virginia woolf
ceplerini taşla doldurarak kendini ouse nehri’ne bırakmış yazar. cansız bedeni de 3 hafta sonra bulunmuş.intihar notu etkilemiştir:
“salı
en sevdiğim,
yine delirecekmişim; bu korkunç günleri atlatamayacakmışız gibi hissediyorum. ve sanki giden zamanı geri çeviremeyeceğim. sesler duymaya başlıyorum ve konsantre olamıyorum. bu yüzden yapmam gereken şeyi yapıyorum.bana verebileceğin en büyük mutluluğu verdin. kimsenin yapamayacağı şeyleri yaptın. iki insanın birlikte daha mutlu olabileceğini sanmıyorum. ben artık savaşamayacağım. biliyorum, senin hayatını mahvediyorum, bensiz daha mutlu olacaksın. görüyorsun bu mektubu bile doğru düzgün yazamıyorum. okuyamıyorum. hayatımdaki bütün mutluluğu sana borçlu olduğumu söylemek isterim. bana karşı inanılmaz sabırlısın ve iyisin.şunu söylemek istiyorum -aslında bunu herkes biliyor- eğer biri beni bu durumdan kurtarabilecek olsa bu sen olurdun. her şey beni terk edip gitti ama senin iyiliğin hep benimle kaldı. artık senin hayatını mahvetmeyeceğim. kimse, seninle mutlu olduğumuz kadar mutlu olamazdı.”
“salı
en sevdiğim,
yine delirecekmişim; bu korkunç günleri atlatamayacakmışız gibi hissediyorum. ve sanki giden zamanı geri çeviremeyeceğim. sesler duymaya başlıyorum ve konsantre olamıyorum. bu yüzden yapmam gereken şeyi yapıyorum.bana verebileceğin en büyük mutluluğu verdin. kimsenin yapamayacağı şeyleri yaptın. iki insanın birlikte daha mutlu olabileceğini sanmıyorum. ben artık savaşamayacağım. biliyorum, senin hayatını mahvediyorum, bensiz daha mutlu olacaksın. görüyorsun bu mektubu bile doğru düzgün yazamıyorum. okuyamıyorum. hayatımdaki bütün mutluluğu sana borçlu olduğumu söylemek isterim. bana karşı inanılmaz sabırlısın ve iyisin.şunu söylemek istiyorum -aslında bunu herkes biliyor- eğer biri beni bu durumdan kurtarabilecek olsa bu sen olurdun. her şey beni terk edip gitti ama senin iyiliğin hep benimle kaldı. artık senin hayatını mahvetmeyeceğim. kimse, seninle mutlu olduğumuz kadar mutlu olamazdı.”
devamını gör...
önce selam sonra kelam
"esselâmu kablel kelâm" – hz. muhammed (sav).
“selamlaşma konuşmadan önce gelir” anlamına gelen bir hadistir.
atalarımızın selamlaşmaya büyük önem verdikleri dede korkut hikayelerinden bellidir:
“dedem korkut öteden berü geldi. baş indürdi, bağır bastı, ağız dilden görklü selam virdi.”
divanu lugati’t-türk’te geçen “esenle” fiili “mutluluk dilemek, sağlıklı ve sevinçli olmasını istemek, yola çıkanı uğurlamak” anlamına gelmektedir.
günümüzde unutulmaya yüz tutmuş esenlik dilerim ve esen kal ifadeleri geçmişte türk boyları arasında yaygın olarak kullanılmıştır.
“esenin bardımız, esenin keltimiz” (esenlikle gittik, esenlikle geldik) – uygur metinlerinden.
selamlaşmak samimiyet, barış, dostluk, arkadaşlık, sevgi ve saygı ifadelerini çağrıştırmasına rağmen günümüzde giderek azalmaktadır.
iş başvurusunda bulunan gençlere tavsiyem “önce gülümseyerek selam verin”.
selamlaşmak sosyal bir beceridir ve iletişimin sağlıklı olması bakımından çok önemlidir.
mülakat esnasında karşınızda insan kaynakları uzmanı bulunsa dahi sizi işe alacak kişi "çay getiren" de olabilir.
size selam vermişse muhakkak alın aksi takdirde baştan kaybedersiniz.
"selam almayana yiğit denir mi?" barış manço.
“selamlaşma konuşmadan önce gelir” anlamına gelen bir hadistir.
atalarımızın selamlaşmaya büyük önem verdikleri dede korkut hikayelerinden bellidir:
“dedem korkut öteden berü geldi. baş indürdi, bağır bastı, ağız dilden görklü selam virdi.”
divanu lugati’t-türk’te geçen “esenle” fiili “mutluluk dilemek, sağlıklı ve sevinçli olmasını istemek, yola çıkanı uğurlamak” anlamına gelmektedir.
günümüzde unutulmaya yüz tutmuş esenlik dilerim ve esen kal ifadeleri geçmişte türk boyları arasında yaygın olarak kullanılmıştır.
“esenin bardımız, esenin keltimiz” (esenlikle gittik, esenlikle geldik) – uygur metinlerinden.
selamlaşmak samimiyet, barış, dostluk, arkadaşlık, sevgi ve saygı ifadelerini çağrıştırmasına rağmen günümüzde giderek azalmaktadır.
iş başvurusunda bulunan gençlere tavsiyem “önce gülümseyerek selam verin”.
selamlaşmak sosyal bir beceridir ve iletişimin sağlıklı olması bakımından çok önemlidir.
mülakat esnasında karşınızda insan kaynakları uzmanı bulunsa dahi sizi işe alacak kişi "çay getiren" de olabilir.
size selam vermişse muhakkak alın aksi takdirde baştan kaybedersiniz.
"selam almayana yiğit denir mi?" barış manço.
devamını gör...
iç anadolu denince yazarların aklına gelen şeyler
uçsuz bucaksız bozkırlar.
devamını gör...
babanın en iyi olduğu konu
boşa yanan ışık ve fazla harcanan suyu anında tespit edebilme yeteneği.
devamını gör...
öjenik
“iyi doğmuş” , “iyi tür” manasına gelen eugenes sözcüğünden türetilmiştir. öjeni genel olarak “insan soyunun ıslahı”yla ilgili görüşleri ifade etmektedir. nüfusun kalıtsal özelliklerini mükemmelleştirmeyi hedeflemektedir. peki bunu nasıl yapmak istiyor?
üreme için uygun çiftlerin seçimi ve istenmeyen bireylerin elimine edilmesi yoluyla
öjeni, bilimin insanlığın bütün sorunlarına çözüm olacağı inancının geniş kabul gördüğü bir dönemde peydah olmuştur.
1883 yılında, charles darwin’in “doğal ayıklanma yoluyla evrim” kuramını benimseyen, kuzeni olan , sir francis galton tarafından ilk defa kullanılmıştır.
adam darwin'i anlamış anlamış olmasına da; yanlış anlamıştır.
şimdi bu adam bir kaç despotça şey ileri sürmüş, bunla ilgili çalışmalar yapmış ve çalışmalarıyla 1909’da şövalyelik nişanı almış, bir yıl sonra da copley madalyası kraliyet cemiyeti’nin en yüksek madalyasını göğsüne takmıştır.
despotça çalışmasının adı hereditary genius'tur. kutsal deha ismini verdiği bu kitapta, 300 soylu aileyi incelemiş, bunların mükemmel olduğunu kafasına göre belirlemiştir. yetmezmiş gibi zencilerin beyazlardan iki basamak geri olduğunun hükmünü vermiş, kızılderilileri zaten insan yerine koymamıştır.
genetik bilimi elbette kalıtsal hastalıkların çözümü olabilir, lakin galton bunu sadece ırksal özelliklere göre belirlemeye çalışmıştır.
ona göre; üstün olanların üremesi acilen sağlanmalı, istenmeyen kesimin üremesi kontrol altına alınarak kısırlaştırılmalıdır. engellileri de istenmeyenler olarak ele almış ve üremeleri kontrol alınmalı demiştir.
arkadaşlar işin en acısı zorla 'ırksal saflaşma' safsatasıyla kısırlaştırma 70 yıl uygulanmış...
1907’de ındiana eyaletinde kabul edilen bir kanunla zeka özürlü, sağır ya da körler zorla kısırlaştırılılmıştır. benzer bir yasa 1909'da washington ve kaliforniya eyaletlerinde kabul görmüştür. 1927’de virginia eyaletinde zeka özürlüler kısırlaştırılmışlardır. yasa, amerika’nın bir sürü eyaletinde 1960 yıllarına kadar yürürlükte kalmıştır. toplamda 67000 insan kısırlaştırılmıştır.
ojeni kayıt dairesi başkanlığı yapan ve sonrasında göç ve yerlileştirme komitesinin uzman ojeni sorumlusu olarak
atanan harry laughlin de 1922’de bir kısırlaştırma yasası teklifi verir... laughlin’in modelinde, aralarında zihinsel, işitme görme engellilerin de yer aldığı kısırlaştırılması gereken “kusurlu” istenmeyenler arasında epilepsi
hastalarına da yer vermiştir. üstelik laughlin’in kendisinin epilepsi hastasıdır!
öjeni naziler tarafından hemen benimsendi. "kalıtımsal olarak hastalıklı zürriyetin engellenmesi kanunu" oluşturup; 400.000 kişi rızası olmadan kısırlaştırdılar. ölenler, öldürülenler, mavi gözlü yapılmaya çalışılanlar...
kaynaklar:
dergipark.org.tr/tr/downloa...
onedio.com/haber/ojenik-bil...
tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9...
üreme için uygun çiftlerin seçimi ve istenmeyen bireylerin elimine edilmesi yoluyla
öjeni, bilimin insanlığın bütün sorunlarına çözüm olacağı inancının geniş kabul gördüğü bir dönemde peydah olmuştur.
1883 yılında, charles darwin’in “doğal ayıklanma yoluyla evrim” kuramını benimseyen, kuzeni olan , sir francis galton tarafından ilk defa kullanılmıştır.
adam darwin'i anlamış anlamış olmasına da; yanlış anlamıştır.
şimdi bu adam bir kaç despotça şey ileri sürmüş, bunla ilgili çalışmalar yapmış ve çalışmalarıyla 1909’da şövalyelik nişanı almış, bir yıl sonra da copley madalyası kraliyet cemiyeti’nin en yüksek madalyasını göğsüne takmıştır.
despotça çalışmasının adı hereditary genius'tur. kutsal deha ismini verdiği bu kitapta, 300 soylu aileyi incelemiş, bunların mükemmel olduğunu kafasına göre belirlemiştir. yetmezmiş gibi zencilerin beyazlardan iki basamak geri olduğunun hükmünü vermiş, kızılderilileri zaten insan yerine koymamıştır.
genetik bilimi elbette kalıtsal hastalıkların çözümü olabilir, lakin galton bunu sadece ırksal özelliklere göre belirlemeye çalışmıştır.
ona göre; üstün olanların üremesi acilen sağlanmalı, istenmeyen kesimin üremesi kontrol altına alınarak kısırlaştırılmalıdır. engellileri de istenmeyenler olarak ele almış ve üremeleri kontrol alınmalı demiştir.
arkadaşlar işin en acısı zorla 'ırksal saflaşma' safsatasıyla kısırlaştırma 70 yıl uygulanmış...
1907’de ındiana eyaletinde kabul edilen bir kanunla zeka özürlü, sağır ya da körler zorla kısırlaştırılılmıştır. benzer bir yasa 1909'da washington ve kaliforniya eyaletlerinde kabul görmüştür. 1927’de virginia eyaletinde zeka özürlüler kısırlaştırılmışlardır. yasa, amerika’nın bir sürü eyaletinde 1960 yıllarına kadar yürürlükte kalmıştır. toplamda 67000 insan kısırlaştırılmıştır.
ojeni kayıt dairesi başkanlığı yapan ve sonrasında göç ve yerlileştirme komitesinin uzman ojeni sorumlusu olarak
atanan harry laughlin de 1922’de bir kısırlaştırma yasası teklifi verir... laughlin’in modelinde, aralarında zihinsel, işitme görme engellilerin de yer aldığı kısırlaştırılması gereken “kusurlu” istenmeyenler arasında epilepsi
hastalarına da yer vermiştir. üstelik laughlin’in kendisinin epilepsi hastasıdır!
öjeni naziler tarafından hemen benimsendi. "kalıtımsal olarak hastalıklı zürriyetin engellenmesi kanunu" oluşturup; 400.000 kişi rızası olmadan kısırlaştırdılar. ölenler, öldürülenler, mavi gözlü yapılmaya çalışılanlar...
kaynaklar:
dergipark.org.tr/tr/downloa...
onedio.com/haber/ojenik-bil...
tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9...
devamını gör...
gereksiz abartılan şeyler
kahraman tazeoğlu gibi şairler, müzik kalitesi olmayan şarkılar, sanatçı(?)lar.
devamını gör...
instagram'ın gereksiz bir uygulama olduğu gerçeği
kendini pazarlamak, okuduklarını, yazdıklarını, giydiklerini hatta yardımlarını bile pazarladığın platform. beğeniyle orantılı da kendini tatmin hissini sağlar. özellikle şu devirde artık sevemediğim uygulama.
devamını gör...
yazıp yazıp silinen mesajlar
yazıp yazıp siliniyorsa konu derindir. derin konuları da sakin olunan bir zamanda yüz yüze konuşmak en iyisi.. yoksa, bir derdini anlatmaya çalışırken, ortaya başka bir dert çıkıyor, sonra ayıkla pirincin taşını..
bir de yüz yüze konuşurken karşı tarafa duygunuzu geçirme imkanınız var ama mesajda karşı taraf hangi duygu tonundaysa mesajı öyle yorumluyor, yani kendinizi onun duygularının insafına bırakmış oluyorsunuz ki bu da çok riskli bir durum..
bir de yüz yüze konuşurken karşı tarafa duygunuzu geçirme imkanınız var ama mesajda karşı taraf hangi duygu tonundaysa mesajı öyle yorumluyor, yani kendinizi onun duygularının insafına bırakmış oluyorsunuz ki bu da çok riskli bir durum..
devamını gör...
geceye bir siyasetçi sözü bırak
bunlar ateistt, bunlar teröristt.
devamını gör...
mansur yavaş'ın yks ücretlerini karşılayacağını açıklaması
biri sana terörist der, diğeri sınav ücretlerini öder.
ey türk gençliği! sen konuyu biliyorsun.
kral harekettir.
ey türk gençliği! sen konuyu biliyorsun.
kral harekettir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
havanın sapsarı, ağır, ağdalı bir faza geçtiği anlar olur. bazen de hava öyle katılaşır ki kehribarın içinde hapsolmuş milyon yıl yaşındaki sinek gibi bir tek hücrenin hareketini, değişikliği, yeniliği asırlarca bekle dur.
bize ait kafanın içinde zaman milyon kere yavaş geçebiliyor, saniyeye binlerce akrep sığabiliyorken yandaki, karşıdaki kafada zaman ne alemde acaba? altı üstü saç, deri, kemik. bunlar bu kadar mükemmel korur mu içindekileri dışarıdan? kulağımı dayasam içindekileri duyacak gibiyim ama yok. çıt yok. duyulmuyor. neler olup bitiyor o kafanın içinde?
kehribarın içinde bir sinek, "ne olursunuz bir tarafım çürürsün artık!" diye bağırıyor mudur? bilmem, duyamıyorum. sapsarı, ağır bir engel var arada, hiçbir şey işitmiyorum. altı üstü reçine, bu kadar mükemmel korur mu içindekini dışarıdan?
bize ait kafanın içinde zaman milyon kere yavaş geçebiliyor, saniyeye binlerce akrep sığabiliyorken yandaki, karşıdaki kafada zaman ne alemde acaba? altı üstü saç, deri, kemik. bunlar bu kadar mükemmel korur mu içindekileri dışarıdan? kulağımı dayasam içindekileri duyacak gibiyim ama yok. çıt yok. duyulmuyor. neler olup bitiyor o kafanın içinde?
kehribarın içinde bir sinek, "ne olursunuz bir tarafım çürürsün artık!" diye bağırıyor mudur? bilmem, duyamıyorum. sapsarı, ağır bir engel var arada, hiçbir şey işitmiyorum. altı üstü reçine, bu kadar mükemmel korur mu içindekini dışarıdan?
devamını gör...
eritropoetin
insan vücudunda böbreklerden salgılanır ve kemik iliğine etki ederek,
eritrosit yapımını uyarır. epo tedavisi en çok kronik böbrek yetmezliği olan ve diyaliz tedavisi gören hastalarda renal anemi için kullanılır.
eritrosit yapımını uyarır. epo tedavisi en çok kronik böbrek yetmezliği olan ve diyaliz tedavisi gören hastalarda renal anemi için kullanılır.
devamını gör...
nihilizm
her gerçeği, her değeri inkâr şeklinde var olan; her şeye şüphe ile yaklaşan ve kesin olarak hiçbir şeyin var olamayacağını savunan felsefi görüş.
görüşün temelleri antik yunan filozoflarından biri olan gorgias’ın üç önermesine dayanmaktadır. işbu üç önerme: (1) hiçbir şey yoktur, (2) bir şey olsa bile bilemeyiz, (3) bilsek bile başkalarına anlatamayız şeklindedir.
ayrıca tevfik fikret tarafından özet kıvamında bir tanımı mevcuttur:
“her şeref yapma, her saadet piç;
her şeyin ibtidası, ahiri hiç.”
görüşün temelleri antik yunan filozoflarından biri olan gorgias’ın üç önermesine dayanmaktadır. işbu üç önerme: (1) hiçbir şey yoktur, (2) bir şey olsa bile bilemeyiz, (3) bilsek bile başkalarına anlatamayız şeklindedir.
ayrıca tevfik fikret tarafından özet kıvamında bir tanımı mevcuttur:
“her şeref yapma, her saadet piç;
her şeyin ibtidası, ahiri hiç.”
devamını gör...
v60
bir filtre kahve demleme aparatı. bu aparatı ve chemex'i kullanarak yaptığınız kahvenin demleme metodu ise pour over.
v60 konik bir cam ya da seramik aparat. en bilinen markası hario. hario çok ünlü bir cam eşya üreticisi firma olmakla birlikte üst segment kahve aparatları üretmesiyle de ayrıca meşhur olan bir japon markası.

pour over, konik bir cam ya da seramik yapısı olan v60 aparatına ısıtılmış filtre kağıdı ve kalın çekilmiş (bir fincan için -kahvesine göre tabi ki değişir ama- ortalama 15 gr.) kahve eklemek ve üzerine dairesel hareketlerle sicim gibi* sıcak suyu (ısısı ortalama 95 santigrat) vermek, kahveyi köpürtmek, yaklaşık 30 saniye beklemek ve ardından yine aynı yöntemle suyu eklemek prensibiyle çalışan bir yöntem.
yani 3. nesil kahvecilerde işin tekniğini çok biliyormuş gibi "ben bugün chemex içmeyeyim, bi' v60 rica ediyorum" diye caka satmak dışında pek hayatımda yoktu açıkçası son döneme kadar. sonradan geldi, fena da olmadı. ama hala chemex seviyorum kahvemi ateş üzerinde pişirmeyeceksem. ilk tercihimse her zaman moka pot ya da percolator. böyleyken böyle. neyse bir arkadaş fikir verdi, kendi ukdemi doldurayım dedim yazdım, maksat iş görülsün. hayırlı sözlükler.
v60 konik bir cam ya da seramik aparat. en bilinen markası hario. hario çok ünlü bir cam eşya üreticisi firma olmakla birlikte üst segment kahve aparatları üretmesiyle de ayrıca meşhur olan bir japon markası.

pour over, konik bir cam ya da seramik yapısı olan v60 aparatına ısıtılmış filtre kağıdı ve kalın çekilmiş (bir fincan için -kahvesine göre tabi ki değişir ama- ortalama 15 gr.) kahve eklemek ve üzerine dairesel hareketlerle sicim gibi* sıcak suyu (ısısı ortalama 95 santigrat) vermek, kahveyi köpürtmek, yaklaşık 30 saniye beklemek ve ardından yine aynı yöntemle suyu eklemek prensibiyle çalışan bir yöntem.
yani 3. nesil kahvecilerde işin tekniğini çok biliyormuş gibi "ben bugün chemex içmeyeyim, bi' v60 rica ediyorum" diye caka satmak dışında pek hayatımda yoktu açıkçası son döneme kadar. sonradan geldi, fena da olmadı. ama hala chemex seviyorum kahvemi ateş üzerinde pişirmeyeceksem. ilk tercihimse her zaman moka pot ya da percolator. böyleyken böyle. neyse bir arkadaş fikir verdi, kendi ukdemi doldurayım dedim yazdım, maksat iş görülsün. hayırlı sözlükler.
devamını gör...
konuşacak birinin olmaması
konuşurken güvenecek birinin olmamasıdır bence daha çok o. mesela ben anlatıcam anlatmasına döküleceğim tam ... sonra acaba bana karşı kullanır mı herhangi bir anlattığımı diye düşünüp vazgeçiyorum..
devamını gör...
tuvalette uzun süre vakit geçirenlerin homo sempatizanlığı
bilimsel araaştırma için kaynak soracağım ama, kaynağın mabad olduğu aşırı belli olan başlıktır.
devamını gör...
feminizm
lezbiyen değillerdir(istisna vardır)
kadınların üstün olduğunu savunmazlar.
erkek düşmanı, koca bulamayan kadınlardan oluşmaz.
bütün feministler aynı şeyleri düşünmez, yönlüdür.
feminizm, sadece şehirli, orta sınıf kadınlar için değildir, hem de hiç değildir.
kadınların üstün olduğunu savunmazlar.
erkek düşmanı, koca bulamayan kadınlardan oluşmaz.
bütün feministler aynı şeyleri düşünmez, yönlüdür.
feminizm, sadece şehirli, orta sınıf kadınlar için değildir, hem de hiç değildir.
devamını gör...
kişinin 5 yılda yaşadığı değişim
artık hiç kimseye güvenmiyorum
dinden soğudum
beklentiyi sıfırladım
insanlara merhametten vazgeçtim
iyilik yapmaya korkar oldum
herşeyi sorgular oldum
insan sevmez oldum (benim için sadece bitki, doğa ve hayvanlar var artık. geriye kalanlar formalite)
dinden soğudum
beklentiyi sıfırladım
insanlara merhametten vazgeçtim
iyilik yapmaya korkar oldum
herşeyi sorgular oldum
insan sevmez oldum (benim için sadece bitki, doğa ve hayvanlar var artık. geriye kalanlar formalite)
devamını gör...
şarkılarda geçen acımasız cümleler
her ayrılık bir başlangıç, bu gidişle sonum olmaz.
devamını gör...