yaptım ama evde kaldı.
devamını gör...

az önce koca bir demliği bitirdim,buradayım.çay seven insanları da sevmişimdir hep.
devamını gör...

yunanca kökenli sözcüktür. kadınlara karşı duyulan saygı, sevgi ve hayranlığı belirtmektedir.
-gündemimiz cinayet haberleriyle doluyken pek inandırıcı bir sözcük değil.
devamını gör...

denizlerle fazla içli dışlı değilim. zaten deniz değil bozkır çocuğuyum. 15 yılı geçkin bir zamandır denize de girmiyorum. girsem yüzme deneyimim olmadığından açılamam. ancak kıyıya paralel şekilde kulaç atabilirim.
devamını gör...

sigarayı şak diye bırakan arkadaşımla diyaloglarım;

-şu meredi nasıl içiyorsun ya iğrenç bir şey.

-ulan sen daha bi hafta olmadı bırakalı.

-leş gibi kokuyo hiç içmemiş gibi hissediyorum sende bırak.

-iraden zayıf olum senin.

-ne alaka lan bıraktık ya

-ondan işte, zayıf.. devam edemedin yarım bıraktın olayı.

-he sen içmeye devam ediyosun diye iraden güçlü mü dışarda sigara içicem diye ötün donuyor soğukta

- direniyorum işte, soğuğa karşı koyuyorum sigarayıda bırakmayacağım.

- 20 yıl sonra doktor kanser olduğunu söyleyince ne yapacaksın.

- 80'i görmek gibi bir niyetim yok. zaten kanserim varmış gibi yaşıyorum.

- ne cins adamsın be.

- madem sigara içmiyorsun bu soğukta ne diye dışardasın lan içeri gitsene.

- müdürü bekliyorum, parana yazık ayda 400 kağıt duman oluyor.

- ulan bıraktın tamam aferim, de bana niye bulaşıyorsun ben seni geri sigaraya başlatıyor muyum?

- amaan ne halin varsa gör. bana ne arkadaş ya...
devamını gör...

- hiçbir örgütten değilim, beni adamdan sayıp alacak olan örgüte zaten ben girmem, o örgüt ibrahim'e kalmışsa örgüt bile sayılmaz.
devamını gör...

lisedeyken çok sıkıcı bir yaşantım olduğunu düşünürdüm, aslında hiç de sıkıcı değilmiş, hatta hayatımın en güzel yıllarıymış.
nöbetçi olmak çok zevkliydi mesela, en yakın arkadaşımla nöbetçi masasında sabahtan akşama kadar muhabbet etmek muhteşem bi şeydi. tabi müdür yardımcısı şeref hoca bizi hamal gibi kullanırdı o ayrı, sonra gönlümüzü almak için nescafe ve caramio ısmarlardı.

sürekli okuldan kaçmak gibi bi çaba içerisindeydim, aklım fikrim eve gitmekti. diyorum ya çok sıkıcı bulurdum her şeyi. bir keresinde bu girişimimiz müdür yardımcısının bizi kıstırması nedeniyle başarısız oldu, tüm okul pencereye çıkıp haaaa nasıl da kaçamadı salaklar diye bizimle dalga geçiyordu.

babam okuldaki çoğu hoca ile kankaydı, hatta fizikçimiz babamın askerlik arkadaşıydı. köyden gelen meyveleri götürürdüm onlara. arkadaşlarım bi gün beni kocaman bir karpuzla servisten inerken görmüşler, ufak tefek de bir tipim, suratım gözükmüyormuş karpuzdan. çok komik görünüyor olsam gerek, bunu anlatırken çok gülüyorlar.

en yakın arkadaşım kitap çıkarmıştı, imza günü düzenlemiştik. o millete imza dağıtırken biz de arkada menajerlik yapıyorduk tripli tripli. kendimizi aşırı bi sorumluluk sahibi hissediyorduk, keşke o hallerimizi uzaktan izleyebilsem. ne gülerim..

ha bir de kantinci bir teyze vardı, her teneffüs ürünlerin fiyatını değiştirirdi. unuttukça sallıyordu, ben de onunla hep kavga ederdim teyze uyduruyorsun hep daha demin şu fiyattı derdim, beni onu kandırmakla suçlardı garibim.

aaa en güzelini unuttum. bir doğum günümü dışarıdaki çardaklarda kutlamıştık. bizim dönemden 20-30 kız toplanmış bana sürpriz yapmıştı. hatta fındık kıran şarkısını bana göre uyarlamışlardı, biri gitar çalarken diğer ezberleyenler ise şarkıyı söylüyordu. şaşkın şaşkın bakakalmıştım sürprize.

güzel anılardı, hatırladığımda her biri yüzümde kocaman bir tebessüm oluştuyor.
devamını gör...

yerin altı, yerin altı! toprağın güvenli yumuşak rahmi, iş bulmanın, işten atılmanın söz konusu olmadığı, seni durmadan rahatsız etmediği, umudun, korkunun, hırsın, onurun, yükümlülüklerin bulunmadığı, alacakların kapına gelmediği yere batmak. işte orada olmak istiyordu gordon.
öte yandan ölüm değildi istediği, gerçek bedensel ölüm değildi.
aspidistra/g. orwell
devamını gör...

yüreğimde ve ruhumda kocaman bir boşluk.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

iki yıldır uğraşmama rağmen hala gözle görülür bir gelişme kaydedemediğim avcılık türüdür.* ama oldukça zor olduğundan çok da şaşırmıyorsunuz. bunun sebebi, ilk olarak bu işe en azından başlangıç için 2000-3000 tl arası bir bütçe ayırmanız gerek. bunlar ise sadece hayati malzemeleri alabilmek için. bunun avcılık türü için gereken kondisyon ve tecrübeden bahsetmiyorum bile. şöyle ki:

-zıpkın: düzgün bir zıpkın için en az 700-800 tl ayırmanızı öneririm. dandik bir şey alıp zıpkınınızın çabucak bozulmasını, veya daha kötüsü sizi yaralamasını istemezsiniz. başlangıç için 75-80 cm arası, maksimum 90 cm bir zıpkın ile başlamanız önerilir. ayrıca ilk zıpkınınız tek lastikli olsun. ahşap zıpkın topuna ise başta hiç girmeyin derim. zıpkın şişi için endişelenmeyin çünkü büyük ihtimalle zıpkın ile birlikte verilecektir. ayrıca kimisi başlangıç için kapalı kafa zıpkınları önerse de, ben direkt olarak açık kafadan başlayın derim. ben ilk olarak kapalı kullandım ve insanların neden açık kullandığını artık çok iyi anlıyorum. kurması ve misinasını sarması biraz daha zor olsa da, kapalıya göre sağladığı yüksek isabet oranı bile açığı tercih etmeniz için yeterlidir. beni dinleyin derim, pişman olmayacaksınız...

- zıpkın elbisesi: adam akıllı bir elbise en az 500 tl civarıdır. kalitesiz bir elbise aldığınız takdirde zıpkının içi çabucak deforme olacaktır. zıpkını çekebilmek ve soğuktan donmamak için bu elbise şart. sakın ola çıplak vücutla zıpkına gitmeyin. zıpkını çekerken kaburgalarınızı bile kırabilirsiniz. ilk başladığımda ben bu hatayı yapmıştım ve bu hata bana 1 haftalık yoğun bir göğüs ağrısına mâl oldu.

- şnorkel ve gözlük: bunun için de en azından bir 300-400 tl ayırın derim. bilindik markalardan olması ise şiddetli tavsiye edilir (örn. apnea, cressi, pathos vs.) eğer benim gibi gözleriniz bozuksa numaralı cama +1000 tl daha bayılmayı göze alabilirsiniz. ama ben şahsen camları kendim alıp, gözlüğe monte ederek o parayı vermekten kaçındım. siz de öyle yapın derim.

-ağırlık kemeri ve kurşunlar: bu da yaklaşık 100-300 lira civarı tutmalı. kilonuza göre farklı miktarlarda ağırlık almanız gerektiği için bu rakam biraz oynayabilir.

- bıçak: bu oldukça önemli bir detay. yine de 100 tl'ye alabileceğiniz kaliteli dalış bıçakları var ve onları alabilirsiniz. bu bıçakların iki yüzü ve ağırlık kemerine takmak için ayrı aparatları bulunduğu için bunları tercih etmek mantıklı olacaktır. ama belinizden düşmeyeceği ve suda paslanmayacağı sürece mutfağınızdaki ekmek bıçağını bile kullanabilirsiniz. yeter ki bir bıçağınız olsun en az. bıçağın önemi ise şu; balıkçıların atık ağlarına takılmak su altında çok tehlikeli olduğundan bu ağları kesmek için bu bıçağa ihtiyacınız var. ya da büyük bir balığı yakaladıktan sonra hem daha fazla direnmesini ve kaçma ihtimalini, hem de balığın acısına son vermek için bu bıçağa ihtiyacınız var.

-palet: bu da çok önemli. sakın ola migros'ta satılan 20-30 liralık dandik paletlerden almayın. en az 200 tl'yi de kaliteli bir çift palet almak için ayırın. suya dalabilmek ve kıyafet ile ağırlıkların altında yorgunluktan ölmemek için palet almanız şart.

-dalış eldiveni ve çorabı: özellikle eldiveni zıpkını çekerken yaralanmamak için almanız şart. çorap illa gerekmez ama ayaklarınızın üşümemesini ve palete daha rahat girmesini istiyorsanız almanızı tavsiye ederim. bunların ikisine de en az 100 tl civarı bir harcama yapın derim.

bonus:
- bir adet su altında kullanabileceğiniz, su geçirmez bir dalış saati. bu da 100 tl civarı olmalı en azından. suyun altında nefesinizi kronometre ile tutabilmek ve dalış yaptığınız partneriniz ile denizde birbirinizi kaybetmemek için, belli lokasyonlarda belli saatlerde anlaşarak buluşmalısınız. bunun için de pekala bir saate ihtiyacınız olacak.

bir adet balık teli. avladığınız balıkları şişe dizebilmek için. yoksa sürekli kıyıya yüzüp balıkları bırakmanız gerekecektir.

- ilk yazdığım maddeye eğer bir tekneniz var ise ihtiyacınız olmayacaktır. çünkü bu avcılık çeşidi aslında tekne yardımı ile yapılmalı. sırayla dalışlar gerçekleştirilirken, sizin veya arkadaşınızın başına bir aksilik gelmesi halinde onu gözleyen birinin olması her zaman daha iyidir.

- son olarak bir adet şamandıra edinebilirsiniz. eğer gemilerin geçtiği bir yerde avlanıyorsanız bu şamandıra sayesinde bulunduğunuz konumun yakınından geçen gemiler sizin üstünüze gelmeyecektir. ne var ki, bazen ters de tepebiliyor. çünkü bazen de insanımız "bu neymiş lan diyip?" bakmaya da gelebiliyor. onun için tercihi size bırakıyorum bu konuda.



temel olarak edinmeniz gereken ve bilmeniz gerekenler bunlardır efenim. son olarak şunları söylemeliyim, insanların yüzdüğü herhangi bir yerde kesinlikle avlanmayın. insanların olduğu yerden en az 100 metre uzakta olmanız hayati önem taşımaktadır. mümkünse tekne ile halkın erişemeyeceği sığ koyları ve kayalıkları tercih edin, ve tabii ki de avladığınız her deniz canlısına saygı gösterin. onu zıpkınla vurduğunuz gibi acısına son vererek, ona zulmetmeden hayatına son verin. ayrıca yüzerken rastladığınız ağlara takılmış balıklar olursa, onları lütfen kurtarın. denize atılmış çöpleri, iğneleri ve ağları da dönmeden önce mümkünse toplayarak çöpe atın.

ve olarak şunu mottonuz yapın "asla yalnız dalma ve hırs yapma". şimdiden iyi dalışlar eyy ahali.
devamını gör...

topaloğlu'nun ayağını kaydırıp ben gideceğim çaktırmayın.gelince çikolata getiririm.
-gelmedi-
devamını gör...

ankaralılar için özeldir kuğulu park. herkesin bir şekilde yolu düşmüş, kuğuları ve ördekleri beslemiştir. şahsen ben iki adet yılbaşını bu parkta kutlamış biri olarak içim titreyerek yâd ediyorum o günleri.


2012 yılında ankara ile viyana resmi olarak kardeş şehir olurlar. fakat bu kardeşlik gayri resmi olarak 1977 yılında zaten sağlanmıştır. viyana belediyesi o sene vedat dalokay yönetimindeki ankara belediyesine (henüz “büyükşehir” sıfatı yoktur) 2 adet kuğu hediye eder. kuğular akşam saatlerinde ankara’ya varırlar. onları teslim alan görevliler ne yapacaklarını bilemediklerinden park ve bahçeler müdürlüğü planlama şube şefi cevdet rasgelener’e getirirler. cevdet bey o geceliğine çalışma odasını ankara ve viyana’ya verir. evet, daha sonra kavaklıdere parkı’nın adını kuğulu park olarak değiştirecek bu ilk kuğuların isimleri ankara ve viyana olur. ankara ve viyana uluslararası yasalar gereğince –uçup kaçmamaları için- tek ya da çift kanadının dikileceği güne park ve bahçeler müdürlüğünün bir çalışma odasında uyanırlar.

daha sonraları başka ülkelerden de gelen kuğular, ördekler ve kazlarla kuğulu park nüfusu artınca birkaç kuş -12 eylül darbesinden sonra bedel ödemeden özel mülkiyet üzerine kenan evren’in demir yumruğuyla yapılan- seğmenler parkı’na taşınır. buraya taşınan kuşlardan üçü (muhtemelen kanatları dikilmemiş sadece telekleri kesilmiş olmalı) değişik zamanlarda tekrar alıştıkları kuğulu park’a uçmak ister ancak yüksek binalar ve ağaçlara çarparak ölürler. kuğulu park’ın alanı günümüzdekinden yaklaşık 1,5 kat daha genişken (kavaklıdere tenis kulübüne kadar), atatürk bulvarı’nın yapımı için polonya sefaretinden arazi alınmak durumunda kalınınca, alınan arazi karşılığında kuğulu park’ın bir kısmı da (o zamanlar faaliyette olan -çankaya’dan tunus caddesine kadar uzayan, polonya sefareti demirleri arasından bakıldığında halen görülebilen o zamanki yürüyüş yolunu da içine alan bölüm) polonya sefaretine verilerek bir becayiş gerçekleşir. böylece kuğulu park günümüzdeki halini alır.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak
devamını gör...

(bkz: enerjinizi tüketen alışkanlıklar)
devamını gör...

"hayır" denmesinden anlamamak.
"yok" denmesinden anlamamak.
"olmaz" denmesinden anlamamak.
genel olarak anlamayı beceremez.
devamını gör...

başlığı okuduğunuz an direkt olarak şarkının melodisi çalmaya başlıyor ve siz de içinizden sözlerini söyleyerek eşlik ediyorsunuz.
devamını gör...

özellikle uygulamaya çalıştığım fakat tüm çabalara rağmen akış ekranında erkekler nasıl kadınlardan hoşlanır, kadınlar nasıl erkek sever gibi başlıklar gördüğümüz bir durumdur.
devamını gör...

anlatımı o kadar etkili ki sanki kitaptan çıkıp gerçekten o kişiyi yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz. okunması gereken mükemmel bir kitap.
devamını gör...

çok fazla değer verdiğiniz insanın sesini yavaş yavaş unutmaya başladığınız ya da toprağına sarıldığınız an.
devamını gör...

hayır hayır hayır gözyaşlarım değil onlar, yokluğunda hayallerim yüzmeyi öğreniyorlar.

gripin - gözyaşlarım değil onlar

edit: yazım hatası.
devamını gör...

boğulmak.

nefes alamıyorum koşturmaktan. yetişiyorum ama canım da çıkıyor. bir iki eksik var onları da kılpayı kurtarıyorum öyle böyle.
nefeslenmeye geliyorum buraya. iki yüzlülerin sahte tanımlamalarına denk geliyorum. iki yüzlü, yıkık userlara denk gelmek daraltıyor. sevdiğim yazarları okuyup, çıkıyorum.
yazmak? bu denli beyin yorgunluğunda zor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim