sinan canan
sanılanın aksine pek da kaliteli bir bilim insanı olmayan şahıstır.
din ile bilim gibi zıt olguları inatla birleştirmeye çalışması fazlasıyla gülünç bir hâl almıştır. bunun yanında cinsiyet ve beyin yapısı hakkındaki çoğu söylemi aralarında doğrular da bulunmakla birlikte güncel değildir ve taraflıdır. zira bu konuda çok çeşitli ve farklı sonuçlar veren binlerce araştırma mevcuttur. bunun yanında araştırmaların yorumlanış biçimleri de büyük önem arz etmektedir. yine bu hususta kendisinin sosyal darwinizme varan görüşleri de mevcuttur.
ne yazık ki bu toplumda; görüşler ve şahıslar radikalce savunulduğu ve desteklendiği için; özellikle alana dair bilgi birikimi yeterli olmayan veya sadece belirli bir grup kaynakları takip eden insanlar nezdinde bu tür şahsiyetler tamamıyla farklı bir görünüm uyandırabilmektedir.
din ile bilim gibi zıt olguları inatla birleştirmeye çalışması fazlasıyla gülünç bir hâl almıştır. bunun yanında cinsiyet ve beyin yapısı hakkındaki çoğu söylemi aralarında doğrular da bulunmakla birlikte güncel değildir ve taraflıdır. zira bu konuda çok çeşitli ve farklı sonuçlar veren binlerce araştırma mevcuttur. bunun yanında araştırmaların yorumlanış biçimleri de büyük önem arz etmektedir. yine bu hususta kendisinin sosyal darwinizme varan görüşleri de mevcuttur.
ne yazık ki bu toplumda; görüşler ve şahıslar radikalce savunulduğu ve desteklendiği için; özellikle alana dair bilgi birikimi yeterli olmayan veya sadece belirli bir grup kaynakları takip eden insanlar nezdinde bu tür şahsiyetler tamamıyla farklı bir görünüm uyandırabilmektedir.
devamını gör...
biblioklept
yunanca kökenli bir kelimedir. ödünç olarak verdiğimiz kitapların bir daha geri verilmemesi, kişinin kitabı vermemesi ve çalması anlamına gelmektedir.
-herkesin başına geldiğini düşündüğüm durumdur. ödünç olarak verilir ama asla o kitap gelmez ve üstüne bahaneler uydurulur.
-herkesin başına geldiğini düşündüğüm durumdur. ödünç olarak verilir ama asla o kitap gelmez ve üstüne bahaneler uydurulur.
devamını gör...
ölen arkadaşın karısıyla yatmak
iyi de bundan bize ne?
devamını gör...
bitter çikolata sevenlerin kendini elit sanması
beni aşşırı sinir eden durum. türk kahvesinin yanında çikolata yiyince, ya da bitter çikolata yiyince kendini aşırı zevk sahibi, elit, toplumdan ayrı bir yerde sanıyolar. ulan alt tarafı çikolata yiyosun ne bu tavırlar? ben de ekmek arası salam ve turşu seviyorum bunla övünüyo muyum?
devamını gör...
anne olmak istemeyen kadın
edit: yazar arkadaş ile anlaştık. niyetinin farklı olduğunu anladım. niyetini açıkladığı için teşekkür ederim. ama girdiyi silmeyeceğim çünkü aranızda aşağıda belirttiğim gibi düşünenler olduğunu biliyorum.
başlığı açan yazarımız "her kadın annelik ister" demiş ama yok öyle bir şey. bıkmadınız mı bu genellemelerden? hiçbir kadın anne olmak zorunda değil. karşısında güvendiği biri olsa da bir insan doğurmak istemeyebilir. "bir insan çocuk istemiyorsa mutlaka sorunu vardır" nasıl bir düşünce tarzıdır allah aşkına. 21. yüzyılda uğraştığımız şeylere bakın saçımı başımı yolmak istiyorum artık. yıkın şu "kadın=anne" algınızı.
başlığı açan yazarımız "her kadın annelik ister" demiş ama yok öyle bir şey. bıkmadınız mı bu genellemelerden? hiçbir kadın anne olmak zorunda değil. karşısında güvendiği biri olsa da bir insan doğurmak istemeyebilir. "bir insan çocuk istemiyorsa mutlaka sorunu vardır" nasıl bir düşünce tarzıdır allah aşkına. 21. yüzyılda uğraştığımız şeylere bakın saçımı başımı yolmak istiyorum artık. yıkın şu "kadın=anne" algınızı.
devamını gör...
tırnak içinde söylemek
devamını gör...
olmak istenen cansız varlık
ay olmak isterdim .
devamını gör...
sözlüğün en sevilen yazarı
summer queen diye biri var o.
devamını gör...
hotline miami
2012 de piyasaya çıkan mükemmel bir atmosfere sahip 2d tabanlı aksiyon oyunu. oyunu mükemmel kılan ise mükemmel müzikleri ve anladığımızı sanıp anlamadığımız hikayesi.
olaylar 1989 miamisinde gerçekleşiyor. kısaca bahsedecek olursak ana karakterimiz jacket evindeki telefona gelen şifreli voicemaillere göre infazlar gerçekleştiriyor. fakat oyun boyunca ne siz ne de jacket bu infazları neden gerçekleştirdiğine dair bir fikre sahip değil. ayrıca karakterimiz her infazdan önce bir maske giyiyor. giydiği maskeyi biz seçiyoruz. her maskenin ayrı bir özelliği var(ekstra cephane, uzak görüş gibi).
oyunun genelinde karanlık sahneler mevcut. mesela karakterimiz bazen evine döndüğünde blurlanmış, pislik içerisinde bir mekana girmiş oluyor. bu mekanda 3 ayrı koltukta oturan maskeli kişiler ona ilginç sorular soruyor. horoz maskeli kişi ona genel olarak şiddet içerikli sorular sorarken,(örneğin öldürmeyi sever misin vs?) baykuş maskeli kişi ise karakterimize ruhunun kirli ve lanetli olduğunu, odada olmamızdan rahatsızlık duyduğunu belirtiyor. ayrıca arkada çalan silver lights adlı şarkıyla ufaktan da bir tırsıyorsunuz.
jacket her verilen görevi tamamladığında eve dönerken market, restoran veya dvd satan mekanlara uğruyor. işin ilginç tarafı ne zaman bu mekanlara gitse çalışan kişi hiç değişmiyor. çalışan bizim kendisinin dostu olduğumuzu ve ne alırsak müessesenin ikramı olduğunu söylüyor. jacket her verilen görevde daha çok kişi öldürüyor. bu onun ruh halini bozmuş olacak ki ilerki görevlerde arkadaşımızın mekanına gittiğimizde yerde kafası patlamış, kanlar içinde insanlar görüyoruz fakat arkadaşımız gayet sakin şekilde bize servise devam ediyor.
oyunda secret endingler, yan karakterler, farklı hikaye gidişatları mevcut olması oyunun monoton bir hal almasını ve bitirdikten sonra tekrar oynanabilmesini mümkün kılmış. kısacası tavsiye edilir.
olaylar 1989 miamisinde gerçekleşiyor. kısaca bahsedecek olursak ana karakterimiz jacket evindeki telefona gelen şifreli voicemaillere göre infazlar gerçekleştiriyor. fakat oyun boyunca ne siz ne de jacket bu infazları neden gerçekleştirdiğine dair bir fikre sahip değil. ayrıca karakterimiz her infazdan önce bir maske giyiyor. giydiği maskeyi biz seçiyoruz. her maskenin ayrı bir özelliği var(ekstra cephane, uzak görüş gibi).
oyunun genelinde karanlık sahneler mevcut. mesela karakterimiz bazen evine döndüğünde blurlanmış, pislik içerisinde bir mekana girmiş oluyor. bu mekanda 3 ayrı koltukta oturan maskeli kişiler ona ilginç sorular soruyor. horoz maskeli kişi ona genel olarak şiddet içerikli sorular sorarken,(örneğin öldürmeyi sever misin vs?) baykuş maskeli kişi ise karakterimize ruhunun kirli ve lanetli olduğunu, odada olmamızdan rahatsızlık duyduğunu belirtiyor. ayrıca arkada çalan silver lights adlı şarkıyla ufaktan da bir tırsıyorsunuz.
jacket her verilen görevi tamamladığında eve dönerken market, restoran veya dvd satan mekanlara uğruyor. işin ilginç tarafı ne zaman bu mekanlara gitse çalışan kişi hiç değişmiyor. çalışan bizim kendisinin dostu olduğumuzu ve ne alırsak müessesenin ikramı olduğunu söylüyor. jacket her verilen görevde daha çok kişi öldürüyor. bu onun ruh halini bozmuş olacak ki ilerki görevlerde arkadaşımızın mekanına gittiğimizde yerde kafası patlamış, kanlar içinde insanlar görüyoruz fakat arkadaşımız gayet sakin şekilde bize servise devam ediyor.
oyunda secret endingler, yan karakterler, farklı hikaye gidişatları mevcut olması oyunun monoton bir hal almasını ve bitirdikten sonra tekrar oynanabilmesini mümkün kılmış. kısacası tavsiye edilir.
devamını gör...
tahammül edilemeyen insan özellikleri
prenses veya prens gibi yetişmiş her istediğinin olacağını sanan varlıklar.
devamını gör...
elimde fotoğrafın
bende bir resmin var yüzüme bakmıyor sözüyle kombinlenirse insanda bir küçük rakı açma isteği doğuran eserdir.
devamını gör...
sadece aptallar 8 saat uyur
delinin biri bir kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz konulu kitap...
insanların uyuma saatlerini de bir çok konu gibi* vücuden, zihnen ve kalben, kendi bünyesinin belirlemesi kanaatindeyim.
hayatımızın bazı dönemlerinde az, bazı dönemlerinde ise çok uyuyabiliyor olmamız, doğrudan bünyemizin bize mesajıdır: senin uykuya ihtiyacın var. uyu ki salgıladığım ağrı kesiciler ve antidepresanlar seni iyileşirsin... bunu anlamak adına müneccim olmaya gerek var mı? hayır elbette ki yok. sadece erdal demirkıran olmamanız yeterli...
kendisi dilerse, 2 saat dilerse 18 saat uyuyabilir. insanları tercihleriyle aptal yerine koymak, dava açılası bir eylemdir...
aynı yazarın yerim seni öss adlı bir kitabı daha vardır ki: x dersanesi sponsorlu... kitapla bir de zihni uçuran şeker veriliyordu.. hiçbir hocamız da kalkıp sponsoru oldukları kitabın şekerinin, bi'naneye yaramadığını, bunun sadece güruhları harekete geçiren satın alma eyleminden başka bir aptallık olmadığını dillendiremedi... dedikleri tek şey kitapla alakası yok, sınavdan yarım saat evvel reçel yerseniz de zihniniz coşacaktır oldu.. o hocamızı kovdular...
şimdi fark ettim de aptal olan hocamız değilmiş...
insanların uyuma saatlerini de bir çok konu gibi* vücuden, zihnen ve kalben, kendi bünyesinin belirlemesi kanaatindeyim.
hayatımızın bazı dönemlerinde az, bazı dönemlerinde ise çok uyuyabiliyor olmamız, doğrudan bünyemizin bize mesajıdır: senin uykuya ihtiyacın var. uyu ki salgıladığım ağrı kesiciler ve antidepresanlar seni iyileşirsin... bunu anlamak adına müneccim olmaya gerek var mı? hayır elbette ki yok. sadece erdal demirkıran olmamanız yeterli...
kendisi dilerse, 2 saat dilerse 18 saat uyuyabilir. insanları tercihleriyle aptal yerine koymak, dava açılası bir eylemdir...
aynı yazarın yerim seni öss adlı bir kitabı daha vardır ki: x dersanesi sponsorlu... kitapla bir de zihni uçuran şeker veriliyordu.. hiçbir hocamız da kalkıp sponsoru oldukları kitabın şekerinin, bi'naneye yaramadığını, bunun sadece güruhları harekete geçiren satın alma eyleminden başka bir aptallık olmadığını dillendiremedi... dedikleri tek şey kitapla alakası yok, sınavdan yarım saat evvel reçel yerseniz de zihniniz coşacaktır oldu.. o hocamızı kovdular...
şimdi fark ettim de aptal olan hocamız değilmiş...
devamını gör...
jin jiyan azadi
can , yaşam ve özgürlük olarak türkçeye çevirebileceğimiz kürtçe bir slogan . çok severim bu sloganı . canlılar canla gelir yaşamlarıyla var olur özgürlüğü ile yaşar ve değer bulur .
devamını gör...
hdp'li kenanoğlu'nun iyi partili vekile it demesi
sanırım bu başlık bu sozluk'te olan son serzenişim olacak - en azından bir süre için - bir bilen nicki moderatör anladığım kadarıyla sözlük yönetimi tarafından, "algı yönetmek" için görevlendirilen bir zat. seçtiği haber siteleri, sürekli sozluk'te belli başlı bir kitleyi bir "tarafa" yönlendirme çabası ciddi anlamda mide bulandırıyor. yeter artık, ekşi sözlük'te yeteri derecede aptal yerine koyulduk, aynısını burada da yaşamak istemiyorum. birileri hdp'nin pkk uzantısı olduğunu düşünebilir buna bir itirazım yok, ancak bunu sözlük yönetimi yaparsa, bunu kabul etmem. bu haber çeşitli şekillerde verilebilirdi, en son haber gibi iğrenç bir sitenin bilinçli bir şekilde seçildiği ortada. bir bilen nicki muptezel, ali koç'un covid-19 haberini girerken de son derece gayri ahlaki bir üslup kullandı. ahlaksız adamın moderatör olmasını, kusura bakmayın buranın ileride nasıl bir yere evrileceği hakkında ciddi anlamda fikir veriyor.
sözlük yönetimi fenerbahce düşmanı mı?
sözlük yönetimi hdp'yi terörist bir parti olarak mı görüyor?
eger hayırsa, bir moderatör neden sürekli "algı yönetmek" gibi iğrenç bir yöntem için görevlendirilmiş durumda. şunu yapan moderatör olmasa, şu ana kadar defalarca müdahale edilmişti. arkadaşlar bir insanın ali koç covid'e yakalandı haberini verirken, kullandığı üslubun ahlaksızca olduğunu anlamak için çok zeki olmanız gerekmiyor. daha dün bu zat, fenerbahce'yle ilgili şike göndermesinde bulundu.
bir yerde, muhatabını aptal yerine koymasın şu ülkede dişimi kıracağım ya.
sözlük yönetimi fenerbahce düşmanı mı?
sözlük yönetimi hdp'yi terörist bir parti olarak mı görüyor?
eger hayırsa, bir moderatör neden sürekli "algı yönetmek" gibi iğrenç bir yöntem için görevlendirilmiş durumda. şunu yapan moderatör olmasa, şu ana kadar defalarca müdahale edilmişti. arkadaşlar bir insanın ali koç covid'e yakalandı haberini verirken, kullandığı üslubun ahlaksızca olduğunu anlamak için çok zeki olmanız gerekmiyor. daha dün bu zat, fenerbahce'yle ilgili şike göndermesinde bulundu.
bir yerde, muhatabını aptal yerine koymasın şu ülkede dişimi kıracağım ya.
devamını gör...
bir kılıç üzerine çıkarsamalar
çoğu savaş aleti ya da silahı bambaşka amaçlar için geliştirilmiş ancak insanın muhteşem zalimliği sonuncunda insan öldürme, başkaları üzerinde tahakküm kurma, haksız kazanç elde etme aracına dönüşmüştür. mertliğin bozulması sadece tüfeğin icadına indirgenmemeli bence.
aslında hayırlı bir iş için olmasa da; mızrak,avcılık yapmak için bulunmuş bir silah. yani bizden daha ilkel olmayan atalarımız karnını doyurmak, hayatını devam ettirmek için kullanmış bu aleti ama daha sonra “ ben bunla insan da öldürürüm” diye düşünmüş ve olay buralara kadar gelmiş.
dinamit mesela. alfred nobel abimiz hayırlara vesile olsun diye bir patlayıcı icat etmiş ama insanlar “ ben bununla daha çok insan öldürürüm” diye düşünmüş. ve olay buralara kadar gelmiş. belki nobel de çok günahsız değildir. artık günahı boynuna.
sonra atom parçalanmış ve enerji üretmek için muazzam bir yol bulunmuş. sonra insanlar yine demişler ki “ ben bununla herkesten çok insan öldürürüm” ve olay iyice büyümüş. siz hiroşima’da hiçbir şey görmediniz!
ama kılıç diğerleri gibi değil işte. o sadece insan öldürmek, savaşmak için icat edilmiş. tek amacı savaşta üstünlük sağlamak ve insanın insana zulmünü kolaylaştırmak. o yüzden bugüne kadar icat edilmiş en tehlikeli silah kılıçtır. çünkü altında çok gaddar bir amaç yatmakta.
bir kılıcın izini sürerek bir roman okuyorsanız mutlaka cinayetlere tanık olacaksınız, mutlaka gaddarlık göreceksiniz demektir. çünkü kılıç icat oldu mertlik bozuldu.
aslında hayırlı bir iş için olmasa da; mızrak,avcılık yapmak için bulunmuş bir silah. yani bizden daha ilkel olmayan atalarımız karnını doyurmak, hayatını devam ettirmek için kullanmış bu aleti ama daha sonra “ ben bunla insan da öldürürüm” diye düşünmüş ve olay buralara kadar gelmiş.
dinamit mesela. alfred nobel abimiz hayırlara vesile olsun diye bir patlayıcı icat etmiş ama insanlar “ ben bununla daha çok insan öldürürüm” diye düşünmüş. ve olay buralara kadar gelmiş. belki nobel de çok günahsız değildir. artık günahı boynuna.
sonra atom parçalanmış ve enerji üretmek için muazzam bir yol bulunmuş. sonra insanlar yine demişler ki “ ben bununla herkesten çok insan öldürürüm” ve olay iyice büyümüş. siz hiroşima’da hiçbir şey görmediniz!
ama kılıç diğerleri gibi değil işte. o sadece insan öldürmek, savaşmak için icat edilmiş. tek amacı savaşta üstünlük sağlamak ve insanın insana zulmünü kolaylaştırmak. o yüzden bugüne kadar icat edilmiş en tehlikeli silah kılıçtır. çünkü altında çok gaddar bir amaç yatmakta.
bir kılıcın izini sürerek bir roman okuyorsanız mutlaka cinayetlere tanık olacaksınız, mutlaka gaddarlık göreceksiniz demektir. çünkü kılıç icat oldu mertlik bozuldu.
devamını gör...
eşlerini kaybetmiş iki penguenin birbirini teselli etmesi
sizi mutlu eden tebessümle bakacağınız iki penguenin fotoğrafıdır yılın fotoğrafı seçilmiş.
fotoğraftaki penguenlerin ikisi de eşlerini kaybetmişler (kıyamam size lan) eşlerini kaybettikten sonra ışıkları seyrederek birbirlerini teselli ediyorlar.
fotoğrafı çeken abi üç gün penguenlerle vakit geçirmiş bu kareyi yakalamak için. çok hüzünlü güzel bir fotoğraf.
resimag.com/p1/e64f583631a3.jpeg
fotoğraftaki penguenlerin ikisi de eşlerini kaybetmişler (kıyamam size lan) eşlerini kaybettikten sonra ışıkları seyrederek birbirlerini teselli ediyorlar.
fotoğrafı çeken abi üç gün penguenlerle vakit geçirmiş bu kareyi yakalamak için. çok hüzünlü güzel bir fotoğraf.
resimag.com/p1/e64f583631a3.jpeg
devamını gör...
ermeni soykırımı iddiası
'ermeni tipi var namussuzda', 'ermeni dölü seni' gibi deyimlere sahip, konvoylarla korna sesleriyle masum sakinlere güvercin tedirginliği yaşatan saldırganlara sahip ülkemizin geçmişinde soykırım yapılmış olabileceği imkansız tabi(!) dedelerimizden duyduğumuz 'ermenileri öldürürseniz cennete gidersiniz dediler bize' tarzında aldıkları fetvaları da uydurma kesin(?)
vardır yoktur ya da karşılıklıdır kesin şeyler değil elbet. mesele meclise sunulan araştırma önerilerinin sürekli reddedilmesinde biraz da. açın tartışın, biz de ona göre muhakeme edelim. neyi saklıyorsunuz, neyden çekiniyorsunuz?..
vardır yoktur ya da karşılıklıdır kesin şeyler değil elbet. mesele meclise sunulan araştırma önerilerinin sürekli reddedilmesinde biraz da. açın tartışın, biz de ona göre muhakeme edelim. neyi saklıyorsunuz, neyden çekiniyorsunuz?..
devamını gör...
mükemmel bir kadınla bir erkek bir araya gelir mi sorunsalı
mükemmel bir kadın olarak buradayım ancak mükemmel bir erkeğe ömrümde rastlamadım. ben mükemmelim diyen varsa buyursun gelsin görelim.
devamını gör...
istanbul sözleşmesini savunan müslüman
cahildir. zira istanbul sözleşmesi ve kur’an taban tabana zıttır.
öncelikle, bu entry istanbul sözleşmesini destekleyen non-müslim birisi tarafından yazılmaktadır.
istanbul sözleşmesi, birçok maddesinde amacının kadın-erkek eşitliği olduğunu vurgular: madde 4, 14, 15, 66...
kur’an ise hukuk önünde kadını resmen yarım erkek olarak sayar:
bakara 282: “...erkeklerinizden iki şahidi de tanık tutun. şahitler iki erkek olmazlarsa, rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkekle -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki de kadın olsunlar...”
bu da kur’an’ın miras hakkındaki düşünceleri, yine kadının yarım erkek sayıldığını görüyoruz:
nisa 11: “...allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe iki kadın payı kadar (vermenizi) emreder...”
tahmin edebileceğiniz üzere istanbul sözleşmesinin bir diğer ve en önemli amacı da aile içi şiddeti, dolayısıyla kadına şiddeti önlemektir:
ist. söz. mad. 1: “... kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak...”
kur’an’ın ise kadına şiddet konusunda tavrı kısa ve öz:
nisa 34: “...baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün...”
özetle istanbul sözleşmesi, allah’ın erkek kullarına verdiği karılarını dövme hakkına karşı çıkar ve ortadan kaldırmayı amaçlar.
not: ayetler, diyanet’in resmi sitesinden alınmıştır.
öncelikle, bu entry istanbul sözleşmesini destekleyen non-müslim birisi tarafından yazılmaktadır.
istanbul sözleşmesi, birçok maddesinde amacının kadın-erkek eşitliği olduğunu vurgular: madde 4, 14, 15, 66...
kur’an ise hukuk önünde kadını resmen yarım erkek olarak sayar:
bakara 282: “...erkeklerinizden iki şahidi de tanık tutun. şahitler iki erkek olmazlarsa, rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkekle -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki de kadın olsunlar...”
bu da kur’an’ın miras hakkındaki düşünceleri, yine kadının yarım erkek sayıldığını görüyoruz:
nisa 11: “...allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe iki kadın payı kadar (vermenizi) emreder...”
tahmin edebileceğiniz üzere istanbul sözleşmesinin bir diğer ve en önemli amacı da aile içi şiddeti, dolayısıyla kadına şiddeti önlemektir:
ist. söz. mad. 1: “... kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak...”
kur’an’ın ise kadına şiddet konusunda tavrı kısa ve öz:
nisa 34: “...baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün...”
özetle istanbul sözleşmesi, allah’ın erkek kullarına verdiği karılarını dövme hakkına karşı çıkar ve ortadan kaldırmayı amaçlar.
not: ayetler, diyanet’in resmi sitesinden alınmıştır.
devamını gör...
altın harflerle yaz mahlasımı
kafayı homoseksüellerle bozmuş yazar, nerede bununla ilgili başlık var koşa koşa homofobi kusmaya gidiyor. tanımlarını engellediğim yazarlar listesine eklenme şerefine nail oldu, tebrikler.
devamını gör...
