sanatçının yerinde olsaydım alan kişiye, neyi aldıysa artık, "hayrını gör" deyip yüzüne pişkin pişkin gülerdim. sanırım bu yüzden ben burada boşluğa bakarken o boşluğu satabiliyor. aydınlandım. öyle ki ibret bile almış olabilirim.
devamını gör...

ben her zaman orijinal dilde izleyip eğer bilmediğim bir dil ise altyazı tercih eder iken, beraber film izleyeceğim insanın dublajlı halini tercih etmesi ile dumur olmaktayım. o da haklı belki alt yazı okumak istemiyor ama ben dublajlı filme konsantre olamıyorum. hata arıyorum sürekli
devamını gör...

kafa sözlük yazarlarının hayatlarına yoldaşlık eden minik dostlarının ödlerini koparan şeylerdir.

iki tane kedim var. biri bildiğin insan gibi, yakında konuşmasını bekliyoruz. öteki de bildiğiniz kedi. insansı kedimin hayatı boyunca ödünü patlatan iki nen* var: bebek ve muz. hadi bebeği bir nebze anlarım da bir hayvan muzdan neden korkar yahu?
devamını gör...

av, vahşi doğa, hayvanlar, ay ve genç kızların bakire tanrıçası.
devamını gör...

okuduklarıma hayret ediyorum. ha gayret zorlayıp da legalleştirin millet. ben söyleyeyim, vücudunu para karşılığında sattığı için ahlaksızdır. doğduğumuz çağa bak...
devamını gör...

-ninja kaplumbağa
-regular show
-heidi
-tom ve jerry
devamını gör...

keşke daha fazlası yazsa da daha fazla fovorilesem düşüncesidir.
devamını gör...

ben o ayranı arttırıyorum bile siz denk getirmekten bahsediyorsunuz.
devamını gör...

bilen bilir. spor severim. uzun yıllar profesyonel olarak spor yaptım. yılmaz bir müsabaka sever olduğum için de televizyonda, youtube'da denk geldiğim bir videoda, instagram keşfette, kısacası herhangi bir yerde denk geldiğim tüm "yarışları, yarışmaları" içeriği ne olursa olsun bir şekilde takip ettim/ediyorum. özellikle babam küçük yaşta başladığım ve hayatımın görece kritik dönemlerine kadar devam ettirdiğim, o dönemler için de günümün, gündemimin en major konularından biri olan sporculuk serüvenime dişini, tırnağını, emeğini, zamanını, parasını yatırarak sonuna kadar destek verdi. en önemsiz maçıma bile geldi. en basit, çantada keklik seçmemde bile tezahüratını eksik etmedi. benim hayatını spor yaparak kazanan biri olmamı çok istedi. çok. buna rağmen, ben voleybolu bırakıyorum baba, kendime başka bir yol çizeceğim dediğimde, iyi düşündün mü kızım, benim ne istediğimin bir önemi yok ama sen bana benziyorsun, kazanmayı seviyorsun ve kazandın mı, kayıp mı ettin kişiye/duruma göre değişecek bir işin olmasındansa kesin sonuçları olacak böyle bir iş yapmanın ben senin karakterinle daha çok örtüşeceğini düşünüyorum diyecek kadar da kendinden izole düşünebilecek bir adamdı. beni bu kadar iyi tanıyor olmasıysa cabası.

benim canım babam, o derin çukura koyduğum adam, hayatta ailesinden ve işinden sonra en çok fenerbahçe'yi seviyordu. ölüm döşeğinde, canıyla boğuşurken bile fenerbahçe'nin izleyebileceği tüm maçlarını izledi! o son derbide galatasaray'a deplasmanda gol atamayan fenerbahçe'nin 4. yıldızı göğsüne bir türlü takamamasını şahsen tanıdığım hiç kimse onun dert ettiğinden daha çok dert edinmedi kendine. ben dahil. ben ki 2006 yılında denizli maçından sonra üzüntüden kurdeşen dökmüş, hastanelik olmuş insanım. gerçek bu. galatasaraylı olan acil doktoru üzerimdeki forma sebebiyle stres kaynağımı tespit etmiş, gerekli tedaviyi uyguladıktan sonra dalga geçmişti benimle de, şikayet etmiştim kendisini hatta. hadsiz. bugün olsa bugün yine yaparım.

neyse, ben işin cılkını çıkartabilen bir insanım böyle konularda. anlamışsınızdır. e tff de hepimizin malumu. ben bu lig takip etme işini bıraktım bir süre. hala denk geldiğinde cirit atma müsabakalarını falan izleyen bir insan olmaya devam ettim bu süreçte ama tüm spor paketi üyeliklerimi iptal ettirdim. kendime kurallar falan koydum. hem detoks hem kendimi kendimden koruma çabası hem de inanç yitimi. bildiğimiz hikayeler. ta ki bu sezona kadar.

fikirlerinizi kendinize saklayınız. yas süreci çok ilginç bir olgu. bu sene fenerbahçe'nin şampiyon olmasına yüklediğim anlamın babamın ölümüyle olan ilişkisini, bunun benim hayatımdaki karşılığını sorgulama* hakkını terapistime bile vermiyorum. bazı şeyler öyledir. öyle olmaya da devam etmelidir. her şeyi anlamamız gerekmiyor. çözmek? sildirip gidebilirler!

çok uzun zamandır hayatımda sevgili olarak anamayacağım fenerbahçe! türkiye gibisin benim için. kopamıyorum senden! hem nefret hem bağlılık. lanet olsun sana! ama iyi ki de varsın aynı zamanda! bu sene babamın gerçekleşmeyecek bir diğer hayali olmana izin vermiyorum! o lüks bana ait! kızıydım ben onun. benimle ilgili hayal kırıklığını, iç burulmasını tolere edebilirdi. sen kimsin?!

alın size tanım; bu sene şampiyon olmak zorunda olan takımdır fenerbahçe!
devamını gör...

1-holding sahibi zengin, şımarık, baba parası yiyen, çapkın ya da hiçbir kıza bakmayan, mütevazi, hep nasihat aldığı yaşlı bir amcası olan 23lerinde erkek karakter
2-köpek gibi fakir ama iki katlı ahşapımsı evde yaşayan çok güzel kıyafetleri ve telefonu son model olan gururlu kadın
3-baş karakter erkekten hoşlanan ara bozucu zengin kadın(hep olmadık zamanda öpüşürler) ve baş karakter kadından hoşlanan öbür zengin erkek(genelde baş karakter erkekle yakın bi ilişkileri vardır)
4-dakikada 50 kereye çıkabilen bakışmalar, asla bitmezler... arada bakışlar dudaklara kayar ama tesadüf eseri aniden odaya başka biri gelir ya da biri öksürüp geri çekilir
devamını gör...

rasyonel düşünür
devamını gör...

museviler 17. yüzyılda doğu avrupa'da büyük baskı görmüşler ve sıkıntıya düşmüşlerdir. museviler, kendi mesihlerini beklemekteydiler. iyi bir hatip ve musevi teolojisine hakim biri olan sabetay sevi, bu durumu kendi lehine kullandı ve peygamberliğini ilan etti. onları sıkıntılarından kurtaracağına ilişkin sözler verdi. tutuklanıp istanbul'a getirildiğinde istanbul'a büyük bir yahudi göçü oldu. onu ziyaret etmek isteyen ardı ardına arttı.
rivayet odur ki şeyülislam yahya efendi'nin karşısına çıkarken koltuğunun altına bir güvercin sıkıştırmıştır. mesih olduğunu ispatlayamayınca korkudan "bu can kuşu bu kafeste durduğu sürece müslüman olacağım" demiş ve aziz mehmed ismini almıştır. şeyülislamın yanından ayrıldıktan sonra koltuğunun altındaki kuşu salıvermiştir. bunu gören sabetay sevi'nin taraftarları onu yalancılıkla suçlamışlardır. küçük bir zümre sabetay sevi'ye inanarak müslüman olmuştur. sabetay sevi'den nefret eden diğer yahudi hahamları bu durumu sevinçle karşılamışlardır. ne de olsa dinden çıkmıştır. sabetay sevi, kendisine inananan bu küçük zümreye de müslüman olduklarını öğütlemiştir. bu kesim de müslüman olmuştur. fakat gizli yaptıkları ayinlerde halen tevrat okunduğu ve musevi ibadet biçimlerinin gizliden gizliye yerine getirildiği bilinmektedir. bu yüzden bu küçük zümre zamanla bir cemaat yapısına kavuşmuş ve selanik'te örgütlenmiştir. kendilerine "dönme" denmiştir. dikkat edilmelidir ki bu dönme müslümanlıktan değil, bilakis yahudilikten dönmedir.
not: museviler, halen mesih beklemeye devam ederler. hz. isa ve hz. muhammed'i peygamber olarak kabul etmezler. sabetay sevinin ölümünden sonra cemaatin bir kısmı museviliğe geri dönmüştür.
devamını gör...

kayıp zamanın izinde kitabının ikinci cildi olan çiçek açmış genç kızların gölgesinde tam içinde anlatılanlara uygun bir isme sahip. kitabı okumaya başladığımızda karşımıza ilk kitapta okuduğumuz ünü kendinden büyük odette'yi mme swann olmuş halde hayatını izlerken buluyoruz kendimizi. birinci kitapta bize film izler gibi anlatılan odette'nin hayatı bu sefer anlatıcının onunla yakın ilişkiler kurmasıyla daha da üstümüze başımıza bulaşıyor. gilbert ve anlatıcının ona karşı olan duyguları, gençliğin damarda alev alev akan kanıyla kurulan hayaller, beslenen umutlar büyük bir yer kaplıyor kitabın ilk kısmında. ikinci kısımda balbec'e gidilen bir tatil ve orayı anlatıcı için cennete çeviren cıvıl cıvıl genç kızlar topluluğu, onlarla tanışmak için anlatıcının çabaları, küçük çete (kızlar topluluğuna taktığı isim) ve sonrasında anlatıcının da içlerine dahil olup tatilde geçirdiği günler büyük bir yer kaplıyor kitapta. ikinci kitap anlatıcının ergenliğinin getirdiği telaşları anlatsa da bunu o kadar incelikle yapıyor ki okuyucuyu hiç rahatsız etmiyor.
devamını gör...

çevresini de mutsuz etme potansiyeli olan insandır. çevresine negatiflik yayar.
devamını gör...

görüşleri, düşünceleri beni ilgilendirmez ama müslümanların durumunu çok güzel özetleyen bir cümlesi var;
"doğuya gittim müslüman gördüm, ama islâm yoktu! batıya gittim islâm'ı gördüm ama müslüman yoktu.”
devamını gör...

kolay gelsin dediğim başlıktır. (bkz: şöyle koyayım böyle koyayım)
devamını gör...

gösterime giren bir film gişede zarar ediyorsa veya zarar etmediği halde kazancı beklenenin çok altındaysa genellikle başarısız olmuş kabul edilir. tabi buradaki "başarısızlık" sadece filmin parasal yönüyle ilgilidir, niteliğiyle ilgili değil. nitekim bazen çok iyi filmler de çeşitli sebepler (reklamının iyi yapılmaması, seyircilerin ilgi göstermemesi, yanlış vizyon tarihi vs.) yüzünden gişede istediğini elde edememiştir.

günümüzde hem eleştirmenler hem de seyirciler tarafından oldukça sevilen ama gösterime girdiği dönem gişede olumsuz sonuçlar alan filmlerden bazıları şunlardır:

the shawshank redemption: gösterime girdiği ilk aylarda zarar etmiştir. sebebi, hapishane filmlerinin ilgi çekmemesi, kadın karakter eksikliği ve hatta isminin zor telaffuz edilmesi gibi birçok etkene bağlanmıştır. oscar'a aday olduktan sonra tekrar gösterime girmiştir ancak yaklaşık 58 milyon dolar hasılat elde etmiştir (görece ne kadar az bir miktar olduğunu şuradan anlayabiliriz: o dönemin diğer oscar adayı forrest gump'in hasilatı 680 küsur milyon dolardı) film, video kiralama ve tv sayesinde giderek sevilmiş ve popüler olmuştur.

12 angry men: eleştirmenler çok başarılı bulmuş ama seyirciler pek ilgi göstermemişti ve bu yüzden gişe hasılatı çok düşük olmuştur. ilgisizliğin sebebi ise filmin siyah-beyaz çekilmiş olmasıydı. o dönem renkli filmler daha popüler olmaya başlamış, siyah-beyaz filmler "sıkıcı" bulunmaya başlanmıştı. film, televizyonda yayınlandıktan sonra insanların birbirlerine önermesi sayesinde hak ettiği ilgiyi görmüştür.

fight club: yapım şirketi fight club'ı bir "dövüş filmi" şeklinde pazarlamıştır ama seyircilerden bekledikleri ilgiyi görememiştir. gösterimlerden yaklaşık 100 milyon dolar elde eden filmin bir dövüş filmi olmadığı dvd satışlarından sonra daha iyi anlaşılmıştır.

donnie darko: başarısızlığının sebebinin 11 eylül'den kısa bir süre sonra gösterime girmesi (filmde bir uçak kazası sahnesi vardır) olduğu söylenir. hemen hemen sadece bütçesini karşılayacak kadar kazanmıştır. diğer filmler gibi dvd kiralama sayesinde bilinir olmuş ve zamanla kültleşmiştir.

örneklerden anlaşılacağı üzere, filmin konusu, tanıtımı, reklam anlaşmaları, oyuncular, yayınlanma tarihi, dönem şartlarına uygunluk vb. bir çok etken filmlerin başarılı veya başarısız olmasında etkilidir.
devamını gör...

söze ne hacet? (bkz: 40)
devamını gör...

'olaya fransızım' şeklinde yorum yaparak her türlü seviyemi belirttiğim başlık.*
devamını gör...

ünlü olmadan önce yaşamını pena satarak kazanan aktör.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim