bilgiye araştırma yaparak değil dizilerden ulaşmalarıdır. (bkz: muhteşem yüzyıl)
devamını gör...

bazı üniversitelerin bazı bölümleri iyidir. ancak mezuniyetten sonra yine de iş bulma konusu garanti değildir. bazı üniversitelerin ise tüm bölümleri kötüdür. mezuniyetten sonra işsiz kalma konusu neredeyse garantidir.

devlet üniversiteleri için bir şey demeyeceğim. ancak vakıf üniversiteleri için söylemek istediğim bir şey var: tercih zamanı televizyona reklam veren vakıf üniversitelerinden birini seçmeyin. eskici sokak sokak gezip, bağıra çağıra alışveriş yaparken; antikacı alışverişinde sessiz ve asil bir duruş sergiler. işbu benzetme aklınızın bir köşesinde bulunsun.

not: içeriden bildiriyorum. bir vakıf üniversitesinde doçentim.
devamını gör...

tektaş felan yalan antika gramafonla edilse net kabul ederim sonra gramafonu alıp sırra kadem basarım
şimdi gramafonla teklif iyi hoş güzel ama gramafon için de kimseyle evlenemeyiz sonuçta
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

daha çok adolf hitler ile birlikte aklımızda kalsa da kazım karabekir, ismet inönü ve bir çoğumuzun dedesinin bıraktığını bildiğimiz bıyık türü. üst dudak üzerinde bıyığın sol ve sağ kısımları kesilerek orta kısmının bırakılması ile oluşur. günümüzde bu çeşit bıyığın bırakılması uygun görülmez, tabulaştırılmıştır. bunlarla birlikte hitler neden böyle bir bıyık bırakma gereksimi duydu hiç merak etmemiştim. oysa almanya'da kayzer bıyığı ünlüyken kayzer bıyığı bırakmış.

hitler'in önceki kayzer bıyığı (ww ı)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hitler ve bıyığı (ww ıı)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

baldızının iddiasına göre eşi kayzer bıyığı istemiyorum diye tutturmuş bizim adolf da -her zaman ki gibi- hızını alamayıp kesmiş bir çoğunu sonra böyle kalmış. en temelsiz iddia.

diğer bir inanışa göre hitler, charlie chaplin hayranı olarak bıyığı bırakmış, temelli ama inanması güç.

chaplin bıyığı (böyle de açabilirdim başlığı aslında)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


daha kabul gören sebep ise -beni de tatmin eden- bıyığı zorunda olduğu için bırakması. kayzer*, birinci dünya savaşı sırasında zehirli gazlardan korunmak için tasarlanan gaz maskesini takmayı kolaylaştırmak için bıyıkların kesilmesini emretmiş. maskenin işlevini etkilemeyecek tek bıyık şekli de bu bıyıkmış. bazıları adolf gibi bu bıyığı bırakmış. sonra gerek akılda kalıcı gerek sembolik olmasından dolayı hoşuna gitmiş olacak ki bu şekilde bırakmaya devam etmiş.

maske de bu. burun ve ağız aynı boşlukta kalıyor.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

tüm bu öğrendiklerimizden sonra ayna karşısında tıraş olurken bıyığı komple kesmeden önce hitler bıyığı yapmak zorunda kalırsanız lütfen suçluluk duygusu hissetmeyin. sizin suçunuz yok; bu insanoğlunun doğal bir pratiği.
devamını gör...

bilen bilir bir zamanlar cnbc-e kanalında romantik film gecesi oluyordu. yine böyle bir gün denk geldim bir baktım 'melekler şehri' diye bir film var. tabi hoşlaşdığım birisi de olunca romantik film izlemezsem olmazdı. açtım başladım izlemeye, ilerleyen zamanlarda benim içim bir tuhaf olmaya başladı. güzel mi güzel kadın oyuncumuzun hastasını kaybettiği tek başına merdivenlerde düşüncelere dalıp hüzünlenmesi. varlığından haberdar olmayan birisinin ona karşı zamanla farklı duygular beslemeye başlaması. * birbirlerine karşı hissedilen duygular beni çok etkilemişti. tabi bundan yaklaşık 15 yıl öncesinden bahsediyorum. film bittikten sonra hüngür hüngür ağlamıştım. çok sonradan tekrar izlesem de aynı etki olmadı. hatta sıkılmışta olabilirim. insan aşık olunca filmi farklı bir boyutta izliyor. şuraya afişini de bırakıp kaçayım. her daim sevgiyle kalın. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

aslında çok sebep vardır.
devamını gör...

2013 yılında cannes film festivali'nde altın palmiye ödülü kazanan abdellatif kechiche'in senaryosunu yazıp yönettiği filmdir. film baş karakter adèle (adèle exarchopoulos)'in lise yıllarınaki ergen halinden yetişkin bir insan haline gelene kadarki sürece odaklanır. adèle bu süreçte tutku ve özgürlüğü hayatına giren ressam emma (emma seydoux) ile olan birlikteliğiyle keşfecektir. oldukça erotik olan ve uzun süren sevişme sahneleri ile tartışmalara konu olmuştur. pek çok kişi o yüzden bu filme "baya porno bu, kim neden sevsin ki?" demiştir. sevişme sahnelerinin uzun ve abartılı olmasına katılmakla beraber, bu bu filmin çok iyi bir film olmasını engellememektedir. nitekim film içerdiği duyguları seyiriciye geçirmek yani seyiriciye karakterlerin hislerini yaşatmak konusunda çok iyidir. baş karakterimiz büyürken ve bir yandan hayatı, ilişkileri ve cinselliği keşfederken siz de adeta sapık gibi bütün bunları yaşar, olayın tam anlamıyla içine girersiniz. bu filmi ilk seyrettiğimde 19 yaşında, yalnız, bütün arkadaşları tarafından terkedilmiş bir üniversite birinci sınıf öğrencisi olarak beni yaşadığım sefil hayattan alarak ergen bir fransız kızın tutku dolu ilişkisinin içerisine çekmiş ve 179 dakikalığına da olsa başka bir dünyaya gitmeme vesile olmuştur. bu yüzden bende yeri ayrı olan bir filmdir.
devamını gör...

son dönemlerde nickaltı dili ve edebiyatı alanında önemli eserler veren yazar. akıcı dili ve kurgusu ile bu türün olmazsa olmaz yazarlarından birisi haline gelecek gibi duruyor. bu alana verdiği emek ve katkı cidden yadsınamaz. yazarın eserlerini incelediğinizde taşlama ve hicvin onun yazınında önemli bir yer tuttuğunu açıkça görüyorsunuz. zannımca edebiyatın henüz tam olarak keşfedilmemiş bu türü, kendisinin güneş gibi parlayarak, insanları aydınlatacağı bir alan olacak. yalnız kimi zaman depresif bir ruh hali içerisinde yazdığı eserlerle de karşılaşmıyor değiliz. bu sebeple dilini tam olarak oturttuğunda, nickaltı dili ve edebiyatı dendiğinde akla ilk gelecek yazarın kendisi olduğu aşikar. nobel'e giden yolda kendisine başarılar dilerim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

dun kurmus oldugum windows'un yeni isletim sistemi. acikcasi benim dibim dustu. sicagi sicagina gozlemledigim bir iki unsuru buraya ilistireyim;
arayuzunun tasarimina ba yil dim! cok daha sade, kullanilan renk tonlari da cok daha goze hos gelecek turde. tasarimin macos'un muadili oldugunu dile getiren kesim fazla, mac kullanmadigim icin benzetme/karsilastirma yapamayacagim. ama gorev cubugundaki baslat menusu olmak uzere, simgelerin yeni surumde ortaya kaydirilmasi denildigi gibi oldugunu gosteriyor. orta kisimda simgelerin bulunmasi, keza baslat menusu panelinin yine orta kisimda acilmasi bende olumsuz bir izlenim yaratmadi. aksine paneldeki program simgelerinin tasarimlari cok sade ve zarif olmus. panel penceresinin koselerinin kavisli olmasini da cok sevdim. ayrica ozellikle baslat menusunun orta kisimda bulunmasi buyuk ekran kullananlar icin buyuk kolaylik. ornegin tv'ye bagladigim bir kasam mevcut, tv ekraniyla solda minicik baslat dugmesine basmak bir eziyet resmen. su anki haliyle eziyet durumu bence ortadan kalkti.

arayuzunun gorumunden cok, beni cezbeden noktasi; bu isletim sisteminin dokunmatik ekran dostu olmasi. tasarimi ve kullanimi touch screen icin cok elverisli. acmasi, kapamasi, suruklemesi, kaydirmasi, buyutmesi, kucultmesi vs cok daha hizli ve akiskan...
sag alt kosedeki gorev simgeleri kucultulmus, goze de cok tatlis geliyorlar.
batarya dostu mudur, degil midir emin degilim ama ben bir sikinti gormedim acikcasi.

yeni sistemde en cok ses getiren ozellik coklu ekran taslagi ozelligi oldu. pencerenin sag ust kosesindeki "buyut" simgesine tiklandigi zaman farkli pencere dizilimleri cikiyor. dusuncesi oldukca guzel, ben kullanir miyim sanmiyorum. bu ozellikle daha cok cift ekran ve birden fazla programi ayni anda kullanacaklara yarayacak gibi gorunuyor.

bu arada widget uygulamasi da degismis. ben begendim acikcasi. ekstra olarak skype artik sistemde halihazirda bulunmuyor. onun yerine "teams" uygulamasi gelmis. oyun severler icin de guzel gelismeler mevcut-mus. auto hdr ozelligiyle oyunlar daha canli gorsel imkani sunacakmis lakin henuz guncellemesi de yapilmamis oyle deniyor. bunun yaninda xbox'a daha uyumlu oldugu soyleniyor vs.

sadede gelecek olursam; gercekten ben cok sevdim. su ana kadar ne bir donma ne bir kasma sikintisi da yasamadim. farkettigim ufak tefek degisiklikler var lakin daha da kesfettikce buraya editler eklemesini yaparim simdilik bu kadar yeter ama.
devamını gör...

erdoğan’ın köprüleri emine hanımın bileziklerini satarak yaptığını öğrendiğim başlık. yandaş firmalara milyar dolarlık geçiş garantisi ile yaptırmamışlar mıydı? hani tutturulamadığı için her ay cebimizden geçmediğimiz halde milyon dolar alan geçiş garantisi var ya bildin mi onu? heh aferin sana güzel tip.
edit: sanırım arkadaşımız ironi yapıyormuş. kusura bakmasın. malum kitlenin eğitim seviyesini düşününce ironi mi yapıyorlar yoksa ciddiler mi kestiremiyorum.
devamını gör...

#100

benim 100. tanımım hangisi bilmiyorum ama sözlüğün 100. tanımı bana nasip olmuştur sözlüğün açıldığı gün.
devamını gör...

temmuz çoktan bitti.
ağustos da bitecek.
eylül'de ellerin üşüyecek,
ısınmak için geleceksin.
biliyorum!
eylül tam bu işe göredir;
gel bağışlayalım birbirimizi.
devamını gör...

ön edit: ses kayıtlarını discord ya da mail üzerinden gönderebilirsiniz sevgili yıldızlar, hangisi size uygunsa oradan alabilirim.
ön edit iki: "kayıtta nasıl seslenebilirim?" diye soranlar için şu formatı bırakayım, farklı seslenmek isterseniz onu da yapabilirsiniz.
"merhaba kafa sözlük ailesi, ben (burada mahlasınız) sıradaki şarkıyı ya da seçtiğiniz şarkının ismini söyleyerek şu yazara ya da tüm sözlüğe armağan ediyorum."
merhabalar sevgili portakallar!
hep birlikte yaptığımız 90'lar türkçe pop yayınından sonra sıra geldi önümüzdeki haftanın konseptine!
şu dönemde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyin umut olduğunu düşündüm. bu nedenle dinlediğimizde bize umut veren, bizi mutlu eden ve içimizi kıpır kıpır eden şarkıları hep birlikte dinleyelim ve yayın bitince içimiz umutla dolsun, kalbimizde bahar telaşı yaşansın istedim.
işte tam da bu yüzden önümüzdeki hafta yayın konseptimiz "içimizde bahar telaşı uyandıran, hayatımızı umutla dolduran, bize umut veren şarkılar"!
bu kez belli bir dönem kısıtlamamız yok, istediğiniz dönem ve türden şarkı seçimi yapabiliyorsunuz. tek şartımız "umut ve mutluluk" temalı olması.
işte yapmamız gerekenler;
1- isterseniz size umut veren, içinizde bahar telaşı yaşatan şarkıları bir ses kaydı ile istek yaparak bana ulaştırabilirsiniz.
2-"ses kaydı atmaya çekiniyorum, isteklerimi buradan yazmak istiyorum" derseniz de başlık altına temaya uygun şarkı isteğinde bulunabilirsiniz.
haftanın yıldızları afişimizde yer almak, yayına ses kaydınız ile ortak olmak istemez misiniz? haydi pamuk sesler kayıtlara! beklemedeyim efendim!
gelsin afişimiz!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ps: afiş için sevgili gomercan, on yüz milyon kez teşekkür!
devamını gör...

bu adam bildim bileli bağırır. en ballad şarkılarda bile bağırır. beni bırakın şarkısında bile avaz avaz bağırıyor düşünün. karaağaç’ta bağırıyor, zalim’de bağırıyor, yeter ki onursuz olmasın aşk’ta bağırıyor, medcezir’de bağırıyor ve bu gece son’da bağırıyor. unutmadan ekleyeyim istanbul şarkısında da bağırıyor. bu adam dünyaya sadece bağırmak için gelmiş galiba.
devamını gör...

akdenizli arkimden ogrendigim yontemle limon zeytinyagi sarimsak koyunca mukko oluyir, gerci bunlari suntaya da koysan lezzetli olur gibi. bilemedim.
devamını gör...

aaa niye böyle oldu kiiii (!) lafımızı dinlemezseniz, öyle her önüne gelen yazara çatmaya çalışırsanız, saçma salak insanlara prim verirseniz daha çok çakılır.
devamını gör...

bir karadeniz atasözünde de dediği gibi
ya seni alacağum ya senden güzelini.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim