giyinmeyi bilmeyenler
kimsenin sizin zevkinize hitap etmek zorunda olmadığı gibi, insanların kendilerini iyi hissettiği şekilde giyinmesine görüntü kirliliği demeniz hoş değil. öyleyse ben de bu tanım için düşünce kirliliği diyeyim, olmuyor değil mi? insanları rahat bırakın artık cidden ya. beğenmek zorunda hiç değilsiniz elbette ama insanların zevklerine, tercihlerine karışmayın. "modanızı kendiniz yaratın" denmiş bir de dalga geçer gibi. belki de istediklerini giymek kendi modalarıdır.
devamını gör...
kadın
tanım: bazıları xx, bazıları da* xy kromozomlu olan insan.
doğarken ağladı kadın. erkek çocuk bekliyorlardı. ailesi memnun kalmadı. annesi babasına nasıl açıklardı bunu. doğan ilk çocuklarının erkek olması gerekiyordu. geçen ay komşuları bu yüzden dayak yemişti. annesi zaten bıkmıştı dayaktan, şiddetten. kadınların kaderiydi ama bu. dayak cennetten çıkmıştı, hele hele kocasıyken dayağı atan. kocam en doğrusunu bilir diye düşündü. bazılarını şaşırtırdı bu "y kromozomu" bu kadar mı fark eder vay anasını. tek bir harf yüzünden daha güçlü, daha zeki oluyorlar. her şeyde ama her şeyde daha iyi oluyorlar. çünkü kızlar aptal. ama bu onların istediği.
doğumdan hemen sonra dayak yedi annesi. bu beklenmedik değildi. ama bu sefer hastaneye kaldırdılar. hastane de küçük bir yer. doktorlar, hemşireler tanıyordu artık onları. of, nasıl özenirdi oradaki çalışan kadınlara. kıskanırdı, ayıplardı ama. kocalarını da. nasıl başka erkeklerle çalışmalarına izin veriyorlardı. kocaları yoksa daha ayıp allah bilir kimlerle yatıp kalkıyorlar, evde kalmışlar, gencecik kadınlar bir başlarına duruyorlar ne kadar ayıp. güler yüzle karşıladılar onları ama bu güler yüzlerinin altında gözlerinde bir acıma duygusu saklıydı. aman bana niye acıyorlar dedi. kendilerine acısınlar bu yaşta, kadın başlarına... kocası ne kadar iyi bir adamdı. hem döver hem severdi işte. ne kadar iyi koskoca hastaneye getirmişti onu. her sefer hastaneye gelmezlerdi, sadece çok ciddi zamanlarda. bu dayak hikayesi de böyle bitti.
bebeği büyüdü artık okul çağına gelmişti. kocası pek hevesli değildi ama kız kıza işte hocaya gitsinler diyordu. hoca erkekti ama bir şey olmazdı hocadan. nasıl olsa koskoca hoca. kız gitmeye başladı köyün kızları ile. gittiler geldiler bir süre böyle devam etti. ah ama 10 yaşında sıcak bir yaz gününde sona kalmıştı. ve sona kalan dona kalır. hoca başındaki kocaman sarığı çıkarmıştı. yavaş yavaş yaklaştı ona. ne olduğunu anlamadı ki açıklasın. ama canı çok acımıştı. hem de çok. kanamasından belli değil miydi zaten? işte bu da kızın "namusunu" kaybetme hikayesi. artık kadın mı desek?
ailesi ses etmedi nasıl olsa hocaydı o. hem zaten laf etmesinler adları çıkmasın. hocanın karısı, onun yaşında çocukları vardı. 3 adet kuması bile vardı. 5 karıyla olmazdı allah ona kızardı. evlendiremediler. kuzeniyle evlendirdiler onlar da. belli bir yaşa kadar kardeş gibi büyüdüğü kuzeni artık kocası olmuştu. babamın bir bildiği vardır dedi, kocasıydı artık onun. o ne derse doğruydu, ondan izin almadan yemek bile yapamazdı.
o gün evlendiler. belinde yapmacık bir kırmızı kurdele vardı. hediye paketi gibi. her şey bir yalandan ibaret değil miydi? aman elalem ne der kurdelesiydi o. ona tecavüz eden adam kıydı nikahlarını. gözlerinin içine baka baka. acısını bir daha hissetti. düğün bitti. herkes oynadı, yemek dağıtıldı. çok eğlendiler. cenazede böyle bir şey yaparlar mıydı ki acaba?
gerdeğe girdiler. kan yoktu. kocası çok kızdı ölesiye dövdü, belki öldürdü. bilinci kapalıydı. adı şimdi "orospuya" çıktı. o ölürken ailesi, akrabaları onu ayıplıyordu. kim inanırdı tecavüze. tecavüz diye bir kavram bile yoktu.
bir gün kurban bıçağıyla geldi eve kocası. ama kurban yoktu ortalıkta. ya da vardı. o görememişti. mantıken insan dışarıya bakarsa kendini göremez. önce karnına sapladı. gözündeki öfke... ah çok büyüktü. sonra boğazını kesti. ölmüştü zaten. karnındaki bebek de onunla ölmüştü. ama daha iyiydi böyle bir dünyaya gelmemek. ne kadar şanslı bir bebekmiş o. tecavüz bebeği. ölüsüne bile tecavüz etti kocası. rahat rahat ölemedi bile.
işte bu kadardı kadının hikayesi gayet basit ve sade. tabi bize ne ki...
doğarken ağladı kadın. erkek çocuk bekliyorlardı. ailesi memnun kalmadı. annesi babasına nasıl açıklardı bunu. doğan ilk çocuklarının erkek olması gerekiyordu. geçen ay komşuları bu yüzden dayak yemişti. annesi zaten bıkmıştı dayaktan, şiddetten. kadınların kaderiydi ama bu. dayak cennetten çıkmıştı, hele hele kocasıyken dayağı atan. kocam en doğrusunu bilir diye düşündü. bazılarını şaşırtırdı bu "y kromozomu" bu kadar mı fark eder vay anasını. tek bir harf yüzünden daha güçlü, daha zeki oluyorlar. her şeyde ama her şeyde daha iyi oluyorlar. çünkü kızlar aptal. ama bu onların istediği.
doğumdan hemen sonra dayak yedi annesi. bu beklenmedik değildi. ama bu sefer hastaneye kaldırdılar. hastane de küçük bir yer. doktorlar, hemşireler tanıyordu artık onları. of, nasıl özenirdi oradaki çalışan kadınlara. kıskanırdı, ayıplardı ama. kocalarını da. nasıl başka erkeklerle çalışmalarına izin veriyorlardı. kocaları yoksa daha ayıp allah bilir kimlerle yatıp kalkıyorlar, evde kalmışlar, gencecik kadınlar bir başlarına duruyorlar ne kadar ayıp. güler yüzle karşıladılar onları ama bu güler yüzlerinin altında gözlerinde bir acıma duygusu saklıydı. aman bana niye acıyorlar dedi. kendilerine acısınlar bu yaşta, kadın başlarına... kocası ne kadar iyi bir adamdı. hem döver hem severdi işte. ne kadar iyi koskoca hastaneye getirmişti onu. her sefer hastaneye gelmezlerdi, sadece çok ciddi zamanlarda. bu dayak hikayesi de böyle bitti.
bebeği büyüdü artık okul çağına gelmişti. kocası pek hevesli değildi ama kız kıza işte hocaya gitsinler diyordu. hoca erkekti ama bir şey olmazdı hocadan. nasıl olsa koskoca hoca. kız gitmeye başladı köyün kızları ile. gittiler geldiler bir süre böyle devam etti. ah ama 10 yaşında sıcak bir yaz gününde sona kalmıştı. ve sona kalan dona kalır. hoca başındaki kocaman sarığı çıkarmıştı. yavaş yavaş yaklaştı ona. ne olduğunu anlamadı ki açıklasın. ama canı çok acımıştı. hem de çok. kanamasından belli değil miydi zaten? işte bu da kızın "namusunu" kaybetme hikayesi. artık kadın mı desek?
ailesi ses etmedi nasıl olsa hocaydı o. hem zaten laf etmesinler adları çıkmasın. hocanın karısı, onun yaşında çocukları vardı. 3 adet kuması bile vardı. 5 karıyla olmazdı allah ona kızardı. evlendiremediler. kuzeniyle evlendirdiler onlar da. belli bir yaşa kadar kardeş gibi büyüdüğü kuzeni artık kocası olmuştu. babamın bir bildiği vardır dedi, kocasıydı artık onun. o ne derse doğruydu, ondan izin almadan yemek bile yapamazdı.
o gün evlendiler. belinde yapmacık bir kırmızı kurdele vardı. hediye paketi gibi. her şey bir yalandan ibaret değil miydi? aman elalem ne der kurdelesiydi o. ona tecavüz eden adam kıydı nikahlarını. gözlerinin içine baka baka. acısını bir daha hissetti. düğün bitti. herkes oynadı, yemek dağıtıldı. çok eğlendiler. cenazede böyle bir şey yaparlar mıydı ki acaba?
gerdeğe girdiler. kan yoktu. kocası çok kızdı ölesiye dövdü, belki öldürdü. bilinci kapalıydı. adı şimdi "orospuya" çıktı. o ölürken ailesi, akrabaları onu ayıplıyordu. kim inanırdı tecavüze. tecavüz diye bir kavram bile yoktu.
bir gün kurban bıçağıyla geldi eve kocası. ama kurban yoktu ortalıkta. ya da vardı. o görememişti. mantıken insan dışarıya bakarsa kendini göremez. önce karnına sapladı. gözündeki öfke... ah çok büyüktü. sonra boğazını kesti. ölmüştü zaten. karnındaki bebek de onunla ölmüştü. ama daha iyiydi böyle bir dünyaya gelmemek. ne kadar şanslı bir bebekmiş o. tecavüz bebeği. ölüsüne bile tecavüz etti kocası. rahat rahat ölemedi bile.
işte bu kadardı kadının hikayesi gayet basit ve sade. tabi bize ne ki...
devamını gör...
üç kelimelik hikayeler
sen aslında yoksun
devamını gör...
blackeyes
kendisini blackeyes olarak tanıtsa da dünyaya son derece aydınlık bir bakışı olduğunu düşündüğüm yazar.
ilginç, bilgilendirici bir o kadar da güzel yorumladığı tanımlarını ilgiyle takip ediyorum.
emeğiniz daim olsun.
ilginç, bilgilendirici bir o kadar da güzel yorumladığı tanımlarını ilgiyle takip ediyorum.
emeğiniz daim olsun.
devamını gör...
bir ateistin iyilik yapmasının nedeni
iyi bir insan olması.
ateistin iyisi var, müslümanın olmaması gerek ama kötüsü var...
bu dünyada iyi insan ve kötü insan ayrımından başka hiçbir ayrım yok, anlayın artık şunu! ötesi herkesin kendi vereceği hesap.
yok ırkıymış yok ten rengiymiş yok diniymiş... bir insanın nasıl biri olduğunu değerlendirirken bunlara takılan 1 adım ilerleyemez. öyle de oluyor zaten, görüyoruz.
ateistin iyisi var, müslümanın olmaması gerek ama kötüsü var...
bu dünyada iyi insan ve kötü insan ayrımından başka hiçbir ayrım yok, anlayın artık şunu! ötesi herkesin kendi vereceği hesap.
yok ırkıymış yok ten rengiymiş yok diniymiş... bir insanın nasıl biri olduğunu değerlendirirken bunlara takılan 1 adım ilerleyemez. öyle de oluyor zaten, görüyoruz.
devamını gör...
öldürmeyip süründüren şeyler
böbrek ağrısı.
yaşayan bilir.
yaşayan bilir.
devamını gör...
evrim teorisi
yaygın bir kanı olarak darwin'in başlattığı ve/veya temellerini attığı zannedilen; fakat darwin'den önce lamarck, linnaeus, malthus gibi nice düşünür ve bilim adamının çoktan temellerini attığı, darwin'in bir anlamıyla yerli yerine oturttuğu, bilimsel geçerliliği ve kesinliği çoktan kanıtlanmış, bu yönüyle savlıktan çıkarak tartışılması abes gerçekler kitabında yerini almış teorem. yine zannedildiği gibi sadece insanlar ve hayvanlar ile ilintili bir teori değil, dünyada ve hatta tüm evrende bulunan fiziksel madde ve biyolojik canlıların, evrenin sürekli hareket ve devinim yasası dahilinde, toplu ve etkileşimli bir evrimden geçmeleri üzerine inşa edilmiş ve yerleşmiş kuramdır.
devamını gör...
bookstagram
kendimi motive etme amacıyla açmıştım 1 senedir kullanıyorum içeriye tanıdıklarımı alıyorum hem okuduğum kitapları görüyorum hem kendimle rekabet halinde oluyorum insanlar takip ettiği için kitap okumadığım gün olmuyor. kendinizi motive etmek için gayet mantıklı bir hamle olabilir açın ister herkese ister kendinize.
devamını gör...
telepati
telepati yapayım derken teletabi oldum. yardım edin.
devamını gör...
gomercan ile o gemi radyo programı
o zaman bir istek de benden gelsin; kardeş türküler - bugün ben güzeller şahını gördüm.
kim için mi? retorik soru herhalde... iyi ki doğdu di mi güzelcim!*
kim için mi? retorik soru herhalde... iyi ki doğdu di mi güzelcim!*
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ezberlediği ilk şiir
nazım hikmet'in hoşgeldin kadınım şiirini ezberlemiştim.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
devamını gör...
kişinin aşık olduğunu anladığı an
aklından çıkmıyorsa geçmiş olsun,
sadece onu görmek istiyorsan,
hiçbir şey, hiç kimse sana cazip gelmiyorsa, işe güce konsantre olamıyorsan..
geçmiş olsun.
sadece onu görmek istiyorsan,
hiçbir şey, hiç kimse sana cazip gelmiyorsa, işe güce konsantre olamıyorsan..
geçmiş olsun.
devamını gör...
tanrının size verdiği en önemli yetenek
umursamamazlık. öyle zamanlar oluyor ki, kıyamet kopsa umrumda olmaz.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
artık bana çok fazla zevk veren bir şey yok. prangalar her yerde, biraz geçmişe bakıyorum kimler gelip geçmiş imparatorlar, liderler krallar, ancak artık tüm bunlar kimsenin umurunda değil. onlar dönemlerinin en güçlüleriydi ancak yok olup gittiler ve kimse onların anmıyor hatta onlarla dalga geçiliyor.
söylediğim pranga ise yok oluş anlamına geliyordu. er ya da geç yok olup gideceğiz ancak herkes hayatı öyle bir ciddiyetle yaşıyor ki artık bu insanlara gülesim geliyor. rengi olmayan gri bir hayatta insanlar birilerine iyi diğerine kötü diyor. bunda ise
bir düzen ve anlam görüyorlar. en nihayetinde şu da unutulmamalıdır, tüm bunlar zorunluluktan ortaya çıkıyor. sırf delirmemek için insanlar kendilerini komik hale düşürüyorlar. tüm dünyada bugüne kadar bir sürü dava ortaya atıldı ancak hepsi en nihayetinde başarısız oldu, çünkü yok olmanın insan için en büyük hakikat olduğu dünyada tüm davalar yok olmaya mahkumdur.
belki insan yok olmasaydı davalar önemli olabilirdi ancak insan yok olmasa bile dünya yok olacağı için bu da anlamsız. ıssızlığın ve hiçliğin ortasında sanırım davalar etrafı şekillendirmek istediği için önemsiz olurdu. rengi gri, kaotik bu dünyada en iyi şey iyi kötü yaşayıp, oyalanıp gitmektir. akli dengemiz bozulsun istemeyiz. kısacası yaşayın hayatı ama ciddiyetle yaşamayın uzaktan bakınca komik duruyor. ıssızlığın ortasında kalmak istemeyin. lirik bir şekilde yaşamayın bu hayatı. siz gideceksiniz ve her şey bitecek. ıssızlık ve hiçlik en sonunda her yeri çevreleyeceği için kendinizi davalara kaptırmayın. nasılsa her şey yok olacak, güzelce yaşayıp gidin.
söylediğim pranga ise yok oluş anlamına geliyordu. er ya da geç yok olup gideceğiz ancak herkes hayatı öyle bir ciddiyetle yaşıyor ki artık bu insanlara gülesim geliyor. rengi olmayan gri bir hayatta insanlar birilerine iyi diğerine kötü diyor. bunda ise
bir düzen ve anlam görüyorlar. en nihayetinde şu da unutulmamalıdır, tüm bunlar zorunluluktan ortaya çıkıyor. sırf delirmemek için insanlar kendilerini komik hale düşürüyorlar. tüm dünyada bugüne kadar bir sürü dava ortaya atıldı ancak hepsi en nihayetinde başarısız oldu, çünkü yok olmanın insan için en büyük hakikat olduğu dünyada tüm davalar yok olmaya mahkumdur.
belki insan yok olmasaydı davalar önemli olabilirdi ancak insan yok olmasa bile dünya yok olacağı için bu da anlamsız. ıssızlığın ve hiçliğin ortasında sanırım davalar etrafı şekillendirmek istediği için önemsiz olurdu. rengi gri, kaotik bu dünyada en iyi şey iyi kötü yaşayıp, oyalanıp gitmektir. akli dengemiz bozulsun istemeyiz. kısacası yaşayın hayatı ama ciddiyetle yaşamayın uzaktan bakınca komik duruyor. ıssızlığın ortasında kalmak istemeyin. lirik bir şekilde yaşamayın bu hayatı. siz gideceksiniz ve her şey bitecek. ıssızlık ve hiçlik en sonunda her yeri çevreleyeceği için kendinizi davalara kaptırmayın. nasılsa her şey yok olacak, güzelce yaşayıp gidin.
devamını gör...
bir abinizin normal sözlük gözlemleri
saygı duyduğum gözlemler.
tanımı yaptık mı, gerçeğe dönelim.
başlığı açan yazarın gözlemine, bunu dile getiriş biçimine ve emeğine saygı duyuyorum. söylediği şeylerde doğruluk payının çok yüksek olduğunu da söyleyim. kendi adıma yorum yapacak olursam,
- kötü anlamda olmasa da - hedef kitlesi olan ergen yaştaki yazarlardan olmadığım için birbirimizi anlayabileceģimizi! umuyorum.
buna benzer şeyleri, başka biçimlerde yazdım daha önce, tekrara düşmek istemiyorum ama gerçekten bu tarz beklentilerden feci halde bunaltı geldi.
bana kalsa ben saatlerce, bıkmadan, usanmadan, zevkle siyaset yazarım mesela. ama bunu çok az yapıyorum burada.
burası bizim iş yerimiz, okulumuz ya da belli bir konunun vakfı değil.
burada sadece bir ya da bir kaç konu konuşulmasını beklemek, dilemek, ummak çok yersiz.
o zaman sadece siyaset sözlük, bilim sözlük vs bir sözlük bulunup orada yazılması belli ki sizleri daha mutlu edecek.
bunları sadece bu sözlük için demiyorum. bir oluşumun içinde, her çeşit insan bulunabilir ve yazabilir. bunun olmasından rahatsız olan insanlar ya o oluşumun içinde bulunmaz ya da sadece kendisinin ilgi alanı olan konularda yazar, çizer, okur.
kendisi gibi olmayan kişilere "keşke olmasan"a çıkan şeyler söylemez.
her yerin, tabii ki dingo'nun ahirina dönmemesi için kuralları vardır.
format, küfür, hakaret vs gibi kurallar.
bu kurallara uyan ama ciddi konuda yazmamış kişilere kimsenin bir şey demeye hakkı olduğunu düşünmüyorum.
hiç olmasın değil ama daha az olsun demek istendiğini de anladım. fakat o zaman, ne bunları yazanları azaltmaya çalışmak için uyarılarla ne de yönetimin bu konuda bir şeyler yapmasını söylemekle olmaz, gündem de olmasını istediğiniz konuda yazın, çizin, oylayın.
yetmeyecek biliyorum. çünkü bu konular hiçbir yerde, hiçbir zaman bir goygoy konusu kadar dikkat çekmeyecek. buna ne sizin ne benim ne de yönetimin yapabileceği bir şey yok.
kabullenmek ve kendi alanlarinda da olsa, keyif almaya çalışmak, tek yapılabilecek şey.
tanımı yaptık mı, gerçeğe dönelim.
başlığı açan yazarın gözlemine, bunu dile getiriş biçimine ve emeğine saygı duyuyorum. söylediği şeylerde doğruluk payının çok yüksek olduğunu da söyleyim. kendi adıma yorum yapacak olursam,
- kötü anlamda olmasa da - hedef kitlesi olan ergen yaştaki yazarlardan olmadığım için birbirimizi anlayabileceģimizi! umuyorum.
buna benzer şeyleri, başka biçimlerde yazdım daha önce, tekrara düşmek istemiyorum ama gerçekten bu tarz beklentilerden feci halde bunaltı geldi.
bana kalsa ben saatlerce, bıkmadan, usanmadan, zevkle siyaset yazarım mesela. ama bunu çok az yapıyorum burada.
burası bizim iş yerimiz, okulumuz ya da belli bir konunun vakfı değil.
burada sadece bir ya da bir kaç konu konuşulmasını beklemek, dilemek, ummak çok yersiz.
o zaman sadece siyaset sözlük, bilim sözlük vs bir sözlük bulunup orada yazılması belli ki sizleri daha mutlu edecek.
bunları sadece bu sözlük için demiyorum. bir oluşumun içinde, her çeşit insan bulunabilir ve yazabilir. bunun olmasından rahatsız olan insanlar ya o oluşumun içinde bulunmaz ya da sadece kendisinin ilgi alanı olan konularda yazar, çizer, okur.
kendisi gibi olmayan kişilere "keşke olmasan"a çıkan şeyler söylemez.
her yerin, tabii ki dingo'nun ahirina dönmemesi için kuralları vardır.
format, küfür, hakaret vs gibi kurallar.
bu kurallara uyan ama ciddi konuda yazmamış kişilere kimsenin bir şey demeye hakkı olduğunu düşünmüyorum.
hiç olmasın değil ama daha az olsun demek istendiğini de anladım. fakat o zaman, ne bunları yazanları azaltmaya çalışmak için uyarılarla ne de yönetimin bu konuda bir şeyler yapmasını söylemekle olmaz, gündem de olmasını istediğiniz konuda yazın, çizin, oylayın.
yetmeyecek biliyorum. çünkü bu konular hiçbir yerde, hiçbir zaman bir goygoy konusu kadar dikkat çekmeyecek. buna ne sizin ne benim ne de yönetimin yapabileceği bir şey yok.
kabullenmek ve kendi alanlarinda da olsa, keyif almaya çalışmak, tek yapılabilecek şey.
devamını gör...
brothers düğüm salonu radyo yayını
"herkese böyle yürüyor musun? "
hiç yakıştıramıyorum...
ama tam "valla billa hayır" dicem bi gülme tutuyor o ayrı.*
sormayın, yalana hiç gerek yok, aramızda hallederiz.*
ayrıca;
(bkz: ironiyi anlamayan nesle aşina değilim)
hıh!
hiç yakıştıramıyorum...
ama tam "valla billa hayır" dicem bi gülme tutuyor o ayrı.*
sormayın, yalana hiç gerek yok, aramızda hallederiz.*
ayrıca;
(bkz: ironiyi anlamayan nesle aşina değilim)
hıh!
devamını gör...
erdoğan'ın bir sonraki seçimde kazanamayacak olması
if voting made a difference, they wouldn’t let us do it.
oy vermek bir şeyleri değiştirseydi, oy vermemize izin vermezlerdi.
ingiliz ya da amerikan bir yazarın sözüydü. aklımda mark twain diye kalmış, emin değilim.
düzeltme: emma goldman'a ait bir sözmüş. oglalalakota nickli yazarımız uyardı sağ olsun.
oy vermek bir şeyleri değiştirseydi, oy vermemize izin vermezlerdi.
ingiliz ya da amerikan bir yazarın sözüydü. aklımda mark twain diye kalmış, emin değilim.
düzeltme: emma goldman'a ait bir sözmüş. oglalalakota nickli yazarımız uyardı sağ olsun.
devamını gör...
diş hekimliği okumak
gençliğini hocaların, asistanların kaprisleriyle geçirmektir.
hiçbir işinin beğenilmemesidir.
anatomiye sadece kafayı görme umuduyla girip kafasını görmektir.
sabaha kadar ağlaya ağlaya protez ödevini yetiştirmeye çalışmaktır.
stajlarda yapılan en ufak hatada içinin sızlamasıdır. hastaların acı çekmesine dayanamayıp diş hekimlerini sadist olarak niteleyenlere ayar olmaktır.
el altında bilumum kesici, delici alet bulundurmaktır. akril kokusundan kafayı bulmaktır.
zordur. yorucudur. insana neden bu bölümde olduğunu sorgulatır.
güzeldir.
hiçbir işinin beğenilmemesidir.
anatomiye sadece kafayı görme umuduyla girip kafasını görmektir.
sabaha kadar ağlaya ağlaya protez ödevini yetiştirmeye çalışmaktır.
stajlarda yapılan en ufak hatada içinin sızlamasıdır. hastaların acı çekmesine dayanamayıp diş hekimlerini sadist olarak niteleyenlere ayar olmaktır.
el altında bilumum kesici, delici alet bulundurmaktır. akril kokusundan kafayı bulmaktır.
zordur. yorucudur. insana neden bu bölümde olduğunu sorgulatır.
güzeldir.
devamını gör...
kız kıza ormana gitmek
aklıma iskandinav mitolojisindeki kadın kahinler olan volvakarla ilgili ritüelleri günümüzde devam ettirmekte olan iskandinav kadınlarını getirmiş başlık.
ünlü bir program sunucusunun kadın savaşçılar ile ilgili programında bu konu açılmış ve ilgili zat bu psikopat bacılarımızı ziyaret edip o ritüelleri yerine getirmişti. ritüel de yanlış hatırlamıyorsam şöyle: vikings dizisini izleyenler prenses aslaug'dan hatırlayacaktır. volvalar gelecekten gelen vizyonlar görürler. kehanetleri olur yani. ve bu arkadaşlar da bunu yapabilmek adına sembolik olarak bir geceyi yalnız başlarına hiçbir ışık, yardım ve malzeme olmadan zifiri karanlıkta oturup meditasyon yaparak geçiriyorlar. orman da norveç ormanları bu arada. feci derecede göt isteyen bir eylem olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım.
kendi kendine ormanın derinliklerinde ayin yapıp kendinle başbaşa kalmak da kız kıza sayılıyorsa bu da olabilir bence. swh
ayrıca:
(bkz: voluspá)*
ünlü bir program sunucusunun kadın savaşçılar ile ilgili programında bu konu açılmış ve ilgili zat bu psikopat bacılarımızı ziyaret edip o ritüelleri yerine getirmişti. ritüel de yanlış hatırlamıyorsam şöyle: vikings dizisini izleyenler prenses aslaug'dan hatırlayacaktır. volvalar gelecekten gelen vizyonlar görürler. kehanetleri olur yani. ve bu arkadaşlar da bunu yapabilmek adına sembolik olarak bir geceyi yalnız başlarına hiçbir ışık, yardım ve malzeme olmadan zifiri karanlıkta oturup meditasyon yaparak geçiriyorlar. orman da norveç ormanları bu arada. feci derecede göt isteyen bir eylem olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım.
kendi kendine ormanın derinliklerinde ayin yapıp kendinle başbaşa kalmak da kız kıza sayılıyorsa bu da olabilir bence. swh
ayrıca:
(bkz: voluspá)*
devamını gör...
