yabancı uyruklu biriyle evlenmek
aslında türklerin yine türklerle yaptığı evliliğe verilen isimdir. yabancı olunduğu yaklaşık 2-4 sene arasında fark edilir. iç güdülere yenik düşen çiftler soluğu mahkemede ve/veya hastanede alır. ya da hiç soluk alamayabilir...
devamını gör...
tsk komando uzmanı eşi
evet, garip bir sınıftır.
böyle bir hastam oldu. eşiyle beraber geliyordu. bir ara sohbet ederken, burada yabancı olduğumu ve pek bir yerleri bilmediğimi söyledim. heyecanla "yoksa sizinde mi eşiniz askeer??" dedi. eşim asker olunca noluyor ki acaba?
"yoo, allah korusun." dedim. niye öyle dedim, asker sevmeyişimden falan asla değil. hemşire asker evliliği tehlikeli bir ikili diye, tamamen kişisel tecrübeler * kocasıyla beraber beni linçlemedikleri kaldı gerçekten abartmıyorum. sanki askere hakaret ettik aw.
"benim kocam asker, ne kadar saygısızsınız.." bla bla. pardon abla ne saygısı? platin saçlarının henüz yanmamış olması dışında saygı duyulacak bir yanı olduğunu düşünmüyorum ama sen bilirsin.
böyle bir hastam oldu. eşiyle beraber geliyordu. bir ara sohbet ederken, burada yabancı olduğumu ve pek bir yerleri bilmediğimi söyledim. heyecanla "yoksa sizinde mi eşiniz askeer??" dedi. eşim asker olunca noluyor ki acaba?
"yoo, allah korusun." dedim. niye öyle dedim, asker sevmeyişimden falan asla değil. hemşire asker evliliği tehlikeli bir ikili diye, tamamen kişisel tecrübeler * kocasıyla beraber beni linçlemedikleri kaldı gerçekten abartmıyorum. sanki askere hakaret ettik aw.
"benim kocam asker, ne kadar saygısızsınız.." bla bla. pardon abla ne saygısı? platin saçlarının henüz yanmamış olması dışında saygı duyulacak bir yanı olduğunu düşünmüyorum ama sen bilirsin.
devamını gör...
normal sözlük'teki uzun bilgi tanımları
üst edit: başlık başıma kaldı bilginize.
birileri okumuyor diye vazgeçilecek değillerdir. ilgili olanlar yararlanabilir ve hatta daha evvel karşılaşmadığı bir kaynak, link, makale önerisi ile karşılaşabilir. herkes ilgi ve seviyesine göre dilediğini arasın bulsun. eğlenecekse eğlensin, gündemi takip edecekse öyle yapsın.
birileri okumuyor diye vazgeçilecek değillerdir. ilgili olanlar yararlanabilir ve hatta daha evvel karşılaşmadığı bir kaynak, link, makale önerisi ile karşılaşabilir. herkes ilgi ve seviyesine göre dilediğini arasın bulsun. eğlenecekse eğlensin, gündemi takip edecekse öyle yapsın.
devamını gör...
anna vissi
aslında kıbrıs rum'u olan ama yunanistan'da ünlenen, bir kere dinledimi bırakılmayan mükemmel bir sese sahip şarkıdır.
devamını gör...
kibar insanı zayıf görmek
ülkemizde sık karşılaşılan sevimsiz gerçek.
ben insanlara saygısızlık yapmamayı, düşünemeden, fark etmeden, yani istemeyerek onları kırdığımda geri adım atmayı öğrendim ailemden. bu bir eksiklik yahut zavallılık değil. laf dalaşına girip karşı tarafı "alt etmek" marifet olsaydı, onun da âlâsını yapardım ama son derece anlamsızdır böyle şeyler. bunu öğrenmemiş olan varsa bu onun eksiğidir. o nedenle kibarlık "forever" diyorum.
ben insanlara saygısızlık yapmamayı, düşünemeden, fark etmeden, yani istemeyerek onları kırdığımda geri adım atmayı öğrendim ailemden. bu bir eksiklik yahut zavallılık değil. laf dalaşına girip karşı tarafı "alt etmek" marifet olsaydı, onun da âlâsını yapardım ama son derece anlamsızdır böyle şeyler. bunu öğrenmemiş olan varsa bu onun eksiğidir. o nedenle kibarlık "forever" diyorum.
devamını gör...
anın fotoğrafı
devamını gör...
erkeklik öldü mü atıf bey
bir mehmet dinler filmidir. yönetmen aynı zamanda filmin senaryosunu da yazmıştır. ve filmin yapımcısı ve isim babası da elbette ki osman seden’dir.

filmin konusu aslında çok da orijinal değil ama çok eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. tıpkı allah cezanı versin osman bey filminde olduğu gibi bu filmde de başrolde orhan günşiray oynamakta ve ona fatma girik eşlik etmektedir.
hapisten yeni çıkıp bir kahvehane açmaya karar veren bir tövbekarın başına gelen oldukça komik hikayeler anlatılıyor filmde. rakip kahvehanecinin kız kardeşine aşık olması da cabası oluyor. ve yine orhan günşiray siyah beyaz bu filmi renklendiriyor.

ama bu filmin asıl özelliği atıf yılmaz’ın allah cezanı versin osman bey filminde osman seden’e salladığı selama karşılık olarak isimlendirilmiş olması. osman seden’in değişiyle atıf ona bir gül atmış, osman seden de atıf yılmaz’a bir gül atmıştır. osman sedenin söylediğine göre ortalığı karıştıran da bülent oran’dır.
bende türk sinema tarihinin en güzel aşık atışmasıdır bu iki film. art arda izlerseniz müthiş keyifli olacağını düşünüyorum.

filmin konusu aslında çok da orijinal değil ama çok eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. tıpkı allah cezanı versin osman bey filminde olduğu gibi bu filmde de başrolde orhan günşiray oynamakta ve ona fatma girik eşlik etmektedir.
hapisten yeni çıkıp bir kahvehane açmaya karar veren bir tövbekarın başına gelen oldukça komik hikayeler anlatılıyor filmde. rakip kahvehanecinin kız kardeşine aşık olması da cabası oluyor. ve yine orhan günşiray siyah beyaz bu filmi renklendiriyor.

ama bu filmin asıl özelliği atıf yılmaz’ın allah cezanı versin osman bey filminde osman seden’e salladığı selama karşılık olarak isimlendirilmiş olması. osman seden’in değişiyle atıf ona bir gül atmış, osman seden de atıf yılmaz’a bir gül atmıştır. osman sedenin söylediğine göre ortalığı karıştıran da bülent oran’dır.
bende türk sinema tarihinin en güzel aşık atışmasıdır bu iki film. art arda izlerseniz müthiş keyifli olacağını düşünüyorum.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
“ şu hayata bir bakınız: güçlülerin küstahlığı ve asalıklığı, zayıfların cahilliği ve ağzı var dili yok halleri; etrafta sınırsız yoksulluk, darlık, yozlaşma, sarhoşluk, ikiyüzlülük, yalan…
oysa bütün evlerde, caddelerde sessizlik ve sükûnet egemen. şehrimizde yaşayan elli bin kişiden bir tanesi bile çığlık atmıyor, isyan etmiyor. biz yiyecek satın almak için pazara giden, kendi saçmalıklarını konuşup dinleyen, evlenen ölülerini sessiz sessiz mezarlığa taşımaya çalışan, gündüz yemek yemek yiyip gece uyuyan insanlar görüyoruz.
oysa acı çeken insanları, hayatta, kulis arkalarında olup biten korkunç şeyleri görmüyor, duymuyoruz.
her şey sessiz ve sakin; ortada sadece dilsiz istatistiklerin protestosu var: şu kadar insan aklını oynattı, şu kadar litre içki içildi, yetersiz beslenmeden şu kadar çocuk öldü vb …
açıktır ki, böyle bir düzen aslında gereklidir.
çünkü mutlular, mutsuz kişiler sustuğu için kendilerini mutlu hisseder. eğer bu suskunluk olmasaydı mutluluk imkansız olurdu.
bu genel bir hipnotizmadır. “
aşk üzerine | bektaşiüzümü
anton çehov
s.44
oysa bütün evlerde, caddelerde sessizlik ve sükûnet egemen. şehrimizde yaşayan elli bin kişiden bir tanesi bile çığlık atmıyor, isyan etmiyor. biz yiyecek satın almak için pazara giden, kendi saçmalıklarını konuşup dinleyen, evlenen ölülerini sessiz sessiz mezarlığa taşımaya çalışan, gündüz yemek yemek yiyip gece uyuyan insanlar görüyoruz.
oysa acı çeken insanları, hayatta, kulis arkalarında olup biten korkunç şeyleri görmüyor, duymuyoruz.
her şey sessiz ve sakin; ortada sadece dilsiz istatistiklerin protestosu var: şu kadar insan aklını oynattı, şu kadar litre içki içildi, yetersiz beslenmeden şu kadar çocuk öldü vb …
açıktır ki, böyle bir düzen aslında gereklidir.
çünkü mutlular, mutsuz kişiler sustuğu için kendilerini mutlu hisseder. eğer bu suskunluk olmasaydı mutluluk imkansız olurdu.
bu genel bir hipnotizmadır. “
aşk üzerine | bektaşiüzümü
anton çehov
s.44
devamını gör...
platonik aşk
tam bir delilik.
insanın gerçeği görememesi ama yanlış anlasa dahi gördüğü her şeyi fazla detaylı yorumlamasına sebep oluyor.
"bana mı baktı? neden yanımdan geçti?" sorularına kendince cevaplar vererek* duygularını daha da körüklediği bir çocukluk hali.
benim duygularım tanıyana kadar sürmüştü. tanıyınca uçtu gitti ahah
insanın gerçeği görememesi ama yanlış anlasa dahi gördüğü her şeyi fazla detaylı yorumlamasına sebep oluyor.
"bana mı baktı? neden yanımdan geçti?" sorularına kendince cevaplar vererek* duygularını daha da körüklediği bir çocukluk hali.
benim duygularım tanıyana kadar sürmüştü. tanıyınca uçtu gitti ahah
devamını gör...
psikoloji bozan olaylar
karşı binada misafirliğe gelen biri 7. kattan atladı. malumunuz dakikasında can verdi. polislerin tanık için kapımızı çalmalarıyla 22-23 yaşlarında olduğunu öğrendiğimiz gencecik bir kızdı. evde oturan iki erkek 3-4 ay kadar göz altında kaldı. bu süre içerisinde evin o cephesinden dışarı bakamadım. baktığım zamanlarda da gözüm o daireye kayıyor beynim uyuşuyordu. neden bu kadar etkilendim bilmiyorum fakat 2 ay boyunca karanlıkta duramadım. çocuklar da serbest kaldı. o gündür pencereye, balkona çok çıkmıyorum.
devamını gör...
beğeni sınırlaması
şu an sinir olduğum sözlük özelliği. terapi niyetine, (bkz: kafa sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar) başlığına dalmıştım. hepsi birbirinden güzel fotoğraflara baka baka beğeniyordum. bir an ekranda biraz soluklan yiğidim uyarısıyla, kalakaldım. tamam dedim, beğenmeden bakmaya devam edeyim. olmadı. elim otomatikman beğeni butonuna gidiyor. bir iki sonra pes ettim, çıktım başlıktan. hevesim kursağımda kaldı. belki ben, soluk soluğa beğenmeye devam etmek istiyorum. bitirince dinlenecektim zaten. soluğumu düşünen sözlük yönetimine enişten duygularımla selam gönderiyorum.
edit: bir de kaç dakika ya da kaç saat sonra tekrar beğeni yapabileceğimizi söyleseniz güzel olur. tuvaletti, sigaraydı, suydu gibi ihtiyaç molası verdim geldim, hala sınırlama kapsamındayım. hapse düşmüş gibi bir his. anlayamazsınız.
edit: bir de kaç dakika ya da kaç saat sonra tekrar beğeni yapabileceğimizi söyleseniz güzel olur. tuvaletti, sigaraydı, suydu gibi ihtiyaç molası verdim geldim, hala sınırlama kapsamındayım. hapse düşmüş gibi bir his. anlayamazsınız.
devamını gör...
meritokrasi
meritokrasi, yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir.
meritokratik bir düzende yönetim gücü, üstün yetenekli olan ve çaba gösteren kişilere verilir. gerekli yeteneğe sahip olmadan bir mensupluk kayırmacılığı ile görevlendirme yapılmaz. insanlara, çaba ve çalışkanlığın karşılığı verilir. yani meritokrasi, “yetenek ve çabanın” söz sahibi olduğu sistemin adıdır. bu yönetim şeklinde idare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılmaktadır, kayırma yoktur. özellikle kamu yönetiminde daha bilgili ve yetenekli kişilerin seçilmesi ve yine hizmet içindeki ilerleme ve yükselmelerinin bilgi, başarı ve yetenek kıstaslarına göre yapılmasını amaçlar.
meritokrasi, bilimsel ve objektif değerlendirmeler yoluyla belirlenecek kriterlere göre; insanlara, yeteneklerine dayalı olarak görevlendirmelerine ve sorumluluklar almalarına atıfta bulunur. bu sistem, bir devlet veya başka bir tür örgütlenmeler için söz konusu olabilir.
meritokratik kültüre sahip olan bir ülke, herkes için fırsat eşitliğini temin etmek adına sürekli gelişim halindedir. çünkü hakkaniyetsizlikler ve kaynaklara/fırsatlara erişimdeki eşitsiz durum; herkesin sağlayamayacağı bazı fırsatlara özel erişimi olan seçkin gruplar yaratmaktadır. meritokrasi, bu durumu önlemeyi amaçlar. yetenek sahibi olmamasına karşın karar verici konumda olan (konumunu, yeteneği ve uzmanlığıyla kazanmamış olan) özel seçkin grupların oluşmasının engellenmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanması; meritokrasinin özüdür.
ingiltere merkezli meritocracy party, beş maddeden oluşan bir manifesto yayımlamıştır. bu maddeler şu şekildedir:
kayırmacılık yoktur: ailenizin değil, sizin kim olduğunuz önemlidir.
yandaşçılık yoktur: başkalarının sizin için ne yapabildiği değil, sizin ne yapabildiğiniz önemlidir.
ayrımcılık yoktur: cinsiyet, ırk, din, yaş, geçmiş önemsizdir. yetenek her şeydir.
eşit imkânlar: herkesle aynı noktadan başlar ve yeteneklerinizin sizi götürdüğü yere gidersiniz.
tatminkar erdemler: en başarılı insanlar, en yüksek tatmine erişirler.
sosyal bilimciler, farklı sosyal sınıflardan, etnik kökenlerden ve farklı alanlarda yaşayan öğrencilerin eğitimde farklı seviyelerde deneyim yaşadıklarını göstermiştir. bu doğrultuda her durumda geçerli eksiksiz ve genelgeçer bir meritokrasi tanımı söz konusu değildir. ancak meritokratik niteliği arttıran ve süreklilik arz eden bir gelişim çalışması içerisinde bulunmak, meritokratik felsefenin temelidir.
yani bu yönüyle yalnızca servete veya salt siyasi vb. erke/ayrıcalığa sahip olanlar yerine; ilgili konuda gerekli işi en iyi yapacak kimseyi belirlemek maksadıyla ortaya konulan kriterlere göre; hak sahibi olanların (yeteneği ve/veya entelektüel birikimi olup, çaba gösterenlerin) iktidarı kullanmayı hak ettiğini düşünen bir tür yönetişim sistemidir.
özellikle sonuçlarının belirgin bir şekilde görülebildiği; güvenlik, sağlık, mülkiyet gibi alanlarda, (meritokratik açıdan) başarı sağlıklı bir şekilde ölçülebilir. buna karşın kapsamlı bir eğitim sisteminin, uzun vadeli makro ekonomik faaliyetlerin sonuçları vb.; uzun süreçte ve bir çok dışsal değişkene bağlı olarak ortaya çıktığından, meritokratik ölçümün netlik derecesi son derece düşüktür.
meritokrasinin yararları
meritokratik sistemdeki bireyler; yeteneklerinin ve kapasitesinin bilindiğine inanır, kendini hangi konumda olursa olsun değerli hisseder ve mesleki performansını iyileştirmeye teşvik edilmiş olur.
böyle bir bağlamda, bireyler daha adil bir tecrübe deneyimi yaşamış olur. şahsiyetleri, çalışma arkadaşları ve yapılan çalışmalar hakkında nispeten daha fazla güven duyar.
bu şartlar altında; bireylerin daha yüksek motivasyon seviyelerine sahip olmaları, daha işbirlikçi davranışlarda bulunmaları, zorluklara karşı daha fazla dayanıklılık göstermeleri olasıdır.
ayrıca bu sistemin bir diğer amacı da, kurumların içindeki genel hazırlık seviyesini arttırmak için, bireylerin becerilerini ve bilgilerini geliştirmeleri yolunda motive etmektir.
meritokratik bir düzende yönetim gücü, üstün yetenekli olan ve çaba gösteren kişilere verilir. gerekli yeteneğe sahip olmadan bir mensupluk kayırmacılığı ile görevlendirme yapılmaz. insanlara, çaba ve çalışkanlığın karşılığı verilir. yani meritokrasi, “yetenek ve çabanın” söz sahibi olduğu sistemin adıdır. bu yönetim şeklinde idare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılmaktadır, kayırma yoktur. özellikle kamu yönetiminde daha bilgili ve yetenekli kişilerin seçilmesi ve yine hizmet içindeki ilerleme ve yükselmelerinin bilgi, başarı ve yetenek kıstaslarına göre yapılmasını amaçlar.
meritokrasi, bilimsel ve objektif değerlendirmeler yoluyla belirlenecek kriterlere göre; insanlara, yeteneklerine dayalı olarak görevlendirmelerine ve sorumluluklar almalarına atıfta bulunur. bu sistem, bir devlet veya başka bir tür örgütlenmeler için söz konusu olabilir.
meritokratik kültüre sahip olan bir ülke, herkes için fırsat eşitliğini temin etmek adına sürekli gelişim halindedir. çünkü hakkaniyetsizlikler ve kaynaklara/fırsatlara erişimdeki eşitsiz durum; herkesin sağlayamayacağı bazı fırsatlara özel erişimi olan seçkin gruplar yaratmaktadır. meritokrasi, bu durumu önlemeyi amaçlar. yetenek sahibi olmamasına karşın karar verici konumda olan (konumunu, yeteneği ve uzmanlığıyla kazanmamış olan) özel seçkin grupların oluşmasının engellenmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanması; meritokrasinin özüdür.
ingiltere merkezli meritocracy party, beş maddeden oluşan bir manifesto yayımlamıştır. bu maddeler şu şekildedir:
kayırmacılık yoktur: ailenizin değil, sizin kim olduğunuz önemlidir.
yandaşçılık yoktur: başkalarının sizin için ne yapabildiği değil, sizin ne yapabildiğiniz önemlidir.
ayrımcılık yoktur: cinsiyet, ırk, din, yaş, geçmiş önemsizdir. yetenek her şeydir.
eşit imkânlar: herkesle aynı noktadan başlar ve yeteneklerinizin sizi götürdüğü yere gidersiniz.
tatminkar erdemler: en başarılı insanlar, en yüksek tatmine erişirler.
sosyal bilimciler, farklı sosyal sınıflardan, etnik kökenlerden ve farklı alanlarda yaşayan öğrencilerin eğitimde farklı seviyelerde deneyim yaşadıklarını göstermiştir. bu doğrultuda her durumda geçerli eksiksiz ve genelgeçer bir meritokrasi tanımı söz konusu değildir. ancak meritokratik niteliği arttıran ve süreklilik arz eden bir gelişim çalışması içerisinde bulunmak, meritokratik felsefenin temelidir.
yani bu yönüyle yalnızca servete veya salt siyasi vb. erke/ayrıcalığa sahip olanlar yerine; ilgili konuda gerekli işi en iyi yapacak kimseyi belirlemek maksadıyla ortaya konulan kriterlere göre; hak sahibi olanların (yeteneği ve/veya entelektüel birikimi olup, çaba gösterenlerin) iktidarı kullanmayı hak ettiğini düşünen bir tür yönetişim sistemidir.
özellikle sonuçlarının belirgin bir şekilde görülebildiği; güvenlik, sağlık, mülkiyet gibi alanlarda, (meritokratik açıdan) başarı sağlıklı bir şekilde ölçülebilir. buna karşın kapsamlı bir eğitim sisteminin, uzun vadeli makro ekonomik faaliyetlerin sonuçları vb.; uzun süreçte ve bir çok dışsal değişkene bağlı olarak ortaya çıktığından, meritokratik ölçümün netlik derecesi son derece düşüktür.
meritokrasinin yararları
meritokratik sistemdeki bireyler; yeteneklerinin ve kapasitesinin bilindiğine inanır, kendini hangi konumda olursa olsun değerli hisseder ve mesleki performansını iyileştirmeye teşvik edilmiş olur.
böyle bir bağlamda, bireyler daha adil bir tecrübe deneyimi yaşamış olur. şahsiyetleri, çalışma arkadaşları ve yapılan çalışmalar hakkında nispeten daha fazla güven duyar.
bu şartlar altında; bireylerin daha yüksek motivasyon seviyelerine sahip olmaları, daha işbirlikçi davranışlarda bulunmaları, zorluklara karşı daha fazla dayanıklılık göstermeleri olasıdır.
ayrıca bu sistemin bir diğer amacı da, kurumların içindeki genel hazırlık seviyesini arttırmak için, bireylerin becerilerini ve bilgilerini geliştirmeleri yolunda motive etmektir.
devamını gör...
islam'ı bilmeyen yazarların islam'ı kötüleyici başlıklar açması
şimdi ben aşağıdaki naçizane tespitimle islamı kötülemiş mi oluyorum. bazıları din konusunda çok hassas olan ve hep mağduruz diyen kimseler için. buyurun : kimsenin kutsalına elbette dokunulmamalı. ama inanç hürriyeti de başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter. türban bürokratik anlamda bir dönem sorun olmuştur. ama bugün bu sorun yoktur. şimdi halk arasında bir türbanlı kadının tepki çektiğini görmedim ben. ama bir metalcinin yarı siyah - beyaz saçlarına tepki gösteren gördüm. oruç tutanların dayak yediğini görmedim, ama ramazanda sokakta simit yediği için dayak yiyeni gördüm. ( saygıysa mevzu, o karşıdakinin sorunudur. senin oruç tutmak adına aç-susuz kalma hakkın, kimsenin sokakta birşeyler yiyip içme hakkından üstün değildir. karşılıklıdır ) iki eşli olup tepki çekmeyen çok insan gördüm. ama cinsel tercihini korkudan açıklayamayan (bkz ltbg) kadın, erkeklerde tanıyorum. ve toplumda bırakın saygıyı linç tehdidi altındalar. sokakta, bırakın türbanlıyı, kara çarşaflıların bile tepki çektiğini görmedim. saygi duyuluyor. ama bir mini bile değil sadece dizüstü etekli yada hafif dekolteli bir kadına defalarca laf atıldığını çok gördüm. birisi çıkıp beş vakit ezan duymak istemiyorum rahatsız oluyorum hakkım dese, linç edilir ,yada çoğu yerde, mahallesine bir kilise açılıp çan çalınsa, o kiliseyi yakmaya kalkacak birçok insan var. biliyoruz hepimiz. ( hristiyan ülkelerde çan sesinden kimse rahatsız değil diyen için. orada ezan da okunuyor. saygı meselesi ve diyanet gibi kurumlar yok ) şimdi hak ve saygı içeren durumlar mı bunlar ?. ayrıca ; diyanetin bütçesi, milli eğitim dahil neden 5 bakanlıktan fazla, lüks makam araçları, israfları vs.. haddi hesabı yok. bu ülkenin % 20 sinden fazla olan bektaşi yurttaşların cemevleri neden camiler gibi inadethane statüsünde değil. hak mı bu ?. oysa adigeçen kurum onlarında vergilerinden pay alıyor. şimdi kim yada kimler mağdur acaba.
devamını gör...
trollerin genelde erkek olması
erkek kısmısının, büyük bir kısmısının kafası haylazlığa meyyal olduğu için olandır.
az akıllı olun artık.
itiraf ediyorum, en sevdiğim genelleme erkekleri gömen genellemeler. *
az akıllı olun artık.
itiraf ediyorum, en sevdiğim genelleme erkekleri gömen genellemeler. *
devamını gör...
başımıza icat çıkarma denilen çocuk (yazar)
komik eğlenceli biri genel olarak seviyorum ben bu yazarı. ama nicki beni hep hüzünlendiriyor çocukken bana da hep icat çıkarma derlerdi. duygulandım bak. neyse işte severek ailecek takip ediyoruz.
devamını gör...
pera
“kırık cam misali hatalarım, acıtır. seni böyle mi kaybettim?” sözü ile en çok etkilendiğim şarkısı ‘sensiz ben’.
‘sezen aksu - vazgeçtim’ şarkısını da mükemmel cover’lamış müzik grubu.
dinlemek istersen buradan
‘sezen aksu - vazgeçtim’ şarkısını da mükemmel cover’lamış müzik grubu.
dinlemek istersen buradan
devamını gör...
türk halkının cahil kalma nedeni
kulak duyma bilgiye duyduğu güvendir diye düşünüyorum.
devamını gör...
yeraltından notlar
dostoyevski'nin gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir insanın hezeyanlarını, kendisiyle ve toplumla olan çatışmalarını muhteşem tespitlerle anlattığı romanı.
romandaki psikolojik tasvirler öylesine güçlü ki karakteri okumakla kalmıyor adeta yaşıyorsunuz. karakterin birbirine zıt ruh halleri arasındaki gidiş gelişleri içinize işliyor. mutlaka kendinizden bir şeyler buluyorsunuz romanda.
devamını gör...


