kuzenlerim
2002 yılı trt 1 ekranlarında yayınlanan gençlik dizisi. aynı evde yaşayan 3 kuzenin hayatı konusuydu. bir dönem arda kural 'ın da kadrosunda bulunduğu dizidir.
devamını gör...
kitap okumak
en sevdiğim aktivitelerden biridir. çok da iyi dostlardır kitaplar. kimi zaman kötü ruh halinizden kaçırırlar sizi kendi dünyalarının güzelliklerine. kimi zaman da çok heyecanlılardır elinizden bırakamazsınız. bazen güler bazen ağlarsınız. canım kitaplarım siz benim en iyi arkadaşlarımsınız.
devamını gör...
henceforth dance radyo yayını
geçişlerle yine epey eğleneceğiz bu yayında, başlayalım bağlayın kemerleriiii!*
devamını gör...
jean-christophe grange
1961 doğumlu fransız gazeteci yazar. kitapları 30'dan fazla dile çevrilmiştir.
#223354 nolu tanımda belirtilen kitaplarından sonra (bkz: küllerin günü) isimli bir kitabı daha yayımlanmıştır.
yazarin kitapları ile üniversite yıllarında tanışmıştım. kızıl nehirler gibi 328 sayfalık hem ebat olarak büyük hem yazı puntosu küçük kitabı bir gecede bitirip hayran olduğumu hatırlıyorum.
bilgiye özellikle de adli tıp gibi konulardaki bilgiye ulaşmanın zor olduğu yıllarda kitaplarında suçlu psikolojisi, ölüm anı, ölüm nedeni,cesetler gibi konularda roman içinde yazan bilgiler ve aksiyon sahneleri ile yazdıkları değerliydi.
ne yazık ki ben sisle gelen yolcu'dan sonraki kitaplarını zorlama ve piyasa şartlarına uyum sağlamak için yazılmış kitaplar olarak görüyorum. yine de kitapligimin başköşesi kendisine aittir.
kitaplarında belirgin olarak geçmişte suçlar işlemiş bekar ve 40'larin sonunda bir polis ile onunla birlikte çalışan hatta bazen katilin kendisi çıkan yardımcısı ya da ortağı olur. polis muhtemelen suç mahalinden birisi ile sevişir. bir iki saat uyuyup rüyasında cinayet ile ilgili bilgileri geçmişinin karanlığı ile birleştirir. kahramanlar hep filitre kahve ya da bir iki kadeh kaliteli kırmızı şarap icer. olaylar ünlü bir tablo ya da bilinen bir müzik ile ilişkilendirilir, kitap boyunca kulağınızda o müziğin çalması ya da o tablonun görüntüsü kalsın istenir, katil çoğu zaman görünür olmak fark edilmek için cinayet işler vs ...
bu alanda kurgu, katili saklama, bilgi ile cinayeti birleştirme alanında tess gerritsen ile glean meade arasında bir yerlerde olduğunu düşünüyorum.
#223354 nolu tanımda belirtilen kitaplarından sonra (bkz: küllerin günü) isimli bir kitabı daha yayımlanmıştır.
yazarin kitapları ile üniversite yıllarında tanışmıştım. kızıl nehirler gibi 328 sayfalık hem ebat olarak büyük hem yazı puntosu küçük kitabı bir gecede bitirip hayran olduğumu hatırlıyorum.
bilgiye özellikle de adli tıp gibi konulardaki bilgiye ulaşmanın zor olduğu yıllarda kitaplarında suçlu psikolojisi, ölüm anı, ölüm nedeni,cesetler gibi konularda roman içinde yazan bilgiler ve aksiyon sahneleri ile yazdıkları değerliydi.
ne yazık ki ben sisle gelen yolcu'dan sonraki kitaplarını zorlama ve piyasa şartlarına uyum sağlamak için yazılmış kitaplar olarak görüyorum. yine de kitapligimin başköşesi kendisine aittir.
kitaplarında belirgin olarak geçmişte suçlar işlemiş bekar ve 40'larin sonunda bir polis ile onunla birlikte çalışan hatta bazen katilin kendisi çıkan yardımcısı ya da ortağı olur. polis muhtemelen suç mahalinden birisi ile sevişir. bir iki saat uyuyup rüyasında cinayet ile ilgili bilgileri geçmişinin karanlığı ile birleştirir. kahramanlar hep filitre kahve ya da bir iki kadeh kaliteli kırmızı şarap icer. olaylar ünlü bir tablo ya da bilinen bir müzik ile ilişkilendirilir, kitap boyunca kulağınızda o müziğin çalması ya da o tablonun görüntüsü kalsın istenir, katil çoğu zaman görünür olmak fark edilmek için cinayet işler vs ...
bu alanda kurgu, katili saklama, bilgi ile cinayeti birleştirme alanında tess gerritsen ile glean meade arasında bir yerlerde olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
horatius
roma'lı şair'dir. çağdaş toplum üzerine yazdığı hicivleri yayınlanmıştır. en önemli eseri horace odes and epodes'dir.
devamını gör...
hayatınız bir film olsaydı şarkısı ne olurdu sorunsalı
azer bülbül - duygularım.
tanım: hayatımızın şarkısını paylaştığımız başlıktır.
tanım: hayatımızın şarkısını paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
çalışma masanızdaki en ilginç şey
bir çalışma masam yok.
devamını gör...
normal sözlük için ukde dolduran ve sözlük tanımı yapan emekçiler
bazıları kopyala yapıştır yapılmasından son derece rahatsızdır. el emeği göz nuru entryler yazarken başkalarının açıkça hırsızlık yapmalarını ayıplarlar.
(bkz: intihal)
(bkz: intihal)
devamını gör...
birine kitap hediye etmek
çok naif bir eylemdir. şöyle düşünecek olursak; o kitabı hediye eden kişi, size o kitaptaki kahramanları,olayları,mekanları hediye etmiştir aslında. o kitabı okurken oluşturacağınız dünyayı size vermiştir.
bir de kitabı sizden önce okuyup sevdiği cümlelerin altını çizmişse "daha ne olsun?" dedirtir.
kitap hediye edenleriniz çok olsun..*
bir de kitabı sizden önce okuyup sevdiği cümlelerin altını çizmişse "daha ne olsun?" dedirtir.
kitap hediye edenleriniz çok olsun..*
devamını gör...
mesleğinizi söyleyince aldığınız tepkiler
bize film söylesene. oldu üniversiteden playlist olarak mezun oldum zaten ben
devamını gör...
mart
içinde olduğumuz ay.
hoş geldin mart
"vazgeçtim bu dünyadan
tek ölüm paklar beni
değmez bu yangın yeri
avuç açmaya değmez.”
shakespeare yüzlerce yıl önce yazmış. bir yerlere ait olmadığını anladığı bir zamanda yazmıştır muhtemelen.
her gün kadına şiddet ile ilgili haberler görüyoruz. eğitim seviyesi artıyor ama bu tür olaylar azalmıyor. dışarıdan bakınca, iki yetişkin insan görülen çiftler, hoş başlayan ilişkilerini nasıl bu kadar çirkinleştirebiliyor. hiçbir kadın kendisini dövsün diye bir erkekle beraber olmaya başlamıyor. adamların da ilişkiye başlarken “ben bunu bir temiz döverim” diye başladığını sanmıyorum. ipler nerede kopuyor?
her kadına şiddet sonrası tüm erkeklere faturayı kesmekle yol alınmıyor. alınsaydı çoktan biterdi kadına şiddet. yürüyüşler yapılıyor, sloganlar atılıyor, ertesi gün bir başka kadına şiddet vakası gerçekleşiyor.
kadına yönelik artan şiddetlerin bir sebebi de vazgeçmemek olabilir mi? inadına, olanlara rağmen olduğu gibi yaşamaya devam etmek olabilir mi?
yaşamak için inat etmeye gerek var mı?
son nefese kadar bize bahşedilmiş bir nimet yaşamak. son nefese kadar bize bahşedilen beden ve son nefese kadar verilen rızık ile yasayabiliriz zaten. inat etmeye gerek yok. inadına olamayacak bir insanı, olamayacağı bir insan yapmaya gerek yok. inadına sevmeyen, saygı duymayan bir insana katlanmaya gerek yok. inadına huzursuz bir eve mahkûm olmaya gerek yok.
bir patron sözü vardır, ‘kimse vazgeçilmez değildir.’ diye. çiftler için de geçerli olabilecek söz.
vazgeçemeyenler yüzünden diğer taraf kendini vazgeçilmez sanıyor. karşısındaki insana etmediğini bırakmıyor.
içinde sevgi açlığı olan kadınlar-adamlar var. kendisiyle kalmaktan korktuğu için, yalnız kalmaktan korktuğu için karşısındaki insanın tüm yanlışlarını sineye çekiyor.
kendiyle yalnız kalmaktan korkmasa, karşısındaki insan ondan çekinecek. saygı duymaya başlayacak, kendine çeki düzen verecek.
din ve devlet de dâhil, hiçbir otorite insana istemediği bir hayatı zorlayacak emirler ve kanunlar içermiyor. islamiyet için insan hayatı kutsal. islamiyet için insan ruhu da kutsal. kimsenin, bir başkasının ruhunu incitmesine müsaade etmiyor. en büyük günahlardan biri kul hakkı. bir kul, bir başka kulun hakkını yemesin diyor islamiyet. kul hakkı bazen mala zarar vermek olur, bazen bağırmak olur, bazen şiddet olur. zulme uğrayan kul, zalimlik yapana hakkını helal etmezse allah da zalim olanı affetmiyor.
devlet de müsaade etmiyor zalimliklere. aile içinde bile olsa, zalimlik yapana gereken cezayı veriyor.
zalimlere boyu eğmeden, gün görmek için yapılması gereken, zulme müsaade etmemek. zalimliği tescillenmiş insandan uzak durmak. hesap yapmadan, yalnızlıktan korkmadan, kendiyle baş başa kalmaktan korkmadan, zalimlik yapandan uzak durmak zorundayız.
göçmen kuşlar gibi, mutlu olacağımız, iyi olacağımız yerlere uçmalıyız. mart ayı göçmen kuşların türkiye’ye gelme zamanı. yuvalarını hayatlarını bırakıp türkiye’de yeni bir hayat kurmaya geliyorlar. binlerce kilometrelik yolculuk yapıyorlar. kiminin küçücük kanatları var. bu kanatlarla bu yola çıkılır mı diye düşünmeden çıkıyorlar yola. yolda ne yeriz ne içeriz diye düşünmüyorlar. onları yaratan yaratıcı, onlara müthiş içgüdüleri vermiş. o içgüdülere güvenip kanat çırpıyorlar.
biz insanlara, yaratıcı hem donanım hem akıl verdi. bizim yapmamız gereken, önceki tecrübelerimizden ders almak. okuduklarımızdan ders almak. sonramızı daha iyi etmeye çalışmak. sonramızı daha iyi etmek için, kötü olan öncelerden vazgeçmemiz gerekiyor.
önce yaratıcıya, sonra kendimize güvenerek, kendimize güzel bir sonra sağlamak elimizde.
mart ayı, baharın ilk ayı. bahar kuzey yarımkürede tüm doğanın yeniden başladığı aydır. meyveler çiçek açar, hayvanlar yavrular, göçmen kuşlar gelir, ekinler ekilmeye başlar. yaz mevsimi içindir tüm hazırlık. mart ayının bir günü de kadınlar günü’dür. sembolik bir gündür. hediye sektörüne, çiçek sektörüne yarayan bir gündür. kadın aşağı, kadın yukarı edilir bir gün. bir önceki gün ve bir sonraki günden farklı olarak.
kadınlar da doğa gibidir. dünyayı güzelleştirmeye çabalarlar. güzelleştirdikçe mutlu olur kadınlar. temizler mutlu olur, yemek yapar mutlu olur, yardım eder mutlu olur, gülümser mutlu olur.
koronalı günleri geride bırakmayı umduğumuz bu mart ayında, yeni gelmiş göçmen kuşlar gibi yeni güzel günler görebilmek için uğraşmamız gerekiyor. göçmen kuşun, yuvasını yapma telaşı gibi umut dolu bir telaşla sarılmalıyız mart ayına. göçmen kuşun gerisinde bıraktığı, vazgeçtiği gibi, zamanı dolan her şeyi geride bırakmalıyız. her şeyin güzel olması için eskilerden vazgeçmemiz gerekiyor. iyi gitmeyen şeylerden vazgeçersek iyi olan günlere varabiliriz. hoş geldin mart.
hoş geldin mart
"vazgeçtim bu dünyadan
tek ölüm paklar beni
değmez bu yangın yeri
avuç açmaya değmez.”
shakespeare yüzlerce yıl önce yazmış. bir yerlere ait olmadığını anladığı bir zamanda yazmıştır muhtemelen.
her gün kadına şiddet ile ilgili haberler görüyoruz. eğitim seviyesi artıyor ama bu tür olaylar azalmıyor. dışarıdan bakınca, iki yetişkin insan görülen çiftler, hoş başlayan ilişkilerini nasıl bu kadar çirkinleştirebiliyor. hiçbir kadın kendisini dövsün diye bir erkekle beraber olmaya başlamıyor. adamların da ilişkiye başlarken “ben bunu bir temiz döverim” diye başladığını sanmıyorum. ipler nerede kopuyor?
her kadına şiddet sonrası tüm erkeklere faturayı kesmekle yol alınmıyor. alınsaydı çoktan biterdi kadına şiddet. yürüyüşler yapılıyor, sloganlar atılıyor, ertesi gün bir başka kadına şiddet vakası gerçekleşiyor.
kadına yönelik artan şiddetlerin bir sebebi de vazgeçmemek olabilir mi? inadına, olanlara rağmen olduğu gibi yaşamaya devam etmek olabilir mi?
yaşamak için inat etmeye gerek var mı?
son nefese kadar bize bahşedilmiş bir nimet yaşamak. son nefese kadar bize bahşedilen beden ve son nefese kadar verilen rızık ile yasayabiliriz zaten. inat etmeye gerek yok. inadına olamayacak bir insanı, olamayacağı bir insan yapmaya gerek yok. inadına sevmeyen, saygı duymayan bir insana katlanmaya gerek yok. inadına huzursuz bir eve mahkûm olmaya gerek yok.
bir patron sözü vardır, ‘kimse vazgeçilmez değildir.’ diye. çiftler için de geçerli olabilecek söz.
vazgeçemeyenler yüzünden diğer taraf kendini vazgeçilmez sanıyor. karşısındaki insana etmediğini bırakmıyor.
içinde sevgi açlığı olan kadınlar-adamlar var. kendisiyle kalmaktan korktuğu için, yalnız kalmaktan korktuğu için karşısındaki insanın tüm yanlışlarını sineye çekiyor.
kendiyle yalnız kalmaktan korkmasa, karşısındaki insan ondan çekinecek. saygı duymaya başlayacak, kendine çeki düzen verecek.
din ve devlet de dâhil, hiçbir otorite insana istemediği bir hayatı zorlayacak emirler ve kanunlar içermiyor. islamiyet için insan hayatı kutsal. islamiyet için insan ruhu da kutsal. kimsenin, bir başkasının ruhunu incitmesine müsaade etmiyor. en büyük günahlardan biri kul hakkı. bir kul, bir başka kulun hakkını yemesin diyor islamiyet. kul hakkı bazen mala zarar vermek olur, bazen bağırmak olur, bazen şiddet olur. zulme uğrayan kul, zalimlik yapana hakkını helal etmezse allah da zalim olanı affetmiyor.
devlet de müsaade etmiyor zalimliklere. aile içinde bile olsa, zalimlik yapana gereken cezayı veriyor.
zalimlere boyu eğmeden, gün görmek için yapılması gereken, zulme müsaade etmemek. zalimliği tescillenmiş insandan uzak durmak. hesap yapmadan, yalnızlıktan korkmadan, kendiyle baş başa kalmaktan korkmadan, zalimlik yapandan uzak durmak zorundayız.
göçmen kuşlar gibi, mutlu olacağımız, iyi olacağımız yerlere uçmalıyız. mart ayı göçmen kuşların türkiye’ye gelme zamanı. yuvalarını hayatlarını bırakıp türkiye’de yeni bir hayat kurmaya geliyorlar. binlerce kilometrelik yolculuk yapıyorlar. kiminin küçücük kanatları var. bu kanatlarla bu yola çıkılır mı diye düşünmeden çıkıyorlar yola. yolda ne yeriz ne içeriz diye düşünmüyorlar. onları yaratan yaratıcı, onlara müthiş içgüdüleri vermiş. o içgüdülere güvenip kanat çırpıyorlar.
biz insanlara, yaratıcı hem donanım hem akıl verdi. bizim yapmamız gereken, önceki tecrübelerimizden ders almak. okuduklarımızdan ders almak. sonramızı daha iyi etmeye çalışmak. sonramızı daha iyi etmek için, kötü olan öncelerden vazgeçmemiz gerekiyor.
önce yaratıcıya, sonra kendimize güvenerek, kendimize güzel bir sonra sağlamak elimizde.
mart ayı, baharın ilk ayı. bahar kuzey yarımkürede tüm doğanın yeniden başladığı aydır. meyveler çiçek açar, hayvanlar yavrular, göçmen kuşlar gelir, ekinler ekilmeye başlar. yaz mevsimi içindir tüm hazırlık. mart ayının bir günü de kadınlar günü’dür. sembolik bir gündür. hediye sektörüne, çiçek sektörüne yarayan bir gündür. kadın aşağı, kadın yukarı edilir bir gün. bir önceki gün ve bir sonraki günden farklı olarak.
kadınlar da doğa gibidir. dünyayı güzelleştirmeye çabalarlar. güzelleştirdikçe mutlu olur kadınlar. temizler mutlu olur, yemek yapar mutlu olur, yardım eder mutlu olur, gülümser mutlu olur.
koronalı günleri geride bırakmayı umduğumuz bu mart ayında, yeni gelmiş göçmen kuşlar gibi yeni güzel günler görebilmek için uğraşmamız gerekiyor. göçmen kuşun, yuvasını yapma telaşı gibi umut dolu bir telaşla sarılmalıyız mart ayına. göçmen kuşun gerisinde bıraktığı, vazgeçtiği gibi, zamanı dolan her şeyi geride bırakmalıyız. her şeyin güzel olması için eskilerden vazgeçmemiz gerekiyor. iyi gitmeyen şeylerden vazgeçersek iyi olan günlere varabiliriz. hoş geldin mart.
devamını gör...
bir kadına edilebilecek en güzel iltifat
karadut şiiridir.
karadutum, çatal karam, çingenem
nar tanem, nur tanem, bir tanem
agaç isem dalımsın salkım saçak
petek isem balımsın a gülüm
günahımsın, vebalimsin.
dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
yoluna bir can koyduğum
gökte ararken yerde bulduğum
karadutum, çatal karam, çingenem
daha nem olacaktın bir tanem
gülen ayvam, ağlayan narımsın
kadınım, kısrağım, karımsın.
ıı
sigara paketlerine resmini çizdiğim
körpe fidanlara adını yazdığım
karam, karam
kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
sıla kokar, arzu tüter
ılgıt ılgıt buram buram.
ben beyzade, kişizade,
her türlü dertten topyekün azade
hani şu ekmeği elden suyu gölden.
durup dururken yorulan
kibrit çöpü gibi kırılan
yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
n'etmiş, n'eylemiş, n'olmuşum
cömert ırmaklar gibi gürül gürül
bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.
karam, karam
kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
sensiz bana canım dünya haram olsun.
karadutum, çatal karam, çingenem
nar tanem, nur tanem, bir tanem
agaç isem dalımsın salkım saçak
petek isem balımsın a gülüm
günahımsın, vebalimsin.
dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
yoluna bir can koyduğum
gökte ararken yerde bulduğum
karadutum, çatal karam, çingenem
daha nem olacaktın bir tanem
gülen ayvam, ağlayan narımsın
kadınım, kısrağım, karımsın.
ıı
sigara paketlerine resmini çizdiğim
körpe fidanlara adını yazdığım
karam, karam
kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
sıla kokar, arzu tüter
ılgıt ılgıt buram buram.
ben beyzade, kişizade,
her türlü dertten topyekün azade
hani şu ekmeği elden suyu gölden.
durup dururken yorulan
kibrit çöpü gibi kırılan
yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
n'etmiş, n'eylemiş, n'olmuşum
cömert ırmaklar gibi gürül gürül
bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.
karam, karam
kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
sensiz bana canım dünya haram olsun.
devamını gör...
borderline kişilik bozukluğu
kadınlarda daha sık görülen durumdur. bu bozukluğa sahip her 4 kişiden 3'ü kadındır. çocukluk dönemleri zor geçmiştir. bazıları çocukluk dönemlerinde istismara uğramışlardır. erken yetişkinlikte başlayıp tedavi edilmezse ömür boyu devam edebilir. bu bozukluğa sahip bireyler karakter dalgalanması benzeri bir durum yaşarlar. içlerinde hiç bitmediklerini düşündükleri bir boşluk hissi vardır. kopuk korungan halde yaşamlarını sürdürme eğilimleri vardır. sabit ve güven veren bir ilişki ile düzenli bir iş tedavilerinde önemli faktörlerdendir. psikoterapileri oldukça uzun sürer. ortalama altı yıl bu tedavinin devam etmesi yönünde yayınlar mevcut. şema terapi , aktarım odaklı psikoterapi ve diyalektik davranışçı terapi ile müdahale edildiğinde iyi sonuçlar alınmaktadır.
bu bozuklukta kişi kendine zarar verebilir. kollarını keser, saçlarını kopartır, intihar girişimlerinde bulunur. her 10 bkb olan bireyden 1'i intihar ile vefat etmektedir.
bipolar ile karıştırıldığı söylenir. ama dikkatli bir muayene sırasında kolaylıkla birbirinden ayrılır. bipolar duygudurum bozukluğunun mani evresi hiçbir şekilde bkb'de görülmez.
ayrıca bu bireylerle yaşamak zordur. 1987 tarihli öldüren cazibe adlı film bkb olan bir kadın bireyi anlatmaktadır. önerilir.
bu bozuklukta kişi kendine zarar verebilir. kollarını keser, saçlarını kopartır, intihar girişimlerinde bulunur. her 10 bkb olan bireyden 1'i intihar ile vefat etmektedir.
bipolar ile karıştırıldığı söylenir. ama dikkatli bir muayene sırasında kolaylıkla birbirinden ayrılır. bipolar duygudurum bozukluğunun mani evresi hiçbir şekilde bkb'de görülmez.
ayrıca bu bireylerle yaşamak zordur. 1987 tarihli öldüren cazibe adlı film bkb olan bir kadın bireyi anlatmaktadır. önerilir.
devamını gör...
kadınların iphone tercih etmesi
hayatında hiç i phone * kullanmamış bir kadın olarak aşağıdaki ifadeyi bırakmayı kendimde hak gördüğüm başlıktır.
(bkz: ne salak salak başlıklar bunlar ya)
(bkz: ne salak salak başlıklar bunlar ya)
devamını gör...
sinirliyken kendini ifade edememek
bağırmak-çağırmak yerine; ergenken, odama çekilir walkmanden son ses müzik dinler rahatlardım... ne istikrarlıyım ki, +20 yıl geçse de ruhuma en iyi gelen şey müzik ve artık sinir yok... sadece ruhunuza en iyi gelen şeyleri bulun, tabi bunun için önce kendinizi tanımanız lazım.. çünkü o sinir vs. sadece size zarar, kimseye birşey olmuyor yani...
devamını gör...
erkeklerin sürekli kadınlar adına konuşmaları
normal yaşantımızda olsun, mecliste olsun, camide olsun dini sohbetlerin döndüğü bir yer olsun hiç fark etmez sürekli kadınlar şöyle olmalıdır kadınlar böyle olmalıdır diye ahkâm keserler. kadınların nasıl daha düzgün olabileceği erkekler tarafından sürekli dile getirilir ama burada kadınların hiç fikri alınmaz kadınların duyguları ve özgürlüğü dikkate alınmadan kadınların ahlaklı olması gerektiği üstünden sözler edilir kadınlar adına kararlar alınır. bırakın kendi kendilerini savunsunlar bunu en iyi yapacak zaten onlar ama erkekler kadınların bunu bile yapamayacaklarını düşünecekler ki onların adına da konuşuyorlar. bunu herkes yapıyor sadece din adamları değil en elit dediğimiz adamda yapıyor en düşük zekâlı olanı da o yüzden bence toplumunun her tabakası kadınların daha özgür olup kendilerini ifade etmelerine daha fazla olanak sağlamaları gerekir.
devamını gör...
sevgililer günü
yaklaşmakta olandır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
nefret. insanlara karşı nefret. bir hava alayım diye kitabımı aldım sahile indim, çimlerde oturan epey de insan var, ben de bir yere oturdum. fakat o da ne, ülkemin pastoral kırolarından üçü ağaca hoparlör asmış, açtılar müziklerini tüm insanlara dinletiyorlar. kimse de bir şey demiyor yahu, bir ben miyim bu kadar ortak yaşam kuralları hassasiyeti olan? ben dinlemek istemiyorum senin müziğini, denizin sesini, çocukların seslerini dinlemek istiyorum ama ne mümkün. dayanamıyorum bazen insanların düşüncesizliklerine. al işte iki nefes alayım diye geldim, sinirlenip döneceğim.
devamını gör...

