bi kere öyle canım sıkılmıştı ki farklı tatlar denemek istedim.

lahana sarmasına çikolata sürüp yedim sonra. önce tadı güzel geldi ama gece boyu midem bulandı.

bir uyarı olarak kalsın, lahana sarmasına çikolata sürmeyin.
devamını gör...

seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum.

nazım hikmet
devamını gör...

şu an için budur.

dünyanın binbir türlü hali var. her şeyi bilmek lazım.
devamını gör...

yazları balkonda kuş cıvıltılarına karışan tabak çanak sesleri ve bıdır bıdır sohbetler ve tabii ki kahkahalardır pazar kahvaltısı...
acelesiz, kaygısız, huzurlu.
yalnız veya sevdiklerinizle, bazen belki bir simiti bölüştüğünüz, bazen donatılmış masalarda ne yiyeceğinizi şaşırdığınız ama huzurlu, mutlu, dingin * yaptığınız güzel kahvaltılarınız olsun sevgili yazar arkadaşlarım.
iyi pazarlar hepimize...
devamını gör...

yolla bana zeytinburnu'nda 1000 çift yaptırayım reyizz gibi yazarların kafasına atayım.(bkz: swh)
devamını gör...

abartılan futbolcular familyasına mensuptur. buna rağmen real madrid ve barcelona kariyeri vardır.
devamını gör...

hepinize benden yazım kuralları sözlüğü.
devamını gör...

ilk zamanlar bir tülün arkasından izliyor gibi oluyor insan. faydasız kalabalıklar dağıldığında o tül de kalkıyor. yerin altından kaydığı bir koltukta otururken yavaş yavaş gözüne takılıyor bazı şeyler.

su içtiği bardak, damlalar hala üstünde. çoraplar, bir köşeye bırakılmış ve sanki hala şeklini korumakta. bir not kağıdı eskilerden, kurabiye tarifi yazılmış. yapabilseydi kesin çok lezzetli olurdu. hele o ayakkabılar yok mu, bir günde eskimiş sanki. her şey eskimiş aslında, her yer toz içinde. kenarda bir yerlerde toz bezleri, olsaydı kesin bu tozları hemen silerdi.

ne demiş şair:
"bıçağın ucundaydı insanların hafızası
insan unutandır ve insan unutulmaya mahkum olandır
tanrı şöyle derdi o zaman, ah!"
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bekar kadınlara ve erkeklere "ne zaman evleneceksin?" diye baskı yapmak.
çalışan insanların maaşlarını aşırı derecede merak etmek.
çocuklu çiftlere "eee kardeşi ne zaman yapıyorsunuz?" diye densiz sorular sormak.
inşaat izlemek.
tanımadığımız insanlara hanımefendi/beyefendi diye hitap etmek yerine abla/yenge/abi/dayı diye hitap etmek.
devamını gör...

tenturdiyot ukdesidir.

manga'nın dünyanın sonuna doğmuşum şarkısında geçen, cahilliğin mutluluk olduğunu anlatan sözdür.

devamını gör...

hijyen sorunu yüzünden hastalıklara davetiye çıkarabilecek bir fobi...
devamını gör...

ya bari yolda rahat bırakın beni!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

*
devamını gör...

başka arzunuz (!)?...
devamını gör...

bir gün de olsa koltuğa oturmak güzel be yoldaş.
devamını gör...

ama onun fevkaladesi neydi onun fevkaladesi alelaleydi.
devamını gör...

tarihteki yerini 86 daki nükleer reaktör patlamasıyla almış nam ı diğer hayalet şehir.
tv serisini büyük bir heyecanla açıp ingiliz aksanıyla konuşan ukrayna lilari görünce yapacağınız işi s...m deyip aynı hızla geri kapattım. maalesef bir yapımda bu dil meselesine kafayı takıyorum. hele ki tarihi bir hadise anlatıyorsun, konsantre rusça duymak isterken neredeyse, oi mate! şeklinde koyu londra aksanı duyacağız..millet bu kısma takilmamis seriye tavan puan vermiş ama ben tahammül edemiyorum. beni baştan kaybediyor.
devamını gör...

natural born killer şarkısı ile dinlemeye başladığım, matt shadows, synyster gates, johnny christ, zacky vengeance ve
brooks wackerma'dan oluşan müzik grubu. her dinlediğimde ellerim kaşınıyor bir şeyler mi çalsak diye. şarkıları zehir gibi, bir kere dinledikten sonra bırakmıyor peşinizi. grubun kısaltması a7x olarak geçiyor. a7x-natural born killer

edit: acid rain ve welcome to the family güzel şarkılarından.
devamını gör...

--- alıntı ---

* yere düşen her şey ulaşılması en zor köşeye yuvarlanır.
* ne zaman arabamı yıkasam yağmur yağar, yağmur yağacağı için arabamı yıkamadığımda yağmur yağmaz.
* reçelli ekmek ne zaman yere düşse reçelli kısmı hep yere gelir.
* özür dilemek, izin almaktan daha kolaydır.
* uyuyan bir bebek, anne babası uykuya dalınca uyanır.
* bir şey tamir ederken elin tamamen yağlandığında burnun kaşınır.
* insanların seni seyretme olasılığı düştüğün komik durum ile doğru orantılıdır.
* yanlış numara çevirdiğinde çevrilen numara kesinlikle meşgul değildir.
* patronuna lastiğin patladığı için geç kaldığını söylediğinde ertesi gün lastiğin gerçekten patlar.
* gırgır geçmeye başladığın anda patron kapıda görünür.
* sıkışık trafikte şerit değiştirdiğinde, terk ettiğin şerit daha hızlı akmaya başlar.
* duşa girip ıslandığında telefon çalar.
* birileri ile karşılaşma ihtimalin, görünmek istemediğin zaman en üst düzeydedir.
* bir makinenin çalışmadığını ispat etmen gerektiğinde kesin çalışır.
* kaşıntının şiddeti ulaşma zorluğun ile doğru orantılıdır.
* sinemada sıranın ortasında oturanlar salona en son girerler.
* ayağınıza tam oturan bir ayakkabı kesinlikle mağazadaki ayakkabıların en çirkinidir.
* herhangi bir şeyi beğendiğinizde derhal üretimden kaldırılır.
* bir şeye ulaşmak istediğinizde ve ulaşamayıp umudunuzu kestiğiniz anda,bir yerden bir şekilde size gelir.
* işler yolunda gittiği zaman mutlaka bir terslik vardır.
* aradığınız şeyi baktığınız en son yerde bulursunuz.(aranılan bir şey birkaç yere bakılarak bulunur ve bulma eylemi zaten en son bakılan yerde gerçekleşir.)
* herhangi bir bilgide sayılar çok doğru gözüküyorsa boşuna kontrol etmeyin, yanlıştırlar.
* bir teklifin gerçek olması güvenilir olmasını gerektirmediği gibi, güvenilir bir teklifin de gerçek olması gerekmez.
* telefon çalmasını beklediğin süreler boyunca çalmayacak, ancak başından ayrılıp başka bir işle meşgul olduğun anda çalıp seni bölecektir.
* siz sınavlara istediğiniz kadar çalışın, sonunda her zaman çalışmadığınız bir yerden çıkacaktır!
* ne zaman sınavlara çalışacak olsanız uykunuz gelir, sınavdan sonra uykunuz açılır.
* dakikalarca beklediğin otobüs sen tam sigara yaktığında gelecektir.
* sigara dumanı her zaman sigara içmeyen kişiye doğru gelir.

--- alıntı ---
devamını gör...

düşündüklerimi açık açık belirtemiyorum, istediğim gibi yaşayamıyorum, giyinemiyorum. yaşım gereği zaten tamamen özgür olamayacağımın bilincindeyim ancak ben yaşadıklarımı yaşıma bağlayamıyorum maalesef. bir t-shirt giymesine bile izin verilmeyen birine kısmen dahi olsa özgür denilebilir mi? hiç sanmıyorum. hayatım yasaklarla dolu, o yasak, bu yasak. artık bu yasakları koruma içgüdüsüne de bağlayamıyorum, sadece kontrolcü bir aileye sahibim.

zaten 2 x kromozomun olunca hayata 1-0 geride başlıyorsun, bunu hepimiz biliyoruz, olaya bir de aile dahil olunca daha da geriye düşüyorum. ben de yaşıtlarım gibi deneyimlemek istiyorum bazı şeyleri, ne bileyim onlarla buluşmak istiyorum, bu bile olmuyor. aileme kızmamam gerektiğinin de farkındayım, onlar akıllarınca beni koruyorlar ama ben bu kadar da korunmak istemiyorum. rüzgarı saçlarımda hissetmek istiyorum, arkadaşlarımı toplayıp oturup onlarla beraber sohbet edebilmek istiyorum, yüz yüze.

ben dışarı çıkacağımı duyduğum zaman titremek istemiyorum mesela, bir şey giyerken 10 defa düşünmek istemiyorum. ailem bunu giyersem bana kızar mı stresini çekmek istemiyorum. çok mu şey istiyorum? balkonuma çıkmak istiyorum, onu dahi yapamıyorum. bu kadarı da abartı değil mi? akıl karı mı? bunu sorguluyorum işte, bu durum bana anormal geliyor.

vaatler havada uçuşuyor, istediğimizi yaparsan sana onu alacağım, en lüks markalardan kıyafet alacağım sana deniliyor. istemiyorum. sanki hayat lüks eşyalardan ibaret, huzurlu olmak istiyorum, isterseniz beni dünyanın en zengin insanı yapın, umurumda değil, stressiz bir hayat istiyorum ben. sadece sorguluyorum. insan evladıyla böyle bir pazarlığa girer mi, girmesi doğru mu? evladını olduğu gibi kabul etmeye çabalamak yerine onu niye manipüle etmeye çalışır insan? hiç mi düşünmez bu yaptıklarım bu çocuğu nasıl etkiliyor diye?

hep aynı şeyleri duyuyorum, ben seni yetiştirememişim, ben bunu hak edecek ne yaptım, sanki dünyanın sonu. bir örtü parçasının bu kadar umursanması beni deli ediyor. her konusu açıldığında daha az ağlamaya başladım. içime öküz oturmuş gibi hissediyorum ama artık ağlamaya bile mecalim kalmadı. hüngür hüngür ağlamak istiyorum ben oysaki, yarınlar yokmuşcasına. ama olmuyor, onu bile beceremiyorum.

özgüvenim kırılıyor, durmadan kendimi sorguluyorum. neden ben bunları yaşıyorum? hak edecek bir haltlar mı yedim? muhtemelen yemişimdir. üzgün değilim, şu an kendimi yorgun da hissetmiyorum, sadece anlam veremiyorum. ben hiçbir zaman açık giyinmedim, yaşıma uygun olmayacak davranışlarda bulunmadım, o zaman sorun ne? olduğum gibi kabul edilemeyecek miyim ben hiç?

eğer bana baş örtmek farz olduysa ne yapmak istediğime karar verebilecek yaştayımdır, değil mi? sorumluysam ne yapabileceğimi tercih edebilecek olgunluktayımdır da. ama onlar işlerine geldiklerinde 10 yaşındaymışım gibi davranıyorlar, işlerine gelmediğinde kocaman genç kız oluyorum, zannedersin 20lerimdeyim. daha reşit bile değilim neyim kocaman kız anlamıyorum. ne çocukluğumu yaşayabiliyorum, ne lise yıllarımın tadını çıkartabiliyorum, e ben ne anladım bu işten?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim