bazı mutlu anlarda o anın biteceği hissine kapılır ve durduk yerde bir hüzne boğuluveririz. bu yayına o kadar alıştım ki bazen ya bir gün biterse diye korkuyorum*. evet daim olsun.
devamını gör...

bizde gidene dur denmez
giden gitmiştir gittiği gün bitmiştir
zaten kim olduklarını da bilmiyorum çok koymuyor onun için.
devamını gör...

(bkz: cem karaca) nın başyapıtıdır.



gelecekti bugün geri arabayı almaya o romandaki hayali belki gerçek yapmaya durdu zaman durdu dünya girdi içeri kadına öylece baka kaldım gözümü ayırmadan arabanın kapısını açtım girsin içeri kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri??
devamını gör...

harem ağası.
devamını gör...

arkadan vuran ışıkla aynadaki su izleri daha belirgin halde diye düşündü. doğru yerden bakıldığında her zaman izleri görebilirdin. geçmişin izlerini de... eline bir bez aldı. sildi. hafiften yaklaşıp tekrar baktı. ohhh dedi, tertemiz oldu. bir adım geriye çıkınca birkaç minik izin hala olduğunu gördü. bir türlü gitmiyordu. bazı izler hiç geçmiyordu işte.
gözleri diş fırçasına takıldı sonra. elektrikli bir diş fırçası. hemen yanındaki shot bardağının içinde iki ayrı diş fırçası ucu. biri mor lastikli, diğeri sarı. iki parça, tek bir makinede buluşan. iki lastik rengi, herkesin karakteri gibi.
her şey tamam da iki fırçayı birbirinden ayırınca biri hep eksik kalacaktı. sadece bir makine, bir kişiye. bu da garip, dedi. biri hatırayı alıp onu yaşatacak, biri ise yepyeni bir fırça alacak. insan diş fırçasına üzülür mü? bağ kurar mı? belki de onu atıp ikisi de yeni bir tane almalıydı. yepyeni hayatlar...
elbette... elbette kurar. bazen bir kelimeye yükler anlamı bazen de bir nesneye. hep öyle olmadı mı zaten? yani sonuçta yüzük dediğin şey de kimisi için esareti kimisi için de kavuşmayı temsil etmiyor muydu? asla bir daha bizim bütümüz olmayacak, diye düşündü. gözünün hemen altında bir iz belirdi bu sefer.
suçlayacak kimse, yanlış olan bir şey de yoktu. eksikti işte. sisyphos gibi olmaz, dedi. biri diğerinin aynısı binlerce gün boyunca yakılmaz bu can, dedi.
yıllardır durduğu eşikten bir adım attı. bu kez dışarı doğru.
devamını gör...

fiziksel olarak değil de daha çok ruhsal bir yalnızlık bu. ara sıra hoşuma da gidiyor ama işte bazen can sıkıcı olabiliyor.
devamını gör...

büyük ozan ali ekber çiçek'in bundan yıllar evvel bir alevi nefesine sığdırdığı filmdir.

on dört bin yıl gezdik pervanelikte
sıdkı ismin duydum divanelikte
içtim şerbetini mestanelikte
kırkların ceminde dara düş oldum

güruh-i naci'ye özümü kattım
adem sıfatında çok geldim gittim
bülbül oldum firdevs bağında öttüm
bir zaman gül için zara düş oldum

ali ekber çok büyük bir ozan, film ise kötü gibi bir filmdir babam afedersin.
devamını gör...

"insan bir kere birine geç kalır ve bir daha kimse için acele etmez."
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

devrimci faşizan ve çalkantılı siyasal iklimde banka soyar. bu hırsızlık değildir. turgut uyar da devrimci arkadaşlarının banka soyacağını duyunca beylik silahım var benim, ben yapayım diyerek ortaya atılmıştır. şimdi uyar hırsız mı. dar kalıplarla düşünmeyin. atatürk de saltanatı yıktı ama yıkıcı değil kurucu diyoruz kendisine. dönemin şartları ve ideolojik açıdan bakacaksınız bu tür olaylara. adam banka soyup güney amerika'ya mı kaçacaktı? bankalar kapitalizmin kasası ve kalbi. komünist devrimci için özel mülkiyet hakkının kutsallığı diye bir şey zaten yok. ceza hukuku açısından bakma olaya. indirgemeci olma. devrim başarılı olursa iktidar oluyorsun zaten. olmayınca da asılıyorsun. adam davası uğruna asılmış peki sen ne yaptın. banka soymamak mı en büyük başarın? deniz kaç para çalmış akp kaç para çalmış ve sonuçları ne olmuş ?
devamını gör...

kaçaklar. ülkeden kaçmanın en mantıklı yolunu bulmuşlar çünkü*.
devamını gör...

bu ülkeden daha fantastik yer mi var olm..
devamını gör...

yanlış bulduğum eylemdir. eşimize dostumuza kulak vermek lazım belki cidden düzeltmemiz gereken şeyler vardır, kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek değil sürekli geliştirmeye yönelik hareket etmemiz gerekmez mi ? kendimizi sevmeyelim demiyorum sevgi hastalığımızın önümüze geçer de iyileşemezsek sıkıntı olur diyorum.
devamını gör...

temel besleyici özelliklerinin ötesinde sağlığa olumlu katkıları olan besinlere fonksiyonel besin denir. sarımsak, fındık, kalsiyum eklenmiş portakal suyu, iyotlu tuz fonksiyonel besinlere örnek olarak verilebilir.
devamını gör...

memalik-i osmaniyenin tarih ve coğrafya lügatı'nda şöyle anlatılır: manastır vilayetinin serfice sancağında kaza merkezi bir kasabadır... selanikvilayetinin kuzeybatısında, güneydoğuda kavala, batısında grebene, kuzeydoğusunda kesriye, kuzeyinde görice ve leskovik, güneyinde ize kozana ile sınırlanmıştır.(1)
patriot, patriyotveya patiryot tabir edilen kelime vatansever manasındadır ve yamulmuyorsam latince veya rumcadan başta ingilizce ve diğer dillere geçmiştir.
patriyotlar, trakyanın gürpınar tekirdağ arası kıyı ve iç kesimlerdeki alana mübadele ile yerleştirilenler nasliç ve grebne veya grebene) kasabalarının köylüleridir.
köklerimin bir kısmı nasliç'e dayanır ki her zaman gururla hatırlar ve anlatırım. bahsettiğim ortamlarda arada bıkbık eden olursa da e-devletten alt-üst soy bilgisi sorgulamayı beraber açmayı teklif ederim ki genelde reddedilir.*
benden önce davranıp açanların suratı görülmeye değerdir, çünkü dedelerimin ve onların dedelerinin isimleri, ömer'dir, hamza'dır, bayram'dır, mehmet'tir; eşlerinin isimleri ise zeliha'dır, aliye'dir, saniye'dir.
savaşı, yokluğu, sılayı, gurbeti, kaybedilen eşleri, yitip giden evlatları görmüşler ancak asla anlatmamışlardır.
şimdi artık rahmetli olanların ağzından bir kelime çıkmazdı sorduğumuzda. kaç defa denediysem hep aynı şey oldu. önce daldı gitti, sonra bazen bir damla yaş aktı gözlerden sonra da şakayla karışık "hayde vre pidimu oyna disarida" dendi hep.
devamını gör...

çiko hep kandine ağlıyon biraz da bağa ağla gerizeğalu.
devamını gör...

daha önce yazmıştım yine aynı şeyi savunuyorum. gerçekten iyi yazanların yanında, gereksiz boş muhabbetler yapan bir yığın yazar olduğu halde, efendi gibi yazan dünya kadar insanı yok algoritma, yok bilmemne diye belirsiz bir bekleyişe sokup x kişiyi farklı bir statü nedeniyle şırrraaak diye yazar yaparsan eeeyyyhhh derim.
tamam o dangalak tipleri atma, hadi x'i de tepeden inme yazar yap buna da amin. e be kardeşim bari düzgünce yazan insanların da yolunu aç hiç değilse. e o da yok.
sonra biri diyor 'ben şu kadar yıl bekledim' öbürü diyor 'ben de bu kadar yıl bekledim'
beklemeseydin kardeşim. aptal yerine konuluyorsun e bunu bile bile niye bekliyorsun?
her derdimiz bitti, emeklilik prim günü bekler gibi ekşici efendilerin algortimasının keyfini beklemek mi kaldı? geçiniz.
devamını gör...

şahsımdır. hiç es geçmem inciğine cıncığına her şeyine bakarım. hatta e devlet şifresini verirse soy ağacından tut e-nabızdaki tahlil ve röntgen sonuçlarını bile incelerim.

beni oylayanlar bunu bilsin, sonra sapık mapık sözlerini asla kabul etmem.*.
devamını gör...

yaa en sevdiğim şarkılarla giriş yapılıyor. sevdim ben bu işi.
devamını gör...

yönetmen koltuğunda luke greenfield bulunan, senaryosu jason shuman ve eduardo cisneros'a ait olan komedi filminde; luis gerardo méndez, connor del rio, josé zúñiga, vincent spano, pia watson ve juan pablo espinosa rol alıyor.

dizimizin konusunu özetleyecek olursak: başarılı bir havacılık yöneticisi olan meksikalı renato küçük yaşlardan beri babası tarafından terkedildiğini düşünmektedir. evlenmesine beş gün kala kendisini terk eden babasının yeni eşinin arayarak amerika'ya gelmesi gerektiğini, babasının kendisini görmek istediğini söylemesiyle bütün dengeleri altüst olur. bunun üzerine bir de amerikalı bir üvey kardeşi olduğunu öğrendiğinde işler iyice çığırından çıkar. özgür ruhlu kardeşi asher ile renato birbirlerinden oldukça farklı karakterdedir. iki üvey kardeş, hasta babalarının isteği üzerine babalarının meksika’dan abd’ye giderken göçmen olarak izlediği yolculuğa çıkmaya zorlanır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bazı filmler giriş sahnesinde kendini belli eder. gülecek miyiz, ağlayacak mıyız, gerilecek miyiz biliriz. half brothers tam olarak böyle başlayan bir yapım. ben giriş sahnesini izler izlemez baba-oğul arasında duygu yüklü bir ilişkinin işleneceğini fark ettim ta ki giriş sahnesinin finalinde kahkaha atana kadar. film nasıl başladıysa öyle devam eden ve öyle sonlanan bir duygusal yoğunluğa sahip. asla tek bir duygu üstünde yoğunlaşmamıza, uzun süreli kahkahalara veya duygusal modlara izin vermiyor. sürekli bir duygu geçişi içerisinde filmin sonuna geliyoruz.

oyuncuların çoğunu ilk defa görüyorum dersem yalan olmaz ama oyunculukları beğendim. uçuk kaçık kardeş tiplemesi için seçilen oyuncunun performansı özellikle takdir edilesi. boş bir akşamınızda biraz gülmek biraz da sevgi pıtırcığı hissetmek için izlenilebilir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim