tatar çölü
dino buzzati'nin yazdığı varoluşçu felsefe severlerin mutlaka okuması gereken efsanevi roman. buzzati 1940 yılında yazmıştır. benim için bu kitap yalnızlığın, umudun, yaşamın anlamı sorusunun kitabıdır. yaşamak için bir nedeni olan hemen hemen bütün nasıllara katlanır demiş ya nietzche işte buzzati'nin bu kitabındaki kahramanlarımıza aynen bunu yaşatmıştır. hayata dair her şey var bu kitapta: yanlış karar, direniş, umut, yalnızlık (dibine kadar), özlem, acı, ölüm, hayal kırıklığı, yaşam.. her şey dedim ya. kitabı alıp okumaya başladığınızda kendinizi o tatar çölü'nde sanki o bastiani kalesi'nde hissedeceksiniz. o askerlerle nöbet tutacak o subaylarla konuşacaksınız. hayatın anlamı üzerine sizi düşünmeye zorluyor yazar ve kahramanlar. neden yaşıyoruz, yaşama amacımız ney diye sordurtuyor. kitabı okurken bir şekilde özdeşlik kurup artık benim de kendi kalemden çıkmam lazım dedirtiyor, sizi o güvenli limandan, o konfor alanından çıkamamanın ne kadar tahribata uğratabileceğini, konfor alanından çıkabilmenin ise sizi nasıl geliştirip değiştirebileceğini hissediyorsunuz. okuyucuya kendi hayatını sorgulatıyor. ben ne yapmalıyım dedirtiyor. gerçekten benim için böyle oldu ve her istediğinde konfor alanından çıkan başına binbir olumsuzluk gelmesine rağmen iyi ki çıkmışım diyen benim için mükemmel bir içe dönüş ve kendime şükran duymamı sağlayan bir kitap oldu. varoluşu sorgulatan mutlaka size yeni kararlar aldıracak olan bir kitap.
devamını gör...
fringe
sınır bilim'i en başarılı şekilde senaryolaştırıp ekranlara yansıtmış j. j. abrams dizisi. flashforward da yayından kaldırılmayıp biraz ittirilse bu popülariteye ulaşırdı.
--- spoiler'ımsı bişiler ---
observer'ların tüm dünyaya hakim olduğu sezon -sanırım 4.- dizinin en başarılı sezonu namını hak etmekte. sebebi ise son derece distopik ve azıcık ucundan post-apocalyptic özellikler taşıyor olması. bağımlı gibi birkaç haftada tüm diziyi bitiren ben için senaryonun boşuna alternatif evrende oyalanması bu observer'ların atağa geçmesi ile görmezden gelinmiştir.
iyi atış.
--- spoiler'ımsı bişiler ---
observer'ların tüm dünyaya hakim olduğu sezon -sanırım 4.- dizinin en başarılı sezonu namını hak etmekte. sebebi ise son derece distopik ve azıcık ucundan post-apocalyptic özellikler taşıyor olması. bağımlı gibi birkaç haftada tüm diziyi bitiren ben için senaryonun boşuna alternatif evrende oyalanması bu observer'ların atağa geçmesi ile görmezden gelinmiştir.
iyi atış.
devamını gör...
son singapur vapuru (yazar)
#528472 heyyt be işte bu. böyle cesur ve samimi yazarları görünce mutlu oluyorum. yazmalarınız daim olsun.tam destek.
devamını gör...
attila özdemiroğlu
türk müzisyen, besteci ve aranjör.
türkiye'nin en üretken müzisyenlerinden biridir. yaptığı bestelerle birçok sanatçının kariyerini olumlu yönde etkilemiştir.
o, ayrıca aşk filmlerinin unutulmaz bestecisidir.
sezen aksu'ya verdiği; firuze, hasret, rakkas
nükhet duru'ya verdiği; sevda
şarkılarıyla, türk müziğine damga vurmuştur.
delisin, ağla sevdam, kalbim ege'de kaldı, bir vurgun sevda, petrol gibi bestelerde onun eseridir.
onlarca film müziğinin altında da onun imzası vardır; ağır roman, arabesk, aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni, muhsin bey, anayurt oteli, milyarder.
73 yaşındayken bir kaza geçirerek, bel kemiği kırılır. alındığı ameliyat sonrası, 20 nisan 2016 tarihinde hayata gözlerini yumar.
türkiye'nin en üretken müzisyenlerinden biridir. yaptığı bestelerle birçok sanatçının kariyerini olumlu yönde etkilemiştir.
o, ayrıca aşk filmlerinin unutulmaz bestecisidir.
sezen aksu'ya verdiği; firuze, hasret, rakkas
nükhet duru'ya verdiği; sevda
şarkılarıyla, türk müziğine damga vurmuştur.
delisin, ağla sevdam, kalbim ege'de kaldı, bir vurgun sevda, petrol gibi bestelerde onun eseridir.
onlarca film müziğinin altında da onun imzası vardır; ağır roman, arabesk, aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni, muhsin bey, anayurt oteli, milyarder.
73 yaşındayken bir kaza geçirerek, bel kemiği kırılır. alındığı ameliyat sonrası, 20 nisan 2016 tarihinde hayata gözlerini yumar.
devamını gör...
kedi dili ve edebiyatı
her insan evladının öğrenmesi gereken 4 dilden biridir. diğer ikisi için bkz. yabancı dil, vücut dili, işaret dili, anadil.
kedi konusunda uzman değilim, kedim var ama artık sokakta yaşıyor, amatör olarak kedi seven biriyim sadece. sözlükteki (ve sosyal çevrenizdeki) sıradan kediseverlerden biriyimdir muhtemelen, bu yüzden hatalı çevirilerim [bkz. translation] olabilir. el birliğiyle bu dili anlamak için bir sözlük, bir kılavuz, ne bileyim bir tercüme geliştirebiliriz. hatalarımı düzeltiniz lütfen.
- öncelikle kedimizin anatomisini tanıyalım. kedilerin belirli yerlerinde koku bezleri bulunur. en bilindik yerleri bıyık dipleri, yanakları ve patileridir. detaylı harita
haritada anal gland ve supra-caudal gland diye işaretlenen kısımlara dokunmanızdan huylanabilir bazı kediler, o kediden kediye değişir fakat yüzündeki koku bezlerinin olduğu bölgeleri sevdirmeye bayılır kediler. bunu her zaman aklınızda tutun. kedi sevmeye yeni başlıyorsanız kafasının üstünü ve pinna glands olarak işaretlenen bölgeyi sevmek en güvenli olandır.
- kedi bildiğiniz üzre insandan farklı olarak kuyruğa sahip bir canlı. bizim kuyruğumuz olmadığı için ne anlama geldiğini bilmiyoruz kuyruk hareketlerinin (yüzyıllar önce kaybetmişiz kuyruk dilini anlama yeteneğimizi hehe) ama bu bahane değil. kuyruk, bir kedinin kendini ifade etmesi için en güzel organlardan biri. ya da şöyle söyleyeyim, kuyruk hareketlerinden bir kedinin ruh hali aşağı yukarı anlaşılabilir. detaylı inceleme
bir iki tanesini metin içinde vurgulamak istiyorum. kedi oturduğu yerde kuyruğunu bir o yana bir bu yana sallıyorsa o kediyi sevmekle uğraşmayın. gergindir, saldırmak üzeredir, sinirlendirmişsinizdir, belli ki sevilmek istemiyordur.
* sağa sola hızlı sallanan kuyruk = "dokunma bana, tırmalarım" anlamına gelir.
* bayrak direği gibi havaya dikilmiş, hatta fıtı fıtı sağa sola titrek hareket eden kuyruk
buradaki i'm crazy about you = "aha, benim insanım gelmiş. nerde kaldın, gözüm yolda kaldı. sev beni" anlamına gelir (ev kedisi olduğunu düşünerek yazıyorum tabii ki)
* kenara kıvrılmış, ama ucu fıtı fıtı yere vuran kuyruk
buradaki sağ alttaki figür = "aha dikkatimi çeken bişey buldum, her an üstüne atlayabilirim" anlamına gelen kuyruk. bu sizin ayak parmağınız olabilir, yerinde duran çiçek olabilir, sizin hiç gör(e)mediğiniz bir şey olabilir, her şey olabilir.
her kuyruk şeklinin ve sallamanın farklı anlamları var, bunu unutmayın. tecrübe ve gözlemlerinizle siz de lv1 kedi seviciden lv10 usta kediciye terfi edebilirsiniz. mesela köpekler kuyruklarını sağa sola hızlı hızlı salladıklarında "sevinçliyim, sopayı atsana hadi yakalıycam" anlamına gelirken kedi için aynı hareket "dokunma, pençeyi yersin kafana" anlamına gelir. bu yüzden önceden öğrendiklerinizi unutun.
- kedilerin kulaklarında 32 farklı kas var bildiğiniz üzre. nato'nun hava izleme radarlarından bile kısa tepki süreleri ve verimliliği var kedi kulağının. her kulak şeklinin de farklı bir anlamı var tabii ki ama ben 3 ana gruba indirgeyeceğim: dik kulaklar, öne doğru hafif eğik kulaklar, kafaya yapıştırılmış kulaklar. kulaklar da vücut dili hakkında çok şey anlatmasına rağmen tek başına durum belirteci değil ne yazık ki. yani kulağına bakarak kedi için sinirli ya da alarm modunda diyemeyiz.
* dik kulak = "ilgimi çektin, nesin sen" anlamına gelir. genellikle meraklı ve oyuncu modda iken kedinin kulağı bu pozisyonu alır. genellikle gözler de kocaman olur. yüzünden anlaşılır yani. şöyle bir surat "hhşşşt, sen nesin hemşerim, seni daha önce bu mahallede hiç görmedim, hayırdır?" demek işte.
* hafif öne yatık, öne dönük, dik ama gevşek kulak = "mutluyum, senden bana zarar gelmez" kulağı. bunu tarif etmesi çok zor.
şöyle gibi ama değil gibi de. kulak yine dik, ama dimdik değil işte. öne dönük ama tam öne doğru da değil, hafif yan taraflara bakar pozisyonda. bu pozisyon kedinin sizi arkadaş olarak gördüğü pozisyondur. sinirli değildir, korkmuyordur, aksine size güveniyordur. böyle kedi bulduğunuzda ağzını yüzünü mıncıklayın. yok yok, usul usul sevin. ilk dakikadan yüz göz olmayın hemen.
* geriye yatık, hatta kafaya bitişik kulaklar = "aha şimdi göstercem sana ebeninkini tersten" kulağı. o kediden uzak durun. sakın sevmeye çalışmayın. ağzınızı yüzünüzü parçalama potansiyeli taşır. bu türün gözbebekleri kocaman olur, o kadar ki kedinin gözü neredeyse simsiyah görünür. bu tosun mesela korkmuş ya da çok sinirlenmiş
,
bu da başka bir sinirli kedi
ama şu kardeşimiz gayet meraklı modda www.thesprucepets.com/thmb/.... tam olarak şu bahsettiğim şey
.
her kedi bunu yapmaz, yapan da her zaman yapmaz. gerçekten çok değerli bir davranış bu. bunu size yapan kedi = en gizli sırlarını anlatan arkadaş.
bu davranış aslında kedilerin daha minik birer bebekken annelerinin memesinden daha fazla süt gelsin diye yaptığı bir hareket (genel olarak böyle kabul edilir fakat yabani büyük kedilerin yatacakları otların üzerini de yolup yolup yatak yapma davranışı, bu masajın kökeni olabilir diye düşünülüyor). buzağıların annesinin memesine kafa atması gibi düşünebiliriz, ya da insan yavrusunun annesinin meme ucunu ısırması gibi.
* peki bir kedi bu masajı kime yapar? öncelikle öyle herkese yapmazlar, o konuda bi' anlaşalım. kendisini güvende hissettiği, "bundan bana zarar gelmez, şunun tipine bak. sevimli, pffts" dedikleri insanlara yaparlar.
* peki bir kedi bu masajı ne zaman yapar? onu kendisi bilir. güzel seversiniz, çok hoşuna gider, "gel buraya ben de seni sevicem" deyip yapabilir. en sevdiği yemekten vermişsinizdir, "gel buraya ben de seni sevicem" deyip yapabilir. oyun oynamak istiyordur, "gel buraya seni sevicem, sonra da birlikte oynayacağız" deyip yapabilir. çıkarcıdır bunu yapan kedi, unutmayın. ya masaj karşılığında bir şey isteyecektir; ya da sizin yaptığınız bir şey çok hoşuna gitmiştir, bildiği en özel yolla geri ödemeye çalışıyordur. asla durup dururken bu masajı yapmazlar.
- sürtünme ve kafa atma. bir kedi size sürtünüyorsa sizi tehlike olarak görmüyordur, aksine sizin onu sevmenizi istiyor demektir bu. severken bazen kafa atabilir, bazen de sevmeyi durdurduğunuzda kafa atar. durduğunuzda kafa atması, "durmasana lan, sevmeye devam et" anlamına gelir. sevmeden önce de kafa atabilir tabii ki, o da sev beni demek takdir edersiniz ki. ev kedilerinin uyuyan sahiplerine kafa atıp "uyan artık hayvan herif, hadi beni sevmen gerek. işe gitmeden önce sev beni bak, yoksa işe geç kalacaksın" demenin yollarından biridir. ayrıca koku bezi haritasını hatırlayın, kedilerin kafalarında bir sürü koku bezi var. kafalarını sürterek bu kokuyla işaretler kediler ailesini. sizi de yavrusu olarak görüyorsa kafa atıp kokusuyla işaretlemesi normaldir.
- kedinin kolunuzu/elinizi yalaması. bu iki farklı sebeple olabiliyor bildiğim kadarıyla. sizi çok seviyorsa yalar. bu şu demek: "sen beni çok seviyosun ama ben aşkında çıldırıyorum, daha fazlası lazım, dur tadına bakayım ne tatlıymışsın sen". diğeri ise üzerinizdeki bir kokudan rahatsız olmuş olabilir, yalayarak onu çıkartmak istiyordur. mesela yeni deodorantınızı beğenmemiştir, ya da duş jelinin kokusu hoşuna gitmemiştir. belki de kışın elinize sürdüğünüz arko kremi beğenmemiştir. hepsi olabilir.
* yalamanın kendi üstünde olanı ise bambaşka. saatlerce kendini sevdirdikten sonra bir anda dönüp g*tünü 2 adım ileri oturup az önce sevilen yerlerini yalaması insana kendini kötü hissettiriyor. "ulan madem benden bu kadar iğreniyordun, ne diye yarım saattir seviyorum seni popişko?" diye kızası geliyor insanın, ama olayın aslı astarı başka. kedi bu davranışıyla "ben seni o kadar çok seviyorum ki şu senin beni sevişin bile yetmiyor bana. tadına bakmam lazım, kokusunu almam lazım, dokunup bi görmem lazım nasılmış neye benziyormuş" demek istiyor. koku ve tat birbirine benzer duyular. ikisi de nemli ortamda çözünen kimyasallardan oluşan şeyler aslında (koku: koku moleküllerinin burun mukozasında -a.k.a sümük- çözünmesi; tat: tat moleküllerinin tükürükte çözünmesi). son sevmenizden sonra tüylerinde kalan zerreciklerin tadına bakmak istiyordur, hemen kötü düşünmeyin.
- suratınıza bakarak yavaş göz kırpması, size tamamen güvendiği anlamına geliyor. uykudan önceki son direniş gibi görünen, tam olarak şu davranış.
bir kedi, gözü kapalı size izin veriyorsa o kedi için öneminiz çok büyük demektir. yerinizin kıymetini (ve sorumluluğunu) bilin. ayrıca bu davranış kedinizin size öpücük attığı anlamına da gelebilir. duruma göre işte.
- karnını gösterme bir diğer güven belirtisi. "yumuşak karın" diye bir tabir var hani, zayıf nokta anlamına geliyor; cidden kedilerin karnı yumuşak noktası. hem gerçek hem mecaz anlamda. her kedi karnını göstermez. göstermiyorsa zorlamayın, karnı dışında sevecek çok yeri var kedinin. kimi hiç dokundurtmaz, kiminin umrunda olmaz, kimi 2-3 kaşımanıza izin verip sonra sinirlenir. kedinin karakteriyle alakalı tamamen, ama büyük güven göstergelerinden biridir.
- mırlaması (purr denilen ses) ve miyavlama. mırlaması genellikle hoşnut olduğunda olur, ama aklınızda bulunsun, ağrısı varsa da mırlayabilir. eski sevgilim derdi ki, "kedi mırlaması sırasında bütün kemikleri ve hücreleri yenilenir insanın". bence bu doğru, çünkü insanı çok dingin ve huzurlu bir ruh haline sokuyor kedi mırlaması. mutlu ve huzurlu olan insanın (yani stres seviyesi azalan bir insanın) vücudu da buna göre çalışacaktır. aşırı stres altında kaslar gerilir, postür bozulur, uzun süreli streste konsantrasyon ve dikkat eksikliği ortaya çıkar, hiçbir şey olmasa bile yaşam kalitesini düşürür. kedi mırlaması bunun tam tersini yapar. miyavlamanın ise çok farklı türleri var, buna tek tek değinmemiz gerekiyor bence.
* trill sesi. bunun türkçe karşılığını bilmiyorum. miyav ile mır arası bir şey. tam olarak şöyle değil, ama bulabildiğim en iyi kayıt bu.
şöyle anlatmaya çalışayım, mırlamasını hepimiz biliyoruz zaten. e miyavı da biliyoruz. miyav gibi sesli (o kadar sesli değil tabi) bir mır sesi düşünün, işte o trill. mırk diyelim hadi biz buna. "naber kanka" demektir bu ses. arkadaşsanız, aileden biriyseniz, halinizi hatrınızı soruyordur kediniz. herkese trill yapılmaz. ama seven herkese mırlayabilirsiniz, onda sıkıntı yok hehe.
* growl denilen ses, türkçesi hırlamak/hırıldamakmış ama tam köpeklerinki gibi değil. mesela şu videodaki hsssss sesi dışındaki kızgın kedi sesi growl oluyor.
vücut diline iyi bakın. kuyruk sağa sola hızlı biçimde sallanıyor, kulaklar geriye yatmış, gözbebekleri büyümüş kapkara gözlü olmuş kedi. sesini duymasak bile bu kedi sinirli diyebilmelisiniz şu vücudu görünce.
* hssss sesi. growl ile birlikte kullanılır genellikle. bunun insan dilindeki bire bir karşılığı oğlum bak git. karşısında ne var ise artık o an, ona "fazla yaklaşma" demektedir kedimiz. size hsss yapıyorsa yaklaşmayın anacım, rahat bırakın kediyi.
* yowl denilen ses. bu bildiğimiz kedilerin birbirine bağırması, ya da bizim avut diyen kedi diye bildiğimiz kedinin sesi.
aha da böyle bir şey. sinirli kedi sesi dememe gerek yok heralde.
* miyav. her şey olabilir bu. dikkat çekmek istiyor olabilir, "hhşşşt bi gel bak ne göstercem" diyor olabilir, "aç kapıyı dışarı gitçem" diyor olabilir, "çişim var ama kumum kokuyo, kumumu değiştirsene" olabilir, "karnım aç bana yemek ver. yok ondan değil diğerinden ver" diyor olabilir, "su bayatlamış, musluğu açsana su işçem, taze taze" diyor olabilir, "mutfağa gel yemek yap, ben de buzdolabının üstüne çıkıp seni izliycem" diyor olabilir, "çabukolçabukolkoşhadikaçıracaksınhadihadihadi-- kandırdııım" diyor olabilir, dediğim gibi her şey olabilir. miyav, bir kediyi tanımlayan ama anlaşılamayacak belki de birkaç şeyden biridir kedi dilinde benim için. kurandaki elif lam mim gibi. "var böyle bir şey, ama anlamını kimse bilmiyor"
kızmış/sinirlenmiş kedilerin sesinden de anlayabiliriz ne kadar vaktimiz olduğunu. önce growl gelir. hırıldar kedi, ağzı doluymuş gibi konuşur, biraz daha kızdıysa hssss yapar. bu da "bak yaklaşma diyorum, oğlum bak git" demektir. en son artık yowl evresine geçer, ki bu evre köprüden önceki son çıkıştır. miyoooooouuuvvvvyouvyouvyouv yapar bol bol, davut diyen kedi sesiyle konuşur. daha da artık sinirlendirdiyseniz bir kediyi, o aşama da shrieking denilen kedi çığlığıdır. saldırmadan önce manyak gibi miyavlar, sonra o miyav incelir de incelir, yüksek perdeden bir miyav çığlığı patlatır ya hani, aha da bu o . bu aşamada artık dayağı yemişsinizdir diye düşünüyorum.
şu video ile ilk partını bitiriyorum entrynin . daha yazacağım birkaç davranış daha var ama uykum geldi, yeter bugün.
kedi konusunda uzman değilim, kedim var ama artık sokakta yaşıyor, amatör olarak kedi seven biriyim sadece. sözlükteki (ve sosyal çevrenizdeki) sıradan kediseverlerden biriyimdir muhtemelen, bu yüzden hatalı çevirilerim [bkz. translation] olabilir. el birliğiyle bu dili anlamak için bir sözlük, bir kılavuz, ne bileyim bir tercüme geliştirebiliriz. hatalarımı düzeltiniz lütfen.
- öncelikle kedimizin anatomisini tanıyalım. kedilerin belirli yerlerinde koku bezleri bulunur. en bilindik yerleri bıyık dipleri, yanakları ve patileridir. detaylı harita

haritada anal gland ve supra-caudal gland diye işaretlenen kısımlara dokunmanızdan huylanabilir bazı kediler, o kediden kediye değişir fakat yüzündeki koku bezlerinin olduğu bölgeleri sevdirmeye bayılır kediler. bunu her zaman aklınızda tutun. kedi sevmeye yeni başlıyorsanız kafasının üstünü ve pinna glands olarak işaretlenen bölgeyi sevmek en güvenli olandır.
- kedi bildiğiniz üzre insandan farklı olarak kuyruğa sahip bir canlı. bizim kuyruğumuz olmadığı için ne anlama geldiğini bilmiyoruz kuyruk hareketlerinin (yüzyıllar önce kaybetmişiz kuyruk dilini anlama yeteneğimizi hehe) ama bu bahane değil. kuyruk, bir kedinin kendini ifade etmesi için en güzel organlardan biri. ya da şöyle söyleyeyim, kuyruk hareketlerinden bir kedinin ruh hali aşağı yukarı anlaşılabilir. detaylı inceleme

bir iki tanesini metin içinde vurgulamak istiyorum. kedi oturduğu yerde kuyruğunu bir o yana bir bu yana sallıyorsa o kediyi sevmekle uğraşmayın. gergindir, saldırmak üzeredir, sinirlendirmişsinizdir, belli ki sevilmek istemiyordur.
* sağa sola hızlı sallanan kuyruk = "dokunma bana, tırmalarım" anlamına gelir.
* bayrak direği gibi havaya dikilmiş, hatta fıtı fıtı sağa sola titrek hareket eden kuyruk
buradaki i'm crazy about you = "aha, benim insanım gelmiş. nerde kaldın, gözüm yolda kaldı. sev beni" anlamına gelir (ev kedisi olduğunu düşünerek yazıyorum tabii ki) * kenara kıvrılmış, ama ucu fıtı fıtı yere vuran kuyruk
buradaki sağ alttaki figür = "aha dikkatimi çeken bişey buldum, her an üstüne atlayabilirim" anlamına gelen kuyruk. bu sizin ayak parmağınız olabilir, yerinde duran çiçek olabilir, sizin hiç gör(e)mediğiniz bir şey olabilir, her şey olabilir. her kuyruk şeklinin ve sallamanın farklı anlamları var, bunu unutmayın. tecrübe ve gözlemlerinizle siz de lv1 kedi seviciden lv10 usta kediciye terfi edebilirsiniz. mesela köpekler kuyruklarını sağa sola hızlı hızlı salladıklarında "sevinçliyim, sopayı atsana hadi yakalıycam" anlamına gelirken kedi için aynı hareket "dokunma, pençeyi yersin kafana" anlamına gelir. bu yüzden önceden öğrendiklerinizi unutun.
- kedilerin kulaklarında 32 farklı kas var bildiğiniz üzre. nato'nun hava izleme radarlarından bile kısa tepki süreleri ve verimliliği var kedi kulağının. her kulak şeklinin de farklı bir anlamı var tabii ki ama ben 3 ana gruba indirgeyeceğim: dik kulaklar, öne doğru hafif eğik kulaklar, kafaya yapıştırılmış kulaklar. kulaklar da vücut dili hakkında çok şey anlatmasına rağmen tek başına durum belirteci değil ne yazık ki. yani kulağına bakarak kedi için sinirli ya da alarm modunda diyemeyiz.
* dik kulak = "ilgimi çektin, nesin sen" anlamına gelir. genellikle meraklı ve oyuncu modda iken kedinin kulağı bu pozisyonu alır. genellikle gözler de kocaman olur. yüzünden anlaşılır yani. şöyle bir surat "hhşşşt, sen nesin hemşerim, seni daha önce bu mahallede hiç görmedim, hayırdır?" demek işte.

* hafif öne yatık, öne dönük, dik ama gevşek kulak = "mutluyum, senden bana zarar gelmez" kulağı. bunu tarif etmesi çok zor.

şöyle gibi ama değil gibi de. kulak yine dik, ama dimdik değil işte. öne dönük ama tam öne doğru da değil, hafif yan taraflara bakar pozisyonda. bu pozisyon kedinin sizi arkadaş olarak gördüğü pozisyondur. sinirli değildir, korkmuyordur, aksine size güveniyordur. böyle kedi bulduğunuzda ağzını yüzünü mıncıklayın. yok yok, usul usul sevin. ilk dakikadan yüz göz olmayın hemen.
* geriye yatık, hatta kafaya bitişik kulaklar = "aha şimdi göstercem sana ebeninkini tersten" kulağı. o kediden uzak durun. sakın sevmeye çalışmayın. ağzınızı yüzünüzü parçalama potansiyeli taşır. bu türün gözbebekleri kocaman olur, o kadar ki kedinin gözü neredeyse simsiyah görünür. bu tosun mesela korkmuş ya da çok sinirlenmiş
, bu da başka bir sinirli kedi

ama şu kardeşimiz gayet meraklı modda www.thesprucepets.com/thmb/.... tam olarak şu bahsettiğim şey
. her kedi bunu yapmaz, yapan da her zaman yapmaz. gerçekten çok değerli bir davranış bu. bunu size yapan kedi = en gizli sırlarını anlatan arkadaş.
bu davranış aslında kedilerin daha minik birer bebekken annelerinin memesinden daha fazla süt gelsin diye yaptığı bir hareket (genel olarak böyle kabul edilir fakat yabani büyük kedilerin yatacakları otların üzerini de yolup yolup yatak yapma davranışı, bu masajın kökeni olabilir diye düşünülüyor). buzağıların annesinin memesine kafa atması gibi düşünebiliriz, ya da insan yavrusunun annesinin meme ucunu ısırması gibi.
* peki bir kedi bu masajı kime yapar? öncelikle öyle herkese yapmazlar, o konuda bi' anlaşalım. kendisini güvende hissettiği, "bundan bana zarar gelmez, şunun tipine bak. sevimli, pffts" dedikleri insanlara yaparlar.
* peki bir kedi bu masajı ne zaman yapar? onu kendisi bilir. güzel seversiniz, çok hoşuna gider, "gel buraya ben de seni sevicem" deyip yapabilir. en sevdiği yemekten vermişsinizdir, "gel buraya ben de seni sevicem" deyip yapabilir. oyun oynamak istiyordur, "gel buraya seni sevicem, sonra da birlikte oynayacağız" deyip yapabilir. çıkarcıdır bunu yapan kedi, unutmayın. ya masaj karşılığında bir şey isteyecektir; ya da sizin yaptığınız bir şey çok hoşuna gitmiştir, bildiği en özel yolla geri ödemeye çalışıyordur. asla durup dururken bu masajı yapmazlar.
- sürtünme ve kafa atma. bir kedi size sürtünüyorsa sizi tehlike olarak görmüyordur, aksine sizin onu sevmenizi istiyor demektir bu. severken bazen kafa atabilir, bazen de sevmeyi durdurduğunuzda kafa atar. durduğunuzda kafa atması, "durmasana lan, sevmeye devam et" anlamına gelir. sevmeden önce de kafa atabilir tabii ki, o da sev beni demek takdir edersiniz ki. ev kedilerinin uyuyan sahiplerine kafa atıp "uyan artık hayvan herif, hadi beni sevmen gerek. işe gitmeden önce sev beni bak, yoksa işe geç kalacaksın" demenin yollarından biridir. ayrıca koku bezi haritasını hatırlayın, kedilerin kafalarında bir sürü koku bezi var. kafalarını sürterek bu kokuyla işaretler kediler ailesini. sizi de yavrusu olarak görüyorsa kafa atıp kokusuyla işaretlemesi normaldir.
- kedinin kolunuzu/elinizi yalaması. bu iki farklı sebeple olabiliyor bildiğim kadarıyla. sizi çok seviyorsa yalar. bu şu demek: "sen beni çok seviyosun ama ben aşkında çıldırıyorum, daha fazlası lazım, dur tadına bakayım ne tatlıymışsın sen". diğeri ise üzerinizdeki bir kokudan rahatsız olmuş olabilir, yalayarak onu çıkartmak istiyordur. mesela yeni deodorantınızı beğenmemiştir, ya da duş jelinin kokusu hoşuna gitmemiştir. belki de kışın elinize sürdüğünüz arko kremi beğenmemiştir. hepsi olabilir.
* yalamanın kendi üstünde olanı ise bambaşka. saatlerce kendini sevdirdikten sonra bir anda dönüp g*tünü 2 adım ileri oturup az önce sevilen yerlerini yalaması insana kendini kötü hissettiriyor. "ulan madem benden bu kadar iğreniyordun, ne diye yarım saattir seviyorum seni popişko?" diye kızası geliyor insanın, ama olayın aslı astarı başka. kedi bu davranışıyla "ben seni o kadar çok seviyorum ki şu senin beni sevişin bile yetmiyor bana. tadına bakmam lazım, kokusunu almam lazım, dokunup bi görmem lazım nasılmış neye benziyormuş" demek istiyor. koku ve tat birbirine benzer duyular. ikisi de nemli ortamda çözünen kimyasallardan oluşan şeyler aslında (koku: koku moleküllerinin burun mukozasında -a.k.a sümük- çözünmesi; tat: tat moleküllerinin tükürükte çözünmesi). son sevmenizden sonra tüylerinde kalan zerreciklerin tadına bakmak istiyordur, hemen kötü düşünmeyin.
- suratınıza bakarak yavaş göz kırpması, size tamamen güvendiği anlamına geliyor. uykudan önceki son direniş gibi görünen, tam olarak şu davranış.
bir kedi, gözü kapalı size izin veriyorsa o kedi için öneminiz çok büyük demektir. yerinizin kıymetini (ve sorumluluğunu) bilin. ayrıca bu davranış kedinizin size öpücük attığı anlamına da gelebilir. duruma göre işte.
- karnını gösterme bir diğer güven belirtisi. "yumuşak karın" diye bir tabir var hani, zayıf nokta anlamına geliyor; cidden kedilerin karnı yumuşak noktası. hem gerçek hem mecaz anlamda. her kedi karnını göstermez. göstermiyorsa zorlamayın, karnı dışında sevecek çok yeri var kedinin. kimi hiç dokundurtmaz, kiminin umrunda olmaz, kimi 2-3 kaşımanıza izin verip sonra sinirlenir. kedinin karakteriyle alakalı tamamen, ama büyük güven göstergelerinden biridir.
- mırlaması (purr denilen ses) ve miyavlama. mırlaması genellikle hoşnut olduğunda olur, ama aklınızda bulunsun, ağrısı varsa da mırlayabilir. eski sevgilim derdi ki, "kedi mırlaması sırasında bütün kemikleri ve hücreleri yenilenir insanın". bence bu doğru, çünkü insanı çok dingin ve huzurlu bir ruh haline sokuyor kedi mırlaması. mutlu ve huzurlu olan insanın (yani stres seviyesi azalan bir insanın) vücudu da buna göre çalışacaktır. aşırı stres altında kaslar gerilir, postür bozulur, uzun süreli streste konsantrasyon ve dikkat eksikliği ortaya çıkar, hiçbir şey olmasa bile yaşam kalitesini düşürür. kedi mırlaması bunun tam tersini yapar. miyavlamanın ise çok farklı türleri var, buna tek tek değinmemiz gerekiyor bence.
* trill sesi. bunun türkçe karşılığını bilmiyorum. miyav ile mır arası bir şey. tam olarak şöyle değil, ama bulabildiğim en iyi kayıt bu.
şöyle anlatmaya çalışayım, mırlamasını hepimiz biliyoruz zaten. e miyavı da biliyoruz. miyav gibi sesli (o kadar sesli değil tabi) bir mır sesi düşünün, işte o trill. mırk diyelim hadi biz buna. "naber kanka" demektir bu ses. arkadaşsanız, aileden biriyseniz, halinizi hatrınızı soruyordur kediniz. herkese trill yapılmaz. ama seven herkese mırlayabilirsiniz, onda sıkıntı yok hehe.
* growl denilen ses, türkçesi hırlamak/hırıldamakmış ama tam köpeklerinki gibi değil. mesela şu videodaki hsssss sesi dışındaki kızgın kedi sesi growl oluyor.
vücut diline iyi bakın. kuyruk sağa sola hızlı biçimde sallanıyor, kulaklar geriye yatmış, gözbebekleri büyümüş kapkara gözlü olmuş kedi. sesini duymasak bile bu kedi sinirli diyebilmelisiniz şu vücudu görünce.
* hssss sesi. growl ile birlikte kullanılır genellikle. bunun insan dilindeki bire bir karşılığı oğlum bak git. karşısında ne var ise artık o an, ona "fazla yaklaşma" demektedir kedimiz. size hsss yapıyorsa yaklaşmayın anacım, rahat bırakın kediyi.
* yowl denilen ses. bu bildiğimiz kedilerin birbirine bağırması, ya da bizim avut diyen kedi diye bildiğimiz kedinin sesi.
aha da böyle bir şey. sinirli kedi sesi dememe gerek yok heralde.
* miyav. her şey olabilir bu. dikkat çekmek istiyor olabilir, "hhşşşt bi gel bak ne göstercem" diyor olabilir, "aç kapıyı dışarı gitçem" diyor olabilir, "çişim var ama kumum kokuyo, kumumu değiştirsene" olabilir, "karnım aç bana yemek ver. yok ondan değil diğerinden ver" diyor olabilir, "su bayatlamış, musluğu açsana su işçem, taze taze" diyor olabilir, "mutfağa gel yemek yap, ben de buzdolabının üstüne çıkıp seni izliycem" diyor olabilir, "çabukolçabukolkoşhadikaçıracaksınhadihadihadi-- kandırdııım" diyor olabilir, dediğim gibi her şey olabilir. miyav, bir kediyi tanımlayan ama anlaşılamayacak belki de birkaç şeyden biridir kedi dilinde benim için. kurandaki elif lam mim gibi. "var böyle bir şey, ama anlamını kimse bilmiyor"
kızmış/sinirlenmiş kedilerin sesinden de anlayabiliriz ne kadar vaktimiz olduğunu. önce growl gelir. hırıldar kedi, ağzı doluymuş gibi konuşur, biraz daha kızdıysa hssss yapar. bu da "bak yaklaşma diyorum, oğlum bak git" demektir. en son artık yowl evresine geçer, ki bu evre köprüden önceki son çıkıştır. miyoooooouuuvvvvyouvyouvyouv yapar bol bol, davut diyen kedi sesiyle konuşur. daha da artık sinirlendirdiyseniz bir kediyi, o aşama da shrieking denilen kedi çığlığıdır. saldırmadan önce manyak gibi miyavlar, sonra o miyav incelir de incelir, yüksek perdeden bir miyav çığlığı patlatır ya hani, aha da bu o . bu aşamada artık dayağı yemişsinizdir diye düşünüyorum.
şu video ile ilk partını bitiriyorum entrynin . daha yazacağım birkaç davranış daha var ama uykum geldi, yeter bugün.
devamını gör...
ispiyoncu öğrencinin üniversite hocasını hain ilan ettirmesi
öğrencinin yaptığı şey o kitlenin zaten klasik olarak yaptıklarından bitanesi.
fakat burada hocaya da bir çift lafım var. ah hocam güzel hocam, akıllı uslu yüksek iq'ya sahip adamsın.
ne diye çıplak mabadınla iktidarının şeyinin önüne atarsın kendini?
yıllardır bu ülkede eğitime, yargıya ne tür müdahalelerde bulunulduğunu bilmiyor musun ?
fakat burada hocaya da bir çift lafım var. ah hocam güzel hocam, akıllı uslu yüksek iq'ya sahip adamsın.
ne diye çıplak mabadınla iktidarının şeyinin önüne atarsın kendini?
yıllardır bu ülkede eğitime, yargıya ne tür müdahalelerde bulunulduğunu bilmiyor musun ?
devamını gör...
okuma bilmeden sözlükte yazar olmak
sadece başlığın okunup, içeriğe bakılmadan tanım girilmesi üzerine mümkün olduğunu anladığım durumdur.
önceleri hayret ile karşılanmıştı şahsım tarafından bu durum, malum başlığı okuyorum ve ilk tanıma bakıyorum. açan arkadaş durumu açıklamış fakat alttaki tanımlara bakınca anlıyorsunuz ki okuma bilmeden sözlükte yazar olunabiliyormuş.
ne kadar bilirsen bil, karşındakinin anladığı kadarsın.
(bkz: insanların diğer insanları cahil sanması)
edit: okumadan yazıyoruz, dinlemeden konuşuyoruz.
önceleri hayret ile karşılanmıştı şahsım tarafından bu durum, malum başlığı okuyorum ve ilk tanıma bakıyorum. açan arkadaş durumu açıklamış fakat alttaki tanımlara bakınca anlıyorsunuz ki okuma bilmeden sözlükte yazar olunabiliyormuş.
ne kadar bilirsen bil, karşındakinin anladığı kadarsın.
(bkz: insanların diğer insanları cahil sanması)
edit: okumadan yazıyoruz, dinlemeden konuşuyoruz.
devamını gör...
her an her şeyin olabilecek olması
bu başlık; kısaca hayatı özetler. yasamak tam olarak budur. bir dakika sonra ölmeyeceğinin garantisi var mı insanın. ve hayata da biraz burukluk biraz lezzet katar.
devamını gör...
recep tayyip erdoğan'ın gittiği gün yapılacaklar
(bkz: ağlarken gülmek)
devamını gör...
kapadokya
kanımca bir defa görmenin yeterli olduğu, ikinci kez uğramayacağım turistik bölge.
devamını gör...
söğüt dalına yuva yapan mandanın aklından geçenler
ne düşündüğünü bilemem ama bunun şarkısının yapılacağını eminim ki aklının ucundan bile geçirmemiştir.
devamını gör...
biranın 14 tl olması
az önce uluda gördüm bu başlığı.
ama orada 17 tl imiş. siz kafadan alın. 3 lira kâr.
ama orada 17 tl imiş. siz kafadan alın. 3 lira kâr.
devamını gör...
abdülhak hamit tarhan
her şeyi sosyal medyadan öğrenmeyi adet edinmiş güruhun bir meziyeti de bu yazar hakkında dolaşan asılsız iddiaları senelerdir yaşatıyor olmalarıdır.
yazar, ilk eşi fatma hanımı 1885'te beyrut'ta kaybetmiştir, hatta 40 gün boyunca eşinin kabrinden ayrılmadığı rivayet edilir. makber isimli eserini de bu esnada, kırk gün içinde yazmıştır.
ikinci evliliğini ise 1890 yılında londra'da tanıştığı bir kadınla yapar. fatma hanımın ölümü ve ikinci evliliği ile arada koskoca beş yıl vardır.
yazar, ilk eşi fatma hanımı 1885'te beyrut'ta kaybetmiştir, hatta 40 gün boyunca eşinin kabrinden ayrılmadığı rivayet edilir. makber isimli eserini de bu esnada, kırk gün içinde yazmıştır.
ikinci evliliğini ise 1890 yılında londra'da tanıştığı bir kadınla yapar. fatma hanımın ölümü ve ikinci evliliği ile arada koskoca beş yıl vardır.
devamını gör...
temel duygular
duygularımız zamanla evrim geçirmiş midir? ya da bazı duygularımız, diğer duygularımızın kombinasyonu olabilir miydi? geçenlerde aklıma gelen bir soru üzerine bir araştımaya giriştim. bir çok araştırmacı konuyu ele alış şekline göre, kendince temel duyguları farklı farklı tanımladıklarını gördüm.
örneğin;
psikolog orval hobart mowrer, temel duygu olarak iki adet duygudan bahseder. bunlar, acı ve zevktir. diğer duyguların bunlardan türediğini belirtir.
psikolog aynı zamanda filozof olan william james, konuyu bedensel bağlantı kurarak ele alır. sevgi, öfke, korku ve keder olmak üzere dört duygudan bahseder.
ingiliz psikolog william mcdougall ise konuyu güdülerle ilişki kurarak açıklayıp yedi temel duygu tespit etmiştir. öfke, nefret, kıvanç, korku, bağlılık, hassaslık ve şaşkınlık.
diğer duygularımız, temel duyguların birbirleri ile olan kombinasyonlarından ve temel duyguların yoğunluğuna göre oluşan duygularımızdır. basit bir kaç örnek ile konuyu açıklayayım.
korkma durumunun daha az olması durumunda yaşadığımız duygu sırasıyla kaygı ve endişedir.
umutsuzluk duygusu, korku ve üzüntüden oluşabilir. suçluluk duygusu ise sevinç ve korku duygularının bir arada yaşanmasından kaynaklanabilir.
hayal dünyamda kısa bir gezintiye çıkmam neticesinde ben de kendime göre bazı duyguların temel duygular olduğuna karar verdim.
yan duygularım daha yoktu. karışık değildi hiçbir şey. hisssizlik henüz oluşmamıştı. yaşamı iliklerime kadar hissedebiliyordum. güneş babam, toprak anamdı. ağaçlar kardeşim, yağmur arkadaşımdı. gövdem daha yakındı toprağa. tek derdim hayatta kalabilmekti. karnım doyduğumda benden mutlusu yoktu. arkadaşlarımla birlikte olmak bana güven veriyordu. çok bir şey bilmiyordum. kimseler de bilmiyordu zaten. doğa ile baş başaydık. doğa evim, doğa dostum, doğa korkumdu. kısacası o her şeyimdi. öyle çok duyguya sahip değildik. tehlikeli hayvanlarla beraber yaşıyorduk. bazı zamanlar çok korkuyordum onlardan. özellikle tek başıma kaldığımda. bir şey bilmediğimizden bahsetmiştim. o yüzden çok şaşkındım doğa karşısında. bir şeyleri anlamlandırmaya çalışıyorduk. anlamlandıramadığımız her şey bize korku veriyordu.
doğa karşısında çok ilgiliydik. yeni yerler görmeye, yeni olaylar yaşamaya bayılırdık. sık sık konfor alanımızı terkedip yeni maceralara girişirdik. işte bu maceralar sonucunda arkadaşlarımı kaybedebilirdim. kaybettim de sonuç olarak. onlar için çok üzüldüm. ve onları öldürenlere çok öfke duydum. öfke ve korku bizi yaşama bağlıyordu.
örneğin;
psikolog orval hobart mowrer, temel duygu olarak iki adet duygudan bahseder. bunlar, acı ve zevktir. diğer duyguların bunlardan türediğini belirtir.
psikolog aynı zamanda filozof olan william james, konuyu bedensel bağlantı kurarak ele alır. sevgi, öfke, korku ve keder olmak üzere dört duygudan bahseder.
ingiliz psikolog william mcdougall ise konuyu güdülerle ilişki kurarak açıklayıp yedi temel duygu tespit etmiştir. öfke, nefret, kıvanç, korku, bağlılık, hassaslık ve şaşkınlık.
diğer duygularımız, temel duyguların birbirleri ile olan kombinasyonlarından ve temel duyguların yoğunluğuna göre oluşan duygularımızdır. basit bir kaç örnek ile konuyu açıklayayım.
korkma durumunun daha az olması durumunda yaşadığımız duygu sırasıyla kaygı ve endişedir.
umutsuzluk duygusu, korku ve üzüntüden oluşabilir. suçluluk duygusu ise sevinç ve korku duygularının bir arada yaşanmasından kaynaklanabilir.
hayal dünyamda kısa bir gezintiye çıkmam neticesinde ben de kendime göre bazı duyguların temel duygular olduğuna karar verdim.
yan duygularım daha yoktu. karışık değildi hiçbir şey. hisssizlik henüz oluşmamıştı. yaşamı iliklerime kadar hissedebiliyordum. güneş babam, toprak anamdı. ağaçlar kardeşim, yağmur arkadaşımdı. gövdem daha yakındı toprağa. tek derdim hayatta kalabilmekti. karnım doyduğumda benden mutlusu yoktu. arkadaşlarımla birlikte olmak bana güven veriyordu. çok bir şey bilmiyordum. kimseler de bilmiyordu zaten. doğa ile baş başaydık. doğa evim, doğa dostum, doğa korkumdu. kısacası o her şeyimdi. öyle çok duyguya sahip değildik. tehlikeli hayvanlarla beraber yaşıyorduk. bazı zamanlar çok korkuyordum onlardan. özellikle tek başıma kaldığımda. bir şey bilmediğimizden bahsetmiştim. o yüzden çok şaşkındım doğa karşısında. bir şeyleri anlamlandırmaya çalışıyorduk. anlamlandıramadığımız her şey bize korku veriyordu.
doğa karşısında çok ilgiliydik. yeni yerler görmeye, yeni olaylar yaşamaya bayılırdık. sık sık konfor alanımızı terkedip yeni maceralara girişirdik. işte bu maceralar sonucunda arkadaşlarımı kaybedebilirdim. kaybettim de sonuç olarak. onlar için çok üzüldüm. ve onları öldürenlere çok öfke duydum. öfke ve korku bizi yaşama bağlıyordu.
devamını gör...
insanı tüketen şeyler
diğer insanlar.
devamını gör...
strazburg
üç genel bölgeye ayırmak mantıklı olur burayi, 1. tren/gar bölgesi, 2. tarihi şehir merkezi, 3. ise şehir dışı.
bu üç bölgeden nerede kalırsanız kalın, aralarındaki seyahati yürüyerek gerçekleştirebilirsiniz. şehir uluslararası bir hub olduğundan otel doludur, ve otel fiyatları avrupa'nın önde gelen şehirlerine kıyasla son derece uygundur. bu sebepten dolayı comfort inn tarzı şehir dışında kalan otelleri rahatlıkla tercih edebilirsiniz.
asıl şehrin kalbi denebilecek tarihi bölgeyi de ben 3'e ayırdım. le petite france (eski dokunun korunduğu, turistik bölge), katerdral (strazburg notre dame katedrali ve nehir bölgesi. bu üç bölge arasındaki ulaşım yine yürüyerek sağlanabilir, tramvay da bir opsiyon.
gezilmesi şart olan müzeleri tarih müzesi, modern sanat müzesi ve alsacien. tabii katedralin tepesine tırmanmak da gerek (yaklaşık 350 basamak).
bunun dışında meşhur alsacien bölgesinin beyaz şarapları sürekli, her gidilen yerde tadılmalı. ayrıca bir de lahmacuna benzeyen yemekleri var, her yerde var bundan kaçırmanız imkansız. merkezi dahil istediğiniz yerde yiyebilirsiniz, tüm mekanların kapıda fiyat listesi var ve turist kazıklama peşinde bir mekana rastlamadım.
otomobil kiralama şansı olanlar enfes alsacien şaraplarının üretildiği köylere mutlaka gitmeli, şehre 1 saat uzaklıkta olan bu köyler masal gibi. hangi mevsimde gidilesi derseniz, kışın çetin geçtiği strazburg'a kışın gitmenin keyfi ayrıdır. en keyifli noel pazarlarından biri kurulur ve kar altında çok güzeldir.
bu üç bölgeden nerede kalırsanız kalın, aralarındaki seyahati yürüyerek gerçekleştirebilirsiniz. şehir uluslararası bir hub olduğundan otel doludur, ve otel fiyatları avrupa'nın önde gelen şehirlerine kıyasla son derece uygundur. bu sebepten dolayı comfort inn tarzı şehir dışında kalan otelleri rahatlıkla tercih edebilirsiniz.
asıl şehrin kalbi denebilecek tarihi bölgeyi de ben 3'e ayırdım. le petite france (eski dokunun korunduğu, turistik bölge), katerdral (strazburg notre dame katedrali ve nehir bölgesi. bu üç bölge arasındaki ulaşım yine yürüyerek sağlanabilir, tramvay da bir opsiyon.
gezilmesi şart olan müzeleri tarih müzesi, modern sanat müzesi ve alsacien. tabii katedralin tepesine tırmanmak da gerek (yaklaşık 350 basamak).
bunun dışında meşhur alsacien bölgesinin beyaz şarapları sürekli, her gidilen yerde tadılmalı. ayrıca bir de lahmacuna benzeyen yemekleri var, her yerde var bundan kaçırmanız imkansız. merkezi dahil istediğiniz yerde yiyebilirsiniz, tüm mekanların kapıda fiyat listesi var ve turist kazıklama peşinde bir mekana rastlamadım.
otomobil kiralama şansı olanlar enfes alsacien şaraplarının üretildiği köylere mutlaka gitmeli, şehre 1 saat uzaklıkta olan bu köyler masal gibi. hangi mevsimde gidilesi derseniz, kışın çetin geçtiği strazburg'a kışın gitmenin keyfi ayrıdır. en keyifli noel pazarlarından biri kurulur ve kar altında çok güzeldir.
devamını gör...
arkadaş grubunun yolda giderken en arkadan yürüyen üyesi
arkadaş grubunun en dalgın, romantik, hali olmayan, geleceği karanlık, kafası karışık, dalga geçilen, en çabuk acıkan ve yorulan, canından bezmiş üyesi.
devamını gör...


