earthquake network (deprem ağı) diye bir uygulama var. gerçek zamanlı uyarı alabilmenizi sağlıyor. sistem şöyle çalışıyor, telefonunuzu sismograf gibi kullanıyor. diyelim ki siz istanbul'dasınız. tekirdağ'da bir deprem olduğunda, orada yaşayıp uygulamayı kullanan kişinin telefonu depremi algılıyor ve size bildirim geliyor. böylelikle deprem dalgaları size ulaşmadan saniyeler önce haberiniz oluyor. saniye deyip geçmeyin, çürük bir evde oturduğunuzda hayat üçgeni oluşturacak kadar zaman bile sizi kurtarabilir.

tabi dediğim gibi, mantık deprem dalgalarının ölçümü olduğu için, merkez üssü size çok yakın depremlerde işinize yaramaz. çevre illerde şiddetli sarsıntılar olduğunda ise işe yarar diye düşünüyorum.
devamını gör...

ilk olarak tıkladım baktım ve şaşırdım, bu dedim "benim eski yazdığım sözlüğün aynısı" sonra orada olanlar hakkında çok bilgi sahibi olduğumdan neler olmuş olabileceği aklıma geldi ve hemen diğer sözlüğe girip "kafa sözlük" başlığına baktığımda yanılmadığımı anladım.
umuyorum aynı yönetimsel sıkıntılar burada da olmaz, şirinlere gay dediğim için uyarı almamayı temenni ediyorum şimdilik. bu arada sözlüğün akıcılığı garip öteki sözlükte yazıp gönder dediğimiz zaman yine bi anlık bekleme oluyordu ama burası pıt pıt yazıyı gönderiyor.
neyse uzun lafın kısası; hayırlı olsun sözlüğünüz.
devamını gör...

hayattan sıkılanlar için alternatif bir intihar yöntemi. türk işi harakiri.
devamını gör...

bu nasıl hasta bir zihniyet. bunlar ne kadar iğrenç insanlar. bir insan neden bu kadar pislik biri olmayı tercih eder anlam veremiyorum. rezil herif.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ya da bu

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kızlarımla mutlu mesut olmak..*
devamını gör...

akılllı forvet oyuncusunun yapması gereken eylem. inzaghi ve mario jardel bu futbolcular için en büyük iki örnektir. ama yapması o kadar da kolay değildir, defans oyuncusunu keserken bir gözü ile de topun ayaktan çıktığı anı dikizleyebilmesi lazım olduğundan bir parça zeka kırıntısı gerektirebilir.

edit: değerli bir yazar arkadaşım uyardı. evet bende biliyorum ofsaytın öz oğlu derler inzaghi için. ama birşeyi öğrenmek için de bir çok kez hataya düşmek gerekmez mi? tabiki gerekir diye düşünüyorum. ve bu lakap bu onun zaman zaman ofsayttan güzel kaçmış olmasına gölge düşürmez.
devamını gör...

zirve'den çok zirve'ye katılacak kişi önemli. adam'a engel koymuşsun veyahut sataşmış sana, sonra gelmiş baş köşede oturmuş. kıs kıs güler bir de. buradan kendini zor frenliyorsun. yan yana geldiğinde ne yaparsın? şiit onu bana niye yazdın, sil şunu, bana bak! * kimsin sen? isim listesini son'a doğru güncelleyip, bilgilendirinde sıkıntı yaşanmasın.
büyük ihtimalle o varsa ben gitmem olacak. herkes sözlükte iletişim halinde olduğu yazarı çağıracak. ayrı ayrı ikili, üçlü gruplar oluşacak. daha önce tanışanların muhabetine giremeyen köşede kalacak. içinize sinen yazar varsa gidin! öyle tek başınıza sıkılırsınız.

edit: paylaşımım asla negatiflik olarak algılanmasın. fikir beyan ettim yalnızca. çok güzel tanışmalara imza atacağına eminim. keyifli olsun.
devamını gör...

hayat hikayesini dinlemek için; dinle - izle

feodor dostoyevski bir isyancı, dünyadan nefret eden, maraz, herkese ve her şeye karşı şüpheci, uslanmak bilmeyen bir kumarbazdı. ama pek az rastlanan bir edebiyat dâhisi olduğu da inkar edilemez.

henüz 28 yaşında olan dostoyevski rus edebiyatında adını duyurmuş ve gelmiş geçmiş en ünlü bir yazar olmaya aday biri haline gelmişti. babası aynı zamanda askeri operatör doktor olan mihail andreyeviç dostoyevski 1821 yılında st mary hastanesinde doğan oğluna feodor mihailoviç adını vermişti.

ailesini sıkı bir disiplin altında yöneten doktorun en büyük tutkusu içkiydi. kocaman kızlarını asla sokağa yalnız başına göndermezdi ve arkadaşlarına ya da komşularına gittikleri zaman mutlaka yanlarında bulunurdu. dört oğluna ise ruh hastası bir başçavuşun sertliği ile davranırdı. öfkeli bir adamdı, doğal olarak bütün çocuklar ondan çok korkardı. bu adamı dizginleyebilen tek insan ise zayıf ve güzel bir kadın olan karısıydı. sayısız defa bu öfke nöbetlerinde çocukları adamın elinden kurtarmıştı.

adamın bir diğer özelliği çok cimri olmasıydı. çocuklar 18 yaşına gelene kadar asla cep harçlığı vermemişti. fakat onları iyi okullarda okutmayı ihmal etmedi. yaz aylarını tula’da geçiren ailede feodor’un hayatındaki ilk değişikler burada oldu. babasına hizmet eden hizmetçi ve köleleri bu sırada tanımıştı ve bu insanlara çok bağlandı. gelecekteki yaşantısını değiştiren en önemli etkenlerin başında bu geliyordu.

1837 yılında feodor ve abisi mühendislik okuluna başvurdu. aynı sene anneleri öldü. eşi ölen doktor artık tamamen zıvanadan çıkmıştı. alkolü abartan doktor artık mesleğini yerine getiremediği için topraklarına dönmüştü. orada hizmetçi ve kölelerine çok kötü davranan doktor ne yazık ki bu insanlar tarafından öldürüldü.
dostoyevski babasının bu tutumu yüzünden onun ölmesini arzulardı. babası ölünce de bu düşünceler onu depresyona soktu. ilk sara nöbetlerini bu dönemde yaşadı.
feodor mühendislik okulunu bitirdikten sonra gönüllü olarak orduya katıldı. kendisi için hiçbir anlam ifade etmeyen bir hayata dalmıştı. maaşına ve babasından kalan topraklardaki payından aldığı 5 bin rublelik gelire rağmen her zaman sıkıntı içindeydi. bilardoya merak salmıştı ve her zaman kaybediyordu. hayatı boyunca gösterişli davranışları ile dikkati çekti ancak son birkaç yılı içinde dev romanlarının kendisine kazandırdığı büyük ün dışında daima yoksulluk içindeydi.
bu garip, kontrol dışı davranışlara karşılık hayatını baştanbaşa değiştirecek bir olay artık yavaş yavaş yaklaşıyordu. edebiyat.

edebiyat alanında yaptığı ilk iş balzac’ın “eugenie grandet” kitabını rusça’ya çevirmekti. ordudaki görevinden de ziyadesiyle bunalmıştı. ağabeyine gönderdiği mektubun bir kısmında şunlar yazıyordu. “askerlikten, patatesten nefret ettiğim kadar iğreniyorum.” ertesi yılın sonunda artık sabrı tükenen dostoyevski istifasını vermişti. yine kararını ağabeyine yazdığı mektupla haber verirken şunları yazmıştı. “hiç pişman değilim. bir ümidim var. romanımı bitirmek üzereyim. orijinal bir eser olacak.”

dostoyevski romanını o zamanın ünlü edebiyat dergilerinden birinde yayınlatmak istedi. fakat romanı içinde değişiklikler yapmadığı sürece yayınlamayı reddetmişlerdi. o da istenilen değişiklikleri yapmak yerine eseri kendi hesabıyla bastırmayı tercih etti. ağabeyine yazdığı mektupta; “roman gerçekten başarılı ise, yalnız ziyan olmaktan kurtulmakla kalmayacak, ayrıca bana borçlarımı ödemem için gereken parayı da sağlayacak. başarılı olamazsam, o zaman kendimi asabilirim…”

böylece 1846 yılında ekstra borç altına girip ilk kitabı “insancıklar” ı yayınladı. zamanın ileri gelen eleştirmenlerinden birisi olan belinski bu kitap için dostoyevski’ye mektup gönderdi. mektupta şunlar yazıyordu;
“siz sorunun ruhunun en derinlerine varmış ve birkaç çizgide büyük bir gerçeği ortaya koymuşsunuz. sizden rica ediyorum, yeteneğinizi değerlendirin ve ona karşı hep dürüst davranın. böylece büyük bir yazar olabilirsiniz.”

dostoyevski birden ünlü olmuştu ama bunu karşılayışı çok garip oldu. hayranlarına ve ona yardım etmek isteyenlere karşı küstahlaştı. böylece insancıklar kitabından kazandığı ün çok kısa sürmüş oldu.

kazandığı bu kısa başarılı dönemden sonra artık başarısız bir dönem içine girdi ve borçları başına dert oluyor ve çalışmalarını engelliyordu. aynı zamanda tekrar başarılı olabileceğine de inanmamaya başlamıştı çünkü hayranlarına olan tavrından sonra edebiyat dünyasınca alay edilen biri haline gelmişti ve bu tutum artarak devam ediyordu.

dostoyevski artık yönünü değiştirmeliydi, bu kaçınılmazdı. böylece reform isteyen insanların çevresine katılmayı seçti. tam bu sırada da hükümet söz özgürlüğünü yasaklayan ve köylülerin kölelikten kurtulmalarını öngören yazıları sansür edecek çalışmalar yapıyordu. her ikisi de dostoyevski’yi ilgilendiren konuydu. ilki yazar olarak ikincisi ise babasından kalan topraklar yüzünden. fakir köylülerin lehinde davranışlarının en hızlı çağında daha yatağındayken 23 nisan 1849 yılında yakalanıp tutuklandı. 22 aralık’ta kurşuna dizilmek üzere semyonevski alanına götürüldüler.
işte en başta okuduğum idam sehpasından dönen adam dostoyevski kurtuldu ve omsk’a gönderildi. burada 4 yıl boyunca çektiği korkunç acıları 1861 yılında yayınlanan “ölüler evinden anılar” adlı kitabında anlattı. mahkûmiyetinden sonra bir ara sürgün olarak semipalatinsk şehrine gönderilmişti. daha sonra biraz olsun toparlanabilmek için orduya er olarak katıldı. mahkum olmasından dolayı önceki rütbesi geri alınmıştı.

önce yüzbaşıyla daha sonra da sibirya başsavcısı ile dost olan dostoyevski daha rahat bir sürgün hayatı yaşamaya başladı. burada da “ölü evi” ni yazmaya başladı. asker olduğu sırada bir subayın karısı olan mariya ıssayev’e âşık oldu. genç kadın da ona âşık olmuştu ve 1957’de dul kaldığı zaman evlenmeye karar verdiler.
1858’de sürgün dönemi sona erdi ve başkente dönmesine izin verildi. “ölüler evinden anılar” kitabını tamamladı fakat kitap olarak yayınlanmadan önce “vremya” adlı dergide bölümler halinde yayınlanmaya başladı.

sibirya’daki tver şehrine dönüp bu durumu lehine çeviren dostoyevski yurt dışına çıkma imkanı yakaladı. 1862 yılında paris, londra ve cenevre’ye gitti. 1863 yılında roma’ya geçti. ardından da almanya ve danimarka’yı dolaştı. sürekli para sıkıntısı çeken dostoyevski karısı verem hastası olunca hastalığında ona yardımcı olma amacıyla geri döndü. ayrıca karısının ilk kocasından olan çocuğuna da bakmak zorundaydı. bu yüzden edebiyattan kazandıklarını artırmak hevesiyle kumar oynamaya başladı.

1864 yılında karısını, ağebeyini ve vremya dergisinden dost edindiği meslektaşı apollon grigoriyev’i kaybetti. ağabeyi mihail ciddi borçlar bırakarak ölmüştü. kanuni olarak hiçbir zorunluluğu olmadığı halde dostoyevski bu borçları da üstlenmişti. böylece altında ezildiği yük biraz daha ağırlaşmıştı.
1862 ve 1863 yılında beraber yurtdışına çıktığı arkadaşı pauline suslov ile yeni bir evlilik düşünmüş ve nişanlanmıştı fakat bir süre sonre pauline dostoyevski’yi terk etmişti.

dostoyevski wiesbaden’de bulunduğu sırada “yeraltından mektuplar” ı yayınlandı. umutsuz bedbahtlığın egemen olduğu bu dönemde yeni bir deha ortaya çıkıyor ve eleştiricilerin ciddi olarak ilgisini çekiyordu.

suç ve ceza kitabı 1866’da tefrika halinde yayınlandı. bu sayede borçlarından kurtulabilir maddi yönden bolluğa kavuşabilirdi fakat bunun yerine daha kötü durumlara düştü. kitabı çeşitli tepkilerle karşılandı. psikolojik araştırmalar henüz pek yeniydi; ya anlaşılmıyordu ya da yanlış anlaşılıyordu. fakat bütün bunlara rağmen hiç kimse bunlarından ardında yatan dehayı reddedemiyordu. bu nedenle dostoyevski’nin heyecanla beklediği rubleler bir türlü gelmedi.
suç ve ceza bölüm bölüm yayınlandığı sırada yarıda bıraktı ve başka bir romana “kumarbaz” a başladı.

yazmak onun için tutkuya dönüşmüştü ve hiç durmadan yazmaya başladığı bu dönemde gözleri bozuldu. bu sebeple kendine bir steno tuttu. yani konuşmayı hızlı ve olduğu gibi yazabilen biriydi. adı anna snitkin. çok kısa sürede birbirine aşık olan çift 1867 yılında evlendi.

balayını avrupa’da geçirmek isteyen ve 3-4 ay kalma hesabı yapan çift rusya’ya 4 yıl sonra geri dönmüşlerdi. dostoyevski’nin hayatında yaptığı en iyi şey bu genç kadınla evlenmekti. genç kadın en başta kocasının garip yaşantısını, gürültücü akrabalarını ve durmadan kapıyı aşındıran alacaklıları yadırgadıysa da daha sonradan bu hayata ayak uydurmuştu. kendi çıkarlarını düşünen yayıncılarla o başetti. borçları ödemek için bile alacaklıları kapıda o sıraya sokmuştu. mümkün olduğunca dostoyevski’ye dertsiz tasasız bir yaşam sunmaya çalıştı.

avrupa’da bulunduğu sırada dostoyevski büyük ün kazandıran romanların üçünü orada yazdı. ecciniler, ebedi koca ve budala.
anna dostoyevski sayesinde artık büyük borçların altından kalkmışlardı ve sadece kendi hayatlarını sürdürebilecek bir paraya sahiplerdi. yazar ilk defa kendini mutlu hissediyordu. ülkesinin geleceği için fikirlerine ve gazeteciliğe ayıracak zaman bulabiliyordu. bunu vatanseverlik olarak görüyordu ve onu dinleyen birçok üniversiteli genç mevcuttu.

bu mutluluğu gölgeleyecek yeni bir hadise ortaya çıkmaya başladı. dostoyevski’nin gittikçe kötüleşen sağlığı bu mutluluğu gölgeliyordu. çocukluğunda ve gençlik döneminde onu yakalayan sara nöbetleri geri dönmüştü. yine de bozulan sağlığına rağmen 1879 yılında belki de eserleri arasındaki en önemlisini en büyüğünü “karamazov kardeşleri” yazmaya başladı.

aynı yılın sonunda “russki weistnik” dergisinde tefrika olarak yayınlanmaya başladı. 8 kasım 1880 yılında romanın son bölümü yayınlandı. yayınevine gönderdiği son bölümün içinde bir de mektup vardı. mektupta “izninizle size “elveda” demeyeyim. daha yirmi yıl yaşamak ve yazmak niyetindeyim.” demişti.
25 ocak 1881’de yeniden hastalandı. çağırılan doktor gece hastanın kriz geçireceğini söyledi. gerçekten de huzursuz gece geçiren dostoyevski artık daha fazla yaşayamayacağını anladı. karısına kendisine “sefahatten dönen oğul” dan parçalar okumasını istedi.

son hastalığına yakalanmadan bir gün önce kitaplarını yayınlayan yayınevinin sahibine şunu yazmıştı; “şimdi fena halde paraya ihtiyacım var. lütfen bana 4 bin ruble gönderin.”
bir papaz başında dualar okudu. akşam saat 8 buçukta yaşama gözlerini yumdu.
ölümünden sonra kitapları binlerce baskı yaptı ve hayatını hep para sıkıntısıyla geçiren dostoyevski varislerine milyonlarca ruble kazandırdı.
devamını gör...

seni hep seveceğim. daima ve asla (bkz: sin city)
devamını gör...

uzak durulması gereken insan tipi.
devamını gör...

kadınların makyaj yapıp erkeklerin yapmaması ya da kıyafetler konusunda kadınların etek vs. giyip erkeklerin giymemesi.
devamını gör...

uyumadan önce dinlemekten büyük keyif aldığım oyunlardır . trt dinle uygulamasını tavsiye ederim ben oradan dinliyorum. "bir aşk şarkısı" oyununu dinlemelisiniz.
devamını gör...

insanı alıp başka diyarlara götüren mekanları, bu dünyaya ait olmayan zamanları, insanın yüreğinde yaşayan karakterleri ve yalnızca kulak değil tüm ruhu doyuran müzikleriyle anlattığı hikayeleri olan adam.
devamını gör...

erkekleri bilmem ama kızların şaşmaz, 3c.

çikolata, kedi ve charlie chaplin.
devamını gör...

herkes bıçakla açma yöntemini söylemiş ancak en nihayetinde bıçak bu, şakaya gelmez dostlar.

peki bıçak yerine neyle açacağız?

1. mutfağa gidiyorsunuz ve çekmeceden bir adet sapı tercihen yassı olan tatlı kaşığı veya çay kaşığı alıyosunuz,*
ardından kullandığınız kaşığın sap kısmını inatçı kapağın cam ile arasında kalan herhangi bir kısmına dikine bir şekilde, takoz sıkıştırır gibi azıcık bir baskı ile kavanozla kapak arasına bastırıyorsunuz. vee voila! kapağınız gazı alınmış bir şekilde açmaya hazır.

2. kapağınız daha da ketum çıkarsa azıcık su kaynatıp, tas gibi bir yere kaynak suyu dökün ve açılmayan kapağı sıcak suyun bulunduğu tasa, kapağın yüzeyini tam kaplayacak ancak camla sıcak suyu çok da çok da temas ettirmeyecek şekilde batırın. kapak yeterince ısındıktan sonra durulayarak veya el havlusunu eldiven gibi kullanarak açmayı deneyin. muhtemelen sizi bu kadar yorduğu için mahçup hissedecek ve daha da yorulmanıza müsade etmeden açılacaktır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

cemaatin ulan biz'de kılıyoruz aynı namazı ama adam maaş alıyor diye içinden geçirdiği kişi, özenilen meslektir.
devamını gör...

ailemin beni yaptığı güne gidip onları durdurmak isterdim.
devamını gör...

uydurma hikayeleri çokça bulunan, yarın bir gün devletin başına dert olacak olan tarikattir. izmir depremini şeyhlerinin durduğunu iddia etmişlerdi, yuh ulan!

bunlar, fetö gibi siyasi ve askeri ayağa çalışmaktan çok kolluk kuvvetleri haricindeki devlet kurumlarına adamlarını sokarak pek çok inşaat ihalesini almaktadır. özel hastaneleri de vardır, hastanede herkes takkeyle gezer. kısa bir araştırmayla rahatlıkla bulabilirsiniz ilgili videoları.

demedi demeyin, yarın bir gün bu tarikat devletin başına bela olacak. acilen ele alınmalı ve sindirilmeli.
devamını gör...

birincisi bu bir sorunsal degildir, kampanyadır.

ikincisi 12 yaşında birisi yaşını daha büyük gösterip sözlüğe girebilir, ne yapsınlar yani arkalı önlü kimlik fotosu mu istesin yoldaş?

yani yaş sınırı bir işe yaramaz. ekşi'de de 18 yaş sınırı var, ama sallamasyon bir tarihi doğum tarihi olarak yazsak bile giriş yapılabiliyor.**

not: 12 yaşında olduğunu düşündüğün yazarları engelleyebilirsin. bu kadar basit.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim