bir şiir yeter mesela. ya da güzel bir söz, sen seversin diye alınan küçük hediyeler. mutlu olmak bu kadar kolaydır dostlar.
devamını gör...

bülent ortaçgil'in aşk var adlı şarkısında değindiği konu, eylem, profil.

işin acı ve de trajikomik yanı, bu kategoride olan insanların üstündeki ciddiyettir.

en iyi örnekleri eskiden; reality showlarda ve toplu taşıma araçlarındayken, şimdi ise çeşitli/muhtelif instagram ve youtube kanallarında çeşitli/muhtelif konular üzerine ahkam kesme ve böbür atma dallarında izlenebilir.
devamını gör...

kalsaydın belki
bir konak bahçesi gülüşü sinerdi içimize
yeşil de olurdu yolu, ağaçlı filan
içiçe geçmiş çiçekleri olan, aşklı böcekli

kalsaydın belki
ofsaytta kalmazdık bu sefer
her vurduğumuz gol olurdu, o şekil
hayatın ağlarını yırtan goller, aşklı böcekli

kalsaydın belki
mozaik pasta yapardık beraber
versene lan bi parça kavgasına da girmezdik
her yapılan aşikar güzel olurdu, aşklı böcekli

kalsaydın belki
kalmadın, ki belli
bak bişi düşmüş şuraya senden,ah!
aşklı böcekli
devamını gör...

balkonumda geçici bir süre ikamet eden son derece vahşi bir yaratık.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mayası bozuk, sütü bozuk, kanı bozuk deyimlerini karşılayan söylem.

edit: sevgili meja’ ın tanımıyla “tiyneti bozuk” olarak girdiğim başlığı doğru yazılımı olan “ tıyneti bozuk” olarak düzeltilmesini istedim. doğru bilinen bir yanlışımızı da düzeltmiş oldu sevgili meja. teşekkürler.
devamını gör...

benim o kişilerden biri de. ne bir psikolojik rahatsızlığım var ne de özel bir durumum. (ki ikisi de olabilirdi, çok normal) hiç öyle aman benim niye hala sevgilim olmadı kafasında da değilim, hayatta yaşayacağımız şeyler bir şekilde kapıdan başını uzatıp "merhaba" diyor ne de olsa.
bu konuyla ilgili kendimce birkaç sebebim var. 20li yaşlarımın çok başındayım henüz ve kendim için yapmayı istediğim çok çok fazla şey var. yani kendi hayatımın doyum noktasına ulaşmadan ne kimseyi hayatıma alıp yeni alışkanlıklar edinebilirim ne de başkasının hayatına yük olabilirim. ayrıca birinin hayatına dahil olurken şunu unutmamamız gerekiyor bence kimse evladını başkası birkaç ay içinde kırıp üzsün diye büyütmüyor. hepimiz başta kendimiz sonra ailemiz, yakınlarımız için çok kıymetliyiz. açıkcası ben de yanlış bir seçimden dolayı kalbimin kırılmasına izin veremem. kendimi o kadar çok seviyorum. bir de arkadaşlarımı çok fazla dinleyen ve etrafımı izleyen biriyim bunun da lişki konusundan uzak durmamda etkisi azımsanamaz.
işte bu istediğim şeylerin hepsinin aynı anda olma ihtimalini göz önünde bulundurarak bir süre daha bu konuları rafta tutmayı uygun buluyorum. bu şekilde mutlu olmadığımı hissettiğim gün veto hakkımı kullanmamaya başlarım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

basit bir protesto gösterisinde bile kafası gözü yarılan türk çocuklarını cezalandıran adaletin sopasının bu bedevi kaçkınına neden işlemediğini merak ettiğimdir.

#muhammednurtutuklansın

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

akp milletvekili ahmet hamdi çamlı'nın yaptığı fantastik olay. birinci mahmut tarafından yaptırılan 270 yıllık vezir çeşmesi'nin restorasyonunu yaptıran çamlı, çeşmenin kitabesine “sahibü’l hayrat merhum ahmed zeki çamlı ruhiçün el fatiha” şeklinde babasının adını yazdırtmış. akıllara arog'da arif'in 1 milyon sene önce kayalara adını yazması ve günümüzde 'arif yazmaları' şeklinde yer yerinden oynadığı sahneyi getiriyor ama bulamadım o sahneyi ne yazık ki.

haber: www.krttv.com.tr/gundem/akp...

ekleme: sahneyi buldum.

devamını gör...

hypnogaja'nın bir şarkısıdır. melodisiyle, sözleriyle insanı üzer.

here comes the rain again
falling on my head like a memory
falling on my head like a new emotion
ı want to walk in the open wind
ı want to talk like lovers do
ı want to dive into your ocean
ıs it raining with you
so baby talk to me
like lovers do
walk with me
like lovers do
talk to me
like lovers do
here comes the rain again
raining in my head like a tragedy
tearing me apart like a new emotion
oh
ı want to breathe in the open wind
ı want to kiss like lovers do
ı want to dive into your ocean
ıs it raining with you
so baby talk to me
like lovers do
here comes the rain again
falling on my head like a memory
falling on my head like a new emotion
(here is comes again, here it comes again)
ı want to walk in the open wind
ı want to talk like lovers do
ı want dive into your ocean
ıs it raining with you
ooh here comes again
here comes the rain again
falling on my head like a memory
falling on my head like a new emotion (ooh ooh yeah)
ı want to walk in the open wind
ı want to talk like lovers do
ı want to dive into your ocean
ıs it raining with you
here comes the rain again
falling on my head like a memory
falling on my head like a new emotion



çok içten bağırdıktan sonra müzik girince insan ister istemez etkileniyor.
devamını gör...

ay içerisinde en çok karma puan alan yazarların sıralandığı liste.

hayret "kime göre neye göre iyi"ciler gelmemiş hâlâ. gözlerim yaşardı.

yapmadınız ki 2021'in en'leri olayını... azıcık eğlenirdik, herkes birbirini gömerdi "kankacı" diye. sonra da kapanış yapardık falan...

neyse artık. belki sürpriz olur gün içinde diye mal gibi bekleyeyim bakalım.

edit: beğeni ve favorileriyle katkısı olanlara da madalyalı tanımlar nedeniyle kendime de teşekkür ederim. aferin bize!
devamını gör...

bu cam parçasına yaptığım çizimi çizimlerde paylaşmıştım ama sanki bu efekle daha güzel oldu
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

empati yapmak. lafa gelince çok kolaydır ama başa gelince bir hayli zordur.
devamını gör...

mualla sanırım senelerce aynı muallaklığa sebebiyet veren bir isim, aramızda mualla varsa kusura bakmasın ama ne bileyim şarkılardaki bir leyla açıklığı yok bu isimde. leylayı görünce duyunca insan anlıyor ki hattın diğer ucunda yanık biri var.

ama bu mualla kim, ne ayak?

dün gece saat 4-5 civarı olmayacak şarkılar dinliyorum, karşıma çıka çıka bu isim çıktı, bir gazapizm şarkısı. şarkı da demek doğru mu bilmiyorum, orhan veli'nin o dalgalı anlatımı yok, gazap eline geçirse dövecek kadını, öyle bir tarz?

"kendine bile katlanamayan bir adamım ben artık mualla!
anlayacağın yürekten yedik yiyeli façayı,
hani o ilk aşk dokunuşundan;
yani geç gelince yeni yetmelik ağıran saçlardan
sen kurtulursun aslında kırklanırsanda.
olsa olsa teneşir paklar beni
sonrasında kırkımdan!

kendine bile inanmayan bir adamım ben artık mualla!
tanrı var mı? yok mu?
nerdedir derdi nedir?
felsefik takılma şimdi ben kendime salıncak yapmışken alkolik efkarlanışlardan,
sallanıyoruz bak fena mı
sen kucağımda,
hayalden falan,
saçlarını da okşarım birazdan
ellerini de tutarım hatta

bozma işte fiyakasını çok durmıcak zaten kanımda
gerçi sen beni kansız da sanırdın gamsız da ama
ben içanaboşu bir türkçeyle anlatmaya çalışırken sana içimin akışını
sen fransız lügatından yan çevirmiştin hatırlarsan.

neyse ne, artık zamanlarındayız değil mi ‘artık mualla’?
bakışın fingirderken gözbebeğimin içine içine
tam belinden yakalarken hadiseyi
zorla güzellik değilse de zorbadır güzellik,
öğrenirken kaçışsız
teslim olmadım da ben esir alındım sayarsın ‘artık!kelepçelendim lan sana
iki gözün bir dizi parmaklık.

ölümüm olacaksın diye fısıldayan o ahmağı
unutmasan ne çıkardı ulan?
bilmem kaç santimden başka ne boşluk kalırdı içinde?
yüreğin çok mu doluydu, yersiz kaçtım bütün vakitlerinde?
unutkan randevulaştığın hani
hep sonradan.
kendine bile eğreti bir adamım ben artık mualla.
ellerim ceplerimde
ne zaman sokaklara serseri dalsam
aklımdasın
en saklımdasın hala
öylece ortada duran
.."

hadi bakalım, buyurun cenaze namazına seneler sonra yeniden ama bambaşka bir kimlikte ve tarzda ortaya çıkan bu mualla kim?





hiç alakasız dipçe : murteke candır ve kibariye onun elçisidir.
devamını gör...

direkt görünen fotoğraf nasıl ekleniyor.

(bkz: cevapsız sorular)
devamını gör...

seçme ve seçilme hakkının bittiğini, sen istediğin için değilde, ne bulursan razı olman gerektiğini zannettikleri yaşlardır,

yaşını söyleyince sanki neşeni çok görüyorlar, 40 yaşına kadar hakkın var, normal bir hayata, sonra sadece solunum yapabilirsin, allah razı olsun *

halbuki artık hep 12 den vuracak kadar usta olmuşsundur, herşey hızlanmıştır, vakit kaybettiren herşeyi yakalamışsındır, artık herşeyin bir yolu bulunmuştur, demlenmişsindir, taze çay gibi...
demlendikten sonra bayatlamadan önce, çayın o en lezzetli, kokusunun kafa yaptığı süreç gibi bir dönem, işte bu 40-45 yaş arası, hadi 40-50 diyelim, o ilk bardak çaylar gibi düşünün... kısmet olursa 50+ da yine yazarım ama, bence en keyifli yaşlar,

ama nedendir bilinmez, insanlarda 40-50 den sonra bir, yaşını belirtmeden sana laf söyleyememe durumu var,
diyelimki üzmek için söylüyorlar...
aslında bu yaş dedektörlerinin dönüp kendilerine sorması lazım, ben niye bir insanın "canını acıtmak" istiyorum diye..

dün kadıköy moda da arkadaşımla oturuyoruz bankta, tabiiki çiçekçi bir arkadaş geldi, istemiyorum dedim, tabiiki ısrar etti, önümden çekilirmisin manzaramı kapatıyorsun dedim, aldığım cevabı söyliyim, bir iki soru-cevap daha uzattıktan sonra, nerdeyse gül almadık diye ağzımıza soktuğu sepetini ve şalvarını da sürüye sürüye, zorla çekti gitti önümüzden sağolsun, giderken de "40 yaşına gelmişsin birde gül istemiyorsun" dedi *

benimde kırkımdan sonra, içimdeki şahika koçarslanlı çıktı galiba, (şimdi yazarken farkettim) "40 yaşıma da gelirim, gül de istemem" dedim... kalitemi bozdum anlayacağınız.. *

sanırım daha küçük görünüyorum, çünkü üste çıkmak için 10 yaş koydu muhtemelen *
sinekten matematik çıkarıyorsam demekki.. 50+ da neler yapıcaz acep..

yeni bir şey daha öğrenmiş olduk, 40 yaşını geçtiysen, ne bulursan şükretmeni bekliyorlar, kimin aldığı, sen nasıl istiyorsun önemli değil yani..
hem 40 yaşındasın hemde gül bulmuşsun, daha ne istiyorsun.. hayır demek, "kendi" istediğini tercih etmek filan gibi hakların bitmiş sanki.. yersen *

40 yaşım kadar taş düşsün başınıza ne diyim *

aynı tonlarda bir diğer tanımım, ilgilenirseniz,
#492237
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: şark kurnazlığı)
devamını gör...


81 metrekare taban üzerine sekizgen şekilde ve dört basamaklı haç biçimde mermer bir platform üzerine yapılan saat kulesi, 25 metre yüksekliğinde ve dört katlıdır. kulenin platformu beyaz mermerden, diğer bölümleri ise kesme taştan yapılmıştır.

şadırvan anlayışında tasarlanmış dairesel esas etrafında dört çeşmesi vardır ve kolonlar kuzey afrika temasını taşır.

gövdenin dört bir tarafında, orta yerinde açılmış at nalı kemerli küçük nişli balkon görüntüsü veren unsurlar görülür. bunun üzerinde, doğu ve batı yönlerinde birer osmanlı arması, kuzey ve güney yönlerinde ise sultan ıı. abdülhamit’in tuğraları kabartma olarak yapılmıştır.

gövde üzeri, içleri beş kollu yıldızlarla doldurulmuş baklava dilimli kabartmalarla bezenmiştir. gövdenin üst bölümü üç sıra mukarnasla genişletilmiş ve dış yüzüne dört adet 75 cm. çapında saat konulmuştur.

aynı zamanda izmirli olsun olmasın herkesin en az 1 kez bile olsa hatıra fotoğrafı çektirdiği yerdir. çevresindeki güvercinlere yem atmak ayrı bir zevk. az ötede tramvay ve vapur iskelesi seni karşılar. öte tarafta ise hükümet konağı ve kemeraltı girişi misafirlerini bekler. bir belgesele göre de saat kulesinin altı da dahil olmak üzere kadifekale sırtlarına kadar tarih fışkırmaktadır. zaten agora açık hava müzesi de buna güzel bir örnek. bu güzel yapı tüm ihtişamı ile izmir'in kalbinde yer etmiştir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim