kum sanatı
masa aydınlatıcısı ve cam kaplı bir masa kullanılarak farklı renklerde ince kumun el ile işlenip görüntü oluşturulması ile yapılan bir sanat türüdür. hem rahatlatıcı hem de dinlendirici bir müzik çalarken merak duygusunun uyandırılması kum sanatının temel özellikleri arasında yer alır. gölgeleme tekniği, hatların ve ince işçiliklerin koyu renkli kum ile belirginleştirilmesi kum sanatının tekniğini ön plana çıkartır.
sonsuzluğu ölçülemez evrenin içinde dünya küçücük bir kum tanesiydi, minicik bir kum tanesi - cengiz aytmatov.
sonsuzluğu ölçülemez evrenin içinde dünya küçücük bir kum tanesiydi, minicik bir kum tanesi - cengiz aytmatov.
devamını gör...
öyle bir şarkı önerin ki yerimizde duramayalım
eski düğüncülerden kim kaldı beeee.
devamını gör...
normal sözlük’ün etrafında kelebeklerin uçuştuğu yazarlar tayfası
abisi çoğumuzun derdi tasası var zaten gerçek hayatta. o etrafında kelebek uçuşan tayfanın da vardır inan ama burayı ağlama duvarı olarak değil de kafa dağıtmalık bir mecra olarak görüyorlardır. hepsi bu. herkesin burayı kullanım şekli farklı.
devamını gör...
sevdiği halde vazgeçen insan
sevmek kötülüğe kafa tutulan bir eylemdir. kişilerden vazgeçilebilir ama sevmekten vazgeçilemez. (bkz: seviyorum öyleyse varım)
devamını gör...
whisper (yazar)
masadan eksilen dostlara biri daha eklendi. yahu ne güzel sürünüyorduk beraber, hiç oldu mu bu?
devamını gör...
random gülmeye alıştıktan sonra suyunu çıkarmak
bir yaşlı olarak sözlüğe geldim. random gülmeyi bilmiyorum. ahahaahah diye gülüyorum ki aşırı itici falan. neyse sonra öğrendik. çok da zor değilmiş. ama şimdi de bokunu çıkarıp her cümlenin önüne ve sonuna random gülüyorum. yok mu bunun dengesi.
bugün de derdim bu. mazur görün z kuşağı
bugün de derdim bu. mazur görün z kuşağı
devamını gör...
bisiklet
eski adıyla 'velosipet'tir *
bu kelime de 'velocity'den gelmekte.
velocity ise 'hız' anlamında.
zaten hız vektörünün v'si de bu velocity'den gelir tam olarak.*
bu kelime de 'velocity'den gelmekte.
velocity ise 'hız' anlamında.
zaten hız vektörünün v'si de bu velocity'den gelir tam olarak.*
devamını gör...
ig nobel ödülleri
ıg nobel, değersiz anlamına gelen ignoble kelimesinden türetilmiştir. nobel ödüllerinin parodisi olarak bilimsel mizah dergisi 'annals of ımprobable research' tarafından verilmektedir.
ıg nobel, saçma sayılabilecek anlamsız bilimsel çalışmalara verilmektedir. herhangi bir maddi ödül verilmemektedir sadece hayal gücünü onurlandırmak için verilir.
ıg nobel ödüllü bazı çalışmalar şunlardır:
-anita eerland, rolf zwaan ve tulio guadalupe tarafından yapılan “sola eğilmek eiffel kulesi’nin daha küçük görünmesine neden olur” isimli çalışması
-johan pettersson isveç’in anderslöv kasabasında “neden bazı evlerde yaşayan insanların saçlarının yeşile döndüğü” bilmecesini çözdüğü çalışma
-pierre ve marie curie üniversitesi’nden basil audoly ve sebastian nukirch aldığı “kuru spagetti çubuğunun neden ikiye değil de daha çok parçaya bölündüğü gizemini” açıklamaya yönelik çalışmaları.
-tıp dalında gloucester’dan brian witcombe “kılıç yutma sonucunda boğaz ağrısı olması” çalışması
-ağaçkakanların kafatasını inceleyerek günde 12 bin kez gagasını ağaca vurduğu halde neden başağrısı çekmediklerini araştıran ıvan schwab ve philip ra may ornitoloji dalında yaptığı çalışma
-bir grup fotoğrafında herkesin gözünün açık çıkmasını kesin olarak garantilemek için kaç fotoğraf çekilmelidir? sorusuna cevap bulan nic svenson ve piers barnes matematik dalında yaptığı çalışma.
-ingiliz akademisyenler catherine douglas ve peter rowlinson, 516 çiftlikte yürüttükleri araştırma sonucunda kendilerine isim takılan ve ismiyle hitap edilen ineklerin, isimsiz ineklere kıyasla daha çok süt verdiğini tespit ettiği çalışma
ıg nobel, saçma sayılabilecek anlamsız bilimsel çalışmalara verilmektedir. herhangi bir maddi ödül verilmemektedir sadece hayal gücünü onurlandırmak için verilir.
ıg nobel ödüllü bazı çalışmalar şunlardır:
-anita eerland, rolf zwaan ve tulio guadalupe tarafından yapılan “sola eğilmek eiffel kulesi’nin daha küçük görünmesine neden olur” isimli çalışması
-johan pettersson isveç’in anderslöv kasabasında “neden bazı evlerde yaşayan insanların saçlarının yeşile döndüğü” bilmecesini çözdüğü çalışma
-pierre ve marie curie üniversitesi’nden basil audoly ve sebastian nukirch aldığı “kuru spagetti çubuğunun neden ikiye değil de daha çok parçaya bölündüğü gizemini” açıklamaya yönelik çalışmaları.
-tıp dalında gloucester’dan brian witcombe “kılıç yutma sonucunda boğaz ağrısı olması” çalışması
-ağaçkakanların kafatasını inceleyerek günde 12 bin kez gagasını ağaca vurduğu halde neden başağrısı çekmediklerini araştıran ıvan schwab ve philip ra may ornitoloji dalında yaptığı çalışma
-bir grup fotoğrafında herkesin gözünün açık çıkmasını kesin olarak garantilemek için kaç fotoğraf çekilmelidir? sorusuna cevap bulan nic svenson ve piers barnes matematik dalında yaptığı çalışma.
-ingiliz akademisyenler catherine douglas ve peter rowlinson, 516 çiftlikte yürüttükleri araştırma sonucunda kendilerine isim takılan ve ismiyle hitap edilen ineklerin, isimsiz ineklere kıyasla daha çok süt verdiğini tespit ettiği çalışma
devamını gör...
dünyanın en iyi yazarı
adam fawer. sadece olasılıksız (kitap) bile yeter.
devamını gör...
sevgiliden canını acıtmadan ayrılmanın yolları
tek yolu yalan söylemek veya kendinden soğutmaktır. çok acı bir süreç olur ama sonuçta ayrılık hasar vermeden gerçekleşir.
ama dilerim, kimseler bu duruma düşmesin.
ama dilerim, kimseler bu duruma düşmesin.
devamını gör...
en iyi arkadaşa aşık olmak
en iyi arkadaşınızı kaybettiğinizle kalırsınız..
devamını gör...
herkesin bizi kıskanması
ülkede oluşan tüm olumsuzluklar için kullanılan ve yürekten inanılan kıskanılma olayı.
insanların da eleştirildiğinde çoğunlukla kullandığı cümledir.
t. diğerlerinden üstün olunduğu düşünülen özelliklerin, o diğer kişilerde * bu durumdan oluşan acı çekmesi olayı.
insanların da eleştirildiğinde çoğunlukla kullandığı cümledir.
t. diğerlerinden üstün olunduğu düşünülen özelliklerin, o diğer kişilerde * bu durumdan oluşan acı çekmesi olayı.
devamını gör...
öğretmen mi öğretemez yoksa öğrenci mi öğrenemez sorunsalı
okula başladığımız andan itibaren bize sürekli bir şeyler öğretmeye, verdikleri hap bilgileri ezberletmeye çalışıyorlar. ama bize öğrenmeyi öğretmiyor kimse. o bilgiyi nasıl içselleştirip, mantığını kavrayabileceğimi, sınavdan sonra da nasıl kalıcı olacağını kimse öğretmedi bana. öğretmenlikte mühim olan öğrenmeyi öğretmek bence. geri kalanı öğrenciye kalmış.
devamını gör...
hey on beşli
büyük kayıplardan dolayı çanakkale cephesi'ne 1315 doğumlu (1898-1899), 15-18 yaş arasındaki çocukların gitmesinden ötürü yazılan ağıttır. öyle dinlerken göbek atılacak bir şarkı değildir.
hey onbeşli onbeşli,
tokat yolları taşlı
onbeşliler gidiyor,
kızların gözü yaşlı.
hey onbeşli onbeşli,
tokat yolları taşlı
onbeşliler gidiyor,
kızların gözü yaşlı.
devamını gör...
lahmacunu maydanozla yiyen varoş
keşke insanlar bu tarz konularda fikirlerini daha sık beyan etseler ve yüksek sesle sürekli dile getirseler de biz de takıldığımız, arkadaş/sevgili olduğumuz tiplerin dişimizdeki maydanoza bakarak bizi yargılayan bir az gelişmiş insan modeli olduğunu hemen anlayıp ilişkimizi kesebilsek.
devamını gör...
ağlarken aynaya bakmak
çok vahim ve üzücü bir durumdur.
ulan ne hale gelmişim diye içinden geçirir insan.
sagopa kajmer ağladığını kendin görmen ruhen yıkılış diyor aynen öyle işte.
ulan ne hale gelmişim diye içinden geçirir insan.
sagopa kajmer ağladığını kendin görmen ruhen yıkılış diyor aynen öyle işte.
devamını gör...
(tematik)
kanama
damar bütünlüğünün bozulması sonucu kanın damar dışına doğru akmasıdır.
devamını gör...
konuşurken başka birinin sözünüzü kesmesi
karanlık yüzümle tanışacak, saygı nedir bilmeyen insan davranışı. tabii söyleyeceği şeye göre değişir; şak diye konuya dalıp konuştuğum kişiye "ağbi nabğer yağ" falan derse buz gibi olup uyarırım. önemliyse canı sağ olsun, sonra da konuşabiliriz.
devamını gör...

