bu haftaki yayının yobazlar, gericiler, kafasının içi sadece kötülük dolu, yaşatmak yerine yok etmeyi seven kesim tarafından beğenilmeyeceğine adım gibi emin olduğum radyo programı.

merak etmesin o kesim, bizler o gün nasılsak bugün de dimdik duruyoruz bütün ihanetlere, kalleşliklere, şerefsizliklere, hainliklere karşı.
devamını gör...

l lawliet.
devamını gör...

hz ademden gelenler beğensin
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"biz haber etmeden haberimizi alırsın,
yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.

gözümüzün dilinden anlar,
elimizin sırrını bilirsin.

namuslu bir kitap gibi güler,
alnımızın terini silersin.

o gider, bu gider, şu gider,
dostluk, sen yanıbaşımızda kalırsın."

gerçek dostlara selam olsun.
devamını gör...

sesi radyocu olmak için doğmuş yazara selam olsun o nasıl bir sesti.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

düşeli derd-i firâkın ile sevdâya mey’e
müptelâyım, deliyim, sinmişim esrâr-ı ney’e
feleğin kahpe başında paralansın parası,
ben güzel sevmeye geldim, değil ekmek yemeye.
devamını gör...

kardeşimi öldürüp padişah olacağıma ölmek daha iyi olurdu diye düşündüğüm başlıktır. padişahların kardeş katli sonrası ruh hâlleri üzerine bir psikolojik çalışma var mı her zaman merak etmişimdir.
devamını gör...

ben almayayım canım yedim de geldim.
devamını gör...

şüphesiz dedikodudur. dedikodu da vazgeçilmez geleneklerimizdendir.
devamını gör...

eraa adlı yazarın beyanına ilavedir: gönül sözcüğünün "gön" sözcüğünden türetildiği de söylenir. nitekim gön, deri demektir. -ül, -ul, -öl sesini de ek olarak değil, sözcük olarak ele aldığımızda türk mitolojisinde "su" anlamında, divanu lugati’t-türk’te ise "her türlü duvarın temeli" anlamında kullanıldığını görürüz. su, hayatı ve canlılığı; temel ise sağlamlığı ve ayakta durmayı çağrıştırır. tüm bunları bir arada düşündüğümüzde gön-ül sözcüğünün "derinin içi", "derinin içindeki", "deriyi ayakta tutan" anlamlarına geldiğini de söyleyebiliriz. (bkz: ruh) konuyu daha iyi kavramamız için süleyman çobanoğlu'nun gön adlı şiirini buraya bırakıyorum:

"lügat der -- der ki lügat
gönül gelirmiş gönden
ki üstünde kesikler
gelip geçen her günden

tortop dürülmüş, kanlı
hayvan ölünce kalan
neydi giden şey peki
içinden uçurulan

sıkı katla ve kınnap
hiç kimseler bakmasın
kabahatler, sakatat
amanın tuz, kokmasın

yetim ağlar, şairler
yere bakar düşünür
gön işte, ört sırtına
kış ziyâde, üşünür."
devamını gör...

bilinen 5 tipi vardır:
1. bening ms(iyi huylu): bu tip hastalar hafif nöbetler geçirirler ve nöbet sonrasında herhangi bir hasar meudana gelmez.

2. tekrarlayan-iyileşen ms: bu tip hastalar sık nöbet geçirirler fakat ardından iyileşme evresine girerler. bir döngü halinde nöbet ve atak arasında gidip gelirler.

3. ikincil ilerleyici ms: tekrarlayan-iyileşen ms türünün kötüleşmesidir. hasta nöbet geçirir ve bir hasar söz konusudur. bu hasar geridönüşsüzdür. iyileşme söz konusu değildir.

4. birincil ilerleyici ms: en tehlikeli türdür fakat sıklığı oldukça azdır. hasta tek bir nöbet geçirir ve nu nöbetten sonra iyileşme olmaz.

5. marburg tipi ms: bu tipte hasta tek atak bir atak geçirir ve hayatını kaybeder.


ms hastalarına günlük yaşamlarına dair eğitimler verilmelidir(banyo, spor, seyahat,beslenme, ilaç kullanımı, uyku vb). yanlarında hasta olduklarına dair bir kart taşımalıdırlar. nöbet sırasında yapılması gerekenleri birey ve yakınları iyi bilmelidir. bireyler hayatlarını yeniden düzenlemeli ve bu duruma adapte etmelidirler.

bu hastalıkla ilgili daha fazla bilgiyi ve desteği türkiye ms derneğinde detaylı olarak bulabilirsiniz. linki şuraya bırakıyorum ama umarım hiiç ihtiyaç duymazsınız. sadece bilgi için kullanmanız dileğiyle.
devamını gör...

merhabalar sevgili portakallar!
bu akşam saat 22.00'da ilk tekrar yayınımızı yapıyoruz. madem ilk tekrar yayınımız dedim ki ilk göz ağrımız olan konsepti yapalım ve akşam 90lar türkçe pop gecesi olsun!
eğer sizler de dünyanın derdinden, kederinden ve yorgunluğundan uzaklaşmak isterseniz bu akşam saat 22.00'da sözlük radyosunda buluşmayalım mı?
o zaman ilk gecenin yıldızları afişi de gelsin!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben atatürk'ün ülkesinde, ülkemde geziyorum.
devamını gör...

edebiyat kadar sevdiğim başka bir şey kalmadı hayatımda. kulübünüze üye olmaktan onur duyarım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"bana göre sen benim olmalısın
içime nefes gibi dolmalısın."

harun kolçak-vermem seni ellere
devamını gör...

sabah sabah markete gidip eve dönünce evdekilerin unutkan halinden mütevellit işittiğim beyandır.

eve girmemle tekrar çıkmam bir oldu, ulan mesai günü hafta sonu farketmiyor.
insanın üzerine amelelik yapıştın mı bırakmıyor rahatsız aşağı rahatsız yukarı.

şunu evden çıkmadan söyleseniz olmaz dimi, illa bir şeyi unutup tekrar yollayacaksınız.

her neyse yine de ay lavvv familyy.
devamını gör...

"yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: ‘dünyada neler gördünüz? ‘ dese herhalde verecek cevap bulamayız. koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki…"

edebiyatımıza, içimizdeki şeytan, kürk mantolu madonna, kuyucaklı yusuf gibi harika eserleri kazandırmış edebiyatımızın en değerli kalemlerinden birisidir. yazarlığı yanı sıra şairliği ile de ön plana çıkar. "leylim ley, göklerde kartal gibiydim, çocuklar gibi, ben sana vurgunum, dağlar, aldırma gönül, geçmiyor günler" gibi keyifle dinlediğimiz eserler onun şiirlerinden bestelenmiştir. eserlerinin yanı sıra düşünceleri ve ölümü ile de akıllarda iz bırakmış bir kişiliktir. yaşadığı dönemde kitapları yasaklanmış, düşünceleri yüzünden hapis yatmış, öğretmenlikten ihraç edilmiştir. geçimini sağlayabilmek için bir dönem nakliyecilik bile yapmıştır. kendisini yurtdışına kaçıracak olan ali ertekin isimli şahıs tarafından sopayla başına defalarca vurularak öldürülmüştür. ölümü hala aydınlatılamamıştır. cesedi teşhis edilemeyecek kadar tanınmaz bir halde bulunmuştur. katil idam cezasına çarptırılmıştır ancak 4 yıllık cezasından sonra serbest kalmıştır.

hayatı gibi çocukluğu da oldukça zor geçmiştir yazarın. babasının görevi nedeniyle sık sık şehir değiştirmek zorunda kalmış, annesinin ruhsal sorunları nedeniyle de oldukça zor günler geçirmiştir. annesi defalarca intihar girişiminde bulunmuş, daha sonraları ise histeri hastalığına yakalanmıştır. belki de bu dönemde yaşamış olduğu sorunlar, balıkesir öğretmen okulu'nda okurken, intihar girişiminde bulunması ile karşımıza çıkacaktır. okul müdürünün, sabahattin ali'yi ailesinin yanına gönderme uyarısı ile intihar girişimine kalkışmış olması aslında onun yaşamış olduğu ailesel travmaları açıkça ortaya koymaktadır. bu olayın sonunda okul müdürü tavrından vazgeçmiş, sabahattin ali de istanbul muallim mektebi'ne nakil olmuştur. 1927 yılında burdan mezun olup, diplomasını almıştır.

sabahattin ali'nin öğretmenlik mesleğinde ilk görev yeri yozgat olmuştur. yazar burada çok fazla sıkıldığını ve kendini yalnızca okuma ile meşgul ettiğini yazmıştır. nihayetinde burada sadece bir yıl bulunup daha sonra istanbul'a dönmüştür.

daha sonra gazi mustafa kemal atatürk'ün emri ile yurtdışına gönderilen öğretmenlerden birisi olmuştur. 1928 yılında almanya'ya gönderilmiştir. geri döndükten sonra bursa'da öğretmenliğe devam etmiştir. daha sonra almanca sınavına girmiş ve almanca öğretmeni olarak görevine devam etmiştir. tam da bu yıllarda komünizm propagandası yapmakla suçlanıp tutuklanmıştır. serbest kaldıktan sonra öğretmenliğe devam etmiştir ama okuduğu bir şiir yüzünden tekrar tutuklanmıştır. bu dönemde memurluktan atılmıştır. sinop cezaevi'nde yatarken, hepimizin bildiği "aldırma gönül, göklerde kartal gibiydim" şiirlerini yazmıştır.

sabahattin ali her ne kadar komünizm propagandası yapmaktan suçlansa da kendisi bunu hiçbir zaman kabul etmemiştir. yazdığı yazılarda aslında hem sağ görüşü hem de sol görüşü eleştirmiştir. bir dönem aziz nesin ile beraber çıkardıkları markopaşa dergisinde yayınladıkları siyasi ve mizahi yazılar yüzünden geniş kitleler tarafından tepki görmüştür. buradaki bazı yazıları yüzünden hapis cezası almıştır. hapisten sonra çıkarmış olduğu ali baba adlı dergide yayınlanan sırça köşk isimli öykü nedeniyle de hapis cezası almıştır. sabahattin ali'nin yazmış olduğu her şey tepki görmüş, bu yazıların çoğundan ceza almış ama asla pes etmemiş de diyebiliriz. ilk romanı kuyucaklı yusuf'u 1937 yılında yayımlamıştır. bu eser şu an, milli eğitim bakanlığı'nın 100 temel eser listesinde yer almaktadır. 1940 yılında içimizdeki şeytan adlı eserini yazmış olan sabahattin ali, 1942 yılında da günümüzde oldukça popüler olan kürk mantolu madonna adlı kitabını yazmıştır. romanlarının yanında şiir ve öykü de yazmıştır sabahattin ali. "sırça köşk" isimli öykü kitabı bir dönem toplatılıp, yasaklanmıştır.

sabahattin ali kalemi yüzünden çok büyük acılar çekmiş ama asla bu yoldan geri dönmemiş bir yazardır. yaşamı kadar ölümü de acı olmuştur. defalarca hüküm giymesine, yazdıklarının yasaklanmasına rağmen yazmaktan asla vazgeçmemiştir. ne hapis ne de parasızlık onu kaleminden koparamamıştır.
devamını gör...

eternity and a day isimli kalp ağrısının müziklerini bestelemekle kalmayıp, the weeping meadow ve ulysses gaze isimli iki amansız derdi de şu fani dünyaya bırakan yunanlı müzisyendir.
devamını gör...

19um z kuşağıyım böyle güzel bir yerde kimseye ne hakaret ederim ne de hakaret dolu entry girerim z kuşağının çoğu saygısız ve empati duyguları az içlerindeyim ama bunu kabul ederim
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim