benliğidir. ne güzel söylemiş kazım karabekir: benlik milletin rüştü demektir
benliksiz millet, düştü demektir.
devamını gör...

devamını gör...

eskiden bir apartmanda otururken bir çok ritüelin, müstakil yaşamda olmadığı fark ettiğim olaylar;

(bkz: balkondan halı silkelemek)
(bkz: yanlış zile basılması)
(bkz: apartmanda hayvan beslemek)

herkes aklına geleni yazsın bakalım neler çıkacak.
devamını gör...

bir tercih gibi görünse de insanın içinden gelen, kendine ait olan bir davranış.

bu konuyla alakalı yapılan çoğu tanımın, analizin arka planında "olmaması gereken bir şey" teması işleniyor. bunu açıkça ifade edenlerin dışında "kırılırım, susarım, içime atar, yanarım" gibi cümleler kuranlar da aynı temayı işliyor. insanların ısrarla kendilerine ait duygusal özelliklerini kötülemesini anlamak zor. bu, "olmaması gereken bir şey" teması da şu kelimede tezahür ediyor: kaybedersin.

kırıldığında susan kişi, gerçekleşmiş olaya vereceği en uygun tepki susmak olduğu için susar. bir sürü şey düşünür insan ve düşüncelerini duygularıyla harmanlar. sert bir karakteri olan kişinin, kavga anında gözlerinden ateş çıkarması kadar doğal bir şey olmadığı gibi narin bir insanın da susup çekilecek karanlık bir köşe araması da doğaldır. bundan farklı bir davranış içine girerse kesinlikle üzerinde eğreti duracaktır.

davranışlarınızda fıtratımızın payı büyüktür. fıtratımızdan gelen bazı özelliklerimiz baskındır ve bunlar öyle gizlenebilecek, kolaylıkla değiştirilebilecek şeyler de değildir. (bkz: insan yedisinde neyse yetmişinde de odur) buna yetiştiğimiz çevrenin de kattıklarını düşünürsek, bir birey oluruz. zaten arkadaşlıklar, ilişkiler de bu kabuller üzerine kurulurlar. mesela sevdiğin kişi yüksek sesle, üst tonda konuşmayı sevmeyen, sakin yapıda bir insansa sen de sesini yükseltmezsin. bu, karşılıklı yapıldığı zaman görünmeyen bir uyum oluşturur. böylece iki insan arasında arkadaşlık/dostluk/sevgili ilişkileri kurulur.

cimrilik vs. gibi toplumun ittifakla reddettiği özellikler dışında, kişinin kendine ait özellikleri, kendisine bir eksen belirleyip, ona göre bir mutsuzluk sebebi olarak tanımlayarak reddetmesi bir özsaygı eksikliğidir. bir defa mesele kadınlara ulaşmak olmasaydı, kimse kırıldığında sustuğu için kendisine vebalı muamelesi yapmazdı. bu noktada insan kendisine şu soruyu sormalı: bana özümden gelen şeyleri değiştirmem gerektiğini düşündürecek kadar etkili bu kadınlar kim, neyin nesi bunlar ? bu soruyu kendisine adamakıllı soran insanlar kolaylıkla cevaba ulaşırlar. kadınlar aynı kadınlar, onlara kutsiyet atfeden şey, beyninizin içinde.

her şeyi uçlarda yaşamayı şiar edinmiş arkadaşlar, bunu bencillikle karıştırabilir. "ne olursan ol kendinden ödün verme, bırak o değişsin" gibi algılayabilir. hayır, öyle değil. karşınızdaki insana, ona duyduğunuz saygı ve sevgiye göre pozisyon alıp fedakarlıklarda bulunacaksınız elbette. ancak normalde bir gariban gördüğünüzde gözleriniz doluyorken, öfkelendiğinizde sessizce dışarı çıkıp yalnız kalmak iyi geliyorken, tüm bunları üç beş zevzeğin "kaybedersin" temalı lafları için harcamayacaksınız. bunlardan vazgeçerseniz geriye ne kalır ki ? o ilişki bittiğinde hangi özellikleriniz size ait olacak? ben bu muydum yoksa şu muydum? neydim ben ?

kırıldığında susan, kırıp dökemeyen, köşesine çekilen biriyseniz, ona uygun ilişkiler kurun kendinize. bu davranışın getirdiği büyük dezavantajlardan biri olan "ayrılık" meselesine hazırlayın kendinizi. karşınızdaki insanın üzerinize gelip, sizi kalem kıracak seviyeye getirebileceğini düşünerek hareket edin. basit bir şey bu. her davranışın bir bedeli vardır. sinirlendiğinde eşine tokat atan adamdan daha az bedel ödeyeceğinizi düşünmeyin. ancak siz, bu davranışınıza sahip çıkarsanız, o da anlayışlıysa, sevmese de saygı duyacaktır. siz bunu değiştirmeyi değil, karşınızdaki buna göre pozisyon almayı öğrensin. siz, siz olarak kalın. karşılığında zaten siz de onda bir davranışı kabul etmiş olacaksınız. öyleyse bu iş yürür aksi takdirde yolun sonu zaten uçurumdur.

hayatta sapasağlam durmanın hazzını yaşamak varken eğilip bükülmeyi, mızmızlanmayı ve değiştirilmeyi tercih etmek ahmakçadır. mesela "her seferinde aynı şeyi yapıyordu, kavgadan kaçıyordu. bu yüzden ayrıldık" diyen bir kadının karşısında, erkeğin söyleyecek birkaç sözü vardır. "ben böyleyim, kızmadım, sövmedim ne yapayım" dediği noktada bu adam kazanmıştır zaten. onu muzaffer kılan, üçüncü, beşinci şahısların haklılığını yargılaması ve neticeye varması değil, vazgeçmeyişidir. eğer maksat "kaybetmek" ise; yenilenler değil, vazgeçenler kaybeder.
devamını gör...

alfred adler'in genelde kız çocuklarının baştan beri erkek rolünü yaşamak istemesine verdiği ad.
bu durum genelde erkeğin daha özgür olan toplumlarda ve ailelerde görülür. maskülen protesto yaşayan kadın ileride evlenmez evlense bile kadınlık rolünü oynamayabilir.

alfred adler yaşamın anlamı.
sadece kadın üzerinden örnek verdim ancak ters durumda mevcut.
devamını gör...

turkiye'de ki vatandaşlarımızın %85'nin anlamayıp, söylenen sözün gerçekten o anlamda söylediğini zannetmesi. sonra işin yoksa bilal'e anlatır gibi anlat dur.
devamını gör...

josip broz tito (1892-1980), marksist-leninist görüşlere sahip yugoslav devlet ve siyaset adamıdır. yugoslavya komünist partisinin kurucuları arasında yer aldı.
çevresindeki kişilere görev verirken ve iş yaptırırken sık sık "ti-to, ti-to" (sen bunu, sen bunu... yap!) dediği için arkadaşları kendisine esas ismi olan josip broz'un yanına tito lakabını eklediler.
ii.dünya savaşı’nda nazi almanyası'nın saldırması üzerine, yugoslavya komünistleri tito başta olmak üzere bir direniş hareketi başlattı. tito, yugoslavya halkını birlik, beraberlik, kardeşlik ve bağımsızlık çağrısı yapan bir bildiriyle ayaklandırdı. ayaklanmanın hızla yayılması sonucu yugoslavya'nın yarısı bağımsızlığa kavuştu ve nazi saldırıları püskürtüldü.
yugoslavya'nın eşit halklardan meydana gelen federal bir topluluk olduğunu ilan eden tito'ya 1943'te yugoslavya mareşalliği, daha sonra hükûmet başkanlığı ve başkomutanlığı da verildi. aynı yıl seçimlere gidildi ve tito'nun partisi olan halk cephesi seçimlerde galip çıktı. yugoslavya federal cumhuriyeti'ni kuran tito sosyalist bir rejim uygulayınca batı ülkeleri, tito'dan desteğini çekti. tito yugoslavya'nın bağımsız bir devlet olarak kalmasını isteyince stalin ile de arası açıldı.
"kimsenin bir şeyini istemiyoruz, bizim olan hiçbir şeyi de vermiyoruz" felsefesiyle hareket eden tito 1962-70 yılları arasında sık sık asya, afrika ve latin amerika'ya geziler yaparak bağlantısızlar hareketini güçlendirdi. 25 üçüncü dünya ülkesini sscb nüfuzundan kurtardı.
tito, türklerin yugoslavya’dan göç etmesine sebep olduğu ve komünist olduğu gerekçesiyle yurdumuzda pek sevilmese de parçalanan eski yugoslavya’da hala saygıyla anılan, özlenen bir liderdir.
“ülkemiz kristal bir küredir. ben josip broz tito, bu küreyi ellerimle tutarak değil alttan nefesimle üfleyerek havada tutuyorum. umarım benim nefesim tükendiğinde birisi bu görevi devralır. yoksa kristal küre yere düşer ve tuz buz olur... işte o zaman dünyanın kaderinin korunması başka bağımsız ülkelere kalır. mısırlı nasır, benim dostumdur ancak ondan önce dünyanın geleceğinin korunması anadolu’ya düşer. anadolu’da kemalistler tarafından kurulan devletin temeli bağımsızlıktır. bu yüzden anadolu, dünyanın kaderini kurtarma görevini omuzlarına alır.”
devamını gör...

hiçbir zaman ben de olmayan istektir. yalan yok özel mesajda bile sohbet ederken sıkılıyorum. şöyle sadece yazıp çıksak ne güzel olur ama bazen bi konu hakkında tartışıyoruz yapamıyoruz.

neyse, sözlüğe tanışmak için gelenlere başarılar diliyorum, devam. *

edit: alttaki laf mı sokmuş öyle? alla allaa kendi görüşüm bu sen de kendi görüşünü laf sokmadan belirt bu ne ucuz bir hareket ya? ilginç.
devamını gör...

sıklıkla alkol alımı sonrası veya hamilelerde görülen şiddetli kusmaya bağlı özofagusta(yemek borusu) lineer mukoza yırtığı ve buna bağlı gelişen üst gis kanamasıdır.
tanı endoskopi ile konur.
aktif kanama varsa endoskopik tedavi edilir.
devamını gör...

tarımı kutsallaştıran bir medeniyettir. hatta öküz kesmenin ve saban kırmanın cezasını ölüm olarak belirlemişlerdir.

gordion bölgeside (günümüzde ankara-polatlı) faaliyet göstermişlerdir.
devamını gör...

madem sözlük radyosu yazarlarada bir selam çakılabilir diye düşündüm.programı yapan kişi tanımlardan beğendiklerini okur ya da program için hergün konu belirler bir başlık açar ve bizde oraya yazarız hem radyo için hemde sözlük için daha çok etkileşim olur .
devamını gör...

noktalama işaretinin asıl gorevinin çok dışında ve aşırı kullanıldığı anlardır. bir şey gizlemek için desen değil, tamamlanmamış diye desen hiç değil değil oğlu değil yani. hayır aynı paragrafta her cümlenin arasına koyan da gördü bu gözler sadece bir iki cümleye koysa neyse. bilmiyorum niçin yapıyorlar suyunu çıkararak kullanan arkadaşlar açıklarsa gerçekten sevinirim. karşındakini de düşünmüyorlar ki göz felci geçirir.
etkileyici dokunaklı iç geçirmeli bir hale falan da gelmiyor hani bilesiniz. twitter'da görürdüm bi artık her yere yayılmış bir de.
devamını gör...

başkasının yazdıkları yüzünden araları bozuluyorsa, olmaz o ilişkiden.
devamını gör...

nerenin başkenti onu da yazın bari de gençler kültürlensin, başlık mana kazansın dediğim tanım.

moskova-rusya.
devamını gör...

su şişesini eğip bükerek bisikletin arka lastiği ile sele arasına sıkıştırıp , sürerken motor sesi çıkartmaya çalışıyorduk mahallece.
devamını gör...

albert huxley ne güzel anlatır bunu cesur yani dünya kitabında.

binlerce alfayı bir adaya gönderirler ve orada bir düzen kurmalarını isterler. hepsi eşittir ve eşit düzen kurulabileceğinden yanadır.

haftalar sonra iç savaş çıkar ve müdahale edilmesi için yalvarırlar.

tabi alelade bir kitap işte. şöyle klasikler okunuyor olsa, böyle başlıkların tek entrysi tek bir "bkz" olur.
devamını gör...

mansur başkanım ne kadar yandaş varsa her meclis de zaten yargı dağıtıyordu alayına.

bu hareketi ile ankara halkına nasıl hizmet etmek istediğini göstermiş oldu.

yandaş tayfa seri üzgündür şimdi. bunlar daha hiçbir şey değil daha güzel günler gelecek.
devamını gör...

olay fransanın başkenti pariste yaşanmış. bir organizatörün de aralarında bulunduğu 92 kişiye ceza yazılmış. ilgili habere buradan ulaşabilirsiniz.
devamını gör...

ölüm.
her şey geçiyor, bitiyor, değişiyor. ama ölüm hep aynı kalıyor. verdiği acı, hissettirdiği çaresizlik hiç değişmiyor.
devamını gör...

herkesin hayatina kimse karisamaz demek istedigim eylem.

(bkz: bundan bize ne olması)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim