yoldaş'tan normal sözlük yazarlarına açık mektup
nedensizce yüzümde gülümseme ile okuduğum mektuptur. ne güzel yazmışsın be yoldaş!
devamını gör...
seni anlatan frida kahlo sözü
"uğraşarak düzeltemediğinden, vazgeçerek kurtulursun."
devamını gör...
başka bir şehirde yeni bir hayata başlamak
yeni bir hayat yok. insan nereye giderse gitsin kafası da kendiyle geliyor.
devamını gör...
emel müftüoğlu
aradan kaç sene geçerse geçsin bazı şarkılar her dinlediğimde bana iyi gelir neşelendirir, iste onlardan biri de sözleri sevgili sezen aksu tarafından yazılmış ve emel müftüoğlu tarafından seslendirilmiştir.
devamını gör...
uludağ sözlük'te yazarlık yapan kadın
hakkında bir tahmin yapacağım kişi.
öncelikle, bir ara ben de ulu'da yazdım ama ulu'nun sadece adını duyardım. içindeki ortam hakkında en ufak bir fikrim yoktu. girdiğimde de sol frame falan dinlemeden direkt tanım girmeye adadım kendimi, yazar olmak için. yazmaya başladıktan sonra gördüm ortamı. o ara boşluktan takılmaya devam ettim ama aşırı derecede de rahatsız olduğum şeyler vardı. birkaç insanla tanışıp sohbet ettiğim için, sadece mesaj yanıtlamak için girmeye başladığım sırada kafa sözlük başlığını gördüm. sonra soluğu burada aldım.
tahmine gelince... kendi ergenlik zamanlarımı gayet net hatırlıyorum; dilimin ayarı yoktu. çok fazla bel altı muhabbet yapardım. zaten 5 kız arkadaşım varsa 25 erkek arkadaşım vardı ve sürekli onların muhabbetine maruz kaldığımdan kadınların yapacağı muhabbetlerle alakam da neredeyse kesilmişti.
böyle sanal ortamlara ilk kez girdiğim dönemi de hatırlıyorum, o zamanlar ergen sayılmasam da... sadece seks muhabbeti yapan berbat ve rahatsız edici troller gibiydim hemen hemen. şimdi o hallerimi düşündükçe içime fenalıklar geliyor.
fakat o muhabbetleri yaparken hiçbir zaman aklımda oralardan birilerini düşürmek, beraber olmak gibi düşünceler yoktu ve yapmadım da. sadece işin p**liğindeydik arkadaşlarla birlikte. fakat bunun karşıdan nasıl göründüğü hakkında en ufak bir fikrim yoktu. belki de bizden aşırı derecede rahatsız oluyordu birileri, kim bilir ama biz farkında bile değildik bunun. o nedenle şimdi kendimden genç birileri benzer şeyleri yaptığında "yapmayın" diyecek cesareti buluyorum kendimde. ben düşünemiyordum ve düşündürmeye çalışan da olmamıştı hiç. belki onlara biri hatırlatırsa kendilerine gelirler diyorum.
özetle; bu insanların şimdilik işin -kendilerince- eğlencesinde olan tipler olduğunu ve birkaç sene sonra "ben bunu neden yapmışım be!" diyeceklerini tahmin ediyorum. hepsi olmasa da en azından bir kısmı bu kategoriye giriyor, eminim.
umuyorum ki benim fark ettiğimden daha çabuk fark ederler vaziyeti.
öncelikle, bir ara ben de ulu'da yazdım ama ulu'nun sadece adını duyardım. içindeki ortam hakkında en ufak bir fikrim yoktu. girdiğimde de sol frame falan dinlemeden direkt tanım girmeye adadım kendimi, yazar olmak için. yazmaya başladıktan sonra gördüm ortamı. o ara boşluktan takılmaya devam ettim ama aşırı derecede de rahatsız olduğum şeyler vardı. birkaç insanla tanışıp sohbet ettiğim için, sadece mesaj yanıtlamak için girmeye başladığım sırada kafa sözlük başlığını gördüm. sonra soluğu burada aldım.
tahmine gelince... kendi ergenlik zamanlarımı gayet net hatırlıyorum; dilimin ayarı yoktu. çok fazla bel altı muhabbet yapardım. zaten 5 kız arkadaşım varsa 25 erkek arkadaşım vardı ve sürekli onların muhabbetine maruz kaldığımdan kadınların yapacağı muhabbetlerle alakam da neredeyse kesilmişti.
böyle sanal ortamlara ilk kez girdiğim dönemi de hatırlıyorum, o zamanlar ergen sayılmasam da... sadece seks muhabbeti yapan berbat ve rahatsız edici troller gibiydim hemen hemen. şimdi o hallerimi düşündükçe içime fenalıklar geliyor.
fakat o muhabbetleri yaparken hiçbir zaman aklımda oralardan birilerini düşürmek, beraber olmak gibi düşünceler yoktu ve yapmadım da. sadece işin p**liğindeydik arkadaşlarla birlikte. fakat bunun karşıdan nasıl göründüğü hakkında en ufak bir fikrim yoktu. belki de bizden aşırı derecede rahatsız oluyordu birileri, kim bilir ama biz farkında bile değildik bunun. o nedenle şimdi kendimden genç birileri benzer şeyleri yaptığında "yapmayın" diyecek cesareti buluyorum kendimde. ben düşünemiyordum ve düşündürmeye çalışan da olmamıştı hiç. belki onlara biri hatırlatırsa kendilerine gelirler diyorum.
özetle; bu insanların şimdilik işin -kendilerince- eğlencesinde olan tipler olduğunu ve birkaç sene sonra "ben bunu neden yapmışım be!" diyeceklerini tahmin ediyorum. hepsi olmasa da en azından bir kısmı bu kategoriye giriyor, eminim.
umuyorum ki benim fark ettiğimden daha çabuk fark ederler vaziyeti.
devamını gör...
kaderci jacques ve efendisi
diderot'un bir başka eseridir. çeviri adnan cemgil'e ait. iş bankası hasan âli yücel klasikler dizisi. diderot diyalog tarzını bu eserinde de kullanmıştır. iki ana karakter etrafında dönen karşılıklı konuşmalar metni oluşturmaktadır. diderot eseri için "roman değil" demiş ama kesinlikle romana yakın duran bir anlatı. belki en doğru tâbir anlatı olacaktır. her ne kadar modern bir tâbir olsa da... kaderci jacques ve efendisi arasında gerçekleşen felsefî sorgulamalar anlatıya yön veriyor. ama sadece felsefî sorgulamalardan ibâret değil. yer yer kahkahalar atıyorsunuz okurken, kimi zaman hüzünleniyorsunuz, bazen de oturup düşünüyorsunuz... kaderci jacques adı üstünde zaten. her şeyi kadere bağlayan ve her olaya kaderde varsa olur diyen birisi. ama kesinlikle aptal değil. hattâ bu kaderciliğin hâricinde oldukça zeki ve sıra dışı bir karakter. efendisi âdeta gönülden bağlı jacques'a. bazen bozuşuyorlar ama fazla sürmeden ikisi de birbirlerine ne kadar bağlı olduklarını anlıyorlar. aslında kim kimin efendisi tam olarak belli değil. kaderci jacques efendisini parmağında oynatıyor çünkü. baştan sona kadar efendisi jacques'a anlat bakalım şu aşk hikâyelerini diyor. jacques her başladığında bir şekilde bölünüyor bu maceralar. genel olarak da anlatıcı müdahale ediyor anlatılan şeye. yazarın direkt müdahaleleri oluyor. okurlarla konuşuyor anlatıcı yazar. "biliyorum biliyorum merak ediyorsunuz ama durun bir şunu anlatayım önce" diyor. ve bir başka hikâyeye veya maceraya sürükleniyoruz. oradan bir başkasına... kaderci jacques gün görmüş birisi. macerası ve tecrübesi çok. zaman zaman don kişot'u andırıyor kitap. diderot'un büyük edebiyatçı kimliği burda da dikkat çekiyor. bir anlatı ustası olarak pek çok romancıya taş çıkartacak birisi diderot...
devamını gör...
sevgili bulunca arayıp sormayan arkadaş
o sevgili gidecektir ve o arkadaş hüüüü diye size zırlamalı dönüş yapacaktır! işte o gün öyle bir gündür kiiii intikam çanları çalacaktır!
devamını gör...
sözlüğü terk ediyoruz kampanyası
hayat, burayı veya herhangi bir sözlüğü hayatının merkezi yapmak için çok mu kısa yoksa bana mı öyle geliyor?
kampanya dediğin böyle olmaz hem. yap robot süpürgeyi 1000 lira. bak kampanya dediğin öyle olur. 3000 lira bayıldım da kendisine, biraz dertliyim. konu dağıldı.
kampanya dediğin böyle olmaz hem. yap robot süpürgeyi 1000 lira. bak kampanya dediğin öyle olur. 3000 lira bayıldım da kendisine, biraz dertliyim. konu dağıldı.
devamını gör...
sözlükteki yaşlı yazarlardan talepler
"evladım şu camı bir örtüver."
devamını gör...
moderasyonun yazar kayırması
ayan beyan ortada olan durumdur.
(bkz: lucifer)
bizi en ufak entry nedeniyle 2 gün uzaklaştıran yönetim bu arkadaşa nedense sürekli torpil geçiyor. şu başlıkları biz açsak kışkırtma diye silik atarlar, şaka gibi lan.
(bkz: lucifer)
bizi en ufak entry nedeniyle 2 gün uzaklaştıran yönetim bu arkadaşa nedense sürekli torpil geçiyor. şu başlıkları biz açsak kışkırtma diye silik atarlar, şaka gibi lan.
devamını gör...
arabaşı
eski türkler'de obaş, bubaş, arabaş diye zaman dilimleri vardır. arabaş da geceyarısına yakın zaman diliminde içildiği için ve içine kaygan hamur atılıp kaşıklanmak suretiyle içilen tavuk suyu çorbası bu ismi almıştır. sanıldığı gibi araptan gelme değildir.
devamını gör...
kadınların kocişim diyen kadınlara özenmesi
devamını gör...
benjamin franklin'den sözler
"en kötü öğretmen deneyimdir. hep önce sınav yapar sonra öğretir."
..
"üç kişi sır saklayabilir,tabi diğer ikisi ölüyse."
..
"iyi mazaretler bulmayı başaranların başka şeyler başarabildiği çok nadiren görülür."
..
"demokrasi iki kurtla bir kuzunun öğle yemeğinde ne yeneceğini onaylamasıdır. özgürlük ise tam teçhizatlı bir kuzunun oylamaya karşı çıkmasıdır."
..
"üç kişi sır saklayabilir,tabi diğer ikisi ölüyse."
..
"iyi mazaretler bulmayı başaranların başka şeyler başarabildiği çok nadiren görülür."
..
"demokrasi iki kurtla bir kuzunun öğle yemeğinde ne yeneceğini onaylamasıdır. özgürlük ise tam teçhizatlı bir kuzunun oylamaya karşı çıkmasıdır."
devamını gör...
victor hugo
katolik olmasına rağmen hz.muhammed'e yazdığı şiirle tanıdığım ve öncesinde kral yanlısı olmasına rağmen geçen yıllar ardından cumhuriyeti desteklemiş, eserlerinde sosyal ve politik konulara ağırlık veren beni oldukça etkileyen özgür düşünceli bir şair/yazar.birçok kişi sefiller romanıyla tanır.
devamını gör...
tartışırken sakin kalabilen insan
karşısındakini daha da çileden çıkartır. abi hiç mi sinirlenmiyorsunuz ya? karşındaki sana çemkiriyor yani bişey de bari?
devamını gör...
midnight mass
netflix yapımı mini korku gerilim dizisi.
bir adada yaşayan insanlar her zaman gittiği kilisedeki pederin hastalandığını ve yerine yeni birinin geldiğini görür ama adamda sıkıntılar var. bölümler ilerledikçe bazı korku ögeleri baş göstermeye başlıyor. hastalar iyileşmeye başlıyor hatta yakın gözlük takan teyzelerimiz gözlükleri atıyor.
vay be pedere bakın diyorlar. bana da dua et bana da dua et diyorlar. ee tabii körü körüne inandığın her ne varsa sana misliyle dönüyor dizinin sonunda.
özellikle adadaki şerifin müslüman olması ve adadaki diğerlerinin hristiyan olması üzerinden ince ince din dokundurmaları var hoşuma gitti. dizide öyle diyaloglar var ki bu nasıl korku filmi diyor insan. hele pederin yanında yardımcı bir teyzemiz neredeyse dizi boyunca susmadı. tamam teyze en çok inanan sensin, en dindar sensin biraz sus ya!
kısacası gerilim türünde konusu ve değindiği konular itibariyle beğendiğim bir dizi olmuş. iyi insan olmanın dine körü körüne inanmak olmadığını ve hoşgörünün ne kadar önemli bir mesele olduğunu anlatmış bize. hem de korku dizisinde...
bir adada yaşayan insanlar her zaman gittiği kilisedeki pederin hastalandığını ve yerine yeni birinin geldiğini görür ama adamda sıkıntılar var. bölümler ilerledikçe bazı korku ögeleri baş göstermeye başlıyor. hastalar iyileşmeye başlıyor hatta yakın gözlük takan teyzelerimiz gözlükleri atıyor.
vay be pedere bakın diyorlar. bana da dua et bana da dua et diyorlar. ee tabii körü körüne inandığın her ne varsa sana misliyle dönüyor dizinin sonunda.
özellikle adadaki şerifin müslüman olması ve adadaki diğerlerinin hristiyan olması üzerinden ince ince din dokundurmaları var hoşuma gitti. dizide öyle diyaloglar var ki bu nasıl korku filmi diyor insan. hele pederin yanında yardımcı bir teyzemiz neredeyse dizi boyunca susmadı. tamam teyze en çok inanan sensin, en dindar sensin biraz sus ya!
kısacası gerilim türünde konusu ve değindiği konular itibariyle beğendiğim bir dizi olmuş. iyi insan olmanın dine körü körüne inanmak olmadığını ve hoşgörünün ne kadar önemli bir mesele olduğunu anlatmış bize. hem de korku dizisinde...
devamını gör...
ayın en çalışkan 10 yazarı hakkında ne dediler
1. ile 2. yazar arasında 10.000 (onbin) fark var. bu puan farkı artık alman liginde bayern münih yapamıyor.
1. olan yazar arkadaşı tebrik ederim. 2. olan arkadaşa mutlaka teselli hediyesi olarak bir kitap hediye edilmeli çabaları için. 1. yazara hediye yok ona şampiyon olma mutluluğu yeter.
ben mi?
güldürmeyin adımın a'sı bile yok. okuyorum genelde. yazasım yok bu aralar. ha maaş bağlarlarsa ek iş olarak düşünebilirim.
1. olan yazar arkadaşı tebrik ederim. 2. olan arkadaşa mutlaka teselli hediyesi olarak bir kitap hediye edilmeli çabaları için. 1. yazara hediye yok ona şampiyon olma mutluluğu yeter.
ben mi?
güldürmeyin adımın a'sı bile yok. okuyorum genelde. yazasım yok bu aralar. ha maaş bağlarlarsa ek iş olarak düşünebilirim.
devamını gör...
oyun hamuru
1930'larda, noah mcvicker, şirketi un, su, tuz, borik asit ve mineral yağdan macun gibi görünen bir madde yarattı. hazırlanan bu malzeme bir duvar kagidi temizleyicisi ancak öğretmenler bunu okullarda silgi ve sanat derslerinde modelleme ürünü olarak kullanmaya başlayınca sirket ürünü geliştirerek play-doh markasını geliştirerek çocukların modelleme yapması ve eglenmesine sundular. günümüzde kimyasal olmayan ancak uzun süre dayanamayacak şekilde doğal bir oyun hamuru tarifini de verelim.
3 su bardağı un.
1 su bardağı su.
2 çorba kaşığı sıvı yağ
¼ su bardağı tuz.
hamuru renklendirmek için gıda boyası yerine sebze ve meyvelerden yararlanabilirsiniz.
3 su bardağı un.
1 su bardağı su.
2 çorba kaşığı sıvı yağ
¼ su bardağı tuz.
hamuru renklendirmek için gıda boyası yerine sebze ve meyvelerden yararlanabilirsiniz.
devamını gör...
durduk yere insanın aklına gelen replikler
herkes cennette doğar bazıları cehennemde büyür, benim gibi...
devamını gör...
