leyla ile mecnun replikleri
"bizim ilişkimiz, yetenekli ama istikrarsız forvetler gibi değil, bir günde yedi yarış kazanan halis karataş gibi olacak krem karamelli dondurmam." yavuz .
"bizde dağcılık aile mesleği mesela benim halamı dağa kaldırmışlar." ismail abi.
"bizde dağcılık aile mesleği mesela benim halamı dağa kaldırmışlar." ismail abi.
devamını gör...
yazılan entry'nin yoldaş benjamin franklin tarafından beğenilmesi
arada sırada viziteye çıkan başhekim gibi tanımlara bakar, hoşuna gideni beğenir.
yalnız yoldaş başkanın beğendiği tanımlar öyle popüler tanımlar da değil. nereden buluyorsa o kadar tanım içinde gün yüzü görmemiş tanımları beğenir. bir ara benim mavi yengeç tanımımı beğenmiş, onun beğenisi ile o tanım sanki cumhuriyet altını gibi bir değer kazandı.
yalnız yoldaş başkanın beğendiği tanımlar öyle popüler tanımlar da değil. nereden buluyorsa o kadar tanım içinde gün yüzü görmemiş tanımları beğenir. bir ara benim mavi yengeç tanımımı beğenmiş, onun beğenisi ile o tanım sanki cumhuriyet altını gibi bir değer kazandı.
devamını gör...
agnostik
yaratıcıyla ilgilenmeyen olarak bilinse de bu yanlış bir tanımdır. yaratıcının varlığıyla ilgilenmeyen apateizm dir. agnostik bir kişi işe tanrının varlığının bilinemeyeceğini savunur.
devamını gör...
güneşli günlerde hissedilenler
ben kendimi aşık zannediyorum ay pardon hissediyorum.
güneş enerjisiyle çalışınca bünye, fazla dolumdan salakça şeyler hissediyor işte.
karar aldım, bundan sonra güneşli günlerde kimseyi arayıp sormak yok. arayan soran olursa da cevap yok.
güneş enerjisiyle çalışınca bünye, fazla dolumdan salakça şeyler hissediyor işte.
karar aldım, bundan sonra güneşli günlerde kimseyi arayıp sormak yok. arayan soran olursa da cevap yok.
devamını gör...
aile üyelerinin normal sözlük tanımlarını okuması
yeğenim biraz bana çekmiş. baktığı duyduğu şeyleri pek unutmaz. niye bunu yazdım? geçtiğimiz gün telefondan sözlüğü gösterdim, kafa yazıyoooo dedi. ondan sonra yine geldi kafaaa deyip deyip gitti. yemin ediyorum telefonu orta yerde bırakmaya ürküyorum. herkes sevgilisinden/eşinden çekinir ben yeğenimden. kızım bak git.
devamını gör...
eduardo galeano
mutlu azınlığın doyması için yığınların açlıktan ölmesi gerekir.*
devamını gör...
corona biterken sözlüğün entübe olması
çok sevdiğim birden fazla sayıda yazarın kafa iznine çıkması, burada olanların yazmaması ve benim de yazacak başlık bulamamam nedeni ile katıldığım başlıktır. ölüyoruz yoldaş anlasana.
devamını gör...
katyusha
genellikle rus halk şarkısı olarak bilinse de her dinlediğimde tüylerimi diken diken eden sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği marşıdır.
devamını gör...
polarize gözlük
elektromanyetik bir dalga olan ışığın 2 bileşeni olan yatay ya da dikey bileşenden sadece birinin geçmesine izin verilen camdan yapılan gözlük türü. özellikle gözün fazla etkilenmemesi gereken fazla ışık alan ortamlarda kullanışlıdır.
***
hayat kurtaran bir bilgi vereyim yeri gelmişken (!). sağda solda polarize olduğu iddia edilen gözlükler satan birini görür ve fiyatının düşük olmasından dolayı bu gözlüklerden almak isterseniz, gözlüğün gerçekten polarize olup olmadığını anlamanızın basit bir yolu var. gözlüklerden ikisini elinize alın, birini dikey, diğerini ise yatay tutarak camlarını üst üste getirin. eğer karşınızda kapkara bir manzara varsa, yani hiçbir şey görmüyorsanız gözlükler polarizedir. eğer camın diğer yanını görüyorsanız, satıcıya 2 çift laf edebilirsiniz.
daha da özet tüyo: ucuz polarize gözlük olmaz *
***
hayat kurtaran bir bilgi vereyim yeri gelmişken (!). sağda solda polarize olduğu iddia edilen gözlükler satan birini görür ve fiyatının düşük olmasından dolayı bu gözlüklerden almak isterseniz, gözlüğün gerçekten polarize olup olmadığını anlamanızın basit bir yolu var. gözlüklerden ikisini elinize alın, birini dikey, diğerini ise yatay tutarak camlarını üst üste getirin. eğer karşınızda kapkara bir manzara varsa, yani hiçbir şey görmüyorsanız gözlükler polarizedir. eğer camın diğer yanını görüyorsanız, satıcıya 2 çift laf edebilirsiniz.
daha da özet tüyo: ucuz polarize gözlük olmaz *
devamını gör...
1984
george orwell'in distopik romanı. roman distopiktir ve gelecekte geçmektedir (1940'larda yazılmıştır ve 1984 yılında geçmektedir.) ancak bana kalırsa –bir kaç teknolojik gözlem ve yönlendirme aleti dışında– orwell'in anlattığı sistem, kitabın yazıldığı yıllarda sovyetler'de geçerli olan totaliter sistemin rakip bir kaç totaliter devlet ile tüm dünya sathına yayılmış halidir. yani orwell aslında alegori yolu ile stalinist diktatörlüğü anlatmaktadır. ancak şunu söylemek gerekir ki, eğer orwell bu kitabıyla gelecek insan toplumları ile ilgili bir tahmin yapıyordu ise bu tahmin doğru çıkmamıştır; huxley ve onun "cesur yeni dünya"sı geleceği tahmin etmekte daha başarılı olmuştur. özgürlüğün kısıtlanması diktatöryel yönetimler ile değil, insanların anlamsız bir eğlence ve hedonizme boğulması ile gerçekleşmiştir.
devamını gör...
evli sözlük yazarlarının sözlükte neden yazdığı sorunsalı
çünkü hayat eve sığmaz.
devamını gör...
yazarların en türk özelliği
ekmeksiz doymuyorum.
devamını gör...
yılbaşında 4 gün sokağa çıkma kısıtlaması
markete gidilebilen sokağa çıkma yasağıdır. aslında haftasonu nasılsa yine aynı. marketler saat 10 gibi açılıp 5 gibi kapanmak zorundaymış.
evet, sigarasız kaldım anne..
evet, sigarasız kaldım anne..
devamını gör...
demiseksüel
canı seks çekenin kendi ile bağlantı kurduğu demi seks demi diye onaylayandir.
devamını gör...
öykü
sizlere biraz öyküden ve öykünün kriterlerinden, ne olduğundan, ne olmadığından bahsetmek istiyorum. (bilgi birikimim dahilinde)
öykü: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan bir düzyazı türüdür.
hikaye ile karıştırılmamalıdır. altını çizerek söylüyorum: hikaye, bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılmasıdır.
her şeyin bir hikayesi olabilir fakat her şeyin bir öyküsü yoktur. herhangi bir senaryo, film, roman, deneme, şiir vb. bir hikayeye sahiptir. yani çok daha genel, olayın anlatımıdır. öykü ise hikayeyi de içeren daha geniş bir edebi türdür.
ingilizcede böyle bir ayrım var mesela. her şeyin bir "story"si vardır ama her şeyin bir "short story"si yoktur... short story türkçedeki "öykü"nün izdüşümü elbette.
öykü kısadır. fakat bu kısalık mevzusu fazlasıyla kafa karıştırıcı olabilmekte.
" öykü< novella< roman" gibi bir ayrım var mesela. fakat bu ayrımı biraz daha inceleyince olayın aslında ne kadar anlamsızlaşabileceği gözüküyor. şöyle söyleyeyim:
öykü eksiltme sanatına göre giden bir edebi türdür ve eğer kesin bir ayrım yapacak olursak poe'nun belirttiği üzere ve stephen king'in de değindiği üzere, "etkide birlik" söz konusudur. (bkz: etkide birlik) (tek etki kuramı olarak da geçiyor literatürde.)
eğer romandan eksiltirseniz öykü, öyküden eksiltirseniz şiir ortaya çıkar. ama soralım: kime göre neye göre? değişir bu efendim. mesela flash fiction denen bir tür de var. hemingway'in ortaya attığı söylenen 6 kelimelik roman örneğin... roman. ama roman mı sizce bu? belki. sonuç olarak yazdığı yazı şu:
"for sale:
baby shoes. never worn."
o halde bir düşünelim. bu "roman" düşündükçe kendisini açıyor mu okuyucuya? hayallere sürüklüyor mu bizi? amatör bir "yazar" olan bana sorarsanız,-ki yazar demeye utandığım oluyor kendime- evet.
işler burada karışıyor. çünkü öykü denen düzyazı türüne de baktığımızda, bu da açılabilir. her şey açılabilir. çünkü söz konusu insan zihnidir. o yüzden bu uzunluk mevzusunu pek kurcalamamakta fayda var. 300 sayfalık bir öykü((gbkz: shawshank redemption)) de olur, 100 sayfalık bir roman da olur. 30 sayfalık bir şiir de, 6 kelimelik bir roman da. oluyor böyle şeyler. belli bir kalıba sokmaya çalışıyoruz. elbette bunun yanlış olduğu kanaatindeyim. önemli olan anlama odaklanmak.
kriterlerden de bahsetmiş oldum böylece. ilgilenenler için açıklayıcı olmuştur umarım.
öykü: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan bir düzyazı türüdür.
hikaye ile karıştırılmamalıdır. altını çizerek söylüyorum: hikaye, bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılmasıdır.
her şeyin bir hikayesi olabilir fakat her şeyin bir öyküsü yoktur. herhangi bir senaryo, film, roman, deneme, şiir vb. bir hikayeye sahiptir. yani çok daha genel, olayın anlatımıdır. öykü ise hikayeyi de içeren daha geniş bir edebi türdür.
ingilizcede böyle bir ayrım var mesela. her şeyin bir "story"si vardır ama her şeyin bir "short story"si yoktur... short story türkçedeki "öykü"nün izdüşümü elbette.
öykü kısadır. fakat bu kısalık mevzusu fazlasıyla kafa karıştırıcı olabilmekte.
" öykü< novella< roman" gibi bir ayrım var mesela. fakat bu ayrımı biraz daha inceleyince olayın aslında ne kadar anlamsızlaşabileceği gözüküyor. şöyle söyleyeyim:
öykü eksiltme sanatına göre giden bir edebi türdür ve eğer kesin bir ayrım yapacak olursak poe'nun belirttiği üzere ve stephen king'in de değindiği üzere, "etkide birlik" söz konusudur. (bkz: etkide birlik) (tek etki kuramı olarak da geçiyor literatürde.)
eğer romandan eksiltirseniz öykü, öyküden eksiltirseniz şiir ortaya çıkar. ama soralım: kime göre neye göre? değişir bu efendim. mesela flash fiction denen bir tür de var. hemingway'in ortaya attığı söylenen 6 kelimelik roman örneğin... roman. ama roman mı sizce bu? belki. sonuç olarak yazdığı yazı şu:
"for sale:
baby shoes. never worn."
o halde bir düşünelim. bu "roman" düşündükçe kendisini açıyor mu okuyucuya? hayallere sürüklüyor mu bizi? amatör bir "yazar" olan bana sorarsanız,-ki yazar demeye utandığım oluyor kendime- evet.
işler burada karışıyor. çünkü öykü denen düzyazı türüne de baktığımızda, bu da açılabilir. her şey açılabilir. çünkü söz konusu insan zihnidir. o yüzden bu uzunluk mevzusunu pek kurcalamamakta fayda var. 300 sayfalık bir öykü((gbkz: shawshank redemption)) de olur, 100 sayfalık bir roman da olur. 30 sayfalık bir şiir de, 6 kelimelik bir roman da. oluyor böyle şeyler. belli bir kalıba sokmaya çalışıyoruz. elbette bunun yanlış olduğu kanaatindeyim. önemli olan anlama odaklanmak.
kriterlerden de bahsetmiş oldum böylece. ilgilenenler için açıklayıcı olmuştur umarım.
devamını gör...
kazık temel
inşaat mühendisliğinde bir uygulamadır. vakti zamanında bu işle uğraşan bir firmada epey çalışmıştım, firmanın ismini söyleyince millet dalga mı geçiyorsun der gibi bakardı. ne iş yapıyorsunuz dediklerinde dünyaya kazık çakmakla meşgulüz diyordum, yalanda değildi hani.
kazık temel, üst yapı yükünün tamamını veya bir bölümünü zayıf zeminden derinlerdeki sağlam tabakalara aktaran temel sistemlerine denmekte olup diğer bir adı da derin temeldir. kazık temeller, yapıların temellerinde gevşek zeminli bölgelerin (dolgu , balçık, alüvyon , moloz gibi..) taşıma gücü değerleri düşük , zemin emniyet gerilmesi yapı yüklerini karşılamayan çürük zeminlerde uygulanır.
diğer adıyla derin temel, sağlam tabakalara iletme görevini yaparak zeminle yapı temeli arasında rijit bir bağlantı oluşturur. yani bir nevi gevşek zemin üzerinde olan yapıyı zeminin altındaki sağlam tabakaya çivileme görevi yapar. çakma ve foraj (sondaj) yolu ile yapılır.
çakıldıktan sonra, ağırlığın tek bir kazığın kendi başına destekleyebileceğinden daha geniş bir alana dağıtılması için her kazığın üzerine bir kazık başlığı yerleştirilir.
çakma kazığın foraj(sondaj) yoluyla yapılan kazıklara göre önemli bir avantajı, kazıklar çakılırken aynı zamanda, yerinden çıkan toprağın çakılan kazığın etrafında sıkışarak daha büyük miktarda sürtünme sağlaması, bu sürtünme ile yük taşıma kapasitelerini artırmasıdır.
biraz fazla teknik bilgiye boğmuş olabilirim. size bu uygulamanın kullanıldığı iki örnek vereyim, istanbulda iseniz hergün ya bunları görüyorsunuz ya da kullanıyorsunuz:
haydarpaşa tren istasyonu denize ahşap kazıkların çakılması ile yapılmıştır. 1908 de açılan haydarpaşa garı, her biri 21 metre uzunluğunda olan 100 ahşap kazık üzerine inşa edilmiştir. bu kazıklar zamanında buharlı çekiçlerle (o zamanlar şahmerdan denirdi) yerine çakılmıştır.
diğeri de yeni galata köprüsü ; herbiri 2 metre çapında 75-80 metre uzunluğundaki 114 çelik kazık üzerine oturtulmuştur.
foraj yoluyla yapılan kazık (fore kazıkta denir):
çakma kazık:
kazık temel, üst yapı yükünün tamamını veya bir bölümünü zayıf zeminden derinlerdeki sağlam tabakalara aktaran temel sistemlerine denmekte olup diğer bir adı da derin temeldir. kazık temeller, yapıların temellerinde gevşek zeminli bölgelerin (dolgu , balçık, alüvyon , moloz gibi..) taşıma gücü değerleri düşük , zemin emniyet gerilmesi yapı yüklerini karşılamayan çürük zeminlerde uygulanır.
diğer adıyla derin temel, sağlam tabakalara iletme görevini yaparak zeminle yapı temeli arasında rijit bir bağlantı oluşturur. yani bir nevi gevşek zemin üzerinde olan yapıyı zeminin altındaki sağlam tabakaya çivileme görevi yapar. çakma ve foraj (sondaj) yolu ile yapılır.
çakıldıktan sonra, ağırlığın tek bir kazığın kendi başına destekleyebileceğinden daha geniş bir alana dağıtılması için her kazığın üzerine bir kazık başlığı yerleştirilir.
çakma kazığın foraj(sondaj) yoluyla yapılan kazıklara göre önemli bir avantajı, kazıklar çakılırken aynı zamanda, yerinden çıkan toprağın çakılan kazığın etrafında sıkışarak daha büyük miktarda sürtünme sağlaması, bu sürtünme ile yük taşıma kapasitelerini artırmasıdır.
biraz fazla teknik bilgiye boğmuş olabilirim. size bu uygulamanın kullanıldığı iki örnek vereyim, istanbulda iseniz hergün ya bunları görüyorsunuz ya da kullanıyorsunuz:
haydarpaşa tren istasyonu denize ahşap kazıkların çakılması ile yapılmıştır. 1908 de açılan haydarpaşa garı, her biri 21 metre uzunluğunda olan 100 ahşap kazık üzerine inşa edilmiştir. bu kazıklar zamanında buharlı çekiçlerle (o zamanlar şahmerdan denirdi) yerine çakılmıştır.
diğeri de yeni galata köprüsü ; herbiri 2 metre çapında 75-80 metre uzunluğundaki 114 çelik kazık üzerine oturtulmuştur.
foraj yoluyla yapılan kazık (fore kazıkta denir):
çakma kazık:
devamını gör...
otostop vs otobüs
otostop türkiye sınırları içinde tehlikeli olsa da,dünya açısından bakarsak çok mantıklı bir ulaşım yöntemidir. hatta bu yüzden bir çok insan dünyayı otostop ile gezer. neredeyse hiç para harcamanız gerekmez.
bi örnek
bi örnek daha
ve bir örnek daha
büyük olasılıkla hayatınız boyunca dünyayı böyle gezen insanlardan birine rastlamışsınızdır. şimdi versusun diğer tarafına bakalım.
otobüs elbette daha konforlu ve daha güvenlidir. ama otobüsün en büyük eksisi ücretli olmasıdır. kısa yolda otobüs mantıklı olabilir ama uzun yolda kesenin ağzını baya bi açmanız gerekebilir.
bana göre versusun kazananı kısa yolda da uzun yolda da otostoptur. her yeni araç yeni bir insan,yeni bir hikaye ve yeni bir maceradır.
bi örnek
bi örnek daha
ve bir örnek daha
büyük olasılıkla hayatınız boyunca dünyayı böyle gezen insanlardan birine rastlamışsınızdır. şimdi versusun diğer tarafına bakalım.
otobüs elbette daha konforlu ve daha güvenlidir. ama otobüsün en büyük eksisi ücretli olmasıdır. kısa yolda otobüs mantıklı olabilir ama uzun yolda kesenin ağzını baya bi açmanız gerekebilir.
bana göre versusun kazananı kısa yolda da uzun yolda da otostoptur. her yeni araç yeni bir insan,yeni bir hikaye ve yeni bir maceradır.
devamını gör...
hakkında
sinderella gibi arabam kabak olmasın diye
12 gibi uyurum.
midem iyiyse sevdiğim şeylerden ölçüsüz yiyebilirim
okurum, yazarım, gezerim.
pandemi öncesi sinema aşığı bir insandım
evde bir şeyler izlemek işine ciddiye alamıyorum.
iç sesim her durumda bir komiklik bulur beni de bunu herkese söyle diye ikna eder.
anlatmaya dinlemeye bayılırım.
akademik anlamda sadece istikrarlıyım çok çalışkan olmaktansa aynı anda bir dünya şey yapmayı tercih ederim.
gördüğüm güzel günlerden daha da güzellerini gireceğime dair inancım 45 yıldır benimle
önüme gülümseyerek bakabiliyorum onun sayesinde.
yaşam mottom:
görelim mevla neyler neylerse güzel eyler.
12 gibi uyurum.
midem iyiyse sevdiğim şeylerden ölçüsüz yiyebilirim
okurum, yazarım, gezerim.
pandemi öncesi sinema aşığı bir insandım
evde bir şeyler izlemek işine ciddiye alamıyorum.
iç sesim her durumda bir komiklik bulur beni de bunu herkese söyle diye ikna eder.
anlatmaya dinlemeye bayılırım.
akademik anlamda sadece istikrarlıyım çok çalışkan olmaktansa aynı anda bir dünya şey yapmayı tercih ederim.
gördüğüm güzel günlerden daha da güzellerini gireceğime dair inancım 45 yıldır benimle
önüme gülümseyerek bakabiliyorum onun sayesinde.
yaşam mottom:
görelim mevla neyler neylerse güzel eyler.
devamını gör...

