profiline kendi fotoğrafını koyan yazarın asıl amacı
canım ister koyarım, sanane ?
devamını gör...
taziye evinde yapılmaması gerekenler
yakınlarına acının yağmur olup yağdığı taziye evlerinde öyle can sıkan şeyler yapılır ki o an delirip evden kovmamak için sabır üstüne sabır dilenir.
gereksiz siyaset içeren konuşmalar ve hatta bu yüzden tartışmak
yemek beklemek
teselli edeceğine can yakıcı sözler söylemek
hastalıklarını saymak
durmadan başkalarını örnek göstermek gibi konuşmalar ilk aklıma gelenler.
sessizce sabır dileyip gidene kadar durmayı beceremeyecekseniz gitmeyin daha iyi.
gereksiz siyaset içeren konuşmalar ve hatta bu yüzden tartışmak
yemek beklemek
teselli edeceğine can yakıcı sözler söylemek
hastalıklarını saymak
durmadan başkalarını örnek göstermek gibi konuşmalar ilk aklıma gelenler.
sessizce sabır dileyip gidene kadar durmayı beceremeyecekseniz gitmeyin daha iyi.
devamını gör...
fatma şahin'in rte'yi başöğretmen ilan etmesi
kendi destekçileri için önemli olsa da dünya için önemi olmayan bir gelişme.
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
bagermam, k. sütün üzerindeki i. kaymak tabakası, ucemak, whisper, tolgame.daddy,hobaaa3434, personongrata, hidano, stuff, patagonyalı, hazall, yoldaş, artik parlamayan yildiz, is düşüm, crimson, lodos86, celebrant, impossible. daha çok var. lütfen adlarını göremediler diye üzülmesinler. aklıma nick gelmiyor ama sevdiğim gerçeĝini değiştirmez.
devamını gör...
mazoşizm
acı çekmekten cinsel tatmin sağlama durumu. herkes biraz mazoşist ve biraz sadisttir aslında, yalnızca bazıları uçlardadır. (bkz: kıça şaplak)
devamını gör...
özgürlük
en basit tanımı 'başkalarının haklarını ihlal etmeden kendi istediğin şeyleri yapabilmek ' olan kavramdır.
kimi büyük düşünürler de 'istemediğin hiçbir şeyi yapmamak' olarak tanımlar bu kavramı.
kimi büyük düşünürler de 'istemediğin hiçbir şeyi yapmamak' olarak tanımlar bu kavramı.
devamını gör...
sigara içmeyen insan
hayatımda hiç sigara içmedim (on sekiz yıllık bir hayatım var, farkındayım uzun bir zaman değil) ama geri kalan ömrümde de içeceğimi düşünmüyorum ve evde içecek biri olursa evden kovuyorum. sigaraları köşeden köşeye saklamaya çalışıyorlar. bu durum hoşuma gidiyor aslında ne yalan söyleyeyim.
devamını gör...
farkında olmadan acayip zeki ve birikimli birine sataşmak
genelde ağzının payını bir güzel alıp poponun üzerine sessizce oturmakla sonuçlanır. hep derim, kime bulastiginiza çok dikkat edin. el oğlu gözünüzun yaşına bakmaz.
devamını gör...
devlet bahçeli bir tutarlılık örneğidir
tutarlılık mı adam tutarlılığa tepki olarak dogmuus.
devamını gör...
akberi
türk müziğinde 17. yüzyıldan bu yana kullanılmayan bir makam. günümüze ulaşabilmiş bir örneği yoktur.
devamını gör...
saniyelik salaklıklar
az önce yaptığım ve kendi kendime oğlum harbi salaksın dediğim birkaç saniyelik olaydır. evin içinde kapısı kısmen açık olan odaya geçeceğim. kapıyı itekliyorum sanki arkadan da biri kapıyı bana itekliyor. eee evde yalnızım. ensemden soğuk bir ter boşaldı. titrek bir ses tonu ile, -hoop kimsin!! ses yok. itekliyorum kapı bana doğru arkadan ittiriliyor. yumruğu sıktım kapıyı hızlıca geriye çarptıracağım ve üzerine abanacağım sonra yer misin yemez misin? fırsat vermek yok. çünkü fırsat verirsem o beni haklayacak. çünkü bize böyle öğrettiler askerde. ölmek yok. neyse derin bir nefes aldım gücümü topladım. sol elimle kapıyı itekledim, yine bir kuvvet arkadan bana doğru ittiriyor kapıyı. sağ elimi ve sağ omzumu o aralıktan arkaya çıkarttım ve var gücümle -ulaann!! diye abanmaya yeltenecekken bir baktım kimse yok. yere eğilmemle hass.tir demem bir oldu. koltuğun puf yastığı. sert sünger olunca kapıyı yumuşak bir biçimde bana ittiriyor. neyse ömrümden ömür gitti.
devamını gör...
yazarların sporu bırakmasına en çok üzüldüğü basketbolcu
(bkz: michael jordan) için uykusuz geçen geceler vardı. ama majesteleri de gün geldi bıraktı maalesef. onu izlediğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.
devamını gör...
nuh tepesi
an itibariyle bitirdiğim, baş rollerinde haluk bilginer ve ali atay olan cenk ertürk filmidir. film bir baba-oğul çatışmasını, oldukça yoğun psikolojik tahlillerle ve en önemlisi mükemmel oyunculukla nasıl yansıtabilirsiniz sorusunun cevabı adeta. filmi izlerken nuri bilge ceylan sinemasından esinlendiğini anlamamak elde değil. sinematografi kesinlikle mükemmel. filmde tek sorun geçiş sahnelerini gereksiz uzun tutmalarıydı. onun dışında gerek oyunculuk gerek diyaloglar gayet yerindeydi.
ali atay'ın oyunculuğuna gerçekten bayılıyorum, filmde de çok iyi iş çıkarmış.
haluk bilginer için çok basic bir rol olmuş zaten zorlandığı bir sahne bile olmamıştır eminim.
hande doğandemir senden olmayacak çok üzgünüm. oynadığın hiçbir karakterin içindeymişsin hissi alamıyorum. sanki içeride başka dışarıda başka iki karakter var gibi, garip...
ayrıca çok sağlam sahneler vardı filmde. mesela başlarda henüz babasıyla yüzleşmeden önce ali atay arabayı sürerken babası arabanın ön kapısı açılmadığı için arkada oturmak zorunda kalıyor ve uzun bir süre böyle devam ediyor. ilerleyen süreçte ali atay babasıyla yüzleşip, onu anlamaya affetmeye çalıştığı dönemlerde bir sahnede arabayı babası sürüyor. ali atay ise arka koltuktan ön koltuğa geçerek babasının yanında oluyor. burada 2 husus var ilk başta babasının arka koltukta olması ali atay için babasının geçmişi temsil ettiğini ifade ediyor, çok güzel bir ayrıntı. 2. ise babası yaşlılıktan veya geçmişinin savunulacak bir tarafı olmadığından ön koltuğa geçemiyor. ali atay ise babasını affetmenin rahatlığıyla bir çırpıda ön koltuğa geçiveriyor çünkü geçmişinden sıyrılarak babasıyla şu ana dönüyor. bunlar benim yorumlarım tabiki ama film geneline bakarsak bu tarz mesajların birden fazla olduğunu anlayabiliriz.
ali atay'ın oyunculuğuna gerçekten bayılıyorum, filmde de çok iyi iş çıkarmış.
haluk bilginer için çok basic bir rol olmuş zaten zorlandığı bir sahne bile olmamıştır eminim.
hande doğandemir senden olmayacak çok üzgünüm. oynadığın hiçbir karakterin içindeymişsin hissi alamıyorum. sanki içeride başka dışarıda başka iki karakter var gibi, garip...
ayrıca çok sağlam sahneler vardı filmde. mesela başlarda henüz babasıyla yüzleşmeden önce ali atay arabayı sürerken babası arabanın ön kapısı açılmadığı için arkada oturmak zorunda kalıyor ve uzun bir süre böyle devam ediyor. ilerleyen süreçte ali atay babasıyla yüzleşip, onu anlamaya affetmeye çalıştığı dönemlerde bir sahnede arabayı babası sürüyor. ali atay ise arka koltuktan ön koltuğa geçerek babasının yanında oluyor. burada 2 husus var ilk başta babasının arka koltukta olması ali atay için babasının geçmişi temsil ettiğini ifade ediyor, çok güzel bir ayrıntı. 2. ise babası yaşlılıktan veya geçmişinin savunulacak bir tarafı olmadığından ön koltuğa geçemiyor. ali atay ise babasını affetmenin rahatlığıyla bir çırpıda ön koltuğa geçiveriyor çünkü geçmişinden sıyrılarak babasıyla şu ana dönüyor. bunlar benim yorumlarım tabiki ama film geneline bakarsak bu tarz mesajların birden fazla olduğunu anlayabiliriz.
devamını gör...
türkiye’de eğitim sistemini düzeltme yöntemleri
“burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz.” bu felsefe üzerine yeniden bir eğitim sistemi kurulursa eğitim de sistemi de kaliteli olur. ezberci zihniyet, öğrenci potansiyeline ters müfredat ve çarpık sınav sistemi de yıkılırsa tabii.
devamını gör...
kişide kaçma isteği uyandıran muhabbetler
karşımdaki kişinin devamlı kendini anlatması, hiç bana nasılsın diye sormaması ve beni dinlememesi, lafı bir şekilde kendisine getirmesi. bana değersiz hissettirir bu durum. sanki onun varlığını değerini pekiştirme ihtiyacını karşılamaktan başka bir işlevim yokmuş gibi gelir.
devamını gör...
yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri
kelimeler yüzünden.
yüzyüzeyken çoğumuz kendimizi bu ortamlarda ifade ettiğimiz gibi rahat ifade edemiyoruz.
ben ise buradaki bazı yazarları okudukça o kelimelerin içinden yazarın ruhuna dokunuyormuş gibi hissediyorum. güzel insanlarla birlikte umudum, inancım, hüzün de yaşama dairdir diyerek hüznümle birlikte neşem ve dahi bilgim çoğalıyor. hepimizin güzelliklere ihtiyacı var.
yüzyüzeyken çoğumuz kendimizi bu ortamlarda ifade ettiğimiz gibi rahat ifade edemiyoruz.
ben ise buradaki bazı yazarları okudukça o kelimelerin içinden yazarın ruhuna dokunuyormuş gibi hissediyorum. güzel insanlarla birlikte umudum, inancım, hüzün de yaşama dairdir diyerek hüznümle birlikte neşem ve dahi bilgim çoğalıyor. hepimizin güzelliklere ihtiyacı var.
devamını gör...
kadın yazarların daha fazla oylanması ve takipçilerinin daha fazla olması
öncelikle;
(bkz: kadın yazarların takipçi sayılarının çok olması)
(bkz: aramaya inanmak)
ve sonra... gerek trollük amaçlı olsun, gerek ciddi niyetle olsun zırt pırt gündeme getirilen bu türden başlıklara sık sık şahit olan, takipçi sayısı 3 haneli, beğeni sayısı iyi denecek düzeyde olan bir kadın yazar olarak şunu söyleyeyim; tanımlarıma beğeni yapan hemen hemen herkesle iyi kötü bir hukukumuz, kısa da olsa sohbetimiz var ve bu insanların yarısından fazlası kadın. siz sanıyorsunuz ki kadınlar kıskanç, birbirini çekemeyen lanet yaratıklar, o nedenle de sözlüklerde birbirlerini takip edip oylamazlar. ama voila! yanıldınız baylar.
ha bu arada, övünmek maksadıyla ya da benzer bir amaçla yazmıyorum bunu ama kadın olduğum için değil de bu tanımları yazdığım için takip ediliyor olmayayım sakın:
olay ufku
merkezkaç kuvveti
wimp
apollo 13
bukalemun parçacıklar
artırılmış gerçeklik
ve tek tek sayamayacağım diğerleri...
ben de birçok kadın yazarı takip ediyorum. hemen hemen her konuda çok güzel bilgiler paylaşan, kendi uzmanlık alanına dair tanımları üşenmeden bize aktaran birçok kadın yazar var. siz de yazın, sizi de takip edelim efendim. bizim için cinsiyet önemli değil.
işbu tanım bahsi geçen türden bir avuç insanı kapsamamaktadır ve başlık sahibine yönelik şahsi bir eleştiri değildir. bakış açınızı biraz değiştirmeniz gerekiyor olabileceğine ilişkin naçizane bir hatırlatmadır.
bir de şu trollük konularını değiştirin artık yahu! biz de eğlenelim hiç olmazsa. hep aynı hep aynı, olmuyor ki böyle...
(bkz: kadın yazarların takipçi sayılarının çok olması)
(bkz: aramaya inanmak)
ve sonra... gerek trollük amaçlı olsun, gerek ciddi niyetle olsun zırt pırt gündeme getirilen bu türden başlıklara sık sık şahit olan, takipçi sayısı 3 haneli, beğeni sayısı iyi denecek düzeyde olan bir kadın yazar olarak şunu söyleyeyim; tanımlarıma beğeni yapan hemen hemen herkesle iyi kötü bir hukukumuz, kısa da olsa sohbetimiz var ve bu insanların yarısından fazlası kadın. siz sanıyorsunuz ki kadınlar kıskanç, birbirini çekemeyen lanet yaratıklar, o nedenle de sözlüklerde birbirlerini takip edip oylamazlar. ama voila! yanıldınız baylar.
ha bu arada, övünmek maksadıyla ya da benzer bir amaçla yazmıyorum bunu ama kadın olduğum için değil de bu tanımları yazdığım için takip ediliyor olmayayım sakın:
olay ufku
merkezkaç kuvveti
wimp
apollo 13
bukalemun parçacıklar
artırılmış gerçeklik
ve tek tek sayamayacağım diğerleri...
ben de birçok kadın yazarı takip ediyorum. hemen hemen her konuda çok güzel bilgiler paylaşan, kendi uzmanlık alanına dair tanımları üşenmeden bize aktaran birçok kadın yazar var. siz de yazın, sizi de takip edelim efendim. bizim için cinsiyet önemli değil.
işbu tanım bahsi geçen türden bir avuç insanı kapsamamaktadır ve başlık sahibine yönelik şahsi bir eleştiri değildir. bakış açınızı biraz değiştirmeniz gerekiyor olabileceğine ilişkin naçizane bir hatırlatmadır.
bir de şu trollük konularını değiştirin artık yahu! biz de eğlenelim hiç olmazsa. hep aynı hep aynı, olmuyor ki böyle...
devamını gör...
günün karikatürü
bugünün karikatürü sözlüğün göz bebeği, küçük kız kardeşi, sevgi pıtırcığı sevgili bal yerine reçel yapan arı'ya gelsin.
doğum günün kutlu olsun boncuk, musmutlu, sağlıklı, hayallerinin gerçekleştiği bir yaş olsun umarım. nice güzel senelere.*
bu vesileyle, sözlüğümüzün ablası sevgili köylü yazardan ironiler'in de resmiyetteki doğum günü kutlu olsun, iyi ki doğmuş da sözlüğün ablası olmuş.*
doğum günün kutlu olsun boncuk, musmutlu, sağlıklı, hayallerinin gerçekleştiği bir yaş olsun umarım. nice güzel senelere.*
bu vesileyle, sözlüğümüzün ablası sevgili köylü yazardan ironiler'in de resmiyetteki doğum günü kutlu olsun, iyi ki doğmuş da sözlüğün ablası olmuş.*
devamını gör...
insanı yoran şeyler
istemeden yapmak zorunda kalınan herşeydir.
bazen sevmediğiniz bir insana merhaba demek, bazen sevmediğiniz işte ömrünüzün en güzel zamanlarını heba etmektir. sizi yıpratan boşanamadığınız eşiniz, bağını koparamadığınız aileniz bazen de aralarında olmayı çok da istemeyeceğiniz arkadaş grubunuzdur.
yanlış zamanda ve yanlış coğrafyada doğduğunuzu düşündürten herşeydir. başka bir bedende, başka bir çevrede, daha farklı sosyo-ekonomik durumda yaşamın hayalidir. içinde bulunduğunuz durumun veya genel olarak dünyanın sahteliğidir. siz bir olgunluk ve doğallık beklerken vıcık vıcık insanların laçka tavırları, samimiyetsiz oluşlarıdır.
pişmanlıklarınızdır veya vicdan azaplarınızdır. gelecek kayglarıdır, geçmişin derinlerde açtığı yaralarıdır. bazen de beynizin içinde devamlı dönüp duran, sizi kıskıvrak yakalayan, kaçamadığınız düşüncelerdir. razı geldiğiniz kaderinizdir. çabalamaktan vazgeçtiğiniz anlarda hissettiklerinizdir. pes etmek zorunda kalmaktır.
belki de ruhu yoran en ağır şey, dünya üzerinde farklı coğrafyalarda, farklı hayatların birbir türlü acı çektiğini bilerek, buna engel olabilecek hiçbir şey yapmadan/yapamadan güzel vakit geçirmeye çalışmaktır.
bazen sevmediğiniz bir insana merhaba demek, bazen sevmediğiniz işte ömrünüzün en güzel zamanlarını heba etmektir. sizi yıpratan boşanamadığınız eşiniz, bağını koparamadığınız aileniz bazen de aralarında olmayı çok da istemeyeceğiniz arkadaş grubunuzdur.
yanlış zamanda ve yanlış coğrafyada doğduğunuzu düşündürten herşeydir. başka bir bedende, başka bir çevrede, daha farklı sosyo-ekonomik durumda yaşamın hayalidir. içinde bulunduğunuz durumun veya genel olarak dünyanın sahteliğidir. siz bir olgunluk ve doğallık beklerken vıcık vıcık insanların laçka tavırları, samimiyetsiz oluşlarıdır.
pişmanlıklarınızdır veya vicdan azaplarınızdır. gelecek kayglarıdır, geçmişin derinlerde açtığı yaralarıdır. bazen de beynizin içinde devamlı dönüp duran, sizi kıskıvrak yakalayan, kaçamadığınız düşüncelerdir. razı geldiğiniz kaderinizdir. çabalamaktan vazgeçtiğiniz anlarda hissettiklerinizdir. pes etmek zorunda kalmaktır.
belki de ruhu yoran en ağır şey, dünya üzerinde farklı coğrafyalarda, farklı hayatların birbir türlü acı çektiğini bilerek, buna engel olabilecek hiçbir şey yapmadan/yapamadan güzel vakit geçirmeye çalışmaktır.
devamını gör...
