patates_turtası
#638704 özellikle bu başlığa yazdığı ve attığı fotoğrafa bayıldığım kafa sözlük yazarıdır. ayrıca nicki (bkz: edebiyat ve patates turtası derneği) filmini izledikten sonra gözüme çarptı.
devamını gör...
çaylak olduğu halde tanım girmek
ağlaya ağlaya yaptığım eylem. karmam nasıl 100 olacak, merak konusu.
t: yazarlara anlık hayatı sorgulatan hede.
t: yazarlara anlık hayatı sorgulatan hede.
devamını gör...
çay vs kahve
üstada sormuşlar; “her şeyi kaybettik ne yapacağız?"
üstat cevap vermiş; "çay koy, yeniden başlayacağız!"
üstat cevap vermiş; "çay koy, yeniden başlayacağız!"
devamını gör...
barda
film müziklerinden birisi de üçnokta bir grubunun “dediler ki” şarkısıdır.
“iyiler kazanır, kötülükler kazanır dediler...”
“iyiler kazanır, kötülükler kazanır dediler...”
devamını gör...
içinde mastürbasyon sözcüğü geçen başlığın sol frame’de sansüre uğraması
bir grup organize olmuş yazarın, moralin bozukken mastürbasyon yapmak ve diğer cinsel içerikli başlıkları provoke etmesinden ötürü geçici olarak alınmış bir önlemdir.
siz silindiği için göremiyor olabilirsiniz, lakin bu tarz başlıklara girilen tanımları görseniz bize hak verebilirsiniz.
istiyorlar ki bu tür başlıklar en üstte kalsın, gündeme sokalım. burada hep seks konuşulsun, insanlar burayı hep seks bilsin.
esası çok basit, marka karalama amacındalar ve organizeler.
sizlerden bu konuda anlayış bekliyorum canım yazarlarım.
yoksa mastürbasyon da su içmek kadar doğaldır gözümüzde.
ne ayıptır, ne de sorundur.
ihtiyaçtır, hepimizin de yaptığıdır. *
siz silindiği için göremiyor olabilirsiniz, lakin bu tarz başlıklara girilen tanımları görseniz bize hak verebilirsiniz.
istiyorlar ki bu tür başlıklar en üstte kalsın, gündeme sokalım. burada hep seks konuşulsun, insanlar burayı hep seks bilsin.
esası çok basit, marka karalama amacındalar ve organizeler.
sizlerden bu konuda anlayış bekliyorum canım yazarlarım.
yoksa mastürbasyon da su içmek kadar doğaldır gözümüzde.
ne ayıptır, ne de sorundur.
ihtiyaçtır, hepimizin de yaptığıdır. *
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
çok fazla kedi, çok fazla didem madak vardı bugün etrafımda, bi ara bu kadar güzellik boğacaktı sanki beni, öyle hissettim.
sonra sana seslendim, duydun ki şükür çıktın geldin yanıma, en azından asgari müştereklerde bile anlaştık gibi, pazartesi gelsin diye bekliyorum şimdi. sabah, sekiz küsur vapuru ile gelirsin büyük ihtimalle, hemen hemen her zamanki gibi.
seni ne kadar çok özlediğimi söylemedim di mi sana bugün? ama zaten bana bakıyorsan, beni okuyorsan anlamaman imkansız bunu hayatım.
dediğimde ısrarcıyım, elimizde 3 varsa 4 istemiyorum senden, tek istediğim o 3'ün hakkını vermek. sıradan bir hayat, sıradan beklentiler ve kocaman bir aşk, başka bişi değil?
nasıl olacak bunlar diyorsundur okurken, sen gel, normal muhabbet başlasın, o ortak pırıltılar ortaya tekrar saçılmaya başlasın, sen de şahit olacaksın inan.
günümün en güzel tarafında sen vardın, ne şanslıyım ben; bana bakan birim var.
çok eksiğiz birbirimize, bunu biliyorum.
bana anlamadıklarını bile biliyorum sanki, o derece.
ama yer, zaman, frekans ayarlarımızda bi tuhaflık olmazsa, aynı izin peşinde yalınayak yürürsek anlat olur mu, çünkü sana merakımın ölçüsü yok.
özlüyorum, pazartesi olsun..
sonra sana seslendim, duydun ki şükür çıktın geldin yanıma, en azından asgari müştereklerde bile anlaştık gibi, pazartesi gelsin diye bekliyorum şimdi. sabah, sekiz küsur vapuru ile gelirsin büyük ihtimalle, hemen hemen her zamanki gibi.
seni ne kadar çok özlediğimi söylemedim di mi sana bugün? ama zaten bana bakıyorsan, beni okuyorsan anlamaman imkansız bunu hayatım.
dediğimde ısrarcıyım, elimizde 3 varsa 4 istemiyorum senden, tek istediğim o 3'ün hakkını vermek. sıradan bir hayat, sıradan beklentiler ve kocaman bir aşk, başka bişi değil?
nasıl olacak bunlar diyorsundur okurken, sen gel, normal muhabbet başlasın, o ortak pırıltılar ortaya tekrar saçılmaya başlasın, sen de şahit olacaksın inan.
günümün en güzel tarafında sen vardın, ne şanslıyım ben; bana bakan birim var.
çok eksiğiz birbirimize, bunu biliyorum.
bana anlamadıklarını bile biliyorum sanki, o derece.
ama yer, zaman, frekans ayarlarımızda bi tuhaflık olmazsa, aynı izin peşinde yalınayak yürürsek anlat olur mu, çünkü sana merakımın ölçüsü yok.
özlüyorum, pazartesi olsun..
devamını gör...
koli basili
insan ve hayvan bağırsaklarına yerleşen bir bakteri çeşididir. 100'den fazla çeşidi vardır. pastörize edilmemiş süt, gübre kullanılan yeşil yapraklı sebzeler ve iyi pişmemiş çiğ tavukta bulunabilir. kusma, şiddetli mide krampları ve ishale sebep olarak tehlikeli bir hale de bürünebilir. bağırsak enfeksiyonlarının yüzde 75'ine sebep olan bakteridir.
devamını gör...
5 haziran dünya çevre günü
doğadan uzaklastigimiz, beton binalarda yaşamayı normal görmeye başladığımız günlerden bu yana giderek artan bir hızla çevre daha çok kirleniyor. doğadan uzak yaşayan insan, denizi ya da ormanı görmek için saatlerce yol giden, her gün görmeyen insan şehirdeki gibi çöpünü de birisi gelip toplasın istiyor.
bu konuda benim dikkatimi çeken bir konu tüketim hızımız. örneğin daha steril ve kolay olduğu gerekçesi ile tek kullanımlık ürünlerin kullanımı çok fazla. japon35'in de belirttigi gibi piknik alanları hep çöp içinde. bu çöplerin önemli bir kısmı da tek kullanımlık tabak bardak vs ile plastik içecek şişeleri. sadece alışveriş tercihlerimiz de bile gereksiz ambalajlanmış ürünleri tercih etmemek,plastik ürünler yerine doğal ürünler ( çam ahşap bez vb ) tercih etmek, gereksiz ambalajlı ürünlerden uzak durmak, bir dönem dalgasini geçtiğimiz market poşeti yerine bez çanta kullanmak bile bireysel olarak çevreye önemli katkı sağlıyor. daha az tüketim, daha az ürün daha az geri dönüşüm demek.
çöpunu yere atmama, çevre bilinci ise bence çocuklardan gençlerden değil tam tersi yaşlılardan başlamalı. eğitim için hiç bir zaman geç değil. çocuklar ve gençler ailelerini taklit ediyor. ülkede kültür kavramının içi boşaltıldı. kültür halihazırda yaşayan insanlarla birlikte oluşturulmalı. anne babası degistirilmeyen bir genci eğitmek öyle kolay ve kalıcı olmuyor.
bu konuda benim dikkatimi çeken bir konu tüketim hızımız. örneğin daha steril ve kolay olduğu gerekçesi ile tek kullanımlık ürünlerin kullanımı çok fazla. japon35'in de belirttigi gibi piknik alanları hep çöp içinde. bu çöplerin önemli bir kısmı da tek kullanımlık tabak bardak vs ile plastik içecek şişeleri. sadece alışveriş tercihlerimiz de bile gereksiz ambalajlanmış ürünleri tercih etmemek,plastik ürünler yerine doğal ürünler ( çam ahşap bez vb ) tercih etmek, gereksiz ambalajlı ürünlerden uzak durmak, bir dönem dalgasini geçtiğimiz market poşeti yerine bez çanta kullanmak bile bireysel olarak çevreye önemli katkı sağlıyor. daha az tüketim, daha az ürün daha az geri dönüşüm demek.
çöpunu yere atmama, çevre bilinci ise bence çocuklardan gençlerden değil tam tersi yaşlılardan başlamalı. eğitim için hiç bir zaman geç değil. çocuklar ve gençler ailelerini taklit ediyor. ülkede kültür kavramının içi boşaltıldı. kültür halihazırda yaşayan insanlarla birlikte oluşturulmalı. anne babası degistirilmeyen bir genci eğitmek öyle kolay ve kalıcı olmuyor.
devamını gör...
yaşam nedir
(bkz: yaşam nedir) nobel ödüllü fizikçi erwin schrödinger’in 1944 yılında basılan kitabıdır. genelde atom altı parçacıklar üzerine yaptığı çalışmalar ve schrödinger denklemi ile bilinir. kuantum mekaniği söz konusu olduğunda akla gelen ilk isimlerdendir. eserden önce yazarından biraz bahsetmemin sebeplerine gelince ilk olarak bu konuyu bir fizikçi olarak ele alması, ikincisi ise konuya hakim olmayan kişiler için biraz kafa karıştırıcı olabileceğini düşünmem. yazıldığı dönemi göz önüne aldığımızda ise güncel bir alt yapı oluşturmadan başlangıç seviyesinde bir kitap olarak okunmaması kanaatindeyim.
"bir canlı organizmanın uzamsal sınırları içinde meydana gelen olaylar fizik ve kimya disiplinleri ile açıklanabilir mi?" kitabın temel sorusudur. yaşamı ve evrim mekanizmasını istatistiksel fizik yasalarına bağlı bir şekilde yorumlayarak açıklamaya çalışmıştır. canlı organizmaların davranışlarını, daha özel olarak canlı hücrelerinin davranışlarını dönemin fizik kuralları üzerinden yorumlar. sonuçta; her canlı organizma, termodinamik bir sistemde çalışan ve onu bir bütün olarak hayata geçiren organize bir atom sistemidir. hücreler sistemini istatistiksel bir sistem olarak ele alır. atomları ayrı ayrı ele alarak bu sistemi açıklamak olanaksız olsa da, ortalama olasılıklara dayanarak bu yapılar hakkında fikir yürütebileceğimizi iddia eder. entropiye rağmen bir sistemin nasıl canlı kalabileceğini "negatif entropi" kavramını kullanarak açıklamaya çalışır. yine sy 50 ve 70 arasında mutasyonların, kuantum sıçramaları ile karşılaştırılması ve benzerlikleri üzerine durur. küçük bir molekül belki bir çeşit " katı tohumu" olarak adlandırılabilir. böyle küçük bir katı tohumundan yola çıkıldığında, giderek daha büyük atom ortaklıkları kurmanın iki farklı yolu varmış gibi görünüyor. görece daha tekdüze olan bir yol, aynı yapıyı üç yönde de defalarca tekrarlamaktadır. kristalleri büyütürken izlenen yol budur. periyodiklik sağlandığında, oluşturulan yığının boyutu için kesin bir sınır yoktur. öteki yol ise, tekdüze tekrarlama mekanizmasına başvurmadan, her bir aşamada daha da gelişen bir yığın inşa etmektir. her bir atom ve atom grubunun diğerlerinkine bütünüyle eşdeğer olmadığı ( periyodik yapıda ise eşdeğerdirler) ve bireysel bir rol üstlendiği giderek karmaşıklaşan organik moleküllerde durum budur. buna aperiyodik kristal ya da katı diyebilir ve hipotezimizi şöyle ifade edebiliriz: genin, belki de bütün kromozom ipliğinin aperiyodik bir katı olduğuna inanıyoruz. sy 87
kitabın benim için en ilgi çeken kısmı burasıydı. burada bahsedilen "aperiyodik katı" dna ya çok benzer
hatta neredeyse aynı işlevde bir yapıdır. (kitap yayımlandığında henüz dna keşfedilmemişti)
"bir canlı organizmanın uzamsal sınırları içinde meydana gelen olaylar fizik ve kimya disiplinleri ile açıklanabilir mi?" kitabın temel sorusudur. yaşamı ve evrim mekanizmasını istatistiksel fizik yasalarına bağlı bir şekilde yorumlayarak açıklamaya çalışmıştır. canlı organizmaların davranışlarını, daha özel olarak canlı hücrelerinin davranışlarını dönemin fizik kuralları üzerinden yorumlar. sonuçta; her canlı organizma, termodinamik bir sistemde çalışan ve onu bir bütün olarak hayata geçiren organize bir atom sistemidir. hücreler sistemini istatistiksel bir sistem olarak ele alır. atomları ayrı ayrı ele alarak bu sistemi açıklamak olanaksız olsa da, ortalama olasılıklara dayanarak bu yapılar hakkında fikir yürütebileceğimizi iddia eder. entropiye rağmen bir sistemin nasıl canlı kalabileceğini "negatif entropi" kavramını kullanarak açıklamaya çalışır. yine sy 50 ve 70 arasında mutasyonların, kuantum sıçramaları ile karşılaştırılması ve benzerlikleri üzerine durur. küçük bir molekül belki bir çeşit " katı tohumu" olarak adlandırılabilir. böyle küçük bir katı tohumundan yola çıkıldığında, giderek daha büyük atom ortaklıkları kurmanın iki farklı yolu varmış gibi görünüyor. görece daha tekdüze olan bir yol, aynı yapıyı üç yönde de defalarca tekrarlamaktadır. kristalleri büyütürken izlenen yol budur. periyodiklik sağlandığında, oluşturulan yığının boyutu için kesin bir sınır yoktur. öteki yol ise, tekdüze tekrarlama mekanizmasına başvurmadan, her bir aşamada daha da gelişen bir yığın inşa etmektir. her bir atom ve atom grubunun diğerlerinkine bütünüyle eşdeğer olmadığı ( periyodik yapıda ise eşdeğerdirler) ve bireysel bir rol üstlendiği giderek karmaşıklaşan organik moleküllerde durum budur. buna aperiyodik kristal ya da katı diyebilir ve hipotezimizi şöyle ifade edebiliriz: genin, belki de bütün kromozom ipliğinin aperiyodik bir katı olduğuna inanıyoruz. sy 87
kitabın benim için en ilgi çeken kısmı burasıydı. burada bahsedilen "aperiyodik katı" dna ya çok benzer
hatta neredeyse aynı işlevde bir yapıdır. (kitap yayımlandığında henüz dna keşfedilmemişti)
devamını gör...
normal sözlük’ün artık bitmiş olması
sözlük 3-5 yazarın gidişiyle bitiyosa hiç başlamamıştır zaten.
daha ne yapılsın? ekşiden sonra en çok tık alan 2.sözlük oldu hem de 1 yıl bile dolmadan. yazın bitişiyle beraber tekrar canlanacaktır.
daha ne yapılsın? ekşiden sonra en çok tık alan 2.sözlük oldu hem de 1 yıl bile dolmadan. yazın bitişiyle beraber tekrar canlanacaktır.
devamını gör...
google play music'in kapatılması
bir işe yaramıyordu zaten, yokluğunu hissettirmez bence. çok daha güzel alternatifler var az bir ücretle sahip olabileceğiniz.
tanım: bir uygulamanın kapandığı haberidir.
tanım: bir uygulamanın kapandığı haberidir.
devamını gör...
kırıcı olmaktan korkmak
fazlası kesinlikle iyi bir özellik değil, ve bu bende maalesef mevcut.
tanıdık tanımadık herkesi incitip kırmaktan çok korkarım, ama bu kırıcı bir söz söyledikten sonra hissettiğim bir duygu değil, söylediğim normal bi cümle için “ya şu anlamda anlar da karşımdaki kırılırsa” diye düşünecek kadar.
üzüntünüzü, kırgınlığınızı belli edemezsiniz çünkü karşıdaki kendini kötü hissedince siz daha kötü hissedersiniz.
başkalarının size kırıldığını darıldığını söylediği olaylar, sizin başınıza gelse muhtemelen kimseye hissettirmezsiniz.
geçenlerde en yakın arkadaşımı fark etmeden çok kırmışım, o kadar üzüldüm ki günlerce gözlerim şiş gezdim, arkadaşım bile şok geçirdi bu kadar üzüleceğini bilmezdim diye.
eğer böyle biriyseniz size tavsiyem benim gibi bu zaafınızı kullanmayacak insanlarla dost olun, yoksa çok canınız yanar.
tanıdık tanımadık herkesi incitip kırmaktan çok korkarım, ama bu kırıcı bir söz söyledikten sonra hissettiğim bir duygu değil, söylediğim normal bi cümle için “ya şu anlamda anlar da karşımdaki kırılırsa” diye düşünecek kadar.
üzüntünüzü, kırgınlığınızı belli edemezsiniz çünkü karşıdaki kendini kötü hissedince siz daha kötü hissedersiniz.
başkalarının size kırıldığını darıldığını söylediği olaylar, sizin başınıza gelse muhtemelen kimseye hissettirmezsiniz.
geçenlerde en yakın arkadaşımı fark etmeden çok kırmışım, o kadar üzüldüm ki günlerce gözlerim şiş gezdim, arkadaşım bile şok geçirdi bu kadar üzüleceğini bilmezdim diye.
eğer böyle biriyseniz size tavsiyem benim gibi bu zaafınızı kullanmayacak insanlarla dost olun, yoksa çok canınız yanar.
devamını gör...
akp çocukları
banka şubesinde bedelli askerlik yapıp milliyetçilik taslayan, dombra çalıp ona buna terörist yaftası vuran, yetim hakkı ve hırsızlık ile servet sahibi olan babaların kifayetsiz çocuklarıdır.
devamını gör...
erkeklerin kaslarıyla övünmesi sorunsalı
kadınlardaki güzellik algısının cinsiyet değiştirmiş hali.
gülme komşuna gelir başına.
bence hiç bir mahzuru yok.
kanat getirecek kadar şişenler uçabilecek mi diye merakla bekliyorum.
gülme komşuna gelir başına.
bence hiç bir mahzuru yok.
kanat getirecek kadar şişenler uçabilecek mi diye merakla bekliyorum.
devamını gör...
harbiye nazırlığı
1908 yılında seraskerlik makamı yerine kurulmuş olan, şimdiki savunma bakalnlığına karşılık gelen kurum. 1922 yılına kadar varlığını sürdürmüştür.
ilk harbiye nazırı, ömer rüştü paşa, son harbiye nazırı ise çürüksulu ziya paşa'dır.
ilk harbiye nazırı, ömer rüştü paşa, son harbiye nazırı ise çürüksulu ziya paşa'dır.
devamını gör...
14 şubat yalnızlığı
diğer 364 günkü yalnızlık yanında sadece 1 günlük yalnızlıktır. çok takılmamak gerekir.
devamını gör...
nutuk’u yasaklamak
yasaklar insanların ilgisini her zaman daha fazla çeker. biz özgürlüğe doğuştan sahiptik şimdi şimdi aslında özgürlüğün ne kadar kısıtlandığını fark ediyoruz. atatürk’ün değerlerini de çoğu kişi bilmiyordu sadece saygı duyuluyordu şimdi şimdi yaptıklarının nedenlerini daha iyi anlıyoruz.
devamını gör...
sanat yapmanın çok pahalı olması
bir(1) fırçanın 40 lira olması, bir yağlı boya tüpünü 80 liradan aşağı olmaması, avuç içi kadar bir sulu boyanın 120 tele olması, tuvallerin, 300 gramlık kağıtların fiyatının uçmasıyla birlikte; ruhun gıdası olan sanat bir lükse dönmüştür. aynı zamanda fender elektro gitarların 9,280 tl (daha dandik olanların 3000'i bulması); 'ben sadece dinleyiciyim' diyenlerin de plaklarının 200 tl olması durumu daha kötü yapmaktadır. diyecek başka bir şeyim yok.
sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir. mustafa kemal atatürk
sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir. mustafa kemal atatürk
devamını gör...

