kuveyt parlamentosu kadın komisyonu üyeleri
kadın hakları üzerine çalışacak komisyona atanan üç tane taş gibi manitalardır.

www.google.com/amp/s/tr.eur...

www.google.com/amp/s/tr.eur...
devamını gör...
bugün neden gelmedin
jülide özçelik tarafından seslendirilen 8 yıl falan dinlesem sıkılmam bir şarkı. çok acayip. söz ve müzik erhan gündem'e ait.
bugün neden gelmedin?
burası bomboş sensiz.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
sen şimdi benden habersiz uzaklarda
yollarımız belki kesişmez asla.
oysa gelseydin bu akşam gün battığında
bir umut vardı ama gelmedin.
bir gün elbet
sen ve ben
buluşuruz bir deniz kıyısında
belki de yıllar sonra
rastlarım sana mehtaplı bir yaz akşamında
ama bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
burası bomboş sensiz.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
sen şimdi benden habersiz uzaklarda
yollarımız belki kesişmez asla.
oysa gelseydin bu akşam gün battığında
bir umut vardı ama gelmedin.
bir gün elbet
sen ve ben
buluşuruz bir deniz kıyısında
belki de yıllar sonra
rastlarım sana mehtaplı bir yaz akşamında
ama bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
burası bomboş sensiz.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
sen şimdi benden habersiz uzaklarda
yollarımız belki kesişmez asla.
oysa gelseydin bu akşam gün battığında
bir umut vardı ama gelmedin.
bir gün elbet
sen ve ben
buluşuruz bir deniz kıyısında
belki de yıllar sonra
rastlarım sana mehtaplı bir yaz akşamında
ama bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
burası bomboş sensiz.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
sen şimdi benden habersiz uzaklarda
yollarımız belki kesişmez asla.
oysa gelseydin bu akşam gün battığında
bir umut vardı ama gelmedin.
bir gün elbet
sen ve ben
buluşuruz bir deniz kıyısında
belki de yıllar sonra
rastlarım sana mehtaplı bir yaz akşamında
ama bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
devamını gör...
oruç tutmayacak yazarlar
tutanlara kolaylıklar dilerim. ve dışarda umarım erzurumlu bir dayıya sigara içerken yakalanmam. durduk yere başına bela almasın.
devamını gör...
magic mushroom
etken madde olarak psilosibin içeren ve zehirleyerek etkisini gösteren bir tür mantar. yanlışlıkla bu mantarı tüketen saf bir anadolu ailesinin dramını şurdan okuyabilirsiniz. www.kibrisgazetesi.com/duny...
devamını gör...
ermeni soykırımı iddiası
“soykırım olup olmadığına” ilişkin tartışmalar yalnızca ülkemizde yapılmaktadır.
das urteil vom 02.06.2016 des deutschen bundesrats betreffend die ereignisse vom 1915 und diesbezügliche bewertung des getroffenen beschlusses des deutschen bundeverfassungsgerichts
— nachdem das völkermord der türken gegen die armenier seitens der nationalen und übernationalen oder regionalen parlamenten von niederland, polen, slowakei, russland, argentinien, uruguay, frankreich, belgien, südzypern, usa und eu (europäische gemeinschaft) akzeptiert wurde, wurde dies auch seitens der deutschen bundesrat am 02.06.2016 am 101. jahr der 1915 ereignisse und ca. am fünfzigsten jahr des vollmitgliedschaftsantrag der türkei an die europäische gemeinschaft, akzeptiert.
özellikle, tarih bölümünde öğrenim gören talebelerimiz için metni türkçeye tercüme ediyorum. şu an çevireceğim için hatam olursa affola.
“almanya federal meclisi’nin 1915 olaylarına dair 02.06.2016 tarihli kararı ve mevzubahis karar hakkında almanya federal anayasa mahkemesi tarafından verilen hükmün değerlendirilmesi”
— türklerin, ermenilere soykırım uyguladığı: hollanda, polonya, slovakya, rusya, arjantin, uruguay, fransa, belçika, güney kıbrıs, abd ve ab’nin ulusal ve ulusal üstü veya bölgesel parlementolarınca kabul edildikten sonra, “almanya federal meclisi” tarafından da 02.06.2016 tarihinde, 1915 olaylarının 101. yılında ve türkiye’nin avrupa topluluğu’na “tam üyelik” için başvurusunun takriben ellinci yılında kabul edilmiştir.
edit: alman federal meclisi, aldığı karara ilişkin yaptığı açıklamada, alman yetkililerin de “soykırımda” dahli olduğunu kabul etmiştir.
not: bu başlık, söz konusu mesele hakkında seviyeli bir tartışmanın yapılabilmesi ve tartışmaya dahil olanların saldırganlaşmadan fikirlerini belirtmesi için açılmıştır.
das urteil vom 02.06.2016 des deutschen bundesrats betreffend die ereignisse vom 1915 und diesbezügliche bewertung des getroffenen beschlusses des deutschen bundeverfassungsgerichts
— nachdem das völkermord der türken gegen die armenier seitens der nationalen und übernationalen oder regionalen parlamenten von niederland, polen, slowakei, russland, argentinien, uruguay, frankreich, belgien, südzypern, usa und eu (europäische gemeinschaft) akzeptiert wurde, wurde dies auch seitens der deutschen bundesrat am 02.06.2016 am 101. jahr der 1915 ereignisse und ca. am fünfzigsten jahr des vollmitgliedschaftsantrag der türkei an die europäische gemeinschaft, akzeptiert.
özellikle, tarih bölümünde öğrenim gören talebelerimiz için metni türkçeye tercüme ediyorum. şu an çevireceğim için hatam olursa affola.
“almanya federal meclisi’nin 1915 olaylarına dair 02.06.2016 tarihli kararı ve mevzubahis karar hakkında almanya federal anayasa mahkemesi tarafından verilen hükmün değerlendirilmesi”
— türklerin, ermenilere soykırım uyguladığı: hollanda, polonya, slovakya, rusya, arjantin, uruguay, fransa, belçika, güney kıbrıs, abd ve ab’nin ulusal ve ulusal üstü veya bölgesel parlementolarınca kabul edildikten sonra, “almanya federal meclisi” tarafından da 02.06.2016 tarihinde, 1915 olaylarının 101. yılında ve türkiye’nin avrupa topluluğu’na “tam üyelik” için başvurusunun takriben ellinci yılında kabul edilmiştir.
edit: alman federal meclisi, aldığı karara ilişkin yaptığı açıklamada, alman yetkililerin de “soykırımda” dahli olduğunu kabul etmiştir.
not: bu başlık, söz konusu mesele hakkında seviyeli bir tartışmanın yapılabilmesi ve tartışmaya dahil olanların saldırganlaşmadan fikirlerini belirtmesi için açılmıştır.
devamını gör...
anne kafamda bit var
türk sinemasını en yakışıklısı tarık akan. bir dönem romantik komedinin prensiydi tarık akan. sonra bir anda siyasi bir bilinçlenme yaşadıktan sonra çektiği filmlerde içerik ve anlatım açısından değişim göstermeye başladı. bu değişimde elbette yılmaz güney gibi sinema dahisiyle çektiği filmlerde kazandığı birikimin de etkisi büyük.
bu dönemden sonra sabun köpüğü filmleri bırakıp derdi olan, bir soruna parmak basmaya çalışan, emekçinin yanında bir tavır takınmaya evrildi tarık akan. çok da güzel filmler çıkardı ortaya.
darbe döneminde siyasi tavrı ve duruşu onu da malum işkence tezgahlarına mahkum etti. her siyasi görüşten insan gibi o da canı yana yana inançlarına sarılmak zorunda kaldı. ve bunu da bize anlattı. biz de tarık akan’ın saçlarındaki bitleri ayıklarken bir yandan da saçlarını okşarken dinleyelim ustanın hikayesini.
bu dönemden sonra sabun köpüğü filmleri bırakıp derdi olan, bir soruna parmak basmaya çalışan, emekçinin yanında bir tavır takınmaya evrildi tarık akan. çok da güzel filmler çıkardı ortaya.
darbe döneminde siyasi tavrı ve duruşu onu da malum işkence tezgahlarına mahkum etti. her siyasi görüşten insan gibi o da canı yana yana inançlarına sarılmak zorunda kaldı. ve bunu da bize anlattı. biz de tarık akan’ın saçlarındaki bitleri ayıklarken bir yandan da saçlarını okşarken dinleyelim ustanın hikayesini.
devamını gör...
kızları ne zaman terk etmeliyiz
tanrım kızları terk edip durmayın, sonra gidip en yakın arkadaşlarının kafasını ütülüyorlar ve bazıları hızını alamayarak sizi fake hesaptan takip ediyor ve yeni kız arkadaşlarınıza musallat oluyorlar. mümkünse terk ettirin, akıllı erkek bunu yapar anlıyor musunuz? gidip de "senden ayrılıyorum melis" demez; ilişkiyi öyle bir yaşar ki kendisini melis'e terk ettirir ve rahatına bakar.
bir kızdan ayrılmak istiyorsanız, mallaşın beyler. tamam zaten beyniniz yokmuş gibi davranıyorsunuz özel ilişkilerinizi yaşarken ama daha da mallaşın, öküzleşin, kızın size katlanabilme eşiğinin üzerine çıkın.
mesela duş almayı bırakın, kızın yanında osurup sıçın ve bunu savunun, sevişirken bencil davranın, sevgilinize iltifatı çok görün, terbiyesizleşin ve lanlı lunlu kızımlı konuşun, beyaz slip don giymeye başlayın, iyice pisleşin işte sevgilinizin dediklerini duymazdan gelin, ona vakit ayırdığınız zamanı azalttıkça azaltın. ıyy tiksindim. yani şöylesi bir erkekle ilişki sürdürmeyi hangi kız ister?
size garanti ediyorum iki hafta içinde terk edilirsiniz. kafanız ağrımaz, ilişkiyi sonlandırma kararının sorumluluğundan kurtulursunuz ve peşinize stalker takmazsınız.
miss.
hadi yine iyisiniz, morticia bacınızdan kaptınız taktiği.
bir kızdan ayrılmak istiyorsanız, mallaşın beyler. tamam zaten beyniniz yokmuş gibi davranıyorsunuz özel ilişkilerinizi yaşarken ama daha da mallaşın, öküzleşin, kızın size katlanabilme eşiğinin üzerine çıkın.
mesela duş almayı bırakın, kızın yanında osurup sıçın ve bunu savunun, sevişirken bencil davranın, sevgilinize iltifatı çok görün, terbiyesizleşin ve lanlı lunlu kızımlı konuşun, beyaz slip don giymeye başlayın, iyice pisleşin işte sevgilinizin dediklerini duymazdan gelin, ona vakit ayırdığınız zamanı azalttıkça azaltın. ıyy tiksindim. yani şöylesi bir erkekle ilişki sürdürmeyi hangi kız ister?
size garanti ediyorum iki hafta içinde terk edilirsiniz. kafanız ağrımaz, ilişkiyi sonlandırma kararının sorumluluğundan kurtulursunuz ve peşinize stalker takmazsınız.
miss.
hadi yine iyisiniz, morticia bacınızdan kaptınız taktiği.
devamını gör...
salomi
lizeta kalimeri ve sokratis malamas düetidir. italyan ressam bernardino luini’nin rönesans döneminde oldukça popüler olan tablosu prenses salome ve vaftiz yuhanna’nın hikayesindeki salome, bu şarkıda anlatılıyor.
sanırım ilk 2017 yılında dinlemiştim. yılını biliyorum çünkü lise sona gidiyordum ve hoşlandığım çocuk ne dinlediğimi sorduğunda onunla bu şarkıyı paylaşacağım için sevinmiştim biraz. dinlemiş midir bilmiyorum ama bu şarkının beni o zamanlara götürmesinin nedenlerinden biri de bu sanırım. herhangi bir neden olmasa bile, tek kelime yunanca bilmiyorsanız dahi, acıyı insana öyle bir işliyor ki, müzik evrenseldir lafının kanıtı nitelikle resmen.
her ne kadar şu hayatta en sevdiğim ve benimsediğim şarkılardan biri de olsa ve acıklı şeyler dinlemek çok hoşuma gitse de , bu şarkıyı dinlemek çok ağır geliyor bazen.
sanırım ilk 2017 yılında dinlemiştim. yılını biliyorum çünkü lise sona gidiyordum ve hoşlandığım çocuk ne dinlediğimi sorduğunda onunla bu şarkıyı paylaşacağım için sevinmiştim biraz. dinlemiş midir bilmiyorum ama bu şarkının beni o zamanlara götürmesinin nedenlerinden biri de bu sanırım. herhangi bir neden olmasa bile, tek kelime yunanca bilmiyorsanız dahi, acıyı insana öyle bir işliyor ki, müzik evrenseldir lafının kanıtı nitelikle resmen.
her ne kadar şu hayatta en sevdiğim ve benimsediğim şarkılardan biri de olsa ve acıklı şeyler dinlemek çok hoşuma gitse de , bu şarkıyı dinlemek çok ağır geliyor bazen.
devamını gör...
cilt bakımı yapmak isteyenlere tavsiyeler
bazen erkeklere özenmek gerekebilir olarak vereceğim tavsiyedir.
iki günde bir duş alırken yüzünü şampuanla yıkayan eşimin benden güzel yüzü olduğundan olabilir. basit tutmak gerektiğine inanıyorum.
kırışıklık karşıtı gece ve gündüz kremleri ve yüzü yıkamak için bir ürün * yeterlidir.
eğer çok isterseniz maske alabilirsiniz ama bende hep sivilce yapıyor namussuzlar.
iki günde bir duş alırken yüzünü şampuanla yıkayan eşimin benden güzel yüzü olduğundan olabilir. basit tutmak gerektiğine inanıyorum.
kırışıklık karşıtı gece ve gündüz kremleri ve yüzü yıkamak için bir ürün * yeterlidir.
eğer çok isterseniz maske alabilirsiniz ama bende hep sivilce yapıyor namussuzlar.
devamını gör...
top secret!
türünün en iyi örneklerinden biri olan 1984 yapımı amerikan filmi. o dönemin meşhur oyuncularından val kilmer, ömer şerif gibi isimler var başrollerde.
üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ aklıma estikçe izler ve gülerim. günümüzde komedi maksatlı yapılan birçok filmden birkaç adım önde olduğunu düşünüyorum.
üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ aklıma estikçe izler ve gülerim. günümüzde komedi maksatlı yapılan birçok filmden birkaç adım önde olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
antalya limanı'nın katarlılara satılması
yerli ve milli diye diye ne var ne yoksa sattılar.
bu ülkeye bu kadar kötülük yapan bir başka yönetim sanırım daha önce gelmedi.
her şeye eyvallah, yediniz, içtiniz, milleti dımdızlak ettiniz, ya hiç olmazsa taşınmazları, toprakları satmayın, sizden bizden sonra da çocuklarımız, torunlarımız yaşayacak bu ülkede. yazıklar olsun yaaa.
bu ülkeye bu kadar kötülük yapan bir başka yönetim sanırım daha önce gelmedi.
her şeye eyvallah, yediniz, içtiniz, milleti dımdızlak ettiniz, ya hiç olmazsa taşınmazları, toprakları satmayın, sizden bizden sonra da çocuklarımız, torunlarımız yaşayacak bu ülkede. yazıklar olsun yaaa.
devamını gör...
termal denge
belirli miktardaki gazın, belirli bir hacimde ve belirli bir basınç altında kararlı halde olması durumu.
eğer birbiriyle temas halinde olan iki sistemden bahsediyorsak, termal denge durumu bu sistemler arasında ısı alışverişi olmayan durumu ifade eder. sistemler birbiriyle temas ettirildiğinde, eğer ilk sıcaklıkları birbirinden farklıysa belirli bir ısı alışverişi gerçekleşir ve bir noktada iki cismin sıcaklığı da eşit hale geldiğinde alışveriş sonlanır. bu kararlı bir haldir ve bir denge durumudur.
***
astronomide termal denge, yıldızın katmanında üretilen enerji ile o katmandan dışarıya salınan enerjinin eşit olduğu durumdur. örneğin anakol yıldızı dediğimiz evredeki yıldızlar, termal dengededir.
eğer birbiriyle temas halinde olan iki sistemden bahsediyorsak, termal denge durumu bu sistemler arasında ısı alışverişi olmayan durumu ifade eder. sistemler birbiriyle temas ettirildiğinde, eğer ilk sıcaklıkları birbirinden farklıysa belirli bir ısı alışverişi gerçekleşir ve bir noktada iki cismin sıcaklığı da eşit hale geldiğinde alışveriş sonlanır. bu kararlı bir haldir ve bir denge durumudur.
***
astronomide termal denge, yıldızın katmanında üretilen enerji ile o katmandan dışarıya salınan enerjinin eşit olduğu durumdur. örneğin anakol yıldızı dediğimiz evredeki yıldızlar, termal dengededir.
devamını gör...
bu yazara yakın zamanda çok fazla beğeni yaptığınız için oyunuz kaydedilmedi
bir kişinin hangi maksatla 600 tanımıma seri beğeni yaptığı sorusuna cevap aramaktan kurtarmış karardır. kendi adıma çok teşekkür ediyorum. aslında seri beğeni bir çeşit hakarettir. instagram beğeni mantığı gibi beğeni de nedir allah aşkına? *
devamını gör...
zaman yolculuğu mümkün olsaydı gitmek istenilen zaman dilimi
ailemin beni yaptığı güne gidip onları durdurmak isterdim.
devamını gör...
erased
kelebek etkisi film serisinde de işlenen kaos teorisi üzerinden giden kaliteli seinen türü 12 bölümlük anime dizi. izlerken mutluluk, üzüntü ve huzur hislerini bir arada yaşatır.
devamını gör...
eurovision saati radyo yayını
merhaba sözlük ahalisi.
bu akşam 20.30'da bu yılki şarkıları değerlendireceğimiz "rotterdam 2021 özel" programını kaçırmamanızı tavsiye ederim. bu yılki şarkılardan sizler için çoğunu seçtim ve sürem yettiğince her şarkı hakkında sizleri tek tek bilgilendirerek, adeta eurovision trt canlı yayını edasında programı yapmaya hazırlanıyorum. sizleri yarın akşamki büyük finale hazırlamak için çok ilginç bilgiler de buldum. hatta dedikodum bile var.*
akşam görüşmek üzere!
bu akşam 20.30'da bu yılki şarkıları değerlendireceğimiz "rotterdam 2021 özel" programını kaçırmamanızı tavsiye ederim. bu yılki şarkılardan sizler için çoğunu seçtim ve sürem yettiğince her şarkı hakkında sizleri tek tek bilgilendirerek, adeta eurovision trt canlı yayını edasında programı yapmaya hazırlanıyorum. sizleri yarın akşamki büyük finale hazırlamak için çok ilginç bilgiler de buldum. hatta dedikodum bile var.*
akşam görüşmek üzere!
devamını gör...
sevgilisini kısa mesajla terk eden kişi
içimde depreşen o saklı gizli yareyi, artık sizlerle paylaşmam gerektiğine karar verdim ki bu hem benim için büyük bir itiraftır, hem de her ilişkimde terk eden taraf ben oluşuma karşın karmanın biçtiği bir cezadır efenim.
bu erkekler, genellikle fırıncı babalarının paralarını yiyen, serseri, sorumsuz erkeklerdir ve telegram, whatsapp gibi applerin kullanılmadığı dönemlerde bunu yapmışlardır.
sizlere önce o melun, o bedbaht aşk hikayemi anlatacağım ki gezegenlerin 30943 yılda bir aynı hizaya gelmesi gibi nadir rastlanacak olan bu efsanevi aşkın bitişi, böyle olmamalıydı, efenim bu aşk böyle bir bitişi hak etmiyordu. ben gibi nadide bir çiçek, allahın siz erkek kullarına bir lütfu olan bu kadını terk etmek de, her babayiğidin harcı değildir, buna da değinmeden edemeyeceğim.
sene, üniversite ikiyi okuduğum seneler, günler aynı monotonlukla geçerken, son ayrıldığım ayak fetişi çocuktan sonra nihayet siyah fileli çoraplarımı rahatlıkla çıkarıp, anneannemin ördüğü kahverengi kilim desenli patiklerimi giyebilir olmuştum. siz güzel hanımlara tavsiyemdir ki; ayaklar konusunda takıntılı bir erkek arkadaş edinmeye karar veriyorsanız, onunla en başında örme patikler konusunda anlaşın. kış zamanı narin ayacıklarınızı ince file çoraplar içerisinde üşütüp sık sık motoru bozmayın. tanrım, o'ndan ayrıldıktan sonra boşaltım sistemim eski aydınlık günlerine geri dönmüştü nihayet.
neyse, bu ayak fetişisti oğlanı kendisine çektiğim "yeter artık, kalın yün çoraplar giymek istiyorum, defol hayatımdan!" kısa mesajı ile gayet haklı bir şekilde dehledikten yaklaşık bir üç ay kadar sonra, o'nunla karşılaştım. buram buram ekmek ve simit kokan o fırında, köşeye iliştirilmiş tahta bir sandalye üzerinde, bacaklarını çaprazlama uzatmış, umursamaz bir tavırla oturuyor ve muhtemelen telefonunda yılan oyunu oynuyordu.
deri ceketi içinde nasıl da cool görünüyordu öyle. üzerine bir beden büyük gelen kotuna uyumlu olarak seçtiği ayakkabıları hele, dahiyane bir kombin... ah yüce nike air jordanlar aşkına, körle yatan şaşı kalkar misali, eski ayak faşizişti erkek arkadaşımın huyundan mı kapmıştım?
çocuk cooldu, görünüşü, arkaya doğru taradığı açık kumral saçlarının telinin ucundan, ayak baş parmağı tırnağı ucuna kadar "ben seni üzerim kızım" diye bağırıyordu.
kendisinin, babasının meşhur ekmek fırınına, kasadan bilmem kaç yüz bin lira alıp cep harçlığı yapmak için geldiğini ve biraz dinlenmekte olduğunu öğrenmem uzun sürmedi. güzel kızdım, muhabbeti nasıl açacağımı bilirdim, türlü ortamlardan geçmiş, çeşit çeşit avları tanımıştım. bu beyi düşürmem de nasıl olsa uzun sürmezdi.
-yaa ceketine bayıldım. ay söylemeden edemedim, çok yakışmış size.
-teşekkür ederim. hakkıı, hak.. neyse, ben hazırlayayım siparişinizi, ne istiyordunuz?
-ehi ehi iki zeytinli poğaça alabilirim. burada mı çalışıyorsunuz?
-yok ya, bizimkilerin fırın bu.
-daha önce sizi görmemiştim, ben hep buradan alırım ekmeği filan.
-pek sık uğramam, ben de sizi görmemişim, görsem kesinlikle hatırlardım.
-ehi ehi (yavşıyo bana evet)
aldığım yok zeytinli poğaçaları poşetime koyarken hala daha sohbet etmekteydik. belliydi, o da bana kıyın kıyın yürümekteydi ve artık oracıkta telefon numaralarımızı takas edivermiştik bile.
gel zaman git zaman, fırıncının oğlu, serseri piç ile takılmaya başladık. kendisinin işi gücü yoktu, herhangi bir gelecek kaygısı da. nitekim babasının dükkanlarının başına geçecekti işte, hayata tutunabilmek için niye çabalasındı? ağzına gümüş kaşıkla doğan oğlanlarla da daha önce muhabbetlerim olmuştu, kendini beğenmiş olan ve marka eşyalarını göstererek göz boyamaya çalışan o tiki tayfadan biri olmadığı çok belliydi kendisinin ve fakat, ancak para yemesini bilen, başka da bir halta yaramayan bu cool çocuğun, hiç bonkör biri olmadığını da yazmadan edemeyeceğim.
insan bir çay, çorba bir şeyler ısmarlamaz mı sevgilisine? o kadar paran var!!1111
hayır arkadaşlar, aksine ben fakir öğrenci halimle memur babamın yolladığı harçlıklardan bu oğlana yedirmeye başladım. o zamanlar için, kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez diye mi düşünüyordum, bilmiyorum ama üçün birini almak üzere olduğumdan habersiz, minik buluşmalarımızı gerçekleştirdiğimiz ve sürekli takıldığımız o kafede, hesapları sürekli ben kapatmaya devam ediyor, bir yandan da adamın sigara parasını cebine iliştiriveriyordum. lanet olasıca zenginlerin cimri olanları hiç çekilmiyor ama çocuk her bakışında kalbimi güm güm attırmayı başarıyordu. nesine bu kadar sevdalandığımı hala daha anlayamadığım ve belki de sadece yokluktan, boşluktan kendisine sardığım bu serseri zengin gence para yetirmek için, merkez camii önünde kör, sağır, dilsiz bir dilenci taklidi yaparak dilenme düşüncesinden, kötü yollara düşme fikrine kadar içimden geçirmiştim.
nihayetinde o terk ediliş olayına gelelim efenim:
mevsim yaz, terli, nemli, kokulu ve pis bir yaz günü, güneşin adeta bizlere orta parmağını çektiği o temmuz sıcağının altında, yaz okuluna kaldığım okulumdan evime doğru geri dönmekteyim efenim. bindiğim otobüste solumakta olduğum kokuyla birlikte dimağım bir miktar bulanmış, terli bedenlere sıkılmış ucuz parfüm kokularından baygınlık geçirecek hale gelmişim. lanet olasıca pis fakirler, kokuyorlar!!!1111 bir kalıp zeytinyağlı yeşil sabun ve bir kova suya erişmek bu kadar mı lüks??!!!111
her ne ise, bu melun otobüs yolculuğunun ardından varacağım evime geçmeden önce, mis kokulu zengin serseri fırıncı boyfrendimi görmek için, üniversite gençleri arasında da popüler olan, birlikte ve onun hemen hemen her boş vaktinde takıldığı kafeye uğramaya karar verdim. zaten yolumun üstü sayılırdı, emindim onu orada bulacağımdan, ikinci adresi gibi bir yerdi.
gittim ki ne göreyim efenim, fettan, sarışın, barbie bir kız ile birlikte oturmuyorlar mı?
ah dedim morticia, yapma, yapma bunu. kötü düşünmeye ne kadar meyillisin, yapma. kuzenidir.
hemen uzaktan adını çağırarak selam ettim ve yanlarına gittim. işte masadaki kızla tanıştırdı efenim, tam da tahmin ettiğim gibi kuzeni çıktı. az daha günahını alıyordum çocuğun. neyse, biraz sohbet ettik, kuzeni benden pek hoşlanmadı niye bilmiyorum, sonrasında ikisine de "hadi size güzel sohbetler" dedim ve masadan kalkarak evimin yolunu tuttum. nitekim boşa geçirecek pek vaktim yoktu, kalan derslerimi temizlemeliydim.
aynı gün içerisinde zengin serseriden bir kısa mesaj aldım efenim.
tanrım, insan bir kısa mesajla terk eder mi? bu ne bedbaht bir terk ediliştir. işte karmaya o gün inandım arkadaşlar ki, demek kısa mesajla terk edilmek böyle hissettiriyormuş dedim.
ah, gelecekteki çocuklarımın babası olacak o zengin, cool, serseri adam, benden şöyle bir mesajla ayrılmıştı:
morticia, bunu uzun zamandır düşünüyordum ama söyleyecek cesareti ancak buldum. habersizce gitmeyi düşünüyordum hayatından ama bu kadarını bilmeye hakkın var. senden ayrılıyorum.
hemen gerisin gerisi aradım ve telefonu açtığı an "neden ya, noluyoruz, neden?1!!" diyerek bir hışımla sormaya başladım.
"bir sebebi yok" dedi.
evet. sebep yokmuş.
ayrılmak için hiçbir sebep yokken insan neden ayrılır arkadaşlar sorarım size?
bundan daha saçma bir şey olabilir mi?!!!1111
neyse... sonrasında birkaç kez daha sürekli takıldığı kafede gördüm onu uzaktan. sarışın kuzeniyle takılıyorlardı ve çok mutlu görünüyordu. hayır hayatına başkası girdi de öylece terk etti desem o da değil ki... sebepsiz terk edildim, hem de bir kısa mesajla arkadaşlar.
ama görünmeyen bir sebebi kesinlikle vardı bunun: ayak fetişi ex sevgilinin, tutan bedduası.
bu da böyle bir anımdır.
bu erkekler, genellikle fırıncı babalarının paralarını yiyen, serseri, sorumsuz erkeklerdir ve telegram, whatsapp gibi applerin kullanılmadığı dönemlerde bunu yapmışlardır.
sizlere önce o melun, o bedbaht aşk hikayemi anlatacağım ki gezegenlerin 30943 yılda bir aynı hizaya gelmesi gibi nadir rastlanacak olan bu efsanevi aşkın bitişi, böyle olmamalıydı, efenim bu aşk böyle bir bitişi hak etmiyordu. ben gibi nadide bir çiçek, allahın siz erkek kullarına bir lütfu olan bu kadını terk etmek de, her babayiğidin harcı değildir, buna da değinmeden edemeyeceğim.
sene, üniversite ikiyi okuduğum seneler, günler aynı monotonlukla geçerken, son ayrıldığım ayak fetişi çocuktan sonra nihayet siyah fileli çoraplarımı rahatlıkla çıkarıp, anneannemin ördüğü kahverengi kilim desenli patiklerimi giyebilir olmuştum. siz güzel hanımlara tavsiyemdir ki; ayaklar konusunda takıntılı bir erkek arkadaş edinmeye karar veriyorsanız, onunla en başında örme patikler konusunda anlaşın. kış zamanı narin ayacıklarınızı ince file çoraplar içerisinde üşütüp sık sık motoru bozmayın. tanrım, o'ndan ayrıldıktan sonra boşaltım sistemim eski aydınlık günlerine geri dönmüştü nihayet.
neyse, bu ayak fetişisti oğlanı kendisine çektiğim "yeter artık, kalın yün çoraplar giymek istiyorum, defol hayatımdan!" kısa mesajı ile gayet haklı bir şekilde dehledikten yaklaşık bir üç ay kadar sonra, o'nunla karşılaştım. buram buram ekmek ve simit kokan o fırında, köşeye iliştirilmiş tahta bir sandalye üzerinde, bacaklarını çaprazlama uzatmış, umursamaz bir tavırla oturuyor ve muhtemelen telefonunda yılan oyunu oynuyordu.
deri ceketi içinde nasıl da cool görünüyordu öyle. üzerine bir beden büyük gelen kotuna uyumlu olarak seçtiği ayakkabıları hele, dahiyane bir kombin... ah yüce nike air jordanlar aşkına, körle yatan şaşı kalkar misali, eski ayak faşizişti erkek arkadaşımın huyundan mı kapmıştım?
çocuk cooldu, görünüşü, arkaya doğru taradığı açık kumral saçlarının telinin ucundan, ayak baş parmağı tırnağı ucuna kadar "ben seni üzerim kızım" diye bağırıyordu.
kendisinin, babasının meşhur ekmek fırınına, kasadan bilmem kaç yüz bin lira alıp cep harçlığı yapmak için geldiğini ve biraz dinlenmekte olduğunu öğrenmem uzun sürmedi. güzel kızdım, muhabbeti nasıl açacağımı bilirdim, türlü ortamlardan geçmiş, çeşit çeşit avları tanımıştım. bu beyi düşürmem de nasıl olsa uzun sürmezdi.
-yaa ceketine bayıldım. ay söylemeden edemedim, çok yakışmış size.
-teşekkür ederim. hakkıı, hak.. neyse, ben hazırlayayım siparişinizi, ne istiyordunuz?
-ehi ehi iki zeytinli poğaça alabilirim. burada mı çalışıyorsunuz?
-yok ya, bizimkilerin fırın bu.
-daha önce sizi görmemiştim, ben hep buradan alırım ekmeği filan.
-pek sık uğramam, ben de sizi görmemişim, görsem kesinlikle hatırlardım.
-ehi ehi (yavşıyo bana evet)
aldığım yok zeytinli poğaçaları poşetime koyarken hala daha sohbet etmekteydik. belliydi, o da bana kıyın kıyın yürümekteydi ve artık oracıkta telefon numaralarımızı takas edivermiştik bile.
gel zaman git zaman, fırıncının oğlu, serseri piç ile takılmaya başladık. kendisinin işi gücü yoktu, herhangi bir gelecek kaygısı da. nitekim babasının dükkanlarının başına geçecekti işte, hayata tutunabilmek için niye çabalasındı? ağzına gümüş kaşıkla doğan oğlanlarla da daha önce muhabbetlerim olmuştu, kendini beğenmiş olan ve marka eşyalarını göstererek göz boyamaya çalışan o tiki tayfadan biri olmadığı çok belliydi kendisinin ve fakat, ancak para yemesini bilen, başka da bir halta yaramayan bu cool çocuğun, hiç bonkör biri olmadığını da yazmadan edemeyeceğim.
insan bir çay, çorba bir şeyler ısmarlamaz mı sevgilisine? o kadar paran var!!1111
hayır arkadaşlar, aksine ben fakir öğrenci halimle memur babamın yolladığı harçlıklardan bu oğlana yedirmeye başladım. o zamanlar için, kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez diye mi düşünüyordum, bilmiyorum ama üçün birini almak üzere olduğumdan habersiz, minik buluşmalarımızı gerçekleştirdiğimiz ve sürekli takıldığımız o kafede, hesapları sürekli ben kapatmaya devam ediyor, bir yandan da adamın sigara parasını cebine iliştiriveriyordum. lanet olasıca zenginlerin cimri olanları hiç çekilmiyor ama çocuk her bakışında kalbimi güm güm attırmayı başarıyordu. nesine bu kadar sevdalandığımı hala daha anlayamadığım ve belki de sadece yokluktan, boşluktan kendisine sardığım bu serseri zengin gence para yetirmek için, merkez camii önünde kör, sağır, dilsiz bir dilenci taklidi yaparak dilenme düşüncesinden, kötü yollara düşme fikrine kadar içimden geçirmiştim.
nihayetinde o terk ediliş olayına gelelim efenim:
mevsim yaz, terli, nemli, kokulu ve pis bir yaz günü, güneşin adeta bizlere orta parmağını çektiği o temmuz sıcağının altında, yaz okuluna kaldığım okulumdan evime doğru geri dönmekteyim efenim. bindiğim otobüste solumakta olduğum kokuyla birlikte dimağım bir miktar bulanmış, terli bedenlere sıkılmış ucuz parfüm kokularından baygınlık geçirecek hale gelmişim. lanet olasıca pis fakirler, kokuyorlar!!!1111 bir kalıp zeytinyağlı yeşil sabun ve bir kova suya erişmek bu kadar mı lüks??!!!111
her ne ise, bu melun otobüs yolculuğunun ardından varacağım evime geçmeden önce, mis kokulu zengin serseri fırıncı boyfrendimi görmek için, üniversite gençleri arasında da popüler olan, birlikte ve onun hemen hemen her boş vaktinde takıldığı kafeye uğramaya karar verdim. zaten yolumun üstü sayılırdı, emindim onu orada bulacağımdan, ikinci adresi gibi bir yerdi.
gittim ki ne göreyim efenim, fettan, sarışın, barbie bir kız ile birlikte oturmuyorlar mı?
ah dedim morticia, yapma, yapma bunu. kötü düşünmeye ne kadar meyillisin, yapma. kuzenidir.
hemen uzaktan adını çağırarak selam ettim ve yanlarına gittim. işte masadaki kızla tanıştırdı efenim, tam da tahmin ettiğim gibi kuzeni çıktı. az daha günahını alıyordum çocuğun. neyse, biraz sohbet ettik, kuzeni benden pek hoşlanmadı niye bilmiyorum, sonrasında ikisine de "hadi size güzel sohbetler" dedim ve masadan kalkarak evimin yolunu tuttum. nitekim boşa geçirecek pek vaktim yoktu, kalan derslerimi temizlemeliydim.
aynı gün içerisinde zengin serseriden bir kısa mesaj aldım efenim.
tanrım, insan bir kısa mesajla terk eder mi? bu ne bedbaht bir terk ediliştir. işte karmaya o gün inandım arkadaşlar ki, demek kısa mesajla terk edilmek böyle hissettiriyormuş dedim.
ah, gelecekteki çocuklarımın babası olacak o zengin, cool, serseri adam, benden şöyle bir mesajla ayrılmıştı:
morticia, bunu uzun zamandır düşünüyordum ama söyleyecek cesareti ancak buldum. habersizce gitmeyi düşünüyordum hayatından ama bu kadarını bilmeye hakkın var. senden ayrılıyorum.
hemen gerisin gerisi aradım ve telefonu açtığı an "neden ya, noluyoruz, neden?1!!" diyerek bir hışımla sormaya başladım.
"bir sebebi yok" dedi.
evet. sebep yokmuş.
ayrılmak için hiçbir sebep yokken insan neden ayrılır arkadaşlar sorarım size?
bundan daha saçma bir şey olabilir mi?!!!1111
neyse... sonrasında birkaç kez daha sürekli takıldığı kafede gördüm onu uzaktan. sarışın kuzeniyle takılıyorlardı ve çok mutlu görünüyordu. hayır hayatına başkası girdi de öylece terk etti desem o da değil ki... sebepsiz terk edildim, hem de bir kısa mesajla arkadaşlar.
ama görünmeyen bir sebebi kesinlikle vardı bunun: ayak fetişi ex sevgilinin, tutan bedduası.
bu da böyle bir anımdır.
devamını gör...


