"hızın rüzgar gibi, yavaşlığın orman gibi olmalı."
savaş sanatı, sun tzu, s. 20, türkiye iş bankası kültür yayınları.


kitabı okurken bir gerçekle yeniden çarpıldım: dünya oyun değil, savaş alanı. ölüyorum anlasana! sun zi'nin strateji eseri görünürde, sırf bir kumandan veya hükümdar nasıl olmalıdır ve ne zaman durulur, ne zaman kaçılır benzeri konular üzerine. kim bilir, belki de zaten tek amacı budur fakat kitap oldukça "kullanışlı". bilgeliği ve gerekçeleriyle, bilhassa kavramları sınıflandırma ve tanımlamalarıyla arı duru bir eser. anlaşılır ama mistik, az fakat zengin.

eserin, her an bir savaş alanındaymış gibi yaşanan hayatlara da bir yöneticiye de bir ev hanımına da ilham olabilecek kadar geniş bir çemberi var. bu algılayışta çevirinin yadsınamaz bir etkisi olduğunu düşünüyorum. bu etki, cümlelerdeki sözcük dizimi tercihinde dahi sezilebiliyor.

savaşın ne kadar çok anlamı ve tarafı var. kitap için, süzülmüş bir yaşam bilgeliği diyorum. o sebeple okumakla bitmeyecek bir yanı var.
devamını gör...

şahsımı tenhada kıstırıp üstün dövüş tekniklerini narin bedenimde kullanmakla tehdit edip moderatörlüğü kapmıştır.
aynı zamanda dövüş sporları ile alakalı tanımlar girerek tehdidini diri tutmakta.

şaka şaka.
kendisi eskilerin meşhur bir sözlüğünün efsaneleşmiş moderatörlerindendir.
hoş gelmiştir.
iyi ki gelmiştir.
devamını gör...

okuya okuya ezberliyorum yazılanları. uzun bir aradan sonra akışta adımı görünce de korkmuyor değilim.

(bkz: nickaltına tanım gelince korkmak)
devamını gör...

günaydın sözlük, paytak ve bendeniz biraköpüğü size mutlu sabahlar diler!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

takipçi görebilme özelliğiyle kişiyi hüsrana sevk eder.
(bkz: bilmemek bilmekten iyidir)
(bkz: sevilmediğini fark edip görmezden gelmek)
devamını gör...

çoğu zaman aralarından iki kişinin daha çok anlaştığı görülür 3. kişi az da olsa dışlanır. kaldırımda yürürken arkadan gelen kişi de dışlanan o kişinin ta kendisidir.
devamını gör...

nolur git, yok ol bi an önce. verdiğin maddi ve manevi zararların haddi hesabı yok zaten. yeterince kötü şey yaşattın herkese, artık git yalvarırım defol gitt**.
devamını gör...

çanakkale geçilemez. dedik ve bir tarih yazdık. ruhları şad olsun askerlerimizin.
devamını gör...

derhal 1 haftalık sözlükten uzaklaştırma cezası ile sırtına 40 kırbaç darbesi almalı.
devamını gör...

buraya ne yazarsak yazalım daima daha kötüsünü düşünecek beyinler , kötü insanlar olacaktır.
yapmayın etmeyin , çağırmayın kötülüğü.
devamını gör...

yastığın diğer yüzü
devamını gör...

anadolu'nun medarıiftiharı olan şehir. kırım tatarlarının yoğun olarak bulunduğu bu şehir, yılmaz büyükerşen'in yıllar süren çalışmaları sayesinde bozkırda bir venedik etkisi göstermektedir. şehrin tam ortasından geçen porsuk nehri, kocaman parklar, tiyatrolar ve müzeler ile insanların yaşamak için can attığı bir memleket haline gelmiştir. şehrin demografik yapısı da şehir ile beraber doğru orantıda gelişerek günümüzde eşine az rastlanan aydın bir kent haline gelmiştir.
devamını gör...

norveçli enfes bir sese sahip kadın sanatçıdan ilham alarak nickini oluşturduğunu düşündüğüm; oldukça güzel bir yeteneği olan yazarımızdır. oylama alışkanlığı edindiğini görmekteyim. daim olsun, artılar için teşekkür ediyorum.

(bkz: aurora aksnes)
devamını gör...

ilk yarı ile ikinci yarı oyunu arasında çok büyük farklar olduğunu bizlere göstermiş olan maç.

kasımpaşa kalecisi ertuğrul'u özellikle tebrik etmek gerekiyor, büyük bir farkı önledi.

fakat galatasarayın daha bir oturmuş oyun sergilemesi gerekiyor artık, tamam iyiyiz ama daha iyi olmalıyız.
devamını gör...

kendini hiçe saymakla eş değerdir.
devamını gör...

iç dünyamda derin iz bırakmış kitaplardan biri, hatta belki de birincisidir. kitabı okuduğumda sanıyorum ki ortaokul yıllarımda, çok genç bir yaştaydım, o yaşta okumuş olmamın da bu tesirde etkisi büyüktür diye düşünüyorum.

kitabın pek çok bölümü bir film sahnesi gibi yanıp sönüyor, ışıyor hafızamda.

suat'ın eldivenini yıllardır unutamadım misal, o paltonun cebine koyuluşu, yastığın altında bulunuşu hala gözümün önünde. bu yasak aşk ve aşklarını yaşama biçimleri, arzular beni affalattı.
şimdi anlıyorum ki aşk, arzu, tutku gibi kavramlar ile ilgili düşüncelerimin erginleşmesinde bu kitap yadsıyamayacağım bir yere sahip. psikolojik tahliller ise, bu konuda okuduğum ilk etraflı eser olması sebebiyle de algılarımı alt üst etmiş, bir taş durgun suya atıldığında nasıl yayılan ve genişleyen halklara neden oluyorsa, zihnimde benzer bir etki oluşturmuştu. o dönem manasını anlayamadığım, fakat dikkatle okuduğum pek çok duygu ve durumu döndürüp durmuştum zihnimde. mahiyetini bilmiyordum, bilsem de bildiğimi anlamıyordum. bazen öyle olur. insan yaşar, yaşadığı şeyin adını bilmez. adlandıramadığı şeyi bilmediğini zanneder. öyle bir eserdi.


romanın sona eriş biçimi beni öylesine etkiledi ki, yeniden yeniden yaktım o evi. ruhumda, aklımda, kalbimde yandı durdu. şüphem yok ki, hala bir yerlerde yangının ışıltısı varlığıma yansıyordur.
devamını gör...

ya harikasınız, gözlerim dolu dolu şu an:)
:*
devamını gör...

platon, yıllar yıllar önce bu durumu şöyle tanımlamıştır:
''demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.''
devamını gör...

taksim’de borsa lokantasına giderdik.
ben ve bir sürü arkadaşım hep çok aç olduğumuzdan gözümüz sadece yiyecekleri görürdü.
hala öyle mi bilmiyorum ama güzel mi güzel çeşit çeşit salataları vardı orda.fiyatlar da abartılı değildi.kasesi bilmem ne kadara doldurup öğrenci karnınızı doyururdunuz.
bu salatalarla doyabilmek yine de ustalık gerektiriyordu:
önce kızarmış ekmekleri kâsenin kenarlarına diziyordunuz, altta makarna türevi gibi katı salatalar, üstte amerikan gibi daha sıvı olanlar.en üste de turşular yerleşti miydi oh işte mükellef bir yemek :)
güzelmiş öğrencilik, çok zor bir okul okumak dışında tabii.
devamını gör...

insanlara bir şarkının nasıl farklı yorumlanabileceğini gösteren sanatçı.

sayesinde jest oldu dinleyebilir hale geldik.

bu benzerliği açısından bir diğer sanatçı için (bkz: lin pesto)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim