nezir kaya
fazla bilinmeyen ama çok aşina bir hayat öyküsü.
bir balıkçı.
izmir çeşme'de yaşamış bir garip, sağır dilsiz.
balıkçı, garip, sağır dilsiz olması aşık olmasına engel olur mu hiç? olmamış tabii ki, gitmiş sakız adasında yaşayan bir kıza aşık olmuş...
gerisini yeni asır gazetesindeki haberi ile devam edip aşk'a dua edelim..yazının bundan sonrası yeni asır gazetesinden alıntıdır.
--
çeşme dalyanlı nezir kaya'nın hayatı "sırlarla" dolu. sakız adası'nda yaşayan aşkı tinika'yı görmek için kendi yaptığı teknesine bağladığı dev uçurtmayı yelken gibi kullanarak defalarca gitti geldi. köyün ortasına ise 30 metre yüksekliğinde bir kule inşaa etti. kuleye çıkarak sevgilisinin yaşadığı sakız adası'nı seyreden nezir kaya, aşkı için gittiği sakız adası'nda "türk casusu" sanılarak işkenceye uğradı. dönüşte yanlışlıkla çıktığı karaburun yarımadası'nda ise "yunan casusu" sanıldı. bir gece geçirdiği bisiklet kazası sonucu yaşamını yitiren kaya'nın dev kulesi ise bugün "tek pişmanlığım" diye olayı anlatan dönemin belediye başkanı nuri ertan tarafından yıkıldı.
dalyanlı nezir'in yaşamı, filmlere konu olacak türden. aslında da oldu. ama hikayenin tamamını kapsamıyordu. türk-yunan-bulgar ortak yapımı mehmet ali alabora ile katerina moutsatsos'un başrolünü oynadığı "kayıkçı" filmi ile dalyanlı nezir kaya'nın hayatından esinlenildi ve bir bölümü beyaz perdeye aktarıldı.
filme esin kaynağı oldu
yeni asır, hikayenin aslını ve tamamını yerinde araştırdı. kaya'nın fotoğrafı da ilk kez gün ışığına çıktı. nezir kaya'nın bugün yeğeni olan ve dalyan'ın ünlü restoranı "cevat'ın yeri"nin sahibi cevat aksu, hikayeyi ilk kez 1997 yılında yapılan çeşme 1. sanat festivali'nde gündeme getirerek kayıkçı isimli filme esin kaynağı olmasını sağlayan çeşme belediye eski başkanı nuri ertan, nezir kaya ile ilgili ayrıntıları bugün gibi hatırlayan 84 yaşındaki hasan karayel, aşkı için denizleri aşan, kuleler yapan, casuslukla suçlanan kaya'nın hayatını anlattı.
işte nezir kaya'nın gerçek öyküsü:
nezir kaya'nın da hikayesi pek çok egeli gibi "göçle" başlıyor. selanik'ten çeşme'ye uzanan zorlu yolculuğun ardından kaya ailesi, o zamanlar köste olarak bilinen dalyan köyüne yerleşti. güçlü kuvvetli yapısıyla dikkat çeken nezir kaya, çocukken geçirdiği rahatsızlıktan dolayı sağır ve dilsiz bir yaşama mecbur kaldı. kendi yaptığı küçük kayıklarla balık avlarak geçimini sağlayan nezir kaya, yaptığı ilginç şeylerle dikkat çekmeye başladı. hazerfan çelebi gibi kendine büyük bir uçurtma yapan kaya'nın dalyan'ın üzerinde uçtuğu, evinin altına 10 metre uzunluğunda tekne yaptığı kulaktan kulağa yayıldı.
meraklı bakışlara aldırış etmeyen nezir kaya, bir gün köye ziyarete gelen rum güzeli tinika'ya (bazılarına göre bu isim maria) sırılsıklam aşık oldu. tinika'nın geldiği sakız adası'na bakıp bakıp duran nezir kaya, 25 tenekeyi bir araya getirerek yaptığı tekneyle adaya gitti. sakız'a çıkıp sevgilisini bulmak isteyen nezir kaya, pasaportsuz olarak yakalandı ve türk casusu sanıldı. konuşup kendisini ifade edemeyen kaya iddiaya göre işkencelere uğradı, dövüldü. annesinin kaymakamlığa "kayıp" başvurusu yaparken, adada "casus" yakalandığı haberi kısa sürede halk arasında yayıldı. dalyan'a gidip gelen bazı yunanlıların tanımasıyla gerçek ortaya çıkınca "bir daha gelmemesi" uyarısıyla serbest bırakıldı.
ancak tinika'yı hiçbir zaman unutmadı. onu yeniden görmek için bu kez yaptığı tekneye, 3-3.5 metre genişliğinde dev uçurtmasını bağlayarak yelken gibi kullanmaya başladı. poyraz estiği günlerde uçurtmasını gökyüzüne bırakıp yelken gibi kayığı çekmesiyle adaya adeta uçarak gidip gelmeye başlayan nezir kaya yine köylülerin merak konusu olmaya başladı. yüzlerce kez, sakız'a gittiği anlatılan nezir kaya, adadan bir dönüşünde rüzgarın oyunuyla kendisini karaburun'da buldu. zorlu bir mücadelinin ardından kıyıya çıkan kaya, bu kez yunan casusu şüphesiyle gözaltına alındı. yine anlatılanlara göre burada da sağlam bir "sopa" yiyen kaya, gerçeğin ortaya çıkmasıyla yeni özgürlüğüne kavuştu.
ilgi odağı oldu
dalyan'a dönen nezir kaya bu kez hiçbir inşaat ve mimari bilgisi olmamasına karşın, köyün ortasına bir kule yapmaya başladı. fuardaki paraşüt kulesi'ni gören kaya, köyün içinde 10 metre yüksekliğinde ilk kuleyi inşaa etti, kısa süre sonra da bunu beğenmeyerek yıktı. kısa süre sonra ikincisini yaptı ve yine yıktı. neden kule yaptığı neden yıktığı hiçbir zaman bilinmedi. ancak üçüncü kule hepsinden daha yüksek olmaya başladı. yalnızca geceleri çalışarak 30 metre yüksekliğinde 4 metre genişliğinde dev bir kule inşaa etti. şakül (yapının dikliğini ölçmek için kullanılan alet), terazi gibi hiçbir malzeme kullanmayan nezir kaya'nun kulesi o dönem turistlerin de ilgisini çekti. hatta kiralamak isteyenler bile oldu.
kuleye çıkıp uzun uzun sevdiği kadının olduğu sakız adası'nı seyreden nezir kaya, kendisine armağan edilen bisikletiyle evine gittiği sırada geçirdiği kaza sonrası yaşama gözlerini yumdu. inşaa ettiği kulenin sırrı hiç çözülemedi.
eski başkan ertan'ın en büyük pişmanlığı
kule, 1984 yılında çeşme belediye başkanı seçilen nuri ertan'ın talimatıyla birkaç yıl sonra yıkıldı. ertan, "o zamanlar kulenin yıkılma tehlikesi olduğu söyleniyordu. 1999 yılında mhp'den belediye başkanlığına aday olan bir kişinin şikayeti üzerine yıkım kararı almak zorunda kaldık" diyerek olayı "tek pişmanlığım" diye anlattı. bugün kulenin olduğu boş alanı gösteren yeğeni cevat aksu, dayısını tek fotoğrafının kendisinde olduğunu belirterek, "nezir kaya, dalyan'ın simgesi olabilecek bir isimdi. hayatı bilinmezlerle dolu. ama yaptıkları hala konuşuluyor" dedi. nezir kaya'nın sakız adası ve karaburun'da "casus" iddiasıyla yakalanışını anlatan hasan karayel ise, "kuleye içerden bir merdivenle çıkar, sonra o merdiveni iple yukarı çekerdi. böylece kendisinden başka kimse kuleye çıkamazdı. kuleden uzun uzun sakız adası'na bakardı. yaptıkları hepimizi heyecanlandırır onu izlerdik, eğer yaşasaydı hepimiz bugün hala onun yapacaklarını merakla bekliyor olurduk" diye konuştu.
bir balıkçı.
izmir çeşme'de yaşamış bir garip, sağır dilsiz.
balıkçı, garip, sağır dilsiz olması aşık olmasına engel olur mu hiç? olmamış tabii ki, gitmiş sakız adasında yaşayan bir kıza aşık olmuş...
gerisini yeni asır gazetesindeki haberi ile devam edip aşk'a dua edelim..yazının bundan sonrası yeni asır gazetesinden alıntıdır.
--
çeşme dalyanlı nezir kaya'nın hayatı "sırlarla" dolu. sakız adası'nda yaşayan aşkı tinika'yı görmek için kendi yaptığı teknesine bağladığı dev uçurtmayı yelken gibi kullanarak defalarca gitti geldi. köyün ortasına ise 30 metre yüksekliğinde bir kule inşaa etti. kuleye çıkarak sevgilisinin yaşadığı sakız adası'nı seyreden nezir kaya, aşkı için gittiği sakız adası'nda "türk casusu" sanılarak işkenceye uğradı. dönüşte yanlışlıkla çıktığı karaburun yarımadası'nda ise "yunan casusu" sanıldı. bir gece geçirdiği bisiklet kazası sonucu yaşamını yitiren kaya'nın dev kulesi ise bugün "tek pişmanlığım" diye olayı anlatan dönemin belediye başkanı nuri ertan tarafından yıkıldı.
dalyanlı nezir'in yaşamı, filmlere konu olacak türden. aslında da oldu. ama hikayenin tamamını kapsamıyordu. türk-yunan-bulgar ortak yapımı mehmet ali alabora ile katerina moutsatsos'un başrolünü oynadığı "kayıkçı" filmi ile dalyanlı nezir kaya'nın hayatından esinlenildi ve bir bölümü beyaz perdeye aktarıldı.
filme esin kaynağı oldu
yeni asır, hikayenin aslını ve tamamını yerinde araştırdı. kaya'nın fotoğrafı da ilk kez gün ışığına çıktı. nezir kaya'nın bugün yeğeni olan ve dalyan'ın ünlü restoranı "cevat'ın yeri"nin sahibi cevat aksu, hikayeyi ilk kez 1997 yılında yapılan çeşme 1. sanat festivali'nde gündeme getirerek kayıkçı isimli filme esin kaynağı olmasını sağlayan çeşme belediye eski başkanı nuri ertan, nezir kaya ile ilgili ayrıntıları bugün gibi hatırlayan 84 yaşındaki hasan karayel, aşkı için denizleri aşan, kuleler yapan, casuslukla suçlanan kaya'nın hayatını anlattı.
işte nezir kaya'nın gerçek öyküsü:
nezir kaya'nın da hikayesi pek çok egeli gibi "göçle" başlıyor. selanik'ten çeşme'ye uzanan zorlu yolculuğun ardından kaya ailesi, o zamanlar köste olarak bilinen dalyan köyüne yerleşti. güçlü kuvvetli yapısıyla dikkat çeken nezir kaya, çocukken geçirdiği rahatsızlıktan dolayı sağır ve dilsiz bir yaşama mecbur kaldı. kendi yaptığı küçük kayıklarla balık avlarak geçimini sağlayan nezir kaya, yaptığı ilginç şeylerle dikkat çekmeye başladı. hazerfan çelebi gibi kendine büyük bir uçurtma yapan kaya'nın dalyan'ın üzerinde uçtuğu, evinin altına 10 metre uzunluğunda tekne yaptığı kulaktan kulağa yayıldı.
meraklı bakışlara aldırış etmeyen nezir kaya, bir gün köye ziyarete gelen rum güzeli tinika'ya (bazılarına göre bu isim maria) sırılsıklam aşık oldu. tinika'nın geldiği sakız adası'na bakıp bakıp duran nezir kaya, 25 tenekeyi bir araya getirerek yaptığı tekneyle adaya gitti. sakız'a çıkıp sevgilisini bulmak isteyen nezir kaya, pasaportsuz olarak yakalandı ve türk casusu sanıldı. konuşup kendisini ifade edemeyen kaya iddiaya göre işkencelere uğradı, dövüldü. annesinin kaymakamlığa "kayıp" başvurusu yaparken, adada "casus" yakalandığı haberi kısa sürede halk arasında yayıldı. dalyan'a gidip gelen bazı yunanlıların tanımasıyla gerçek ortaya çıkınca "bir daha gelmemesi" uyarısıyla serbest bırakıldı.
ancak tinika'yı hiçbir zaman unutmadı. onu yeniden görmek için bu kez yaptığı tekneye, 3-3.5 metre genişliğinde dev uçurtmasını bağlayarak yelken gibi kullanmaya başladı. poyraz estiği günlerde uçurtmasını gökyüzüne bırakıp yelken gibi kayığı çekmesiyle adaya adeta uçarak gidip gelmeye başlayan nezir kaya yine köylülerin merak konusu olmaya başladı. yüzlerce kez, sakız'a gittiği anlatılan nezir kaya, adadan bir dönüşünde rüzgarın oyunuyla kendisini karaburun'da buldu. zorlu bir mücadelinin ardından kıyıya çıkan kaya, bu kez yunan casusu şüphesiyle gözaltına alındı. yine anlatılanlara göre burada da sağlam bir "sopa" yiyen kaya, gerçeğin ortaya çıkmasıyla yeni özgürlüğüne kavuştu.
ilgi odağı oldu
dalyan'a dönen nezir kaya bu kez hiçbir inşaat ve mimari bilgisi olmamasına karşın, köyün ortasına bir kule yapmaya başladı. fuardaki paraşüt kulesi'ni gören kaya, köyün içinde 10 metre yüksekliğinde ilk kuleyi inşaa etti, kısa süre sonra da bunu beğenmeyerek yıktı. kısa süre sonra ikincisini yaptı ve yine yıktı. neden kule yaptığı neden yıktığı hiçbir zaman bilinmedi. ancak üçüncü kule hepsinden daha yüksek olmaya başladı. yalnızca geceleri çalışarak 30 metre yüksekliğinde 4 metre genişliğinde dev bir kule inşaa etti. şakül (yapının dikliğini ölçmek için kullanılan alet), terazi gibi hiçbir malzeme kullanmayan nezir kaya'nun kulesi o dönem turistlerin de ilgisini çekti. hatta kiralamak isteyenler bile oldu.
kuleye çıkıp uzun uzun sevdiği kadının olduğu sakız adası'nı seyreden nezir kaya, kendisine armağan edilen bisikletiyle evine gittiği sırada geçirdiği kaza sonrası yaşama gözlerini yumdu. inşaa ettiği kulenin sırrı hiç çözülemedi.
eski başkan ertan'ın en büyük pişmanlığı
kule, 1984 yılında çeşme belediye başkanı seçilen nuri ertan'ın talimatıyla birkaç yıl sonra yıkıldı. ertan, "o zamanlar kulenin yıkılma tehlikesi olduğu söyleniyordu. 1999 yılında mhp'den belediye başkanlığına aday olan bir kişinin şikayeti üzerine yıkım kararı almak zorunda kaldık" diyerek olayı "tek pişmanlığım" diye anlattı. bugün kulenin olduğu boş alanı gösteren yeğeni cevat aksu, dayısını tek fotoğrafının kendisinde olduğunu belirterek, "nezir kaya, dalyan'ın simgesi olabilecek bir isimdi. hayatı bilinmezlerle dolu. ama yaptıkları hala konuşuluyor" dedi. nezir kaya'nın sakız adası ve karaburun'da "casus" iddiasıyla yakalanışını anlatan hasan karayel ise, "kuleye içerden bir merdivenle çıkar, sonra o merdiveni iple yukarı çekerdi. böylece kendisinden başka kimse kuleye çıkamazdı. kuleden uzun uzun sakız adası'na bakardı. yaptıkları hepimizi heyecanlandırır onu izlerdik, eğer yaşasaydı hepimiz bugün hala onun yapacaklarını merakla bekliyor olurduk" diye konuştu.
devamını gör...
kendini evleneceği insana saklayan insan
doğanın bahşettiklerine yatırım muamelesi yapan insandır. ileride değerleneceğini zanneder. biyolojik yaştan haberi yoktur. ya da kendi bedeninden, neyi sevip sevmediğinden.
hayatını geçirecek diye tek kişi için saklıyorsa, bilemez ki gerçekten sakladığı kişinin hoşuna gidecek mi.. psikolojisi, durumu buna el verecek mi, tepkileri ne olacak.. bir de olmazsa bazı şeylerin tadına varmadan göçüp gidecek. bilemezsiniz.. tecrübe her şeydir.
hayatını geçirecek diye tek kişi için saklıyorsa, bilemez ki gerçekten sakladığı kişinin hoşuna gidecek mi.. psikolojisi, durumu buna el verecek mi, tepkileri ne olacak.. bir de olmazsa bazı şeylerin tadına varmadan göçüp gidecek. bilemezsiniz.. tecrübe her şeydir.
devamını gör...
nicki f harfiyle başlayan yazarların kaliteli olmaları
nickimi fotobandaki yalnız duşakabin olarak düzenlemeye gidiyorum. bakın yalnız kelimesini de düzelttim. kaliteli olmak bunu gerektirir çünkü.
devamını gör...
aslan burcu
erkeklerinin benimle bir alıp veremediği olduğunu düşündüğüm burç hahah.
son 3 manit shrek dahil aslan. arkadaşım ben bir oğlak kadınıyım benle ne işiniz olur sizin 'yoo yoo sensin' diyollaaa püff.
sonra başlıyor çatışmalar bilmem neler işte. sürekli ben diyen bir şahısla sürekli otu b.ku eleştiren şahış anlaşır mı? yoo.
hahah işin şaka tarafı bir yana iyidir, hoştur, severim. malum son 3 son 3! yani belli ki seviyorum yani başka açıklaması olabilir mi?
var mı arttıran? hahah.
son 3 manit shrek dahil aslan. arkadaşım ben bir oğlak kadınıyım benle ne işiniz olur sizin 'yoo yoo sensin' diyollaaa püff.
sonra başlıyor çatışmalar bilmem neler işte. sürekli ben diyen bir şahısla sürekli otu b.ku eleştiren şahış anlaşır mı? yoo.
hahah işin şaka tarafı bir yana iyidir, hoştur, severim. malum son 3 son 3! yani belli ki seviyorum yani başka açıklaması olabilir mi?
var mı arttıran? hahah.
devamını gör...
kürtajın yasaklanması gerekliliği
kadının vücudu hakkında o kadın dışında hiç kimsenin söz hakkı yoktur.
haddiniz olmayan işler hakkında atıp tutmayı bırakın lütfen.
haddiniz olmayan işler hakkında atıp tutmayı bırakın lütfen.
devamını gör...
girift radyo yayını
bizim susup yıldız tilbe'nin şarkılarıyla konuşacağı yayınımız 21.00 da.
kulak pası silmeye bekleriz anacığım.
aykut umarım playlistin bunun için hazırdır karşim?
kulak pası silmeye bekleriz anacığım.
aykut umarım playlistin bunun için hazırdır karşim?
devamını gör...
normal sözlük’te kankacılık
bir türlü kurtulamadığımız muhabbet.
mesela bir sıkıntı yaşandı mı nick altımda bakıyorum bazen hiç tanımadığım insan bile benden yana çıkıyor. orada taraf tutan insanlarla yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor falan sanıyorsunuz ya da mesela gidip tanımadığımız (ya da tanıdığımız olsun, fark etmez) insanlara özelden "bak şurada şöyle bir sorun yaşandı, hemen gel beni savun" dediğimizi mi hayal ediyorsunuz? yahut herhangi bir şey yazdığımızda tek tek tüm takipçileri gezerek "yazdım, haydi oyla" dediğimiz mi düşünülüyor?
burada kimseyle düşman değilim, olmam da. insan gibi yaklaşan herkesle de konuşur, anlaşırım. kimseye sataşmayı sevmem çünkü kaos benim zevk aldığım bir şey değil. öyle olunca insanlar sizi tanımasa da bu duruşunuz nedeniyle arkanızda durabiliyor, sırf bunun için oylayabiliyor. birçok kişi bunu omurgasızlık zannetse de bu yılların bazı insanlara verdiği bir hal sadece. ben adına kimseyi kırmamak derim, bir başkası ite bulaşana kadar çalıyı dolaşmak der... hangisini tercih ederseniz. kimseyi kırmayacağım diye kendi görüşlerimi savunmayacağımı sanan varsa sözlüğe yeni gelmiştir. benim her konudaki görüşüm iyi kötü belli. katılan da var katılmayan da. kimsenin nabzına göre şerbet verecek şekilde fikirlerimi değiştirmiyorum.
karma puanı yüksek olanlardan biri olunca insan ister istemez üzerine alınıyor suçlamaları. oysa oylama mevzusu tamamen kaldırılsın dedim kaç kez. o zaman görürüz kim gerçekten sözlük için yazıyor, kim başka hesaplar peşinde de dedim. ben değilim ki sözlük sahibi kaldırayım. ancak böyle yeri geldiğinde dile getirebiliyorum işte sadece. *
zaten artık eskisi gibi bir çılgınca oylama davası kalmadı. yazıp çizen isimler de oylayan isimler de bir avuç insan. dolayısıyla hep aynı kişiler birbirini oyluyormuş gibi görünüyor. siz de bunu kankalık sanıyorsunuz.
yazdıkları hoşuma giden oldu mu ne trollüğüne bakıyorum ne daha önce bana bir şekilde sataşmış olmasına o kişinin. öyle yapmayıp sadece sevdiği kişileri oylayanları da meydanlarda asalım mı yani ne istiyorsunuz anlamadım ki ben...
mesela bir sıkıntı yaşandı mı nick altımda bakıyorum bazen hiç tanımadığım insan bile benden yana çıkıyor. orada taraf tutan insanlarla yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor falan sanıyorsunuz ya da mesela gidip tanımadığımız (ya da tanıdığımız olsun, fark etmez) insanlara özelden "bak şurada şöyle bir sorun yaşandı, hemen gel beni savun" dediğimizi mi hayal ediyorsunuz? yahut herhangi bir şey yazdığımızda tek tek tüm takipçileri gezerek "yazdım, haydi oyla" dediğimiz mi düşünülüyor?
burada kimseyle düşman değilim, olmam da. insan gibi yaklaşan herkesle de konuşur, anlaşırım. kimseye sataşmayı sevmem çünkü kaos benim zevk aldığım bir şey değil. öyle olunca insanlar sizi tanımasa da bu duruşunuz nedeniyle arkanızda durabiliyor, sırf bunun için oylayabiliyor. birçok kişi bunu omurgasızlık zannetse de bu yılların bazı insanlara verdiği bir hal sadece. ben adına kimseyi kırmamak derim, bir başkası ite bulaşana kadar çalıyı dolaşmak der... hangisini tercih ederseniz. kimseyi kırmayacağım diye kendi görüşlerimi savunmayacağımı sanan varsa sözlüğe yeni gelmiştir. benim her konudaki görüşüm iyi kötü belli. katılan da var katılmayan da. kimsenin nabzına göre şerbet verecek şekilde fikirlerimi değiştirmiyorum.
karma puanı yüksek olanlardan biri olunca insan ister istemez üzerine alınıyor suçlamaları. oysa oylama mevzusu tamamen kaldırılsın dedim kaç kez. o zaman görürüz kim gerçekten sözlük için yazıyor, kim başka hesaplar peşinde de dedim. ben değilim ki sözlük sahibi kaldırayım. ancak böyle yeri geldiğinde dile getirebiliyorum işte sadece. *
zaten artık eskisi gibi bir çılgınca oylama davası kalmadı. yazıp çizen isimler de oylayan isimler de bir avuç insan. dolayısıyla hep aynı kişiler birbirini oyluyormuş gibi görünüyor. siz de bunu kankalık sanıyorsunuz.
yazdıkları hoşuma giden oldu mu ne trollüğüne bakıyorum ne daha önce bana bir şekilde sataşmış olmasına o kişinin. öyle yapmayıp sadece sevdiği kişileri oylayanları da meydanlarda asalım mı yani ne istiyorsunuz anlamadım ki ben...
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
sabahattin ali.
oğuz atay.
oğuz atay.
devamını gör...
normal sözlük depresyondakiler derneği
evsiz alkolikler gibi yuvarlak sandalye düzeninde oturup birbirlerine hikayelerini anlatacak ve sonunda alkışlar eşliğinde dağılacak gruptur.
devamını gör...
sözlük yazarlarının yaşları
devamını gör...
afillibirbey
özellikle günaydın tanımlarının fanı olduğum yazar.
bir kitap tanımı ile aramızda geçen dm sohbeti esnasında kibar olduğu ve tamda nicki gibi olduğu kanaatine vardım.
bana o günaydın mesajları gibi coşku dolu bana özel bir iyi günler mesajı yazdı. *
sözlüğün coşku dolu rengi.
hani yağmur sonrasında çıkan gökkuşağındaki en canlı renk gibi.
rengin hiç solmasın.
bir kitap tanımı ile aramızda geçen dm sohbeti esnasında kibar olduğu ve tamda nicki gibi olduğu kanaatine vardım.
bana o günaydın mesajları gibi coşku dolu bana özel bir iyi günler mesajı yazdı. *
sözlüğün coşku dolu rengi.
hani yağmur sonrasında çıkan gökkuşağındaki en canlı renk gibi.
rengin hiç solmasın.
devamını gör...
güç zehirlenmesi
kibir sendromudur. narsisistik eğilime sahip insanların yaşadığı bir sendromdur.
ve bir gerçektir ki; güç adamı bozar
ve bir gerçektir ki; güç adamı bozar
devamını gör...
f-16
tek dikey stabilizeye sahip yarım delta kanatlı ve tek motorlu 4'üncü nesil savaş jeti.
nato'nun ana savaş unsurlarındandır. ilk uçuşunu 1974 yılında yapmasına rağmen "block" koduyla ilave donanım eklenerek ve/veya mevcut donanımlar geliştirilerek halen üretilmektedir. halen üretilmesinin sebebi bakım/onarım faaliyetlerinin diğer "f" modellerine göre daha az masraflı olması ve mevcut ihtiyaca cevap verebilecek kapasitede olmasıdır.
fly-by-wire yan kumanda sistemine sahiptir. diğer bir deyişle kumanda sistemi elektronik desteklidir ve kumanda kolu pilotun sağ tarafında bulunur. fly-by-wire kumanda kolu pilotun bilek hareketlerine duyarlıdır. bu özelliği ile pilot yaptığı manevranın ağırlığını kumanda kolunda hissetmez. bu durum çoğu zaman avantaj sağlarken özellikle yakın kol uçuşlarında pilotun tecrübesi oranında az da olsa dezavantajlı olabilir.
kokpit yapısı diğer uçaklara nazaran daha ergonomik ve kullanışlıdır. pilot, uçuşu esnasında kokpit ile çok uğraşmak zorunda kalmaz.
block-1, -5, -10, -15, -20, -25, -30/32, -40/42, -50/52 ve -60 modellerinden sonra en son üretilen block-70/72 modelleri sayesinde uzun yıllar daha hizmet verebilecek bir uçaktır.
nato'nun ana savaş unsurlarındandır. ilk uçuşunu 1974 yılında yapmasına rağmen "block" koduyla ilave donanım eklenerek ve/veya mevcut donanımlar geliştirilerek halen üretilmektedir. halen üretilmesinin sebebi bakım/onarım faaliyetlerinin diğer "f" modellerine göre daha az masraflı olması ve mevcut ihtiyaca cevap verebilecek kapasitede olmasıdır.
fly-by-wire yan kumanda sistemine sahiptir. diğer bir deyişle kumanda sistemi elektronik desteklidir ve kumanda kolu pilotun sağ tarafında bulunur. fly-by-wire kumanda kolu pilotun bilek hareketlerine duyarlıdır. bu özelliği ile pilot yaptığı manevranın ağırlığını kumanda kolunda hissetmez. bu durum çoğu zaman avantaj sağlarken özellikle yakın kol uçuşlarında pilotun tecrübesi oranında az da olsa dezavantajlı olabilir.
kokpit yapısı diğer uçaklara nazaran daha ergonomik ve kullanışlıdır. pilot, uçuşu esnasında kokpit ile çok uğraşmak zorunda kalmaz.
block-1, -5, -10, -15, -20, -25, -30/32, -40/42, -50/52 ve -60 modellerinden sonra en son üretilen block-70/72 modelleri sayesinde uzun yıllar daha hizmet verebilecek bir uçaktır.
devamını gör...
10 yaşındaki çocuğun üzerine kolonya dökülüp yakılması
çocuklarını yamyamlara emanet eden ailelerdir bu gibi vahşetlerin sorumlusu.
devamını gör...
orkid'in 34 tl olması
dünyada fransa, sri lanka, ingiltere ve iskoçya başta olmak üzere pek çok ülkede regl ürünlerinin daha ulaşılabilir olması adına ekonomik açıdan çeşitli kolaylıklar sağlanmaya başlandı. bu ürünlerin ihtiyaç olarak kabullenildiği politikalar gittikçe daha fazla ülke tarafından benimseniyor. ne yazık ki ülkemiz henüz bu durumun oldukça gerisinde. regl ürünleri lüks tüketim kategorisinde değerlendiriliyor ve bu ürünlere %18 kdv uygulanıyor.
türkiye’de birçok kadın ekonomik yetersizlikler yüzünden regl dönemi ürünlerine ulaşmakta güçlük çekiyor veya regl dönemlerini sağlıklı bir şekilde geçirebilmek adına bazı fedakarlıklarda bulunuyor. böylesi önemli ve zorunlu bir sağlık ihtiyacının ‘lüks’ başlığı altında değerlendirilmesi milyonlarca kadının hayatını etkiliyor.
regl ürünleri lüks değil ihtiyaçtır!
türkiye’de birçok kadın ekonomik yetersizlikler yüzünden regl dönemi ürünlerine ulaşmakta güçlük çekiyor veya regl dönemlerini sağlıklı bir şekilde geçirebilmek adına bazı fedakarlıklarda bulunuyor. böylesi önemli ve zorunlu bir sağlık ihtiyacının ‘lüks’ başlığı altında değerlendirilmesi milyonlarca kadının hayatını etkiliyor.
regl ürünleri lüks değil ihtiyaçtır!
devamını gör...
ilginç etimolojik bağlantılar
bir köken bilimi takıntılısı olarak bu başlığı görmek beni çok sevindirdi. bir düşünüşte anımsayabildiğim iki güzel örneği sizlerle paylaşmak istedim. önceden bu başlık altında sözü edilmemiş olanlardan da söz etmeye çalışacağım ileride.
iran'da bulunan horasan şehri, "güneşin doğduğu yer" anlamına gelir ve buradan antik yunancaya, oradan latinceye, oradan da eski fransızcaya ve en sonunda da ingilizceye "horizon**" olarak geçmiştir. büyük olasılıkla antik yunanların antik perslerle uzun bir süre aynı imparatorluk altında yaşamış olduğu dönemlerde ilk geçiş gerçekleşmiştir (bkz: ahameniş imparatorluğu).
eski türk dillerinden ve moğolcadan bu yana varlığını sürdürmüş olan "ordu" sözcüğü de, ingilizceye "horde" olarak geçmiştir.
iran'da bulunan horasan şehri, "güneşin doğduğu yer" anlamına gelir ve buradan antik yunancaya, oradan latinceye, oradan da eski fransızcaya ve en sonunda da ingilizceye "horizon**" olarak geçmiştir. büyük olasılıkla antik yunanların antik perslerle uzun bir süre aynı imparatorluk altında yaşamış olduğu dönemlerde ilk geçiş gerçekleşmiştir (bkz: ahameniş imparatorluğu).
eski türk dillerinden ve moğolcadan bu yana varlığını sürdürmüş olan "ordu" sözcüğü de, ingilizceye "horde" olarak geçmiştir.
devamını gör...
biranın 14 tl olması
az önce uluda gördüm bu başlığı.
ama orada 17 tl imiş. siz kafadan alın. 3 lira kâr.
ama orada 17 tl imiş. siz kafadan alın. 3 lira kâr.
devamını gör...
kalbimiz seninle
ilk gördüğümde, zor günler geçirmekte olan birine destek verme bakınızı sanmıştım. köşeli jetonum anca düşebildi.
meğerse bir tür şutlama repliğiymiş. esprili ve hoş bir deyiş. ben beğendim.
meğerse bir tür şutlama repliğiymiş. esprili ve hoş bir deyiş. ben beğendim.
devamını gör...
bios urn
“topraktan geldik, toprağa gideceğiz” cümlesinin yeni nesil versiyonu.
hindistan cevizi kabuğu, sıkıştırılmış turba* ve selülozdan üretilmiş, içerisinde bir ağaç tohumu bulunan vazo benzeri ilginç bir tasarım ürünüdür.
bunun kullanılabilmesi için önce ölmüş ve yakılmış olup küllerinizin muhafaza edilmesi gerekmektedir.
toprakta tamamen çözülebilen ve doğa dostu olan, kişiyi “temsili şekilde” ağaca dönüştürecek olan bu vazo içerisine küller koyulup, toprağa gömülür. tohum seçenekleri de sunan bu vazodan tohumun büyümesi ile oluşan ağaç ölen kişiyi yaşatmış olur.

süper ot adında bir film vardı o geldi aklıma..
hindistan cevizi kabuğu, sıkıştırılmış turba* ve selülozdan üretilmiş, içerisinde bir ağaç tohumu bulunan vazo benzeri ilginç bir tasarım ürünüdür.
bunun kullanılabilmesi için önce ölmüş ve yakılmış olup küllerinizin muhafaza edilmesi gerekmektedir.
toprakta tamamen çözülebilen ve doğa dostu olan, kişiyi “temsili şekilde” ağaca dönüştürecek olan bu vazo içerisine küller koyulup, toprağa gömülür. tohum seçenekleri de sunan bu vazodan tohumun büyümesi ile oluşan ağaç ölen kişiyi yaşatmış olur.

süper ot adında bir film vardı o geldi aklıma..
devamını gör...
