tanımadığın biriyle sohbet etmek
yapmayı oldukça sevdiğim eylemdir. buna dair olan anılarımdan birini de anlatmak isterim.
bundan yaklaşık 8 ay kadar öncesi, bir kafede çalışıyorum, malum kafe sektörü gece geç çıkıyoruz işten. o vakitlerde de sokaklarda in cin top oynuyor hızlı hızlı biraz da ürkerek * yürüyorum durağa. oturup otobüsü beklerken yanıma bir erkek çocuğu geldi elinde bir adet cüz var bana satmak istedi. böyle çocukları görünce oturup saatlerce konuşmak istiyorum onlarla, ona da sorular sormaya başladım. kaç yaşındasın? annen baban nerede? okula gidiyor musun?...
yanıma oturdu o da, sohbet etmeye başladık. babası hapisteymiş annesi de çalışmayıp çocuğu çalıştırıyormuş işte, onun da bir şikayeti yok gerçi başka bir ihtimal olduğundan haberi yok ki. bizim ailede kadınlar çalışmaz abla, evin erkeği çalışır o da benim diyor. okul falan hak getire. o gün otobüsüm gelinceye kadar sohbet ettik. ertesi gün yine aynı yer, aynı saat karşılaştık. oturdu yanıma bekledi benimle otobüsü. ertesi gün yine... sonra yine...
bir gün arkadaşlarından biri de geldi yanımıza, yaşı ondan daha küçük bir erkek çocuğu, hikayeleri aynı. baba hapiste annenin ya bebeği var ya çalışmıyor. tek dertleri izleyemediği çizgi filmler, oynayamadığı oyunlar olması gerekirken ekmek derdine düşmüşler.
velhasıl alıştık birbirimize her gün gözüm onu arardı, sonrasında işten çıktım bir daha hiç göremedim hâlâ dışarda zaman zaman gözüm arıyor, bir gün yine denk gelmek umuduyla mehmet.
bundan yaklaşık 8 ay kadar öncesi, bir kafede çalışıyorum, malum kafe sektörü gece geç çıkıyoruz işten. o vakitlerde de sokaklarda in cin top oynuyor hızlı hızlı biraz da ürkerek * yürüyorum durağa. oturup otobüsü beklerken yanıma bir erkek çocuğu geldi elinde bir adet cüz var bana satmak istedi. böyle çocukları görünce oturup saatlerce konuşmak istiyorum onlarla, ona da sorular sormaya başladım. kaç yaşındasın? annen baban nerede? okula gidiyor musun?...
yanıma oturdu o da, sohbet etmeye başladık. babası hapisteymiş annesi de çalışmayıp çocuğu çalıştırıyormuş işte, onun da bir şikayeti yok gerçi başka bir ihtimal olduğundan haberi yok ki. bizim ailede kadınlar çalışmaz abla, evin erkeği çalışır o da benim diyor. okul falan hak getire. o gün otobüsüm gelinceye kadar sohbet ettik. ertesi gün yine aynı yer, aynı saat karşılaştık. oturdu yanıma bekledi benimle otobüsü. ertesi gün yine... sonra yine...
bir gün arkadaşlarından biri de geldi yanımıza, yaşı ondan daha küçük bir erkek çocuğu, hikayeleri aynı. baba hapiste annenin ya bebeği var ya çalışmıyor. tek dertleri izleyemediği çizgi filmler, oynayamadığı oyunlar olması gerekirken ekmek derdine düşmüşler.
velhasıl alıştık birbirimize her gün gözüm onu arardı, sonrasında işten çıktım bir daha hiç göremedim hâlâ dışarda zaman zaman gözüm arıyor, bir gün yine denk gelmek umuduyla mehmet.
devamını gör...
insana duymak istediği şeyleri söylemek
(bkz: the devil's advocate)
devamını gör...
anne kafamda bit var
(kitap)
tarık akan'ın kaleme aldığı bir kitaptır. sanatçı, 12 eylül darbesi sonrası 1981 yıllarının başında almanya'da yaptığı bir konuşma sonrası ülkeye dönüşünde tutuklanır ve uzun süren bir yargılama süreciyle başbaşa kalır. belirli bir süre sonra aklanan sanatçı tarık akan, yaşadığı bu zor zamanları paylaşmak ister ve bu kitap ortaya çıkar. yakışıklı jön karakterlerinden sonra sadece yakışıklı olmadığını ve gerçek bir oyuncu olduğunu kanıtlayan tarık akan'ın tek kitabıdır.
tarık akan'ın kaleme aldığı bir kitaptır. sanatçı, 12 eylül darbesi sonrası 1981 yıllarının başında almanya'da yaptığı bir konuşma sonrası ülkeye dönüşünde tutuklanır ve uzun süren bir yargılama süreciyle başbaşa kalır. belirli bir süre sonra aklanan sanatçı tarık akan, yaşadığı bu zor zamanları paylaşmak ister ve bu kitap ortaya çıkar. yakışıklı jön karakterlerinden sonra sadece yakışıklı olmadığını ve gerçek bir oyuncu olduğunu kanıtlayan tarık akan'ın tek kitabıdır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının oy vermiyor olması
butonlarin hgs ile alakasi oldugunu dusunen yazar davranisidir, biz para kesmiyoruz, rahat olun demek istedigimdir*.
anadolu kapisina dayanan turklerin yaptigi gibi, bozguna ugratilmasi gereken butonlarin; yeni gelin ceyizi gibi kenarda beklemesi cok uzucu be.
anadolu kapisina dayanan turklerin yaptigi gibi, bozguna ugratilmasi gereken butonlarin; yeni gelin ceyizi gibi kenarda beklemesi cok uzucu be.
devamını gör...
sagopa kajmer
sözlerinden zeka ve tespit fışkıran, pek tarzım olmadığı halde bana rap müziği sevdiren sanatçı. arada beğenin de beğeni geldikçe girip dinleyeyim.(bkz: lol)
devamını gör...
destansı besim tibuk alıntıları
“ben başkan olsam öyle mıy mıy başkan değil.. bir gecede 100.000 memuru işten atarım. bunu peşin peşin söyleyeyim de, beğenmeyen oy vermesin!”
devamını gör...
müslime'nin dedesinin öz babası çıkması
mide bulandırıcı haber.
artık şu büyüklerin yaptığı pislikler yüzünden çocukların heba olmasından bıktım usandım.
bu insanlara lanet etmekten de bıktım.
diyorum ki bir insan bunu yapıp nasıl yıllarca ailesinin yüzüne bakabilir? sonra diyorum ki aile yüzüne bakamayacak kadar vicdanı olan insan zaten böyle bir şey yapmaz.
o kadar mantıksız bir kısır döngünün içine giriyorum bu insanlar yüzünden.
aklım, mantığım, vicdanım bu olayları anlayamıyor.
adalet bile beklemez oldum. hiçbir şey o yavruyu geri getiremeyecek.
kendi bokunda boğulsun.
artık şu büyüklerin yaptığı pislikler yüzünden çocukların heba olmasından bıktım usandım.
bu insanlara lanet etmekten de bıktım.
diyorum ki bir insan bunu yapıp nasıl yıllarca ailesinin yüzüne bakabilir? sonra diyorum ki aile yüzüne bakamayacak kadar vicdanı olan insan zaten böyle bir şey yapmaz.
o kadar mantıksız bir kısır döngünün içine giriyorum bu insanlar yüzünden.
aklım, mantığım, vicdanım bu olayları anlayamıyor.
adalet bile beklemez oldum. hiçbir şey o yavruyu geri getiremeyecek.
kendi bokunda boğulsun.
devamını gör...
normal sözlük'te kendi halinde yazan yazarlar
o yazarlardanım. kendi halimde yazıp köşeme çekiliyorum.
devamını gör...
geceye bir siyasetçi sözü bırak
"şehit vermekten daha acı bir şey varsa, şehit haberi almaya alıştırılmış bir toplum olmaktır." - muhsin yazıcıoğlu
devamını gör...
nosferatu
murnau'nun 1922 yılında beyaz perdeye aktardığı kült korku filmi.
bram stoker'ın 1897 tarihli drakula kitabının da sinemaya ilk uyarlamasıdır. bu yönden bakıldığında da tarihteki yerini almıştır.
her ne kadar murnau, nosferatu'yu dracula'dan uyarlamış olsa da, film en başından itibaren bambaşka bir yola sapıyor. bunun en önemli nedeni bram stoker'ın salon beyefendisi, asilzade dracula'sının, anlatılanlara göre murnau'nun kafasında yarattığı canavar ile çok fazla alakası olmaması.
murnau'nun vampiri çok daha korkutucu olmalıydı, insanların yüreklerinde öyle bir yer etmeliydi ki, tüyler diken diken tabirini tam olarak karşılamalıydı.bu yüzden çıkış noktası dracula olsa dahi murnau farklı mitleri incelemiş ve kafasındakine yakın bir vampiri bulabilmek için üretim aşamasında cidden uğraşmış...
tüm bunların ışığında filmde karşımıza; kel kafalı, uzun ve garip burunlu, kara elf kulaklı, ork suratlı, aksak yürüyüşlü, kambur ve de kurt adam pençeli bir yaratık çıkıyor. siyahlar içerisindeki çift düğmeli paltosu ile dracula da kimmiş diye caka satıyor.
filmin ana karakterlerinden birisi olan thomas hutter, wisburg'da karısı ellen ile birlikte yaşayan gayet basit bir adam. renfield isimli emlak danışmanın yanında çalışıyor ve kont orlok ile bir emlak antlaşması yapmak üzere transilvanya'ya gönderiliyor.
hikaye bilindik bir şekilde başlıyor lakin hutter bu yolculuğa çıktığı esnada eline bir kitap geçiyor. o kitapta ilk vampir nosferatu'ya dair çokça bilgi var. bölgeye geldiğinde yerel halkın anlatıları ile iyice tedirginleşiyor. aslında hayaletler diyarı hiçte bu basit adama göre değil.
filmin en büyük başarısı bir sessiz sinema örneği olmasından mütevellit, duyguların mimiklerle yansıtılması noktasında kendisini gösteriyor.
tüm o korkutuculuğu ve ürperticiliği mimikler üzerinden ve sahne akışlarından sağlıyor olması da filmi eşsiz bir örnek haline geliyor. tabi tüm bu nitelemeleri yaparken filmin 1922 yılında çekilmiş olduğunu da unutmamanız lazım.
filmin, o dönemde seyirciye bu korku havasının aktarılması yönünde ciddi anlamda başarılı olduğu, dönem yayınlarında ve anlatılarında açıkça görülüyor. tabi filmi ilk kez izleyeceklerin muhakkak güleceği ya da het höt diyecekleri yerler elbet olacaktır.
ama şu bir gerçek ki; ışık/gölge kullanımıyla ve nosferatu'nun duvara yansıtılan gölgesi ile kurbanına yaklaştığı anın verdiği hissiyatla, bu film korku filmlerinin babası olduğunu ispatlıyor.
filmi izlerken bir zaman makinesine atlamanız ve yaşadığınız dönemde çekilmiş olan filmleri kısa bir süreliğine kafanızdan silmeniz hayrınıza olacaktır. bu şekilde filmi izlerken alacağınız tat bir kaç kat artar.
mümkünse bu filmi bir şeyleri gömme terör örgütüne mensup arkadaşlarınızla kesinlikle izlemeyeniz zira bu durumda ne filmden bir şey anlarsınız ne de filmi izlediğinizi hatırlarsınız. benden uyarması.
eğer bu şartlara uyarsanız aktarılmak istenen sessiz dehşet senfonisini derinden hissedebilirsiniz. filmi izlemeyip de benim yazdıklarımdan sonra izleyen arkadaşlar gelip, bu da neymiş yahu demesinler vallahi kalplerini kırarım. sizin gönül gözünüz kapalı ise bu gariban tosbağacık ne yapsın?
tabi bir de filme bir saygı duruşu yapmak lazım. onu da ''ıron maiden'' zaten yapmıştı; şuraya iliştirivereyim.

dibine ikinci tanım: nosferatu adının kökeni yunanca nosophoros kelimesidir. veba taşıyan anlamına gelir. kimilerine göre katıksız vampir ırkının ilk temsilcilerini oluştururlar. kimi efsanelere göre de lanetlenmiş bir vampir klanının adıdır.
bram stoker'ın 1897 tarihli drakula kitabının da sinemaya ilk uyarlamasıdır. bu yönden bakıldığında da tarihteki yerini almıştır.
her ne kadar murnau, nosferatu'yu dracula'dan uyarlamış olsa da, film en başından itibaren bambaşka bir yola sapıyor. bunun en önemli nedeni bram stoker'ın salon beyefendisi, asilzade dracula'sının, anlatılanlara göre murnau'nun kafasında yarattığı canavar ile çok fazla alakası olmaması.
murnau'nun vampiri çok daha korkutucu olmalıydı, insanların yüreklerinde öyle bir yer etmeliydi ki, tüyler diken diken tabirini tam olarak karşılamalıydı.bu yüzden çıkış noktası dracula olsa dahi murnau farklı mitleri incelemiş ve kafasındakine yakın bir vampiri bulabilmek için üretim aşamasında cidden uğraşmış...
tüm bunların ışığında filmde karşımıza; kel kafalı, uzun ve garip burunlu, kara elf kulaklı, ork suratlı, aksak yürüyüşlü, kambur ve de kurt adam pençeli bir yaratık çıkıyor. siyahlar içerisindeki çift düğmeli paltosu ile dracula da kimmiş diye caka satıyor.
filmin ana karakterlerinden birisi olan thomas hutter, wisburg'da karısı ellen ile birlikte yaşayan gayet basit bir adam. renfield isimli emlak danışmanın yanında çalışıyor ve kont orlok ile bir emlak antlaşması yapmak üzere transilvanya'ya gönderiliyor.
hikaye bilindik bir şekilde başlıyor lakin hutter bu yolculuğa çıktığı esnada eline bir kitap geçiyor. o kitapta ilk vampir nosferatu'ya dair çokça bilgi var. bölgeye geldiğinde yerel halkın anlatıları ile iyice tedirginleşiyor. aslında hayaletler diyarı hiçte bu basit adama göre değil.
filmin en büyük başarısı bir sessiz sinema örneği olmasından mütevellit, duyguların mimiklerle yansıtılması noktasında kendisini gösteriyor.
tüm o korkutuculuğu ve ürperticiliği mimikler üzerinden ve sahne akışlarından sağlıyor olması da filmi eşsiz bir örnek haline geliyor. tabi tüm bu nitelemeleri yaparken filmin 1922 yılında çekilmiş olduğunu da unutmamanız lazım.
filmin, o dönemde seyirciye bu korku havasının aktarılması yönünde ciddi anlamda başarılı olduğu, dönem yayınlarında ve anlatılarında açıkça görülüyor. tabi filmi ilk kez izleyeceklerin muhakkak güleceği ya da het höt diyecekleri yerler elbet olacaktır.
ama şu bir gerçek ki; ışık/gölge kullanımıyla ve nosferatu'nun duvara yansıtılan gölgesi ile kurbanına yaklaştığı anın verdiği hissiyatla, bu film korku filmlerinin babası olduğunu ispatlıyor.
filmi izlerken bir zaman makinesine atlamanız ve yaşadığınız dönemde çekilmiş olan filmleri kısa bir süreliğine kafanızdan silmeniz hayrınıza olacaktır. bu şekilde filmi izlerken alacağınız tat bir kaç kat artar.
mümkünse bu filmi bir şeyleri gömme terör örgütüne mensup arkadaşlarınızla kesinlikle izlemeyeniz zira bu durumda ne filmden bir şey anlarsınız ne de filmi izlediğinizi hatırlarsınız. benden uyarması.
eğer bu şartlara uyarsanız aktarılmak istenen sessiz dehşet senfonisini derinden hissedebilirsiniz. filmi izlemeyip de benim yazdıklarımdan sonra izleyen arkadaşlar gelip, bu da neymiş yahu demesinler vallahi kalplerini kırarım. sizin gönül gözünüz kapalı ise bu gariban tosbağacık ne yapsın?
tabi bir de filme bir saygı duruşu yapmak lazım. onu da ''ıron maiden'' zaten yapmıştı; şuraya iliştirivereyim.

dibine ikinci tanım: nosferatu adının kökeni yunanca nosophoros kelimesidir. veba taşıyan anlamına gelir. kimilerine göre katıksız vampir ırkının ilk temsilcilerini oluştururlar. kimi efsanelere göre de lanetlenmiş bir vampir klanının adıdır.
devamını gör...
hobaaa3434
birkaç yazar eleştirdi,nickaltına iyi şeyler yazmadı diye sözlüğü bırakmasına çok şaşırdığım ve üzüldüğüm yazar. pire için yorgan yakmaya değmez. bundan sonra sözlüğün girişine “nickaltınıza övgü gelebildiği gibi eleştiri de gelebilir hazırlıklı olunuz” tabelası koymamız lazım sanırım. olmuyor böyle.
devamını gör...
sözlükteki kadın yazarların mükemmel olması
aslında önce tek tek nick yazayım dedim. sonra biraz yaş bir iş olunca tanımı yazayım dedim. sözlük kadınlarına bayılıyorum. hepsi ayrı ayrı mükemmeller. ne erkekler gibi "sen şucusun, bucusun" diye yaftalama ve laf sokma var ne de troll olma amaçlı kadınları yeren başlıklar veya tanımlar. istisnasız tüm kadınlar bilgi içerikli tanım da giriyor, geyik yapmasını da biliyor. gerçekten hiçbir erkek hakkında açılan bir başlık göremezsiniz kadınlar tarafından.
kadınlar erkekler için erkeklerin kadınlar için olduğundan çekiştirmesi daha çekici olduğu bir gerçektir.
nerede "vay efendim kadın şöyle, böyle" yazan biri olsa net kadın çekememezliği olduğu belli. ne kıyafetimize ne makyajımıza, fiziğimize kendimiz bu kadar takmıyoruz. bayılıyorum bize. enerjimiz gerçekten süper. hep böyle kalalım. seviliyorsunuz.
kadınlar erkekler için erkeklerin kadınlar için olduğundan çekiştirmesi daha çekici olduğu bir gerçektir.
devamını gör...
arkadaşsızlık
çocukken muzdarip olduğum durum. çocukluğum hastanelerde geçti. bu sebeple arkadaş sahibi olmak çok zor olurdu. hastane odasına gelen arkadaş ne kadar kalacak bilemezdim. belki ertesi gün taburcu olur diye yarım saate kalmazdı kaynaşmam. hızlandırılarak yaşardım her şeyi...
konuşamayacak bir engeli olsa da, onunla bir şekilde konuşur güldürürdüm.
bundan sebep çok çabuk kaynaşırım. şimdi de çok fazla arkadaşım var.
belki de o günlerin ezikliği yüzünden bu kadar çok arkadaşım var.
konuşamayacak bir engeli olsa da, onunla bir şekilde konuşur güldürürdüm.
bundan sebep çok çabuk kaynaşırım. şimdi de çok fazla arkadaşım var.
belki de o günlerin ezikliği yüzünden bu kadar çok arkadaşım var.
devamını gör...
kötü günlerde kişiye güç veren sözler
çocukken amak-ı hayal'de okuduğum, hz. ali'ye ait olduğu söylenen şiirden alıntı:
katlanılmaz bir kötülük gelirse eğer başına,
suskun kayalar gibi dur ve diren tek başına,
rahat günler de gelir geçer, zor günler de,
sabırlı ol, dünya harcı değmez gözyaşına.
en bilge insan, eksiğini kusurunu bilen kişidir,
sözünü tutan, bencil tutkuları silen kişidir, kötülüklere yüz vermeyen, iyiliklerle güzelleşen, dünya yıkılsa, kendi değerlerini söyleyen kişidir.
katlanılmaz bir kötülük gelirse eğer başına,
suskun kayalar gibi dur ve diren tek başına,
rahat günler de gelir geçer, zor günler de,
sabırlı ol, dünya harcı değmez gözyaşına.
en bilge insan, eksiğini kusurunu bilen kişidir,
sözünü tutan, bencil tutkuları silen kişidir, kötülüklere yüz vermeyen, iyiliklerle güzelleşen, dünya yıkılsa, kendi değerlerini söyleyen kişidir.
devamını gör...
scapula
kürek kemiğinin anatomdeki ismidir. rotatör cuff kaslarının başlangıcı her zaman scapuladan olur. lateralde humerus ile glenohumeral eklem yapar. toraks ile de scapulotorasik eklem yapar. scapulotorasik eklem fizyolojik eklemdir. glenohumeral eklem gibi anatomik değildir. ayrıca kolun 90 derece üzerindeki açılara çıkmasında ilgili kaslarla beraber aktif rol oynar.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
devamını gör...
normal sözlük
zamanla alışılacak ve oturacak bir isim gibi duruyor.
bence iyi bir isim seçimi olmuş, ne kadar normal o kadar farklı.
bence iyi bir isim seçimi olmuş, ne kadar normal o kadar farklı.
devamını gör...


