sözlük yazarlarının en sevdiği roman
sabahattin ali ve romanlarını bir kenara koyacak olursam, jack london'ın yazdığı martin eden (kitap)'dır kesinlikle.
sanırım bu kitabı ve martin'i benim için bu kadar değerli yapan iki neden var.. ilki, martin'in kendi olduğu için değer görme isteği. ikincisi ise büyük bir çabayla yazdığı yazılarının geçmişte yüzüne dahi bakılmayıp bunları yazarken aylaklık yaptığı öne sürülürken bir anda yazılarının popüler olmasıyla herkesin aynı yazılardan büyük bir övgüyle bahsetmelerinin ve martin'i bu kadar saygıdeğer bulmalarının martin tarafından anlamsız olması. martin, bu haksızlığı çırpınarak açıklamaya ve yüzlerine vurmaya çalıştı fakat bu kişilerin tek yüzü yoktu. martin bir süre sonra bu haksızlığı açıklama zahmetine dahi girmeyip sadece kafasında tekrar ve tekrar düşündü.
o çabayı yüreğimin derinliklerinde hissettim. eden'ı hissettim.
sanırım bu kitabı ve martin'i benim için bu kadar değerli yapan iki neden var.. ilki, martin'in kendi olduğu için değer görme isteği. ikincisi ise büyük bir çabayla yazdığı yazılarının geçmişte yüzüne dahi bakılmayıp bunları yazarken aylaklık yaptığı öne sürülürken bir anda yazılarının popüler olmasıyla herkesin aynı yazılardan büyük bir övgüyle bahsetmelerinin ve martin'i bu kadar saygıdeğer bulmalarının martin tarafından anlamsız olması. martin, bu haksızlığı çırpınarak açıklamaya ve yüzlerine vurmaya çalıştı fakat bu kişilerin tek yüzü yoktu. martin bir süre sonra bu haksızlığı açıklama zahmetine dahi girmeyip sadece kafasında tekrar ve tekrar düşündü.
o çabayı yüreğimin derinliklerinde hissettim. eden'ı hissettim.
devamını gör...
normal sözlük'te gündemin nasıl belirlendiği sorunsalı
şuan kafa sözlük gündeminin gereksiz, cinsiyetçi, ötekileştirici, komik de olmayan başlıklarla dolu olması olayı. gündem bölümünde an itibariyle mantıklı bir başlık bulup okumak imkansız. güzel başlıklar açılıyor evet akışta görüyorum, kaliteli yazarların sayısı çok fazla çok güzel şeyler yazılıyor ama altına 2 kişi gelip yorum yapmıyor. gündemdeki başlıkların hepsi de zaten diğer sözlüklerden taşınan başlıklar. maalesef bu konuda sözlük yönetimini suçlayamayız. birazcık bilinçlenip düzgün başlıklara tanım girersiniz insanların karşısına da o başlıklar çıkacak. troll'ün biri başlık açınca kimse girip yorum yapmasa onu gündem'e çıkarmayacaksınız amacına ulaşamayacak zaten.
edit: troller de işini kaliteli yapsa da gülsek bari o da yok.
edit: bir çok arkadaşa mesaj attım ama hala aynı yorumlar geliyor burdan da yazmak istiyorum. ben de bilimsel, siyasal, sanatsal konularda derin tartışmalar, bilgiler beklemiyorum. sadece insanlar buraya diğer platformlarda gördükleri bu cinsiyetçi gereksiz polemikleri görmemek için yeni bir soluk olarak geldi ama bazı yazarlar burayı da öyle platformlara dönüştürmeye çalışıyor. ben zaten sadece bilim konuşun demedim diyemem de zaten moderatör falan da değilim. sadece burayı seven biri olarak kirletmeye çalışanların başlıklarına tanım girmezseniz bu başlıklardan kurtuluruz demek istemiştim.
edit: troller de işini kaliteli yapsa da gülsek bari o da yok.
edit: bir çok arkadaşa mesaj attım ama hala aynı yorumlar geliyor burdan da yazmak istiyorum. ben de bilimsel, siyasal, sanatsal konularda derin tartışmalar, bilgiler beklemiyorum. sadece insanlar buraya diğer platformlarda gördükleri bu cinsiyetçi gereksiz polemikleri görmemek için yeni bir soluk olarak geldi ama bazı yazarlar burayı da öyle platformlara dönüştürmeye çalışıyor. ben zaten sadece bilim konuşun demedim diyemem de zaten moderatör falan da değilim. sadece burayı seven biri olarak kirletmeye çalışanların başlıklarına tanım girmezseniz bu başlıklardan kurtuluruz demek istemiştim.
devamını gör...
varoluşçuluk
varoluşçuluk, yirminci yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru fransa'da ortaya çıkan ve insanın kendi değerlerini kendisinin oluşturabileceğini; varoluşunu kendi kendine yaratabileceğini ve geleceğini de yine kendisinin kurabileceğini savunan bir felsefe akımıdır.
devamını gör...
5 ağustos 2021 somali'ye 30 milyon dolar hibe edilmesi
rte imzasiyla resmi gazetede yayimlanmis bir kararnameyle basina duyurulmustur. ne denir, nasil denir bilmiyorum ama akil oynatmalik bir durumun icinde oldugumuzu biliyorum.


kaynak olarak ayrica


kaynak olarak ayrica
devamını gör...
insanı deli eden sesler
annesi istediğini almadı, yapmadı diye can verir gibi çığlık atan çocuk sesi.
devamını gör...
messiah
güzel diziydi. konu inanç ve siyaset ile ilgili olunca nasıl da 2. sezon hemencecik iptal ediliyor. bazı şeyler biraz cesaret istiyor lakin o da sansür yiyiyor. terörizm'in devlet destekli sosyal kargaşa olduğuna dair ifadeler vardı. olayların iç yüzünün yeni dünya düzeni ve fikirler savaşı olduğunu ön plana çıkaran bir senaryo.

dizinin bu ve buna benzer sağlam replikleri var. ilk iki bölüm ilerleyişi biraz sıkıcı gelse de bana, bir yerden sonra konu içine çekti ve izlettirdi.
7. bölümden;
hilenin püf noktası fiziksel kısmı değil. orası pratiğe bakıyor. asıl numara seni inandırmak.

dizinin bu ve buna benzer sağlam replikleri var. ilk iki bölüm ilerleyişi biraz sıkıcı gelse de bana, bir yerden sonra konu içine çekti ve izlettirdi.
7. bölümden;
hilenin püf noktası fiziksel kısmı değil. orası pratiğe bakıyor. asıl numara seni inandırmak.
devamını gör...
4 mart 2021 bitlis'te askeri helikopter kazası
bu cougar'lardan biri, 1997'de haliç'te düşmüş, 2 polis ve 1 teknisyen ölmüştü. olayın birebir şahidiyim. tuhaf şekilde alçalan helikopteri görür görmez bir tuhaflık olduğu anlaşılıyordu zaten. pilot muhtemelen uygun bir yere inmeye çalışıyordu ama ne şanssızlık ki eminönü gibi civcivli bir yerin üstündeydi.
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
belçika brugge
buradan
buradan
devamını gör...
kolay harcanan şeyler
zamandır.
devamını gör...
yazarların çocukken en sevdiği oyuncakları
bir kız çocuğu olarak kamyonum ve kepçem desem.
ailede hatta aile dışından bile herkes bebek alırdı. peluş ayılar, tavşanlar, ördekler...
benim gözümse komşunun oğlunun kamyonundaydı hep. bir gün balkonda onları izlerken abim geldi yanıma 'ne oldu yine neden astın suratını?' dedi. 'ben de kamyon istiyorum' dedim. 'ama banucum biliyorsun çok fazla erkek çocuğu gibi davrandığın için babam artık o tarz şeylere izin vermiyor' dedi. içime ağladım ben de peki dedim.
sonra abim salona geçti. içeriden minik minik sesler duyulmaya başladı. babamın 'iyi madem alın' dediğini duydum.
kalbim nasıl güm güm olabilir miydi acaba izin vermiş olabilir miydi?
kafasını uzattı kapıdan iki gözümün çiçeği 'hadi kaptan gidiyoruz' dedi. kocaman kırmızı kasalı bir kamyon ve sarı bir kepçe aldık. uça uça geldim eve. sokaktaki oğlanlarda bile yok böylesi. nasıl mutluyum nasıl.
çocukken top oynar, çete kurar ona buna sataşır (o zaman için hak ettiklerini düşünüyordum. sıkıntılı çocuklardı hep.), inşaat tepelerinden kumlara atlar, ağaçlara tırmanır oramı buramı yırtardım... mahalleden minik minik şikayetler geliyor babam da çok dikkat çekiyorum, sürekli şikayet alıyorum diye bana erkeklerle ve erkek oyuncaklarıyla oynamayı yasaklamıştı. ilk direnişimi o zaman gerçekleştirmiş ne sokağa çıkmış ne evde gülmüş ne huzur vermiştim. adamcağız napsın kıyamamış 15 gün dayanabilmişti. kendi gibi asi, dik başlı bir çocuğu olunca başını eğdiremeyeceğini biliyordu sanırım.
abimin katkısı büyük gerçi. her zaman her koşulda beni koruyup, kollamıştı. ne yaparsam yapayım 'çocuk yahu hem bizle büyüdü erkek gibi yetişti. napalım bırakın o da böyle olsun' derdi.
hiç unutmam 16 yaşındayım saçlarımı gidip saçma sapan bir şekilde kestirmiştim. kısacık bazı yerleri uzun abidik gubidik bir şey. babam gördüğünde yüreğine inecekti adamın. 'napmış bu hayır napmış yani' bu nidalarını duydum sonra kaçtım odama. akşama kadar çıkmadım odamdan. akşam abim geldi vne yaptın yine sen?' dedi.' 'napmışım hayır napmışım hemen asıyor kesiyor' diye efelendim 'sakin ol küçük hanım bu ne hal? babamı bilmiyor musun? niye üzüyorsun adamı' dedi. biliyordum ama işte kafam nereye ben oraya.
annem anlettı sonra abim gidip bırak baba bu bizim gibi değil kime çektiyse işte dediğim dedik çaldığım düdük havalarında boşver biraz daha büyüsün toparlar demiş. babam da homurdanmış tabi.
bir iki gün gözükmedim gözüne gördüğü yerde ters ters baktı. sonra ona bile alıştı canım adam. imtihanı mıydım neydim adamın? 6 çocuğu misler gibi yetiştir en küçüğü çamur çıksın.
ailede hatta aile dışından bile herkes bebek alırdı. peluş ayılar, tavşanlar, ördekler...
benim gözümse komşunun oğlunun kamyonundaydı hep. bir gün balkonda onları izlerken abim geldi yanıma 'ne oldu yine neden astın suratını?' dedi. 'ben de kamyon istiyorum' dedim. 'ama banucum biliyorsun çok fazla erkek çocuğu gibi davrandığın için babam artık o tarz şeylere izin vermiyor' dedi. içime ağladım ben de peki dedim.
sonra abim salona geçti. içeriden minik minik sesler duyulmaya başladı. babamın 'iyi madem alın' dediğini duydum.
kalbim nasıl güm güm olabilir miydi acaba izin vermiş olabilir miydi?
kafasını uzattı kapıdan iki gözümün çiçeği 'hadi kaptan gidiyoruz' dedi. kocaman kırmızı kasalı bir kamyon ve sarı bir kepçe aldık. uça uça geldim eve. sokaktaki oğlanlarda bile yok böylesi. nasıl mutluyum nasıl.
çocukken top oynar, çete kurar ona buna sataşır (o zaman için hak ettiklerini düşünüyordum. sıkıntılı çocuklardı hep.), inşaat tepelerinden kumlara atlar, ağaçlara tırmanır oramı buramı yırtardım... mahalleden minik minik şikayetler geliyor babam da çok dikkat çekiyorum, sürekli şikayet alıyorum diye bana erkeklerle ve erkek oyuncaklarıyla oynamayı yasaklamıştı. ilk direnişimi o zaman gerçekleştirmiş ne sokağa çıkmış ne evde gülmüş ne huzur vermiştim. adamcağız napsın kıyamamış 15 gün dayanabilmişti. kendi gibi asi, dik başlı bir çocuğu olunca başını eğdiremeyeceğini biliyordu sanırım.
abimin katkısı büyük gerçi. her zaman her koşulda beni koruyup, kollamıştı. ne yaparsam yapayım 'çocuk yahu hem bizle büyüdü erkek gibi yetişti. napalım bırakın o da böyle olsun' derdi.
hiç unutmam 16 yaşındayım saçlarımı gidip saçma sapan bir şekilde kestirmiştim. kısacık bazı yerleri uzun abidik gubidik bir şey. babam gördüğünde yüreğine inecekti adamın. 'napmış bu hayır napmış yani' bu nidalarını duydum sonra kaçtım odama. akşama kadar çıkmadım odamdan. akşam abim geldi vne yaptın yine sen?' dedi.' 'napmışım hayır napmışım hemen asıyor kesiyor' diye efelendim 'sakin ol küçük hanım bu ne hal? babamı bilmiyor musun? niye üzüyorsun adamı' dedi. biliyordum ama işte kafam nereye ben oraya.
annem anlettı sonra abim gidip bırak baba bu bizim gibi değil kime çektiyse işte dediğim dedik çaldığım düdük havalarında boşver biraz daha büyüsün toparlar demiş. babam da homurdanmış tabi.
bir iki gün gözükmedim gözüne gördüğü yerde ters ters baktı. sonra ona bile alıştı canım adam. imtihanı mıydım neydim adamın? 6 çocuğu misler gibi yetiştir en küçüğü çamur çıksın.
devamını gör...
14 şubat 2021 13 vatandaşımızın şehit edilmesi
ailelerine sabır dilerim. fakat ateş düştüğü yeri yok yakıyor maalesef ne zaman kurtulacağız bu terör belasından.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
yüksek sesi, gürültüyü, çocuk sesini kafam kaldırmıyor.
hiç bir şeye enerjim yok yatıp kalkıyorum.
hiç bir şeye enerjim yok yatıp kalkıyorum.
devamını gör...
hayal kurmak
nefes almaktır. gerçekler boğuyor bir yerden sonra..
devamını gör...
türkiye'yi cemaat ve tarikatların yönetmesi
sadece tarikatların elinde bulundurduğu şirketler okullar vs. bakıldığında anlaşılacak durum. tüm seçimlerde sol partide olsa siyasi liderler cemaatler ile anlaşır, devlette kadro sözü verir, karşılığında da oy sözü alır. ayrıca büyük sermaye sahibi olduklarını için gözden çıkarılamazlar. avrupada feodalizm varsa bizde de tarikatlar var. cumhuriyet bile bunu yıkamamıştır. günümüze kadar güçlerini artırarak devam etmişlerdir. sadece feto örneğini biliriz son yıllarda ama fetö'den hallice etkin ve zengin cemaatler şuanki mevcut devlet kadrolarındadırlar. mehmet ali birand'ın şöyle güzel bir belgeseli de vardır.
devamını gör...
garip psikolojik rahatsızlıklar
apotemnofili (vücut bütünlüğüne ilişkin kimlik bozukluğu): bu ruhsal hastalıklarda, kişiler bedenlerinin bir uzvunun kendilerine ait olmadığını, o uzva karşı yabancılık çektiklerini, varlığından son derece yabancılık duyduklarını beyan ederek ondan kurtulma çabası içine girerler. genelde bacaklarının kesilmesini talep ederler. kol ya da parmağının kesilmesi için hekimlerden yardım isteyen veya kendi imkanları ile kesmeye çalışanlar vardır. olgulardan biri gözüne asit döktürerek kendisini kör ettirmiştir. yabancılık duydukları uzuv kesildikten ya da işlev göremez hale geldikten sonra yaşadıkları tüm sıkıntının geçtiğini ve rahatladıklarını belirtmektedirler. nasıl bir beyin aksamasının ya da psikolojik mekanizmanın buna neden olduğu henüz bilinmemektedir.
yazmakta kaynakta bence çok ilginç ve sıra dışı ama tanrı hasta olanlara yardımcı olur umarım.
yazmakta kaynakta bence çok ilginç ve sıra dışı ama tanrı hasta olanlara yardımcı olur umarım.
devamını gör...
konuşacak birinin olmaması
yalnızlıktan artık kendi kendinle konuştuğun evreye geçilir. bu bi ruhsal bozukluk mudur, sanmam.
devamını gör...
kaşar peynirinin yakıştığı yemekler
domates çorbası,
tost,
makarna,
omlet.
tost,
makarna,
omlet.
devamını gör...
regl olmasından bahseden kadın
"regl olmosondon bohsodon kodon" bahsedecek tabii. sfenks'in sakallığı değil, yumurtalıklarında gümbür gümbür metal konseri oluyor kimi kadınların. kanlı derede uyandığınızı düşünün, her tarafınızın şiştiğini ve ağrıdını düşünün... billurlarınızı dalga dalga ağrılar eşliğimde hissettiğinizi düşünün, onun gibi birşey bu.
devamını gör...

