ben de başka bir insanın çantasını nereden ne kadara aldığını sorgulayan insanlardan haz etmiyorum napacağız.
devamını gör...

kafa sözlüğü onun sayesinde tanımış olduğum için ona çok teşekkür ederim öncelikle.gerçekten ailesi de kendi de o kadar tatlı insanlar ki izlemekten çok keyif alıyorum.attığı her videosunu izledim zaten ve çok bizden biri gibi hissettiriyo doğallıyla.eğer bunu görürsen/okursan senden ricam hep böyle iyi kötü her şeyini aynı doğallıkla yansıtman zaten çok başarılı olucaksın böyle devam et.
devamını gör...

tabiki de fenerbahçe 100. yıl marşı. *
devamını gör...

" mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. hakiki düşüncem şudur: ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir. "

(1923, adana) (atatürk’ün söylev ve demeçleri, atatürk araştırma merkezi, c. ıı, ankara, 1997, s. 128)

şartlar gerektiğinde ve harp zarurî olduğunda vatan toprağını müdafaa etmek, kudretli bir vazifeyi ifa etmektir lakin istila etmek için atılan her kurşun bir cinayettir. sanıyorum ki, bugün savaş çığırtkanlığı yapanlar, savaşın ne olduğunu ve neye mâl olduğunu idrak edememiş şuursuz kimselerdir.
devamını gör...

uzaktan bakınca hem varmış hem yokmuş gibi duran bıyık.
devamını gör...

ben futbol maçlarını takip etmeye pandemi döneminde başladım.
sahada çok erkek var ve pandemi süresince benim için nimet!
kaç yaşında gidiyor bunlar epilasyona, allahım o bacaklar nedir?
bilekleri ince olanlar hafif bronz olan çocuklar, bacaklara dövmeyi döşemiş olanlar... aman allahım! izledikçe izlettiriyor.
türk futbolunda sanırım maç sonunda formayı çıkarmak yasak, hiç denk gelmedim.
bazı hınzırlar atlet giyinmeden çıkıyor allahtan, birbirlerini formalarından çekiştirirken hafiften adonislerini görebiliyoruz!
avrupa maçları çok iyi oluyor, o son düdükten sonra çoğu soyunuyor, ekranı donduruyoruz, selçuksports yayını kesene kadar izliyoruz.
futboldan anlamayı bilmem, erkeklerden anlamaya çalışıyorum.
taylan antalyalı ve uğurcan çakır türk favorilerim, yaş aldıkça yıllanmış şarap gibi olacaklar, inanıyorum.
karim benzema ve di maria yabancı favorilerim. çok güzel gülümsüyor, allahsızlar.
devamını gör...

(bkz: tanım girmek)
devamını gör...

halil cibran kitabıdır. bir ermişin uzun yıllar esir kaldığı adadan ayrılmadan önce halka verdiği bilgilerden oluşur kitap. denemelerin hikayeleştirilmiş hali gibidir.
devamını gör...

hindistan'da yaşanmış olaydır. horoz yakalanmış ve olay hakkında inceleme başlatılmıştır.
buradan
devamını gör...

okulda günlerce elim kopa kopa çıkardığım notları armut piş ağzıma düş diyen insanlara vermemek.
devamını gör...

öyle saça öyle tarak olayının vucut bulmuş halidir..
devamını gör...

sebk-i hindî; iran, hindistan, afganistan, türkiye, azerbaycan ve tacikistan gibi ülkelerin edebiyatlarında birkaç asır etkisini göstermiş bir edebî üsluptur.
sebk-i hindî, daha önceki dönemlerin üsluplarında (klasik, mahalli üslup) kullanılan çoğu unsuru da içerdiği için onlardan kesin çizgilerle ayrılamamıştır. bu sebeple de ne zaman başladığı ve ilk temsilcilerinin kimler olduğu konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
sebk-i hindî’nin ortaya çıkışı ve gelişimiyle ilgili pek çok sosyal, siyasi ve edebî etkenden söz edilir. iran ve hindistan arasındaki tarihsel ilişkiler, safeviler dönemindeki şiilik anlayışının dışlayıcı tutumu, hindistan’daki hint ve türk yöneticilerin başta şiir olmak üzere güzel sanatlara yaklaşımı sebk-i hindî’nin gelişimini etkileyen sebepler arasında sıralanır.
sebk-i hindî’nin oluşmasına sebep olan etkenlerin en önemlisi, safeviler döneminde yöneticilerin, şiiliğin aşırı yorumunu benimseyerek diğer mezheplere mensup şairlere ilgi göstermemeleridir. bu da şairlerin kendileriyle daha fazla ilgilenen hindistan’daki türk hükümdarlarının muhitlerine göç etmeleri sonucunu doğurmuştur.
sebk-i hindî tek koldan değil üç koldan gelişmiştir. bu kollar; iran kolu, ısfahan kolu ve ifrati kol olarak isimlendirilmiştir.
sebk-i hindî, türk şairleri arasında büyük bir rağbet gör mesine rağmen iran şairleri tarafından zamanla terk edilmiş, hindistan’dan gelen yabancı bir tarz olarak değerlendirilmiştir. bu üslubun temsilcilerinden saib ve şevket, bilmece söyledikleri gerekçesiyle eleştirilmişlerdir.
iran’da doğup hindistan’da gelişen ve afganistan’da da kabul gören sebk-i hindî, xvıı. yüzyıldan iti baren anadolu’da gelişen türk edebiyatını da etkilemiştir ve pek çok şair bu üslupla şiirler yazmıştır.
türk şairle rini en çok etkileyen ve örnek alınan şairler saib-i tebrizî, şevket-i buharî, urfî-yi şirazî, talib-i amulî ve kelîm-i kâşanî’dir. hatta şevket-i buharî, iran ve hindistan’dan çok, osmanlı toprakların da tanınmıştır.
bu üslubun divan şiirindeki en önemli temsilcileri olarak da xvıı. yüzyılda nailî, neşatî ve fehim-i kadîm; xvııı. yüzyılda ise şeyh galip sayılabilir.
ancak, şiirinde hint üslubunun birkaç özelliğini toplayan her şairi sebk-i hindî’nin temsilcisi saymak yanlış olur. zira zarif, nazik, ince bir dil; anlamda derinlik, hayallerde incelik devrin genel özelliğidir. tasavvuf ve ıstırap da pek çok şairde vardır. mesela; nef’î’nin şiirlerinde bu özelliklerin çoğu vardır.
sebk-i hindî’de diğer üsluplara göre daha girift bir anlam söz konusudur. bu giriftlik ise anlamdaki derinlik ve genişlikten kaynaklanmaktadır.
ol âşık-ı pâkiz ki serâ-perde-i ismet
âlûde-i hûn-ı dil olan dâmenimüzdür

(biz, o temiz âşığız ki, günahsızlık perdesi bizim gönül kanına bulaşmış olan eteğimizdir.)

sebk-i hindî şiirinde anlam bu derece genişleyip derinleştikçe hayal unsurları önem kazanmıştır. zira anlam derine indikçe gerçeğin anlatılması sınırlı kalmış ve yeterli olmamaya başlamıştır. işte bu noktadan sonra hayal unsurları devreye girmiş ve böylece de şiirde muhayyile kuvvet kazanmıştır. soyut kavramların somut kavramlarla birleştirilmesi söz konusu olmuştur. bu da insan mantığını zorlamış ve bu şekilde kurulan hayallerin insan zihninde canlandırılması da zorlaşmıştır.
bu üslupta, yaşanılan çevreden ve günlük hayattan uzaklaşılmış; insanın dış dünyasından çok, iç dünyasına yönelinmiştir. şiirde derinleşen, genişleyen ve giriftleşen mananın altında insan ruhunun ıstırabı ortaya çıkmaktadır.
sebk-i hindî şiirinin konusu ıstıraptır. ıstırabın verdiği acı ve üzüntüler, bu üzüntülerden dolayı insan ruhunun çırpınışları ve çalkantıları hemen hemen bütün sebk-i hindî şairlerinin rağbet ettikleri ve şiirlerinde inceden inceye işledikleri konulardır. şiirde yoğun bir şekilde karamsarlık havası hissedilmektedir.
hint üslubundaki anlam derinliği ve hayal enginliği eskiden beri kullanılagelen mazmunları yetersiz kılmıştır. şiirin konusu değişip insan ruhunun derinliklerine inildikçe, muhayyile genişledikçe yeni mazmunlara ihtiyaç duyulmuştur. böylece şairler ya eskiden kullanılmış olan mazmunları biraz daha geliştirerek farklı boyutlara taşımışlar ya da yeni mazmunlar arayıp bulmuşlardır.
aşağıdaki beyitte ifade edildiği tarzda kirpiklerin saz çalıp yan bakışın şarkı söylemesi nailî’ye kadar hiçbir şairde rastlanmamış bir mazmundur:
leb-i şûh-ı nigâh-ı çeşmün oldukça terennüm-sâz
eder her cünbiş-i müjgânı bir nakş-ı füsûn peydâ
(gözünün yan bakışının şuh dudağı şarkı söyleme ye başladıkça, kirpiklerinin her kıpırdanışı sihirli bir beste ortaya çıkarır.)
hint üslubunun en önemli özelliklerinden biri de şiirde tasavvufun çok geniş bir şekilde yer almasıdır. şairler, ruhlarındaki ıstırap, acı ve çalkantıları dindirmek için çareyi tasavvufa sığınmakta bulmuşlar ve bu sebeple de şiirlerinde tasavvuf sembolizmini kullanmışlardır.
ancak, tasavvufu amaç olarak görmemişler, sadece söylemek istediklerini daha rahat ifade edebilmek için bir araç olarak kullanmışlardır. mısralar arasındaki tasavvufi örüntüyü çözmek bazen mümkün olduğu hâlde çoğu zaman oldukça zordur.
türk edebiyatında sebk-i hindî’yi şiirlerinde ustaca işleyen fehim-i kadîm’in aşağıdaki beytinde de bulunan tasavvufi özellikleri anlayabilmek ve açıklayabilmek için, tasavvuf terimlerinden biri olan “hayret” kelimesinin “şaşkınlık, müridin, sâlikin zuhur eden tecelliler karşısında düşmüş olduğu ruhi durum ve tasavvufta bir merhale” manasına geldiğini bilmek gerekir:
figân kim câme-i ömrüm kabâ-yı hayret olmışdur
girîbân-ı hayâtum çâk-i dest-i firkat olmışdur
(ömrümün elbisesi, hayret cübbesi hâline geldiği ve hayatımın yakası ayrılık eliyle yırtıldığından dolayı feryât!)

bu beyitte geçen “câme-i ömrüm, kabâ-yı hayret, girîbân-ı hayat, çâk-i dest-i firkat” tamlamalarında hint üslubunun bir başka özelliği görülür. soyut kavramlar ile somut nesneler ve varlıklar arasında ilişki kurarak imgeler oluşturmak, hint üslubunun önemli özelliklerindendir.
hint tarzında mübalağa sanatı da önemli bir yer tutar. aslında mübalağa, edebiyatta eskiden beri kullanılan bir edebî sanattır. ancak sebk-i hindî’de bunun daha fazla önem kazanması, mübalağanın hem derecesinin artmasından hem de çok fazla kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
insan mantığını zorlayan hayal genişliği ve sınırsızlığı, şairlerin mübalağa sanatını çok kullanmalarına sebep olmuştur. hayalî unsurların mübalağalı bir şekilde anlatılması, insan zihnindeki müphemliği daha da fazlalaştırmış, sebk-i hindî şiirini büsbütün anlaşılmaz hâle getirmiştir.

etdik o kadar ref’-i ta’ayyün ki neşâtî
âyîne-i pür-tâb-ı mücellâda nihânuz
(ey neşatî, biz görünmeyi, yani varlığı öylesine ortadan kaldırdık ki cilalı parlak aynada bile görünmez hâle geldik.)
sebk-i hindî şairlerinin, mübalağa sanatının yanı sıra en çok kullandıkları sanatlardan biri de tezattır. özellikle manevi tezat söz konusudur.
aşağıdaki beyitte saç, hem ayaklar altında çiğnenip yerlerde sürünmekte hem de güneş topunu yakalamaktadır. yani en alçak seviyede iken en yüksek mertebeye ulaşmaktadır.

ey nailî o turra ki çevgân-ı fitnedir
pâmâl iken rubûdesidir gûy-ı âfitâb
(ey nailî! o kıvrım kıvrım olan saç bir fitne çevgânıdır. ayaklar altında sürünürken bile güneş topunu yakalar.)

mananın çok büyük önem kazandığı sebk-i hindî şiirinde söz ikinci planda kalmıştır. şairler söz güzelliği için anlamdan feragat etmemişler; bunun aksine anlamı derinleştirmek için zaman zaman sözden feragat etmişlerdir.
hint tarzı şiirlerde dil; ince, nazik ve süslüdür. bu tarzda kelimeler özenle seçilmiş, aynı anlamı veren kelimelerin en ince ve zarif olanı tercih edilmiştir. nailî, şu beytinde ince ve süslü anlatımının güzel örneklerinden birini vermiştir:
tâ cilve-geh-i berk-ı belâ hırmenimüzdür
hâkister-i dûzah çemen-i gülşenimüzdür
(harman, bela şimşeğinin cilve ettiği yer olunca, cehennem külü bizim gül bahçemizin çimenliğidir.)
berk (şimşek), duzah (cehennem), gülşen (gül bahçesi) gibi kırmızı rengi hatırlatan kelimelerin bir arada kullanıldığı beyitte şair, çok büyük belalarla, sıkıntılarla, zorluklarla karşılaştığını, bunların yanında cehennemde karşılaşılacak azabın küçük ve ehemmiyetsiz olacağını anlatmak istemiş ve bunu da ince, zarif ve süslü bir dille ifade etmiştir.
hint üslubunda, nasıl ki hayaller genişleyip anlamlar derinleştikçe mevcut mazmunlar yetersiz kalmış ve yerine yeni mazmunlar bulmak gerekmişse, dilde de kelimelerde bir kifayetsizlik ortaya çıkmış ve yeni kelimeler arayıp bulmak lüzumu hasıl olmuştur.
bunun için de şairler ya o zamana kadar hiç kullanılmamış yeni kelimeler bulmuşlar ya da halkın günlük konuşmasında yer alıp şiirde kullanılmayan kelime ve deyimleri şiire sokmuşlardır.
yeni hayalleri dillendirmek için şairler zincirleme tamlamalar kullanmayı tercih etmişlerdir. özellikle farsça kelimelerle yapılan zincirleme tamlamalar çok kullanılmıştır.
devamını gör...

dar pantolon
devamını gör...

alo dayı sana bir işim düşt...
dayı? dayı?
aa dayım yok.
devamını gör...

kadınların kendilerini cinsel meta olarak görmelerinden kaynaklanır. tabi erkeklerinde bundan büyük payı vardır, seks yapmayı abartı bir durum haline getirmeleri kadınların seksi bir ödül amacı kazandırmalarını sağlamıştır.
devamını gör...

bu sözlükte çaylakları kast sisteminde değerlendiren bir oligarşik grup var. bu grup için söyleyeceğim tek söz vardır , o da : arkadaşlar birinci nesil yazar olarak yazdığınız bu sözlükte çaylaklarımız 2.nesil olarak buralarda fırtınalar estirecektir. o yüzden çok fazla da şey yapmayın . hepimiz yazarız hepimiz çaylağız .

edit: o kadar sinirlenmişim ki fazladan kelime kullanmışım. kusura bakmayın efendim.
devamını gör...

...bu hayat da bizi böyle yakamızdan tutacaksa hadi böyle yaşa derken kalbimize sormuş mu?
devamını gör...

balıkçı
medeniyet
soğuk hava
kar
liyakat
refah
mutluluk
yüksek eğitim düzeyi
harika şeyler
edit: bu yazıyı yazdıktan sonra norveç hakkında şeylere baktım tam olarak bütün akşamımı yedin teşekkürler kafa sözlük teşekkürler başlığı açan arkadaş.
devamını gör...

kızların yüzde birinin bile dikkat ettiğini düşünmediğim şeydir erkek poposu. koku daha önemli bence
devamını gör...

(bkz: okumayın zaman kaybı)

edit: başlığı açan sıkıcı nickine sahip yazar topuklamış başlık başa kalmış. saçmalamıştı işte.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim