benimki kılıktan kılığa giriyor. hiç rahatsız etmeyen ve daima hoş tonlarda konuşuyor. artık daha seviyeli tartışmalar yapıyoruz kendisiyle, önceden çok agresifti ve hayatımı zorlaştırırdı. şimdilerde susmayı öğretmeye çalışıyorum ama en sustuğu anlarda bile "sessizliği dinle, sessizliği dinle!" diyor. şu an yazmam gerekenleri dikte ediyor misal bana ama yetişemiyorum kendisine. hızlı konuşuyor ve çoğu zaman tekrarı olmayan radyo yayını gibi, kaçırıyorum ve sonra bana kızıyor. neden daha dikkatli dinlemiyormuşum da neden daha hızlı yazmıyormuşum. "ya hu kardeşim!" diyorum, "ben sen gibi enerjiden ibaret değilim ki!" anlamıyor. sanırım ben de bazen onu anlamıyorum. ama seviyoruz birbirimizi. bana bazen şarkılar söylüyor. ha bir de şunu şikayet etmek istiyorum, geceleri korkunç bir tonla içimi ürpertiyor. bunu da aşarsak sanırım pek de büyük bir problemimiz kalmayacak kendisiyle. şimdi diyor ki "ben de senin beni dinlememenden şikayetçiyim, her seferinde arkanı toplayamam ya!" birlikte çok konuşuyoruz. entelektüel tartışmalarımızı bilahare ekleyeceğim.
devamını gör...

yoga, pilates, kamp matı gibi farklı kullanım amaçları için üretilmiş çeşitleri bulunan ve genellikle standart ölçülerde üretilen ürün.

telaffuz ederken "met" ya da türkçe kurallarına uygun olarak, yazıldığı gibi "mat" şeklinde okunuşu değişiklik gösterir.

"hepsi mat değil mi zaten, yoga yaparken pilates matı kullanıvereyim, ne olacak." demeyin, üzülürsünüz. unutmayın ki bir çatal asla bir kaşık olarak kullanılamaz.*
devamını gör...

hayatını yaşa diyorlar ya
duvarlarla konuşarak mı hep
hep karanlığa esir olarak mı
yoksa ilelebet sensizlik mi
sen yok hayatım yok sen yok ben yok
devamını gör...

rahibe olurdum. muhtemelen şeytan çıkarma ritüellerini sabote ederdim.
devamını gör...

mahlası çok komik olan yazardır. birkaç kere denk geldim kendisinin yazılarına bana göre oldukça başarılı bir yazardır kendisi.
devamını gör...

robin ve barney
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bilim insanlarını şaşırtmayı başaran gezegen.

daha önceki tanımda belirttiğim gibi, merkür güneş'e en yakın gezegen. bu nedenle güneş ışığı alan bölgede yüzey sıcaklığı oldukça yüksek; 430 derecelere kadar çıkıyor. güneş görmeyen yüzeyde ise -200 derecelere kadar düşüyor. böyle bir ortamda su buzuna rastlamak şaşırtıcı olurdu ama messenger uzay aracı ile elde edilen bilgiler bize, merkür'ün hiç güneş görmeyen kraterleri ve bu kraterlerinde su buzu olduğunu gösterdi.

yine messenger ve mariner 10 adlı araçların elde ettiği veriler, merkür'ün bir manyetik alanı olduğunu gösterdi. her ne kadar dünya'nın sahip olduğundan 100 kat daha zayıf olsa da var. üstelik veriler üzerinde yapılan çalışmalar, eskiden bu manyetik alanın tıpkı dünya'daki kadar güçlü olduğunu gösterdi.

yine şaşırtıcı olan bir başka sonuç daha var: çukur ya da oyuk adı verilen yüzey şekilleri. bu şekiller, yüzeydeki birçok kraterin üzerinde bulunuyor. nasıl oluştuklarına ilişkin bir tahmin var: yüzeydeki "uçucu element" dediğimiz hafif elementlerin çeşitli etkiler nedeniyle zaman içerisinde uzaya kaçıp gitmesi sonucu geriye kalan materyalin çökmesi sonucu oluşmuş olmalılar.

mariner 10 ve messenger bize merkür ile ilgili çok değerli bilgiler getirdi. sırada bepicolombo var. 2025 yılında yörüngeye oturmayı başarırsa, gezegene ilişkin yeni bilgiler elde etmemiz yakın demektir.
devamını gör...

değersiz hissettirmektir. onu aşağılamak, öz güvenini kırmak, alay etmek vb. her şey sıralanabilir. hele hele birde küçük yaşlarda yapılmaya başlandıysa eyvahlar olsun o çocuk için. ölümden beter olur , hayatı boyunca kendini onarmaya çalışır durur...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
sitemizin ünlü kedisi
devamını gör...

halihazırda kaybettim.*
üstelik o hiç ölmez gibi gelirdi. maviş gözlerine son kez baktığımı bilmeden vedalaşmışız.
şimdi içimde en kuytuda bir yerlerde ,gözleri gökyüzü gibi maviş, akça pakça pamuk elleri, elma gibi al al yanaklari ,bembeyaz kıvırcık saçları olan yetmiş yaşında bir yörük kadını yaşıyor. hiç bilmezdim anneannem seninle son kez sarıldığımızı...
öfken baldan tatlı, sitemin naz gibi gelirdi. bilirdim sen bende, ben de senin yüreğindeydim .

seni yerlerde göklerde bulamazlarken
bende gizli olduğunu sezenler olmuş
dumlu dumluymuşsun yüreğimde
kımıl kımılmışsın bileklerimde


"aramızda dağlar yollar yıllar var iken
beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş
sargın yaprakmışım dallarına
yangın toprakmışım yağmurlarına
"

sezenler olmuş mavişim
devamını gör...

suç ve ceza
devamını gör...

zaten herkesin bir engelli adayı olduğunun farkında olan, gerçekten seven erkektir.
devamını gör...

sıkıntılı bir dönemdeysiniz rüya sayısı pek bir artar.birinden çıkar diğerine girersiniz.sabah yorgun bir şekilde kalkmanıza sebep olur.
devamını gör...

devamını gör...

andrew miller kitabıdır.

deniz gören bir evde yaşamak çok güzel olabilir çocukluğunuzda. ben bilmiyorum nasıl bir duygu olduğunu. yemyeşil ağaçlarla dolu, kuş sesleri ile kıpır kıpır bir ormana bakan; hatta kendi bahçesi olan bir evde büyümek de çok güzel olabilir. maalesef ben bunu da bilmiyorum. belki kalabalık, capcanlı bir sokağa ya da caddeye bakan neşeli bir gürültü ile dolan bir evde büyümek de güzeldir. bunu da bilmiyorum ben. aklıma gelmeyen onlarca güzel manzaraya komşu bir evde büyümek ne güzeldir kim bilir! onları hiçbirini de bilemem ben.

ben 4 yaşından 14 yaşına kadar karadeniz’in ıpıslak bir şehrinde yaşadım ve yaşadığım evin manzarası çok da bakılacak gibi değildi. ama ben izlerdim ara sıra. aslında çokça izlerdim. evimiz büyük bir mezarlığa bakardı. mezartaşı olarak yeşilli mavili tahtaların olduğu, kime ait olduğu belli olmayan büyüklü küçüklü mezarlar vardı bu mezarlıkta.

eve en yakın iki mezarlık bir metre bile değildi. o zamanlar ben de bir metre bile değildim. bu iki mezarlık hep kafamı kurcalardı. neden bu kadar küçük olduklarını anlamakta zorluk çekerdim. sonra, yani yaşım ilerledikçe anladım bunu ama bu aydınlanma beni hiç mutlu etmedi.

okula başladığım zaman her sabah ilk olarak bir mezarlık görmek, eve girmeden önce son gördüğün şeyin mezarlık olması çok ağır bir gerçeklikle yüz göz ediyor insanı. hele pencereden her baktığında ili küçük mezar görmek gerçekten çok zordu.

sonra başka bir karadeniz şehrine taşındık. apaydın bir şehre. ve ben 14 yaşından 16 yaşına kadar bu evde yaşadım. eve yerleşene kadar bir sorun yoktu. ya da ben fark etmedim. ama mutfak camından baktığımda kocaman, heybetli, mermer bir mezarın bana baktığını görünce kadere inanır gibi oldum. mezarlıklar beni takip ediyordu. ama buna alıştığımı da fark ettim hüzünle ve mutlulukla.

mezarlara yakın olmak alışılacak bir şeydi yakın olanlar için. onlar ölüme de alışırlar hızla. ölümün derinden gelen kokusuna da alışırlar. dışarıdan gelenler, dışarıdan bakanlar için tuhaftır durum. zordur. alışılmadıktır.

keşke o zamanlar becche bir çukur kazsaydın bizim için de.
devamını gör...

bir sosyoloji hocamın en kusurlu hayvan insandır. insanın ise en kusursuzu delilerdir diyerek benim için kutsal bir seviyeye çıkarttığı durumdur. belki bu yüzden psikoloji okuyorumdur ve belki bu yüzden delirmiş bir psikolog adayıyımdır.
devamını gör...

bütünleşmiş kişiler birey haline gelir. ama toplum, sizin birey olmamanızı ister. size bireysellik yerine kişilik kazandırır.
kişilik sözcüğünün kökeni, persona’dan gelir. persona, maske demektir. yani toplum, size kim olduğunuza dair sahte bir kimlik verir. bir oyuncak sunar. siz de bu oyuncağa ömrünüz boyunca sarılmayı sürdürürsünüz.
devamını gör...

olmasının faydalı olmadığına inandığım ve hakkında, bilinçli kullanılmayacağını söyleyenlerden biri olduğum buton. nedenini daha önce de açıklamıştım ama yine açıklayayım.

evet, artı oyun da düzgün kullanıldığını düşünmüyorum ve yine daha önce keşke artı butonu da olmasaydı demiştim ama eksinin, amaç dışında kullanılması bir soruna yol açıyor: insanları sözlükten soğutmak.

burada gerçekten kendisi emek vererek çok güzel tanımlar giren insanlar var. övünmek için söylemiyorum, bunlardan biri de benim. üşenmeyip, meraklıları için uzun uzun anlattığım konular oldu. fakat mesela geçenlerde, benim kopyala yapıştır olayına karşı tutumumu ve sözlükte kimseye sataşmayan, kendi işime bakan, kesinlikle özel mesajlarda dahi kimseyle kaba konuşmayan, elinden geldiğince (ki çoğu kişinin yaşı da benden çok küçük olduğu halde) saygılı olmaya çalışan biri olduğumu birçok kişi çok iyi bildiği ve gördüğü halde, bir arkadaş gidip bir başlığa, kopyala yapıştır yaptığım iddiasıyla ve profil fotoğrafımın kendime ait olması üzerinden beni eleştirerek beni engellediğini ilan etti. beğenmedim butonu olsaydı, bu arkadaşın o uzun uzun yazdığım emek harcanmış ve bilgi dolu tanımlara ne yapacağını tahmin etmek zor değil sanırım, değil mi? 1 olur, 2 olur ama sürekli sinir bozmak amacıyla bu tür davranışlar sergilendiği zaman insanlar da yavaş yavaş bir şeylerden bunalmaya başlar. kimse peygamber sabrına sahip değil sonuçta.

yukarıda bahsedilen konu da ayrı problem. insanlar eksi oy kasmak gibi bir amaç içerisine giriyor ilginç bir şekilde ve bunun sonucunda da açtıkları başlıkları hepimiz farklı farklı sözlüklerde gayet iyi gördük.

hal böyle olunca, bu ortam için çabalayan insanları trollere ya da ön yargılı kişilere yem etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. bu nedenle, eğer bir görüşe hiç katılmıyorsanız bunu sahibine mesaj atarak da yazabilirsiniz. özel mesaj alımını kapatmışsa, formata uygun ve genel bir konu olarak başlığını da açabilirsiniz vs... böylece beğenilmediğinden de, neden beğenilmediğinden de haberi olacaktır bir şekilde.
devamını gör...

başlığı açan da sanırsın olimpos'un sönmeyen ateşi, nerelerdeydin ya biz de seni bekliyorduk...!
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim