amarthiel
efendim kendisi nadide yazarlarımızdan biri olup, fevkalade nezaketiyle ve duruşuyla örnek aldığımız birisidir. sözlükte etli sütlüye karışmaz, kalp kirmaz,insan ruhunu incitmeden iki kelam edip inzivaya çekilir. farkedin bu yazarı yoksa değeri bilinmeyip,üzersiniz. bugun de efsane bir şahsiyeti tanıttım. sag olsun. var olsun.sözlükte ışıldasın.
devamını gör...
engellediğimiz yazar da bizi göremesin kampanyası
engellediğimiz yazar zeki müren mi..
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
(bkz: kafası kendinden güzel) olan yazar arkadaşımızın tanımlarını severek takip etmekteyim.
devamını gör...
dahi anlamındaki de'yi ayrı yazamayan insan
isterse büyük britanica'yı bitirmiş olsun benim gözümde ilkokul terktir. direkt cahil insan sınıfına koyarım.
edit: direkt
ben de az cahil değilmişim ama de bağlacını ayrı yazamayan her koşulda benim için yine de cahildir.
edit: direkt
ben de az cahil değilmişim ama de bağlacını ayrı yazamayan her koşulda benim için yine de cahildir.
devamını gör...
sözlük yazarlarının sütyen tercihleri
devamını gör...
normal sözlük - yedikule hayvan barınağı yardım kampanyası
an itibarı ile akış'taki yerinden kaldırılması ile üzen başlıktır. ne kadar destek olamasam da destek olacak kişiler artık ulaşmakta güçlük çekecekler*
devamını gör...
robotlarda bilinç
günümüz çalışmaları baz alındığında böceklerin bilinç seviyesinden çok da farkı olmayan şuur düzeyi.
bilinç dediğimiz şeyin tanımı genellikle bir canlının çevresini tanıması ve çevre koşullarına tepki vermesi üzerine kurulu. bu bağlamda baktığımızda, bir odanın sıcaklığını algılayıp belirli bir sıcaklık seviyesine gelindiğinde otomatik olarak çalışan bir aygıta az da olsa "bilinç sahibi" dememiz gerekir mi? diyelim ki bilinçli diyebilmek için canlı ve cansız olarak ayrım yapmamayı seçtik, o halde bir robotu böyle bir bilinç skalasında nereye yerleştirebiliriz?
1'den 10'a kadar numaralandırılmış bir bilinç ölçeğimiz olsaydı, mesela bir kemanı yahut bir kitabı bu skalada hiçbir yere oturtamazdık. bunlar bulundukları ortamı anlamak ve buna tepki vermek gibi bir özelliğe sahip değiller çünkü. dolayısıyla bilinç düzeyleri 0 diyebiliriz.
yukarıda bahsettiğim türden bir sıcaklık algılayıcıyı 1'e koyabiliriz çünkü bu tek bir duruma tepki verebilen basit bir alet. hemen üzerine böcekleri yerleştirebiliriz çünkü bu yaratıklar çok basit sistemlere sahiptir. buna bağlı olarak tepki verdikleri olaylar da basittir ve verdikleri tepkiler de bununla bağlantılı olacak şekilde basittir. dolayısıyla bu skalada böcekleri 2'ye koyabiliriz.
işte robotların seviyesi de bundan daha farklı değildir. robotlar, bir insanı geçtik, mesela bir fare kadar bile bilince sahip değildir. bir robot etrafında neler olup bittiğini çok yüksek çözünürlüklü kameralarıyla görebilir ama bunların hiçbirini anlamlandıramaz ve bunlara uygun tepkileri veremez. değil etrafında gördükleri, robotlar kendilerinin bile ne olduğunun farkında değildir.
yapay zekâ araştırmaları ileride belki çok daha farklı bir boyuta ilerleyebilir. ancak şu anda bulunduğumuz durumu değerlendirdiğimizde "robotlar bir gün bizi zekâ bakımından geçebilir mi? dünyayı ele geçirebilir mi?" sorusunun cevabı şimdilik hayır.
bilinç dediğimiz şeyin tanımı genellikle bir canlının çevresini tanıması ve çevre koşullarına tepki vermesi üzerine kurulu. bu bağlamda baktığımızda, bir odanın sıcaklığını algılayıp belirli bir sıcaklık seviyesine gelindiğinde otomatik olarak çalışan bir aygıta az da olsa "bilinç sahibi" dememiz gerekir mi? diyelim ki bilinçli diyebilmek için canlı ve cansız olarak ayrım yapmamayı seçtik, o halde bir robotu böyle bir bilinç skalasında nereye yerleştirebiliriz?
1'den 10'a kadar numaralandırılmış bir bilinç ölçeğimiz olsaydı, mesela bir kemanı yahut bir kitabı bu skalada hiçbir yere oturtamazdık. bunlar bulundukları ortamı anlamak ve buna tepki vermek gibi bir özelliğe sahip değiller çünkü. dolayısıyla bilinç düzeyleri 0 diyebiliriz.
yukarıda bahsettiğim türden bir sıcaklık algılayıcıyı 1'e koyabiliriz çünkü bu tek bir duruma tepki verebilen basit bir alet. hemen üzerine böcekleri yerleştirebiliriz çünkü bu yaratıklar çok basit sistemlere sahiptir. buna bağlı olarak tepki verdikleri olaylar da basittir ve verdikleri tepkiler de bununla bağlantılı olacak şekilde basittir. dolayısıyla bu skalada böcekleri 2'ye koyabiliriz.
işte robotların seviyesi de bundan daha farklı değildir. robotlar, bir insanı geçtik, mesela bir fare kadar bile bilince sahip değildir. bir robot etrafında neler olup bittiğini çok yüksek çözünürlüklü kameralarıyla görebilir ama bunların hiçbirini anlamlandıramaz ve bunlara uygun tepkileri veremez. değil etrafında gördükleri, robotlar kendilerinin bile ne olduğunun farkında değildir.
yapay zekâ araştırmaları ileride belki çok daha farklı bir boyuta ilerleyebilir. ancak şu anda bulunduğumuz durumu değerlendirdiğimizde "robotlar bir gün bizi zekâ bakımından geçebilir mi? dünyayı ele geçirebilir mi?" sorusunun cevabı şimdilik hayır.
devamını gör...
gece evde tek iken sırtınızda hissettiğiniz el
geri dönüp bakmadan evden jet hızıyla çıkmanızı gerektiren durumdur.merak her zaman iyi bir şey değildir.
devamını gör...
yeni gelen yazarlara nickaltı giren moderatör
bana yazmadılar kendimi dışlanmış hissediyorum.
devamını gör...
sevgilinin daha önce 5 ayrı ilişki yaşadığını öğrenmek
ne demek ilk'in değilim, mahmut?
sen 3 milyar, milyonluk evrende,
sen 7 milyar 750 milyon insanın yaşadığı bu dünyada,
yarısının kadın olması ihtimaliyle
sen 3 milyar ,milyon kadının arasında
o 5 kişiyi, sen nasıl benden önce buldun?
kabul edemem, deliririm mahmutttt!
sen 3 milyar, milyonluk evrende,
sen 7 milyar 750 milyon insanın yaşadığı bu dünyada,
yarısının kadın olması ihtimaliyle
sen 3 milyar ,milyon kadının arasında
o 5 kişiyi, sen nasıl benden önce buldun?
kabul edemem, deliririm mahmutttt!
devamını gör...
kimsesizlerinkimiraikkonen
geç keşfettiğim için cidden üzüldüğüm, kaliteli bilgi içeren tanımları olan bir yazar. ben kendisini gerçekten ilgiyle ve severek takip ediyorum. teşekkürler efeniim. *
devamını gör...
kişinin kendine sorduğu sorular
istediklerimi gerçekten ne kadar istiyorum ? yoksa her şey bir heves mi ?
peki ben gerçekten bir şey istiyor muyum ?
umursamazlığımın ve boş vermişliğimin hayatı çokta önemsemeyişimin sebebi ne ? ya da olmasa da olur düşüncem ?
hayat kandırmacadan mı ibaret ?
gerçekten yaşamak istiyor muyum ?
çoğu şey hormonlar etkisinde gerçekleşiyor o zaman ben ne kadar özgürüm ?
insan neden sever ? sevgi karşılıksız olur mu ? yoksa bir ihtiyaç mı ?
sevgi bir ihtiyaç ise gerçekten buna ihtiyaç duyuyor muyum ?
birinin beni sevmesi o halde kendi ihtiyacını gidermesi mi ? aynı durumda bende varım.
peki bu ne kadar karşılıksız ? bir bencillik yok mu ?
bir hedefim var mı ? var ise neden var ? zaman geçirmek için mi ?
zaman geçirmek için ise bu bir boşlukta iken kendini oyalamak değil midir ?
neden bazen yürürken yürümeyi unutacakmış gibi hissediyorum ?
halbuki kilometrelerce yürürüm ben.
bir başka bedende de gelebilirdim dünyaya o halde bedenlere canlılık katan bir şey var peki ne bu ?
insan neden kendi seçmedikleri şeyler üzerine kavga eder ? mesela din mesela ülke mesela cinsiyet
bunların hepsi dünyaya geldiğimizde bize dayatılan şeyler.
ve insanların bunlar üzerine fanatikliğinin sebebi ne yine bunları seçmemişken ?
beynimizde hayvanlarda da bulunan bölge var sadece işlevi yemek-içmek ve cinsellik olan
peki ben ne kadar insanım ? sahi her şey bedende gerçekleşiyorsa ben neyim ki ? ne işe yarıyorum ?
neden ihtiyaç duyarız ? sevgi için ? mutluluk için ? huzur için ?
beden için temel yaşam gereksinimleri bir kenara bırakıldığında hormonâl olarak ihtiyaç duyulan şeyler beynimizin bir oyunu mu yoksa ?
insan buna karşı çıkabilir mi ? gökyüzünde sevdiğim bir atmosfer olmasa neden üzülürüm ? mutluluğum dışa mı bağlı olması gerekir ?
hormonlar niye hep bir şeyi bir şeye atfeder ? yoksa bunu ben mi yaparım ? insan öylesine mutlu olamaz mı ? öylesine mutlu olmakta bir kandırmaca mı yoksa ?
insan neden hep elde etmek ister bir gün tüm elindekiler gidecekken ? sahi elde ettiklerimiz ne kadar elimizde ?
bir evin olsun mesela bir deprem yeter ona.
artık birini sevmeyi ya da sevmemeyi
mutlu olmayı ya da olmamayı
üzülmeyi ya da üzülmemeyi
vb.
önemsemiyorsam ne için yaşıyorum ? haybeye yaşıyormuşum gibi geliyor. kendimi önemsemesem de bazı insanları önemsiyorum.
peki neden ? yoksa ben onları seviyor muyum ? onlardan bir beklentim de yok. o halde sevgi karşılıksız olabilir mi ?
kendim için yaşamıyorsam niye başkaları için yaşıyorum ? onlar bensiz yaşayamaz mı ? yaşarlar.
neden ölümü merak ediyorum ? ve neden hep aklımın bir köşesinde ve ara ara ringin ortasına geliyor ?
hayatta yaşamaya değer şeyler yok mu ? aslında yaşamaya değer gördüğüm çok şey var o halde niye hep ölüm fikri aklıma geliyor ?
insan yaşarken ölümü çok düşünürse yaşamını kısıtlamış olmaz mı ? sonuçta bir şeyi hakkıyla yapmak için ona odaklanmak gerek.
bu arada çok düşünmeyecektim demiştim: #1060008 neden böyle oldu ?* neyse artık yine de olumsuzluğa kapılmıyorum.
bence olumsuzluk diye bir şey de yok neyse şimdi bunu açarsam bu da sayfalar sürer*
bunlar gayet normal geliyor artık. bir şey düşünüyorsun sonra farklı farklı kollara ayrılıyor süperrr*
"düşünüyorum, öyleyse varım." - rene descartes
"sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez." - socrates
peki ben gerçekten bir şey istiyor muyum ?
umursamazlığımın ve boş vermişliğimin hayatı çokta önemsemeyişimin sebebi ne ? ya da olmasa da olur düşüncem ?
hayat kandırmacadan mı ibaret ?
gerçekten yaşamak istiyor muyum ?
çoğu şey hormonlar etkisinde gerçekleşiyor o zaman ben ne kadar özgürüm ?
insan neden sever ? sevgi karşılıksız olur mu ? yoksa bir ihtiyaç mı ?
sevgi bir ihtiyaç ise gerçekten buna ihtiyaç duyuyor muyum ?
birinin beni sevmesi o halde kendi ihtiyacını gidermesi mi ? aynı durumda bende varım.
peki bu ne kadar karşılıksız ? bir bencillik yok mu ?
bir hedefim var mı ? var ise neden var ? zaman geçirmek için mi ?
zaman geçirmek için ise bu bir boşlukta iken kendini oyalamak değil midir ?
neden bazen yürürken yürümeyi unutacakmış gibi hissediyorum ?
halbuki kilometrelerce yürürüm ben.
bir başka bedende de gelebilirdim dünyaya o halde bedenlere canlılık katan bir şey var peki ne bu ?
insan neden kendi seçmedikleri şeyler üzerine kavga eder ? mesela din mesela ülke mesela cinsiyet
bunların hepsi dünyaya geldiğimizde bize dayatılan şeyler.
ve insanların bunlar üzerine fanatikliğinin sebebi ne yine bunları seçmemişken ?
beynimizde hayvanlarda da bulunan bölge var sadece işlevi yemek-içmek ve cinsellik olan
peki ben ne kadar insanım ? sahi her şey bedende gerçekleşiyorsa ben neyim ki ? ne işe yarıyorum ?
neden ihtiyaç duyarız ? sevgi için ? mutluluk için ? huzur için ?
beden için temel yaşam gereksinimleri bir kenara bırakıldığında hormonâl olarak ihtiyaç duyulan şeyler beynimizin bir oyunu mu yoksa ?
insan buna karşı çıkabilir mi ? gökyüzünde sevdiğim bir atmosfer olmasa neden üzülürüm ? mutluluğum dışa mı bağlı olması gerekir ?
hormonlar niye hep bir şeyi bir şeye atfeder ? yoksa bunu ben mi yaparım ? insan öylesine mutlu olamaz mı ? öylesine mutlu olmakta bir kandırmaca mı yoksa ?
insan neden hep elde etmek ister bir gün tüm elindekiler gidecekken ? sahi elde ettiklerimiz ne kadar elimizde ?
bir evin olsun mesela bir deprem yeter ona.
artık birini sevmeyi ya da sevmemeyi
mutlu olmayı ya da olmamayı
üzülmeyi ya da üzülmemeyi
vb.
önemsemiyorsam ne için yaşıyorum ? haybeye yaşıyormuşum gibi geliyor. kendimi önemsemesem de bazı insanları önemsiyorum.
peki neden ? yoksa ben onları seviyor muyum ? onlardan bir beklentim de yok. o halde sevgi karşılıksız olabilir mi ?
kendim için yaşamıyorsam niye başkaları için yaşıyorum ? onlar bensiz yaşayamaz mı ? yaşarlar.
neden ölümü merak ediyorum ? ve neden hep aklımın bir köşesinde ve ara ara ringin ortasına geliyor ?
hayatta yaşamaya değer şeyler yok mu ? aslında yaşamaya değer gördüğüm çok şey var o halde niye hep ölüm fikri aklıma geliyor ?
insan yaşarken ölümü çok düşünürse yaşamını kısıtlamış olmaz mı ? sonuçta bir şeyi hakkıyla yapmak için ona odaklanmak gerek.
bu arada çok düşünmeyecektim demiştim: #1060008 neden böyle oldu ?* neyse artık yine de olumsuzluğa kapılmıyorum.
bence olumsuzluk diye bir şey de yok neyse şimdi bunu açarsam bu da sayfalar sürer*
bunlar gayet normal geliyor artık. bir şey düşünüyorsun sonra farklı farklı kollara ayrılıyor süperrr*
"düşünüyorum, öyleyse varım." - rene descartes
"sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez." - socrates
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin ölürse dağıtılacak yemek
adam sağlığında, kitabın ikinci elini dağıtıyor, ölünce ne yemeği dağıtır az hayal kurun.
kasede kalmış reçel, poşetin kenarında bayatlayan ekmek, yanmış döner vb.
kasede kalmış reçel, poşetin kenarında bayatlayan ekmek, yanmış döner vb.
devamını gör...
barış manço vs erkin koray
bir yanda fesuphanallah, bir yanda gül pembe...
birbirinden orijinal 2 ses sanatçısının karşılaştırması. illa bir taraf seçilecekse barış manço alır diyorum.
birbirinden orijinal 2 ses sanatçısının karşılaştırması. illa bir taraf seçilecekse barış manço alır diyorum.
devamını gör...
isyan tetick
patlamaya devam adında müptezel şarkıya sahip müptezel şarkıcı. artık fenalık geldi yerli yersiz her türlü videonun arkasına bu aptalca şarkının kullanılmasından. şarkı 2 ay önce spotify’da global 50’ye girmiş şaka gibi.
kimdir bu nedir diye baktım meğer zamanında yine bir kekoluk nişanesi ile dillere pelesenk olmuş adana merkez patlıyor herkes şarkısını söyleyen veledin ta kendisi imiş. bu şarkının da youtube’da 65 milyon izlenmesi var şaka gibi. adana’da herkesin patlamasının ardından şimdi de patlamaya devam diye durum güncellesi yapmış. hayır, link verip izlenmesine katkı sunmak istemiyorum.
şarkının şöyle varoş, rezil sözleri mevcut.
ses ver adana, zirveden selam
durmak yok homie, patlamaya devam
yok bundan sonra size sigara filan
uçuyor yıldızlara müptezel bayan
harmanım, baba nerde çarşafım?
gördüğün bu paketler benim dermanım
hoppa, yavaşça açıldı fermanım
sakın kaçma, buraya gel la kezbanım
asıl ismi ramazan aslan imiş. hayat hikayesini bilmiyorum. illa ki kırsalın birinden kopup gelen ve kesin yürekleri burkacak acıklı bir hayat hikayesi vardır. yokluktan falan okuyamamıştır malum.
gündeme heijan diye bir müptezeli sokup “yansın geceler pelinsu eceler” ehehehehe diye gevrek gevrek güldüler bunlar da ağabeylerini (!) örnek alıp mantar gibi türüyorlar. adına da underground music diyorlar. nedense paraları olmadıkları için okuyamıyor ama torbacı kovalamak için baba cüzdanını çalabiliyorlar. sonra ün kazanıp biz bu işlerin kötü bir şey olduğuna vurgu yapmak istediğimiz için bunu müzikle anlatıyoruz diyorlar. bir tanesi de “evet ben ailemi ve yaşadığım ortamı değiştiremezdim belki ama direndim. okudum, bu bataklıktan çıktım” desin. yok. kısa yoldan para. içtikleri ucuz sentetiklere veda, babalarına merhaba!
kimdir bu nedir diye baktım meğer zamanında yine bir kekoluk nişanesi ile dillere pelesenk olmuş adana merkez patlıyor herkes şarkısını söyleyen veledin ta kendisi imiş. bu şarkının da youtube’da 65 milyon izlenmesi var şaka gibi. adana’da herkesin patlamasının ardından şimdi de patlamaya devam diye durum güncellesi yapmış. hayır, link verip izlenmesine katkı sunmak istemiyorum.
şarkının şöyle varoş, rezil sözleri mevcut.
ses ver adana, zirveden selam
durmak yok homie, patlamaya devam
yok bundan sonra size sigara filan
uçuyor yıldızlara müptezel bayan
harmanım, baba nerde çarşafım?
gördüğün bu paketler benim dermanım
hoppa, yavaşça açıldı fermanım
sakın kaçma, buraya gel la kezbanım
asıl ismi ramazan aslan imiş. hayat hikayesini bilmiyorum. illa ki kırsalın birinden kopup gelen ve kesin yürekleri burkacak acıklı bir hayat hikayesi vardır. yokluktan falan okuyamamıştır malum.
gündeme heijan diye bir müptezeli sokup “yansın geceler pelinsu eceler” ehehehehe diye gevrek gevrek güldüler bunlar da ağabeylerini (!) örnek alıp mantar gibi türüyorlar. adına da underground music diyorlar. nedense paraları olmadıkları için okuyamıyor ama torbacı kovalamak için baba cüzdanını çalabiliyorlar. sonra ün kazanıp biz bu işlerin kötü bir şey olduğuna vurgu yapmak istediğimiz için bunu müzikle anlatıyoruz diyorlar. bir tanesi de “evet ben ailemi ve yaşadığım ortamı değiştiremezdim belki ama direndim. okudum, bu bataklıktan çıktım” desin. yok. kısa yoldan para. içtikleri ucuz sentetiklere veda, babalarına merhaba!
devamını gör...
yazarların en sevdiği enstrüman sesi
piyano sesi bana çok rahatlatıcı geliyor. her daim dinleyebilirim. en sevdiğim piyano kanalından bir parça bırakayım.
devamını gör...
ırkınızı öğrenme rahatlığı
o köylerden kim bilir kimler geldi kimler geçti. benim dedem çerkes, ninem ve anne tarafım türk kökenli. şimdi köyün ismini yazsam çerkes dedem türk çıkıyor.
ayrıca sitenin ismi paşinyan'ı hatırlatıyor.
ayrıca sitenin ismi paşinyan'ı hatırlatıyor.
devamını gör...
organ bağışı
buradan
yıllar önce bu kamu spotuyla tanımış ve bilmiştim organ bağışını.
tabi kulağıma çalınmıştır ama dikkatimi çekmediği belli.
içerik o kadar duru o kadar yalın ki çok etkilenmiştim.
empati duygumu arttırmıştı ve ya organ bekleyen biri olsaydım ne olurdu demiştim?
izler izlemez karar vermiştim reşit olunca bağışlayacağım diye ve dediğimi de yaptım.
çocukken etkilendiğim bu video sayesinde, öldüğümde organlarım bağışlanabilir durumda olursa birden fazla kişiye can olacağım.
belki biraz mistik gelecek ama bağışlanan kişilerle beraber yaşayacağım.
videonun başında dediği gibi gün gelecek benim bu gözlere ihtiyacım kalmayacak
yıllar önce bu kamu spotuyla tanımış ve bilmiştim organ bağışını.
tabi kulağıma çalınmıştır ama dikkatimi çekmediği belli.
içerik o kadar duru o kadar yalın ki çok etkilenmiştim.
empati duygumu arttırmıştı ve ya organ bekleyen biri olsaydım ne olurdu demiştim?
izler izlemez karar vermiştim reşit olunca bağışlayacağım diye ve dediğimi de yaptım.
çocukken etkilendiğim bu video sayesinde, öldüğümde organlarım bağışlanabilir durumda olursa birden fazla kişiye can olacağım.
belki biraz mistik gelecek ama bağışlanan kişilerle beraber yaşayacağım.
videonun başında dediği gibi gün gelecek benim bu gözlere ihtiyacım kalmayacak
devamını gör...

