sinir sinyallerinin, bir sinir hücresinden diğer sinir hücresine iletildiği veya baskılandığı iki sinir hücresinin birbiriyle bağlantı kurduğu yer olarak adlandırılır.
devamını gör...

geneli sınıf öğretmeni ünvanı ile istihdam edilirler. kimi kadrolu kimi sözleşmeli kimi de ücretli öğretmenlik yapar.
devamını gör...

çok büyük yanılgılara gebe.

sistemi reddeden, eroin alıp, havaya 4 el ateş ederken aynı zamanda tavşanlarla sevişen karakterlerin resmedildiği romanların yeraltı edebiyatı kategorisinde görüldüğü sanrısına kıl oluyorum.

yeraltı edebiyatı toplumun kaybedenlerini, kazananlarını, ağlaklarını, patronlarını vs vs anlatmak zorunda değil, büyük yanılgı bu. şimdi bunu izah etmem zor kelimelerle ama eserin bütünlüğünden, dönemin şartlarına kadar geniş bir yelpazede etiketlendiriyorum o kategoriye giren kitaplarımı.

atıyorum, genç werther'ın acıları da döneminde bu şekilde anılabilirdi. hayal gücü ve sosyal kabullerle ilgili bu daha çok. şu an o kitabı okuyup intihar etmem ama zamanında bunu yapanlar olmuş. o eserde de werther hocamız "ver kokaini ver seksi, hayat boş hacı" diyen birisi değildi.

çölde yaşayan uyuşuk bir bedevi olsam, kıçımı kaldırıp devemin yanına kadar yürüyemediğim için, simyacı benim en büyük yeraltı edebiyatı eserim olurdu. ama yaşadığım dünyada simyacı ucuz bir hint öğretisinden öte gidemiyor. ben onu "100 adımda zirveye çıkın" kitaplarının yanına iliştiriyorum. derin işler.

tüm bu anlaşılmayan mevzuların yanında, entel camia, böyle bir kategori olamaz deyip deli ediyor beni. şıp diye masaya yatırasım geliyor onları.
devamını gör...

son yıllarda kullanım alanı artan avokadonun tadı var ama yokmuş gibi geliyor.*
devamını gör...

merhabalar. bugünkü kafa açan kesitimiz war of the portakallars.
4 dakika 39 saniye klavyelerinizi bırakın içeceğinizi, yiyeceğinizi hazırlayın ve bu eşsiz şölenin keyfini çıkarın.
war of the portakallars izlemek için;
buradan izleyebilirsiniz
diğer kafa açan kesitlerimiz için;
(bkz: kafa açan kesitler)
devamını gör...

genelde tanıdık olan insan topluluğu.
hepsine günaydın.
devamını gör...

bir mark crick kitabıdır.

can yayınlarının kırk merak serisinden çıkan kitap ne bir romandır ne de bir öykü kitabı. bir derleme de değildir bir inceleme de. aslında bu kitap bir yemek kitabıdır, hem de içinde gerçekten nefis yemek tarifleri olan bir kitap. ancak diğer yemek kitaplarından bir farkı vardır, hem de çok büyük bir fark.

kitabı okurken böyle bir yemek listesinin önüme geldiği bir kafede ya da lokantada olduğumu düşündüm ve bunun müthiş bir şey olabileceği aklıma yattı.

mesela günün çorbası olarak kafka usulü çabuk miso çorba olsa listede ve bu yemeğin tarifinin kafka’nın üslubuyla okusanız. daha sonra homeros usulü bir fenkata, tabii ki yine homeros’un tarifiyle. belki de jorge luis borges’in anlatımıyla bir dil balığı. sonra da hepsinin üstüne kayıp zamanın izinde dolaşan ve bizi de peşine takan marcel proust usulü tramisu.

ben müthiş bir yemek olacağını düşünüyorum bunun. yazar da öyle düşünmüş ve tam 14 yazarın üslubuyla 14 farklı yemek tarifi vermiş bize. afiyet olsun efendim.
devamını gör...

kimseyi, troll, karşıt görüş, lpgli falan diyerek ayırmaz.

doğru gördüğü kelamı ödüllendirir, tam bir adalet amca dır kendileri.
devamını gör...

an itibariyla 8 il 21 ilcede devam etmekte olan yanginlar. ne buyuk tesaduf ki durdu durdu 8 ilde 21 ilcede birden yanginlar basladi. hadi yanginlar hakkinda varsayimlar yapalim; bir bolgede rant oldugunu soyleyelim, bir bolgede havaii fisek gosterisinden cikmis diyelim*, bir bolgede vatandasin biri mangaldan yangin cikarsin*, ha birde oyun oynayan cocuklar yangin cikarmis onu da sayalim*. bunlarin hepsini soyleyelim ama kalles bir teror orgutu tarafindan (bkz: pkk) kundaklama yapildigini dile getirmeyelim. niye cunku bunu dile getirirsek alimallah fasist, irkci falan olunur ne luzumu var?

dusmanligin bile bir haysiyeti bir onuru var diye biliriz biz, yahu orman yakmak ne demek? icindeki canlilardan, agaclardan ne ister insan? ya evleri is yerleri kül olanlar? nasil bir serefsizlik, nasil bir nankorluk...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ustteki gorsel marmaris'te vatandasin birinin cektigi video'dan eklenti. dai.ly/x831awh (bu da linki). adam yangini cekerken tesadufi bir sekilde iki ayri noktada da alevlerin de yukseldigini goruyor. videoyu izlerseniz goreceksiniz, yangin alanindan olabildigince bagimsiz iki nokta. birileri tarafindan o alevlerin cikarildigi, o ormanin yakildigi asikar*. simdi devlet bunu arastira dursun, birileri de inkar etmeye. bu yanginlari cikaranlar kimse, bunlari destekleyenler, bunlari besleyenler, yardim ve yataklik yapanlar, kallesliklerinde bogulur umarim. giden her bir canin hesabini can cekiserek verirler.
devamını gör...

(bkz: kuranı yırtan kız) zannedersem dördüncü sınıftayken bir arkadaşımın tavsiyesiyle izlemiştim. sekizinci sınıfa kadar tek başıma uyumak adeta kabus olmuştu.
devamını gör...

bazı emin olmadığım, yada sadece benim öyle düşündüğümü sandığım düşüncelerimi dile getirince, beğeni yağmuruna tutuluyorsam, sorma ki keyfime hahaha

düzeltme: birde komik birşeyler yazdıysam ve o da beğeni yağmuru aldıysa, süper hissettiriyor gerçekten.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sindiremiyorum. nereden bakarsan bak iğrenç ya; annem ya da babam, kardeşim? nasıl?
devamını gör...

şöyle hızlıca gezdim, harika duruyor. emeği geçenlere teşekkürler. hafta sonu daha derinlemesine gezip buraları editleyeceğim.

tanım: sözlük yazarlarının emekleriyle açılmış, emekleriyle gelişecek sanal dergi.
devamını gör...

duş perdesi! ıslak olur hani. yapışır üstüne.
devamını gör...

interaktif sözlük sahipleri.
(bkz: yoldaş benjamin franklin)
devamını gör...

(bkz: normal sözlük formatı ve kuralları)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şu an öğrenciyim, umarım ileride heba olmam..
devamını gör...

sarı lacivert sevdamız hasebiyle bu gecelik eşlik edemediğim ve çok şey kaçırdığıma emin olduğum, babuşuma ait yayın.
devamını gör...

normal sözlük kitap edebiyat kulübü ile sohbetini gerçekleştirdiğimiz 7. kitap.

ayrıntılı bir inceleme girebilmek için kitabı bir kez daha okumam gerekiyor, tam odaklanamamıştım çünkü. yine de biraz uzun bir tanım olacak fakat bu esere değer.

fyodor mihayloviç dostoyevski'nin yazdığı kitap iki bölümden oluşuyor. ilk kısmı felsefik iken ikinci kısmı öykü türünde.

kitaptaki anlatıcının bir ismi yok, asla öğrenemiyoruz. dostoyevski, bu ismini bilmediğimiz karakter aracılığıyla hayattaki neredeyse her şeyi sorguluyor. karakterin ismi yok çünkü o karakter sensin, benim, biziz, onlar! hepimizin karanlık tarafı yani gölgesi/shadow'u yok mu? hepimiz yeraltından daha doğrusu bilinçdışımızı temsil eden mahzenimizden sorgulayarak, acı çekerek çıkmaya çalışmıyor muyuz? hatta yorulup pes ediyoruz. kimi zaman bunun farkında bile değiliz. karakter birçok şeyin farkında olduğunu söylese de o da bazı şeylerin farkında değil aslında.

pek ciddiye alınmayan, görmezden gelinen biri karakterimiz. gözlem yeteneği gelişmiş bu yüzden. insanlarla fazla iletişim kurmadığından genelde gözlemleyip onları fazlaca eleştiriyor. aslında kendisini eleştiriyor. siniri de bundan. fark edilmek, dikkate alınmak, birkaç tatlı söz duymak istiyor. herkesi eleştirirken aslında kendinde sevmediği şeyleri o kişilerde gördüğü için dayanamadığını fark etmiyor. ayrıca, küçümsendiğini, kendisine tiksintiyle bakıldığını söylüyor fakat o da insanlara küçümseyen gözler ve fikirlerle bakıyor. buna psikolojide projection yani yansıtma diyoruz. kısaca, kendimizde sevmediğimiz şeyleri başkasına atfetmek anlamına geliyor. tam bir savunma mekanizması yani. bu mekanizmayı bizimle tanıştırdığın için teşekkürler sigmund freud! yukarıda shadow demişken seni anmazsak olmaz carl gustav jung!

ilk bölümde dikkatimi çeken kısım, anlatıcının duvar ile ilgili söyledikleri oldu. ''şüphesiz böyle bir duvarın hakkından gelmeye gücüm yetmezse boşu boşuna yırtınacak değilim, ama karşımda gücümün yetmediği bir taş duvar var diye büsbütün boyun eğmeye de razı olamam.''

bu kısım tam bir sistem eleştirisi. hatta haruki murakami, gazze- israil çatışması zamanında israil'de ödül konuşması yaparken yumurta-duvar metaforunu kullanarak yaptığı konuşmasında ''yüksek taş bir duvar ile o duvara çarpıp kırılan bir yumurta varsa, ben her zaman yumurtadan yanayım. evet, duvar ne kadar doğru, yumurta ne kadar yanlış olursa olsun ben yumurtanın yanındayım. çünkü her birimiz bir yumurtayız. her birimiz kırılgan kabuğumuzun içinde nadide birer ruhuz... ve hepimizin karşısında bir duvar var. bu duvarın adı sistemdir.'' derken öncesinde kesinlikle dosto'nun yeraltından notlar'ından etkilenmişti. söz konusu konuşma.

keyifli okumalar, fakat bu kitap da okunmak için doğru zamanı bekleyen eserlerden. yoksa ilk bölümde sıkılıp bir kenara atabilirsiniz*. bunu hak etmiyor olsa da ilk bölümü okurken sıkılan kişileri de asla eleştiremem.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim