sır vermek
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
hiç bilmesinler seni.
sendeki gerçeği.
kimse görmesin senin,
gülüşünde gizli , cenneti.
çıkma sen dışarı geceleri.
görmesinler seni.
kıskanır asar yıldızlar,
ay'a kendilerini.
güneşe hiç görünme zâten.
görürse o da kıskanır,
ısıtmaz hiç kimseyi.
anlatamıyorum ki seni.
ki sadece ben değilim,
ne âsaf yazabilir ne de süreya , seni.
nâzım hikmet görse eğer,
sevebilir miydi hiç
celileyi , pirâyeyi yâhut münevveri.
olabilir miydi vera , nâzımın son eşi.
seni betimlemek benim işim
ilk konum, kirpiklerinin
göz kapaklarındaki dizilişi.
benzetiyorum tıpkı
papatya yaprakları gibi.
hem âhenk içindeler,
hemde anlamı gibi.
(saf ve temiz sevgi)
insanoğlu riyâkardır,
sever ama kopartır çiçekleri.
o yüzden kirlenmiş bu dünyada,
hiç bilmesinler seni.
sendeki gerçeği.
kimse görmesin senin,
gülüşünde gizli , cenneti.
çıkma sen dışarı geceleri.
görmesinler seni.
kıskanır asar yıldızlar,
ay'a kendilerini.
güneşe hiç görünme zâten.
görürse o da kıskanır,
ısıtmaz hiç kimseyi.
anlatamıyorum ki seni.
ki sadece ben değilim,
ne âsaf yazabilir ne de süreya , seni.
nâzım hikmet görse eğer,
sevebilir miydi hiç
celileyi , pirâyeyi yâhut münevveri.
olabilir miydi vera , nâzımın son eşi.
seni betimlemek benim işim
ilk konum, kirpiklerinin
göz kapaklarındaki dizilişi.
benzetiyorum tıpkı
papatya yaprakları gibi.
hem âhenk içindeler,
hemde anlamı gibi.
(saf ve temiz sevgi)
insanoğlu riyâkardır,
sever ama kopartır çiçekleri.
o yüzden kirlenmiş bu dünyada,
hiç bilmesinler seni.
devamını gör...
sabaha bir ayet bırak
"eğer allah seni bir zarara uğratırsa onu kendisinden başka giderecek yoktur; ve eğer sana bir hayır verirse bilesin ki o her şeye kādirdir." en'am-17.
devamını gör...
aşık olmak
kaçtığın, korktuğun, inanmıyorum diye kendini kandırmaya çalıştığın duygunun hiç beklemediğin ve istemediğin bir anda gelip seni sarıp sarmalamasıdır..*
büdüt: (bkz: acele işe şeytan karışır)
büdüt: (bkz: acele işe şeytan karışır)
devamını gör...
zaman makineleri
bir carlo m. cipolla kitabıdır.
bilmiyorum başlığı okuyunca aklınıza ne geldi? belki h.g.wells’in bilimkurgu klasiklerinden biri haline gelmiş olan o muhteşem kitabı zaman makinesini düşündünüz ve zaman içinde bir ileri bir geri gidip sosyolojik çıkarımlarda bulundunuz.
ya da doktor emmet brown ve marty mcfly ile zaman çizgisini bozup bozup tamir etmekle uğraşırken her şeyi elinize yüzünüze bulaştırıp sonunda her şeyi olması gerektiği gibi bıraktınız.
bu kitapta hakkında bahsedilenler ise bambaşka zaman makineleri. zamane insanının saat diye bildiği ve artık çok sıradan bir cihaz haline gelmiş olan harikaların tarihi anlatılıyor kitapta.
saatin bulunması ve zaman içinde geçirdiği teknolojik evrimden bahsedilse de asıl konu saatin ticari bir meta olarak dünyayı dolaşması ve insanlar arasında sosyolojik açıdan farklılıklar yaratan bir nesneye dönüşmesi anlatılıyor.
saat benim için de çok önemlidir. saatleri adeta kutsal bir nesne olarak görürüm. zamanı göstermekle kalmayıp içine hapsedebilen, saklayabilen; zamana hükmeden nesnelerdir benim için saatler.
bence eğer saatlerle benim kadar ilgili iseniz mutlaka okuyun.
saatler olsun!
bilmiyorum başlığı okuyunca aklınıza ne geldi? belki h.g.wells’in bilimkurgu klasiklerinden biri haline gelmiş olan o muhteşem kitabı zaman makinesini düşündünüz ve zaman içinde bir ileri bir geri gidip sosyolojik çıkarımlarda bulundunuz.
ya da doktor emmet brown ve marty mcfly ile zaman çizgisini bozup bozup tamir etmekle uğraşırken her şeyi elinize yüzünüze bulaştırıp sonunda her şeyi olması gerektiği gibi bıraktınız.
bu kitapta hakkında bahsedilenler ise bambaşka zaman makineleri. zamane insanının saat diye bildiği ve artık çok sıradan bir cihaz haline gelmiş olan harikaların tarihi anlatılıyor kitapta.
saatin bulunması ve zaman içinde geçirdiği teknolojik evrimden bahsedilse de asıl konu saatin ticari bir meta olarak dünyayı dolaşması ve insanlar arasında sosyolojik açıdan farklılıklar yaratan bir nesneye dönüşmesi anlatılıyor.
saat benim için de çok önemlidir. saatleri adeta kutsal bir nesne olarak görürüm. zamanı göstermekle kalmayıp içine hapsedebilen, saklayabilen; zamana hükmeden nesnelerdir benim için saatler.
bence eğer saatlerle benim kadar ilgili iseniz mutlaka okuyun.
saatler olsun!
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
“gelir bir bir, gider bir bir, kalır bir.”
devamını gör...
sözlükteki enteresan sessizlik
fırtınadan önceki sessizlik mi diye düşündüren bir sessizlik. ah öyle olsa keşke kaos'u özledim yemin ederim.
devamını gör...
julia
jül sezar ahlaksızının tek meşru çocuğudur. tabi kimsenin hayatına karışmak haddime değil ama bu sezar o daldan dala atlayan kleopatra hayırsızını sevdiği için ben buna çok kızgınım. hatta bundan bile gayri meşru çocuğu var, caesarion adında. zaten başlığını açmıştım. julia adından anlayacağınız üzere kız. ilk veya ikinci karısı olan cornelia cinna'dandır bu çocuğu. kendisi pompey ile evlendi ve güzelliği ve erdemiyle ünlendi. yani rabbime bin şükür babasına çekmedi.
annesi cornelia, julia sadece 7 yaşındayken öldü. bunun üzerine kendisini babası olacak o hayırsız değil de, babaannesi aurelia cotta büyüttü. babası onu servilius caepio ile nişanladı. peki sizce bu servilius denen herif kim? brütüs! sen de mi brütüs? tabi bu sadece bir varsayımdır. yani bu kişinin brütüs olup olmadığı kesin değildir, sadece bir görüş, bir varsayımdır.
neyse sonra sezar bu nişanı bozdu ve julia pompey ile evlendi. sezar, pompey ile müttefik oldu. dost oldular. pompey, zaten julia'ya aşıktı, yani öyle iddia edilmişti zaten. julia çekici bir kadındı, güzeldi, erdemliydi, nazikti. pompey'den 30 yaş da küçüktü. buna rağmen pompey sadık bir kocaydı ve julia da ona bağlıydı. bir söylentiye göre, pompey, julia ile evlendikten sonra daha çok ev hayatına yönelmiş, siyasete ilgisini kaybetmiştir. gör bunları sezar! senin kleopatra denen çıyanla olan aşkın mı daha büyük, yoksa kızın ile pompey'in aşkı mı?....
fakat, julia öldü.... evet, öldü maalesef. ki, babası ve kocası arasındaki bir anlaşmazlık kaçınılmaz hale gelmeden önce öldü. evet, sezar ve pompey'in dostluğu bozulacak ve pompey, sezar'a düşman olacaktır....
şimdi bir isyan çıkmıştı, pompey bir kalabalık tarafından çevrelenmişti. cüppesi de bazı isyancıların kanıyla lekelenmişti. cüppe dediğim de toga denen giysidir, hâkim cüppesi olarak bilinir. julia bunun üzerine kocasının öldürüldüğünü düşünmüş ve erken doğum yapmıştı. düşük yaşanınca da sağlığı onarılamaz bir şekilde hasar gördü. ertesi yılın ağustos ayında, m.ö. 54 tarihinde, doğum sırasında ölmüştür. bebeği (ki bazılarına göre erkek bazılarına göre kızdır) hayatta kalamadı ve julia ile birlikte öldü....
ve sizce sezar, julia'nın ölüm haberini aldığında nerdeydi? durun ben söyleyeyim: britanya'da! kızı ve torunu can verirken beyefendi alem yapıyordu!....
sonra da pompey ve sezar'ın ittifakı zayıfladı ve iç savaş çıktı.
ah be sezar.. senin içinde bulunduğun olaydan, hiçbir zaman, hiçbir kimseye hayır gelmedi....
bu arada, pompey, karısının küllerinin çok sevdiği alban villasına konulmasını istedi ancak julia'yı sevenler tarafından campus martius'a defnedildi. babası sezar'ın naaşı da 10 yıl sonra onun mezarının yanında yakıldı.
annesi cornelia, julia sadece 7 yaşındayken öldü. bunun üzerine kendisini babası olacak o hayırsız değil de, babaannesi aurelia cotta büyüttü. babası onu servilius caepio ile nişanladı. peki sizce bu servilius denen herif kim? brütüs! sen de mi brütüs? tabi bu sadece bir varsayımdır. yani bu kişinin brütüs olup olmadığı kesin değildir, sadece bir görüş, bir varsayımdır.
neyse sonra sezar bu nişanı bozdu ve julia pompey ile evlendi. sezar, pompey ile müttefik oldu. dost oldular. pompey, zaten julia'ya aşıktı, yani öyle iddia edilmişti zaten. julia çekici bir kadındı, güzeldi, erdemliydi, nazikti. pompey'den 30 yaş da küçüktü. buna rağmen pompey sadık bir kocaydı ve julia da ona bağlıydı. bir söylentiye göre, pompey, julia ile evlendikten sonra daha çok ev hayatına yönelmiş, siyasete ilgisini kaybetmiştir. gör bunları sezar! senin kleopatra denen çıyanla olan aşkın mı daha büyük, yoksa kızın ile pompey'in aşkı mı?....
fakat, julia öldü.... evet, öldü maalesef. ki, babası ve kocası arasındaki bir anlaşmazlık kaçınılmaz hale gelmeden önce öldü. evet, sezar ve pompey'in dostluğu bozulacak ve pompey, sezar'a düşman olacaktır....
şimdi bir isyan çıkmıştı, pompey bir kalabalık tarafından çevrelenmişti. cüppesi de bazı isyancıların kanıyla lekelenmişti. cüppe dediğim de toga denen giysidir, hâkim cüppesi olarak bilinir. julia bunun üzerine kocasının öldürüldüğünü düşünmüş ve erken doğum yapmıştı. düşük yaşanınca da sağlığı onarılamaz bir şekilde hasar gördü. ertesi yılın ağustos ayında, m.ö. 54 tarihinde, doğum sırasında ölmüştür. bebeği (ki bazılarına göre erkek bazılarına göre kızdır) hayatta kalamadı ve julia ile birlikte öldü....
ve sizce sezar, julia'nın ölüm haberini aldığında nerdeydi? durun ben söyleyeyim: britanya'da! kızı ve torunu can verirken beyefendi alem yapıyordu!....
sonra da pompey ve sezar'ın ittifakı zayıfladı ve iç savaş çıktı.
ah be sezar.. senin içinde bulunduğun olaydan, hiçbir zaman, hiçbir kimseye hayır gelmedi....
bu arada, pompey, karısının küllerinin çok sevdiği alban villasına konulmasını istedi ancak julia'yı sevenler tarafından campus martius'a defnedildi. babası sezar'ın naaşı da 10 yıl sonra onun mezarının yanında yakıldı.
devamını gör...
akrabaların sosyal medyada takip isteği göndermesi
isteği bekleterek karşılık verdiğim durumdur. neden kabul etmedin derlerse instagram'ı aktif olarak kullanmadığımı söylemeyi düşünüyorum. hayır siz beni sevmezsiniz ben de sizi. sırf dedikodu malzemesi çıkar mı diye takip etmek istiyorlar.
devamını gör...
yardım kategorisi
her türlü yardım ihtiyacınız için kullanabileceğiniz kategoridir.
müzik ve takip butonunun hemen arasında yer almaktadır.
yardım başlığı açmanın, normal başlık açmaktan hiçbir farkı yok.
tek yapmanız gereken, yardım başlığı açarken tanım kutusundaki yardım butonuna tik koymak.
açtığınız başlık, #yardım kategorisinde yayına girmiş olacak.
bu kategoride format zorunluluğu bulunmuyor.
müzik ve takip butonunun hemen arasında yer almaktadır.
yardım başlığı açmanın, normal başlık açmaktan hiçbir farkı yok.
tek yapmanız gereken, yardım başlığı açarken tanım kutusundaki yardım butonuna tik koymak.
açtığınız başlık, #yardım kategorisinde yayına girmiş olacak.
bu kategoride format zorunluluğu bulunmuyor.
devamını gör...
evernevergreen
her mevsim yaprakları yeşil kalan ağaçlar vardır, karlı havalarda yeşil dalından kar yediğimiz çam ağacı gibi.
evernevergreen diye bir renk vardır, ormanın yeşiline müptela olanların favori rengi.
kafa sözlük’te evernevergreen diye bir yazar vardır; hayatın bize yüklediği ağır stres yükünü üzerimizden atan, duygularımızı canlandıran, tabiat sevgisini bize aşılayan kıymetli biri.
kitaplar ile ilgili başlıklarla kitapseverlerin, filmler ile ilgili başlıklarla filmseverlerin takip ettiği.
yazıları ile ruhumuzu besleyen evernevergreen insana dair umudumuzu yeşerten önemli bir sebepsin.
evernevergreen diye bir renk vardır, ormanın yeşiline müptela olanların favori rengi.
kafa sözlük’te evernevergreen diye bir yazar vardır; hayatın bize yüklediği ağır stres yükünü üzerimizden atan, duygularımızı canlandıran, tabiat sevgisini bize aşılayan kıymetli biri.
kitaplar ile ilgili başlıklarla kitapseverlerin, filmler ile ilgili başlıklarla filmseverlerin takip ettiği.
yazıları ile ruhumuzu besleyen evernevergreen insana dair umudumuzu yeşerten önemli bir sebepsin.
devamını gör...
moral bozukluğuna iyi gelen şeyler
iç monologdur. kendinizle sohbet moralinizi düzeltebilir. ama moralinizi darmadağın da edebilir. risk barındırır.
devamını gör...
z kuşağının hiçbir değer yargısının olmaması
bunun z kuşağı ile alakası yoktur efenim, değişen dünya düzeni ile alakası vardır. hoşunuza gitmeyen her değişimi bize yüklemezseniz çok sevineceğim, malum, yeterince zor durumdayız zaten.
t: dünyadaki gelişmelerden ve değişimlerden haberi olmayan, at gözlüklerini çıkaramamış, hamile bir kadının hamile olduğunu paylaşmasını dahi saygısızlık olarak algılayan yazar*beyanıdır.
t: dünyadaki gelişmelerden ve değişimlerden haberi olmayan, at gözlüklerini çıkaramamış, hamile bir kadının hamile olduğunu paylaşmasını dahi saygısızlık olarak algılayan yazar*beyanıdır.
devamını gör...
satıcı
orjinal dilinde forushande, türkçe çevirisiyle satıcı
iranlı ünlü yönetmen asghar farhadi'ye yabancı dilde en iyi film oscar'ını getiren 2016 yapımı bir başyapıt.
[ilk oscar'ı; a separation (film)]
farhadi sineması özgünlüğünü; aktardığı sade hikâyeleri, etkileyici bir şekilde yansıtmasıyla alıyor.
yaşadıkları topluma nazaranla daha entelektüel sayılabilen evli çift rana ve emad'ın başlarına gelen bir olayla, hayatlarının nasıl değiştiğini konu ediniyor.
iyinin ve kötünün birbirine karıştığı, ahlâki sorgulamaların ince ince işlendiği bu yapımı izlerken zamanı unutup, üçüncü bir göz olarak filmde hissedeceksiniz kendinizi.
iranlı ünlü yönetmen asghar farhadi'ye yabancı dilde en iyi film oscar'ını getiren 2016 yapımı bir başyapıt.
[ilk oscar'ı; a separation (film)]
farhadi sineması özgünlüğünü; aktardığı sade hikâyeleri, etkileyici bir şekilde yansıtmasıyla alıyor.
yaşadıkları topluma nazaranla daha entelektüel sayılabilen evli çift rana ve emad'ın başlarına gelen bir olayla, hayatlarının nasıl değiştiğini konu ediniyor.
iyinin ve kötünün birbirine karıştığı, ahlâki sorgulamaların ince ince işlendiği bu yapımı izlerken zamanı unutup, üçüncü bir göz olarak filmde hissedeceksiniz kendinizi.
devamını gör...
benjamin button'ın tuhaf hikayesi
başrollerine brad pitt ve cate blanchett'in hayat verdiği fantastik bir filmdir. hayatınızın tersine aktığını düşünsenize. buruş buruş, gözünüz yarı görür yarı görmez, çoğu organlarınızın yaşlı olduğunu. çirkin bir bebek olduğunuz için insanların yüzünüze bakmaktan kaçtığını.
tersine işleyen bir saat olsaydı nasıl olurdu? gitmişken geri dönerdik, ilerlemişken gerilerdik. buradaki öyküde ise aslında ölümle doğumun bir noktada aynı olduğunu görüyoruz. benjamin button yaşlı bir bebek olarak dünyaya geldiğinde yüzüne bakılmayacak kadar çirkin ve bedeni yorgundur. bebeği dünyaya getirirken ölen eşine ona iyi bakacağına dair söz veren baba button, bebeğin çirkin olduğunu görünce onu başka bir yere bırakır. onu evlat edinen aile zamanda bebekleri değişikliği farkeder. benjamin gittikçe gençleşiyordur.
hayatının bir döneminde karşısına çıkan daisy ile defalarca gelgitli bir ilişkisi olan benjamin onunla yaşamaya başlayınca gerçeklerle yüzleşir. daisy yaşlandıkça ve çiftin çocukları büyüdükçe benjamin gençleşecektir. bu nedenle daisy' i ve bebeğini terkeden benjamin büyütüldüğü evde çocukluk döneminde alzheimer belirtileri göstermeye başlar. bir zamanlar birlikte yaşadığı ve çocuğunun annesi olan kadının, benjamin'in son günlerinde onunla sadakatle ilgilenmesini, ve benjamin'in tam bir yeni doğmuş bebek görünümünde hayata daisy'nin kollarında gözlerini yummasını müthiş bir duygu seliyle izliyoruz
insanın bir doğduğu sırada, bir de öldüğü sırada dünyayla tamamen bağlantısının kesik olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz. benjamin'in normal bir insan gibi yaşamak isteyişi, daisy'nin ona olan bağlılığı, benjamin'in kızıyla aynı yaşta olduğu dönemin olması, hepsi bize bir çok duyguyu aynı anda geçiriyor. iyi seyirler efenim.
tersine işleyen bir saat olsaydı nasıl olurdu? gitmişken geri dönerdik, ilerlemişken gerilerdik. buradaki öyküde ise aslında ölümle doğumun bir noktada aynı olduğunu görüyoruz. benjamin button yaşlı bir bebek olarak dünyaya geldiğinde yüzüne bakılmayacak kadar çirkin ve bedeni yorgundur. bebeği dünyaya getirirken ölen eşine ona iyi bakacağına dair söz veren baba button, bebeğin çirkin olduğunu görünce onu başka bir yere bırakır. onu evlat edinen aile zamanda bebekleri değişikliği farkeder. benjamin gittikçe gençleşiyordur.
hayatının bir döneminde karşısına çıkan daisy ile defalarca gelgitli bir ilişkisi olan benjamin onunla yaşamaya başlayınca gerçeklerle yüzleşir. daisy yaşlandıkça ve çiftin çocukları büyüdükçe benjamin gençleşecektir. bu nedenle daisy' i ve bebeğini terkeden benjamin büyütüldüğü evde çocukluk döneminde alzheimer belirtileri göstermeye başlar. bir zamanlar birlikte yaşadığı ve çocuğunun annesi olan kadının, benjamin'in son günlerinde onunla sadakatle ilgilenmesini, ve benjamin'in tam bir yeni doğmuş bebek görünümünde hayata daisy'nin kollarında gözlerini yummasını müthiş bir duygu seliyle izliyoruz
devamını gör...
güzel kitap isimleri
ölü ozanlar derneği.
devamını gör...
sen kimsin radyo yayını
çok özledim ben mikom'u**. "çok özlemek yoktur, özlemek zaten çoktur" mu der kendileri bilmem ama, durumumuz budur usta.
yorgun geçen, 5 buçuk senenin ardından falan gelen bir ofis gününün, samimiyetsiz ama çok eğleniyormuş gibi yapılan bir sürü toplantının ardından eve geldim. aha daha yeni, valla. mis. yoruldum çok, afedersin ama kafam silindi*. önce bişiler hazırladım hızlıca yemelik, sonra oturdum şimdi, bekliyore.
bu yorucu günün ardından bana daha iyi gelebilecek çok az şey var mikom'un sesinden. yayın için en az onun kadar heyecanlıyım demicem, çünkü çok saçma. türkçe böyle bir şey, neyse. kimse yayıncı kadar heyecanlı olamaz ama bi yüzde yetmiş beş falanım vardır. ama yayın için en az onun kadar mutluyum, onu diyecektim. heh bağladım.
güzel yayınlar, zaten öyle olacak(lar?).
yorgun geçen, 5 buçuk senenin ardından falan gelen bir ofis gününün, samimiyetsiz ama çok eğleniyormuş gibi yapılan bir sürü toplantının ardından eve geldim. aha daha yeni, valla. mis. yoruldum çok, afedersin ama kafam silindi*. önce bişiler hazırladım hızlıca yemelik, sonra oturdum şimdi, bekliyore.
bu yorucu günün ardından bana daha iyi gelebilecek çok az şey var mikom'un sesinden. yayın için en az onun kadar heyecanlıyım demicem, çünkü çok saçma. türkçe böyle bir şey, neyse. kimse yayıncı kadar heyecanlı olamaz ama bi yüzde yetmiş beş falanım vardır. ama yayın için en az onun kadar mutluyum, onu diyecektim. heh bağladım.
güzel yayınlar, zaten öyle olacak(lar?).
devamını gör...
bakire
oldukça itici bir kelime.
bir zamanlar evli olmayan kadınların nüfus cüzdanında bu ibare yer alırmış.
herhangi bir cinsel deneyim yaşamamış kadın için söylenir.
cinsel deneyim yaşamamış olan erkeğe ise bakir denir.
arapça ya da farsça olduğunu düşünmüştüm ben bu kelimenin.
ama her iki dilde de yeri yok.
bakire kelimesini sanırım biz üretmişiz.
sonra bir tabuya dönüşmüş toplumda.
bir zamanlar evli olmayan kadınların nüfus cüzdanında bu ibare yer alırmış.
herhangi bir cinsel deneyim yaşamamış kadın için söylenir.
cinsel deneyim yaşamamış olan erkeğe ise bakir denir.
arapça ya da farsça olduğunu düşünmüştüm ben bu kelimenin.
ama her iki dilde de yeri yok.
bakire kelimesini sanırım biz üretmişiz.
sonra bir tabuya dönüşmüş toplumda.
devamını gör...


