en iyi 36 yazarın kolajı
(bkz: işkur)
devamını gör...
bruh cat
devamını gör...
evcil hayvan sahiplendiğinizde ailenizi nasıl ikna ettiniz sorunsalı
ben ciddi anlamda powerpoint sunumu hazırlayıp bize olan maliyetini ve bunların hepsini nasıl biriktirdiğim paradan karşılayacağımızı anlatmıştım. sonuç: bütün masraflarını babam ödedi.
devamını gör...
küllükte yanan sigaran dururken bir tane daha sigara yakmak
ya kafa güzelken ya da kafa meşgulken yapılan eylem. utanç verici. yani insan kendini bu kadar kaybetmemeli. bir sigara kaç para.
devamını gör...
zamanın en yavaş işlediği anlar
hasta olduğun gece veya diş ağrısı.
devamını gör...
yo-yo ma
çello denildiği zaman akla gelen ilk isimdir.besteci olan babası tarafından kendisine öğretilen bach süitlerini 5 yaşında ilk konserini verirken icra etmiştir. çinli bir ailenin paris doğumlu çocuğu olan yo-yo ma, ailesiyle new york'a taşınmış ve sanat konusunda en yetkin okul olan the juilliard school'a gitmiştir. sonrasında ise harvard üniversitesi'nden mezun olmuştur.18 kez grammy ödülü kazanan bu çellist, mütevazılığıyla da örnek bir insandır.
yo-yo ma'nın toplamda 3 farklı çellosu vardır. kendisi için üretilmiş olan elektronik çellosuyla çağdaş besteleri yorumlar,antonio stradivarius yapımı çellosunu ise yedekte tutar.bir diğeri ise 'petunya' sıdır.1733 venedik yapımıdır.yo-yo ma, petunyası ile birlikte 2001 yılında istanbul'a da gelmiş,konser vermiştir.
yo-yo ma'nın toplamda 3 farklı çellosu vardır. kendisi için üretilmiş olan elektronik çellosuyla çağdaş besteleri yorumlar,antonio stradivarius yapımı çellosunu ise yedekte tutar.bir diğeri ise 'petunya' sıdır.1733 venedik yapımıdır.yo-yo ma, petunyası ile birlikte 2001 yılında istanbul'a da gelmiş,konser vermiştir.
devamını gör...
pandemi döneminde kaybedilen özellikler
(bkz: yaşama sevinci)
devamını gör...
tamarin maymunu
sıra dışı bir görünüme sahip olan, az bilinen ve az rastlanan güney amerika kıtasına has bir maymun türü. aslan yelesi ve bıyığı andıran kıvrımlara sahip. altın rengi görünümünde olduğu için altın aslan maymunu. diye de geçer.
devamını gör...
porno bağımlılığı
hastalıktır manyaklıktır.
netflixten daha çok pornhubda vakit geçiren biri olarak konuşuyorum aşırı kötü bir bağımlılıktır.
bunun bir tık ötesi kafa sözlük bağımlılığı.
netflixten daha çok pornhubda vakit geçiren biri olarak konuşuyorum aşırı kötü bir bağımlılıktır.
bunun bir tık ötesi kafa sözlük bağımlılığı.
devamını gör...
hala koronovirüse yakalanmamış insan
tam kapanma dönemi hariç, 2020 haziran'dan itibaren haftada 2-3 gün dışarı çıkıp gezdim. otobüslerin nispeten boş olduğu saatlerde seyahat ettim, maskemi hep taktım, temizliğime dikkat ettim. 1 senedir ailecek turp gibiyiz.
devamını gör...
en zevkli matematik konusu
kitaptaki her konunun sonundaki problemler.
nedense bu problemlerin yarısından fazlası anlatılan konuyla alakasızdır ve daha öğrenmediğiniz konulardan derlenmiştir.
bazı soruları çözmek için altı senelik eksiksiz bilgi gerekir.
puzzle dizmekten daha fazla zevk verir.
problemi çözünce, dünyayı kurtarmış kadar mutlu olursunuz.
nedense bu problemlerin yarısından fazlası anlatılan konuyla alakasızdır ve daha öğrenmediğiniz konulardan derlenmiştir.
bazı soruları çözmek için altı senelik eksiksiz bilgi gerekir.
puzzle dizmekten daha fazla zevk verir.
problemi çözünce, dünyayı kurtarmış kadar mutlu olursunuz.
devamını gör...
hayvanların hiç canlarının sıkılmaması
sırf canı sıkılıyor , bir değişiklik olsun, diye anne oldu benim kedim....
diyeceklerim bu kadar.
diyeceklerim bu kadar.
devamını gör...
gereksiz yere para verilen tatlılar
magnolya.
bildiğin krem şanti ve yerine göre 3. sınıf birkaç parça meyve. galiba adı "magnolya" olunca ederi direk x10 falan oluyor.
bildiğin krem şanti ve yerine göre 3. sınıf birkaç parça meyve. galiba adı "magnolya" olunca ederi direk x10 falan oluyor.
devamını gör...
örs üzengi çekiç ve tahta
örs, üzengi ve çekiç vücudumuzdaki en küçük kemiklerdir.
sadece birkaç milimetre uzunluğundaki bu kemiklerin işitmede çok önemli bir rolü vardır:
tahta; tahta çalıntı espri lan. gül diye.
sadece birkaç milimetre uzunluğundaki bu kemiklerin işitmede çok önemli bir rolü vardır:
tahta; tahta çalıntı espri lan. gül diye.
devamını gör...
en merak edilen yaş
35 diyeceklere ön bilgi vereyim. çok merak etmeyin, tünelin ucu bombok bir yere çıkıyor.
devamını gör...
kitap sayfalarını katlamaya kıyamayan insan
kitaba gözü gibi bakan insandır. kitap ödünç verdiği insandan kitabını geri aldığında şoke olabilecek insandır aynı zamanda.
devamını gör...
akıllı telefon
bu teknolojik telefonlar birer mucize. gerçi bu nesneye artık telefon denmez. hem fotoğraf makinesi hem film kamerası hem müzik seti hem ansiklopedi hem gazete hem sinema... içinde yok yok.
bir tek zil çaldığı zaman kapıyı açamıyor. yakında onu da yaparlar.
bir tek zil çaldığı zaman kapıyı açamıyor. yakında onu da yaparlar.
devamını gör...
narkotik
küçük dozlarda ağrı kesici özellikler taşıyan bilinç ve duyu kaybına neden olan düzenli kullanıldığında bağımlılık yaratan ve genellikle alkol itlerden elde edilen ilaçtır. adli sistemde kanunla yasaklanan esrar eroin gibi uyuşturucu maddedir.
devamını gör...
küçük kara balık
"insan doğası gereği bilmek ister." yanlış hatırlamıyorsam aristotales'in bir eseri bu cümleleyle başlıyordu. küçük kara balık da bilmek istiyor. doğasına uygun olanı yapmak istiyor. hayatın anlamını öğrenmede buluyor ve bunun macerasız olmayacağını biliyor. bunun aksi anlayış neden sonra oldu bilinmez -belki de yerleşik yaşamın sağladığı rahatlıktandır- insan öğrenmekten korkar oldu. hatta başkalarının da öğrenmesini istemedi. ne olursa olsun gücünü unuttu. tembelleşti. işte küçük kara balık da bunu anlatan en güzel eserlerden ve unutulmaz kahramanlardandır.
bir sabah annesine dünya ne kadar, neresidir? dünyayı merak ediyorum, bana anlatır mısın? gibi sorduğu sorularla onu çok seven annesini bir hayli korkutmuştu. çünkü dünya işte "bu kadar" dı. yaşadıkları yer kadardı. başka dünya aramaya ne gerek vardı. dışarısı tehlikelerle doluydu. en iyisi hep yerinde kalmaktı. ancak tüm bunlar küçük kara balık'ın aklına yatmıyordu. dünya bu kadar küçük olamazdı. keşfedilecek okyanuslar, kurulacak arkadaşlıklar, öğrenilecek şeyler vardı. yaşanacak bir yaşam vardı. burada kalırsa yaşayamayacaktı. o da gitmeye karar verdi. salyangoz dostuyla da konuşurdu bunları. bulundukları bölgedeki yaşlı balıklar sevmezdi onu. aklında kötücül, zararlı düşünceler vardı. genç balıkların aklını çeliyordu. bu zararlıydı. balıklar sadece balıklarla arkadaş olmalıydı. küçük kara balık ise şöyle diyecekti:" bir balığın salyangozla dost olamadığını nereden biliyorsunuz. ben de böyle bir şey hiç duymadım. " sonuç olarak bu tek düze yaşama karşı çıktı, suçlandı ve hatta ortadan kaldırılmak istendi. birkaç balık arkadaşı onu koruyarak ona akıntıya kadar eşlik etti. küçük kara balık serüvenine atıldı. tam bu noktada iki farklı metin arasında bağlantı kurarak puslu kıtalar atlası'ndan bir alıntı yapmak isitiyorum:
uzun ihsan efendi oğluna, "buradan gitmek istediğini biliyorum oğlum" dedi, " kendime hakim olabilseydim belki de seni, çoktan içine girdiğin bu maceraya bırakmazdım. sana olan sevgim biricik oğlumu tehlikeye atmama engel oluyor. ama bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur. macera ise en büyük ibadettir; çünkü o'nun eserini tanımanın başka bir yolu olduğunu görebilmiş değilim. kendi payıma ben, dünyayı rüyalarımla keşfetmeye çalıştım. bu, yeterince cesur olmadığımın bir göstergesi olabilir. aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum. sana izin veriyorum, git. git ve benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun, sevemediklerimi sev ve hatta, bu babanın çekmeye cesaret edemediği acıları çek. dünyadan ve onun hiçbir halinden korkma.
iki eserde de aynı düşünce savunulmaktadır. sonuç olarak öğrenmek ve tanıma arzusu şu yaşamı anlamlı kılan yegane unsur olmaktadır. bu yolculukta destekleyici, güven verici tutumlar olduğu sürece mutlu bireyler, mutlu toplumlar olacaktır kanaatindeyim. baskılayıcı tutumlar bir yere kadar sürer ve istenmeyen çıktıları bazen baş edilemez olur. en iyisi keşfetmenin, öğrenmenin önüne geçmeye çalışmamaktır çünkü su akar yolunu bulur ve dirençle akan bir suyun önünde ne durabilir?
bir sabah annesine dünya ne kadar, neresidir? dünyayı merak ediyorum, bana anlatır mısın? gibi sorduğu sorularla onu çok seven annesini bir hayli korkutmuştu. çünkü dünya işte "bu kadar" dı. yaşadıkları yer kadardı. başka dünya aramaya ne gerek vardı. dışarısı tehlikelerle doluydu. en iyisi hep yerinde kalmaktı. ancak tüm bunlar küçük kara balık'ın aklına yatmıyordu. dünya bu kadar küçük olamazdı. keşfedilecek okyanuslar, kurulacak arkadaşlıklar, öğrenilecek şeyler vardı. yaşanacak bir yaşam vardı. burada kalırsa yaşayamayacaktı. o da gitmeye karar verdi. salyangoz dostuyla da konuşurdu bunları. bulundukları bölgedeki yaşlı balıklar sevmezdi onu. aklında kötücül, zararlı düşünceler vardı. genç balıkların aklını çeliyordu. bu zararlıydı. balıklar sadece balıklarla arkadaş olmalıydı. küçük kara balık ise şöyle diyecekti:" bir balığın salyangozla dost olamadığını nereden biliyorsunuz. ben de böyle bir şey hiç duymadım. " sonuç olarak bu tek düze yaşama karşı çıktı, suçlandı ve hatta ortadan kaldırılmak istendi. birkaç balık arkadaşı onu koruyarak ona akıntıya kadar eşlik etti. küçük kara balık serüvenine atıldı. tam bu noktada iki farklı metin arasında bağlantı kurarak puslu kıtalar atlası'ndan bir alıntı yapmak isitiyorum:
uzun ihsan efendi oğluna, "buradan gitmek istediğini biliyorum oğlum" dedi, " kendime hakim olabilseydim belki de seni, çoktan içine girdiğin bu maceraya bırakmazdım. sana olan sevgim biricik oğlumu tehlikeye atmama engel oluyor. ama bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur. macera ise en büyük ibadettir; çünkü o'nun eserini tanımanın başka bir yolu olduğunu görebilmiş değilim. kendi payıma ben, dünyayı rüyalarımla keşfetmeye çalıştım. bu, yeterince cesur olmadığımın bir göstergesi olabilir. aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum. sana izin veriyorum, git. git ve benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun, sevemediklerimi sev ve hatta, bu babanın çekmeye cesaret edemediği acıları çek. dünyadan ve onun hiçbir halinden korkma.
iki eserde de aynı düşünce savunulmaktadır. sonuç olarak öğrenmek ve tanıma arzusu şu yaşamı anlamlı kılan yegane unsur olmaktadır. bu yolculukta destekleyici, güven verici tutumlar olduğu sürece mutlu bireyler, mutlu toplumlar olacaktır kanaatindeyim. baskılayıcı tutumlar bir yere kadar sürer ve istenmeyen çıktıları bazen baş edilemez olur. en iyisi keşfetmenin, öğrenmenin önüne geçmeye çalışmamaktır çünkü su akar yolunu bulur ve dirençle akan bir suyun önünde ne durabilir?
devamını gör...
ameliyatta karnında mala unutulan kadın
malanın, aynı zamanda bir ameliyat malzemesi olduğunu ilk defa öğrendiğimiz olay.
(bkz: mide duvarlarına alçı çekmek)
(bkz: mide duvarlarına alçı çekmek)
devamını gör...