jenerasyonu olmayan şarkı.
her güzele koşma demedim mi?
her tatlı söze kanma demedim mi?
devamını gör...

merak ettiğim amaç. duygu ve düşünceler için olanları anlayabiliyorum ama telefon markası, en sevilen renk gibi başlıklara yazılanlardan nasıl bir çıkarım yapılıyor. yani mor yazdın geçtin mesela on kişi mor yazmış buradan kendini iyi mi hissetmen gerekiyor. renge göre kişilik tespiti mi amaç?
amacım asla eleştiri değil sadece gerçekten merak ediyorum.
devamını gör...

#870696

vallahi, bu sefer vallahi benim suçum yok, png kurbanıyım inan cenk.*

(bkz: admin uyuma ortama nifak salma)

şimdi akıma geldi de editi : yav holosko artı bir miktar para versem benim ses kaydı yayınlanmazsa olur mu? ahaha
çünkülüm yengeniz ile bu ses kaydı yüzünden atışmıştık o günlerde, ben de gider olsun diye tek başıma kafa kıyak bu kaydı yapıp yollamıştım, puh!
sesim de çok kötüdür iyi mi, uy anam garip anam!
devamını gör...

31 çeken doyumsuz bencil aylar yüzündendir.
devamını gör...

en'am suresi, 32. ayet: dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. yine de akıl erdirmeyecek misiniz?
devamını gör...

beni yoran insanlar. etmeyin da. güncelleme atın kendinize.
devamını gör...

özgüvenimizin yüksek olmasının başkalarından saygı görmemize bağlı olması birçok konuyu açıklığa kavuşturuyor: insanlar neden borç batağında yüzen arkadaşından uzaklaşır da mevkii ve kariyer sahibi insanların peşinden koşar? neden son model otomobil sahibine saygı duyarız da işine dolmuşla gelen çaycıya tepeden bakarız? bunların nedeni şimdi açıklayacağım olguda yatıyor: snopluk.

snop sözcüğü "sine nobiliate" (soylu olmayan) sözcüğünün kısaltılmasına dayanıyor. google'da arattığımızda "züppelik" gibi bir anlam çıksa da günümüzde yüksek statülü olmadığı halde onlar gibi davranmaya çalışan, yüksek konumda olmayan insanlardan rahatsızlık duyan kişiler için kullanılıyor. snoplar tarih boyunca aristokrasiye ilgi duymuş, güçlü kişi her kimse onun peşinde koşmuştur. bu kimi zaman din görevlileri, kimi zaman askerler, kimi zaman ressamlar, kimi zaman sporcular, kimi zaman şairler olmuştur.

bir snopla arkadaş olmak , onun aradığı kişi değilseniz, çoğu zaman sinir bozucudur. siz istediğiniz kadar en iyi resimleri çizin, en karmaşık yazılımlar sizin klavyenizden çıksın hatta kara deliklerle ilgili yaptığınız çalışma bilim yarışmalarında ödüllere layık görülsün, eğer yaptıklarınız toplum tarafından konuşulmuyor, yeteneklerinizi kabul görmek için kullanmıyorsanız kuru bir kayıtsızlıktan başka bir şey görmeyeceksinizdir.

gelin görün ki snopluktan snopluk doğmaktadır. kanser hücrelerinin vücutta yayılım hızına paralel bir hız ile üzerimize gelen snopluk bizi hortumun içine çekmektedir. günün birinde biz de bir snop olup çıkmışızdır. sürekli küçümsenmek, bizi küçümseyenlerin ilgisini çekme çabasına dönüşmektedir.

bütün bunlar göz önüne alındığında yine de hayatları gücü kaybetme korkusuyla geçen bu insanları küçük görmektense onları anlamaya çalışmak hatta biraz da onlar adına keder duymak yerinde olacaktır.

güç sahibi olmamanın yaptırımı fakirlikse, snopluğun yaptırımı sürekli kıvranıp durmamıza sebep olan bir aşağılık duygusu ve derinlere doğru kayan bakışlarımız olacaktır.

kaynaklar:
1- www.nedirnedemek.com
2. alain de botton- statü endişesi
devamını gör...

2006 iran yapımı asghar farhadi filmi.

film iran'daki toplumsal, sınıfsal çatışmalar üzerine kurulu. bu hikayeyi bir kadının üst tabakadaki bir ailenin evine temizlikçi olarak işe başlaması ve kendini epey gergin bir aile kavgası içinde bulması ile başlatıyor. kadının, eşini aldatmakla suçlaması ve bunun devamında gelişen kavgalarla birlikte, iran'da kadın olmak, aile yapısı, eşitlik ve sınıf farklılığı gibi temaları haklı haksız aramadan* sorguluyoruz.

iran filmlerinden görmeye alışık olduğumuz taraneh alidoosti bu filmde oldukça çocuksu bir ifadeyle karşımıza çıkıyor. şöyle bi googlelayınca bu filmde 22 yaşında rol aldığını gördüm. özellikle gelinlik denediği sahne ve aynada kendine baktığı ifade uzun süre insanın aklına bir gülümsemeyle kalıyor.

film, gerilim ve tansiyonun yüksek olmadığı sahnelerde dahi insanın üzerine bir tedirginlik yüklüyor garip bir şekilde. bu yüzden filmden sıkılmak ya da bir an için kopmak pek de mümkün değil bence. insanı ekrana kilitliyor ve her an bir şeyler patlayacakmış hissi veriyor. ayrıca filmin açılış sekansını da bir başka sevdim. aslında iran yapımlarından da o romantik tatlılığı yeterli bir şekilde alabileceğimizi net bir şekilde gösteriyor. bence iyi film.
devamını gör...

kalabalık bir ortamda sevgiliyi tahrik etmek.
devamını gör...

beğenmemekte haklı olan insandır. 400 dolara denk gelir. amerika’da yaşayan bir insan bu parayla iphone ,playstation alabilirken türk insanının alabilmesi için kaç ay çalışacağını siz hesap edin.
devamını gör...

her an.
devamını gör...

değiştiremediklerimiz, düzeltemediklerimiz, ötelediklerimiz, görmezden geldiklerimiz ve bişey olmaz dediklerimiz yüzünden biz bunları konuşmak zorunda kalıyoruz. yapılacak tek şey insan olmak. sağlıklı bir kafayla, sağlam vicdanla, iyi bir kalple olmak insan olmak çok kolay. formül bu işte. bu kadar basit! ama bu maalesef tek kişilik. ben hiçbir katil yerine insan olamam. ben ölen kadınlarımız için onlara şefkat gösteremem, -mış gibi yapamam. sadece yeni canlarımız gitmesin diye çabalayabilirim. bunun için bir yola çıkabilirim. en azından farkında olabilirim. ve ben farkındayım.. her an ama her an insan olmak için emek verebilirim.!
devamını gör...

-taksiye binince istisnasız kafadan kontak şoföre denk gelmem.
-aykırı olmayan dış görünüşüme rağmen,küçük bir şehre ya da ilçeye gidince herkesin s.kecek gibi bakması.
devamını gör...

manyak olan insan topluluğudur. başkasının zarar göreceği bir özgürlüğe haykırarak gülerim ben.
devamını gör...

çok meşhur olacağım burada sebebiyse robnaja'nın kahkahası başlığını açan insan olmam olacak. abla biraz gülse de siz feyz alsanız yetiyor yani, siz düşünün hayatınıza gerçekten değerse katacağı değeri. hıhm.
devamını gör...

karşınızdaki insan, sizden 3 - 5 yaş büyük ve bekar ise "abi" "abla" denmez.
devamını gör...

sevim karadaş'tır.

"6 senedir bu işi yapıyorum. bazlama ve gözleme yapıyoruz. pandemi dolayısıyla işlerimizin azalması nedeniyle yenilik arayışına girmeye başladım. çevremde dijital paraya olan ilginin çoğalmasından dolayı işletme olarak dijital parayla ödemeye geçtik. bu yeni akıma biz de ayak uydurduk. gayet güzel satışlarımız var, bu uygulama da yoğun ilgi gördü. günlük dijital paranın kuruna göre satış yapıyoruz. mesela bazlama 7,5 lira, o günkü dijital paranın kuru 7,5 liranın karşılığına denk gelen ücret ile satış yapıyoruz. siparişlerde de dijital parayla ödeme kolaylığı olduğunu da söylüyorum. bildiğim kadarıyla dijital parayla satış yapan firma olarak biz ilkiz ve satışlarımızı bu şekilde devam ettiriyoruz."

tr.sputniknews.com/turkiye/...
devamını gör...

deniz olmaması.
devamını gör...

aslan takımyıldızı yönünden hızlanarak dünya'ya doğru yaklaşan ve dünya'ya çarpıp çarpmayacağı konusu sürekli gündeme gelen asteroit. literatürde 99942 apophis olarak geçiyor.

apophis, 2004 yılında keşfedildi. genişliği hemen hemen 340 metre. nasa'nın potansiyel olarak zarar verebilecek olan gök cisimleri listesinde yer alıyor.

geçenlerde, 2029 yılında dünya'ya çarpacağına dair iddialar medyada yer aldı. ancak medyanın yine, tıklanmak uğruna anlayıp dinlemeden yaptığı haberlerden biriydi bu çünkü başlarda o yıl için %2,4 olarak bilinen çarpma ihtimalinin aslında 0 olduğu, detaylı çalışmalar sonucu elde edilen bir bilgi.

ancak...

2068 yılında yine yakın geçiş yapacak ve eğer dünya'nın çekim alanı tarafından yakalanırsa çarpma ihtimali var. fakat yarkovsky etkisi nedeniyle hızı değişmiş durumda. aynı etki nedeniyle yörüngesi de zamanla değişebilir. bu nedenle "mutlaka çok yakından geçecek" ya da "mutlaka çarpacak" demek gibi bir şansımız yok. şu an için çarpma ihtimali 500 binde 1 civarında.

***
apophis, bennu ve 1950 da adlı asteroitlerden sonra 3. sırada, çarparsa vereceği zarar bakımından.

eğer çarparsa, kitlesel yok oluşa neden olmaz. boyutları buna izin vermiyor. fakat son derece büyük etkileri olur. dünyada insanlar tarafından patlatılan en güçlü nükleer silah, hemen hemen 57 megaton tnt'ye eşdeğer. apophis'in çarpışma esnasında neden olacağı enerji çıkışı ise yaklaşık 1150 megaton tnt'ye eşdeğer olur.
devamını gör...

başaklarından ayrılan tahıllardan geriye kalanların bir makine aracılığıyla sıkıştırılması ile elde edilen dikdörtgen ya da silindirik balyadır. ve oldukça sert ve ağır olurlar.

peki bunun benimle ne ilgisi var firdevs hanım? daha önce çocukluk travmalarımdan biri olan dolmalık biber hikayemi bir tanımla anlatmıştım. evet, travma nesnelerim paylaş benimle programına katılıp psikoloğu benimle ağlatacak kadar ağır olmayabilir ama herkesin travması kendine güzel.

benim saman balyası ile ilgili travmam ise tamamen annemin sözünü dinlememekten kaynaklanıyor.

bir gün geç bir kahvaltı öncesi annem evin en büyük çocuğu olarak beni bakkala yolladığında “başıma” geleceklerden habersizdim. her zaman olduğu gibi 3 ekmek on yumurta almak için dışarı çıktığımda annem bana araba yolunun kenarından değil evin arkasından dolaşan ve insanların yürüye yürüye küçük bir patikaya çevirdiği bahçe içi yoldan gitmemi tembihledi.

her zaman söz dinleyen bir çocuk olduğum için annemin dediğini yaptım ama zeka seviyem bir ayakkabı çekeceği ile eşit olduğu için annemin aynı yoldan dönmemi söylememesini fırsat bilerek arabaların geçtiği ve dükkanların olduğu yoldan kolumun altında ekmekler, poşette yumurtalarla heidi’nin saçma iyimserliğini giyinmiş bir halde ve tabii ki etrafı izleyerek lay la lay la lay laaaa diye yürüdüm.

şarkımın nakarat bölümünü söyleyip etraftaki arabalardan herhangi birinin bumblebee’ye dönüşüp dönüşmeyeceğini düşünürken bir kamyondan indirilen saman balyalarından birinin optimus prime’ın tükürüğü gibi kafama doğru gelmekte olduğunu fark ettim. ama bunun için yapabileceğim pek bir şey yoktu artık. fakir sümüğü gibi yere yapıştığımda üzerimde nur topu gibi bir saman balyası vardı.

etrafıma toplanan evrenin askerleri hemen beni balyanın altından çıkardı ve biri elimi yüzümü yıkadı. bir tanesi gözlerime baktı ve gördüğü salaklığın doğuştan olduğunu anlayıp bir şeyim olmadığına karar verip beni eve doğru kışkışladı. tabii biraz tozlanan ekmeklerimi ve ne hikmetse bir tanesi bile kırılmamış olan kozmik yumurtalarımı elime tutuşturarak.

eve gittiğimde annemin gözlerinde “ senin yüzüne nolmuş!” bakışı vardı. zira yüzüm mor bahar çiçekleri ile bezenmiş gibiydi. bu söz dinlememenin dayağını bir hafta sonra iyileşince yedim. annemde kimsenin hakkı kalmaz.

o günden bana kalan ise bir saman balyası korkusu ve kozmik yumurtalara duyduğum sarsılmaz inanç oldu.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim