mısır'daki dedenden miras kaldı.
devamını gör...

hangi muhammed? dedirten, insanların inandığı dinin peygamberinden adıyla bahsederek aslında onun sıradan bir insan olduğunu, islam dininin de ilahi değil uydurma olduğunu iddia eden*, insanların dini inanç özgürlüklerine saygısı olmadığını açıkça ifade eden(yobazmışız!), kendi inandığı şeyin fanatiği haline gelmiş, inancın bir tercih meselesi olduğunu özümseyememiş insan beyanı.
inanmayabilirsiniz bu en doğal hakkınız. ama saygısızlık yapmak zorunda değilsiniz. tabi ben kime neyi anlatıyorum değil mi.
devamını gör...

uğradığım meyhanelerde hep senin içimin var
ben mezesiz demleniyorum biliyorsun
içerken hep yanımda
yanımda buğulu bir bardak
bir bardak su gibi
yanımda hep sen varsın

cehennemin dibi
devamını gör...

altı üstü binlerce ihtimalden birisin. ve öbürü de olabilirdin.
devamını gör...

yardımsever yazarımızdır. beğenileri eksik olmaz. birçok faydalı tanımlarıyla da kendisini belli eder.
devamını gör...

sahibinden satılık sözlük. kurucusu olduğum sözlüğü 128 milyar dolara satıyorum. bilen bilir! tertemiz cillop gibidir. içinde hiç küfür, hakaret edilmemiş. libidosu yüksek, yazarları efendi, sadece 3 beş 10 yazar hesabı uçurulmuş olup, sorunsuz olarak yeni sahibine verilecektir.

sadece bu kadar mı? sözlüğü alana yanında bir adet bakımı hiç bitmeyen bir radyo (anten kırık kesin), bir adet dergi, bir adet haber ajansı da eşantiyon olarak verilecektir. lütfen ciddi alıcılar özelden dürtsün.

tanım: yönetimin 23 nisan jestini fırsata çeviren yazar beyanıdır.
devamını gör...

aptal insanlar kendilerine aşırı güveniyor. nedenini bilemiyorum. bir insan ne kadar aptalsa kendine o kadar anlam yüklemiş oluyor. en başarılı, en güzel, en yakışıklı, en iyi ev hanımı, en iyi personel, en iyi sevişici, en iyi anne ya da baba o. buna sahiden inanıyor. bakın böyle söylemleri olmayabilir, belki 13 sene boyunca ağzından tek bir şey duymazsın ve bir gün gelir tek bir eleştiri duyduğu an kendine ne kadar güvendiği ortaya çıkar.

hiçbir içsel hesaplaşma yapmamış bir insan ne kadar zeki olabilir?

bir araştırma yapıldı. kadınlara kendinizi ne kadar güzel buluyorsunuz diye soruldu, rus kadınlarının yarısı kendisini güzel buluyordu, en güzel bulanlar türk kadınları çıkmıştı.

çoğunluk bu durumun olması gereken olduğunu, insanın kendini sevmesi gerektiğini düşünebilir ancak bir insanın kendini geliştirebilmesi için dış görünüşünden biraz uzaklaşabilmesi gerekir. kendine uzaktan bakmayı öğrenmek zorundadır.

haliyle bunlardan yola çıkarsak bir kadının zeki olduğunun en büyük göstergelerinden biri kendini bilmesidir. iyi bir anne olamayacağını düşünüp hiç çocuk doğurmayan kadın ile 6 çocuk doğurup hiçbirine bakmayan anne arasında bariz fark vardır. evlilik hayatını idare edemem diyen kadınla, yaaaaa diğer kadınlar iğrenç erkeğin annesini sevmiyorlar ama ben çok seveceğim diyen kadınlar arasında fark vardır. ben bu mesleği yapamam diyip kendine doğru bir yol çizebilen kadınla, yaşlı zengin amca ile evlenmek isteyen kadın arasında fark vardır.

masumiyetin ve aptal görünmenin arkasına sığınıp tüm olumsuz taraflarını boylece kapatan insanlar ile kendi karanlığını bir şekilde bilen insanlar arasında çok büyük bir fark vardır.

bizim toplum köylü kurnazı insanı bilim insanı yerine koyar. o köy yerlerinin esnafı senin şehirli olduğunu anlar ve fiyatın üstüne 100 lira daha koyar. sen iyi eğitim almış, iyi bir ailenin içinde büyümüş, farklı kültürler, şehirler ve ülkeler görmüşsündür, o adam istediği parayı senden aldığı için içinden vay salak der. tüm esnafa anlatır seni nasıl dolandırdığını, eve gider eşine çocuğuna anlatır, cuma günü dükkanı kapatır namaza gider ve kul hakkı üzerine konuşmalar yapar. bizim ülkenin zeka seviyesi işte bu sınırdadır bebeksiler.

ya da bir başkası karşı tarafı kendi kafasında küçümsemek için aptal rolü yapar, buna vaaayyy ne zeki bir insanım der.

durumlar karışık yani minimonlar. özetlersek kendini bilen, kendi iç hesaplamasını yapan ve karakterini kimse için değiştirmeye çalışmayan insan sağlamdır, zekidir, akıllıdır. bence öyle.
devamını gör...

babaannemin '' kullanma kızım bunları her zaman, misafire sakla '' dediği takımdır. canlarını çıkartana kadar kullandım. hala da kullanıyorum. misafirlerimiz bize isterse eşlik edebilirler efenim.
devamını gör...

ayıptır.
devamını gör...

armağan’ın aşk, sevda bunların benim gözümde değeri sıfır demesi üzerine haydar dehasıyla aşkı tanımlamıştır:
“sıfır bir değer değildir. bir sayı bile degildir. ancak başka bir sayının yanına gelince değer yaratır, tıpkı sevda gibi. sevdanın da tek başına değeri yok. ille de biri olmalı. sıfır ne kadar çoksa sayı o kadar çoğalır. sevda ne kadar çoksa insan o kadar çoğalır, büyür.
sana dese ki biri, "sevdamı al, kendine ekle, bir ömür ile çarp, sonra sonsuza eşitle". yine değeri sıfır mı olur senin için?
devamını gör...

bu bir dopaminendorfin ukdesidir.

orman içi, orman altı ve orman üstü olarak incelenmesi gereken, ot alanların yetişmesine elverişli alanlar olarak nitelendirilebilir.
orman altında bulunan meralar yaz sıcaklığında, ilk kuruyan alanlardır. bu alanlar kuruduğunda; orman altı ve üstü otlaklar, hayvancılık ve arıcılık gibi faaliyetler için kullanılmaya başlar.
arkadaşlar insanlar var olduğundan beri meralar, insan hayatında önemli yer tutar. özellikle hayvancılık faaliyetleri için çok önemlidir.
ancak orman içi mera alanları, yeterli güneşi görmediğinden ve gölgelik olduğundan ''açık altlar'', geç kurusa da, hem besleyici olmasından hemde, geç kurumasından dolayı önemli bir yem kaynağıdır.
ancak bu orman içi alanlarının ''gölge'' olmasından dolayı ve aşırı tüketim ile birlikte bazı sorunlar meydana gelebilir.

vejetatif üreme, bazı bitkilerin, ana kökten belli bir kısımların sürgün vererek yeni ''ana kökler'' oluşturması olayıdır. bu bir eşeysiz üreme çeşididir.
bazı bitkiler ise, tohumların toprağa düşmesi ile ürerler örneğin; buğdaygiller.
ancak aşırı otlatma sebebiyle, vejatatif üreyen bu ''kısa'' bitkilerin yerini, tohumla üreyen daha uzun bitkiler alır. meralardaki bitki konsantrasyonları bozulur. kısa boylu,vejetatif üreyen bitkiler azalmaya başlar.
şunu unutmayalım ki , hayvanların, arıların,insanların bünyelerine aldıkları protein ve vitaminler tek tipleşir. buda besin yetersizliğine sebep olur.
açık alanlarda da benzer durumlar yaşanır.
uzun boylu tohumla üreyen buğdaygiller, kısa boylu vejetatif üreyen kısa boylu bitkileri gölgeler ve artık meramızda sadece buğdaygiller bulunmaya başlar.
işte bu olumsuz durumun yaşanmasını istemiyorsak meralarımızı etkili ve planlı bir şekilde kullanmak zorundayız.
tabi bizim hayvancılıktan kaynaklı aşırı otlatma sorunundan ziyade, '' beton'' gibi daha öncelikli sorunlarımızda vardır.

''b'' bağımlısı bir arkadaşın da dediği gibi
''rib''
devamını gör...

amasya

ters yüz

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kelime anlamı olarak süngerimsi/gözenekli kemik anlamına gelir.

kemik yoğunluğundaki aşırı düşüş sebebiyle, kemiklerin daha kırılgan ve çatlamaya yatkın hale gelmesidir.

osteoporoza bağlı kırık oluşumunun en yaygın görüldüğü kemikler ise el bilekleri, omurga ve kalçada bulunan kemiklerdir.

yetersiz kalsiyum, d vitamini, ileri yaş, genetik faktörler, adrenal bez hastalıkları, menopoz öncesi dönemde yumurtalıkların alınması risk faktörleri arasındadır.
devamını gör...

yumoş ile yıkanmış çamaşırların asılı olduğu yerden odaya sinen koku. lanet olsun hayallerim bile fakir!
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

öncelikle böyle bir projeye girişen herkese teşekkür ederim. böyle bir iyiliğin içinde ufak da olsa yer alabilmek, hiç tanımadığım insanların yüzlerinde küçücük de olsa bir tebessüm oluşturabileceğimi bilmek beni o kadar mutlu etti ve o kadar heyecanlandırdı ki, bazı şeylerin ne kadar basit olduğunu fark ettim. aslında hepimiz iyi insanlarız, içimizde iyilik barındırıyoruz. iyilik içinde bulunduğu ruhu güzelleştirmekle beraber eğer dışarı taşar ve gerçek amacına ulaşır, başka ruhlara da dokunabilirse ancak kendini gerçekleştirebilir. bizim sıkıntımız iyi olmamakta değil. bizim sıkıntımız bu iyiliği doğru yönlendirememekte. bizim sıkıntımız gözümüzün önünde duran bazı gerçekleri görememekte, görmek istememekte, düşünmekten kaçmaktadır. hızla akıp giden dünyanın meşguliyetine kendimizi o kadar kaptırıyor, kendi hayatlarımızda kendimizi o kadar kaybediyoruz ki; gerçekten yardıma ihtiyacı olan insanları görmeyebiliyor, insanları mutlu etmenin ne kadar kolay olduğunu unutuyoruz. keşke hepimiz bunu her zaman görebilsek, düşünebilsek de içimizdeki iyilik her zaman başka ruhlara da bulaşabilse. kendi adıma yeni yılda bu gerçekleri gördüğünüz, bizlere de hatırlatıp böyle bir projede yer almama vesile olduğunuz için teşekkür ederim. bu etkinlikte bir şekilde emeği geçen, yardımı dokunan herkesin yüreğine sağlık.
devamını gör...

tanrı sana kendiyle başbaşa kalabilen biri olma lüksünü bahşettiği için ona ne kadar şükretsen azdır.
devamını gör...

buzul çağında yaşamak isteyen beni ziyadesiyle memnun eden durum.

bir de komple alacakaranlıkta kalsak harika olacak kjkgjffhhchg.
devamını gör...

hürrem yine gebe.
devamını gör...

-okul bitince ne yapacaksın?
+tarihi eser kaçakçısı olacağım diyorum. pat bozuluyorlar hemen. sanane kardeşim ? seninle birlikte mi okudum ben bu okulu? seni ne ilgilendirir bitince ne yapacağım.

-bir şey sorabilir miyim?
+sor.
-niye bu kadar güzelsin?
+senin soracağın soruya da sana da... zaten bir şey sorabilir miyim ? diyorsa biri direkt engelleyin. soracak adam lafi gevelemeden sorar zaten.

-eee hala yok mu hayatında biri? biraz dalgavari soruyor. dalgavari de güzel kelime oldu.
cevabı vermem için önce sakinleşmem gerekiyor.

t: karşı tarafın bazen patavatsızca, bazen kasten bazen de sırf merakından sorduğu sorulardır.

genelde terslerim ki aynı soruyu bir daha sormaya cesaret edemesin.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim