karşımdaki kişinin devamlı kendini anlatması, hiç bana nasılsın diye sormaması ve beni dinlememesi, lafı bir şekilde kendisine getirmesi. bana değersiz hissettirir bu durum. sanki onun varlığını değerini pekiştirme ihtiyacını karşılamaktan başka bir işlevim yokmuş gibi gelir.
devamını gör...

normal şartlar altında bu eylül'de gitmeyi planlıyordum sonra erteledim derken şimdi de istesem bile en az birkaç yıl gidemeyeceğim gibi..covid krizi gerçekten serbest hareketi de etkiledi, herşeyi de etkiledi..lakin, abd bu hızla aşılamayı sürdürür yılsonuna normale dönerse ve ekstradan başka politik krizler de olmazsa basıp gidecem, niyeti bozdum...bu başlığı da aşama aşama güncellemeyi düşünüyorum..şair ne güzel demiş, öz vatanımızda garip kaldık...şu insanlara baktığımda gerçekten tiksiniyorum, mide bulandırıcı bir ortam var, siyasetinden tut, ekonomisinden çık, olağan hayat akışından tut, insani ilişkilerden çık...bomboş, idealsiz, amaçsız ve rantçılık üzerine kurulmuş koskoca bir memleket..

bu ülkede kim iktidar olursa olsun düzelmez, herkesin amacı hep aynı...insanlarda saçma sapan değerleri kültür ayağına, gelenek ayağına kutsallaştırıp durmuşlar...o güzel insanlar savaşlarda göçüp gitmişler ve nesil nerede piç var köksüz var, oradan türemiş...

not: şu anda siz inanıyor musunuz ki muhalefet partileri iktidara gelince her şey gerçekten çok güzel olacak? şu anda onların amacı ve bu kadar bağırmasının neden ülkeyi falan düşündüğünden değil, kendinin "yeme'ye" yada yeterince "yeme'ye" ortak olamamasından...onlar gelsin aynısını onlar da yapacaklar...isimler değişecek sadece yoksa şekiller aynı..inceleyin bizim ülkenin siyasi tarihini, hep aynı..bir "yiyici" gidecek, diğer "yiyici" gelecek...düşünebiliyor musunuz, muhalefet iktidar için ali babacan ile ahmet davutoğlu'na sarılıyor...bu ikisi de son ana kadar ak parti içinde kalmadılar mı...ahmet davutoğlu vizyonuyla mı ülke kurtulacak, madem ülkeyi düşünüyordun taaa 2015, 2016 yıllarında çıkıp karıştırsaydın ya, böylece ak parti de bu o yıldan bu yıla bu seçimlerde başarı sağlayamazdı, hele ali babacan...adam partiyi kurduğu halde son ana kadar ak parti'de kaldı....niye? gerçekten bir vatandaş olarak isyan ederek merak ediyorum, acaba kendilerine de 4-5 maaş bağlansa bir karşı hareket başlatabilirler miydi...şimdi bunlar mı kurtarıcı, bunlar mı ülkeyi değiştirecek...teröriste terörist bile diyemeyen, aman oy gelmez aman dışarıya sıkışırım imajı oluşmasın diyenler mi kurtacak, kadın kahvaltı yapma derdinde, öteki ağaç dikme derdinde, moda tasarımcıyı belediyelerine memur yapma amacındalar hep...zaten iktidardakileri hiç yazmak istemiyorum çünkü şimdi polisle savcıyla falan uğraşamam, buradaki modları falan da uğraştırmak gibi derdim de yok....yazık yani, şu hale bak, ölümü göstertilip sıtmaya razı edilen ve neresinden tutsan mutlaka bir tarafı elinde kalan bir ortam...atadan deden türk'üm, hep de gurur duydum duyacağım da..lakin ne türklük bu ne islamiyet böyle..gerçekten şu dakika itibariyle fırsatını bulduğum an gideceğim ki zaten kimsenin de umrunda değildir...üzüntüm gerçekten böyle olmaz, olmamalıydı..bunu okuyan arkadaşlarıma da tavsiyem, varsa imkanınız siz de dışarıyı zorlayın yoksa da burada kendi işinizi az çok kurup çalışmaya bakın, vicdanınız el veriyorsa siyaseten torpil bulup kamuya geçin...her neyse..buraya gitme durumum netleştiğinde tüm aşamaları yazacağım..
devamını gör...

ağızları ile kuş mu tuttular?
eğer tutmuşlar ise belki gençlerden oy alırlar, ama diğer türlü kendi çocuklarımdan ve etrafımdaki gençlerden biliyorum imkansız oy almaları.
zaten bu kadar gençleri ezen bir sistem, eğitim, işsizlikten ve yasaklardan sonra bunlara oy verecek gencin aklından şüphe ederim.
keşke gerçekten , gençlere, ilim , bilim, fen, ile kaliteli eğitim ile oy isteseler di.
çözüm yerine hep sorun yaratan bir yönetim , hangi yüz ile oy ister.
devamını gör...

22 yaş altının da oy kullanmaması gerek diyerek katıldığım önerme.
mevcut durumda 18'e indi de ne oldu ? sokağa çık, kimsenin beğenmediği bir yönetim 18 yıldır tepemizde.
yetişkinler iyiyi de kötüyü de gördüklerinden, kıyaslama şansı var , buna göre değerlendirebiliyorlar .
18 yaşındaki hatta 30 yaşına kadar olan adam başka bir hükümet, başka bir yönetim, başka bir tarz görmemiş ki , en iyisi bu sanıyor, iki üç parmakla kurt yapıp, allahuekber diyerek sokaklarda dolaşmayı , büyük bir mesele olarak görüyor, kendini adam yerine konmuş hissediyor .
cebine çay parasını babası veriyor ama olsun, oy kullanabiliyor.
geçiniz efendim .
80 yaşına oy hakkı verilmeli,
22 hatta 25 altına verilmemeli.
önce bir hayatın gerçek yollarına bir girsinler bakalım klavye başından kalkıp da ...
devamını gör...

35 oldum ben. bir küçük kadar işte. ya da tarancı'nın dediği gibi yolun yarısı kadar.
büyüdüm ben. yaşadım. mutluluğu da hüznü de iliklerime dek hissettim. birkaç miras bıraktım birilerinin kalbinde, birkaç yaşama dokundum. iyi biridir diyecekleri kadar iyi yaşadım. gülüşlerin eksik olmasın diyecekleri kadar kahkaha attım.
35 oldum ben. eskiden yaşlı diye düşündüğüm insanların yaşına geldim. ama ruhum yaşlanmadı benim. içimde bir çocuk şarkı söylüyor. susmuyor. yaramazlık yapmak istiyor. muzip şakalar hiç bitmesin istiyor.
aynaya bakınca biraz ihanet hissediyorum sadece. birkaç kırışık oradan göz kırpıyor. ben de diyorum ki gülüşlerimin izisiniz; varsın, olsun. birkaç saç telim beyazlamış, çaresiz sabahları beklerken. olsun diyorum, onlarla olgunlaştım.
35 oldum ben. çocuktum yetişkin oldum. eş oldum, eğitmen oldum, dost oldum, herkes oldum sonra hiç kimse oldum. ben oldum.
devamını gör...

belde nedir? neye denir?

yahu başlıkta balıkesir’e belde denmesine mi takayım, tatil beldesi denmesine mi? benzetme olarak bile kullanımı yanlış.

ha bu arada, balıkesir il merkezinin hiçbir denize kıyısı yok, tatil ile ilgisi hiç yok. bildiğin il merkezi işte. sıradan.

tatil beldesi yazacaksan illa başlığa, denize kıyısı olan yerlerin ismini yaz. balıkesir nedir?
devamını gör...

devletin ya da ülkelerin kendi aralarında belli sebeplerden dolayı ordularıyla girişimleri dir. ayrıca ülkenin kendi içinde de savaştığı oluyor buna da iç savaş deniyor.
savaş ne taraftan bakılırsa bakılsın hangi açıdan görülürse görülsün hep arkasında boynu bükük insanlar bırakır.
kimi zaman anlaşmazlıklardan dolayı kimi zaman daha fazla mala sahip olmak için yapılır. savaşın hiçbir iyi yanı yoktur nasıl ki elini ateşe soktuğunda elin yanıyor ve bir daha aynısını bilinçli bir şekilde yapmıyorsan savaşmamalısın da!!
çünkü; savaş gerisini de çok şey bırakıyor.
perişan olmuş annelerin feryadını, ölümü, kanı, gözyaşlarını, çığlıkları, ağlayarak geçen günleri...
savaşın insanlar üzerindeki etkisi büyük ve yıkıcıdır, dayanılmaz dır. daha fazla mala sahip olmak için hiçbir masumun canı yanmamalı...
ayrıca savaş sonrasında yıllar geçmiş olsa bile insan da belli rahatsızlıklar, hasarlar bırakıyor psikolojik olarak. kötü travmalar yaşanabiliyor.
ınsana verdiği etkilerin yanında çevreye de zararlıdır.
biz burada uçak geçerken çok mutlu oluyoruz fakat bazı yerlerde uçak geçerken çocuklar sevinmiyor...

barış'ın savaştan daha güçlü olduğuna inanmalıyız artık. çünkü barış dünyayı yaşanabilecek bir yer yapıyor ve mutluluk yayıyor.


savaş pahalı; top, tüfek, uçak lazım; kin lazım, nefret lazım; en önemlisi de, uğruna feda edilecek gencecik günahsız insanlar lazım. barış ucuz; barış için sadece vicdan, empati ve sevgi lazım.

-lâ edrî-
devamını gör...

bu kişilere ' eğer bir çocuğun başını okşayıp yüzüne gülmeyecekseniz, onunla verimli zamanlar geçirmeyecekseniz nedem çocuk yaptınız?' denilir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

17. yüzyıl fransa’sında dönemin aristokrasisini, yönetici sınıfını simgeleyen peruk charles döneminde ingiltere mahkemelerine getirilmiştir, başlangıçta yaşlı ve ciddi kuşak peruktan uzak durmuşsa da bir sonraki kuşağın kürsü ve baro üyeleri tarafından benimsenmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. yargıçlar tarafından tercih edilen geniş peruklar, tabanları geniş olan türdendir ve sadece yargıçlar değil, barrister’lar tarafından da takılmaktadır. peruk esas olarak tıpkı cübbe gibi bağımsızlığı, tarafsızlığı ve eşitliği ifade etmek amacıyla kullanılır, saçlarda dahi bu algının oluşması istenmez.
-zamanla peruklar yargısal ikonografide kırmızı cübbelerin kazandığı statüyü kazanmıştır, yine zamanla ceza ve resmi davalarda olmak üzere kullanım alanı kısıtlanmış ve bu zorunluluk 2007 de tamamen kaldırılmıştır.
devamını gör...

gerçek değeri 500-600 liradan fazla olmayan tektaşa, 6-7 bin lira vermeye gücü yetmeyen namuslu gençleri fakir diye ezmek moda oldu sanırım. ironi yapılmıyorsa çok acı bir durum.
devamını gör...

akrabam olmasını istediğim karakter, hemen hemen her repliğine yarılıyorum herifin. #72314 nolu entry'de belirttiğim gibi aslında karakter, kendisine yabancılaşmasıyla boğuşmaktadır tüm friends serüveni boyunca. ne yaptığını, ne yapmak istediğini pek bilemez, sadece sarkastik takılır ve bunun sayesinde günlerini geçirir. bu saydıklarımdan ötürü bir karakterden ziyade toplumdaki bir tipi yansıtmaktadır aslında chandler. seviyoruz seni.
devamını gör...

semt adı. eğer başka bir duraktan şirinevlere gelmişseniz inmeniz pek mümkün olmaz. çünkü orada bekleyen insanların buna izin vermediğini defalarca yaşadım o çaresizlikle diğer durakta indim.
devamını gör...

goethe tarafından kaleme alınan klasikler arasında özgünlüğüyle yer edinmiş eserdir. goethe bu romanı genç yaştayken yazmış, daha sonra yaşlılığında yeniden ele alarak son şeklini vermiştir. aslında tiyatro teksi olması itibariyle pek çok defa sahnelenmiş ve beyaz perdeye de uyarlanmıştır. goethe'nin ruh halinden ve hayatından izler taşıyan eser, şeytan ile pazarlık eden doktor faust'un öyküsüdür. şeytanla pazarlık konusu daha önce başka eserlerde de konu edinilmiştir. felsefi derinliği itibariyle de ayrı bir yeri vardır bu eserin edebiyat dünyasında. eserde mitolojik ve metafizik unsurlar romantizmin bir yansıması niteliğindedir. şiirsel bir anlatımı vardır goethe'nin eserde, kitabın kahramanlarının karşılıklı konuşmalarında meleklerden oluşan koronun söyledikleri sözlerde bu etki görülmektedir. mefistonun diyalogları şeytanın insanı yoldan çıkartmak için kurduğu tuzakların yansımasıdır faust'un evreninde.
devamını gör...

yanaklarını ısırmak istiyorum.
devamını gör...

transandental çıkarım, bırakın kant'ı, felsefe tarihinin en baba metinlerindendir. saf aklın eleştirisi'ndedir bu bölüm. hatta herbert paton ''bu metni okuyacağınıza gidip arap çöllerinde dolaşın daha kolay'' demiş. mevzunun zorluğu pek çok yeni kavram içermesinde. bi de kant insan gibi yazmamış. öyle giriş gelişme sonuç falan yok. sonuç kitabın herhangi bi yerinde zart diye çıkabilir karşınıza. kitabın önsözünde de kendi söylüyo zaten ''bitirdim oğlum sizi'' diye... fazla uzatmadan şunu da söyliyim, burayı yazarken kant'ın da hayatı kaymış.* ilk baskıda kimse anlamamış, ikinci baskıda baştan yazmış mevzuyu yani, siz düşünün.

arkadaşlar öncelikle burdaki dedüksiyon, tümdengelim falan değil. buranın ucu roma hukukuna gidiyo.* kısaca şöyle söyliyeyim, roma hukuku'nda ispatlama süreci için kullanılıyo bu kelime. kant'ta bu anlamda kullanmış. kant bütün felsefesini zaten hume ve onun septik nedensellik eleştirisi üzerine kurmuş. kant'ta hangi kavram görürseniz bilgiyi temellendirmek ve hume'a cevap vermek içindir. bütün mevzu sentetik a priori'de çözülse de, öncesinde yolları döşemesi gerekir.

kantı'ın sentetik a priori'sinin bilgi üretebilmesi için, kategorilerin objektif doğru olması gerek. kant burada kateogorilerin objektif geçerliliğinin a priori bilgisinin, diğer tüm a posteriori* bilgiler için temel olduğunu ispatlamaya çalışır. transendantal çıkarım burada şunu iddia eder : deney, ancak kategorilerin objektif geçerli olmasıyla mümkün ve meşrudur.
yani ana fikir 'budur' diyebiliriz...
devamını gör...

an itibarıyla gündem olan heşteg.

daha doğru düzgün "yıkacağız" yazamayan bazı mahlukatlar anlayamamışlar galiba, kemalizmi asla yıkamayacaksınız.
buyurun
devamını gör...

adblock sayesinde çok da gerek olmayan.

adblock hem ücretsiz hem de hiçbir şekilde youtube videolarında reklam göstermeyen bir chrome uzantısı.
devamını gör...

(bkz: karadeniz en çok bize karadır).
devamını gör...

kahve kokusu
vanilya kokusu
yağmur sonrası toprak kokusu
bebek kokusu
papatya kokusu
gibi gibi benim listem uzaaar gider.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim