normal sözlük'ün yavaştan yok olması
katılmadığım başlıktır. yok olmaz. üç beş kişi yazarız.
şirinler köyü gibi mutlu mesut takılırız. bazı sözlükler gibi “var” olacağına bu şekilde yok olsun.
ha bir hareketlilik gerekiyor o ayrı.
şirinler köyü gibi mutlu mesut takılırız. bazı sözlükler gibi “var” olacağına bu şekilde yok olsun.
ha bir hareketlilik gerekiyor o ayrı.
devamını gör...
türkiye'de siyasilere çok saygı gösterilmesi
toplumun yapısındaki teslimiyetçilik ve "ağam paşam padişahım" algısının değişememesinden kaynaklanır. görüldüğü üzere dünyada ulus devletlerinin trend olduğu yıllarda türk toplumunda hareket halktan değil, aydınlardan gelmiştir.
devamını gör...
ecmel soylu
youtube türkiye'de zevkime göre içerik üreten nadir youtuberlardan bir tanesi.
devamını gör...
kız kalesi
fatih sultan mehmed’in oğlu cem sultan'ın 1481 tarihinde yenişehir ovası’nda ağabeyi sultan 2.bayezid ile yaptığı savaşı kaybetmesi üzerine yanına ailesini de alarak yaklaşık 30 kadar adamıyla 16 temmuz 1482’ de kızkalesi limanına indiği ve burada birkaç gün kaldığı; ardından anamur, adana, halep, kahire ve oradan da hac için hicaz'a gittiği rivayet edilir...
devamını gör...
ama kafamız nasıl güzel radyo programı
“yan yana uyuyamayanlar
yan yana uyanıyor bazı sabahlar
uzaktan…”
ama kafamız nasıl güzel 23’te…
yan yana uyanıyor bazı sabahlar
uzaktan…”
ama kafamız nasıl güzel 23’te…
devamını gör...
her tür müziği dinleyen kişi
dahil olduğum gruptaki insan tipi. ısınamadım dediğim rap ile ilgili bile yeni yeni beğendiğim parçalar keşfediyorum. bir yandan yelpaze genişliği açısından güzel olsa da oturmuş bir müzik kültürü oluşturmak pek mümkün olmuyor.
devamını gör...
sevişmesi gelmiş kedi bağırışı
aynı evdeyseniz çekilmez hâle gelen hadise. sabah akşam tepenizde "mauuuww, miuuuvv!"... düşman kulağına! bizimki kısırlaştırmakla son bulmuştu.
geçen sene bahçeden, yazın ortasında sürekli bir ses geliyordu. bu böyle birkaç gün sürdü ama bildiğiniz ağlama yahut ciyaklama şeklindeki çiftleşme çığlığı da değil. mırıl mırıl, cilveli cilveli konuşuyor resmen sıpa! ben de iflah olmaz bir kedi sapığı olarak neşeden dolayı kendimden geçiyorum evde "senin ağzını yeriim! oyy!" diyerekten.
neyse, bu birkaç gün bağırdı. ben evde keyifleniyorum falan ama sonunda merak edip baktım bu cilve kime, neye yapılıyor diye. meğer derdi fanfinifinfonmuş hanımefendinin. çiftleşecek erkek kediyi bulana kadar mır mır cilveleşiyor, erkek kedi gelip pozisyon alınca sinirlenip bağırıyor, pençe falan atıp kaçıyor. karadulun değişik versiyonu; ayağına getirene kadar işve yapıyor, ayağına getirdikten sonra "sie lan!" çekiyor. psikopat...
1 aya yakın yaptı bunu. pençelemedik erkek kedi bırakmadı sokakta. erkek düşmanlarının idolü olacak kediydi tam da. bakalım bu yaz yine gelecek mi o tatlı suratıyla buralarda avlanmaya.
geçen sene bahçeden, yazın ortasında sürekli bir ses geliyordu. bu böyle birkaç gün sürdü ama bildiğiniz ağlama yahut ciyaklama şeklindeki çiftleşme çığlığı da değil. mırıl mırıl, cilveli cilveli konuşuyor resmen sıpa! ben de iflah olmaz bir kedi sapığı olarak neşeden dolayı kendimden geçiyorum evde "senin ağzını yeriim! oyy!" diyerekten.
neyse, bu birkaç gün bağırdı. ben evde keyifleniyorum falan ama sonunda merak edip baktım bu cilve kime, neye yapılıyor diye. meğer derdi fanfinifinfonmuş hanımefendinin. çiftleşecek erkek kediyi bulana kadar mır mır cilveleşiyor, erkek kedi gelip pozisyon alınca sinirlenip bağırıyor, pençe falan atıp kaçıyor. karadulun değişik versiyonu; ayağına getirene kadar işve yapıyor, ayağına getirdikten sonra "sie lan!" çekiyor. psikopat...
1 aya yakın yaptı bunu. pençelemedik erkek kedi bırakmadı sokakta. erkek düşmanlarının idolü olacak kediydi tam da. bakalım bu yaz yine gelecek mi o tatlı suratıyla buralarda avlanmaya.
devamını gör...
yazarların entel görünmek için yaptıkları
boğazımdan fuları hiç çıkarmıyorum.
gece biraz boğuyor ama rüyada da entel olmak şart.
gece biraz boğuyor ama rüyada da entel olmak şart.
devamını gör...
ekşi sözlük
vallahi sevseniz de sevmeseniz de, övseniz de gömseniz de türkiye’nin şu an en iyi sözlüğüdür. ulan sözlük 1999 yılında kurulmuş, sitenin içi bildiğin ansiklopedi gibi. hangi şarkıyı aratsam o şarkının hakkında muhakkak 100’den fazla entry girilmiştir. müzik grubu, sanatçı, kitap ismi, film daha neler neler.
kimsenin bilmediği metal şarkıları aratıyorum anında karşıma çıkıyor. sözlük dediğin böyle olur işte. her türlü bilgiyi arattığınızda karşınıza çıkmalıdır. bak misal ben bu sözlükte bazı şarkıları aratıyorum karşıma çıkmıyor neden? herkes bir yere odaklanmış, farklılık yapılmıyor. ayrıca ifade özgürlüğüne de düşkün oldukları için yazarları pek kısıtlamıyorlar bu da çok güzel bir şey. her konu hakkında insan entry girmeli, başlık açmalıdır.
fazla uzatmayayım. yani diyeceğim şudur ki; sözlüğü sözlük yapan özgürlüktür. özgürlüğün de hakkını ekşi sözlük sonuna kadar veriyor. yazar olmak için çaba gösterip, çaylak onay sırasında bekleyip sonra başka sözlüklerde o sözlüğü gömmek cidden vasat bir davranıştır. sezar’ın hakkını sezar’a versek iyi olmaz mı? bence şahane olur.
edit: tamam bir sözlüğün iyi yönlerini yazdığımız kadar kötü yönlerini de yazmak lazım. o konuda hemfikiriz. ama her sözlüğün kötü yönü yok mu azizim? her sözlükte çapsızlar, aktroller, eli şeyinde olan ergenler, provokatif başlık açıp milleti galeyana getirenler? var. ben sözlüğün işleyişini, özgürlüğe olan düşkünlüğünü sevdim. her konudan bilgi arattığım zaman önüme çıkmasını sevdim. olay bu.
kimsenin bilmediği metal şarkıları aratıyorum anında karşıma çıkıyor. sözlük dediğin böyle olur işte. her türlü bilgiyi arattığınızda karşınıza çıkmalıdır. bak misal ben bu sözlükte bazı şarkıları aratıyorum karşıma çıkmıyor neden? herkes bir yere odaklanmış, farklılık yapılmıyor. ayrıca ifade özgürlüğüne de düşkün oldukları için yazarları pek kısıtlamıyorlar bu da çok güzel bir şey. her konu hakkında insan entry girmeli, başlık açmalıdır.
fazla uzatmayayım. yani diyeceğim şudur ki; sözlüğü sözlük yapan özgürlüktür. özgürlüğün de hakkını ekşi sözlük sonuna kadar veriyor. yazar olmak için çaba gösterip, çaylak onay sırasında bekleyip sonra başka sözlüklerde o sözlüğü gömmek cidden vasat bir davranıştır. sezar’ın hakkını sezar’a versek iyi olmaz mı? bence şahane olur.
edit: tamam bir sözlüğün iyi yönlerini yazdığımız kadar kötü yönlerini de yazmak lazım. o konuda hemfikiriz. ama her sözlüğün kötü yönü yok mu azizim? her sözlükte çapsızlar, aktroller, eli şeyinde olan ergenler, provokatif başlık açıp milleti galeyana getirenler? var. ben sözlüğün işleyişini, özgürlüğe olan düşkünlüğünü sevdim. her konudan bilgi arattığım zaman önüme çıkmasını sevdim. olay bu.
devamını gör...
üzerindeki ölü toprağını atmak
bir süre kendi köşene çekildikten sonra güneşi görmenin daha faydalı bir düşünce olduğunu anlamaktır.
devamını gör...
ruth morse
jack london'ın unutulmaz karakteri martin eden'in aşık olduğu, güzelliğini ve zarafetini bir tançıranınkine benzettiği ve ağzının kenarına bulaşmış bir parça kiraz sayesinde insan olduğunun farkına varabildiği bir burjuva hanımefendisidir. eğitimli, görgülü ve terbiyelidir. martin eden'i ilk gördüğünde ondan tiksinmiş ve onu bir ''insana'' çevirmeye and içmiş, onu adeta oyun hamuru olarak görmekten öteye geçememiştir. onu eğitmenin vahşi bir hayvanı dizginlemeye benzemesinden zevk duymuştur. her ne kadar istemese de martin'e aşık olmuştur fakat bu aşk onun burjuva kurallarına duyduğu saygı ve bağlılık kadar benliğine işlememiştir. bundan mütevellit aşık olduğu adamdan, onun benliğinden, konuşmalarından ve fikirlerinden rahatsızlık duymakta(?) ve onu yazmaktan, yazarak para kazanma hayallerinden vazgeçirmeye çalışmaktadır. onun bilgisinin, ahlakının kendisininkini katladığını bilmesine rağmen bütün bunları görmezden gelmektedir. belirli bir müddetten sonra ailesinin de baskısı ile sevdiğinden vazgeçer ve acımasız bir mektupla martin'den ayrılır. fakat ne hikmetse beyefendimiz popüler olup dehşet paralar kazanmaya başlayınca ona geri dönmeye çalışır lakin umduğunu bulamaz. (bkz: misafirin umduğunu değil bulduğunu yemesi durumu) burjuva ile sıkıcı, baskıcı olan ve belirli kalıplara sığdırılmış hayatı, aynı şekilde burjuva ile biter.
!!!kişisel yorum içermektedir!!!
böyle bir hayata sahip olmak ve bu şekilde yaşamayı tercih etmek hata değil lakin insan kendine dürüst olabilmeli, ikiyüzlülüğün ve basit çıkarcılığın anlamı yok. seviyorsan seviyorum de, istemiyorsan istemediğini söyle be insan! onurunu, gururunu ayaklar altına alarak tükürdüğünü yalama; bunu da fırsatçılığını göstererek yapma. ah ruth morse sen affedemediğim karakterlerden birisin. kendine güveni olmayan, sevdiğin kişinin sevdiğin yönlerini değiştirmeye çalışan ve isteği gerçekleşmeyince oturup ağlayan zavallının tekisin de ayrıca. gerçek olsaydın tokatlardım seni.
!!!kişisel yorum içermektedir!!!
!!!kişisel yorum içermektedir!!!
böyle bir hayata sahip olmak ve bu şekilde yaşamayı tercih etmek hata değil lakin insan kendine dürüst olabilmeli, ikiyüzlülüğün ve basit çıkarcılığın anlamı yok. seviyorsan seviyorum de, istemiyorsan istemediğini söyle be insan! onurunu, gururunu ayaklar altına alarak tükürdüğünü yalama; bunu da fırsatçılığını göstererek yapma. ah ruth morse sen affedemediğim karakterlerden birisin. kendine güveni olmayan, sevdiğin kişinin sevdiğin yönlerini değiştirmeye çalışan ve isteği gerçekleşmeyince oturup ağlayan zavallının tekisin de ayrıca. gerçek olsaydın tokatlardım seni.
!!!kişisel yorum içermektedir!!!
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
az ışık, gölge çokça…
alnımız damla damla ter içinde ve kanatlarımız …
oradakiler biliyor ama biz bilmiyoruz, niye koşuyoruz, niye kan ter içindeyiz, niye korkuyoruz?
gözümüze düşen gölgeler anlatıyor da bize, biz neden duymuyoruz? biz?
“uyanmaya çalışıyor” diyor orada olan diğerleri, çok sakin görünenler, yani her şeyi çok bilen adamlar!
bir böcek gibi tüm koridorlarında geziniyorlar beynimizin. ışıkları söndürüyorlar. çok fazla gürültü var.
ve çok sesli kirliler korosu…
her şey susuyor birden.
yalnızlığımız, içimizden içimize devrilen ıssız bir ağaç gibi … ve kabarmış bir deniz kadar tehlikeli.
kızgın ve kırgınız… uyanıyoruz yine de. hazırız, kabuğumuzdan çıkmaya.
…
tüm zamanların silindiği bir yer var…
hiç sorgulamadan derinlerine dalmak istediğim bir deniz. illa o sahil…
yol’a düşüyorum. sınırları yok ruhumun. kendimi arıyorum.
itaat ediyorum içimdeki ses’e. büyük bir denizin kalbine çekiliyorum.
gülümsüyorum bir ırmağın içinden, akıyor her şey… hayat içime akıyor.
gecenin ve gündüzün sırlarına eğiliyorum.
deniz’im, ev’im, evren’im… içindeyim.
…
ateş… en fazla bir kuş tüyü kadar yaklaşabiliyor içimizden dışımıza.
düşlerimizin arasına sığmıyor kanatlarımız.
o düşler ki; camdan duvarları. görüyoruz.
kuzey yıldızına gebe seyirlerimiz oluyor gökyüzünde. bulutların arasından el sallayan renkli ışıklarımız… gün oluyor leonardo gülümsüyor bize, o sahilden.
anladığımız oluyor hesapsız, kitapsız sevmeyi, beyninde değil kalbinde gezinmeyi sevgilinin…
bir çocuk oyunu gibi geliyor yaşamak… herkesin elinde oyuncak.
denizin şarkısıyla kayboluyor zaman ve gitgide büyüyor zamansızlığımız, yüzünü gök kubbeye dönmüş bir çiçek gibi…
varoluşun sessizliği içinde cibran’ı anlatıyor sevgili. mevlana’yı,’ nietzsche’yi ve nazım’ı ve daha ışığı yüzyıllarca sönmeyecek nice büyük öğretmenleri…
ne güzel anlatıyor.
mevsimden mevsime yol alıyoruz, her ‘an’ bir öncekinin solunda-sağında el ele…
meddimiz de oluyor, cezrimiz de…
silindiğimiz de oluyor her şeyden.
cumartesi oluyor sonra gün… bir’in ertesi… özlemlerin, ayak seslerinin öncesi…
çok zaman önce yazılmış bir kitabın sayfaları arasında dans ediyoruz, şarkımız kırık.
başucumuzda aşk.
harfleri toplayıp cümle kuracağız, olmuyor. denizleri kırmızıya boyuyoruz.
söz’den eksilen, kalpte işitiliyor. sessizlik bu yüzden var.
yaşadık, gerçekti, biliyoruz. hüzünlü ama yaslı değil şarkımız. kendimizden çıkıp kendimize dönmenin güzelliği…. yaşamı bize getiren, bizi yaşama götüren aşk değil mi? güzelliğin sonsuzluğunda yalnızca bir iz, değiliz.
…
uyumalıyız şimdi. söndürün ışıkları ve siz! kendini bilmeyen ama her şeyi çok bilenler, çıkın dışarı!
alnımız damla damla ter içinde ve kanatlarımız …
oradakiler biliyor ama biz bilmiyoruz, niye koşuyoruz, niye kan ter içindeyiz, niye korkuyoruz?
gözümüze düşen gölgeler anlatıyor da bize, biz neden duymuyoruz? biz?
“uyanmaya çalışıyor” diyor orada olan diğerleri, çok sakin görünenler, yani her şeyi çok bilen adamlar!
bir böcek gibi tüm koridorlarında geziniyorlar beynimizin. ışıkları söndürüyorlar. çok fazla gürültü var.
ve çok sesli kirliler korosu…
her şey susuyor birden.
yalnızlığımız, içimizden içimize devrilen ıssız bir ağaç gibi … ve kabarmış bir deniz kadar tehlikeli.
kızgın ve kırgınız… uyanıyoruz yine de. hazırız, kabuğumuzdan çıkmaya.
…
tüm zamanların silindiği bir yer var…
hiç sorgulamadan derinlerine dalmak istediğim bir deniz. illa o sahil…
yol’a düşüyorum. sınırları yok ruhumun. kendimi arıyorum.
itaat ediyorum içimdeki ses’e. büyük bir denizin kalbine çekiliyorum.
gülümsüyorum bir ırmağın içinden, akıyor her şey… hayat içime akıyor.
gecenin ve gündüzün sırlarına eğiliyorum.
deniz’im, ev’im, evren’im… içindeyim.
…
ateş… en fazla bir kuş tüyü kadar yaklaşabiliyor içimizden dışımıza.
düşlerimizin arasına sığmıyor kanatlarımız.
o düşler ki; camdan duvarları. görüyoruz.
kuzey yıldızına gebe seyirlerimiz oluyor gökyüzünde. bulutların arasından el sallayan renkli ışıklarımız… gün oluyor leonardo gülümsüyor bize, o sahilden.
anladığımız oluyor hesapsız, kitapsız sevmeyi, beyninde değil kalbinde gezinmeyi sevgilinin…
bir çocuk oyunu gibi geliyor yaşamak… herkesin elinde oyuncak.
denizin şarkısıyla kayboluyor zaman ve gitgide büyüyor zamansızlığımız, yüzünü gök kubbeye dönmüş bir çiçek gibi…
varoluşun sessizliği içinde cibran’ı anlatıyor sevgili. mevlana’yı,’ nietzsche’yi ve nazım’ı ve daha ışığı yüzyıllarca sönmeyecek nice büyük öğretmenleri…
ne güzel anlatıyor.
mevsimden mevsime yol alıyoruz, her ‘an’ bir öncekinin solunda-sağında el ele…
meddimiz de oluyor, cezrimiz de…
silindiğimiz de oluyor her şeyden.
cumartesi oluyor sonra gün… bir’in ertesi… özlemlerin, ayak seslerinin öncesi…
çok zaman önce yazılmış bir kitabın sayfaları arasında dans ediyoruz, şarkımız kırık.
başucumuzda aşk.
harfleri toplayıp cümle kuracağız, olmuyor. denizleri kırmızıya boyuyoruz.
söz’den eksilen, kalpte işitiliyor. sessizlik bu yüzden var.
yaşadık, gerçekti, biliyoruz. hüzünlü ama yaslı değil şarkımız. kendimizden çıkıp kendimize dönmenin güzelliği…. yaşamı bize getiren, bizi yaşama götüren aşk değil mi? güzelliğin sonsuzluğunda yalnızca bir iz, değiliz.
…
uyumalıyız şimdi. söndürün ışıkları ve siz! kendini bilmeyen ama her şeyi çok bilenler, çıkın dışarı!
devamını gör...
fakirleri anlamak için oruç tutmak
oruc sadece fakiri anlamak icin yerine getirilen bir ibadet degildir. oruc esasen nefsin terbiyesini amac edinen bir ibadettir. yani sadece bogazdan yemek eksiltilmez. hal ve hareketlere dikkat edilir, yalandan, dedikodudan, kotu sozden uzaklasilir. nefse tatli gelen munasabetlerden siyrilir insan... ıbadete yogunlasilir, dualar attirilir, kur'an okumaya daha bir gayret gosterilir falan. kisacasi dunyevi bir cok halden ve mesguliyetten soyutlanir bir nevi detoks durumuna girilir. fakirlerin halinden anlama kismi da saydigim etmenlerden yalnizca biri.
bu arada yoksullarin halinden anlamanin sirri, esasinda oructa degildir. bilhassa bu ay icin yapilmasi tavsiye edilen fitre ve zekat'tadir. ramazan'da oruc ayindan ote kuran ayidir, namaz ayidir. bu ayin yuzu suyu hurmetine ibadete yonelirken, temizlenmis nefsinle yap diye oruc tutulur.
bu arada yoksullarin halinden anlamanin sirri, esasinda oructa degildir. bilhassa bu ay icin yapilmasi tavsiye edilen fitre ve zekat'tadir. ramazan'da oruc ayindan ote kuran ayidir, namaz ayidir. bu ayin yuzu suyu hurmetine ibadete yonelirken, temizlenmis nefsinle yap diye oruc tutulur.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
korku tüneline girdik ürkme
elinden tutarım merak etme
cılız bir ses duyuldu sahibi nerede
hadi canım ip atla köşede.
elinden tutarım merak etme
cılız bir ses duyuldu sahibi nerede
hadi canım ip atla köşede.
devamını gör...
balıkesir
birsen tezer yeterince söylemiş, bir daha ben anlatmaya çabalamayayım şehrimi.
devamını gör...
iyi ki varsın eren
trt'nin 2021'de yayınlayacağını duyurduğu yeni sinema filmi.
milletimize bazı şeyleri unutturmayacak olması açısından güzel bir girişim... dua edelim ki bu film şehitlik gibi hassas konular üzerinden prim yapılan 2 saatlik gözyaşı pornosuna dönüştürülmesin.
milletimize bazı şeyleri unutturmayacak olması açısından güzel bir girişim... dua edelim ki bu film şehitlik gibi hassas konular üzerinden prim yapılan 2 saatlik gözyaşı pornosuna dönüştürülmesin.
devamını gör...
evrensel ahlak yasası mümkün mü
t: seviyeli bir tartışmanın yaşanacağını umduğum başlık.
tartışma kültürü olmayanlar için; https://www.google.com/url?...
bu soru sorulduğunda genelde herkesin aklına belli noktalar gelir. hırsızlık, cinayet, gasp vb.. durumlarda herkes tarafından bunlar suç işleyenin de suçlu kabul edildiği düşünülür. bunların ahlaka aykırı olmayacağını düşünen insanların sayısı az değildir. hırsızlık suçu işleyen birinin bu suçu neden işlediğine dair sosyolojik temeline inildiğinde türlü travmalar, toplum tarafından dışlanma, işsizlik gibi nedenler ortaya çıkar. bir düşünür der ki toplum kişiyi hırsızlığa mecbur bırakıyorsa suç hırsızın ahlaksızlık toplumundur.
bunun dışında toplum içerisinde çok fazla görüş ayrılığının olduğu örnekler de vereceğim.
ensest ilişki denildiğinde burada bunu ahlaka aykırı olarak tanımlamayacak kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez mesela toplum bunu ahlaka aykırı kabul eder.
dindar birine göre tanrı inancı olmayan da ahlaksızdır. adama, "inanmıyorum," dediğinde dehşete düşüyor ne ahlakın kalıyor ne başka bir şeyin.
bir başka örnek ki bence en güzel örnek askerlik. askerlik çok kutsal sayıldığından bir erkeğin askere gitmek istemiyorum demesi onu korkak yaptığı gibi kutsal bir görevi reddettiğinden dolayı toplumun ahlak yasasına da aykırı davranmış oluyor. ancak bir anarşist için ise eline silah alıp dağa çıkmak ahlaka aykırıdır. örnekler artırılır neticeye gelelim.
kimi insan ahlakın direkt kendisini de yok sayar. genel bir baktığımda dahi evrensel bir ahlakın mümkün olamayacağını düşünüyorum.
tartışma kültürü olmayanlar için; https://www.google.com/url?...
bu soru sorulduğunda genelde herkesin aklına belli noktalar gelir. hırsızlık, cinayet, gasp vb.. durumlarda herkes tarafından bunlar suç işleyenin de suçlu kabul edildiği düşünülür. bunların ahlaka aykırı olmayacağını düşünen insanların sayısı az değildir. hırsızlık suçu işleyen birinin bu suçu neden işlediğine dair sosyolojik temeline inildiğinde türlü travmalar, toplum tarafından dışlanma, işsizlik gibi nedenler ortaya çıkar. bir düşünür der ki toplum kişiyi hırsızlığa mecbur bırakıyorsa suç hırsızın ahlaksızlık toplumundur.
bunun dışında toplum içerisinde çok fazla görüş ayrılığının olduğu örnekler de vereceğim.
ensest ilişki denildiğinde burada bunu ahlaka aykırı olarak tanımlamayacak kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez mesela toplum bunu ahlaka aykırı kabul eder.
dindar birine göre tanrı inancı olmayan da ahlaksızdır. adama, "inanmıyorum," dediğinde dehşete düşüyor ne ahlakın kalıyor ne başka bir şeyin.
bir başka örnek ki bence en güzel örnek askerlik. askerlik çok kutsal sayıldığından bir erkeğin askere gitmek istemiyorum demesi onu korkak yaptığı gibi kutsal bir görevi reddettiğinden dolayı toplumun ahlak yasasına da aykırı davranmış oluyor. ancak bir anarşist için ise eline silah alıp dağa çıkmak ahlaka aykırıdır. örnekler artırılır neticeye gelelim.
kimi insan ahlakın direkt kendisini de yok sayar. genel bir baktığımda dahi evrensel bir ahlakın mümkün olamayacağını düşünüyorum.
devamını gör...
hugh laurie
daha önce a bit of fry and laurie isimli güldürüyle ismini duyuran ve sonrasında house md ile çılgın atan ingiliz aktör. 'the gun seller' isimli bir romanın da yazarıdır. aynı zamanda band from tv isimli bir projede başka dizi oyuncuları ile birlikte yer alır, hatta vokal bile yapar. oyunculuğu harikadır. yeteneklidir.
devamını gör...

