uluslararası siyasi literatüre giren terim. kural ve hukuk tanımayan, küresel ve bölgesel barışı tehdit eden, suç örgütlerine destek veren, kendi koyduğu kurallara uymayan yönetim... kötülük toplumunun kötülük yurdunda en son göz göre göre övünülerek işlenen suç : maske mesafe diyerek yapılan tıka basa kongreler. kimin gücü kime yeterse...
devamını gör...

picasso tarafından haziran 1937'de tamamlanan sanat tarihinin en önemli ve aynı zamanda çarpıcı çalışmalarından birisidir. şu an madrid'deki museo reina sofia'da sergilenmektedir.

tablo siyah, beyaz ve gri renklere sahip adeta şiddet ve kaos nedeniyle yamulmuş insan ve hayvan figürleri içermektedir. çığlık atan kadin, kopan organlar, alevler, yaralı bir at ve boğa gibi öğeler barındırır. 3.39×7.76 metre ebatlarında oldukça büyük bir resimdir.

guernica zaman içinde savaş karşıtlığının öncüsü haline gelmiştir. öyle ki ilk olarak 1937'de paris'te sergilendikten sonra pek çok şehir gezmiş ve tüm gelirler ispanya'daki savaşın yaralarını sarmak için harcanmıştır.

peki bu önemli tabloya ilham olan olay neydi? olay ispanya iç savaşı sırasında bask bölgesine bağlı bir kasaba olan guernica'da yaşandı. guernica cumhuriyetçilerin yoğunlukta olduğu bir bölgeydi. cumhuriyetçilere o dönem sosyalist, komünist, anarşist gözüyle bakılıyordu ve francisco franco önderliğindeki miliyetçilerin açık hedefi konumundaydı.

26 nisan 1937 günü öğle 4 sularında alman savaş uçakları guernica’yı tam 2 saat bombardımana tuttu. o gün bir pazar günüydü ve kasaba halkı çoğunlukla dışardaydı. o günlerde erkek nüfus cumhuriyetçi kanat adına savaşta olduğu için o gün dışarda olanlar çoğunlukla kadın ve çocuklardı.

rudolf arnheim da bu konuyu şu sözlerle aktarıyor: “guernica resmindeki kadınlar ve çocuklar masum, savunmasız insanlığın bombalandığını temsil ediyor. kadın ve çocuk figürleri picasso resimlerinde insanlığın kusursuzlukları olarak yer alır. bu açıdan guernica resmini insanlığın merkezine yapılmış bir saldırının temsili olarak okumak mümkün.”

alman işgali esnasında paris’te yaşayan picasso’nun evine gelen bir alman yetkilinin picasso’ya “bunu siz mi yaptınız?” demesi üzerine “hayır, siz yaptınız.” demesi ise guernica tablosunun arkasındaki düşünceyi en iyi açıklayan anektodlardan biri olarak görülmektedir.

ocak 1937’de ispanyol cumhuriyetçi hükümet, picasso’ya paris sanat fuarı’nda ispanya’yı temsil etmesi için büyük bir mural sipariş etti.

1934’te ispanya’yı terk eden ve bir daha ülkesine geri dönmeyen picasso o dönem paris’te yaşıyordu.

ocak ve nisan arası dönemde bir miktar isteksiz bir şekilde bu resme çalışan picasso, 26 nisan 1937’de guernica kasabasının bombalandığını öğrendikten sonra arkadaşı şair juan larrea tarafından savaşla alakalı bir resim yapması için teşvik edildi.

1 mayıs günü george steer’in guernica kasabasının bombardıman sonrası durumunu anlattığı yazıyı okuduktan sonra aklındaki mural fikrini terk etti ve guernica’da yaşanan dehşet ve vahşeti temsil etmesi amacıyla guernica resmi üzerinde çalışmaya başladı.

genel olarak çalışma alanına ziyaretçilerin gelmesini pek istemeyen picasso, guernica’yı yaparken insanların gelip üretim sürecini izlemesine izin verdi. zira insanların faşizm karşıtlığı konusunda bilgi ve duyarlılık sahibi olmasını istiyordu. guernica üzerindeki çalışmaları devam ederken picasso şöyle bir ifadede bulundu.

“hayatım boyunca sanatın ölümüne karşı mücadele verdim. ispanya’da olaylar ise insanlara ve özgürlüğe karşı gelişiyor. ölüm ve teslim olmakla bir anlığına dahi mutabık olduğumu kim iddia edebilir?”

picasso, guernica tablosunu 35 günlük bir çalışmanın ardından 4 haziran 1937’de tamamladı.

tabloda resmedilen öğelerin anlattıkları da bir o kadar ilginç ve ilgi çekicidir.

boğa figürü
tablonun solunda yer alan kızgın boğa figürü, en dikkat çeken ögelerinden birisidir. bu kızgın boğa figürü, o dönemlerde dünyada gelişen milliyetçilik akımının sembollerinden biri olarak gösterilir. aynı zamanda ispanya kültüründe tarihi bir yeri olan figür, kuyruğundaki alevler ve tüten meşale şeklinde olması savaşın iç yüzünü gösterir.

ölü bebeği tutan kadın figürü
guernıca tablosunda, kızgın boğa figürünün altında yer alan ölü bebeği tutan kadın ögesi, acılar içinde çığlık çığlığa haykırarak resmedilmiştir. bebeğin cansız bedeni, kadının kollarının arasından sarkık olarak resmedilmektedir.

at figürü
tablonun tam ortasında baktığımızda, atın karnını delerek diğer bir yanından çıkan mızrağın, atı acılar içinde bıraktığı çizilmiştir. at figürünün ispanya’nın acı çeken insanlarını temsil ettiği düşünülmektedir

ölü adam figürü
guernica tablosunda acılar içinde olan atın hemen altında bulunan ölü adam figürü, kopuk kolu ile bir kılıç tutmakta, tuttuğu kılıcın ucundan ise bir çiçek filizlenmektedir. diğer kolunda ise avuç içindeki kesikler dikkat çekmektedir. kılıcın ucunda filizlenen çiçek geleceğe dair umutları temsil ederken, avuç içindeki kesikler ise proleter sınıfını temsil etmektedir.

ampul figürü
tablonun ortasında atın başının hemen üstünde göz şeklinin içinde bir ampül figürü yansımaktadır. ispanyolca ampül anlamına gelen ‘bombilla’ya gönderme yaptığı gibi aynı zamanda da tanrı’yı temsil etmektedir. insanlığın savaş ve şiddet karşısında savunmasızlığını ve tanrı’ya sığınmaktan başka bir çare olmadığını ifade etmektedir.

gaz lambalı kadın figürü
atın sağ tarafında endişeli ve korku dolu ifadeye bürünen, içeri süzülen bir kadın figürü görülmektedir. elinde gaz lambası tutan kadın figürü, guernıca tablosundaki ışıklar arasındaki çatışmayı resmetmektedir.

diğer kadın figürü
gaz lambalı kadın ögesinin altında soldan sağa doğru hareket eden ve ampulün ışığına boş bakışlarla kilitlenen bir kadın figürü bulunmaktadır. geriden gelen bacağından yaralı olduğu ve eliyle bacağını destekleyerek ilerleyebildiği anlaşılmaktadır. picasso, bu kadın figürü ile savaşta yaralanan çaresiz sivil insanları simgelemektedir.

beyaz güvercin figürü
boğanın sağında duvara kazınmış bir güvercin figürü dikkat çekmektedir. güvercin, bir kanadı ile zeytin dalı tutarken, gövdesini üzerinden beyaz renkli bir ışık hüznesi yayıldığı görülmektedir. tıpkı gaz lambasında olduğu gibi beyaz güvercin figürü de umudu işaret etmektedir.

açık kapı figürü
guernıca tablosunun belki de en dikkat çekici öğesidir bu. tablonun sağ görselinde, koyu zemin üzerinde açık bir kapı resmedilmektedir. kapı figürü, bombardıman esnasında yaşananlara karşı bir kaçış yolu veya geleceğe dair umutlara ışık tutmakla birlikte; yaşananlara karşı suskunluk sarmalı içinde kalındığını da resmetmektedir

emoji.com.tr/guernica-tablosu/
tr.m.wikipedia.org/wiki/Gue...
sanatkaravani.com/guernica-...
devamını gör...

akşam oldu hüzünlendim ben yine, manzarası.
devamını gör...

''biz aynı şeyleri yapmıştık hocam, benim 0,35 puanı nereden kırdınız?''

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

alkol ile bir sorunum var.

yok, o değil.. o standart özelliğim ama başka bişi var, bir haftadır filan nerdeyse tam anlamıyla temizdim ama bugün beni yaşarın bir şarkısının son dörtlüğüne bağlayıp fırlatan bir hanımefendi sayesinde arayı oldukça kapattım.

sızamıyorum efendim ben, hani bu övünülecek bir bok değil ama durum belli olsun diye belirtiyorum, öğleden sonradan şu saate kadar küp gibi içtim, kaçayım, sızarım, kalkar kusarım, sabah olur bok gibi uyanırım diye ideallerim vardı ama maalesef sızamıyorum.
tanrı benim gibilerin üzerindeki bununla ilgili switch'i off durumuna getiriyor sanırım böyle zamanlarda, ki kabir azabını bu dünyada da yaşayabileyim.

şimdi iki yol var önümde, ya bi çay kahve molası verip vazgeçeceğim bu sevdadan ya da "gittiği yere kadar" felsefemi yürürlüğe sokacağım.

her ne hali seçersem seçeyim öbürü daha mantıklı gelecek 10 dakika sonra, onun da farkındayım...bu arada o son şarkı umarım kulaklarından hiç eksik olmaz da iki gram anlarsın halimi. o kapıyı çarpıp çıktığım gün dönmemem lazımdı geriye, puh!
alacağın olsun ve seni çok seviyorum.
devamını gör...

çünkü evlenmek isteyen pek kadın kalmadı.maaşını alan, kendi ayakları üzerinde duran kadınlar var artık. bir de başkasının derdini mi çeksin rahat rahat takılmak varken.
devamını gör...

john williams tarafından bestelenen, ilk olarak the empire strikes back filminde duyduğumuz, darth vader'ın tema müziği. herhangi bir mekana giriş müziği olarak kullanılabilir.
devamını gör...

malum sözlüğün aksine, biraz çaba ve dayanışmayla içinden çıkılabilecek bir durumdur.
devamını gör...

20 nisan 1999'da bir lisede, eric harris ve dylan klebold adlı iki öğrencinin baş kahramanı olduğu, son yılların en üzücü ve ürkütücü katliamlarından biri gerçekleşti.
öğrencilerin fotoğrafı

mezun olmalarına iki hafta kalmışken bu eylemi gerçekleştiren eric harris ve dylan klebold'u biraz daha tanımak gerekirse;
eric`in çocukluğu, babasının orduda çalışmasından dolayı, sürekli okul ve şehir değiştirerek geçiyor. eric günlüklerinde ve kendine ait internet sitelerinde hep bu konuya değiniyor. yani her gittiği yerde yeni, çaylak ve acemi olmanın ona yaşattığı acı verici deneyimlerden ve bunun ona girdiği ortamlardaki insanlar tarafından hep hissettirilmesinden.

bir gün eric ailesiyle colorado eyaletinin littleton kasabasına yerleşiyor.
öğretmenlerinin oldukça zeki olarak tanımladığı eric`in farklı zevkleri, okula gelirken giydiği siyah pardösüleri, asker botları ve rammstein tişörtleri,bu sefer de lise hayatında diğer öğrenciler tarafından dalga geçilmesine neden oluyor. okulun popüler çocukları tarafından sürekli alaya alınıyor, itilip kakılıyor; her seferinde en ufak tepki dahi vermiyor. çünkü alışmış, çünkü kendini farklı hissediyor. bu duygu ona diğerlerinden daha üstün olduğu algısını pompalıyor ve en sonunda eric boğazına kadar nefret duygusuna gömülüyor. öyle bir noktaya geliyor ki, katliam öncesi günlüğüne şunları yazıyor: "başladığımızda kendimi doom oynuyormuş gibi hissetmeli ve insani olan bütün duygularımı içimden söküp atmalıyım, karşıma çıkan herkesi doom`daki canavarlar olarak görmeliyim". öyle de yapıyor. katliam süresince eric'in, dylan'dan daha fazla ateş açmış olması ve daha fazla kişiyi öldürmüş olmasının nedeni de böylelikle açığa çıkmış oluyor.


dylan ikilinin duygusal olanı. intihara meyilli ve kronik depresyondan muzdarip. kendisi gayet açık görüşlü ve eğitimli bir anne babanın çocuğu. komşuları onların cok hassas ve ilgili ebeveynler olduğunu belirtiyor.dylan da eric gibi müziği ve yazmayı çok seviyor. eric gibi o da günlük yazıyor. günlüklerinde yazdıklarına baktığınızda onun durmadan ölümü arzuladığını, dünyayı ve yaşamı bir türlü sevemediğini, aradığı ve ihtiyacı olan aşkı bulamadığını görüyorsunuz.ancak bir gün dylan, bir kızdan hoşlanmaya başlıyor fakat kıza bunu asla söylemiyor. hatta oturup ona hiç bir zaman göndermeyeceği mektuplar yazıyor. utangaçlığını bir türlü yenemiyor, içten içe tükenmeye başlıyor. bir taraftan da kendi şiirlerini yazmaya başlıyor, varoluşu sorguluyor.

dylan eric'i oldukça ilginç ve güçlü bir kişilik olarak görüyor. korkusuzluğu, bitmeyen öfkesi, kararlılığı, farklı konularda edindiği bilgileri, ortak zevkleri derken eric'le git gide daha yakın arkadaş olmaya başlıyor,kendisinin aksine utangaç olmadığı ve güçlü bir karakter olduğundan bir nevi hayranlık duyuyor. beraber zaman geçirdikçe de birbirleriyle ne kadar çok ortak noktaları olduğunu anlıyorlar ve katliama giden yola giriyorlar.

küçük küçük suçlar işlemeye başlayan ikili, bir günlüğüne de olsa hapse düşüyor ve sonrasında 1 yıl kamu hizmeti cezası alıyor. bu süre içinde giderek daha fazla öfkeyle doluyorlar ve katliamı tasarlamaya başlıyorlar. detaylı planlar yapıyorlar, reşit arkadaşlarına silah aldırıyorlar, bomba yapmayı öğreniyorlar. olay gerçekleşmeden bir ay önce içeriği hala açıklanmamış olan ve gizli tutulan video kayıtları hazırlamaya başlıyorlar. iddialara göre katliam sabahı ailelerinden özür diledikleri bir video hazırlıyor ve üzgün olduklarını, başka çarelerinin olmadıklarını söylüyorlar.


dylan'ın hazırladığı plan:

5:00 yataktan kalkış

6:00 ks'de buluşmak

7:00 eric'in evine gitme

7:15 eric propan için, ben de gaz almak için gideceğim

8:30 tekrar eric'in evinde buluşacağız

9:00 araba hazırlanacak

9:30 silahlanma çalışması yapılacak, dinlenme

10:30 4 tane şey yerleştireceğiz

11:00 okula gideceğiz



okulda tehlikeli bir durum olduğunu öğrenene öğrenciler, dylan ve eric ikilisi kafetaryaya girmeden tam 1 saat önce masaların altına giriyor ve öylece bekliyorlar. o andan 1 saat sonra ikili kafetaryaya giriyor, rastgele bazı kişileri öldürüyor, en sonunda bir tür bomba patlatıyorlar. o arada artık öğrenciler kaçışmaya başlıyor, bazıları kurtulabiliyor, bazıları ise vuruluyor. ikili daha sonra kütüphaneye geçiyorlar,ancak o anların kayıtları yok.öğle arasından önce brooks brown adında bir öğrenci harris'in okula geldiğini görüyor. bir sene önce harris'le arası bozulan brown, onunla arkadaşlığını katliamdan kısa bir zaman önce yeni yeni düzeltmiş.

harris genelde dersleri kaçırmadığı için brown ona neden geç kaldığını sormuş, harris ise "bunun artık bir önemi yok, brooks. seni sevdiğimi biliyorsun, değil mi? o yüzden hemen şimdi buradan ayrıl. hemen. evine git." demiş. brown hemen bölgeden uzaklaşmış, bir kaç dakika sonraysa uzaktan ilk silah seslerini duymuş ve polise haber vermiş.

tam o anlarda dylan da farklı bir arabayla okula gelmiş. ikili kafeteryaya propan bombalarını bırakmış; bombalar patlamayınca da ateş açmaya başlamışlar ve kütüphaneye geçmişler. amerikan tarihinin en ölümcül okul saldırısı olan bu katliamda eric 7, dylan ise 6 kişiyi öldürmüş.

cinayetlerden 20 dakika sonra ikili tekrar kütüphaneye dönmüş. 13 kişinin 10'unu burda öldürdüklerini belirtelim. kütüphaneye gelen ikili camlardan polislere ateş açmaya başlamış. 5 dakika sonrasında ise kitaplıkların dibine gitmişler.o an orada kendilerini bir odaya kilitleyen bir öğretmen, öğrenci ve kütüphane görevlileri harris ve klebold'un kendi aralarındaki konuşmayı duymuşlar: "1, 2, 3!". sonrasında iki el silah sesi. ikili kendi kafalarına sıkıp intihar etmişler.


ayrıca ikilinin hitmen for hire adlı bir kısa film projesinden de bahsedelim: 1998 aralık'ında hazırladıkları kısa filmde bol bol şiddet içerikli görüntülere yer veriyorlar. filmde küfür ediyorlar, kameraya bağırıyorlar, hatta ve hatta yapacakları katliama benzer şekilde insanları vuruyorlar. üstelik sadece filmle de sınırlı kalmıyorlar, senaryo projelerinde de hep bu türden konulara yer veriyorlar.hatta bir gün öğretmenleri ikiliye "yazım tekniğiniz harika, insanı gerçekten o moda sokabiliyorsunuz" diyor.

sonuç olarak 12 öğrenci , bir öğretmen , eric ve dylan hayatını kaybediyor.


eric harris'in zorbalığa uğradığı video

ikilinin katliamdan önce çektiği videolar

katliam günü kafeterya kamerası
devamını gör...

kışın yatmadan önce yapılanı makbuldür, bebek gibi uyur insan sabah da büyük ihtimal güzel uyanır kolay ayılır. yazın ise cin gibi uyansan da yapılması mecburdur.
devamını gör...

ekşiye inat sayica burada daha ustunuz gibi. o yuzden akilli olun, fazla elestirici basliklar acmayin,taciz ederiz!
devamını gör...

kızın başörtüsündeki lacivert renkte bu kadar yüksek kalitede bir boya kullanılması göz alıcı derecede şaşırtıcı.
devamını gör...

kafkasya’daki lezgi bölgesinden çıkan büyük bir beceri ve ustalık isteyen bir danstır. zaman içinde tüm kafkas halkarı bu dansı kendi dansları olarak benimsemişlerdir. çeçenlerce lovzarg, kabardeylerce ıslamey, osetlerce zilga, azerilerce qaytağı, inguşlarca halhar ve türkiye’de şeyh şamil dansı olarak anılır. diğer ülkelerde ise lezginka dansı olarak bilinir.

rivayete gelince…ruslarla savaş esnasında şeyh şamil ve askerleri oldukça zor durumdadır. ablukaya alınmışlardır, ya teslim olacaklardır ya da çarpışarak öleceklerdir. şeyh şamil askerlerine kılıçlarını kınlarına sokma emri verir ve hızlı biçimde lezginka dansına başlar. askerleri de ona uyum gösterip lezginka dansı yapar. rus askerleri keyif içinde dansı seyrederken şeyh şamil ruslara epey yaklaşmıştır. aniden kılıcını çekip saldırır, askerleri de onun arkasından ruslara saldırır. rus askerleri afallarken, şeyh şamil ve askerleri kuşatmayı yarıp çıkarlar. karlar üzerinde lezginka dansı ve çevik hareketler ile ruslara kılıç saldırısında bulunmak cesaret ister. “sonunu düşünen kahraman olamaz” sözü de şeyh şamil’e aittir.
devamını gör...

hiçbiri.
devamını gör...

apartman, market gibi yerlere girip çıkarken arkanızdan biri geliyorsa kapıyı tutmak, laps diye kapıyı üstüne bırakmamak.
devamını gör...

şahsımın da içinde yer aldığı veri tabanıdır.
devamını gör...

yazmış yukarıya, atatürk geldi düşmanı yendi.

şimdi, yalan mı bu? yo değil. o zaman neden sizi rahatsız ediyor? bir sorun mu var?
devamını gör...

kadının ağlaması kadar doğal bir durumdur. ağlamak, insanların duygusal gerilimi serbest bırakma yoludur
bu kadar açıklama yaptığımıza göre başlığı bir şarkıyla taçlandıralım. yalnız dikkatinizi çekerim bu şarkıda erkekler ağlamaz demek istememiş. erkekler de ağlar tabi ki ama bu şarkıda geçen bu söz bir kadının sevgilisini teselli etmek için söylediği klişe bir söz.
nilüfer& şebnem ferah - erkekler ağlamaz
devamını gör...

allah yardımcınız olsun.
devamını gör...

hamlet - adnan bey.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim