yazarların şu an olmak istedikleri yerler
moda sahilinde uzaktaki yakındaki bütün sevdiğim insanları toplayıp onlarla oturup sohbet etmek istiyorum şu an, hem de çok istiyorum. gecenin güzelliği ve hafif esintisiyle denize karşı biraz sohbet etmek, içimi dökmek istiyorum sadece.
devamını gör...
kitap hediye etmenin varoş davranışı olduğunu düşünmek
evet beyin hediye etmesi etmesi gerekiyordu böyle düşünene, aşırı elit bir hareket.
devamını gör...
toplum sözleşmesi
tarihin seyrini değiştiren ve dört kitaptan oluşan rousseau eseri. ayrıca bu eser , rousseau 'yu bu fikrin babası konumuna yükseltmiştir fakat hobbes , locke hatta suarez 'in fikirleri üzerine şekillendirilmiş bir eserdir. okunduktan sonra rousseau'nun ; ' l'homme est né libre, et partout il est dans les fers'aforizmasına hak vermemek elde değil.
--- alıntı ---
ıl y a donc trois sortes d'aristocratie : naturelle, élective, héréditaire. la première ne convient qu'à des peuples simples ; le troisième est le pire de tous les gouvernements. la deuxième est le meilleur ; c'est l'aristocratie proprement dite.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
ıl y a donc trois sortes d'aristocratie : naturelle, élective, héréditaire. la première ne convient qu'à des peuples simples ; le troisième est le pire de tous les gouvernements. la deuxième est le meilleur ; c'est l'aristocratie proprement dite.
--- alıntı ---
devamını gör...
rahatsız (yazar)
çoğu kişi gibi ben de bayılıyorum fotoğraflarınıza,beğeni yağmuruna tutacağım ama zor durduruyorum kendimi bazen*
daim olun ve kendinize dikkat edin efendim*
daim olun ve kendinize dikkat edin efendim*
devamını gör...
normal sözlük hunidaşlar kulübü
evvel mahsus selam eder, gözlerinizden öperim değerli hunidaşlar. deliye her gün bayram olsa dahi, hepinizin bayramı mübarek olsun demekten kendimi alamadım. bu vesile ile tüm kulüp üyelerimizin ve adaylarımızın bayramını kutluyorum. hunileriniz baki, tahtalarınızda her daim eksik olsun dilerim.
efendim malumunuz olduğu üzere kulübümüz hızla büyüyor. son gelişmeler sonrasında üye sayımız yediye çıktı. şartları yerine getireceğini beyan dostlarımız da var. şimdilik ''biz tam yedi huniyiz, 14 kollu bir deviz, var mı bize yan bakan hey! yan bakan hey! yan bakan...'' şeklinde takıldığımızı kıvançla ifade etmek ederiz.
evernevergreen, kaşkolnikov, mahlassızım ve mitosfer gücümüze güç katmaya huni de can olmaya gelmişlerdir. kendilerine selam olsun. kafadandeniz doğuştan tahtaları eksik olması hasebiyle üyeliğe çok yakın duruyor. lakin iron maiden konusunda aramızda ufak pürüzler kaldı onu da çözersek inşallah kendisi de aramıza katılacak. menajer oyunları olmazsa bu transferi yakında duyururuz diye düşünüyorum.
ve sizleri şu güzide eserle baş başa bırakıyorum.
efendim malumunuz olduğu üzere kulübümüz hızla büyüyor. son gelişmeler sonrasında üye sayımız yediye çıktı. şartları yerine getireceğini beyan dostlarımız da var. şimdilik ''biz tam yedi huniyiz, 14 kollu bir deviz, var mı bize yan bakan hey! yan bakan hey! yan bakan...'' şeklinde takıldığımızı kıvançla ifade etmek ederiz.
evernevergreen, kaşkolnikov, mahlassızım ve mitosfer gücümüze güç katmaya huni de can olmaya gelmişlerdir. kendilerine selam olsun. kafadandeniz doğuştan tahtaları eksik olması hasebiyle üyeliğe çok yakın duruyor. lakin iron maiden konusunda aramızda ufak pürüzler kaldı onu da çözersek inşallah kendisi de aramıza katılacak. menajer oyunları olmazsa bu transferi yakında duyururuz diye düşünüyorum.
ve sizleri şu güzide eserle baş başa bırakıyorum.
devamını gör...
evrendeki uzaklıkların ölçümü
"uzaklık merdiveni" adlı kozmolojik bir sistem kullanılarak yapılan ölçüm.
uzaklıkların doğru değerlerine mümkün olduğunca yakın ölçülmesi, evrenle ilgili diğer bilgilerin de mümkün olduğunca doğru hesaplanması anlamına gelir. örneğin evrenin yaşı gibi değerler, uzaklıklarla ilgili ölçümlere doğrudan bağlıdır.
uzaklık ölçümlerinde bazı birimlerimiz var. örneğin güneş sistemi içerisindeki herhangi bir uzaklığı astronomi birimi ile ifade edebiliriz. 1 astronomi birimi yaklaşık olarak 150 milyon kilometreye karşılık gelir ve dünya - güneş arasındaki ortalama uzaklık ile belirlenmiştir. uzun uzun "şu kadar milyar bu kadar milyon o kadar yüz bin kilometre" demek yerine mesela 5 astronomi birimi deriz kısaca.
güneş sistemi dışında kalan ve görece yakın olan yıldızların uzaklıklarını paralaks yöntemiyle hesaplarız. hesaplama detaylarına tabii ki girmeyeceğim ama paralaksı 1 olan cismin uzaklığı 1 parsek kabul edilir. yani parsek, bize biraz daha yakın olan cisimler için bir uzaklık ölçüsüdür.
çok daha uzak cisimlerin mesafesini ise ışık yılı kavramıyla ifade ederiz. ışık yılı, ismi insana zaman ölçüsü gibi gelse de, bir uzaklık ölçüsüdür. ışığın 1 yılda aldığı yolu ifade eder ve yaklaşık 9 trilyon kilometredir. bu nedenle çok uzak cisimler için uygun bir birimdir. lafı "324 trilyon kilometre" diye uzatmadan "36 ışık yılı" deriz kısaca.
bunların kendi aralarında dönüşümleri de var tabii her birimde olduğu gibi. örneğin 1 parsek, yaklaşık 3,26 ışık yılına eşittir.
yıldızların uzaklıkları, mutlak parlaklık ve görünür parlaklık gibi değerleri ile parlaklıklarının artıp azalma dönemi üzerinden hesaplanabilir. bir yıldızın uzaklığını ölçmek, onun içerisinde bulunduğu galaksinin uzaklığını da kabaca ölçmek anlamına gelir. bu da bizi hangi galaksinin ne kadar uzaklıkta ve kaç yaşında olduğu gibi bilgilere götürür ki bu da evrenin yaşı için önemli bir parametredir.
uzaklıkların doğru değerlerine mümkün olduğunca yakın ölçülmesi, evrenle ilgili diğer bilgilerin de mümkün olduğunca doğru hesaplanması anlamına gelir. örneğin evrenin yaşı gibi değerler, uzaklıklarla ilgili ölçümlere doğrudan bağlıdır.
uzaklık ölçümlerinde bazı birimlerimiz var. örneğin güneş sistemi içerisindeki herhangi bir uzaklığı astronomi birimi ile ifade edebiliriz. 1 astronomi birimi yaklaşık olarak 150 milyon kilometreye karşılık gelir ve dünya - güneş arasındaki ortalama uzaklık ile belirlenmiştir. uzun uzun "şu kadar milyar bu kadar milyon o kadar yüz bin kilometre" demek yerine mesela 5 astronomi birimi deriz kısaca.
güneş sistemi dışında kalan ve görece yakın olan yıldızların uzaklıklarını paralaks yöntemiyle hesaplarız. hesaplama detaylarına tabii ki girmeyeceğim ama paralaksı 1 olan cismin uzaklığı 1 parsek kabul edilir. yani parsek, bize biraz daha yakın olan cisimler için bir uzaklık ölçüsüdür.
çok daha uzak cisimlerin mesafesini ise ışık yılı kavramıyla ifade ederiz. ışık yılı, ismi insana zaman ölçüsü gibi gelse de, bir uzaklık ölçüsüdür. ışığın 1 yılda aldığı yolu ifade eder ve yaklaşık 9 trilyon kilometredir. bu nedenle çok uzak cisimler için uygun bir birimdir. lafı "324 trilyon kilometre" diye uzatmadan "36 ışık yılı" deriz kısaca.
bunların kendi aralarında dönüşümleri de var tabii her birimde olduğu gibi. örneğin 1 parsek, yaklaşık 3,26 ışık yılına eşittir.
yıldızların uzaklıkları, mutlak parlaklık ve görünür parlaklık gibi değerleri ile parlaklıklarının artıp azalma dönemi üzerinden hesaplanabilir. bir yıldızın uzaklığını ölçmek, onun içerisinde bulunduğu galaksinin uzaklığını da kabaca ölçmek anlamına gelir. bu da bizi hangi galaksinin ne kadar uzaklıkta ve kaç yaşında olduğu gibi bilgilere götürür ki bu da evrenin yaşı için önemli bir parametredir.
devamını gör...
tanışılan en ünlü kişi
selda bağcan; bir keresinde rüyamda gördüm, sohbeti hoş bir insan.
devamını gör...
nötr hissetmek
duygular insan beyninde limbik sistemden kaynaklanır, hisler ise beynin ön lobundan meydana gelirler. hisler soyut düşünceden kaynaklanırken, duygular doğuştan gelir ve genetiksel olarak evrim sonucu belirlenirler. insanlarda ki duygu sayıları kısıtlı olmasına karşın sahip olunabilecek his sayısında sınır yoktur.
duygular hızla gelip geçtiği için vücudun bir başka değerlendirme mekanizması vardır; hisler.. duygular hislerin kalıntılarını temsil ederler. duygu ve his arasında ki en belirgin fark hissin yavaş yavaş gelişmesidir. kaldı ki günlerce, haftalarca, aylarca hatta yıllar boyu mevcut olabilirler ve değişebilirler.
duygular doğuştan gelen temel alarm ve motivasyon sistemidir. sevinç, öfke, korku, şaşkınlık ve üzüntü gibi durumlar karşısında kişiyi hareket etmeye ya da hareketi sonlandırmaya teşvik eder. hisler ise kişiyi, rahatsızlık veya tatsızlık hissiyatına son vermek için neler yapılabileceği üzerine düşünmeye sevk eder.
şimdiii, nedir bu nötr hissetmek.?
hissizleşme ya da hissetmeme değildir öncelikle. duygusuzluk halidir sadece. gerçekleşen, yaşanılan, karşımıza çıkan hiç bir şeyi, duygu değişikliği yaratacak kadar değerli bulmama durumudur. olguların ya da bireylerin artık anlam taşımamasıdır. kısaca her şeye karşı hiç bir şey hissetmeme halidir. 'hissetmeme değildir dedin, şimdi de hiç bir şey hissetmeme halidir diyorsun' diyenler çıkacaktır. evet burada 'hiç bir hey hissetmeme' derken de 'hiç bir şey'i hissetme hissiyatı söz konusudur zaten. hissizliğin verdiği kekremsi bir histir nötrizm*.
nötrizm, artık bu beni aşıyor dediğimiz noktada, saldım çayıra mevlam kayıra diyebilmektir. 'bilinmez olan belki de en güzel olana gebedir' cümlesi ile yüzleşebilmektir. resmin tamamına bakınca, ilerde anlayacağım bütün bunları niye yaşadığımı diye düşünebilmektir. en temizinden derin bir nefes alıp, boşluğa, sessizliğe, iç dinginliğine ruhu bırakmak ve hep bir şeyleri oldurmaya çalışmaktan vazgeçmektir. hayatımızın gelgitlerini olduğu gibi, verebilecekleriyle, iyisiyle kötüsüyle gerçek anlamda kabul edebilmektir. bir ermiş bilgeliğiyle sessiz sakin kalabilmek, her şeye rağmen gülümseyebilmektir. bu bir pes ediş değildir, sadece kabulleniş ve olana direnmeyi bırakıştır. biraz daha anlayışlı, biraz daha çocuksu, biraz daha esnek olarak anın getirdiklerini bütünüyle yaşayabilmektir.
cümle olarak ''ben mutsuz değilim sadece mutlu olmayı umursamıyorum''* şeklinde söylendiğinde daha bir anlaşılır oluyor anlatmak istediğim.
her daim zirvede hissedilen ancak sıfır noktasında bir tutum sergilenen, delilik ve dahiliğin arasında, ölümle yaşamın kıyısında, tezatların tam ortasında bir yaklaşım nötr bakış açısı. ne mutlu ne mutsuz, tam ortası ama biraz melankolik, tepkisiz, ağır başlı ve karanlık oluyor bu nötrlük.
öncelikle geçmişle zihnimizde kurduğumuz köprülerden kurtulup, olan her olayı karşımıza çıkan her cümleyi öncesiz dinleyebilmekten geçiyor sanırım bunun yolu. geçmişi unutup o ana odaklanmaktan geçiyor belki de. en son ne oluyor, ne söyleniyor, ne soruluyorsa sadece ona odaklanmaktan geçiyor. bunu başarmaya başladığımızda bizi en çok etkileyen empati kabiliyetimizden uzaklaşmış, stresi ve belirsizliği daha iyi yönetmeye başlamış oluruz. yani geçmişten hiç bir bilgi ve duyguyu bir sonra ki cümleye, düşünceye taşımadığımız için objektiflik katsayımız artış olur bir nevi. bu da bize çok negatif durumlar karşısında bile hızlıca süreci aşmamızı, verdiği sakinlikle fırtınanın tam ortasında çözüme ulaşmamızı sağlar..
osho ne güzel söylemiş;
'hayattaki en büyük cesaret hayatın sana sunduğu her şeyi kabul etmektir.' ve devam etmiş;
'hayatın karanlık koridorlarında dolaşarak kişinin gözleri alışkanlık kazanır ve kişi karanlıkta bile ışığı görmeye başlar. gündüz vakti ışığı görmek güzeldir. ama en karanlık gecede de gözlerin alışkınsa, oradaki saklı gündüzü görebilirsin, güzellik oradadır. en karanlık gecede sabahı görebilirsen, o zaman güzellik vardır, o zaman başarmışsındır. eğer en alçakta, en yükseği görebiliyorsan, eğer cehennemde bile bir cennet yaratabiliyorsan, hayatın sanatçısı haline gelmişsindir.'
duygular hızla gelip geçtiği için vücudun bir başka değerlendirme mekanizması vardır; hisler.. duygular hislerin kalıntılarını temsil ederler. duygu ve his arasında ki en belirgin fark hissin yavaş yavaş gelişmesidir. kaldı ki günlerce, haftalarca, aylarca hatta yıllar boyu mevcut olabilirler ve değişebilirler.
duygular doğuştan gelen temel alarm ve motivasyon sistemidir. sevinç, öfke, korku, şaşkınlık ve üzüntü gibi durumlar karşısında kişiyi hareket etmeye ya da hareketi sonlandırmaya teşvik eder. hisler ise kişiyi, rahatsızlık veya tatsızlık hissiyatına son vermek için neler yapılabileceği üzerine düşünmeye sevk eder.
şimdiii, nedir bu nötr hissetmek.?
hissizleşme ya da hissetmeme değildir öncelikle. duygusuzluk halidir sadece. gerçekleşen, yaşanılan, karşımıza çıkan hiç bir şeyi, duygu değişikliği yaratacak kadar değerli bulmama durumudur. olguların ya da bireylerin artık anlam taşımamasıdır. kısaca her şeye karşı hiç bir şey hissetmeme halidir. 'hissetmeme değildir dedin, şimdi de hiç bir şey hissetmeme halidir diyorsun' diyenler çıkacaktır. evet burada 'hiç bir hey hissetmeme' derken de 'hiç bir şey'i hissetme hissiyatı söz konusudur zaten. hissizliğin verdiği kekremsi bir histir nötrizm*.
nötrizm, artık bu beni aşıyor dediğimiz noktada, saldım çayıra mevlam kayıra diyebilmektir. 'bilinmez olan belki de en güzel olana gebedir' cümlesi ile yüzleşebilmektir. resmin tamamına bakınca, ilerde anlayacağım bütün bunları niye yaşadığımı diye düşünebilmektir. en temizinden derin bir nefes alıp, boşluğa, sessizliğe, iç dinginliğine ruhu bırakmak ve hep bir şeyleri oldurmaya çalışmaktan vazgeçmektir. hayatımızın gelgitlerini olduğu gibi, verebilecekleriyle, iyisiyle kötüsüyle gerçek anlamda kabul edebilmektir. bir ermiş bilgeliğiyle sessiz sakin kalabilmek, her şeye rağmen gülümseyebilmektir. bu bir pes ediş değildir, sadece kabulleniş ve olana direnmeyi bırakıştır. biraz daha anlayışlı, biraz daha çocuksu, biraz daha esnek olarak anın getirdiklerini bütünüyle yaşayabilmektir.
cümle olarak ''ben mutsuz değilim sadece mutlu olmayı umursamıyorum''* şeklinde söylendiğinde daha bir anlaşılır oluyor anlatmak istediğim.
her daim zirvede hissedilen ancak sıfır noktasında bir tutum sergilenen, delilik ve dahiliğin arasında, ölümle yaşamın kıyısında, tezatların tam ortasında bir yaklaşım nötr bakış açısı. ne mutlu ne mutsuz, tam ortası ama biraz melankolik, tepkisiz, ağır başlı ve karanlık oluyor bu nötrlük.
öncelikle geçmişle zihnimizde kurduğumuz köprülerden kurtulup, olan her olayı karşımıza çıkan her cümleyi öncesiz dinleyebilmekten geçiyor sanırım bunun yolu. geçmişi unutup o ana odaklanmaktan geçiyor belki de. en son ne oluyor, ne söyleniyor, ne soruluyorsa sadece ona odaklanmaktan geçiyor. bunu başarmaya başladığımızda bizi en çok etkileyen empati kabiliyetimizden uzaklaşmış, stresi ve belirsizliği daha iyi yönetmeye başlamış oluruz. yani geçmişten hiç bir bilgi ve duyguyu bir sonra ki cümleye, düşünceye taşımadığımız için objektiflik katsayımız artış olur bir nevi. bu da bize çok negatif durumlar karşısında bile hızlıca süreci aşmamızı, verdiği sakinlikle fırtınanın tam ortasında çözüme ulaşmamızı sağlar..
osho ne güzel söylemiş;
'hayattaki en büyük cesaret hayatın sana sunduğu her şeyi kabul etmektir.' ve devam etmiş;
'hayatın karanlık koridorlarında dolaşarak kişinin gözleri alışkanlık kazanır ve kişi karanlıkta bile ışığı görmeye başlar. gündüz vakti ışığı görmek güzeldir. ama en karanlık gecede de gözlerin alışkınsa, oradaki saklı gündüzü görebilirsin, güzellik oradadır. en karanlık gecede sabahı görebilirsen, o zaman güzellik vardır, o zaman başarmışsındır. eğer en alçakta, en yükseği görebiliyorsan, eğer cehennemde bile bir cennet yaratabiliyorsan, hayatın sanatçısı haline gelmişsindir.'
devamını gör...
kamer genç
türkiye cumhuriyeti siyasetinde muhtemelen bir örneği daha gelmeyecek olan, cesur, yiğit, delikanlı, her yerde ve her zaman, sonucu ölüm de olsa doğruları söyleyen kişilik. değeri üstteki yazar arkadaşın da dediği gibi öldükten sonra anlaşılmıştır ve hala anlaşılmaya devam ediyordur. eli kanlı hain terör örgütü fetö ile ilgili söylediklerini dikkate almayanlar, üzerine yürüyenler şimdi 'kandırıldık' naraları atmaktadırlar . ama olan olmuştur, allah bir daha öyle günler göstermesin.
devamını gör...
en iyi 36 yazarın kolajı
ben de teşekkürlerimi sunuyorum. iyi olmak için yazıyorum elbette.
ama önemli olan kimsenin arkamdan kötü bir şey düşünmemesidir. eğer öyleyse hatam, kusurum, eksiğim vardır.
burada like almak için değil, gönül almak için yazıyorum.
siz değerli yazarlar da teveccüh ediyorsunuz.
inanın başka bir derdim yok.
hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi ki varsınız.
ama önemli olan kimsenin arkamdan kötü bir şey düşünmemesidir. eğer öyleyse hatam, kusurum, eksiğim vardır.
burada like almak için değil, gönül almak için yazıyorum.
siz değerli yazarlar da teveccüh ediyorsunuz.
inanın başka bir derdim yok.
hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi ki varsınız.
devamını gör...
normal sözlük’e girince bildirim görmek
beni mutlu eden şeydir.
devamını gör...
kültür
--- alıntı ---
kültür, latince cultura'dır. o da colere'den gelir. colere, toprağı işlemek, emek vermek, ikamet etmek, yetiştirmek, korumak, ibadetle onurlandırmak gibi bir dizi anlamı içerir. elbette bu kavramlar birbirlerinden ayrıştı ama etimoloji sayesinde bu anlam akrabalıklarının izini sürmek mümkün. örneğin:
- "ikamet" anlamı colonus aracılığıyla colony'ye (sömürge),
- "ibadetle onurlandırmak" cultus üzerinden cult'a (inanç, tapınma) dönüşmüştür. kültür ile aynı kökten gelen coulter ise saban demirinin ağzı demektir.
ziya gökalp, fransız kültür kavramını kelimenin toprağı işlemek ve tapmak anlamındaki orijinal kullanımına uygun şekilde türkçeye hars olarak çevirmiştir. hars kelimesi tarlaya bakmak, ekip biçmek ve yetiştirmek anlamına gelen ihras kelimesinden türetilmiştir.
ingilizce culture ancak 1691'den itibaren latince geçmişinden sıyrılmaya başlamış ve "ruhun formasyonu" anlamında kullanılmaya başlanmıştır. on sekizinci yüzyıla kadar ingilizcede bugün kullanılan anlamda bir kültür kavramı mevcut değildir.
--- alıntı ---
kaynak: poetik ve politik, besim f. dellaloğlu
kültür, latince cultura'dır. o da colere'den gelir. colere, toprağı işlemek, emek vermek, ikamet etmek, yetiştirmek, korumak, ibadetle onurlandırmak gibi bir dizi anlamı içerir. elbette bu kavramlar birbirlerinden ayrıştı ama etimoloji sayesinde bu anlam akrabalıklarının izini sürmek mümkün. örneğin:
- "ikamet" anlamı colonus aracılığıyla colony'ye (sömürge),
- "ibadetle onurlandırmak" cultus üzerinden cult'a (inanç, tapınma) dönüşmüştür. kültür ile aynı kökten gelen coulter ise saban demirinin ağzı demektir.
ziya gökalp, fransız kültür kavramını kelimenin toprağı işlemek ve tapmak anlamındaki orijinal kullanımına uygun şekilde türkçeye hars olarak çevirmiştir. hars kelimesi tarlaya bakmak, ekip biçmek ve yetiştirmek anlamına gelen ihras kelimesinden türetilmiştir.
ingilizce culture ancak 1691'den itibaren latince geçmişinden sıyrılmaya başlamış ve "ruhun formasyonu" anlamında kullanılmaya başlanmıştır. on sekizinci yüzyıla kadar ingilizcede bugün kullanılan anlamda bir kültür kavramı mevcut değildir.
--- alıntı ---
kaynak: poetik ve politik, besim f. dellaloğlu
devamını gör...
türk öğün çalış güven
rahmetli atatürk'ümüzün söylediği en önemli sözlerden biri. bu sözü söyledikten sonra pek çok yere, duvara bu söz işlenmiş. malum bizim millet gel git akıllı, unutma tehlikesine karşı.
en bilineni kızılay meydan'daki güvenpark 'a yapılan düz duvarın üzerine heykel yerleştirildikten sonra boş kalan duvara türk öğün çalış güven sözünü büyük harflerle yazmışlar.
o zamandan bu zamana memleket ileri gelenlerimiz öğünür, hükümet büyüklerimiz öğünür, kimi evladıyla, kimi karısıyla, kimi parasıyla övünür, parası olmayan da atasıyla öğünür. zaman geçtikçe bu öğünme huyları ahaliye de bulaştı önüne gelen uluorta öğünmeye başladı. o özdeyişten ahalinin anladığı sadece budur.
çalış ve güven kısmını fazla ciddiye alan yoktur. haydi çalışmak emek ister, alın teri ister, yorulmak ister orası kabul ama güvenmek beleş, onu neden tınlamazlar meçhul. atatürk güven derken ahalimiz babana bile güvenmeyeceksin diyerek karşı görüş koyarak inadını sürdürür.
en bilineni kızılay meydan'daki güvenpark 'a yapılan düz duvarın üzerine heykel yerleştirildikten sonra boş kalan duvara türk öğün çalış güven sözünü büyük harflerle yazmışlar.
o zamandan bu zamana memleket ileri gelenlerimiz öğünür, hükümet büyüklerimiz öğünür, kimi evladıyla, kimi karısıyla, kimi parasıyla övünür, parası olmayan da atasıyla öğünür. zaman geçtikçe bu öğünme huyları ahaliye de bulaştı önüne gelen uluorta öğünmeye başladı. o özdeyişten ahalinin anladığı sadece budur.
çalış ve güven kısmını fazla ciddiye alan yoktur. haydi çalışmak emek ister, alın teri ister, yorulmak ister orası kabul ama güvenmek beleş, onu neden tınlamazlar meçhul. atatürk güven derken ahalimiz babana bile güvenmeyeceksin diyerek karşı görüş koyarak inadını sürdürür.
devamını gör...
karbonik anhidraz inhibitörleri
diüretik etkili, antihipertansif etkisine hızlı tolerans gelişen ilaç grubudur.
idrarı alkalize etmesiyle ürik asit ve sistin taşı tedavisinde etkili iken kanda asidoza neden olur.
akut dağcı hastalığı olarak da bilinen hiperventilasyonla karakterize durum ile absans epilepsi tedavisinde endikasyonu da mevcuttur.
glokom tedavisinde asetazolamid oral kullanılırken;dorzolamid ve brinzolamid topikal kullanılır.
yan etki olarak idrarı alkali yaptığı için böbrek taşı oluşma riski artar.
gfr ve renal kanlanmayı azaltan tek diüretik grubudur bu yüzden böbrek yetmezliğinde kullanılmaz.
ek olarak amonyak atılımını azalttığı için siroz hastalarında kontrendikedir.
idrarı alkalize etmesiyle ürik asit ve sistin taşı tedavisinde etkili iken kanda asidoza neden olur.
akut dağcı hastalığı olarak da bilinen hiperventilasyonla karakterize durum ile absans epilepsi tedavisinde endikasyonu da mevcuttur.
glokom tedavisinde asetazolamid oral kullanılırken;dorzolamid ve brinzolamid topikal kullanılır.
yan etki olarak idrarı alkali yaptığı için böbrek taşı oluşma riski artar.
gfr ve renal kanlanmayı azaltan tek diüretik grubudur bu yüzden böbrek yetmezliğinde kullanılmaz.
ek olarak amonyak atılımını azalttığı için siroz hastalarında kontrendikedir.
devamını gör...
yoğurt mayalamak
sağlıklı ve lezzetli yoğurt yemek için evde yaptığım zahmetsiz uygulama.
şok marketten aldığım yayla marka yoğurt mayasını (streptococcus thermophilus, lactobasillus aciddophilus, lactobasillus bulgaricus, bifidobacterium animalis spp. lactis) aktifleşmesi için bir bardak ılık süte karıştırıp yarım saat bekletiyorum. bu arada tencerede 3 litre uht veya pastörize sütü kaynatmadan 45 derece sıcaklığa kadar ısıtıyorum. aktifleşmiş mayayı içine karıştırıyorum. ısısını 6 saat muhafaza edebilmesi için ya fırın gibi izolasyonlu bir yere koyuyorum ( soğuk havalarda fırın önden ısıtılıp kapatılabilir) ya da örtüye sarıyorum. mayalanırken oluşacak buharı emmesi için kapağın altına kağıt havlu koyabilirsiniz, koymasanız da olur. tencere çok soğuduğu için yoğurt tutmadıysa tencereyle sıcak su içerisine oturtup tekrar ısısını yükseltebilirsiniz. mayalanınca hemen yemiyoruz, dolaba koyuyorum, bir gece bekletiyorum, sonra temiz bir kapaklı kap içerisine mayalık yoğurt ayırıyorum, ondan sonra kullanıyoruz. yoğurt ekşi olduysa yayla çorbası yapabilirsiniz, çok yakışır.
uht veya pastörize sütler homojenize edildiği için (yağlar yüksek basınçla parçalanıp küçük zerreler haline getiriliyor ve sütün yüzeyinde birikmiyor) çok içime sinmese de açık sütlerdeki patojen bakterilerden korktuğum ve uzun kaynatma sürecinde besin değeri azaldığı için tercih ediyorum.
şok marketten aldığım yayla marka yoğurt mayasını (streptococcus thermophilus, lactobasillus aciddophilus, lactobasillus bulgaricus, bifidobacterium animalis spp. lactis) aktifleşmesi için bir bardak ılık süte karıştırıp yarım saat bekletiyorum. bu arada tencerede 3 litre uht veya pastörize sütü kaynatmadan 45 derece sıcaklığa kadar ısıtıyorum. aktifleşmiş mayayı içine karıştırıyorum. ısısını 6 saat muhafaza edebilmesi için ya fırın gibi izolasyonlu bir yere koyuyorum ( soğuk havalarda fırın önden ısıtılıp kapatılabilir) ya da örtüye sarıyorum. mayalanırken oluşacak buharı emmesi için kapağın altına kağıt havlu koyabilirsiniz, koymasanız da olur. tencere çok soğuduğu için yoğurt tutmadıysa tencereyle sıcak su içerisine oturtup tekrar ısısını yükseltebilirsiniz. mayalanınca hemen yemiyoruz, dolaba koyuyorum, bir gece bekletiyorum, sonra temiz bir kapaklı kap içerisine mayalık yoğurt ayırıyorum, ondan sonra kullanıyoruz. yoğurt ekşi olduysa yayla çorbası yapabilirsiniz, çok yakışır.
uht veya pastörize sütler homojenize edildiği için (yağlar yüksek basınçla parçalanıp küçük zerreler haline getiriliyor ve sütün yüzeyinde birikmiyor) çok içime sinmese de açık sütlerdeki patojen bakterilerden korktuğum ve uzun kaynatma sürecinde besin değeri azaldığı için tercih ediyorum.
devamını gör...
dw türkçe'nin çerkes asimilasyon haberi
alman istihbârat örgütü bnd'nin propaganda kolu olarak hizmet eden medya kuruluşu görünümlü bir espiyonaj oluşumdur dw.
dün paylaştığı haberde de ülkede ne kadar dini farklılık varsa belirterek sözde demokrasi havariliği yapıyordu.
tabi burada en büyük suç mültecileri tutmak için bunlardan aldığı paralarla sefa süren akp iktidarınındır. ülkede bağımsız tek bir medya kuruluşu bırakmadılar. ortalık ajanların cirit attığı bir çöplüğe döndü.
dün paylaştığı haberde de ülkede ne kadar dini farklılık varsa belirterek sözde demokrasi havariliği yapıyordu.
tabi burada en büyük suç mültecileri tutmak için bunlardan aldığı paralarla sefa süren akp iktidarınındır. ülkede bağımsız tek bir medya kuruluşu bırakmadılar. ortalık ajanların cirit attığı bir çöplüğe döndü.
devamını gör...
cinnet geçirten yazım yanlışları
hepsi bana alerji yapıyor. öyle ki bazen konuşurken bile kafamda "de ayrı" diyorum. bu da normal değil sanırım...
devamını gör...
karma puanı yükseltme
ben de utanıyorum seri artı oy vermeye. ama beğendiğim tanıma da artı oyu atmayı ihmal etmiyorum. hatta bazen favorilere bile ekliyorum. *
eğer bir yazara art arda artı oy vermişsem hepsini okumuşumdur.* şunu da söylemeden geçemeyeceğim. artı oy verdiğim yazarlardan karşılık beklemiyorum. lütfen böyle düşüncelere kapılmayın.
eğer bir yazara art arda artı oy vermişsem hepsini okumuşumdur.* şunu da söylemeden geçemeyeceğim. artı oy verdiğim yazarlardan karşılık beklemiyorum. lütfen böyle düşüncelere kapılmayın.
devamını gör...
therese raquin
emile zola'nın 1867'de yayınlanan romanı. zola'nın üçüncü romanı olmasına rağmen zola'yı meşhur eden romandır. edebiyatta, naturalist akımın öncülerinden biridir.
üzerine söylenecek çok şey var ancak okuyalı uzun zaman olduğu için sadece tek bir konuya odaklanacağım: küçük burjuvazi. roman başlı başına, küçük burjuvazinin bir eleştirisidir. kitap boyunca, küçük burjuvazinin hayat biçiminin ne kadar sıkıcı, banal olduğu birçok farklı şekilde okuyucunun gözüne sokulur. hatta ve hatta thérèse raquin'in yasak sevgilisi ile birleşip kocasını öldürmesinin sorumlusu, thérèse tarafından bu yaşam biçimi olarak gösterilir. thérèse'in suçluluk duygusundan kaçmak için bir kurban aradığı gerçeği gözardı edilemez ancak bir bakıma haklıdır. küçük burjuvazi, ahlaki değerlere çok bağlıdır ve thérèse'in küçüklüğünden beri güdülerinin, hislerinin bu ahlak bekçisi toplum tarafından baskılandığı bir gerçektir. thérèse ve sevgilisi, cinayeti aşk için işlediklerini iddia eder en başta. halbuki, yukarıdaki tanımda gandalgillerden'in de belirttiği gibi, işledikleri cinayet sadece güdüsel ihtiyaçlarını karşılayabilmek içindir. thérèse, kendi fikri bile sorulmadan, çocukluk arkadaşı/ kuzeni camille'le evlendirilmiştir. cinsel ihtiyaçları sürekli bastırılmıştır.
kitap yayımlandığında aldığı eleştiriler de bunu kanıtlayacak nitelikte. roman, zola'nın naturalist betimlemelerinin gerçekçiliğinden olsa gerek, pornografi olarak görülmüş ve zola, bir sürü kritik tarafından ahlaksızlıkla suçlanmıştır.
her ne kadar daha açık bir toplum olsak dahi, zola'nın eserinden günümüz türkiye'si hakkında da ders çıkarmak mümkün. thérèse raquin'in hikayesi, toplumun, bireyin içgüdüsel ve temel ihtiyaçlarının, ahlak kisvesi altında baskılanmasının sıradan insanları bile ne tarz canavarlara dönüştürebildiğinin bir kanıtıdır.
üzerine söylenecek çok şey var ancak okuyalı uzun zaman olduğu için sadece tek bir konuya odaklanacağım: küçük burjuvazi. roman başlı başına, küçük burjuvazinin bir eleştirisidir. kitap boyunca, küçük burjuvazinin hayat biçiminin ne kadar sıkıcı, banal olduğu birçok farklı şekilde okuyucunun gözüne sokulur. hatta ve hatta thérèse raquin'in yasak sevgilisi ile birleşip kocasını öldürmesinin sorumlusu, thérèse tarafından bu yaşam biçimi olarak gösterilir. thérèse'in suçluluk duygusundan kaçmak için bir kurban aradığı gerçeği gözardı edilemez ancak bir bakıma haklıdır. küçük burjuvazi, ahlaki değerlere çok bağlıdır ve thérèse'in küçüklüğünden beri güdülerinin, hislerinin bu ahlak bekçisi toplum tarafından baskılandığı bir gerçektir. thérèse ve sevgilisi, cinayeti aşk için işlediklerini iddia eder en başta. halbuki, yukarıdaki tanımda gandalgillerden'in de belirttiği gibi, işledikleri cinayet sadece güdüsel ihtiyaçlarını karşılayabilmek içindir. thérèse, kendi fikri bile sorulmadan, çocukluk arkadaşı/ kuzeni camille'le evlendirilmiştir. cinsel ihtiyaçları sürekli bastırılmıştır.
kitap yayımlandığında aldığı eleştiriler de bunu kanıtlayacak nitelikte. roman, zola'nın naturalist betimlemelerinin gerçekçiliğinden olsa gerek, pornografi olarak görülmüş ve zola, bir sürü kritik tarafından ahlaksızlıkla suçlanmıştır.
her ne kadar daha açık bir toplum olsak dahi, zola'nın eserinden günümüz türkiye'si hakkında da ders çıkarmak mümkün. thérèse raquin'in hikayesi, toplumun, bireyin içgüdüsel ve temel ihtiyaçlarının, ahlak kisvesi altında baskılanmasının sıradan insanları bile ne tarz canavarlara dönüştürebildiğinin bir kanıtıdır.
devamını gör...
