jean-paul sartre bulantı kitabında şöyle der: "düşünüyorum da, hepimiz şurada oturmuşuz, o değerli varoluşumuzu sürdürmek için yiyip içiyoruz. oysa, var olmaya devam etmemiz için hiçbir, ama hiçbir sebep yok."
her şeyin anlamsız olduğu fikri hayattan bir anlam çıkarmak istememizden doğuyor. oysa belki hayatın anlamı, anlamsız olmasıdır.
devamını gör...

allah kimseyi düşürmesin dediğim durum.*
devamını gör...

çevremizdeki kişi sayısıyla, varlığı veya yokluğuyla ilgili değildir. kalabalıklar içinde yalnız kalmayı anlatır. bir stadyum dolusu insan önündesindir sanki, ama kimsen yok gibidir.

şarkısı da vardır hatta.
tam da kesmeşeker'in metin kurt yalnızlığı'nda anlattığı gibidir. savunduğun değerlerle başbaşasındır, yalnızsındır.

inandığın her şeyi attığın kalbinde,
inanmadığın her şey yedek kulübende
...

"metin kurt gibi yalnızız ceza sahasında."

metin kurt yalnızlığı

kaynak
devamını gör...

fazla wattpad* okuduğunu düsündüğum kişilerdir.
yoktur öyle şey dostlar naiflik,incelik, kibarlik... şahsen her zaman çok hoşuma gider. birçok kız için de aynı durum olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

(bkz: yoldaş yoldaşı takip etmez)
devamını gör...

hermann hesse tarafından yazılmış 1946 nobel edebiyat ödülünü almış kitaptır.
insanın öz benliğini bulmak için gelenekselleşmiş biçimlerden kurtulup kendi arayışını oluşturmasını anlatır.
hesse: "bu kitapta, tüm dinlerde insanların benimsediği tüm inanış biçimlerine ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım." der.

--! spoiler !--

kutsallığa ulaşmak için keşiş olan, bir hayat kadınından sevgiyi öğrenen, bir tacirden paragözlü olmayı ve lüks içinde yaşamayı öğrenen tekrar boşlukta olduğunu fark ederek her şeyini yeniden geride bırakan ve bir ırmakta hayatın gizini bulan siddhartha'nın öyküsüdür. keyifle okutur.

--! spoiler !--
devamını gör...

"bir dağ başı yalnızlığı
yaşıyorum yeniden.
dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
hiç kimse aramasa sormasa beni.
sen gelsen yeter."

işte bu güzel şair bu dizelerde de tam olarak beni anlatmış.
devamını gör...

kek yaparken hazırladığım harcı kek kalıbına döktükten sonra tüm parmaklarımla plastik kap içerisindeki kalan harcı sömürmek.
tanım: yazarların çocukça gördükleri ve yasak olduklarını düşündükleri küçük küçük güzellikler.
devamını gör...

resmen mahalle dedikodusu yapılmış mahkeme yerine ya. neymiş anneliğe uygun davranmıyormuş. ya anne baba olma kriteri nedir çocuğu koşulsuz sevmek, hoşgörülü ve iyi niyetli yetiştirmekten başka. çocuğunun eğitimiyle ve kendini bulabilmesinde yol gösterici olmasıyla yanında olur aile onun. yok dövmeliymiş annem, yok babam kolye küpe takmış, çocuk bunlarla ilgilenmez ki normal hayatta da böyle bir sürü insanla tanışacaktır. bunların bu zamanlarda hala tartışılıyor olması cidden acınası.
devamını gör...

"cumhurbaşkanı tayyip erdoğan, isim vermeden, boğaziçi üniversitesi’ndeki bir sergide, kabe figürü etrafına lgbt bayrakları çizilmiş görsel yer almasına gönderme yaptı. erdoğan, ‘gençliği lgbt gençliği değil bu milletin şanlı tarihindeki gençlik olarak geleceğe taşıyacaklarını’ söyledi."

"ecdadınızın izindesiniz" demiş bide. daha osmanlı'da ki oğlancılığı bilmiyor heralde.*

kaynak
devamını gör...

otostopçunun galaksi rehberi - douglas adams

baya güzel gidiyor tavsiyemdir kafa sözlük ahalisine.
devamını gör...

insan kendinden gidiyor. bu durumda herkesin gitmesi de önemsiz kalıyor.
devamını gör...

1967 yılında yayınlanan bir guy debord kitabıdır. debord bu kitapta marx'ın kapitalini güncellemek iddiasındadır. kitap, kapitalin ilk cümlesinin detourne edilmiş halidir. kapitalin birinci cümlesi şu şekildedir:

"kapitalist üretim şeklinin hakim olduğu toplumların zenginliği, kendisini 'metaların devasa bir birikimi' olarak gösterir."

gösteri toplumunun başlangıç cümlesi ise aşağıdaki gibidir:

"modern üretim koşullarının hakim olduğu bir toplumda tüm yaşam, kendisini gösterilerin devasa bir birikimi olarak gösterir."

debord'un iddiasına göre, marx'ın kapitalde incelediği meta ekonomisi 1960'lar itibarı ile öyle bir aşamaya gelmiştir ki, artık bu ekonominin temel üretim birimi meta değil, gösteriler olmaya başlamıştır. gösteriden kastettiği yalnızca televizyon ile (o dönem için) birlikte hayatın her alanına nüfuz eden imajlar değildir. kapitalist üretim sisteminde nihai amaç satılacak bir ürün (yani meta) üretmek olduğuna göre ve insanların hayatlarının bütünü (çalışma ve boş zamanın toplamı) bu metaların üretilmesi (çalışma) ve tüketilmesi (boş zaman) çerçevesinde organize edildiğine göre, hayatlarımızın bütünü metaların çevresinde dönen bir gösteri haline gelmiştir. çünkü kapitalist üretim tarzı, marx'ın onu incelediği yıllardan beri giderek genişleyerek hayatın her alanını işgal etmiştir.

kitle iletişim araçlarının ürettiği imajların her yeri işgal etmesi bu üretim tarzının olağan bir sonucudur debord'a göre. gittikçe yoğunlaşarak birer imaj haline gelen metalar, modern bireyin yaşamının her bir anını doldurmaktadır. sanırım debord yaşasaydı, internet medyasının sonuçlarını kendi teorisinin bir doğrulanması olarak okurdu. çünkü 1960'lı yıllar ile kıyasladığımızda, hem imajlar akıllı telefonlar sayesinde hayatın her bir köşe bucağını daha fazla nüfuz eder olmuştur, hem de izleyicisini kendine bağlama kapasitesi (siyah beyaz tüp televizyonlar ile kıyaslanınca) muazzam bir şekilde artmıştır.

fakat debord'un üstünde önemle durduğu şey yalnızca insanların boş zamanlarının gittikçe artan bir şekilde tüketim ve imajlar ile dolması değildir, aynı zamanda üretimin ortaya çıkardığı bu imajların insanların gerçek karakterini ve gerçek hayatlarını da şekillendirmesidir (yani bir anlamda insanları baştan üretmesidir.) yani insanların dünya görüşleri, inançları, davranışları, konuşma şekilleri –büyük ölçüde– gösteri haline gelmiş metalar tarafından şekillendirilmektedir. burada anlatılmak isteneni daha iyi anlayabilmek için, konuşma tarzınızın, dünya görüşlerinizin (politik fikirler, genel anlamda ahlaki ve etik duruş, kadın-erkek ilişkileri hakkındaki görüşleriniz), zevklerinizin (kıyafetlerden, hobilerinize) ne ölçüde izlediğiniz televizyon programları, filmler, youtube kanalları vb. ile şekillendirildiğini düşünün. sonuç olarak, modern üretim sistemi metaları ve metaların daha yoğunlaşmış bir biçimi olan gösterileri ürettiği gibi (çalışma hayatı), aynı zamanda bu metaları ve gösterileri tüketecek (boş zaman) insanları da üretmektedir. [debord'un bu tezlerinin günther anders'in matriks teorisi ile oldukça benzeştiğini de belirtmem gerekir. ya bu iki düşünür çok benzer sonuçlara varmaktadırlar ya da debord'un bir aşırması söz konusudur bilemedim.)
devamını gör...

jilet ahmet sevdiğimiz bir abimizdi. janti adamdı, adabı giyinmeyi çok iyi bilirdi. mesela ben bilmem.

çok gülerdi, ben gülmem.

bu kapıdaki arkadaş abi köye para dediğinde sırtını dönerdi. ben dönmem.

agop, abi beni kapıdan al dediğinde dalga geçerdi. ben geçmem

jilet ahmet sevdiğimiz bir abimizdi ama parayı da bi tuhaf dağıtırdı.

ne varsa elinde gene döner dolaşır onun elinde kalırdı. benim kalmaz.

bizde para masaya konur. herkes ihtiyacı kadarını alır.

jilet abim silahını adamına taşıtırdı. ben silahımı saklamam.

abim bu masaya şöyle fiyakalı, ama biraz da yamuk otururdu. ben arkamı arkadaşlara verince, şöyle yaslanırım bi geriye.

koltuk sende kalsın kardeş, arkamda durma yeter.
(bkz: ezel)
devamını gör...

yaşadık ve bugün de bitti.
devamını gör...

başlık altı tanımlara bakıyorum genelde hep aynı yazarlar hepsine isim olarak aşına oldum yeni mahlaslar göremiyorum uzun zamandır. sanırım sözlük durgun bu ara
devamını gör...

veysel karani (radiyallahu anh) en büyüklerindendir.yemen'li bir müslümandır. hz. muhammed döneminde yaşamasına rağmen onu görememiştir. meşhur hikâyede medine'ye kadar gitmiş, ancak zamanlamasından dolayı onu görememiş ve geri dönmesi gerekmiştir. bunun üzerine hz. muhammed ona hırkasını hediye olarak göndermiştir.sıffin savaşı sırasında, hz. ali tarafında savaşmıstir. 657 yılında öldü. naaşını almaya gelen 3 kabilenin taşıdığı tabutlarda da keramet göstererek göründüğü söylenir. böylece bu 3 ayrı kabilenin yerleşim yerleri olan yemen ve şam'da bulunan türbelerinin yanında siirt ilinin baykan ilçesinin ziyaret beldesinde de bir türbesi vardır. 23 haziran 2014 tarihinde suriye'deki türbesi ışid tarafından bombalanarak yıkılmıştır.
kişinin değer verdiği bir amaç uğruna , inandığı değer uğruna kendi hayatini, geleceğini, toplumsal beklentileri bir kenara bırakmasının en güzel örneklerinden biridir. ben kendimde o duyguların kırıntısını göremezken ona hayran olmamak mümkün değildir.
devamını gör...

(bkz: sen kimsin)
devamını gör...

gülaydınlar efendim... yokluğumu fark etmeyen herkesin abvm.. gülaydın.. *
devamını gör...

niccolo machiavelli'nin çok okunmuş ve tartışılmış baş eseridir. klasik kitap denince akla gelen ilk kitaplardan biridir. machiavelli eserinde prense/hükümdara politika sanatıyla ilgili tavsiyeler vermektedir. bu tavsiyeleri genel olarak tarihsel deneyimlerden beslenerek öne sürmektedir. eserde akıllı bir prensin yapması gerekenler ve kaçınması gerekenler edebî bir üslupla anlatılmaktadır. 1513'te yazılmış bir kitabın günümüzde hâlâ bütün dünyada okunması hakikaten etkileyici bir durum. machiavelli'nin ölümsüz olduğunu söyleyebiliriz. eserde prenslik türleri ele alınıyor öncelikle. bunlar mirasa dayalı prenslik, karma prenslik, yeni prenslik gibi başlıklar altında ele alınıyor. her birinin olumlu ve olumsuz nitelikleri inceleniyor. machiavelli'nin yazdığı dönemde italya topraklarında işlerin çok karmaşık olduğu ve siyasi birliğin bulunmadığı unutulmamalıdır. askerlik üzerine ilginç tespitler var. paralı orduların/askerlerin baş belası olduğunu söylüyor. onlarda sadakat ve adanmışlık olmayacağını ifade ediyor. milli orduların gerekliliğinden bahsediyor. sanıldığının aksine machiavelli prens'e astığı astık kestiği kestik olmasını tavsiye etmiyor. ama gerektiğinde her şeyin yapılabileceğini söylüyor. yani devletin menfaati için yapılması gereken her şey yapılabilir. bu toprakların yabancısı olduğu bir fikir hiç değil bu. ya devlet başa ya kuzgun leşe diyor machiavelli. prens devletin menfaati için adam öldürebilir, sözünden dönebilir, kumpas kurabilir. makyavelizm denilen şey bu siyaset bilimde. prens sevilmekten çok korku uyandırmayı önemsemelidir. çünkü böylesi daha güvenlidir. prens acımasız olmamalı. merhametli görünmelidir. machiavelli merhametli olmalı demez, görünmeli der. imajı önemsiyor yani. halka merhametli, erdemli, ahlaklı vesaire görünmelidir. prens insanların sevgisini kazanamasa bile korkudan doğan saygılarını kazanmalıdır. her hâlükarda korku prensi güvende tutar. insanlar ayaklanamaz. eserde tarihsel pek çok örnek var. özellikle roma imparatorlarından. dalkavuklarla ilgili de uyarılar vardır. prens bu konuda dikkatli olmalıdır. eserin ana konusu özet olarak devletin bekâsı için her şey yapılabilir. prens/hükümdar devletin güvenliğinden sorumludur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim