lütfen dur artık abdulseyidbincabbar zira tanımlarını engellesem de başlıkların peşimi bırakmıyor. burnuma ekşi ekşi kokular getiriyor.
devamını gör...

kırılan hangi kanadımız?
bir sıçrayışta artık dimdik duramıyoruz?

philippe tancelin- adımlar- sf- 26
devamını gör...

1- the century of the self -> belgeselde sigmund freud’un öğretilerinin toplumsal kitleler üzerinde nasıl kullanıldığı anlatılmış diyerek kısa bir özet cümlesi kurabiliriz.
freud’a göre insanın doğuştan sahip olduğu arzuları, istekleri yani irrasyonel yönü bilinçdışı ile kontrol edilmelidir. insan arzularını değil, arzuları insanı yönetir. sigmund freud’un bilinçdışı kavramının yeğeni edward bernays tarafından kamuoyunu yönlendirmek, özellikle ürünlerin satılmasını sağlamak için nasıl kullanıldığı ayrıntılı bir şekilde anlatılmış. yani, insanların sadece ihtiyacı oldukları şeyleri satın alırken nasıl ihtiyaç olmayan şeyleri almaya başladıkları kısaca tüketici toplumunun temellerinin nasıl atıldığı hakkında örnekler bulunuyor. bütün bu söylenenlerin psikanalizle yapıldığını görebiliyoruz.

3- food, inc -> tabağımıza koyduğumuz yemek nereden geliyor, paketlenmek ve o paketin içinde kalabilmek için neler yaşıyor, doğal dediğimiz birçok ürün aslında nasıl bir çöpten ibaret, hayvanlar insanlıktan neler çekiyor ve gıda işçileri ne gibi şartlarda yaşıyor. izledikten sonra gidip organik market kapısı yalayacağınız bir belgesel.

3- taboo -> dünyanın büyük bir çoğunluğu için tabu sayılacak çok çok ilginç şeylerin bazı kabilelerde, toplumlarde nasıl ritüelleştirildiğini gördükçe saç baş yolacaksınız. özellikle afrika ve asya'nın bizden ne kadar farklı olduğunu bir kez daha anlamak için muazzam belgesel.
devamını gör...

ispanyol şair, yazar. çok sevdiğim bir şiirini paylaşıyorum.

anlar
eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde, daha çok hata yapardım.
kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
çok az şeyi
ciddiyetle yapardım.
temizlik sorun bile olmazdı asla.
daha çok riske girerdim.
seyahat ederdim daha fazla.
daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
görmediğim bir çok yere giderdim.
dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten.
anlar, sadece anlar. siz de anı yaşayın.
hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
gitmeyen insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
eğer yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ölüyorum...

sosyal kargaşalardan uzak kaldığım (bir daha asla kullanmayacağım) son bir aydır her sabah güne bu şiirle başlama kararı aldığım günden beri hayat daha güzel...
devamını gör...

bir varmış, bir yokmuş; hikaye bitmiş.
devamını gör...

ben bu adamı dinlerken bu kadar yükseliyorsam, dinleyen sözlük kadınlarının hallerini tahmin edemediğim yayıncıya* sahip yayın.
devamını gör...

aynen öyle oluyor bende. diyorum kızım millete arada artiz artiz cevap veriyorsun biri bastı küfrü kesin nickaltına. sonra korkarak giriyorum ve kısa bir korkunun ardından rahatlıyorum. tamam diyorum. bugünü de atlattık...
devamını gör...

'sen prensessin ben köleyim ha'
devamını gör...

bana göre iğrenç olan şeydir. sözde bizim turklerde aile akraba çok önemlidir, aynı kan bağına sahip olduğunuz kişiye o gözle bakacak kadar mı düştünüz lan? resmen ensest.
sonra engelli çocukları olur bide allah bizi böyle siniyor falan derler. yukarıdaki yazarinda dediği gibi some ortadoğu problems.
devamını gör...

"beni anlamalısın. çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum."

oğuz atay - tehlikeli oyunlar
devamını gör...

bir clipper kadar olmasa da iyi olduğunu düşündüğüm bir çakmak markasıdır.
devamını gör...

çetelerin ve mafyaların çökertildiğini vurgulamış..
bu ülkede düzen ne zaman bozuldu biliyor musunuz arkadaşlar?
kurtlar konseyi dağıtıldıktan sonra bozuldu. tamam bir iki sehem düşündükleri gibi gitmemiş olabilir.
çakır istanbul sefiri olarak kalsaydı, hüsrev ağa ve testere uyuşturucuyu sadece ihraç edeceklerdi. ülkede bugün uyuşturucu kullanımının ne kadar yaygın olduğunu hepimiz biliyoruz...
silah üretimi ve ticareti i baron kontrolünde laz ziya tarafından yapılıyor olsaydı, herkes beline silah takıp mafyacılık oynamayacaktı.
züüüriyetsiz itoğluerdal babasını öldürmeseydi bonzai gibi kimyasallar sektöre girmeyecekti.
aslında bütün suç aslan bey’de, sen ne diye tarikatçı bir adamı, devlet yapılanmasını bozmak için yetiştirip canlı bomba olarak konseyin ortasına atarsın?
bütün bugünler polat gibi hayalperest ve tarikatçı zihniyetler yüzünden yaşanıyor.
herkesi öldürdü, tek büyük ben olacağım dedi ammaa ortalık çakırbeylilere kaldı.....
işte yeni türkiye arkadaşlar, zihniyet ortada...
her şeyi biz biliriz, biz dünya’ya hükmederiz cahil cesareti.....
ünal kaplan’ın son döneminde, beynini yıkadı bu adamlar,
ülkede çeteler mi çökertilmiş, mafyalar mı bitmiş, uyuşturucu kullanımı mı sıfırlanmış?????
en çok üzüldüğüm ise elbette iplikçi nedim ’in yokluğu....
bugün bizlere tel aviv merkezinden haberler uçururdu.
sonuç olarak bugünlere bizi aslan bey’in hırsları ve polat’ın egosu ve elbette pala’nın 10 kağıt koparma uğruna halo’ya takılı kalması getirdi.
devamını gör...

tanım kısmına detaylı olarak “pazarlık teklif etmeyin.” yazıyorsunuz, 5 dk sonra mesaj geliyor “ son ne olur?” böyle de değişik insanların bulunduğu bir site.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir tomris uyar kitabıdır.

tomris uyar’ı herkes tanır, en azından edebiyatla ilgilenen herkes. ama nedense edebiyatçı yanı hep geri plana itilmiş ve edebiyatçıların, şairlerin aşık olduğu kadın olarak anılagelmiştir.

evet, doğru. tomris uyar birçok şiirin azmettiricisidir. buna kabul etmemek mümkün değil. çünkü ülkü tamer, cemal süreya, edip cansever ve tabii ki turgut uyar abilerimizin aşık olduğu bu büyük yazarın adına yazılmış şiirler antolojisi olmasına şaşırmamak gerekir. ama o aynı zamanda bir öykücüdür ve çok güzel öyküler yazar.

anlat istanbul filmini izlediniz mi? eğer izlemediyseniz çok şey eksik kaldı demektir sizin için. hemen bulup izleyin bence. bu filmde masal kahramanları istanbulda buluşuyor ama istanbulca yorumlanmış kahramanlar bunlar. kötü kurt da, pamuk prenses de, külkedisi de, beyaz atlı prens de istanbulda yaşıyor ama istanbul şartlarında. tabii ki fareli köyün kavalcısıda öyle, elinde bir klarnetle.

bu da o film gibi bir kitap. masal kahramanları gerçek hayatın içinde. hem de insanı içini ısıtan tomris uyar cümleleri ile.
devamını gör...

izmir marşı ile karşılanır..
mehter marşı ile uğurlanır..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

her an heryerden dinlediğim yayın. mühteş ikilim yine yayında döktürüyor.

tüm şarkıları kendime parsellediğimi söylemek isterim. *

kulağım sizde, gözüm işte. kahkahanız bol, neşeniz daim olsun. *
devamını gör...

ablam sandalyede otururken "ayaklarım yere değmiyor" demişti. aklıma bu geldi birden *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim