iki yıldır yaz tatilleri için kalabalık bi grup olarak tercih ettiğimiz , insanlarının gerçekten çok tatlı ve güler yüzlü olduğu , her yerde bademden bahsedilen ve benim bademli gazozuna gerçekten bayıldığım , palamutbükü koyunu çevredeki diğer koylardan ayrı sevdiğim çok güzel bi tatil bölgesi .
devamını gör...

not: burada yazanlar tamamen kişisel fikirlerimi yansıtmaktadır, kimseyi eleştirmek ya da yargılamak niyetinde değilim.

bence diğer tüm semavi inanç çeşitleri gibi, kusursuz olmayan dini inanç.

semavi dinlerin hepsinde "bilmiyorsan sorumlu değilsin" anlayışı hakimdir. bu durumda kimse dini yaymaya kalkmazsa 100 yıl içerisinde bütün insanlık cennette olur.

kimsenin inancına karışıp saçma olarak nitelendirmek istemiyorum, ancak bana göre insanlar tarafından yaratılmış ve sürüyle mantık hatası barındıran inanç sistemidir.
devamını gör...

boş laftır; batmış, bitmiş bir devlet var ortada ve onu ayağa kaldıran bir askeri deha varken "sevgi duymuyorum" demekte biraz ergen marjinalliğidir.
devamını gör...

büyük okyanus üzerinde bulunan 607 adadan oluşan bir ülkedir. ülke 4 federe devletten oluşuyor. ülke bayrağındaki açık mavi rengin üzerindeki 4 yıldız bu devletleri temsil ediyor.
devamını gör...

futbolun hikayelerini sevenler için biçilmiş kaftandır bu kitap. benim için tabi daha da özel bir durumu var zira biz doğuştan uruguaylıyız. henüz ortalıkta brezilya, almanya, italya, arjantin yokken biz vardık. gelene geçene futbol dersi veriyorduk. bu kitapta buna dair anekdotlarda bulabilirsiniz ve şanlı uruguay'ımızın büyüklüğünü sizlerde daha iyi anlayabilir ve saflarımıza katılabilirsiniz.

eduardo galeano iyi bir hikâye anlatıcısı ve aslında kitap sadece dünya kupalarını anlatmıyor. bazı yerlerde futbolun politiğini öyle güzel veriyor ki, ''futbol ne ya! sizi gidi vandallar!'' diye böğüren fularlı kitleye mesajı da tak tak tak çakıyor. futbolun toplumsal ve siyasi boyutlarını anlamak konusunda beyinleri sürekli mavi ekran veren fularlı zevatın da bu kitabı okuması lazım. ha kitaptan bir şeyler kaparlar mı? orasını bilemem zira futbol severleri aşağılamak için kullandıkları artık eskimiş ve kalıplaşmış sloganlarına o kadar sıkı sarılıyorlar ki, o yüzden beyinlerine ördükleri duvarları aşmaları zor gibi görünüyor. kitapta cidden çok hoş hikayeler var. ipucu olmaması için onların üzerinde durmayacağım. artı bugün hastası olduğunuz bazı hareketleri kim bulmuş ve ilk olarak kim uygulamış onları da bonus olarak öğrenmiş oluyorsunuz. ipucu vermiyorum ama size yine de bir güzellik yapacağım. bazılarını benim anılarımın oluşturduğu birkaç hikâyenin linkini vereceğim. * kitapla alakası olmasa da bu tarz hikayelerden keyif alıyorsanız, bu kitabı muhakkak okumanız gerekir diye düşünüyorum. ha okumazsanız ne kaybedersiniz? fularlarınızdan başka kaybedeceğiniz bir şey yok zaten, okuyun işte! *

(bkz: 1950 dünya kupası finali)
(bkz: moacir barbosa)
(bkz: manoel francisco dos santos)
(bkz: geoff hurst)
devamını gör...

bilgi, bilgi, bilgi....

bilgi hiç bir foka yaramaz, eğer bilgiyi işleme yöntemlerini bilmiyorsanız. bilgiyi işlemekte hiç bir şey ifade etmez, eğer işlediğiniz bilgiyi bir mücevhere çeviremiyorsanız.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

t: sözlüğün civanmerdi olan yazardır..
mad*lyalıların profillerine bakınca gözlerimin önüne şöyle bir şey geliyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ciddi ciddi madalyacıkları için malum başlığa entry bırakanlar var ya onlara çok gülüyorum ben. aklıma hep kreşlerde renkli fiyonklar için öğretmenin peşinde koşan çocuklar geliyor*.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

müzisyen denilebilecek bir seviyedeyim, çaldığım enstrümanlar da var. ancak notasyon kısmında zayıf biriyim, gerek uzmanlaşmadığımdan gerek üzerine düşmediğimden. açıkçası kulağına oldukça güvenen biriyim ancak tam anlamıyla nota okumayı bilmediğim için müziği anlamıyormuşum gibi hissettiğim oluyor ara sıra.
yakın zamanda üzerine düşeceğim, umarım.
devamını gör...

pfox inhibisyonu yaparak antianjinal etki gösteren ajandır.
devamını gör...

sözlerini çiğdem talu'nun yazdığı, bestesini melih kibar'ın yaptığı beste.
bir dönem melih kibar ingiltere'de, çiğdem talu ise türkiye'de işlerimi yürütürler. o dönemde yağmurlu bir akşam içini özlem kaplayan melih kibar besteyi yapar ve çiğdem talu'ya gönderir. hiçbir şey söylemez. yalnızca yaptığı bu besteye söz yazmasını rica eder sevdiği kadından. çiğdem talu'da yazar ve gönderir. melih kibar sözleri okuduğunda çok şaşırır. hissettiği duygular ancak bu kadar söze dökülebilmiş olabilirdi çünkü. sevdiği kadın kilometrelerce öteden ruhunu okuyabilmiştir çünkü.
devamını gör...

ilk açıldığı anda etrafı saran kahve kokusu *,
kitabı ilk eline aldığın anda sayfalarını açıp kokladığındaki yeni kitap kokusu,
fırında "ben pişiyorum, güzel de oluyorum haberin olsun" diyen kek, kurabiye, ekmek kokusu,
bergamotlu çay kokusu,
beyaz sabun kokusu *,
canım hanımeli kokusu,
iyot kokusu
devamını gör...

(bkz: dışarıda içine ne katıyorlar bilmiyoruz) diyen anne evhamı içeren garip açıklama...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çok keyifli bir netflix dizisi. bu dizi alttan alta olması gerekeni işliyor. gençlerin kafasındaki seks algısını değiştiriyor bir nevi alt metni çok hoş o yüzden. ayrıca çekilen yer neresi bilmiyorum ama insan izlerken orada yaşamak istiyor öyle güzel.
devamını gör...

(bkz: kadın düşmanlığı)

en azından benim gördüğüm kadarıyla erkeklerin büyük bir çoğunluğu hâlen bu durumu idrak edememekte.
devamını gör...

tam 1 sene askerlik yapmış biri olarak söylüyorum çoğu uydurma olan ve abartılarla dolu anılardır. anlatmak zevkli olsa da dinlemek o kadar keyifli değildir.

ama ben yine de anlatacağım bir tane çünkü günlük hayatın iyice yabancısı olduğum bir yaşta gittim askere ve beni asteğmen olarak askere aldılar. hiçbir kahramanlık anım yok. kurada bursa çektim ve askeri veteriner okulunda atın köpeğin içinde askerlik yaptım.

salaklık anım şöyle; bir gece alay nöbetçi subayı iken su deposundan alarm geldi ve ben de ani müdahale mangasını alıp gittim. asker “ komutanım depoda biri var” dedi. çavuşa emri verdim manga indi araçtan. ama askerler müthiş heyecanlı. “ durmadan komutanım şarjör takalım, komutanım açılalım, komutanım bazuka da alsaydık” gibi saçma sapan laflar ediyorlar.

ben bir şey olmadığını düşünüyorum ama yaklaştıkça depodan gelen sesler beni de ürküttü açıkçası. şarjör taktırdım ve yaklaştıkça benim de tedirgin olduğumu gören askerler daha da gerildi ama hepsi rambo olduğu için hala ellerindeki tüfekleri kullanacakları anın heyecanı içindeler. rambolar ilk kanın peşinde ama korkuları da belli. deponun kapısına gelince içeride biri olduğuna emin oldum. ve çavuşa kapıyı açmasını emrederken ben bir yandan kurma kolunu çektim ama benden başka tüfeği ile oynayan yok. arkamdan ses gelmiyor.

çavuşa kapıyı açması için ikinci kez emir verdim ama atılganlar çoktan titrek olmuşlar. neyse uzatmayayım ben bu savaşın yılmaz komutanı olduğum için arkamda askerler titrerken kapaklı samsung telefonumun ışığını tutup kapıyı açtım.

evet düşündüğünüz gibi içeride kimse yoktu. ısı değişimi yüzünden borulardan gelen sesti duyduğumuz. gerisin geri döndük tabii. ama ben araçla askerler aracın önünde yürüyerek.

bu anıdan ne anladım peki? tüfeği olan herkes rambo değildir, benden komutan olmaz ve kapaklı samsung her türlü saygıyı hak eder.
devamını gör...

1947 yazında art arda gelen uçan parlak cisim ihbarlarından sonra 4 temmuz'da new mexico eyaletinin roswell kasabasında bir fırtına kopar. fırtına sırasında foster çiftliğinin sahibi william mac brazel ve komşuları patlamaya benzer bir ses duyarlar.

ertesi gün erkenden fırtınanın oluşturduğu hasarı tespit ederken geniş alana yayılmış olan bir enkaz bulurlar. enkaz parlak metal parçalar ve yanmaz, kesilmez üzerilerinde hiyeroglife benzer yazılar bulunan çubuklar gibi esrarengiz parçalardan oluşmaktadır. parçalar her şekle çok kolay girebilen fakat hiç bir şekilde işlenemeyen bir maddeden yapılmıştır.

enkaz

çevrelerinin yönlendirmesiyle olayı kasabanın şerifi george wilcox'a bildirirler. evlerine getirilen parçaları gören şerif ve ailesi parçaların bir uçan daireye ait olduğunu düşünürler. şerif, yardımcılarını olay yerine gönderir. bölgeye giden şerif yardımcıları toprağın eriyip karardığı yuvarlak geniş bir alanla karşılaşırlar.

bu sırada şerif'le görüşen yerel muhabir frank joyce bu haberi duyuran ilk kişi olur. muhabirin tavsiyesiyle olayı o sırada dünyadaki tek atomik grup olan 509. bomba grubu’nun merkezi durumundaki roswell ordu hava kuvvetleri üssüne iletirler.

buradan gelen hava istihbarat görevlileri bulunan parçalara inceleme amacıyla el koyarlar. fakat olay onları da aşar ve gelen emir üzerine araştırmayı pentagon'a devrederler. pentagon'dan gelen yetkililer bulunan parçalar üzerinde radyoaktivite ölçümleri yapar. sonuçlar yüksek çıkınca enkazın tam yerinin tespiti için bölgeye uçaklar gönderilir.

havadan yapılan araştırma sonucunda roswell’in 65 km kuzeydoğusunda bir uçan dairenin enkazı bulunur. enkaz inceleme ve kaldırma çalışmaları için hazırlık yapmak üzere bölgeye bir arama-kurtarma ekibi gönderilir.

o döneme ait gazete

bu sırada, şerif ve ekibi ilk tespit edilen yanık izinin yakınlarında tanımlayamadıkları cansız yaratıklar bularak önemli bir keşif yaparlar. olayın şahitleri yaratıkları büyük kafalı ve gümüş rengi üniformalı olarak anlatır. keşfin üzerine kasabada aniden güvenlik kontrolleri arttırılır, bütün giriş-çıkışlara barikatlar kurulur.

bölgede konuşulan tek konu uzaylılar olur. bunun üzerine dedikoduları engellemek ve halkın ilgisini "ölü uzaylılar"dan başka bir yöne çevirmek için yerel yetkililer yazılı bir basın açıklamasını radyo istasyonlarına verir.

uzaylı

"uçan dairelerle ilgili söylentiler dün gerçeğe dönüştü" başlıklı açıklamada düşen ve ele geçirilip incelemeye alınan bir uçan daireden bahsedilirken bulunan bedenlerden tek kelime bahsedilmez. radyo istasyonları haberi associated press’e iletir; haber buradan tüm dünyaya yayılır.

olay önce amerika'da ve sonra da tüm dünya büyük ses getirir. roswell hava üssü, şerif'in ofisi ve yerel radyolar londra'dan tokyo'ya telefon yağmuruna tutulur. olay kontrolden çıkınca washington olaya el koyar.

washington, yeni bir açıklama hazırlayarak ilk açıklamayı yalanlar ve bulunan parçaların aslında bir meteoroloji balonu olduğunu açıklar. esrarengiz parçalar meteoroloji balonu parçalarıyla değiştirilip fotoğraflanır ve kanıt diye bu fotoğraflar yayınlanır.

bölgedeki radyo ve televizyon kanalları baskı ve tehditle görgü tanıkları ile yapacakları röportajlardan vazgeçirtilir. olayı ilk duyuran kanala konuyu kapatmak için 24 saatleri olduğu, yoksa bir daha radyo işletemeyecekleri söylenir.

enkaz kaldırma ve araştırma operasyonlarında görev alan tüm askerlere olayın ulusal güvenliği ilgilendiren bir konu olduğu ve çok gizli tutulması gerektiği söylenir ve kimseyle bu konu hakkında konuşmamaları emredilir ve resmi bir sessizlik başlar.

hava balonu

30 yıl süren sessizlik nükleer fizikçi araştırmacı s.friedman’ın tanıklarla yaptığı röportajlarla sona erer. bunu takip eden 16 yıl içinde 300’ü aşkın tanığın ifadelerini temel alan 5 kitap yazılır. kitaplardaki tanıklardan otopsiye katılan bir hemşire şunları söyler "varlıkların çok büyük başları, çukur gözleri ve sadece dört parmakları vardı, insan değil yabancı bedenlerdi".

friedman

1995'de hava kuvvetleri, meteoroloji balonu yalanını kabul eder ve bir başka yalanla enkazın aslında mogul adlı gizli bir hükümet projesinde kullanılan bir balonun olduğunu söyler. ama inandırıcı bulunmaz.

1997 yılında dönemin radyo programı olan coast to coast am sözde eski bir 51.bölge çalışanı tarafından aranır ve telefon görüşmesi kısa bir süre sonra garip bir şekilde kesilir.

telefon konuşması video linki

2011'de fbı'ın açtığı arşivinde olayın, “araçlarda insan vücuduna benzer cesetler bulduk. bulunanlar 90 cm boyunda ve metalik kıyafetler giyiyor. vücutları pilotların giydiği kıyafetlere benzer bandajlarla kaplı.” diye kaydedildiği ortaya çıkar.

tüm yaşananlardan, konuşmalardan ve resmi açıklamalardan sonra olayın herkesten gizlenen, insanlığın kaderini değiştirebilecek bir gerçek mi yoksa aşırı heyecan ve hayal gücünün ürünü profesyonel bir kurgu mu olduğu hakkında bugün dahi kesin bir sonuca varılamıyor.
devamını gör...

istiyoruz, çünkü iyi reklam yapıyorlar. ayrıca eşyaların sınıfsal simgeler olması da çok etkili bunda! starbucksa gidince modern gözükeceğini bilmek, hissetmek gibidir bu. oturduğunuz semt bile etkili bunda, sınıfsal simgeler.
devamını gör...

sözlük yazarları genelde kendilerini mahlaslarının arkasına gizlemeyi yeğlerken blogunuz, instagram ve twitter adreslerinize erişilebilmesi ve son olarak youtube röportajı ile ifşa olmak, bundan sonra celebrant değil bahadır öztop olarak anılmak sizi rahatsız etmiyor mu?

bu kadar tanınır olmak sözlüğe yapacağınız katkının eksilmesine neden oluyor mu ya da olacağını öngörüyor musunuz?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim