hiç şaşırmadığım müge anlı sözü. bu kadına fazla misyon yükleyenleri buraya davet edelim.

aynı mantıkla eşinin tecavüzüne uğrayan kadınları da ağlamasının o zaman. sonuçta evliler değil mi? boş insan, bomboş insansın müge anlı.

bunların bilinçaltı böyle işte. iğrenç zihnin iğrenç ürünü.
devamını gör...

dünya fani ölüm ani gibi insanı derin düşüncelere gark ettiren bir söz. herkes kendince anlamlar çıkarabilir. ben büyüttüğümüz hiçbir meselenin bir noktadan sonra hiçbir anlam ifade etmemesi gibi bir mânâ çıkarıyorum.
devamını gör...

hazin son.belki bir kurtuluş belki de yeni bir varoluş.
devamını gör...

büyük bir mercimek yahut pirinç torbasına elimi daldırmak. ufak ama zevk verici bir sapıklık. sayılırsa
devamını gör...

asurlular zamanında şitamrat, yunanlılar hakimiyetinde urima, süryaniler zamanında kal'a rhomeyta, bizans döneminde romaion koyla adını almış şanlıurfa'ya bağlı birecik baraj gölü kıyısında yer alan küçük yerleşim bölgesidir. “sakin şehir” anlamına gelen cittaslow olarak da anılır.
doğal güzellikleri, kendine özgü mimari yapısı ve siyah gülleri ile ünlü olan halfeti, karagül diyarı olarak bilinir.
bir rivayete göre halil ve fatma ismindeki iki gencin kendini fırat'ın sularına bırakarak intihar etmesi sonucu aslında rum kale olarak bilinen şehrin halfeti adını aldığı söylenir.
şehir birecik barajının sular altında bıraktığı eski şehir ve halkın taşındığı daha çok restoranların yeni yerleşimlerin olduğu yeni şehir olarak ikiye ayrılır.
mutlaka görülmesi gereken yerleri arasında rum kale ve aziz nerses kilisesi vardır. sular altında kalan doğal güzellikleri ve mimari yapısı ile son dönemlerde çok fazla ilgi görmeye başlayan şehir turistik bölge olarak anılmaya başlamıştır.
saklı cennet ve kayıp kent olarak da anılan ilçeye doğal güzellikleri ve tarihi dokusu nedeniyle 2013 yılında “cittaslow uluslararası komisyon komitesi” tarafından yukarıda da belirttiğim üzere cittaslow da denmektedir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak: halfeti belediyesi
kaynak :şanlıurfa valiliği
kaynak :halfeti
devamını gör...

asurlular'da "ticaret merkezi" anlamına gelen kelime ve aynı zamanda ankara'nın ilk avm'si.

kavaklıdere'de sheraton hotel ile birlikte kuruldu karum. yaşı yetenler hatırlar, eskiden oralar üzüm bağıydı ve kavaklıdere şaraplarının üretildiği yerdi.

eski hali:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yeni hali:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mushaf yakınca islam'ın bittiğini sanan zihniyet ile kola dökünce doların düştüğünü sanan zihniyet arasında fark var mı cidden? sorusunu sorduran olaydır.
devamını gör...

insanın gidip kafa sözlük’te yazası geliyo gerçekten elim ayağım titredi muhteşem valla şehitler ölmez vatan bölünmez..

(bkz: allah bu sözlüğe bi daha tanıtım videosu yaptırmasın)
devamını gör...

-baba bana para ver.
+neee?
devamını gör...

bu terste bir işlik var. hiçbir şey olmadığıysa bile mutlaka bir şey olmuştur diyebileceğim bir başlık.
devamını gör...

yakında aşağıdaki gibi camdan ekmeğimizi banarız dediğim gündem.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir derste bu kuram hakkında konuşurken bir hocamız kuram insan önce kendini doyurmalı derken türk annesi önce çocuğunu doyurur, neden diye sormuştu. cevaben türk toplum yapısını yansıtmayan bir kuram olduğuydu. çok teferruatsız, düz bir kuram. insan psikolojisini daha derin inceleyen kuramların yanında hiç bence.
devamını gör...

japonca bir kelime. kötü giden durumlara karşılık vazgeçmeyen ve tekrar ayağa kalkıp savaşan kişilere denmektedir.

-hepimiz hayatımızın belirli dönemlerinde zor zamanlar yaşayabiliyor ve düşebiliyoruz. tekrar ayağa kalkabilecek, tekrar hayata sarılabilecek gücü bulamıyoruz kendimizde.
devamını gör...

bilinçaltı mesajı, "ağır abiler, cesurlar bu gazozu içer, balonlar değil" olan gazoz reklamı.
devamını gör...

içine krema konularak yapılan mantar sote çeşididir.

bana ait tarifim şu şekilde:

- yeteri kadar mantar(kestane mantarı tercih sebebi, kültür mantarı da kabul)

diğer malzemeler (birim olarak her 500gr için x1)
- yarım çorba kaşığı tereyağı
- yarım çorba kaşığı zeytinyağı
- 1 orta boy soğan
- 2 diş sarımsak
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 çay kaşığı karabiber
- 1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber
- 1 tatlı kaşığı kekik
- 1 çorba kaşığı barbekü sosu
- yarım paket krema

hazırlanışı:

mantarları ince ince dilimliyoruz. soğanı küp küp yemeklik, sarımsağı ise minik minik hale getiriyoruz. ilk başta soğan ve sarımsağı yağda ve orta ateşte, soğanın rengi hafif pembeleşinceye kadar döndürüp ardından mantarları ekliyoruz. böylece çevirmeye devam ediyoruz.

mantarlar suyunu salıp çekene kadar (orta ateşte) pişiriyoruz, ardından tuz-karabiber ve baharatları ekliyoruz. ardından krema ve barbekü sosunu ekleyip krema iyice çekene kadar orta ateşte hafif hafif karıştırarak pişiriyoruz.

yemeği hazırladıktan sonra, yanına isterseniz patates püresi, pirinç pilavı gibi yemeklerle servis edebilirsiniz.

afiyet olsun.
devamını gör...

suudi arabistan'ın hala müslümanlık/islam üzerinden değerlendirildiği ve şaşırılan durum. aksine şaşırılmaması gerekir; suudi ailesi abd tarafından o mevkiye yerleştirilmiş, hala da abd tarafından yönlendirilen; eski tabirle aşirettir. o nedenle de bize karşı cephe alması şaşılacak bir durum değildir.
devamını gör...

kill bill gibi bir filmi dünyaya mal ettiği için benim gözümde zirvedeki yönetmendir.
diğer bütün filmleri çok ama çok iyidir, hepsini de ayrı beğenirim ancak kill bill gibisi yok gerçekten.
devamını gör...

ne zaman güzel şeyler olacak?
devamını gör...

isteyen kafede, sokakta, metrobüste okur kitabını. bunlar normal şeyler.

birkaç gündür böyle saçma sapan başlıklara denk geliyorum. kitap okumak, yanında şiir kitabı taşımak neden bu kadar dert oldu anlamıyorum size.
devamını gör...

insanın iyiyi ve güzel olan hatırlayıp canlı tutma isteğinden ötürü olsa gerek sık sık çocukluğumu anımsarım. sobaya ıslak saçla eğilince damlayan suyun çıkardığı çıtırtıları, kardeşlerimle hep birlikte sıkış tepiş aynı odada kalmayı, en sevdiğim arkadaşımla atıldığımız küçük çaplı maceraları, okulların açıldığı dönemlerde ablama kitaplarımı kaplaması için yalvarışlarımı (renkli ve desenli olanlarından alındıysa bir de benden mutlusu yok)...

tüm gün oyun oynanır akşam ezanı okunmadan 1 saniye önce bile eve adım atılmazdı. aileden 25-50 kuruş para alınabildiyse koşarak heyacanla bakkala gidilirdi. * çok bir şeye sahip değildim ama en mutlu günlerimi de o zamanlar yaşadım şüphesiz. can sıkıcı şeyler yok muydu? ooo gırla... ama çok da önemli değildi işte. o gün arkadaşlarınla gönlünce oyun oynayabildiysen gerisi tırı vırıydı. evde bilgisayar varsın olmasın, olan başka bir arkadaştan izlenirdi buz devri. her gün abur cubur yemesek de olurdu, yediğimiz günün kıymeti 10 katına çıkardı. komşunun yaptığı mangalın kokusu duymamazlıktan gelinirdi, yeter ki annen üzülmesindi.

öyle bir şey ki her şeye rağmen çok güzeldi. anımsayınca insana başka bir mutluluk getirse de tekrar oraya dönemeyecek olmanın verdiği hüzün de bir burukluk yaratıyor. sonuç olarak yüzünde buruk bir gülümseyle öylece kalıyorsun. hani o umut elini uzattığın pencereden zamanı bükebilir tekrar o günlere dönebelirsek orada bir yerlerde sıkışıp kalalım, geri dönmeyelim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim