üşümemek için öneriler
paran varsa uçur kombiyi, klimayı çok sıcak olursa camı açarsın. para yok diyorsan sıkı giyincen hacı.
devamını gör...
celal şengör
nobel alsa rahatlayacak bilim insanı.
ben kendisini az çok anlayabiliyorum. neden böyle kibirli olduğunu... siz bu adam gibi olsanız sanırım çoktan intihar ederdiniz belki de.
öyle bir adam düşünün ki daha öğrenciyken kendisine ofis tahsis ediliyor, hayvani sayıda yayın yaptığı için. hatta okulun öğrencileri isyan ediyor kıskançlıktan. sonra da bu öğrencilere "siz de bu kadar yayın size de ofis tahsis edelim" diyorlar, konu orada kapanıyor.
şimdi böyle elit bir adam ne ister? çok kişi tarafından bilinmek, el üstünde tutulmak ister. "ben bilim için yapıyorum bunları hacı, el üstünde tutulmaya ihtiyacım yok" diyen adam yalan söylüyordur. insanız hepimiz, melek gibi duygulardan arındırılmış değiliz. elbette ki devreye ego girecek. örneğin çok başarılı gitaristler kendilerini tanrı olarak görür hepsi de "biz müziği seviyoruz, şan şöhret umurumuzda değil" dese de alttan alttan aslında kendilerini tanrı olarak gördüklerini de davranışlarıyla yansıtırlar. ritchie blackmore'u bilen dediklerimi anlamıştır zaten.
peki dünyadaki en elit ödül nedir? nobel.
itiraz edenler, "ama bilimdeki tek ödül o değil" diyenler olacaktır. ama bir düşünün nobel ödüllü bir fizikçi mi daha bir havalıdır yoksa adı sanı duyulmamış (halk tarafından elbette, yoksa bilimle uğraşanlar bilir bu ödüllerin anlamını) bir ödülü alan insan mı?
kısıtlı bir psikoloji bilgimle bu adamın içten içe nobel alan türk bilim insanlarını da kıskandığını düşünüyorum. "neden bir aziz sancar olamadım" diye içten içe üzülüyordur eminim.
neyse celalcim, kendine çok iyi bakıyorsun; öpüyorsun. hayvani bir kafan var, çok da takma her şeyi.
ben kendisini az çok anlayabiliyorum. neden böyle kibirli olduğunu... siz bu adam gibi olsanız sanırım çoktan intihar ederdiniz belki de.
öyle bir adam düşünün ki daha öğrenciyken kendisine ofis tahsis ediliyor, hayvani sayıda yayın yaptığı için. hatta okulun öğrencileri isyan ediyor kıskançlıktan. sonra da bu öğrencilere "siz de bu kadar yayın size de ofis tahsis edelim" diyorlar, konu orada kapanıyor.
şimdi böyle elit bir adam ne ister? çok kişi tarafından bilinmek, el üstünde tutulmak ister. "ben bilim için yapıyorum bunları hacı, el üstünde tutulmaya ihtiyacım yok" diyen adam yalan söylüyordur. insanız hepimiz, melek gibi duygulardan arındırılmış değiliz. elbette ki devreye ego girecek. örneğin çok başarılı gitaristler kendilerini tanrı olarak görür hepsi de "biz müziği seviyoruz, şan şöhret umurumuzda değil" dese de alttan alttan aslında kendilerini tanrı olarak gördüklerini de davranışlarıyla yansıtırlar. ritchie blackmore'u bilen dediklerimi anlamıştır zaten.
peki dünyadaki en elit ödül nedir? nobel.
itiraz edenler, "ama bilimdeki tek ödül o değil" diyenler olacaktır. ama bir düşünün nobel ödüllü bir fizikçi mi daha bir havalıdır yoksa adı sanı duyulmamış (halk tarafından elbette, yoksa bilimle uğraşanlar bilir bu ödüllerin anlamını) bir ödülü alan insan mı?
kısıtlı bir psikoloji bilgimle bu adamın içten içe nobel alan türk bilim insanlarını da kıskandığını düşünüyorum. "neden bir aziz sancar olamadım" diye içten içe üzülüyordur eminim.
neyse celalcim, kendine çok iyi bakıyorsun; öpüyorsun. hayvani bir kafan var, çok da takma her şeyi.
devamını gör...
tsk'de din işleri subaylığı için kadro açılması
ben kuleli de öğrenciyken (90' lı yıllar) zaten fetöcü subaylar "onlardan" olmadığımız için canımıza ot tıkamıştı.
asker dediğinin dini,ideolojisi olmaz asker askerdir bize öğretilen buydu. 25 yılda orduyu ne hale getirdiler...
şimdi birileri başlayacak şanlı türk ordusu diye. bir ordunun gücü caydırıcılığından gelir tarihinden gelmez. en güçlü ordu hiç savaşmadan bürokrasi tarafından sopa olarak kullanabilen ordudur. eğer ordu sahaya inmek zorunda kalıyorsa bürokrasin dolayısı ile ordun da caydırıcı değildir.
edit: kuleliden atıldım. asker falan değilim yani.
asker dediğinin dini,ideolojisi olmaz asker askerdir bize öğretilen buydu. 25 yılda orduyu ne hale getirdiler...
şimdi birileri başlayacak şanlı türk ordusu diye. bir ordunun gücü caydırıcılığından gelir tarihinden gelmez. en güçlü ordu hiç savaşmadan bürokrasi tarafından sopa olarak kullanabilen ordudur. eğer ordu sahaya inmek zorunda kalıyorsa bürokrasin dolayısı ile ordun da caydırıcı değildir.
edit: kuleliden atıldım. asker falan değilim yani.
devamını gör...
itibarıyla mı itibariyle mi sorunsalı
itibarı ile yazılarak kurtulunabilecek sorun. *
devamını gör...
çocuk haçlı seferleri
1212 yılında, dördüncü ve beşinci haçlı seferleri arasına tekabül eden bir zaman diliminde almanya ve fransa'dan toplanan çocukların kutsal topraklara, kudüs'e gitmek için karadan yaptıkları seferlerdir. müslümanlara karşı kışkırtılan bu grup, kutsal toprakların tekrar hristiyanların eline geçmesini sağlamaya çalışmıştır.
papa üçüncü innocentius'un yaptığı çağrıya uyan alman nikolaus von köln ve fransız etienne de cloyes önderliğinde toplanan yaklaşık 30.000 kadar çocuk akdeniz sahillerine kadar yürüyerek burada musa'nın yaptığı gibi denizin yarılmasını, kudüs'e yol açılmasını beklemişlerdir. bazı kesimler marsilya'ya kadar ilerlemiş ve önlerini kesen denizi dinlemeden 7 gemi ile sefere devam etmeye çalışmıştır. yolda açlıktan susuzluktan ölen, gemisi batan veya köle olarak satılan fransız çocuklar. almanya'dan yola çıkan grubun da sonu farklı olmamıştır.
başarısızlıkla sonuçlanan bu seferler farklı gruplarca farklı bir şekilde yorumlanmaktadır. bir kısım, bu gibi asillerin veya din liderlerinin katılmadığı; sadece alt tabaka kaynaklı girişimlerin her daim başarısız olacağının bir işareti olarak yorumlamışken bir başka grup bunu aslında alt tabakanın inançlarına olan güçlü bağlılıklarının simgesi olarak görülmesi gerektiğine, bunun bir başkaldırı olduğuna dikkat çekmiştir. tüm bu olaylardan buna benzer dini hurafelerin, inançların insanlığa ne kadar zarar verdiğini; tüm bu dinsel bilgi kisvesi altında öğretilen yalan yanlış bilgiler ile cahil biri olarak donatılan insanların yanlış sonuçlara, yollara sapabileceği veya yönlendirilebileceğini çıkaranlar da vardır.
gelelim çocuklara, akdenizde yolun açılmaması ile birlikte bir kısmı ailelerinin yanına dönmüş, bir kısmı başka ailelerin yanına yerleşmiş, bazıları kaybolmuş, bazıları deniz kazalarında ölmüş, bazılarını açlıktan-susuzluktan hayatını kaybetmiş ve bazıları da çeşitli tüccarlarca köle olarak satılmıştır.
kutsal toprakların sadece temiz gönüllü çocuklar ile geri alınabileceğini söyleyen papa bu şekilde aileleri de ikna etmiştir fakat çocuklarını kaybeden bazı ailelerce, liderlerin aileleri linçlenmiştir ve hatta idam edilmişlerdir.
günümüze yakın yapılan araştırmalarda bu seferlerin aslında çocuklar tarafından yapılmadığını; eski kaynaklarda geçen kelimelerin çevirisindeki hatalardan dolayı böyle anlaşıldığını. kelimelerin fakir, alt, köylü kesimi ifade ettiğini de söyleyenler vardır. yani tüm yaş gruplarını içeren 2 farklı seferden (almanya ve fransa) bahsedilir ve bunlar birlikte anlatıla anlatıla harmanlanmıştır.
daha fazla bilgi için: wikipedia ve vikipedi
papa üçüncü innocentius'un yaptığı çağrıya uyan alman nikolaus von köln ve fransız etienne de cloyes önderliğinde toplanan yaklaşık 30.000 kadar çocuk akdeniz sahillerine kadar yürüyerek burada musa'nın yaptığı gibi denizin yarılmasını, kudüs'e yol açılmasını beklemişlerdir. bazı kesimler marsilya'ya kadar ilerlemiş ve önlerini kesen denizi dinlemeden 7 gemi ile sefere devam etmeye çalışmıştır. yolda açlıktan susuzluktan ölen, gemisi batan veya köle olarak satılan fransız çocuklar. almanya'dan yola çıkan grubun da sonu farklı olmamıştır.
başarısızlıkla sonuçlanan bu seferler farklı gruplarca farklı bir şekilde yorumlanmaktadır. bir kısım, bu gibi asillerin veya din liderlerinin katılmadığı; sadece alt tabaka kaynaklı girişimlerin her daim başarısız olacağının bir işareti olarak yorumlamışken bir başka grup bunu aslında alt tabakanın inançlarına olan güçlü bağlılıklarının simgesi olarak görülmesi gerektiğine, bunun bir başkaldırı olduğuna dikkat çekmiştir. tüm bu olaylardan buna benzer dini hurafelerin, inançların insanlığa ne kadar zarar verdiğini; tüm bu dinsel bilgi kisvesi altında öğretilen yalan yanlış bilgiler ile cahil biri olarak donatılan insanların yanlış sonuçlara, yollara sapabileceği veya yönlendirilebileceğini çıkaranlar da vardır.
gelelim çocuklara, akdenizde yolun açılmaması ile birlikte bir kısmı ailelerinin yanına dönmüş, bir kısmı başka ailelerin yanına yerleşmiş, bazıları kaybolmuş, bazıları deniz kazalarında ölmüş, bazılarını açlıktan-susuzluktan hayatını kaybetmiş ve bazıları da çeşitli tüccarlarca köle olarak satılmıştır.
kutsal toprakların sadece temiz gönüllü çocuklar ile geri alınabileceğini söyleyen papa bu şekilde aileleri de ikna etmiştir fakat çocuklarını kaybeden bazı ailelerce, liderlerin aileleri linçlenmiştir ve hatta idam edilmişlerdir.
günümüze yakın yapılan araştırmalarda bu seferlerin aslında çocuklar tarafından yapılmadığını; eski kaynaklarda geçen kelimelerin çevirisindeki hatalardan dolayı böyle anlaşıldığını. kelimelerin fakir, alt, köylü kesimi ifade ettiğini de söyleyenler vardır. yani tüm yaş gruplarını içeren 2 farklı seferden (almanya ve fransa) bahsedilir ve bunlar birlikte anlatıla anlatıla harmanlanmıştır.
daha fazla bilgi için: wikipedia ve vikipedi
devamını gör...
tchibo
alman asıllı bir firmadır. sıradışı bir konsepti vardır. ağırlıklı olarak kahve ve türevi ürünler sunmasına rağmen mağazalarında envai çeşit ürüne rastlanabilmektedir.
devamını gör...
bir alttaki yazara gereksiz bir bilgi bırak
ığdır'ın ilk harfi ığdır.
devamını gör...
bazı insanların sen ve siz kararsızlığı
hiç bir kararsızlığım yok bu konuda. kendimden yaşça ve kariyer olarak büyük olan herkese siz derim. yeni tanıştığım ve yakınlaşma ihtimalim olmayan herkese de siz derim. sen diyebildiklerim ya yakın aile çevresidir * ya da epeydir tanıdığım kimseler; arkadaşlarım; dostlarım; yakın görüştüklerim. genellikle "siz" diyerek ilişkiye başladığım kişiye "sen" diyerek devam etmek çok zor benim için.
sevmek bir ön koşul olmaktan çıkıyor sen demek için, insan sevdiği birine de sonuna kadar siz diyebiliyor.
sevmek bir ön koşul olmaktan çıkıyor sen demek için, insan sevdiği birine de sonuna kadar siz diyebiliyor.
devamını gör...
sinirden ağlamak
dişler birbirine geçer,yumruklar sıkılır gözler köpürür, yarım yamalak cümlelerden ne söylediğin anlaşılmaz korkunç öfkelisindir.gözyaşların mermi gibi düşer pıt pıt..
devamını gör...
how i met your mother'dan akılda kalanlar
hamburgerli bölümdür kesinlikle.
devamını gör...
bazı ortamlara girildiğinde hissedilen ferahlık hissi
aydınlık, az eşyalı, açık renklerle boyanmış duvarı, havalandırılmış ve temiz evlere girildiğinde hissedilen ferahlık.
serin ve güneşli kış sabahlarında evden dışarı adım atıldığında karla karşılaşmakla hissedilen ferahlık.
içinde kavga gürültü olmayan evlerde sevgiyle ve anlayışla büyümüş insanların kalbinde ağırlanıldığı zaman hissedilen ferahlık.
serin ve güneşli kış sabahlarında evden dışarı adım atıldığında karla karşılaşmakla hissedilen ferahlık.
içinde kavga gürültü olmayan evlerde sevgiyle ve anlayışla büyümüş insanların kalbinde ağırlanıldığı zaman hissedilen ferahlık.
devamını gör...
20 aralık 2021 türk lirasının şahlanması
ahahahaha. şahlanma mı. 1 ay önce 11 tl olan kur, an itibari ile 13.40 tl.
ulan 11 tl'den, 13,40 tl'ye çıkınca mı şahlanmış oluyor.
ulan 11 tl'den, 13,40 tl'ye çıkınca mı şahlanmış oluyor.
devamını gör...
hayatım sen çok yoruldun bugün de evin işini ben yaparım diyen erkek
şimdi efenm sorumsuz ve vurdumduymaz insandan kimse hoşlanmaz. bir erkek eşinin yorgun olduğu bir zamanda bunu teklif etmeyip banane diyip totosunu devirip yatıyorsa kadın benim kocam adam adam! demeyecektir.
devamını gör...
doping yaparken hamile kalan pesmerge
nick sahibi kim bilir nasıl bir haleti ruhiye içinde bu nicki oluşturdu, kim bilir nasıl ulvi bir kafa yapısına sahipti, kim bilir... gerçekten kim bilebilir ki? hayır, şimdi sorsan da fayda etmez. istediği kadar anlatsın, anlayamayız. sadece parçaları nasıl birleştirdiğini öğreniriz o kadar. böyle deli hoyrat nicklerle gelin bana. gelin de her insanın özünde aynı olduğunu söyleyenlerin yüzüne yüzüne çarpacağım bir şeyler gösterebileyim. sayın nick sahibi canım ayrıksı otum benim; her insanın ayrı bir dünya olduğunu, isteseler de bir yere kadar benzeştiklerini sadece beş kelimelik bir nickle gösterdiğin için sana çok ama çok teşekkür ederiz. sen ki, her birimiz omuzlarımızın üstünde ayrı dünyaların kafasını taşıyıp da aynı dünyada yaşadığımız gerçeğinin tek kelimelik tanımın "yalnızlık" olduğunu fark ettirensin.
devamını gör...
yazarların duyduğu reddedilme cümleleri
ama ben seni arkadaş olarak görüyorum.
ama ben berkecan ı seviyorum.(berkecan en iyi arkadaştır)
gibi daha bir çok varyantasyonu bulunan cümlelerdir.
ama ben berkecan ı seviyorum.(berkecan en iyi arkadaştır)
gibi daha bir çok varyantasyonu bulunan cümlelerdir.
devamını gör...
hukuk fakültelerinde eğitimin 5 yıla çıkarılması
sadece hukuk yetmez dediğim artıştır.
tüm fakültelerde yapılması gerekendir. hatta 6 yıla çıkmalıdır. böylelikle önümüzdeki iki sene boyunca üniversite mezunu işsiz insan sayısı artmayacaktır. ak parti zamanında oldu denecek bir başarıdır hedef 2023'e kadar 2 sene boyunca işsiz sayısının artmaması.
(gerçi eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeyelim. fakültelerin alayını 10 seneye çıkartma potansiyeli görüyorum ben bunlarda.)
tüm fakültelerde yapılması gerekendir. hatta 6 yıla çıkmalıdır. böylelikle önümüzdeki iki sene boyunca üniversite mezunu işsiz insan sayısı artmayacaktır. ak parti zamanında oldu denecek bir başarıdır hedef 2023'e kadar 2 sene boyunca işsiz sayısının artmaması.
(gerçi eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeyelim. fakültelerin alayını 10 seneye çıkartma potansiyeli görüyorum ben bunlarda.)
devamını gör...
başarı sertifikası ve katılım belgesi arasındaki fark
başarı belgesi daha resmi ve daha geçerlidir.
sayın yazar arkadaşımızın da dediği gibi biri katılımı biri de o katılımda başarılı olmayı gösterir.
sayın yazar arkadaşımızın da dediği gibi biri katılımı biri de o katılımda başarılı olmayı gösterir.
devamını gör...
eskimeyen şarkılar
sezen aksu / belalım
devamını gör...
tek kelimeyle yazarların odası
sessizlik.
o kadar sessiz ki kendi sesim bile bana bazen gürültü geliyor. telefonda konuşmak bile eziyet oluyor bir saatten sonra.
çünkü ben sessizliğin , yalnızlığın iti olmuşum.
o kadar sessiz ki kendi sesim bile bana bazen gürültü geliyor. telefonda konuşmak bile eziyet oluyor bir saatten sonra.
çünkü ben sessizliğin , yalnızlığın iti olmuşum.
devamını gör...
