ben ankara'da yurtta kalmıştım teee üniversitenin ilk senesinde, necatibey'deki karakolun karşısındaydık. 4-5 gece aralıksız olarak karakoldan çığlık sesleri gelmişti. geceleri korkuyorduk baya bu sesler yüzünden. (işkence ediyorlar gibiydi çünkü) biz de o saflıkla 155'i arayıp ihbar etmiştik.. * sabah uyandık hoparlörden bizim isimler sayıldı, müdür çağırdı yanına, dedi ki "kızlar siz iyi misiniz?"
devamını gör...

şu olaya salak mısınız ya diyip dalga geçerdim başıma geldi.
allah kahretsin böyle şeyi ya.
divan şairi gibi adamın gözlerini gördüm aşık oldum galiba. gözleri aşka gülen taze söğüt dalıydı allahsız.

hani o bakar siz bakarsınız böyle bi gülümseyip göz kaçırmalar yaşanır. cama çevirdim bakışlarımı camdaki yansımadan bakıştık. ya gözleri böyle gülen birini hiç görmemiştim. ayrıca boy pos, adamın kıyafetleri bile yakışıklıydı a*!
raylı sistemin allah belasını versin otobüsten de hızlı!
ah ah adın neydi nerden geldin nereye gittin acaba? arkadaşlar sevaptır allah aşkına şöyle kollektif bi ritüel yapalım da çıksın karşıma tekrar…

ben hiç bu kadar kısa bir rüya görmedim!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ya bak allah belamı vermesin gözleri gözümün önünden gitmiyor falcı büyücü olan varsa bana bi yazsın ya.
devamını gör...

“ne güzelsin dur ey zaman!”

dr.faust çok eski bir öyküden alınarak goethe tarafından yeniden yazılmıştır. daha önce christopher marlowe tarafından da yazılan dr. faust bu öyküde şeytanla girdiği bahsi kaybetmiştir.

ancak goethe kendi faust’unun bu bahsi kaybetmesine izin vermemiştir.

öyküde bilimin derinliklerine dalmış olan dr. faust karamsar bir kişiliğe sahiptir. bir türlü mutlu olamamaktadır. başka bir boyutta ise şeytan ve tanrı faust üzerine bahse tututuşurlar. şeytan faust’u günahkar bir ruh yapabileceğini iddia ederken tanrı insanların doğaları gereği kötü olamayacaklarını söyler. bahsi kazanan faust’un ruhunu alacaktır.
daha sonra bir bahis de faust ve şeytan arasında gerçekleşir- ki bu bahsi sonunda şeytan kaybedecektir. eğer dr. faust şeytanın onu çıkardığı yolculukların bir yerinde “ne güzelsin dur ey zaman verweile doch du bist schon derse bahsi işeytan kazanacaktır ama dr. fasut öyle bir yerde kullanır ki bu sözü hem insanoğlu hem de tanrı şeytana- kitaptaki adıyla mefistoya üstün gelir.

dr.faust şeytana “zavallı şeytan bana ne verebilirsin ki?” diye sorar.

goethe bu kitabı altmış senede bitirmiştir ve kitap klasikler arasında çok önemli bir yere sahiptir.1994 yılında sürrealist yönetmen jan svankmajer tarafından beyazperdeye de aktarılmıştır.

kitabın ithaf bölümünde denir ki;


“gençlik yıllarımda bulanık olarak gördüğüm hayaller!yine nazarlarıma yaklaşıyorsunuz.acaba, bu sefer, sizi yakalamama izin verecek misinz?yoksa, vaktiylekalbimde uyandırdığınız evhamıdaha da artıracak mısınız?heyhet!işti, tahayyüller kanatlanmış etrafımda uçuşuyor.tahayyül evhamsız olur mu?peki, buharların ve sislerin içinden çıkıp etrafımda yükselin bakalım…”


kitap okunmaya ve üzerinde düşünülmeye değer bir başyapıttır.
devamını gör...

aldatmadım. hiç kimseyi. sadece sevgili olarak bakmayın olaya. kimseye umut verip yüz üstü de bırakmadım. böyle yapıcam deyip yapmamazlık da etmedim. sözümün eri oldum her zaman. ölene kadar da olmaya devam edeceğim.
devamını gör...

sözlükte çizgiyi aşan yazarlara haddini bildirme sözü.
devamını gör...

eski ismi zühal olan güneş sistemi gezegenidir.

güneşe yakınlık olarak altıncı, büyüklük olarak ikinci sırada bulunmaktadır.

ayrıca güneş sistemindeki dört tane dış gezegenden biridir.
devamını gör...

babam saçımı okşarken sozlukte takip ettigim yazarların yazilarini okuyorum. gozlerim kapaniyo ama ufaktan..
devamını gör...

açık renk havlu ve örtü terörüyle ölümüne kapışır.

kardeşim ben gece mavisi havlu ya da siyah masa örtüsü kullanmak istiyorum belki. insan ondan da üretir biraz amünyüm.
devamını gör...

sevişme umuduyla yanıp tutuşan hamal erkektir.
veya iyi kalpli yardım sever bir erkektir.
insan kadın dostunun evini taşımak için yardımcı olabilir. iyi kalpli erkektir.
devamını gör...

kutsal ve mahrem gördüğüm yok. vajina da penis gibi basit bir organdır. bu organlara abartı anlam yükleyenlerin gelişmemiş ilkel insan olduklarını düşünüyorum, başka bir şey değil.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

arnolfini’nin evlenmesi

jan van eyck – 1389-1441 – hollanda

sanatçının bu resmi tarihi açıdan da bir ilk olma özelliğine sahip. bu tablo, evlenme anının resmedilmesi nedeniyle, bir nevi ‘evlilik cüzdanı’ niteliğinde. eseri bu kadar önemli kılan detay ise ayna. duvardaki ayna, müthiş bir akis tekniğiyle anı derinleştirmek için kullanılmış. aynaya dikkatlice bakıldığında, van eyck’ın da resmin içinde olduğu görülür. ressam, kendini ‘an’a dâhil ederek, resim sanatına farklı bir boyut kazandırdı.
devamını gör...

genelde içerisinde “camel” olan espriler bulunur, he canıtın he, deve ile gidiyorum evime he.
devamını gör...

çantamda unuturdum hep. bir kez olsun yıkatamadım. cuma günleri bıraktığım gibi kalırdı. hatta bir keresinde öğretmenim beni örnek göstermişti. "bakın ne kadar temiz getiriyor. " diye.
devamını gör...

doğru eşi bulmak için öncelikle renklere bakılır. renklerin aynı olması gerekir.
sonra büyüklükler aynı olmalıdır. biri büyük, biri küçük olmaz. ikisi de aynı boyda olmalı.
farklı desen olursa da olmaz.
eşlerin tek biri sağa, diğeri sola uygun olmalı.
biri yaza uygun, diğeri kışa uygun olmamalı.
markalarının da aynı olması lazım.

aksi durumlarda çorabınızın doğru eşini bulamazsınız.
devamını gör...

en büyük fantezilerimden birisi.
herkes ve her şey çok ciddi.
devamını gör...

kaos
kalabalık
yalnızlık
devamını gör...

1813 yılında yayımlanan kitap bir aşk romanı olmasının yanısıra dönemin izlerini ve ingiltere'deki sosyal sınıf farkını, kadının yerini ve miras düzenlemelerindeki adeletsizlikleri de göz önüne seren bir kitaptır.
kadınlar hakkındaki yorumlar yer yer insana rahatsızlık verse de kadının toplumdaki yerini çıplak bir gerçeklik ile görmemize ve gelişimine de tanıklık etmemizi sağlıyor.
romanın belirli kısımlarında anlatıcı formatının dışına çıkılması ve okur için kaleme alındığını belli eden cümleler ile teknik açıdan kusurlu bir kurgu olmasını ise roman türünün yeni yeni geliştiği bir dönemde yazılmış olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. bunun yanında kitap oldukça akıcı ve okuru sıkmayan bir üslupla kaleme alınmıştır.
entelektüellik, ahlak, dürüstlük, adalet gibi kavramlar satır aralarında okura verilmek istenmiş; 'doğru ve yanlış' karakterler üzerinden aktarılmıştır.
iki yüz yıllık bir geçmişe sahip olan kitap defalarca basılmış, dizi ve filmi de birçok kez çekilmiştir.

kitapta gözüme tarazlı gelen bir bölümü de aşağıya bırakıyorum.

burada size derbyshire beldesini anlatacak
ve yolcularımızın gördüğü oxford, blenheim,
birmingham, warwick, kenelworth gibi ünlü
yerleri ince ince sayıp dökecek değiliz. bizi
şimdilik tek ilgilendiren yer derbyshire’ın ufak
bir köşesidir. yolcularımız, görüp gezilecek
bütün önemli yerleri gezdikten sonra, bayan
gardiner’ın bir zamanlar oturmuş olduğu
küçük lambton kentine yollandılar. ve
elizabeth, pemberley malikânesi’nin de
lambton’dan altı yedi kilometre uzakta
olduğunu yengesinden öğrendi. pemberley,
yollarının üzerinde olmamakla birlikte pek de
sapa sayılmazmış. o akşam, ertesi günlerini
tasarlarlarken bayan gardiner, pemberley’yi
gene görmek istediğini söyledi. bay gardiner de
buna razı olduğunu bildirince elizabeth’e
başvurdular. yengesi, “adını bu kadar
duyduğun bir yeri görmek istemez misin,
güzelim?” diye sordu. “hele birçok tanıdığının
yakından bildiği bir yeri. dostumuz wickham
orada büyümüş, biliyorsun.”
devamını gör...

insanların cinsel tercihlerinin sırf dikkat çekmek için yaptıklarını düşünen kişilerin beyanı.

efendim, bu tür cinsel yönelimler bırakın sonraki dönemi, taa küçüklük zamanlarından belli olur. bir erkek çocuğunun, henüz 3-4 yaşlarında bile bir kız çocuğu gibi hareket ettiği de görülür ki, bu durumda internetten etkilendi gibi şeyler söyleyemeyiz. eşcinselliğe hangi gen neden oluyor bilmiyoruz ama bu durum tarih boyunca da vardı ve hala da var. insanların cinsel tercihlerinin bu şekilde ‘özentiliğe’ vurulması bence hoş bir davranış biçimi değil. onların tercihidir ve hayatlarını tercih ettikleri gibi yaşamakta serbesttirler.

şimdi ikinci kısma gelelim. özentilik denilen durum, yani kişinin cinsel tercihleri arasındaki çelişki , ergenlik zamanı kimliğini bulma arayışından kaynaklanabilir. ya da kişi iki tarafa da cinsel eğilim ve ilgi gösterebilir. bunun ismi de biseksüelliktir ki azımsanmayacak kadar kişi bu eğilimi de gösterir. bakın bazıları bunu açıklamaktan çekinmezken, bazı kişiler bu tercihlerini içlerinde veya gizli yaşarlar. bunun gizli yapılıyor olması, böyle bir gerçeğin var olduğunu değiştirmez.

o yüzden lütfen insanları bir salalım artık. niye herkesin cinsel yönelimine bu kadar burnumuzu sokup, bunu kendimize dert ediyoruz. inanın anlamıyorum.
devamını gör...

benjamin'in paylaşımını artı oyladım, bunu yapmamdaki sebep , katıldığım yerler olmasıydı. katıldığım nokta, sözlük'ün büyümesi ve internet ortamında altenatif haline gelmesidir.

ancak katılmadığım nokta ise, büyümenin sadece tanım sayısına indirgenmesi, bunun baz alınmasıdır. bana göre önemli olan kontrollü ve kaliteli buyumektir. google verileri, sözlük'ün net ortamında adının duyulması için önemlidir fakat daha önemli olanı, kalitenin artmasidir. unutulmasın, malum sözlük'u bugünlere getiren uzun bir dönem, ciddi bir kalite tutturmasidir, en çok tıklanan yer olması değil. buna evrildiginde, neler olduğunu gördük.

bu açıklamayı, iki nedenle yaptım. bir yazar arkadaşımız, "ekşi sözlük'u geçmemiz için kaç tanım yapmamız gerekiyor" gibi bir soru sormuş ve epeyi de, artı oy almış. böyle bir gayemiz olmamalı, bu anlamda belirli bir tempoyu korumak yeterli diye düşünüyorum. ikincisi de, benjamin'in açıklamasında yer yer "ordularimiz ilk hedefimiz akdeniz" gibi bir ruh hali sezdim*

özetle, büyümeyi sadece tanım sayısı olarak algilarsak, bunun yaratacağı bozulmayı onleyemeyiz. aksi halde, ben de memnunum şu tablodan, o nedenle artiladim zaten.
devamını gör...

andayız efem.
selamlar sözlük ahalisi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
spor salonuna abone olup yinede sahilde yürüyüş yapmaya devam eden benim garipliğimden diliyorum herkeslere. siz amin demeyin bana ne? ben dedim ki hıh!
dinimiz çok amin o zaman.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hava pek güzel efem.
kendimi salonlara kapatmak istemedim diyelim. deyin be ne olur öyle deyin.

neyse çok eyleştim daha bilmem kaç bin adımım var atılacak. ben kaçar sizlere huzuru bol akşamlar...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim