42 yaşındayken kendisine beyin tümörü tanısı konulmuştur ve bir yıldan daha az ömrü kaldığı söylenmiştir. o da o öldükten sonra ilk eşinin parasız kalmaması için kitap yazmaya başlamıştır. bir sene içinde altı roman yazdıktan sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşılmıştır. o ise artık ünlü bir yazardır. ve yazarlığa devam edip 50'den fazla kitap yazmıştır.

1962 yılında yazdığı ünlü romanı otomatik portakal 1971 yılında amerikalı yönetmen stanley kubrick tarafından sinemaya uyarlanmıştır.

en büyük arzusu besteci olmak olan burgess'in, bir senfoni dahil, çok sayıda müzik eseri de vardır. ayrıca gazetecilik, eleştirmenlik ve dilbilim çalışmaları da bulunur.
devamını gör...

küfür yok siyaset yok seks yok ülkü ocakları mı burası kardeşim ?
devamını gör...

william shakespeare'in muhteşem sözüdür. bence de haklıdır.
devamını gör...

sürekli kendini övmesi ve bilgisizliğine rağmen çok konuşması.
devamını gör...

kapıyı kilitlememe rağmen ısrarla kapıyı açmaya çalışarak kapının kilitlenip kilitlenmediğini kontrol etmek.
devamını gör...

bununla ilgili sözlük geçmişi olan biri olarak konuşmak istiyorum:
1. yaz aylarında sözlükler daha durağandır. (yani hep soluna bakan biri olarak konuşuyorum. net istatistiklerim de yok hani.)
2. sözlüğün arkasına aldığı bir başlangıç ivmesi yoktu diyemeyiz.
3. istatistiklerde de hata var zira 7. ayı henüz bitirmedik mithiş sherlocklar :)

sözlüğün geliştirilmesi gereken çok özelliği olduğuna inanıyorum. "bunun için bir şeyler yapmak gerekiyorsa yapmaya çalışalım" diyen bir insan olmaya da bilirim. nitekim moderasyon filan da değilim. ama şundan eminim ki bu sözlüğün daha yaşanacak çok güzel günleri var.

not: ya buraya kanın ısınmadıysa da çok şeetmesen mi acaba? her iki tarafın hayat kalitesini düşünmek lazım gelmez mi?

edit: ihi, yoldaş beğendi, kıyamet bugündür ey ümmet-i muhammed
devamını gör...

ben de o gruba dahil kişilerden biriyim. konu neden bu kadar büyüdü hala anlam verememekle birlikte; sohbet ettiğimiz, güldüğümüz, dertleştiğimiz bir grup orası. ve bir örgütlenme amacı gütmeyen bir topluluk.
ayrıca sözlükte gruplaşma olmasını da doğal karşılıyorum. etkileşim oluyor ve bir çok insan tanıyoruz bu sayede. bazısını kendimize daha yakın buluyoruz. elbette sözlük dışında da görüşeceğiz ya da bir grubumuz olacak. bu çok ayıp bir şeymiş gibi gösterilmesin.
ve hiç birimizin derdi burada savaş halinde bir ortam yaratmak, bunun için çabalamak falan değil. birilerinin çok işine geldi orada yapılan goygoy. nasıl bir kuyruk acısı vardı bilmiyorum ama çok güzel kullandi bu durumu.

herkes kendi fikrilerini ve tarzını yansıtıyor bu sözlüğe. ben kimsenin nickaltina kötü bir şey yazmam örneğin, tarzım değil. rahatsız olduğum bir konu bile olsa ima ederim ancak. insanları kırmaktan imtina ederim çünkü. arkadaşım dediğim kişiler de öyle. örgütlenmiş halimiz de buysa yani bir gülme geliyor sahiden!

alenen saldırı içerikli çok tanım gördüm bu sözlükte, hiç kimse uçurulmadı ya da ceza almadı, aldıysa da ben bilmiyorumdur görmedim cidden.

fazla uzattığımın farkındayım kusura bakılmasın. bu sözlüğü sevmekle birlikte hayatımın merkezine koymuyorum asla koymam. keyif aldığım sürece burası var. güzel şeyler okuduğum paylaştığım sürece seviyorum burayı herkes gibi.
ama ben o grupta çocuklarımın fotoğrafını da paylaştım, bu bilgileri çarpıtıp sızdıran kişi her kimse şizofren olduğunu dusunmekle birlikte, özel hayatımın guvenligi için gerekli işlemleri de başlatmayı düşünüyorum. o kısmı tabiki kimseyi ilgilendirmez, bu yazıyı okuduğunu bildiğim için yazıyorum buraya.
o kişinin sözlükte ceza alması gerekirdi esasen. ama ben bunu yoldaştan beklemiyorum. buradaki cezası beni çok tatmin etmez çünkü. umarım tüm bu saçma şeyler son bulur ne diyeyim kalın sağlıcakla..
devamını gör...

dünya golf tarihinin gelmiş geçmiş en büyük sporcusudur. son zamanlarda karşımıza çoğunlukla bir womanizer olarak çıkartılan woods dünya spor tarihine ismini altın harflerle yazdırmış bir efsanedir.

ama ben bu tanımda woods’un spor hayatını değil kim olduğunu anlatacağım. woods amerikalı bir baba ve tayvanlı bir annenin çocuğu. asıl adı eldrick tont woods. eldrick ismi babası earl’in isminin ilk harfiyle başlarken annesi olan kultida’nın isminin ilk harfiyle bitmektedir. tont ise klasik bir tayvan ismidir.

tiger woods’un babası ile annesi vietnam savaşı esnasında tanışmış ve evlenmişler. savaştan sonra da amerika’ya taşınmışlar. woods’un isminin tiger’a dönüşmesinin nedeni de aslında bu savaş.

babasının savaş esnasında en yalın arkadaşı olan vuong dang phong çatışmalarda bir kaplan gibi olduğu için bu lakabı almıştır. ayrılmak zorunda kalan iki arkadaş bir gün birbirlerini bulmak için sözleşmiştir ama bu hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. earl oğlunun bir gün çok ünlü olacağını ve arkadaşının onu televizyonda görünce en yakın arkadaşının oğlu olduğun anlayıp onu bulunacağını ummuştur. ilk tahmini doğru çıksa da ikinci maalesef doğru çıkmamıştır. çünkü vuong vietkong’a esir düşüp kalp yetmezliğinden vefat etmiştir.

tiger woods haksız bir savaşın içinden doğan bir aşk ve arkadaşlık hikayesinin ardında kalan bir başarı hikayesidir.
devamını gör...

hava karanlıktır benim için gecedir. başkasını bilmem.
devamını gör...

bir doktor adayı olarak keyifle okuduğum bir kitaptı. kitap dokuz farklı hikayeden oluşuyor. bu hikayeler birbirinden ayrı olsalar da birbirinden bağımsız değiller, belli bir kronolojik sırayı takip ediyorlar ve üniversiteden yeni mezun olmuş genç bir doktorun edindiği tecrübeleri anlatıyorlar. bu tecrübeler sonucunda doktorumuzun mesleki ve karakter olarak adım adım nasıl geliştiğine şahit oluyoruz ve rusyanın ücra bir köyüne atanan bu doktorumuzun atandığı yerde zorlu yaşam koşulları ve köylülerin batıl inançlarıyla nasıl mücadele ettiğini okuyoruz. tabi bu doktor vasıtasıyla iki doktorun daha başından geçen bazı olayları da okuyoruz, fakat hikayenin esas noktasını köye atanan bu genç doktorumuz oluşturuyor.

dönem olarak 1. dünya savaşında geçiyor hikaye. fakat savaşın etkisini çok fazla hissetmiyorsunuz, yazar daha çok karakterin başından geçenlere ağırlık veriyor. (son hikaye hariç.)

yazarın kiev üniversitesi tıp fakültesi mezunu olduğunu öğrendim. kitabı okuduğunuzda bunu net bir şekilde anlayabiliyorsunuz, yazarın hikayelerini oldukça sağlam bir temele kurmasını da sağlıyor bu durum.

benim en sevdiğim hikaye morfin adlı hikaye oldu. hikayeler arasında en uzun hikaye oydu, en vurucu olanın da o olduğunu düşünüyorum. olaylar en ince ayrıntılarına kadar verilmese de karakterin yaşadığı duygusal iniş çıkışlar net bir şekilde aktarılmıştı okura. şahsen ben çok beğendim.

kitabın en sevdiğim yönü ise doktorları kahramanlaştırmadan objektif bir tavırla ele alması oldu. kitapta anlatılan doktor hepimiz gibi insan, hepimiz gibi korkuları, zayıflıkları ve eksiklikleri var.

özetle benim sevdiğim bir kitap oldu genç bir doktorun anıları. herkes okuyabilir tabi fakat doktor olacak ya da doktor olmak isteyen herkesin ileride bu mesleğin getireceği zorlukları anlayabilmeleri adına bu kitabı mutlaka okumaları gerektiğini düşünüyorum
devamını gör...

pişman eder yapma! eylemidir. soğuk samimiyetsiz bir iki temenni ve kapanış ile sonuçlanacaktır.
devamını gör...

ayrımcılık ve bölünmelere yol açacaktır, keza bu hak kürtlere verilirse, tatarlara, çerkezlere, lazlara ve daha bir çok etnik kökene verilmelidir. iki şehir öteden gelen insanla iletişim kuramaz hale geliriz. bunun en iyi örneği hindistandır.
bunun örneğini bizzat yaşadığım için söylüyorum, iş yaptığımız bir firmada hindistanlı bir üretim şefi vardı, rahat anlaşabilsinler diye hindistanlı bir operatör işe alınmıştı. operatörün işe başladığı gün aslında aynı dili konuşmadıkları ortaya çıktı.
çevrenizde olan insanlarla iletişim kurmaya ve birbirimizi anlamaya devam etmenin tek yolu aynı dili konuşmaktır bu nedenle eğitimin dili tek kalmalıdır.
edit: hindistan çok uluslu bir devlet olduğu için öyleymiş, cahilliğime verin.
ancak hindistanın durumu olayın absürt olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
düzeltme için ıslak imza' ya teşekkürler
devamını gör...

ailem kadar sevdiğim bir insani kaybettiğim zaman ölümle karşı karşıya geldik. o bana baktı ben ona. sonunda kabullendik birbirimizi.
böyle bir durumda çok zorlanacagimi biliyorum ama ölümün hayatın bir kanunu olduğunu anladigimdan beri eskisi kadar koymuyor bana. belki onların yokluklarını görecek kadar bile yasayamayacagım. zamana bıraktım her şeyi. olanlar olur, dostlar. yaşam ve ölüm ise her daim buradadır. tam da yanınızda.
devamını gör...
(tematik)

transpoze (aktarma)
bir şarkının veya müzik parçasının yazılı olduğu tondan değil de başka bir tonda çalınmasına denir.
başka bir deyişle çalınan tonun herhangi bir tona (diziye) aktarılmasıdır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bence the beatles'ın en güzel şarkısıdır, evrende yapılmış en güzel şarkılardandır hatta. tabi öznel cümleler bunlar. bazı günler eleanor rigby gibi hissediyorum.

grubun 1966 yılında yellow submarine ile birlikte çıkardığı şarkıdır.

paul mccartney'in ilk seçtiği isim "daisy hawkins" imiş aslında. sonra "father mccartney" adı gelmiş aklına. onu da "darning his socks in the night when there's nobody there" sözünden dolayı insanların babasının çoraplarını ördüğünü düşüneceğini düşündüğü için telefon rehberinden seçtiği "mckenzie" soyadını kullanmış. ama diğerleri "peder tommy mckenzie'den" geldiğini söylüyor. eleanor ismini almalarının da sebebi kulağa doğal gelmesi imiş mccartney'e göre. eleanor bron'dan geliyormuş. rigby ise bristol'da bir mağazadan.

şimdi gelelim gerçek eleanor'a, her ne kadar mccartney onun kurgu ve uydurma bir karakter olduğunu söylese de. 1980'li yıllarda liverpool'da st peter parish kilisesinin mezarlığında ona ait bir mezar bulundu. yine aynı mezarlıkta "mckenzie" soyadlı bir başka mezar da vardı. ve john lennon ile paul mccartney ilk tanıştıkları dönemde bu civarlarda çokça vakit geçirmişler.

2008 yılında eleanor'un doğum belgesi bir müzayedede satılınca mccartney şu cümleleri söylemişi: "eleanor rigby uydurduğum tamamen hayali bir karakter. birisi hayali bir karakteri kanıtlamak için bir belge satın almak için para harcamak istiyorsa, bu benim için sorun değil."

gerçek eleanor 29 ağustos 1895 tarihinde doğan, liverpool'da yaşayan bir kadın. thomas woods adlı bir adamla evleniyor ve 44 yaşında beyin kanamasından hayatını kaybediyor.

şarkıya gelirsek yalnız insanlar içindir bence. en azından ben böyle yorumluyorum.


ah, look at all the lonely people
ah, look at all the lonely people
eleanor rigby
picks up the rice in the church where a wedding has been
lives in a dream
waits at the window
wearing the face that she keeps in a jar by the door
who is it for?
all the lonely people
where do they all come from?
all the lonely people
where do they all belong?
father mckenzie
writing the words of a sermon that no one will hear
no one comes near
look at him working
darning his socks in the night when there's nobody there
what does he care?
all the lonely people
where do they all come from?
all the lonely people
where do they all belong?
ah, look at all the lonely people
ah, look at all the lonely people
eleanor rigby
died in the church and was buried along with her name
nobody came
father mckenzie
wiping the dirt from his hands as he walks from the grave
no one was saved
all the lonely people (ah, look at all the lonely people)
where do they all come from?
all the lonely people (ah, look at all the lonely people)
where do they all belong?


*
devamını gör...

daha 2 gün önce ağlamamış mıydım ben, demek ki daha içimdeki zehir bitmemiş ki gözyaşlarım hala akmakta ısrarcı. akın arkadaşım ben sizi silerim. eğer akıp gitmezseniz benim içim çürür gerçi böyle de çürümediği ne malum. düşündüm, ben bu insanlara ne yaptım da bunlar başıma geldi? kötülük mü ettim, canlarına kast mı ettim hayır hiçbir şey yapmadım. ee o zaman neden üzülüyorum, neden ben her zaman tek başıma ağlıyorum ve acımı içime atıp geceleri gözyaşlarımla birleştiriyorum? bazen ölmeyi istemek çok güzel bir şey ama isteyip de ölmemek fena bir şey. bilmiyorum böyle yaşamak gerçekten zor. herkes neden birbirine karşı düşüncesizce davranmalı ya da kırıcı kelimeler kullanmalı anlam veremiyorum. herkes demeyeyim bu evdekiler. ya ben sorunluyum ya da böyle olması gerekiyor. gerçekten allah dayanma gücü versin hepimize.
bi de canım yazar arkadaşlarım, sevdiklerinize "nasılsın?" diye gözlerinin içine bakarak sorun olur mu?
devamını gör...

yılın her günü için yıllık 365 adet fidan dikin, birbirinize hayrınız yok bari doğaya faydanız olsun.
devamını gör...

yapısının çoğu gazlardan meydana gelen, çok büyük çaplı gezegenler.

güneş sistemi'nde jüpiter, satürn, uranüs ve neptün birer gaz devidir. bu tür gezegenler sadece güneş sistemi'nde bulunmaz. öte gezegenler arasında da gaz devleri bulunur.
devamını gör...

(bkz: allı turna).
dünya üzerinde bulundukları yerler aşağıdaki haritada görülebilmektedir. yolu sarımsaklı, ayvalık veya gömeç'e düşenler için de güzel bir sürprizdir ayrıca çünkü çoğu kişi bu yerlerde flamingo göreceğini tahmin etmez. ancak o sürpriz de pek kalmayacak gibi çünkü sarımsaklı'da bir hafta önce gördüğüm flamingo sürüsü sayıca çok azdı. gömeç tarafında ise göç yollarının sonradan üzerine inşaat vs. yapılmak üzere çöplerle* doldurulması yüzünden neredeyse hiç rastlanılmamaya başladı. yazık.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim