kesinlikle ben değilimdir.ancak insanın başına bir şey gelince durumlar değişebiliyor.

bir tanesi: hocalık yaptığım zamandan..
böceklerden çok korkarım.odanın köşesinde olsa diğer uca gitmem,oda değiştiririm o derece.olduğum kursta böcek görüldü ve gece vakti herkes ayakta.çığlık kıyamet.böcek de bir çirkin*neyse ben bunun üzerine üzerine gittim.ama bir yandan çekinirken diğer yandan karizmayı çizdirmemeye çalışıyorum.neyse galip geldik ama bundan sonraki bütün böceklerde beni çağırdılar.*

diğeri; yeğenlerim ile babaanne partisindeyken..*
büyük yeğen gece ateşlendi ve sanırım hayal görüyor,sadece bağırıyor.çok korktum ama bizimkiler bir şey yapmayınca çocuğu sakinleştirmek bana kaldı.ilginç bir geceydi.

işte böyle pıtırcıklar,bu gereksiz bilgilerden sonra ilkyardım eğitimi almaya karar verdim.*
devamını gör...

her gün, herkesin, herkese "iyiyim" demesi.
devamını gör...

bulgur pilavını ekmekle yerim.
devamını gör...

öğretmenlik bir meslek; ancak kişi karakteri ile, ünvanını kendi alıyor. kimine göre öğretmen, eğitimci, muallim, kutsal varlık kimine göre ise bir kahraman...
gelecek hamurunu elleriyle yoğuran;
çocuk, genç hatta yetişkinlere önder olup aydınlatılmış hayatlar sunan güzel varlıklar!
hepinizin günü kutlu olsun.
hiç eksik olmayın hayatımızdan.
devamını gör...

egzistansiyalizm
transandantal

kahretsin ki şu kelimeleri söyleyebileceğim havalı bir sohbetim olmadı öğrencilik hayatım boyunca. şimdi de hep kitap okurken içimden söyleyebiliyorum kendi kendime.
devamını gör...

(bkz: senin fikrinin ne önemi var vasat herif)
devamını gör...

haşa bizim bileceğimiz iş değil yoldaş bilir.

bkz. #1135001 kısa gibi geldi ama yine de sen bilirsin büyük patron.

bu arada bir bitmediniz arkadaş ya. ne kıymetli hesaplarınız, tanımlarınız varmış. yok hesap silme özelliği gelse kimse kalmaz yok tanım silme özelliği gelse kimse durmaz. okumuyoruz ki zaten biz sizi siz gönül rahatlığıyla gidebilirsiniz.
devamını gör...

italyan piyanist ve bestekar. çeşitli kesimlerce modern zamanların mozart'ı olarak anılmakta ancak bu ''modern zamanlar'' yakıştırması, ludovico abimizin üzerinde yavan durmaktadır. bazı kendini bilmezlerin ''minimalist'' dediğini duymamazlıktan geliyorum, çünkü müziği çok geniş ve tavansız bir düzlüktür.

2007 çıkışlı, piyano ve yaylı sazlar dörtlüsünün yoğun olarak kullanıldığı divenire adlı albümünü lütfen ölmeden önce dinleyiniz.
devamını gör...

yazdığı-söylediği mizahi şarkıları ile 1950-60'lı yıllarda oldukça meşhur olan amerikalı şarkıcı, söz yazarı, piyanist ve matematikçi komedyendir. sheldon cooper da dahil amerikalı çocukların periyodik tabloyu ezberlediği şarkısı olan the element song ile de bilinir. bunun dışında poisining pigeons in the park, the vatican rag, we will all go together when we go gibi daha birçok neşeli şarkısı da bulunmaktadır.

the element song'u şöyle bırakayım (lehrer burada aristo'yu da tiye alıyor,sonuna dikkat):
devamını gör...

bu kavram aynı http gibi bir protokoldür. açılımı “hyper text transfer protocol secure” olsa da dilimizde “güvenli metin aktarma protokolü” olarak biliniyor. temelde iki protokol de aynı işi yapsa da https’de güvenlik öne çıkar. http protokolüne ssl sertifikası eklenerek oluşur. kısacası internet sitelerinin metinlerle kurduğu bağlantının şifrelenmesidir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
44
devamını gör...

kasap dükkanı önüyse mangal kömürü.
devamını gör...

iyi ki sözlükte violet gibi bir yazar arkadaşımız var o hep olsun. güzel enerjisi sonsuz, kalemi daim olsun. *
devamını gör...

biz diyalogla değil bakışlarımızla anlaşıyoruz. bir ortamda söylememem gereken bir şeyi söylediğimde , yapmam veya yapmamam gereken bir durum olduğunda attığı çeşitli bakış stilleri vardır. anında mesajı alır, eyleme geçerim.
devamını gör...

7. gün

ben sabah insanıyım. öyle geç ayılan, afyonu sonradan patlayan insanlardan değilim. sabahları çok dinç oluyorum. kafam gün içerisinde bir daha hiç sabah çalıştığı kadar iyi çalışmıyor. iş hayatımda da en zor işleri, en karmaşık, en sıkıntılı sorunları hep öğleden önce ele alırım. en çok sabahları çalışırım. beni çocuk gibi heyecanlandırdığı için sabahın köründe uyandıran ve gün içerisindeki diğer seanslara kıyasla en çok parçayı yerleştirdiğim puzzle balkonumda olmasa açık havayla hiç temas etmemiş olacaktım bu 7 gün boyunca. 7 gündür evdeyim, market dahil hiç dışarı çıkmadım gibi basit bir cümle kurmak yerine 77 kelimelik 7 cümle kurmuşum, bu da bana dert olsun. ne çok 7 var yahu...! üç nokta, ünlem. dikkat isterim.

10 gün daha var. bir bu kadar, üstüne bir de üstüne 72 saat. düşündükçe delirecek gibi oluyorum. bir noktada elime poşet alıp muhakkak ki çıkacağım dışarı o belli bir şey de bu kısıtlanma haline, bu yasaklara, bu beceriksizliğin bedelini saçma sapan uygulamalarla bizim ödüyor oluşumuza sinirlenmekten kendimi alıkoyamıyorum. ömrümüzden 1 sene 2 ay çalındı daha şimdiden. daha ne kadar ödememiz gerekiyor? bu topraklarda doğmanın diyeti, ederi ne kadar? gitmek istiyorum. gitmek için bir şeyler yapıyor musun diye sor, yapmıyorum! oturduğum yerde sövüyorum çocuk gibi. saçmalığın dik alası.

her şey o kadar da boktan değil tabi. dün ilk radyo yayınımı yaptım mesela burada. bir garip heyecan, bir akıl tutulması hali. sesim falan titredi. noktalama işaretleriyle dans eden ergen miko büyümüş ve düzey, düzlem, evrilmek kelimeleriyle dans etmeye başlamış onu fark ettim. bir insan aynı kelimeleri hemen her cümlesinde kullanır mı yahu? olabiliyormuş demek. yasakladım bu kelimeleri bir süreliğine kendime. biraz çıkarmam lazım günlük dilimden. sonra bir yerde dönerim nasıl olsa.

annemi özledim. tabi anneler gününün yaklaşıyor olmasının da hüznü çöktü galiba biraz. babamı kaybettiğimizden beri kadın bir orada, bir burada. bana gelmedi, ilginç. yani aslında değil de, ilginç diyerek hafifletiyorum sebeplerini. ne yapayım?

dün karmakarışık rüyalar gördüm. hatta bir yerde, artık nevermore mahlasını kullanan yazarımız cjuufs'un bir ülke adı olduğunu falan gördüm rüyamda. ne demek ki cjuufs diye googlelamış, bir şey bulamamış, çok şahsi bir şey olabileceğini, sorulan bir soruyu yanıtsız bırakma yükünü karşı tarafa yüklemek istemediğimi düşünüp sormaktan vazgeçmiştim öncesinde. ama bugün mesajını yanıtlarken artık değiştirdiğine göre pek de öyle düşündüğüm gibi bir anlamı olmayacağını tahmin ederek sordum. merak edeniniz varsa siz de sorun. pek bir tatlıymış anlamı. zaten buraya kadar pek az kişi okumuştur nevermore'cum. meraklanma patlamaz mesaj kutun.*

m1: yahu bir kağıt kalem alsan ya eline kadın. neden gerçekten günlük gibi kullanıyorsun bu başlığı? deli misin?
m2: soruyor musun?
m3: gerçekten soruyor.
devamını gör...

sürekli endişe ve panik halindeyimdir. genel olarak dışa yansıtmam ama içimde çok yaşarım. sevdiklerim evlerinde olsalar bile başlarına bir şey gelecek diye ödüm kopuyor. ara sıra bu düşünceyi unutur gibi oluyorum ama sabah kalktığım da birisinin ölüm haberini göreceğim diye ödüm kopuyor.
devamını gör...

"hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim?'

(konfüçyüs )
devamını gör...

pardon bir bekar mısınız?
devamını gör...

devamını gör...

(bkz: ezel), (bkz: esaretin bedeli) gibi film ve dizilere örnek olmuş harikuladebir intikam romanı. 2 kez ard arda okudum 3. kez okumayı düşünüyorum. hikaye napolyon döneminde geçer, zaten çalkantıda olan fransa’da birilerini suçlamak için fetöcü demeniz yeter de artar bile ve kahramanımıza fetöcü diye iftira atılır, hapse girer ve orada deli farya ile tanışır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim