimiyet kurmaya çalışın. sen de en az benim kadar acizsin. yemek yemen, uyuman, tuvalete gitmen, konuşman, dinlemen gerekiyor. bir tık fazlası ise ''düşünebilmek''. bunu yapabilenleri tebrik ediyor ve onlara insan diyoruz. bu kadar vahşiliği, aptallığı ve taasubu kabul ediyorsanız bir tasmaya ve bir kafese ihtiyacınız var demektir. her ne konuda olursa olsun fanatizm gerizekalılıktır. önce kendi özünüzü öğrenin, sonra çoluk çocuk yapın. ama o çocukları da bir kenara atıp onlardan kendi başlarına büyümelerini beklemeyin. sonra sonu aynen böyle acı oluyor. ya kendi canlarına kıyıyorlar ya da bir başkasının canından can alıyorlar.
benim de bu şekilde yurtlarda, cemaatlerde ya da kendi deyimleriyle ''abiler'' ile kalan bir arkadaşım vardı ve o da ortaokuldan itibaren bu yerlerde aile zoru ile yatılı kalıyordu. o kadar büyük bir depresyon ve bunalımdaydı ki. lise sona kadar kalmaya devam etti ama ne çektiğini bir tek kendi bilir. bu çeşit yerlerde tacizin ve tecavüzün de olduğu acı bir gerçek maalesef. annem ve babam bile o dönem arkadaşım için çok endişelenmişlerdi ya başına bir şey gelirse, ya kendine bir şey yaparsa diye. annesi ise oğlunun kendi isteğiyle buralarda kaldığını söylüyordu ısrarla, yerseniz. velhasılkelam o arkadaşıma çok şükür bir şey olmadı, kendine de zarar vermeye çalışmadı fakat yüzündeki o burukluk, o yalnızlık, o acı her daim kaldı. kim bilir hayatı için neler planlamıştı ve sonrasında ne oldu.
diyeceğim o ki her şeyin fazlası zarar. aşırı dincilik de aşırı sekülerlik de belli bir sınırdan sonra sapıklığa çıkıyor. aslında herkes neye inandığını, neyi seçtiğini bir okusa her şey çok daha kolay olacak. sen bu anne babaya islam'da zorlama olmadığını söylersin seni duymamazlıktan gelir ama işin rengi kadın haklarına, insan-hayvan sevgisine gelince değişir. dinleri kendi lehlerine kullandıkları için dine hakaret edemezsiniz. aynı şekilde inançsız bir insan kötüyse bunu onun dinsizliğine bağlayamaz; kişiyi aşağılayıp dışlama, kötüleme politikası uygulayamazsınız. çünkü bu yanlış. adı üstünde insanız biz ya. doğrularımız da var yanlışlarımız da var. kendi sorumluluklarımızı üstlenebilmemiz için irademiz var. önce kendinize, nefsinize hakim olun ondan sonra başka insanlar üzerinde hakimiyet kurmaya çalışın. sen de en az benim kadar acizsin. yemek yemen, uyuman, tuvalete gitmen, konuşman, dinlemen gerekiyor. bir tık fazlası ise ''düşünebilmek''. bunu yapabilenleri tebrik ediyor ve onlara insan diyoruz. bu kadar vahşiliği, aptallığı ve taasubu kabul ediyorsanız bir tasmaya ve bir kafese ihtiyacınız var demektir. her ne konuda olursa olsun fanatizm gerizekalılıktır. önce kendi özünüzü öğrenin, sonra çoluk çocuk yapın. ama o çocukları da bir kenara atıp onlardan kendi başlarına büyümelerini beklemeyin. sonra sonu aynen böyle acı oluyor. ya kendi canlarına kıyıyorlar ya da bir başkasının canından can alıyorlar.
devamını gör...
uzak durulması gereken insanlar
ruh kanseri yapma potansiyeli olan kadın/erkek. *
ne sevilmesini ne de sevmesini bilmeyen, bilakis acı seven ve insanı çileden çıkaran tipler.*
ayaküstü kırk yalan söyleyip kendi de inanan nefes alan canlılar. *
ne sevilmesini ne de sevmesini bilmeyen, bilakis acı seven ve insanı çileden çıkaran tipler.*
ayaküstü kırk yalan söyleyip kendi de inanan nefes alan canlılar. *
devamını gör...
15 yaşında çocukların evlenmesine insan hakkı demek
insan 24 yaşına kadar kendini bile bulamıyor...
benim için öyle oldu diyebilirim.
15 yaşındayken şeriatçı, ümmetci bir medreseliydim.
17 yaşındayken atatürkçü modernist islamcı bir üniversiteliydim.
20 yaşındayken türkçü, atatürkçü muhafazakar bir modernist islamcıydım.
23 yaşındayken deist, atatürkçü ve ırkçılıktan ârî olan bir vatanseverdim.
24 yaşındayken atatürkçü, ignostik, ırkçılıktan kurtulmuş bir vatansevere dönüştüm.
aradan geçen 10 yılda bambaşka biri oldum. 15 yaşında ışidciyle evlensem bu doğru bir karar olur muydu?
bırakın insanlar kendilerini arayıp bulsun.
benim için öyle oldu diyebilirim.
15 yaşındayken şeriatçı, ümmetci bir medreseliydim.
17 yaşındayken atatürkçü modernist islamcı bir üniversiteliydim.
20 yaşındayken türkçü, atatürkçü muhafazakar bir modernist islamcıydım.
23 yaşındayken deist, atatürkçü ve ırkçılıktan ârî olan bir vatanseverdim.
24 yaşındayken atatürkçü, ignostik, ırkçılıktan kurtulmuş bir vatansevere dönüştüm.
aradan geçen 10 yılda bambaşka biri oldum. 15 yaşında ışidciyle evlensem bu doğru bir karar olur muydu?
bırakın insanlar kendilerini arayıp bulsun.
devamını gör...
evanjelizm
isa mesih'in yeryüzünde zuhur edip tanrının krallığını kurması için ilk önce armageddon savaşı denilen büyük bir dünya savaşının patlak vermesi gerektiğine inanan bir hristiyan topluluğu, tarikatı, mezhebi artık her ne denirse. trump iktidarında amerikan bürokrasisine evanjelist olduğunu gizlemeyen bir sürü insan getirilmiştir. bu abiler armageddon savaşı artık çıksın diye dünyadaki her savaşı desteklerler hatta ve hatta yıkım daha büyük olsun da isa hemencecik gelip tanrının göksel krallığını kursun diye nükleer silahların bile kullanılması gerektiğini savunurlar. baya baya zararlı bir cemiyettir kendileri.
devamını gör...
regl
tarihçesi ilginç olan hede. günümüzde ortalama bir kadın 80ml civarı kan kaybı yaşarken, antik yunanda 500ml civarı kan kaybı normal, hatta sağlıklı olarak görülebiliyordu. yani kadınların kurbanlık hayvan gibi kan dökmesi sağlıklı bir şey olarak değerlendiriliyordu.
devamını gör...
kitaplıkta olması utanç veren kitaplar
hakkındaki haberleri okur okur okumaz nefret ettiğim (bkz: hasan ali toptaş) kitabını kitaplığımdan aldım ve çöpe attım.
bol bol övülen yere göğe sığdırılamayan adamın kitabı orada gözümün önünde duramazdı, kimselere de vermezdim zaten.
bol bol övülen yere göğe sığdırılamayan adamın kitabı orada gözümün önünde duramazdı, kimselere de vermezdim zaten.
devamını gör...
ses tonu zaafı
erkeklere karşı beni zayıf kılan ilgidir.
güzel sesli bir erkekle kavga etmeye dahi razıyım.
şu kadife gibi sesler yok mu..
güzel sesli bir erkekle kavga etmeye dahi razıyım.
şu kadife gibi sesler yok mu..
devamını gör...
vedalaşırken en sevilen kişiyi sona bırakmak
en son üzerinizde, aklınızda onun kokusu kalsın diyedir.
devamını gör...
fazıl say
yalnızlık kederi adlı kitabında özünde ne kadar iyi niyetli, samimi ve halkını seven bir sanatçı olduğunu da göstermiş olan türkiye'nin en iyi piyanistlerinden biri.
devamını gör...
eski sevgiliden kalan eşyalar
bir şey bırakmadığı gibi, iki tane kitabımı da alıp gitti.
kitaplarımı aldı kitaplarımı.
kitaplarımı aldı kitaplarımı.
devamını gör...
sokollu mehmed paşa
sırp yazar ivo andriç'in drina köprüsü adlı dönem romanında devşirildiği günü şahane betimlediği osmanlı sadrazamıdır. böylece sırp zangoç bayo olarak sessiz sedasız yaşayıp gidecekken osmanlı sadrazamı sokollu mehmed paşa olarak nâm salmıştır.

çağının çok ötesinde çılgın projeleri vardı. sakarya nehrini sapanca gölüne, ordan da izmit körfezine kanallarla bağlayarak bugünkü kanal istanbul benzeri ama ondan hem daha ucuz hem de daha mantıklı olan çılgın projesi vardı.

ayrıca süveyş'e ilk kanalı açma fikri yine onundur.

don ve volga nehirlerini yine bir kanalla birleştirerek hazar denizini azak denizine bağlama fikri de onundur.

ancak bu projeler kendi döneminde gereksiz görüldüğü için ne yazık ki hayata geçirilmemişti. kendisinden yüzyıllar sonra kanal izmit(!) hariç hepsi başkaları tarafından gerçekleştirilmiş ve şu an onlar dünyayı yönetiyorlar.

çağının çok ötesinde çılgın projeleri vardı. sakarya nehrini sapanca gölüne, ordan da izmit körfezine kanallarla bağlayarak bugünkü kanal istanbul benzeri ama ondan hem daha ucuz hem de daha mantıklı olan çılgın projesi vardı.

ayrıca süveyş'e ilk kanalı açma fikri yine onundur.

don ve volga nehirlerini yine bir kanalla birleştirerek hazar denizini azak denizine bağlama fikri de onundur.

ancak bu projeler kendi döneminde gereksiz görüldüğü için ne yazık ki hayata geçirilmemişti. kendisinden yüzyıllar sonra kanal izmit(!) hariç hepsi başkaları tarafından gerçekleştirilmiş ve şu an onlar dünyayı yönetiyorlar.
devamını gör...
banucabirhayat
hoş bulduk efem sizler de nickaltıma hoş geldiniz. buralar şenlenmiş sizlerle. geceniz nasıl geçiyor? benim için bugün yorucuydu tek gözüm kapalı yazıyorum şuan. çok uykum var ama diğer gözüm kapanmamak için direniyor. herkeslere iyi, güzel, tatlı geceler... sevgiler, saygılar.
devamını gör...
ios'ten android'e geçmek
android'den başka bir şey kullanmadığım için, benim yabancı olduğum bir kavram.*
devamını gör...
geceye bir alıntı bırak
herkesten çok güldü. belli ki acı çekiyordu..
devamını gör...
her işi son güne bırakmak
klasik türk insanı huyudur. heleki sınavları sınavdan bir gün önce çalışan bir tek ben değilimdir herhalde.
devamını gör...
ozzy osbourne'un hayvanları tüfekle vurması
eee gençken konserlerinde çivili botlarla civciv ezdiği söylenirdi. ben görmedim tabi ki ama 80’lerde böyle bir skandal söylenti ortalıklarda gezerdi. onu yaptıysa bu nedir ki?
devamını gör...
2021'de george orwell teliflerinin düşecek olması
hepimizi heyecanlandıran olaydır. avrupa birliği uyum yasaları hasebiyle revize edilmiş telif yasasına göre, bir eser; yazıldığı andan itibaren 70 yıl sonrası telifini kaybeder ve halka ait olur. ve yahut, eser sahibinin ölümünün üstünden 70 yıl geçtiğinde telif kaybolur.
2021, malumunuz george orwell'ın ölümünün 70. yıl dönümü... uzunca yıllardır ülkemizde can yayınları esareti altında kalan bu klasik eserleri artık tüm yayınevleri basabilecek.
bu durumun artıları ve eksileri nedir?
artıları: rekabet ortamı yaratacağı için inanılmaz ucuz fiyatlara kitaplarını temin edebileceğiz. istediğimiz gibi alıntı yapıp, istediğimiz amaçla bu metinleri kullanabileceğiz... çeviri konusunda işinin ehli olanların çeviri yapmasına olanak sağlayacak. kolay ulaşılabilir olacak.
tekrar can yayınları'nı tercih edecekler için; rekabete girecek can yayınları fahiş fiyat uygulamasından cayacaktır. win-win bir durum.
eksileri: öğrenci işi ucuz çevirileri ortaya çıkacak. tüm yayınevleri hızlıca bastırıp dağıtmak için yarış içine girdiği için en azından yılın ilk iki çeyreğinde çirkin çeviriler çıkacak. bazı yayınevleri eserleri tek kitapta birleştirme yoluyla ve yahut tek haldeyken isimleri değiştirip yeni ürün gibi pazarlayabilecekler. buna bir çözüm yok mu? elbette var: araştırmak.
şimdiden adını henüz gördüğüm bir yayınevinin animal farm (kitap)'ın 10 liraya listelendiğini gördüm.
haber kaynağı: bbc türkçe
edit: hayvan çiftliği kitabına "animal farm" olarak yönlendirme verdim.
2021, malumunuz george orwell'ın ölümünün 70. yıl dönümü... uzunca yıllardır ülkemizde can yayınları esareti altında kalan bu klasik eserleri artık tüm yayınevleri basabilecek.
bu durumun artıları ve eksileri nedir?
artıları: rekabet ortamı yaratacağı için inanılmaz ucuz fiyatlara kitaplarını temin edebileceğiz. istediğimiz gibi alıntı yapıp, istediğimiz amaçla bu metinleri kullanabileceğiz... çeviri konusunda işinin ehli olanların çeviri yapmasına olanak sağlayacak. kolay ulaşılabilir olacak.
tekrar can yayınları'nı tercih edecekler için; rekabete girecek can yayınları fahiş fiyat uygulamasından cayacaktır. win-win bir durum.
eksileri: öğrenci işi ucuz çevirileri ortaya çıkacak. tüm yayınevleri hızlıca bastırıp dağıtmak için yarış içine girdiği için en azından yılın ilk iki çeyreğinde çirkin çeviriler çıkacak. bazı yayınevleri eserleri tek kitapta birleştirme yoluyla ve yahut tek haldeyken isimleri değiştirip yeni ürün gibi pazarlayabilecekler. buna bir çözüm yok mu? elbette var: araştırmak.
şimdiden adını henüz gördüğüm bir yayınevinin animal farm (kitap)'ın 10 liraya listelendiğini gördüm.
haber kaynağı: bbc türkçe
edit: hayvan çiftliği kitabına "animal farm" olarak yönlendirme verdim.
devamını gör...

