türk dizilerinin kızları manipüle ettiği gerçeği
sadece kızları mı? bir nesil evde okulda sokakta polat alemdar gibi dolaştı.
devamını gör...
tutankamonun laneti
tanımlarıyla çeşitli konularda bilgilendiren nitelikli bir yazar kendisi.
eğlenceli ve sıcakkanlı. ayrıca nicki ve profil fotoğrafı çok güzel. *
eğlenceli ve sıcakkanlı. ayrıca nicki ve profil fotoğrafı çok güzel. *
devamını gör...
intihar etmek
hayatın neresinden dönülürse kârdır
nilgün marmara
nilgün marmara
devamını gör...
geceye ismet özel şiirlerinden bir dize bırak
uzak nedir?
kendisinin bile ücrasında yaşayan biri için gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
kendisinin bile ücrasında yaşayan biri için gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
devamını gör...
susmanın asaleti
bazen verilecek en güzel cevap susmaktır diyor yazar işte asaleti anlatan sözde budur.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının benzetildiği ünlüler
küçükken sibel can'a benzetirlerdi. hey gidi günler hey. yaşlandık be sözlük!
devamını gör...
engelli biriyle evlenmemek
çocukluğumda aksini düşündüğüm eylemidir.
adı burcu'ydu. annesi oturduğumuz sitenin çocuk parkına getirir salıncakta sallardı. zihinsel engelliydi ve çok farklı bir enerjisi vardı. burcu ve annesiyle karşılaştığımda sokakta top oynuyorsam eğer soluklanma bahanesine durup onu seyrederdim. evdeysem, kimi zaman camdan sarkıp kimi zaman da gizliden gizliye perdenin kenarından onu izlerdim.
çok güzeldi, zihinsel engelini kavrayacak yaştaydım ama sallanırken savrulan saçları, öylesine saf kahkahaları ve inci gibi parlayan dişleriyle büyüsüne kapılıp giderdim. adını öğrendiğim gibi zamanla oturduğu apartmanı bile buldum. tesadüfen de olsa ona sitenin sınırları dışında denk gelmek beni çok sevindirmişti. çünkü her hafta annemle çıktığım pazartesi pazarının kurulduğu cadde üzerinde oturuyorlardı.
annesinin elinden tutup bizim parka sallanmaya geldiğinde, çok sefer deli divane olduğum topun peşinde koşmayı bıraktığımı hatırlıyorum. çünkü onun salıncakta sallanırken mutluluğunu görmek beni herşeyden alıkoyuyordu. balkondan annem seslense ve sevdiğim yemeği pişirdiğini söyleyip beni eve girmem için ikna etmeye çalışsa bile dönüp bakmazdım. güzel yüzlü burcu ve en büyük eğlencesi olan salıncakta sallanmasını izleyip onun mutluluğuna ortak olmak, herkesten gizlediğim tutkum haline gelmişti.
o zamanlar aklım evlilik mevzularına çok etmese de onunla bir hayat kurduğumu hayal ederdim. hayalimde hep mutluydu, gülüyordu ve ben de onun güzel yüzünü görüp huzurla doluyordum. çocuk aklımla bile acaba onu hayatım boyunca böyle güldürebilir miyim diye düşündüğüm, kendimce hayallere daldığım çok olurdu.
aradan çok uzun zaman geçti. aynı muhitte oturmama rağmen çocukluğuma dair unutmadığım bir karakter olan burcu'yu yıllar sonra tekrar gördüm. o ana kadar hiçbir şekilde karşıma çıkmamıştı. onu gördüğüm zaman bir koşu yanına gidip sarılmak istedim ama onun için yabancının tekiydim, hatta yanındaki annesi için de. içimden geldiği gibi ona asla sarılamayacağımı bilmek canımı çok yakmıştı.
askere gitmeden önce, birliğime katılmama 15, 20 gün varken zaman geçsin diye oturduğumuz yere yakın bir kafede garsonluk yaptım. burcu ve annesini en son orada gördüm. sanki onları ilk defa görüyorumuşcasına karşıladım, siparişlerini aldım ve servislerini açtım. annesi pizza istedi. ben de pizzayı çok severim.
belki de 15 yıl geçmişti anne ve kızı ilk gördüğüm günden beri. zaman onu değiştirmişti sanki. çocukluğumda göründüğünden daha durgun, belki biraz daha tedirgin ve huzursuz gibiydi. ya ben? ben de çocukluğumdaki gibi hayat dolu görünüyor muydum acaba dışarıdan? birazdan çok severek yiyeceği pizzasını ona götürürken hissiz gibi olduğumu hatırlıyorum. buz gibi.
ah be burcu. seni son gördüğümde ne hissedeceğimi bilemesem de bir zamanlar seni çok sevdiğimi söylemek isterdim. çocuk aklı mı derler yoksa çocuk kalbi mi bilmem. salıncakta sallanırkenki mutluluğunu her zaman olmasa da hep hatırlayacağım. bir sonraki yaşamda beraber sallanacağımızdan o kadar eminim ki. hem de en güneşli günlerde yine bizim sitenin parkında. umarım hayat senin için hep mutlu olduğun şekilde, annen için de biraz daha kolay geçmiştir.
adı burcu'ydu. annesi oturduğumuz sitenin çocuk parkına getirir salıncakta sallardı. zihinsel engelliydi ve çok farklı bir enerjisi vardı. burcu ve annesiyle karşılaştığımda sokakta top oynuyorsam eğer soluklanma bahanesine durup onu seyrederdim. evdeysem, kimi zaman camdan sarkıp kimi zaman da gizliden gizliye perdenin kenarından onu izlerdim.
çok güzeldi, zihinsel engelini kavrayacak yaştaydım ama sallanırken savrulan saçları, öylesine saf kahkahaları ve inci gibi parlayan dişleriyle büyüsüne kapılıp giderdim. adını öğrendiğim gibi zamanla oturduğu apartmanı bile buldum. tesadüfen de olsa ona sitenin sınırları dışında denk gelmek beni çok sevindirmişti. çünkü her hafta annemle çıktığım pazartesi pazarının kurulduğu cadde üzerinde oturuyorlardı.
annesinin elinden tutup bizim parka sallanmaya geldiğinde, çok sefer deli divane olduğum topun peşinde koşmayı bıraktığımı hatırlıyorum. çünkü onun salıncakta sallanırken mutluluğunu görmek beni herşeyden alıkoyuyordu. balkondan annem seslense ve sevdiğim yemeği pişirdiğini söyleyip beni eve girmem için ikna etmeye çalışsa bile dönüp bakmazdım. güzel yüzlü burcu ve en büyük eğlencesi olan salıncakta sallanmasını izleyip onun mutluluğuna ortak olmak, herkesten gizlediğim tutkum haline gelmişti.
o zamanlar aklım evlilik mevzularına çok etmese de onunla bir hayat kurduğumu hayal ederdim. hayalimde hep mutluydu, gülüyordu ve ben de onun güzel yüzünü görüp huzurla doluyordum. çocuk aklımla bile acaba onu hayatım boyunca böyle güldürebilir miyim diye düşündüğüm, kendimce hayallere daldığım çok olurdu.
aradan çok uzun zaman geçti. aynı muhitte oturmama rağmen çocukluğuma dair unutmadığım bir karakter olan burcu'yu yıllar sonra tekrar gördüm. o ana kadar hiçbir şekilde karşıma çıkmamıştı. onu gördüğüm zaman bir koşu yanına gidip sarılmak istedim ama onun için yabancının tekiydim, hatta yanındaki annesi için de. içimden geldiği gibi ona asla sarılamayacağımı bilmek canımı çok yakmıştı.
askere gitmeden önce, birliğime katılmama 15, 20 gün varken zaman geçsin diye oturduğumuz yere yakın bir kafede garsonluk yaptım. burcu ve annesini en son orada gördüm. sanki onları ilk defa görüyorumuşcasına karşıladım, siparişlerini aldım ve servislerini açtım. annesi pizza istedi. ben de pizzayı çok severim.
belki de 15 yıl geçmişti anne ve kızı ilk gördüğüm günden beri. zaman onu değiştirmişti sanki. çocukluğumda göründüğünden daha durgun, belki biraz daha tedirgin ve huzursuz gibiydi. ya ben? ben de çocukluğumdaki gibi hayat dolu görünüyor muydum acaba dışarıdan? birazdan çok severek yiyeceği pizzasını ona götürürken hissiz gibi olduğumu hatırlıyorum. buz gibi.
ah be burcu. seni son gördüğümde ne hissedeceğimi bilemesem de bir zamanlar seni çok sevdiğimi söylemek isterdim. çocuk aklı mı derler yoksa çocuk kalbi mi bilmem. salıncakta sallanırkenki mutluluğunu her zaman olmasa da hep hatırlayacağım. bir sonraki yaşamda beraber sallanacağımızdan o kadar eminim ki. hem de en güneşli günlerde yine bizim sitenin parkında. umarım hayat senin için hep mutlu olduğun şekilde, annen için de biraz daha kolay geçmiştir.
devamını gör...
sezen aksu şarkılarında geçen mükemmel sözler
olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık her şeye
anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan
kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış
kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan
içindeki çocuğa sarıl
sana insanı anlatır.
anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan
kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış
kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan
içindeki çocuğa sarıl
sana insanı anlatır.
devamını gör...
celebrant sorularınızı yanıtlıyor
celebrant kim?
devamını gör...
sorgu meleğine öyle bir şey söyle ki seni cennete alsın
"yirmi sene evli kaldım. "
bırak cenneti sırtıma immortal diye damga basıp dünyaya geri yollamazsa n'olayım..
bırak cenneti sırtıma immortal diye damga basıp dünyaya geri yollamazsa n'olayım..
devamını gör...
ilişkide yapılan yanlışlar
'dengeyi kuramamak.' bir tarafın hep daha fazla önemseyip, daha fazla vakit ayırması. bu durum hem kızlar hem erkekler için cepte muamelesine yol açıyor, ve en sonunda da kaybetmekten zerre korkmayan taraf kaybetmekten korkan tarafa yalan söylüyor, arkasından işler çeviriyor ve büyük olasılık aldatıyor. denge her şeydir.
devamını gör...
eyluling kalkışması
öncelikle darbe için teşekkür etmek istiyordum, lakin;
sonralıkla işi "kaşar"a bağlayıp,
şimdi de çalan rasputin ile odanın ortasında haka dansı yaptırdığınız için teşekkürler..
radyo bomba gibi döndü..
--------------
şaka bir yana, hepsine dahil olamadım muhabbetin fakat oldukça eğlendim son yarım saatlik bölümde..
ağzınıza sağlık.. iyi ki varsınız..
*
edit.. maşallah dediğim 40 saniye yaşamıyor.. rasputin'den müslüm baba'ya dikey geçiş.. şimdi haka dansı yerine hakanadak olduğum yere oturup sabah ezanı dinliyorum... seviliyorsunuz.. çüüzzz (son edittir. )
sonralıkla işi "kaşar"a bağlayıp,
şimdi de çalan rasputin ile odanın ortasında haka dansı yaptırdığınız için teşekkürler..
radyo bomba gibi döndü..
--------------
şaka bir yana, hepsine dahil olamadım muhabbetin fakat oldukça eğlendim son yarım saatlik bölümde..
ağzınıza sağlık.. iyi ki varsınız..
*
edit.. maşallah dediğim 40 saniye yaşamıyor.. rasputin'den müslüm baba'ya dikey geçiş.. şimdi haka dansı yerine hakanadak olduğum yere oturup sabah ezanı dinliyorum... seviliyorsunuz.. çüüzzz (son edittir. )
devamını gör...
mutlu ol çünkü
niye mutsuz olasın ki!
niye ne kadar kaldığını bilmediğin hayatını daha güzel geçirmeyesin ki.
niye ne kadar kaldığını bilmediğin hayatını daha güzel geçirmeyesin ki.
devamını gör...
halet-i ruhiye
ruh hali anlamındadır. sabahattin ali kürk mantolu madonna kitabın da halet-i ruhiyesini aşağıdaki sözlerle ne de güzel ifade etmiş. olur ya bazen bir şeyi yaparsınız ama yaptığınız şeye asla dikkatinizi veremezsiniz. aklınız, kalbinix başka başka şeylerde takılı kalır. işte bu söz tam da bu duygu selini anlatmak için biçilmiş kaftan.
her gün odamda oturuyor, kitap okumaya çalışıyordum. bir tek harfini bile fark etmeden sayfaları çeviriyor, bazen dikkat etmeye azmederek baştan başlıyor, fakat birkaç satır sonra gene zihnimin başka yerlerde dolaştığını görüyordum. "
sabahattin ali- kürk mantolu madonna
her gün odamda oturuyor, kitap okumaya çalışıyordum. bir tek harfini bile fark etmeden sayfaları çeviriyor, bazen dikkat etmeye azmederek baştan başlıyor, fakat birkaç satır sonra gene zihnimin başka yerlerde dolaştığını görüyordum. "
sabahattin ali- kürk mantolu madonna
devamını gör...
gülümsemek
bir de gözler, gözlerinizin içinin gülmesiyle, eşlik ediyorsa en güzelidir.
devamını gör...
valorant
az önce biraz oynayayım dediğim oyundur. oyun hakkında hiçbir fikrim yok, iğrenç oynuyordum. en sonunda takımımdaki adamlar küfür edince utanıp çıktım. çok komikti.*
devamını gör...
sözlük radyosu
yakında benim sesimi duyabileceğiniz sözlük girişimi.
devamını gör...
mustafa sandal
bu kız beni görmeli şarkısıyla müzik piyasasına giren popçu abi. giriş o giriş patladı gitti. kendine özgü dansı bile vardır.
(bkz: mustafa sandal dansı)
(bkz: mustafa sandal dansı)
devamını gör...
aysel git başımdan
en sevdiğim şiirlerden birisidir. leyla ile mecnunun bir sahnesini de hatırlatır arada sırada.
devamını gör...