yakın arkadaştan bir anda soğutan şeyler
dert yarıştırması, derdimi küçümsemesi.
ben orada seni yakın bulup anlatmışım yaşadığım şeyi. sen gelip bana “seninki de dert mi, en azından şuna sahipsin” veya “ben bunları yaşıyorum çok daha ağır” diyeceksen neden yakınsın ki bana?
ben orada seni yakın bulup anlatmışım yaşadığım şeyi. sen gelip bana “seninki de dert mi, en azından şuna sahipsin” veya “ben bunları yaşıyorum çok daha ağır” diyeceksen neden yakınsın ki bana?
devamını gör...
balina ile mandalina
fazıl hüsnü dağlarca'nın "dağlarca çocuklarda" serisinden bir çocuk kitabı.
denize düşen bir mandalinacık ile bir balinanın dostluğunu anlatıyor diye son derece klişe bir tanım cümlesi yazayım önce. dağlarca'nın yıldızlardan bahsederek başladığı, dalgalara, ağaçlara, dallara, bembeyaz köpüklere öyle özgün anlamlar yükleyerek yazdığı bir kitap ki, bu dostluk sadece iki çocuğun değil, iki aşığın da dostluğu olabilir mi diye sormadan edemiyor insan kendine. örneğin mandalinanın balinanın sesini tanımlayışı:
a a güzel bir ses
sanki ırmak
sanki türkü
sanki ilkyaz yeli
ses mi belli değil
beni beklediği mi belli değil
sonra mandalina ile balinanın tanışmasının üzerine balinanın içinden geçen sözler:
ne mutlu ağaçmış o
çocukları böylesine
tatlı
ne mutlu ağaçmış o
çocukları böylesine
sıcak
derken kavuşma üzerine:
denize yeşim yeşim
yansırken
mandalina ağaçları
sanki yaşlı bir anneye
mektup gelir
ta uzaklardaki çocuğundan
ve son olarak yalnızlığa dair:
çocuklar uyur uyumaz
sallanır uzaklarda ağaçlar
güneşli gecede
sever balığın biri
ağacın birini
kim yalnızsa
o daha çok duyar
ıssız yerleri
ister balina olsun
ister mandalina
kim yalnızsa o daha çok
en eski bir türkü
kim yalnızsa çocuklar
o daha çok benzer
başkasına
yıl 1977, bu kitap belki de sevgiyi en iyi sezen çocuklar için yazılmış. bir devrin çocukları böyle güzel öykülerle büyümüş. hem düşleyecek bir dünya dolusu şey vermiş yazar okurlarına, hem de olanca naifliği ve sadeliği içeren sözcükleri yan yana koyup belki dört beş yaşından seksen doksanına dek nesillere edebi bir tat sunmuş bu şiirsel hikayeyle. yapı kredi yayınları'ndan edinilebilir, hem çocuklara hem de biraz çocuk kalmışlara.
denize düşen bir mandalinacık ile bir balinanın dostluğunu anlatıyor diye son derece klişe bir tanım cümlesi yazayım önce. dağlarca'nın yıldızlardan bahsederek başladığı, dalgalara, ağaçlara, dallara, bembeyaz köpüklere öyle özgün anlamlar yükleyerek yazdığı bir kitap ki, bu dostluk sadece iki çocuğun değil, iki aşığın da dostluğu olabilir mi diye sormadan edemiyor insan kendine. örneğin mandalinanın balinanın sesini tanımlayışı:
a a güzel bir ses
sanki ırmak
sanki türkü
sanki ilkyaz yeli
ses mi belli değil
beni beklediği mi belli değil
sonra mandalina ile balinanın tanışmasının üzerine balinanın içinden geçen sözler:
ne mutlu ağaçmış o
çocukları böylesine
tatlı
ne mutlu ağaçmış o
çocukları böylesine
sıcak
derken kavuşma üzerine:
denize yeşim yeşim
yansırken
mandalina ağaçları
sanki yaşlı bir anneye
mektup gelir
ta uzaklardaki çocuğundan
ve son olarak yalnızlığa dair:
çocuklar uyur uyumaz
sallanır uzaklarda ağaçlar
güneşli gecede
sever balığın biri
ağacın birini
kim yalnızsa
o daha çok duyar
ıssız yerleri
ister balina olsun
ister mandalina
kim yalnızsa o daha çok
en eski bir türkü
kim yalnızsa çocuklar
o daha çok benzer
başkasına
yıl 1977, bu kitap belki de sevgiyi en iyi sezen çocuklar için yazılmış. bir devrin çocukları böyle güzel öykülerle büyümüş. hem düşleyecek bir dünya dolusu şey vermiş yazar okurlarına, hem de olanca naifliği ve sadeliği içeren sözcükleri yan yana koyup belki dört beş yaşından seksen doksanına dek nesillere edebi bir tat sunmuş bu şiirsel hikayeyle. yapı kredi yayınları'ndan edinilebilir, hem çocuklara hem de biraz çocuk kalmışlara.
devamını gör...
kullanıcı adın bir cevap olsaydı sorusu ne olurdu sorunsalı
nedir bu kullanıcı adlarının sizden çektiği.
devamını gör...
bütün çocuklar iyidir
devamını gör...
siddal
ortada olmamasını gitmek diye algılamadığım, öyle ya da böyle sebeplerden ötürü gittiğini bugün döndüğünde yazdığından anladığım, kıymetli tanımlarını okurken çok büyük keyif aldığım, ama kendi karaladıklarını okurken ise kat kat fazla keyif aldığım, şahsen tanımadığım ama kalemine, tercüman olduğu duygulara asla yabancı olmadığım yazardır. safalar getirmiştir, iyi ki gittiğini söylediği yerlerden geri gelmiştir.
devamını gör...
babayla olan ilişki
babanın sarılıp öpmesi, başını okşaması bence nimettir. ben tadamasam da pek tadanları gözlerim dolu dolu kıskanmışımdır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çizimleri
nakkaş matrakçı nasuh’un menâzilnâmesin’den, minyatür röprodüksiyon çalışması. 35x50 300 gram renklendirilmiş, aherlenmiş ve mührelenmiş kağıt üzerine suluboya ve akrilik minyatür çalışması.
üsküdar, 2019
(link: imgyukle.com/i/aqTwDN)
üsküdar, 2019
(link: imgyukle.com/i/aqTwDN)
devamını gör...
yazarların unutamadığı film replikleri
i think she is the saddest girl to ever hold a martini.
-vanilla sky.
-vanilla sky.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
ateşli bir şekilde savunulan görüşler asla iyi bir temele dayanmayan görüşlerdir; gerçekten de şiddetli duygusallık, görüş sahibinin rasyonel kanıtlardan yoksun olduğunun bir göstergesidir.
bertrand russel
sorgulayan denemeler
1928 yılında yayınlanan bir kitap, o günden bugüne hiç değişmeyen insanlık.
bertrand russel
sorgulayan denemeler
1928 yılında yayınlanan bir kitap, o günden bugüne hiç değişmeyen insanlık.
devamını gör...
istanbul arkeoloji müzesi
türkiye'nin ilk müzesi. müzenin ana binası (bkz: osman hamdi bey)'in kuruculuğunda 13 haziran 1891 yılında ziyarete açılmıştır.
çinili köşk(1880) ve sanayi-i nefise mektebi (1917) binalarının dahil edilmesiyle müze 3 binadan oluşan bir komplekse dönüştü.
müze ana bina, eski şark eserleri müzesi ve çinili köşk müzesi olmak üzere üç bölüme ayrılıyor.
ana bina, 1887'deki sayda kazılarından çıkarılan lahitleri sergilemek için yapılmış, mimar vallaury binanın cephesini yaparken iskender lahdi ve ağlayan kadınlar lahdi'nden esinlenmiştir.
kasım 2019'da biten restorasyondan sonra müzeye gittiyseniz ana binadaki serginin muhteşem olduğunu görmüşsünüzdür. bence avrupa müzelerine taş çıkaracak derecede başarılı olmuş.
ayrıca müzenin kedi ve heykellerle dolu çok hoş bir bahçesi var.
müzenin açıldığı tarih olan 13 haziran, günümüzde müzeciler günü olarak bilinir. bu da minik bir bilgi.
çinili köşk(1880) ve sanayi-i nefise mektebi (1917) binalarının dahil edilmesiyle müze 3 binadan oluşan bir komplekse dönüştü.
müze ana bina, eski şark eserleri müzesi ve çinili köşk müzesi olmak üzere üç bölüme ayrılıyor.
ana bina, 1887'deki sayda kazılarından çıkarılan lahitleri sergilemek için yapılmış, mimar vallaury binanın cephesini yaparken iskender lahdi ve ağlayan kadınlar lahdi'nden esinlenmiştir.
kasım 2019'da biten restorasyondan sonra müzeye gittiyseniz ana binadaki serginin muhteşem olduğunu görmüşsünüzdür. bence avrupa müzelerine taş çıkaracak derecede başarılı olmuş.
ayrıca müzenin kedi ve heykellerle dolu çok hoş bir bahçesi var.
müzenin açıldığı tarih olan 13 haziran, günümüzde müzeciler günü olarak bilinir. bu da minik bir bilgi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çizimleri
devamını gör...
gelibolu
buket uzuner'in kaleme aldığı çanakkale savaşı temalı bir roman. çanakkale'ye savaşmaya gelmiş ama bir daha haber alınamamış bir anzak askerinin torununun dedesinin mezarını bulmak için gelibolu'ya gelmesi, orada bir çanakkale gazisinin kızı yaşlı bir kadınla tanıştırılması ve kaderin cilvesi olarak da yaşlı kadının babası ile anzak kadının dedesinin aslında aynı insan çıkması gibi dramatik bir olay örgüsü işlenmiştir. kitap esas olarak cepheden yazılmış mektuplarla ilerler. bu mektupların içinde okur kendisini çanakkale savaşının tam orta yerinde bulur. daha fazla spoiler vermemek için kendimi zor tutuyorum. okuyan kendisine çok şey katacaktır.
(bkz: aotearoa)
(bkz: aotearoa)
devamını gör...
sözlük içi konular
"insanları baskı altında tutuyorlar, anladığımız kadarıyla burası sansürcü ve bazı konulara fazlasıyla kapalı bir sözlük" gibi cümleler kullandıktan sonra "aa insanlar beni neden samimi bulmuyorlar" diye zırlayan bir yazar başlığı.
yahu şu cümleyi yazarken bile kendinle çelişiyorsun aslında.
burası sadece küfürsüz bir sözlük. hepsi bu kadar.
bir lezbiyen olarak ben de, lgtbi+ arkadaşlarım da yazıyoruz rahat rahat.
hatta sözlükte tam 4 tane doğrudan aktroll saydım, bunların 2 tanesi şeriat övücülüğü yapıyor burada.
bunlar bile bir şekilde barınıyor yahu.
seni okuyan kişilere kafa sözlüğün sansürcü ve baskıcı tavırlarını göster ki arkanda duralım, sana inanalım.
yoksa her yerinden manipülasyon akıyor yani bunu derler kusura bakma.
yahu şu cümleyi yazarken bile kendinle çelişiyorsun aslında.
burası sadece küfürsüz bir sözlük. hepsi bu kadar.
bir lezbiyen olarak ben de, lgtbi+ arkadaşlarım da yazıyoruz rahat rahat.
hatta sözlükte tam 4 tane doğrudan aktroll saydım, bunların 2 tanesi şeriat övücülüğü yapıyor burada.
bunlar bile bir şekilde barınıyor yahu.
seni okuyan kişilere kafa sözlüğün sansürcü ve baskıcı tavırlarını göster ki arkanda duralım, sana inanalım.
yoksa her yerinden manipülasyon akıyor yani bunu derler kusura bakma.
devamını gör...
acil teslimat
new york'lu bisikletli bir kurye olan wilee ve o'nun ölüm kalım meselesine dönüşen son teslimatının konu edinildiği,aksiyonu bol, amerikan yapımı bir film.( 2012)
başrol oyuncuları joseph gordon-levitt, michael shannon ve jamie chung'dır. yönetmen koltuğunda ise aynı zamanda senaryoya da katkıları olan david koepp oturmaktadır.
wilee new york'un çılgın, hızlı, kural tanımaz ama inanılmaz yetenekli bisikletli kuryelerinden bir tanesidir. son işinde kendisine teslim edilen zarf bu sefer onu ve arkadaşlarını hayli zorlayacak ve peşlerine kirli bir polisi takacaktır. wilee manhattan 'ın kaotik yollarındaki bu son görevini zamanında ve tek parça olarak tamamlayabilecek midir? imdb :6.5
filmde en çok sevdiğim şey wilee 'nin bisikletini frensiz kullanması idi. küçükken ben de bir süre o şekilde bisiklet kullanmış ve kaza yapmaktan hatta bir kadına çarpmaktan kurtulamamıştım.diğer taraftan olası tehlike anında karar mekanizmasının işleyişi çok iyi ifade edilmişti.gerçekten bu tip durumlarda saniyelik kararlar hayat kurtarır. ve bu hem hızlı düşünme hem de tecrübe gerektirir.
çok beklenti içine girilmeden seyredilirse oldukça hareketli, özellikle bisikletseverlerin çok hoşuna gidecek bir yapım.*
premium rush
*
başrol oyuncuları joseph gordon-levitt, michael shannon ve jamie chung'dır. yönetmen koltuğunda ise aynı zamanda senaryoya da katkıları olan david koepp oturmaktadır.
wilee new york'un çılgın, hızlı, kural tanımaz ama inanılmaz yetenekli bisikletli kuryelerinden bir tanesidir. son işinde kendisine teslim edilen zarf bu sefer onu ve arkadaşlarını hayli zorlayacak ve peşlerine kirli bir polisi takacaktır. wilee manhattan 'ın kaotik yollarındaki bu son görevini zamanında ve tek parça olarak tamamlayabilecek midir? imdb :6.5
filmde en çok sevdiğim şey wilee 'nin bisikletini frensiz kullanması idi. küçükken ben de bir süre o şekilde bisiklet kullanmış ve kaza yapmaktan hatta bir kadına çarpmaktan kurtulamamıştım.diğer taraftan olası tehlike anında karar mekanizmasının işleyişi çok iyi ifade edilmişti.gerçekten bu tip durumlarda saniyelik kararlar hayat kurtarır. ve bu hem hızlı düşünme hem de tecrübe gerektirir.
çok beklenti içine girilmeden seyredilirse oldukça hareketli, özellikle bisikletseverlerin çok hoşuna gidecek bir yapım.*
premium rush
*
devamını gör...
hakan şükür
hakan şükür türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük golcülerinden biridir. ve okuduğum diğer tanımlarda anlatıldığı gibi de fetöcüdür, ancak diğer tanımlarda anlatılmadığı üzere değinilmesi gereken birkaç önemli nokta daha vardır.
hakan şükür, galatasaray’a transfer olduğunda da fetöcü idi. galatasaray ile uefa kupası kazandığında, türkiye’nin ligde bir sezonda en çok gol atan futbolcusu olduğunda, dört sene üst üste gelen galatasaray şampiyonluklarında gol yükünü çektiğinde, genç futbolcuların parasını kendi cebinden ödediğinde de öyleydi.

avrupa’ya yaptığı transferler esnasında da fetöcü idi. önce torino’ya sonra inter, parma ve blackburn rovers’a transfer olduğunda ve bu kulüplerde istediği başarıyı yakalayamadığında da.

milli takımda en çok gol atan futbolcu olduğunda da fetöcü idi. dünya kupasında tarihin en erken golünü güney kore ağlarına bıraktığında, isviçre’ye ceza sahası dışından “ şapka çıkartılacak golü attığında”, oliver kahn’ı topla birlikte kaleye soktuğunda, belçika kalecisinin elle çıktığı yüksekliği kafası ile geçip gol attığında da öyle idi.

iktidar partisinden milletvekili seçildiğinde de fetöcü idi. kendisine futbol ilgili sorular sorulduğunda yorum yapmayıp büyüklerimiz en doğrusunu bilir dediğinde de, trt ekranlarında spor yorumculuğu yaptığında da, darbeden sonra yurt dışına kaçtığında da öyleydi.

velhasılı hakan şükür türk tarihinin gelmiş geçmiş en yetenekli, en golcü vatan hainidir.
hakan şükür, galatasaray’a transfer olduğunda da fetöcü idi. galatasaray ile uefa kupası kazandığında, türkiye’nin ligde bir sezonda en çok gol atan futbolcusu olduğunda, dört sene üst üste gelen galatasaray şampiyonluklarında gol yükünü çektiğinde, genç futbolcuların parasını kendi cebinden ödediğinde de öyleydi.

avrupa’ya yaptığı transferler esnasında da fetöcü idi. önce torino’ya sonra inter, parma ve blackburn rovers’a transfer olduğunda ve bu kulüplerde istediği başarıyı yakalayamadığında da.

milli takımda en çok gol atan futbolcu olduğunda da fetöcü idi. dünya kupasında tarihin en erken golünü güney kore ağlarına bıraktığında, isviçre’ye ceza sahası dışından “ şapka çıkartılacak golü attığında”, oliver kahn’ı topla birlikte kaleye soktuğunda, belçika kalecisinin elle çıktığı yüksekliği kafası ile geçip gol attığında da öyle idi.

iktidar partisinden milletvekili seçildiğinde de fetöcü idi. kendisine futbol ilgili sorular sorulduğunda yorum yapmayıp büyüklerimiz en doğrusunu bilir dediğinde de, trt ekranlarında spor yorumculuğu yaptığında da, darbeden sonra yurt dışına kaçtığında da öyleydi.

velhasılı hakan şükür türk tarihinin gelmiş geçmiş en yetenekli, en golcü vatan hainidir.
devamını gör...
seksli başlıklarda oy vermemek
beğenirsem oylarım, eğer o kişi mesaj kutuma gelip saçmalarsa da basarım engeli hiç acımam. misal durumumuz yoktu sevisemedik nikli yazarı oylardım arada lakin hiç terbiyesizlik yapmadı. böyle insanları oylarım kardeşim kimse kusura bakmasın.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
'her zaman benden tutsak birisi vardır,' tümcesi o sıralar olanaklı tek umudu özetliyordu.
herşey etkili çözüm uğruna feda ediliyordu.
albert camus - veba
herşey etkili çözüm uğruna feda ediliyordu.
albert camus - veba
devamını gör...



