farsça bir kelime olan sergüzeşt; macera, serüven anlamına gelir.
sergüzeşt, aynı zamanda samipaşazade sezai'nin yazdığı, 1888'de yayınlanan romanının da adıdır. türk edebiyatında romantizmden realizme geçiş eseri olarak kabul edilir.
devamını gör...

benimdir, ama öncü biber salçası kalitesinde salça olurum öyle boş beleş değil yani!
devamını gör...

bakırköy sahili.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: epsilondelta).

edit: keşke floodu bozmasaydınız bee.*
devamını gör...

beni çağırdı niz galiba, ben o görevli kişiyim.
devamını gör...

uçurum bir fark irite edici olsa da, taraflar reşit ve razı olduğu sürece kimseyi ilgilendirmeyecek durumdur.
devamını gör...

günaydın sözlük.
bugün yeni hayatımın ilk günü diyeceğim ama o pazartesi. bugün yeni hayatımın ilk gününe 5 gün kalası. üff sabah sabah ne diyorsam..

neyse işte bugün ev bakacağım. artan kira fiyatları karşısında yagami kardeşinize şans dileyin. bir de lütfen orayı seveyim.

bende günaydınlı görsel yoktu. bu kadar.
devamını gör...

-meraba mülayim abi
-meraba canım.
bu herifi de hiç sevmem.
devamını gör...

içip içip gelmesin de ne halt yerse yesin dediğim başlık.

evlat filan dinlemez, sıra dayağına çeker bizi.*
devamını gör...

%16'ya varan yağ oranı ile kolesterol düşmanı bir ettir.
yağ oranından mütevellit sevenleri de sevmeyenleri de çoktur.
nihayetinde en fizibl kırmızı et olmasına rağmen ortadoğuda günahkeçisi ilan edilen gariban bir hayvanın kas dokusudur.
haram oluşu hikayesini legitimize etmek amacıyla bin adet mit uydurulmuş olup diğer kasaplık hayvanlardan çok farklı değildir. olası sağlıksız sonuçların sakallı bir dayının sevmeyişinden değil, sağlıksız bakılan hayvanlardan kaynaklandığı bilimsel bir gerçektir.
eşlikçi olarak brown ale'ın iyi gittiği rivayet edilir.
kolesterolünüzü tavana vurdurmamak adına nasılsa hayvanlar gibi tavuk budu yenmemeliyse, domuz eti de belli bir dozda tüketilmelidir.
her şeyden öte yıl olmuş 2020, zannımca haksız kazanç harici kimin ne yediğine takılmamak gerekmektedir.
devamını gör...

beklenti'dir. başka da bir şey değildir. hayattaki her şey beklentilerimize göre bizi mutlu eder veya etmez..
devamını gör...

bir fotoğrafa

"karşımdasın işte...
bana bakmadan da oradasın,
görüyorum seni.
ah benim sevdasında bencil,
yüreğinde sağlam sevdiğim.
kalbime gömdüm sözlerimi,
ceset torbası oldu yüreğim.
tıkandığım o an,
elimi nereye koyacağımı şaşırdığım
o an işte,
aklımdan o kadar çok şey geçti ki
takip edemedim.
ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi..."


mavi gözlü dev benim en sevdiğim şairlerdendir. yüreğime işleyen birçok sözü, dizesi vardır. bu şiiri de benim gibi özleyince hemen fotoğraflara sarılanlara.
çok kadın sevmiştir belki evet ama onun gibi şairler zaten hep aşka aşık değiller midir?
hatta bir hikaye vardır. "senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım piraye" diyen nazım hikmet'in kol saatinin kayışında vera yazmaktadır. ama tabii bu mavi gözlü dev'in sevdasının az olduğunu göstermez asla, ben buradan onun aşka aşık bir adam olduğu fikrine kapılıyorum. hem öyle olmasaydı bu kadar güzel şiirler bırakabilir miydi bize.
devamını gör...

insanın kendini telkin etmeyi öğrenmesi lazım.
"bugün kötüyüm kendimi x duygusunda hissediyorum ama yarın daha farklı bir gün olacak."
bu kolay mı elbette değil. peki bu telkinlere inanıyor muyuz evet.
"nasıl evet dopamin ben inanmıyorum saçma ve komik geliyor."
bana da ama beyin böyle kanıyor işte arkadaşlar. boşuna dememişler telkin büyüden etkilidir diye.

diğer bir önerim de öz şefkati öğrenmek.
salaklık yaptığımızda kendimize içten içe hakaret edip aşağılamak yerine "hata yapabilirim sonuçta ben de bir insanım." farkındalığı katıp kibar ve anlayışlı yaklaşabilirse şayet kendine o zaman acılar insanın üzerine sıkı sıkıya yapışmıyor.
su üstüne çıkmak gibi.
botuna delikler açacağına var olan delikleri kapat.

bir diğer tavsiyem ise duyguları inkar etmemek.
var olan bir duyguyu bastırmamak, görmezden gelmemek. rahatsız eden bir hissi unutmak için oyalanacak daha doğrusu o kötü histen kaçacak aktivitelerde bulunmamak.
önce duygunun adını koymak gerekiyor sonra ise nasıl hissettirdiği. geçmiş ve bugün arasında bu duyguyu tanımlamak işin kilit kısmı. burası da biraz mesai istiyor haliyle. anılarda kaybolmak veya iç dünyamızda yolculuğa çıkmak her yiğidin harcı değil.
her duygu da kolay değildir.
mesela acı hissederiz. ne kadar rahatsız edici ve stres seviyesini arttıran bir an değil mi?
yüzleşmemiz lazım ama. yüzleşip ders çıkarmazsak, üstünü kapatmaya çalışırsak o acı hep orada yaşayacak. huzursuzluk çekeceğiz. oysa kaçmasak duygularımızdan kendimize zamanlar tanısak çoğu şey daha farklı olabilir.
devamını gör...

nedense hiç yadırgamadığım uygulama.
her an başka yerlere de gelebilir. mesela...
devamını gör...

ağzımı açmak istemiyorum ama bazen bu hayvan sevenler biraz fazla korumacı oluyor. kimse sokak köpeklerini öldürelim yada zarar verelim demiyor, şehirlerde başıboş köpeklerin artık barınak yada doğaya gönderilmesi yolu ile zarar verilmeden bir çözüm bulunması istenilmiş. bu sayede saldırgan hayvanlar yüzünden insanlar zarar görmez. en şaşırdığım ise yukarıda bir hayvan sever başıboş köpek sevmiyorsanız gidin ıssız adada yaşayın demiş. yani şehirde hayvanlar yaşamalı ıssız adada ve doğada insanlar yaşamalı diyerek beni yeni beyin ufuklarına yelken açtırdı buradan kendisini tebrik etmek lazım.
devamını gör...

yaprak sarma.
devamını gör...

gülse birsel'in türk sitcom tarihine armağanıdır. her bölümü en az beş kere izlenmiştir. keşke çok çok çok daha uzun sürseydi.
devamını gör...

animenin yapımcısı göktuğ özgül'ün diğer çalışmalarını görmek için @goktug_art isimli instagram hesabını takip edebilirsiniz veya aşağıdaki siteye göz atabilirsiniz.

www.artstation.com/goktugozgul

şimdi en sevdiğim bölüm geliyooooor; eleştiri

animeleri çok severim, boş vakitlerimde anime de izlerim tamam mı? öncelikle göktuğ özgül'ün emeğine sağlık. şimdi eleştirelim bakalım.

animasyon, anime, film, dizi gibi yapımlar yedinci sanat olan sinema ürünüdür. (bkz: septem artes liberates)
kültürel anlamda sinemaya bakıldığında bazı ulusların veya yönetmenlerin belirgin, farklı, sıradışı sanat anlayışları vardır ki yapıtlarından bunu anlayabiliyoruz. örneğin kore sineması son yıllarda dikkat çekiyor. başka bir örnek de japon anime ve mangalarıdır. bu sanatın kökeni japon tiyatrosu kabukidir. meşhur naruto animesi aslında bir kabuki tiyatrosudur. kabuki yapıtlarında japon halkının kültürel değerleri işlenir. erdem, saygı, yardımlaşma, toplum yararı, aile şerefi, shogun sistemi vb konular işlenir. doğal olarak japon animelerinde de bu değerler işlenir. izlediğim animelerin hemen hemen hepsinde bir japon felsefesi ve kültürel değeri vardı. bir kaç anime serisi bitiren herkes az çok japonya'daki toplumsal düzeni anlayabilir. bu bağlamda anime ve mangalar her ne kadar 'kurgusal' ve 'fantastik' olsalar da sosyolojik olarak tutarlıdır.
örneğin pokemon anime serisinde ana karakter ash ketchum (satoshi)pokemon eğiticisi ana karakter 21 sezon 1409 bölüm şampiyon olamıyor kaynak. peki o zaman bu anime izleyicisine ne anlatmaya çalışıyor? önemli olan 'şampiyon' olmak değil; hayatta somut bir amaç edinmek, dostluk bağları kurmak, düşmanlarına dahi saygılı olmak gibi japon kültürüne has değerleri izleyicisine aşılıyor. diyaloglar, karakterler, kullanılan dildeki sadelik düşünüldüğünde hedef izleyici kitlesinin çocuklar olduğu hemen anlaşılıyor. bu da tüm dünya çocuklarına (yani gelecek nesle) sağlam bir 'japon' hayranlığı yani kültür emperyalizmi aşılıyor. aynı zamanda kendi halkının çocuklarına da bunu aşılıyor. japon halkı ikinci dünya savaşı'nda atom bombasının hedefindeki bir toplum olarak tüm dünya'ya 'ezik japonlar' dedirtmemek için çok çalıştı. buna rağmen dünya'nın en borçlu ülkesi hala japonya. üstelik intihar oranı (% 0,0025) en yüksek ülke de japonya'dır. bu açıdan bakıldığında pokemon animesi kültür tarihi için daha derin bir anlam ifade ediyor.

peki davara efsanesi isimli türk yapımı anime bize ne anlatıyor? hiç birşey.
kurukafa baskılı siyah t-shirt giyen ergen bir genç ana kahraman olarak karşımıza çıkıyor. lisede benim böyle sınıf arkadaşlarım vardı. hard metal dinlemekten beyinleri sulanmış, asosyal, içine kapanık, hiç sevgilisi olmayan, kişisel bakımına özen göstermeden toplum içine çıkan, 31ci tayfa dediğimiz ergen arkadaşlarım vardı lisede. çocuklar için kötü örnek olan bu kurukafa seven asosyal kahramanımız pek özgün bir kişilik değil. biraz ben10 özentisi gibi duruyor. kumral saçlı ve renkli gözlü olduğuna göre türkiye'nin kıyı kesimlerinde doğmuş olmalı.

okulun mimarisine bakınca akp iktidarındaki okul mimarisine hiç benzemiyor. akp döneminde okullar toki, cumhurbaşkanlığı külliyesi gibi dört köşeli basık çatılarıyla hemen dikkat çekiyor. estetik zzevkten yoksun okullarımız var.

yüzlerce defa okul gezisiyle yerebatan sarnıcı'nı geziyorlarmış. hani bir yabancı izlese sanır ki türkiye'd eğitim sistemi japonya gibi. biz çocuklarımıza sürekli antik kentler, bizans kalıntıları, harabeler filan gezdiriyoruz sanacak. halbuki sabah veriyoruz okul servisine 8 saat kafa dinliyoruz. akşam da çocuk yorgun bir şekilde eve geliyor. burada çocuklar memnun, aileler memnun, hükümet memnun. peki kim memnun değil? öğretmenler.

ana kahramanımız okulu kırıp gollom'un kocaman kulaklı haliyle savaşa girecek ama saçma bir kulak şakası yapıyor. bir de ukala ukala tirat atıyor. bu davranış şeklini en çok amerikan çizgi filmlerinde görüyoruz. ben10, powerpuff girls gibi çizgi filmlerde düşmanı aşağılama, laf sokma gibi davranışlar çocuklara aşılanıyor. oysa pokemon animesinde düşmanı aşağılayan ifadeler kullanılmıyor. tam tersine düşmanla adil bir savaş olması için teşvik ediliyor. genellikle roket takımı hep teknolojik silahlarla uçan balonla geliyor. tıpkı abd'nin atom bombası gibi, değil mi?

temaya ve seçilen renklere bakarsak istanbul'u akdeniz iklimini ve denizleri sembolize eden mavi tonlarını kullanmış. ancak davara'nın da mavi bir dev olması beni rahatsız etti. buradan anlıyoruz ki davara karakteri aslında hint mitolojisindeki mavi tanrılardan esinlenilmiş. tıpkı avatar filmi gibi.

sonuç olarak davara efsanesi ne bir görsel şölen ne de didaktik bir eser. sanatçı çizim yeteneği doğrultusunda hiç bir öğretisi ve alt metni olamayan 'bir hikaye' anlatmaya çalışıyor. bu yüzden basit, tatsız, ilgi çekmeyen, lisans bitirme projesinden öteye gidemeyecek bir ürün olmuş. ürün de demek istemiyorum yapıt da demek istemiyorum. adını sen koy. çünkü pazarlanacak bir tarafı yok. ne muhteşem yüzyıl ne kurtlar vadisi, ne de koreden ithal ettiğimiz senaryolarla yeniden kurgulanan sıkıcı türk dizilerigibi.

yani türkler anime yapamaz. kendi tarihinden ders çıkartamayan bir ulus kendi kültürel değerlerini başka uluslara aşılayamaz. osmanlı imparatorluğu kültür mirasını sahiplendik ama tarihimizle yüzleşmedik. sahte bir saltanat dizisi çekildi. arap ülkelerine de konusu derin devlet ve mafya örgütlenmesi olan kurtlar vadisi'ni ihraç ettik. ikisi de 'savaş' temasını işliyor değil mi? türkler o zaman kaostan beslenen bir millettir. ben bir yabancı olsam ve şu dizilere maruz kalsam kafamdaki türk imajı şöyle olur; mafyatik, imparatorluk özlemi içinde, davranışlarının sonunu düşünmeyen, kahraman olmak için yaşayan, toplumsal bir amaç uğruna hareket etmeyen, bencil, merkezcil, dost edinmeyen, dostlarına güvenmeyen, kavgacı, eleştiriye kapalı, aniden öfkelenen ...

şimdi lütfen bu soruyu siz cevaplayın.

türkler hangi kültürel değerlerini sahiplenmelidir?
devamını gör...

gözlerinin içine bakmak; ben seni son derece dikkatle dinliyorum, buradayım demek olduğu için insan ilişkilerinde çok önemli bir yeri olabilir.

baktığınız kişinin tam olarak gözlerinin içine değil, iki kaşının ortasına bakarsanız da gözlerinin içine bakmış gibi izlenim verebilirsiniz. en gözü pek öğretmenlerle baş etme taktiğim buydu benim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim