okumak yazmak dinlemek susmak
farklılıklar empati hoşgörü bakış açıları
saygı üslup içerik düşünce
kendin ve başkaları için notlar bırakmak
devamını gör...

balıkların kayıp balık nemo izleyememiş olması kadar üzücüdür.
devamını gör...

sesi radyocu olmak için doğmuş yazara selam olsun o nasıl bir sesti.
devamını gör...

20. yüzyılın başlarında avrupa'da yenilikçi bir akım olarak karşımıza çıkmıştır. 1916 yılında hugo ball'ın etkisiyle isviçre'de, 1920 yıllarında ise paris'te yayılmaya başlamıştır. 1. dünya savaşı'na tepki olarak çıkan ve gelişen bu akım modern toplumun estetik tabularını yıkarak anlamsızlığı ve mantıksızlığı savunmuştur. edebiyat alanında bir başkaldırı olarak kabul edilen bu akımın en önemli temsilcisi tristan tzara'dır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel *
devamını gör...

kuru buz ile gördüğümüz olaydır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

eminim ki bundan rahatsız olan büyük bir çoğunluk vardır ama yobaz damgası yememek için yazmıyorlardır.
hayır arkadaş inanmıyorsanız inanmıyorum dersiniz biter hergün yok türbanlı kadınlar yok hz muhammedin 11 tane cariyesi olması vs.
1 milyar insanın inandığı dine hakaret etmeye azıcık utanmıyorsunuz dimi?
devamını gör...

italo calvino kitabıdır.

zorla sandık görevlisi yapıldığım son seçimlerde bir köyde görevlendirilmiştim. tam olarak ne yapacağımı, ne ile karşılaşacağımı, başıma neler geleceğini bilmeden gittiğim köyde çok iyi karşılandığımı ancak calvino’nun yaşadıklarının kendi ülkeme uyarlanmış hallerini yaşadığımı söylemeliyim. demek ki tuhaflıklar kültürlere göre değişiklik gösterse de eninde sonunda aynı şeyleri yaşıyoruz bu yorgun dünyanın bütün ahalisi olarak.

hem demokrasi üzerine derin tartışmalar yaşamıştım kendi içimde hem de demokrasi ile hiç alakası olmayan konulara dalmıştım canı sıkıntımı gidermek için ve o dünyada en özgür hissettiğim an salondan çıkıp sigara molası verdiğim andı. sigara anlarında içerideki en büyük dert muhtarı seçmekti ve muhtar adayları etrafta kendini sevdirmeye çalışan köpek yavruları gibi dolaşırken onların taraftarları pitbull olmuş diş göstermekle meşguldü. kalan herkes bambaşka dünyalarda bambaşka şeyler düşünerek aynı işlerle uğraşmakta ve herkesin aklından geçen tek şey bugün bir an önce bitirmek idi. demokrasi o an, o köylerde çok da demokratik bir durum değildi.

benim anlatacak hikayelerim var elbette ama calvinonun lafı üstüne laf edemem. bana yakışmaz.

iyisi mi siz bu kitabı alın ve bir solukta okuyun.
devamını gör...

yıllardır çok severek dinlediğim, hatta bazen yahu kaçırmayayım diye bir tık yolu uzattığım türkiye'nin en iyi radyocusudur. bir insan hiç mi lafını esirgemez. nihat esirgemez arkadaş! * sivrisinek de canımızdır.*
(bkz: kafa radyo)
devamını gör...

öğretmen denen kavramı biz tam olarak anlayamamışız sanırım . büyük ihtimalle görevini layıkıyla yerine getirmeyen öğretmenler yüzünden böyle bir sıkıntı meydana geliyor . yahu öğretmen dediğin meslek bir insanın hayatını değiştirebilir harika bir hayata yetiştirebilir senin omurganın oluşmasında yardımcı olabilir karakterli bilinçli bireyler oluşmasına olanak sağlar . bir öğretmen bir çocuğun psikolojisini aşırı olumlu yönde etkileyebilir (olumsuz da etkileyebilir maalesef) o yüzden hakkı olanı asla teslim alamayacaktır öğretmen yaptıkları tatil az bile hatta tatilde masaj yapmamı isteyen öğretmen varsa mesaj atsın masaj olur okey oynarız halı saha yaparız öğretmenlerim benim hepinizden allah razı olsun .
devamını gör...

prefrontal lobotomi,(lökotomi, lobotomi olarak da bilinir.) beyindeki ön lobların uçlarındaki prefrontal korteks bağlantıların kesilmesiyle yapılan bir beyin cerrahisi işlemidir ve yapılmaya başlandığı yıldan beri tartışılınan bir işlemdir. yan etkileri fazla olmasına rağmen yirmi yıldan uzun bir süre boyunca psikiyatrik rahatsızlıklar için kullanılmış bir yöntemdir.

1. dünya savaşı zamanlarında halkın büyük bir çoğunluğu psikolojik olarak felaket haldeydi ve halk, savaşın psikolojisine dayanamayıp akıl hastanelerine gitmişti. o zamanlar etkili sayılabilecek tıbbı tedavi sayısındaki azlık yüzünden birtakım hastalar kesin bir sonuç garanti etmeyen lobotomiye kendi istekleriyle başvurmuştur. lobotomi operasyonunun ilk yapılma amacı; aşırı huzursuzluk, stres, depresyon, endişe ve dinmek bilmeyen ağrıları tedavi etmektir. (yanılmıyorsam hafıza silme işlemi olarak kullanılmış o zamanlar). lobotomi ameliyatı ile kısmen tedavi edilen sorunlar; kronik takıntı nevrozu, kronik gerginlik, kronik anksiyete, kronik depresyon ve şizofrenidir.

nasıl yapıldığına gelecek olursak -evde deneyin diye demiyorum burası çokomelli- lobotomi pek çok şekilde yapılır. ilk olarak göz yuvasına buz kıracağı yerleştirip gözün üstünden veya içerisinden beyne ulaşıp prefrontal lobu yerinden çıkarmaktır. ikinci olarak kafatasının bir kısmını kırıp direkt içerisinden prefrontal korteks bağlantılarını sökme işlemidir. bir nevi ötenazi gibi olan bu sistemsiz lobotomi herhangi bir hastaya çare olmamıştır ve bilindiği üzere tamamı başarısız denemelerdir pek çok insan bu yüzden ölmüştür. ayrıca günümüzde yapılması yasal değildir.
devamını gör...

(bkz: mansur yavaş)
devamını gör...

eğer sözlüğün interaktif olarak kalmasını istiyorlarsa seve seve olması gerekendir. yoksa 3-5 siyasal islamcı yarım akıllı ile el ele birlikte yazar durursunuz bu mecrada.

ülkenin kurucu değerine kimsenin hakaret etme ayrıcalığı bulunmaz. or*****u çocukluğunun alemi yok. herkes akıllı olacak.
devamını gör...

öyle bir yalnızlıktır ki daha kalabalık olursunuz ama şikayet edeceğiniz türden değildir bu. sahte duyguların başrolde oynadığı insan ilişkilerinin alternatifi değildir bu.. insanlardan kaçış değildir benim için. her şeyle iç içe oluştur benim için. barıştır, mutluluktur, tadından yenmez bi serüvendir..
devamını gör...

(bkz: ben aslında yoğum)
devamını gör...

cemaat ve tarikatlar. gram beyni olan insan oralara adımını bile atmaz.
devamını gör...

bir psikolog olarak hatalı bulduğum önerme.

sigmund freud insanın doğuştan kötü olduğunu savunur, abraham maslow doğuştan iyi olduğunu, john locke ise insan zihninin boş bir levha olduğunu söyler.

üçü de hem haklı hem haksızdır; insan birazcık kötülük, birazcık iyilik, birazcık da boşlukla gelir dünyaya.
devamını gör...

spierig biraderlerin yönettiği, sarah snook ve ethan hawke'ın her şeyin önüne geçen bir hikayeden uyarlanmış rahatsız edici bir senaryodaki çok iyi harmanlanmış ve bir nevi gizlenmiş oyunculukları ile taçlanan 2014 yapımı bir film. hikaye robert anson heinlein'ın 1958 de yazdığı all you zombies isimli kısa hikayesinden alınmış. konu grandfather paradox * olarak bilinen zaman yolculuğu ve nedensellik problemi. aslında filmde ve hikayede oldukça yoğun bir şekilde felsefik ögeler karşımıza çıkıyor, bütünüyle güzel bir ouroboros alegorisi denebilir. en sonunda anladığınız araya yerleştirilmiş güzel espriler var.

öyle çok aşırı bir görsellik, efekt, aksiyona dayalı sürükleyici sahneler beklemek doğru olmaz. gelecekte karşımıza çıkacak ütopik teknolojik buluşlar filan da yok. bütün olay hikayenin kendisinde gizli, aslolan jane'in kendisi. son olarak bitişteki hipnotik parçayı da verelim, loop'a alınıp dinlenesi, filmin sonuna çok yakışmış.

predestination soundtrack - ending credits
devamını gör...

unutmayınız ki
hiç beklemediğiniz şeyleri,
hiç beklemediğiniz insanlar yapar .
devamını gör...

yemek yerken ağız şapırdatma sesi ve çay vb. içecekleri höpürdeterek içme sesi benim için ölümüne kapışır.
devamını gör...

en heveslendiğim konudur. ben boğazım kuruyana kadar su içmeyi unutuyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli portakal radyo renk modu sözlük kütüphanesi online yazarlar kulüpler yazarak kitap kazan puan tablosu sıkça sorulan sorular yönetim kadrosu istatistikler iletişim