tek nefeste fatiha okuyan adam
show haberden sonrasını okumadım. saçma sapan haberlerinden sadece bir tanesi.
devamını gör...
likit radyo yayını
şu an sevgili support tarafından sting çalan güzel yayın.
"and if i told you that i loved you,
you'd maybe think there's something wrong.
i'm not a man of too many faces.
the mask i wear is one."
*
"and if i told you that i loved you,
you'd maybe think there's something wrong.
i'm not a man of too many faces.
the mask i wear is one."
*
devamını gör...
alman çikolataları
ikram edildiğinde ufak çaplı bir heyecan yaşatsa da yedikten sonra bumuymuş alüminyum dedirten yiyecek. bu arada (bkz: zed's dead baby) ukdesidir.
devamını gör...
noldu ya foton gitti
en sevdiğim işte, noktalı başlık.
neyse şaka bir yana, ilişkinin bittiği durumlarda taraflardan biri diğerini engellerse, engellenen tarafın soracağı muhtemel sorudur.
neyse şaka bir yana, ilişkinin bittiği durumlarda taraflardan biri diğerini engellerse, engellenen tarafın soracağı muhtemel sorudur.
devamını gör...
mantık evliliği için öneriler
(bkz: ekspertiz raporu)
devamını gör...
ok boomer
boomer bir kuşağı ifade eder. 1946-1964 döneminde doğmuş insanlar baby boomers olarak adlandırılır. bebek patlaması adlandırmasının nedeni ise bu kuşağın ikinci dünya savaşından hemen sonra yaşanan nüfus patlamasının yeni bireyleri olmalarıdır. yani tutup da 30 yaşındaki insana ok boomer demek abes oluyor, söz konusu nesilden oldukça uzak bir yaş grubunda çünkü. baby boomer kuşağının kuralcı ve sıkıcı tavrına tepki içeren bir ifade "ok boomer".
tabii internet dilinin sözcükleri kontrolsüzce anlam genişlemesine uğrayıp dillere pelesenk olabiliyor.
tabii internet dilinin sözcükleri kontrolsüzce anlam genişlemesine uğrayıp dillere pelesenk olabiliyor.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
nerede dilsizleşmişse bir kuş, nerede ağlamışsa bir çocuk, nerede acımışsa bir yara.
kimin payına düşmüşse vakitsiz vedalar, en güzel haykırışlar onun olur.
kimin payına düşmüşse vakitsiz vedalar, en güzel haykırışlar onun olur.
devamını gör...
türkiye'yi bir adım ileri taşıyacak adım
sınır güvenliğidir.
siz önce kendi vatandaşlarınızın kendi yurtlarında insan gibi ve güvende hissetmesini sağlayın da gerisi gelir zaten.
o, herkesin lanet okuduğu büyük emperyalist devletlere bakarsanız, neredeyse her birinin vatandaşlarına nasıl sahip çıktığını ve bu söz konusu ülkelerden birinin vatandaşı olmanın tam anlamıyla bir ayrıcalık olduğunu görebilirsiniz.
en basitinden türk pasaportunun değer sıralamasındaki yerine bakın mesela. para birimi konsuna hiç girmiyorum bile.
sonuçta, eğer bu ülkenin sınırları içerisinde doğduysam ve vatandaşı olarak içtiğim sudan soluduğum havaya kadar vergi veriyorsam eğitim ve sağlıktan tutun da günlük yaşama kadar her alanda, böyle bir ülkede yaşamanın ve vatandaşı olmanın ayrılacağını hissetmek isterim. bu kadar net.
siz önce kendi vatandaşlarınızın kendi yurtlarında insan gibi ve güvende hissetmesini sağlayın da gerisi gelir zaten.
o, herkesin lanet okuduğu büyük emperyalist devletlere bakarsanız, neredeyse her birinin vatandaşlarına nasıl sahip çıktığını ve bu söz konusu ülkelerden birinin vatandaşı olmanın tam anlamıyla bir ayrıcalık olduğunu görebilirsiniz.
en basitinden türk pasaportunun değer sıralamasındaki yerine bakın mesela. para birimi konsuna hiç girmiyorum bile.
sonuçta, eğer bu ülkenin sınırları içerisinde doğduysam ve vatandaşı olarak içtiğim sudan soluduğum havaya kadar vergi veriyorsam eğitim ve sağlıktan tutun da günlük yaşama kadar her alanda, böyle bir ülkede yaşamanın ve vatandaşı olmanın ayrılacağını hissetmek isterim. bu kadar net.
devamını gör...
spawn
şahıs fantezisi olan yazar. ne diyeyim* yolunuz açık olsun.
devamını gör...
parkinson
sinir sisteminde bazal ganglionların yozlaşması ile beyinde dopamin reseptörleri salınım bozukluğuna neden olduğu rijidite maske yüz deride yağlanma tükürük salgısında artma monoton konuşma denge duruş bozukluğu ve küçük adımlarla hızlı yürüyüşü biçimi ile belirgin durumdur.
devamını gör...
sosyal fobi
sürekli başkalarının kendine karşı olumsuz düşünceleri olacağını düşünen insanların yaşadığı problem.
(bkz: antisosyal kişilik bozukluğu)
(bkz: antisosyal kişilik bozukluğu)
devamını gör...
kuantum fiziği
kuantum mekaniği ya da diğer bir deyişle kuantum fiziği. bugün bile hâlâ gizemini koruyan ve kesin bir sonuca varılması şimdilik olası görülmeyen bir durum. ama ne var ki geleneksel fiziğin* ötesine geçebilen; çok küçük parçacıklar ve yüksek hızdaki cisimlerin hareketlerini açıklamak amacı olan kuantumda fiziği de başka bir fiziğe evrilebilir. kuantum kelime anlamı olarak parçacık/ paket anlamı dışında tdk' ya görebir dalganın olası değerlerinin alt değer kümelerinden biri. buradan bununla beraber bir çok yerde bu kelimeye rastlamış olma ihtimaliniz çok yüksek. kuantum daha çok bilişim sistemlerinde, bazı programlarda sıkça kullanılır. burda garip olan kafa karışıklığına neden olan olay ise çift yarık deneyidir. her gözlem sonrası iki farklı sonucun görülmesidir. yani alışılmış olan beyin kalıplarına göre bir şeyin sonucu özelikle bilimde kesinlik vardır kafasında olanlar için bir şey ya siyahtır ya da beyaz. ama kuantum da ise gözlem sonucu fotonlar bir dalga halinde hareket eder bir de normal katı madde gibi sonuç gösterir. bunu albert einstein ise şöyle açıklamıştır; yani siz benim aya bakmayınca ayın orda olmadığını mı düşündüğümü söylüyorsunuz? şeklinde anlamlandırmıştır. bunu duvarda yapılan ışıklı ve su ile yapılan deneylerde maddenin nötr bir ortamda ve bir gözlemci cihazla yapılması halinde neden farklı sonuç gösterdiğini izlemek bir nebze maddeyi anlamlandırma ve enerji olduklarını görmeniz için yardımcı olacaktır.buradan mesela ışığı bir yarıktan geçirip karşı duvara yansıttıklarında tek çizgi oluşturur. suyu geçirince akışkan yapısından dolayı dalga oluşturur. iki yarık açılıp suyu geçirince de doğal olarak dalgalar birbirine karışıp desen şeklinde iç içe geçer. ama ışık için iki yarık açınca iki çizgi olarak duvarda görülmesi gerekirken sonuç beklenen olmuyor. cihaz ölçüm için açıkken normal iki çizgi oluşturuyor. ama ölçüm cihazı kapatılınca ışık duvarda su gibi hareket eden dalga özelliği oluşturur. sanki fotonlar izlendiğini biliyormuş gibi şekil şukul değiştiriyorlar. bunun nedeni henüz açıklanamamaktadır. zaten açıklayabilene de nobel fizik ödülü verilecektir. bunun dışında başka bilim insanları da bir çok araştırma ve deney yapmışlardır. ama hiç birinin ömrü kesin sonuca ulaşmak için el vermemiştir. ama bugün bu kadarını bile yol aldığımız yaratılışı ispatlama konusunda e= mc2( enerji eşittir maddenin kütlesi çarpı ışık hızının karesi) gibi ünlü bir formülü albert einstein' e borçluyuz. çünkü var olan her şeyin bir enerji olduğunu yani elektronların değişken hareket halinde iki durum olduklarını anlamamıza yardımcı olmuştur. onun da dediği gibi bir maddenin elektronunun gözlenince normal davranması ama gözlem cihazı kapatılıp normal olarak izlenince dalga şeklinde hareket ediyor olması gerçekten korkunç bir durumdur.* * örnek bir deney olarak schrödinger’in adıyla anılan kurgu deneyde olduğu gibi, bir kedinin canlı ve ölü hallerinin üst üste bindiği durumlar ortaya çıkabilirdi. ayrıntılı bilgi için buradan bakılabilir. konu biraz beyin yakıcı olsada üzerine gidilip hemhal olunca anlaşılırlığı artacaktır diye düşünüyorum. hayatı anlamlanlandırmamız ve hiç bir şeyin başıboş olmadığını bu sayede öğrenmiş bulunmaktayız. keyifli araştırmalar ve okumalar dilerim.*
devamını gör...
snuff
sözleri içerde bir yeri cam gibi tuzla buz eden slipknot şarkısı. ilk dinlenildiğinde dünyalar parçalara ayrılıyor gibi hissettirmesi kaçınılmaz. grubun en güzel şarkısı değildir ama sadece "i only wish you weren't my friend then i could hurt you in the end." kısmında hissedilen hüsran bir çok albümü darmaduman etmeye yeter. şarkı hem suçluluk hem öfke hem de kırgınlığı aynı anda şiddetli biçimde hissettirmek için yazılmış gibi. aynı zamanda chuck palahniuk'un ölüm pornosu olarak çevrilen kitabının da orijinal ismi. kendi adıma şarkıyı 3 kere dinleyince kitaptan daha fazla balyoz etkisi yaratıyor ama kitap da fena değil diyerek şarkının sözlerini en alta not düşüyorum.
tüm sırlarını tenimin içine göm
masumiyetinle beraber uzaklaş ve günahlarımla beni yalnız bırak
etrafımdaki hava hâlâ bir kafesteymişim gibi hissettiriyor
ve aşk yalnızca öfkeye benzeyen bir kamuflaj yine.
bu yüzden eğer beni seviyorsan, bırak gideyim
ve ben fark etmeden önce uzaklaş
kalbim bunu umursayamayacak kadar karanlık
burada olmayan bir şeyi yok edemem
beni kaderime teslim et
eğer yalnız başımaysam nefret de edemem
ve ben sana sahip olmayı hak etmiyorum.
gülümsemelerim uzun zaman önce benden alındı
eğer değiştirebilseydim bunu asla bilmemeyi dilerdim
hâlâ mektuplarını dudaklarımın arasına sıkıştırıyorum
ve onları her öpücüğün tadını çıkarabilecek şekilde tüm parçalarımda yaşatıyorum
ışığın olmadan hayatla yüzleşmeyi başaramadım
ama sen savaşmayı reddettiğinde, hepsi parçalara ayrıldı
bu yüzden nefesini boşa harcama, seni duymayacağım
bunu açıkça belirttiğimi düşünüyorum
sen sevecek kadar nefret edemedin
peki, bu yeterli mi?
keşke hiçbir zaman arkadaşım olmasaydın
böylece her şey bittiğinde canını yakabilirdim
bir aziz olduğumu asla iddia etmedim.
kendimi uzun zaman önce sürgün ettim
gitmene izin vermek için umudumun sonra ermesi gerekliydi
bu yüzden kendini taşlarım karşısında parçalara ayır
ve merhametini ruhuma tükür.
hiç yardıma ihtiyacın olmadı
sadece kendini kurtarmak için beni sattın
ve senin utancını dinlemeyeceğim
kaçmayı tercih ettin - hep aynısın
melekler kontrolü sağlamak için yalan söylerler.
sevgim uzun zaman önce cezalandırıldı
eğer hâlâ önemsiyorsan bunu bilmeme izin verme
eğer beni hâlâ umursuyorsan, bilmeme izin verme!
tüm sırlarını tenimin içine göm
masumiyetinle beraber uzaklaş ve günahlarımla beni yalnız bırak
etrafımdaki hava hâlâ bir kafesteymişim gibi hissettiriyor
ve aşk yalnızca öfkeye benzeyen bir kamuflaj yine.
bu yüzden eğer beni seviyorsan, bırak gideyim
ve ben fark etmeden önce uzaklaş
kalbim bunu umursayamayacak kadar karanlık
burada olmayan bir şeyi yok edemem
beni kaderime teslim et
eğer yalnız başımaysam nefret de edemem
ve ben sana sahip olmayı hak etmiyorum.
gülümsemelerim uzun zaman önce benden alındı
eğer değiştirebilseydim bunu asla bilmemeyi dilerdim
hâlâ mektuplarını dudaklarımın arasına sıkıştırıyorum
ve onları her öpücüğün tadını çıkarabilecek şekilde tüm parçalarımda yaşatıyorum
ışığın olmadan hayatla yüzleşmeyi başaramadım
ama sen savaşmayı reddettiğinde, hepsi parçalara ayrıldı
bu yüzden nefesini boşa harcama, seni duymayacağım
bunu açıkça belirttiğimi düşünüyorum
sen sevecek kadar nefret edemedin
peki, bu yeterli mi?
keşke hiçbir zaman arkadaşım olmasaydın
böylece her şey bittiğinde canını yakabilirdim
bir aziz olduğumu asla iddia etmedim.
kendimi uzun zaman önce sürgün ettim
gitmene izin vermek için umudumun sonra ermesi gerekliydi
bu yüzden kendini taşlarım karşısında parçalara ayır
ve merhametini ruhuma tükür.
hiç yardıma ihtiyacın olmadı
sadece kendini kurtarmak için beni sattın
ve senin utancını dinlemeyeceğim
kaçmayı tercih ettin - hep aynısın
melekler kontrolü sağlamak için yalan söylerler.
sevgim uzun zaman önce cezalandırıldı
eğer hâlâ önemsiyorsan bunu bilmeme izin verme
eğer beni hâlâ umursuyorsan, bilmeme izin verme!
devamını gör...
günün şiiri
yaşamak, ciddi ve zahmetli
ben yorgunum
saçlarım uzasa da boyuna,
ben kısalıyorum.
bir mıh çakıyorlar
şakağımdan kafatasıma.
hissediyorum
ılık, yavan bir kan ağzıma değen
kahroluyorum.
her şey başka olabilirken
ve
saçlarım uzuyorken boyuna
ben ölüyorum.
devamını gör...
puslu kıtalar atlası
fazlasıyla empati yapan biriyim. hatta o kadar çok empati yaparım ki house’u izledikten sonra bir süre topal gezdim. bu okuduğum kitaplara da yansıyor doğal olarak ve elbetteki yazarlara da...
okuduğum kitapları acaba farklı koşullarda yazarla aynı hayatı yaşasam ben de bu kitabı kaleme alabilir miyim diye düşünürüm hep. belki ego gibi gelecek ama cevabım genellikle evet oluyor. tabii istisnalar var. mesela puslu kıtalar atlası.
sadece ilk bölümü okumak bile beni mest etti.
gariptir, bu kitaptan önce da vinci şifresi’ni okuyordum ve neden bizde de böyle gizemli, sansasyonel, buram buram tarih kokan olaylar yok diye sormuştum kendime.
varmış.
bu kitap size pek bir şey katmaz ama osmanlı dönemine dair farklı bir bakış kazandırır. ne muhafazakarlar gibi ne de kendini solcu olarak tanımlayan biri gibi bakmayın bu tarihe.
tarih zenginliktir, tarihimiz ise çok çok zengin. seversin sevmezsin o ayrı konu.
ama kendinizi istanbul’da 300 sene öncesine götürmek isterseniz bu kitap tam da size göre derim.
okuduğum kitapları acaba farklı koşullarda yazarla aynı hayatı yaşasam ben de bu kitabı kaleme alabilir miyim diye düşünürüm hep. belki ego gibi gelecek ama cevabım genellikle evet oluyor. tabii istisnalar var. mesela puslu kıtalar atlası.
sadece ilk bölümü okumak bile beni mest etti.
gariptir, bu kitaptan önce da vinci şifresi’ni okuyordum ve neden bizde de böyle gizemli, sansasyonel, buram buram tarih kokan olaylar yok diye sormuştum kendime.
varmış.
bu kitap size pek bir şey katmaz ama osmanlı dönemine dair farklı bir bakış kazandırır. ne muhafazakarlar gibi ne de kendini solcu olarak tanımlayan biri gibi bakmayın bu tarihe.
tarih zenginliktir, tarihimiz ise çok çok zengin. seversin sevmezsin o ayrı konu.
ama kendinizi istanbul’da 300 sene öncesine götürmek isterseniz bu kitap tam da size göre derim.
devamını gör...
güne bir şiir bırak
"üç kere üç dokuz eder
bilirsin,
birin karesi birdir.
karekökü de bilirsin.
‘mutlu aşk yoktur’,
bilirsin..
ama baharda ya da dışarda,
sonsuz göğün altında,
aşkın aşkla çarpımı,
garip bir biçimde,
hep sonsuzdur,
karekökü de yoktur…"
turgut uyar
bilirsin,
birin karesi birdir.
karekökü de bilirsin.
‘mutlu aşk yoktur’,
bilirsin..
ama baharda ya da dışarda,
sonsuz göğün altında,
aşkın aşkla çarpımı,
garip bir biçimde,
hep sonsuzdur,
karekökü de yoktur…"
turgut uyar
devamını gör...
ebru
kitre ile yoğunlaştırılan, sığır ödüyle koyulaştırılan suya, boyaların fırçayla serpiştirilerek şekil verilen geleneksel türk sanatıdır.
devamını gör...
kıyamam sana
'92 çıkışlı ayak sesleri isimli albümünden bir leman sam klasiği.
devamını gör...
