kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

deneme yazarı, şair, hikayeci diyebileceğimiz nice yazarlar varmış da kafa sözlük'te yazıyorlarmış.
devamını gör...

ilkokulda en önde dans etmek için kendimi hırpaladığım şarkı. kaç hafta uğraşmıştık o dans için. şimdilerde fark ediyorum yanlış seçim olduğunu.
devamını gör...

sömestr samidir.

devamını gör...

"amanini mor goyun
me!
meleeer geeelir
amanini dağları
de!
deleeer geeliir"

"akarı yok, kokarı yok. temiz iş. " (bkz: satılmış)

"normaaal" (bkz: sabit ağabey) (yumuşak değil, kalın l sesi ile)

acep recep? (bkz: haydar)

aslanım gıraliçam! (bkz: yusuf güdük)

bebebebebbebee! vahit emmi (sinirlenme ünlem olarak kullanır. çocuklar duymasın'daki haluk karakterinin bababa repliğinin buradan uyarlama olduğunu düşünüyorum.)
devamını gör...

milliyetçilik ilkesini, ırkçı teamüller ve dini aidiyet zemininden bağımsız gören fikri akım. ülkesinin gelişmişlik düzeyinin, dünyanın refah seviyesi üstte olan ülkelerinde olduğu gibi akıl ve bilim öncüllüğünde gerçekleşeceğini savunan milli teoridir.
devamını gör...

güzel kadın anlamına gelen isim.
normalde çocuk düşünmem ama kız çocuğum olursa ona böyle seslenmek isterim.
devamını gör...

aşkta süreklilik olmaz. aşıklar evlense de mutlu olamaz.
sevgi ile aşkı birbirine karıştırmamak gerek.
aşık insanda mantık aranamaz. ıkisi birlikte olması hic olanaklı değil. mantık kuruyorsan da zaten aşık değilsindir. o yüzden sevgi evliliği derdim.
devamını gör...

insanların kavgaları sizinle değil, gerçekleşmemiş kişilikleri, sevilmemiş çocukları, başarılarla gizlemeye çalıştıkları özdeğersizlikleri ile. kötü tavrı kişisel almayın. siz, bu savaşın sadece nesnesiniz. bazen gerçekten tek sorun öznenin kendisinde.*
düzeltme: başka birinin profilindede bu yazıyı kendi adıyla paylaşan bir psikolog gördüğüm için yazdığım ismi siliyorum.

ne de güzel söylemiş, aslında bu düşünceyi içselleştirdiğinde insanlara karşı daha az kızgın oluyorsun. kimsenin hayatında gerçekten ne olduğunu bilmiyoruz. olayları kişiselleştirmemek lazım.
devamını gör...

ispanyolca’da tanrının lütfu anlamına gelen ve sevgiliye söylenen bir hitaptır . oscar harris’in sesi ve ressam fabian perez’in resimleri ile alta gracia…

çevirisi
hatırla paylaştığımız o günleri
hatırla etrafında olduğum o günleri
dediğin her söze inandım.
kendimi kaybettim,
tıpkı bir çocuk gibi.
gece ya da gündüz olmasını umursamazdım
sadece istedim ki yanımda olasın.
ay doğdu, güneş battı,
her şeye rağmen sen hep etrafımdaydın.
tanrının lütfusun aşkım.
hatırla geçirdiğimiz geceleri
öpüştüğümüz ve
birbirimizi sımsıkı tuttuğumuz günleri.
her şey güzel bir rüya gibiydi
gördüğüm en tatlı kadındın.
nasıl bilebilirdim
aşkımızın devam etmeyeceğini.
gitmek zorunda kalıp
bu muhteşem hikayeyi
bitireceğimi...
şimdi çok üzgün ve kederliyim
burada sensiz ,
ne yapabilirim ki ?
kalbimin en derininden sevmiştim onu.
farkına varmadım zamanın kayıp gittiğini
ah .. çok uzaklarda yaşıyoruz şimdi,
sımsıkı tutunuyorum seninle olan günlerime,
sahipleniyorum geçmişimizi.
tanrının lütfusun aşkım.
devamını gör...

nazilerden kaçıp türkiye'ye iltica eden bir bilim adamı ve felsefecisi... kadiköy, moda'da yıllar boyu ikamet etmiştir. istanbul üniversitesi'nde uzun dersler vermiş, pek çok talebe yetiştirmiştir. 5 sene kalmıştır. türkiye'nin ilk modern bilim felsefecisi cemal yıldırım'ın da hocasıdır. mantıkçı nusret hızır'ın ve matematikçi vehbi eralp'in de hocasıdır.

viyana çevresi'nin ilk sakinlerinden olsa da grup adına yenilikçi görüşlere sahiptir. relativite kuramından mütevellit, zaman ve mekanın a priori olmadığını söyledi. doğruluk ve yanlışlamacalık geçerli değildir reichenbach'a göre. o olasılıkçıdır*. bir teorinin değerini ancak olasılık düzeyi belirleyebilir. bununla beraber 'olasılıkçı mantık' olarak bilinen üç değerli mantığı kurmuştur. üzerine yoğun mesai sarfettiği sembolik mantık, teorik alanda mantıkla-matematiğin ilişkisini farklı bir perspektifle değerlendirmeye, mantık, matematik ve gerçeklik ilişkisine farklı açılardan yaklaşmaya,, kuantum mekaniğinin iki değerli mantığın sınırlarını aşan yapısını kavramaya ve kavramsallaştırmaya, mantıksal problemlerin bilgisayar diline uyarlanmasına yardımcı olur. klasik mantığın özellikle yeni bir paradigma içeren kuantum teorisi'ni kaldıramayacağı aşikardır ve felsefecilerin ''yeni bilim alayışı''ndan sonra sembolik mantıktan yüz çevirmeleri imkansızdır. tüm viyana çevresi üyeleri aslında bu temelde anlaşmış, ufak detaylarda küçük tartışmalar yaşamışlardır.

bunlara rağmen yine de bilimsel çalışmaların çözümlenmesi için öncelikli olarak dilin analitik çözümlemesine ihtiyaç olduğunu düşündü. frege'den ve dahi*carnap'tan mülhem, sadece anlamlı önermelerin doğrulanabilme ve yanlışlanabilme özelliğine sahip olduğunu da söyledi.
devamını gör...

bir tek bana mı oluyor bilmiyorum, belki paranoyaklığım zirveye ulaştı veya kafayı yedim, ama bazen bir şey hakkında düşünüyorum, ama bakın sadece düşünüyorum, ne söylüyorum, ne de klavyeden yazıyorum ve bam diye önüme çıkıyor. bu nasıl olabilir. wtf is going on here!
devamını gör...

köyüme döner, küçük bir evde tavuklarım ve ben baş başa bir hayat yaşarız.
devamını gör...

acılarım taze
ağıtlarım bayat
ağrılarım çok
ilacım yok
bir yardım eli uzatmak
bu kadar mı zor.
devamını gör...

en dediği için tek bir yazar demek gerektiğini düşünüyorum. sevdiğim çok kişi var ama hidano benim sözlük yoldaşım oldu bu kısa süreçte.* geri dönmesini bekliyorum sözlüğe.
devamını gör...

olman öyle şeyler! sonra üç harfliler çarpar.
(bkz: ben)
devamını gör...

işte sanırım hayatımın en zor şeyi de bu. ilk anneannemi kaybettim küçüktüm o zaman ölüm ne bilmiyorum daha. evde ben ablam ve nenemin iki kardeşi bulunuyordu. haber geldi herkes sustu. ölüm sessizliği işte oydu. o an düşündüm şimdi ben bir daha nenemi göremeyecek miydim yani sonsuza kadar gitmiş miydi? köyde onun bana sobada patates yapışını özlerdim ama. gülen yüzünü bana kürtçe maniler okumasını -anlamasam da çok severdim- bunları özlerdim ama ben.
her şey o yıl başladı ben artık köye gittiğimde hep bir eksiktim.

daha sonra birkaç yıl sonra bu sefer dedemi kaybettik o kadar hızlı oldu ki kimse nasıl oldu hala pek anlayamıyor. kanser denen illet benim çakı gibi delikanlılara taş çıkartan dedemi bulmuştu. bir ay... bir ayda gözümüzün önünde o dağ gibi adam eriyip gitti. o gece çok fırtına vardı ve elektrikler sürekli gidip gelince solunum cihazı doğru düzgün çalışamamış ve dedemi kaybetmiştik. o gece halalarım ortalığı ayağa kaldırmış feryat etmişler. uykum ağırdı ben duymadım. sabah öğrendim. ve bir kez daha eksildim. artık bize tahtadan oyuncaklar yapan, şiirler yazan, hep yanımızda olan dedem gitmişti.

daha sonra en acısı belki de amcam. her şey bu sefer dakikalar hatta saniyeler içinde oldu. oysaki o gün çok güzel başlamıştı. köyde toplanmış bütün sülale gidiyoruz piknik yapmaya. doluştuk traktöre ama nasıl mutluyuz. gitti, eğlendik, buğday yıkadık. amcam aşağıdaki küçük havuza bakacaktı. gitti ve geldiğinde elinde bir arı kuşuyla döndü. ama ne güzel bir kuştu o. böyle rengarenk bir kuş. ama kuş ıslaktı sanki yaşamıyordu. amcam havuzda iki kuş görmüş ve onları kurtarıp sudan çıkarmış. biri zaten çoktan ölmüş. ama biri hala yaşıyordu. koydu güneş alan bir taşa kuşu açtı kanatlarını kurusun diye. hepimiz başındaydık merakla bekliyorduk. biraz yemek verdik kuşa. biraz sonra da kanatlandı ve uçtu. önce teşekkür eder gibi etrafımızda uçuştu biraz sonra da gitti. bir canlının hayatını kurtaran amcam nasıl olmuştu da kendi hayatından olmuştu. daha sonra amcam tarlalara bakacağını söyledi ve yokuştan aşağı inerken onu son kez gördüğümüzü kimse bilmiyordu. keşke diyorum keşke amcama dur deseydim ne bileyim en olmadı bir kere sarılsaydım. sonra amcam kalp krizi geçiriyor. tabii diğer amcam motoruyla ona ulaşıyor bir yandan da ambulansı çağırdık ama köydeyiz öyle hemen gelemez. işte amcam, küçük amcamın kollarında vefat ediyor bir nevi. ambulansta yaşatmaya çalışıyorlar ama çok geç. amcam da son günlerde sol tarafım ağrıyor derdi. o olay olmasaydı birkaç gün sonra hafta başında hastaneye gidecekti. hayat işte... o gün anladım dostlar kötü haber tez yayılır sözü gerçekmiş. babam eve bizi son sürat getirdi. traktörde öyle hızlı geliyorduk ki kimse römorkta ayağa kalkmaya bile yeltenemezdi. biz eve geldik annem, babam ve amcamın eşi hastaneye gittiler. babaannem geldi. garibim öyle hüzünlü öyle şaşkın kalmış ki, anlatamam o anki halini. daha on dakika olmadan bütün köy bizim kapıdaydı biz yeni öğrenmiştik herkes nereden duymuştu böyle. ama işte amcam kurtarılamadı ve ben ilk defa babamın ağladığına şahit olmuştum. amcamın cenazesinde ağlamıştı. babasının cenazesinde ağlamayan adam kendine hakim olan adam bir çocuk gibi ağlıyordu kardeşi için. o zaman ölümün acılığını daha iyi kavradım. herkesin babası kendine koskoca görünür ya benim koskoca babam ağlıyordu. hem de nasıl şiddetli. o gün ben bir kez daha eksildim. artık böyle rakı içip çakırkeyif olunca bize hikayeler anlatan bizi gülmekten kıran, benim en sevdiğim amcam artık yoktu.

ahh dostlar bitti mi dersiniz hayır biter mi hiç hepimiz ölümlüyüz sonuçta işte bu ölüm bu sefer de altı ay sonra babaannemi buldu.
canım nenem önce kocasını sonra oğlunu kaybetmenin acısına ancak o kadar dayanabildi. biz daha şehirdeydik. haberi aldık. bir kez daha yıkıldık. nenemi de uzun zamandır görmüyordum. arada arıyorduk. sesimizi duyunca bir sevinişi var anlatamam. benim gururlu, başı hep dik kendime örnek aldığım, gülüşüyle kanadı kırık kuşları bile uçarabilecek olan nenem de artık yoktu. ben bir kez daha eksilmiştim.

dedemlerin evi de amcamlara kaldı. artık o günden sonra oraya pek gitmez oldum. artık dedemle nenem yok ki oranın neşesi yok. ne zaman gitsem sanki her şeyin boynu bükük. bir hüzünlü her şey onları bekliyor belli.
yazım çok uzun oldu ama yazmasaydım da içimde kalırdı bunlar aslında benim kimseye anlatmadığım şeyler. anlatınca gözlerimin dolmasına engel olamadığım her hatırladığımda bir kere daha ağladığım şeyler.
birini kaybetmek çok zor şey. o yüzden hazır hayattayken sevdiklerinize sarılın onları sevdiğinizi hissettirin. çünkü bir gün çok geç olabilir. benim de hep keşke dediğim tek şey onlara son bir kez sarılabilmek olmuştur.
devamını gör...

insanlara güvenmek ve inanmak .
devamını gör...

bugün dergimizi şereflendiren yazarımız:
holylight. bir solukta okunacak bu güzel yazıya buradaki öne çıkanlardan ulaşabilirsiniz. iyi okumalar diliyoruz.
devamını gör...

konu başlıkları
yeni başlık nasıl açılır?
sözlük düğmeleri
tanım yazarken farkedilenler/öneriler

yeni başlık nasıl açılır?
açmak istediğiniz başlığı arama kutusuna yazın, karşınıza çıkan editörü doldurun, voila! başlık hazır.
(benim hazırladığım sözlükte hedef kitlem bunu bilmiyordu, görüyorum ki burada da bilmeyenler var.).

sözlük düğmeleri
alttaki düğmeler
1 -> b: bold örnek
2 -> i: italik örnek
3 -> bkz: bakınız örnek: (bkz: bkz)
4 -> gbkz: muamma (ekşideki hede olsa gerek) gbkz
5 -> *: gizli bkz *
6 ->spoiler: malum
--! spoiler !--

örnek

--! spoiler !--

7 -> link: malum örnek

8 -> önizle: nasıl görüneceğine bak
9 -> gönder: ve yazılmamış kurallar neticesinde bir gece ansızın uçurul.

üstteki düğmeler

1 -> şimdi yaynla: hemen gönder
2 -> sabaha bırak: umalım da küfür olmasın. edit: küfür değilmiş :) sabah yayınlansın demekmiş. tek sorunsal ingilizlerin kastettiği sabah ise gece 12:00 dan sonra oluyor
3 ->taslak kaydet: burada dursun, daha düzenleyeceğim

4 -> yardım tiki: bu ne bilmiyorum.

tanım yazarken farkedilenler/öneriler
1 -> tanımı olduğu gibi kaydedip, gösterirken küçük karakter yapıyorsunuz. bu ciddi performans sorunu demektir. ha eğer javascript ile client'da yapıyorsanız bu da belki olası güvenlik açığı anlamına gelebilir. madem küçük göstereceksiniz baştan küçük kaydedin her seferinde replace etmeyin. ha derseniz ki halen karar veremedik ne yapacağımıza nolur n'olmaz orijinal kaydı tutuyoruz; bence çok da şeyetmeyin.
bu madde ile alakalı edit: (bkz: allah büyük harfle başlasın seçeneği) sanırım bunu gerektiriyor

2 -> en azından bold italik için kısayol tanımı yapabilirsiniz ctlr+b vs..
3 -> çok fazla renk var, fontlar ve renkler zihin yorucu. unutmayın burası metinler üzerine kurulu bir site. okurken dikkat dağıtıcı diğer her şey yok olmalı. fontların kenarındaki kıvrımlar bile zihnimiz için ek külfet. renkleri söylemiyorum bile. bakarken gözlerim acıyor, yazarken oldukça rahatsız ediyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim