kartal'da başından vurularak öldürülen hemşire
kelimelerin kifayetsiz kaldığı nokta.
yanımızdan geçen kim bilir kaç tane ruh hastası var böyle. ciddi suçlardan sabıkaları olup, nasıl ellerini kollarını sallayarak gezebiliyorlar.
katil kadar , onu dışarı salanlar da suçlu.
yanımızdan geçen kim bilir kaç tane ruh hastası var böyle. ciddi suçlardan sabıkaları olup, nasıl ellerini kollarını sallayarak gezebiliyorlar.
katil kadar , onu dışarı salanlar da suçlu.
devamını gör...
allegria
italyanca neşe anlamına gelen kelimedir. aynı zamanda ayna'nın 2004 yılında çıkmış denizden geliyoruz albümündeki şarkıdır.
ay dusmus, dunya durmus
umrumda degil
saclari sirma sirma
gozleri nehir
sanki cennetten gelmis
dunyadan degil
sevmek bal serbet elbet
ayrilmak zehir
aznak basinda gordum
gordum, gonulden sevdim
bodrum, ah cennet bodrum
aski elinden ictim
gozlerimin onunde bir ruya
sensin bir omur surecek sevda
adini duysun tum dunya, allegria
ay dusmus, dunya durmus
umrumda degil
saclari sirma sirma
gozleri nehir
sanki cennetten gelmis
dunyadan degil
sevmek bal serbet elbet
ayrilmak zehir
aznak basinda gordum
gordum, gonulden sevdim
bodrum, ah cennet bodrum
aski elinden ictim
gozlerimin onunde bir ruya
sensin bir omur surecek sevda
adini duysun tum dunya, allegria
devamını gör...
inside out
ingilizcesi, ınsıde out olan film 2015 pixar yapımı olup bir animasyon filmidir. ana karakterimiz riley ve onun beş duygusu: neşe, üzüntü, tiksiniti ve korku. hikayesi ise riley ve ailesi yaşadığı yerden taşınması ile başlıyor. aslında çocuklara yönelik bir film olsa da her pixar yapımı gibi yetişkinler de gayet rahat izleyebilir. film neşe duygusunun diğer duyguları bastırmaya çalışması ile yokuş aşağıya giderken aslına bütün duyguların önemli olduğu her duygunun da yaşanması gerektiğini anlatıyor.
ilk izlediğim zaman beni o kadar etkileyen bir filmdi ki bir süre etkisinden çıkamamıştım bile diyebilirim. ben en eğlendiren yerler de tek ana karakterin değil anne babasının da ne hissettiğini gösteren onları es geçmeyen bir film olması. riley'nin ana duygusu neşe annesinin ise üzüntü babasınınki ise öfke olduğunu filmi araştırırken okumuştum hatta riley büyüdükçe kontrol mekanizması büyüyor fark etmiş olmayabilirsiniz.
filmi çok sevdiğim için nereden başlamam gerektiğini bilemiyorum ama film kesinlikle izlenmesi gereken bir film çocuk gelişimciler ergen psikolojisi üzerine çalışanlar tarafından kesinlikle tam puan alan film, en iyi animasyon oscar'ını da aldı. soul filmini izlerken ters yüzü düşünmeden edemedim eğer soul filmini sevdiyseniz ter yüze bayılacaksınız. filmi klasik olarak anlatmak pek içimden gelmiyor mesela film, bir sürü metafor bulunduruyor örnek vermem gerekirse sizi siz yapan ''dayanak adalarınız'' yıkılmış olabilir, unutulanlar uçurumunda zihnininiz 'in artık hatırlamadığı anılar yer alıyor olabilir. herkesin yaşadığı duyguları umutsuzluk boşluğa düşmüş hissini çok iyi anlatıyor ki bunun yanında da animasyonların güzelliği canlılığı da kesinlikle mükemmel pixar bu işi yapıyor * eğer filme puan vermem gerekirse de filme 10/10 rahat veririm*
ilk izlediğim zaman beni o kadar etkileyen bir filmdi ki bir süre etkisinden çıkamamıştım bile diyebilirim. ben en eğlendiren yerler de tek ana karakterin değil anne babasının da ne hissettiğini gösteren onları es geçmeyen bir film olması. riley'nin ana duygusu neşe annesinin ise üzüntü babasınınki ise öfke olduğunu filmi araştırırken okumuştum hatta riley büyüdükçe kontrol mekanizması büyüyor fark etmiş olmayabilirsiniz.
filmi çok sevdiğim için nereden başlamam gerektiğini bilemiyorum ama film kesinlikle izlenmesi gereken bir film çocuk gelişimciler ergen psikolojisi üzerine çalışanlar tarafından kesinlikle tam puan alan film, en iyi animasyon oscar'ını da aldı. soul filmini izlerken ters yüzü düşünmeden edemedim eğer soul filmini sevdiyseniz ter yüze bayılacaksınız. filmi klasik olarak anlatmak pek içimden gelmiyor mesela film, bir sürü metafor bulunduruyor örnek vermem gerekirse sizi siz yapan ''dayanak adalarınız'' yıkılmış olabilir, unutulanlar uçurumunda zihnininiz 'in artık hatırlamadığı anılar yer alıyor olabilir. herkesin yaşadığı duyguları umutsuzluk boşluğa düşmüş hissini çok iyi anlatıyor ki bunun yanında da animasyonların güzelliği canlılığı da kesinlikle mükemmel pixar bu işi yapıyor * eğer filme puan vermem gerekirse de filme 10/10 rahat veririm*
devamını gör...
kafa sözlük yeni isim tahminleri
yoldaş ne demiş? "ancak bazen yeniden doğabilmek için kendini yakman gerekir???? sözlük için ölmeli sözlük o zaman sözlük" demiş...
anka sözlük, simurg sözlük falan olabilir bence.
anka sözlük, simurg sözlük falan olabilir bence.
devamını gör...
silikon kulak tıkacı
kulağa yerleştirildikten sonra hamur gibi şekillendirilen, gürültü seviyesini hatırı sayılır ölçüde azaltan hayat kurtarıcı.

kitap okurken, uyurken, ders çalışırken epey faydasını gördüm. tavsiye ederim.
son olarak, alerjik bünyesi olanların antialerjik versiyonunu araştırmasını öneriyorum.
edit: köpük olanı da kullandım. bunun kadar kesmiyor sesi, boşluklar kalıyor arada. bilemiyorum tabi, herkesin kendi tercihi sonuçta. neyle rahat ederseniz en iyisi odur.

kitap okurken, uyurken, ders çalışırken epey faydasını gördüm. tavsiye ederim.
son olarak, alerjik bünyesi olanların antialerjik versiyonunu araştırmasını öneriyorum.
edit: köpük olanı da kullandım. bunun kadar kesmiyor sesi, boşluklar kalıyor arada. bilemiyorum tabi, herkesin kendi tercihi sonuçta. neyle rahat ederseniz en iyisi odur.
devamını gör...
normal sözlük'e eksileme butonu gelsin kampanyası
çok maruz kalacağımı düşündüğüm başlık
devamını gör...
berat albayrak
videolarını izleyince, komik olma telaşını hissettiğimdir..
hep bir espiri yapma çabası var, herşeye bir fıkrayla, bir metaforla gülerek cevap veriyor önce, düz, direk anlatamıyor, yada anlamayacağımızı düşünüyordu galiba.. halbuki biz hiç olmadığımız kadar ciddiyiz, velhasıl ciddiyetsiz bulmuşumdur hep, ki ortaya koyduğu işten de bu anlaşılıyor zaten..
hep bir espiri yapma çabası var, herşeye bir fıkrayla, bir metaforla gülerek cevap veriyor önce, düz, direk anlatamıyor, yada anlamayacağımızı düşünüyordu galiba.. halbuki biz hiç olmadığımız kadar ciddiyiz, velhasıl ciddiyetsiz bulmuşumdur hep, ki ortaya koyduğu işten de bu anlaşılıyor zaten..
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
güzel dinlerim seni.
yargılamadan, eleştirmeden.
sözünü de kesmeden.
kestirmeden severim seni.
öyle dolambaçlı yollardan değil.
sevdiğim halinle kalırsın.
değişmek için yormazsın kendini
yormadan severim seni.
kanatlarını da kırmam,
uçarken çok güzelsin
kırmadan severim seni.
seni altın kafese koyamam ki
özgür halinle severim seni.
düşürmem de seni.
ayakta çok güzelsin.
yargılamadan, eleştirmeden.
sözünü de kesmeden.
kestirmeden severim seni.
öyle dolambaçlı yollardan değil.
sevdiğim halinle kalırsın.
değişmek için yormazsın kendini
yormadan severim seni.
kanatlarını da kırmam,
uçarken çok güzelsin
kırmadan severim seni.
seni altın kafese koyamam ki
özgür halinle severim seni.
düşürmem de seni.
ayakta çok güzelsin.
devamını gör...
normal sözlük’ün çok da kafa olmaması
sözlük açıldığı anda 40 yıllık dostmuş gibi şaaapmak isteyen yazar beyanı. dur daha agam. bi alışalım kaynaşalım
devamını gör...
aşk ki sevgili kızım
aşk ki sevgili kızım, aynaya benzer en çok,
bakmaya bayılırlar güzel ve şık bayanlar
baktıkça düş kurarlar, mutlu olurlar.
aynadaki görüntüleri büyüler onları,
kötülükten, günahtan arınır yürekleri
ruhları saydam beyaz bir sayfaya can atar.
sakın inmeye kalkma yoksa ayağın kayar,
tutunacak dal yoksa uçurum bekler seni
direnemezsen kapılır kaybolursun girdapta,
aşk ki güzeldir kızım, saf ama ölümlüdür
senin gibi küçük yaşta akıntıya kapılanlar
kendi yansımalarını görür, yunar, boğulur.
[victor hugo]
buradan
bakmaya bayılırlar güzel ve şık bayanlar
baktıkça düş kurarlar, mutlu olurlar.
aynadaki görüntüleri büyüler onları,
kötülükten, günahtan arınır yürekleri
ruhları saydam beyaz bir sayfaya can atar.
sakın inmeye kalkma yoksa ayağın kayar,
tutunacak dal yoksa uçurum bekler seni
direnemezsen kapılır kaybolursun girdapta,
aşk ki güzeldir kızım, saf ama ölümlüdür
senin gibi küçük yaşta akıntıya kapılanlar
kendi yansımalarını görür, yunar, boğulur.
[victor hugo]
buradan
devamını gör...
normal sözlük yazarları edebiyat topluluğu
kitap okumayı ve de edebiyatı seven biri olaraktan böyle bir şey olmazsa neden katılmayayım dediğim başlıktır. gayet güzel olabilir.
devamını gör...
troy and abed
üniversitede geçen bir sitcom dizisi olan community’nin değişik ikilisi. sabah programlarıyla bölümlere kısa kısa dahil olsalar da 6 ana karakterden ikisi onlardır aynı zamanda*.
devamını gör...
fedakarlık
genelde bir kişinin başkaları istediklerine sahip olsun diye kendi istediklerinden vazgeçmesidir. bazen de bir şeylerin daha iyi olması için başka şeylerden vazgeçmektir. ikinci durum bana normal geliyor, ileride daha iyi bir işe sahip olmak için şu an daha çok çalışmak gibi. * ancak ilk durum kesinlikle olmaması gereken, tamamen zararlı bir şey diye düşünüyorum. bir başkası için -bu kim olursa olsun- kendi istediklerimizden vazgeçmek önü alınamayan durumlara yol açabiliyor. biz ne kadar fedakarlık yaparsak karşımızdakiler o kadarını bekliyor, ve en kötüsü en sonunda yapmasaydın diyor. o yüzden en iyisi hiç kimse için hiçbir fedakarlık yapmamak, ve aynı şekilde kimseden bizim için fedakarlık yapmasını beklememek.
fedakarlığın karşılıklı ilişkilerde en çok beklendiği alan da romantik ilişkiler sanırım. özellikle ülkemizde, kadınların sürekli fedakarlık yapması bekleniyor. en basitinden 'yuvayı dişi kuş yapar' diyerek neredeyse tüm sorumluluk kadınlara atılıyor. sonra hem kadınlar hem erkekler mutsuz oluyor. çünkü başkası için yapılan fedakarlık neredeyse hiçbir zaman mutluluk getirmiyor.
bazen de kişiler direkt verici rolünü üstleniyor ve karşısındaki kişi için sürekli bir fedakarlık yapmaya kalkıyor. bu özellikte insanlar da karşılarında genelde 'alıcı' olmayı seven kişileri buluyorlar, ya da karşıdakine bir şekilde bu rolü üstlendiriyorlar. bu konuda okuduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum:
"aşkın fedakarlık olduğunu" düşünmek ilişkinizi mahvedebilir
pek çok insan, sevginin meyve vermesi için fedakarlık yapmanın şart olduğunu düşünür. bu insanlar genellikle ilişkilere o kadar bağlıdırlar ki, partnerlerini tatmin etmek için her türlü fedakarlığı yapmaya isteklidirler. mutlu ve kalıcı bir ilişki sürdürmenin doğru ve tek yolunun fedakarlık yapmak olduğunu düşünürler. aslına bakılırsa, sevgiyi fedakarlıkla özdeşleştirirler.
sorun, bu kişiler karşı taraftan fedakarlıklarının farkında olmasını ve aynı fedakarlıkları onlar istemeden yapmasını beklediğinde başlıyor. çabalarınızın takdir edilmediğini veya "uygun şekilde" ödüllendirilmediğini fark ettiğinizde, kendinizi kızgın hissetmeye ve bu hissi beslemeye başlarsınız. bu kızgınlık kişinin değişmesine neden olur ama ilişkideki diğer kişi ne olduğunu, bu değişimin neden kaynaklı olduğunu anlayamaz. ve bu sonun başlangıcıdır.
kendi mutluluğunuz pahasına partnerinizi mutlu etmek, ilişkinizi daha da kötüleştirir
bazı insanlar doğal olarak sadece "vericidirler", bu onların varoluş şeklidir ve bundan mutlu olurlar. aslında, içten gelerek yardım etmek ve daha iyisi için fedakarlık yapmak belli bir noktaya kadar sağlıklı olabilir ve her iki taraf için de daha uzun vadeli mutluluk ve memnuniyet getirebilir. ancak bu konuda karşılıklı bir duygu ortaklığı kurulamadığında ortaya büyük bir sorun çıkıyor.
durum bu olduğunda, ilişinin diğer ucunda genellikle "alıcıları" buluyoruz. bu kişiler bencil veya düşüncesiz insanlar oldukları için böyle değillerdir, sadece kendilerini bu şekilde daha rahat hissederler. birisi onlara bakmayı ve onları şımartmayı teklif ederse, bu teklifi memnuniyetle kabul edeceklerdir.
bu özelliklere sahip iki kişi bir araya geldiğinde, zararlı bir ilişki kurmaları muhtemeldir, çünkü "alıcı" rolünü uygulayanları fethetme ve tatmin etme girişiminde, "verici" olan kişi bir gün 'alıcı' da aynılarını kendisi için yapar diye umut ederek her geçen gün daha fazla fedakarlık yapar.
sonunda, "alıcı" her şeyin karşılığında pek de bir şey vermemiş olur, ve sonunda "verici" kişi partnerinin ihtiyaçlarını, çıkarlarını ve tercihlerini kendisininmiş gibi üstlenir. bazı durumlarda, özveri ve fedakarlık o kadar büyüktür ki, kişi ilişkide kendini tamamen unutup diğeri için yaşamaya başlar, kişiliğini tamamen kaybeder.
aslında, fedakarlık kelimesi latince "sacro" ve "facere" kelimelerinden gelir ve kelimenin tam anlamıyla "kutsal kılmak" demektir. bu, derinlerde, kayıtsız teslimiyet anlamına gelir, sanki kişi kendisi daha düşük bir rol üstlenmiş ve adeta partnerini bir kaide üzerine yerleştirilmiş gibidir.
ve en önemli soru: kişiyi feda etmeye iten nedir?
bu noktada en önemli şey, bir bakıma insanı fedakarlık yapmaya iten güdülerdir. aslında birçok nedenden dolayı fedakarlık yaparız ama bu fedakarlıkların hepsi bizi mutluluğa götürmez. peki, partnerinizi mutlu etmek için isteyerek mi fedakarlık yapıyorsunuz yoksa aslında sadece çatışmalardan ve fikir ayrılıklarından kaçınmaya mı çalışıyorsunuz?
- kaçmak için fedakarlık: çatışmadan kaçınma arzusunun motive ettiği fedakarlıklarla ilgilidir. kişi atacağı adımdan dolayı kendini kötü hissedeceğini, ancak en azından ilişkideki bir problemden kaçınacağını düşünür. ancak gerçekte, fedakarlığın temelinde kaçınma söz konusu olduğunda durum hiç de böyle değildir, bu karar mutluluğu zayıflatır ve her iki üyenin memnuniyetini en aza indirir.
- yakınlaşmak için fedakarlık: bu durumda fedakarlık partneri mutlu etmek için yapılır. mesela partnerini hayallerini gerçekleştirmesine yardımcı olmak için kişisel hedefleri ertelemek gibi. bu durumda fedakarlık, norm haline gelmediği sürece güven ve memnuniyeti artırabilir.
- işlemsel fedakarlık: bazı durumlarda, fedakarlık partneri tatmin etmek için değil, onu bir pazarlık kozu olarak kullanmak için yapılır. partnerle müzakere etmekte yanlış bir şey yoktur, ancak fedakarlık yapmak ve sonra onları yüzlerine vurmak ya da karşılığını almaya çalışmak, ilişkide korkunç bir hasara yol açacak, partnerde derin bir hayal kırıklığı ve kızgınlık yaratacaktır.
- tükenmişlik nedeniyle fedakarlık: maryland üniversitesi ve amsterdam üniversitesi'nden psikologlar, çiftlerinin her ikisinin de yabancılara rahatsız edici sorular sorması gerektiği bir deney geliştirdi, ancak çiftler görüşme yaptıkları kişileri kendi aralarında bölüşmekte serbestti. en duygusal ve entelektüel olarak tükenmiş hissedenlerin partnerleri için fedakarlık yapma olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldular. bu, bitkin olduğumuzda, sevdiklerimize yardım etme eğilimimize göre kararlar verdiğimizi gösteriyor. ayrıca, çift ilişkileri söz konusu olduğunda, diğerinin ihtiyacını tatmin etmekten ibaret olan baskıya boyun eğme olasılığımız da artacaktır. ancak bu durumun tersine, iyi bir öz kontrolümüz olduğunda, ilk dürtüye o kadar kolay teslim olmaz, tüm faktörleri değerlendirir, ve sadece partnerimizin değil, aynı zamanda kendi ihtiyaçlarımızı da göz önünde bulundururuz.
ilişkiler iki kişiliktir
aşk, iki faktörlü bir denklemdir, yani iki kişinin bu konuda emek vermesi gerekmektedir. sadece biri emek verirse, ilişki dengesiz ve tek taraflı olacaktır. sonunda, emek veren kişi bitkin düşecek ve derin bir şekilde tükenmiş ve ihmal edilmiş hissedecektir.
kaynak
fedakarlığın karşılıklı ilişkilerde en çok beklendiği alan da romantik ilişkiler sanırım. özellikle ülkemizde, kadınların sürekli fedakarlık yapması bekleniyor. en basitinden 'yuvayı dişi kuş yapar' diyerek neredeyse tüm sorumluluk kadınlara atılıyor. sonra hem kadınlar hem erkekler mutsuz oluyor. çünkü başkası için yapılan fedakarlık neredeyse hiçbir zaman mutluluk getirmiyor.
bazen de kişiler direkt verici rolünü üstleniyor ve karşısındaki kişi için sürekli bir fedakarlık yapmaya kalkıyor. bu özellikte insanlar da karşılarında genelde 'alıcı' olmayı seven kişileri buluyorlar, ya da karşıdakine bir şekilde bu rolü üstlendiriyorlar. bu konuda okuduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum:
"aşkın fedakarlık olduğunu" düşünmek ilişkinizi mahvedebilir
pek çok insan, sevginin meyve vermesi için fedakarlık yapmanın şart olduğunu düşünür. bu insanlar genellikle ilişkilere o kadar bağlıdırlar ki, partnerlerini tatmin etmek için her türlü fedakarlığı yapmaya isteklidirler. mutlu ve kalıcı bir ilişki sürdürmenin doğru ve tek yolunun fedakarlık yapmak olduğunu düşünürler. aslına bakılırsa, sevgiyi fedakarlıkla özdeşleştirirler.
sorun, bu kişiler karşı taraftan fedakarlıklarının farkında olmasını ve aynı fedakarlıkları onlar istemeden yapmasını beklediğinde başlıyor. çabalarınızın takdir edilmediğini veya "uygun şekilde" ödüllendirilmediğini fark ettiğinizde, kendinizi kızgın hissetmeye ve bu hissi beslemeye başlarsınız. bu kızgınlık kişinin değişmesine neden olur ama ilişkideki diğer kişi ne olduğunu, bu değişimin neden kaynaklı olduğunu anlayamaz. ve bu sonun başlangıcıdır.
kendi mutluluğunuz pahasına partnerinizi mutlu etmek, ilişkinizi daha da kötüleştirir
bazı insanlar doğal olarak sadece "vericidirler", bu onların varoluş şeklidir ve bundan mutlu olurlar. aslında, içten gelerek yardım etmek ve daha iyisi için fedakarlık yapmak belli bir noktaya kadar sağlıklı olabilir ve her iki taraf için de daha uzun vadeli mutluluk ve memnuniyet getirebilir. ancak bu konuda karşılıklı bir duygu ortaklığı kurulamadığında ortaya büyük bir sorun çıkıyor.
durum bu olduğunda, ilişinin diğer ucunda genellikle "alıcıları" buluyoruz. bu kişiler bencil veya düşüncesiz insanlar oldukları için böyle değillerdir, sadece kendilerini bu şekilde daha rahat hissederler. birisi onlara bakmayı ve onları şımartmayı teklif ederse, bu teklifi memnuniyetle kabul edeceklerdir.
bu özelliklere sahip iki kişi bir araya geldiğinde, zararlı bir ilişki kurmaları muhtemeldir, çünkü "alıcı" rolünü uygulayanları fethetme ve tatmin etme girişiminde, "verici" olan kişi bir gün 'alıcı' da aynılarını kendisi için yapar diye umut ederek her geçen gün daha fazla fedakarlık yapar.
sonunda, "alıcı" her şeyin karşılığında pek de bir şey vermemiş olur, ve sonunda "verici" kişi partnerinin ihtiyaçlarını, çıkarlarını ve tercihlerini kendisininmiş gibi üstlenir. bazı durumlarda, özveri ve fedakarlık o kadar büyüktür ki, kişi ilişkide kendini tamamen unutup diğeri için yaşamaya başlar, kişiliğini tamamen kaybeder.
aslında, fedakarlık kelimesi latince "sacro" ve "facere" kelimelerinden gelir ve kelimenin tam anlamıyla "kutsal kılmak" demektir. bu, derinlerde, kayıtsız teslimiyet anlamına gelir, sanki kişi kendisi daha düşük bir rol üstlenmiş ve adeta partnerini bir kaide üzerine yerleştirilmiş gibidir.
ve en önemli soru: kişiyi feda etmeye iten nedir?
bu noktada en önemli şey, bir bakıma insanı fedakarlık yapmaya iten güdülerdir. aslında birçok nedenden dolayı fedakarlık yaparız ama bu fedakarlıkların hepsi bizi mutluluğa götürmez. peki, partnerinizi mutlu etmek için isteyerek mi fedakarlık yapıyorsunuz yoksa aslında sadece çatışmalardan ve fikir ayrılıklarından kaçınmaya mı çalışıyorsunuz?
- kaçmak için fedakarlık: çatışmadan kaçınma arzusunun motive ettiği fedakarlıklarla ilgilidir. kişi atacağı adımdan dolayı kendini kötü hissedeceğini, ancak en azından ilişkideki bir problemden kaçınacağını düşünür. ancak gerçekte, fedakarlığın temelinde kaçınma söz konusu olduğunda durum hiç de böyle değildir, bu karar mutluluğu zayıflatır ve her iki üyenin memnuniyetini en aza indirir.
- yakınlaşmak için fedakarlık: bu durumda fedakarlık partneri mutlu etmek için yapılır. mesela partnerini hayallerini gerçekleştirmesine yardımcı olmak için kişisel hedefleri ertelemek gibi. bu durumda fedakarlık, norm haline gelmediği sürece güven ve memnuniyeti artırabilir.
- işlemsel fedakarlık: bazı durumlarda, fedakarlık partneri tatmin etmek için değil, onu bir pazarlık kozu olarak kullanmak için yapılır. partnerle müzakere etmekte yanlış bir şey yoktur, ancak fedakarlık yapmak ve sonra onları yüzlerine vurmak ya da karşılığını almaya çalışmak, ilişkide korkunç bir hasara yol açacak, partnerde derin bir hayal kırıklığı ve kızgınlık yaratacaktır.
- tükenmişlik nedeniyle fedakarlık: maryland üniversitesi ve amsterdam üniversitesi'nden psikologlar, çiftlerinin her ikisinin de yabancılara rahatsız edici sorular sorması gerektiği bir deney geliştirdi, ancak çiftler görüşme yaptıkları kişileri kendi aralarında bölüşmekte serbestti. en duygusal ve entelektüel olarak tükenmiş hissedenlerin partnerleri için fedakarlık yapma olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldular. bu, bitkin olduğumuzda, sevdiklerimize yardım etme eğilimimize göre kararlar verdiğimizi gösteriyor. ayrıca, çift ilişkileri söz konusu olduğunda, diğerinin ihtiyacını tatmin etmekten ibaret olan baskıya boyun eğme olasılığımız da artacaktır. ancak bu durumun tersine, iyi bir öz kontrolümüz olduğunda, ilk dürtüye o kadar kolay teslim olmaz, tüm faktörleri değerlendirir, ve sadece partnerimizin değil, aynı zamanda kendi ihtiyaçlarımızı da göz önünde bulundururuz.
ilişkiler iki kişiliktir
aşk, iki faktörlü bir denklemdir, yani iki kişinin bu konuda emek vermesi gerekmektedir. sadece biri emek verirse, ilişki dengesiz ve tek taraflı olacaktır. sonunda, emek veren kişi bitkin düşecek ve derin bir şekilde tükenmiş ve ihmal edilmiş hissedecektir.
kaynak
devamını gör...
gone girl
bazı mantık hataları olsa da soluksuz izleten bir david fincher filmi. dört-beş yıl önce izlemişken önüme çıkmasıyla tekrar izledim. rosamund pike psikopat rolünün hakkını fazlasıyla veriyor.
--! spoiler !--
zaman zaman amy'e hak verecek gibi olsanız da kimse nick'in yaşadığı hayatı hak etmez. nick kadar pislik bir insan olsa bile...
--! spoiler !--
--! spoiler !--
zaman zaman amy'e hak verecek gibi olsanız da kimse nick'in yaşadığı hayatı hak etmez. nick kadar pislik bir insan olsa bile...
--! spoiler !--
devamını gör...
uzak mesafe ilişkisi
sadakatle birbirine bağlı kişilerin becerebileceği bir şeydir.
devamını gör...
sevgilin ya da eşin tarafından aldatılsan affeder misin sorunsalı
affederim tabii ki. hayatımdan tamamen def ederek özgür bırakırım. insan hem affedemedikleriyle yaşarsa deliriyor. en iyisi salıvermek. mutluluklar dilerim olmayan şerefiyle.
devamını gör...
kız çocuk vs erkek çocuk
hic cocuk.
devamını gör...


