gerçekten de ya çok sevilen ya da sonuna kadar abartıldığı düşünülen garip bir johann wolfgang von goethe eseri.


werther isimli duygularını insana adeta nakışla işleyen bir gencimiz var. bu genç bir kasabaya gidiyor. ilk günleri gayet sağlıklı, pozitif, hayat dolu geçiyor. bir gün allah'ın belası iki kişi onu parti gibi şen ortamlardan birine götürüyorlar, yanılmıyorsam partiydi hatta. gitmeden evvel o evdeki kızdan bahsediyorlar ve "sakın âşık olma çünkü o nişanlı." diye uyarıyorlar. genç adam önce anlam veremiyor ancak kızı görür görmez vurulmasıyla ne dediklerini gayet net anlıyor. bahsedilen genç kız yüzünden birinin delirdiğini ve de katil olduğunu unutmayalım. olaylar, şunlar, bunlar derken kız evleniyor ve werther'in o muazzam günleri sona eriyor. neşe ve heyecanla anlattığı günler sona eriyor.


okurken biraz korkarak okuduğumu söylemek isterim. kime bahsettiysem "dikkat et de çelmesin aklını" gibisinden şeyler dedi lakin bitirdikten sonra duvara boş boş bakmak dışında bir şey yapmadım. belki de aşkı bu denli yoğun yaşamadığından yahut sevdiğim kişi benden evli olacak kadar uzak olmadığından etkisi az olmuştur, bilemiyorum.

her şeye rağmen okunmaya değer, her cümlesi altın değerinde, betimlemeleri mükemmel bir kitaptı. goethe gibi yazarların neden kültleştiğini açıkça gösterdi bana. şöyle ki; insana içinde yaşadığı durumu en yalın, en içten sözlerle anlatmaktı onları değerli yapan.

altı çizilen birkaç cümle;
- "insanlar bu dünyada birbirlerini ne kadar nadir anlıyorlar!"

- "doğamız gereği, kendimizi diğerleriyle kıyaslamaya meyilliyizdir. mutluluğumuz ve acılarımız da genellikle çevremizdeki nesneler ve insanlardan kaynaklıdır. bu yüzden, hiçbir şey yalnızlıktan daha tehlikeli değildir. "

- "hayatın çiçekleri hep hayali. kaç tanesi solup gidiyor da arkasında hiçbir iz bırakmıyor."

- "dünyada sevgi kadar vazgeçilmez bir şey daha yok!"
devamını gör...

yayındaşım, kankam, varoluşşal sancılarını sevdiğimdir.
tanım: kutlu, uğurlu anlamına gelen isim.
bence ismiyle müsemma, kendince hayattan o şekilde bir feedback alamayan brom.
lep demeden leblebiyi anlayan,
hayatla, kendiyle ya da benimle kavga ederken dahi bi şeyler katan
güzel günler göreceğiz güneşli günler demek istediğimdir.
devamını gör...


dudak ve/veya damak yarığı embriyolojik dönemde çeşitli nedenlerden dolayı bebeğin yüz bölgesindeki yapıların birleşme kusuru nedeniyle ortaya çıkan bir anomalidir. anne karnındaki yaşamda, fetüsün dudak yapısını oluşturan hücrelerin birleşmesinin 4. haftada başlaması gerekir. 12. haftanın sonunda, fetüsün damak ve dudak dokularının birleşmesi tamamlanmış olur. birleşmenin tam olarak sağlanamaması durumunda fetüste oral yarıklar meydana gelir. bazı hastalarda sadece yarık dudak veya yarık damak olmakla birlikte, bazılarında ise hem dudak hem de damak yarığı bir arada bulunabilmektedir.

son zamanlarda yapılan araştırmalarda buna sebep olan genler ortaya çıkmıştır ama en önemli nedeni annenin hamilelik sürecinde folikasit desteği almamasıdır. bazı kulaktan dolma bilgilere inanan anneler folikasitin çocuklarını hiperaktif ve aşırı yaramaz yapacağını düşünüp, ilaçlarını kullanmamaktadır. buna bağlı hastalığın görülme sıklığı da artmaktadır.
devamını gör...

felsefe,özellikle mantık dersi hocalarında çok yaygındır.
devamını gör...

izlediğim güzel bir filmi, yeni keşfedip dinlerken büyük keyif aldığım bir şarkıyı ya da okuduğum bir kitabı tavsiye edecek birinin olmadığı anlar.
devamını gör...

maneviyata yönelmek,
sahilde sabahın köründe kimsecikler yokken bir bankta oturup dalga seslerini dinlemek,
sevilen bir sporu yapmak ; özellikle trekking ya da uzun şehiriçi yürüyüşler çok etkili.( temiz hava, yeşillik)
hayvan sevmek,( çok sinirli olduğumda sokak kedilerinin omurgalarına dokunmak bütün sinirimi alır, negatif elektrik savar tüylü şeyler)
alışveriş yapmak,
sevilen bir cafede bir şey içmek,yemek,
sinemada çok iyi bir film izlemek,
müze gezmek, tarihi eserlere dokunmak,
sürükleyici bir roman okumak,
hayal kurmak,

kişiyi mutlu eden, onu düşüncelerden uzaklaştıran, huzur veren her şey ruhuna da iyi gelir.
devamını gör...

"hırsızın hiç mi kabahati yok" gibi bir cümleye sahip olduğumuzu hesaba katarsak, mağduru suçlamanin kökü bizde çok eskiye gider. sokakta dayak yiyen çocuğu bir de anne babanın dövmesinden başlarız, "o saate orada ne işi varmış" a kadar gideriz.

yani bu biraz da suçun olaganlastiginin isaretidir. suç zaten oradadır. o halde, mağdur bunu bile bile önlem almadığı için kabahatlidir.
haliyle mağduru sucluyorsak eğer şunu deriz. "bizim mahalle zaten hırsızdır. sen kapını kilitlemekle mesulsun". ya da deriz ki kadına "bizim erkeğimiz, tacizcidir, tecavüzcüdür. buna yapacağımız bir şey yok. sen mini etek giymemekle sorumlusun."

bu sakat mantığın altında ya suçluyu korumaya çalışmak vardır ya da suç karşısında çaresizlik. ıki durumda da bitmis bir toplumsal ahlaka işaret eder.
devamını gör...

ben ben.
atabilene süprüz var. * *
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben bunu kimseye söyleyemiyorum ya. kimseye anlatamıyorum bu derdimi. insanların bana acımasından korkuyorum belki de. aşamıyorum 22 senelik yaşantımda bir kız çocuğu olarak baba sevgisini görememeyi. bir insan içki içmeden, kumar oynamadan, dayak atmadan da kötü baba olabiliyormuş. 7 yaşında anne babanın boşanması travmasıyla 22 yaşıma kadar her gün ama her gün içime akıtmak zorunda kaldım gözyaşlarımı. neden diyorum yahu şu an 10 12 yaşlarında bir kızı daha var. babam benim için bir kez olsun doğum günümü kutlamadı. şimdiki kızı için boy boy fotoğraflar paylaşmış. * insanın zoruna gitmesin de ne olsun? kızıyla geziyor, kızıyla tatil yapıyor kısacası her şey. benim ne eksiğim vardı ki? bir baba nasıl olur da çocuğunu annesine benzediği için sevmez! aşamıyorum arkadaşlar, aşamıyorum. belki 60 yaşıma gelsem yine aşamayacağım. şimdi de anlatamadım ki gerçekten içimdeki hislerimi. yine de anlatamıyorum bu benim içimde kanser hücresi gibi hiç geçmeyen bir acısı var. bu acıyla yaşamanın ne kadar zor olduğunu yaşayan anlar ancak.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
iyi gelmez mi bir deniz havası?
ıstanbul küçükyalı sahil
devamını gör...

seri olanları değil de tek oturuşta izleyebileceğimiz animelerin toplandığı başlık. anime önerileri denilince seri animeler ve film olanlar genelde karışık tavsiye ediliyor. bir seriye başlamak değil de anime film izlemek isteyenlere rehber olacak bir başlık olsun istedim.
(bkz: your name)
(bkz: when marnie was there)
(bkz: wolf children)
(bkz: children who chase lost voices)
(bkz: mary and the witch’s flower)

listeye ufak bir ekleme yapmaya geldim:
(bkz: tenki no ko) (weathering with you)
(bkz: suzume o tojimari)
devamını gör...

izmir'de sevilay b. 14 yaşındaki kızını sosyal medyadan sahte hesapla taciz eden sapığı dedektif gibi iz sürerek buldu.

küçük kızın çıplak fotoğraflarını isteyen sapıkla, kızıymış gibi mesajlaşan anne 50 lira karşılığında istediğini yapacağını söyledi.

parayı markete bırakması istenen sapık, istenildiği gibi parayı markete bıraktı. daha sonra markete gelen anne, kamera görüntülerini izleyince tacizcinin; evli ve iki çocuk babası komşuları olduğunu gördü.

polis ekipleri olaydan sonra kaçan ali d.'yi her yerde arıyor.

anne sevilay b. ile kızı z.b, olaydan sonra savcılık tarafından bir ay süreyle koruma altına alındı

kaynak: www.haberler.com/dedektif-g...
devamını gör...

diyanet işleri başkanlığı, koronavirüs aşılarının içinde domuz proteini bulunması halinde, "dinen haram olan bir maddenin tedavide kullanılmasının caiz" olduğunu açıkladı.
anka haber ajansı, diyanet işleri başkanlığına, “aşıların içinde domuz proteini varsa dinen haram mı?” sorusunu yöneltti. diyanet işleri başkanlığı bu soruyu yazılı bir şekilde cevapladı. açıklanan cevap şöyle;
--- alıntı ---

esasen herhangi bir hastalığın tedavisinde helal maddelerden elde edilmiş alternatif bir ilaç/aşı bulunmadığı durumlarda; islam âlimlerinin yaygın kanaatine göre, 'zaruretler yasakları mubah kılar' kuralından hareketle, dinen haram kılınmış bir maddenin tedavide kullanılması caizdir.

--- alıntı ---
kaynak
devamını gör...

letgoda,seccade işleyip, satardım
dikiş kursunda fermuar,makas,tela
kur'an kursunda araciydim,babam başörtü dikerdi paralar cebe *
hâlâ fakirim,olmayınca olmuyor.
devamını gör...

gemilerle yarışan yunuslar gibi, çatlamasa bari yazarıdır.
(bkz: hele bir otur da soluklan yeğenim)
devamını gör...

welcome to hell.
devamını gör...

kaynanamgil de içti iyileşti, eltimgile çok iyi geldi valla eskisinden de iyi şimdi diye sağdan soldan duyduğunuz her otun bitkinin içilmemesi, yani doktorunuza danışılmadan asla takviye gıda ya da alternetif tedavi yöntemlerine başvurulmaması gereken hastalıktır.

kanser, kontrolsüz bir biçimde çoğalmaya başlayan, tek amacı vücutta yıkım yapmak olan ve en önemlisi de bağışıklık sisteminden saklanmayı başarabilen kötü huylu hücreler topluluğudur. yani dışarıdan vücudunuza giren bir bakteri veya virüs değil bizzat kendi hücrenizdir. ve bu nedenle doktorunuzun uyguladığı tedavi ve tavsiye ettiği ilaçlar dışında, kanserle mücadele etmesi adına sağdan soldan duyduğunuz ve bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için aldığınız her türlü yiyecek içecek kanser hücrelerinizi de güçlendirebilir.
devamını gör...

tanrı sendromu olan herif.

kitabında (suç ve ceza)bizzat kendini över. kendisinin bir seçilmiş insan olduğunu, suç işlerse bile bunun normal insanların işleyeceği suçlarla aynı olmadığını ima eder. raskolnikov üzerinden ortaya çıkardığı kibir tiksinti uyandırıcıdır ve raskolnikov, sherlock holmes'ün bir değişik versiyonudur.

bazı kitaplarını her 2 yılda bir tekrar okuduğum bir şahıstır. kafayı bozmuş bir haldeyim kendisi ile. ayrıca kitaplarını tekrar okuma sebebim, her seferinde başlık başlık internete yazıp türkçe bölümlerden sonra rusça tekrardan okuyup aşina olmaktır. benim kadar obsesif, dostoyevski ile kafayı bozmuş bir insan bulunur mu bilmem.

yeni bir kitap okumaktansa bazen bir kitabının bir bölümünü tekrar okumayı dahi yeğlerim.

son olarak bir not vereyim size. ergin altay çevirileri(iletişim yayınları) çok keyifle okumama rağmen gerçekten birçok bölümde yetersiz kalmıştır. ben çeviri tarzına inanan bir insan olduğum için bütün kitaplarını ergin altay versiyonlarından aldım. bu yüzden ufak şikayetlerim olsa dahi başka çevirmenlere geçiş yapmadım.

bu yüzden size tavsiyem, internette en az 2 hafta didik didik bütün çevirilerin kalitesini ve insanların yorumlarını karşılaştırın. çevirmeni seçip bütün (evet yanlış duymadınız) kitaplarını o çevirmenden okuyun.
devamını gör...

nereye gidiyoruz? yedikule hayvan barınağına mı?

laf aramızda kulübeler, puflar falan 10 numara.

oraya gidiyorsak geliyorum. yoksa kabuğumu oynatmam.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim