buz devri replikleri
benim sorunum neeee? herkesin manitası var. benimse bebek gibi bir suratım...
devamını gör...
tanımlarını kimin oyladığını kontrol eden yazar
tek tek bakıyorum. liste var tik atıyorum. şahsıma yapılan beğenisi 800 e ulaşacak ilk 100 yazara kitap hediyesi vardır.*
devamını gör...
moderasyon konuşuyor
sevgili kafa sözlük ahalisi selam. sözlüğün bizdeki tesirini anlatacak ve de dışarıdakiler için tanıtımını gerçekleştirecek bir video hazırladık.
videoya şu linkten ulaşabilirsiniz. kanalımıza abone olmayı unutmayın, *demiyorum ama kafa sözlük etkileşimini arttırmak için beğeni atmayı ihmal etmeyin diyorum. burası hepimizin.*
videoya şu linkten ulaşabilirsiniz. kanalımıza abone olmayı unutmayın, *demiyorum ama kafa sözlük etkileşimini arttırmak için beğeni atmayı ihmal etmeyin diyorum. burası hepimizin.*
devamını gör...
tüm yazarların profilinde kurucu yazması
23 nisan bu kadar güzel kutlanılırdı. koltuğa geçtik oturduk bugün.teşekkürler ince detaylar için kafa sözlük...
devamını gör...
hülya avşar'ın zenginlik ile ilgili açıklaması
zengin olmak hülya avşar’ı yoruyorsa parasını ihtiyacı olanlara dağıtsın da bari onlar yararlansın.
devamını gör...
obsesif kompulsif bozukluk
obsesif kompulsif bozukluk (okb) kişinin günlük yaşamında yoğun kaygı ve strese yol açan günlük yaşamını olumsuz etkileyen, tekrar eden takıntı veya düşüncelerle tanınabilen bir psikiyatrik rahatsızlıktır. dsm 5 tanı kitabında obsesif ve kompulsif bozukluk olarak tanılanır.
obsesyon takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler iken kompulsiyon yineleyici davranış ve eylemlerdir. bunlar kişinin isteği dışında gelişip yoğun kaygı stres ve azımsanamayacak hallerde yoğun depresyona neden olurlar.
obsesyon takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler iken kompulsiyon yineleyici davranış ve eylemlerdir. bunlar kişinin isteği dışında gelişip yoğun kaygı stres ve azımsanamayacak hallerde yoğun depresyona neden olurlar.
devamını gör...
ölmüş insanların sosyal medya hesapları
ona ölmeden bir gün önce açmıştım sosyal medya hesabını. tam bir gün önce yan yana oturup koyacağı profil fotoğrafını seçmeye çalışmıştık. nasıl kullanacağını gösteriyordum, ilk iletisini paylaşmıştık. hayatımda ilk defa onunla bu kadar konuşmuş ve hayatımda ilk defa onunla birlikte bir eylem gerçekleştiriyordum ve o da sosyal medya hesabı açmaktı.
bir gün sonra ölmek isteyeceğini bilmiyordum. sosyal medya hesabını o günden sonra hiç kullanmadı. huzur içindesindir umarım.
bir gün sonra ölmek isteyeceğini bilmiyordum. sosyal medya hesabını o günden sonra hiç kullanmadı. huzur içindesindir umarım.
devamını gör...
boşanma sebepleri
aile içi psikolojik ve fiziksel şiddet, birbirini dinlememek ve anlamamak, kıskançlık, maddi ve manevi sıkıntılar örnek olarak gösterilebilir.
devamını gör...
alttaki yazara bir mesaj bırak
fazla ciddiye alma bu hayatı. azıcık delilik her zaman iyidir. ve sevdiklerinle sevmediklerine farklı davran ki herkes yerini bilsin.
devamını gör...
performansı düşük diye kocasına dava açan kadın
bu kararlar iki taraf içinde geçerli olsa lafım yok ama tersi bir durumda buradaki yazarların alayı "kadın cinsel obje değildir, sevgi yeterlidir" vs gibi saçma salak şeylerle erkeği suçlayacaktı yine. maalesef artık toplumsal konularda tepki kimin haklı olduğuna göre değil kimin sözde dezavantajlı gruptan olduğuna göre veriliyor.
edit: adam hak etmiş, bu ülkede evlenen her erkek başına geleni hak ediyor. bu yasalar ve bu kadınların mentalitesi göz önüne alınırsa bu ülkede evlenmek kerizliktir.
edit: adam hak etmiş, bu ülkede evlenen her erkek başına geleni hak ediyor. bu yasalar ve bu kadınların mentalitesi göz önüne alınırsa bu ülkede evlenmek kerizliktir.
devamını gör...
kavanoz kapağı açmak
insana çok güzel hissettiren bir eylem. bıçağı sokacaksın kapakla cam arasına bir puffff sesi yükselecek sonra kendinden emin bir şekilde çevireceksin kapağı... anlatırken yükseldim gidip kapak açayım ben.
minnoş bünyeler için edit: güçle alakası yok merak etmeyin. bıçakla havasını alıp çevireceksiniz bu kadar. siz kimselere muhtaç olmayım diye diyorum ben bunları...
minnoş bünyeler için edit: güçle alakası yok merak etmeyin. bıçakla havasını alıp çevireceksiniz bu kadar. siz kimselere muhtaç olmayım diye diyorum ben bunları...
devamını gör...
alan garner
the hangover film serisinde, zach galifianakis tarafından başarıyla canlandırılmış kurgusal karakter. genel olarak aykırı, baba parası yiyen ve her daim arkadaşları'nın başına türlü belalar açan bu karakter, en sonunda bir şekilde üste çıkma konusunda epey mahirdir. serinin henüz çekilmeyen 4.filminde evleneceğine dair iddialar var, bakalım beklemedeyiz.
devamını gör...
tanımları engelle
harika çalışan buton. birisi yok kadınlar şöyledir, sevgili bilmem ne, kedi seven erkek bilmem nedir gibi ergen ergen şeyler mi yazmış. basıyorum tanımları engelleyi. 10 yıldır sürekli kendini tekrar eden, sığ, avam muhabbetlerden uzak kalıyorum ve görmüyorum miss.
devamını gör...
kişinin kendini en özgür hissettiği an
gökyüzüne daha yakın olamamı sağlayacak kadar yüksek bir uçurum ve aşağısı da deniz olsa kendimi özgürlüğe çok ama çok yakın hissederim.
devamını gör...
nash dengesi
oyun teorisinde, bir oyuncunun diğer rakiplerin hamleleri veri iken yapabileceği en iyi hamleler bütünüdür.
(bkz: mahkumların açmazı oyunu)
(bkz: maksimin strateji)
(bkz: hakim strateji dengesi)
nash dengesi denilmesinin nedeni (bkz: john nash) tarafından ortaya atılmış olmasından kaynaklıdır.
(bkz: mahkumların açmazı oyunu)
(bkz: maksimin strateji)
(bkz: hakim strateji dengesi)
nash dengesi denilmesinin nedeni (bkz: john nash) tarafından ortaya atılmış olmasından kaynaklıdır.
devamını gör...
insanı olgunlaştıran şeyler
hayal kırıklığı aydınlanmaya evrilir.
devamını gör...
sınıf başkanlığı
insanları kırmaktan çok çekinen ve hayır diyemeyen biri olduğumdan bahsetmiştim daha önce.
2. sınıfta bir heyecanla sınıf başkanlığına aday olmuştum ve seçilmiştim. tabi sınıf başkanı ne yapar, tahtaya konuşanların adını yazar dimi? ama ben konuşanların ismini yazdığımda sana küserim dedikleri için kimseyi yazamazdım. yazamayınca da bir otoriten olmuyor haliyle, herkesi tatlı dille susturmaya yerine geçirmeye çalışırdım. 36 kişilik sınıfın arkasından koşardım oturun lütfen diye, tabi beni dinleyen kim? en son bi köşeye geçip ağladığımı sonra öğretmene gidip hıçkıra hıçkıra başkanlıktan istifa ettiğimi söylemiştim. *
bu kadar üzülme nedenim hayır diyememe özelliğimin istismar edilmesi miydi, yoksa kendi salaklığıma mı yanmamdı orasını hatırlayamıyorum.
o gün bugündür her türlü başkanlık-liderlik içeren şeylere tövbeliyim. *
2. sınıfta bir heyecanla sınıf başkanlığına aday olmuştum ve seçilmiştim. tabi sınıf başkanı ne yapar, tahtaya konuşanların adını yazar dimi? ama ben konuşanların ismini yazdığımda sana küserim dedikleri için kimseyi yazamazdım. yazamayınca da bir otoriten olmuyor haliyle, herkesi tatlı dille susturmaya yerine geçirmeye çalışırdım. 36 kişilik sınıfın arkasından koşardım oturun lütfen diye, tabi beni dinleyen kim? en son bi köşeye geçip ağladığımı sonra öğretmene gidip hıçkıra hıçkıra başkanlıktan istifa ettiğimi söylemiştim. *
bu kadar üzülme nedenim hayır diyememe özelliğimin istismar edilmesi miydi, yoksa kendi salaklığıma mı yanmamdı orasını hatırlayamıyorum.
o gün bugündür her türlü başkanlık-liderlik içeren şeylere tövbeliyim. *
devamını gör...
baş belası
başrollerini seçkin özdemir ve irem helvacıoğlunun paylaştığı atv’nin yeni yaz dizisi. umarım reyting kurbanı olmaz ve kışın da devam eder diyerek başlıyorum anlatmaya;
dün başladım alışılagelmişin dışındaki diziye. iki bölüm izledim, gayet akıcı. göze sokulan vıcık vıcık romantizmli aşk yok. holdingler, yatlar, katlar, altından varaklar yok. fakir güzellemesi yok. tanındık yüzler yok. her bölüm göreceğimiz ekip hariç tabii.
peki ne var bu dizide?
maviş gözler var. öfff buraya parmak basmayacaktım ama ne yapayım herkesinde bir zaafı var kardeşlerim. neyse, devam…
bir klişe olarak cinayet büroda çalışan başkomiserimiz tam bir badboy. başına buyruk, duyguları savruk değil fakat intihar girişiminde bulunup, çatıya çıkan adamı sen misin zırt pırt bizim ekibi yollara düşüren dercesine koşup, iten, anlık kalp krizi geçirten bir serseri. salaş, bakımsız, haldır huldur konuşup, laf sokmayı seven, zeki birisi.
bir de onun zekasına rakip olacak psikologluğu hobi olarak yapan bir ev hanımı var. hanımefendi adeta bir türk sherlock. hatta dizinin giriş introsudaki müzik de sherlocktan uyarlama. insanı otomatikmen iyi hissettiriyor.
dizide göz miktarı kadar espritüellik ve mizah var. şuana dek beş bölümü yayınlanmış. iki bölümde de cinayet var, belki her hafta cinayet olucak ki böylesi iyi. bir cinayeti bir sezon boyunca çözme olayı yok. uzun bakışmalar yok. dizideki kadınlar aldatılıyor, kocaları katil olmakla suçlanıyor ve bu duygular çok hızlı sindiriliyor. ne çabuk hazmediyorsunuz demeye kalmadan diğer sahne meşgul ediyor zihniyetinizi. ben bu akışkanlığa bayıldım. öte yandan olayları çok çabuk sindirdikleri için ya bana duygu geçmiyor, ya da az bilindik yüzler ve figüranlar güzel oynayamıyor. yermiyeyim şimdi de, olurda buralara bakarlarsa eleştirimi de yapayım, iyi oyuncular seçiniz ilerde lütfen. şu mis gibi diziyi harcamayınız.
daha fazla bilgi edinmek veya spoilerlı olsun benim olsun demek isterseniz ünlü youtuber murat soner diziyi kanalında eleştirmiş. ve inanır mısınız o her şeye bok atan adam bile bu diziyi sevmiş. insan hayret ediyor.
şuraya dizinin tanıtımını bırakamıyorum çünkü atv yasaklamış videolarının başka sitelerde paylaşılmasını. yine de bir göz atın. haftada iki saatlik güzel vakit geçirmek için birebir dizi. cips sosu, acılı cips ve buz gibi kolanızı da yanınızda bulundurunuz çiçeklerim.
dün başladım alışılagelmişin dışındaki diziye. iki bölüm izledim, gayet akıcı. göze sokulan vıcık vıcık romantizmli aşk yok. holdingler, yatlar, katlar, altından varaklar yok. fakir güzellemesi yok. tanındık yüzler yok. her bölüm göreceğimiz ekip hariç tabii.
peki ne var bu dizide?
maviş gözler var. öfff buraya parmak basmayacaktım ama ne yapayım herkesinde bir zaafı var kardeşlerim. neyse, devam…
bir klişe olarak cinayet büroda çalışan başkomiserimiz tam bir badboy. başına buyruk, duyguları savruk değil fakat intihar girişiminde bulunup, çatıya çıkan adamı sen misin zırt pırt bizim ekibi yollara düşüren dercesine koşup, iten, anlık kalp krizi geçirten bir serseri. salaş, bakımsız, haldır huldur konuşup, laf sokmayı seven, zeki birisi.
bir de onun zekasına rakip olacak psikologluğu hobi olarak yapan bir ev hanımı var. hanımefendi adeta bir türk sherlock. hatta dizinin giriş introsudaki müzik de sherlocktan uyarlama. insanı otomatikmen iyi hissettiriyor.
dizide göz miktarı kadar espritüellik ve mizah var. şuana dek beş bölümü yayınlanmış. iki bölümde de cinayet var, belki her hafta cinayet olucak ki böylesi iyi. bir cinayeti bir sezon boyunca çözme olayı yok. uzun bakışmalar yok. dizideki kadınlar aldatılıyor, kocaları katil olmakla suçlanıyor ve bu duygular çok hızlı sindiriliyor. ne çabuk hazmediyorsunuz demeye kalmadan diğer sahne meşgul ediyor zihniyetinizi. ben bu akışkanlığa bayıldım. öte yandan olayları çok çabuk sindirdikleri için ya bana duygu geçmiyor, ya da az bilindik yüzler ve figüranlar güzel oynayamıyor. yermiyeyim şimdi de, olurda buralara bakarlarsa eleştirimi de yapayım, iyi oyuncular seçiniz ilerde lütfen. şu mis gibi diziyi harcamayınız.
daha fazla bilgi edinmek veya spoilerlı olsun benim olsun demek isterseniz ünlü youtuber murat soner diziyi kanalında eleştirmiş. ve inanır mısınız o her şeye bok atan adam bile bu diziyi sevmiş. insan hayret ediyor.
şuraya dizinin tanıtımını bırakamıyorum çünkü atv yasaklamış videolarının başka sitelerde paylaşılmasını. yine de bir göz atın. haftada iki saatlik güzel vakit geçirmek için birebir dizi. cips sosu, acılı cips ve buz gibi kolanızı da yanınızda bulundurunuz çiçeklerim.
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin
bugünkü 'çifte standart' yapılması ile ilgili başlıkta üslubunu yersiz bulduğum, sözlüğün kurucusu beyefendi. kurumsal davranması gerekirdi diye düşünüyorum.* onun dışında her yazdığımda bana gayet kibar cevaplar vermişti. hatasız kul olmaz, yanlış üslubunu kabul ederek gönüllerimizi yeniden fethedeceğini umuyorum.
edit: yine gönülleri fethettin yoldaş.
edit: yine gönülleri fethettin yoldaş.
devamını gör...
