çok gezen mi bilir çok okuyan mı sorunsalı
çok çeken bilir azizim.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
"gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu
ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu, ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin, bakardın
üşürdün içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu, ağlardım"
ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu, ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin, bakardın
üşürdün içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu, ağlardım"
devamını gör...
madalya müracaatları
bana da bir madalya verir misiniz amca, benimde bir madalyam olsun , size bu mübarek cuma gününde dua aderim amca.
hak etmediğimi biliyorum, hak eden yazarları okuyorum ve beğeniyorum.
hak etmediğimi biliyorum, hak eden yazarları okuyorum ve beğeniyorum.
devamını gör...
güne bir gastronomi bilgisi bırak
patates kızartması için:
patatesleri parmak kalınlığında kesin. kestikten sonra soğuk suyla bütün nişastası gidene kadar yıkayın.
kızartma yapacağınız yağı iyice kızdırın. patateslerin hepsini birden atmatın. bu yağı soğutur ve patatesin yağ çekmesine neden olur. patatesleri teker teker yağın içine bırakın. pembeleşinceye kadar kaşıkla, çatalla vs karıştırmayın. karıştırmak için tencereyi sallayın. tuzunu pembeleştikten sonra atın. afiyet olsun.
yedikten sonra teşekkür edersiniz.
patatesleri parmak kalınlığında kesin. kestikten sonra soğuk suyla bütün nişastası gidene kadar yıkayın.
kızartma yapacağınız yağı iyice kızdırın. patateslerin hepsini birden atmatın. bu yağı soğutur ve patatesin yağ çekmesine neden olur. patatesleri teker teker yağın içine bırakın. pembeleşinceye kadar kaşıkla, çatalla vs karıştırmayın. karıştırmak için tencereyi sallayın. tuzunu pembeleştikten sonra atın. afiyet olsun.
yedikten sonra teşekkür edersiniz.
devamını gör...
mia (yazar)
(bkz: pulp fiction (film)) quentin tarantino'nun bu efsane filminde uma thurman'ın seksapalitesini konuşturduğu karakterin adı. aynı zamanda sözlükteki bir yazar arkadaşımız.
devamını gör...
kendisine benzemeyen insan
izmirin kurtuluşu üniversitesinde okuyan ve mitolojiye ilgimden dolayı tanımlarını okumaktan çok keyif aldığım bir yazar arkadaşımız.
o güzel tanımlarını daha çok görmek isteriz. takipteyiz efendim.
o güzel tanımlarını daha çok görmek isteriz. takipteyiz efendim.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
yaz çocuğu olduğunuz zaman sadece ailenizle doğum günü kutlarsınız. 2013 yazında gezi başlamıştı, hayatımın dönüm noktasıydı, olaylara karışmıştım, yurtdışı eğitimim aksamıştı. bir anda kendimi memlekette buldum zaten o haziran'ın ardından bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmadı...
her sene olduğu gibi ailemle kutlayacağım doğum günüm için heyecanlıydım. hediyelerimi ben seçerdim. şımarık bir çocuktum, belki de tek kız çocuğu olmanın avantajıydı, bilemiyorum....
her doğum günüm özel ve yoğundu. ilk doğduğum gün bile skandal bir sabahmış. herkes erkek beklerken kız olmuşum.....
tarihler 2013'ü gösterirken her şeyden habersiz sabah 7'de uyanmış, erkenden kuaförden dönmüş, kıyafetlerimi giyinmiş, mekana gitmek için saat kovalıyordum. her şey çok normaldi. babam geldi, üzerini değiştirdi ve biz tam kapıdan çıkarken bir telefon geldi;
''nasıl, ne zaman, nerede, emin misiniz'' soruları ve ardından kapanan telefon. kuzenim vefat etmiş, babamın ağzından çıkan tek cümle, üzerini değiştir deniz, gidiyoruz.
annem ve babam gitti... akşam kapı çaldı ve kocaman pastam geldi, direkt çöpe gitti. o yaz anneannem de vefat etti.
o günden sonra her doğum günümde anma gününe giderdim.
pastaları sevmem, kendimle ilgili hiç bir kutlamayı sevmem.
beni tanıyan herkes bilir.
bugün annem geldi ve gelirken uçakta kedi ile küçük bir skandal yaşamış.
annem ''yemeğe gidiyoruz'' dedi, sıradan bir yemek olacaktı. gitmeden ''pasta istemediğimi biliyorsunuz'' uyarısı ile en sevdiğim yere gittik.
her şey çok güzeldi, en sevdiğim yerde, her zamanki masamda, en sevdiklerimle rakımı içip muhabbetimi ediyordum. bir anda alkış ve burnuma dayatılan pasta ile şoke oldum.
22 haziran'da anma gününe gitmemiş olmanın huzursuzluğu bir yana, bir adet pasta ile burun buruna gelmenin şaşkınlığı ile dondum kaldım.
o pasta kesilmedi, belki de bir dönüm noktasıydı, anneme göre aşmam gereken bir olay fakat ben aşmaya hazır değilim.
her haziran ayının başında gezi'yi düşünürüm, öncesini ve o süreci ve kuzenimi. birlikte el ele koşup kaçtığımızı...
kim bilir o yaz ankara'da kalmış olsaydım belki de o yaşıyor olacaktı...
annem çok erken saatte uyudu, arayabileceğim herkes uyudu, düşünüyorum, düşündükçe düşünüyorum.
doğduğum tarihin, onun gittiği tarih olması sanırım ömrüm boyunca aşamayacağım bir travma olarak kalacak.
huzurlu bir yer, mutlu olduğuna inanıyorum, uygar!
her sene olduğu gibi ailemle kutlayacağım doğum günüm için heyecanlıydım. hediyelerimi ben seçerdim. şımarık bir çocuktum, belki de tek kız çocuğu olmanın avantajıydı, bilemiyorum....
her doğum günüm özel ve yoğundu. ilk doğduğum gün bile skandal bir sabahmış. herkes erkek beklerken kız olmuşum.....
tarihler 2013'ü gösterirken her şeyden habersiz sabah 7'de uyanmış, erkenden kuaförden dönmüş, kıyafetlerimi giyinmiş, mekana gitmek için saat kovalıyordum. her şey çok normaldi. babam geldi, üzerini değiştirdi ve biz tam kapıdan çıkarken bir telefon geldi;
''nasıl, ne zaman, nerede, emin misiniz'' soruları ve ardından kapanan telefon. kuzenim vefat etmiş, babamın ağzından çıkan tek cümle, üzerini değiştir deniz, gidiyoruz.
annem ve babam gitti... akşam kapı çaldı ve kocaman pastam geldi, direkt çöpe gitti. o yaz anneannem de vefat etti.
o günden sonra her doğum günümde anma gününe giderdim.
pastaları sevmem, kendimle ilgili hiç bir kutlamayı sevmem.
beni tanıyan herkes bilir.
bugün annem geldi ve gelirken uçakta kedi ile küçük bir skandal yaşamış.
annem ''yemeğe gidiyoruz'' dedi, sıradan bir yemek olacaktı. gitmeden ''pasta istemediğimi biliyorsunuz'' uyarısı ile en sevdiğim yere gittik.
her şey çok güzeldi, en sevdiğim yerde, her zamanki masamda, en sevdiklerimle rakımı içip muhabbetimi ediyordum. bir anda alkış ve burnuma dayatılan pasta ile şoke oldum.
22 haziran'da anma gününe gitmemiş olmanın huzursuzluğu bir yana, bir adet pasta ile burun buruna gelmenin şaşkınlığı ile dondum kaldım.
o pasta kesilmedi, belki de bir dönüm noktasıydı, anneme göre aşmam gereken bir olay fakat ben aşmaya hazır değilim.
her haziran ayının başında gezi'yi düşünürüm, öncesini ve o süreci ve kuzenimi. birlikte el ele koşup kaçtığımızı...
kim bilir o yaz ankara'da kalmış olsaydım belki de o yaşıyor olacaktı...
annem çok erken saatte uyudu, arayabileceğim herkes uyudu, düşünüyorum, düşündükçe düşünüyorum.
doğduğum tarihin, onun gittiği tarih olması sanırım ömrüm boyunca aşamayacağım bir travma olarak kalacak.
huzurlu bir yer, mutlu olduğuna inanıyorum, uygar!
devamını gör...
ilk taşı günahsız olan atsın
kitab-ı mukaddes'te (özel olarak (gbkz: incil)'de, daha da özelinde yuhanna incili'nde) yer alan, isa peygambere atfedilen söz. bir kadının zina suçundan yargılanması sırasında herkesin günahkar olduğunu vurgulamak adına söylenir. olay, kimsenin kadını suçlayamaması ve isa'nın kadını affetmesiyle sonuçlanır.
devamını gör...
her şeyden biraz bilmek vs bir konuda çok şey bilmek
entelektüel ve akademisyen versusu gibidir. her şeyden biraz bilen insan entelektüel insandır. bu bilgileri dönüştürür ve ortaya daha farklı düşünceler ortaya koyar. akademisyen ise sınırlı bir konu hakkında çok fazla birikimi olan insandır. örneğin hematoloji üzerine uzman olmak akademisyenin işidir.
devamını gör...
mutluluk
erdemin ödülüdür. hem maddi hem manevi hem de her iki alanda edinilecek ruhsal bir durumdur. göreli bir kavramdır. bütün özlemlere eksiksiz olarak ulaşılmaktan duyulan sevinç halidir. yani sürekliliği imkansız mıdır? tartışmaya açık bir konu.
mutluluğumuzu başka kişilere/şeylere entegre ettiğimizde bunların sürekliliği mevcut olmadığı için mutluluk halini hiçbir zaman yakalayamayız. nitekim kötü gününde yanında olacağım deyip çekip giden tonlarca insan var. eşyadan duyulan sevinç ise maksimum 1 aya bitiyor. özellikle eşyaya yani maddiyata entegre ettiysek mutluluğumuzu, jouissance da denilen bir kısır döngüye giriveriyoruz.
mutluluğu kendimizde ve varsa inandığımız sonsuz varlıkta aramalıyız.
mutluluğumuzu başka kişilere/şeylere entegre ettiğimizde bunların sürekliliği mevcut olmadığı için mutluluk halini hiçbir zaman yakalayamayız. nitekim kötü gününde yanında olacağım deyip çekip giden tonlarca insan var. eşyadan duyulan sevinç ise maksimum 1 aya bitiyor. özellikle eşyaya yani maddiyata entegre ettiysek mutluluğumuzu, jouissance da denilen bir kısır döngüye giriveriyoruz.
mutluluğu kendimizde ve varsa inandığımız sonsuz varlıkta aramalıyız.
devamını gör...
yazarlar bir kitap yazsaydı sonu nasıl biterdi sorusu
ve ocakta altı yeni kapatılmış sütün üzerinde ince bir kaymak tabakası peydah olmaktaydı....
devamını gör...
en iyi 36 yazarın kolajı
profilimin pırıl pırıl parladığı kolaj. emek verdiği için yazara ayrıca bol sevgi ve saygılı teşekkür ediyorum.
mathilda detayı orada nasıl da güzel duruyor ama değil mi? zevkli insanmışım. *
mathilda detayı orada nasıl da güzel duruyor ama değil mi? zevkli insanmışım. *
devamını gör...
31 aralık 2020 whatsapp’ın desteği keseceği akıllı telefonlar
söz konusu modeller 1 ocak itibariyle whatsapp hizmetini kullanamayacak. resmen telefon al sürüm güncelle zorbalığı olmuş, çünkü her ne kadar belli bir kesim tarafından kabul edilmese bile wp telefonların vazgeçilmez uygulaması.
whatsapp güncellediği destek sayfasında ios 9’un altındaki sürümlere sahip iphone kullanıcılarının artık whatsapp’ı kullanamayacağını duyurdu.
ancak kullanıcılar, iphone 4s, 5, 5s, 5c, 6 gibi telefon modellerine ios 9 güncellemesini yaparlarsa whatsapp’ı kullanmaya devam edebilecekler.
whatsapp’ın 2021 yılı itibariyle desteği keseceği android telefonlar ise şöyle :
htc desire, lg optimus black, motorola droid razr ve samsung galaxy s2
kaynak
whatsapp güncellediği destek sayfasında ios 9’un altındaki sürümlere sahip iphone kullanıcılarının artık whatsapp’ı kullanamayacağını duyurdu.
ancak kullanıcılar, iphone 4s, 5, 5s, 5c, 6 gibi telefon modellerine ios 9 güncellemesini yaparlarsa whatsapp’ı kullanmaya devam edebilecekler.
whatsapp’ın 2021 yılı itibariyle desteği keseceği android telefonlar ise şöyle :
htc desire, lg optimus black, motorola droid razr ve samsung galaxy s2
kaynak
devamını gör...
normal sözlük moderasyon sevgi sıralaması
ikisi hariç hepsi canımın içidir,kıymalı böreğimdir, bebeğimdir, bir tanemdir, şapşiğimdir. hele eyluling vardır ki sormayın gitsin. kendisi etipuf'um olmakla beraber, beni karşılayan moddur. bu nedenle gönlümdeki yeri bambaşkadır.
yırttık abicim yırttık'da vardı ama o mod değil artık sayılmaz.
yırttık abicim yırttık'da vardı ama o mod değil artık sayılmaz.
devamını gör...
2 yaşındaki tecavüz mağduru
bizim var ya yatacak yerimiz yok. ne oluyoruz yahu? toplumumuzun geldiği noktaya bakın. lanet okuyup geçiyoruz. artık anne baba bile çocuklarını koruyamıyor ya da korumuyor, bilemem. ama bu nasıl bir sapkınlık, nasıl bir vicdansızlık? kim bilir bu küçük çocuğa gelene kadar kimlere, ne zararlar da vermiştir bu adam. ben ciddi anlamda korkuyorum artık.
devamını gör...
normal sözlük'ün renginin turuncu olmasının anlamı
devamını gör...
10 aralık 2020 twitter'da selahattin demirtaş onurumuzdur tagının gündeme oturması
#selahattindemirtasonurumuzdur şeklinde açılmıştır. şu tweetlerde onursuzları görüyorum, şeref yoksunlarını görüyorum, vatan hainlerini, çocuk katillerini, dağda vurdukça şehirde üreyen soysuzları görüyorum. soyunuzun, nefesinizin kesilmesi dileğimle.
he birde, ne yapacağız bu içimizdeki açık açık dolanan hainleri?
he birde, ne yapacağız bu içimizdeki açık açık dolanan hainleri?
devamını gör...
ölmedim ama hafif sürünüyorum (yazar)
çok sevdiğim yazardır. bu yazar öyle bir insandır ki, hislerinizi paylaşır sizinle. bundan ala ne ola? zaten çok güzel tanımlar da giriyor. benim kendisine karşı olan duygularım çoooooktur. öyle kelimelerle anlatamam. her şeyin en iyisi, en güzeli onu bulsun. güzel insan seni.*
devamını gör...
hasan hüseyin korkmazgil
bu duyguları bir çok insan yaşıyor ama çok az insan bu şekilde dile getirebiliyor. hasan hüseyin korkmazgil'in bence en can alıcı şiirinin sözleri;
incecikti,
gül dalıydı,
dokunsam kırılacaktı,
dokunmadım kurudu...
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
neden akşam oluyorum tren kalkınca
kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
az önceki çiçekler nasıl da diken diken
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
incecikti,
gül dalıydı,
dokunsam kırılacaktı,
dokunmadım kurudu...
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
neden akşam oluyorum tren kalkınca
kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
az önceki çiçekler nasıl da diken diken
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
devamını gör...
