ülkemiz için konuşacak olursak ''insan canı''dır.
devamını gör...

pek uyumamamdan mütevellit, aslında dolaylı yoldan bağlı olduğum listedir.
devamını gör...

yaklaşık 2 adet tablet ve 1 adet telefon son 2 ayda canlı dersler için alındı*
devamını gör...

sayesinde karanlık bir coğrafyada yaşamaktan kurtulduğum, türkiye cumhuriyetinin kurucusu. şair, matematikçi, yazar, asker, siyaset adamı, öğretmen.
devamını gör...

fillerin tepişirken otların ezileceği gergin bir beyanda bulunan içişleri bakanı açıklaması.
hayır ya. lütfen artık durulun. tamam en aslan sizsiniz en iktidar da sizsiniz.
ayrıca bu duruma şey deniyordu sanırım.
kral poptan çok kral fmci.
devamını gör...

şükrü erbaş’ın zamanında olay çıkaran şiiri. bu şiirden sonra o zamanki cumhurbaşkanı süleyman demirel şiire uzun bir eleştiri getirmek durumunda kalıyor. şiir şöyle;

“köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını
büyütmeye çalışırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.
karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştirmezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler,
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!...

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin akrabalarından sözederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır
ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,
zamanın derin ırmakları önünde...

köylüleri söyleyin nasil
nasil kurtaralim?”
devamını gör...

dikiş dikiyorum an itibariyle.
devamını gör...

(bkz: al bunu al al al al al)
devamını gör...

mutlu ve üzgün olunan anlarda hislerini paylaşacak insan bulamadığın andır.
devamını gör...

güven.
devamını gör...

herhangi bir hisse senedinin belli bir oranda bölünmesi sonucunda fiyatın da o kadar düşmesidir. elde bulunan hisse senedi ile o hisse senedinin fiyatı korunur .

örnek : %100 bedelsiz hisse veren bir şirket var bölüme öncesi fiyatı 100 tl ve elimizde 10 tane bundan var hisse bölündüğü zaman elimizde bulunan hisse senedi 20 tane olur fiyatı da 50 liraya düşer . yatırım tavsiyesi değildir.
devamını gör...

gizli yargıçlar topluluğu.
devamını gör...

ben de 100 takipçiye ulaşınca öyle yapmayı planlıyorum. nickaltıma sonsuza dek elveda, bir daha geri dönmeyeceğim yazıp artıları toplayacağım, 50 saat sonra da geri dönüp nickaltıma döndüm yazıp artıları toplayacağım.*
devamını gör...

bilim insanlarının ekim 2019 tarihli son açıklamasına göre ilk insanların anavatanı botsvana isimli afrika ülkesi!

şu an kurak bir bölge olsa da ilk insanların 200.000 yıl önce botsvana’da zambezi nehri’nin güneyinde kalan bölgede yaşadıkları düşünülüyor.
bölge incelendiğinde, bölgenin 200.000 yıl önce çevresinden izole sulak ve insanlar için elverişli bir ortam olduğu ortaya çıkıyor.

bölge şartları sebebiyle insanların 70 bin yıl burada kaldığı ve ardından 130 bin yıl önce üç grup şeklinde dağılıp göç ettikleri düşünülüyor . ilk grup kuzeydoğuya, 20 bin yıl sonra ikinci grup güney batıya göç etti. üçüncü grup ise bu bölgede kaldı. bazı çevreler tarafından kabul gören, bazıları tarafından ise hala tartışılan bu son gelişmeler yaşayan son insan türü homo sapiens in buradan dünya’ya yayıldığını öngörüyor.

buradan yola çıkarak, en iyi ihtimalle 130 bin yıldır varolan modern insan
( homo sapiens ) , ne hikmetse küçük ama özünde büyük bir çok engel karşısında ne yapacağını hala bilmiyor .

mesela kansere çare bulamıyor, sınırlı uzay çalışmalarıyla kendini avutuyor covid denen bir virüse teslim oluyor .

daha da önemlisi, bütün bunlara etkin çözüm yolları bulamazken, yani teknik olarak üstesinden gelemezken,
dünyada nereye, nasıl bir boşluğa, nasıl bir işe yaramazlığa, nasıl bir kapitalizm canavarı yaratıldığına da adeta parmak basılıyor, herşey bütün çıplaklığıyla insanlığın gözü önüne dökülüveriyor.

corona sürecinde gelinen noktada önce ülkeler, ardından tüm dünya, 20 gün, sadece 20 gün bütün insanlığın evlerine kapanması olayını bir türlü gerçekleştiremiyor.
20 gün insanların üretmeden, paraya sermayeye kölelik etmeden evinde oturmasına imkan tanımayan, tanıyamayan 200 bin yıllık homo sapiens .

ne dersiniz ,size de geçen bu 200 bin yıl, boşa geçmiş gibi
gelmiyor mu ?
devamını gör...

grejuva ve rum ateşi olarak da bilinir. game of thrones'da bulunan wildfire yunan ateşinden esinlenilmiştir. mad king ii. aerys targaryen ve cersei lannister tarafından kullanılan wildfire yunan ateşi gibi yıkıcı bir güce sahip olmakla beraber onun gibi su üzerindeki gemilere dahi hızlıca yayılarak önü alınamaz bir yangına sebebiyet verir.
devamını gör...

"o senin en yakın arkadaşındır ama sen onun en yakını değilsindir."
ben en yakın arkadaş edinemiyorum sanırım. yani ne bileyim arkadaşım var ama her şeyimi bilen dostum yok.
devamını gör...

(bkz: arcus bulutu)
devamını gör...

aralık '20
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1857 yılında abd'nin new york kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı.
ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında, işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda, çoğu kadın
129 işçi can verdi.
işçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.
o ölen kadınların anısına önce 8 mart dünya emekçi kadınlar günü ilan edildi sonra da emekçi kelimesi çıkarıldı,
kadınlar günü ilan edildi.
bazı insanların yanması gerekti bu gün için.
kutluyoruz ama aslında hüzünlü bir gün.
devamını gör...

sürekli yenilenen kendini tanıtma benimsetme guvendirme olayıdır. bir insanı güvenecek seviyeye getirmek gercekten zaman alır. yaş, iş, oturulan yer, hobiler, karakter, davranış, tarz, tutum,ilgi,sevilen sevilmeyen hareketler gibi bir sürü kendinizi tanıtacak şeyler vardır. bunları sürekli yenilemek insanı sonunda yoruyor ve bu sirkülasyona bir nevi küsüyordur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli portakal radyo renk modu online yazarlar kütüphaneden kitap talep et kulüpler normal sözlük rehberi puan tablosu sıkça sorulan sorular yönetim kadrosu istatistikler iletişim