depremde şiddet ve büyüklük farkı
sürekli birbirine karıştırılan iki kavram arasındaki fark.
peşin peşin şunu yazarak başlayayım yazıya: "xyz şehrinde 5.4 şiddetinde deprem oldu." cümlesi kesinlikle yanlış.
doğru söyleniş ise şu: "xyz şehrinde 5.4 büyüklüğünde deprem oldu."
nedenini şimdi açıklayacağım.
***
depremin büyüklüğü ya da magnitüdü, depremde ortaya çıkan enerji ile ilgili bir kavram. sismograf ile ölçtüğümüz ve ondalıklı sayılarla ifade ettiğimiz şey de işte bu büyüklük. yani gölcük depreminden bahsederken kullandığımız 7.5 kavramı, onun büyüklüğüydü.
büyüklüğün bilimsel tanımı "sismogram üzerindeki deprem dalgalarının genliğinin logaritması" şeklinde yapılır.
***
şiddet kavramı, depremin verdiği fiziksel hasarla ilgili. bu hasar ondalıklı sayılarla değil, roma rakamları ile ifade edilir. yani örneğin "deprem x şiddetindeydi" şeklinde bir cümle ile ifade edebilirsiniz bu durumu. burada x, bilinmeyen anlamındaki değil, roma rakamlarında 10 sayısına karşılık gelen x'tir.
şiddetin bilimsel bir tanımı yok. tamamen görsel etkiler üzerine yapılmış bir tanımlama.
***
eğer bu ikisini yine de karıştırıyorsanız size tavsiyem, şiddet kelimesini tamamen unutmanız. kandilli rasathanesi'nin sitesine baktığınızda gördüğünüz değerler, depremin büyüklüğüyle ilgili. şiddete ilişkin bir bilgi yok burada.
***
buradan gerisi biraz daha detaya giriyor. merakı olmayanları uyarayım, okumak istemeyebilirler.
büyüklük ve şiddet arasındaki ilişkiye bakalım biraz.
- büyüklüğü 1.0 ve 3.0 arasındaki depremlerin şiddeti ı ve bunlar pek hissedilmez. gün içerisinde yüzlercesi gerçekleşir.
- büyüklüğü 3.0 ve 3.9 arasındaki depremlerin şiddeti;
ıı ise daha çok üst katlarda yaşayanlar tarafından hissedilirler.
ııı ise araçlar sarsılabilir.
- büyüklüğü 4.0 ve 4.9 arasındaki depremlerin şiddeti;
ıv ise hemen hemen tüm binalarda hissedilir. eşyalarda titreşim ve duvarlarda çatırdama oluşabilir.
v ise hemen hemen herkes tarafından hissedilir. dengede olmayan eşyalar, cam eşyalar düşüp kırılabilir.
- büyüklüğü 5.0 ve 5.9 arasındaki depremlerin şiddeti;
vı ise herkes tarafından hissedilir. ağır mobilyalar kayar.
vıı ise özensiz yapılan binalarda baca yıkılması gibi hasarlara neden olur.
- büyüklüğü 6.0 ve 6.9 arasındaki depremlerin şiddeti;
vııı ise ağır mobilyalar devrilir. bacalar, kolonlar yıkılır. özensiz binalarda ağır hasar oluşur.
ıx ise normal yapıdaki binalarda bile ağır hasar oluşur. binalar temelinden kayar.
- büyüklüğü 7.0 ve üzerindeki depremlerin şiddeti;
x ise demiryolları bükülür, birçok bina yıkılır.
xı ise taş binalar haricindeki çoğu bina ve köprüler yıkılır.
xıı ise tüm binalar yıkılır. cisimler havaya fırlar. yeryüzünün şekli değişir.
peşin peşin şunu yazarak başlayayım yazıya: "xyz şehrinde 5.4 şiddetinde deprem oldu." cümlesi kesinlikle yanlış.
doğru söyleniş ise şu: "xyz şehrinde 5.4 büyüklüğünde deprem oldu."
nedenini şimdi açıklayacağım.
***
depremin büyüklüğü ya da magnitüdü, depremde ortaya çıkan enerji ile ilgili bir kavram. sismograf ile ölçtüğümüz ve ondalıklı sayılarla ifade ettiğimiz şey de işte bu büyüklük. yani gölcük depreminden bahsederken kullandığımız 7.5 kavramı, onun büyüklüğüydü.
büyüklüğün bilimsel tanımı "sismogram üzerindeki deprem dalgalarının genliğinin logaritması" şeklinde yapılır.
***
şiddet kavramı, depremin verdiği fiziksel hasarla ilgili. bu hasar ondalıklı sayılarla değil, roma rakamları ile ifade edilir. yani örneğin "deprem x şiddetindeydi" şeklinde bir cümle ile ifade edebilirsiniz bu durumu. burada x, bilinmeyen anlamındaki değil, roma rakamlarında 10 sayısına karşılık gelen x'tir.
şiddetin bilimsel bir tanımı yok. tamamen görsel etkiler üzerine yapılmış bir tanımlama.
***
eğer bu ikisini yine de karıştırıyorsanız size tavsiyem, şiddet kelimesini tamamen unutmanız. kandilli rasathanesi'nin sitesine baktığınızda gördüğünüz değerler, depremin büyüklüğüyle ilgili. şiddete ilişkin bir bilgi yok burada.
***
buradan gerisi biraz daha detaya giriyor. merakı olmayanları uyarayım, okumak istemeyebilirler.
büyüklük ve şiddet arasındaki ilişkiye bakalım biraz.
- büyüklüğü 1.0 ve 3.0 arasındaki depremlerin şiddeti ı ve bunlar pek hissedilmez. gün içerisinde yüzlercesi gerçekleşir.
- büyüklüğü 3.0 ve 3.9 arasındaki depremlerin şiddeti;
ıı ise daha çok üst katlarda yaşayanlar tarafından hissedilirler.
ııı ise araçlar sarsılabilir.
- büyüklüğü 4.0 ve 4.9 arasındaki depremlerin şiddeti;
ıv ise hemen hemen tüm binalarda hissedilir. eşyalarda titreşim ve duvarlarda çatırdama oluşabilir.
v ise hemen hemen herkes tarafından hissedilir. dengede olmayan eşyalar, cam eşyalar düşüp kırılabilir.
- büyüklüğü 5.0 ve 5.9 arasındaki depremlerin şiddeti;
vı ise herkes tarafından hissedilir. ağır mobilyalar kayar.
vıı ise özensiz yapılan binalarda baca yıkılması gibi hasarlara neden olur.
- büyüklüğü 6.0 ve 6.9 arasındaki depremlerin şiddeti;
vııı ise ağır mobilyalar devrilir. bacalar, kolonlar yıkılır. özensiz binalarda ağır hasar oluşur.
ıx ise normal yapıdaki binalarda bile ağır hasar oluşur. binalar temelinden kayar.
- büyüklüğü 7.0 ve üzerindeki depremlerin şiddeti;
x ise demiryolları bükülür, birçok bina yıkılır.
xı ise taş binalar haricindeki çoğu bina ve köprüler yıkılır.
xıı ise tüm binalar yıkılır. cisimler havaya fırlar. yeryüzünün şekli değişir.
devamını gör...
örgü ören yazarlar veri tabanı
kendime tığ ile battaniye örüyorum. biraz zahmetli ama zevkli iş. karantina günlerinde zamanın geçmesini sağlıyor.
devamını gör...
ülkü tamer sözleri
yürürken o bakışını bırakma,
kasketin gibi kendine ekle onu.
dağılan bir kuş kanadı gibi
sarsın alnının arkasını.
patikalarda büyüyen hışırtılar gibi
yüreğinde büyüt onu.
ayın savurduğu sessizlik gibi
içine savur onu.
tut elinden o bakışını.
çeşmeye götür,
su içir ona.
çıkınını aç,
peynir ver ona.
dağlara taşı,
rüzgarı göster ona.
yaşarken o bakışını bırakma.
yılların hazinesi gibi
öfkenin sandığında sakla onu.
.
.
*bakış
kasketin gibi kendine ekle onu.
dağılan bir kuş kanadı gibi
sarsın alnının arkasını.
patikalarda büyüyen hışırtılar gibi
yüreğinde büyüt onu.
ayın savurduğu sessizlik gibi
içine savur onu.
tut elinden o bakışını.
çeşmeye götür,
su içir ona.
çıkınını aç,
peynir ver ona.
dağlara taşı,
rüzgarı göster ona.
yaşarken o bakışını bırakma.
yılların hazinesi gibi
öfkenin sandığında sakla onu.
.
.
*bakış
devamını gör...
gemi azıya almak
sözlükte ''at gemini azı dişleri arasına alıp etkisiz bir duruma getirerek binicisinin yönetiminden kendini kurtarmak ve alabildiğine koşmak.'' anlamına gelen söz öbeğidir.
devamını gör...
enes batur
ülkemize has olan toksik youtuber kitlesinin başta gelen temsilcisidir kendisi. genel olarak çoluk çocuk izler bu gereksiz tipi. ülkemizde böyle gereksiz, hiçbir faydası olmayan tiplerin, özendikleri kişilerinde en başında gelir.
devamını gör...
yazarların açtığı ilk başlık
devamını gör...
pame radyo yayını
üst edit: gezo'nun değerli katkılarıyla çalma listemiz:
open.spotify.com/playlist/4...
--------------------------------------------------------------------------------------------
pame'de bu hafta "yeni"ler var.
yunan müziğinde son yayınlanan şarkılardan oluşan, yeni müzik haberlerinin de bulunacağı pame radyo yayını, bu akşam saat 22:30'da sözlük radyosunda.
open.spotify.com/playlist/4...
--------------------------------------------------------------------------------------------
pame'de bu hafta "yeni"ler var.
yunan müziğinde son yayınlanan şarkılardan oluşan, yeni müzik haberlerinin de bulunacağı pame radyo yayını, bu akşam saat 22:30'da sözlük radyosunda.
devamını gör...
ahirette giyilecek kıyafet
yanmaz kefen.
devamını gör...
hezarpâre ahmed paşa
--- alıntı ---
16.yüzyılın sonların istanbulda doğdu. bir kapıkulu sipahisi'nin oğludur. hızlı ve güzel yazı yazması sebebi ile önce mali işlerden sorumlu kişi olarak saraya girdi. çok geçmeden sadrazam kemakeş kara mustafa paşa zamanında "tezkireci" yani resmi yazıları yazan kişi oldu. çok geçmeden sadrazam sultanzade mehmet paşa zamanında "mevkūfatçı" yani mevkufat adı altında toplanan kaçkın resmi, boşalmış timar ve vakıf gelirleri ile geleneksel vergilerden savaş için ayrılan para işleriyle uğraşan görevli oldu.
ardından 1646 yılında defterdar vezir olarak göreve getiridi. 17 eylül 1647’de vezîriâzam sâlih paşa’nın katli üzerine, vezîriâzamlık seferde bulunan mûsâ paşa’ya verilmişken o sırada getirildiği sadâret kaymakamlığında çevirdiği entrikalarla ve bir rivayete göre sultan ibrâhim’e sunduğu 300.000 kuruş karşılığında sadrazamlık makamını elde etti.
sadâret makamına getirildiği sırada devlet içeride büyük bir karışıklık içinde, dışarıda ise girit yüzünden venedik’le savaş halinde idi. çanakkale boğazı’nı tutan venedikliler bosna taraflarında da üstün durumdaydılar ve kırka sancağında bazı kale ve palankaları alarak ilerliyorlardı. bu arada stratejik önemi bulunan ve sınır boylarında yer alan klis kalesi de venedikliler’in eline geçti. vezîriâzam ahmed paşa, klis’in venedikliler’ce zaptedildiğini padişahtan sakladı ve bunu küçük bir kilise ve birkaç önemsiz palanka kaybı olarak gösterdi.
o sıralarda rumeli beylerbeyiliğinden ikinci vezirlikle istanbul’a getirtilen ve padişahın damadı olan fazlı paşa, gerçeği vezîriâzamın yanında sultan ibrâhim’e söylediği gibi onu rüşvet almak, devlet mansıplarını satmak ve gerçekleri padişahtan gizlemekle itham etti. bunları ilk defa duyan sultan ibrâhim fazlı paşa’yı azarladı; daha sonra hapsedilen fazlı paşa azak kalesi muhafızlığıyla istanbul’dan uzaklaştırıldı. ahmed paşa, gerçekleri padişahın öğrenebileceği endişesiyle sarayda savaşın konuşulmasını yasaklamış, bu arada venedik donanmasının çanakkale boğazı’nı kapattığını da padişahtan gizlemişti.
vezîriâzam ahmed paşa, bu tutum ve davranışlarıyla çeşitli kesimlerin tepkilerini çekmeye başladı. başta kara murad ağa olmak üzere yeniçeri ocağı ileri gelenleri de bu uygulamalardan rahatsızlık duymaktaydılar. yeniçeri ileri gelenlerinin düşmanlığını kazanan ahmed paşa bu muhalif grubu ortadan kaldırmaya çalıştı.
nitekim oğlu bâkî bey’in düğününe kara murad ağa ve arkadaşlarını da çağırarak onları topluca öldürtmek istediği, ancak ocak ağalarının bu davetin bir tuzak olduğunu öğrenerek düğünü terkettikleri belirtilir. yeniçerilerle olan anlaşmazlık ve onlar üzerinde otorite kurma mücadelesi vezîriâzamın sonunu hazırlayan sebeplerin başında gelir. ocak ağaları etmeydanı’ndaki orta cami’de toplandılar ve vezîriâzamın azlini kararlaştırdılar. ardından bu kararı şeyhülislâma bildirerek ondan ulemâyı ikna etmesini istediler.
fâtih camii’nde toplanan ağalar ve ulemâ meclisine sipahiler de katıldı. daha sonra vezîriâzam camiye davet edildi. ancak ahmed paşa durumu önceden öğrenip gizlenmişti. gelişmelerden haberdar olan sultan ibrâhim bir haseki göndererek cemiyetin dağılmasını istediyse de şeyhülislâm hoca abdürrahim efendi, hasekiye vezîriâzam kendilerine teslim edilmeden bunun mümkün olmayacağını söyledi.
öte yandan son gelişmelerden haberdar olan ve firar eden ahmed paşa, telhisçisi ve bir hizmetkârı ile kılık değiştirip bir heybe altın, değerli mücevherler ve şeyh hamdullah hattı bir mushafı alarak bazı tanıdıklarının evlerine sığınmak istedi, fakat hiçbiri tarafından kabul edilmedi. bunlardan hacı behram adlı bir kişinin ihbarı üzerine yakalandı ve o gece yarısı şeyhülislâm fetvasıyla boğularak öldürüldü.
cesedi çıplak olarak atmeydanı’nda bir çınarın altına konuldu ve burada “insan yağı mafsal ağrılarına iyi gelir” inancıyla kılıç darbeleriyle parça parça edildi. bundan dolayı ahmed paşa ölümünden sonra “bin parça” anlamına gelen hezarpâre lakabıyla anılmıştır.
--- alıntı --- buradan
16.yüzyılın sonların istanbulda doğdu. bir kapıkulu sipahisi'nin oğludur. hızlı ve güzel yazı yazması sebebi ile önce mali işlerden sorumlu kişi olarak saraya girdi. çok geçmeden sadrazam kemakeş kara mustafa paşa zamanında "tezkireci" yani resmi yazıları yazan kişi oldu. çok geçmeden sadrazam sultanzade mehmet paşa zamanında "mevkūfatçı" yani mevkufat adı altında toplanan kaçkın resmi, boşalmış timar ve vakıf gelirleri ile geleneksel vergilerden savaş için ayrılan para işleriyle uğraşan görevli oldu.
ardından 1646 yılında defterdar vezir olarak göreve getiridi. 17 eylül 1647’de vezîriâzam sâlih paşa’nın katli üzerine, vezîriâzamlık seferde bulunan mûsâ paşa’ya verilmişken o sırada getirildiği sadâret kaymakamlığında çevirdiği entrikalarla ve bir rivayete göre sultan ibrâhim’e sunduğu 300.000 kuruş karşılığında sadrazamlık makamını elde etti.
sadâret makamına getirildiği sırada devlet içeride büyük bir karışıklık içinde, dışarıda ise girit yüzünden venedik’le savaş halinde idi. çanakkale boğazı’nı tutan venedikliler bosna taraflarında da üstün durumdaydılar ve kırka sancağında bazı kale ve palankaları alarak ilerliyorlardı. bu arada stratejik önemi bulunan ve sınır boylarında yer alan klis kalesi de venedikliler’in eline geçti. vezîriâzam ahmed paşa, klis’in venedikliler’ce zaptedildiğini padişahtan sakladı ve bunu küçük bir kilise ve birkaç önemsiz palanka kaybı olarak gösterdi.
o sıralarda rumeli beylerbeyiliğinden ikinci vezirlikle istanbul’a getirtilen ve padişahın damadı olan fazlı paşa, gerçeği vezîriâzamın yanında sultan ibrâhim’e söylediği gibi onu rüşvet almak, devlet mansıplarını satmak ve gerçekleri padişahtan gizlemekle itham etti. bunları ilk defa duyan sultan ibrâhim fazlı paşa’yı azarladı; daha sonra hapsedilen fazlı paşa azak kalesi muhafızlığıyla istanbul’dan uzaklaştırıldı. ahmed paşa, gerçekleri padişahın öğrenebileceği endişesiyle sarayda savaşın konuşulmasını yasaklamış, bu arada venedik donanmasının çanakkale boğazı’nı kapattığını da padişahtan gizlemişti.
vezîriâzam ahmed paşa, bu tutum ve davranışlarıyla çeşitli kesimlerin tepkilerini çekmeye başladı. başta kara murad ağa olmak üzere yeniçeri ocağı ileri gelenleri de bu uygulamalardan rahatsızlık duymaktaydılar. yeniçeri ileri gelenlerinin düşmanlığını kazanan ahmed paşa bu muhalif grubu ortadan kaldırmaya çalıştı.
nitekim oğlu bâkî bey’in düğününe kara murad ağa ve arkadaşlarını da çağırarak onları topluca öldürtmek istediği, ancak ocak ağalarının bu davetin bir tuzak olduğunu öğrenerek düğünü terkettikleri belirtilir. yeniçerilerle olan anlaşmazlık ve onlar üzerinde otorite kurma mücadelesi vezîriâzamın sonunu hazırlayan sebeplerin başında gelir. ocak ağaları etmeydanı’ndaki orta cami’de toplandılar ve vezîriâzamın azlini kararlaştırdılar. ardından bu kararı şeyhülislâma bildirerek ondan ulemâyı ikna etmesini istediler.
fâtih camii’nde toplanan ağalar ve ulemâ meclisine sipahiler de katıldı. daha sonra vezîriâzam camiye davet edildi. ancak ahmed paşa durumu önceden öğrenip gizlenmişti. gelişmelerden haberdar olan sultan ibrâhim bir haseki göndererek cemiyetin dağılmasını istediyse de şeyhülislâm hoca abdürrahim efendi, hasekiye vezîriâzam kendilerine teslim edilmeden bunun mümkün olmayacağını söyledi.
öte yandan son gelişmelerden haberdar olan ve firar eden ahmed paşa, telhisçisi ve bir hizmetkârı ile kılık değiştirip bir heybe altın, değerli mücevherler ve şeyh hamdullah hattı bir mushafı alarak bazı tanıdıklarının evlerine sığınmak istedi, fakat hiçbiri tarafından kabul edilmedi. bunlardan hacı behram adlı bir kişinin ihbarı üzerine yakalandı ve o gece yarısı şeyhülislâm fetvasıyla boğularak öldürüldü.
cesedi çıplak olarak atmeydanı’nda bir çınarın altına konuldu ve burada “insan yağı mafsal ağrılarına iyi gelir” inancıyla kılıç darbeleriyle parça parça edildi. bundan dolayı ahmed paşa ölümünden sonra “bin parça” anlamına gelen hezarpâre lakabıyla anılmıştır.
--- alıntı --- buradan
devamını gör...
hamile karısının karnını açarak poz veren adam
aynı pozu karımla verip burada paylaşacağım.
devamını gör...
652 lira trafik cezası yemek
ağustos ayında ostim'de 200 metre geri gittiğim yolda,
ters yönde gidiyorum diye 1020 tl ceza kesildiğini hatırladığım başlık.
%25 ödeyip salak salak mutlu oldum.
kamera arayıp ona göre tüm kurallara uymak şart onu öğrendim.
ters yönde gidiyorum diye 1020 tl ceza kesildiğini hatırladığım başlık.
%25 ödeyip salak salak mutlu oldum.
kamera arayıp ona göre tüm kurallara uymak şart onu öğrendim.
devamını gör...
kara delik
kara delik
kara delik maddelerin çok küçük bir noktaya sıkışmasıyla oluşan ve yakınındaki nesnelerin kendi kendi çekim alanından kaçıp kurtulmasına izin vermeyecek kadar büyük bir kütlenin yoğunlaştığı bir uzay bölgesidir.
örneğin ,mars 1 cm küplük bir hacme sıkıştırılırsa mars bir kara deliğe dönüşmüş olur.
bir hipoteze göre, yakıtı tükenen bir yıldız şiddetli şekilde şekillerde büzüldükten sonra tekrar ısınp ve sonunda patlar.
infilak eden yıldızın bir bölümü uzaya dağılırken çekirdeği büzmeye devam eder.
sonunda koskoca yıldızın çapı birkaç kilometreye düşer ve yıldızın yoğunluğu müthiş bir seviyeye gelir. yıldız bu yoğunluğundan ötürü her şeyi yutabilecek kadar güçlü bir çekim kuvvetine sahip olur ve artık yıldız bir kara deliktir.
kara delikler o kadar yoğundur ki ,kütlesi güneşin kütlesine eşit olan bir kara deliğin yarıçapı yaklaşık sadece 3 km'dir.
dünyanın kütlesine eşdeğer bir kütlede olan kara delikse insan avcuna sığabilecek kadar küçük olur.
kara delikler yoğunluklarından dolayı etraflarında muhteşem çekim alanları oluştururlar.
kara deliğin olay ufkuna girmiş her hani bir cisim inanılmaz bir kuvvetle kara deliğin merkezine doğru çekilir.
çekilen cisimler için kaçış olanaksızdır.
saniyede yaklaşık olarak 300 bin kilometre hıza sahip olan ışık bile kara deliğin uyguladığı çekim gücünden kaçamaz.
ışığın hapsolduğu kara delik karanlıktır ,insanoğlu tarafından görülemez ve bu yüzden kara delik ismini almıştır.
kara deliklerin dibine zaman ve mekan parameterleri bildiğiniz ve kabul ettiğimiz sistemin oldukça dışındadır.
içinde zamanın ya yavaş ilerlediği ya da zamanın durduğu düşünülmektedir.
bilim adamları son dönemlerde güneşin kütlesinden 17 milyar kat daha büyük bir kütlete sahip olan kara delik keşfettiler.
bu kara delik dünyadan 220 milyon ışık yılı uzaklıktaki ''perseus takımyıldızı'' nda bulundu.
kara delikler sonsuza kadar yaşayamazlar ,hawking ışıması yaparak çok yavaşça enerjilerini kaybederler.
hawking ışıması ,kara deliklerin uzun süreler boyunca radyasyon yayarak kütle yitirip buharlaşması olayıdır.
hawking ışıması elimizdeki teknoloji ile tespit edilebilecek bir ışınım değildir.
kara delikleri ve beyaz delikleri birbirine bağlayan tünellere solucan deliği denmektedir.
bu teori, solucan delikleri sayesinde evrenler arasında iletişim kurabileceğini ve uzayda solucan delikleri içinde kestirme olarak seyhat etmenin mümkün olabileceğini iddia etmektedir.
günümüzde evrenin sadece bir kısmı gözlemlenebildiği için insanoğlunun evrendeki her şeyin sayısını bilmesi mümkün değildir.
yakın zamanlara kadar astronomi ilimi kara deliklerin varlıklarından tamamen habersizdi fakat kara deliğin oluşturduğu teshir ve değişiklikler sayesinde dolaylı gözlem
yöntemleri kullanılarak kara delikler keşfedildi.
kara delik maddelerin çok küçük bir noktaya sıkışmasıyla oluşan ve yakınındaki nesnelerin kendi kendi çekim alanından kaçıp kurtulmasına izin vermeyecek kadar büyük bir kütlenin yoğunlaştığı bir uzay bölgesidir.
örneğin ,mars 1 cm küplük bir hacme sıkıştırılırsa mars bir kara deliğe dönüşmüş olur.
bir hipoteze göre, yakıtı tükenen bir yıldız şiddetli şekilde şekillerde büzüldükten sonra tekrar ısınp ve sonunda patlar.
infilak eden yıldızın bir bölümü uzaya dağılırken çekirdeği büzmeye devam eder.
sonunda koskoca yıldızın çapı birkaç kilometreye düşer ve yıldızın yoğunluğu müthiş bir seviyeye gelir. yıldız bu yoğunluğundan ötürü her şeyi yutabilecek kadar güçlü bir çekim kuvvetine sahip olur ve artık yıldız bir kara deliktir.
kara delikler o kadar yoğundur ki ,kütlesi güneşin kütlesine eşit olan bir kara deliğin yarıçapı yaklaşık sadece 3 km'dir.
dünyanın kütlesine eşdeğer bir kütlede olan kara delikse insan avcuna sığabilecek kadar küçük olur.
kara delikler yoğunluklarından dolayı etraflarında muhteşem çekim alanları oluştururlar.
kara deliğin olay ufkuna girmiş her hani bir cisim inanılmaz bir kuvvetle kara deliğin merkezine doğru çekilir.
çekilen cisimler için kaçış olanaksızdır.
saniyede yaklaşık olarak 300 bin kilometre hıza sahip olan ışık bile kara deliğin uyguladığı çekim gücünden kaçamaz.
ışığın hapsolduğu kara delik karanlıktır ,insanoğlu tarafından görülemez ve bu yüzden kara delik ismini almıştır.
kara deliklerin dibine zaman ve mekan parameterleri bildiğiniz ve kabul ettiğimiz sistemin oldukça dışındadır.
içinde zamanın ya yavaş ilerlediği ya da zamanın durduğu düşünülmektedir.
bilim adamları son dönemlerde güneşin kütlesinden 17 milyar kat daha büyük bir kütlete sahip olan kara delik keşfettiler.
bu kara delik dünyadan 220 milyon ışık yılı uzaklıktaki ''perseus takımyıldızı'' nda bulundu.
kara delikler sonsuza kadar yaşayamazlar ,hawking ışıması yaparak çok yavaşça enerjilerini kaybederler.
hawking ışıması ,kara deliklerin uzun süreler boyunca radyasyon yayarak kütle yitirip buharlaşması olayıdır.
hawking ışıması elimizdeki teknoloji ile tespit edilebilecek bir ışınım değildir.
kara delikleri ve beyaz delikleri birbirine bağlayan tünellere solucan deliği denmektedir.
bu teori, solucan delikleri sayesinde evrenler arasında iletişim kurabileceğini ve uzayda solucan delikleri içinde kestirme olarak seyhat etmenin mümkün olabileceğini iddia etmektedir.
günümüzde evrenin sadece bir kısmı gözlemlenebildiği için insanoğlunun evrendeki her şeyin sayısını bilmesi mümkün değildir.
yakın zamanlara kadar astronomi ilimi kara deliklerin varlıklarından tamamen habersizdi fakat kara deliğin oluşturduğu teshir ve değişiklikler sayesinde dolaylı gözlem
yöntemleri kullanılarak kara delikler keşfedildi.
devamını gör...
neden kaybederiz sorunsalı
hayat sana bir ders veriyor. ders sen öğrenene kadar devam edecek. ne zaman ki dersi geçersen hayat oyununda kazanabilirsin.
devamını gör...
filistin sevdası
çok mazlum bir halkın, yaşamak için direndiği yer olmasından dolayı, içinde bolca merhamet olan bir sevdadır.
devamını gör...
erkek kadın için bir şey yapmalı mı sorunsalı
ne kadar da kırıcı bi tanım. nankörlüğe denk gelmiş yazarımız, üzücü cümlelerinden anladığım kadarıyla.
bir kadın olarak ben şahsen benim için nelerden vazgeçildiğinden tatmin olmam hatta kendisine böyle hissettirdiğim için kendimi yer dururum. örneğin; ben hayatına yeni giren bir insan olarak, karşımdakinden kaç yıllık arkadaşlarından vazgeçmesini isteyemem. bana da yapılsa kızarım. sen kimsin? ne sıfatla böyle büyük bi talepte bulunuyosun? derler adama.
önemli olan değer görmek, birlikte bir şeyler inşa edebileceğini bilmek, ve tabiki en büyük değer olarak; güven duygusunu damarlarında hissetmek.
bir kadın olarak ben şahsen benim için nelerden vazgeçildiğinden tatmin olmam hatta kendisine böyle hissettirdiğim için kendimi yer dururum. örneğin; ben hayatına yeni giren bir insan olarak, karşımdakinden kaç yıllık arkadaşlarından vazgeçmesini isteyemem. bana da yapılsa kızarım. sen kimsin? ne sıfatla böyle büyük bi talepte bulunuyosun? derler adama.
önemli olan değer görmek, birlikte bir şeyler inşa edebileceğini bilmek, ve tabiki en büyük değer olarak; güven duygusunu damarlarında hissetmek.
devamını gör...
güne bir söz bırak
//"çalışılmış bir "imaj" değil..
hem de hiç değil..
herkes, bir "içtenliği" ölesiye özlüyor."//
hem de hiç değil..
herkes, bir "içtenliği" ölesiye özlüyor."//
devamını gör...
psikolojik şiddet
tıpkı fiziksel şiddet gibi insanın canını yakar. üstelik kaçıp kurtulması da kolay değildir. kimi zaman psikolojik şiddete uğradığınızı fark etmezsiniz bile.
devamını gör...
noegenesis
tanımlarını beğendiğim ve artılarını da esirgemeyen, an itibariyle takibe aldığım yazar arkadaşımızdır kendileri.
devamını gör...

