türkiye'den defolup gitmek
türkiye’den gittikten sonra özleyecek insanların kullandığı kalıptır. defolup gitmek isterler (buna sebep olanlar utansın) gidince de özlerler. o yüzden en iyisi defolup gitmek yerine tıpış tıpış sakin sakin gitmek olacaktır.
devamını gör...
ibrahim melih gökçek
psikoloji biliminde kendisine ne denir merak ettiğim, ankara'nın ex başkanı.
büyük puntolarla, o kadar çok mansur yavaş twiiti atıyor ki, muhtemelen gece rüyasında da mansur yavaş'ı görüyordur. takıntılı aşık gibi tabiri caizse.
twitter'da da yorumları sınırlandırmış yazamadım şunu, içimde kalmasın.
#mansur gündem olmuş twitter'da, bakiyim dedim, ard arda bir sürü gökçek twiti. yüreğim daraldı, en son interneti felan komple kapatacaktım neredeyse. hayır eleştir onda da değilim ama takıntı haline getirmek nedir?
kendisiyle nasıl yaşıyor acaba?
büyük puntolarla, o kadar çok mansur yavaş twiiti atıyor ki, muhtemelen gece rüyasında da mansur yavaş'ı görüyordur. takıntılı aşık gibi tabiri caizse.
twitter'da da yorumları sınırlandırmış yazamadım şunu, içimde kalmasın.
#mansur gündem olmuş twitter'da, bakiyim dedim, ard arda bir sürü gökçek twiti. yüreğim daraldı, en son interneti felan komple kapatacaktım neredeyse. hayır eleştir onda da değilim ama takıntı haline getirmek nedir?
kendisiyle nasıl yaşıyor acaba?
devamını gör...
yazarlardan çaylaklara tavsiyeler
önce haddiniz bilin. öyle her yazarla muhatap olmaya çalışmayın. yazarlık ciddi bir iştir. zırt pırt hayranlık ifadeleri içeren mesajlar atarak yazarları bunaltmayın. diye sıralayacağım tavsiyelerdir. neticede sizden 3 tanım fazla girdim ben zamanında. yazarım ben.
(bkz: ucu ucuna yazar olmak)
(bkz: ucu ucuna yazar olmak)
devamını gör...
we could be the same
manganın 2010 eurovisionda ülkemizi başarı ile temsil ettiği 2. olan şarkıdır . açık açık hakkı yenmiştir. we are the winner no matter what they said.
devamını gör...
hesabım var
''ama matta incili 'nde ne denirdi: 'yarının derdi yarının olsun. her günün derdi kendine yeter...' ''
onur ünlü' nün kalemi ve yönetmenliğinden çıkan 'itirazım var' isimli filmin devamı niteliğinde 2020 temmuzda yayımlanan bu kitapta; kahramanımız selman bulut 'la, imamlıktan istifa ettikten hemen sonra bir pavyonda bağlama çalarak hayatını idame ettirirken karşılaşıyoruz.
onur ünlü 'yü seviyorum. yani daha doğrusu yaptığı işleri, yazdıklarını okumayı falan seviyorum. yoksa konuştuğu zaman söylediklerini anlamakta zorluk çekiyorum zira konuşurken kullandığı cümleleri seçmeye uğraştığı kadar, cümlelerin ağzından çıktıktan sonra anlaşılmaması üzerine de o kadar uğraşıyor bence...
itirazım var 'a çok gülmüştüm. hesabım var 'ı okurken çok daha fazla güldüğümü belirtmeliyim. bir kere selman bulut çok acayip bir adam. yani üstünde uzun uzun düşünülmüş, kafa yorulmuş, benim için neredeyse harikaya yakın bir kurgusal karakter. eski bir imam, gençliğinde boksla uğraşmış, antropoloji okumuş, felsefe ve edebiyata oldukça hakim, aynı zamanda bağlama çalan bir satranç tutkunu... yani böyle garip değişkenlerin, bileşenlerin bir bünyede vücut bulmaları/bulabilmiş olmanın ihtimalleri bile nedense bana çok garip bir keyif veriyor.
24 saat riv riv riv kemençe, tulum çalınan; erkan ocaklı, ismail türüt, recebim, gökhan birben, volkan konak ve daha ismini sayamadığım bir sürü karadenizli sanatçının severek dinlenildiği bir evde yetişmiş bir çocuk olarak tuttum bağlamaya heves ettim, ders kurs almadan kendi kendime yetecek kadar kurcalayarak öğrendim. ben de alevi deyişlerine en az selman bulut kadar düşkünümdür mesela...belki de bundandır selman bulut'u kendime çok yakın görmem, bilemedim...
bu gereksiz detaydan sonra kitaba tekrar dönecek olursak spoiler vermeden bir kaç şey paylaşmak istiyorum. mesela kurgu ve olay örgüsünü beğendim. okurken, okuduklarınızı takip ederken, birleştirirken yorulmadım hiç. yağ gibi akıp gitti kitap. ayrıca kitaptan uyarlanan bir film gibi değil de filmden sonra kitabı okumak karakterleri gözünüzde canlandırabilmenize de çok yardımcı oluyor. mesela kitaptaki tüm selman bulut konuşmalarını serkan keskin 'in sesiyle okudum zihnimde. efrahim 'i umut kurt 'un sesiyle okudum. cihan başkomiser 'in sesini osman sonant 'la okudum ve bu acayip hoşuma gitti...
umarım yakın bir zamanda çekilir de sinemada izleyebilirim.. itirazım var 'ı izleyen herkese tavsiyemdir.
kitaptan bir alıntıyla başlamıştım girdiye, spoiler sayılmayacaksa kitaptan küçük bir diyalog paylaşarak da sonlandırmak istiyorum:
'' tarih öğretmeni falan değilmiş mesela abi..'' dedi simlâ üzgün üzgün...
''tahmin etmiştim'' diye homurdandı selman bulut. ''imam-ı azam 'ı bile duymamıştı hayatında...''
''imam-ı azam mı konuştunuz abi randevuya çıktığınız kadınla?''
''konuşamadık işte'' diye hayıflandı selman bulut...
onur ünlü' nün kalemi ve yönetmenliğinden çıkan 'itirazım var' isimli filmin devamı niteliğinde 2020 temmuzda yayımlanan bu kitapta; kahramanımız selman bulut 'la, imamlıktan istifa ettikten hemen sonra bir pavyonda bağlama çalarak hayatını idame ettirirken karşılaşıyoruz.
onur ünlü 'yü seviyorum. yani daha doğrusu yaptığı işleri, yazdıklarını okumayı falan seviyorum. yoksa konuştuğu zaman söylediklerini anlamakta zorluk çekiyorum zira konuşurken kullandığı cümleleri seçmeye uğraştığı kadar, cümlelerin ağzından çıktıktan sonra anlaşılmaması üzerine de o kadar uğraşıyor bence...
itirazım var 'a çok gülmüştüm. hesabım var 'ı okurken çok daha fazla güldüğümü belirtmeliyim. bir kere selman bulut çok acayip bir adam. yani üstünde uzun uzun düşünülmüş, kafa yorulmuş, benim için neredeyse harikaya yakın bir kurgusal karakter. eski bir imam, gençliğinde boksla uğraşmış, antropoloji okumuş, felsefe ve edebiyata oldukça hakim, aynı zamanda bağlama çalan bir satranç tutkunu... yani böyle garip değişkenlerin, bileşenlerin bir bünyede vücut bulmaları/bulabilmiş olmanın ihtimalleri bile nedense bana çok garip bir keyif veriyor.
24 saat riv riv riv kemençe, tulum çalınan; erkan ocaklı, ismail türüt, recebim, gökhan birben, volkan konak ve daha ismini sayamadığım bir sürü karadenizli sanatçının severek dinlenildiği bir evde yetişmiş bir çocuk olarak tuttum bağlamaya heves ettim, ders kurs almadan kendi kendime yetecek kadar kurcalayarak öğrendim. ben de alevi deyişlerine en az selman bulut kadar düşkünümdür mesela...belki de bundandır selman bulut'u kendime çok yakın görmem, bilemedim...
bu gereksiz detaydan sonra kitaba tekrar dönecek olursak spoiler vermeden bir kaç şey paylaşmak istiyorum. mesela kurgu ve olay örgüsünü beğendim. okurken, okuduklarınızı takip ederken, birleştirirken yorulmadım hiç. yağ gibi akıp gitti kitap. ayrıca kitaptan uyarlanan bir film gibi değil de filmden sonra kitabı okumak karakterleri gözünüzde canlandırabilmenize de çok yardımcı oluyor. mesela kitaptaki tüm selman bulut konuşmalarını serkan keskin 'in sesiyle okudum zihnimde. efrahim 'i umut kurt 'un sesiyle okudum. cihan başkomiser 'in sesini osman sonant 'la okudum ve bu acayip hoşuma gitti...
umarım yakın bir zamanda çekilir de sinemada izleyebilirim.. itirazım var 'ı izleyen herkese tavsiyemdir.
kitaptan bir alıntıyla başlamıştım girdiye, spoiler sayılmayacaksa kitaptan küçük bir diyalog paylaşarak da sonlandırmak istiyorum:
'' tarih öğretmeni falan değilmiş mesela abi..'' dedi simlâ üzgün üzgün...
''tahmin etmiştim'' diye homurdandı selman bulut. ''imam-ı azam 'ı bile duymamıştı hayatında...''
''imam-ı azam mı konuştunuz abi randevuya çıktığınız kadınla?''
''konuşamadık işte'' diye hayıflandı selman bulut...
devamını gör...
oglalalakota
bizi sık sık kızılderili kabileleri arasında gezintiye çıkarır. o havayı, o kültürü yaşatır bizlere. bir şekilde kendimi yakın hissettiğim o kültüre değerli oglalalakota aracılığı ile daha da yakınlaştım.
kalemi daim olsun.
kalemi daim olsun.
devamını gör...
ağladıktan sonra gelen sakinlik
yağmur yağdıktan sonra gelen toprak kokusu gibidir.
devamını gör...
derya yanık
genel olarak yıllardır bütün siyasi tartışma programlarını sapık gibi izlerim. belki sapık söylemi yanlıştır, omurgasız siyaset nasıl yapılır'ı izlemek, benim için adeta guilty pleasure dır.
kim yahu bu fetö sevdalı sıderya yanık diye güne başladım. yakın bir yazar arkadaşımla mesajlaşmamı ''umarım musmutlu bir cuma-ertesi geçirirsin'' diye bitirmek isterken bugünün çarşamba olduğunu öğrendim.*
hızlı ve geçişken gündemlerimizde her kanalda her daim siyasi tartışmalar olur. akp'yi savunmak üzere nerede vasıfsız bir akademisyen, bir avukat, bir gazeteci varsa çıkar ve ölümüne akp'i savunur. artık akp milletvekilleri ya yalnız çıkma teklifi ediyor ya da hiç çıkmıyor.
karşı tarafta her daim muhalifler oturur. gerçi cnn asla muhalif çıkarmıyor, mesela ''hulki cevizoğlu neden şaban sevinçle aynı sırada oturuyor'' diye düşünürken geçen gün deyyyişik bir atatürkçü olduğunu açıkladı!
derya yanık hanfendinin fotoğrafını görmemle beraber, ersan şen tarafından nakavt edildiğini defalarca zevkle izlediğimi hatırladım.
aklımda en spesifik olarak kalan skandal söylemi şu idi;
elbette hukuk tartışması ve bir tarafta derya yanık diğer tarafta ersan şen. derya hanfendi akp avukatlığı yapıyor, ismi ve titri öyle yazıyor televizyonda.....
bir an da tıkanma yaşandı, ersan şen dedi ki efendim ergenekon zamanındaki davaları da biliyoruz, aziz yıldırım davasını da.
derya hanımın cevabı şu oldu; ben o davalardan haberdar değilim, hiç takip etmedim.
söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.
kim yahu bu fetö sevdalı sıderya yanık diye güne başladım. yakın bir yazar arkadaşımla mesajlaşmamı ''umarım musmutlu bir cuma-ertesi geçirirsin'' diye bitirmek isterken bugünün çarşamba olduğunu öğrendim.*
hızlı ve geçişken gündemlerimizde her kanalda her daim siyasi tartışmalar olur. akp'yi savunmak üzere nerede vasıfsız bir akademisyen, bir avukat, bir gazeteci varsa çıkar ve ölümüne akp'i savunur. artık akp milletvekilleri ya yalnız çıkma teklifi ediyor ya da hiç çıkmıyor.
karşı tarafta her daim muhalifler oturur. gerçi cnn asla muhalif çıkarmıyor, mesela ''hulki cevizoğlu neden şaban sevinçle aynı sırada oturuyor'' diye düşünürken geçen gün deyyyişik bir atatürkçü olduğunu açıkladı!
derya yanık hanfendinin fotoğrafını görmemle beraber, ersan şen tarafından nakavt edildiğini defalarca zevkle izlediğimi hatırladım.
aklımda en spesifik olarak kalan skandal söylemi şu idi;
elbette hukuk tartışması ve bir tarafta derya yanık diğer tarafta ersan şen. derya hanfendi akp avukatlığı yapıyor, ismi ve titri öyle yazıyor televizyonda.....
bir an da tıkanma yaşandı, ersan şen dedi ki efendim ergenekon zamanındaki davaları da biliyoruz, aziz yıldırım davasını da.
derya hanımın cevabı şu oldu; ben o davalardan haberdar değilim, hiç takip etmedim.
söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.
devamını gör...
yurt
ingilizce sözlüklere tıpkı yoğurt sözcüğü gibi türkçeden geçmiş isim soylu sözcük.
önceki girdilerde de yazıldığı gibi eski türkçede (orta asya dönemi) çadır, oba anlamı taşırken türkiye türkçesinde memleket anlamı kazanmıştır.
ingilizcedeki anlamı, türkçedeki ilk anlamı gibidir; yani çadır (ama normal çadırdan büyük ve daha teçhizatlı) anlamında.
önceki girdilerde de yazıldığı gibi eski türkçede (orta asya dönemi) çadır, oba anlamı taşırken türkiye türkçesinde memleket anlamı kazanmıştır.
ingilizcedeki anlamı, türkçedeki ilk anlamı gibidir; yani çadır (ama normal çadırdan büyük ve daha teçhizatlı) anlamında.
devamını gör...
gözlerimin etrafındaki çizgiler
kasetten dinleyecek kadar şanslıyım.
devamını gör...
genç kızların hepsinin birbirine benzemesi
popüler kültürün ve sosyal medyanın etkisidir. eskiden de bir güzellik algısı vardı fakat bu kadar uyulmaya çalışılmıyordu. sadece kadınlar için değil erkekler için de böyle bu.
devamını gör...
romain gary
zamanında emile ajar takma adıyla yazdığı romanlar ile büyüttüğü isim, kendi isminden bile daha popüler olan fransız deha.
acıdır ki eşiyle aynı kaderi paylaşarak intihar etmiştir. ikinci benliği olan emile ajar'ın kimliğini ölene dek gizli tutmayı başarmıştır.
acıdır ki eşiyle aynı kaderi paylaşarak intihar etmiştir. ikinci benliği olan emile ajar'ın kimliğini ölene dek gizli tutmayı başarmıştır.
devamını gör...
regl ağrısının abartılması
testosteron kokan bir başlık. her şeyi en iyi siz biliyonuz erkekler aferin.
devamını gör...
normal sözlük moderasyonu
haklıyım ama mutlu değilim'den sonra ölmedim ama hafif sürünüyorum kullanıcı adlı yazarın da aralarına katılmasıyla değişik bir hal almıştır. bir sonraki moderatör ise muhtemelen düşünüyorum öyleyse yokum olacak.
moderatörlerin kullanıcı adları üzerinden bize bir şey anlatılmaya çalışılıyor sanırım ama ben henüz çözemedim. *
moderatörlerin kullanıcı adları üzerinden bize bir şey anlatılmaya çalışılıyor sanırım ama ben henüz çözemedim. *
devamını gör...
tuberoskleroz
otozomal dominant kalıtılan konvuksiyon,mental retardasyon,yüzde anjiofibroma triadı ile karakterize rahatsızlıktır.
hamartin protein kodlayan tsc-1 geni ile tuberin genini kodlayan tsc-2 mutasyonuna bağlı gelişir.
hastalığın majör kriterleri arasında;
subependimal dev hücreli astrositom
hipomelanotik maküller
kardiyak rabdomiyom
renal anjiyomiyolipom
shagreen plakları bulunmaktadır.
yüzdeki klasik adenoma sebaceum görüntüsünü ekliyorum.
hamartin protein kodlayan tsc-1 geni ile tuberin genini kodlayan tsc-2 mutasyonuna bağlı gelişir.
hastalığın majör kriterleri arasında;
subependimal dev hücreli astrositom
hipomelanotik maküller
kardiyak rabdomiyom
renal anjiyomiyolipom
shagreen plakları bulunmaktadır.
yüzdeki klasik adenoma sebaceum görüntüsünü ekliyorum.

devamını gör...
normal sözlük’ü bırakmak
büyük ihtimalle yakın zamanda yapacağım hareket.
yok, öyle "ortam bozdu şu bu" derdinde değilim. dikkat falan çekmeye de çalışmıyorum. çabuk sıkılan biri olarak sıkıldım aynı şeylerden sadece, o kadar. bir yandan zaten yaptığım başka işler var, onlara zaman ayırmak daha mantıklı geliyor. bir de malum yaz geliyor, yerimde duramam ben şimdi. pc başında pineklemek istemiyorum.
belki bir blog açıp yazacaklarımı oraya yazarım. zaten aslında sözlük, tam da onu yapmayı düşündüğüm bir zamanda açılmıştı. blog yerine buraya yazıp bir yandan da kafa dağıtıyordum. o noktaya geri döndüm gibi bir şey.
bu arada tek tek insanlara mesaj atmaktansa, böyle şeyleri buradan duyurmak daha kolay ve mantıklı. takip eden herkes sizin bıraktığınızı bu şekilde topluca öğreniyor. yani insanların buradan duyurmasına şahsen karşı değilim.
neyse, belirsiz bir yakın zamana kadar şimdilik devam...
yok, öyle "ortam bozdu şu bu" derdinde değilim. dikkat falan çekmeye de çalışmıyorum. çabuk sıkılan biri olarak sıkıldım aynı şeylerden sadece, o kadar. bir yandan zaten yaptığım başka işler var, onlara zaman ayırmak daha mantıklı geliyor. bir de malum yaz geliyor, yerimde duramam ben şimdi. pc başında pineklemek istemiyorum.
belki bir blog açıp yazacaklarımı oraya yazarım. zaten aslında sözlük, tam da onu yapmayı düşündüğüm bir zamanda açılmıştı. blog yerine buraya yazıp bir yandan da kafa dağıtıyordum. o noktaya geri döndüm gibi bir şey.
bu arada tek tek insanlara mesaj atmaktansa, böyle şeyleri buradan duyurmak daha kolay ve mantıklı. takip eden herkes sizin bıraktığınızı bu şekilde topluca öğreniyor. yani insanların buradan duyurmasına şahsen karşı değilim.
neyse, belirsiz bir yakın zamana kadar şimdilik devam...
devamını gör...
barış manço
"güz yağmurlarıyla, bir gün göçtün gittin inanamadık..."
yattığı yer nurla dolsun.
yattığı yer nurla dolsun.
devamını gör...
yazarların şu an bulunmak istedikleri yer
şuan uzaydan dünyayı izlemek isterdim ,birazda dünyadan uzak kalmak isterdim çok üstüme geliyor çünkü.
devamını gör...
van'da helikopterden iki köylünün atılması
ortada itiraf olmasına, hem de eski başbakanın itirafı olmasına rağmen hala vicdansızca savunulmaya çalışılan vahşi cinayet.
yahu farzedelim ki terörist. bu mu yapılması gereken? peki bu iktidara göre yarın en küçük bir fikir yahut çıkar ayrılığında, şu an iktidar partisini ve yaptıklarını ölümüne savunmanıza rağmen sizlerin terörist ilan edilmeyeceğiniz ne malum? demek ki öyle bir durumda sizin düşüncenize göre, birileri sizi de rahatlıkla helikopterden aşağıya atabilir. ve ne acıdır ki sizin hakkınızı da savunmak, yine şimdi terörist dediğiniz o insan hakları savunucularına düşebilir.
azıcık insan olun yahu. azıcık. kim kime karşı yaparsa yapsın, yanlış yanlıştır, haksızlık haksızlık, zulüm zulümdür, kötülük ise kötülük. karşısında durun. çok zor sizin gibiler için, biliyorum ama bir deneyin yahu.
"zulüm bizdense, ben bizden değilim. "
rachel corrie.
yahu farzedelim ki terörist. bu mu yapılması gereken? peki bu iktidara göre yarın en küçük bir fikir yahut çıkar ayrılığında, şu an iktidar partisini ve yaptıklarını ölümüne savunmanıza rağmen sizlerin terörist ilan edilmeyeceğiniz ne malum? demek ki öyle bir durumda sizin düşüncenize göre, birileri sizi de rahatlıkla helikopterden aşağıya atabilir. ve ne acıdır ki sizin hakkınızı da savunmak, yine şimdi terörist dediğiniz o insan hakları savunucularına düşebilir.
azıcık insan olun yahu. azıcık. kim kime karşı yaparsa yapsın, yanlış yanlıştır, haksızlık haksızlık, zulüm zulümdür, kötülük ise kötülük. karşısında durun. çok zor sizin gibiler için, biliyorum ama bir deneyin yahu.
"zulüm bizdense, ben bizden değilim. "
rachel corrie.
devamını gör...
bilim bir gün tanrının varlığını somut olarak ispatlarsa olabilecek şeyler
olması imkansız hede.
hadi diyelim teleskopla izliyorlar tanrıyı. tanrı da bilim insanlarına el sallıyor.
mesaj filan yollardık herhalde. hangi din doğru yol diye.
hadi diyelim teleskopla izliyorlar tanrıyı. tanrı da bilim insanlarına el sallıyor.
mesaj filan yollardık herhalde. hangi din doğru yol diye.
devamını gör...