miko
bu tanım, yazmak için çok geç kalınmış bir nickaltıdır. çünkü ne yazarsam yazayım miko için yetersiz olacağını bildiğim için bugüne kadar ertelemişimdir. bugün yine eksik bir şeyler kalacaktır ama idare ediverindir. olmaz mıdır?
bakın gördünüz mü konu miko olunca bir türlü başlayamadım bile. çünkü onu anlatacak, ona değer, onun gibi güzel cümlelerim yok benim. içimden geldiği gibi, gelişine yazacağım mikom ama öncelikle şunu söylemek istiyorum ki; seni çok seviyorum.
bu kadını bir gün bir yolculuk sırasında lahana bebek üzerine yazdığı bir tanım ile keşfettim. bir lahana bebekten yola çıkıp ablası ile ilişkisini öyle güzel anlatmıştı ki hem kalemine hem kalbine yakın hissettim kendimi. sade, dümdüz kelimelerle içinize işleyen bir tarzı vardı sanki. pek huyum değildir durduk yere mesaj atmak, gittim yazdım. kısa bir sohbetin ardından vedalaştık. sonra ara ara karşıma çıkmaya başladı miko, ortak tanıdığımız yazarlar vardı ve radyo yayınları...
bir gün benim yayınıma girişini kendi söylediği bir şarkı ile anons gönderdi. "sana destek olmak istiyorum" temalı bu anons yine gülümsetti beni ve kendisi bilmese de bir konuda bazı şeylerin önünü açtı benim için.
gel zaman git zaman bu kadınla konuşmaya selamlaşmaya, hal hatır soruşmaya devam ettik. sonra bir gün benim yayınım sırasında çocuk korosu isimli minnoş bir oluşumun benim için hazırlanan bir şarkısını duydum sürpriz bir şekilde. kadın yememiş içmemiş "ben bu kadın için bir şey yapmak istiyorum katılmak ister misiniz? " diye mesaj atmış herkese. çıkış noktası ise "bu kadın emek veriyor güzel şeyler yapıyor biz de ona güzel bir şeyler yapalım."
miko böyledir; emek verildiğini düşündüğü herhangi bir şeye kayıtsız kalamaz. çünkü pamuk gibi bir ruhu vardır.
miko dokunduğu yeri güzelleştirir. öyle güzel bir kalbi vardır ki yörüngesine girdiğiniz anda sevilmek ne demek, nasıl değerli hissedilir anlarsınız. evet miko'nun kocaman bir kalbi ve upuzun elleri vardır. kocaman kalbiyle herkesi sever upuzun eliyle herkese yetmeye yardımcı olmaya çalışır. tüm bunları yaparken kendini unutur, onun için ilk sırada sevdikleri vardır çünkü.
miko'nun gülünce küçülen içinden sevgi ve güzellik fışkıran güzel gözleri vardır. konuşmadan çok şey anlatır, çoğunlukla gülümsese de bazen hüzün gizler bu gülümsemenin ardına. o hüznü oradan alıp yerine mutluluk koymak istersiniz, keşke yapabilseniz.
miko'nun sağ gözünün kenarında minik bir yara izi vardır. neden olduğunu bilmiyorum bu izin. (bu tanımı yazdıktan sonra öğrenirim ama) işte tam da bu izin olduğu yerden öpmek lazım miko'yu. ben öptüm, gözleri doldu. çünkü.. çünküsü yok di mi miko? seni sevdiğimi söylemiş miydim?
evet söylemiştim. hatta o kadar çok söylemiştim ki telefonum bile seni yazdığı anda otomatik olarak seviyorum ve hemen ardından mikom kelimelerini yazıyor. inanmayanlar için buyrun efendim kanıt;

bu kadına gün içinde kaç kere seni seviyorum diyorum bilmiyorum ama ne kadar dersem diyeyim az geliyor onu biliyorum.
bir insan bir insanı tanımadan ancak bu kadar sevebilirdi sanırım.
son olarak miko çok güzel sarılır, sarıldığında sizi kocaman sarmalar. dış dünyaya karşı korunduğunuzu hissedersiniz. durup duruken tutar yanaklarınızdan öper. "benim canım güzelcim oy kuzum benim" der, sarılır bir daha öper.
yani demem o ki miko çok güzel! biliyorum çok ortaya karışık bir tanım oldu, söylemek istediklerimin, içimden geçenlerin yarısını bile yazamadım ama denedim.
iyi ki varsın miko'm, iyi ki tanıdım seni ve iyi ki çıktın karşıma. hep ol, seni çok seviyorum mikom!!!
ps: turuncu ve kıvırcık saçlarından, hollanda planından da bahsetmek istiyorum ama şimdilik yeter bu kadar.*
bakın gördünüz mü konu miko olunca bir türlü başlayamadım bile. çünkü onu anlatacak, ona değer, onun gibi güzel cümlelerim yok benim. içimden geldiği gibi, gelişine yazacağım mikom ama öncelikle şunu söylemek istiyorum ki; seni çok seviyorum.
bu kadını bir gün bir yolculuk sırasında lahana bebek üzerine yazdığı bir tanım ile keşfettim. bir lahana bebekten yola çıkıp ablası ile ilişkisini öyle güzel anlatmıştı ki hem kalemine hem kalbine yakın hissettim kendimi. sade, dümdüz kelimelerle içinize işleyen bir tarzı vardı sanki. pek huyum değildir durduk yere mesaj atmak, gittim yazdım. kısa bir sohbetin ardından vedalaştık. sonra ara ara karşıma çıkmaya başladı miko, ortak tanıdığımız yazarlar vardı ve radyo yayınları...
bir gün benim yayınıma girişini kendi söylediği bir şarkı ile anons gönderdi. "sana destek olmak istiyorum" temalı bu anons yine gülümsetti beni ve kendisi bilmese de bir konuda bazı şeylerin önünü açtı benim için.
gel zaman git zaman bu kadınla konuşmaya selamlaşmaya, hal hatır soruşmaya devam ettik. sonra bir gün benim yayınım sırasında çocuk korosu isimli minnoş bir oluşumun benim için hazırlanan bir şarkısını duydum sürpriz bir şekilde. kadın yememiş içmemiş "ben bu kadın için bir şey yapmak istiyorum katılmak ister misiniz? " diye mesaj atmış herkese. çıkış noktası ise "bu kadın emek veriyor güzel şeyler yapıyor biz de ona güzel bir şeyler yapalım."
miko böyledir; emek verildiğini düşündüğü herhangi bir şeye kayıtsız kalamaz. çünkü pamuk gibi bir ruhu vardır.
miko dokunduğu yeri güzelleştirir. öyle güzel bir kalbi vardır ki yörüngesine girdiğiniz anda sevilmek ne demek, nasıl değerli hissedilir anlarsınız. evet miko'nun kocaman bir kalbi ve upuzun elleri vardır. kocaman kalbiyle herkesi sever upuzun eliyle herkese yetmeye yardımcı olmaya çalışır. tüm bunları yaparken kendini unutur, onun için ilk sırada sevdikleri vardır çünkü.
miko'nun gülünce küçülen içinden sevgi ve güzellik fışkıran güzel gözleri vardır. konuşmadan çok şey anlatır, çoğunlukla gülümsese de bazen hüzün gizler bu gülümsemenin ardına. o hüznü oradan alıp yerine mutluluk koymak istersiniz, keşke yapabilseniz.
miko'nun sağ gözünün kenarında minik bir yara izi vardır. neden olduğunu bilmiyorum bu izin. (bu tanımı yazdıktan sonra öğrenirim ama) işte tam da bu izin olduğu yerden öpmek lazım miko'yu. ben öptüm, gözleri doldu. çünkü.. çünküsü yok di mi miko? seni sevdiğimi söylemiş miydim?
evet söylemiştim. hatta o kadar çok söylemiştim ki telefonum bile seni yazdığı anda otomatik olarak seviyorum ve hemen ardından mikom kelimelerini yazıyor. inanmayanlar için buyrun efendim kanıt;

bu kadına gün içinde kaç kere seni seviyorum diyorum bilmiyorum ama ne kadar dersem diyeyim az geliyor onu biliyorum.
bir insan bir insanı tanımadan ancak bu kadar sevebilirdi sanırım.
son olarak miko çok güzel sarılır, sarıldığında sizi kocaman sarmalar. dış dünyaya karşı korunduğunuzu hissedersiniz. durup duruken tutar yanaklarınızdan öper. "benim canım güzelcim oy kuzum benim" der, sarılır bir daha öper.
yani demem o ki miko çok güzel! biliyorum çok ortaya karışık bir tanım oldu, söylemek istediklerimin, içimden geçenlerin yarısını bile yazamadım ama denedim.
iyi ki varsın miko'm, iyi ki tanıdım seni ve iyi ki çıktın karşıma. hep ol, seni çok seviyorum mikom!!!
ps: turuncu ve kıvırcık saçlarından, hollanda planından da bahsetmek istiyorum ama şimdilik yeter bu kadar.*
devamını gör...
yazılı olmayan kurallar
telefon konuşması sonunda telefonu arayan kişi kapatır.
devamını gör...
yol kazısında 57 milyon yıllık fosil bulunması
#1049770
şu entry'e o kadar katılıyorum ki... arkadaşlar hiç mi güzellik görünmüyor gözünüze ya? gülün ilk dikenini görüyorsunuz hep. ulan adamlar fosil bulmuş, fosillerin götürüldüğü bir müzemize katkı yapmışlar. daha ne olsun?
sadece yol yapılırken bulunurmuş. ya fosillerin nerede olabileceklerini arkeolog abiler bile tam kestiremiyor bazen. şak diye çıkıyor ortaya. göbeklitepe'den bulunmasaydı nasıl haberimiz olabilirdi? arkeologlar müneccim mi?
şu entry'e o kadar katılıyorum ki... arkadaşlar hiç mi güzellik görünmüyor gözünüze ya? gülün ilk dikenini görüyorsunuz hep. ulan adamlar fosil bulmuş, fosillerin götürüldüğü bir müzemize katkı yapmışlar. daha ne olsun?
sadece yol yapılırken bulunurmuş. ya fosillerin nerede olabileceklerini arkeolog abiler bile tam kestiremiyor bazen. şak diye çıkıyor ortaya. göbeklitepe'den bulunmasaydı nasıl haberimiz olabilirdi? arkeologlar müneccim mi?
devamını gör...
dobralık ile patavatsızlık arasındaki ince çizgi
aslına bakarsanız çok ince olmayan bir çizgidir o. dobra insan konuşacağı zamanı çok iyi bilir ama patavatsız insan pat diye en olmadık yerde konuşuverir. ikisi birbirine kolay karışacak kavramlar değil.
devamını gör...
e-kitap vs normal kitap
kendimce e-kitap zorunluluk olan normal kitap haz olandır
devamını gör...
laf olsun torba dolsun diye başlık açıp tanım girmek
işin saçma tarafı bu floodlar yüzünde adam akıllı başlık açıp tanım yazan sözlüğe yakışır bilgi kazandıran başlıklar tanımlar görünmüyor. saçma salak forum edasında iş mi olur. aynı zamanda oylama yok. oylama nerede niye kimse hiç bjr şey okumuyor değerlendirmiyor?? böyle boktan dava mi olur yahu.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
sözlüğün energizer tavşanından* beklenmeyecek ağırlıkta bir şarkıyla içimizden geçtiği yayın...
devamını gör...
esmeralda
victor hugo’ya ait (bkz: notre dame’in kamburu) eserinde ana kahraman.
güzeller güzeli, esmer tenli bir çingene.
güzeller güzeli, esmer tenli bir çingene.
devamını gör...
tanrıya söylenmek istenen tek kelime
yüzünü gören cennetlik.
devamını gör...
montgomery otobüs eylemi
rosa parks’ın başlattığı ve sonrasında siyahilerin haklarına kavuşmasına rol açan olayların başlancı olan eylemdir.
rosa parks terzidir ve eğitimli biridir. aynı zamanda eylemden kısa süre önce de ırk ilişkileri kursunu bitirmiş. ayrıca naacp’ın (siyahi insanların gelişmesi için ulusal birlik) montgomery bölüm sekreteriydi.
1955 yılında iş çıkışı otobüse binmek için siyahiler için ayrılan durakta bekleyen rosa, otobüsün gelmesiyle siyahiler için ayrılan koltuğa oturdu. fakat sonradan otobüsün de dolmasıyla ayakta kalan beyazlar kendisinden ve aynı hizada oturan diğer siyahilerden yer vermelerini istedi. diğer 4 siyahi itaat ederken, rosa yerinden kalkmadı. olaya müdahale eden otobüs şoförü rosa’yı tekrar uyardı. o ise dedi ki: kalkıp yerimi başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum’. olay sonrası rosa tutuklandı ve 10 usd ‘kamu düzenini ihlal etmek,4 usd de mahkeme masrafı olmak üzere 14 usd para cezasına çarptırıldı. ama olayın fitili ateşlenmişti bir kere. rosa’nın mahkemeye çıktığı gün (1955 yılı) başlayan otobüs boykotu eylemini, 1956yılında bitti. tam 381 gün boyunca hiçbir siyasi otobüs kullanmadı. işlerine okullarına yürüyerek gittiler.otobüs şirketleri büyük zarar gördü, eylemi gerçekleştiren siyahiler saldırıya uğradı; kanlı eylemler, siyahilerin evlerine yapılan bombalı saldırılar gerçekleşti. 21 aralık 1956’da yüksek mahkeme , siyahilerin otobüste istedikleri yerde oturabilecekleri yönünde karar verince eylem sona erdi. haklar kanla kazanıldı.
rose parks aldığı tehditler ve iş de bulamadığı için bir süre sonra montgomery’den ayrıldı. ama mücadelelerine devam etti; 2005 yılında hayata veda etti.
olayın gerçekleştiği otobüs şu an henry ford müzesi’nde sergilenmektedir.

görsel kaynak: tr.m.wikipedia.org/wiki/Mon...
rosa parks’ın hayatı , 2002 yapımı filmle de ölümsüzleştirilmiştir.
rosa parks terzidir ve eğitimli biridir. aynı zamanda eylemden kısa süre önce de ırk ilişkileri kursunu bitirmiş. ayrıca naacp’ın (siyahi insanların gelişmesi için ulusal birlik) montgomery bölüm sekreteriydi.
1955 yılında iş çıkışı otobüse binmek için siyahiler için ayrılan durakta bekleyen rosa, otobüsün gelmesiyle siyahiler için ayrılan koltuğa oturdu. fakat sonradan otobüsün de dolmasıyla ayakta kalan beyazlar kendisinden ve aynı hizada oturan diğer siyahilerden yer vermelerini istedi. diğer 4 siyahi itaat ederken, rosa yerinden kalkmadı. olaya müdahale eden otobüs şoförü rosa’yı tekrar uyardı. o ise dedi ki: kalkıp yerimi başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum’. olay sonrası rosa tutuklandı ve 10 usd ‘kamu düzenini ihlal etmek,4 usd de mahkeme masrafı olmak üzere 14 usd para cezasına çarptırıldı. ama olayın fitili ateşlenmişti bir kere. rosa’nın mahkemeye çıktığı gün (1955 yılı) başlayan otobüs boykotu eylemini, 1956yılında bitti. tam 381 gün boyunca hiçbir siyasi otobüs kullanmadı. işlerine okullarına yürüyerek gittiler.otobüs şirketleri büyük zarar gördü, eylemi gerçekleştiren siyahiler saldırıya uğradı; kanlı eylemler, siyahilerin evlerine yapılan bombalı saldırılar gerçekleşti. 21 aralık 1956’da yüksek mahkeme , siyahilerin otobüste istedikleri yerde oturabilecekleri yönünde karar verince eylem sona erdi. haklar kanla kazanıldı.
rose parks aldığı tehditler ve iş de bulamadığı için bir süre sonra montgomery’den ayrıldı. ama mücadelelerine devam etti; 2005 yılında hayata veda etti.
olayın gerçekleştiği otobüs şu an henry ford müzesi’nde sergilenmektedir.

görsel kaynak: tr.m.wikipedia.org/wiki/Mon...
rosa parks’ın hayatı , 2002 yapımı filmle de ölümsüzleştirilmiştir.
devamını gör...
meczup
an itibariyla mahlasımın yanında yazan kelime.
kendimi, senden adam olmaz şarkısında "bana da deli dediler" diyen eypio gibi hissediyorum.
sonra can bonomo whis'liyor kulağıma:
en ileri durma meczup seni de üzerler
kimileri var ki meczup derini yüzerler
kafana da takma meczup yoluna bakarlar
hiç oralı olma meczup seni de yakarlar
kendimi, senden adam olmaz şarkısında "bana da deli dediler" diyen eypio gibi hissediyorum.
sonra can bonomo whis'liyor kulağıma:
en ileri durma meczup seni de üzerler
kimileri var ki meczup derini yüzerler
kafana da takma meczup yoluna bakarlar
hiç oralı olma meczup seni de yakarlar
devamını gör...
sözlükteki uludağcıları aşağılama modası
bu uludağ denen rezil rüsva orduspor çocuğu yuvasını devlet kapatsa da kurtulsak artık. kızları ayrı erkekleri ayrı embesilin teki. emin olun bir çoğu da günün büyük bir kısmını bilgisayar başında geçiren asosyal tiplerden oluşuyor. hayatınızda görmeyeceğiniz insanlar sizin hakkında nick altınıza saçma sapan şeyler yazıyor. içlerinde iyi ve kaliteli insanlar da fakat azınlık olarak kalıyor. aga bakın ciddi diyorum uludağ sözlük denen sapık, ergen yuvasına para kazandırmayın.
devamını gör...
kafa sözlük
içinden ayrıldığı dünya sözlük'ü online yazar sayısı olarak geçmiş ben olsam bunu bi düşünürdüm derviş kasıntısı senin olduğun yerde ot bitmiyor üç beş yağcıya kendini orada pohpohlatıp dur bakalım. kafa sözlük herkese açık olursa zamanla ekşi den bunalan yazarları buraya getirebilir diye düşünüyorum. yolu açık olsun.
devamını gör...
geceye enstrümantal bir parça bırak
yiruma - kiss the rain
devamını gör...
ağrıdağı efsanesi
gülbahar'ın sadakati, aşkı için her zorluğa göğüs germesi çok etkileyiciydi. cesaretle dağları delen ahmet'in kuşku gölünde boğulması çok manidardı. insan'ın gücü her şey'e yeterde içindeki duyguya söz geçiremez, bir ona yenilir. o da onun en büyük sınavıdır.
yaşar kemal'in ders niteliğindeki bu eser'i destansı bir anlatımla bir oturuşta okutturuyor. abidin dino'nun çizimleri bu masalsı anlatımı destekler nitelikte. hiç bitmesin denilen kitaplardan.
yaşar kemal'in ders niteliğindeki bu eser'i destansı bir anlatımla bir oturuşta okutturuyor. abidin dino'nun çizimleri bu masalsı anlatımı destekler nitelikte. hiç bitmesin denilen kitaplardan.
devamını gör...
gerçekbirgangsta
işini bilmeyen çavuş moduna geçmiştir. bir kadına karşı yatakta görüşürüz istersen diyip sonra üste çıkmaya çalışmış, gerçekleri söyleyincede bana yalaka diyerek itham etmiş hakaret etmiştir. kendisini moderasyona havale ediyorum.
devamını gör...
pandemide kadına şiddet tolere edilebilir seviyededir
allah belalarını vermiyor ki
devamını gör...
sıhhiye
sağlık işlerinin tümüne verilen isimdir.aynı zamanda ankaranın çankaya ilçesine bağlı semttir.
devamını gör...
klişe teselli cümleleri
ben senin yanındayım..
devamını gör...
normal sözlük karma günü
hadi buyrun, ilk ben alayım.
alayım derken, puan vereyim, ilk günü ben alayım.
ben bir rozet aldım, diğerleri hiç bana göre değil.
takipçi görme falan, işim olmaz.
bu arada sözlük kütüphanenden, kitap isteyen de benimkini alabilir.
feda olsun kitaplarım, puanlarım.
ben faydalı kek yapmıştım.
tatlı, şu böreği alın gelin.
biri de çiçek alsın olur mu, demet olanından.
çok severim.
çıkmadan çaldırın, çayı koyayım.
alayım derken, puan vereyim, ilk günü ben alayım.
ben bir rozet aldım, diğerleri hiç bana göre değil.
takipçi görme falan, işim olmaz.
bu arada sözlük kütüphanenden, kitap isteyen de benimkini alabilir.
feda olsun kitaplarım, puanlarım.
ben faydalı kek yapmıştım.
tatlı, şu böreği alın gelin.
biri de çiçek alsın olur mu, demet olanından.
çok severim.
çıkmadan çaldırın, çayı koyayım.
devamını gör...