kadınlar yapınca normal erkekler yapınca anormal olan şeyler
trip
devamını gör...
görüldü atan normal sözlük yazarları
bu nasıl bir başlıktır? görüldü atmadan konuşma nasıl bitecek soruyorum size, sonsuza kadar mı konuşacaksınız. tabii ki benim öyle bir derdim yok orası ayrı da konuşmada iki taraftan biri görüldü atmak zorundadır zaten.
devamını gör...
oruç tutmayanın başı ağrısın
düşünce özgürlüğünden bir kesit. yersen.
malum günler hariç ramazanı full tutan biriyim. son 3 gündür tutamıyorum. dün ve evvelki gün müthiş bir diş ağrısı çekiyordum o kadar ki ağrı şakaklarımdaki damarları şişirdi. kafamın içi, kulağım, boğazım ve çeneme kadar ağrıyordu. işte ayakta durmak gerektiği için sakıncalı da olsa 2 3 saate bir ağrı kesici* içip ayakta durdum. dün akşam iş çıkışı gece 12 ye kadar açık olan nöbetçi dişçiye gidip kahrolası azı dişimi çektirdim ve azabım son buldu. tükürdükçe gelen kan ve tekrar ağrı olması ihtimaline karşılık sahura kalksam da niyet etmedim ve bugün de oruçlu değilim. nasip yarına ve arefe gününe inşallah.
şimdi bu ve benzeri zaruri halleri göremeyecek saman kafalı insanları görüyorum da komik gerçekten.
adama derler ki; kalbini yarıp baktın mı?
malum günler hariç ramazanı full tutan biriyim. son 3 gündür tutamıyorum. dün ve evvelki gün müthiş bir diş ağrısı çekiyordum o kadar ki ağrı şakaklarımdaki damarları şişirdi. kafamın içi, kulağım, boğazım ve çeneme kadar ağrıyordu. işte ayakta durmak gerektiği için sakıncalı da olsa 2 3 saate bir ağrı kesici* içip ayakta durdum. dün akşam iş çıkışı gece 12 ye kadar açık olan nöbetçi dişçiye gidip kahrolası azı dişimi çektirdim ve azabım son buldu. tükürdükçe gelen kan ve tekrar ağrı olması ihtimaline karşılık sahura kalksam da niyet etmedim ve bugün de oruçlu değilim. nasip yarına ve arefe gününe inşallah.
şimdi bu ve benzeri zaruri halleri göremeyecek saman kafalı insanları görüyorum da komik gerçekten.
adama derler ki; kalbini yarıp baktın mı?
devamını gör...
üstteki yazarın yaşını tahmin et
(bkz: formatın cılkını çıkartmak)
devamını gör...
ferman yazan katibe times new roman 12 punto olsun uyarısı yapan vezir
tanzimat dönemine çabucak geçmiş vezir kişisidir. padişahtan aldığı afili mevkisini her alanda kullanmak ister. biri de çıkıp katibe yapılan mobbingi sorgulamaz. varsa yoksa devlet.
devamını gör...
az bilinen güzel kelimeler
apricity. kış gününde ortaya çıkan güneş ışığı
basorexia: birini aniden öpme isteği
berceste: okunan bir yazının en tatlı en akılda yeri
bibliosmia: kitap kokusunu sevmek
cafuné: sevdiğinin saçlarını okşama isteği
cheiro no cangote: burnunun ucunu sevdiğinin boynunda nazikçe gezdirirken koklamak
cingulomania: bir kişiye sarılmak için duyulan büyük arzu
ehvenişer: kötülerin arasında en iyisi
eşbah: şen şakrak
euneirophrenia: rüyalardan sonra hissedilen huzur
fernweh: uzaklara gitmeyi istemek
flechazo: ilk görüşte aşk
gökotta. sabahın erken saatlerinde kuşları dinlemek için yürüyüş yapmak
gupse: candan, sevecen.
gümüşservi: geceleri ay'ın suya yansımasıyla oluşan parıltılı görünüm
ikigai: sabahları sizi yataktan kaldıran güç, yaşamak için bir neden
jayus: yapılan esprinin komikliğinden değil de kötülüğünden gülmek
lilav: karların erimesiyle ortaya çıkan su
lirik : esinle dolu, coşkulu.
mbuki mvuki: dans ederken içimizden geçen giysileri çıkarma dürtüsü
mudita: başkalarının sevinciyle mutlu olmak
natsukashii: nostalji hissi veren bir nesne yüzünden anıları yaşayıp keyiflenmek
nermdil: yumuşak dilli, merhametli
novatuirent: içinde bulunulan durumda güçlü bir değişim yaratma isteği
orenda: etrafımızdaki her şeye etki ederek dünyanın değişebileceğini düşünme,
perestiş: delicesine sevmek
petrichor: yağmur sonrası gelen güzel toprak kokusu
pluviofil: yağmuru çok seven
philocalist: güzel şeyleri keşfeden
philophobia: âşık olma korkusu
psithurism: rüzgarın, ağaçların ve yaprakların sesi
rayiha : güzel koku
redamancy: seni çok seven birini karşılıklı olarak çok sevme
retrouvailles: uzun bir ayrılıktan sonra sevdiğinle tekrar buluşmanın verdiği haz.
querencia: kendini en güçlü ve güvende hissettiğin yer
serendipçe: mutlu kaza
shinrin-yoku: doğa havasında huzur bulmak
sillage: sevdiğin biri gittikten sonra ardında bıraktığı koku.
sisu: en zor durumlar karşısında irade, kararlılık, azim göstermek
sukha: dış ortamdan etkilenmeden yaşanan özgün mutluluk
tahassür: yana yakıla özlemek
trouvaille: tesadüfen çok güzel bir şey keşfetmek.
uitwaaien: kafanı dinlemek için rüzgarda yürümek
utelips: güneşli havada açık alanda içecek keyfi
favori kelimem ise
mamihlapinatapai: iki insanın da yapmak istemediği, ancak ikisinin de söylemeye çekindiği için yapmamalarını umarak karşılıklı bakışmaları
basorexia: birini aniden öpme isteği
berceste: okunan bir yazının en tatlı en akılda yeri
bibliosmia: kitap kokusunu sevmek
cafuné: sevdiğinin saçlarını okşama isteği
cheiro no cangote: burnunun ucunu sevdiğinin boynunda nazikçe gezdirirken koklamak
cingulomania: bir kişiye sarılmak için duyulan büyük arzu
ehvenişer: kötülerin arasında en iyisi
eşbah: şen şakrak
euneirophrenia: rüyalardan sonra hissedilen huzur
fernweh: uzaklara gitmeyi istemek
flechazo: ilk görüşte aşk
gökotta. sabahın erken saatlerinde kuşları dinlemek için yürüyüş yapmak
gupse: candan, sevecen.
gümüşservi: geceleri ay'ın suya yansımasıyla oluşan parıltılı görünüm
ikigai: sabahları sizi yataktan kaldıran güç, yaşamak için bir neden
jayus: yapılan esprinin komikliğinden değil de kötülüğünden gülmek
lilav: karların erimesiyle ortaya çıkan su
lirik : esinle dolu, coşkulu.
mbuki mvuki: dans ederken içimizden geçen giysileri çıkarma dürtüsü
mudita: başkalarının sevinciyle mutlu olmak
natsukashii: nostalji hissi veren bir nesne yüzünden anıları yaşayıp keyiflenmek
nermdil: yumuşak dilli, merhametli
novatuirent: içinde bulunulan durumda güçlü bir değişim yaratma isteği
orenda: etrafımızdaki her şeye etki ederek dünyanın değişebileceğini düşünme,
perestiş: delicesine sevmek
petrichor: yağmur sonrası gelen güzel toprak kokusu
pluviofil: yağmuru çok seven
philocalist: güzel şeyleri keşfeden
philophobia: âşık olma korkusu
psithurism: rüzgarın, ağaçların ve yaprakların sesi
rayiha : güzel koku
redamancy: seni çok seven birini karşılıklı olarak çok sevme
retrouvailles: uzun bir ayrılıktan sonra sevdiğinle tekrar buluşmanın verdiği haz.
querencia: kendini en güçlü ve güvende hissettiğin yer
serendipçe: mutlu kaza
shinrin-yoku: doğa havasında huzur bulmak
sillage: sevdiğin biri gittikten sonra ardında bıraktığı koku.
sisu: en zor durumlar karşısında irade, kararlılık, azim göstermek
sukha: dış ortamdan etkilenmeden yaşanan özgün mutluluk
tahassür: yana yakıla özlemek
trouvaille: tesadüfen çok güzel bir şey keşfetmek.
uitwaaien: kafanı dinlemek için rüzgarda yürümek
utelips: güneşli havada açık alanda içecek keyfi
favori kelimem ise
mamihlapinatapai: iki insanın da yapmak istemediği, ancak ikisinin de söylemeye çekindiği için yapmamalarını umarak karşılıklı bakışmaları
devamını gör...
bal köpüğü
kadınların ve kuaförlerin bilebileceği bu rengi tarif etmesi de biraz zor açıkçası. rus kızının saçının sarısı desek uymaz, viking sarısı desen o da uymaz. bu sarı, doğal olan, abartısız ve fazla parlak olmayan bir sarı.
devamını gör...
istanbul sözleşmesi
istanbul sözleşmesi, kadınların; her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı korunmasını esas alan sözleşmedir.
özellikle son yıllarda belirli bir kesim heteroseksüel ve beyaz ya da kendini beyaz sanan erkekler (beyaz zannedenlere örnek olarak türk erkekleri mesela) ve ataerkil sistem yanlısı -stepne- kadınlar tarafından sürekli olarak söz konusu sözleşmenin, toplumun ve geleneksel aile kurumunun köküne dinamit koyacağı; bu durumun ise ne kadar kötü ve dehşet verici olduğu iddiası pompalanıyor. bu yapılan, basbayağı imtiyazlı bir kesimin mevcut imtiyazlarını kaybetme korkusuyla zehirli ve tarihi geçmiş fikirlerini bilinçli ve sistematik bir biçimde empoze etmeye çalışmasıdır. özellikle sosyal medya gibi anonim ve sanal mecralarda, son zamanlarda sıkça karşılaşılan bir durum artık bu. temelinde ise aynı, politikacılar ve din adamları tarafından yüzyıllardır insanları sindirmek ve bilinçlenmelerini önlemek maksadıyla kullanılan basit bir yöntem var; korku.
bu kesim, insanları sürekli olarak geleneksel aile ve benzeri eşitsizlik temelli kurumların ne kadar "iyi, ne kadar "güvenli" olduğuna inandırmaya çalışırken diğer taraftan bu "güvenli alandan" ayrılınca toplumun ne denli büyük bir kargaşaya sürükleneceği, nasıl yıkılacağı, her şeyin ne kadar kötü olacağı üzerine laf ebeliği yapıp durmakta. elbette onların gözünde "alternatif" diye bir şey söz konusu değil veya buna gayet art niyetli olarak değinmiyorlar.
şunu açıklığa kavuşturalım; insanlık tarihinde "geleneksel" aile kurumu var olmadan çok önce dahi insanlar topluluklar halinde yaşıyor ve bu topluluklarda çeşitli "düzenler" hüküm sürüyordu.
bu bahsedilen "geleneksel yapı" ezeli olmadığı gibi zamanla her "geleneksel" sosyal sistem parçasında ortaya çıkan entropi ve yozlaşmadan nasibini almıştır. bu noktada değişim bir gereklilik olmanın ötesinde kaçınılmazdır ve yine doğanın bir kanunu olarak (evet, malum kesimin o çok sevdiği ama sürekli kendi çıkarlarına çalışan doğa kanunları) değişim gerçekleştiğinde uyum da olağan ve kaçınılmaz olacaktır. elbette ki değişim süreçleri sancılı olur ancak yozlaşmış bir düzenin, sistemin veyahut kurumun çöküşü hiçbir toplumda, gezegende veya paralel evrende kaosa falan yol açmayacaktır.
dipnot: bu tür felaket tellalığı içeren söylemlerde çoğu zaman "ben kadına/kediye/kuşa/bilmem neye şiddeti savunmuyorum a.m.a " diyen bir güruh var. ne yazık ki yaptıkları beceriksiz bir rasyonalizasyon yapma çabasından öteye gitmiyor.
özellikle son yıllarda belirli bir kesim heteroseksüel ve beyaz ya da kendini beyaz sanan erkekler (beyaz zannedenlere örnek olarak türk erkekleri mesela) ve ataerkil sistem yanlısı -stepne- kadınlar tarafından sürekli olarak söz konusu sözleşmenin, toplumun ve geleneksel aile kurumunun köküne dinamit koyacağı; bu durumun ise ne kadar kötü ve dehşet verici olduğu iddiası pompalanıyor. bu yapılan, basbayağı imtiyazlı bir kesimin mevcut imtiyazlarını kaybetme korkusuyla zehirli ve tarihi geçmiş fikirlerini bilinçli ve sistematik bir biçimde empoze etmeye çalışmasıdır. özellikle sosyal medya gibi anonim ve sanal mecralarda, son zamanlarda sıkça karşılaşılan bir durum artık bu. temelinde ise aynı, politikacılar ve din adamları tarafından yüzyıllardır insanları sindirmek ve bilinçlenmelerini önlemek maksadıyla kullanılan basit bir yöntem var; korku.
bu kesim, insanları sürekli olarak geleneksel aile ve benzeri eşitsizlik temelli kurumların ne kadar "iyi, ne kadar "güvenli" olduğuna inandırmaya çalışırken diğer taraftan bu "güvenli alandan" ayrılınca toplumun ne denli büyük bir kargaşaya sürükleneceği, nasıl yıkılacağı, her şeyin ne kadar kötü olacağı üzerine laf ebeliği yapıp durmakta. elbette onların gözünde "alternatif" diye bir şey söz konusu değil veya buna gayet art niyetli olarak değinmiyorlar.
şunu açıklığa kavuşturalım; insanlık tarihinde "geleneksel" aile kurumu var olmadan çok önce dahi insanlar topluluklar halinde yaşıyor ve bu topluluklarda çeşitli "düzenler" hüküm sürüyordu.
bu bahsedilen "geleneksel yapı" ezeli olmadığı gibi zamanla her "geleneksel" sosyal sistem parçasında ortaya çıkan entropi ve yozlaşmadan nasibini almıştır. bu noktada değişim bir gereklilik olmanın ötesinde kaçınılmazdır ve yine doğanın bir kanunu olarak (evet, malum kesimin o çok sevdiği ama sürekli kendi çıkarlarına çalışan doğa kanunları) değişim gerçekleştiğinde uyum da olağan ve kaçınılmaz olacaktır. elbette ki değişim süreçleri sancılı olur ancak yozlaşmış bir düzenin, sistemin veyahut kurumun çöküşü hiçbir toplumda, gezegende veya paralel evrende kaosa falan yol açmayacaktır.
dipnot: bu tür felaket tellalığı içeren söylemlerde çoğu zaman "ben kadına/kediye/kuşa/bilmem neye şiddeti savunmuyorum a.m.a " diyen bir güruh var. ne yazık ki yaptıkları beceriksiz bir rasyonalizasyon yapma çabasından öteye gitmiyor.
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
balkonda çamaşır asarken son anda fark edip üzerine basmaktan kurtulduğum aşağıdaki arkadaşla karşılaştım.
sevgili salyangoz, kabuğunu bırakıp dünyayı keşfetmek için sence de biraz geç bir saat değil mi? ayağımda terlik yok, üzerine bassam attığım çığlık uzaya gidecek hiç mi düşünmüyorsun? ben düşünüyorum da içim fena oluyor! *
neyse ki "gel pisi pisi" diyerek en yakındaki saksıya ulaştırdım, eğitimli salyangoza denk gelmişim.*
sevgili salyangoz, kabuğunu bırakıp dünyayı keşfetmek için sence de biraz geç bir saat değil mi? ayağımda terlik yok, üzerine bassam attığım çığlık uzaya gidecek hiç mi düşünmüyorsun? ben düşünüyorum da içim fena oluyor! *
neyse ki "gel pisi pisi" diyerek en yakındaki saksıya ulaştırdım, eğitimli salyangoza denk gelmişim.*

devamını gör...
normal sözlük bilgi boşalması
bugün tüm yazarların boyun bölgesinde kendiliğinden fular oluştuğu söylentileri de dillendiriliyor.
devamını gör...
obezite ile savaşmanın önemi
obeziteyi günlük alınması gereken enerji miktarının harcanan enerji miktarından daha fazla olması sonucu vücuttaki yağ oranının artması olarak tanımlayabiliriz. obezite çağımızın en önemli hastalıklarından biri olarak dünyayı ve ülkemizi tehdit etmeye devam ediyor. fast food tüketiminin artması, dengeli ve düzenli beslenmemek ve hareketsizlik başlıca nedenlerinden. peki obeziteyle nasıl savaşabiliriz bu konuya değineceğim. öncelikle her şeyde olduğu gibi obezite de genlerinizle alakalı olabilir ama bu demek olmuyor ki bu genetik bir şey ben asla değiştiremem. öncelikle bu bahanenin arkasına sığınmamalıyız. eğer genetik yatkınlığımız varsa daha dikkat etmeliyiz yediklerimize. beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz. obeziteye sebebiyet veren bir diğer şey ise hareketsizlik. gün boyu hareketsiz kalıyoruz. mesela apartman dairesinde oturuyorsak asansör kullanmayı tercih ediyoruz. avm lerde yürüyen merdiveni kullanıyoruz. en yakın markete giderken bile araba kullanıyoruz. bu kötü alışkanlıkarımızı değiştirsek çok daha sağlıklı bireyler olabiliriz. spor yapamıyorsak günde 10- 15 dakikalık yürüyüşün bile sağlımız için önemi büyük.
devamını gör...
karadereli panda
bu başlık dahil olmak üzere her tanımını severek okuduğum,gerçekten çoğu yönünü kendime benzettiğim,çok tatlı,samimi,cana yakın birisi.
devamını gör...
atatürk çiçeği
dünyanın en güzel ismine sahip çiçeğidir.
kasımda canlanmaya, aralıkta da açmaya başlar.
kasımda canlanmaya, aralıkta da açmaya başlar.
devamını gör...
4 yaşındaki kızını damdan aşağıya atmaya çalışan baba
büyüye inanan da net kerizdir bu arada. sırf '' deli '' olarak görülmemek için psikolojik rahatsızım demiyor da büyü diyorlar sonra böyle şeyler çıkıyor.
devamını gör...
yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
bana pek tebessüm ettirmiyor fakat okuyanlara ettirebilir diye anlatmaya karar verdiğim anımdır.
hazırlıktayken derslere geç kalırdım birkaç dakika. bölüme geçince dedim ki, armysuzy nasıl başlarsa öyle gider, derslerine geç kalma. neyse işte sabah dersime gittim bir de akşam dersim vardı, evim yakın olduğu için eve döndüm. akşam okula giderken biraz erken gittim, sınıfa girdim, dolu görünce bir şaşırdım. dedim armysuzy bak yine geç kaldın hoca derse girmiş bile. tüm arkadaşlar bana baktı, ben tanıdık sima görürüm umuduyla onlara baktım ve merdivenlerden pıt pıt inerek bir yere oturdum. oturmamla başımdan aşağı kaynar sular dökülmesi bir oldu. hayır yani ayarım da yok ki, kendi dersimden önceki derse girmişim hem de derslerinin bitmesine 5 dakika kala. o zamanlar maske de yok, pespembe oldum hissediyorum. ders bitsin diye dualar ediyorum, hafif gülümserken içimden kendime kızıyorum falan derken hocanın bir de teneffüste ders işleyesi tuttu, çıkmıyor sınıftakiler bir türlü. neyse ders bittikten sonra yerimden kalkmadım bir tur da kendi dersime girdim. hoca beni ilk görünce neler hissetti acaba... arkadaşlar bu kız neden dersin sonunda geldi diye bir sorguladılar hissettim ama hoca hiç istifini bozmamıştı.
hazırlıktayken derslere geç kalırdım birkaç dakika. bölüme geçince dedim ki, armysuzy nasıl başlarsa öyle gider, derslerine geç kalma. neyse işte sabah dersime gittim bir de akşam dersim vardı, evim yakın olduğu için eve döndüm. akşam okula giderken biraz erken gittim, sınıfa girdim, dolu görünce bir şaşırdım. dedim armysuzy bak yine geç kaldın hoca derse girmiş bile. tüm arkadaşlar bana baktı, ben tanıdık sima görürüm umuduyla onlara baktım ve merdivenlerden pıt pıt inerek bir yere oturdum. oturmamla başımdan aşağı kaynar sular dökülmesi bir oldu. hayır yani ayarım da yok ki, kendi dersimden önceki derse girmişim hem de derslerinin bitmesine 5 dakika kala. o zamanlar maske de yok, pespembe oldum hissediyorum. ders bitsin diye dualar ediyorum, hafif gülümserken içimden kendime kızıyorum falan derken hocanın bir de teneffüste ders işleyesi tuttu, çıkmıyor sınıftakiler bir türlü. neyse ders bittikten sonra yerimden kalkmadım bir tur da kendi dersime girdim. hoca beni ilk görünce neler hissetti acaba... arkadaşlar bu kız neden dersin sonunda geldi diye bir sorguladılar hissettim ama hoca hiç istifini bozmamıştı.
devamını gör...
hadi yine iyisin
şarkı söylerken, baş sallayışı da hoştu.
her gencin başına mutlak gelirmiş böyle güzel şeyler der,
gözünü kısar, başını sallardı.
sonra şarkı söyler, gene gözünü kısar, başını sallardı.
her gencin başına mutlak gelirmiş böyle güzel şeyler der,
gözünü kısar, başını sallardı.
sonra şarkı söyler, gene gözünü kısar, başını sallardı.
devamını gör...
hardy-weinberg prensipleri
bir popülasyondaki gen frekanslarını ve genotip dağılımını hesaplayan prensipler. prensiplerin geçerli olması için gereken şartlar başlığın ilk entrysinde mevcut. #687117
popülasyon: belirli bir bölgedeki aynı türe ait birey sayısı. örneğin; kadıköy'deki insanlar.
açıklamak için bizden bir örnek vereyim.
kafa sözlük bir popülasyon olsun.
birey sayısı da 10.000 olsun. (kurala göre herkes üreme potansiyelinde olacak, yasal olarak 18 yaş altı çocuklarımızı ve menopoz, andropoz büyüklerimizi dahil etmiyoruz) ve ortamda sadece mavi gözlü ve kahverengi gözlü yazarlar var. (evet farkındayım bal peteği gözlü yazarlar, elalar, çakırlar, ama anlaşılır olması için, sessizlik lütfen)
akademik olarak yanlış olacaktır ancak kolay anlaşılsın diye bu örnek üzerinden açıklamaya çalışıyoruz:
çekinik mavi göz geninin frekansı, q = 0,2 olsun
baskın kahverengi göz geninin frekansı, p = 0,8 olsun.
p+q =1,0
her iki tarafın parantez karesini alıyoruz
p2 +2pq + q2 = 1,0
p'nin karesi: iki tane kahverengi göz geni taşıyan yazarlar, homozigot kahverengi gözlüler 6400 kişi.
2pq: bir kahverengi bir mavi göz geni taşıyan yazarlar, heterozigot kahverengi gözlüler 3200 kişi.
q'nun karesi: iki tane mavi göz rengi taşıyan yazarlar, homozigot mavi gözlüler 400 kişi oluyor.
şimdi ilk entrye dönüyoruz.
eğer!
mutasyon olmazsa
göç olmazsa (ekşi sözlükten aramıza katılan bal rengi gözlü, aramızdan inciye geçen mor gözlü yazarlar olmazsa)
bireyler rastgele çiftleşirse (mavi gözlüler mavi gözlülerle çiftleşeceğim diye tutturmayacak, sayısı oranında kahve kahve, kahve mavi, mavi mavi çiftleşme oranı aynı olacak)
popülasyon büyük olursa (10 bin iyidir)
doğal seçilim olmazsa ( mavi gözlülerin karması yüksek oluyor bu yüzden mavi gözlüler eş seçmede avantajlı oluyor gibi bir durum olmayacak)
ve ilave olarak izolasyon olmazsa ( karma puanı 2000'in altındakiler çiftleşemez, ya da onlar kendi arasında çiftleşşin gibi)
diyor ki hardy weinberg prensipleri: kaç nesil geçerse geçsin bu oranlar değişmez.
popülasyon: belirli bir bölgedeki aynı türe ait birey sayısı. örneğin; kadıköy'deki insanlar.
açıklamak için bizden bir örnek vereyim.
kafa sözlük bir popülasyon olsun.
birey sayısı da 10.000 olsun. (kurala göre herkes üreme potansiyelinde olacak, yasal olarak 18 yaş altı çocuklarımızı ve menopoz, andropoz büyüklerimizi dahil etmiyoruz) ve ortamda sadece mavi gözlü ve kahverengi gözlü yazarlar var. (evet farkındayım bal peteği gözlü yazarlar, elalar, çakırlar, ama anlaşılır olması için, sessizlik lütfen)
akademik olarak yanlış olacaktır ancak kolay anlaşılsın diye bu örnek üzerinden açıklamaya çalışıyoruz:
çekinik mavi göz geninin frekansı, q = 0,2 olsun
baskın kahverengi göz geninin frekansı, p = 0,8 olsun.
p+q =1,0
her iki tarafın parantez karesini alıyoruz
p2 +2pq + q2 = 1,0
p'nin karesi: iki tane kahverengi göz geni taşıyan yazarlar, homozigot kahverengi gözlüler 6400 kişi.
2pq: bir kahverengi bir mavi göz geni taşıyan yazarlar, heterozigot kahverengi gözlüler 3200 kişi.
q'nun karesi: iki tane mavi göz rengi taşıyan yazarlar, homozigot mavi gözlüler 400 kişi oluyor.
şimdi ilk entrye dönüyoruz.
eğer!
mutasyon olmazsa
göç olmazsa (ekşi sözlükten aramıza katılan bal rengi gözlü, aramızdan inciye geçen mor gözlü yazarlar olmazsa)
bireyler rastgele çiftleşirse (mavi gözlüler mavi gözlülerle çiftleşeceğim diye tutturmayacak, sayısı oranında kahve kahve, kahve mavi, mavi mavi çiftleşme oranı aynı olacak)
popülasyon büyük olursa (10 bin iyidir)
doğal seçilim olmazsa ( mavi gözlülerin karması yüksek oluyor bu yüzden mavi gözlüler eş seçmede avantajlı oluyor gibi bir durum olmayacak)
ve ilave olarak izolasyon olmazsa ( karma puanı 2000'in altındakiler çiftleşemez, ya da onlar kendi arasında çiftleşşin gibi)
diyor ki hardy weinberg prensipleri: kaç nesil geçerse geçsin bu oranlar değişmez.
devamını gör...
başlık hortlatmak
rastgele butonu kullanılarak yapılması olası eylem.
başlıklar arasında dolaşmak bence çok güzel; özellikle bilgi içerikli olanlar. onların başlıklarının her dakika hortlatılması gerektiğini düşünüyorum. hadi bakalım, yüzümüzü kara çıkarmayın. *
başlıklar arasında dolaşmak bence çok güzel; özellikle bilgi içerikli olanlar. onların başlıklarının her dakika hortlatılması gerektiğini düşünüyorum. hadi bakalım, yüzümüzü kara çıkarmayın. *
devamını gör...
yazarların attığı son mesaj
ne demek gece gece kokoreç yenmez yow...*
devamını gör...
kolay gelsin deyince cevap vermeyen bakkal
cevap vermeyerek amacının ne olduğunu aslında kendisi de bilmez. öyle esmiştir bir hava işte denk gelmiştir.
devamını gör...