john wick
yönetmeni ajeossi filminden esinlenmiştir ki benim güney kore sinemasından en sevdiğim filmdir bu. her yıl birkaç kez açar izlerim, öyle efsanevi bir filmdir bence.
john wick bu filmin kolaya kaçılmış halidir. iyi film midir? kesinlikle öyledir. kolaya kaçılmış mıdır? çok net.
--spoiler--
konunun güney kore haline bakalım önce. çünkü neden bakmayalım? filmde kahramanımızın bilgilerine polis ulaşamaz. öyle bir adamdır bu. amerikan başkanına onun adıyla tehdit mesajı gönderildiği zaman amerika tarafından bilgileri gönderilir ki john wick ülkeye girdiği zaman bilirsiniz papa için mi geldin sorusu ile muhatap olmuştur. benzerlik vardır.
güney koreli kahramanımız bombalama ve suikast gibi konularda uzmanlaşmış, dövüş eğitmeni, silah patladığı zaman gözünü kırpmayan, bir insanın elinden bıçağı o fark etmeden alabilen, aslında kendi sektöründe efsaneleşmiş bir abidir. ancak eşi öldüğü için içine kapanmıştır. tamamen sıradan bir adam olarak yaşar ve bir gün komşunun küçük kızı onu sever, güvenir. sonucunda mafya tarafından kaçırılır. işte o zaman büyük bir savaş başlatır ki kimse tarafından durdurulamaz. polisler ile başı belaya girer ve yönetmen polis eleştirisi yapmaktan çekinmez. polisler film boyunca oradadır. kahraman polise yakalanmadan mafyanın içine sızmaya çalışır. bu da gerilimi artıran unsurdur.
john wick yine eşinin ölümü nedenli içine kapanmış, yas sürecine girmiş, onu seven köpeğin intikamı için intikam yemini etmiştir ki bence sahiden iyi yapmıştır, izledik keyifle. ancak yönetmen bunca ölümü nasıl açıklayacağını bilemediği için içinde polisin olmadığı bir yapılaşma uydurmuştur ki bana sorarsanız onun içi tam doldurmamıştır. muggle ve sihirbazlar gibi gerçek dünya'da ayrılmışlardır ki ne alakadır?
bir de işin başrol oyuncu kısmı vardır. güney koreli oyuncu tamamen çaresizdir aslında. evet sinirlidir, gücünün farkındadır ama vicdan azabı ile yanar. o duygunun içine katar bizi yönetmen. hatta yetmez, filmin kahramanı ile en gizemli kötü adamının kavgasında kamerayı öyle bir kullanır ki seyirci kavganın ortasında kalır. bana kalırsa bu da seyirciye yönetmenin yaptığı bir eleştiridir. film yönetmenlik harikasıdır.
ha gemide ya da barda gibi etik değerlerin farkında olmayan ve toplum eleştirisini hiç sunmadan, sadece gişe yapabilmek amacı ile yayınlanmış ici boş filmlere kült diyen insanlar benim iki filmi uzun uzun incelememi anlamsız bulacaktır. o da beni çok üzer tabii. hemen gidip yüz üstü ağlıyorum.
ağladım ve geldim.
keanu reeves ise çok net olarak yürüyüş bozukluğuna sahiptir. dizini hiç bükmeden yürür. birileriyle kavga ederken çok net yavaştır aslında. zıplaması, yere uzanması, yerde yuvarlanması yavaştır ama asla kurşun isabet etmez. normalde filmin ilk dakikasında ölmesi gerekirdi. gerçi bizim ülke insanı keanu reeves delisi olduğu için filmin bu olumsuzluğunu yine görmemiştir ki zaten filmin tek kusuru başrolü değildir.
--spoiler--
aslında daha yazarım. benim aslında sunmaya çalıştığım eleştiri şu. esinlenilen film müthişken neden john wick bu kadar bilinir hale geldi?
amma boş yaptın diyenler için özet geçiyorum. sahiden iyi filmdir. birkaç kez izledim, ara ara açıp izliyorum.
john wick bu filmin kolaya kaçılmış halidir. iyi film midir? kesinlikle öyledir. kolaya kaçılmış mıdır? çok net.
--spoiler--
konunun güney kore haline bakalım önce. çünkü neden bakmayalım? filmde kahramanımızın bilgilerine polis ulaşamaz. öyle bir adamdır bu. amerikan başkanına onun adıyla tehdit mesajı gönderildiği zaman amerika tarafından bilgileri gönderilir ki john wick ülkeye girdiği zaman bilirsiniz papa için mi geldin sorusu ile muhatap olmuştur. benzerlik vardır.
güney koreli kahramanımız bombalama ve suikast gibi konularda uzmanlaşmış, dövüş eğitmeni, silah patladığı zaman gözünü kırpmayan, bir insanın elinden bıçağı o fark etmeden alabilen, aslında kendi sektöründe efsaneleşmiş bir abidir. ancak eşi öldüğü için içine kapanmıştır. tamamen sıradan bir adam olarak yaşar ve bir gün komşunun küçük kızı onu sever, güvenir. sonucunda mafya tarafından kaçırılır. işte o zaman büyük bir savaş başlatır ki kimse tarafından durdurulamaz. polisler ile başı belaya girer ve yönetmen polis eleştirisi yapmaktan çekinmez. polisler film boyunca oradadır. kahraman polise yakalanmadan mafyanın içine sızmaya çalışır. bu da gerilimi artıran unsurdur.
john wick yine eşinin ölümü nedenli içine kapanmış, yas sürecine girmiş, onu seven köpeğin intikamı için intikam yemini etmiştir ki bence sahiden iyi yapmıştır, izledik keyifle. ancak yönetmen bunca ölümü nasıl açıklayacağını bilemediği için içinde polisin olmadığı bir yapılaşma uydurmuştur ki bana sorarsanız onun içi tam doldurmamıştır. muggle ve sihirbazlar gibi gerçek dünya'da ayrılmışlardır ki ne alakadır?
bir de işin başrol oyuncu kısmı vardır. güney koreli oyuncu tamamen çaresizdir aslında. evet sinirlidir, gücünün farkındadır ama vicdan azabı ile yanar. o duygunun içine katar bizi yönetmen. hatta yetmez, filmin kahramanı ile en gizemli kötü adamının kavgasında kamerayı öyle bir kullanır ki seyirci kavganın ortasında kalır. bana kalırsa bu da seyirciye yönetmenin yaptığı bir eleştiridir. film yönetmenlik harikasıdır.
ha gemide ya da barda gibi etik değerlerin farkında olmayan ve toplum eleştirisini hiç sunmadan, sadece gişe yapabilmek amacı ile yayınlanmış ici boş filmlere kült diyen insanlar benim iki filmi uzun uzun incelememi anlamsız bulacaktır. o da beni çok üzer tabii. hemen gidip yüz üstü ağlıyorum.
ağladım ve geldim.
keanu reeves ise çok net olarak yürüyüş bozukluğuna sahiptir. dizini hiç bükmeden yürür. birileriyle kavga ederken çok net yavaştır aslında. zıplaması, yere uzanması, yerde yuvarlanması yavaştır ama asla kurşun isabet etmez. normalde filmin ilk dakikasında ölmesi gerekirdi. gerçi bizim ülke insanı keanu reeves delisi olduğu için filmin bu olumsuzluğunu yine görmemiştir ki zaten filmin tek kusuru başrolü değildir.
--spoiler--
aslında daha yazarım. benim aslında sunmaya çalıştığım eleştiri şu. esinlenilen film müthişken neden john wick bu kadar bilinir hale geldi?
amma boş yaptın diyenler için özet geçiyorum. sahiden iyi filmdir. birkaç kez izledim, ara ara açıp izliyorum.
devamını gör...
sadi şirazi
"bir gece sevdiğim içeri girdi. yerimden öyle bir fırlamışım ki elbisemin eteği mumu söndürdü. güzelliği ile karanlığı dağıtan sevgilim sordu : ben gelince neden ışığı söndürdün.? dedim ki : güneş doğdu zannettim.." sözlerinin sahibi.
devamını gör...
sen de başarabilirsin
biz çocukken, gençken sürekli engellenirdik. yapamazsın derlerdi bize. belki biraz fazla alçakgönüllü ailelerimiz vardı. desteklerlerdi ama mantık çizgisinden hiç çıkmazlardı. mesela şarkıcı mı olmak istiyorsun, bunu ailene söylediğinde yanıt "olamazsın" olurdu. üniversitede falan da okuyamazdık istediğimiz alanı. açıklama şöyle gelirdi "tamam şarkıcı ol ama hobi olarak ol". ve bizleri somut, rasyonel alanlara yönlendirirlerdi. bu arada güçlerinin yettiğince bir müzik aleti alıp hobimizi desteklerlerdi. sanattan para kazanan ünlülerin 30 yaş ve üstü olanlarının mutlaka ayrıca bir mesleği vardır. çünkü gerçekten çok isteyenler ve bunun için kafa yorup uğraşanlar öne çıktılar, ün ve para kazandılar.
şimdilerde ise herkes her şeyi yapabilir. engelleme yok, sonuna kadar destek tam destek. madem ki herkes yapabiliyor "sen de başarabilirsin". tabii ki neden olmasın. ama bizim zamanlarımızda bizim kıstasımız bizdik, yakın çevremizdi. sınırlılığımız ailemizin maddi ve sosyal etkinliğiydi. şimdilerde ise insanlar bunlara hiç takılmadan herkes her şeye atlıyor. sen de başarabilirsin tabii ama bunun gerektirdiği çabayı, çalışmayı gösterdikten sonra. kaynaklarını gözden geçirip adım adım planlama yapmalısın. yine de gerçekleşmeyebilir ama istediğin şeyle uğraşmış olursun.
şimdilerde ise herkes her şeyi yapabilir. engelleme yok, sonuna kadar destek tam destek. madem ki herkes yapabiliyor "sen de başarabilirsin". tabii ki neden olmasın. ama bizim zamanlarımızda bizim kıstasımız bizdik, yakın çevremizdi. sınırlılığımız ailemizin maddi ve sosyal etkinliğiydi. şimdilerde ise insanlar bunlara hiç takılmadan herkes her şeye atlıyor. sen de başarabilirsin tabii ama bunun gerektirdiği çabayı, çalışmayı gösterdikten sonra. kaynaklarını gözden geçirip adım adım planlama yapmalısın. yine de gerçekleşmeyebilir ama istediğin şeyle uğraşmış olursun.
devamını gör...
yazarların mini dizi önerileri
the lost room
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
iki hafta sonunda tekrardan sahalara geri döndümmmm. tamam kabul pek iyi bir ses kaydı atamadım ama idare ediverin artik.*
ayrica (bkz: miko)'m ile ayni duyguyu paylaşıyoruz, zaman bir türlü geçmiyorrrrr.
ayrica (bkz: miko)'m ile ayni duyguyu paylaşıyoruz, zaman bir türlü geçmiyorrrrr.
devamını gör...
kanser hastası çocuklara yardım etkinliği
mükemmel! böyle faaliyetler insanlığa inancımı yükseltiyor.
devamını gör...
kürtlerin ana dilde eğitim hakkı
adı üstünde haktır. doğru bir eğitim sistemiyle iş bölünmeye varmadan da halledilebilir. herkesin kendi dilini öğrenme, dilinde eğitim görme hakkı olduğuna inanıyorum.
devamını gör...
ekonomiyi eleştiren kara çarşaflı kadın
ulan sanki marslılar dünyaya inip ilk türkiyeyi tercih edip ekonomi yorumlamışlar. napıcan çarşafını ülke vatandaşı işte ne güzel bilinçlenmiş ona bakalım sevinelim biz.
devamını gör...
buz devri replikleri
b*ka bastık!!
-sid
t: türkçe dublajı harika olan buz devri film serisinden replikler.
-sid
t: türkçe dublajı harika olan buz devri film serisinden replikler.
devamını gör...
sattığı ürün hakkında bilgisi olmayan satıcı
birkaç sene önce bir tanesine denk geldiğim ve gülsem mi ağlasam mı bilemediğim çeşit.
"güneş pili var mı?" diye sordum, kalem pil getirip "bu mu?" diye sordu.
"güneş pili var mı?" diye sordum, kalem pil getirip "bu mu?" diye sordu.
devamını gör...
seyit onbaşı
18 mart çanakkale zaferinde büyük rol oynamış savaşın gidişatını değiştirmiş şu zamana kadar da başlığı açılmamış kendisini hiç unutmayan güzel torunları olan onbaşıdır. savaştan sonra en azından adamı yüzbaşı albay felan yapsaydınız keşke.
devamını gör...
normal sözlük için alternatif küfür önerileri
kulbu kırık çaydanlık
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
bir elimde boya fırçası, bir elimde bez geziyorum ama fonda da doksanlar pop, mis değil mi güzel? *
devamını gör...
predestination
beyin yakan filmler kategorisine güzel bir şekilde giriş yapan ve harbiden beyin yakan 2014 yapımı filmdir.
filmi izledim beynim burnumdan aktı ve keyif aldım.
şimdi bu filmi tarif etmek istersem tarif edemem öyle bir film.
mesela birine spoiler vermek istesem veremem.
anlatılmaz izlenir demek istediğim bir film.
öncelikle bu filmi çok geç izlemiş olmanın ve hiç duymamış olmanın hüznünü yaşıyorum.
neyse geç oldu güç olmadı.
film spierig kardeşler tarafından yazılıp yönetilmiştir. filmin türü kurgu, gizem, bilimkurgu, gerilimdir. bir sürü şey diyebiliriz.
film bir abinin all you zombies adlı eserinden uyarlanmış.
burada dikkat çekmek istediğim kısım eserin eskiden yazılmış olması.
2021 yılında izledim beynim yandı. adam çok eskiden bu hikayeyi yazmış. helal olsun.
filmin başrollerinde ethan hawke, sarah snook ve noah taylor var.
film bir zamansal ajanın geçmişe gidip bir bombacıyı aramasını anlatıyor. film başlıyor konumuz bu oluyor ve bol bol beynimiz yanıyor.
ben gibi hala izlemeyenlere tavsiye ederim yeni izledim ve çok beğendim. ileride tekrar izlemeyi düşünüyorum.
abi komik ama değil bilmiyorum adam kendiyle seks yapmış ne eksik ne fazla. kendini sevmiş lan.
çok zeki birisi değilim ama filmin başında çakmak sahnesinde bir tık olayı anladım gibi oldu.
zaten film bitmeden olayı anlıyorsunuz ama merak etmeye devam ediyorsunuz.
aslında filmde bulunan herkes tek kişi. zamansal olarak bunları görüyoruz ve sık sık heeee diyoruz.
yönetmen bol bol detay veriyor izlerken fark ediyorsunuz ama tam anlamıyorsunuz.
en sonunda ise noluyor lan diyorsunuz.
burada oturup ciddi ciddi filmi kronolojik sırayla falan anlatmak isterdim ama uğraşmak istemiyorum uğraşan arkadaşlar olmuş onları okuyun.
ben yaşlı amca edasıyla vay arkadaş yav diyorum.
john janeymiş diyorum. bebek aslında adam diyorum. lan bombacı kendisiymiş. lan adam kendiyle viski içiyor. kendiyle bilardo oynuyor diyorum. adam kendini si****yor diyorum.
tavsiye ederim izleyin dostlarım. kendinizi beyinsiz hissetmeyin izlerken. ben öyle hissettim siz hissetmeyin.
filmi izledim beynim burnumdan aktı ve keyif aldım.
şimdi bu filmi tarif etmek istersem tarif edemem öyle bir film.
mesela birine spoiler vermek istesem veremem.
anlatılmaz izlenir demek istediğim bir film.
öncelikle bu filmi çok geç izlemiş olmanın ve hiç duymamış olmanın hüznünü yaşıyorum.
neyse geç oldu güç olmadı.
film spierig kardeşler tarafından yazılıp yönetilmiştir. filmin türü kurgu, gizem, bilimkurgu, gerilimdir. bir sürü şey diyebiliriz.
film bir abinin all you zombies adlı eserinden uyarlanmış.
burada dikkat çekmek istediğim kısım eserin eskiden yazılmış olması.
2021 yılında izledim beynim yandı. adam çok eskiden bu hikayeyi yazmış. helal olsun.
filmin başrollerinde ethan hawke, sarah snook ve noah taylor var.
film bir zamansal ajanın geçmişe gidip bir bombacıyı aramasını anlatıyor. film başlıyor konumuz bu oluyor ve bol bol beynimiz yanıyor.
ben gibi hala izlemeyenlere tavsiye ederim yeni izledim ve çok beğendim. ileride tekrar izlemeyi düşünüyorum.
abi komik ama değil bilmiyorum adam kendiyle seks yapmış ne eksik ne fazla. kendini sevmiş lan.
çok zeki birisi değilim ama filmin başında çakmak sahnesinde bir tık olayı anladım gibi oldu.
zaten film bitmeden olayı anlıyorsunuz ama merak etmeye devam ediyorsunuz.
aslında filmde bulunan herkes tek kişi. zamansal olarak bunları görüyoruz ve sık sık heeee diyoruz.
yönetmen bol bol detay veriyor izlerken fark ediyorsunuz ama tam anlamıyorsunuz.
en sonunda ise noluyor lan diyorsunuz.
burada oturup ciddi ciddi filmi kronolojik sırayla falan anlatmak isterdim ama uğraşmak istemiyorum uğraşan arkadaşlar olmuş onları okuyun.
ben yaşlı amca edasıyla vay arkadaş yav diyorum.
john janeymiş diyorum. bebek aslında adam diyorum. lan bombacı kendisiymiş. lan adam kendiyle viski içiyor. kendiyle bilardo oynuyor diyorum. adam kendini si****yor diyorum.
tavsiye ederim izleyin dostlarım. kendinizi beyinsiz hissetmeyin izlerken. ben öyle hissettim siz hissetmeyin.
devamını gör...
seni seviyorum ile seviyorum seni arasındaki fark
ikincisini onur akın söylüyor.
devamını gör...
evliya çelebi
17. yüzyılın önemli şahsiyetlerinden olan bir osmanlı gezgini, aydını, yazarı. seyahatname adlı eserinde batı asya, mısır ve avrupa'da gördüklerini, tespitlerini aktarmıştır.
devamını gör...


