'referans' olarak tanımlanıp masum gösterilmeye çalışılan bir yöntemdir.

genellikle ahlaksızlığın diz boyu olduğu ülkelerde görülür.

ilkokul mezunu bir sporcunun br devlet bankasının yönetim kuruluna atanması örnek olarak gösterilebilir.
devamını gör...

3 gün 3 gece sürüp 33 yazarın uçurulmasına sebep olmazsa tadı olmayacak tartışmadır.(u: hehehe(;)
devamını gör...


önemli olan kendinize yalan söylememeniz. kendi kendine yalan söyleyip, söylediği yalana inanan kimse sonunda işi kendi çevresindeki gerçekleri tanımamaya, bunun sonucu olarak da kendisine ve çerçevesindekilere saygı duymamaya dek vardırır.

(bkz: karamazov kardeşler)
devamını gör...

ben bu adamdan korkuyorum, görsem yolumu değiştiririm. niye baktın kardeş ümüğünü sıkarım diyebilir çeteyi toplayıp dövebilir. dövdükten sonra bayıltana kadar konuşabilir. ayıltıktan sonra pardon çok sinirliydim yanlışlıkla oldu babacan deyip tokalaşabilir her halükarda oturup çay içerseniz ama bu adamla.
devamını gör...

bir kötü ilişki deneyimi bir daha kimseyle muhatap olmamaya bile iter.
karşımda sürekli kıskanc normal sıradan giysem bile oran belli buran belli diye huzur vermeyen bir tipti. ( benim bir anatomim var elbette belli olur tek kişilik çadır giymem gerekir belli olmamasi için)

kadin-erkek, genç-yaşlı tüm arkadaşlarım, hatta kardeşlerim ve kuzenlerimle bile arama barikat ördü. "kimseye zaman ayırma kıskanıyorum tüm zamanın benim olmalı" deyip durdu.

inançsızlığıma saygı duymayıp sürekli imana davet eder,her dakika ilgi ister, saçma kavgalari ( ki beni tanıyanlar bilir ben kavga bile etmem tartışma sevmem uzaklaşırim) saatlerce uzatip ağlama krizlerine sokan bir tipti. ben kavgadan gerilirim, tamam iki atışırsın biter. saatlerce süren kavga çekilir degil benim için.

sonuçta böyle bir şeyin içinde bir daha olacağıma lanet olsun ben kedilerimle takılır ölürüm, kimseyle uğraşmam boyutuna bile getirdi.

bir daha asla ve kat'â hayatıma kimseyi almam. yalnızlığım ve ben mutluyuz.

edit: taşınmış tanım, başlık sahibi ben değilim.
devamını gör...

senin allah belanı versin mall!
devamını gör...

fakirlik teşhisi yapabilmek için gerekli semptomlar.

-100 tl'ye bir poşeti bile dolduramadan marketten çıkmak,
- yakın ve orta mesafeleri tasarruf amacıyla yürüyerek gitmek,
- taksiye binememek,
- araba olduğu halde toplu taşıma aracı kullanmak,
- alimünyum tencere kullanmak,
- sobalı evde oturmak,
- kredi kartı borcunun asgarisini anca denk getirmek,
- ihtiyaçları aylara bölerek karşılamak,
- mecburiyetten tutumlu yaşamak vb. uzatmakta sınır tanımayacağım liste.

edit: erkeklerin evlenirken çalışan eş arama kriterinin başlıca sebebi, fakirliğe mahal vermemekten ziyade geçinebilmek olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

derli, toplu, aklı başında, mantıklı, eğlenceli burç.
bakalım kaç kişiyiz.
devamını gör...

yazmaktan ibarettir. bazen yanılsamalar olur ancak gerçeğin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. burası reklamdır, fragmandır.
devamını gör...

akışkanlar dinamiğinde bernoulli prensibi, sürtünmesiz bir akış boyunca, akışkanın hızında da gerçekleşen artışın aynı anda ya basınçta ya da akışkanın potansiyel enerjisinde azalmaya neden olduğunu ifade eder. yani hız ve basınç ters orantılıdır.

adını bu prensibi bulan isviçreli* (bazı yerlerde hollanda-isviçre kırması olarak geçer) bilim adamı daniel bernoulli' den alır. prensibin en kolay anlatımı uçağın nasıl uçtuğunu açıklamak olabilir.

uçaklarda bulunan kanatların altı nispeten düz, üst tarafı ise eğimli olacak şekilde yapılır. uçak kalkış için hızlandığında kanadın üst tarafının eğimli yapısından dolayı buradaki hava hızı, alt tarafından daha fazla olur. basınç hız ile ters orantılı olduğu için kanat üstünde ki basınç, altındakine göre daha azalır, hız arttıkça bu basınç farkı daha da artar ve belirli bir seviyeye gelince oluşan kaldırma kuvveti ile uçağımız uçar.

uçak kanadına etki eden kuvvetlerin daha iyi anlaşılması için bir de şekil bırakalım.

özellikle yarış arabalarında arka tarafta bulunan kanatlar ise arabanın havalanmasını önlemek için uçak kanadının ters çevrilmiş şekli olarak tasarlanır. bu sefer alçak basınç kanadın altındadır, bu şekilde yukarıdan araba yere doğru bastırılır.
devamını gör...

stanislaw lem tarafından 1961'de kaleme alınan bilim kurgu romanı. andrei tarkovsky'nin 1972 sinema uyarlamasıyla da bilinir.

yüzeyi okyanusla kaplı bir gezegeni araştırmaya giden bir grup bilim insanını konu alır. ana karakterimiz istasyondaki diğer karakterlerin garip davranışlarını anlamaya çalışırken kendi zihninde de sıra dışı olaylar vuku bulmaya başlar.

kitap sürükleyici bir hikayeye ve güzel karakterlere sahip. aynı zamanda bazı bölümlerde inanılmaz detaylı betimlemeler var. kesinlikle okunmaya değer bir eser.
devamını gör...

çok tatlış, minnoş bir yazarımız. her şey tanım girmek değil bre ahali! adamlar güzel gönülleriyle de kalite salgılayabiliyor.

varlığı daim olsun, umarım her günü ayrı güzel geçer. sevgiler. *
devamını gör...

pembe, açık mavi, mor gibi seçenekleri olsaydı seve seve 8bin kullanılabilir karmamı harcayabileceğim, yalnızca 30 gün süren, sözlüğün medarı iftiharı olan özellik.

ilk alan kişi kayıtlara göre ıvanmılınskı, ondan sonra meja hanımcığım geliyor. nasıl hissettirdiğini onlara sormamız lazım. yalnız şöyle bir şey var ve muhtemelen birçok kişi bu konuda hemfikiriz; yeşil fazla şey. şey işte. şunu bir mor yapın, ne bileyim renk seçimini kendimizin yapabileceği bir buton olsun ya da. tabii, turuncu, sarı ve lacivert olmasın. mor için de iko ile anlaşabiliriz sanırım.

iko lütfen çeşitli renkler, ne olursun, çeşit.
devamını gör...

mutfağa giden varsa bana çay koyabilir mi? üç şekerli olsun.
devamını gör...

planlarını kimseye söyleme.insanlar iyi şeyleri mahvederler.
devamını gör...

kilise kapısından adımını dışarı attığında kıyameti izlemekten başka bir düşünce yoktu aklında. kendi kişisel kıyametini yaşadıktan sonra evrensel bir kıyameti göğüslemek o kadar kolay geliyordu ki ona kilisenin yıkılırken çıkardığı çatırtıları bile umursamadı. geriye dönüp baktığında kilisenin yerinde birkaç dua tortusu kalmıştı sadece. kilise kalıntısı birkaç duayı arkasına alıp evrensel kıyametin törensel şamatasını izlemek için şehir merkezine doğru yürümeye başladığında kimsenin kimseyi tanımadığını fark etti ve bunun kıyamet öncesinde de farklı olmadığını düşünerek adımlarını yavaşlattı. yürüme hızı ile hatırlamak ve unutmanın organik bağının farkında olduğu için yavaşlatmıştı adımlarını ancak daha büyük bir sorun vardı kafasını kurcalayan; neyi hatırlaması gerektiğini bir türlü hatırlayamıyordu. hatırlayamadıkça yürüyüş hızını artırmaya başladı ve hızlandıkça unutmak ağır basmaya başladı. bu döngü içinde asla hatırlayamayacağını anladı. elini cebine soktu, belki hızını kesmek için. ve parmakları sivri ve soğuk bir şeylere dokundu. çıkarıp baktığında dört tane çivi gördü. neden cebinde dört çivi olsundu ki? dört çivi ile ne yapılabilirdi ki? acaba işiyle ilgili bir şey miydi? acaba ne iş yapıyordu? ya da bir işi var mıydı? kim olduğunu bile tam anımsamadığına aydığında kıyamet aydınlığı, dünya dedikleri bu zindandan hallice kutunun altını üstüne getirmekle meşguldü.
devamını gör...

evet o benim. * ara ara bir çoğunu indirip denedim, sonra kaldırdım. kokpite ve kapak fotoğrafına kafa sözlük'ün bannerlarını koydum. şimdi yine bir tane daha rozet indirip profil resmi yaptım. aynı kişisel iletimi düzeltip yine kapak fotoğrafıma koydum. *

edit: kapak fotoğrafındaki yazıyı da değiştirdim. *
devamını gör...

bedenimizin toprakta, ruhumuzun boşlukta kaybolmasıdır.
devamını gör...

gayet normal karardır. sokağa çıkma yasağı varken motorlu araç kullanmadan alışverişe gidebiliyor musun? evet. bu da sorun olmamalı. zaten akıllı bir insan kalabalık yerlere girmez. yani cuma namazının serbest bırakılması sorun değil. olay insanlarda bitiyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim