kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beyaz perdede ilk psikoloji temalı film 1906 yılında çekildi. psikoloji ile alakalı ne kadar yerli ve yabancı film olduğunu tahmin edersinir sanırım. şurada zevkle izleyeceğiniz bir kaç tanesini sunayım...
devamını gör...

grubun vokalinin adı eren alıcı olup bursa anadolu lisesi mezunu dönemdaşımdır. madrigal ile beraber üçüncü yeniler tarzına bir nebze olsun sempati duymamı sağlıyorlar. severek dinliyoruz.

edit: v2 daha iyi
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

organizasyon, manipülasyon, motivasyon, dekorasyon gibi beceriler hepsinin - yon ile bitmesi de ne bileyim.
devamını gör...

"bir işaret var biliyorum. birçok tesadüfün bütünü tüm bunlar."

parktaki tüm çocuklara oyuncaklarını dağıttığı için elleri boş kalan ama gülümseyerek diğerlerinin oynayışlarını izleyebilecek koca yürekli insan.
farklı bir bakış açısı olduğundan anlamlandırmak için iyice kulak vermeniz gereken, sözlerini önce havaya saçıp sonra farklı bir mozaik ile dillendiren yazar.

ahh bir de her söze uygun bir alıntı ile yolunuzu şaşırtacak kişi.
anime demiş miydim? demeyeyim o sularda boğulabilirim. bir de sarumancı olmasa idi harika olmaz mıydı? *
devamını gör...

- saatlerinin markalarını gözümüze sokarcasına çektikleri fotoğraflar
- babet çorap
- gömleklerinin neredeyse bütün düğmelerini açık bırakmaları
- cüzdan, telefon, araba anahtarı, nargile kombosu
- ayaklarını gösteren ayakkabılar.
- dapdaaar giyinmek
- aşırı kaslı görünüm.
devamını gör...

pandemi başından beri dahil olduğum durum. tükenmişlik , hiçlik ve umutsuzluk duygusunun dibini yaşıyorum. *
devamını gör...

burda biri var konuşuyoruz ama sanki benden nefret ediyor.
devamını gör...

ne demiş asaf,
''sana gitme demeyeceğim
üşüyorsun ceketimi al
günün en güzel saatleri bunlar
yanımda kal.''


bence günün en güzel vakti, yağmur eşlik ederken bir sonbahar akşamının serin olmasına rağmen fazla üşütmeyen anıdır. hava gridir, koyu gri olmaya, ardından siyaha bürünmeye yüz tutuyordur.

''bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
bir şeyler fakat beni yaşamaya bağlardı.''

-sabahattin ali.
devamını gör...

savaş ritimleri
medarı maişet motoru
lüzumsuz adam
aylak adam
saatleri ayarlama enstitüsü
ölü canlar
devamını gör...

en çok sevdiğim yemektir. az bile abartılmıştır. şiirler bile yazabilirim canım mantıma.
devamını gör...

"sonra patladı gitti."
devamını gör...

benjaminin çok sevdiği rüyalarına giren bali çekerken bile onu düşlediği tanrı tarafından kutsanmış meyve
devamını gör...

bizlerin onu mustafa kemal ’in eşi olarak tanıdığımız, 1898 yılında doğan, devrin ünlü iş adamı uşakizade muhammer bey’in ve adevi’ye hanımın kızı latife uşaki’nin ipek çalışlar tarafından yazılan biyografi niteliğinde kitabıdır.

ipek çalışlar, kafasında oluşan sorulara cevap bulmak için girişir bu kitabı yazmaya. bulduğu bilgileri latife’nin yaşayan yakınlarına doğrulatarak yazar bu kitabı.

latife devrin alınabilecek en iyi eğitimini almış bir kadındır. mustafa kemal ile iki buçuk yıl kadar evli kalmıştır. evlilik mustafa kemal’in rızası üzerine gerçekleşmiştir. çünkü latife; donanımlı, hoş, etkileyici bir kadındır.

kitapta çok iyi yabancı dil bildiği ve çok iyi muhakeme kabiliyeti olduğu için, yabancı eserleri çevirip mustafa kemal’e aktardığından bahsediliyor. aslında başı açık olan bir kadın olan latife’nin mustafa kemal'in isteği üzerine başı örtülü resimler verdiğinden bahsediyor.

donanımından etkilen mustafa kemal, onu bu günün moda tabiriyle yaşam koçu gibi görüyor. hayatına çeki düzen vermesi, okunacak önemli şeyleri çevirmesi hatta annesi ile ilgilenmesinden çok memnun oluyor.hatta yoğun olan mustafa kemal'in yerine, hasta olan annesine bakıyor. zübeyde hanım latife’nin ellerinde veriyor son nefesini. mustafa kemal annesinin cenazesine de katılamıyor.

berthe georges-gaulis milli mücadeleyi izleyen bir gazetecidir.
latife ile ilgili,

hem çok kadın, hem çok yoldaş, çalışma, yolculuk, iş arkadaşı, sevgili, becerikli bir arkadaş. mustafa kemal’in önüne geçilmez enerjisine şiddetle karşı durmayan, onu kendi enerjisini kabullenmeye iten bir arkadaş
, diye niteler gördüğü latife’yi.

evlilikleri köşkteki sofralar yüzünden biter.
mustafa kemal’in o sofraları latife’ye anlamsız gelir. bir liderin alkol ile ve alkol alan insanlar ile bu kadar zaman geçirmesine katlanamaz ve bunu da gizlemez. her sofra kurulduğunda topukları ile mesaj vermeye çalışır. eşini ona zarar verecek arkadaşlardan kurtarmaya çalışır.

bu kitabı okuduktan sonra, acaba latife ile evli kalsaydı siroz olur muydu diye çok düşündüm. boşanan yalnız erkeklerin ömürlerinin kalanını kalitesiz bir şekilde yaşadıkları ve erken yaşta öldüklerine dair pek çok araştırma var. ne yazık ki boşanma, kadınlardan çok erkeklere zarar veren bir kurum.

benim doğduğum sene olan, aynı zamanda dünya kadın yılı olan 1975 yılında ölüyor latife. mustafa kemal ile yaşadığı iki buçuk yılı kimseye anlatmıyor. bun konuda ona verilen üstü kapalı bir talimat var çünkü.

ben sadece bir talimattan ötürü latife’nin sustuğunu sanmıyorum. o ruhla böyle bir kuru bir itaat yan yana durmuyor.
latife belki de, kendini daha iyi olabilecekken, bunu başaramadı diye susturdu. bir liderin eşi olmayı yeterince iyi yapamadı diye susturdu. 1938 yılında, ondan çok daha önce ölen bir liderin, yaşaması için gerekli sabrı gösteremedi diye susturdu.
çoğu donanımlı kadının, gördüğü mantıksızlıklara karşı tahammülsüz olmasının, onda ki haline karşı olan bir tepsiydi belki de bu susma.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hz. muhammed karısına iyi davranıyormuş... hangi karısına? zira 16 tane var. üstelik bir de cariyeleri var. her eşinin bir sırası var. hatta sıraya uymayanlar olunca ayet falan iniyor sıraya riayet edelim şeklinde.

sonra evlatlığı zeyd'in karısını beğeniyor, zeyd de bunu kendine yediremeyince boşanıyor. ondan sonra evlatlıklarınızın karıları sana helaldir resulüm diyen ayet iniveriyor bir anda. oğlunun karısıyla evleniyor yani.

sonra peygambere hangi kadınların helal kılındığıyla ilgili upuzun bir ayet iniyor. hatta hz ayşe dayanamayıp "allah da sürekli senin keyfine koşturuyor" diyor.

cariyesiyle eşlerinden birinin yatağında yakalanınca yemin billah olsun bir daha yapmayacağım diyor mesela. sonra bakıyor ki iş çığırından çıkıyor (çünkü eşleri susmuyor herkese anlatıyor bütün kasaba öğreniyor) bir anda tahnim suresinin ilk 5 ayeti iniyor. açın okuyun ne diyor.

kadınları dövün diye ayet var. ağzını burnunu kırın dememiş. oh be kadınların içi rahatladı şu anda :)

kadınlar tarlanızdır, dilediğiniz gibi sürün diyen ayet var. islam alimleri tarafından genellikle yatakta serbestsiniz şeklinde yorumlanıyor. erkekler tabii ki :)

kadınların şahitliği islam hukukuna göre erkeğe eşit kabul edilmiyor.

ayrıca mirastan daha düşük pay alıyorlar.

bunların dışında çok güzel din. ölünce 72 tane huri, şaraptan ırmaklar falan var. fakat kadınlara var mı bilmem. islam alimleri 1400 yıldır tartışıyor.

gördüğünüz gibi kadınların durumu islam'da mükemmel. bundan daha mükemmel ne olabilir ya?
devamını gör...

direkt söylüyorlar zaten .
devamını gör...

unutmayınız ki
hiç beklemediğiniz şeyleri,
hiç beklemediğiniz insanlar yapar .
devamını gör...

beni kalbinde öldürsen de,
hala her şarkımı sana yazarım.
soğuk rüzgarlar var yüzünde,
bana son kez bak, uzaklara savrulalım...

* * *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tuhaf tanımlar giren, 2008'li olup olmadığı hakkında beni bilgilendirmesini istediğim yazar kardeşimiz.**
edit: bugün girdiği tanımlar ile kendine sövdürmüştür.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim