takoyaki
japonya da meşhur olan bir sokak lezzeti. japonya'da yemek demek bir anlamda balık ve deniz ürünleri demektir. ülkenin başkenti tokyo'da tadılabilecek en iyi lezzetlerden biri ise takoyaki. kızartılmış ahtapotla hazırlanan takoyaki suşi sevmeyenler için hem lezzetli hem de hızlı bir atıştırmalık. zencefil, soğan ve ahtapotla hazırlanan bir versiyonu da mevcut.
devamını gör...
bekaretin hala bir sorun olabilmesi
hiçbir işlevi olmayan bir zara bu kadar anlam yüklenmesi çok saçmadır.
devamını gör...
mutlu olunan saçma bir an
benimle aynı hatayı yapan birine denk gelince yaşadığım şey.
a, diyorum, o da yanlış yola girmiş.
yalnız değilim yihhu falan.
a, diyorum, o da yanlış yola girmiş.
yalnız değilim yihhu falan.
devamını gör...
herkesin sevdiği sizin sevmediğiniz şey
kahve,peynir çeşitleri,bitter çikolata gibi bi sürü örnek verebileceğim şey.
devamını gör...
karizmatik cevaplar
atilla ilhan - gidiyor musun aysel?
aysel - evet üzüldün mü?
atilla ilhan - ben ne gemiler yaktım sevgilim kıçı kırık teknenin lafı mı olur.
aysel - evet üzüldün mü?
atilla ilhan - ben ne gemiler yaktım sevgilim kıçı kırık teknenin lafı mı olur.
devamını gör...
türk dizi tarihinin en orijinal karakteri
devamını gör...
nefret ile yaşayan insan
herkesin majör duygusu aşk, sevgi gibi olmak zorunda değildir. kişi nefret ederek de yaşayabilir. senelerdir tecrübesiyle yaşıyorum&yaşatıyorum ve en azından bazı şeyleri daha az dert ettiğimi düşünüyorum.
devamını gör...
attack on titan
bizim türklerin, sanki hayat memat meselesiymiş gibi; "eren ismi: türkçe kökenlidir." ,"eren, türk'tür!" , "eren'in annesi türk; babası alman" cümlelerini, yabancı youtube ve benzeri sosyal platformların altında dönen tartışmaların sebebidir (ki, "eren ismi: türkçe kökenlidir." tabii ki normal ve haklı bir savunma; ama diğer üstte yazdığım savlar çok komik, saçma ve utandırıcı cidden). tabii koskoca türk a.o.t severleri bundan ibaret değil. zamanında ve şu anda da bu konu hala popüler. sadece belirtmek isterim.
aslında paralel bir dünyayı anlatıyor ve orada sadece temsili kültür söz konusu. bizim dünyamıza ait hiçbir millet yok orada. sadece temsili kültür söz konusu.
konusuna gelirsek, geçmişleri hakkında pek bilgileri olmayan bir toplulukta, doyumsuzca insan yiyen devler tarafından duvara hapsedilmesi ve bu hapis edildikleri duvarlardan kurtulmaya çalışan izcilerin hikayesini ele alır. ana karakterimiz eren, ailesi ve evlatlık olan mikasa ve ikisinin de arkadaşı olan, armin ile mutlu bir mütevazi hayat sürüyorlardı. taa ki devasa titan ortaya çıkmasıyla beraber, mensup olduğu duvarı yıkana dek. eren, mikasa hariç ailesini trajik şekilde kaybeder. faciadan kurtulduktan sonra intikam hırsıyla yanan eren, armin ve mikasa ile izcilere katılır. ve karakterimizin macerası tam olarak orada başlar.
seri, öncelikle ilk animem olur. benim için çok özel bir seridir. beni yepyeni eşsiz eserlere keşfetmemdeki vesile olan ilk adımı attırmıştır.
( sıralama yok hepsi eşsiz : ) )
hunter x hunter,
gintama,
berserk,
naruto (ikinci animemdir.),
claymore,
jojo,
danshi koukousei no nichijou,
one piece,
noragami,
dragon ball
ve daha bir sürü!
aslında paralel bir dünyayı anlatıyor ve orada sadece temsili kültür söz konusu. bizim dünyamıza ait hiçbir millet yok orada. sadece temsili kültür söz konusu.
konusuna gelirsek, geçmişleri hakkında pek bilgileri olmayan bir toplulukta, doyumsuzca insan yiyen devler tarafından duvara hapsedilmesi ve bu hapis edildikleri duvarlardan kurtulmaya çalışan izcilerin hikayesini ele alır. ana karakterimiz eren, ailesi ve evlatlık olan mikasa ve ikisinin de arkadaşı olan, armin ile mutlu bir mütevazi hayat sürüyorlardı. taa ki devasa titan ortaya çıkmasıyla beraber, mensup olduğu duvarı yıkana dek. eren, mikasa hariç ailesini trajik şekilde kaybeder. faciadan kurtulduktan sonra intikam hırsıyla yanan eren, armin ve mikasa ile izcilere katılır. ve karakterimizin macerası tam olarak orada başlar.
seri, öncelikle ilk animem olur. benim için çok özel bir seridir. beni yepyeni eşsiz eserlere keşfetmemdeki vesile olan ilk adımı attırmıştır.
( sıralama yok hepsi eşsiz : ) )
hunter x hunter,
gintama,
berserk,
naruto (ikinci animemdir.),
claymore,
jojo,
danshi koukousei no nichijou,
one piece,
noragami,
dragon ball
ve daha bir sürü!
devamını gör...
pompei
* pompei’deki antik genelev duvar resimleri yerel dili bilmeyen, farklı ülkelerden gelen denizciler için yapılmıştı. denizciler, kadınlarla aynı dili konuşamadıkları için istedikleri pozisyonları duvardaki resimleri göstererek belirtirler ve jetonla ödeme yaparlardı.
pompeii’de merkeze yakın bir yerde 19. yüzyılda lupanar denilen bir genelev keşfedildi ve 2006 yılında ziyarete açıldı.
detaylar için kaynak



pompeii’de merkeze yakın bir yerde 19. yüzyılda lupanar denilen bir genelev keşfedildi ve 2006 yılında ziyarete açıldı.
detaylar için kaynak



devamını gör...
cevapsız ağrı
2016 yılında yayımlanan "umay umay" kitabıdır.
tanıştığımıza memnunum. pek çoğunuzun da seveceğini umuyorum. kelâmınızdan sarıldım.
"soluksuz öpüşmelerin uyandırdığı oda, tanıklık et bir kalbin yeniden doğabilmek için kendini öldürüşüne ki bilmiyoruz hiçbir şeyi; çoçuklar gibi ölürken."
" evet biri var hayatımda
nasıl olduğunu bilmiyorum
tek bir gözyaşıyla uyanıyor;
kanımı görüyor
aktığını ve akan kanla tekrar boğulduğumu
ama o sevgilim değil...
ve en korkuncu
onu hiçbir zaman senin kadar sevemeyeceğimi biliyor.
belki sadece çok akıllı.
iki gün çok üşüdüm
çok üşüdüm ve ona sarıldım
beni öpseydin eminim onun gibi öperdin."
tanıştığımıza memnunum. pek çoğunuzun da seveceğini umuyorum. kelâmınızdan sarıldım.
"soluksuz öpüşmelerin uyandırdığı oda, tanıklık et bir kalbin yeniden doğabilmek için kendini öldürüşüne ki bilmiyoruz hiçbir şeyi; çoçuklar gibi ölürken."
" evet biri var hayatımda
nasıl olduğunu bilmiyorum
tek bir gözyaşıyla uyanıyor;
kanımı görüyor
aktığını ve akan kanla tekrar boğulduğumu
ama o sevgilim değil...
ve en korkuncu
onu hiçbir zaman senin kadar sevemeyeceğimi biliyor.
belki sadece çok akıllı.
iki gün çok üşüdüm
çok üşüdüm ve ona sarıldım
beni öpseydin eminim onun gibi öperdin."
devamını gör...
sözlük kapanırsa yazarlar ne yapacak sorunu
2050 gibi düşünmemiz gereken sorunsal.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
#1101458
her başlığa maydonozsun
en azından burada kalalım senden yoksun
bir hafta geçen arkadaşlık süresi için
bunca kin niçin?
sal beni gideyim nalan
söylediğin her şey yalan
hala var mı sana inanan?
kullan kendi kelimelerini özgün ol, iyi gelir inan.
her başlığa maydonozsun
en azından burada kalalım senden yoksun
bir hafta geçen arkadaşlık süresi için
bunca kin niçin?
sal beni gideyim nalan
söylediğin her şey yalan
hala var mı sana inanan?
kullan kendi kelimelerini özgün ol, iyi gelir inan.
devamını gör...
bir apartmanda yaşanabilecek zorluklar
tek korkum ses konusunda hassas bir alt kat komşusuna sahip olmaktır. çocuklar bazen saatin farkında olmayabiliyorlar.
benim kimsenin ettiği ile bir işim olmaz hatta işime bile gelir. tırsak bir insan olduğum için gece yapılan gürültüler benim içimi rahatlatır. severim apartman hayatını. böylece hayvan isteyen çocuklara da ama burası apartman hayvan besleyemeyiz diyorum rahat rahat. *
benim kimsenin ettiği ile bir işim olmaz hatta işime bile gelir. tırsak bir insan olduğum için gece yapılan gürültüler benim içimi rahatlatır. severim apartman hayatını. böylece hayvan isteyen çocuklara da ama burası apartman hayvan besleyemeyiz diyorum rahat rahat. *
devamını gör...
2021 yılına bir mesaj bırak
muhteşem başladın.senden çok şey bekliyorum.
devamını gör...
bir erkeğin bağımlılık yapabilecek özellikleri
ilgisi. kesinlikle bu.
flörtünüz varsa ilgiye boğun onu - tabi taciz gibi değil. -
çoğu kadını etkiler.
flörtünüz varsa ilgiye boğun onu - tabi taciz gibi değil. -
çoğu kadını etkiler.
devamını gör...
nedamet
şair rüştü onur'un biricik sevdiceği mediha'sının ölümünün ardından yazdığı şiir:
***
tanrım, açamadık içimizi
kavuşmak mahşere kaldı
ne yelken ne gemi var limanda
kaçmak bir uzun sefere kaldı
mercan bir sahildeymiş gemiler
bulmak kasvetli günlere kaldı.
***
peki kimdir bu rüştü onur? ya mediha?
yıl 1920. sıcak bir ağustos günü, cihan harbi'nin izleri henüz taze iken devrek'te* gözünü dünyaya açar bir şair: rüştü onur. öğretmen bir babanın oğludur, hayattaki tüm talihi de bu kadarcıktır zaten.
ilkokul ve ortaokulu bitirdikten sonra lise eğitimine zonguldak mehmet çelikel lisesi'nde başlar rüştü. eğitim hayatı da burada sona erecektir zaten. günler peşi sıra kovalarken birbirini, amansız bir hastalığa tutulur bu genç şair: verem*.
yıl 1938. hastalığı nedeniyle okuluna daha sonra devam etmek üzere ara vermek zorunda kalan şair, maalesef ki bir daha asla geri dönemeyecektir eğitim hayatına.
babasının da desteğiyle maliye memuru olarak çalışmaya başlar genç şair ereğli maden işletmeleri'nde. fakat lise yıllarında alevlenen edebiyat tutkusu okul sıralarından taşarak bugününe kadar gelmiştir bu genç şairin. hem memurluk yapıyor hem de şiirler, tiyatro metinleri ve mektuplar kaleme alıyordur.
peki nereden geliyor bu edebiyat tutkusu?
lisede çok sevdiği bir edebiyat hocasından: behçet necatigil. behçet necatigil, henüz parlamaktadır edebiyat çevrelerinde. şiirleri varlık dergisi'nde yaşar nabi, necati cumalı, salah birsel gibi isimlerin şiirlerinin yanında yavaş yavaş yer almaya başlamıştır o yıllarda. peki sadece o mudur rüştü onur'un edebiyat aşkını alevlendiren? elbette hayır. rüştü'nün can dostu, kaderdaşı bir şair: muzaffer tayyip uslu. rüştü'den 2 yaş küçük olan bu genç şairin kaderi bir bütün yazılmıştır rüştü ile. ikisi de şiire aşkla bağlıdırlar, yazdıklarını önce birbirlerine sonra hocaları behçet necatigil'e okurlar. behçet necatigil de o şiirleri istanbul'a, dönemin öncü edebiyat çevrelerinin yazdığı mecmualara gönderir. rüştü'nün de muzaffer tayyip'in de şiirleri dönemin öncü edebiyat dergisi olan varlık'da yayınlanması ile birlikte bu genç şairler istanbul'daki edebiyat çevrelerince tanınır oldular. öyle ki necati cumalı, salah birsel, oktay rifat ve melih cevdet gibi şairlerle mektuplaşmaya da bu dönemde başlarlar.*
yıl 1941. henüz 21 yaşında olan rüştü'nün hastalığı ağırlaşmaya başlar, zonguldak'ta hastaneye kaldırılır 3 aylığına. oradan, hocasının da yardımıyla heybeliada senatoryumu'na* nakledilir. 1942'nin başında da hastalığını yenmiş olarak taburcu olur buradan.
istanbul'dan zonguldak'a geri dönüş yolculuğu şair rüştü onur için sonun başlangıcı olacaktır.
zonguldak'a, evine dönmek için bindiği anafartalar vapuru'nda genç bir kız ile tanışır genç şair, hemencecik de aşık olur tanıştığı bu kıza. o kız, yazının başında bahsi geçen mediha sessiz isimli kızdır.
peki kimdir bu mediha, nereden çıkmıştır, orada ne işi vardır?
mediha istanbul'lu bir ailenin kızıdır. kandilli kız lisesi'nden mezun olmasının ardından girdiği karabük demir çelik fabrikasının memuriyet sınavını kazanır. maaile karabük yolunu tutarlar anafartalar vapuru ile. şair rüştü onur'la da burada karşılaşırlar, tanışırlar. kısa süre sonra da mektuplaşmaya başlarlar.
yıl 1942. ikinci dünya savaşı tüm dünyayı kasıp kavururken mediha karabük'te bilinmeyen bir sebeple hastalanır ve hastaneye kaldırılır, sebebi bir türlü anlaşılamaz. tifo şüphesiyle heybeliada senatoryumu'na gönderilir fakat oradan da "tifolu değilsin" denilerek taburcu edilir. bunun üzerine tekrar karabük'e dönmez, istanbul'da ailesinin yanında kalır.
bu dönemde genç şair gidip gelmeye başlar istanbul'a sevdiceğini görmeye. can dostu muzaffer tayyip'in istanbul'daki aile evinde kalır her gittiğinde de. muzaffer tayyip de istanbul'da ailesinin yanındadır bir süredir. bu gitgellerden sıkılan mediha'nın annesi genç şairi karşısına alır ve "bu böyle olmaz en iyisi evlenin der" ve yıldırım nikahı ile evlenir mediha ile rüştü. birlikte mediha'nın ailesinin evinde yaşamaya başlarlar. genç şair de bu dönemde mediha'nın babasının manavında çalışmaya başlar.
rüştü ile mediha'nın kaderi nihayet düze çıktı demek isterdim fakat mediha, evliliğin 40. gününde bilinmeyen hastalığına yenik düşer ve acılı bir ölüm ile sonlanır hikayesi. şair rüştü onur'un da hastalığı nüksetmeye başlamıştır bu dönemde. derin bir üzüntü ve depresyon hali kaplar genç şairi. mediha'nın kaybı çok ağır gelmiştir ona.*
***
tanrım, açamadık içimizi
kavuşmak mahşere kaldı
ne yelken ne gemi var limanda
kaçmak bir uzun sefere kaldı
mercan bir sahildeymiş gemiler
bulmak kasvetli günlere kaldı.
***
mediha'nın vefatından sadece 15 gün sonra, 22 aralık 1942'de hayata gözlerini yumar şair rüştü onur. henüz 22 yaşındadır..
muzaffer tayyip uslu 1946'da, 24 yaşında veda eder hayata. tıpkı can dostu rüştü onur gibi gencecik ve veremlidir bedeni.
mediha sessiz'in hastalığının ise apandisit olduğu sonradan anlaşılmıştır.
*
***
tanrım, açamadık içimizi
kavuşmak mahşere kaldı
ne yelken ne gemi var limanda
kaçmak bir uzun sefere kaldı
mercan bir sahildeymiş gemiler
bulmak kasvetli günlere kaldı.
***
peki kimdir bu rüştü onur? ya mediha?
yıl 1920. sıcak bir ağustos günü, cihan harbi'nin izleri henüz taze iken devrek'te* gözünü dünyaya açar bir şair: rüştü onur. öğretmen bir babanın oğludur, hayattaki tüm talihi de bu kadarcıktır zaten.
ilkokul ve ortaokulu bitirdikten sonra lise eğitimine zonguldak mehmet çelikel lisesi'nde başlar rüştü. eğitim hayatı da burada sona erecektir zaten. günler peşi sıra kovalarken birbirini, amansız bir hastalığa tutulur bu genç şair: verem*.
yıl 1938. hastalığı nedeniyle okuluna daha sonra devam etmek üzere ara vermek zorunda kalan şair, maalesef ki bir daha asla geri dönemeyecektir eğitim hayatına.
babasının da desteğiyle maliye memuru olarak çalışmaya başlar genç şair ereğli maden işletmeleri'nde. fakat lise yıllarında alevlenen edebiyat tutkusu okul sıralarından taşarak bugününe kadar gelmiştir bu genç şairin. hem memurluk yapıyor hem de şiirler, tiyatro metinleri ve mektuplar kaleme alıyordur.
peki nereden geliyor bu edebiyat tutkusu?
lisede çok sevdiği bir edebiyat hocasından: behçet necatigil. behçet necatigil, henüz parlamaktadır edebiyat çevrelerinde. şiirleri varlık dergisi'nde yaşar nabi, necati cumalı, salah birsel gibi isimlerin şiirlerinin yanında yavaş yavaş yer almaya başlamıştır o yıllarda. peki sadece o mudur rüştü onur'un edebiyat aşkını alevlendiren? elbette hayır. rüştü'nün can dostu, kaderdaşı bir şair: muzaffer tayyip uslu. rüştü'den 2 yaş küçük olan bu genç şairin kaderi bir bütün yazılmıştır rüştü ile. ikisi de şiire aşkla bağlıdırlar, yazdıklarını önce birbirlerine sonra hocaları behçet necatigil'e okurlar. behçet necatigil de o şiirleri istanbul'a, dönemin öncü edebiyat çevrelerinin yazdığı mecmualara gönderir. rüştü'nün de muzaffer tayyip'in de şiirleri dönemin öncü edebiyat dergisi olan varlık'da yayınlanması ile birlikte bu genç şairler istanbul'daki edebiyat çevrelerince tanınır oldular. öyle ki necati cumalı, salah birsel, oktay rifat ve melih cevdet gibi şairlerle mektuplaşmaya da bu dönemde başlarlar.*
yıl 1941. henüz 21 yaşında olan rüştü'nün hastalığı ağırlaşmaya başlar, zonguldak'ta hastaneye kaldırılır 3 aylığına. oradan, hocasının da yardımıyla heybeliada senatoryumu'na* nakledilir. 1942'nin başında da hastalığını yenmiş olarak taburcu olur buradan.
istanbul'dan zonguldak'a geri dönüş yolculuğu şair rüştü onur için sonun başlangıcı olacaktır.
zonguldak'a, evine dönmek için bindiği anafartalar vapuru'nda genç bir kız ile tanışır genç şair, hemencecik de aşık olur tanıştığı bu kıza. o kız, yazının başında bahsi geçen mediha sessiz isimli kızdır.
peki kimdir bu mediha, nereden çıkmıştır, orada ne işi vardır?
mediha istanbul'lu bir ailenin kızıdır. kandilli kız lisesi'nden mezun olmasının ardından girdiği karabük demir çelik fabrikasının memuriyet sınavını kazanır. maaile karabük yolunu tutarlar anafartalar vapuru ile. şair rüştü onur'la da burada karşılaşırlar, tanışırlar. kısa süre sonra da mektuplaşmaya başlarlar.
yıl 1942. ikinci dünya savaşı tüm dünyayı kasıp kavururken mediha karabük'te bilinmeyen bir sebeple hastalanır ve hastaneye kaldırılır, sebebi bir türlü anlaşılamaz. tifo şüphesiyle heybeliada senatoryumu'na gönderilir fakat oradan da "tifolu değilsin" denilerek taburcu edilir. bunun üzerine tekrar karabük'e dönmez, istanbul'da ailesinin yanında kalır.
bu dönemde genç şair gidip gelmeye başlar istanbul'a sevdiceğini görmeye. can dostu muzaffer tayyip'in istanbul'daki aile evinde kalır her gittiğinde de. muzaffer tayyip de istanbul'da ailesinin yanındadır bir süredir. bu gitgellerden sıkılan mediha'nın annesi genç şairi karşısına alır ve "bu böyle olmaz en iyisi evlenin der" ve yıldırım nikahı ile evlenir mediha ile rüştü. birlikte mediha'nın ailesinin evinde yaşamaya başlarlar. genç şair de bu dönemde mediha'nın babasının manavında çalışmaya başlar.
rüştü ile mediha'nın kaderi nihayet düze çıktı demek isterdim fakat mediha, evliliğin 40. gününde bilinmeyen hastalığına yenik düşer ve acılı bir ölüm ile sonlanır hikayesi. şair rüştü onur'un da hastalığı nüksetmeye başlamıştır bu dönemde. derin bir üzüntü ve depresyon hali kaplar genç şairi. mediha'nın kaybı çok ağır gelmiştir ona.*
***
tanrım, açamadık içimizi
kavuşmak mahşere kaldı
ne yelken ne gemi var limanda
kaçmak bir uzun sefere kaldı
mercan bir sahildeymiş gemiler
bulmak kasvetli günlere kaldı.
***
mediha'nın vefatından sadece 15 gün sonra, 22 aralık 1942'de hayata gözlerini yumar şair rüştü onur. henüz 22 yaşındadır..
muzaffer tayyip uslu 1946'da, 24 yaşında veda eder hayata. tıpkı can dostu rüştü onur gibi gencecik ve veremlidir bedeni.
mediha sessiz'in hastalığının ise apandisit olduğu sonradan anlaşılmıştır.
*
devamını gör...
su tabancası
şimdi şekilli şüküllü olan, yok pompalı 40 mt. atan olan, benim çocukluğumda leğen plastiğinden şeffaf basit bir tabanca şeklinde mütevazi bir oyuncaktı. bayılırdım bu oyuncağıma.
devamını gör...
haluk bilginer
şahsiyet dizisinde hayranlıkla izlediğim, görkemli bir ses tonu olan, izmirli karizmatik oyuncu.
devamını gör...
bakir olmayan erkekle evlenir misin sorunsalı
evlenirdim, evlenme kararı almak cinsel tecrübeden çok daha geniş bir kriterler silsilesi sonunda olur diye cevaplayacağım sorunsaldır.
bakir erkekle de evlenirdim ama.
tabi ki şunlar önemli: bu kişi neden bakir, kaç yaşında, cinsel duygularını sağlıklı biçimde kontrol etmiş mi yoksa içinde öfke doğarak bastırmış mı?
bunlardan artı not alırsa cinsel tecrübe hiç önemli değil. çift karşılıklı emekle öğrenir cinsellik işini. giderek de daha iyi olurlar. hayat boyu sürecek şeyden bahsediyoruz, aceleye gerek yok.
kendiniz gibi olmayan kişiler hakkında bağnaz olmayın arkadaşlar. ben dini sebeplerle, zina olduğunu düşündüğü için evlenene kadar bakir kalan gayet de iyi huylu, efendi, becerikli, iş güç sahibi erkekler gördüm. sayıları az ancak imkansız değil.
benim için evlenmeden çok hızlı hayat yaşamış erkekler daha korkutucu bir eş olurdu mesela. neden, çünkü gezip tozmanın, başka başka bedenlerin tadına varmış bir kere. aşık oldu duruldu diyelim, kaç sene sürecek bu aşk? aşkı bittikten sonra eski hareketli günleri özlemeyecek mi? en basitinden bir yemeğin tadını bilen mi onu daha çok ister hiç tatmamış olan mı?
evlilik çok zor şey be azizim…
bakir erkekle de evlenirdim ama.
tabi ki şunlar önemli: bu kişi neden bakir, kaç yaşında, cinsel duygularını sağlıklı biçimde kontrol etmiş mi yoksa içinde öfke doğarak bastırmış mı?
bunlardan artı not alırsa cinsel tecrübe hiç önemli değil. çift karşılıklı emekle öğrenir cinsellik işini. giderek de daha iyi olurlar. hayat boyu sürecek şeyden bahsediyoruz, aceleye gerek yok.
kendiniz gibi olmayan kişiler hakkında bağnaz olmayın arkadaşlar. ben dini sebeplerle, zina olduğunu düşündüğü için evlenene kadar bakir kalan gayet de iyi huylu, efendi, becerikli, iş güç sahibi erkekler gördüm. sayıları az ancak imkansız değil.
benim için evlenmeden çok hızlı hayat yaşamış erkekler daha korkutucu bir eş olurdu mesela. neden, çünkü gezip tozmanın, başka başka bedenlerin tadına varmış bir kere. aşık oldu duruldu diyelim, kaç sene sürecek bu aşk? aşkı bittikten sonra eski hareketli günleri özlemeyecek mi? en basitinden bir yemeğin tadını bilen mi onu daha çok ister hiç tatmamış olan mı?
evlilik çok zor şey be azizim…
devamını gör...
