kurtuluş savaşı kahramanlarından, 2. ordu'nun kurucu komutanı. kurtuluş'ta semih sergen hocamız canlandırmıştı.

1876'da harput'ta doğar. ilk ve orta öğrenimini elazığ'da, liseyi erzincan askeri lisesinde okuduktan sonra harp okulu ve harp akademisini sınıf birincisi olarak bitirir.

askeriyede iki yabancı dil bilen (almanca ve fransızcası akademik seviyedeymiş, ayrıca derdini anlatacak kadar ingilizce de biliyormuş), askeri okullarda taktik dersi vermiş, aydın ve gözütok biri olarak tanınan yakup şevki paşa, balkan savaşları'nda çatalca'daki savunma hattının kurucuları arasındadır. bu cephedeki izlenimleriyle hayatının sonuna kadar aşırı titiz ve temkinli biri olup çıkar. birinci dünya savaşı'nda çanakkale cephesi'nde 19. tümeni mustafa kemal bey'den devralır, galiçya cephesinde general olur, 1. dünya savaşı'nın sonunda da doğu cephesinde şark ordular grubu komutanı olarak ateşkes hükümlerine göre boşaltılacak bölgede (kars, ardahan, batum) silahlı bir direniş örgütlemeye başlar, el altından silahları halka dağıtır, kars şura hükümetinin kurulmasına önayak olur... bu çalışmaları sayesinde de işgalcilerce mimlenir. açığa alınarak geldiği istanbul'da katarakt tedavisi görürken 1920'de tutuklanır ve malta'ya sürülür.

1921 kasımında malta sürgünleri serbest bırakıldığı zaman yakup şevki paşa da ankara'ya gelir. batı cephesinde örgütlenen iki ordudan 2. ordu kendisine teklif edilir, kabul eder. fevzi çakmak dışında tüm üstlerinin kendisinden kıdemsiz olmasını "ben malta'da yatarken sizler bu orduyu yoktan var ettiniz" diyerek kabullenir (mesela 1. orduya atanan (gbkz: ali ihsan sabis) bu kadar hoşgörülü olamamış, kıdem meselesini kafaya takip sürekli mesele çıkarınca da resen emekli edilmişti). ancak, 1922 yazında son şekli verilen ve "yaz sonunda harekete geçeceksiniz" denilen büyük taarruz planını fazla riskli bulur. ordunun harcanacağını, yunan tahkimatının bu kadar kısa sürede yarılması ve takviye yetiştirmesinin önlenmesinin mümkün olmadığını, yunanlılarla bir tür oyalama muharebesi yapılarak geri çekilmeye zorlanmasına daha sıcak baktığını ifade eder. "yarın hepimizi meclis önünde asarlar" diye lafını bitirir. ancak cephe komutanı ismet inönü, genelkurmay başkanı fevzi çakmak ve başkomutan mustafa kemal atatürk "ekonomimiz bir yılda düzelmeyeceğine göre uzun vadeli bir planla düşmanı oradan söküp atamayız, bunun için de baskınla işi bitirmek zorundayız" der, atatürk sorumluluğu tek başına kabul ettiğini söyler ve paşa da itirazı keser. ama taarruz başladığı zaman da ısrarla "bizim cepheden çekilen yok" diye genelkurmay emirlerini alt kademelere iletmez, atatürk talimatları doğrudan kolordu komutanlarına iletmek zorunda kalır. her şey bitip düşman denize döküldüğü zamansa, altı alt devresinden mustafa kemal paşa'nın elini öpmeye kalkar "sen kazandın" diye...

yunanlıların çekilmesi tamamlandıktan sonra türk birliklerinin çanakkale'de ingiliz mevzilerine gelip karargâh kurmasını genelkurmay yakup şevki paşa'ya yönettirir. çok temkin isteyen, kesinlikle ingilizleri çatışmaya sevk etmeden sinirlerini bozmaya yönelik bir psikolojik savaş verilecektir ve bu görevi aşırı temkinli paşa'dan başka kimse beceremez. bu görevi yapıp ingilizleri mütarekeye zorladıktan sonra, epeydir ihmal ettiği kataraktı ilerlediği için görevden istifasını veren yakup şevki subaşı, 1939'daki ölümüne kadar yüksek askerî şura üyesi olarak açıkta bulunur. yurtdışına tedaviye giderken, kendisine genelkurmay bütçesinden tahsis edilen harcırahın harcamadığı kısmını iade eden, açıkta bulunduğu yıllarda emrine verilen makam otomobilini bile istemeyen paşa'nın tutumluluğunu şu fotoğrafta da görebiliriz (herkes yeni üniforma giyerken onun üstünde 1910'lardaki üniforma var).

kaynak: genel olarak atatürk ansiklopedisi "yakup şevki subaşı" maddesi.
devamını gör...

çayın sıcaklığını kontrol etmek için yapılan eylem.
devamını gör...

muhtemelen vegan ve gay da olmuştur direkt show tv'yi ararım..
devamını gör...

şu şekilde özetlenebilir.
"hangi kadını sevdiysem mutsuzluk verdim."*
devamını gör...

milkanın mor ineğinin var olduğunu sanmak.
devamını gör...

çok tanıdık hareketler bunlar.
devamını gör...

lisede orbital dizilimini ezberletmişlerdi. 1s, 2s, 2p, 3s, 3p, 4s, 3d, 4p, 5s, 4d, 5p, 6s, 4f, 5d bide tuhaf bir kodlaması vardı pisili bir şeydi. ezberlediğimle kaldım, hayatımın hiçbir alanında kullanamadım henüz.
devamını gör...

mutsuzluk zevk alamama ilgisizlik sinirlilik çaresizlik değersizlik gibi depresif belirtileri tedavi gerektirecek düzeyde şiddetli kişinin günlük yaşama uyumunu ve ilişkilerini bozacak yoğunlukta yaşandığı bir duygu durum bozukluğudur.
devamını gör...

geçer elbet efendim... bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı parçalar geçer; ama mutlaka geçer... *

geçer...
devamını gör...

*konuların beğenilmemesi, çözüm
bulunabilecek birşey değildir, "bence"

*ilgilendiğimiz başlıkları yazabileceğimiz bir
başlığa ihtiyaç yoktur, burda yazıp, tartışıp
yine yapılacak şey, başlık açmak
olduğundan, vakit kaybıdır, "bence"

*sevgili yazar #işimbu
sürekli kendi ilgi alanlarınızı takip ederek
tek düze bir yaklaşımı körüklemiyorsunuz,
(aksine o konuyu okuyanlar için + oluyor)
bu yaptığınız şey sözlüğün renklerini
oluşturuyor zaten, "ben" benim zevk ve
renk tercihlerimi dikkate almadığınızı,
bunun bana "dikte etmek" olduğunu
düşünmedim

*fikir beyanı beklediğiniz şey, ilgi alanlarının
yazılması ise, yazılmış, ama bu tanımların
bir yere katkısı görünmüyor,

*sizin salt aynı konuları takip ettiğinizi, aynı
konuları aradığınızı ben şahsen
farketmedim, bu yüzden egoist
olamazsınız, çünkü özgürsünüz
devamını gör...

bir shirley zou kısa animasyon filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
oldum olası dedektif hikayelerini çok sevmişimdir. hem de iyi olduğu sürece her türlüsünü. sherlock holmes gibi ukala, kibirli, oturduğu yerden olayları çözen aşırı zeki olanları da, inspector gadget gibi pek becerikli olmasa da sahip olduğu alet edevat ve şansının yardımıyla harikalar yaratanları da. mike hammer gibi maço tavırları ve saldırgan hareketleri ile olaylara daha fiziksel bir tepki ile yaklaşanları da, martin riggs gibi dünyadan ve yaşamaktan vazgeçip ölene kadar zaman öldürenleri de.

herkesin dedektif hikayeleri ile ilgili bir fikri ve muhtemele ilgisi vardır. çok da farklı olmayan bir dedektiflik hikayesi bence gayet güzel bir şekilde işlenmiş bu kısa animasyon filminde.

ödül avcılığı döneminde yaşadığı bir olay sonrası emekli olmaya karar veren bir dedektif ve babalar gününde ona kahvaltı hazırlamaya çalışan meraklı küçük kızının öyküsü.

filmde en çok hoşuma giden nokta dedektifin kızına kahvaltıyı nasıl doğru hazırlayacağını anlatırken aslında kız çocuğunun merak dolu sorularına da cevap veriyor oluşu oldu.

bounty
devamını gör...

başrolünde al pacino'nun bulunduğu dram filmdir. hatırlamak isteyenler için muhteşem tango sahnesini koyalım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

erkin koray, körolası çöpçüler.
devamını gör...

bozkırda yalnız olmak.
devamını gör...

sizin yapmayacağınız bir davranış diye ergen sıfatı yapıştırmak çok kırıcı ve kabayken, hayatını sonlandırma kararı vermiş insanlara nasıl böyle denilebilir anlayamıyorum. kolay mı kendi canına kıymak?
devamını gör...

asansör dikey bir tabuttur ve mekanik bir göğe yükselme aracıdır aslında. kontrol asla sizde değildir, siz öyle olduğunu düşünseniz de. yani her bindiğiniz asansörle bir ölüm simülasyonu yaşıyor olabilirsiniz.

asansör, insanın engin tembelliğinin bir üründür. bacaklarına güven duymayıp makaralara bel bağlayan insanın zavallı yaratıcılığının patentli düşkünlüğü. merdivenlere yapılan ihanetin geri dönüşüme uğramış kireçlemesidir .

asansör, herkesin evindeki eksik odadır. herkesin ortak kullanımına açık kırkıncı oda belki de. asansör kapısını açmaya iznimiz olmayan tek odadır düşsel yolculuklar diyarında. açıl susam açılandır asansör, kapan susam kapanandır.

charlie’nin haksız mirasının ürkütücü bedelidir asansör. sevilen bir hikayenin beklenmedik bir maceraya evrilmesidir. göğün yedi kat üstünde kaçak kat çıkma hevesidir.

asansör balkonun dönüşüme uğramış halidir. yıksak da odaya katsak dediğimiz bir uzantıdır. yer israfı olarak gördüğümüz bir gerekliliktir, hatta bazen zorunluluk.

asansör, beyoğlu’nda şıngır mıngır yürüyen salah birsel beyefendinin muhteşem deneme kitabıdır. aslında beyefendinin bütün deneme kitapları muhteşemdir.

asansör sessizliğini duymak için ya da gidermek için elimizden bırakmadan okuyun. bilmediklerinizi öğreneceksiniz elbette ama bir de yazının keyfine varmak var işin içinde. bu da az şey değil bence.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yemek yemek, su içmek, sigara içmek, tükürmek vs. uzar gider.
devamını gör...

sevdiceğim 40 kusur yaşlarında ve parası olan bir adam. komünist. parası olan komünist mi olur diyene engels der susarım che der devam ederim. ben kocayı buldum ve feministim.
komünizmi ve feminizmi bu şekilde itibarsızlaştırmaya çalışanların sözü.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim