hiç geliyo musun.. ulu camiye falan..
devamını gör...

sonra fark ettim ki
su akıyor, rüzgar esiyor, yağmur yağıyor
her şey yine ve aynı şekilde oluyor…
öyle bir yere geldim ki
sıcak ve soğuk, aşk ve nefret,
savaş ve barış
üşümek ve sonra ısınmak gibi.
gitsem ayrılık olur, kalsam çöl…
gidersem bende hasret olur ve belki
beni sevenler de özler ama anladım ki özlemden hiç kimse ölmüyor,
ama ben ölüyorum…
nefes alıyorum, önemsiyorum
ve gitmek istiyorum..
anladım ki hasret yeni bir aşk'a kadar sürüyor..
sevdiklerim ve beni sevenler,
bağışlayın! su akıyor ve ben gidiyorum...

tuncay akdoğan

ve sonra o;

sustu! hiçbir şey söylemedi.
devamını gör...

ben de mevcut olan takıntı halidir. yeni alınan bir kıyafet önce yıkanacak sonra etiketi kesilecek ve sonra iç kısımda ki etiketlerde kesilecek tabi. öyle alalade bir kesmeden bahsetmiyorum mesela. giydiğimde asla batmayacak. en ufak bir pıtırtı bile kalmayacak eğer o şekilde giymişsem ve dışarıya çıktığımda pıtırtılar batıyorsa tüm günüm berbat olabilir. ya o kıyafeti değiştirip kurtulacağım ya da o batan pıtırtı çıkartılacak. bir çeşit obsesif kompülsif bozukluk bu da sanırım. kendi öz eleştirimi de yaptığıma göre çekilebilirim. teşekkürler.(swh)
devamını gör...

yine kuşak başlığı ile ötekileştirilmeye çalışılan tanım.
x kuşağı da y kuşağıda sözlüğün kalitesini düşürebilir. z kuşağı diye genelleme yapılmasına karşıyım. içlerinden gerçekten kaliteli tanımlar giren arkadaşlar var.
devamını gör...

bilgilendirici tanımlar yazan ve keyifle okuduğum sayılı yazarlardan biri. tanımlarında ciddi anlamda emek var. yazarlığı daim olsun kıymetli yazarımızın*.
devamını gör...

samimi ve içten bir moderatör. kendisine ayrı bir hayranlığım var.
devamını gör...

sözlüğün büyük resim okuyucusu belli oldu. evet arkadaşlar büyük resmi göremiyor musunuz?

(bkz: mete yarar sen misin)
devamını gör...

yaşadığımız ülkenin en büyük sorunu bence.

yolsuzluklara, hırsızlığa, adam kayırmaya, haksızlığa. karşı çıktığımız ne varsa içten içe biliyoruz ki elimize fırsat geçse biz de yapacağız. başımızdakiler ise toplumumuzun birebir yansıması. kendimize benzeyeni getirdik başımıza. o güçlendikçe ona daha çok bağlandık.

toplumsal ahlakımız yok. ticaret ahlakımız yok. bütün amacımız daha çok kazanmak. çünkü cebimizdeki para kadar saygın ve değerliyiz. zor durumda olanı ezmek, aşağılamak, haksızca ya da emeksiz kolay kazandığımız paramızla, emeği ile çalışıp kazananı fakir diye aşağılamaktan gocunmayız..bu kazancı elde etmek için güç nerede ve kimde ise onun yanındayız. kurnazlığımızla övünürüz. badem bıyığımız hemen uzayıverir.

bundan 10 sene önce fethullah hocaefendiydi. hazrete kimse laf ettirmezdi. neden? çünkü güçlü olan oydu. devletin içinde devletti. küçük çıkarlarımız için devletimizi sattık. şimdi değişti mi? hayır. güç el değiştirdi sadece. hemen onun yanında yerimizi aldık.

bundan 20 yıl önce bu kadar muhafazakar değildik mesela. muhafazakar iktidarla birlikte kendini ona eklemlemeye çalışan, yeni bir sınıf yarattık. gizli olması gereken ibadetimizi milletin gözüne soktuk ki onlardan olduğumuz anlaşılsın. umreye gidip fotoğraflar çektirdik. camilerin hoparlörleri son ses açıldı ki herkes duysun en çok müslüman biziz. alnımız secdede, aklımız cüzdanda kaldı.

olur da devran döner sermaye el değiştirirse o görüşün de en ateşli savunucusu oluruz bir anda. çünkü çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa onu yaparız. vatanmış, adaletmiş, hukukmuş umurumda değil. ben güçlünün yanında oldukça bana hiç bir şey olmaz.

kimse bu ülkenin kutsal değerleri, milli bilmemneleri diye martaval okumasın. çok iyi biliyoruz ki dinimiz de, imanımız da, milli değerimiz de para.

"güç, yalnızca ahlaken düşük olan insanları cezbeder". (albert einstein)

selam ve dua ile.
devamını gör...

i elizabeth - son tudor hükümdarı - 7 eylül 1533'te, henry vııı ve ikinci eşi anne boleyn'in kızı olarak greenwich'te doğdu.

erken yaşamı belirsizliklerle doluydu ve üvey kardeşi edward 1537'de doğduğunda tahta geçme şansı çok düşük görünüyordu. üvey kız kardeşi prenses mary'nin arkasında üçüncü sıradaydı. 1554'te kraliçe mary'ye karşı başarısız bir isyanın ardından idamdan ancak kıl payı kurtuldu.

elizabeth, üvey kız kardeşinin kasım 1558'de ölümü üzerine tahta çıktı. çok iyi eğitimliydi (beş dilde akıcıydı) ve her iki ebeveynden de zeka, kararlılık ve kurnazlık miras almıştı.

elizabeth, otokratik ve kaprisli olmasına rağmen, zeki siyasi yargıya sahipti ve bakanlarını iyi seçti; bunlar arasında william cecil, daha sonra lord burghley (dışişleri bakanı), sir christopher hatton (lord şansölye) ve sir francis walsingham (istihbarattan sorumlu ve aynı zamanda bir dışişleri bakanı) vardı.

elizabeth'in yönetimi genel olarak büyük devlet dairelerini yöneten yaklaşık 600 memurdan ve benzer bir sayı kraliyet topraklarındaki idari masrafları finanse eden kişilerden oluşuyordu. sosyal ve ekonomik düzenleme ile hukuk ve düzen, ücretsiz barış hakimleri tarafından desteklenen yerel düzeyde şeriflerin elinde kaldı.

elizabeth'in hükümdarlığı ayrıca francis drake, walter raleigh ve humphrey gilbert'in özellikle amerika'ya gidenleri de içeren birçok cesur keşif yolculuğuna tanık oldu. bu seferler ingiltere'yi, elizabeth'in 1599'un sonunda doğu hindistan şirketi'ni kurarak tanıdığı bir sömürge ve ticaret genişlemesi çağına hazırladı.

sanat, elizabeth'in hükümdarlığı sırasında gelişti. longleat ve hardwick hall gibi kır evleri inşa edildi, minyatür resim zirveye ulaştı, tiyatrolar gelişti - kraliçe, shakespeare'in "bir yaz gecesi rüyası" nın ilk kez sergilendi. william byrd ve thomas tallis gibi besteciler elizabeth'in sarayında ve chapel royal, st. james sarayı'nda çalıştı.

kraliçenin kendisine genellikle 'gloriana', ve 'bakire kraliçe' deniyordu.

bununla birlikte, elizabeth'in saltanatı, ispanya'dan irlanda'ya ve fransa'dan iskoçya'ya kadar işgal tehditleriyle birçokları için önemli bir tehlike ve zorluktu. kuzey ingiltere'nin çoğu 1569-70'te isyan içindeydi. 1570 tarihli bir papalık boğası, elizabeth'in tebaasını bağlılıklarından özellikle kurtardı ve hayatına karşı komplolar keşfedildikten sonra roma katoliklerine karşı sert yasalar çıkardı.

elizabeth'in uzun hükümdarlığı sırasında, ulus ayrıca 1590'larda özellikle kırsal kesimde yüksek fiyatlar ve şiddetli ekonomik bunalımdan muzdaripti. elizabeth, hükümet harcamalarını sıkı bir şekilde kontrol etmesine rağmen, büyük borçlarını halefine bıraktı. elizabeth'in hükümdarlığı sırasındaki savaşların gelirlerinin 5 milyon sterlin (o zamanki fiyatlarla) üzerinde olduğu tahmin ediliyor. - (örneğin, 1588'de elizabeth'in toplam yıllık geliri ancak 392.000 sterline ulaşmıştı.).

1588'den sonra mali sıkıntılar ve uzun süren savaşın birleşimine rağmen, parlamento sık toplanmadı. elizabeth'in hükümdarlığı sırasında, beşi 1588-1601 döneminde olmak üzere, yalnızca 16 avam toplantısı vardı. elizabeth yetkisini yasaları veto etmek için özgürce kullanmasına rağmen çatışmalardan kaçındı ve parlamentonun anayasal konumunu ve haklarını tanımlamaya çalışmadı.

elizabeth asla evlenmemeyi seçti. yabancı bir prens seçmiş olsaydı, ingiltere'yi kendi avantajları için dış politikaya çekerdi (kız kardeşi mary'nin ispanya'lı philip ile evliliğinde olduğu gibi). elizabeth evlilik beklentilerini dış ve iç politikalarda siyasi bir araç olarak kullandı. ancak, 'bakire kraliçe' özünde 'evli' olduğu ulusun iyiliği için kişisel mutluluğu feda eden özverili bir kadın olarak sunuldu.

24 mart 1603'te richmond sarayı'nda öldü ve hayatı boyunca bir efsane haline geldi. iskoçya kralı james vı, elizabeth'in halefiydi ve ingiltere kralı ı. james oldu. buradan

@prusyadaki kral ukdesiydi.
devamını gör...

friedrich engels'in araştırma türündeki kitabı.

çarpıcı, çarpık, enteresan ilişkiler ağının içinde ailenin ilk aşamasından başlayarak, mülkiyet kavramı oluşumu, devletin kuruluşu ve bunca ilerlemenin bize kaybettirdiklerini ya da kazandırdıklarını anlatan muhteşem eserdir kendileri.

anaerkilden ataerkilliğe geçiş süreci ve evliliğin doğal sürecinden çıkıp iktisadi bir hal aldığını bize delilleriyle sunuyor engels. böylelikle kadınların toplumdan adım adım nasıl silindiğini ve üretim sürecinden el ayak çektirildiğini kolaylıkla anlarsınız. engels bize bugünkü servet eşitsizliğinin sebebinin ilk olarak ailede başladığını anlatır. ona göre, kadın proleter erkek ise burjuva olarak belirir toplum içinde ve sonunda mülkiyet ortaya çıktığında kölelik olarak devam eder. sonunda ise bir kısım servetine servet katarken diğer kesim resmen köle olarak resmileşir. devletin de kurulmasıyla bu taçlanır ve kurumsal soygun başlamış olur.

insanoğlunun açgözlülüğü ve servet düşkünlüğünün taş devrinde bile aynı olduğunu görüyoruz. yoksa nasıl olur da bunca özgürlüğü elinin tersiyle itiversin.

tarih meraklılarının mutlaka okuması gereken kitaplardan biridir.
devamını gör...

#125041 tanıma binaen şunları söylemek istiyorum
toplumdaki ele alınabilecek en büyük sorunlardan birisi 'haketmiştir' kalıbı. kadının başına gelen her şeyin sorumlusu kesinlikle kadınmış gibi davranılması asıl suçlunun ekarte edilmesi.
bunun için yapılabilecek en iyi hareket tüm hemcinslerimle birlik olmamız. biz birlikte olmadan, kadın kadını suçlarken, erkeklerden bu kalıbı yıkmalarını bekleyemeyiz. beklesek de bi yere varmaz görüldüğü üzere. ve bir yerden sonra iş tamamen eril beyinlere kalıyor ne yazik ki.
devamını gör...

oktay rifat'ın en güzel şiirlerinden birini bırakmak istedim bu gece;
(bkz: elleri var özgürlüğün)
1
köpürerek koşuyordu atlarımız
durgun denize doğru.
2
bu uçuş, güvercindeki,
özgürlük sevinci mi ne!
3
öpüşmek yasaktı, bilir misiniz,
düşünmek yasak,
işgücünü savunmak yasak!

4
ürünü ayırmışlar ağacından,
tutturabildiğine,
satıyorlar pazarda;
emeğin dalları kırılmış, yerde.
5
ışık kör edicidir, diyorlar,
özgürlük patlayıcı.
lambamızı bozan da,
özgürlüğe kundak sokan da onlar.
uzandık mı patlasın istiyorlar,
yaktık mı tutuşalım.
mayın tarlaları var,
karanlıkta duruyor ekmekle su.

6
elleri var özgürlüğün,
gözleri, ayakları;
silmek için kanlı teri,
bakmak için yarınlara,
eşitliğe doğru giden.
7
ben kafes, sen sarmaşık;
dolan dolanabildiğin kadar!
8
özgürlük sevgisi bu,
insan kapılmaya görsün bir kez;
bir urba ki eskimez,
bir düş ki gerçekten daha doğru.
9
yiğit sürücüleri tarihsel akışın,
işçiler, evren kovanının arıları;
bir kara somunun çevresinde döndükçe
dünyamıza özgürlük getiren kardeşler.
o somunla doğrulur uykusundan akıl,
ağarır o somunla bitmeyen gecemiz;
o güneşle bağımsızlığa erer kişi.
10
bu umut özgür olmanın kapısı;
mutlu günlere insanca aralık.
bu sevinç mutlu günlerin ışığı;
vurur üstümüze usulca ürkek.
gel yurdumun insanı görün artık,
özgürlüğün kapısında dal gibi;
ardında gökyüzü kardeşçe mavi!
devamını gör...

online sınavlarda birçok üniversitenin koymuş olduğu kural. online eğitimin verimsiz olmasına rağmen ve pandemi sürecinin zorluklarına rağmen öğrenciyi zora sokmak için tüm fırsatları değerlendiriyorlar.
devamını gör...

ben de iban şeklinde telaffuz etmeme rağmen, diyen plaza bebesi doğrusunu söylemektedir.

çünkü , iban , international bank account number ‘ın kısaltmasıdır. yani yabancıdır. bu nedenle orijinal diliyle telaffuz edilmesi normaldir.

aynı şey atm için de geçerli. orijinali automatic teller machine ‘dır ve eytiem olarak okunması gerekmektedir. ama ben de atm deyip geçiyorum.

kısacası telaffuzlara takılmıyorum. iki taraf da ne demek istiyorlarsa onu desinler.
devamını gör...

escape room: tournament of champions, escape room serisinin 2. filmidir. yönetmenliğini adam robitel, senaristliğini ise will honley ve maria melnik üstlenmiştir. değişmeyen ana iki oyuncumuz taylor russell mckenzie ve logan miller’a; thomas cocquerel, holland roden, indya moore, tanya van graan, ısabelle fuhrman, carlito olivero ve james frain eşlik etmektedir.


ilk filmimizde 8 maceraperest karakterimiz kendilerini ölümcül bir oyunun içinde bulmuşlardı. bir odadan başka bir odaya çözümledikleri bulmacalar ile geçmişlerdi. kaçış odalarından çıkmayı başaran karakterlerimiz de zoey ve ben’di.


zoey ve ben kaçış odasından sonra arkadaş olup sık sık görüşmeye devam ediyorlar. bir gün zoey, ben’e kaçış odasını oluşturanları bulup onlara engel olmak istediğini söylüyor. her ne kadar ben ilk istemese de sonrasında razı oluyor. aslında ben ve zoey bunları düşünürken oyunkurucuların onlara kuracağı tuzağı hesaba katmıyorlar ve kendilerini yeni bir oyunun içinde bulmaları pek de fazla zaman almıyor. escape room’un diğer galipleriyle birlikte bir metroda ölümcül maceraları başlıyor.

serinin bu filmi bende birinci filmin etkisini yaratmadı. olaylar çok hızlı ilerledi. sanki karakterler bilmeceleri önceden biliyor da tak tak çözüyor gibiydiler her ne kadar şampiyon da olsalar biraz daha düşünmelerini beklerdim. oda sayısı az olsaydı ya da film bi tık daha uzun olsaydı da bizim de düşünmeye vaktimiz olsaydı keşke. yine de boş vakitte izlenebilir bir filmdi. 10 üzerinden 5.5-6 verilir. devam filmi de olacak gibi görünüyor, umarım daha güzel bir şekilde ilerler diyelim.


bu filmde de sonda bir ters köşe vardı, devam filminin olacağı kanısına da bundan vardım.


edit: orijinal başlığı altında tekrar ekledim
devamını gör...

şekli açıdan kuralları uygulayın ama esasa inmeyin, ne güzel bir sistem değil mi.. her şeyimiz şekilden ibaret zaten. hukukumuz bile. olması gereken şey, bu şahsa ceza yazılması değil. şahıs, maddi imkansızlıktan dolayı intihar etmeye çalıştı ise ve sen ona para cezası ödetmeye çalışıyorsan bu da bir hukuk eksikliğidir aslında. olması gereken, şahsın alınıp rehabilite edilmesi. ne birey ne de devlet olarak, mağdur olan bir şahsı defalarca mağdur etmeye hakkımız yok.
devamını gör...

bundan yıllar önce kaybettiğim küçük kardeşim.

varlıklı bir ailenin çocuklarıydık. sürekli ihaleler alarak geçimini sağlayan babam her haftasonu evde eğlenceler düzenlerdi. ticaretimize ortak olan kişileri de sürekli davet ettiğimiz bu eğlencelerden içki de, dansöz de eksik olmazdı. yine bir haftasonu eğlencesi düzenleyecektik; fakat bu sefer her zaman gelenden farklı bir dansöz gönderildi. diğeri hasta dendi. durumu önemsemedik.

eğlencenin tam ortasında, dansöz bizim masamıza yaklaştı. tülünün altına gizlediği silahı çıkarttı. babamı ve annemi başından vurdu. beni omzumdan vurdu. aylarca komada kaldım. uyandığımda kardeşimin kaçırılmış olduğunu öğrendim. ailemize dair en ufak iz bırakmamaya and içmiş düşmanlarımız. yıllarca aradım ama nafile. bulamadım kardeşimi. mahlasını görüp, kendisine dansöz düşmanlığımdan bahsettiğimde farkettik ki, yıllarca aradığım kardeşim oymuş.

ben o günden bu yana her dansöz gördüğümde ailemin katili aklıma geliyor. yıllardır psikolojik tedavi alıyorum. o bunalıma girmek yerine ilgili dansözü bulmuş ve gerekeni yapmış. az sonra yola çıkıp, yanına gideceğim. alnının tam ortasından öpüp intikamımızı aldığı için gururlanacağım. sonra da ailemden sadece bana kalan mirasın yarısını kendisine teslim edeceğim.

bekle beni kardeşim. geliyorum.
devamını gör...

1974 yapımı yeşilçam filmi garip kuş'un papua yeni gine'de çok popüler olan versiyonu. orijinalinden belirgin farklılıklar gösteren kurgusuyla ülke kadınlarının büyük ilgisini çeken film, aynı zamanda kültürlerarası cinsiyet algısı konusunda üzerine akademik makaleler yazılan bir eser olmuş. hem türk sinema tarihi hem de cinsiyet çalışmaları odağıyla renkli ve bilgilendirici bir yaklaşımla filmi inceleyen şokopop sayesinde haberim oldu. sinema çalışmaları ve karşılaştırmalı kültürü ilgi çekici bulanların bir göz atması yararlı olabilir.

devamını gör...

doktor kelimesi latince docere sözcüğünden gelir ve öğreten demektir. akademide bu yüzden kullanılmaktadır.

daha sonra hekimler için kullanılmıştır. arapçadan gelen hekim bilge, filozof demektir, tabip de yine arapçadır ve tıp ilmiyle uğraşanlara denmektedir.

doktor yerine bence tabip ya da hekim çok daha uygundur.

canımız tabiplerimiz hepiniz bizim için değerlisiniz, sağlıkta şiddete hayır!
devamını gör...

ülkemizde bilim olmaktan çıkaralı ve tu kaka ilan edeli çok oldu ama gelecekteki en büyük sorunların temelinde hep sosyolojik değişimler başrolde olacak.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim