swadesh list
t: 1950'li yıllarda morris swadesh tarafından dillerin farklılaşmasının ve ayrılmasının tespiti için oluşturulan (bkz: glottochronology)* liste. daha sonra birkaç araştırmacı tarafından farklı listeler de oluşturulmuştur, bu yüzden tek bir listeden bahsetmemek gerekir fakat ilkin oluşturan yukarıdaki amerikalı abi.
başta 500 sözcük ele alınır, daha sonra eleme yapılır. peki, hangi sözcükler elenir?
dillerdeki temel kelimelere dayanan bu liste, ilgili dildeki ödünçleme sözcükleri kapsamına almaz. örneğin, film sözcüğü türkçe değildir, bu yüzden türk dillerinin tarihlendirilmesi için oluşturulacak listede bu sözcük kapsam dışı kalır. peki, temel sözcükler nelerdir? en basit tabiriyle bir dilin başka bir dilden alma ihtiyacı duymadığı kelimelerdir. peki, bu kelimeler nelerdir? örneğin, ana, baba, ben, sen, gelmek, gitmek, kaş, göl, el, ayak vs. gibi kelimelerdir. peki, bir dil neden bu kelimeleri başka dilden alma ihtiyacı duymaz, bir başka deyişle, bu sözcükler neden temel olarak kabul edilirler? çünkü bahsi geçen kelimeler ve daha fazlası insanlığın ortak ve yaygın bakışlarını ve deneyimlerini ifade ederler. insanlığın büyük bir çoğunluğu sayı sayar, çevresine bakar, nesneleri tanımlar. bunlar için başka bir aracı dile ihtiyaç yoktur; ilk elden deneyimlenir çoğu zaman.
peki, swadesh niçin temel sözcüklere dayanmış, film sözcüğünü de katsa ne olacak ki? örneğin, film sözcüğü hem türkçede hem de ingilizcede mevcuttur. olası dil tarihlendirmesi hesaplamasında bu kelime yanıltıcı öge olur. bu sözcük iki dilin aynı kökenden geldiğini ispatlayamaz; çünkü bu sözcüğün tarihini biliyoruz, kültür sözcüğü olduğunu biliyoruz.
buradan birçok dil için hazırlanmış olan sözcük listelerine bakabilirsiniz. türkçe için yine glottochronology başlığında link mevcut. asıl bomba burada: adamlar leibniz'den günümüze kadar ele alınan temel kelime listelerini taramışlar.
başta 500 sözcük ele alınır, daha sonra eleme yapılır. peki, hangi sözcükler elenir?
dillerdeki temel kelimelere dayanan bu liste, ilgili dildeki ödünçleme sözcükleri kapsamına almaz. örneğin, film sözcüğü türkçe değildir, bu yüzden türk dillerinin tarihlendirilmesi için oluşturulacak listede bu sözcük kapsam dışı kalır. peki, temel sözcükler nelerdir? en basit tabiriyle bir dilin başka bir dilden alma ihtiyacı duymadığı kelimelerdir. peki, bu kelimeler nelerdir? örneğin, ana, baba, ben, sen, gelmek, gitmek, kaş, göl, el, ayak vs. gibi kelimelerdir. peki, bir dil neden bu kelimeleri başka dilden alma ihtiyacı duymaz, bir başka deyişle, bu sözcükler neden temel olarak kabul edilirler? çünkü bahsi geçen kelimeler ve daha fazlası insanlığın ortak ve yaygın bakışlarını ve deneyimlerini ifade ederler. insanlığın büyük bir çoğunluğu sayı sayar, çevresine bakar, nesneleri tanımlar. bunlar için başka bir aracı dile ihtiyaç yoktur; ilk elden deneyimlenir çoğu zaman.
peki, swadesh niçin temel sözcüklere dayanmış, film sözcüğünü de katsa ne olacak ki? örneğin, film sözcüğü hem türkçede hem de ingilizcede mevcuttur. olası dil tarihlendirmesi hesaplamasında bu kelime yanıltıcı öge olur. bu sözcük iki dilin aynı kökenden geldiğini ispatlayamaz; çünkü bu sözcüğün tarihini biliyoruz, kültür sözcüğü olduğunu biliyoruz.
buradan birçok dil için hazırlanmış olan sözcük listelerine bakabilirsiniz. türkçe için yine glottochronology başlığında link mevcut. asıl bomba burada: adamlar leibniz'den günümüze kadar ele alınan temel kelime listelerini taramışlar.
devamını gör...
sigaranın faydaları
bilinçaltında nasıl kodlanmış olduğuna bağlı olarak değişir. en zor anınızda yalnızlığınızı paylaştığınız bir dost, arkadaş olarak kodlandıysa, kendinizi her dertli, yalnız, çaresiz hissettiğinizde bir sigara yakarsınız, ilk kez bir arkadaş ortamında içtiyseniz, arkadaş çevrenizde kabul görmenizi sağlayan bir nesne olarak kodlanmış olabilir. böyle kodlamaları olan birine "sigara zararlıdır, sakın içme" demenin hiçbir faydası yoktur *. öncelikle bilinçaltında sigarayı nasıl kodladığını çözmek ve bu kodlamayı değiştirmekle * ve yerine daha sağlıklı bir alışkanlık edinerek * sigarayı kalıcı olarak bırakmak mümkün olabilir.
devamını gör...
simeon stylites
dördüncü yüzyılın sonundan beşinci yüzyılın ortalarına kadar yaşamış olan hristiyan bir azizdir. yaşlı simeon stylites diye de anılır ve bu ismi almayı tercih etmesinin nedeni ise kendine benzemeye çalışan insanlardan ayrılmaktır. çünkü belli ki aziz simeon stylites insanlardan sıkılmış ve bir kaçış yolu aramış gibidir.
dünyadan yatay kaçışta umut kalmaması üzerine kendine başka bir kaçış yolu bulmaya karar verir simeon stylites. haklıdır da. çünkü yatay düzlemde kaçmak gerçekten mümkü değildir. insanlar ve dünyanın her türlü kötülüğü ve çeldiricisi kaçtıkça karşımıza çıkmaya devam eder. hala da durum böyledir ve muhtemelen her zaman da böyle olmaya devam edecektir.
mevcut kaçış şartları mümkün olmayınca simeon stylites çok zekice hatta dahice bir yöntem bulur. bir sütunun üzerine çıkarak insanlardan ve bir anlamda da dünyadan kendini uzaklaştırır ve dünyaya tepeden bakmaya başlar. bunu da öyle kısa süreli olarak yapmaz jean paul sartre’ın dediği gibi cehennem başkaları olduğu için tam otuz yedi yıl boyunca bu sütunun tepesinde yaşamıştır.
insan sevgisinin (!) insanlara yaptıramayacağı şey yok.
dünyadan yatay kaçışta umut kalmaması üzerine kendine başka bir kaçış yolu bulmaya karar verir simeon stylites. haklıdır da. çünkü yatay düzlemde kaçmak gerçekten mümkü değildir. insanlar ve dünyanın her türlü kötülüğü ve çeldiricisi kaçtıkça karşımıza çıkmaya devam eder. hala da durum böyledir ve muhtemelen her zaman da böyle olmaya devam edecektir.
mevcut kaçış şartları mümkün olmayınca simeon stylites çok zekice hatta dahice bir yöntem bulur. bir sütunun üzerine çıkarak insanlardan ve bir anlamda da dünyadan kendini uzaklaştırır ve dünyaya tepeden bakmaya başlar. bunu da öyle kısa süreli olarak yapmaz jean paul sartre’ın dediği gibi cehennem başkaları olduğu için tam otuz yedi yıl boyunca bu sütunun tepesinde yaşamıştır.
insan sevgisinin (!) insanlara yaptıramayacağı şey yok.
devamını gör...
ne zaman gitti tren
sözlerini dinleyince düşünmeme, sadece nakaratını dinleyince ise hafif hafif yerimde sallanmama neden olan kesmeşeker şarkısıdır.
sözleri;
uzundur ömür meraklanma
mühimdir yalnızlık telaşlanma
saatler geri yavaşlama
sayfalar sarı bir zamanlar genç olsan da
yaşamdan yaralı hayvan gibi
insafa gelmeyen sahip gibi
duygular saygılar eşyalardan sonra
yazılmış suya, bir zamanlar aşk olsan da
ne zaman gitti tren?
bir ben kaldım bir de gölgem
saatim mi geri kalmış, bilmem
ne zaman gitti tren?
bir rüzgara kapıldık biz
yelkenler delik deşik
acıktık bir anda acıya
bir rüzgara kapıldık biz
ne sen anladın ne ben öğrendim
ön sözler gereksizmiş, geç bildim
okuduk yine de, gençmişiz işte
öylesizliğin daha güzelmiş öylece
bir kısa film hayattan kalan
oyuncu olsan yönetmen olsan
gördüklerini unutmuş olsan
yaşamak bazen sabır ister
ne zaman gitti tren?
bir ben kaldım bir de gölgem
saatim mi geri kalmış, bilmem
ne zaman gitti tren?
bir rüzgara kapıldık biz
yelkenler delik deşik
acıktık bir anda acıya
bir rüzgara kapıldık biz
ne zaman gitti tren?
bir ben kaldım bir de gölgem
saatim mi geri kalmış, bilmem
ne zaman gitti tren?
saatim mi geri kalmış, bilmem
ne zaman gitti tren?
saatim mi geri kalmış, bilmem
ne zaman gitti tren?
sözleri;
uzundur ömür meraklanma
mühimdir yalnızlık telaşlanma
saatler geri yavaşlama
sayfalar sarı bir zamanlar genç olsan da
yaşamdan yaralı hayvan gibi
insafa gelmeyen sahip gibi
duygular saygılar eşyalardan sonra
yazılmış suya, bir zamanlar aşk olsan da
ne zaman gitti tren?
bir ben kaldım bir de gölgem
saatim mi geri kalmış, bilmem
ne zaman gitti tren?
bir rüzgara kapıldık biz
yelkenler delik deşik
acıktık bir anda acıya
bir rüzgara kapıldık biz
ne sen anladın ne ben öğrendim
ön sözler gereksizmiş, geç bildim
okuduk yine de, gençmişiz işte
öylesizliğin daha güzelmiş öylece
bir kısa film hayattan kalan
oyuncu olsan yönetmen olsan
gördüklerini unutmuş olsan
yaşamak bazen sabır ister
ne zaman gitti tren?
bir ben kaldım bir de gölgem
saatim mi geri kalmış, bilmem
ne zaman gitti tren?
bir rüzgara kapıldık biz
yelkenler delik deşik
acıktık bir anda acıya
bir rüzgara kapıldık biz
ne zaman gitti tren?
bir ben kaldım bir de gölgem
saatim mi geri kalmış, bilmem
ne zaman gitti tren?
saatim mi geri kalmış, bilmem
ne zaman gitti tren?
saatim mi geri kalmış, bilmem
ne zaman gitti tren?
devamını gör...
yeni yıl zamları
bugün markete gidince karşılaştığım zamlardır.
akp, "yok damattı yok nastı, caizdi değildi, dış mihraktı iç mihraktı" derken ekonominin ağzına sıçtığı için bugün saç kremini iki kutu aldım ben.
çünkü 19 lira olan şey 47 lira olmuş. almasam 15 gün sonra iyice zıvanadan çıkacak diye iki kutu aldım. bakın elektronik eşya ya da kıyafet vesayre değil bu bildiğimiz saç kremi.
1 ay evvel şu kıyafeti alayım kesin yükselir fiyatı diyorduk, şu an temel ihtiyaçlar için aynısını diyoruz.
zamlar öyle bir düzeyde ki bakın; duş jeli, saç kremi, tuvalet kağıdı, bulaşık deterjanı, maske ve kedi manasına tamı tamına 300 lira ödedim. delirmemek işten değil gerçekten.
sizin yöneteceğiniz ekonomiye sıçayım.
bu hükümet yüzünden psikolojik tedavi görüyoruz artık seviyemiz bu.
napalım yani, dişimizi mı fırçalamayalım? saçımızı mı yıkamayalım? tabakları külle mi yıkayalım? duş mu almayalım? çok afedersiniz bir tarafımızı taşla mı silelim?
ha ayrıca biz alın terimizle para kazanıyoruz, doğal olarak da yalnız temel ihtiyaçlarımızı değil, insanca bir yaşamı istiyoruz.
sizin çocuklarınız, hısım akrabanız bizim paramızla kokain içsin, milyonluk arabalara binsin, sırça köşklerde sefa sürsün, biz sizin yarattığınız sefaletle boğuşalım. yok ya?
tek bir tane daha lüks jipli siyasal islamcı görecek sabrım kalmadı artık benim.
yemin ediyorum memleketimin en kara günü sizin ana rahmine düştüğünüz günmüş.
leş yiyici gibi çöktünüz memleketin üstüne.
ulan allahın belaları patronların, yandaşların kasalarını dolduracağız diye ülke tarihinin en korkunç yoksulluklarından birini yarattınız. hala doymadınız.
neyse sakin kalmaya çalışacağım. sizin devriniz de bitecek, sonra hepinizi yakanızdan tutup atacağız mahkemelerin önüne. bütün bu zülmün, talanın, yalanın hesabını vereceksiniz.
uykularınız kaçsın, saraylarınızı başınıza yıkacağız.
dip not: ben aslında tatlı tatlı entelektüel entryler giren bir yazarınızdım sevgili sözlük, bilen bilir. beni delirttiler artık.
akp, "yok damattı yok nastı, caizdi değildi, dış mihraktı iç mihraktı" derken ekonominin ağzına sıçtığı için bugün saç kremini iki kutu aldım ben.
çünkü 19 lira olan şey 47 lira olmuş. almasam 15 gün sonra iyice zıvanadan çıkacak diye iki kutu aldım. bakın elektronik eşya ya da kıyafet vesayre değil bu bildiğimiz saç kremi.
1 ay evvel şu kıyafeti alayım kesin yükselir fiyatı diyorduk, şu an temel ihtiyaçlar için aynısını diyoruz.
zamlar öyle bir düzeyde ki bakın; duş jeli, saç kremi, tuvalet kağıdı, bulaşık deterjanı, maske ve kedi manasına tamı tamına 300 lira ödedim. delirmemek işten değil gerçekten.
sizin yöneteceğiniz ekonomiye sıçayım.
bu hükümet yüzünden psikolojik tedavi görüyoruz artık seviyemiz bu.
napalım yani, dişimizi mı fırçalamayalım? saçımızı mı yıkamayalım? tabakları külle mi yıkayalım? duş mu almayalım? çok afedersiniz bir tarafımızı taşla mı silelim?
ha ayrıca biz alın terimizle para kazanıyoruz, doğal olarak da yalnız temel ihtiyaçlarımızı değil, insanca bir yaşamı istiyoruz.
sizin çocuklarınız, hısım akrabanız bizim paramızla kokain içsin, milyonluk arabalara binsin, sırça köşklerde sefa sürsün, biz sizin yarattığınız sefaletle boğuşalım. yok ya?
tek bir tane daha lüks jipli siyasal islamcı görecek sabrım kalmadı artık benim.
yemin ediyorum memleketimin en kara günü sizin ana rahmine düştüğünüz günmüş.
leş yiyici gibi çöktünüz memleketin üstüne.
ulan allahın belaları patronların, yandaşların kasalarını dolduracağız diye ülke tarihinin en korkunç yoksulluklarından birini yarattınız. hala doymadınız.
neyse sakin kalmaya çalışacağım. sizin devriniz de bitecek, sonra hepinizi yakanızdan tutup atacağız mahkemelerin önüne. bütün bu zülmün, talanın, yalanın hesabını vereceksiniz.
uykularınız kaçsın, saraylarınızı başınıza yıkacağız.
dip not: ben aslında tatlı tatlı entelektüel entryler giren bir yazarınızdım sevgili sözlük, bilen bilir. beni delirttiler artık.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
saat 2:30'da ölümcül şarkılar playlistimle gireceğim yayın. madem ölümcül gece. o zaman ölümcül şarkılar. hadi bakalım.
devamını gör...
sözlükteki bitmez vedaların yazarları
her gördüğümde ne sıkı dostluklar ne ortamlar varmış meğer burada, bi ben kalmışım sap gibi herhalde dedirtendir.
bir gün sözlükten ayrılmaya karar verirsem kendime cenaze ağlayacılarından tutacağım. yırtılsınlar dövünürken ıvankaa ıvankaaa diye.
bir gün sözlükten ayrılmaya karar verirsem kendime cenaze ağlayacılarından tutacağım. yırtılsınlar dövünürken ıvankaa ıvankaaa diye.
devamını gör...
asla satın alınamayan yeşil ceketin öyküsü
barış mançonun "ahmet beyin ceketi" şarkısı bile bukadar dokunaklı değil.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi
"telefonla olmaz, yüzyüzeyken konuşuruz."
konuşamadık.
konuşamadık.
devamını gör...
yiyip yiyip kilo almayan 0 beden kızlar
30'lu yaşlara kadar beklesin dediğim insan grubu. küçük bir grup istisna dışında hepsi görecek sonuçlarını.
devamını gör...
yaşlılardaki yeni nesil arabaya binince ufoya binmiş hissiyatı
aklım hayalim almıyor sayın yazarlar. bir insan yaşlanırken çevresinde olup bitene bu kadar duyarsız kalabilir mi aklımı rendeleyesim geliyor.
babam alışmış torosa, kartala, şahine binmeye.. dişimden tırnağımdan arttırıp bir araba aldım. dedim gel bir çıkarayım baba, bu zaman kadar sen gezdirdin hep, şimdi sıra bizde.. örnek evlat gibi tavırlar takınıyorum, gurur duymasını istiyorum belki.. bilemiyorum.
al dedim sen kullan.. demez olaydım. oturduk arabaya kontak nerede diyor. yahu start a bas dedim. doğaldır bu kadarını bilmez. ama sinir katsayım istemsiz artıyor. arabada 10 inç ekran gördü, kumanda aramaya başladı sonra. tv sandı herhalde. sesini nereden açıyoruz diyor.
yahu baba öyle değil o olay diyorum. anlatmaya çalışıyorum, bu araba kendi kendine de gider diyor. evet baba düşüncenle çalıştırabilirsin arabayı. yahu biraz bak çevrende olan bitene be adam. uçuyor mu da bu diyor.. old school espriler, delirecem az kaldı.
babam alışmış torosa, kartala, şahine binmeye.. dişimden tırnağımdan arttırıp bir araba aldım. dedim gel bir çıkarayım baba, bu zaman kadar sen gezdirdin hep, şimdi sıra bizde.. örnek evlat gibi tavırlar takınıyorum, gurur duymasını istiyorum belki.. bilemiyorum.
al dedim sen kullan.. demez olaydım. oturduk arabaya kontak nerede diyor. yahu start a bas dedim. doğaldır bu kadarını bilmez. ama sinir katsayım istemsiz artıyor. arabada 10 inç ekran gördü, kumanda aramaya başladı sonra. tv sandı herhalde. sesini nereden açıyoruz diyor.
yahu baba öyle değil o olay diyorum. anlatmaya çalışıyorum, bu araba kendi kendine de gider diyor. evet baba düşüncenle çalıştırabilirsin arabayı. yahu biraz bak çevrende olan bitene be adam. uçuyor mu da bu diyor.. old school espriler, delirecem az kaldı.
devamını gör...
hacamat yaptıran basur hastasının anüsüne bardak kaçması
allah allah niye tedavi için hastaneye gitmiş ki onu da sülüklere emdirerek geri çıkartsalarmış.
devamını gör...
arı
dünyadaki en harika canlılardan biridir. kolonide bulunan bir arı, bulduğu kaynağı diğer arılara anlatmak için belli açılarla arı dansı denen hareketleri yapar. üstelik bu dans kaynağın mesafesi hakkında dahi bilgi verir diğer arılara.
devamını gör...
netflix belgesel önerileri
(bkz: fire in paradise)
devamını gör...
vita sözlük
ay bunda ne cicek yetistirilir.
vita ney lan gozumde 20'lik sari zemin uzerine kirmizi yaziyla yazilmis teneke geldi...
neyse bizim a.cı sey pardon öncü birliklerimiz çoktan gitmiştir, hayirli cimalar arkadaslar.
vita ney lan gozumde 20'lik sari zemin uzerine kirmizi yaziyla yazilmis teneke geldi...
neyse bizim a.cı sey pardon öncü birliklerimiz çoktan gitmiştir, hayirli cimalar arkadaslar.
devamını gör...



