hep evde olan yazar, koromuzun kafesteki bülbülü.
devamını gör...

meja olamaz, ihtimal yok.

dün gece saat tam 01:49'da şu haldeydi, şahidim var havada durabiliyorum.
burada kendini entel diye gösterip geceleri bu halde dolaşıyor. yalansa yalan desin?

(bkz: gerçek entellik bu değil)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

aha kadın editlemiş editi : pişmanım, gözünü seveyim "iş çıkınca ölü taklidi yapan at" kozunu ortaya sürme, en birinci sensin taaaaam!
devamını gör...

biraz yanlış değerlendirildiğine inanıyorum. kendisi sosyopat katil olarak gösteriliyor ancak bence nedene değil, sonuca bakılıyor. bilmem kaç kurbanı mı var? hoptirink. o zaman sosyopattır!

acabası?

çocukluğu biraz incelendiği zaman kötü bir koşucu, ayakkabısını doğru şekilde bağlayamayan, sosyal ilişkileri anlamayan, içe kapanık, arkadaşlık kurmayı anlamsız bulan, oyun sürdürme konusunda beceriksiz bir çocuk olduğu görülüyor.

bunun yanında yüzüne bakınca ne görüyoruz? yüzün üst bölgesi daha geniş, yüzün orta kısmı kısa, dudak ve burun arası mesafe oldukça geniş.

yine zeki, karizmatik ve takıntılı olduğunu görüyoruz.

tüm bunların bizi ulaştırdığı sonuç sahiden sosyopat olduğu mu? yoksa kendisi asperger sendromlu katil midir? bir araştırmaya göre otizmli çocukların yüzleri birbirine benzer, kendisi yapılan çalışmaya uygun bir yüz yapısına sahip. bunun yanında aspergerli çocuklar ayakkabısını bağlama konusunda zorluk yaşar, kötü koşucu olma ihtimalleri çok yüksektir, içe kapanıktır, motor becerileri öğrenme nörotipik bir çocuğa göre daha geç gerçekleşir.

ha bundy kendisinin çocukluğu boyunca çok başarılı, etkileyici falan olduğunu iddia etmiştir ki o zaman şuna bakacağız.

asperger sendromu teşhisi almış olup okulunda katliam yapmış ergenler vardır. asperger sendromlu bir çocuk içten içe çok zeki ve ayrıcalıklı olduğunu düşünür. zekanın getirdiklerini kontrol edebilmesi için yetiskin olması gerekir. ayrıcalıklı olduğunu düşünen bir çocuğa akran zorbalığı uygularsan ne olur? öfkesi çok büyük olabilir.

benim tanıdığım çoğu aspergerli çocukken yaşadığı olumsuz detayları ya anlatmaz ya da çok aksini anlatır. gururlu tiplerdir çünkü. anlatması için yine yetişkin olması beklenir. hatta istismara uğrayıp saklayacagına kesin gözü ile bakılıp sürekli kontrol altında tutulmaları yine gerekir.

ve şu da vardır. mesela kurgusal karakter olan şerlok asperger sendromlu bir karakterdir. kitabını açarsan yetişkin bir aspergerlinin tüm davranışlarına sahip olduğunu görmek mümkündür. en basitinden hayallerinin etkisi altındayken içine kapanıp sessizlesmesi ve her gün aynı saatte kahvaltı yaptıktan sonra yürüyüşe çıkması gösterilebilir. sahip olduğu rutin çok ince şekilde açıklanmıştır. o da kendisini yüksek işlevli sosyopat olarak tanımlar.

diğer karakterlere bakalım, sonra sonuca bağlayacağız. gregory house, hannibal lecter ( ki anthony hopkins asperger sendromlu olduğunu açıklamış ünlülerden biridir ) ve ercüment çözer gibi karakterler asperger sendromludur. ancak tüm bu karakterler sosyopat olarak gösterilir ki yanlıştır.

çünkü insanlar öyle ya da böyle bu karakterlere hem sempati duyar hem de çoğunluk onlar gibi olmaya çalışır. bir sosyopata özenmek ve özendirmek ne kadar doğrudur?

asperger sendromlu insanlar aleksitimi denilen bir zorluk ile sınanır. duygular oradadır ancak onları tanımlama konusunda zorluk yaşar. hatta çoğu aspergerlinin iddiası empatiyi cok iyi yaptıkları için insanların duygularını hissedebildiği ve bu nedenle kalabalıktan kaçtığıdır. çoğunun dahi olduğunu bildiğimiz asperger sendromluların teşhis sonrası topluma kazandırılması daha başarılı şekilde gerçekleşmiş olsaydı, toplumun anlamsız şekilde saygı duyduğu çoğu suçlu tarihe geçmiş olur muydu? hayır. aslında anlatmaya çalıştığım budur. önüne gelene sosyopat ya da psikopat teşhisi koyulmasa ve bazı ayrımları daha doğru yapacak olsak asperger sendromunu daha bilinir hale getirebilir miydik?

seri katil tanımı ilk olarak kendisi için yapılmış, onlarca film ve belgesele, ondan daha fazla kitaba konu olmuş birinin asperger sendromu tanısı alması neleri değiştirirdi?

sözlerim asperger sendromlular katil olmaya çok yakındır anlamına gelmez. araştırmalar asperger sendromluların kurban oldugunu gösterir. asperger sendromlu çocuklar empati yaptığı iddia edilen insanların zorbalığına uğrar. ancak şu müthiş şekilde önemli bir konudur. bundy sahiden asperger sendromlu ise ve çocukluğunda bu teşhişi almış olsaydı bu kadar kadın ölür müydü? seri katil olayı böylesine popüler bir konu haline gelir miydi?

bence kendisini böyle incelemek lazım. sosyopat olduğu iddiası ile asperger sendromlu olup olmadığı konusu profesyonel şekilde incelenmeli.

ki aspişler sizleri çok seviyorum, lütfen yanlış anlamayın. öpüyorum hepimizi.
devamını gör...

tarih; 15 kasım 1924, cumhuriyet tarihimizin ilk öğrenci eylemi. o gün, bütün öğrenciler istanbul’da tramvay duraklarından tramvaya binecek ve hakları olan tam biletin yarısı kadar ücret ödeyeceklerdir. harbiye tramvay istasyonundan üç öğrenci biner ve biletçiye tam biletin yarısı kadar ücret ödemek isterler, biletçi kabul etmez. o esnada tramvay yolunda onarım vardır. vatman tramvayı durdurur, yolun kenarında belçikalı şirkete çalışan insanlar vardır. üç öğrenci tramvaydan indirilir ve feci şekilde dövülür, bununla da kalmaz, iki el silah sesi ve yerde kanlar içinde yatan iki öğrenci.

bugün öğrencilerimiz şunu bilsinler ki kimliklerini gösterdiklerinde tam biletin yarısı kadar ücret ödüyorlarsa, onun bedeli cumhuriyet tarihimizde ödenmiştir. bizde bir söz var; 40 paralık adam, birilerini aşağılamak, küçümsemek için kullanılır bu deyim. kırk paralık adam! o yıllarda tam bilet 80 paraydı, 40 paralık adam, haklarını, cumhuriyetin kendilerine verdiği kazanımları savunmak isteyen öğrencilerden başkaları değildir.
kaynak
devamını gör...

mellisho olsun, sol tarafa biraz bordagal atılması lazım. at bordagalları !
devamını gör...

bütün meditasyonun içine s*çan muhteşem olay. her sabah aynı terane. tam böyle detoks suyumu koyup yere matımı atmışım. meditasyona başlıyorum şak 10 dk sonra bu ses. kardeşim artık overlok çeken mi kaldı lan. allah aşkına git bi artık ya..
devamını gör...

karşı tarafın hiç önce davranmadığı ve "bir kere de ilk ben yazayım" diyerek yardımcı olmadığı durumlarda kısa sürede tükenecek olan bahaneler silsilesi.

insanlar önemsendiklerini görmeyi sever. bunu göremedikleri yerde de haklı olarak fazla durmazlar.
devamını gör...

nerede müslümanlar ile ilgili bir durum/eylem olsa; ülkenin ateist/deist kesimi tarafından ağza alınmayacak bir dil/üslup ile sistematik bir şekilde küçük dürüşürülmeye çalışılıyor.

böyle bir kanaldan rahatsız mısın?

çözüm: izleme.

kaldı ki, zaten bu kanalın muhatabı siz ve çocuklarınız değil.

olması gereken şey: dayatma yoluyla yapılmadığı sürece her kesin kendi inancı ile yayın yapma hakkına sahip olmasıdır.

sana ters mi geliyor? izleme.

ben, izlemek/görmek istemediğim hiç bir şeyi izlemiyor ve görmüyorum. birinin bunu bana zorla yaptırmasını da istemem açıkçası.

özetle: başkasının faydasına, mutluluğuna sebep olacak bir fiil/eylemin seni rahatsız etmemesi gerekir, bunu sana dayatmadıkları sürece.

sen istiyorsun ki herkes senin gibi düşünsün. insanlar ateist/deist olsun, otokontrol sağlayan içsel motivasyonlardan uzak hedonist bir yaşam tarzında yaşasın.

senin, seküler, hedonist ve içinde inanç barındırmayan bir yaşamı arzulaman; "temel hak" ama benim bu tarz yaşamı yaşamak istememem; "yobazlık ve gericilik" öyle mi?

ülkenin en okumuş, ilerici, kendini geliştirmiş, aydın ve medeni kesimi; kendisi gibi düşünmeyen insanların giyeceği elbisesinden tut, okuyabileceği okuluna kadar kendi karar vermek istiyor.

kıyamam! ne kadar da çağdaş ve ilerici insanlar.!

edit: benim nazarımda küfür ve ya hakaret niteliğinde sarf edilmemiş olan bir sözün; başka bir insanı incitmesini asla istemem. öyle bir niyetle yazan bir insan değilim.

insanların fikrine/değerine/inancına/kutsalına saldırarak psikolojik olarak "tatmin" olma gayretinde bir insan değilim.

küfür ve hakaret peşinde olsam; bu sözlükte yazma gereği duymam.!
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

benim asla başaramadığım, bıraktığım kısmı ile bir kişi daha elmaya doyar.
devamını gör...

zaman yolculuğu ile ilgili ve türünün en güzel örneklerinden biri olan, hem bilim kurgu hem komedi olması bakımından çoğu bilim kurgu filmden farklı gördüğüm, orijinal ismi back to the future olan 1985 yapımı amerikan filmi.

yanlışlıkla anne babasının lisede okuduğu yıllara giden ve ortalığı hiç olmaması gereken şekilde karıştırıp, ardından da telafi etmeye çalışan bir genci konu alır.

yapımcısı, yönetmeni, başrolleri gibi bilgileri nasılsa her yerden bulabiliyoruz. o nedenle daha çok kişisel yorumumu yazacağım.

benim için, gerek bireysel gerek toplumsal bakımdan hayatımın en güzel ve mutlu yıllarını hatırlattığı için değerli bir filmdir. hani banyo günü olan, ertesi gün okula gidileceği için gıcık olunan ama bir yandan da masumiyeti nedeniyle çok özlenen pazar günleri vardı eskiden... sabahları, henüz sayıları şimdiki gibi tavan yapmamış olan 2-3 televizyon kanalından birinde çizgi film izlediğimiz, sevdiğimiz herkesin evde, bir arada olduğu o pazar günleri... işte bana öyle sıcaklık, özlem, güzel duygular dolu günleri anımsatır geleceğe dönüş. soba üzerindeki mandalina kabuğu kokusudur, henüz kendisi de küçük olan ablayla atari oynanan günlerin keyfidir geleceğe dönüş. bambaşka bir yeri var bende.

bilim kurgu filmler en sevdiğim türlerden biridir ama bunun tadını çoğu vermez bana. ister daha girift konuları işlemiş olsun, ister daha üst düzey görsel efektler kullansın...

en sevdiğim karakteri, hafif deli emmett brown'dır. bazen kendimi bunun kadın versiyonu gibi hissediyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

eğitimli kültürlü bir genç kız berdelle mardine gelin gider. burada aşiret veliahtı olan kocasıyla önce nefret sonra büyük bir aşk ilişkisi yaşar. bu süreçte bütün aile ilişkileri değişir. kız aslında kocasının ailesinin kızıdır erkek de eniştesi bildiği adamın eltisinin çocuğudur.
devamını gör...

arkadaşım eve bir kilo çiğ köfte göndermişti.yerim ya*
devamını gör...

'sözlüğün delisi' rütbesi isteyeceğim,vakti gelsin.kaç kuruş kaç karma isterlerse vermeye hazırım.*
devamını gör...

kadın olanları heteroseksüel erkekler tarafından fetişize ediliyor, çok can sıkıcı bir durum bu.
biseksüel olduğumu öğrenen görüştüğüm erkekler “ee ne zaman threesome” kafasına giriyor direkt. bir insanın birden fazla cinsiyetten hoşlanması neden seninle threesome yapmak istediği anlamına gelsin.
okcupid’de de profil kısmında biseksüel yazdığı için kaç kere “selam, biseksüelmişsin, hiç ikisiyle birden oldun mu” minvalinde mesaj aldığımı hatırlamıyorum. gidin fantezi dünyanızda ne hayal ediyorsanız edin ama karşılaştığınız biseksüel kadınlara fantezi dünyanıza göre davranmayı bırakın.
devamını gör...

bu düzeye gelmeden bitirebiliyorsanız bitirin, karşının egosunu tatmin etmeyin.
devamını gör...

gece canı sıkılınca milleti uyandırmaması gerektiğini öğrenmeliii.
devamını gör...

almancadan dilimize çevrildiğinde nasılsın? anlamına gelen soru cümlesidir. birçok şekilde cevaplayabiliriz.

- danke, es geht mir gut!
- na ja, es geht so!
- es geht mir schlecht!
- es geht mir prima!
- es geht!

edit: yazım hatası.
devamını gör...

başlığı açan yazarımızın dediği gibi ağaca çıkın. leoparlar avlarını ağaçta daha büyük bir keyifle yerlermiş.
devamını gör...

karşıdakinin yanlış anladığını fark ettiğinde öyle bir mesaj vermemek için abi, kanka vb kelimeler kullanır ki karşıdaki anlasın. doğrudan söylerse daha kırıcı olacağını düşünür. hiç söylemese karşıdaki iyice kendi kendine gelin güvey olabilir. düşünceli bir kadının yapacağı harekettir, ne var bunda. azıcık gördüğü samimiyetten hemen başka şeyler çıkarmasın o zaman karşıdaki de.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim