boyunda oluşan morluk
genelde bora'ların yaptığı morluk olarak bilinir.
bir diğer adı 'anneme nasıl açıklayacağım'dır.
bir diğer adı 'anneme nasıl açıklayacağım'dır.
devamını gör...
almanya'da huzurevlerinin önlerinde bulunan sahte duraklar
almanyada yaşlı bakım evlerinden kaçış vakalarının artması sonucu insanların verdiği kararları gözden geçirip vazgeçmeleri ya da kaçma girişiminde bulunsalar bile kolayca yakalanabilmeleri için alman hükümeti huzurevlerinin yakınına sahte duraklar inşa etmiştir.
devamını gör...
israil denilince akla gelenler
zulmün devletleşmiş halidir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okuduğunda ağladığı kitaplar
şeker portakalı
zeze’yi çoğumuz tanıyoruz zaten. onun çektiği acıları,yumuşacık yüreğinden gelen sözleri unutmak ne mümkün.
portakal kız
kanser babanın gelecekte yetişkin olacak oğluna yazdığı mektupla, annesini ve tanışmalarını anlatırken felsefi göndermeler de yapması üzerine yazılmış bir roman.bir seçme şansımız olsaydı kısacık bir hayatımız olduğunu bile bile yine de gelir miydik dünyaya, sorusunu sorar.
narenciye üzüyor beni, sesli sesli ağlatıyor hem de.siz siz olun kitabını okumayın gözyaşı istemiyorsanız.
zeze’yi çoğumuz tanıyoruz zaten. onun çektiği acıları,yumuşacık yüreğinden gelen sözleri unutmak ne mümkün.
portakal kız
kanser babanın gelecekte yetişkin olacak oğluna yazdığı mektupla, annesini ve tanışmalarını anlatırken felsefi göndermeler de yapması üzerine yazılmış bir roman.bir seçme şansımız olsaydı kısacık bir hayatımız olduğunu bile bile yine de gelir miydik dünyaya, sorusunu sorar.
narenciye üzüyor beni, sesli sesli ağlatıyor hem de.siz siz olun kitabını okumayın gözyaşı istemiyorsanız.
devamını gör...
kitap okuyoruz
içinde benim de olduğum grup.
çok keyifli kitap kritikleri yapıyoruz.
biraz kitaptan, biraz dünyadan, biraz bizden bahsediyoruz.
sayesinde telegram olayına girdim.
buyrun sizde gelin, derim.
e, hadi!
çok keyifli kitap kritikleri yapıyoruz.
biraz kitaptan, biraz dünyadan, biraz bizden bahsediyoruz.
sayesinde telegram olayına girdim.
buyrun sizde gelin, derim.
e, hadi!
devamını gör...
güne anlamlı bir fotoğraf bırak
kıymetli ukde sahibi earle teşekkürler.*
çok kararsız kaldım günaydın sözlük kısmına mı yazsam yoksa karalama defterine mi? sonra the matrix isn't real abimizin hortlattığı 'anlamsız fotoğraf' başlığını görüp,önceden görmüş olduğum bu başlığı hatırladım. bu kadar gereksiz bilgiden sonra mevzuya geçiş yapmak isterim.

bu abdürrezzak.mayıs ayında dünyaya geldi ve çok yoğun sevgi ile erkenden büyüdü.
neyse efendim bu garibim benim çöküşüm ile* yavrum da kurudu kaldı*. çok üzüldüm,acaba atmalı mıyım,hayata bağlanır mı,güçlü mü..zaman böyle geçerken ve ben de hâli hazırda aynı buhran denizlerinde yüzerken bu sabah bu yeni doğan pıtırcığı gördüm.*.öyle bir şey ki sayın okur; artık küf tutmaya başlayan tohumun yeşermesi, tıpkı hayattan vazgeçen insanın tekrardan doğuşu gibi...
burada söyleyeceğim tek şey* acı çekiyorsan onu bile layıkıyla yap,yeniden doğuş elbet gerçekleşir.
onun ile içimde umut yeşerdi*,en azından kendime ders çıkardım.ben de onun ile iyileşebilirim belki.*
sevincimi dinleyip/okuyup ortak olduğunuz için teşekkürler.herkese benden çay
çok kararsız kaldım günaydın sözlük kısmına mı yazsam yoksa karalama defterine mi? sonra the matrix isn't real abimizin hortlattığı 'anlamsız fotoğraf' başlığını görüp,önceden görmüş olduğum bu başlığı hatırladım. bu kadar gereksiz bilgiden sonra mevzuya geçiş yapmak isterim.

bu abdürrezzak.mayıs ayında dünyaya geldi ve çok yoğun sevgi ile erkenden büyüdü.
neyse efendim bu garibim benim çöküşüm ile* yavrum da kurudu kaldı*. çok üzüldüm,acaba atmalı mıyım,hayata bağlanır mı,güçlü mü..zaman böyle geçerken ve ben de hâli hazırda aynı buhran denizlerinde yüzerken bu sabah bu yeni doğan pıtırcığı gördüm.*.öyle bir şey ki sayın okur; artık küf tutmaya başlayan tohumun yeşermesi, tıpkı hayattan vazgeçen insanın tekrardan doğuşu gibi...
burada söyleyeceğim tek şey* acı çekiyorsan onu bile layıkıyla yap,yeniden doğuş elbet gerçekleşir.
onun ile içimde umut yeşerdi*,en azından kendime ders çıkardım.ben de onun ile iyileşebilirim belki.*
sevincimi dinleyip/okuyup ortak olduğunuz için teşekkürler.herkese benden çay
devamını gör...
normal sözlük'e girişte ilk mesaj atan moderatör
moderatörlerin kullanıcı adlarına şöyle bir bakıyorum da; uykusuzkahve, haklıyım ama mutlu değilim, hi my i run, pavlov'un göbeği, eyluling falan... yok. normalde herhangi birini bot zannetme ihtimalim yok. birinden biri yazsa anlardım kanlı canlı insan olduğunu, yazana da "eheh bot musun yoksa kerata?" minvalinde bir kabalıkta bulunmazdım. en fazla otomatik mesaj falan der geçerdim.
ama öyle olmadı. bana yaza yaza bir bilen yazdı.
bir bilen...
herhalde sözlükte yetkili olsaydım ve olası bir bota isim bulmak gerekseydi, sırf mesajla soru soranlara "ben bilmem bir bilen'e danış ahaha" diyebilmek için bile bu isimde ısrar ederdim. clairvoyance falan halt etmiş yanında. gerçek bir bot, gerçek bir yapay zekâ kullanıcı adı. bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi böyle.
evet, ben de o elim hataya düştüm... pişmanım.
ama öyle olmadı. bana yaza yaza bir bilen yazdı.
bir bilen...
herhalde sözlükte yetkili olsaydım ve olası bir bota isim bulmak gerekseydi, sırf mesajla soru soranlara "ben bilmem bir bilen'e danış ahaha" diyebilmek için bile bu isimde ısrar ederdim. clairvoyance falan halt etmiş yanında. gerçek bir bot, gerçek bir yapay zekâ kullanıcı adı. bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi böyle.
evet, ben de o elim hataya düştüm... pişmanım.
devamını gör...
çift olarak birbiriyle uyumlu olabilecek meslek grupları
tıp-hukuk
devamını gör...
türklerin işgale fetih demesi
işgalle fetih cok ayrı şeylerdir. işgalde sonsuz gözyaşı, tecavüz, işkence vardır. fetihte ise olabildiğince az can yakmaya çalışılır. amaç yakmak, yıkmak değil ihya etmektir.
türkler ve müslümanlar ne kadar canidir, şudur budur deseniz de bu konuda batasıca batı'nın eline su dökemezler.
bizim yaptığımız fetihtir, evet.
türkler ve müslümanlar ne kadar canidir, şudur budur deseniz de bu konuda batasıca batı'nın eline su dökemezler.
bizim yaptığımız fetihtir, evet.
devamını gör...
markette unuttuğu ürünü almak için kasayı terk eden müşteri
zahmet olmazsa geri döndüğünde herkes gibi sıranın en arkasına geçerek beklemesi gereken müşteridir.
devamını gör...
kadir mısıroğlu
"stalin hitler'i ayetel kürsi ile yendi, karl marx cinnidir,keşke yunan galip gelseydi" gibi sözleri olan ruh çağıran, ülkemizin kurucusu gazi mustafa kemal atatürk aleyhtarlığı gibi acizlikler ile şöhretini kazanmış hatta atatürk'ün ölmüş annesine de hakaretler ederken kendini islamcı diye tanıtan, masa başında kin kusan, hayali karakterlerle hikayeler anlatan ve şeriatı çok istediği halde iran'a falan değil gavur dediği memleketlerde çokça yaşamış tımarhane geçmişi olan halk dilinde fesli deli. kendisine başlık açılması bile gereksiz.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
"...bir bilsen içimde yatanı, her gece gönlüme batanı. unutamadım bir türlü, onu beklerim."
devamını gör...
çocukken tacize uğramak
bu tanıma bir şeyler yazmayı çok istedim. ancak kelimelerim birbirine girdi, söyleyeceğim her şey adeta boğazımda düğümlendi. sadece yaşayan herhangi biri bu tanımı okuyorsa, dertleşecek, konuşacak kimsesi yoksa bana daima ulaşabileceğini bilsin istiyorum. bazı sorunları konuşmak rahatlatır. eğer bir faydasının olacağını düşünüyorsanız rica ediyorum çekinmeyin yazın. bu acıyı, travmayı elbette tamamen anlayamam. ama dinlerim. lütfen içinizde tutup kendinizi incitmeyin. değerlisiniz bunu unutmayın.
devamını gör...
sahibinden.com'da satılan varak diye bağıran daire
bazı ilanlara da gece ve gündüz modu gelsin demek istediğim durumdur.
devamını gör...
hasan can kaya
kendisini "bu kadar insan izleyip gülüyor, bir bildikleri var demek ki" tadında savunmuş komedyen. aslında kendisini savunurken konuya çok iyi girip çok kötü çıkmış. "kimse kimseye buna mı gülüyorsun diyemez" diyor ki bu konuda haklı. "bu kadar insan izliyor" savunması ise bana göre en saçma savunma biçimi. hiçbir konuda çoğunluk haklılıktır denemez. bu mantıkla bakarsak türkiye sınırlarında içinde en iyi film recep ivedik 5, en iyi yabancı film de hızlı ve öfkeli 7'dir.
izleyen izlesin, gülen gülsün. alıcısı var, para da kazanıyor. ben 5 bölüm izledim. her bölüm kendini tekrar ediyormuş hissi verdiği için bıraktım.
izleyen izlesin, gülen gülsün. alıcısı var, para da kazanıyor. ben 5 bölüm izledim. her bölüm kendini tekrar ediyormuş hissi verdiği için bıraktım.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
kocaman bir özlem, tatlı mı tatlı bir dost sayesinde minik adımlarla geri dönüyorum sözlüğe. bu, hem bu başlığa girdiğim ilk yazı hem de sözlüğe geri dönüşümün ilk adımları olsun madem:
yaşayan her varlığın kaçınılmaz sonudur ölüm. hatta sadece sonu olduğunu iddia etmek yanlış olabilir çünkü bu bireysel varlığımızı da etkiler. düşüncesi, belirsizliği kapsamında hayatımızı da büyük ölçüde şekillendirir. bu bilinmezliğin sonucu olan korku ise benliğimizi tehdit eder. varlığımız gerçeğinin sadece sonuç kısmına hapsolduğumuz sürece bakış açımız değişir ve esir oluruz.
ölüm gerçeği antik yunan’dan itibaren felsefe başlığı altında tartışılagelmiştir günümüze. bu olguya karşı var olan görüşler ikiye ayrılırdı: herakleitos ile başlayan “değişimi kabulleniş” ve parmenides’in öncülüğüyle ortaya çıkmış olan “değişmezi arayış”. bu keskin ayrılışların dışında birçok filozof da ele alır ölümü. en önemlilerinden biri de spinoza’dır. işin özünde spinoza ölümden çok ölüm korkusundan bahseder. “özgür insanın en az düşündüğü şey ölümdür; onun felsefesi ölüm üzerine değil, yaşam üzerine bir tefekkürdür.” diyerek ölüm korkusunun insanın özgürlüğünü elinden aldığını ve onu esir ettiğini belirtir.
ölüm belirsizliğin sonu ve hatta belirsizliğin ta kendisidir. bu bilinmezlik düğümünü çözmek amacıyla oluşturulmuş çoğu argümana katılmıyorum. baskı altında kalmaksızın düşündüğümde ölümün bir bitiş olduğuna inanmıyorum. bunu anlamsız bulup sadece “korkuyu maskeleyerek gerçeklerden kaçma” olarak görebilirsiniz elbette ancak bence ölüm bedensel varoluşumun sonu, varlığımın değil. şekil değiştirerek yeniden var olabilirim. o zaman ben ben olur muyum bilmiyorum. bu, konuyu kimin incelediğine göre değişebilecek öznel bir yargı. tabii ki bu hayatımızın anlamsız olduğunu göstermez. sonunda inandığımız şeye göre belirli ödüllere ulaşırız. sonuçta –en azından içinde bulunduğumuz versiyonumuz için- bir bitiş çizgisi olmasaydı koşmanın da anlamı kalmazdı. kısacası ölümle birlikte “dalga, okyanusa geri döner.” doğumumun öncesi gibi ölümümün sonrasında da varolacağım.
özetlemem gerekirse, ölüm her daim insanoğlunun aklını meşgul etmiştir. bilinmezlik yetmez çünkü insanlara, korkar ve gerileriz. asıl amaç özgürlüğümüz peşinde sorgulamaktır varoluşumuzu.
•
merdumgiriz_ sponsorluğunda diyebilir miyiz?*
yaşayan her varlığın kaçınılmaz sonudur ölüm. hatta sadece sonu olduğunu iddia etmek yanlış olabilir çünkü bu bireysel varlığımızı da etkiler. düşüncesi, belirsizliği kapsamında hayatımızı da büyük ölçüde şekillendirir. bu bilinmezliğin sonucu olan korku ise benliğimizi tehdit eder. varlığımız gerçeğinin sadece sonuç kısmına hapsolduğumuz sürece bakış açımız değişir ve esir oluruz.
ölüm gerçeği antik yunan’dan itibaren felsefe başlığı altında tartışılagelmiştir günümüze. bu olguya karşı var olan görüşler ikiye ayrılırdı: herakleitos ile başlayan “değişimi kabulleniş” ve parmenides’in öncülüğüyle ortaya çıkmış olan “değişmezi arayış”. bu keskin ayrılışların dışında birçok filozof da ele alır ölümü. en önemlilerinden biri de spinoza’dır. işin özünde spinoza ölümden çok ölüm korkusundan bahseder. “özgür insanın en az düşündüğü şey ölümdür; onun felsefesi ölüm üzerine değil, yaşam üzerine bir tefekkürdür.” diyerek ölüm korkusunun insanın özgürlüğünü elinden aldığını ve onu esir ettiğini belirtir.
ölüm belirsizliğin sonu ve hatta belirsizliğin ta kendisidir. bu bilinmezlik düğümünü çözmek amacıyla oluşturulmuş çoğu argümana katılmıyorum. baskı altında kalmaksızın düşündüğümde ölümün bir bitiş olduğuna inanmıyorum. bunu anlamsız bulup sadece “korkuyu maskeleyerek gerçeklerden kaçma” olarak görebilirsiniz elbette ancak bence ölüm bedensel varoluşumun sonu, varlığımın değil. şekil değiştirerek yeniden var olabilirim. o zaman ben ben olur muyum bilmiyorum. bu, konuyu kimin incelediğine göre değişebilecek öznel bir yargı. tabii ki bu hayatımızın anlamsız olduğunu göstermez. sonunda inandığımız şeye göre belirli ödüllere ulaşırız. sonuçta –en azından içinde bulunduğumuz versiyonumuz için- bir bitiş çizgisi olmasaydı koşmanın da anlamı kalmazdı. kısacası ölümle birlikte “dalga, okyanusa geri döner.” doğumumun öncesi gibi ölümümün sonrasında da varolacağım.
özetlemem gerekirse, ölüm her daim insanoğlunun aklını meşgul etmiştir. bilinmezlik yetmez çünkü insanlara, korkar ve gerileriz. asıl amaç özgürlüğümüz peşinde sorgulamaktır varoluşumuzu.
•
merdumgiriz_ sponsorluğunda diyebilir miyiz?*
devamını gör...



