çoğu kişi "ağlamak rahatlatır" demiş ki bu çok doğrudur çünkü siz ağladığınızda beyninizde antidepresan etkisi yaratır. kabaca anlatmak gerekirse, eğer sürekli gülme ve kahkaha atma halindeyseniz, mutluluğunuz sürekli katlanarak artıyorsa akıl sağlığınızı yitirme noktasına gelirsiniz, beyin bir süre sonra mutluluktan nötr bir hale getirir sizi; tam tersine sürekli üzüntülü bir haldeyseniz de depresyon ve intihar eşiğine gelirsiniz. işte tam o sırada beynin müthiş etkisiyle üzüntünüz zamanla azalır ve nötr hale gelirsiniz. bunu kendi kendine yapamayanlar da ilaç ya da psikoterapi yardımıyla normal bir hale gelir; tedavinin amacı mutlu olmanız değildir yani.

peki konumuz ağlamaktı, hemen onu da açıklayalım. üzüntülü bir haldeyken ağlamak isterseniz lütfen ağlayın çünkü ağladığınızda stresiniz azalır, bunun sebebi de endorfin salgılamamızdır. bildiğiniz üzere endorfin beynimizde salgılanan mutluluk hormonudur. siz ağladığınızda beyniniz "nötr hale gelmeliyim, bunun için uğraşmalıyım" diyerek harekete geçer. ağlamak bu yüzden rahatlatır. siz ağlarken aslında mutluluk hormonu salgılarsınız aslında.

minik serçe'nin de dediği gibi: "ağlamak güzeldir."
devamını gör...

eski ismi yesrib olan şehir. aynı zamanda anlamı şehir demektir.
devamını gör...

son günlerde araplar ve çinliler ile ilgili hakaret içeren sözleri ile gündeme gelen leman sam'ın faşist olmasının yanı sıra düz bir gerizekalı olduğunu da göstermiştir. danimarka ne alaka ablacım ya? biraz daha araştırsak afrika yerlilerine de hakaret ettiği tivitler çıkabilir. kadın atlası açıp gözünü kapatıp rastgele bir ülke seçip hakaret etmiş bir dönem.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kapısına yunan dayansa, "oww enişte sen miydin ya, buyur geç iki lokma atıştır" diyebilecek insanların beyanı. katılmıyoruz tabii ki. tarihi biraz açar okursanız görürsünüz, işgal mi yoksa fetih mi doğru kelime.

o işgal dediğin şey, belçika'nın kongoya yaptığı gibi olur. hollanda'nın surinam'a yaptığı gibi. ha buna sömürmek de diyebiliriz. lakin türkler tarih boyunca fethettikleri hiçbir bölgeyi yahut kıta'yı sömürge haline getirmemişlerdir. aksine yapılaşmaya önem vermiş, dini inançların serbestçe yaşanmasını sağlamış, mümkün olduğunca yağmadan kaçınmışlardır. dil dayatması yapmamışlardır, fethettikleri yerlerin gelişimine katkıda bulunmuşlardır. bugün balkanlara giderseniz osmanlı döneminin eserlerini halen dimdik ayakta görebilirsiniz.
devamını gör...

kokoreç hakkında yazılan tanımı görünce yazmak şart oldu. osmanlı döneminde kuzu bağırsağını kondom olarak kullanıyorlarmış. yani kimin aklına gelirdi.
devamını gör...

insanın yazı yazma ihtiyacını ve zorunluluğunu yerinde bir şekilde gösteren, sait faik abasıyanık hikâyesidir. sait faik'in 1952 yılında yayınlanan son kuşlar adlı öykü kitabında yer alır.

sait faik diğer öykülerinin aksine bu öyküsünde anlatıcının ta kendisidir. öykünün hissiyatı tam olarak böyledir ve bireyin iç dünyasına yönelmiş, duygu, düşünce ve arayışlarını gözler önüne sermiştir.

hikâye o kadar güzel, en önemli yerinde öyle kalbe dokunan bir hikâye ki, okumamış olmak büyük eksiklik olacaktır.
hayatta çoğu zaman arayış içerisindeyizdir. bazı şeylerden sıkılırız, bazı şeyleri yapmak içimizden gelmez, her şey monotonlaşmıştır ve kendimize artık hiçbir şey için canımızı sıkmayacağımıza ve can sıkan şeyleri umursamayacağımıza dair söz veririz. fakat yaşam öyle ilerlemez ve verdiğimiz sözü bozmak zorunda kalırız. çünkü biliriz, sessiz kalmak rahatsız olduğumuz şeyleri daha berbat ve içerisinden çıkılmayacak bir hâle getirir. işte bu zamanlarda insanın yazı yazma ihtiyacı doğar. hatta bu zamanlarda artık bir zorunluluk hâlini alır. çünkü sait faik'in de dediği gibi,

"yazmasam deli olacaktım."
devamını gör...

an itibariyle şerbet gibi havasıyla, hafif esintisiyle içinde bulunmaktan mutlu olduğum şehir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
charles courtney curran.
'güneş ve pus' adlı eseri, 1915
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gitarist sarp maden'in aynı zamanda babası olan kişi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"arkaaşlar selamun aleyküm! beklenen an geldi! "
güüüünayyydınnnn! hayatımda ilk defa karlı bir sabaha uyandımmm, ayy nasıl güzelll! mahmut tuncer - ay gördüm allah dinlemeyi unutmayınız. *
devamını gör...

aynen güzelim bilmez miyim buffon'un iğnesini almanya maçıydı hatta..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yunan mitolojisi'nde ağrı yatıştırma tanrıçasıdır. tıbbın ve sağlığın tanrısı asklepios ile evlidir.
devamını gör...

sekse bu kadar değer atfedip ödül gibi görenlerin hepsi erkek ama nedense. kadınlar sadece erkeklerin sekse bakışındaki bu garabetten faydalanıp durumu lehlerine çeviriyorlar. zekalarını kullanabildikleri için kadınlar mı suçlu oldu ama yani şimdi?
devamını gör...

henüz anne olmadım. o yüzden ne hissettiklerini tam olarak anladığımı söyleyemem. yine de bir anneye
mama mı veriyorsun? sütün yok mu?
üşümüş bu çorap giydir. kundak yapmıyor musun? aaaa kucağa alışmış bu çocuk. şeklinde müdahale edildiğini görmek beni bile aşırı derecede rahatsız ediyor.
her çocuk farklıdır. bir çocuğu en iyi annesi tanır. bırakın kim çocuğunu nasıl büyütmek istiyorsa öyle büyütsün. size ne?
devamını gör...

pan paniscus. ancak 1929 yılında neredeyse eş zamanlı olarak alman ve amerikalı iki anatomistin ayrı ayrı keşfedip dünyaya ilan ettikleri, bugün yaşayan canlılar arasında anatomik -ve yakın zamandaki araştırmalara göre genetik- olarak insana en çok benzeyen tür. şempanzelerle birlikte ortak kuzenimiz ve hatta yine bu üç türün ortak atası olan ardipithecus'a -ilk bipedal hominin- da anatomik olarak en yakın tür.

etolog ve psikolog robert yerkes; henüz bu türe bir ad verilmemişken yazdığı almost human adlı eserinde bonobolardan şempanze diye söz ederek onları uzun uzun anlatmıştır.

aslında bonoboları insanlar açısından özellikle önemli kılan bir nokta var. frans de waal'in de bir kitap (bkz. bonobo ve ateist) boyunca anlattığı üzere bonobolar şempanzelerle kıyaslandığında muazzam bir zıtlık ortaya çıkıyor. teşbihte hata olmaz notunu düşerek bonobolar melek ise şempanzeler şeytandır diyerek bu zıtlığı özetleyelim.

felsefi antropolojide de epey karşılık bulmuş olan insanın vahşi ve kötücül bir tür olduğu fikrine destek olurcasına yakın zamana dek haberdar olduğumuz en yakın akrabalarımız olan şempanzeler akıl almaz derecede şiddete eğilimli bir tür. de waal'in kitaplarında anlattığı sayısız örneklerden birine bakalım: biri alfa olma mücadelesi veren diğeri ise eskiden alfa olan iki şempanze, bir geceyarısı güçten düşmekte olan mevcut alfayı çıplak elleriyle cinsel organını parçalayarak öldürürler. işte insanın doğuştan savaşçı, vahşi ve hatta patriarkal düzende yaşamaya daha uyun bir tür olduğunu iddia edenler için böylesi örnekler her zaman destekleyici olmuştur.

bonobolara bakıldığındaysa çatışmaların çoğunlukla barışçıl bir biçimde çözümlendiği görülmekte. fiziksel temas ve seksin bonoboların yaşamının en önemli parçalarından olduğu bilinmekte. hatta bonobolar en yakın akrabalarının aksine matriarkal bir düzende yaşamaktalar.

en yakın akrabalarımızdan birinin şiddete meyilli diğerininse böyle barışçıl olmasından çıkaracağımız çok önemli bir ders var kanımca. bir türün örgütlenme/yaşama biçimi için biyolojik deterministik kurallar belirlemeye çalışmak ve buradan da meşruiyet devşirmeye çalışmak yersiz. biz insanlar için şempanzeler gibi yaşayabilmek kadar bonobolar gibi yaşayabilmek de mümkün. uzun lafın kısası, bizi bonobolar kurtaracak!

dipnot: belki belirtmeye gerek bile yok ama ne yazık ki nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir tür.
devamını gör...

antep fıstığı alerjisi olmayan herkes için fıstık sarmadır.
devamını gör...

2004 yapımı , yönetmenliğini robert zemeckis ‘in yaptığı animasyon filmi. benim için de önemi olan bir filmdir. bir kaç kere izledim ve her izlediğimde de aynı heyecanı korudum.

aslında tabi ki noel konseptli bir animasyon filmi. filmde kondüktörün seslendirmesini tom hanks yapmıştır. zaten kimi seslendirdiğini anlamak için filmi izlemeniz yeterli. yanlış hatırlamıyorsam,karakter seslendirenlerin görüntüsünden esinlenerek yapılmış. o dönem için bu farklı bir teknikti ve filmde bu tekniğin güzelliğini hissediyorsunuz.

konusu; noel ruhunu kaybeden ve artık noel babaya inancı kalmayan bir çocuk, gece uykudan bir trenin sesiyle uyanır. merak içinde dışarı koşar ve gizemli bir trenden çıkan bir kondüktörle karşılaşır. ona altın bileti sorması üzerine ceplerini yoklayan çocuk, cebinde gizemli bir bilet bulur. polar express’in noel baba’nın evine yolculuğu bu şekilde başlar. yolda başlarına türlü maceralar gelir ama hepsi bu yolculuktan bir şeyler öğrenir. arkadaşlığı, dayanışmayı anlatan bu filmde tren yolculuğundaki çocuklar bambaşka çocuklara dönüşmelerini izleyeceksiniz.

müziğiyle, yarattıkları karakterlerle sadece küçüklere değil, büyüklere de hitap eden film. annem bile bayılarak izlemişti, oradan anlayın*.

devamını gör...

vay anam vayyy!! yahu alamanya olsun ameriga ingildere olsun kıskançlıktan kurdeşen dökecek ya! bu nasıl bir lütuf, nasıl bir feragat yüce zeus!!

sen elektriğini, suyunu ona buna satarsan veya ondan bundan dilenirsen, sen ultra rahat yatağında kıçını devir osura osura uyu diye şehit olan adamın anası babasıyla böyle maytap geçerler! bir de haber yapmış dürzüler.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim