oğlumuz ne iş yapar sorusuna normal sözlük'te çaylak olarak yazıyor diye cevap veren baba
bu akşam başımıza gelmiş rezalet gibi rezalettir.
sevgilim tuğçe ile 2 senedir sözlüyüz. birbirimizin ailesiyle sık sık bir araya geliriz. tabii şu pandemi döneminde aramızdaki iletişim de azaldı. bir an evvel nikah kıyalım, düğünü sonra da yaparız diye kararlaştırdık. babama ve anneme işimizin ciddi olduğunu açtım, o da kendininkilere açmış, müstakbel kayınbabam "eh gelsinler madem" demiş. buraya kadar her şey normal.
" serdar oğlumuz ne iş yapar acaba efendim?"
"yahu işte... neydi neriman?? heh firlamans mıydı neydi."
"freelancerım baba, yazılımcıyım."
"maşallah efendim ne güzel, ne güzel başka neler yapar?" (sigortalı bir iş soruyor)
"efendim işte bir de kafa sözlük'te mi ne çaylakmış yazıyormuş."
adam oracıkta ülker kruvasanıyla çayını tüketiyordu ki, bereket versin az kaldı boğazında kalıyordu.
"heheh, ne güzel efendim... ee ne demişler kız evi naz evidir, değil mi tuğçe?"
kızcağız elinde kahve ile oracıkta bekliyor, hiçbir şey diyemedi.
velhasıl neden kayınbabam olacak kılıklı şahıs "verdim gitti" dedi anlamadım. paraya kıyıp o kadar güllü lokum aldıydım... babası olmasa diyeceğimi bilirdim de, neyse.. sende de suç var be baba, nerden çıktı şimdi çaylak maylak.. şimdi arabadayım bu entryi giriyorum, çok sinirliyim sözlük...
sevgilim tuğçe ile 2 senedir sözlüyüz. birbirimizin ailesiyle sık sık bir araya geliriz. tabii şu pandemi döneminde aramızdaki iletişim de azaldı. bir an evvel nikah kıyalım, düğünü sonra da yaparız diye kararlaştırdık. babama ve anneme işimizin ciddi olduğunu açtım, o da kendininkilere açmış, müstakbel kayınbabam "eh gelsinler madem" demiş. buraya kadar her şey normal.
" serdar oğlumuz ne iş yapar acaba efendim?"
"yahu işte... neydi neriman?? heh firlamans mıydı neydi."
"freelancerım baba, yazılımcıyım."
"maşallah efendim ne güzel, ne güzel başka neler yapar?" (sigortalı bir iş soruyor)
"efendim işte bir de kafa sözlük'te mi ne çaylakmış yazıyormuş."
adam oracıkta ülker kruvasanıyla çayını tüketiyordu ki, bereket versin az kaldı boğazında kalıyordu.
"heheh, ne güzel efendim... ee ne demişler kız evi naz evidir, değil mi tuğçe?"
kızcağız elinde kahve ile oracıkta bekliyor, hiçbir şey diyemedi.
velhasıl neden kayınbabam olacak kılıklı şahıs "verdim gitti" dedi anlamadım. paraya kıyıp o kadar güllü lokum aldıydım... babası olmasa diyeceğimi bilirdim de, neyse.. sende de suç var be baba, nerden çıktı şimdi çaylak maylak.. şimdi arabadayım bu entryi giriyorum, çok sinirliyim sözlük...
devamını gör...
doğrusunu unutturan sözler
dal sarkar kaltar kalkar kaltar sarkar dal kartal.
devamını gör...
kolay gibi görünen ama çok zor olan şeyler
bana ne diyebilmek. yoksa insanlar başkalarının işlerine burunlarını bu kadar sokmazdı bence.
devamını gör...
14 şubat için antik öyküler
yine bu gece sabahlar olmasın.
tanım: sözlük radyosunu dinlerken tanım girmeyi unutacağımızı düşündüğüm bir etkinlik.
tanım: sözlük radyosunu dinlerken tanım girmeyi unutacağımızı düşündüğüm bir etkinlik.
devamını gör...
kendi kültür düzeyinin çok altında biriyle evlenmek
yapılmaması gereken büyük hata. kişi çok pişman olur bir süre sonra ve ayrılığa gider.
devamını gör...
yazarların duydukları enfes cümleler
hayat, duygulananlar için bir trajedi, düşünenler için bir komedidir.
-jean de la bruyère
-jean de la bruyère
devamını gör...
sevgiliyi kısıtlamak
kısıtlamaktan ziyade iki kişinin sevmediği hoşnut olmadığı şeyleri bir taraf yapmıyorsa diğer tarafta yapmamalı.
aksi halde " aşkım aksam halısaha maçına gitmek yok" veya " mini etek giymek yok" tarzı saçma sapan insanı sık boğaz eden kısıtlamalara dönüşür. ilişki çıkmaza sürüklenir ve hoop ayrılık. saygı, hoşgörü ve anlayış diye boşa demiyoruz.
-hayatimizdaki tek kısıtlama pandemiden dolayı sokağa çıkma yasağı olsun sevgilim..
+tamam askim ama sen yine de o mini eteği giyme.
-sen de akşam 8-9 halisahaya gidemezsin o zaman.
+neaalakasi var ya??
- peki.
+sen zaten her şeyi kafanda kurmuşsun.
- ok.
+ bari engel atmadan bi boydan atsaydın.
- (profil resmi giden kız pp'si)
aksi halde " aşkım aksam halısaha maçına gitmek yok" veya " mini etek giymek yok" tarzı saçma sapan insanı sık boğaz eden kısıtlamalara dönüşür. ilişki çıkmaza sürüklenir ve hoop ayrılık. saygı, hoşgörü ve anlayış diye boşa demiyoruz.
-hayatimizdaki tek kısıtlama pandemiden dolayı sokağa çıkma yasağı olsun sevgilim..
+tamam askim ama sen yine de o mini eteği giyme.
-sen de akşam 8-9 halisahaya gidemezsin o zaman.
+neaalakasi var ya??
- peki.
+sen zaten her şeyi kafanda kurmuşsun.
- ok.
+ bari engel atmadan bi boydan atsaydın.
- (profil resmi giden kız pp'si)
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
en dipteyim. öyle hissediyorum. hayattan da yoruldum. abilerim ablalarım ben artık bu gezegendeki vademi doldurmak istiyorum. yemin ederim bu entryi o kadar içten yazıyorum ki. bana da kimse abuk subuk hoşlu poncikli mesaj atmasın. sadece yazmak istedim andaki düşüncelerimi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi
önce "callisto"ydum. söylenişi güzel ve allah'ın jüpiter'inin kendi halinde bir uydusu diye. mitolojik hikayesini pek sallamamıştım. ancak zeus'un tecavüzüne uğrayan callisto uydu olan callisto'dan daha çok biliniyormuş. ben de böyle bilinmek istemediğim için "köşe yastığı" olmaya karar verdim. gayet güzel, rahat, mesaj kaygısız. köşeye oturup seyretmeyi de çok severim ayrıca.
devamını gör...
kemalistlerin cahil olma nedenleri
bir aktrollün hezeyanı. herkesi kendileri gibi sanıyorlar.
devamını gör...
4-3-3 oynatan aykut
bugün severek takip ettiğim yazarlara ayırdım kiiii 4-3-3 oynatan aykut ta bunlardan biridir. şiir sever biri hiç kötü olur mu efendiler.buralarda ol hep
devamını gör...
eş cinsellerden nefret etme hakkı
nefret edecekseniz içinizden edin. tamam sevmeyebilirsiniz ama saygı duyacaksınız.
devamını gör...
hafızam silinse de tekrar izlesem denilen diziler
(bkz: bizimkiler)
gönüllerde öyle bir taht kurdu ki, bugün de sıkça anılır, bir gün tekrar izlemek için vakit kollanır.
gönüllerde öyle bir taht kurdu ki, bugün de sıkça anılır, bir gün tekrar izlemek için vakit kollanır.
devamını gör...
mutsuz insanlardan iyi arkadaş olmaması
kendine hayrı olmamasından kaynaklanan durumdur.
devamını gör...
sipariş nickaltı
samimi değildir ve son derece komiktir. isim versem burayı yıkarlar. yani cidden yıkarlar.
neler gördüm neler. tanrı affetsin. nickaltı dediğimiz olay içten gelir ve yazılır. yürekten yahu yürekten. neyse.
neler gördüm neler. tanrı affetsin. nickaltı dediğimiz olay içten gelir ve yazılır. yürekten yahu yürekten. neyse.
devamını gör...
en kıskanılan insan davranışı
günün herhangi bir saatinde ben uyumaya gidiyorum diyerek yatagina giden ve gerçekten o yataga yatarak dakikalar içinde uykuya dalan insan davranışıdir.ben böylesine istikrarlı,iradeli,beynine bu denli hükmedebilen insan karşısında dugme ilikler sapka çıkarırım.
devamını gör...
attargah
attar binlerce yıl öncesinin öz türkçesi'nde at anlamına gelmektedir.
attargah şarkısı ise atların asilliğinden bahseden eski türk şarkısıdır. daha sonra ise bir savaş şarkısı olmuş ve atalarımız bu şarkı ile orta asya'da büyük zaferler kazanmıştır.
geleneksel türk müzikleri yapan alta-kai grubu tarafından söylenmektedir.
milliyetçilik, sömürücülerin değil; mustafa kemal devrimcilerinin bayrağıdır - uğur mumcu.
attargah şarkısı ise atların asilliğinden bahseden eski türk şarkısıdır. daha sonra ise bir savaş şarkısı olmuş ve atalarımız bu şarkı ile orta asya'da büyük zaferler kazanmıştır.
geleneksel türk müzikleri yapan alta-kai grubu tarafından söylenmektedir.
milliyetçilik, sömürücülerin değil; mustafa kemal devrimcilerinin bayrağıdır - uğur mumcu.
devamını gör...
geyikli gece
turgut uyar'ın bu enfes şiirinin tamamı şöyledir:
halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta
her şey naylondandı o kadar
ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
ama geyikli geceyi bulmadan önce
hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk
geyikli geceyi hep bilmelisiniz
yeşil ve yabani uzak ormanlarda
güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
hepimizi vakitten kurtaracak
bir yandan toprağı sürdük
bir yandan kaybolduk
gladyatörlerden ve dişlilerden
ve büyük şehirlerden
gizleyerek yahut döğüşerek
geyikli geceyi kurtardık
evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
üç güvercin görsek meksika geliyordu aklımıza
caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
bilir bilmez geyikli gece yüzünden
"geyikli gecenin arkası ağaç
ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
ister istemez aşkları hatırlatır
eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
şimdi de var biliyorum
bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
dağlarda geyikli gecelerin en güzeli
hiçbir şey umurumda değil diyorum
aşktan ve umuttan başka
bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor
biliyorum gemiler götüremez
neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
örneğin manastır'da oturur içerdik iki kişi
ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
geyikli gecenin karanlığında
aldatıldığımız önemli değildi yoksa
herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
gümüş semaverleri ve eski şeyleri
salt yadsımak için sevmiyorduk
kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
ne iyiydik ne kötüydük
durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı
ama ne varsa geyikli gecede idi
bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
büyük otellerin önünde garipsiyorduk
çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
yahut bir adam bıçaklasak
yahut sokaklara tükürsek
ama en iyisi çeker giderdik
gider geyikli gecede uyurduk
"geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
sultan hançerleri gibi ayışığında
bir yanında üstüste üstüste kayalar
öbür yanında ben"
ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
eskimiş şeylerle avunamıyoruz
domino taşları ve soğuk ikindiler
çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
gölgemiz tortop ayakucumuzda
sevinsek de sonunu biliyoruz
borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
iyice kurulamıyorum saçlarını
bir bardak şarabı kendim için içiyorum
"halbuki geyikli gece ormanda
keskin mavi ve hışırtılı
geyikli geceye geçiyorum"
uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta
her şey naylondandı o kadar
ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
ama geyikli geceyi bulmadan önce
hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk
geyikli geceyi hep bilmelisiniz
yeşil ve yabani uzak ormanlarda
güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
hepimizi vakitten kurtaracak
bir yandan toprağı sürdük
bir yandan kaybolduk
gladyatörlerden ve dişlilerden
ve büyük şehirlerden
gizleyerek yahut döğüşerek
geyikli geceyi kurtardık
evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
üç güvercin görsek meksika geliyordu aklımıza
caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
bilir bilmez geyikli gece yüzünden
"geyikli gecenin arkası ağaç
ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
ister istemez aşkları hatırlatır
eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
şimdi de var biliyorum
bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
dağlarda geyikli gecelerin en güzeli
hiçbir şey umurumda değil diyorum
aşktan ve umuttan başka
bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor
biliyorum gemiler götüremez
neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
örneğin manastır'da oturur içerdik iki kişi
ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
geyikli gecenin karanlığında
aldatıldığımız önemli değildi yoksa
herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
gümüş semaverleri ve eski şeyleri
salt yadsımak için sevmiyorduk
kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
ne iyiydik ne kötüydük
durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı
ama ne varsa geyikli gecede idi
bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
büyük otellerin önünde garipsiyorduk
çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
yahut bir adam bıçaklasak
yahut sokaklara tükürsek
ama en iyisi çeker giderdik
gider geyikli gecede uyurduk
"geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
sultan hançerleri gibi ayışığında
bir yanında üstüste üstüste kayalar
öbür yanında ben"
ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
eskimiş şeylerle avunamıyoruz
domino taşları ve soğuk ikindiler
çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
gölgemiz tortop ayakucumuzda
sevinsek de sonunu biliyoruz
borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
iyice kurulamıyorum saçlarını
bir bardak şarabı kendim için içiyorum
"halbuki geyikli gece ormanda
keskin mavi ve hışırtılı
geyikli geceye geçiyorum"
uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
devamını gör...

