şiddet gördüğü sevgilisiyle tekrar barışan insan
her gün bu kadınlar ölüyor diye feryat figan ediliyor ve sosyal medya sayesinde de cidden kadınların çok fazla şiddet gördüğüne tanık oluyoruz (tamam bazıları olayı fav ve takipci icin duyar haline getiriyor ama o konu bambaşka)
sevgilisinden ya da etrafındaki insanlardan fiziksel veya psikolojik şiddet gören insanların yine inatla aynı kişiyle tekrar deneyip düzelmesini beklemesi bana biraz cidden şiddet uygulayan insan kadar şiddet gören kişinin de psikolojik sorunları olduğunu düşündürtüyor.
kendisinin bu kadar ezilip örselenmesine rağmen insanlar neden kendi ayaklarıyla oraya gider bilmiyorum ama bu tür birlikteliklerin asla sağlıklı olmadığını düşünüyorum.
sevgilisinden ya da etrafındaki insanlardan fiziksel veya psikolojik şiddet gören insanların yine inatla aynı kişiyle tekrar deneyip düzelmesini beklemesi bana biraz cidden şiddet uygulayan insan kadar şiddet gören kişinin de psikolojik sorunları olduğunu düşündürtüyor.
kendisinin bu kadar ezilip örselenmesine rağmen insanlar neden kendi ayaklarıyla oraya gider bilmiyorum ama bu tür birlikteliklerin asla sağlıklı olmadığını düşünüyorum.
devamını gör...
direkt yerine direk yazan insan
direk ve direkt'in cok farklı konular olduğunun farkında olması gereken insandır.
direk, herhangi bir malzemeden (beton, demir, ağaç, plastik vb.) yapılmış, taşıma kapasitesi olan genellikle uzun olan araçlardır. yapılarda da yapının iskeletini oluşturan ve ayakta durmasını sağlayan iç ve dış alandaki taşıyıcıdır.
direkt ise doğrudan, saptırmadan, dolaysız anlamlarına gelen sözcüktür. herhangi bir konuyla ilgili bir şeyi dolaysız yoldan belirtmek için kullanılır.
direk, herhangi bir malzemeden (beton, demir, ağaç, plastik vb.) yapılmış, taşıma kapasitesi olan genellikle uzun olan araçlardır. yapılarda da yapının iskeletini oluşturan ve ayakta durmasını sağlayan iç ve dış alandaki taşıyıcıdır.
direkt ise doğrudan, saptırmadan, dolaysız anlamlarına gelen sözcüktür. herhangi bir konuyla ilgili bir şeyi dolaysız yoldan belirtmek için kullanılır.
devamını gör...
doğru zamanı bekleyen kitaplar
algınızın o kitap için açık olduğu dönemde okunması gerken kitaplardır.
zira yanlış zamanda okunduğunda boştuktan öteye gitmez. (bkz: dünya klasikleri)
zira yanlış zamanda okunduğunda boştuktan öteye gitmez. (bkz: dünya klasikleri)
devamını gör...
elma kokan salon
t.c. kültür ve turizm bakanlığı kütüphaneler ve yayımlar genel müdürlüğü'ne bağlı hiçbir kütüphanede (halk kütüphaneleri) bulunmayan kitap. kanıt
ayrıca ulusal toplu katalog üzerinden erişilebilen kütüphanelerde de bulunmamaktadır. kütüphanelerin listesi: www.toplukatalog.gov.tr/?cw...
işin kötü yanı türkiye'de basılan her eserden bir tane bulunması gereken ve derleme kütüphanesi olan milli kütüphane'de de yok.
yayınevini acil olarak değiştirmesinde fayda var. *
ayrıca ulusal toplu katalog üzerinden erişilebilen kütüphanelerde de bulunmamaktadır. kütüphanelerin listesi: www.toplukatalog.gov.tr/?cw...
işin kötü yanı türkiye'de basılan her eserden bir tane bulunması gereken ve derleme kütüphanesi olan milli kütüphane'de de yok.
yayınevini acil olarak değiştirmesinde fayda var. *
devamını gör...
islam'ı bilmeyen yazarların islam'ı kötüleyici başlıklar açması
neden kuran okumak zorunda ki? böyle bir mecburiyet mi var? dininize inanmak zorunda mı, asla değiller. okumadı diye de cahil ve düşman mı olmuş oluyor? kuran çok özel bir kitap mı, değil. masamdaki romanlardan ve kitaplardan hiçbir farkı yok. siz insanlara kuran okumuyor diye cahil ve düşmanlık yapıyor derseniz onlar da doğal olarak sizin yaptığınız gibi size ayna olurlar ve sizleri cahil ilan edip düşmanlık yaparlar. yaparsanız yaparlar. onlara düşmanlık yaparken gül mü atmalarını bekliyosunuz. onların yaptığını düşündüğünüz şeyleri sizde yapıyorsunuz, ne demişler iğneyi başkasına çuvaldızı kendinize diye boşuna dememişler. burada bir yazar var, ayet/sure isimleri ile başlık açıp duruyor zaman zaman, kim ona karışıyor ki, kimse karışmıyor. ona laf atmazken hoş da diğer başlıklara niye karışıyorsunuz. neden müdahale etme gereği duyuyorsunuz.
ateistlere laf eden sözde inançlılara da karşı çıktığınızda samimiyetinize inanırım ama şuan hiç samimi değilsiniz, sadece gösteriş yapıyorsunuz.
(bkz: o olmasın bu olmasın diye diye sözlüğü şekillendirmeye çalışan yazarların olması)
ateistlere laf eden sözde inançlılara da karşı çıktığınızda samimiyetinize inanırım ama şuan hiç samimi değilsiniz, sadece gösteriş yapıyorsunuz.
(bkz: o olmasın bu olmasın diye diye sözlüğü şekillendirmeye çalışan yazarların olması)
devamını gör...
insanı mahcup eden şeyler
toplulukta kurduğum her cümlenin ardından kızımın öyle değil demesi.
devamını gör...
parmak bir yeri işaret ederken parmağa bakan aptaldır
fransız atasözü.
bir gerçekliğin kim tarafından ifade edildiği değil, ifade edilen gerçeklik önemlidir anlamına gelir.
önyargı yıkıcı bir cümledir.
bir gerçekliğin kim tarafından ifade edildiği değil, ifade edilen gerçeklik önemlidir anlamına gelir.
önyargı yıkıcı bir cümledir.
devamını gör...
değeri bilinmeyen anlar
lisenin her günü.
devamını gör...
yazarların adına başlık açmak
(bkz: nickaltı)
devamını gör...
çocukları önünde cilveleşen ebeveyn öz güveni
çocuklarının önünde kavga eden çiftten daha tercih edilesi çifttir.
devamını gör...
gözlemci etkisi
gözlemlendiğini fark eden elektronun, normal şartlarda dalgacık gibi davranacakken, parçacık gibi davranması durumu gözlemci etkisine örnek olarak verilebilir. çift yarık deneyinde, normal şartlarda bir dalga gibi davranan elektronlar, bir gözlemcinin varlığında tanecik gibi davranıyorlar.
peki ben o üstün zekamı kullanıp neye vardım?
bunun simülasyonda yaşadığımıza kanıt olduğuna.
normal şartlarda, tek tek, elektron gibi küçük bir parçacığı "render" etmekle uğraşmayan simülasyon, bizim onu gözlemlediğimizi anladığında, parçacık olarak render ediyor. normal şartlarda hepsi birer dalgaymış gibi hareket ediyorken, gözlemlenince, gözlemcinin, "nerede olm bu parçacıklar" diyeceklerini düşündükleri için, parçacık olarak render ediliyorlar.
bence simülasyondaki buglardan bir tanesi bu.
buradan bizi simüle eden arkadaşlara seslenmek istiyorum. ben matrix'te yaşamak istemiyorum. beni çekip alın. ya da benim için hile neyim yazın allahsızlar. para hilesi olur, şans hilesi olur. yazın, böyle çok sıkıcı.**
peki ben o üstün zekamı kullanıp neye vardım?
bunun simülasyonda yaşadığımıza kanıt olduğuna.
normal şartlarda, tek tek, elektron gibi küçük bir parçacığı "render" etmekle uğraşmayan simülasyon, bizim onu gözlemlediğimizi anladığında, parçacık olarak render ediyor. normal şartlarda hepsi birer dalgaymış gibi hareket ediyorken, gözlemlenince, gözlemcinin, "nerede olm bu parçacıklar" diyeceklerini düşündükleri için, parçacık olarak render ediliyorlar.
bence simülasyondaki buglardan bir tanesi bu.
buradan bizi simüle eden arkadaşlara seslenmek istiyorum. ben matrix'te yaşamak istemiyorum. beni çekip alın. ya da benim için hile neyim yazın allahsızlar. para hilesi olur, şans hilesi olur. yazın, böyle çok sıkıcı.**
devamını gör...
yazılımcı atasözleri
yiğit ölür, kodu kalır.
devamını gör...
birinci tekil şahıs
bir haruki murakami kitabıdır.
aslında tam olarak bir haruki murakami kitabıdır. sekiz öyküden oluşan kitapların tamamı birinci tekil şahısın ağzından anlatılır. sanki bir anı defteri okur gibi okunur öyküler. ve belki de anlatıcının bu kadar yakın olması hem gerçek hem de samimi olmasını sağlamış okuyucu açısından.
haruki murakami’nin hiç vazgeçmediği, vazgeçemediği konular var kitapta, hem de bolca. bence müziklerin zirvesi olan caz, muhteşem bir spor olduğunu düşündüğüm ve izlemekten çok keyif aldığım baseball, tabii ki murakami’nin olmazsa olmazı the beatles, uzun yürüyüşler ve koşular.
her öyküden bir unutuş var. bu unutuşun ardından gelen ama çok uzun yıllar sonra gelen bir hatırlama var. bu hatırlama ile ilgili ise büyük sorunlar var. acaba hatırlanan her şey gerçek midir? hafızamız zaman geçtikçe gerçekleri eğip büker mi? ya da hiç yaşanmamış şeyleri bize gerçekten yaşanmış gibi gösterir mi?
karnaval öyküsüne bayıldım. benim için kitaptaki en iyi öyküydü. ama büyük bir keyifle okudum diğer bütün öyküleri de. birinci tekil şahıs olarak yazıyorum bu tanımı. unuttuklarım için affedin beni.
aslında tam olarak bir haruki murakami kitabıdır. sekiz öyküden oluşan kitapların tamamı birinci tekil şahısın ağzından anlatılır. sanki bir anı defteri okur gibi okunur öyküler. ve belki de anlatıcının bu kadar yakın olması hem gerçek hem de samimi olmasını sağlamış okuyucu açısından.
haruki murakami’nin hiç vazgeçmediği, vazgeçemediği konular var kitapta, hem de bolca. bence müziklerin zirvesi olan caz, muhteşem bir spor olduğunu düşündüğüm ve izlemekten çok keyif aldığım baseball, tabii ki murakami’nin olmazsa olmazı the beatles, uzun yürüyüşler ve koşular.
her öyküden bir unutuş var. bu unutuşun ardından gelen ama çok uzun yıllar sonra gelen bir hatırlama var. bu hatırlama ile ilgili ise büyük sorunlar var. acaba hatırlanan her şey gerçek midir? hafızamız zaman geçtikçe gerçekleri eğip büker mi? ya da hiç yaşanmamış şeyleri bize gerçekten yaşanmış gibi gösterir mi?
karnaval öyküsüne bayıldım. benim için kitaptaki en iyi öyküydü. ama büyük bir keyifle okudum diğer bütün öyküleri de. birinci tekil şahıs olarak yazıyorum bu tanımı. unuttuklarım için affedin beni.
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan yazar iticiliği
insan merak ediyor. cidden bu düşünceler, fikirler kimden diye. varsa doğru düzgün bir profiliniz koyun gitsin. yoksa da koyun.
devamını gör...
1 mayıs 2021 beşiktaş hatayspor maçı
2020-2021 sezonu süper lig şampiyonluğu büyük beşiktaş kulübü ve taraftarlarına hayırlı olsun.
bu şampiyonluğu analarını ak sütü gibi helal olsun, hak ettiler gerçekten şampiyonluğu isteyen ve varını yoğunu orta koyup kazanan kulüp beşiktaş kulübüdür.
ben bir fenerbahçeli olarak kutluyorum, helal olsun , alkışlıyorum.
bu şampiyonluğu analarını ak sütü gibi helal olsun, hak ettiler gerçekten şampiyonluğu isteyen ve varını yoğunu orta koyup kazanan kulüp beşiktaş kulübüdür.
ben bir fenerbahçeli olarak kutluyorum, helal olsun , alkışlıyorum.
devamını gör...
aile ile dizi izlerken normal sözlük’ü televizyona aktarmak
... ve utanmamak...
yani onca sözlükte yazdım bir o kadar yerde görev aldım bu kadar kural ihlali, daha doğrusu ısrarlı kural ihlalini görmedim.
bakınız bu gerçekten mühim. ben ailem ile dizi izlerken veyahut herhangi bir zamanda sözlüğün anasayfasını duvara yansıtsam, utanmam arkadaş. neden mi? küfür yok. mümkün mertebe emmeli gömmeli oturtmalı kaldırmalı evirmeli çevirmeli bağlamalı düğümlemeli başlıklara müsaade edilmiyor. fakat bir ekşiyi, bir uludağı... zaten inciyi söylemiyorum ben bakarken bazen utanıyorum... bunları açamam abi ailemin yanında. yani bu kadar zor mu ya? adamlar küfür yok demiş. küfür yoksa hakarette yoktur. cinsellik de argo ifadelerle yoktur demek ki. kimse sana bir kadının boynunun güzelliğinden bahsetme demiyor ki. ama eve atılan manitanın boynuna yumulma teknikleri diye başlık açarsan olmaz. 2+2 daha 4 bu kadar. hani her şey format da demek değildir bu arada. ar sahibi edep sahibi olursun kişi olarak kendinden bilirsin işi ve ona uygun, kendi ahlakına edebine ters düşmeyecek biçimde yazarsın. eee bana ne yeaağğ ihihihi ohh bana ne yazıcam tarzı çoluk çocuk gibi inatlaşmanın kavganın hakaretin ne gereği var? gerçekten bunu mu istiyoruz? kaldı ki siz aile büyüklerinizin veyahut patronunuzun ya da varsa eşinizin, sevgilinizin ailesinin yanında gayet rahat küfür edebiliyor musunuz? ya da ederseniz size bakış açıları ne olur? bir miktar düşünsek keşke.
yani onca sözlükte yazdım bir o kadar yerde görev aldım bu kadar kural ihlali, daha doğrusu ısrarlı kural ihlalini görmedim.
bakınız bu gerçekten mühim. ben ailem ile dizi izlerken veyahut herhangi bir zamanda sözlüğün anasayfasını duvara yansıtsam, utanmam arkadaş. neden mi? küfür yok. mümkün mertebe emmeli gömmeli oturtmalı kaldırmalı evirmeli çevirmeli bağlamalı düğümlemeli başlıklara müsaade edilmiyor. fakat bir ekşiyi, bir uludağı... zaten inciyi söylemiyorum ben bakarken bazen utanıyorum... bunları açamam abi ailemin yanında. yani bu kadar zor mu ya? adamlar küfür yok demiş. küfür yoksa hakarette yoktur. cinsellik de argo ifadelerle yoktur demek ki. kimse sana bir kadının boynunun güzelliğinden bahsetme demiyor ki. ama eve atılan manitanın boynuna yumulma teknikleri diye başlık açarsan olmaz. 2+2 daha 4 bu kadar. hani her şey format da demek değildir bu arada. ar sahibi edep sahibi olursun kişi olarak kendinden bilirsin işi ve ona uygun, kendi ahlakına edebine ters düşmeyecek biçimde yazarsın. eee bana ne yeaağğ ihihihi ohh bana ne yazıcam tarzı çoluk çocuk gibi inatlaşmanın kavganın hakaretin ne gereği var? gerçekten bunu mu istiyoruz? kaldı ki siz aile büyüklerinizin veyahut patronunuzun ya da varsa eşinizin, sevgilinizin ailesinin yanında gayet rahat küfür edebiliyor musunuz? ya da ederseniz size bakış açıları ne olur? bir miktar düşünsek keşke.
devamını gör...
beyin yakan filmler
bittiğinde "ben bir şeyler izledim ama ne izledim?" diye sordurtan filmlerdir.
(bkz: shutter island)
(bkz: tenet)
(bkz: primer)
(bkz: shutter island)
(bkz: tenet)
(bkz: primer)
devamını gör...
güne bir söz bırak
bir şeyin kalbini kırması için illa yanlış olması gerekmez ki..
devamını gör...
hakaret eden afgan'ın özür videosu
geldiğiniz şekilde dönerseniz bize en büyük iyiliği yapacaksınız. özrünü de al git yavaştan yaylanın artık. ayrıca zerre pişman olduğunu düşünmüyorum.
buradan
twitter'da +18 videolar beğenip sonra ahlâk dersi vermeye çalışmak, hiç mi şaşmaz. böyle konuşanların istisnasız hepsi böyle.
ayrıca bigolive ne ya, ne ahlaksız site varsa hepsine girmişsin. bir de ahlak dersi veriyor namus fukarası.
edit:kimseden nefret ettiğim falan yok. isteyen herkes gidip tanımlarıma bakabilir. sadece bu şahsa özel konuştum bir de yaptıklarına iyi taraftan mı bakacağım. insanlara sadece insan oldukları için bakarım hayatım boyunca ırk ayrımı yapmadım bunların yaptıkları ayrı bir şey. ben böyle şeylere tahammül edemiyorum varsın isteyen bu kadara şeye rağmen hala sempati duyabilir.
buradan
twitter'da +18 videolar beğenip sonra ahlâk dersi vermeye çalışmak, hiç mi şaşmaz. böyle konuşanların istisnasız hepsi böyle.
ayrıca bigolive ne ya, ne ahlaksız site varsa hepsine girmişsin. bir de ahlak dersi veriyor namus fukarası.
edit:kimseden nefret ettiğim falan yok. isteyen herkes gidip tanımlarıma bakabilir. sadece bu şahsa özel konuştum bir de yaptıklarına iyi taraftan mı bakacağım. insanlara sadece insan oldukları için bakarım hayatım boyunca ırk ayrımı yapmadım bunların yaptıkları ayrı bir şey. ben böyle şeylere tahammül edemiyorum varsın isteyen bu kadara şeye rağmen hala sempati duyabilir.
devamını gör...
