bir delinin hatıra defteri
gogol'un dünya klasikleri arasına girmiş eseri.
devamını gör...
din
etimolojik açıdan bakıldığında "bireyin tanrı'ya karşı olan sorumlulukları" anlamına gelen arapça kelime. kökeni konusunda tam bir uzlaşı yoktur. ama zen ile aynı kökenden geliyor olması (dhyana) kuvvetle muhtemeldir.
ikinci vatikan konsili sonra hazırlanan katolik kilisesi din ve ahlak ilkeleri'ne göre (papa ii. ioannes paulus ve papa xvi. benedictus da buna katkıda bulunanlardandır) din, tanrı'ya yönelik arzunun doğal bir sonucudur. dindar bir insan, kendisini ve dünyayı yaratmış olan kudreti, yüce bir öğede fark eder; var oluş sebebinin o olduğunu ve ona doğru yönelmek üzere var edildiğini bilir; bu yüce unsura itaat etmeyi ve hayat biçimiyle onu yüceltmeyi arzular.
insanlar, tarihleri boyunca, günümüze kadar, inançlarıyla ve dinsel tutumlarıyla (dualar, kurbanlar, kültler, meditasyonlar, vb.) tanrı’yı arama isteklerini dışavurdular. bu dışavurma biçimlerinin anlaşılmazlıklarına karşın, bunlar öylesine evrenseldir ki, bunlara bakarak insana dindar bir varlıktır diyebiliriz.
ama insanı tanrı’yla birleştiren bu yaşamsal ve samimi ilişki unutulmuş, değeri bilinmemiş hatta insan tarafından açıkça reddedilmiş olabilir. bu tür tutumların çok değişik nedenleri olabilir. dünyadaki kötülüğe karşı isyan, dini konulara duyulan ilgisizlik ve dini konulardaki bilgisizlik, dünya ve zenginlik kaygısı, inanlıların kötü örnek oluşturmaları, dine karşı düşmanca düşünce akımları, son olarak da korkuyla tanrı’dan gizlenen ve çağrısından kaçan günahkâr insanın tutumu gibi.
insan tanrı’yı unutsa ve reddetse bile, tanrı, insanın yaşaması ve mutluluğu bulması için, her insanı durmadan kendisini aramaya çağırır. bu arayış insanın tüm aklını kullanmasını, iradesinin sağlam olmasını, yüreğinin doğru olmasını, ayrıca kendisine tanrı’yı aramayı öğretenlerin tanıklığını gerektirir.
ikinci vatikan konsili sonra hazırlanan katolik kilisesi din ve ahlak ilkeleri'ne göre (papa ii. ioannes paulus ve papa xvi. benedictus da buna katkıda bulunanlardandır) din, tanrı'ya yönelik arzunun doğal bir sonucudur. dindar bir insan, kendisini ve dünyayı yaratmış olan kudreti, yüce bir öğede fark eder; var oluş sebebinin o olduğunu ve ona doğru yönelmek üzere var edildiğini bilir; bu yüce unsura itaat etmeyi ve hayat biçimiyle onu yüceltmeyi arzular.
insanlar, tarihleri boyunca, günümüze kadar, inançlarıyla ve dinsel tutumlarıyla (dualar, kurbanlar, kültler, meditasyonlar, vb.) tanrı’yı arama isteklerini dışavurdular. bu dışavurma biçimlerinin anlaşılmazlıklarına karşın, bunlar öylesine evrenseldir ki, bunlara bakarak insana dindar bir varlıktır diyebiliriz.
ama insanı tanrı’yla birleştiren bu yaşamsal ve samimi ilişki unutulmuş, değeri bilinmemiş hatta insan tarafından açıkça reddedilmiş olabilir. bu tür tutumların çok değişik nedenleri olabilir. dünyadaki kötülüğe karşı isyan, dini konulara duyulan ilgisizlik ve dini konulardaki bilgisizlik, dünya ve zenginlik kaygısı, inanlıların kötü örnek oluşturmaları, dine karşı düşmanca düşünce akımları, son olarak da korkuyla tanrı’dan gizlenen ve çağrısından kaçan günahkâr insanın tutumu gibi.
insan tanrı’yı unutsa ve reddetse bile, tanrı, insanın yaşaması ve mutluluğu bulması için, her insanı durmadan kendisini aramaya çağırır. bu arayış insanın tüm aklını kullanmasını, iradesinin sağlam olmasını, yüreğinin doğru olmasını, ayrıca kendisine tanrı’yı aramayı öğretenlerin tanıklığını gerektirir.
devamını gör...
yılbaşı gecesi sözlükte tanım giren yazar
yılbaşı gecesi sözlükte tanım girenler için başlık açanlar ne peki?
devamını gör...
insan kaçakçılığı yapan belediyeler sıralı tam liste
tam liste dendiğine bakmayayın, şimdilik ortaya çıkarılan belediyeler.
malatya yeşilyurt belediyesi aracılığıyla almanya’ya gidenlerin türkiye’ye dönmediğinin ortaya çıkması ile başlayan “insan kaçakçılığı” iddiası, diğer akp’li belediyelere de sıçradı.
elazığ arıcak, akçakiraz, baskil,
ordu korgan,
tokat erbaa,
bursa yıldırım,
kocaeli dilovası,
ankara kızılcahamam.
şimdilik bunlar.
malatya yeşilyurt belediyesi aracılığıyla almanya’ya gidenlerin türkiye’ye dönmediğinin ortaya çıkması ile başlayan “insan kaçakçılığı” iddiası, diğer akp’li belediyelere de sıçradı.
elazığ arıcak, akçakiraz, baskil,
ordu korgan,
tokat erbaa,
bursa yıldırım,
kocaeli dilovası,
ankara kızılcahamam.
şimdilik bunlar.
devamını gör...
unisex isimler
bir tanıdığım burcu isimli asker arkadaşı olduğunu söylemişti.ötesi yok.
devamını gör...
radyo tiyatrosu
devamını gör...
gece gece akla dolapta bulunan yaprak sarmasının düşmesi
o pirinçlerle yeşilliğin birbirine geçtiği tat, o yaprağın verdiği ekşilik. dolapta beklemiş olmanın verdiği lezzet. gece vakti uyanıp sıcaklayan insanın içini soğuk sarmanın serinletmesi... uykuları kaçırtır efenim. uykuları...
devamını gör...
gülün adı
hakkında bu kadar az tanım girilmesine şaşırdığım bir umberto eco şaheseridir.ben bu kitabı bitirdiğimde açıkçası büyük bir boşluğa düşmüştüm. manastırda geçen, yedi bölümden oluşan bir cinayet romanıdır esasen fakat gerek ortaçağ mimarisi gerek hristiyanlık dinindeki bazı karşıt görüşler ve görüşlerin takipçileri arasındaki çatışmalar çok detaylıca anlatılmıştır. bu sebeple kitabın başlangıcı biraz sıkıcıdır. fakat eco bizzat kendisi temponun biraz ağır olacağını zira ortaçağda bir manastırda gelişen bir hikayeyi okuyan kişilerin bu hayatın monotonluğuna dair bir kefaret ödemeleri gerektiğini belirtmektedir. orta çağ üzerine bunca kafa yormuş bir insanın buna hakkı var diye düşünüyorum ben naçizane. bazen uzun tasvirler sebebiyle sıksa da kesinlikle mükemmel bir kurguya sahiptir ve belirli bir yerden sonra akıp gitmektedir. kitap hakkında bazı bilgiler de verelim:
eco kitabın girişinde olayın geçtiği manastırı anlayalım diye manastırın bir haritasını da çizmiştir. dönüp dönüp bakmanıza gerek yok bi zaman sonra anlıyorsunuz zaten.
kitap bir kütüphane etrafında dönmektedir ve kütüphaneyi kör bir kütüphaneci idare etmektedir. bu kör kütüphaneci borges'ten başkası değildir. borges de arjantin ulusal kütüphanesinin müdürü iken gözleri görmüyordu. borges'in o meşhur sözünü de bu vesileyle hatırlayalım: ''bana aynı anda hem 800bin kitabı hem de karanlığı veren tanrının muhteşem ironisi...''
kitabın adı başta farklıdır, farklı birkaç isim bulmuştur eco. bunu kitabın sonunda izah eder ve bu ismi vermesinin sebebi olarak isme takılmamamız gerektiği açıklamasını yapar. zira bu ismi romeo ve juliet'ten alıntıdır ve bu alıntının meali de bu açıklamadan farklı bir şey değildir aslında:
''adın ne önemi var?
gülün adı gül değil de başka bir şey olsaydı
yine aynı güzellikte kokmaz mıydı?''
ayrıca kitabın filmi de çekilmiştir. henüz izlemek nasip olmadı.
yarım bırakanı çoktur bu kitabın, bitirenler pişman değildir. okuması biraz emek ister, özel vakit ayıramayacakların uzak durmasını tavsiye ederim.
eco kitabın girişinde olayın geçtiği manastırı anlayalım diye manastırın bir haritasını da çizmiştir. dönüp dönüp bakmanıza gerek yok bi zaman sonra anlıyorsunuz zaten.
kitap bir kütüphane etrafında dönmektedir ve kütüphaneyi kör bir kütüphaneci idare etmektedir. bu kör kütüphaneci borges'ten başkası değildir. borges de arjantin ulusal kütüphanesinin müdürü iken gözleri görmüyordu. borges'in o meşhur sözünü de bu vesileyle hatırlayalım: ''bana aynı anda hem 800bin kitabı hem de karanlığı veren tanrının muhteşem ironisi...''
kitabın adı başta farklıdır, farklı birkaç isim bulmuştur eco. bunu kitabın sonunda izah eder ve bu ismi vermesinin sebebi olarak isme takılmamamız gerektiği açıklamasını yapar. zira bu ismi romeo ve juliet'ten alıntıdır ve bu alıntının meali de bu açıklamadan farklı bir şey değildir aslında:
''adın ne önemi var?
gülün adı gül değil de başka bir şey olsaydı
yine aynı güzellikte kokmaz mıydı?''
ayrıca kitabın filmi de çekilmiştir. henüz izlemek nasip olmadı.
yarım bırakanı çoktur bu kitabın, bitirenler pişman değildir. okuması biraz emek ister, özel vakit ayıramayacakların uzak durmasını tavsiye ederim.
devamını gör...
01 var dahası yok
oylarıyla ve güzel sözleriyle her zaman mutlu eden , çok düşünceli ve gerçekten güzel severek okuduğum tanımlara sahip bi yazar . tekrardan teşekkür ederim kendisine .
devamını gör...
mauritius cumhuriyeti
afrika'nın güney doğusunda, madagaskar'ın doğusunda bulunan, dört küçük adadan oluşan ülkedir.
başkenti port louis, yüzölçümü 2.040 km²'dir.
nüfusunun üçte ikisi hint kökenlidir. güney afrika cumhuriyeti vatandaşlarının en çok gittiği tatil yeridir.
başkenti port louis, yüzölçümü 2.040 km²'dir.
nüfusunun üçte ikisi hint kökenlidir. güney afrika cumhuriyeti vatandaşlarının en çok gittiği tatil yeridir.
devamını gör...
küresel üçgen
bir küresel yüzey üzerinde bulunan, iç açıları toplamı 180 dereceden büyük, 540 dereceden küçük olan üçgen.

görselin linki
görselin linki
devamını gör...
seni seviyorum cümlesine verilen en acı cevaplar
asla yazmam, yazarsam kendime olan saygımı sorgularım; öyle bir cevap. bilmem kaç yıl yaşayıp, sevgiye dair bir değerler sistemi oluşturup, safiyane şekilde beslenen o hislere karşı alınan o cevap durup da bir düşündürdü; sadece o anı değil nefes aldığım her anı; öyle bir cevap. hayatımda büyük konuşmak en büyük korkumdur ama ilk defa asla dedim; öyle bir cevap. başımı ileriye mıhladım bir daha dönüp de bakmamak üzere; öylesine bir cevap işte.
t: acıtan cevaplar silsilesi.
t: acıtan cevaplar silsilesi.
devamını gör...
kırmızı oje
ojede en sevdiğim renktir kendisi. birde kırmızı ruj ohhhh mis.
devamını gör...
mona lisa
kimilerinin da vinci'nin annesi olduğunu öne sürdüğü tablo.
devamını gör...
an itibarıyla üzerindeki tişörtte yazanlar
be happy and smile.
yalnız üstünde yazan şeye hiç de dikkat etmemişim t-shirtü giyerken, onu fark ettim. bakınca beni hafif gülümsetti, yalan yok.
yalnız üstünde yazan şeye hiç de dikkat etmemişim t-shirtü giyerken, onu fark ettim. bakınca beni hafif gülümsetti, yalan yok.
devamını gör...
ucemak
başarılı bir yazar. yaptığı tanımları beğenerek takip ediyorum. oy verme konusunda da oldukça bonkör. daim olsun umarım.
devamını gör...
feridun düzağaç şarkıları
gel tanışalım önce ben kısaca f.d.
devamını gör...
günün şiiri
günün şiiri üstat yunus emre'den gelsin, şiirin ismi ''bir kez gönül yıktın ise''...
bir kez gönül yıktın ise
bu kıldığın namaz değil
yetmiş iki millet dahi
elin yüzün yumaz değil
bir gönülü yaptın ise
er eteğin tuttun ise
bir kez hayır ettin ise
binde bir ise az değil
yol odur ki doğru vara
göz odur ki hakk'ı göre
er odur alçakta dura
yüceden bakan göz değil
erden sana nazar ola
için dışın pür nur ola
beli kurtulmuştan ola
şol kişi kim gammaz değil
yunus bu sözleri çatar
sanki balı yağa katar
halka matahların satar
yükü gevherdir tuz değil.
bir kez gönül yıktın ise
bu kıldığın namaz değil
yetmiş iki millet dahi
elin yüzün yumaz değil
bir gönülü yaptın ise
er eteğin tuttun ise
bir kez hayır ettin ise
binde bir ise az değil
yol odur ki doğru vara
göz odur ki hakk'ı göre
er odur alçakta dura
yüceden bakan göz değil
erden sana nazar ola
için dışın pür nur ola
beli kurtulmuştan ola
şol kişi kim gammaz değil
yunus bu sözleri çatar
sanki balı yağa katar
halka matahların satar
yükü gevherdir tuz değil.
devamını gör...
yazarların olmak istediği hayvan
martıdır. üstünde masmavi uçsuz bucaksız bir gökyüzü, altında masmavi derya deniz. işte özgürlük.
devamını gör...
