yanıldığını kabul etmek, yeni bir hakikatin fethiyle zenginleşmektir.

-bu ülke.
devamını gör...

en büyük üzüntülerimden biri, kendisine yetişemeyip hacettepe'de türkçe metin okumaları (dersin adı doğru değil, buna yakın bir ad. dersine giren bir yakınımız söylediydi.) dersi verirken öğrencisi olamamak olan çağdaş türk edebiyatı'nın en büyük yazarlarından biri.
göçmüş kediler bahçesi dil estetiği ve yaratı açısından türk edebiyatı'nın şaheserlerinden biridir. benim de en sevdiğim on kitap listemde yer alır. içerdiği 'metafor'lar açısından da edebiyat fakültelerinde ders olarak okutulması gereken bir eserdir.
bilge karasu için buncacık satırda yazacaklarım bitmez, başka bir zamana bırakmalı en iyisi. eklemek istediğim son şey, benmerkezli anlatımın da türk edebiyatındaki en başarılı isimlerinden biri olması. keşke daha uzun yaşayabilseydi ve yazabilseydi.
devamını gör...

cenk'in arka bahçesi ukdesidir.

1997 yılında piyasaya çıkan hakan taşıyan’ın aynı isimli albümündeki muhteşem şarkının ismidir.

şarkı cemal safi’nin bir şiirinden bestelenmiştir ve yoğun oranda acı içerir. aşık değilseniz, aşk acısı çekmiyorsanız, düzenli ve mutlu bir aşk hayatınız varsa bile bu şarkıyı dinlediğiniz anda leyla’nın aşkından çöllerde susuz kalmış mecnun’a döneceksiniz.

şarkı piyasaya ilk çıktığı günden itibaren efsane olacağını göstermiş ve kağıda sarılarak sahildeki kayalıklarda içilen biraların ayrılmaz eşlikçisi olmuştur.

hakan taşıyan’ın ünlü olmasına vesile olan şarkı başlarda hakan taşıyan’ın müslüm gürsel taklitçisi olarak görülmesine neden olmuştur. ancak belirli bir benzerlik olsa da hakan taşıyan zaman içinde kendine has bir insan olduğunu kanıtlamıştır.

şarkının sözleri daha önce de söylediğim gibi cemal safi’ye aittir ve e.t.a hoffmann ya da edgar allen poe’nun hayal bile edemeyeceği kadar karanlıktır. stephen king dinlese sütten kesilir diyeceğim kadar da korkutucu anlatımlar vardır şarkının içinde.

golgotha’ya bir inip çıkmalık bu şarkı sevgilisinden iki gün ayrı kalan bir adamın o iki gün içinde çektiği acıları anlatır.

sensiz iki gün

şiirin tamamını alıntılıyorum:


nere gizlendimse aşikâr oldum
hedefte gördüler sensiz iki gün
dertler avcı oldu, ben şikâr oldum
insafsız vurdular sensiz iki gün.

gözlerde avcıya yaranmak hazzı
zevkten dört köşeydi hepsinin ağzı
üstüme atıldı yüzlerce tazı
başımda durdular sensiz iki gün.

ayağıma prangalar taktılar
gözlerimi dağladılar yaktılar
iki koldan, bir alnımdan çaktılar
çarmıha gerdiler sensiz iki gün.

kâle almadılar dileklerimi
yaraslar emdi iliklerimi
bükülmez sandığın bileklerimi
kırk yerden kırdılar sensiz iki gün.

tenimle bin çeşit dert senli benli
her yanım kan revan gör ki ne denli
iğneli, çivili, çatal dikenli
tellere sardılar sensiz iki gün.

her cevre göğsünü geren kalbime
eyyub'un sabrına eren kalbime
cennete sorgusuz giren kalbime
sırrını sordular sensiz iki gün.

eseni efsanem olmasın kuşkun
ecel âciz kaldı, azrail şaşkın
nihayet onlarda ölümsüz aşkın
farkına vardılar sensiz iki gün.
devamını gör...

bir zamandır yazılarına denk geliyordum sayın yazarın. bilgiyi aktarım tarzı, bilgiyi yorumlama tarzı ile severek okuyorum kendilerini.

ayrıca çok efendi ve saygılı bir yazarımızdır. saygılar efendim.
devamını gör...

"nothing really matters,
anyone can see"
devamını gör...

bir şeyin kalbini kırması için illa yanlış olması gerekmez ki..
devamını gör...

ben burada pis bir oyun seziyorum. kulüpsüzler kulübüne üye olursak yine kulübümüz olur ve bu durum aleyhimize kullanılır. domestic hıyar karşımıza bir yönetim projesi ile gelmiş. bizi punduna getirmeye çalışıyor. herkesi bir kulübe dahil etmeye çalışıyorlar. bu işin arkasından da kesinlikle kızıl öfke benjamin çıkacaktır. yine büyük resmi gördüm *

(bkz: ben bu oyunu bozarım)

herkesi itidalli olmaya çağırıyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

güzel sanatlar düşünüyorum.
devamını gör...

insan zihninin rastlantısal gerçekleşen durumları kabul etmeyerek alakasız olaylar veya bilgiler arasında anlamsal bir bağ kurmaya çalışmasıdır. ilk olarak alman nörolog ve psikiyatrist klaus conrad'ın ortaya atılmıştır. insan beyni her olay ya da imgeden bir anlam çıkarmaya çalışır. bu durum doğal ya da rastlantısal şekilde gelişen şeyleri anlamlı hale getirmemize neden olur. mesela kafamıza kuş pislemesinin şans oyunlarında ikramiye kazanmakla bağlantısı veya nazar değmesin diye masaya üç kez vurulması buna en güzel örneklerdir.
devamını gör...

ayrıca 6 ay kış ve bir altı ay daha kış mevsimi ile ünlü bir coğrafyadır.
devamını gör...

günümüzde vefa artık bir semt ismi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mevcut siyasi partinin hala iktidarda olması.
devamını gör...

okula veya işe giderken toplu taşıma araçlarında veya sokakta rastgele yanınızdan geçerken bile karşılacağınız akbabalardır.

hiç unutmam otobüste gelip adeta bir leşmişim gibi kokumu alıp yanıma oturmuştu. ilk akbaba ile karşılaşım olmadığından tanımıştım ben de yakın düşmanımı. hafif tombullardır bu teyzeler. ellerinde babanne çantası diye adlandırılan siyah, parlak ve kısa kulplu çantalardan takarlar. cam kenarında oturduğum için iyice yerleşti yanıma. yumurtasına sokulan güvercin gibi. "ayy bekle bekle gelmedi bu otobüs" dedi. kafa sallayıp güldüm. iletişim kurarsanız ağına düşersiniz. baktı benden cevap yok. "kızım bu otobüs x otobüsü mü? diye ucu açık soruyu gönderdi bana. "evet teyzeciğim" deyip çantamdan akbabasavar silahımı çıkarmaya yeltendim. kulaklığımı...

teyze sayısız başarılı/ başarısız avını alt eden üstün bir akbaba gibi ilk vurucu hamlesini yaptı. telefonu çantasından çıkardı ve "kızım gözlerim görmüyor beni bi numaramı mı aramış şuna bi baksana" deyiverdi. aldım elime telefonu "evet teyze hüseyin torun diye biri aramış sizi" dedim. hüseyin torun isim ve soyismi olan biri değil. direkt teyzenin torunu. acemi bir leşseniz isim soyisim olarak görürsünüz. ama tecrübeli iseniz leş olmaktan kurtulursunuz.

"allah allah torun beni niye aradı ki yav" diye bir soru yöneltti. ses seda yok benden." okuldan çıkmıştır. öğretmenlik okuyor daaa". buradaki övücülüğü, yere göğe sığdırılamayan o torunu anlatamam size. o ses tonu, o mimikler...

-sen okuyor musun kızım?
+evet teyze.
-ne okuyorsun kızım?
+adı uzun ve garip olan bölümümün adını söylerim.
-af buyur o ne kızım?
+kısacası öğretmenlik teyzeciğim öğretmenlik...
(o bölümü okumanız önemli değil burada, önemli olan onların bildiği bir mesleği söylemeniz.)
bizim akbabanın gözleri dolar gören cennet mahallesi pembe gibi fal taşı açılır. severim insanları heyecanlandırmayı. sonra o heyecanı soldurmayı.

"her okul çıkışı erkek arkadaşım alırdı teyzeciğim lakin bugün benimkinin işi uzadı" dedim. doları gören pembenin yüzü bu sefer de küpek ferhat'ı görmüş gibi düşer.

-yaa konuştuğun görüştüğün var demek.
(halbuki öyle biri yok).
+evet teyzeciğim, allah'tan bir şey çıkmazsa yaza nişan var.

akbaba baktı leşe ulaşamıyor. ortalığa haset ve fesatlık katar.

-nereli senin oğlan?
+o an aklıma ilk gelen şehri attım.
-ayyy ayyy!!! demeeee oranın oğlanları çok aklı başında olmaz be evladım. işi gücü nedir?
+doktor teyze.
gözlerinde bi tık parlama olur. gelsin beni de bulsun der gibi.

-benimde bacaklarımda kireçlenme var çocuğum. seninki ne doktoru?
+kalp doktoru...
-haa bizim beyin kalbinde pil var. hangi hastanede senin oğlan?
+ankara'nın en bilindik hastanesini söylerim.
-iyi bakalım kızım allah mutlu mesut etsin der ve avına ulaşamamış akbabamız yönünü çevirir.
bugün eli boştur. artık yol dönüşü karşısına sıçan,tavşan tarzi küçük avlar çıkarsa onlarla yetinecektir.

bir dahakine rolümü daha iyi oynamak için "hamileyim, boşanma aşamasındayım"vs. tarzı rolleri bürünmem gerektiğini hatırlattım kendime. muhabbet gereksiz uzun sürmüştü. 2 kelime yeter halbuki akbabayı kovmaya...

kulaklık takılır. ve nil karaibrahimgil'in akbaba şarkısı son ses açılır.
devamını gör...

uzun bir güneşlenme süresi, mavi gökyüzü, sıcak bir deniz, kışı yağışlı ve ılık, yazı da kurak geçen bir yaz mevsimi, hakim olduğu sahillerde de deniz turizminin önünü açmasında rol oynamıştır.
devamını gör...

yoruldum ulan, bittim… bugün evimde keyif yapayım bari dedim bizim abdülrezzak bırakmadı peşimi. abdülrezzak lakabı tabi fırlamanın, kendisi en yakın kankalarımdan biri. neyse o geldi an itibariyle içiyoruz yine ama bu sefer bitki çayı. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"kendi umuduna sığın,
sığındığın kadar yalnızlığa..."
diyor mehmet tahir.

-sığın umuduna.

ve ben,
nasıl güzel denk geliyorum ki sana...
devamını gör...

belki ebeveyn olunduğu zaman anlaşılan gerçeklerdir. bu konuda söyleyebileceğim tek şey, birbiriyle anlaşamayan ebeveynler sırf çocukları için boşanmamakta/ayrılmamakta ısrar ediyorlar ya burada yanlış yapıyorlar. onlar çocuklarına iyilik yaptıklarını zannedip ve kendilerini kandırıyorlar. birbiriyle anlaşamayan anne ve babayla ve sürekli tartışma ortamında bir çocuğun büyümesi ona yapılacak en büyük kötülüktür. çocuğun hem sosyal hem de özel hayatında yaşayacağı bir çok iletişim sorunlarının en büyük nedenlerinden biri budur.
devamını gör...

leonardo di caprio'nun her türlü alacağı karşılaştırma.

nasıl bir kıyaslama yaptın diye soranlara, toplanın efendim açıklıyorum.

kanlı elmas filminden leo'yu çıkar brad'i koy sırıtır.

spy game filminden bradi'i çıkar koy leo'yu gram sırıtmaz.

işte bu yüzde leonardo diyorum. o oscar ödülünü o kadar geç veren yapımcılara da burdan selam olsun, evet kulaklarınızı çınlatan bendim ağalar.*
devamını gör...

instagramda mıyız diye düşündüren başlık. burada önemli sandığım fikirleri cümlelere dönüştürüyorum ve beğeni alması mutlu ediyor. beğeni almazsa mutsuz etmiyor. kimseyi üzmeden, incitmeden düşüncelerimi ifade edebiliyorsam daha ne isterim bir sözlükten?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim