markete girip cipsi-kola-çekirdek ''üçlü koalisyonumuzu'' almak için yeltendiğimde kavradığım ürünler...
2.5 litre kola 7.50 türk lirası, 4,75 ruffles(107 gram), tadım tuzlu çekirdek(180 gram), 10 türk lirası.
20'lik ve 5'lik banknot verip, geriye 2 lira 75 krş aldığım şok alışveriş anım...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
...alexander averin...
devamını gör...

yurtdışına giderken bagajınızı vermeden önce “hemşerim bende fazla bagaj var, sana vereyim, ekstra para vermeyeyim” diye bir ses duyarsınız. milletin bavulunda ne olduğunu nerden bileceksiniz. kabul etmeyince bir de söylenirler.
uçaklarda ayakta yolculuk edilmez ama daha bineceğiniz uçak piste inmeden uçağa binmek için millet kuyruk olur. görevliler “daha zaman var, oturun” der ama nafile. yabancılar oturur, bizimkiler ayakta.
kuyruğa kaynak yapanlar olur, aralarında tartışma çıkar. yabancılar garip garip bakar.
nedense pencere kenarlarına göz diken çok olur. “benim koltuğuma oturmuşsunuz” dersiniz, “ne fark eder, sen ortada otur” cevabını alırsınız.
uçak piste inince yurdum insanı hemen ayağa kalkıp üst kattaki çantalarını almaya başlar. 15 kg kabin içi valizler uçak ani fren yapınca yolcuları yaralayabilir. hostesler “lütfen oturun” diye ikaz eder ama nafile. uçak daha durmadı, kapılar açılmadı, bu ne acele. bir keresinde pilot ani fren yapınca bir amca elindeki valiziyle yere serilmişti.
bazı havalimanlarında yolcu çıkış kapıları içerden açılır. yurdum insanı kapıyı sürekli itmeye alıştığından bazen kapıyı açamaz, cam kapıyı yumruklar, birbirini ezer.
yurdum insanının sohbeti güzeldir bu arada. kadın olsun erkek olsun hemen muhabbete başlar. yolculuk boyunca hayat hikayelerini dinlersiniz, gideceğiniz yerde de çok yardımcı olurlar.
azerbaycan’a yolculuk yaparken hostesler eskiden “kemerlerinizi takın, uçak düşüyor” diye anons yapardı. “uçak düşüyor” kelimesini “uçak havalimanına iniyor” anlamında kullanırlardı. yurdum insanı da topluca kelime-i şehadet” getirirdi. yurdumun yeşilçam uçak sahneleri bile bir başkadır.
devamını gör...

sadece 2 yöntem vardır.
ya hızla oradan uzaklaşacaksınız ya da oradan uzaklaşana kadar siz de çirkef biri gibi davranacaksınız. başka çaresi yok.

ben yerine göre her iki yöntemi de kullanıyorum. ikisi de etkili oluyor ama çirkef biri gibi davranmaya mecbur kalınca kısa süreliğine kendimden nefret ediyorum.
devamını gör...

türkü dönüp dolaşıp geldiğim kürkçü dükkanıdır. lakin ankara havası denen o elektro bağlama gürültüsü ve karadeniz ve dogu türkülerine sokulmaya çalışılan siveli arabeskimsi şeyi türküden saymıyorum diyeyim.
devamını gör...

mahmut orhan'ın remix'i, muhteşem bir -tabiri caizse- ağıtı mahvetmiştir. david guetta'nın çanakkale türküsü'nü remix'lemesi gibi bir şey bu! savaşın kötülüğünü, rezilliğini, kepazeliğini böylesine güzel anlatabilen, böylesine güzel bir şarkıdan çıstak çıstak bir melodi çıkar mı? hadi çıktı, bu kadar mı kötü çıkarılır?

sözlerini elimden geldiğince çevireyim de*** bu şarkıyla kopan genç dimağlar utanır belki:


"haftanın başında,
zirve toplantısında konuşmalarını işiteceksin.
daha günlerden pazartesi.
müzakereler dağılıyor,
şu liderlerin çatık kaşlarına bak.
kılıç ve silah günü bugün.

yarın asla çok geç olmadan gelmez.

belki sen oturmuş yemek yerken,
haberler bir yumruk gibi çarpacak.
daha günlerden salı.
savaşacağımızı hiç düşünmemiştin,
gördüğümüz onca şeyden sonra.
"nisan 1"* günü bugün.

yarın asla çok geç olmadan gelmez.

hepimiz yer altına koşacağız,
ve sesi dinliyor olacağız.
daha günlerden çarşamba.
sığınağının loş ışığında,
biraz yün al ve örmeyi öğren.
çünkü uzun bir gün bugün.

yarın asla çok geç olmadan gelmez.

tependen bir ıslık duyacaksın,
öldün mü, kaldın mı?**
daha günlerden perşembe.
yerin sarsıldığını hissediyorsun,
milyonlarca
* mum yanıyor etrafta,
doğum günün mü bugün?


yarın asla çok geç olmadan gelmez.

o sığınak evin bile olsa,
geride bırakacağın bir yaşam alanı.
daha günlerden cuma.
sen ışığa çıkarken,
gözlerin görüyor mu manzarayı?
kıyamet günü olmalı bugün.

yarın asla çok geç olmadan gelmez.

insanların nasıl düşündüğü komik değil mi?
bomba yaptılar ve nesilleri tükendi.

daha günlerden cumartesi.

sanırım yarın geldi ve artık çok geç."


olsun siz şey yapmayın gene de. yarın bir gün "giden gelmiyor acep nedendir" diye bir şey duyarsanız onda da göbek atın hatta.
devamını gör...

her şeyin başlangıcını merak eden insan sorusu. çok güzel örnekler vermiş. örneğin pek çok dindarın koz olarak kullandığı "mükemmel tasarım" konusunda, doğada bütün canlıların birbirini yemek ya da düşmanlık sebebiyle öldürmesi gerçeği var. eğer doğa kendi başına mükemmel ise, tanrı neden her şeyin barış içinde yaşadığı bir dünya yaratmamıştır? mesela herkes fotosentez yapabilirdi, ya da minerallerle beslenebilirdi. ama hayır. nereye baksak, şartlara uyum sağlamış, bulunduğu ortam gereği hayatta kalabilmek için çevresindeki şeyleri tüketen, yok eden varlıklar var.

yani bir mükemmellik aranıyorsa bu gezegende aranmamalı. bilmem kaçbin yıl önce bir uzaylının kurduğu deney ortamı olamaz mıyız? bence mümkün. zira bizim güneşimizden milyon kat daha büyük yıldızlar var. ışıktan daha hızlı hareket eden galaksiler bile var. evrende aklımızın alamayacağı şeyler oluyor ve biz henüz güneş sisteminin dışına çıkamadık. bırak onu, uzayda ay hariç başka bir nesneye bile ayak basamadık. kardaşhev ölçeğinde tip-1 medeniyet bile değiliz. hala birbirimizi çıkar için öldüren ilkel varlıklarız. oyuncaklarımız modern bile olsa kafa olarak çok gerideyiz.

kısaca, bu soruya vereceğimiz cevabı, henüz 1. sınıfa başlamış çocuğun diferansiyel denklemler hakkında verdiği bir yanıta benzetiyorum. çok yolumuz var, çok.
devamını gör...

türk milletidir. türklüktür.

bir şeyi kutsallaştırmak genel olarak kötü bir olay.
devamını gör...

fotoğrafı çeken kişi: will burrard lucas

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

artık doğurmamamız değil artık imkanlarımız ölçüsünde doğurmalıyız diye anlamak isterim.
ben 3 çocuk annesiyim, temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor, ruhsal açıdan da onlara destek olabilmeyi başarıyorum. 3 çocuğum daha olsaydı yapmam mümkün olur muydu emin değilim.
bir dilim ekmek, biraz peynir ile karnını doyurabiliyorum diye sürekli üremek bana da doğru gelmiyor. öte yandan iyi yetiştirilmiş, doğru eğitilmiş, düşünen, hayata artı değerler katabilen gençlere ihtiyacımız yok mu? çok var.
özetle, fiziksel ve ruhsal olarak ihtiyaçlarını karşılayabileceğiniz, doğduğu andan ömrünüzün sonuna kadar destekleyebileceğiniz, en önemlisi çok seveceğiniz kadar çocuk doğurun.
devamını gör...

kitap olarak işaretlense de ingiltere'nin tarihi konusunda kısa bilgi isteyen başlık.

öncelikle; birçok ülke ingiltere'yi "england" olarak tanımlasa da ülkenin gerçek ismi "united kingdom"* yani "birleşik krallık"tır.

birleşik krallık bilinen ülkelerden farklı olarak anayasası olmayan gelenekçi bir milletler topluluğudur. ayrıca diğer bazı ülkelerde sistem monarşi olsa da birleşik krallık'ın bu konudaki anlayışı farklıdır. ülke tarihten gelen gelenekleriyle yönetilir. tarihte ingiltere, iskoçya, kuzey irlanda, galler, güney afrika cumhuriyeti, hindistan, avustralya, kanada, saint helena ile tristan da cunha adaları ve bununla birlikte orta amerikada bulunan bazı adalardan oluşan ve gezegenin güneş ışığını alacak her tarafında toprakları bulunması nedeniyle "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" olarak adlandırılan bir ülkedir. adı geçen topraklardan bazıları bağımsızlıklarını ilan ettiyse de monarşik sisteme bağlılıklarını geleneksel olarak halen devam ettirirler.

tahtın sahibi ülkenin hakimidir; fakat siyaset üzeridir. hükümet, ülkenin fiili yönetimi konusunda sorumluluk sahibi olmasına rağmen sembolik gibi görünen taht, ordunun başkomutanıdır. veliahtın tahta oturabilmesi için herhangi bir rütbe ile orduda görev yapmış olması şarttır. buna karşılık kral/kraliçe yine parlamentonun aldığı kararlara uymak zorundadır. fakat savaş ve barış kararları gibi stratejik kararlarda da son söz sahibidir.

taht kan bağı olan hanedan üyelerinde en kıdemli kişiye aittir ve bu konuda cinsiyetçilik yoktur. yani ülkenin başı bir kral veya kraliçe olabilir. yine kan bağıyla hanedan üyesi olan prens ve prensesler bölge valiliği görevini üstlenirler. elizabeth l ve ll ile victoria efsane taht sahipleridir. özellikle elizabeth l günümüz birleşik krallık'ın baş mimarıdır.
devamını gör...

vatan şaşmaz
devamını gör...

hayatımın hangi yaşında olursam olayım her koşulda bıkmadan, usanmadan dinleyeceğim şarkı.

vazgeçilmez depresyon şarkım olur aynı zamanda.
devamını gör...

..
dünyadaki her şey yok olsa ve bir tek o kalsa, benim varlığım devam ederdi ama her şey yerli yerinde kalsa da o yok olsa, evren benim için bir yabancı olur ve kendimi onun bir parçası olarak görmezdim.
..
uğultulu tepeler-emily bronte
devamını gör...

fıstık benim olacak binicem üstüne vurucam kırbacı vurucam kırbacı(u: )
devamını gör...

naapsin ağaçta mi yaşasın. diplomayı aldığın gün maaş mi bagliyorlar?
devamını gör...

öldükten sonra ne olacağı kesin değil. şu an iyi kötü yaşıyoruz:) tek hakkımı değerlendiriyorum şimdilik.
devamını gör...

klasik bir işveren repliği. yüzde 99 aramıyorlar.
devamını gör...

olması gerekeni bilmem de kişiye özeldir.
olmaması gereken kesinlikle topluluk içinde olandır.
devamını gör...

kuzuların sessizliği filminin nasıl spoiler verdiğini merak ettiren başlıktır.
(bkz: escape from alcatraz)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim