çok sevdiğim ve çok doğru bulduğum bir söz.
kiminin dert dediğine kimisi gülümseyip geçiyor. kimisi için dünyanın en önemli sorunuymuş gibi görünen şey, diğeri için bir karıncanın ayağı gibi oluyor.
devamını gör...

tr: nesli tükenmekte olan.
ing: troll.
fr: neánt.
devamını gör...

vincent van gogh yaşadığı kısacık hayatta eminim ki kendisi içinde böyle hissetti.
oysa dünyayı onun gözünden görmemizi sağlayan fırça darbeleri çağının çok ilerisindedir. zaten etkileyiciliği de kendini ifade tarzından gelir.
buraya minicik bir video bırakacağım. yine de aynı düşünebilecek misiniz.

(link:


buraya çevirisinin olduğunu da ekleme ihtiyacı hissettim
devamını gör...

cancağız(ın) sözlük anlamı kendiliğinden isterse /içinden gelirse manasındadır. ancak halk arasında son derece sıcak, sevgi dolu sevdiceğe hitap için kullanılan bir kelimedir.
devamını gör...

kalender insan doğan cüceloğlunun, annesinin ölümü ile yüzleştiği durum.
devamını gör...

evet.. çifte standart sergilemeleri sebebi ile duyduğum rahatsızlıktan ötürü online oldukları zaman yazmama kararı aldığım iki moderatör birden şu an sitede yokken bir şeyler karalayabilirim.

neden özelden yazmıyorsundan başlayalım. yazdım arkadaşlar en tepe noktası kimse onunla konuştum, bir çözüm bulunamadı. derdimi anlatamıyorum. bu yüzden tıpkı askerde olduğu gibi silsile yoluyla yani yöneticiden de bir üst merci olan sözlüğün geneline yazıyorum.

öncelikle arkadaşlar bazı konuları netleştirelim, kimse kafanıza silah dayayıp 'moderatör' olacaksın kardeşim demiyor. kişi kendi rızası ile bu yola girmiş bulunuyorsa, kusura bakmasın kişisel görüşlerini, dini inancını, zevklerini, hobilerini cartına curtuna göre sözlükte yazmakta olan yazarlar arasında çifte standart uygulayamazsın. hiçbir forum yada sözlükte de bu türden bir moderasyon ekibi olmaz. olmamalı da. yazarlar arasında ayırım yapılıyor ve bu ayırım yapılırken 'ama onlar da insan karşimm' deniliyorsa burasıi zaten saçmalık. iş kolu bu arkadaşlar. sözlük kendi içinde ne kadar amatör ruha sahip olursa olsun, yönetim kademesinde kişisel görüşlerin önemi olmamalı. x moderatörü trolleri sevmez sansür uygular alkışlanılır. yarın y moderatörü gelir trolleri koruyup kollar. ee o zaman ne olacak? kmoderatörün anlık ruh haline göre mi format olacak, olmaz o iş öyle.

helios'un bu türden noktalarda, ne denli önemli olduğunu anlatmaya kalksam akşam olur. kadıncağız zaten reel hayatında da yönetici. bir yöneticinin nasıl olup nasıl olmaması hakkında ders niteliğindeydi. yeri hiçbir zaman doldurulamayacak ve kendisini cidden çok özlüyorum.

bir diğer husus. arkadaşlar ben kendime bir ayrımcılık talep etmiyorum. böyle bir isteğim yok. hatta 'yine anlamayacağım' sebeplerle uçurulduğum gibi tekrardan uçurulma pahasına yazıyorum bunları, farkındayım. benim lucifer profilinin kapatılıp, kapatılmaması ile bir derdim yok. gram umrumda bile değil. bu yaptığım şeyin bigün farkına varacaksınız hepiniz, öyle umuyorum en azından. her birinizin tek tek haklarınız için yazıyorum. lucifer profilini uçursalar, ertesi gün mehmet isimli biri gelir, benzer sorunlar yaşanılır, kaçınılmaz son. kısır bir döngü. bunu zaten biliyorsunuz.

bugün sabah siteye girip yazmaya başladım, başlık açıyordum. sözlükte y kadının bilmem ne olması gibi başlıklar sansürlenirken, y erkeğinin bilmem ne olması başlıkları sabit duruyor, ya diyorum kim acaba moderatör bugün. ve bingo. tahmin edilen iki kişi. aynı anda online'lar.

rahatsızlık duyduğum moderatörlerden birinin ruh halinden ve bana uyguladığı mobingten bahsedeyim, direkt ad vereyim hatta hay ı may ran. diğer rahatsızlık duyduğum moderatör hakkında yazmayacağım.

kendisinden gına geldi arkadaşlar. bir moderatörün siteden gitmesi sebebiyle beni suçluyor, bu suçlama üstünden de bana olan öfkesini moderasyon kimliğiyle çıkartıyor.

bir entryimi başka bir siteden kopyalayıp bu sitede kullanan bir moderatöre bu durum için yazı yazdım. sitem ettim. artık bunun için mi yoksa zaten gidecekti üstüne mi denk geldi bilmiyorum adamın da sözlüğü terk edesi tuttu ve gitti.

bende o ara kafa iznine ayrıldım, bir kaç gün sonra döndüğümde bir mesaj aldım sevgili hay may'dan 'keşke hiç dönmeseydin sözlüğe, ciddiyim' profeyşınıl bir moderatör 'hoş geldini' siteye ilk geldiğimde aldığım mesaj nerede bu mesaj ne sısısıs

karambol benim yüzümden gitmişmiş. ve bahsi geçen çalıntı yazının bana ait olduğunu ispatlamamı istiyor ısrarla, haklı dedim ve ona zaten 'kendisinin de yazarlığı bulunduğu bir x sitesinden' yazımı gösterdim. sene 2016 falan. o tarihlerde yazmışım, kendisi de beni o siteden tanıyor zaten.

herneyse bu yazıyı 2017 senesinde uludağ sözlükte de kullanmışım. ama farklı bir nick ile. sevgili hay may ayran o siteden tutturdu illa ispatlamamı isteyip duruyor. diyorum ki 2016? 2017 senesi ne alaka? yok tutturdu o siteden kendisine mesaj atacakmışım. kendisine o sitedeki yazarlığımın şifresini hatırlamıyorum diyorum kaç yıl geçmiş, yok illa atacaksın!! hatta uludağ yöneticilerine ulaşıp yazarlığımı açtıracakmışım. bak bak. bir moderatörün sevdiği bir diğer moderatörün düştüğü yanlış için kendisinin de peşine düştüğü olaylara bak.

bir moderatörün şahsi sebeplerden moderasyon kimliğiyle bir yazara böyle işler yaptırması normal mi? cevap sizin.

neyse dönelim. yok illa kendini haklı görmek için çırpınıyor. olayın saçmalığını anlatamıyorum. baktım olmayacak gerçekten de dediğini yaptım ve kendisine o siteden mesaj attım. evet dedim.. bir özür beklediğimi söyledim. cevap 'senden ne özür dileyeceğim sen önce sözlükten kaçırdığın yazarın hesabını ver'

bir profeyşınıl moderatörün gururuna gel.

bu olaya takriben yoldaşa ulaştım. anlattım meramımı. kendisi sağ olsun geçiştirdi gitti. hay may ile konuşucam dedi. bende tamam dedım. demek ki bir düzenleme gelecek dedim, anlaştık bitti. yazdıklarımı da sildim siteden.

gelinen noktada. tam olarak.

lucifer 'şu konuda yazma'
lucifer 'şu yazara nickaltı girme'
lucifer 'bu konuda konuşamazsın'
lucifer 'etik dışı oylama yaptın' (abi ne demek bu diye mail attım siteye sallayan olmadı) sözlükte de bir tanımı yok. hiçbir fikrimin olmadığı bir konuda 2 gün ceza yedik.
lucifer 'regl konularında konuşma'
lucifer 'kaos çıkarma'
lucifer ensendeyim
lucifer beğenmiyorsan yazma
lucifer bakınız verme
lucifer sözlüğe neden geri geldin.
lucifer açtığın başlıkların yarısını sansürlüyorum

lucifer'ın hiçbir önemi yok, banla geç. lucifer gider mehmet gelir. troll sınırlaması adı altında yapılan bu mobing bayıyor arkadaşlar.

yoldaş'a nacizane öneri. gündem konularını zaten siz belirliyorsunuz. madem bu hay may adlı moderatörün, mod yetkisini almak istemiyorsun. o vakit akış 2 oluşturabilirsin. neden olmasın? troll akışı olur yine küfürün yasak, belli sınırları olan bir akış yaratılabilir. adı önemsiz isterseniz bok çukuru deyin, böylelikle troll olan 'benim gibi' yazarlar o akışta takılır. edebiyat sanat şiir siyaset yapmak isteyen de kendi akışında yazar, herkes rahatlar. trollerin inine gelen de nereye geldiğini bilerek giriş yapar ya da yapmaz. ama dırdır etmez. akış 2'nin kendi içinde moderatörü dahi olabilir.

ben açıkçası sitede gram özgür olduğumu hissetmiyorum. ensemdeki nefeslerden bıktım. bir çözüm getirilinceye kadar sözlükten şutlanma pahasına moderatörlerle alakalı yazmaya devam edeceğim, rahatsız olduğum bahsi geçen iki moderatörün de online olduğu zaman aralıklarında protesto ederek yazmayacağım.

saygılarla.
devamını gör...

işte şimdii ananı miyavladım *
devamını gör...

(bkz: raison d'etre)
ne olduğundan önce, olup olmadığı sorgulanabilecek durum.

eğer bu dünyaya üstün bir varlık tarafından gönderildiysek, amacımızı belirleyen de o mu? yok eğer sadece bir dizi çılgın ihtimalin bir araya gelmesiyle bilinç kazanan varlıklarsak, var oluşumuzda olduğumuz gibi, anlam arayışımızda da yapayalnız mıyız?

bu dünyaya gelirken, doğmak isteyip istemediğimiz, ırkımız, ailemiz, içine doğduğumuz ortam, bunların hiçbirini biz seçmedik, kısa ya da uzun çubuklar bizim yerimize çekildi.

kartları dağıtılmış bir oyunda, bütün olayımız elimizi en iyi şekilde kullanıp, en az zararla çıkmak mı?

peki ya oynamak istemeyenler? oyunun kurallarından hoşnut olmayanlar?

işin tuhaf yanı, insan olarak doğmayı isteyip istemediğimi bile sorguluyorum bazen. duygusal, hormonal, egosuyla durmadan savaşan bir zihin, benimle işbirliği yaptığı kadar, bana engeller çıkaran bir zihin.

amacımızı bizim seçebilmemiz için, kendimizle alakalı bütün değişkenleri de tıpkı bir rpg oynar gibi, bizim seçebilmemiz gerekmez mi?
devamını gör...

teşekkür ediyorum kardeşim, emeğine sağlık..

not: bu başlıktan haberdar olmamı sağlayan minik yazara da teşekkürler.
devamını gör...

sweet november (kasımda aşk başkadır)
smart people (aşkın yaşı yok) yahu bunu nasıl bu şekilde çevirdiniz aklım almıyor?
eternal sunshine of the spotless mind( sil baştan)
katliam resmen.
devamını gör...

her şey bir kere bir dene, bir kereden bir şey olmaz diye başladı...
devamını gör...

uzun zamandır bu durumdayım, muhtemelen son nefesimi verirken de aynı his içinde olacağım.
devamını gör...

burayı ele geçirme çalışmalarım son gaz devam ediyor. bugün uyanıp biraz kendi kendime reggae çaldıktan sonra, neden bir kaçak yayınla radyo dinleyicilerinin de kulaklarına farklı tonlar katmayayım diye düşünüp, baskın basanındır diyerek bir anda yayına girme kararı aldım.

benim için biraz radyo software'ine ısınma turu olacak olan yayında az konuşup* sizlere bol bol rastalılık tattıracağım. malesef bu yayında robnaja'nın kahkahası sizlerle olamayacak, eğer uygun olursa ve ben ses ayarlarını yapabilirsem belki minik bir sürpriz olabilir ama o güzel kahkahalar için pazartesiyi iple çekmeniz gerekecek gibi görünüyor.

15:30'da baskın için hazırım. kahvemi içip geliyorum, dinleyecek olanlara şimdiden bol keyif ve özür dileyerekten.
devamını gör...

kafalar pırıl pırıl, vallahi. şimdi bu arkadaşlar ciddi anlamda haksızlığa uğradıklarına inanıyorlardır ve şu anda kendilerini özgürlük ve demokrasi kahramanı olarak görüyorlardır. görsünler ona sözüm yok da abi bu kadar mı işsizsiniz? yani kalkıp kızgınlığınızı, nefretinizi twitter üzerinden kusmakta ne bileyim yani biraz şakın ördek olduğunuza dalalet. hani örgütlü toplum derken bunu kast etmiyoruz sanki ya(!) kişisel husumetlerin interaktif ortamda izdüşümü gibi duruyor bu oluşum. vallahi ben burada yoldaşa dilediğim gibi sallıyorum. birçok insanda sallıyor. misal sırf bu yüzden buradan şutlanacak olsak, oho şimdiye benim helvam çoktan karılmıştı. * ama sanki durumlar öyle gelişmemiş gibi ki, yollu falan gibi şık olmayan tabirler kullanılmış. yani bir acı var. can yanmış. ama biber mi, isod mu menşeini bilemiyorum. kim hangi yolun yolcusu o er geç ortaya çıkar da, ben halen sesli gülüyorum o kısmı ne yapacağız bilmiyorum.

şaka olsa yoldaş cevap yazmaz. demek ki şaka değil ama vallahi şaka gibi. koca koca insanlar nelerle uğraşıyor? muazzam hadiseler bunlar. *
devamını gör...

bolu belediye başkanı'nın belediye meclisinde gerçekleştirdiği eylemdir.

buradan
devamını gör...

yok ki.
devamını gör...

okuma yazma bilmeyene verilen isim. mektep görmemiş mürekkep yalamamış.
devamını gör...

werner heisenberg tarafından ortaya konan ve klasik bakış açısıyla "bir parçacığın konumunu ne kesinlikte bilirsek momentumundaki belirsizlik de o derece artar ve tersi de geçerlidir" şeklinde özetlenen ilke. aynı durum enerji ve zaman için de geçerlidir. ancak sanıldığı gibi biz onu ölçtüğümüz için değil, hem parçacık hem dalga özelliği gösterdiği için var olan bir ilkedir.

***

meraklısına biraz detay...

parçacık dediğimiz şeylerin belirli yerleri vardır. bir parçacığı aradığımızda, onu bulabileceğimiz net bir konumu olur. dalga dediğimizde ise bu geçersizdir. dalgaya bir bütün olarak bakabilir, onun dalga boyunu ve buna bağlı olarak da frekansını ve benzer özelliklerini belirleyebiliriz. ancak dalga boyunun tek bir konumu yoktur. sürekli hareket halinde olan dalga boyunca, herhangi bir yerde var olabilir. yani bulunmasının söz konusu olduğu tek bir yer değil, bir olasılıklar bütünü vardır.

yukarıda parçacık için hem dalga hem parçacık davranışı gösterir dedim ama bu aslında evrendeki her cisim için geçerli. yalnız önemli bir ayrım var: mesela bir tenis topunun karşılık geldiği dalga boyu, ölçemeyeceğimiz ve tenis topunun yanında ihmal edilecek kadar küçük. o nedenle tenis topu, bir parçacık gibi davranır ve onun dalga doğasını ihmal edebiliriz. aynı şekilde, gözümüzle görebildiğimiz her cisim için bu geçerli. fakat atom altı parçacıklarda durum tersine dönüyor ve onların dalga boyu, ölçebileceğimiz ve parçacığın kendisiyle kıyaslandığında önemli bir boyutta sayılan bir hale dönüşüyor. burada dalga boyunun, cismin momentumuyla da yakından ilgili olduğunu söylemek gerekiyor. eğer momentum büyükse, dalga boyu küçük oluyor.

bir dalganın dalga boyunu ölçebiliyorsak, onun momentumunu da ölçebiliyoruz demektir. ancak yukarıda da söylediğim gibi, konumuna ilişkin net bir şey diyemiyoruz. parçacığın ise konumunu ölçebiliyoruz ama onun da bir dalga boyu yok, dolayısıyla momentumunu ölçemiyoruz.

şu halde iki durumu birleştirip, hem momentumunu hem de konumunu bilebileceğimiz bir şey elde etmeye çalışabiliriz. bunu nasıl yapabiliriz? küçük bir alana sıkıştırılmış, dalgalı bir yapı elde ederek.

bunun için şöyle bir yöntem düşünebiliriz: farklı dalga boyu olan dalgaları bir araya getirmek. bunu yapabilirsek -fizik dersinden hatırlayanlar olacaktır- dalgaların yapıcı ve yıkıcı girişim yapacağını biliyoruz. dalgaların tepe ve çukurlarının çakışarak birbirini sönümlediği, yani yıkıcı girişim olan bölgelerle işimiz yok. bize lazım olan, dalga tepelerinin üst üste geldiği yapıcı girişim bölgelerindeki kısım.

şu görselde yapıcı ve yıkıcı girişimin ne olduğunu sembolik olarak görebilirsiniz.

eğer bu 2 dalgaya, farklı dalga boylu yeni dalgalar eklemeye devam edersek, yapıcı girişimle ortaya çıkan desen biraz daha daralır ve sivrilir. ne kadar çok dalga eklenirse, dalga o kadar incelir ve neredeyse tek bir konuma indirgenecek kadar daralır. bu kadar dalgayı üst üste yığdığımız fiziksel bölgeye dalga paketi diyoruz. şimdi ortaya öyle bir yapı çıktı ki, hemen hemen istediğimiz şeyi elde ettik diyebiliriz: hem dalga hem parçacık özelliği olan küçük bir paket. fakat...

paketi oluşturmak için birçok dalgayı birleştirdiğimiz, dolayısıyla birçok dalganın dalga boyunu bir araya getirdiğimizden ve dalgalar için net bir konum bilgisi edinemeyeceğimizi bildiğimize göre, konum hakkında yine net bir bilgimiz yok demektir. yine sadece olası konumlardan söz edebiliriz. ayrıca yine birçok dalga boyunu içeren bir paketimiz olduğu için de, elimizdeki paketin sahip olabileceği 1'den fazla momentum olasılığımız var demektir. yani momentumda da belirsizlik var.

işte belirsizlik ilkesi burada devreye girer ve der ki;
eğer bu paketteki konum belirsizliğini ortadan kaldırmak istersek, daha fazla dalga eklememiz gerekir ki, dalga piki tam olarak tek noktayı gösterecek şekilde belirginleşip sivrilsin ama bunu yapmak için eklediğimiz yeni dalgaların momentumları da, elimizdeki olası momentumlara ekleneceğinden, konumu net şekilde belirleyebilmek, momentum bilgisini feda etmek anlamına gelir.

eğer momentum belirsizliğini ortadan kaldırmak için dalga eksiltirsek, bu kez dalga pikten uzaklaşıp yayılmaya başlayacak. bu durumda da konumdaki netliği feda etmiş olacağız.

***

görüldüğü gibi heisenberg belirsizlik ilkesi, aslında ölçümden kaynaklanan bir hata ya da ölçüm kaynaklı bir sonuç olmaktan ziyade, evrendeki parçacıkların dalga - parçacık düalitesi nedeniyle ortaya çıkan, değiştirilemeyen bir fizik kanunu.
devamını gör...

aronya meyvesi, chokeberry olarakta bilinen süper meyvedir.
anavatanı kuzey amerika'dır. odunsu çalı formunda, çok yıllık bir bitkidir.sağlık yönünden yararları çok olup, yüksek miktarda c vitamini, antosiya ve flavanoidler içeren bir meyvedir.

gıda ve eczacılık sanayiinde kullanılmakta olup kuru ve taze meyve olarak değerlendirilir. şarap, reçel, şurup, meyve suyu ve çay olarakta tüketilir.
yapılan araştırmalar sonucunda 2 aronya çeşidi viking ve nero olarak üreticilere tanıtılmış ve yetiştiriciliği yaygınlaştırılmaya başlanmıştır.

bağışıklık sistemini güçlendirir, soğuk algınlığına karşı metabolizmanın direncini artırır,beyin ve sinir sistemini besler, yaşlanmaya karşı mücadele için yüksek antioksidana sahiptir. antosiya miktarı 100 gr çilekte 30 mg, mürverde 529 mg iken aronya da 800 mg'dır.

aronya bahçesi kurulacak yere dikimden 6 ay önce çiftlik gübresi karıştırılarak toprak, organik maddece iyileştirmelidir.
damlama sulama sistemi yapılmalıdır. dikimden itibaren 5 yıl budama yapılmaz.çiçeklenmesi mayıs ayında başlar. farklı iklim ve toprak şartlarında adaptasyonu iyidir.

hasat, ağustos sonu eylül başı elle veya makine ile yapılabilir. +4 derece de 2 ay bozulmadan muhafaza edilir. dikimi takip eden 2-3 yıldan itibaren verim alınır. tam verim 5 yaşında olur ve bitki başına 5-15 kg verim olur.

kısaca, aronya sağlık meyvesidir.
tarım ile uğraşanlara tavsiyem olup, getirisi de yüksek bir meyvedir.

buradan
devamını gör...

kulağa kaçma hikayesiyle bizi hayli korkutan ancak ısırmadığı müddetçe pek bir etkisi olmayan böcek.

tarlalara, ekinlere falan verdiği zararla bilinir, hem etçil hem de otçuldur. evinize girmişse önlem almanız gerekebilir. siz sıcacık yataklarınızda mışıl mışıl uyurken, o gelip tüm vücudunuzda bir keşif turu yapabilir.

böcek fobisi olanlar ve hassas olanlar lütfen bakmasın.

edit: link düzenleme.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim