olmamış gibi sanki.gerçi mcdonalds hep daha havalı gelmiştir bana belkide ondan.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


güzelmişşş.
devamını gör...

rambol ve ekibinin çok güzel işler yapacağı proje. ben biliyordum haha.
devamını gör...

(bkz: siyasal islam) (bkz: tayyipizm)
devamını gör...

devleti kutsallaştırmak. devlet halk için var olmalıyken halkın devlet için var olması gerektiğine inanmak. kutsallaştırdıktan sonra sorgulamamak, eleştirmemek, yapılması gereken yapıldığında lütuf algılamak, yapılmaması gereken yapıldığında vardır bir hikmeti demek doğal olarak takip ediyor zaten.
devamını gör...

sözlükte bir kaç kişiye anlatarak paylaştığım ve rahatladığım harekettir. gerçekten de bir rahatlama geldi bana. yoksa karanlık yutacaktı belki de.
devamını gör...

kendileri kaliteli bir sözlük yazarıdır. kendisiyle arada bir sohbet etme imkanımız oluyor; çok tatlı, sevgisini de asla esirgemeyen birisiiii. yazılarınızın devamını bekliyoruz efenim. keyifli sözlüklerr.*
devamını gör...

stres değil, korkuydu benimki.

gevşedi parmaklarımın yayı, şimdi geldi aklıma başlığı görünce üzüldüm...

her ev işi yardımcısı kadar, çocukluğumda babaanneme gelen elif abla da biraz kontaktı.

o bir nevi, tüm ailenin ve eş dostun yardımcısıydı, çünkü böyledir bu işler, önerirsin, "çok iyi bir kadın var, işi temiz, kendi efendi, ihtiyacı da var..." dersin.

elif abla gelecek dediler mi, jr. berat'ın yüz ifadesi aynen böyle olurdu:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çünkü elif abla çok komik, an an sinirli, bir o kadar sevecen, çok garip bir kadındı. benle de çok uğraşırdı, çünkü ben de onla uğraşırdım. *

orayı yeni sildim gezme!
ayağımın altından çekil!
bak seni kovarım he!
halıya basma lan!

ohoo, kendi evimizde rahat yok be kardeşim.

elif ablanın konuşma ve mimikleri kendine hastı, şimdi burada olsanız yapardım taklidini, ben çocukluktan beri taklitçiyimdir. ökenirim.

dedim ya, eşin dostun da yardımcısıydı...

bir gün bir haber geldi, babaannemin apartmanında oturan, birinci kattaki vahide hanım teyzenin evinden düşmüş elif abla, silerken camları...

talihsiz kadın, dengesiz düşmüş.
vefat etti elif abla.

çok üzüldük.

bu olay bende bir fobi yarattı.

balkon ve cam temizliğini hiç sevmem, balkona su tutarsın tamam, yeter.
camları görür duyarsam asla sildirmem ne anneme ne konuştuğum görüştüğüm insana, gerçekten çok fevri tepkiler verebiliyorum böyle olunca, silinmeyecek o camlar dışarıdan.

içeriden bile silinse, o silen kadın kimse, sanki düşecek gibi korkuyorum, benimle münasebeti olan hiçbir kadın cam silemez, müsaade etmem.

ve bu bende bir öfke yarattı zamanla.

neçe kadın düştü böyle camlardan. ekmeğinin peşinde, kanı pahasına, alın teri değil kan teri bir çalışma.

silinmese o camlar dışarıdan? bu kadar mı mühim camın dışı?

bunu idrak edemiyorum, kimsenin canını riske atmaya gerek yok.
devamını gör...

''tanrım kötü kullarınııııı sen at sevsen, ben at sevmem...
bütün zaliiim olanlaaarıııı sen at sevsen ben at seeevmem...''
devamını gör...

#151936
daha önce linkini verdiğim john barleycorn başlığında, jack london'dan alıntı yaparak şu ifadeleri kullanmıştım,

"roman karakterlerinden biri olan martin eden'in eğitimini çok çabuk tamamlaması eleştirmenlerin itirazına yol açmıştır. derme çatma bir okul öğremine sahip bir denizciyi üç yıl içinde başarılı bir yazar haline getirmiştim. eleştirmenler bunun imkansız olduğunu söyler. oysa ben martin eden'in ta kendisiydim"

öncelikle bunu akılda tutmak gerekiyor, martin eden dediğimiz kişi, jack london'un ta kendisidir. iki şey dikkatimi çekiyor bu romanda, birincisi akademik çevrelerde dahi, jack london'un sosyalizm eleştirisi yaptığına dair bir yanılgı mevcut. ikinci ise ruth morse analizi.

jack london bilindiği üzere sosyalist bir isim ve martin eden üzerinden sosyalizmi değil, tam tersi olarak martin'i aşırı bireyselci tavrı ile felakete adım adım sürüklüyor. martin eden'in ölümü, bireyselligin dolasiyla kişinin gerçek bir ölümüdür. sosyalizmi eleştiren london değil, tüm hayatını bireyselesmenin üzerine kuran martin eden yapıyor. ve hayatın her alanında kollektiflesmeye küçümsemeyle bakıyor ki, aksi nasıl mümkün olur?

ruth morse, tam da bu anlamda eden'in sınıf atamasının bir aracı, eden'in egosunu onun üzerinden tanimlayacağı bir prototip. eden ruth'u gerçek anlamda hiçbir zaman sevmedi, ruth eden'in yükseleceği bir basamaktan başka bir şey değildi. bu nedenle, sürekli olarak ruth'un temsil ettiği anlam dünyasına dahil olup bu şekilde o dünyanın içine girmek istiyordu. ruth ısrarla "babamın yanında ise başla, yazarlığa sonra devam edersin" demesini ısrarla, ruth'un temsil ettiği şeyin anlamını bilmesinden dolayı redediyordu. martin eden, ruth'un dünyasına muzaffer bir komutan edasıyla girmek isterken aslında, kendi sonunu da hazırlıyordu. kendini tüketirken ruth'a olan "duygularını da" tüketti ki, bu duygu aslında hiçbir zaman olmamıştı. peki neydi martin'i huzursuz eden şey?

martin eden, kaba saba, oturup kalkmayı bilmeyen, doğru düzgün okuma yazması da olmayan bir denizciyken ruth morse ile tanışıyor. şimdi şöyle bir şey var, bu durumda bir ilişkiyi ruth'un sevgisine rağmen sürdürmek mümkün değil ki, london bunun notlarını ilistiriyor. martin zeki birisi ve kendini geliştirmede, bu dünyanın içinde bir sel gibi gelip geçeceğini ve en nihayetinde sahadan mağlup ayrılacağını biliyor. kim bilir, belki de başından beri, hayalini kurduğu motivasyon kaynağı ruth idi. ruth bu noktada bir prototip oluşturuyor, ruth ya da rose farketmiyor. bana göre martin'in aradığı tek şey bir motivasyon kaynadığıydı ve ona, bu alfabeyi öğretecek birisi. hatırlayın, neredeyse ruth martin'e okuma yazmayı baştan öğretti ve bunu büyük bir sabırla yaptı. büyük bir sabırla, martin'in hedefine ulaşmasını bekledi, martin'i ne küçük gördü ne de aşağıladı. martin hedefine ulaştığında, ruth artık kendisi için bir anlam ifade etmiyordu. çünkü okuyucunun son derece yanlış anladığı bir şey var o da şu, martin son derece bireyselci, bu tavır ruth'u tuketmesine neden oluyor. ortada ruth'un ihanetini gösteren hiçbir şey yok, martin büyüyor, büyüyor, büyüyor ve ölüyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yanında bayıldığımda olduğum yerde bırakıp gitmesi sonra da "ben senin hastalığınla uğraşamam" diye mesaj atıp engellemesi.
bu arada kendisine teşekkür etmeliyim sayesinde eşimle tanıştığımda sevilmenin önemini daha iyi anladım.
devamını gör...

esdemirei isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

'makas' anlamına gelen ingilizce sözcüktür.
devamını gör...

her gittiği yerde dışlanan yazı türü.

bu örneği daha önce de vermiştim başka başlıklarda, yine vereyim. bilimle ilgili bir facebook grubuna, kuantum mekaniği hakkında 20 küsur sayfalık* ingilizce bir makaleden, hemen hemen 10'ar cümleden 2 paragraflık bir özet çıkardım ve biri gelip "özeti yok mu bunun?" yazdı. yani arkadaşlar insanların okumaya niyeti yok.

hani diyorsunuz ya "bu yazıları şurada yazsan daha iyi/burada yazsan okunur" falan... yok arkadaşım, yok! milletin okumak gibi bir niyeti yok. sorun yazının uzunluğunda değil yani.
devamını gör...

onlarda üzdüğüne göre herkes her şeyi yapabilir diyorsun , ve herkesten her şeyi bekliyorsun.
devamını gör...


taxi driver, 1976 yapımını, yönetmenliğini martin scorsese'nin yaptığı film. başrolünü robert de niro, cybill shepherd, jodie foster ve harvey keitel paylaşmıştır. film 4 dalda oscar'a aday olmuş ve cannes film festivali'nde en iyi filme verilen altın palmiye ödülünü kazanmıştır.
bu filmi izleyen biri olarak abd iç siyasi yapıya ve toplumsal çöküntüye yer veren oldukça sürükleyici bir film bence . ımdb puanı 8,3 olması da zaten bunun en büyük göstergesi olsa gerek ve amerikanın arka sokaklarını yalnız bir taksicini gözünden anlatması ayrıca etkileyici.aşağıaya ufak bir kesit atıyorum ,iyi seyirler.

devamını gör...

bak hala ''iyi olmuş üzülmedim'' yazan var. allahıma kitabıma her hücremle nefret ettim bu ülkeden de insanından da. giderken de silah taşıyacakmışız. bak bak akıllara bak. bu akp döneminde her yerde silah lafı çok geçmeye başladı. bunlar adam vurmayı falan şaka sanıyor herhalde.
devamını gör...


türkiye cumhuriyet merkez bankası başkanı şahap kavcıoğlu, 128 milyar dolar tutarındaki rezervin akıbetine ilişkin iddialara yanıt verdi. kavcıoğlu, "bilanço varlık yükümlülük denkliği açısından bakıldığında, ortada kaybolmuş bir varlıktan bahsetmek mümkün değildir." ifadelerini kullandı.

devamı için
devamını gör...

burhan altıntop’un yandım bittim sendromu olarak çok keyifli ve gerçekçi bir şekilde canlandırdığı sendromdur. ingilizcesi; “burn out syndrome” dur.

devamını gör...

bakınız sözlükte yazıp çizmek ve bir şeylere tepki vermek sadece vicdan rahatlatıcı bir eylemdir. yeri gelir yazarsınız içinizdekileri dökersiniz, yeri gelir yine mi bir ebleh çıkıp ortalığı karıştırmış der, içinizden sin kaf çeker başlıktan çıkar gidersiniz.

zaten bu tarz mecraların temel mantığı budur. bu mecralara özellikle siyasal anlamda olduğundan fazla anlam yüklerseniz hayal kırıklığı yaşamanız kaçınılmaz olur.

kıyasa gittiğiniz mecrada yazanlardan kaç tanesi bu adamı protesto edeceğiz denildiğinde o rahat koltuklarından kalkıp yola düşecek? siz ona bakın derim. sloganlar, süslü kelâmlar ve insanların içindekileri kusup vicdanlarını rahatlatmaları eylemselliğin önündeki en büyük engeldir.

oh bugünde görevimizi yaptık ülkeyi kurtardık daha ne yapalım kafasındaki adamları övüp, kafa sözlüğe yüklenmek haksızlık olur. sözlüğe yüklenilecek mevzular var lakin bu onlardan birisi değil.

örgütlü toplum olmaktan anladığı malum sözlüğe üye olmak olan insanların tepkilerini burada övmenin inanın hikmeti harbiyesi yok.

bakın size bir sır vereyim ülkeyi o malum sözlük kurtarmayacak.

siyaseti ve hak mücadelesini böyle yapılara indirgerseniz gerçeklikle bağınız kopsar. herkes rahat koltuklarında ülke kurtarırken ezilen kitleler daha çok ezilmeye devam edecek. hakkını arayanlar işin gerçeklik tarafında haksızlığa uğramaya devam edecek. yani devran olduğu gibi dönmeye devam edecek.

bu durumların karşısında demokratik ilkeler çerçevesinde, etiniz ile tırnağınız ile fikriyatınız ile durduğunuzda ancak mücadele edebilme kapasitesine sahip olursunuz. klavye ile ancak içinizdekileri döker ertesi günķü ülke kurtarma ritüeline kadar rahat bir uyku çekersiniz o kadar...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim