merhaba sevgili yazarlar,

mecburiyetten sebep, atacağımız adım hakkında sizlere bilgi vermek istemekteyim.

öncelikle, konunun buraya nasıl geldiğini anlatmak için kafa sözlük serüveninin gelişiminden bahsetmem gerekiyor.

emektar dostlarım, eski sözlükçüler, birkaç troll, üç beş meriç, bir iki sözlük teyzesi, bol bol kadıköy, kahve, kedi, bira, şarap, fransız peyniri aforizmaları, üzerine biraz da leblebi olarak komplo teorisyeni emekli amcalar ile beraber, oluşturacağımız şaşalı türkiye koalisyonumuzda, pandeminin en boğucu zamanlarında kafa dağıtıp; hızlı başlayıp, azalarak biterek, zamanla in ve cinin çift kale maç yaptığı bir platform olma amacındaydık.

herhangi bir iddiamızın, hırslarımızın ve hatta bir amacımızın olduğunu söylemek bile güçtü. dışarıda bizi ciddi mecralarla versusa aldıklarında, ekran karşısında gülüyordum.
biz sadece elimizdeki kitapları dağıtan, küfürsüz ve sözlükçülüğü özleyen kimseler tarafından kurulmuş basit bir yapıydık.
bu sebeplerden olacak ki, kafa sözlük ismi için bir patent başvurusu dahi yapmadık, aklımıza da gelmedi.
sözlük açıldıktan birkaç ay sonra, beklemediğimiz bir talep aldık. 50 yazar ile beraber doldururuz dediğimiz sözlükte, günde 1.000 üzerinde yazarla birlikte yazmaya başladık.

işler büyüyünce, bizlerle benzer isimde büyük bir yayın grubu, kullanmakta olduğumuz kafasozluk.com için, bizim aklımıza dahi gelmediğinden yapmamış olduğumuz, marka-patent başvurusunu yapıp, ardından hak iddia etti.
bu grubun, isim değiştirmemiz için aylardır süren bir isteği ve baskısı var.

kendileri ile diyalog kurup, herhangi bir menfaat gütmediğimizi; kendi halinde bir yapı olduğumuzu yineledik, hiçbir olumlu dönüş alamadık.

bu durum, aylarca sözlük için hayata geçirmek istediğim birçok konuda benim elimi kolumu bağlayan etken oldu. hareket alanım oldukça kısıtlandı.
kafasozluk.com kullanım hakkı için, karşı taraf adına türk patent kurumunun halihazırda vermiş olduğu bir tescil veya karar yok.
henüz bir karar olmamasına rağmen, karşı grubun; hakkımda kamu davası açmak için hapis istemi ile savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu öğrendim.
vatan adliyesine gidip, olabildiğince çarpıtma ve ağır suçlamalar içeren bu soruşturma için, gerekli ifadeyi verdim.

bu noktada eğer uzlaşma sağlanmazsa, karşı grubun avukatlarına karşın, iyi bir marka avukatı tutmam ve minimum iki sene boyunca bu dava ile uğraşmam gerekecek.
bunun maddi külfeti yaklaşık olarak 55.000 - 65.000 tl.
maddi külfet dışında, iki senelik yıpratıcı bir süreci de göze almam ve odağımı/meşguliyetimi buraya ayırmam gerekiyor.

bildiğiniz üzere, kafa sözlük'ün herhangi bir geliri yok ve hiç olmadı. aynı zamanda sözlüğün yayınını sürdürebilmesi için 1 sene boyunca yarattığı masraflar da ciddi tutarları buldu.
işin maddi külfetini bir kenara koyarsak, manevi olarak da seneler sürecek hukuksal bir savaşın içerisinde olmanın, motivasyonumu etkileyeceği düşüncesindeyim.

işbu sebepten, sonuna kadar haklı olduğumuza inandığım ve bu davadan, bir bürokrasi zorbalığı sonucu çekilmek durumundayım.

aylardır kafa sözlük'ten vazgeçmemek için elimden geleni yaptığımı ancak gelinen bu noktada artık hem madden hem manen fazlasıyla yorulmuş olup daha fazla mücadele edemediğim için bu kararı almam gerektiğini bilmenizi isterim.
bu kararı vermek benim için oldukça zor oldu. fakat sözlüğün geleceği için böylesinin uzun vadede çok daha iyi olacağını düşünmekteyim.

kafa sözlük, bu gece yarısı itibarı ile isim değişikliğine gidiyor.

alınan bu karar sonrası sözlüğü bırakabilecek olanları saygı ile karşılıyorum.

ancak bizler buradayız. sözlüğe emek vermeye, büyütmeye devam edeceğiz.
bu sürecin, beni sözlüğün başından beri ilk defa hırslandırdığını; çok daha aktif ve etkin bir anlayış ile sözlüğün yönetileceğine sebep olduğunu belirtmek isterim.

artık kelimenin tam anlamı ile iddialı bir sözlük olacağız. rekabete açık, girişken ve büyüme ideasında bir disiplin ile hareket edeceğiz.

sözlüğe gelen yatırım teklifleri ve ajansların reklam işbirliklerini reddetmiştim. yatırım almaya halen sıcak bakmasam da, reklam işbirlikleri için artık aynı fikirde değilim.
birkaç hafta içerisinde reklam yayımlamaya başlayacağız. reklamların gelirlerinden oluşturacağımız kazançları, sözlük için geniş ve kapsamlı bir tanıtım harcaması olarak kullanacağız.
aynı zamanda, 9.000 üzerinde aktif çaylağımız bulunuyor. öne çıkan çaylaklara bir süre şans vereceğiz.

ve artık bir sözlük kütüphanemiz var.
(bkz: sözlük kütüphanesi)

önümüzdeki 3 ay içerisinde, yönetime ve moderasyona yeni isimler katıp, daha güçlü ve daha dinamik bir kadro kuracağız.
ekibin bir parçası olmak isteyen yazarlarımız, katkı sağlayabileceği konular ile beraber bana ulaşabilirler.

yoldaş#6822

yeni ismimizin, başlarda bir çoğunuzu tatmin etmeyeceği fikrine sahibim. "yok ya bu çok sıradan olmuş", "bu ne böyle" gibi tepkileri fazlası ile duyacağımıza eminim.
ne kadar iddiasızsa, bir o kadar iddialı bir isim seçtik.

hayatta her zaman bir şeyleri başarmak için etmeniz gereken fedakarlıklar vardır.
ancak bazen yeniden doğabilmek için kendini yakman gerekir???? sözlük için ölmeli sözlük o zaman sözlük *

soran eden dostlara teşekkürü borç bilirim.
ben iyiyim, hatta her zamankinden daha güçlü ve azimli hissediyorum.
aylardır taşıdığım yükten kurtulmanın getirdiği bir rahatlama hissi mevcut.

sizleri pek seviyorum.



edit : (bkz: yeni isim hakkında yönetim açıklaması)
devamını gör...

her gece güneşin doğuşuna, her sorun umuda yenilmeye mahkumdur.
devamını gör...

fiziksel görünüm olarak 2-3 yıl içinde göçecektir ayrıca şu salgın günlerinde ne önemli şey bağışıklık sisteminin güçlü olması bu yüzden kendi canından önemli olarak neyi biliyorsa ondan vazgeçsin. ayrıca uyku düzeni bozukluğuna kadar gidecek yola adım atmıştır kendimden biliyorum.
devamını gör...

onları yetiştiren kadınlardan kaynaklanan detaylardır.. örneğin titiz ya da öz bakımı konusunda hassas olmamasından şikayet ettiğiniz biri, çocukken bizimkiler'den bizimkiler'e zorla banyoya sokulan biri olabilir.. eğer kavgacı olmasından, ya da fazla kıskanmasından dert yanıyorsanız; babası öyle biri olduğu ve annesi de bunu olağan gördüğü için olabilir..

malesef her kör alıcının, bir kör satıcısı var.. şikayet etmek yerine farkındalık yaratmak daha mantıklı..

toplumu ve bireyleri şekillendirenler her zaman kadınlardır.. sağda solda laf kaktırmaktansa, tercihlerimizi ve beklentilerimizi düzgün bir şekilde dile getirebilirsek, gelecek adına daha mantıklı ve sağduyulu bireylerden de bahsedebiliriz.. cinsiyeti ne olursa olsun..
devamını gör...

kayıp kaçak bedeline ek olarak ağırlama yedirme içirme etkinliklerinin parasını da ödediğimiz elektrik şirketlerine neden yapıldığı anlamsız olan yardımdır. bu şirketler kar amacı güden kuruluşlar. yeterince de kar ediyorlar yıllardır. kar etmiyorlarsa bıraksınlar, satsınlar, tekrar ihaleye çıkarsınlar. neyse ne. ne yardımı bu.niye yardım ediyoruz elalemin şirketine. onlar çok kar ettiklerinde bir ay olsun kayıp kaçak bedelini almayalım ya da bu ay otel giderlerimizi cebimizden ödeyelim, diyorlar mı?
devamını gör...

toplum içindeyken kulaklığım olmadığı zamanlarda mesajlaşamadığım kişidir kendisi. pek haz etmem.

böyle bir başlar konuşmaya... bıdıbıdıbıdıbıdıbıdı... boşu boşuna değerli vaktinizi çalar. bir de ıııı,,aaa, şeyy falan diyorsa geçmiş olsun. yazsa 15 saniyede ne demek istediğini anlayacağınız şeyi sesli mesajla 3 dakikada anlatır. bencil olduklarını düşünüyorum bu davranışı sergileyen çoğu kişinin.
devamını gör...

2018 bozcaada

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

dövizler pardon turistler virüs taşımadığı için devletimiz tarafından yasaklardan muaf tutuluyor, taksim ve eminönü'nde bunu apaçık bir şekilde görüyoruz.

buradan
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kadın erkek eşitliğini savunan kadınlar topluluğu.ama eşit sorumluluklara ne kadar yanaşırlar orası soru işareti işte.eşitsek eğer aynı şeyleri yapabilmemiz gerekiyor değil mi?yoksa sen feminist değilde feminazi misin?
devamını gör...

ilk başta insan sonrada erkek olmayan dünya dışı yaratıklardır.
devamını gör...

atatürk'ün hayatını ve kişiliğini baz aldığımızda gayet normal. örneğin enver paşa ve atatürk çok kıyaslanır. enver samimi bir müslümandır aynı zamanda da hayalci bir kişilik yapısı olduğu açıktır. fakat atatürk materyalist ve realist bir kafa yapısına sahiptir.

nitekim bu iki şahsın hayatlarına bakarak bile bunları anlayabilirsiniz. halifenin ve şeyh-şıh takımının halkı sömürüp ingilizler ile işbirliği yaptığını, giderek yozlaşan arap halklarını gördükçe umudunu yitirmiştir. kendisi 1925-1926'dan sonra ciddi islam eleştirisi içeren kitaplar okumuş evrim teorisini kabul etmiştir.

atatürk google'a kur'an mucizeleri yazınca onlarca şey çıkmıyordu takdir edersiniz ki. gözünüzde canlandırmanız için söylüyorum arap ikiyüzlülükleri, yüzlerce yıl geride kalmış, cahil bir halk, ve binlerce kişinin öldüğü savaşlarda bir türlü gelmeyen melekler ermişler, ruhlar.

ayrıca atatürk bir mektubunda inanmadığını dile getirirken yine aynı mektubunda hz.muhammed'den peygamberimiz diye bahsetmiştir. bu ifadeleri büyük ihtimalle osmanlı=müslüman algısı yüzünden kullanmıştır.

ayrıca hz.muhammed'i öcü gibi değil de devrimci gibi görmesinden ötürü ve çoğu arkadaşı müslüman olduğu için tarihçilerin kafası karışmış olabilir. fakat atatürk kesinlikle dinlere inanmıyordu. bu arada kendisi bazen çevresindekilerden çekindiği için, halktan tepki almamak için vs. bugün hala bazı inançsızların yaptığı gibi arada inançlı gibi gözüken söz ve hareketleri olmuş olabilir.
devamını gör...

yıllardır anlata anlata dilimde tüyün bittiği, iddia ile uzaktan yakından bir ilgisi olmayan rasyonel gerçekliktir.
izninizle bir de burada açıklayayım.

endüstriyel hayvancılık, gezegenimiz için kapitalizmin yarattığı ekolojik yıkımın en büyük pay sahiplerinden birisidir. benim et tüketmememin tek sebebi elbette bu değildir, ama ekolojik yıkım da bunun bir sebebidir.

size şu açıklıkla ifade edeyim, kapitalizmin üretim ilişkilerinin tümü, enerji üretim yolları ve endüstriyel hayvancılık sürdüğü sürece insan ve insan dışı bütün türler ve varlıklar için bir yaşam, sürdürülebilir bir şey değildir. fakat bunun çözümünün bill gates'in yapay eti olduğu kanaatinde değilim. bunu savunmak gülünç olurdu.

niye mi?
çünkü gezegenimizi yok eden şey, tek başına endüstüriyel hayvancılık değildir. gezegenimizi yok eden şey kapitalizmdir.
zira kapitalizm, özgür bilimin ve yaşamın önüne sermayeyi ve burjuvazinin çıkarlarını koymak gibi var oluşsal bir eğilime sahiptir.

aşı adaletsizliği ve patent sistemi buna en yakın çeperden kanıt olarak sunulabilir. zira covid 19 pandemisi sürecinde aşının bulunduğu ilk günden bu güne milyonlarca insanın ölümüyle devam eden süreç de bunu kanıtlar niteliktedir.
çünkü kapitalizm sermayeyi yaşamın önünde tutmak zorunda olan üretim ilişkileri ile var olur.

şöyle açık olarak bir kere daha ifade edeyim bill gates'in yapay eti yaygınlaşsa dahi yalnızca dünyanın ayrıcalıklı bir azınlığı için ulaşılabilir olmaktan uzağa düşemeyecektir.

fakat kapitalizmin bütün üretim ilişkilerinin tarumar edildiği, yani yeryüzünde cenneti yarattığımız bir yarında bilimin önünden sermayenin boyunduruğu çekildiğinde elbette endüstüriyel hayvancılığın terk edilmesi için alternatif proteinler yaratılabilir ve ulaşılabilir kılınabilir.

peki yeniden endüstüriyel hayvancılığın gezegende yarattığı tahribata ve iklim değişikliği, suların tükenişi, ormanların yok oluşu ve ekolojik talan noktasındaki payına dönersek, siz sevgili yazarlarımıza bilimsel verilerle bir miktar daha bu konuyu açıklamak sorumluluğunda olduğumu düşünüyorum.

sera gazlarını kısmından başlarsak, hayvancılık ve yan ürünlerinden kaynaklanan karbondioksit (co2) yıllık 32.000 milyon ton ve bu miktar dünya çağındaki sera gazı emisyonunun %51’ini oluşturmakta.
ayrıca 20 yıllık çerçevede, metan gazı, karbondioksit gazından 86 kat daha fazla küresel ısınmaya sebep olma potansiyeline sahip. ve ineklerin tümü her gün 150 milyar galon (567 milyat litre) metan gazı üretiyor. bu ortalama dünya çapında günlük 150 milyar galon methan gazı (ch4) demek.
ve biz endüstüriyel hayvancılıkla bu rakamı her gün daha çok arttırıyoruz.
fakat daha korkunç olanıysa hayvancılık, insan kaynaklı diazot monoksit gazı (nitroz oksit-n2o) emisyonun %62’sinden sorumlu. diazot monoksit gazı, karbondioksitten 296 kat daha fazla iklim değişikliğine sebep olabilecek bir sera gazı çeşidi ve atmosferde kalış süresi 150 yıl.

son olarak bütünüyle fosil yakıtların vazgeçsek dahi, endistüriyel hayvancılığın bu boyutlarıyla 565 gigatonluk karbondioksit limitini hayvan yetiştirme ile 2030 yılında geçmiş olacağız.

su bahsindeyse tablo yine aynı korkunçlukla devam ediyor. hayvansal tarım için kullanılan su yıllık 34-76 trilyon galon.
bunun oransal dağılımını yapmak gerekirse, hayvancılık için kullanılacak yemler için yapılan ekim, amerika’nın su harcamasının %56’sını oluşturuyor. abd’nin su harcamasında kişisel ev kullanımları ise %5’ten ibaret.

şöyle özetleyelim, 450 gram etin üretimi için 2.500 galon suya ihtiyaç duyuluyor.
450 gram yumurta için 477 galon, 450 gram peynir içinse yaklaşık 900 galon suya ihtiyaç var. 1 galon süt için 1.000 galon suya ihtiyaç duyuluyor.

bu korkunç tabloyu şöyle bağlayabiliriz; bugün dünyadaki temiz su harcamalarının %20-33’ünün sebebi, hayvansal tarımcılık ve endüstriyel hayvancılık sektörü.

tarım alanları bahsinde ise hayvancılık ve hayvancılık için yem üretimi, yeryüzünün donmamış buzsuz alanının 3’te 1’i, yeryüzü toprağının ise %45’i gibi rakamlara tekabül ediyor.

ve canlı türlerinin yok olmasının, okyanus ölü alanlarının oluşmasının, su kirliliğinin ve habitat bozulmasının başlıca nedeni de yine hayvansal tarımcılık ve endüstriyel hayvancılık. zira hayvansal tarım, ağaçları yok ederek hayvancılıkta kullanılacak yemlerin ekimi için alanlara, otlaklara, meralara dönüştürüyor.
bu gelinen nokta ise gezegenimizin 65 milyon yıldır yaşadığı en büyük soy tükenişi.
tarım alanlarının kullanımı basinde şu netlikte ifade etmem gerekirse, her inek için 2-5 dönüm arazi kullanılıyor.
ve örneğin abd’nin neredeyse sınırlarının yarısı hayvansal tarıma tahsis edilmiş durumda. oysa herhangi bir toprakta, bitki temelli kaynaklardan elde edilecek protein miktarı, etten elde edilecek miktarın 15 katı kadar.

türlerin yok oluşu noktasında ise okyanuslardan her yıl 90-100 milyon ton balık çıkarılıyor. halbuki okyanuslardan her yıl çıkarılan canlı miktarı 2.7 trilyon.
bu; yakalanan her 450 gram balık için, yaklaşık 2.5 kilo hedef olmayan deniz canlısı da yakalanıyor ve ıskartaya çıkıyor ve üretim fazlası olarak atılıyor, demek.
bu bakımdan gezegenimizdeki tür çeşitliliğindeki azalmanın ve büyün yok oluşların sebeplerinden birisi de balıkçılık sektörü.

bir diğer büyük yok oluşu ve türlerin tükenişini yaratan faktör de hayvansal tarımcılık ve endüstriyel hayvancılık kaynaklı yağmur ormanlarının yok edilişi.
şöyle rakamlandırabiliriz; hayvansal tarım, amazon katliamının %91 kadarından sorumlu. ve her saniye yağmur ormanlarından 1-2 akre yok olmakta.
yağmur ormanlarının yok edilmesinin sebebi de yine endüstriyel hayvancılık ve hayvancılıkta kullanılan yemlerin üretimi için ortaya çıkan tarım alanı ihtiyacı.
ve yağmur ormanları katliamına bağlı olarak her gün yok olan tür sayısı ise 137.
son olarak hayvansal tarım nedeniyle bugüne kadar yok edilen yağmur ormanı 136 milyon dönüm gibi korkunç bir rakama ulaşmış bulunmakta.

buraya kadar okumayı sürdüren olur mu bilmem ama, bu karanlık tabloyu dönüştürmek için size son bir kaç kıyas vereyim sevgili sözlük. * belki aklınızda bazı şeyler netleşir.

1 kişiyi 1 yıl beslemek için ihtiyaç duyulan toprak, hayvansal ürün tüketmediğinde 650 metrekare. hayvansal ürün tüketildiğinde ise bu oran bunun 18 katı.

şöyle de ifade edilebilir, 1.5 akrelik bir arazide 16.700 kilo bitki bazlı yiyecek üretilebilirken, aynı büyüklükte bir arazide üretebilecek et miktarı 170 kilo.

daha da uzatılabilecek bu kıyasları şöyle özetleyeceğim;
bütün bu tablodaki faktörleri toptan değerlendirirsek, hayvansal ürün tüketmeyen bir kişi, hayvansal ürünlerle beslenen bir kişiden %50 daha az karbondioksit üretiyor, 11’de 1’i kadar fosil yakıtı tüketiyor, 13’te 1’i kadar su tüketiyor ve 18’de 1’i kadar toprak kullanıyor.

yani uzun lafın kısası, evet endüstüriyel hayvancılığın gezegene zarar verdiği bir iddia değildir. ayan beyan bir gerçekliktir.

şimdi buraya geniş bir kaynakça havuzu da bırakayım da laf olmasın. hem belki gerçekten bu upuzun tanımı okuyup gerisini merak edenler de olur.

pandemi ve endüstriyel hayvancılık ilişkisi
vegan yaşamak hangi yok oluşu önler
hayvancılık endüstrisi
iklim ve çevre
değişim tabaktan başlar

elbette kaynak metinler daha da genişletilebilir. samimiyetle daha fazlasını merak eden varsa bir mesaj uzağınızdayım. *
devamını gör...

tarihte yazılı olarak bilinen en eski isim kuşim'dir.

kuşim; sümer devleti zamanında ya bir saray görevlisi ya da bira üretilen bir tapınakta görevliydi. kahramanımız 5.100 sene önce yaşadı.
devamını gör...

bir uçurum gibi düşerim gözlerinden, gözlerin beni tutamaz.
devamını gör...

herkesin ve her şeyin sahte geldiği bu gerçek dünyada daha samimi duygular hissettiren eylem.
devamını gör...

gündüz libidosundan daha güzeldir. karanlık şehveti uyandırır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu şişko kedi bihter. aa hiç şişko görünmüyor demeyin 7 kilo oldu hala doyuramıyoruz.
devamını gör...

kendini bir yarışın içine dahil etmeden keyif almaya ve yazdıklarıyla keyif aldırmaya bakan yazardır.
devamını gör...

film.
devamını gör...

sözleri yusuf hayaloğlu'na, müziği ahmet kaya'ya ait olan "bir ince pusudayım" olarak da bilinen şarkı.
son zamanlarda eda baba tarafından da yorumlanmıştır.



bir ince pusudayım,
yolumun üstü engerek
bir yolun sonundayım
sessizce tükenerek
ben senin sokağına ulaşamam dardayım,
o masum gözlerine bakamam firardayım
oysa ben bu gece yüreğim elimde
sana bir sırrımı söyleyecektim
şu mermi içimi delmeseydi eğer
seni alıp götürecektim
beni vur
beni onlara verme
külüm al uzak yollara savur.
dağılsın dağlara dağılsın vur
öykümüz ama sen ağlama dur
bir ince pusudayım
bu gece zehir zemberek
bir yolun sonundayım
sessizce tükenerek
ben senin ellerine ulaşamam dardayım
o masum hayallere dalamam ölmekteyim
oysa ben bu gece yüreğim elimde
sana bir sırrımı söyleyecektim
şu mermi içimi delmeseydi eğer
seni alıp götürecektim
beni vur
beni onlara verme
külüm al uzak yollara savur
dağılsın dağlara dağılsın vur
öykümüz ama sen ağlama dur
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim