arctic monkeys
2002 yılında kurulmuş, bir merkür ödülü sahibi, ingiliz indie rock müzik grubudur.
alakasız da olsa eskilerden "the beatles" ile ilişkilendirdiğim müzik grubu. seviyorum kendilerini.
sonbahar aylarında sosyal medyada why'd you only call me when you're high ile daha da ünlenmiştir.
ben en çok do i wanna know'a anlam yüklüyorum galiba*.
alakasız da olsa eskilerden "the beatles" ile ilişkilendirdiğim müzik grubu. seviyorum kendilerini.
sonbahar aylarında sosyal medyada why'd you only call me when you're high ile daha da ünlenmiştir.
ben en çok do i wanna know'a anlam yüklüyorum galiba*.
devamını gör...
olanaksızın fiziği
canım biraz abartmıyor musun sorusunu bir zamanlar sıklıkla içten içe sorduğum teorik fizikçi michio kaku'nun bilim-kurgu ile bilim arasındaki çizgiyi bulanıklaştırmayı amaçlayan eseri. eser physics of the impossible ismi ile yayımlanmış daha sonra dilimize olanaksızın fiziği olarak çevrilmiştir. back to the future veya star trek gibi bilim-kurgularda sıklıkla karşımıza çıkan ışınlanma, zamanda yolculuk, görünmezlik, lazer silahları hatta gariptir ki telekinezi ve telepati vs. pek çok konuyu ele almakla beraber bilim-kurgularda karşımıza çıkan teknolojinin günümüzde veya gelecekte ne kadar olasılıklı olup olmadığını bilim sınırları içerisinde açıklamaya çalışır michio kaku fakat bence krauss'un the physics of star trek'i bu konuda daha tatmin edicidir. yine de krauss'a oranla kaku daha basit bir anlatım yoluna gittiğinden olanaksızın fiziği daha fazla kitlelere yayılmış durumda bana kalırsa. şöyle bir okuyup kenara kaldırmalık bir kitap, düşük beklenti hayat kurtarır.
bütün bunlara karşın geleceğe doğru zaman yolculuğu mümkündür ve deneysel olarak milyonlarca kez doğrulanmıştır. zaman makinesi'ndeki kahramanın uzak geleceğe yaptığı yolculuk, fizik açısından gerçekten mümkündür. eğer bir astronot ışık hızına yakın bir hızla yolculuk yapacak olsaydı, mesela en yakındaki yıldızlara ulaşması bir dakika sürerdi. dünya üzerinde dört yıl geçerdi, fakat onun için yalnızca bir dakika geçmiş olurdu çünkü roketin içinde zaman yavaşlardı. böylece o, dünya'daki ölçülere göre dört yıl geleceğe yolculuk yapmış olurdu.
(astronotlarımız uzaya her gidişlerinde aslında geleceğe doğru küçük bir yolculuk yapmış olurlar. dünya'nın yörüngesinde saatte 29.000 kilometre hızla yol alırken, saatleri dünya üzerindeki saatlerden küçücük bir miktar daha yavaş çalışır. dolayısıyla, uzay istasyonunda bir yıl uzunluğunda bir görevin ardından dünya'ya geri döndükleri zaman, geleceğe doğru saniyenin küçük bir kesri kadar bir yolculuk yapmış olurlar. şu anda geleceğe yolculuk konusunda dünya rekoru, 748 gün boyunda yörüngede kalan ve dolayısıyla 0,02 saniye geleceğe giden rus astronot sergei avdeyev'e aittir.)
dolayısıyla, bizi geleceğe götürebilecek bir zaman makinesi, einstein'ın özel görelilik kuramı ile tutarlıdır. fakat ya zamanda geriye gitmek?
bütün bunlara karşın geleceğe doğru zaman yolculuğu mümkündür ve deneysel olarak milyonlarca kez doğrulanmıştır. zaman makinesi'ndeki kahramanın uzak geleceğe yaptığı yolculuk, fizik açısından gerçekten mümkündür. eğer bir astronot ışık hızına yakın bir hızla yolculuk yapacak olsaydı, mesela en yakındaki yıldızlara ulaşması bir dakika sürerdi. dünya üzerinde dört yıl geçerdi, fakat onun için yalnızca bir dakika geçmiş olurdu çünkü roketin içinde zaman yavaşlardı. böylece o, dünya'daki ölçülere göre dört yıl geleceğe yolculuk yapmış olurdu.
(astronotlarımız uzaya her gidişlerinde aslında geleceğe doğru küçük bir yolculuk yapmış olurlar. dünya'nın yörüngesinde saatte 29.000 kilometre hızla yol alırken, saatleri dünya üzerindeki saatlerden küçücük bir miktar daha yavaş çalışır. dolayısıyla, uzay istasyonunda bir yıl uzunluğunda bir görevin ardından dünya'ya geri döndükleri zaman, geleceğe doğru saniyenin küçük bir kesri kadar bir yolculuk yapmış olurlar. şu anda geleceğe yolculuk konusunda dünya rekoru, 748 gün boyunda yörüngede kalan ve dolayısıyla 0,02 saniye geleceğe giden rus astronot sergei avdeyev'e aittir.)
dolayısıyla, bizi geleceğe götürebilecek bir zaman makinesi, einstein'ın özel görelilik kuramı ile tutarlıdır. fakat ya zamanda geriye gitmek?
devamını gör...
bana şarkı armağan et
devamını gör...
yamato hanedanı
japonya'yı m.ö. 660 yılından bu yana yöneten bir imparatorluk ailesi 2681 yıllık saltanat hayatında 126 tane imparator gelip geçmiştir. ilk imparator, yaşayıp yaşamadığı bile kesin olmayan, güneş tanrıçası amaterasu'nın soyundan geldiğine inanılan, mitolojik bir yarı tanrı olan efsanevi jummu, şimdiki imparator ise onun torununun torununun ... torunu olan naruhito'dur. asılları kore'ye dayanan ithal bir hanedan olan yamatolar günümüzde meşruti monarşi, yani yetkileri anayasa ile sınırlandırılmış olarak varlığını sürdürmektedir.
devamını gör...
banucabirhayat
insandır, bazen mutlu olur bazen mutsuz olur. ruh hali zaman zaman değişir, an gelir her şey değişir... duruma göre anlama ve hatta anlatma şeklimiz bile farklı bir boyuta geçer. biz bile anlayamayız kendimizi. bu ara duygu yoğunluğum ve ruh halim çok inişli çıkışlı. zor günler geçiriyorum. iki farklı entry birbirinin zıttı olarak girilmiş. ikisi de duruma, ana göre doğru tespit edilmiş. teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
devamını gör...
hayalet dansı
bugünkü nevada topraklarında yaşayan, paiute kabilesinden wovoka adındaki kızılderilinin çıkardığı ve kısa zamanda birçok kabileye yayılan bir dinsel tören dansıdır.
wovoka'ya göre yakında kıyamet benzeri birşey olacak ve bütün beyazlar ölecek ve beyazların öldürdüğü kızılderililer ve bizonlar geri gelecek. ama eğer ölen akrabalarınızın geri gelmesini istiyorsanız, hayalet dansını yapmalısınız diyordu.
aslında kızılderililerin ne kadar çaresiz olduğunu gösteren bir danstır. birçok akrabasını kaybetmiş insanlar, özellikle dul kadınlar tarafından yapılıyordu. yeniden, eskisi gibi beyazların olmadığı, özgür yaşadıkları günlerin geleceğini hayal ediyorlardı.
lakotaların çoğuda bu dansa katılmıştır ama oturan boğa katılmamış ama katılanlarada birşey dememiştir. tabi birçok kabilenin devamlı dans etmesi, ilk zamanlar beyazları korkutmuş ama bunun barışçıl bir dans olduğu anlaşılmıştı.
ama oturan boğa'nın diğer reisler ve kızılderililer üzerindeki etkisini bir türlü yok edemeyen beyazlar, bu dansı fırsat bilmiş ve onun bu dansı tertiplediğini ve isyana hazırlık olduğunu bahane ederek onu öldürtmüşlerdir.
wovoka'ya göre yakında kıyamet benzeri birşey olacak ve bütün beyazlar ölecek ve beyazların öldürdüğü kızılderililer ve bizonlar geri gelecek. ama eğer ölen akrabalarınızın geri gelmesini istiyorsanız, hayalet dansını yapmalısınız diyordu.
aslında kızılderililerin ne kadar çaresiz olduğunu gösteren bir danstır. birçok akrabasını kaybetmiş insanlar, özellikle dul kadınlar tarafından yapılıyordu. yeniden, eskisi gibi beyazların olmadığı, özgür yaşadıkları günlerin geleceğini hayal ediyorlardı.
lakotaların çoğuda bu dansa katılmıştır ama oturan boğa katılmamış ama katılanlarada birşey dememiştir. tabi birçok kabilenin devamlı dans etmesi, ilk zamanlar beyazları korkutmuş ama bunun barışçıl bir dans olduğu anlaşılmıştı.
ama oturan boğa'nın diğer reisler ve kızılderililer üzerindeki etkisini bir türlü yok edemeyen beyazlar, bu dansı fırsat bilmiş ve onun bu dansı tertiplediğini ve isyana hazırlık olduğunu bahane ederek onu öldürtmüşlerdir.
devamını gör...
öz güveni azaltan şeyler
aile.
kötü aile insanı bitirir. bilerek yapmasalar bile psikolojik manipülasyonla sizi her geçen gün yetersiz hissettirmeleri, zamanla sizin de kendinizi yetersiz olduğunuza inandırıyor ve gerçekten artık bir şeyler başarmanın imkansız olduğuna inanmaya başlıyorsunuz.
özgüveninizi, öz saygınızı ve daha insan hissettiren birçok duygunuzu yitirmiş biri olarak hayata 10-0 geriden başlıyorsunuz.
kötü aile insanı bitirir. bilerek yapmasalar bile psikolojik manipülasyonla sizi her geçen gün yetersiz hissettirmeleri, zamanla sizin de kendinizi yetersiz olduğunuza inandırıyor ve gerçekten artık bir şeyler başarmanın imkansız olduğuna inanmaya başlıyorsunuz.
özgüveninizi, öz saygınızı ve daha insan hissettiren birçok duygunuzu yitirmiş biri olarak hayata 10-0 geriden başlıyorsunuz.
devamını gör...
tumblr
bir ara oldukça popüler olan hatta ''tublr girl, tumblr boy'' gibi tiplerinde türediği bir sosyal medya platformudur. hiç kullanmadım, kullanmam da.
devamını gör...
otobüste yer vermen için bakışları ile taciz eden yaşlı
çoğu zaman oturma gereksinimiyle değil, sizi oradan kaldırmanın vereceği hazla atılan bir taciz bakışıdır bu. işte o tacizin allahı…
bu tür şeylere maruz kalmamak ve sığabileceğim bir yer varken koltuk işgal etmemek adına hep ön tekli ile bir arkadaki ters ikili arasında kalan motorun ya da tekerleğin * üzerine otururdum çünkü oraya sığacak çok fazla insan yok. oraya oturmanız için, minyon yapıdaysanız önce oraya tırmanmanız gerekir. sonra benim gibi bacaklarınızı da katlayarak koridordan geçenler için yer de açabilirsiniz böylece otobüste yok olursunuz ve sanki siz hiç binmemişsiniz gibi bir kişilik yer açılır.
o gün koltuğa oturmuştum sonra teyzenin biri tam tepeme yerleşip bana gözünü kırpmadan bakmaya başladı ben de kalkıp yer verdim ve oraya tünedim. teyzenin ekürisi yerimi beğenmiş olacak ki beni süzmeye başladı. tam karşıma geçip dikti gözlerini ve arkadaşına “aslında hanım kız biraz kaysa ikimiz sığarız buraya” dedi. ben 43 kiloydum ve o teyze en az 42 bedendi sevgili sözlük… sonra ben kaymayınca arkasını dönüp poposuyla beni ittire kaktıra cama yapıştırdı ve çeyreğiyle de olsa kendini oraya iliştirdi. hayretler içerisinde poposuna yapışık bir yolculuk yaptım.
bu tür şeylere maruz kalmamak ve sığabileceğim bir yer varken koltuk işgal etmemek adına hep ön tekli ile bir arkadaki ters ikili arasında kalan motorun ya da tekerleğin * üzerine otururdum çünkü oraya sığacak çok fazla insan yok. oraya oturmanız için, minyon yapıdaysanız önce oraya tırmanmanız gerekir. sonra benim gibi bacaklarınızı da katlayarak koridordan geçenler için yer de açabilirsiniz böylece otobüste yok olursunuz ve sanki siz hiç binmemişsiniz gibi bir kişilik yer açılır.
o gün koltuğa oturmuştum sonra teyzenin biri tam tepeme yerleşip bana gözünü kırpmadan bakmaya başladı ben de kalkıp yer verdim ve oraya tünedim. teyzenin ekürisi yerimi beğenmiş olacak ki beni süzmeye başladı. tam karşıma geçip dikti gözlerini ve arkadaşına “aslında hanım kız biraz kaysa ikimiz sığarız buraya” dedi. ben 43 kiloydum ve o teyze en az 42 bedendi sevgili sözlük… sonra ben kaymayınca arkasını dönüp poposuyla beni ittire kaktıra cama yapıştırdı ve çeyreğiyle de olsa kendini oraya iliştirdi. hayretler içerisinde poposuna yapışık bir yolculuk yaptım.
devamını gör...
yerli yersiz sorulmaması gereken sorular
yıllardır süregelen, dile pelesenk olmuş, kolay kolay da geçmeyecek o kadar saçma sapan, sorulması ayıp olan, saygısız ve boş sorular var ki. bir kere kimsenin hayatına özeline saygı yok. meraklı, sırf konuşmak için konuşan, dedikodu yapıp moral bozmak isteyenler ile birlikte aynı toplumda yaşıyoruz. dahası var mı?
devamını gör...
riders on the storm
yağmur efektleri, piyano ritimleri, blues havası, sözlerinden bağımsız hissettirdikleri ile baş yapıt the doors eseri.
7 dakikayı geçen uzun sayılabilecek bir şarkıdır. yol şarkısı mıdır? evet. tekrar tekrar dinlenir mi? evet.
benim için karanlık çöktükten sonra, tenha ve yağmurlu bir gecede,
sokağı gören penceresi olan ve ahşap kokan bir pubta dinlemek daha keyiflidir.
7 dakikayı geçen uzun sayılabilecek bir şarkıdır. yol şarkısı mıdır? evet. tekrar tekrar dinlenir mi? evet.
benim için karanlık çöktükten sonra, tenha ve yağmurlu bir gecede,
sokağı gören penceresi olan ve ahşap kokan bir pubta dinlemek daha keyiflidir.
devamını gör...
triptofan
yetişkinlerde azot dengesini sağlar; bebeklerde ise büyüme gibi bir çok işlevi olan esansiyel* bir amino asittir.
devamını gör...
baba zula
adını gördüğüm anda zihnimde aşağıdaki şarkısı çalmaya başlayan sevdiğim gruptur.
devamını gör...
sosyal fobi
4 senedir kahrını çektiğim illet hastalık. belli bir yaştan sonra hafiflediği söylenmektedir ancak sorun şu ki sosyal fobi en dinamik, en genç dönemlerinizde vücudunuza giren ve bir daha geri gelmeyecek yıllarınızı ot gibi yaşamanıza sebep olan bir hastalıktır.
yani özetle gençken yaşayamadığınız onlarca olaydan sonra 30 yaşından sonra sosyal fobinizin geçmesi size tek bir sonuç verir. boşa yaşanmış, iyi değerlendirilmemiş bir gençlik, bomboş bir hayat. bu yüzdendir ki kişisel gelişim düşmanıdır.
çoğu insana komik gelir ama başa gelmeyen cidden anlamaz.
kendi hayatımdan en basit örnekleriyle:
-eksik para üstünü isteyememek
-otistik bir yürüyüş şekli (baş öne eğik, kollar hareketsiz, mahcup bir surat ifadesi)
-tek başına bir kafede bir lokantada yiyip, içememek.
-yabancılara soru soramamak (bir keresinde soru sormaya korktuğumdan kaybolmuşluğum vardır)
-insanlar bana mı bakıyor bana mı gülüyor hissi.
-sunum yaparken, konuşurken ki sürekli söylenecekleri tartma, düşünme, hesaplama eylemi sonucunda ağlamaklı, titrek bir ses tonu ve üzerine keban barajı boşalmış gibi terden ve utangaçlıktan gelen terleme izleri.
-karşı cinsle konuşamama, sıkılma hali bunun surat ve beden hareketlerine yansıması vesaire.
içine kapanıklık veya asosyallikle karıştırılmamalıdır. çünkü bu iki kişilik modeli yalnızlıktan, çevresinde az insan olmasından mutludur. sosyal fobikler ise bunların aksine içten içe çok sıcakkanlı, sempatik, sürekli birileriyle tanışmak, arkadaş olmak, eğlenmek isteyen ama bunu yapamayan insanlardır.
yani özetle gençken yaşayamadığınız onlarca olaydan sonra 30 yaşından sonra sosyal fobinizin geçmesi size tek bir sonuç verir. boşa yaşanmış, iyi değerlendirilmemiş bir gençlik, bomboş bir hayat. bu yüzdendir ki kişisel gelişim düşmanıdır.
çoğu insana komik gelir ama başa gelmeyen cidden anlamaz.
kendi hayatımdan en basit örnekleriyle:
-eksik para üstünü isteyememek
-otistik bir yürüyüş şekli (baş öne eğik, kollar hareketsiz, mahcup bir surat ifadesi)
-tek başına bir kafede bir lokantada yiyip, içememek.
-yabancılara soru soramamak (bir keresinde soru sormaya korktuğumdan kaybolmuşluğum vardır)
-insanlar bana mı bakıyor bana mı gülüyor hissi.
-sunum yaparken, konuşurken ki sürekli söylenecekleri tartma, düşünme, hesaplama eylemi sonucunda ağlamaklı, titrek bir ses tonu ve üzerine keban barajı boşalmış gibi terden ve utangaçlıktan gelen terleme izleri.
-karşı cinsle konuşamama, sıkılma hali bunun surat ve beden hareketlerine yansıması vesaire.
içine kapanıklık veya asosyallikle karıştırılmamalıdır. çünkü bu iki kişilik modeli yalnızlıktan, çevresinde az insan olmasından mutludur. sosyal fobikler ise bunların aksine içten içe çok sıcakkanlı, sempatik, sürekli birileriyle tanışmak, arkadaş olmak, eğlenmek isteyen ama bunu yapamayan insanlardır.
devamını gör...
sevgi eksikliği
bana göre sevgi ailede tamamlanması gereken bir his.
çocukluktan itibaren ailede bu hissi karşılayamayınca karşısına çıkan herkeste bunun eksikliğini gidermek isteyip belki de hayatınca hiç muhattap olmayacağı insanlar ile muhattap olabiliyor kişiler.
o yüzden gerçekten ama gerçekten tüm ebeveynlerden ricam çocuklarınıza onları sevdiğinizi hissettirin.
özellikle de babalar kızlarına sevgilerini tamamı ile hissettirerek yaşatsınlar.
çocukluktan itibaren ailede bu hissi karşılayamayınca karşısına çıkan herkeste bunun eksikliğini gidermek isteyip belki de hayatınca hiç muhattap olmayacağı insanlar ile muhattap olabiliyor kişiler.
o yüzden gerçekten ama gerçekten tüm ebeveynlerden ricam çocuklarınıza onları sevdiğinizi hissettirin.
özellikle de babalar kızlarına sevgilerini tamamı ile hissettirerek yaşatsınlar.
devamını gör...
sözlüğün iyice wikipedia'ya dönmesi
yer yer haklı olan söylemdir. gireceği tanım için wikiden bilgi alan ve bu bilgiyi kendi bilgisi ile harmanlayıp kendi cümleleri ile sözlüğe girenlerin doğru yaptığını düşünüyorum.
bir de copy/paste yazarlar var. bunlar sadece bilgi değil geyiği bile diğer sitelerden kopyalıyorlar. yazılan bir tanımın tamamını yada bir kısmını komple kopyalayıp google yaptığınızda sonuç veriyorsa eğer ve bir yazarın bu şekilde birebir kopyalanmış 3 tanımı var ise (bence) tekrar çaylak yapılmalıdır.
kızıl nelsonun* örnek verdiği başlıklardan birisi bana ait. ben nereden ezbere bileyim adamın doğum tarihini. elbette bakacağım, ama kendi cümlelerim içine serpiştireceğim bir "dışarıdan bilgi alma" durumu bu.
wikiyi mikiyi olduğu gibi kopyalamak/yapıştırmak yazarlık değil.
-----------------------------------------------------------------
yazar ile fotokopici arasında bir fark var. o fark bu sözlükte de olmalı.
-----------------------------------------------------------------
bir de copy/paste yazarlar var. bunlar sadece bilgi değil geyiği bile diğer sitelerden kopyalıyorlar. yazılan bir tanımın tamamını yada bir kısmını komple kopyalayıp google yaptığınızda sonuç veriyorsa eğer ve bir yazarın bu şekilde birebir kopyalanmış 3 tanımı var ise (bence) tekrar çaylak yapılmalıdır.
kızıl nelsonun* örnek verdiği başlıklardan birisi bana ait. ben nereden ezbere bileyim adamın doğum tarihini. elbette bakacağım, ama kendi cümlelerim içine serpiştireceğim bir "dışarıdan bilgi alma" durumu bu.
wikiyi mikiyi olduğu gibi kopyalamak/yapıştırmak yazarlık değil.
-----------------------------------------------------------------
yazar ile fotokopici arasında bir fark var. o fark bu sözlükte de olmalı.
-----------------------------------------------------------------
devamını gör...
ölmüş birini özlemek
eşsiz insanların ardından olan duygu.
canım babannem, 14 yıldır özlüyorum.
bu gece rüyamda gördüm, çok tatlıydı.
tontiş yüzü gülüyordu.
uzun süredir onu bu kadar tatlı görmemiştim.
kahramanım, ikonam, şansımdı o benim.
allah rahmet eylesin.
canım babannem, 14 yıldır özlüyorum.
bu gece rüyamda gördüm, çok tatlıydı.
tontiş yüzü gülüyordu.
uzun süredir onu bu kadar tatlı görmemiştim.
kahramanım, ikonam, şansımdı o benim.
allah rahmet eylesin.
devamını gör...





