kimsenin aslında seni gerçekten anlamaması
insanı boşluğa ve hiçliğe iten bir durum.
ailen anlamaz, arkadaşların anlamaz hatta bırak onu seviştiğin insan bile anlamaz.
yalnız, bitkin, çaresiz hissedersin.
sürekli sana depresifsin derler ama sen depresif değilsindir sadece dilinden anlayacak kimsecikler yoktur etrafında.
içindeki tüm yaşam enerjisi, istek, heyecan günden güne düşer.
bataklığa çekilmek gibi.
baygın, bıkkın gözlerle etrafa bakar durursun, bitse de gitsek der gibi.
ailen anlamaz, arkadaşların anlamaz hatta bırak onu seviştiğin insan bile anlamaz.
yalnız, bitkin, çaresiz hissedersin.
sürekli sana depresifsin derler ama sen depresif değilsindir sadece dilinden anlayacak kimsecikler yoktur etrafında.
içindeki tüm yaşam enerjisi, istek, heyecan günden güne düşer.
bataklığa çekilmek gibi.
baygın, bıkkın gözlerle etrafa bakar durursun, bitse de gitsek der gibi.
devamını gör...
jose saramago
1922-2010 yılları arasında yaşamış portekizli ‘özgün’ yazabilen yazar. özgün dedim, buna sonradan değineceğim.
öncelikle kendisinin fakir bir ailede doğduğunu belirteyim. hatta ekonomik problemlerden okulu da yarım bırakmış; sonrasında bir çok farklı işlerde çalışmış. yazarlığa geçişinin başlangıcı, bir yayınevinde çalışması ile başladı. sonrasında kitaplarında da havası hissedilen ‘siyasi’ yazılar yazdı. sonrasında ise kendini kitap yazarlığına verdi.
aslında ilk kitabı 1947’de yayımlanan günah ülkesi adlı kitabı. 1966’da şiir kitabı olan olası şiirler ‘i ; 1977’de ise ressamın günlüğü adlı kitapları yayımlandı. bu sıralar maddi olarak zorluk yaşan yazar, fransızca çeviriler yapıyordu. 1969’da ‘portekiz komünist partisi’ üyeliği, kitaplarına siyaseti serpiştirmesinin kapılarını araladı. ‘toprağın uyanışı’ ve baltasar ve blimunda’ aflı kitapları ona ödüller ve ün kazandırdı. ama onu üne kavuşturup, 1998’de nobel ödülü kazandıran kitabı körlük kitabı oldu. ödülü kazadıktan sonra ona duyguları sorulunca şöyle cevap vermiştir:
her yerde gösterilmesi gereken güzellik yarışmasının galibiymişim gibi nobel’in görevini bu şekilde göstermeyeceğim… böyle bir tahta talip değilim, olamam da tabii ki.”
yazarın ilk yasağı ise ‘körlük’ kitabından önce 1991’de yayımlanan isa’ya göre incil adlı kitabıyla oldu. yarışmaya da aday gösterilen bu kitap, dini engellere tosladı. yazarı oldukça üzen bu durumu şöyle ifade etmiştir:
böyle barbarca bir eylemi haklı çıkarabilecek herhangi bir hükümet var mı? benim için çok acı vericiydi.
ayrıca ‘isa’ya göre incil’ kitabı yazarın aforoz edilmesine neden olan kitaptır. çünkü kitapta isa kutsallıktan çıkarılmış;her davranışıyla normal insan olarak tasvir edilmiştir. ha aforoz edilmesi ateist olan saramago için bir şey ifade etmiş midir, bilemem*. ama kilise uzun zaman hıncını alamamış olacak ki, yazar öldükten sonra kilise şu açıklamayı yapmıştır:
saramago dünyaya kötülüğü yaymak için gelmişti.”
yazarın yazım şekli kendine özgüdür. konuşma çizgileri çekmeyi sevmez; konuşmalar da tasvirler de hepsi düz yazı şeklindedir. cümleleri uzun, konudan kopmaya müsait. ama bir o kadar muzip, ciddi konuları bile ince mizahla birleştirebilen bir yazar. yukarıda özgün demiştim kendisi için. kitapları kendini tekrar etmez, konular farklı ,mekanlar farklıdır. yazım diliyle , anlatım tarzıyla tamamen özgün bir yazardır. politik düzen ve din karşıtlığını kitaplarında mutlaka görürsünüz;çünkü fakir bir ailede yaşayıp, o zorluğu yaşayan bir yazardır. kiliseden aforoz edilmiş, kitapları sansüre uğramış; faşizm karşıtı, filistin- israil savaşı’nda israil’in haksızlığını dile getirecek kadar cesur bir yazar. evet onu tam olarak böyle nitelendirebilirim: ‘cesur’.
yazımı onun ‘görmek’ kitabından bir alıntıyla bitirmek istiyorum:
sizin suçunuz hanımefendi, o adamı öldürmek değil, hepimiz körken kör kalmamış olmak
öncelikle kendisinin fakir bir ailede doğduğunu belirteyim. hatta ekonomik problemlerden okulu da yarım bırakmış; sonrasında bir çok farklı işlerde çalışmış. yazarlığa geçişinin başlangıcı, bir yayınevinde çalışması ile başladı. sonrasında kitaplarında da havası hissedilen ‘siyasi’ yazılar yazdı. sonrasında ise kendini kitap yazarlığına verdi.
aslında ilk kitabı 1947’de yayımlanan günah ülkesi adlı kitabı. 1966’da şiir kitabı olan olası şiirler ‘i ; 1977’de ise ressamın günlüğü adlı kitapları yayımlandı. bu sıralar maddi olarak zorluk yaşan yazar, fransızca çeviriler yapıyordu. 1969’da ‘portekiz komünist partisi’ üyeliği, kitaplarına siyaseti serpiştirmesinin kapılarını araladı. ‘toprağın uyanışı’ ve baltasar ve blimunda’ aflı kitapları ona ödüller ve ün kazandırdı. ama onu üne kavuşturup, 1998’de nobel ödülü kazandıran kitabı körlük kitabı oldu. ödülü kazadıktan sonra ona duyguları sorulunca şöyle cevap vermiştir:
her yerde gösterilmesi gereken güzellik yarışmasının galibiymişim gibi nobel’in görevini bu şekilde göstermeyeceğim… böyle bir tahta talip değilim, olamam da tabii ki.”
yazarın ilk yasağı ise ‘körlük’ kitabından önce 1991’de yayımlanan isa’ya göre incil adlı kitabıyla oldu. yarışmaya da aday gösterilen bu kitap, dini engellere tosladı. yazarı oldukça üzen bu durumu şöyle ifade etmiştir:
böyle barbarca bir eylemi haklı çıkarabilecek herhangi bir hükümet var mı? benim için çok acı vericiydi.
ayrıca ‘isa’ya göre incil’ kitabı yazarın aforoz edilmesine neden olan kitaptır. çünkü kitapta isa kutsallıktan çıkarılmış;her davranışıyla normal insan olarak tasvir edilmiştir. ha aforoz edilmesi ateist olan saramago için bir şey ifade etmiş midir, bilemem*. ama kilise uzun zaman hıncını alamamış olacak ki, yazar öldükten sonra kilise şu açıklamayı yapmıştır:
saramago dünyaya kötülüğü yaymak için gelmişti.”
yazarın yazım şekli kendine özgüdür. konuşma çizgileri çekmeyi sevmez; konuşmalar da tasvirler de hepsi düz yazı şeklindedir. cümleleri uzun, konudan kopmaya müsait. ama bir o kadar muzip, ciddi konuları bile ince mizahla birleştirebilen bir yazar. yukarıda özgün demiştim kendisi için. kitapları kendini tekrar etmez, konular farklı ,mekanlar farklıdır. yazım diliyle , anlatım tarzıyla tamamen özgün bir yazardır. politik düzen ve din karşıtlığını kitaplarında mutlaka görürsünüz;çünkü fakir bir ailede yaşayıp, o zorluğu yaşayan bir yazardır. kiliseden aforoz edilmiş, kitapları sansüre uğramış; faşizm karşıtı, filistin- israil savaşı’nda israil’in haksızlığını dile getirecek kadar cesur bir yazar. evet onu tam olarak böyle nitelendirebilirim: ‘cesur’.
yazımı onun ‘görmek’ kitabından bir alıntıyla bitirmek istiyorum:
sizin suçunuz hanımefendi, o adamı öldürmek değil, hepimiz körken kör kalmamış olmak
devamını gör...
kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakası (yazar)
vauuuv ne olay dönmüş be.
benim de birkaç söyleyeceklerim var.
yemin ederim bu adamın sıkıntılı olduğunu biliyordum. az biraz sohbetimiz vardı. ilk başta iyi birisi olduğunu düşünüyordum. hatta onun hakkında iyi bir nickalti bile yazmıştım sonra sohbet edince biraz değişik olduğunu düşünüyordum. degisikten kastım kosesiz birisi. ne desen hak veriyor. sonra ben de samanyoldundakisaman gibi düşündüm. bu adam sürekli kızlarla dedikodu yapan o tip olabilir.
kimsenin umursamadigi sacma bir sozlukteyiz. millet kafasına ne eserse onu yaziyor. dedikodu grubuna filan ne gerek var? bu ne issizliktir?
yok başka hesaplardan tanımlar yollakmak falan filan. abi sen 40 yaşına merdiven dayamissin. birkaç yıl sonra torunlarin olacak. torunlarına kafa sozlukte nasıl dedikodu grubu kurdugunu mu anlatacaksın?
bakın şu
(bkz: sözlüğün 30 yaşından büyük abileri)
başlıkta bahsettiğim yazarlardan birisi de buydu. gerçekten kızlara yazmismidir bilmem ama bende böyle bir izlenim oluşturmuştu.
boyle bir yazar daha var.
benim de birkaç söyleyeceklerim var.
yemin ederim bu adamın sıkıntılı olduğunu biliyordum. az biraz sohbetimiz vardı. ilk başta iyi birisi olduğunu düşünüyordum. hatta onun hakkında iyi bir nickalti bile yazmıştım sonra sohbet edince biraz değişik olduğunu düşünüyordum. degisikten kastım kosesiz birisi. ne desen hak veriyor. sonra ben de samanyoldundakisaman gibi düşündüm. bu adam sürekli kızlarla dedikodu yapan o tip olabilir.
kimsenin umursamadigi sacma bir sozlukteyiz. millet kafasına ne eserse onu yaziyor. dedikodu grubuna filan ne gerek var? bu ne issizliktir?
yok başka hesaplardan tanımlar yollakmak falan filan. abi sen 40 yaşına merdiven dayamissin. birkaç yıl sonra torunlarin olacak. torunlarına kafa sozlukte nasıl dedikodu grubu kurdugunu mu anlatacaksın?
bakın şu
(bkz: sözlüğün 30 yaşından büyük abileri)
başlıkta bahsettiğim yazarlardan birisi de buydu. gerçekten kızlara yazmismidir bilmem ama bende böyle bir izlenim oluşturmuştu.
boyle bir yazar daha var.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
lost in maraş
koca bir şehir anlamsız bakışlarla yok oluyor.
vakitlerden sonbahar, kışa yakın.
rengi yitik ağaçların yaprakları soluk.
kaybolmaya bir adım daha yakın.
koca bir şehir anlamsız bakışlarla yok oluyor.
vakitlerden sonbahar, kışa yakın.
rengi yitik ağaçların yaprakları soluk.
kaybolmaya bir adım daha yakın.
devamını gör...
ilkokulda atatürk’ün gittiği okulların ezberlenmesi
üniversitede bir hocam hep şunu söylerdi , mondrosun sevrin üç beş maddesini ezberlemeyle tarih de öğrenilmez tarih bilinci de olmaz. biz çocuklara öncesiyle sonrasının sebep-sonuç ilişkisini kafasında kurmasına müsaade etmeyip , ezberle geç diyoruz. sonra neden bugünü anlamıyorlar diye soruyoruz.
aynen bu mantıkla , mustafa kemal atatürk'ün gittiği okulları öğrenmenin , ezberlemenin bir mantığı yoktur. ancak o okullardan birine hangi şartlarda gitmiş , nasıl gitmiş ve onu atatürk yapan etkiler orada nasıl oluşmuş ancak bunların sebep-sonuç ilişkisini yaparak bir mantığa oturtabiliriz.
aynen bu mantıkla , mustafa kemal atatürk'ün gittiği okulları öğrenmenin , ezberlemenin bir mantığı yoktur. ancak o okullardan birine hangi şartlarda gitmiş , nasıl gitmiş ve onu atatürk yapan etkiler orada nasıl oluşmuş ancak bunların sebep-sonuç ilişkisini yaparak bir mantığa oturtabiliriz.
devamını gör...
kek ile zeytin yemek
yanına bir de beyaz peynir ve çay ekleyerek mükemmel bi kahvaltı kombosu elde edebiliriz.
devamını gör...
türkiye'deki akılalmaz gürültü kirliliği
insanı tımarhanelik edecek sorun.
her yerdeler, yemin ederim her yerdeler. kimler? gürültüyü namus bilenler... inşaat sesleri, korna sesleri, sirenler, işportacılar, pazarcılar, bağıra bağıra konuşanlar, toplu taşımada susmayalar, allah'ını kaybetmişçesine zırlayan veletler...
delirmemek elde değil. sanki toplu tecavüz ediyorlar beynime. hiç mi sessizliğin, sakinliğin tadını çıkaramayacağız biz?
her yerdeler, yemin ederim her yerdeler. kimler? gürültüyü namus bilenler... inşaat sesleri, korna sesleri, sirenler, işportacılar, pazarcılar, bağıra bağıra konuşanlar, toplu taşımada susmayalar, allah'ını kaybetmişçesine zırlayan veletler...
delirmemek elde değil. sanki toplu tecavüz ediyorlar beynime. hiç mi sessizliğin, sakinliğin tadını çıkaramayacağız biz?
devamını gör...
victor hugo'nun mösyö daelli'ye mektubu
“sefiller kitabının tüm halklar için yazılmış olduğunu söylerken haklıydınız beyefendi. herkes tarafından okunacak mı bilmiyorum ama ben herkes için yazdım. ingiltere’ye olduğu kadar ispanya’ya, italya’ya olduğu kadar fransa’ya, almanya’ya olduğu kadar irlanda’ya, köleleri olan cumhuriyetlere olduğu kadar, serfleri olan imparatorluklara da hitap etmektedir. toplumsal meseleler sınırları aşar. insan türünün yaraları, dünyayı kaplayan o geniş yaralar, dünya haritası üzerine çizilmiş mavi ya da kırmızı çizgilerde son bulmuyor. insanın cahil ve umutsuz olduğu her yerde, kadının kendini ekmek parası için sattığı her yerde, çocuğun bir şeyler öğrenebileceği bir kitabın ve ısınabileceği bir ateşin eksikliğini çektiği her yerde, sefiller kapıyı çalar ve şöyle der: açın kapıyı, sizin için geldim.
içinde yaşadığımız medeniyetin bu çok karanlık ânında, sefilin adı insandır; her iklimde can çekişmekte, her dilde inlemeye devam etmektedir.”
içinde yaşadığımız medeniyetin bu çok karanlık ânında, sefilin adı insandır; her iklimde can çekişmekte, her dilde inlemeye devam etmektedir.”
devamını gör...
aşık olmakla sevmek arasındaki fark
sevdiğin birinin üstünü örtersin.
ama aşık olduğun biri için kendini ateş niyetine yakarsın.
o ısınsın diye.
ama aşık olduğun biri için kendini ateş niyetine yakarsın.
o ısınsın diye.
devamını gör...
bir bilen (yazar)
modern dünyadan bu kadar uzakta olup hala leş fikirleriyle o ortama girmeye çalışmak nece bir davranış biçimi çözemedim. insanların öldürülmesini savunmak ifade özgürlüğü değil, nefret suçudur. kafası 7. yüzyılda kalmış çöl bedevilerinin başları sıkışınca ifade özgürlüğü, insan hakları, aihm falan diye zırlaması da ayrı bir komedi. ırkçılara, cinsiyetçilere, faşistlere müsamaha gösterirsen gelir sözlüğü böyle çöpe çevirir işte. aynı şeyi bin kere yapıp farklı sonuç beklemenin manası yok.
darısı kendisini favlayan ama aynı şeyleri yazacak cesareti olmayan tatlısu müslümanlarına.
darısı kendisini favlayan ama aynı şeyleri yazacak cesareti olmayan tatlısu müslümanlarına.
devamını gör...
garip psikolojik rahatsızlıklar
çözülmeli füj.
kişi beklenmedik bir anda ve anlamadığı bir şekilde, kendini kim olduğunu ya da oraya nasıl geldiğini bilmeden dolaşırken bulur. genelde bu atakları, uzun ve ağır geçen duygusal-fiziksel stres psikotik uyuştucu ve ilaçların kullanımının belli akli durumlarla oluşup tetiklemesi ile yaşanır.
kişi beklenmedik bir anda ve anlamadığı bir şekilde, kendini kim olduğunu ya da oraya nasıl geldiğini bilmeden dolaşırken bulur. genelde bu atakları, uzun ve ağır geçen duygusal-fiziksel stres psikotik uyuştucu ve ilaçların kullanımının belli akli durumlarla oluşup tetiklemesi ile yaşanır.
devamını gör...
şarkılarda geçen etkileyici sözler
ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar
zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor.
zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor.
devamını gör...
zor gibi görünen ama çok kolay olan şeyler
iyimser bakış açısı!
kriz anı ve olumsuz her olayın aslında iyimser çözüm yolu tamamen takdirimizi bekleyen bir köledir. her insan mutlaka bir kere de olsa bir kriz veya olumsuz neticelenmiş bir durumun ardında kendisi ile yüzleşmiş ve, kendi iç mahkemesini kurmuştur.
ekşi bir yüz ifadesi ile buruk bir pişmanlığı yutkunmuştur.
o nedenle zor gibi görünse de aslın da iyimser bakış açısı herşey ve herkese karşı, hem iyi hem basit hem insancıl/kültürel bir yaklaşımdır.
kriz anı ve olumsuz her olayın aslında iyimser çözüm yolu tamamen takdirimizi bekleyen bir köledir. her insan mutlaka bir kere de olsa bir kriz veya olumsuz neticelenmiş bir durumun ardında kendisi ile yüzleşmiş ve, kendi iç mahkemesini kurmuştur.
ekşi bir yüz ifadesi ile buruk bir pişmanlığı yutkunmuştur.
o nedenle zor gibi görünse de aslın da iyimser bakış açısı herşey ve herkese karşı, hem iyi hem basit hem insancıl/kültürel bir yaklaşımdır.
devamını gör...
parasite
2019 yapımı, güney kore filmi. yönetmeni bong joon-ho tarafından senaryosu da yazılmıştır. aynı yıl en iyi yabancı film, en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi özgün senaryo dahil 4 oscar kazanarak 2020 oscar ödüllerine damgasını vurmuştur.
film genel olarak sınıf farklılıklarının net bir şekilde yaşandığını vurgulamaya çalışmıştır. bir çok sahnede bu açıkça işlenmiştir. kapitalizm, aile ilişkileri gibi konulara da değiniyor. filmde zengin bir ailenin çocuğuna ders vermek için evlerine giden karakterimiz zamanla kendi aile bireylerini işçi olarak zengin ailenin yanına aldırıyor. sonrasında olaylar gelişiyor. oyunculuk ve görüntü yönetmenliği benim için tam puan aldı. sinematografik açıdan adeta bir şölen. filmde hemen her sahnede bir gönderme veya sembol bulunuyor. bence oscar'ı anasının ak sütü gibi hak etmiş bir film. yönetmenin diğer filmlerine de göz atmak isterseniz (bkz: memories of murder) (bkz: the host) ve (bkz: snowpiercer) benim beğendiğim diğer filmleri. bu filmlerin ortak bir özelliği ise yönetmen bong joon-ho'nun bu dört filmde de song kang-ho ile çalışıyor. (parazit filmindeki baba karakteri.) güney kore sineması mutlaka dikkatle üzerinde durulması gereken bir alan. parazit oscar alması dolayısıyla bütün dikkatleri üzerine çekti ve populer kültürde çokça tutuldu. siz yine de hem bong joon-ho ya hem de güney kore sinemasına göz atın derim
film genel olarak sınıf farklılıklarının net bir şekilde yaşandığını vurgulamaya çalışmıştır. bir çok sahnede bu açıkça işlenmiştir. kapitalizm, aile ilişkileri gibi konulara da değiniyor. filmde zengin bir ailenin çocuğuna ders vermek için evlerine giden karakterimiz zamanla kendi aile bireylerini işçi olarak zengin ailenin yanına aldırıyor. sonrasında olaylar gelişiyor. oyunculuk ve görüntü yönetmenliği benim için tam puan aldı. sinematografik açıdan adeta bir şölen. filmde hemen her sahnede bir gönderme veya sembol bulunuyor. bence oscar'ı anasının ak sütü gibi hak etmiş bir film. yönetmenin diğer filmlerine de göz atmak isterseniz (bkz: memories of murder) (bkz: the host) ve (bkz: snowpiercer) benim beğendiğim diğer filmleri. bu filmlerin ortak bir özelliği ise yönetmen bong joon-ho'nun bu dört filmde de song kang-ho ile çalışıyor. (parazit filmindeki baba karakteri.) güney kore sineması mutlaka dikkatle üzerinde durulması gereken bir alan. parazit oscar alması dolayısıyla bütün dikkatleri üzerine çekti ve populer kültürde çokça tutuldu. siz yine de hem bong joon-ho ya hem de güney kore sinemasına göz atın derim
devamını gör...
insana mutluluk veren sıradan olaylar
duş alıp yeni yıkanmış pijamaları giyip yeni yıkanmış nevresimlerin serili olduğu bir yatakta uyumak.
devamını gör...
karısı dururken ev işi yapan erkeğe söylenebilecek şeyler
dişinin avlandığı ancak avı ilk erkeğin yediği aslan sürüsü müyüz? yardımlaşma ve destek olma özellikle aile söz konusu iken erkeğin borcudur.
ailesi ile vakit geçirmeyen bir adam asla gerçek bir adam olamaz. vito corleone
ailesi ile vakit geçirmeyen bir adam asla gerçek bir adam olamaz. vito corleone
devamını gör...
yazar olmak istemenizin sebepleri
kafa dağıtmak , iç dökmek vb. sebepler
devamını gör...
5 ocak 2021 araç muayene ücretlerine yüzde 9.11 zam gelmesi
--- alıntı ---
aa muhabirinin edindiği bilgiye göre, karayolu taşıma kanunu ve karayolu trafik kanunu ile bu kapsamdaki yönetmeliklerde düzenlenen belge, ceza ve muayene ücretleri 2021 yılı için yeniden belirlendi.
söz konusu ücretlerde, vergi usul kanunu genel tebliği ile 2021 yılı için belirlenen yüzde 9,11'lik yeniden değerleme oranında artışa gidildi.
buna göre, kdv dahil muayene ücretleri; otobüs, kamyon, çekici ve tankerlerde 462,56 liradan 503,86 liraya, otomobil, minibüs, kamyonet, özel amaçlı taşıt, arazi taşıtı, römork ve yarı römorklarda 342,2 liradan 372,88 liraya, traktör, motosiklet ve motorlu bisikletlerde 174,64 liradan 189,98 liraya yükseldi
--- alıntı ---
kaynak: www.memurlar.net/haber/9472...
aa muhabirinin edindiği bilgiye göre, karayolu taşıma kanunu ve karayolu trafik kanunu ile bu kapsamdaki yönetmeliklerde düzenlenen belge, ceza ve muayene ücretleri 2021 yılı için yeniden belirlendi.
söz konusu ücretlerde, vergi usul kanunu genel tebliği ile 2021 yılı için belirlenen yüzde 9,11'lik yeniden değerleme oranında artışa gidildi.
buna göre, kdv dahil muayene ücretleri; otobüs, kamyon, çekici ve tankerlerde 462,56 liradan 503,86 liraya, otomobil, minibüs, kamyonet, özel amaçlı taşıt, arazi taşıtı, römork ve yarı römorklarda 342,2 liradan 372,88 liraya, traktör, motosiklet ve motorlu bisikletlerde 174,64 liradan 189,98 liraya yükseldi
--- alıntı ---
kaynak: www.memurlar.net/haber/9472...
devamını gör...
16 mayıs 2021 kademeli normalleşme genelgesi
avrupa'daki normalleşme görüntülerinden sonra yere çöküp ağlayarak okuduğum genelge. buradan
genelgeye göre, 17 mayıs pazartesi saat 05.00'ten 1 haziran salı günü saat 05.00'e kadar kademeli normalleşme dönemi tedbirleri uygulanacak.
kademeli normalleşme döneminde hafta içi 21.00-05.00, hafta sonları ise cuma 21.00'den pazartesi 05.00'e kadar sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak.
kademeli normalleşme döneminde, 65 yaş ve üzeri vatandaşlardan iki doz kovid-19 aşısını yaptırmış olanlar ile 18 yaş altındakiler için sokağa çıkma kısıtlaması olmayacak.
hafta içi günlerde 07.00-20.00 saatleri arasında gel-al ve paket servis, 20.00-24.00 saatleri arasında ise sadece paket servis, hafta sonlarında ise 07.00-24.00 saatleri arasında sadece paket servis şeklinde faaliyet gösterebileceklerdir
genelgenin tam metni
genelgeye göre, 17 mayıs pazartesi saat 05.00'ten 1 haziran salı günü saat 05.00'e kadar kademeli normalleşme dönemi tedbirleri uygulanacak.
kademeli normalleşme döneminde hafta içi 21.00-05.00, hafta sonları ise cuma 21.00'den pazartesi 05.00'e kadar sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak.
kademeli normalleşme döneminde, 65 yaş ve üzeri vatandaşlardan iki doz kovid-19 aşısını yaptırmış olanlar ile 18 yaş altındakiler için sokağa çıkma kısıtlaması olmayacak.
hafta içi günlerde 07.00-20.00 saatleri arasında gel-al ve paket servis, 20.00-24.00 saatleri arasında ise sadece paket servis, hafta sonlarında ise 07.00-24.00 saatleri arasında sadece paket servis şeklinde faaliyet gösterebileceklerdir
genelgenin tam metni
devamını gör...

