vurarak tamir etmedir muhtemelen. işin garibi işe de yarıyor.
devamını gör...

hediye göndermek isteyenlere itina ile adresimi veririm. yoldaş karmayla ödüllendirebilir. teşekkürler. iyi günler.
devamını gör...

çöplerimizi ayrıştırmıyo oluşumuz en büyük belirtidir.
devamını gör...

o kadar güzel bir haber ki. gündemdeki haberleri takip etmek içimi karartıyor ama arada çıkan bu haberler iyi insanların varlığına olan inancımı kuvvetlendiriyor. iyi ki böyle insanlar var. kendisine sağlıklı, mutlu, huzurlu uzun bir ömür diliyorum. umarım hayatı hep güzelliklerle dolu olur.
devamını gör...

sürekli kendini övmesi ve bilgisizliğine rağmen çok konuşması.
devamını gör...

sakızdaki karikatür gibi kasketli, gözlüklü ve palto giyen kişilere yapılan benzetme.
devamını gör...

satılık enkaz isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

şaşırma durumunda kullanılan bir söz öbeğidir.

örnek olarak:

+ kız hayriye, remzi eniştenin altınlarını çalmışlar.

-daha neler şükrüye abla!.
devamını gör...

daha bu akşam annemin bir arkadaşı (komşu) güya uzun yola çıkacağı için vedalaşmaya gelmiş, açık açık söylemedi ama "bütün çocuklarımıza dua ediyorum en çok da sana dua ediyorum, inşallah gönlüne göre birisi çıkar karşına" derken, en çok da sana acıyorum demek istedi heralde, kaşlarını küçük emrah gibi yapmasından onu anladım çünkü, şimdi yaşlı başlı kadın bir şey de diyemiyorsun, ben seviyorum diye çuvalla domates kurutup köyünden getiren bir insana ben ne diyebilirim ki,

koskoca kadına "de bakayım sen bana, ne diliyosun benim için, sen benim ne istediğimi biliyormusun" diye sorsan, "benim gönlümde kendi şirketim, kendi atölyem var, sana evinde otururken çalışıp, üretip para kazandırmak var" desem anlarmı,
tasarım yapmayı, ihracat yapmayı çocuk yapmaktan daha çok istiyorum desem anlarmı...

kendi istediklerine sahip olmayanları mutsuz zannediyorlar garip bir şekilde, ve ısrarla yalnız bir insan hep mutsuz sanıyorlar, bir yandan eşlerinden şikayet edip, eşleri olmadan daha kötü olacağı için istemeyerek katlandıklarını da belirterek, sanki "onlara göre" iki kötü halden birini (başka alternatif yokmuş gibi) seçmek özenilecek bir şeymiş gibi, kendi kendilerine ölçüyorlar, biçiyorlar, karar veriyorlar ve acıyorlar ya inanılır gibi değil...

halbuki ben kulaklığımı takıp, istediğim zaman istediğim kadar çalışmaktan, okumaktan, öğrenmekten, yazmaktan, öğrenmek istediğim işlerle uğraşmaktan gayet memnunum ve mutluyum, bir şeyin eksikliğini de hissetmiyorum...

ben onlara acıyorum ama bir sebebi var, onlara öğretilen sınırları öyle bir öğrenmişlerki, mümkün değil o eşiği geçemezler, ne gösterilmişse, ne için doğru denmişse, onu kabul etmişler, hiçbiri de dememişki neden ya? neden arkadaş, ben sizin gösterdiğiniz gibi yaşamak istemiyorum.. kendi hallerine bırakılmamışlar ki, ne istediklerini de ya da neleri isteyebileceklerini bile bilmiyorlar.. yazık bu insanlara gerçekten, kendi özelliklerini bile keşfedemeden, birbirlerinin fotokopisi gibi yaşayıp ölüp giden insanlar bunlar, belki çok acımasız diyeceksiniz benim için ama, evlerindeki eşyalar bile aynı, hiçbirinin özgün bir mobilyası yok, hiçbirinin evinde duvarda asılı bir resim yok, gerçek malzemeden bir eşyası yoktur, ben mimariye ve sosyolojiye meraklı olduğum için hep bakarım insanların evlerine, ekonomiyle alakalı değil bu dediğim, karakterli evleri olmayanların kendilerininde pek karakterli olduğunu görmedim daha... bakın iyi yada kötü demiyorum, karakterli...
devamını gör...

"haa tamam abi".

arkadaşımla bir konu üzerine konuşurken bana, konuyu anladığını belirten bu mesajı atmıştı.


tanım: en son aldığımız whatsapp mesajını paylaştığımız başlık.
devamını gör...

kimseden hayır yok bu dünyaya gelen kaygılı tanalerden biriyiz sadece
devamını gör...

az önce knut hamsun'un açlık kitabını okurken aklıma gelen düşünce.

bilen bilir, mezarlıklar müdürlüğünde işçiyim. günde nereden baksan 15-20 cenaze gelir önce sisteme geçirir, sonra yıkar sonra mezar eşip merhumu defnederiz.

hani derler ya sattığın malı bileceksin. arıcı sattığı balı bilir, terzi atlas kumaş nedir, hangi ketenin evsafı iyidir bilir, doktor hastasını muayene eder hiç değilse ve bilir...

bizler de gelen naaşları sorguluyoruz. birçok ölüm nedeniyle karşı karşıya geliyoruz. yaralama, boğulma, çatışma...

fakat fark ettim ki, aralarında hiçbiri güllü lokum yerken ölmemiş? nasıl olabilir yahu? nasıl?

bakın bugün worldometers istatistik sitesinde 152 bin kişinin rahmetli olduğu belirtiliyor. hadi diyelim ki bunlardan 100 bini eceliyle ölmüş olsun, geriye kalan 52 binin 30 bini de hastalık, kaza, cinayet vs. gibi sebeplerden ölsün. kalır sana 22 bin kişi. bu 22 bin kişinin tamamı potansiyel olarak güllü lokum yerken ölme adayıdır. ayrıca yine aynı sitede gördüğümüz bugün dünyaya gözlerini açan dünyalı sayısı 211 bin... bunlar da potansiyel olarak güllü lokum kurbanı olabilir.

peki istatistiklerde bulamadık diyelim. peki veritabanları?

yine bulamıyoruz. hiçbir veritabanında güllü lokum yerken öldüğü bilgisine yer verilmemiş. yani birçok kanalda "boğazına kaçan bir şeyden ötürü falanca saatte ex olmuştur" diye ifade geçiyorlar. aradığımız bu değil, bilakis yerken ölmeli.

araştırmalarıma devam ettim. internetin derin katmanı olan deep web'e girmekte karar kıldım. burada bilenler bilir istihabarat siteleri vardır. lanet olası federallere yakalanmamak için internetimin proxy ayarlarını değiştirdim. bu arada aklıma unuttuğum bir husus geldi ve oturduğum koltuktan yıldırım gibi fırlayarak yanlışlıkla elimdeki jack daniels blue label viskimi yerlere döktüm. yerlere paspas atarak hemen pc başına geçip akşamdan hazırladığım 6'lı kuponumu doldurdum. sağlam oran yaptık anasını satim, jokey muharrem abi rochester "son ayakta birinci gelmezse kasaba satıcam bu namıssızı ehhehe" demişti dalga geçerek, umarım yarınki ayakta kazanır, annemin emekli maaşının tamamını yatırdım anasını satim büyük girdik öyle böyle değil.

neyse deep web'te de istihbarat sitelerinde arşivleri karıştırdım. çıkan sonuçlar genelde "viski içerken ölenler, yemek yarışmasına katılıp ölenler" gibi basit şeylerdi. burada da bulamadım. yok ulan yok.

artık kabul etmeliyim. çünkü bir acı gerçekle yüzleşmek için, öncelikle kabul etmek gereklidir. inkar, öfke, pazarlık ve depresyon evrelerini aşmıştım. son evreye geldim, kabullenmeye.

bu acı gerçekten sizin de haberiniz olsun istedim, başınızı ağrıttımsa affola dostlar.
devamını gör...

beyin hasarı sonucunda santral sempatik deşarjın azalması ve beyin natriüretik peptit(bnp) başta olmak üzere natriüretik faktörlerin artmasına bağlı gelişen natriürez(idrarla sodyum atılımı) ve hiponatremi tablosudur.

klinik olarak en erken bulantı kusma halsizlik;daha sonrasında konfüzyon,letarji,kafa içi basınç artışı (kibas),papil ödemi gelişebilir.

tedavi olarak sodyum açığı belirlenerek sodyum replasmanı yapılır.
eğer akut ve semptomlar ağır durumda ise %3 lük nacl kullanılırken;
asemptomatik olgularda hiponatremi yavaş yavaş düzeltilmelidir aksi takdirde santral pontin miyelinozis tablosu oluşabilir.
devamını gör...

bir süredir takip ettiğim, yazılarını keyifle okuduğum, güzel enerjisi olduğuna inandığım başarılı, beğeni yoluyla anlaştığımız bir yazar. kalemi daim olsun.
devamını gör...

milli içkimiz ayranın sıralaması.
1:dost ayran
2: içim ayran
3: menemen çiftlik
4:sakıp ağa.
hepsini tavsiye ederim, nede olsa milli içkimiz.
devamını gör...

burt bacharach ve hal david tarafından yazılan ve hall of fame mensubu b.j.thomas tarafından seslendirilen muhteşem şarkıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sanatla ve edebiyatla ilgilenmenin en güzel yanlarından biri sanat türleri arasında geçiş yapabilme imkanıdır. bazı resimler sizi filmlere, o filmler sizi kitaplara, kitaplar sizi şarkılara, şarkılar da bambaşka yerlere taşıyabilir.

defalarca gerçekleştirdiğim bu yolculuklarda bir keşif gibi hissettiğim çok olmuştur kendimi. mesela slavoj zizek’in yamuk bakmak kitabı beni onlarca başka kitabı ve filme götürmüştü. bunlardan en önemlisi belki de saki’nin open window öyküsü idi. bu öykü de beni (bkz: open window (kısa film))’e taşımıştı. bunun gibi onlarca örnek verebilirim. ve bu örneklerden biri de bu harika şarkı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

mickybo ve ben filmine cnbc-e ekranlarında tamamen boş olduğum bir anda rastlayıp izlemeye başladığımda film beni anında içine almıştı ama daha güzel tarafı bu film beni butch cassidy ve the sundance kid filmine götürdü. bu filme de bayıldım ve film de beni 1969 yılında bu film için yapılmış olan raindrops keep falling on my head isimli şarkıya götürünce ister istemez b.j.thomas ile de tanışmış oldum. muhteşem döngü.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şarkının sözleri zorlukları aşmak için kendi kendine telkinde bulunan bir adamı anlatıyor. mutluluğun kendisini bulmasının uzun sürmeyeceğini düşünen bir adamın. hem sözleri hem müziği ile sabah uyanır uyanmaz dinlenebilecek bir şarkı.
devamını gör...

dün gece erken uyuyarak aralarından çıkmaya yeltendiğim yazar grubu.**
devamını gör...

anayasa mahkemesi (aym), “kasıtlı ya da taksirli suç ayrımı yapılmaksızın 6 aydan fazla hapis cezası alınmasının bekçiliğe engel oluşturduğunu” öngören kuralın iptal edilmesi ile artık herhangi bir yasal engelin bulunmaması durumu.
buradan
zaytung haberi niteleliği taşıyan haber ama gerçek.
artık ne kadar çakal, hırsız, tecavüzcü varsa torpil vasıtasıyla olabilirler.
sokaklarımız daha huzurlu ve güvenli.
(bkz: yersen)
devamını gör...

çağlar demirkapı ve uğur taşdemir tarafından yapılan bir iyilik programı* ilk defa denk geliyorum sanırım, bu bölümde tanzanya dar es salaam şehrindeki bir yetimhane ve mahalle için su sorununu çözdüler. biterken gözyaşlarım istemsiz aktı, mutluluktan. güzel insanlar hayattan umudu kesmemek için ne güzel sebeplersiniz sizler... yetimhane ayrı dokundu kalbime, insana oralara gitme, o çocukların hepsini sıkı sıkı sarma hissi veriyor...
devamını gör...

en üst edit: bugün 6 mayıs 2021. bu gece, yani 7 mayısa girerken 00.00'dan bahsediyorum. hâlâ soru geliyor, yanlış olmasın.

üst edit:
perşembe gecesini cumaya bağlayan 00.00'dan bahsediyorum. yanlış olmasın.

sevgili sözlük ahalisi;

6 mayıs perşembe gecesi, saat tam 00.00'ı vurduğunda * canlı yayınla karşınızda olacağız.

"biz" olacağız. biz kim?

kafa sözlük'ün en çok göze batan "troll" ismi, diğer troller'in idolü, "entel"lerin nefretini "kazanmış" kişi... bildiniz: lucifer. *

diğer isim de benim işte... hakkında anlatılacak pek bir şeyi olmayan, uzun yazı manyağı, baş "entel"lerden meja...

"siz ikiniz nasıl bir ortak paydada birleşmiş olabilirsiniz ki? ne konuşacaksınız allah aşkına!" sorusunu soruyorsanız tebrikler! normal bir insansınız. mini test sonucunu da bildirdiğime göre cevaplayayım: konumuz ilişkiler. arkadaşlık, karşı cins fark etmeksizin...

ancak tabii bu konuyla sınırlı kalmamıza gerek yok. yayının biteceği saate kadar, bu başlık altında "şunu konuşun, bundan bahsedin..." şeklinde bizlere ulaştıracağınız her konuyu ya da soracağınız her soruyu değerlendirmeye alacağız. tamam, her konu olmayabilir... mantıklı bir şeyler olsun yeter. yani öyle yeni spiker olmuş kız edasıyla soracağınız "ehü ehe sevgili lucifer; neden trollük?" tarzı sıradan sorularınızı ya da "bir tur sevişin de dinleyelim" gibi olağanüstü fikirlerinizi kendinize saklamanızı rica ediciiz. *

cıvıklığı bir kenara bırakıyorum ve çağrımı yineliyorum: 6 mayıs gecesi hepinizi kafa sözlük radyosuna bekliyoruz. yeni gelenler, "radyo nerede, hani link?" diyenler için aha da link:
radyo.kafasozluk.com/

programda görüşmek üzere...

not: programımız her hafta düzenli yapılacak bir program değil. kafamıza estikçe, yani arada sırada yapmayı düşündüğümüz bir program. hatta ilk ve son yayınımız bile olabilir. o nedenle kaçırmamanızı öneririm.
devamını gör...

cümlenin sonuna bakmak yeterli olabiliyor bazen. evet.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim