bir ara benim de bulaştığım beladır. vücudum egzersizlere o kadar alışkın değil ki, yaklaşık 2-3 gün vücudumun her yeri ağrıdı. böyle bir bela yani, yapabilen yazarlarımızı tebrik ediyorum.
devamını gör...

dizilerde ilk ve son bölüm hariç kullandığım 'girişi atla' seçeneği.
devamını gör...

sözlükte bahsedilmemiş olması şaşırtıcı olan sanatçı. bahsedelim o halde:

1741 doğumlu isviçreli ressam ve çoğunlukla sanat hakkında yazmış bir yazardır. zürich'de doğmuştur.

fuseli(gerçek soyadı füssli) entelektüel ve sanata odaklı bir çevrede yetiştirilmiştir ve başta teolojiye odaklanmıştır. çevresindeki politik karışıklık sebebiyle önce berlin'e kaçtı, ardından 1764'de londra'ya yerleşti. orada sir joshua reynolds ona ressam olmasını tavsiye etmiş ve bu konuda onu cesaretlendirmişti, büyük etkiye sahip oldu. sonuç olarak 1770'de roma'ya giderek eğitimine başladı, roma'da kaldığı sürede ağırlıklı olarak michelangelo ve klasik sanata odaklanmış, bunlar da onun en büyük ilham kaynakları olmuştur.

tabloları zamanının en dramatik ve orjinal çalışmaları olarak görülmekle birlikte, çizimlerinde sık sık doğaüstü öğelere yer vermiştir. çaresizce çalışmalarına yer vermek istemem sebebiyle kısa tutuyorum. bazılarını inceleyelim:

1- kabus (1781)

tablo inceleme linki

büyüleyici bir yağlı tablo. kolları aşağı sarkan, derin bir uykuda olan bir kadın var, gövdesinin üzerinde de çömelmiş maymunumsu ve şeytani bir incubus duruyor. tablo garip bir rüyadan bir sahne gibidir, kara sevdaya ve takıntılara adadığı erotik vurgular ile büyük başarıya imza atmıştır.

2- thor midgard yılanı'nı dövüyor (1790)

tablo inceleme linki

iskandinav mitolojisindeki en popüler hikayelerden birisi çizime dökülmüş: thor'un balığa çıkması. çıplak ve kaslı thor, oltasının ucuna jörmungandr'ı yakalamıştır ve hymir'in teknesinde durmaktadır. bu çalışması, bazı çevreler tarafından jörmungandr ancien régime olarak yorumlanmış ve fuseli'nin fransız devrimi'ni desteklediğinin bir göstergesi olarak görülmüştür. ressamın ingiliz kraliyet sanat akademisi'ne seçiliminin diploma çalışmasıdır.
devamını gör...

korku filmi izlemeyi sevmem, kesmeli biçmeli olursa kavga sebebidir benim için...
hele testere serisi, belki ucundan bir göz gezdirip bırakmışımdır, iyi de yapmışımdır kesinlikle. bana göre değil!
zaten konumuz da bu değil...

fuzûlî misin, fuzuli mi?
pesimist misin, optimist mi?
huzur veren mi, başa bela mı?
vefalı mısın, yanar döner mi?
her şeyi sen mi bilirsin, bilmiyorum'u bilir misin?
sabırlı mısın ya da kaç aylıksın?
yaramaz mısın, faydalı mı?
saklambaç oynarken ilk bulunanlardan mısın, unutulanlardan mı?
sen de birilerini yaraladın mı yoksa hep sen mi yara aldın?
hiç kimse seni anlamadı mı, anlaşılmaz olmak için özel çabalar mı harcadın?
ağaç yaşken mi eğildi, kimseye boyun eğmedin mi?
sıkıyor musun ya da sıkılıyor musun?
insanların seni üzmesine sessiz mi kaldın yoksa anlamadan dinlemeden sen mi üzdün onları?
bendini mi çiğneyip aştın yoksa ilk engelde, tökezlemede gerisin geri döndün mü?
ne yapsan olmadı mı yoksa her yaptığın doğru muydu?
sana kötülük yapıldığında hiç senin duruşuna uymasa da sen de kötülük yapmak istedin mi, kendin gibi kalmayı becerebildin mi?
insan olabilmek için yeterince çabaladın mı yoksa "ben böyleyim, işine gelirse" sözüne mi sığındın?

hani daha çok beslenme uzmanları ve sağlıklı beslenenlerin diline pelesenk olan bir söz vardır; "her şeyden ye, az az ye!" biz sanırım zaman zaman bunu beceremiyoruz kendi hayatlarımızda. ya çok ya az oluyoruz, ya çavlan oluyoruz ya da bir damla suyu esirgiyoruz. orta yolu bulamıyoruz. sakin kalamıyoruz. kararında bırakamıyoruz hiçbir şeyi.

yani aslında ne olduğumuza biz karar veriyoruz, ne olmadığımıza ya da ne olmayacağımıza da... ama suçu hep başkalarına yüklüyoruz.
yani make your choice! *

ben mi? ben hiç akıllanmayanlardanım...
devamını gör...

(bkz: seri artı oy veren melek)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

babam olmadığı için kendisine kırgın olduğum adam.
devamını gör...

çözümsüzlük merkezi.
devamını gör...

elindekiyle yetinmeyi bilmektir.
devamını gör...

gluteus maximus'a gluteus maximus diyen yazar. neyse onu diyor. beğeniyorum ben. ha bu arada yasaklı kelimeyi yazamadığım için (bkz: gluteus maximus).
devamını gör...

ikili sayı sistemi. 1'ler ve 0'lar ile ifade edilir ve makine dilidir. 1'ler akımın varlığına, 0'lar akımın olmamasına işaret eder. yalnızca iki durumun sembolize edilebilmesi daha keskin çizgilere sahip bir çalışma düzeneği oluşturduğundan güvenli sayılır ve bu sebeple kullanılır.

iki gündür herkeste bir yazılım sevdası hasıl oldu herhalde. hexadecimal başlığından sonra şimdi de bu başlık hortlamış.*

ayrıca:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ohhh o denizlere nasıl girerim nasıl çıkarım kimse bilmez ama ben o anı doya doya yaşarım.burada yazmakta öyle bir şey ben içimi döküyorum ya gerisi boş..
devamını gör...

meritokrasi, yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir.

meritokratik bir düzende yönetim gücü, üstün yetenekli olan ve çaba gösteren kişilere verilir. gerekli yeteneğe sahip olmadan bir mensupluk kayırmacılığı ile görevlendirme yapılmaz. insanlara, çaba ve çalışkanlığın karşılığı verilir. yani meritokrasi, “yetenek ve çabanın” söz sahibi olduğu sistemin adıdır. bu yönetim şeklinde idare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılmaktadır, kayırma yoktur. özellikle kamu yönetiminde daha bilgili ve yetenekli kişilerin seçilmesi ve yine hizmet içindeki ilerleme ve yükselmelerinin bilgi, başarı ve yetenek kıstaslarına göre yapılmasını amaçlar.

meritokrasi, bilimsel ve objektif değerlendirmeler yoluyla belirlenecek kriterlere göre; insanlara, yeteneklerine dayalı olarak görevlendirmelerine ve sorumluluklar almalarına atıfta bulunur. bu sistem, bir devlet veya başka bir tür örgütlenmeler için söz konusu olabilir.

meritokratik kültüre sahip olan bir ülke, herkes için fırsat eşitliğini temin etmek adına sürekli gelişim halindedir. çünkü hakkaniyetsizlikler ve kaynaklara/fırsatlara erişimdeki eşitsiz durum; herkesin sağlayamayacağı bazı fırsatlara özel erişimi olan seçkin gruplar yaratmaktadır. meritokrasi, bu durumu önlemeyi amaçlar. yetenek sahibi olmamasına karşın karar verici konumda olan (konumunu, yeteneği ve uzmanlığıyla kazanmamış olan) özel seçkin grupların oluşmasının engellenmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanması; meritokrasinin özüdür.

ingiltere merkezli meritocracy party, beş maddeden oluşan bir manifesto yayımlamıştır. bu maddeler şu şekildedir:

kayırmacılık yoktur: ailenizin değil, sizin kim olduğunuz önemlidir.

yandaşçılık yoktur: başkalarının sizin için ne yapabildiği değil, sizin ne yapabildiğiniz önemlidir.

ayrımcılık yoktur: cinsiyet, ırk, din, yaş, geçmiş önemsizdir. yetenek her şeydir.

eşit imkânlar: herkesle aynı noktadan başlar ve yeteneklerinizin sizi götürdüğü yere gidersiniz.

tatminkar erdemler: en başarılı insanlar, en yüksek tatmine erişirler.

sosyal bilimciler, farklı sosyal sınıflardan, etnik kökenlerden ve farklı alanlarda yaşayan öğrencilerin eğitimde farklı seviyelerde deneyim yaşadıklarını göstermiştir. bu doğrultuda her durumda geçerli eksiksiz ve genelgeçer bir meritokrasi tanımı söz konusu değildir. ancak meritokratik niteliği arttıran ve süreklilik arz eden bir gelişim çalışması içerisinde bulunmak, meritokratik felsefenin temelidir.

yani bu yönüyle yalnızca servete veya salt siyasi vb. erke/ayrıcalığa sahip olanlar yerine; ilgili konuda gerekli işi en iyi yapacak kimseyi belirlemek maksadıyla ortaya konulan kriterlere göre; hak sahibi olanların (yeteneği ve/veya entelektüel birikimi olup, çaba gösterenlerin) iktidarı kullanmayı hak ettiğini düşünen bir tür yönetişim sistemidir.

özellikle sonuçlarının belirgin bir şekilde görülebildiği; güvenlik, sağlık, mülkiyet gibi alanlarda, (meritokratik açıdan) başarı sağlıklı bir şekilde ölçülebilir. buna karşın kapsamlı bir eğitim sisteminin, uzun vadeli makro ekonomik faaliyetlerin sonuçları vb.; uzun süreçte ve bir çok dışsal değişkene bağlı olarak ortaya çıktığından, meritokratik ölçümün netlik derecesi son derece düşüktür.

meritokrasinin yararları

meritokratik sistemdeki bireyler; yeteneklerinin ve kapasitesinin bilindiğine inanır, kendini hangi konumda olursa olsun değerli hisseder ve mesleki performansını iyileştirmeye teşvik edilmiş olur.

böyle bir bağlamda, bireyler daha adil bir tecrübe deneyimi yaşamış olur. şahsiyetleri, çalışma arkadaşları ve yapılan çalışmalar hakkında nispeten daha fazla güven duyar.

bu şartlar altında; bireylerin daha yüksek motivasyon seviyelerine sahip olmaları, daha işbirlikçi davranışlarda bulunmaları, zorluklara karşı daha fazla dayanıklılık göstermeleri olasıdır.

ayrıca bu sistemin bir diğer amacı da, kurumların içindeki genel hazırlık seviyesini arttırmak için, bireylerin becerilerini ve bilgilerini geliştirmeleri yolunda motive etmektir.
devamını gör...

ben en çok tek başıma sinemaya gitmeyi severim, birde kahvemi alıp, müziğimde kulağımda eskici, hurdacı, antikacı gezmeyi çok severim, yada şehirde gezmeyi, vapur, çarşı, sahil.

edit : önceleri yalnız olduğun için tek başına yapıp, zamanla alışıyorsun, ama sonra, +1 kişi ayakbağı oluyor, hızını kesiyor sanki insanın, özellikle sinema, tek başına çok daha keyifliymiş mesela, yada ben çok alıştım.
devamını gör...

televizyon seyrederken küfretmek. gündemin berbatlığının yanısıra tv'de gördüğümüz bütün ponçiklerin, iyilik meleklerinin eski kaşarlıklarını, yedikleri haltları bilince insan tahammül edemeyip küfürü basıyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

1930 lu yıllardan kareler
devamını gör...

şuraya kişisel başarılarımı yazayım, sanırım yeterli bir cv olacaktır:
-4 kere mahalle maçı (1 kere yenildik)
-13/14 el kafa topu (2'si hariç hep zafer)
-lisede voleybol takımı (1 maça çıktım, yendik)
-nfs 2'de ford indigo ile sayısız 1.lik
-fifa 2005'te 14 senelik manchester united yöneticiliği
-nfs underground 2'de drag yarışlarının hepsinde 1.lik
-tokyo drift, death race ve transporter gibi filmleri ezbere biliyorum
-usain bolt'un ilk dünya rekorunu canlı izledim*
-euro 2008'in tüm maçlarını izledim
-üzerinde 2002 dünya kupası türkiye kadrosunun yer aldığı posta pulum var
-hayatımda 1 defa saçımı ümit davala gibi kestirdim.
-efsane milan kadrosunu ezbere sayamam ama yolda görsem tanırım.
-kusursuz top resmi çizebilirim
-profil fotoğrafım kimi raikkonen, profildeki öbür fotoğraf da kimi'nin aracı.

ben bu iş için biçilmiş kaptanım*
devamını gör...

çoğu zaman severek yediğim bir yiyecektir.

hatta çaya şeker atmak yerine birkaç tane kuru üzüm yemeniz daha faydalı olacaktır.

ayrıca kekin hamurunun içine koymanız kek tadını katlar.
devamını gör...

biz fukaralar için artık çalışmayana kadar.
devamını gör...

çocukken saçları kıvırcıkmış bu yüzden kıvırcık lakabı takılmış öyle de kalmış. tabii saçlar dökülünce algılanamıyor haliyle.
devamını gör...

"ama bir tabutun üstündeki çiçeklerin ne anlamı olabilir ki?"
bilinmeyen bir kadının mektubu, stefan zweig.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim