ben pek nickaltı giren bi insan değilim ama, kendisinin mesaj kutusu kapalı olduğu için buraya yazayım.

yeri geliyor bunalıyorum depresyonumu atıyorum kamyonla buraya, yeri geliyor çok gülerek onbinlerce karakterlik yazı duvarları salıyorum ve bir takım güzel insanlar ilginç ve hâlâ çok şaşırdığım bir şekilde bunları atlamadan, kolaya kaçmadan okuyor. ice da okuyor ve fark ediyorum ki -ben dışında, genel tabirle- bu arkadaşımız gerçekten "okuyor" ve bu çok önemli bir eklenti insana, keşke her insanda varsayılan olarak bulunsa. buna rağmen kısa, net ve konstantre yazıyor. arada huysuz, bazen çıkıntı gibi gelse de çoğunlukla haklı bu genç dostum. enerjisi özgün, bana genç ve sivri zamanlarımı anımsatıyor.

önce benim klavye ishallerime katlandığı (ehehe tabii ki önce ben öalşsd), sonrasında da genel olarak tarzından tavrından dolayı teşekkürlerimi bırakayım buraya. yolu açık olsun.

arkadaş nickaltı bile uzun oldu ya...
devamını gör...

bilmezden gelişim, aptala yatışım, karşımdakinin yalan söyleme potansiyeline olan merakımdandır.
(bkz: nazım hikmet).
devamını gör...

kadın-erkek uzak doğuluların yapmayı çok sevdikleri eylemdir. denize de böyle girerler.*

bir de benim desteklediğim bir eylemdir. spor salonlarında terli bacakların temas ettiği aletlere şahsım temas etmek istememektedir. o yüzden yaşasın taytlar.
devamını gör...

anne ve babanın birbirini sevmemesi. buna rağmen evliliklerini sürdürüp , ‘amann çocuklar için boşanmıyoruz’ demeleri. bence boşansalar çok daha mutlu ve refah dolu bir hayatları olur hem anne -babanın hem de çocuğun.
devamını gör...

sözlükte yazarların güç göstermek için acemi yazarlara söyleyeceği cümledir.
ben şahsen çok beğendim.
senin attığın portakallar kadar benim portakal yemişliğim var anlamı taşır.
devamını gör...

tanım: orada tanıştığımız 90'lı yaşlardaki bir teyzenin anlatımına göre osmanlının uzunca bir süre tutukluları sürgün yeri olarak kullandığı adalarda eskiden hiç bir şey yokmuş neredeyse. sonrasında o tutukluların yaptıkları evler ve 1773 de kurulan deniz harp okulu ile birlikte adalarda yaşam normale dönmeye başlamış.

kişisel: askerliğimi yaptığım, muhteşem ötesi bir 5 ay tatil yaşadığım, istanbul'a ait olduğuna beni kimsenin inandıramayacağı yegane yerlerden biridir...
devamını gör...

kimse kimseyi okumuyor gibi, okuduğu zaman çıkacak olandır. yoksa böyle de güzel, devam.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günaydın sözlük.
kahvesini içen yollara düşmüşken ben hala azıcık daha uyumak istiyorum ama uyumak yok. çalan telefonla beraber tatlı rüyalarım bölündü zaten.
hala uyuyanlar iyi geceler, uyananlara tekrardan günaydın, diyorum ve gidiyorum. musmutlu günler*.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

benimdir bu. belki tüm hayatım insanlara adımın nasıl söyleneceğini anlatmakla geçecek. kahvemin üstüne adımı yazamayan insanlardan tut, adımı söylediğimde insanlarda oluşan o şaşkınlık ifadesine kadar.. yıllardır acaba dava açsam mı diye geçti tüm hayatım ,sonuçta bu adı ben seçmedim adımı değiştirme şansım vardı ama neden diğer insanların tutumlarından ötürü adımı değiştirecektim. bir barda arkadaşlarla otururum .arkadaşlarımın arkadaşları gelir muhabbet sohbet akar gider adımı sorar ,adımı söylerim sanki aşağılarmışçasına bir ifade belirir yüzünde ben bununla mı konuştum der gibi.. adımı söylemeden önce çok dolu muhabbet etmiştik halbuki. lakap takarlar, kısaltarak söylerler asla adımla hitap edilen olmadım bu zamana kadar. sevgililerim bile kendi adımı çok nadir kullanır. çoğu yakın arkadaşlarıma, sevgililerime paylaşırım bu durumu “adımın normal olduğunu” söylerler fakat dışarıdan bakıldığında hep bir dışlama durumu oluşur. sözün özü insanların adlarına karşı değil, içindekine karşı tutumlarınız şekillenmelidir. yapılanın ırkçılıktan farkı yoktur.
edit: adımı merak edenlerin sayısı bir hayli arttı yahu. gerçekten bu kadar merak edileceğini tahmin etmiyordum. *
devamını gör...

arkadaşım "buraya kaç vasiyetle geldin" diyerek, vesait kelimesini unutmama sebep olmuştu.

edit: annem bir yenisine imza attı ; tavsiye- tasfiye
devamını gör...

şahsımda dört tanesinin birden 20 yaşına girmeden önce sorunsuz ve ağrısız bir şekilde çıktığı diş çeşitli.*

edit: of ya, sanırım hayattaki bütün şansımı burada kullanmışım.*
devamını gör...

yılın her günü için yıllık 365 adet fidan dikin, birbirinize hayrınız yok bari doğaya faydanız olsun.
devamını gör...

deli dumrul (veya bazı halk hikâyelerinde dumrul han, dumrul bey) - türk ve altay mitolojisinde söylencesel metafizik varlıktır.
genç bir adam olan duha koca oğlu deli dumrul, bir köprü inşa eder ve bu köprüden geçenlerden 30 akçe geçmeyenlerden ise döve döve 40 akçe alır. bir gün köprünün yakınına bir oba yerleşir ve bir süre sonra obadan genç bir adam vefat eder. duyduğu feryatlar üzerine obaya giden dumrul, oğlanı öldürenin azrail adında birisi olduğunu öğrenir. azrail’e çok öfkelenen deli dumrul onunla karşılaşıp meydan okumaya karar verir.
azrail’le karşı karşıya geldiğinde ise onunla başa çıkamaz ve canından olma tehlikesi yaşar. azrail ise aldığı emir doğrultusunda dumrul’un canına karşı can bulursa kendi hayatını kurtarabileceğini söyler. böylece dumrul canına karşılık can aramaya başlar.
ilk olarak babasına giden genç adam, beklediği yanıtı bulamaz ve baba canını veremeyeceğini söyler. hayal kırıklığı içinde annesine yöneldiğinde de aynı sonucu alır. bu sefer son şansını dener eşine gider ve eşi “bir canın lafı mı olur?” dedikten sonra dumrul’un isteğini kabul eder.
azrail eşinin canına almaya geldiğinde dumrul allah’a yakarır. bu yakarış hikâyenin özgün metninde şu şekilde geçmektedir:
“azrail hatunun canını almağa geldi, insanoğlunun ejderhası eşine kıyamadı. allah'a burada yalvarmış, görelim nasıl yalvarmış:
yücelerden yücesin
kimse bilmez nicesin
güzel tanrı
çok cahiller seni gökte arar yerde ister
sen bizzat müminlerin gönlündesin
daim duran cebbar tanrı
ulu yollar üzerine
imaretler yapayım senin için
aç görsem donatayım senin için
alırsan ikimizin canını beraber al
bırakırsan ikimizin canını beraber bırak
keremi çok kadir tanrı"
dedi. hak teâlâ’ya deli dumrul’un sözü hoş geldi. azrail’e emreyledi: deli dumrul’un babasının anasının canını al, o iki helalliğe yüz kırk yıl ömür verdim dedi. azrail de babasının anasının derhal canını aldı. deli dumrul yüz kırk yıl daha eşi ile ömür sürdü.
devamını gör...

süper hissettiğimi tüm sözlüğe haykırdığım başlıktır. evde olmak ve çalışmamak über süper mükemmel bir şey. bence kimse çalışmamalı. çalışmak diye bir şey olmamalı. yaşasın işsiz olmak.* evde kimse de yok. geniş deri rahat koltuğuma yayılıp yanıma bir sürü yemek ve abur cubur aldım. oturup birkaç film izleyeceğim. allah'ım çok mutluyum.
devamını gör...

deniz olsa sevgilimiz olmaz, sevgilimiz olsa deniz olmaz ikisi olursa da ben yokumdur kesin. bize nasip olmaz.
devamını gör...

akademisyen olmak.
devamını gör...

devamını gör...

--- alıntı ---

tmmob jeoloji mühendisleri odası güney marmara şubesi yönetim kurulu üyesi ve balıkesir il sorumlusu aysun aykan, elazığ ve balıkesir’de yaşanan depremleri değerlendirdi. aykan, balıkesir'in deprem tehlikesinin istanbul'dan daha fazla olduğunu belirterek "balıkesir'de mutlaka büyük bir deprem gerçekleşecektir" dedi.

--- alıntı ---
buradan
devamını gör...

arada anons girilen sekanslar trt radyoda birden fazla lig maçının yayınlandığı yıllara götürdü beni. aniden ankaraya bağlanıp gençlerbirliği'nin gol haberini verip oradan sivas-konya maçına geçiş yapıyormuş gibi girişler oluyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim