aile gelir gider hesabı
ailedeki harcamaların hangi yöntemle ve kim/kimler tarafından yapılacağını anlatır.
bu konuda bir kaç gündür düşünüyorum. çevremde bir kaç tane ev hanımı var. kocasının sabahları harçlık bırakmayı unuttuğunu söyleyenler, ne kadar birikimimiz olduğunu bilmiyorum diyenler, kocasının gümüldür'den arsa alıp sattığını komşunun kocasından öğrenenler, yaptığı alısveris için kocasından iki kat para alıp kalan miktarla soluğu kuaforde alanlar.... bir de çalışan (öğretmen) kadın arkadaşlarım var. bunların içinde de maaş kartını evlendikleri ay kocasına verip bir daha hiç görmeyenler, maaşının ne kadar olduğunu bilmediğini söyleyenler, evdeki tüm para hesabını kocasının yaptığını ama bundan memnun olduğunu söyleyenler var.
bunlari duyunca gerçekten şaşırıp kalıyorum. insan neden hayatını paylaştığı kadından parasını saklar ya da insan neden o kadar yıl emek verdiği mesleğinin maaşını bilmez ?
bunların yanında günümüzde boşanmaların altta yatan sebeplerinin başında çiftlerin para konusunda uyumsuzlukları geldiğini okuyorum.
taraflardan birinin bagimliliklari için yaptığı harcamalar, kendi ailesine yaptığı yardımlar, ülkenin ekonomik durumu vs gibi konuları saymıyorum bile.
annemin zamanını düşünüyorum.
annem ve arkadaşları ilkokul ya da en fazla orta okul mezunuydu. zaman zaman altin günlerinde bu konu açılırdı ve istisnasız herkes aynı şeyi söylerdi. para ortak bir yerde duruyor, ihtiyaci olan alıp kullanır. aramızda ayrı gayrı olmaz. teknoloji alanında ilerlerken kültür alanında ciddi oranda düşüşe geçtiğimizi düşünüyorum.
bence ailedeki gelir gider hesabı çiftlerin benlik algıları iletişim becerileri ile doğru orantılı. arkadaş, evlisin evli. karşında el açmak zorunda olduğun baban yok, o evin işlerini yapıyor o hayatı paylasiyorsan parayı da seninle paylaşmak zorunda.
karşında hizmetçin yok. sen dışarıda çalışıyorsun diye tüm gün evinin işini yapıp hayatın her anını seninle paylaşan kadına paranın hesabını vermek zorundasın.
daha parayı birlikte harcayamiyor bu konuda ortak karar alamiyorsan neden aynı yatağı paylasiyorsun ?
bizde ise herkesin kartı kendi cebinde durur, herkes istediğini alır,para ortaktır, harcamalardan herkesin haberi vardır. aynı mutluluk ve hüznün ortak olduğu gibi. elbette bu noktaya gelmek için bir miktar gerginlik, bir miktar acı tecrübe yaşanmıştır. yine de bu yazıyı okuyan genc hemcinslerime "paranızı eşinize karşı bir koz olarak kullanmayın ama maaş kartınızı da kimseye kaptırmayın. bakiye sıfır da olsa kart her zaman sizin cüzdanınızda kalmalı." önerisini verebilirim.
bu konuda bir kaç gündür düşünüyorum. çevremde bir kaç tane ev hanımı var. kocasının sabahları harçlık bırakmayı unuttuğunu söyleyenler, ne kadar birikimimiz olduğunu bilmiyorum diyenler, kocasının gümüldür'den arsa alıp sattığını komşunun kocasından öğrenenler, yaptığı alısveris için kocasından iki kat para alıp kalan miktarla soluğu kuaforde alanlar.... bir de çalışan (öğretmen) kadın arkadaşlarım var. bunların içinde de maaş kartını evlendikleri ay kocasına verip bir daha hiç görmeyenler, maaşının ne kadar olduğunu bilmediğini söyleyenler, evdeki tüm para hesabını kocasının yaptığını ama bundan memnun olduğunu söyleyenler var.
bunlari duyunca gerçekten şaşırıp kalıyorum. insan neden hayatını paylaştığı kadından parasını saklar ya da insan neden o kadar yıl emek verdiği mesleğinin maaşını bilmez ?
bunların yanında günümüzde boşanmaların altta yatan sebeplerinin başında çiftlerin para konusunda uyumsuzlukları geldiğini okuyorum.
taraflardan birinin bagimliliklari için yaptığı harcamalar, kendi ailesine yaptığı yardımlar, ülkenin ekonomik durumu vs gibi konuları saymıyorum bile.
annemin zamanını düşünüyorum.
annem ve arkadaşları ilkokul ya da en fazla orta okul mezunuydu. zaman zaman altin günlerinde bu konu açılırdı ve istisnasız herkes aynı şeyi söylerdi. para ortak bir yerde duruyor, ihtiyaci olan alıp kullanır. aramızda ayrı gayrı olmaz. teknoloji alanında ilerlerken kültür alanında ciddi oranda düşüşe geçtiğimizi düşünüyorum.
bence ailedeki gelir gider hesabı çiftlerin benlik algıları iletişim becerileri ile doğru orantılı. arkadaş, evlisin evli. karşında el açmak zorunda olduğun baban yok, o evin işlerini yapıyor o hayatı paylasiyorsan parayı da seninle paylaşmak zorunda.
karşında hizmetçin yok. sen dışarıda çalışıyorsun diye tüm gün evinin işini yapıp hayatın her anını seninle paylaşan kadına paranın hesabını vermek zorundasın.
daha parayı birlikte harcayamiyor bu konuda ortak karar alamiyorsan neden aynı yatağı paylasiyorsun ?
bizde ise herkesin kartı kendi cebinde durur, herkes istediğini alır,para ortaktır, harcamalardan herkesin haberi vardır. aynı mutluluk ve hüznün ortak olduğu gibi. elbette bu noktaya gelmek için bir miktar gerginlik, bir miktar acı tecrübe yaşanmıştır. yine de bu yazıyı okuyan genc hemcinslerime "paranızı eşinize karşı bir koz olarak kullanmayın ama maaş kartınızı da kimseye kaptırmayın. bakiye sıfır da olsa kart her zaman sizin cüzdanınızda kalmalı." önerisini verebilirim.
devamını gör...
pırlanta
binlerce yıl önce hindistan’da bulunan hay bulunmaz olaydı dediğim elmasın işlenmiş halidir.
taşın büyüklüğüne, rengine göre fiyatlandırılır. makbulu beyaz ve büyük olanıdır. bir yatırım aracı olarak kullanılmamalıdır.
taşın büyüklüğüne, rengine göre fiyatlandırılır. makbulu beyaz ve büyük olanıdır. bir yatırım aracı olarak kullanılmamalıdır.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
heyecanla sırasını bekleyen kafacılara selam olsun. bu stresi ilkokulda aşı sırasında yaşamıştım. bal gibi gidiyor yayın, gözümden yanağıma akan yaşlarlan dinliyorum.*
devamını gör...
söylendiğinde huzur veren cümleler
kısa ve öz "iyi ki varsın" denilmesidir. insanı pamuk gibi eder.
devamını gör...
türklerin uzaya gittiğinde yapacakları ilk iş
bir köşeyi parselleyip bir çırpı da gecekondu kondurmak.
devamını gör...
blackeyes
sözlüğümüzün "engin bilgi denizi" olarak gördüğüm şahane yazardır. matematik, tarih, psikoloji, sosyoloji... her konuda fikrini bizlerle paylaşmaktadır. esprilidir ayrıca: #140570 :d
hep yazması, hiç bırakmaması dileklerimle...
edit: ekleme
hep yazması, hiç bırakmaması dileklerimle...
edit: ekleme
devamını gör...
kitap okuyan insanı belli eden detaylar
her şeyden önce benliğinin farkındadır. öğrenmenin sonsuz olduğunu bilir. hiçbir zaman 'ben oldum' demez. öğrenmeye ve dinlemeye açıktır karşısındaki insanı yormaz. dinlediğini ve okuduğunu nitelikli olarak algılar. bir araya gelindiğinde sohbet konusu aranmaz seçenek zaten çoktur. iç dünyası diğer insanlardan daha kabalıktır bu nedenle yalnızlıktan şikayet etmez.
devamını gör...
bazı yazarların bot kullanıyor olması
inanmadığım tespit.
kimlerin beğendiğini görüyoruz çünkü.
birbirini beğenen yazarlar da genelde aynı kafada olan insanlar.
ironik bir beğeni'ye fav'a denk gelmedim ben.
kimlerin beğendiğini görüyoruz çünkü.
birbirini beğenen yazarlar da genelde aynı kafada olan insanlar.
ironik bir beğeni'ye fav'a denk gelmedim ben.
devamını gör...
kafanın geceleri daha iyi çalışması
iki tip insan vardır
1- tavuklar
2- baykuşlar
tavuklar sabah erken kalkıp sabah çalışmayı,baykuşlar ise gece geç saatlerde çalışıp sabah geç kalkmayı severler ve daha verimli olurlar.
yani aslında gece ilham gelmesi veya çalışmayı sevmeniz istemeniz gayet normal ve sizin elinizde olan bir şey değil genlerinizde olup bebeklikten beri değişmeyen özelliğinizdir.
buradan daha ayrıntılı okuyabilirsiniz.
1- tavuklar
2- baykuşlar
tavuklar sabah erken kalkıp sabah çalışmayı,baykuşlar ise gece geç saatlerde çalışıp sabah geç kalkmayı severler ve daha verimli olurlar.
yani aslında gece ilham gelmesi veya çalışmayı sevmeniz istemeniz gayet normal ve sizin elinizde olan bir şey değil genlerinizde olup bebeklikten beri değişmeyen özelliğinizdir.
buradan daha ayrıntılı okuyabilirsiniz.
devamını gör...
pargalı ibrahim paşa
ı. süleyman saltanatı döneminde 27 haziran 1523 - 15 mart 1536 arasında sadrazamlık yapan, önemli siyasal ve askerî olaylarda rol oynayan osmanlı devlet adamı.
muhteşem süleyman döneminin aktörlerinden ikinci adam. tarihsel süreçte baktığımızda başarılı olan liderler etraflarında başarılı kişiler bulundurmuştur. pargalı bunlardan biridir. mısır valisinin isyanının bastırılmasından mohaç'a katkıda bulunmuştur. 13 yıl boyunca imparatorluğun ikinci adamı olmaktan kibre kapıldığı söylenebilir ki bu da onun sonunu hazırlayan gelişmelerden biridir.
muhteşem süleyman döneminin aktörlerinden ikinci adam. tarihsel süreçte baktığımızda başarılı olan liderler etraflarında başarılı kişiler bulundurmuştur. pargalı bunlardan biridir. mısır valisinin isyanının bastırılmasından mohaç'a katkıda bulunmuştur. 13 yıl boyunca imparatorluğun ikinci adamı olmaktan kibre kapıldığı söylenebilir ki bu da onun sonunu hazırlayan gelişmelerden biridir.
devamını gör...
kafa-normal sözlük
bir taraftan kafa ismine özlem, bir taraftan da normal ismine alışma veya alışmama arasında gidip gelme.
sakin bir cumartesi akşamı normal bir kafa ile düşünmenin bir ürünü. bu düşünmeye sebep olarak da sözlüğün radyosuna girdiğimde görmüş olduğum kafa ismi. sözlüğün ismi konusundaki anlaşmazlık sanki orada da devam ediyor.
hani soracaksınız " bu isim değiştirme sevdasından vazgeçmedin mi?" diye.
ben de bir ombudsman olarak, yani arabulucu olarak, arayı bulmaya çalışıyorum. belki bu son çağrım olabilir. ama bir umut ve ışık devamlı canlı olmalı.
belki bu ortaya attım isim destek bulabilir. paranormal oluyor da kafa-normal niye olmasın. (isteyen tire işaretsiz de kullanabilir).
sayın yoldaş başkan ve sevgili moderasyon bu isim önerisini bir düşünsünler. kalkıp da buna da telif davası açacak değiller. hem, isim babası olmuş olurum.
şayet bu isim önerisi kabul görmedi. sözlük kullanmasa da, yazışma ve konuşmamda kafa-normal sözlük ismini kullanırım, olur biter. hem eski isme bağlılık, hem de yeni ismi kabulleniş açısından.
sakin bir cumartesi akşamı normal bir kafa ile düşünmenin bir ürünü. bu düşünmeye sebep olarak da sözlüğün radyosuna girdiğimde görmüş olduğum kafa ismi. sözlüğün ismi konusundaki anlaşmazlık sanki orada da devam ediyor.
hani soracaksınız " bu isim değiştirme sevdasından vazgeçmedin mi?" diye.
ben de bir ombudsman olarak, yani arabulucu olarak, arayı bulmaya çalışıyorum. belki bu son çağrım olabilir. ama bir umut ve ışık devamlı canlı olmalı.
belki bu ortaya attım isim destek bulabilir. paranormal oluyor da kafa-normal niye olmasın. (isteyen tire işaretsiz de kullanabilir).
sayın yoldaş başkan ve sevgili moderasyon bu isim önerisini bir düşünsünler. kalkıp da buna da telif davası açacak değiller. hem, isim babası olmuş olurum.
şayet bu isim önerisi kabul görmedi. sözlük kullanmasa da, yazışma ve konuşmamda kafa-normal sözlük ismini kullanırım, olur biter. hem eski isme bağlılık, hem de yeni ismi kabulleniş açısından.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en eski eşyası
annem benim icin kucukken ahşap taki kutusu yaptırmıştı. her seyi de benim istedigim şekilde olmuştu. rengi, şekli, içine yazdirdigim yazi. şimdi bi düşündümde en eski eşyam oymuş.
devamını gör...
mastürbasyon bağımlılığı
bir bağımlılık. bi'ara böyle biri sayılırdım, artık değilim ama bu mastürbasyona sığınmadığım anlamına gelmez. kısa vadeli antidepresan. acıdan, boşluktan, değersizlik hissinden, iç çatışmalardan, anksiyeteden, kötü duygulardan kaçış yolu. bir telafi uğraşı. böyledir bu lanet dünya, insan o kadar da güçlü ve bol çaresi olan bir canlı değildir, bir yeri kapatayım derken bir yerden kendine zarar verirsin, neresinden tutsan elinde kalır, bütün bağımlılıklar için böyledir bu, sürünür gidersin.
kendimizden kaçmamamız, iç meselelerimizi ve travmalarımızı çözmemiz, kendi sorumluluğumuzu almamız, özsaygımızı ve özgüvenimizi sağlamamız, özgürleşmemiz söylenir lordlar kamarasında oturan keyfi yerinde insanlar tarafından. peki bu o kadar kolay mıdır:
milyonlarca insanlık hali var, mesela sadece tek bir örnek vereyim: onurlu bir adam bir fabrikada işe girer üç çocuğuna bakmak ve hayatta kalmak için. patron bu adama kafayı takar ve aşağılar. adam onurunu korumak için işi bıraksa aç kalacak ya da kendini savunsa psikolojik şiddet daha da artacak ve onuruna daha fazla yara almış olacak. patrona boyun bükse, kendine karşı suç işlediği için kendinden nefret edecek. sonuç ne olacak? bu adam ķüfür bağımlısı olacak, öfkesini eşinden çıkaracak, antidepresan kullanacak belki, sigarayı arttıracak, alkole düşecek belki ya da pornoya saracak, haftada üç kez sevişirken her gün sevişmeye başlayacak. öfkeli, değersizlik ve suçluluk hissiyle dolaşan birine dönüşecek.
dur bir örnek daha vereyim. ailesi tarafından aşağılanan ya da sağlıksız bir aile ortamında yaşayan ama evden ayrılma imkanı da olmayan bir ergen bilin bakalım ne yapar?
bir ruha çaresizlik ve değersizlik virüsü bir kere bulaşmayagörsün, bütün iç kaynaklarını tüketip ruhu paramparça edene kadar yer bitirir o virüs insanı. demem o ki bağımlı insan acı çeken insandır, bu bağımlılık ister iç etmenlerden ister dış etmenlerden kaynaklanıyor olsun...
kendimizden kaçmamamız, iç meselelerimizi ve travmalarımızı çözmemiz, kendi sorumluluğumuzu almamız, özsaygımızı ve özgüvenimizi sağlamamız, özgürleşmemiz söylenir lordlar kamarasında oturan keyfi yerinde insanlar tarafından. peki bu o kadar kolay mıdır:
milyonlarca insanlık hali var, mesela sadece tek bir örnek vereyim: onurlu bir adam bir fabrikada işe girer üç çocuğuna bakmak ve hayatta kalmak için. patron bu adama kafayı takar ve aşağılar. adam onurunu korumak için işi bıraksa aç kalacak ya da kendini savunsa psikolojik şiddet daha da artacak ve onuruna daha fazla yara almış olacak. patrona boyun bükse, kendine karşı suç işlediği için kendinden nefret edecek. sonuç ne olacak? bu adam ķüfür bağımlısı olacak, öfkesini eşinden çıkaracak, antidepresan kullanacak belki, sigarayı arttıracak, alkole düşecek belki ya da pornoya saracak, haftada üç kez sevişirken her gün sevişmeye başlayacak. öfkeli, değersizlik ve suçluluk hissiyle dolaşan birine dönüşecek.
dur bir örnek daha vereyim. ailesi tarafından aşağılanan ya da sağlıksız bir aile ortamında yaşayan ama evden ayrılma imkanı da olmayan bir ergen bilin bakalım ne yapar?
bir ruha çaresizlik ve değersizlik virüsü bir kere bulaşmayagörsün, bütün iç kaynaklarını tüketip ruhu paramparça edene kadar yer bitirir o virüs insanı. demem o ki bağımlı insan acı çeken insandır, bu bağımlılık ister iç etmenlerden ister dış etmenlerden kaynaklanıyor olsun...
devamını gör...
ruh sağlığı için uzak durulması gereken şeyler
erkekler
devamını gör...
sabah kedi olarak uyanılsa yapılacak ilk şey
önce güzelce bir gerinir ve tırnaklarımı herhangi bir nesneye geçirerek bilerim. akabinde catwalk yaparak su kabından biraz su içer, mama kabını hayali kumlarla gömmeye çalışırım.
sonrasında masanın üstüne atlar üzerinde olan herşeyi aşağıya atarım. içlerinde minik ve düşerken ses çıkartan bir obje varsa bütün evin içinde oradan oraya patimle ona vura vura dolaşırım. sonra gömdüğüm mama kabından biraz mama yerim ve oturup yarım saat boyunca her yerimi yalarım. saçma salak ve asla uyunamayacak yüksek bir yere çıkıp uyumaya çalışırım. yapamayınca da iner koltuğun kenarında uyurum.
uyandığımda tekrar başa sarar, bu sefer mama yemeden önce kuma tuvaletimi yaparım. sonrası yine aynı şekil devam.
sonrasında masanın üstüne atlar üzerinde olan herşeyi aşağıya atarım. içlerinde minik ve düşerken ses çıkartan bir obje varsa bütün evin içinde oradan oraya patimle ona vura vura dolaşırım. sonra gömdüğüm mama kabından biraz mama yerim ve oturup yarım saat boyunca her yerimi yalarım. saçma salak ve asla uyunamayacak yüksek bir yere çıkıp uyumaya çalışırım. yapamayınca da iner koltuğun kenarında uyurum.
uyandığımda tekrar başa sarar, bu sefer mama yemeden önce kuma tuvaletimi yaparım. sonrası yine aynı şekil devam.
devamını gör...
sözlük yazarlarının bugün hissettikleri
bebek gibi hissediyorum. kahvemi içtikten sonra pop mix eşliğinde hazırlanacağım. oooh bugün ve bundan sonraki günler benim çünküüüü kurtuluyorum burdann!
devamını gör...
kırlangıç
kırlangıç: küçük ve tatlı, bana nedense özgürlüğü hissettiren bir kuş türü.
kırlangıçlar;
gökyüzünün süsleri.
ne de güzel uçuşuyorlar,
sanki özgürlük timsali.
dedim onlara:
oradan nasıl gözüküyor insanoğlu ?
hep bir ağızdan: kibir dolu, nefret dolu.
dedim: yok mu bunu bir hâl çaresi ?
hep bir ağızdan: sevgi, sevgi ...
kırlangıçlar;
gökyüzünün süsleri.
ne de güzel uçuşuyorlar,
sanki özgürlük timsali.
dedim onlara:
oradan nasıl gözüküyor insanoğlu ?
hep bir ağızdan: kibir dolu, nefret dolu.
dedim: yok mu bunu bir hâl çaresi ?
hep bir ağızdan: sevgi, sevgi ...
devamını gör...
nickaltı yalakalığı
insanın anlayamadığını sorgulaması yerine basit ama yanlış cevaplar bulması daha kolay geliyor sanırım.nickaltına yazdığım ve bana yazan insanların çoğuyla iyi kötü bir muhabbetim olmuştur. kaldı ki bir insanın nickaltına negatif bir şey yazacak halim yok çünkü negatif enerjiden uzak durmak istiyorum. yani yazarken ederken elbette karmam artsın isterim ama günün sonunda artmış artmamış o kadar umursamıyorum ki. karma olayın eğlencesi ve çoğu insanında burada aldığı karmaları ciddiye aldığını sanmıyorum. bunun için bir insan neden yalakalık yapsın o zaten bambaşka bir konu. hepimiz eğleniyoruz ve azıcık kafamız dağılsın istiyoruz. olay bu.
devamını gör...
birini gözünde çok büyütmek
şuursuzluk hali. insanın böyle zamanlarda beyni neden duruyor, algıları neden kapanıyor anlamıyorum.
dünyanın en mükemmel insanı olarak görmekten bahsetmiyorum. olumsuzluklarını görememek bu.
bir miktar kendimizi iki adım geriye atabilirsek, o göze inen perde aralanıyor.
sonra birden bir aydınlanma geliyor ve içinde onlarca balon tek tek patlamaya başlıyor. onu gözünde büyütüğün her an için bir balon.
dünyanın en mükemmel insanı olarak görmekten bahsetmiyorum. olumsuzluklarını görememek bu.
bir miktar kendimizi iki adım geriye atabilirsek, o göze inen perde aralanıyor.
sonra birden bir aydınlanma geliyor ve içinde onlarca balon tek tek patlamaya başlıyor. onu gözünde büyütüğün her an için bir balon.
devamını gör...
jagten
yani mads mikkelsen hayranları tarafından fazla abartılan bi film..
en hoş yanı toplumsal eleştirinin belgesel soğukluğunda verilmiş olması.. av ve avcılık kavramlarının* toplumsal yapı içinde anlatımı ise zayıf.. hele ki son sahnede verilen mesaj oldukça yüzeysel. ayrıca tüm belirsizliğin kilisede ortadan kalkması, "tanrım yüce isa aşkına kalbimi aç'' kelamıyla beraber elemanın lucas'ın masum olduğunu anlaması ve lucas'a inanan tek kişinin de oğlunun vaftiz babası olması filme dini bi boyut katıyo.
gerçekliğin toplumsal inşasıyla alakalı, daha doğrusu gerçeklik dediğimiz şeyin kollektif bir inşa olduğu mesajı ise gayet hoş ve rahatsız edici. alın size toplum sözleşmesi der gibi godot'cuların suratına fırlatmış senarist. çocuk tacizi seçilmiş olması da gayet hoş bi detay çünkü bütün aydınlanmacılara en direkt ve radikal olarak şu mesajı veriyo : aydınlanma toplumları bağlı oldukları sözleşmelerle gerçekliğe sahip olma illüzyonuna terk edilmiş ve bu illüzyonda kendini avcı zannetsen de aslında avsın*. lucas'ın inşa edilmiş gerçekliği hem beraber yaşadığı ona inanmayan dostları hem de çocuk taciziyle itham edilmiş olması. her iki durumda da illüzyonun içinde ve aslında hep o iki durumun içinde yaşıyo. bu anlatım ve yansıtılan soğukluk fevkalade.
en hoş yanı toplumsal eleştirinin belgesel soğukluğunda verilmiş olması.. av ve avcılık kavramlarının* toplumsal yapı içinde anlatımı ise zayıf.. hele ki son sahnede verilen mesaj oldukça yüzeysel. ayrıca tüm belirsizliğin kilisede ortadan kalkması, "tanrım yüce isa aşkına kalbimi aç'' kelamıyla beraber elemanın lucas'ın masum olduğunu anlaması ve lucas'a inanan tek kişinin de oğlunun vaftiz babası olması filme dini bi boyut katıyo.
gerçekliğin toplumsal inşasıyla alakalı, daha doğrusu gerçeklik dediğimiz şeyin kollektif bir inşa olduğu mesajı ise gayet hoş ve rahatsız edici. alın size toplum sözleşmesi der gibi godot'cuların suratına fırlatmış senarist. çocuk tacizi seçilmiş olması da gayet hoş bi detay çünkü bütün aydınlanmacılara en direkt ve radikal olarak şu mesajı veriyo : aydınlanma toplumları bağlı oldukları sözleşmelerle gerçekliğe sahip olma illüzyonuna terk edilmiş ve bu illüzyonda kendini avcı zannetsen de aslında avsın*. lucas'ın inşa edilmiş gerçekliği hem beraber yaşadığı ona inanmayan dostları hem de çocuk taciziyle itham edilmiş olması. her iki durumda da illüzyonun içinde ve aslında hep o iki durumun içinde yaşıyo. bu anlatım ve yansıtılan soğukluk fevkalade.
devamını gör...