seveni de sevmeyeni de çoktur..
cinsel tercihi kendini ilgilendirir..
ve merhuma az saygı göstermek bu kadar zor olmamalı?!?!
homofobik bir başlık..
devamını gör...

pantolonla yatanla kapışır
devamını gör...

çok fazla değer verdiğiniz insanın sesini yavaş yavaş unutmaya başladığınız ya da toprağına sarıldığınız an.
devamını gör...

günümüzde bu durumu bazı atatürk düşmanı kişiler de sosyal ağlardan/ortamlardan bilerek atatürk düşmanlığı yaparak aynı güruha hizmet etmeye devam ediyor. kime hizmet ettiklerini ve patronlarının kim olduğunu herkes çok iyi biliyor.
devamını gör...

saçma sapan açılan başlıklarla git gide soğumaya başladığım durumdur. bakire olmayan kızla evlenir misin, bakir olmayan erkekle evlenir misin, saçma sapan kin ve düşmanlığa sürükleyen başlıklar iyice sıktı. oysa ki ne umutlarla gelmiştik.
devamını gör...

puan sıralamasında ilk 2-6 arasındaki yazarlara dikkatlice bakın.en yüksek takipçi sayılarına sahipler. tez'inizi çürüttüm.
saygılar...
devamını gör...

1000 kitap uygulaması:hem kitapların kritiğini yapabilir,alıntılayabir hem de kendi kitaplığınızı oluşturabilirsiniz.
hedef koyduğunuz için o yıl içinde hedef kitap sayısına ulaşmak için çok çok da okuyabilirsiniz.
devamını gör...

mehmet coşkundeniz kitabı.


“yalnızlığın kocaman bir hiçlik olduğunu düşünüp o hiçlikte kaybolmamak için tutunuyorduk birbirimize.”
devamını gör...

yitirdiklerimizi bulabileceğimiz fakat onları bulmak istediğimizde başka şeyleri yitirmemiz gerekebileceğini gösteren bir radyo tiyatrosu, kayıp şeyler dükkanı. belki de kaybettiklerimiz bugünkü bizi yaratmıştır. kaybettim sanarken aslında başka şeyler kazanmışızdır.

bende yeri çok başkadır, ilk dinlediğim radyo tiyatrosu olmakla birlikte şu ana kadar çok çok az kişiyle paylaştığım bir cevherdir. fakat artık bu güzelliğin farkına herkes (tanımı görüp merak eden herkes) varsın diyorum. kayıp şeyler dükkanını ziyaret etmek isteyen sadece ben olmayayım diye düşünüyorum. bir şey ne kadar çok insanın kalbine dokunursa, o kadar değerlidir. belki de değerli şeyleri saklandıkları köşeden çıkartmak gereklidir.

radyo tiyatrosu, genç bir kızın iş bulmak amacıyla kayıp şeyler dükkanına gitmesiyle başlıyor. dükkanın sahibiyle konuşurken birçok hayata tanıklık etme fırsatı buluyor.

tiyatroyu dinlerken ve bittikten sonra düşünürken kendime ''acaba kaybettiğim neyi bulmak isterdim bu dükkanda?'' diye sordum. gerçekten sahip olup kaybettiğim ne vardı? sonra aklıma anılarım geldi. anılarımı unutmak yani kaybetmek istemiyordum. fakat onlara gerçekten sahip miydim? sahiptim diyelim, karşılığında vermem gereken ne olacaktı acaba, vaktim mi? fakat zaman insanlara ait değildi ki.

bir şeyi hatırlamak için önce unutmak ve bir şeyi kaybetmek için önce sahip olmak gerekir. umarım bunun farkına varabiliriz. gerçekten sahip olup da kaybettiklerimizi bilirsek, neler kazandığımızın daha kolay farkına varabileceğimizi düşünüyorum.


duygular varsa vardır; yoksa da yoktur.
var olduklarını kanıtlamak için başka şeylere gereksinim duymaz onlar.
sevginin ispata ihtiyacı var mı?
devamını gör...

reisin biden'i dize getirmesi sebebiyle amerigalıların gece herkesler uyurkene uzaydan uydudan attığı gısgançlık ışınının oluşturduğu yarıktır.
devamını gör...

bir an moderatörler rehin alındı yönetim değişti sandığım nicktir.*
devamını gör...

gayet ucuz olan bir keyif.
devamını gör...

"yüzüm kime dönük olursa olsun,
yüreğim hep sana dönük olacak.
ben senden başkasına kapı nasıl açılır bilmiyorum."
(bkz: cemal süreya)
devamını gör...

keşfedilmemiş şarkı misali bir yazar. yorumları ve düşünceleri oldukça güzeldir, beğenileriyle hep varlığını hissettirir. kalemi sağlam, sabrı bol, yolları hep açık olsuun.
devamını gör...


sen akşamlar kadar büyülü, sıcak,
rüyalarım kadar sade, güzeldin,
başbaşa uzandık günlerce ıslak
çimenlerine yaz bahçelerinin.
ömrün gecesinde sükun, aydınlık
boşanan bir seldi avuçlarından,
bir masal meyvası gibi paylaştık
mehtabı kırılmış dal uçlarından.


cumhuriyet’in ilk öğretmenlerinden, şair, romancı, denemeci ve dahası...
devamını gör...

"süreksiz bir süreklilik gibidir duygular. yaşarken sonsuzluk hissi verip
birdenbire, ne olduğunun farkına bile varmadan bitiverirler."


çok mutlu olduğunuz bir ânı düşünün. ilk saniyeler sanki bir boşluktaymışsınız hissi sanki bir sonsuzluk hissi sonra bir bakarsanız her şey bitmiş. sonra aklınızdan; zaman ne çabuk geçmiş? gibi sorular dolaşır durur.

mutsuz ve kötü bir an yaşadığınızı düşünün. mesela topluluk önünde konuşma gibi bir fobiniz olsun ve bir anda bu durumla karşı karşıya
kaldınız diyelim. o an yine hiç bitmeyecekmiş hissi gelir sanki o zamanda tıkılıp kalmışsınız hissi. ne olur bitsin, sona ersin diye söylenir durursunuz ama bir yandan da hiç bitmeyecek hissi gelir ve endişeye kapılırsınız. zaman geçer sonra bir bakarsınız o da bitmiş.
az önce neler yaşandı diye düşünür durursunuz. içinde bulunduğunuz durumda yaşadığınız, hiç bitmeyecek hissi geçip gitmiştir. bu hissin yaşanmasında durumun olumlu ya da olumsuz olması fark etmez muhakkak ki yaşanır. peki bunun farkına varmak bize ne sağlar?

gelip geçiciliğin farkında olduğumuzda, olumsuz bir durumda kendimizi emin olun büyük bir stresin içine sürüklemeyiz. geçecek sonuçta niye kendini bir endişeye düşüresin ki?

olumlu bir durumda bunun farkında olmak o an da yaşadığın mutluluğa daha fazla değer katar. geçecek sonuçta keyfini çıkarmalısın ve geçeceğini bildiğin için o mutluluk sona erdiğinde kendini şaşkın bir halde bulmazsın. çünkü bunun farkındasındır. ama ben olumlu bir durumda bunun farkında olmamayı tercih ediyorum o an da kaybolup gitmek daha güzel.
devamını gör...

yakışıklı, güzel, en sevilen, en iyi vb. gibi başlıklara benimdir diye tanım giren yazarlarımızı gördükçe fark ettiğimiz narsistliktir. tamam siz çok güzelsiniz çok iyisiniz çok kalitelisiniz anladık!
devamını gör...

son günlerde sözlük genelinde bulunan gergin ortam sebebiyle, sözlüğün bir yazarı olarak bu başlığa yazma sorumluluğu hissettim.

benim gözümde kafa sözlük, çeşitli diğer sözlük yönetimlerinin yanlış politikaları ve yazar kalitesinin düşüklüğünden dem vurarak ortaya çıkmış; bir tepkinin somutlaştırılmış hali. lakin bu yalnızca çıkışı, ilerleyişinde yine bu yolu izlemek zorunda değil. bazen düzeni sağlamak için yanlış yapmak da gerekir.

yönetimin yaptığı büyük bir iş var ortada. gerek yoldaş'ın almış olduğu radikal kararın güçlüğü, iko'nun teknik anlamda yaptıkları olsun, gerek diğer moderasyon ekibinin kendi alanlarındaki sorumluluklarını yerine getirmesi olsun. bunların hepsine saygı duyuyorum. duymadığım gün burada olmam zaten.

ama gel görelim, sözlükteki huzur ortamını korumak adına taviz verdikleri davranışlar huzursuzluğun asıl sebebi. evet, teoride burası düşüncelerimizi özgürce ifade edebileceğimiz ve günlük hayatın stresinden uzak vakit geçirebileceğimiz bir sanal ortam. ütopik anlamda çok güzel olsa da, realiteye döndüğümüzde anlaşmazlıklar ve taşkınlıklar hep yaşanır. bence tahammül sınırlarını biraz daha aşağı çekmeli, aman tadımız kaçmasın davranışlarını sürdürmemeliler.

eğer bu şekilde davranılırsa eleştiri yağmuruna tutulacak, evet. kendi eleştirdikleri zihniyetten bir farkları kalmayacak, hayır. orada bir duracaksınız işte. diğer platformlarda görünmezden hallice olup, sesini duyuramayan kimseler, burada küçük de olsa bir kitlenin yazdıklarını okuduğunu, yer yer beğendiğini ve hatta interaktif ilişkilere girdiğini görünce şımarıp hadsizlik yapıyorlar. her şeyin bir sınırı var. kaç yaşında insanlara hak ve özgürlüğün tanımını yazacak değiliz sonuçta.

burada mevzubahis fikir ayrılıkları yaşanması ve bu konuda ortaya çıkan zıtlıklar değil. bunlar özgür düşüncenin güzel yanları zaten. burada olay, moderasyonun sabrının denenmesi. arkadaşlar, siz sanıyor musunuz ki bu insanların sınırını görüp, ona göre sınırlarda geziyorsunuz? siz o sınıra her yaklaştığınızda, nirengi biraz daha yukarıya çıkıyor. nafile çabalarınız yalnızca sözlük yazarlarının göz zevkini bozuyor, o kadar. insan yerine konulup tepki aldınız diye ateşi harlayıp durmayın. yangınlar içinde uyanırsınız.

sözlük, evet güzel sözcük. bu konuda da birkaç sözüm var.

şimdi öncelikle burası bir sözlük, yani her ne kadar etkileşim halinde olan bir sözlük olup yazarların güzel düşünceleri, anıları ve yorumlarına yer veriliyor olsa da temel amaçlarından biri de bilgi platformu olarak kullanılmaya açık olması. eğer her dilediğinizi, dilediğiniz jargonla ifade edebileceğiniz bir ortam hayaliniz varsa bulunduğunuz muhitlerin kıraathaneleri, ucuz publarına ya da evinin kapısını aralayıp dışarıya çıkacak kadar bile özgüveniniz yoksa forumlar başta olmak üzere bu amaca hizmet eden siber platformlara yönelebilirsiniz.

moderasyonun daha büyük bir kitleye hitap etmek istemesini nedeniyle bazı şeyleri haddinden fazla tolere ettiği açık. haklılar çünkü buraya büyük bir emek vermişler/veriyorlar ve haliyle emeklerinin layık olduğu karşılığı da somut olarak görmek istiyorlar. insanların iyi niyetini suistimal etmeyin. şu kafadaki insanların içten içe aşağılanmaya ve baskı görmeye eğilimli olduğunu izah etmek istemiyorum. ki inanın ederim, yapmayın.

gelelim küfür hususuna. küfür etmeden alttan alttan birbirini hakaret yağmuruna tutan çok insan var. hatta ben de bu yazarlardan biriyim. nefret söylemi, birkaç küfürden çok daha kötü bu konuda anlaşalım. iki taviz verirseniz üçüncüsünü isteyecek, görmezden gelseniz tepenize çıkacak şebeklerin eğlencesi olmayın. değmez, değmiyor. hiçbir zaman da değmeyecek.

e madem öyle, madem böyle durumlar da var, neden yasak? şimdi küfür etmek yasak evet, harika. küfür, işte bu seviyesizler yüzünden yasak. bildikleri küfür ve hakaretleri çıkardığınızda on yedi kelimeden oluşan dağarcıklarıyla cümle kurup kendilerini ifade etmeleri oldukça zorlaşan ilgili kitlenin bundan rahatsızlık duymasının yegane sebebi de bu. ben de isterim yeri geldiğinde rahat rahat küfür kullanabileyim ama işte bazen katı kurallar almak gerekiyor. bu ülkede samimiyet çizgilerinden ve sağlıklı iletişimden bihaber, hödük gelmiş hödük gidecek insan sayısı hiç de azımsanacak düzeyde değil. o yüzden yasak.

önünüze gelen emekçiye alenen hakaret edemezsiniz. o insanlar sizin yazdıklarınızı görüyor, belki aralarında konuşuyor ve uygun olan dönüte beraber karar veriyorlar. sağda solda anasına sövseniz gıkı çıkmayan site yöneticileri var ya, rahat olduklarından değil; onların gözünde karıncadan farksız olduğunuzdan tepkisiz kalıyorlar. yazdıklarınızın hiçbirinden haberdar bile değiller. burada gördüğünüz değer burnunuzu o kadar kaldırmasın.

en nihayetinde bir sanal ortam deyip umursamayanlarınız da, buraya herhangi bir siteden daha çok değer verenleriniz de elbet vardır. değer gördüğünüz yerde saltanatınız yoktur arkadaşlar. onun bir parçasısınızdır ve sizi bütünün içinde gören bir topluluğa karşı bu kadar duyarsız olmamak gerekir. bilirsiniz, kan gitmeyen kol kangren olur. kangren de kesip atılır. sonra sağda solda gözyaşlarınızla mektuplar yazarsınız da dönüp okuyan olmaz.

"küçük, sevimli bir tatil kasabası" diyoruz ya... en iyi ihtimalde biter sizin tatil, önceki değer görmediğiniz ve varlığınızın bir anlam ifade etmediği yerlerde karalamaya devam edersiniz. size yalnızca bir sayı gözüyle bakmayan herkese temel seviyede de olsa bir saygınız olsun. yoksa bir yazar eksik, bir yazar fazla. "kafa" rahatlar.

saygılarımla.
devamını gör...

işte büyük resim bir kez daha görüldü! bunu da açıklayın atayizler hadi! bence akılda kalıcılığı arttırmasıyla alakalı tamamen ve benim favorim peripella.
devamını gör...


20 yıllık aradan sonra pringles markasının maskotu değişti. daha önce burger king’in yeni lgoosunu ve kurumsal kimliğini tasarlayrak gündeme gelen jkr global ajansı bu defa pringles ile çalıştı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

geçtiğimiz günlerde tanıtılan reklamlarda “bay p” yani pringles maskotu dikkat çekti.
marka maskotla birlikte yeni bir logo ve ambalaj tasarımına gitti. öncelikle avrupa pazarında kullanılacak bu ürünler zamanla türkiye’de de değişecektir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
pringles amcanın saçları dökülmüş, pürüssüz bir bebek poposuna benziyor. eski hali daha mı samimiydi ne?
buradan
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim