okuldaki en ezik kişi olmak
bütün olay kafanda ezik olduğun düşüncesinden kaynaklanır . kimse ezik değildir. ama bu beyin denen şey bazen bize faydadan çok zarar verir . ezik psikolojisine sokar insanı. alıştırır o duyguya .kimi zamanda küçüklükte yaşanan travmalardan kaynaklanan bir şeydir . yani diyeceğim o ki ezik değildir kimse .lütfen böyle bir komplekse girmeyin .
devamını gör...
kerpeten
etimolojik açıdan arapça klb kökünden gelen kalbatān veya kalbatayn كلبتين ""iki köpek dişi", kıskaç, pense" sözcüğünden alıntıdır. arapça kalbat كلبة "köpek dişi" sözcüğünün ikil (tesniye, dual) halidir. bu sözcük arapça kalb "köpek" sözcüğünden türetilmiştir.
tarihteki en eski yazılı kaynak (sözlü olarak daha önce kullanılmış olması muhtemeldir):
kelbeteyn "kerpeten veya pense" [ kıpçak türkçesi sözlüğü (1500 yılından önce) ]
kelbetān [ cafer efendi, risale-i mi'mâriyye (1614) : kelibetân arabîdir, türkîde kısac demekdir ve arabî kelibetân dahi derler. ]
kelbetīn vulg. kelpetin [ meninski, thesaurus (1680) ]
kaynak
tarihteki en eski yazılı kaynak (sözlü olarak daha önce kullanılmış olması muhtemeldir):
kelbeteyn "kerpeten veya pense" [ kıpçak türkçesi sözlüğü (1500 yılından önce) ]
kelbetān [ cafer efendi, risale-i mi'mâriyye (1614) : kelibetân arabîdir, türkîde kısac demekdir ve arabî kelibetân dahi derler. ]
kelbetīn vulg. kelpetin [ meninski, thesaurus (1680) ]
kaynak
devamını gör...
domino's pizza
üstteki yazar arkadaşın da dediği gibi pizzaları hiç güzel olmayan aynı zamanda oldukça da pahalı olan zincir fast food markasıdır.
domino's pizza yerine little caesars, pizza bulls gibi alternatifler tercih edilebilir.
domino's pizza yerine little caesars, pizza bulls gibi alternatifler tercih edilebilir.
devamını gör...
uzay vatanda çok güçlü olacağız
dünyadaki vatanımızı önce bir halletsek keşke dediğim bakan sözleri.
haberde kullanılan fotoğraf kahkaha sebebidir. *
haberde kullanılan fotoğraf kahkaha sebebidir. *
devamını gör...
kızıl saç
geçen yaz ahlaksız biriyken bu sene 'ahlaklı' kategorisine giriyorsam ben bu oyunu bozarım arkadaş.
çok severek kullandığım eşsiz bir renkti. tek zorluğu çabuk akması ve biraz makyaj istemesi. pek de makyaj sevmeyen biri olarak solgun gösteren bir saçtı benim için. bu arada akıyor dediğime bakmayın kızıl akınca daha tatlı bakırımsı bir renk oluyor. çok daha güzel.
çok severek kullandığım eşsiz bir renkti. tek zorluğu çabuk akması ve biraz makyaj istemesi. pek de makyaj sevmeyen biri olarak solgun gösteren bir saçtı benim için. bu arada akıyor dediğime bakmayın kızıl akınca daha tatlı bakırımsı bir renk oluyor. çok daha güzel.
devamını gör...
flört
bu flört işleri cidden bunalttı artık tanışıyosun konuşuyosun başka biriyle daha konuşsa bir şey diyemezsin sevgilin değil karısamazsin kıskanmaya hakkın yok ne olduğu belirsiz değişik bir ilişki şekli hesap soramıyorsun en iyisi ya düzgünce sevgili olmak ya da bu işlerden uzak durmak kafa rahatlığı şart
devamını gör...
denver the last dinosaur
aşk olsun adama! başlığı görünce kabuğumdan aşağı kaynar sular döküldü resmen. canhıraş bir şekilde bağırdım; hay bin kunduz! şu sözlükte ilk kez böyle bir hissiyata kapılıyorum. o kadar başlık kaptırdım hiç umurumda olmadı. en sevdiğim filmler, kitaplar, karakterler, müzik grupları, yazarlar, kızılderili kabileleri, kızılderili şefleri... liste uzar gider. ama bu sefer durum başka. durum ciddi. işin ucunda denver var. hal böyle olunca, elim, ayağım kabuğum titredi. ne yapacağımı bilemedim. başlığa tıklasam mı, tıklamasam mı diye ikilemde kaldım. hücum borusu çalmış sanki, düşünceler beynime doğru orantısız bir biçimde taarruza kalkmış; ya diyorum iki kelimeyle geçiştirdilerse başlığı ya benim mavi gözlü dev dostumun hakkı verilmediyse. bakın çok pis kurdum kendimi. soldan soldan geliyorlar.
sonra derin bir nefes aldım. ondan geriye doğru saymaya başladım. nefes alış verişim biraz düzelince, bir gayret başlığa tıkladım. başladım okumaya, fena gitmedi sanki. ben kendimi en kötüsüne hazırlamışım zaten. mevcut tanımın gayet derli toplu olduğunu görünce hafif bir gülümseme yerleşti yüzüme. sonra baktım ki, başlığı açan gogolun dar paltosu imiş. her ne kadar geçenlerde paltosunun koltuk altını yırtmış olsa da, bu olay tanımı yazarken ruh haline yansımamış. mahlasta güven telkin edici olunca benim yelkenler suya indi. bastım beğeni ve favori tuşuna başlığı da helal ettim.
aslında kafa sözlük yazarlarının en sevdiği çizgi film introları başlığında, şu tanımı #500678 yazıp başlıktaki arkadaşlara günaha girdiklerini, şirk koştuklarını söylemiştim. (denver'in introsu'nun üzerine intro mu olur ülgen aşkına?) ondan sonra da başlığı açacaktım. lakin bizim torunlar dünyaya gelince unuttuk kaldı. beş gün sözlüğe girmeyince mevzu tamamen aklımdan çıkmış. neyse şu an iyiyim. herhangi bir sıkıntı yok. tansiyonum falan da normal.
ilk tanımda belirtilmemiş madem şimdi mavi gözlü yeşil devimizin takım arkadaşlarını tanıyalım;
1. sıraya garip kırmızı şapkası ve gözlükleri ile wally'yi koyuyoruz. peki niye birinciliği ona veriyoruz? çünkü bu çocuk denver'i evinin garajında saklama cesaretini gösteren mümtaz bir şahsiyet. işin tüm yükü aslında bu arkadaşta. artı hayvanlara karşı inanılmaz bir sevgisi var. köpek, kedi, tavşan, papağan elemanda ne ararsanız var. bir dinozorun lafımı olur deyip onu da evine almasıyla birlikte kahramanlık mertebesine yükselmiştir. kutlu olsun!
ikinciliği jeremy'e veriyorum zira o olmasa denver ile baş etmeleri çok zor olurdu. çocuk bir kaç okka mürekkep yalamış yutmuş, dinozorlarla ilgili ziyadesiyle bilgiye sahip, bu sayede denver ile ekip arasında köprü vazifesi görüyor. bu yüzden onun da değer tartışılmaz.
diğer elemanları ise birbirinden çok ayırmamak lazım. az çok hepsinin olayların gelişim sürecinde katkısı oluyor. ama shades cesur çocuktur, onun altını çizmek lazım. bunların arasındaki tek gıcık karakter kahraman wally'nin ablası heather'dır. sinsi kısık bakışlı kız olarak kalmış aklımda.
bu arada denver ismi de shades'in ona koyduğu bir isim. denver, çalan otobüs kornasından korkup, tabanları yağlamaya kalkınca, shades otobüsteki denver yazısını görür ve bizim mavi gözlü yeşil devimiz bu isimle anılmaya başlar.
işte böyle... şimdi başlıktan huzur içerisinde çıkabilirim.
sonra derin bir nefes aldım. ondan geriye doğru saymaya başladım. nefes alış verişim biraz düzelince, bir gayret başlığa tıkladım. başladım okumaya, fena gitmedi sanki. ben kendimi en kötüsüne hazırlamışım zaten. mevcut tanımın gayet derli toplu olduğunu görünce hafif bir gülümseme yerleşti yüzüme. sonra baktım ki, başlığı açan gogolun dar paltosu imiş. her ne kadar geçenlerde paltosunun koltuk altını yırtmış olsa da, bu olay tanımı yazarken ruh haline yansımamış. mahlasta güven telkin edici olunca benim yelkenler suya indi. bastım beğeni ve favori tuşuna başlığı da helal ettim.
aslında kafa sözlük yazarlarının en sevdiği çizgi film introları başlığında, şu tanımı #500678 yazıp başlıktaki arkadaşlara günaha girdiklerini, şirk koştuklarını söylemiştim. (denver'in introsu'nun üzerine intro mu olur ülgen aşkına?) ondan sonra da başlığı açacaktım. lakin bizim torunlar dünyaya gelince unuttuk kaldı. beş gün sözlüğe girmeyince mevzu tamamen aklımdan çıkmış. neyse şu an iyiyim. herhangi bir sıkıntı yok. tansiyonum falan da normal.
ilk tanımda belirtilmemiş madem şimdi mavi gözlü yeşil devimizin takım arkadaşlarını tanıyalım;
1. sıraya garip kırmızı şapkası ve gözlükleri ile wally'yi koyuyoruz. peki niye birinciliği ona veriyoruz? çünkü bu çocuk denver'i evinin garajında saklama cesaretini gösteren mümtaz bir şahsiyet. işin tüm yükü aslında bu arkadaşta. artı hayvanlara karşı inanılmaz bir sevgisi var. köpek, kedi, tavşan, papağan elemanda ne ararsanız var. bir dinozorun lafımı olur deyip onu da evine almasıyla birlikte kahramanlık mertebesine yükselmiştir. kutlu olsun!
ikinciliği jeremy'e veriyorum zira o olmasa denver ile baş etmeleri çok zor olurdu. çocuk bir kaç okka mürekkep yalamış yutmuş, dinozorlarla ilgili ziyadesiyle bilgiye sahip, bu sayede denver ile ekip arasında köprü vazifesi görüyor. bu yüzden onun da değer tartışılmaz.
diğer elemanları ise birbirinden çok ayırmamak lazım. az çok hepsinin olayların gelişim sürecinde katkısı oluyor. ama shades cesur çocuktur, onun altını çizmek lazım. bunların arasındaki tek gıcık karakter kahraman wally'nin ablası heather'dır. sinsi kısık bakışlı kız olarak kalmış aklımda.
bu arada denver ismi de shades'in ona koyduğu bir isim. denver, çalan otobüs kornasından korkup, tabanları yağlamaya kalkınca, shades otobüsteki denver yazısını görür ve bizim mavi gözlü yeşil devimiz bu isimle anılmaya başlar.
işte böyle... şimdi başlıktan huzur içerisinde çıkabilirim.
devamını gör...
the good place
bakın tam kapanma zamanında izlemelik dizi. izleyin pişman olmayacaksınız inanın bana.
devamını gör...
15 ocak 2021 hollanda hükümeti istifa etmesi
lan bizimkisi vatandaşına ananı da al git dedi, milletten kık çıkmadı vay be ülkeye bak arkadaş, işte ülke dediğin böyle olucak, böyle insanları olucak.
devamını gör...
balık etli kadın
hepimizin söylediği ama kimin gerçekten olduğu bilinilmediği vücut türü.
devamını gör...
lover's eye
göz her zaman hislerin, duyguların, insanın iç dünyasının en masum penceresi olarak düşünülmüştür. on sekizinci yüzyılın sonlarına doğru da bu saflığını kaybetmeden, bir aşk simgesi olarak minyatür resim şeklinde gözüktü.
lovers' eye ya da göz minyatürü, ingiliz tarihinde 1714 ile 1830–37 yılları arasındaki georgian devri olarak bilinen yıllarda yapılmış eşlerin, çocukların veya sevenlerin göz resimleri idi. duygusal sebeplerle yapılmış bu minyatürler genellikle broş, bilezik, kolye, yüzük veya madalya olarak kullanıldılar. 18. ve 19. yüzyıllarda aşıkların, gözlerini kalplerine yakın yerlerde taşıdıkları söylenir. 1700'lerin sonlarında başlayan akımın tarihinin galler prensi (daha sonra kral ıv. george olacak) george augustus frederick ile, aşık olduğu kadın maria fitzherbert arasında başladığı söyleniyor.
bir söylentiye göre galler prensi george daha önce iki evlilik geçirmiş katolik maria fitzherbert’e aşık olmuştur. reddedilen prens intihar girişiminde bile bulunur. maria, isteksizce onun evlilik teklifini kabul eder (veya kaçınmak için avrupa'ya kaçar.) fakat belli sebeplerle george'dan uzaklaşır. 3 kasım 1785 yılında george, maria'ya bir mektup yazarak ona evlilik teklif eder. mektupla beraber bir yüzük değil, richard cosway'a yaptırdığı 'kendi gözünün resmini' gönderir. 15 aralık 1785'te çift eğlenir ve gelenek başlar. her ne kadar evlilik ııı. george veya çevrelerce kabul görmemişse de ıv. george'un da, maria'nın gözlerini üstünde taşıdığı söylenir.
fakat richard cosway'den önceye raporlanmış başka göz minyatürleri de bulunmaktadır. cosway'in de rakibi olan george engleheart'in defterlerinde 1775'ten 1813'e kadar geçen süre içinde 23 göz portresi kayıtlıdır.
yanlarına bazen saç taneleri de iliştirilen bu semboller bir nevi gizlilik için de kullanılıyordu. minyatürlerin sahibini, sadece alıcısı bileceği için açıkça taşınabiliyorlardı. böylece anonim bir şekilde aşk simgesi iletilmiş ve sadece aşıklara özel bir şekilde taşınabilmiş oluyordu. 20. yüzyılın başlarında da aristokrat sınıf ve kraliyet mensupları tarafından canlı tutulmaya çalışılan sanatta bazen sadece gözler değil, anlamı güçlendirecek simgeler de kullanılırdı. aşk simgesinden, hatıra takısı olarak kullanılmaya başlanan bir süreç de yaşandı. göz yaşları veya bulutların arasından bakan gözler... sadece resim değil, resmin bulunduğu çerçeve de dikkate değer bir şekilde anlam taşıyordu. inciler göz yaşlarını temsil etmek için, elmas güç ve uzun ömrü, mercan saflığı ve korumayı, garnet dostluğu ve turkuaz sağlığı temsil etmek için kullanılmıştı.
william wood gibi başka sanatçılar tarafından da yapılmış bu resim sanatı bazen tüm bir aile üyeleri için sipariş edilirdi. sadece resimde değil edebiyatta; yazarlar ve şairler tarafından anlatılmıştır bu takılar.
kaynakça ve daha fazlası: langantiques.com, artuk.org, wikipedia, konu hakkında bir blog - serkan hızlı
lovers' eye ya da göz minyatürü, ingiliz tarihinde 1714 ile 1830–37 yılları arasındaki georgian devri olarak bilinen yıllarda yapılmış eşlerin, çocukların veya sevenlerin göz resimleri idi. duygusal sebeplerle yapılmış bu minyatürler genellikle broş, bilezik, kolye, yüzük veya madalya olarak kullanıldılar. 18. ve 19. yüzyıllarda aşıkların, gözlerini kalplerine yakın yerlerde taşıdıkları söylenir. 1700'lerin sonlarında başlayan akımın tarihinin galler prensi (daha sonra kral ıv. george olacak) george augustus frederick ile, aşık olduğu kadın maria fitzherbert arasında başladığı söyleniyor.
bir söylentiye göre galler prensi george daha önce iki evlilik geçirmiş katolik maria fitzherbert’e aşık olmuştur. reddedilen prens intihar girişiminde bile bulunur. maria, isteksizce onun evlilik teklifini kabul eder (veya kaçınmak için avrupa'ya kaçar.) fakat belli sebeplerle george'dan uzaklaşır. 3 kasım 1785 yılında george, maria'ya bir mektup yazarak ona evlilik teklif eder. mektupla beraber bir yüzük değil, richard cosway'a yaptırdığı 'kendi gözünün resmini' gönderir. 15 aralık 1785'te çift eğlenir ve gelenek başlar. her ne kadar evlilik ııı. george veya çevrelerce kabul görmemişse de ıv. george'un da, maria'nın gözlerini üstünde taşıdığı söylenir.
fakat richard cosway'den önceye raporlanmış başka göz minyatürleri de bulunmaktadır. cosway'in de rakibi olan george engleheart'in defterlerinde 1775'ten 1813'e kadar geçen süre içinde 23 göz portresi kayıtlıdır.
yanlarına bazen saç taneleri de iliştirilen bu semboller bir nevi gizlilik için de kullanılıyordu. minyatürlerin sahibini, sadece alıcısı bileceği için açıkça taşınabiliyorlardı. böylece anonim bir şekilde aşk simgesi iletilmiş ve sadece aşıklara özel bir şekilde taşınabilmiş oluyordu. 20. yüzyılın başlarında da aristokrat sınıf ve kraliyet mensupları tarafından canlı tutulmaya çalışılan sanatta bazen sadece gözler değil, anlamı güçlendirecek simgeler de kullanılırdı. aşk simgesinden, hatıra takısı olarak kullanılmaya başlanan bir süreç de yaşandı. göz yaşları veya bulutların arasından bakan gözler... sadece resim değil, resmin bulunduğu çerçeve de dikkate değer bir şekilde anlam taşıyordu. inciler göz yaşlarını temsil etmek için, elmas güç ve uzun ömrü, mercan saflığı ve korumayı, garnet dostluğu ve turkuaz sağlığı temsil etmek için kullanılmıştı.
william wood gibi başka sanatçılar tarafından da yapılmış bu resim sanatı bazen tüm bir aile üyeleri için sipariş edilirdi. sadece resimde değil edebiyatta; yazarlar ve şairler tarafından anlatılmıştır bu takılar.
kaynakça ve daha fazlası: langantiques.com, artuk.org, wikipedia, konu hakkında bir blog - serkan hızlı
devamını gör...
15 temmuz şehitler şarj bankası
tamam da neden ayrı başlık? yiidim.
devamını gör...
ferhan şensoy
abii *
gitti. bi parçam.
edit : daha da yeni yazmıştım. okuyun lütfen şunu :
kafasozluk.com/entry/1217327
gitti. bi parçam.
edit : daha da yeni yazmıştım. okuyun lütfen şunu :
kafasozluk.com/entry/1217327
devamını gör...
sağ açıklık
bir yıldızın, göksel koordinat sisteminde koç noktası ya da ilkbahar noktası olarak anılan noktadan olan uzaklığı. 0-24 sayıları arasında, saat cinsinden ölçülür.
görselde right ascension ile gösterilen boyalı yatay bölge sağ açıklığı gösteriyor.

(görsel, wikimedia. org'dan alıntıdır.)
görselde right ascension ile gösterilen boyalı yatay bölge sağ açıklığı gösteriyor.
(görsel, wikimedia. org'dan alıntıdır.)
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
gecenin kaçı oldu. her zamanki gibi karanlık ve yalnızlık esir almışken beni, bu gece bir yük daha yükledi üzerime. neden başladığı belli ama neden bitmediği belli olmayan bir ağlama. hüngür hüngür, ciğeri parçalarcasına bir ağlama, gözleri yakarcasına bir ağlama.
kader, lütfen bu kadar acımasız olma diyeceğim sana ama sen bana hiç acımadın ki...
kader, lütfen bu kadar acımasız olma diyeceğim sana ama sen bana hiç acımadın ki...
devamını gör...
polat alemdarın cemaatçi olması
ilk zamanlardaki paspal halini göz önüne alırsak eğer belki de o pısırık, ezik adam halleri ile doksanlar cemaatçilerini örneklendirdiği düşünülebilir. kıyafetleri bedenine oldukça büyük, kendisi sakin ve kibar görünüyordu o zamanlarda. sinsi ve sessizdi. herkesle iyi geçinmeye çalışan ara eleman gibiydi. insanları öldürür iz bırakmazdı.
zamanla yükseldi, bütün sistemi bozdu. kaşlarını aldırdı, karnını doyurdu, kilo aldı artık kıyafetleri üzerine tam oturuyordu. hatta kendisine özel kıyafetler dikiliyordu. arabalarını sürekli üst modellere taşıdı, kullandığı cep telefonları pahallı modellere dönüştü, oturduğu evler her zaman daha pahallı ve görkenli hale dönüştü.
cemaatçi midir? olabilir, parayı hiç görmedik, her zaman hizmet için kullandı*. bunun yanında her zaman pahallı zevkleri oldu, ilginç*.
cemaatçi olmadığına dair en büyük kanıt, cemaatçi erkek çantasını asla gözümüze sokmadı, kim bilir belki de takım elbisesinin içinde taşıyordu veya arabada tutuyordu. o çantanın eksiliği cemaatçi olmadığı ihtimalini güçlendiriyor.
bir diğer en önemli nokta ise bürokratların ve iş adamlarının müstehcen kasetlerini ele geçirdiğinde hepsini yok ettirmesiydi. malumunuz cemaatçilerin en büyük silahıydı kaset komploları.
her neyse, arkadaşlarım lütfen her kötülüğü ve çirkinliği bir cemaatçilere yüklemeyin. ben bu cemaatin 2007'de yaptığı pislikler sebebiyle bedel ödemişlerdenim. evet pisliklerdi, çok acılara neden oldular, çok canlar yaktılar, hayatları bitirdiler. biliyorsunuz ki bugün her bir felaketin faturasını bunlara kesenler var. aklınız varsa eğer bu oyuna düşmeyin. gerçi yukarı tükürsek bıyık, aşağı tükürsek top sakal.
iki ucu pislikli değnek.
aynı rengin morciverdi.
bu ülkede bir cemaat gider, başka bir cemaat gelir. bugün devlet kurumlarının içindeki yapılanmaları iyice inceleyiniz. bu bir zihniyet meselesidir. hastalıklı bir toplumda yaşıyoruz. dün polat alemdar vardı. bugün alparslan çakırbeyli var.
(u: )alparslan ismi tesadüfen seçilmiş olamaz değil mi?
zamanla yükseldi, bütün sistemi bozdu. kaşlarını aldırdı, karnını doyurdu, kilo aldı artık kıyafetleri üzerine tam oturuyordu. hatta kendisine özel kıyafetler dikiliyordu. arabalarını sürekli üst modellere taşıdı, kullandığı cep telefonları pahallı modellere dönüştü, oturduğu evler her zaman daha pahallı ve görkenli hale dönüştü.
cemaatçi midir? olabilir, parayı hiç görmedik, her zaman hizmet için kullandı*. bunun yanında her zaman pahallı zevkleri oldu, ilginç*.
cemaatçi olmadığına dair en büyük kanıt, cemaatçi erkek çantasını asla gözümüze sokmadı, kim bilir belki de takım elbisesinin içinde taşıyordu veya arabada tutuyordu. o çantanın eksiliği cemaatçi olmadığı ihtimalini güçlendiriyor.
bir diğer en önemli nokta ise bürokratların ve iş adamlarının müstehcen kasetlerini ele geçirdiğinde hepsini yok ettirmesiydi. malumunuz cemaatçilerin en büyük silahıydı kaset komploları.
her neyse, arkadaşlarım lütfen her kötülüğü ve çirkinliği bir cemaatçilere yüklemeyin. ben bu cemaatin 2007'de yaptığı pislikler sebebiyle bedel ödemişlerdenim. evet pisliklerdi, çok acılara neden oldular, çok canlar yaktılar, hayatları bitirdiler. biliyorsunuz ki bugün her bir felaketin faturasını bunlara kesenler var. aklınız varsa eğer bu oyuna düşmeyin. gerçi yukarı tükürsek bıyık, aşağı tükürsek top sakal.
iki ucu pislikli değnek.
aynı rengin morciverdi.
bu ülkede bir cemaat gider, başka bir cemaat gelir. bugün devlet kurumlarının içindeki yapılanmaları iyice inceleyiniz. bu bir zihniyet meselesidir. hastalıklı bir toplumda yaşıyoruz. dün polat alemdar vardı. bugün alparslan çakırbeyli var.
(u: )alparslan ismi tesadüfen seçilmiş olamaz değil mi?
devamını gör...
yazar mahlaslarının öteki dünya versiyonu
düşün düşün akla gelmeyendir.
hıyarı cennete koysan nolcak, cehenneme koysan ne farkedecek?
bi de domestic'i var, piii..
hıyarı cennete koysan nolcak, cehenneme koysan ne farkedecek?
bi de domestic'i var, piii..
devamını gör...
sözlük yazarlarının yaşları
gençler, çocuklar diyebileceğim yazarlar
ablanız 45 yaşında.
hayatta her şey mümkün.
ablanız 45 yaşında.
hayatta her şey mümkün.
devamını gör...
vegan olmak için mantıklı sebepler
parazitoloji dersi almaktır.akılda başka nedenlere yer bırakmaz.
devamını gör...
moderatör hy my i run'ın yaptığı ırkçılık
mahlası benzeyen fakat ben olmayan modun yaptığı ırkçılık. insan gerçekten hayret ediyor doğrusu.
devamını gör...