2016 yazı kardeşim kanseri yenmişti. dünyanın en mutlu insanı olabilirdim öğrendiğim an. binanın 3. katının balkonunda gırtlağım bana ağır gelene kadar bağırmıştım. yolda telefonla konuşurken sesimi azıcık yükseltmeye çekinen ben avaz avaz bağırmıştım. işte bahsedilen o an planlanamaz, ertelenmez o an gelir ve yaparsın.
devamını gör...

brian may'in muhteşem ama kısa gitar soloları attığı,sheer heart attack albümünün 4. şarkısı. ilk dinlediğim dönemlerde bir hayat kadınının erkekler tarafından bir eşya gibi kullanılıp kenara atılması vs. hakkında zannettiğim, gerçeği sonradan öğrendiğim şarkı.

şarkının en büyük özelliği, tıpkı brian may'in başka bir başlıkta belirttiğim üzere bana göre en iyi solosunu attığı death on two legs şarkısında olduğu gibi inanılmaz sololar atması ve bu soloların arkaplanda kalması. hatta bu malum iki şarkı "brian may'in en iyi solosu hangi şarkıdadır?" diye anket yapsanız listeye bile girmez. ayrıca brian may bu gitar dilini özellikle bahsini ettiğim bu iki şarkıda agresifçe kullanıyor.

hazır death on two legs'ten bahsetmişken bu şarkı sadece solo anlamında değil, anlam olarak ta o şarkının benzeridir çünkü bu şarkı yapıldığında grup üyeleri menajerlik şirketi ile yaptıkları anlaşmadan dolayı fazla para kazanamıyor olup, evde bile değil kiralık odalarda yaşıyorlar. tıpkı o şarkıda olduğu gibi bu şarkıda da hedef alınan kişi var ve bu kişi şirketin yapımcısı.

enteresan olan şudur ki, hayatta anlık olaylar karşısında durumun ciddiyetini fark edemeyip sonrasında "ulan ne aptal adammışım" dediğimiz anlar bizim hafızamızda oluyor ve sır olarak kalıp insanlar tarafından bilinmiyor. ancak siz bu tip bir aptallığı, ya da hata diyelim, 4 kişilik efsaneler efsanesi bir insan grubuna yapınca sizi öyle bir aşağılayorlar ki, bu hakaretlerle nesiller büyüyor ve aktörler ölse bile olay tarihte kalıyor.

bu tip eserlerde sanatçının yumruğunun biraz daha farklı ve daha sert olduğunu görüyoruz...

görsellerde ya ilk hareketi(ağır bir kontratı imzalamak) temsili olarak şarkının adını koymuşlar...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ya da hepimizin bildiği ikinci hareketi yapmak anlamında kullanmışlar.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazacak o kadar çok şey var da anlayacak kimse var mı ?
belki hayatımın kısa özetini geçsem şu ayrılmış başlığa, okuyanların belki de çoğu inanmaz, " bu kadar da olmaz" diyebilir.
insanlara dışarıdan bakıp, tanıdığını sanıp yargılayan o kadar acımasız kişi var ki.
acımasızlık popüler bir huy haline gelmiş, bireysellik almış başını gidiyor.
dolayısıyla paylaşmak sorun değil de bir tek kelime cevap alamamak kötü.
hayata 1 değil 4 - 0 geriden başlayanlara benden selam olsun, selam olsun ki benim de bu " kader fukarası " gillerden olduğum anlaşılsın.
her anı elveda ile tehdit altında olup, bir merhabaya hasret olanlar için selam olsun...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

75 hektarlık bir alana kurulmuş, dünyanın en önemli botanik bahçelerinden birisidir. kanada'nın quebec kentinde bulunuyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

25 farklı ülkeden gelen 200 sanatçının hayalgücü ve yaratıcılıklarını kullanarak oluşturdukları bu harika bahçede 7000'den fazla ağaç bulunuyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

doyasıya yeşil, sonsuz hayal gücü... ölmeden görülmesi gereken harika bir dünya köşesi daha.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kelimenin doğrusu öbürsüleşmektir. cümle içinde kullanımı ise bu şekildedir;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çalışkan birine benziyor.*

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

her şeyin pahalılaştığı bu dönemde normal olan durumdur.

en iyisi evde yapmaktır ama o da çok zahmetlidir.
devamını gör...

‘özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.”
mustafa kemal atatürk
uzun uzun yazmak isterdim, ancak yeterli bulamadım yazdıklarımı.
savaşı, acıları, kayıpları, cepheye mermi taşıyan kağnıları yazmak istedim, sözcükler eksik kaldı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yayılmacı, sömürgeci düşmanı geldiği gibi gönderen ; bu uğurda canını veren kahramanlarımıza, yurdumuzu savunanlara ve ulu önder atatürk ‘ e borcumu hiç unutmayacağım.
kadir, kıymet bilenlerin 30 ağustos zafer bayramı kutlu olsun!
devamını gör...

anı yaşıyorum diye kendimi kandırıp yokuştan yuvarlanıyorum.
devamını gör...

benim de içinde bulunduğum gruptur. bir şey izlerken falan bayağı akıyor. bölümüm nedeniyle elimin soğumaması, bir şeylerle uğraşmam gerek buna da yardımcı oluyor.
devamını gör...

yarı zamanlı bahtsız tam zamanlı hemşiredir. boş vakitlerinde kafa sözlük yazarı ve kitap analizcisidir.

hemşire hanım koş koş serum akmıyor...*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sonbahar...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

münacaat
bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.

hata yapmak
fırsatını adem’e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.

çeşme var,kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.

gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur,dalların hışırtısı da
gözyaşı,çiğ tanesi,gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar,yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.

gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.

oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah,bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış,bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.

bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı,bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret,gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.

şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?

ismet özel
devamını gör...

beklenen geç geliyor;geldiği sırada insan başka yerlerde oluyor.

tehlikeli oyunlar
oğuz atay
devamını gör...

insanların bana meraklarını gidermek amacıyla yaklaşmaları cidden canımı acıtıyor.
neden böylesin, neden öyle oldu, neden şunu yazdın, neden neden neden...

neyse, konuşmalar, mesajlaşmalar bitince haliyle merak da gidiyor. ondan sonra " sen yoluna ben yoluma " nasılsa senden merakımı giderdim düşüncesiyle irtibatı kesiyor.
sözüm meclisten dışarı, geceleri zaman harcadığım, endişelendiğim insanlar oldu. hep destek olmaya çalıştım, hep empati yaptım.
ama ne oldu ? koca bir hiç oldum.
ben üzüldüğümle kaldım, karşımdaki laylaylom devam. yani teşekkür bile beklemiyorum ama en azından arada sırada bir hal hatr sor be.

gerçekten insanlardan umudu kesme vakti gelmiş.kimseye iyi niyetle yaklaşmaya gelmiyor.
en nihayetinde koca bir hiç olup kalıyorum.
devamını gör...

sözlükte izine sık rastlanmamakla birlikte, genelde saldırgan, kendilerinden emin ve derdini küfürsüz anlatamayan güruh.
devamını gör...

japonisme veyahut japonizm, batı kültüründeki japon etkisini anlatan bir terimdir. 1800'lü yılların ikinci yarısında japonya ile dış ticaretin tekrar açılması sonucu 19. yüzyıl batılı sanatçıları arasında çıkan ve japon sanatının popülerliğine, etkisine atıfta bulunan bu terimin çıkış noktası için biraz daha geriye gitmek gerekir.

1639-1854 yılları arasında, japonların ticaret yaptıkları ülkeler hollanda ve çin'di. bu izole duruma rağmen batılı fikirler hollandalılar aracılığı ile japonya'da yayılıyor; japonya'daki gelişmeler de hollandalılar tarafından avrupa'da duyuruluyordu. 1868 yılında yaşanan bir değişiklik sonrası japonya'nın dünyanın kalanı ile ticareti tekrar başladı. fotoğraf gibi batılı terimler japon sanatçıları etkileyince geleneksel ukiyo-e sanatı zamanla miadını doldurmaya başlamıştı. neredeyse değersiz olan parçalar ihraç edilen malları paketlemek için kullanılmaya başlanınca, avrupa'da keşfedilmeleri gerçekleşti. ve sonuçları büyük oldu. resimlerde işlenen gündelik konula, bakış açıları, perspektif ve renk kullanımı gibi fikirler avrupalı sanatçıları şaşkına çevirdi. daha önce batı'da duyulmamış bu tür fikirlerin ortaya çıkması empresyonist, post-empresyonist, art nouveau sanatçılarını etkilemişti. bu yeni akıma fransa'da ''japonizm'' denmeye başlanmıştı. (le japonisme)

1872 yılında fransız sanat eleştirmeni philippe burty tarafından ilk kez kullanılan terim sadece görsel sanatlarda değil; mimarlık, peyzaj, bahçecilik ve giyim alanlarında da bir etkiyi ifade etmekteydi. japonya'nın dünya ticaretine tekrar açılması sonucu siparişlerle beraber gelen ukiyo-e eserler avrupa'da büyük ses getirmiş, izlenimcilik - empresyonizm akımı üzerinde büyük etki göstermişti.

japonya'dan gelen yelpaze, ipekler, porselen gibi örnekler ile 19. yüzyılda avrupa'da patlama yapan bu japon sanat çılgınlığı ile gelen sanat fikirleri, geleneksel akademik batı sanat fikirlerine karşıydı. yüzyıl sanatçıları bu fikirlerden ilham aldılar. bu akımın başlamasına ön ayak olmuş ressamlar arasında édouard manet, claude monet, james tissot, edgar degas, james mcneill whistler gibi isimleri de saymak gerekir. van gogh, william merritt chase, george hendrik breitner gibi isimleri de akımın yayılması adına yaptığı çalışmalar ile anabiliriz. tabii ki japonisme'nin, var olan oryantalist yaklaşım üzerine inşa edilmiş olduğunu da söylemek mümkündür.

kaynakça ve daha fazlası: wikipedia - japonisme, vikipedi - ukiyo-e, wikipédia - japonisme, khanacademy.org, tate.org.uk, theartstory.org, study.com, mymodernmet.com, gerçekten bilmeniz gereken 50 sanat fikri, susie hodge
devamını gör...

bakın bayanlar baylar eğer sevgili durumunda olduğunuz kişiyi sevmiyorsanız, ya da ona olan sevginiz bittiyse, açık açık konuşup ayrılın. sonra ne halt yiyecekseniz ondan sonra yiyin. aldattığınız kişinin gururu ile oynamanın anlamı yok. işte tam burada karakter giriyor devreye. kimsenin dünyasını başına yıkmaya hakkınız yok.
devamını gör...

psikolojik destek alın.
devamını gör...

sabah erken saatler, biz okula herkes işine gitmeye çalışıyor. eski, normal günlerdeyiz. asansörü çağırdık, üst kattan gelen kişi de zemine geldiğini ve ineceğini düşünerek dışarı hamle yaptı. ' aa pardon' dedi. biz de bindik. bizimki, o zaman 4 yaşında, baktı baktı baktı.
'eeee, şurada sayılar var. her kata gelince değişiyor. onlara bakarak nerede ineceğinizi anlayabilirsiniz' dedi. hayatımda ilk kez sırtımdan ter indi, bir şey de diyemedim...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim