eski türkiye nasıldı sorunsalı
madımak ve gazi olayları sırasında dalda portakal olması kuvvetle muhtemel yazarların insanın insana zararı olmadığı bir yer ve bahar şenlikleri gibi tanimlarla açıkladığı başlık.
hangi tarafa doğru gülelim?
eski türkiye aynı bu zamanda olduğu gibi; medyanın iktidarın siyasi görüşüne göre toplumu şekillendirmeye çalıştığı, yolsuzluk ve adaletsizligin gezindiği bir yerdi.
eski türkiye de sadece görsel ve yazılı basın vardı. sosyal medyanın olmadığı bir türkiye ile
simdiki türkiye'yi karşılaştırma yapmanız imkansız. 2002 öncesi haber siteleri ve sözlükleri okursanız elma ile armutu
toplamaya çalışmak gibi bir şey yaptığınızı anlarsınız.
hangi tarafa doğru gülelim?
eski türkiye aynı bu zamanda olduğu gibi; medyanın iktidarın siyasi görüşüne göre toplumu şekillendirmeye çalıştığı, yolsuzluk ve adaletsizligin gezindiği bir yerdi.
eski türkiye de sadece görsel ve yazılı basın vardı. sosyal medyanın olmadığı bir türkiye ile
simdiki türkiye'yi karşılaştırma yapmanız imkansız. 2002 öncesi haber siteleri ve sözlükleri okursanız elma ile armutu
toplamaya çalışmak gibi bir şey yaptığınızı anlarsınız.
devamını gör...
elon musk beynimize çip takacak
(bkz: entry nick uyumu)*
devamını gör...
yazarların engellediği yazarlar
nick vermeyeyim de daha kullanılabilir bir sözlük için arada birilerinin başlıklarını engellemek lazım. gerçekten bak.
misal ben sol frame'de neden hep tecavüz, cinayet, cinnet var diye kafayı yerken bu tarz başlıkları genelde bikaç kişinin açtığını fark ettikten sonra sözlük benim için daha verimli olmaya başladı.
ülkede yaşanan olayı buraya taşımış kardeşim adam suçu kendisi mi işlemiş sanki diyebilirsiniz. haklısınız da. sizi de engellerim.
napalım? psikologların seansı 250den başlıyor. bi de psikolojiyi mi bozalım yani?
misal ben sol frame'de neden hep tecavüz, cinayet, cinnet var diye kafayı yerken bu tarz başlıkları genelde bikaç kişinin açtığını fark ettikten sonra sözlük benim için daha verimli olmaya başladı.
ülkede yaşanan olayı buraya taşımış kardeşim adam suçu kendisi mi işlemiş sanki diyebilirsiniz. haklısınız da. sizi de engellerim.
napalım? psikologların seansı 250den başlıyor. bi de psikolojiyi mi bozalım yani?
devamını gör...
mahlaslardan meslek tahmin etmek
kayıp balık memo: ulus hal'inde pet shop sahibi
ayşe_fasulye523; msn kod yazarı
delıbal : sahte bal pazarlamacı ( 1 alana 5 bedava)
ayşe_fasulye523; msn kod yazarı
delıbal : sahte bal pazarlamacı ( 1 alana 5 bedava)
devamını gör...
mevlana sözleri
“istediğin bir şey oluyorsa bir hayır, olmuyorsa bin hayır ara.”
devamını gör...
sınavda ikinci kağıdı isteyen öğrenci
6 sayfa cevap kağıdı verip de 100 üzerinden 17 almışlığı da vardır.
devamını gör...
korku filmi izlerken telefonla uğraşan tip
hangi film olursa olsun,yanından kovmalık tip!
devamını gör...
tek gecelik manitayla gezerken hızla yapılan para hesabı
eve gidene kadar gocertmis kadınla da seks yapma mümkünse.. her işin bir adabı var dostum.. ya kadını iyi seçeceksin ya da para hesabı yapmayacaksın.. fakir gibi düşünüp zengin gibi yiyemezsin..
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
çok fazla kedi, çok fazla didem madak vardı bugün etrafımda, bi ara bu kadar güzellik boğacaktı sanki beni, öyle hissettim.
sonra sana seslendim, duydun ki şükür çıktın geldin yanıma, en azından asgari müştereklerde bile anlaştık gibi, pazartesi gelsin diye bekliyorum şimdi. sabah, sekiz küsur vapuru ile gelirsin büyük ihtimalle, hemen hemen her zamanki gibi.
seni ne kadar çok özlediğimi söylemedim di mi sana bugün? ama zaten bana bakıyorsan, beni okuyorsan anlamaman imkansız bunu hayatım.
dediğimde ısrarcıyım, elimizde 3 varsa 4 istemiyorum senden, tek istediğim o 3'ün hakkını vermek. sıradan bir hayat, sıradan beklentiler ve kocaman bir aşk, başka bişi değil?
nasıl olacak bunlar diyorsundur okurken, sen gel, normal muhabbet başlasın, o ortak pırıltılar ortaya tekrar saçılmaya başlasın, sen de şahit olacaksın inan.
günümün en güzel tarafında sen vardın, ne şanslıyım ben; bana bakan birim var.
çok eksiğiz birbirimize, bunu biliyorum.
bana anlamadıklarını bile biliyorum sanki, o derece.
ama yer, zaman, frekans ayarlarımızda bi tuhaflık olmazsa, aynı izin peşinde yalınayak yürürsek anlat olur mu, çünkü sana merakımın ölçüsü yok.
özlüyorum, pazartesi olsun..
sonra sana seslendim, duydun ki şükür çıktın geldin yanıma, en azından asgari müştereklerde bile anlaştık gibi, pazartesi gelsin diye bekliyorum şimdi. sabah, sekiz küsur vapuru ile gelirsin büyük ihtimalle, hemen hemen her zamanki gibi.
seni ne kadar çok özlediğimi söylemedim di mi sana bugün? ama zaten bana bakıyorsan, beni okuyorsan anlamaman imkansız bunu hayatım.
dediğimde ısrarcıyım, elimizde 3 varsa 4 istemiyorum senden, tek istediğim o 3'ün hakkını vermek. sıradan bir hayat, sıradan beklentiler ve kocaman bir aşk, başka bişi değil?
nasıl olacak bunlar diyorsundur okurken, sen gel, normal muhabbet başlasın, o ortak pırıltılar ortaya tekrar saçılmaya başlasın, sen de şahit olacaksın inan.
günümün en güzel tarafında sen vardın, ne şanslıyım ben; bana bakan birim var.
çok eksiğiz birbirimize, bunu biliyorum.
bana anlamadıklarını bile biliyorum sanki, o derece.
ama yer, zaman, frekans ayarlarımızda bi tuhaflık olmazsa, aynı izin peşinde yalınayak yürürsek anlat olur mu, çünkü sana merakımın ölçüsü yok.
özlüyorum, pazartesi olsun..
devamını gör...
cinsiyet öğrenme partisi
devamında yapılan baby shower partisiyle eş değer gördüğüm kız olsa da erkek olsa da aynı sevinç çığlığının atıldığı yeni moda doğmamış çocuğa don biçme şekli.
devamını gör...
idam cezasının geri gelmesi
adalet sistemi doğru işlemeyen bir ülkede gelmemesi gerekendir.
victor hugo'nun bir idam mahkumunun son günü eserini okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.
en önemlisi başta eğitimli nesiller yetiştirilmeli. suçlu varsa rehabilite edilmeli. idam hiçbir zaman çözüm olamaz.
victor hugo'nun bir idam mahkumunun son günü eserini okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.
en önemlisi başta eğitimli nesiller yetiştirilmeli. suçlu varsa rehabilite edilmeli. idam hiçbir zaman çözüm olamaz.
devamını gör...
libido düşüren şeyler
partnerin olmaması.
devamını gör...
dünyadaki tek gerçek
bir zamanlar hayatta olduğumuz.
ölsek bile. mezarımızın yeri kaybolsa bile, bir zamanlar hayattaydık.
güzel bir şeyler umduk saygıdeğer yaşamdan.
ve vakti gelen herkes gibi öldük.
ölsek bile. mezarımızın yeri kaybolsa bile, bir zamanlar hayattaydık.
güzel bir şeyler umduk saygıdeğer yaşamdan.
ve vakti gelen herkes gibi öldük.
devamını gör...
normal sözlük'ün başarılı olma nedeni
başarı nedeni söyleyebilmek için ortada bir başarı olması gerekli. online sayısının sebebi bu kadar insanın kendini başka bir mecraya ait hissetmemesi olabilir ve tabi ki sözlüğün kullanışlı oluşu da etkili tabi ki.
devamını gör...
nutella vs tahin pekmez
nutellamı verin bana! tahin pekmez sizin olsun.
devamını gör...
troll başlıklara ciddi biçimde entry giren yazar
t: gördükçe şahsımı güldüren yazardır.
ciddi ciddi cevap falan da veriyorlar*.
ben güldüm allah sizi de güldürsün arkadaşlar.
ciddi ciddi cevap falan da veriyorlar*.
ben güldüm allah sizi de güldürsün arkadaşlar.
devamını gör...
yabancılaşmak
bugün yaklaşık 2 yıldır görüşmediğim bir dostumla görüştüm. bu iki yıl boyunca hiçbir şekilde iletişim kurmamıştık birbirimizle. bundan 2 yıl önce her bir ayrıntıma kadar bilen insan şu an bir yabancıydı benim için. konuşurken cümlelerimizin arasını uzun sessizlikler doldurdu hep. her bir sessizlik anında delirecek gibi hissettim. her saniyede biraz daha boğuluyordum sanki. 25 dakikanın ardından daha fazla dayanamadım bu ıstıraba ve kibarca kapattım telefonu. ayakta, elimde telefonla kaldım öyle, uzunca düşündüm. neden böyle olmuştu ki şimdi?
sonra o geldi aklıma. aylar önce gözlerimdeki o harika parıldamayla arkadaşıma “ruh eşimi buldum” diye bahsettiğim, sonsuz kere güvendiğim insanın benim için nasıl bir hiçe dönüştüğünü düşündüm. nasıl olabilmişti bu? nasıl bitmişti her şey, nasıl tüketmiştik her şeyi? yaşlandım sanki o an. binlerce yaş almışım gibi geldi.
aileme, arkadaşlarıma, kendime bile yabancılaşmıştım
çöktüm yere, bütün hislerim dile geldi sanki. bütün yorgunluklarım, kırgınlıklarım, özlemlerim, hüzünlerim, ağlamalarım, kahkahalarım bir anda konuşmaya başladılar kafamda ve yine o his…boşluk. kocaman bir hissizlik. yıllar sonra 2 saniye bile olsa hissettim o duyguyu. çok kısaydı ama beni bitirmeye yetti sanki.
biraz üçüncü kişi gözünden baktım kendime. ne çok değişmiştim öyle? halbuki insan değil miydik biz? değişmemiz çok normal değil miydi? hem güzel değil miydi değişmek? hayır ben değişmemiştim, yabancılaşmıştım. kendime, ruhuma, aklıma, fikrime, kalbime yabancılaşmıştım. kaybolmuştum sanki. kendimi unutmuştum ve ben buna değişmek diyerek hep bir kılıf uyduruyordum. kaçıyordum kendimden. bir enkazın altından çıkmıştım. her yerim yara bere içindeydi, ruhum kanıyor, kanatlarım kırılmıştı ama ben daha kendi yaralarımı sarmadan başkalarına yardıma koşmuştum hemen. oysa kendim yavaş yavaş kan kaybediyor, tükeniyordum. öyle bir durumdaydım ki başkalarına yardım edince yaralarımın iyileşeceğine inanıyordum sanki. halbuki kan kaybetmeye devam ediyordum, sadece artık acımı hissetmiyordum. kan kaybettikçe daha çok yoruldum, yoruldukça daha da zorladım kendimi. ne kitap okumaya ne film izlemeye ne de yazmaya gücüm kalmıştı artık. ruhum ağlıyordu halime. sonra balkona çıkıp bir sigara yaktım, arkada (bkz: kimseye etmem şikayet) çalıyor. bu aralar taktım çünkü ona. sonra oturduk ağladık birlikte. ben içime içime ağladım ruhum ise hıçkıra hıçkıra, isyan edercesine. sigara bittiğinde bir şeyler de bitmişti ama hala çözemedim. nedir o biten şey? ardından şarkı bitti. sonra ruhum sustu sessizce. ben masadan kalktım, balkona sarkan incir ağacı veda etti bana. ve beniçeri girdim…
sonra o geldi aklıma. aylar önce gözlerimdeki o harika parıldamayla arkadaşıma “ruh eşimi buldum” diye bahsettiğim, sonsuz kere güvendiğim insanın benim için nasıl bir hiçe dönüştüğünü düşündüm. nasıl olabilmişti bu? nasıl bitmişti her şey, nasıl tüketmiştik her şeyi? yaşlandım sanki o an. binlerce yaş almışım gibi geldi.
aileme, arkadaşlarıma, kendime bile yabancılaşmıştım
çöktüm yere, bütün hislerim dile geldi sanki. bütün yorgunluklarım, kırgınlıklarım, özlemlerim, hüzünlerim, ağlamalarım, kahkahalarım bir anda konuşmaya başladılar kafamda ve yine o his…boşluk. kocaman bir hissizlik. yıllar sonra 2 saniye bile olsa hissettim o duyguyu. çok kısaydı ama beni bitirmeye yetti sanki.
biraz üçüncü kişi gözünden baktım kendime. ne çok değişmiştim öyle? halbuki insan değil miydik biz? değişmemiz çok normal değil miydi? hem güzel değil miydi değişmek? hayır ben değişmemiştim, yabancılaşmıştım. kendime, ruhuma, aklıma, fikrime, kalbime yabancılaşmıştım. kaybolmuştum sanki. kendimi unutmuştum ve ben buna değişmek diyerek hep bir kılıf uyduruyordum. kaçıyordum kendimden. bir enkazın altından çıkmıştım. her yerim yara bere içindeydi, ruhum kanıyor, kanatlarım kırılmıştı ama ben daha kendi yaralarımı sarmadan başkalarına yardıma koşmuştum hemen. oysa kendim yavaş yavaş kan kaybediyor, tükeniyordum. öyle bir durumdaydım ki başkalarına yardım edince yaralarımın iyileşeceğine inanıyordum sanki. halbuki kan kaybetmeye devam ediyordum, sadece artık acımı hissetmiyordum. kan kaybettikçe daha çok yoruldum, yoruldukça daha da zorladım kendimi. ne kitap okumaya ne film izlemeye ne de yazmaya gücüm kalmıştı artık. ruhum ağlıyordu halime. sonra balkona çıkıp bir sigara yaktım, arkada (bkz: kimseye etmem şikayet) çalıyor. bu aralar taktım çünkü ona. sonra oturduk ağladık birlikte. ben içime içime ağladım ruhum ise hıçkıra hıçkıra, isyan edercesine. sigara bittiğinde bir şeyler de bitmişti ama hala çözemedim. nedir o biten şey? ardından şarkı bitti. sonra ruhum sustu sessizce. ben masadan kalktım, balkona sarkan incir ağacı veda etti bana. ve beniçeri girdim…
devamını gör...
adolph ludwig knigge
sizlere bugün biraz görgü kurallarından bahsedeceğim.
tam adı; adolph franz friedrich ludwig freiherr knigge’dir. 1752 yılında almanya da doğmuş, henüz 44 yaşında 1796 yılında ölmüş alman yazardır. ölüm nedeni bilinmesede, mason ve illuminati bağlantısı nedeniyle, politik bir sebeple öldürülmüş olduğuna inanılır.
yazdığı kitap “über den umgang mit menschen” türkçeye “görgü kuralları” veya “ adabı-ı muaşeret” olarak çevrilmiştir. çeviri bana göre “insanın iletişimi üzerine” olmalıdır.
bakınız; kitabı ve yazarın resmi

450 sayfalık kitap, görgü kurallarını ve insanların iletişimin nasıl olması gerektiği konusunda yazılmış detaylı bir eserdir. öyle ki, bugün bir çok avrupa ülkesinde “knigge kuralları” adı altında orta ve lise düzeyindeki okullarda müfredata alınmıştır.
yazdığı kitap, bilimsel araştırmalara konu olmuş, hakkında makaleler yazılmıştır. knigge’ye ait başka kitaplarda bulunur ancak “görgü kuralları” kitabı ile tanınır. edebiyat bilimcisi prof. karl-heinz göttert, knigge'nin kitabını yakından incelemiş. göttert'e göre knigge'nin kitabı daha çok bir sosyal araştırma niteliğindedir. prof. göttert, knigge hakkında ise şöyle buyurur;
“pervasızca şunu söyleyebilirim: insanların bu konuda hiçbir bilgisi yok. knigge'nin eserleri arasında sekiz roman ile filozof kant ve edebiyatla ilgili incelemelerin de olduğunu kim biliyor? knigge o dönemde yazılabilecek herşeyi yazmış. çok sayıda eser vermiş ama kimsenin bundan haberi yok. çünkü hiçbiri okunmamış."
prof haklı. çünkü ben de sadece bu kitabını biliyordum.
gördüğünüz üzere pek değeri bilinmeyen bir yazardır knigge. ancak yazdığı “görgü kuralları” kitabı ile adeta bir marka olmuştur. almanya'da 'knigge', yani yazarın adı, adab-ı muaşeret kurallarını tanımlayan bir kavram. günümüzde alman kitapevlerinde davranış kurallarıyla ilgili kitaplar bu kategori altında bulunabiliyor.
bugün hayatımıza giren bir çok görgü kuralının yazılı mucididir demek yanlış olmaz.
edit: uyarılar üzerine üç beş on imla hatası düzeltilmiştir. çok iyi cümle deviririm.*
tam adı; adolph franz friedrich ludwig freiherr knigge’dir. 1752 yılında almanya da doğmuş, henüz 44 yaşında 1796 yılında ölmüş alman yazardır. ölüm nedeni bilinmesede, mason ve illuminati bağlantısı nedeniyle, politik bir sebeple öldürülmüş olduğuna inanılır.
yazdığı kitap “über den umgang mit menschen” türkçeye “görgü kuralları” veya “ adabı-ı muaşeret” olarak çevrilmiştir. çeviri bana göre “insanın iletişimi üzerine” olmalıdır.
bakınız; kitabı ve yazarın resmi

450 sayfalık kitap, görgü kurallarını ve insanların iletişimin nasıl olması gerektiği konusunda yazılmış detaylı bir eserdir. öyle ki, bugün bir çok avrupa ülkesinde “knigge kuralları” adı altında orta ve lise düzeyindeki okullarda müfredata alınmıştır.
yazdığı kitap, bilimsel araştırmalara konu olmuş, hakkında makaleler yazılmıştır. knigge’ye ait başka kitaplarda bulunur ancak “görgü kuralları” kitabı ile tanınır. edebiyat bilimcisi prof. karl-heinz göttert, knigge'nin kitabını yakından incelemiş. göttert'e göre knigge'nin kitabı daha çok bir sosyal araştırma niteliğindedir. prof. göttert, knigge hakkında ise şöyle buyurur;
“pervasızca şunu söyleyebilirim: insanların bu konuda hiçbir bilgisi yok. knigge'nin eserleri arasında sekiz roman ile filozof kant ve edebiyatla ilgili incelemelerin de olduğunu kim biliyor? knigge o dönemde yazılabilecek herşeyi yazmış. çok sayıda eser vermiş ama kimsenin bundan haberi yok. çünkü hiçbiri okunmamış."
prof haklı. çünkü ben de sadece bu kitabını biliyordum.
gördüğünüz üzere pek değeri bilinmeyen bir yazardır knigge. ancak yazdığı “görgü kuralları” kitabı ile adeta bir marka olmuştur. almanya'da 'knigge', yani yazarın adı, adab-ı muaşeret kurallarını tanımlayan bir kavram. günümüzde alman kitapevlerinde davranış kurallarıyla ilgili kitaplar bu kategori altında bulunabiliyor.
bugün hayatımıza giren bir çok görgü kuralının yazılı mucididir demek yanlış olmaz.
edit: uyarılar üzerine üç beş on imla hatası düzeltilmiştir. çok iyi cümle deviririm.*
devamını gör...
the lord of the portakals
uzun zamandır bu kadar gülmemiştim emeğinize sağlık
devamını gör...
ölüm denince ilk akla gelen şeyler
uçsuz bucaksız bir alem.
devamını gör...