ben babamin eksi sozluk nikini ogrendigimde baya sasirmistim. sanirim o benim normal sozluk nikimi ogrense yakisir benim minik yarasama derdi.
devamını gör...

"japonların uzun ve mutlu yaşam sırrını" japon olmayan iki insanın anlattığı kitap. genelde "kişisel gelişim" vaadinde bulunan kitapları içeriğindeki ilginç öyküler ve bilimsel veriler için okuyorum. bu kitap (belirtmekte fayda var, ben serinin yalnız ilk kitabını okudum) aynı kategorideki alışıldık amerikan tipi kitaplar ile bazı noktalarda ciddi farklılıklar taşıyor.

her konuyu evirip çevirip evrene enerji göndermeye bağlamadığı için içeriği yararlı ve uygulanabilir nitelikte. araban mı yok, karın mı öldü? neyse canım gel enerji gönderelim, her şey mükemmel olacak diye nutuk çekmiyor yani. mütevazı ve akla yatkın bir içeriği var, oldukça ölçülü.

birkaç kişinin yaşadığı mucizeler yerine bir halk ve kültürü pek çok yönüyle, en azından bir yabancının kazanım sağlayabileceği yönleriyle ele alınmış.
devamını gör...

koskaca bir nesile yapacakları kötülüklerin en büyüklerini yapıyorlar. toplumu ne hâle getirdiklerinin farkına bile varamıyoruz. bu kadar insanın psikolojisini bozuyorlar. evet kadın cinayetleri politiktir. gereken adaleti sağlamazsan her şey senin suçundur. bu kadar cahil insanın başkanlık yaptığı bir ülkede yaşadığımıza şükür eder olduk. kadınların kıyafetlerinden tutun gülüşüne kadar kısıtlamaya çalışıyorlar. ben gece bir ses geldi diye rahatsız olmak zorunda değilim. kendimi nasıl savunurum diye düşünmek zorunda da değilim. önünden geçtiğim sokakta ölen kadının haberini duymak istemiyorum artık. bu durumu bu kadar basitleştirmek kimsenin korkmamasına neden oluyor. takım elbise ile gitse indirim alan mahkemelerde ölen binlerce kadının hakkını savunamıyoruz.
üstüne üstlük hâlâ kadınları suçlamak için bahaneler üretiyorlar. o saatte orda olmamalıymış, öyle giyinmemeliymiş, o insanla birlikte olmamalıymış...
iğrenç zihniyetiniz yüzünden nerdeyse hiçbir gencin hayallerinde yok bu ülke. siz değişmezsiniz ama sizi destekleyen insanların değişmesi dileğiyle.
devamını gör...

marina fiorato'nun yazdığı, 2010 yılında yayımlanan, ülkemizde arkadaş yayınları aracılığı ile elif demir'in çevirisiyle "botticelli'nin sırrı" ismiyle yayımlanmış, sanat tarihi, italya şehirleri ve katil kim kovalamacasıyla insanı hem kültür kısmıyla doyuran, hem de gerilimi daima üst kısımlarda tutarak son sayfaya kadar insanı içerisine çeken, hoş bir roman.

bu romanı spoiler vermeden anlatmamız gerekir ise, on beşinci yüzyılın italyasındayız.luciana vetra isimli yarı zamanlı model, yarı zamanlı fahişe bir ablamız, botticelli için modellik yapmak istiyor, botticelli'nin la primavera'sı için çiçek ve bahar tanrıçası flora'sı olmak adına dakikalarca botticelli'nin onu çizmesini bekliyor, lakin botticelli ile anlaşamıyor ve bir anda botticelli tarafından kovuluyor. sonrası mı? resmin eskizini alıyor ve cebine indirip kaçıyor ve işler öyle karııyor ki, gittiği her yerde birileri öldürülmeye başlıyor...

bu romanı güzel kılan kısımlardan bir tanesi, botticelli hakkında bol bol bilgi sahibi olduğumuz kalan, botticelli'nin çizdiği antik roma tanrı ve tanrıçaları hakkında da bilgi sahibi olmamız ve rönesansın en güzel şehirlerini birer birer dolaşmamız, floransa'dan siena'ya...
devamını gör...



"dört işlemden ibaret parmak hesabıyla bütün hayatım
eksildikçe saatler ömrümden artıyor gelecek telaşım
anlattıkça bölmüşüm umutlarımı duvarlara çarpa çarpa

uyandım saat üç, dört, beş bana hiç fark etmez
ne zaman çalınsa kalbim
derler ki: "bir arkadaşa bakıp da çıkacaktık"
kalan umutlarımdan
birini seçip hepsini, hepsini hep kaybettim
şimdi kendimden geri
ne kaldı, ne kaldı kimseler duymadı, sadece duvarlar ağladı. "
devamını gör...

cehalet değil, boyalar için uyarı bırakmamışlar.
onlar da katılımcı sanat sanıp iştirak etmiş. postmodern sanat kendini yok etmiş .*
edit: ayrıca belli bile olmuyor. bırakın öyle kalsın.
devamını gör...

beklediğim yeni düzenleme.
izleyip geliyorum.

edit: gayet başarılı olmaya başladı bu yapımlar. yine yer yer kahkaha atıp, yazarları gördükçe gülümsediğim bir yapım.

cüce olmam ve öfkeli mizacım dışında sorun yok. * baltamı kuşanıp sol frame geliyorum. *
devamını gör...

ingilizcede akıl şeysi, beyin şeylemesi affedersiniz. genelde sonunda nassı yaa diye kalakaldığınız filmler için kullanılır. david lynch gibi , bazı yönetmenlerin tarzıdır. bir tane filmini yazayım:
mulholland drive
devamını gör...

(bkz: afyonlu katolik gay taşfırın ustaları)
devamını gör...

ne demeye çalışmış ben anlamadım, bu nasıl türkçe?
devamını gör...

charlie'nin golden ticket'ı elinde tuttuğu fotoğrafın rozetine ihtiyacım var.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

onun dışında, studio ghibli filmleri de olsa müthiş olurdu.
devamını gör...

şu an bile koala gibisin diye nitelendirildiğime göre kaçarım yok kesin koala olurdum. ne güzel ya sarılmak gibi bişey yok dünyada. ah bi de enerjiniz tutuyorsa inanın o rahatlama hissini hiçbirşey vermiyor. sonsuza kadar sarılalım günler geçsin biz ayrılmayalım sevgilim, insan olamadık bari koala olalım dedirten başlık.
devamını gör...

böyle yapıyorum, eklemek istediğim bir şey varsa da belirtiyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kendimle date.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yıl: 1986
yer: ankara mamak tepecik mahallesi : )

o yaşlarda tekbir getirmeyi de öğrenmişim bak hele :d

amerikan veletlerine de benziyormuşum. acayip tatlı bir çocuktum. hala da öyleyim :d
devamını gör...

atatürk sevgisini sömürüp, üzerinden iyi para kaldıran yazar. din üzerinden para kazananların, atatürklü sürümü.
devamını gör...

her insan şiir yazamaz. her insanın mürekkebinden anlamlı sözler damlayamaz. yaşanmışlıklarınız olmalı. mutlu olduğunuz, ağladığınız, kızdığınız, kırıldığınız anlar. ondan sonra bu duygularınızı iyi ifade edebilmelisiniz, ki sanırım bu yetenek işi oluyor. yani kelimelerle dans etmeniz gerek. bu her babayiğidin harcı değil.
devamını gör...

kitap yazmak.
devamını gör...

insanı hem cahil kılan, hem de kendi kendine ötekileştirip güçsüz kalmasına neden olan en büyük sebep; gerek tek tanrılı, gerek çok tanrılı dinlerdeki en korkunç günah o yüzden.
devamını gör...

bir ara 10 tanım gerekli iken 5'e indirilen, sözlük kurallarına uygunluğu titizlikle incelenirken, sırf ponçik yazarları üzmeme adına 5 entry giren her sözlük yazar adayının 48 saati geçmeden kurtulduğu, koyu turuncu liste.

günbegün gelişen ve kullanıcı sayısı artan sözlüklerde büyümeyi kontrol altına tutma gayesiyle ("amerika yeniden keşfetmeye gerek yok! " ) ata sözlükten feyz alınan geleceği planlayan her sözlükte karşılaşılan sözlük duvarı.

yazarlık verilen ey portakalistler, turunçlar, kafası güzel kafa sözlük kalemcikleri !

5 entry girerken orhan pamuk gibi davranıyorsun,
hoop yazarlık verildikten sonra 10. entry demeden kalemin ucu ayrı oynuyor,
emojiler,
noktasız entry'ler,
hele girilen entry'de tanım ifadesini aramak samanlıkta iğne aramakla eş değer.
tamam yaz geldi, herkes gevşedi.
kış kapıda bir bakarsınız yazar olarak girdiğiniz son entry'den haberiniz olmaz.

(bkz: winter is coming)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim