evde civciv beslemiş normal sözlük yazarları
bir kez zorla aldırmıştım anneme pazardan. ilk başta güzeldi cik cik cik. sonra büyüyorlar olmuyor. babaannemin tavukları vardı o dönem o büyütmüştü civcivleri. horoz olmuştu ikiside.
devamını gör...
z kuşağı
kuşaklarla insanları genellemeye hiç katılmıyorum şahsen ki milattan önceki zamanlarda bile o zamanın genç nüfusuna söylenen şimdiki eleştirilerin benzerleri var ama tabii zaman çok değişiyor. her dönemin şartları çok farklı. birde coğrafya kaderdir meselesi var tabii :(
devamını gör...
kılkuyruk
harry potter dünyasında, hp’ın babasının yakın arkadaşı olmasına rağmen sırtından vuran, aynı zamanda fareye dönüşebilmesinden dolayı kılkuyruk lakabını alan hayali karakterdir.
haindir, arkadaşlarının ölümüne sebep olmuştur. karakterinde korkaklık fazla olduğu için güçlünün yanında olmayı marifet sanmıştır.
gerçek dünyada da bu tipte insanlar için kullandığım deyimdir.
haindir, arkadaşlarının ölümüne sebep olmuştur. karakterinde korkaklık fazla olduğu için güçlünün yanında olmayı marifet sanmıştır.
gerçek dünyada da bu tipte insanlar için kullandığım deyimdir.
devamını gör...
organik kimya
hiç bir fikrim olmadığı gibi bu işten anlasa anlasa kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakası anlar dediğim başlıktır.
açılın evinizin kimyageri geldii....
açılın evinizin kimyageri geldii....
devamını gör...
tüm gününü normal sözlük’te geçirmek
yapabilecek daha güzel bir aktivitem yok arkaaşlar.
devamını gör...
jibaku shounen hanako-kun
ingilizce adı toilet bound hanako-kun olan, 2015'ten bu yana ayda bir bölüm olmak üzere yayımlanan ve aidairo takma adı altındaki iki kişi tarafından yazılıp çizilen manga. 2020'de lerche studio tarafından 12 bölümlük anime versiyonu yapılmış ancak manga kadar olamamıştır. en önemli arc'lar atlanmış, kısa kesilmiş ve ikinci sezonun gelme olasılığı da epey aza indirilmiştir. yine de animesi crunchyroll anime awards'da 2020 en iyi karakter tasarımı ödülünü almıştır. anime ve manga dışında bir de afterschool boy hanako-kun adında spin-off serisi ve ocak 2021'de gösterime girmiş sahne oyunu bulunmaktadır.
kamome akademisi'nin yedi gizemi vardır. akademide lise birinci sınıfı okuyan yashiro nene aşkı aramaktadır, sevilmek ve bir erkek arkadaş bulmak istiyordur. yedi gizemden biri olan tuvaletin hanako-san'ını duyduktan sonra kızlar tuvaletine gider, kapıyı tıklatır, "hanako-san, hanako-san, orada mısın?" diye seslenir ve efsanede anlatılanın aksine bir erkek olan hanako-kun ile tanışır. böylece hikayemiz başlamış olur. internetteki herhangi bir kaynak size konuyu aşağı yukarı böyle özetler çünkü devamı ağır spoilerlar içerebilir.
hikaye kulağa basit gelse de işlenişi bakımından kötü değil ve ilerledikçe açılıyor. çizim stili de oldukça özgün ve hoş. ana üçlü olan yashiro, hanako ve kou dışında yan karakterler de oldukça iyi yazılmış denilebilir (gerçi burası daha çok manga için geçerli, animede yan karakterleri doğru düzgün tanıyamıyoruz bile). başlarda fazla shoujovari ilerliyor ve shounen etiketine de sahip olmasına rağmen diğer shounenler kadar vurdulu kırdılı, hadi savaşalımlı değil genel itibarıyla. daha çok gizem-gerilim serilerini andırıyor.
bu ay manganın 76. bölümü yayımlandı ve aylık takip eden biri olarak gayet düzgün ilerlediğini söyleyebilirim, kafamızdaki soru işaretlerini giderirken bir yandan da hikayeyi heyecan verici bir şekilde dallandırıp budaklandırıyorlar. trajik bir konuyu işin içine komedi ve sevimli karakterler katarak anlatmakta gayet iyiler. şu an maalesef türkçe baskısı yok ancak ileride olursa mutlaka koleksiyonunu yapmak istediğim bir seri. bir de zaten güzel olan çizimlerin yanında çizerin bir boyama stili var ki birçok sayfa poster yapıp asılmalık.
ek olarak, mangayı okumadan önce karakterleri ve arc'ları çok araştırmamakta fayda var. hakkında bir şeyler aratıp spoiler yememek imkansıza yakın oldu artık.
kamome akademisi'nin yedi gizemi vardır. akademide lise birinci sınıfı okuyan yashiro nene aşkı aramaktadır, sevilmek ve bir erkek arkadaş bulmak istiyordur. yedi gizemden biri olan tuvaletin hanako-san'ını duyduktan sonra kızlar tuvaletine gider, kapıyı tıklatır, "hanako-san, hanako-san, orada mısın?" diye seslenir ve efsanede anlatılanın aksine bir erkek olan hanako-kun ile tanışır. böylece hikayemiz başlamış olur. internetteki herhangi bir kaynak size konuyu aşağı yukarı böyle özetler çünkü devamı ağır spoilerlar içerebilir.
hikaye kulağa basit gelse de işlenişi bakımından kötü değil ve ilerledikçe açılıyor. çizim stili de oldukça özgün ve hoş. ana üçlü olan yashiro, hanako ve kou dışında yan karakterler de oldukça iyi yazılmış denilebilir (gerçi burası daha çok manga için geçerli, animede yan karakterleri doğru düzgün tanıyamıyoruz bile). başlarda fazla shoujovari ilerliyor ve shounen etiketine de sahip olmasına rağmen diğer shounenler kadar vurdulu kırdılı, hadi savaşalımlı değil genel itibarıyla. daha çok gizem-gerilim serilerini andırıyor.
bu ay manganın 76. bölümü yayımlandı ve aylık takip eden biri olarak gayet düzgün ilerlediğini söyleyebilirim, kafamızdaki soru işaretlerini giderirken bir yandan da hikayeyi heyecan verici bir şekilde dallandırıp budaklandırıyorlar. trajik bir konuyu işin içine komedi ve sevimli karakterler katarak anlatmakta gayet iyiler. şu an maalesef türkçe baskısı yok ancak ileride olursa mutlaka koleksiyonunu yapmak istediğim bir seri. bir de zaten güzel olan çizimlerin yanında çizerin bir boyama stili var ki birçok sayfa poster yapıp asılmalık.
ek olarak, mangayı okumadan önce karakterleri ve arc'ları çok araştırmamakta fayda var. hakkında bir şeyler aratıp spoiler yememek imkansıza yakın oldu artık.
devamını gör...
korku filmlerinde hayatta kalma rehberi
-ıssız yerlerde karşınıza çıkan tanımadığınız etmediğiniz elemanları aracınıza almayın.
-bodrumdan sesler geliyorsa elinize fenerinizi alıp hemen gideyim bakayım demeyin.
-çocuklarınızın sezgilerine güvenin. sizin fark edemediğiniz çoğu şeyi fark edebilirler.
-evcil hayvanlarınızı ciddiye alın. onları huzursuz eden bir şeyler varsa muhtemelen bir sorun vardır.
-yeni taşındığınız evde tuhaf olaylar meydana geliyorsa o evden bir an önce gitmeye bakın.
-"araştırma yapacağım, kitap yazacağım." diye kötü şöhreti olan evlere itina ile taşınmayın.
-içkiyi fazla kaçırıp araç kullanmak gibi korkunç hatalara düşmeyin.* sonra birilerine çarpıp onları öldürdüğünüzü zannederek kaderlerine terk edip gidiyorsunuz, onlar da intikam almak için hepinizi tek tek avlamaya geliyor. gerçi müstahak size, bir suç işlediyseniz arkasında durmayı da bilin. sizin o parlak(!) geleceğiniz mahvolmasın diye insanlar ölmek zorunda değil. kimse canını sokakta bulmuyor.
-bodrumdan sesler geliyorsa elinize fenerinizi alıp hemen gideyim bakayım demeyin.
-çocuklarınızın sezgilerine güvenin. sizin fark edemediğiniz çoğu şeyi fark edebilirler.
-evcil hayvanlarınızı ciddiye alın. onları huzursuz eden bir şeyler varsa muhtemelen bir sorun vardır.
-yeni taşındığınız evde tuhaf olaylar meydana geliyorsa o evden bir an önce gitmeye bakın.
-"araştırma yapacağım, kitap yazacağım." diye kötü şöhreti olan evlere itina ile taşınmayın.
-içkiyi fazla kaçırıp araç kullanmak gibi korkunç hatalara düşmeyin.* sonra birilerine çarpıp onları öldürdüğünüzü zannederek kaderlerine terk edip gidiyorsunuz, onlar da intikam almak için hepinizi tek tek avlamaya geliyor. gerçi müstahak size, bir suç işlediyseniz arkasında durmayı da bilin. sizin o parlak(!) geleceğiniz mahvolmasın diye insanlar ölmek zorunda değil. kimse canını sokakta bulmuyor.
devamını gör...
profil fotoğrafı kedi olan yazarlar
kedi aşkından yanıp tutuşuyordur. muhtemelen kendi kedisidir diye düşünüyorum. kedisi olarak değil de evladı gibi görmeye başlarlar. anneler nasıl sürekli çocuklarının fotoğraflarını çekip oraya buraya atıyorsa, kedi anneleri de öyle her yere koymak istiyor olabilir.
devamını gör...
büyük olan çocukların kardeşlerine yaptıkları eşek şakaları
bu şakalatın amacı;kardeşin kısa devrelerini yakıp dumanında vals yapmaktır.
-kardeş 5-6 yaşlarındadır ve ona "sen öz evlatsın"diyerek üveymiş hissi verilir.sonuç"anneeeee ben öz evlatmışıım"diye ağlayan bir adet kız çocuğudur.
-kardeş bir dergide denk geldiği uzaydan çekilmiş dünya fotoğrafından korkmuştur.envaiçeşit dünya fotoğrafı bulunup"biz bunun içinde yaşıyoruz biliyo musun? evet uzay çok karanlık di mi hohohoho" şeklinde fotoğrafla beraber kurban kovalanır.
-süt kardeşler filmini izledikten sonra "gulyabani"den korkan kardeşin "gulyabani geliyoo,arkanda"diyerek merdivenlerden yuvarlanması sağlanır.
not: bu acıklı hikayede yer alan kardeş(zat-ı şahane) ben oluyorum dostlar.
-kardeş 5-6 yaşlarındadır ve ona "sen öz evlatsın"diyerek üveymiş hissi verilir.sonuç"anneeeee ben öz evlatmışıım"diye ağlayan bir adet kız çocuğudur.
-kardeş bir dergide denk geldiği uzaydan çekilmiş dünya fotoğrafından korkmuştur.envaiçeşit dünya fotoğrafı bulunup"biz bunun içinde yaşıyoruz biliyo musun? evet uzay çok karanlık di mi hohohoho" şeklinde fotoğrafla beraber kurban kovalanır.
-süt kardeşler filmini izledikten sonra "gulyabani"den korkan kardeşin "gulyabani geliyoo,arkanda"diyerek merdivenlerden yuvarlanması sağlanır.
not: bu acıklı hikayede yer alan kardeş(zat-ı şahane) ben oluyorum dostlar.
devamını gör...
ne zaman evleneceksin diye soran insan iticiliği
ben evlendim zaten ama biz seni çağırmadık diyerek kurtulacağınız insan grubudur.
devamını gör...
normal sözlük için öneriler
radyo,webinar, etkinlik( az ünlü insanların daveti, kardeşler restaurant ve türkü evi’nin solisti bugün sorularınızı yanıtlıyor)
turnuva(haxball,agar.io) kazananlara miami tatili yahut aksarayda bir hamam ödülü.
yetenek bölümü.
müziğe karşı hüneri olanlar kendilerini oralarda tanıtabilir,
yahut resim yeteneği olanlar için mini sergi fırsatı hoş olur.
görsel işitsel karşılık bulabileceği ne yeteneği varsa artık.
kafaçöpçatan kafacam platformu 12den sonra devreye girebilir .
kafa meritokrasi
.
.
.
turnuva(haxball,agar.io) kazananlara miami tatili yahut aksarayda bir hamam ödülü.
yetenek bölümü.
müziğe karşı hüneri olanlar kendilerini oralarda tanıtabilir,
yahut resim yeteneği olanlar için mini sergi fırsatı hoş olur.
görsel işitsel karşılık bulabileceği ne yeteneği varsa artık.
kafaçöpçatan kafacam platformu 12den sonra devreye girebilir .
kafa meritokrasi
.
.
.
devamını gör...
isviçre
saatçileriyle meşhur ülkedir. ayrıca benim isveç’le karıştırdığım ülkedir. hatta yine karıştırmış olabilirim . bilmiyorum .
devamını gör...
seri beğenen yazarın herkesi seri beğendiğini görmek
iyi de ne var bunda?..
t: çok duygusal yazar beyanı.
t: çok duygusal yazar beyanı.
devamını gör...
yeşil renkli yazarlar
devamını gör...
marina ginestà
barselona'da hotel colon'un çatısında sırtındaki m1916 ispanyol mavzeriyle -ilk ve son kez silah tutmuştur- çekilen fotoğrafıyla ispanya devrimi'nin ruhunu ölümsüzleştirmiş; iç savaşın sembolü haline gelmiş 17'lik devrimci, milis, gazeteci ve tercüman.

(1936 barselona - juan guzmán)
marina, 19 ocak 1919'da fransa'nın toulouse şehrinde sol görüşlü bir ailede dünyaya geldi. henüz 11 yaşındayken ailesiyle birlikte barselona'ya taşındı. takip eden yıllarda katalonya birleşik sosyalist partisi'ne katıldı (partido socialista unificado de cataluña). iç savaş başladığında sovyet gazetesi pravda'da muhabirlik yapan mikhail koltsov'un yanında muhabirlik ve çevirmenlik yaptı. pravda'ya yeni katılmasına karşın sovyet politikalarında yanlış giden bir şeyler olduğunu anlamıştı ve daha sonraları fikirleri birleşik marksist işçi partisi'ne (partido obrero de unificacion marxista) yaklaştı. savaş bitmeden yaralanınca montpellier'e gönderildi. fransa nazilerce işgal edildikten sonra dominik cumhuriyeti'ne gitmek zorunda kaldı. 1946'da diktatör rafael trujillo'nun baskılarından kaçarak venezuela'ya göç etti. 1952'de barselona'ya, 1978'de de paris'e taşındı. marina ginestà, ocak 2014'te paris'teyken; savaşı kaybetmiş olsa da temiz bir ruh ve mazlumlar için savaşmış olmanın verdiği onurla son nefesini verdi.
şimdi, marina'nın pravda için çalışırken pek de yanılmadığını gösteren, daha sonraları faşist franco'nun ilerlemesini kolaylaştıran ve sonrasında da zaferini pekiştiren dünya ölçekli komünist basının devrimi nasıl haince katlettiğine bakalım. yeterli kaynakların olmaması barselona çarpışmaları hakkında kesin ve tarafsız konuşmayı imkansızlaştırıyor, çarpışmaların gerçek öyküsünü maskeliyor.
fakat yine de genel bir portre çizebilmek adına fraksiyonlardan ve komünist basından bahsedelim.
3 mayıs tarihli hükümet kararı ve telefon santrali baskını:
barselona çarpışmalarının başlangıcı olarak hükümetin özel silahların toplanması ve siyaset üstü bir polis gücü kurulmasına yönelik aldığı 3 mayıs 1937 tarihli kararı kabul edebiliriz. 3 mayıs'ta hükümet c.n.t.'li işçilerin çalıştığı telefon santralini ele geçirmeye karar verdi. gerekçeleri kötü yönetim, resmi konuşmaların dinlenmesi ve görüşmelerin banda alındığı iddialarıydı. polis şefi salas -polisler caddeleri kontrol altına alırken- üç kamyon dolusu güvenlik askerini santrale gönderdi. santralin yanı sıra çeşitli stratejik binalar da ele geçirildi. genel kanı bu eylemin c.n.t.'ye karşı güvenlik askerleri ve p.s.u.c. tarafından yapılacak bir saldırının işareti olduğuydu. caddelerde ve sokaklarda silahlı anarşistler devriye atmaya başladı, dükkanlar kapandı; hemen ardından çatışmalar patlak verdi. o günün gecesi ve ertesi gün barikatlar kurulmuştu, çatışmalar 6 mayıs sabahına kadar sürdü. 7 mayıs'ta şartlar normalde döndü.

(barikatların lokasyonlarına dair bir harita)

(bir c.n.t. barikatı)
komünist basında barselona çarpışmalarının sorumluluğu p.o.u.m.'un üzerine yıkılmıştır. bütünüyle p.o.u.m. tarafından organize edilmiş bir isyan, hatta daha da ileri giderek; faşist çıkarlar için düzenlenmiş, bir iç savaş başlatarak hükümeti devre dışı bırakma amacını amaçlayan bir dümen idi. bu iddiaların devamında p.o.u.m. "franco'nun beşinci kolu" olmak ve ihanetle suçlanıyordu.
11 mayıs tarihli (ingiliz komünist partisi'nin yayın organı) daily worker'a göre:
"dördüncü enternasyonal kongresini" "hazırlamak" için barselona'ya akın eden alman ve italyan ajanların büyük bir görevi vardı. bu görev şuydu:
yerel troçkistlerle işbirliği yaparak kargaşalı ve kanlı bir ortam hazırlayacaklar, alman ve italyanlar da barselona'da hüküm süren karışıklıklar yüzünden "katalonya kıyılarını deniz egemenliği altında tutmaya olanakları kalmadığını ve bu yüzden barselona'ya asker çıkartmaktan başka çareleri olmadığını" ilan edivereceklerdi.
başka bir ifadeyle, alman ve italyan hükümetlerin katalonya kıyılarına açıktan açığa kuvvet çıkarabileceği ve bunu "düzeni korumak için yaptığını" ilan edebileceği bir ortam hazırlanıyordu.
...
bütün dalaverenin aracı, troçkist bir örgüt görünümündeki p.o.u.m. olarak alman ve italyanlar için hazırdı.
meşhur sabıkalı unsurlarla ve anarşist örgütlerdeki belli diğer yanlış yola sürüklenmiş kişilerle işbirliği içinde hareket eden p.o.u.m., cephe gerisinde ve cephede bilbao'ya yapılan hücumla aynı zamanda getirilen bir saldırı planlamış ve örgütlemiştir...
yazının sonlarına doğru barselona çarpışması "p.o.u.m. saldırısı" haline gelir ve aynı sayıdaki bir başka yazıda katalonya'da kan dökülmesenin sorumluluğunun p.o.u.m.'a ait olduğu belirtilir.
yine 11 mayıs tarihli daily worker'a göre:
solcu katalan kamu güvenliği bakanı aiguade ve birleşik sosyalist kamu düzeni genel komiseri rodrique salas, çoğunluğu c.n.t. sendikaları üyesi olan görevlilerin silahlarını almak üzere, telefonica binasına silahlı devlet polisi gönderdiler.
29 mayıs tarihli inprecor:
öğleden sonra saat 3'te kamu güvenliği komiseri yoldaş salas, bir gece önce p.o.u.m.'un elli üyesi ve birkaç ipini koparmış kimse tarafından işgal edilen telefon santraline gitti.
yazılanların birbirleriyle nasıl çeliştiği ortadadır. p.o.u.m.'un elli milisine dair başka bir kayıt yoktur -dikkate değer bir hadise olmasına rağmen-.
peki p.o.u.m. gerçekte ne yaptı ve 7 mayıs'tan sonra ne oldu?
4 mayıs'ta küçük bir troçkist grup tarafından dağıtılan bildiride söylenenler kabaca şöyleydi: "herkes barikatlara gitsin -savaş sanayi dışındaki bütün sanayi kollarında genel grev yapılsın".
fakat p.o.u.m. önderleri tereddüt içerisindeydiler. franco'ya karşı savaşları bitmeden ve savaş kazanılmadan önce ayaklanmaya karşılardı. yine de emekçiler sokağa döküldü ve p.o.u.m. emekçilerin yanında yer almak zorunda kaldı. herhangi bir binaya saldırı emrini asla vermediler, eylemlerini savunma ile sınırlamak için gayret ettiler. la battala ayrıca barikatların terk edilmemesi gerektiğini yayımladı. p.o.u.m.'un sorumluluğu, herkesi biraz daha ayakta tutmaktan ibarettir. daha sonra p.o.u.m. önderleriyle kişisel ilişkileri olanlar: "onların bu durumdan rahatsız olduğunu fakat yine de katılmak zorunda kaldıklarını" söylediler.
birbiri ardına eklenen tonla dezenformasyon souncunda p.o.u.m. 15-16 haziran'da lağvedildi, p.o.u.m.'la ilişkisi olan herkes tutuklandı.
sonuç olarak zaten fraksiyonlara ayrılmış olan devrim: sürekli olarak hükümet değişikliğini deneyimlerken p.o.u.m.'u ihanetle suçlamış ve yine sol, kendi uzuvlarından birini koparıp atmıştır. franco'nun başarısında p.o.u.m.'un kurban edilmesinin payının olduğunu söylersek yanılmış olmayız.
sahtekarlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.

(1936 barselona - juan guzmán)
marina, 19 ocak 1919'da fransa'nın toulouse şehrinde sol görüşlü bir ailede dünyaya geldi. henüz 11 yaşındayken ailesiyle birlikte barselona'ya taşındı. takip eden yıllarda katalonya birleşik sosyalist partisi'ne katıldı (partido socialista unificado de cataluña). iç savaş başladığında sovyet gazetesi pravda'da muhabirlik yapan mikhail koltsov'un yanında muhabirlik ve çevirmenlik yaptı. pravda'ya yeni katılmasına karşın sovyet politikalarında yanlış giden bir şeyler olduğunu anlamıştı ve daha sonraları fikirleri birleşik marksist işçi partisi'ne (partido obrero de unificacion marxista) yaklaştı. savaş bitmeden yaralanınca montpellier'e gönderildi. fransa nazilerce işgal edildikten sonra dominik cumhuriyeti'ne gitmek zorunda kaldı. 1946'da diktatör rafael trujillo'nun baskılarından kaçarak venezuela'ya göç etti. 1952'de barselona'ya, 1978'de de paris'e taşındı. marina ginestà, ocak 2014'te paris'teyken; savaşı kaybetmiş olsa da temiz bir ruh ve mazlumlar için savaşmış olmanın verdiği onurla son nefesini verdi.
şimdi, marina'nın pravda için çalışırken pek de yanılmadığını gösteren, daha sonraları faşist franco'nun ilerlemesini kolaylaştıran ve sonrasında da zaferini pekiştiren dünya ölçekli komünist basının devrimi nasıl haince katlettiğine bakalım. yeterli kaynakların olmaması barselona çarpışmaları hakkında kesin ve tarafsız konuşmayı imkansızlaştırıyor, çarpışmaların gerçek öyküsünü maskeliyor.
fakat yine de genel bir portre çizebilmek adına fraksiyonlardan ve komünist basından bahsedelim.
3 mayıs tarihli hükümet kararı ve telefon santrali baskını:
barselona çarpışmalarının başlangıcı olarak hükümetin özel silahların toplanması ve siyaset üstü bir polis gücü kurulmasına yönelik aldığı 3 mayıs 1937 tarihli kararı kabul edebiliriz. 3 mayıs'ta hükümet c.n.t.'li işçilerin çalıştığı telefon santralini ele geçirmeye karar verdi. gerekçeleri kötü yönetim, resmi konuşmaların dinlenmesi ve görüşmelerin banda alındığı iddialarıydı. polis şefi salas -polisler caddeleri kontrol altına alırken- üç kamyon dolusu güvenlik askerini santrale gönderdi. santralin yanı sıra çeşitli stratejik binalar da ele geçirildi. genel kanı bu eylemin c.n.t.'ye karşı güvenlik askerleri ve p.s.u.c. tarafından yapılacak bir saldırının işareti olduğuydu. caddelerde ve sokaklarda silahlı anarşistler devriye atmaya başladı, dükkanlar kapandı; hemen ardından çatışmalar patlak verdi. o günün gecesi ve ertesi gün barikatlar kurulmuştu, çatışmalar 6 mayıs sabahına kadar sürdü. 7 mayıs'ta şartlar normalde döndü.

(barikatların lokasyonlarına dair bir harita)

(bir c.n.t. barikatı)
komünist basında barselona çarpışmalarının sorumluluğu p.o.u.m.'un üzerine yıkılmıştır. bütünüyle p.o.u.m. tarafından organize edilmiş bir isyan, hatta daha da ileri giderek; faşist çıkarlar için düzenlenmiş, bir iç savaş başlatarak hükümeti devre dışı bırakma amacını amaçlayan bir dümen idi. bu iddiaların devamında p.o.u.m. "franco'nun beşinci kolu" olmak ve ihanetle suçlanıyordu.
11 mayıs tarihli (ingiliz komünist partisi'nin yayın organı) daily worker'a göre:
"dördüncü enternasyonal kongresini" "hazırlamak" için barselona'ya akın eden alman ve italyan ajanların büyük bir görevi vardı. bu görev şuydu:
yerel troçkistlerle işbirliği yaparak kargaşalı ve kanlı bir ortam hazırlayacaklar, alman ve italyanlar da barselona'da hüküm süren karışıklıklar yüzünden "katalonya kıyılarını deniz egemenliği altında tutmaya olanakları kalmadığını ve bu yüzden barselona'ya asker çıkartmaktan başka çareleri olmadığını" ilan edivereceklerdi.
başka bir ifadeyle, alman ve italyan hükümetlerin katalonya kıyılarına açıktan açığa kuvvet çıkarabileceği ve bunu "düzeni korumak için yaptığını" ilan edebileceği bir ortam hazırlanıyordu.
...
bütün dalaverenin aracı, troçkist bir örgüt görünümündeki p.o.u.m. olarak alman ve italyanlar için hazırdı.
meşhur sabıkalı unsurlarla ve anarşist örgütlerdeki belli diğer yanlış yola sürüklenmiş kişilerle işbirliği içinde hareket eden p.o.u.m., cephe gerisinde ve cephede bilbao'ya yapılan hücumla aynı zamanda getirilen bir saldırı planlamış ve örgütlemiştir...
yazının sonlarına doğru barselona çarpışması "p.o.u.m. saldırısı" haline gelir ve aynı sayıdaki bir başka yazıda katalonya'da kan dökülmesenin sorumluluğunun p.o.u.m.'a ait olduğu belirtilir.
yine 11 mayıs tarihli daily worker'a göre:
solcu katalan kamu güvenliği bakanı aiguade ve birleşik sosyalist kamu düzeni genel komiseri rodrique salas, çoğunluğu c.n.t. sendikaları üyesi olan görevlilerin silahlarını almak üzere, telefonica binasına silahlı devlet polisi gönderdiler.
29 mayıs tarihli inprecor:
öğleden sonra saat 3'te kamu güvenliği komiseri yoldaş salas, bir gece önce p.o.u.m.'un elli üyesi ve birkaç ipini koparmış kimse tarafından işgal edilen telefon santraline gitti.
yazılanların birbirleriyle nasıl çeliştiği ortadadır. p.o.u.m.'un elli milisine dair başka bir kayıt yoktur -dikkate değer bir hadise olmasına rağmen-.
peki p.o.u.m. gerçekte ne yaptı ve 7 mayıs'tan sonra ne oldu?
4 mayıs'ta küçük bir troçkist grup tarafından dağıtılan bildiride söylenenler kabaca şöyleydi: "herkes barikatlara gitsin -savaş sanayi dışındaki bütün sanayi kollarında genel grev yapılsın".
fakat p.o.u.m. önderleri tereddüt içerisindeydiler. franco'ya karşı savaşları bitmeden ve savaş kazanılmadan önce ayaklanmaya karşılardı. yine de emekçiler sokağa döküldü ve p.o.u.m. emekçilerin yanında yer almak zorunda kaldı. herhangi bir binaya saldırı emrini asla vermediler, eylemlerini savunma ile sınırlamak için gayret ettiler. la battala ayrıca barikatların terk edilmemesi gerektiğini yayımladı. p.o.u.m.'un sorumluluğu, herkesi biraz daha ayakta tutmaktan ibarettir. daha sonra p.o.u.m. önderleriyle kişisel ilişkileri olanlar: "onların bu durumdan rahatsız olduğunu fakat yine de katılmak zorunda kaldıklarını" söylediler.
birbiri ardına eklenen tonla dezenformasyon souncunda p.o.u.m. 15-16 haziran'da lağvedildi, p.o.u.m.'la ilişkisi olan herkes tutuklandı.
sonuç olarak zaten fraksiyonlara ayrılmış olan devrim: sürekli olarak hükümet değişikliğini deneyimlerken p.o.u.m.'u ihanetle suçlamış ve yine sol, kendi uzuvlarından birini koparıp atmıştır. franco'nun başarısında p.o.u.m.'un kurban edilmesinin payının olduğunu söylersek yanılmış olmayız.
sahtekarlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.
devamını gör...
karma puan biriktireceğim diye şekilden şekile giren tip
sataşmak için başlık açanlardan daha çok sevdiğim tiptir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
kalbime ektiğim,
aşk tohumlarına,
can suyu oldun.
hayalime,
gerçek oldun.
yazıma fikir,
şiirime mısra oldun.
filmime battaniye,
mitosuma efsane oldun.
içime kelebek,
kalbime küt küt oldun.
gözüme nur,
ateşime çıra oldun.
müziğime söz,
fikrime ince gül oldun.
canıma canan,
ruhuma eş oldun.
aşk tohumlarına,
can suyu oldun.
hayalime,
gerçek oldun.
yazıma fikir,
şiirime mısra oldun.
filmime battaniye,
mitosuma efsane oldun.
içime kelebek,
kalbime küt küt oldun.
gözüme nur,
ateşime çıra oldun.
müziğime söz,
fikrime ince gül oldun.
canıma canan,
ruhuma eş oldun.
devamını gör...
ağzındakikanısilipişteşimdikızandövüşçü
nick seçimiyle beni epey güldürmüş 1.nesil yazar.
kıymeti bilinesice:)
kıymeti bilinesice:)
devamını gör...
