30 yaş üstü yazarlar olgun bir meyve misali sözlüğümüze tat vermektedirler. tamamen z kuşağından oluşan bir sözlük düşünemiyorum, inanılmaz kötü olurdu.
devamını gör...

"üşüdüysen söyle sevgilim,
seni bir kat daha seveyim. "
devamını gör...

yazılanlara baktım da bazıları tekrara girecek olsun.

edebiyat, sanat iyi olanı, biçimsel olarak ve içeriksel olarak güzel olanı anlatmak gibi bir misyon ediniyor genellikle kendine. işte söz sanatları, tek ve büyük aşk anlatıları, iyilerin kazanması vs gibi.

fakat yeraltı edebiyatı başlığında diğer sanatları da düşünecek olursak. edebiyat/sanat güzel olanı, güzel bir şekilde anlatmak zorunda değil. zaten bu belli bir doğrunun olmadığı ve hiç bir zaman da olmayacağı sanat sanat için mi yoksa halk için mi gibi bir tartışma.

yeraltı edebiyatı bu güzel olanı, güzel bir şekilde anlatmanın anlamsız olmasından çıkıyor biraz da.

evet eril dil olacak, evet cinayet, fuhuş, uyuşturucu olacak, üstte yazan birine katılıyorum toplumdan dışlanan, sevilmeyen bir anti-kahramanı olacak.

bu sizi rahatsız edebilir, zorlama gelebilir, bu edebiyatı seven insanlar boş insanlar gelebilir. amma lakin ki bu edebiyatı seven, elimden geldiğince çoğu kitabını okuyan biri olarak değildir.

elbette eleştirilebilecek kısımları var. örneğin bandrol işi yazılanlardan bir tanesi.

fakat ruhumuzun asi, tutunmayı reddeden, kontrollü dibe vurmaktan hoşlanan fakat modern hayat koşullarında bu tarafını elimizden geldiğince baskı altına alan bizleri, akşamları sigaramızı yakıp, bu türe ait kitaplar eşliğinde asla yaşayamayacağımız hayatları, olayları okuma keyfini küçümsemek de hoş değil.

son olarak:

asilerin,
kaybedenlerin,
hayalperestlerin,
küfürbazların,
günahkârların,
beyaz zencilerin,
aşağı tırmananların,
yola çıkmaktan çekinmeyenlerin,
uçurumdan atlayanların...
dili, sesi yeraltı edebiyatı...
devamını gör...

ömür boyu şansının, sevenlerinin, sevdiklerinin bol olmasını dilediğim yazar. mutlu yıllar!
devamını gör...

ispatlayıp da iş bulamayanlara ne diyeceğiz?
devamını gör...

1453 tabiki. atm, internet bankacılığı, telefon, bilgisayar ne ararsan hepsi aynı bende.
bence güçlü şifre.*
devamını gör...

"sende gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor."
devamını gör...

izledigin zaman o insanların hiçbirinin şuan hayatta olmadığı aklına gelince bir tuhaf oluyor insan.
devamını gör...

zaten 103'ten sonraki ülkelerde internet yok
devamını gör...

"en uzun koşuysa elbet
türkiye’de de devrim
o, onun en güzel yüz metresini koştu."

can yücel.

not: hırsız arıyorsanız oy verdiklerinize bakın.
devamını gör...

uyuz olduğum insandır. yan tarafına yürüyüş yolu bomboşken bunu yapması da ayrıca sinir bozucudur.
bu arada yasakmış hatta para cezası varmış.


68/1-a, 68/1-a-1, 68/1-a-2 ve 68/1-a-3'te sayılan haller dışında; taşıt yolu bitişiğinde ve yakınında yaya yolu, banket veya alan bulunduğu halde yayaların bisiklet yolunda veya şeridinde ya da taşıt yolunda yürümesi, yayalara 144 tl para cezası uygulanır.

kaynak
devamını gör...

çok ağır olduğu için katılmadığım önerme. memurluk kavramında sorunlar var mı? devasa sorunlar var ama ülkenin kanseri denecek noktada da değil.

öncelikle savuşturma amaçlı şu bilgileri paylaşayım: annem babam memurdu, kardeşim de şu an memur. memur düşmanı değilim, olmam da. bir ek not olarak da ömrümde hiç 'k' kodlu bir sınava girmedim, nasip de olmasın zaten.

gelelim memurluk kavramındaki sorunlara. bunlardan ilki bence performansa bağlı iş sonlandırma olmaması. tabii şimdi "bizim ülkede liyakat mi var? bu kötüye kullanılır" diyecekler olabilir, haklılık payları da var ancak ben hiç işini iyi yapamadığı için işten çıkarılan memur görmedim. bir insan işinde başarısızsa başarısızdır. "ömürlük iş" mantığı maalesef memurluğun en büyük sorunlarından biri.

yine bu "ömürlük iş" konusuna bağlı olarak oluşan ortam. birkaç ana başlık hariç işten atılamazsınız. ne yaparsanız yapın kınama, tutanak, soruşturma ve nadiren sürgün ile memurlukta kalırsınız. bu ne demek oluyor peki? taciz(cinsel olması şart değil), mobbing, adamcılık, gruplaşma ve benzeri 50 küsur şey daha iş hayatında yer edinir. iyi bir iş yerinin prensipleri ve disiplini olur. disiplinin olmadığı yerde başarısızlık kaçınılmazdır.

bir diğer konu da maaşların düşüklüğü ve bunun rekabetçi ortamı ortadan kaldırması. maaşlar belki kötünün iyisi olabilir şu anki ortamda ama kesinlikle yüksek denemez.(evet memur maaşlarının çok daha yüksek olması gerektiğini düşünüyorum) peki maaş konusu neyi getiriyor? iyi bilgisayar mühendisleri kpss'ye girmiyor bile. bir nevi elemanın kötüsü devlete kalıyor. milyonluk şirketler bile personelin en iyisini alırken milyarlık, 10 milyarlık işler yapan devlet personelin kötüsünü alıyor. özellikle kritik alanlarda maaşlar kesinlikle rekabetçi olmalı ki insanlar devlette çalışmak istemeli.
devamını gör...

hayat kadınları zevk için değil para için sevişiyolar, o zaman tek helal sevişenler onlar

ulan bunca yıl günahlarını almışız.
devamını gör...


iş dünyasındaki kişilerin diğer kişilerle iletişim kurmasını ve bilgi alışverişi yapmasını amaçlayan profesyonel sosyal iş ağı ve sosyal paylaşım platformudur. sunnyvale, kaliforniya merkezlidir. aralık 2002'de kurulan linkedin'in web sayfası 5 mayıs 2003'te kullanıma açıldı. esas olarak iş ilan eden işverenler ve cv'lerini gönderen iş arayanlar dahil olmak üzere profesyonel ağ oluşturma için kullanılır. 2015 itibarıyla, şirketin gelirinin çoğu, üyeleri hakkındaki bilgileri, işe alım görevlilerine ve satış uzmanlarına satmaktan geldi. aralık 2016'dan bu yana tamamen microsoft'a ait bir yan kuruluş olmuştur. linkedin'in en popüler olduğu ülke olan amerika birleşik devletleri'nde kullanıcı sayısı 160 milyon, ikinci sıradaki hindistan'da ise 62 milyon kişidir. en çok linkedin kullanıcısına sahip 15. ülke türkiye'de ise toplam kullanıcı sayısı 2020 itibarıyla 8,4 milyona ulaşmıştır. mayıs 2020 itibarıyla linkedin'in 150 ülkede 706 milyon kayıtlı üyesi vardı. bright.com, slideshare, linkedin pulse, linkedin learning (lynda.com) ve connectifier yan kuruluşları var.

linkedin, üyelerin (hem çalışanların hem de işverenlerin) çevrimiçi bir sosyal ağda profiller ve birbirleriyle "bağlantılar" oluşturmasına olanak tanır. bu, gerçek dünyadaki iş ilişkilerini temsil edebilir. üyeler, herkesi (mevcut üye olsun veya olmasın) "bağlantı" olmaya davet edebilir.

2006 yılında 20 milyon kez görüntülenen linkedin, haziran 2013'te ise 200 farklı ülkeden 200 milyonun üzerinde kayıtlı kullanıcıya ulaştı. linkedin sitesi, aralarında türkçenin de bulunduğu 20 dilde hizmet vermektedir.


13 haziran 2016 tarihinde 26,2 milyar dolara microsoft tarafından satın alındığı açıklandı.

son yıllarda iş verenler de iş ilanları için kariyer siteleri yerine sıklıkla bu platformu tercih etmeye başlamışlardır.
devamını gör...

okan bayülgen'in bir programında denk gelince ki; yanındaki diğer konuklar konusunun uzmanı epey aydın insanlardı birkaç videosunu izledim. hakkaten bazı insanların bu denli balon olmasına inanamıyor insan.

kötü veya yanlış bir şey söylemiyor ya da bilemiyorum bana denk gelmedi o kadar dayanamadım çünkü ama sahiden çok boş ve vakit kaybı şeyler. televizyonlarda bile kalmadı böyle insanlar. yani bir youtuber olsam ne söyler ne anlatırdım diye düşünüyorum bazen de; hakkaten bu insanlar çok özgüvenli, zamanları ve paraları çok sanırım. yukarıdakileri okuyunca insan hayret ediyor gerçekten.

gidin ingilizce çalışın ya da iki belgesel izleyin boş verin fikrimce.
devamını gör...

hayat bu ne olacağı belli olmaz.
devamını gör...

keltlerde yüksek rütbeli sınıf üyesi olan bilgin, rahip, yargıç, büyü yapan pagan demektir. bilinen en eski kayıtları mö 3. yüzyıldır. druid sözcüğünün "meşe insanı" anlamına geldiği tahmin edilmekte. mitolojide tıpkı erkekler gibi birçok saygın kadın druid olduğu da yazılmakta. bence gandalf bir druid'e örnek verilebilir.
devamını gör...

ösym paragraf sorusu
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

virginia woolf 25 ocak 1882’de londra’da, victoria döneminde doğdu. babası o dönemin tanınmış yazarlarından sir leslie stephen’dı. virginia, eğitim eşitsizliği yüzünden hiçbir zaman okula gidemedi. victoria döneminin griliği, kuralcılığı onu her zaman sıktı.
annesi, o 13 yaşındayken öldü. virginia’ya göre bu, olabilecek en kötü şeydi.
çocuk yaşta üvey abisi tarafından taciz edildi ve bunu uzun süre sakladı.
virginia eşcinseldi ve bunu asla saklamadı. evlendiğinde bile açık etti.
1904 yılında bloomsbury grubuna katıldı. bu grup oldukça özgürlükçü ve yenilikçiydi. özellikle de cinsel devrim konusunda.
kitaplarını genellikle ayakta yazdı.
ablasıyla birlikteyken de ona özenerek şövale üzerinde resim çizer gibi yazmayı denedi.birçok kitabının kapağını ressam olan ablası vanessa bell hazırladı.
babasından pek hoşlanmazdı ama annesinin ölümünden sonra olduğu gibi, babasının ölümünden sonra da uzun süre toparlanamadı.
1912 yılında leonard woolf ile evlendi. bunu daha çok, kocası yayınevi sahibi olduğu ve kitaplarını yayımlayabileceği için yaptı.
kendisi bir feministti ve birçok kadına ilham veren şu sözleri söyledi: para kazanın, kendinize ait bir odanız olsun. yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın.
birçok yazara, sinemada birçok esere ilham verdi. bunlardan en dikkat çekeni 2002 yapımı “the hours” oldu. nicole kidman bu filmdeki virginia woolf rolüyle en iyi kadın oyuncu dalında oscar sahibi oldu.
22 yaşından sonra 3 kere intihar girişiminde bulundu.
en sonuncusunda başarılı oldu. ceplerine taş doldurarak, kendisini ouse nehri’ne bıraktı

buradan
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim