yazarlardan şiir kitabı önerileri
didem madak - ah'lar ağacı
kesinlikle tavsiye ederim.
kesinlikle tavsiye ederim.
devamını gör...
güne bir goebbels yalanı bırak
"propagandada kullanılan yalanlar ne kadar büyük olursa insanların onlara inanması kolaylaşır, yalanın etkisi artar."
teorik olarak yalan sayılmaz aslında doğru bir tespittir.
teorik olarak yalan sayılmaz aslında doğru bir tespittir.
devamını gör...
gereksiz yere pahalı olan şeyler
cips kaç para oldu ya eskiden 50 kuruşa alırdık patatesi yağa sokup çıkarıyorsun alt tarafı.
devamını gör...
sosyal medyadan eşine mesaj atan genci bıçaklayan adam
haber sitesindeki yorumlar ne öyle?
"iyi olmuş.insallah ölmez de adamın başı belaya girmez"
siz kafayı mı yediniz? insan hayatı bu, oyuncak değil. iyi olmuşmuş.
"iyi olmuş.insallah ölmez de adamın başı belaya girmez"
siz kafayı mı yediniz? insan hayatı bu, oyuncak değil. iyi olmuşmuş.
devamını gör...
yazarların 2021 hedefleri
-okulumu bitirmek ilk hedefim
-listeledigim kitaplarin hepsini en azindan hazirana kadar bitirmek
-fransizcaya duzenli vakit ayirip calismak
-vucut kondisyonumu yukseltmek, ozellikle kollarimi kuvvetlendirmek
-ilgi duydugum iki alanda kendimi gelistirmek istiyorum son olarak...
-listeledigim kitaplarin hepsini en azindan hazirana kadar bitirmek
-fransizcaya duzenli vakit ayirip calismak
-vucut kondisyonumu yukseltmek, ozellikle kollarimi kuvvetlendirmek
-ilgi duydugum iki alanda kendimi gelistirmek istiyorum son olarak...
devamını gör...
arkadaşlıkla başlayan ilişiki
sağlam ilerleyecek olan ilişkidir.
taraflar birbirini ilk başta arkadaş olarak tanır, sevgili adayı olarak değerlendirmez. birbirlerine tarafsız bakarak karşılıklı olarak nelerden hoşlandıklarını, neleri sevmediklerini, hayatları hakkındaki filtresiz bilgileri öğrenirler ve en önemlisi birlikte eğlenirler. zaten normal bir ilişkinin sağlam olması istenen temeli de bunlara dayanmaz mı?
taraflar birbirini ilk başta arkadaş olarak tanır, sevgili adayı olarak değerlendirmez. birbirlerine tarafsız bakarak karşılıklı olarak nelerden hoşlandıklarını, neleri sevmediklerini, hayatları hakkındaki filtresiz bilgileri öğrenirler ve en önemlisi birlikte eğlenirler. zaten normal bir ilişkinin sağlam olması istenen temeli de bunlara dayanmaz mı?
devamını gör...
tıbbın çare bulamadığı hastalıklar
(bkz: herbokoloji)
devamını gör...
mutlu eden basit şeyler
parktaki kedi ya da köpekleri sevmek,beslemek.
uçurtma izlemek.
hanımeli kokusuyla dolmuş bir sokaktan geçmek.
uçurtma izlemek.
hanımeli kokusuyla dolmuş bir sokaktan geçmek.
devamını gör...
beklenti
yapılan, tasarlanan ya da hissedilen bir eylem, tutum, duygu vs gibi davranışlara gerek maddi gerek de manevi -tek taraflı olarak- paha biçmek, bunun karşılığını talep etmek ve bu talepten medet ummak anlamı taşıyan his, durum.
devamını gör...
ne olmak istiyordunuz ve ne oldunuz sorusu
çocukken gezici sirk olan bir çingene topluluğuna katılıp dünyayı dolaşarak dans etmek istiyordum. lakin felsefe akademisyeni olacağım. en azından sirk kısmını tutturdum
devamını gör...
normal sözlük'e veda ederken açılacak başlık
mevsimim geçti.
devamını gör...
sizi niye damat olarak alalım diye soran kayınpeder
ardından kendinizi 5 sene sonra nerede görüyorsunuz diye soracak olan kayınpederdir.
devamını gör...
evlenmek istemeyen insanlara acınması
daha bu akşam annemin bir arkadaşı (komşu) güya uzun yola çıkacağı için vedalaşmaya gelmiş, açık açık söylemedi ama "bütün çocuklarımıza dua ediyorum en çok da sana dua ediyorum, inşallah gönlüne göre birisi çıkar karşına" derken, en çok da sana acıyorum demek istedi heralde, kaşlarını küçük emrah gibi yapmasından onu anladım çünkü, şimdi yaşlı başlı kadın bir şey de diyemiyorsun, ben seviyorum diye çuvalla domates kurutup köyünden getiren bir insana ben ne diyebilirim ki,
koskoca kadına "de bakayım sen bana, ne diliyosun benim için, sen benim ne istediğimi biliyormusun" diye sorsan, "benim gönlümde kendi şirketim, kendi atölyem var, sana evinde otururken çalışıp, üretip para kazandırmak var" desem anlarmı,
tasarım yapmayı, ihracat yapmayı çocuk yapmaktan daha çok istiyorum desem anlarmı...
kendi istediklerine sahip olmayanları mutsuz zannediyorlar garip bir şekilde, ve ısrarla yalnız bir insan hep mutsuz sanıyorlar, bir yandan eşlerinden şikayet edip, eşleri olmadan daha kötü olacağı için istemeyerek katlandıklarını da belirterek, sanki "onlara göre" iki kötü halden birini (başka alternatif yokmuş gibi) seçmek özenilecek bir şeymiş gibi, kendi kendilerine ölçüyorlar, biçiyorlar, karar veriyorlar ve acıyorlar ya inanılır gibi değil...
halbuki ben kulaklığımı takıp, istediğim zaman istediğim kadar çalışmaktan, okumaktan, öğrenmekten, yazmaktan, öğrenmek istediğim işlerle uğraşmaktan gayet memnunum ve mutluyum, bir şeyin eksikliğini de hissetmiyorum...
ben onlara acıyorum ama bir sebebi var, onlara öğretilen sınırları öyle bir öğrenmişlerki, mümkün değil o eşiği geçemezler, ne gösterilmişse, ne için doğru denmişse, onu kabul etmişler, hiçbiri de dememişki neden ya? neden arkadaş, ben sizin gösterdiğiniz gibi yaşamak istemiyorum.. kendi hallerine bırakılmamışlar ki, ne istediklerini de ya da neleri isteyebileceklerini bile bilmiyorlar.. yazık bu insanlara gerçekten, kendi özelliklerini bile keşfedemeden, birbirlerinin fotokopisi gibi yaşayıp ölüp giden insanlar bunlar, belki çok acımasız diyeceksiniz benim için ama, evlerindeki eşyalar bile aynı, hiçbirinin özgün bir mobilyası yok, hiçbirinin evinde duvarda asılı bir resim yok, gerçek malzemeden bir eşyası yoktur, ben mimariye ve sosyolojiye meraklı olduğum için hep bakarım insanların evlerine, ekonomiyle alakalı değil bu dediğim, karakterli evleri olmayanların kendilerininde pek karakterli olduğunu görmedim daha... bakın iyi yada kötü demiyorum, karakterli...
koskoca kadına "de bakayım sen bana, ne diliyosun benim için, sen benim ne istediğimi biliyormusun" diye sorsan, "benim gönlümde kendi şirketim, kendi atölyem var, sana evinde otururken çalışıp, üretip para kazandırmak var" desem anlarmı,
tasarım yapmayı, ihracat yapmayı çocuk yapmaktan daha çok istiyorum desem anlarmı...
kendi istediklerine sahip olmayanları mutsuz zannediyorlar garip bir şekilde, ve ısrarla yalnız bir insan hep mutsuz sanıyorlar, bir yandan eşlerinden şikayet edip, eşleri olmadan daha kötü olacağı için istemeyerek katlandıklarını da belirterek, sanki "onlara göre" iki kötü halden birini (başka alternatif yokmuş gibi) seçmek özenilecek bir şeymiş gibi, kendi kendilerine ölçüyorlar, biçiyorlar, karar veriyorlar ve acıyorlar ya inanılır gibi değil...
halbuki ben kulaklığımı takıp, istediğim zaman istediğim kadar çalışmaktan, okumaktan, öğrenmekten, yazmaktan, öğrenmek istediğim işlerle uğraşmaktan gayet memnunum ve mutluyum, bir şeyin eksikliğini de hissetmiyorum...
ben onlara acıyorum ama bir sebebi var, onlara öğretilen sınırları öyle bir öğrenmişlerki, mümkün değil o eşiği geçemezler, ne gösterilmişse, ne için doğru denmişse, onu kabul etmişler, hiçbiri de dememişki neden ya? neden arkadaş, ben sizin gösterdiğiniz gibi yaşamak istemiyorum.. kendi hallerine bırakılmamışlar ki, ne istediklerini de ya da neleri isteyebileceklerini bile bilmiyorlar.. yazık bu insanlara gerçekten, kendi özelliklerini bile keşfedemeden, birbirlerinin fotokopisi gibi yaşayıp ölüp giden insanlar bunlar, belki çok acımasız diyeceksiniz benim için ama, evlerindeki eşyalar bile aynı, hiçbirinin özgün bir mobilyası yok, hiçbirinin evinde duvarda asılı bir resim yok, gerçek malzemeden bir eşyası yoktur, ben mimariye ve sosyolojiye meraklı olduğum için hep bakarım insanların evlerine, ekonomiyle alakalı değil bu dediğim, karakterli evleri olmayanların kendilerininde pek karakterli olduğunu görmedim daha... bakın iyi yada kötü demiyorum, karakterli...
devamını gör...
sevmediğin ve seni sürekli arayan insanla baş etme sorunsalı
seni sevmiyorum diye direkt değil de belki de yumuşatarak söylenemli bence. hem karşı tarafı çok kırmadan hem de kendin daha fazla yorulmadan halledilebilecek bir olay. çünkü zaten o kişi eninde sonunda biraz da olsa kırilacak. ben böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımda olabildiğince nazik bir dille icimdekileri söylüyorum. olay da fazla büyümemiş oluyor.
devamını gör...
haritada bir nokta
insanın yazı yazma ihtiyacını ve zorunluluğunu yerinde bir şekilde gösteren, sait faik abasıyanık hikâyesidir. sait faik'in 1952 yılında yayınlanan son kuşlar adlı öykü kitabında yer alır.
sait faik diğer öykülerinin aksine bu öyküsünde anlatıcının ta kendisidir. öykünün hissiyatı tam olarak böyledir ve bireyin iç dünyasına yönelmiş, duygu, düşünce ve arayışlarını gözler önüne sermiştir.
hikâye o kadar güzel, en önemli yerinde öyle kalbe dokunan bir hikâye ki, okumamış olmak büyük eksiklik olacaktır.
hayatta çoğu zaman arayış içerisindeyizdir. bazı şeylerden sıkılırız, bazı şeyleri yapmak içimizden gelmez, her şey monotonlaşmıştır ve kendimize artık hiçbir şey için canımızı sıkmayacağımıza ve can sıkan şeyleri umursamayacağımıza dair söz veririz. fakat yaşam öyle ilerlemez ve verdiğimiz sözü bozmak zorunda kalırız. çünkü biliriz, sessiz kalmak rahatsız olduğumuz şeyleri daha berbat ve içerisinden çıkılmayacak bir hâle getirir. işte bu zamanlarda insanın yazı yazma ihtiyacı doğar. hatta bu zamanlarda artık bir zorunluluk hâlini alır. çünkü sait faik'in de dediği gibi,
"yazmasam deli olacaktım."
sait faik diğer öykülerinin aksine bu öyküsünde anlatıcının ta kendisidir. öykünün hissiyatı tam olarak böyledir ve bireyin iç dünyasına yönelmiş, duygu, düşünce ve arayışlarını gözler önüne sermiştir.
hikâye o kadar güzel, en önemli yerinde öyle kalbe dokunan bir hikâye ki, okumamış olmak büyük eksiklik olacaktır.
hayatta çoğu zaman arayış içerisindeyizdir. bazı şeylerden sıkılırız, bazı şeyleri yapmak içimizden gelmez, her şey monotonlaşmıştır ve kendimize artık hiçbir şey için canımızı sıkmayacağımıza ve can sıkan şeyleri umursamayacağımıza dair söz veririz. fakat yaşam öyle ilerlemez ve verdiğimiz sözü bozmak zorunda kalırız. çünkü biliriz, sessiz kalmak rahatsız olduğumuz şeyleri daha berbat ve içerisinden çıkılmayacak bir hâle getirir. işte bu zamanlarda insanın yazı yazma ihtiyacı doğar. hatta bu zamanlarda artık bir zorunluluk hâlini alır. çünkü sait faik'in de dediği gibi,
"yazmasam deli olacaktım."
devamını gör...




