konum: kapıdan gir, kediyi geçince solda.

statü: ''bana para ver'' cümlesindeki gizli özne.
devamını gör...

gerekmedikçe kafa şişirir.ülkemizde ota boka basılır.en uyuz olanı da kırmızıdayken turuncu ışık yanar yanmaz basılandır.
devamını gör...

moralimi bozan bir şeydir. gireyim sözlüğe bir şeyler yazayım diyorum, yok arkadaş bir şey çıkmıyor. sonra kendime kızıyorum, bu kadar boş musun diye.

herkes benim gibi olsa sözlük batar.
devamını gör...

başlık bana şifremi unuttuğumu hatırlattı, teşekkürler efendim.
devamını gör...

borussia dortmund taraftarlarının ustası olduğu konudur.

ayrıca yazımı karıştırılan kelimelerden biridir.
devamını gör...

şüphesiz salgınların en güzelidir.
devamını gör...

çok hızlıyız aman ha kayıp düşmeyelim.
devamını gör...

her an aldatılabilirsiniz.
ürkünç.
devamını gör...

hayırlı uğurlu olsun başlıyoruz demek istediğim başlıktır.
içeride dolanan çaylakların ensesine vuruyorum sevinçten yürüyün len kenardan kenardan dolaşın.
devamını gör...

android telefonlarda reklamsız ve arka planda youtube kullanmaya yarayan harikulade program.
devamını gör...

tahta döşemelerin arasına pamuk, kendir gibi parçalar sıkıştırıp zemini ziftlemek.

gemi ve ve büyük sandalların tahta güvertesi için de uygulanır.
devamını gör...

- üşüdün mü?
- evet.
- google earth.
devamını gör...

bu nasıl bi genellemedir?
devamını gör...

torunum olsa ne severim diye düşünüyorum. ama evli bile değilim.
devamını gör...

çocuğun karakteri ve istekleri göz önüne alınarak seçilmesi gerekir yoksa o spor çocuğa eğlence yerine eziyet olur.
devamını gör...

ateizmin önde gelen savunucularından olan ingiliz filozof antony flew'un ilk baskısı 2008 yılında yayınlanan ateizmden teizme geçişini gerekçeleri ile anlattığı kitabıdır.

görüşünü değiştirene kadar geçen sürede ateizmi en ateşli bir biçimde savunmuş. ateistlerin ise görüşlerine başvurduğu kaynak olmuştur. görüşünü değiştirdikten sonra taraftarları tarafından topa tutulmuştur.



"antony flew özgür düşünce yoluyla kanıtın götürdüğünü düşündüğü yere yani teizme gittiğinde, sözde özgür düşünürler tarafından en sert biçimde açıkça itham edildi. sanki en affedilmez günahı işlemiş gibiydi. şimdi elinizde anti-teizmden teizme yolculuğunun kişisel hikayesi bulunuyor. bu kitabı gerçeğin peşinde olan, gerçekten açık fikirli herkese öneriyorum. "


" dr. william lane craig, talbet teoloji fakültesi profesörü. "
devamını gör...

bayramın tüm coşkusunu hissettirecek, en keyifli sofralara umut dolu ezgilerle eşlik edecek olandır. *
devamını gör...

1999 yılında serinin game boy için çıkan 3. oyunu castlevania legends ile evrenine giriş yaptığım eğlenceli seri. hey gidi sonia belmont... ehm, neyse. daha sonra bir takım aksilikler ile birlikte seriden uzaklaşsam bile 2010-2011 yılları arasında harmony of despair ile seriye geri dönmüş fakat yıllar önce aldığım tadı hiç ama hiç alamamıştım, rezil bosslar ve hiçe sayılan hikaye ile igarashi gözümde iyiden iyiye düşmüştü. koji igarashi'ye ayrı konami'ye ayrı hakaretler sıralarken castelvania: lords of shadow ile kaybettiğim oynama şevkini geri kazandım fakat konami sanki onun düşmanıymışım gibi 2013 yılında piyasaya sürdüğü lords of shadow- mirror of fate ile yine seriden nefret ettirmeyi başardı. 2017 yılında çıkan web dizisi yüzünden şimdilerde yana yakıla aria of sorrow aramaktayım, gençliğimi yedin netflix.

diziye geri dönersek, çizimler vasatın üstündeydi ve bence serinin ana temasına da uygundu. gotik atmosfer özlemimi tamamen giderdi. dracula, alucard, carmilla, trevor belmont ve hector'un seslendirmelerini de sevdim ama sypha'nın seslendirmesi aksanından mı yoksa karakterle bir türlü senkronize olamamasından mı bilemiyorum sinir bozucuydu ki ben sypha karakterini oldum olası sevmişimdir. dracula's curse oldukça güzel bir seçim olmuş ki ilk iki sezon bu yüzden akıp gitti resmen ki bunda toplamda sadece 12 bölüm olmasının da etkisi var. karakterlere derinlik katılmalıydı ama ilk sezonu 4 bölümden ibaret yaparak bu şansı hiç ettiler ve 2. sezonda ne kadar toparlamaya çalıştılarsa da bence olmadı.

alucard karakterinin karizması için izlemiş olsam bile dracula'nın bakış açısına yönelimim daha fazla oldu. ne kadar bilinçsizce ve tamamen hüsran içerisinde hareket etse de sonuna kadar haklıydı. tüm komplike düşünme yetilerine rağmen yine de vahşi hayvanlar gibi davranmayı seçen insanoğlu ölmeyi ve yok oluşa sürüklenmeyi tamamen hak ediyordu. iki üç tanım önce rebreanu, biermann, savaş karşıtlığı falan diyerek ağlıyordun, yaa gandalf kardeş. biz bu hesabı iki kişi kullanıyoruz da. * yok öyle bir şey sözlük, şimdi durduk yere başımız ağrımasın.

katliam sahnelerini gerçekten güzel tasarlamışlar, belmont'u savaşırken izlemek bir yana çekinmeden en kanlı sahneleri bile izleyicinin gözünün içine sokmuşlar ve bu görsel açıdan tam bir şölen yaratıyor. benim diyen korku filmlerinde bu kadar vahşet izleyemiyoruz. alucard-trevor atışmaları ne kadar seriyi keyiflendirse de diyaloglar bazen basitleşiyor ama yine de ara ara verilen güzel mesajları yakalamak da mümkün.
devamını gör...

bence çok haklı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

anne timsah, yumurtadan çıkan yavrularını ağzıyla suya kadar taşır. doğuştan iyi birer yüzücü olan yavrular da suya girer girmez böcek, balık, kurbağa iribaşlarını yemeye başlarlar. ancak ince derili ve küçük olduklarından etraftaki uzun gagalı kuşlar ve etobur canlılar için oldukça lezzetli bir avdırlar. o yüzden anneleri fazla yanlarından ayırmaz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim