şekersiz sütsüz filtre kahve
sevdiğim kahve şeklidir. filtre kahveyle süt ve şeker sevmem.
normalde sütlü kahve severim sütle hazır granül kahve de yaparım, espresso yapıp latte de ama filtre kahveye sütü yakıştıramıyorum. tadı bir garip oluyor bence.
şeker kullanmam. şekerli ve kahveli bir içecek istiyorsam genelde çikolata eritip ekliyorum içine.
kahve içme alışkanlıklarım biraz garip farkındayım. ama neyim garip değil ki zaten.
edit: aynı başlığı ekşi sözlükte gördüm. yazarlar şekerli sütlü kahve içenlere ana avrat sövmüş. buraya baktım herkes düzgünce fikrini beyan etmiş. küfürün yasak olması iyi birşey sanırım. daha medeni insanlar olmuşuz.
normalde sütlü kahve severim sütle hazır granül kahve de yaparım, espresso yapıp latte de ama filtre kahveye sütü yakıştıramıyorum. tadı bir garip oluyor bence.
şeker kullanmam. şekerli ve kahveli bir içecek istiyorsam genelde çikolata eritip ekliyorum içine.
kahve içme alışkanlıklarım biraz garip farkındayım. ama neyim garip değil ki zaten.
edit: aynı başlığı ekşi sözlükte gördüm. yazarlar şekerli sütlü kahve içenlere ana avrat sövmüş. buraya baktım herkes düzgünce fikrini beyan etmiş. küfürün yasak olması iyi birşey sanırım. daha medeni insanlar olmuşuz.
devamını gör...
istenmediği yerde durmaya devam eden insan
benim. herkesten özür diliyorum.
şu hayatta en çekindiğim şeylerden biri insanları rahatsız etmek. böyle sıkılır söylemezler diye ödüm kopuyor. ima falan anlamıyorum ve hep aklımda şu var. ya ima ediyorlarsa konuşmak istemediklerini ve ben anlamıyorsam? içimde bunun getirdiği bir endişe var. hep insanları rahatsız ettiğimi düşünür bir yanım çok inceden.
ancak beni istenmediğim yerden kaldırmak, göndermek pek kolay olmuyor. aynı ürkeklik orada hiç yaşanmıyor. hasta sayılacak şekilde doğmuş ve okul hayatı boyunca hep birilerinin istemediği çocuktum. eğitim alma hakkım bile hiç edilmeye çalışıldı ki hâlâ benim gibi olup kendine okul bulamayan çocuklar var. oradan gelme bir inadım var. bu yüzden istediğim zaman istediğim yerde dururum. eğer istenmiyorsam beni istemeyen gitsin. çok netim bu konuda gençler.
ben hep şöyle diyorum. bir ortamı aslan gibi sahiplenip sıfır empati ile başka insanların bir ortamda ne kadar durması gerektiğine inanan insanlara sempati duymak ya da onlar yüzünden utanmak zorunda değilim. basit yani.
yönetim katındayım. daha önce çalıştığım yerde yöneticim beni istememişti ve işten çıkmam için elinden geleni yapmıştı. yine inat edip çıkmamıştım. şimdi ben başka çalışana sırf canım öyle istiyor diye mobbing uygulasam ve o istenmediği yerde dursa gurursuz oluyor he mi? valla biz böyle yaparsak daha çok sömürülürüz diyorum ben.
bence herkes istediği yerde istediği kadar durabilir. ben öyle düşünüyorum.
şu hayatta en çekindiğim şeylerden biri insanları rahatsız etmek. böyle sıkılır söylemezler diye ödüm kopuyor. ima falan anlamıyorum ve hep aklımda şu var. ya ima ediyorlarsa konuşmak istemediklerini ve ben anlamıyorsam? içimde bunun getirdiği bir endişe var. hep insanları rahatsız ettiğimi düşünür bir yanım çok inceden.
ancak beni istenmediğim yerden kaldırmak, göndermek pek kolay olmuyor. aynı ürkeklik orada hiç yaşanmıyor. hasta sayılacak şekilde doğmuş ve okul hayatı boyunca hep birilerinin istemediği çocuktum. eğitim alma hakkım bile hiç edilmeye çalışıldı ki hâlâ benim gibi olup kendine okul bulamayan çocuklar var. oradan gelme bir inadım var. bu yüzden istediğim zaman istediğim yerde dururum. eğer istenmiyorsam beni istemeyen gitsin. çok netim bu konuda gençler.
ben hep şöyle diyorum. bir ortamı aslan gibi sahiplenip sıfır empati ile başka insanların bir ortamda ne kadar durması gerektiğine inanan insanlara sempati duymak ya da onlar yüzünden utanmak zorunda değilim. basit yani.
yönetim katındayım. daha önce çalıştığım yerde yöneticim beni istememişti ve işten çıkmam için elinden geleni yapmıştı. yine inat edip çıkmamıştım. şimdi ben başka çalışana sırf canım öyle istiyor diye mobbing uygulasam ve o istenmediği yerde dursa gurursuz oluyor he mi? valla biz böyle yaparsak daha çok sömürülürüz diyorum ben.
bence herkes istediği yerde istediği kadar durabilir. ben öyle düşünüyorum.
devamını gör...
hayat kurtaran bilgiler
aileden zengin değilsen ömür boyu çalışmak zorundasın.
devamını gör...
narsisizm
patolojik olani icin konusalim.
amerikan sapigini izleyenler bilir. yetersizlik, degersizlik duygulari icinde yasayan; cok buyuk ihtimalle cocuklugunda cinsel tacize, asagilanmaya, dayağa, baskiya, yok sayilmaya maruz kalan ve bundan dolayi buyukluk ve siddet fantezileri kuran nkb sahibi patrick bir gece iki kadinla sevisirken kendisini kameya alir. kaslarini, atletik vucudunu falan gosterir, nasil da guzel seks yaptigini gosterir kameraya. haz alir. kendisini kendisine ispatlamaya calisir. bunun icin kadinlari kullanir. muhtemelen sonra o videoyu izleyip kendisini degerli hissetmistir.
peki gunumuz dunyasindaki insanlarin cogunun yaptigi gosterisin teshirciligin nispetciligin bundan ne farki var? hatta bu daha da kotusu. o adam hic degilse bunu kendi kendine yapiyordu, ki olan da budur zaten. kendim nkb'li oldugum icin sunu soyleyeyim ki bu insanlari kesinlikle ilk bakista cozemezsiniz. eskiden cogunlukla travmalarla narsist olmus bireyler yetisirken gunumuzde doyumsuzluk ve simariklikla buyutulmus bireyler narsistlesiyor. evet patolojik narsisizm nadir gorulen bir sey, sansiniz varsa omrunuz boyunca boyle biriyle yakin iliski kurmazsiniz cikmaz karsiniza, ancak narsisistik ozellikleri agir basip kendisini bu ugurda rezil eden insanlari artik her yerde gorebiliyoruz.
amerikan sapigini izleyenler bilir. yetersizlik, degersizlik duygulari icinde yasayan; cok buyuk ihtimalle cocuklugunda cinsel tacize, asagilanmaya, dayağa, baskiya, yok sayilmaya maruz kalan ve bundan dolayi buyukluk ve siddet fantezileri kuran nkb sahibi patrick bir gece iki kadinla sevisirken kendisini kameya alir. kaslarini, atletik vucudunu falan gosterir, nasil da guzel seks yaptigini gosterir kameraya. haz alir. kendisini kendisine ispatlamaya calisir. bunun icin kadinlari kullanir. muhtemelen sonra o videoyu izleyip kendisini degerli hissetmistir.
peki gunumuz dunyasindaki insanlarin cogunun yaptigi gosterisin teshirciligin nispetciligin bundan ne farki var? hatta bu daha da kotusu. o adam hic degilse bunu kendi kendine yapiyordu, ki olan da budur zaten. kendim nkb'li oldugum icin sunu soyleyeyim ki bu insanlari kesinlikle ilk bakista cozemezsiniz. eskiden cogunlukla travmalarla narsist olmus bireyler yetisirken gunumuzde doyumsuzluk ve simariklikla buyutulmus bireyler narsistlesiyor. evet patolojik narsisizm nadir gorulen bir sey, sansiniz varsa omrunuz boyunca boyle biriyle yakin iliski kurmazsiniz cikmaz karsiniza, ancak narsisistik ozellikleri agir basip kendisini bu ugurda rezil eden insanlari artik her yerde gorebiliyoruz.
devamını gör...
şener şen replikleri
aganın pokunun ustune pok olur mu ?
tanım : kibar feyzo filminde geçen şener şen repliği:
tanım : kibar feyzo filminde geçen şener şen repliği:
devamını gör...
tayt üstü şort giymek
kadın-erkek uzak doğuluların yapmayı çok sevdikleri eylemdir. denize de böyle girerler.*
bir de benim desteklediğim bir eylemdir. spor salonlarında terli bacakların temas ettiği aletlere şahsım temas etmek istememektedir. o yüzden yaşasın taytlar.
bir de benim desteklediğim bir eylemdir. spor salonlarında terli bacakların temas ettiği aletlere şahsım temas etmek istememektedir. o yüzden yaşasın taytlar.
devamını gör...
bildirim gelince sevinen yazar
benimdir. o kadar kendim olamıyorum ki günlük hayatta. burada az çok kendimi yansıtabiliyorum. birileri beğenince de tamam molik bu kadar kendin olma beğenenler de kaçacak diyorum. evet odak noktam beğenilmeme üzerine. tersi aksedince * böyle oluyorum.
devamını gör...
melancholia
2011 çıkışlı bir lars von trier filmi. başrollerini kirsten dust ve charlotte gainsbourg paylaşmıştır. insanı gerim gerim geren bir film. konusunu pek anlatmaya gerek yok. ismi zaten gereken her şeyi söylüyor.
bu tarz filmleri sevenler için kaçırılmaması gereken bir film. oyunculuklar çok başarılı. yansıtılmak istenen duyguyu tam anlamıyla yansıtıyorlar. 7.5/10.
bu tarz filmleri sevenler için kaçırılmaması gereken bir film. oyunculuklar çok başarılı. yansıtılmak istenen duyguyu tam anlamıyla yansıtıyorlar. 7.5/10.
devamını gör...
asım can gündüz
2016'da aramızdan ayrılmış olan, müzisyenliği, süper enerjisi, sempatikliği ve pozitifliği ile akıllarımızda yer etmiş gitarist.
nam-ı diğer awesome john.
nam-ı diğer awesome john.
devamını gör...
sıfır
matematikte sihirli bir sayıdır aynı zamanda rakamdır. matematiksel tanımı: kendi başına hiçbir değeri olmayan, ondalık sayı sisteminde bir rakamın sağına geldiğinde o rakamı on kat büyüten rakamdır. babil tabletlerinde ve maya yazılarında sıfır sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. bu yüzden neredeyse 5.000 yıllık bir tarihi vardır.
- matematik der ki ikiyle bölünüp halen tam bir sayı olan sayılara çift sayı denir. işte sıfır bu yüzden çift sayıdır..
- ne pozitiftir, ne de negatiftir. sayı doğrusunda başlangıç noktasıdır.
- çarpma işleminde yutan elemandır. yani herhangi bir sayının sıfır ile çarpımının sonucu sıfırdır.
- toplama işleminde etkisiz elemandır. yani sıfır ile bir sayıyı topladığınızda sonuç değişmez.
- sıfırın -sıfır hariç - herhangi bir sayıya bölünmesi sıfırdır.
- herhangi bir sayının (sıfırda dahil olmak üzere) sıfıra bölünmesi tanımsızdır.
- doğal sayılar kümesinin elemanıdır, tam sayılar, rasyonel sayılar ve gerçek sayılar (reel sayılar) kümelerinin de elemanıdır.
batı literatüründe muhammad ibn musa al-khwarizmi bizde ise ebû ca'fer muhammed bin mûsâ el-hârizmî ya da kısaca el-hârizmî veya harezmi, harizmi olarak bilinen kişi tarafından ilk kez kullanılmıştır.
- matematik der ki ikiyle bölünüp halen tam bir sayı olan sayılara çift sayı denir. işte sıfır bu yüzden çift sayıdır..
- ne pozitiftir, ne de negatiftir. sayı doğrusunda başlangıç noktasıdır.
- çarpma işleminde yutan elemandır. yani herhangi bir sayının sıfır ile çarpımının sonucu sıfırdır.
- toplama işleminde etkisiz elemandır. yani sıfır ile bir sayıyı topladığınızda sonuç değişmez.
- sıfırın -sıfır hariç - herhangi bir sayıya bölünmesi sıfırdır.
- herhangi bir sayının (sıfırda dahil olmak üzere) sıfıra bölünmesi tanımsızdır.
- doğal sayılar kümesinin elemanıdır, tam sayılar, rasyonel sayılar ve gerçek sayılar (reel sayılar) kümelerinin de elemanıdır.
batı literatüründe muhammad ibn musa al-khwarizmi bizde ise ebû ca'fer muhammed bin mûsâ el-hârizmî ya da kısaca el-hârizmî veya harezmi, harizmi olarak bilinen kişi tarafından ilk kez kullanılmıştır.
devamını gör...
şarkı olmuş şiirler
sabahattin ali'nin çoğu şiiridir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ruh halleri
aşure gibiyim, tam olarak bu evet.
herşeyden biraz barındırıyorum bugün içimde. kahkaha da var, hüzün de.
herşeyden biraz barındırıyorum bugün içimde. kahkaha da var, hüzün de.
devamını gör...
doğum gününü yalnız geçirmek
sene içinde 20-25 arkadaşımın doğum gününü düzenli olarak kutlasam dahi, tebrik mesajı bile almadığımdan, her sene yaşamaktan artık alıştığım durumdur.
devamını gör...
kur'an-ı kerim
içinde bir çok mucize barındıran kutsal kitaptır.
devamını gör...
normal sözlük'ten biriyle evlenmek
1 yıl içerisinde gerçekleşicek olan. *
(hedef 2023, malum türkiye şartları yoksa el ele tam gaz geliyor gelmekte olan)
(hedef 2023, malum türkiye şartları yoksa el ele tam gaz geliyor gelmekte olan)
devamını gör...
frank abagnale
1980 tarihli biyografisinin anlatıldığı kitap, 2002 yılında steven spielberg tarafından çekilmiştir.
filmde bir çok önemli isim oynamıştır bu isimlerden bazıları, tom hanks, christopher walken, amy adams, martin sheen ve nathalie baye'dir. abagnale'i ise; leonardo dicaprio oynamıştır. halen izlemeyen olduğunu sanmıyorum ama izlemeyen varsa izlesin.
peki kimdir bu abagnale; 16 yaşında anne-babasının boşanmalarına kızıp evi terk eden bir çocuk. terk ederken yanına bir çek defteri de alıyor. 1.80 boylarında iri yapılı olan bir çocuk kendisinin 20 li yaşlarda görünmesinin verdiği rahatlıkla, 16 olan yaşını kimlik belgesinde sahtecilik yaparak 26 yaşında yapıyor. o zamanları kuyrye olarak çalışan bu kişi, bu kadar çok çalışmasına ancak ; gelirinin bu kadar az olmasına sinirlenerek karşılıksız çekler yazıyor.
o artık karşılıksız çeklerin arananıdır ve polis onu aramaktadır.
miamiye kaçtığı bir sırada, aynen fildeki gibi, pilot pilotun çevresinde taş gibi hatunlar görünce yav bir pilot belgesi uydurabilirim diye düşündü.
düşündüğünüde yaptı arkadaşlar. pan am şirketinin pilotlarına bedava uçuş imkanı vardı; böylelikle dünyayı gezdi.
ayrıca bir pilot üniforması giyen birinin çeklerinden asla kimse şüphe etmez ve hemen nakde çevirebilirdi.
bu şekilde iki yıl geçiren bu gözü pek arkadaşımız, utahta frank adams oldu. sosyoloji profesörü olarak çalışmak istedi canı, hooop hemen bir diploma uydurdu. brigham young ünivertesi sosyoloji profesörü olarak işe girdi.
sonra canı avukat olmak istedi. baro sınavını geçmesi gerekiyordu onu da geçti. bu çok zor bişeymiş amerikada...
neyse sonra louisania başsavcılığana danışmanlık bile yaptı herif.
bitti mi? tabi ki hayır.
canı bir de doktor olarak çalışmak istedi. tanıştıralım:
georgia hastanesi çocuk doktoru, frank williams.
bu arada halaa karşılıksız çek imzalıyordu. bu bıraktığı izler 1969'da fransada yakalanmasına sebep olacaktır.
bu film burada biter dediğinizi duyorum ama bitti mi? tabi ki hayır.
fransa'dan amerika'ya sınırdışı edildiğinde uçaktan kaçtı. tekrar yakalandı kanada'ya kaçtı. yakalandı bida kaçtı,, yakandı bidaha kaçtı .....
en sonunda washingtonda bir polis arabası yanından geçerken iki polis onu yakaladı ve 12 sene ceza aldı.
ancak cezasını yatarken 4 yılda fbi, kendilerine danışmanlık yapması şartıyla ,şartlı edebileceği teklifiyle geldi.
fbi danışmanlığı, bankaların dolandırıcılığı öneleme danışmanlıkları yaptı ve bankalara güvenlik danışmanlığı ile ilgili şirket kurdu.
neden bilmem ama en sevdiğim suçlulardan biridir bu adam.
''
''
filmde bir çok önemli isim oynamıştır bu isimlerden bazıları, tom hanks, christopher walken, amy adams, martin sheen ve nathalie baye'dir. abagnale'i ise; leonardo dicaprio oynamıştır. halen izlemeyen olduğunu sanmıyorum ama izlemeyen varsa izlesin.
peki kimdir bu abagnale; 16 yaşında anne-babasının boşanmalarına kızıp evi terk eden bir çocuk. terk ederken yanına bir çek defteri de alıyor. 1.80 boylarında iri yapılı olan bir çocuk kendisinin 20 li yaşlarda görünmesinin verdiği rahatlıkla, 16 olan yaşını kimlik belgesinde sahtecilik yaparak 26 yaşında yapıyor. o zamanları kuyrye olarak çalışan bu kişi, bu kadar çok çalışmasına ancak ; gelirinin bu kadar az olmasına sinirlenerek karşılıksız çekler yazıyor.
o artık karşılıksız çeklerin arananıdır ve polis onu aramaktadır.
miamiye kaçtığı bir sırada, aynen fildeki gibi, pilot pilotun çevresinde taş gibi hatunlar görünce yav bir pilot belgesi uydurabilirim diye düşündü.
düşündüğünüde yaptı arkadaşlar. pan am şirketinin pilotlarına bedava uçuş imkanı vardı; böylelikle dünyayı gezdi.
ayrıca bir pilot üniforması giyen birinin çeklerinden asla kimse şüphe etmez ve hemen nakde çevirebilirdi.
bu şekilde iki yıl geçiren bu gözü pek arkadaşımız, utahta frank adams oldu. sosyoloji profesörü olarak çalışmak istedi canı, hooop hemen bir diploma uydurdu. brigham young ünivertesi sosyoloji profesörü olarak işe girdi.
sonra canı avukat olmak istedi. baro sınavını geçmesi gerekiyordu onu da geçti. bu çok zor bişeymiş amerikada...
neyse sonra louisania başsavcılığana danışmanlık bile yaptı herif.
bitti mi? tabi ki hayır.
canı bir de doktor olarak çalışmak istedi. tanıştıralım:
georgia hastanesi çocuk doktoru, frank williams.
bu arada halaa karşılıksız çek imzalıyordu. bu bıraktığı izler 1969'da fransada yakalanmasına sebep olacaktır.
bu film burada biter dediğinizi duyorum ama bitti mi? tabi ki hayır.
fransa'dan amerika'ya sınırdışı edildiğinde uçaktan kaçtı. tekrar yakalandı kanada'ya kaçtı. yakalandı bida kaçtı,, yakandı bidaha kaçtı .....
en sonunda washingtonda bir polis arabası yanından geçerken iki polis onu yakaladı ve 12 sene ceza aldı.
ancak cezasını yatarken 4 yılda fbi, kendilerine danışmanlık yapması şartıyla ,şartlı edebileceği teklifiyle geldi.
fbi danışmanlığı, bankaların dolandırıcılığı öneleme danışmanlıkları yaptı ve bankalara güvenlik danışmanlığı ile ilgili şirket kurdu.
neden bilmem ama en sevdiğim suçlulardan biridir bu adam.
''
''
devamını gör...
yazım kurallarına uymayan yazarlar
yazım kuralları yazıda doğabilecek karışıkları önlemek için vardır. bir nevi yazıyı daha okunur kılma ve kolaylaştırma diyelim. çoğu zaman sözlükte de müdahale edilebilinen durumlar oluyor. bir çoğumuz yazınsal anlamda iyi olmasak dahi yazıyoruz. çünkü yazmak çokta sınırlandırılabilinen bir şey değil. mühim olan anlaşılmaktır. tabii ki de dikkatle yazanları kurallara uyanları gıpta ile okuyorum. umarım yanlışlarımı gün geçtikçe azaltırım diyorum. fakat bazı durumlarda kafam çok karışmıyor değil.
hangi durumlar olduğunu anlatayım;
bazı yazarlar yazım kurallarını reddededip kendi imlalarını yaratmışlar.
mesela aziz nesin imlası diye bir şey var. kitaplarını okurken acaba bende mi bir şey var çizgisini aşıyorsun. daha sonra bunun bilinçli bir yazım tarzı olduğunu anlıyorsun. bu sanki kendisine ait bir iz.
aziz nesin, imla kurallarına uymamasının gerekçesini şu sözlerle anlatıyor;
balığın baştan koktuğu işlerin baştan kara gittiği memleketimizde, işe yeni baştan başlarken, imlâya gelmiyeceğimizi anlatmak için, bile bile böyle yapıyoruz.’
bir derdimiz varken yaka paça salınıveririz. bir isyanımız varken ben nasıl görünüyorum demeyiz. her şey çok mu düzgün bir de bunu mu düzelteyim çabasının gereksizliğimi acaba diye sorguladım bende. hep sevdiğim, fikirlerine çok değer verdiğim yazarlarda mevcut bir durum. haykırışlarını ve öfkelerini anlayabiliyorum.
jose saramago 'nun bitmeyen cümlelerini anlayabiliyorum. başta kafamı karıştırıyorlar ama çok çabuk izlerine alışabiliyorum.
hangi durumlar olduğunu anlatayım;
bazı yazarlar yazım kurallarını reddededip kendi imlalarını yaratmışlar.
mesela aziz nesin imlası diye bir şey var. kitaplarını okurken acaba bende mi bir şey var çizgisini aşıyorsun. daha sonra bunun bilinçli bir yazım tarzı olduğunu anlıyorsun. bu sanki kendisine ait bir iz.
aziz nesin, imla kurallarına uymamasının gerekçesini şu sözlerle anlatıyor;
balığın baştan koktuğu işlerin baştan kara gittiği memleketimizde, işe yeni baştan başlarken, imlâya gelmiyeceğimizi anlatmak için, bile bile böyle yapıyoruz.’
bir derdimiz varken yaka paça salınıveririz. bir isyanımız varken ben nasıl görünüyorum demeyiz. her şey çok mu düzgün bir de bunu mu düzelteyim çabasının gereksizliğimi acaba diye sorguladım bende. hep sevdiğim, fikirlerine çok değer verdiğim yazarlarda mevcut bir durum. haykırışlarını ve öfkelerini anlayabiliyorum.
jose saramago 'nun bitmeyen cümlelerini anlayabiliyorum. başta kafamı karıştırıyorlar ama çok çabuk izlerine alışabiliyorum.
devamını gör...
manga
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının meslekleri
halk arasında mezarcı
-arkeolog
-arkeolog
devamını gör...