sözlükte canlılık yok diye trolleri ölümüne savunmak
moderasyonu yermekten bıkmadınız ha! onlar gayet işinde gücünde ve ilgililer sorunlarımıza. sen de gelip burda “daddy gibi ben de giderim” atarı yapıyosun. e gerçekleştir madem. hadi sağdan sağdan.
- ooo bayramlık ağzımı açmamı gerektiren editler bunlar. lakin ben at gözlükleriyle dünyaya bakan biri ile akşama kadar laf dalaşı içersinde bulunamam. o mixerlik olaylarınızın içinde bulunan her arkadaş biliyor kimin ne yaptığını ve söylediğini, hatta objektif bakabilenler benim arkadaş grubuma yöneliyor. çevrendekiler azalırken fark etmen gerekiyodu aslında ama malum, gözlüklerin getirdiği kısıtlı bakış açısı.
- ooo bayramlık ağzımı açmamı gerektiren editler bunlar. lakin ben at gözlükleriyle dünyaya bakan biri ile akşama kadar laf dalaşı içersinde bulunamam. o mixerlik olaylarınızın içinde bulunan her arkadaş biliyor kimin ne yaptığını ve söylediğini, hatta objektif bakabilenler benim arkadaş grubuma yöneliyor. çevrendekiler azalırken fark etmen gerekiyodu aslında ama malum, gözlüklerin getirdiği kısıtlı bakış açısı.
devamını gör...
kızıl veba
jack london’ın bu öyküsü tam da 2020 yılında okunmak üzere yazılmış sanki. büyük jack sanki bu kitabı yazıp çelik bir tüp içine koyup toprağa gömmüş ve üzerine de “ 2020 yılında açılıp okumak üzere” diye bir not düşmüş.
bütün dünya ahalisi olarak 2020 yılını bir salgınla baş etmeye çalışarak geçirdiğimiz için kitap bize çok daha anlamlı gelecek. çünkü bu kitapta london bize kızıl veba isimli bir hastalıktan, bu hastalığın dünya nüfusunu nasıl yerle yeksan ettiğinden ve salgının ardından insanların - hayatta kalan insanların- neye dönüştüklerinden bahsediyor.
bulaştığı insanları en geç iki saat içinde öldüren ve belirtileri çok açık ve net olan bu salgın yayılmaya başladığında tıpkı içinde bulunduğumuz bu senede olduğu gibi bir kaos ortaya çıkıyor ilk olarak. bazı insanlar umutsuzluğa kapılırken bazıları da içlerindeki vahşiyi sokağa salmaya karar verir. kendi menfaatleri için elinden geleni ardında koymayanlarla başkalarının iyiliği için kendini feda etmeye hazır olanlar sokaklarda karşı karşıyadır artık.
salgının hikayesini yaşlı bir adam anlatır torunlarına. ancak torunlar salgın dönemini yaşamamış, salgından sonra kurulan kolonilerde doğmuş ve büyümüş oldukları için bambaşka bir kültüre ya da kültürsüzlüğe sahiptirler. herkes dünyayı içine doğduğu şekliyle tanır ve bilir.
einstein’a üçüncü dünya savaşının nasıl yapılacağını soranlar dehadan şöyle bir yanıt alırlar: “ üçüncüyü bilmem ama dördüncü dünya savaşı taş ve sopalarla yapılacak.” bana bu cümleyi hatırlattı biraz dedenin ve torunları yaşadığı dönem.
2021 yılı bitmeden önce bu kitabı mutlaka okuyun, eğer önceden okuduysanız bu yıl içinde bir kez daha okuyun ve jack london’ın öngörüsü ve dehası önünde saygıyla eğilin.
bütün dünya ahalisi olarak 2020 yılını bir salgınla baş etmeye çalışarak geçirdiğimiz için kitap bize çok daha anlamlı gelecek. çünkü bu kitapta london bize kızıl veba isimli bir hastalıktan, bu hastalığın dünya nüfusunu nasıl yerle yeksan ettiğinden ve salgının ardından insanların - hayatta kalan insanların- neye dönüştüklerinden bahsediyor.
bulaştığı insanları en geç iki saat içinde öldüren ve belirtileri çok açık ve net olan bu salgın yayılmaya başladığında tıpkı içinde bulunduğumuz bu senede olduğu gibi bir kaos ortaya çıkıyor ilk olarak. bazı insanlar umutsuzluğa kapılırken bazıları da içlerindeki vahşiyi sokağa salmaya karar verir. kendi menfaatleri için elinden geleni ardında koymayanlarla başkalarının iyiliği için kendini feda etmeye hazır olanlar sokaklarda karşı karşıyadır artık.
salgının hikayesini yaşlı bir adam anlatır torunlarına. ancak torunlar salgın dönemini yaşamamış, salgından sonra kurulan kolonilerde doğmuş ve büyümüş oldukları için bambaşka bir kültüre ya da kültürsüzlüğe sahiptirler. herkes dünyayı içine doğduğu şekliyle tanır ve bilir.
einstein’a üçüncü dünya savaşının nasıl yapılacağını soranlar dehadan şöyle bir yanıt alırlar: “ üçüncüyü bilmem ama dördüncü dünya savaşı taş ve sopalarla yapılacak.” bana bu cümleyi hatırlattı biraz dedenin ve torunları yaşadığı dönem.
2021 yılı bitmeden önce bu kitabı mutlaka okuyun, eğer önceden okuduysanız bu yıl içinde bir kez daha okuyun ve jack london’ın öngörüsü ve dehası önünde saygıyla eğilin.
devamını gör...
biz büyüdük ve kirlendi dünya
cocukken her seyin daha kolay, daha saf, daha mutlu, daha temiz oldugunu belirten soz kumesi.
belli bir olgunluga gelmis her kisinin cocukluguna ozlem duymasinin sebebi belki bu; belki de dunyayi kirleten, safligini koruyamayan insanoglu.
bu cumlenin gectigi sahane bir yeni türkü sarkisi vardir; melodisiyle sizi mutlu eder, sozleri de murathan mungan’a aittir.
dinlemek isteyene tik tik
belli bir olgunluga gelmis her kisinin cocukluguna ozlem duymasinin sebebi belki bu; belki de dunyayi kirleten, safligini koruyamayan insanoglu.
bu cumlenin gectigi sahane bir yeni türkü sarkisi vardir; melodisiyle sizi mutlu eder, sozleri de murathan mungan’a aittir.
dinlemek isteyene tik tik
devamını gör...
powerpuff girls dondurması
herkesten gizli yediğim dondurmalardan biriydi.
sanırım artık satılmıyor.
herkesten gizli yerdim çünkü kız çocukları için üretilen bir dondurmaydı.
çoğu zaman "please kill me" diyen bir suratla karşılaşırdım dondurmanın kabını açınca.

lanet olası dondurma çok güzeldi ama.
bir de star loli vardı.
yine o da kız çocukları içindi ama tadı o kadar iyidi ki.
sanırım artık satılmıyor.
herkesten gizli yerdim çünkü kız çocukları için üretilen bir dondurmaydı.
çoğu zaman "please kill me" diyen bir suratla karşılaşırdım dondurmanın kabını açınca.

lanet olası dondurma çok güzeldi ama.
bir de star loli vardı.
yine o da kız çocukları içindi ama tadı o kadar iyidi ki.
devamını gör...
mouchette
robert bresson'un geroges bernanos’nun romanı olan mouchette’i 1967’de senaryolaştırıp sinema dünyasına hediye ettiği film ötesi şaheser. robert bresson, mouchette için tam bir sefalet ve acımasızlık’tır der. gerçekten sefaletide acımasızlığıda bu filmde hançer gibi kalbimize saplar. film aslında savaşın yıkımlarının eseri olan insanların sevgisizliği ve ruhsuzluğunu anlatarak başlar annesi yatalak olan mouchette abisi ve kundakta olan kardeşi ile annesinin başında olan ifadesizliği aslında bir çok ifade barındırmaktadır. mouchette ne okulda ne kasabada ne ailesinden kimseye sevgi gösterir soğuktur kendisini bile sevmez. okulda olan koro sahnesinde bunu çok çok iyi anlarız herkesin şarkı söyleyip eğlenirken mouchette'in öyle soğuk duruşundan. ailenin sefaleti savaş sonrasında olan durumları siyah beyaz bir etki ile gözümüze gözümüze sokar çıkmayacak şekilde yönetmen. küçük ayaklı büyük papuçlu bir kızdır mouchette ve onu hissederiz kalbimizde. aslında herkes acımasız herkes sevgisizdir mouchette'e karşı yatalak annesi hariç ama o sadece mouchette karşı değil kendisi giderse çocukları ne olacak diye düşünür. büyük papuçları ile yürüyemeyişiyle yüreğinize bir öküz oturur hele son sahnede kendisini suya bırakırken gözyaşlarınızı tutamayabilirsiniz.
klasik robert bresson tarzı iç çatışmalar ve karanlıkla dolu bir film ağlamak istiyorsanız izleyebilirsiniz efendim.
edit :ah tavşan sahnesi izleyip yazdığım için ağlarken yazmayı unutmuşum.
klasik robert bresson tarzı iç çatışmalar ve karanlıkla dolu bir film ağlamak istiyorsanız izleyebilirsiniz efendim.
edit :ah tavşan sahnesi izleyip yazdığım için ağlarken yazmayı unutmuşum.
devamını gör...
128 milyar dolar’ın aslında hiç olmamış olması
termodinamiğin birinci yasası, şahsım kişisini haklı çıkarıyor.
böyle bir paranın, doyumusuz, itibardan tasarrufun olmadığını iddia eden birileri tarafından elde tutulması ve biz fakirler bu para için ohaa çok iyi para yaaa, ye ye bitmez söylemlerde bulunarak paraya hak etmediği itibarı kazandırdık.
enerji, yoktan var edilemez; var olan enerji de yok edilemez. sadece bir şekilden diğerine dönüşür.
muhtemelen türkiye'nin muhtelif bir yerinde saray olarak karşımıza çıkacaktır.
ben mr. şahsım'a yabancı da olmadığı bir yöntem sunuyorum. termodinamiğin dördüncü yasası olan üçüncü yasa;
şimdi efendim sizler sıfırlamaya uzak olmayan bir ailenin mensubusunuz, mr. şahsım. bilal oğlan'a zorla da olsa sıfırlamayı öğrettiniz hepimiz duyduk. tarih tekerrürden ibarettir.
sıcaklık sıfıra yaklaştıkça bütün hareketler sıfıra yaklaşır.
ben aslında yoğummm
beyfendi sarayında ben 128 milyon dolar söylemleri nasıl yok ederim diye düşünüp taşınırkeneeee, hemennn radikal bir değişim yapayım dedi. herkesi ters köşe yapayım dedi.
bu değişim bekleniyordu fakat yine yeniden hepimizi şaşırttı. ankara kulislerinin bahsettiği değişiklikler olmadı.
berat albayrak gelmedi
tansu çiller hiç gelmedi
süleyman soylu tarım bakanı olmadı......
benim en çok içime oturan değişim ise,
şahsımın kızının, kankileytasının bakanlığının elinden alınması. ne güzel heybeti ile iki bakanlığı birden idare ediyordu.
ee zehra bir gecede yoksul kaldın mı? umarım gaza gelir de 128 milyon doların aslında olmamasının olamayacağını kanıtlar nitelikte el altından bilgiler verirsin, basına.*
goebbels* fikir vermiş ve my. şahsım kaotik ortam yaratmak adına fetöcü birini bakan yapmış. tesadüf olduğunu düşünmüyorum.
akşama cnn, habertürk, halk tv, tv100, tele 1'de ortalık kızışacak. ''yahu el-insaf, fetö sevdalısı bir insan nasıl bakan yapılabilir? tartışmaları başlayacaktır.
bir adet mal-ötesi birey, fetö kalkışmaları-kıyımlarına rağmen nasıl olur da yok etmez o twitleri?
sağolsun bu hükümet ayyyy pardon, mr. şahsım ve akılalmaz manevraları, hepimizi komplo teorisyeni yaptı.
bizi siz yarattınız, er-er-erdohan.
böyle bir paranın, doyumusuz, itibardan tasarrufun olmadığını iddia eden birileri tarafından elde tutulması ve biz fakirler bu para için ohaa çok iyi para yaaa, ye ye bitmez söylemlerde bulunarak paraya hak etmediği itibarı kazandırdık.
enerji, yoktan var edilemez; var olan enerji de yok edilemez. sadece bir şekilden diğerine dönüşür.
muhtemelen türkiye'nin muhtelif bir yerinde saray olarak karşımıza çıkacaktır.
ben mr. şahsım'a yabancı da olmadığı bir yöntem sunuyorum. termodinamiğin dördüncü yasası olan üçüncü yasa;
şimdi efendim sizler sıfırlamaya uzak olmayan bir ailenin mensubusunuz, mr. şahsım. bilal oğlan'a zorla da olsa sıfırlamayı öğrettiniz hepimiz duyduk. tarih tekerrürden ibarettir.
sıcaklık sıfıra yaklaştıkça bütün hareketler sıfıra yaklaşır.
ben aslında yoğummm
beyfendi sarayında ben 128 milyon dolar söylemleri nasıl yok ederim diye düşünüp taşınırkeneeee, hemennn radikal bir değişim yapayım dedi. herkesi ters köşe yapayım dedi.
bu değişim bekleniyordu fakat yine yeniden hepimizi şaşırttı. ankara kulislerinin bahsettiği değişiklikler olmadı.
berat albayrak gelmedi
tansu çiller hiç gelmedi
süleyman soylu tarım bakanı olmadı......
benim en çok içime oturan değişim ise,
şahsımın kızının, kankileytasının bakanlığının elinden alınması. ne güzel heybeti ile iki bakanlığı birden idare ediyordu.
ee zehra bir gecede yoksul kaldın mı? umarım gaza gelir de 128 milyon doların aslında olmamasının olamayacağını kanıtlar nitelikte el altından bilgiler verirsin, basına.*
goebbels* fikir vermiş ve my. şahsım kaotik ortam yaratmak adına fetöcü birini bakan yapmış. tesadüf olduğunu düşünmüyorum.
akşama cnn, habertürk, halk tv, tv100, tele 1'de ortalık kızışacak. ''yahu el-insaf, fetö sevdalısı bir insan nasıl bakan yapılabilir? tartışmaları başlayacaktır.
bir adet mal-ötesi birey, fetö kalkışmaları-kıyımlarına rağmen nasıl olur da yok etmez o twitleri?
sağolsun bu hükümet ayyyy pardon, mr. şahsım ve akılalmaz manevraları, hepimizi komplo teorisyeni yaptı.
bizi siz yarattınız, er-er-erdohan.
devamını gör...
ekonomi çok iyi
sahibinin sesinden "egonomi coh eyi" dir.
devamını gör...
delirmemek için yapılanlar
düşünmemeye çalışmak ve zamanı geçirmek için bir şeyler yapmak işe yarar diye düşünüyorum.
devamını gör...
tüm yazarların profilinde kurucu yazması
olley dediğim olaydır
devamını gör...
hangi yazar gözünde nasıl canlanıyor sorusu
devamını gör...
ismi merak uyandıran kitaplar
devamını gör...
13 haziran 2021 sedat peker'in video atmaması
izlerken yiyeceğim şeylere kadar hazırlamıştım. çok üzdü bu durum beni
devamını gör...
milliyetçilik ırkçılık mıdır sorunsalı
ırkçılık olarak görmüyorum yalan yok ama milliyetçi ayağına yatıp da kendi etnik kökeninin dışında başka etnik kökenlere duyulan nefrete de hiçbir zaman iyi gözle bakmıyorum. yaşadığı ülkeye hiçbir faydası olmayıp sosyal medyada ahkam kesenleri ancak provokatör olarak görürüm.
kişi iyi niyetli olursa, bulunduğu toplumun huzurunu kaçırmaya çalışmazsa ve kutuplaşmadan yana değil de birleştirmekten yana olursa o insanı başımın üstünde taşımasını da bilirim.
kişi iyi niyetli olursa, bulunduğu toplumun huzurunu kaçırmaya çalışmazsa ve kutuplaşmadan yana değil de birleştirmekten yana olursa o insanı başımın üstünde taşımasını da bilirim.
devamını gör...
edebiyattan anlayan kız vs mantıdan anlayan kız
mantının edebiyatını yapan kız candır.
devamını gör...
geceye acı ama gerçek bir cümle bırak
düştükçe kalkacaksın ama her kalktığında etrafında daha da az insan olacak.
devamını gör...
sessiz yazar
entrylerinin çoğunun sonunu gülücükle bitirmiş bir yazardır.bunu klasik iki nokta ve parantez kullanarak yaptığını görüyorum kanımca eski okul bir yazar .
devamını gör...
bizim kız
1976 yapımı türker inanoğlu'nun yönettiği fuat özlüer ve erdoğan tünaş'ın senaryosunu yazdığı başrollerde tarık akan ve gülşen bubikoğlu'nun yer aldığı romantik komedi türünde bir film. ama daha kimler yoktur ki filmde toto karaca, öztürk serengil, mürrüvet sim, kadir savun, nubar terziyan, hulusi kentmen....
film ömer (şemsi inkaya)'nın simitçilik yaparken cami avlusunda bulduğu bebeği mahalleye getirmesi ile başlar bebeğe zeynep(gülşen bubikoğlu) ismini veren mahalleli bebeğe hep birlikte bakar, büyütür ve okutur. zeynep mezuniyet eğlencesinde ülkenin en büyük iş adamı adil bey'in (hulusi kentmen) oğlu murat'la (tarık akan) tanışır. murat kendini zengin gösteren abisi ömer'in yalanları yüzünden zeynepten çok etkilenir aşık olurlar ve ona evlenme teklif eder. zeynep ise yalanlardan pişmandır bunu murat'a söyleyip ayrılmayı düşünür ama mahalleli itiraz eder. o sırada hacer'in(mürüvvet sim) çalıştığı köşkün sahipleri tatile gitmiştir mahalleli bu köşke adil beyleri davet ederler ve söz takılır. o sırada gelen köşkün sahiplerinin oyunu bozmayıp hizmetçi gibi takılmaları ise efsanedir. adil'in yanında çalışan adamı ona ihanet edip murat ve zeynep'i kaçırıp fidye isterler tam fidyeyi alacakken murat kendisi ve zeynep'i kurtarıp adamı döver. bir süre sonra yalanlar ortaya çıkmaya başlar ama film mutlu sonla bitecektir.
filmde bir çok efsane sahne vardır hele tayfur(öztürk serengil) ve cevriye(toto karaca) karşılıklı döktürürler birlikte oynadıkları her sahnede. paraya ihtiyaç olunca tayfur'u gazlayıp cevriye'ye yollamaları mükemmeldir. arap kılığına giren tayfa ile kuyumcu sahneleride çok komedidir.
zaten filmin komedi yükünü toto karaca, öztürk serengil ve şemsi inkaya yüklenir.
film ömer (şemsi inkaya)'nın simitçilik yaparken cami avlusunda bulduğu bebeği mahalleye getirmesi ile başlar bebeğe zeynep(gülşen bubikoğlu) ismini veren mahalleli bebeğe hep birlikte bakar, büyütür ve okutur. zeynep mezuniyet eğlencesinde ülkenin en büyük iş adamı adil bey'in (hulusi kentmen) oğlu murat'la (tarık akan) tanışır. murat kendini zengin gösteren abisi ömer'in yalanları yüzünden zeynepten çok etkilenir aşık olurlar ve ona evlenme teklif eder. zeynep ise yalanlardan pişmandır bunu murat'a söyleyip ayrılmayı düşünür ama mahalleli itiraz eder. o sırada hacer'in(mürüvvet sim) çalıştığı köşkün sahipleri tatile gitmiştir mahalleli bu köşke adil beyleri davet ederler ve söz takılır. o sırada gelen köşkün sahiplerinin oyunu bozmayıp hizmetçi gibi takılmaları ise efsanedir. adil'in yanında çalışan adamı ona ihanet edip murat ve zeynep'i kaçırıp fidye isterler tam fidyeyi alacakken murat kendisi ve zeynep'i kurtarıp adamı döver. bir süre sonra yalanlar ortaya çıkmaya başlar ama film mutlu sonla bitecektir.
filmde bir çok efsane sahne vardır hele tayfur(öztürk serengil) ve cevriye(toto karaca) karşılıklı döktürürler birlikte oynadıkları her sahnede. paraya ihtiyaç olunca tayfur'u gazlayıp cevriye'ye yollamaları mükemmeldir. arap kılığına giren tayfa ile kuyumcu sahneleride çok komedidir.
zaten filmin komedi yükünü toto karaca, öztürk serengil ve şemsi inkaya yüklenir.
devamını gör...
apati
edip cansever, ''gelmiyor içimden hüzünlenmek bile'' der. insanın bu kadar kayıtsız kalması, herhangi bir his duymayacak konuma gelmesidir apati.
devamını gör...


