twitter'da savaşı bitirecek türk genci
ulan tamam dalga geçtik ettik de acaba neydi lan? hiç mi merak etmiyorsunuz?
edit: diğer tweetere de baktım iyi niyetle yardımcı olmak istiyor eleman. ayrıca çok boş biri de değil yazılımcıymış. fikirleri de işe yarayabilir. benden alkışı aldı. hatta kiev e gidip yardımcı olmak istiyor..
edit: diğer tweetere de baktım iyi niyetle yardımcı olmak istiyor eleman. ayrıca çok boş biri de değil yazılımcıymış. fikirleri de işe yarayabilir. benden alkışı aldı. hatta kiev e gidip yardımcı olmak istiyor..
devamını gör...
sketchtoy'da çizilen normal sözlük nickleri
devamını gör...
yenilenebilir enerji
doğadaki kaynaklardan elde edilebilen ve doğa tarafından sürekli üretilen şeylerdir.
güneş , rüzgar , jeotermal bunlara örnektir.
fosil kaynakların bittiği gün bunların değerini anlayacağız ama çok geç olacak ileriye yatırım yapan kişiler kurumlar devletler şimdiden güzelce yerlerini alıyorlar.
güneş , rüzgar , jeotermal bunlara örnektir.
fosil kaynakların bittiği gün bunların değerini anlayacağız ama çok geç olacak ileriye yatırım yapan kişiler kurumlar devletler şimdiden güzelce yerlerini alıyorlar.
devamını gör...
annenin ölmesi
kolun kanadının kırılmasıdır. kahvaltının tadını alamamaktır. elbisenizin kirlenmesinden korkmamaktır. evladım atlet giy hasta olursun lafını duyamamaktır. en değerli varlığını uğurlamaktır.
devamını gör...
motor kilitlenmesi
yıllar yıllar önceydi. 64 model bir tosbaa almıştım. yeni alt takım yapılmış, boyanmış vs şirin mi şirindi. bir ay kadar sonra arkadaşlarla doluştuk içine tam 7 kişi. izmir'den kuşadası kadınlar denizine plaja gidicez. müzik ve 7 kafadan ses yolda güle oynaya gidiyoruz. hatta tosbaa'ya 7 kişi binice arka 4 ön kişi olmasından dolayı önde ortada oturan arkadaş otomatik vites görevini istemeden de olsa üstlenmiş oldu. 1 tmm 2 tmm 3 tmm, çek 2 'ye tmm 3 ' e at tmm lay lay lom gidiyoruz. selçuğu geçtik araba silkelemeye başladı. 4' ten 3'e çek tmm silkelemeye devam ediyor 2'ye çek hala silkeleniyor gaz veriyorum araba gaz yemiyor bir kaç yüz mt böyle debelenirken müziği kapattım, gelen sesler hiç normal değil hoop sağa çektim. motor stop etti. marş bas ı- ıhh yok. indik arabadan bir iki arkadaş ön kaputu açıp motor ararken ben arka kaputu açtım görünür de bişey yok kayışlar sağlam kabloların soketleri yerinde sıkı duruyor. derken dedik haraket yaptı herhalde (hava soğutmalı) biraz böyle soğusun. 5-10 dakika geçti bir daha marşa bastık yok, bir daha bir daha yok yok.
selçuk merkeze yaklaşık 1 km mesafedeyiz sanayi de merkeze çok yakın dedik sanayiye gidip bir usta bulalım.
şortlar terliklerle 3 arkadaş gittik sanayiye ilk gördüğümüz tamirciye daldık dedim araba yolda kaldı.
usta; araba ne ?
ben; tosbaa
usta; biz tosbaa ' ya bakmıyoruz sanayinin sonunda vosvos'cu var. ona gidin.
gittik vosvos'cuya "kolay gelsin hayırlı işler " bizim tosbaa yolda kaldı çalışmıyor.
vosvoscu; kaç model ?
ben; 64
vosvoscu; nerde kaldınız?
ben; yaklaşık 1km pamucak yolunda
vosvoscu; tmm dedi bir takım çantası aldı birde akü, kablo vs. kapının önündeki anadol kamyonete koydu atlayın dedi. ben önde 2 arkadaş kasa da gittik tosbaa' nın yanına. diğer 4 arkadaş yayılmış yol kenarındaki ağacın altına bizi görünce kalktılar.
usta baktı motora sonra geçti direksiyona kontak aç kapa vs. dedi ki bunun yağ lambası yanmıyor.
???
marşa bastı tık yok.
muhtemelen yağlama pompası mili kesti motor yağsız kalınca yatak sardı dedi vosvoscu. ister burada yaptırın isterseniz izmir'e götürün.
kaça patlar bu bize dedim. önce söküp bakmak lazım kafadan fiyat olmaz dedi vosvoscu.
mahallede lise arkadaşımın kuzeni 1. sanayide çalışıyordu çalıştığı yerin yanında da bir vosvoscu vardı. vosvoscu' ya dedim biz izmir'e götürelim en iyisi, borcumuz ne ?
vosvoscu; at bişey dedi.
20 bin lira verdim gitti. (paradan altı sıfır atılmamıştı 20 bin lira o zaman çok delikanlı paraydı bir paket yerli sigara 900 lira 1000 lira civarıydı)
kaldık 7 arkadaş ve tosbaa başbaşa. napıcaz şimdi dedim. arkadaşlardan birinin abisi nakliyecilik yapıyordu. dedi abimi arayalım çekelim arabayı izmir'e sanayiye. süper.
bu sefer onlar 2 kişi düştüler yola merkezde telefon klübesinden telefon etmek için.
biz 5 kişi attık kendimizi ağacın altındaki gölgeye, yattım otların üzerine yılanbalığının boyunu hesaplıyorum. ne kadar kaçtı acaba?
yarım saat sonra geldi elemanlar. abisinin işi varmış akşam üzeri anca gelebilirmiş. neyse çok parlak bir durum olmasa da en azından gelecek. evden çıkışımızdan beri 4 saat geçti karnımız acıktı neyse yanımızda nevale var biraz. çantaları döktük ortaya yedik içtik mayıştık içeceklerde bitti, hava sıcak ortalık yanıyor. koyunlar gibi gölgenin altındayız, azimutu takip ediyoruz. susuzluk artmaya başlayınca hadi kısa çöp çeken gitsin su alsın muhabbeti başladı. kibrit kutusundan çıkardık 7 kibrit birinin başını kopartıp koyduk kutuya. saklayıp karıştırdık, çektim bir çöp sağlam oh yırttım. ilâhi adalet iki turda hiç gitmeyen bir arkadaşa vurdu. ama başladı mızıklamaya ben yalnız gitmem vs vs mızık mızık. ne yapalım bir çıkartıp yeniden karıştırdık diğer talihli için. çektim bir çöp gene yırttım. kısa çöp bu sefer telefon etmeye giden arkadaşa refakat eden arkadaşa çıktı. mızık mızık ( burada mızık mızık yazan yerlere küfürün bini bi para diyerek doldurabilirsiniz).
azimutu takip ediyoruz artık gölgeler uzamaya başladı. saat 5 falan gözler hep yolda ha şimdi gelir ha geldi ha gelecek.
bu beklentiyle 1,5 saat daha geçti gözler yolda.
saat 6,5 gibi arkadaşın abisi geldi 5-10 dakika muhabbetten sonra bağladık tosbaa'yı kamyonetin arkasına neyse akü sağlam dörtlüler yanıyor müzik te açtık dönüyoruz izmir'e.
bu kez tosbaa da 3 kişi kamyonetin önde 2 kişi kasasında 3 kişi.
dur kalklarda 2 kere halat kopardık ama vardık izmir'e 1. sanayiye akşam saat 9 arkadaşın kuzeninin çalıştığı tamirhanenin önüne kapadık. kamyonetin kasasına doluşup mahalleye kahveye geldik. kahve ahalisisin tosbaa ya attığı laflar ve gülüşmelerden sonra çaylar bitince evlere dağıldık.
ertesi gün pazar, kahvede yine milyon tane tosbaa esprisine maruz bir gün geçirdikten sonra ptesi sabah düştüm yola sanayiye gittim. selam sabahtan sonra baktık tosbaa 'ya usta dedi motor sarmış.
kısa bir sessizlikten kaça çıkar dedim. usta iki gün önce sıfır motor yaptıkları tosbaa nın 7,5 milyona çıktığını söyledi. yutkundum, arabayı bir ay önce 22,5 milyona aldım dedim. vosvoscu usta bunların yan sanayisi yok parçalar ithal dedi.
7,5 milyon yok motor yaptırmak için ne yapıcaz şimdi. usta dedi bu haliyle 15 milyona satalım. biraz düşündükten sonra tamam dedim satalım. 2 gün sonra sattık tosbaa'yı. 1 aylık kiralama bedeli 7,5 milyon tl artı alım satım ruhsat masrafları cabası.
uzun lafın kısası patlak yağ lambası ampülünün bana verdiği zarar 7,5 milyon tl. benim yaşadığım motor kitlenmesi böyle bir hadisedir.
1 sene kadar arabasız kitlenmiştim.
edit; 20 bin lira verdim gitti. (paradan altı sıfır atılmamıştı 20 bin lira o zaman çok delikanlı paraydı bir paket yerli sigara 900 lira 1000 lira civarıydı)
20 lira yazmışım düzelttim.
selçuk merkeze yaklaşık 1 km mesafedeyiz sanayi de merkeze çok yakın dedik sanayiye gidip bir usta bulalım.
şortlar terliklerle 3 arkadaş gittik sanayiye ilk gördüğümüz tamirciye daldık dedim araba yolda kaldı.
usta; araba ne ?
ben; tosbaa
usta; biz tosbaa ' ya bakmıyoruz sanayinin sonunda vosvos'cu var. ona gidin.
gittik vosvos'cuya "kolay gelsin hayırlı işler " bizim tosbaa yolda kaldı çalışmıyor.
vosvoscu; kaç model ?
ben; 64
vosvoscu; nerde kaldınız?
ben; yaklaşık 1km pamucak yolunda
vosvoscu; tmm dedi bir takım çantası aldı birde akü, kablo vs. kapının önündeki anadol kamyonete koydu atlayın dedi. ben önde 2 arkadaş kasa da gittik tosbaa' nın yanına. diğer 4 arkadaş yayılmış yol kenarındaki ağacın altına bizi görünce kalktılar.
usta baktı motora sonra geçti direksiyona kontak aç kapa vs. dedi ki bunun yağ lambası yanmıyor.
???
marşa bastı tık yok.
muhtemelen yağlama pompası mili kesti motor yağsız kalınca yatak sardı dedi vosvoscu. ister burada yaptırın isterseniz izmir'e götürün.
kaça patlar bu bize dedim. önce söküp bakmak lazım kafadan fiyat olmaz dedi vosvoscu.
mahallede lise arkadaşımın kuzeni 1. sanayide çalışıyordu çalıştığı yerin yanında da bir vosvoscu vardı. vosvoscu' ya dedim biz izmir'e götürelim en iyisi, borcumuz ne ?
vosvoscu; at bişey dedi.
20 bin lira verdim gitti. (paradan altı sıfır atılmamıştı 20 bin lira o zaman çok delikanlı paraydı bir paket yerli sigara 900 lira 1000 lira civarıydı)
kaldık 7 arkadaş ve tosbaa başbaşa. napıcaz şimdi dedim. arkadaşlardan birinin abisi nakliyecilik yapıyordu. dedi abimi arayalım çekelim arabayı izmir'e sanayiye. süper.
bu sefer onlar 2 kişi düştüler yola merkezde telefon klübesinden telefon etmek için.
biz 5 kişi attık kendimizi ağacın altındaki gölgeye, yattım otların üzerine yılanbalığının boyunu hesaplıyorum. ne kadar kaçtı acaba?
yarım saat sonra geldi elemanlar. abisinin işi varmış akşam üzeri anca gelebilirmiş. neyse çok parlak bir durum olmasa da en azından gelecek. evden çıkışımızdan beri 4 saat geçti karnımız acıktı neyse yanımızda nevale var biraz. çantaları döktük ortaya yedik içtik mayıştık içeceklerde bitti, hava sıcak ortalık yanıyor. koyunlar gibi gölgenin altındayız, azimutu takip ediyoruz. susuzluk artmaya başlayınca hadi kısa çöp çeken gitsin su alsın muhabbeti başladı. kibrit kutusundan çıkardık 7 kibrit birinin başını kopartıp koyduk kutuya. saklayıp karıştırdık, çektim bir çöp sağlam oh yırttım. ilâhi adalet iki turda hiç gitmeyen bir arkadaşa vurdu. ama başladı mızıklamaya ben yalnız gitmem vs vs mızık mızık. ne yapalım bir çıkartıp yeniden karıştırdık diğer talihli için. çektim bir çöp gene yırttım. kısa çöp bu sefer telefon etmeye giden arkadaşa refakat eden arkadaşa çıktı. mızık mızık ( burada mızık mızık yazan yerlere küfürün bini bi para diyerek doldurabilirsiniz).
azimutu takip ediyoruz artık gölgeler uzamaya başladı. saat 5 falan gözler hep yolda ha şimdi gelir ha geldi ha gelecek.
bu beklentiyle 1,5 saat daha geçti gözler yolda.
saat 6,5 gibi arkadaşın abisi geldi 5-10 dakika muhabbetten sonra bağladık tosbaa'yı kamyonetin arkasına neyse akü sağlam dörtlüler yanıyor müzik te açtık dönüyoruz izmir'e.
bu kez tosbaa da 3 kişi kamyonetin önde 2 kişi kasasında 3 kişi.
dur kalklarda 2 kere halat kopardık ama vardık izmir'e 1. sanayiye akşam saat 9 arkadaşın kuzeninin çalıştığı tamirhanenin önüne kapadık. kamyonetin kasasına doluşup mahalleye kahveye geldik. kahve ahalisisin tosbaa ya attığı laflar ve gülüşmelerden sonra çaylar bitince evlere dağıldık.
ertesi gün pazar, kahvede yine milyon tane tosbaa esprisine maruz bir gün geçirdikten sonra ptesi sabah düştüm yola sanayiye gittim. selam sabahtan sonra baktık tosbaa 'ya usta dedi motor sarmış.
kısa bir sessizlikten kaça çıkar dedim. usta iki gün önce sıfır motor yaptıkları tosbaa nın 7,5 milyona çıktığını söyledi. yutkundum, arabayı bir ay önce 22,5 milyona aldım dedim. vosvoscu usta bunların yan sanayisi yok parçalar ithal dedi.
7,5 milyon yok motor yaptırmak için ne yapıcaz şimdi. usta dedi bu haliyle 15 milyona satalım. biraz düşündükten sonra tamam dedim satalım. 2 gün sonra sattık tosbaa'yı. 1 aylık kiralama bedeli 7,5 milyon tl artı alım satım ruhsat masrafları cabası.
uzun lafın kısası patlak yağ lambası ampülünün bana verdiği zarar 7,5 milyon tl. benim yaşadığım motor kitlenmesi böyle bir hadisedir.
1 sene kadar arabasız kitlenmiştim.
edit; 20 bin lira verdim gitti. (paradan altı sıfır atılmamıştı 20 bin lira o zaman çok delikanlı paraydı bir paket yerli sigara 900 lira 1000 lira civarıydı)
20 lira yazmışım düzelttim.
devamını gör...
ilk olup yok olmak mı son olup sonsuz olmak mı sorunsalı
--- alıntı ---
herkes ilk olmak ister,ilk aşk, ilk öpücük..oysa ilk geçicidir.sahip olduğunuz hangi ilk hala sizin, yada sizinle? hiç düşündünüz mü?oysa son da durum biraz farklıdır.ondan ötesi yoktur.heyecandan avuçlarınızın terleyerek tuttuğu ilk elle değil,güvenerek sımsıkı tuttuğunuz son elle girersiniz mezara..
--- alıntı ---
herkes ilk olmak ister,ilk aşk, ilk öpücük..oysa ilk geçicidir.sahip olduğunuz hangi ilk hala sizin, yada sizinle? hiç düşündünüz mü?oysa son da durum biraz farklıdır.ondan ötesi yoktur.heyecandan avuçlarınızın terleyerek tuttuğu ilk elle değil,güvenerek sımsıkı tuttuğunuz son elle girersiniz mezara..
--- alıntı ---
devamını gör...
dahi anlamındaki de'yi ayrı yazamayan insan
yazar “direkt” yerine “direk” dediği için kalpleri fethetmekten uzak düşmüştür.
devamını gör...
1 yıl sonraki kendine not
selam yarasa,
1 yıl önce de kendine buraya not bırakmıştın. bırakırken o gün çektiklerini bugünki yarasa için çektiğini söylemiştin. öncelikle sana teşekkür etmeli, sonra 1 yıl sonraki yarasaya not bırakmalıyız. teşekkürler yarasa. o günleri boşa yaşadığını düşünüp bugünki yarasaya kızdığını görüyorum, kızma büyüdüm. umarım gelecek seneki yarasa ikimize de kızmaz diyerek seninle vedalaşıyorum.
selam yarasa. risk alıyorum. senin için. bu sefer yazarken geçen seneki yarasa gibi umutsuzluğa sıkıştırılmış bir umut bırakmıyorum sana, bu sefer yalnız değilim, kimseyi reddetmiyor uzatılan her yardım elini tutuyorum. içindeki şımarık prenses belki hayıflanıyordur, burnunu dikmiş "hayır yarasa her şeyi tek başına başarır!" diyordur. demesin. bugün yarasa bir kez daha şükretmeyi, teşekkür etmeyi, yardım almayı ve dayanışmayı öğrendi. yarasa bu olguları yavaş yavaş hayata geçiriyor, hepsi senin için değil, biz için, şımarık yarasa için, yaramaz yarasa için, tembel yarasa için, depresyondaki yarasa için, ağlayan yarasa için, bön bön hayatı izleyen yarasa için. bizim için. kabullenmeyi öğrendik, umarım sen de unutmamış olursun güzelim, biz bugünlerde iyice bir büyüdük, laf aramızda saçlarımız epey uzadı, güzelleştik yine hııı! * bol bol saçımızı boyadık, makyaja geri başladık, yeni kıyafetler aldık, eşyaları çöpe attık, misler gibi planlarımızı kurduk ve dostlarımızı, ailemizi kolumuza taktık, gümbür gümbür sana geliyoruz güzel yarasa!
1 yıl önce de kendine buraya not bırakmıştın. bırakırken o gün çektiklerini bugünki yarasa için çektiğini söylemiştin. öncelikle sana teşekkür etmeli, sonra 1 yıl sonraki yarasaya not bırakmalıyız. teşekkürler yarasa. o günleri boşa yaşadığını düşünüp bugünki yarasaya kızdığını görüyorum, kızma büyüdüm. umarım gelecek seneki yarasa ikimize de kızmaz diyerek seninle vedalaşıyorum.
selam yarasa. risk alıyorum. senin için. bu sefer yazarken geçen seneki yarasa gibi umutsuzluğa sıkıştırılmış bir umut bırakmıyorum sana, bu sefer yalnız değilim, kimseyi reddetmiyor uzatılan her yardım elini tutuyorum. içindeki şımarık prenses belki hayıflanıyordur, burnunu dikmiş "hayır yarasa her şeyi tek başına başarır!" diyordur. demesin. bugün yarasa bir kez daha şükretmeyi, teşekkür etmeyi, yardım almayı ve dayanışmayı öğrendi. yarasa bu olguları yavaş yavaş hayata geçiriyor, hepsi senin için değil, biz için, şımarık yarasa için, yaramaz yarasa için, tembel yarasa için, depresyondaki yarasa için, ağlayan yarasa için, bön bön hayatı izleyen yarasa için. bizim için. kabullenmeyi öğrendik, umarım sen de unutmamış olursun güzelim, biz bugünlerde iyice bir büyüdük, laf aramızda saçlarımız epey uzadı, güzelleştik yine hııı! * bol bol saçımızı boyadık, makyaja geri başladık, yeni kıyafetler aldık, eşyaları çöpe attık, misler gibi planlarımızı kurduk ve dostlarımızı, ailemizi kolumuza taktık, gümbür gümbür sana geliyoruz güzel yarasa!
devamını gör...
anlam verilemeyen insan davranışları
sorununu birisine anlatırken bir anda onun sorununu konuşmaya başlama durumu.
devamını gör...
sözlük yazarlarını tek kelimeyle anlat
forum tarzı bir başlık mı oldu, öyleyse modcağızlarımız düzeltecektir elbet.
çoğu yazarı tek kelimeyle tarif edebiliriz diye düşünüyorum, buradan güzel malzeme çıkar ayrıca.
madem öyle verelim çoşkuyu başlıyorum;
yoldaş: the boss.
pavlov: otorite.
hazall: anaç.
bengaripsengüzeldünyaumutlu: saygın.
ivanmilinski: pozitif.
zed's dead baby: gurme.
eşref ruşen : aklı selim.
zugra: değişik.
meja : mantık.
i am melting lann melting: eğlenceli.
mısra: hassas.
merdümgiriz_: dinleyici.
whisper : deli.
black rose immortal: asi.
bir bilen: küçük enişte.
örnek vatandaş: rol model.
ateist kaplumbağa: kelamı güzel.
yarasa seneca : hemşire.
domestic hıyar : romantik serseri.
hassas türk aile yapısı: ukdeci.
mehpare: masum.
karanlıktakimum : tecrübe.
yagami light: zarif.
arnella : makarna.
kaşkolnikov: dost.
4-3-3 oynatan aykut: adonis.
köşe yastığı : kendini bilen.
kuzguncuktaki vişne: filozof.
ormanci : mütevazi.
otobandakiyalnızdusakabin: cıvıl cıvıl.
hypnos : minik serçe.
gomercan: türk.
baycerrah: tilki.
nevada: kendi halinde.
lahmacuncudanterasagelenkurum: üç haneli ıq.
şimdilik aklıma gelenler bu kadar, atladıklarım varsa özür dilerim ihtiyarlığıma verin. aklıma geldikçe editlerim.
çoğu yazarı tek kelimeyle tarif edebiliriz diye düşünüyorum, buradan güzel malzeme çıkar ayrıca.
madem öyle verelim çoşkuyu başlıyorum;
yoldaş: the boss.
pavlov: otorite.
hazall: anaç.
bengaripsengüzeldünyaumutlu: saygın.
ivanmilinski: pozitif.
zed's dead baby: gurme.
eşref ruşen : aklı selim.
zugra: değişik.
meja : mantık.
i am melting lann melting: eğlenceli.
mısra: hassas.
merdümgiriz_: dinleyici.
whisper : deli.
black rose immortal: asi.
bir bilen: küçük enişte.
örnek vatandaş: rol model.
ateist kaplumbağa: kelamı güzel.
yarasa seneca : hemşire.
domestic hıyar : romantik serseri.
hassas türk aile yapısı: ukdeci.
mehpare: masum.
karanlıktakimum : tecrübe.
yagami light: zarif.
arnella : makarna.
kaşkolnikov: dost.
4-3-3 oynatan aykut: adonis.
köşe yastığı : kendini bilen.
kuzguncuktaki vişne: filozof.
ormanci : mütevazi.
otobandakiyalnızdusakabin: cıvıl cıvıl.
hypnos : minik serçe.
gomercan: türk.
baycerrah: tilki.
nevada: kendi halinde.
lahmacuncudanterasagelenkurum: üç haneli ıq.
şimdilik aklıma gelenler bu kadar, atladıklarım varsa özür dilerim ihtiyarlığıma verin. aklıma geldikçe editlerim.
devamını gör...
lilium ile lucifer edepsiz saatler radyo yayını
şeytan bir gün cehennemdeki krallığından sıkıldı ve dünyada cehennemden beter olan türkiyeye indi. gaddarlığını bir sözlükte yazarak anlatıyordu ve yetmemiş olmalı ki bu radyo yayınına başlıyor.
devamını gör...
online kişi sayısının 300'ün altında kalması
seri beğeni olayının kaldırılması hevesleri kaçırdı.
devamını gör...
en beğenilen tanımı 40 ve üstü oydan az olan yazarın ezikliği
karşılıklı fav atmayan, kankası olmayan ezik yazardır. büyük eziklik.
neyse takip edin gt ve seri beğeni var.
neyse takip edin gt ve seri beğeni var.
devamını gör...
geceye nazım hikmet'ten bir şiir bırak
yaşamaya dair'den:
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
genco erkal, nazım oratoryosu'nda bu şiiri seslendirmiştir. meraklısı için burada.
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
genco erkal, nazım oratoryosu'nda bu şiiri seslendirmiştir. meraklısı için burada.
devamını gör...
saatler sonra
-spoiler içerir-
1985 yapımı, abd menşeili, absürd komedi tarzında çekilen martin scorsese filmidir. başrolü giriffin dune oynar. rosanna arquette, linda fiorentino, teri garr, catherine o'hara ve jhon heard gibi isimler eşlik eder. aynı zamanda scorsese de filmde yer almıştır.
ilk başta, paul adında başrolümüzün sıkıcı hayatına odaklanırız. kendisi bir bilgisayar programcısıdır, iş çıkışında rastgele gittiği bir kafede okuduğu kitap (henry miller - yengeç dönencesi) sonucu bir kadınla tanışır. ayrılmalarının ardından evine gider ve kadından aldığı numarayı arar. davet edilmesi üzere yola çıkar. daha yola koyulduğunda bile ilk talihsizliğini yaşar. parasını rüzgara kaptırması sonucu taksiye parasını ödeyemez. ardından, yeni tanıştığı kadının evine gider. orada kendisini tanıştığı kadının arkadaşı karşılar. heykaltıraş olan bu kadın, pek de normal biri değildir. paul bu tuhaflığı başından sezmiştir fakat sonunda beklediği kişi geldiğinde bunun üzerinde durmaktan vazgeçer. tanıştığı kadının adı marcy'dir. fakat paul bu kadının da çok tuhaf, gelgitlerle dolu olduğunu anlamıştır. bir süre dayanmaya çalışır, onunla bir ilişki yaşamak istemektedir. fakat bunun olmayacağını anladığında kaçar ve metroya gider. kendini nasıl dışarı attığını bilmediği için yağmurun farkında değildir. ıslanarak metroya koşar, ama bir talihsizlik daha onu bulmuştur. evine dönmek için parası yeterli değilidir. bu yüzden kendini bir bara bırakır. orada işinden memnun olmayan bir kadın yardım ister ama paul buna kulak asmaz. sonradan, barın sahibi kendisine evine dönmesi için para ödeyeceğini söyler, fakat bunun için adamın evinden anahtarı alması gerekmektedir. paul bunu da yapar, anahtarı alırken hırsız olduğundan şüphe edilse de bundan sıyrılır. fakat yolda ilerlerken bir olaya şahit olur, kendini yine marcy'nin evinde bulur. marcy'nin arkadaşının uyarısı üzerine kendini affertirmek üzere marcy'nin karşısına geçer ancak kadın intihar etmiştir. paul polisi aradıktan sonra evden ayrılır ve yolda yürürken barda gördüğü kadının işten ayrıldığını öğrenir. bu kadının da evine davet edilir. fakat oyalanmak istememektedir, biraz kalıp bara geri döner. barın sahibine anahtarını verir ancak kendi anahtarını alamaz, çünkü adam aldığı haberle yıkılmıştır. sevgilisinin intihar haberi gelmiştir. ne yazık ki, bu kişi paul'un takılmak istediği marcy'dir. bunun üzerine oradan ayrılır.
oradan sonra bir kadınla daha tanışır. bu sefer bu kadın, paul'u evine götüreceğini söyler ancak bir yanlış anlaşılmayla tüm mahalle paul'un peşine düşer. bardaki kadın ondan intikam almaktadır. paul kaçarken kendini oradan oraya atar, sonunda bir kadın daha bulur. film boyunca tanıştığı tüm kadınlar sarışındır. tanıştığı son kadın sayesinde pek de iyi bir şekilde olmasa da kurtulur. ve kendini filmin başladığı ilk yerde, iş ofisinde bulur.
-spoiler içerir-
1985 yapımı, abd menşeili, absürd komedi tarzında çekilen martin scorsese filmidir. başrolü giriffin dune oynar. rosanna arquette, linda fiorentino, teri garr, catherine o'hara ve jhon heard gibi isimler eşlik eder. aynı zamanda scorsese de filmde yer almıştır.
ilk başta, paul adında başrolümüzün sıkıcı hayatına odaklanırız. kendisi bir bilgisayar programcısıdır, iş çıkışında rastgele gittiği bir kafede okuduğu kitap (henry miller - yengeç dönencesi) sonucu bir kadınla tanışır. ayrılmalarının ardından evine gider ve kadından aldığı numarayı arar. davet edilmesi üzere yola çıkar. daha yola koyulduğunda bile ilk talihsizliğini yaşar. parasını rüzgara kaptırması sonucu taksiye parasını ödeyemez. ardından, yeni tanıştığı kadının evine gider. orada kendisini tanıştığı kadının arkadaşı karşılar. heykaltıraş olan bu kadın, pek de normal biri değildir. paul bu tuhaflığı başından sezmiştir fakat sonunda beklediği kişi geldiğinde bunun üzerinde durmaktan vazgeçer. tanıştığı kadının adı marcy'dir. fakat paul bu kadının da çok tuhaf, gelgitlerle dolu olduğunu anlamıştır. bir süre dayanmaya çalışır, onunla bir ilişki yaşamak istemektedir. fakat bunun olmayacağını anladığında kaçar ve metroya gider. kendini nasıl dışarı attığını bilmediği için yağmurun farkında değildir. ıslanarak metroya koşar, ama bir talihsizlik daha onu bulmuştur. evine dönmek için parası yeterli değilidir. bu yüzden kendini bir bara bırakır. orada işinden memnun olmayan bir kadın yardım ister ama paul buna kulak asmaz. sonradan, barın sahibi kendisine evine dönmesi için para ödeyeceğini söyler, fakat bunun için adamın evinden anahtarı alması gerekmektedir. paul bunu da yapar, anahtarı alırken hırsız olduğundan şüphe edilse de bundan sıyrılır. fakat yolda ilerlerken bir olaya şahit olur, kendini yine marcy'nin evinde bulur. marcy'nin arkadaşının uyarısı üzerine kendini affertirmek üzere marcy'nin karşısına geçer ancak kadın intihar etmiştir. paul polisi aradıktan sonra evden ayrılır ve yolda yürürken barda gördüğü kadının işten ayrıldığını öğrenir. bu kadının da evine davet edilir. fakat oyalanmak istememektedir, biraz kalıp bara geri döner. barın sahibine anahtarını verir ancak kendi anahtarını alamaz, çünkü adam aldığı haberle yıkılmıştır. sevgilisinin intihar haberi gelmiştir. ne yazık ki, bu kişi paul'un takılmak istediği marcy'dir. bunun üzerine oradan ayrılır.
oradan sonra bir kadınla daha tanışır. bu sefer bu kadın, paul'u evine götüreceğini söyler ancak bir yanlış anlaşılmayla tüm mahalle paul'un peşine düşer. bardaki kadın ondan intikam almaktadır. paul kaçarken kendini oradan oraya atar, sonunda bir kadın daha bulur. film boyunca tanıştığı tüm kadınlar sarışındır. tanıştığı son kadın sayesinde pek de iyi bir şekilde olmasa da kurtulur. ve kendini filmin başladığı ilk yerde, iş ofisinde bulur.
-spoiler içerir-
devamını gör...
sözlük dergisi duyuruları
bugün dergimizi şereflendiren yazarımız:
günümüzün vazgeçilmez aşıkları ile cevizvaryersen. bir solukta okunacak bu güzel yazıya buradan öne çıkanlardan ulaşabilirsiniz.
kategori sınırlaması olmadan her türden yazılarınızı, denemelerinizi, dışavurumlarınızı ve iç dökmelerinizi de [email protected] adresine gönderebilirsiniz. iyi okumalar diliyoruz.
günümüzün vazgeçilmez aşıkları ile cevizvaryersen. bir solukta okunacak bu güzel yazıya buradan öne çıkanlardan ulaşabilirsiniz.
kategori sınırlaması olmadan her türden yazılarınızı, denemelerinizi, dışavurumlarınızı ve iç dökmelerinizi de [email protected] adresine gönderebilirsiniz. iyi okumalar diliyoruz.
devamını gör...
churchill
sade sodaya biraz limon suyu ve tuz eklenerek yapılan güzel içecektir.
devamını gör...
nefret ve kinden kurtulma yolları
üretmektir.
sizi canlı ve mutlu hissettirecek bir üretim yolu bulmak gerekiyor. üreten insan bununla tatmin olur ve gerisine çok takılmaz.
aileler yeteneklerimizi keşfetmek için ortam sağlamıyor veya fazla itiyor, biliyorum gençler. yine de yeteneğinizi ve sevdiklerinizi belirlemeye çalışın. bir gün elbet bulacaksınız.
sizi canlı ve mutlu hissettirecek bir üretim yolu bulmak gerekiyor. üreten insan bununla tatmin olur ve gerisine çok takılmaz.
aileler yeteneklerimizi keşfetmek için ortam sağlamıyor veya fazla itiyor, biliyorum gençler. yine de yeteneğinizi ve sevdiklerinizi belirlemeye çalışın. bir gün elbet bulacaksınız.
devamını gör...

