para insanı değiştirir mi sorusu
para insanın önce çevresini değiştirir. 200.000.000 milyon dolar paran olacak ve sen o küçücük dairende sıkışıp kalacaksan kulağa çok saçma geliyor. kendine yüzlerce dönümlük bir villa alacaksın ilk başta sonra villası olan arkadaşlar kendimizi kandırmayalım hâlâ eski arkadaşlarınla mı takılacaksın? 200 milyon doların var ve sen iş yapmak, yatırım yapmak, paranı büyütmek yerine eski arkadaşlarınla hasbi hal edeceksin öylemi? kulağa saçma geliyor ki o zaman hasbihal de etmezsin taş çatlasın çhatleşirsin. bu böyle uzar gider arkadaşlar işin sonunda arkadaşlarınız, çevreniz, arabanız,kilonuz,eviniz, konuşmanız, kıçnıza giydiğiniz don bile değişecek ve siz değişmedim diyeceksiniz * .
değişim ayıp değildir değerli arkadaşlar. değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. beni şu kişisel gelişim zırvalıklarına sokmayın allah aşkına.
değişim ayıp değildir değerli arkadaşlar. değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. beni şu kişisel gelişim zırvalıklarına sokmayın allah aşkına.
devamını gör...
2250 yılında normal sözlük başlıkları
+ (bkz: robotlar yokken napiyorduk sorunsalı)
+ (bkz: milenyum'a sadece 750 yıl kalması)
+ (bkz: warp motor'u nasıl vurdurulur)
+ (bkz: ışık hızında paket servisin buz gibi olması)
....
ve küçük ihtimalde olsa, bu arkadaşlar hala aramızda (aralarında) olacaklar;
- (bkz: atatürk'ü sevmek zorunda olmamamız)
- (bkz: oruçluyken diş fırçalanırmı sorunsalı)
- (bkz: öte gezegenlerden kabeyi otomatik bulan dijital cevşen)
+ (bkz: milenyum'a sadece 750 yıl kalması)
+ (bkz: warp motor'u nasıl vurdurulur)
+ (bkz: ışık hızında paket servisin buz gibi olması)
....
ve küçük ihtimalde olsa, bu arkadaşlar hala aramızda (aralarında) olacaklar;
- (bkz: atatürk'ü sevmek zorunda olmamamız)
- (bkz: oruçluyken diş fırçalanırmı sorunsalı)
- (bkz: öte gezegenlerden kabeyi otomatik bulan dijital cevşen)
devamını gör...
normal sözlük hunidaşlar kulübü
evet efendim süngerbob çorabı giyen yiğit'in de belirttiği gibi hunidaşlar kulübü misyonunu tamamlamış bulunuyor. beceremedik biz bu işi! kimse kimsenin arkasından atıp tutmadı. gıybet deryasında filikalarını yüzdüremedi. kimse kimseyi yıkayıp, yağlayamadı. ve yine kimse kimseyi kendi nickaltına bağlayamadı(!) bir çıkar birlikteliğinden çok şer birlikteliğine dönüştük (!) gruplaşamadık bir türlü. maymun edemedik birbirimizi. adabımız baki kaldı. şöyle iç çatışmalar yaşayıp, ortalığı bizde kana bulamak istedik ama malzeme belli! olmadı/olamadı bir türlü.
sözlükte son olanları görünce;
vış anaaaam çektik,
demeğ böyle oluyormuş grup dedik
namıssızlar yere göğe yıkama yağlama çekmiş
tüh! tüh! tüh! şu olanlara bah hele
tövbe diyim cenneti alâdan köşe
bolluğundan yalakalığı olağan etmişler
kankalık mı, ne? üzerindeki yapışkan şeye bak hele
illa şu yaşanan drama takıldı nefsim
yalağı bilem mermer taşından
yasah mı acep, şurada bir çimsek?
bizde hunileri şöyle yapışkan eylesek...
vışşş anaaaamm gonah didin mi böle olacah kellim...
nickaltında direh, damında sancağğğ!
kimlerin ola ki bu gruplar hemşerim?
neyse toz olalım biz burdan...
nickaltlarında karnı tok, sırtı pek,
yeni av bekleyen kapıcı kuşlar,
selam olsun hepinize...
dikkat edin oturmayın yere bıraktığımız hunilerimizin üzerine!
sürç-i lisan ettiysek affola!
eyvallah
sözlükte son olanları görünce;
vış anaaaam çektik,
demeğ böyle oluyormuş grup dedik
namıssızlar yere göğe yıkama yağlama çekmiş
tüh! tüh! tüh! şu olanlara bah hele
tövbe diyim cenneti alâdan köşe
bolluğundan yalakalığı olağan etmişler
kankalık mı, ne? üzerindeki yapışkan şeye bak hele
illa şu yaşanan drama takıldı nefsim
yalağı bilem mermer taşından
yasah mı acep, şurada bir çimsek?
bizde hunileri şöyle yapışkan eylesek...
vışşş anaaaamm gonah didin mi böle olacah kellim...
nickaltında direh, damında sancağğğ!
kimlerin ola ki bu gruplar hemşerim?
neyse toz olalım biz burdan...
nickaltlarında karnı tok, sırtı pek,
yeni av bekleyen kapıcı kuşlar,
selam olsun hepinize...
dikkat edin oturmayın yere bıraktığımız hunilerimizin üzerine!
sürç-i lisan ettiysek affola!
eyvallah
devamını gör...
sabah erken kalkmak zorunda olmak
sabah 5 te kalkıyorum sözlük ve bunu kiminle paylaşsam gözlerinde vah garibiiim 6 aylık ömrü kalmış bakışını yakalıyorum.
devamını gör...
aylık puan tablosu
şu yarış merakınızdan bi vazgeçseniz daha kaliteli şeyler okuyacağımız, değerlendirmelerimizin anca o zaman önem kazanıp, anca o zaman en iyi yazarın top 10’da yer alacağı tablo.
devamını gör...
sosyal medya detoksu
zaman zaman iyi gelen durumdur. neticede insan sanalda yaşamıyor.
devamını gör...
szondi kişilik testi
macar asıllı psikiyatr dr leopold szondi tarafından hazırlanan, özünü "insanlar kendilerine benzeyene karşı bir çekim kuvveti hisseder" felsefesine dayandıran ve birtakım resimlere verdiğimiz tepkinin kişiliğimizdeki bastırılmış duyguları gösterdiğini söyleyen bir çeşit kişilik testi.
söylenene göre bu test 1930'lu yıllarda freud'un çalışmaları kadar ses getirmiştir.

••
yukarıda resmini verdiğim bu sekiz kişi birer akıl hastasıdır. insanın gizli kalmış yönlerini açıklayacak biçimde tasarlanmışlardır. şimdi bu fotoğrafa bakmanızı ve sizi en çok rahatsız eden kişiyi seçmenizi istiyorum. buna göre bastırılmış duygunuzun ne olduğunu göreceksiniz. *
--! spoiler !--
birinci resim: sadist.
- eğer bu resmi seçtiyseniz muhtemelen hayatınızın bir döneminde otoriteye kuvvetli bir biçimde maruz kaldınız demektir. kendinizde fark edebileceğiniz ilk dürtü "başa çıkma" dürtüsü olabilir. normal şartlarda sevecen ve zararsızsınız.
ikinci resim: epileptik.
- bu resmi seçtiyseniz epilepsi hastalarında görülen birtakım duygulara sahipsiniz demektir; aşırı ve ani öfke, asabilik ve aşırı tepki verme gibi. kendinizi ifade edebilmeniz sizin için önemli ve bu gerçekleştiğinde oldukça huzurlu, sakin birisiniz.
üçüncü resim: katatonik.
- bu resimdeki kişiden rahatsız olduysanız bir şekilde içinizdeki hiperaktif kişiyi susturmuşsunuz demektir. baskıya maruz kaldınız, bu nedenle bazı basma kalıp fikirleriniz oluştu. soğuk biri olarak görünürsünüz, kontrolü elde tutmaktan hoşlanırsınız.
dördüncü resim: şizofreni.
- bu resimdeki kişiye karşı bir çekim hissetmişseniz tutarsız düşüncelere, bozuk bir ruh haline ve yoğun hissedilen bir duygusuzluğa sahipsiniz demektir. çocukluğunuzun bir döneminde insanlardan uzaklaşma isteği göstermiş olmanız ihtimaldir. normal şartlarda sosyal biri olarak görünmek sizin için önemli.
beşinci resim: histerik.
- sizi asıl rahatsız eden kişi buysa muhtemelen onay alma ve ilgi çekme arzunuzu bastırmışsınız. içe dönük, alçakgönüllü biri olarak görünürsünüz. içinzde birilerinin dikkatini çekme arzusu var. ilgi görmek istemektesiniz. dış görünüşünüze oldukça kıymet veriyorsunuz.
altıncı resim: depresif.
- dışa dönük, rahat biri olarak tasvir edilirsiniz ancak kimsenin özgüven eksikliği problemi yaşadığınızdan haberi yoktur. içinizde suçluluk duymak gibi bir dürtü var. mutsuzluk başlıca duygunuz.
yedinci resim: manik.
- manik kişilerin göze çarpan özellikleri kendini yüceltme, kontolsüzce dışa dönüklük gibi özelliklerdir. bu resim sizi rahatsız ettiyse içinizdeki heyecana, duyguları uçlarda yaşamaya meyilli olan o insanı susturmuşsunuz demektir. dengeli, kaostan kaçan ve kontrollü bir yapınız var.
sekinci resim: çoklu kişilik bozukluğu.
- bu resimi seçmeniz çocukluğunuzda bir kişilik sorununu saklamış olduğunuzu gösterir. cinsiyetinize bağlı bir sorun yaşamış olmanız muhtemel.
erkekseniz kaba saba tavırlar sergileyebilir, kadınsanız sürekli kadınsı tavırlar sergileyebilirsiniz.
--! spoiler !--
tarafınızı seçin! *
edit: imla.
edit2: fotoğraf güncellemesi.
söylenene göre bu test 1930'lu yıllarda freud'un çalışmaları kadar ses getirmiştir.

••
yukarıda resmini verdiğim bu sekiz kişi birer akıl hastasıdır. insanın gizli kalmış yönlerini açıklayacak biçimde tasarlanmışlardır. şimdi bu fotoğrafa bakmanızı ve sizi en çok rahatsız eden kişiyi seçmenizi istiyorum. buna göre bastırılmış duygunuzun ne olduğunu göreceksiniz. *
--! spoiler !--
birinci resim: sadist.
- eğer bu resmi seçtiyseniz muhtemelen hayatınızın bir döneminde otoriteye kuvvetli bir biçimde maruz kaldınız demektir. kendinizde fark edebileceğiniz ilk dürtü "başa çıkma" dürtüsü olabilir. normal şartlarda sevecen ve zararsızsınız.
ikinci resim: epileptik.
- bu resmi seçtiyseniz epilepsi hastalarında görülen birtakım duygulara sahipsiniz demektir; aşırı ve ani öfke, asabilik ve aşırı tepki verme gibi. kendinizi ifade edebilmeniz sizin için önemli ve bu gerçekleştiğinde oldukça huzurlu, sakin birisiniz.
üçüncü resim: katatonik.
- bu resimdeki kişiden rahatsız olduysanız bir şekilde içinizdeki hiperaktif kişiyi susturmuşsunuz demektir. baskıya maruz kaldınız, bu nedenle bazı basma kalıp fikirleriniz oluştu. soğuk biri olarak görünürsünüz, kontrolü elde tutmaktan hoşlanırsınız.
dördüncü resim: şizofreni.
- bu resimdeki kişiye karşı bir çekim hissetmişseniz tutarsız düşüncelere, bozuk bir ruh haline ve yoğun hissedilen bir duygusuzluğa sahipsiniz demektir. çocukluğunuzun bir döneminde insanlardan uzaklaşma isteği göstermiş olmanız ihtimaldir. normal şartlarda sosyal biri olarak görünmek sizin için önemli.
beşinci resim: histerik.
- sizi asıl rahatsız eden kişi buysa muhtemelen onay alma ve ilgi çekme arzunuzu bastırmışsınız. içe dönük, alçakgönüllü biri olarak görünürsünüz. içinzde birilerinin dikkatini çekme arzusu var. ilgi görmek istemektesiniz. dış görünüşünüze oldukça kıymet veriyorsunuz.
altıncı resim: depresif.
- dışa dönük, rahat biri olarak tasvir edilirsiniz ancak kimsenin özgüven eksikliği problemi yaşadığınızdan haberi yoktur. içinizde suçluluk duymak gibi bir dürtü var. mutsuzluk başlıca duygunuz.
yedinci resim: manik.
- manik kişilerin göze çarpan özellikleri kendini yüceltme, kontolsüzce dışa dönüklük gibi özelliklerdir. bu resim sizi rahatsız ettiyse içinizdeki heyecana, duyguları uçlarda yaşamaya meyilli olan o insanı susturmuşsunuz demektir. dengeli, kaostan kaçan ve kontrollü bir yapınız var.
sekinci resim: çoklu kişilik bozukluğu.
- bu resimi seçmeniz çocukluğunuzda bir kişilik sorununu saklamış olduğunuzu gösterir. cinsiyetinize bağlı bir sorun yaşamış olmanız muhtemel.
erkekseniz kaba saba tavırlar sergileyebilir, kadınsanız sürekli kadınsı tavırlar sergileyebilirsiniz.
--! spoiler !--
tarafınızı seçin! *
edit: imla.
edit2: fotoğraf güncellemesi.
devamını gör...
girift radyo yayını
çok çok uzun zaman sonrasında ilk kez benim için bir şeyler çalınıyor, armağan ediliyor.
hayır ağlamıyorum, sigaranın dumanı kaçtı gözüme.
hayır ağlamıyorum, sigaranın dumanı kaçtı gözüme.
devamını gör...
bal porsuğu (yazar)
ne bal porsuğuymuş birader yav. daral geldi yeminle. sanırsız filozof..
devamını gör...
lucifer (yazar)
başlıklarını kimse sevmiyor hatta direkt adamı kimse sevmiyor ısrarla salak saçma başlıklar açmaya devam ediyor. kimse etkileşim de vermiyo yine devam ediyo. kompleksli bi şahıs. tanımını engelliyoruz başlığı düşüyor falan anamizi aglatti tebrikler.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
kürk versek..
bu sıcakta yanlış mı yaparız..
mevsim yaz sevgili yazar..
kaskolu bir çıkar bakalım..
bu sıcakta yanlış mı yaparız..
mevsim yaz sevgili yazar..
kaskolu bir çıkar bakalım..
devamını gör...
türkçesi varken
bu durum çevremizde çok yanlış anlaşılabiliyor. her dil başka kültürlerden etkilenebilir. bizim dilimizi baz alırsak, türkçe; arapça, farsça ve moğolca dillerinden etkilenmiştir. bunun çeşitli sebepleri var. din, kültür, coğrafya, ticaret vs. yani diller doğar, büyür ve gelişirler. tabii ki bunu yaparken özünü kaybetmemesi önemlidir. kastedilen budur. mümkünse tabi öz türkçe kelimeler tercih edilmelidir. yani kimse hadi göktürkçe konuşalım demiyor. dediğim gibi eğer mümkünse elbette öz türkçe tercih edilmeli eğer mevcut degilse zaten dilimize yerleşmiş ifadelerin kullanılmasında bir sorun olmaması gerekir. “türkçesi varken” uyarısı yapıldığında ee senin kullandığın kelimenin kökeni arapça demenin o yüzden anlamı yoktur. öyle olsa cevabı “ha öyle mi? o zaman likelamak, flash disk, destinasyon, informasyon kullanalım, hatta komple ingilizceye geçelim çünkü arapça, farsça kökenli kelimeler kullanıyoruz” şeklinde olmalıdır. buna da he olsun nolacak diyenler olabilir. bir milleti, millet yapan dilidir, kültürüdür. bugün çok gelişmiş addettiğimiz ingiltere ve abd’de gençler büyük bir yozlaşma içindedir. aile kavramı yok olmakta, uyusturucu batağına saplanmakta ve devlet bunu değiştirme mücadelesi vermektedir. o yüzden dil de kültür de bizi biz yapan değerlerdir. bu konuya dair oktay sinanoğlu’nun bye bye türkçe kitabını sizlere öneriyorum.
devamını gör...
yeni nesil kızların çoğunda meme olmaması
( bkz : böyle başlıklar açanlarda beyin olmaması )
devamını gör...
schadenfreude
başkasının başına gelen talihsizlikleri görünce duyduğumuz şeytani zevk.
insan doğasının en kötü özelliği budur der schopenhauer.
insan doğasının en kötü özelliği budur der schopenhauer.
devamını gör...
bilgisiz fikir sıçmak
çağımızın hastalığıdır.
beyni yok fikri var buradan gelir. tek satır okumadan muazzam bilirler. ben yıllardır üzerinde çalıştığım alanla ilgili bile konuşmaya çekiniyorum adam çatır çatır konuşuyor, yorum yapıyor.
beyni yok fikri var buradan gelir. tek satır okumadan muazzam bilirler. ben yıllardır üzerinde çalıştığım alanla ilgili bile konuşmaya çekiniyorum adam çatır çatır konuşuyor, yorum yapıyor.
devamını gör...
motive edici sözler
''yazılanı silecek olan sadece alın terinizdir.''
devamını gör...
babaya rağmen yapılan şeyler
saçlarımı özgürce savurabilmektir!
evet 1993 doğumlu bir gencin gözlerini açtığı andan itibaren doğduğu coğrafyaya karşı verdiği savaş bu.
ortaokula geçmemle bayramdan bayrama alınan pantolonları alınmamaya başlandı önce, sonra yeni bir tshirt bakmadık hiç.. olanlara da eskisin diye bakılıyordu, sistematik olarak bir çocuğun zorunlu başının örtülüşüydü bu aslında.kimse bu konuda fikrimi sormuyordu sormasına ama ne annem ne de babam islamiyet için değil adeta köydeki rutin bir süreç için başımın kapalı olmaısını istiyorlardı. bunu yıllar sonra artık başımı kapatmayacağımı söylediğimde" köye geldiğinde kapat bari"dediklerinde daha iyi anlayacaktım..zamana ihtiyacım vardı, 3-5 yıl değil üstelik eğitim hayatıma devam edebilmem için şarttı başımın kapalı olması.. yetti mi? yetmedi işe başlamak için şehir değiştirmemden tutun,kendi paramı kazanıyor olduğumda dahi korkumdan açamıyorum başımı.alıştığım, başka ihtimalim olmadığını sandığım için, korktuğum için istemeye istemeye hergün başımı örtmeye devam ediyordum.. çünkü 11 yaşımdan 21 yaşıma kadar gördüğüm sistematik baskının kölesi olmuştum.dahası benim o istemeyerek başımı örttüğüm örtüyü çıkarırsam köye gidemeyeceğimi düşünüyordum..lise son sınıfta başım açık olursa okula göndermeyeceğini söyleyen,her itirazımda ölümüne dayaklar yediğim babamın telefonunda iğrenç mesajlar yakaladım defalarca tanımadığı kadınlarla pis muhabbetlere giriyordu ki o zamanlar görüntülü arama vs yok, muhtemelen karşıdakinin kadın olduğunu sanıp annemi aldatıyordu, ağzından küfür kesilmiyor sağa sola uçan kuşa küfrediyordu ama benim başımın kapalı olmasını istiyordu. kendi belki benden 2 yaş büyük bir kız düşürme hayali yaşarken onun kızı edep, ahlak abidesi olacak hatta mümkünse aldığı eğitimler dini taraftan seçilecekti(hafızlık okulu , imamhatip lisesi vs).
ne büyük hayal ama ne büyük günahlardan arınma projesi.. çocuk değil adeta onu cennete götürecek amellerdik(!)ilkokul mezunu olmaları değil yaşama, ahlaka bakışlarının yanlış olmasıydı sorun.. evet benim kendi babam mini etek giydiysen tecavüzü hakedensin fikrine sahip, evet o ayıplayıp değiştirmeye çalıştığımız zihniyetin elinde esir büyüdüm ben.. onun kanından dünyaya geldim.. makyaj yaparsam erkek aradığımı söylerdi çünkü kendi bakımlı kadınlara düşüyordu.. aslında kendiyle, sapık zihniyetiyle savaşıyordu.. neyse ki tek kızdım.. bir ablam ölmüş daha 20 günlükken kim bilir benim kadar katlanamayacak,belki de daha asi olup daha çok eziyet görecekti.. şimdi düşününce ona hep kurtulmuş gözüyle baktığımı hatırlıyorum.. evet istemediğim bir yaşam tarzıyla nefes alıp veriyorken ölümü kurtuluş kabul ediyordum.. okumak için üstelik.. tüm çabam, gayretim o evden, köyden koşarak uzaklaşmaktı.. babamın her bakımlı kadının potansiyel tacizcisi olduğu evden olabildiğince uzakta yaşamak için çabalıyordum.. başardım da, gittim ama bir türlü kafamı açamıyordum babamın anlattığı gibi saçımı açınca, makyaj yapınca bir erkek için değil kendim için istediğimi biliyor ama yinede ikna edemiyordum kendimi.. sonra eşimle tanıştım,kendimi anlattım, istediklerimi başımın neden kapalı olduğunu vs.. öyle şefkatli öyle anlayışlıydı ki yadırgamadan uzun uzun anlattı, nasıl istiyorsan öyle yaşa ahlak bir başörtüden ibaret değil, seni ahlaklı yapmadığı gibi çıkarınca da ahlaksız olmayacaksın dedi.. kırmadan incitmeden.. çünkü problem asla başörtüsü değildi problem babamın tavrıydı.. gördüğüm baskıydı.. aldığım tehditler, kafamı yere vurarak yediğim dayaklardı.onca yıl sonunda ilk kez eşimle(ki o zaman sözlenmiştik) başım açık köye gidebildim.. başımı o zamanlar açsam arkamdan o***u olmuş diyecek dedikodunun allahını yapıp yediğimiz ekmeği boğazımızdan getirecek köy halkı şimdi kocası düşünsün artık onun sözü geçer diye lafını etmiyor..ne büyük ikiyüzlülük (!) başörtmeyi din dışında kullanan başka yerleşim yeri/topluluk var mı bilemiyorum ama geçen yaz katıldığım bir nikah töreninde yine kendi köyümde başı açık reşit olmuş 3 kadından biriydim.. koca köy ve bir diğerinin misafir olduğunu varsayarsak geriye başörtü mücadelesini kazanmış genc bir kız kalıyordu.. hiç tanımadığım halde gidip tebrik ettim bile :) ben başaramamıştım çünkü.. biraz zaman geçince ortamdan bulunan 7-8 kız "abla bizde evlenince açılacağız" dedi.. yapmayın bunu insanlara! diye bağırasım geldi..neden bu ısrarcılık, insanlar istemeye istemeye başını neden kapatsın ki.. ahlak, edep, başörtü ile kazanılan yahut kaybedilen birşey değil ki... niye bu kadar cahiliz, anadolunun bağrında nasıl bu kadar geride kalabildik hayret ediyorum.. ne olurdu medeni bir köy olsak, babam ç*küne sahip çıkmadığı için ben cezalandırılmasaydım mesela.. ne olurdu bu ortadoğu cahiliyetine denk gelmeden çocukluğumu yaşayabilseydim.. çok mu zor yahu bu seviyeye gelmek.. yüce yaradan alplerin eteğine serpiştirecek kadarda mı sevmiyor bizi. ne için bu kadar bilimsiz, eğitimsiz kaldık böyle ve yıllar geçmesine rağmen hala aynı anlayış devam ediyor.. baskıyla, dayakla, sistematik eziyetlerle darbelerle büyüyoruz.. sizin adını dahi duymadığınız şehrin bir köyünde kızlar doğmasaydım keşke diye uyanıyor sabahlara.. 2021 yılında hala evlenince başımı açacağım umudu taşıyorlar.. siz, pis iğrenç ruhlu sapık adamlar yüzünden kadınlar daha çocukken sen suçlusun sen kapan diye azarlanıyor..
evet 1993 doğumlu bir gencin gözlerini açtığı andan itibaren doğduğu coğrafyaya karşı verdiği savaş bu.
ortaokula geçmemle bayramdan bayrama alınan pantolonları alınmamaya başlandı önce, sonra yeni bir tshirt bakmadık hiç.. olanlara da eskisin diye bakılıyordu, sistematik olarak bir çocuğun zorunlu başının örtülüşüydü bu aslında.kimse bu konuda fikrimi sormuyordu sormasına ama ne annem ne de babam islamiyet için değil adeta köydeki rutin bir süreç için başımın kapalı olmaısını istiyorlardı. bunu yıllar sonra artık başımı kapatmayacağımı söylediğimde" köye geldiğinde kapat bari"dediklerinde daha iyi anlayacaktım..zamana ihtiyacım vardı, 3-5 yıl değil üstelik eğitim hayatıma devam edebilmem için şarttı başımın kapalı olması.. yetti mi? yetmedi işe başlamak için şehir değiştirmemden tutun,kendi paramı kazanıyor olduğumda dahi korkumdan açamıyorum başımı.alıştığım, başka ihtimalim olmadığını sandığım için, korktuğum için istemeye istemeye hergün başımı örtmeye devam ediyordum.. çünkü 11 yaşımdan 21 yaşıma kadar gördüğüm sistematik baskının kölesi olmuştum.dahası benim o istemeyerek başımı örttüğüm örtüyü çıkarırsam köye gidemeyeceğimi düşünüyordum..lise son sınıfta başım açık olursa okula göndermeyeceğini söyleyen,her itirazımda ölümüne dayaklar yediğim babamın telefonunda iğrenç mesajlar yakaladım defalarca tanımadığı kadınlarla pis muhabbetlere giriyordu ki o zamanlar görüntülü arama vs yok, muhtemelen karşıdakinin kadın olduğunu sanıp annemi aldatıyordu, ağzından küfür kesilmiyor sağa sola uçan kuşa küfrediyordu ama benim başımın kapalı olmasını istiyordu. kendi belki benden 2 yaş büyük bir kız düşürme hayali yaşarken onun kızı edep, ahlak abidesi olacak hatta mümkünse aldığı eğitimler dini taraftan seçilecekti(hafızlık okulu , imamhatip lisesi vs).
ne büyük hayal ama ne büyük günahlardan arınma projesi.. çocuk değil adeta onu cennete götürecek amellerdik(!)ilkokul mezunu olmaları değil yaşama, ahlaka bakışlarının yanlış olmasıydı sorun.. evet benim kendi babam mini etek giydiysen tecavüzü hakedensin fikrine sahip, evet o ayıplayıp değiştirmeye çalıştığımız zihniyetin elinde esir büyüdüm ben.. onun kanından dünyaya geldim.. makyaj yaparsam erkek aradığımı söylerdi çünkü kendi bakımlı kadınlara düşüyordu.. aslında kendiyle, sapık zihniyetiyle savaşıyordu.. neyse ki tek kızdım.. bir ablam ölmüş daha 20 günlükken kim bilir benim kadar katlanamayacak,belki de daha asi olup daha çok eziyet görecekti.. şimdi düşününce ona hep kurtulmuş gözüyle baktığımı hatırlıyorum.. evet istemediğim bir yaşam tarzıyla nefes alıp veriyorken ölümü kurtuluş kabul ediyordum.. okumak için üstelik.. tüm çabam, gayretim o evden, köyden koşarak uzaklaşmaktı.. babamın her bakımlı kadının potansiyel tacizcisi olduğu evden olabildiğince uzakta yaşamak için çabalıyordum.. başardım da, gittim ama bir türlü kafamı açamıyordum babamın anlattığı gibi saçımı açınca, makyaj yapınca bir erkek için değil kendim için istediğimi biliyor ama yinede ikna edemiyordum kendimi.. sonra eşimle tanıştım,kendimi anlattım, istediklerimi başımın neden kapalı olduğunu vs.. öyle şefkatli öyle anlayışlıydı ki yadırgamadan uzun uzun anlattı, nasıl istiyorsan öyle yaşa ahlak bir başörtüden ibaret değil, seni ahlaklı yapmadığı gibi çıkarınca da ahlaksız olmayacaksın dedi.. kırmadan incitmeden.. çünkü problem asla başörtüsü değildi problem babamın tavrıydı.. gördüğüm baskıydı.. aldığım tehditler, kafamı yere vurarak yediğim dayaklardı.onca yıl sonunda ilk kez eşimle(ki o zaman sözlenmiştik) başım açık köye gidebildim.. başımı o zamanlar açsam arkamdan o***u olmuş diyecek dedikodunun allahını yapıp yediğimiz ekmeği boğazımızdan getirecek köy halkı şimdi kocası düşünsün artık onun sözü geçer diye lafını etmiyor..ne büyük ikiyüzlülük (!) başörtmeyi din dışında kullanan başka yerleşim yeri/topluluk var mı bilemiyorum ama geçen yaz katıldığım bir nikah töreninde yine kendi köyümde başı açık reşit olmuş 3 kadından biriydim.. koca köy ve bir diğerinin misafir olduğunu varsayarsak geriye başörtü mücadelesini kazanmış genc bir kız kalıyordu.. hiç tanımadığım halde gidip tebrik ettim bile :) ben başaramamıştım çünkü.. biraz zaman geçince ortamdan bulunan 7-8 kız "abla bizde evlenince açılacağız" dedi.. yapmayın bunu insanlara! diye bağırasım geldi..neden bu ısrarcılık, insanlar istemeye istemeye başını neden kapatsın ki.. ahlak, edep, başörtü ile kazanılan yahut kaybedilen birşey değil ki... niye bu kadar cahiliz, anadolunun bağrında nasıl bu kadar geride kalabildik hayret ediyorum.. ne olurdu medeni bir köy olsak, babam ç*küne sahip çıkmadığı için ben cezalandırılmasaydım mesela.. ne olurdu bu ortadoğu cahiliyetine denk gelmeden çocukluğumu yaşayabilseydim.. çok mu zor yahu bu seviyeye gelmek.. yüce yaradan alplerin eteğine serpiştirecek kadarda mı sevmiyor bizi. ne için bu kadar bilimsiz, eğitimsiz kaldık böyle ve yıllar geçmesine rağmen hala aynı anlayış devam ediyor.. baskıyla, dayakla, sistematik eziyetlerle darbelerle büyüyoruz.. sizin adını dahi duymadığınız şehrin bir köyünde kızlar doğmasaydım keşke diye uyanıyor sabahlara.. 2021 yılında hala evlenince başımı açacağım umudu taşıyorlar.. siz, pis iğrenç ruhlu sapık adamlar yüzünden kadınlar daha çocukken sen suçlusun sen kapan diye azarlanıyor..
devamını gör...


