laf olsun torba dolsun diye başlık açıp tanım girmek
işin saçma tarafı bu floodlar yüzünde adam akıllı başlık açıp tanım yazan sözlüğe yakışır bilgi kazandıran başlıklar tanımlar görünmüyor. saçma salak forum edasında iş mi olur. aynı zamanda oylama yok. oylama nerede niye kimse hiç bjr şey okumuyor değerlendirmiyor?? böyle boktan dava mi olur yahu.
devamını gör...
güne bir şiir bırak
bazen rüzgarın saçımı dağıtmasına,
yağmurun yüzümü ıslatmasına,birilerinin
kalbimi kırmasına izin veririm.
sonra;
saçımı toplarım.
şemsiyemi açarım.
kalbimi kapatırım.
hepsi bu.
can yücel
yağmurun yüzümü ıslatmasına,birilerinin
kalbimi kırmasına izin veririm.
sonra;
saçımı toplarım.
şemsiyemi açarım.
kalbimi kapatırım.
hepsi bu.
can yücel
devamını gör...
ölümlülüğün kabulü
uzun ve zorlu bir süreç sonucunda oluşan bilişsel bir kabuldür. egonun ortadan kalkması ile sonuçlanırsa, bugünü yaşama yetkinliği kazandırır insana. aynı zamanda her bireyin geçmesi gereken bir olgunluk merhalesidir.
"kendimi gövdemden kurtardım. anlama yetimi bir yana bıraktım, böylece gövdemden de usumdan da kurtulup sonsuz ile bir oldum. ben buna “unutuş içinde oturmak” diyorum." *
"kendimi gövdemden kurtardım. anlama yetimi bir yana bıraktım, böylece gövdemden de usumdan da kurtulup sonsuz ile bir oldum. ben buna “unutuş içinde oturmak” diyorum." *
devamını gör...
turbun büyüğü heybede
gölgede kalmış gizli bir tehlikenin varlığını belirtmek amacıyla söylenmiş " bunlar nedir ki? asıl fırtına bundan sonra kopacak " anlamına gelen deyim.
devamını gör...
her olayda z kuşağını yermek
ileride bizim de yapacağımızı düşündüğüm şeydir. insanlar birilerini sınıflandırmayı ve bu sınıflandırmalar ile kendilerini yüceltmeyi çok seviyor maalesef.
devamını gör...
aşk bir mevsim
cihan mürtezaoğlu'nun elinin değdiği harika bir pinhani şarkısı.
...
bugün günlerden senden sonra
aşk bir mevsim, gelmez bir daha
yalnız kalmak korkutmaz ki
alışır bu şehir, alışır elbet yokluğuna
...
...
bugün günlerden senden sonra
aşk bir mevsim, gelmez bir daha
yalnız kalmak korkutmaz ki
alışır bu şehir, alışır elbet yokluğuna
...
devamını gör...
21 ocak 2021 çin’i çağrıştırdığı için ejderha meyvesinin adının değiştirilmesi
haberi ilk görünce bizim ülke mi yok artık demiştim ama biz değil bu sefer hindistan’ın yaptığı hadise.
hindistan’ın gucarat eyaleti başbakanı vijay rupani, çin’i çağrıştırdığı için ejderha meyvesinin adını "kamalam" olarak değiştirdiklerini bildirdi.
--- alıntı ---
çin'in simge hayvanlarından olan ve çin mitolojisinde efsanevi özelliği bulunan ejderha aynı zamanda imparatorun simgesi olarak da kabul ediliyor.
son yıllarda hindistan’ın gucarat eyaletinde de yetiştirilmeye başlanan ejderha meyvesi orta amerika’ya özgü tropikal bir meyve olarak bilinirken, ismini ejderha puluna benzetilen sivri dış yüzeyinden alıyor.
hindistan "fil" ile simgelenirken çin’in "ejderha" ile anılması, hindistan’da pek çok kişinin de ejderha meyvesini çin ile ilişkilendirilmesine neden olmuştu.
--- alıntı ---
buradan
hindistan’ın gucarat eyaleti başbakanı vijay rupani, çin’i çağrıştırdığı için ejderha meyvesinin adını "kamalam" olarak değiştirdiklerini bildirdi.
--- alıntı ---
çin'in simge hayvanlarından olan ve çin mitolojisinde efsanevi özelliği bulunan ejderha aynı zamanda imparatorun simgesi olarak da kabul ediliyor.
son yıllarda hindistan’ın gucarat eyaletinde de yetiştirilmeye başlanan ejderha meyvesi orta amerika’ya özgü tropikal bir meyve olarak bilinirken, ismini ejderha puluna benzetilen sivri dış yüzeyinden alıyor.
hindistan "fil" ile simgelenirken çin’in "ejderha" ile anılması, hindistan’da pek çok kişinin de ejderha meyvesini çin ile ilişkilendirilmesine neden olmuştu.
--- alıntı ---
buradan
devamını gör...
kolay gibi görünen ama çok zor olan şeyler
(bkz: yaşamak)
devamını gör...
misafirin sinir eden davranışları
genel olarak, misafirliğe gelmesidir.
gelmeyin lan.
gelmeyin lan.
devamını gör...
uyumadan önce dua etmeyi bırakmak
asla yazar olamayacağını anladığın zamana denk gelir*
edit:oldum lan
edit:oldum lan
devamını gör...
camille pissarro
öncüsü claude monet olan en sevdiğim akımın, empresyonizm'in ressamlarından biri camille pissarro.
montmartre bulvarı'nı 14 ayrı tablo hâlinde resmetmiş ve benim renkleri dolayısıyla en sevdiğim, kapak fotoğrafımda da bulunan the boulevard montmartre afternoon in the rain (yağmurlu öğleden sonrada montmartre bulvarı)'dır.
etkilendiğim önemli bir ayrıntı da şu: savaştan kaçarak gittiği ingiltere'den döndüğünde 1500 tablodan sadece 40 tanesinin sağlam kaldığını görmüş. çünkü prusyalı askerler, postalları çamurlanmasın diye tabloları evlerin önlerine sermişler. fakat bu durum şevkini kıramamış olacak ki ömrünün son demlerine kadar, hastalığına rağmen resim yapmaya devam etmiş.
montmartre bulvarı'nı 14 ayrı tablo hâlinde resmetmiş ve benim renkleri dolayısıyla en sevdiğim, kapak fotoğrafımda da bulunan the boulevard montmartre afternoon in the rain (yağmurlu öğleden sonrada montmartre bulvarı)'dır.
etkilendiğim önemli bir ayrıntı da şu: savaştan kaçarak gittiği ingiltere'den döndüğünde 1500 tablodan sadece 40 tanesinin sağlam kaldığını görmüş. çünkü prusyalı askerler, postalları çamurlanmasın diye tabloları evlerin önlerine sermişler. fakat bu durum şevkini kıramamış olacak ki ömrünün son demlerine kadar, hastalığına rağmen resim yapmaya devam etmiş.
devamını gör...
kibar olayım derken keriz olan insan
benimdir. allah belamı versin.
devamını gör...
normal sözlük yönetimi
bazen profil sayfalarına girip bakıyorum. kurucu diyor mesela. normal senin benim gibi yazıyor okuyor ama adam sözlük kurmuş. genel başkan gibi bir şey. bir diğerinde yönetici diyor. yönetimde adam. karar merci. taşın altına elini sokan kişi. bir şeyler ters gittiğinde gel bakalım denilecek kişi. işi zor allah sabır versin. bir de moderatör var. ver yetkiyi git yat. vicdanlı biriyse gözün arkada kalmaz. meğer olam zalımın teki ise ortalık toz duman. tanıma gelecek olursak ben bu yapıya klasikleşmiş şerif ve adamları demek istiyorum. kötü kovboylar kasabayı basarsa bu iyi karakterler duruma müdahale eder.
devamını gör...
il etait une fois
maaş. bir bakıyoruz var,sonra hooop yok.
devamını gör...
serendipçe
aramıyorken bulunan, mutluluk veren tesadüf anlamındadır.
devamını gör...
kazak giyen erkek
çok ayıp eden erkektir. halbuki penguen kostümü giymesi gerekir.
devamını gör...
martin scorsese
marvel filmleri için söylediği; sinema değil, eğlence parkını anımsatıyorlar tabiriyle kalpleri bir kez daha fetheden usta yönetmendir.
13 yaşında çizmiş olduğu storyboard, yönetmen ceketiyle dünyaya geldiğini kanıtlar nitelikte.
o storyboard
13 yaşında çizmiş olduğu storyboard, yönetmen ceketiyle dünyaya geldiğini kanıtlar nitelikte.
o storyboard
devamını gör...
fotoelektrik olay
öncelikle basit tanım ile başlamak gerekirse fotoelektrik olay ışığın (genellikle metal yoksa her atomda olabilir) metal bir yüzeyden elektron kopartması olayı.
ışık çarpıyor (bkz: güneş panelleri) elektron kopuyor ve elektrik oluşuyor. bu sadece düz mantık anlatımı.
einsten'ı herkes bilir. ve nobel ödülü sahibi olduğunu da. fakat herkes ''özel görelilik'' teoremiyle nobel sahibi olduğunu sanar. halbuki ''fotoelektrik etki'' ile nobel almıştır.
gelin biraz derinine inelim fotoelektrik olayının. her ışık (bundan sonra foton diye anılacak) bir frekansa dolasıyla enerjiye sahiptir. fotonlar bu enerjilerini bize renk olarak gösterirler.(biz öyle algılarız) aslında kızılötesi/mor ötesi vb tabirler buradan gelir. belli frekansın ötesi.
insan gözünün görebildiği renk skalasında kırmızı en düşük, mor en yüksek frekansa sahip renklerdir. ve bu fotonlar düştükleri yüzeylerdeki (basitçe anlatım) elektronlara çarparlar. bu elektron freni boşalmış fakat hızını hiç azaltmamış kamyon gibi atomun en dış ( örnek için geçerli. yoksa en dışı pas geçip iç katmandaki bir elektrona da denk gelebilir.) katmanındaki elektrona çarpar. momentum gereği bir saçılma (compton) oluşur. eğer fotonun enerjisi , elektronu çeken atom çekirdeğinin yani bağlanma enerjisinden büyük ise elektron bulunduğu katmandan fırlar. burada mühim olan şunun bilinmesidir. bir fotonun enerjisi ( frekansı ) ne kadar yüksek olursa olsun sadece bir elektron koparabilir. yani 1-1. peki nasıl daha fazla elektron koparabiliriz bu yüzeyden? şöyle ki efendim ; foton enerjisini arttırarak. ee hani bir elektron sadece bir foton ile kopuyordu? hemen izah edelim. aslında başta anlattıklarımız doğru fakat bu sistemler karşılıklı iki metal levha olduğu için fotonların düştüğü levhadan kopan elektronların karşı levhaya ulaşması gerekmekte. newton fiziğine göre hareket ancak enerjiyle mümkün. peki elektron bu enerjiyi nereden alacak. fotondan. foton çarpınca karşıya gitmeye mecali olmayan fotonlarımıza daha fazla enerji lazım. bu enerjiyi kırmızı ışık yerine daha yüksek enerjili mor ışığı tercih ederek sağlayabiliriz.
burada bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum. yukarıdaki yazarlarımızdan birisi zahmet edip konuyu açıklamışlar. ellerine sağlık. fakat fotoelektrik olay sadece ''mor'' ışık için geçerli bir olay değildir. gelin formüllere bakalım
e(foton)=e(bağlanma)+e(elektron)(ev'elektrovolt) ''e=enerji''
formülde görüldüğü üzere fotonun enerjisi eşitmiş neye? elektronun kopma enerjisi +koptuktan sonra kazandığı enerjiye. burada sabit bir metal için yani sabit bir atom için e(bağlanma) değişmezdir. atıyorum x atomu için bu enerji 6 iken y atomu için bu enerji 4 olabilir. yani sayın yazarımızın dediği kırmızı renk fotonunun sökemediği elektronu mor söker değil. kırmızı renk fotonu başka ve daha düşük bağlanma enerjili bir atomun elektronunu sökebilir. yani kısaca her metalin elektronunu sökmek için belirli bir eşik değer var. her dalga boyunun (frekansın tersi)(1/frekans) bir enerjisi var. gücü yeterse söküyor yetmezse sökemiyor.
gelelim fotonun enerjisi (frekansı) artarsa ne oluyor? gene bir elektron söküyor. fakat artan enerjiyi elektrona kazandırıyor. yani hız kazandırıyor. karşılıklı duran levhalardan birinden kopan elektron diğer levhaya ulaşacak enerjiyi buluyor ve hoooop diğer levhaya çarpıyor. ne mi oluyor? elektrik akımı oluşmuş oluyor. güneş panellerindeki olay ise tamamen bundan ibaret.(tabi basitçe)
son olarak bu olayda fotonun dalga olarak değil tanecik olarak görüyoruz. eğer dalga özelliğinden faydalanarak bu etkiyi gerçekleştirseydi ; bir fotonun onlarca belkide yüzlere elektron kopartması gerekecekti. bunu şöyle düşünebiliriz. bir pompalı tüfekten çıkan saçmaların karşısındaki birçok hedefe isabet etmesi yerine. aynı silahın tek bir domdom kurşunu atması gibi. bir kurşun=bir hedef.
toparlayacak olursak: foton gelir elektrona çarpar , gücü yetiyorsa kopartır kopan elektron uçaaaar gider :)
kullanıldığı alanlar: sensörlü her şey! otomatik kapı ,fotoselli lambalar, güneş panelleri vb
minik bir örnek

bu yazı kendini güncelleyecektir.
edit1:
enerjinin küçük enerji paketleriyle yayılmasını (bkz: kuanta) ilk kez planck ortaya atmış. 1905 yılında einstein fotoelektrik olaylarını açıklarken planck'in kuanta fikrini kullanmış ve nobel ödülünü bu çalışmayla almış. yalnız einstein'ın fotoelektrik açıklamasına ilk karşı çıkanlardan biri planck imiş. böyle de ironik bir adam.
ışık çarpıyor (bkz: güneş panelleri) elektron kopuyor ve elektrik oluşuyor. bu sadece düz mantık anlatımı.
einsten'ı herkes bilir. ve nobel ödülü sahibi olduğunu da. fakat herkes ''özel görelilik'' teoremiyle nobel sahibi olduğunu sanar. halbuki ''fotoelektrik etki'' ile nobel almıştır.
gelin biraz derinine inelim fotoelektrik olayının. her ışık (bundan sonra foton diye anılacak) bir frekansa dolasıyla enerjiye sahiptir. fotonlar bu enerjilerini bize renk olarak gösterirler.(biz öyle algılarız) aslında kızılötesi/mor ötesi vb tabirler buradan gelir. belli frekansın ötesi.
insan gözünün görebildiği renk skalasında kırmızı en düşük, mor en yüksek frekansa sahip renklerdir. ve bu fotonlar düştükleri yüzeylerdeki (basitçe anlatım) elektronlara çarparlar. bu elektron freni boşalmış fakat hızını hiç azaltmamış kamyon gibi atomun en dış ( örnek için geçerli. yoksa en dışı pas geçip iç katmandaki bir elektrona da denk gelebilir.) katmanındaki elektrona çarpar. momentum gereği bir saçılma (compton) oluşur. eğer fotonun enerjisi , elektronu çeken atom çekirdeğinin yani bağlanma enerjisinden büyük ise elektron bulunduğu katmandan fırlar. burada mühim olan şunun bilinmesidir. bir fotonun enerjisi ( frekansı ) ne kadar yüksek olursa olsun sadece bir elektron koparabilir. yani 1-1. peki nasıl daha fazla elektron koparabiliriz bu yüzeyden? şöyle ki efendim ; foton enerjisini arttırarak. ee hani bir elektron sadece bir foton ile kopuyordu? hemen izah edelim. aslında başta anlattıklarımız doğru fakat bu sistemler karşılıklı iki metal levha olduğu için fotonların düştüğü levhadan kopan elektronların karşı levhaya ulaşması gerekmekte. newton fiziğine göre hareket ancak enerjiyle mümkün. peki elektron bu enerjiyi nereden alacak. fotondan. foton çarpınca karşıya gitmeye mecali olmayan fotonlarımıza daha fazla enerji lazım. bu enerjiyi kırmızı ışık yerine daha yüksek enerjili mor ışığı tercih ederek sağlayabiliriz.
burada bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum. yukarıdaki yazarlarımızdan birisi zahmet edip konuyu açıklamışlar. ellerine sağlık. fakat fotoelektrik olay sadece ''mor'' ışık için geçerli bir olay değildir. gelin formüllere bakalım
e(foton)=e(bağlanma)+e(elektron)(ev'elektrovolt) ''e=enerji''
formülde görüldüğü üzere fotonun enerjisi eşitmiş neye? elektronun kopma enerjisi +koptuktan sonra kazandığı enerjiye. burada sabit bir metal için yani sabit bir atom için e(bağlanma) değişmezdir. atıyorum x atomu için bu enerji 6 iken y atomu için bu enerji 4 olabilir. yani sayın yazarımızın dediği kırmızı renk fotonunun sökemediği elektronu mor söker değil. kırmızı renk fotonu başka ve daha düşük bağlanma enerjili bir atomun elektronunu sökebilir. yani kısaca her metalin elektronunu sökmek için belirli bir eşik değer var. her dalga boyunun (frekansın tersi)(1/frekans) bir enerjisi var. gücü yeterse söküyor yetmezse sökemiyor.
gelelim fotonun enerjisi (frekansı) artarsa ne oluyor? gene bir elektron söküyor. fakat artan enerjiyi elektrona kazandırıyor. yani hız kazandırıyor. karşılıklı duran levhalardan birinden kopan elektron diğer levhaya ulaşacak enerjiyi buluyor ve hoooop diğer levhaya çarpıyor. ne mi oluyor? elektrik akımı oluşmuş oluyor. güneş panellerindeki olay ise tamamen bundan ibaret.(tabi basitçe)
son olarak bu olayda fotonun dalga olarak değil tanecik olarak görüyoruz. eğer dalga özelliğinden faydalanarak bu etkiyi gerçekleştirseydi ; bir fotonun onlarca belkide yüzlere elektron kopartması gerekecekti. bunu şöyle düşünebiliriz. bir pompalı tüfekten çıkan saçmaların karşısındaki birçok hedefe isabet etmesi yerine. aynı silahın tek bir domdom kurşunu atması gibi. bir kurşun=bir hedef.
toparlayacak olursak: foton gelir elektrona çarpar , gücü yetiyorsa kopartır kopan elektron uçaaaar gider :)
kullanıldığı alanlar: sensörlü her şey! otomatik kapı ,fotoselli lambalar, güneş panelleri vb
minik bir örnek

bu yazı kendini güncelleyecektir.
edit1:
enerjinin küçük enerji paketleriyle yayılmasını (bkz: kuanta) ilk kez planck ortaya atmış. 1905 yılında einstein fotoelektrik olaylarını açıklarken planck'in kuanta fikrini kullanmış ve nobel ödülünü bu çalışmayla almış. yalnız einstein'ın fotoelektrik açıklamasına ilk karşı çıkanlardan biri planck imiş. böyle de ironik bir adam.
devamını gör...
okulda yılbaşı çekilişi yapmak
genelde ortaokul veya lisede yapılan etkinliktir. eğer sınıfta hoşlandığınız biri varsa o kişinin isminin kime çıktığı bulunur, itinayla kağıtlar değiştirilir ve hoşlanılan kişiye hediye alınarak onunla yakınlık kurmaya çalışılır.
devamını gör...
antibiyotik direnci
antibiyotiklerin, mikroorganizmalara karşı faydasız hale gelmesi durumu.
başlık vesilesiyle şöyle de bir haber vereyim:
yakın zamanda nature dergisinde yayımlanan bir makaleye göre, bakterilerin büyük bir kısmında var olan bir enzimi yok etmeyi ve bakterilerin hayatta kalmasını sağlayan moleküllerin üretimine engel olmayı başaran bir bileşik çeşidi bulunmuş. aynı bileşik, insanın vücudundaki bağışıklık seviyesini de artırdığından, bakteri kaynaklı hastalıklara karşı iki farklı koldan etkide bulunuyormuş ve insan vücuduna herhangi bir toksik etkisi de saptanmamış.
yani özetle, bu direnç mevzusu çok yakında tarihe karışabilir. en azından uzunca bir süreliğine... sonra buna karşı da dirençli hale gelebilirler mi, orasını bilemiyorum.
başlık vesilesiyle şöyle de bir haber vereyim:
yakın zamanda nature dergisinde yayımlanan bir makaleye göre, bakterilerin büyük bir kısmında var olan bir enzimi yok etmeyi ve bakterilerin hayatta kalmasını sağlayan moleküllerin üretimine engel olmayı başaran bir bileşik çeşidi bulunmuş. aynı bileşik, insanın vücudundaki bağışıklık seviyesini de artırdığından, bakteri kaynaklı hastalıklara karşı iki farklı koldan etkide bulunuyormuş ve insan vücuduna herhangi bir toksik etkisi de saptanmamış.
yani özetle, bu direnç mevzusu çok yakında tarihe karışabilir. en azından uzunca bir süreliğine... sonra buna karşı da dirençli hale gelebilirler mi, orasını bilemiyorum.
devamını gör...