alkol tüketmekle övünmek
alkol tüketenleri eleştirmeyi marifet sanmak!
devamını gör...
islam mitolojisi
islam ile alakalı bazı dini anlatıların, kavramların incelendiği mitoloji dalı. islam dininin geleneksel anlatıları oxford companion to world mythology'de "islam mitleri" olarak tanımlanır. "islam mitleri" kavramını, yaratılış, ölümden sonraki yaşam, kâbe'nin özelliği gibi kategorilere ayırmak mümkündür.
hz. muhammed'in geleneksel biyografisi, büyük ölçüde tarihsel olarak kabul edilmektedir, bundan ilave, islam, musevilik ve hristiyanlık'tan daha az mitolojiye bağlıdır.
aslında din için, "efsane, mit" gibi kelimelerin kullanılıp-kullanılmaması gerektiği konusu tartışmalı bir konudur. çünkü efsane kelimesi yaygın olarak yalandan ibaret olan konular hakkında kullanılır. bundan ilave, muthos, "masal, yalan, kurgu" gibi aşağılayıcı bir anlama gelir.
göklerin ve yerin ilk önce birleşik olup sonra ayrılması, 6 günde yaratılış, hz. adem ve hz. havva'nın cennette yaşamaları, yasak meyve, meleklerin dünyaya toprak almaları için gönderilmeleri olayı, melekler, cinler, iblis, kaf dağı, zakkum ağacı, nuh tufanı, kabe ve hacerül esved özellikleri, insanın dünyaya inişi, burak, sur, levh-i mahfuz gibi kavramlar/varlıklar/olaylar islam mitolojisine dahil edilir.
bundan ilave hz. muhammed'in hayatı ile ilgili bazı olaylar da mitolojik olarak değerlendirilir.
hz. muhammed'in geleneksel biyografisi, büyük ölçüde tarihsel olarak kabul edilmektedir, bundan ilave, islam, musevilik ve hristiyanlık'tan daha az mitolojiye bağlıdır.
aslında din için, "efsane, mit" gibi kelimelerin kullanılıp-kullanılmaması gerektiği konusu tartışmalı bir konudur. çünkü efsane kelimesi yaygın olarak yalandan ibaret olan konular hakkında kullanılır. bundan ilave, muthos, "masal, yalan, kurgu" gibi aşağılayıcı bir anlama gelir.
göklerin ve yerin ilk önce birleşik olup sonra ayrılması, 6 günde yaratılış, hz. adem ve hz. havva'nın cennette yaşamaları, yasak meyve, meleklerin dünyaya toprak almaları için gönderilmeleri olayı, melekler, cinler, iblis, kaf dağı, zakkum ağacı, nuh tufanı, kabe ve hacerül esved özellikleri, insanın dünyaya inişi, burak, sur, levh-i mahfuz gibi kavramlar/varlıklar/olaylar islam mitolojisine dahil edilir.
bundan ilave hz. muhammed'in hayatı ile ilgili bazı olaylar da mitolojik olarak değerlendirilir.
devamını gör...
tapınak şövalyeleri
fransız soylusu hugues de payen tatafından 1119 da 9 şövalyeden kurulmuş kudüsteki hacıları korumak için. kurulduktan 10 yıl sonra da katolik kilisesi tarafından resmi olarak tanınmış. bankacılık olaylarıyla falan hacılara kolaylık sağlamışlar.
haçlı savaşlarından sonra tarikata borcu olan fransız kralı kafirlik ve eşcinsel suçları iddiasıyla papa 5. bilmemneye baskı yapıp tarikatı 1312 de yok etmiş mal varlığına el koymuş. tarikat üyeleri yakılarak öldürülmüş. son olarak da 1314 te jacques de molay ve tarikat üyeleri kazığa bağlanarak yakılıp idam edilmiş.
birinci haçlı seferlerinden sonra birçok hacı kutsal yerlere giderken soyulup öldürüldüler. fransız soylusu ve arkadaşı godfred de bu tarikatı kuruyor. kurarken hacılara yardım amaçlı kurdukları için de kudüs kralından destek istiyolar onlar da zeytin dağında bi tapınak veriyor bunlara. finansal bir gelirleri yok tamamen bağışlara bel bağlamış halde bekliyolar.
bu durum çok uzun sürmüyo kurucu şövalyelerden birinin yeğeni bir konferansta papayla konuşup durumu anlatıyor. papa da yazdığı bir fermanla bu tarikatın vergi vermeden her yerde rahatça hareket etmesini sağlıyor. bu şekilde daha da büyüyen tarikat önemli başarılar elde ediyor. çek sistemi oluşturuyolar. mesela avrupada parayı yatıran bir hacıya şifreli bir mektup veriliyor o da kudüse gidince o kodlarla parasını ordan alabiliyor.
yaklaşık iki yy varlığını sürdümüşler.
haçlı savaşlarından sonra tarikata borcu olan fransız kralı kafirlik ve eşcinsel suçları iddiasıyla papa 5. bilmemneye baskı yapıp tarikatı 1312 de yok etmiş mal varlığına el koymuş. tarikat üyeleri yakılarak öldürülmüş. son olarak da 1314 te jacques de molay ve tarikat üyeleri kazığa bağlanarak yakılıp idam edilmiş.
birinci haçlı seferlerinden sonra birçok hacı kutsal yerlere giderken soyulup öldürüldüler. fransız soylusu ve arkadaşı godfred de bu tarikatı kuruyor. kurarken hacılara yardım amaçlı kurdukları için de kudüs kralından destek istiyolar onlar da zeytin dağında bi tapınak veriyor bunlara. finansal bir gelirleri yok tamamen bağışlara bel bağlamış halde bekliyolar.
bu durum çok uzun sürmüyo kurucu şövalyelerden birinin yeğeni bir konferansta papayla konuşup durumu anlatıyor. papa da yazdığı bir fermanla bu tarikatın vergi vermeden her yerde rahatça hareket etmesini sağlıyor. bu şekilde daha da büyüyen tarikat önemli başarılar elde ediyor. çek sistemi oluşturuyolar. mesela avrupada parayı yatıran bir hacıya şifreli bir mektup veriliyor o da kudüse gidince o kodlarla parasını ordan alabiliyor.
yaklaşık iki yy varlığını sürdümüşler.
devamını gör...
yazarların bugünkü mutluluk sebebi
kar yağması. kocaman kocaman yağıyor şu an. çocuklar gibi şenim.
devamını gör...
homeros (yazar)
sessizce gidip sessizce gelen, artık yazarımız olan kişidir. umulur ki, mizahını ve bilgilerini sözlükten mahrum etmez.
devamını gör...
akıştaki nickaltı trafiği
aynı nickleri gördüğümde ben de benzer duygulara kapılıyorum. sanki ne yaparsam yapayım onlar gibi hakkımda güzel şeyler yazilmayacak gibi hissediyorum. bütün sözlük aynı şehirde yaşıyor, ben yurtdışında gurbette gibiyim.
devamını gör...
sürekli ayrılan çiftler
yakın arkadaşlarım olmakla beraber , son derece laçkalaştığını düşündüğüm ilişki çeşididir.
''bitti'' kelimesi ölümcüldür, geri dönüşü yoktur. ne zamandır kelimelerin gücü hafife alınıyor bilmiyorum ama son zamanlarda özellikle ''bitti '' kelimesi inanılmaz fazla kullanılıyor sonra çiftler birbirlerine geri dönüyorlar.ciddi bir sakillik olduğunu düşünüyorum çünkü eğer birine bitti diyorsan , kafanıda kesseler o ilişkiye geri dönmeyeceğin anlamına gelir ''bitti''.
''bitti'' dedikten sonra barışmak nedir?
tamam olabilir , asla olamaz demiyorum fakat bunun bir seviyesi ve şekli vardır.insan 2-3 günde bir ayrılır mı bitti diyerek?
günümüz insanları kelimelerin gücünü ve vurgusunuda öldürüyor..
''bitti'' kelimesi ölümcüldür, geri dönüşü yoktur. ne zamandır kelimelerin gücü hafife alınıyor bilmiyorum ama son zamanlarda özellikle ''bitti '' kelimesi inanılmaz fazla kullanılıyor sonra çiftler birbirlerine geri dönüyorlar.ciddi bir sakillik olduğunu düşünüyorum çünkü eğer birine bitti diyorsan , kafanıda kesseler o ilişkiye geri dönmeyeceğin anlamına gelir ''bitti''.
''bitti'' dedikten sonra barışmak nedir?
tamam olabilir , asla olamaz demiyorum fakat bunun bir seviyesi ve şekli vardır.insan 2-3 günde bir ayrılır mı bitti diyerek?
günümüz insanları kelimelerin gücünü ve vurgusunuda öldürüyor..
devamını gör...
ramazan davulcusu
kendisiyle hiç de hoş anılarımın olmadığı davulcudur.
annemle babam çalıştığı için 4-5 yaşlarımdayken hafta içlerinde babannemlerde kalıyordum. ramazan ayına denk gelen kahvaltılarda dedem ve babannem kahvaltı ederken ben de onlarla beraber sofraya oturur üzüm hoşafı içerdim.
işte yine o kahvaltılardan birinde, şimdi nedenini hatırlayamadığım bir yaramazlık(!) yüzünden ramazan davulcusu ile tehdit edilmiştim. yaramazlığı hatırlamıyorum ancak babannemle aramda geçen diyaloğu çok net hatırlıyorum;
babannem: bak işte davulcu geçiyor, böyle yaparsan veririm seni davulcuya götürür.
ben: ben davulcudan korkuyorum vermeyin beni.
babannem: uslu durursan vermeyiz.
ben: dede verme beni.
dedem: vermem ben kızımı verir miyim hiç, deme öyle ninesi.
dede seni çok seviyorum, keşke bu kadar erken gitmeseydin, keşke hep bu kadar kolay rahatlatabilseydin içimi ve keşke camiden dönerken bana bir sürü şekerli sakız getirseydin yeniden.
ve sevgili ramazan davulcusu, seni sevmiyorum. hala sokağımdan geçtiğin her an tüylerim diken diken oluyor, hoşlanmıyorum bu sesten.
ve sevgili anne babalar, eğer bu yazdıklarımı okuyorsanız çocuklarınızı hiçbir meslek grubu ile korkutmayın. "bak polis geliyor yaramazlık yaparsan seni ona veririm, bak doktor geldi sana yaramazlık yaptığın için iğne verecek, bak bu abla öğretmenmiş yaramazlık yapan çocuklara ceza verirmiş" diyerek çocuklarınızı bu meslek gruplarından uzaklaştırıp korkutuyorsunuz. onlara yapabileceğiniz en büyük kötülük belki de toplumdaki bu insanlardan korkutmanız. polisini, doktorunu, öğretmenini sevmeyen çocuk onlardan korkacak ve kendisine yakışmayan şeyler yapacaktır ilerde.
annemle babam çalıştığı için 4-5 yaşlarımdayken hafta içlerinde babannemlerde kalıyordum. ramazan ayına denk gelen kahvaltılarda dedem ve babannem kahvaltı ederken ben de onlarla beraber sofraya oturur üzüm hoşafı içerdim.
işte yine o kahvaltılardan birinde, şimdi nedenini hatırlayamadığım bir yaramazlık(!) yüzünden ramazan davulcusu ile tehdit edilmiştim. yaramazlığı hatırlamıyorum ancak babannemle aramda geçen diyaloğu çok net hatırlıyorum;
babannem: bak işte davulcu geçiyor, böyle yaparsan veririm seni davulcuya götürür.
ben: ben davulcudan korkuyorum vermeyin beni.
babannem: uslu durursan vermeyiz.
ben: dede verme beni.
dedem: vermem ben kızımı verir miyim hiç, deme öyle ninesi.
dede seni çok seviyorum, keşke bu kadar erken gitmeseydin, keşke hep bu kadar kolay rahatlatabilseydin içimi ve keşke camiden dönerken bana bir sürü şekerli sakız getirseydin yeniden.
ve sevgili ramazan davulcusu, seni sevmiyorum. hala sokağımdan geçtiğin her an tüylerim diken diken oluyor, hoşlanmıyorum bu sesten.
ve sevgili anne babalar, eğer bu yazdıklarımı okuyorsanız çocuklarınızı hiçbir meslek grubu ile korkutmayın. "bak polis geliyor yaramazlık yaparsan seni ona veririm, bak doktor geldi sana yaramazlık yaptığın için iğne verecek, bak bu abla öğretmenmiş yaramazlık yapan çocuklara ceza verirmiş" diyerek çocuklarınızı bu meslek gruplarından uzaklaştırıp korkutuyorsunuz. onlara yapabileceğiniz en büyük kötülük belki de toplumdaki bu insanlardan korkutmanız. polisini, doktorunu, öğretmenini sevmeyen çocuk onlardan korkacak ve kendisine yakışmayan şeyler yapacaktır ilerde.
devamını gör...
ak parti ile ülkemiz 50 yıl ileri gitti
hatta o kadar gitmiş ki ileriye, gözden kaybolmuş.
bir masalın son sözlerinden birisi gibi duran cümle.
bir masalın son sözlerinden birisi gibi duran cümle.
devamını gör...
hiç tanımadığın birine hayatını anlatma isteği
sözlükte bir kaç kişiye anlatarak paylaştığım ve rahatladığım harekettir. gerçekten de bir rahatlama geldi bana. yoksa karanlık yutacaktı belki de.
devamını gör...
ingilizcedeki en güzel kelime
gorgeous
devamını gör...
sözlükte ulu orta aşk yaşamak
ilk defa tribündeyim, ilk defa linç edilmiyorum, ilk defa yaftalanmıyorum, çok farklı imiş yav?*
takımlar kim kim şimdi?*
edit : 10 dakika sürmedi ya la? ahahah
takımlar kim kim şimdi?*
edit : 10 dakika sürmedi ya la? ahahah
devamını gör...
ulama
yıllar boyu özgü namal'ın adında ulama olduğunu sanarak özgün amal sanmamı sağlayan ses hadisesi. *
devamını gör...
napıyorsun sorusuna verilecek en ilginç cevap
küçük çocuklara “napıyorsun?” diye sorduğumda verdikleri cevaplardır.
-napıyorsun bakalım umut?
-hiç bişi yapmıyorum...
gerçekten çocukların kafası ilginç çalışıyor biz yetişkinlere göre. biz o anla ilgili bir şeyler anlatmaya çalışırız ya da saçmalarız ama çocuklar gerçekçi ve bir o kadar da ilginç oluyorlar...
-napıyorsun bakalım umut?
-hiç bişi yapmıyorum...
gerçekten çocukların kafası ilginç çalışıyor biz yetişkinlere göre. biz o anla ilgili bir şeyler anlatmaya çalışırız ya da saçmalarız ama çocuklar gerçekçi ve bir o kadar da ilginç oluyorlar...
devamını gör...
üçüncü sayfa radyo yayını
pedofili hastalığı olan bir bireyin çocukluk öyküsüne baktığımızda büyük oranda istismara maruz kaldığını görmekteyiz. bu konuya da değinileceğini umuyorum.
devamını gör...
türkiye'de tartışma kültürü
küfürler havada uçuşur, kimse kimseyi dinlemez sadece kendi düşüncesini öne sürer, tartışmanın sonunda kafanıza sandalye atılması muhtemeldir.
devamını gör...
bal porsuğu (yazar)
yeni keşfettiğim yazar. artık her gün gelip bakmak zorunda kalacağım profiline * o kadar ince bir ruhu var ki içim eridi tanımlarını okurken. özellikle son yazdığı ''sevgilinin avuç içini öpmek'' tanımına hayran kaldım. sevgilinin avuç içi kokusunu bize hatırlattı. sevgilinin avuç içini öperken ruhuna dokunabildiğimi ve kalbine girebileceğimi öğretti bana. lütfen bunu bir seri haline getir. her hafta sevgilinin neresini öpersek neler olur yaz bize. romantizm açlığımı dindiren yazardır efendim. saygılar.
çıldırma editi: kimse yaptığım ironileri anlamıyor. yapamıyorum galiba. "her hafta sevgilinin neresini öpersek neler olur yaz bize" diyorum ciddiye alıp sabahin köründe beni takip edip, seri beğeni atip üstüne birde mesaj atıp teşekürler edip gelip bir de girdimi övüyor. bende diyorum neden takip ediyorlar bu elemanı o kadar da şey değil halbuki. şimdi anladimmmmm.
çıldırma editi: kimse yaptığım ironileri anlamıyor. yapamıyorum galiba. "her hafta sevgilinin neresini öpersek neler olur yaz bize" diyorum ciddiye alıp sabahin köründe beni takip edip, seri beğeni atip üstüne birde mesaj atıp teşekürler edip gelip bir de girdimi övüyor. bende diyorum neden takip ediyorlar bu elemanı o kadar da şey değil halbuki. şimdi anladimmmmm.
devamını gör...
çaylak yazarların bilmesi gerekenler
10 mantıklı tanımı 20 dakikada düzgün türkçe ile girin, 25. dakikada yazar olabilirsiniz.
26. dakikada bütün imla ve noktalama işaretleri ile mantığı çöpe atıp yazabilirsiniz, kimse de bir şey demez.
26. dakikada bütün imla ve noktalama işaretleri ile mantığı çöpe atıp yazabilirsiniz, kimse de bir şey demez.
devamını gör...
tamirci çırağı
roman okuyan tamirci çırağı gibi fiktik bir figürü literatüre sokmuş bir şarkıdır.
-oğlum cafer ne okuyon yine?
-anna karaninayı okuyorum usta,
-ha evet, bence tolstoy bu romanında rus realizminin en iyi örneklerinden birini sergilemiş.
-öyle vallla sebati usta, sürrealist ya da geç dönem realist akımın aksine, romantik ögeleri çok yerinde kullanıyor.
-evet, hem de direk ütopik yaklaşımlar yerine bağdaştırıcı ütopik tavırları da görmezlikten gelemeyiz caferciğim.
- doğru usta, çok yerinde bir saptama oldu bu.
-peki oğlum, tüpçü sabrinin pikapının yatak sarması konusunda gerçekçi yaklaşımını öğrenebilir miyim?
-evet usta, sanırım pikapın sübapları gümbürdemiş, yani bu durumda tüpçü sabriye trajik gerçeği tüm çıplaklığıyla anlatmak gerekecek, eğer yalnızca biri olsaydı revizyonist bir yaklaşımla improvize bir şekilde yeniden yoluna koyabilirdik fakat, fakat usta... tüm sübapların eğrik bir hale gelmesi sizin de yüksek takdirinizdir ki...
-anlıyorum... anlıyorum evlat,bu durumda tüpçü sabriye bu trajik yaşanmışlığı tüm çıplaklığıyla anlatmaktan başka br çare gözükmemekte... ahh zavallı sabruşka nizamettinyeviç... oysa ki henüz taksitlerini bile yeni ödemişti, yazık, bu onun için tam bir yıkım olacak.
-anlıyorum.
-oğlum cafer ne okuyon yine?
-anna karaninayı okuyorum usta,
-ha evet, bence tolstoy bu romanında rus realizminin en iyi örneklerinden birini sergilemiş.
-öyle vallla sebati usta, sürrealist ya da geç dönem realist akımın aksine, romantik ögeleri çok yerinde kullanıyor.
-evet, hem de direk ütopik yaklaşımlar yerine bağdaştırıcı ütopik tavırları da görmezlikten gelemeyiz caferciğim.
- doğru usta, çok yerinde bir saptama oldu bu.
-peki oğlum, tüpçü sabrinin pikapının yatak sarması konusunda gerçekçi yaklaşımını öğrenebilir miyim?
-evet usta, sanırım pikapın sübapları gümbürdemiş, yani bu durumda tüpçü sabriye trajik gerçeği tüm çıplaklığıyla anlatmak gerekecek, eğer yalnızca biri olsaydı revizyonist bir yaklaşımla improvize bir şekilde yeniden yoluna koyabilirdik fakat, fakat usta... tüm sübapların eğrik bir hale gelmesi sizin de yüksek takdirinizdir ki...
-anlıyorum... anlıyorum evlat,bu durumda tüpçü sabriye bu trajik yaşanmışlığı tüm çıplaklığıyla anlatmaktan başka br çare gözükmemekte... ahh zavallı sabruşka nizamettinyeviç... oysa ki henüz taksitlerini bile yeni ödemişti, yazık, bu onun için tam bir yıkım olacak.
-anlıyorum.
devamını gör...
