insanlık tarihinin ilk “kent” yerleşmesi olarak kabul edilmektedir. unesco listesinde bulunmaktadır. konya’da yer alır.
(kaynak: tarih defterim.)
devamını gör...

en azından iş bulabiliyorlar sigortasız yevmiyeli falan dediğim isyan. yüzsüz herifler.

bugün sabır günü.(bkz: swh)
#988657 yahu güzide yazarlarım herkese açık başlık, benim nickaltıma hakaret edeceğine buradan konu hakkındaki engin siyasal bilgilerin ile cevap, fikir versene herkes okusun. suriyelilerin bu işsizlikte bu ülkeden kayıt dışı ekmek yemesi ırkçılıksa evet ben ırkçıyım sayın ordanaryüs.
devamını gör...

oyun bossları ile savaşır gibi, örüntülerini tespit ederek sıyrılabilinecek durum.

mesela saat 2 civarında sabit, bol giyimli kukla ve hazall etkindir. yoldaş ile pavlov, çoğunlukla birlikte girerler. iko'yu görürseniz koşarak kaçın. o gün ekmek yok.

bu taktiklerle siz de bir sonraki devriyeye kadar "türk erkek/kadınlarının biraz şey olması" patlatabilirsiniz.
devamını gör...


bursa'da işinden çıkarak eve gitmek üzere sokakta yürüyen 18 yaşındaki ecenur ö., tanımadığı bir erkek tarafından cadde üzerinde muştalı saldırıya uğradı. gözaltına alınan şüpheli, ecenur ö.'yü başka birine benzettiğini, bu sebeple saldırdığını söyledi.


buradan
devamını gör...

ben seninle çay içmek istiyorum.
seni duymak,
seni görmek,
seni bilmek,
seni yanımda hissetmek istiyorum.
sana şiir okumak istiyorum,…
yazmaktan bıktım, usandım.
ben artık yazıları sana söylemek istiyorum.
küçük bir evde, büyük hayaller kurmak istiyorum.
sobanın yanında, seninle birlikte,
üşüyen ellerimi çayın sıcaklığına bırakmak istiyorum.
ben aslında sevmek değil, seninle yaşlanmak istiyorum.

ben seninle birlikte, gözlerimi hayata kapatmak istiyorum.
senin konuşmanı, senin gülümsemeni, senin varlığını,
senin düşüncelerini,senin hayallerini bilmek istiyorum.
küçük bir evde, büyük bir mutluluk istiyorum,
huzur istiyorum, "huzur sensin" diyorum, susuyorum.
biliyorum,
ben çok şey istiyorum.
o yüzden susuyorum.
yazarak, şiirler gibi susuyorum
.

özdemir asaf / ben seninle yaşlanmak istiyorum
devamını gör...

uzun zamandır ölüyüm. evet, sahiden ölüyüm. burada öylece aranızda dolaştığıma bakmayın. hani görebiliyor musunuz beni? dedim ya size ölüyüm ben diye, göremezsiniz beni. aranızda dolaşan, günden güne çürüyen ruhumdan bir başkası değil. en son ne zaman yaşadım? hatırlayamayacağım kadar eski bir tarihte olmalı. şimdi söyleyin bana ben yaşıyor muyum? ben bir deliyim belki de, sizler beni anlayamadığınız için.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beklenen şiirine aşık olduğum şairdir.
--- alıntı ---

beklenen

ne hasta bekler sabahı,
ne taze ölüyü mezar.
ne de şeytan, bir günahı,
seni beklediğim kadar.

geçti istemem gelmeni,
yokluğunda buldum seni;
bırak vehmimde gölgeni
gelme, artık neye yarar?

--- alıntı ---
devamını gör...

bir milleti x,y,z kuşağı diye ayırmadığınızda aynı dili konuşacağız. *
devamını gör...

bir sürü soru sorulabilir tektaş alamayan ve alamadığında şikayet edene . saygı da duyarım verilen cevaplara lakin ortada gerçekten bir sevgi varsa bende cevap tek;
sevmek için yürek,
sürdürmek için emek gerek.
sevgi; ne boğazda, ne mum ışığında yemek yemek.
ne de pahalı bir pırlanta demek.
sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek.
"nazim hikmet "
devamını gör...

hayata geriden başlarken etrafındaki mutluluklar ağır gelir hep böyle insanlara istese de kurtulamaz ki bundan.o da istemezdi böyle olmasını. ruhuna işlenmiş bir kir gibidir çıkması kolay mı sanki.
onlara bunu sunan boş ve gereksizlere yazıklar olsun.
devamını gör...

kısa sürede okunan fakat oldukça etkili bir kitap olduğunu düşündüğüm jack london kitabı. adından da anlaşılabileceği üzere kitap, kızıl veba adı verilen salgının dünya'yı ve insanlığı ne hale getirdiğini, bu salgın sırasında neler yaşandığını anlatıyor kısaca. adında geçen 'veba' sözcüğü sizi yanıltmasın, zira kitaptaki hastalığın bizim bildiğimiz veba hastalığı ile uzaktan yakından bir benzerliği yok. buradaki hastalık bizim bildiğimiz vebadan çok daha ölümcül ve çok daha hızlı seyrediyor. öyle ki semptom vermeye başladıktan sonra dakikalar içinde öldürüyor insanı. böyle bir hastalık karşısında daha tedavi geliştiremeden patır patır ölüyor insanlar, haliyle insanlık fazlasıyla çaresiz kalıyor bu hastalığa karşı. kitaptaki ana karakterimiz eskiden üniversitede çalışan bir profesör olan smith, salgının ilk başladığı zamanları, nasıl yayıldığını, devamında nelerin olduğunu, devletlerin ve toplumların bu duruma nasıl tepki verdiklerini, salgından sonra değişen dünyayı anlatıyor torunlarına. yazarın salgın sırasında insanların arasında oluşan panik havasını ve kaos ortamını oldukça iyi yansıttığını düşünüyorum kitapta. muhtemelen bu kitabı birkaç sene önce okusam biraz abartılı bulurdum muhtemelen ama covid pandemisinin ilk günlerindeki marketlere saldıran insanları hatırlayınca inandırıcı geldi gozüme yazarın anlattıkları.

ayriyeten salgın sonrası görülen ilkelleşmenin de oldukça iyi aktarıldığını düşünüyorum.


kitap genel olarak bakıldığında oldukça sade, akıcı, iyi kurgulanmış ve kolay okunan bir kitaptı. yalnız kitapla ilgili ufak bir şikayetim var: çok kısaydı. okuduktan sonra tadı damağımda kaldı resmen. salgın sonrasında neler olduğu daha ayrıntılı anlatılabilirdi mesela. şahsen ben kitabı okurken biraz şaşırdım da açıkçası zira jack london'ı martin eden, beyaz diş, demir ökçe gibi kitaplarıyla tanıyordum daha çok, halbuki kendisi iyi bir bilim kurgu yazarı da olabilirmiş istese. zira genel olarak gözlem yeteneği iyi bir yazar kendisi, işçi sınıfından gelen biri olarak onları çok iyi tanımasının yanı sıra kendisinin de 'toplumun elit tabakası' olarak tarif ettiği kesime de hakim. bu gözlem yeteneği de bilim kurgu ile birleşince de böyle bir eser çıkmış ortaya. herkese de rahatlıkla önerebilirim, zaten kısa ve kolay okunan bir kitap olduğu için okuması da zor olmayacaktır. alıp okuyun bence.
devamını gör...

deniz dülgeroğlu - merdiven altı terapi
umarım annem dinlemez
nilay örnek - nasıl olunur?
beyhan budak - kendine iyi davran
bunu ben de yaparım
serdar kuzuloğlu - zihnimin kıvrımları
arada bir çerez niyetine oitheblog -gülünecek bir şey göremiyorum
devamını gör...

geçmiş olsun demek bu kadar mı zor? neticede insan değil mi?
(bkz: zengin nefreti)
devamını gör...

"allah, insanın yarattığı en değerli varlıktır."
"sayın başbakan gibi söz verip sözünün arkasında duran biri değiliz biz."
"inancı siyaset konusu yapmayız. allah'tan korkarız her şeyden önce, kuldan utanmasak bile."
"ispat edemezsen, benim adımı yolsuzlukla anarsan ağağnan."

-kılıçdaroğlu
devamını gör...

saat 16:15 itibarı ile sunucumuza oldukça ciddi organize bir saldırı girişimi oldu.
saldırı değil, haçlı seferiydi sanki.

8 saatlik bir erişim sorunu dışında herhangi bir tahribat olmadı.
geldikleri gibi gittiler.

not : kimliğini belirleme şansımız yok.
gereken müdahale yapıldı, bir daha tekrarlanması söz konusu değil.

not 2 : biraz da şanssızlık. iko'nun pc başında olmadığı bir zaman diliminde saldırıyı göğüsledik.
dua etsinler ayağımız kaydı da düştük. biz onlarla dışarıda oynayacağız.
devamını gör...

ferah kokular. ağır kokular kimi kadınların hoşuna gidiyor ama bana göre değil.
adam yanımdan geçiyor sahil gibi kokuyor. amann amann*
devamını gör...

rap muzik yaptığını sanan tayfa'nin alayı.
devamını gör...

reinhart pieter anne dozy, 21 şubat 1820'de leiden'de doğmuş hollandalı bir şarkiyatçı*. protestan bir aileye mensuptur. okuduğu leiden üniversitesinde şark dilleri uzmanı hendrik engelinus weijers ile tanıştı ve onun sayesinde arapçasını geliştirdi. weijers'ten ibranice, keldanice ve süryanice dersleri de aldı. şark tarihi üzerinde çalışmaya karar verdi ve geneli araplar ve islamiyetle ilgili olan çalışmalar yarattı. 1857 yılında profesör oldu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bizim için önemli olan kısım, dozy'nin çalışmaları ve neler söylediğidir. avrupa tarihi açısından en önemli çalışması "histoire des musulmans d’espagne" isimli yapıtıdır. avrupa kütüphanelerindeki endülüsler ile alakalı neredeyse bütün eserleri incelemiş olan dozy, bu yapıtta endülüslerle ilgili bütün birikimini bizlere aktarmıştır.*

dozy'nin bizim tarihimiz açısından en önemli eseri ise "tarih-i islamiyet" adlı kitabıdır. kitabın asıl ismi "essai sur l’histoire de l’ıslamisme"'dir; bu kitap, 1908 yılında osmanlı aydınlarımızdan abdullah cevdet tarafından çevrilmiş ve kahire'de yayımlanmıştır. kitapta hz. muhammed ve kur'an-ı kerim hakkında dinî duyguları rencide edecek, sert ifadeler bulunduğu için bu çeviri; osmanlı'da büyük yankı uyandırmıştır. hatta, bu kitap tıbbiyeli bazı gençleri o kadar etkilemiş olacak ki içlerinde dinî duyguları sarsıldığı için buhran yaşayıp intihar edenler olmuştur. kitaba dönemin aydınlarından cevaplar gecikmemiştir, örneğin materyalizm karşıtı düşünür ismail fenni ertuğrul'un "kitâb-ı izâle-i şükûk" adlı eseri. yoğun tepkiler sonucu ismail hakkı paşa kabinesi bu kitabın yasaklanmasına karar vermiştir ve kitap toplatılıp galata köprüsü'nden denize atılmıştır. abdullah cevdet bu çevirisinden dolayı allah düşmanı* addedilmiştir. anlayacağınız bu kitap dönemin "şeytan ayetleri"ydi.

(bkz: endülüs emevi devleti)
(bkz: abdullah cevdet)
devamını gör...

dahasını da hak eden yazar. bilgi dolu 10 tanımı var. keşke daha çok yazsa biz de daha çok okusak. bol bol fikirleri olsun sevgili yazarımızın.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim