nizanim (yazar)
güzel tanımları olan kibar yazar.. takip edilesi tanımların sahibi hep yazsın, biz de okuyalım inşallah. *
devamını gör...
bıçak parası
(bkz: dolandırıcılık)
devamını gör...
hoşlanılan kişiye mesaj atma bahaneleri
bahanelere sığınmadan mesaj atmak lazım. net olun, her zaman daha iyidir. karşının eline koz verdiğinizi de düşünmeyin, verdiğiniz gibi aynı hızla alırsınız. özledim deyin, sana ihtiyacım var deyin, seni yanımda istiyorum deyin ya da bir koklayayım geri git deyin.
devamını gör...
sanat sanat için midir sanat toplum için midir sorunsalı
"önce kendisi düşünülerek yaratılır, yapılır, sonra da insanlara yani topluma sunulur." şeklinde cevaplanası sorunsal.
ama ne var ki gerçek/saf/nahif/güdümsüz "sanat"ı sanırım asla bil(e)meyeceğiz.
çünkü "o"nlar asla yayınlanmayan ve de yayınlanmayacak; kimbilir kimin sevdasında, kiminin başucundaki defterde, kiminin tamburunun mızrabında, kiminin kestiği saçta, kiminin yaşattığı bir hatırada, fotoğrafta, kiminin özenle şekillendirdiği bir eşyada gizli kalacak ya da bilinmeden el değiştirip başkalarının hayatlarında birer nesne olacaklar.
ama ne var ki gerçek/saf/nahif/güdümsüz "sanat"ı sanırım asla bil(e)meyeceğiz.
çünkü "o"nlar asla yayınlanmayan ve de yayınlanmayacak; kimbilir kimin sevdasında, kiminin başucundaki defterde, kiminin tamburunun mızrabında, kiminin kestiği saçta, kiminin yaşattığı bir hatırada, fotoğrafta, kiminin özenle şekillendirdiği bir eşyada gizli kalacak ya da bilinmeden el değiştirip başkalarının hayatlarında birer nesne olacaklar.
devamını gör...
kitap okurken ağlayan insan
duygularını saklamayan insanlar ve sürükleyip götüren muhteşem kitapların uyumuyla ortaya çıkan durumdur. şahsen kendimi ağlatacak kitaplar okumadığım için, kitaba kahkaha atarak deli muamelesi gördüğüm çok olmuştur.
devamını gör...
manita
sokak argosunda, sevgiliye hitap etmenin başka bir çeşitidir. bence kulağa hiç hoş gelmiyor. onun yerine hitap edilebilecek birçok kelime varken neden “manita” dedirten başlık.
devamını gör...
köylerdeki komik lakaplar
kerdız . türkçesi eşşek hırsızı .
devamını gör...
muhteşem yüzyıl vs game of thrones
game of thrones gibi bir sanat eserini çakma bir pembe dizi olan muhteşem yüzyıl ile karşılaştırdığım için tarihin beni affedeceğini umarak karşılaştırmama başlamak istiyorum.
muhteşem yüzyıl, türk televizyonlarında reyting rekorları kıran tarihi bir dizi. aslında tam anlamıyla tarihi yansıtmayıp pek çok detayı senaristin hayal gücüyle kurguladığı için ona fantastik bir öykü de diyebiliriz.
game of thrones da, ingiltere'yi andıran ancak ismi ingiltere olmayan bir ülkede, ortaçağ temalı bir fantastik yapım olarak bütün dünyada izleyen herkesi kendine hayran bıraktıran bir yapım.
aslında, iki dizi de taht oyunlarını anlatıyor. bu açıdan büyük bir benzerlikleri var. tahtı ele geçirmek için yapılan katakulliler, çakallıklar vs... lakin, game of thrones'da tahtı ele geçirmek için yapılan oyunlarda dev ordular, meydan savaşları, ejderhalar, canavarlar gibi dudak uçuklatan öğeler kullanılırken muhteşem yüzyıl'da taht oyunlarının tek kilit noktası cariyelerin pembiş pembiş kukişleri.
o cariyeyi padişahın koynuna sok, bu cariyeyi sadrazamın yatağına sok, şu cariyeyi şehzadenin kollarına at... koskoca osmanlı imparatorluğu'nu yönetmiş, abd'yi vergiye bağlamış, kıtaları fethetmiş padişahları, 15 yaşındaki moron cariyelerin oyuncağı gibi gösteren bir dizi.
dolayısıyla gelin bu iki yapımı karşılaştıralım. bakalım dünya tarihi kurgularda ne seyrediyor, biz ne seyrediyoruz?
-game of thrones, çok sevilen bir roman dizisini ekrana taşıyan bir edebiyat uyarlaması ve dolayısıyla olağanüstü bir sanat eseri... sanatseverlere, tarihi kurgulara ilgi duyan, fantastik öyküleri seven kitlelere hitap ediyor. muhteşem yüzyıl ise, tamamen ekran başındaki kadınları televizyona kilitleyip reklam seyrettirmek için hazırlanmış bir pembe dizi. kadınları hedeflediği için de her kadının hayali olan kraliçe olmak meselesi üzerine oynuyor, haremdeki kızların padişahın ve şehzadenin yatağına girerek kraliçe olma hayallerini anlatıyor.
-game of thrones'da erkekler, çevrelerindeki kadınların ne kadar çakal, ne kadar tehlikeli olduğunu iyi biliyor. muhteşem yüzyıl'daki erkek karakterler, haremdeki cariyelerin parmağında oyuncak olarak resmediliyor.
-game of thrones'da oyuncular kılıçları kaldırmak için iki elleriyle asılıp o ağır kılıçları bedenleriyle savrulurcasına, dengelerini yitirircesine güç harcayarak savuruyorlar. kılıçlar bir duvara, ağaca, sütuna çarpınca kilolarla parça koparıyor. o kılıçların ağırlığını ve gerçekliğini iliğimize kadar hissediyoruz. muhteşem yüzyıl'da ise plastikten yapılma 50 gramlık kılıçlar bir nesneye çarpınca ereksiyon zorluğu yaşayan hipopotam kamışı gibi sağa sola kırılıp sallanıyor.
-game of thrones'un bir bölümünü çekmek için yüzlerce çalışan bir ay boyunca çalışıyor. çekilen görüntüler gelişmiş bilgisayarlarda haftalar boyunca render edilerek renkler, efektler tek tek elden geçiriliyor. muhteşem yüzyıl ise 7 gün içinde yazılıp, çekilip, kurgulanıp yayına sokuluyor. sony'nin bir el kamerası var, 300 dolar. onunla çektiğim görüntüler daha kaliteli.
-game of thrones, bir kez seyredildikten sonra başa alıp tekrar tekrar seyretme arzusu doğuruyor. her seyrettiğinizde kaçırdığınız başka bir detayı yakalayabiliyorsunuz. muhteşem yüzyıl'ı, akşam tv'de seyredecek başka bir şey olmadığı için ve acaba tarihi konuları nasıl kurgulamışlar diye merak edip seyrediyoruz. zaten seyrederken de ya pirinç ayıklıyoruz ya da facebook'ta arkadaşalarımızn muhteşem yüzyıl güncellemelerine yorum yapıyoruz, geyik çeviriyoruz. seyretmesek de olur. "seyretme beş lira vereyim" diyen çıksa, seyretmem. o derece.
-game of thrones'un müziklerini dünyanın her yerinden onlarca müzik grubu coverlayarak kendi yorumlarıyla çalmaya başladılar. muhteşem yüzyıl'ın cingılını ise ancak ilkokuldaki "büyünce kraliçe olucam ben" kızları ağzıyla çalmaya çalışıp hocalarından "gürültü yapma evladım burası okul!" tepkisi alıyor.
tabi, tüm bu yergilerin yanında, türkiye'nin şartlarını da hatırlamamız lazım.
kanalların pembe diziler sayesinde, pembe hayaller içinde yaşayan saf kadınları ekran başına bağlayıp hipnotize ederek reklam seyrettirmek amacıyla yayın yaptıklarını, bu yüzden de yapımcılarımızın arzu ettikleri kaliteli yapımları hayata geçiremediğini biliyorum.
ne olacak bu halimiz pelinsu?
muhteşem yüzyıl, türk televizyonlarında reyting rekorları kıran tarihi bir dizi. aslında tam anlamıyla tarihi yansıtmayıp pek çok detayı senaristin hayal gücüyle kurguladığı için ona fantastik bir öykü de diyebiliriz.
game of thrones da, ingiltere'yi andıran ancak ismi ingiltere olmayan bir ülkede, ortaçağ temalı bir fantastik yapım olarak bütün dünyada izleyen herkesi kendine hayran bıraktıran bir yapım.
aslında, iki dizi de taht oyunlarını anlatıyor. bu açıdan büyük bir benzerlikleri var. tahtı ele geçirmek için yapılan katakulliler, çakallıklar vs... lakin, game of thrones'da tahtı ele geçirmek için yapılan oyunlarda dev ordular, meydan savaşları, ejderhalar, canavarlar gibi dudak uçuklatan öğeler kullanılırken muhteşem yüzyıl'da taht oyunlarının tek kilit noktası cariyelerin pembiş pembiş kukişleri.
o cariyeyi padişahın koynuna sok, bu cariyeyi sadrazamın yatağına sok, şu cariyeyi şehzadenin kollarına at... koskoca osmanlı imparatorluğu'nu yönetmiş, abd'yi vergiye bağlamış, kıtaları fethetmiş padişahları, 15 yaşındaki moron cariyelerin oyuncağı gibi gösteren bir dizi.
dolayısıyla gelin bu iki yapımı karşılaştıralım. bakalım dünya tarihi kurgularda ne seyrediyor, biz ne seyrediyoruz?
-game of thrones, çok sevilen bir roman dizisini ekrana taşıyan bir edebiyat uyarlaması ve dolayısıyla olağanüstü bir sanat eseri... sanatseverlere, tarihi kurgulara ilgi duyan, fantastik öyküleri seven kitlelere hitap ediyor. muhteşem yüzyıl ise, tamamen ekran başındaki kadınları televizyona kilitleyip reklam seyrettirmek için hazırlanmış bir pembe dizi. kadınları hedeflediği için de her kadının hayali olan kraliçe olmak meselesi üzerine oynuyor, haremdeki kızların padişahın ve şehzadenin yatağına girerek kraliçe olma hayallerini anlatıyor.
-game of thrones'da erkekler, çevrelerindeki kadınların ne kadar çakal, ne kadar tehlikeli olduğunu iyi biliyor. muhteşem yüzyıl'daki erkek karakterler, haremdeki cariyelerin parmağında oyuncak olarak resmediliyor.
-game of thrones'da oyuncular kılıçları kaldırmak için iki elleriyle asılıp o ağır kılıçları bedenleriyle savrulurcasına, dengelerini yitirircesine güç harcayarak savuruyorlar. kılıçlar bir duvara, ağaca, sütuna çarpınca kilolarla parça koparıyor. o kılıçların ağırlığını ve gerçekliğini iliğimize kadar hissediyoruz. muhteşem yüzyıl'da ise plastikten yapılma 50 gramlık kılıçlar bir nesneye çarpınca ereksiyon zorluğu yaşayan hipopotam kamışı gibi sağa sola kırılıp sallanıyor.
-game of thrones'un bir bölümünü çekmek için yüzlerce çalışan bir ay boyunca çalışıyor. çekilen görüntüler gelişmiş bilgisayarlarda haftalar boyunca render edilerek renkler, efektler tek tek elden geçiriliyor. muhteşem yüzyıl ise 7 gün içinde yazılıp, çekilip, kurgulanıp yayına sokuluyor. sony'nin bir el kamerası var, 300 dolar. onunla çektiğim görüntüler daha kaliteli.
-game of thrones, bir kez seyredildikten sonra başa alıp tekrar tekrar seyretme arzusu doğuruyor. her seyrettiğinizde kaçırdığınız başka bir detayı yakalayabiliyorsunuz. muhteşem yüzyıl'ı, akşam tv'de seyredecek başka bir şey olmadığı için ve acaba tarihi konuları nasıl kurgulamışlar diye merak edip seyrediyoruz. zaten seyrederken de ya pirinç ayıklıyoruz ya da facebook'ta arkadaşalarımızn muhteşem yüzyıl güncellemelerine yorum yapıyoruz, geyik çeviriyoruz. seyretmesek de olur. "seyretme beş lira vereyim" diyen çıksa, seyretmem. o derece.
-game of thrones'un müziklerini dünyanın her yerinden onlarca müzik grubu coverlayarak kendi yorumlarıyla çalmaya başladılar. muhteşem yüzyıl'ın cingılını ise ancak ilkokuldaki "büyünce kraliçe olucam ben" kızları ağzıyla çalmaya çalışıp hocalarından "gürültü yapma evladım burası okul!" tepkisi alıyor.
tabi, tüm bu yergilerin yanında, türkiye'nin şartlarını da hatırlamamız lazım.
kanalların pembe diziler sayesinde, pembe hayaller içinde yaşayan saf kadınları ekran başına bağlayıp hipnotize ederek reklam seyrettirmek amacıyla yayın yaptıklarını, bu yüzden de yapımcılarımızın arzu ettikleri kaliteli yapımları hayata geçiremediğini biliyorum.
ne olacak bu halimiz pelinsu?
devamını gör...
başlıklarını engelle butonu
kişi bazında değil de başlığa girdiğinde olması gerektiğini düşündüğüm butondur. bu sayede istemediğimiz başlıkları tekrar tekrar görmek zorunda kalmatız.
devamını gör...
pablo neruda
pablo neruda, biz orada.
bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
şöyle diyebilirim: "gece yıldızlardaydı
ve yıldızlar, maviydi, uzaklarda üşürler"
gökte gece yelinin söylediği türküler
bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
hem sevdim, hem sevildim, ya da o böyle söyler
bu gece gibi miydi kucağıma aldığım
öptüm onu öptüm de üstümde sonsuz gökler
hem sevdim, hem sevildim, ya da ben böyle derim
sevmeden durulmayan iri, durgun bakışlı gözler
bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
duymak yitirdiğimi, ah daha neler neler
geceyi duymak, onsuz daha ulu geceyi
çimenlere düşen çiy yazdığım bu dizeler
sevgim onu alakoymaya yetmediyse ne çıkar
ve o benimle değil, yıldızlıdır geceler
yürek zor katlanıyor onu yitirmelere
uzaklarda birinin söylediği türküler
bakışlarım kovalar onu tellim her yerde
bakışlar sanki onu bana getirecekler
böyle gecelerdeydi ağaçlar beyaz olur
artık ne ben öyleyim ne de eski geceler
sesim arar rüzgârı ona ulaşmak için
şimdi sevmiyorum ya, eskidendi sevmeler
şimdi kimbilir kimin benim olduğu gibi
sesi, aydınlık teni, sonsuz uzayan gözler
sevmiyorum doğrudur, yürek bu hâlâ sever
sevmek kısa sürdüyse unutmak uzun sürer
bu gece gibi miydi kollarıma almıştım
yüreğimde bir burgu ah onu yitirmeler
budur bana verdiği acıların en sonu
sondur bu onun için yazacağım dizeler
bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
şöyle diyebilirim: "gece yıldızlardaydı
ve yıldızlar, maviydi, uzaklarda üşürler"
gökte gece yelinin söylediği türküler
bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
hem sevdim, hem sevildim, ya da o böyle söyler
bu gece gibi miydi kucağıma aldığım
öptüm onu öptüm de üstümde sonsuz gökler
hem sevdim, hem sevildim, ya da ben böyle derim
sevmeden durulmayan iri, durgun bakışlı gözler
bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
duymak yitirdiğimi, ah daha neler neler
geceyi duymak, onsuz daha ulu geceyi
çimenlere düşen çiy yazdığım bu dizeler
sevgim onu alakoymaya yetmediyse ne çıkar
ve o benimle değil, yıldızlıdır geceler
yürek zor katlanıyor onu yitirmelere
uzaklarda birinin söylediği türküler
bakışlarım kovalar onu tellim her yerde
bakışlar sanki onu bana getirecekler
böyle gecelerdeydi ağaçlar beyaz olur
artık ne ben öyleyim ne de eski geceler
sesim arar rüzgârı ona ulaşmak için
şimdi sevmiyorum ya, eskidendi sevmeler
şimdi kimbilir kimin benim olduğu gibi
sesi, aydınlık teni, sonsuz uzayan gözler
sevmiyorum doğrudur, yürek bu hâlâ sever
sevmek kısa sürdüyse unutmak uzun sürer
bu gece gibi miydi kollarıma almıştım
yüreğimde bir burgu ah onu yitirmeler
budur bana verdiği acıların en sonu
sondur bu onun için yazacağım dizeler
devamını gör...
mundell fleming modeli
ıs-lm modeli, kapalı ekonomi varsayımından hareketle geliştirilmiştir. ıs-lm dengesinin sağlandığı noktalarda, iç denge sağlanmaktadır. ıs-lm kapalı ekonomi modelidir. mundell fleming modeli ise açık ekonomi modelidir. ıs-lm modeline bp (balance of payment) 'yi dahil etmektedir. dış denge ise bp eğrisi ile gösterilmektedir. bp eğrisi ödemeler dengesini temsil etmektedir. bp eğrisi, değişik faiz oranlarına tekabül eden gelir düzeyinin geometrik yeri olarak ifade edilmektedir.
iç denge, istikrarlı bir büyüme trendi ile düşük oranlı işsizliğin birlikte olması halidir. (ıs-lm dengesi). dış denge ise ödemeler dengesinin sağlanması durumudur. ödemeler dengesi ise cari işlemler açığının sermaye hareketleri hesabı fazlasına eşit olması durumudur. yani, dış denge, dış ticaret dengesi ile sermaye hareketleri dengesi tarafından belirlenmektedir. dış ticaret dengesi, ihracat ve ithalat düzeyi tarafından belirlenirken; sermaye hesabı dengesi yurtiçi ve yurtdışı faiz oranları farkı tarafından belirlenmektedir. dış denge üzerinde marjinal hasılat eğilimi ve faiz oranları etkilidir.
hasıla düzeyinde bir artış olduğunda, marjinal ithalat düzeyi kadar ithalatta artış meydana gelir. zira ithalat, gelirin artan bir fonksiyonudur. (m=m0+my). ithalat arttığında ise net ihracat azalır. bu durum ise dış dengeyi olumsuz etkiler.
faiz oranı azaldığında ülkeden sermaye çıkışı olur ve dış denge olumsuz etkilenir. tersine, faiz yükseldiğinde ülkeye sermaye girişi olur ve dış denge bu durumdan olumlu etkilenir.
iç denge, istikrarlı bir büyüme trendi ile düşük oranlı işsizliğin birlikte olması halidir. (ıs-lm dengesi). dış denge ise ödemeler dengesinin sağlanması durumudur. ödemeler dengesi ise cari işlemler açığının sermaye hareketleri hesabı fazlasına eşit olması durumudur. yani, dış denge, dış ticaret dengesi ile sermaye hareketleri dengesi tarafından belirlenmektedir. dış ticaret dengesi, ihracat ve ithalat düzeyi tarafından belirlenirken; sermaye hesabı dengesi yurtiçi ve yurtdışı faiz oranları farkı tarafından belirlenmektedir. dış denge üzerinde marjinal hasılat eğilimi ve faiz oranları etkilidir.
hasıla düzeyinde bir artış olduğunda, marjinal ithalat düzeyi kadar ithalatta artış meydana gelir. zira ithalat, gelirin artan bir fonksiyonudur. (m=m0+my). ithalat arttığında ise net ihracat azalır. bu durum ise dış dengeyi olumsuz etkiler.
faiz oranı azaldığında ülkeden sermaye çıkışı olur ve dış denge olumsuz etkilenir. tersine, faiz yükseldiğinde ülkeye sermaye girişi olur ve dış denge bu durumdan olumlu etkilenir.
devamını gör...
kestane çizici
meslek.*
bu mesleği bizim evde babam icra ederdi.yine bir kestane akşamında tepsiyi önüne verdim 'haydi çiz.'
sonra bak dedi şöyle tutup böööyle keseceksin,al şimdi bunları yap.
aradan kaç yıl geçti hatırlamıyorum.artık bir meslek sahibiyim.*
bu mesleği bizim evde babam icra ederdi.yine bir kestane akşamında tepsiyi önüne verdim 'haydi çiz.'
sonra bak dedi şöyle tutup böööyle keseceksin,al şimdi bunları yap.
aradan kaç yıl geçti hatırlamıyorum.artık bir meslek sahibiyim.*
devamını gör...
pişman olmamak için yapılması gerekenler
hiçbir şey için asla yapmam dememek, zira hayat önünüze getiriyor asla dediğiniz şeyleri.
devamını gör...
hayatından sürekli birilerinin eksilmesi
hayatımızda olması gereken kişiler biz büyük bir çaba sarf etmeden de olacak kişilerdir. onlar iyi ki dediğimiz gruptadır.
diğer eksilen, hayatımızda yeri olmayan kişiler ise onlar için ne yapsak nafile. isterseniz çok sevin, isterseniz gitmemesi için elinizden geleni yapın, bir kılıf bulur gider. böyle kişiler kısa hayatımızda zaman kaybıdır, salın gitsinler, geri dönmeye çalışanlar olacaktır illa ama o eski siz değilsinizdir ve en doğru karar ile iyi ki yoksun iyi ki gittin, dersiniz.
diğer eksilen, hayatımızda yeri olmayan kişiler ise onlar için ne yapsak nafile. isterseniz çok sevin, isterseniz gitmemesi için elinizden geleni yapın, bir kılıf bulur gider. böyle kişiler kısa hayatımızda zaman kaybıdır, salın gitsinler, geri dönmeye çalışanlar olacaktır illa ama o eski siz değilsinizdir ve en doğru karar ile iyi ki yoksun iyi ki gittin, dersiniz.
devamını gör...
hoşlanılan kişinin önünde rezil olmak
pek umursamadığım durumdur. hatta büyük bir şey değilse ben de kendimle dalga geçerim muhtemelen.
devamını gör...
ay'ın ikiye bölünmesi mucizesi
inanç adı altında akla mantığa sığmayacak olayların en ufak bir sorgulamaya bile tabi tutulmadan binlerce yıl kabul edilebileceğinin kanıtıdır.
devamını gör...



