düşünceler... uyutmuyorlar.
avuç dolusu, tomar tomar düşünce.
uyku seni çağırırken onlar zincire vuruyor sanki... bileklerimi hissediyorum sonra zihnimde, prangalar görüyorum. zincir yetmemiş olacak. ya uyursam? değil mi ama? ne büyük ayıp. kirpiklerim belki de bir kuş tüyü kadar etmez ama şimdi onların ağırlığına güç yetmez. öte yandan zihnim... ve yine düşüncelerim. hangisi daha ağır? ruhuma vurulan ket, eteklerinden çekiştirerek zihnimin en ücra köşelerine sürükleyen zehir zemberek fikrimsi sanrılar mı? yoksa kirpiklerimi birbirine mühürleyen uyku mu?

neyse cevabımı da almış oldum. az kaldı, güneş falan doğar mazallah vampir cildime zeval gelmesin malum gündüz yaşamıyoruz hayatı gece başlıyor bizim sanrılı yaşam.
devamını gör...

bet sesli (ama çok güzel söylüyorlar bakmayın siz. betliği olgunluklarından), dünya tatlısı olgun ama yere düşmediklerinden kendilerini çocuk diye lanse eden portakalalrdan oluşan koro. içlerinde de hep sevdiğim isimler var. valla öyle sükseli bir çıkış yaptılar ki programı dinleyemenler pişman dinleyenler hayran. benden herkese ayran.
devamını gör...

kafatasları benim için bir şey ifade etmiyor,hele şuan uzaktan baksanız kendi söyleyinceye kadar kişinin türk,kürt,zaza olduğunu anlamazsınız bile,ortalama 70 yıllık ömrünüz var milyar yıllık galaksiyi düşününce hiçbir şey;aklınızı bunlarla bulamayın mutlu olun, gülün, eğlenin. (sözüm kafataslarına anlam yükleyenlere, en son nazilerde kafa taslarına anlam yüklüyordu liderleri bombardımanın altında intihar etmek zorunda kaldı)
devamını gör...

en büyük tuzak sorulardan biridir, verilen cevaba göre genel sağlık durumunuzda bir değişiklik söz konusu olabilir.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

lise yıllarımda şiirlerini tanıdığım ve ne zaman şiirlerine denk gelsem buruk bir gülümseme ile andığım talihsiz şair. lise yıllarım, devlet kütüphanesinin demir kapısının orada sigara içiyorum bir yandan da bir an önce bitse de içeri girsem diye ellerimi ovuşturup duruyorum. benden nereden baksan iki kafa uzun bir genç durdu önümde, çakmak rica etti. cebimdeki kibrit kutusunu çıkarıp verirken gözüm elindeki kağıtlara ve bir kaç kitaba ilişti ama ses etmedim. köşeye yaslanıp sigarasını içmeye başladı ama ben meraktan çatlayacağım, alamıyorum gözlerimi elindeki kitaplardan ve kağıtlardan. ben öyle elindekilere dik dik bakınca ister istemez anladı muhtemelen ve bakmak ister misin diye seslendi. bugün çok sevdiğim bir kaç şairin şiir derlemesi vardı elinde ama kağıda kötü bir şekilde karalanmış olan arkadaş zekai özger'in aşkla sana şiiri çok dikkatimi çekmişti. sigarayı telaşla atıp, beş dakika bekleyebilirse eğer içeriden çantamı almam gerektiğini izin verirse şiiri kağıda geçirmek istediğimi söylediğimde suratında oluşan ifadeyi hatırladığım zaman hâlâ gülümsüyorum. iyi bir insandı, gerçekten beklemişti ve şiiri kağıda geçirmeme izin vermişti. şiir beni o kadar etkilemişti ki günlerce başka bir şey okumadım. ne zaman kütüphaneye gitsem gözlerim onu arardı, beni gördüğünde gülümser el sallar ve selam arkadaş derdi. isimlerimizi hiç söylemeden aylarca yalnızca arkadaş diye seslendik birbirimize zaman geçti ve sonra bir daha hiç karşılaşmadık ama arkadaş ve arkadaş zekai özger'in yeri bende hep ayrıdır. tekrar o şehre dönersem eğer o kütüphanenin kapısına bir not bırakacağım: niye kapalı kapılarınız - bulamıyoruz


alnını
dağ ateşiyle ısıtan
yüzünü
kanla yıkayan dostum
senin
uyurken dudağinda gülümseyen bordo gül
benim kalbimi harmanlayan isyan olsun
şimdi dingin gövdende
uğultuyla büyüyen sessizlik
birgün benim elimde
patlamaya sabırsız mavzer olsun
başını omzuma yasla
göğsümde taşıyayım seni
gövdem gövdene can olsun

söyle bana ey
ölümün açıklayıcı pervanesi
hangi yavru tek başına yiğittir
hangi yangın bir başına söndürülür
ah herkes susuyor
hiçkimse bilmiyor içimin yangınını
ah herkes mi susuyor
kalbimi kalbine bağladığım dostum
ah herkes mi susuyor
kalbi kalbimize benzeyen dostlar
bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya
hayatın ateş renkli kelebekleri
bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için
ah herkes mi susuyor

bağırsam içimdeki dehşeti
hırsım deler mi toprağı
beni
acısıyla onduran
dostumu
aşkla vurduran hayat
sana
yaşananla harlanan bağrımın sevdasını akıttım
dünyanın yeni baharına
çatlarken kadim güneş
bağrım delinirken fidanların kanıyla
anamın doğurgan karnıdır diye
sevgilimin sütlenecek göğsüdür diye
dostumun üretken gülüdür diye
sana bağlandım
sana sarıldım

beni umutsuz koma
tarihle avutma beni
çünki aşkla sınanmışım sana
sana yangınla, suyla, ateşle
ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım
ey yaşarken kanayan acı
şimşekli gök, tufan, kan fırtınası
uçurum kıyısında hızla büyüyen ot
yapraksız bir ölümün anısı için
körpecik kuzuların derisi için
beni tarihle avutma
umutsuz koma beni

akıtsam deliren sevdamı
köpürürmü hayatı besleyen su
ey benim
yedi başlı kartalım
her başını
bir dağ başlangıcında koyanım
senin
böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir
bizim aşkımızı solduranların korkusu
çünki elbette bir su
kendi akacağı toprağın sertliğini bilir
ve suyun gövdesiyle yırtılınca toprak
artık ırmak mı ne denir
işte devrim
ona benzer bir akışın hızına denir
yarın ne olur bilirim ben
bahar gelir, otlar büyür
ölüm de yapraklanır
bir dağ bulur uzun uzun bakarım
bir çam ağacı gölgesi
güzel kokular veren
bir damla güneş görünce
sana da gülümseyeceğim yarin

şimdi senin uzanıp yattığın otlarda
yarın yeni bir yeşillik büyüyecek
devamını gör...

ismini "arzu ütopyası"ndan alan ambient, dreampop ve downtempo tarzında müzik yapan türk alternatif müzik grubu.

bu eşsiz grup, müziklerini şu şekilde tarif ediyor; "elektronik ritimler, uçuşan melodiler ve uzaktan geliyormuş gibi duyulan derin vokaller ile deneyselliğin çorak topraklarından, melankolinin derin sularına kadar geniş bir coğrafyada geziniyor." ben tarif etmek istediğimde ağzımdan çıkan kelimeler " bu grup garip, çok garip" olmuştu ancak grubun kendi tarif biçiminde hiçbir kelime eğreti durmuyor...

bunlar şimdiye kadar keşfettiklerim, her biri ayrı güzel... bir şans verin, pişman olmayacaksınız.
lasido
maymun kral
bil ki
blonde
kördüğüm
rasimpaşa
çöl
isimsiz
sarışın kızıl
al beni
şizolar
chopin
harika
uğultu
dayansam da
devamını gör...

ockham'lı fransisken bir kilise düşmanı...

doğal teoloji ve vahyedilmiş teolojinin sentezinin* imkanını savunup durmuştur.'' ortaçağ filozof ve teologlarının alayı böyle bi sentez yoluna gitmiş. teologlar iktidarı kaybetmemek için, akılcılar iktidarı ele geçirmek için birkaç yy köprüyü geçene kadar birbirlerine dayı demişler.

akıl çözemediği sorunlar için vahyin otoritesini tanıyacak kardeşim'' demiştir okanlı vilyım. duns scotus'u amansızca eleştirir. hatta işi gücü dons scotus ve aquinas eleştirmektir bu zatın.( o zamanlar ibni rüşd'cüleri 'şerefsiz kefere gavurlar' diye kesip biçiyolar, ciddi fikir ayrılıkları var) eleştiri sebebi ise, dons scotus'un felsefeye fazla alan bırakmasıdır.

teoloji, kurtuluş içim bütün gerekli hakikatleri içermektedir. felsefe bunların bir kısmını ele alabilir. ancak formüle etmek gerekirse, teoloji tanrı hakkında a priori konuşuyorsa, felsefe* a posteriori olarak konuşur. felsefi bilgiye öyle fazla güvenmemeli. öyle ibni rüşdcülere fazla kulak asmayın demiş. metafiziği bırakın, dış gerçeklik için araştırma yapın da demiş. bu anlamda modern bilim teorizasyonunun da habercisi kabul edilir kaynaklarda.

doğal teolojideki olasılıkçılığı ve göründüğü üzere felsefede/metafizikteki şüpheciliği ve bununla beraber bilimsel özelliğe sahip araştırmalara yönelme bu amcamızın başlıca olayları.

meşhur ockhamlı william'ın usturasını unuttuk. onu da kısaca söyleyeyim, basit kural zaten : kolay olanı karmaşıklaştırmamak, basit olanı bileşiğe çevirmemek. aynı sonuçları ön gören iki farklı anlayıştan, kuramdan, teoriden kolay olanın makbul olması...
devamını gör...

self made: inspired by the life of madam c.j. walker 4 bölümlük, netflix’te yayınlanan mini dizidir.
devamını gör...

hiçbirinizi tanımıyorum. o yüzden hepinizi seviyorum.
devamını gör...

yazacak o kadar çok şey var da anlayacak kimse var mı ?
belki hayatımın kısa özetini geçsem şu ayrılmış başlığa, okuyanların belki de çoğu inanmaz, " bu kadar da olmaz" diyebilir.
insanlara dışarıdan bakıp, tanıdığını sanıp yargılayan o kadar acımasız kişi var ki.
acımasızlık popüler bir huy haline gelmiş, bireysellik almış başını gidiyor.
dolayısıyla paylaşmak sorun değil de bir tek kelime cevap alamamak kötü.
hayata 1 değil 4 - 0 geriden başlayanlara benden selam olsun, selam olsun ki benim de bu " kader fukarası " gillerden olduğum anlaşılsın.
her anı elveda ile tehdit altında olup, bir merhabaya hasret olanlar için selam olsun...
devamını gör...

ben başlığı anlamadım.
devamını gör...

ilk zamanlar sözlük raconu bilmediğimden acemilikle yaptığım eylemdir. iyi kötü eleştiri kabulümdür, feedback verirken hakaret çizgisi aşılmadıkça.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
günüm bunların gönlünü almakla geçiyor, seradan seçip bahçeye ekmek için götürene kadar surat asıp boynunu büken çiçek mi olur yahu? suyunuzu az mı veriyorum neyi yanlış yaptım diye konuşuyorum arada, komşumuz çitlerin arkasından bir iki sene daha bekle konuşmayı öğrenirler diye dalga geçti zaten... nedir bu gariban gandalfgillerdenin çektiği bilmiyorum ben.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mahsun kırmızıgül - abdullah bazencir.
banu alkan - liz remka rebronja.
okan bayülgen - kaan okan görgün.
ferdi tayfur - turhan bayburt.
müjde ar - kamile suat ebrem.
bunlar benim aklıma gelenler.
devamını gör...

farnesoid x reseptör blokajı yaparak diyabet tedavisinde kullanılan safra bağlayıcı reçine grubu ajandır.
devamını gör...

doğu karadeniz'in rumca konuşulan yerlerinde buzağısına düşkün inek için kullanılan, evladına düşkün anne-baba için genellenen tabir. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çooook seneler önce, merakıma her zamanki gibi yenik düştüğüm bir anda ''aaaa aybaşı o muymuş, ben o da maaş gibi ayın başında oluyor sanıyordum'' tepkisiyle anlatılanı kavradığımı belirtmiştim.
bu bir regl anısı sayılır mı emin değilim.
devamını gör...

dakikanın yavrusu.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

öldürmemeniz yeterli. çiçekten, böcekten, aşktan, şefkatten geçtik zaten.

emek veren, ölen, öldürülen, başta annelerimiz olmak üzere her kadının gününü kutlarım. umuyorum ki bu gün bizlere adalet getirir.
devamını gör...

ben sevişince senin dinin neden elden gidiyor acaba? demek ki benim yatak odam senin dininin temellerini sarsıyorsa dinin pek de sağlam temellerde değil demek ki klfjlfskgkdgşhl.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim