normal sözlük yeni özellik istekleri
ben komple yazar yazar dolaşıp madalyalı tanım okumak yerine tüm madalyalı tanımları bir başlık altında toplanmasını rica ediyorum. biliyorum herkes farklı konseptlerde yazıyor ama orayı da ona göre ayırabilirsek, bilim dallarına göre gruplandırma ve tabiki sanat, okumak isteyenler için müthiş kolaylık olacaktır.
devamını gör...
7 mayıs 2021 market satış yasağı
hem mantıklı hem mantıksız. ama esas mantıksız olan bu dönemde mantık aramak. o kadar absürt bir dönemdeyiz ki absürtlükler içerisinde beynim yandı. hani bir teori vardı bilgisayar similasyonunda yaşadığımızı savunan. acaba demeye başladım. bizi kim simüle ettiyse sıkıldı heralde fantazi arıyor. başka açıklaması yok.
devamını gör...
türkiye'de yaşamak hiç de zor değil
ama nasıl bir yaşamak? bir dağ başında da nefes alıp verebilir insan.
türkiye'de ölmekten, -hele bir kadınsan- öldürülmekten, daha zor türkiye'de yaşamak.
türkiye'de ölmekten, -hele bir kadınsan- öldürülmekten, daha zor türkiye'de yaşamak.
devamını gör...
kendini ispatlayan genç iş bulur
gençlik kollarına üyelik mi kendini ispatlama?
devamını gör...
günün sözü
devamını gör...
1. geleneksel normal sözlük yazarları buluşması
korona virüs bitimi sonrası 2021 yılında ilki gerçekleşecek olan ve yıllarca devam edecek müthiş kafa sözlük yazarları buluşması. sabırsızlıkla bekliyorum. mekan konusunda ilerleyen günlerde tekrar konuşup karar vereceğiz. bence mekan herkesin kolaylıkla ulaşabileceği antalya olmalı.
devamını gör...
stefan zweig
çok ince çok kısa kitaplarında çok yoğun bir anlatımı olan yazar. bu yazarın kitaplarının okunması gerekir.
devamını gör...
ilber ortaylı
şüphesiz ülkemizin ve dünyanın önemli tarihçilerinden birisidir. sadece tarihçi kimliğiyle değil edebi ve aydın kişiliğiyle de tanınır.7 lisana vakıf olmasıyla övünür-ki bu övünülecek bir şeydir.
nitekim entelektüel bir insandır, ancak meslektaşları tarafından pek hazzedilmeyen bir insandır.
herkesi hor gördüğü ve asistanlarını bile azarlamaktan geri kalmadığı söylenir.
nitekim entelektüel bir insandır, ancak meslektaşları tarafından pek hazzedilmeyen bir insandır.
herkesi hor gördüğü ve asistanlarını bile azarlamaktan geri kalmadığı söylenir.
devamını gör...
multipl skleroz
en sık görülen demiyelinizan hastalıktır.klinik tabloda en sık görülen bulgular görme bozuklukları (diplopi, bulanık görme),spastisite, konuşma bozukluğu görülür.
th1 ve th17 hücrelerinin hastalığı başlatır ve tip 4 hipersensitivite reaksiyonu görülür.
en çok periventriküler beyaz cevherde görülen demiyelinizan alanlar shadow plakları olarak adlandırılır.
oligoklonal band ıg g pek çok hastada saptanır.
th1 ve th17 hücrelerinin hastalığı başlatır ve tip 4 hipersensitivite reaksiyonu görülür.
en çok periventriküler beyaz cevherde görülen demiyelinizan alanlar shadow plakları olarak adlandırılır.
oligoklonal band ıg g pek çok hastada saptanır.
devamını gör...
mutluyken dinlenilenilen şarkılar
dolu kadehi ters tut-karanlık,yalan,aldattım
cadmium-be with you
ozbi-o bi karamel
cadmium-be with you
ozbi-o bi karamel
devamını gör...
bebeklerin kusmuk gibi kokması
bazılarına özel galiba. temiz tutarsanız kokmaz. sadece mis kokar.
devamını gör...
üniversitede ilk gün
zihnimde nedense ilk gün değil de ikinci gün kaydedilmiş(alışma haftası bittikten sonra tabi. o hafta eğitimden sayılmaz çünkü).liseden yeni çıkmış, sayılı insanın girdiği bir ortamda olacağımı düşünürken üç yüz elli kişilik bir sınıfın ortasında kalmıştım. üstelik çok tuhaftır, gün bitmeden simüle hastalar olan teyze ve amcalarla görüştürülmüştük. masanın arkasında bir asistan oturuyor, siz hastaya doğru olan bir şeyi her söylediğinizde o orada tik atıyor maddelere. heyecan doruk noktada,yani nasıl oluyor ki, daha iki gündür fakültedeyiz. olmaz olsun böyle iş, adım atar atmaz,daha hiçbir şey bilmiyorken sınav mı oluyorduk şimdi?
o kadar heyecanlıydım ki simüle hasta olan teyzeye oturmasını bile söyleyemedim, öyle ayakta konuştuk deli gibi. utancımdan yerin debine ha girdim, ha gireceğim.
herkesin görüşmesi bittikten sonra bir eğitim dersi verdi aile hekimliği hocası. sonra da bir tur daha başka simüle hastalarla görüştük. bu sefer bir amca denk geldi bana*. tahmin edin nesi vardı? evet doğru, başı ağrıyordu. ben tabi dersten önce kendi dersimi bir güzel almıştım, önce amcaya oturmasını söyledim. dersten aklımda kalan birkaç şeyi de sordum. sonra asistan abi eksiklerimi,bunun bir sınav olmadığını vs söyledi de ben nasıl rahatladım anlatamam. sonuçta dün gibi aklımda olan farklı bir deneyimdi. sudan çıkmış balık gibi olmuştuk ama nereye girdiğimizi anlamamız için de güzel bir soğuk duş etkisi olmuştu.
o kadar heyecanlıydım ki simüle hasta olan teyzeye oturmasını bile söyleyemedim, öyle ayakta konuştuk deli gibi. utancımdan yerin debine ha girdim, ha gireceğim.
herkesin görüşmesi bittikten sonra bir eğitim dersi verdi aile hekimliği hocası. sonra da bir tur daha başka simüle hastalarla görüştük. bu sefer bir amca denk geldi bana*. tahmin edin nesi vardı? evet doğru, başı ağrıyordu. ben tabi dersten önce kendi dersimi bir güzel almıştım, önce amcaya oturmasını söyledim. dersten aklımda kalan birkaç şeyi de sordum. sonra asistan abi eksiklerimi,bunun bir sınav olmadığını vs söyledi de ben nasıl rahatladım anlatamam. sonuçta dün gibi aklımda olan farklı bir deneyimdi. sudan çıkmış balık gibi olmuştuk ama nereye girdiğimizi anlamamız için de güzel bir soğuk duş etkisi olmuştu.
devamını gör...
tıbbın çare bulamadığı hastalıklar
devamını gör...
bıçaklı saldırıya karşı yapılacaklar
yaşadığımız dönem gereği gerçekten bu konuda neler yapılabilir diye araştırmaya başladım. izmir'de ikamet etmekteyim. şehrin git gide apaçiler ile dolması her an bıçaklı saldırı ile karşılaşabileceğimi bana düşündürdü. birtakım araştırmalar sonucu kayda değer pek bir şey bulamadım. savunma sanatları uzmanları bile bunca yıllık deneyime rağmen bıçaktan çok korkarım diyor. konuya ilgili birtakım videolar mevcut, fakat hangimiz bıçaklı eli tutabilecek onu ters döndürecek yapıdayız bilemiyorum. en azından ben beceremem. ayrıca savunma tavsiyelerinin çoğunda saldırganın bıçağı kılıç gibi savurması gerekiyor bu da pek gerçek hayata uymuyor diye düşünüyorum. yapılacak en mantıklı şey, ceket veya gömleği bir kolumuza sarıp, saldırgana yaklaşmadan (bir kol mesafesi kadar), bıçak müdahalesini kolumuz ile bertaraf etmek ve fırsatını bulduğumuzda yüz, göz veya dize etkili bir darbe ile saldırganı sendeletmek ve kaçmak.
olayı sadece itişmek ve yumruklaşmak sanıp fazla yakınlaştığımızda ise karın bölgesine girecek olan bıçağa karşı ise yapabileceğimiz şey kocaman bir hiç.
o yüzden ne olursa olsun tipini uygun bulmadığımız sorun çıkartma potansiyeli yüksek olan bireylere yakınlaşmamak.
ben bunları bir erkek olarak yazıyorum, kadınların ne yapabileceğini ise hiç kestiremiyorum.
önerilere açığım, herkes birgün bu durumu yaşayabilir, insanlara faydası olsun.
olayı sadece itişmek ve yumruklaşmak sanıp fazla yakınlaştığımızda ise karın bölgesine girecek olan bıçağa karşı ise yapabileceğimiz şey kocaman bir hiç.
o yüzden ne olursa olsun tipini uygun bulmadığımız sorun çıkartma potansiyeli yüksek olan bireylere yakınlaşmamak.
ben bunları bir erkek olarak yazıyorum, kadınların ne yapabileceğini ise hiç kestiremiyorum.
önerilere açığım, herkes birgün bu durumu yaşayabilir, insanlara faydası olsun.
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
en sevdiğim başlığa güzel bir eser bırakayım.
jean-léon gérôme - pygmalion and galatea (c. 1890)
görsel kaynak: wikimedia
bu tablo, bir yunan miti olan pygmalion ve galatea'ın aşk hikayesini anlatıyor.
pygmalion, kıbrıs'lı bir heykeltıraş. kendini sanatına adamış ve başka hiç bir şeyi gözü görmüyor, kimseyi istemiyor. bir gün fildişinden kendisi için ideal bir kadın heykeli yapar. öyle mükemmel bir heykel yontar ki sonunda bu heykele aşık olur.
aşk tanrıçası afrodit adına düzenlenen bir festivalde adaklar adar ve ondan kendisine bu heykel gibi bir eş ister.
evine döndüğünde sarılıp heykeli öper ve heykelin dudaklarının sıcak olduğunu farkeder. afrodit dileğini yerine getirmiş, galatea'yı canlandırmıştır.
ressam, pygmalion'un heykeli öptüğü ve heykelin tam da canlanmaya başladığı anı resmetmiş, heykelin alt kısmı bembeyaz ve hala fildişi halindeyken üst kısmı canlanmaya başlıyor. sağda heykele atmak üzere olduğu okuyla eros'u görüyoruz. arkaplana da ayrıca bayıldım, dikkat çeken bir çok sanat eseri resmedilmiş.
kaynak
jean-léon gérôme - pygmalion and galatea (c. 1890) görsel kaynak: wikimedia
bu tablo, bir yunan miti olan pygmalion ve galatea'ın aşk hikayesini anlatıyor.
pygmalion, kıbrıs'lı bir heykeltıraş. kendini sanatına adamış ve başka hiç bir şeyi gözü görmüyor, kimseyi istemiyor. bir gün fildişinden kendisi için ideal bir kadın heykeli yapar. öyle mükemmel bir heykel yontar ki sonunda bu heykele aşık olur.
aşk tanrıçası afrodit adına düzenlenen bir festivalde adaklar adar ve ondan kendisine bu heykel gibi bir eş ister.
evine döndüğünde sarılıp heykeli öper ve heykelin dudaklarının sıcak olduğunu farkeder. afrodit dileğini yerine getirmiş, galatea'yı canlandırmıştır.
ressam, pygmalion'un heykeli öptüğü ve heykelin tam da canlanmaya başladığı anı resmetmiş, heykelin alt kısmı bembeyaz ve hala fildişi halindeyken üst kısmı canlanmaya başlıyor. sağda heykele atmak üzere olduğu okuyla eros'u görüyoruz. arkaplana da ayrıca bayıldım, dikkat çeken bir çok sanat eseri resmedilmiş.
kaynak
devamını gör...
david gilmour
yazdığı comfortably numb solosu bestler listesi şampiyonlarındandır. biraz benzer düzenlemeyle backing track üzerine çalıp yarışma kazanmışlığım var. bu adamın beceremediği tek şey şov.
tina s icrası ile numb solosu
(link: )
tina s icrası ile numb solosu
(link: )
devamını gör...
hunharca ağlamak
doğal sakinleştiricidir. sonrasında uyuma isteği gelir. o an üstünüzdeki yük kalkmış ve rahatlamışsınızdır. yüzleşmekten kaçmayıp gözlerinizin önüne getirdiğiniz bir gerçeği anlatıp kurtulmuşsunuzdur.
içinizden geldiği gibi ağlayın...
içinizden geldiği gibi ağlayın...
devamını gör...
atatürk’ü hatırlatan şarkılar
ben bunu dinleyince hemen hatırlıyorum.
devamını gör...
epiktetos
“ben mutlu ve dolu dolu bir yaşamı nasıl yaşayabilirim?”
“ben nasıl iyi bir insan olabilirim?”
en büyük tutkusu bu iki soruya cevap bulabilmek olan, bu topraklarda yaşamış, aşmış insan. stoacı filozof.
eğer bu sorular benim olduğu gibi, sizin de aklınızı kurcalıyorsa; epiktetos’un 2000 yıl kadar öncelerden gelen yaşam yolculuğunu keşfetmenizi öneririm.
aslında hayatı oldukça trajik;
bir köle olarak doğmuş ve gençlik yıllarını köle olarak geçirmiş, hatta sahibi tarafından topal bırakılmış. köleyken bile dönemin ünlü stoacı düşünürlerinden ders almış. sahibi idam edilince özgür kalmış. roma’da dersler vermeye başlamış. daha sonra filozoflar roma’da yaşamaktan men edilince bugünün bulgaristan topraklarına sürgün edilmiş, orada bir felsefe okulu kurmuş, günlerini “nasıl daha şerefli ve sakin yaşanabileceği” üzerine dersler vererek geçirmiş, orada ölmüş.
“sen saçından ve bedeninden ibaret değilsin. senin kim olduğunu belirleyen seçimlerindir ve seçimlerin güzelse sen de güzelsindir.”
“öğrenilecek en önemli şey şudur: her şey geçer. peki nasıl geçer? kişi geçmesini bekler. geçtiğine göre artık yaz gelecektir, kış gelecektir, bolluk gelecektir, kıtlık gelecektir, kötülük gelecektir, erdem gelecektir. ve başka bütün tezatlar bütünün ahengi için bir araya gelecektir.”
“anı yaşa. detaylarına dikkat et. karşındaki kişiye cevap ver, o an yapman gerekenleri yap ve karşılaştığın zorluklarla mücadele et. kaçma. gerçekten yaşamak zamanıdır: içinde olduğun anı tam olarak yaşamak zamanı.”
“tanrısal düzen zeka sahibidir ve temel olarak iyidir. yaşam rastlantısal olarak arka arkaya gelen anlamsız sahneler dizisi değil, fakat sonunda kavranabilir olan yasaları takip eden düzenli ve mükemmel bir bütündür.”
“her olayda elimizden geleni yapmalı ve geri kalan şeyler için soğukkanlı olmalıyız. deniz yolculuğuna çıkmak zorundaysak ne yapmalıyız? gemiyi, kaptanı, tayfaları, mevsimi, günü ve rüzgarı iyi seçmeliyiz. hepsi bu.”
alıntılar: (bkz: içsel huzur iyi yaşamın kapısını açar) ve (bkz: kendisinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir)
“ben nasıl iyi bir insan olabilirim?”
en büyük tutkusu bu iki soruya cevap bulabilmek olan, bu topraklarda yaşamış, aşmış insan. stoacı filozof.
eğer bu sorular benim olduğu gibi, sizin de aklınızı kurcalıyorsa; epiktetos’un 2000 yıl kadar öncelerden gelen yaşam yolculuğunu keşfetmenizi öneririm.
aslında hayatı oldukça trajik;
bir köle olarak doğmuş ve gençlik yıllarını köle olarak geçirmiş, hatta sahibi tarafından topal bırakılmış. köleyken bile dönemin ünlü stoacı düşünürlerinden ders almış. sahibi idam edilince özgür kalmış. roma’da dersler vermeye başlamış. daha sonra filozoflar roma’da yaşamaktan men edilince bugünün bulgaristan topraklarına sürgün edilmiş, orada bir felsefe okulu kurmuş, günlerini “nasıl daha şerefli ve sakin yaşanabileceği” üzerine dersler vererek geçirmiş, orada ölmüş.
“sen saçından ve bedeninden ibaret değilsin. senin kim olduğunu belirleyen seçimlerindir ve seçimlerin güzelse sen de güzelsindir.”
“öğrenilecek en önemli şey şudur: her şey geçer. peki nasıl geçer? kişi geçmesini bekler. geçtiğine göre artık yaz gelecektir, kış gelecektir, bolluk gelecektir, kıtlık gelecektir, kötülük gelecektir, erdem gelecektir. ve başka bütün tezatlar bütünün ahengi için bir araya gelecektir.”
“anı yaşa. detaylarına dikkat et. karşındaki kişiye cevap ver, o an yapman gerekenleri yap ve karşılaştığın zorluklarla mücadele et. kaçma. gerçekten yaşamak zamanıdır: içinde olduğun anı tam olarak yaşamak zamanı.”
“tanrısal düzen zeka sahibidir ve temel olarak iyidir. yaşam rastlantısal olarak arka arkaya gelen anlamsız sahneler dizisi değil, fakat sonunda kavranabilir olan yasaları takip eden düzenli ve mükemmel bir bütündür.”
“her olayda elimizden geleni yapmalı ve geri kalan şeyler için soğukkanlı olmalıyız. deniz yolculuğuna çıkmak zorundaysak ne yapmalıyız? gemiyi, kaptanı, tayfaları, mevsimi, günü ve rüzgarı iyi seçmeliyiz. hepsi bu.”
alıntılar: (bkz: içsel huzur iyi yaşamın kapısını açar) ve (bkz: kendisinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir)
devamını gör...
