#1071066 özerklik istiyorlarmış.
ahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahah.
al özerklik.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
moderasyonu da tebrik ederim bu gibi pkk sempatizanlarını seçerek buluyorlar galiba.
devamını gör...

geçenlerde ev taşıyorum. zaten anam ağlamış. sordum vallahi ağlamış bak. soğan doğrarken. neysem ben zaten tek başıma ne yapsam nasıl yapsam derdindeyim. taşıma firması evi taşıyor ben de işte kendimce yardım ediyorum. haliyle insanız sorular soruluyor muhabbet ediliyor falan.

neyse efem iş bitti evli evine köylü köyüne. ertesi gün bana bir mesaj upuzun. banu hanım dün gece hiç uyuyamadımla başlayan... elim ayağım birbirine dolandı tabi. kızsam mı sövsem mi bilemedim önce. sonra dedim yahu genç adam kötü niyet yok içini açmış niye kızıyorum savuşturayım.

nişanlıyım ben beyefendi falan yazdım. sonra bana insan alınteriyle kazandıktan sonra parayı nasıl kazandığının önemi yoktur. insan doğayı hayvanları nasıl seviyorsa insanı da öyle sevmelidir. insan cart insan curt minvalinde şeyler yazmış. bön bön baktım ekrana iyi günler yazdım. hala kırmayayım diyorum ben tabi.
ertesi gün yine mesaj. hemen engelledim. sonra bir baktım telegramdanda yazmış ordanda engelledim. yahu beni sosyal medyadan bulmuş yazmış ordanda engelledim. ertesi gün garip garip numaralar aramaya mesaj atmaya başladı ki benim numaramı öyle herkes bilmez belediye başkanı değilim haliyle. numaralardan birine numaranızı savcılığa ilettim yazdım. kesildi.

belki bu kadar talihsiz olmaz sizin serüveniniz ama en doğrusu ona karşı bir şey hissetmediğinizi söylemeniz. hoş ben nişanlıyım demişim adam yılmamış ama işte herkes böyle psiko takıntı değildir.

kadının hayırına alışamadı bu memleket. şaka gibi.
devamını gör...

umarim kisa sürede sagligina kavusur, bir gün hepimizin basina gelebilir bu durum ne yazik ki kadin olmak cok zor bu ülkede.
devamını gör...

cemal süreya'nın şiiir kitaplarının birleştirilmesi ile oluşturulmuş eser. ilk olarak can yayınları tarafından basılmıştır. şu anda yapı kredi yayınları tarafından basılmaktadır. al, kafana göre aç bir sayfa ve oku.
devamını gör...

öyledir ki yazara yeniden viyana kapılarına dayanma düşüncesini dahi yazdırır.

sen benim geceleri başlık başlık gezmediğimi mi sanıyorsun memati?
devamını gör...

otomotiv sanayii. çoğu şey aslında en iyi oldukları konular ama ilk aklıma gelen bu oldu .
devamını gör...

yanımda neden geğirdiklerini şimdi daha iyi anlıyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

roma mitolojisinde, capitol tepesinin etrafında yaşayan, yoksulları doyurup yardımcı olan ihtiyar bir kadın.
bu ihtiyar ablamız için 14 mart'ta anna perenna festivalleri düzenlemiş romalılar. aynı zamanda heykelleri de dört bir yanını sarmış romanın.
devamını gör...

kendisini adamdan sayıp alacak örgüte girmeyen adamdır,örgüt ibrahime kaldıysa örgüt bile sayılmaz.
devamını gör...

15 kişilik iki takım tarafından oynanan "delikanlı" sporudur. topu alan kişiye, rakip kaleye koştururken bam güm dalmak serbest gibi bir şeydir.
güney afrika cumhuriyeti'nde beyazların çok sevdiği bir spor olduğundan, bazı türklerin oynamaya çalıştığı ama iriyarı hollanda kökenli beyazlar tarafından hezimete uğramalarına sebep olan spordur. illede oynayalım diyorsanız ortalama türklerle oynayın.
devamını gör...

bu aralar daha çok okumayalım yoksa hüzünleneceğim.

/ simone de beauvoir
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

her sabah gibi.
ben sabahlardan memnunum valla.
onlarda benden memnun.
radyoda barış manç'da çıkmış.
mis valla
devamını gör...

güneşi izleyen bitkilerdir. güneş ışınlarına ve sıcaklığa reaksiyon gösteren yastıkçıklar * gün içerisinde güneşin konumuna göre çiçek yada yapraklarını döndürürler. bilinenin aksine ayçiçeği bunlardan birisi değildir.
devamını gör...

aman tanrımmmm skandalll..
ve soğansız asla yemem. mümkünse bol köpüklü açık ayran olmalı yanında.

bir keko
devamını gör...

tıp fakültesi okurken kimse rakibin değildir, not paylaşımı en üst noktadadır kimse kimseden notunu bilgisini saklamaz, tabi ki istisnalar mevcut, ki zaten hipokrat yemininde de bulunur bilginin karşılıksız aktarmaya olan sözümüz.

sınıf geçmek zaman zaman zorlayabilir zaten uzun olan mesleğe adımınız gecikeceği için stres altında hissedebilirsiniz kendinizi.
6.seneye geldiğinizde intörnlük denen ne olduğu belirsiz bir döneme girilir. yarı doktor yarı hemşire olursunuz , hemşirelerin yapmadığı işler ,asistanların angarya gördüğü işler ,nöbet ,hasta muayenesi , pratisyenlik için tecrübe kazanmak , düşünüyorsanız tus çalışma derken zorlu bi periyota girersiniz. tabi bu dönemin harika bir yönü vardır ; maaş almaya başlarsınız... şaka şaka ne harikası 600 lira bi şey alırsınız işte çok da şey etmeyin.

ama bu zorlu dönemin sonunda o hayallerini kurduğunuz harika gün gelir evet evet artık mezun olmuşsunuzdur. 6 senelik okulunuz bitmiş ve artık gerçekten doktorsunuzdur.. muhteşem değil mi? değil işte... şanslıysanız ilk tercihinize yerleşirsiniz dhy denen atamada. değilseniz devlet nereye atarsa belki şırnak belki diyarbakır şans işi. olsun be dersiniz en azından atandık yerimiz belli..başlarsınız göreve iki gün sonra başhekim gelir ve hop o da ne geçici görev selamun aleyküm demiş bile size..ama ev tutmuştum bu ilçeden diğeri daha uzak diyemeden imzalar atılır ve yeni hastanenize geçersiniz. toplum sağlığı merkezi veya acil serviste görev yapılır genelde. intörnlükte kimse size pratik bilgi vermediği için zorlanmanız kuvvetle muhtemeldir. maaş olarak 6civarı alırsınız. 6bin maaşı kalem kalem verdikleri için asıl maaşınız 3.5tir aslında. yani kalanı ekstradır. başakşehir çam sakurada bir dönem olduğu gibi 3.5 bine de insan hayatıyla uğraşabilirsiniz . döneri varsa hastanenizin şanslısınız 8e kadar varabilir maaş ama çoğu hastane battığı için o da zor sanırım. ha tus kazanamadıysanız geçici görev ,hastalar , verilen beyaz kodlar, gelen şikayetler ,pratisyenlik derken onunla da uğraşırsınız.

lan bi kazanayım tusu rahatım dersiniz dershaneler de bunu aşılar size verin parayı kazandıralım hayatınız kurtulsun... verirsiniz parayı çalışırsınız günde 6-7 saat kazanırsınız evet artık uzmanlığa geçiş yapmışsınızdır asistan doktorsunuzdur...herkes kazanayım mutlu olucam hayalleri kurarken mutlu olmaya zaman bulamadan ayda en az 10dan başlayan üst sınırı bulunmayan nöbetler gelir.bu nöbetlerse günde 3 saat uyursanı şanslı sayılırsınız. yaklaşık iki sene böyle devam eder.kafayı sıyırmazsanız çok şanslı sayabilirsiniz kendinizi çünkü altınıza çömez geldikçe rahatlamaya başlarsınız zira artık onlar zorlanmaya başlamıştır. uzmanlık eğitimi bitince zorunlu göreve başlarsınız maaşı pratisyen maaşından pek de farklı olmaz. bi de yan dal yapayım dersiniz binbir emek verip onu da kazanırsınız... yan dal sonrası tekrar zorunlu hizmet yaparsınız. yaşınız her sınavı ilkinde kazandığınızı hiç sınıfta kalmadığınızı her şeyin mükemmel gittiğini düşünürsek 35e dayanır. hayırlı olsun artık bir yandal uzmanısınızdır. bu kısımdan itibaren pek bilgim olmadığı için sonrasını bilemeyeceğim. ..

sonuç olarak bana sorarsanı tıp yazayım mı diye hayır yazmayın derim. siz bana tekrar tıp yazar mısın diye sorarsanız evet yazarım. samimi arkadaşlıklar hekim dayanışması ve benim karakterime uygun gelmeyen patrona yalakalık gibi muhabbetlere canınız istemediğini sürece girmezsiniz. kendi yağınızda kavrulursunuz halk sizi çok zengin sanırken. bu arada aldığınız her kuruş ananızın ak sütü gibi helaldir. bütün sağlık çalışanları için söylüyorum bunu. eksiği çok fazlası hiç yok bu maaşın. 48 saatte 40 saat insan hayatıyla uğraşmayan anlamaz bunu.

galiba dağınık yazdım ama içimden geldiği gibi planlamadan birinci sınıftan pratisyenliğime kadar olan zamanı gözümün önüne getirerek yazmaya çalıştım. sorusu olan bütün gençlere mesaj kutum açıktır.
devamını gör...

(bkz: nymphomaniac) filminin turkceye cevrilmis ismi.

2013 yapimi bir (bkz: lars von trier) filmi. -yazar ve yonetmen-
ikinci filmi de varmis ben izlemedim.*
bu ilk filmde konu soyle; genc bir hanimimiz bu hastaliktan muzdarip. oyle muzdarip ki yolda gordugu insanlari bile o an orada eyleme gecirmek istiyor. bu hastaliktan muzdarip oldugunu kendi kesfediyor. yani bor doktordan ogrenmiyor, kendi teshisini kendi koyuyor.
bu duygu durumu ona nuksettiginde gozu orgazm disinda hicbir sey gormuyor.
film tam bir konulu porno filmi gibi full +18 sahnelerle dolu.
ama ote yandan baya entellektuel de bir film. aski sorguluyor, insanlari sorguluyor, aski ariyor bla bla.
filmde joe-ana karakter- yine dayak yemis halde orta yasli bi adam tarafindan bulunup evine aliniyor.
adam kizcagiza bakiyor, yaralarini iyiilestiriyor falan derken kadin bu adamla dertlesmeye, kendi kendine koydugu teshisi anlatmaya basliyor.
bu yasadigi surecleri adama anlatirken anilarini ve olanlari izliyoruz aslinda film olarak.
gercekten aslinda izlenmesi gereken bir film. cunku yani oyle entel bi film ki ayni zamanda bi yerde fibonacci dizisi nden bile soz ediyorlar.
kizin babasi rolunda mr. robot'taki baba var. yine muhtesem oyunculuk.
joe'nin her yas grubu icin gercekten iyi oyunculuklar sergilenmis.

film toplamda 27 odule layik gorulmus ve 11 tanesini kazanmis.
bütçesi; $4.7 milyonmus. izleyince bu parayi nereye harcadiniz aluminyum diyorsunuz. ama belli olan para full oyunculara gitmis. cunku full biri birilerine atliyor. ben sadece kurtaj sahnesinden etkilendim oraya baya para gitmistir. gitmediyse de bilmiyorum.

kisacasi trier bey yine yapmis yapacagini.
ama turkceye neden itiraf diye cevirdiniz onu anlayamadim abiler.
bildigin (bkz: nemfomanyak) olmaliydi.
devamını gör...

zaman içerisinde ve doğal bir biçimde, ağır-ağır bir şekilde gerçekleşen değişme süreci. eskiden buna, tekâmül denirdi. tüm canlılar, birbirleriyle akrabadır. evrimi anlamak için en iyi örneğin bardaktaki su örneği dediğim örnek olduğunu söyleyebiliriz. bir bardak alın ve bu bardağa su doldurun, doldurmaya devam edin..bir süre sonra su taşmaya başlar. işte evrim de böyledir. bu örneği anlayabilmemiz için şöyle söyleyelim; evrim, 2 ana bölümden oluşur; mikro evrim ve makro evrim. mikro evrim, küçük çaplı değişimlerdir. makro evrim ise, büyük çaplı değişimlerdir:

bir insan topluluğu düşünelim, adı da, a topluluğu olsun. bu topluluğun yarısı bu topluluktan ayrılıp, kendi topluluklarını, yani b topluluğunu oluşturuyorlar. daha sonra b topluluğu, a topluluğunun bulunduğu bölgeyi terkedip çok uzak diyarlara gidiyor. burdaki yaşam şartlarına, burdaki çevreye uygunlaşmaya başlıyor ve zamanla küçük çaplı değişimler geçiriyor. bu değişimler zamanla o kadar çoğalıyor ki, makro evrimi oluşturuyor. yani b topluluğu, geçirdiği küçük çaplı değişimler sonucunda tamamen farklı bir türe dönüşmüş oluyor. ve artık, a topluluğundan ayrılmış olmalarının yanı sıra, a topluluğunda bulunan insanların türlerinden de ayrılmış oluyorlar. bu örnekle birlikte, bardaktaki su örneği daha anlaşılır bir hale gelir. canlıları bir bardak, içine doldurduğumuz suyu da mikro evrim olarak düşünelim. bardağa suyu doldurmaya devam edersek, bir süre sonra taşmaya başlar. ki canlılar da geçirdikleri küçük çaplı evrimler sonucu, büyük çaplı bir değişim geçirmiş, farklı bir türe dönüşmüş olurlar. - bu örnek, evrimi anlama konusundaki ilk adımdır.
devamını gör...

ailemizin ham çökeleği atilla taş'a ait bir ifade:

şahsi fikrim sorulmuş, arkadaşlar esasında ben de alkol satışına karşıyım. alkol halk’a bedava dağıtılmalı.

buradan
destekliyoruz.
(bkz: halk bira)(bkz: halk rakı)(bkz: halk şarap)
devamını gör...

rahatsız ukdesi

senin çırpındığın,ulaşmak için yırtıldığın insanın hiç bir şey yapmadığını farkettiğin o an..kalbini bıçaklasalar sanki daha az acırmış gibi geliyor.
ister bir süre kendine acımadan devam edersin çırpınmaya istersen de o an bırakırsın.
daha sonrasında başkasına yaptıklarını gördüğünde de ister istemez bu farkındalığı yaşama mecburiyetinde kalırsın.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim