çok fazla kurnaz ve sinsi insanları anlatmak için kullanılan deyim.
devamını gör...

bir tane abi çıksın, 50 kg bal polen hediyeli sadece 20 lira desin. biz de o balı almaya çalışalım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: tc erkeği)
naz yapıyor naz. onun da bende gönlü var yoksa.*
devamını gör...

bu ülke ile ilgili şu bilgileri vermek istiyorum:

1) bulunduğu coğrafyaya rağmen dağları karlar ile kaplı olan bir ülke olduğu için beyaz anlamına gelen 'leben' sözcüğü bütün ülkenin adı olmuştur.

2) kahvaltılarda sıklıkla tükettiğimiz 'labne' peynirinin de anavatanı bu ülkedir.

3) bayrağında bulunan yeşil ağaçlar ve karlı dağlar ise ülkenin kar ile kaplı dağlarını ve bu dağlarda bulunan sedir ağaçlarını temsil eder.
devamını gör...

yazarların etkilendiği belgeselleri paylaştığı veri tabanıdır.

örneğin,

(bkz: cosmos a spacetime odyssey)
devamını gör...

az evvel bir yazara yanaklarından öpüyorum dedim o da mod bana sarktı dedi.

işte böyle yazmaktır. yazacaksanız yani böyle yazın yürüyün koşun hatta.
devamını gör...

mutfakta sigara içmeyin demedim mi?
çabuk balkona!
devamını gör...

"ah, milena! gece çöktü yine; boş bir karanlıkla boş bir beyaz kağıdı öpmek aynı şey sanki, ama yalnızlığa da alıştım, karanlığa da."

franz kafka - milena'ya mektuplar
devamını gör...

türkiye cumhuriyeti recep tayyip erdoğan'ın babasının cumhuriyeti atarda satarda.
satıp satıp yiyin efendiler.
devamını gör...

eternal sunshine of the spotless mind, türkçeye sil baştan diye çevrilmesi rezaletini akıllara getiren nickaltı.
devamını gör...

'dengeyi kuramamak.' bir tarafın hep daha fazla önemseyip, daha fazla vakit ayırması. bu durum hem kızlar hem erkekler için cepte muamelesine yol açıyor, ve en sonunda da kaybetmekten zerre korkmayan taraf kaybetmekten korkan tarafa yalan söylüyor, arkasından işler çeviriyor ve büyük olasılık aldatıyor. denge her şeydir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağını hatırlayamıyorum şuan.
fotoğrafta, bob marley'in son zamanlarını görüyoruz. biliyoruz ki marley sıradışı bir adamdı. marley'in ayak tırnaklarından birisinde bir tür cilt kanseri olan melanom gelişir ve doktorlar eğer kesilmez ise öleceğini söyler. rastafari inancı gereği toprağa tek parça halinde girilmesi gerekir ve marley doktorun bu fikrini red eder. hastalığı ilerler, yıllardır kafasında taşıdığı rastalar marley'e artık ağır gelmektedir.
mayıs 1981'de, dr. joseph ıssels, daha fazla bir şey yapılamayacağını açıkladığında, zaten hastalıktan hırpalanmış olan bob marley, son günlerini ailesi ve arkadaşlarıyla geçirmek için jamaika'daki evine dönmeye karar verdi. miami'de bir hastaneye yatırılmak zorunda kaldığı için geziyi tamamlayamadı. almanya'dan ayrıldıktan 40 saatten kısa bir süre sonra, 11 mayıs 1981'de öğleden hemen önce öldü.
yanında duran siyahi hanımefendi ise marley'in zevcesi rita marley.
rita hanım, marley in hemen arkasından vefat etti lakin sebebini bilemiyorum.
devamını gör...

yine hemen üstteki yazarımız bu konuda emilé durkheim araştırmalarından bahsetmiş. ben de aynı konuyu kaleme almak istedim. kendisi gerçekleşmiş vakaların dört çatı altında toplanabileceğini söylüyor. bu da yine başlık altındaki sebepler adına bütünleyici bir ifade oluyor diyebiliriz. bunun özünde ise insanın diğer hayvanlardan farklı olarak arzularının sonsuz olması yatıyor. yani biyolojik yeterlilikleri tamamladığımızda tatmin olmuyor ve ebediyete kadar daha fazlasını istiyor. ebediyet de dahil. hal böyle olunca, işin içine denetimci mekanizmalar giriyor. ve insan dediğimiz canlının arzularını sınırlayabilecek yegane mekanizma da toplumun ta kendisi.

1-) egoist intihar, inceleyeceğimiz ilk örnek. şimdi bu örnekteki özne, toplumla bütünleşememiş, var olan bağlarını aniden ya da gün geçtikçe zayıflatmış ve kabuğuna çekilmiş biri. kendi içine kapandıkça zamanla en yakınlarıyla, örneğin ailesiyle olan bağları da kopmaya başlıyor ve tüm bunların sonucunda varlığı ile yokluğu arasında pek de bir fark göremeyen özne intihara başvuruyor.

2-) anomik intihar. buna gelmeden önce anomiden biraz bahsetmek isterim. anomi, suç ve suç sosyolojisi alanlarında, bunların temel sebeplerine, köküne inmeye dair bir yorum. bu örneğimizde birey, toplum bütünündeki örnekleri, kültürel gelenekleri ve diğer ahlaki normları benimsemekte güçlük çekiyor; bunlardan sınırlı bir şekilde beslenerek karakterini oluşturuyor. haliyle toplum nazarında kabul görmeyen ya da o güne kadar pek rastlanmamış sapkın davranışlar açığa çıkıyor. temel sebebi olarak yeterli sosyalliğin sağlanamaması ya da bireydeki bozukluklar yer alır.

anomik intihar modelinde ise birey yine böyle bir durum içerisinde ama bu sefer toplum genelinde bir çöküntü söz konusu. bu bir ekonomik buhran, yanlış siyasal kararlar, uç boyutta iç savaş vs. olabilir. artık doğru ve yanlış, iyi ve kötü, haklı ve haksız gibi kavramlar birbirine karışmaya başlar, genel bir kaos baş gösterir.

zaten toplumla bağı tam oturmamış birey, üzerine bir de toplum içerisindeki çöküntülerle karşılaşınca intihara başvuruyor.

yine güzel bir tespit olduğunu düşündüğüm, sıkılıyorum sabri bunalıyorum adlı yazar arkadaşımızın #69652 no'lu tanımına da göz atabilirsiniz. kendisine de bu tanım vesilesiyle teşekkür ederim.

3-) altruist intihar
bu intihar tipolojisi, ilk örnekteki egoist intiharın tersidir. bu sefer bireyin toplumsal bağları ve değeri olağandan çok gelişmiştir, hayatını toplumuna adayabilecek raddededir. en nihayetinde öyle de yapar. birey; toplumun çıkarı ve toplumunun kurallarının, geleneklerinin korunması ya da onun daha iyi yerlere gelmesi uğruna kendini feda edebilir.

töre cinayetlerinde gelenek göreneklerin korunması uğruna yaşanan olayları, askeriyedeki şehitliği ya da başarısız olup onurunu kaybettiğini düşünen japon halkının gerçekleştirdiği "harakiri/ seppuku" fiilini şöyle bir değerlendirdiğimizde bu çatı altında inceleyebiliriz.

4-) fatalist intihar

bu aslında durkheim'ın araştırmalarında bizzat tipolojilerin bir parçası değil, ama benim için önemli ve bundan da bahsetmek istiyorum. fatalist intihar modeli, anomik intiharın tersi olarak değerlendirilebilmekte. yine de* tam olarak öyle değil. bu noktada bireyler birikerek toplumu mu oluşturur, yoksa toplum bölünerek bireyleri mi oluşturur diye oturup düşünmek gerekiyor. suyu çok bulandırmadan temel tanımından bahsedeyim.

fatalist yani adı üzerinde kaderci intiharda, kişinin toplum içerisindeki rolü önceden bellidir.*
toplum ve normlar tam olarak işlemekte, anomik intihardaki gibi düzende bozulmalar görülmemektedir ama düzenin kendisi içerisinde birey zaten bundan zarar görür. eski dönemlerdeki köleler örneğin.

bir kölenin çocuğu da köledir ve o dünyayı idrak edebildiği zamandan beri köle olarak hayatına devam edeceğini bilir. toplumun kusursuz(!) işleyen düzeninde onun yeri bellidir. kendi konumu ve geleneklerle ya da toplumun kendisiyle özdeşleşmese bile katı kurallar karşısında gücü olmadığından; üzerinde mutlak karar hakkına sahip olduğu* kendisine müdahale edip intihara başvurur.

kendimden notlar: şimdi burada dört farklı intihar modeli var ve bunlar aslında birbirinden tamamen kopuk şeyler değil. esas soru ya da sorun, yukarıda da yazdığım gibi birey-toplum ilişkisini objektif bir perspektiften detaylıca inceleyebilmek üzerine. toplum ne kadar belirleyicidir? toplumun genel beyanı ne kadar esastır?

yıllar içerisinde süregelen değişimler söz konusu. örneğin 50 yıl önce sapkın davranış olarak nitelendirilebilen bir şey, günümüzde pekala normal karşılanabilir. bunun sebebi toplumun değişmesi midir, toplum içerisindeki bireylerin değişmesi mi? yine bu bağlamda, toplumun bireyleri birikerek yani kolektif bir biçimde toplumu oluşturuyor diyebilir miyiz? eğer bunu söyleyebiliyorsak, "toplumun bireyleri" ne kadar "toplumun"dur?

her neyse. eğer ilginizi çektiyse, konuyla ilgili daha kapsamlı bilgi için emilé durkheim'ın 1897 yılında yayımlanan intihar adlı kitabını öneririm. orada çok daha güzel kaleme alınmış, çok daha güzel irdelenmiş bu konular.
devamını gör...

kocasızlıktan ölmüş sanki dünyada bitanecik adam kalmış ta o kapmış gibi davranan tiplerdir. ben asıl bunlara sabreden yeni kocalara çok şaşırıyorum. ulan ben erkek olsam karım zeytine kurdele bağlasa kimin kocası buu diye uyku sepelek halimi sosyal mecralarda paylaşsa heryeri ve herşeyi pembe yapmak istese bakırköy d blokta çoktan yerini hazır ederdim
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

...
"herkes fazlasıyla sevmiş, ben eksiklikleriyle de sevdim oysa. "
özdemir asaf
devamını gör...

divan şiirinde güneş," aynı zamanda parlaklığından ve yüzüne bakılmaz oluşundan dolayı sevgili ile ilişkilidir. aşığı başka hiçbir şeyi göremez hale getiren, aşığın gözlerini kamaştıran bir varlıktır. ( bkz göz kamaştıran sevgili) sevgilinin yüzü, yanağı, kendisi güneşe benzetilir." ne güzel bir hitaptır.
devamını gör...

175 ile katılıyorum aranıza arkadaşlar. canım boyum.
devamını gör...

devamını gör...

ay hep namahrem var ama hadi ucundan acıcık.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim