yalvaç ural
özellikle çocuk edebiyatı türünde verdiği örneklerle çoğumuzun büyümesinde emeği olan, 1945 doğumlu türk gazeteci ve yazardır.
hepimiz onu miço dergisi ile tanıdık. *
hepimiz onu miço dergisi ile tanıdık. *
devamını gör...
yök'ün galatasaray üniversitesi hakkında aldığı karar
b2 düzeyinde türkçesi olmayanların aldığı karar. *
devamını gör...
bit pazarı
zaman tüneli gibi olan pazar. antika eşyalar, vintage kıyafetler, oyuncaklar, takılar ne ararsanız mevcut.
antika olan eşyalar, mesela bir gramafon veyahut bir daktilo, bunları kullananlar kim bilir ne müzikler dinledi, ne yazılar yazdı, sahiplerinin yaşamadığı bu eşyalar insanı duygulandırıyor.
antika olan eşyalar, mesela bir gramafon veyahut bir daktilo, bunları kullananlar kim bilir ne müzikler dinledi, ne yazılar yazdı, sahiplerinin yaşamadığı bu eşyalar insanı duygulandırıyor.
devamını gör...
ziraat fakültesi önünden traktörle kız almak
ben de siyaset okumak istiyorum acaba beni de seçim otobüsü ile alırlar mı diye düşündüren başlıktır.
devamını gör...
köylü yazardan ironiler
gerçekten iyi bir insan, iyi bir yazar , hoş görü sahibi, iyi ki var, sözlüğün böyle yazarlar ile daha güzel olduğuna inanıyorum, kardeşim bütün iltifatları hak ediyor.
devamını gör...
martin eden
en unutulmayacak roman kahramanlarından biridir. bir hedef doğrultusunda çok okuyup çalışan, okuduklarını sorgulayıp süzgecinden geçirerek kendi düşüncelerini oluşturan ve kendi olduğu için başkalarının gözünde bir değeri olsun isteyen karakterdir.
jack london tarafından 1909'da yazılan ve otobiyografik özellik taşıyan romandır. martin, denizcilikle uğraşan ve hayatın herkese aynı imkanları sunmamasından dolayı tahsilini tamamlayamamış, neredeyse sadece okuma yazma bilmekten öteye gidemeyen bir karakterdir. güçlüdür, çalışkandır, çetin ve çevresindeki kızlara hiç mi hiç yüz vermeyen, belki biraz 'egoist' olarak tanımlanabilecek bir karakterdir. fakat kitabı okuyanlar elbette 'egoist' olarak değerlendirmenin yanlış olacağını belirtebilir fakat martin'i dışarıdan görenlerin algısının bu yönde olduğunu kimse inkar etmez sanırım.
sonra bir gün, bir konuda yardımı dokunduğu arthur tarafından arthur'un evine davet edilir. oradaki farklı yaşam stili kendisini çok etkiler ve fazlasıyla çekinir. eksikliklerinden, bilgisizliğinden, nasıl davranacağını bile bilemediği o kaba benliğinden çekinir. aynı zamanda da belki de hayatının değişmesinde başlangıç olarak görülebilecek ruth ile karşılaşır. zaten sonrasında bu zinya çiçeği'ne benzettiği kadın gelişmesinde ona yardımcı olacaktır. fakat martin aydınlanmanın getirdiği hüzünle nasıl tanışacaktır?
ben masa başı işlerde, muhasebe ofisinde çalışmak, ufak tefek işler için ağız dalaşına, hukuki çekişmelere girmek için yaratılmadım. beni böyle işler yapmaya zorlarsan, beni diğer adamlara benzetirsen, onların yaptığı işleri yapmamı, onların soluduğu havayı solumamı, onların bakış açılarıyla bakmamı istersen, aradaki farkı ve beni yok edersin, sevdiğin şeyi yok edersin.
jack london tarafından 1909'da yazılan ve otobiyografik özellik taşıyan romandır. martin, denizcilikle uğraşan ve hayatın herkese aynı imkanları sunmamasından dolayı tahsilini tamamlayamamış, neredeyse sadece okuma yazma bilmekten öteye gidemeyen bir karakterdir. güçlüdür, çalışkandır, çetin ve çevresindeki kızlara hiç mi hiç yüz vermeyen, belki biraz 'egoist' olarak tanımlanabilecek bir karakterdir. fakat kitabı okuyanlar elbette 'egoist' olarak değerlendirmenin yanlış olacağını belirtebilir fakat martin'i dışarıdan görenlerin algısının bu yönde olduğunu kimse inkar etmez sanırım.
sonra bir gün, bir konuda yardımı dokunduğu arthur tarafından arthur'un evine davet edilir. oradaki farklı yaşam stili kendisini çok etkiler ve fazlasıyla çekinir. eksikliklerinden, bilgisizliğinden, nasıl davranacağını bile bilemediği o kaba benliğinden çekinir. aynı zamanda da belki de hayatının değişmesinde başlangıç olarak görülebilecek ruth ile karşılaşır. zaten sonrasında bu zinya çiçeği'ne benzettiği kadın gelişmesinde ona yardımcı olacaktır. fakat martin aydınlanmanın getirdiği hüzünle nasıl tanışacaktır?
ben masa başı işlerde, muhasebe ofisinde çalışmak, ufak tefek işler için ağız dalaşına, hukuki çekişmelere girmek için yaratılmadım. beni böyle işler yapmaya zorlarsan, beni diğer adamlara benzetirsen, onların yaptığı işleri yapmamı, onların soluduğu havayı solumamı, onların bakış açılarıyla bakmamı istersen, aradaki farkı ve beni yok edersin, sevdiğin şeyi yok edersin.
devamını gör...
normal sözlük'e giriş serüveni
instagramda kitap yazısını görüp devamını bile okumadan içimi dökmek, her konuda fikrimi yazmak istediğimi fark edip girdim. çıkmayı da düşünmüyorum sanırsam.
devamını gör...
otuzları hiç etmek
resmen rezilliktir. sonra kırkına gelince aaa kırklar çok güzel dostum tey tey tey siz de gelsenize demektir.
not: 40+ spor
not: 40+ spor
devamını gör...
her başlığa salça olan yazar
adamın fikri vardır yazmıştır. yazmasa mıydı? hem yazmaya gelmemiş miydi o buraya.
insanları bi rahat bırakın kardeşim, sen kendi yazmana bak.
(bkz: yazarların yazarları rahat bırakmaması)
insanları bi rahat bırakın kardeşim, sen kendi yazmana bak.
(bkz: yazarların yazarları rahat bırakmaması)
devamını gör...
ilginç etimolojik bağlantılar
'toplum' kelimesinin 'top' kökünden türemesi bu örneklerden biridir. o bildiğimiz sporlarda kullanılan top değil ama, birlik anlamında olan toptan gelir mesela bir top kumaş .
devamını gör...
i am melting lannn melting
biraz geç olsa da kendisini tanıma şerefine nail olmama izin vermiş yazar. *
iyidir, güzeldir, pozitiftir, sevgiyle dolmama sebep olmaktadır. çokça özlem bırakayım buraya.
keyifli sözlükleri olsun.
iyidir, güzeldir, pozitiftir, sevgiyle dolmama sebep olmaktadır. çokça özlem bırakayım buraya.
keyifli sözlükleri olsun.
devamını gör...
sürekli kendine söven insan
hatalarından ders almaz. misalen sık sık kendime hay aklımı öpiyim derim ara ara da e be sürtük e be mal diye sövmüşlüğüm vardır.
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan yazar iticiliği
an itibarıyla filtreleri bastığım kendi fotoğrafımı koyarak bütün iticilikleri üstüme toplamış bulunmaktayım.
vatana millete hayırlı olsun. hayırlı cumalar.
not: kızlar dikkat etsin kaygan zemindir, düşebilirler.
vatana millete hayırlı olsun. hayırlı cumalar.
not: kızlar dikkat etsin kaygan zemindir, düşebilirler.
devamını gör...
sadece türkiye'de karşılaşılabileceği düşünülen şeyler
damar damar üstüne bindi tanısı koyulması. neredeyse tıp literatürüne kazandıracaklar o derece kullanıyor insanlarımız..
devamını gör...
barış akarsu
ayrılık zamansız gelir diye albüm çıkardıktan hemen sonra, aramızdan ayrılan ıslak ıslak bakan türk rockçı. 1979 doğumlu.
devamını gör...
mike
tanımlarının çoğu çok hoşuma giden ve artıları ile beni mutlu eden yazar arkadaşımızdır.
keyifle takip ediyorum.
keyifle takip ediyorum.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
"rastgele yürürken aklına geleyim sızlasın için."
-cemal süreya.
-cemal süreya.
devamını gör...
otobandakiyanlizdusakabin
şu zalım sözlükte kaç hassas kaldık ki?
o yüzden gün..birbirimizin yanında olma günüdür.*
konum at,o otobana komşu duşakabin olmaya geliyorum.
*
#1641069
o yüzden gün..birbirimizin yanında olma günüdür.*
konum at,o otobana komşu duşakabin olmaya geliyorum.
*
#1641069
devamını gör...
huzursuzluk
insana içinde böyle bir organ olduğunu hissettiren durum. mesela huzursuzluk kesesi ya da huzursuzluk kapakçığı gibi bir yer var. oniki parmak huzursuzluğu da olabilir. tam oniki koldan saldırır. huzursuz hissettiğiniz bir durumla karşılaştığınızda bu organda bir basınç meydana geliyor sanki. kalp gibi atmaya, mide gibi iğrenç bir asit salgılamaya başlıyorsunuz.
o hangi organsa atsak da bir rahatlama gelse diye düşünürken, suçun organlarınızda değil bulunduğunuz ortamdan kaynaklandığını düşünmeye başlıyorsunuz ve gözünüzün önüne dümdüz çizilen yollar belirmeye başlıyor.
ne demişler "savaşmayı ve sevmeyi sürdür, sürdürmeyi sürdür."
o hangi organsa atsak da bir rahatlama gelse diye düşünürken, suçun organlarınızda değil bulunduğunuz ortamdan kaynaklandığını düşünmeye başlıyorsunuz ve gözünüzün önüne dümdüz çizilen yollar belirmeye başlıyor.
ne demişler "savaşmayı ve sevmeyi sürdür, sürdürmeyi sürdür."
devamını gör...
