before sunrise
trende tanışan bir kadınla erkeğin viyana'da geçirdikleri bir günü anlatan filmdir. büyük beklentiyle başladığım için beklentimin biraz altında kaldı. filmin büyük çoğunluğunun diyaloglardan oluşmasıyla beraberinde düşündüren, gün boyu gittiği yerleri gösterme tarzlarıyla göze hitap eden bir filmdir. oyunculukları çok beğendim. bazen çok yavaş akan bazense hiç akmayan sahneleri var, o yüzden zaman zaman sıkıldım. aslında diyaloglarda çok güzel konulara değiniyorlar, o açıdan çok hoşuma gitti ancak 1 saat 40 dakikalık bir film olmasından ötürü üzerine çook daha uzun konuşulacak konular biraz hızlı geçilmiş, oradan oraya atlanmış gibiydi. yani diyaloglarda konuştukları bazı konuları daha uzun konuşsalar çok daha güzel olurdu. bu tarz filmleri seviyorsanız izlemelisiniz.
devamını gör...
kubbealtı lugatı
annem evde kitap okunmasini da istiflenmesini de sevmeyen bir kadın (esasında kitap sevmiyor) olduğu için evdeki tüm kitaplar koliler içinde garajda istiflenmiş duruyordu. ihtiyacımız oldukça almak için garaja inip yerine önceki kitabı bırakmak sureti ile eve yeni kitap sokabiliyorduk.
neyse ki geçen yaz patlayan su deposu sayesinde ıslanan koliler kendilerini koyvermiş kitaplar şu içinde yüzer hale gelmiş. bu duruma sevinen anneme gün doğmuş bunlar işe yaramaz kafasiyla çöpe attırmış. bu kadarla kalsa yine iyi... öğrendim ki canim annem evdeki üç ciltlik kubbealtı lügatini da 'kimin işine yarar bu?' deyip atmış.
bari iskenderiye hamamlarinda yaktırsaydın dedim öylece duruyor karşımda, halife ömer gibi kadin evlerden ocaklardan ırak.
neyse ki geçen yaz patlayan su deposu sayesinde ıslanan koliler kendilerini koyvermiş kitaplar şu içinde yüzer hale gelmiş. bu duruma sevinen anneme gün doğmuş bunlar işe yaramaz kafasiyla çöpe attırmış. bu kadarla kalsa yine iyi... öğrendim ki canim annem evdeki üç ciltlik kubbealtı lügatini da 'kimin işine yarar bu?' deyip atmış.
bari iskenderiye hamamlarinda yaktırsaydın dedim öylece duruyor karşımda, halife ömer gibi kadin evlerden ocaklardan ırak.
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
bugün de samimiyetimin salaklığını nasıl yaşadığımı düşünüyorum. bir daha aynı tufaya düşersem sevsinler.
devamını gör...
varoluş sancısı çektiği halde insanın bu dünyadan gitmek istememesinin sebebi
çünkü yaşamak çok güzel,çünkü hayat kısa , kuşlar uçuyor.
çünkü buraya bir daha hiç gelmeyeceğiz.
çünkü toprak olacağız. ne kadar zor da olsa , yaşamak çok güzel şey be, bir pulp fiction izlerken , bol şekerli kahveni yudumlarken, bir şiiri farklı ses tonlarıyla okumaya çalışırken, bir kitap kargosunu açarken, duş aldıktan sonra , yeni yıkanmış masmavi yatakta uzanıp sevdiğin radyoyu dinlerken , hiç kimse dinlemese de orada 1 kişinin bile olduğunu varsayıp radyosunun başına geçen radyocunun umudunu düşünürken, en sevdiğin yazarların yerine kendini koyarken, bir pazar günü patates kızartması ve en sevdiğin yeşil zeytin ve çay ve peynir ve ailenle gülümserken, eskiden yazdıklarını okurken, kedinin senin yüzüne ellerini koyup gözlerinin içine bakarken, arka sokaklar izlerken, hayat çok güzel be... rıza baba' nın gõzleri kadar güzel...
çünkü buraya bir daha hiç gelmeyeceğiz.
çünkü toprak olacağız. ne kadar zor da olsa , yaşamak çok güzel şey be, bir pulp fiction izlerken , bol şekerli kahveni yudumlarken, bir şiiri farklı ses tonlarıyla okumaya çalışırken, bir kitap kargosunu açarken, duş aldıktan sonra , yeni yıkanmış masmavi yatakta uzanıp sevdiğin radyoyu dinlerken , hiç kimse dinlemese de orada 1 kişinin bile olduğunu varsayıp radyosunun başına geçen radyocunun umudunu düşünürken, en sevdiğin yazarların yerine kendini koyarken, bir pazar günü patates kızartması ve en sevdiğin yeşil zeytin ve çay ve peynir ve ailenle gülümserken, eskiden yazdıklarını okurken, kedinin senin yüzüne ellerini koyup gözlerinin içine bakarken, arka sokaklar izlerken, hayat çok güzel be... rıza baba' nın gõzleri kadar güzel...
devamını gör...
pandemide kendimize kattığımız şeyler
kendime kattığım tek şey kilo oldu sanırım
devamını gör...
alternatif et lokantası isimleri
(bkz: anadolu tat 1071)
devamını gör...
klasikleşmiş muhteşem yüzyıl replikleri
devamını gör...
sokak lambası
küçük bir çocuğun, gece yarısı usul usul yağan karlar eşliğinde iki elini çenesine götürerek fakir gecekondusunun buğulu penceresinden ışıklarına baktığı yerdir.
devamını gör...
esra erol'da
bence sosyoloji ya da iletişim benzeri bölümlerde okuyan kişilerin özellikle izlemeleri gerekli olan programlardır. * günümüz insanları, insanlar arası iletişim, ilişki artık neyse en güzel, gerçekçi ve bir o kadar da absürt örneklerini bu programda görebilmekteyiz. insan analizi yapabilecekleri çok güzel örnekler mevcuttur.
devamını gör...
the platform
kapitalizmi, bencilliği,doymayan gözleri çok güzel ifade eden çok sıradışı bir film olmuş.
başlangıçta sonu var mı yok bilinemeyen kat kat aşağı inen bir yemek masasının olduğu üstteki insanların doyumsuzluğu yüzünden 50. kattan aşağısına hiç yemek kalmadığı apaçık ortada.
her koyun kendi bacağından asılır misali herkes kendi çaresine bakıyor, fırsat geldi mi sonuna kadar kullanmaktan çekinmiyor.
ancak ilgimi çeken eskiden orada kalanları mülakata alan ancak içerisi hakkında pek bir fikri olmayan ve daha sonra gönüllü olarak orada yaşayan kadının her gün usanmadan bir alt katı aynı şekilde uyarması ama yanıt alamaması da bize insanların kolay kolay akıllanmayacağını gösterdiğini düşünüyorum.
tabii bir yandan da eşitliğin mümkün olmayacağını da gözler önüne seriyor.
çok fazla anlam ve sonuç çıkarmanın mümkün olduğu bir film olmuş.
tavsiye olunur, keyifli seyirler.
başlangıçta sonu var mı yok bilinemeyen kat kat aşağı inen bir yemek masasının olduğu üstteki insanların doyumsuzluğu yüzünden 50. kattan aşağısına hiç yemek kalmadığı apaçık ortada.
her koyun kendi bacağından asılır misali herkes kendi çaresine bakıyor, fırsat geldi mi sonuna kadar kullanmaktan çekinmiyor.
ancak ilgimi çeken eskiden orada kalanları mülakata alan ancak içerisi hakkında pek bir fikri olmayan ve daha sonra gönüllü olarak orada yaşayan kadının her gün usanmadan bir alt katı aynı şekilde uyarması ama yanıt alamaması da bize insanların kolay kolay akıllanmayacağını gösterdiğini düşünüyorum.
tabii bir yandan da eşitliğin mümkün olmayacağını da gözler önüne seriyor.
çok fazla anlam ve sonuç çıkarmanın mümkün olduğu bir film olmuş.
tavsiye olunur, keyifli seyirler.
devamını gör...
gojira
doksanlı yıllarda kurulmuş, fransız progresif metal grubu. born in winter şarkısının şahsıma yazıldığına inanmaktayım.
devamını gör...
intihar etmek
beni çelişkilerle boğuşturan durum. birisi bana bahsedince onu bu histen kurtarmak için her şeyi yapabilecekken ona kendi inanamadığım şeyleri söylüyorum. oysa ben de bununla sürekli mücadele halindeyim. bir gün kaybedecek gibi hissediyorum zaten kaybetmiştim de hayat şans verdi tekrardan. her zaman o şansı vermez biliyorum zaten ben de hayatın o şansı vermesine izin vermem artık öyle hissediyorum.
devamını gör...
alex mason
call of duty serisinin gelmiş geçmiş en iyi ikinci karakteri. mason, bir askerdir ardından ajan olur ve ruslarla vietnamlılara karşı savaşmaya başlar. bir görevde, fidel castro'yu öldürürler, uçakla kaçarlarken, düşmanlar uçağa falan ateş eder, mason arkadaşlarının başarılı bir şekilde gidebilmesi için kendini feda eder yani uçaktan iner ve düşmanlara karşı savaşır. aslında castro ölmemiştir, öldürdükleri dublördür. hemen mason'ın arkasından vurup bayıltırlar. castro, "yeni arkadaşlıklarının bir hediyesi" olarak, mason'ı, dragovich denen tüm çirkefliklerin liderine verir. dragovich'inde sağ kolu olan kravchenko adında biri vardır ve bir de stainer var, bu stainer alman ama dragovich ve kravchenko rus. castro'yu biliyorsunuz zaten, adam sadece oyun karakteri değil sonuçta.
sonra bunu, vorkuta denen böyle iğrenç bir yere, işkence için getirirler. burda mason'ı uyuturlar ve programlarlar yani beynini yıkarlar. mason artık sayılar görmeye başlar, her yerde sayılar ve rakamlar söyleyen birinin sesini falan duyar. bu sayılar da, koordinatlardır. aslında bu dragovich manyağı, nova 6 adı verilen bir aletle, tüm amerika'yı kölesi yapmaya ya da öldürmeye çalışıyordur, her yerde adamları vardır, ve bu mason'ın gördüğü bu sayılar da, bu adamların koordinatları. yani böylelikle mason'ın beynini yıkamışlar ve mason, böylelikle bu çakalın kölesi oluvermiştir. tabii mason bundan habersizdir, o sayıların ne anlama geldiğini bilmez ve vorkuta denen cehennemde, kendisi gibi diğer mahkumlarla birlikte işkence görür ve 1 yıl kadar burda kalır.
bu sürede, call of duty world at war'dan da tanıdığımız, viktor reznov devreye girer. reznov'un kankası, yine call of duty world at war'dan tanıdığımız dimitri petrenko, nova 6 ile dragovich, kravchenko ve stainer tarafından öldürülmüştür. rus milliyetçisi olan reznov, rusların artık çirkefleştiğini anlar ve intikam hissiyle dolup taşar. o yıllardır vorkuta cehennemindedir. mason'ın beyninin yıkanıldığından haberi vardır, bu yüzden mason'a hep dragovich, kravchenko ve stainer üçlüsünü öldürmesini söyler, ona biz kardeşiz şöyleyiz böyleyiz der, böylelikle reznov'un emirleri, mason'ın kafasına kazınır. mason da bu sürede, reznov ile kankadır, candır, ciğerdir falan sanar tabii. reznov aslında cesur biri ama giden gençliğinin intikamı ve kankası dimitri reisin intikamı için mason'ı kullanır. ardından kaçış planı yaparlar ve mason'ın kaçıp intikamını alması uğrunda kendini feda eder, yakalanır ve infaz edilir.
mason reznov'un öldüğünden habersizdir. 5 yıl sonra yani 1968 yılında, gene reznov ile karşılaşır. aslında bu kişi reznov değil ama mason'ın beyni yıkandığı için halüsinasyon görüyordur. arkadaşları falan da mason delirdi falan bundan habersizler yani, mason da reznov yaşıyor yanı başında falan sanıyor da yanında biri yok aslında, reznov kafasının içinde bir hayal. asıl reznov, 5 yıl önce ölmüş gitmiş. işte mason reznov ile görevler falan yapıyor, intikam için çalışıyor falan. kravchenko ölür. geriye stainer ve dragovich kalır.
mason stainer'i öldürür ama mason, bu adamı reznov öldürdü zanneder. arkadaşları aslında reznov reisin 5 yıl önce öldüğünü öğrenir ve mason'a anlatırlar. mason bazı şeyleri hatırlamasıyla birlikte arkadaşlarının doğru söylediğini farkeder. en sonunda dragovich'i de öldürür.
bir görevde mason, başkan kennedy ile buluşuyor ve onu öldürdüğünü hayal ediyordur. bunun sebebi mason hem de başkan kennedy'yi öldürmek için programlanmıştır. son görevde mason, dragovich çakalını döverken şöyle der, benim, başkanımı öldürmem için çalıştın! dragovich gülümser ve şöyle der, çalıştım mı?
oyun bittikten sonra bir video karşımıza çıkar, kennedy, halkla buluşuyordur ve aralarında mason da vardır, işte o video:
yani kennedy'yi 1963 yılında öldüren, mason'ın ta kendisidir. dikkat çekici bir diğer husus, kennedy'nin gerçek katiliyle, oyundaki katili olan mason, aynı askeri birliktendirler..
mason'ın zannettiği:

gerçekte olan:
sonra bunu, vorkuta denen böyle iğrenç bir yere, işkence için getirirler. burda mason'ı uyuturlar ve programlarlar yani beynini yıkarlar. mason artık sayılar görmeye başlar, her yerde sayılar ve rakamlar söyleyen birinin sesini falan duyar. bu sayılar da, koordinatlardır. aslında bu dragovich manyağı, nova 6 adı verilen bir aletle, tüm amerika'yı kölesi yapmaya ya da öldürmeye çalışıyordur, her yerde adamları vardır, ve bu mason'ın gördüğü bu sayılar da, bu adamların koordinatları. yani böylelikle mason'ın beynini yıkamışlar ve mason, böylelikle bu çakalın kölesi oluvermiştir. tabii mason bundan habersizdir, o sayıların ne anlama geldiğini bilmez ve vorkuta denen cehennemde, kendisi gibi diğer mahkumlarla birlikte işkence görür ve 1 yıl kadar burda kalır.
bu sürede, call of duty world at war'dan da tanıdığımız, viktor reznov devreye girer. reznov'un kankası, yine call of duty world at war'dan tanıdığımız dimitri petrenko, nova 6 ile dragovich, kravchenko ve stainer tarafından öldürülmüştür. rus milliyetçisi olan reznov, rusların artık çirkefleştiğini anlar ve intikam hissiyle dolup taşar. o yıllardır vorkuta cehennemindedir. mason'ın beyninin yıkanıldığından haberi vardır, bu yüzden mason'a hep dragovich, kravchenko ve stainer üçlüsünü öldürmesini söyler, ona biz kardeşiz şöyleyiz böyleyiz der, böylelikle reznov'un emirleri, mason'ın kafasına kazınır. mason da bu sürede, reznov ile kankadır, candır, ciğerdir falan sanar tabii. reznov aslında cesur biri ama giden gençliğinin intikamı ve kankası dimitri reisin intikamı için mason'ı kullanır. ardından kaçış planı yaparlar ve mason'ın kaçıp intikamını alması uğrunda kendini feda eder, yakalanır ve infaz edilir.
mason reznov'un öldüğünden habersizdir. 5 yıl sonra yani 1968 yılında, gene reznov ile karşılaşır. aslında bu kişi reznov değil ama mason'ın beyni yıkandığı için halüsinasyon görüyordur. arkadaşları falan da mason delirdi falan bundan habersizler yani, mason da reznov yaşıyor yanı başında falan sanıyor da yanında biri yok aslında, reznov kafasının içinde bir hayal. asıl reznov, 5 yıl önce ölmüş gitmiş. işte mason reznov ile görevler falan yapıyor, intikam için çalışıyor falan. kravchenko ölür. geriye stainer ve dragovich kalır.
mason stainer'i öldürür ama mason, bu adamı reznov öldürdü zanneder. arkadaşları aslında reznov reisin 5 yıl önce öldüğünü öğrenir ve mason'a anlatırlar. mason bazı şeyleri hatırlamasıyla birlikte arkadaşlarının doğru söylediğini farkeder. en sonunda dragovich'i de öldürür.
bir görevde mason, başkan kennedy ile buluşuyor ve onu öldürdüğünü hayal ediyordur. bunun sebebi mason hem de başkan kennedy'yi öldürmek için programlanmıştır. son görevde mason, dragovich çakalını döverken şöyle der, benim, başkanımı öldürmem için çalıştın! dragovich gülümser ve şöyle der, çalıştım mı?
oyun bittikten sonra bir video karşımıza çıkar, kennedy, halkla buluşuyordur ve aralarında mason da vardır, işte o video:
yani kennedy'yi 1963 yılında öldüren, mason'ın ta kendisidir. dikkat çekici bir diğer husus, kennedy'nin gerçek katiliyle, oyundaki katili olan mason, aynı askeri birliktendirler..
mason'ın zannettiği:

gerçekte olan:
devamını gör...
homofobik
halka açık alanlarda "velev ki ibneyiz" pankartlarıyla gezerek onur(!) yürüyüşü yapanların, ortada normalmiş gibi tavır sergilemesi beni rahatsız ediyor. başkalarına örnek olduğunu mu sanıyorlar nedirse, onlar istediğini yapacak dışarda ama biz istemediğimizi bile yazmaktan aciz mi kalacağız? bu özgürlük sadece size mi var,sadece sizin için tolerans geçip limitsiz mi kılınmış arkadaş? bazıları yazım hakkında eleştiride bulunmuş. ama eleştiri yaparken kendileri çok düzgün ve benim şahsımı tanıyormuş gibi saldırmış. ne de olsa içindekileri kusmuş. beni tanımadan etmeden kendini kandırma demek kendini kandırmasıdır. kimsenin kalbini ve dini inancını hayatına yaşantısını bilemezsiniz. bol keseden kendi gibi düşünülmüyor diye kendilerini haklı sanmak, kendi yobazlıklarıdır. benim düşüncem bu, seninki de kendi yaşantına göre. kalkıp sen ve türevlerine dini inancımı ve yaşantımı anlatamam. kimsenin cinsel hayatına karıştığım da yok. eşlerini bırakıp kimle ne yaptıkları umrumda değil. fıtrata ters bana göre kadınlar yalnızlaştırılıyor ve bu üremeyi de psikolojiyi de toplumu da etkiliyor. gelecek nespi tehlikeye sokuyor. dini inancım gereği de bana bu durumlar yasak ve haram kılındı. eğer aksini iddia etseydim o zaman inancımla çelişmiş olurdum. ki zaten dini inancım bana ve yaşantımda iyiliği ve güzelliği emrediyor. ister inanın ister inanmayın. benim düşüncelerime sizinkiler saygı duyduğum gibi saygı duymak zorundasınız. mahalle kavgası yapıyormuş gibi saldırmayın sizden farklı düşünülüyor diye. bundan sonra yazdıklarınıza da zaman ayırıp okuyacak boş insan değilim ne de olsa sadece kin kusulup kendi dedikleri sadece doğruymuş gibi güya haklılığını yazmaya çalışacak... bana göre çocuklar etkilenir. onlar öyleler diye çocukların ve ilerde çocuklarım olursa onlar gibi olmalarını istemiyorum. yok sigara içermişim de kutsal kitaba sanki saygım yokmuş bilmem ney zırvalamışlar. beni bilen bilir. kimseye kanıtlama ihtiyacı da gütmem hayatımı dini yaşantıma göre yaşayamayacaksam bunu nerde yaşayacağım. sırf düşüncelerimi kendince ütopik bulup inanmayanlar/rahatsız olanlar var diye yalan yere sigara içiyorum, rutin olarak şu dini vecibelerimi yerine getirmiyorum istediğinizi dışarda yapın diyemem. bu işi sırf yapıyorlar diye doğrudur ve halka açık alanlarda çocukların ya/ da dini değerlerin önünde tepinin de diyemem. kafa sözlükte de zaten özgür bir platform değil(!) ya, bazılarının düşüncesiz saldırıları sonucu yazdığımdan vazgeçmem.sonuna kadar arkasındayım (öğrenin artık; herkes sizle aynı düşünmek zorunda değil bu kendinizce onları ve yaşantıları hakkında ileri geri konuşma hakkı da size tanımıyor. ne de olsa herkes kendinden bilirmiş bu nedenle bu tarz kendi bildiğini dikte etmeye çalışanların yazdıkları gözümde çöp mahiyetinde...) . kimseyi de benim düşüncelerim ve yaşantım "alâkadar " etmez. yaşantımda uygulamadıklarımı da tavsiye etmem.şov peşinde olsaydım herkesle yani seninle aynı fikirden olanların yazdıklarını yazar bu şekilde bol oy da alırdım. başkalarının kalbini ve hayatını biliyormuş gibi de ön yargılı davranırdım.
kadının yalnızlaştırılması, işlevi bakımından fıtrata ters durumların oluşumuna zemin hazırlaması ve inançların gereği bu tür durumları aşırı normal bir durummuş gibi toplumda sergileyenlere karşı tavrım nettir. nasıl ki onların da bana karşı tavırları ve söylemleri hoş olmasa da benim de onları sevmek gibi bir zorunluluğum yok. ne yapıyorsan yap dersek kendi özgürlüğümüze ve gelecek nesle karşı saygısızlık olur. kendi evinde kendin gibilerle hangi ortamda ne yaptığın ilgilendirmez de beni, çocukların camiinin veya hiç olunmadık yerlerde marifetmiş ve yayılması, duyulması isteniyor gibi hareketleri kabul etmek zorunda değiliz.
kadının yalnızlaştırılması, işlevi bakımından fıtrata ters durumların oluşumuna zemin hazırlaması ve inançların gereği bu tür durumları aşırı normal bir durummuş gibi toplumda sergileyenlere karşı tavrım nettir. nasıl ki onların da bana karşı tavırları ve söylemleri hoş olmasa da benim de onları sevmek gibi bir zorunluluğum yok. ne yapıyorsan yap dersek kendi özgürlüğümüze ve gelecek nesle karşı saygısızlık olur. kendi evinde kendin gibilerle hangi ortamda ne yaptığın ilgilendirmez de beni, çocukların camiinin veya hiç olunmadık yerlerde marifetmiş ve yayılması, duyulması isteniyor gibi hareketleri kabul etmek zorunda değiliz.
devamını gör...
back to the future radyo yayını
hooopps!
*asya - beni aldattın çıktı...
şarkı güzel, hava güzel; denk gelişler kötü. ne deyim, olur öyle arada. şarkılar da doğruyu bilip söylüyormuş demek ki. bu gecenin dersi bu.
teşekkürler sayın yazarımız ve yayıncımız. emeklerinize sağlık.
*asya - beni aldattın çıktı...
şarkı güzel, hava güzel; denk gelişler kötü. ne deyim, olur öyle arada. şarkılar da doğruyu bilip söylüyormuş demek ki. bu gecenin dersi bu.
teşekkürler sayın yazarımız ve yayıncımız. emeklerinize sağlık.
devamını gör...
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
insanlığın en önemli icatlarından birinin vida olması. evet şimdi arkana yaslan ve düşün.. vida olmasaydı halimiz ne olurdu?
devamını gör...
tavuk döner
riskli, ucuz ve güzel besindir. 12-13 yaşlarımda zehirlenmiştim bir kere ama hiç önemli değil, hala yiyorum. atın ölümü arpadan olsun.*
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi
hani eleştirmeye değmeyen bir konu yada durum vardır eleştirdikten sonra pişman olup gereksiz bulursun ...
devamını gör...
okunması gereken kitaplar
ahmet batman - bana ikimizi anlat
ahmet batman - gökyüzüne not
ikbal bayrak - kestik diyor yönetmen
grigory petrov - beyaz zambaklar ülkesinde
selçuk aydemir - mahalleden arkadaşlar
orhan pamuk - kırmızı saçlı kadın
ahmet batman - gökyüzüne not
ikbal bayrak - kestik diyor yönetmen
grigory petrov - beyaz zambaklar ülkesinde
selçuk aydemir - mahalleden arkadaşlar
orhan pamuk - kırmızı saçlı kadın
devamını gör...
mercimek çorbasını bir üst noktaya taşıyan detaylar
herkes biliyor mu bunu bilmiyorum ama soğanı unla kavurmak. ben bunu çok sonradan öğrendim.
devamını gör...