monad
kartezyen düşüncenin özne/nesne dualizmini aşma çabası felsefenin adeta bi kanseri haline gelmişti. holistik bi anlayış sevdasıyla nice yiğitler bu yolda can vermiş, niceleri de ajdar'ın müziğinde dans eden müslüm gibi ciğerci kedisi misali konuya uzak kalmışlardı. işte böyle bir zamanda ortaya leibniz çıkıp özne/nesneyi, bilim/dini ve kültür/doğayı birleştirecek bir kelepçe bulduğunu iddia edecek, lakin kant gelecek 'hoop hemşerim nereye' diyecek ve özellikle leibnizci zaman/mekan anlayışının üzerine kurulu olan monadı tarihin tozlu, leş gibi sayfalarına gönderecek.
leibniz kartezyen düşüncenin aksine nesneye gerçeklik atfetmez. hatta töz de değildir*. (daha sonra kant leibniz'e seri töz getirecek)
maddenin gerçekliği ile ilgili descartesci metafizik konuyu yeterince temellendiremez ve doyurucu açıklama vermez. leibniz'e göre maddenin ana özelliği öyle yer kaplama falan değil, korunum vardır. yani ne demek bu, kartezyen anlayışa göre kuvvet hareketin niceliğidir. madde uzamsaldır ve dolayısıyla tüm gerçekliğin ölçümü yapılabilir. kuvveti hareketi ve hareketin niceliğine indirgenebilmesi mümkündür. tanrı tarafından da korunan hareketin toplamıdır madde dediğimiz şey ve biz bu sayede bilim yaparız.(m.v =p) klasik mekaniğin atası descartes..
ancak leibniz, madde hareketin niceliğine indirgenemez, maddenin esasında nitelik olarak kuvvet vardır, der. yani korunan m.v'nin karesidir. yani uzun lafın kısası skolastik düşünceyle descartesci fiziği uzlaştırma çabası gibidir biraz bu hareket. kant'ın da ömrünün yirmi iki senesini verdiği ve boşa kürek çektiğini farkettiği fizik ve metafiziği kapsayıcı bir felsefi sistem oluşturma çabası, leibniz için de asli motivasyon kaynağıdır. o sebeple leibniz olmadan kant eksik anlaşılır.
aslında burada leibniz'in töz anlayışı da çokomelsiz çok önemli, özellikle spinoza'dan ayrıldığı noktalar önemli ancak başlık töz başlığı değil yapacak bi şey yok.
sahi monad neydi.. monad şerefti, haysiyetti.. monad ramazan pidesiydi.. bayram çikolatasıydı.. ama asıl olarak bölünemezlerin toplamından ibaret olan bileşiklere giren bölünemez cevherdir. atomla falan karışmasın, monadlar atom değildir, elektron değildir, kuark, nötrino, foton hiç değildir. gerçi fiziksel atom diye bi şeyden ne kadar bahsedebiliriz o da ayrı konu. neyse monadların önünde tartışmayalım. monadlar sadece bir takım nitelikler itibariyla farklılıklar arz edebilir ve bu farklılıklar sayesinde maddedeki değişim gerçekleşir. onun haricinde bildiğimiz cevherdir monadlar. ayrıca leibnizci mantıkta da her doğru önermenin nesnesidir.
leibniz kartezyen düşüncenin aksine nesneye gerçeklik atfetmez. hatta töz de değildir*. (daha sonra kant leibniz'e seri töz getirecek)
maddenin gerçekliği ile ilgili descartesci metafizik konuyu yeterince temellendiremez ve doyurucu açıklama vermez. leibniz'e göre maddenin ana özelliği öyle yer kaplama falan değil, korunum vardır. yani ne demek bu, kartezyen anlayışa göre kuvvet hareketin niceliğidir. madde uzamsaldır ve dolayısıyla tüm gerçekliğin ölçümü yapılabilir. kuvveti hareketi ve hareketin niceliğine indirgenebilmesi mümkündür. tanrı tarafından da korunan hareketin toplamıdır madde dediğimiz şey ve biz bu sayede bilim yaparız.(m.v =p) klasik mekaniğin atası descartes..
ancak leibniz, madde hareketin niceliğine indirgenemez, maddenin esasında nitelik olarak kuvvet vardır, der. yani korunan m.v'nin karesidir. yani uzun lafın kısası skolastik düşünceyle descartesci fiziği uzlaştırma çabası gibidir biraz bu hareket. kant'ın da ömrünün yirmi iki senesini verdiği ve boşa kürek çektiğini farkettiği fizik ve metafiziği kapsayıcı bir felsefi sistem oluşturma çabası, leibniz için de asli motivasyon kaynağıdır. o sebeple leibniz olmadan kant eksik anlaşılır.
aslında burada leibniz'in töz anlayışı da çokomelsiz çok önemli, özellikle spinoza'dan ayrıldığı noktalar önemli ancak başlık töz başlığı değil yapacak bi şey yok.
sahi monad neydi.. monad şerefti, haysiyetti.. monad ramazan pidesiydi.. bayram çikolatasıydı.. ama asıl olarak bölünemezlerin toplamından ibaret olan bileşiklere giren bölünemez cevherdir. atomla falan karışmasın, monadlar atom değildir, elektron değildir, kuark, nötrino, foton hiç değildir. gerçi fiziksel atom diye bi şeyden ne kadar bahsedebiliriz o da ayrı konu. neyse monadların önünde tartışmayalım. monadlar sadece bir takım nitelikler itibariyla farklılıklar arz edebilir ve bu farklılıklar sayesinde maddedeki değişim gerçekleşir. onun haricinde bildiğimiz cevherdir monadlar. ayrıca leibnizci mantıkta da her doğru önermenin nesnesidir.
devamını gör...
çocuk oyuncuların başrolde olduğu filmler
sezer cik, serisi varya meşhur, aman allahım ne itici filmleri vardı o çocuğun .
devamını gör...
insan hayatta neyi arar sorusu
kendini!
devamını gör...
kitap satın alma hastalığı
bu hastalığa sahip olan içinizdeki yazarlardan biri olarak, açıkçası sahip olmak hoşuma gidiyor hatta gurur duyuyorum kendimle. çünkü paramı gereksiz şeylere harcayacağıma kitap satın alıyorum ve sonu gelmeyecek olan cehaletten kurtulma yolunda adım adım ilerliyorum, yeni şeyler öğreniyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. çoğu zaman kitaplarda geçen konulardan, hikayelerden, öykülerden, olaylardan bir ders çıkartmaya çalışırım ve bu dersler gündelik hayatımda benim için adeta navigasyon cihazı görevini üstlenir. gündelik hayatımda o derslerden yola çıkarak karar veririm ve adımlarımı bunlara göre atarım. zaman zaman, okuduğum kitaplardaki karakterler yerine kendimi koyup "ben olsaydım böyle yapardım, ben olsaydım böyle derdim ve ben olsaydım şöyle böyle olurdu." diye düşünmekten kendimi alamıyorum, almayı da istemiyorum açıkçası. son olarak belirtmeliyim ki; kendimi geliştirme yolunda, cehaletle baş etme yolunda gerçekten vazgeçilmez bir araç olduğunu düşündüğüm kitaplar benim vazgeçilmez dostlarımdır.
aramızda bu hastalığa henüz yakalanmamış olan varsa eğer; lütfen hastalığı bulaşıcı bir virüsü yayar gibi, * virüsü yayar gibi yayalım. herkesi hastası yapalım, herkes alsın herkes okusun. *
aramızda bu hastalığa henüz yakalanmamış olan varsa eğer; lütfen hastalığı bulaşıcı bir virüsü yayar gibi, * virüsü yayar gibi yayalım. herkesi hastası yapalım, herkes alsın herkes okusun. *
devamını gör...
geceye attila ilhan şiiri bırak
jilet yiyen kız
o kızı nerede nasıl görsem
aklımı başımdan alır ağzı
saçları şıra köpüğü desem
kaşları bıçak izi kırmızı
yakut pulları mı? bu ne görkem
kanlı gözbebeklerindeki yazı
beni nasıl büyüledi bilmem
kirpikleri örümcek kırmızı
kızıl demirden bir ünlem
salınması yangın yalnızı
korkmasam öpmeye eğilsem
dişleri elektrik kırmızı
çarpılmışım başım sersem
sevdim jilet yiyen kızı
göğsündeki kumrulara değsem
gagaları zehirli kırmızı
gece gündüz tek düşüncem
kasıklarımdaki ince sızı
artık kimseyle sevişemem
anladım sevişmek kırmızı
jilet yiyen kız merih'li gecem
birlikte bulacağız belâmızı
sonumuz kuşkusuz cehennem
kırmızı kırmızı kırmızı
o kızı nerede nasıl görsem
aklımı başımdan alır ağzı
saçları şıra köpüğü desem
kaşları bıçak izi kırmızı
yakut pulları mı? bu ne görkem
kanlı gözbebeklerindeki yazı
beni nasıl büyüledi bilmem
kirpikleri örümcek kırmızı
kızıl demirden bir ünlem
salınması yangın yalnızı
korkmasam öpmeye eğilsem
dişleri elektrik kırmızı
çarpılmışım başım sersem
sevdim jilet yiyen kızı
göğsündeki kumrulara değsem
gagaları zehirli kırmızı
gece gündüz tek düşüncem
kasıklarımdaki ince sızı
artık kimseyle sevişemem
anladım sevişmek kırmızı
jilet yiyen kız merih'li gecem
birlikte bulacağız belâmızı
sonumuz kuşkusuz cehennem
kırmızı kırmızı kırmızı
devamını gör...
miko
anılarını okumaktan çok keyif aldığım yazardır. kendisini hiç tanımamakla birlikte saygı duyuyorum. güçlü bir imajı var zihnimde. iyi ki var.
kendisini bu yazıdan bir süre sonra tanımış ve bolca sevmişimdir:)
kendisini bu yazıdan bir süre sonra tanımış ve bolca sevmişimdir:)
devamını gör...
doğu perinçek
çin ajanıdır. tgb ile örgütlediği atatürkçü gençleri siyasal islamcılara meze yapmaya çalışmıştır. yeri gelince kürtçü, yeri gelince türkçü olabilen siyasi bir kanser hücresidir.
devamını gör...
çarşı
beşiktaş jimnastik kulübü'nün en bilinen ve şerefli taraftar grubu.
hmm şey beşiktaşlı sözlük yazarları göreve lütfen. bu başlık neden hala boş?
hmm şey beşiktaşlı sözlük yazarları göreve lütfen. bu başlık neden hala boş?
devamını gör...
şarkılarda geçen etkileyici sözler
...yenik düşüyor herşey zamana
biz büyüdük ve kirlendi dünya...
yeni türkü - telli telli
mor ve ötesi - telli telli
biz büyüdük ve kirlendi dünya...
yeni türkü - telli telli
mor ve ötesi - telli telli
devamını gör...
yazarlara göre iyiliğin tanımı
iyilik, hiçbir art niyet olmadan sadece karşısındaki canlıya yarar sağlamak amacı güden eylemdir..
devamını gör...
dedesinin mezar taşını okuyamayan tek toplum
dedeni mezardan çıkarsan, 100 dedenden 3 tanesi okuyabilecekti zaten.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının sözlüğü sahiplenmesi
ileride “aaah! ah! ellerimde büyüdü kerata” hissiyle karışacak duygu yoğunluğu.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...
2000'lere damga vurmuş dillerden düşmeyen şarkılar
2000'lerin olmazsa olmazı, hayalet sevgilim irem.
devamını gör...
olgunluk belirtileri
klasik olacak ama eskiden çok ağır gelen şeylerin sizde hiç bir etki yaratmamasıdır.
devamını gör...
ateş dikeni
küçüklüğümün kaldırım ve park kenarlarının kırmızı minik toplarıydı ateş dikeni..
küçük ama sevimli olan müstakil evimizin,
benim en büyük dünyamı oluşturan,
evden çıktıktan sonra adımlarımı sayarak eriştiğim çocukluk parkımın,
her kenar köşesine konulmuş,
harika görüntüsüyle alanı sıcacık hissettiren bitki türü..

muhakkak ki,
herkes kendi çocukluk parkının bir kenarında bu bitkiyi görmüş
yanında oturmuştur.
parkında olmayanlar ise bu günlerde yol kenarlarında aracı ile giderken gözlemlemiştir.
elinize alıp topladığınız da,
maksimum 20 tanesini tam bir avuç doluluğuna ulaştırdığı boyutlara sahip,
kırmızı görüntüsüyle yeme ihtiyacından ziyade acaba tadı nasıl olabilir ki..? diyerek
muhakkak bir iki tane ağzınıza attığınız..
ardından ekşi ve içinde bulunan çekirdekleri sebebiyle kıtır kıtır bir doku hissettiren minik kırmızı ateş dikenleri..
halk arasında adına köpek elması da denilen ateş dikeni özünde,
gülgiller familyasından, yaz kış yeşil kalan çalıdır. 3 metreye kadar boyları uzayabilir.ince uzun ve oval yaprakları vardır. salkım şeklinde sarımtrak ve beyaz çiçekler açar.
salkım halinde ki görünüşü,
salkım domatesin minyatür hali gibidir.

ateş dikeni çocukluk parkımın ebedi bekçileridir..
küçük ama sevimli olan müstakil evimizin,
benim en büyük dünyamı oluşturan,
evden çıktıktan sonra adımlarımı sayarak eriştiğim çocukluk parkımın,
her kenar köşesine konulmuş,
harika görüntüsüyle alanı sıcacık hissettiren bitki türü..

muhakkak ki,
herkes kendi çocukluk parkının bir kenarında bu bitkiyi görmüş
yanında oturmuştur.
parkında olmayanlar ise bu günlerde yol kenarlarında aracı ile giderken gözlemlemiştir.
elinize alıp topladığınız da,
maksimum 20 tanesini tam bir avuç doluluğuna ulaştırdığı boyutlara sahip,
kırmızı görüntüsüyle yeme ihtiyacından ziyade acaba tadı nasıl olabilir ki..? diyerek
muhakkak bir iki tane ağzınıza attığınız..
ardından ekşi ve içinde bulunan çekirdekleri sebebiyle kıtır kıtır bir doku hissettiren minik kırmızı ateş dikenleri..
halk arasında adına köpek elması da denilen ateş dikeni özünde,
gülgiller familyasından, yaz kış yeşil kalan çalıdır. 3 metreye kadar boyları uzayabilir.ince uzun ve oval yaprakları vardır. salkım şeklinde sarımtrak ve beyaz çiçekler açar.
salkım halinde ki görünüşü,
salkım domatesin minyatür hali gibidir.

ateş dikeni çocukluk parkımın ebedi bekçileridir..
devamını gör...
burada yaşarsam çok huzurlu olurum denilen yerler
öyle bir yer olduğunu düşünmüyorum. insanın olduğu yerde illa bir huzursuzluk, bir kaos vardır.
devamını gör...
pratik bilgiler
yumurta haşlarken suyuna biraz tuz atarsanız kabuklarının daha kolay soyulduğunu görecekseniz.
devamını gör...
