sedir adası
muğla’ya bağlı gökova körfezinde bulunan ada.
bu adada türkiye’nin en ünlü plajı bulunmaktadır: kleopatra plajı. neden kleopatra dendiğine sonra değineceğim.
öncelikle bu adanın yerleşim tarihi m.ö. 6.yy’a dayanıyor. o zamanki ismi kedrai imiş. karya ‘ya bağlıymış. ada, 1.derece ören yeridir ve tarihi kalıntılar bulunmaktadır.
örenyerinin görülmeye değer yerleri arasında; düzgün kesme taştan çok sayıda kule ile sur duvarları, apollon kutsal alanı,en büyüğü antik malzemeler kullanılarak inşa edilmiş ms.5.-6.yüzyıllara tarihlendirilen büyük bazilika olmak üzere kilise ve şapel kalıntıları, hâla ayakta duran iyi korunmuş 2500 kişilik tiyatro,kentteki ticari etkinliklerin merkezi olan agora,çok sayıda sarnıç ve antik liman kalıntıları bulunuyor.
bu adaya muğla/akyaka’dan tekne turuyla ulaşabiliyorsunuz. marmaris ve bodrum üzerinden de ulaşılabilir , oradaki tekne turlarıyla buraya gelmedim hiç. neyse efendim, bindiniz tekneye ve adada indiniz. biraz ilerleyince sağda muhteşem bir plaj göreceksiniz: kleopatra plajı. bu plajın kumunda güneşlenmek/yürümek yasak. bir de buranın kumundan alayım, hatıra olsun diyemiyorsunuz, çünkü o da yasak. zaten denizden çıktıktan sonra duşlardan geçmek zorundasınız, olur da ceplerinize kum koyduysanız, onların dökülmesi için.
rivayete göre, kleopatra bu adayı beğenmiş ama kumunu beğenmemiş. narin tenine zarar veriyormuş herhalde*. o da mısır’dan buraya kum getirmiş ve bu plajı oluşturmuş. ince, akışkan, suyla yapışmayan bir kum. rengi de açık. bu nedenle buraya kleopatra plajı diyorlar; hatta bazı yerlerde adaya da kleopatra adası da derler.
tatil için genelde muğla’yı tercih ettiğimden, 2-3 kere gittim bu adaya. bu arada giriş ücretli bu adaya. müze kartıyla girebiliyorsunuz.

kaynak: muze.gov.tr/muze-detay?Dist...
fotoğraf: marmaristown.com/tr/kleopat...
bu adada türkiye’nin en ünlü plajı bulunmaktadır: kleopatra plajı. neden kleopatra dendiğine sonra değineceğim.
öncelikle bu adanın yerleşim tarihi m.ö. 6.yy’a dayanıyor. o zamanki ismi kedrai imiş. karya ‘ya bağlıymış. ada, 1.derece ören yeridir ve tarihi kalıntılar bulunmaktadır.
örenyerinin görülmeye değer yerleri arasında; düzgün kesme taştan çok sayıda kule ile sur duvarları, apollon kutsal alanı,en büyüğü antik malzemeler kullanılarak inşa edilmiş ms.5.-6.yüzyıllara tarihlendirilen büyük bazilika olmak üzere kilise ve şapel kalıntıları, hâla ayakta duran iyi korunmuş 2500 kişilik tiyatro,kentteki ticari etkinliklerin merkezi olan agora,çok sayıda sarnıç ve antik liman kalıntıları bulunuyor.
bu adaya muğla/akyaka’dan tekne turuyla ulaşabiliyorsunuz. marmaris ve bodrum üzerinden de ulaşılabilir , oradaki tekne turlarıyla buraya gelmedim hiç. neyse efendim, bindiniz tekneye ve adada indiniz. biraz ilerleyince sağda muhteşem bir plaj göreceksiniz: kleopatra plajı. bu plajın kumunda güneşlenmek/yürümek yasak. bir de buranın kumundan alayım, hatıra olsun diyemiyorsunuz, çünkü o da yasak. zaten denizden çıktıktan sonra duşlardan geçmek zorundasınız, olur da ceplerinize kum koyduysanız, onların dökülmesi için.
rivayete göre, kleopatra bu adayı beğenmiş ama kumunu beğenmemiş. narin tenine zarar veriyormuş herhalde*. o da mısır’dan buraya kum getirmiş ve bu plajı oluşturmuş. ince, akışkan, suyla yapışmayan bir kum. rengi de açık. bu nedenle buraya kleopatra plajı diyorlar; hatta bazı yerlerde adaya da kleopatra adası da derler.
tatil için genelde muğla’yı tercih ettiğimden, 2-3 kere gittim bu adaya. bu arada giriş ücretli bu adaya. müze kartıyla girebiliyorsunuz.

kaynak: muze.gov.tr/muze-detay?Dist...
fotoğraf: marmaristown.com/tr/kleopat...
devamını gör...
öğrencilerini striptiz kulübüne götüren öğretmen
branştan kaybedip parka götürdüğüm gerçeği... sahi, branşı neymiş ki?
devamını gör...
kendi zamanını beklemek
biraz içimi dökmek için açtığım başlıktır. annemle babam bir devlet üniversitesinde çalışıyorlardı, biz de o üniversitenin lojmanında büyüdük kardeşimle. herkes akademisyen çocuğu olduğu için bütün çocuklar ilkokuldan beri sıkı çalışan, gözü yükseklerde olan insanlardı veya aileleri öyle yetiştirdi onları bilmiyorum.
hiçbir zaman onlar gibi olamadım, sebebi belki bendim belki ailem bilmiyorum. bugün, dönüp baktığımda hepsinin başarıdan başarıya koştuğunu görüyorum. doktor oldular, avukat oldular belki kendi iş yerlerini açtılar. kimisi benim gibi mühendis oldu ama onlar parmakla gösterilirken, her zamanki gibi, ben işsizlikten kafayı yiyeceğim.
ne işimi yapmak istiyorum ne de yeniden başladığım üniversiteyi okumak istiyorum, daha doğrusu okuyamıyorum da artık kafam kaldırmıyor. çünkü, yıllardır aynı evin içinde aynı masada sınavlara çalıştım. kpss, ales, yökdil, yds.... aklınıza ne gelirse, hepsi elimde patladı.
"herkesin bir zamanı" vardır derler, bu cümle insana umut aşılıyor ama merak ediyorum; benim zamanım ne zaman gelecek?
hiçbir zaman onlar gibi olamadım, sebebi belki bendim belki ailem bilmiyorum. bugün, dönüp baktığımda hepsinin başarıdan başarıya koştuğunu görüyorum. doktor oldular, avukat oldular belki kendi iş yerlerini açtılar. kimisi benim gibi mühendis oldu ama onlar parmakla gösterilirken, her zamanki gibi, ben işsizlikten kafayı yiyeceğim.
ne işimi yapmak istiyorum ne de yeniden başladığım üniversiteyi okumak istiyorum, daha doğrusu okuyamıyorum da artık kafam kaldırmıyor. çünkü, yıllardır aynı evin içinde aynı masada sınavlara çalıştım. kpss, ales, yökdil, yds.... aklınıza ne gelirse, hepsi elimde patladı.
"herkesin bir zamanı" vardır derler, bu cümle insana umut aşılıyor ama merak ediyorum; benim zamanım ne zaman gelecek?
devamını gör...
normal sözlük yazarlarını ağlatan filmler
bilen bilir bir zamanlar cnbc-e kanalında romantik film gecesi oluyordu. yine böyle bir gün denk geldim bir baktım 'melekler şehri' diye bir film var. tabi hoşlaşdığım birisi de olunca romantik film izlemezsem olmazdı. açtım başladım izlemeye, ilerleyen zamanlarda benim içim bir tuhaf olmaya başladı. güzel mi güzel kadın oyuncumuzun hastasını kaybettiği tek başına merdivenlerde düşüncelere dalıp hüzünlenmesi. varlığından haberdar olmayan birisinin ona karşı zamanla farklı duygular beslemeye başlaması. * birbirlerine karşı hissedilen duygular beni çok etkilemişti. tabi bundan yaklaşık 15 yıl öncesinden bahsediyorum. film bittikten sonra hüngür hüngür ağlamıştım. çok sonradan tekrar izlesem de aynı etki olmadı. hatta sıkılmışta olabilirim. insan aşık olunca filmi farklı bir boyutta izliyor. şuraya afişini de bırakıp kaçayım. her daim sevgiyle kalın. *
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
ölüm her şeyi bitirir bir gün,
güzel olan her şeyi. bu yüzden; ardınızda güzel anlar koyun,
her şeyi bitirir bir gün, hayatlara dokunup, silinmesi zor olan, güzel izler bırakın. ölüm her şeyi yarım bırakır bir gün, yarım kaldığı zaman bile, pişman olmayacak gibi yaşayın, bir şeyi sevmeye başlayacaksanz eğer, onu yarına bırakmayın, yarın yok ki...
kırmayın, bir çiçeği bile, çünkü ölüm her şeyi bitirir bir gün. dünyanın kötü, kalpsiz, hissiz, insanlarından daha kirli olamaz renginiz. bu yüzden; dokunduğunuz herkese kendi renginizi bulaştırın ve bırakın öyle kalsın.
ve evet...
biraz da olsa ölümü düşünün. çünkü; ölüm her şeyi, bitirir bir gün.
güzel olan her şeyi. bu yüzden; ardınızda güzel anlar koyun,
her şeyi bitirir bir gün, hayatlara dokunup, silinmesi zor olan, güzel izler bırakın. ölüm her şeyi yarım bırakır bir gün, yarım kaldığı zaman bile, pişman olmayacak gibi yaşayın, bir şeyi sevmeye başlayacaksanz eğer, onu yarına bırakmayın, yarın yok ki...
kırmayın, bir çiçeği bile, çünkü ölüm her şeyi bitirir bir gün. dünyanın kötü, kalpsiz, hissiz, insanlarından daha kirli olamaz renginiz. bu yüzden; dokunduğunuz herkese kendi renginizi bulaştırın ve bırakın öyle kalsın.
ve evet...
biraz da olsa ölümü düşünün. çünkü; ölüm her şeyi, bitirir bir gün.
devamını gör...
nasipse adayız
keşke az da akıcı olaydı.
onun dışında, bir iki ünlü olaydı.
o kadar kara mizah olmayaydı.
yarım saat dayanabildim.
onun dışında, bir iki ünlü olaydı.
o kadar kara mizah olmayaydı.
yarım saat dayanabildim.
devamını gör...
gargamel
şirinler'in iyi çocuğudur efendim.
ne diyor şirin baba? iyi bir çocuk olursanız, siz de şirinleri görebilirsiniz. e gargamel'den başka gören var mı? yoksa şirinlerin yaşadığı söylenen mushroomlar başka mushroom mu?
la yoksa?
ne diyor şirin baba? iyi bir çocuk olursanız, siz de şirinleri görebilirsiniz. e gargamel'den başka gören var mı? yoksa şirinlerin yaşadığı söylenen mushroomlar başka mushroom mu?
la yoksa?
devamını gör...
sualtı fotoğrafçılığı
sualtında fauna ve floranın belge olarak fotoğraflanması yanısıra doğal ortamda olmayan eşyalarında indirilerek editorial fotoğraflar elde etmeyi amaçlayan bir fotoğraf sanatı dalıdır. william thompson tarafından 1856da ilk sualtı fotoğrafı çekilmiş louis boutan 1890 da ise ilk başarılı sualtı fotoğrafı çekilmiştir. sualtı fotoğrafçılığı için ekipmandan önce iyi bir dalıcı ( aletli dalış= scuba) ve sualtına yatkın olmak gerekir. sualtı fotğrafçığında öncelik makro çekimler olduğu için makro lens ve flaş parkuru olmalıdır. dslr makinalar aynasızlara göre daha ağır olmasına karşın sunduğu lens çeşitliliği ve housing uyumluluğu yüzünden avantajı yüksektir. belgelemek amacıyla fotoğraf çekimi için öncelik sualtı canlılarını tanımaktır. doğaları, davranışları ve yaşam alanlarına ilişkin elde edilecek hertürlü bilgi kaliteli fotoğraflar çıkmasına yardımcı olur. bununla birlikte özellikle makro çekimlerde f/9 f/11 diyafgram ile minimum 1/100 sn enstantene, yüksek ıso ( noise yapmayan başarılı bodylerde olmazsa olmaz) ve etkin flash kullanımı çarpıcı fotoğraf elde etme şansını arttırır.
bununla birlikte editorial olarak modelli sanatsal çekimlerde ise türbidite si düşük, doğal ışığın girdiği derinliklerde yapılan çarpıcı kareler elde edlmektedir. dünyanın değişik yerlerdinde ( kızıldeniz, güney amerika, phuket, karayip adaları vb.) çok etkin fotoğraflar elde edilmektedir. türkiyede sufod altında örgütlenmiş olan çok başarılı sualtı fotoğrafçıları bulunmaktadır. batıklarda yapılan sanatsal çekimlerde ayrı göz alıcı olup, ülkemizde özelikle kaş /kalkan civarında etkin biçimde yapılmaktadır.
bununla birlikte editorial olarak modelli sanatsal çekimlerde ise türbidite si düşük, doğal ışığın girdiği derinliklerde yapılan çarpıcı kareler elde edlmektedir. dünyanın değişik yerlerdinde ( kızıldeniz, güney amerika, phuket, karayip adaları vb.) çok etkin fotoğraflar elde edilmektedir. türkiyede sufod altında örgütlenmiş olan çok başarılı sualtı fotoğrafçıları bulunmaktadır. batıklarda yapılan sanatsal çekimlerde ayrı göz alıcı olup, ülkemizde özelikle kaş /kalkan civarında etkin biçimde yapılmaktadır.
devamını gör...
anın fotoğrafı
devamını gör...
bülbülü öldürmek
''istediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.''
bülbül adalettir. hakkının yenmemesi gereken masumlardır. ırkçılığa, nefrete, ötekileştirmeye uğrayan herkestir. saksağan ise kitapta zarar veren kişileri simgeler. fakat bu kişilere rağmen bülbülü öldürürseniz ve doğru ile yanlış'ın savaşında ''doğru''yu yok ederseniz, işte bu günahtır.
harper lee tarafından 1960’da yazılmış fakat 1930'lu yılları anlatan çok değerli bir eserdir. dünyadaki ötekileştirilmiş, ön yargıya maruz kalmış insanların kitabıdır. olaylar 9 yaşındaki bir çocuğun bakış açısıyla anlatıldığından samimi ve tatlı bir üslupla yazılıyor fakat yaşanılanlar pek de öyle değil. başta komşusunun evinden çekinen, korkan çocukların yaz tatili anıları anlatılsa da sonrasında hayatın gerçek yüzüyle, o zamanlardaki ırkçı hareketlerle karşılaşıyoruz, fakat 9 yaşındaki scout'un avukat babası atticus bu ırkçılıkla savaşıyor çünkü o zamanlar beyaz adamın dünyasıyla siyah adamın dünyası mahkemede karşılaştığında, galip gelen dünya her zaman beyaz adamınki oluyor. atticus bu haksızlığı biliyor ve çevresindeki insanların ona ne şekilde bakacağını önemsemeden haklı olduğunu bildiği siyah adamın hakkını savunmaya çalışıyor.
tam da bu noktada alttaki alıntıyı paylaşmak uygun olacaktır.
-sen zencileri mi savunuyorsun, atticus?
-elbette savunuyorum. zenci deme, scout. bu kabalıktır.
-okulda herkes öyle diyor.
-bundan böyle o herkesten bir kişi eksilecek.
kitap bana henüz başlamadan kaybettiğimi bilsem bile başlamam gerektiğini bir kez daha gösterdi. çünkü "daha başlamadan yüz yıl önce kaybetmiş olmamız demek kazanmaya çalışmayacağımız anlamına gelmez."
bülbül adalettir. hakkının yenmemesi gereken masumlardır. ırkçılığa, nefrete, ötekileştirmeye uğrayan herkestir. saksağan ise kitapta zarar veren kişileri simgeler. fakat bu kişilere rağmen bülbülü öldürürseniz ve doğru ile yanlış'ın savaşında ''doğru''yu yok ederseniz, işte bu günahtır.
harper lee tarafından 1960’da yazılmış fakat 1930'lu yılları anlatan çok değerli bir eserdir. dünyadaki ötekileştirilmiş, ön yargıya maruz kalmış insanların kitabıdır. olaylar 9 yaşındaki bir çocuğun bakış açısıyla anlatıldığından samimi ve tatlı bir üslupla yazılıyor fakat yaşanılanlar pek de öyle değil. başta komşusunun evinden çekinen, korkan çocukların yaz tatili anıları anlatılsa da sonrasında hayatın gerçek yüzüyle, o zamanlardaki ırkçı hareketlerle karşılaşıyoruz, fakat 9 yaşındaki scout'un avukat babası atticus bu ırkçılıkla savaşıyor çünkü o zamanlar beyaz adamın dünyasıyla siyah adamın dünyası mahkemede karşılaştığında, galip gelen dünya her zaman beyaz adamınki oluyor. atticus bu haksızlığı biliyor ve çevresindeki insanların ona ne şekilde bakacağını önemsemeden haklı olduğunu bildiği siyah adamın hakkını savunmaya çalışıyor.
tam da bu noktada alttaki alıntıyı paylaşmak uygun olacaktır.
-sen zencileri mi savunuyorsun, atticus?
-elbette savunuyorum. zenci deme, scout. bu kabalıktır.
-okulda herkes öyle diyor.
-bundan böyle o herkesten bir kişi eksilecek.
kitap bana henüz başlamadan kaybettiğimi bilsem bile başlamam gerektiğini bir kez daha gösterdi. çünkü "daha başlamadan yüz yıl önce kaybetmiş olmamız demek kazanmaya çalışmayacağımız anlamına gelmez."
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
yalnızlık sadece insanın çevresinde insan olmaması demek değil,insan düşündüklerini birisine aktaramadığı zaman da yalnız hisseder.
devamını gör...
karşı cinsi etkilemek için hemcinsini gömen insan
dert etmeyin her zaman gömülen taraf kazanıyor. eziklerle kimsenin işi olmaz.
devamını gör...
sir came a lot
akrep burcu olması kendi suçu olmayan şüvaliye. moderasyondan ricam; burcumu şöyle havalı bir burç yapın. jaguar, kartal gibi.
devamını gör...
iskandinav ülkelerinde 6 ay gündüz 6 ay gece olması
iskandinav ülkelerinde gece gündüz arasındaki saat farkı türkiye'ye göre fazladır ancak 6 ay gece 6 ay gündüz kutup noktalarına yakın bölgelerde yaşanır.
devamını gör...
insan acıyı seviyor mu sorunsalı
maalesef evet.
insan acıyı nefretle sever.
acı ki nefret edilen, acı ki sahiplenilen.
acı ki uzaklaşmak istenen, acı ki dibine inilen.
insan acıyı nefretle sever.
acı ki nefret edilen, acı ki sahiplenilen.
acı ki uzaklaşmak istenen, acı ki dibine inilen.
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
rüyaların* ressamı zdzisław beksiński'nin en sevdiğim eseriyle geldim.
zdzisław beksiński - aa72 (1972)
zdzisław beksiński - aa72 (1972)
devamını gör...
sen kimsin radyo yayını
elimden tutun korkuyorum.
şaka bir yana başlıyoruz hadi bakalım..
şaka bir yana başlıyoruz hadi bakalım..
devamını gör...
meja'nın gerçek olmaması
meja niye yoksun ama varmış gibi yapıyorsun? hı hıııı?
ula hadi hincime'nin yok olması deseniz anlarım da, meja ne la?.. kadın kanlı canlı profil değiştiriyor.
t: bir önerme. güçlü görünen güçsüz bir önerme.. rusya'nın ukrayna'yı işgali hiç iyi olmadı, hepten şaşırdık.
ula hadi hincime'nin yok olması deseniz anlarım da, meja ne la?.. kadın kanlı canlı profil değiştiriyor.
t: bir önerme. güçlü görünen güçsüz bir önerme.. rusya'nın ukrayna'yı işgali hiç iyi olmadı, hepten şaşırdık.
devamını gör...


