normal sözlük yazarlarının meslekleri
ben neden bilmiyorum çok daha genç bir platform zannetmişim burayı bir öğrenci olarak. ama böylesi beni daha mutlu etti zira daha tecrübeli insanların da fikirlerini okuyabileceğim.
devamını gör...
afgan tacizcinin saldırdığı kızın vefat ettiği iddiası
kocaeli’nde, afganistan uyruklu a.m.’nin (20) cinsel istismarda bulunmaya çalıştığı, direnince de başını taşla ezdiği 17 yaşındaki a.a.’nın kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiği iddiasıdır .
zamanında sormuştum,bizim ülkemizin insanın “isyan eşiği “ var mıdır diye, anladımki yokmuş.
yazık oldu genç kızımıza.
buradan
alkolün etkisiyle bayan hoşuma gitti ve takip ettim. arkadan kafasına taşla vurdum .yüz üstü düştü. pantolonunu ve iç çamaşırını çıkardım. direnmeye çalışınca kafasına taşla yine vurdum. daha sonra çığlıklarına etraftan sesler gelince pantolonu geri giydirdim. yolun kenarına taşıdım.
not: mor isimli arkadaşın uyarısı nedeniyle başka kaynak aradığımda durumu ile ilgili detaylı bir bilgiye ulaşılmıyor. sözcü gazetesinin haberinde yoğun bakımda uyutulduğu yönünde bir bilgi var sadece. umarım ölmemiş ve yoğun bakımdadır ve hayata döner.
not: bölgeden olaya dair detaylı bilgisi olan bir arkadaş iki konuda uyardı, birincisi kıza aslında saldırganın tecavüz ettiği ama büyük baskı altında tutulan yetkililerin bunun aile ve halkı galeyana getirmemek adına başta açıklamadıklarını ki , olayı haberleştiren yerel kocaeli gazetesi manşete bunu yazmış :
kocaeli'de afgan uyruklu şahıs kız çocuğuna tecavüz etti! 17 yaşındaki ayşegül’ün ailesi ile görüştüğü belirten chp’li soyluçiçek , “gebze pelitli köyü’nde tecavüz vakası yaşandı. olayın başrolünde yine afganlılar var. hükümetin suriyeli ve afgan politikası acilen değiştirilmeli. toplumun temeline dinamit koyan bu anlayış acilen değiştirilmeli. bu duruma yol açan, bu kişilere cesaret veren istanbul sözleşmesi’nin ihlali ve iptali ile yanlış dış politikalar olmuştur.”
buradan
ikincisi de, göçmenler derneğinin görevlendirdiği avukatların konunun büyütülmemesi adına çeşitli girişimlerde bulunduğu ve bu konuda bir yayın yasağının çıkarılması için başvuruda bulunmuş olmaları. bunu şundan dolayı anlatıyorum, ulusal basında bu konuda doğru düzgün hiç bir haber çıkmıyor. ama bunun mağduriyeti bu ülkenin yurttaşlarının mağduriyetidir. iktidardaki esir alınmışların efendilerince kendilerine verilen yeni görevi ağustos sonunda oradan tamamen çekilecek olan abd askerleri yerine , afganistan’a asker olarak bizim çocuklarımızı yollamak oldu. milis savunma bakanlığının resmî iletişim kanallarından afgan kardeşlerimiz paylaşımı yapması sonrası ülkemize kontrolsüzce bir afgan akışı başladı, bütün bu olayların kaynağında kontrolsüz gibi görünen ancak gerek ab’ye verilen sözler gerekse iktidarın yolsuzlukları sonrasında rehin alınması sebebiyle mecbur bırakıldığı ülkemiz adına rezalet bir yöne evrilen saçma göçmen politikası yatıyor. bu olayın özelinde lütfen buna dikkat ediniz…
kocaeli'de afgan kaçağın saldırısına uğrayan ayşegül, bitkisel hayata girdi! kocaeli gebze'de evine giderken kaçak yollarla türkiye'ye giren bir afgan'ın saldırısına uğrayan ve ağır yaralanan 17 yaşındaki ayşegül'ün sağlık durumuna dair yeni bir gelişme yaşandı. 17 yaşındaki ayşegül'ün bitkisel hayata girdiği öğrenildi.
buradan
zamanında sormuştum,bizim ülkemizin insanın “isyan eşiği “ var mıdır diye, anladımki yokmuş.
yazık oldu genç kızımıza.
buradan
alkolün etkisiyle bayan hoşuma gitti ve takip ettim. arkadan kafasına taşla vurdum .yüz üstü düştü. pantolonunu ve iç çamaşırını çıkardım. direnmeye çalışınca kafasına taşla yine vurdum. daha sonra çığlıklarına etraftan sesler gelince pantolonu geri giydirdim. yolun kenarına taşıdım.
not: mor isimli arkadaşın uyarısı nedeniyle başka kaynak aradığımda durumu ile ilgili detaylı bir bilgiye ulaşılmıyor. sözcü gazetesinin haberinde yoğun bakımda uyutulduğu yönünde bir bilgi var sadece. umarım ölmemiş ve yoğun bakımdadır ve hayata döner.
not: bölgeden olaya dair detaylı bilgisi olan bir arkadaş iki konuda uyardı, birincisi kıza aslında saldırganın tecavüz ettiği ama büyük baskı altında tutulan yetkililerin bunun aile ve halkı galeyana getirmemek adına başta açıklamadıklarını ki , olayı haberleştiren yerel kocaeli gazetesi manşete bunu yazmış :
kocaeli'de afgan uyruklu şahıs kız çocuğuna tecavüz etti! 17 yaşındaki ayşegül’ün ailesi ile görüştüğü belirten chp’li soyluçiçek , “gebze pelitli köyü’nde tecavüz vakası yaşandı. olayın başrolünde yine afganlılar var. hükümetin suriyeli ve afgan politikası acilen değiştirilmeli. toplumun temeline dinamit koyan bu anlayış acilen değiştirilmeli. bu duruma yol açan, bu kişilere cesaret veren istanbul sözleşmesi’nin ihlali ve iptali ile yanlış dış politikalar olmuştur.”
buradan
ikincisi de, göçmenler derneğinin görevlendirdiği avukatların konunun büyütülmemesi adına çeşitli girişimlerde bulunduğu ve bu konuda bir yayın yasağının çıkarılması için başvuruda bulunmuş olmaları. bunu şundan dolayı anlatıyorum, ulusal basında bu konuda doğru düzgün hiç bir haber çıkmıyor. ama bunun mağduriyeti bu ülkenin yurttaşlarının mağduriyetidir. iktidardaki esir alınmışların efendilerince kendilerine verilen yeni görevi ağustos sonunda oradan tamamen çekilecek olan abd askerleri yerine , afganistan’a asker olarak bizim çocuklarımızı yollamak oldu. milis savunma bakanlığının resmî iletişim kanallarından afgan kardeşlerimiz paylaşımı yapması sonrası ülkemize kontrolsüzce bir afgan akışı başladı, bütün bu olayların kaynağında kontrolsüz gibi görünen ancak gerek ab’ye verilen sözler gerekse iktidarın yolsuzlukları sonrasında rehin alınması sebebiyle mecbur bırakıldığı ülkemiz adına rezalet bir yöne evrilen saçma göçmen politikası yatıyor. bu olayın özelinde lütfen buna dikkat ediniz…
kocaeli'de afgan kaçağın saldırısına uğrayan ayşegül, bitkisel hayata girdi! kocaeli gebze'de evine giderken kaçak yollarla türkiye'ye giren bir afgan'ın saldırısına uğrayan ve ağır yaralanan 17 yaşındaki ayşegül'ün sağlık durumuna dair yeni bir gelişme yaşandı. 17 yaşındaki ayşegül'ün bitkisel hayata girdiği öğrenildi.
buradan
devamını gör...
geceye bir fotoğraf bırak
sevgili sözlük ahalisinin gece yarıları belki son sigaralarını, belki güzel bir manzarayı buraya ekleyerek gecemizi güzelleştirebileceği başlık.
edit: arkadaşlar ben bilmediğimden yükleyemedim siz de mi bilmiyorsunuz.
edit: arkadaşlar ben bilmediğimden yükleyemedim siz de mi bilmiyorsunuz.
devamını gör...
insanı mahcup eden şeyler
toplulukta kurduğum her cümlenin ardından kızımın öyle değil demesi.
devamını gör...
8 haziran 2021 kamberliğe terfi etmem
benim gözlüklü şirin olmuş olmam kadar güzel değildir, diss'siz olmaz. *
tebrikler.
tebrikler.
devamını gör...
ölmenin en iyi yanı
bunu hiçbir zaman bilemeyecek olmandır.
devamını gör...
nazım hikmet ran
şairin hayatındaki en önemli kırılma noktası, kurtuluş savaşı sırasında anadolu'da inebolu'ya geçtiğinde orada almanya'dan gelmiş spartakisler isimli birinci dünya savaşı sırasında almanya'da kurulan marksist örgüt ile karşılaşması. burada 19 yaşındayken sosyalist düşünceyle tanışmış. sonrasında, bolu'da bir müddet öğretmenlik yapar ve ardından rusya'da bir üniversitede ekonomi okuduktan sonra tamamen komünist olur.
devamını gör...
izmirlilerin kendilerini üstün görme çabası
üstün görmüyorlar sadece şehirlerine çok sahip çıkıyorlar ki haklılar da bence. ülkede en güzel, en rahat edebileceğiniz, belki de en özgür olabileceğiniz şehirdir izmir.
devamını gör...
başkasının yazdığı entry'yi silmek
(bkz: seni hemen mod yapalim)
devamını gör...
athabaskan
kuzey amerika'da yaşayan, athabaskan dil ailesine ismini veren bir kızılderili kabilesidir.
a.b.d'nin alaska eyaleti ve kanada'nın kuzey bölgeleri ve british columbia, alberta eyaletlerinde yaşıyorlar. kendilerine insan anlamında dene diyorlar ama cree kabilesi onların yaşadıkları bölgede bulunan bir göle athapaskaw demiş ve kabilenin adı böyle kalmış.
bir zamanlar çoğu athabaskan yerlisi, yav burası ne pislik, ne lanet bir yer devamlı soğuk, kar, kış, devamlı balık yemek... bıktık artık deyip ayrılmaya karar vermişler. ama athabaskan reisi, yav nereye gidiyorsunuz gün gelecek burada kurulan kanada devleti dünyada en iyi on ülkeden biri olacak, dünyanın dandik ülkelerinden gençler ne olur bizi al kanada diye yalvaracak ama kanada her on kişiden dokuzuna red verecek, buraları terketmeyin demiş.
ama çoğu başlarım kanadasına demiş ve güneye doğru yola çıkmışlar. alberta'nın güneyine gelmeleri yaz mevsimini bulmuş, rocky dağlarının manzarası, göller, yemyeşil ovalar, meyveler, başta bizon birçok değişik av hayvanı bulmuşlar. tabi onları avlayan blackfoot kabilesini görmüşler ve bazı athabaskan'lar onlardan çok etkilenmiş ve onlar gibi olalım, burada kalalım, burası çok güzel ve hâla kanadadayız, torunlarımız güzel bir ülkede yaşar demişler. ama yine kış gelmiş ve kabilenin çoğu amannnn iyi, güzel ama hâla kar, kış hadi daha güneye gidelim demişler. her üç kişiden ikisi yola çıkmış. geride kalan kabileye sarcee demişler ve onlar hep blackfoot'larla yaşayıp onlar gibi ova yerlisi olmuşlar.
güneye gidenler daha sıcak, daha sıcak derken taaa meksika sınırına arizona, new mexico'ya kadar gitmişler. meksika çölünün sıcağını görünce oh be dünya varmış, lanet gelsin alaska'yada, kanada'yada demişler. geldikleri bölgede pueblo yerlieri yaşıyormuş. bunlar taştan evlerde, köylerde oturan, tarım yapan, meyve bahçeleri olan, halı kilim dokuyan koyun sürüleri olan değişik bir kabileymiş. bazı athabaskan'lar bu kabileden çok etkilenmiş ve onlar gibi olalım demişler. koyun sürüleri sahibi olup, meyve ağaçları diken, tarım yapan bu gruba navajo denmiş.
ama bazı athabaskan'lar, bu ne lo böyle, delikanlı adam koyun peşinde koşup, tarlada çapa yaparmı demişler ve onlardan ayrılıp avcı, toplayıcı, gaspçı, asan, kesen, delikanlı savaşçılar olarak yaşamışlar. bu son gruba da apache denilmiş.
böylece athabascan dili alaskanın ücra bir köşesinde konuşulan dil iken, bütün kuzey amerikaya yayılmış, hatta ikinci dünya savaşında haberleşmede navajo dili kullanılmış ve japonlar mesajları bir türlü çözememiş.
a.b.d'nin alaska eyaleti ve kanada'nın kuzey bölgeleri ve british columbia, alberta eyaletlerinde yaşıyorlar. kendilerine insan anlamında dene diyorlar ama cree kabilesi onların yaşadıkları bölgede bulunan bir göle athapaskaw demiş ve kabilenin adı böyle kalmış.
bir zamanlar çoğu athabaskan yerlisi, yav burası ne pislik, ne lanet bir yer devamlı soğuk, kar, kış, devamlı balık yemek... bıktık artık deyip ayrılmaya karar vermişler. ama athabaskan reisi, yav nereye gidiyorsunuz gün gelecek burada kurulan kanada devleti dünyada en iyi on ülkeden biri olacak, dünyanın dandik ülkelerinden gençler ne olur bizi al kanada diye yalvaracak ama kanada her on kişiden dokuzuna red verecek, buraları terketmeyin demiş.
ama çoğu başlarım kanadasına demiş ve güneye doğru yola çıkmışlar. alberta'nın güneyine gelmeleri yaz mevsimini bulmuş, rocky dağlarının manzarası, göller, yemyeşil ovalar, meyveler, başta bizon birçok değişik av hayvanı bulmuşlar. tabi onları avlayan blackfoot kabilesini görmüşler ve bazı athabaskan'lar onlardan çok etkilenmiş ve onlar gibi olalım, burada kalalım, burası çok güzel ve hâla kanadadayız, torunlarımız güzel bir ülkede yaşar demişler. ama yine kış gelmiş ve kabilenin çoğu amannnn iyi, güzel ama hâla kar, kış hadi daha güneye gidelim demişler. her üç kişiden ikisi yola çıkmış. geride kalan kabileye sarcee demişler ve onlar hep blackfoot'larla yaşayıp onlar gibi ova yerlisi olmuşlar.
güneye gidenler daha sıcak, daha sıcak derken taaa meksika sınırına arizona, new mexico'ya kadar gitmişler. meksika çölünün sıcağını görünce oh be dünya varmış, lanet gelsin alaska'yada, kanada'yada demişler. geldikleri bölgede pueblo yerlieri yaşıyormuş. bunlar taştan evlerde, köylerde oturan, tarım yapan, meyve bahçeleri olan, halı kilim dokuyan koyun sürüleri olan değişik bir kabileymiş. bazı athabaskan'lar bu kabileden çok etkilenmiş ve onlar gibi olalım demişler. koyun sürüleri sahibi olup, meyve ağaçları diken, tarım yapan bu gruba navajo denmiş.
ama bazı athabaskan'lar, bu ne lo böyle, delikanlı adam koyun peşinde koşup, tarlada çapa yaparmı demişler ve onlardan ayrılıp avcı, toplayıcı, gaspçı, asan, kesen, delikanlı savaşçılar olarak yaşamışlar. bu son gruba da apache denilmiş.
böylece athabascan dili alaskanın ücra bir köşesinde konuşulan dil iken, bütün kuzey amerikaya yayılmış, hatta ikinci dünya savaşında haberleşmede navajo dili kullanılmış ve japonlar mesajları bir türlü çözememiş.
devamını gör...
entelektüel
kökeni latincedir. latince intellegere anlamak, intellectus anlayış kelimesi intellectualis yani anlayışa sahip olan kişi demektir.entelektüel kelimesi orta çağda fransızca ve ingilizce'de kullanılmakla birlikte kelime asıl olarak 19. yüzyılda popüler hale gelmiştir.
entelektüel iki anlama gelir.
1- idrak etme, anlama, sorgulama ve akıl ile kavramayla ilgili olan anlamına gelir. çocukların entelektüel aktivitelere katılması onların zihinsel gelişimi için önemlidir.
2-kişinin belli bir konuda çok gelişmiş bir idrak ve anlama yeteneğine işaret eder. kelimenin bu anlamda kullanımında entelektüel olarak kabul edilen kişi o konuda derin anlayışa sahip, eleştirel bir düşünceyle konulara yaklaşan, araştıran ve o konuda söz sahibi kişidir. modern çağ entelektüelleri arasında noam chomsky, umberto eco, germaine greer, andy clark,allan gibbard , julia kristeva vb.
türkiye'de ise entelektüel kelimesi içi boşaltılmış kavramlardan biridir. elinizi sallasanız entellektüele çarpar. bizim entelektüellerin o konuda derin bir anlayışa, kavrayışa ihtiyacı yoktur çünkü o zaten her şeyi anlamıştır. entelin dantelli olması gerektiğinin farkındadır.
entelektüelin ihtiyacı olan her şey elinin altındadır.
fular, eşarp, gözlük, pipo gibi aksesuarlardan en az birine sahip olmak. pis cahilleri aşağılamak, cehalet mutluluktur tarzında eleştirilerde bulunmak.
her fırsatta zekası ve entelektüelliği nedeniyle yalnızlığa ve mutsuzluğa mahkum hayatından şikayet etmek. asla başarısızlığın, yalnızlığın ve mutsuzluğunun gerçek sebeplerinden bahsetmemek.
entelektüelin kutsal kitapları listesinden üç beş tanesini anlamadan bile olsa hasbelkader okumuş olmak.
bizim entelektüeller anlama, kavrama, sorgulama bölümlerini atladıklarından, okumak cehaleti almaz lafını anlamamışlardır. türk entelektüelinin cahille ve cehaletle olan ilişkisinin adı ironidir.
türkiye'de kitabı yayımlanmış herkes ( bu kitap temel fıkraları ya da fal bakmanın sırları hakkında olsa bile , hatta baskı parasını kendi ödemiş olsa bile ) entellektüeldir.
ottan boktan bir sayfa bile olsa köşe yazısı yazanlar, tartışma programlarına konuk çıkan tüm yorumcular entellektüeldir.
hatta bildiğin üniversite mezunu olmanın dışında bir özelliği olmayan herkes entelektüeldir. kısacası denizde kum bizde entellektüel bolluğu vardır. an itibariyle dünyanın en çok entellektüele sahip ülkesiyiz.
entelektüel iki anlama gelir.
1- idrak etme, anlama, sorgulama ve akıl ile kavramayla ilgili olan anlamına gelir. çocukların entelektüel aktivitelere katılması onların zihinsel gelişimi için önemlidir.
2-kişinin belli bir konuda çok gelişmiş bir idrak ve anlama yeteneğine işaret eder. kelimenin bu anlamda kullanımında entelektüel olarak kabul edilen kişi o konuda derin anlayışa sahip, eleştirel bir düşünceyle konulara yaklaşan, araştıran ve o konuda söz sahibi kişidir. modern çağ entelektüelleri arasında noam chomsky, umberto eco, germaine greer, andy clark,allan gibbard , julia kristeva vb.
türkiye'de ise entelektüel kelimesi içi boşaltılmış kavramlardan biridir. elinizi sallasanız entellektüele çarpar. bizim entelektüellerin o konuda derin bir anlayışa, kavrayışa ihtiyacı yoktur çünkü o zaten her şeyi anlamıştır. entelin dantelli olması gerektiğinin farkındadır.
entelektüelin ihtiyacı olan her şey elinin altındadır.
fular, eşarp, gözlük, pipo gibi aksesuarlardan en az birine sahip olmak. pis cahilleri aşağılamak, cehalet mutluluktur tarzında eleştirilerde bulunmak.
her fırsatta zekası ve entelektüelliği nedeniyle yalnızlığa ve mutsuzluğa mahkum hayatından şikayet etmek. asla başarısızlığın, yalnızlığın ve mutsuzluğunun gerçek sebeplerinden bahsetmemek.
entelektüelin kutsal kitapları listesinden üç beş tanesini anlamadan bile olsa hasbelkader okumuş olmak.
bizim entelektüeller anlama, kavrama, sorgulama bölümlerini atladıklarından, okumak cehaleti almaz lafını anlamamışlardır. türk entelektüelinin cahille ve cehaletle olan ilişkisinin adı ironidir.
türkiye'de kitabı yayımlanmış herkes ( bu kitap temel fıkraları ya da fal bakmanın sırları hakkında olsa bile , hatta baskı parasını kendi ödemiş olsa bile ) entellektüeldir.
ottan boktan bir sayfa bile olsa köşe yazısı yazanlar, tartışma programlarına konuk çıkan tüm yorumcular entellektüeldir.
hatta bildiğin üniversite mezunu olmanın dışında bir özelliği olmayan herkes entelektüeldir. kısacası denizde kum bizde entellektüel bolluğu vardır. an itibariyle dünyanın en çok entellektüele sahip ülkesiyiz.
devamını gör...
maria mena
1986 norveç doğumlu kadın vokalist. just hold me şarkısıyla gönüllerde taht kurmuştur.
muhteşem bir sese ve akıp giden söz yazabilme yeteneğine sahip olduğunu düşündüğümdür.
muhteşem bir sese ve akıp giden söz yazabilme yeteneğine sahip olduğunu düşündüğümdür.
devamını gör...
sözlükte yazar kovalamak
sevilen kafa sözlük yazarının başlıklara girdikten sonra sağ bölümde aranıp onun tanımının aranması. sözlüğün sol üst bölümünde yer alan takip seçeneğine girip arada acaba nerde yazmış, ne yazmış diye tanımları kurcalamak.
devamını gör...
unesco listesindeki tarihi yoros kalesi'ne sprey boyayla yazı yazanlar
yoros kalesi, istanbul'da anadolukavağı sırtlarında, doğu roma döneminden kalma ve eski dönemlerde kutsal sayılan bir kaledir. adının antik çağ tanrılarından zeus'un sıfatı olan "uygun rüzgarlar" anlamına gelen ourios'tan geldiği iddia edilir. "dağ" anlamındaki oros'tan geldiği de düşünülmektedir. kalenin deposunda tutulan 661 tarihî eser 2 şubat 2015'te çalınmıştı.
tarihi kaleyi ziyaret eden bazı ziyaretçiler, duvarlara sprey boyalarla yazılar yazdı. kalenin içinde çöplerin oluşturduğu kirlilik göze çarparken, meşrubat kutuları, cam şişeler ve plastik atıkların fazlalığı tarihi alanın hoyratça kullanıldığını gösteriyor.kaynak haber ve video
sadece bu kaleye değil birçok tarihi esere yazı yazanlar madem ki yazı yazmaya meraklısınız sanal ortamda yazın. kalenin eski bir videosu.
tarihi kaleyi ziyaret eden bazı ziyaretçiler, duvarlara sprey boyalarla yazılar yazdı. kalenin içinde çöplerin oluşturduğu kirlilik göze çarparken, meşrubat kutuları, cam şişeler ve plastik atıkların fazlalığı tarihi alanın hoyratça kullanıldığını gösteriyor.kaynak haber ve video
sadece bu kaleye değil birçok tarihi esere yazı yazanlar madem ki yazı yazmaya meraklısınız sanal ortamda yazın. kalenin eski bir videosu.
devamını gör...
migren
tam bir baş belasıdır. yani tam tabiri ile baş belasıdır. standart bir baş ağrısının kaprisli ve ısrarcı halidir. asla dikkatin kendi üzerinden başka bir yöne kaymasına müsade etmez.
her şey tetikleyebilir migreni. zaten kendisi dolu bir silah gibidir ve nerde, ne zaman başlayacağı hiç belli olmaz. geldiğini belli etse de yapılacak pek bir şey yoktur. migren bir deprem korkusudur.
migrenden mustarip olan herkes bilir ki migrenin dolu bir silah gibi olduğunu. patlamak için minik bir dokunuş yeter. çok hassas bir tetik beyin çeperlerinde nükleer patlamalara neden olabilir.
insan kendini avutmak ister migrenin dahilerde görüldüğü safsatası ile ama mide bulantısı da başlayınca sahip olunduğuna inanılan dehanın içinizdeki hortuma hiçbir etkisinin olmadığını görmek thomas edison’ın hışmına uğramış nikola tesla’ya döndürecektir kişiyi.
belki uyku bir çare olabilir, eğer uyku uyunabilecek gibiyse. ancak asla değildir, migrenzedeler bilir bunu. o zaman yapılacak tek şey uygun bir anda pi’yi üç alıp placebo’nun etkisini göstermesini beklemek ve melodisi zihinde yankılanan şarkının son dizesindeki isteği yerine getirmektir.
bubblegun
muhattabına da burdan sesleniyorum: şu sakızı tükür at artık.
her şey tetikleyebilir migreni. zaten kendisi dolu bir silah gibidir ve nerde, ne zaman başlayacağı hiç belli olmaz. geldiğini belli etse de yapılacak pek bir şey yoktur. migren bir deprem korkusudur.
migrenden mustarip olan herkes bilir ki migrenin dolu bir silah gibi olduğunu. patlamak için minik bir dokunuş yeter. çok hassas bir tetik beyin çeperlerinde nükleer patlamalara neden olabilir.
insan kendini avutmak ister migrenin dahilerde görüldüğü safsatası ile ama mide bulantısı da başlayınca sahip olunduğuna inanılan dehanın içinizdeki hortuma hiçbir etkisinin olmadığını görmek thomas edison’ın hışmına uğramış nikola tesla’ya döndürecektir kişiyi.
belki uyku bir çare olabilir, eğer uyku uyunabilecek gibiyse. ancak asla değildir, migrenzedeler bilir bunu. o zaman yapılacak tek şey uygun bir anda pi’yi üç alıp placebo’nun etkisini göstermesini beklemek ve melodisi zihinde yankılanan şarkının son dizesindeki isteği yerine getirmektir.
bubblegun
muhattabına da burdan sesleniyorum: şu sakızı tükür at artık.
devamını gör...
kafa sözlük
ilk olarak tıkladım baktım ve şaşırdım, bu dedim "benim eski yazdığım sözlüğün aynısı" sonra orada olanlar hakkında çok bilgi sahibi olduğumdan neler olmuş olabileceği aklıma geldi ve hemen diğer sözlüğe girip "kafa sözlük" başlığına baktığımda yanılmadığımı anladım.
umuyorum aynı yönetimsel sıkıntılar burada da olmaz, şirinlere gay dediğim için uyarı almamayı temenni ediyorum şimdilik. bu arada sözlüğün akıcılığı garip öteki sözlükte yazıp gönder dediğimiz zaman yine bi anlık bekleme oluyordu ama burası pıt pıt yazıyı gönderiyor.
neyse uzun lafın kısası; hayırlı olsun sözlüğünüz.
umuyorum aynı yönetimsel sıkıntılar burada da olmaz, şirinlere gay dediğim için uyarı almamayı temenni ediyorum şimdilik. bu arada sözlüğün akıcılığı garip öteki sözlükte yazıp gönder dediğimiz zaman yine bi anlık bekleme oluyordu ama burası pıt pıt yazıyı gönderiyor.
neyse uzun lafın kısası; hayırlı olsun sözlüğünüz.
devamını gör...
hayat güzeldir
mustafa kutlu'nun 2011 yılında basılan, 21 tane öyküden oluşan kitabıdır.
mustafa kutlu'nun, daha önceden uzun hikaye kitabını okuyup, kitabın filmini izleyip, okuduğum ikinci kitabıdır.
mustafa kutlu muhafazakarlar toplumu tepeden resmeder öykülerinde. yorum katmaz, süsleme yapmaz, ajitasyon yapmaz.
öykülerde, eski türk filmlerindeki tad vardır. kahramanların karşısına, kendi çaplarında zorluklar çıkar ve kahramanların genelde yakın arkadaşları veya mahalleleri vardır ve her öykünün sonunda işler bir şekilde yoluna girer.
distopya sevmeyen, okuduğu ile huzur bulmak isteyen, mahalle kültürünü özleyen, mucizelere inanlara iyi gelen bir kitaptır.
dili yormaz, akıcıdır ve kelime dağarcığı ile kişiye ekleyebilecek bir kitaptır.
kitabı okuduğumdan beri, öykü yazmaya özeniyorum. beş on sayfada birileri ile tanışıp, sonra onlar ile vedalaşıp yeni insanlar tanıması bana öyküleri sevdiren.
kitaptan elimde, sadece tatlı bir tebessüm kaldı.
mustafa kutlu, kendi halinda yaşayan insanların, yaşamlarındaki artılarını yakalayan bir yazar. onların doluluğundan yola çıkıyor. kanaatkar insanlar ona, öykü yazdırıyor.
öykülerden birinin adı sırılsıklam. birbirinden hoşlanan, aynı paşajda çalışan, ebru ile irfan'ın aşkını anlatıyor. öyle masum, öyle karşılıklı öyle ıslak bir aşk hikayesi.
aslında her ruh kendini iyi eden kitabı seviyor. tam benim ruhuma göre bir kitap. benim ruhuma yakın ruha sahip olanlara tavsiye ederim.
mustafa kutlu'nun, daha önceden uzun hikaye kitabını okuyup, kitabın filmini izleyip, okuduğum ikinci kitabıdır.
mustafa kutlu muhafazakarlar toplumu tepeden resmeder öykülerinde. yorum katmaz, süsleme yapmaz, ajitasyon yapmaz.
öykülerde, eski türk filmlerindeki tad vardır. kahramanların karşısına, kendi çaplarında zorluklar çıkar ve kahramanların genelde yakın arkadaşları veya mahalleleri vardır ve her öykünün sonunda işler bir şekilde yoluna girer.
distopya sevmeyen, okuduğu ile huzur bulmak isteyen, mahalle kültürünü özleyen, mucizelere inanlara iyi gelen bir kitaptır.
dili yormaz, akıcıdır ve kelime dağarcığı ile kişiye ekleyebilecek bir kitaptır.
kitabı okuduğumdan beri, öykü yazmaya özeniyorum. beş on sayfada birileri ile tanışıp, sonra onlar ile vedalaşıp yeni insanlar tanıması bana öyküleri sevdiren.
kitaptan elimde, sadece tatlı bir tebessüm kaldı.
mustafa kutlu, kendi halinda yaşayan insanların, yaşamlarındaki artılarını yakalayan bir yazar. onların doluluğundan yola çıkıyor. kanaatkar insanlar ona, öykü yazdırıyor.
öykülerden birinin adı sırılsıklam. birbirinden hoşlanan, aynı paşajda çalışan, ebru ile irfan'ın aşkını anlatıyor. öyle masum, öyle karşılıklı öyle ıslak bir aşk hikayesi.
aslında her ruh kendini iyi eden kitabı seviyor. tam benim ruhuma göre bir kitap. benim ruhuma yakın ruha sahip olanlara tavsiye ederim.
devamını gör...
bildirme eki
çok güzel bir ektir. kedinin kuyruğuna bağlasan kediyi de tanım yapar.
devamını gör...
zülfü livaneli
zülfü livaneli bana göre hayatı dolu dolu yaşamak demektir. öyle bir yaşamak ki bahsettiğim sanat yapmak ise niyetin iz bırakmalı ürünlerin, aydınlık bir hayat ise özlemin ışık saçmalı her söylediğin. işte öyle bir yaşamak ki zülfü livaneli örnek olmalı hitap ettiğine, umut vermeli ilgilisine.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
tık.
tek bir kelime, bir ses, çoğu zaman duyulmayan, işitilmeyen, farkında olunmayan.
ama bir hali var ki; insanın içinden, en derininden gelen hali bu dediğim, o insan o tık sesini duyduktan sonra bir daha asla eskisi gibi olamıyor, ne yaparsa yapsın, geri kalan ömrünü nasıl geçirirse geçirsin, o tık sesi içinde bir yerde asılı kalıp bekliyor ve zamanı geldiğinde tekrar işitiliyor.
tık.
biraz önce biri bir soru sordu bana, "sana cevabını bilmediğin bir soru sorabilir miyim?" diye, sorusunu sordu, cevabını aldı, benim bilmediğim cevaptı zaten, bilmiyordum, büyük ihtimalle cevabımı işitmedi bile, gitti.
o cevabın içine koymuştum bu kelimeyi ama sanırım o daha bu sesi duymamıştı, gülümsedi ve yoluna devam etti.
umarım hiç de duymaz, benim lafım geride kalanlara, tık tık tık yoluna devam etmeye tık çalı tık şanlara. tık.
tık.
tek bir kelime, bir ses, çoğu zaman duyulmayan, işitilmeyen, farkında olunmayan.
ama bir hali var ki; insanın içinden, en derininden gelen hali bu dediğim, o insan o tık sesini duyduktan sonra bir daha asla eskisi gibi olamıyor, ne yaparsa yapsın, geri kalan ömrünü nasıl geçirirse geçirsin, o tık sesi içinde bir yerde asılı kalıp bekliyor ve zamanı geldiğinde tekrar işitiliyor.
tık.
biraz önce biri bir soru sordu bana, "sana cevabını bilmediğin bir soru sorabilir miyim?" diye, sorusunu sordu, cevabını aldı, benim bilmediğim cevaptı zaten, bilmiyordum, büyük ihtimalle cevabımı işitmedi bile, gitti.
o cevabın içine koymuştum bu kelimeyi ama sanırım o daha bu sesi duymamıştı, gülümsedi ve yoluna devam etti.
umarım hiç de duymaz, benim lafım geride kalanlara, tık tık tık yoluna devam etmeye tık çalı tık şanlara. tık.
tık.
devamını gör...