33 yaşında olmak
yaşların bir önemi yok,o yaşta neler yaşadığının önemi var.herkesin zamanı algılayış biçimi başka.herkes kendi zamanını yaşıyor.o yüzden ne diyoruz her yaşın bir güzelliği var en güzel çağımdayım...
devamını gör...
esirgenen göze çöp batar
daha çok bir eşya alınırken söylenmektedir. üzerinde çok dururuz ve aman bir şey olmasın diye uğraşırız. ancak ters teper ve bazen başına gelmeyen kalmaz.
devamını gör...
yazarların çocukken en çok korktuğu şeyler
flash tv’deki kel herif. bütün kabuslarımın başrolüydü.
devamını gör...
cesaretim olsa yaparım denen şeyler
yamaç paraşütü.
bu yaz yapacağım inşallah.*
beceremez ölürsem allaha ısmarladık sözlük. beni unutmayın.
bu yaz yapacağım inşallah.*
beceremez ölürsem allaha ısmarladık sözlük. beni unutmayın.
devamını gör...
hayatının sonuna kadar tek bir kitap okuma şansın olsaydı
ince memed - yaşar kemal olurdu.
devamını gör...
edinilmiş en kıymetli hayat tecrübesi
“belki yalnız değil ama kesinlikle pişman öleceğiz.”
-ozgur1ey
-ozgur1ey
devamını gör...
şiir okurken adolf hitler'e dönüşen liseli
almanca dersini seven bir liseli kardeşimizdir.
gaza gelip, ortamı değiştirmek sanırım amacı.
gaza gelip, ortamı değiştirmek sanırım amacı.
devamını gör...
nutuk'u yasaklayan milli eğitim müdürünün görevden alınması
kimin kurduğu devletin sınırları içinde yaşayıp çalıştığını unutan bir oluşumun başına gelen durumdur. nutuk engellemek nedir? hem de vahdettin'e hakaret gerekçe gösterilerek. vahdettin kimdir? bu adamlar kimi savunmaktadır?
her gün birinizi, bir gün hepinizi ya.
her gün birinizi, bir gün hepinizi ya.
devamını gör...
haluk bilginer
şahsiyet dizisinde hayranlıkla izlediğim, görkemli bir ses tonu olan, izmirli karizmatik oyuncu.
devamını gör...
başörtüsü
hıristiyanlık ve musevilik dinlerinde olan, ama islam'da olmayan uygulamadır.
evet kuran'da başörtüsü yoktur: www.kurandakidin.com/2011/1...
evet kuran'da başörtüsü yoktur: www.kurandakidin.com/2011/1...
devamını gör...
normal sözlük dislike butonu
olmasının faydalı olmadığına inandığım ve hakkında, bilinçli kullanılmayacağını söyleyenlerden biri olduğum buton. nedenini daha önce de açıklamıştım ama yine açıklayayım.
evet, artı oyun da düzgün kullanıldığını düşünmüyorum ve yine daha önce keşke artı butonu da olmasaydı demiştim ama eksinin, amaç dışında kullanılması bir soruna yol açıyor: insanları sözlükten soğutmak.
burada gerçekten kendisi emek vererek çok güzel tanımlar giren insanlar var. övünmek için söylemiyorum, bunlardan biri de benim. üşenmeyip, meraklıları için uzun uzun anlattığım konular oldu. fakat mesela geçenlerde, benim kopyala yapıştır olayına karşı tutumumu ve sözlükte kimseye sataşmayan, kendi işime bakan, kesinlikle özel mesajlarda dahi kimseyle kaba konuşmayan, elinden geldiğince (ki çoğu kişinin yaşı da benden çok küçük olduğu halde) saygılı olmaya çalışan biri olduğumu birçok kişi çok iyi bildiği ve gördüğü halde, bir arkadaş gidip bir başlığa, kopyala yapıştır yaptığım iddiasıyla ve profil fotoğrafımın kendime ait olması üzerinden beni eleştirerek beni engellediğini ilan etti. beğenmedim butonu olsaydı, bu arkadaşın o uzun uzun yazdığım emek harcanmış ve bilgi dolu tanımlara ne yapacağını tahmin etmek zor değil sanırım, değil mi? 1 olur, 2 olur ama sürekli sinir bozmak amacıyla bu tür davranışlar sergilendiği zaman insanlar da yavaş yavaş bir şeylerden bunalmaya başlar. kimse peygamber sabrına sahip değil sonuçta.
yukarıda bahsedilen konu da ayrı problem. insanlar eksi oy kasmak gibi bir amaç içerisine giriyor ilginç bir şekilde ve bunun sonucunda da açtıkları başlıkları hepimiz farklı farklı sözlüklerde gayet iyi gördük.
hal böyle olunca, bu ortam için çabalayan insanları trollere ya da ön yargılı kişilere yem etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. bu nedenle, eğer bir görüşe hiç katılmıyorsanız bunu sahibine mesaj atarak da yazabilirsiniz. özel mesaj alımını kapatmışsa, formata uygun ve genel bir konu olarak başlığını da açabilirsiniz vs... böylece beğenilmediğinden de, neden beğenilmediğinden de haberi olacaktır bir şekilde.
evet, artı oyun da düzgün kullanıldığını düşünmüyorum ve yine daha önce keşke artı butonu da olmasaydı demiştim ama eksinin, amaç dışında kullanılması bir soruna yol açıyor: insanları sözlükten soğutmak.
burada gerçekten kendisi emek vererek çok güzel tanımlar giren insanlar var. övünmek için söylemiyorum, bunlardan biri de benim. üşenmeyip, meraklıları için uzun uzun anlattığım konular oldu. fakat mesela geçenlerde, benim kopyala yapıştır olayına karşı tutumumu ve sözlükte kimseye sataşmayan, kendi işime bakan, kesinlikle özel mesajlarda dahi kimseyle kaba konuşmayan, elinden geldiğince (ki çoğu kişinin yaşı da benden çok küçük olduğu halde) saygılı olmaya çalışan biri olduğumu birçok kişi çok iyi bildiği ve gördüğü halde, bir arkadaş gidip bir başlığa, kopyala yapıştır yaptığım iddiasıyla ve profil fotoğrafımın kendime ait olması üzerinden beni eleştirerek beni engellediğini ilan etti. beğenmedim butonu olsaydı, bu arkadaşın o uzun uzun yazdığım emek harcanmış ve bilgi dolu tanımlara ne yapacağını tahmin etmek zor değil sanırım, değil mi? 1 olur, 2 olur ama sürekli sinir bozmak amacıyla bu tür davranışlar sergilendiği zaman insanlar da yavaş yavaş bir şeylerden bunalmaya başlar. kimse peygamber sabrına sahip değil sonuçta.
yukarıda bahsedilen konu da ayrı problem. insanlar eksi oy kasmak gibi bir amaç içerisine giriyor ilginç bir şekilde ve bunun sonucunda da açtıkları başlıkları hepimiz farklı farklı sözlüklerde gayet iyi gördük.
hal böyle olunca, bu ortam için çabalayan insanları trollere ya da ön yargılı kişilere yem etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. bu nedenle, eğer bir görüşe hiç katılmıyorsanız bunu sahibine mesaj atarak da yazabilirsiniz. özel mesaj alımını kapatmışsa, formata uygun ve genel bir konu olarak başlığını da açabilirsiniz vs... böylece beğenilmediğinden de, neden beğenilmediğinden de haberi olacaktır bir şekilde.
devamını gör...
gmail
gunumuzun populer e-posta adresidir, google'in bunyesinde yer almaktadir. yaklasik 5 milyara yakin kullanicisiyla en fazla tercih edilen e-posta hizmetidir. bu kadar populer olmasinin en temel nedeni android cihazlar tarafindan kullaniminin desteklenmesi, (ayni zamanda ios destekli cihazlar icin de kullanimi uygundur ) bunun yani sira dunyanin en iyi e-posta hizmetleri saglayicisi unvanini elde etmesidir.
devamını gör...
tapduk emre
1200-1300'lü yılarda aksaray'da yaşadığı rivayet edilmektedir. hacı bektâş-ı veli ve mevlana gibi önemli isimlerle aynı çağda yaşamış bir derviştir. aynı zamanda yunus emre'nin dervişlik yolunda mürşidi, akıl hocası olmuştur.
yunus emre'nin hocasıyla tanışmasının nasıl gerçekleştiği şu kıssadan hisseyle anlatılır:
hocasıyla tanışmasının nasıl gerçekleştiği şu kıssadan hisseyle anlatılır:
yunus çiftçilikle geçinen fakir biridir. yaşadığı beldede bir kıtlık yaşanır. daha da fakirleşen yunus bir çok kerametlerini duyduğu hacı bektâş-ı veli'den yardım almak ister. sığırının üstüne bir miktar yabani koyup dergaha gelir.
piri ziyaret ederek, hediyesini verir ve bir miktar buğday ister. hacı bektaş-ı veli ona lütuf ile muamele ederek bir kaç gün dergahta misafir eder. yunus geri dönmek için acele eder. dervişler pir’e yunus’un acelesini anlatırlar.
o da “buğday mı ister yoksa erenler himmeti mi? diye haber gönderir. gafil yunus, buğday ister. bunu duyan pir “isterse o alıçın her tanesine nefes edeyim” der. yunus buğdayda ısrar eder. hacı bektâş-ı veli üçüncü kez haber gönderip “isterse her çekirdek sayısınca himmet edeyim” der. yunus yine buğday ister.
buğdayı alıp, köye doğru yola koyulan yunus’u yolda pişmanlık duygusu kaplar. derhal geri dönerek kusurunu itiraf eder. hacı bektaş-ı veli onun kilidini tapduk emre’ye verdiğini bu yüzden isterse ona gitmesini söyler.
eli böğründe dönen yunus yüzgeri gider tapduk’un kapısına. tapduk’a adeta kul olur. yıllar yılı şeyhine odun taşır. yıllar yılı ondan feyz alır. olgunlaşır ve pişer.
yunus’un şeyhine taşıdığı odunların içinde hiç eğri bulunmaması tapduk’un gözünden kaçmaz. sonra yunus’a odunluktaki odunları gösterir:
“ey yunus der. bakıyorum dağdan kestiğin odunların hepsi kuru, hepsi düz. meraklandım. acaba ormanda hiç eğri odun yok mu?”
yunus emre gülümser ve cevaplar;
“ormanda eğri odun var olmasına var amma sizin dergahınızdan içeri odunun bile eğrisi giremez efendim.”
daha öncesinde fırsatı kaçıran yunus, o himmete nail olabilmek için tam kırk yıl tapduk emre dergahında hizmet eder.
taptuk’un tapusunda
kul olduk kapusunda
yunus miskin çiğ idi
pişdük elhamdülillah.
taptuk eydür bu yunus’a
bu aşk hakk’a irerse
kamulardan ol yücedir.
ben ana nice ireyim.
baktuğum yüzde gördüm
taptukum’un nurunu
maksudum bugün bildim
niderem ben yarını.
aşk sultanı taptuk dürur
yunus gedadır kapuda
gedalar lütfeylemek
kalde dürur sultana.
şeyh-ü danişmend-ü veli
cumlesi birdir er yolu
yunus dur dervişler kulu
taptuk gibi serveri var.
sorun taptuklu yunus’a
bu dünyadan ne anladı.
bu dünyanın kararı yok
sen neyimiş ben neyimiş
yine esirdi yunus
taptuk yunus’u gözler.
meğer anın gönlünden
bir cür’a şerbet içti.
yunus sen taptuk’una kıl dualar
dime kim nu kılam bu aşk elinden.
taptuk diyem cümie dile
ananmışam değme kula
yunus dahi hod kim ola
bu sözleri diyen benem.
yunus emre'nin hocasıyla tanışmasının nasıl gerçekleştiği şu kıssadan hisseyle anlatılır:
hocasıyla tanışmasının nasıl gerçekleştiği şu kıssadan hisseyle anlatılır:
yunus çiftçilikle geçinen fakir biridir. yaşadığı beldede bir kıtlık yaşanır. daha da fakirleşen yunus bir çok kerametlerini duyduğu hacı bektâş-ı veli'den yardım almak ister. sığırının üstüne bir miktar yabani koyup dergaha gelir.
piri ziyaret ederek, hediyesini verir ve bir miktar buğday ister. hacı bektaş-ı veli ona lütuf ile muamele ederek bir kaç gün dergahta misafir eder. yunus geri dönmek için acele eder. dervişler pir’e yunus’un acelesini anlatırlar.
o da “buğday mı ister yoksa erenler himmeti mi? diye haber gönderir. gafil yunus, buğday ister. bunu duyan pir “isterse o alıçın her tanesine nefes edeyim” der. yunus buğdayda ısrar eder. hacı bektâş-ı veli üçüncü kez haber gönderip “isterse her çekirdek sayısınca himmet edeyim” der. yunus yine buğday ister.
buğdayı alıp, köye doğru yola koyulan yunus’u yolda pişmanlık duygusu kaplar. derhal geri dönerek kusurunu itiraf eder. hacı bektaş-ı veli onun kilidini tapduk emre’ye verdiğini bu yüzden isterse ona gitmesini söyler.
eli böğründe dönen yunus yüzgeri gider tapduk’un kapısına. tapduk’a adeta kul olur. yıllar yılı şeyhine odun taşır. yıllar yılı ondan feyz alır. olgunlaşır ve pişer.
yunus’un şeyhine taşıdığı odunların içinde hiç eğri bulunmaması tapduk’un gözünden kaçmaz. sonra yunus’a odunluktaki odunları gösterir:
“ey yunus der. bakıyorum dağdan kestiğin odunların hepsi kuru, hepsi düz. meraklandım. acaba ormanda hiç eğri odun yok mu?”
yunus emre gülümser ve cevaplar;
“ormanda eğri odun var olmasına var amma sizin dergahınızdan içeri odunun bile eğrisi giremez efendim.”
daha öncesinde fırsatı kaçıran yunus, o himmete nail olabilmek için tam kırk yıl tapduk emre dergahında hizmet eder.
taptuk’un tapusunda
kul olduk kapusunda
yunus miskin çiğ idi
pişdük elhamdülillah.
taptuk eydür bu yunus’a
bu aşk hakk’a irerse
kamulardan ol yücedir.
ben ana nice ireyim.
baktuğum yüzde gördüm
taptukum’un nurunu
maksudum bugün bildim
niderem ben yarını.
aşk sultanı taptuk dürur
yunus gedadır kapuda
gedalar lütfeylemek
kalde dürur sultana.
şeyh-ü danişmend-ü veli
cumlesi birdir er yolu
yunus dur dervişler kulu
taptuk gibi serveri var.
sorun taptuklu yunus’a
bu dünyadan ne anladı.
bu dünyanın kararı yok
sen neyimiş ben neyimiş
yine esirdi yunus
taptuk yunus’u gözler.
meğer anın gönlünden
bir cür’a şerbet içti.
yunus sen taptuk’una kıl dualar
dime kim nu kılam bu aşk elinden.
taptuk diyem cümie dile
ananmışam değme kula
yunus dahi hod kim ola
bu sözleri diyen benem.
devamını gör...
şu an dinlenen şarkıdan bir cümle
yanıp da sönmeyen bir alev
bu öldürmeyen ama
ne yazık süründürür
varıp da dönmeyen bir yolun
altındaki heves
ne yazık böyle kurur
artık yapma yapma demem
bu sözlerim kanar benim
söylenmedi hiçbir zaman
seviyorduk, hayal değil.
bu öldürmeyen ama
ne yazık süründürür
varıp da dönmeyen bir yolun
altındaki heves
ne yazık böyle kurur
artık yapma yapma demem
bu sözlerim kanar benim
söylenmedi hiçbir zaman
seviyorduk, hayal değil.
devamını gör...
alkarısı
lilith'in türk mitolojisindeki karşılığıdır alkarısı (albastı). farklı tasvirleri olsa da genel kanı upuzun saçları, kocaman memeleri olan çirkin mi çirkin bir cin olduğudur. viranelerde yaşar.
lohusa kadınlara, kırkı çıkmamış çocuklara ve atlara musallat olur. alkarısı kırmızı rengi hiç sevmediğinden yeni doğum yapmış kadınların başına kırmızı kurdele takılır ki bu cadı gelmesin. lohusa kadının odasına; maşa, bıçak gibi eşyalar, çörek otu, nazar boncuğu, süpürge ve eşinin bazı giysileri koyulur. bu eşyaların kırkı çıkmamış bebeklerin ve lohusa annenin ciğeriyle beslenen alkarısını korkutacağı ve anne ve bebeğinin ciğerini sökmekten alıkoyacağı düşünülür. hatta bu nedenledir ki kırkı çıkmamış bebek ve annesi evden çıkmaz, yabancıya gösterilmez. ortak noktalardan anlaşılacağı üzere şamanizm temelli bir mitostur, ayrıca (bkz: şamanizm kökenli türk adetleri).
alkarısı ata binmeyi çok sevdiğinden gözüne kestirdiği ata gece boyunca biner hayvancağızı usandırırmış eskiden. tımar edilen atlar gece bitip sabah oldu mu tüyleri birbirine dolanmış, bitap düşmüş halde bulunurmuş. hatta bu cin midir peri midir bilinmez varlığı, at üzerindeyken yakalayıp hizmetkârı olarak kullananlar bile varmış.*
belirtilerden de anlaşılacağı üzere, alkarısı lohusa humması'ndan başka bir şey değildir ve tıbbın gelişmesiyle birlikte bu cin yüzünü göstermez olmuştur.
lohusa kadınlara, kırkı çıkmamış çocuklara ve atlara musallat olur. alkarısı kırmızı rengi hiç sevmediğinden yeni doğum yapmış kadınların başına kırmızı kurdele takılır ki bu cadı gelmesin. lohusa kadının odasına; maşa, bıçak gibi eşyalar, çörek otu, nazar boncuğu, süpürge ve eşinin bazı giysileri koyulur. bu eşyaların kırkı çıkmamış bebeklerin ve lohusa annenin ciğeriyle beslenen alkarısını korkutacağı ve anne ve bebeğinin ciğerini sökmekten alıkoyacağı düşünülür. hatta bu nedenledir ki kırkı çıkmamış bebek ve annesi evden çıkmaz, yabancıya gösterilmez. ortak noktalardan anlaşılacağı üzere şamanizm temelli bir mitostur, ayrıca (bkz: şamanizm kökenli türk adetleri).
alkarısı ata binmeyi çok sevdiğinden gözüne kestirdiği ata gece boyunca biner hayvancağızı usandırırmış eskiden. tımar edilen atlar gece bitip sabah oldu mu tüyleri birbirine dolanmış, bitap düşmüş halde bulunurmuş. hatta bu cin midir peri midir bilinmez varlığı, at üzerindeyken yakalayıp hizmetkârı olarak kullananlar bile varmış.*
belirtilerden de anlaşılacağı üzere, alkarısı lohusa humması'ndan başka bir şey değildir ve tıbbın gelişmesiyle birlikte bu cin yüzünü göstermez olmuştur.
devamını gör...
beslenme çantasında duran peçeteye sarılı tost
okul çıkışı geri getirilip evde yendiğinde daha lezzetli olan tosttur.
devamını gör...




