profiline girmek ne kadar heyecan verici olsa da, kişisel iletisini okuyunca gözümde bilge keşişlere benzeyen bir yönü canlanıyor. heyecan yerini durup düşünmeye bırakıyor.

beni bir dost olarak gördüğü için de ayrıca teşekkür ederim. 14 şubat yalnızlığını hiç hissettirmedi. *
her daim var olun, eksik olmayın.
devamını gör...

devamını gör...

(bkz: hakan yavaş ciğerimi söktün) bu bakınızı nerde kullanırım diyordum, bu başlığa nasipmiş.*
devamını gör...

nickaltı açılışını yapanı görünce umarım fenalaşmayacak olan yazar.

kendileri benim 100. takipçim oldu ben hala kendime gelemedim malum.
isim vermiyorum tabi baş harfi durumumuz yoktu sevisemedik *

yeni gelmiş hoş gelmiş yazar. kısa öz, sakin tanımlarla ilerleyeceğe benziyor. ihtiyaç olan bir durum. biz sevdik, beğendik, hoş geldinimizi yaptık. sevgiyle kalın sayın yazar. keyifli sözlükler.
devamını gör...

robert michels tarafından öne sürülen tez'dir. burada,herhangi bir toplumda,belirli bir azınlık tarafından, yine o azınlığın menfaatlerini koruyacak şekilde bir yönetimin gelmesi eğiliminin olduğunu savunmuştur.ayrıca sosyalizm'in, ve komünizm gibi ideoloji'lerin sadece kitleleri kontrol altına almak için bir propaganda aracı olduğunu savunur.
devamını gör...

hiç kimsenin sizi görmediği, hiçbir hareketinizin ayıplanmadığı, tamamen karanlık bir dünyada yaşasaydınız ne kadar süre insan kalabilirdiniz? hayatta kalmak için, cinayet işler, hırsızlık yapar veya tecavüz eder miydiniz?
jose saramago'nun ilk kez 1995 yılında yayınlanan eseri, yukarıdaki sorulara nispeten yanıtlar bulmanıza yardımcı olabilir. kitapta hiçbir karakterin ve mekânın adı zikredilmediği için kurgulanan dünya, tarihin herhangi bir döneminde yaşamış veya yaşayacak tüm insanlık için olasıdır. dış dünyayı göremediğimiz zaman değil, dış dünyaya görünmediğimiz zaman yani; genele yayılmış bir körlük salgınında yaşanacakları anlatan bu eser, “insan insanın kurdudur” sözüne nazire yapmaktadır. insan içinde bir şeytan ile mi doğar, yoksa erdem, iyilik, ahlak gibi kavramlara doğuştan sahip miyiz? gözlerimizi kapatıp, bizi kendi içimize doğru gezintiye çıkaran güzel bir eser.

kitapta başta konuşma çizgisi olmak üzere nokta ve virgül haricinde noktalama işareti kullanılmamış, diyaloglar sıralı cümleler şeklinde aktarılmıştır. bu durum okumayı biraz zorlaştırsa da mükemmel kurgu, okuyucuyu hemen cezbediyor.


kitabın sonlarına doğru, doktorun karısının kiliseye gidip tüm ikonaların gözünün kapatıldığını görmesinden sonra, tanrının da körleştiği ve yaşananları görmediği sonucuna varılır. tanrının bu körlüğü karşısında şoke olan ve kiliseden koşarak kaçanlardan sonra, kendi başına kalan insanoğlunun salgını atlatması manidardır.
devamını gör...

ilk seferde başarılı okuduktan sonra inanılmaz bir diksiyona sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz.*
devamını gör...

bana uzun yol yolculuklarını anımsatan şarkıdır.
devamını gör...

mağlup mu desem mahçup mu?
ama ikisi de değil
ben garip, sen güzel
dünya umutlu
öyle bir tuhafım bu akşamüstü…
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

cips.. fiyatlar uçmuş resmen. küçük bir paketi 5 tl.
devamını gör...

miko dün yazıp 7. gün dediğine göre bugün 8.gün

miko'yu sanırım bir aydan biraz daha fazla süredir takip ediyorum, cenk'in yazılarıyla tanışmamsa biraz daha uzun bir zaman önce gerçekleşti. ikisinin de yazılarını çok beğeniyorum. her fırsatta kendilerine de söylediğim için şaşırmıyorlardır artık bunu duyduklarına *. aslında burada neden miko'nun yazısından hemen sonra yazdığımı anlatmaya çalışıyorum. borç bilmek değil benimki. kendilerini anlatış biçimleriyle beni yazmaya teşvik ettiklerini haber vermek için söylüyorum bunları.

evet bu ufak girizgahtan sonra şimdi başlayabilirim. son dönemlerde ağırlıklı olarak iyi hissediyorum kendimi. kapanma bana vurmadı sanırım. hatta belki iyi bile gelmiş olabilir. son zamanlarda çalışmak ve günümü planlamak konusunda epey güçlük çekiyordum. şimdi sabahları kalkıyorum bazen bir bazen iki saat kitap okuyorum. müzik dinleyerek kahvaltımı yapıyorum ve çalışmaya başlıyorum. bunun dışında sıklıkla sözlükteyim, sohbet ettiğim güzel insanlar var ve çılgın gibi radyo dinliyorum.

kitap okumak benim için zaten çok keyifliydi ama son birkaç aydır bu etkinlikten başka bir lezzet alıyorum ve daha anlamlı buluyorum. benim için kitap okumanın anlamı değişti. pandeminin ilk zamanlarında yani geçen sene nisan gibi istanbul'da psikolojik danışmanların, psikologların -aslında pek çok ruh sağlığı çalışanının desem daha doğru olur- gönüllü olarak desteklediği kordep kuruldu. kordep'in hazırlık aşamasında youtube üzerinden yapılan canlı yayınlardan birinde bir psikiyatrist ifade etti birazdan anlatacaklarımı ama kim olduğunu hatırlamıyorum, paylaşmayı isterdim.

stresi masanın üzerine konan bir yüke benzetti. insanlar sıklıkla stres veren bir yaşam olayıyla karşılaştıklarında -aslında okurun bunu düşünürken özgür olmasını isterim ama bir yandan somutlaştırmam gerekiyor diye düşünüyorum bu yüzden bir sınav veya sunum olarak düşünülebilir- yükü taşıyacak masanın ayaklarını kırar dedi. mesela sınava çalışması gerektiği için basketbol oynamayı, kitap okumayı bırakır gibi gibi. evet masanın ayakları ile ifade edilen bizim güçlü yanlarımız, hayattan zevk almamızı sağlayan yanlarımız çok saygıdeğer ferasetli okurlarım *.

şimdi ben bütün bunları niye anlatıyorum? hazırlanmam gereken önemli bir sınav var. doktora öğrencisiyim ve ders dönemi sonunda yazılı ve sözlü biçimlerde gün boyu süren bir sınava giriyoruz. gerek eğitim hayatında gerek iş hayatınızda yaşantılarınız nedeniyle stresli olduğunuz zamanlarda eğer böyle bir şeye hazırlık yapmanız gerekiyorsa bir de çalışamadığınız için güçlük yaşarsınız. düşene bir de o vurur yani. ben de böyle bir durumdaydım. kitap okumanın anlamı da tam bu noktada değişti sanırım.gelecek için beni kaygılandıran ne varsa onların giderek azalmasını sağladı. azaldıkça da yaşamda yapmak istediklerime daha fazla yer açıldı.

ben elbette kitap okumaya zaman bulabildiğim için şanslıyım. işin siyasi boyutunu burada ele alamayacak kadar fazla yazdım. bu nedenle şimdilik incınmişsinızdır diyerek burada duruyorum*.

son bak bu son ve gerçekten önemli. acaba stresli durumlar, önceki baş etme girişimlerimiz hep masanın ayağını kırmak suretiyle gerçekleştiği için mi bize korkunç geliyor? yine bir ayağı kırmak zorunda mı hissediyoruz kendimizi?
devamını gör...

harika bir parçayla başlayarak kulaklarımızın pasını silecek kaliteli yayın.emeği geçen herkese teşekkürler.
devamını gör...

dahilik ve delilik arasındaki ince çizgide dans eden kıvrak zekalı, bencil, umursamaz bir kadın karakterdir.

sahneye çıkışı joker ile tanışmasıyla olmuştur. arkham asylum’da joker'in psikiyatristi olarak gördüğümüz karakter zamanla joker'e kör kütük aşık olmuş ve aşkı uğruna kötü olmayı seçmiştir. hayatının kalanında ise ara ara kendi içindeki iyiliği hissettiğini gördüğümüz kıvılcımlar patlasa da, bizim aklımızda hep benim olsun istediğim rozetin sahibi olan deli kız olarak kalmıştır.

dc comics ise hiç bu kadar ilgi çekici olmamıştı. sevgime sevgi kattı bu hamlesiyle.

deli ve dolu olan bu karakterin detaaaaylı anlatımı var. baştan sona hikayesini merak edenler için buradan. kips.
devamını gör...

kafa sözlük yöneticilerine yalvararak istediğim tek özelliktir.
yalvarırım gelsin artık.
a** trolünü engelliyorsunuz, hoppp başlığı karşınızda. mide bulandıran başlıklar hem de...
devamını gör...

sözlukte tanımlarını severek okudugum bir elin parmagi kadar insan var ve kendisi bu listede başı çekiyor. kalemi baki olsun .yazdıklarını okurken etkilenmemek elde değil.
devamını gör...

atatürk yalnızca kendilerinin atasıymış gibi davranırlar. onlar kadar kimse atatürk’ü sevemez, kimse onlar kadar atatürkçü olamaz. kendilerini hep bir ok zannederler. onlar kadar kimse çağdaş olamaz. en çok kitabı bunlar okur, en çok sanat sever kendileridir onlara göre. entellektüel kelimesini kimseye bırakmazlar. en klişe sloganları “mustafa kemal’in askerleriyiz ve türkiye laiktir laik kalacak” tır. senelerdir söylerler ancak birlikte salladıklarını düşündükleri faşist grupla ittifakları harici %20’yi geçtikleri görülmemiştir. 65 yaş üstünde profil fikstir. kadın ise platin sarısı saç, kırmızı ve pembe ruj kullanmak, erkek ise fötr şapka ve bermuda şort giyinmek olmazsa olmazlarıdır. gazlarını almak için ülkenin muhtelif yerlerine heykel serpiştirmek yeterlidir.
devamını gör...

benim için çok fazlaydı, önce chat sonra forum sitelerine denk geldik. chat, her yerden insanla sosyalleşmemizi, konuşmamızı sağladı en başlarda ama forum siteleri uçurdu, çünkü her soruya, soruna cevap ve çözüm aranıyor ve de bulunuyordu, bilgiler de cabası. acayip bir koalleşme ortamı.

güncele gelirsek bence sebebi internet değil, aile. sanalda sevmediğiniz tipte ve türde olan herkes zaten reel hayatta da çekilmez. veya rol yapıyorlarsa da, tamamlanmamış, hiç kendine katmamış, hayatta hiçbir şey olamamış tipler.

aile saygısı, ilgisi, sevmemesi almamanın yanında kendini açmamamış olmanın getirdiği asosyallik, kapalılık, olduğu ile olmak istediği kişi arasındaki uçurumda narsizme tutunmaya çalışırken sosyopat olup kalması.

yeni gençlerde de olmayan şey, nerede duracağını bilememek, bunu sana aile öğretemeyince, okulda da üniforma ve katı kurallar olmayınca, üstüne ülkede adalet de olmayınca, kimse veremiyor haddini bu tiplerin. duracağı yerleri bilmiyorlar.

ama internet değil mevzu, internet sadece insanların sanaldan da olsa kendini bir yere açmaya çalışma ve var olma çabası. karakter oluşumunda en önemli etken ailedir, gerisini kimse sorgulamasın. çocuğun 18 senelik hayatından da hatalarından da dolaylı olarak ailesi sorumludur.
devamını gör...

ülkemiz için distopya olamayacak kitaptır.
devamını gör...

biz bu hayata yaşamaya değil, yaşayanları seyretmeye gelmişiz hissiyatı verir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim