esasinda bilgi tanımı girmeye hiç niyetim yok lakin bir yazar arkadaşım karacaoğlan icin 'o elif elif diye gezerdi' diye söyleyince bu konuyu izah etmek şart oldu.

yaz gelip de beş ayları doğunca
yaz gelip de beş ayları doğunca
açılmış bahçanın gülleri güzel
yaktı beni fadime’nin nazarı
zülüften ayrılmış telleri güzel

elif’i der isen nazlıdır nazlı
eşme’yi dersen de sırf ala gözlü
söyletme şerfe’yi bülbül avazlı
söylüyor zilha’nın dilleri güzel

emine’yi dersen incedir ince
bağdat’ın mısır’ın gülleri gonca
ayşe’nin kaşı da kalemden ince
sevmeye hürü’nün belleri güzel

döne güzelliğin halka bildirir
kamer pınardan da kabın doldurur
eşşe yürüşünde beni öldürür
sevmeli cennet’in boylan güzel

karadan da karac’oğlan karadan
sürün çirkinleri çıksın aradan
herkesi sevdiğ’ne verse yaradan
sevdiğim meryem'in benleri güzel.

fadime, elif, eşme, şerfe, zilha, emine, ayşe, hürü, döne, eşşe,cennet ve meryem yavaş, yavaş gel.* bir de burada geçmeyen leyla ve hatçe var.
aynı orhan veli kanık'ın garip'inde geçen dedikodu şiiri gibi değil mi?

dedikodu
kim söylemiş beni süheylâ'ya vurulmuşum diye?
kim görmüş, ama kim,eleni'yi öptüğümü
yüksekkaldırım'da, güpegündüz?
melâhat'i almışım da sonra
alemdar'a gitmişim, öyle mi?
onu sonra anlatırım fakat
kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
güya bir de galata'ya dadanmışız;
kafaları çekip çekip
orada alıyormuşuz soluğu;
geç bunları, anam babam, geç;
geç bunları bir kalem;
bilirim ben yaptığımı.
ya o, muallâ'yı sandala atıp,
ruhumda hicranın'ı söyletme hikâyesi?


tüm bu "elif" yanılgısının sebebi; yaşar kemal'in üç anadolu efsanesi adlı kitabında, karacaoğlan ile elif'in kederli aşklarını anlatıyor olması. karacaoğlan ve elif ayrılıyorlardı sevdaları mutlu sonla bitmeyince bizimki yola revan olmuş haliyle sonra tut karacaoğlan'ı tutabilirsen.
bakar mısınız şu dizelerine?


seherden uğradım dostun köyüne
hoş geldin sevdiğim in dedi bana
tomurcuk memesin verdi ağzıma
yorgunsun sevdiğim em dedi bana

benim yârim gelişinden bellidir
ak elleri deste deste güllüdür
ibrişim kuşaklı ince bellidir
ince bellerimi sar dedi bana

benim yârim bana yalan söylemez
söylerse de gıybetimi eylemez
el yanında ikrarını söylemez
elleri uyut da gel dedi bana

mestine de deli gönül mestine
aşık olan gül gönderir dostuna
telli mahramasın attı üstüme
terlisin sevdiğim sil dedi bana

karac'oglan sırrın kime danışır
siyah zülfü mah yüzüne kıvrışır
ayrılanlar elbet bir gün kavuşur
ağlama sevdiğim gül dedi bana


sevdiğim kız abi dedi cümlesinin atası yine karacaoğlan imzası taşır. yaş alsa da uslanmamış.*

değirmenden geldim beygirim yüklü
şu kızı görenin del'olur aklı
on beş yaşında kırk beş belikli
bir kız bana emmi dedi neyleyim

birem birem toplayayım odunu
bilem dedim bilemedim adını
albıstan yanaklı türkmen kadını
bir kız bana emmi dedi neyleyim

bizim ilde urum olur uc olur
sızılaşır bozkurtları aç olur
bir yiğide emmi demek güç olur
bir kız bana emmi dedi neyleyim

karac'oğlan der ki n'olup n'olayım
akan sularınan ben de geleyim
sakal seni makkabınan yolayım
bir kız bana emmi dedi neyleyim


bu adam uslanmış elif elif diye gezmiş olabilir mi? gezmiş ama bir yere kadar.

incecikten bir kar yağar,
tozar elif, elif deyi...
deli gönül abdal olmuş,
gezer elif, elif deyi...

elif’in uğru nakışlı,
yavrı balaban bakışlı,
yayla çiçeği kokuşlu,
kokar elif, elif deyi...

elif kaşlarını çatar,
gamzesi sineme batar.
ak elleri kalem tutar,
yazar elif, elif deyi...

evlerinin önü çardak,
elif'in elinde bardak,
sanki yeşil başlı ördek
yüzer elif, elif deyi...

karac'oğlan eğmelerin,
gönül sevmez değmelerin,
iliklemiş düğmelerin,
çözer elif, elif deyi...


orhan veli'nin dediği gibi;
geç bunları anam babam geç bunları *
devamını gör...

öncelikle (bkz: evrimsel seçilimde zekanın önemi)'ni anlamamızı sağladığı için yazarımıza teşekkür ediyoruz.

doğada erkek daha gösterişlidir çünkü dişinin dikkatini çekip neslini devam ettirmektir niyeti. dişi ise bu gösterişe aldanmayıp sağlıklı nesiller ile evrimsel sürecin parçası olmak için her zaman gösterişli olanı seçmez. bir diğeri de; araştırmalar, evrimsel süreçte dişinin kendisini bilerek ve isteyerek çirkin hale getirdiğini, bunu bir savunma mekanizması olarak kullandığını söylüyor. doğadaki dişilerin kendilerini savundukları konu ise tecavüz.

ama bu durum insanlarda öyle değil. insanlardaki gösteriş ve çekicilik, dişide yani kadın da toplanmıştır. kadın seçen, erkek seçilen konumundadır. bunu en basit tabirle şöyle anlatabiliriz, spermler yumurtanın etrafında toplanır ve yumurta sadece bir tanesini seçip döllenmeyi gerçekleştirir.

edit: başlığı yukarı taşıdığım için sözlükten özür diliyorum ama birilerinin de bu yanlışı düzeltmesi gerekiyor.
devamını gör...

koronavirüsten 1,5 kat daha hızlı bulaşabilen virüs. yayıldığı takdirde tedbir olarak mesafeyi 1,5 metreden 2 metreye çıkarmak, aynı ortamda bulunma süresini 10 dakikaya düşürmek, tek maske kullanımını çift maskeye çıkarmak gerekiyor.
devamını gör...

hayatımda geçirdiğim son huzurlu günden.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tüm insanların bayramını kutlar; sağlık ve huzur doldu günler dilerim.
devamını gör...

ağzın doluyken konuşma.
devamını gör...

ben her yazarı seviyorum. hepsi de emek veriyor sonuçta. bazıları biraz daha dikkat ederse de çiçek gibi olur.
devamını gör...

yatağımda portakal ağacı çıkmıştı
devamını gör...

"e madem madalya müracaatları var, rütbe müracaatları neden olmasın" diyerek açtığım başlık.

yönetimi, rütbemi hala vermediği için hem kınım kınım kınıyor, hem de saygıyla selamlıyorum. * rütbesini benim gibi hak ettiği halde henüz alamamış ve rütbe alma zamanı geldiğinde sesini duyurup başvuruda bulunmak isteyen yazar arkadaşlarımı da başlık altına bekliyorum.

çalıştık, çabaladık, o vaat ettiğiniz rütbe için 10bin puanı topladık. nerede bizim rütbeler? ne için yaşıyoruz biz? he? bizi mağdur etmeye kimsenin hakkı yok. veriniz lan rütbemizi!

yazarlara not: derdimi sevebilirsiniz ama çok vurmayın bari.

yönetime not: n'olur kötü bi' rütbe vermeyin be abi.

ekleme: rütbem gelmiş. valla bravo. çok hızlı çalışıyorlar. hiç beğenmediğimi de belirtmek isterim.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ekleme 2: rütbem gitti, dertler bitti.

aylar sonra gelen edit: yeni rütbem mikrop oldu. istedim, verdiler sağolsunlar.*
devamını gör...

"içinde bir şeyler hayır diyorsa, sen de hayır demelisin."

bir çırpıda okunabilecek, kitap bittikten sonra ise etkisini benliğinizde uzun süre hissedebileceğiniz bir stefan zweig eseridir mecburiyet. zweig kitabın ismini "firari" koyacakken son anda "mecburiyet" olarak değiştirmiştir. bu kitap bizleri ferdinand adında bir ressamla tanıştırıyor. ferdinand, karısı ile beraber savaştan kaçıp isviçre'ye yerleşmiş olan bir ressamdır. ülkesi adına savaştan kaçtığı için hep içinde bir yerlerde acaba aynı durumla tekrar karşı karşıya kalır mıyım korkusu yatmaktadır. ve nitekim bu korkusu gerçek olur ve ülkesinden kendisine bir tebligat gelir. ferdinand ülkesi adına savaşmaya çağrılmaktadır. çok zor bir seçim yapmak zorundadır: özgürlük mü? sorumluluk mu? eşi onun kesinlikle savaşa katılmaması gerektiğini düşünmektedir. ferdinand da bu görüşe katılmaktadır lakin içini kemiren bir vicdan hesaplaşması yaşamaktadır. bu içsel hesaplaşmayı, karar verme sürecini stefan zweig çok başarılı bir şekilde yansıtmaktadır okuyucuya. adeta o kararı ferdinand değil de biz verecekmişiz gibi. zaten onu da bu denli büyük bir yazar yapan özelliklerinden birisi de bu harika psikolojik tahlilleri değil midir? zweig aslında bu eserinde kendinden de bahsetmiştir bir anlamda. kendisi de savaş karşıtı olan zweig, bu eserinde aslında hüzünlü bir hikayeye değil de acıklı ve oldukça zor bir sorgulamaya davet etmiştir bizleri.

ferdinand "bunu yapmak istemezdim ama mecburum." der. eşi paula ise neden mecbur olduğunu sorgulamaktadır. ve ferdinand'a, "dürüst ol, vatanın hayatın kadar önemli mi senin için? soylu hükümdarlara bile kalmayan bir taşrayı resim yaptığın sağ elin kadar seviyor musun?" diye sorar. aslında bu cümleler mecburiyetin, vatanın ve savaşın sorgulamasını yaptırıyor bizlere. bize vatan neresidir diye soruyor.

elli sayfalık incecik bir kitap olan mecburiyet, aslında kendimize soramadığımız, insanlık olarak üzerine düşünmediğimiz bir konuda, derin bir sorgulamaya itiyor. kitap bittikten sonra dahi, içimizde bir yerlerde devam ediyor adeta.
devamını gör...

karekök.
ne güzel çıkıyor dışarıya tam kare olunca.
eğlenceli bence.
devamını gör...

yorgunum dostlarım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendisine "hapiste yatmış, toplumdan aforoz edilmeli" diyen deniz seki'ye, "kader arkadaşım deniz ablacığım. çok geçmiş olsun. daha nice bayramlar senin olsun." notuyla çelenk yollayan adam gibi adamdır. kader arkadaşım demesinin sebebi de deniz seki'nin hapis yatmasıdır.
devamını gör...

ölümden sonra; vücuttaki biokimyasalların değişimine bağlı olarak, kollar, bacaklar ve tüm uzuvların katılaşmasına verilen ad.

ölüm anından 4 saat sonra görülür. adli tıp, görsel verilerin durumuna göre ölüm saatini belirler.
ölüm sertliği
devamını gör...

sözlükte açıktan siyaset yapılmıyor diyerekten cevapladığım deli saçmalığı. bazı dayatmalara ses çıkarmak ve farkında olmak siyaset değil, aydın insanların yaptığı aktivitedir.
devamını gör...

merhabalar sevgili turnuvacı portakallar,
bu saate kadar çoktaaaaan maçların bitmiş olması gerekiyor değil mi?*
şu ana kadar elime gelen skorları aşağıdaki tabloda paylaşıyorum. sevgili tırıs hayatımı kurtararak böyle bir tablo oluşturdu, çünkü kendisi mükemmel bir insan. olmasaydı n'apardım hı? huzurunuzda onlarca yüzlerce binlerce kez teşekkür ediyorum ona.
eğer tabloda adınızın yazdığı yerde bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsanız lütfen bana geri dönüş yapın ki düzeltelim ve artık bir üst tura geçelim. sevgiler ve kalpler efendim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

içine bir çay kaşığı zeytinyağı ve bir çay kaşığı gliserin koyulup tırnaklar ovulursa hem tırnaklar güçlenip güzelleşir hem de yarım limoncuk gayet faydalı bir kullanımla durduk yere çöpe atılmaktan kurtulur.
devamını gör...

doğu karadeniz bölgesinde yer alan, plaka kodu 29 olan, 2016 yılında nüfusu 162.748 olan bir ilimizdir.

doğuda (bkz: bayburt), batıda (bkz: giresun), kuzeyde (bkz: trabzon) ve güneyde (bkz: erzincan) ile komşudur.
gezilecek bir çok yeri bulunur. karaca mağarası, tomara şelalesi, artabel gölleri, örümcek ormanları, imera manastırı, süleymaniye mahallesi (eski gümüşhane), limni gölü, kent müzesi, satala antik kenti, kov kalesi ve gümüşhane evleri bunlardan bazılarıdır.

yemek kültürü karadeniz yemek kültürü ile benzerdir. pestil - köme, kuşburnu ve ürünleri (marmelatı, çayı, meyve suları vb.) bilinir. halkın başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. tarım alanlarının çoğu kelkit ilçesindedir (bkz: kelkit). kelkit kültür olarak erzincan'a daha yakındır.
coğrafyası büyük ölçüde dağlıktır . şehir merkezinden harşit çayı geçer (bkz: harşit çayı) bu akarsuyun debisi rafting için elverişlidir ayrıca diğer doğa sporları da yapılmaktadır.

2008 yılında açılmış bir üniversitesi de vardır. üniversite öğrencileri esnafın ana geçim daha doğrusu geçirme kaynağıdır. ulaşım sadece kara yolu ile sağlanır en yakın havalimanları trabzon ve erzincan havalimanlarıdır.
devamını gör...

sanatçının bunun kaygısı içinde olmaması gereken sorunsal.

çünkü o zaman sanat, saflığını kaybedip rafine ve kitle/tribün/endüstri kaygısı taşıyan bulanık bir forma/yapıya dönüşecektir.

sanatta kalıcılık; iş artık sanatçıdan/üretenden çıktıktan sonra, zamanla insanların karar vereceği bir olgudur, karardır.
devamını gör...

21 yaşında yazlıkta tavla turnuvası kazanmıştım. emekli amcaların korkulu rüyası olarak ün salmıştım. epey dalga geçtiler adamcağızlarla.
ertesi sene yaş sınırı koyup beni almadılar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim