ses yakışıklılığı
somut olarak var olan yakışıklılık. bazı sesler gerçekten çok yakışıklı oluyor. işin kötüsü, ne dediğine dikkat edemiyorsun. sadece daha çok konuşsa da, daha çok duysam bu yakışıklı sesi diyorsun.
o sesle insanı suça teşvik edebilir sahibi. tikkatli olmak lazım.
o sesle insanı suça teşvik edebilir sahibi. tikkatli olmak lazım.
devamını gör...
her rolün altından kalkabilen aktörler
şener şen yazmamak bu memlekete ihanettir.
devamını gör...
sözlük yazarlarının yaşları
kimliğime göre gençliğinin baharı, ruhuma göre ömrünün son demlerini yaşayan biri.
devamını gör...
ptt'nin gıda satışına başlaması
ptt'nin kuruluş ve işleyiş amacını kaybettiğini gösteren durumlardan birisidir. her geçen gün ülkedeki herbokolog sayısının artmasıyla birlikte kurumlar da bu yolda ilerleyebiliyorlar.
devamını gör...
girl you'll be a woman soon
amerikalı müzisyen neil diamond tarafından yazılmış ve aynı tarihte* amerikan müzik listelerinde ilk 10'a girmiş, sonrasında da pulp fiction (film) filminde mia'nın evinde dans ettiği meşhur sahnede çalan şarkıdır. burada da urge overkill tarafından yorumlanmıştır. şarkı adı itibarıyla insanlara değişik anlamlar çağrıştırsa da aslında sözleri ve sahip olduğu eşsiz melodisiyle oldukça farklıdır. dinledikçe sıkılmaz insan.
devamını gör...
nikola tesla
karıyı kızı geçip alternatif akımı seçmiş şimşeklerin lordu.
devamını gör...
kaynana öcü oğlu cici
gelinler her nedense kocalarını çok severler, sayarlar ancak kocalarının çok değerli annelerini yani kaynanalarını rahatsızlık veren bir yaratık gibi görürler anlamına gelen atasözü.
genelleme yapmak doğru olmasa da kaynana eziyeti çeken malesef çok.
en kötüsü de karın mı ben mi diyen kaynana tabi ki bunun gelin versiyonuda var ikiside erkeği arada bırakır.
kamu spotu sevgili kadınlar gelinken ve ilerde kaynana iken lütfen yapmayalım.*
genelleme yapmak doğru olmasa da kaynana eziyeti çeken malesef çok.
en kötüsü de karın mı ben mi diyen kaynana tabi ki bunun gelin versiyonuda var ikiside erkeği arada bırakır.
kamu spotu sevgili kadınlar gelinken ve ilerde kaynana iken lütfen yapmayalım.*
devamını gör...
anneni mi çok seviyorsun babanı mı sorunsalı
eskiden tanıdığım bir babanın, her daim çocuklarına sorduğu soru.
artık o baba yaşamıyor.
belki de öleceği içine doğdu ve o yüzden bu soruyu sürekli sordu.
bir anne olarak, hiç bir zaman çocuklarım beni çok sevsin diye bir derdim olmadı.
çok mutlu olsunlar istedim sadece.
kendilerine yetsinler istedim, arkadaşları olsun istedim.
ben hayatlarından uzağa gidince, yalnız kalmasınlar istedim.
beni hayatlarının merkezi yapsınlar istemedim hiç.
beni önemsesinler, benim onları önemsediğim kadar, bu bana yeter.
çok sevmesinler, güzel sevsinler.
artık o baba yaşamıyor.
belki de öleceği içine doğdu ve o yüzden bu soruyu sürekli sordu.
bir anne olarak, hiç bir zaman çocuklarım beni çok sevsin diye bir derdim olmadı.
çok mutlu olsunlar istedim sadece.
kendilerine yetsinler istedim, arkadaşları olsun istedim.
ben hayatlarından uzağa gidince, yalnız kalmasınlar istedim.
beni hayatlarının merkezi yapsınlar istemedim hiç.
beni önemsesinler, benim onları önemsediğim kadar, bu bana yeter.
çok sevmesinler, güzel sevsinler.
devamını gör...
önümüzdeki maçlara bakacağız
genellikle mağlup olunan maçlardan sonra umudu diri tutmak, bazen de galibiyetten sonra böbürlenmeyi önlemek için kurulan klasikleşmiş futbol cümlesidir.
ilk durumda maçta oynanan kötü futbol önce hakeme, sonra şanssızlığa, sonra var odasına ve en son olarak da zemin ve hava şartlarına bağlandıktan sonra sanki bu saydıklarım sonraki maçlarda olmayacakmış gibi önümüzdeki maçlara bakmamız gerektiğini söyler futbol adamları.
biz de önümüzdeki maçlara bakarız. aynı şeyleri görmek için. yine basit goller yeriz, yine hakem rakibi tutar ve biz yine zeminin azizliğine uğrarız.
ikinci durum ise ben kendimi övmeyeyim siz beni övün sendromudur. maçı kazandık ama bu bizim için alelade bir durum, zaten kazanmaya alışkın bir takımız, o yüzden maç bitince mal bulmuş mağribi gibi sevindiğimize bakmayın. biz önümüzdeki maçlara bakacağız, demektir bu.
biz yine önümüzdeki maçlara bakarız. ama içimizde bir tedirginlikle. acaba önümüzdeki hafta, kötü oynadığımız için mi bakacağız önümüzdeki maçlara yoksa kazandığımız için mi?
ben de kişisel tarihimde önümdeki maçlara bakıyorum ama sanki bu sefer gol orucunu bozacak zihnimin forvetleri, şeytanının bacağını kıracağız insanolunbiraz spor kulübü olarak. bu sefer olacak sanki. ama netice ne olursa olsun… yok bu klişeye girmiyorum.
allah yardımcınız olsun!
ilk durumda maçta oynanan kötü futbol önce hakeme, sonra şanssızlığa, sonra var odasına ve en son olarak da zemin ve hava şartlarına bağlandıktan sonra sanki bu saydıklarım sonraki maçlarda olmayacakmış gibi önümüzdeki maçlara bakmamız gerektiğini söyler futbol adamları.
biz de önümüzdeki maçlara bakarız. aynı şeyleri görmek için. yine basit goller yeriz, yine hakem rakibi tutar ve biz yine zeminin azizliğine uğrarız.
ikinci durum ise ben kendimi övmeyeyim siz beni övün sendromudur. maçı kazandık ama bu bizim için alelade bir durum, zaten kazanmaya alışkın bir takımız, o yüzden maç bitince mal bulmuş mağribi gibi sevindiğimize bakmayın. biz önümüzdeki maçlara bakacağız, demektir bu.
biz yine önümüzdeki maçlara bakarız. ama içimizde bir tedirginlikle. acaba önümüzdeki hafta, kötü oynadığımız için mi bakacağız önümüzdeki maçlara yoksa kazandığımız için mi?
ben de kişisel tarihimde önümdeki maçlara bakıyorum ama sanki bu sefer gol orucunu bozacak zihnimin forvetleri, şeytanının bacağını kıracağız insanolunbiraz spor kulübü olarak. bu sefer olacak sanki. ama netice ne olursa olsun… yok bu klişeye girmiyorum.
allah yardımcınız olsun!
devamını gör...
milgram deneyi
stanley milgram'in 1961'de yaptığı bu oldukça korkunç deney insanların otoriteye ne kadar boyun eğdiğini gözler önüne serdiği çarpıcı bir deneydir.
deneye başlamadan önce, gazete ilanı ile 25-50 yaş arası insanlar arandı. herhangi bir şart yoktu. sadece ilk deneyde katılımcıların hepsi erkeklerden seçildi. katılımcılara deneyin ‘cezanın öğrenmedeki etkileri’ üzerine olduğu söylendi. ve ikinci bir katılımcının daha olduğu belirtildi.
ilk olarak kura ile bir ‘öğretmen’ ve bir ‘öğrenci’ seçileceği açıklandı. ancak ikinci katılımcı, deney grubunun elemanıydı ve her iki kağıtta da ‘öğretmen’ yazıyordu. dolayısıyla gerçek katılımcının öğretmen rolünde olması kaçınılmazdı. ‘öğrenci’ ile ‘öğretmen’ birbirinin sesini duyabileceği ancak birbirini göremeyeceği farklı odalarda yer aldılar. deneyin asıl amacında otoriter figürü temsil eden, özellikle sert ve disiplinli görünen deney gözlemcisi, deney boyunca katılımcının (öğretmenin) yanında kaldı. deney başlamadan önce katılımcıya, öğrencinin çekeceği acıyı öngörebilmesi için 45 voltluk bir elektro şok uygulandı.
deney boyunca, öğretmen öğrenciye öğrenmesi için sözcükler listesini bildiriyor ve bu sözcükleri öğrenip öğrenmediğini sorarak kontrol etti, her yanlış cevapta ceza olarak öğretmen, öğrenciye, bağlı olduğu makine ile her seferinde artan miktarda elektroşok uyguladı. gerçekte ise şok uygulanmıyordu. işbirlikçi denek gerçek denekten ayrıldığı zaman, geçtiği odada elektroşok makinesine bütünleştirilmiş bir ses kayıt cihazını çalıştırıyordu, bu cihaz da her şok seviyesine karşılık önceden kaydedilmiş bir çığlık sesini çalıyordu. voltajın birkaç defa artırılmasından sonra (bu, genelde 150 volttu) aktör, kendisini yan odadaki katılımcıdan ayıran duvarı yumruklamaya başlıyordu.
denek herhangi bir noktada deneyi durdurma isteğini ifade ettiği zaman kendisine sert gözlemci tarafından aşağıdaki sırayı takip eden sözlü uyarılarda bulunuldu:
1. lütfen devam edin.
2. deney için devam etmeniz gerekiyor.
3. devam etmeniz kesinlikle çok önemli.
4. başka seçeneğiniz yok, devam etmek “zorundasınız”.
denek bu dört uyarıdan sonra bile hala durmak istediğini ifade ederse deney durduruluyor, tersi durumda ise deney ancak denek en yüksek şok olan 450 voltu 3 kere art arda uyguladıktan sonra durduruluyordu.
milgram’ın ilk deney dizisinde katılımcıların % 65’inin (40 katılımcıdan 26’sının) deneydeki en yüksek gerilim olan 450 voltu, her ne kadar epey huzursuzluk hissetmiş olsalar da, uyguladıkları görüldü. hepsi deneyin bir noktasında durup deneyi sorguladı, hatta bazıları kendilerine ödenen parayı geri vereceklerini söylediler. katılımcılardan hiçbiri 300 volt seviyesinden önce şok uygulamaktan tereddütsüzce vazgeçmedi.
milgram deney sonuçlarını şöyle değerlendirdi; “sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteler. ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.”
milgram ulaştığı sonuçları 1974 tarihli makalesi “itaatin tehlikeleri”nde (ing.: the perils of obedience) özetledi:
itaatin hukuksal ve felsefesel açılardan devasa önemi bulunmaktadır, ancak bunlar çoğu insanın somut durumlarda nasıl davrandığı konusunda fazla bilgi vermez. yale üniversitesinde sıradan bir insanın sadece bir deney bilimcisinden aldığı emirle başka bir insana ne kadar acı çektireceğini ölçmek için basit bir deney düzenledim. katılan deneklerin güçlü vicdani duyguları ile saf otoriteyi çeliştirdim, ve kurbanların acı dolu çığlıklarının eşliğinde genellikle otorite kazandı. yetişkin insanların, bir erk makamının komutası doğrultusunda her şeyi göze almakta gösterdikleri aşırı isteklilik, çalışmamızın acilen açıklama gerektiren en önemli bulgusudur.
sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteler. ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.
deneye başlamadan önce, gazete ilanı ile 25-50 yaş arası insanlar arandı. herhangi bir şart yoktu. sadece ilk deneyde katılımcıların hepsi erkeklerden seçildi. katılımcılara deneyin ‘cezanın öğrenmedeki etkileri’ üzerine olduğu söylendi. ve ikinci bir katılımcının daha olduğu belirtildi.
ilk olarak kura ile bir ‘öğretmen’ ve bir ‘öğrenci’ seçileceği açıklandı. ancak ikinci katılımcı, deney grubunun elemanıydı ve her iki kağıtta da ‘öğretmen’ yazıyordu. dolayısıyla gerçek katılımcının öğretmen rolünde olması kaçınılmazdı. ‘öğrenci’ ile ‘öğretmen’ birbirinin sesini duyabileceği ancak birbirini göremeyeceği farklı odalarda yer aldılar. deneyin asıl amacında otoriter figürü temsil eden, özellikle sert ve disiplinli görünen deney gözlemcisi, deney boyunca katılımcının (öğretmenin) yanında kaldı. deney başlamadan önce katılımcıya, öğrencinin çekeceği acıyı öngörebilmesi için 45 voltluk bir elektro şok uygulandı.
deney boyunca, öğretmen öğrenciye öğrenmesi için sözcükler listesini bildiriyor ve bu sözcükleri öğrenip öğrenmediğini sorarak kontrol etti, her yanlış cevapta ceza olarak öğretmen, öğrenciye, bağlı olduğu makine ile her seferinde artan miktarda elektroşok uyguladı. gerçekte ise şok uygulanmıyordu. işbirlikçi denek gerçek denekten ayrıldığı zaman, geçtiği odada elektroşok makinesine bütünleştirilmiş bir ses kayıt cihazını çalıştırıyordu, bu cihaz da her şok seviyesine karşılık önceden kaydedilmiş bir çığlık sesini çalıyordu. voltajın birkaç defa artırılmasından sonra (bu, genelde 150 volttu) aktör, kendisini yan odadaki katılımcıdan ayıran duvarı yumruklamaya başlıyordu.
denek herhangi bir noktada deneyi durdurma isteğini ifade ettiği zaman kendisine sert gözlemci tarafından aşağıdaki sırayı takip eden sözlü uyarılarda bulunuldu:
1. lütfen devam edin.
2. deney için devam etmeniz gerekiyor.
3. devam etmeniz kesinlikle çok önemli.
4. başka seçeneğiniz yok, devam etmek “zorundasınız”.
denek bu dört uyarıdan sonra bile hala durmak istediğini ifade ederse deney durduruluyor, tersi durumda ise deney ancak denek en yüksek şok olan 450 voltu 3 kere art arda uyguladıktan sonra durduruluyordu.
milgram’ın ilk deney dizisinde katılımcıların % 65’inin (40 katılımcıdan 26’sının) deneydeki en yüksek gerilim olan 450 voltu, her ne kadar epey huzursuzluk hissetmiş olsalar da, uyguladıkları görüldü. hepsi deneyin bir noktasında durup deneyi sorguladı, hatta bazıları kendilerine ödenen parayı geri vereceklerini söylediler. katılımcılardan hiçbiri 300 volt seviyesinden önce şok uygulamaktan tereddütsüzce vazgeçmedi.
milgram deney sonuçlarını şöyle değerlendirdi; “sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteler. ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.”
milgram ulaştığı sonuçları 1974 tarihli makalesi “itaatin tehlikeleri”nde (ing.: the perils of obedience) özetledi:
itaatin hukuksal ve felsefesel açılardan devasa önemi bulunmaktadır, ancak bunlar çoğu insanın somut durumlarda nasıl davrandığı konusunda fazla bilgi vermez. yale üniversitesinde sıradan bir insanın sadece bir deney bilimcisinden aldığı emirle başka bir insana ne kadar acı çektireceğini ölçmek için basit bir deney düzenledim. katılan deneklerin güçlü vicdani duyguları ile saf otoriteyi çeliştirdim, ve kurbanların acı dolu çığlıklarının eşliğinde genellikle otorite kazandı. yetişkin insanların, bir erk makamının komutası doğrultusunda her şeyi göze almakta gösterdikleri aşırı isteklilik, çalışmamızın acilen açıklama gerektiren en önemli bulgusudur.
sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteler. ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.
devamını gör...
trabzon deyince akla gelenler
akçaabat köfte.
aşırı lahana kullanımı
mıhlama
on numara beş yıldız tereyağları
ahşaptan yapılmış yangın merdivenleri. hepsi ve daha fazlası trabzonda.
aşırı lahana kullanımı
mıhlama
on numara beş yıldız tereyağları
ahşaptan yapılmış yangın merdivenleri. hepsi ve daha fazlası trabzonda.
devamını gör...
bactec kan kültürü testi
tüberküloz hastalığının hızlı tanısında kullanılan kültür testidir.
devamını gör...
kolay gibi görünen ama çok zor olan şeyler
otobüste veya minibüste dengeyi kaybetmeden ayakta durmak.
tanım: kolay gözüken ama kolay olmayan şeyleri paylaştığımız başlık.
tanım: kolay gözüken ama kolay olmayan şeyleri paylaştığımız başlık.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
itiraf başlığına hep bomba şeyler bulmak için giriyorum ve burada da o amaçla girmeye devam edeceğim.
devamını gör...
kadın
her şey kadınla ilgilidir. yaratılış mitleri, saça sürülen jöle, içilen biranın köpüğünde bile rastlanır.
kadın bu serüvendeki o muazzam motivasyon kaynağıdır. bir kadından doğarız, başka bir kadına dönmeye çalışırız.
amaç hiç bir zaman sex değildir. sex bir ateşleme mekanizmasıdır. bir kadının içine yerleşme arzusunun saçılma halidir. kök salmaktır. bir gezegenin başka bir gezegene galaksilerce kendini gömmesidir.
kadın üzerinde savaşılan mühim bir meseledir. aşka düşen kadına sarılır, kadın bir sığınak halidir. yüklenmek istemez asla taşınmak ister. serçe parmağının etrafında dönen samanyolunu sever. kadın, varoluşun kapıda karşılayan sıcak yüzüdür.
erkek onun gölgesidir. ışığın kırılıp içe gömülmüş hali kadar değersiz ama ayarında bir yerlerde.
kadın bu serüvendeki o muazzam motivasyon kaynağıdır. bir kadından doğarız, başka bir kadına dönmeye çalışırız.
amaç hiç bir zaman sex değildir. sex bir ateşleme mekanizmasıdır. bir kadının içine yerleşme arzusunun saçılma halidir. kök salmaktır. bir gezegenin başka bir gezegene galaksilerce kendini gömmesidir.
kadın üzerinde savaşılan mühim bir meseledir. aşka düşen kadına sarılır, kadın bir sığınak halidir. yüklenmek istemez asla taşınmak ister. serçe parmağının etrafında dönen samanyolunu sever. kadın, varoluşun kapıda karşılayan sıcak yüzüdür.
erkek onun gölgesidir. ışığın kırılıp içe gömülmüş hali kadar değersiz ama ayarında bir yerlerde.
devamını gör...
canım
herkese için kullanmamak gerek bu ciciş kelimeyi.
yerinde ve doğru kişiler için kullanmaya çabalıyorum ben ayol.
yerinde ve doğru kişiler için kullanmaya çabalıyorum ben ayol.
devamını gör...
valorant
kadın olarak barınamadığım oyun. dişi sesi duyduğu gibi yavşak yavşak konuşan erkekler oldukça, oyun oynayan kadın sayısı bu kadar az olmaya devam edecek.
devamını gör...
iko'ya mesaj attığımda geri dönmemesi
güvendiğimiz dağlara kar yağdı desenize. aşk olsun iko, biz de sen gurbet ellerde memleket hasretiyle tutuştuğun için elimizden geldiğince destek oluyoruz sözlüğe. demek karşılığı bu olacaktı. çok üzdün.
devamını gör...
babaların garip davranışları
en yakınındaki bir şeyi bile almak için taa uzaktan seni çağırıyor olması
bir şeyi tamir ederken ev halkının hepsini ayaklandırması
beklentilerinin hep yülsek olması
bir şeyi tamir ederken ev halkının hepsini ayaklandırması
beklentilerinin hep yülsek olması
devamını gör...
