gitme
2005 yapımı marc foster filmi. izleyen herkesin 'yoksa? david lynch?' doğal uyaranıyla irkildiğini biliyorum.
hayatımın belli dönemlerinde izlemem gerektiği dürtüsüne kapıldığım filmi az evvel izleyip bir leveli daha tamamlamış bulundum. başrollerde doyurucu oyunculuklarıyla ryan gosling, ewan mcgregor, newyork'tan manzaralar, massive attack'in angel'ı, animatrix'in who am i'ı bol yağmur, çok karanlık, gri bir balon, çarpık görüntüler, ikizler, sanat, sanat ve sanat bulunmakta.
kurgu tam anlamıyla şaşı bak şaşır. bir an karakterin biriyle kitapçıda iken aniden kendinizi trende buluyorsunuz ve geçişler normal değil. hiç değil. boğuk, kaygan, flu, son derece kararlı. filmin başlangıcından itibaren 'bir şey olacak, şimdi çok ilginç bir şey olacak' dürtüsü bırakmıyor yakanızı. hastalıklı ve haklı. film ilerledikçe beklenen şey gerçekleşiyor ancak hiçbir ipucu vermediği için aydınlanmak yerine adım adım geri çekilmek zorunda kalıyorsunuz. karakter zihinlerinin iç içe geçtiği, olağan dışı, mistik, sürreal ögeler sahnelere nesneler yardımıyla öyle başarılı yerleştirilmiş ki hayranlık duymamak elde değil. film ilerledikçe fonda her an karşınıza çıkan ağlayan bebek sesi. film ilerledikçe fonda her an karşınıza çıkan ağlayan bebek sesi. film ilerledikçe fonda her an karşınıza çıkan ağlayan bebek sesi. kendisini en baştan tekrarlayıp duran sahneler. tekrarlanan cümleler. zekice yerleştirilmiş metaforlar. fonda akan mekanik-trip müzikler. henry'nin sigarası, saplantıları, yaşamayan ama ısıran köpek, perşembe günü de orada duran piyano, tek taş yüzük. ve gözleri gören kör adam.
henry'nin kolundaki sigara yanıklarını gören sam onları neden yaptığını sorar ve henry ona cehennem için alıştırma yaptığını söyler.
lila yemek masasında sam'e döner ve ''yanına yedek bir jilet alacak kadar hayatından nefret ettiğini hayal edebiliyor musun?'' diye sorar.
ve yine film ilerledikçe fonda her an karşınıza çıkan ağlayan bebek sesi...
hepsinin; film boyunca görülen tüm objelerin, mantıksız gibi gelen ani cümlelerin, vurguların, figüran sanılan oyuncuların, sokakların, köprülerin... hepsinin orada olmalarının bir sebebi var ve bu sebep filmin en sonunda ortaya çıkıyor. bu yüzden her anını pür dikkat izlemek gerekiyor.
''zarif bir intihar sanatın en üst noktasıdır...''
- tristan reveur
eğer bir film olsaydım, 'stay' olurdum.
''galiba budistler haklıymış sam! bu dünya bir hayal!''
hayatımın belli dönemlerinde izlemem gerektiği dürtüsüne kapıldığım filmi az evvel izleyip bir leveli daha tamamlamış bulundum. başrollerde doyurucu oyunculuklarıyla ryan gosling, ewan mcgregor, newyork'tan manzaralar, massive attack'in angel'ı, animatrix'in who am i'ı bol yağmur, çok karanlık, gri bir balon, çarpık görüntüler, ikizler, sanat, sanat ve sanat bulunmakta.
kurgu tam anlamıyla şaşı bak şaşır. bir an karakterin biriyle kitapçıda iken aniden kendinizi trende buluyorsunuz ve geçişler normal değil. hiç değil. boğuk, kaygan, flu, son derece kararlı. filmin başlangıcından itibaren 'bir şey olacak, şimdi çok ilginç bir şey olacak' dürtüsü bırakmıyor yakanızı. hastalıklı ve haklı. film ilerledikçe beklenen şey gerçekleşiyor ancak hiçbir ipucu vermediği için aydınlanmak yerine adım adım geri çekilmek zorunda kalıyorsunuz. karakter zihinlerinin iç içe geçtiği, olağan dışı, mistik, sürreal ögeler sahnelere nesneler yardımıyla öyle başarılı yerleştirilmiş ki hayranlık duymamak elde değil. film ilerledikçe fonda her an karşınıza çıkan ağlayan bebek sesi. film ilerledikçe fonda her an karşınıza çıkan ağlayan bebek sesi. film ilerledikçe fonda her an karşınıza çıkan ağlayan bebek sesi. kendisini en baştan tekrarlayıp duran sahneler. tekrarlanan cümleler. zekice yerleştirilmiş metaforlar. fonda akan mekanik-trip müzikler. henry'nin sigarası, saplantıları, yaşamayan ama ısıran köpek, perşembe günü de orada duran piyano, tek taş yüzük. ve gözleri gören kör adam.
henry'nin kolundaki sigara yanıklarını gören sam onları neden yaptığını sorar ve henry ona cehennem için alıştırma yaptığını söyler.
lila yemek masasında sam'e döner ve ''yanına yedek bir jilet alacak kadar hayatından nefret ettiğini hayal edebiliyor musun?'' diye sorar.
ve yine film ilerledikçe fonda her an karşınıza çıkan ağlayan bebek sesi...
hepsinin; film boyunca görülen tüm objelerin, mantıksız gibi gelen ani cümlelerin, vurguların, figüran sanılan oyuncuların, sokakların, köprülerin... hepsinin orada olmalarının bir sebebi var ve bu sebep filmin en sonunda ortaya çıkıyor. bu yüzden her anını pür dikkat izlemek gerekiyor.
''zarif bir intihar sanatın en üst noktasıdır...''
- tristan reveur
eğer bir film olsaydım, 'stay' olurdum.
''galiba budistler haklıymış sam! bu dünya bir hayal!''
devamını gör...
bağıra bağıra şarkı söylemek
'ben feleğiiiiiiiin şu çarkına çomak sokarııııııııııııııııım' en çok bu şarkıyı bağırarak söylemeyi seviyorum.
devamını gör...
moderasyon sisteminin eskiye dönmesi
bugün önce yeni sistemi kullandım ama maalesef ikna olamadan eski sisteme döndüm.ama koşullar beni itti diyeyim.memnun kaldığınız moderatörden kopamıyorsun ikna edici cevaplar onda oluyor genelde.
devamını gör...
yeni nesil müzik grubuna isim önerileri
son kripto para
devamını gör...
şirinler
iyi bir cocuk olursaniz gorebileceginiz, minik mavi yaratiklar*. (bkz: ve kötü büyücü gargamel vardı, o kötüydü)
intro
intro
devamını gör...
chandelier
devamını gör...
iyi geceler mesajı atacağın bir kişinin bile olmaması
bana atabilirsiniz.
devamını gör...
popüler olmayan sözlük yazarlarının yazma amacı
tanım: çok fazla takipçisi olmasa da sözlükte yazılar yazan sözlük yazarlarının amaçlarının listelendiği başlık
benim için durum
ben aslında içimden geldiği gibi yazmayı seviyorum. çok okunmak gibi bir derdim yok. ama birilerini gülümsetebilirsem, birilerinin aklına dokunabilirsem ne mutlu bana.... popüler bir yazar olmasak da bana göre burada asıl olan ise, kimliksiz olarak yazmak... çok eğlenceli bir aktivite... sanki büyük bir meydanda binlerce kişinin arasında herkes derdini anlatmak için bağırırken, içinden geçenleri haykırmak gibi bişi. herkes duyuyor herkes görüyor ama kimse kim olduğunu bilmiyor yada ilgilenmiyor.
benim için durum
ben aslında içimden geldiği gibi yazmayı seviyorum. çok okunmak gibi bir derdim yok. ama birilerini gülümsetebilirsem, birilerinin aklına dokunabilirsem ne mutlu bana.... popüler bir yazar olmasak da bana göre burada asıl olan ise, kimliksiz olarak yazmak... çok eğlenceli bir aktivite... sanki büyük bir meydanda binlerce kişinin arasında herkes derdini anlatmak için bağırırken, içinden geçenleri haykırmak gibi bişi. herkes duyuyor herkes görüyor ama kimse kim olduğunu bilmiyor yada ilgilenmiyor.
devamını gör...
görüşmeyi kesen insanın bir anda çıkıp gelmesi
evet birkaç sene önce oldu böyle bir durum. biraz umutlanmasını bekledim sonra uzatmadan geri gönderdim.
kimsenin oyuncağı veya b planı olmayın yazar kardeşlerim.
edit: bu geri dönüşçü tayfa hiç utanmaz mı? anladık muhatabına saygın yok da kendine de mi saygın yok?
kimsenin oyuncağı veya b planı olmayın yazar kardeşlerim.
edit: bu geri dönüşçü tayfa hiç utanmaz mı? anladık muhatabına saygın yok da kendine de mi saygın yok?
devamını gör...
muharrem ince'nin yüzde elli artı bir oy alacağını söylemesi
ülkede fikir ayrılığı yok bölünme var. ülke o kadar bilinçsiz bir parçalanmaya gitti ki artık kimsenin yüzde elliye ulaşabileceğini sanmıyorum. millet yönetimde değil maalesef yönetime alet edilmiş durumda.
devamını gör...
13 mayıs 2021 normal sözlük bayramlaşması
devamını gör...
çocuklarla girilen komik diyaloglar
çocuk 1: abi sence burçlar ne işe yarıyor?
çocuk 2: kadınlar eş seçerken kullanıyor
çocuk 1 : nerden biliyorsun?
çocuk 2: anneme arkadaşı bir daha dünyaya gelsem bir balıkla asla evlenmezdim hep uyuyor dedi ya.
çocuk 1: abi sen hangi burçsun?
çocuk 2: aslan burcuyum. neden sordun,?
çocuk 1 : ben de kız olsaydım aslan burcu biri ile evlenmezdim.
çocuk 2 : nedenmis o?
çocuk 1: hep üstüne yemek döküyorsun. hep çamaşır yıkamak istemezdim.
çocuk 2: kadınlar eş seçerken kullanıyor
çocuk 1 : nerden biliyorsun?
çocuk 2: anneme arkadaşı bir daha dünyaya gelsem bir balıkla asla evlenmezdim hep uyuyor dedi ya.
çocuk 1: abi sen hangi burçsun?
çocuk 2: aslan burcuyum. neden sordun,?
çocuk 1 : ben de kız olsaydım aslan burcu biri ile evlenmezdim.
çocuk 2 : nedenmis o?
çocuk 1: hep üstüne yemek döküyorsun. hep çamaşır yıkamak istemezdim.
devamını gör...
kırmızı vs beyaz vs rose şarap
kırmızı.
devamını gör...
canlı yayın açılış programı
bütün akreplerime selamlarımı iletecek olan program*.
başladığında istek parça ister entryimi editlerim.
başladığında istek parça ister entryimi editlerim.
devamını gör...
kaşımanın zevk vermesi
kişiyi kısır bir döngüye sokan durumdur. kaşıdıkça kaşıntı ivmeli bir şekilde daha da artar, bir yandan zevk verirken bir yandan da insanı deli eder. bilimsel olarak tam olarak aydınlatılmamış olsa da söylenmiş bir şeyler var. bunun evrimsel açıklaması olarak atalarımızın en büyük ve çevresel dış etkileşimlere en müsait organımız olan deriden genel olarak yabancı antijenleri uzaklaştırmak amacıyla genlere işlendiği söyleniyor. büyük birader beyin diyor ki uzaklaştır şu antijenleri de karşılığında ben de seni zevkten mest edeyim. seni hınzır senii.
kaşıdıkça kaşıntının ivmeli bir şekilde artmasının sebebi serotonin ile ilişkilendiriliyor. şöyle ki kaşımanın amacı acı yaratmaktır; kaşınan yere ufak bir darbe ile vurulduğunda bile zevk alırız çünkü spesifik bir noktadan beyne kaşıntı sinyalleri yerine acı sinyalleri gönderilir ve beyin de ağrıyı kesmek için serotonin salgılatır. serotonin ve bazı kimyasallar kaşıntıyı düzenleyen sinir hücrelerini aktif ettiğinden dolayı kaşıntıyı tetikler. fareler üzerinde yapılan deneylerde serotonin salgılanmasının engellenmesi halinde kronik kaşıntının da kesildiği görülmüş. serotoninin önemi göz önüne alındığında kaşıntı tedavisinde serotonin salgısının engellenmesi sağlıklı değildir. mantıklı ve sağlıklı olan, kaşıntıya sebebiyet veren asıl ajanın ortadan kaldırılmasıdır.
kaynak1, kaynak2, kaynak3, kaynak4
kaşıdıkça kaşıntının ivmeli bir şekilde artmasının sebebi serotonin ile ilişkilendiriliyor. şöyle ki kaşımanın amacı acı yaratmaktır; kaşınan yere ufak bir darbe ile vurulduğunda bile zevk alırız çünkü spesifik bir noktadan beyne kaşıntı sinyalleri yerine acı sinyalleri gönderilir ve beyin de ağrıyı kesmek için serotonin salgılatır. serotonin ve bazı kimyasallar kaşıntıyı düzenleyen sinir hücrelerini aktif ettiğinden dolayı kaşıntıyı tetikler. fareler üzerinde yapılan deneylerde serotonin salgılanmasının engellenmesi halinde kronik kaşıntının da kesildiği görülmüş. serotoninin önemi göz önüne alındığında kaşıntı tedavisinde serotonin salgısının engellenmesi sağlıklı değildir. mantıklı ve sağlıklı olan, kaşıntıya sebebiyet veren asıl ajanın ortadan kaldırılmasıdır.
kaynak1, kaynak2, kaynak3, kaynak4
devamını gör...
kağıttan hayatlar
boşa geçen 1 saat 37 dk’ma oturup hüngür hüngür ağlayacağım netflix dizisi. ilk 15 dk da izleyemeyeceğimi anladım ama yarım bırakılan kitap- dizi- filmlere karşı takıntılıyım. zoraki bitirdim. emeğe saygım var ama beğenemedim. kendim adına zaman kaybı bulduğum film.
devamını gör...
bilim insanlarından mars vebası uyarısı
felaket tellallığıdır. mars'ta memeli bir hayvanı hasta edebilecek, bağışıklığından kaçabilecek bir mikroorganizmanın varlığını çok yüksek bir ihtimal olarak görüyorsanız bu aynı zamanda bir zamanlar orada memeli bir hayvanın yaşamış olduğunu ve bu memeliye karşı patojen bir mikroorganizmanın evrimleştiğini düşünüyorsunuz demektir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının yazar olma süreleri
herkes yazsın yoksa darılırım.
benim 3 gün sürdü, dakikalar önce yazar olduğumu öğrendim.
herkes duysun istiyorum*
benim 3 gün sürdü, dakikalar önce yazar olduğumu öğrendim.
herkes duysun istiyorum*
devamını gör...
(tematik)
semer
umut_yazar isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.
at, katır gibi hayvanlara binen insanların rahat etmesini sağlamak amacıyla kullanılan, atın sırtına yerleştirilen bir eşyadır.
at, katır gibi hayvanlara binen insanların rahat etmesini sağlamak amacıyla kullanılan, atın sırtına yerleştirilen bir eşyadır.
devamını gör...

