başlıklarını engelle butonu
kişi bazında değil de başlığa girdiğinde olması gerektiğini düşündüğüm butondur. bu sayede istemediğimiz başlıkları tekrar tekrar görmek zorunda kalmatız.
devamını gör...
deniz salyasından kozmetik jel ve krem yapılacak
yap-sür-işlet ihalesi is loading...
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
fakirler miskinlikten çekti elin
gönüller yıkanlar heybetli oldu.
peygamber yerine geçen hocalar,
bu halkın başına zahmetli oldu.
(bkz: yunus emre)
gönüller yıkanlar heybetli oldu.
peygamber yerine geçen hocalar,
bu halkın başına zahmetli oldu.
(bkz: yunus emre)
devamını gör...
tanrıdan cevap bekleyen şarkılar
(bkz: ben insan değil miyim)
devamını gör...
oldeuboi
özgün adı: oldeuboi
ingilizce adı: oldboy
türkçe adı: ihtiyar delikanlı
başrollerini min-sik choi ve ji-tae yu'nun paylaştıkları, karşı-intikam temelli sıra dışı ve anti-moralist konusu, son ana dek izleyicide merak unsurunu ve konsantrasyonu canlı tutmayı başarabilen gizem dolu işleyişi ve izleyici tarafından tahmin edilemeyecek biçimde bir sona giden çözüm bölümündeki vuruculuğuyla, tüm zamanların gelmiş-geçmiş en iyi sinema yapıtlarından biri olan 2003 yılı güney kore yapımı sinema filmi.
senaryosu, jo-yun hwang, joon-hyung im, chun-hyeong im ve filmin yönetmeni chan-wook park tarafından garon tsuchiya'nın yazıp nobuaki minegishi'nin çizdiği "oldboy" isimli japon mangasından uyarlanmıştır.
park chan-wook'un "intikam üçlemesi" serisinin ikinci ve en başarılı filmidir.
quentin tarantino referanslıdır.
tür olarak, içinde bilinmezlik unsurunu barındırarak izleyicide merak uyandıran "gizem" ve izleyiciye antipatik kahramanların sunulduğu "modern kara film" (neo-noir) tarzlarına hitap etmektedir.
başta 2004 yılında 57'incisi düzenlenen ve jüri başkanlığını birleşik amerikalı yönetmen quentin tarantino'nun yaptığı cannes uluslararası film festivali olmak üzere, sinema ödüllerinin dağıtıldığı birçok organizasyonda büyük ödüle lâyık görülmüştür.
spoiler içerir!
"hayat daha büyük bir hapishaneymiş..." "günaha bulanmış bir hayvan olsam da yaşamaya hakkım yok mu?"
ahlaki normlara ters düşecek bir karmaşıklığın (ya da bir uyumsuzluğun) yol açtığı trajedinin, insan hayatında bir düzen hâline gelebilirliği üzerinden; "hayat bir düzen midir, yoksa karmaşayı düzene ya da uyumsuzluğu uyuma sokma çabası mıdır?" diye düşündüren şahane bir film.
spoiler bitti!
ingilizce adı: oldboy
türkçe adı: ihtiyar delikanlı
başrollerini min-sik choi ve ji-tae yu'nun paylaştıkları, karşı-intikam temelli sıra dışı ve anti-moralist konusu, son ana dek izleyicide merak unsurunu ve konsantrasyonu canlı tutmayı başarabilen gizem dolu işleyişi ve izleyici tarafından tahmin edilemeyecek biçimde bir sona giden çözüm bölümündeki vuruculuğuyla, tüm zamanların gelmiş-geçmiş en iyi sinema yapıtlarından biri olan 2003 yılı güney kore yapımı sinema filmi.
senaryosu, jo-yun hwang, joon-hyung im, chun-hyeong im ve filmin yönetmeni chan-wook park tarafından garon tsuchiya'nın yazıp nobuaki minegishi'nin çizdiği "oldboy" isimli japon mangasından uyarlanmıştır.
park chan-wook'un "intikam üçlemesi" serisinin ikinci ve en başarılı filmidir.
quentin tarantino referanslıdır.
tür olarak, içinde bilinmezlik unsurunu barındırarak izleyicide merak uyandıran "gizem" ve izleyiciye antipatik kahramanların sunulduğu "modern kara film" (neo-noir) tarzlarına hitap etmektedir.
başta 2004 yılında 57'incisi düzenlenen ve jüri başkanlığını birleşik amerikalı yönetmen quentin tarantino'nun yaptığı cannes uluslararası film festivali olmak üzere, sinema ödüllerinin dağıtıldığı birçok organizasyonda büyük ödüle lâyık görülmüştür.
spoiler içerir!
"hayat daha büyük bir hapishaneymiş..." "günaha bulanmış bir hayvan olsam da yaşamaya hakkım yok mu?"
ahlaki normlara ters düşecek bir karmaşıklığın (ya da bir uyumsuzluğun) yol açtığı trajedinin, insan hayatında bir düzen hâline gelebilirliği üzerinden; "hayat bir düzen midir, yoksa karmaşayı düzene ya da uyumsuzluğu uyuma sokma çabası mıdır?" diye düşündüren şahane bir film.
spoiler bitti!
devamını gör...
ölü köylü sigortası
amerikalı büyük şirketlerin 80li yıllarda gizli kapaklı olarak başlattığı hayat sigortası poliçesi. bu poliçenin amacı şirket çalışanlarından herhangi birinin ölümünün şirkete vereceği zararı belirlemek ve o zarardan payına düşen vergiyi minumum, kazancı ise maximum hale getirmektir. yani siz bir kuruluşta tüm şartlara boyun eğerek temel yaşamsal ihtiyaçlarınızı karşılamak adına çalışırken, patronlarınız sizden ve ailenizden ''gizli'' olarak adınıza bir hayat sigortası yapar ve sizin ölünüz canlınızdan daha fazla para kazandırmış olur o şirkete. üstelik ailenize beş kuruş koklatılmaz, koklatılmasını bırakın geride kalan ailenize böyle bir paranın varlığından dahi söz edilmez. 80li yıllarda yalnızca üst düzey şirket çalışanlarına uygulanan bir şirket politikasıyken 90lı yllardan itibaren bu politika yaygınlaşmış ve tüm şirket çalışanlarına uygulanmaya başlamış.
poliçenin ismi ise apayrı bir fiyasko. ''ölü'' pekala, ''köylü'' ? nasıl yani ? çok acınası, aşağılıkça ve hiç profesyonel değil. ayrı bir iğrençlik de yaş ve cinsiyete göre bu poliçenin kazandıracağı paranın farklılık göstermesi. capitalism: a love story filminden bir örnek verecek olursak; 40 yaşında ölen bir erkek çalışan şirkete 1.5 milyar dolar kazandırırken, 26 yaşında ölen bir kadın çalışan kadınların ölüm yaşının büyük olması da göz önünde bulundurularak şirkete tam 81 milyar dolar kazandırmiştır. ikisi de günümüz reel yaşamından örnekler olmakla birlikte ikisinin de ailesine zırnık koklatılmamıştır.
sonuç olarak görüyoruz ki bu leş, sapkın sistem (kapitalizm) çalışan sınıfın ölüsünden dahi maximum şekilde yararlanmanın en şık yollarını bulmuş durumda.
bu poliçeyi günümüzde yüzde yüz kullanan bazı kuruluşlar; walt disney, coca cola, avon, nestle, amerikadaki tüm bankalar, mc donall company, general motors, neredeyse tüm ilaç firmaları, winn dixie gibi firmalar başta olmak üzre çooook uzun bir liste mevcut.
poliçenin ismi ise apayrı bir fiyasko. ''ölü'' pekala, ''köylü'' ? nasıl yani ? çok acınası, aşağılıkça ve hiç profesyonel değil. ayrı bir iğrençlik de yaş ve cinsiyete göre bu poliçenin kazandıracağı paranın farklılık göstermesi. capitalism: a love story filminden bir örnek verecek olursak; 40 yaşında ölen bir erkek çalışan şirkete 1.5 milyar dolar kazandırırken, 26 yaşında ölen bir kadın çalışan kadınların ölüm yaşının büyük olması da göz önünde bulundurularak şirkete tam 81 milyar dolar kazandırmiştır. ikisi de günümüz reel yaşamından örnekler olmakla birlikte ikisinin de ailesine zırnık koklatılmamıştır.
sonuç olarak görüyoruz ki bu leş, sapkın sistem (kapitalizm) çalışan sınıfın ölüsünden dahi maximum şekilde yararlanmanın en şık yollarını bulmuş durumda.
bu poliçeyi günümüzde yüzde yüz kullanan bazı kuruluşlar; walt disney, coca cola, avon, nestle, amerikadaki tüm bankalar, mc donall company, general motors, neredeyse tüm ilaç firmaları, winn dixie gibi firmalar başta olmak üzre çooook uzun bir liste mevcut.
devamını gör...
evli çiftlerin itici davranışları
kendi kurallarını başkalarına hayat dersi gibi anlatmaları, her insan farklıdır dostum, öğren bunu. bir de "evli olunca anlarsın" gibi klişe şeyleri söylemek evlilik sözleşmesinde yazıyor sanırım.
devamını gör...
her şeyin aslında benim zihnimin ürünü olması
(bkz: bu yine üfledi mi lan)
devamını gör...
sabah limonlu su içmek
tansiyonu düzenler ve detoks etkisi vardır yani zararlı olan her şeyi vücuttan ter yoluyla attırır ama kilo verdirdiği yalandır.
devamını gör...
göğüs çatalına bakmayacak olgunluğa erişmek
güzel çatalsa bakılır. kadın çatalıyla ne kadar oynarsa erkek oraya bakar. çatala doyan bir erkek bile istemsizce bakabilir çünkü yönetimi başkası ele almıştır
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu
öncelikle manyak değilim onu söyleyeyim. ama bir iki bir şey söyleyeceğim sonra siz kendi değerlendirmenizi yaparsınız olur mu?
sevdiğim insanları tanımadığım, onlar tarafından sevilmediğim, onları sevemediğim dönemlerini düşünüp üzülebiliyorum ben bazen. ne kadar çok şeyine tanık olamadım diye... mezuniyetlerinin hiçbirini görmedim güzelcimin. atandığında yanında değildim mesela. onunla bir sürü neşesini paylaşamadım. üzüntülerinin birçoğunda omuz olamadım ona. sarılamadım, saramadım, gözlerim yaşarmadı sevinçlerinin büyük bir kısmını yaşarken o. çok saçma geliyor şimdi. yani şimdi benim güzelcim olmuş bir insanın bana yabancı olduğu bir dönemi var düşünsenize. olabilir mi böyle bir şey? olmuş işte. hüzünlü bir yan yok mu şimdi bunda, siz söyleyin.
çok seviyorum seni kadın.
sevdiğim insanları tanımadığım, onlar tarafından sevilmediğim, onları sevemediğim dönemlerini düşünüp üzülebiliyorum ben bazen. ne kadar çok şeyine tanık olamadım diye... mezuniyetlerinin hiçbirini görmedim güzelcimin. atandığında yanında değildim mesela. onunla bir sürü neşesini paylaşamadım. üzüntülerinin birçoğunda omuz olamadım ona. sarılamadım, saramadım, gözlerim yaşarmadı sevinçlerinin büyük bir kısmını yaşarken o. çok saçma geliyor şimdi. yani şimdi benim güzelcim olmuş bir insanın bana yabancı olduğu bir dönemi var düşünsenize. olabilir mi böyle bir şey? olmuş işte. hüzünlü bir yan yok mu şimdi bunda, siz söyleyin.
çok seviyorum seni kadın.
devamını gör...
karşılıklı nickaltı giren erkek ve kadın
hay cinsiyet organınız içine kaçsın alüminyum dediğim başlık.
devamını gör...
malala yousafzai
pakistanda, swat vadisi pakistanın kuzeyinde yer alan bir bölgedir. ve bu bölgede taliban tarafından kızların okula gitmesi yasaklanmıştı.
kızların eğitim hakkı, taliban tarafından gasp edilirken , elbette talibana karşı duracak kadınlarda olmuştur. bu kadınlardan biridir malala...
eğitimci bir aileden gelen malala benazir buttoyu örnek almıştı. babası yardım çalışmalarına katılan bir aktivistti ve her kız çocuğu gibi babasının bu düşüncelerini benimsedi.
kızların eğitim görmesi üzerine bir çok konuşma yaptı, bir çok yazı yazdı.
2009 yılında, 11 yaşındayken bbc için, talibanın swat işgalinin hayatına etkilerini anlattığı bir blog yazdı. bu yazıyı can güvenliğinden dolayı mahlas kullanarak yazdı.
ertesi sene pakistan ordusunun, swat bölgesindeki talibana müdahalesi sırasında , new york times tarafından yapılan belgeselde röportaj verdi. o artık ön plana çıkan bir aktivistti. bu sebeple bir başka aktivist desmond tutu tarafından çocuk haklarını savunan kişilere verilen uluslararası çocuk barış ödülü'ne aday gösterildi .
bu durum talibanı iyice kızdırmıştı. talibanın bu kızgınlığı aktivist hareketine misilleme yapmak oldu ve 2012 yılında otobüsle yolculuk ettiği sırada kendisi ve otobüsteki bulunan diğer iki kız bir taliban militanı tarafından vuruldu.
hastaneye kaldırıldı ve tedavisi için queen elizabeth hastanesi'nde de birmingham'a götürüldü.
hayatına kast edilmesi, infial yarattı..
onu öldürmeye çalışan tetikçi için 50 kadar müslüman lider fetva yayınlayıp olayı lanetledi. taliban hükümetler, insan hakları örgütleri ve feminist gruplar tarafından uluslararası olarak kınandı.
taliban ise kendilerini kınayanları kınadı ve malalayı öldürmek ''boynumuzun borcu'' dedi.
birçok uluslar arası ödül aldı.
pakistan gibi ülkelerde kızçocukları erken büyüyüp yaşlandıklarından zaar; 2014 yılında nobel barış ödülünü aldığında henüz 17 yaşındaydı ve ödüle sahip olan en genç kişi olarak tarihe geçti.
12 temmuz 1997'de doğan bu kız çocuğu, ailesi tarafından malala olarak isimlendirilmiştir.
''kederli'' anlamına gelen malala, pakistan gibi ülkelerde kız çocuklarının doğarken bile kaderinin ne olacağını gösterir niteliktedir.
''
''
kızların eğitim hakkı, taliban tarafından gasp edilirken , elbette talibana karşı duracak kadınlarda olmuştur. bu kadınlardan biridir malala...
eğitimci bir aileden gelen malala benazir buttoyu örnek almıştı. babası yardım çalışmalarına katılan bir aktivistti ve her kız çocuğu gibi babasının bu düşüncelerini benimsedi.
kızların eğitim görmesi üzerine bir çok konuşma yaptı, bir çok yazı yazdı.
2009 yılında, 11 yaşındayken bbc için, talibanın swat işgalinin hayatına etkilerini anlattığı bir blog yazdı. bu yazıyı can güvenliğinden dolayı mahlas kullanarak yazdı.
ertesi sene pakistan ordusunun, swat bölgesindeki talibana müdahalesi sırasında , new york times tarafından yapılan belgeselde röportaj verdi. o artık ön plana çıkan bir aktivistti. bu sebeple bir başka aktivist desmond tutu tarafından çocuk haklarını savunan kişilere verilen uluslararası çocuk barış ödülü'ne aday gösterildi .
bu durum talibanı iyice kızdırmıştı. talibanın bu kızgınlığı aktivist hareketine misilleme yapmak oldu ve 2012 yılında otobüsle yolculuk ettiği sırada kendisi ve otobüsteki bulunan diğer iki kız bir taliban militanı tarafından vuruldu.
hastaneye kaldırıldı ve tedavisi için queen elizabeth hastanesi'nde de birmingham'a götürüldü.
hayatına kast edilmesi, infial yarattı..
onu öldürmeye çalışan tetikçi için 50 kadar müslüman lider fetva yayınlayıp olayı lanetledi. taliban hükümetler, insan hakları örgütleri ve feminist gruplar tarafından uluslararası olarak kınandı.
taliban ise kendilerini kınayanları kınadı ve malalayı öldürmek ''boynumuzun borcu'' dedi.
birçok uluslar arası ödül aldı.
pakistan gibi ülkelerde kızçocukları erken büyüyüp yaşlandıklarından zaar; 2014 yılında nobel barış ödülünü aldığında henüz 17 yaşındaydı ve ödüle sahip olan en genç kişi olarak tarihe geçti.
12 temmuz 1997'de doğan bu kız çocuğu, ailesi tarafından malala olarak isimlendirilmiştir.
''kederli'' anlamına gelen malala, pakistan gibi ülkelerde kız çocuklarının doğarken bile kaderinin ne olacağını gösterir niteliktedir.
''

devamını gör...
jimnastik
vücudu fiziksel bakımdan geliştirmek amacıyla yapılan hareketler.
devamını gör...
bozuk saat
ırmak zileli kitabı. yazarın okuduğum ilk kitabıdır aynı zamanda. bozuk bir saatin gözünden 26 öykü. bir kitabın içerisinde farklı farklı hayatlarda gezinmeyi sevenler için sıcacık bir okuma deneyimi.
“korkunun durmuş bir saate faydası yoktu! nabzına atladığım an, yeni bir öfke patladı kulaklarımızda. ilkini aratmayacak şiddetteydi. hani suya daldığınız anda, dünyayla aranıza tül perde çekilmiş gibi olur ya, aynısı oldu. sesler boğuldu, görüntüler bulanıklaşıp dans etmeye başladı. üstelik, duran bir suyun değil, hareket eden, akan, durmadan akan, aktıkça bir şeylere çarpıp yolunu değiştiren, yeterli eğimi bulduğunda hızlanan bir suyun damarlarında yüzüyordum. telaşlıydı. öfkesi telaştandı. arıyordu. ama neyi?”
“korkunun durmuş bir saate faydası yoktu! nabzına atladığım an, yeni bir öfke patladı kulaklarımızda. ilkini aratmayacak şiddetteydi. hani suya daldığınız anda, dünyayla aranıza tül perde çekilmiş gibi olur ya, aynısı oldu. sesler boğuldu, görüntüler bulanıklaşıp dans etmeye başladı. üstelik, duran bir suyun değil, hareket eden, akan, durmadan akan, aktıkça bir şeylere çarpıp yolunu değiştiren, yeterli eğimi bulduğunda hızlanan bir suyun damarlarında yüzüyordum. telaşlıydı. öfkesi telaştandı. arıyordu. ama neyi?”
devamını gör...
sözlük yazarlığı
önünde yazılı olan veyahut rafında duran bir kitaptan bir şeyi alıp herhangi bir katkın olmadan, olduğu gibi alıp entry olarak girmek değildir. bilginin olmadığı bir konu hakkında, ama sanki biliyormuş gibi, sanki o konuya hakimmiş gibi sadece alıntılayarak tanım girmek sözlük yazarlığı falan değil.
sözlük deyince bunu kelime anlamıyla anlıyor birçok kişi. sözlük, hmm o zaman bilmediğim şeyleri de yazsam olur... bu değil. benim de kitaplarım var, ansiklopedilerim var. içlerinde bilmediğim çok şey de var. peki ben bu yolla yazarlık yapıyor muyum? nope. bilmediğim konularda alıntı da olsa ahkam kesecek birisi değilim. bunları niye yazdım? yaşı küçük bir arkadaş bana hayat dersi vermeye, aldığım tüm eğitimi sorgulamaya kalktı çünkü. bu kadar öz güven iyi değil gençler.
sözlük yazarlığı; biraz özgün olmayı gerektirir. bilgi içerikli de yazıyor olsanız tarzınızı yansıtabilmelisiniz. zira bunu yapmamıza izin verilmemiş olsa, moderasyon da salt bilgiyle doldururdu burayı. fakat burada kendinden hiçbir şey katmadan yazan çok kişi var maalesef. mesela ben de biliyorum kitap alıntılarıyla övgü almayı. neyse, tanımadığınız kişiler hakkında çok emin konuşmayın olur mu bebeeem!
sözlük deyince bunu kelime anlamıyla anlıyor birçok kişi. sözlük, hmm o zaman bilmediğim şeyleri de yazsam olur... bu değil. benim de kitaplarım var, ansiklopedilerim var. içlerinde bilmediğim çok şey de var. peki ben bu yolla yazarlık yapıyor muyum? nope. bilmediğim konularda alıntı da olsa ahkam kesecek birisi değilim. bunları niye yazdım? yaşı küçük bir arkadaş bana hayat dersi vermeye, aldığım tüm eğitimi sorgulamaya kalktı çünkü. bu kadar öz güven iyi değil gençler.
sözlük yazarlığı; biraz özgün olmayı gerektirir. bilgi içerikli de yazıyor olsanız tarzınızı yansıtabilmelisiniz. zira bunu yapmamıza izin verilmemiş olsa, moderasyon da salt bilgiyle doldururdu burayı. fakat burada kendinden hiçbir şey katmadan yazan çok kişi var maalesef. mesela ben de biliyorum kitap alıntılarıyla övgü almayı. neyse, tanımadığınız kişiler hakkında çok emin konuşmayın olur mu bebeeem!
devamını gör...
yazarların göz renkleri
kahverengi ama ışıkta pembe oluyo.
devamını gör...
çiçeklerin anlamları
(bkz: vargit çiçeği) doğu karadenizde yaz sonunda çıkan artık yaylanın sonunun geldiği anlamına gelen çiçektir.
yaylacılar bu çiçeği görünce evlerini kapatır yayladan inerler.
yaylacılar bu çiçeği görünce evlerini kapatır yayladan inerler.

devamını gör...
ağlayarak uyanmak
birkaç dakika evvel yaşadığım hadise.
kimi zaman kötü bir rüya neticesinde, kimi zaman ise nedensiz bir şekilde yaşayabilirsiniz bu durumu. insana kendini gerçekten kötü hissettirir.
kimi zaman kötü bir rüya neticesinde, kimi zaman ise nedensiz bir şekilde yaşayabilirsiniz bu durumu. insana kendini gerçekten kötü hissettirir.
devamını gör...