6 eylül 2021 necati şaşmaz’ın kendini manyak etmesi
seçilmiş kişi olduğunu iddia eden ses kayıtları ortaya çıkmış. büyük geçmiş olsun. kafayı güzelce yemiş.
zaten daha önce çıkmıştı böyle mevzular doğruymuş. hz muhammed’in yüzü olduğunu iddia ediyor.
buradan
zaten daha önce çıkmıştı böyle mevzular doğruymuş. hz muhammed’in yüzü olduğunu iddia ediyor.
buradan
devamını gör...
2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir kehanet bırak
seçim 2023’te olmayacak.
devamını gör...
5 mart 2022 türkiye'de sıvı yağ kuyrukları
ne kaldı geriye? ecevitin yaşlılığı ile yürüyememesi ile dalga geciyorlardı bu da başlarına gelecek.
devamını gör...
why'd you only call me when you're high
çok sevdiğim bir indie rock grubu olan arctic monkeys şarkısıdır.
devamını gör...
çarşı
beşiktaş jimnastik kulübü'nün en bilinen ve şerefli taraftar grubu.
hmm şey beşiktaşlı sözlük yazarları göreve lütfen. bu başlık neden hala boş?
hmm şey beşiktaşlı sözlük yazarları göreve lütfen. bu başlık neden hala boş?
devamını gör...
zarok tv
bir esmeralda ukdesi
2015 yılında diyarbakır'da kurulan türkiye' nin ilk kürtçe yayın yapan çocuk kanalı. bir ara khk ile kapatılsa da halen yayın hayatına devam ediyor. hatta o dönem çocuk kanalının kapatılması alay konusu olmuştu.
bu arada zarok kürtçede çocuk anlamına geliyor.
sadece çizgi filmler değil, farklı yaş grupları için programlar ve parça parça gösterilen, sayılar renkler gibi şeyleri öğreten kısa videolar da gösteriliyor.
çizgi filmleri inanılmaz güzel, hem çizgi filmin kendisi hem de zazaki, sorani, kurmanci lehçeleri için ayrı ayrı dil seçenekleri koymaları güzel.
belli bir saatten sonra yayın bittiği için sabaha kadar uyuyan baykuş, maymun gibi illüstrasyonlar veriliyor çok hafif bir uyku müziği eşliğinde. bazen acaba bu gece hangi hayvanın illüstrasyonu var diye merak edip açıyorum.
ayrıca çok güzel şarkılar da çalıyor, yeğenimle bazen açıp dans ediyoruz, çok hoşuna gidiyor oradaki şarkılar. hepsi de yöresel şarkılar, bunları nereden buluyorlar merak konusu, hiç duymadığım şarkılar çalıyor çünkü.
gizli bir zarok tv izleyicisi olduğumu da ifşa etmiş oldum.
son olarak kanal türksat 4a uydusunda bulunuyor.
2015 yılında diyarbakır'da kurulan türkiye' nin ilk kürtçe yayın yapan çocuk kanalı. bir ara khk ile kapatılsa da halen yayın hayatına devam ediyor. hatta o dönem çocuk kanalının kapatılması alay konusu olmuştu.
bu arada zarok kürtçede çocuk anlamına geliyor.
sadece çizgi filmler değil, farklı yaş grupları için programlar ve parça parça gösterilen, sayılar renkler gibi şeyleri öğreten kısa videolar da gösteriliyor.
çizgi filmleri inanılmaz güzel, hem çizgi filmin kendisi hem de zazaki, sorani, kurmanci lehçeleri için ayrı ayrı dil seçenekleri koymaları güzel.
belli bir saatten sonra yayın bittiği için sabaha kadar uyuyan baykuş, maymun gibi illüstrasyonlar veriliyor çok hafif bir uyku müziği eşliğinde. bazen acaba bu gece hangi hayvanın illüstrasyonu var diye merak edip açıyorum.
ayrıca çok güzel şarkılar da çalıyor, yeğenimle bazen açıp dans ediyoruz, çok hoşuna gidiyor oradaki şarkılar. hepsi de yöresel şarkılar, bunları nereden buluyorlar merak konusu, hiç duymadığım şarkılar çalıyor çünkü.
gizli bir zarok tv izleyicisi olduğumu da ifşa etmiş oldum.
son olarak kanal türksat 4a uydusunda bulunuyor.
devamını gör...
sokak köpeği
toplumsal sorumluluk altındaki köpeklerdir. türkiye sokaklarda kedilerin ve köpeklerin yaşadığı tek ülke değildir. pek çok güney amerika ülkesinde, kanada'nın kuzeydeki eyaletlerinde toplumsal sorumluluk altındaki köpekler vardır.
sokaklarda yaşayan hayvanların beslenmesinden, güvenliğinden, kontrolünden belediyeler ve sivil toplum sorumludur.
türkiye'de yaşadığım dönemde cinsi ne dediğimde sokak köpeği cevabını çok almışımdır. halbuki yaşam yeri nedeniyle sokak köpeği diye adlandırılan köpeklerin büyük bölümü akbaş zağar, çifte burun, çivi kulak, kars kafkas köpeği vb. melezleridir, safkan anadolu köpeklerine yine sıkça rastlanır.
seçici üretim nedeniyle bugün cins köpekler pek çok genetik problemle karşı karşıyadır. sanki mevcut problemler yetmiyormuş gibi son 10 yılda tasarım köpekler eklenmiştir. doodle köpeklerinin yaratıcısı pişmanlığını dile getirse bile tasarım köpek çılgınlığı tüm dünyayı sarmış ve genetik sorunlar ve beraberinde davranış sorunları ikiye katlanmıştır.
veteriner ve hayvan davranışları uzmanı sophia yin hayatının son dönemlerinde doğal seçimle çoğalan köpeklerin önemime dikkat çeken ilk kişiydi. bugün gerek hayvan davranışları gerek ise veterinerler arasında cins köpekler sorununa dikkat çeken ve asıl yapılması gerekenin cins köpeklerin değil ancak doğal seleksiyonla gelen ve genetik deformasyon taşımayan türkiye'de sokak köpeği olarak anılan toplumsal sorumluluk altındaki köpeklerin özelliklerinin korunmasının önemine dikkat çekmekteler.
şu ana kadar birlikte yaşadığım tüm köpekler sokaklardan ve barınaklardan geldi. bir sonraki köpeğim kesinlikle sokaktan olacak. orta boy, düşük kulak, boz renk. davranışların fiziksel özelliklerle bağlantısını bilenler neden bu özellikleri aradığımı anlayacaklardır.
hayvanları seviyorsanız, sokaklarda yaşayan bir köpek olan zeytin'in hikayesinin konu edildiği stray filmini izlenecekler listenize eklemenizi tavsiye ederim.
(bkz: toplumsal sorumluluk altındaki hayvanlar)
sokaklarda yaşayan hayvanların beslenmesinden, güvenliğinden, kontrolünden belediyeler ve sivil toplum sorumludur.
türkiye'de yaşadığım dönemde cinsi ne dediğimde sokak köpeği cevabını çok almışımdır. halbuki yaşam yeri nedeniyle sokak köpeği diye adlandırılan köpeklerin büyük bölümü akbaş zağar, çifte burun, çivi kulak, kars kafkas köpeği vb. melezleridir, safkan anadolu köpeklerine yine sıkça rastlanır.
seçici üretim nedeniyle bugün cins köpekler pek çok genetik problemle karşı karşıyadır. sanki mevcut problemler yetmiyormuş gibi son 10 yılda tasarım köpekler eklenmiştir. doodle köpeklerinin yaratıcısı pişmanlığını dile getirse bile tasarım köpek çılgınlığı tüm dünyayı sarmış ve genetik sorunlar ve beraberinde davranış sorunları ikiye katlanmıştır.
veteriner ve hayvan davranışları uzmanı sophia yin hayatının son dönemlerinde doğal seçimle çoğalan köpeklerin önemime dikkat çeken ilk kişiydi. bugün gerek hayvan davranışları gerek ise veterinerler arasında cins köpekler sorununa dikkat çeken ve asıl yapılması gerekenin cins köpeklerin değil ancak doğal seleksiyonla gelen ve genetik deformasyon taşımayan türkiye'de sokak köpeği olarak anılan toplumsal sorumluluk altındaki köpeklerin özelliklerinin korunmasının önemine dikkat çekmekteler.
şu ana kadar birlikte yaşadığım tüm köpekler sokaklardan ve barınaklardan geldi. bir sonraki köpeğim kesinlikle sokaktan olacak. orta boy, düşük kulak, boz renk. davranışların fiziksel özelliklerle bağlantısını bilenler neden bu özellikleri aradığımı anlayacaklardır.
hayvanları seviyorsanız, sokaklarda yaşayan bir köpek olan zeytin'in hikayesinin konu edildiği stray filmini izlenecekler listenize eklemenizi tavsiye ederim.
(bkz: toplumsal sorumluluk altındaki hayvanlar)
devamını gör...
askıda ekmek kuyruğu
kaynak
eskiden tüp,yağ kuyruğu vardi diyenler utanir mi acaba hic sanmam. yine paraniz varmış alacak derdiniz kuyruk beklemekmiş. millet kuru ekmek bile alamayacak hale geldi askıda ekmeğe talim ediyor.
tıklamak istemeyenler için haber şu şekilde;
türkiye'nin birçok ilinde ihtiyaç sahipleri için hayata geçirilen 'askıda ekmek' uygulaması, art arda gelen zamlar ve artan yoksulluk ile birlikte fırın önlerinde uzun kuyruklar oluşturuyor. izmir'in en kalabalık ilçelerinden buca'ya bağlı şirinyer semtinde de yurttaşlar ücretsiz ekmek alabilmek için hemen hemen günün her saatinde fırın önünde kuyrukta bekliyor.
ekmek kuyruğunda bekleyen bir yurttaş, "onlarca insan her gün burada sabah 8’den akşam 7 buçuğa kadar ekmek alabilmek için dikiliyor. hayırsever biri 200-300 lira veriyor, ekmek dağıtılıyor. ben iyi kötü 3-5 lira kazanıyorum ama hiç alamayan; evi, yeri, yurdu olmayan insanlar var" dedi.
ekmek kuyruğundaki bir başkası, "iş arıyoruz, kapıdan kovalıyorlar. iş vermiyorlar. işim olsa gelip buradan ekmek almam, işimiz yok" sözleriyle durumu özetlerken, amelelik yapan diğer ilçe sakini, "verirlerse iki ekmek alıyorum gidiyorum. inşaatta işçilik yapıyorum. 110 lira yevmiye veriyorlar. ne yaparsın? elektrik parası 550, su parası 300 lira gelmiş. yapacak bir şey var mı, yok" diyor
eskiden tüp,yağ kuyruğu vardi diyenler utanir mi acaba hic sanmam. yine paraniz varmış alacak derdiniz kuyruk beklemekmiş. millet kuru ekmek bile alamayacak hale geldi askıda ekmeğe talim ediyor.
tıklamak istemeyenler için haber şu şekilde;
türkiye'nin birçok ilinde ihtiyaç sahipleri için hayata geçirilen 'askıda ekmek' uygulaması, art arda gelen zamlar ve artan yoksulluk ile birlikte fırın önlerinde uzun kuyruklar oluşturuyor. izmir'in en kalabalık ilçelerinden buca'ya bağlı şirinyer semtinde de yurttaşlar ücretsiz ekmek alabilmek için hemen hemen günün her saatinde fırın önünde kuyrukta bekliyor.
ekmek kuyruğunda bekleyen bir yurttaş, "onlarca insan her gün burada sabah 8’den akşam 7 buçuğa kadar ekmek alabilmek için dikiliyor. hayırsever biri 200-300 lira veriyor, ekmek dağıtılıyor. ben iyi kötü 3-5 lira kazanıyorum ama hiç alamayan; evi, yeri, yurdu olmayan insanlar var" dedi.
ekmek kuyruğundaki bir başkası, "iş arıyoruz, kapıdan kovalıyorlar. iş vermiyorlar. işim olsa gelip buradan ekmek almam, işimiz yok" sözleriyle durumu özetlerken, amelelik yapan diğer ilçe sakini, "verirlerse iki ekmek alıyorum gidiyorum. inşaatta işçilik yapıyorum. 110 lira yevmiye veriyorlar. ne yaparsın? elektrik parası 550, su parası 300 lira gelmiş. yapacak bir şey var mı, yok" diyor
devamını gör...
yazarların en sevdiği mevsim
kanada'da yasamaya baslayincaya kadar kıştı. lapa lapa kar yagsin, evin camindan izlensin falan,hayaller guzel. lakin o oyle hic olmuyormus. ılkbahari seviyorum artik.
devamını gör...
cezerye
ana maddesi ve olmazsa olmazı havuç, fındık ya da antep fıstığı, karanfil, tarçın, zerdeçal, zencefil gibi baharatlarla hazırlanan siyah lokum görünümünde olan bir tatlı.
devamını gör...
ali şeriati
inandığı allah'tan dindarlara din nasip etmesini ister.
"descartes'in şu cümlesi oldukça meşhurdur: "düşünüyorum, o halde varım". bu, descartes'in şüphesidir. descartes, önce her şeyden şüphe etmiş, sonra böyle demiştir. fakat şüphe etmekte olduğum hususunda şüphe edemem. öyleyse ben varım ki şüphe ediyorum, şu halde ben varım. sonra da "düşünüyorum, o halde varım." cümlesiyle tanındı, ünlendi ve bütün öğreti veya doktrinini bu cümlesine dayalı olarak ispatlayıp geliştirdi.
ikinci söz gide'in sözüdür: "hissediyorum, o halde varım".
üçüncü söz de albert camus'nun şu sözüdür: "başkaldırıyorum, o halde varım". bu daha doğrudur. aslında "var" olmanın bu üç ölçütünden her biri doğrudur. o, düşünüyor; vardır ki düşünüyor. duyumsayan, hisseden kimse vardır ki hissediyor. başkaldıran kişi vardır ki başkaldırıyor, isyan ediyor. fakat burada üç tane "imek" (var bulunmak) vardır. insana özgü olan en üstün var oluş, "başkaldırıyorum, o halde varım" dır. "
düşünmenin, hissetmenin, sorgulamanın ve hatta baş kaldırmanın insana özgü bir yükümlülük olduğunu anlatır.
"çünkü devrimci din, gerici dini kendiliğinden yok eder...
tipki ilmin cehaleti, ışığın karanlığı...yok ettiği gibi."
ve ebuzer'i şöyle anlatır;
büyük bir inkılapçıdır; soyluluğa, baskıya, zorbalığa, adam kayırmacılığa, yoksulluğa ve imtiyaza karşıdır!
phroudhon'dan daha iyi konuşan bir kimse. hedef şudur:
"bu halk uyansın ve dinin, onlara yutturulan ve çıkar için araçsallaştırılan bir şey olmadığını bilsin!" ayrıca hayatin da onların yaşadığı hayat olmadığını bilsin. ebuzer'in şu mesajını halka ulaştıralım:
"evinde yiyecek ekmeği bulunmadığı halde insanlar üzerine yalınkılıç yürümeyen kişiye hayret ederim."
"sizi rahatsız etmeye geldim...!"
din istismarcılarını, cahilleri, düşünmeyenleri, hakkını bilmeyenleri, hakkını aramayanları, kula boyun eğenleri rahatsız etmeye gelmiş devrimci bir düşünür.
"okuyun diyor, okuyun.
çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor."
"descartes'in şu cümlesi oldukça meşhurdur: "düşünüyorum, o halde varım". bu, descartes'in şüphesidir. descartes, önce her şeyden şüphe etmiş, sonra böyle demiştir. fakat şüphe etmekte olduğum hususunda şüphe edemem. öyleyse ben varım ki şüphe ediyorum, şu halde ben varım. sonra da "düşünüyorum, o halde varım." cümlesiyle tanındı, ünlendi ve bütün öğreti veya doktrinini bu cümlesine dayalı olarak ispatlayıp geliştirdi.
ikinci söz gide'in sözüdür: "hissediyorum, o halde varım".
üçüncü söz de albert camus'nun şu sözüdür: "başkaldırıyorum, o halde varım". bu daha doğrudur. aslında "var" olmanın bu üç ölçütünden her biri doğrudur. o, düşünüyor; vardır ki düşünüyor. duyumsayan, hisseden kimse vardır ki hissediyor. başkaldıran kişi vardır ki başkaldırıyor, isyan ediyor. fakat burada üç tane "imek" (var bulunmak) vardır. insana özgü olan en üstün var oluş, "başkaldırıyorum, o halde varım" dır. "
düşünmenin, hissetmenin, sorgulamanın ve hatta baş kaldırmanın insana özgü bir yükümlülük olduğunu anlatır.
"çünkü devrimci din, gerici dini kendiliğinden yok eder...
tipki ilmin cehaleti, ışığın karanlığı...yok ettiği gibi."
ve ebuzer'i şöyle anlatır;
büyük bir inkılapçıdır; soyluluğa, baskıya, zorbalığa, adam kayırmacılığa, yoksulluğa ve imtiyaza karşıdır!
phroudhon'dan daha iyi konuşan bir kimse. hedef şudur:
"bu halk uyansın ve dinin, onlara yutturulan ve çıkar için araçsallaştırılan bir şey olmadığını bilsin!" ayrıca hayatin da onların yaşadığı hayat olmadığını bilsin. ebuzer'in şu mesajını halka ulaştıralım:
"evinde yiyecek ekmeği bulunmadığı halde insanlar üzerine yalınkılıç yürümeyen kişiye hayret ederim."
"sizi rahatsız etmeye geldim...!"
din istismarcılarını, cahilleri, düşünmeyenleri, hakkını bilmeyenleri, hakkını aramayanları, kula boyun eğenleri rahatsız etmeye gelmiş devrimci bir düşünür.
"okuyun diyor, okuyun.
çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor."
devamını gör...
65 yaş üstünün oy kullanmaması gerekliliği
yaşın ileriliğiyle, geriliğiyle, geleceğiyle, geçmişiyle ilgilenmeyip bir şey soracağım sadece: demokratik bir seçimin sonucu, neden sadece gençlerin tercihi yönünde olsun ki?
çok basit gibi görünen bir demokrasi ilkesi var, ''temel haklar oylamaya sunulamaz.'' bu demokrasi ilkesinin doğal bir sonucu olarak da, haklar “demokratik terbiye gereği” tartışmaya açılamaz. çünkü bir kez tartışmaya açıldığında, nerelere varacağını kimse kestiremez.
çok basit gibi görünen bir demokrasi ilkesi var, ''temel haklar oylamaya sunulamaz.'' bu demokrasi ilkesinin doğal bir sonucu olarak da, haklar “demokratik terbiye gereği” tartışmaya açılamaz. çünkü bir kez tartışmaya açıldığında, nerelere varacağını kimse kestiremez.
devamını gör...
normal sözlük klasik müzik veri tabanı
devamını gör...
lahana bebek
çocukluğumun oyuncağıdır ama ilk çıktığı yıllarda 1950 ler,yani eski versiyonunda bebeğin içine yerleştirilen bir motor verilen her şeyi öğütücü bir şekilde sürülmüş ve pek çok çocuğun parmaklarını ve saçını kaptırdığı için kaldırılmış.
devamını gör...
güzel kitap isimleri
savaş ritimleri
medarı maişet motoru
lüzumsuz adam
aylak adam
saatleri ayarlama enstitüsü
ölü canlar
medarı maişet motoru
lüzumsuz adam
aylak adam
saatleri ayarlama enstitüsü
ölü canlar
devamını gör...
jelibon kemirerek tanım girmek
jelibon coca cola ise önce kapağını, ayıcık ise önce kafasını koparmak suretiyle yenilirse keyifli olacak eylem.
devamını gör...
faydalı mobil uygulamalar
penzu : "günlük tutmak isteyenler için"...
news in levels : "ingilizce makale okuma ihtiyacınızın tamamını karşılar."
quizlet : " istenilen yabancı dilde kelime listeleri oluşturmanıza izin vererek, ezberlemeye olanak sağlar."
idiom : " ingilizce makale, ingilizce altyazılı video ve ingilizce kitap barındıran kullanılası bir diğer app..."
monthly food : " içinde bulunduğunuz "ay" hangi sebze,meyve ve balık yenmeli şeklinde öneriler barındırır."
my noises : " virtual deniz, orman, yağmur, kuş sesleri vs barındıran uygulama, uyumadan önce, kitap okurken ya da alarm olarak ayarla seçenekleriyle keyifli zamanlar geçirmenize yardımcı olabilir."
news in levels : "ingilizce makale okuma ihtiyacınızın tamamını karşılar."
quizlet : " istenilen yabancı dilde kelime listeleri oluşturmanıza izin vererek, ezberlemeye olanak sağlar."
idiom : " ingilizce makale, ingilizce altyazılı video ve ingilizce kitap barındıran kullanılası bir diğer app..."
monthly food : " içinde bulunduğunuz "ay" hangi sebze,meyve ve balık yenmeli şeklinde öneriler barındırır."
my noises : " virtual deniz, orman, yağmur, kuş sesleri vs barındıran uygulama, uyumadan önce, kitap okurken ya da alarm olarak ayarla seçenekleriyle keyifli zamanlar geçirmenize yardımcı olabilir."
devamını gör...
edip cansever
korkmuyorum artık solmaktan
solmaktan ve solgunluktan
gelmişim nerelerden böyle
kurumuş bir dere yatağı gibi
ya da pek kurumamış da
baygın, hasta ya da cançekişen
çırparaktan yüzgeçlerimi dip sularında
ya da yer tahtaları, muşamba, örtük perdelerin kasvetini
yorgun düşerek taşımaktan
ve ne çıkar ayırmasam kendimi
suların büyük içkilere kavuştuğu koylardan.
koylardan
kapsayan o sevimsiz, o küçük aşkları da
eskiyen turunçlar gibi ilk rengini pek aratmayan
ayırmasam kendimi
diyorum ayırmasam
köhnemiş bir geminin -izine pek rastlanılmayan-
içindeki bir yolcudan da, değerli taşlarla dolu cepleri
cepleri yüreği cepleri
ayırmasam da ben
kim görürdü o yolcuyu, yani kim farkederdi beni
sıradan acılardır çünkü bütün ilgileri toplayan
oysa sıkıntıyı buruşuk bir iç çamaşırı gibi saklayan
bu kımıltısız gövde
görülmemiştir ki hiç görülsün şimdi
görülmediği gibi gündoğumundan havalanan kuşların
ya da bir oda kapısını açtığınız zaman
o müthiş öğle sıcağında
pencerenin önünde örgü ören birinin
- örgü mü, bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi-
görülmediği gibi
ama var mıydı sanki görülmek isteyen
var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden. insanın başını döndürür, aynamız mı acaba dediğimdir.
solmaktan ve solgunluktan
gelmişim nerelerden böyle
kurumuş bir dere yatağı gibi
ya da pek kurumamış da
baygın, hasta ya da cançekişen
çırparaktan yüzgeçlerimi dip sularında
ya da yer tahtaları, muşamba, örtük perdelerin kasvetini
yorgun düşerek taşımaktan
ve ne çıkar ayırmasam kendimi
suların büyük içkilere kavuştuğu koylardan.
koylardan
kapsayan o sevimsiz, o küçük aşkları da
eskiyen turunçlar gibi ilk rengini pek aratmayan
ayırmasam kendimi
diyorum ayırmasam
köhnemiş bir geminin -izine pek rastlanılmayan-
içindeki bir yolcudan da, değerli taşlarla dolu cepleri
cepleri yüreği cepleri
ayırmasam da ben
kim görürdü o yolcuyu, yani kim farkederdi beni
sıradan acılardır çünkü bütün ilgileri toplayan
oysa sıkıntıyı buruşuk bir iç çamaşırı gibi saklayan
bu kımıltısız gövde
görülmemiştir ki hiç görülsün şimdi
görülmediği gibi gündoğumundan havalanan kuşların
ya da bir oda kapısını açtığınız zaman
o müthiş öğle sıcağında
pencerenin önünde örgü ören birinin
- örgü mü, bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi-
görülmediği gibi
ama var mıydı sanki görülmek isteyen
var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden. insanın başını döndürür, aynamız mı acaba dediğimdir.
devamını gör...
hüseyin nihal atsız 116 yaşında
türklüğe ve türkolojiye gram faydası olmayanların milliyetçilik vebadır, ırkçı, faşit diyen tiplerin türklükten nefret ettiğine eminim ama kanıtlayamam. adam en azından dürüst ve ben ırkçıyım diyebiliyor. bazı kesimler gibi ona buna foşik foşik diyip tezatlık yapmıyor.
devamını gör...
kuğulu park
adını aslında viyana belediyesi'nin hediye ettiği kuğulardan alan park. çin'den gelenler siyah olanlar...
çok eski dönemlerde parkın bir bölümü bir elçiliğe verilmiş.
yine çok eskiden, bugün karum'un olduğu yerde kavaklıdere şarap bağları vardı. hatırlayan azdır sanırım burada. o zamanlar kuğulu park da, bolca kavak ağacı bulunduran ve içinden dere geçen bir yermiş. semtin ismi olan kavaklıdere buradan geliyor.
içerisinde 20'den fazla kuş türü görülmüş. son yıllarda tunalı hilmi bey'in bir heykeli ve bir de fıskiyeler yapıldı giriş kısmına. park kısmı da tarih içerisinde defalarca değişime uğradı.
eskiden restoran kısmına giderdik ailece. daha da küçükken parkında oyun oynardım. sonrasında ise arkadaşlarla, sevgiliyle gidilen bir yer oldu. ancak şu çiçek satan tiplerin musallat olması iyi olmadı. gitmez olduk sevgiliyle bir daha.
eskiden hemen hemen her gün görüyordum, sürekli tunalı'da takıldığım için. son yıllarda daha aralıklı olarak geçmeye başladım önünden. pandemide ise iyice azaldı maalesef.
çok eski dönemlerde parkın bir bölümü bir elçiliğe verilmiş.
yine çok eskiden, bugün karum'un olduğu yerde kavaklıdere şarap bağları vardı. hatırlayan azdır sanırım burada. o zamanlar kuğulu park da, bolca kavak ağacı bulunduran ve içinden dere geçen bir yermiş. semtin ismi olan kavaklıdere buradan geliyor.
içerisinde 20'den fazla kuş türü görülmüş. son yıllarda tunalı hilmi bey'in bir heykeli ve bir de fıskiyeler yapıldı giriş kısmına. park kısmı da tarih içerisinde defalarca değişime uğradı.
eskiden restoran kısmına giderdik ailece. daha da küçükken parkında oyun oynardım. sonrasında ise arkadaşlarla, sevgiliyle gidilen bir yer oldu. ancak şu çiçek satan tiplerin musallat olması iyi olmadı. gitmez olduk sevgiliyle bir daha.
eskiden hemen hemen her gün görüyordum, sürekli tunalı'da takıldığım için. son yıllarda daha aralıklı olarak geçmeye başladım önünden. pandemide ise iyice azaldı maalesef.
devamını gör...