kayınçomu desin ne desin .
devamını gör...

gece yolculuk sırasında hani uzakta bir ışık hüzmesi var ya oradaki insanların hayat hikayelerini çok ederim , yolculukta sırasında kafamda hikayeler uydurur dururum .
devamını gör...

bir iki günlük ufak tefek aksaklık yaşadıktan sonra, an itibari ile kalıcı olarak yayın hayatına başlamış olan sözlük.
putin’in avrasyacı gençler yetiştirmek amacı ile hibe ettiği 28.928.252 kadar rubleyi ankara pavyonlarında yediği için kgb tarafından aranan vizyonsuz bir kurucuya da sahiptir ayrıca.
devamını gör...

dünyanın en yüksek gölü 3810 m rakımıyla titikaka’dır.
göl, bolivya ile peru arasındadır.çocuklar yüzen ada evlerinden okullarına gidebilmek için öyle zorlu yollardan geçiyorlar ki inanılır gibi değil.

trt belgesel’de izlediğim tehlikeli okul yolları/ peru ‘ linkini bulamadım.
onun yerine ingilizce orjinalini
buraya bırakıyorum .
devamını gör...

hahahah genel kültürmüş, malum takımın şakşakçılığını icra eden adamların genel kültürüne sektireyim afedersin.
devamını gör...

eşim uzmanıdır.

yalnız başıma düşünecek dahi olsam "ne düşünüyon" diye yapıştırır.

burada birine kızgın yazıyım; ne oldu gerildin! birşeye gülümseyim; ne gevriyon! şeklinde beni takip etmektedir..
devamını gör...

nickini çok iyi seçmiş yazardır. tek okumada aklımda kalan nicklerden biridir. kendisini tebrik ederim.
devamını gör...

mezun olduğum zaman ne yapacağım? iş bulmak, istediğin hayatı yaşamak için gereken nitelikleri nasıl kazanabilirim? yurtdışına kapağı nasıl atarım? yüksek lisans, doktora, ales, yds vs gibi artık zorunlu hale gelmiş şeyleri yapamazsam ne olacak? özellikle korona sürecinin eğitim hayatıma denk gelmesi, evde çok boş kalmaktan ötürü aşırı düşünmeler falan derken bu sorulara cevap bulamadıkça deliriyorum. çalışmak dersek çok çalışıyorum ama katıldığım söyleşilerde başarılı olma kıstaslarını asla karşılayamıyorum. bu ülkede belki yapılacak en iyi şey atanmaktı.. o treni de kaçırdık.
devamını gör...

bir kişi hakkında yargıya varmak, nasıl bir kişi olduğunu öğrenmek mi istiyorsunuz? o hâlde onun hakkında söylenen sözler yerine, yaptığı işe bakınız. çünkü yaptığı o iş, onun ne kadar sorumlu, bilgili ve yetenekli olduğunu açığa çıkarır.
devamını gör...

neisseria gonorrhoeae adlı gram negatif bakterinin neden olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. klamidyal enfeksiyonlardan sonra abd'de en çok karşılaşılan ikinci enfeksiyondur. insanlar n. gonorrhoeae'nin tek doğal revervuarıdır. yayılımı için genellikle cinsel aktivite sırasında enfekte kişinin mukozası ile doğrudan temas gerektirir. bakteri önce membran ile ilişkili çeşitli adhezyon molekülleri ve pili adlı uzantıları ile mukoza epiteline tutunur. bu tutunma organizmanın idrar ya da servikal mukus gibi vücut sıvılarıyla yıkanıp gitmesini engeller.
enfekte erkeklerin çoğunda enfeksiyon başlangıcından itibaren 2 ile 14 gün içinde işemede ağrı ve yanma, idrar yapmada sıklık ve mukopürülan üretral eksuda ortaya çıkar. tedavi edilmemiş enfeksiyonlar prostat, sperm kanalı, epididim ve testislere kadar yayılabilir.
enfekte kadılarda vajinal ilişki ile alınmış akut enfeksiyon asemptomatik olabileceği gibi işemede ağrı ve yanma, alt pelvis ağrısı ve vajinal akıntı yapabilir. tedavi edilmemiş enfeksiyonlar tuba ve overlerin akut inflamasyonuna neden olan asendan enfeksiyona ilerleyebilir. fallopi tüplerinde oluşan skar doku infertilite(kısırlık)ye ve ektopik (dış) gebelik riskinin artmasına neden olabilir.
üst genital sistemin gonodal enfeksiyonu peritona geçip karın boşluğuna yayılabilir. eksuda(irin) karaciğer kubbesine ulaşıp gonakokal perihepatite neden olabilir.
cinsel alışkanlıklara bağlı olarak primer enfeksiyon bölgesi ağız, orofarinks veya anal bölge olabilir. bu bölgelerde faranjit ve proktit gelişebilir.
gonokok enfeksiyonu, doğum kanalından geçiş sırasında bebeğe de bulaşabilir. etkilemiş olan yenidoğanda görülen pürülan göz enfeksiyonu geçmişte yenidoğan körlüğünün en önemli nedenlerinden biriyken artık rutin olarak uygulanan antibiyotikli merhemlerle bu sorun önemli ölçüde azaltılmıştır.
gonokokkal enfeksiyonların tanısında hem bakteri kültürü hem de organizmaya özgü nükleik asitlerin saptandığı tanı testleri kullanılabilir. bakteri kültürnün avantajı antibiyotik duyarlılığın belirlenmesine olanak sağlar. nükleik asit temelli testler ise daha hızlı ve daha yüksek duyarlılığa sahip olup artan miktarda kullanılmaktadır.
devamını gör...

bacaksızlarla mı uğraşacaksın?
nasıl sabredeceksin ben hayatta sabredemem?
kolay ya abartılacak bir şeyi var mı?
devamını gör...

bir umut_yazar ukdesidir.
olaylar, haberler anlamına gelir. arapça kökenli bir kelimedir. hadis ve hadise kelimelerinin çoğul şeklini ifade eder fakat dilimizde tekil anlamında kullanılır.
devamını gör...

ortak noktamızın antilop olduğu kişi.
ha bide çaylaklık var.*
devamını gör...

40 yapar
devamını gör...

özel ve içten olması yeterli. show yapmazsanız daha samimi olursunuz.
devamını gör...

melih cevdet anday'ın söylediği gibi ise durum, huzurla ve bu enerjiyle uyunduğu için olabilir;
"bir misafirliğe gitsem
bana temiz bir yatak yapsalar
her şeyi, adımı bile unutup, uyusam…"
devamını gör...

geçenlerde kara para aklıyorum. attım makineye paraları. bir güzel kuruttu. sonra bi’ takım değişik sesler gelmeye başladı makineden. açtım filtresini. bir güzel temizledim. her zaman ki gibi çöpüme attım. meğer fbi’da çalışan labaratuvar sakinleri de benim çöp poşetimden çıkan kimyasallardan çözmüşler bu işi yaptığımı. neyse efendim, beni kelepçelerle götürdüler. turuncu tulum giydirdiler. iğrenç yemekler yedirdiler ve suçumu itiraf ettirdiler. şimdi günlük yarım saatlik telefon kullanım hakkım bitti. gardiyan çimleri biçmemi emrediyor, ben kaçtım.

hayır!

henüz hapishaneden kaçmadım. henüz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

(büyük iskender ve diyojen, caspar de crayer'in çizdiği temsili resim)

ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri adlı kitabında diogenes laertios bu olayı şöyle anlatır:
diyojen bir köşede güneşlenirken, iskender başına dikilip “dile benden ne dilersen!” dedi. o da “güneşimi engelleme yeter!” diye karşılık verdi.

bazı kaynaklarda ise olay şu şekildedir:

sinizm (kinizm) ekolünün kurucusu yunan filozof diyojen bir fıçıda yaşardı. büyük iskender güneş altında dinlenmekte olan diyojen’i ziyarete gidip ona yapabileceği bir şey olup olmadığını sorduğunda diyojen o hiçbir şekilde itiraz edilemeyen cevabını vermişti: “sizden istediğim tek şey kenara çekilmenizdir. bunu yaparsanız güneşime mani olmazsınız ve bana vermeniz mümkün olmayanı benden almamış olursunuz.” 
daha sonraları iskender bu olay üzerine “ünlü imparator büyük iskender olmasaydım 'diyojen' olmak isterdim” demiştir.

diyojen bir sürgündü, kötü bir suçla suçlanmış bir adamın oğluydu, herkes tarafından itilmiş, hakaret ve küçümseme ile karşılaşmıştı. ama onda güçlü bir irade, kararlılık ve cesaret vardı. üstelik çok iyi konuşuyordu, üstün ve pırıl pırıl bir zekâya sahipti.

diyojen, günlük yaşamında çok zaman kirli ve pis elbisesi, köpek derisine benzeyen mantosu ile dolaşır, geceleri heykel diplerinde ve sokak köşelerinde yatardı. hayatını son derece fakir olarak geçiren diyojen'in içinde yaşadığı bir fıçısı ve bir çanağı vardır. ama bir gün, çeşme başında avucu ile su içen bir çocuğu görünce, “bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti.” diyerek elindeki çanağı da kırıp atmıştır. diyojen, aşırı gururlu bir insandı ve herkesi küçümserdi! sıradan insanlardan nefret eder ve o derece küçük görürdü ki, dönemin atina'sında gündüz vakti elinde fenerle dolaşıp “dürüst bir adam arıyorum.” diye bağırarak atina sokaklarında dolaşmış, böylece atina’da adam görmediğini anlatmak istemiştir. platon ona “çılgın sokrates” derdi. servet ve varlık düşmanıydı, bunların erdeme ters düştüğünü iddia ederdi. zamanın felsefe okullarını da çekinmeden eleştiren bir kişiydi. günün hatiplerine, “zamanın uşakları” derdi. platon’un öğretimini, “zaman kaybettirme” olarak nitelerdi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

(dönemin atina'sında gündüz vakti fenerle dolaşıp "dürüst bir adam aradığını" söyleyen diyojen'e atfeden tablo, 1780'ler)

diyojen yoksulluk içinde yaşadığı, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve yiyeceğini dilenerek topladığı halde, herkesin aynı şekilde yaşaması gerektiğini savunmamıştır. kişinin en kısıtlı yaşam koşullarında bile, mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermeyi amaçlamıştır. insanın kendi kendine yeterli olabilmesi gerektiğini savunmuştur. uygarlaşmanın getirdiği kurallara ve araçlara bağlı olan bir yaşamı reddetmiş, yaşamın doğal ve sade olması gerektiğine inanmıştır.

kendi açısından sade ve doğal, toplumsal değerler açısından ise sefil denebilecek bir yaşam sürer. ona göre, sade bir yaşam tarzı, sadelikten başka, örgütlenmiş, dolayısıyla uzlaşımsal toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek anlamına gelir. diyojen, doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocukların ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durumun alması gerektiğini savunmuştur.

diyojen, insan için iki disiplin kabul ediyordu:

1- ruh disiplini
2- beden disiplini

ona göre, beden disiplini jimnastikle elde edilebilirdi. ruh ise ancak erdem ile gelişebilirdi. erdemin ne olduğunu araştırmış, onun doğaya uygun yaşamak olduğunu bulmuştu. yani bir insanın erdemli olabilmesi için, doğaya uygun yaşaması gerekmekte idi. bu ise olabildiğince arzu ve ihtiyaçları azaltmak, hatta kaldırmaktan ibaretti. (sokrates’in, agora’da, “bu pazar yerinde ihtiyacım olmayan ne kadar çok şey var!” deyişini hatırlatayım.) bu nedenle refah, nezaket, güzel sanatlar ve bilim, cezalandırılmaları gereken fazlalıklardır; zenginlik, asalet ve onur, iğrenilecek şeylerdir. din ve kanunlar, politikanın icatlarıdır. evlenme ve mülkiyet kaldırılması gereken fazlalıklardır. zira doğa hükümetinde her şey ortaklaşadır: servet, kadınlar, çocuklar...

- bazı sözleri -

"adam ne vakit evlenmeli?" diye soran kişiye: genç ise, henüz evlenme zamanı gelmemiştir. ihtiyar ise, vakti geçmiştir.
- - - - - - -
bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. ikisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: ben bir serseriye yol vermem, der. diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: ben veririm!
- - - - - - -
çok dinlememiz ve az konuşmamız için iki kulağımız ve bir dilimiz vardır.
- - - - - - -
büyük iskender, diyojen’i birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri içinden bir şey ararken gördü ve ne yaptığını sordu. diyojen, “babanızın kemiklerini arıyorum; ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum” dedi.
- - - - - - -
yeryüzünde en iyi şey nedir, diye sordular. “hür olmak” diye cevap verdi.
- - - - - - -
biri, diyojen'e sordu: “ne zaman yemek yemeliyim?” diyojen cevap verdi: “zengin isen, canının istediği zaman; fakir isen, bulduğun zaman.”
- - - - - - -
yunanistan’ın hangi tarafında akıllı adamlar gördüğünü sordular. “pek çok çocuk gördüm; fakat hiçbir yerde adam görmedim.” dedi.
- - - - - - -
diyojen’e bir adamın ne kadar akıllı olduğunun nasıl anlaşıldığını sordular. yanıtı kısa oldu: konuşmasından. bir soru daha sordular: “peki adam ya hiç konuşmazsa? diyojen’in yanıtı bu kez şöyle oldu: o kadar akıllı olanı henüz yok dünyada.
devamını gör...

passiflora içen masum arı.
dakikalarca çiçeği tavaf etti. onu seyrettiğimi umursamadı bile...
bilenler şimdiden gülmeye başlamıştır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

altıncı hissim biraz kuvvetli olduğu için okey ve 101 oynarken çekeceğim taşları tahmin edebiliyorum bazen. bir de kendime katlanabilyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim