bir millet uyanıyor
gazeteci/yazar nizamettin nazif tepedelenlioğlu'nun 1933 tarihli bir millet uyanıyor eserinin sinema uyarlamalarıdır.
ilki muhsin ertuğrul'un, türkiye'de sesli çekilen ilk film özelliğine sahip filmi. ikinci uyarlaması ise 1966 yılında ertem eğilmez'in yönettiği filmdir.
filmde kartal tibet, turgay toksöz, münir özkul, ihsan yüce, erol taş, hayati hamzaoğlu, önder somer, danyal topatan gibi efsane oyuncular oynamaktadır.
konusuna gelecek olursak ;
birinci dünya savaşı sırasında çanakkale savaşı'na katılan 96. alay büyük yararlılıklar göstermiş, bu arada alayın mevcudundan çoğu şehit olmuştur. mütarekeden sonra da sağ kalanlar evlerine, köylerine giderler.
kurtuluş savaşı'nın hazırlıkları başlayınca alayın komutanı 96. alay'dan hayatta kalanları toplar ve bunların halkı bilinçlendirip yunan çeteciler ile savaşı anlatılır son mahkeme sahnesi ise bir efsanedir. hayati hamzaoğlu'nun dağa çıkan türk eşkiya rolü ve erol taş'ın eşinin kendisine fırlatıp sen tak bu yazmayı dediği sahne pek bir mükemmeldir. filmin içinden harika bir replik:
ordularımız dağılmış olabilir payitahtımız ele geçirilebilir padişahımız korkmuş sindirilmiş olabilir ama türk milleti her zaman başbuğlar yetiştirmiştir bekleyin biri daha geliyor mustafa kemal geliyor
4. antalya film festivali'nde "en başarılı tarihi film" ödülünü almıştır ayrıca.
ilki muhsin ertuğrul'un, türkiye'de sesli çekilen ilk film özelliğine sahip filmi. ikinci uyarlaması ise 1966 yılında ertem eğilmez'in yönettiği filmdir.
filmde kartal tibet, turgay toksöz, münir özkul, ihsan yüce, erol taş, hayati hamzaoğlu, önder somer, danyal topatan gibi efsane oyuncular oynamaktadır.
konusuna gelecek olursak ;
birinci dünya savaşı sırasında çanakkale savaşı'na katılan 96. alay büyük yararlılıklar göstermiş, bu arada alayın mevcudundan çoğu şehit olmuştur. mütarekeden sonra da sağ kalanlar evlerine, köylerine giderler.
kurtuluş savaşı'nın hazırlıkları başlayınca alayın komutanı 96. alay'dan hayatta kalanları toplar ve bunların halkı bilinçlendirip yunan çeteciler ile savaşı anlatılır son mahkeme sahnesi ise bir efsanedir. hayati hamzaoğlu'nun dağa çıkan türk eşkiya rolü ve erol taş'ın eşinin kendisine fırlatıp sen tak bu yazmayı dediği sahne pek bir mükemmeldir. filmin içinden harika bir replik:
ordularımız dağılmış olabilir payitahtımız ele geçirilebilir padişahımız korkmuş sindirilmiş olabilir ama türk milleti her zaman başbuğlar yetiştirmiştir bekleyin biri daha geliyor mustafa kemal geliyor
4. antalya film festivali'nde "en başarılı tarihi film" ödülünü almıştır ayrıca.
devamını gör...
lacrimal punktum
göz kapaklarınızın iç kısmında bulunan deliklerin ismidir lacrimal punctum ve tabiri caizse salya sümük ağlamak deyiminin bilimsel açıklamasıdır kendisi.

hem alt hem de üst göz kapağı sınırının, lakrimal ve silli kısımlarının tam kesişiminde bulunur. bu açıklıklar, göz yuvarınıza doğru dönüktür; dolayısıyla göz kapağınızı esnetmeden görmeniz mümkün değildir. çok bilinenin aksine göz yaşlarımızın çıktığı değil bilakis girdiği deliktir. lakrimal açıklık, lakrimal kanal adı verilen bir kanala bağlanır. ardından iki kanal* birleşir ve burun boşluğuna doğru ilerler. ağlarken burnumuzun akma nedeni işte tam olarak budur.

hem alt hem de üst göz kapağı sınırının, lakrimal ve silli kısımlarının tam kesişiminde bulunur. bu açıklıklar, göz yuvarınıza doğru dönüktür; dolayısıyla göz kapağınızı esnetmeden görmeniz mümkün değildir. çok bilinenin aksine göz yaşlarımızın çıktığı değil bilakis girdiği deliktir. lakrimal açıklık, lakrimal kanal adı verilen bir kanala bağlanır. ardından iki kanal* birleşir ve burun boşluğuna doğru ilerler. ağlarken burnumuzun akma nedeni işte tam olarak budur.
devamını gör...
sevsinler
hoşa gitmeyen bir davranışta bulunan bir kişiye söylenen alay yollu sözdür.
devamını gör...
yaşar kemal
ince memed serisini okuduğum için kendimle gurur duyduğum, buna sebep olan yazardır kendileri. mekanı cennet olsun.
devamını gör...
yazarların kendilerine yakın hissettiği filozof
devamını gör...
devlet bahçeli bir tutarlılık örneğidir
"erdoğan, yasama organı meclis’in kendi kontrolüne sokulduğu, denge, denetim ve fren sistemi olmayan, tek adam diktatörlüğü, tahtsız ve taçsız sultanlık peşinde koşmaktadır"
"recep tayyip erdoğan tipi başkanlık sistemi türkiye'nin bölünme reçetesidir"
"milliyetçiliği ayaklar altına alan inkarcıdan cumhurbaşkanı olmayacaktır"
"bizi en çok rahatsız eden ise erdoğan'ın yeminin sayısız çiğnemesidir. tekrar hatırlatıyorum. tbmm'de yaptığı tarafsızlık yeminini namus ve şerefi üzerine etmişti. şu sorunun cevabını bilen söylesin. namus ve şeref üzerine yemin ederken namus ve şereften ne anlamaktadır? şeref gibi derdi olmayanın türkiye'nin şerefini savunması beyhudedir."
"bugün adaletsiz, ahlaksız ve maneviyatsız yönetim işsizliği çözmek için en ufak çaba göstermemektedir. başbakan için varsın türk gençliği kahvehaneleri doldursun. bunlar önemsizdir. önemli olan bakan çocuklarının çalıntı paralarla geleceklerinin garantiye alınmasıdır. bilal'in karun kadar zenginleşmesi, soygunlarla küpünü taşırması ve bilo ağa seviyesine terfi etmesidir"
bahçeli bunların hepsini cumhurbaşkanı'na söylemiştir zamanında. şimdilerde cumhurbaşkanı'nın neresine gireceğini şaşırmış durumda. eğer bahçeli tutarlıysa, ben de amerika başkanıyım.
"recep tayyip erdoğan tipi başkanlık sistemi türkiye'nin bölünme reçetesidir"
"milliyetçiliği ayaklar altına alan inkarcıdan cumhurbaşkanı olmayacaktır"
"bizi en çok rahatsız eden ise erdoğan'ın yeminin sayısız çiğnemesidir. tekrar hatırlatıyorum. tbmm'de yaptığı tarafsızlık yeminini namus ve şerefi üzerine etmişti. şu sorunun cevabını bilen söylesin. namus ve şeref üzerine yemin ederken namus ve şereften ne anlamaktadır? şeref gibi derdi olmayanın türkiye'nin şerefini savunması beyhudedir."
"bugün adaletsiz, ahlaksız ve maneviyatsız yönetim işsizliği çözmek için en ufak çaba göstermemektedir. başbakan için varsın türk gençliği kahvehaneleri doldursun. bunlar önemsizdir. önemli olan bakan çocuklarının çalıntı paralarla geleceklerinin garantiye alınmasıdır. bilal'in karun kadar zenginleşmesi, soygunlarla küpünü taşırması ve bilo ağa seviyesine terfi etmesidir"
bahçeli bunların hepsini cumhurbaşkanı'na söylemiştir zamanında. şimdilerde cumhurbaşkanı'nın neresine gireceğini şaşırmış durumda. eğer bahçeli tutarlıysa, ben de amerika başkanıyım.
devamını gör...
nasa'nın istanbul paylaşımı
ilginç paylaşım.

www.instagram.com/p/CPWZcYL...
amerikan ulusal havacılık ve uzay dairesi (nasa), sosyal medya platformu ınstagram üzerinden istanbul'a ait bir uydu görüntüsü paylaştı.
paylaşımda "hey istanbul, parlıyorsun!" notu düşüldü.
"istanbul boğazı ve haliç'in ikiye ayırdığı kentin gece ışıklarına bakın!" denilen paylaşımda, karenin 10 mayıs 2021'de uluslararası uzay istasyonu'ndan (ıss) karadeniz'in 263 mil yukarısındaki yörüngedeyken çekildiği bilgisi verildi.
kaynak:
www.google.com/amp/s/tr.spu...

www.instagram.com/p/CPWZcYL...
amerikan ulusal havacılık ve uzay dairesi (nasa), sosyal medya platformu ınstagram üzerinden istanbul'a ait bir uydu görüntüsü paylaştı.
paylaşımda "hey istanbul, parlıyorsun!" notu düşüldü.
"istanbul boğazı ve haliç'in ikiye ayırdığı kentin gece ışıklarına bakın!" denilen paylaşımda, karenin 10 mayıs 2021'de uluslararası uzay istasyonu'ndan (ıss) karadeniz'in 263 mil yukarısındaki yörüngedeyken çekildiği bilgisi verildi.
kaynak:
www.google.com/amp/s/tr.spu...
devamını gör...
17 şubat 2021 uludağ'da intihar eden doktor
kendisi üniversiteden abimdi. fotoğrafını görünce şoke oldum. üniversitede çok insan canlısı, yaşamayı seven ve pozitif biri olarak tanırdık. sebebini çok merak ediyorum. ama sebep ne olursa olsun konduramadım kendine, sebep çok büyük olmalı.
buradan
buradan
devamını gör...
dini inancın zayıflama nedenleri
din ve inanç.
ne kadar aynı anlam için kullansakta, aslında birbirini tamamlayan +- gibidir, biri manevi ve dünyevi kabulumuzu, diğeri bu kabulün bize verilen "mistik" güce inanmamızı sağlar.
dünya tarihi savaşların temelinde her ne kadar toprak, bağımsızlık, ve milli üstünlük mucadelesi olsa'da! aslında temelde hep din ve inanç kavramları mevcuttur.
zaman zaman dunya ülkelerin dinden uzaklaştığını, farklı bilimsel sonuçların tanrı ve tanrısal varlığın duyguyu körükleyip insan özgürlüğü kısıtladığı, ve bu bağlamda farklı siyasi tanrı inancına karşı zıt ama! bu zıtlığa karşı dinin mnemsizliği kabul etme karşılığında eşitliği savunmuş (komünizm) ideolojisi ortaya atılmış ve insanlık 0=eşitlik derecesine inandırılmış(inandırılmış)
yakın dönemde orta avrupa ve amerkada ve kökten-dincilik yeniden ortaya atılmış ve sanulmuşsada, neticede diğer toplumlardan uzaklaşmış, uzaklaştırılmış veya yalnız bıraktırılmıştır.
içinde bulunduğumuz teknoloji ve bilim çağda, insanların ilim, bilim ve araştırma kaynağına kolayca erişebilmesinden herşeyi sorgular hale gelmiş, binevi somut olmayan(varlığı hayal) olan birşeyden zahiri ödülün bir getirisinin inancını yitirip, dinin açıklayıcı olmayan kısıtlayıcı, baskıcı yanısıra. karşısında sürekli kendini yenileyen ve yineleyen evrim teorilerin bilimsel yaklaşımları yeni neslin yetiştirilememesi, kontrol edilememesi dinin sadece (duygusal bir bağlam) olduğuna inanmış aslında pekte mühim görülüyordu.
pek çokları için yanıt basittir; çünkü tanrı vardır. bunun doğru olup olmadığından bağımsız olarak, bu varsayım dinsel inancın doğasına ilişkin çok ilginç bir unsuru ortaya çıkartır. pek çok insan için, hatta bugüne kadar yaşamış olanlar için de, tanrı inancı zahmetsizdir. soluk alabilmek veya anadilini öğrenmek gibi, tanrı’ya inanmak da doğal olarak kendiliğinden oluşan bir şeydir.
bu nasıl oluyor? son yıllarda bilişsel psikologlar, insan beyninin dini fikirleri niçin bu kadar kolay benimsediği ile ilgili kapsamlı bir çalışma yürüttü. bu çalışmanın sonunda bilişsel-yan-ürün adını verdikleri bir kuram geliştirdiler. bu kurama göre din dışı nedenlere bağlı olarak evrilen insan psikolojisinin bazı özellikleri, tanrı’nın varlığını kabul etmemiz için de son derece uygun bir zemin hazırlamıştır.
sonuçta, dini öykü ve iddialarla karşılaşan insan bunları sezgisel olarak inandırıcı ve akla yakın bulur. örneğin yırtıcı hayvanlara av olmamak için her çalılığın ardında kendilerini bekleyen görünmeyen bir varlığa karşı olağanüstü bir duyarlılık geliştiren atalarımız, dünyayı yaratan ve değiştiren görülmeyen bir varlığı da kolayca kabullenir. bu duyarlılığının sayesinde pek çok dinin ortak iddiası olan görülmeyen mistik bir varlığı kabullenmeleri kolaylaşır.
tamamlayamamkla birlikte, burada noktalıyorum.
ne kadar aynı anlam için kullansakta, aslında birbirini tamamlayan +- gibidir, biri manevi ve dünyevi kabulumuzu, diğeri bu kabulün bize verilen "mistik" güce inanmamızı sağlar.
dünya tarihi savaşların temelinde her ne kadar toprak, bağımsızlık, ve milli üstünlük mucadelesi olsa'da! aslında temelde hep din ve inanç kavramları mevcuttur.
zaman zaman dunya ülkelerin dinden uzaklaştığını, farklı bilimsel sonuçların tanrı ve tanrısal varlığın duyguyu körükleyip insan özgürlüğü kısıtladığı, ve bu bağlamda farklı siyasi tanrı inancına karşı zıt ama! bu zıtlığa karşı dinin mnemsizliği kabul etme karşılığında eşitliği savunmuş (komünizm) ideolojisi ortaya atılmış ve insanlık 0=eşitlik derecesine inandırılmış(inandırılmış)
yakın dönemde orta avrupa ve amerkada ve kökten-dincilik yeniden ortaya atılmış ve sanulmuşsada, neticede diğer toplumlardan uzaklaşmış, uzaklaştırılmış veya yalnız bıraktırılmıştır.
içinde bulunduğumuz teknoloji ve bilim çağda, insanların ilim, bilim ve araştırma kaynağına kolayca erişebilmesinden herşeyi sorgular hale gelmiş, binevi somut olmayan(varlığı hayal) olan birşeyden zahiri ödülün bir getirisinin inancını yitirip, dinin açıklayıcı olmayan kısıtlayıcı, baskıcı yanısıra. karşısında sürekli kendini yenileyen ve yineleyen evrim teorilerin bilimsel yaklaşımları yeni neslin yetiştirilememesi, kontrol edilememesi dinin sadece (duygusal bir bağlam) olduğuna inanmış aslında pekte mühim görülüyordu.
pek çokları için yanıt basittir; çünkü tanrı vardır. bunun doğru olup olmadığından bağımsız olarak, bu varsayım dinsel inancın doğasına ilişkin çok ilginç bir unsuru ortaya çıkartır. pek çok insan için, hatta bugüne kadar yaşamış olanlar için de, tanrı inancı zahmetsizdir. soluk alabilmek veya anadilini öğrenmek gibi, tanrı’ya inanmak da doğal olarak kendiliğinden oluşan bir şeydir.
bu nasıl oluyor? son yıllarda bilişsel psikologlar, insan beyninin dini fikirleri niçin bu kadar kolay benimsediği ile ilgili kapsamlı bir çalışma yürüttü. bu çalışmanın sonunda bilişsel-yan-ürün adını verdikleri bir kuram geliştirdiler. bu kurama göre din dışı nedenlere bağlı olarak evrilen insan psikolojisinin bazı özellikleri, tanrı’nın varlığını kabul etmemiz için de son derece uygun bir zemin hazırlamıştır.
sonuçta, dini öykü ve iddialarla karşılaşan insan bunları sezgisel olarak inandırıcı ve akla yakın bulur. örneğin yırtıcı hayvanlara av olmamak için her çalılığın ardında kendilerini bekleyen görünmeyen bir varlığa karşı olağanüstü bir duyarlılık geliştiren atalarımız, dünyayı yaratan ve değiştiren görülmeyen bir varlığı da kolayca kabullenir. bu duyarlılığının sayesinde pek çok dinin ortak iddiası olan görülmeyen mistik bir varlığı kabullenmeleri kolaylaşır.
tamamlayamamkla birlikte, burada noktalıyorum.
devamını gör...
ikinci eş olmayı reddeden kızı vuran adam
evli ve 7 çocuklu (evet 7), 37 yaşındaki aslan karakaş. ikinci eş olmayı kabul etmeyen 16 yaşındaki (evet 16) amcasının kızını vurmuş. kız hala yaşam destek ünitesine bağlı yaşıyormuş ama vuran şerefsizi hala bulamamışlar.
aslan karakaş'ın eşi kızın annesine şikayetinden vazgeçmesi için para teklif etmiş.
işin daha da garibi, akrabaları kızı ve annesini suçluyormuş. neden vermediniz kızı diye.
kaynak: onedio.com/haber/16-yasinda...
aslan karakaş'ın eşi kızın annesine şikayetinden vazgeçmesi için para teklif etmiş.
işin daha da garibi, akrabaları kızı ve annesini suçluyormuş. neden vermediniz kızı diye.
kaynak: onedio.com/haber/16-yasinda...
devamını gör...
yazarların google nick araştırma sonucu
en üstte sephora çıkması ile şaşırdığım arama. makyaj koleksiyonu varmış milk diye. onun dışında hep süt işte.
devamını gör...
kadınları anlayabilen kişiler
son günlerde sözlükte birbirimizi "elti" olarak kabul ettiğimiz hemcinsim var. beni en iyi o anlıyor. yaşınız ilerledikçe karşı cins değil zamanında rakip olarak gördüğünüz hemcinsleriniz daha iyi anlıyor. çünkü yaralar ve yanlışlar hep aynı. kuaför de doğru bir tespit. o kadar çok kadın hikayesi dinliyor ki nasıl anlamasın...
devamını gör...
pulitzer ödülü
columbia üniversitesi tarafından edebiyat, müzik ve gazetecilik alanlarında verilen saygın bir ödüldür. dönem dönem her ödül gibi siyasi havadan etkilenilerek verilse de çoğunlukla adil dağıtılmıştır. 1917 yılından beri verilmektedir. 2021 yılı için 11 haziran'da açıklanacaktır.
devamını gör...
dil öğrenmek
bu konuda türkler sanırım en başarısız ülke, matematikteki başarısızlığımızla (orada da birinci yada ikinciyiz) ve şu anda okuduğunu anlamaktaki neredeyse %50 oranımızla doğrudan ilgili olduğunu düşünüyorum. uzun yıllar uluslararası lojistik operasyon yapmış bir insan olarak söylüyorum, iş dışında genel olarak çok fazla alana ilgi duyan aşırı meraklı, bir konuyu dibine kadar öğrenmeden rahatlayamayan bir tipim, ama bu dil konusunu başaramamak, kendimle ilgili ortaya koyduğum bütün iddiamı çürütüyor, hiçbir zaman ingilizcem çok iyi diyemedim, işimi yapabiliyordum, yeterliydi, aynı konularda yazışma yapılan yabancı müşterilerle, yine aynı şeylerin ezbere konuşulduğu fuarlarda bir şekilde hallettim, ama sonuçta iyi diyemiyorum, en son farklı sektördeki bir iş görüşmemde, ekstra olarak sordular, yine çok iyi değil dedim, aniden oradaki yabancı bir çalışanla mülakat yapacaklarını söylediler, soluğum kesildi, hayır dedim istemiyorum, korkmayın dediler.. neyse yaptık, dedimki nedir benim seviyem ortamı, yok dediler baya iyi, orta denemez, 10 yıl abd de okumuş yaşamış bir rus kişiydi mülakatı yapan, onunla aynı derecede olduğumu söylemiş, ama ben güvenip iyi diyemiyorum, bu konuya çok kafa yordum arkadaşlar, öncelikle, bence zihniyetimizden kaynaklanıyor, sadece yabancı dil konusunda değil bu tutukluğumuz, insanı büyüme aşamasında hiç rahat bırakmıyorlar, hep bir sınır koyuluyor herşeye, orda şöyle davranma, burda bunu yapma, hep cezalar, negatif şeyler, korkularla büyütülüyoruz, bu düşünce şekli yüzünden de kimse hiçbir yerde kendisi olamıyor, kendisini bırakmayı, cesaret edip birşeyleri denemeyi, yanılmanında mümkün olduğunu, ayıp birşey olmadığını öğrenemiyor kimse, bizim kuşakta (70-85 arası, doğanlar diyelim) çok iyi ingilizcesi olanda pek yok, bende kurslara gittim, ders aldım, dualingo filan hepsini denedim (istikrarlı bir şekilde sürdürmedimde ama) bir türlü halledemedim, youtube da nasıl öğrenilmesi gerektiğiyle ilgilide birçok video izledim, cambly biraz kafama yattı, en azından benim öğrenme şeklimin ona uygun olduğunu anladım, bunun önemli olduğunu farkettim, genel olarak bir şeyi nasıl öğrendiğiniz de çok önemli.. çünkü dersleri izleyemiyorum, sıkılıyorum..
öğrendiğim kadarıyla cambly de öğretmen seçimide çok önemliymiş, bazıları yanlışını farkedip sana açıklayıp gramerini izah edip filan, o şekilde çalıştırıyormuş, onları bulmak lazımmış, birde türkçe bilen türkiyede yaşayan yabancı öğetmenler de tavsiye ediliyor, son olarak iki kişilik yada üç kişilik gruplarla eğitim almak hem fiyat olarak hemde ders açısından avantajlı olabiliyormuş, şimdi yazarken farkettim, baya da birşey araştırmışım, bu ara ve her zaman gündemimde birinci sırada bu yabancı dil meselesi, bu sefer halledicem çok utanıyorum, ayıp yaa..
öğrendiğim kadarıyla cambly de öğretmen seçimide çok önemliymiş, bazıları yanlışını farkedip sana açıklayıp gramerini izah edip filan, o şekilde çalıştırıyormuş, onları bulmak lazımmış, birde türkçe bilen türkiyede yaşayan yabancı öğetmenler de tavsiye ediliyor, son olarak iki kişilik yada üç kişilik gruplarla eğitim almak hem fiyat olarak hemde ders açısından avantajlı olabiliyormuş, şimdi yazarken farkettim, baya da birşey araştırmışım, bu ara ve her zaman gündemimde birinci sırada bu yabancı dil meselesi, bu sefer halledicem çok utanıyorum, ayıp yaa..
devamını gör...
pame radyo yayını
obaaa!
konu zeybekiko, yayıncı marikaki mou ve bensiz?
hayatta olmaz kusura bakmayın, şu sözlükte hangi başlığının arkasında sonsuza kadar duracaksın diye sorsalar ilk seçimim zeybekiko olurdu sanırım.
yaklaşık bir saat kalmışken co-pilot koltuğunda yerimi aldım, dimitris mitropanos baba benim için ne diyecek sabırsızlıkla onu bekliyorum, tüm zeybekiko'lar çocuğum gibidir aralarında ayrım yapamam ama ben o kafayla oynayacaksam arka planda dimitris mitropanos olsun isterim.*
kolay gelsin karşı kıyının kızı, iyi yayınlar!*
konu zeybekiko, yayıncı marikaki mou ve bensiz?
hayatta olmaz kusura bakmayın, şu sözlükte hangi başlığının arkasında sonsuza kadar duracaksın diye sorsalar ilk seçimim zeybekiko olurdu sanırım.
yaklaşık bir saat kalmışken co-pilot koltuğunda yerimi aldım, dimitris mitropanos baba benim için ne diyecek sabırsızlıkla onu bekliyorum, tüm zeybekiko'lar çocuğum gibidir aralarında ayrım yapamam ama ben o kafayla oynayacaksam arka planda dimitris mitropanos olsun isterim.*
kolay gelsin karşı kıyının kızı, iyi yayınlar!*
devamını gör...
garip psikolojik rahatsızlıklar
katatonik şizofreni:
bu insanlar saatlerce günlerce balmumu heykeli gibi verdiğiniz pozisyonda durabilirler. bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin önündeki düşünen adam heykeli de katatonik şizofreniyi temsil etmektedir.
bu insanlar saatlerce günlerce balmumu heykeli gibi verdiğiniz pozisyonda durabilirler. bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin önündeki düşünen adam heykeli de katatonik şizofreniyi temsil etmektedir.
devamını gör...
28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi
şu yukarıdaki entryleri yazsak ekşide ağır linç edilirdik. kim ne derse desin, gezi olayları pkk ve dhpkc ile sabote edilip en doğal hakkımız olan eylem yapma hakkını bitirmiştir.
devamını gör...
arada bir gelen çekilmez olduğun hissi
kendi ağzıma kürekle vurma isteği uyandıran his.
size de oluyor mu bilmiyorum ama bende işleyiş şu şekilde gerçekleşiyor:
önce yaşadığım her olumsuz şey minik minik birikiyor. ilk başta bunun farkında olmuyorum, ya görmezden geliyorum ya da o an tolere ediyorum sanırım. sonra o biriken minik şeylerin yavaş yavaş sinir tellerimi germeye başladığını hissediyorum.
işte kilit nokta burası.
gerilen tellerim ve ben bir yerden sonra minik patlamalar yaşıyoruz. kızılmayacak şeye gerildiğimi, büyütülmeyecek şeylere tahammülümün kalmadığını hissediyorum. hah işte tam da bu anda "getirin küreği vurayım kurtulayım" diyorum. *
çevreme çok fazla yansıtmamaya çalışsam da beni iyi tanıyan insanlar ters giden bir şeylerin olduğunu hissediyor ve usul usul kayboluyorlar. *
neyse ki çok uzun sürmüyor, sürse kendime katlanamazdım çünkü.*
düşünsenize ortalıkta sürekli şu şekilde dolaşan birinin olduğunu;
size de oluyor mu bilmiyorum ama bende işleyiş şu şekilde gerçekleşiyor:
önce yaşadığım her olumsuz şey minik minik birikiyor. ilk başta bunun farkında olmuyorum, ya görmezden geliyorum ya da o an tolere ediyorum sanırım. sonra o biriken minik şeylerin yavaş yavaş sinir tellerimi germeye başladığını hissediyorum.
işte kilit nokta burası.
gerilen tellerim ve ben bir yerden sonra minik patlamalar yaşıyoruz. kızılmayacak şeye gerildiğimi, büyütülmeyecek şeylere tahammülümün kalmadığını hissediyorum. hah işte tam da bu anda "getirin küreği vurayım kurtulayım" diyorum. *
çevreme çok fazla yansıtmamaya çalışsam da beni iyi tanıyan insanlar ters giden bir şeylerin olduğunu hissediyor ve usul usul kayboluyorlar. *
neyse ki çok uzun sürmüyor, sürse kendime katlanamazdım çünkü.*
düşünsenize ortalıkta sürekli şu şekilde dolaşan birinin olduğunu;
devamını gör...
keremyildiz
tanımlarını 'evet' kelimesiyle bitiren yazar.
devamını gör...
hiç büyük kadın yazar olmaması
o kadar çok büyük kadın yazar var ki akla gelen. edebiyatla azıcık içli dışlı olan bile bilebilir. agatha christie, virginia woolf, sylvia plath vs.
devamını gör...