ilginç genel kültür bilgileri
airbus a380 ve boeing 747 o kadar büyük motorlu uçaklardır ki arkasında oluşan blast etkisi bir uçağı düşürebilecek kadar güçlüdür.
devamını gör...
félix vallotton
1865-1925 yılları arasında yaşamış, isveçli-fransız post-empresyonist ressam.
dindar ve orta halli bir ailede büyüyen sanatçı, 17 yaşında sanat eğitimi alabilmek için paris'e taşındı ve hayatının geri kalanını fransa'da geçirdi. jules lefebvre ve gustave boulanger gibi sanatçılarla aynı dönemde okudu. bu dönemde resim eğitimiyle beraber gravür ve taşbaskı gibi alanlarda da kendini geliştirdi.
1885 ve 1889'da ilk eserlerini sergiledi. 1890'larda tahta oymacılığına merak salarak bu alanda çalışmaya başladı.
1892'de fransız sanatçıların oluşturduğu bir sanat akımı olan nabiler grubuna dahil oldu. bu akımın etkisiyle tahta oymacılığında sembolizmden ve japon baskıcılığından etkilenmiştir.
1900'lerde matbaacılıktan uzaklaşarak yağlıboyaya yönelmiştir. özellikle bayıldığım manzara ve gün batımı resimlerine, çıplak kadınlara ve portrelere rastlıyoruz.
sanatçı 1925 yılında kanser sebebiyle hayatını kaybetti.
kendisine ''huzursuzluğun ressamı'' deniyormuş ancak gün batımı resimleriyle kendisini keşfettiğim ve adeta bayıldığım bir sanatçı kendisi, bu yüzden katılamadım pek. özellikle portrelerinde ve eserlerinin çoğunda donuk tonlar kullandığını görmekle beraber gün batımı resimlerine ve renklerine insan bakmaya doyamıyor. renklere bayıldığımı söylemiş miydim?
bir kaç eserini iliştireyim:
the patient (1892)
sunset (1918)
coucher de soleil jaune et vert (1911)
diğer eserlerini incelemek için buradan
kaynak
dindar ve orta halli bir ailede büyüyen sanatçı, 17 yaşında sanat eğitimi alabilmek için paris'e taşındı ve hayatının geri kalanını fransa'da geçirdi. jules lefebvre ve gustave boulanger gibi sanatçılarla aynı dönemde okudu. bu dönemde resim eğitimiyle beraber gravür ve taşbaskı gibi alanlarda da kendini geliştirdi.
1885 ve 1889'da ilk eserlerini sergiledi. 1890'larda tahta oymacılığına merak salarak bu alanda çalışmaya başladı.
1892'de fransız sanatçıların oluşturduğu bir sanat akımı olan nabiler grubuna dahil oldu. bu akımın etkisiyle tahta oymacılığında sembolizmden ve japon baskıcılığından etkilenmiştir.
1900'lerde matbaacılıktan uzaklaşarak yağlıboyaya yönelmiştir. özellikle bayıldığım manzara ve gün batımı resimlerine, çıplak kadınlara ve portrelere rastlıyoruz.
sanatçı 1925 yılında kanser sebebiyle hayatını kaybetti.
kendisine ''huzursuzluğun ressamı'' deniyormuş ancak gün batımı resimleriyle kendisini keşfettiğim ve adeta bayıldığım bir sanatçı kendisi, bu yüzden katılamadım pek. özellikle portrelerinde ve eserlerinin çoğunda donuk tonlar kullandığını görmekle beraber gün batımı resimlerine ve renklerine insan bakmaya doyamıyor. renklere bayıldığımı söylemiş miydim?
bir kaç eserini iliştireyim:
the patient (1892)
sunset (1918)
coucher de soleil jaune et vert (1911)diğer eserlerini incelemek için buradan
kaynak
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ölümden döndüğü anlar
konya otogar yolu.. caddeden karşıya geçmeye çalışırken.. iki salak kız olarak araba altın da kalacağımıza.. güllerin içine uçtuk.. belki de o gün olmeliydim.. esincim sen iyi ki olmemissin.. iki evlat bir öküz koca sahibi oldun.. bravo..
devamını gör...
demet akalın'ın skandal paylaşımı
demet akalın'ın göz göre göre madrid metrosunu, nişantaşı metro olarak paylaşması durumudur. murat ongun, durumu izah etmesine rağmen paylaşımın kaldırılmaması veya edit geçilmemesi ayrı bir komedidir. demet hanım ne yapmak nereye varmak istemektedir ?
demet akalın link
murat ongun cevap
demet akalın link
murat ongun cevap
devamını gör...
göbeği açık kıyafet modası
köprücük kemiklerim ve omuzlarımı da açık bırakarak süslediğim kombindir. yandan bir mısır örüğü orta boyda yuvarlak siyah küpeler, bordo bir ruj, yoğun hacimli kirpikler, yüksek bel siyah pantolon ve dolgu topuklu bir spor ayakkabıyla ne de güzel gidiyor. bir piercing eksiğim var o da olmazsa olmazı tabii ki.
devamını gör...
kikirik
şu sahneyi anımsatan komik sıfat.
devamını gör...
30 yaşından fazla olup kendini genç gören insan
ben 36 yaşındayım. eğer ben size yaşlı geliyorsam siz de 10 yaşlarında falan olmalısınız. şimdi ben sana bir şey desem; çocukla çocuk olma derler, o yüzden susuyorum.
devamını gör...
normal sözlük mayıs devrimi
nereye basıcanı şaşıran bir ben miyim acaba*yeni düzene de alışırım herhalde ama gözlerim önce butonların eski yerlerine gidiyor ardından da parmaklarım şaşırıp kalıyor*
devamını gör...
aşkabat
beyaz mermer şehri olarak da adlandırılmaktadır.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
konuştuğum vakit dilimi kestiler
ve gözlerimin içine bakıp gittiler
ben susturuldum
insanlığın en ağır sancısı o gece başladı
tanrının yarattığı düzende kaos vardı
insanlar anlamadı
sustuklarım boğazıma saplandı
yalanlara mahkum edilen insan
boynuna ipi doladı
ve günaha battı
* mevcutlu
ve gözlerimin içine bakıp gittiler
ben susturuldum
insanlığın en ağır sancısı o gece başladı
tanrının yarattığı düzende kaos vardı
insanlar anlamadı
sustuklarım boğazıma saplandı
yalanlara mahkum edilen insan
boynuna ipi doladı
ve günaha battı
* mevcutlu
devamını gör...
kırmızı oje
kullanması güzel çıkarması eziyettir. bu eziyeti azaltmak adına ojeyi sürmeden önce parlatıcı sürmenizi öneririm.
devamını gör...
persepolis
fransız yapımı animasyon/dram filmi. uzun bir zaman oldu ben izleyeli ama filmin içten ve hazin bir hikayesi var diyebilirim. bize distopya gibi gelen, başka bir ülkenin acı tarihi aslında ve bu bilinçle izlendiğinde insanı sarsmaya yetiyor.
devamını gör...
bir şiirin tamamını anlatan tek mısrası
göğü kucaklayıp getirdim sana, kokla açılırsın
devamını gör...
haklıyken özür dilemek
bir manipülasyon tekniğidir. karşı tarafın aklı varsa asıl ben özür dilerim deyip, olası her türlü mevzudan korunma alır. lakin aptalın tekiyse, geçmiş olsun. karşı taraf daha büyük argümanlarla ve daha büyük taktiklerle şahsiyeti deyim yerindeyse itin gözüne sokar. ve bunu ince ince işler, itinayla dokur.
devamını gör...
normal sözlük'e üye olmak isteyenlere nick tavsiyeleri
(bkz: hugo'da küfreden çocuk)
devamını gör...
bir abinizin normal sözlük gözlemleri
merhaba genç kafa'cılar,
kafa sözlüğün ilk katılımcılarından biriyim ben de, çoğunuz gibi.
burada geçen zamanda bir çok mesele gördük birlikte, çözülenler de oldu, görünen o ki, hala çözüm bekleyenler de var.
herkes, kendi görebildiği, düşünebildiği, algılayabildiği oranda isteklerle gündemde başlıklar açtı, tanımlar girdi. çünkü farklı yaş, farklı eğitim, farklı kültürlerden insanlarız hepimiz .
benim söylemim diğer bir yazara ters gelebildi , başka bir yazarın söylemi isteği de bana ki bundan doğal birşey olamaz.
3-4 bin kişinin olduğu sözlükte, insanlar artık başlıklardan birbirini tanıyor duruma geldi ki, bu da katılımcı sayısının gerçekten az olduğunun bir göstergesi.
sözlük gündemine yön veren kişiler artık belli durumda. şu bir türlü alışamadığım skor listelerine bakıldığında, neredeyse aynı kisilerin olduğunu görmek zor değil.
doğrusunu söylemek gerekirse, ne etliye ne sütlüye muhabbetini güdüyorlarsa , burda ne işleri var demek geliyor ilk etapta içimden ama demiyorum bunu, çünkü kendi adıma bunu bir sorun olarak görmek istemiyorum.
klasik güncel türk halkının bir yansıması olarak görüyorum bu durumu ben ve bu düşüncedeki insanların, katılmamasının, katılmasından daha iyi olacağını düşünüyorum.
bireysel olarak benim en çok dikkatimi çeken durum, az sayıdaki katılımcının da, lütfen yanlış anlamasınlar, çok boş, fındık kabuğu doldurmayacak, gerçek yaşamdan oldukça uzak, lay lay lom bir havada birşeyler yapmya çalıştıklarını görüyorum.
ülkede işsizlik varmış, ekonomik sorunlar varmış, özgürlükler kısıtlanıyormuş, hukuk yerlerde
sürünüyormuş , vs.vs. hiiç bunlardan bi haber tarzda başlıklar, tanımlar...
önceki gün dü sanırım, akışın anlık fotosunu alıp, ' bunların hangisine ne yazalım ' diyerek başlık açtım, anında kaydoldu gitti .
yani aslında bu az sayıdaki katılımcı da herşeyin farkında, ne kadar boş işlerle uğraşıldığını görüyorlar ama tercihlerini yine o şekilde davranmaktan yana kullanıyorlar.
bazen gerçekten zaten az sayıdaki bu gündem belirleyen katılımcıların yaşlarını çok merak ediyorum .
çünkü, okulların kapalı olmasından
da mütevellit, evde oturan lise hatta ortaokul talebeleriyle aynı yerdeyiz, hatta onlar çoğunluktalar düşüncesine kapılıyorum.
bu kesinlikle birilerini yargılama sorgulama meselesi değil, lütfen yanlış anlamayın,
bu, kendimize, yaşımıza, düşüncelerimize daha fazla uyan bir yer arayışı meselesi .
yoksa, gençlerin çoğunlukta olduğu bir yerde, gelin sabah akşam ekonomi , siyaset vs konuşalım deme gibi bir lüksümüz zaten olamaz.
ama, ucundan azıcık da olsa, ' yaa evet, burada hayata benim penceremden bakanlar da var ' demek istiyor insan bazen.
bazı yazarlar şimdi gelip, ' ya senin istediğin gibi siyaset mi, konuşalım, bize ne devlet işlerinden, biz kafa dağıtıyoruz burada ..' diyecekler veya düşünecekler ama , ne söylemeye çalıştığımı anlayacak az da olsa yazarın burada bulunduğundan da eminim doğrusu.
bunu bir tercih, kültür, kuşak çatışması biçimine dönüştürmeden,
biraz daha dişe dokunur başlıklar açacak, tanımlar yapacak yazar kapasitesi var burada, bundan eminim ben, ama onlar da baktılar olmuyor, gerçek dünya kimsenin umurunda değil, gençler burada makara peşinde, bir çoğu yazmayı bıraktı. benim bildiklerim var ki, pes ettiler .
sözlük, şu anda sözlükten çok, liseli gençlerin muhabbet ortamı gibi, kafeler kapanınca kafa sözlük kafeye döndürülmüş durumda .
burayı biraz da yönetimin ilk başlardaki tutumu bu hale getirdi.
yok 800 tanıma kitap verecez dediler, yok adınızı süsleyip instagramda orda burda gösterip sizi meşhur edeceğiz dediler,
yok haftalık puan olacak, her hafta birinci seçip, boynuna çelenk takacağız dediler,
haa kötü mü ettiler, elbette kötü etmediler ama bizim toplumun bazı şeyleri anlaması için henüz zamana ihtiyacımız olduğu gerçeğini gözardı ettiler.
3 günde 1500 tanım giren yazarlar yarattılar. bunu başka yerde görmedim de duymadım da ben .
böyle olunca da, sözlüğe benim penceremden bakanlar için, burası çekilmesi güç bir yer haline geldi kısa sürede.
benim bu eleştirilerim yıkıcı değil, yapıcı eleştiriler, bu şekilde devam edemez, ederse de belli bir seviyenin üstüne çıkamaz diyorum bütün iyi niyetimle .
aralarda sürekli iyi niyetle gözlem ve düşüncelerimi paylaşıyorum dememe rağmen, yine de birilerinin gelip, tepkisel tavır göstereceğini biliyor , tüm yazarları biraz daha dikkatli, biraz daha kayda değer başlık ve tanımlar yapmaya davet ediyorum.
tüm yazarlara ve yönetime saygıyla.
edit: - yazımda defalarca yıkıcı değil, yapıcı düşüncelerle bunları yazıyorum, amacım kimseyi tektiplestirmek değil desem de, birileri yine karşı taarruza geçmekten geri kalmıyor nedense .
- ' ağbi ' kelimesinden rahatsız olan yazarlar olmuş, kendilerini tenzih ediyorum. tamamen iyiniyetle, gönülden gelen bir yaklaşım biçimiydi benim için.
- 600 tanımım varken gidiyorum deyip, üstüne 600 tanım daha yaptığımı araştırmışlar, bulmuşlar,
bazen kişide kalması gereken özel durumlar vardır, bu da onlardan biridir, evet gidiyordum, kalmama bana göre değerli olan bir gelişme vesile olmuştur.
- ismi önemli olmayan bir sözlükte daha önce bulunduğumu bulmuş bir yazar .
bunda sorun ne anlamadım.
buradaki bir çok kişi daha önce başka başka sözlüklerdeydiler zaten, suç mu bu ? hala farklı sözlüklerde yazmaya devam edenler bile var içimizde.
haa, o ekran görüntüsündeki amaç, söz konusu sözlüğün, gidenin arkasından terbiyesizce yapıştırdığı
' turkish airlines ' yazısına atıfta bulunmak ise, yanlış bir yerden girilmiş, çünkü o sözlükte kendi isteğiyle çıkıp gidenin arkasından herkesin profiline o ifade konuyordu zaten .
ayrıca söz konusu sözlükten de , yine burada görüp, bugün de paylaştığım kronik sorunlar yüzünden kendim ayrıldım.
- bu kadar uzun bir yazıda, bazı imla hatalarına dikkat çeken değerli yazarlar olmuş, affetsinler, hata hepimize mahsus bir durum.
- farklı fikirlerin çıkması son derece normal , ancak farklı fikirlerde amaç önemlidir sayın yazarlar .
ben amacımı defalarca açıkça söyledim, eksiğim, yanıldığım yerler olabilir, ama bu , sözlükte şu an sorunlar olduğu gerçeğini değiştirmez.
mesele, sorunları görmezden gelip, hasır altı etmek mi , yoksa elbirliğiyle tedbir almak mı olmalıdır?
kafa sözlüğün ilk katılımcılarından biriyim ben de, çoğunuz gibi.
burada geçen zamanda bir çok mesele gördük birlikte, çözülenler de oldu, görünen o ki, hala çözüm bekleyenler de var.
herkes, kendi görebildiği, düşünebildiği, algılayabildiği oranda isteklerle gündemde başlıklar açtı, tanımlar girdi. çünkü farklı yaş, farklı eğitim, farklı kültürlerden insanlarız hepimiz .
benim söylemim diğer bir yazara ters gelebildi , başka bir yazarın söylemi isteği de bana ki bundan doğal birşey olamaz.
3-4 bin kişinin olduğu sözlükte, insanlar artık başlıklardan birbirini tanıyor duruma geldi ki, bu da katılımcı sayısının gerçekten az olduğunun bir göstergesi.
sözlük gündemine yön veren kişiler artık belli durumda. şu bir türlü alışamadığım skor listelerine bakıldığında, neredeyse aynı kisilerin olduğunu görmek zor değil.
doğrusunu söylemek gerekirse, ne etliye ne sütlüye muhabbetini güdüyorlarsa , burda ne işleri var demek geliyor ilk etapta içimden ama demiyorum bunu, çünkü kendi adıma bunu bir sorun olarak görmek istemiyorum.
klasik güncel türk halkının bir yansıması olarak görüyorum bu durumu ben ve bu düşüncedeki insanların, katılmamasının, katılmasından daha iyi olacağını düşünüyorum.
bireysel olarak benim en çok dikkatimi çeken durum, az sayıdaki katılımcının da, lütfen yanlış anlamasınlar, çok boş, fındık kabuğu doldurmayacak, gerçek yaşamdan oldukça uzak, lay lay lom bir havada birşeyler yapmya çalıştıklarını görüyorum.
ülkede işsizlik varmış, ekonomik sorunlar varmış, özgürlükler kısıtlanıyormuş, hukuk yerlerde
sürünüyormuş , vs.vs. hiiç bunlardan bi haber tarzda başlıklar, tanımlar...
önceki gün dü sanırım, akışın anlık fotosunu alıp, ' bunların hangisine ne yazalım ' diyerek başlık açtım, anında kaydoldu gitti .
yani aslında bu az sayıdaki katılımcı da herşeyin farkında, ne kadar boş işlerle uğraşıldığını görüyorlar ama tercihlerini yine o şekilde davranmaktan yana kullanıyorlar.
bazen gerçekten zaten az sayıdaki bu gündem belirleyen katılımcıların yaşlarını çok merak ediyorum .
çünkü, okulların kapalı olmasından
da mütevellit, evde oturan lise hatta ortaokul talebeleriyle aynı yerdeyiz, hatta onlar çoğunluktalar düşüncesine kapılıyorum.
bu kesinlikle birilerini yargılama sorgulama meselesi değil, lütfen yanlış anlamayın,
bu, kendimize, yaşımıza, düşüncelerimize daha fazla uyan bir yer arayışı meselesi .
yoksa, gençlerin çoğunlukta olduğu bir yerde, gelin sabah akşam ekonomi , siyaset vs konuşalım deme gibi bir lüksümüz zaten olamaz.
ama, ucundan azıcık da olsa, ' yaa evet, burada hayata benim penceremden bakanlar da var ' demek istiyor insan bazen.
bazı yazarlar şimdi gelip, ' ya senin istediğin gibi siyaset mi, konuşalım, bize ne devlet işlerinden, biz kafa dağıtıyoruz burada ..' diyecekler veya düşünecekler ama , ne söylemeye çalıştığımı anlayacak az da olsa yazarın burada bulunduğundan da eminim doğrusu.
bunu bir tercih, kültür, kuşak çatışması biçimine dönüştürmeden,
biraz daha dişe dokunur başlıklar açacak, tanımlar yapacak yazar kapasitesi var burada, bundan eminim ben, ama onlar da baktılar olmuyor, gerçek dünya kimsenin umurunda değil, gençler burada makara peşinde, bir çoğu yazmayı bıraktı. benim bildiklerim var ki, pes ettiler .
sözlük, şu anda sözlükten çok, liseli gençlerin muhabbet ortamı gibi, kafeler kapanınca kafa sözlük kafeye döndürülmüş durumda .
burayı biraz da yönetimin ilk başlardaki tutumu bu hale getirdi.
yok 800 tanıma kitap verecez dediler, yok adınızı süsleyip instagramda orda burda gösterip sizi meşhur edeceğiz dediler,
yok haftalık puan olacak, her hafta birinci seçip, boynuna çelenk takacağız dediler,
haa kötü mü ettiler, elbette kötü etmediler ama bizim toplumun bazı şeyleri anlaması için henüz zamana ihtiyacımız olduğu gerçeğini gözardı ettiler.
3 günde 1500 tanım giren yazarlar yarattılar. bunu başka yerde görmedim de duymadım da ben .
böyle olunca da, sözlüğe benim penceremden bakanlar için, burası çekilmesi güç bir yer haline geldi kısa sürede.
benim bu eleştirilerim yıkıcı değil, yapıcı eleştiriler, bu şekilde devam edemez, ederse de belli bir seviyenin üstüne çıkamaz diyorum bütün iyi niyetimle .
aralarda sürekli iyi niyetle gözlem ve düşüncelerimi paylaşıyorum dememe rağmen, yine de birilerinin gelip, tepkisel tavır göstereceğini biliyor , tüm yazarları biraz daha dikkatli, biraz daha kayda değer başlık ve tanımlar yapmaya davet ediyorum.
tüm yazarlara ve yönetime saygıyla.
edit: - yazımda defalarca yıkıcı değil, yapıcı düşüncelerle bunları yazıyorum, amacım kimseyi tektiplestirmek değil desem de, birileri yine karşı taarruza geçmekten geri kalmıyor nedense .
- ' ağbi ' kelimesinden rahatsız olan yazarlar olmuş, kendilerini tenzih ediyorum. tamamen iyiniyetle, gönülden gelen bir yaklaşım biçimiydi benim için.
- 600 tanımım varken gidiyorum deyip, üstüne 600 tanım daha yaptığımı araştırmışlar, bulmuşlar,
bazen kişide kalması gereken özel durumlar vardır, bu da onlardan biridir, evet gidiyordum, kalmama bana göre değerli olan bir gelişme vesile olmuştur.
- ismi önemli olmayan bir sözlükte daha önce bulunduğumu bulmuş bir yazar .
bunda sorun ne anlamadım.
buradaki bir çok kişi daha önce başka başka sözlüklerdeydiler zaten, suç mu bu ? hala farklı sözlüklerde yazmaya devam edenler bile var içimizde.
haa, o ekran görüntüsündeki amaç, söz konusu sözlüğün, gidenin arkasından terbiyesizce yapıştırdığı
' turkish airlines ' yazısına atıfta bulunmak ise, yanlış bir yerden girilmiş, çünkü o sözlükte kendi isteğiyle çıkıp gidenin arkasından herkesin profiline o ifade konuyordu zaten .
ayrıca söz konusu sözlükten de , yine burada görüp, bugün de paylaştığım kronik sorunlar yüzünden kendim ayrıldım.
- bu kadar uzun bir yazıda, bazı imla hatalarına dikkat çeken değerli yazarlar olmuş, affetsinler, hata hepimize mahsus bir durum.
- farklı fikirlerin çıkması son derece normal , ancak farklı fikirlerde amaç önemlidir sayın yazarlar .
ben amacımı defalarca açıkça söyledim, eksiğim, yanıldığım yerler olabilir, ama bu , sözlükte şu an sorunlar olduğu gerçeğini değiştirmez.
mesele, sorunları görmezden gelip, hasır altı etmek mi , yoksa elbirliğiyle tedbir almak mı olmalıdır?
devamını gör...
normal sözlük köy okuluna kitap yardımı etkinliği
3 adet yazar arkadaşım "başlık altına tanım girmeyeyim de yardım ettiğim belli olmasın" gibi bir durumdan ötürü buraya yazmaya imtina ettiler.
ben böyle şeylerin saklı yapılmaması gerektiğine inanlardanım.
bu bir eğitime destek projesi. yaz ki burada olduğun bilinsin, seni görüp başkaları da katılsın projeye.
daha da kalabalıklaşalım, büyüyelim.
tanım : kafa sözlükten beklediğimiz bunlar dediğim, devamının da geleceğini hissettiğim bir sosyal sorumluluk projesi.
ben böyle şeylerin saklı yapılmaması gerektiğine inanlardanım.
bu bir eğitime destek projesi. yaz ki burada olduğun bilinsin, seni görüp başkaları da katılsın projeye.
daha da kalabalıklaşalım, büyüyelim.
tanım : kafa sözlükten beklediğimiz bunlar dediğim, devamının da geleceğini hissettiğim bir sosyal sorumluluk projesi.
devamını gör...
her coğrafyanın bir sınavı vardır
her coğrafyanın bir sınavı vardır. mesela japonya depremler ile sınanır. avustralya yangınlarla afrika açlıkla. iskandinav ülkeleri soğukla sınanır. gerizekalılıkla sınanan tek coğrafya bizimkisi.
devamını gör...

