kadının adı yok
sert bir duygu asena kitabı.
...
kadın olduğum için, kadın olarak doğduğum için, sanki bir zavallıyım ben ve bana birçok şey bağışlanıyor, göz yumuluyor, hoş görülüyor...
ya da suçlanıyorum, hoş görülmüyorum, bağışlanmıyorum. ya hoş görüp bağışlayacaklar, ya da aşağılayıp suçlayacaklar...
kadın olduğum için, yalnızca kadın olduğum için.
...
sevgili, ince, küçük, zarif çizgilerim. dostlarım. siz olmasanız ben ne yapardım?
siz benim kararlılığım, siz benim gücümsünüz. sizi oluşturana dek neler yaşadım… neler çektim… nasıl savaştım ben… ve size böyle anlayışla, mutlulukla bakabilmek için…
ne çok uğraştım…”
...
kadın olduğum için, kadın olarak doğduğum için, sanki bir zavallıyım ben ve bana birçok şey bağışlanıyor, göz yumuluyor, hoş görülüyor...
ya da suçlanıyorum, hoş görülmüyorum, bağışlanmıyorum. ya hoş görüp bağışlayacaklar, ya da aşağılayıp suçlayacaklar...
kadın olduğum için, yalnızca kadın olduğum için.
...
sevgili, ince, küçük, zarif çizgilerim. dostlarım. siz olmasanız ben ne yapardım?
siz benim kararlılığım, siz benim gücümsünüz. sizi oluşturana dek neler yaşadım… neler çektim… nasıl savaştım ben… ve size böyle anlayışla, mutlulukla bakabilmek için…
ne çok uğraştım…”
devamını gör...
yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri
benim yazmaya ihtiyacım vardı, yazdıklarımın birileri tarafından okunmasına. bir yandan da okumaya ihtiyacım vardı, hiç tanımadığım insanların fikirlerine. yeni bir platforma ihtiyacım vardı. hem kendim olabileyim hem yeni insanlar tanıyabileyim. birden kendimi burda buldum sonrası da zaten malum.
devamını gör...
kimse yoksa maske takmanız gerekmiyor
ne dediklerini ve ne yaptıklarını kendileri de bilmiyor ülkede fena bir kaos durumu var herkes ayrı telden.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
devamını gör...
pazar sabahı kahvaltısı
az evvel annemde yaptığım şahane kahvaltıdır.
evet bir patates kızartmasını bile başka yapan, domatesi bile daha bir güzel kesen anne elinden yenirse, tadına doyulamayan kahvaltıdır.
herkese mutlu pazarlar, dumanı üzerinde sucuklu yumurtalar..
evet bir patates kızartmasını bile başka yapan, domatesi bile daha bir güzel kesen anne elinden yenirse, tadına doyulamayan kahvaltıdır.
herkese mutlu pazarlar, dumanı üzerinde sucuklu yumurtalar..
devamını gör...
bir yazar sizi takip etmeyi bıraktı
o yazar ki üzer, kırar, derbeder eder.
aman yok be pişman olmuş demek napsın vazgeçsin. ömrünün sonuna kadar beni mi takip edecek garip. *
aman yok be pişman olmuş demek napsın vazgeçsin. ömrünün sonuna kadar beni mi takip edecek garip. *
devamını gör...
kendinle aran nasıl sorunsalı
mis gibi maşallah.
öyle iyi ki bazen kıskanılmamıza, bazen saf sanılmamıza sebep oluyor.
aynada konuşuyorum onunla, harikasın diyorum, bana gülüyor, gaza geliyor beni mutlu ediyor.
canım kendim
seni sevmeyen ölsün.
öyle iyi ki bazen kıskanılmamıza, bazen saf sanılmamıza sebep oluyor.
aynada konuşuyorum onunla, harikasın diyorum, bana gülüyor, gaza geliyor beni mutlu ediyor.
canım kendim
seni sevmeyen ölsün.
devamını gör...
internet kafe kültürü
birçok çocuğun gelişiminde olumlu/olumsuz çok fazla etkisi olan bir kültürdür.
günümüzde popülerliğin ve paranın, manevi dünyaya da mutlak hakimiyet kurmaya başlamasıyla görüldü ki paradan ve maddiyattan hiçbir şey kaçamaz. bundan, hayatın en kayıtsız dönemi olan ergenlik dönemleri dahi kaçamadı. o yüzden bugünün internet kafe gençliği, ancak bir e spor takımında oynamak hedefiyle birleşiyor. bireyselcilik her tarafı sarmış, millet daracık alanda sigara içerken bile birbirinin yüzüne bakmıyor. bizim zamanımızda bu böyle değildi, şahane bir yerdi.
ben internet kafeye 6. sınıfta başladım ve lise son sınıfa kadar bu ortamdan hiç kopmadım. okuldan çıkardık, çantaları fırlatır internet kafenin önünde toplanırdık. önce ben giderdim, bakardım iki kişi var, muhabbet bir başlardı, bir iki bir iki derken bir bakardık ki merdiven, kafenin önü arkadaşlarla dolmuş. müthiş bir ortam, bir enerji vardı.
bireyselliğin içinden geçmiştik adeta. küçük bir komün gibi davranıyorduk, parası olmayana döner ısmarlanırdı, herkesten bozuk toplanıp kola çekirdek alınırdı ama parası olmayanlar da bundan faydalanırdı. ortama sonradan gelebilecekler için her daim fazladan bir pet bardak alınırdı, bu bana miras kalmıştır; her daim fazladan biri gelecekmiş ve soframa oturacakmış gibi bir yaklaşımda bulunurum; müthiş bir kazanım bana göre.
bir tane mühendis, uluslararası ilişkiler, edebiyat ve ingilizce öğretmenliği okuyan abilerimiz vardı. gerek futbol, basketbol, gerek siyaset, gerek hayat hakkında müthiş konuşmalarla büyüyorduk; o günlerde size neler kazandırdıklarını fark etmeyeceğiniz ama size taş gibi bakış açıları kazandıran müthiş konuşmalardı bunlar. neye merhamet edilmeliydi, neye kızılmalıydı, hangi konularda kitlesel hareket edilmeliydi ve kitlesel tepki gösterilmeliydi öğreniyorduk. topluluk içinde nasıl davranılması gerektiğini, sınırlara saygı gösterilmesi gerektiğini öğreniyorduk, bugün baktığımda adeta hepsi birer altın değerinde.
ergenlik sürecinde özellikle hayatta yeni keşfettiğimiz duygularımızı, alışkanlıklarımızı da test etme imkanı buluyorduk. sevdiğimiz kıza karşı neler yapmalıydık, kuru bir mesajla değil gözlerimizdeki ışıltıyla soruyorduk. her şeyi ben bilirimci davranmıyorduk çünkü etrafımızda babalar vardı, bu adamlar sevmişti, sevilmişti, bergen dinlemeyi, gülden karaböcek dinlemeyi onlardan öğrenmiştik bir defa. haddimizi aşarsak kulaklarımızdan tutar geçmişimizi s..ip atarlardı. saygıyı öğrenmiştik, sevgiyi öğrenmiştik, abilik ve kardeşlik öğrenmiştik.
bu dönemlerde internet kafe ortamı ikinci ailesi gibi olmuş arkadaşlar çok iyi bilirler ki bu ortamların o samimiyeti, o güzellikleri bir daha asla geri gelmeyecek. hayatımızın belli bir dönemine imza atan internet kafelere saygı ve sevgilerimi sunmak istiyorum; hayatımın sonuna kadar unutmayacağım.
günümüzde popülerliğin ve paranın, manevi dünyaya da mutlak hakimiyet kurmaya başlamasıyla görüldü ki paradan ve maddiyattan hiçbir şey kaçamaz. bundan, hayatın en kayıtsız dönemi olan ergenlik dönemleri dahi kaçamadı. o yüzden bugünün internet kafe gençliği, ancak bir e spor takımında oynamak hedefiyle birleşiyor. bireyselcilik her tarafı sarmış, millet daracık alanda sigara içerken bile birbirinin yüzüne bakmıyor. bizim zamanımızda bu böyle değildi, şahane bir yerdi.
ben internet kafeye 6. sınıfta başladım ve lise son sınıfa kadar bu ortamdan hiç kopmadım. okuldan çıkardık, çantaları fırlatır internet kafenin önünde toplanırdık. önce ben giderdim, bakardım iki kişi var, muhabbet bir başlardı, bir iki bir iki derken bir bakardık ki merdiven, kafenin önü arkadaşlarla dolmuş. müthiş bir ortam, bir enerji vardı.
bireyselliğin içinden geçmiştik adeta. küçük bir komün gibi davranıyorduk, parası olmayana döner ısmarlanırdı, herkesten bozuk toplanıp kola çekirdek alınırdı ama parası olmayanlar da bundan faydalanırdı. ortama sonradan gelebilecekler için her daim fazladan bir pet bardak alınırdı, bu bana miras kalmıştır; her daim fazladan biri gelecekmiş ve soframa oturacakmış gibi bir yaklaşımda bulunurum; müthiş bir kazanım bana göre.
bir tane mühendis, uluslararası ilişkiler, edebiyat ve ingilizce öğretmenliği okuyan abilerimiz vardı. gerek futbol, basketbol, gerek siyaset, gerek hayat hakkında müthiş konuşmalarla büyüyorduk; o günlerde size neler kazandırdıklarını fark etmeyeceğiniz ama size taş gibi bakış açıları kazandıran müthiş konuşmalardı bunlar. neye merhamet edilmeliydi, neye kızılmalıydı, hangi konularda kitlesel hareket edilmeliydi ve kitlesel tepki gösterilmeliydi öğreniyorduk. topluluk içinde nasıl davranılması gerektiğini, sınırlara saygı gösterilmesi gerektiğini öğreniyorduk, bugün baktığımda adeta hepsi birer altın değerinde.
ergenlik sürecinde özellikle hayatta yeni keşfettiğimiz duygularımızı, alışkanlıklarımızı da test etme imkanı buluyorduk. sevdiğimiz kıza karşı neler yapmalıydık, kuru bir mesajla değil gözlerimizdeki ışıltıyla soruyorduk. her şeyi ben bilirimci davranmıyorduk çünkü etrafımızda babalar vardı, bu adamlar sevmişti, sevilmişti, bergen dinlemeyi, gülden karaböcek dinlemeyi onlardan öğrenmiştik bir defa. haddimizi aşarsak kulaklarımızdan tutar geçmişimizi s..ip atarlardı. saygıyı öğrenmiştik, sevgiyi öğrenmiştik, abilik ve kardeşlik öğrenmiştik.
bu dönemlerde internet kafe ortamı ikinci ailesi gibi olmuş arkadaşlar çok iyi bilirler ki bu ortamların o samimiyeti, o güzellikleri bir daha asla geri gelmeyecek. hayatımızın belli bir dönemine imza atan internet kafelere saygı ve sevgilerimi sunmak istiyorum; hayatımın sonuna kadar unutmayacağım.
devamını gör...
erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular
#618058 1- ses sanatlarını seçerdim ve insan kulağının algılayabileceği en yüksek frekansa ayarlardım. bir süre dinleyince zaman kavramı yavaştan yok oluyor, bununla bağlantılı olarak da fizik bilimini seçerdim.
2- ambiyans müziğinin soft melodileri.
3- afrika örgüsü yapılmış saçlarını geriye savuran elektrogitarlı kadın.
4- gerçek nesneldir, doğruluğun nesnel ya da öznel olabilmesi için düşünce kavramının öznel ve nesnelliğinden bahsetmek gerekir. dinamik düşünceyle bu pek mümkün olmaz.
5- yokluk var olan tek yokluktur.
2- ambiyans müziğinin soft melodileri.
3- afrika örgüsü yapılmış saçlarını geriye savuran elektrogitarlı kadın.
4- gerçek nesneldir, doğruluğun nesnel ya da öznel olabilmesi için düşünce kavramının öznel ve nesnelliğinden bahsetmek gerekir. dinamik düşünceyle bu pek mümkün olmaz.
5- yokluk var olan tek yokluktur.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın.* umarım iyisinizdir. guzel bir pazarı guzel bir kahvalti ile karşılayıp,daglarinda heidi gibi koşmak istiyorum. harika bir gün yine harikasın bunu okuyan kişi . var olunuz. hayat kısa,hadi uçalım. *
devamını gör...
odada aşk acısı çekerken oturma odasından gelen hadi lan yemek yiyoz sesi
ergenlik sürecimin en travmatik olayı. odamda kız arkadaşımdan ayrıldığım için gotik gotik takılıp mcr dinliyorum son ses. oturma odasından ses geliyo "hadi la yemek yiyos" o anda romantizm, aşk acısı kalmıyor tabii. patates oturtma giren bünyede aşk acısı mı kalır anasını satim
devamını gör...
çalışma masanızdaki en ilginç şey
kedimdir. ilgi üzerinden azaldı mı gelip kitabın, defterin ya da bilgisayarın üzerine yatar.
devamını gör...
yanlış tanım örnekleri
şu sıralar birçok tanımın tanım kurallarına uymadığını görmem ile birlikte malum sözlükten aldığım* başlıktır.
dileyen örnekleri geliştirerek sözlüğe katkıda bulunabilir.
başlık: aşk
güzeldir (yanlış)
çok severim. (tabi ki yanlış)
hakkında çok şey söylenmesine rağmen gizemine hala koruyan garip duygudur. (doğru tanım)
başlık: yürümek
o ne ya yeniyor mu? ( yanlış tanım)
müzik eşliğinde yapılınca kat edilen mesafeyi ölçmenin zorlaştığı eylem.* (doğru tanım)
dileyen örnekleri geliştirerek sözlüğe katkıda bulunabilir.
başlık: aşk
güzeldir (yanlış)
çok severim. (tabi ki yanlış)
hakkında çok şey söylenmesine rağmen gizemine hala koruyan garip duygudur. (doğru tanım)
başlık: yürümek
o ne ya yeniyor mu? ( yanlış tanım)
müzik eşliğinde yapılınca kat edilen mesafeyi ölçmenin zorlaştığı eylem.* (doğru tanım)
devamını gör...
söylemek isteyip söyleyemediğiniz sözler
gece boyunca uykularınız kemiren sözlerdir.
devamını gör...
meja (yazar)
kendisini ve bir kaç yazarı daha örnek gösteriyorum. tanımlama konusunda... tabii ki kimse anne karnında yazarlığı öğrenmiyor. olabilir. fakat bu yazarımız ve gözüme kestirdiğim tanımlama konusunda kendini yetiştirmiş yazarlarımız iyi ki var.
*
*
devamını gör...
2002 yılındaymış gibi yazmak
yakında annemin rahmine düşeceğim çok heyecanlıyım.
devamını gör...
nemesis
gece tanrıçası nyks'ün kızı, insanların işledikleri suçlara karşılık onlara cezalarını veren intikam tanrıçası.
devamını gör...


