ikazlarımıza rağmen güreşen kadın sayısı artıyor
içimden yazıyı yazan beye(!) o hatunlardan biri el-ense çekse keşke, temennisini geçirten başlıktır.
devamını gör...
kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakası (yazar)
doğru bildiğini söyleyen ve kaliteli espriler yapan değerli bir yazardır kendisi.
çoğu konuda kafamız uyuşur kendisiyle, paslaşırız güzel anlaşırız. uzun uzun yıllar yazar umarım.*
çoğu konuda kafamız uyuşur kendisiyle, paslaşırız güzel anlaşırız. uzun uzun yıllar yazar umarım.*
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin
beni de takip etmeyen yazar. siz de sanıyorsunuz ki meja bütün yönetim ekibinin kankası. meh!
iyi niyetli bir yönetici. kibar ve sabırlı da ayrıca. kendisine güzel bir şey yazdığım için hadsizin birinden küfür yemiştim. bu adamdan bile nefret etmeyi başaran varsa ölsün. benden nefret etmeyi başardıysa ona lafım yok bak, o çok olası bir şey*.
iyi niyetli bir yönetici. kibar ve sabırlı da ayrıca. kendisine güzel bir şey yazdığım için hadsizin birinden küfür yemiştim. bu adamdan bile nefret etmeyi başaran varsa ölsün. benden nefret etmeyi başardıysa ona lafım yok bak, o çok olası bir şey*.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
düşündüklerimi açık açık belirtemiyorum, istediğim gibi yaşayamıyorum, giyinemiyorum. yaşım gereği zaten tamamen özgür olamayacağımın bilincindeyim ancak ben yaşadıklarımı yaşıma bağlayamıyorum maalesef. bir t-shirt giymesine bile izin verilmeyen birine kısmen dahi olsa özgür denilebilir mi? hiç sanmıyorum. hayatım yasaklarla dolu, o yasak, bu yasak. artık bu yasakları koruma içgüdüsüne de bağlayamıyorum, sadece kontrolcü bir aileye sahibim.
zaten 2 x kromozomun olunca hayata 1-0 geride başlıyorsun, bunu hepimiz biliyoruz, olaya bir de aile dahil olunca daha da geriye düşüyorum. ben de yaşıtlarım gibi deneyimlemek istiyorum bazı şeyleri, ne bileyim onlarla buluşmak istiyorum, bu bile olmuyor. aileme kızmamam gerektiğinin de farkındayım, onlar akıllarınca beni koruyorlar ama ben bu kadar da korunmak istemiyorum. rüzgarı saçlarımda hissetmek istiyorum, arkadaşlarımı toplayıp oturup onlarla beraber sohbet edebilmek istiyorum, yüz yüze.
ben dışarı çıkacağımı duyduğum zaman titremek istemiyorum mesela, bir şey giyerken 10 defa düşünmek istemiyorum. ailem bunu giyersem bana kızar mı stresini çekmek istemiyorum. çok mu şey istiyorum? balkonuma çıkmak istiyorum, onu dahi yapamıyorum. bu kadarı da abartı değil mi? akıl karı mı? bunu sorguluyorum işte, bu durum bana anormal geliyor.
vaatler havada uçuşuyor, istediğimizi yaparsan sana onu alacağım, en lüks markalardan kıyafet alacağım sana deniliyor. istemiyorum. sanki hayat lüks eşyalardan ibaret, huzurlu olmak istiyorum, isterseniz beni dünyanın en zengin insanı yapın, umurumda değil, stressiz bir hayat istiyorum ben. sadece sorguluyorum. insan evladıyla böyle bir pazarlığa girer mi, girmesi doğru mu? evladını olduğu gibi kabul etmeye çabalamak yerine onu niye manipüle etmeye çalışır insan? hiç mi düşünmez bu yaptıklarım bu çocuğu nasıl etkiliyor diye?
hep aynı şeyleri duyuyorum, ben seni yetiştirememişim, ben bunu hak edecek ne yaptım, sanki dünyanın sonu. bir örtü parçasının bu kadar umursanması beni deli ediyor. her konusu açıldığında daha az ağlamaya başladım. içime öküz oturmuş gibi hissediyorum ama artık ağlamaya bile mecalim kalmadı. hüngür hüngür ağlamak istiyorum ben oysaki, yarınlar yokmuşcasına. ama olmuyor, onu bile beceremiyorum.
özgüvenim kırılıyor, durmadan kendimi sorguluyorum. neden ben bunları yaşıyorum? hak edecek bir haltlar mı yedim? muhtemelen yemişimdir. üzgün değilim, şu an kendimi yorgun da hissetmiyorum, sadece anlam veremiyorum. ben hiçbir zaman açık giyinmedim, yaşıma uygun olmayacak davranışlarda bulunmadım, o zaman sorun ne? olduğum gibi kabul edilemeyecek miyim ben hiç?
eğer bana baş örtmek farz olduysa ne yapmak istediğime karar verebilecek yaştayımdır, değil mi? sorumluysam ne yapabileceğimi tercih edebilecek olgunluktayımdır da. ama onlar işlerine geldiklerinde 10 yaşındaymışım gibi davranıyorlar, işlerine gelmediğinde kocaman genç kız oluyorum, zannedersin 20lerimdeyim. daha reşit bile değilim neyim kocaman kız anlamıyorum. ne çocukluğumu yaşayabiliyorum, ne lise yıllarımın tadını çıkartabiliyorum, e ben ne anladım bu işten?
zaten 2 x kromozomun olunca hayata 1-0 geride başlıyorsun, bunu hepimiz biliyoruz, olaya bir de aile dahil olunca daha da geriye düşüyorum. ben de yaşıtlarım gibi deneyimlemek istiyorum bazı şeyleri, ne bileyim onlarla buluşmak istiyorum, bu bile olmuyor. aileme kızmamam gerektiğinin de farkındayım, onlar akıllarınca beni koruyorlar ama ben bu kadar da korunmak istemiyorum. rüzgarı saçlarımda hissetmek istiyorum, arkadaşlarımı toplayıp oturup onlarla beraber sohbet edebilmek istiyorum, yüz yüze.
ben dışarı çıkacağımı duyduğum zaman titremek istemiyorum mesela, bir şey giyerken 10 defa düşünmek istemiyorum. ailem bunu giyersem bana kızar mı stresini çekmek istemiyorum. çok mu şey istiyorum? balkonuma çıkmak istiyorum, onu dahi yapamıyorum. bu kadarı da abartı değil mi? akıl karı mı? bunu sorguluyorum işte, bu durum bana anormal geliyor.
vaatler havada uçuşuyor, istediğimizi yaparsan sana onu alacağım, en lüks markalardan kıyafet alacağım sana deniliyor. istemiyorum. sanki hayat lüks eşyalardan ibaret, huzurlu olmak istiyorum, isterseniz beni dünyanın en zengin insanı yapın, umurumda değil, stressiz bir hayat istiyorum ben. sadece sorguluyorum. insan evladıyla böyle bir pazarlığa girer mi, girmesi doğru mu? evladını olduğu gibi kabul etmeye çabalamak yerine onu niye manipüle etmeye çalışır insan? hiç mi düşünmez bu yaptıklarım bu çocuğu nasıl etkiliyor diye?
hep aynı şeyleri duyuyorum, ben seni yetiştirememişim, ben bunu hak edecek ne yaptım, sanki dünyanın sonu. bir örtü parçasının bu kadar umursanması beni deli ediyor. her konusu açıldığında daha az ağlamaya başladım. içime öküz oturmuş gibi hissediyorum ama artık ağlamaya bile mecalim kalmadı. hüngür hüngür ağlamak istiyorum ben oysaki, yarınlar yokmuşcasına. ama olmuyor, onu bile beceremiyorum.
özgüvenim kırılıyor, durmadan kendimi sorguluyorum. neden ben bunları yaşıyorum? hak edecek bir haltlar mı yedim? muhtemelen yemişimdir. üzgün değilim, şu an kendimi yorgun da hissetmiyorum, sadece anlam veremiyorum. ben hiçbir zaman açık giyinmedim, yaşıma uygun olmayacak davranışlarda bulunmadım, o zaman sorun ne? olduğum gibi kabul edilemeyecek miyim ben hiç?
eğer bana baş örtmek farz olduysa ne yapmak istediğime karar verebilecek yaştayımdır, değil mi? sorumluysam ne yapabileceğimi tercih edebilecek olgunluktayımdır da. ama onlar işlerine geldiklerinde 10 yaşındaymışım gibi davranıyorlar, işlerine gelmediğinde kocaman genç kız oluyorum, zannedersin 20lerimdeyim. daha reşit bile değilim neyim kocaman kız anlamıyorum. ne çocukluğumu yaşayabiliyorum, ne lise yıllarımın tadını çıkartabiliyorum, e ben ne anladım bu işten?
devamını gör...
yunanlar medeniyet inşa ederken türkler ne yapıyordu
yoğurdu buluyordu, yunan çalıp adını 'yunan yoğurdu' koysun diye...*
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
papağan
papağanlar neredeyse sahipleri kadar uzun süre yaşayabilen canlılardır. evcil papağanların yaşam süreleri doğadaki papağanlara göre daha uzundur. çünkü yırtıcılara yakalanma riski yoktur ve genelde daha az hasta olurlar. yaşam süreleri ise fiziksel büyüklükleriyle bağlantılıdır. her papağan türünün ömrü yaşam kalitesine ve genetik özelliklerine göre değişse de yaklaşık olarak söyleyebileceğimiz bir skala bulunmaktadır. bu skala da papağan türüne göre şöyledir
afrika gri papağanı: 40-60 yıl
amazon papağanı: 25-75 yıl
muhabbet kuşu: 5-18 yıl
caique papağanı: 50 yıl
kanarya: 10 yıl
sultan papağanı: 10-15 yıl
kakadu papağanı: 20-30 yıl
conure papağanı: 10-30 yıl
ekletus papağanı: 30-50 yıl
ispinoz: 5-9 yıl
lori papağanı: 10-30 yıl
cennet papağanı: 10-15 yıl
makav papağanı: 30-50 yıl
güvercin: 15 yıl
senegal papağanı: 50 yıl
devamını gör...
en ahmet kaya özelliğiniz
hep sonradan gelir aklım başıma
hep sonradan
sonradan
hep sonradan
sonradan
devamını gör...
söylenecek çok şey varken susmayı tercih etmek
insan; hep bilmediğinden değil ya, bazen de bildiğinden susar.
edep bilir susar, sabır bilir susar, saygı bilir susar, sevgi bilir susar.
bazen de anlayanı olmadığını bilir, susar...! - murathan mungan
edep bilir susar, sabır bilir susar, saygı bilir susar, sevgi bilir susar.
bazen de anlayanı olmadığını bilir, susar...! - murathan mungan
devamını gör...
türkiye'nin en güzel kadını
devamını gör...
yazarların kendi tipine 10 üzerinden vereceği puan
bir buçuktan iki. iki olmasa bile bir yetmiş beş olur.
devamını gör...
yıldız
oldukça parlak ve büyük olan gök cisimleridir.
güneş de bir yıldızdır.
güneş de bir yıldızdır.
devamını gör...
ümmetin sesi akit'i susturamazsınız
snff, snff ahh din tüccarlığı kokusu alıyorum. devaaam! insanların inançları üzerinden bir yerlere gelmeye devam. inançları kullanarak kendinize destekçi toplamaya devaamm... asıl sorun bunu yapanda değil, bunlara destek verende.
devamını gör...
erotik başlıkların küfür kapsamına alınması gerekliliği
artık sevişme diyemeyecek olan lucifer düşünsün.
*
lucifer'ı üzen, biraz da olmayacak gibi olan yazar beyanı. sonuçta küfür başka bir şey.
*
lucifer'ı üzen, biraz da olmayacak gibi olan yazar beyanı. sonuçta küfür başka bir şey.
devamını gör...
youtube kanalı önerileri
dinler tatihi, mitoloji ve bilim için az aboneli pek bilinmeyen ama kaliteli bir kanal adamlar müzik videosu bile çekiyor.
alabarda
alabarda
devamını gör...
muhafazakar ailenin kızı olmak
lanet olsun size, lanet olsun bu zihniyete.
hayatımı mahvettiniz, ilk tanımda yazdığım gibi sizden ikinci bir hayat da istemiyorum. sadece çekin o kirli ellerinizi üstümden ve beni rahat bırakın.
her adımımı, her hareketimi, her isteğimi ve her yaptığımı size beğendirmek istemiyorum.
sizin doğrularınız benim doğrularım değil.
benim hayatım sizin hayatınız değil..
ben bir bebek değilim.
sizin bir uzantınız değilim.
akılsız ve bencil de değilim.
'iyiliğini düşünüyoruz' yaftasıyla beni gün ve gün pasifleştirdiniz. şimdi istediğim üniversiteye bile sırf başka şehirde ve ben erkek değilim, tek başıma gidemem diye göndermiyorsunuz.
mezuna kalayım, sizden kuruş para almam yemin ederim yük olmayacağım size diyorum, "seni bir sene daha mezuna bırakmayız" diyorsunuz.
gözyaşlarım, çığlıklarım, istediklerim ve hislerim hiç umrunuzda değil. hiç olmadı, onu da biliyorum.
eskiden bu zihniyetle savaşacağım kendi hayatımı kurup başka kızlara yardım edeceğim diyordum, artık ona da gücüm var mı bilmiyorum.
sadece ve sadece başımda "kapan, sesli gülme, düzgün otur, dışarı çıkma, çıkarsan uzaklaşma, tırnaklarını kes, oje sürme" diyen insanlar olmasın ve bunlar benim seçimime bıraksın istedim..
yaşamayı hep çok sevdim, seviyorum da. intihar etmek hiç istemiyorum. ama bir gün edersem ve hepiniz duyar da katil kim diye sorarsanız, katilimi uzaklarda aramayın.
benim katilim evimde, yanıbaşımdaki babamdır.
hayatımı mahvettiniz, ilk tanımda yazdığım gibi sizden ikinci bir hayat da istemiyorum. sadece çekin o kirli ellerinizi üstümden ve beni rahat bırakın.
her adımımı, her hareketimi, her isteğimi ve her yaptığımı size beğendirmek istemiyorum.
sizin doğrularınız benim doğrularım değil.
benim hayatım sizin hayatınız değil..
ben bir bebek değilim.
sizin bir uzantınız değilim.
akılsız ve bencil de değilim.
'iyiliğini düşünüyoruz' yaftasıyla beni gün ve gün pasifleştirdiniz. şimdi istediğim üniversiteye bile sırf başka şehirde ve ben erkek değilim, tek başıma gidemem diye göndermiyorsunuz.
mezuna kalayım, sizden kuruş para almam yemin ederim yük olmayacağım size diyorum, "seni bir sene daha mezuna bırakmayız" diyorsunuz.
gözyaşlarım, çığlıklarım, istediklerim ve hislerim hiç umrunuzda değil. hiç olmadı, onu da biliyorum.
eskiden bu zihniyetle savaşacağım kendi hayatımı kurup başka kızlara yardım edeceğim diyordum, artık ona da gücüm var mı bilmiyorum.
sadece ve sadece başımda "kapan, sesli gülme, düzgün otur, dışarı çıkma, çıkarsan uzaklaşma, tırnaklarını kes, oje sürme" diyen insanlar olmasın ve bunlar benim seçimime bıraksın istedim..
yaşamayı hep çok sevdim, seviyorum da. intihar etmek hiç istemiyorum. ama bir gün edersem ve hepiniz duyar da katil kim diye sorarsanız, katilimi uzaklarda aramayın.
benim katilim evimde, yanıbaşımdaki babamdır.
devamını gör...
7 şubat 2021 takvim gazetesi'nin alışveriş tavsiyeleri
365 günün 302 günü "emekliye zam müjdesi" veren gazete(!)nin yeni icraatı.
link
bu kadar çok zam alan emekli neden üzülecekmiş ki markete girerken?
link
bu kadar çok zam alan emekli neden üzülecekmiş ki markete girerken?
devamını gör...
güne bir başkent bırak
costa rica-san jose.
devamını gör...
peptik ülser
gastritin ilerlemesiyle oniki parmak bağırsağının başlangıcında, mide içinde ve yemek borusunun alt ucunda mukoza harabiyeti sonucu oluşan hastalıktır. iç doku mukusla korunmanın yanında; oniki parmak bağırsağından ve pankreas ile safradan salgılanan bikarbonattan zengin alkali sıvıların salgılanmasıyla korunur. ancak mideden salınan yüksek asit salgısı ve bununla ilişkili olan pepsin miktarının artması, aspirin, alkol, sigara gibi irritasyonlar, kan akımının azalması, mukus salgısının azalması ve bakteriyel enfeksiyonlar (helicobacter pylori) gibi çeşitli faktörler oniki parmak bağırsağında asit dengesinin ve mukoza bariyerinin koruma etkinliğinin bozulmasına neden olur. bunun sonucunda midenin güçlü asidik sindirim sıvıları epitel hücrelerini sindirerek epitel altındaki dokulara zarar verir ve bu durum peptik ülsere yol açar.
devamını gör...
