youtube kanalı önerileri
kazıklı maria
devamını gör...
kfc
zaafım..
tavuğun dışındaki sosda bulunan undan sebep şu an yiyemediğim, ekmeğinin ayrıca hastası olduğumdur kfc..
kovalarca buzluğa atıp, sürekli yediğim dönemler olmuştur.. sağlıksızdır, biliyorumdur, en az çikolatalı açma kadar favori besinimdir zinger..
tavuğun dışındaki sosda bulunan undan sebep şu an yiyemediğim, ekmeğinin ayrıca hastası olduğumdur kfc..
kovalarca buzluğa atıp, sürekli yediğim dönemler olmuştur.. sağlıksızdır, biliyorumdur, en az çikolatalı açma kadar favori besinimdir zinger..
devamını gör...
karaçalı
underground rap sanatçısı. şimdi git zombi, mezar virtiözü, battle royal gibi sıkı albümleri bizlere hediye etmiştir. uzun süredir yeni şarkı çıkarmaması hayranlarını çok üzmektedir. sesindeki haziran şarkısı çok sevilir. fakülte çıkışı yaktığım sigaraydın der. benim için en iyi şarkısı kesinlikle defolu caddelerde fotomontajdır. tiyatro oynayarak şarkı yapmıştır. --- alıntı ---
"kapanan gözlerde sen hep
bir başka resim üzerine
fotomontajdın azizim"
--- alıntı ---
"kapanan gözlerde sen hep
bir başka resim üzerine
fotomontajdın azizim"
--- alıntı ---
devamını gör...
eraa
çok çalışmış, yorulmuş ve tatili hak etmiş emekli moderatörümüz.
emeğine sağlık.
kafembir'de okeye dördüncü ararsan çağır.
emeğine sağlık.
kafembir'de okeye dördüncü ararsan çağır.
devamını gör...
çaylakları yazar yapıyoruz kampanyası
o zaman yazarlari da çaylak yapıyoruz diyeceğim başlıktır. hadi bakalım yok mu arttıran? odalarda ışıksızım, yazarsızım, çaylağın biriyem.
devamını gör...
mastürbasyon bağımlılığı
orgazm, dopamin salınımını arttırdığından ve dopamin kişide bağımlılık hali yarattığından, mümkün olan bağımlılıktır. dikkatli olunması gerekir. her türlü bağımlılık kişiye zarar verir. belki fiziksel bir zarar vermez ama psikolojik bir zararı mutlaka olabilir dediğimdir.
devamını gör...
nilgün marmara
"hepimizin yerine balkondan düşeni hatırla
şiir bazen öyle de çarpabilir hayata."
haydar ergülen
şiir bazen öyle de çarpabilir hayata."
haydar ergülen
devamını gör...
ucemak
beğenilerini eksik etmeyen nickiyle uyumlu olarak uçan yazar arkadaş.
devamını gör...
yazarların hatırladığı ilk hayal kırıklığı
annemin beni istemediğini ve hamileyken bunun için çaba sarf ettiğini öğrendiğim gündür.
devamını gör...
ah canım sevgilim
ah sana gel dedim
içimde kaybolan papatyalardı gözlerin
eski bir radyodan
çalan şarkıyı dinledim
hayatı kahrolan gibi
gururu ayaklar altına alınmış biri gibi
içimde kaybolan papatyalardı gözlerin
eski bir radyodan
çalan şarkıyı dinledim
hayatı kahrolan gibi
gururu ayaklar altına alınmış biri gibi
devamını gör...
televizyonda savcı alkışlamak
müge anlı'da şüpheliyi mahkemeye sevk etti diye savcıyı çılgınca alkışlama eylemi. evet kısa bir tatil ile memleketime geldim ve canım anamın vakit öldürmek için izlediği müge anlı ile arka sokaklara, pardon işte adı neyse ona bir süre maruz kaldım. tamam amaçlar güzel ama bir an kendimi blutv'de saygı dizisi izler gibi hissettim. genç bir kız kayıp, bir akraba şüpheli. avukat savcıya gitti canlı bağlantı falan. savcı da adamı haliyle mahkemeye sevk etti. akabinde stüdyoda savcıya alkış talep edildi ve çılgınca alkışlar!(bkz: lol) yani savcı ne diye maaş alıyor vatandaşlarım! günde yüz kere yaptığı bir rutin için nedir bu tantana ki devletin savcısının canlı yayına meze yapılması nedir? şimdi de uyuşturucu köpekleri minnoş cookie ler ve 4 polisimiz yayında müthiş.(bkz: swh)
devamını gör...
erken boşanmak
günün sazan.avi başlığı köşemize alıyoruz arkadaşı ivedilik ile.
devamını gör...
ilber ortaylı'nın küçük bir kız çocuğuna atatürk'ü anlatması
ilber hocam ne kadar çökmüş ya.
her neyse. "okullarda anlatmıyorlar mı?" demesi o kadar üzücü ki. bakıyorum da, atatürk bize de enine boyuna anlatılmamış. önemsiz bir konu gibi üstünkörü anlatılmış. lanet olsun.
t: güzel bir video
her neyse. "okullarda anlatmıyorlar mı?" demesi o kadar üzücü ki. bakıyorum da, atatürk bize de enine boyuna anlatılmamış. önemsiz bir konu gibi üstünkörü anlatılmış. lanet olsun.
t: güzel bir video
devamını gör...
obsesif kompulsif bozukluk
takıntılı olma hali.
çoğunlukla 8-12 yaş aralığında çocukluk döneminde başlar ve kişinin karakter yapısını şekillendirir. çocukluk dönemi sonrası edinilen obsesyonlarla baş etmek çok daha zor olsa da kişinin bu durumu normalleştirmemiş olması avantajdır aslında. her ikisi de kapıdan 5 kez çıkmanın normal olmadığını bilir ancak çocukluktan gelen okb bununla başetmek yerine 5 kez geri dönmenin daha kolay olduğunu kabullenmiş ve günlük rutinleri de buna göre şekillenmiştir, diğeri ise semptomlarının yol açtığı zaman kaybını önlemek için çaba gösterir, çünkü bununla yaşamayı diğeri kadar iyi öğrenemeyecektir hiçbir zaman.
okb ile yaşamayı öğrenmek ya da endişe/stres halini indirgemenin en önemli detayı kaynağını tespit edebilmekten geçer. kişiler bu durumu çoğunlukla hayatlarının bir döneminde yaşadıkları travmaların mirası olarak kabullenir ancak benzer olayları yaşayan her kişiye okb tanısı konulmuyorsa bu erken çocukluk dönemindeki biliçaltı kayıtları ve genetik altyapının okb'ye " oo biz de seni bekliyorduk" demesinden başka bir durum değil.
okb öyküsü olan anne babaya sahipseniz zamanı geriye alıp o evde büyümemeyi başarsanız bile nöronlarınızın iletişim sağlaması için ürettiği elektrik sinyallerinin haritası ve salgıladığınız nörotransmitter seviyenizin kodu %40 anne babanızdan crtl+p, %60'ı tecrübeyle yazıldığı için "normal" birey olarak hayata devam etmeniz imkansıza yakın.
okb kişisinin ilgili ebeveyni bulup cezalandırma planı varsa bir upucu daha ekleyelim;
beyin fonksiyonlarımızın x kromozomuyla aktarıldığını düşünürsek, okb'nin kız çocuklarına her iki ebeveyninden, erkek çocuklarına ise anneden miras kalması yüksek olasılıktır.
7 nesil okb boyundan gelen bir birey olarak okb'nin tipleri ve kapsama alanlarıyla ilgili detaylara da çaylak'lıktan çıkınca ayrıca değinmeye çalışacağım.
çoğunlukla 8-12 yaş aralığında çocukluk döneminde başlar ve kişinin karakter yapısını şekillendirir. çocukluk dönemi sonrası edinilen obsesyonlarla baş etmek çok daha zor olsa da kişinin bu durumu normalleştirmemiş olması avantajdır aslında. her ikisi de kapıdan 5 kez çıkmanın normal olmadığını bilir ancak çocukluktan gelen okb bununla başetmek yerine 5 kez geri dönmenin daha kolay olduğunu kabullenmiş ve günlük rutinleri de buna göre şekillenmiştir, diğeri ise semptomlarının yol açtığı zaman kaybını önlemek için çaba gösterir, çünkü bununla yaşamayı diğeri kadar iyi öğrenemeyecektir hiçbir zaman.
okb ile yaşamayı öğrenmek ya da endişe/stres halini indirgemenin en önemli detayı kaynağını tespit edebilmekten geçer. kişiler bu durumu çoğunlukla hayatlarının bir döneminde yaşadıkları travmaların mirası olarak kabullenir ancak benzer olayları yaşayan her kişiye okb tanısı konulmuyorsa bu erken çocukluk dönemindeki biliçaltı kayıtları ve genetik altyapının okb'ye " oo biz de seni bekliyorduk" demesinden başka bir durum değil.
okb öyküsü olan anne babaya sahipseniz zamanı geriye alıp o evde büyümemeyi başarsanız bile nöronlarınızın iletişim sağlaması için ürettiği elektrik sinyallerinin haritası ve salgıladığınız nörotransmitter seviyenizin kodu %40 anne babanızdan crtl+p, %60'ı tecrübeyle yazıldığı için "normal" birey olarak hayata devam etmeniz imkansıza yakın.
okb kişisinin ilgili ebeveyni bulup cezalandırma planı varsa bir upucu daha ekleyelim;
beyin fonksiyonlarımızın x kromozomuyla aktarıldığını düşünürsek, okb'nin kız çocuklarına her iki ebeveyninden, erkek çocuklarına ise anneden miras kalması yüksek olasılıktır.
7 nesil okb boyundan gelen bir birey olarak okb'nin tipleri ve kapsama alanlarıyla ilgili detaylara da çaylak'lıktan çıkınca ayrıca değinmeye çalışacağım.
devamını gör...
var mısın
kitap, doğan cüceloğlu’nun deniz bayramoğlu ile soru cevap şeklinde diyaloglarından oluşuyor.
doğan cüceloğlu, çocukluğundan itibaren 80 yaşına kadar ki yaşamında, onu o yapan beceriksizliklerini, pişmanlıklarını, başarılarını, şanslarını anlatıyor.
hayatından pişman olmadığını, olumlu yaşadıkları kadar, olumsuz yaşadıklarının da ona ait olduğunu, onun gelişmesine vesile olduğunu anlatıyor.
kendi hayat yolculuğu üzerinden, okurlara öğütler vermek, yollar göstermek istiyor.
insanın canını önemsemesi gerektiğinden, kendiyle her gün sohbet etmesi gerektiğinden bahsediyor.
yapılmak istenenler için, zamanın yeterli olmaması tarafından bakmanın, pişmanlıklara-keşkelere yol açacağını, onun yerine yapılmak istenen iş için, günlük 20 dakika ayırma ile yapılan başlangıçların, insanı mutlu edecek gururlandıracak başarı öykülerine dönüşebileceğini anlatıyor.
insanın, sürekli kendine mentörler araması gerektiğinden bahsediyor.
aileler öğretmenler çocuklarını mutsuz etmesin istiyor. kimse mış gibi yaşamasın istiyor.
son mentörüm ilan ettiğim, keyifle okuduğum bir kitap.
kişisel gelişim sevenler için, doğan cüceloğlu sevenler için, hızla okunabilen, insanı iyi eden bir kitap.
yaşamında kendin olarak var olduğunda için bilir, sesin, bakışın, yürüyüşün, gülüşün, tüm bedenin bunun sinyallerini verir. “ah”diye inlerken bile içinde bir şükür duygusu vardır. acının da hüznün de kendisisindir.
doğan cüceloğlu, çocukluğundan itibaren 80 yaşına kadar ki yaşamında, onu o yapan beceriksizliklerini, pişmanlıklarını, başarılarını, şanslarını anlatıyor.
hayatından pişman olmadığını, olumlu yaşadıkları kadar, olumsuz yaşadıklarının da ona ait olduğunu, onun gelişmesine vesile olduğunu anlatıyor.
kendi hayat yolculuğu üzerinden, okurlara öğütler vermek, yollar göstermek istiyor.
insanın canını önemsemesi gerektiğinden, kendiyle her gün sohbet etmesi gerektiğinden bahsediyor.
yapılmak istenenler için, zamanın yeterli olmaması tarafından bakmanın, pişmanlıklara-keşkelere yol açacağını, onun yerine yapılmak istenen iş için, günlük 20 dakika ayırma ile yapılan başlangıçların, insanı mutlu edecek gururlandıracak başarı öykülerine dönüşebileceğini anlatıyor.
insanın, sürekli kendine mentörler araması gerektiğinden bahsediyor.
aileler öğretmenler çocuklarını mutsuz etmesin istiyor. kimse mış gibi yaşamasın istiyor.
son mentörüm ilan ettiğim, keyifle okuduğum bir kitap.
kişisel gelişim sevenler için, doğan cüceloğlu sevenler için, hızla okunabilen, insanı iyi eden bir kitap.
yaşamında kendin olarak var olduğunda için bilir, sesin, bakışın, yürüyüşün, gülüşün, tüm bedenin bunun sinyallerini verir. “ah”diye inlerken bile içinde bir şükür duygusu vardır. acının da hüznün de kendisisindir.
devamını gör...
patates püresi
mükemmel bir yancıdır kendisi. her türlü tavuk yemeğine inanılmaz yakışır.
devamını gör...
sahibinin sesiyle okunan cümleler
kahrol düşman al sana bombe.
devamını gör...
insanı yoran şeyler
memnuniyetsiz insanlar
devamını gör...
olmak istenen cansız varlık
tropikal bölgede okyanusa bakan bir ada evi.
devamını gör...
