kötü espriler
- üşüdün mü?
- evet.
- google earth.
- evet.
- google earth.
devamını gör...
ilahiyatlılara sorulan garip sorular
bundan kırk sene önce ankara üniversitesi ilahiyat fakültesinde okudum.
birinci sınıf bitince kendi memleketime geldim.
inanılmazdı...
benden bilgi almak için bir köşeye çağıran pek çok insanlar tanıdım.
ve hemen hemen hepsi sex ve cinsellikle ilgili konularda sorular sormuşlardı.
yuhbeeeee olmuştum.
biz din ve islam öğretmek için okuyorduk.
milletin aklında ise karpuz kabuğu vardı.
birinci sınıf bitince kendi memleketime geldim.
inanılmazdı...
benden bilgi almak için bir köşeye çağıran pek çok insanlar tanıdım.
ve hemen hemen hepsi sex ve cinsellikle ilgili konularda sorular sormuşlardı.
yuhbeeeee olmuştum.
biz din ve islam öğretmek için okuyorduk.
milletin aklında ise karpuz kabuğu vardı.
devamını gör...
anne babanın sürekli kavga etmesi
ileride psikopat ya da çok başarılı çocukların yetişmesine sebep olacak süreç.
anne babasını kaybetmeyen ama sürekli kavgalarına şahit olan bir çocuk kendini tanıyamaz, aile kavramını tam olarak bilemez. bu sebeple de huzursuzluğa karşı oldukça çok öfkelenir. ya sabıkasından film yazılacak bir tipe dönüşür, ya da parmakla gösterilen bir akademisyene, doktora, yöneticiye...
anne babasını kaybetmeyen ama sürekli kavgalarına şahit olan bir çocuk kendini tanıyamaz, aile kavramını tam olarak bilemez. bu sebeple de huzursuzluğa karşı oldukça çok öfkelenir. ya sabıkasından film yazılacak bir tipe dönüşür, ya da parmakla gösterilen bir akademisyene, doktora, yöneticiye...
devamını gör...
22 mart 2021 istanbul yağmuru
peşinden odama kedi sağanağı başlamıştır. hava güzel diye bahçeye çıkardım, yine odama doluştular. *
an itibari ile odamda 6, evde toplam 8 kedi var.*
bahar mı geldi ? yoo...
tiplere bak
an itibari ile odamda 6, evde toplam 8 kedi var.*
bahar mı geldi ? yoo...
tiplere bak
devamını gör...
adolf hitler
faşizmin sebep olabileceği dehşetin ve de tiksindiriciliğin canlı kanıtı ve birebir örneğidir.
devamını gör...
hayvan çiftliği
çocuklarda okuyabilir ama kesinlikle çocuk kitabı değildir.
"hayvanlar eşittir diğerleri daha eşittir. herkesin özgürlüğü bidir" bunlar (bkz: instagram) sözleri ve (bkz: youtube) populer video yorumlarıdır. bu kısmı geçelim.
kitap, dönemin toplumsal yapısını, insan ilişkilerini vs... anlatmamaktadır. doğru anlamak, doğru bakmak lazım. bu kitap (bkz: janjan) lı kapağı yüzünden değil yazarın hayal kırıklığına uğradığı ve tabiri caizse kırıldığı sosyalizme kızgınlığını anlattığı için baş yapıttır. büyük ses getirme sebebi aslen budur. (hele hayvanlarla faşizmi anlatmış diyenler var ki kafa sözlükten önce mutlaka türkçe sözlük okumalıdırlar.)
hayvan çiftliği (bkz: sosyalizm) ve dolayısıyla (bkz: komünizm)e yapılmış çok ağır bir eleştiridir. (bkz: sscb) (bkz: george orwell) ezilen hayvanların devrimle başa geçmesinin ardından gücü eline alan devrimcilerin nasılda kapitaliste evrildiğini gözler önüne sermektedir. birileri eşek gibi çalışmakta, birileri köpekleri eline alıp kapitalistleri mumla aratmaktadır. kitabın final sahnesinde yoldaş domuz, çizmelerini çekip insanlarla pişpirik oynamaya karar götürmektedir işi. halbuki yoldaş at dışarıda eşek gibi çalışıyor. ne ala memleket. "hani sosyalisttik. kardeş... hani eşittik. hani bizim devrimimiz eşitlik üzerineydi" diye sormadan okunan bir hayvan çiftliği okunmuş sayılmaz. hayvan çiftliği kitabına başyapıt deyipte ben sosyalistim diyenleride şaşkınlık içinde izlemekteyim.
bu tavır, "ankara havaları leş gibi, dinleyen maldır." deyip (bkz: oğuz yılmaz) -allah rahmet eylesin.- müptelası olmaktan farksızdır.
not: ankara havası candır. dinledim, dinliyorum, dinleyeceğim. teşbihte hata olmaz.
"hayvanlar eşittir diğerleri daha eşittir. herkesin özgürlüğü bidir" bunlar (bkz: instagram) sözleri ve (bkz: youtube) populer video yorumlarıdır. bu kısmı geçelim.
kitap, dönemin toplumsal yapısını, insan ilişkilerini vs... anlatmamaktadır. doğru anlamak, doğru bakmak lazım. bu kitap (bkz: janjan) lı kapağı yüzünden değil yazarın hayal kırıklığına uğradığı ve tabiri caizse kırıldığı sosyalizme kızgınlığını anlattığı için baş yapıttır. büyük ses getirme sebebi aslen budur. (hele hayvanlarla faşizmi anlatmış diyenler var ki kafa sözlükten önce mutlaka türkçe sözlük okumalıdırlar.)
hayvan çiftliği (bkz: sosyalizm) ve dolayısıyla (bkz: komünizm)e yapılmış çok ağır bir eleştiridir. (bkz: sscb) (bkz: george orwell) ezilen hayvanların devrimle başa geçmesinin ardından gücü eline alan devrimcilerin nasılda kapitaliste evrildiğini gözler önüne sermektedir. birileri eşek gibi çalışmakta, birileri köpekleri eline alıp kapitalistleri mumla aratmaktadır. kitabın final sahnesinde yoldaş domuz, çizmelerini çekip insanlarla pişpirik oynamaya karar götürmektedir işi. halbuki yoldaş at dışarıda eşek gibi çalışıyor. ne ala memleket. "hani sosyalisttik. kardeş... hani eşittik. hani bizim devrimimiz eşitlik üzerineydi" diye sormadan okunan bir hayvan çiftliği okunmuş sayılmaz. hayvan çiftliği kitabına başyapıt deyipte ben sosyalistim diyenleride şaşkınlık içinde izlemekteyim.
bu tavır, "ankara havaları leş gibi, dinleyen maldır." deyip (bkz: oğuz yılmaz) -allah rahmet eylesin.- müptelası olmaktan farksızdır.
not: ankara havası candır. dinledim, dinliyorum, dinleyeceğim. teşbihte hata olmaz.
devamını gör...
intihara teşebbüs eden kişiye ceza verilmesi
idam cezası ile tatlıya bağlanacak olay
devamını gör...
hiçbir şeyden memnun olmayan yazarlar
evet var öyle yazarlar. onlar da bir renk ve eleştirmiyorum fakat insanın modunu düşürdükleri de bir gerçek.
en basit olayda bile bir memnuniyetsizlik, eleştiri, kötüleme ve karamsarlık görünce ister istemez kendimce ''neden?'' diye soruyorum. ve o kişi için ciddi anlamda üzülüyorum. hayatta her şey istediğiniz gibi olmaz, hatta bazen neyi istemiyorsanız tam olarak o olur. bu zamanlarda memnuniyetsizliği anlayabilirim fakat bunun her zaman yapıldığını gördüğümde negatiflikten başka bir şey olduğunu düşünmüyorum.
zaten hayat herkes için yorucu ve yaratılışımız gereği huzursuz varlıklarız. bir de her şeyde memnuniyetsiz olan kişileri görünce daha bir çekilmez oluyor ortam. bu yüzden, hepimizin bakış açısı farklı olsa da umarım bu bakış açımıza memnuniyetsizliğin pek sık eşlik etmesine izin vermeyiz.
en basit olayda bile bir memnuniyetsizlik, eleştiri, kötüleme ve karamsarlık görünce ister istemez kendimce ''neden?'' diye soruyorum. ve o kişi için ciddi anlamda üzülüyorum. hayatta her şey istediğiniz gibi olmaz, hatta bazen neyi istemiyorsanız tam olarak o olur. bu zamanlarda memnuniyetsizliği anlayabilirim fakat bunun her zaman yapıldığını gördüğümde negatiflikten başka bir şey olduğunu düşünmüyorum.
zaten hayat herkes için yorucu ve yaratılışımız gereği huzursuz varlıklarız. bir de her şeyde memnuniyetsiz olan kişileri görünce daha bir çekilmez oluyor ortam. bu yüzden, hepimizin bakış açısı farklı olsa da umarım bu bakış açımıza memnuniyetsizliğin pek sık eşlik etmesine izin vermeyiz.
devamını gör...
6 ay üzeri hapis cezası alanların da bekçi olabilmesi
güreş kariyerinden başka vasfı olmayan, liseyi bile, sahte diplomayla bitiren kişinin, önce milletvekili yapılıp, sonra da devlet bankasının yönetim kurulu üyesi olarak atandığı ülkede, gayet sıradan bir vaka.
devamını gör...
az kişinin bildiği muhteşem kelimeler
(bkz: merdümgiriz)
insanlardan çabuk sıkılan, kalabalık ortamlardan pek hoşlanmayıp yalnızlık isteyen kişi.
insanlardan çabuk sıkılan, kalabalık ortamlardan pek hoşlanmayıp yalnızlık isteyen kişi.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
bir yolun varsa gidilecek sona bırakma.
bir sözün varsa dilden yüreğe hiç susma.
görmen gerekiyorsa birini git yanına.
okşaman gereken bir yürek varsa esirgeme elini.
hayat çok zalim.
an gelir,
elini, gözünü,
yolunu,
yüreğini alır senden.
o zaman istesen de;
dokunamaz,
göremez,
gidemez,
söyleyemez olursun.
bir sözün varsa dilden yüreğe hiç susma.
görmen gerekiyorsa birini git yanına.
okşaman gereken bir yürek varsa esirgeme elini.
hayat çok zalim.
an gelir,
elini, gözünü,
yolunu,
yüreğini alır senden.
o zaman istesen de;
dokunamaz,
göremez,
gidemez,
söyleyemez olursun.
devamını gör...
kaybolan çorap tekinin nereye gittiği sorunsalı
tam olarak bilinemeyen sorunsaldır. tek çorap çetesi tarafından başka bir evrende dilencilik yaptırıldıklarını düşünüyorum.
devamını gör...
astroloji
kozmos içerisindeki güçlerin; dünya üzerindeki enerjilerin şekillendirmesini, insanın ve insan toplulukları üzerindeki etkilerini ve sonuçlarını yorumlamaya dayalı bir düşünce sistemidir.
astroloji matematik ile de içli dışlı bir alandır. yıldızların, gezegenlerin, gök cisimlerinin; konumları, hareketleri ve birbirleri ile ilişkileri konusundaki bilgilerimizi astronomik gözlemler ile bulmuşuzdur ve bunlar efemeris denen gök günlüklerinde (belli bir zamanda gökteki cisimlerin konumlarını kaydetmek) bulabiliriz. yani astroloji, astronomi ile paralel yürüttüğü alanları ile birlikte pozitif temellere sahiptir.
ama astrolojide bir de ''anlam'' boyutu bulunur. bir gezegenin hareketini, konumunu veya başka bir gezegenle ilgisini matematik ile bulabiliyoruz. ama enerjilerin oluşturabileceği sonuçlar, etkiler yorumsaldır.
ilk uygarlık olarak bildiğimiz sümer'liler zamanında iki ırmağın bulunduğu verimli bir toprak üzerine şehirler inşa etmişti. tarım, odunculuk vb. gibi uğraşları vardı. haliyle zenginlik ve rahatlık onlar için yıldızlarla çalışma ortamı da hazırladı. zamanlar yer yüzünde meydana gelen olayları gökyüzündeki hareketler ile ilişkilendirmeye başladılar. aynı zamana denk geldiklerini fark ettiler. bu eş zamanlı gerçekleşen olayların tekrarlaması durumda, olaylar arasında bir bağlantı olduğunu düşündüler. ay ve güneş hareketleri, gezegenlerin kaybolup tekrar gözükmeleri... hepsi önemli olaylarla beraber oldu. bu zamanlar, astrolojinin ilk zamanlarıydı.
aslında bakacak olursak tarihinin bu kadar eskiye gitmesi çok da şaşırmamız gereken bir şey değil. ilk uygarlıklar üreticiliklerini tarım alanında sergilemişlerdi ve tarım, doğal olaylara, gelgitlere, su taşkınlarına, yağmura, güneşte... gökyüzünden gelen çoğu hadiseye bağlı idi. bu sebeple, ilk uygarlıkların gökyüzünde, ay ve güneş hareketlerine önem vermeleri, bunları anlamaya çalışmaları çok olağan. tarımdan önceki dönemlerde bile bu merak varmış insan kanında. milattan önce 15.000 yılında hayvan kemikleri üzerine ay fazlarının kazındığı bulunmuştur mesela. (hakkında detaylı araştırmaya sahip değiliim ama ''blanchard bone'' yazarak bakabilirsiniz.)
bu merak sadece tarımda kendini göstermemiş tabii ki. dinlerle, tanrılarla, ritüeller ile bütünleşmiş. en basit olaylar bile simgeleşmiş. güneşin doğması ve batması, ölüm ve yaşam ile bağdaşmış.
astrolojiye dair bildiğimiz ilk yazılar ise milattan önce on yedinci yüzyıla uzanıyor. babillilere. bu eser babil kralı ammisaduqa döneminde yazılmış ve içinde kehanetler, gözlemler bulunan bir tablet: venüs tableti.
başlarda kralla, yüksek zümreye ait olan bu astroloji zamanla halk arasında da yayılım gösterdi. sadece din adamları ya filozoflar değil, ilgili herkes için bir yorumlama sistemi haline geldi.
astroloji matematik ile de içli dışlı bir alandır. yıldızların, gezegenlerin, gök cisimlerinin; konumları, hareketleri ve birbirleri ile ilişkileri konusundaki bilgilerimizi astronomik gözlemler ile bulmuşuzdur ve bunlar efemeris denen gök günlüklerinde (belli bir zamanda gökteki cisimlerin konumlarını kaydetmek) bulabiliriz. yani astroloji, astronomi ile paralel yürüttüğü alanları ile birlikte pozitif temellere sahiptir.
ama astrolojide bir de ''anlam'' boyutu bulunur. bir gezegenin hareketini, konumunu veya başka bir gezegenle ilgisini matematik ile bulabiliyoruz. ama enerjilerin oluşturabileceği sonuçlar, etkiler yorumsaldır.
ilk uygarlık olarak bildiğimiz sümer'liler zamanında iki ırmağın bulunduğu verimli bir toprak üzerine şehirler inşa etmişti. tarım, odunculuk vb. gibi uğraşları vardı. haliyle zenginlik ve rahatlık onlar için yıldızlarla çalışma ortamı da hazırladı. zamanlar yer yüzünde meydana gelen olayları gökyüzündeki hareketler ile ilişkilendirmeye başladılar. aynı zamana denk geldiklerini fark ettiler. bu eş zamanlı gerçekleşen olayların tekrarlaması durumda, olaylar arasında bir bağlantı olduğunu düşündüler. ay ve güneş hareketleri, gezegenlerin kaybolup tekrar gözükmeleri... hepsi önemli olaylarla beraber oldu. bu zamanlar, astrolojinin ilk zamanlarıydı.
aslında bakacak olursak tarihinin bu kadar eskiye gitmesi çok da şaşırmamız gereken bir şey değil. ilk uygarlıklar üreticiliklerini tarım alanında sergilemişlerdi ve tarım, doğal olaylara, gelgitlere, su taşkınlarına, yağmura, güneşte... gökyüzünden gelen çoğu hadiseye bağlı idi. bu sebeple, ilk uygarlıkların gökyüzünde, ay ve güneş hareketlerine önem vermeleri, bunları anlamaya çalışmaları çok olağan. tarımdan önceki dönemlerde bile bu merak varmış insan kanında. milattan önce 15.000 yılında hayvan kemikleri üzerine ay fazlarının kazındığı bulunmuştur mesela. (hakkında detaylı araştırmaya sahip değiliim ama ''blanchard bone'' yazarak bakabilirsiniz.)
bu merak sadece tarımda kendini göstermemiş tabii ki. dinlerle, tanrılarla, ritüeller ile bütünleşmiş. en basit olaylar bile simgeleşmiş. güneşin doğması ve batması, ölüm ve yaşam ile bağdaşmış.
astrolojiye dair bildiğimiz ilk yazılar ise milattan önce on yedinci yüzyıla uzanıyor. babillilere. bu eser babil kralı ammisaduqa döneminde yazılmış ve içinde kehanetler, gözlemler bulunan bir tablet: venüs tableti.
başlarda kralla, yüksek zümreye ait olan bu astroloji zamanla halk arasında da yayılım gösterdi. sadece din adamları ya filozoflar değil, ilgili herkes için bir yorumlama sistemi haline geldi.
devamını gör...
20 mayıs 2021 benzin motorin ve lpg'ye yapılan büyük zam
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
nihayet kavuştun
hayal ettiğin yere
nihayet kavuştun
en sevdiğin yere
orada çok rahatsın
kimse üzemez seni
sen mutlu ol yeter ki
ben ardında beklerim.
şiir pek de kaliteli değil gördüğünüz üzere, çünkü ben bu şiiri 12 yaşında yazmışım, dedem öldükten bir ay sonra. onun için yazmışım.
hala bu şiirde de dediğim gibi ardında bekliyorum dedeciğim, mutlu olmana duacıyım, seni özlüyorum ve eksikliğini de hissediyorum. sen gittiğinden beri hep bir yerimiz eksik kaldı, yapayalnızım ben artık. arkasına yaslanacağım koca çınarımı kökünden kesmişler gibi hissediyorum, yıllardır. daha biz seninle çok anı paylaşacaktık, ne senin edebiyat bilginden yararlanabildim, ne sevgine doyabildim, seni tam tanıyabildim... bunlar için çok küçüktüm.
ama yine de çok güzel anılar biriktirdik seninle, bahçemizde uzanıp yıldızları izledik, tavşanlarımız etrafta hop hop zıplarken meyveler toplayıp yedik, kitap fuarlarına gittik. bizim eve her yaklaştığında bir ıslık öttürürdün, duyduğumuzda kardeşimle koşa koşa aşağıya inerdik, kapıyı ilk açabilmek için yarışırdık. bana dergiler aldın, çikolatalar, tatlılar ama en önemlisi bana paralarla elde edemeyeceğim çok şey kattın, beni mutlu bir çocuk yaptın, kişiliğimi oturttun, kitap okuma sevgisi aşıladın, beni umursanıyor hissettirdin... elinden gelebilecek her şeyi layıkıyla yerine getirdin.
seni çok seviyorum dedeciğim, umarım benimle gurur duyuyorsundur, sana layık bir torun olabilmişimdir. iyi ki seni tanıdım, çocukluğumu seninle beraber yaşadım. bazen keşke yanına gelebilsem diyorum, zaten doğru düzgün yaşadığım da söylenemez, hiçbir şey kaybetmezdim.
hayal ettiğin yere
nihayet kavuştun
en sevdiğin yere
orada çok rahatsın
kimse üzemez seni
sen mutlu ol yeter ki
ben ardında beklerim.
şiir pek de kaliteli değil gördüğünüz üzere, çünkü ben bu şiiri 12 yaşında yazmışım, dedem öldükten bir ay sonra. onun için yazmışım.
hala bu şiirde de dediğim gibi ardında bekliyorum dedeciğim, mutlu olmana duacıyım, seni özlüyorum ve eksikliğini de hissediyorum. sen gittiğinden beri hep bir yerimiz eksik kaldı, yapayalnızım ben artık. arkasına yaslanacağım koca çınarımı kökünden kesmişler gibi hissediyorum, yıllardır. daha biz seninle çok anı paylaşacaktık, ne senin edebiyat bilginden yararlanabildim, ne sevgine doyabildim, seni tam tanıyabildim... bunlar için çok küçüktüm.
ama yine de çok güzel anılar biriktirdik seninle, bahçemizde uzanıp yıldızları izledik, tavşanlarımız etrafta hop hop zıplarken meyveler toplayıp yedik, kitap fuarlarına gittik. bizim eve her yaklaştığında bir ıslık öttürürdün, duyduğumuzda kardeşimle koşa koşa aşağıya inerdik, kapıyı ilk açabilmek için yarışırdık. bana dergiler aldın, çikolatalar, tatlılar ama en önemlisi bana paralarla elde edemeyeceğim çok şey kattın, beni mutlu bir çocuk yaptın, kişiliğimi oturttun, kitap okuma sevgisi aşıladın, beni umursanıyor hissettirdin... elinden gelebilecek her şeyi layıkıyla yerine getirdin.
seni çok seviyorum dedeciğim, umarım benimle gurur duyuyorsundur, sana layık bir torun olabilmişimdir. iyi ki seni tanıdım, çocukluğumu seninle beraber yaşadım. bazen keşke yanına gelebilsem diyorum, zaten doğru düzgün yaşadığım da söylenemez, hiçbir şey kaybetmezdim.
devamını gör...
yazarlara göre uzaktan eğitim
hiçbir verimi olmayan, derste odaklanmakta güçlük çektiğin için sonrasında iki kat daha fazla çalışmak zorunda olduğun bir eğitim. tek iyi yanı erken saatteki derse gitmek için daha erken kalkmamak fakat keşke şu olanlar yaşanılmasaydı da erkenden gidebilseydim dersime. o kadar çok özledim ki sınıflarımızı, kütüphanemizi, çalışma odamızı, sunumlarımızı...
devamını gör...




