normalde sevmediğim ama annemin bir yerden (kesin yemek programıdır) öğrendiği tarifle yaptığı şeklini bayılarak yediğim kızartma çeşidi.

tarife gelecek olursam; ince dilimlenmiş kabakları, kaynamış suya atıyoruz (ocağın altı yanıyor olacak) ve biraz karıştırıp çok bekletmeden (kabaklar kendini salmadan biraz yumuşayınca) alıyoruz. süzdükten sonra soğuk sudan geçirip pişme süresini durmasını sağlayıp iyice soğuması için bir köşede beklemeye bırakıyoruz. soğuyan kabak dilimlerini un ve su ile hazırladığımız bulamaça iyice buladıktan kızgın yağa atıp kızarınca alıyoruz. üzerine sos olarak ise, sarımsaklı yoğurt ve dereotunu karıştırıp ister üstüne dökerek ister banarak tüketiyoruz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çıtır çıtır çok güzel oluyor ve undan dolayı da kabak yediğiniz pek anlaşılmıyor. sıcak ya da soğuk tüketmek mümkün. ikisi de ayrı güzel. sadece sıcakken çıtır, soğuyunca yumuşak oluyor. damak zevkinize göre artık.

kabak çiçeğini de (bilmeyenler için her kabağın çiçeği yenmiyor bu arada, dolma yapılan çiçekten yapılabilir) benzer şekilde kızartıp (bu sefer haşlamadan) aynı sosla tüketiyoruz. o da çok güzel oluyor. ikisi de kahvaltıda, yemek yanında garnitür ya da rakı mezesi olarak tüketmek mümkün.

son olarak zahmetli gibi gözükse de aslında çok kolay. anlatırken ve okurken öyle görünüyor sadece. kabak sevmeyenlere kesinlikle tavsiye ederim.
devamını gör...

2001 yılında müzik kariyerine başlamış, adam gibi emolar lakabını sonuna kadar hak eden, müthiş alternatif rock müzik grubu.

gerard way, ray toro, frank ıero ve mikey way'den oluşan bu hoş müzik grubu bir dönem birçoğumuzun mcr tişörtleri, polarları giymesine vesile oldu... ergenlik dönemimde dövmesini bile yaptırmayı düşünüyordum...

2002 yılında, ilk albümleri i brought you my bullets you brought me your love'ı piyasaya sürüp oldukça dikkat çektiler. 2004 yılında three cheers for sweet revenge çıktı, yerinde sayıyor izlenimi uyandırmış olsa da birçok insan için, yine de güzel albümdü. ve hemen ardından, bir müzik grubunun başına gelebilecek en ama en güzel şey geldi... 2006 yılında the black parade çıktı, bu albüm ile adam gibi emo olduklarını kanıtladı bu abiler... sizleri welcome to the black parade dinlemeye davet ediyorum...

2010 yılında danger days: the true lives of the fabulous killjoys gibi yine hoş bir albüm yayınladılar ve hemen ardından 2012 yılında son stüdyo albümleri conventional weapons çıktı, kötünün iyisiydi. bir yıl sonra, 2019 yılında tekrar birleşmek üzere dağıldılar...
devamını gör...

devamlı, tekrar tekrar aynı şeyleri düşünmeyin, derin derin nefes alın; su sesi açın, varsa birşeyler için, alkollü olması iyi olur.

sonuç odaklı olun, sonunu düşünün, siz çıldırınca onun daha mutlu olacağını ve hamle sırasının ona geçeceğini düşünün.

ilgili ortamdan uzaklaşmakta yarar sağlayabilir.
devamını gör...

hayatın dolu bir şekilde geçirildiğinde acı ve ıstırap, boş geçirildiğinde can sıkıntısı getirdiğini söyleyerek iyi bir tespitte bulunmuş filozof.
devamını gör...

hafta sonu.
devamını gör...

t.c. simülasyonunda sıradan bir gün. haksız olmalarına rağmen bulundukları makam sebebiyle insanların hakkını yiyorlar. gerçekten yazık.
devamını gör...

tüm sosyal medya uygulamalarının siyaset, reklam, kavga, gürültü olmasından kaynaklı yorucu yerlere dönüşmesinden sonra burası ilaç gibi geldi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türkiye'de biraz farklı algınan kavramların başlarında gelir. kendimce yanlış algınan kısımlarını madde madde listeleyeyim:

1- girişimcilik sıfırdan olur algısı.

sanırım en büyük hatalardan biri bu. girişimcilik sıfırdan iş kurmak olarak algılanıyor çoğu zaman. girişimci var olan/işleyen bir işi de devralabilir, ortak olabilir. belki de hayalinizdeki işi birisi yapıyor ve hatta ortak arıyor. insanların algısı çoğu zaman sıfırdan kurmak olarak işlediği için bu kısımlara bakılmıyor bile.

2- başarılı olan işlerin sadece sonucunu görme

değişik bir başlık oldu ama daha farklı anlatmak zor. en bilinen örneklerden birini vereyim: (bkz: elon musk). "adam tesla/spacex/starlink yaptı abi büyük girişimci." evet büyük girişimci ama elon bir gün durup düşünürken "ya bi' elektrikli araba yapayım" demedi. 9 yaşında ilk oyunun kodlayıp 500 dolara satan birinden ilk büyük projesini yaklaşık 380 milyon dolara satan bir yazılımcıdan bahsediyoruz. her şeyin altında büyük bir tecrübe, geçmiş ve bilgi birikimi var.

en büyük sorunlarımızdan biri sonuca odaklanmak, oraya gelene kadar başarı ve başarısızlıklarla dolu serüveni kimse görmüyor, görmek istemiyor, merak etmiyor.

3- kısa zamanda başarı/para/sükse beklentisi

bildiğim bir sektörden örnek vereceğim. tek kişi bir oyun yaptı: (bkz: stardew valley) aranızda belki bilenler vardır. yaklaşık 34 milyon dolar kazandı(şu ana kadar-günden güne artıyor). şimdi bu projeye bakan insanlar "5 arkadaş toplanırız, 6 ayda yaparız, milyonluk oluruz" diye düşünüyor genelde. düşünce güzel de gerçek nedir? bu proje 4 yılda günde 12 saat çalışarak geliştirilmiş yani tam zamanlı iş gibi. düşünün gelir yok ve 4 sene tam zamanlı olarak çalışılıyor. peki bunun sebebi nedir? adanmışlık ya da inanmışlık diyerek klişelere girmeyelim. projenin prototipi bittiğinde geliştirici dostumuz bir "community" oluşturuyor. geri bildirimleri topluyor. bakıyor ki insanlar bu oyunu almaya talip, bitmesini bekliyorlar o da geliştirmeye ve gelişmeleri paylaşmaya devam ediyor. böylelikle proje hayata geçmeden önce bile küçük de olsa kitlesini yaratıyor.

4- bilgi ve araştırma eksikliği

bu sanırım okumayı ve araştırmayı çok sevmiyor olmamızla alakalı. çoğumuzun başına gelmiştir. bir arkadaşımız ya da yakınımız gelir, kafasındaki bir işten bahseder ama bu işten 50 tane yapılmış ve tutmuşu vardır zaten.

"abi bi fikir geldi aklıma. sms atmaya gerek yok artık, bi program yapıcaz internet üzerinden mesajlaşıcaz." inanılmazsın gerçekten kardeşim nasıl aklına geldi böyle bir proje ya? akıl alır gibi değil.

geyik bir yana cidden bu konuda eksiklerimiz var. bir iş yapacaksak önce kim ne yapmış? nasıl yapmış? kar mı etmiş? zarar mı etmiş? batmış mı? talep var mı? arz ne durumda? bütün bu sorulara cevap arayarak başlamalıyız. piyasa analizi ve fizibilitesi yapılmamış projelerin çoğunluğu yok olmaya mahkumdur.

bir de (bkz: toplam kalite yönetimi) var ama o konu derya deniz. onu kendi başlığında inceleriz.
devamını gör...

yaşarken gayet sıradan ve olağan olduğunu düşündüğü pek çok anların sonradan insana, aslında ne kadar mutlu anlarmış gibi gelmesi yaşlanmak olsa gerek.
devamını gör...

armance kitabı da güzeldir. nitekim ilk kitabıdır ünlü yazarın.
devamını gör...

bir kere aşık olabilir sonrasında aşk diye zannettiği şeyler çırpınıştır önceki aşkından kurtulma çabası kendini kandırma arayışıdır. çoğu insan aşık olduğu insanla evlenemiyor bu böyledir çünkü . birini seviyor saygı duyuyor hoşuna gidiyor onunla evleniyor. çünkü aşk trenini kaçırmış oluyor. aşık olduğu insanla evlenen insanlar çok şanslı o yüzden.
devamını gör...

murat menteş diyor ya acıdan deliren insanların sadece deliliğini görürüz gibi bir şey diyordu sanırım . aynen öyledir delirmemek için yapmanız gerekenler bu dünyayı pek ciddiye almamaktır .
devamını gör...

0330 ile olan maçımızı tamamladık, teşekkür ederim rakibime.*
maçlarını tamamlamayan arkadaşlar bir an önce bitirirlerse yeni maçlarımızı yapabiliriz.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden biridir.
içimizdeki eksiklik ve yetersizlik duygularının çoğunu öldürür bu durum.
sizi hayata, yaşama tekrar bağlar.
ben de varım ve hissediyorum varlığımı dersiniz.

çocukken hele değer alma kotanız dolduysa hayatta kolay kolay duygusal olarak zorluk çekmesiniz.
doğduğunuz evde aileniz en savunmasız, küçük ve yardıma muhtaç halinizle bile size değer verdiyse işte o zaman değerli bir varlık olduğunuz zihninize kazılır.
yetişkinlik döneminde - özellikle duygusal yönden. meslek, iş, aşk, dostluk vs- tercihleriniz daha sağlıklı ve tutarlı olur.
kendinize olan inancınız daha yüksektir.
değersiz hissettiğiniz hiç bir ortamda zorunluluk olmadığı sürece fazla kalmazsınız.
işte bu yüzden çok önemlidir değer görmek.

eğer hayatınızda kendinizi değersiz hissettiren kişiler var ise
umarım en kısa zamanda kurtulursunuz.

umarım bizi iten, döven, söven, hakaret eden insanlar yerine yüzümüzü okşayan, saçımızı koklayan, varlığımıza saygı duyan ve çizgilerimizi geçmeyen, sırtımızı sıvazlayan insanlarla hayatımızın her alanında, her yaşımızda karşılaşırız.
devamını gör...

ölümünün 104'üncü yılında edebiyat dünyasına kattığı eserler nedeniyle kendisini saygı ile anıyorum.
devamını gör...

insanın zaman içerisinde değişmesi sonucu ortaya çıkan aidiyetsizlik hissi. fazlasıyla ruh daraltıcı.
devamını gör...

kendisini açıklamak yerine tiye almıyomuş gibi gösterip sorulardan kurtulan insandır..
devamını gör...

"tanrı gözlerindeki ışığı alıp onu sesine katmış" demiştim ilk duyduğumda, büyük ihtimalle onu dinleyip seven bir çok insan da aynı şeyleri hissetmiştir.

italya'nın en iyi tenorlarından birisidir, zaman zaman popülist davranıp aynı şekilde şarkı söylediği dile getirilse de bu muhteşem bir sese sahip olduğunu değiştirmez.

sarah brightman ile yaptığı eski ama muhteşem düet.


seneler sonra, yine aynı ikili, yine aynı şarkı. andrea'nın saçlar bembeyaz olmuş ama sarah hanım hiç değişmemiş maaşallah*
devamını gör...

ilk regl olduğumda anneciğim babama koşup bunu anlattığı için aşırı utanmıştım. daha sonra ebeveynlerim boşandı. babamda her kalışımda “baba bana ped alır mısın?” diye soramayışlarım aklıma geldi. şimdi bunu neden paylaşıyorum?

regl olmak utanılacak bir şey değildir. her ay periyodik olarak kanayan bir kadın sağlıklıdır. regl kanaması, yumurtalıkların kendini yenilemesiyle ilgili bir şeydir.

bu başlığın altında sıçtığınız b*ku da anlatın gibi saçma sapan tanım giren erkek yazarlara sesleniyorum. regl ile barışık bireyler olmanız ileride -olursa- kızınızla sağlıklı iletişim kurabilmek için idealdir. yoksa kızınız sizden ped almanızı rica edemez ve bunun üzerine hayatı boyunca unutamayacağı anılar yaratır. eşinize, kızınıza, sevgilinize ped almak utanç meselesi olmamalı. parmağınızı kesip kanaması kadar normal bir olayı bu kadar büyüten bir toplum oluşumuzu hayretler içerisinde izliyorum.

son olarak bir iki şey daha eklemek isterim. dünya üzerinde ped alamadığı için eğitimden ya da sosyal hayattan mahrum kalan kız çocuklarının mevcut olduğunu biliyor muydunuz? ya da ülkemizde ped fiyatlarına eklenen %18lik “lüks ihtiyaç kdvsi”nden haberiniz var mıydı? yoktur tabii, anca boş beleş konuşun.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim