3 idiots. ne zaman izlesem mutlu ve motive oluyorum.
devamını gör...

agora meyhanesi bildirgesi

ben de bir şeyler yazayım mademki. öncelikle bütün dinleyicilerimize teşekkür etmek istiyorum. çeşitli nedenlerden ötürü radyo yayınını yapmama kararı aldık. belki döneriz, belki dönmeyiz.

hayatlarımızdaki yoğunlukları birer birer yendikten sonra tekrardan sahneye çıkabilmeyi isterim. çünkü meyhane'de sizlerle oturdukça ve sohbet ettikçe- açık konuşacağım- mutlu oluyordum. şimdiyse bizleri hülyalarından uyandıran şeylerle meşgulüz. umalım da bu meşguliyetler son bulsun bir an önce.

şimdiye kadar bizi dinlediğiniz için teşekkür ediyoruz. sevgili coldboy, sevgili meja ve sevgili tutankamonun laneti'ni de sevgi ve saygıyla selamlıyorum. varoluşun en derin dehlizinde frekansı tutan dört kişi, epey güzel vakitler geçirdi.

au revoir!
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güzel başlık.

yemek değil ama yaklaşık beş yıl önce reçel yapma kararı almıştım. bana göre yediğim bütün reçeller çok fazla tatlıydı. hemen kafamda şekeri az koyarım* diye minik bir plan yaptım. orman meyvelerini kullanayım dedim. yabanmersini ve ahududu tercihi yaptım. anlamadığım şey sen iç anadolulu bir adamsın ormanı nerede gördün de meyvesinden reçel yapacaksın. neyse şekeri çok eser miktarda kullandığım için sonuç tabi ki hüsran. meyve çorbası gibi oldu. yediğim daha doğrusu yiyemediğim en ekşi şey olabilir. birde üstüne eve gelen bir kaç kişi denedi. gerçekten daha acıyarak bakan gözleri hiç görememiştim.

bazı şeyleri uzmanına bırakmak lazım. birde reçel tatlı bir şey sevmiyorsan sevmiyorsundur *mk neden bu zorlamanın sebebi ?
devamını gör...

kendimi hiç görmediğim akmar pasajında gibi hissettiren yazar. tanımlarını okurken kafamın içinde led zepplin falan çalmaya başlıyor, kafa sallıyorum istemsizce. ki hayatımda hiç o grubu dinlemedim, tanımları ile duyguyu aktarmakta o derece başarılı yani.
devamını gör...

sosyal medya kullanan insandır. istediğini yapar efendim, çok rahatsızsanız ya takip etmezsiniz ya sessize alırsınız. içinize dert ettiğiniz konulara bak. insanların küçük mutluluklarını elinden almakta üstünüze yok.
devamını gör...

hayatta daha önemli şeylerin olduğunu fark etmiş olabilecek insan.

herkes hayatının her döneminde sevgili edinmek zorunda değil. işine gücüne, okuluna falan odaklanmayı seçen akıllı insanlar var bu dünyada.

sevgili edinmek akılsızlık değil tabi ki. fakat "sevgiliii, sevgiliii..." diye sayıklayıp kafayı bununla bozmak derseniz evet, işte o bir akılsızlık.

kaderinizde olanı yaşarsınız ve o sizi bir şekilde bulur; siz onu aramasanız da. olmayan için ise kendinizi yırtmanıza gerek yok. bu nedenle bu tür işleri bir parça oluruna bırakın ve öyle yapanlara da "niye yalnız ki bu?" diye gerekçe aramayın.
devamını gör...

atatürk'ün vefatından sonra, tan gazetesinin manşet attığı gibi " babamızı kaybettik"
saygı, sevgi ve sonsuz minnet ile anıyoruz.
devamını gör...

bilinen tarihi antik yunan dönemine kadar izlenebilen, loci metodu olarak da bilinen, bilgiyi depolayıp, gerektiğinde geri çağırmak ve doğru kullanmak için geliştirilen bir hafıza tekniği. bilgiyi depolama alanı olarak kullanacağınız hayali bir kütüphane yaratmak gibi de düşünülebilir. kütüphane benzetmesini anlamlı buluyorum zira bir metafordan ziyade tekniği neredeyse her aşamasıyla somutlaştırıp netleyen özet bir tarif diyebiliriz.
zira, bilgiyi zihne gelişi güzel tıka basa doldurmaktansa, seçe eleye ve en önemlisi sınıflayarak yerleştirmeyi öğrenmek bu tekniğin en temel aşamalarından biri. başlangıç aşamasında seçeceğiniz yer mekan en önemli unsurmuş gibi tınlasa da tekniği öğrendikten sonra bu mekanın genişleyebilirliği, eklemlenebilirliği esasında zihninizdeki depo alanının bir kas gibi geliştirilebilirliği söz konusu.
asıl mesele bilgiyi sınıflamayı öğrenmek çünkü,
tekniğin amacı bilgiyi depolamak değil, bilgiyi daha sonra kullanmak için depolamak. bir kütüphanede yolunuzu bulmak için en azından temel seviye düzeyinde dewey ondalık sistemi ya da diğer bir adıyla dewey onlu sınıflama sistemi biliyor olmanız gerekir. yoksa raflar ve kitap sırtlarında size yol göstermek için var olan etiketler kafanızı karıştırmaktan başka bir işe yaramaz ve bir kaosun içinde bulursunuz kendinizi. hafıza da bu yönüyle kaotik bir çağrışım sistemiyle gelişi güzel yerleşmiş türlü bilgiyle dolar hayat boyu. oysa rastlantısal bir çağrışım sistemi değildir o, bilinçaltınızın sizin için oluşturduğu bir kodlama sistemidir. tekniği öğrenmeye başladığınızda kendinize hafıza sarayı diye seçtiğiniz mekanın bu çağrışımlarla size oynayacağı oyunlar komik ve sürükleyici olabildiği gibi psikolojiyi alt üst eden bir serüvene de dönüşebilir. tüm bu çetrefiller aşıldıktan sonra -gözünüzde büyütmeye gerek yok yahu yaptıkça oluyor- ister kendi hazır kod sisteminize uyumlanabilir -çok zaman alır bence, tüm kodları çağırmak yıllar alabilir- isterseniz yeni bir kodlama sistemi ve el yordamıyla kendi zihninizde yollar bulabilirsiniz.
az ve kolay bilgilerle başlamanızı öneririm. mekanda göz önünde olan şeyleri depo olarak kullanın başlarda, geliştikçe detaylı eklemelerle depo alanınızı genişletebilirsiniz.
dev alanlara ihtiyacınız olacağını sanmıyorum, her detayını bildiğiniz bir odanın size sunabileceği depo alanları gerçekten çok zengin olabiliyor. bu mekanı kendiniz kurgulayabileceğiniz gibi geçmişinizden bir yer, çocukluk odanız, yaşadığınız bir ev, ya da çok iyi bildiğiniz bir sokak mahalle şehri bile seçebilirsiniz. ben küçük başlayıp yavaş yavaş ilerlemekte fayda görüyorum ama bu bir tercih elbette, hayal gücünün sınırı yok.

loci tekniği ya da bilinen adıyla hafıza sarayı insanın kendi kendine rahatlıkla öğrenebileceği bir teknik. metodu öğretmek ve siz süreçleri deneyimlerken rehberlik etmek üzere yazılmış çok iyi kitaplar var, ben hiç kötüsüne denk gelmedim açıkçası. çok nesnel bir teknik olmakla birlikte öğrenimi çok öznel bir süreç olduğundan dolayı her kitap başka bir virgül başka bir sayfa başka bir fikir başka bir dille yeni bir yol açabiliyor. cümlenin ögeleri yer değiştirdiğinde bile insan kendi süreciyle ilgili aydınlanma yaşıyor. üşenmeyip araştırmak faydalı olacaktır.
devamını gör...

uğruna yazı yazılabilecek bir doğa olayıdır.

yağmur yağar ve toprak çamura durur.

bir aşk hikâyesinin özetidir yağmurun toprağa kavuşması. hüzünlü bir hikâyedir aslında. toprak, üzerinde gezinen, kendisini bir köle gibi kullanan, bedenine zarar vermekten çekinmeyen milyarlarca varlığın sürekli ve döngüsel tecavüzüyle yorgundur her daim.

başkaldırıları afetlere neden olsa da kalabalık bir yalnızlığın esaretinden kurtulamaz asla. bazen onu anlayanlar çıkar gibi olsa da bir çöl yalnızlığının pençesinde anlaşılmamanın hüznüyle çırpınır. tek arzusudur sevdiğine kavuşmak. kurur ya bazen, çatlar hani; şehvetin, tutkunun son noktasıdır o anlar.

aşka özlemin en dayanılmaz olduğu, birleşme ümidinin kristalleştiği zamanlardır. toprak kendi kendine işkence eder bedenine zarar vererek. onun bedensel acıları yeryüzünün bütün sakinlerinin huzurunu kaçırır. toprağın aşkı huzur kaçırır, huzursuzdur.

bir aşk hikâyesidir toprakla yağmurun buluşması. hüzünlü bir hikâye ama. yağmur ulaşılmazlığın doruklarında dolaşırken pervasızca, toprağa zıt bir yalnızlık yaşar. cansız, fersiz bulutların içinde hapistir yağmur. kendi kendine yetmektedir o. başkasına da can vermelidir tertemiz varlığıyla. aşkla dolaşırken gökyüzünde dilinde hedefsiz bir duadır sevdası. yalvarır bulutlara çarpışsınlar diye bir ana önce. yalvarır esareti son bulsun diye. tek bir sevdiği vardır yağmurun, ona ulaşmak için kendini salar bir boşluktan diğerine mütevekkil bir tavırla. toprağa dokunmadan önce henüz doğmamış sayar kendini yağmur.

en az sevdiği kadar meyyaldir afetlere. gücünü aşkından ve buluşma ümidinden alır sevgilisi gibi ve en az onun kadar. kurumaya yüz tutan sevgilisine bir öpücük sunar ta ki gücü tükenene kadar. ve sonra her şey ilk başladığı haline döner.

işte bu aşkın sonucudur çamur. yağmurla toprağın kucaklaşmasıdır. güneşin ihanetine kadar süren bir aşk saltanatıdır çamur. ıslaklığı ölçüşünde, cıvıklığı ölçüsünde makbuldür insanın hammaddesi. o yüzden paçalarınıza sürülen çamurlara kızmayın, onlar tek şansınız aşka bulaşmak için.
devamını gör...

sokak röportajı yapan bir abinin muhteşem açıklaması.

devamını gör...

oysa hep kapalı kapılar ardında seviştiğim için kimsenin farkına varmadığı eylem türü.

sonuçta bir ayağım çukurda değil, bir gözüm toprağa bakmıyor, ilgi çekmek için yaşımdan başımdan utanmadan da saçma sapan ergen muhabbetlerine girmiyorum...

girene/gidene selametle, kalan kadınlar mesaj kutum size açık.*
devamını gör...

saçma sapan konuşmayıııııııııın !!! sünnet olunca neden düğün yapılıyor o zaman onu da herkes biliyor. ikisi de gençliğe adım. erkeğe ses etmiyorsan kadına da etme. ya da birine ediyorsan diğerine de et.
yanlış anlaşılmamak adına ekleme yapmaya karar verdim. sosyal medyadan paylaşması kesinlikle mantıksız.
devamını gör...

pratikte zaten var olan maddedir. eklenmesine hiç gerek yok, malum kişi ne derse o olur. yok anayasaymış, yok hukukmuş, yok hakmış, yok adaletmiş... kimin umurunda bunlar canım? koskoca ülkenin kaderi bir adamın ağzından çıkanlarla şekilleniyor resmen.

ama bize müstahak, her millet layık olduğu şekilde yönetilir diye boşuna yırtmıyor kendini bunca insan. bunun için istanbul'dan çıkın bir anadolu insanına bakın. burayı yazdım yazdım sildim, çünkü kimseyi kırmak istemiyorum. ama şu inkar edilemez ki, bu kişilerin oy kullanırken en büyük motivasyonları kendileri gibi eğitimsiz, kültürsüz, hoşgörüsüz insanları seçmek. aman kendisinden farklı düşünen, daha modern bir insan yönetmesin. maazallah kendilerini geliştirmek zorunda kalırlar, mentalitelerini yüzyıllar ilerisine taşımak gerekir falan.
devamını gör...

uluslararası para fonu’nun (imf) düzenleyici olduğu para sistemidir. resmi olarak 1973 yılında sistem çökmüştür fakat bana sorarsanız hâlâ devam ediyor.
devamını gör...

kimi ailelerde olan bir saygı göstergesi.

saygı, siz diye hitap etmekten ayrı, ileri ve bir noktada göreceli bir kavram.
ben babamın karşısında bacak bacak üstüne atarım, gerekirse yatarım. halamın oğlu babasıyla sigara içer, bira içer;ancak dayımın oğlu babasının yanında ağzını bile pek açmaz.

yetiştiriliş ve algı ile alakalı bir mevzu. tabii algı yetiştirilişi de etkiliyor. temel neden algı diyebiliriz. islamın anne baba kavramlarıyla yetiştirilen bireyler(?) saygıyı bacak bacak üstüne atmak/atmamak olarak tanımlayabilir;ancak daha serbest yetişen bir birey içinse saygı sadece sözlerle ifade edilir yada düşüncelerde hissedilir.

sonuç ve de tanım :aileler çocuklarını yetiştirirken belli ilkeleri, idealleri, tarzları dayatırlar. bu tarzlar saygı biçimi, yaşama biçimi vs. olarak açıklanabilir. bahsi geçen hede ise saygı biçimidir.


t:kişiden kişiye değişen bir saygı göstergesi.
devamını gör...

yerinde tespitleri olan ve bunu yazıya oldukça güzel dökebilen birisi. girdiği bilgi içerikli tanımlarla sadece benim değil, bir çok insanın dikkatini çekmeyi başarabilmiş olmasını buna bağlıyorum. kendisini okumak çok keyifli, dilerim her zaman buralarda olur.
devamını gör...

bence ek olarak; bülent tanör'ün "osmanlı türk anayasal gelişmeleri" ve "iki anayasa" kitapları da temin edilip okunmalıdır.

hatta "anayasal gelişme tezleri" bu iki kitap okunduktan sonra okunmalıdır zira öncelikle tarihsel gelişim süreci "osmanlı türk anayasal gelişmeleri" kitabında gayet güzel anlatılır.

"iki anayasa" ise 61 ve 82 anayasalarının mukayesesi üzerine kuruludur lakin bu anayasalara karşı verilen toplumsal ve siyasi refleksleri de gayet güzel anlatır.

zaten "anayasal gelişme tezleri" sonradan derlenmiş bir eserdir ve bu ikisinden sonra okursanız daha tamamlayıcı bir nitelik arz eder diye düşünüyorum.

tabi şu ķısım önemli; bülent tanör hocanın dili ve anlatımı durudur. hukukçu olmayanların anayasal gelişim süreçlerini hem hukuki hem toplumsal yönden idraki açısından, bir anayasa profesörünün gözünden okuması şanstır. sürekli bir kavram bombardımanı altında kalmazsınız. işin teknik boyutu sizi yıpratmaz. misal iki anayasa kitabında nükteli bir anlatımı vardır ki, bu seyrek bulabileceğiniz bir güzelliktir.

bülent hoca çok önemli bir değerdi, ona reva görülenler ise başka bir başlığın konusu.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim