bu sefer entry yok ama bir yaşanmışlık var. annem az evvel sen rahatsızsın al ıhlamur iç dedi. güldüm ama bir şey diyemedim*.
devamını gör...

basit yemekler yapmak, çok iyi derecede olmasada ütü yapmak, bir yer söküldüğünde ya da düğme koptuğunda bunları dikebilmek. alınan maaşı yönetebilmek. bunların dışında bir şey söylemek gerekirse en kısa zamanda bir de fotosentez yapmayı öğrenmek gerek.
devamını gör...

olana bir uyun önce, yenisini öyle yaparız.
devamını gör...

ahh be para sen nelere kadirsin..
devamını gör...


ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
gözyaşlarıma, ellerinizle?

bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.

bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
anlatamıyorum.

en sevdiğim şiiridir ne zaman bir derde düşsem bu şiir gelir aklıma...
devamını gör...

eğer birileriyle yemek yerken yapılıyorsa hızlı hızlı büyük lokmalar almak kişinin kendini tutmasına yardımcı olacaktır. tecrübeyle sabittir
devamını gör...

al capone.
devamını gör...

fenerbahçe maçına maruz kalanların kuracağı bir cümle.
devamını gör...

(bkz: normalbiri)
devamını gör...

ne yalnizlik ne de yalan
uzmesin seni
dogarken agladi insan
bu son olsun bu son
devamını gör...

soğumuş bir yemeği yemek gibidir. yemek zorunda olunduĝu gibi, yazar da, yazmak zorundadır. kürkçü dükkanıdır tilkinin son duraĝı. yani sözlük.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir daha bak, gözlüklerinle bak birde.
ben iyi göremeyince öyle yapıyorum.
birde ne var biliyor musun?
ınsanlar en çok sevdiklerine gülerler.
ben öyle düşünüyorum.
beni güldüren bir çok yazar var.
bana da gülen var.
seni de gıdıklayalım mı?
devamını gör...

bir aşk hikayesi anlatacağım şimdi;

sınıfa nakil öğrenci geldi. dersin ortasında müdürle birlikte girdiler sınıfa hepimiz çocuğa bakıyoruz. bütün kızlar nefeslerimizi tuttuk, dersten koptuk, dünya'da değiliz. puşt çok yakışıklı. ömrümde öyle bir çocuk görmemişim. zaten yaşım 11 ne ömrüm olacak. yani televizyonda bile o kadar yakışıklı oğlan yok. amerikan filmlerindekilerden bile yakışıklı; koyu mavi gözleri, dik ve fönlü saçları var. anası 'ben doğurdum' diye gururla hazırlıyor her sabah okula belli ki.
çocuğu oğulcan'ın yanına oturttu sınıf öğretmeni. ben de duvar dibinde köşe oturuyorum montların arasında kaybolmuşum. ilk görüşte aşktı benimkisi. her sabah o mavi gözleri görme şansım vardı, her sabah 'günaydın' diyorduk birbirimize.
en sevdiğim mevsim kıştır. neden biliyor musunuz? yazın duvar dibine kimse mont asmazdı. hırkasını çantasına koyardı herkes.
oğulcan onun en iyi arkadaşı oldu okul boyunca. orta okulda da aynı sınıftaydık. kızların hepsi yanıktı ona ama kezban gibi davranıyorlardı. ben de aşıktım ama hiç sahip olamayacağım bir şey isteyecek kadar şımarık değildim.
ilk okulda bile gerçekçiydim. prenses sanmıyordum kendimi. annesiz, babasız büyüdüğüm için galiba.

bir yaz bisikletle sokak aralarında gezerken bir evin bahçesinde onun esini duydum. aaah tanrım o an hayatımın en mutlu anıydı. nerede yaşadığını öğrenmiştim. sapık gibi onu izledim. hiç benim gibi asi bir çocuk değildi. ailesine karşı çok saygılıydı, bense halen nefret ederim.

ya o gün çok büyük bir keder çöktü ruhuma. orada ondan vazgeçtim.

bir gün sınıfta oğulcan'la birlikte benimle alay etmişlerdi. o gün kopmuştum ondan. mavi gözleri artık beni donduruyordu. ellerim buz kesiyordu.

yıllarca aklıma bile gelmemişken geçen ay adını yazdım google amcaya. sordum nerdedir kimledir? sadece bir fotoğraf vardı linkedn'de.
endüstri mühendisi olmuş. takım elbiseyle fotoğrafı, janti bir bey olmuş. yüzü hiç değişmemiş. saç şekli hala yukarı doğru fönlü.
masmavi gözleri yine parıldıyor.

ilkokulda montuma onun kokusu sinsin diye onun montunun yanına asıyordum benimkini. facebooktan oğulcanla birlikte attığı fotoğrafları arşivliyordum.

hayatınıza böyle biri tesir ettiğinde bir daha eskisi gibi olamıyorsunuz. 11 yaşındaki vurgunu hala anarak yaşıyorum.
daha özel birşey itiraf edeyim; hayalini kurarak mastürbasyon yapamadığım tek erkek odur. psikologlar bunu açıklasın, si ay ey, ef bi ay açıklayın.
devamını gör...

lizeta kalimeri ve sokratis malamas düetidir. italyan ressam bernardino luini’nin rönesans döneminde oldukça popüler olan tablosu prenses salome ve vaftiz yuhanna’nın hikayesindeki salome, bu şarkıda anlatılıyor.

sanırım ilk 2017 yılında dinlemiştim. yılını biliyorum çünkü lise sona gidiyordum ve hoşlandığım çocuk ne dinlediğimi sorduğunda onunla bu şarkıyı paylaşacağım için sevinmiştim biraz. dinlemiş midir bilmiyorum ama bu şarkının beni o zamanlara götürmesinin nedenlerinden biri de bu sanırım. herhangi bir neden olmasa bile, tek kelime yunanca bilmiyorsanız dahi, acıyı insana öyle bir işliyor ki, müzik evrenseldir lafının kanıtı nitelikle resmen.
her ne kadar şu hayatta en sevdiğim ve benimsediğim şarkılardan biri de olsa ve acıklı şeyler dinlemek çok hoşuma gitse de , bu şarkıyı dinlemek çok ağır geliyor bazen.
devamını gör...

ihtişamlı doğası ve insana değer veren fark yaratan idari yapılanmasıyla “huzur izlanda” haydi düşelim yollara....
blue lagoon u ile huzur izlanda.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
renkli ve kutu gibi evleriyle huzur izlanda.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yaratıcı elektrik direkleriyle huzur izlanda.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
veee kuzey ışıklarıyla durma yürü,haydi ileri...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sekiz gözle beklediğim yayın, beklentiyi yüksek tutmak gerek dimi? di... işi gücü hallettik bekliyoruz yayın saatini efem.
devamını gör...

şu andır. tektir. kıymeti bilinmelidir.
devamını gör...

tanımlarını beğenip, takibe aldığım, çok yakında yazar olacak çaylak. hoş gelmiş. *
devamını gör...

bu konuda çok fazla bilgi kirliliği var, arkadaşlar, en iyi yöntemi bilmiyorum ama şunlara dikkat edilmesi gerektiğinden %100 eminim.

-dövmeniz ilk bir hafta güneş yüzü görmesin, benim kışın yaptırdığım bir dövme ile yazın yaptırdığım bir dövme (aynı sanatçı aynı malzemeler) arasında epey fark var canlılık bakımından. en güzel dövme mevsimi kış mevsimidir.

-asla yaptırdıktan sonra denize vs girmeyin tamamen iyileştiğinden emin olana kadar, vallahi kolunuzu bacağınızı keserler o kadar tehlikeli.

-o streç ile max. 1 gece uyuyun, sonra atın gitsin. iyileştirmeyi aşırı geciktiriyor, nemli tutmaya özen gösterin ama yapış yapış olmasın dövmenizin üzeri, şöyle güzel ufak bi yüzey halinde kalsın.

-kabukları sakın ama sakın soymayın. sonra bi bakarsınız dövmenizin üst kısmından bir parça gitmiş.

-bu bir öneri: dövme yapıldıktan sonra vücut bazı boyayı atıyor, yemiyor. defarmasyon meydana gelebiliyor, gidin dövmecinize iki hafta sonra, üstünden geçsin. işi ne?

benden bu kadar arkadaşlar, dövmelerinizle bir ömür boyu mutluluklar dilerim. <3

edit: bir önerim daha var, dövme yaptırmaya gittiğiniz gün sağlam bi banyo yapın, iyicene keselenin, tertemiz olun. sonra bi 3-4 gün duş almazsınız daha iyi olur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim