tercih meselesi. ben ingilizce alt yazılı izliyorum genellikle.
devamını gör...

2018 krizinin devam etmesi halidir. döviz krizi şeklinde de tanımlanmaktadır.
devamını gör...

ciguli - binnaz.
devamını gör...

bireyin obje libidosunu kendi egosuna yönlendirmesi durumudur.
kendi içlerinde var olurlar. sürekli başkaları tarafından egolarının beslenmesini beklerler.* besleme biterse, ilişki de biter. aşık olmazlar/olamazlar bu yüzden.

terapilerde en çok zorlanılan tiplerin narsist insanlar olabileceği söylenmekte. çünkü aslında terapilerde bir nevi kişi, terapistine hayranlık duyar. bu nedenle de ondan fayda görür. fakat narsist kişiler başka insanlara hayranlık duymazlar. bu yüzden terapistler için bile zordurlar.*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

herhangi bir düşüncenin kendi içindeki uyumudur.

felsefeye göre bir düşünce çelişki içermiyorsa tutarlı olarak kabul edilir.
devamını gör...

dün dündür, bugün bugündür.
devamını gör...

"insan yalnız olunca neler neler düşünür.. gerçekleşmemiş hayallerini, uçup giden yıllarını, ilk aşk maceralarını.."
beyaz gemi, cengiz aytmatov.
devamını gör...

''diş hassasiyeti, dentin hassasiyeti veya kök hassasiyeti için kullanılan genel bir terimdir. sıcak, soğuk, tatlı, ekşi veya çok fazla asitli yiyecek ve içecekler; soğuk hava şartları dişlerinizin ağrımasına ya da hassaslaşmasına neden olur.''

son bir kaç aydır başıma gelen durum. insanın iştahını kesen ve modunu düşüren kötü bir şey.
devamını gör...

alırken ay başı olmasına rağmen suyunu çeken, öderken bereketlenen bir borç.
devamını gör...

ilkay akkaya- gidemem.**

( sesindeki içtenliği hissedebilirsiniz, kişinin içine işliyor, güzel şarkıdır, tavsiyem)
devamını gör...

had, hudut, saygı, nezaket, özen, itina.
hayatımı bu kavramların bana göre karşılıkları üzerinden kurguluyorum. bu kavramları merkeze alarak evrenler yaratıyor, yok ediyorum. evet herkes kendi evreninin var edicisi hanımlar beyler. benlik bir durum yok.

şimdi ben bunları niye anlatıyorum bu tatlı kadının nickaltında? var kendime göre sebeplerim, geliyorum oraya yavaş yavaş. bana nickaltı girdi alışkın olduğumuz o sevimli diliyle, ben de haliyle beğendim entry'i yüzümdeki kocaman gülümsemenin bir yansıması olarak. iade-i ziyaret gibi duruyorsa da şimdi bu entry, şahsen beni tanıyan insanlar var burada, gülerler yapmayın. ben şimdi bu entry'i giriyorum çünkü; benim beğenim ve favorilememden sonra bana mesaj attı hincime hanım ve entry'i editlediğini, tekrar bakmak isteyebileceğimi düşündüğünü, belki yeni halini beğenmeyebileceğimi söyledi...

bakın arkadaşlar, bunu bir insana zorla yaptıramazsınız. insanın özenli, nazik, saygılı, düşünceli bir ruhu yoksa ne kadar -mış gibi yaparsa yapsın böyle bir tutum içerisinde olamaz. birinin böyle bir insan olup olmadığını anlamak için onunla yıllar geçirmenize de gerek yok. bu özellikler insanın içinde varsa vardır, yoksa yoktur. varsa da her tavrında, her söyleminde bunun izlerini, bakan gözler görür. şöyle bir cümle kurmak özensiz bir insanın aklına gelmez yani anlıyor musunuz?

madem anı anlatıcılığımı da seviyor tanımı şenlendireyim. ben hayatım boyunca hiç kürdan kullanmamış bir insanım. sevmiyorum diyelim, gıcık bir ince tahta parçasını ağzıma sokmayı. hayatı paylaştığım, özensizliğinden, dikkatsizliğinden, nezaketinden sık sık şikayette bulunduğum kişiye mini bir test uygulamak isteyip bir gün kürdanlığı aldım koydum salonun ortasına, sehpanın üzerine. bir hafta, bir hafta yaa, durdu o kürdanlık orada dönüp sormadı ki adam yahu kadın bu kürdan neden bir haftadır sehpada?
kötü bir insan mıydı, asla, benim şikayetlerim bir kulağından girip öbüründen mi çıkıyordu, hayır, hak verip çabalamıyor muydu değişmek için, yoo gayet de uğraşıyordu kendine göre. ama sonuç? boş küme. neden? çünkü öyle.
anlamadı bile neden kürdan mevzusu bu kadar uzadı. bir iki ortak arkadaşımıza herhalde durumun yakıcılığının da etkisi altındayken, kürdan yüzünden boşadı beni kadın falan demişliği vaki. neyse geçelim.

demem o ki, bu işler böyle arkadaşlar. bana göre önem seviyesi çok hayati* olan özelliklerle donatıldığı gün gibi ortada, bununla da yetinmeyip bir de üstüne bonus olarak sepsevimli olabilmiş bir yazar arkadaşımız. nasıl sevinmeyelim?

takipteyiz. çok güldürme hincime, botox pahalı.
devamını gör...

erkan oğur’dan dinleyip dinleyip zeyneplere yanılmasına sebep olan türküdür.
devamını gör...

it mi la o?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

*
devamını gör...

insanı gerçekten canından bezdirecek seviyeye gelebilen durum.

şimdi şunu bir kenara koyalım; bebeğin laftan anlamadığını hepimiz biliyoruz ama bu, sesten rahatsız olmamayı sağlamıyor ne yazık ki. anne baba bazen ne yaparsa yapsın susturamıyor bebeği ve kendileri de rahatsız oluyor durumdan, farkındayız. onlara lafım yok ama bizim de suçumuz yok, rahatsız olduğumuz için. şu alıntıyı da buraya bırakayım:
"85 desibelin üstü insan kulağı için zararlı iken bebeklerin ağlaması 100 desibelin de üstündedir."

130 desibele varabildiği de görülüyormuş bu arada...

***

iş bebek değil de, laf anlaması biraz daha muhtemel olan çocuklara gelince... evet, çocuktur ağlayabilir tabi ki ama çocuk ağlarken hiç mi hiç umursamayan anne babalardır, insanın sinirini esas bozanlar. eğer büyük bir sağlık problemi falan yoksa ve tamamen vurdumduymazlığından ilgilenmiyorsa çocuğuyla, böylesi her lafı hak eder. zira hemen hemen her çocuğu oyalayabilmenin bir yolu vardır. önemli olan ebeveyn olarak onu bulmak/bilmek.

***

ben kendi tedbirimi mp3 çalar ve kulaklık ile alıyorum. böylece kimseyle sıkıntı yaşamıyorum. müzik dinlemek istemeyen ama sesten korunmak isteyene de silikon kulak tıkaçlarını öneririm.
devamını gör...

sana, gel yiğidim ağzımdaki soğan aromasını gel al benden. bekliyorumm.... demek istiyordur.
devamını gör...

eş zamanlı kitap okuma etkinliği ve interaktif bir eleştiri programı güzel olurdu. her hafta seçilecek bir eser ve onu yorumlayan sözlükten arkadaşlar, bana güzel olur gibi geldi.
devamını gör...

cetvel ile parmakların üstüne vurulur du, ayak kontrolü bile yapıldığını hatırlıyorum, ya tamam dinazor değilim, aramızda biraz yaş farkı var dinazor lar ile.
devamını gör...

okuduğum başlıkta kendi gezinme butonuma dokuduğumda işe yaramayan özellik.
şey ile aynı değil mi bu; "kalemi eline alınca ilk kendi adını yazan ya da google earth ile önce kendi evini aratan insan mantığı?"
(bkz: en türk özelliğiniz)
devamını gör...

çay getirmesini beklerim. öyle bağırmaya, el kol işareti yapmaya gerek duymam. çayı getirince normal bir ses tonuyla '' hesabı da alabilir miyiz '' diye rica ederim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim