pdf kitap bulabileceğimiz siteler
haram haram diye söylenenler kitapların çok pahalıya satıldığından haberleri yok galiba. tabi ki kul hakkına karşıyız ama insanları bu yollara mecbur bırakanlara misliyle karşıyız.
telegram kullanan varsa "e - kitap paylaşım" kanalından birçok kitap bulabilirsiniz.
telegram kullanan varsa "e - kitap paylaşım" kanalından birçok kitap bulabilirsiniz.
devamını gör...
çanlar kimin için çalıyor
(bkz: çanlar kimin için çalıyor) hemingway'in ispanyol iç savaşını, aynı zamanda savaşın anlamsızlığını anlattığı eseri. roman john donne şiiri ile başlar. yıllar sonra kitabı, olay örgüsünü ve karakterlerini unutmak mümkün ama şiir kitabın en kısa özeti şeklinde bir kere okunduğunda akıllara kazınıyor. not olarak aşağıya bırakıyorum.
insan ada değildir,
bütün de değildir tek başına,
anakaranın bir parçası,
okyanusun bir damlasıdır;
bir kum tanesini alıp götürse bile deniz,
küçülür avrupa,
sanki bir burunmuş,
dostlarının yada senin bir yurdunmuş gibi
bir insanın ölümüyle eksilirim ben,
çünkü bir parçasıyım insanlığın;
işte bu yüzden hiç sorma çanların kimin için çaldığını,
çanlar senin için çalıyor
- ama yine de onu öldürdün.
evet. yine öldüreceğim. ama eğer daha sonra yaşarsam, hiç kimsenin kılına zarar vermeden öyle bir yaşayacağım ki, günahım bağışlanacak.
kim bağışlayacak?
kim bilir? burada artık ne tanrımız, ne onun oğlu ne de kutsal ruh olmadığına göre, bağışlayacak olan kimdir? bilmem.
artık tanrın yok mu ?
yok arkadaşım. kesinlikle yok. eğer tanrı olsaydı, benim şu gözlerimle gördüklerimin olmasına hiçbir zaman izin vermezdi. bırak, onların olsun tanrı.
tanrının varlığını savunuyor onlar.
açıkçası dine inanarak yetiştirildiğim için onu özlüyorum. ama şimdi insanın kendisine karşı sorumlu olması gerekiyor.
öyleyse adam öldürdüğün için seni bağışlayacak olan yine sensin. sy 51
- komünist misin sen ? diye sordu kadın.
hayır, antifaşistim.
ne kadardır?
faşizmin ne olduğunu anladığımdan beri. sy 76
- seninle karşılaşana değin onlardan hiçbir şey istemedim, biliyor musun? ne de bir ricada bulundum. hareket dışında ya da bir savaşı kazanmak dışında hiçbir şey düşünmedim. gerçekten tutkularım çok saftı. çok çalıştım, şimdiyse seni seviyorum ve " dedi gerçekleşmeyecek her şeyi kucaklayarak" uğruna savaştığımız her şeyi nasıl seviyorsam, öyle seviyorum seni de. özgürlüğü, insan onurunu sevdiğim gibi seviyorum seni, tüm insanların çalışma hakkını, aç kalmama hakkını sevdiğim gibi seviyorum seni. seni, savunduğumuz madrid'i sevdiğim gibi, ölen tüm yoldaşlarımı sevdiğim gibi seviyorum. çoğu da öldü. pek çoğu. nice çok olduklarını düşünemezsin bile. ama seni dünyada en çok sevdiklerim kadar seviyorum, seni daha da çok seviyorum.
seni dünyalar kadar seviyorum, tavşan. sy 368
insan ada değildir,
bütün de değildir tek başına,
anakaranın bir parçası,
okyanusun bir damlasıdır;
bir kum tanesini alıp götürse bile deniz,
küçülür avrupa,
sanki bir burunmuş,
dostlarının yada senin bir yurdunmuş gibi
bir insanın ölümüyle eksilirim ben,
çünkü bir parçasıyım insanlığın;
işte bu yüzden hiç sorma çanların kimin için çaldığını,
çanlar senin için çalıyor
- ama yine de onu öldürdün.
evet. yine öldüreceğim. ama eğer daha sonra yaşarsam, hiç kimsenin kılına zarar vermeden öyle bir yaşayacağım ki, günahım bağışlanacak.
kim bağışlayacak?
kim bilir? burada artık ne tanrımız, ne onun oğlu ne de kutsal ruh olmadığına göre, bağışlayacak olan kimdir? bilmem.
artık tanrın yok mu ?
yok arkadaşım. kesinlikle yok. eğer tanrı olsaydı, benim şu gözlerimle gördüklerimin olmasına hiçbir zaman izin vermezdi. bırak, onların olsun tanrı.
tanrının varlığını savunuyor onlar.
açıkçası dine inanarak yetiştirildiğim için onu özlüyorum. ama şimdi insanın kendisine karşı sorumlu olması gerekiyor.
öyleyse adam öldürdüğün için seni bağışlayacak olan yine sensin. sy 51
- komünist misin sen ? diye sordu kadın.
hayır, antifaşistim.
ne kadardır?
faşizmin ne olduğunu anladığımdan beri. sy 76
- seninle karşılaşana değin onlardan hiçbir şey istemedim, biliyor musun? ne de bir ricada bulundum. hareket dışında ya da bir savaşı kazanmak dışında hiçbir şey düşünmedim. gerçekten tutkularım çok saftı. çok çalıştım, şimdiyse seni seviyorum ve " dedi gerçekleşmeyecek her şeyi kucaklayarak" uğruna savaştığımız her şeyi nasıl seviyorsam, öyle seviyorum seni de. özgürlüğü, insan onurunu sevdiğim gibi seviyorum seni, tüm insanların çalışma hakkını, aç kalmama hakkını sevdiğim gibi seviyorum seni. seni, savunduğumuz madrid'i sevdiğim gibi, ölen tüm yoldaşlarımı sevdiğim gibi seviyorum. çoğu da öldü. pek çoğu. nice çok olduklarını düşünemezsin bile. ama seni dünyada en çok sevdiklerim kadar seviyorum, seni daha da çok seviyorum.
seni dünyalar kadar seviyorum, tavşan. sy 368
devamını gör...
ince memed
işe başladığımdan beri gerektiği gibi okuyamıyorum. ya vaktim olmuyor ya ben vakti aylaklık yaparak değerlendiriyorum. 2021 yılına girmeden evvel kendime bir hedef belirledim. yıl sona ermeden ince memed serisini okuyup bitirecektim. çok zordu. hatta imkansıza yakındı ama başardım. bir yıla yaydım ama nihayetinde ince memedi bitirdim.
yaşar kemal 32 yılda yazmış bu kitabı, allahtan benim hatmetmem o kadar uzun sürmedi.
rus edebiyatını sevme nedenim yazarların hiç umurumuzda olmayan kişileri ve olayları anlatmadaki muhteşem yetenekleri. her gereksiz detay önce incelikle anlatılıyor ki, bütün karakterleri yanı başımda otursa yabancılamayacak kadar benimsiyorum. ben ince memed'i okurken de aynı yakınlığı hissettim. ince memed, topal ali, hürüce ana yanımda olsa, vay efendim yabancı gelmiş demem. oturur sohbete girişir hatta kendi akrabalarımdan daha samimi ilişkiler kurarım. o derece!
bira konu hakkında detay vereyim. ince memed akdenizdeki ağaların zulmünden kaçıp küçük yaşta eşkiya olmak zorunda kalıyor. (aslında zorunda değil de, adamın biri tutup eşkiyalara teslim ediyor.) ince memed burada başlıyor kendince adaleti sağlamaya. aşık oluyor, çocuk yapıyor, dost ediniyor, düşman ediniyor, genellikle düşman ediniyor, zaman zaman eşkiyalığı bırakmaya niyetleniyor ama başaramıyor... öyle çok da matah bir konusu yok yani. ama yaşar kemal işte... hiç umurumuzda (en azından benim) umurumda olmayacak konuyu öyle bir işliyor ki, "ayy gülmedi memedimin yüzü" diyerek sayfaları çevirmeye başlıyorsunuz.
bu arada kitapta beni en çok düşündüren kısım halkın efsanelere inanma hızı oldu. her dedikodu o kadar kolay yayılıyor, değişiyor, inanç haline geliyor ki... başlarda gülüyordum, halk ne cahil, her şeye inanıyor diyordum. günümüzde de pek bir şeyin değişmediğini, sosyal medyada ortaya atılan her iddianın veriymişçesine milyonlarca beyin tarafından işlendiğini gördükçe içim yanarak ve saygıyla andım yaşar kemal'i. kalemine sağlık.
yaşar kemal 32 yılda yazmış bu kitabı, allahtan benim hatmetmem o kadar uzun sürmedi.
rus edebiyatını sevme nedenim yazarların hiç umurumuzda olmayan kişileri ve olayları anlatmadaki muhteşem yetenekleri. her gereksiz detay önce incelikle anlatılıyor ki, bütün karakterleri yanı başımda otursa yabancılamayacak kadar benimsiyorum. ben ince memed'i okurken de aynı yakınlığı hissettim. ince memed, topal ali, hürüce ana yanımda olsa, vay efendim yabancı gelmiş demem. oturur sohbete girişir hatta kendi akrabalarımdan daha samimi ilişkiler kurarım. o derece!
bira konu hakkında detay vereyim. ince memed akdenizdeki ağaların zulmünden kaçıp küçük yaşta eşkiya olmak zorunda kalıyor. (aslında zorunda değil de, adamın biri tutup eşkiyalara teslim ediyor.) ince memed burada başlıyor kendince adaleti sağlamaya. aşık oluyor, çocuk yapıyor, dost ediniyor, düşman ediniyor, genellikle düşman ediniyor, zaman zaman eşkiyalığı bırakmaya niyetleniyor ama başaramıyor... öyle çok da matah bir konusu yok yani. ama yaşar kemal işte... hiç umurumuzda (en azından benim) umurumda olmayacak konuyu öyle bir işliyor ki, "ayy gülmedi memedimin yüzü" diyerek sayfaları çevirmeye başlıyorsunuz.
bu arada kitapta beni en çok düşündüren kısım halkın efsanelere inanma hızı oldu. her dedikodu o kadar kolay yayılıyor, değişiyor, inanç haline geliyor ki... başlarda gülüyordum, halk ne cahil, her şeye inanıyor diyordum. günümüzde de pek bir şeyin değişmediğini, sosyal medyada ortaya atılan her iddianın veriymişçesine milyonlarca beyin tarafından işlendiğini gördükçe içim yanarak ve saygıyla andım yaşar kemal'i. kalemine sağlık.
devamını gör...
behiç ak
1956 doğumlu türk karikatürist, yazar ve belgesel film yönetmeni. behiç ak, yıldız üniversitesi ve itü'de mimarlık öğrenimi gördü. 1982’den beri karikatür çizmekte olan behiç ak, cumhuriyet gazetesi’nde “kim kime dum duma adlı çizgi bandı çizmistir. türkiye ve değişik ülkelerinde sergilenmiş tiyatro oyunları yazmıştır. çocuk kitapları odtü japonya, kore, almanya'da yayınlanmaktadır. ülkemizde çocuk kitaplari odtü ve günışığı yayınları tarafından yayımlanmaktadır.
galata'nin tembel martisi, bizim tombiş,ruzgar'in üstündeki şehir favori kitaplarındandır.
galata'nin tembel martisi, bizim tombiş,ruzgar'in üstündeki şehir favori kitaplarındandır.
devamını gör...
cihan mürtezaoğlu
adı geçmişken bende sevdiğim bir düetini paylaşayım buradan
devamını gör...
2020 yılına söylenebilecek tek söz
sadece 2020 değil tüm geçen yıllara edeceğim bir kelime var boşluk.
devamını gör...
atiye
dünyayı (bkz: beren saat) 'in yönettiğinin ispatı olan dizidir.
çünkü bu hanımefendinin oyuncu olabilmesinin mantığa uygun başka hiçbir sebebi yok...
ayrıca bugüne kadar izlediğim en boş, bomboş dizidir. rezalet kelimesinin anlamını allahuekber dağları'na çıkarabilmiş olmaları açısından çok başarılıdır.
3 sezon için, ömrünüzden 16 saat alır...
uyku sevmeyen, uyku ile arası olmayan bir insan olarak 16 saat uyumanızı tavsiye ediyorum.
16 saat tavanı izleyin hatta...
daha verimli geçecek bir 16 saat olacaktır sizin için...
çünkü bu hanımefendinin oyuncu olabilmesinin mantığa uygun başka hiçbir sebebi yok...
ayrıca bugüne kadar izlediğim en boş, bomboş dizidir. rezalet kelimesinin anlamını allahuekber dağları'na çıkarabilmiş olmaları açısından çok başarılıdır.
3 sezon için, ömrünüzden 16 saat alır...
uyku sevmeyen, uyku ile arası olmayan bir insan olarak 16 saat uyumanızı tavsiye ediyorum.
16 saat tavanı izleyin hatta...
daha verimli geçecek bir 16 saat olacaktır sizin için...
devamını gör...
sevgilin ya da eşin tarafından aldatılsan affeder misin sorunsalı
affetmem diyip kestirip atmak isterdim.
fakat bu sözler aklıma geliyor;
allah der ki;
kimi benden çok seversen onu senden alırım.
ve ekler;
onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım.
ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur,
sabır taşar,
canından saydığın yar bile bir gün el olur.
aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür.
düşman kalkar dostun olur.
öyle garip bir dünya,
olmaz dediğin ne varsa olur.
düşmem dersin düşersin.
şaşmam dersin şaşarsın.
en garibi de budur ya;
öldüm der durur yine de yaşarsın…
mevlânâ celaleddin rumi
fakat bu sözler aklıma geliyor;
allah der ki;
kimi benden çok seversen onu senden alırım.
ve ekler;
onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım.
ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur,
sabır taşar,
canından saydığın yar bile bir gün el olur.
aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür.
düşman kalkar dostun olur.
öyle garip bir dünya,
olmaz dediğin ne varsa olur.
düşmem dersin düşersin.
şaşmam dersin şaşarsın.
en garibi de budur ya;
öldüm der durur yine de yaşarsın…
mevlânâ celaleddin rumi
devamını gör...
güneş (yazar)
hoşşiklere bol bol gülümseme, kediye çok selam, enişteye sevgiler saygılar.
belki bir gün başka bir yerde görüşmek üzere güneş, teşekkürler.
(bkz: kalimera ilie)
belki bir gün başka bir yerde görüşmek üzere güneş, teşekkürler.
(bkz: kalimera ilie)
devamını gör...
black sabbath
hand of doom, war pigs gibi aşmış şarkılara imza atan, her şarkısı ayrı bir güzel olan rock grubu. e bir de ozzy osbourne var. daha ne olsun.
devamını gör...
bir gün öleceğini bile bile yaşamak
ölmek için yaşamak da denilebilir.
biz insanoğlu unutmamız gereken şeyleri unutmaz, bildiğimiz bu ölüm gerçeğini sık sık unuturuz.
biz insanoğlu unutmamız gereken şeyleri unutmaz, bildiğimiz bu ölüm gerçeğini sık sık unuturuz.
devamını gör...
evrime inanmayan insan
cahildir ve cahilliği tecih etmiştir. zira evrim kanıtlandı.
devamını gör...
kadınlar camiye giremez
kuran kitabında yazmayan bir görüştür. abbasi ve emevilerden gelen dini yozlaşmanın ve kadının rolünün geriye atılması için yapılan bir eylemdir.
devamını gör...
emre aydın'ı daha fazla acı çekmesin diye vurmak
her şarkısında melankoli ve isyankar dolu sitemler olan şarkıcının ruhunu rahatlatma eylemidir.
devamını gör...
ben gelmedim dava için
yunus emre’nin dünya ya dünya hayatını yaşamak için değil gönüller yapmak, allah yolunda kelamlar etmek için geldiğini de anlattığı şiiri.
“benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim
bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim
ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim
dost esrüğü deliliğim, aşıklar bilim neliğim
denşürüben ikiliğim, birliğe bitmeğe geldim
ol hocamdır ben kuluyum, dost bağçesi bülbülüyüm
ol hocamın bağçesine, şad olup ötmeğe geldim
bunda biliş olan canlar, anda bilişirlermiş
bilişüben hocamla, halim arzetmeğe geldim
yunus emre aşık olmuş, maşuka derdinden ölmüş
gerçek erin kapısında, canım arz etmeğe geldim.”
“benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim
bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim
ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim
dost esrüğü deliliğim, aşıklar bilim neliğim
denşürüben ikiliğim, birliğe bitmeğe geldim
ol hocamdır ben kuluyum, dost bağçesi bülbülüyüm
ol hocamın bağçesine, şad olup ötmeğe geldim
bunda biliş olan canlar, anda bilişirlermiş
bilişüben hocamla, halim arzetmeğe geldim
yunus emre aşık olmuş, maşuka derdinden ölmüş
gerçek erin kapısında, canım arz etmeğe geldim.”
devamını gör...
güzel kitap isimleri
fakat müzeyyen bu derin bir tutku
devamını gör...
amouage opus v
opus v, matematiksel düzen içinde tasarlanmış bir parfüm. adeta bu parfümü tasarlamak için geometri kullanılmış gibi. ilk adımda üst notaları, ikinci adımda kalp notalarını ve üçüncü adımda temel notalar çok net bir şekilde tespit edebilir durumdadır. (üst notalar süsen kökü ve rum; orta notalar iris, gül ve yasemin; temel notalar ud, odunsu notalar ve civetta (misk kedisinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan bir madde)’dir. her nota tören kıtasındaki asker gibi yerini iyice bellemiştir. görevini yapar ve işi bitince çekilir. hiçbir nota asla diğer nota piramitlerine gitmez.
1- ilk anda üst notadaki süsen kökü hissedilir. daha önce bu kökün kokusunu aldıysanız, bu kokuyu nerede olsanız ayırt edersiniz. rum da süsen kökünün yanına çok nazik ve düzgün bir şekilde yerleştirilmiştir.
2- otuz dakika sonra üst notalar tamamen kaybolur ve sahneye kalp notaları çıkar. bu aşamada parfüm, sadece ama sadece "çiçek" kokusuna döner. adeta bir cennet bahçesi gibi kokar. gül ve iris bir uyum yaratırken, yasemin saf/temiz bir koku yayar. gül de iris de yasemin de çok net algılanabilir, çünkü hepsi görevini tam ve layığıyla yerine getirir. rolleri bitince kıdemli bir tiyatro sanatçısı gibi eğilip, selam vererek sahneden ayrılırlar.
3- yaklaşık 3 saat sonra kalp notalar tamamen kaybolur ve önce alt notalarda yer alan ud ve odunsu notalar devreye girer: amouage'ın parfüm yapma sanatı bu dip noktada adeta cetvel ve pusula gibi çalışmıştır: ud (agar) ve odunsu notalar kuyumcu titizliğinde çok nazik bir biçimde kullanılmıştır. çok güçlü ya da baskın değildirler. birkaç dakika sonra animalic koku olan civettayı algılıyorsınız. ancak bu da abartılı kullanılmamıştır. ona adeta koku alma sinirlerini gıdıklama görevi verilmiştir. o da bu sinirlere zevk verir ve çok ilginç anlar yaşatır.
opus v, asil bir arabic parfüm ama asla arabesk değil. bin bir gece masallarının anlatıldığı sarayların beyaz mermer koridorlarında esen tatlı bir meltem ya da o koridorun açıldığı cennet bahçesi gibi bir şey.
1- ilk anda üst notadaki süsen kökü hissedilir. daha önce bu kökün kokusunu aldıysanız, bu kokuyu nerede olsanız ayırt edersiniz. rum da süsen kökünün yanına çok nazik ve düzgün bir şekilde yerleştirilmiştir.
2- otuz dakika sonra üst notalar tamamen kaybolur ve sahneye kalp notaları çıkar. bu aşamada parfüm, sadece ama sadece "çiçek" kokusuna döner. adeta bir cennet bahçesi gibi kokar. gül ve iris bir uyum yaratırken, yasemin saf/temiz bir koku yayar. gül de iris de yasemin de çok net algılanabilir, çünkü hepsi görevini tam ve layığıyla yerine getirir. rolleri bitince kıdemli bir tiyatro sanatçısı gibi eğilip, selam vererek sahneden ayrılırlar.
3- yaklaşık 3 saat sonra kalp notalar tamamen kaybolur ve önce alt notalarda yer alan ud ve odunsu notalar devreye girer: amouage'ın parfüm yapma sanatı bu dip noktada adeta cetvel ve pusula gibi çalışmıştır: ud (agar) ve odunsu notalar kuyumcu titizliğinde çok nazik bir biçimde kullanılmıştır. çok güçlü ya da baskın değildirler. birkaç dakika sonra animalic koku olan civettayı algılıyorsınız. ancak bu da abartılı kullanılmamıştır. ona adeta koku alma sinirlerini gıdıklama görevi verilmiştir. o da bu sinirlere zevk verir ve çok ilginç anlar yaşatır.
opus v, asil bir arabic parfüm ama asla arabesk değil. bin bir gece masallarının anlatıldığı sarayların beyaz mermer koridorlarında esen tatlı bir meltem ya da o koridorun açıldığı cennet bahçesi gibi bir şey.
devamını gör...
nick değiştirince gözden düşmek
niye gözden düşsün ki? sadece göz alışkanlığı oluyor işte. burda birbirimizi çoğu zaman nicklerimizden tanıyoruz. hani tl’den ytl’ye geçildi ya yine herkes tl demeye devam etti; işte o hesap. her ne kadar nicki ‘y’ olsa da bizim için ‘x’ olmaya devam edecek bir süre; sonrasında alışılacak tabi.
devamını gör...

