buraya geldiyseniz öncelikle babadağ işhanı'na gidiniz. havlu, bornoz ve nevresim ihtiyaçlarınızı buradan giderebilirsiniz. zira o ünlü markaların ürünleri buralardan dikilir. adını hiç duymadığınız ama o ünlü markalar kadar kaliteli ürünleri buradan bulursunuz.

pamukkale'yi hiç görmediyseniz gidin. zira giriş ücreti o kadar pahalılaştı ki buna gerek yok. paranıza yazık. çamlık, çınar ve bayramyeri tarafları güzeldir.
tarihi yerlere gidin ama pamukkaleye birden fazla kez gitmeyin.
zafer gazozu için, denizli kebabı veya kokoreçini yiğin ama pamukkale'ye bir defa daha gitmeyin.
karahayıt'a, güney şelalesi'ne, teleferiğe ve ağlayan kaya'ya gidin pamukkale'ye bir defa daha gitmeyin.

leblebi alın. o meşhur çorum leblebisinin nohutu buradan gidiyor. en az çorum leblebisi kadar güzeldir.
devamını gör...

tiktok esra erol'da çıkan kadınların tanımadıkları erkeklerle düet yaparak tanıştıkları, evden kaçmak için kullandıkları uygulamaydı değil mi? ben almayayım canım sağol..
devamını gör...

kiminle tartıştığına ve neyi tartıştığına bağlıdır. arkadaşınla ise farklı görüşler edinirsin, bazen parlarsın ama gel gel sarılalım dersin, arayı bulursun. sevgilin ise çok tatlıdır yanındaysa, sinirlendiyse öpersin, onun yumşamasına tanıklık edersin, kıyamadığını içten içe anlarsın. farklı bir kişi ise de kendimize yakışanı yaparız. şiddettin her türlüsüne karşıyız
saygılı olmak durumundayız, sevmesek bile.
devamını gör...

winston churchill'in başucundan eksik etmediği söylenen külliyatın sahibi yazardır jane austen. kendisi ingiliz edebiyatında shakespeare'den sonraki en ünlü isimdir. onun hemen tüm romanlarını okumuş olmakla birlikte en beğendiğim ve diğerlerinden gerek edebi anlamda gerek mantık açısından nispeten kaliteli bulduğum eseri 'emma' dır. zaten emma üzerine pek çok dizi-film yapılmıştır, birçoğunu izledim gayet başarılı yapımlar olduklarını söyleyebilirim*.

austen'ın gerçekten de sıkıcı bir dili vardır bazı eserlerinde. buna northanger abbey iyi bir örnek olabilir. her satırda bir olay olmasını, bir gizem kapısının aralanmasını beklersiniz ama olaylar oldukça sade bir şekilde akıp gider. dişe dokunur bir olay, sohbet, macera yaşanmadan bir de bakmışsınız ki kitap bitmiş. buradaki mantıksızlık ise, yazarın bizi aslında hiç yaşanmayacak olan bir maceranın beklentisine sokmuş olmasıdır.

austen'ın en bilinir eseri olan gurur ve önyargı ise tesadüfler silsilesinden ibaret, mantıkla son derece çelişen bir kurguya sahiptir. hatta o derecedir ki eğer bu tesadüflerden bir tanesi bile olmasa , ana kahramanlarımız hiçbir zaman kavuşamayacaktır. zaten bilinenin aksine buradaki durum öyle büyük bir aşk hikayesi de değildir. kitapta elizabeth kendi ağzıyla darcy için aşk gibi kuvvetli bir duygu beslemediğini söylemektedir zihninde. yapılan evliliklerin tamamen maddi statü kazanabilmek için yapıldığı ise zaten bahsedilmeye gerek bile olmayan bir mevzudur. burada kesinlikle beyefendilerin iyi karakterli veya yakışıklı olmasına değil; ne kadar zengin olduğuna bakılarak onların evlilik teklifi kabul edilir, kızlar ve aileleri tarafından.

fakat austen'ın bazı eserleri de vardır ki onlardaki durum kadın-erkek ilişkilerini aşmış, satır aralarında hayata dair önemli mesajlar sunar hale gelmiştir. örneğin 'ikna' romanında bu durum özellikle göze çarpar fikrimce. burada başkahraman uzun zaman yalnız yaşamayı tercih etmiş bir karakter olduğu için, çeşitli sorgulamalar yaparken bulursunuz kendinizi, onunla birlikte. bu romanın da diğerlerine kıyasla nispeten heyecanlı bir havası olduğu söylenebilir.

jane austen'ın sahip olduğu bu şöhreti aslında hakedip haketmediğini çokça düşünmüşümdür. ama şunu da göz önünde bulundurmak lazımdır ki kendisinin yaşadığı dönem olan 18-19. yüzyıl ingiltere'sinde bir kadın yazar olmak, ismini gizleyerek mahlas kullanmak yoluyla da olsa tek başına bir romancı olarak geniş kitlelerin beğenisini kazanmak büyük bir iştir. belki de şöhretinin asıl dikkate alınması gereken noktası romanlarından ziyade burasıdır.

bu arada austen'ın hep aynı tarz konuları işleyen romanlar kaleme almasının bir sebebi vardır. kendisi hiç evlenmemiştir fakat o da büyük bir aşk hikayesi yaşamıştır. elbette sonu mutsuz bitmiştir ancak bu tecrübesi, ölümsüz eserleri edebiyat dünyasına kazandırmasına, özellikle de gurur ve önyargı'yı, vesile olmuştur. becoming jane isimli filmde de kendi romanlarının bir karakteri gibi yaşadığı bu harika hikaye anlatılır. başrolünde ise anne hathaway ve james mcavoy yer almıştır.
devamını gör...

o mesajlaşma anında masum masum gülümsüyor etrafındaki sesleri duymuyorsan hapı yutmuşsun demektir. *
devamını gör...

(şimdi)var olan, varlık anlamında.. çoğulu onta.. onto+logos=ontoloji

varolanın doğasının gündeme gelmesi parmenides'in yaptığı varolan* ve varolmayan* ayrımıyla olmuştur. varolan şey yok olamaz. yok olan, varolamaz. bu iki ayrı sahadır ve birbirine karışması mümkün değildir. çünkü aslında yokluk bi saha değildir. dolayısıyla kinesis mümkün olmadığı için genesis de mümkün değildir. eğer var ve yokun arasında üçüncü bi yol ararsak 'iki başlı' olmuş oluruz ve doxa'nın bizi yanıltmasına izin veririz. herakleitos'un dediği gibi panta rei diye bi olay yoktur, sadece hen vardır. hen hakkında konuşurken asla ve kat'a kinesisten bahsedemeyiz. çünkü bu onun mutlaklığına halel getirir. bu varlık tanımı daha sonra heraklit ile uzlaştırılmak üzere platon tarafından genişletilecek*. aristo bu anlayışı tuzla buz ettikten sonra bu tartışmalar alman romantizmiyle yeniden keşfedilecek ve özellikle hölderlin, hegel, niçe ve heidegger* tarafından irdelenecek. bu irdelemelerin pek çoğunda kasten veya sehven pre-sokratik filozoflarının anlatılarında yanlışlar vardır. bu sebeple bence felsefe metinlerini birincil kaynaklardan okuyup anlayıncaya kadar asla büyük filozofların felsefe tarihleri okunmamalı.
devamını gör...

ak partili ve müslüman kavramlarının yan yana kullanılması bence doğru değildir. çünkü ikisi birbirinden bağımsızdır.

her müslüman akp'li olmayacağı gibi, akp'li olan herkesin müslüman olduğu konusunda da elimizde geçerli bilgi mevcut değildir. insanların kafasında yıllardır demlenen bir olgu oluştu artık; ağzında allah lafzı varsa kesin akp'lisin. oysa benim tanıdığım akp'lilerin çok az kısmı namazli abdestli, çoğu alkol kullanan, faize para yatıran insanlar.

sözlüklerde asıl sorun; bazı kişilerin kendi hayatlarında yapamayacağı çıkışları burada anonim olarak yapabilmesinden kaynaklanıyor. kendi aile üyelerinden, sosyal ortamından hiç kimsenin yüzüne soyleyemeyecegi yobaz, cahil,çomar gibi tanımları burda yazarak bir nevi rahatlama yaşıyor. bugün iktidarda chp ya da baska bir parti olsa bu defa da diğer grup gelip allahsizlar, kanı bozuklar vs diye naralar atardi.


profillerine girip baktığında, mesleği, hayat tecrübeleri, yaşamin öğrettiği kültürel değerler gibi işe yarar hiç bir içerik üretmemis olduklarını göruyorsunuz. varsa yoksa profilin tamamı haber sitelerinin linkleri ile dolu. a haber ile sözcü gazetesi gibi bir hayat çizgisinde ömür tüketiyorlar.
konunun akp meselesi böyle ama müslümanlık meselesinde de pek farklı değil. hem hiç kimsenin içtiği içkiye giydiği eteğe karisilmasin ama sarık cübbe başörtüsü ezan sesi konu olunca yallah arabistan'a... bu bana uzanamadigi ciğere mundar diyen kedi misali kendi hayatında bulamadığı iç huzuru başkası da bulamasın diyen kiskançlik gibi geliyor.


velhasıl (bkz: engelle) geç dediğimiz yazarlardır.
devamını gör...

"dünyanın göt deliği" tanımlamasının zbamm diye oturduğu, muhtemelen gezegendeki en kötü ülke.

bir yandan aşiretler tarafından, diğer yandan islam batağı yüzünden, bir başka yandan ise taliban gibi terör örgütlerinin demir yumruklu sosyal yönetim anlayışı nedeniyle parça parça olmuştur.

biter mi? bitmez.

ülke dev savaşlar geçirmiştir.

sovyetler'in abd'sine, tabiri caiz ise herkes içinden geçmiş, zaten fakir olan halk daha fakirleşmiş, ülke iyice mahvolmuştur. iğrenç bir sosyo-kültürel yapısı vardır. çocukların köle pazarlarında satıldığını, erkek çocukların bile zengin toprak ağalarına seks kölesi olarak pazarlandığını görebilirsiniz. şiddet başını almış gitmiştir. yine pazardan gidip bir ak-47 de alabilirsiniz.

fakir halkın en büyük gelir kaynaklarından biri uyuşturucu üretip satmaktır. hatta "afgan eroini" diye bir adı bile vardır ve izine tüm dünyada rastlanır.

ülkemiz de dahil olmak üzere, dünyada bu kadar afgan göçmeni bulunmasının da nedeni budur. insanlar gerekirse cebinde 5 kuruş olmadan, ne pahasına olursa olsun ülkeden kaçıyorlar.

işte afganistan'ın içinde bulunduğu acınası durumun nedenleri bunlardır.

evet coğrafya kaderdir ve evet, zavallı afgan halkı, başlı başına bir sosyolojik ibret hikayesidir.

observatoryihr.org/blog/afg...
devamını gör...

dayanak noktanız değer barındıran bir sistem olursa hiçbir şeyi kurtaramazsınız. (bkz: sübjektivite)
ama tanrısal bir nesnelliği hedeflerseniz ancak o zaman anlamaya başlarsınız.

izm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri(dir).*
devamını gör...

bu başlıkta yazanların yaş ortalaması belli. dolayısıyla düşünce hayatı da az çok tahmin edilebilir. kendi çocuklarından örnek verenler gidip çocuklarını karşısına alıp bir konuşsun bakalım. size anlatmadığı ne dertleri varmış onu öğrensin.
ayrıca iş beğenmemek dediğiniz olay yaşama hakkı kadar önemli bir haktır. kimsenin işleri küçümsediği yok ama onca zaman saçma sapan bir müfredattan ve eğitimden geçip , gelinen noktada iş beğenmiyorsun git şurada çöp topla demek hakarettir.
devamını gör...

bugün yemek konusunda çok becerikli hissettiğim için kendimi şımartıyorum sadece büyütülecek bir şey yok.

tanım: öğrencilik yıllarında makarnadan gına gelince zalimin talim ettiği yola minnet eylemeyi reddederek yemek yapmayı öğrenen insandır.
devamını gör...

önemli yeri vurgulamak ve uzun bir yazıysa çeşit yaparak odaklanmayı arttırmak.
devamını gör...

sanat tarihinin en itibarlı tablolarından biri olan nedimeler, birçok sanat yorumcusunun merak konusu olmaya devam ediyor. resmin en can alıcı noktası ise tam ortasında bulunan aynadaki iki kişinin silüeti. rivayete göre bu kişiler dönemin ispanyol kralı 4. philip ve eşi mariana. tabloyla ilgili zamanında oldukça tartışma yaratan konu ise velasquez’in aynı tablo içerisinde hem sarayın soylularına hem de hizmetkarlarına yer vermiş olması. oldukça fazla odak noktasıyla çizilen resim, izleyiciye de farklı bakış açıları kazandıran güçlü eserlerden biri. bunun nedeninin ise sanatçının resimde onca “önemli kişi” varken nedimeleri daha çok öne çıkarıyor olduğu söyleniyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

asıl amaçları gündemi değiştirmek . ve bunu da başarıyorlar. ayrıca bu ülke de açık kadın kapalı kadın ayrımının yapılmasından bıktım .sadece kadın olduğumuz için değer görmek istiyoruz biz .
devamını gör...

takip edip bildirimle rahatsız ettiğim yazarlardır.

dökülün bakalım ne çıkıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hiç aramadığım bir buton. gelirse de kullanmayı düşünmüyorum.
devamını gör...

the ballad of reading gaol'u okunmadan ölünmemesi gereken şair ve yazar. o meşhur oysa herkes öldürür sevdiğini şiiri aslında reading zindanı balladı'nda geçer. bazı dizeler; savaşın en hararetli yerinde etinizi de beraberinde götüren bir mermi gibidir. daha başka nasıl ifade edilir bilemedim.

--- alıntı ---

yasaların yargısı doğru mudur
ya da yanlış mıdır bunu bilemem;
bildiğim tek şey bu hapishanede
demir gibi sağlamdır tüm duvarlar,
bir yıl kadar uzundur her geçen gün
yıl bitmek bilmez, uzadıkça uzar.

kabil'in habil'i öldürdüğü
günden beri hiç dinmedi acılar
çünkü insanların insanlar için
koymuş olduğu bütün yasalar
tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi
taneyi eleyip samanı tutar.

--- alıntı ---
devamını gör...

sağolun biz evde yedik de geldik...
devamını gör...

çocukları ya aşırı korumacı şekilde büyütmek ya da hiç ilgi göstermemek. kimi aileler çocuklarının ne istediğine, yeteneğinin ne olduğuna bakmıyor ve kendi istedikleri kalıba sokmaya çalışıyor. kimileri çocuğun karşılaştığı bütün sorunları kendileri hallederek çocuğun kendilerine bağımlı olup özgüvensiz, sorumluluk almaktan kaçınan biri haline gelmesine neden oluyor. çocuğu elalemin çocuğuyla kıyaslayıp onun kişiliğine zarar verenleri saymıyorum çünkü türkiye'deki ailelerin neredeyse hepsi bu kıyaslamayı yapıyor efendim.
devamını gör...

1990 yılında kurulan isveçli melodik death metal grubudur efendim. melodik death metal denilince ilk akla gelen gruplar arasında yer alır. benim gözümde dark tranquillity nasılsa in flames’te öyledir. şarkıları sardıkça sarar, dinledikçe dinleyesiniz gelir o derece mükemmel albümler yapmışlar zamanında. gruptan ayrılan olmuş sonra katılan olmuş lakin hiçbir şekilde metal müzik yapmaktan vazgeçmemişler.

her metal grubunun favorim olan albümü olduğu kadar in flames’in de var tabi nasıl es geçeyim? valla olmaz. *
her neyse favorim olan albümleri şunlardır; clayman, trigger, the jester race, sounds of a playground ve son olarak come clarity. bu albümleri dinleyip de beğenmeyen hiçbir metalciye rastlamadım ömrü hayatımda. son derece kaliteli, enstrüman kalitesi yüksek olan albümlerdir.

grubun eski vokali olan mikael stanne şu an dark tranquillity’nin vokalliğini yapıyor yine de in flames’e de zamanında çok katkısı olmuştur. hakkını yemek olmaz. grubun şu anki vokali olan anders friden’in attığı brutaller çok şahane azizim ya. öyle güzel söylüyor ki şarkıyı adeta içten ve de samimi. adam adeta king anasını satıyım. kendisi dark tranquillity’nin eski üyesidir. galiba iki grup arasında al gülüm ver gülüm olmuş. değiş tokuş misali. olsun, her halükarda şahaneler.

peter ıwers adında da bass gitaristleri var. hayvan gibi gitar çalıyor adam, adeta oynatıyor elinde. işinin üstadı kanımca. grubun bateristi olan jesper strömblad hem şarkı sözü yazarıdır hem solo gitaristidir ve de grubun kurucularındandır. on parmağında on marifet olanlardan. ayrıca saygı duyarım elbette. yoruldum ya daha da yazardım da iflahım kesildi. in flames unutulmaz, unutturulmaz. yaptırmayız yani ulan. * şaka şaka, dinleyin dinletin adamlar şahane şarkı yapmış zamanında.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim