ısrarla yapmadığım şey.

bize "ke" şeklinde öğretildi. sonradan "ka"ya dönüştü sebepsiz yere. bir de üzerine, sesli harfi okumadan sessizi okumaya çalışmakla çıkan "kı" benzeri bir şey çıktı, "ka" yetmezmiş gibi. cidden daha neler göreceğimizi ben de merak ediyorum.

bu arada;
(bkz: grup)
(bkz: gurup)

edit: grup ile ilgili bilgi entry'nin ilk hali içindi. teşekkür ediyorum başlığı açan arkadaşa dikkate aldığı için.
devamını gör...

bu kavuk daha çok tiyatro için çırpınan, tiyatronun yaşaması için gayret gösteren kişilere veriliyor. rasim öztekin'in kavuğu devretme sebebi, sağlık sorunlarından ötürü eskisi gibi tiyatro yapamamasından ötürüydü. zaten kavuğu en az tutan o oldu(2yıl) lakin şevket çoruh'a laf söylemeden önce bir duracaksın orada, hele onu demet akbağ ile falan kıyaslamayaz kimse, demet akbağ sırf para için 9 kere leyla filminde rol aldığı gün bir çok kesim için bitti zaten. şimdi şevket çoruh tiyatro adına ne yapmış bir bakalım.

*kadıköy'de atıl durumda olan kullanılmayan eski bir sinemanın mülkiyetini satın aldı, tabii yandaşlar gibi bedavaya değil.

*tutkunu olduğu 7 adet klasik otomobilini sattı, yetti mi? hayır.

*3 tane evi vardı, onları da gözden çıkardı. yetti mi? hayır.

*bunların üzerine birde bankadan 7 milyon tl kredi çekti bu adam. ne için? ne zoru vardı şevket çoruh'un? arka sokaklarda devamlılığı olan ve ayda 100 bin tl kazandığı bir işi var, borcu derdi yok, haftanın her günü başka bir klasik otomobilini kullanan rahat bir adam.

tüm bunları tiyatro için yaptı şevket çoruh, paraya değil sanata önem verdiği için yaptı. hem de bunu ülkenin kriz içinde olduğu bir dönemde yaptı, hiçbir zaman iktidar yalakası bir kukla olmadı, hiç bir zaman rüzgarın estiği yere dönen bir adam olmadı o. bütün bunları baba sahneyi açabilmek için yaptı. yani tiyatroyu yaşatabilmek için.

o karşılaştırma yaptığınız demet akbağ ise, bazı yapımcıların kuklası olmuş durumda, nasılsa afişte ismi görününce 1m izleyici garantisi var, e yaşı epey ilerledi, paramı alırım işime bakarım derdinde. yani bundan sonra karşılaştırma yaparken, feminazi tarafınızla değil, daha objektif bir insan gözüyle karşılaştırma yapın, bu adam bu kavuğu almak için neleri neleri göze almış bir araştırın derim. derim ama pek umudum yok açıkçası.
devamını gör...

çok sevilen serimize özel iki kesitimi siz sevgili yazarlarla paylaşıyorum. bugünkü kesitlerimizde sözlük içine ve ekstra olarak küfürlü entry giren yazarlara ne olacağı hakkında bilgi sahibi olacağız.
klavyelerinizi kenara koyun ve keyfini çıkarın.
goodkafas meet the sözlük;
buradan izleyebilirsiniz
goodkafas küfürlü entry hazin son;
buradan izleyebilirsiniz
———————————————————-———-
goodkafas ilk bölüm izlemek için;
goodkafas meet the mods
tüm kesitleri izlemek için;
kafa açan kesitler
devamını gör...

filmi izlerken gerilmekten helak olan fakat filmin sonunda hiçte korkunç değildi diyenlerin sebep olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

fotogerçekçilik, süperrealizm, hiperrealizm, hipergerçekçilik ve keskin odak gerçekçiliği olarak da isimlendirilmektedir.
1960 yıllarında amerika’da ortaya çıkan bu akım prensip olarak klasik realizm ressamlarının amaçlarına çok benzemektedir. fakat üretilecek olan temsillerde hedeflenen gerçeklik ve benzerlik düzeyi burada oldukça yüksektir. klasik realizm akımında ki uygulamalardan farklı olarak resmedilecek kompozisyonda oran orantı vb. matematiksel hesaplar kullanılmadan kompozisyon birebir fotoğraftan icra edilir.
kısaca, sanatçının fotoğrafik görüntüyü gerçekten ayırt edilemeyecek şekilde, projeksiyon ile tuval üzerine yansıtarak boyaması ile ya da direk akrilik ve yağlı boya kullanarak tuvale işlemesidir.

fotorealizm çıtasını arşa çıkaran sanatçı, leng jun'un çalışması.
devamını gör...

dikkat dağınıklığı, cümle kuramama, konuşmayı tamamlayamama , yorgunluk, sinirlilik, başarısızlık, kramplar, seğirmeler vb. gibi belirtilerin nedeni olabilen vitaminin eksikliğidir. ileride büyük sorunlara yol açabilecek bir durum. depresyon etkisi yapabildiği gibi, unutkanlık ve kansızlık en önemli sonuçlarıdır.
devamını gör...

zamanla sıkılmayayım o bana yeter
devamını gör...

antalya'da meydana gelen vahim olay. kötü ekonomi bile bu durumu açıklamaz. her ne olursa olsun, bir kaza olmuş, orada ölü yatan bir insan var. bunun tanımı akbabalıktır. ülkeyi ve insanları bu duruma getirenler utansın ne diyelim.


kaza, dün sabah saatlerinde akseki-manavgat karayolu geriş kavşağı yakınlarında meydana geldi. antalya’dan yüklediği sebze ve meyveleri bir market zincirinin konya’daki depolarına götüren adem gülsatar idaresindeki tır antalya – konya karayolu geriş kavşağı yakınlarında bölünmüş yol inşaat çalışması yapılan menfeze devrildi.

feci kazada araç sürücüsü adem gülsatar olay yerinde hayatını kaybetti. sürücünün cansız bedeni antalya büyükşehir belediyesi itfaiye ekiplerince uzun uğraşlar sonucu çıkarıldı. akseki cumhuriyet savcılığı tarafından olay yerinde inceleme yapılırken gülsatar’ın naaşı akseki devlet hastanesi morguna kaldırıldı.

yola saçılan sebze-meyveler kapışıldı

kaza sebebiyle yola saçılan tır'ın dorsesindeki tonlarca meyve ve sebze ise sağlık ekipleri ve itfaiyenin çalışması bittikten sonra yoldan geçen vatandaşlar tarafından kapışıldı. araçlarını yol kenarında durduran onlarca vatandaş, firma yöneticilerinin gelip inceleme yaptığı ve toplatmadığı muz, domates, avokado, salatalık, biber, mantar ve marulları kasalara doldurarak araçlarına yükleyip evlerine götürdü


link
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"yine de beddua edemem sana; allah ne mutluluğun varsa versin."
özdemir asaf
devamını gör...

yaşım 20. halen üniversite eğitimime devam etmekteyim. okula gidebildiğim süreçte part-time olan zaman zaman full time da dahil olmak üzere birçok farklı işte çalıştım. şimdi bu başlığı açan arkadaşın anlamadığı şey şu öğrencilik yıllarında bu işler problem değildir günü kurtarmak adına çalışırsınız ama mezun olduktan sonra neden anketörlük yapmaya devam edeyim? yıllarca bir alana bağlı eğitim aldıktan sonra neden yani neden?

hadi bunları geçtim şuan memleketimdeyim. iş yok arkadaş burada iş. fabrikada çalışamam malum askerliğe daha çok var. ee diğer işler desen her yer kapalı zaten küçük bir ilçe, yasak olmasa da iş yok. köyde zeytinlik ile damda bulunan birkaç koyun ile oyalanıyorum işte ne yapabilirim başka? çiftçilikte benim öğrenim gördüğüm alanın dışında bir meslek lakin babam topraktan ve hayvandan anlar. çocukluğundan beri çobanlık yapıp zeytin ağaçlarıyla uğraşmış adam. yaşamak için. ondan öğrendiklerim ile beraber çiftlik kurmayı hayal etmeyi denedim ama olmuyor edemiyorum. bunun sebebini uzun uzadıya yazmaya hacet yok. sadece şunu bilin devletten destek istemiyorum vergiler ile köstek olmasın yeterli.

uzaktan bakıp gençler hakkında atıp tutmak kadar kolay bir şey yok. konuşun bol bol konuşun. orhan veli'nin dediği gibi "hava bedava su bedava" konuşmakta bedava bundan sonra. *

başlık için tanımı şöyle bırakayım.
(bkz: bir yeni nesil söylencesi; boş yapmak)
devamını gör...

bir christopher nolan filmidir.

muhteşem senaryosunu hillary seitz’in yazdığı ve başrollerinde farklı bir güzelliği ve üstün bir oyunculuk performansı olan hillary swank, yakın bir zamanda kaybettiğimiz ve içimizde bir sızı olan robin williams ve dev oyuncu, aktörlerin piri al pacino’nun oynadığı film alaska’da geçmekte.

uykusuzluk bir hastalık mıdır yoksa bir nimet mi? asla uzun süreler uyuyamayan biri olduğum için bu durumla ilgili benim elbette bir fikrim var. ben uykusuzluğun büyük bir ödül olduğuna inanırım. ancak insomnia boyutuna vardığında bir lanete dönüşür.

los angeles’da dedektiflik yapan ve bazı soruşturmalar yüzünden zor durumda olan iki dedektif alaska’da işlenen bir cinayeti soruşturmak için bölgeye geldiklerinde onları öğrenmeye istekli genç bir kadın polis karşılar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
cinayet çözülmeye başladıkça başka düğümler çıkar karşımıza. dedektiflerin kendi aralarında yaşadığı gerginliğin yanı sıra soruşturma esnasında yaşanan bir olay da işleri iyice karıştırır.

bir de hiç kararmayan hava yüzünden uykusuzluk yaşayan dedektif dormer’ın git gide gerçeklikten kopması ve dedektif ellie burr’ün işin içindeki çapanoğlunu çözemeye başlaması derin sarsıntılara neden olur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmi izlerken gözleriniz ağırlaşacak, bitince derin bir uyku ihtiyacı hissedeceksiniz. biraz uyuyun bence.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
selamm ben geldim.
sürdüm gözlerime boya, çektim çizmeleri ayağıma işte karizmatik halimle karşında...
senin karanlık profil sökmez bana. hangi cadılardansın kimlerdensin? pek bir tanıdık geldin. akrep dolunayından hazır kurtulmuşken ben çıktım karşına. ne oldu korktun mu civcivli bir şeyli tatlı mı tatlı cadı. sevdim ben seni o yüzden çok şey gelebilir burada başına... akreplerin gücü adına*
hadiii süpürgeyi hazırla gökyüzünde hava kararıyor.halen yazıyor musun sen ağaç oldum dolunay'ın kapısında.
devamını gör...

(bkz: chen) cedric'in kız arkadaşı. sen ne memnuniyetsiz bir kızsın ya. küçüklükten gıcık olurum.
devamını gör...

salo ya da sodom'un 120 günü' olarak türkçe'ye çevrilen pasolini filmi..

2. dünya savaşı sırasında salo adlı devlette geçen film, gerçekci sinema konusundaki tüm algılarınızı alt üst edecek bir yapımdır. toplumun en üst tabakasını oluşturan 4 kişinin, yanlarına 9 genç kız ve genç erkek alarak, her türlü sapkınlığı yaşamalarını anlatan film, dünyanın birçok ülkesinde uzun yıllar yasaklı kaldı. alt metninde sağlam bir kapitalizm ve faşizm eleştirisi sunan, ancak birçok sahnesinin çok sert olmasından dolayı, zaman zaman mesajı vermekte zorlanan filmin çekimlerinin bitmesinin ardından, filmin yönetmeni pier pasolo pasolini, bir grup tarafından dövülerek öldürülmüş, bu filmi tüm dünya halklarına miras bırakmıştır. izlemek için, sağlam bir mide, çelik gibi sinirler ve 18 yıldır yaşıyor olmak gerekmektedir.
devamını gör...

takip ettiğim, yazılarını merakla beklediğim yazarlardan birisidir kendisi. bazı tanımlarını bir kereden daha fazla beğenme imkanım olsaydı demişimdir çok kez. ufkumuzu açan yazıları için teşekkür ederim.
devamını gör...

haxball ne bilmediğim için seyirci olacağım turnuvadır. cahilliğin gözüne portakal sıkayım.

edit: öğrendim çok basitmiş lan yaz beni katılıyorum.
devamını gör...

dünyanın en kısa romanını yazdığı iddia edilen yazar. romanın türkçesi ise şöyle:

"satılık: bebek ayakkabısı. hiç giyilmedi."

ingilizcesi:
"for sale: baby shoes, never worn."

böyle roman mı olur?! diyenler için öykü başlığı altındaki uzun tanımımı okumanızı öneririm. ufkunuzun açılacağını düşünüyorum bu konuda.
devamını gör...

nilay örnek tarafından storytell için hazırlayıp sunduğu, su sıralar spotfy da yayımlanan podcast serisi.
100 den fazla bölümü bulunan bu seri her biri ortalama bir saati bulan karşılıklı sohbet havasında geçiyor.
konukların hayat ve meslekleri ile ilgili sorular soruluyor ve en sonunda konuklar meslek hayatlarında geldikleri noktaya nasıl ulaştıklarının cevabı veriyorlar.
bildiğimiz ve pek çok yerde rastladığımız “başarı hikayeleri” nden ziyade hayat ve meslek algılarından, başarı ve başarısızlık tecrübelerinden bahsediliyor.
hazal kaya’dan bülent eczacıbaşı’na, farklı kategorilerden ve bazılarını çok sık gördüğümüz bazılarını hiç tanımadığımız farklı bir konuk yelpazesine sahip.
videoları ilerleterek izleyenlere, kısa ve net sonuçlar isteyip aforizmalar ile yaşayanlara önermiyorum. zaten katılımcıların da genel olarak ifade ettiği şey, sabır, emek ve adanmışlık kavramları.
yayın hakkında genel bir kanıya ulaşmak için birinci ve yüzüncü programı dinleyerek başlamanızı öneririm. m.serdar kuzuloğlu ile yaptıkları bu iki yayın podcast mantığı, pandemi sürecinde değişen yayın ve bilgiye ulaşma kültürünün değişimi hakkında da epey bilgilendirici.
devamını gör...

asıl adı ebu osman amr el kenani el basri olup 776 yılında doğan "mütezile" hareketine mensup basralı bilim insanıdır. "el cahiz" ismi aynı zamanda patlak göz anlamına gelen lakabıdır. hayatını kütüphanesindeki kitapların üzerine devrilmesi ile kaybetmiştir.

yaşamı boyunca 200 kadar kitap yazmıştır. kitab-ül hayvan eserinde bir çok hayvan türünü incelemiş canlı çeşitliliğini evrim ve doğal seleksiyon kavramları ile açıklamıştır.

el cahizin görüşleri, günümüzde bir müslümanın evrimi savunmasını islamın çağa uydurulması olarak yorumlayan kişileri, darwin'den daha eski tarihte çevreyi ve canlılığı benzer şekilde ifade etmiş olması ile çürütmektedir.
devamını gör...

oğlum sağ olsun, ıhlamur topladı, masa üstüne serdik, kurutuyoruz, yakın zamanda satışa başlayacak. toptan satışımız yoktur*, sadece 100 gramlık poşetlerde satacak.. evi saran mis gibi ıhlamur kokusu da cabası... *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim