(bkz: ton ton ton dardanel ton)
(bkz: çaylaaaar)
(bkz: atma ziya)

edit: en önemlisini unutmuşum; (bkz: kemalim yapmaz)
devamını gör...

pulp fiction filminin ünlü bir sahnesinden ünlü bir replik. satması gereken boks maçını kazanarak mafyanın peşine düştüğü boksör butch (bruce willis abimiz) firardadır. sevgilisiyle bir motele yerleşmiş şehirden kaçma planı yaparken, ultra alıngan ve duygusal sevgilisi fabienne'in (maria de medeiros) babasından kalan ve nice badireler atlatmış çok değerli kol saatini evde unuttuğunu öğrenince küplere biner. eve dönüp saati alması gerekir. saati alır ama tıpkı babasının kol saati gibi türlü badireler atlatır. nihayet motele döner. fabienne onu bir motosikletle görünce aralarında şu ünlü diyalog geçer:

-whose motorcycle is this?
-it's a chopper baby.
-whose chopper is this?
- it's zed's.
-who's zed?
- zed's dead baby. zed's dead.

müzik girer...
devamını gör...

aslında yazmak istediğim çok şey var.
kafamda hiçbirini toparlıyamıyorum sadece.
darmadağın, parça parça cümlelerim, kurmaya başladığım çoğu cümlenin sonu gelmiyor.
yazamıyorum.
aslında yazıyorum da, olmuyor, beceremiyorum, yazıp yazıp siliyorum.
devamını gör...

quentin tarantino ve robert rodriguez filmlerinin senaryosunun bizim gerçekliğimizde geçmediği pek çok defa dile getirilmiş bir gerçek. normalde bulunmayan sigara, içecek vs. markalarının (big kahuna burger, red apple cigarettes, go juice vs.) tarantino'nun pek çok filminde görünmesinden ve ayrı filmlerdeki bazı karakterlerin akrabalık ilişkileri ortaya çıktıktan sonra neredeyse kesinleşen bu düşünceyi 2014 yılında tarantino onaylamıştır* ve evren hakkında ufak detaylar vermiştir. peki nedir bu ayrı evrenler? aslında temelde 4 evren ve evrenden bağımsız filmlerden oluşuyor demek yanlış olmayacaktır. tarantino-rodriguez evrenine kısa bir giriş yapmak gerekirse temel bilgilerden başlayalım.

bu dört evren kısaca; realer than real*, movie movie*, shaft ve elmore leonard universe olarak adlandırılabilir ama shaft ve elmore leonard evrenini kenara bırakırsak eğer asıl ilginç olan kısım realer than real ve movie movie evrenidir.

realer than real: realer than real evreni aslında bizim gerçekliğimiz ve tarantino gerçekliği arasında ilerleyen bir evren. yani temelde şu an bulunduğumuz gerçeklik ile bağlantısı var ama realer than real evreni tarantino'nun filmlerinde gerçekten yaşanmış tarihi olayları kendi alternatif sonları ile* bitirmesinden dolayı bir kırılma yaşanıyor ve evren bizim gerçekliğimiz yerine alternatif bir gerçeklik üzerinden ilerlemeye başlıyor. kronolojik olarak bakarsak evren 1858 yılında django unchained filmi ile başlıyor ama önceden realer than real sayılan film daha sonra movie movie olarak açıklandığı için esas kırılma inglourious basterds filmi ile yaşanıyor. peki neden?

inglourious basterds filminin genelinden ziyade sonu önemli aslında. bundan sonrası ufak bir spoiler içeriyor. hitler'in intihar edip ölmesinden ziyade tarantino gerçekliğinde hitler epey vahşi bir biçimde öldürüldü ve bu durum savaşı bitiren harekettti. bu durum mevcut gerçeklikte koca bir kırılmaya sebep oldu çünkü bu durum açıkça şiddet her şeyi çözer düşüncesini besledi. bu da tarantino evreninde şiddeti bir noktaya kadar insanların kabullenmesini ve hatta daha sık başvurmasını sağladı. realer than real universe'de insanlar şiddeti sorun değil çözüm olarak görüyorlar, bundan ötürü bizim gerçekliğimizden daha vahşi bir ortam hakim. gerçi bence tarantino evreni dünya sahnesine kıyasla şirin bile kalıyor ama konumuz bu değil.

realer than real evreninde geçen filmlere ufak bir göz atarsak eğer bunların sadece tarantino imzalı filmler olmadığını görüyoruz. bunun temel sebebi bu filmlerden bazılarını yönetmese bile senaryosunu kendisi yazması aslında.

realer than real evreninde geçen filmler: the hateful eight, once upon a time in hollywood, pulp fiction, reservoir dogs ve senaryosunu tarantino'nun yazdığı true romance.

movie in movie veya movie movie evrenine göz attıktan sonra filmler içerisindeki göndermeleri de ekleyeceğim.

movie movie: realer than real evreninden bir karakteri ele alalım; reservoir dogs filminden mr. blonde veya gerçek ismiyle victor "vic" vega* realer than real evreninden bir karakter ve kendi evreninde sinemaya gidip bir film izlemek istediğinde bilet alabileceği filmlerden biri kill bill. aslında mesele tam olarak bu. movie movie evrenine dahil olan filmler tamamen realer than real evrenindeki gerçek karakterlerin sinemada izleyebileceği filmlerden oluşuyor yani gerçek değiller, o evrende bir geçerlilikleri yok çünkü onlar yalnızca film. iyi de nasıl anlaşılıyor hangisinin realer than real hangisinin movie movie evreninde olduğu diyenler olacaktır şüphesiz. cevap oldukça basit aslında. movie movie evreninin temel özelliklerini kavramak yeterli.

movie movie filmlerindeki herhangi bir karakter asla realer than real evreninde var olamaz çünkü gerçek değil kurgudan ibaretlerdir ama realer than real evrenindeki herhangi bir karakteri rahatlıkla movie movie evreninde görebiliriz. ek olarak zaten tarantino'nun filmlerindeki şiddet unsuru malum, her zaman daha şiddetli ve bir parça gerçek dışı olan filmler yüksek ihtimal movie movie evreninde geçiyordur. en önemli detay ise karakter görünümleri ve referansları. bu iki evren kendi içinde karakterleri veya o karakterler ile akraba ilişkisi olan başka karakterleri barındırıyor. movie movie filmlerini ekledikten sonra bu karakter referansları nedir ufak bir göz atmak gerek.

movie movie evreninde geçen filmler: django unchained, from dusk till down - remake ( from dusk till down 2014) ve spin-off olan curdled, death proof, planet terror, kill bill, kill bill vol. 2, machete, spy kids serisi, el mariachi, desperado, once upon a time mexico.

buradan sonrası ağır spoiler içermekle beraber çok fazla karakter referansı içereceğinden kafa karıştırıcı ve yorucu olacak.

ilk olarak belki de en bilinen pulp fiction-kill bill referansı ile başlayalım. bunun uzun zamandır planlı bir evren olduğunun en temel kanıtıdır aslında bu referans. pulp fiction karakteri yani realer than real evreninden bir karakter olan mia wallace bir sahnede vincent vega'ya kill bill serisinde gördüğümüz 5* kadın karakterin ana hatlarını çizerek anlatıyor. daha sonra ilerleyen yıllarda zaten mia wallece karakterini oynayan uma thurman'ın kill bill serisinde bride karakterini canlandırdığını göreceğiz ki o zamanlar bundan pek haberimiz olduğu söylenemez. bu pulp fiction'da bulunan ilk bağlantı değil. bir diğer bağlantı az önce bahsettiğim reservoir dogs filmindeki mr.blonde yani victor vega karakteri. soyisimlerinden de anlaşılacağı üzere pulp fiction'ın efsanevi karakteri vincent vega ile aile bağları var ve hatta kardeşler. yine bir pulp fiction-reservoir dogs referansı daha var. reservoir dogs filmindeki mr. white karakterinin gerçek ismi larry dimmick, pulp fiction'da tarantino tarafından canlandırılan jimmy dimmick karakteri ile yüksek ihtimal kardeşler.

bir diğer güzel detay true romance filminde ortaya çıkıyor. hatta iki detay demek daha doğru olacaktır. reservoir dogs filmindeki mr.white karakterinin alabama diye bir kadınla çalıştığını biliyorduk. true romance'in ana karakterlerinden biri olan alabama whitman -ki soyismi açık bir mesaj çünkü tarantino şaka yapmaz arkadaşlar*- aslında reservoir dogs filminde ismi geçen alabama karakterinin kendisi. bir diğer bağlantı inglourious basterds filminden geliyor ki pek beklenmedik sayılmaz. true romance filminde gördüğümüz lee donowitz karakteri ing.basterds filminin the bear jew'i donny donowitz'in oğlu. büyük bir referans sayılmasa bile evrenin iç içe geçmiş olduğunun ufak bir kanıtı daha var. seymour scagnetti, reservoir dogs'da bay blonde'un şartlı tahliye memuru olarak tanıtılmıştı ve daha sonra true romance filminde jack scagnetti karakteri ile tanışıyoruz. ya tarantino soyisim bulamıyor ya da gerçekten akraba hatta muhtemelen kardeşler. burayı biraz daha eşelersek yine çıkan çok fazla detay var.

seymour scagnetti'nin reservoir dogs'daki orijinal adı craig koons'du. pulp fiction'da, christopher walken'in eski pow'u kaptan koon olarak adlandırılıyor. django unchained'de smitty bascall çetesinin bir parçası olan crazy craig koons walken'in büyük-büyük-büyükbabası muhtemelen. smitty bascall çetesinin bir diğer üyesi, natural born killers'da ortaya çıkan bir isim olan gerald nash. mr. blonde tarafından reservoir dogs'da işkence gören adamın adı marvin nash bu arada. ya tarantino soyadı bulamıyor ya da ben delirdim muhtemelen.

yine django filmine dönelim, waltz'ın canlandırdığı dr. king schultz karakteri tanıdık geldi mi? hani karısının adı paula olan... evet. peki o zaman kill bill vol.2 filminde bride karakterini gömdükleri 1823-1853 paula schultz mezarını hatırlayan var mı? jackpot! şimdi burada şu sorun ortaya çıkıyor. ya django movie movie ama olamaz çünkü realer than real evreni ile karakter bağlantısı var ya da tarantino ve rodriguez bizimle dalga geçiyor. burada django bir noktada muğlak bir film olarak kalıyor çünkü realer than real evrenindeki gerçek bir kişiye aslında movie movie evreninde referans verilebilir tıpkı bizim tarihte gerçekten yaşamış olan karakterlere filmlerde yer verebildiğimiz gibi ama yine de django'yu muğlakta bırakmak daha akıllıca olacaktır çünkü tarantino bu. yine muhtemelen sadece kendisinin güldüğü bir şaka yapıyor ama biz hiç anlamıyoruz. django unchained'e geri dönersek orada maynard olduğunu öne süren bir karakter var, bu muhtemelen pulp fiction'daki maynard'ın soyuna bir gönderme.

yine de movie movie karakterleri filmler arasında hareket edebiliyorlar ve bunu akraba bağlantıları ile yapmıyorlar. şerif earl mcgraw ve oğlu edgar mcgrav karakteri filmler arasında kendi karakterleri olarak tekrar görünüyor ve movie movie evreni de bir noktada kendi gerçekliğini yaratıyor yani tarantino çıkıp film içinde film içinde film isimli bir evren yaratabilir eğer isterse. bazen acaba biz de tarantino evrenindeyiz ve haberimiz mi yok diye düşünüyorum...

the hateful eight filmindeki tim roth'un canlandırdığı oswaldo mobray yani diğer adıyla pete hicox karakteri yine kan bağı ile inglorious basterds filminde michael fassbender'ın canlandırdığı archie hicox karakteri ile bağlanıyor.

ve gelelim diğer iki evrene, shaft ve elmore leonard.

shaft evreni: ilk önce gordon parks daha sonra ise john guillermin, john singleton, tim story tarafından yönetilen shaft serisi tarantino-rodriguez evreni ile bağlantılı hatta evrenin bir parçası ama en büyük bağlantı django unchained filminden geliyor. ana karakter olan john shaft (serinin ilk filmindeki), django ve broomhilda von shaft'ın soyundan geliyor.

elmore leonard evreni: elmore leonard tarafından yazılmış romanlardan uyarlama filmleri ifade eden evren. jackie brown filmi buna en net örnek olabilir. filmler yine diğer evrenlerde olduğu gibi yalnızca kendi içinde bağlantılı.

tarantino-rodriguez evreninin bağımsız filmleri: roadracers, four room, the faculyt, the adventures of sharkboy and lavagirl, sin city, sin city: a dame to kill for.

unuttuğum detaylar olursa sonra ekleyeceğim.
devamını gör...

bu kadar güzel tanımlar giren bu mükemmel yazar hakkında girilmiş 100 tane nickaltı bekliyordum.! bakınız, kesinlikle takip edilmesi gereken bir yazardır. aynı zamanda kendisi nezaketin yıldızanason'a bürünmüş halidir. iyi ki buradasın.! hep ol, değerli yazar.*
devamını gör...

oğlum olursa "deniz" kızım olursa "zeynep".

edit: 02.11.2021 oğlum oldu ve adını deniz koydum. ( vay be sözlük, kim derdi ki bu başlığa tanım yazarken, bunu gerçekleştireceğim.)
devamını gör...

kadınsa güveniriz denmiş. bu cinsiyetçi yaklaşımı kınıyorum. erkekse de güvenirim.
devamını gör...

google'ın ceo'su sundar pichai, hamam böceği teorisi'ni şöyle anlatıyor:

restoranın birinde bir gün aniden bir hamam böceği belirdi ve orada bulunan bir kadının üzerine çıktı. kadın korkudan çığlık atmaya başladı. paniklemiş yüzü ve titreyen sesiyle, can havliyle hamam böceğini üzerinden elleriyle atmaya çalışırken zıplamaya başladı. onun bu tepkisi bulaşıcı olmuştu, bulunduğu gruptaki diğer insanlar da paniklemişti. kadın sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı derken… başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği. şimdi aynı şeyleri yaşamak için sıra gruptaki diğer bir kadındaydı. garson hemen imdatlarına koştu. bu nöbet değişiminde, bu sefer de hamam böceği garsonun üzerine düştü. garson dimdik durdu, kendini toparladı ve gömleğindeki hamam böceğinin davranışlarını gözlemledi. kendine yeterince güvendiğini hissettiğinde, hamam böceğini parmaklarıyla tutarak, restorandan dışarı attı.

''ee bu teori bize ne anlatıyor? özet geç'' dediğinizi duyar gibiyim.

hayatımızda karşılaştığımız olaylara tepki vermek yerine anlamlı bir yanıt vermeliyiz. yaşantımızda kaosu yaratan esas şey, bir sorunun kendisinden ziyade soruna olan yaklaşımımızdır. tepkiler içgüdüsel olarak gösterilen hareketlerdir; fakat cevaplar etraflıca düşünülerek oluşturulmuş şeylerdir.

karar sizin.
devamını gör...

migros'a küfür gibi gelecek gereksiz versus.
benim açımdan da fiyat farkı olsa bile daima migros.bim'in müşteri profiline tahammül edemiyorum.
devamını gör...

her şeye sinirlenme potansiyeline sahip kaşları çatıp beyaz atletiyle masaya oturur ve her an her şeye laf atabilecek durumdadır, bu masada neden 2 tane zeytin tabağı var diye mevzu çıkarabilir, aslında siniri uykudan uyandırılıp oruca kaldırılması fakat bunun için kızabileceği hiç kimse olmadığı için sinirini başka yerlerden çıkarmaya çalışır, 2.çayın ortalarına doğru yumuşar.
devamını gör...

belirsizlik. içimi öyle bir kemiriyor ki, ölmek istiyorum adeta.
devamını gör...

tartışmasız.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

-kışlıkları kaldırıp yazlıkları çıkardığında hava yeniden soğur.

-camları sildikten hemen sonra yağmur yağar.
devamını gör...

garip bir düzen takıntım var. mesela çamaşır kurutmak için demirler oluyor ya oraya ilk astığım tshirt, çorap vb ile son astığım hep aynı yöne bakar, ters bir şey asla asmam düzü çevrilecek onun. mandal ile işim varsa mutlaka aynı tip ve renk olacak. ayakkabı terlik vs düz duracak. her şey düz duracak. telefon masanın kenarında yine düz duracak. yamuk olan bir şeye tahammülüm yok, otomatik olarak gidip düzeltiyorum.**

içinde kurt olma ihtimali olan yaş-kuru fark etmez tüm meyve, kuruyemiş vs ikiye bölüp içini görmeden asla yemiyorum. en çok da kuru kayısıda çıkıyor bu meretler. kurt yiyeceğim diye ödüm koptuğundan kiraz yemiyorum 20 senedir belki. meyve alırken de herkes gidip eciş bücüş, delikli, kurtlu, organik alır ben pürüzsüz olanı ararım. bir gün manavdan, pazarcıdan dayak yeme ihtimalim saklıdır. aklıma gelen bir tane daha var; ofiste bisküvi, kraker vs bir şey ikram edilecek diyelim o paketin içine birisi elini sokarsa onu bir daha yiyemem, kendim de ellediysem bin kez el yıkadığım halde başkasına ikram etmem korona zamanı bu takıntı işe yaradı ama en azından *
devamını gör...

hemen hemen her platformda, başkalarını çekemeyen deli gibi kıskanan ve hep çamur atmaya çalışan insanlar olması. eğer bu insanlardan etrafta çok fazla görüyorsanız, orası fazlası ile taş devrinde kalmış bir ülkedir denilebilir.
devamını gör...

(bkz: derhal kellesi alınması gereken yazarlar)
devamını gör...

kişisel gelişim kitapları bana çok anlamlı gelmiyor. bunlar belki kimi insanlar için yol haritalarını belirlemeleri için belli teknikler veriyor ancak gidilecek yeri çizecek olan sizsiniz ve herkesin kendine özel şartları, durumu ve karakteri var. kişisel gelişim kitapları yerine eğer bir konuda öğrenmem gereken bir teknik ya da bilgi varsa bunu o konuyla ilgili yapılan araştırmalardan ya da o konudaki uzmanların yazdıklarından öğrenmeyi tercih ederim. böylece o tekniğin neden ve nasıl oluşturulduğunu bilir ve kendi şartlarıma uygulayabilirim. yoksa bir başkasının bana her şey çok güzel olacak demesinin soruna neden olan koşullar değiştirilmediği sürece sadece gereksiz safsata olduğuna inanırım.
benim için kendimi geliştirme anlamında okunacaklar kendi alanımla, mesleğimle ya da ilgi duyduğum alanlarla ilgili son araştırmalar, yayınlar, kitaplar, kurslar vb.
devamını gör...

sarah jio- gündüz sefası
devamını gör...

açık hali applied behavioral analysis yani uygulamalı davranış analizi olan ilk kez 1913 yılında john watson’ın başlattığı dünyada bilimsel olarak geçerliliği kanıtlanmış türkiyede benimde ileri düzey uygulayıcı sertifikasına sahip olduğum otizmli bireylerin eğitiminde kullanılan bir terapi yöntemidir. temelleri davranışçı kurama dayanan bu yöntem özellikle okul öncesi dönemdeki otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda davranış değiştirme ve yeni becerilerin öğretiminde dünyada en etkili ve kalıcı yöntem olarak kabul görmüştür. öğretimi hedeflenen davranışların düzenli periyotlarla ölçülüp gözlemlenebilir verilere dönüştürülmesi ve her çocuk için ayrı hazırlanmış olan grafiklere işlenmeside bence bu terapiyi en etkili kılan yönlerinden biri. otistik çocukların ortak özelliği iletişim becerilerindeki sınırlılıkları ve öğrenmeye karşı içsel motivasyonlarının olmayışıdır aba bu noktada otistik çocukları motive eden nesne yada yiyecekleri kullanarak olumlu davranışlar kazandırma, özbakım ve günlük yaşam becerilerini öğretme ve iletişimde eksik olan yönlerini tamamlamayı hedefler. uluslar arası yapılan araştırmalarda özellikle erken yaşlarda yoğun olarak aba terapisi uygulanan otizmli çocukların bir çok alanda akranlarını yakaladığı ve tek başlarına hayatlarını idame ettirebilecek düzeye geldikleri görülmüştür.
devamını gör...

kötü hissediyorum. içimde biraz öfke var, bir o kadar da hüzün.
sebebi ne inanın ki ben de bilmiyorum. doluyum kalbime kadar. insanların kibri, kabalığı, boşboğazlığı, egosu artık sinirime dokunmaya başladı. her yerde varlar. yolda yürürken, markette, otobüste, sözlükte her yerdeler.
özellikle sanal alemde normal hayatında kedi gibi olanlar aslan gibi kükrüyorlar. dev bir ego ve kibirle dolular. nazik ya da kibarsan eğer tepene biniyorlar. düzgünce konuşmaktan, laftan, sözden anlamıyorlar. küstah ve samimiyetsizlik dolu cümlelerini sınırsız kibirle süsleyip koyuyorlar önüne. yemin ederim intihar filan ederler diye korkuyorum yoksa ağlatacağım da onları...hoş onu da yapamam, üzülürüm sonra. niye? kafa yok. ah ailem beni böyle yetiştirmeyecekti ki o patavatsızların hakkından gelecektim.
neyse, bu kadar. derdini seveyim diyenler, ayıp oluyo be. hassas kalpli olmak benim derdim. tedavisi de yok ki. bir de iyi geceler dilerim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim