sevgilinin annesiyle tanışmak
hayatımla ilgili hiç değişmeyen şey şudur. flört döneminde erkek beni bir heyecanla gider anneciğine anlatır ve annesi beni hiç tanımadan istemez. zatiler anne özlemi ile büyümüş bir çocuk olarak beni hiç tanımadan istemeyen o anneler nedenli hep bir yanım eksik ve kırık kalmıştır, olsundur. zamanla bir kabullenme hali başladı, kimsenin annesi ile tanışmadım, hep kaçtım. en baştan istenmedim zaten, erkeğin zorlaması ile bir şeyler düzelmez diye düşündüm. hiç tanımadığı kızları istemeyen annelerin kutsallığına ve iyiliğine güzelliğine inanmadım.
ben de bi kez eski sevgilimin annesi ile tanışmıştım. öncesinde beni hiç istemeyen teyze sanıyorum unuttu olanları, aynı ortamda karşılaştık, bir süre sohbet ettik, ah minnoşum benim diye sarılıp birbirimizi teselli edecek noktaya gelmiştik. yeni gelinini anlatmıştı, onun dedikodusunu yapmıştık uzun dakikalar. oğluyla ben evlensem benim dedikodumu yapar, eve nasıl el bombası attığını anlatırdı muhtemel.
yasık..
ben de bi kez eski sevgilimin annesi ile tanışmıştım. öncesinde beni hiç istemeyen teyze sanıyorum unuttu olanları, aynı ortamda karşılaştık, bir süre sohbet ettik, ah minnoşum benim diye sarılıp birbirimizi teselli edecek noktaya gelmiştik. yeni gelinini anlatmıştı, onun dedikodusunu yapmıştık uzun dakikalar. oğluyla ben evlensem benim dedikodumu yapar, eve nasıl el bombası attığını anlatırdı muhtemel.
yasık..
devamını gör...
tarihteki ilk reklam panosu
devamını gör...
kur'an'daki saçma ayetler
nisa suresinin miras ile ilgili olan 12. ve 13. ayetleri. hesaplama yaparsanız yanlışlık olduğunu anlarsınız. tanrının matematiği pek iyi değil galiba.
devamını gör...
çocuk sahibi olmak
eğer sabah kahvaltı hazırlayıp karnını güzelce doyurmayacaksanız, düştüğünde yaralarına bant yapıştırmayacaksanız, başını okşamayacaksanız, alıp kucağınıza öpmeyecekseniz, gıdıklayıp güldürmeyecekseniz, gece uyumadan önce masal okumayacaksanız kısacası ona sevginizi vermeyip bir köşede kendi kendine büyümesini bekleyeceksiniz gerçekleştirmeyin dediğim eylem.
devamını gör...
kılıçdaroğlu'nu tehdit eden çakıcı'nın ifadesi
ben de söverken hakaret değil ikaz mahiyetinde sövüyorum, hukuken suç değilmiş demek.
devamını gör...
beyaz geceler
edit: öyküymüş loo
dostoyevski 'nin, kimine göre sıradan bir romanı, kimine göre de tam bir sanat eseri olan romanıdır efendim.
(bkz: fyodor mihayloviç dostoyevski)
dostoyevski 'nin, kimine göre sıradan bir romanı, kimine göre de tam bir sanat eseri olan romanıdır efendim.
(bkz: fyodor mihayloviç dostoyevski)
devamını gör...
haklıyken susmak
yorulmuştur, karşısındaki kişinin harcadığı çabaya değmeyeceğini anlamıştır ve haklı olmak artık gereksizdir çünkü herkes gereksiz şekilde haklıdır...
devamını gör...
sözlük yazarlarının tanışmak istedikleri normal sözlük yazarları
yenile, yenile, yenile...
devamını gör...
yıldızanason
epeydir yazmasına rağmen hakkında tanım yazılmadığını gördüğüm ve tanım yazmayı kendime vazife bildiğim gizemli bir kafa sözlük yazarı.
her sözlük yazarı gizem doludur. ama bu yazarımız daha bir gizemli. bu gizem ve esrar, profil fotoğrafındaki vaşağın gözlerinde saklı. güzel tanımlarının devamını getirmesini dilerim.
her sözlük yazarı gizem doludur. ama bu yazarımız daha bir gizemli. bu gizem ve esrar, profil fotoğrafındaki vaşağın gözlerinde saklı. güzel tanımlarının devamını getirmesini dilerim.
devamını gör...
sosyal güvencesi olmayan kadına aylık 325 lira yardım yapılması
haber buram buram yandaşlık ve yağ kokuyor. ilk satırını okurken insan sinirlenmek ve tiksinmek arasında gidip geliyor. haberde geçen bir metin aynen şöyle: "bu ödeme karşılıksız yapılıyor. kadınlara yönelik devlet yardım eli uzatılıyor." vallahi pes.
görende kadınlara 2500 tl ödeme yapılıyor, kadınlar kimseye muhtaç olmadan, ay sonunu getiriyor sanır.
iktidarda chp olsa idi, metin şöyle olurdu: "halka reva görülen para 650 tl. cehape zihniyeti refah içinde yüzerken, muhtaç kadınları sefalet içinde bırakıyor"
görende kadınlara 2500 tl ödeme yapılıyor, kadınlar kimseye muhtaç olmadan, ay sonunu getiriyor sanır.
iktidarda chp olsa idi, metin şöyle olurdu: "halka reva görülen para 650 tl. cehape zihniyeti refah içinde yüzerken, muhtaç kadınları sefalet içinde bırakıyor"
devamını gör...
4 nisan 2021 103 emekli amiralin bildirisine soruşturma açılması
103 emekli amiral imzasıyla, tbmm başkanı mustafa şentop'un montrö boğazlar sözleşmesi'ne ilişkin sözleri sonrası başlayan tartışmalara ve deniz ikmal komutanı tuğamiral mehmet sarı'nın "takke ve cübbe" giydiği bir fotoğrafının basına yansımasına ilişkin olarak yayımladıkları bildiri hakkında soruşturma başlatıldı.
buradan
devamını gör...
spontane radyo yayını
en son ne zaman yalan söylemiştim? hatırlayamıyorum gerçekten. error 502. direkt söylüyorum konuşmaktan sıkıldım, me time yapıcam. acı gerçekleri suratlara çarpmak o kadar basit ki, yalanı lüzumsuz kılıyor nezdimde. yanlışlıkla gaddar, püripak bir insan çıktım, yazarken de aksiyonsuz, monoton hayatıma küfredesim geldi. sövecek sözü varmış dilimin.
yeni yalanlarla yeni anılar mı biriktirsek? nope. prensiplerime aykırı. *
yeni yalanlarla yeni anılar mı biriktirsek? nope. prensiplerime aykırı. *
devamını gör...
renklerin yazarlar için anlamı
grinin benim için hayata denk düşen fazlaca uzun biraz gereksiz anlamı:
soluk bir kartpostalın arkasına heyecanla yazılmış birkaç cümleyi düşünmekten kendimi bir türlü kurtaramıyorum. nasıl oluyor da elimizin altında ağır bir tahakkümle hükmettiğimiz onca şey birden grileşerek uzaklaşan bir hatıraya dönüşüveriyor. fotoğraflara, mevsimlere ve ihtiyar yüzlere baktıkça bu hayatın asıl rengi griymiş gibi geliyor bana. insan nerde, nasıl ve kiminle olursa olsun bir yanı her zaman mat ve gri. bana kalırsa hatıra dediğimiz; o bazen naif bazen unutulası, bazen garip ve ince bir tılsıma dönüşen geçmiş zaman vakalarının bir rengi varsa gri olmalı. çünkü ben gri renge ihtiyatla baktığım zaman, çocukluğumun geçtiği sokak gözlerimin önünden uzun uzun ilerleyerek toprak bir top sahasına dönüşüyor. ben yalnız kendim dönüp herhangi bir şeye baktığım zaman neyi geçiriyorsam aklımdan, hayatı ve hatıraları onunla tanımlıyorum. bir renge böyle bir yükü yüklemenin haksızlığı beni ürkütmüyor. çünkü beyaz, yalnız ve sadece beyaz olması ile tüm kirlerin günahını üzerine almışken, griye elbette ne hissettiğini sormayacaklar. fakat bir soruyu yine de tereddütsüz cevaplayamıyorum: kapıdan adımını atar atmaz sokağın pisliğini üstüne yüklenmek mi, artık temiz kalmışlığı hafızalarda dahi hatrı sayılacak kadar tartışılır bir sokağın bizatihi kendisini sırtlamak mı? hangisi, çocukluk arkadaşımızın yere düşmesine artık üzülmeyecek kadar içindekini yitirmek kadar ağır? tam burda; bir gece yarısı aslında modern insanlığın hiç de derdi olmayan bir renk üzerine kafa patlatmanın cevabını buluyorum. bu cevap diğer tüm cevaplarımdan farklı hiçbir yola açılmıyor. insan; bir renk, bir başka insan, bir ağaç, gökyüzü, küfürlü bir duvar, hatta kırık bir şemsiye gördüğünde aynı cevabı bulduğu için duraksıyor: ömrümüz çok çabuk grileşiyor. hıçkırmaktan boğazının yırtılması da sevinç naralarından sesinin kısılması da bir süre sonra gözlerinin önünde aynı eksik, aynı soğuk, aynı soluk renge dönüşüyor. o zaman, yalnızca bir renge değil aslında bir ömre kafa patlattığını nihai netice olarak anlıyor insan. fakat griden ve ömrümden bağımsız olarak ısrarla soruyorum: yalnızca bir rengi yahut yalnızca bir kartpostalı gecelerce düşünüp kafa patlatsaydım ve bu; ne bir ömür yahut daha mühim veya gereksiz herhangi bir şey anlamına gelmeseydi, yani ben sırf modern dünya gündemini hiç meşgul etmeyen çok küçük ve zavallı bir şey için beynimin çeperlerini acımasızca kazımış olsaydım, bundan utanacak mıydım? yani ben kendimi paraladığım her neyse; insanlar nazarında kıymetli olduğunda mı vaktimi ve beynimi boşa harcamamış olacaktım? ben, yalnızca bir rengi bu kadar düşünmüş olmanın, insanlar tarafından hoyratça kınanacağı düşüncesinin verdiği eziklikle mi "aslında bu kendimi paraladığım yalnızca bir renk değildir" diye izaha ihtiyaç duyuyor ve yazıyor ve yazıyorum?
gri, kartpostal veya her neyse. insan düşündükçe çıldıran, çıldırdıkça insana düşman olan bir varlıktan başka şey değil. dönüp dolaşıp insana gelen bu kaçıncı lakırdı. üstelik ömür acımasızca grileşirken.
gri, ömrümüzü fütursuzca tüketirken anılarımızı emanet ettiğimiz güzide renk.
soluk bir kartpostalın arkasına heyecanla yazılmış birkaç cümleyi düşünmekten kendimi bir türlü kurtaramıyorum. nasıl oluyor da elimizin altında ağır bir tahakkümle hükmettiğimiz onca şey birden grileşerek uzaklaşan bir hatıraya dönüşüveriyor. fotoğraflara, mevsimlere ve ihtiyar yüzlere baktıkça bu hayatın asıl rengi griymiş gibi geliyor bana. insan nerde, nasıl ve kiminle olursa olsun bir yanı her zaman mat ve gri. bana kalırsa hatıra dediğimiz; o bazen naif bazen unutulası, bazen garip ve ince bir tılsıma dönüşen geçmiş zaman vakalarının bir rengi varsa gri olmalı. çünkü ben gri renge ihtiyatla baktığım zaman, çocukluğumun geçtiği sokak gözlerimin önünden uzun uzun ilerleyerek toprak bir top sahasına dönüşüyor. ben yalnız kendim dönüp herhangi bir şeye baktığım zaman neyi geçiriyorsam aklımdan, hayatı ve hatıraları onunla tanımlıyorum. bir renge böyle bir yükü yüklemenin haksızlığı beni ürkütmüyor. çünkü beyaz, yalnız ve sadece beyaz olması ile tüm kirlerin günahını üzerine almışken, griye elbette ne hissettiğini sormayacaklar. fakat bir soruyu yine de tereddütsüz cevaplayamıyorum: kapıdan adımını atar atmaz sokağın pisliğini üstüne yüklenmek mi, artık temiz kalmışlığı hafızalarda dahi hatrı sayılacak kadar tartışılır bir sokağın bizatihi kendisini sırtlamak mı? hangisi, çocukluk arkadaşımızın yere düşmesine artık üzülmeyecek kadar içindekini yitirmek kadar ağır? tam burda; bir gece yarısı aslında modern insanlığın hiç de derdi olmayan bir renk üzerine kafa patlatmanın cevabını buluyorum. bu cevap diğer tüm cevaplarımdan farklı hiçbir yola açılmıyor. insan; bir renk, bir başka insan, bir ağaç, gökyüzü, küfürlü bir duvar, hatta kırık bir şemsiye gördüğünde aynı cevabı bulduğu için duraksıyor: ömrümüz çok çabuk grileşiyor. hıçkırmaktan boğazının yırtılması da sevinç naralarından sesinin kısılması da bir süre sonra gözlerinin önünde aynı eksik, aynı soğuk, aynı soluk renge dönüşüyor. o zaman, yalnızca bir renge değil aslında bir ömre kafa patlattığını nihai netice olarak anlıyor insan. fakat griden ve ömrümden bağımsız olarak ısrarla soruyorum: yalnızca bir rengi yahut yalnızca bir kartpostalı gecelerce düşünüp kafa patlatsaydım ve bu; ne bir ömür yahut daha mühim veya gereksiz herhangi bir şey anlamına gelmeseydi, yani ben sırf modern dünya gündemini hiç meşgul etmeyen çok küçük ve zavallı bir şey için beynimin çeperlerini acımasızca kazımış olsaydım, bundan utanacak mıydım? yani ben kendimi paraladığım her neyse; insanlar nazarında kıymetli olduğunda mı vaktimi ve beynimi boşa harcamamış olacaktım? ben, yalnızca bir rengi bu kadar düşünmüş olmanın, insanlar tarafından hoyratça kınanacağı düşüncesinin verdiği eziklikle mi "aslında bu kendimi paraladığım yalnızca bir renk değildir" diye izaha ihtiyaç duyuyor ve yazıyor ve yazıyorum?
gri, kartpostal veya her neyse. insan düşündükçe çıldıran, çıldırdıkça insana düşman olan bir varlıktan başka şey değil. dönüp dolaşıp insana gelen bu kaçıncı lakırdı. üstelik ömür acımasızca grileşirken.
gri, ömrümüzü fütursuzca tüketirken anılarımızı emanet ettiğimiz güzide renk.
devamını gör...
g
ingilizce de "ci" şeklinde okunan harf.
devamını gör...
2020
bahaneleri üzerine yıktığımız yıl
devamını gör...
normal sözlük kelimelik turnuvası
arkadaşlar iyi akşamlar, bengarip ile beraber bu etkinliği yapmayı planlıyoruz. basit bir direkt eşleşmeli ve elemeli bir sistem olmasın dedik ve lig usulü olmasında karar verdik. toplam katılımcı sayısı 3 e bölünecek 3 ayrı grup olacak, grup üyeleri kendi aralarında 2 şer maç yapacak ve grubun ilk 3 ü gruptan çıkacak. çıkan 9 kişi yine bir grupta yine aralarında 2 şer maç yapacak ve 1. 2. 3. belli olacak.
1-2-3 olacak yazarlarımıza sembolik birer hediye düşünüyoruz. katılım süresini yarın akşam 22:00 olarak belirledik, o süreye kadar "kelimelik" kullanıcı adınızı, eksiksiz ve hatasız olarak bengarip e bildirmeniz gerekiyor, beni de alın diyen yazarlarda dahil kelimelikteki nikinizi bildirmeniz gerekiyor. maçları 72 saat üzerinden açarsak daha adil olur sanırım. ( iş güç) ama 72 saat diye oyunu yaymassak sevinirim. yapılan maçların sonucunu, taraflardan biri bu başlığa yazacak, hayır ben yenilmedim, ben yendim gibi itirazlar olursa, itiraz eden bir "ss" yollarsa sonuç anlaşılır. sonuçları bengarip tabloya girip yine bu başlık altında yayınlayacak.
bu arada bu başlığa yazdıklarımız yönetim tarafından flood olarak kabul edilmez ise seviniriz. sorularınız için ben ve bengarip yardımcı olacağız.
1-2-3 olacak yazarlarımıza sembolik birer hediye düşünüyoruz. katılım süresini yarın akşam 22:00 olarak belirledik, o süreye kadar "kelimelik" kullanıcı adınızı, eksiksiz ve hatasız olarak bengarip e bildirmeniz gerekiyor, beni de alın diyen yazarlarda dahil kelimelikteki nikinizi bildirmeniz gerekiyor. maçları 72 saat üzerinden açarsak daha adil olur sanırım. ( iş güç) ama 72 saat diye oyunu yaymassak sevinirim. yapılan maçların sonucunu, taraflardan biri bu başlığa yazacak, hayır ben yenilmedim, ben yendim gibi itirazlar olursa, itiraz eden bir "ss" yollarsa sonuç anlaşılır. sonuçları bengarip tabloya girip yine bu başlık altında yayınlayacak.
bu arada bu başlığa yazdıklarımız yönetim tarafından flood olarak kabul edilmez ise seviniriz. sorularınız için ben ve bengarip yardımcı olacağız.
devamını gör...
ben okudum da ne oldu diyen atom mühendisi
tarih hakkında bilgilendirici tanımlar giren yazar arkadaşımız.
takipteyiz efendim, nice bilgi dolu tanımlara...
takipteyiz efendim, nice bilgi dolu tanımlara...
devamını gör...
mehmet pişkin
devamını gör...
alaattin çakıcı'ya hakaret eden vatandaşın gözaltına alınması
alaattin çakıcı'nın sayın kılıçdaroğlu'na ve demirtaş' a hakaret etmesine, sinirlenen ve sabah kahvaltıda yemiş olduğu yüreğin etkisiyse hakim ekelek, sosyal medyada çakıcı'ya:
--- alıntı ---
yavşak, sana meydan okuyorum, senden kaç tane varsa gönder.
--- alıntı ---
gibi hakaretlerde bulunmuş.
kardeş ekelek'in iddiasına göre pöh ekipleri taradından hakim ekelek gözaltına alınmış.
kaynak
"savcılık makamı yan gelip yatma yeri değil"diyen vatandaşlar çalışıyor işte sayın savcılar, haklarını kimseye yedirmem. swh
--- alıntı ---
yavşak, sana meydan okuyorum, senden kaç tane varsa gönder.
--- alıntı ---
gibi hakaretlerde bulunmuş.
kardeş ekelek'in iddiasına göre pöh ekipleri taradından hakim ekelek gözaltına alınmış.
kaynak
"savcılık makamı yan gelip yatma yeri değil"diyen vatandaşlar çalışıyor işte sayın savcılar, haklarını kimseye yedirmem. swh
devamını gör...
anne cezaları
telefonun internetini kapatma. 13 yaşındaki kızımda işe yarıyor.
devamını gör...
