the usual suspects
izlenmeden önce spoiler olmayan yorumların bile okunmaması gereken film.
filmde keaton'un kaiser söze olduğunu düşündürtecek sahneler var ama esas adamın verbal olduğunu söyleyen ipuçları çok daha fazla. haa sen ilk izleyişinde hangi karekter kimdi diye afallamadan bunları fark edebildin mi dersen hayır, yaşımın toyluğuyla da dumurların en kralını oldum tabii ki.
- kujan verbal'ı ilk defa sorguya çekeceğinde fbidan arkadaşı jeffrey'le diyaloğunda başsavcının müdahil olduğunu, adamın apar topar bir anlaşma yaptığını ve ikinci derecen suçlarla suçlandığını öğreniyoruz. jeffrey diyor ki adam karanlıklar prensi tarafından korunuyor. gerçi sonra verbal keiser söze'nin kendisini enselemek için dışarı çıkarmaya çalıştığını söylese de bir hinlik olduğundan şüphelenilebilir.
- kujan'ın 2.sorgu sahnesinde verbal'a "keaton seni kullanıyor, çünkü aptalsın ve dostun olduğunu düşünüyorsun" dediği sahnede kujan arkasındayken verbal piç piç gülüyor.
- keaton, hockney, mcmanus ve verbal arabada gemiyi nasıl basacaklarını konuştukları bir sahne var. diğer üçü hırsızlığın yanında defalarca ölümle yüz yüze gelmiş seri katiller. ama verbal bilindiği kadarıyla sadece dolandırıcı. yine sorguda birçok defa korkudan kaçamadığını ve önündeki adamı vuramadığını anlatıyor. aynı verbal araba sahnesinde öylesine soğukkanlı bir şekilde "bile bile ölüme gittiğimize inanamıyorum" diyor. hatta önceki soygunda arabayı soyarken şöförü gözünü kırpmadan vuruyor.
- hockney'in öldüğü yerin arkasında verbal'ın saklandığı halatlar var.
- kujan sinirlenip verbal'ı koltuğa iteklediğinde bağırarak konuşurken verbal baya "keaton'u öldürdüm" diyor. hala mevzuyu çakmayanlara senaristler filmin olayını verbal'a açık açık söyletiyor. ama o hışımla ne kujan ne biz duyuyoruz dediğini. bu arada o kelimeleri altyazıya falan yazan çevirmen varsa ağır or**** ço****dur.
- verbal olayları teknenin içindeymiş gibi anlatıyor ve kujan buna kıllanmıyor. ordan düşünüyoruz ki olaydan sağ kalanlar var ve onlardan duymuştur. ama sonra son adam mcmanus'un da ölmesiyle olayı dinleyebileceği kimse kalmıyor.
- keiser söze keaton'u öldürdükten sonra verbal'ın kaçıp saklandığı halatlar, ilk sahnenin sonunda yakıtlar patladıktan sonra sirenler eşliğinde gösterilen halatların ta kendisi ve ilk sahnede halatların arkası boş. sonra verbal'ın sorguda anlattığı kısımda da patlamayı gösteriyorlar ve yine halatların arkası boş.
- verbal hapisten çıkarken altın saat ve altın çakmak alıyor. keaton'un öldüğü sahnede keiser söze'de altın saat ve çakmak var. işte bu noktada dikkatli seyircilerin ampulleri yanmaya başlıyor.
- artık anlamasak da bir şeyleri düşünelim diye kujan kahveyi düşürüyor.
- sonra arkadaki duvarda verbal'ın hikayesindeki bütün kişi ve yerler var. ifadede olaylar gerçek ama mekan ve kişiler sahte. zaten "ben gammaz değilim" diyip duruyordu.
- burada bile "nası ya neler oluyor?" diyenler olabilir diye kujan çıkıp verbal'ı kovalıyor ve verbal'ın repliklerini hatırlatıyorlar.
- en son hala anlamayanlar (artık sen de sığır ben diyim angut) için robot resim çıktısı alınıyor.
yani film boyu verbal ajanla taşak geçerken bir yandan da yapımcı da bizle taşak geçmiş gerçekten inanılmaz bir kurgu.
son olarak şuraya efsane repliği bırakalım: the greatest trick the devil ever pulled was convincing the world he didn't exist.
(bkz: şeytanın asıl numarası yokluğuna inandırmasıdır).
filmde keaton'un kaiser söze olduğunu düşündürtecek sahneler var ama esas adamın verbal olduğunu söyleyen ipuçları çok daha fazla. haa sen ilk izleyişinde hangi karekter kimdi diye afallamadan bunları fark edebildin mi dersen hayır, yaşımın toyluğuyla da dumurların en kralını oldum tabii ki.
- kujan verbal'ı ilk defa sorguya çekeceğinde fbidan arkadaşı jeffrey'le diyaloğunda başsavcının müdahil olduğunu, adamın apar topar bir anlaşma yaptığını ve ikinci derecen suçlarla suçlandığını öğreniyoruz. jeffrey diyor ki adam karanlıklar prensi tarafından korunuyor. gerçi sonra verbal keiser söze'nin kendisini enselemek için dışarı çıkarmaya çalıştığını söylese de bir hinlik olduğundan şüphelenilebilir.
- kujan'ın 2.sorgu sahnesinde verbal'a "keaton seni kullanıyor, çünkü aptalsın ve dostun olduğunu düşünüyorsun" dediği sahnede kujan arkasındayken verbal piç piç gülüyor.
- keaton, hockney, mcmanus ve verbal arabada gemiyi nasıl basacaklarını konuştukları bir sahne var. diğer üçü hırsızlığın yanında defalarca ölümle yüz yüze gelmiş seri katiller. ama verbal bilindiği kadarıyla sadece dolandırıcı. yine sorguda birçok defa korkudan kaçamadığını ve önündeki adamı vuramadığını anlatıyor. aynı verbal araba sahnesinde öylesine soğukkanlı bir şekilde "bile bile ölüme gittiğimize inanamıyorum" diyor. hatta önceki soygunda arabayı soyarken şöförü gözünü kırpmadan vuruyor.
- hockney'in öldüğü yerin arkasında verbal'ın saklandığı halatlar var.
- kujan sinirlenip verbal'ı koltuğa iteklediğinde bağırarak konuşurken verbal baya "keaton'u öldürdüm" diyor. hala mevzuyu çakmayanlara senaristler filmin olayını verbal'a açık açık söyletiyor. ama o hışımla ne kujan ne biz duyuyoruz dediğini. bu arada o kelimeleri altyazıya falan yazan çevirmen varsa ağır or**** ço****dur.
- verbal olayları teknenin içindeymiş gibi anlatıyor ve kujan buna kıllanmıyor. ordan düşünüyoruz ki olaydan sağ kalanlar var ve onlardan duymuştur. ama sonra son adam mcmanus'un da ölmesiyle olayı dinleyebileceği kimse kalmıyor.
- keiser söze keaton'u öldürdükten sonra verbal'ın kaçıp saklandığı halatlar, ilk sahnenin sonunda yakıtlar patladıktan sonra sirenler eşliğinde gösterilen halatların ta kendisi ve ilk sahnede halatların arkası boş. sonra verbal'ın sorguda anlattığı kısımda da patlamayı gösteriyorlar ve yine halatların arkası boş.
- verbal hapisten çıkarken altın saat ve altın çakmak alıyor. keaton'un öldüğü sahnede keiser söze'de altın saat ve çakmak var. işte bu noktada dikkatli seyircilerin ampulleri yanmaya başlıyor.
- artık anlamasak da bir şeyleri düşünelim diye kujan kahveyi düşürüyor.
- sonra arkadaki duvarda verbal'ın hikayesindeki bütün kişi ve yerler var. ifadede olaylar gerçek ama mekan ve kişiler sahte. zaten "ben gammaz değilim" diyip duruyordu.
- burada bile "nası ya neler oluyor?" diyenler olabilir diye kujan çıkıp verbal'ı kovalıyor ve verbal'ın repliklerini hatırlatıyorlar.
- en son hala anlamayanlar (artık sen de sığır ben diyim angut) için robot resim çıktısı alınıyor.
yani film boyu verbal ajanla taşak geçerken bir yandan da yapımcı da bizle taşak geçmiş gerçekten inanılmaz bir kurgu.
son olarak şuraya efsane repliği bırakalım: the greatest trick the devil ever pulled was convincing the world he didn't exist.
(bkz: şeytanın asıl numarası yokluğuna inandırmasıdır).
devamını gör...
boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin keyfi bir biçimde gözaltına alınması
istikbal göklerdedir..o çocuklar yukarı baktıkları için senelerce ders çalışıp kimsenin alamadığı puanları alıp boğaziçili oldular..şimdi sen o çocuklara 'aşağıya bak' diyorsun ya onların fıtratın da yok o. onlar senin tahmin edemeyeceğin kadar ufku açık, başları helal puanlarla dik..
devamını gör...
normal sözlük köy okuluna kitap yardımı etkinliği
bu mecrayı böyle faydalı kullanmanız ne hoş, gönlü güzel insanlar var olun...
daha önce kitap yardımı almış ve gelen kitaplara ağzım açık bakakalmış bir köy öğretmeni olarak söylüyorum çocukların gelişim düzeyine uygun kitapları ve nitelikli yazarlarımızın kitaplarını seçiniz.
daha önce kitap yardımı almış ve gelen kitaplara ağzım açık bakakalmış bir köy öğretmeni olarak söylüyorum çocukların gelişim düzeyine uygun kitapları ve nitelikli yazarlarımızın kitaplarını seçiniz.
devamını gör...
seni seviyorum
uzaktan seviyorum seni
kokunu alamadan,
boynuna sarılamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum
ööyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
öyle uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan uzaktan seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni;
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum
cemal süreya
kokunu alamadan,
boynuna sarılamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum
ööyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
öyle uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan uzaktan seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni;
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum
cemal süreya
devamını gör...
lgbt
renkli kişiliğim ve ben biraz rahatlayıp şu şarkıyı dinlemenizi istiyoruz.
devamını gör...
mauthausen toplama kampı
sizleri tarihte bir yolculuğa çıkarayım. “de hadi takılın peşime”
mauthausen, ikinci dünya savaşı sırasında toplama kampı olarak kullanılmış, ausschwitz’ten sonra en büyük ikinci kamptır. yıl 1938 - 1945
ben bu toplama kampını ilk kez ziyaret ettiğimde, sanırım 17 yaşındaydım ki ben ve teoman zaten hep onyediyizdir. bu kampı birkaç kez görme fırsatı bulmuştum
mauthausen; yukarı avusturya eyaletinde, tuna nehri kenarına kurulmuş bir köydür. viyana’ya yaklaşık 120 km. avusturya’nın bir başka büyük şehri linz’e 20 km uzaklıktadır. kamp alanı ise köyün hemen dışında oldukça büyük bir alana kurulmuştur. ve artık ziyaretçilere açılan bir “anıt” olmuştur.
dışarıdan bakıldığında etrafı surlarla çevrili bir yapıdır.

tam ortadaki büyük kapıdan içeri girelim. içeri girdiğinizde büyük bir avluya çıkarsınız. kampa getirilen esirler (çoğu yahudi ve sovyet askeri) bu avluda önce çıplak olarak soyundurulur ve büyük hortumlarla toplu halde yıkatılırlardı. kış yaz aynı şekilde. daha sonra esirlerin fotoğrafları çekilir ve avlunun bittiği yerde başlayan merdivenlerden, yerleşkenin olduğu alana girerlerdi. bu anlanda tek katlı, birbirine bağlı şekilde kulübe benzeri barınaklar vardır. mauthausen’de kaç esir kaldığı bilinmiyor. ölen sayısı ise bulunan ve belgelenen yaklaşık 320 bin kişi kadardır. ilk kurulan kamplardan biridir ancak, müttefiklerin işgalden kurtardıkları son kamptır.
hadi şu barakalara girelim;

içeride sıralı şekilde dizilmiş bir ranza sistemi var. bu alanda bir yatağı 4-5 kişi aynı anda paylaşır ve vardiya sistemine göre çalıştırılan esirler, günün farklı saatlerinde bu alanı kullanırlardı. yani 24 saatte bir yatağı 12-15 kişi kullanırdı. esirler, taş ocaklarında çalışırdı.

bu barakadan çıkıp karşıya geçelim. karşı baraka bugün müzeye çevrilmiştir. içeride fotoğraflar, eşyalar, kıyafetler vs görebilirsiniz. ayrıca o dönemin canlı tanıklarının anlattıkları belgesel filmler gösterilir. bu barakadan da çıkalım ve dışarıdan barakanın altına inen merdivenlere yönelenim. bu bodrum katını eminin çok duydunuz.
gaz odaları

bu alanda zehirli gazla(zyklon b)öldürülen esirler, yine hemen yakınında bulunan fırınlarda yakılırlardı. ancak ölen sayısı çok fazla olduğundan, fırınların dışında toplu mezarlara da gömülürlerdi.

bir diğer öldürme şekli ise; “ölüm merdivenleri”
basamak sayısını hatırlamıyorum ancak, yaklaşık her bir basamağı 50 cm yüksekliğinde olan merdiven, taş ocağı ile kampı birbirine bağlar. ayakta durmaya bile gücü olmayan esirler, sırtlarına taşlar yüklenip bu merdivenlerden çıkmak zorundaydılar. durmak, dinlenmek yok. duran kişi orada vurulurdu. binlerce kişi hayatını bu merdivenlerde kaybetmiştir. bu nedenle almanca “todestiege” yani “ölüm merdiveni” denir.

hitler’in çılgın deneylerini duymuşsunuzdur. çocukların gözlerine kimyasallar vererek, mavi gözlü yapma deneyi, kadınları insan ve hayvan spermleri ile hamile bırakarak daha güçlü bir ırk yaratma deneyi gibi. bu konu çok detaylıdır. başka bir yazıda anlatalım. ancak bu deneylerin bir çoğu bu kampta yapılmıştır. çok sayıda kadın ve çocuk esir bu kampta yapılan tıbbi deneyler sonucunda ölmüştür.
sovyet kızıl ordu, 1945 yılında avusturya’yı işgalden kurtarır. 5 mayıs 1945 günü ise direnen son kale mauthausen alınır. 5 mayıs avusturya’da resmi tatildir ve “faşizimden kurtulma günü” olarak kutlanır. anma töreni bu kampta yapılır.

bugün viyana’nın merkezinde sovyet askerleri için yapılmış bir anıt vardır. bu anıtta almanca ve rusça, minnet ve saygı belirten bir yazı vardır. kızıl ordu kelimesi bu anıtta yazılıdır. almanca “das heldendenkmal der roten armee” kahraman kızıl ordu anıtı yazılıdır.

bu toplama kampı hakkında yazılacak çok ayrıntı var ama konuyu uzatmayalım. bedava rehber bu kadar gezdirir diyelim.
kaynak: gözümle gördüğüm ve lanet olası hafızam.
mauthausen, ikinci dünya savaşı sırasında toplama kampı olarak kullanılmış, ausschwitz’ten sonra en büyük ikinci kamptır. yıl 1938 - 1945
ben bu toplama kampını ilk kez ziyaret ettiğimde, sanırım 17 yaşındaydım ki ben ve teoman zaten hep onyediyizdir. bu kampı birkaç kez görme fırsatı bulmuştum
mauthausen; yukarı avusturya eyaletinde, tuna nehri kenarına kurulmuş bir köydür. viyana’ya yaklaşık 120 km. avusturya’nın bir başka büyük şehri linz’e 20 km uzaklıktadır. kamp alanı ise köyün hemen dışında oldukça büyük bir alana kurulmuştur. ve artık ziyaretçilere açılan bir “anıt” olmuştur.
dışarıdan bakıldığında etrafı surlarla çevrili bir yapıdır.

tam ortadaki büyük kapıdan içeri girelim. içeri girdiğinizde büyük bir avluya çıkarsınız. kampa getirilen esirler (çoğu yahudi ve sovyet askeri) bu avluda önce çıplak olarak soyundurulur ve büyük hortumlarla toplu halde yıkatılırlardı. kış yaz aynı şekilde. daha sonra esirlerin fotoğrafları çekilir ve avlunun bittiği yerde başlayan merdivenlerden, yerleşkenin olduğu alana girerlerdi. bu anlanda tek katlı, birbirine bağlı şekilde kulübe benzeri barınaklar vardır. mauthausen’de kaç esir kaldığı bilinmiyor. ölen sayısı ise bulunan ve belgelenen yaklaşık 320 bin kişi kadardır. ilk kurulan kamplardan biridir ancak, müttefiklerin işgalden kurtardıkları son kamptır.
hadi şu barakalara girelim;

içeride sıralı şekilde dizilmiş bir ranza sistemi var. bu alanda bir yatağı 4-5 kişi aynı anda paylaşır ve vardiya sistemine göre çalıştırılan esirler, günün farklı saatlerinde bu alanı kullanırlardı. yani 24 saatte bir yatağı 12-15 kişi kullanırdı. esirler, taş ocaklarında çalışırdı.

bu barakadan çıkıp karşıya geçelim. karşı baraka bugün müzeye çevrilmiştir. içeride fotoğraflar, eşyalar, kıyafetler vs görebilirsiniz. ayrıca o dönemin canlı tanıklarının anlattıkları belgesel filmler gösterilir. bu barakadan da çıkalım ve dışarıdan barakanın altına inen merdivenlere yönelenim. bu bodrum katını eminin çok duydunuz.
gaz odaları

bu alanda zehirli gazla(zyklon b)öldürülen esirler, yine hemen yakınında bulunan fırınlarda yakılırlardı. ancak ölen sayısı çok fazla olduğundan, fırınların dışında toplu mezarlara da gömülürlerdi.

bir diğer öldürme şekli ise; “ölüm merdivenleri”
basamak sayısını hatırlamıyorum ancak, yaklaşık her bir basamağı 50 cm yüksekliğinde olan merdiven, taş ocağı ile kampı birbirine bağlar. ayakta durmaya bile gücü olmayan esirler, sırtlarına taşlar yüklenip bu merdivenlerden çıkmak zorundaydılar. durmak, dinlenmek yok. duran kişi orada vurulurdu. binlerce kişi hayatını bu merdivenlerde kaybetmiştir. bu nedenle almanca “todestiege” yani “ölüm merdiveni” denir.

hitler’in çılgın deneylerini duymuşsunuzdur. çocukların gözlerine kimyasallar vererek, mavi gözlü yapma deneyi, kadınları insan ve hayvan spermleri ile hamile bırakarak daha güçlü bir ırk yaratma deneyi gibi. bu konu çok detaylıdır. başka bir yazıda anlatalım. ancak bu deneylerin bir çoğu bu kampta yapılmıştır. çok sayıda kadın ve çocuk esir bu kampta yapılan tıbbi deneyler sonucunda ölmüştür.
sovyet kızıl ordu, 1945 yılında avusturya’yı işgalden kurtarır. 5 mayıs 1945 günü ise direnen son kale mauthausen alınır. 5 mayıs avusturya’da resmi tatildir ve “faşizimden kurtulma günü” olarak kutlanır. anma töreni bu kampta yapılır.

bugün viyana’nın merkezinde sovyet askerleri için yapılmış bir anıt vardır. bu anıtta almanca ve rusça, minnet ve saygı belirten bir yazı vardır. kızıl ordu kelimesi bu anıtta yazılıdır. almanca “das heldendenkmal der roten armee” kahraman kızıl ordu anıtı yazılıdır.

bu toplama kampı hakkında yazılacak çok ayrıntı var ama konuyu uzatmayalım. bedava rehber bu kadar gezdirir diyelim.
kaynak: gözümle gördüğüm ve lanet olası hafızam.
devamını gör...
bastırılmış bellek
kişinin genellikle çocukluk döneminde yaşamış olduğu travmaların bilinci tarafından yok sayılması durumu. bastırılan duygu durumu zaman içinde farklı şekillerde ortaya çıkarak kişide psikolojik sorunlara ve davranış bozukluklarına yol açar.
devamını gör...
mutasyonlu koronavirüs görülen illerde yeni tedbirler olabileceği açıklaması
mutasyonlu virüs görülen iller arasında istanbul kesin ilk sıradadır.
daha neyin önlemini alacaklar acaba ? apartmanların kapısına kalas mı çakacaklar ?
bir sürü esnaf battı, herhalde toptan yok edecekler.
bu şekilde nereye kadar gider ?
insanlarda dayanacak güç kalmadı, bu işin iyice suyu çıktı.
daha neyin önlemini alacaklar acaba ? apartmanların kapısına kalas mı çakacaklar ?
bir sürü esnaf battı, herhalde toptan yok edecekler.
bu şekilde nereye kadar gider ?
insanlarda dayanacak güç kalmadı, bu işin iyice suyu çıktı.
devamını gör...
epilepsi
öncelikle sakin olun, hastanın yanından ayrılmayın, yardıma gerek varsa başkasını gönderin
hastanın hareketlerini durdurmaya ve/veya engellemeye çalışmayın!
hastayı güvenli bir yere yatırın veya alın!
yaralayabilecek ucu sivri veya sert eşyalardan (sivri köşeler vb.) hastayı uzaklaştırarak veya bunları hastanın yanından uzaklaştırarak hastayı koruyun!
sıkı giysileri varsa giysilerini gevşetin (kravat, kemer gibi), şayet takıyorsa gözlüğünü çıkartın!
sabit ve rahat olacak bir şekilde onu bir tarafa doğru yatırıp, tükürüğünün dışarı akması sağlayın. rahat nefes alması için mümkünse ağzını ve solunum yolunu açık tutun!
asla ağzına bir şey sokmaya veya koymaya (örneğin, dişlerini sıkıyorsa açmaya veya su vermeye ) çalışmayın!
çene ile ilgili zorlayıcı hareketler zararlıdır!
nöbet sırasında ilaç vermeye çalışmayın, kendi kendinize nöbetin geçmesine yönelik bir şey yapmayın! soğan, kolonya vb. şeyler koklatmayın!
epilepsi krizi olduğu bilinen bir kişi ise yapay solunum veya kalp masajı yapılmasına gerek yoktur!
hastanın üzerinde epilepsi hastası olduğunu gösteren ve/veya öyle ise sizin neler yapmanız gerektiğini açıklayan bir kart, veya sağlık karnesi olup olmadığına bakın!
nöbetinin bitmesini bekleyin!
unutmayın ki, sıklıkla nöbet sonrasında kişi yorgun, ne yaptığını bilemez haldedir, dolayısıyla bu aşamada elinizden geldiğince sakin ve güven verici olun! engellemeler olumuz olabilir ama açık bir cama veya yola doğru gitme vb hareketlere yumuşakça engel olun!
nöbet hakkında verebileceğiniz bütün bilgilerin hem hastaya, hem de doktora yardımcı olacağını unutmayınız!
ne zaman ambulansa gerek vardır?
aşağıdaki durumlardan herhangi birisi ile karşı karşıya iseniz ambulans çağırın:
hasta suda nöbet geçirdiyse (örneğin yüzerken)
hastanın üzerinde epilepsi hastası olduğuna dair hiçbir bilgi yoksa veya hastanın bu nöbetinin bir epilepsi hastalığı nedeniyle geçirilip geçirilmediğini bilmiyorsanız
kişi yaralanmışsa, gebe ise veya diyabetik ise
nöbet 5 dakikadan daha uzun süredir devam ediyorsa
ikinci nöbet, ilk nöbet bittikten çok kısa bir süre sonra başlıyorsa
kasılmalar bittikten sonra kişinin bilinci açılmıyorsa
egzersiz sırasında nöbet olduğu zaman ne yapmalıyız?
oyun alanında biri nöbet geçiriyorsa en önemli şey kişiyi yaralanmalara karşı korumaktır, bu amaçla kişiye zarar verebilecek cisimler etraftan uzaklaştırılmalıdır. ağzın içine herhangi bir şey yerleştirmeye yada sıkılmış yumrukları açmaya çalışmak herhangi bir yarar sağlamaz.
nöbetler genellikle 2-5 dakika sonra kendi kendine durur.
nöbet sonrasında hastaların zihinsel fonksiyonlarında, şuur, motor ve duyusal fonksiyonlarda geçici bozukluklar olabilir.
nöbetten sonra hava yolu, solunum ve dolaşımın durumu kontrol edilmelidir. nabız yada solunum yoksa kardiyopulmoner resüsitasyona başlanmalıdır.
hasta güçlükle soluyor, nöbetler hiç durmaksızın devam ediyor yada hasta yarım saat geçmesine rağmen hala kendine gelemediyse acil yardım istenmelidir.
acil yardım gerektiren durumlar
nefes almada sorun varsa;
kardiyopulmoner resüsitasyon ihtiyacının varlığı
şuur açılmaksızın nöbetlerin peş peşe olması
10 dakikadan uzun süren şuur bulanıklığı
daha önce epilepsi olmayan bir kişide ilk nöbetin olması.
kaynak
hastanın hareketlerini durdurmaya ve/veya engellemeye çalışmayın!
hastayı güvenli bir yere yatırın veya alın!
yaralayabilecek ucu sivri veya sert eşyalardan (sivri köşeler vb.) hastayı uzaklaştırarak veya bunları hastanın yanından uzaklaştırarak hastayı koruyun!
sıkı giysileri varsa giysilerini gevşetin (kravat, kemer gibi), şayet takıyorsa gözlüğünü çıkartın!
sabit ve rahat olacak bir şekilde onu bir tarafa doğru yatırıp, tükürüğünün dışarı akması sağlayın. rahat nefes alması için mümkünse ağzını ve solunum yolunu açık tutun!
asla ağzına bir şey sokmaya veya koymaya (örneğin, dişlerini sıkıyorsa açmaya veya su vermeye ) çalışmayın!
çene ile ilgili zorlayıcı hareketler zararlıdır!
nöbet sırasında ilaç vermeye çalışmayın, kendi kendinize nöbetin geçmesine yönelik bir şey yapmayın! soğan, kolonya vb. şeyler koklatmayın!
epilepsi krizi olduğu bilinen bir kişi ise yapay solunum veya kalp masajı yapılmasına gerek yoktur!
hastanın üzerinde epilepsi hastası olduğunu gösteren ve/veya öyle ise sizin neler yapmanız gerektiğini açıklayan bir kart, veya sağlık karnesi olup olmadığına bakın!
nöbetinin bitmesini bekleyin!
unutmayın ki, sıklıkla nöbet sonrasında kişi yorgun, ne yaptığını bilemez haldedir, dolayısıyla bu aşamada elinizden geldiğince sakin ve güven verici olun! engellemeler olumuz olabilir ama açık bir cama veya yola doğru gitme vb hareketlere yumuşakça engel olun!
nöbet hakkında verebileceğiniz bütün bilgilerin hem hastaya, hem de doktora yardımcı olacağını unutmayınız!
ne zaman ambulansa gerek vardır?
aşağıdaki durumlardan herhangi birisi ile karşı karşıya iseniz ambulans çağırın:
hasta suda nöbet geçirdiyse (örneğin yüzerken)
hastanın üzerinde epilepsi hastası olduğuna dair hiçbir bilgi yoksa veya hastanın bu nöbetinin bir epilepsi hastalığı nedeniyle geçirilip geçirilmediğini bilmiyorsanız
kişi yaralanmışsa, gebe ise veya diyabetik ise
nöbet 5 dakikadan daha uzun süredir devam ediyorsa
ikinci nöbet, ilk nöbet bittikten çok kısa bir süre sonra başlıyorsa
kasılmalar bittikten sonra kişinin bilinci açılmıyorsa
egzersiz sırasında nöbet olduğu zaman ne yapmalıyız?
oyun alanında biri nöbet geçiriyorsa en önemli şey kişiyi yaralanmalara karşı korumaktır, bu amaçla kişiye zarar verebilecek cisimler etraftan uzaklaştırılmalıdır. ağzın içine herhangi bir şey yerleştirmeye yada sıkılmış yumrukları açmaya çalışmak herhangi bir yarar sağlamaz.
nöbetler genellikle 2-5 dakika sonra kendi kendine durur.
nöbet sonrasında hastaların zihinsel fonksiyonlarında, şuur, motor ve duyusal fonksiyonlarda geçici bozukluklar olabilir.
nöbetten sonra hava yolu, solunum ve dolaşımın durumu kontrol edilmelidir. nabız yada solunum yoksa kardiyopulmoner resüsitasyona başlanmalıdır.
hasta güçlükle soluyor, nöbetler hiç durmaksızın devam ediyor yada hasta yarım saat geçmesine rağmen hala kendine gelemediyse acil yardım istenmelidir.
acil yardım gerektiren durumlar
nefes almada sorun varsa;
kardiyopulmoner resüsitasyon ihtiyacının varlığı
şuur açılmaksızın nöbetlerin peş peşe olması
10 dakikadan uzun süren şuur bulanıklığı
daha önce epilepsi olmayan bir kişide ilk nöbetin olması.
kaynak
devamını gör...
1 mayıs 2021 beşiktaş hatayspor maçı
şampiyon belli 2. kim ? *
devamını gör...
köpeksiz sokaklar istiyoruz
eğer hayvan seviciler karşı çıkacaksa şunda hemfikir olalım. eğer köpekler yolda küçük bir çocuğa veya her hangi bir insana saldırırsa hayvantaparlar köpeğin suçunu üstlenecekler. ayrıca (bkz: bir ülkenin geri kalmışlık göstergesi) dir köpekli sokaklar.
devamını gör...
garip psikolojik rahatsızlıklar
katatonik şizofreni:
bu insanlar saatlerce günlerce balmumu heykeli gibi verdiğiniz pozisyonda durabilirler. bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin önündeki düşünen adam heykeli de katatonik şizofreniyi temsil etmektedir.
bu insanlar saatlerce günlerce balmumu heykeli gibi verdiğiniz pozisyonda durabilirler. bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin önündeki düşünen adam heykeli de katatonik şizofreniyi temsil etmektedir.
devamını gör...
normal sözlük’ü bırakmak
niye bu kadar mesele olduğunu anlamadığım eylem. sanal bir ortam arkadaşlar burası. gerçek değil yani. canınız isterse yazın. sıkılınca yazmayın bir daha. adam sanki boşanmaya karar vermiş. ilan ediyor herkese.
devamını gör...
yazmak isteyip yazamamak
yazın yazın. hayat kısa kuşlar uçuyooorr.* geç kalmayınız efenim.
devamını gör...
emrah serbes
kalemi kesinlikle muazzam olan, kişilik olarak ise leş gibi olan, bir aileyi katlettikten sonra bu işten sıyırmaya çalışıp, sonrasında aşırı samimiyetsiz çarklar yapan ve sonunda t olmayan türk yazar, senarist.
devamını gör...
ilahi adaleti beklemek
ilahi adaleti bekleyen insan islamı bilmiyordur. çünkü islama göre "ceza günü" ahirettedir. bu dünyada yaptıklarımız yada yapmadıklarımızdan biz sorumluyuz.
eğer birileri birşeylerin düzelmesi için birşey yapmıyor, işleri düzeltmek için allah'ı bekliyorsa, kuran ayetindeki "ey musa sen ve rabbin git, savaş, siz şehri alınca bizde geliriz" diyen yahudiler gibidir.
peygamberimizin hayatını okumamıştır, onun mücadelesini anlamamıştır. eğer ilahi adalet bu dünyada olsaydı peygamberimizin o kadar mücadele etmesine gerek olmazdı, oturur, beklerdi.
ilahi adalet muhabbeti yapan biri ya islamı bilmiyordur yada tembel ve korkaklığına bahane ediyordur.
eğer birileri birşeylerin düzelmesi için birşey yapmıyor, işleri düzeltmek için allah'ı bekliyorsa, kuran ayetindeki "ey musa sen ve rabbin git, savaş, siz şehri alınca bizde geliriz" diyen yahudiler gibidir.
peygamberimizin hayatını okumamıştır, onun mücadelesini anlamamıştır. eğer ilahi adalet bu dünyada olsaydı peygamberimizin o kadar mücadele etmesine gerek olmazdı, oturur, beklerdi.
ilahi adalet muhabbeti yapan biri ya islamı bilmiyordur yada tembel ve korkaklığına bahane ediyordur.
devamını gör...
neden ağladığını bilmeden ağlamak
gözyaşı geldi mi tutamayız ki, usulca akar yanaklarımızdan damla damla. o zaman ağlamazsak içimize zehir akar. güzeldir ağlamak, güçlendirir kişiyi. tadı da tuzludur o da güzel. her şeyiyle güzeldir sonucu bizim faydamıza olur.
devamını gör...
cumhuriyet tarihinin en karizmatik lideri
tabi ki gazi mustafa kemal atatürk sorgulamayın bile ...
devamını gör...

