fişne pahçesu
çehov lazdır, laz kalacaktır'' sloganıyla ses getiren. ‘‘fişne pahçesu'' oyununda ortaoyuncular laz çehov ile ferhan şensoy'u karadeniz'in bize bakan kıyılarında buluşturuyor. o günle bugün arasında ilginç köprüler kuran oyunun metni anton çehov'un ünlü oyunu ‘‘vişne bahçesi''nden yola çıkılarak ferhan şensoy tarafından oluşturulmuş.
devamını gör...
unutmabeni
bir öyküyle tanıdım ben bu çiçeği.
halide nusret zorlutuna'nın öğretmenlik anılarını anlattığı kitabında, - benim küçük dostlarım -öğrencisi utangaç fazilet, yazara gizli gizli bu güzel çiçekleri hediye ediyordu. halide nusret öğrencisinin çekingenliğinin farkında olduğu için onu utandırmadan ama jestine sevindiğini de belli eden bir dörtlük okuyordu hatırladığım kadarıyla.
çiçeğin adının ilginçliğinden mi yoksa öğretmenliğe olan sevgimden mi bilinmez, küçüktüm okuduğumda ama hala ne öyküyü ne bu güzel çiçeği unuttum.
adıyla müsemma olmak da böyle oluyormuş demek ki.
halide nusret zorlutuna'nın öğretmenlik anılarını anlattığı kitabında, - benim küçük dostlarım -öğrencisi utangaç fazilet, yazara gizli gizli bu güzel çiçekleri hediye ediyordu. halide nusret öğrencisinin çekingenliğinin farkında olduğu için onu utandırmadan ama jestine sevindiğini de belli eden bir dörtlük okuyordu hatırladığım kadarıyla.
çiçeğin adının ilginçliğinden mi yoksa öğretmenliğe olan sevgimden mi bilinmez, küçüktüm okuduğumda ama hala ne öyküyü ne bu güzel çiçeği unuttum.
adıyla müsemma olmak da böyle oluyormuş demek ki.
devamını gör...
tolunoğulları
mısır'da kurulan ilk müslüman türk devleti. 868-905 yılları arasında varlığını sürdürmüş olsa da, bazı kaynaklarda kurulma tarihi 875 olarak geçer. devletin ilk emir'i ahmed bin tolun yani tolunoğlu ahmet'dir. ki devletin en parlak dönemi de ahmet döneminde geçmiştir. ahmed/ahmet, abbasiler döneminde yaşamış cesur, yiğit bir adamdı. daha sonra abbasi valisinin vekili olarak mısır'a geldi. ama bir anda baktı, bölgeleri fethetmeye başlamış, kendi ordusunu kurmuş. ve böyle güç toplayınca bağımsızlığını ilan etti. daha sonra mısır halkını yoksulluktan kurtarınca halkın sevgisini kazandı. adana ve tarsus'u falan aldı. ahmet'in babası tolun türktür. yani ahmet de türktür.
tabii şimdi ahmet kendi devletini kurunca abbasilerin ve şiilik'in mezhebinden olan karmatilerin düşmanlığını kazandı ve bunların arasında savaş başladı. ahmet vefat edince diğer hükümdarlar abbasiler ve karmatilerle savaştı.
ve bu türk devletini de, yine bir türk olan ama abbasilerin safında yer alan komutan muhammed bin süleyman yıktı.
yani efendim özetle, türkün sonunu yine türk getirdi..
tabii şimdi ahmet kendi devletini kurunca abbasilerin ve şiilik'in mezhebinden olan karmatilerin düşmanlığını kazandı ve bunların arasında savaş başladı. ahmet vefat edince diğer hükümdarlar abbasiler ve karmatilerle savaştı.
ve bu türk devletini de, yine bir türk olan ama abbasilerin safında yer alan komutan muhammed bin süleyman yıktı.
yani efendim özetle, türkün sonunu yine türk getirdi..
devamını gör...
şule yüksel şenler
şule yüksel şenler'in hayatını demet tezcan ın kalemi aldığı kitaptan okumuştum. çok etkileyici bir kitaptı okunmasını tavsiye ederim.

şule yüksel şenler;
müslüman kadınların adeta kahramanıdır.
kendisi mâlesef 2.sınıftan sonrasını belli sebeblerden dolayı okuyamadı. fakat okuma hevesi asla gitmedi . okuyarak doldu ardından yazılar yazmaya başladı.
daha 14 yaşındayken yelpaze dergisinde hikayelerle başladı yazarlık süreci.
normal ismi yüksel olmakla beraber isminin önüne şule ismini getirerek erkek olmadığını belirtmek istedi. 21 yaşında ise gazeteciliğe başladı. o sıralar abisi özer (üzeyir) bediüzzaman'la tanışarak islam dini ile ilgili bilgiler öğrendi ve kendisi, herkesin tamamen islam dinine uygun yaşamasını istedi. fakat ailesi biraz daha modern hayata uygun yaşamışlardı şu ana kadar;ojeli tırnaklar, mini etekler, partiler...
bir gün abisi özer amansız bir hastalığa yakalanır. abisinin tek vasiyeti şule'nin risale-i nur derslerine katılmasıydı.
şule yüksel şenler risale-i nur derslerine yanına ailesini ve arkadaşlarını da alarak gidiyordu artık. herkes - risale-i nur derslerine katılan insanlar- şule'nin de tıpkı abisi gibi güzel anlatmasını bekliyordu. şule yüksel şenler ojeli tırnaklarla, başında kocaman bir topuzla, mini eteği ile risale-i nur derslerine katılmıştı bu durumdan çok rahatsız olduğunu daha sonraları belirtti o gün öyle katılması ona çok utanç verici olduğunu söylemişti. zamanla şule yüksel şenler risale-i nur derslerine katıla katıla mini eteğin boyunu kısalttı ve örtündü. örtündükten hemen sonra daha tam islam'ı anlayabilmiş değildi.
zamanla şule'nin kalbi islam'a ısındı, ve tüm kalpleri islam'a ısıtmak için kendini islam'a adadı.
daha önceleri terzide çalıştığından dolayı dikiş nakış işini de biliyordu. ve yeni bir örtünme şekli icat etti. yabancı dergilerin mankenlerinin baş kısmını guaj boyayla boyayarak 'şulebaş' isimli örtünme şeklini yaptı.
gazetede yazdığı yazılardan dolayı birçok kez dava edildi. ancak hiçbir şekilde amacının farklı bir doğrultuda gitmesine izin vermedi.
yeni başörtü modelleri ile müslümanların hayatına gerek konferansları ile gerek yazılarıyla bir çok şey kattı.
kendisi de bu modeli kullanarak herkese
örnek oldu.
1971 yılında cumhurbaşkanı cevdet sunay'a hakaretlerinden dolayı 8 ay hapis yattı. cevdet sunay'ın şule yüksel şenler i affetmesine karşın şule bunu reddederek 8 ayını sonuna kadar cezaevinde kaldı.
ayrıca recep tayyip erdoğan ve eşinin birbirleriyle evlenmesinde katkı sağladı.

kendisi birçok şey yaşamış, çok ağır hakaretler işitmiş, linçler yemiş fakat asla amacından sapmamıştır.
o müslümanların özgürlüğü için mücadele vermiştir.
huzur sokağı, bize ne oldu hidayet gençliğin ızdırabı...
birçok eseri dizilere ve filmlere de konu olmuştur.https://media.normalsozluk.com/up/2021/06/03/nyz9trddecgijncu.jpg


şule yüksel şenler;
müslüman kadınların adeta kahramanıdır.
kendisi mâlesef 2.sınıftan sonrasını belli sebeblerden dolayı okuyamadı. fakat okuma hevesi asla gitmedi . okuyarak doldu ardından yazılar yazmaya başladı.
daha 14 yaşındayken yelpaze dergisinde hikayelerle başladı yazarlık süreci.
normal ismi yüksel olmakla beraber isminin önüne şule ismini getirerek erkek olmadığını belirtmek istedi. 21 yaşında ise gazeteciliğe başladı. o sıralar abisi özer (üzeyir) bediüzzaman'la tanışarak islam dini ile ilgili bilgiler öğrendi ve kendisi, herkesin tamamen islam dinine uygun yaşamasını istedi. fakat ailesi biraz daha modern hayata uygun yaşamışlardı şu ana kadar;ojeli tırnaklar, mini etekler, partiler...
bir gün abisi özer amansız bir hastalığa yakalanır. abisinin tek vasiyeti şule'nin risale-i nur derslerine katılmasıydı.
şule yüksel şenler risale-i nur derslerine yanına ailesini ve arkadaşlarını da alarak gidiyordu artık. herkes - risale-i nur derslerine katılan insanlar- şule'nin de tıpkı abisi gibi güzel anlatmasını bekliyordu. şule yüksel şenler ojeli tırnaklarla, başında kocaman bir topuzla, mini eteği ile risale-i nur derslerine katılmıştı bu durumdan çok rahatsız olduğunu daha sonraları belirtti o gün öyle katılması ona çok utanç verici olduğunu söylemişti. zamanla şule yüksel şenler risale-i nur derslerine katıla katıla mini eteğin boyunu kısalttı ve örtündü. örtündükten hemen sonra daha tam islam'ı anlayabilmiş değildi.
zamanla şule'nin kalbi islam'a ısındı, ve tüm kalpleri islam'a ısıtmak için kendini islam'a adadı.
daha önceleri terzide çalıştığından dolayı dikiş nakış işini de biliyordu. ve yeni bir örtünme şekli icat etti. yabancı dergilerin mankenlerinin baş kısmını guaj boyayla boyayarak 'şulebaş' isimli örtünme şeklini yaptı.
gazetede yazdığı yazılardan dolayı birçok kez dava edildi. ancak hiçbir şekilde amacının farklı bir doğrultuda gitmesine izin vermedi.
yeni başörtü modelleri ile müslümanların hayatına gerek konferansları ile gerek yazılarıyla bir çok şey kattı.
kendisi de bu modeli kullanarak herkese
örnek oldu.
1971 yılında cumhurbaşkanı cevdet sunay'a hakaretlerinden dolayı 8 ay hapis yattı. cevdet sunay'ın şule yüksel şenler i affetmesine karşın şule bunu reddederek 8 ayını sonuna kadar cezaevinde kaldı.
ayrıca recep tayyip erdoğan ve eşinin birbirleriyle evlenmesinde katkı sağladı.

kendisi birçok şey yaşamış, çok ağır hakaretler işitmiş, linçler yemiş fakat asla amacından sapmamıştır.
o müslümanların özgürlüğü için mücadele vermiştir.
huzur sokağı, bize ne oldu hidayet gençliğin ızdırabı...
birçok eseri dizilere ve filmlere de konu olmuştur.https://media.normalsozluk.com/up/2021/06/03/nyz9trddecgijncu.jpg

devamını gör...
isaac newton
agactan dusen elmayi yemek yerine sorgulayip kutlecekimi bulan her alanda adindan soz ettiren bir bilim insanidir daha da otesi bilimin dehasidir.dunyanin en iyi ikinci fizikcisi olmakla birlikte,dunyanin en etkili 100 adami listesinde adi da gecmektedir. bilimin bir cok alanda temellerini atmistir. matematik, fizik, kimya ve felsefe alaninda uzmandir. kutle cekimi ve hareketin uc kanunu(newton kanunu), ilk yansilami teleskobu,klasik mekanik alanda cikardigi kitabi, matematik alanindaki analitik geometri yontemleri ile bilimin bir cok alaninda önculuk etmistir.
devamını gör...
yaşlanınca sana bakması için çocuk sahibi olmak
bencilliğin ta kendisi..
devamını gör...
rembrandt
hollanda'lı ressam'dır. resimlerinin tümünde bir iç dramın ipuçları sezilmektedir. en ünlü tablosu gece devriyesi'dir.buradan
devamını gör...
hoşlandığınız kişinin önünden geçmek
karnımı içime çekerim
devamını gör...
tuhaf takıntılar
çift sayılar, garip bi şekilde her yerde çift sayı olacak. ve bu takıntı bazen öyle bir hal alıyor ki.
devamını gör...
sevgiliyi ayrılmakla tehdit etmek
kollamı açaydım, gitme diyeydim, ahhh keşke......*
ayrılmayı kafasına koymuş insana engel olamazsınız...
ayrıca;
(bkz: sözlükten ayrılmakla tehdit etmek)
ayrılmayı kafasına koymuş insana engel olamazsınız...
ayrıca;
(bkz: sözlükten ayrılmakla tehdit etmek)
devamını gör...
asgari ücret'in tespitinde don lastiği ve triger kayışı fiyatının baz alınması
ilginç bir iddiadır.
--- alıntı ---
asgari ücret:
dolar'a göre artsaydı 3.000
avro'ya göre artsaydı 3.250
altın'a göre artsaydı 3.600
ayçiçek yağına göre 4.550
hamsi fiyatına göre 7.844
rakı fiyatına göre 5.853
ekmek fiyarına göre 4.710 lira olacaktı.
fakat!
triger kayışı ve don lastiği'ne göre artınca 2.825 lira oldu.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
asgari ücret:
dolar'a göre artsaydı 3.000
avro'ya göre artsaydı 3.250
altın'a göre artsaydı 3.600
ayçiçek yağına göre 4.550
hamsi fiyatına göre 7.844
rakı fiyatına göre 5.853
ekmek fiyarına göre 4.710 lira olacaktı.
fakat!
triger kayışı ve don lastiği'ne göre artınca 2.825 lira oldu.
--- alıntı ---
devamını gör...
fıstık ahmet
lakapsız adı ahmet tanrıverdi olan, doğma büyüme büyükadalı, "prinkipo" adlı bir meyhaneyi aynı dede ve babalarımızın anlattığı tarzda işleten muhteşem insan.
ayrıca bu kültürü ve meze tariflerini anlattığı kitapları da mevcuttur.
ayrıca bu kültürü ve meze tariflerini anlattığı kitapları da mevcuttur.
devamını gör...
hiç kazıklı maria izlememiş insan
başlığı ilk gördüğümde, izlemediğim bir vampir filminden bahsediyorlar herhalde diye geçirdim içimden. bizim vlad'ın kız kardeşi falan var, onun üzerine çekilmiş bir şeydir falan diye düşünüyorum sonra başlığa bir girdim aman aman bildiğin tarikat/cemaat gibi bir yapılanma çıktı karşıma. şeyh uçmaz mürit uçurur derler ya, bu müritler direkt uzaya mekik yollamış o derece bir tapınma, o derece bir bağlılık! öl dese ölecekler, vur dese vuracaklar. teşkilat sağlam.
söz konusu şahsı hiç izlemedim. youtuberlık müessesi ile zaten aram yok. amma velâkin kalkıp izleyecek olsam şu yazılanları okuduktan sonra sittin sene izlemem. yahu kitap eleştiriyormuş. ne güzel! maşallah! böyle olunca ve biz kendisini izlemeyince cahil ilan edilmişiz, bir gece de cahil kaldık yani! standart'a bakar mısınız? kazıklı izlemeyenler cahildir diyor adamlar/kadınlar, koyduğu çıta bu! bu çıtayı koyan insanları ciddiye almak dünya düzdür diyenleri ciddiye almakla eş değerdir.
kendiniz kitap okuyup, eleştiremiyor musunuz? nasıl bu kadar hazırcı hale geldiniz hayret edilesi cidden. başkası okusun bizim için gömsün, o gömsün bizde onun için onu izlemeyenleri gömelim kafası ile nereye varacaksınız acaba? o kadar kitap eleştirisi izlediğiniz vakitleri kitap okumaya ayırsanız, özgün gömüşler yaratırsınız kendinize, heybenize de bir şeyler eklemiş olursunuz. ama yok illa birileri arşı alaya çıkmalı, sizin için bu işleri yapmalı, yaptığı zamanda siz onu beğendiğiniz için halk kahramanı olmalı. onu tanımayanlar/bilmeyenler ise gafil/cahil ve dahi katli vacip olmalı değil mi? aferin! devam edin bu yolda, entelektüel linç tarikatı olmuşsunuz haberiniz yok. ha şu noktanın altını çizelim; söylediklerim kazıklı arkadaşa yönelik değil. o kendince bir mecra yaratmış yolunda gidiyor. benim lafım kazıkçıdan çok kazıkçı olanlara, tarikat mensuplarına. hoş gömüşleriniz olsun efendim!
söz konusu şahsı hiç izlemedim. youtuberlık müessesi ile zaten aram yok. amma velâkin kalkıp izleyecek olsam şu yazılanları okuduktan sonra sittin sene izlemem. yahu kitap eleştiriyormuş. ne güzel! maşallah! böyle olunca ve biz kendisini izlemeyince cahil ilan edilmişiz, bir gece de cahil kaldık yani! standart'a bakar mısınız? kazıklı izlemeyenler cahildir diyor adamlar/kadınlar, koyduğu çıta bu! bu çıtayı koyan insanları ciddiye almak dünya düzdür diyenleri ciddiye almakla eş değerdir.
kendiniz kitap okuyup, eleştiremiyor musunuz? nasıl bu kadar hazırcı hale geldiniz hayret edilesi cidden. başkası okusun bizim için gömsün, o gömsün bizde onun için onu izlemeyenleri gömelim kafası ile nereye varacaksınız acaba? o kadar kitap eleştirisi izlediğiniz vakitleri kitap okumaya ayırsanız, özgün gömüşler yaratırsınız kendinize, heybenize de bir şeyler eklemiş olursunuz. ama yok illa birileri arşı alaya çıkmalı, sizin için bu işleri yapmalı, yaptığı zamanda siz onu beğendiğiniz için halk kahramanı olmalı. onu tanımayanlar/bilmeyenler ise gafil/cahil ve dahi katli vacip olmalı değil mi? aferin! devam edin bu yolda, entelektüel linç tarikatı olmuşsunuz haberiniz yok. ha şu noktanın altını çizelim; söylediklerim kazıklı arkadaşa yönelik değil. o kendince bir mecra yaratmış yolunda gidiyor. benim lafım kazıkçıdan çok kazıkçı olanlara, tarikat mensuplarına. hoş gömüşleriniz olsun efendim!
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
"bir insana başkaları önünde verilen öğüt, öğüt değil hakarettir."
şu sözün doğrulundan yola çıkarak söylemek istediğim birkaç şey var. ister yetişkin ister çocuk olsun hepimiz insanız, hata yapabiliriz. hata, büyük küçük fark etmez adı üstünde hatadır. eğer kişi hatasının farkındaysa düzeltip düzeltmemek kendisine kalmıştır. ancak kişi yaptığı hatanın farkında değilse ve biz bunu görüyorsak insaniyet namına uyarabiliriz ya da görmezden gelebiliriz. bu da bir tercih meselesidir. ancak burada önemli olan eğer uyarma yolunu seçtiysek nasıl uyardığımızdır.
bunun için iki seçenek vardır.
birincisi; hata yaptığı gözlemlenen kişiyi kenara çekip "bak arkadaşım şurada yanlış yaptığın bir şey var. doğrusu budur, senin yaptığın davranış şu yüzden hatalı. istersen bu şekilde düzeltebilirsin." diyebiliriz. aynı şey sözlük ya da sosyal mecralarda da söz konusudur. kişilerin kendilerini ifade ettikleri bu mecralarda eğer yanlış yaptıkları gözleniyorsa mesaj butonuna tıklanarak "sevgili yazar arkadaşım, yazdığın tanımda şu şekilde bir hata var, doğrusu budur. istersen bak" demek, doğrusu çok hoş bir harekettir.
ikincisi ise; hata yaptığı gözlemlenen kişiyi uluorta uyarıp "bak kardeşim, şurada hatalısın, sen niye böyle yaptın ki doğrusu varken, hiç mi aklına gelmedi? neyse ki ben varım muhteşem kişiliğim ile seni uyarıyorum. al bu doğruyu git yanlışını düzelt" tarzında bir konuşma yapılabilir. aynı konuşmayı sözlük içinde düşünelim. bir yazar kişisi yanlışlıkla eksik ya da hatalı bir tanım girmiş olsun. bunu gören başka bir yazar arkadaş ilgili yazarı uyarmak yerine yeni bir tanım girer. "bunun böyle olduğunu düşünen yazar bilgili olduğunu düşündüğü konuda bilgili değildir. cahildir, dikkatsizdir. madem yapmış bir hata bir tekme de biz vuralım." evet, sonuç olarak bu da bir tercih meselesi.
şimdi iki seçenek arasındaki farka bakalım; birincisinde yapıcı diğerinde yıkıcı bir tutum var. hata yapan kişi olsaydınız hangi seçenek ile uyarılmayı seçerdiniz? kararı size bırakıyorum. sevgiler.*
şu sözün doğrulundan yola çıkarak söylemek istediğim birkaç şey var. ister yetişkin ister çocuk olsun hepimiz insanız, hata yapabiliriz. hata, büyük küçük fark etmez adı üstünde hatadır. eğer kişi hatasının farkındaysa düzeltip düzeltmemek kendisine kalmıştır. ancak kişi yaptığı hatanın farkında değilse ve biz bunu görüyorsak insaniyet namına uyarabiliriz ya da görmezden gelebiliriz. bu da bir tercih meselesidir. ancak burada önemli olan eğer uyarma yolunu seçtiysek nasıl uyardığımızdır.
bunun için iki seçenek vardır.
birincisi; hata yaptığı gözlemlenen kişiyi kenara çekip "bak arkadaşım şurada yanlış yaptığın bir şey var. doğrusu budur, senin yaptığın davranış şu yüzden hatalı. istersen bu şekilde düzeltebilirsin." diyebiliriz. aynı şey sözlük ya da sosyal mecralarda da söz konusudur. kişilerin kendilerini ifade ettikleri bu mecralarda eğer yanlış yaptıkları gözleniyorsa mesaj butonuna tıklanarak "sevgili yazar arkadaşım, yazdığın tanımda şu şekilde bir hata var, doğrusu budur. istersen bak" demek, doğrusu çok hoş bir harekettir.
ikincisi ise; hata yaptığı gözlemlenen kişiyi uluorta uyarıp "bak kardeşim, şurada hatalısın, sen niye böyle yaptın ki doğrusu varken, hiç mi aklına gelmedi? neyse ki ben varım muhteşem kişiliğim ile seni uyarıyorum. al bu doğruyu git yanlışını düzelt" tarzında bir konuşma yapılabilir. aynı konuşmayı sözlük içinde düşünelim. bir yazar kişisi yanlışlıkla eksik ya da hatalı bir tanım girmiş olsun. bunu gören başka bir yazar arkadaş ilgili yazarı uyarmak yerine yeni bir tanım girer. "bunun böyle olduğunu düşünen yazar bilgili olduğunu düşündüğü konuda bilgili değildir. cahildir, dikkatsizdir. madem yapmış bir hata bir tekme de biz vuralım." evet, sonuç olarak bu da bir tercih meselesi.
şimdi iki seçenek arasındaki farka bakalım; birincisinde yapıcı diğerinde yıkıcı bir tutum var. hata yapan kişi olsaydınız hangi seçenek ile uyarılmayı seçerdiniz? kararı size bırakıyorum. sevgiler.*
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
radyoda çıktı domestic karşıma
vişne lafı soktu dalıyla bana
siz hepiniz, ben tek ellam
iki kadeh içeyim, yoldaşı da alırım karşıma.
vişne lafı soktu dalıyla bana
siz hepiniz, ben tek ellam
iki kadeh içeyim, yoldaşı da alırım karşıma.
devamını gör...
tokat etkisi yaratan gerçekler
dünyanın sonuna doğru hızla yaklaşıyor olduğumuz.
devamını gör...
death note
tsugumi ooba'nın yazdığı, takeshi obata'nın can verdiği manga. soundtrack çalışmaları yoshihisa hirano ile hideki taniuchi tarafından yapılmıştır. dizi tarihinde lost neyse bu da anime tarihinde tam olarak odur. lost nasıl s**tıysa, bu da 25. bölümden sonra öyle sı**ar. animeye yeni başlayanların göz bebeği, animede derinleşenler için çok yavan bir eserdir.
--! spoiler !--
animedeki en zeki şey 2. bölümdeki l'nin sadece japonya'nın bir şehrinde duyuruyu yayımlamasıyla kira'nın bulunduğu şehri tespit etmesidir. light da aslında yabana atılacak bir karakter değil. cips ve kamera olayı da onun en iyi golüydü. ve light'ın takip edenleri mal mal öldürmesi de esasen ne kadar aptal bir kurguya sahip olduğunun göstergesidir.
unutmadan l, japonya'nın üniversite sınavına gram çalışmadan, light ise öküz gibi çalışarak 1. olmuşlardır. siz karar verin hangisi zeki.*
unutmadan bir komiklik daha: light'ın babası göz takası yapmasaydı mantıken 2 gün sonra ölecekti. göz takası yapanların kalan ömrünün yarıya düşme şeysinden. yani çok karlı bir göz takası yapmış oldu. aferin ona.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
animedeki en zeki şey 2. bölümdeki l'nin sadece japonya'nın bir şehrinde duyuruyu yayımlamasıyla kira'nın bulunduğu şehri tespit etmesidir. light da aslında yabana atılacak bir karakter değil. cips ve kamera olayı da onun en iyi golüydü. ve light'ın takip edenleri mal mal öldürmesi de esasen ne kadar aptal bir kurguya sahip olduğunun göstergesidir.
unutmadan l, japonya'nın üniversite sınavına gram çalışmadan, light ise öküz gibi çalışarak 1. olmuşlardır. siz karar verin hangisi zeki.*
unutmadan bir komiklik daha: light'ın babası göz takası yapmasaydı mantıken 2 gün sonra ölecekti. göz takası yapanların kalan ömrünün yarıya düşme şeysinden. yani çok karlı bir göz takası yapmış oldu. aferin ona.
--! spoiler !--
devamını gör...
böyle bir sevmek
ahmet kaya'nın pek hoş bestelediği attila ilhan şiiri.
bestelenmiş formu keyifli ve hareketlidir.
edit: video (bilgilendiren ilgili serok bünyamin yoldaşa tişikkirlir) *
bestelenmiş formu keyifli ve hareketlidir.
edit: video (bilgilendiren ilgili serok bünyamin yoldaşa tişikkirlir) *
devamını gör...
ağaç dikmek için bağış toplanması
bugün güncel durumu takip ederken aklımı kurcalayan durum.
evet ağaçlar ciğerlerimiz. evet ağaçlar, ormanlık alanlar eski haline gelsin çok isteriz ama bağış yaparken, ufak büyük elinden ne gelirse verilen paralar öncelikle o alanlarda ciddi maddi kayıp yaşayan insanlara ve hayvanlara harcansa, onların yaraları sarılsa daha iyi olmaz mı düşüncesi beni içine çekti.
evet bu görev öncelikle yönetimin ilgili kuruluşlarının ama belli ki onlardan pek bir hayır yok. yani vatandaşa yardım için o bölgelerin belediyelerine direkt bağış yapılsa diyorum da ona da hükümetten engel gelir muhakkak. yaşandı daha önce.
of bilemiyorum. keşke hepsine bir çözüm olabilsek.
evet ağaçlar ciğerlerimiz. evet ağaçlar, ormanlık alanlar eski haline gelsin çok isteriz ama bağış yaparken, ufak büyük elinden ne gelirse verilen paralar öncelikle o alanlarda ciddi maddi kayıp yaşayan insanlara ve hayvanlara harcansa, onların yaraları sarılsa daha iyi olmaz mı düşüncesi beni içine çekti.
evet bu görev öncelikle yönetimin ilgili kuruluşlarının ama belli ki onlardan pek bir hayır yok. yani vatandaşa yardım için o bölgelerin belediyelerine direkt bağış yapılsa diyorum da ona da hükümetten engel gelir muhakkak. yaşandı daha önce.
of bilemiyorum. keşke hepsine bir çözüm olabilsek.
devamını gör...
