çok iyi düşünülmüş. bence eğlenceli olacak gibii. emeği geçen arkadaşlara da teşekkürlerr.*
devamını gör...

cadılık mı kötü yoksa insanlık mı?

14. yüzyılda bütün avrupa, kara ölüm denen veba ile boğuşmaktaydı. salgın hastalık bütün kıtaya yayılırken köylerdeki bütün insanlar özellikle çocuklar ölmektedir. kara ölümle ile birlikte korkuya dayalı histeriye bağlı büyük ve kudretli şeytanın yeryüzüne geldiğine dair söylentiler yayılmıştı. yaşanan kötü kaderin şeytanın işi olduğuna inandılar. kilise durumdan faydalandı engizisyon mahkemeleri kurdu. kilise her zaman feodal sistemin devamlılığına katkı vermiştir. bu mahkemelerin görevi şeytanın günahkarlarını yeryüzünde yok etmekti. 14. yüzyılın sonunda, büyü, günahlar içerisinde en kötüsü olarak görüldü. çünkü ruhunuzu şeytana sattığınızın bir işareti idi. öyle ki yaratılan korku cadıların uçabildiği inancını yaygınlaştırdı. 16. yüzyılda yaşayan hollanda'lı doktor, okültist ve şeytanolog johann weyer, cadıların kullandığı natura adlı bir ilacın insanlarda halüsinasyonlara neden olduğunu iddia etmiştir. cadıların uçtuğu inancı böylece yaygın söylenti olarak yayıldı.

 
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

johann weyer

cadıların şeytanla bir anlaşma yaptıkları, geceleri büyülü toplantılarda şeytana taptıkları düşünülürdü. uçarak gittikleri bu toplantılarda ahlak dışı olaylarda gerçekleşmekteydi. ahlaksız, gizemli bir topluluktan bahsedilirdi. bu sebeple günlerinde ölü bebeklerden korkunç ziyafet düzenlendiğine inanılırdı. bu toplantılara karanlığın prensi şeytanın katılmasıyla doruk noktasına ulaşılır ve şeytan cadılarla cinsel ilişkide bulunurdu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

illüstrasyon, martin van maële 1911

1486 yılında cadıların belirlenmesi ve yok edilmesinde cadı avcılarına yardımcı olacak bir kitap yazıldı. kitaba “cadı baltası” (malleus maleficarum – hammer of witches) adı verildi. dominikan tarikatından iki alman keşiş (heinrich kramer and jacob sprenger) tarafından yazılan kitap o devrin en yaygın inanışını yansıtıyordu. bu kitaba göre kadınlar, şeytan için kolay bir avdı. kadının bedeni, şehvet ve büyü birlikte ilişkilendirildi. cadıların nasıl tanınacağı ve nasıl yakalanacağı anlatılıyordu. bu kitapta yazılanlar iki yüzyıl boyunca cadı avcılarına rehberlik etti. acımasızlık ve zulüm içeren bu kitap incil’den sonra en çok okunan kitapdı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

aslında kurbanlar o kötü günlerde topluma yardımcı olmaya çalışan kadınlardı. köylüler başlarına gelen felaketlerin sorumlusu olarak büyüyü ve kendilerine zarar veren cadının kadın olduğuna inandırıldı. yemeği pişiren, ebelik yapan, hastalıkta şifalı otlarla insanları tedavi eden kadınlar ve geliştirdikleri beceriler onlardan daha çok kuşku duyulmasına neden oldu. kadınlar neden kilise tarafından hedef tahtasına oturtuldu? kilise bilge kadınlardan neden korktu?


kaynağını derin bir korku ve nefretten alan engizisyonun alevleri asla sönmeyecek gibiydi. ilerleyen zamanlarda binlerce kadın korku ve ihanetle tuzağa düşürülecekti. cadı olmak ile suçlanan bir kadın yakalandığında dehşet başlıyordu. 1600’lü yılların sonunda binlerce insan yargılanmak üzere engizisyon mahkemelerine çıkarılıyordu. suçlananlar çırılçıplak soyulup inceleniyordu. şeytana ait izler bulmak üzere uzun iğneler ile acımasızca işkence ediliyordu. gariplik olarak ben ya da doğum lekesi yeterli olmaktaydı. delil bulunduktan sonra itirafta bulunması gerekiyordu, aksi takdirde öldürülemezdi. en korkunç en gelişmiş işkence metotları suçlarını itiraf ettirmek amacıyla tapınak şövalyeleri için geliştirilmişti.

tapınak şövalyelerinin 14.yüzyılda ortadan kaybolmasıyla, büyücü bilge kadınlara yönelik yeniden benzer işkenceler kilise tarafından başlatılmıştır. bu işkencelerin üç ayrı seviyesi vardı ve üçüncü seviye insanlara ölümü getiren işkenceleri içeriyordu. parmak ve bacakları döndürmek için yapılan aletler, baş için kullanılan mengeneler, çivili koltuk gibi dayanılmaz acı veren pek çok korkunç, vahşi işkence aletleri o yıllarda geliştirilmiştir. hatta işkence altında olan cadıların çok tehlikeli olduğu düşünülürdü. cadıların gözlerine bakılmazdı, sahip oldukları şeytani güçlerden korkulurdu. onların gözüne bakarsanız acıya bilirdiniz. getirilen açıklama ise cadının sizi büyülediği biçimindeydi. gerçek ise acıma ve merhamet etme ihtimalini ortadan kaldırmaktı.

işkence acımasızca artarak devam ettirildiğinde, en sonunda ne istenirse söylendi. bu gittikçe büyüyen bir girdabı andırıyordu. cadı olduğuna inanılan birkaç kadın ile başlıyor, sonunda düzinelerce kadının yok edildiği bir vahşete dönüşüyordu. mahkeme tarafından uydurulan iğrenç fantazilere dayalı acı dolu ve korkunç işkencelerden korkanların itiraf edeceği umuluyordu. kader günü geldiğinde suçlu bir vagona konuyor, dar sokaklardan geçirilerek köy meydanına getiriliyordu. burada bir kazığa bağlanıyordu. avrupa’da binlerce kadın yakılarak öldürüldü. nedeni ise içindeki şeytan ancak ve ancak yakılarak yok edilebilirdi. cadı dönemi denen iki yüz yıl boyunca fransa ve almanya’nın köylerinde çok korkunç katliamlar gerçekleşti.

ingilizler cadıyı yüzdürmek denen bir yöntem geliştirmişlerdi. suçlunun iki eli ve ayakları göbeği üzerinde bağlanıp su üzerine bırakılıyordu, eğer sanık su üzerinde kalmayı becerirse onun bir cadı olduğuna inanıp öldürüyorlardı, batar ve boğulursa suçsuz olduğuna inanıyorlardı. ancak her iki durumda da kadın ölüyordu. 16. yüzyılda kendilerini dehşete kaptırmış en tehlikeli olan yer almanya’nın wurzburg şehridir. hakimler en sonunda neredeyse tüm şehir halkının şeytana hizmet ettiğine karar verdi. 600 kişiyi ölümle cezalandırdılar. bunların 19'u rahip 41 ise çocuktu. geriye hiç kadın kalmamıştı. toplamda tüm avrupa’da 60.000 ile 300.000 kişinin yok edildiği iddia edilmektedir.
devamını gör...

newton, einstein ve pascal birlikte saklambaç oynarlar, einstein ebe olur. 50 ye kadar sayan einstein dönüp bakar ki newton bir metre geride yere çizilmiş bir karenin önünde oturuyor. einstein gülerek : seni gördüm newton ebesin, çok bi kolay oldu heh heh der.
newton: hayır der. dikkat edersen sen metre kare başına bir newton u buldun, bu da pascal ı verir, bu durumda ebe pascal' dır.
(alıntı).
devamını gör...

baykuş.

"yunan mitolojisinde bilgelik tanrıçası athena’nın yanında hep bir baykuş bulunur. tıpkı athena gibi baykuş da bir “bilgelik” simgesidir. bereket ve toprak tanrıçası demeter’e kurban edilen ilk kuş da baykuştur. bu nedenle bu kültürde baykuşa kutsallık atfedilir. öte yandan mısır mitolojisinde ve mısır alfabesinde m harfi baykuşu temsil eder. buna neden olarak da roma döneminde baykuşa minerva adı verilmesi gösterilmektedir.

(bkz: minervanın baykuşu yalnızca alacakaranlikta uçmaya başlar.) (bkz: hegel)

öte yandan kimi kültürlerde baykuş ölümün ve uğursuzluğun simgesi olarak görülmüştür. çin simgeleri sözlüğü’nde eski mısırlılar ve hintliler ona “ölüm kuşu” adını vermişlerdir. çinliler şans kuşu olarak gördükleri hüma kuşunun zıttı olarak baykuşu göstermişlerdir."
devamını gör...

cumhuriyet tarihinin ve ege denizi kentlerinin en kararsızı olabilir. bir (bkz: liman kenti) olmasına rağmen, henüz karakteristik bir büyüme ve kalkınma modeline sahip değildir.

diğer liman kentlerine bakacak olursak daha anlaşılır olacaktır;

(bkz: barcelona): kültür, sanat ve turizm kenti.
(bkz: amsterdam): tüccarlar ve satıcılar avrupası kenti.
(bkz: monaco): fransız rivierasının bu güzel kenti bir lüks turizm kenti.
(bkz: bordeaux): üzümcülük ve şarapta dünya markası. özetle tarım ve limancılık kenti.
devamını gör...

güvercinlerle sözlük kurmak zor olurdu. duman yoluyla oyun oynanmaz. şişenin içinde ses kaydı gönderilmezdi. (evet evet bunlar sadece telefonla ilgili değil biliyorum ama siz yine de gerizekalıya anlatır gibi anlatın bana.)
devamını gör...

aynı evde yaşamak.*
devamını gör...

kayseri’de kilosu 2,5 liradan satılan elma için vatandaşlar -4 derece havada uzun kuyruk oluşturdu. vatandaşın deyimiyle: “bu kuyruk yokluk kuyruğu!”.
konuyla ilgili olarak anka haber ajansı'na konuşan chp kasyeri milletvekili çetin arık şunları söyledi:
--- alıntı ---

hava eksi 4 derece. soğuk mu soğuk. ayaz mı ayaz. insanlar evine ucuzundan meyve sebze götürmek istiyor. markette kilosu 5 lira olan elmayı burada esnafımız 2 buçuk liradan satıyor. millet sosyal mesafeye uyarak evine ekmek, meyve, sebze götürmek istiyor. engellemeyin.
vatandaşın alım gücü yok. vatandaşın derdine derman olmayanlar, çareyi vatandaşa ucuz sebze meyve satan esnafa ceza yazmakta buluyor. buradan ülkeyi yönetenlere sesleniyorum: çözüm üretemiyorsunuz, bari sorun olmayın.

--- alıntı ---
kaynak
devamını gör...

bir arkadaşım var. 5 gün önce kanser teşhisi konuldu. dün de karaciğerine de metastaz yaptığını öğrendik ve bu kısımdan henüz haberi yok. tedavi için hastaneye gitmeden onu görmek, moral vermek için gittik dün. gözüm yaşlı çıktım evimden, onun kapısından girmeden hemen önce yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim. eski günleri yad edip bol bol kahkaha attık. ve ona "iyi olacaksın" dedim. inanarak bir yalanı söyledim. hem ona hem de kendime.
evet yalan söyledim ama birazcık umuda tutunmak için. şu an yalan olan gerçek olsun diye...
devamını gör...

en azından siz doğduğun uz, günü, ay , yıl olarak biliyorsunuz , ya bilmeyenler ne yapsın..
mamudo kurban niye doğdun.
devamını gör...

bir kara kedi sevdim az önce
karnı doymuştu emindim
karalığını bulaştırdım içime
dündü, onun yoluyla inandım
sonra üç adım attım kendime
bir kara kedinin gölgesinde
bir mevsim geçti adı ağustos
yoluna baktım, yoktun anca toz
meridyenler takip etti yokluğunu
ve sensizlik yazdık tüm duvarlara
kara kedi benim yarı benliğimdi
utandı kaldı yarı yolda boylu boyunca.
devamını gör...

akşam eve gelirim, kapıyı genelde kızım açar. babacım hoşgeldin der, boynuma sarılır öper. içeriden oğlan seslenir ‘baba ne getirdin?’
devamını gör...

uzayda araştırmalar ve gezegenler/yıldızlararası uzay yolculuğu görevi verilecek türk uzay insanı.
devamını gör...

fıstık ezmesinin damağına yapışması ve boğularak ölme fobisi ( adı çok garipti bunu unuttum )
ördek tarafından izleniyor olduğu fobisi (anatidaefobi )
şişmanlardan korkmak ( obesofobi)
telefonsuz kalmaktan korkmak ( nomofobi )
ter kokusunun başkası tarafından alınması fobisi ( adını unuttum ama japonlarda çok rastlanıyormuş )
aklıma gelenler bunlar .
devamını gör...

tiz vurun mendeburun kellesini.
devamını gör...

cebelitarık boğazıyla bir ilişki var mı?
devamını gör...

içler acısı olaylar olurdu. mesela, yağları çıkarılırdı. deniz kızı yağı.
devamını gör...

japonya'da baharın müjdecisi olmasına rağmen, daha solmadan en güzel halindeyken dallarından düşmesi sebebiyle edebiyatta ölüm ile yaşamın birlikteliğini ifade eden ağaç hangisidir?
devamını gör...

lan durdurun beni.
her şeyi beğeniyorum.

fiyuuu. çok iyi bu aga.
devamını gör...

kuluçka makinesi.
erkek bebek doğana kadar durmayan , durması istenmeyen bir rahim.
soyu devam etmesi için muhtaç olunan , ama reglinde o rahimden tiksinilen kadın.
mahkemede bile 1 kadının sözüne değil ancak 2 kadının yeminine zor zekat güvenilmesi.!
islamda kadının yeri yoktur. lütfen kadın doğmayınız, ve kadın doĝurmayınız. ricaaa ediciyim...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim