sıkılmaktan sıkılmak
insanı yavaş yavaş,yaşayan ölüye dönüştüren durum.
(bkz: zombi)
ayrıca:
(bkz: sen kaç beni tanıdılar)
(bkz: zombi)
ayrıca:
(bkz: sen kaç beni tanıdılar)
devamını gör...
moderatör esprisine gülme zorunluluğu
diğer sözlüklerle alakalı en çok dikkatimi çeken durum bu olmuştu. 2000'li yılların başında adminlerin yahut moderatörlerin yazdıkları entryler saçma da olsa alttaki yazarlar dünyanın yağını yakıyordu.
umarım bu sözlükte böyle bir durum yoktur.
umarım bu sözlükte böyle bir durum yoktur.
devamını gör...
perşembe ilçesinden çarşamba ilçesine gidersek zamanda geriye gitmiş olur muyuz sorunsalı
(bkz: alkollüyken sözlüğe girmek) eyleminin bir sonucu olarak açılmış olabileceğine inandığım başlık.
devamını gör...
yapmaktan nedensiz yere zevk alınan bir şey
burda yazdigim şeyleri sanki bir başkasıymışım gibi okuyup incelemek.
devamını gör...
çalıntı tanım girmek
duruma göre değişir. eğer başka bir mecradan kendi tanımınızı (ç)alıyorsanız, bu kopyalamaya/hırsızlığa girmez. sorun oluşturmaz. oldu ki başkasının kocca paragrafını kopyaladığınız o zaman yazar haklıdır, en azından bir "alıntı" kelimesi iliştirilmelidir entrynin köşesine. emek hırsızlığıdır ve kanunen başınız derde girebilir.
not: yine yargı dağıtıyorum. *
(bkz: son feci mars the yargı machine)
not: yine yargı dağıtıyorum. *
(bkz: son feci mars the yargı machine)
devamını gör...
tanımlarda emoji kullanma sorunsalı
tabi herkes kendisi bilir ama yazılan tanımların sonuna emoji koymak çok itici görünüyor, ilkokul defteri gibi.
devamını gör...
şebnem ferah'ın en güzel şarkısı
tercih yapmak çok zor olsa da benim için budur:
devamını gör...
normal sözlük mersinliler derneği
dernek adı altında kumar mı oynatıyorlar diye düşündüren başlık. hep bişey çıkar bu derneklerin altından.
devamını gör...
histoloji
doku bilimi; canlı dokularının yapısını ve bileşenlerini işlevlerini baz alarak araştıran bilim dalıdır.
devamını gör...
yazarların duyduğu reddedilme cümleleri
benimkiler klasikti hep, yukarıda da birçok yazar arkadaş yazmış zaten. ama benim birine söylediğim şey geldi aklıma, hadi bana eyvallah, yolun açık olsun inşallah.
lisedeyiz, en yakın kız arkadaşım ve sevgilisi beni baş göz etmeye çalışıyor, bense istemiyorum. zaten üniversite sınavı var, dershane, okul, sınavlar derken yıpranmışız, ben kendime vakit ayıramıyorum, başkasına ayıracak vaktim de yok.
neyse o kadar ısrar ettiler ki görüşmem için artık bıktım ve kabul ettim. ama kafamda da bin türlü bahane arıyorum. buluştuk bir kafede, çocukla konuşuyoruz. çocuk mevzuyu açtı ve ben direkt dedim ki “birine ayıracak vaktim yok, yorgunum da zaten” gelen soru “nasıl yorgunsun? fiziksel mi ruhsal mı?” yahu çocuğum bir saattir ben ne anlatıyorum. baktım anlamıyor, ne desem derken, radyoda o zamanlar meşhur gökhan özen-hadi bana eyvallah çalıyor. masadan kalkacağım zamanı nakarat kısmına (hadi bana eyvallah, yolun açık olsun inşallah) denk getirip söylemeye başladım ve dönüp gittim.
en son çocuk donup kalmış, boş gözlerle bana bakıyordu. vaktim olsa da senle nasıl olurdu, diyemedim. üzücü biraz, gurur da duymuyorum yaptığımla ama insanları bazı şeyler için fazla zorlamaya gerek yok diye düşünüyorum.
lisedeyiz, en yakın kız arkadaşım ve sevgilisi beni baş göz etmeye çalışıyor, bense istemiyorum. zaten üniversite sınavı var, dershane, okul, sınavlar derken yıpranmışız, ben kendime vakit ayıramıyorum, başkasına ayıracak vaktim de yok.
neyse o kadar ısrar ettiler ki görüşmem için artık bıktım ve kabul ettim. ama kafamda da bin türlü bahane arıyorum. buluştuk bir kafede, çocukla konuşuyoruz. çocuk mevzuyu açtı ve ben direkt dedim ki “birine ayıracak vaktim yok, yorgunum da zaten” gelen soru “nasıl yorgunsun? fiziksel mi ruhsal mı?” yahu çocuğum bir saattir ben ne anlatıyorum. baktım anlamıyor, ne desem derken, radyoda o zamanlar meşhur gökhan özen-hadi bana eyvallah çalıyor. masadan kalkacağım zamanı nakarat kısmına (hadi bana eyvallah, yolun açık olsun inşallah) denk getirip söylemeye başladım ve dönüp gittim.
en son çocuk donup kalmış, boş gözlerle bana bakıyordu. vaktim olsa da senle nasıl olurdu, diyemedim. üzücü biraz, gurur da duymuyorum yaptığımla ama insanları bazı şeyler için fazla zorlamaya gerek yok diye düşünüyorum.
devamını gör...
gölge boyunun sıfır olması
evimiz yani dünyamızın eksen eğikliğinin 23° 27'* olduğunu hatırlıyoruzdur. bu eğiklik sayesinde dünyanın bazı yerleri güneş ışınlarını dik açıyla alabilirken bazıları alamaz.
özellikle 21 haziranda kuzey yarım küre'deki yengeç dönencesi üzerine, 21 aralıkta ise güney yarım küre'deki oğlak dönencesi üzerine güneş ışınları dik açıyla ulaşır ve günün öğlen vakti olan saat tam 12.00'de gölge boyu sıfır olmaktadır. görselde de gölge boyunun sıfır olduğunu görmekteyiz.
özellikle 21 haziranda kuzey yarım küre'deki yengeç dönencesi üzerine, 21 aralıkta ise güney yarım küre'deki oğlak dönencesi üzerine güneş ışınları dik açıyla ulaşır ve günün öğlen vakti olan saat tam 12.00'de gölge boyu sıfır olmaktadır. görselde de gölge boyunun sıfır olduğunu görmekteyiz.
devamını gör...
6 nisan 2021 ali koç'un covid testinin pozitif çıkması
geçmiş olsun demek bu kadar mı zor? neticede insan değil mi?
(bkz: zengin nefreti)
(bkz: zengin nefreti)
devamını gör...
telefon almak zorunda mısın
sence? diyerek yanıtladığım soru.
cebimde c4 ile dolaşsam daha az korkardım, millet benim yanıma sokulmuyordu patlayacak diye.*

cebimde c4 ile dolaşsam daha az korkardım, millet benim yanıma sokulmuyordu patlayacak diye.*

devamını gör...
içilen en lezzetli su
hamidiye suyudur.
devamını gör...
ölümsüz olmak istemenizin amacı
çünkü insan aşkınsal bir varlıktır, kendini aşmak, tanrı olmak ister.
devamını gör...
3 gsm operatörünün mesajlaşma uygulaması için aldığı ortak karar
krizi fırsata çevirmek böyle bir şey işte.
devamını gör...
fındık toplamak
çok zor bir iştir. yazın sıcağında sık ağaçların arasında kulak böceklerinin orana burana girdiği yerde yapılan aktivitedir.
devamını gör...
yaşamak
kafa sözlük kitap edebiyat kulübüyle birlikte okuduğumuz üçüncü ve kendi adıma çin edebiyatından okuduğum ilk kitaptır kendisi. ayrıca,1993 yılında yayımlanıp hemen ardından yasaklanan bir kitap yaşamak.
yaşamdan vazgeçmek için birçok sebep sunulmuşken önüne, yine de yaşayabildiğin kadar yaşamak.
gençken, anın verdiği coşkuyla, belki de şımarıklıkla elindekilerin kıymetini bilmeden dibine kadar kaybetsen de yaşamak.
her şeye sıfırdan başlayıp yuva kurarak yeniden başlar yaşamak.
açlıkla sınansan, bir avuç pirince muhtaç olsan da yaşamak.
ve tüm sevdiklerini birer birer kaybetsen, hepsini ellerinle toprağa gömsen de yaşamak.
başkarakterimiz fugui'nin öyküsünü okuyoruz kitap boyunca bir anlatıcı olarak. köy köy gezip hikaye toplayan birine tek bir detayı bile atlamadan, sade ama bi' o kadar da içten bir dille anlatıyor hikayesini. defalarca ''nereden bilebilirdim..'' deyişiyle hiç beklemediği acılarına, içinde kalan burukluklarına şahit oluyoruz.
çin'in karanlık tarihinden kültür devrimini; insanlara yaşattırdığı acıları, açlığı, kayıpları okuyoruz.
kısacası yer yer gözlerim dolu olarak, yer yer içimde öfkeyle, umutla okuduğum bir kitaptı yaşamak. çok yüksek beklentilere girilmeden sade ve akıcı diliyle 2-3 saatte okutturdu kendini. bence herkes fugui'nin hikayesine kulak vermeli, en azından 'yaşamak' kavramına derinlik katarak daha farklı bakabilmek adına.
bu arada kitabı okurken bu kadar da olmaz demeyin arkadaşlar oluyormuş..
yaşamdan vazgeçmek için birçok sebep sunulmuşken önüne, yine de yaşayabildiğin kadar yaşamak.
gençken, anın verdiği coşkuyla, belki de şımarıklıkla elindekilerin kıymetini bilmeden dibine kadar kaybetsen de yaşamak.
her şeye sıfırdan başlayıp yuva kurarak yeniden başlar yaşamak.
açlıkla sınansan, bir avuç pirince muhtaç olsan da yaşamak.
ve tüm sevdiklerini birer birer kaybetsen, hepsini ellerinle toprağa gömsen de yaşamak.
başkarakterimiz fugui'nin öyküsünü okuyoruz kitap boyunca bir anlatıcı olarak. köy köy gezip hikaye toplayan birine tek bir detayı bile atlamadan, sade ama bi' o kadar da içten bir dille anlatıyor hikayesini. defalarca ''nereden bilebilirdim..'' deyişiyle hiç beklemediği acılarına, içinde kalan burukluklarına şahit oluyoruz.
çin'in karanlık tarihinden kültür devrimini; insanlara yaşattırdığı acıları, açlığı, kayıpları okuyoruz.
kısacası yer yer gözlerim dolu olarak, yer yer içimde öfkeyle, umutla okuduğum bir kitaptı yaşamak. çok yüksek beklentilere girilmeden sade ve akıcı diliyle 2-3 saatte okutturdu kendini. bence herkes fugui'nin hikayesine kulak vermeli, en azından 'yaşamak' kavramına derinlik katarak daha farklı bakabilmek adına.
bu arada kitabı okurken bu kadar da olmaz demeyin arkadaşlar oluyormuş..
devamını gör...
kadınlara en çok benzeyen canlı
yuh kadınlar ile ilgili açılmayan bir bu kalmıştı dediğim başlık. hep daha kötüsü olamaz diyorum ama oluyor sözlük.
devamını gör...
