konuşacak kimsenin kalmaması
zamanla etrafımdaki insanlardan ayrılınca ve ailemden kaybettiklerim olunca yaşadığım sıkıntıdır.
duvarlara dost olmak ne demek, öğrenmiş bulundum zamanla. günde 100 kelime bile ağzımdan çıkmadığı zamanlar oluyor ama buna da alıştım. konuşacak birilerinin olmaması gerçekten acı bir şey.
dilerim ki hiçbirinizin yanındakiler eksilmesin aksine artsın.
duvarlara dost olmak ne demek, öğrenmiş bulundum zamanla. günde 100 kelime bile ağzımdan çıkmadığı zamanlar oluyor ama buna da alıştım. konuşacak birilerinin olmaması gerçekten acı bir şey.
dilerim ki hiçbirinizin yanındakiler eksilmesin aksine artsın.
devamını gör...
kazım karabekir
kurtuluş savaşında doğu cephesinde düşmanları yenilgiye uğratan , türkiye için en az atatürk kadar önemli şahsiyet , ne yazık ki müslaman kimliği dolayısıyla dönemin din düşmanları tarafından saldırılara uğramış adı tarihten silinmeye çalışılmıştır , kısmen de başarılı olunmuş bugün ata'yı herkes bilirken karabekir paşa unutulmuştur .
atatürk'ü çok sevmekle birlikte en büyük dargınlığım cumhuriyet döneminde kazım karabekir'e yeterince sahip çıkmamasıydı
cumhuriyet tarihinde birçok kişiye haksızlık yapıldı fakat en büyüğü karabekir'e yapılmıştır kanımca .
atatürk'ü çok sevmekle birlikte en büyük dargınlığım cumhuriyet döneminde kazım karabekir'e yeterince sahip çıkmamasıydı
cumhuriyet tarihinde birçok kişiye haksızlık yapıldı fakat en büyüğü karabekir'e yapılmıştır kanımca .
devamını gör...
balık etli kadın
bıngıl
bıngılsınız
bıngılız
her beden güzeldir.
bıngılsınız
bıngılız
her beden güzeldir.
devamını gör...
yazarların baba mesleği
benim de babam işçi olduğu için bir şiirle yanıtlayalım o vakit.
ben işçi çocuğuyum evladım
demiryolu atölyesi işçilerinden.
emekli şükrü'nün oğluyum
ekmekle doydu karnım
ekmekle avutuldum
ekmekle korkutuldum.
sen sofraya havyar da koysan,
kuzu kızartması da
önce ekmeğe varır elim.
çilemin adı benim
ekmek kavgası.
hasan hüseyin korkmazgil
ben işçi çocuğuyum evladım
demiryolu atölyesi işçilerinden.
emekli şükrü'nün oğluyum
ekmekle doydu karnım
ekmekle avutuldum
ekmekle korkutuldum.
sen sofraya havyar da koysan,
kuzu kızartması da
önce ekmeğe varır elim.
çilemin adı benim
ekmek kavgası.
hasan hüseyin korkmazgil
devamını gör...
sözlüğün en sevimli yazarı
eylüling gibi bir ismi vardı sanki, bir kaç resmini, bir kaçta tanımını okudum, sevimli lan.
devamını gör...
eritre
devamını gör...
oysa herkes güldürür sevdiğini
olması gereken şeydir. tamam huysuz atışmalar tuz biber ama fazla tuz zaten böbreklere zarar.
devamını gör...
yazarların favori arabesk şarkısı
ütü yaparken istemsiz :
yıllar yılı dert yolunda
ne ilk ne de sonuncuyum
kahrediyor hayat beni
ben acılar çocuğuyum
(şu empatik ve sempatik düşünme tarzına bakın)
bir tanıdığım araba aldığında:
yallah şoför yallah apar beni
(sadece bu kısmı biliyorum )
not: şarkı linklerini özellikle koymadım, mazallah aklınıza takılır :)
yıllar yılı dert yolunda
ne ilk ne de sonuncuyum
kahrediyor hayat beni
ben acılar çocuğuyum
(şu empatik ve sempatik düşünme tarzına bakın)
bir tanıdığım araba aldığında:
yallah şoför yallah apar beni
(sadece bu kısmı biliyorum )
not: şarkı linklerini özellikle koymadım, mazallah aklınıza takılır :)
devamını gör...
penisilamin
bakır zehirlenmesinde ve wilson hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçtır.
devamını gör...
astroloji
bir bilim olmadığı gibi inanç da değildir.
o sebeple çürütmeye çalışma çabaları beyhudedir. öyle bir iddiası olmayan benim gibi yorumcular da mevcut. asıl mesele size özel doğum haritası verilerine göre sizin karakterinizin değerlendirilmesi, hayata farklı bir bakış açısı ve motivasyonda değerlendirmenize yardımcı olur.
ilgi meselesidir, ilgilenmeyen kişileri ilgilendirmemesi de gayet doğal.
o sebeple çürütmeye çalışma çabaları beyhudedir. öyle bir iddiası olmayan benim gibi yorumcular da mevcut. asıl mesele size özel doğum haritası verilerine göre sizin karakterinizin değerlendirilmesi, hayata farklı bir bakış açısı ve motivasyonda değerlendirmenize yardımcı olur.
ilgi meselesidir, ilgilenmeyen kişileri ilgilendirmemesi de gayet doğal.
devamını gör...
chandelier
devamını gör...
sözlükte çok tanım girilmemesi
sözlüğe giriş amacınıza göre şekillenen durum. bazı yazarlar; diğer yazarların yazdığını okumadan; sadece tanım girmek için buradalar. bazı yazarlar, sadece kendi fikirlerini anlatmak için buradalar; bazı yazarlar ise, sadece okumak için buradalar.
son grup ise; hem okuyup, hem de yazan yazarlar, onları kaybetmeyiniz, kıymetliler.
son grup ise; hem okuyup, hem de yazan yazarlar, onları kaybetmeyiniz, kıymetliler.
devamını gör...
türkiye halkının tarihini okumaması
içinde yaşadığım topluma dair naçizane gözlemimdir.
bu millette inanılmaz bir mustafa kemal atatürk sevgisi vardır, ayrıca muhafazakar olarak adlandırabileceğimiz güruh da osmanlı tarihini, özellikle fatih sultan mehmet dönemini öve öve bitiremez. fakat bunların çok azı açıp "bu dönemlerde ne olup ne bitmiş?" "neler hangi şartlarda nasıl yaşanmış?" diye araştırırlar.
bu yüzden ortamlarda sık sık politikaya bulanmış kirli tarih sohbetleri duyarız, bu yüzden koşarak kaçmak isteriz, "bilmiyorsanız konuşmayın arkadaş!" diye isyan edesimiz gelir.
ayrıca; çok önemli bir husus daha var ki, o da bu sorunun yalnızca türkiye halkında olmamasıdır. elin amerikalısına ortadoğu'yu sorun gösteremiyor. kendimizi eleştirelim fakat haksızlığa da lüzum yok, bu problem birçok ülkede var. fakat onlarda bilmediği konuda konuşma cesareti bu kadar çok mudur onu bilmiyorum.
bu millette inanılmaz bir mustafa kemal atatürk sevgisi vardır, ayrıca muhafazakar olarak adlandırabileceğimiz güruh da osmanlı tarihini, özellikle fatih sultan mehmet dönemini öve öve bitiremez. fakat bunların çok azı açıp "bu dönemlerde ne olup ne bitmiş?" "neler hangi şartlarda nasıl yaşanmış?" diye araştırırlar.
bu yüzden ortamlarda sık sık politikaya bulanmış kirli tarih sohbetleri duyarız, bu yüzden koşarak kaçmak isteriz, "bilmiyorsanız konuşmayın arkadaş!" diye isyan edesimiz gelir.
ayrıca; çok önemli bir husus daha var ki, o da bu sorunun yalnızca türkiye halkında olmamasıdır. elin amerikalısına ortadoğu'yu sorun gösteremiyor. kendimizi eleştirelim fakat haksızlığa da lüzum yok, bu problem birçok ülkede var. fakat onlarda bilmediği konuda konuşma cesareti bu kadar çok mudur onu bilmiyorum.
devamını gör...
brothers düğüm salonu radyo yayını
eveeet tam da benim konum bu. hangi birini anlatsam diye düşündüm ve hepsi birbirinden güzel pardon sakarca geldi*.
efenim bugün sizlere mutfak maceralarımdan bahsetmek istiyorum, hem de en tazesinden. yemek yapmayı hele ki tatlı yapmayı çok severim. mutfak eşyalarına da bayılırım ama en favorim keskin ve büyük bıçaklardır. ağzı körelmiş bıçakla çalışmayı hiç sevmem.
///dikkat +18: buradan sonrası bazı kişiler için hassas olabilir-miş. ben öyle dan diye konuya girip dun diye yazdım ama bazı arkadaşlar kötü olmuşlar. ben uyarımı yapayım da yani...///
neyse işte bi gün yine yemek yapıp ardına tatlı yapacağım. patates soyarken sebze soyacağını nasıl tuttuysam pattteessin kabuğunu değil benim sol elin orta parmağının üstünü aldı gitti. canım yanıyor ama hiç umurumda değil. yemeği yapayım sonra yaşarım acısını modundayım.
neyse sardım parmağımı devam ediyorum derken doğrayıcının bıçağını yıkayım dedim. yıkarken de nasıl bi şevke geldiysem sağ elimle resmen bıçakların keskin kısmını avuçladım... ve tam 4 parmağın da orta kısımları bir güzel kesildi. orda kendime, bıçaklara, dünyaya hatta evrene bi şeyleeer* söylemiş olabilirim.
neyse yine sardım parmakları ve tatlıya geçtim. malzemeleri hazırladım derken tezgahın üstündeki bıçağa çarptım ve bıçak düşmeye başladı. ve ben, merdumkaptan, bu sefer de reflekslerime birtakım şeyler söylememi gerektirecek o meşhur hareketi yaptım: ayağımla bıçağın düşüşünü yavaşlattım... hayır saf merdum bi dursana! tamam anlıyorum, normalde insanlar düşen bi cisim gördüklerinde onu yakalamak isterler. ama bu cisim bıçaksa bi dururlar. dursana sen de... ne o öyle 7 kişi danaya girer gibi bıçağa giriyorsun?
neyse işte bunda da bıçağın ucu ayağımda bi yerleri çizdi işte derkeeeen 1 saat içerisinde 3 kere nasıl kendimi kendim kullanılamaz hale getirdiğimi anlatmış oldum.
buraya kadar okuyan/dinleyen sayın yazarlarımız ve yayıncılarımız, dilerim tüm güzellikler sizinle olsun.
saygılar, sevgiler*.
efenim bugün sizlere mutfak maceralarımdan bahsetmek istiyorum, hem de en tazesinden. yemek yapmayı hele ki tatlı yapmayı çok severim. mutfak eşyalarına da bayılırım ama en favorim keskin ve büyük bıçaklardır. ağzı körelmiş bıçakla çalışmayı hiç sevmem.
///dikkat +18: buradan sonrası bazı kişiler için hassas olabilir-miş. ben öyle dan diye konuya girip dun diye yazdım ama bazı arkadaşlar kötü olmuşlar. ben uyarımı yapayım da yani...///
neyse işte bi gün yine yemek yapıp ardına tatlı yapacağım. patates soyarken sebze soyacağını nasıl tuttuysam pattteessin kabuğunu değil benim sol elin orta parmağının üstünü aldı gitti. canım yanıyor ama hiç umurumda değil. yemeği yapayım sonra yaşarım acısını modundayım.
neyse sardım parmağımı devam ediyorum derken doğrayıcının bıçağını yıkayım dedim. yıkarken de nasıl bi şevke geldiysem sağ elimle resmen bıçakların keskin kısmını avuçladım... ve tam 4 parmağın da orta kısımları bir güzel kesildi. orda kendime, bıçaklara, dünyaya hatta evrene bi şeyleeer* söylemiş olabilirim.
neyse yine sardım parmakları ve tatlıya geçtim. malzemeleri hazırladım derken tezgahın üstündeki bıçağa çarptım ve bıçak düşmeye başladı. ve ben, merdumkaptan, bu sefer de reflekslerime birtakım şeyler söylememi gerektirecek o meşhur hareketi yaptım: ayağımla bıçağın düşüşünü yavaşlattım... hayır saf merdum bi dursana! tamam anlıyorum, normalde insanlar düşen bi cisim gördüklerinde onu yakalamak isterler. ama bu cisim bıçaksa bi dururlar. dursana sen de... ne o öyle 7 kişi danaya girer gibi bıçağa giriyorsun?
neyse işte bunda da bıçağın ucu ayağımda bi yerleri çizdi işte derkeeeen 1 saat içerisinde 3 kere nasıl kendimi kendim kullanılamaz hale getirdiğimi anlatmış oldum.
buraya kadar okuyan/dinleyen sayın yazarlarımız ve yayıncılarımız, dilerim tüm güzellikler sizinle olsun.
saygılar, sevgiler*.
devamını gör...
hotel california
bana uzun yol yolculuklarını anımsatan şarkıdır.
devamını gör...




