yalnız gözlerin için
fatih murat arsal’ın tutku serisi 3. kitabı.
güney ile tahir’in aşkını konu alıyor.
sevgi nelere engel olabilir? acı dolu bir kalbin ilacı olabilir mi? gizemli bir adama olan öfkeyi yok edebilir mi? peki ya bitmez sanılan bir nefretin verdiği sızıyı dindirebilir mi?
güney ile tahir’in aşkını konu alıyor.
sevgi nelere engel olabilir? acı dolu bir kalbin ilacı olabilir mi? gizemli bir adama olan öfkeyi yok edebilir mi? peki ya bitmez sanılan bir nefretin verdiği sızıyı dindirebilir mi?
devamını gör...
kraniotomi
kafa içindeki yapılara ulaşabilmek amacıyla kafatasının cerrahi olarak açılmasıdır.
devamını gör...
sofie'nin dünyası
benim, yıllar önce alıp bir kaç kez baştan başlayıp, okuyup bıraktığım, okuyup bıraktığım, kursa konu soruları düşünmekten, içerisine bir türlü nüfuz edemediğim, yahut içime nüfuz etmesinden, bir türlü dış dünyaya dönmediğim bir kitaptır. kronolojik felsefe tarihi ve felsefe yapım aşaması romanıdır. aşaması dedim, çünkü bu aşama sizin, aşağıda anlatacağım, merak duygunuzun ne kadar diri kaldığına bağlıdır.
kitaba, kitap olarak baktığınız ve salt bitirmeye odaklandığınızda, bu aşamaya geçemiyorsunuz.
sadece siz değil, hepimiz geçemiyoruz: ve aslında kitabı elimize alıp alıp bırakmalarımızın yegane sebebi de bu. en azından benim açımdan.
... iyi bir filozof olmak için gereksindiğimiz tek şey hayret etme yeteneğimizdir...
kitabın sen kimsin? bölümünden sonraki başlığı...
başlıktan da anlaşıldığı üzere, iyi bir filozof öncelikle hayret etme yeteneğini kaybetmemiş olacak. bu da, yazarın niçin 15 yaşında, çocukluktan genç kızlığa adım atan sofie'yi seçtiğini göstermektedir.
çünkü sadece çocuklar. hayret etme yeteneğine sahiptir. bir de filozoflar.
..
çocuklar ise, zamanla* bu yeteneklerini kaybeder ve dünyada meydana gelen olaylara merak duymak yerine, monoton bir alışma yada yaşama uyum sağlama sürecini benimserler.
peki ya sofie?.. işte yazarın, tam da bu* zaman ayrımındaki kızı, hayret yeteneğinden tutup felsefenin ocağına atması, yazarın bize mesajıdır: hayatın monotonluğuna alışmamamız ve gördüğümüz her şeye merakla bakmamızı aşılamak istemesindendir. kitabın ilerleyen evrelerinde, esasında bu felsefe kursunun sofie amundsen için değil, bizim için olduğunu görürüz.
yazarın, bunu yaparken kullandığı dilin basitliği de kitabı daha anlaşılır kılıyor.
gelelim bana;
şimdi hincime allah aşkına kendi yaşamından örnek verme riv riv diyeceksiniz. yooo
.. o da sözlüğün en sevdiğim kısmı...
kitabın içerisinde bulduğum buğday başağını ayraç olarak kullanmaya başladım, en azından bu kitap için. ve bununla ilk defa, kitap ayracına bir bağ kurduğumu fark ettim. bu kitap, sanırım bu kez bitecek. aslında yazacak daha çok şeyim var fakat uzun zamandır olduğu gibi yine zihnimi toplayamıyorum ve cümlelerimi bir diziye sokamıyorum. o nedenle, kitap hakkında söylenecek zırvalarım bu kadar. haa bir de mümkünse yazıyı, can bonomo eşliğinde okuyun. yahut kitaba ara verip, bir süre can bonomo dinleyin: kitap derinize nüfuz etsin. benim önerim bu şarkı, şimdilik* keyfim bilir... : varsa sizin de önerileriniz bonibon tadında... keyfiniz bilir.
kitaba, kitap olarak baktığınız ve salt bitirmeye odaklandığınızda, bu aşamaya geçemiyorsunuz.
sadece siz değil, hepimiz geçemiyoruz: ve aslında kitabı elimize alıp alıp bırakmalarımızın yegane sebebi de bu. en azından benim açımdan.
... iyi bir filozof olmak için gereksindiğimiz tek şey hayret etme yeteneğimizdir...
kitabın sen kimsin? bölümünden sonraki başlığı...
başlıktan da anlaşıldığı üzere, iyi bir filozof öncelikle hayret etme yeteneğini kaybetmemiş olacak. bu da, yazarın niçin 15 yaşında, çocukluktan genç kızlığa adım atan sofie'yi seçtiğini göstermektedir.
çünkü sadece çocuklar. hayret etme yeteneğine sahiptir. bir de filozoflar.
..
çocuklar ise, zamanla* bu yeteneklerini kaybeder ve dünyada meydana gelen olaylara merak duymak yerine, monoton bir alışma yada yaşama uyum sağlama sürecini benimserler.
peki ya sofie?.. işte yazarın, tam da bu* zaman ayrımındaki kızı, hayret yeteneğinden tutup felsefenin ocağına atması, yazarın bize mesajıdır: hayatın monotonluğuna alışmamamız ve gördüğümüz her şeye merakla bakmamızı aşılamak istemesindendir. kitabın ilerleyen evrelerinde, esasında bu felsefe kursunun sofie amundsen için değil, bizim için olduğunu görürüz.
yazarın, bunu yaparken kullandığı dilin basitliği de kitabı daha anlaşılır kılıyor.
gelelim bana;
şimdi hincime allah aşkına kendi yaşamından örnek verme riv riv diyeceksiniz. yooo
.. o da sözlüğün en sevdiğim kısmı...
kitabın içerisinde bulduğum buğday başağını ayraç olarak kullanmaya başladım, en azından bu kitap için. ve bununla ilk defa, kitap ayracına bir bağ kurduğumu fark ettim. bu kitap, sanırım bu kez bitecek. aslında yazacak daha çok şeyim var fakat uzun zamandır olduğu gibi yine zihnimi toplayamıyorum ve cümlelerimi bir diziye sokamıyorum. o nedenle, kitap hakkında söylenecek zırvalarım bu kadar. haa bir de mümkünse yazıyı, can bonomo eşliğinde okuyun. yahut kitaba ara verip, bir süre can bonomo dinleyin: kitap derinize nüfuz etsin. benim önerim bu şarkı, şimdilik* keyfim bilir... : varsa sizin de önerileriniz bonibon tadında... keyfiniz bilir.
devamını gör...
geceye tatsız bir hayat kuralı bırak
etrafınızda ne kadar insan olursa olsun, en sonunda her zaman kendinizle baş başasınız ve bu yolda her zaman yalnızsınız.
devamını gör...
amin maalouf
onunla kendinizini yüzüncü adı ararken bulursunuz, hayyam'ın rubailerini ararsınız, altın yapmaya çalışırsınız ve yeri gelir tanios kayasında ağlarsınız. sizi bambaşka keyifli serüvenlere sürükler ve zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en büyük zaafları
fikrini dürüstçe, kıvırmadan çatır çatır söyleyen insanlara zaafım var. var olsunlar.
devamını gör...
sözlüklerde dişiliğin prim yapması
hani hepimiz eşittik, kardeştik...
hatun kişilik gitmiş dünyayı iyilik kurtaracak yazmış, beğeni butonunu çökertmişler; havada şpagat atarak basmışlar beğene, 90'lardaki atari salonlarında mustapha'ya yumruk attıran tuş gibi debelenmişler üstünde, ansızın fırlayan böceğe terlik yapıştırır gibi yapıştırmışlar diyorum.
ama bu nedir arkadaş bir izahını, bir muhasebesini yapın; mağara adamı gibi ne bu; gerçi onlar da işin cılkını çıkarmışlar saçlardan tutup sürümek falan ama o da yorulmasın diyeysi heralde bilemiyorum; ama bu "gadın gadın gadın" zombileşmesini de bilmiyorum.
sözlüklere bakarak anlaşılıyor ki salla gitsin hukuku, adaleti, eğitimi; cinsel devrim şart. onu da raelyen tarikatından temin ediyoruz sanırım.
konuyu dağıtmadan, en azından; lütfen takla atarak basmayalım butonlara, ameliyatlı yerlerine geliyor, uğraşıyoruz sonra.
hatun kişilik gitmiş dünyayı iyilik kurtaracak yazmış, beğeni butonunu çökertmişler; havada şpagat atarak basmışlar beğene, 90'lardaki atari salonlarında mustapha'ya yumruk attıran tuş gibi debelenmişler üstünde, ansızın fırlayan böceğe terlik yapıştırır gibi yapıştırmışlar diyorum.
ama bu nedir arkadaş bir izahını, bir muhasebesini yapın; mağara adamı gibi ne bu; gerçi onlar da işin cılkını çıkarmışlar saçlardan tutup sürümek falan ama o da yorulmasın diyeysi heralde bilemiyorum; ama bu "gadın gadın gadın" zombileşmesini de bilmiyorum.
sözlüklere bakarak anlaşılıyor ki salla gitsin hukuku, adaleti, eğitimi; cinsel devrim şart. onu da raelyen tarikatından temin ediyoruz sanırım.
konuyu dağıtmadan, en azından; lütfen takla atarak basmayalım butonlara, ameliyatlı yerlerine geliyor, uğraşıyoruz sonra.
devamını gör...
bir zamanlar moda olan şimdi yüzüne bakmadığımız şeyler
zincir takılan yırtık bol kot pantolon. allah'tan bitmiş olan bir akım.
devamını gör...
hezarfen ahmed çelebi
osmanlı devleti'nde yapay kanat takıp uçuş denemesi yapan ilk insandır. galata kulesi'den üsküdar'a kadar uçmuştur.
devamını gör...
divan edebiyatından şahane beyitler
şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir
mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat.
en uzun geceyi gökyüzüyle, yıldızlarla uğraşan ne bilir? sen aşk derdine müptela olana sor geceler kaç saat.
mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat.
en uzun geceyi gökyüzüyle, yıldızlarla uğraşan ne bilir? sen aşk derdine müptela olana sor geceler kaç saat.
devamını gör...
türk kızlarının bacak boylarının gövdeye göre kısa olması
türk kızları kadar başınıza taş düşsün.
devamını gör...
sezin karameşe
doğal, muhabbetini sevdiğim influencer kendileri. kendi halinde takılıyor, kimseyle aldısı verdisi, ekstra saçma sapan dramaları yok. özellikle kunatum fiziği videoları çok hoşuma gitti. ankaralı, tatlı, eğlenceli bir influencer / youtuber.
devamını gör...
inanna
talibi çokmuş bu ablamızın. ama en büyük talipleri tarım ve hayvancılık bakanlığının (pardon tanrılığının) önemli isimleri olmuş. çobanların hası dimuzi ve çiftçiler kralı enkimdu, inanna'ya ilan-ı aşk etmişler. ablamız dimuzi'den yana karar kılmış ama kararının ne kadar yanlış olduğunu çok sonra anlamış. bir gün, kız kardeşi ereşkigal'i görmeye yer altına inmiş. inmiş inmesine de, bu ablamızın kız kardeşi biraz paranoyak. düşman başına derler ya o misal. takıntılı mı takıntılı. ablasının ziyaretinden işkillenmiş; ''kesin benim yer altı hakimiyetime göz dikti bu kadın, yoksa neden gelsin?'' diyerek kendisini kurmuş ve güçlerini kullanarak koca tanrıçayı cesede çevirmiş. her horoz kendi çöplüğünde öter diyorlar ya, bu iş tanrılar aleminde de böyle. en büyük tanrılar bile diğerinin mekanına gittiğinde cidden deplasman baskısı yaşıyor. hatta bir çok baş tanrının bile paçayı kaptırdığını ve deplasmana gitmekten çekindiğini görüyoruz. neyse deplasmana gitmekten çekinmeyen tanrılardan biri olan enki, çıkış yolunu gösterir. ama ne yazık ki, bu kurtuluş şarta tabidir. ablamız kardeşinin esaretinden kurtulacaktır fakat yerine birini bırakması gerekmektedir. yerine bırakacağı kişiyi yer altı cinlerine göstermesi yetecektir. çıkarlar tanrılar diyarına. aman yarabbi herkes karalar bağlamış, inanna'nın kaybından dolayı çuvallara girmişler yas tutuyorlar. duygulanmış tabi tanrıça abla. kıyamamış bunlara. hiçbirisini seçememiş. sonra demiş ki; ''bizim bey beni özlemiştir, bir koşu yanına varayım hasret gidereyim.'' ama yanına vardığında ne görsün beğenirsiniz! kocası dimuzi çuval giymemiş, en güzel kıyafetleri ile tahtında oturuyor. bak sen şu terbiyesize! tanrıça abla affeder mi? alın bunu alın diye bağırmış cinlere. ve böylece dimuzi yer altını boylamış.
ama işin garip kısmı şu; dimuzi'nin bir kız kardeşi var. abisi gün yüzü görsün diye onun yerine 6 ay geçmek istiyor ve talebi kabul ediliyor. 6 aylığına yukarı çıkan dimuzi, inanna'yı bir şekilde ikna edip, gönlünü alıyor ve sonrasında birlikte oluyorlar. bu durum yeni yılın başlangıcı kabul edilir. tüm sümer ülkesine bereket gelir. hatta bu birleşmeyi kutsamak için bir dans oluşturup, bir de ilahi bestelerler. ablam madem adamı affedecektin, bu kadar tantanaya gerek var mıydı? tamam belki burnu sürtülsün falan istedin ama olan gariban sümer halkına oldu. o ara kıtlık vesaire çektiler. sırf senin çuval takıntın yüzünden o kadar insana yazık değil mi? vallahi siz tanrıların işine akıl sır ermiyor. neymiş efendim kocası çuval giymemiş. enteresansınız cidden...
mevzunun ayrıntılarını muazzez ilmiye çığ'ın, inanna’nın aşkı kitabında bulabilirsiniz.
ama işin garip kısmı şu; dimuzi'nin bir kız kardeşi var. abisi gün yüzü görsün diye onun yerine 6 ay geçmek istiyor ve talebi kabul ediliyor. 6 aylığına yukarı çıkan dimuzi, inanna'yı bir şekilde ikna edip, gönlünü alıyor ve sonrasında birlikte oluyorlar. bu durum yeni yılın başlangıcı kabul edilir. tüm sümer ülkesine bereket gelir. hatta bu birleşmeyi kutsamak için bir dans oluşturup, bir de ilahi bestelerler. ablam madem adamı affedecektin, bu kadar tantanaya gerek var mıydı? tamam belki burnu sürtülsün falan istedin ama olan gariban sümer halkına oldu. o ara kıtlık vesaire çektiler. sırf senin çuval takıntın yüzünden o kadar insana yazık değil mi? vallahi siz tanrıların işine akıl sır ermiyor. neymiş efendim kocası çuval giymemiş. enteresansınız cidden...
mevzunun ayrıntılarını muazzez ilmiye çığ'ın, inanna’nın aşkı kitabında bulabilirsiniz.
devamını gör...
askerlik
mantığın bittiği yerde başlayıp, mantığın tekrar başladığı yerde biten kutsal bir görev..
15 ay olarak yaptım, tahsilim kısa döneme yetmedi, bedelli şeyside yoktu.
güzel anılarım ve halen görüştüğüm arkadaşlarım oldu, hiç pişman değilim.
15 ay olarak yaptım, tahsilim kısa döneme yetmedi, bedelli şeyside yoktu.
güzel anılarım ve halen görüştüğüm arkadaşlarım oldu, hiç pişman değilim.
devamını gör...
unutulmaz dede sözleri
burnunu havaya dikip yürüme der. yani sağına soluna bak sakarlık etme anlamında söylediği bir sözdür. çok severim bu sözü. burnunuzu havaya dikip yürümeyiniz sevgili yazarlar.
devamını gör...
fakirleri avutmak için uydurulmuş şeyler
(bkz: fakir ama gururlu)
devamını gör...



