liserjik asit dietilamid
devamını gör...
90’lı yıllardaki zenginlik belirtileri
32li monami boya takımı.
devamını gör...
palto (öykü)
(bkz: nikolay vasilyeviç gogol) tarafından yazılmış, rus edebiyatının en önemli eserlerinden biri. o ki dostoyevski hepimiz gogol'un palto'sundan çıktık demiştir. bu sözüyle bu eserin hem rus hem dünya edebiyatında ne kadar önemli bir yeri olduğu ifade etmek istemiştir. zira bu eser kendisinden sonra gelen bir çok psikolojik, kara mizah ve toplumu ve bireyleri eleştiren romanlar, öyküler, tiyatro oyunları üzerinde etki bırakmıştır. gogol bu hikayede baş kahramanımız akaki akakiyeviç üzerinden bürokrasi, memuriyet ve sistem eleştirisi yapıyor. bu arada hatırlatmakta fayda var gogol'un kendisi de bir memurdur. ve neredeyse tüm ömrü boyunca kronik depresyondan müzdariptir. bana bu 2 haliyle kafka'yı anımsatır. kafka da bir memur ve depresyon mağduru, o da eserlerinin hemen hepsinde bürokrasi, sistem ve otorite eleştirisi yapar. öyle ki (bkz: dava) kitabı tamam bu konuyu ele almıştır.
rus edebiyatında sonradan çoğu eserde gördüğümüz sanki kahramanlar kitap kahramanı değil de gerçekten sen ben gibi yaşayan sıradan insanlarmış hissi palto'da çok net hissediliyor. akaki sanki devlet dairesinde birlikte çalıştığım bir arkadaşım, ya neden ben bu adama yardımcı olmuyorum neden arkadaşlık kurup depresyonuna iyi gelmiyorum falan diyorum okurken.
hülasa; zaten kısa bir öykü olması sebebiyle neredeyse tek oturuşta bitirilebilecek bir kitap. ve bir çok kişi için dostoyevski'nin hepimiz gogol'un palto'sundan sonra çıktık demesi okumak için yeterli sebep bence.
rus edebiyatında sonradan çoğu eserde gördüğümüz sanki kahramanlar kitap kahramanı değil de gerçekten sen ben gibi yaşayan sıradan insanlarmış hissi palto'da çok net hissediliyor. akaki sanki devlet dairesinde birlikte çalıştığım bir arkadaşım, ya neden ben bu adama yardımcı olmuyorum neden arkadaşlık kurup depresyonuna iyi gelmiyorum falan diyorum okurken.
hülasa; zaten kısa bir öykü olması sebebiyle neredeyse tek oturuşta bitirilebilecek bir kitap. ve bir çok kişi için dostoyevski'nin hepimiz gogol'un palto'sundan sonra çıktık demesi okumak için yeterli sebep bence.
devamını gör...
doğurduğu bebeği bıçaklayarak öldüren anne
yeni doğmuş, daha zor kıpırdayan yavruyu ağzını bir dakika tutsan ölür zaten. bu kadın ya deli yada psikopat manyağın önde gideni galiba, küçücük bebeği bıçaklamış.
devamını gör...
kıta tektoniği teorisi
1912 yılında alman meteorolog alfred weneger tarafından ortaya konulmuştur.
alfred weneger bu teorisinde "kıtaların hareket halinde olduğunu, milyarlarca yıl önce pangea (tek kıta)'nın parçalanarak şimdiki kıtaları oluşturduğunu" söyler. buna kanıt olarak kıtaların birbirini tamamlar şekilde olmasını göstermiştir.
alfred weneger bu teorisinde "kıtaların hareket halinde olduğunu, milyarlarca yıl önce pangea (tek kıta)'nın parçalanarak şimdiki kıtaları oluşturduğunu" söyler. buna kanıt olarak kıtaların birbirini tamamlar şekilde olmasını göstermiştir.
devamını gör...
nezih
temiz, güzel ahlaklı anlamına gelen arapça kökenli kelime.
devamını gör...
sizi siz yapan cümleniz
hayat bu ne olacağı belli olmaz.
devamını gör...
marka sadakati
kapitalizm adını gururla taşıyan sevimli ama tehlikeli canavarın üzerimize toksik bir salya gibi püskürttüğü ve tenimize değdiği andan itibaren aidiyet duygumuzu ve tüketme arzumuzu harekete geçiren bir kavramdır.
kendimizi ifade etmekte, kendimizi gerçekleştirmekte ve konumlandırmakta çok özgür olduğumuzu sandığımız ama uzuna vadede köleleşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz bu dönemde marka sadakati bizi tektipleştirme konusunda bir arpa boyundan çok daha uzun bir yol alarak kişisel masallarımızın içindeki kötü kurt karakterinin hakkını layıkıyla veriyor.
satın alarak kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımızı düşündüğümüz markalara yavaş yavaş ait olmaya başlamamız nedense kimseye tuhaf gelmiyor. sanki hep aynı yeni nesil kahve dükkanına giderek, ya da aynı yayınevinin kitaplarını alarak, aynı gazlı içeceği tüketerek, hep aynı televizyon kanalını izleyerek, aynı marka arabaya binerek, aynı markanın kozmetik ürünlerini kullanarak bir nevi sadakat gösterisi sunarak kapitalizm kraliçesinin kılıcını omzumuza dokundurup bizi şövalye ilan etmesini umuyoruz.
halbuki marka sadakati bizi sıradanlığa mahkum ederek, zorunlu bir tüketici haline getirerek sürekli bir kar sağlama amaçlı güden üreticilerin üzerimize yağdırdığı bir lanettir.
bu lanetten kurtulmanın yegane yolu lanetin farkına varmak ve kaynağına inerek yok etmekten başka bir şey olamaz.
kendimizi ifade etmekte, kendimizi gerçekleştirmekte ve konumlandırmakta çok özgür olduğumuzu sandığımız ama uzuna vadede köleleşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz bu dönemde marka sadakati bizi tektipleştirme konusunda bir arpa boyundan çok daha uzun bir yol alarak kişisel masallarımızın içindeki kötü kurt karakterinin hakkını layıkıyla veriyor.
satın alarak kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımızı düşündüğümüz markalara yavaş yavaş ait olmaya başlamamız nedense kimseye tuhaf gelmiyor. sanki hep aynı yeni nesil kahve dükkanına giderek, ya da aynı yayınevinin kitaplarını alarak, aynı gazlı içeceği tüketerek, hep aynı televizyon kanalını izleyerek, aynı marka arabaya binerek, aynı markanın kozmetik ürünlerini kullanarak bir nevi sadakat gösterisi sunarak kapitalizm kraliçesinin kılıcını omzumuza dokundurup bizi şövalye ilan etmesini umuyoruz.
halbuki marka sadakati bizi sıradanlığa mahkum ederek, zorunlu bir tüketici haline getirerek sürekli bir kar sağlama amaçlı güden üreticilerin üzerimize yağdırdığı bir lanettir.
bu lanetten kurtulmanın yegane yolu lanetin farkına varmak ve kaynağına inerek yok etmekten başka bir şey olamaz.
devamını gör...
29 nisan 17 mayıs arası tam kapanma
kongrelerde hacı hoca cenazelerinde fink atanlar diğer ülkeler normalleşmeye başlarken halkı yine parasız pulsuz evlere kapattılar. yine bir işi beceremediniz hayatımızı mahvettiniz.
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan sözlük yazarı
tercih meselesidir
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
bizim baharı, baharın bizi çağırdığı bir yayın umuduyla.
burdan sonra entry bengaripvarî bir entry'ye dönüşüyor...
burdan sonra entry bengaripvarî bir entry'ye dönüşüyor...

devamını gör...
tezer özlü
''sizin düzenininizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yanım yok. aranızda dolaşmak için giyiniyorum. hem de iyi giyiniyorum. iyi giyinene iyi yer verdiğiniz için.''
nedense bana intihar ederek öldüğü izlenimi veren çocukluğun soğuk geceleri ve bir intiharın izinde kitaplarının yazarı.
nedense bana intihar ederek öldüğü izlenimi veren çocukluğun soğuk geceleri ve bir intiharın izinde kitaplarının yazarı.
devamını gör...
lgbt bireylerin evlat edinme hakkı
bilemiyorum. konuyu her yönüyle uzmanlar incelemeli.
ancak şu da var. çocuktum, bizim yetişkinlerin arkadaşları gelirdi apartmana. çoğunun cinsel yönelimi farklıydı. kadın kıyafeti giymiş erkekleri ve erkek kıyafeti giymiş kadınları bir noktadan sonra normalleştirmiştim. halamın kuaför olması nedeniyle yine o yaşlarda çok fazla hayat kadını abla ile konuşma fırsatım olurdu. ayrıca trans arkadaşları vardı bizimkilerin. sohbetler ederdik. her tür insanı çocukken görmüş oldum yani.
sürekli katı namus algısına maruz kalmış, anası babası ile büyümüş bir çocuktan daha ahlaksız değilim. hatta sahiden çoğu muhafazakar ailelerin çocukları henüz 16 yaşında bir şeyler yasamaya başlamışken ben el ele tutuşmak için bile erken bir yaş olduğunu düşünürdüm. çünkü biraz öyledir biliyor musunuz? bir çocuğa en baştan özgürlüğü verip her tür insan tipi ile görüştürünce o çocuk daha meraksız olur. ipini koparmış gibi acele acele bir şeyler yasamaya çalışmaz.
yani demek istediğim şu. biraz başka pencerelerden bakmak lazım hayata. hangi aileden nasıl bir çocuk çıkar, neye inanır, cinsel yönelimi ne olur, bilinemez. ona bakarsan eşcinsel insanlar tipik türk ailelerde büyümüyor mu? büyüyor bence. tabii.
ancak şu da var. çocuktum, bizim yetişkinlerin arkadaşları gelirdi apartmana. çoğunun cinsel yönelimi farklıydı. kadın kıyafeti giymiş erkekleri ve erkek kıyafeti giymiş kadınları bir noktadan sonra normalleştirmiştim. halamın kuaför olması nedeniyle yine o yaşlarda çok fazla hayat kadını abla ile konuşma fırsatım olurdu. ayrıca trans arkadaşları vardı bizimkilerin. sohbetler ederdik. her tür insanı çocukken görmüş oldum yani.
sürekli katı namus algısına maruz kalmış, anası babası ile büyümüş bir çocuktan daha ahlaksız değilim. hatta sahiden çoğu muhafazakar ailelerin çocukları henüz 16 yaşında bir şeyler yasamaya başlamışken ben el ele tutuşmak için bile erken bir yaş olduğunu düşünürdüm. çünkü biraz öyledir biliyor musunuz? bir çocuğa en baştan özgürlüğü verip her tür insan tipi ile görüştürünce o çocuk daha meraksız olur. ipini koparmış gibi acele acele bir şeyler yasamaya çalışmaz.
yani demek istediğim şu. biraz başka pencerelerden bakmak lazım hayata. hangi aileden nasıl bir çocuk çıkar, neye inanır, cinsel yönelimi ne olur, bilinemez. ona bakarsan eşcinsel insanlar tipik türk ailelerde büyümüyor mu? büyüyor bence. tabii.
devamını gör...
mansur yavaş'ın yks ücretlerini karşılayacağını açıklaması
mansur yavaş'ın yayınladığı mesaj şöyle:
"eşit eğitim, güzel bir gelecek her çocuğun hakkı. sosyal yardım alan ailelerimizin ve pandemide kapanan sektör çalışanlarımızın çocuklarının yks 2021 ücretlerini karşılayacağız. siz sadece hayal edin, çalışın ve başarın. biz daima yanınızda olacağız."
belki aynı görüşte değiliz ama helal olsun diyorum, gerçekten çok sevindim bu duruma. umarım diğer yerlere de örnek olur. sağolasın başkanım.
"eşit eğitim, güzel bir gelecek her çocuğun hakkı. sosyal yardım alan ailelerimizin ve pandemide kapanan sektör çalışanlarımızın çocuklarının yks 2021 ücretlerini karşılayacağız. siz sadece hayal edin, çalışın ve başarın. biz daima yanınızda olacağız."
belki aynı görüşte değiliz ama helal olsun diyorum, gerçekten çok sevindim bu duruma. umarım diğer yerlere de örnek olur. sağolasın başkanım.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en büyük zaafları
kişilerin karşı koyamadığı durumlar. karşı taraf ağlayınca eğilip bükülmeye başlıyorum. ölse ağlamam ama öyle karşımda ağlayınca içim kötü oluyor haliyle. dünya ince ruhlu insanlar için cehennemdir.
devamını gör...
ayak serçe parmağını bir yere vurmak
siz bir de vurduğunuz yetmiyormuş gibi, kırdığınızı öğrenip atele alıyoruz dediklerinde yanındaki parmakla birbirine bantla yapıştırılınca görün cehennemi.
ne dedim lan ben? aynı acıyı tekrar te kalbimde hissetmişim ki kurduğum cümleye bak.
ne dedim lan ben? aynı acıyı tekrar te kalbimde hissetmişim ki kurduğum cümleye bak.
devamını gör...
eve kahve makinesi almak
sırf makine almış olmak için almamanızı şiddetle tavsiye ederim. zira bir heves alır ve sonra hiç tadını çıkarmadan kenara atarsınız. her konuda olduğu gibi, ihtiyaçları belirlemek ve ona yönelik bir seçim yapmak önemli.
otomatik kahve makinesi alacaksanız eğer ve bütçeniz de 1.000 altında ise hiç girişmeyin diyeceğim konudur. fiyatı dolar verdim zira memlekette kurun götü başı oynuyor, ileride de okunduğunda referans olsun.
otomatik kahve makinesi diye 2.000 - 3.000 tl’ye satılan şeyler sadece amatör eğlendirir ve iki günlük olur. eğer gerçekten kahve düşkünü iseniz ve sıcaklıktan tut, aromasına kadar ince zevkiniz varsa 1.000 dolar altı makinelerden bir halt olmayacağını bilmeniz gerekir. tabi bu demek değil ki 1.000 dolar ve üzeri tüm makineler şahane… bir sürü para bayılıp da buz gibi kahve hazırlayan bir makine almanız da olası. mesela delonghi markası meşhurdur ancak belirli bir bütçenin altındaki delonghi makineler buz gibi kahve veriyorlar.
bu nedenle otomatik olsun, olmasın; makineyi almadan önce imkan varsa muhakkak deneyip alınız efenim. en azından sıcaklık testi yapmış olursunuz.
eğer vaktiniz ve zevkiniz varsa, barista takılayım derseniz klasik makineler candır. portafiltre, tamper vs birer arzu nesnesidir ve kahve düşkünü birisine çok keyif verir. ancak klasik bir makine alırken de en önemli nokta suyun ısısıdır. siz kahveyi çekip, portafiltreye koyup, tamperleyip, makineye monte edene kadar su buza dönebilir. dolayısıyla klasik makinelerde de suyun ısısını optimum seviyede tutabilen bir makine önemlidir. ek olarak suyun basıncını da iyi ayarlayan bir makine olması kahvenin tadı için vazgeçilmezdir.
eğer klasik bir makine alacaksanız makine ile birlikte veya makineden ayrı kahve öğütücüsünün de olması gerekir. eve makine alıp, kahve düşkünüyüm deyip, gidip çekilmiş kahve alıyorsanız siz işin sadece havasındasınız ve aslında bir halttan anlamıyorsunuz demektir. kahve düşkünü birisi için kahvenin çekirdek halde tutulup, hemen demleme öncesinde kahvenin türüne ve zevke göre, uygun boyutlarda taze taze çekilmesi önemlidir. kendiniz çekmeyecekseniz veya makine otomatik taze çekmiyorsa hiç makine filan almaya gerek yok. gidin efendi gibi dışarıdan iyi bir baristanın elinden adam gibi kahvenizi içiniz.
özetle:
- makine alırken suyun ısısını optimum seviyede tutan bir makine almak en önemli nokta diyebilirim, piyasadaki makinelerin de en çok sınıfta kaldığı konudur
- hazırlamadan önce kahvenin çekirdekten taze çekilmesi şarttır, yoksa starbucks içmek daha evladır
- basınç sistemi kaliteli bir makine tavsiye edilir
- eğer art arda kahve hazırlanacak ise haznesi geniş ve tekrar suyu hızla hazırlayabilen bir makine can kurtarır
- fincan ısıtma gibi ek fonksiyonlar tat katar ama olmazsa olmaz değildir
- süt köpürtücü aparat varsa tercih sebebidir ama yoksa da ek olarak alınabilir
sadece havası için makine almak yerine, internetten işin inceliklerini öğrenerek, kitabına ve adabına uygun şekilde yapmak en doğrusu olacaktır.
iyi bir makine ile, taze çekilerek hazırlanmış kahve candır, yaşama zevk katar.
otomatik kahve makinesi alacaksanız eğer ve bütçeniz de 1.000 altında ise hiç girişmeyin diyeceğim konudur. fiyatı dolar verdim zira memlekette kurun götü başı oynuyor, ileride de okunduğunda referans olsun.
otomatik kahve makinesi diye 2.000 - 3.000 tl’ye satılan şeyler sadece amatör eğlendirir ve iki günlük olur. eğer gerçekten kahve düşkünü iseniz ve sıcaklıktan tut, aromasına kadar ince zevkiniz varsa 1.000 dolar altı makinelerden bir halt olmayacağını bilmeniz gerekir. tabi bu demek değil ki 1.000 dolar ve üzeri tüm makineler şahane… bir sürü para bayılıp da buz gibi kahve hazırlayan bir makine almanız da olası. mesela delonghi markası meşhurdur ancak belirli bir bütçenin altındaki delonghi makineler buz gibi kahve veriyorlar.
bu nedenle otomatik olsun, olmasın; makineyi almadan önce imkan varsa muhakkak deneyip alınız efenim. en azından sıcaklık testi yapmış olursunuz.
eğer vaktiniz ve zevkiniz varsa, barista takılayım derseniz klasik makineler candır. portafiltre, tamper vs birer arzu nesnesidir ve kahve düşkünü birisine çok keyif verir. ancak klasik bir makine alırken de en önemli nokta suyun ısısıdır. siz kahveyi çekip, portafiltreye koyup, tamperleyip, makineye monte edene kadar su buza dönebilir. dolayısıyla klasik makinelerde de suyun ısısını optimum seviyede tutabilen bir makine önemlidir. ek olarak suyun basıncını da iyi ayarlayan bir makine olması kahvenin tadı için vazgeçilmezdir.
eğer klasik bir makine alacaksanız makine ile birlikte veya makineden ayrı kahve öğütücüsünün de olması gerekir. eve makine alıp, kahve düşkünüyüm deyip, gidip çekilmiş kahve alıyorsanız siz işin sadece havasındasınız ve aslında bir halttan anlamıyorsunuz demektir. kahve düşkünü birisi için kahvenin çekirdek halde tutulup, hemen demleme öncesinde kahvenin türüne ve zevke göre, uygun boyutlarda taze taze çekilmesi önemlidir. kendiniz çekmeyecekseniz veya makine otomatik taze çekmiyorsa hiç makine filan almaya gerek yok. gidin efendi gibi dışarıdan iyi bir baristanın elinden adam gibi kahvenizi içiniz.
özetle:
- makine alırken suyun ısısını optimum seviyede tutan bir makine almak en önemli nokta diyebilirim, piyasadaki makinelerin de en çok sınıfta kaldığı konudur
- hazırlamadan önce kahvenin çekirdekten taze çekilmesi şarttır, yoksa starbucks içmek daha evladır
- basınç sistemi kaliteli bir makine tavsiye edilir
- eğer art arda kahve hazırlanacak ise haznesi geniş ve tekrar suyu hızla hazırlayabilen bir makine can kurtarır
- fincan ısıtma gibi ek fonksiyonlar tat katar ama olmazsa olmaz değildir
- süt köpürtücü aparat varsa tercih sebebidir ama yoksa da ek olarak alınabilir
sadece havası için makine almak yerine, internetten işin inceliklerini öğrenerek, kitabına ve adabına uygun şekilde yapmak en doğrusu olacaktır.
iyi bir makine ile, taze çekilerek hazırlanmış kahve candır, yaşama zevk katar.
devamını gör...
yanlışlıkla küfür etmek
babamla siyaset tartışırken ufak çaplı kalp krizi geçirmeme sebep olan olay. canım babam duymamış gibi yaptı kibarlık işte
devamını gör...