elektrotları arasındaki elektrik arkı nedeniyle sıcaklığı artan iletkenlerin akkor haline gelmesi sonucunda ışık yayan lamba.

bu lambalar, günümüzde kullandığımız ampullerden farklıdır. içlerinde ksenon, cıva, karbon gibi farklı elementler kullanılır. 3 türü bulunur:

1- elektrotlar arasında doldurulan gazlar aracılığıyla ışık üreten ark lambaları
2- akkor haline gelen elektrotların ışık yaydığı ark lambaları
3- hem elektrotlar arasındaki gazın hem de akkor halindeki elektrotların birlikte ışık ürettiği ark lambaları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir kız regl ile ne kadar övünebiliyorsa bir erkekte penisin boyutuyla o kadar övünebiliyor. ilkel bir anlayıştır. gelişmemişliktir.
devamını gör...

dairesel hareket yaparak, içerisinde karışım halinde bulunan maddelerin ayrıştırılmasını sağlayan ve genellikle laboratuvarlarda kullanılan cihaz.

dönme hareketinin etkisiyle ağır parçalar tüpün altında, hafif parçalar ise üstünde toplanır. mesela bir kan örneğini serum, pıhtı gibi şekillerde ayrı yapılara ayırabilir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

edit: basitçe olayı anlatmak için konuyu epey üstünkörü geçtim. @sek adlı yazar arkadaşımızdan kanın santrifüj edildiğinde 3 parçaya ayrıldığına dair bir düzeltme geldi. kendisine teşekkür edip bu vesileyle detaylandırayım. kan santrifüj edilince, yukarıda basitçe serum olarak adlandırdığım plazma ve pıhtı olarak adlandırdığım beyaz kan hücreleri ve kırmızı kan hücreleri olmak üzere 3'e ayrılır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hoş olmayan durumdur. açılan bir başlık ve yazarların bu başlık altına yazdıkları görüşler üzerinden soruşturma açılması ve emri bizzat şahsımın vermesi akla, vicdana ve hukuka aykırıdır.

8/10 yıl önce yazılmış tweetlerden dolayı davaların açıldığı muz cumhuriyetinde, yolsuzluklar için bir tane soruşturma açılmaması adalet sisteminin ne kadar güvenilir olduğunu ortaya koyuyor.

bugün ekşi sözlük yazarlarına yapılan haksızlık, yarın bizlere yapılacak. gerçi bizim akışa bakıldığında daha çok ahlak büroluk olsak da, burada amaç muhalif seslerin susturulmasıdır.

aktrollerin fişeklediği olaya bakarsak. biz ekşi’de açılmış ne başlıklar, muhalif ne yazılar gördük. olay sadece gündem değiştirme gibi geliyor bana.
devamını gör...

tamamı kendimden alıntı


yengeç burcu... su burçlarının öncüsü. av ve ay tanrıçası artemis'in ve biraz da doğurganlık ve evlilik tanrıçası hera'nın burcu. gelin bu burcun mensubu hakkında eğri oturup doğru konuşalım.
şimdi herkesin artık ağzına sakız gibi yapışmış olan "ağlak, manipülatif" sıfatlarına gelmeden önce size durumu daha iyi anlamanızı sağlayacak bir konuda konuşmalıyım.
arkadaşlar yengeç burcunun yönetici gezegeni ay. ve eğer burcunuz yengeç burcuysa siz bu dünyaya anlaşılmayacağınızı kabullenerek gelmişsinizdir. çünkü şimdi bizim asıl burçlar "güneş burcu" kategorisine giriyor. bunlar doğduğumuz burçlar yani. normalde yengeç burcunun yönetici gezegeni ay olunca, ve ay da güneşin zıttı olunca ortalık karışır.
efenim bu cins insanlar adeta aydan gelmiştir. kendileri içlerinde kimseye yansıtmadıkları bir karanlık taşır. bazı insanlar onları dengesiz olarak nitelendirir ve öyledirler. ama bu karakterlerinden dolayı değil, ayın durumlarından kaynaklanır. ister inanın ister inanmayın o ay oraya birileri inip bayrak dikip geri gitsin diye konulmadı. o arkadaş bir şeyleri değiştiriyor.
kendisi ağlak değildir ama çok gözyaşı döker. çünkü o ayın kızıdır ve dünyadaki bütün korkunçluklar ona çok fazla gelir. bir köpeğin acı havlamaları bile kalbini kırar. bunu gidip de bir ateş veyahut hava burcunun anlamasını beklemiyoruz tabii.
efenim kendileri manipülatif değildir. sadece duygular konusunda olan hassaslıkları onlara bir bağışıklık kazandırır ve bu bağışıklılık karşısındaki insanın duygularını en saf haliyle görebilme ve yönetmedir. yani bir sonraki sefer "abi yengeçler manipülatif yhiaa" diyen biriyle karşılaşınca ne yapıyoruz aylı kardeşlerim? diyoruz ki "cnm o manipülatif olmamızdan değil sizin duygusal olarak zayıf ve korunmasız olmanızdan kaynaklanıyor."
bu burcun mensupları evcimendir. en iyi anlaştıkları burçlar boğa, akrep, başak, balık, oğlaktır.
değerini bilirseniz sizi sever vve hayatının sonuna kadar sizi korur.
eğer kazık atarsanız... haftaya olacak finalleriniz için endişelenmenize gerek yok :)
devamını gör...

gülmek çok güzel bir şeydir. sadece sizin için değil, sizinle bir şekilde iletişim kuran diğer insanlar için de. gülmenize neden pek çok şey olabilir. kitaplar bunu zor başarsa da sizi bazen güldürmeyi başarabilirler. en az bir sayfasında kahkaha attığım kitaplar listesini hazırlarken yüzümde bir gülümseme olduğuna yemin edebilirim:
1. çavdar tarlasında çocuklar ((holden’ in vurulmuş taklidi yaptığı otel sayfası. )
2. alıklar birliği( ıgnatius’un seyyar satıcılık yaptığı sayfalar. )
3. bilirbilmezler ( bouvard ile pecuchet’in yeni bir ilgi alanı buldukları bütün sayfalar. )
4. bazuka ( derviş öyküsünün tamamı.)
5. tutunamayanlar ( selim ışık’ın yazdığı küçük şiir. )
6. mütevazı bir teklif ( teklifin tamamı. )
7.otostopçunun galaksi rehberi ( hemen hemen her sayfa. )
8. devrim bize güldü geçti ( akpınar köyü sakinlerinin devrim hakkında konuştukları sayfalar.)
9. allah senden razı olsun bay rosewater ( rosewater’ın cömertliğini anlatan sayfalar. )
10. (gbkz: don quixotte () şövalyemizin her sayfası. )
devamını gör...

hip-hop piyasasına kesinlikle farklı bir soluk getiren sadece kendi blogları üzerinden şarkı paylaşan bu işten para kazanmak istemeyen gruptur.
üniversite öğrencisi olan bu arkadaşların nasıl bir kafası nasıl bir tarzı var senelerdir çözemedim çok ama çok iyiler.
felaket iyiler.
kendileri yakın zamanda şöyle bir açıklama yapmışlar.
--- alıntı ---

selâm,

internet üzerinde yalnızca bir blogdan ibaretiz. ne youtube ne twitter ne facebook ne ınstagram ne soundcloud ne spotify ne gmail ne de diğer başka mecralarda hesabımız vardır. adımıza açılmış onlarca hesabın hiçbirisi bize ait değildir. sizlere, yaptığımız işleri ulaştırabilmemiz için bize veri sağlayan tek mecra bu blog, yani wordpress. bize veri sağladıkları için karşılık olarak reklâm geliriyle kazanç sağlayan bir mecra burası, diğer tüm internet siteleri gibi. reklâm gelirinin helâl olmadığını bilmemize, bu gelirle -en başından beri olduğu gibi- alışveriş içerisinde bulunmama gayretimize, fakat yine de üzerimizden böyle bir gelir elde ettiklerinden haberdar olmamıza rağmen size bu işlerimizi ulaştırabilmenin başka bir yolunu bulamadık ve internette ‘olmak’ mecburiyetinde kaldık. bundan sonraki bütün işlerimizi buradan paylaşacağız. eğer isterseniz abone olabilirsiniz. abonelik için sadece e-posta adresinizin olması yeterli, siteye üye olmanıza lüzum yok -hatta mümkünse üye olmayın. ziyaret de etmeyin. buradan paylaşacağımız her şey doğrudan e-posta adresinize gelecek ve hâlihazırda oradan da okuyup dinleyebileceksiniz. paylaştığımız şarkı, albüm ve kitapları indirmenizi tavsiye ediyoruz. yaptığımız albümler ve albüm dışı şarkılar blog içerisinde mevcut. yalnızca nerede aptallar mübarek, şairler deliyse albümünü yüklemedik. zira bu albümü, hitâma erdirilmiş hâliyle tekrar paylaşacağız.

sağlıcakla kalın.”

--- alıntı ---


gel beraber varoluşluğun varoşluğundan geçelim.
devamını gör...

yani kendi açımdan bakıyorum dünyada en sevmediğim insan bana en basit bir şeyi hediye etse çok mutlu olurum yüzüm güler sevinirim. bir haftadır uğraşıyorum. yeni yıl kartları, notlar, kırmızı yeşil zarflar ( en sevdiği renk) kuzey ışıklarını andıran bir kolye buldum bir güzel paket yaptım verdim. yüzü değişmedi. bir tebessüm bile etmedi. hiç bu kadar kendimi değersiz hissetmemiştim
devamını gör...

dünya bugün 2 kutbun arasında. birisi eskiyen pozitivizm ikincisi yeni oyuncağımız postmodernizm.

herkesi aynı vücut tipi sanan öyle görmek isteyen ruh hastalığı pozitivizm

farklı olanı olumlayacağım diye her şeye toksik olumlama yapan da postmodernizm.

kalben’e baktım gayet zayıf normal bir kadın, söylediklerinde de haklı. ancak bu işin ucunu obezite güzelleme ya da kıl güzellemeye indirip bıyık bırakmasın kimse.

şu ikisinin arasını tutturalım lan o kadar zor değil.
devamını gör...

iyi giden, veya bir şekilde ilerleyebilen bir işi bozmak, onun kötü yanlarını pat diye söylemek asla hiçbir zaman istemem. motive edici, destekleyici cümleler hep hayat kurtarır. ama artık görüyorum ki, burada cinsiyetçi söylemler, insanları ayıran başlıklar, karşı tarafı linçlercesine yazımlar çıkmış ortaya. bu ben buraya gelmeden önce de öyleymiş ama ben kendi gözlerimle görmeden ve biraz da sabırla ne zaman biter vs diye beklemeden önce yazmak istemedim. kışkırtıcı başlıklar, ayırıcı söylemler ve en önemlisi bu başlıklara sürekli prim veren tatlı yazarlarımız. burada ilk önce yazar alımlarında tanımlara ciddi ciddi bakılıyor mu? kimin ortalık karıştırıcı olduğu sezilemiyor mu? ya da yazar olduktan sonraki tanımları dikkate alınmıyor mu? sorusuyla mod arkadaşlarıma iş düşüyor. hemen arkasından da bu platformun sadece modlarla yürümediği, yazar olmadan yönetici, yönetici olmadan da yazarın olmadığını hatırlatarak; yazar arkadaşlarımın neden çirkin başlıklara prim verdiği? neden o başlıklara yazdığı? neden tartışmaya girilmeyecek konuların tartışıldığı? soruları sorulması gerekiyor. siz o çirkin başlıklara yazdıkça başlık sahibi kazanıyor. ondan dolayı sadece yöneticiye suç bulmak doğru değil burayı yönetici-yazar çerçevesi içerisinde değerlendirmek en doğrusu diye düşünüyorum.
devamını gör...

benim için çok fazlaydı, önce chat sonra forum sitelerine denk geldik. chat, her yerden insanla sosyalleşmemizi, konuşmamızı sağladı en başlarda ama forum siteleri uçurdu, çünkü her soruya, soruna cevap ve çözüm aranıyor ve de bulunuyordu, bilgiler de cabası. acayip bir koalleşme ortamı.

güncele gelirsek bence sebebi internet değil, aile. sanalda sevmediğiniz tipte ve türde olan herkes zaten reel hayatta da çekilmez. veya rol yapıyorlarsa da, tamamlanmamış, hiç kendine katmamış, hayatta hiçbir şey olamamış tipler.

aile saygısı, ilgisi, sevmemesi almamanın yanında kendini açmamamış olmanın getirdiği asosyallik, kapalılık, olduğu ile olmak istediği kişi arasındaki uçurumda narsizme tutunmaya çalışırken sosyopat olup kalması.

yeni gençlerde de olmayan şey, nerede duracağını bilememek, bunu sana aile öğretemeyince, okulda da üniforma ve katı kurallar olmayınca, üstüne ülkede adalet de olmayınca, kimse veremiyor haddini bu tiplerin. duracağı yerleri bilmiyorlar.

ama internet değil mevzu, internet sadece insanların sanaldan da olsa kendini bir yere açmaya çalışma ve var olma çabası. karakter oluşumunda en önemli etken ailedir, gerisini kimse sorgulamasın. çocuğun 18 senelik hayatından da hatalarından da dolaylı olarak ailesi sorumludur.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bugün üniversiteden sinif arkadaşımı kovidden kaybettiğiniz haberini aldım. bütün gun suratım asıkken uyumadan önce sözlüğe gelip bir şeyler karalamak istedim. ama baktım güzel bir benjamin franklin goygoyu dönüyor. hoşuma gitti dahil oldum, güldüm, eğlendim. ama yok kardeş illa bir aykırı çıkacak bozacak bir şeyleri. hayat bu kadar ciddi değilken insanların bu kadar ciddi olmalarını anlamıyorum.
devamını gör...

minicik elli,minicik ayaklı bir bebek,insan merak ediyor olsa nasıl olurdu,kime benzerdi diye.*(terapi gibi sözlük yemin ederim)
devamını gör...

hevesle onlarca dakika harcayarak yazıp göndere bastıktan sonra sözde mizah ve anket başlıkları arasında kaybolduğunu görmek evlat acısı gibidir. can sıkar, heves bırakmaz.
devamını gör...

beni artık ciddi ciddi yoran takımdır.

yemin ediyorum kendine vücut çalımı atmaya çalışan sabri’yi özledim.

etrafında dört dönerek top arayan hayrettin’i özledim.

forma giymeden giden kevin grosskreutz‘u özledim.

arada gaza gelip içinden messi çıkan servet’i özledim.

yoruldum resmen. bezdum.
devamını gör...

belli bir yaştan sonra önemi kalmıyor. dün doğum günümdü, pandemi etkisiyle zaten kutlayamazdık. telefonla arayıp kutlayan dostlarımın sesini duymak için bir vesile oldu. ben insanlar için elimden geleni yapmak isterim.
devamını gör...

billroth 2 ameliyatından sonra görülebilen geç postgastrektomi komplikasyonlarından biridir.
alkalen reflü gastrit'den farklı olarak ağrı ile fışkırır tarzda kusma olur ve kusma sonrası ağrı geçer ve gıda artıkları bulunmaz.
tedavisi cerrahidir.
devamını gör...

orta asya türk geleneğinde hastalık sağaltımı yapan şamanlara kam adı verilir. kırgızlarda ve farklı bazı türk boylarında ise baksı ya da bahşı adıyla anılır. tengricilik öğretisine göre, kam'ın ata ruhlarıyla iletişime geçtiğine inanılıyordu. aynı zamanda ülgen ve erlik' le de iletişim halinde oldukları inancı hakimdi. tabi öyle pat diye kam olamıyorsunuz. evvela bir süre hastalanmanız lazım. onların kendilerine göre özel nöbetleri var. bu nöbetler kamların alameti farikasıdır. yuriy vasiliev'e göre kamlar bu nöbetler esnasında gırtlaktan garip sesler çıkarırlar. bu seslerin kam ile bütünleşen öte alem ruhları olduğuna inanılır. bu arada mevzu biraz ailesel miras olarak görüldüğü için kamın ailesinde, daha önceden yaşamış kamların ruhları da kendisi ile bütünleşmeye gelir. yani bu süreç bir nevi aile saadeti gibi bir şey. tabi şöyle bir noktada var; kam öldü diyelim ama onun mirasını taşıyacak kimse yok. eyvah ki eyvah! bu durum da o kamın işi pek zor. uhrevi alemde uygun kam adayını bulana kadar dolaşıyor. yani kimsesiz ve öksüz bütünleşeceği kam adayı için tabiri caizse 36500 takla atıyor. yine vasiliev'in aktardığına göre eski türkler'de kam'a yardımcı olarak gelecek ata ruhları anne tarafından gelen ruhlar oluyor. anaerkil bir yardımlaşma hakim. bu bahsettiğimiz süreç 5-6 yıllık bir süreci kapsıyor ve ortalama olarak 7-8 yaşlarında mevzu başlıyor.

tabi bu tedavi ve esrime işleri de enteresan. kam dansı (baksı dansı) diye bilinen dans türü sağaltmanın olmazsa olmazı ve bu dans bazen kapalı alanlarda yapılıyor. şahsen benim birkaç kere bu tarz bir ritüeli canlı izleme fırsatım oldu. ben o kıyafetlerin içerisinde -ki altay türkleri ve tuva türkleri kam cüppesine ''manyak'' adını veriyorlar.- cidden manyak olurum. burada 15 ile 20 kilo arası bir ağırlıktan bahsediyoruz. birde elinizde düngür var. aman ki aman! ben kesin otağda bulunan herkesi ezip geçerdim. şifa vereceğiz diye milleti hastanelik ederdim. o yüzden tuvalı arkadaşa büyük saygı duydum. o kostümle kimsenin kılına zarar gelmeden ritüeli tamamladı. birde ara ara esrime esnasında çok fena bağırıyorlar, tamam kötü ruhları kovmak için yapıyorlar ama size doğru adım atıp, ayağı yere vurup, düngürü de beraberinde gümbürdetince, kalp atışlarınız düzensizleşebiliyor. türkmenlerde ise adet çok daha farklıymış öğrendiğim kadarı ile. kam ayrı ayrı dört yöne doğru koşmaya başlayıp, bayılana kadar koşmaya devam edermiş. bayıldığı anda da etrafındakiler başına toplanır söylediklerini dinler ve ona göre hareket ederlermiş.

birde bu totem hayvanı olayı türklerde biraz daha farklıdır. kuzey amerika ya da güney amerika yerlilerinin inancı ile pek örtüşmez. kamların totem hayvanına iye kııl adı verilir. vasiliev onu da şöyle betimliyor;bu hayvan mızrak gagalı, keskin pençeli, üç kulaç kuyruklu, büyük bir kuştur. yani kam'a özel ayrı bir yaratıktır. kamlar bu kuşu iki defa görürlermiş, biri kam oldukları anda ikincisi de ölmeden önce. yani bu yaratık; ''haydi abbas, vakit tamam; akşam diyordun işte oldu akşam!'' demek için geliyormuş ikinci seferde. ama ilk seferde öğretmenlik vazifesini yerine getirdiği için kendisine gönül koymamak lazım. zaten her şeyi öğretmiş, seni adam etmiş, son nefesinde yanında olması iyi bir şey kanımca.

şimdi tabi kaplumbağa ve kam mevzusuna girmezsek olmaz * özellikle uygur kamlarının mezar taşlarında kaplumbağa motifi bulunuyor. bu figürün kâinatı temsil ettiğine inanılıyor. orada cheyenne kabilesiyle bizimkilerin arasında bir benzerlik var aslında. #398987 ölümdü mezar taşıydı demişken, şöyle ilginç bir alıntı paylaşayım;


ölüm günümde fırtınalar eserse geri dönmeyeceğim

matrena adlı kadın şaman (udağan) şöyle vasiyet etmişti:

benim ölüm günümde güçlü rüzgârlar eserse, fırtınalar koparsa, ben geri dönmeyeceğim. akrabalarım rahat edecekler.

ve dediği gibi olmuş. öldüğü gün güçlü rüzgârlar esmiş, fırtınalar kopmuş, ağaçlar devrilmiş, evlerin camları kırılmış, aynı gece bir inek ölmüş, cenaze gömülürken bir de at ölmüş, mezarın yerini de vasiyet etmiş, akrabaları da o yeri kazmışlar, fakat yer sahipleri gömülmesine izin vermemişler bunun üzerine mezar çukuruna bir köpek gömmüşler, kendisini de başka bir yere gömmüşler.

matrena' nın ölümünden sonra, ikametgâhı olan köyügüye adlı yerdeki gölün buzunda üç ayının yattığını görmüşler. bu ayıların o şaman’ın ruhları olduğuna inanıyorlar. adamlar o şaman kadının ruhunun tunguz milletinden geldiğini söylüyorlar.

ulu şamanlar'ın ruhlarının üç defa dirildiği söylenir, küçük şamanlar’ın ise ancak bir defa dirildiği söylenir.

tarkaayı adlı yerde (nyurba rayonunda) alaca-oyuun adlı şaman oturmuştur. o bir zamanlar şöyle anlatmıştır:

''ben önce tunguz milletinin şamanı idim. bir gün kayıp olan geyiklerimi ararken tuzağa takılıp öldüm'' (tuzak mızrak idi).

sonra sakalar’ın ortasında ikinci defa doğdum. bu sırtımdaki delik ilk ölümüme sebep olan mızrağın deliğidir. gelecekte de böyle olacak ve ben köpeği çok olan bir milletin ortasında doğacağım.”

yuriy vasiliev, saha halk edebiyatı örnekleri s.146


kamlar öldükten sonra düngür geride bırakılmaz. ormana götürülür ve orada parçalanır. sonrasında bir ağaca asılır. genelde ilk tercih ardıç ve kayındır zira kamın gerek düngürü gerekse kopuzu bu ağaçlardan yapılır. sonrasında kamın bedeni doğa ile bütünleşmesi için bu ağacın dibine defnedilir. ekstra bir merasim yapılmaz. birde üç kere tekrarlanan bir aranas mevzusu var ama o daha istisna bir durum ve kısa bir ritüel barındırıyor.

mevzu uzun mevzu meşakkatli benden bu kadar. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim