anın fotoğrafı
andayız efem.
selamlar sözlük ahalisi.

spor salonuna abone olup yinede sahilde yürüyüş yapmaya devam eden benim garipliğimden diliyorum herkeslere. siz amin demeyin bana ne? ben dedim ki hıh!
dinimiz çok amin o zaman.

hava pek güzel efem.
kendimi salonlara kapatmak istemedim diyelim. deyin be ne olur öyle deyin.
neyse çok eyleştim daha bilmem kaç bin adımım var atılacak. ben kaçar sizlere huzuru bol akşamlar...
selamlar sözlük ahalisi.

spor salonuna abone olup yinede sahilde yürüyüş yapmaya devam eden benim garipliğimden diliyorum herkeslere. siz amin demeyin bana ne? ben dedim ki hıh!
dinimiz çok amin o zaman.

hava pek güzel efem.
kendimi salonlara kapatmak istemedim diyelim. deyin be ne olur öyle deyin.
neyse çok eyleştim daha bilmem kaç bin adımım var atılacak. ben kaçar sizlere huzuru bol akşamlar...
devamını gör...
neyim var ki
evim var, arabam var, aylık beş bin lira emekli maaşım var. ha bir de yedek takma dişim var zor zamanlar için.
devamını gör...
lala
osmanlı imparatorluğunda, genç şehzadelerin eğitimleri ile alakadar olan kişilere verilen isim. aralarından sadrazamlığa kadar yükselenler olmuştur.
devamını gör...
ghosting
hayalet sözcüğünden temel alarak oluşan, ilişkide karşı tarafı yok sayma veya bir anda ortadan kaybolma anlamını karşılayan yeni bir terimdir. insan ilişkilerinde belki binlerce yıldır aniden değişen, kaçan veya iletişimi kesen kişilerle karşılaşmak mümkündür. günümüzde bunun bir ismi var. peki ghosting ne kadar etik bir davranış? açık sözlülükle artık görüşmeyelim, seninle konuşmak istemiyorum gibi ifadeler kullanmak varken neden bir anda kayıplara karışmayı tercih ediyoruz?
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
ahuzar, al yazmanın oyası.
devamını gör...
fakirliğini tek cümleyle anlat
tüm mal varlığım cebimde olan.
devamını gör...
rozet
biraz önce bir sürü yenisinin geldiğini farkettiğim hede.
hendrix, şebnem ferah, foo fighters...
megadeth gelmemiş bi ona üzüldüm.
fiyatlar da bayağı düşmüş. 300 karma sonra iron maiden benim.*
hendrix, şebnem ferah, foo fighters...
megadeth gelmemiş bi ona üzüldüm.
fiyatlar da bayağı düşmüş. 300 karma sonra iron maiden benim.*
devamını gör...
öz güveni azaltan şeyler
insanın kendine olan güvenini azaltan şeylerdir. mesela kötü giyinmek ve cepte para olmaması bunların başında gelir.
devamını gör...
kendi halinde
o benim
kendi halinde
şahsına münhasır
kendi halinde
şahsına münhasır
devamını gör...
baş ucu eserleri
evvela yazarların istek ve önerilerini dikkate alarak, sözlüğü her geçen gün geliştirebilmek adına verdiğiniz emeklerden ötürü hepinize teşekkür ederiz. iko'yu ziyadesiyle yoruyoruz, o da hakkını helal etsin.
gelelim ana meseleye; mellisho ve una nocte'nin söylediği gibi başucu eserlerine bir buton marifeti ile ulaşsak çok güzel olur. yani aslında ben bunu buraya yazmıyorum. sadece tuşlu düşünüyorum. zira ben bunu buraya yazsam siz haklı olarak, emek verdik, hazır hale getirdik, önlerine koyduk hemen yeni öneri ile kapımıza dayanıyorlar diyebilirsiniz. siz böyle demeyiniz diye, bende bunu dile getirmiyorum farkındaysanız. yani bir buton olsaydı ve söz konusu butona tıklanarak oralara yelken açılsaydı güzel olurdu. benimki temenni sadece, içimden söyleniyorum. dile getirsem zaten açıkça yazardım. yazmadığıma göre rahat olabilirsiniz. ama bizim yöneticilerin altıncı hisleri kuvvetliymiş gibi geliyor bana, belki hissederler. hatta hissettikleri konusunda içimde enteresan bir hissiyat var.
ikinci olarak; yine tuşlu düşünme minvalinde acaba sayı 25 olsa nasıl olurdu diyorum. sadece klavye jimnastiği yapıyorum, sabır çekmenize gerek yok. yani sanki öyle fena durmazmış gibi geldi bana. gelmemişte olabilir. şükür ki, şu düşüncelerimi direkt olarak dile getirmiyorum. maazallah dile getirsem iko'ya inme falan iner ki, ben bunu hiç istemem. zaten sırf o yüzden çenemi kapalı tutuyorum. aksi taktirde senin dizine, gözüne, kabuğuna dursun! yeter arkadaş! diye üzerime atlayacakmış gibi geliyor. yoldaş zaten imana geldi gelecek. o yüzden onlara bu kötülüğü yapmamak adına, uzun uzun susuyorum ve sadece teşekkür ediyorum. tuşlu düşünmek gibisi yok vallahi...
gelelim ana meseleye; mellisho ve una nocte'nin söylediği gibi başucu eserlerine bir buton marifeti ile ulaşsak çok güzel olur. yani aslında ben bunu buraya yazmıyorum. sadece tuşlu düşünüyorum. zira ben bunu buraya yazsam siz haklı olarak, emek verdik, hazır hale getirdik, önlerine koyduk hemen yeni öneri ile kapımıza dayanıyorlar diyebilirsiniz. siz böyle demeyiniz diye, bende bunu dile getirmiyorum farkındaysanız. yani bir buton olsaydı ve söz konusu butona tıklanarak oralara yelken açılsaydı güzel olurdu. benimki temenni sadece, içimden söyleniyorum. dile getirsem zaten açıkça yazardım. yazmadığıma göre rahat olabilirsiniz. ama bizim yöneticilerin altıncı hisleri kuvvetliymiş gibi geliyor bana, belki hissederler. hatta hissettikleri konusunda içimde enteresan bir hissiyat var.
ikinci olarak; yine tuşlu düşünme minvalinde acaba sayı 25 olsa nasıl olurdu diyorum. sadece klavye jimnastiği yapıyorum, sabır çekmenize gerek yok. yani sanki öyle fena durmazmış gibi geldi bana. gelmemişte olabilir. şükür ki, şu düşüncelerimi direkt olarak dile getirmiyorum. maazallah dile getirsem iko'ya inme falan iner ki, ben bunu hiç istemem. zaten sırf o yüzden çenemi kapalı tutuyorum. aksi taktirde senin dizine, gözüne, kabuğuna dursun! yeter arkadaş! diye üzerime atlayacakmış gibi geliyor. yoldaş zaten imana geldi gelecek. o yüzden onlara bu kötülüğü yapmamak adına, uzun uzun susuyorum ve sadece teşekkür ediyorum. tuşlu düşünmek gibisi yok vallahi...
devamını gör...
notre dame'ın kamburu
bazı kitapları okurken film izler gibi olursunuz ama bu film izlemekten çok daha canlı bir histir. işte bu da öyle bir kitaptı. esmeralda'yı ve quasimodo'yu hiçbir film bu kadar canlı ve görünür kılamazdı.
devamını gör...
kurtlar vadisi ilk 97 bölüm
izledikten sonra inzivaya çekilinir. çünkü hayattan tat alacak daha bir şey kalmamıştır.
devamını gör...
ağızda yanan sigara ile iş yapmak
sanayi de ve oto yıkamacılarda sıkça gördüğü bir durumdur. ağızda yanan sigara ile stresli stresli işini yapar bu kişiler. sigara kullanmayan biri olarak merak ediyorum. o şekilde nasıl rahat ediyorsunuz ? veya sigarayı tam randumanlı içebiliyor musunuz ? hadi hepsini geçtim. müşterilerin duruma vereceği tepkiyi nasıl umursamıyorsunuz?
devamını gör...
avrupalı kız vs türk kızı
rastignacbeyefendinin avrupalı kız ile türk kızı arasındaki farklara yaptığı kıyaslara iki çift laf etmek istiyorum. bu tarz kıyasları çok saçma buluyorum kaldı ki eminim kendisi hiç avrupalı kız tanımadı, bende tanımadım ama söylediklerinin hepsine katıldığımı söylemek istiyorum ama burda şu soruyu sormak gerek. kızlarımıza , kadınlarımıza bunu kim yaptı? hepsi sizin gibi leş beyinli insanların marifeti. lafa gelince hepiniz avrupalı kadınları över, ama iş türkiye gerçeğine dönünce patriarkal diliniz zehir saçar etrafa
devamını gör...
banshee
beem sidhe.
iskoç mitolojisinde,ölmek üzere olan kişilerin başında bekleyen,çığlık atıp ağıt yakarak onun kanlı giysilerini ve zırhlarını yıkayan peridir.
iskoç mitolojisinde,ölmek üzere olan kişilerin başında bekleyen,çığlık atıp ağıt yakarak onun kanlı giysilerini ve zırhlarını yıkayan peridir.
devamını gör...
srebrenitsa katliamı
bundan tam 26 yıl önce 11 temmuz 1995'te başlayan katliam. 26 yıl önce avrupa'nın göbeğinde gerçekleşen, kimsenin “dur” demediği bir soykırım. yakın tarihte gerçekleşen en acı verici, en utanç verici olaylardan biri.
srebrenitsa, bosna-hersek'in doğusunda sırbistan sınırına 10 km. uzaklıkta bir boşnak şehridir. şu anda nüfusunun çoğunluğunu sırpların oluşturduğu srebrenitsa şehrinin nüfusunun çoğunluğunu 1992 yılında başlayan bosna savaşı öncesi boşnaklar oluşturuyordu. 1991'de yapılan yugoslavya nüfus sayımlarına göre 36 bin nüfuslu srebrenitsa şehrinde %75.2 oranında boşnaklar %22.7 oranında sırplar yaşıyordu.
1992 yılında büyük sırbistan kurma hayalindeki sırplar, devlet başkanı slobodan milošević ve general momčilo perišić'in desteğini alarak sözde bosna sırp devleti ve sırp demokrat partisi başkanı olan radovan karadžić ve general ratko mladić öncülüğünde bosna-hersek'te etnik arındırma çalışmalarına başladılar.
bosna savaşı'nın başlamasıyla beraber sırp ordusu doğuya doğru hızla ilerledi ve nüfusunun %75.2'sini boşnakların oluşturduğu 36 bin nüfuslu srebrenitsa'yı ele geçirdi. birkaç ay sonra boşnaklar srebrenitsa'yı geri aldı.
ocak 1993'te sırplar boşnakların elinde tuttuğu bölgelere saldırmaya başladı. bijeljina, bratunac ve zvornik gibi sırp saldırısına uğrayan çevre şehirlerden kaçan boşnakların göçü sonucu srebrenitsa'nın nüfusu 60 bine çıktı. srebrenitsa'da gıda, su ve tıbbi malzeme kıtlığı başladı.
16 nisan 1993'te birleşmiş milletler güvenlik konseyi, saraybosna, tuzla, žepa, goražde, bihać ve srebrenitsa’yı birleşmiş milletler korumasına alarak güvenli bölge ilan etti. birleşmiş milletler barış gücü srebrenitsa'ya asker sevk etti. artık bijeljina, bratunac ve zvornik gibi sırp saldırısına uğrayan çevre şehirlerden kaçan binlerce sivil ve srebrenitsa halkı birleşmiş milletler barış gücü’nü temsil eden 429 hollandalı askerin koruması altındaydı. bu tarihten sonra sırp saldırıları durdu ama srebrenitsa çevresindeki sırp kuşatması devam etti. sırplar srebrenitsa’ya gelen insani yardım konvoylarının çoğunu şehre sokmuyorlardı. srebrenitsa halkı açlık, susuzluk ve sefaletle boğuşuyordu.
mart 1995'te radovan karadžić žepa ve srebrenitsa'nın dış dünyadan tamamen koparılması emrini verdi. sırplar gelen insani yardım konvoylarının tamamını engellemeye başladılar.
6-8 temmuz 1995:
sırp kuvvetleri sabaha karşı bombardımana başladılar. boşnaklar kendilerini korumak için daha önce birleşmiş milletler barış gücü'ne teslim ettikleri silahların geri verilmesini istediler fakat isteklerine olumsuz cevap aldılar.
bombardımanın ağırlaşması ve atılan roketlerin sığınmacıların tutulduğu merkezin ve birleşmiş milletler barış gücü'nün gözlem noktalarının yakınlarına düşmesi sonucu hollandalı komutan thom karremans birleşmiş milletler'den yardım istedi. birleşmiş milletler yugoslavya koruma gücü komutanı general bernard janvier bu isteği reddetti.
9 temmuz 1995:
sırp kuvvetleri bombardımanı daha da ağırlaştırdılar, hollanda gözlem noktalarına saldırdılar ve 14 hollandalı askeri rehin aldılar.
10 temmuz 1995:
hollandalı komutan thom karremans sırpların hollanda mevzilerini bombalaması sonucu birleşmiş milletler'den tekrar yardım istedi. birleşmiş milletler yugoslavya koruma gücü komutanı general bernard janvier bu sefer yardım isteğini kabul etti. birleşmiş milletler uçakları şehre ulaşmadan sırplar saldırılarını geçici olarak durdurdu.
general bernard janvier yaptığı basın toplantısında, birleşmiş milletler koruma gücünün bu tepkisizliğini savunarak “herkese bir kez daha hatırlatmak isterim ki, bosna hükümet ordusu birlikleri kendilerini savunacak güce sahiptir. hem srebrenitsa'ya yönelik bir müdahale yapmamız da boşnaklar tarafından istenmemektedir. oradaki durum 1993'teki gibi değil. aldığım bilgilere göre boşnak askerler srebrenitsa yolu üzerindeki hollanda askerlerine ateş etmekte ve srebrenitsa üzerinde uçan nato uçaklarına saldırmaktadırlar. müslümanlar bizi arzulamadığımız bir yola çekmeye çalışmaktadırlar.” açıklamasını yaptı.
birleşmiş milletler yugoslavya özel temsilcisi yashushi akashi de “saldırıları müslümanlar başlatıyor. sonra da birleşmiş milletler ve uluslararası gücü yanlış kararlarına ortak etmeye çalışıyorlar.” diyerek general bernard janvier'in bu açıklamasına destek verdi.
hollandalı komutan thom karremans sırplar 11 temmuz saat 06.00'a kadar güvenlikli bölgeden çekilmezlerse nato uçaklarının büyük bir hava saldırısı başlatacağını söyledi.
11 temmuz 1995:
sırp kuvvetleri beklenen saatte geri çekilmedi. saat 09.00'da hollandalı komutan thom karremans saraybosna'daki birleşmiş milletler merkezinden hava desteğinin yanlış bir şekilde istendiğine dair bir mesaj aldı. saat 10.30'da tekrar gönderilen dilekçe general bernard janvier'e ulaştı. ancak saat 06.00'dan beri havada olan nato uçakları yakıt ikmali yapmak için italya'ya dönmek zorunda kalmışlardı. saat 14.30'da hava desteği sorunu çözüldü ve hollanda'ya ait iki adet f-16 uçağı srebrenitsa'yı kuşatan sırp mevzilerine iki adet bomba bıraktı. bombalardan biri sırp kuvvetlerine ait bir zırhlı personel taşıyıcıyı vurdu, diğeri sırp kuvvetlerine ait bir tanka isabetsiz bir atış yaptı. sırplar bu saldırılara karşılık ellerindeki hollandalı rehineleri öldüreceklerini ve bombardımana başlayacaklarını tehdidinde bulununca saldırılar durdu.
iki saat sonra sırp general ratko mladić sırp kameranlarla birlikte srebrenitsa'ya girdi. akşam saatlerinde mladić, karremans'ı yemeğe davet ederek şehirdeki müslümanların canlarını garanti altına almak için silahlarını teslim etmeleri gerektiğini söyledi. ratko mladić hem srebrenitsa saldırısı'nı hem de bunu takip eden srebrenitsa soykırımı'nı bizzat yönetti.
11-18 temmuz 1995:
11 temmuzu 12 temmuza bağlayan gece 15 bin kadar boşnak, dağları aşarak srebrenitsa'dan tuzla'ya kaçmak için ormanlık bölgeye girdiler. fakat kaçmaya çalışırlarken sırplar tarafından bombardımana tutuldular. birçok boşnak topçu ateşi ve keskin nişancı ateşiyle, bazıları ise sırp askerleri tarafından yakalanarak öldürüldü.
sırp askerleri srebrenitsa içinde kalan boşnak kadın ve çocukları otobüs ve kamyonlarla boşnakların elindeki müslüman bölgelerine gönderdiler. 30 saat içerisinde 23 bin civarı kadın ve çocuk srebrenitsa’dan tahliye edildi.
16 yaş ile 70 yaş arasındaki 8 binden fazla boşnak erkeği ise “savaş suçlusu sanıkları olarak sorguya çekmek” için toplanarak depolara, okullara ve ambarlara dolduruldu ve kurşuna dizilerek toplu mezarlara gömüldü.
11-12 temmuz tarihlerinde sırp general ratko mladić'in hollanda üssünde hollandalı yetkililerle yaptığı görüşmeler sonucu birleşmiş milletler barış gücü hollanda üslerine sığınan 5 bin civarı boşnak sırplara teslim edildi. bunun karşılığında sırplar rehin tuttukları 14 hollandalı askeri serbest bıraktılar.
sırp general ratko mladić kameralar karşısında kimseye hiçbir şey yapılmayacağı ve herkesin güvenle srebrenitsa dışına çıkarılacağı garantisi verdi. kamyon ve otobüslere bindirilen boşnak erkeklere esir değişimi için tuzla'ya gönderilecekleri söylendi.
tüm bu olaylar yaşanırken birleşmiş milletler barış gücü'nü temsil eden ve boşnakları korumakla görevli olan hollandalı komutan thom karremans ve hollandalı askerler boşnak sığınmacıları sırplara teslim etmekten başka bir şey yapmıyordu.
not: akp genel başkanı recep tayyip erdoğan'ın 2012 yılında başlattığı kürtaj tartışmaları üzerine 2002-2013 arası ve 2016-2017 arası sağlık bakanlığı görevini üstlenen recep akdağ isimli şahıs “tecavüze uğrayan kadın doğursun, gerekirse devlet bakar.” minvalinde bir açıklama yapmıştı. recep akdağ'ın bu açıklamasını savunmak için dönemin akp sakarya milletvekili ayhan sefer üstün srebrenitsa katliamı hakkında “bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular. anne karnında hepsi öldürülseydi o tecavüzcülerin yaptığından çok daha büyük bir dram, suç ortaya çıkacaktı.” demişti. recep akdağ'ın ve ayhan sefer üstün'ün bu utanç verici açıklamaları da unutulmasın istedim.
srebrenitsa, bosna-hersek'in doğusunda sırbistan sınırına 10 km. uzaklıkta bir boşnak şehridir. şu anda nüfusunun çoğunluğunu sırpların oluşturduğu srebrenitsa şehrinin nüfusunun çoğunluğunu 1992 yılında başlayan bosna savaşı öncesi boşnaklar oluşturuyordu. 1991'de yapılan yugoslavya nüfus sayımlarına göre 36 bin nüfuslu srebrenitsa şehrinde %75.2 oranında boşnaklar %22.7 oranında sırplar yaşıyordu.
1992 yılında büyük sırbistan kurma hayalindeki sırplar, devlet başkanı slobodan milošević ve general momčilo perišić'in desteğini alarak sözde bosna sırp devleti ve sırp demokrat partisi başkanı olan radovan karadžić ve general ratko mladić öncülüğünde bosna-hersek'te etnik arındırma çalışmalarına başladılar.
bosna savaşı'nın başlamasıyla beraber sırp ordusu doğuya doğru hızla ilerledi ve nüfusunun %75.2'sini boşnakların oluşturduğu 36 bin nüfuslu srebrenitsa'yı ele geçirdi. birkaç ay sonra boşnaklar srebrenitsa'yı geri aldı.
ocak 1993'te sırplar boşnakların elinde tuttuğu bölgelere saldırmaya başladı. bijeljina, bratunac ve zvornik gibi sırp saldırısına uğrayan çevre şehirlerden kaçan boşnakların göçü sonucu srebrenitsa'nın nüfusu 60 bine çıktı. srebrenitsa'da gıda, su ve tıbbi malzeme kıtlığı başladı.
16 nisan 1993'te birleşmiş milletler güvenlik konseyi, saraybosna, tuzla, žepa, goražde, bihać ve srebrenitsa’yı birleşmiş milletler korumasına alarak güvenli bölge ilan etti. birleşmiş milletler barış gücü srebrenitsa'ya asker sevk etti. artık bijeljina, bratunac ve zvornik gibi sırp saldırısına uğrayan çevre şehirlerden kaçan binlerce sivil ve srebrenitsa halkı birleşmiş milletler barış gücü’nü temsil eden 429 hollandalı askerin koruması altındaydı. bu tarihten sonra sırp saldırıları durdu ama srebrenitsa çevresindeki sırp kuşatması devam etti. sırplar srebrenitsa’ya gelen insani yardım konvoylarının çoğunu şehre sokmuyorlardı. srebrenitsa halkı açlık, susuzluk ve sefaletle boğuşuyordu.
mart 1995'te radovan karadžić žepa ve srebrenitsa'nın dış dünyadan tamamen koparılması emrini verdi. sırplar gelen insani yardım konvoylarının tamamını engellemeye başladılar.
6-8 temmuz 1995:
sırp kuvvetleri sabaha karşı bombardımana başladılar. boşnaklar kendilerini korumak için daha önce birleşmiş milletler barış gücü'ne teslim ettikleri silahların geri verilmesini istediler fakat isteklerine olumsuz cevap aldılar.
bombardımanın ağırlaşması ve atılan roketlerin sığınmacıların tutulduğu merkezin ve birleşmiş milletler barış gücü'nün gözlem noktalarının yakınlarına düşmesi sonucu hollandalı komutan thom karremans birleşmiş milletler'den yardım istedi. birleşmiş milletler yugoslavya koruma gücü komutanı general bernard janvier bu isteği reddetti.
9 temmuz 1995:
sırp kuvvetleri bombardımanı daha da ağırlaştırdılar, hollanda gözlem noktalarına saldırdılar ve 14 hollandalı askeri rehin aldılar.
10 temmuz 1995:
hollandalı komutan thom karremans sırpların hollanda mevzilerini bombalaması sonucu birleşmiş milletler'den tekrar yardım istedi. birleşmiş milletler yugoslavya koruma gücü komutanı general bernard janvier bu sefer yardım isteğini kabul etti. birleşmiş milletler uçakları şehre ulaşmadan sırplar saldırılarını geçici olarak durdurdu.
general bernard janvier yaptığı basın toplantısında, birleşmiş milletler koruma gücünün bu tepkisizliğini savunarak “herkese bir kez daha hatırlatmak isterim ki, bosna hükümet ordusu birlikleri kendilerini savunacak güce sahiptir. hem srebrenitsa'ya yönelik bir müdahale yapmamız da boşnaklar tarafından istenmemektedir. oradaki durum 1993'teki gibi değil. aldığım bilgilere göre boşnak askerler srebrenitsa yolu üzerindeki hollanda askerlerine ateş etmekte ve srebrenitsa üzerinde uçan nato uçaklarına saldırmaktadırlar. müslümanlar bizi arzulamadığımız bir yola çekmeye çalışmaktadırlar.” açıklamasını yaptı.
birleşmiş milletler yugoslavya özel temsilcisi yashushi akashi de “saldırıları müslümanlar başlatıyor. sonra da birleşmiş milletler ve uluslararası gücü yanlış kararlarına ortak etmeye çalışıyorlar.” diyerek general bernard janvier'in bu açıklamasına destek verdi.
hollandalı komutan thom karremans sırplar 11 temmuz saat 06.00'a kadar güvenlikli bölgeden çekilmezlerse nato uçaklarının büyük bir hava saldırısı başlatacağını söyledi.
11 temmuz 1995:
sırp kuvvetleri beklenen saatte geri çekilmedi. saat 09.00'da hollandalı komutan thom karremans saraybosna'daki birleşmiş milletler merkezinden hava desteğinin yanlış bir şekilde istendiğine dair bir mesaj aldı. saat 10.30'da tekrar gönderilen dilekçe general bernard janvier'e ulaştı. ancak saat 06.00'dan beri havada olan nato uçakları yakıt ikmali yapmak için italya'ya dönmek zorunda kalmışlardı. saat 14.30'da hava desteği sorunu çözüldü ve hollanda'ya ait iki adet f-16 uçağı srebrenitsa'yı kuşatan sırp mevzilerine iki adet bomba bıraktı. bombalardan biri sırp kuvvetlerine ait bir zırhlı personel taşıyıcıyı vurdu, diğeri sırp kuvvetlerine ait bir tanka isabetsiz bir atış yaptı. sırplar bu saldırılara karşılık ellerindeki hollandalı rehineleri öldüreceklerini ve bombardımana başlayacaklarını tehdidinde bulununca saldırılar durdu.
iki saat sonra sırp general ratko mladić sırp kameranlarla birlikte srebrenitsa'ya girdi. akşam saatlerinde mladić, karremans'ı yemeğe davet ederek şehirdeki müslümanların canlarını garanti altına almak için silahlarını teslim etmeleri gerektiğini söyledi. ratko mladić hem srebrenitsa saldırısı'nı hem de bunu takip eden srebrenitsa soykırımı'nı bizzat yönetti.
11-18 temmuz 1995:
11 temmuzu 12 temmuza bağlayan gece 15 bin kadar boşnak, dağları aşarak srebrenitsa'dan tuzla'ya kaçmak için ormanlık bölgeye girdiler. fakat kaçmaya çalışırlarken sırplar tarafından bombardımana tutuldular. birçok boşnak topçu ateşi ve keskin nişancı ateşiyle, bazıları ise sırp askerleri tarafından yakalanarak öldürüldü.
sırp askerleri srebrenitsa içinde kalan boşnak kadın ve çocukları otobüs ve kamyonlarla boşnakların elindeki müslüman bölgelerine gönderdiler. 30 saat içerisinde 23 bin civarı kadın ve çocuk srebrenitsa’dan tahliye edildi.
16 yaş ile 70 yaş arasındaki 8 binden fazla boşnak erkeği ise “savaş suçlusu sanıkları olarak sorguya çekmek” için toplanarak depolara, okullara ve ambarlara dolduruldu ve kurşuna dizilerek toplu mezarlara gömüldü.
11-12 temmuz tarihlerinde sırp general ratko mladić'in hollanda üssünde hollandalı yetkililerle yaptığı görüşmeler sonucu birleşmiş milletler barış gücü hollanda üslerine sığınan 5 bin civarı boşnak sırplara teslim edildi. bunun karşılığında sırplar rehin tuttukları 14 hollandalı askeri serbest bıraktılar.
sırp general ratko mladić kameralar karşısında kimseye hiçbir şey yapılmayacağı ve herkesin güvenle srebrenitsa dışına çıkarılacağı garantisi verdi. kamyon ve otobüslere bindirilen boşnak erkeklere esir değişimi için tuzla'ya gönderilecekleri söylendi.
tüm bu olaylar yaşanırken birleşmiş milletler barış gücü'nü temsil eden ve boşnakları korumakla görevli olan hollandalı komutan thom karremans ve hollandalı askerler boşnak sığınmacıları sırplara teslim etmekten başka bir şey yapmıyordu.
not: akp genel başkanı recep tayyip erdoğan'ın 2012 yılında başlattığı kürtaj tartışmaları üzerine 2002-2013 arası ve 2016-2017 arası sağlık bakanlığı görevini üstlenen recep akdağ isimli şahıs “tecavüze uğrayan kadın doğursun, gerekirse devlet bakar.” minvalinde bir açıklama yapmıştı. recep akdağ'ın bu açıklamasını savunmak için dönemin akp sakarya milletvekili ayhan sefer üstün srebrenitsa katliamı hakkında “bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular. anne karnında hepsi öldürülseydi o tecavüzcülerin yaptığından çok daha büyük bir dram, suç ortaya çıkacaktı.” demişti. recep akdağ'ın ve ayhan sefer üstün'ün bu utanç verici açıklamaları da unutulmasın istedim.
devamını gör...
biontech aşılı türkler almanya’ya turist olarak gelebilir
sinovac aşısı olanlar niye üzülüyor ki? zaten normal şartlarda da gidemiyorduk.
devamını gör...
arketip
ilkörnek, ilkimge. bir varlıkla yeniden oluşmayan, var olan.
carl gustav jung arketip kavramı ile ilgili "arketipin kendisi boş, salt biçimsel bir unsurdur, kendi tasvirinin a priori bir olasılığından, facultas praeformandi'den (tasarlanan yeti) başka bir şey değildir." demiştir. arketipler çeşitlidir.
carl gustav jung arketip kavramı ile ilgili "arketipin kendisi boş, salt biçimsel bir unsurdur, kendi tasvirinin a priori bir olasılığından, facultas praeformandi'den (tasarlanan yeti) başka bir şey değildir." demiştir. arketipler çeşitlidir.
devamını gör...

