türk dizilerinin olmazsa olmazları
"birazdan yalıya geçeceğim" söylemi.
devamını gör...
piyanist (yazar)
kendisine yalçın çakır'ın programındaki muhsin bey gibi "piyanist ne olur geri dön" demek istediğim kişidir. umarım verdiği ara uzun süreli olmaz, zira o ve yazdıkları olmadan bir şeyler eksik kalıyor burada.
devamını gör...
seninle kuru ekmek bile yerim diyen kadın
ilişki başlamadan atıp tutan, ilişki başladıktan sonra bol bol söylenecek olan kız.
devamını gör...
iber vaşağı
ispanya ve portekizce bulunan ve nesli tükenmekte olan bir vaşak türü.iber vaşakları görümüm olarak avrasya vaşağına çok benzerler ama önemli ölçüde daha küçüktürler. 12 kg vücut ağırlıklarıyla bir avrasya vaşağı ağırlığının üçte ikisinden biraz daha hafiftirler. postları kuzeydeki akrabasından genelde daha belirgin ve güçlü şekilde lekelidir. bunların dışında iber vaşağı, tüm tipik vaşak özelliklerine sahiptir. kısa kuyruk, fırça tüylü kulaklar, kısa güçlü vücut ve uzun bacakları vardır.
dünya üzerinde sayıları 300'den daha az kalan iber vaşakları'nın soyu tehlike altında olup, soyları en hızlı tükenen kedi türüdür.1960'larda 3000'in üzerinde olan iber vaşakları genel olarak tavşanla beslendikleri için onlardan kaptıkları bir enfeksiyon ve insan kaynaklı kaçak avlanma sonucu günümüzde 300'ün altına düşmüş durumdadır. avrpa birliği iber vaşakları için özel bütçe ayırmıştır. bu bütçe ise yaklaşık 6.5 milyon euro civarındadır.
edit: şaka maka adamlar 6.5 milyon euro bütçe ayırmışlar. bizim ülkemizde falan olsa herhalde hükümet bunların üzerinden para kazanmak için av ihalesi falan açardı.
dünya üzerinde sayıları 300'den daha az kalan iber vaşakları'nın soyu tehlike altında olup, soyları en hızlı tükenen kedi türüdür.1960'larda 3000'in üzerinde olan iber vaşakları genel olarak tavşanla beslendikleri için onlardan kaptıkları bir enfeksiyon ve insan kaynaklı kaçak avlanma sonucu günümüzde 300'ün altına düşmüş durumdadır. avrpa birliği iber vaşakları için özel bütçe ayırmıştır. bu bütçe ise yaklaşık 6.5 milyon euro civarındadır.
edit: şaka maka adamlar 6.5 milyon euro bütçe ayırmışlar. bizim ülkemizde falan olsa herhalde hükümet bunların üzerinden para kazanmak için av ihalesi falan açardı.
devamını gör...
keşanlı ali destanı
''sineklidağ burası, şehre tepeden bakar''
haldun taner ile aynı çağda yaşamamış olmak ne büyük eksiklik..
bertolt brecht'in bir metot olarak geliştirdiği epik tiyatroyu türk tiyatrosunun geleneğe bağlı koluyla birleştirerek yeni bir tiyatro tarzını ortaya çıkarmış haldun taner. bu yüzden keşanlı ali destanı, ''oyun yazarlığımız için önemli bir atılım'' sayılabilecek bir eser.
keşanlı ali destanı sadece ülkemizde değil, birçok ülkede büyük bir coşkuyla karşılanmış çünkü evrensel temaya karşın yerli bir işleyişe sahip. farklı ülkelerdeki seyircilerin oyunu bu kadar beğenmesi ve benimsemesinin nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum. ayrıca kitle psikolojisini de büyük bir başarıyla gözler önüne sermiş haldun taner.
oyunu okurken, keşke ilk çıktığı yıllar genco erkal ,gülriz sururi, engin cezzar gibi önemli sanatçılardan izleme olanağım olsaydı, sabahattin ali'nin ''bu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür.'' alıntısı geldi aklıma. her açıdan insanda gurur uyandıran ve hayranlık bırakan bir eser.
oyun çıkalı 50 küsür yıl olmuş, hala yapay kahramanlar yaratmaya çalışılıyor ve onlardan medet umuluyor. bir şeylerin değişmiş olmasını ve oyundaki hicivlerin şu an için hiciv niteliği taşımamasını dilerdim.
son olarak, böyle bir sanat eserinin güzelliği karşısında bazen hüzne kapılıyorum. haldun taner ve onun gibi nice yazarımız evrensel bir sanatçı olmalıyken günümüzde gereken önem ve değer neden verilmiyor diye sorup duruyorum. herhangi bir cevap da alamıyorum. ve alamayacağım sanırım.
haldun taner ile aynı çağda yaşamamış olmak ne büyük eksiklik..
bertolt brecht'in bir metot olarak geliştirdiği epik tiyatroyu türk tiyatrosunun geleneğe bağlı koluyla birleştirerek yeni bir tiyatro tarzını ortaya çıkarmış haldun taner. bu yüzden keşanlı ali destanı, ''oyun yazarlığımız için önemli bir atılım'' sayılabilecek bir eser.
keşanlı ali destanı sadece ülkemizde değil, birçok ülkede büyük bir coşkuyla karşılanmış çünkü evrensel temaya karşın yerli bir işleyişe sahip. farklı ülkelerdeki seyircilerin oyunu bu kadar beğenmesi ve benimsemesinin nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum. ayrıca kitle psikolojisini de büyük bir başarıyla gözler önüne sermiş haldun taner.
oyunu okurken, keşke ilk çıktığı yıllar genco erkal ,gülriz sururi, engin cezzar gibi önemli sanatçılardan izleme olanağım olsaydı, sabahattin ali'nin ''bu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür.'' alıntısı geldi aklıma. her açıdan insanda gurur uyandıran ve hayranlık bırakan bir eser.
oyun çıkalı 50 küsür yıl olmuş, hala yapay kahramanlar yaratmaya çalışılıyor ve onlardan medet umuluyor. bir şeylerin değişmiş olmasını ve oyundaki hicivlerin şu an için hiciv niteliği taşımamasını dilerdim.
son olarak, böyle bir sanat eserinin güzelliği karşısında bazen hüzne kapılıyorum. haldun taner ve onun gibi nice yazarımız evrensel bir sanatçı olmalıyken günümüzde gereken önem ve değer neden verilmiyor diye sorup duruyorum. herhangi bir cevap da alamıyorum. ve alamayacağım sanırım.
devamını gör...
immanuel kant
mezar taşında vasiyeti üzerine "üzerimde yıdızlı gök ve içimde ahlak yasası" yazan filozof. bunlar kant felsefesinin hayatı açıklamak bakımından en çok değer verdiği iki unsuru simgeler.
kendisini anmışken ödev ahlakından bahsetmemek olmaz. ödev; yapmayı, yerine getirmeyi kendi isteğimizle üstlendiğimiz, sorumluluğunu üzerimize aldığımız bir buyruktur. ona göre evrensel ahlak yasası mümkündür. fakat böyle bir yasa doğa yasası gibi olanı değil, olması gerekeni içeren bir yapıda olmasıyla mümkündür. bu yasa bizim içimizde var olan iradeyle gerçekleşir. bu, otonomidir. otonomi “yasası kendi içinde olmaktır.” ki bununla birlikte özgürlük ortaya çıkar. yani insan kendi ahlak yasasını kendi belirler. ödev ahlakına örnek vermek gerekirse trafik polisinin olduğu bir yerde, kırmızı ışık yanınca duran araba sürücüsü, trafik polisi olmadığı zaman da hatta gecenin ortasında, etrafta hiç kimse yokken bile ödev ahlakının gereği olarak kırmızı ışıkta durabilmelidir.
kendisi hakkında daha uzun bir yazı paylaşmak isterdim ancak felsefesine fazla hakim değilim.
kendisini anmışken ödev ahlakından bahsetmemek olmaz. ödev; yapmayı, yerine getirmeyi kendi isteğimizle üstlendiğimiz, sorumluluğunu üzerimize aldığımız bir buyruktur. ona göre evrensel ahlak yasası mümkündür. fakat böyle bir yasa doğa yasası gibi olanı değil, olması gerekeni içeren bir yapıda olmasıyla mümkündür. bu yasa bizim içimizde var olan iradeyle gerçekleşir. bu, otonomidir. otonomi “yasası kendi içinde olmaktır.” ki bununla birlikte özgürlük ortaya çıkar. yani insan kendi ahlak yasasını kendi belirler. ödev ahlakına örnek vermek gerekirse trafik polisinin olduğu bir yerde, kırmızı ışık yanınca duran araba sürücüsü, trafik polisi olmadığı zaman da hatta gecenin ortasında, etrafta hiç kimse yokken bile ödev ahlakının gereği olarak kırmızı ışıkta durabilmelidir.
kendisi hakkında daha uzun bir yazı paylaşmak isterdim ancak felsefesine fazla hakim değilim.
devamını gör...
nereyebaksamben
yazarın ilk tanımını çok sevgili @abdulseyidbincabbar girmiştir,yolu açık olabilir mi bilemedim.
keyifli sözlükler diliyorum.
keyifli sözlükler diliyorum.
devamını gör...
sütçüoğlu apartmanı
burhan altıntop, selin yerebakan, monşerami, cem devesi, sacit kıral, makbule kıral, gaffur aksoy gibi kaliteli insanlara ev sahipliği yapmış güzide apartmandır.
önemli günlerde apartmandaki herkes sütçüoğlu rezidansında toplanır ve tahsin sütçüoğlu önderliğinde kadehler kaldırılıp kutlamalar yapılır.
önemli günlerde apartmandaki herkes sütçüoğlu rezidansında toplanır ve tahsin sütçüoğlu önderliğinde kadehler kaldırılıp kutlamalar yapılır.
devamını gör...
netflix'e para vermek yerine torrent kullanan insan
günümüz de her şey kolay erişebilir hale geldi. netflix ve bir çok platform film ve dizileri yasal olmayan platformlar da paylaşılıyor. neyse ki netflix paketi ile netflix'in keyfini sürüyoruz.
devamını gör...
yerde yemek yiyen fakir insan
masamız olduğu halde yemeği yer sofrası kurup yemek isteyen 7 yaşındaki halim ağlıyor şu anda.
devamını gör...
cemil meriç
cemil meriç, kendini; “yazar ve hocayım. başlıca işim düşünmek ve düşündüklerimi cemiyete sunmaktır” diye tanımlayan özgün bir fikir adamıdır. 1916 hatay doğumludur, 3 haziran 1987 de vefat etmiştir.
ilk telif eseri balzac üzerine küçük bir incelemeydi. hint edebiyatı(1964) daha sonra bir dünyanın eşiğinde başlığıyla iki kez daha basıldı.saint simon,ilk sosyolog ilk sosyalist,1967’de çıktı.1974’den sonra yayımlanan kitapları şunlardır:
bu ülke(1974), umrandan uygarlığa(1974), mağaradakiler(1978), kırk ambar(1980), bir facianın hikayesi,(1981), işık doğudan gelir(1984), kültürden irfana(1985).
fransız edebiyatından yaptığı çevirilerin yanı sıra, uriel heyd'in ziya gökalp, türk milliyetçiliğinin temelleri (1980), thornton wilder'in köprüden düşenler (1981) ve maxime rodinson'un batı'yı büyüleyen islam (1983) adlı eserlerini de türkçeye kazandırdı.
kendisinden bazı alıntılar;
''her yüzyılda birkaç kişi düşünür, diğerleri ise onların düşündüğünü düşünür.''
"benim trajedim şu bir kaç satırda: sevebileceklerim dilsiz, dilimi konuşanlarla konuşacak lakırdım yok. yani, dilimle, zevklerimle, heyecanlarımla, yarımla 'büyük doğu' kadrosundanım. düşüncelerimle, inançlarımla 'yön'e yakınım. bu bir kopuş, bir parçalanış."
"sol, geniş kalabalıkların refahını, ışığa kavuşturulmasını, fizik ve moral kalkınmasını ister. sabırsızdır, gençtir. zafer uğrunda birçok fedakarlıkları göze alır. tecrübesizdir. devrimin ve büyük reformların bütün haksızlıklara son vereceğine inanır.
sağ, sayıya değil değere önem verir. daha önce kazanılmış hakların devamını ister. kalabalıkları yok sayar, vesayet bulundurulmalarına taraftardır. yerleşmiş kuvvetlerle oynanmasına razı olmaz, karamsardır. devrimlerin faydadan çok zarar getireceğine inanırlar.
insan, bazı bahislerde sağdır, bazılarında sol. bu itibarla bu kelimeleri aşmak lazım."
"anlıyorum ki, zalim ve kıyıcı bir gerçekten kurtulmanın tek çaresi, reel dünyadan kitaplar dünyasına sığınmak."
"izmler idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir."
ilk telif eseri balzac üzerine küçük bir incelemeydi. hint edebiyatı(1964) daha sonra bir dünyanın eşiğinde başlığıyla iki kez daha basıldı.saint simon,ilk sosyolog ilk sosyalist,1967’de çıktı.1974’den sonra yayımlanan kitapları şunlardır:
bu ülke(1974), umrandan uygarlığa(1974), mağaradakiler(1978), kırk ambar(1980), bir facianın hikayesi,(1981), işık doğudan gelir(1984), kültürden irfana(1985).
fransız edebiyatından yaptığı çevirilerin yanı sıra, uriel heyd'in ziya gökalp, türk milliyetçiliğinin temelleri (1980), thornton wilder'in köprüden düşenler (1981) ve maxime rodinson'un batı'yı büyüleyen islam (1983) adlı eserlerini de türkçeye kazandırdı.
kendisinden bazı alıntılar;
''her yüzyılda birkaç kişi düşünür, diğerleri ise onların düşündüğünü düşünür.''
"benim trajedim şu bir kaç satırda: sevebileceklerim dilsiz, dilimi konuşanlarla konuşacak lakırdım yok. yani, dilimle, zevklerimle, heyecanlarımla, yarımla 'büyük doğu' kadrosundanım. düşüncelerimle, inançlarımla 'yön'e yakınım. bu bir kopuş, bir parçalanış."
"sol, geniş kalabalıkların refahını, ışığa kavuşturulmasını, fizik ve moral kalkınmasını ister. sabırsızdır, gençtir. zafer uğrunda birçok fedakarlıkları göze alır. tecrübesizdir. devrimin ve büyük reformların bütün haksızlıklara son vereceğine inanır.
sağ, sayıya değil değere önem verir. daha önce kazanılmış hakların devamını ister. kalabalıkları yok sayar, vesayet bulundurulmalarına taraftardır. yerleşmiş kuvvetlerle oynanmasına razı olmaz, karamsardır. devrimlerin faydadan çok zarar getireceğine inanırlar.
insan, bazı bahislerde sağdır, bazılarında sol. bu itibarla bu kelimeleri aşmak lazım."
"anlıyorum ki, zalim ve kıyıcı bir gerçekten kurtulmanın tek çaresi, reel dünyadan kitaplar dünyasına sığınmak."
"izmler idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir."
devamını gör...
borderline kişilik bozukluğu
ya her şeyim ya hiçim
sorma dünyam ne biçim
bir kördüğüm ki içim
çözdükçe dolaşıyor.
sorma dünyam ne biçim
bir kördüğüm ki içim
çözdükçe dolaşıyor.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının dövmeleri
üç dövmem bir de çocuğum var. bugün anneler günü. babası anneler günümü kutladı. iyi ki!
devamını gör...
hiç swh kullanmayan yazar
benimdir. onun yerine kendi uydurduğum bir cümle olan "al sana gülücük"ü kullanıyorum. daha güzel.*
devamını gör...
yazarların çocukluk travması
mahallenin çocukları tarafından sinirlendirilip, dalga geçilen delisi onca çocuğun arasında beni gözüne kestirmiş kendisiyle dalga geçmedigim ve onu sinirlendirmediğim halde beni kovalamıştı. tahmini 7 yaşlarında falandım. arkamda mahallenin delisi önde ben bir yandan koşuyorum, bir yandan bağırarak ağlıyorum. tam evin önüne geldim içeri girip dış kapıyı kapatacağım ama apartmanın kapısı kapalı. otomata basıyorum ama deli bana yetişti yetişecek, zile basmaya devam ediyorum ama açan da yok. olduğum yere çöktüm sonrası yok. meğersem korkudan bayılmışım beni kovalayan deli yere yığıldığımı görünce öldüm sanmış korkmuş. gözümü bir açtım tüm mahalle başımda. 24 yaşıma geldim ne zaman zihinsel engelli veya akli dengesi yerinde olmayan insan görsem çok korkarım ve korktuğumu da karşı tarafa çok belli ederim. ama elimde olan bir şey değildir.
tanım: tekrarlayıcı olması, çocuğa genellikle yakınları tarafından yapılması ve uzun süreli etkileri sebebiyle tanımlanması ve tedavi edilmesi en zor travma türüdür.
tanım: tekrarlayıcı olması, çocuğa genellikle yakınları tarafından yapılması ve uzun süreli etkileri sebebiyle tanımlanması ve tedavi edilmesi en zor travma türüdür.
devamını gör...
özdemir asaf
seni bulmaktan önce aramak isterim
seni sevmekten önce anlamak isterim
seni bir ömür boyu bitirmek değil de
sana hep hep yeniden başlamak isterim
bu kadar güzel ve anlamlı şiirleri,bu kadar büyük anlamları bu kadar az kelimeyle anlatabilen şair.
seni sevmekten önce anlamak isterim
seni bir ömür boyu bitirmek değil de
sana hep hep yeniden başlamak isterim
bu kadar güzel ve anlamlı şiirleri,bu kadar büyük anlamları bu kadar az kelimeyle anlatabilen şair.
devamını gör...
animatrix
the matrix serisinin filmde neredeyse hiç bahsedilmeyen, sadece morpheus karakterince beş saniye kadar değinilen hikayesini konu edinen anime serisi. nasıl oldu da makineler bu kadar gelişti? ne oldu da bir avuç insan yerin yedi kat altındaki zion adındaki şehre hapsolup kaldılar? olaylar nasıl oldu da bu noktaya geldi? hepsi ve daha fazlası için dokuz bölümlük bu anime serisi tam da size göre.
not: matrix serisinin hepimizin gözünden kaçtığı muhteşem bir felsefi alt yapısı vardır. olay örgüsü sokrates'in mağara alegorisine atıfta bulunur. animatrix'i ve matrix'i izleyip üzerine düşünmenizi tavsiye ediyorum. zaten sonrasında dünyaya artık eskisi gibi bakamayacağınıza eminim.
bölümler:
(bkz: the second renaissance): iki bölüm
(bkz: kid's story)
(bkz: program)
(bkz: world record)
(bkz: beyond)
(bkz: a detective story)
(bkz: matriculated)
(bkz: final flight of the osiris)
not: matrix serisinin hepimizin gözünden kaçtığı muhteşem bir felsefi alt yapısı vardır. olay örgüsü sokrates'in mağara alegorisine atıfta bulunur. animatrix'i ve matrix'i izleyip üzerine düşünmenizi tavsiye ediyorum. zaten sonrasında dünyaya artık eskisi gibi bakamayacağınıza eminim.
bölümler:
(bkz: the second renaissance): iki bölüm
(bkz: kid's story)
(bkz: program)
(bkz: world record)
(bkz: beyond)
(bkz: a detective story)
(bkz: matriculated)
(bkz: final flight of the osiris)
devamını gör...
6 kelimelik hikayeler
son kibritini çaktı, sonsuz uykuya hazırdı.
-ernest hemingway.
-ernest hemingway.
devamını gör...
kıvırcık ateş topu
güzel tanımlara imza atmış, okurken keyif aldığım yazar arkadaşımız.
biraz geç keşfettim kendilerini ama derhal takibe aldım.
nice güzel tanımlara...
biraz geç keşfettim kendilerini ama derhal takibe aldım.
nice güzel tanımlara...
devamını gör...
