bir çocuk ne zaman geçse buradan. ne zaman geçse kapıdan. ses gelir dağlardan. ses gelir sulardan.
var det du - ensemble galilei
devamını gör...

arada denk geliyorum buna götü başı ayrı oynuyor. en son memur maaşları ödenmediğinde napıyorsunuz ki hakedecek bu maaşı diye küfredecekler insanlara..

edit: bu götü başı ayrı oynayan tahir’in bir gün açlıkla ve depresyonla başı derde girdiğinde bu sözlerinden dolayı pişman olup özür dilediği günleri göreceğiz. bu not da düşülsün.
devamını gör...

sonuna kadar katıldığım başlık.

ne bileyim sütyeni icat edeni bulsam sutyen askısıyla boğarım. taksan ayrı bir dert takmasan ayrı bir dert. takınca destekli-desteksiz farketmeden gün boyu rahatsız ediyor, iz yapıyor. takmasan sırt ağrısı çektiğin yetmezmiş gibi bir de göğüslerin sarkmasına neden oluyor.

lakin fransa'da yapılan bir araştırma da sütyen takmamak göğsü daha çok dikleştiriyormuş. sütyenin yanlış ölçülerde giyilmesi de aynı şekilde nefes darlığı ve sırt ağrılarına neden oluyormuş. sütyen bir noktada terleme durumunda bakteri birikiminden dolayı pek hijyenik değilmiş.

kaynak
devamını gör...

her şey kaybedildiğinde elinde son kalan için umutsuzca mücadele ediliyor. hikayeler / stefan zweig
devamını gör...

şimdi şuraya insanların sahipsiz hayvanlara çektirdiği eziyetleri sıralarım da değmezsiniz.
devamını gör...

eşyalara değer biçmeyen insandır. kedisi arkadaşı, evladı olmuştur.
devamını gör...

arkadi strugatski ve boris strugatski kardeşlerin muhteşem romanıdır. bilimkurgu dünyasında güçlerini birleştirip voltranı oluşturan biraderler harikalar yaratmak konusunda oldukça cömerttir. daha önce kendileri hakkındaki hayranlığımı yokuştaki salyangoz kitabı ile ilgili yazdığım tanımda belirtmiştim.

uzaylılarla ilgili aklımızdan geçen her şey yanlış olabilir. fiziksel olarak gözümüzde canlandırdığımızdan çok farklı görünüyor olabilirler. yeşil olmayabilirler mesela. görünmez bile olabilirler hatta. kullandıkları lisan hiç ummadığımız bir şekilde olabilir. dil kullanmıyor da olabilirler. belki telepati kullanıyor bile olabilirler. medeni olmayabilirler umduğumuz kadar, ya da o kadar zeki olmayabilirler.

uzaylıların bize bakış açıları da çok beklenmedik olabilir. belki bizi hiç ciddiye almıyorlar. otobanda yanından geçerken bakmadığımız bir kasaba gibi görüyor olabilir mesela bizi. ya da arada bir ziyaret ettikleri ve hoş vakit geçirdikleri bir hayvanat bahçesiyiz onlar için. ya da bizi o kadar önemsemiyorlardır. mesela pikniğe gelip çöplerini bırakıp döndükleri bir ormanlık alan olabiliriz onlar için.

iki tarafın birbirlerine bakış açısını anlamamız belki asla mümkün olmayacak ama en azından bir yere kadar fikir yürüyebiliriz belki.

gerçekten bilemiyorum. siz okuyup karar verin.
devamını gör...

umut. şükür ki çabuk geri geliyor.
devamını gör...

burada amacın kadından çok 'türban' üzerinden belirli bir kesime işaret etmek olduğunu düşünmek istediğim başlık. zira söz konusu kesimi en iyi ifade etme ağaçlarından birisi türban.
haa , yanılıyormuyum, asla ,
çünkü türbanı bu duruma getiren kendileri .
mesela benim ailemdeki bir çok kadın, rahmetli annem de dahil başını kapatırdı.
ama türbanla değil, baş örtüsüyle.
devamını gör...

sadece aslanlar için yerim mevcuttur.

aslan sahiplendirmek isteyenleri beklerim.

diditü:

arkadaşlar yeni mağara aldım. dinazoru olan varsa artık küçük bir dinazorda sahiplenebilirim.

düdüt2:

arkadaşlar yeni balık kafesi aldım, yunusu, balinası olan varsa da yardımcı olabilirim.
devamını gör...

eğlenceli bir aktrolldü ama sıktı. ben de bastım engeli.
devamını gör...

geri dön hidano, gitmek sana yakışmıyor.*
devamını gör...

son derece ilginç ve tüyler ürpertici bir kitabın konusu olan geminin ismi.

kitabın orijinal adı the wreck of the titan or futility. özelliği ise şu: titanic faciasının yaşanmasından 14 yıl önce yazıldığı halde, kazayı neredeyse tüm detaylarıyla yazmış olması.

kitabın yazarı morgan robertson adlı bir adamdı. pek başarılı bir yazar değilmiş robertson ve yazdığı dönemde bu kitabı da pek tutmamış. titanic kazasından sonra ise meşhur olmuş.

***

- kitabın başrolündeki titan adlı gemi, ilk seferini amerika - ingiltere arasında yapar. tıpkı titanic gibi...
- yolcu kapasitesi titanic'inkiyle aynıdır.
- geminin boyu titanic'in boyundan birkaç metre kısadır ve ağırlıkları da yakındır.
- pervane sayıları titanic'inkiyle aynıdır.
- titan, çıktığı bu ilk seferinde buz dağına çarpar. tıpkı titanic gibi...
- geminin darbe aldığı kısım, battığı yer, yolculuk sırasındaki hızı gibi özellikler hemen hemen titanic'inkiyle aynıdır.
- titan da tıpkı titanic gibi batar ve yine aynı şekilde, gemideki filikaların yetersizliği nedeniyle birçok insan ölür. kitapla gerçek arasındaki ölü sayıları birkaç farkla benzerdir.

hikâyedeki tek farklılık, titan'ın bir başka geminin daha batmasına neden olmasıdır.

titanic kazasından sonra robertson, falcılık, medyumluk gibi bazı sıfatlarla anılmaya başlanmışsa da kendisi bütün bunları reddetmiştir.
devamını gör...

akraba soruları. "keşke tatil olmasaydı da kimseyi görmeseydim" dedirtir.
devamını gör...

gayet olağan bir insandır.
devamını gör...

yusuf akçura'nın 1904 yılında rusya'da yazdığı mısır'da türk gazetesinde* basılan makalesidir.
eser osmanlı için kurtuluş yollarının arandığı bir zamanda yazılmıştır. çoğu çağdaşı gibi akçura'da osmanlı'yı toplayacak bir sistem arayışındadır. akçura osmanlıcık, islamcılık ve türkçülük üzerine eleştiriler ve analizlerde bulunmuştur. kendisi osmalıcılık ve islamcılığı miadı geçmiş olarak nitelendirir. türkçülüğün doğru bir çıkış yolu olduğunu anlamanız için okumanızı tavsiye ettiğim bir eserdir.
devamını gör...

bir çocukluk rutiniydi. masallara inanan ancak masallarla büyümeyen, hayatın gerçekleri ile olgunlaşan neslimizin özelliği. dayak yemeyen anne tanımadım, dayak yemeyen öğrenci görmediğim gibi. sokaktaki çocuğun çocuğa zulmünden bizde payımıza düşeni aldık. askerde her türlü hakareti duyup bizde vatanı bekledik. memuriyette sabır taksimetresi tavan yapalı çok oldu. sonra da diyorlar ki - fotoğraflarda biraz gülümse. yüzüm hala ıslak yastığa dayalı.
devamını gör...

saros, edirne.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yunan mitolojisine göre "sonsuz hayat" veren balımsı bir maddedir. tanrıların içeceği olarak bilinir. ambrosia içen insanların yarı tanrı statüsüne geçtikleri ve ölümsüz oldukları bazı mitolojik eserlerde anlatılır.
...thessalialı lapithlerin kralı iksion’a tanrılarla birlikte yemek yeme şerefi bahşedilmiş ve ambrosia içirilmiş, böylece ölümsüz hale getirilmiştir. ne var ki, iksion zeus’un karısı hera’ya âşık olup ona tecavüze kalkışmıştır. zeus, onu suç üstü yakalayıp ağır bir cezaya çarptırmıştır. iksion'u, alev alev yanarak dönen bir tekerleğe zincirlerle bağlatmıştır. içtiği ambrosiadan dolayı ölemeyen iksion bu cezayı ebedî olarak çekmiştir. (mitolojide bile tecavüzler ağır bir şekilde cezalandırılmaktadır).
günümüzde ise ambrosia sevgililerin birbirlerine kullandıkları bir terim haline gelmiştir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim