kedilerin sinirli olmasının sebebi
(bkz: kedi lobisi)
devamını gör...
o saatte orada ne işi varmış
2016 ocak saat 23:00'da ankara'da otobüsüne binen kadına tecavüz edip, çıplak fotoğraflarını çekerek tehdit eden şoförün mahkemede yaptığı savunmadır.
mahkeme sonucunda bu savunma reddedilmiş, sanığa indirimsiz olarak en üst sınırdan 37 yıl hapis cezası verilmiştir.
mahkeme sonucunda bu savunma reddedilmiş, sanığa indirimsiz olarak en üst sınırdan 37 yıl hapis cezası verilmiştir.
devamını gör...
kadınsılaşma
kendi başına bir ay yaşasa maksimum yapacağı şeyin yumurta kırmak olduğunu düşündüğüm kişilerin uydurduğu bir tabir. bunu diyen insanlar kendilerine bakmaktan aciz her işini anası yahut bacısı gören insanlardır, kendine öz saygısı olmayan zavallılardır. nerde kendine yetebilen erkek varsa bu söylemlerden nasibini alıyor zaten.
devamını gör...
sahtediploma net
resmi belgede sahtecilikten iki yıldan beş yıla kadar hapis sebebi olabilecek site.
ayrıca bu sürede açıktan üniversite bitirme fırsatı olur, hayırlı olsun.
ayrıca bu sürede açıktan üniversite bitirme fırsatı olur, hayırlı olsun.
devamını gör...
kadın
her şey kadınla ilgilidir. yaratılış mitleri, saça sürülen jöle, içilen biranın köpüğünde bile rastlanır.
kadın bu serüvendeki o muazzam motivasyon kaynağıdır. bir kadından doğarız, başka bir kadına dönmeye çalışırız.
amaç hiç bir zaman sex değildir. sex bir ateşleme mekanizmasıdır. bir kadının içine yerleşme arzusunun saçılma halidir. kök salmaktır. bir gezegenin başka bir gezegene galaksilerce kendini gömmesidir.
kadın üzerinde savaşılan mühim bir meseledir. aşka düşen kadına sarılır, kadın bir sığınak halidir. yüklenmek istemez asla taşınmak ister. serçe parmağının etrafında dönen samanyolunu sever. kadın, varoluşun kapıda karşılayan sıcak yüzüdür.
erkek onun gölgesidir. ışığın kırılıp içe gömülmüş hali kadar değersiz ama ayarında bir yerlerde.
kadın bu serüvendeki o muazzam motivasyon kaynağıdır. bir kadından doğarız, başka bir kadına dönmeye çalışırız.
amaç hiç bir zaman sex değildir. sex bir ateşleme mekanizmasıdır. bir kadının içine yerleşme arzusunun saçılma halidir. kök salmaktır. bir gezegenin başka bir gezegene galaksilerce kendini gömmesidir.
kadın üzerinde savaşılan mühim bir meseledir. aşka düşen kadına sarılır, kadın bir sığınak halidir. yüklenmek istemez asla taşınmak ister. serçe parmağının etrafında dönen samanyolunu sever. kadın, varoluşun kapıda karşılayan sıcak yüzüdür.
erkek onun gölgesidir. ışığın kırılıp içe gömülmüş hali kadar değersiz ama ayarında bir yerlerde.
devamını gör...
dış dünya ile hiç temasa geçmemiş kabileler
teknolojinin ve ulaşımın günümüzde geldiği nokta itibariyle inanması güç gelse de dünya üzerinde hiçbir şekilde temasa geçilmemiş 100'e yakın ilkel toplum (kabile) bulunmaktadır.
aslında bu toplumların bir kısmıyla helikopter, uçak ve dronlarla fotoğraflarını çekme amacıyla temasa geçilebilmiştir. bunlara "minimal olarak temasa geçilmiş kabileler" denilmektedir. her ne kadar temasa geçilmiş, modern dünyanın varlığından haberdar olmuş olsalar da "hiç temasa geçilmemiş kabileler"den pek farklı değillerdir.
gördükleri şeyi tam olarak anlayıp anlamadıkları, modern dünya hakkında tahmin yürütebildikleri şüphelidir. genelde bir çoğu helikoptere ok ve mızrak fırlatarak uzaklaştırmaya çalışmış, bir tehdit olarak algılamıştır. hatta bu kabileler yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalmış, ormanın daha derinlerine yerleşmişlerdir.
hiçbir şekilde temasa geçilmeyen kabilelerin sayısı ise tam bilinmemekle birlikte elbette daha azdır. dronlar aracılığıyla elde edilen görüntülerin daha önce keşfedilen kabilelere ait olup olmadığının tespit edilememesi de bu sayıya ulaşmayı engellemektedir.
peki dünya bu konuda ne düşünüyor?
ülkelerce, bu kabileleri kendi haline bırakma yönünde bir politika izlenmektedir. ancak büyük bir fikir ayrılığı bulunduğunu da söylemek gerekir.
bir taraf, iletişime geçilmesi gerektiğini savunurken; birçok bilim adamının da desteklediği taraf bu görüşü reddetmektedir. çünkü bu insanların bağışıklık sistemi hakkında bir fikrimiz yok, bizimki gibi olmayabilir ve çok basit bir hastalık onlar için ölümcül olabilir.
ki; tarihte maalesef bunun örneklerine rastlamak mümkün. 1981'de kolombiya'daki nukak insanları ile temasa geçilmiş ve kabileye solunum yolu hastalıkları bulaştırılmış, kabilenin yarısının ölümüyle sonuçlanmıştır.
yine benzer bir girişim, 2014 yılında brezilya'da temasa geçilen kabilenin grip nedeniyle üçte birinin ölmesi, geri kalanların da ağır etkilenimi şeklinde sonuçlanmıştır.
ayrıca işin içinde iletişime geçenlerin zarar görmesi tehlikesi de var. yetkililerin uyarılarını dinlemeyen meraklı turistler, din adamları, belgeselciler kabile üyeleri tarafından yaralanmış ya da öldürülmüştür. bunlar arasında 1974'te national geographic için belgesel çekmek isteyen ve bacağına mızrak atılan bir yönetmen de bulunmaktadır.
tüm bunları göz önüne alıp düşününce kendi hallerine bırakma fikrine daha yakın hissediyorum. ancak yine de bir yanım "ya bize ihtiyaçları varsa? ya daha iyi bir yaşam hakkını ellerinden alıyorsak?" diye düşünmeden edemiyor.
aslında bu toplumların bir kısmıyla helikopter, uçak ve dronlarla fotoğraflarını çekme amacıyla temasa geçilebilmiştir. bunlara "minimal olarak temasa geçilmiş kabileler" denilmektedir. her ne kadar temasa geçilmiş, modern dünyanın varlığından haberdar olmuş olsalar da "hiç temasa geçilmemiş kabileler"den pek farklı değillerdir.
gördükleri şeyi tam olarak anlayıp anlamadıkları, modern dünya hakkında tahmin yürütebildikleri şüphelidir. genelde bir çoğu helikoptere ok ve mızrak fırlatarak uzaklaştırmaya çalışmış, bir tehdit olarak algılamıştır. hatta bu kabileler yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalmış, ormanın daha derinlerine yerleşmişlerdir.
hiçbir şekilde temasa geçilmeyen kabilelerin sayısı ise tam bilinmemekle birlikte elbette daha azdır. dronlar aracılığıyla elde edilen görüntülerin daha önce keşfedilen kabilelere ait olup olmadığının tespit edilememesi de bu sayıya ulaşmayı engellemektedir.
peki dünya bu konuda ne düşünüyor?
ülkelerce, bu kabileleri kendi haline bırakma yönünde bir politika izlenmektedir. ancak büyük bir fikir ayrılığı bulunduğunu da söylemek gerekir.
bir taraf, iletişime geçilmesi gerektiğini savunurken; birçok bilim adamının da desteklediği taraf bu görüşü reddetmektedir. çünkü bu insanların bağışıklık sistemi hakkında bir fikrimiz yok, bizimki gibi olmayabilir ve çok basit bir hastalık onlar için ölümcül olabilir.
ki; tarihte maalesef bunun örneklerine rastlamak mümkün. 1981'de kolombiya'daki nukak insanları ile temasa geçilmiş ve kabileye solunum yolu hastalıkları bulaştırılmış, kabilenin yarısının ölümüyle sonuçlanmıştır.
yine benzer bir girişim, 2014 yılında brezilya'da temasa geçilen kabilenin grip nedeniyle üçte birinin ölmesi, geri kalanların da ağır etkilenimi şeklinde sonuçlanmıştır.
ayrıca işin içinde iletişime geçenlerin zarar görmesi tehlikesi de var. yetkililerin uyarılarını dinlemeyen meraklı turistler, din adamları, belgeselciler kabile üyeleri tarafından yaralanmış ya da öldürülmüştür. bunlar arasında 1974'te national geographic için belgesel çekmek isteyen ve bacağına mızrak atılan bir yönetmen de bulunmaktadır.
tüm bunları göz önüne alıp düşününce kendi hallerine bırakma fikrine daha yakın hissediyorum. ancak yine de bir yanım "ya bize ihtiyaçları varsa? ya daha iyi bir yaşam hakkını ellerinden alıyorsak?" diye düşünmeden edemiyor.
devamını gör...
sürekli hava durumuna bakan kişi
ömrümün büyük bir bölümünü meteorolojik verileri inceleyerek geçirdim. severek ilgileniyorum. insanları bilgilendirmek de hoşuma gidiyor.
ama takıntı değil herhalde, bu bir tutku.
ama takıntı değil herhalde, bu bir tutku.
devamını gör...
ansızın gelen odun ateşinde kızartma yapma isteği
kendini çayıra çimene vurmaktan kaynaklıdır. gerek yorgunluğun gerekse ramazanın verdiği etkiyle gittiğimiz müstakil bahçeli evimizde önce gözümüzü sonra tavanın birini karartıp zeytinyağını da ekledikten sonra patates, biber ve patlıcandan oluşan kızartmanın yanına kah sarımsaklı yoğurt kah domates sosu ekleyerek gömmeliyiz.
devamını gör...
prenses_aurora
aslında ben öyle uzun uzun seni övecek dizeler, hatta satırlar yazamam.
çünkü eminim seninle bir kere konuşup hatta yazılarını okuyan birisi bunu hemen anlar yani ne kadar güzel bir kalbe sahip olduğunu ve bir dolsunu...
fakat benim demek istediğim şey bu değil seni tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.
kolay kolay birisine oturup hayatımı ve salak ergenlik kaygılarımı anlatmam ve sen bunu yaptığım ikinci kişisin.
ne zaman bir şeyler hakkında saçmalasam bana o kadar güzel şeyler söylüyorsun ki senin gerçekliğini sorguluyorum.
sanki ikinci bir kız kardeşe sahipmişim gibi hissettiriyorsun ve bu platformun bana kazandırdığı güzel şeylerden birisisin.
gerçek hayatta yüze yüze gelip şapşal şapşal oturup bir kahve içmek istediğim kişisin..
umarım hayatında hep mutluluk var olur, ve senin gibi bir arkadaşa gerçek hayatımda çok ihtiyacımı var bunu asla unutmaaa.
çünkü eminim seninle bir kere konuşup hatta yazılarını okuyan birisi bunu hemen anlar yani ne kadar güzel bir kalbe sahip olduğunu ve bir dolsunu...
fakat benim demek istediğim şey bu değil seni tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.
kolay kolay birisine oturup hayatımı ve salak ergenlik kaygılarımı anlatmam ve sen bunu yaptığım ikinci kişisin.
ne zaman bir şeyler hakkında saçmalasam bana o kadar güzel şeyler söylüyorsun ki senin gerçekliğini sorguluyorum.
sanki ikinci bir kız kardeşe sahipmişim gibi hissettiriyorsun ve bu platformun bana kazandırdığı güzel şeylerden birisisin.
gerçek hayatta yüze yüze gelip şapşal şapşal oturup bir kahve içmek istediğim kişisin..
umarım hayatında hep mutluluk var olur, ve senin gibi bir arkadaşa gerçek hayatımda çok ihtiyacımı var bunu asla unutmaaa.
devamını gör...
oy kullanmayan insanlar
hayatını başkalarının düşüncelerine bırakıp sonra da en çok söylenen insanlardır.
devamını gör...
teselli kılığına girmiş boş laflar
uyuyunca geçecek ve zaman her şeyin ilacıdır.
devamını gör...
giritliyim deyince otobur muamelesi görmek
sanıyorum ki giritliler üzerine oluşan bu ön yargısal değerlendirmelerin kaynağı yine bir giritli olan knossoslu epimenides.
niye? huzurlarınızda epimenides paradoksu a.k.a girit paradoksu: "tüm giritliler yalancıdır ve ben bir giritliyim."
giritlilere ilk yaftayı yine memleketlileri vurmuş. yazıklar olsun.
t: tüm giritlilerin bir yerde toplanıp non-ot yiyecekleri de tüketebildiklerini gösterdikleri takdirde ortadan kalkacak olan muamele.
böylelikle, tekrar yukarıdaki gibi yaftacı bir giritli ortaya çıkana kadar bu muameleden kurtulunabilir.
niye? huzurlarınızda epimenides paradoksu a.k.a girit paradoksu: "tüm giritliler yalancıdır ve ben bir giritliyim."
giritlilere ilk yaftayı yine memleketlileri vurmuş. yazıklar olsun.
t: tüm giritlilerin bir yerde toplanıp non-ot yiyecekleri de tüketebildiklerini gösterdikleri takdirde ortadan kalkacak olan muamele.
böylelikle, tekrar yukarıdaki gibi yaftacı bir giritli ortaya çıkana kadar bu muameleden kurtulunabilir.
devamını gör...
hayatı güzelleştiren ufak detaylar
dışarıda fırtına varken sıcacık yatağımızdan kalkmak zorunda olmamak.
devamını gör...
yaratıcı drama
bir grupla ve grup üyelerinin yaşantılarından yola çıkarak, bir amacın, bir düşüncenin, doğaçlama, rol oynama gibi tiyatro tekniklerinden yararlanarak canlandırılmasıdır. günümüzde kalıcı öğrenme modelleri araştırılırken bulduğumuz ilk kavram yaratıcı dramadır. çünkü yaratıcı drama, “yaparak yaşayarak öğrenme” tanımıyla da karşımıza çıkar. sadece katılımcıların aktif olarak katılabilmesi herhangi bir araç -gereç zorunluluğunun olmaması ve her yerde uygulanabilir oluşu eğitim de kullanılmasında da önemli bir etkendir.
devamını gör...
ilk defa bir sözlük ortamına girenlere tavsiyeler
kimseye tc kimlik numaranızı vermeyin.
devamını gör...
alttaki yazara ismini söylemeden bir kitaptan bahsedelim
"zeze"desem tek kelimeyle herkes anlar gibime geliyor.
devamını gör...
medine müdafaası
medine müdafaa cephesi.
1. dünya savaşı'nın kapanan son cephesi'dir.
haziran 1916'da şerif hüseyin'in önderliğinde isyan eden bedevi araplar önce cidde, mekke, taif gibi yerleri alarak, medine'nin osmanlı'yla bağlantısı kesti. daha sonra kuşatma altıma aldıkları şehre topluca saldırı düzenlediler. fakat şehirdeki 11.000 osmanlı askeri ve fahrettin paşa 50.000 kişilik bedevi ordusunu püskürttü.
ancak kuşatma devam ediyordu ve türk ordusu'nun yiyecek, giyecek gibi konularda büyük sıkıntıları vardı. şehrin osmanlı'yla kara bağlantısı kesildiğinden ve osmanlı'nın hava kuvvetleri olmadığından dolayı ikmal bir türlü sağlanamadı ve fahrettin paşa'nın komutasındaki türk askerleri aç, susuz bir şekilde kendilerinden 5 kat daha güçlü bir orduya karşı, medine'yi 2 yıl 7 ay boyunca tutmayı başardı.
ömer fahrettin türkkan (fahrettin paşa) buradaki üst düzey başarısından ötürü, türk kaplanı, çöl kaplanı, medine kahramanı gibi lakaplar kazanmıştır.
medine savunması sürerken suriye-filistin cephesi'nin düşmesi, dolayısı ile olası bir yardımın gelmesinin imkansızlaşması, çok sayıda türk askeri'nin esir alınması, türk askerlerinin halk nezdinde hoş karşılanmaması gibi nedenler ile buradaki askerlerin morali iyice düşmüştü. fakat dini nedenler sayesinde fahrettin paşa onları hala diri tutabiliyordu.
üstelik bir süre sonra ordunun yiyecek tek lokma yemeği kalmamış ve artık çekirge yemeye başlamışlardı. bunun yanında mühimmatları da oldukça kısıtlıdır.
osmanlı'nın mondros'u imzalaması ve orduların terhisini kabul etmesi üzerine fahrettin paşa'dan medine'deki birliklerinin terhisi ve teslim olması istendi. fakat kendisi tüm bunları gerçekleştirmedi ve savunmaya devam etti.
aradan 3 ay geçtikten sonra ingiltere, osmanlı'ya nota vererek, eğer medine boşaltılmazsa osmanlı'ya tekrar savaş ilan edileceğini söyledi. bu sırada ingiliz generallerden de fahrettin paşa'ya teslim olması için mektuplar geliyordu.
tüm bunların üzerine vahdettin, fahrettin paşa'yla konuşarak onu ikna etti ve fahrettin paşa çaresizce birliklerini dağıtarak teslim oldu.
daha sonra fahrettin paşa 5 ağustos'ta ingilizler tarafından malta'ya sürüldü, idamına karar verildi. fakat tbmm'nin çabaları ile malta'dan kaçtı ve kurtuluş savaşı'nda güney cephesi'nde fransızlara karşı görev aldı.
soyadı kanunu ile birlikte "türkkan" soyadını ald
1. dünya savaşı'nın kapanan son cephesi'dir.
haziran 1916'da şerif hüseyin'in önderliğinde isyan eden bedevi araplar önce cidde, mekke, taif gibi yerleri alarak, medine'nin osmanlı'yla bağlantısı kesti. daha sonra kuşatma altıma aldıkları şehre topluca saldırı düzenlediler. fakat şehirdeki 11.000 osmanlı askeri ve fahrettin paşa 50.000 kişilik bedevi ordusunu püskürttü.
ancak kuşatma devam ediyordu ve türk ordusu'nun yiyecek, giyecek gibi konularda büyük sıkıntıları vardı. şehrin osmanlı'yla kara bağlantısı kesildiğinden ve osmanlı'nın hava kuvvetleri olmadığından dolayı ikmal bir türlü sağlanamadı ve fahrettin paşa'nın komutasındaki türk askerleri aç, susuz bir şekilde kendilerinden 5 kat daha güçlü bir orduya karşı, medine'yi 2 yıl 7 ay boyunca tutmayı başardı.
ömer fahrettin türkkan (fahrettin paşa) buradaki üst düzey başarısından ötürü, türk kaplanı, çöl kaplanı, medine kahramanı gibi lakaplar kazanmıştır.
medine savunması sürerken suriye-filistin cephesi'nin düşmesi, dolayısı ile olası bir yardımın gelmesinin imkansızlaşması, çok sayıda türk askeri'nin esir alınması, türk askerlerinin halk nezdinde hoş karşılanmaması gibi nedenler ile buradaki askerlerin morali iyice düşmüştü. fakat dini nedenler sayesinde fahrettin paşa onları hala diri tutabiliyordu.
üstelik bir süre sonra ordunun yiyecek tek lokma yemeği kalmamış ve artık çekirge yemeye başlamışlardı. bunun yanında mühimmatları da oldukça kısıtlıdır.
osmanlı'nın mondros'u imzalaması ve orduların terhisini kabul etmesi üzerine fahrettin paşa'dan medine'deki birliklerinin terhisi ve teslim olması istendi. fakat kendisi tüm bunları gerçekleştirmedi ve savunmaya devam etti.
aradan 3 ay geçtikten sonra ingiltere, osmanlı'ya nota vererek, eğer medine boşaltılmazsa osmanlı'ya tekrar savaş ilan edileceğini söyledi. bu sırada ingiliz generallerden de fahrettin paşa'ya teslim olması için mektuplar geliyordu.
tüm bunların üzerine vahdettin, fahrettin paşa'yla konuşarak onu ikna etti ve fahrettin paşa çaresizce birliklerini dağıtarak teslim oldu.
daha sonra fahrettin paşa 5 ağustos'ta ingilizler tarafından malta'ya sürüldü, idamına karar verildi. fakat tbmm'nin çabaları ile malta'dan kaçtı ve kurtuluş savaşı'nda güney cephesi'nde fransızlara karşı görev aldı.
soyadı kanunu ile birlikte "türkkan" soyadını ald
devamını gör...
tanım okunmadan yorum yapmak
(bkz: türklerin kısa olması) başlığında gençlerin ve ülkenin iyi beslenememsi , kendine ve spora zaman ayırmaması gibi ciddi bir olayı dile getirdim. maalesef yazının başlığını okuyup içimden geçtiniz sağ olun.
millet mesaj kutuma yüklendi arif kerimi denen yazar wikipedia’yı beğenmedi ( üstüne küfürler etti güncel kaynak değil dedi, bir yerinden kaynak uydurma dedi ben wikipediayı o anda eklerken bütün ülkelerin boylarını aynı anda verdiği için ekledim) spor bayramı olan bir milletiz ancak yediğim linçe bak
millet mesaj kutuma yüklendi arif kerimi denen yazar wikipedia’yı beğenmedi ( üstüne küfürler etti güncel kaynak değil dedi, bir yerinden kaynak uydurma dedi ben wikipediayı o anda eklerken bütün ülkelerin boylarını aynı anda verdiği için ekledim) spor bayramı olan bir milletiz ancak yediğim linçe bak
devamını gör...

