rüyamda seni gördüm şapşal, 2. kattan atlamak nedir? kaybolmuştun bi de.
aradım bulamadım zaten.
yapma böyle şeyler, otur oturduğun yerde.
korkutma beni.
devamını gör...

‘’birbirimizi anlamamız için dürüst olmalıyız…’’

sanırım en çok bu cümle çekmişti kitabın içine beni. ya da inananlar için ‘’tanrıdan’’ gelen , inanmayanlar için ise ‘’tercihlerimiz’’den kaynaklı çektiğimiz acılar hepimiz için gerçekten de yeni bir karakter inşa ediyor olabileceğine inandığım için de olabilir, emin değilim…

cehennem olmadan da ahlaklı olmanın nedenleri olabilir mi sorusuna cevap aradığım zamanlardan birinde edinip okuduğum bir kitap ‘’tanrısız ahlak’’

felsefe profesörü walter sinnot armstrong, “tanrısız ahlak” isimli bu kitabıyla, ‘zarar esaslı seküler ahlak’ teorisini, ‘kutsal emir’ teorisine yeğ tutan bir makale kaleme alıyor...

‘ayrıntı’ yayınlarının 4.basımından okudum.

aslına bakarsak, kitap içerisinde islamiyet’ten hiç bahsedilmiyor dersem; pek de yalan söylemiş olmam. aldığım notlara da baktığımda, sadece 14. sayfada 1-2 cümle ile islam’a dokunmuş sadece... yazar içerisinde bulunduğu hristiyan kültürünü ve amerika coğrafyasını esas aldığından olsa gerek...

bazı konularda argümanlarını sağlam bulsam da, konu ile ilgili referans alınabilecek bir metin olduğunu düşünmüyorum.

bir agnostik olduğumu göz önünde bulundurduğumda agnostiklerin ve ateistlerin, deistlere karşı tutumlarında çok fazla agresif oldukları konusunda da yazarla hemfikirim. ama bir şey diyordu ki kitapta, bu hemfikirliliğimde tutumumu değiştirmeye gerek duymamamın özeti gibiydi:

‘’her şeyi ciddiye alan adamın anahtarı, her şeyi komikliğe vuran adamdır...’’

ilgililerinin göz atmasında yine de fayda görüyorum...
devamını gör...

geride topraklar, gerideki ülke anlamına gelen almanca kökenli bir terim. bu ulaşım kaynağına, limana, özellikle ekonomik anlamda, bağımlı durumda bulunan toprak parçaları birer hinterland oluştururlar.
devamını gör...

saçlarım kısa olduğu için beni pek de zorlamiyor aslında. eskiden de bütün çevremin saçlarını ben boyadıģım için elim olabildigince alışmış. sadece ellerimde eldiven varken yapamıyorum, arkalarimi göremediğım için hissetmem lazım. zaten kaşımı aldırmak dışında kuaföre de gitmiyorum, o parayla kitaplar alıyorum. daha çok mutlu oluyorum.
devamını gör...

spor ve siyaset alanında üzerime düşeni yapacağımı bildirmek isterim.
devamını gör...

twitter'ın ilk türk kullanıcısının da adıdır aynı zamanda. takip edilesi muazzam bir kişiliktir. twitter kullanıcı adı da osman'dır.
devamını gör...

dünyaya bir ingiliz olarak gelirsem öğrenmeye niyetlendiğim oyun.
bu ülkenin ruhu ile o kadar yavaş o kadar sakin olamam.
devamını gör...

en uzun süre sarıldığınız kişi genelde en son sarıldığınız kişidir.
gitmeyi ve ondan ayrılmayı istemezsiniz. o yüzdendir.
devamını gör...

barış manço ve cem karaca - uzun ince bir yoldayım

devamını gör...

türkiye müziğinde taş plak sesli şarkıcı olarak kendine yer edinmiş, bir daha onun gibisi gelir mi acaba dedirten bir müzisyen.
devamını gör...

olacak o kadar skeçlerini hatırlatan garip olay.
www.samsunhaber.com/m/asayi...
devamını gör...

indirmeyeceğim uygulamadır. size değil megabaytlarımı, kirli pabucumu bile vermem. kripto-kapitalizm yükselişte.
devamını gör...

bunda şaşılacak ne var anlamadım. türkiye'de seçmen kitlesinin %65'i sağ seçmendir. bilimsel araştırmalara göre biliyoruz ki seçmen kitleleri sağdan sola ya da soldan sağa kaymaz, ancak kendi içinde kayabilir. yani sıradan bir sağ seçmen oy verdiği partiden bıkınca oy verebileceği başka bir sağ parti arar, sola gitmez. tersi de aynen geçerlidir. sağ ve sol arasındaki geçişken oylar birkaç puandan ibarettir.

türkiye'nin önde gelen sağ partileri dp, ap ve anap'tı. bunlar aslında birbirinin ardılı olan partiler yani aynı parti. ülkeyi 77'deki kısa bir chp koalisyonu hariç hep bunlar yönetti. 2002'de hem akp hem de gp yüzünden diğer sağ partiler %10 barajını geçemedi ve 45 puanlık seçmen meclise bile giremedi. daha sonra çoğunluğu sağ olan bu seçmen akp çatısı altında konsolide oldu.

iyi parti kurulurken yaşananları iyi hatırlayın. bu yeni kurulan partinin bu kadar üzerine gidilmesinin sebebi sağdaki oyları bölme potansiyelinin olmasıydı, nitekim böldü de. türkiye'de demografik yapı değişmeden, şehirleşme ve eğitim seviyesi artmadan %65'lik sağ kitle küçülmez. 2023 seçimlerinde belki tablonun biraz değiştiğini göreceğiz zira 20 yıl kabaca bir nesil eder.
devamını gör...

entelektüel birikimine hayran kaldığım, tanımlarında bu birikimini akıcı ve etkili bir dil ile birleştiren yazar. tanımlarını okumak hem keyifli hem öğretici. emeğine kalemine sağlık.
devamını gör...

honore de balzac'ın 1834'de aylık olarak yayınlanmaya başlayan ve 1842'de tam olarak yayınlanan romanı. sadece fransız realizminin değil, 19.yüzyıl fransız edebiyatının en meşhur örneklerinden biridir*. balzac'ın 100'e yakın eserden oluşan insanlık komedyası serisinin scènes de la vie privée (özel hayattan sahneler) bölümündedir.

romanın başkarakteri goriot baba değil, köyden paris'e hukuk okumaya gelen eugène de rastignac'tır. derslerinde başarılı olmanın haricinde, paris yüksek sosyetesine girme hayalleri kuran genç rastignac katıldığı balolarda goriot baba'nın iki kızı ile tanışır. romanın ana konusu mantıksız bir seviyeye çıkan baba sevgisidir. goriot baba, kızları için bütün serveti harcarken kızları damatlarının bahanesiyle onu terketmektedir. goriot baba da en sonunda vahından ölür*. aslını söylemek gerekirse sonsuza dek süren girişi ve klişe konusu ile sıkıcı gözükebilir. bundan mütevellit bu kitabın neden bu kadar meşhur olduğunu sorabilirsiniz. balzac, baba goriot'nun hikayesinin arka fonunda, paris sosyetesini ve şehrin bütün sosyal sınıflarını anlatmaktadır. hatta anlatmaktan çok betimelemek de diyebiliriz. en fakir proleteryadan, yüksek sosyetenin parçası yüksek burjuvazi ve büyük soylulara kadar paris sosyetesinin bütün sosyal gruplarını değinir balzac. bu anlatım da sonradan fransız realizminin imzası haline gelecek olan bir edebi stil ile yapılmaktadır: her sosyal grup kendi sosyal çevresine yerleştirilir yani her sosyal grup bir mekan ile özdeşleştirilir. o yüzden bir bakıma sadece paris halkının değil, paris'in kendisinin de bir betimlemesidir.

söylediklerim ile pek alakası yok lakin kitapta beni en çok etkilemiş söz söyledir:

« vous saurez alors ce qu’est le monde, une réunion de dupes et de fripons. ne soyez ni parmi ni parmi les autres. ». "o zaman dünyanın ne olduğunu bileceksiniz: saflarla dolandırıcıların bir buluşması. siz ne saf, ne de dolandırıcı olun."
devamını gör...

hayat görüşümüze ve cesaretimize göre şekillendirdiğimiz bir eylem muhteviyatı.

şimdiye kadar yaşadıklarımızdan eğer memnun değilsek aynı olmamalı. eksikse tamamlanmalı. yoksa bir oluşum başlatmalı.
harekete geçilmeli.
devamını gör...

(bkz: tutunamayan)
(bkz: daddy)
(bkz: kuzguncuktaki vişne)
(bkz: belki üstümüzden bir tır geçer)
(bkz: bal porsuğu)
(bkz: bearwithtear)
(bkz: ice)
(bkz: sondaj)
(bkz: the matrix isn't real)

ve daha niceleri.
devamını gör...

beklediğimiz bir haberdir.
(bkz: salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve salon lebaleb dolu)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

zalim kralları devirmek için küçük bir dokunuş yeterlidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim