yazarların yazar takip etme kriterleri
kriter mriter yok. tanımlarının çoğunu keyifle okuyor ve merak ediyorsam alırım zaten takibe.
devamını gör...
nelly furtado
kendisini şu şarkıyla tanıdığım, başlığı görene kadar da unuttuğumu farkettiğim abla. *
ekleme: güzel de bir apla;
ekleme: güzel de bir apla;
devamını gör...
cüneyt çakır
eyyam yönünden seçtilerse eğer doğru bir karar.
hakemlik yeteneklerinden ötürü ise büyük bir fiyasko.*
hakemlik yeteneklerinden ötürü ise büyük bir fiyasko.*
devamını gör...
ağıl
hayvanların barınma ihtiyacı için çevresi ahşap veya taş ile çevrilmiş olan yere denir. ahırlardan farkı, ağılların genel olarak küçükbaş hayvanlar için ahırların ise büyükbaş hayvanlar için kullanılmasıdır.
devamını gör...
uykusu ağır olan insan
ben bunun biraz gamsızlıkla doğru olabileceğini düşünmekteyim. ben toz zerresini bile kafaya taktığımdan tilki uykusuna sahibim misal. bari uykumuz gamsız olsaydı ama yooook!
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
ben öyle sürprizlerden, hediyelerden hoşlanmam. bazen çok ince bir bakış yakalarım mesela, gözlerinin içi güler sanki dünyanın en güzel şeyine bakarmış gibi, ben o bakışın gerekirse kurdelesini takar zihnimin en derinine saklarım ya da ne bileyim yemek hazırlarken mırıldandığı bir şarkıyı alınırım üzerime kış ortasında kalmış gibi sarınır ısınırım.
bir şey olmuş ama belli ki. bir şeyler değişmiş bende. dün hayatımda ilk defa çiçek aldım. insan hiç ummasa da otuz yıl hiç çiçek alınmamış olmanın eksikliğini barındırabilirmiş içinde, ne tuhaf.
gözlerim doldu, ara ara taştığı da oldu.
ama ne çiçek! bir kucak dolusu kırmızı gül. üzerindeki notu aldım, gülleri bir kenara bıraktım. gözüm çok daha az renkli, sade ve minik olan saksıya takıldı.
öyle çok boğmuşlar ki kağıt yığınları arasına, sanki ihtiyacı varmış gibi süslenmeye, yetmiyormuş gibi saf güzelliği, yazık etmişler yasemine.
evet yasemindi.
hemen sarıldım, kurtardım onu.
ismini verdim, tanıştım, şarkısını söyledim.
'ama' dedim 'sen böyle zarif kalamazsın, madem yarenlik edeceksin bana, ara ara sen de saçmalayacaksın.'
anlaştık ve bu konuda uzlaştık.
çıkan notlara gelecek olursak
"sana bakarken içimi titreten ama sesli söyleyemediğim tüm hislerimin tercümanı olsunlar diye.. seni seviyorum." yazılıydı.
gerek yoktu. bana kalırsa yasemin çok daha güzel ve dokunaklı konuştu.
ve evet tabi ki ismini yasemin koydum. aklımın çetrefilli yerine mühür vurmuştum daha düz düşünüyorum epeydir.
o çok anlamlı benim için. bundan sonra birlikte açar, birlikte içeriz, güneşlenir, soğuk yeriz, solacaksak birlikte solarız, öleceksek üçten geriye sayarız, belki sonra yeniden başlarız.
bir şey olmuş ama belli ki. bir şeyler değişmiş bende. dün hayatımda ilk defa çiçek aldım. insan hiç ummasa da otuz yıl hiç çiçek alınmamış olmanın eksikliğini barındırabilirmiş içinde, ne tuhaf.
gözlerim doldu, ara ara taştığı da oldu.
ama ne çiçek! bir kucak dolusu kırmızı gül. üzerindeki notu aldım, gülleri bir kenara bıraktım. gözüm çok daha az renkli, sade ve minik olan saksıya takıldı.
öyle çok boğmuşlar ki kağıt yığınları arasına, sanki ihtiyacı varmış gibi süslenmeye, yetmiyormuş gibi saf güzelliği, yazık etmişler yasemine.
evet yasemindi.
hemen sarıldım, kurtardım onu.
ismini verdim, tanıştım, şarkısını söyledim.
'ama' dedim 'sen böyle zarif kalamazsın, madem yarenlik edeceksin bana, ara ara sen de saçmalayacaksın.'
anlaştık ve bu konuda uzlaştık.
çıkan notlara gelecek olursak
"sana bakarken içimi titreten ama sesli söyleyemediğim tüm hislerimin tercümanı olsunlar diye.. seni seviyorum." yazılıydı.
gerek yoktu. bana kalırsa yasemin çok daha güzel ve dokunaklı konuştu.
ve evet tabi ki ismini yasemin koydum. aklımın çetrefilli yerine mühür vurmuştum daha düz düşünüyorum epeydir.
o çok anlamlı benim için. bundan sonra birlikte açar, birlikte içeriz, güneşlenir, soğuk yeriz, solacaksak birlikte solarız, öleceksek üçten geriye sayarız, belki sonra yeniden başlarız.
devamını gör...
aşkın nörobiyolojisi
kelime anlamı, bir varlığa duyulan derin bir sevgi anlamına gelen ve bilinç haline gelmiş evrendeki temel bir güç olarak kabul edilen aşkın nörobiyolojik mekanizmasını kısaca açıklayan başlıktır.*
ehe, şimdi çok biliyormuşçasına ahkam keseceğim aşk hakkında.*
aşka nörobilimsel olarak baktığımızda, bir hormon kokteylidir diyebiliriz kolaylıkla. nitekim bir ödül sistemi gibi de çalışır aynı zamanda. ödül sistemi dediğimizde direkt olarak dopaminden bahsedebiliriz. dopamin, romantik bir aşk ile ilişkilidir. bir miktar bağımlık hali gibidir. aşık olduğumuzda bu ödül sistemiyle ilişkili tüm nörokimyasallar beyne akmaya başlar ve çeşitli belirteçler ortaya çıkar.* ve vücut strese girer. bir kriz ortamında hisseder kendini. kortizol* artmaya; serotonin* azalmaya başlar. böylece, tutku denilen, aşkın o ilk evrelerinin takıntılı hali başlıyor. aynı zamanda bu sırada yüksek dopamin de salgılandığı için aşşşırı bir heyecan halindeyiz. hislerin karmaşasını yaşıyoruz yani. tam bir savaş ortamı var beynimizde..*
aynı zamanda aşk ile birlilkte oksitosin ve vazopresin denilen bağlanma hormonları salgılanmaya başlıyor. özellikle ten teması ile artan oksitosin aşırı salgılanıyor. bu da bizim memnuniyet ve sükunet gibi hisler hissetmemizi sağlıyor. vazopresin ise, ilişkinin ne kadar süreceğine karar veriyor. çünkü uzun süreli ilişkilerin sebebi vazopresin olarak gösterilmiştir ve vazopresin salgılanması tek eşlilik durumu gibi sağlıklı bir durumu da ortaya çıkarmaktadır.
ve aşk bitmiyor sevgili yazarlar... sadece ilk bahsettiğimiz o his karmaşası bitiyor, hormonlar duruluyor. kaygı azalıyor. takıntı azalıyor. endişe azalıyor ve yerini sakin bir sevgiye bırakıyor.*
ha, derseniz ki kim karar veriyor bu hormonların delirmesine? orasını hala bilmiyoruz. aşk hakkında yapılan binlerce bilimsel çalışma olmasına rağmen hala gizemini koruyor..
aşk olmasaydı eğer, hakkında yazılan ve çizilen binlerce eser olmayacaktı. aşk, belki de hayatın bir rengiydi, gizemli bir rengi... ve bizler, belki de o rengin nasıl bir renk olduğunu hiçbir zaman çözemeyeceğiz..
ehe, şimdi çok biliyormuşçasına ahkam keseceğim aşk hakkında.*
aşka nörobilimsel olarak baktığımızda, bir hormon kokteylidir diyebiliriz kolaylıkla. nitekim bir ödül sistemi gibi de çalışır aynı zamanda. ödül sistemi dediğimizde direkt olarak dopaminden bahsedebiliriz. dopamin, romantik bir aşk ile ilişkilidir. bir miktar bağımlık hali gibidir. aşık olduğumuzda bu ödül sistemiyle ilişkili tüm nörokimyasallar beyne akmaya başlar ve çeşitli belirteçler ortaya çıkar.* ve vücut strese girer. bir kriz ortamında hisseder kendini. kortizol* artmaya; serotonin* azalmaya başlar. böylece, tutku denilen, aşkın o ilk evrelerinin takıntılı hali başlıyor. aynı zamanda bu sırada yüksek dopamin de salgılandığı için aşşşırı bir heyecan halindeyiz. hislerin karmaşasını yaşıyoruz yani. tam bir savaş ortamı var beynimizde..*
aynı zamanda aşk ile birlilkte oksitosin ve vazopresin denilen bağlanma hormonları salgılanmaya başlıyor. özellikle ten teması ile artan oksitosin aşırı salgılanıyor. bu da bizim memnuniyet ve sükunet gibi hisler hissetmemizi sağlıyor. vazopresin ise, ilişkinin ne kadar süreceğine karar veriyor. çünkü uzun süreli ilişkilerin sebebi vazopresin olarak gösterilmiştir ve vazopresin salgılanması tek eşlilik durumu gibi sağlıklı bir durumu da ortaya çıkarmaktadır.
ve aşk bitmiyor sevgili yazarlar... sadece ilk bahsettiğimiz o his karmaşası bitiyor, hormonlar duruluyor. kaygı azalıyor. takıntı azalıyor. endişe azalıyor ve yerini sakin bir sevgiye bırakıyor.*
ha, derseniz ki kim karar veriyor bu hormonların delirmesine? orasını hala bilmiyoruz. aşk hakkında yapılan binlerce bilimsel çalışma olmasına rağmen hala gizemini koruyor..
aşk olmasaydı eğer, hakkında yazılan ve çizilen binlerce eser olmayacaktı. aşk, belki de hayatın bir rengiydi, gizemli bir rengi... ve bizler, belki de o rengin nasıl bir renk olduğunu hiçbir zaman çözemeyeceğiz..
devamını gör...
hala yapmak istenilen çocukluk aktiviteleri
salıncağa binmek.. hâlâ sık sık severek yaptığım bir eylemdir
devamını gör...
arınma gecesi
genel suç oranını düşürmek için, senede bir gün olmak kaydı ile istenilen her suçun işlenebildiği filmdir.
şeytan diyor aynı şeyi sözlükte de uygula.
sonra yaslan arkana ortamı izle.
şeytan diyor aynı şeyi sözlükte de uygula.
sonra yaslan arkana ortamı izle.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
sürekli karalıyorum.önce bir çizik sonra bir tane, bir tane daha. çok çarpık, eğri büğrü şekiller... bunların bana faydası yok iç güdüsel oluyor bazı şeyler.
karalamalarıma bakıyorum hırsla hınçla öfkemi kusarcasına o an rahatlıyorum ama sonra anlamsız geliyor. kendime öfkeleniyorum sana,ona,buna,şuna ne varsa önüme çıkana.hepsini düm düz ediyorum.siliyorum, tekrar çiziyorum.kapatıyorum defteri, tekrar açıyorum. yırtıyorum atıyorum sonra gidip yenisini alıyorum. ben anlamlı şeyler yazamıyorum sadece karalıyorum.kendimle savaşıyorum.iç çekişmelerim iç çekmelerimle sonlanıyor.
bir gün anlamlı şekiller çıkarmaya inancımı kaybetmeyerek savuruyorum içimde kalanları boş gördüğüm yollara. içim içime sığmadığı zamanları öfkeye değil coşkuya bırakmakla meşgulum bu ara.
karalamalarıma bakıyorum hırsla hınçla öfkemi kusarcasına o an rahatlıyorum ama sonra anlamsız geliyor. kendime öfkeleniyorum sana,ona,buna,şuna ne varsa önüme çıkana.hepsini düm düz ediyorum.siliyorum, tekrar çiziyorum.kapatıyorum defteri, tekrar açıyorum. yırtıyorum atıyorum sonra gidip yenisini alıyorum. ben anlamlı şeyler yazamıyorum sadece karalıyorum.kendimle savaşıyorum.iç çekişmelerim iç çekmelerimle sonlanıyor.
bir gün anlamlı şekiller çıkarmaya inancımı kaybetmeyerek savuruyorum içimde kalanları boş gördüğüm yollara. içim içime sığmadığı zamanları öfkeye değil coşkuya bırakmakla meşgulum bu ara.
devamını gör...
kendi hayallerini çocuğu üzerinden yaşatmaya çalışan anne baba
"ben yapamadım bari evladım yapsın" cümlesini çok duyduğumuz ebeveyn türüdür. peki size soruyorum sayın ebeveynler, ya çocuğunuz istemiyorsa? onun isteklerini göz önünde bulundurdunuz mu? ilgisinin, yeteneğinin olduğu konuları fark ettiniz mi? yoksa sadece kendinizin gerçekleştiremediği o hayale zorla itiyor musunuz onu?
devamını gör...
geceye ingilizce bir söz bırak
wealth is the slave of wise man, the master of a fool.
devamını gör...
tüketim çılgınlığı
yaşama anlam katmalara doyamayan homo duble sapienslerin mutluluğun formülünü tüketme ibadetinde buluşu. insanın son akıldışılık limanı. reklamlarla şahaneleştirilmiş mükemmelliklere bir siparişle sahip olabilmenin verdiği o müthiş haz. canımız kanımız influencerlarımız sayesinde varlığından haberdar olduğumuz kullan at nesneleri. ah ne güzel! oh ne şahane! alın canlarım bunu da alın. daha doymazsanız şunu da alın. tüketiyorsunuz öyleyse varsınız. alıyorsunuz, çünkü siz harikasınız. harika olmasaydınız alamazdınız. bakın bu şampuan, akıyor, kokuyor, mis gibi yapıyor. hele şu ayna, bakan kişiyi dünyanın en güzeli/yakışıklısı yapıyor. hadi alın. onu da alın. hepsini alın.
fakat haksızlık etmiş olmayayım, corona günlerinde bir nebze de olsa azaldı sanki tüketme olayı. ya da başka bir taraflara evrildi bilemiyorum.
fakat haksızlık etmiş olmayayım, corona günlerinde bir nebze de olsa azaldı sanki tüketme olayı. ya da başka bir taraflara evrildi bilemiyorum.
devamını gör...
çocuklara iki isim verme modası
aslında saçma, gereksiz ya da kötü olmak bir yana, tam aksine, gayet de mantıklı hareket. böylelikle çocuğa istediği ismi kullanabilmesi için bir nebze seçenek de bırakmış oluyorsunuz. ebubekir sıddık hariç tabi. olmaz olsun o.
devamını gör...
nikos kazancakis
yunan yazar, filozof.
en bilinen eseri, (bkz: zorba) ama diğer eserleri de okunmaya değerdir.
kitapları yabancı dillere en çok çevrilmiş yunan yazarlardan kendisi.
"dünyayı bugünkü durumuna getiren, nedir bilir misin?
yarım işler, yarım konuşmalar, yarım iyilikler, yarım günahlar."
zorba
en bilinen eseri, (bkz: zorba) ama diğer eserleri de okunmaya değerdir.
kitapları yabancı dillere en çok çevrilmiş yunan yazarlardan kendisi.
"dünyayı bugünkü durumuna getiren, nedir bilir misin?
yarım işler, yarım konuşmalar, yarım iyilikler, yarım günahlar."
zorba
devamını gör...
bütün yazarlar uçurulsun kampanyası
patron çıldırdı kampanyası.
devamını gör...
sürekli isyan eden çilekeş tip
aynı zamanda kendini içinde bulunduğu durumdan kurtarmak adına hiçbir girişimde bulunmayan tiptir. bu tip insanlar olumsuz duygulardan beslenirler. sürekli diğer insanları kendi başlarına gelen olumsuzluklar yüzünden suçlamakla kalmazlar; küçümseme, saldırganlık, hoşgörüsüzlük ve hatta şiddet içeren tutumlar da takınırlar.
devamını gör...
nazi filmleri
ben de çok severek ve üzülerek izlerim bu filmleri. hatta 'piyanist' filmi benim 1 numaranın tek sahibidir. 1 numara emekli olmuştur.
schindler'in listesi
piyanist
çiçero
gibi filmler hoşunuza gidebilir.
schindler'in listesi
piyanist
çiçero
gibi filmler hoşunuza gidebilir.
devamını gör...

