kamp ekipmanları uygun fiyatlı ve kalitelidir. özellikle festivallerde quechua fresh and black çadırı büyük çoğunluk tarafından tercih edilir. çocuklar ve yetişkinler için zaman zaman mağaza içinde ücretsiz olarak çeşitli etkinlikler, yarışmalar düzenlerler.

birçok ürünün gri renkte olmasının nedeni renklendirme işleminin doğaya ve su kaynaklarına zarar veriyor olmasıdır. ayrıca renklendirilmemiş ürünlerin maliyeti de daha düşüktür.

mataradan ayakkabıya pek çok ürününü severek kullandığım bir marka. gittiğim her mağazasında da çalışanları müthiş ilgili ve sorumlu oldukları alan konusunda bilgili insanlardı.
devamını gör...

artık günler değil, haftalar nasıl geçiyor anlamaz oldum. yaşadığım güzel bir olay da yok hayatımda. ne olacak bu işin sonu?
devamını gör...

giresun fındığı kadar güzel olmayan fındık türüdür.

genellikle iri ve yağsız olur.
devamını gör...

oğuzcuğum atay'ın (bkz: oğuz atay), kullandığı dili, mizahı ve zeka dolu ironisiyle, kendisine hayran bırakan muhteşem eserlerinden birisidir. dikkat verilerek okunması gereken bir kitaptır.
kendi tabiriyle türk edebiyatının mutfağından geçmeden doğrudan salonuna giriş yapmış bir yazar. bence de salonda başköşeye oturmuş. dram, mizah ve ironiyle harmanlanmış bu güzel kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum.
"dünya çirkin, biz güzeliz albayım biz."
devamını gör...

entelektüel kesime ait çoğu insanın özünü gerçekçi bir anlatımla sunan filmdir. diğer insanlarla arasındaki o incecik ama kuvvetli ayrım insanlara açıkça gösterilir. bu da muhtemelen sizi rahatsız eder. okuyup, öğrenip, izleyip, kibirlenip dünyada sizden daha üstün, -ki ya bilgi birikimi olarak ya da statü olarak üstün görebileceğiniz insanlardır bunlar.- olanlar dışında, kalan herkese, bambaşka yaratıklar gibi bakacağınızdan korkarsınız.

buradan sonrası biraz spoiler olabilir ama pek de bir şey yok. bu yüzden uyarı koymayı tercih etmedim.

filmde bunun en güzel anlatıldığı yer ise hiç şüphesiz hamdi geldiğinde, aydın'ın içerisi havasız kalmış bahanesiyle camı açmasıdır. daha sonraki sahnelerde hamdi'nin kokusundan rahatsız olduğu da söylenir. fakat söylenmese bile aydın'ın oradaki belli belirsiz tavrından bunu çok net anlayabilirsiniz.

bir başka detay ise necla ve aydın'ın tartışmasının ardından bir daha necla'yı filmde göremememizdir. aydın sözde gerçekçiliği ile necla'yı kendinden uzaklaştırmış fakat necla'nın söylediklerini ilk duyduğu andan itibaren ona hak da vermiştir. fakat bunu kabullenmek onun için zordur.

çünkü filmde de dendiği gibi insan yaşlandığı zaman kemikleşir. kendine çocukluk ve gençlik zamanlarında belirlediği değişmezlerini katı bir şekilde uygulamak ister. bükülmez bir hal alır. biz de aydın'ın karakterinde oluşan çatlaklara göz atarız. ilk önce mezarları ziyaret eder, atı serbest bırakır, trene binmekten vazgeçer. ama öğretmen ve suavi ile konuşurken anlarız ki aydın hala aynı aydın. bir türlü kendine oluşturduğu o kabuktan çıktığı bir sahne göremeyiz. film zaten burada kendine daha da çeker bizi. fakat son sahnede yarı huzurlu yarı huzursuz, bir şekilde anlarız onun halinden. buraya kadar anladıklarımızdan daha başka bir biçimde.

son olarak filmin sinematografisi ayrıca güzeldir. izlerken kapılıp gider, diyalogların anlamlarını doğrudan kavrayabilirsiniz. ne eksik, ne fazla. tam anlamıyla olmuş bir filmdir.
devamını gör...

çöp kutusuna çöp atmak yerine telefonumu atmıştım.
devamını gör...

kendi isinin sahibi olmak ve para kazanmak.
devamını gör...

güçtür. tam tersi de doğrudur, bilgisizlik güçsüzlüktür.
devamını gör...

hepsi evladım gibi. ayrım yapamam.
devamını gör...

bir de bir şey anlatırken "biliyorsun ki" diyenler var, bilmiyorum yahu bilmiyorum bu yüzden sen anlatıyosun ben de dinliyorum. bilmiyorum çünkü.
devamını gör...

sözlüğün paylaştığı gönderileri romantik bir portakal olup storye eklemektir.

insanlar ne lan bu demelidir. ayrıca oy favori işini sıkça yapmaktır. hakeden yazarlara hakettiğini vermek çok önemli.
ayrıca eşe dosta kuzene bak böyle bir yer var diye söylemde bulunmak gerekiyor. herkes iki kişi getirse cidden uzaya çıkarız lan.

not: böyle şeyler benim umurumda değil tutsun diye yazmıyorum ama yazarlar motive olmalı .
devamını gör...


cumhurbaşkanı tayyip erdoğan, covid-19 salgınına karşı aşılama çalışmasının mayıs-haziran ayları gibi tamamlanmasının amaçlandığını bildirdi.


buradan
devamını gör...

bugün oturdum ölümü düşündüm,
yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken..
-ahmet erhan
devamını gör...

benim bu kitapla tanışmam biraz erken dönemlere denk geliyor. ortaokul hazırlık sınıfı bittiği zaman, yaz tatiline çıkmadan önce ingilizce öğretmenlerimden birisi tarafından bana önerilmişti. hatırladığım kadarıyla kitabı bulmak da zor olmuştu. babamın gayretleri neticesinde kitap alınmış, kucağıma bir saatli bomba misali bırakılmıştı. tabi yeni yeni pişmeye başladığımız için kitabı okurken ciddi anlamda zorlanıyordum. elimde bir kalem, yanımda bir defter sürekli not alarak ve anlamaya çalışarak okuduğum için kitap neredeyse benim için bir anlam rehberi haline gelmişti. bu zorlu ve sıkı başlangıçtan sonra bir kaç kere daha okudum kitabı. eh pişmiştik artık ama her okuyuşumda farklı bir yerlere takılmayı ya da daha doğru bir tabirle farklı şeyler keşfetmeyi ihmal etmedim. düşünüyorum da, bendeki irlanda zaafının sebebi de bu kitap olabilir. * nevil shute yüzünden irlanda'nın halini ahvalini düşünmekten alamamıştım kendimi. itiraf ediyorum henüz ortaokul sıralarında içinizdeki irlandalı ben oldum. nasıl oldum kısmı nevil shute'ın bizatihi kendisinde gizli o yüzden açık etmeyeceğim bu durumu. kırılmasın sonra bana.

kitaba gelecek olursak kıyametin ortasında bu kadar dingin, bu kadar sakin bir anlatımı başka bir kitapta zor bulursunuz. ama bunda nevil shute'ın tanık olduğu ve yaşadığı olayların etkisi var diye düşünüyorum. zira adam iki dünya savaşının da tam orta yerinde kalmış, yeterince felaket görmüş ve bunlar üzerine düşünme fırsatı da bulmuş. zaten bu kitabın ortaya çıkmasının sebebi de bizatihi bu. dwight towers ve peter holmes karakterleri ise diğer roman karakterlerine pek benzemez onlar üzerine çokça şey yazmasam iyi olur. kitabı okuduğunuz da bu iki adamın size ne hissettirdiği mühim diye düşünüyorum. tüm bu olağan akış içerisinde radyo sinyalleri ve radyoaktif dalgalar derken, kendinizi dünyanın sonu geldiğinde millet nelerle uğraşıyor yahu diye düşünürken bulabilirsiniz ya da bulmaya bilirsiniz bilemiyorum * başkaca pek çok soru da kafanızı kurcalayacaktır.

malum artık dünyanın sonu temalı kitap ve film örnekleri ziyadesi ile arttı. lakin son zamanlarda yazılan/çekilen, kitap ve filmlerde sürekli bir atraksiyon var. neticede kitap bu konuyu derinlemesine işleyen ilk örneklerden birisi ve sizi daha çok düşünmeye sevk etmesi sebebi ile muhakkak okunmalı diye düşünüyorum. ha zombi istilası falan dururken ne işim var böyle sakin ve derinlemesine bir dünyanın sonu kurgusuna derseniz onu da anlayışla karşılarım. kafasına kafasına vurun o alçak zombilerin ne diyeyim...
devamını gör...

bi ayna bulup hemen gözlerimin içine bakıyorum ve kendi kendime gülüyorum sonra neye ağladığımı unutup gülüşüme gülüyorum öylece geçiyor
devamını gör...

ben çektim.
beğenirseniz sizde kullanabilirsiniz

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ortak bir kararla düğünsüz derneksiz yaptık nikâhımızı. bir kaç yıl sonra da boncuk gözlü bir yavrumuz oldu. fotoğrafını hiç bir yerde paylaşmadık ki ikimiz de sosyal medya kullanmayı sevmiyoruz. kendimize de birbirimize de zaman ayırmayı biliriz. ne ev için ne eşya için ne de maddi manevi her hangi bir konu için üzmedik birbirimizi. sevgiyi paylaştığımız gibi yaşamın tüm yükünü de paylaşarak yaşlanmak bizim tercihimizdi. öyle de yapıyoruz. biz diyen çiftleri itici bulanlar olmuş. bunca bütünleşmişken biz değil de ne denir ki. yapmacık gösteriş budalası tipler evli bekar farketmeksizin zaten itici, yani evlenince katmerleniyorlar sadece.
devamını gör...

bir rivayete göre beni çöpten buldukları için, diğer bir rivayete göre dedemler taşınırken kaybolduğu için neredeyse hiç fotoğrafım yok.*z kuşağı olup küçüklük fotoğrafı olmayan tek insan benim herhalde
devamını gör...

romalı denemeci ve tarihçi plütarch’tan “et yemek üzerine”, alman besteci ve kuramcı richard wagner’den “yiyecek olmama hakkı” ve “avcı insan ve acıya-empati”, ingiliz kuramcı william andrus alcott’tan “et yiyicilik ve insan katliamı” ve fransız anarşist kuramcı élisée reclus’tan “vejetaryenlik üzerine” gibi eski klasik metinlerle, princeton üniversitesi bioetik profesörü peter singer'dan "hayvanlar acıyı hisseder mi?" ve "vejetaryen bir felsefe", felsefe profesörü deane curtin'den "bağlamsal ahlakçı vejetaryenlik", çevrebilim ve felsefe profesörü dale jamieson'dan "hayvanat bahçelerine karşı" gibi çağdaş klasik metinlerin bir araya getirildiği kitap.

editörü, kamil savaş. metinleri çeviren ise, hacer kılıçaslan.
devamını gör...

ezginin günlüğü - eksik bir şey

şarkı sözleri
eksik bir şey mi var hayatımda
gözlerim neden sık sık dalıyor
eksik bir şey mi var hayatımda
gökyüzü bazen ciğerime doluyor

öyle bir şey ki bu, kolay anlatamam
atsan atılmaz satsan satamam
eksik bir şey mi var, anlayamam
bak çayım sigaram her şeyim tamam
eksik bir şey mi var, anlayamam
bak çayım sigaram her şeyim tamam

kalksam duraktan dolmuş gibi
arka koltukta unutulmuş gibi
terliklerimle gelsem sana
sonunda aşkı bulmuş gibi
terliklerimle gelsem sana
sonunda aşkı bulmuş gibi

eksik bir şey mi var hayatımda
gözlerim neden sık sık dalıyor
eksik bir şey mi var hayatımda
gökyüzü bazen ciğerime doluyor

kalksam duraktan dolmuş gibi
arka koltukta unutulmuş gibi
terliklerimle gelsem sana
sonunda aşkı bulmuş gibi
terliklerimle gelsem sana
sonunda aşkı bulmuş gibi

sonunda aşkı bulmuş gibi...



devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim