kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"anlatacak çok şeyim olsa da, anlaşılmak istediğimden emin değilim." - charles bukowski
devamını gör...

"neyse geçiştirme cümlesidir" dedi adam, gözleri çoktan kan çanağı kıvamına gelmişti içmekten. inceleşen sesi ile devam etti sonra "gitmek tamam kalmak da kabulüm ama neyse nedir, açık ol bana" diye devam etti. zar zor ayakta duruyordu, cümlesini bitirip koltuğuna soluk soluğa geri oturdu. arkasındaki kadın tepkisiz kaldı önce, sonra fikrini değiştirip "ama.." diye bir cümle kurmaya kalktı, sesi içine kaçtı, vazgeçti sustu. neden sonra adam kadının odada olmadığını fark etti, ayağa kalkmaya çalıştı, beceremedi. içinden sadece "neyse" diyebildi, "gitmesi iyi oldu" cümlesini bile kuramadan sızdı. masal değildi ve mutlu bitmesi beklenmiyordu zaten.
devamını gör...

"böyle kapağı olan, okumalık..." diye devam edecektir sohbete.
devamını gör...

"içte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır"
-stefan zweig

bu sözün gerçek olduğunu gözyaşlarımı içime attığım dışarıya akıtamadığım zamanlarda anladım.
devamını gör...

aklımda bir iki tane olan ama sırf ego’ları yükselmesin diye buraya yazmadığım nick’lerdir.
tanım: merak konusu
devamını gör...

mavi tik olayında bazen mesajı görüp cevaplayamayabiliyorsunuz. insanlarda da aaa gördü ama cevaplamadı durumu olabiliyor bu yaşanmaması için yapılan bir durum. son görülmenin bence var olmasına bile gerek yok. buna neden ihtiyaç duyulmuş onu da ben anlamadım. ayrıca eskiden whatsapp'tan mesajlaşılmıyordu. normal kısa mesaj yoluyla mesajlaşılıyordu. onda da ne son görülme vardı ne de mavi tik. ben de bu durumun devam etmesi için yapıyorum. havalı olmakla, gizemli olmakla da nasıl bir alakası kuruldu anlamadım. bence asıl sorun bunların konu diyip konuşulmasında. çok önemli meseleler değil.
devamını gör...

ne suriyelilermiş arkadaş ya.
devamını gör...

pers topraklarında ortaya çıkmış, kısa zamanda geniş topraklara yayılmış bir inanıştır. uygurlar'ın devletin resmi dinini maniheizm olarak benimsemesi ile bu inanış en parlak dönemini yaşamıştır. kutsal kitabı arzhang'tır.

mani dininin öğretilerine göz atacak olursak, dünya görüşlerinde dünyada iki kutup bulunduğunu görürüz. bunlar tanrısal aydınlık ve köt karanlıktır. bu iki kutup iç içe şekildedir. tanrısal aydınlığın karanlıktaki tutsaklığının sona ermesi için "seçilmişler" denilen bir grubun yardımı gerekmektedir.

seçilmişler olarak bahsedilen grup, asla cinsel ilişkiye girmeyen ve herhangi bir kötülük yapmayan kimselerdir. geçim sıkıntısı içinde bulunan bu grup, onlara inananlar ve müritleri sayesinde geçimlerini sağlarlar.

maniheizm'e göre dünyanın sonunda karanlık ile aydınlık temelli olarak ayrılacaktır ve bu yolda seçilmişlerin yardımı büyük bir kurtarıcı olacaktır. bu nedenle seçilmişler bu dinde oldukça önemli bir yere sahiptir.

maniheizm dini, diğer dinler gibi kendinden önceki inanışlardan derin izler taşımaktadır. dinin kurucusu olan mani'nin mensup olduğu tarikatta, hristiyanlık'taki vaftiz ve islam'daki abdeste benzer ibadetler vardı. bununla birlikte, tarikat üyeleri asla et yemiyorlardı ve şarap da içmiyorlardı. her üyenin tarlasını sürmesi ve yerleşik yaşaması ise, yerleşik yaşam sürdüren yahudi tarikatı esseneler’i çağrıştırıyordu. yine bu tarikata benzer olarak inançlarına "yasa(nomos)" ismi verildiği görülmektedir. hristiyanlık ve müslümanlık ritüellerine benzer ibadetlerde bulunan bu tarikat, “sabbat” gününe olan riayetleri nedeniyle yahudilerle de oldukça fazla ortak özelliğe sahiptir.
devamını gör...

olabilir.
devamını gör...

bir kafa sözlük yazarı isteğidir. özgün olabilmenin önemini kavrayan, ikinci sınıf imitasyon etkisi yaratan başlıklardan bıkmış her yazarın beni anladığını düşünüyorum. aynı duyguları farklı cümlelerle izah edebilecek kadar zengin bir dilimiz olduğuna inanıyorum.

ekleme : aşağıdaki yazar arkadaşın uyardığı gibi kastım sadece spesifik tanım içeren başlıklar içindir.

ekleme 2 : elbette aynı ülkede aynı gündemi yaşıyoruz. kastım tamamen aynı kelimeler ile başlık açılmamasıdır. gündemdeki bir olayı betimlerken ekşi’nin başlığı ile birebir aynı kelimeleri ihtiva eden başlık açılmaması, yazarın kendi özgün tarifini getirmesidir.
devamını gör...

eski bir arkadaşımın çıkarları için (bazen de meraktan) yakınları üzerinde uzmanca uyguladığı kontrol, ikna yöntemi.
bir gün bana yakın arkadaşım olabilmek için beni manipüle ettiğini itiraf etmişti ama buna rağmen ona küsememiştim. benim dış görünüşüme sürekli laf ederek beni küçük görerek özgüvenimi yerle bir etti, bir yandan da kendisinin ne kadar güzel olduğunu söyleyip dururdu tabi. güzel biri olduğumu kabul etmem yıllar aldı. bunu fark ettiğimde de çirkin olanın o olduğunu gördüm.
böyle insanlardan kurtulmak zordur, size neler yaptığını yıllar sonra kafanız dank eder. o kişi hayatınızdan çıkardığınızda da bir daha nerede böyle bir insan olsa fark edersiniz. bazen bedelleri ağır olsa da iyi bir derstir
devamını gör...

sanırım yine iko uyurken biri düğmelerle oynadı.
(al bozdunuz işte cıks cıks)
devamını gör...

ismimizin içinde bulunan harflerin kişiliğimizin ve karakter özelliklerimizin üzerinde etkileri olduğu düşünülen analiz çeşididir. inanmak ve inanmamak arasında bir yerlerde olduğum konudur.
devamını gör...

askeri vesayetin artık olmadığı, şiir okuyanların cezaevine atılmadığı güzel ve yalnız ülkemizin özgürlük yolunda attığı bir adım daha.

arkadaş bu nasıl bir hırstır, öfkedir pes. istanbul u kaybettiler diye 1,5 yıldır yaptıklarına bak.
devamını gör...

rus yazar ivan gonçarov'un bir ayda yazdığı romanı. kitabı okurken resmen ürperdim çünkü kitap benimle alakalı çok şey anlatıyordu.
oblomov, sorunların farkındadır, çözümün ne olduğunu da biliyordur. hayatını değiştirmek için sürekli birbirinden güzel planlar yapmaktadır. fakat o planları uygulamaz. ciddi işleri bir yana bırakarak içine kapanmak, kendi yarattığı hayal dünyasında yaşamak oblomov’un en büyük zevkidir.


"bir gün bir şeyi istersin, ertesi gün tutkuyla, ölesiye ona bağlanırsın, daha ertesi gün onu istediğinden utanırsın, arzun yerine geldiği için hayata lanet edersin. işte insan hayatta kendi isteğinin peşinden serbestçe giderse böyle olur. bastığımız yeri yoklayarak yürümeliyiz; bazı şeylerden gözlerimizi çevirmeliyiz, mutluluk hülyalarına kapılmamalıyız, mutluluk elimizden kaçarsa isyan etmemeliyiz; hayat budur işte... kim demiş hayat zevk ve mutluluktur diye. ne saçma düşünce! hayat hayattır, bir ödevdir, ödev dediğin de çetin bir iştir."

" stoltz: ama bu hayatta sevmediğin şey ne? onu söyle.
oblomov: her şey, durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de aç gözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler.konuşmalarını dinledikçe insan budalalaşıyor. ilk bakışta zeki insanlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: "falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı." başka birisi: " aa! olur şey değil niçin acaba?!" yahut: "falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti, bir başkası üçyüz bin kazandı." illallah bunlardan. bunlar arasında insanlık nerede? insanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? insanlık ufak paralar haline gelmiş... hayat amma da hayat ha. ne bulabilir insan orada? fikir meseleleri mi var, duygu meseleleri mi var? bu hayatın bir ekseni yok: derin, hayati hiç bir yanı yok!"

“ insan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. bugün nasıl yaşadım sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat.”

"zamanı saatlerle, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, sizinle ölçüyorum: "onu gördüm, görmedim, göreceğim, görmeyeceğim, gelecek, gelmeyecek..."

"- gerekirse senin için seve seve ölebilirim.
- buna gerek yok. senden bunu isteyen yok. ne diye hayatını feda etmeni isteyeyim? sadece kendi işini yapmanı istiyorum. ancak dürüst olmayan insanlar kendilerinden istenen şeyi yapmamak için istenmeyen ve yapılmayacak fedakârlıklardan söz ederler."
devamını gör...

yalan olduğunu bir sure sonra söyleyen kişinin de unutması..
devamını gör...

sevgili yazarlarımızdan "naja" ile hikayemden bahsetmek isterim. aslında bahsetmesem mi bilemedim kıskançlık yapayım biraz.tanışırsanız eğer daha çok kişiyle konuşması gerekecek , haliyle bu durum benim konuşma süremin azalması demek olacak.neyse olsun ya öyle kocaman bir yüreği var ki ucu bucağı görünmeyen bir derya gibi.orada tüm sözlük yazarlarına ayıracağı bir yer ve süre vardır.hatta sizin için gününü 36 saate çıkarır yine zaman ayırır.

tanışma hikayesiyle başlayayım yazıma. yine günlerden bir gün taburemi sözlük kahvesinin önüne atmış dedikodu bekleyen dayılar gibi akıştan gelen geçeni izliyorken bizim mahallenin muhtarı çıkageldi. yine aylaklık mı yapıyorsun yayıncımıza git sor bakalım akşama bir ihtiyacı var mı dedi. muhtarımız hakkında detaylı bilgi için. #921035 neyse yayıncı hakkında bilgiyi aldım insanlık bende kalsın dedim koyuldum yola, çok zaman geçmedi buldum radyoyu, kapıya bir tekme daldım içeri, beni muhtar yolladı diye bağıra bağıra radyonun koridorlarında geziyorum."burda robnaja diye biri varmış" diye bağırmaya başladım

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

baktım bağırmakla olmayacak bu iş koridorun sonunda hazırlanma odaları var tamam dedim buradan bulurum. ilk odayı geçtim marikaki, ikinci odayı geçtim vanellope, üçüncü odayı geçtim cenk, son 3 oda kalmışken robnaja yazan kapıyı buldum çalmadan daldım odaya.insanın kafası boş olunca yapıyor böyle yabanilikler, yeller esiyor mutluyuz yani.

beklemeden içeri daldım, o da ne sanki başka bir dünyaya geçmiş gibi oldum. renkler değişti her yer şeker dolmaya başladı. sonradan öğrendim ki şeker krallığının giriş kapısını açmışım. karşımda dört adet muhteşem yayıncı sol baştan sağ başa robnaja,cenk,vanellope,marikaki.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şaka yapmıyorum bildiğiniz böyle bir görüntü ile karşılaştım. hepsi mi bu kadar şeker olur, şaka mısınız dedim ,ya ne içirdiniz bana böyle renkli renkli görmeye başladım diyorum. içimden kesin o çaycı markaların parasını vermedim diye bayat çayı ittirdi diyorum fakat kızamıyorum da çünkü karşılaştığım manzara çok güzeldi.

aman dedim başladım konuşmaya ama bu sefer kibar konuşuyorum, eser kalmadı az önceki kabalığımdan, sanmayın kendim böyle konuşuyorum meğer şeker krallığının etkisiymiş ,giren kimse kötü konuşamıyormuş. sevgi doluymuş burası en kötüsünü bile seviyorlarmış çünkü en kötüsünün bile tek amacı başkaları tarafından daha çok sevilmekmiş. öyle karmaşık bir yer.

sonra başladık konuşmaya ben anlatıyorum o sadece gülüyor ama ne gülüş içimden diyorum ki "demek ki robnaja gülüşü buymuş", nerden mi biliyorum muhtar demişti gülüşünü duyunca zaten kendin her hafta gider sorarsın bir ihtiyacınız var mı diye. neyse beni muhtar yolladı bir ihtiyacınız var mı diye soruyor efendim dedim. kendisi yine güldü anladım ki zaten her şeye sahipmiş ,muhtarın oyununa gelmişim. sonra günler geçtikçe radyoyu dinleye dinleye kendisine hayran oldum, bir fare çözümlemeleri var ki öyle böyle değil efendim keşke tekrar yayını olsaydı da şuraya ses kaydı koyabilseydim.o yayında benim mahlasımı okurken çektirdiğim eziyeti halen hatırlar ve o meşhur kahkasını atmaktan geri durmaz.
fare demişken yayında paylaşamadığım fare videomu paylaşmak istiyorum kendisiyle. en sevdiğim farelerden biri budur. bence radyo yayını yaparken cenk ile böyleler. videonun ilgili bölümü 1:10 da başlıyor sonrası size kalmış. sevdiğimiz ve veda etmiş bir yayıncımızı hatırlatmıyor mu.en kısa sürede geri dönmesi dilekleriyle.



şimdi ben niye bunları anlattım? gördünüz çıktım anlattım, izaha gerek yok. anlattım çünkü robnaja demek puzzle demek, tüm parçaları toplamanız demek, tüm parçaları toplayamazsanız onu anlayamazsınız demek, bir şeyler hep eksik olur demek. korkmayın tüm parçaları anlatacağım size.

kendisi şeker krallığından kalan sürelerinde öğretmenlik yapıyor ve öğretmenlik yaptığı yer çok tekin bir yer değil. bu yüzden her gün spor yapması gerekiyor. az önceki sevimli hali sizi aldatmasın aslında okula gittiğinde tam bir teğmen oluyor. görseli bırakıyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

okulunun adı hero's duty ve her gün çocuklarını cy-bugs denilen yaratıklardan koruyor. sizce de spor yapması normal değil mi ? ve bunu herkese tavsiye ediyor. #196560 okulun olduğu yer şeker krallığının komşu ülkesi. anlayacağınız koruduğu tek şey çocukları değil. peki bizim kahramınımızı kim koruyor tabi ki sevgili eşi felix.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

böyle zorluklarla kolayca başa çıkabilen çok güçlü bir yazarımızdır. gerçekten güçlü olduğunu düşünüyorum vursa bir yerinizi sakat bırakır kesin. sözleri ne kadar yüreğinizi yumuşatıyorsa vuruşları o kadar canınızı acıtır diye tahmin ediyorum, kesinlikle öğrenmek istemem.

ayrıca kendisi tam bir hayal teyzedir.yeğeni onun biriciğidir, çok sevdiğini tanımlarından ve yolladığı ses kaydından anlayabilirsiniz. kim bilir şanslı yeğenine ne masallar anlatıyordur, hayal etmesi dahi sizin de keşke böyle teyzem olsa demenize yeter de artar bile. yeğeninin de maşallahı var neşe bombası gibi yavrucak. ikisini düşündükçe aklıma bu görsel geliyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

onu tanımayanlar uzaktan böyle buz gibi biri olduğunu düşünebilir. ama yanılıyorlar diye düşünüyorum, yeğeni olaf ile çok güzel eğleniyorlardır ve gülücükler dağıtıyorlardır çevrelerine bundan çok eminim. yani yazmaktan çekinmeyin ama öyle rahatsız edecek şekilde değil tabi ki de yoksa bir anda buz kesmenize neden olabilir sonuçta karlar ülkesi prensesi olmak kolay değil.ama öyle harika bir yüreği var ki zaten tanımlarını okuduğunuz zaman anlarsınız. şu şarkıyı da inanıyorum ki çok güzel söyler.



evet gelelim tanımlarına hangi birini yazsam bilemiyorum. tanımlarını buraya eklemeye kalksam seçmeye kıyamam hepsi birbirinden güzel tanımlar. onun profilinde tanımlarını okumaya her girdiğimde kendimi şöyle bir yere giriyormuş gibi hissediyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hayır hogwartsa seçilsem bu kadar sevinmem. kendimi gondor mahzenlerinde yüzüğün kaç ayar olduğunu araştırmaya çalışan gri hokkabaz gibi hissediyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kendisi ayrıca saruman başkanı kötülediği yetmiyormuş gibi bu el feneri kılıklı gri hokkabazı çok sever. bunu söylemesem olmazdı kusura bakma sevgili yazar" #teamgandalfnaja".

evet tanımlar diyorduk.okudukça okuyorum okudukça okuyorum bir tane kötü tanımı olmaz mı bir insanın.tamam abartı işini iyi yaparım ama bu konuda kesinlikle abartmıyorum onun tanımlarını defalarca okumuşumdur. muhteşem bir yeteneği var şahsi kanaatim bu tabi. bana yazıları ile aynı duyguları yaşatabilen 3 yazardan biri kendisidir, diğer iki yazar bu sözlükten değil bu arada. o kadar kıymetli bir yazardır kıymetini bilin. okumadıysanız ve bu nickaltı yazısı ile hakkında bilgi sahibi oluyorsanız eğer hiç düşünmeyin kesinlikle gidip tüm tanımlarını okuyun. karalama defteri tanımlarını atlamadan bir kaç kez okuyun her biri ayrı bir tat ve renk içeriyor ve her okuyuşunuzda o renkler ve tatlar değişiyor. bak yine okuyasım geldi yazımı burada kesiyorum gidip bir kaç tanımını daha okuyayım. esen kalın.
devamını gör...

bazen "acaba?" dedirten eylem.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

korkunç ekonomiye, iğrenç bir siyasi ortama ve baskıcı zihniyete sahip bir ülkede kendi canına kıymış zavallı bir gençtir. bu ülkede akpliler hariç kimsenin umudu kalmadı, ekonomi zaten berbat durumda, türk milleti eğlenceye karşı bir millet, kimse kimsenin mutlu olmasını çekemiyor, yozlaşmış düşünceler her yerde. böyle giderse çok fazla benzer haber okuyacağız diye düşünüyorum.
ama olur da bu nedenlerden dolayı canına kıymak isteyen biri bunu okursa, böyle bir hata yapmayın demek istiyorum. bizlere iyi bir ülke bırakılmadı, doğru, ama sırf bu yüzden yaşamaktan tamamen vazgeçmeye gerek yok. çevrenizi değiştirmeye çalışın bir şekilde, mümkünse daha iyi bir yere taşınma hayali kurun. çok zor, biliyorum. ama imkansız değil. bağımlılık da çözülemeyecek bir sorun değil. evet, bu da çok zor. ama bu da imkansız değil.
en azından hayata bir şans daha verin.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli portakal radyo renk modu sözlük kütüphanesi online yazarlar kulüpler yazarak kitap kazan puan tablosu sıkça sorulan sorular yönetim kadrosu istatistikler iletişim