koronafobi
yeni mi çıktı alırım bi dal.
devamını gör...
ala geyik
1969 yapımı bir türk filmi.
senaryosunu erdoğan tünaş, yönetmenliğini süreyya duru yapmış, başrollerini cüneyt arkın, bilal inci, mine mutlu paylaşmıştır.
filmin müziklerinde telli turnam bizim ele varırsan, iki keklik bir ovada ötüşür türküleri ve damarımda kanımsın şarkısının giriş müziği kullanılmıştır. fllm antalya serik'te çekilmiştir.
konusu: adana civarında gökdere adlı bir köyde geçimini avlanarak sağlayan geyik avcısı halil rolündeki cüneyt arkın, aynı köyden zeynep adındaki bir kızla hem sevgili hemde nişanlıdır, fakat geyik avına olan aşırı düşkünlüğünden dolayı sık sık köyünden ve nişanlısından uzak kalmaktadır. bu sırada komşu köyün zengin ve zalim ağası karacaali de zeynep'i tesadüfen görüp aşık olur. sonrasında karacaali zeynep'i nişanlısı halil'den ayırıp kendisi almak için elinden gelen her yolu deneyecek, her kötülüğü yapacaktır.
aliye rona, köyün baskın kadın karakteri sultan ana rolünde çok başarılıdır, jest mimik ve ses tonuyla aliye rona sanki bazan doğaçlama jestler yapmakta, ve rolü adeta yaşamaktadır.
bilal inci, zalim ve güçlü karacaali rolünün hakkını fazlasıyla vermiştir, bunda bilal inci'yi mükemmel biçimde seslendiren sadettin erbil'in sesinin payı çok büyüktür, onun sesinin rengi ve tonu canlandırdığı karacaali rolündeki bilal inci ye mükemmelen oturmuştur.
cüneyt arkın, yakışıklılığı kadar atletik yapısı ve fiziği ile filme çok yakışıyor.
aynı isimde yönetmenliğini atıf yılmaz'ın yaptığı başrollerinde yılmaz güney ve pervin par ın oynadığı 1959 yapımı konu olarak hemen hemen aynı sayılabilecek siyah beyaz bir film daha mevcuttur. ancak 1969 yapımı olan alageyik filmi seslendirme, oyunculuklar ve kurgu bakımından bence cok daha iyi ve daha etkileyicidir.
senaryosunu erdoğan tünaş, yönetmenliğini süreyya duru yapmış, başrollerini cüneyt arkın, bilal inci, mine mutlu paylaşmıştır.
filmin müziklerinde telli turnam bizim ele varırsan, iki keklik bir ovada ötüşür türküleri ve damarımda kanımsın şarkısının giriş müziği kullanılmıştır. fllm antalya serik'te çekilmiştir.
konusu: adana civarında gökdere adlı bir köyde geçimini avlanarak sağlayan geyik avcısı halil rolündeki cüneyt arkın, aynı köyden zeynep adındaki bir kızla hem sevgili hemde nişanlıdır, fakat geyik avına olan aşırı düşkünlüğünden dolayı sık sık köyünden ve nişanlısından uzak kalmaktadır. bu sırada komşu köyün zengin ve zalim ağası karacaali de zeynep'i tesadüfen görüp aşık olur. sonrasında karacaali zeynep'i nişanlısı halil'den ayırıp kendisi almak için elinden gelen her yolu deneyecek, her kötülüğü yapacaktır.
aliye rona, köyün baskın kadın karakteri sultan ana rolünde çok başarılıdır, jest mimik ve ses tonuyla aliye rona sanki bazan doğaçlama jestler yapmakta, ve rolü adeta yaşamaktadır.
bilal inci, zalim ve güçlü karacaali rolünün hakkını fazlasıyla vermiştir, bunda bilal inci'yi mükemmel biçimde seslendiren sadettin erbil'in sesinin payı çok büyüktür, onun sesinin rengi ve tonu canlandırdığı karacaali rolündeki bilal inci ye mükemmelen oturmuştur.
cüneyt arkın, yakışıklılığı kadar atletik yapısı ve fiziği ile filme çok yakışıyor.
aynı isimde yönetmenliğini atıf yılmaz'ın yaptığı başrollerinde yılmaz güney ve pervin par ın oynadığı 1959 yapımı konu olarak hemen hemen aynı sayılabilecek siyah beyaz bir film daha mevcuttur. ancak 1969 yapımı olan alageyik filmi seslendirme, oyunculuklar ve kurgu bakımından bence cok daha iyi ve daha etkileyicidir.
devamını gör...
halasına bibi diyen yazarlar veri tabanı
daha yaşlı kişilere deniyor bizim ailede.
hala demek tuhaf karşılanıyor hatta. teyzeye de "eze" diyoruz. nedenini bilmiyorum, bence kimse bilmiyor.
hala demek tuhaf karşılanıyor hatta. teyzeye de "eze" diyoruz. nedenini bilmiyorum, bence kimse bilmiyor.
devamını gör...
buzdolabındaki yarım limon
içine bir çay kaşığı zeytinyağı ve bir çay kaşığı gliserin koyulup tırnaklar ovulursa hem tırnaklar güçlenip güzelleşir hem de yarım limoncuk gayet faydalı bir kullanımla durduk yere çöpe atılmaktan kurtulur.
devamını gör...
bok böceği
kendilerine bok böceği dediğimizi duysalar üzülebilecek canlılardır.
devamını gör...
isimlerin kişiliğe etkisi
bahadır ismi güçlü, kuvvetli, yiğit, cengaver, cesur ne kadar heybetli anlamlar varsa yüklenmiş bir isimdir. ben; 1.80 boyunda, bu aralar dertten tasadan 56 kilograma düşen, baya baya en ufak rüzgarda sallanan bir adamım ya. etkisi tartışılmaz benim için çünkü sıfır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
üzgünüm. bugün yine bir kadın, şeref yoksunu biri tarafından katledildi. bugün onun bu şekilde katledilmesi, yarın benim veya bir başka kadının da öldürülmesi demektir. gelecek için çok kaygılıyım. kadının, hayvanın hatta bir ağacın bile korunamadığı bu dönemden nefret ettim. çok üzgünüm.
devamını gör...
günaydın sözlük
devamını gör...
çocukken sokaktan eve kir pas içinde gelmek
en temiz anlarımız.
devamını gör...
üçüncü sayfa radyo yayını
kanlı haberler, karısını testereyle doğrayan caniler, sevgilisini üst katan aşağı iten hergeleler, yol kenarına atılan trans seks işçilerinin cesetleri... bıkmadık mı artık bunlardan? bugün sevgili otçul ile beraber bıktığımız ne varsa konuşacağız. istanbul sözleşmesi'nin feshedilmesinden girip ev içi şiddete değineceğiz, lgbti+ karşıtı yapılan ayıplardan konuşup homofobi ve transfobiden söz edeceğiz. kadın haklarını konuşacağız, kadına karşı her türlü şiddetten ve saldırıdan bahsedeceğiz, yapabileceklerimizi tartışacağız. bugün haber günü değil, haberleri bitirme günü sevgili yazarlar!
bu yayının hüzünlü bir yayın olacağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz demektir. belki biraz öfke dolu olacak, ama asıl amacımız herkese umut ve güç aşılamak. çalacak şarkılar da bu sefer karanlık olmayacak; pop'tan rock'a, punk'tan country'e bir sürü türden şarkı belirledim. hepsinin ana teması kadınların ve ayrımcılığa uğrayan diğer herkesin yaşadığı sıkıntılar üzerine, ama hepsi güçlü ve neşeli. yani mücadeleyi bırakmak yok! el ele vererek her şeyin üstesinden geleceğiz!
ayrıca özel bir konuğumuz var: sevgili evernevergreen! ekstra olarak sürpriz konuklar da gelebilir, dikkatli olun efendim*. saat 18.00'da canlı yayınımızda buluşmak dileğiyle!
bu yayının hüzünlü bir yayın olacağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz demektir. belki biraz öfke dolu olacak, ama asıl amacımız herkese umut ve güç aşılamak. çalacak şarkılar da bu sefer karanlık olmayacak; pop'tan rock'a, punk'tan country'e bir sürü türden şarkı belirledim. hepsinin ana teması kadınların ve ayrımcılığa uğrayan diğer herkesin yaşadığı sıkıntılar üzerine, ama hepsi güçlü ve neşeli. yani mücadeleyi bırakmak yok! el ele vererek her şeyin üstesinden geleceğiz!
ayrıca özel bir konuğumuz var: sevgili evernevergreen! ekstra olarak sürpriz konuklar da gelebilir, dikkatli olun efendim*. saat 18.00'da canlı yayınımızda buluşmak dileğiyle!
devamını gör...
en uzaktaki kitabın son sayfasının son cümlesi
belki bu kitap sayesinde hayatımı tiksinti duymadan hatırlayabileceĝim.
jean paul sartre- bulantı.
jean paul sartre- bulantı.
devamını gör...
normal sözlük’te vaktin nasıl geçtiğini anlamayan insan
sözlüğün ortamı kaliteli olduğu için gayetnormal bir durumda olan insandır.
devamını gör...
z kuşağı bir kanser türüdür
biz z kuşağı çocuklarıyız, bizden önceki kuşakların yanlış seçimlerinin sonuçlarını çekiyoruz, hobilerimiz yok edildi yaşıtlarımız ülke ülke dolaşırken biz şehir dışına bile çıkamaz olduk. düzgün bir bilgisayar almak hayal oldu, on yaşındaki çocukluğunu yaşaması gereken çocuklar bilgisayar alabilmek için merkez bankası başkasının faiz kararını bekler oldu. yine aynı çocuklar bisiklet sürmesi, futbol oynaması gerekirken oturup başka ülkelerde alınan maaşları konuşur oldu, siz aslında bizi şımarık zannederken biz çok daha erken olgunlaştık gelecek kaygısıyla yoğrulduk atanamadık intihar ettik, atanamıyorlarsa öğretmenlik okumasın doktor olsun dediniz herkesin doktor olmasını beklediniz tarihe ve sanata olan ilgimizi yok saydınız. suçlu hep biz olduk ama kimse bu kadar özel üniversite açılmasına neden izin veriliyor neden her şehre devlet üniversite açıyor, köklü üniversitelere neden nitelik kazandırmıyoruz diye sormadı, bölüm istihdam planlamasını yapacak olan bizler değildik, bu kadar işsizliğe rağmen doğru düzgün bir planlama bile yapılmadan binlerce öğrenci alındı her bölüme, niteliksiz binlerce kişi yetişti, hepsi işsizliği ertelemek içindi. mezun olur olmaz karın tokluğuna iş bulabilenler şanslı sayıldı. biz z kuşağı çocuklarıyız sizin döneminizdeki gibi mezun olduktan sonra ev araba alma hayalleri kuramıyoruz, bugün sıfır araba almak için bile en büyük lüks haline geldi. biz de isterdik hobilerimizi gerçekleştirelim piyano çalalım, tenis oynayalım güzel bisiklet yollarında bisikletimizi sürelim, ortaokulu liseyi özelde okuyamayanların çok az şansı oldu hep. ilkokulda 45 kişilik sınıflarda eğitim gördük, bilişim çağında olmamıza rağmen ortaokullarda bilişim laboratuvarlarımız yok olanların bilgisayarları da milattan kalma. biz de isterdik insan gibi yaşamayı güzel hayaller kurmayı, kurdurtmadılar. siz her z kuşağını tiktokta gördüklerinizden ibaret sandınız, gelecek kaygısıyla yanıp tutuşan dil çalışan staj bulmak için çabalayan kendini geliştirmek isteyen gençleri göremediniz. biz z kuşağı çocuklarıyız geleceğimiz elimizden alındı.
devamını gör...
benim amcam polis eniştem savcı
bir tür tehdit.
son zamanlarda çıkan haberlere bakılırsa herkesin bir şeyi ya savcı ya polis ya da mafya bozuntusu.
en kötü teşkilatlarına haber veriyorlar.
"bi' bizim mi dayımız yok?" dedirtiyor insana. *
son zamanlarda çıkan haberlere bakılırsa herkesin bir şeyi ya savcı ya polis ya da mafya bozuntusu.
en kötü teşkilatlarına haber veriyorlar.
"bi' bizim mi dayımız yok?" dedirtiyor insana. *
devamını gör...
bal porsuğu (yazar)
sözlüğümüzün olmazsa olmazı bilgi içerikli tanımlarıyla bizi büyülüyor, beğenileriyle yüzde tebessüm oluşturuyor.
devamını gör...
biri hiçbiri binlercesi
italyan oyun ve öykü yazarı luigi pirandello tarafından 1909 yılnda yazmaya başladığı ancak 1926 yılında tamamlayıp yayımladığı felsefi ve mizahi bir roman. kitabın ana kahramanı vitangelo moscarda' nın bir gün aynada yüzünü incelerken karısının ona burnunun sağa doğru yamuk olduğunu söylemesi ile hayatı altüst oluyor ve içsel bir buhranın başlangıcı oluyor. 28 yıl boyunca hiç bu eğriliği fark etmeyen moscarda insanın varoluşundan bu yana kendine bakış açısı ile diğer insanların bakış açısının ve gördüğü şeylerin birbirinden farklı olduğunu anlıyor. sorgulamaya başlıyor ve her insan için farklı bir moscardo olduğunun ama aslında asıl moscardo'nun kim olduğunun bilincine varıyor. oldukça ilginç ama bir o kadar da akıcı olan bu kitapta bu sorgulamaya ve buhrana şahit oluyor ve ara ara okuyucuya da kendini ve benlik kavramını sorgulatıyor.*benlikler arasında kaybolan delirmiş bir moscardoyu okuyoruz ve yazar bize moscardo ile şu soruyu sorgulatıyor:
"insan bir midir. hiç midir, yoksa binlerce midir?"
başkalarının bende birini gördüğü ama o birinin de benim tanımadığım bir ben olduğu; başkalarının ancak bana ait olmayan gözlerle dışarıdan bakarak görebildikleri ve tanıyabildikleri o birisine, benim içimde ve onlara göre benim görüntüm olduğu hâlde( demek ki 'benim' dediğim aslında benim için değildi!!) bana hep yabancı olarak bir görüntü atfedecek olmaları; onlara göre benim olan bu hayatın içine giremeyeceğim düşüncesi, benim huzurumu kaçırıyordu.
"insan bir midir. hiç midir, yoksa binlerce midir?"
başkalarının bende birini gördüğü ama o birinin de benim tanımadığım bir ben olduğu; başkalarının ancak bana ait olmayan gözlerle dışarıdan bakarak görebildikleri ve tanıyabildikleri o birisine, benim içimde ve onlara göre benim görüntüm olduğu hâlde( demek ki 'benim' dediğim aslında benim için değildi!!) bana hep yabancı olarak bir görüntü atfedecek olmaları; onlara göre benim olan bu hayatın içine giremeyeceğim düşüncesi, benim huzurumu kaçırıyordu.
devamını gör...
normal sözlük çürük portakallar
o portakal ile yapılan şeyler neydi öyle yahu* tam bende greyfurt soymakla meşguldüm bu kesiti izlemek iyi oldu. sevgili kadıköy beyefendisi en kısa sürede geri dönüp bu güzel kesitlere devam etmeni diliyorum. iyi yolculuklar, kalbimiz seninle.*
devamını gör...
okunan entrynin yazarına bakmamak
bu başlık açılmadan önce bakmadığımın farkında bile değildim..
devamını gör...


