gerçek adı jeanne louise galice'dir. 7 şubat 1992, fransa doğumlu şarkıcı, söz yazarıdır.
devamını gör...

aynı zamanda bir zincir kırtasiye zincirinin ismidir.

satılan ürünler normale göre oldukça pahalıdır.
devamını gör...

sürekli alkol ya da sigara kullanmayı marifet saymak.
devamını gör...

ay yüzlü sevgili demiş hayyam rubayilerde.
devamını gör...

(bkz: z kuşağı dili ve edebiyatı)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

üst ekleme: benim kalbim onunla değil, geç bile kalınmış ama yerinde bir kararla gönderilmiş, yapanın eline emeğine sağlık.*

hakkında bu kadar sıkıntı bulunan, defalarca ismini duymaktan korktuğu mustafa kemal atatürk hakkında asılsız, mesnetsiz iftiralar ile dezenformasyon yapmaya çalışan, güya küfürsüz sözlükte nickaltımda alenen anneme küfür edebilen, bütün bunları sebepsiz yere kendine hak gördüğünü(!) sanmadığım user.
devamını gör...

ferhat göçer twitter'da beni takip ediyor. ben onu etmiyorum.
devamını gör...

aşırı zorlandığım bir durum hele ki tıp salonunda çalışıyorsanız. bir keresinde karnım guruldamıştı o kadar sessiz bir ortam ki herkes dönüp bana bakmıştı.
devamını gör...

yoldaşa kırılan sözlüğe saldırıyor gibi görünen bir ex moderatör tanımı.

verilen ismin aceleye geldiğini sanmıyorum. adam açıklamasında altı aylık bir süreçle boğuştuğunu belirtmiş. ya okumuyorsunuz, ya anlamıyorsunuz ya da anlamayı reddediyorsunuz. bu kararı kolay almadığını belirtmiş. bir gece de cahil kalmadık yani. elbetteki hukuki açıdan sakıncalı olmayacak, dosta güven ve hatta düşmana dahi güven sağlayacak bir isim seçilmiştir. daha yaratıcı olunabilir miydi? evet. sonrasında hukuki sakınca olabilir miydi? evet. bizlere sorsaydı diyorsunuz da biz mi kurduk sözlüğü? biz ilerleme aşamasında yazarak katkı sağladık. kimin katkısı ne kadar ve neye göre orası da tartışılır.

bize mantıklı gelen onlara mantıklı gelmek zorunda mı?
hayır.
onlara mantıklı geleni biz kabullenmek zorunda mıyız?
hayır.
toksikliğin lüzmu var mı?
hayır.

insanlar zaten yorulmuş, yıpranmış. olabilecek tüm seçenekleri düşünüp, ince eleyip, sık dokuyup, sonuca ulaşmışlar. ne diye toksiklik yapıyoruz o halde?

gitmek isteyene saygı duyduğunu da belirtmiş mi?
evet.

daha n’apsın bu ekip?
devamını gör...

ikinci dünya savaşı sırasında nazi toplama kamplarında bulunmuş olan üç yazar; tadeusz borowski,janusz nel siedlecki ve krystyn olszewski'nin 14 kısa öyküsünün yer aldığı eser. bu öykülerden yalnızca 4 tanesi borowski'ye ait olsa bile diğer öykülere de katkıda bulunduğu bilinmekte. nazi kamplarının iç yüzünü belgelemek amacı ile yazılmış olan bu eserde en dikkat çekici nokta, aynı anda hem edebi hem otobiyografik hem de belge niteliği taşıması. savaşın dışında da bir vahşet vardı ve hatta savaşın kendisinden bile daha kanlıydı. işte bu eserin bize söylediği budur. insanoğlunun dönüşebileceği canavarın en kesin tanımı bu öykülerde yatıyor. anneler gazdan kaçınmak için çocuklarını geride bırakabildiği, ırkçılığın onları bu şartlara getirdiğini bilmelerine rağmen tutsakların kendi aralarında dahi ırkçılık yaptığı, insanların biraz daha yaşayabilmek için çaldığı, kendini sattığı, değerli eşyaları yağmaladığı kaotik bir atmosfer. geçişler hızlı ve düzensiz olsa bile bu eserin tutsaklıktan hemen sonra aktarılan deneyimler olduğunu bilmek bir nebze bu yazınsal karmaşayı aktarılan olaylar ile kurulmuş hoş bir köprü olarak görmeye sebep oluyor.

eser yalnızca siedlecki'nin ve olszewski'nin öykülerinden oluşsaydı şüphesiz edebi olarak yaklaşmaya pek müsait olmayacaktı ve daha çok ansiklopedik bir yaklaşım gerektirecekti ama 28 yaşında intihar etmiş olan borowski'nin ortaya çıkardığı muhteşem edebi üslup oldukça eşsiz. ölü bedenlerin tasvirleri ve karakterlerin psikolojik tahlillerindeki başarısı çarpıcılığı üst noktaya taşıyan bir etken. ki yine borowski'nin kaleminden çıkan this way for the gas, ladies and gentlemen muhtemelen kitabın en etkileyici öykülerinden biri. primo levi'nin if this is a man'i ile üst üste okunduğunda eserin çarpıcılığı ikiye katlanıyor.


despite the madness of war, we lived for a world that would be different. for a better world to come when all this is over. and perhaps even our being here is a step towards that world. do you really think that, without the hope that such a world is possible, that the rights of man will be restored again, we could stand the concentration camp even for one day? ıt is that very hope that makes people go without a murmur to the gas chambers, keeps them from risking a revolt, paralyses them into numb inactivity. ıt is hope that breaks down family ties, makes mothers renounce their children, or wives sell their bodies for bread, or husbands kill. ıt is hope that compels man to hold on to one more day of life, because that day may be the day of liberation. ah, and not even the hope for a different, better world, but simply for life, a life of peace and rest. never before in the history of mankind has hope been stronger than man, but never also has it done so much harm as it has in the war, in this concentration camp. we were never taught how to give up hope, and this is why today we perish in gas chambers.
devamını gör...

jose saramago’nun bir kitabındaki baskı hatası dolayısıyla kendileriyle iletişime geçmiştim. hem baskı hatası olmayan aynı kitabı, hem de saramago’nun başka bir kitabını yollayarak gerçekten takdirimi kazanmışlardı. benim zihnimde hep tatlı bir yerde kalacak olan yayınevidir.
devamını gör...

hayvanların ana etleri dışındaki beyin, işkembe, dil, böbrek, paça, kokoreç gibi yenilebilen taraflarına verilen isim.
bağışıklık sisteminin en önemli ihtiyacı ve yakıtı sayılan d vitamini gibi kutsal vitamini karşılayabilmek için sakatat yemek gerekiyor.
o yüzden sakatat yiyin ki sakata gelmeyin.
devamını gör...

kendisinin duygu, düşünceleri ve bizimle paylaştığı tanımları da mahlası gibi “gorgeous” türkçesiyle “muhteşem” olan bir yazarımız. yazdıklarını her fırsatta okumaya çalışıyorum. bazı tanımları o kadar güzel ki insanı alıp götürüyor açıkcası. hatta bir tanımında da dediği gibi o “ölümsüzleştiriyor” bizler okuyoruz ve bize keyif veriyor. hani bir söz vardır ya “dünyada adını hatırlayan son kişi öldüğünde hiç yaşamamış sayılacaksın”. bu dünyada hatılanmak istiyorsan iz bırakacaksın, eser bırakacaksın, ölümsüzleştireceksin. siz ölümsüzleştirmeye devam edin bizler de keyifle okuyalım kıymetli yazarımız.
devamını gör...

1984 -george orwell
körlük - jose saramago
devamını gör...

birçok insanın korkusudur yanlış yaşamak. attila ilhan'ın da öyle olsa gerek, her dizesinde bizi başka diyarlara götüren ve söylemek istediklerini kalbimizde hissettiren ''yanlış yaşamak'' şiirini yazmıştır. ne zaman duygularımı kelimelere dökecek yeteneği bulamasam, attila ilhan okurum çünkü o en doğru şekilde ve eksiksiz zaten dizelerine aktarmış olur duygularımı.

...
bak ne ben leipzig'deyim
ne de sen istanbul'da
ne depart kahvesinde çay içiyoruz
ne tiryaki köpekte şarap
seni görmeden öleceğim
bir daha görmeden
inge bruckhart
zaten kaç yıldır yaşamıyorum.
devamını gör...

(bkz: nijerya)'nın kuzey kesiminde etkili olan şeriat yanlısı radikal dinci örgüt. ismini kız çocuklarının eğitimine karşı olmasından alan bu terör örgütü, nijerya'da yatılı okul basarak 344 çocuğu fidye için kaçırıp tropikal ormanlarda saklamasıyla ismini duyurmuştu.
devamını gör...

takip etmedigim halde ferhat gocer beni twitterdan takip ediyor. sebebini hala cozebilmis degilim.
devamını gör...

sürekli söyleniyorum. herşeye ama.
devamını gör...

bu bir yaşam stili. gönüllü muhtarlık. bu teyzelerden/dayılardan* kaçabilirsiniz ama saklanamazsınız.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim