yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri
ıçimi dökmek . çevrem de beni anlayan insan yok malesef . belki burda vardır bir ümit.
devamını gör...
duymaya tahammül edilemeyen sesler
bazen kuş ötüşü, bazen araba kornası... bazense malum şahsın sesidir. en çok da o işte. hâlâ konuşuyor...
devamını gör...
kafa sözlük başlığı yerinde dursun kampanyası
evet dostlar an itibariyle başlatmış olduğum kampanyadır.
bizim emek harcadığımız, referans olarak bir sürü tanımımızda adı yazılı sözlüğün adına ait -sembolik de olsa- bu başlığın yaşatılmasını isterim.
artık tanım yapmaya kapatılabilir ancak yok sayılmamalıydı.
edit:sesimi duyup talebimi yerine getiren moderasyona teşekkür ederim.
bizim emek harcadığımız, referans olarak bir sürü tanımımızda adı yazılı sözlüğün adına ait -sembolik de olsa- bu başlığın yaşatılmasını isterim.
artık tanım yapmaya kapatılabilir ancak yok sayılmamalıydı.
edit:sesimi duyup talebimi yerine getiren moderasyona teşekkür ederim.
devamını gör...
çaylaklardan mesaj alımının otomatik kapalı olması
derin oyunları ifşa eden başlık.
niye çaylaklarım bana yazmıyor diye merak etmişimdir hep...
gelsin çaylaklar!
niye çaylaklarım bana yazmıyor diye merak etmişimdir hep...
gelsin çaylaklar!
devamını gör...
rönesans
15-17. yüzyıl arasında ortaçağ ve barok dönemler arasında kalan bir dönemdir. müzikte madrigal ile seküler müziği öne çıkaran ve opera gibi müzikal tiyatroların temeli atılan, polifoni ile yüzyıllar boyunca devam edecek batı müzik kültürünün temelini atan, sanatta ise yine seküler sanatı öne çıkaran dönemdir. antik yunanların bilgeliği ve sanatı önplanda tutulmuştur.
devamını gör...
kadının olmadığı masadan barış zor çıkar
lucifer açıklaması sandım.
devamını gör...
17 şubat 2021 uludağ'da intihar eden doktor
insanlar o kadar kaba, o kadar kendini bilmez, işinizi zorlaştırmaya çalışan, yeri gelince kıskanç ve bencil ki... ve bu huylarıyla öyle güzel övünüyorlar ki...
bu doktor ölmeyi düşünmedi, düşündürüldü. buna intihar demek güç, bu bir cinayet. hem de birden fazla katili olan bir cinayet.
6 sayfa ya, gitmeden önce içindekileri ve düşüncelerini dökebilmek için 6 sayfa harcamış. son yazısını 6 sayfalık yazmış. 1 sayfa değil, 2 değil, 3, 4, 5 değil. 6 sayfa! kalbi ne kadar kırıldıysa tam 6 sayfada bunu açıklamaya çalışmış.
bir intihar olunca 'bunalımdaymış' deyip geçiliyor. insan hiçbir şey yokken kolay kolay bunalır mı? biri intihar ediyor, 'zaten depresyondaymış' oluyor. kimse o kişiye neler yaşatıldığının peşine düşmüyor. çünkü biliyorlar, eğer düşerlerse bu intihar değil, cinayet olacak. katili de bir iki kişi değil, onlarcası çıkacak. hatta bir sır vereyim mi? yapılan her türlü baskıya göz yumdukları için yüzlercesi suçlu sayılacak.
eh, biz de aptal değiliz neticesinde. yüzlerce suçlusu olan bir cinayeti açığa çıkarmak istemeyip ismine ''intihar'' diyoruz. o kadar da aptal değiliz, o kadar da değil...
bu doktor ölmeyi düşünmedi, düşündürüldü. buna intihar demek güç, bu bir cinayet. hem de birden fazla katili olan bir cinayet.
6 sayfa ya, gitmeden önce içindekileri ve düşüncelerini dökebilmek için 6 sayfa harcamış. son yazısını 6 sayfalık yazmış. 1 sayfa değil, 2 değil, 3, 4, 5 değil. 6 sayfa! kalbi ne kadar kırıldıysa tam 6 sayfada bunu açıklamaya çalışmış.
bir intihar olunca 'bunalımdaymış' deyip geçiliyor. insan hiçbir şey yokken kolay kolay bunalır mı? biri intihar ediyor, 'zaten depresyondaymış' oluyor. kimse o kişiye neler yaşatıldığının peşine düşmüyor. çünkü biliyorlar, eğer düşerlerse bu intihar değil, cinayet olacak. katili de bir iki kişi değil, onlarcası çıkacak. hatta bir sır vereyim mi? yapılan her türlü baskıya göz yumdukları için yüzlercesi suçlu sayılacak.
eh, biz de aptal değiliz neticesinde. yüzlerce suçlusu olan bir cinayeti açığa çıkarmak istemeyip ismine ''intihar'' diyoruz. o kadar da aptal değiliz, o kadar da değil...
devamını gör...
köpek saldırısında yapılması gerekenler
dostlar bir köpeklere fısıldayan adam olmasam da bu konuda iyiyimdir. sürekli yemek verdiğim, beni ve kokumu tanıyan yaşlı köpek bile gaflete düşerek bana havlayarak saldırmıştı. olur bazen böyle içgüdüsel davranışları. onlara kin tutmayın, yüzyıllarca beraber yaşamışız, yardımlaşma içerisinde bu günlere gelmişiz.
her neyse. bir gece ıssız bir yerde yürürken elektrikler gitti ve köpek çetesi beni şüpheli hissederek saldırdı. köpeğin tek ya da çete halinde olması aslında fark etmiyor. kendi yerlerini koruma içgüdüsü ile üzerinize koşarak havlarlar. bu esnada yapmanız gerekenleri söylüyorum:
-ilk olarak ne kadar zor olsa da soğuk kanlılığınızı korumalısınız. asla kaçmayın. (pitbull ve türevleri tehlikeli kategoride yer alan köpekler hariç. onlarda en yakın arabanın üstüne zıplayın.) ve asla yere oturmayın. bu öneriyi kim verdiyse bir şehir efsanesi halinde hala yeni nesillere ulaşıyor maalesef. oturmayın, çünkü siz köpekten daha büyüksünüz ve oturduğunuz zaman onun boyutunda olacağınızdan saldırıya açık hale gelirsiniz. kedi köpek kavgası izlediyseniz kediler sırtlarını yukarı çıkarıyor çünkü kendilerini daha büyük gösteriyor. bu evrimsel içgüdü sayesinde kediler köpeklere gözdağı verebiliyor.
-size havlayan köpekleri dikkate almıyor gibi yapın ve onu/onları yan gözle izleyerek yolunuza devam edin. havlamayı hala sürdürüyorsa önce sakin olmasını sağlayın. yavaşça konuşun. (ben mesela o köpeğin adını biliyorsam adıyla hitap ederek, "karabaş sakin ol oğlum" gibi iletişim kuruyorum.) asla onlara meydan okur şekilde dik dik bakıp atar yapmayın. baktınız çok saldırgan davranıyor/lar, ayağınızı yere vurun ve ses çıkartın. üzerinize gelmeyi bırakacaktır. çete saldırısında da aynı şeyler geçerli fakat elinizde çanta, şemsiye vs. varsa kendinizi korumaya alın.
-bu sokak köpekleri kendi bölgesini koruma içgüdüsü ile şüpheli hissettikleri kişilere ya da yüksek gürültü yapan şeylere havlar. (özellikle bisiklete, motora ve kartoncu arabalarına) umarım kimse bu durumlarla karşılaşmaz. sevgiler.
her neyse. bir gece ıssız bir yerde yürürken elektrikler gitti ve köpek çetesi beni şüpheli hissederek saldırdı. köpeğin tek ya da çete halinde olması aslında fark etmiyor. kendi yerlerini koruma içgüdüsü ile üzerinize koşarak havlarlar. bu esnada yapmanız gerekenleri söylüyorum:
-ilk olarak ne kadar zor olsa da soğuk kanlılığınızı korumalısınız. asla kaçmayın. (pitbull ve türevleri tehlikeli kategoride yer alan köpekler hariç. onlarda en yakın arabanın üstüne zıplayın.) ve asla yere oturmayın. bu öneriyi kim verdiyse bir şehir efsanesi halinde hala yeni nesillere ulaşıyor maalesef. oturmayın, çünkü siz köpekten daha büyüksünüz ve oturduğunuz zaman onun boyutunda olacağınızdan saldırıya açık hale gelirsiniz. kedi köpek kavgası izlediyseniz kediler sırtlarını yukarı çıkarıyor çünkü kendilerini daha büyük gösteriyor. bu evrimsel içgüdü sayesinde kediler köpeklere gözdağı verebiliyor.
-size havlayan köpekleri dikkate almıyor gibi yapın ve onu/onları yan gözle izleyerek yolunuza devam edin. havlamayı hala sürdürüyorsa önce sakin olmasını sağlayın. yavaşça konuşun. (ben mesela o köpeğin adını biliyorsam adıyla hitap ederek, "karabaş sakin ol oğlum" gibi iletişim kuruyorum.) asla onlara meydan okur şekilde dik dik bakıp atar yapmayın. baktınız çok saldırgan davranıyor/lar, ayağınızı yere vurun ve ses çıkartın. üzerinize gelmeyi bırakacaktır. çete saldırısında da aynı şeyler geçerli fakat elinizde çanta, şemsiye vs. varsa kendinizi korumaya alın.
-bu sokak köpekleri kendi bölgesini koruma içgüdüsü ile şüpheli hissettikleri kişilere ya da yüksek gürültü yapan şeylere havlar. (özellikle bisiklete, motora ve kartoncu arabalarına) umarım kimse bu durumlarla karşılaşmaz. sevgiler.
devamını gör...
güzellik algısı
bu algının antik yunan'dan başlayarak günümüze geldiğinde değiştiğini fark ediyoruz. bugün şişman olarak nitelendirilen bedenler, antik yunan'da güzel olarak algılanırmış. malum bugün ise sıfır beden revaçta. ideal ölçü olarak da 90-60-90 kabul edildi ve şimdiki güzellik algımız da cetvelle çizilip belirlenmiş gibi bu ölçüdedir.
devamını gör...
biraz soluklan yiğidim
bana fazlasıyla eril bir uyarı gibi geldi.
biraz soluklan sayın yazar
biraz soluklan kıymetli yazar
biraz soluklan değerli yazar
şeklinde olursa daha evrensel olabilir.
biraz soluklan sayın yazar
biraz soluklan kıymetli yazar
biraz soluklan değerli yazar
şeklinde olursa daha evrensel olabilir.
devamını gör...
iç çamaşır görmek için dolap uygulamasını indiren erkek
ciddi anlamda yapıyorsa tedavi olması gereken erkektir. şakası yok bunun. partnerin üzerinde iken iç çamaşırı fetişini anlarım ama bu hastalıktır..
edit: dolap, bir uygulama sanırım. ben normal dolap sandım yazarken.* ama yine de hastalık olduğu kanısındayım..
edit 2: başlık düzenlendi ama ben hâlâ yaşlıyım..*
edit: dolap, bir uygulama sanırım. ben normal dolap sandım yazarken.* ama yine de hastalık olduğu kanısındayım..
edit 2: başlık düzenlendi ama ben hâlâ yaşlıyım..*
devamını gör...
yaşlı insanlar gibi yaşayan gençler
ne dışarı çıkmak istiyor gençler, ne de artık eskiden sevdiği şeylerden keyif alıyor. bir ihtiyar gibi odaya hapsolmuş zamanın neyi getireceğini bekliyoruz. ihtiyarlar da genç oldu, roller değişti.
parklar bahçeler ihtiyar dolu. koşuyor zıplıyorlar sanki 80 yaşında değilmiş gibi.
ve biz gençler de hayattan bezdik sanki 20 yaşında değilmiş gibi.
parklar bahçeler ihtiyar dolu. koşuyor zıplıyorlar sanki 80 yaşında değilmiş gibi.
ve biz gençler de hayattan bezdik sanki 20 yaşında değilmiş gibi.
devamını gör...
durduk yere insanı mutlu eden şeyler
sağlıklı olduğunu hatırlamak. canınız aşırı sıkkınken bir anda aman ya çok şükür sağlıklıyım dersin ve hayat devam eder. klişedir ama gerçekten allah kimseyi sağlıkla imtihan etmesin.
devamını gör...
kafa sözlük
yazmayayım, yazmayayım diyorum ama yaşanan şaka gibi gelişmeleri görünce de insan yazmadan duramıyor. gerektiği kadar yazdık çizdik aslında, dilimizde tüy bitti ama insanların akıllanacağı yok gibi duruyor. yahu güzel insanlar, romalılar, yurttaşlar, psikopatlar, sapıklar, yalakalar, ballı lokma tatlıları, ego tanrıları, kibir budalaları; bazı şeyleri neden anlamak istemiyorsunuz? burası sözlük! tekrar yazıyorum sözlük! burada kendinize has üslubunuzla yazı yazarsınız, diğerlerinin yazdıklarını okur ve değerlendirirsiniz. sonra çıkış butonuna basar ve gerçek yaşamınıza dönersiniz. o buton var ya işte onu benjamin butonun hikayesi haline getirdiniz. adam bu saatten sonra ne yapsın ne etsin? yaşanan şeylerin tek müsebbibi bu sözlüğü kullananlar, kendi profilinin önünü temiz tutmayanlar! yönetimin hataları üzerine de defalarca yazdık çizdik lakin artık gelinen noktada adamlar yazarların haline ahvaline bakınca melaike kalıyor.
şu yalakalık işini, yıkama yağlama işini bırakın, enerjinizi insanlara bir şeyler katmaya ya da onlardan bir şeyler kapmaya harcayın dedik, inatla daha fazla yaladınız. bakın bu kankacılık işi sakat, gruplaşırsınız, gruplaştıkça sözlüğe zarar verirsiniz dedik, gurubu olmayan yazar kalmadı. siz gruplaşırsanız karşınızda başkaları da gruplaşır. sizin halinizi, ahvalinizi, tavrınızı onaylamayan insanlar da size karşı tavır alır. başlarsınız sonra birbirinizi yemeye, birbirinize karşı kin gütmeye, hakaretamiz sözler söylemeye. ahanda hepsi teker teker oluyor. bunu öngörmek için müneccim olmaya gerek yok! hakikaten anlamsız yahu. düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum. ben 30 yıllık tanıdığım, sevdiğim, çocukluk arkadaşlarımı bile tam olarak tanıyamamışken siz nasıl bu kadar çabuk birbirinizi tanıyıp, kanka olup, sonra bozuşup, arkasından da birbirinizi yiyebiliyorsunuz? bakın bu cidden büyük başarı. yani şunu yapabilmek için kafayı peynir ekmekle yemek lazım. eni topu sözlük burası yahu! adam küfürsüz güzel bir ortam hazırlayayım demiş ama tanımlarınızda küfür olmaması bir şeyi değiştirmiyor. sözlükte yaşananlar başlı başına küfür gibi.
önce birbirinizi yıkayıp, yağlayıp, şişiriyorsunuz. sonra bu muameleye maruz kalanlar kendilerini zeus'un baş parmağının ucundaki nasır zannetmeye başlıyor. arkasından biraz ilgi alaka kesilince üzerlerine basılmış gibi depresifleşiyorlar. basıyorlar çığlığı. ilgi maymunu ettiğiniz bu insanlara yeterli yemlemeyi yapmadığınızda da ortalık maymunlar cehennemine dönüşüyor. trolleri beslemeyin olayı var ya aslında ilgi budalalarını beslemeseniz, herkesle canım cicim tatlım muhabbetine girmeseniz. mahlas altlarında yıkamanın yağlamanın kralını yapmasanız. şu yaşananların binde biri anca yaşanacak ama insan işte! duramıyor. tabi burada insanların, tanımları ve yazdıkları üzerinden olumlu değerlendirmeler yapan veyahut onları analiz edip değerlendirmeler yapanları tenzih ederim. onlar işin doğrusunu yapıyorlar esasen.
her şeye rağmen burada sözlüğü ayakta tutmaya çalışan insanlar var. hepsini yazdıkları ve verdikleri emek kadar tanıyorum. emeklerine de saygı duyuyorum. o insanları okumayı seviyorum. aynı zamanda yazmayı da seviyorum ve kendimce aynı şekilde yazmaya devam ediyorum. ha huzurumuzu biraz kaçırıyorsunuz ama olsun. çıkış butonuna bastığım anda kaybolup, gidiyorsunuz. şu benjamin'in butonunu kullanın arkadaşlar, burada kalmasın aklınız fikriniz. burası olmasın yaşamınız. yazın, çizin, okuyun, oylayın ve o butona basın. yoksa daha çok mevzular yaşarsınız/yaşatırsınız. black mirror bölümlerinden birisi olma yolunda ilerliyorsunuz haberiniz olsun. şurada birbirinize kumpas kurmakla geçireceğiniz vaktinizi biraz daha değerli kullansanız hepiniz canavar gibi vatana millete faydalı insanlar olacaksınız. ya da olmayacaksınız ama kafanız rahat olacak *
tanım: şu aralar dallas çekim setine dönen sözlük. böyle olmasının tüm suçu ve günahı da bizatihi yazarlardadır.
şu yalakalık işini, yıkama yağlama işini bırakın, enerjinizi insanlara bir şeyler katmaya ya da onlardan bir şeyler kapmaya harcayın dedik, inatla daha fazla yaladınız. bakın bu kankacılık işi sakat, gruplaşırsınız, gruplaştıkça sözlüğe zarar verirsiniz dedik, gurubu olmayan yazar kalmadı. siz gruplaşırsanız karşınızda başkaları da gruplaşır. sizin halinizi, ahvalinizi, tavrınızı onaylamayan insanlar da size karşı tavır alır. başlarsınız sonra birbirinizi yemeye, birbirinize karşı kin gütmeye, hakaretamiz sözler söylemeye. ahanda hepsi teker teker oluyor. bunu öngörmek için müneccim olmaya gerek yok! hakikaten anlamsız yahu. düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum. ben 30 yıllık tanıdığım, sevdiğim, çocukluk arkadaşlarımı bile tam olarak tanıyamamışken siz nasıl bu kadar çabuk birbirinizi tanıyıp, kanka olup, sonra bozuşup, arkasından da birbirinizi yiyebiliyorsunuz? bakın bu cidden büyük başarı. yani şunu yapabilmek için kafayı peynir ekmekle yemek lazım. eni topu sözlük burası yahu! adam küfürsüz güzel bir ortam hazırlayayım demiş ama tanımlarınızda küfür olmaması bir şeyi değiştirmiyor. sözlükte yaşananlar başlı başına küfür gibi.
önce birbirinizi yıkayıp, yağlayıp, şişiriyorsunuz. sonra bu muameleye maruz kalanlar kendilerini zeus'un baş parmağının ucundaki nasır zannetmeye başlıyor. arkasından biraz ilgi alaka kesilince üzerlerine basılmış gibi depresifleşiyorlar. basıyorlar çığlığı. ilgi maymunu ettiğiniz bu insanlara yeterli yemlemeyi yapmadığınızda da ortalık maymunlar cehennemine dönüşüyor. trolleri beslemeyin olayı var ya aslında ilgi budalalarını beslemeseniz, herkesle canım cicim tatlım muhabbetine girmeseniz. mahlas altlarında yıkamanın yağlamanın kralını yapmasanız. şu yaşananların binde biri anca yaşanacak ama insan işte! duramıyor. tabi burada insanların, tanımları ve yazdıkları üzerinden olumlu değerlendirmeler yapan veyahut onları analiz edip değerlendirmeler yapanları tenzih ederim. onlar işin doğrusunu yapıyorlar esasen.
her şeye rağmen burada sözlüğü ayakta tutmaya çalışan insanlar var. hepsini yazdıkları ve verdikleri emek kadar tanıyorum. emeklerine de saygı duyuyorum. o insanları okumayı seviyorum. aynı zamanda yazmayı da seviyorum ve kendimce aynı şekilde yazmaya devam ediyorum. ha huzurumuzu biraz kaçırıyorsunuz ama olsun. çıkış butonuna bastığım anda kaybolup, gidiyorsunuz. şu benjamin'in butonunu kullanın arkadaşlar, burada kalmasın aklınız fikriniz. burası olmasın yaşamınız. yazın, çizin, okuyun, oylayın ve o butona basın. yoksa daha çok mevzular yaşarsınız/yaşatırsınız. black mirror bölümlerinden birisi olma yolunda ilerliyorsunuz haberiniz olsun. şurada birbirinize kumpas kurmakla geçireceğiniz vaktinizi biraz daha değerli kullansanız hepiniz canavar gibi vatana millete faydalı insanlar olacaksınız. ya da olmayacaksınız ama kafanız rahat olacak *
tanım: şu aralar dallas çekim setine dönen sözlük. böyle olmasının tüm suçu ve günahı da bizatihi yazarlardadır.
devamını gör...
tanıma değil yazara oy vermek
son derece yanlış bir harekettir. hem yazılan tanımın niteliğine bakılmıyor hem diğer yazarların hakkı yeniyor. motivasyonu kayboluyor.
birisi bok yazdığı için bir sürü artı oy alıyor.
ulan öyle bir saçmalık yapıyorsanız arada bana uğrayın. hayaletlere tanım girmekten bıktım usandım.
birisi bok yazdığı için bir sürü artı oy alıyor.
ulan öyle bir saçmalık yapıyorsanız arada bana uğrayın. hayaletlere tanım girmekten bıktım usandım.
devamını gör...
tafra teorisi
cismin mesafenin bir bölümünü sıçrayarak geçtiğini söyleyen teori. teoriyi öncelikle hişam bin hakem(v.795) kullanmış fakat günümüze gelen haliyle mu'tezile kelâmcılarından olan nazzâm(v. 845) tarafından geliştirilmiştir.
şöyle ki nazzâm, nesnelerin bölünmeyen parçalar(yani atomlar)dan oluştuğu düşüncesini reddetmiştir. o, nesnelerin zihnen bölünebileceğini söylemiştir. böylelikle kelâmcıların çoğunun benimsediği bir nesnenin bir yerdeki bulunuşunun önceki bir bulunuşu ile öncelenmemesi düşüncesini de reddetmiştir. nazzam'a göre, bir cisim zihnen sonsuza kadar bölünebilmekteyse, bu durumda var sayılacak herhangi bir mesafe de sonlu olmayacaktır. o zaman hareketi açıklamak da imkânsızlaşacaktır.
nazzâm'a göre bunu aşmak için mesafenin bir bölümünü cisim sıçrayarak geçmelidir. çünkü cisim hareket sırasında sonsuza kadar bölünebilecek olan parçaları katedemez. o zaman hareket eden şey de mesafenin bir bölümünü sıçrayarak kateder. örneğin iki fare düşünelim. bu fareler kedi yiyen fare olsunlar.* engellerle dolu kısa bir yol var. bu fareler ikisi de bu engelleri aşarak yolu geçip kediye ulaşacaklar. tamam böyle bir örnek vahşet dolu olacak. hadi tamam peynire ulaşacaklar. sonra bir fare engelleri düz bir şekilde geçmek yerine, farklı bir şekilde, mesela üçgen şeklinde hareket ediyor. böylelikle engelleri de kolay aşıyor olsun. diğer fare ise engelleri düz bir şekilde geçsin. hangisi peynire ilk varan olacaktır? tabi ilk fare yani üçgen bir biçimde hareket eden fare, kendine bir taktik belirlemiştir ve buna göre hareket etmiştir. diğeri düz bir şekilde engelleri aşmaya çalışmıştır. buna göre ilk fare çabuk varmıştır. yani ilk fare, bazı engelleri sıçrayarak peynire ulaşmıştır.
kelâmcıların çoğu, bir cisim, ikinci yere gitmeden üçüncüye varamaz diyerek tafra görüşüne karşı çıkmışlardır.
şöyle ki nazzâm, nesnelerin bölünmeyen parçalar(yani atomlar)dan oluştuğu düşüncesini reddetmiştir. o, nesnelerin zihnen bölünebileceğini söylemiştir. böylelikle kelâmcıların çoğunun benimsediği bir nesnenin bir yerdeki bulunuşunun önceki bir bulunuşu ile öncelenmemesi düşüncesini de reddetmiştir. nazzam'a göre, bir cisim zihnen sonsuza kadar bölünebilmekteyse, bu durumda var sayılacak herhangi bir mesafe de sonlu olmayacaktır. o zaman hareketi açıklamak da imkânsızlaşacaktır.
nazzâm'a göre bunu aşmak için mesafenin bir bölümünü cisim sıçrayarak geçmelidir. çünkü cisim hareket sırasında sonsuza kadar bölünebilecek olan parçaları katedemez. o zaman hareket eden şey de mesafenin bir bölümünü sıçrayarak kateder. örneğin iki fare düşünelim. bu fareler kedi yiyen fare olsunlar.* engellerle dolu kısa bir yol var. bu fareler ikisi de bu engelleri aşarak yolu geçip kediye ulaşacaklar. tamam böyle bir örnek vahşet dolu olacak. hadi tamam peynire ulaşacaklar. sonra bir fare engelleri düz bir şekilde geçmek yerine, farklı bir şekilde, mesela üçgen şeklinde hareket ediyor. böylelikle engelleri de kolay aşıyor olsun. diğer fare ise engelleri düz bir şekilde geçsin. hangisi peynire ilk varan olacaktır? tabi ilk fare yani üçgen bir biçimde hareket eden fare, kendine bir taktik belirlemiştir ve buna göre hareket etmiştir. diğeri düz bir şekilde engelleri aşmaya çalışmıştır. buna göre ilk fare çabuk varmıştır. yani ilk fare, bazı engelleri sıçrayarak peynire ulaşmıştır.
kelâmcıların çoğu, bir cisim, ikinci yere gitmeden üçüncüye varamaz diyerek tafra görüşüne karşı çıkmışlardır.
devamını gör...
geceye bir ağıt şarkısı bırak
devamını gör...
ekşi sözlük
artık burada ismini görmek istemediğim,bıkkınlık veren sözlük.kafadan sonra aklıma bile gelmiyor.kim takar ekşiyi!
devamını gör...
mir (yazar)
koca okyanusta nadir bulunan inci tanesi gibi sözlükte de nadir bulunan yazarlardan. boş işlerle uğraşmadan bilgi birikimini aktarmaya çalışıyor, aklı başında yorumlar yapıyor.
devamını gör...
