normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
oğlum beni neden sevmiyosunuz lan?!
devamını gör...
yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri
çene kaslarım zayıf olduğu için*, şeklinde cevaplayacağım sorudur.
sevmemekten öte konuşmaktan çenem yoruluyor.*
sevmemekten öte konuşmaktan çenem yoruluyor.*
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
eserlerinde kullandığı mavi rengine adını* vermiş olan maxfield parrish ile bugünün kepenklerini kapatıyorum. çok güzel değil mi?
norwich, vermont (1954)

devamını gör...
mükemmel boşluk
güzel bir redd albümü şarkıların çoğu hit. sözler çok güzel müzikte öyle. son yıllarda bu kadar güzel çok az yeni şey çıktı özellikle türkiye'de rock müzik öldü ölmek üzere. bu çağda albüm yapmak öyle kolay değil. özellikle sevdiğimiz gruplar ya dağıldı ya da yeni bir şey yapmıyorlar.
bu kadar az ve kalitesiz şeylerin üretildiği bir ülkede bu kadar güzel ve kaliteli bir albümün yapılması çok güzel.
favorim onlar bile üzülürler.
bu kadar az ve kalitesiz şeylerin üretildiği bir ülkede bu kadar güzel ve kaliteli bir albümün yapılması çok güzel.
favorim onlar bile üzülürler.
devamını gör...
hal fiyatı 2 lira olan ıspanağın pazarda 8 liraya satılması
halden pazara gelene kadar enflasyonu dibine kadar yaşıyor demek ki. şaşırtmayan bir olay.
devamını gör...
blackeyes
yazdıkları ile ufuk açmakla kalmayan gezegenlere yol açan,
eksik olmasın beni de çok beğenen gözlerinin siyah olduğunu düşündüğüm yazar.
eksik olmasın beni de çok beğenen gözlerinin siyah olduğunu düşündüğüm yazar.
devamını gör...
yerli lityumun testi başarıyla geçmesi
oo lityumlar borlar havada uçuştuğuna göre seçim mi yaklaşıyor diye düşündüren, kaynak olarak ak trt haber verilmiş haber.
yakında yerli uçağımız gökten inip, milli tankımızla birlikte gövde gösterisi de yapar bu hızla...
yakında yerli uçağımız gökten inip, milli tankımızla birlikte gövde gösterisi de yapar bu hızla...
devamını gör...
uykusuzkahve
değerli moderatörümüzdür. kendisiyle yemek tariflerinin püf noktaları hakkında bilgi alışverişi yapıyoruz. radyo için verdiği emek için de ayrıyeten teşekkürler.
devamını gör...
as i am
devamını gör...
toplu taşıma aracında öpüşmek
isteyen istediği yerde öpüşsün. ben sokakta el ele yürüyen, sarılan, öpüşen ve sarmaş dolaş bir şekilde yolculuk eden çiftlere bayılıyorum. umarım her daim öyle mutlu olurlar diyorum. bu dünyada sevgiden daha kutsal ne olabilir ki? bu çiftlere karşı ahlak bekçisi kesilip laf eden tipler emin olunuz ki hayatlarında hiç sevilmemiş insanlardır. sırf kalpleri kurumuşlara inat öpün, öpüşün.
devamını gör...
şenol akar
şehit öğretmen şenol akar.
12 kasım 1987 tarihinde , 10 kasım atatürk'ü anma töreni yaptığı için daha 22 yaşındayken telle boğularak şehit edilmiştir.
öğretmeni telle boğdular:
siirt'in şırnak ilçesine bağlı iki köye baskın düzenleyen pkk militanları bir öğretmeni boğarak öldürdü, iki köyden toplam dokuz kişiyi de kaçırdı. önceki gece saat 20.00 sıralarında şırnak'a bağlı yoğurtçular köyüne baskın düzenleyen ve sayılarının 50-60 olduğu sanılan pkk militanları köylüleri meydanda topladı. militanlar köylülere; bizden olmayan öğretmen, imam ve muhtar bundan sonra görev yapmayacak. askerliği bize yapacaksınız, yoksa hepinizi öldürürüz şeklinde propaganda yaptılar. daha sonra da okula giderek öğretmen şenol akar'ı dışarı çıkaran militanlar öğretmeni telle boğarak öldürdüler, köyden beşir zeybek(18), halal kavaz(18) ve veysel erkol(17)'u yanlarına alarak kaçtılar.
pkk militanlarının şehit ettiği şenol akar'ın cenazesi dün siirt'te düzenlenen törenden sonra memleketi olan aydın'ın çine ilçesine gönderildi. cenaze töreninde konuşan siirt valisi selami teker göz yaşlarını tutamayarak ağladı".
bir programda kız kardeşinin ağzından dökülenler:
rüyamda beyaz takım elbiseleri giymiş, gelin arabasının içinde.. ben bu rüyayı göreli yaklaşık üç dört sene oldu. ondan sonra dedi, gülüm bak ben ölmedim. niye abi? sen öldün senin törenlerin düzenlendi.. hayır ölmedim dedi. bak yaşıyorum bugün benim düğünüm var dedi. sonra bir uyandım rüyaymış.
sözlükte dahi savunucuları olan kanı bozuk katil sürüleri, insanlık düşmanı caniler tarafından şehit edilmiştir.

12 kasım 1987 tarihinde , 10 kasım atatürk'ü anma töreni yaptığı için daha 22 yaşındayken telle boğularak şehit edilmiştir.
öğretmeni telle boğdular:
siirt'in şırnak ilçesine bağlı iki köye baskın düzenleyen pkk militanları bir öğretmeni boğarak öldürdü, iki köyden toplam dokuz kişiyi de kaçırdı. önceki gece saat 20.00 sıralarında şırnak'a bağlı yoğurtçular köyüne baskın düzenleyen ve sayılarının 50-60 olduğu sanılan pkk militanları köylüleri meydanda topladı. militanlar köylülere; bizden olmayan öğretmen, imam ve muhtar bundan sonra görev yapmayacak. askerliği bize yapacaksınız, yoksa hepinizi öldürürüz şeklinde propaganda yaptılar. daha sonra da okula giderek öğretmen şenol akar'ı dışarı çıkaran militanlar öğretmeni telle boğarak öldürdüler, köyden beşir zeybek(18), halal kavaz(18) ve veysel erkol(17)'u yanlarına alarak kaçtılar.
pkk militanlarının şehit ettiği şenol akar'ın cenazesi dün siirt'te düzenlenen törenden sonra memleketi olan aydın'ın çine ilçesine gönderildi. cenaze töreninde konuşan siirt valisi selami teker göz yaşlarını tutamayarak ağladı".
bir programda kız kardeşinin ağzından dökülenler:
rüyamda beyaz takım elbiseleri giymiş, gelin arabasının içinde.. ben bu rüyayı göreli yaklaşık üç dört sene oldu. ondan sonra dedi, gülüm bak ben ölmedim. niye abi? sen öldün senin törenlerin düzenlendi.. hayır ölmedim dedi. bak yaşıyorum bugün benim düğünüm var dedi. sonra bir uyandım rüyaymış.
sözlükte dahi savunucuları olan kanı bozuk katil sürüleri, insanlık düşmanı caniler tarafından şehit edilmiştir.


devamını gör...
0 tanım 0 takipçi 800 artı oy basmış ve hesabını dondurmuş yazar kadrosu
anlam veremediğim yazar kadrosu. sözlüğe gelip birilerine 800 artı oy dağıtıp gidiyorlar.
ki onlar 4. günün şafağında portakallarını soyup gidenler ,
mandalinayı işaret parmağına yüzük gibi geçiren onlardır.
ki onlar 4. günün şafağında portakallarını soyup gidenler ,
mandalinayı işaret parmağına yüzük gibi geçiren onlardır.
devamını gör...
rimel sürerken ağzın istemsizce açık kalması
neden olduğunu kimselerin bilmediği, refleks denilerek geçiştirilen bir durum.
en mantıklı açıklaması kortikal homunculus'ta ağız, burun ve gözün kontrol sahalarının yakın olmasıdır. beyindeki sinirsel bağlantılar çok yoğun ve karmaşık olduğu için impulsun* komşu nöronal sahalara yansıyabilmesi söz konusudur.

bunun da sadece bir teori olduğunu akıldan çıkarmamak gerek yine de.
rimel-ağız ilişkisi her ne kadar basit ve önemsiz bir tuhaflık gibi görünse de arkada yatan nedenin bilinmesi insan nörofizyolojisine dair bazı bilinmezlerin ortadan kalkmasına yardımcı olabilir.
en mantıklı açıklaması kortikal homunculus'ta ağız, burun ve gözün kontrol sahalarının yakın olmasıdır. beyindeki sinirsel bağlantılar çok yoğun ve karmaşık olduğu için impulsun* komşu nöronal sahalara yansıyabilmesi söz konusudur.

bunun da sadece bir teori olduğunu akıldan çıkarmamak gerek yine de.
rimel-ağız ilişkisi her ne kadar basit ve önemsiz bir tuhaflık gibi görünse de arkada yatan nedenin bilinmesi insan nörofizyolojisine dair bazı bilinmezlerin ortadan kalkmasına yardımcı olabilir.
devamını gör...
narmer
birçok bilim adamı tarafından, mısır'daki ilk hanedanlığı kurmuş firavun olarak bilinen firavun. "ilk firavun" da denir. yaklaşık m.ö. 3100'lü yıllarda hüküm sürmüş, yani 5100 yıl önce.. narmer, "akrep kral"ın veliahtıdır. bu arada "akrep kral ka"yı, muhtemelen daha önce hiç duymadınız. çünkü nerdeyse hiçbir yerde adından bahsedilmez. tarihsel kaynaklarda da çok çok az bahsedilir kendisinden ama antik mısır hanedanlığı öncesi dönemde hüküm sürmüş bir kralmış.
daha sonra narmer tahta çıkmış ve sanırım mısır'ı tamamen birleştirmiş tek yönetim altında. narmer'in "ilk firavun" olarak bilinmesinin sebebi narmer paletleridir. bu paletlerde, narmer'in, aşağı ve yukarı mısır'ı birleştirmesinin resmedildiği düşünülür.

işte bu yüzden "ilk firavun" olduğu düşünülür. bu arada, narmer'in akrep kralın ta kendisi olabileceğini de günümüz bulguları ortaya koyuyor. fakat "ilk firavun" meselesi hakkında, narmer'in menes diye bir oğlu daha var o da firavun. ve, m.ö. 3 yüzyılda yaşamış tarihçi manetho firavun listesinde birleştirici firavundan menes olarak bahseder. belki bu yüzdendir, bazı tarihçiler, erken hanedan döneminin ilk hükümdarının firavun menes olduğunu ileri sürüyor. ama henüz "ilk firavun" kimdir hâlâ tartışma konusu.
bazılarına göre, narmer ile menes aynı kişi ve başka-başka iddialar var. bir de, narmer'in hor-aha diye bir oğlu daha var, daha doğrusu ilk oğlu. hor-aha da erken hanedanlık döneminin ikinci firavunu, kaynaklar hor-aha'dan bahsediyor, fakart menes hakkında bir kayda pek rastlanmıyor.
daha sonra narmer tahta çıkmış ve sanırım mısır'ı tamamen birleştirmiş tek yönetim altında. narmer'in "ilk firavun" olarak bilinmesinin sebebi narmer paletleridir. bu paletlerde, narmer'in, aşağı ve yukarı mısır'ı birleştirmesinin resmedildiği düşünülür.

işte bu yüzden "ilk firavun" olduğu düşünülür. bu arada, narmer'in akrep kralın ta kendisi olabileceğini de günümüz bulguları ortaya koyuyor. fakat "ilk firavun" meselesi hakkında, narmer'in menes diye bir oğlu daha var o da firavun. ve, m.ö. 3 yüzyılda yaşamış tarihçi manetho firavun listesinde birleştirici firavundan menes olarak bahseder. belki bu yüzdendir, bazı tarihçiler, erken hanedan döneminin ilk hükümdarının firavun menes olduğunu ileri sürüyor. ama henüz "ilk firavun" kimdir hâlâ tartışma konusu.
bazılarına göre, narmer ile menes aynı kişi ve başka-başka iddialar var. bir de, narmer'in hor-aha diye bir oğlu daha var, daha doğrusu ilk oğlu. hor-aha da erken hanedanlık döneminin ikinci firavunu, kaynaklar hor-aha'dan bahsediyor, fakart menes hakkında bir kayda pek rastlanmıyor.
devamını gör...
banucabirhayat
can yazardır. seviliyorsun.
devamını gör...
işi olmadığı halde hep erken kalkan kişi
6 sene kadar babaannemle beraber yaşadık ve her sabah erkenden saat 8 gibi mutfakta tencere sesleri yapardı. uyanırdınız geri uyurdunuz. günün başka zamanları da pek bir şey yapmazdı.
eskiden tarlaya bahçeye erken gitmek zorunda olan kadınlar alışmış oluyorlar zannımca. bir de erkenden yatıyorlar onun da sebebi olabilir. 10'da yatarsan tabii 8 de uyanırsın.
eskiden tarlaya bahçeye erken gitmek zorunda olan kadınlar alışmış oluyorlar zannımca. bir de erkenden yatıyorlar onun da sebebi olabilir. 10'da yatarsan tabii 8 de uyanırsın.
devamını gör...
vücut geliştirme yapanların beyninin gelişememesi
hep derim. göbekli erkeklerin kıskançlık lafı bu. ağlayacağınıza siz de vücut geliştirin ya da laf etmeyin.
devamını gör...
makinist ile son istasyon radyo yayını
asla asla kacirmayacagim yayindir. o zaman ne yapiyoruz, dort gozle yayin zamanini bekliyoruz...saat 23:00'den son istasyona kadar seninleyiz makinist

devamını gör...
poisining pigeons in the park
'parktaki güvercinleri zehirlemek' anlamına gelen çok neşeli bir tom lehrer şarkısıdır.
kamu spotu: hiçbir hayvan zehirlenemez, her ne amaçla olursa olsun bu kabul edilemez. ek olarak; lehrer'in amacı tamamen mizah olup kesinlikle böyle bir davranışı desteklememiştir*
videoyu bırakayım;
şarkının sözleri de şöyle;
bahar geldi, bahar geldi
(spring is here, spring is here)
hayat kukladır ve hayat biradır
(life is skittles and life is beer)
bence yılın en güzel zamanı
(ı think the loveliest time of the year)
bahardır,bence öyle,sizce ?
ıs the spring, ı do, don't you?
tabii ki öyle:))
(course you do)
ama baharı benim için tamamlayan bir şey var
(but there's one thing that makes spring complete for me)
ve her pazar benim için bir zevk
(and makes every sunday a treat for me)
bir bahar öğleden sonra tüm dünya uyumlu görünüyor
(all the world seems in tune on a spring afternoon)
parktaki güvercinleri zehirlediğimizde
(when we're poisoning pigeons in the park)
her pazar sevgilimi ve beni göreceksin
(every sunday you'll see my sweetheart and me)
parktaki güvercinleri zehirlerken
(as we poison the pigeons in the park)
geldiğimizi gördüklerinde
(when they see us coming)
kuşların hepsi dener ve saklanır
(the birdies all try and hide)
ama yine de fıstık almaya gidiyorlar
(but they still go for peanuts)
siyanür ile kaplandığında
(when coated with cyanide)
güneş ışıl ışıl parlıyor
(the sun's shining bright)
herşey yolunda görünüyor
(everything seems all right)
parktaki güvercinleri zehirlediğimizde
(when we're poisoning pigeons in the park)
ün kazandık
(we've gained notoriety)
ve çok fazla endişeye neden oldu
(and caused much anxiety)
audobon topluluğu'nda
(ın the audobon society)
oyunlarımızla
(with our games)
buna dinsizlik diyorlar
(they call it impiety)
ve uygunluk eksikliği
(and lack of propriety)
ve oldukça çeşitli hoş olmayan isimler
(and quite a variety of unpleasant names)
ama hiçbir dine aykırı değil
(but it's not against any religion)
bir güvercini elden çıkarmak istemek
(to want to dispose of a pigeon)
yani eğer pazar boşsan
(so if sunday you're free)
neden benimle gelmiyorsun
(why don't you come with me)
ve parktaki güvercinleri zehirleyeceğiz
(and we'll poison the pigeons in the park)
ve belki bir veya iki sincap içinde yapacağız
(and maybe we'll do in a squirrel or two)
parkta güvercinleri zehirlerken
(while we're poisoning pigeons in the park)
onları kahkaha ve neşe içinde öldüreceğiz
(we'll murder them amid laughter and merriment)
deney yapmak için eve götürdüğümüz birkaç kişi dışında
(except for the few we take home to experiment)
nabzım hızlanacak
(my pulse will be quickenin')
her damla strychnine(kürar;bir çeşit zehir) ile
(with each drop of strychnine)
bir güvercini besliyoruz
(we feed to a pigeon)
sadece biraz kibirli
(ıt just takes a smidgin)
parktaki bir güvercini zehirlemek için
(to poison a pigeon in the park)
kamu spotu: hiçbir hayvan zehirlenemez, her ne amaçla olursa olsun bu kabul edilemez. ek olarak; lehrer'in amacı tamamen mizah olup kesinlikle böyle bir davranışı desteklememiştir*
videoyu bırakayım;
şarkının sözleri de şöyle;
bahar geldi, bahar geldi
(spring is here, spring is here)
hayat kukladır ve hayat biradır
(life is skittles and life is beer)
bence yılın en güzel zamanı
(ı think the loveliest time of the year)
bahardır,bence öyle,sizce ?
ıs the spring, ı do, don't you?
tabii ki öyle:))
(course you do)
ama baharı benim için tamamlayan bir şey var
(but there's one thing that makes spring complete for me)
ve her pazar benim için bir zevk
(and makes every sunday a treat for me)
bir bahar öğleden sonra tüm dünya uyumlu görünüyor
(all the world seems in tune on a spring afternoon)
parktaki güvercinleri zehirlediğimizde
(when we're poisoning pigeons in the park)
her pazar sevgilimi ve beni göreceksin
(every sunday you'll see my sweetheart and me)
parktaki güvercinleri zehirlerken
(as we poison the pigeons in the park)
geldiğimizi gördüklerinde
(when they see us coming)
kuşların hepsi dener ve saklanır
(the birdies all try and hide)
ama yine de fıstık almaya gidiyorlar
(but they still go for peanuts)
siyanür ile kaplandığında
(when coated with cyanide)
güneş ışıl ışıl parlıyor
(the sun's shining bright)
herşey yolunda görünüyor
(everything seems all right)
parktaki güvercinleri zehirlediğimizde
(when we're poisoning pigeons in the park)
ün kazandık
(we've gained notoriety)
ve çok fazla endişeye neden oldu
(and caused much anxiety)
audobon topluluğu'nda
(ın the audobon society)
oyunlarımızla
(with our games)
buna dinsizlik diyorlar
(they call it impiety)
ve uygunluk eksikliği
(and lack of propriety)
ve oldukça çeşitli hoş olmayan isimler
(and quite a variety of unpleasant names)
ama hiçbir dine aykırı değil
(but it's not against any religion)
bir güvercini elden çıkarmak istemek
(to want to dispose of a pigeon)
yani eğer pazar boşsan
(so if sunday you're free)
neden benimle gelmiyorsun
(why don't you come with me)
ve parktaki güvercinleri zehirleyeceğiz
(and we'll poison the pigeons in the park)
ve belki bir veya iki sincap içinde yapacağız
(and maybe we'll do in a squirrel or two)
parkta güvercinleri zehirlerken
(while we're poisoning pigeons in the park)
onları kahkaha ve neşe içinde öldüreceğiz
(we'll murder them amid laughter and merriment)
deney yapmak için eve götürdüğümüz birkaç kişi dışında
(except for the few we take home to experiment)
nabzım hızlanacak
(my pulse will be quickenin')
her damla strychnine(kürar;bir çeşit zehir) ile
(with each drop of strychnine)
bir güvercini besliyoruz
(we feed to a pigeon)
sadece biraz kibirli
(ıt just takes a smidgin)
parktaki bir güvercini zehirlemek için
(to poison a pigeon in the park)
devamını gör...