bazı gözlüklü insan problemleri
gözlüksüz insanların, gözlük nedir nasıl kullanılır bilmemeleri.
sarılmak için gelir yanağını, burnunu denk getirir gözlüğün camına dayar, el şakası yapmaya çalışır gözlüğe denk getirir gözlüğün pabuçlarıyla gözünü çıkarır. bir git yahu.
sarılmak için gelir yanağını, burnunu denk getirir gözlüğün camına dayar, el şakası yapmaya çalışır gözlüğe denk getirir gözlüğün pabuçlarıyla gözünü çıkarır. bir git yahu.
devamını gör...
vadideki zambak
bir aşk kitabı. ve hakkında söylemek istediğim çok şey olan kitap.
ve birazdan bunlardan bahsedeceğim ama ondan öncesinde şunu bilmelisiniz. bu kitabı ilk kez okuduğumda 13-14 yaşlarındaydım. kitaptan nasıl etkilendiysem yıllardır zihnimin en'leri arasında. ki beni tanıyanlar bilir, pek 'en insanı' da değilimdir. neyse bu kitap beni çok etkilemişti. aradan geçen yıllar içinde de konu da sevgili balzac'ın üslubu da zihnimden uçup gitti. ne zaman bir yerde vadideki zambak'ı duysam içimde bir güzel his doğar(dı).
son zamanlarda aldığım bir karar ile klasikleri tekrar ediyorum, bir kısmını da ilk kez okuyorum. baya öteledim ama en sonunda korka korka başladım. bu arada günlük yaklaşık iki - üç saat arası vaktim yollarda geçtiği için de genelde sesli kitap dinliyorum. bu da onlardan biri. içimde bir heyecan acaba neresi, neresi bu kadar çok etkileyen diye diye beklerken kitap bitti. yaşadığım hayal kırıklığının tesirini anlatamam. geçmişin tozlu sayfasındaki güzel anıların yok olması mı, yoksa kadınların tasnif edilişindeki çarpıklık mı, yoksa aşk mı ne idüğü belirsiz bir şey olan duygularının sözde kutsallığı mı?!! çok kızgınım balzac. aramızda nasıl da masum bir yazar-okur ilişkisi vardı. dönemini göz önünde bulundurup seni affetmek istiyorum ama yok şu an çok taze hislerim.
kitapta sık sık mektup türünden yararlanılmış. ve bu esnada da okuru azıcık * bilgilendirmek/eğitmek istemiş balzac.
yine de içinde hala geçerli tespitlerin olduğu bölümler/cümleler de var. buyurun:
eğer insanların sizi sevmesini istiyorsanız onlara kendilerinden bahsedin.
gençlerde hoşgörü yoktur çünkü onlar hayatın acımasızlığı ile yüzleşmemiştir.
ruhsal yanlızlıkların, coğrafi yalnızlıktan daha kötü etkiler doğurduğu görülür.
ve birazdan bunlardan bahsedeceğim ama ondan öncesinde şunu bilmelisiniz. bu kitabı ilk kez okuduğumda 13-14 yaşlarındaydım. kitaptan nasıl etkilendiysem yıllardır zihnimin en'leri arasında. ki beni tanıyanlar bilir, pek 'en insanı' da değilimdir. neyse bu kitap beni çok etkilemişti. aradan geçen yıllar içinde de konu da sevgili balzac'ın üslubu da zihnimden uçup gitti. ne zaman bir yerde vadideki zambak'ı duysam içimde bir güzel his doğar(dı).
son zamanlarda aldığım bir karar ile klasikleri tekrar ediyorum, bir kısmını da ilk kez okuyorum. baya öteledim ama en sonunda korka korka başladım. bu arada günlük yaklaşık iki - üç saat arası vaktim yollarda geçtiği için de genelde sesli kitap dinliyorum. bu da onlardan biri. içimde bir heyecan acaba neresi, neresi bu kadar çok etkileyen diye diye beklerken kitap bitti. yaşadığım hayal kırıklığının tesirini anlatamam. geçmişin tozlu sayfasındaki güzel anıların yok olması mı, yoksa kadınların tasnif edilişindeki çarpıklık mı, yoksa aşk mı ne idüğü belirsiz bir şey olan duygularının sözde kutsallığı mı?!! çok kızgınım balzac. aramızda nasıl da masum bir yazar-okur ilişkisi vardı. dönemini göz önünde bulundurup seni affetmek istiyorum ama yok şu an çok taze hislerim.
kitapta sık sık mektup türünden yararlanılmış. ve bu esnada da okuru azıcık * bilgilendirmek/eğitmek istemiş balzac.
yine de içinde hala geçerli tespitlerin olduğu bölümler/cümleler de var. buyurun:
eğer insanların sizi sevmesini istiyorsanız onlara kendilerinden bahsedin.
gençlerde hoşgörü yoktur çünkü onlar hayatın acımasızlığı ile yüzleşmemiştir.
ruhsal yanlızlıkların, coğrafi yalnızlıktan daha kötü etkiler doğurduğu görülür.
devamını gör...
ömer muhtar
libya'da 1858 yılında doğmuş, 1911 yılında italya'nın işgaline karşı 20 yıl mücadele etmiş bir kahramandır.
ilk başlarda osmanlı devleti'nin birçok subayından afrika'daki son toprağımızı kurtarmak için askeri yardımlarını almışlardır. ingiliz işgalinde bulunan mısır ve sudan'daki müslümanlardan lojistik yardımlar almıştır ama italyanların yoğun baskısı karşısında zorluklar yaşamışlardır. 1931'de 73 yaşındayken bir çatışma sırasında yakalanmış, mahkemeye çıkarılmış ve 16 eylül 1931'de asılarak idam edilmiştir.
mustafa akkad tarafından 1981 yılında çöl aslanı adıyla sinemanın gücünü gösteren bir filmi çekilmiştir. mesela cezayir'de müslümanların fransız'lara karşı direnişi 100 yıldan fazla sürmüş, milyon kişi şehid olmuşken, bir filmleri yapılmadığı için fazla bilinmez.
ilk başlarda osmanlı devleti'nin birçok subayından afrika'daki son toprağımızı kurtarmak için askeri yardımlarını almışlardır. ingiliz işgalinde bulunan mısır ve sudan'daki müslümanlardan lojistik yardımlar almıştır ama italyanların yoğun baskısı karşısında zorluklar yaşamışlardır. 1931'de 73 yaşındayken bir çatışma sırasında yakalanmış, mahkemeye çıkarılmış ve 16 eylül 1931'de asılarak idam edilmiştir.
mustafa akkad tarafından 1981 yılında çöl aslanı adıyla sinemanın gücünü gösteren bir filmi çekilmiştir. mesela cezayir'de müslümanların fransız'lara karşı direnişi 100 yıldan fazla sürmüş, milyon kişi şehid olmuşken, bir filmleri yapılmadığı için fazla bilinmez.
devamını gör...
haklıyım ama mutlu değilim
bu aralar ben de kafayı yemekte çok haklıyım ve tabii ki mutlu değilim. ya ne olacağıdı?
hala mod olan ve sevdiğimiz yazar. böyle böyle sözlüğü üstüne yaparlar ha benden demesi.
hala mod olan ve sevdiğimiz yazar. böyle böyle sözlüğü üstüne yaparlar ha benden demesi.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
biliyorum sana giden yollar kapalı
üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
uyandım uyandım, hep seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini
sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli
şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki
tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
bu böyle pek de kolay değil gerçi...
alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiği mutluluk da az değil ki
çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.
cemal süreya
üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
uyandım uyandım, hep seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini
sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli
şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki
tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
bu böyle pek de kolay değil gerçi...
alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiği mutluluk da az değil ki
çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.
cemal süreya
devamını gör...
birdenbire çöken karamsarlık
bipolarsan çok olağan..
devamını gör...
ince düşünceli olmak
çevren zarar görmesin diye her detayı düşünüp kendini yıpratmaktır. en büyük zaafımdır.
devamını gör...
muhteş ikiliyle kafa rock radyo yayını
sesin gelmiyor 0330...
ekleme: yoldaş eltigiller küfür etti benden duymuş olma.
ekleme 2: ağzındakikanısilipişteşimdikızandövüşçü'nün söylediğine göre arapça sövmüşler sayılmıyormuş.
ekleme 3: gomercan ile 4-3-3 aykut aynı kişiymiş.
ekleme: yoldaş eltigiller küfür etti benden duymuş olma.
ekleme 2: ağzındakikanısilipişteşimdikızandövüşçü'nün söylediğine göre arapça sövmüşler sayılmıyormuş.
ekleme 3: gomercan ile 4-3-3 aykut aynı kişiymiş.
devamını gör...
kuzguncuktaki vişne
#1468429 ben kimim? arkadaşa teşekkür ediyorum bu mantıklı soru için. bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterirmiş. bu tarz felsefik sorgulamalar ara sıra meşgul eder zihnimi. kimim ben, kimiz, kimlerdeniz ?? sorular... hangi okyanus ve derelerde boğulup can çekişiriz. boğulduğun anda ki çırpınışlar, kendini kurtarmaya çalışmalar, bir dal bulmalar falanlar filanlar... o an gözlerin döner yardım edeni aşağıya çekme potansiyelin ile harmanlanmış kendin için mücadele etme azmin.. ahaa ay bu kadar burada gülüyorum. ben nerelere giriyorum?
sorular güzel aferin...
sorular güzel aferin...
devamını gör...
normal sözlük yazarlarını ağlatan filmler
ilk çıktığı zamanlar arkadaşlarımı zorla götürmüştüm ayla'ya. bir ara kendimi tutamadım (zaten hiç tutamam, tutmaya da çalışmam) ağlayıverdim. tek ben ağlıyorum sandım, soluma baktım arkadaşım da ağlıyor, sağıma baktım, o da ağlıyor :d biz böyle bir 5 dakika titreşim modunda ağlamıştık.
devamını gör...
kötü rüzgarlar
güneydoğu asya’da bulunan ve yirmi yıl boyunca kendi içinde savaşan, bu savaşın on yıllık bölümünde dünyanın şerefsiz onbaşısı amerika birleşik devletlerinin de dahil olmasıyla dünyada ün kazanan ülkesi olan vietnamda çok yaygın olan bir inançtır.
birçok geleneksel inanç gibi bu inanç da biraz metafizik görünse de bence aslında bilimsel kökeni olan düşüncelerin büyülü bir gerçeklikle açıklanması gibi bir şeydir bu.
bu geleneksel inanca göre eğer bir insanın vücudunda kötü rüzgarla dolaşıyorsa bu rüzgarlar o insanın hasta olmasına ve belki de sonunda ölmesine neden olabilir.
bu rüzgarlar insanın bedeninde dört ana yönde estikçe insan farklı farklı hastalıkların pençesine düşer. hem fiziksel hem ruhsal rahatsızlıklara neden olabilen bu kötü rüzgarlardan kurtulamak çok zor olmasa da düzenli bir tedavi gerektirir.
kötü rüzgarlarla savrulan bir insanın bedenine bu işi iyi bilen bir insan tarafından yapılacak masaj ile o rüzgarlar vücuttan salınmalıdır. rüzgarlar bedenden dışarı da esmeye başladığında beden de bir ikileme sürecine girecektir.
bedenimizin içindeki ormanı oluşturan ağaçların kötü rüzgarlar tarafından yıkılmasına izin vermemeliyiz çünkü be ormanda bir ağaç devrilirse ve bunu kimse görmez ya da duymazsa o ağaç devrilmiş sayılmaz. kötü rüzgarlar kazanır her sessizlikte.
birçok geleneksel inanç gibi bu inanç da biraz metafizik görünse de bence aslında bilimsel kökeni olan düşüncelerin büyülü bir gerçeklikle açıklanması gibi bir şeydir bu.
bu geleneksel inanca göre eğer bir insanın vücudunda kötü rüzgarla dolaşıyorsa bu rüzgarlar o insanın hasta olmasına ve belki de sonunda ölmesine neden olabilir.
bu rüzgarlar insanın bedeninde dört ana yönde estikçe insan farklı farklı hastalıkların pençesine düşer. hem fiziksel hem ruhsal rahatsızlıklara neden olabilen bu kötü rüzgarlardan kurtulamak çok zor olmasa da düzenli bir tedavi gerektirir.
kötü rüzgarlarla savrulan bir insanın bedenine bu işi iyi bilen bir insan tarafından yapılacak masaj ile o rüzgarlar vücuttan salınmalıdır. rüzgarlar bedenden dışarı da esmeye başladığında beden de bir ikileme sürecine girecektir.
bedenimizin içindeki ormanı oluşturan ağaçların kötü rüzgarlar tarafından yıkılmasına izin vermemeliyiz çünkü be ormanda bir ağaç devrilirse ve bunu kimse görmez ya da duymazsa o ağaç devrilmiş sayılmaz. kötü rüzgarlar kazanır her sessizlikte.
devamını gör...
sevsinler
hoşa gitmeyen bir davranışta bulunan bir kişiye söylenen alay yollu sözdür.
devamını gör...
vücudun gösterdiği tuhaf tepkiler
herhalde stres olunca mide bulanması* olayı epey kişide var, ben dahil. ek olarak iştahım kesiliyor stresliysem açlık hissetmeden birkaç gün aç kalabilirim.
bir de sabah kalkınca ellerin tutmamasıyla ilgili yazmış bir yazar evet o da var, elimi yumruk yapamıyorum bile bazen. yatağımı toplayacağım yorganı kavrayıp da düzeltemiyorum ellerim tutmuyor uyuşuyor. her ay 5-6 kez olur bu.
bir de sabah kalkınca ellerin tutmamasıyla ilgili yazmış bir yazar evet o da var, elimi yumruk yapamıyorum bile bazen. yatağımı toplayacağım yorganı kavrayıp da düzeltemiyorum ellerim tutmuyor uyuşuyor. her ay 5-6 kez olur bu.
devamını gör...
bir ailenin çocuğuna yapacağı en büyük kötülük
onu baskı altında büyütmektir.
ona şefkat göstermemek kötü davranmaktır.
ve kısıtlamaktır.
ona şefkat göstermemek kötü davranmaktır.
ve kısıtlamaktır.
devamını gör...
handle is my middle name
dönüp dönüp izlediğim, izlemekten asla sıkılmadığım, bütün üyeleri babamın oğlu gibi olan friends dizisinde chandler bings’in söylediği bir cümledir.
dizide her zaman en sevdiğim karakter olan ve birçok tavrını, huyunu ve konuşma tarzını kendime benzettiğim için daha da çok sevdiğim - çünkü kendimi çok seviyorum- chandler bu cümleyi çok güzel bir anda bir kelime oyunu yaparak söyler.
handle üstesinden gelmek anlamına gelen bir sözcüktür ve chandler üstesinden gelemeyeceğinin düşünüldüğü bir anda söyler bu sözü. göbek adımdır üstesinden gelmek der ama asıl mevzu chandler isminin tam ortasında handle fiilinin olmasıdır.
kelime oyunlarına bayılırım, zekice kelime oyunları beni benden alır, chandler gibi zekasına hayran olduğum karakterlerin yaptığı zekice kelime oyunları ise en üst seviyede keyif verir bana.
her yeniden başladığımda bu kelime oyunun geçtiği bölümde gülmekten kendimi alamıyorum. bazen kendi kendime bu espiriyi yapıp gülüyorum. sonra kendi kendime güldüğüm için beni deli zannedeceklerini düşünüp yeniden gülüyorum. chandler olsa bu şiirsel hırsızlığın üstesinden gelirdi mutlaka.
dizide her zaman en sevdiğim karakter olan ve birçok tavrını, huyunu ve konuşma tarzını kendime benzettiğim için daha da çok sevdiğim - çünkü kendimi çok seviyorum- chandler bu cümleyi çok güzel bir anda bir kelime oyunu yaparak söyler.
handle üstesinden gelmek anlamına gelen bir sözcüktür ve chandler üstesinden gelemeyeceğinin düşünüldüğü bir anda söyler bu sözü. göbek adımdır üstesinden gelmek der ama asıl mevzu chandler isminin tam ortasında handle fiilinin olmasıdır.
kelime oyunlarına bayılırım, zekice kelime oyunları beni benden alır, chandler gibi zekasına hayran olduğum karakterlerin yaptığı zekice kelime oyunları ise en üst seviyede keyif verir bana.
her yeniden başladığımda bu kelime oyunun geçtiği bölümde gülmekten kendimi alamıyorum. bazen kendi kendime bu espiriyi yapıp gülüyorum. sonra kendi kendime güldüğüm için beni deli zannedeceklerini düşünüp yeniden gülüyorum. chandler olsa bu şiirsel hırsızlığın üstesinden gelirdi mutlaka.
devamını gör...
babayla olan ilişki
sık sık rüyalarıma geliyor. rüyamda, sanki sekiz ay önce yaşama veda bile edemeden göçüp gitmemiş, bir yerlerde saklanmış sonra ortaya çıkıvermiş. öyle kırgın öyle deli bir hasretle sarılıyorum. hatta bir keresinde ankara'ya gittiğimizde, o gittikten aylar sonra satılan çok sevdiği arabasını tam da evinin önünden geçerken görmüştüm de kalbim göğsüme sığmamıştı. meğer alan kişi de o civarda oturuyormuş. fakat rüyama göre o arabayı da hep o kullanıyormuş. neden kaybolup gittin, diye soruyorum durmadan. yüzünü çeviriyor sadece...
öyle işte, gündüz aklımda, gece düşümde...
öyle işte, gündüz aklımda, gece düşümde...
devamını gör...
namuslu kadın evinde oturur
bazı sorularım var.
ne derdiniz var bizimle? sizin takılmak istediğiniz kadınlar da evde oturursa siz birbirinizle mi takılacaksınız? neden sürekli namus kavramı kadın üzerinden işlemekte? bizim de biraz dağıtmaya, çalışmaya, hayatı dibine kadar yaşama hakkımız yok mu? neden tüm görevler kadınların üzerine yapışmış?
böyle başlıklar gördüğümde nefret ediyorum, içimde büyük bi öfke patlaması yaşıyorum. kibar, naif ve karşısındakini sorgulamadan birliktelik kurmak isteyen adamlara hasret kaldık (azınlıkta olanları ayrı tutuyorum). her şeyden önce insanız biz. söylemek istediğim çok şey var fakat son olarak böyle düşünen herkes için - kadın veya erkek- kendi pisliğinizde boğulun.
ne derdiniz var bizimle? sizin takılmak istediğiniz kadınlar da evde oturursa siz birbirinizle mi takılacaksınız? neden sürekli namus kavramı kadın üzerinden işlemekte? bizim de biraz dağıtmaya, çalışmaya, hayatı dibine kadar yaşama hakkımız yok mu? neden tüm görevler kadınların üzerine yapışmış?
böyle başlıklar gördüğümde nefret ediyorum, içimde büyük bi öfke patlaması yaşıyorum. kibar, naif ve karşısındakini sorgulamadan birliktelik kurmak isteyen adamlara hasret kaldık (azınlıkta olanları ayrı tutuyorum). her şeyden önce insanız biz. söylemek istediğim çok şey var fakat son olarak böyle düşünen herkes için - kadın veya erkek- kendi pisliğinizde boğulun.
devamını gör...


