göz altı morlukları
insanların seni madde bağımlısı sanmasına sebep olan morluklardır.
devamını gör...
dune
frank herbert bu romanı yazarken lesley blanch’ın sabres of paradise (şeyh şamil efsanesi) kitabına bolca atıfta bulunmuştur. iki kitabın yayınlanışı arasında yaklaşık 5 sene bulunmaktadır. şimdi bu atıflara ufakça değinelim;
ilk olarak, iki kitap da islâmi terim ve öğelerle bezelidir. dune evreninde bu dinin temsilcilerini fremenler olarak görüyoruz. nüfus olarak küçük ve kuralcı, katı bir kabile olarak yansıtılan topluluğun bir benzeri sabres of paradise kitabında da şeyh şamil’in takipçileri olarak tanımlanan dağ insanları hemen hemen aynı özelliklerle tasvir edilmiştir. her iki kitapta da karizmatik liderlerden bahsediliyor. dune bu liderin olumsuz yönlerine değinirken, sabres of paradise bize daha pozitif bir lider okutuyor.
her iki kitapta da kafkasların av dili olan chakobsa(çakobsa) yer buluyor. dune’da bu dilin bene gesserit be fremenler tarafından kullanıldığı bilinmekle beraber atreides hanedanlığı da yine bu dili avlanma dili ve gizli anlaşma dili olarak kullanılmakta.
her iki kitapta da kendine yer bulmuş bir diğer ifade de “kanly” dir. türkçe’ye “kan davası” olarak çevrilebilecek bu ifade, dune kitaplarında büyük hanedanlar arasındaki kavgaları tabir etmede kullanılırken, sabres of paradise’ta ise kafkaslardaki islam kabileleri arasındaki çatışmayı tanımlamaktadır.
bir diğer ifade olan siridar, dune’da gezegenlere atanan yöneticileri tanımlamak için kullanılırken, sabres of paradise kitabında bu terim rus çarlığının atadığı bölgesel yöneticiler için kullanılmıştır.
kindjal(kincal) ifadesi ise dune romanlarında hanedanların kullandığı çift taraflı bıçaklar için kullanılırken, sabres of paradise’ta ise kafkas savaşçıların düellolarda kullandığı bıçaklara isim olarak verilmiştir.
atreides’lerin simgesi şahin iken kafkasların simgesi ise bir diğer yırtıcı kuş olan kartaldır. ve yine dune’daki kötü karakter olan vladimir harkonnen’in ismi de rusça kökenlidir.
şimdi gelelim her iki kitapta da geçen benzer sözlere;
“ışıltı şehirlerden gelir, bilgelikse çölden.” -dune
“ışıltı şehirlerden gelir, bilgelik tepelerden.” - sabres of paradise
“tanrı bir mahlûka bir mahalde ölmesini mukadder kıldığı zaman, o mahlûkatın istekleri onu o yere sevk eder.”- dune
“allah, bir mahlûka bir mahalde ölmesini mukadder kıldığı zaman, o mahlûkatın istekleri onu o yere sevk eder.” - sabres of paradise
“o halde, muad'dib'in yaşamını incelemeye başlarken, evvela onu kendi zamanına yerleştirmeye ihtimam gösterin. o, imparator padişah ıv. şaddam 57 yaşındayken doğmuştur. en özel ihtimamı ise muad'dib'i kendi mekanına yerleştirirken gösterin, arrakis gezegenine. onun caladan'da doğmuş ve ilk on beş yılını orada geçirmiş olması gerçeği sizi yanıltmasın. dune adıyla bilinen arrakis gezegeni, onun ebedi mekanıdır.”-dune
“şamil’i yazarken, onu önce kendi zamanına - on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısına - sonra da kendi yerine yani dağlara yerleştirmeliyiz.”-sabres of paradise
ve son olarak, hbo max için çekilecek olan “dune: the sisterhood” dizisi için hazırlanan senaryoda da sabres of paradise kitabından yararlanılacağını, paylaşılan bir görsel sayesinde biliyoruz. işte o görsel ve kaynak kitaplar;
ilk olarak, iki kitap da islâmi terim ve öğelerle bezelidir. dune evreninde bu dinin temsilcilerini fremenler olarak görüyoruz. nüfus olarak küçük ve kuralcı, katı bir kabile olarak yansıtılan topluluğun bir benzeri sabres of paradise kitabında da şeyh şamil’in takipçileri olarak tanımlanan dağ insanları hemen hemen aynı özelliklerle tasvir edilmiştir. her iki kitapta da karizmatik liderlerden bahsediliyor. dune bu liderin olumsuz yönlerine değinirken, sabres of paradise bize daha pozitif bir lider okutuyor.
her iki kitapta da kafkasların av dili olan chakobsa(çakobsa) yer buluyor. dune’da bu dilin bene gesserit be fremenler tarafından kullanıldığı bilinmekle beraber atreides hanedanlığı da yine bu dili avlanma dili ve gizli anlaşma dili olarak kullanılmakta.
her iki kitapta da kendine yer bulmuş bir diğer ifade de “kanly” dir. türkçe’ye “kan davası” olarak çevrilebilecek bu ifade, dune kitaplarında büyük hanedanlar arasındaki kavgaları tabir etmede kullanılırken, sabres of paradise’ta ise kafkaslardaki islam kabileleri arasındaki çatışmayı tanımlamaktadır.
bir diğer ifade olan siridar, dune’da gezegenlere atanan yöneticileri tanımlamak için kullanılırken, sabres of paradise kitabında bu terim rus çarlığının atadığı bölgesel yöneticiler için kullanılmıştır.
kindjal(kincal) ifadesi ise dune romanlarında hanedanların kullandığı çift taraflı bıçaklar için kullanılırken, sabres of paradise’ta ise kafkas savaşçıların düellolarda kullandığı bıçaklara isim olarak verilmiştir.
atreides’lerin simgesi şahin iken kafkasların simgesi ise bir diğer yırtıcı kuş olan kartaldır. ve yine dune’daki kötü karakter olan vladimir harkonnen’in ismi de rusça kökenlidir.
şimdi gelelim her iki kitapta da geçen benzer sözlere;
“ışıltı şehirlerden gelir, bilgelikse çölden.” -dune
“ışıltı şehirlerden gelir, bilgelik tepelerden.” - sabres of paradise
“tanrı bir mahlûka bir mahalde ölmesini mukadder kıldığı zaman, o mahlûkatın istekleri onu o yere sevk eder.”- dune
“allah, bir mahlûka bir mahalde ölmesini mukadder kıldığı zaman, o mahlûkatın istekleri onu o yere sevk eder.” - sabres of paradise
“o halde, muad'dib'in yaşamını incelemeye başlarken, evvela onu kendi zamanına yerleştirmeye ihtimam gösterin. o, imparator padişah ıv. şaddam 57 yaşındayken doğmuştur. en özel ihtimamı ise muad'dib'i kendi mekanına yerleştirirken gösterin, arrakis gezegenine. onun caladan'da doğmuş ve ilk on beş yılını orada geçirmiş olması gerçeği sizi yanıltmasın. dune adıyla bilinen arrakis gezegeni, onun ebedi mekanıdır.”-dune
“şamil’i yazarken, onu önce kendi zamanına - on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısına - sonra da kendi yerine yani dağlara yerleştirmeliyiz.”-sabres of paradise
ve son olarak, hbo max için çekilecek olan “dune: the sisterhood” dizisi için hazırlanan senaryoda da sabres of paradise kitabından yararlanılacağını, paylaşılan bir görsel sayesinde biliyoruz. işte o görsel ve kaynak kitaplar;
devamını gör...
4 ekim 2021 internet kesintileri ve pandora papers ilişkisi
bazi ortamlarda dile getirilen iddia. sizan belgelerin yayilmasini yavaslatmak icin buyuk gucler tarafindan internet kesintilerinin kasten yapildigina dair tahminler ve soylentiler mevcut. dunya bu sefer fena karisacak gibi duruyor hadi hayirlisi.
twitter.com/search?q=pandor...

direkt olarak dns'lere bir mudahale var sanki. facebook whatsapp instagram domainlerinin dns kayitlarina hic bir bilindik dns sunucusu cevap vermiyor su anda.
mxtoolbox.com/SuperTool.asp...
twitter.com/search?q=pandor...

direkt olarak dns'lere bir mudahale var sanki. facebook whatsapp instagram domainlerinin dns kayitlarina hic bir bilindik dns sunucusu cevap vermiyor su anda.
mxtoolbox.com/SuperTool.asp...
devamını gör...
sonsuz otel paradoksu
insanların sonsuzluk kavramını tahayyül bile edemeyişlerini göstermek için alman matematikçi david hilbert'in ortaya attığı bir paradokstur.
buna göre, sonsuz sayıda odası olan ve tüm odaları dolu olan bir otel hayal etmemiz isteniyor. daha sonra, otele gelen yeni bir müşteri bir oda istiyor ama tüm odalar dolu, buna rağmen de sonsuz sayıda oda var. resepsiyonist, her bir odadaki müşteriye kendi oda numarasının bir fazlası numaralı odaya geçmelerini rica ederek bir numaralı odaya yeni gelen müşteriyi yerleştirerek sorunu çözüyor. çünkü n sonsuz sayıda oda olduğu için n'inci odadaki müşteri de (n+1)'inci odaya geçerek problem çözülmüş oluyor.
peki, otelin önüne, içinde sonsuz sayıda yolcusu olan otobüsler peşpeşe park etse ve bu sonsuz sayıda yolcunun her biri için sonsuz sayıda odası olan otelden odalar istense ne olurdu? önce her odadaki müşterileri, en küçük asal sayı olan 2'nin üssüne oda numaralarını koyarak çıkan sonuç numaralı odaya yerleştiriyor. her yeni gelen otobüsün içindeki yolcuları 2'den sonraki asal sayıdan başlayarak bir büyük asal sayıya doğru, her asal sayının üslerine yolcuların koltuk numaralarını alıp çıkan sonuç hangisiyse o numaralı odaya yerleştirmekle bulmuş. örneğin; ilk gelen otobüsün üçüncü koltuğunda oturan bir yolcusunuz diyelim. ilk gelen otobüs olduğu için en küçük asal sayımız 2'nin bir fazlası olan asal sayımız 3'ün üssüne koltuk numaramız olan 3'ü koyarak, çıkan sonuç olan 27 no'lu odaya yerleşmemiz gerekiyor. her bir otobüs için, bu asal sayıları 5, 7, 11 , 13, 17 diye bir arttırarak, yolcuların otobüsteki koltuk numaralarını da üslerine yerleştirerek, çıkan sonuç no'lu odaya yerleştirerek bu döngü sonsuza kadar devam ettiriliyor ve böylece herkese oda vererek bu problem çözülüyor.
ekleme: cözülemeyen sudoku tüm sırrı bozdu ya. cidden her yeni geleni (n+1), (n+2), (n+...) diye yapıştır geç ne uğraşıyorsun asal sayılar, üsler, müşterileri yerinden etmeler filan.
buna göre, sonsuz sayıda odası olan ve tüm odaları dolu olan bir otel hayal etmemiz isteniyor. daha sonra, otele gelen yeni bir müşteri bir oda istiyor ama tüm odalar dolu, buna rağmen de sonsuz sayıda oda var. resepsiyonist, her bir odadaki müşteriye kendi oda numarasının bir fazlası numaralı odaya geçmelerini rica ederek bir numaralı odaya yeni gelen müşteriyi yerleştirerek sorunu çözüyor. çünkü n sonsuz sayıda oda olduğu için n'inci odadaki müşteri de (n+1)'inci odaya geçerek problem çözülmüş oluyor.
peki, otelin önüne, içinde sonsuz sayıda yolcusu olan otobüsler peşpeşe park etse ve bu sonsuz sayıda yolcunun her biri için sonsuz sayıda odası olan otelden odalar istense ne olurdu? önce her odadaki müşterileri, en küçük asal sayı olan 2'nin üssüne oda numaralarını koyarak çıkan sonuç numaralı odaya yerleştiriyor. her yeni gelen otobüsün içindeki yolcuları 2'den sonraki asal sayıdan başlayarak bir büyük asal sayıya doğru, her asal sayının üslerine yolcuların koltuk numaralarını alıp çıkan sonuç hangisiyse o numaralı odaya yerleştirmekle bulmuş. örneğin; ilk gelen otobüsün üçüncü koltuğunda oturan bir yolcusunuz diyelim. ilk gelen otobüs olduğu için en küçük asal sayımız 2'nin bir fazlası olan asal sayımız 3'ün üssüne koltuk numaramız olan 3'ü koyarak, çıkan sonuç olan 27 no'lu odaya yerleşmemiz gerekiyor. her bir otobüs için, bu asal sayıları 5, 7, 11 , 13, 17 diye bir arttırarak, yolcuların otobüsteki koltuk numaralarını da üslerine yerleştirerek, çıkan sonuç no'lu odaya yerleştirerek bu döngü sonsuza kadar devam ettiriliyor ve böylece herkese oda vererek bu problem çözülüyor.
ekleme: cözülemeyen sudoku tüm sırrı bozdu ya. cidden her yeni geleni (n+1), (n+2), (n+...) diye yapıştır geç ne uğraşıyorsun asal sayılar, üsler, müşterileri yerinden etmeler filan.
devamını gör...
bas gitarın çok gereksiz bir enstrüman olması
müzikten anlamayan yazar beyanı. bas gitar olmazsa müzik olmaz. davul ile o frekansı hangi müzik aleti sağlayabilecek. ayrıca aradaki boşlukları hangi müzik aleti tamamlayabilecek.
devamını gör...
ivan ayvazovski
1817-1900 yılları arasında yaşamış deniz resimleri muhteşem olan rus ressam. sultan abdülmecid, sultan abdülaziz ve sultan abdülhamid dönemlerinde istanbul’a gelerek saray ressamlığı yapmıştır. resim müzesi'nde kendisine ayrılan salon ve tabloları ayrıca çok etkileyicidir.
beğendiğim bir kaç tablosunu buraya iliştireyim:
the black sea at night (1879)
azure grotto. naples (1841)
battle of sinop (1853)
sea view by moonlight (1878)
beğendiğim bir kaç tablosunu buraya iliştireyim:
the black sea at night (1879)
azure grotto. naples (1841)
battle of sinop (1853)
sea view by moonlight (1878)
devamını gör...
kadının her yerinden tahrik olan erkek
ülkede yoğun bir abazan nüfusu var çünkü. gerçekten cinselliğin afrikasında bir yerdeyiz. saçından bile tahrik olan var ya saç bildiğin saçtan yani. o kadar yokluktalar ki gerçekten her hareketi yanlış anlayabiliyorlar. kadının ağzından çıkan her sözü cinselliğe bağlıyor bazı erkekler. hadi kendi kendilerine ötede yaşasalar bunu tamam ama rahatsız etmeye çalışınca iş ciddiye biniyor taciz oluyor artık.
devamını gör...
okuduğu kitabın içeriğini unutmak
başıma her zaman gelen hede. hafızam genelde kuvvetli ama kitaplar konusunda beğendiğim kitaplar dahil, beynim duruyor. şarkı sözlerini de çabuk unuturum. sebebi neydi ki...
devamını gör...
adminin yoğun olması
(bkz: peki)
devamını gör...
hala yapılan çocukça şeyler
puding, sütlacı falan çay kaşığıyla yemek. evet sanki daha çok yiyorsun gibi oluyor.
devamını gör...
philadelphia deneyi
ne amaçla yapıldığı da, yapılıp yapılmadığı da tartışmalı olan deney.
konu genel olarak şöyle: 1940'larda philadelphia'da, uss eldridge adlı bir gemi ve içindeki mürettebat, bir deneyde kullanılır. deneyin amacı, savaş zamanı radarlara yakalanmaktan kaçınmayı, yani radarlara hem geminin hem de içindeki insanların görünmez olmasını sağlamaktır. ancak görgü tanıklarına göre, işler oldukça ters gider. gemi o an, 400 km uzaklıktaki başka bir limanda birden belirir ve kaybolur. geri döndüğündeyse mürettebatın çoğu ölmüştür. hatta bir kısmı geminin metal duvarları arasında erimiş şekilde bulunur.
kulağa garip görünen bu ifadeler, deneyde bulunduğunu iddia eden birinin iddialarıdır.
***
geminin 400 km öteye ışınlandığı iddiası, carlos allende adlı bir adamdan çıkmadır. allende, morris jessup adlı birine bir mektup gönderir. jessup, ufo'larla ilgili araştırmalar yapan biridir.
allende mektubunda, einstein'ın birleşik alan teorisinin sonuç verdiğini yazar. üstelik iddiasına göre bunu kanıtlayan deneyi de kendi gözleriyle görmüştür. konu jessup'ın ilgisini çeker fakat bir kanıt bulamaz. araştırmaktan vazgeçmeye karar verir.
tam da jessup işin arkasını bırakacağı sırada bu kez bir posta paketi geçer eline. postada kendi yazdığı bir kitaba, birkaç kişinin ve allende'nin el yazılarıyla yazılmış notlar iliştirilmiştir. ancak jessup olayı araştırmaya devam edemez. önce araba kazası geçirir. ardından arabasının içerisinde, egzoz gazından zehirlenmiş şekilde ölü bulunur. ölümü intihar olarak kabul görse de, egzoza bağlantılı olarak arabaya camdan sokulmuş bir hortumun araba içine zehirli gaz verdiği bilinmektedir. yani aslında ölümü şüphelidir.
güvendiği dal kırılınca, allende bu kez başka insanlara da bu konuyu araştırmaları için mektuplar gönderir. 90'lı yıllara kadar devam eder ancak hiçbir sonuca ulaşamaz.
başka bir görgü tanığı, deneyin varlığını doğrulamaktadır ama bu kişi ışınlanmayı, mürettebatın garip ölümlerini, yani allende'nin anlattıklarını yalanlamıştır.
***
geçen yıllarda bir mahkeme kuruldu bu konu hakkında ve o zamanlar donanmada çalışan bazı insanların ifadeleri alındı. bu insanların hepsi, o tarihte o geminin o şehirde olmadığını söylediler. gerçekten gemi, kayıtlara göre o günlerde brooklyn'deymiş. fakat hükümet, deneyi gizli tutmak için bu kişilere ağız birliği mi yaptırıyor, bilinmez.
konu genel olarak şöyle: 1940'larda philadelphia'da, uss eldridge adlı bir gemi ve içindeki mürettebat, bir deneyde kullanılır. deneyin amacı, savaş zamanı radarlara yakalanmaktan kaçınmayı, yani radarlara hem geminin hem de içindeki insanların görünmez olmasını sağlamaktır. ancak görgü tanıklarına göre, işler oldukça ters gider. gemi o an, 400 km uzaklıktaki başka bir limanda birden belirir ve kaybolur. geri döndüğündeyse mürettebatın çoğu ölmüştür. hatta bir kısmı geminin metal duvarları arasında erimiş şekilde bulunur.
kulağa garip görünen bu ifadeler, deneyde bulunduğunu iddia eden birinin iddialarıdır.
***
geminin 400 km öteye ışınlandığı iddiası, carlos allende adlı bir adamdan çıkmadır. allende, morris jessup adlı birine bir mektup gönderir. jessup, ufo'larla ilgili araştırmalar yapan biridir.
allende mektubunda, einstein'ın birleşik alan teorisinin sonuç verdiğini yazar. üstelik iddiasına göre bunu kanıtlayan deneyi de kendi gözleriyle görmüştür. konu jessup'ın ilgisini çeker fakat bir kanıt bulamaz. araştırmaktan vazgeçmeye karar verir.
tam da jessup işin arkasını bırakacağı sırada bu kez bir posta paketi geçer eline. postada kendi yazdığı bir kitaba, birkaç kişinin ve allende'nin el yazılarıyla yazılmış notlar iliştirilmiştir. ancak jessup olayı araştırmaya devam edemez. önce araba kazası geçirir. ardından arabasının içerisinde, egzoz gazından zehirlenmiş şekilde ölü bulunur. ölümü intihar olarak kabul görse de, egzoza bağlantılı olarak arabaya camdan sokulmuş bir hortumun araba içine zehirli gaz verdiği bilinmektedir. yani aslında ölümü şüphelidir.
güvendiği dal kırılınca, allende bu kez başka insanlara da bu konuyu araştırmaları için mektuplar gönderir. 90'lı yıllara kadar devam eder ancak hiçbir sonuca ulaşamaz.
başka bir görgü tanığı, deneyin varlığını doğrulamaktadır ama bu kişi ışınlanmayı, mürettebatın garip ölümlerini, yani allende'nin anlattıklarını yalanlamıştır.
***
geçen yıllarda bir mahkeme kuruldu bu konu hakkında ve o zamanlar donanmada çalışan bazı insanların ifadeleri alındı. bu insanların hepsi, o tarihte o geminin o şehirde olmadığını söylediler. gerçekten gemi, kayıtlara göre o günlerde brooklyn'deymiş. fakat hükümet, deneyi gizli tutmak için bu kişilere ağız birliği mi yaptırıyor, bilinmez.
devamını gör...
en garibinize giden turşu çeşidi
hamsi kadar olmasa da, mantar turşusu.
devamını gör...







