alternatif porno arşivi klasör isimleri
c:\windows\system31
devamını gör...
nick değiştirmiş yazarlar veri tabanı
aceleyle ilk akla gelen mahlası almıştım fakat sahiplenemimistim bir türlü.
ben de fazlalıklarımdan kurtularak rahatladım sonunda. helios' a teşekkür ederim, çok başarılı bir operasyondu.
ben de fazlalıklarımdan kurtularak rahatladım sonunda. helios' a teşekkür ederim, çok başarılı bir operasyondu.
devamını gör...
türk mitolojisi
yerden göğe yükselmiş bir mitolojidir. yerle gök arasındaki formların bugün animizm'e dahil edilen etkileri de söz konusudur. şu bilinmelidir kültlerin yerden göğe çıkması çok yönlü bir olaydır. detaylandırmak gerekir, ilk türkler ki bunlardan bahsederken güney sibiryada ormanlarda yaşayan türklerden bahsedilir. ormanda topayıcılık ile geçinen bir kavimden oluşuyorlardı, toplulukta kadının otaritesi daha büyüktü bu yüzden anaerkil bir yapı teşkil etmekteydi. böyle bir oluşumda yere ve ormana büyük bir önem atfedildi. güçlü ana simgesi doğa ve toprak ile nehir ile dağ ile birleşti. ve ilk mitolojisini yarattı "yer" . beş kuruşumuzun ön yüzündeki sonsuzluk ağacı türk'ün ilk kadim inanışının bir simgesidir. türkler için yüzyıllar az çok böyle geçti. sonra çok oldular, savaştılar. bu yurttan çıkıp orta asyaya yayıldılar, daha sonra kavimler göçü ile üç kıtaya. artık ormandaki dostane paylaşım yerini orta asya bozkırının kıskançlığına bırakmıştı. paylaşılacak ağaç, avlık hayvan yerine uğruna savaşılacak sulaklar vardır. işte bu noktada savaşçılığından bir şey kaybetmeyen türk kadını, görklü beğine, alp oğluna ön saldı. cenk meydanı erk meydanı oldu kanla taştı orta asya çanağı, içenler bir daha doyamadı. işte böyle bir coğrafyada ağaç da pek seyrektir. geceleri yalnız yıldızlı gök uzar gider kızıl bozkırda. gündüz ise sonsuz mavilik. ağaçtan göğe yükselen filiz misali türkler artık coğrafyanın da etkisiyle yaratıcıyı gökte aradılar ve anlamlandırdılar. kayın ağacının yerini göktanrı aldı. onun da tanrısı oldu. tanrı bir oldu. türklerin mitolojisi yerin altından başlar, göğün kaç kat üstüne çıkar. aslında mitoloji sadece mitoloji değil ait olduğu toplumun kimliğini gösteren en önemli ananelerdendir. türklerin hayatında mitolojilerinin ve eski inançlarının etkisi büyüktür.
devamını gör...
bugün canım çok sıkkın ve de moralim de çok bozuk
yok, bugün mutluyum. niye bilmiyorum ama mutluyum. bu başlıkta ne işin var derseniz bir uğrayayım belki tanımımdan yüzümdeki sırıtmayı hissederde siz de sebepsiz mutlu olmak istersiniz diye.
devamını gör...
biyofizik profili
fetal iyilik halinin belirlenmesinde kullanılan 5 farklı parametreden oluşan skorlama sistemidir.
bu parametreler:
non-stress test(nst):ilk bozulan testtir
fetal solunum
fetal hareket
fetal tonus:en son bozulan testtir.
amniyon sıvı miktarı:bozulma olasılığı en düşük,kronik hipoksiyi gösteren testtir.
bu parametreler:
non-stress test(nst):ilk bozulan testtir
fetal solunum
fetal hareket
fetal tonus:en son bozulan testtir.
amniyon sıvı miktarı:bozulma olasılığı en düşük,kronik hipoksiyi gösteren testtir.
devamını gör...
uçak yolculuğunun en güzel tarafı
yolculuk süresinin kısa olması.
devamını gör...
yazarların kişilik olarak benzediği dizi film karakteri
sıdıka. olaylara yaklaşımımız birebir.
devamını gör...
odadaki cinlerin camı açması
bunalmışlardır. açmasınlar mı?
devamını gör...
rütbe müracaatları
ordan bir rütbe rica edecektim
devamını gör...
yarın öleceğini bilsen bugün ne yapardın sorunsalı
sahip olduğum bütün maddi değeri bir şekilde dağıtabileceğim kadar ihtiyacı olana dağıtırdım.
devamını gör...
yalnızlığın en çok dokunduğu an
sorunlar artık baş edemeyeceğiniz noktaya geldiğinde. bilmiyorum belki zayıflık diyeceksiniz ama insan bazen birinin sırtını sıvazlayıp "beraber hallederiz" demesine ihtiyaç duyuyor.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en sevdiği yazar
beni tereddütte bırakan bir soru. şimdilik stefan zweig veya goethe diyebilirim
devamını gör...
en sevilen kıraç şarkısı
devamını gör...
bize kendinden bahset
benim adım cafer! boyum 1.10
gözlerimin rengini bilmiyorum.
en sevmediğim şey son sigaramın istenmesi!
namazgah dağlarını severim!
gözlerimin rengini bilmiyorum.
en sevmediğim şey son sigaramın istenmesi!
namazgah dağlarını severim!
devamını gör...
atalet
tembellik, devinimsizlik.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
çakallığa övgü
ordasın işte;
sıkıştın aynı köşeye
kişilik bölünmesisin hayata
emeğin paydasında esaslı yerin olmayacak asla
it gibi korkuyorsun
tanrı’nın cennetinden kovulmuşçasına titrek
soluğun kendine zarar
tavaf ediyorsun cesaretsizliğin er meydanını!
ordasın işte,
bildiğim sağ köşende!
serseridir artık tüm ayak sesleri,
cümleleriyle orgazm olanların
sağıra yatırsan da sesli zinalarını
parmaklarında bir küfür gibi dolanır adın
ayyaşların şizofren alfabelerinde oksijen almaz
acil şifalı
büzüşen yaraların!
suskunluğuna sarılıp asosyal düşlerdi dileğin
kaldırımlarda fare leşlerine benziyordu
lağımların dibinde boğulan harflerin
birbirinden düzenbaz
bağlaçlarında ağır roman havası
yüklemlerinde gözyaşı
burada dur!
timsaha kestiğin sağanaklarını sol lobum umursamaz!
uzun yolculuklara demlesen de gelmişini geçmişini
dik durmaz kırmızı şeritli sokaklarda
göz teması can yakar
ödün bokuna karışıyor
kedinin teki,
uzun bakarken
zamanın soysuzluğuna asılıyor kafiyelerin
takla atıyor karşında karanlıkta attığın zarlar
yalnız değilsin bahislerinde
oh çekiyorsun
ego krizcilerinin kabilesinde!
acemi makyajlı kalabalıklarda
masallarından kalma üç melek düşer gökten
ikizin sandığın
beceriksiz yazgıları arşınlıyorsun
marifet bilecek kadar katilliklerini
tepeden tırnağa mundar
baştan aşağı cenabet
koşar adım kaçıyorsun
dönekliğin dinini yazıyorsun, eksiksiz!
kadınlar görüyorsun
yalana meyilli sözlerine kurban
dilindeki et parçası hepsi
mangalda kül bırakmıyorsun
bol manzaralı sevişmelerin sonrası
nutuklarının nefsi tükenmiyor
geviş getirenlerin kalp odacıklarında!
düşeş!
acayip naraların vardı icabında
konu asalet olunca
toz kondurmazdın apoletlerinin üzerine
akıl tutulması yaşıyordu ahlakın
açtı şehvetlerin
orospuluk ruhunda vardı
tükürdüm yüzüne
dalkavukluğa örgütlenmiş ortaoyununun!
ben bu sahnenin şairi değilim,
şimdi eller yukarı kalpazan!
yerinden oynuyor gölgelerin
peydahlanıyor ayaklanmasız mırıldanmalar
öznelerinde kusursuz çakal sürüleri
mübarek olsun azizliğiniz
cins çocukların alkışlarında patladıkça
faşizminiz!
taşlansın kokuşmuş tarihiniz!
ordasın işte;
sıkıştın aynı köşeye
kişilik bölünmesisin hayata
emeğin paydasında esaslı yerin olmayacak asla
it gibi korkuyorsun
tanrı’nın cennetinden kovulmuşçasına titrek
soluğun kendine zarar
tavaf ediyorsun cesaretsizliğin er meydanını!
ordasın işte,
bildiğim sağ köşende!
serseridir artık tüm ayak sesleri,
cümleleriyle orgazm olanların
sağıra yatırsan da sesli zinalarını
parmaklarında bir küfür gibi dolanır adın
ayyaşların şizofren alfabelerinde oksijen almaz
acil şifalı
büzüşen yaraların!
suskunluğuna sarılıp asosyal düşlerdi dileğin
kaldırımlarda fare leşlerine benziyordu
lağımların dibinde boğulan harflerin
birbirinden düzenbaz
bağlaçlarında ağır roman havası
yüklemlerinde gözyaşı
burada dur!
timsaha kestiğin sağanaklarını sol lobum umursamaz!
uzun yolculuklara demlesen de gelmişini geçmişini
dik durmaz kırmızı şeritli sokaklarda
göz teması can yakar
ödün bokuna karışıyor
kedinin teki,
uzun bakarken
zamanın soysuzluğuna asılıyor kafiyelerin
takla atıyor karşında karanlıkta attığın zarlar
yalnız değilsin bahislerinde
oh çekiyorsun
ego krizcilerinin kabilesinde!
acemi makyajlı kalabalıklarda
masallarından kalma üç melek düşer gökten
ikizin sandığın
beceriksiz yazgıları arşınlıyorsun
marifet bilecek kadar katilliklerini
tepeden tırnağa mundar
baştan aşağı cenabet
koşar adım kaçıyorsun
dönekliğin dinini yazıyorsun, eksiksiz!
kadınlar görüyorsun
yalana meyilli sözlerine kurban
dilindeki et parçası hepsi
mangalda kül bırakmıyorsun
bol manzaralı sevişmelerin sonrası
nutuklarının nefsi tükenmiyor
geviş getirenlerin kalp odacıklarında!
düşeş!
acayip naraların vardı icabında
konu asalet olunca
toz kondurmazdın apoletlerinin üzerine
akıl tutulması yaşıyordu ahlakın
açtı şehvetlerin
orospuluk ruhunda vardı
tükürdüm yüzüne
dalkavukluğa örgütlenmiş ortaoyununun!
ben bu sahnenin şairi değilim,
şimdi eller yukarı kalpazan!
yerinden oynuyor gölgelerin
peydahlanıyor ayaklanmasız mırıldanmalar
öznelerinde kusursuz çakal sürüleri
mübarek olsun azizliğiniz
cins çocukların alkışlarında patladıkça
faşizminiz!
taşlansın kokuşmuş tarihiniz!
devamını gör...
maddie ziegler
(bkz: sia)nın dansçısı. 18 yaşındadır.yaşıtımdır. (bkz: dance moms) programı ile keşfedilmiştir.
devamını gör...
kafasıgidik
ne hissedip ne hissetmediğimi bile bilmediğim günlerin içinde hapsoldum.kımıldamaktan aciz bir durumdayım.her bir şeylerin üst üste gelip bir bina yapılışı gibi dimdik olmama rağmen bir tık hareketiyle yerlerdeyim.üşengecim kabullenmeye dünden razı. sindiremediklerim hazımsızlığa yol açmış ilerliyorum.bu günler demekten yoruldum.ben de günler aylara,yıllara,milyonlara dönüşeli çok uzun bir zaman oldu.kararsızlık gibi bir duygu işlevsiz halini yerini aldı ve en köşeye oturdu.bir kuşun kanat çırpışı gibi hayallerim ayakta durmakta zorluk çeksede,bir şekilde adı gibi hayal oldu.bitmek bilmeyen bir depom vardı hala var.lakin kullanmak için kilidi ortadan kaybolan.bir zamanlar bir sürü herkese yetecek kadar enerjim vardı yavaş yavaş uğramaz oldu. ve şimdi ben; bu enerjiyi tekrar yakalamak eski haline kavuşturmak için okyanusta kalmış azgın dalgalarla mücadele veriyorum.denizler,göller az kalır bu yüzden uçsuz bucaksız bir okyanusu seçiyorum. ileri taşıyabilecek bir mekanizmam buluşum yok hala. olmasını umuyorum.yan duyguları dozerle yıkıp geçtim.olması gerekene odaklıyım şuan ama o da olmamayı huy edinmiş kendine.son damlalarımı yaşıyorum.ölmek değil bu.. sadece tükenmek.durdurdum kendimi. kitledim bir köşeye mabedimi.ne olması gerekeni düşünecek hislerim kaldı ortada ne de olmasını dileyecek ellerim.umutsuzluk değil bu kabullenmişlik.en acısını yaşıyorum.bir şeyin gerçek olup olamayacağını düşenerek kafa patlatmak yerine,onu ortadan bölüp kesip atıyorum.yapmamam gereken şeylere odaklıyım.yapmam gerekenleri zaten bir şekilde yapamıyorum ve hüzün buhranına sürükleniyorum.bataklık kafamın içi ne ararsan var.birinin beni bu sürgünden kurtarmasına ihtiyacım var.ama; biliyorum kimse kimseye yardım elini uzatamaz.uzatmak istemez.elini verip kolunu kaptırmak zor gelir.taşın altına elini koymak kişiye büyük bir yük getirir.susar herkes,gider herkes en acımasızıda herşeyi mükemmellik seviyesine ulaştırdığını sanarlar ve o bedeni kutsarlar.seni sen olmaktan çıkarır herkes.bende kendim olmaktan çıktım işte.
devamını gör...