(bkz: mutluyum artık bi beynim yok)!!
devamını gör...

köşkteki pudra şekeri (bkz: köşkteki esrar)
devamını gör...

şimdi böyle bir korkunuz varsa size çok güzel 2 öneride bulunacağım iyi dinleyin;ilk yöntem ingilizce yazmak (veya öğrenmekte olduğunuz herhangi bir dilde) hem dil bilginizi geliştirirsiniz hem o dilde hakimiyetiniz pratikliğiniz artar hemde ingilizce bilme ortalaması en düşük ülkelerdeniz ilk bakışta kimse anlayamaz;ikinci yöntemde buna benzer ama biraz daha farklı türkçe dilini referans alarak çin,kore,kiril,arap alfabelerini kullanarak yazmak bu da hemen anlaşılamayacak bir şey hatta günlük olduğunu söylemezseniz o dili öğrenirken tutulan notlar olarak bile düşünülebilir.
devamını gör...

önce yavaş girer ahmet abi bu şarkıya, sakin ve gür.
ayrılık başımı döndürüyorder, az bişi yükselir, intiharları kuşanır az iner.

borandan kardan kaçarken az bişi umut kaybeder ama yaylılardan hemen sonra tekrar toparlar, bende matem kalacak diye kabullenir, sonra zamana bırakır kendini.

velhasılı kelam; siz siz olun yek kafa dinlemeyin, dinlemeden önce bila alkol olun yoksa düşünün koskoca ahmet kaya'ya bunu yapan şarkı bize ne yapmaz, sen koru yarabbi!
devamını gör...

kapıyı kilitlememe rağmen ısrarla kapıyı açmaya çalışarak kapının kilitlenip kilitlenmediğini kontrol etmek.
devamını gör...

böyle boş yere kafa yormayın , kim nasıl isterse onu desin , çok yaşa , iyi yaşa, yırhamikallah der kim ne isterse onu söylesin, yeterki iyi dileklerini söylesin, hem öğrenmenin bir mahsuru yok öğrenmiş oluruz . kalp kırmayın ve boş işlerle uğraşmayın.
devamını gör...

merhaba arkadaşlar. 20 dakikadır yoktum, hepinizi inanılmaz şekilde özledim. nefes nefese koştum. siz olmadan asla rahat edemiyorum. biz bir aileyiz bunu biliyorsunuz. bu nedenle hepinizden dualarınızı bekliyorum. arkadaşımın abisine kavuşamadığım bir gün daha bitiyor, kavuşmamıza izin vermeyen arkadaşıma çekinmeden beddua edebilirsiniz.

hayküm 56. etkiler diyorum.

ben insanın asi doğduğuna inanıyorum. sorun öyle kalamıyor olmak. medeniyetin ulaşamadığı toplumlar cinselliği çekinmeden yaşarken, çıplaklığı normalleştirirken, hayatta kalmak için en vahşi yönlerini ortaya koyarken ve mutlak şekilde özgürken, şehirli insan sadece öğretildiği gibi davranır. çocuk küfür eder, etme derler. çocuk kavga eder, etme derler. çocuk ağaca tırmanır, düşersin derler. koşmak bile yasaktır. sonra saygı öğretilir. öğretmen geldiği an herkes ayağa kalkar ama biri de çıkıp neden diye sormaz. ben mesela oturup neden diye soran çocuktum, kimse bana mantıklı cevap veremedi. ayağa kalkılmasını bekleyen insanlar neden çocukların onları görünce ayağa kalktığını bilmiyordu.

benim gibi sorgulayan çocuklar şiddetin en temiz halini görür, toplumdan dışlanır, disiplin suçları işlediği iddia edilir, hakarete uğrar. sonuçta onların tarafına geçersin. çünkü araştırmalara göre yalnız kaldığın sürece beynin küçülür, aptallaşırsın. kimin beyni asla değişime uğramaz? bir otizmlinin. o nedenle asperger sendromlu çocuklar çok inatçıdır zaten. çünkü aptallaşmaz. beyinleri küçülmez. otizmli olmayanlar bu konuda çok daha sanssızdır.

ve sonuçta medeni toplumlarda insanların mücadelesi aslında para kazanmak, en tepeye çıkmak ya da sadece hayatta kalmak değildir. aptallaşmamak için uğraşır. insana ihtiyacı vardır. ona ne öğretildiyse toplum dışında kalmamak için onu uygular.

bu da evlilik denilen o şeyin her türlü detaydan kolay etkilenmesine neden olur bana göre. çünkü insanlar evlenmek için evleniyor. sana deli gibi aşık olan o adam ailesinin seni istemeyeceğini bildiği için 34 yaşına geldiği zaman ailesine uygun bir kadını aramaya başlıyor. sana deli gibi aşık olan o kadın 30 yaşına geldigi zaman duzenli geliri olan birini aramaya başlıyor. çünkü evlenmek bize öğretilmiş şeylerden biri. kiminle neden evlenmeli ve hangi yaşta evlenmeliyiz bulunduğumuz kültüre göre bize kodlanıyor. hatta son derece iddialıyım çoğu aşk evliliği yine bu mantıkla yapılır. aşk insanın kendini kandırma halidir.

tüm bunlar evliliği her şeyden çabuk etkilenen bir duruma sokuyor. ortasından sıkılmış diş macunu, anne, baba, görümce, mahallenin dedikoducu teyzesi, çocuğun gideceği okul, kültür farkı, bilmem ne. her şey evliliği etkiler, yıkar kolayca.

yüksek aykü evliliği bu nedenle yine etkiler. evliliği dediğim gibi her şey etkiler. konu evlilikse ne kadar olumlu ne kadar olumsuz etkileyeceği çok tartışmalı. çünkü yüksek zeka sorun çözer ama sürekli tekrarlanan aynı sorunlara tahammül etmez. edemez.

bence öyle.
devamını gör...

hoşlanıyor ama aramaya çekiniyor olma ihtimali de vardır.
devamını gör...

boğulmak.

nefes alamıyorum koşturmaktan. yetişiyorum ama canım da çıkıyor. bir iki eksik var onları da kılpayı kurtarıyorum öyle böyle.
nefeslenmeye geliyorum buraya. iki yüzlülerin sahte tanımlamalarına denk geliyorum. iki yüzlü, yıkık userlara denk gelmek daraltıyor. sevdiğim yazarları okuyup, çıkıyorum.
yazmak? bu denli beyin yorgunluğunda zor.
devamını gör...

bilmiyorum burası bunu yazmak için doğru yer mi ama..

"geçen gün annem banyodaki havluyu değiştirmem için temiz havlu verdi ve verirken de gülümseyerek:

-al bunu as oraya baban yeni havluyu görünce mutlu olur. seviyo o böyle yeni şeyleri.
dedi.

o an aklıma sadece bir kişi geldi ve koyayım dünyanın derdine tasasına benim şu dünyada tek istediğim şey onunla 30 yılı devirdikten sonra benim için aynı şeyi söyleyebilecek kadar sevmesi dedim kendi kendime."

hayat kısa. herkes gerçekten sevdiği ve sevildiği biri ile bir ömrü paylaşmak ister. dünyada en büyük zenginlik hayatınızdaki insanlardır. umarım doğru olduğunu düşündüğünüz kişiyi bulursunuz ve bulduktan sonra onu kaybetmezsiniz. bunun için ne gerekiyorsa yapın..
devamını gör...

devamını gör...

güzel, geniş bir balkonu ve büyük pencereleri olması. dört duvar arasında daralıyorum.
devamını gör...

yunus emre’nin allah’ın verdiği cana kıymanın yanlışlığı, insanın özünü inkar etmemesi, insanın ne ederse kendine ettiğini ve kalp temizliğini konu alan şiiri.


“bugün sohbet bizim oldu, bize bizim diyen gelsin
bu aşk zehrin seve seve içübeni kanan gelsin
bugün meydan-ı aşk içre, çağırıp bir ün eyledim
müezzinlik bizim oldu, imam olduk uyan gelsin
kanaat hırkasın geydim, selamet başını çektim
melamet gömleğin biçtim, arif olup giyen gelsin
bu ummanda delim gevher;eğerçi var, ele girmez
bahası candır alınmaz, bugün cana kıyan gelsin
işit derviş bu sözümü, ne etmişem kendüzümü
hiçe satmışam özümü, bu cefaya doyan gelsin
suret nakşın yumak ile, gönül milki temiz olmaz
akıp rahmet suyu çağlar, gönül çirkin yuyan gelsin
yunus emre anı görmüş, eline bir divan almış
alimler okuyamamış, bu manadan duyan gelsin.”
devamını gör...

buna ahlaksızlık diyenlerin türlü pisliği yaptığını görünce helal olsun diyorum bu manzaraya.
zira sevgiden korkacak kadar insafsız değilim!!
devamını gör...

(bkz: sjögren sendromu) tanısı için alt dudak iç kısmında bulunan ve pirinç tanesine benzeyen tükrük bezlerinden parça alınarak yapılıyor.

parça alınacak bölge küçük bir enjektöre çekilmiş uyuşturucu ilaç ile lokal olarak uyuşturulup (diş çekilmeden önce uygulanan gibi) ve bistüri yardımıyla açılan yaklaşık 1 santimlik kesikten cımbıza benzer bir aletle parça alınıyor.

bana dikiş atılmadı, bazen atılabiliyormuş. bölge uyuştuğu için yapılırken bir şey hissetmemiştim. sadece aletlerden korkmuştum ve tam olarak ne yapılacağını bilmediğimden .

sonrasında patolojiye gidiyor numune ve yaklaşık 3 haftada sonuç çıkıyor.

1 haftaya yakın yemek yerken zorlandım, o da kesikten dolayı, daha çok sıvı şeylerde. pipetle içmek daha kolay oluyordu. beklediğimden çabuk iyileşti yeri.
devamını gör...

bedava kitap için yazsak 8oo de bırakırdık yeğenn. hayda rinnaa rinna rina nayyy.
devamını gör...

gidip gelene kadar, ınstagram'a 30 story, en az 100 post atarsın. ortalama 2000'e yakın da beğeni geldi mi görev tamamlanmıştır.
yoksa yemişim trenini.
devamını gör...

(....)bazen metrolarda gizlice kulak kabartıyorum. veya gazoz makinelerinin basindayken kulak kabartıyorum ve biliyor musun?"
"neyi?"
"insanlar hiçbir şeyden bahsetmiyorlar"
" ah, bir şeylerden bahsediyorlardır mutlaka!"
" hayır, hiçbir şeyden bahsetmiyorlar. genellikle bir sürü araba ve giysi markası ya da yüzme havuzu firması sayıp, ne güzel diyorlar! ama hepsi aynı şeyleri söylüyor ve kimse kimseden farklı bir şey söylemiyor. kafelerde de genellikle espri makineleri çalıştırılıyor ve genellikle aynı espriler yapılıyor veya müzik duvarının ışıkları yakıliyor ve bütün o renkli desenler inip çıkıyor, ama bunlar sadece reno ve tamamen soyut. müzeler de... müzeye gittin mi hiç? tamamen soyut. artık sadece bu var.(...)"
devamını gör...

nil karaibrahimgil'in "kek" şarkısını kendinizi kaptırarak söylediğiniz an olabilir. bir an kafanıza bir portakal dank eder ve aydınlanırsınız.
devamını gör...

facebook ile tanışmam 2009 yılı idi, nasıl kayıt oluşturduysam öyle'de kaldı, sonraları birkaç defa üyelik oluşturmuş olsamda , hiçbir zaman aktif kullanamadım sevmedim, sevemedim, sevmiyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim