muvaffakiyet
sizleştiriverebilemeyeceklerimizdenmişsinizcesine şeklinde tamamlanırsa dilimizdeki en uzun kelime olabilen isim.
devamını gör...
3 tane kuş yaz
devamını gör...
gezmesi zevkli olan mağaza çeşitleri
makro market, zaten bizim gibi fakirlere hitap etmiyor, en azından üst tabaka ne yiyor ne içiyor görüp öğreniyoruz.
ne yapıyoruz ??? cahil kalmıyoruz.
ne yapıyoruz ??? cahil kalmıyoruz.
devamını gör...
çağımızın hastalığı
eleştiri kültürünün yozlaşması.
gereksiz ve fazla eleştiri akımı başladı. her şeyi ama her şeyi. sosyal medyanın bize verdiği ekstra bir güçle zaten ayarını, dozajını ne için, nasıl yapılması gerektiğini pek bilmediğimiz bir kültüre bodoslama dalmış bulunmaktayız.
normalde eleştirilen fikir ve kişileri daha iyiye götüren, eksiklerini kapatan, onlara güç katan yapıcı eleştiriler yapmak yerine; birbirini gömmek, açıklarını yüzlerine vurmak, dalga geçmek, hafife almak amacıyla, sivri dilli, üzerinde iyi düşünülmemiş ve zaman harcanmamış, eleştirilen konunun detaylarına dair hiçbir bilgi sahibi olmadan eleştiriye soyunan bir toplum olduk. yani illede yıkıcı eleştiri yapmaya illede kırıcı, ezici, baltalayan kimliğe bürünmeye can atıyoruz. bu da, gereksiz bir ego savaşına ve sonu olmayan, anlamsız, tutarsız münakaşalara sokuyor bizleri.
bir konuyla ilgili aklımıza ilk gelen cümleyi yapıştırmayı eleştirmek sayıyoruz. o olayla ilgili kendi his ve kalıbımıza güvenerek bir şeyler söylemeyi eleştirinin temeli saysakta eleştiri normal şartlarda bu değil dostlar. fazlasıyla bir bilgi birikimi gerekiyor ve konuyu kendi benliğimize, seviyemize, fikir dünyamıza uygulamadan, çekmeden daha evrensel daha tarafsız görebilmemiz gerekiyor.
şuan yapılan klavye bilgeliği bir yana daha dolu ve doluluğu da hazmetmiş olmak gerekiyor.
nedendir bilmem eleştirmeye çalışmak (bakın eleştirmek diyemiyorum çünkü çoğumuz kıyısına bile yaklaşamıyoruz.) toplumumuzda hatta dünyada bile kendini ortaya çıkarma, kendini yüceltme, 'bakın bunuda beğenmedim çünkü ben her şeyin en iyisini bilirim, ben herkesten mükemmelim bla bla bla' bilinçaltıyla yapılıyor.
daha az yanlış eleştiri daha çok anlayıp dinleme feraseti diliyorum hepimize.
daha güzel, daha adil, sevgi dolu bir dünya için, barış için, insanlık için, kardeşlik için batsın bu dünyaaaa
gereksiz ve fazla eleştiri akımı başladı. her şeyi ama her şeyi. sosyal medyanın bize verdiği ekstra bir güçle zaten ayarını, dozajını ne için, nasıl yapılması gerektiğini pek bilmediğimiz bir kültüre bodoslama dalmış bulunmaktayız.
normalde eleştirilen fikir ve kişileri daha iyiye götüren, eksiklerini kapatan, onlara güç katan yapıcı eleştiriler yapmak yerine; birbirini gömmek, açıklarını yüzlerine vurmak, dalga geçmek, hafife almak amacıyla, sivri dilli, üzerinde iyi düşünülmemiş ve zaman harcanmamış, eleştirilen konunun detaylarına dair hiçbir bilgi sahibi olmadan eleştiriye soyunan bir toplum olduk. yani illede yıkıcı eleştiri yapmaya illede kırıcı, ezici, baltalayan kimliğe bürünmeye can atıyoruz. bu da, gereksiz bir ego savaşına ve sonu olmayan, anlamsız, tutarsız münakaşalara sokuyor bizleri.
bir konuyla ilgili aklımıza ilk gelen cümleyi yapıştırmayı eleştirmek sayıyoruz. o olayla ilgili kendi his ve kalıbımıza güvenerek bir şeyler söylemeyi eleştirinin temeli saysakta eleştiri normal şartlarda bu değil dostlar. fazlasıyla bir bilgi birikimi gerekiyor ve konuyu kendi benliğimize, seviyemize, fikir dünyamıza uygulamadan, çekmeden daha evrensel daha tarafsız görebilmemiz gerekiyor.
şuan yapılan klavye bilgeliği bir yana daha dolu ve doluluğu da hazmetmiş olmak gerekiyor.
nedendir bilmem eleştirmeye çalışmak (bakın eleştirmek diyemiyorum çünkü çoğumuz kıyısına bile yaklaşamıyoruz.) toplumumuzda hatta dünyada bile kendini ortaya çıkarma, kendini yüceltme, 'bakın bunuda beğenmedim çünkü ben her şeyin en iyisini bilirim, ben herkesten mükemmelim bla bla bla' bilinçaltıyla yapılıyor.
daha az yanlış eleştiri daha çok anlayıp dinleme feraseti diliyorum hepimize.
daha güzel, daha adil, sevgi dolu bir dünya için, barış için, insanlık için, kardeşlik için batsın bu dünyaaaa
devamını gör...
karl marx
marx diyalektiği ile hegel diyalektiği arasındaki en önemli fark sadece idealizm ve mateyalizm tabanına dayanması değildir. diyalektik sürecin kendisi de farklıdır.
hegel de sentez oluşurken tez antitez birleşir, fakat marx'da tez antitez'le çatışır, bir farktır diyebiliriz. hegel'de sentez kümülatifken, marx'ta sıçramalıdır.
bu neden önemli; 20yy bilim felsefesi oluşurken hegel diyalektiği bizi doğrulanabilirlik iilkesine götürürken, marx diyalektiği önce ''paradigma'' kavramına, (t.kuhn) arkasından yanlışlanabilirlik ilkesine götürür.
hegel de sentez oluşurken tez antitez birleşir, fakat marx'da tez antitez'le çatışır, bir farktır diyebiliriz. hegel'de sentez kümülatifken, marx'ta sıçramalıdır.
bu neden önemli; 20yy bilim felsefesi oluşurken hegel diyalektiği bizi doğrulanabilirlik iilkesine götürürken, marx diyalektiği önce ''paradigma'' kavramına, (t.kuhn) arkasından yanlışlanabilirlik ilkesine götürür.
devamını gör...
durduk yere insanın aklına gelen replikler
"gidin siz, gidin bakalım. ben burada çiçekleri sularım gözyaşlarımla."
devamını gör...
film noir
fransızca bir kavram, türkçeye karanlık film olarak çevirilebilir bu film türünün genel özellikler makyaj ve dekora önem verilmesi, filmin genelde kasvetli bir havada olması * ve sonunun genelde tahmin edilemez oluşudur. türkiyede kavram olarak pek yaygın olmadığından, ülkemizde film noir sınıflandırmasında birçok farklı görüş mevcut olabilmektedir.
devamını gör...
güne bir başkent bırak
italya- roma *
devamını gör...
geceye ilginç bir bilgi bırak
el bileğiniz öne-arkaya, sağa-sola hareket eder ama sağa sola dönme hareketi yapmaz. sebebi ise elipsoid ekleme sahip olmasıdır. asıl dönme hareketi ön kolda olur. inanamayanınız var ise bir eliyle diğer el bileğini kavrasın ve kavradığı el bileğini şişe kapağı açar gibi çevirmeye çalışsın yapamayacaktır.
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu



evimdeyim dostlar. dün üşütmüşlüğün bana verdiği yetkiyle dayanarak tüm gün yattım. bugün furkan bey benle ve beraber etkinlik yapıyoruz.
furkan özel bir çocuk. kendi küçük kalbi bümbüyük. ara ara bizi delirtsede genelde ponçiktir. belki aşağıya onun bir adet ponçik halini atabilirim.
bugün bizi delirtme günüydü ve dikkatini dağıtmaya çalıştım. artık büyüdü ve bütün gün evde oturmak istemiyor. bu yüzden evde biraz huzursuz olabiliyor ve bugün bu sebeple teyzesini ziyarete geldi.
şuan durup durup teyze hava nasıl güzel diyor. ve ardından beni öper misin diyor. sanırım sahile gitmek isteyecek hah. çok akıllı bir bıdık kendisi. bir şeyler istemenin tüm yollarını biliyor. önce bunu makul gösterip sonra isteyeceği kişiye yağ çekiyor. senin o güzel yüreğinden öperim çocuk.
çok güzel bir ömrün olsun...
devamını gör...
yaşını söylemek yerine doğum tarihini söyleyen insan
insanlar ikiye ayrılır:
kaç yaşındasın sorusuna doğum yılı ile cevap veriyorsa; 90 öncesi
yaşını söyleyerek cevap veriyorsa 2000 sonrası doğanlar olarak.
kaç yaşındasın sorusuna doğum yılı ile cevap veriyorsa; 90 öncesi
yaşını söyleyerek cevap veriyorsa 2000 sonrası doğanlar olarak.
devamını gör...
normal sözlük hunidaşlar kulübü
dün yapılan zihinsel konsey toplantısında alınan kararlar ile birlikte üyelerin görev dağılımı şu şekilde olmuştur.
kuzguncuktaki vişne: kendisinin kuzguncukta huni ile vişne toplamasına karar verilmiştir. bize taş atanlara karşı vişne atmaya karar verdik. hem vişne lekesi zor çıkar. vişne at izi kalsın şiarı ile hareket ederek, bu zor görevi kendisine tevdi etmiş bulunuyoruz. görevinde başarılar dileriz.
kaşkolnikov: kendisinin kaşkol marifeti ile kulüp düşmanlarını damgalamasına karar verilmiştir. görevine raskolnikov tadında atraksiyonlar eklerse tadından yenmez diye düşünmekteyiz. ayrıca kulübümüze karşı menfi hareketler içerisinde yer alanları ıslak kaşkol ile dövmesi tarafımızca uygun bulunmuştur. gazası mübarek, hunisi daim olsun.
mitosfer: nedendir bilmiyoruz ama yüce huninin inayeti ile kendisinin göğe çıkmasına karar vermiş bulunuyoruz. pirimiz lagari hasan çelebi gibi göklerde süzülüp, orada temas kurduğu yüce şahsiyetlerden bize selam getirmesi kâfi gelecektir. aya ilk huniyi de dikmeyi başarırsa tadından yenmez.
eaurogue_: arkadaşımızın ülke genelindeki tüm ruh ve sinir hastanelerini dolaşarak, kulübümüz bünyesine kazandırılabilecek yeni değerleri tespit etmesine karar verilmiştir. kendisi bir nevi yetenek avcılığı yapacaktır. hunisi keskin olsun inşallah.
mahlassızım: ''huni paşa!'' adıyla yayınlanacak haftalık mizah dergisinin editörü olarak görev yapması uygun bulunmuştur. işin basın ayağı kısmı ile ilgilenecektir. aynı zamanda kulübümüze karşı geliştirilen algı operasyonlarını mizahi dille savuşturmak ve hunililerin sesi olmak görevi kendisine tevdi edilmiştir. derdinizi huni paşaya anlatın sloganıyla tiraj rekorları kıracağından eminiz. hunisi keskin, kalemi daim olsun.
4-3-3 oynatan aykut: hunispor teknik direktörlüğüne getirilmiştir. aldığımız ilkesel karar gereği takımı 1-1-9 taktiği ile oynatacaktır. kalede kaleci bulunmayacaktır. dövdüğü ve huni taktığı her rakip oyuncu ve teknik direktör için kendisine ekstra prim ödemesi yapılacaktır.
evernevergreen: sözlükte tanımlara madalya takıyor olmasından mütevellit, her yeni gelen üyeye huni takma görevi kendisine verilmiştir. neticede el yatkınlığı var. ayrıca sözlükte huni takılmaya değer tanımları tarayacak ve bizi bilgilendirecektir. böylece madalyalı tanımlara alternatif olarak, hunili tanımlar listesinin ve yazarların kazandığı huni sayısının kamuoyu ile paylaşılmasına vesile olacaktır. hunilerin profilde görülebilmesi için yoldaş ve ekibi ile müzakere etme yetkisi de kendisine verilmiştir.
nizanim: kulübümüzün fotoğrafçısı olarak görevlendirilmiştir. gerek etkinlik fotoğrafları gerekse üyelerimizin vesikalık ve biyometrik fotoğrafları kendisi tarafından çekilecektir. huni takma törenlerinde de görev almasına oy birliği ile karar verilmiştir.
süngerbob çorabı giyen yiğit: kendisine en meşakkatli görevlerden birisi verilmiştir. değerli dostumuzun çoraplarını hiç çıkarmamasına karar verilmiştir. bu süreç zarfında kulübümüze karşı menfi hisler besleyen zevata, ayakkabısını çıkararak, miski amber kıvamında çorap kokusu koklatması yerinde olacaktır. bir nevi kendisi kulübün nükleer teknoloji yatırımıdır. düşmana korku salacak, hunililere güven telkin edecektir. ayrıca meshuggah eşliğinde yapılacak zikir törenlerini yönetmesine karar verilmiştir. lakin bu görevi yerine getirirken ayakkabısının ayağında olmasına özen göstermesi kendisinden öncelikli talebimizdir.
honki ponkinin yeni mahlası: her başlığa uğrayıp, kendisi gibi davranması yeterlidir. ekstra bir hareket tarzına gerek yoktur.
hunidoku: huni stok bilgilerini girecek, üyelik listesini güncelleyecek, sözlükte hunidaşlara karşı girişilen olumsuz faaliyetleri bize rapor edecektir. bir nevi kendisini hunihari olarak kullanacağız. ayrıca çözülemeyen hunidoku geliştirme görevi de kendisine verilmiştir. umarız bu büyük buluşa en kısa sürede imza atar.
hunicime: vallahi henüz kendisi hakkında bir karara varamadık. kendisine en uygun görevi kendisinin seçmesine karar verdik. milleti iyi edeceğim derken huni taktığı için kendisini yardım işlerinden uzak tutmak niyetindeyiz.
kafadan deniz: şeytan boynuzundan bozma hunisini tüftüf olarak kullanmasına karar verilmiştir. iron maiden'a ve kulübümüze karşı düşmanlık besleyenlere iğneli külah atacaktır. hepsini gözünden gözünden vuracağına olan inancımız tamdır. kendisi bu vesile ile keskin nişancı olarak göreve atanmıştır. vassili zaitsev ve erwin könig bile kendisinin yanında sönük kalacaktır.
görev listesi zamanla güncellenecektir.
kuzguncuktaki vişne: kendisinin kuzguncukta huni ile vişne toplamasına karar verilmiştir. bize taş atanlara karşı vişne atmaya karar verdik. hem vişne lekesi zor çıkar. vişne at izi kalsın şiarı ile hareket ederek, bu zor görevi kendisine tevdi etmiş bulunuyoruz. görevinde başarılar dileriz.
kaşkolnikov: kendisinin kaşkol marifeti ile kulüp düşmanlarını damgalamasına karar verilmiştir. görevine raskolnikov tadında atraksiyonlar eklerse tadından yenmez diye düşünmekteyiz. ayrıca kulübümüze karşı menfi hareketler içerisinde yer alanları ıslak kaşkol ile dövmesi tarafımızca uygun bulunmuştur. gazası mübarek, hunisi daim olsun.
mitosfer: nedendir bilmiyoruz ama yüce huninin inayeti ile kendisinin göğe çıkmasına karar vermiş bulunuyoruz. pirimiz lagari hasan çelebi gibi göklerde süzülüp, orada temas kurduğu yüce şahsiyetlerden bize selam getirmesi kâfi gelecektir. aya ilk huniyi de dikmeyi başarırsa tadından yenmez.
eaurogue_: arkadaşımızın ülke genelindeki tüm ruh ve sinir hastanelerini dolaşarak, kulübümüz bünyesine kazandırılabilecek yeni değerleri tespit etmesine karar verilmiştir. kendisi bir nevi yetenek avcılığı yapacaktır. hunisi keskin olsun inşallah.
mahlassızım: ''huni paşa!'' adıyla yayınlanacak haftalık mizah dergisinin editörü olarak görev yapması uygun bulunmuştur. işin basın ayağı kısmı ile ilgilenecektir. aynı zamanda kulübümüze karşı geliştirilen algı operasyonlarını mizahi dille savuşturmak ve hunililerin sesi olmak görevi kendisine tevdi edilmiştir. derdinizi huni paşaya anlatın sloganıyla tiraj rekorları kıracağından eminiz. hunisi keskin, kalemi daim olsun.
4-3-3 oynatan aykut: hunispor teknik direktörlüğüne getirilmiştir. aldığımız ilkesel karar gereği takımı 1-1-9 taktiği ile oynatacaktır. kalede kaleci bulunmayacaktır. dövdüğü ve huni taktığı her rakip oyuncu ve teknik direktör için kendisine ekstra prim ödemesi yapılacaktır.
evernevergreen: sözlükte tanımlara madalya takıyor olmasından mütevellit, her yeni gelen üyeye huni takma görevi kendisine verilmiştir. neticede el yatkınlığı var. ayrıca sözlükte huni takılmaya değer tanımları tarayacak ve bizi bilgilendirecektir. böylece madalyalı tanımlara alternatif olarak, hunili tanımlar listesinin ve yazarların kazandığı huni sayısının kamuoyu ile paylaşılmasına vesile olacaktır. hunilerin profilde görülebilmesi için yoldaş ve ekibi ile müzakere etme yetkisi de kendisine verilmiştir.
nizanim: kulübümüzün fotoğrafçısı olarak görevlendirilmiştir. gerek etkinlik fotoğrafları gerekse üyelerimizin vesikalık ve biyometrik fotoğrafları kendisi tarafından çekilecektir. huni takma törenlerinde de görev almasına oy birliği ile karar verilmiştir.
süngerbob çorabı giyen yiğit: kendisine en meşakkatli görevlerden birisi verilmiştir. değerli dostumuzun çoraplarını hiç çıkarmamasına karar verilmiştir. bu süreç zarfında kulübümüze karşı menfi hisler besleyen zevata, ayakkabısını çıkararak, miski amber kıvamında çorap kokusu koklatması yerinde olacaktır. bir nevi kendisi kulübün nükleer teknoloji yatırımıdır. düşmana korku salacak, hunililere güven telkin edecektir. ayrıca meshuggah eşliğinde yapılacak zikir törenlerini yönetmesine karar verilmiştir. lakin bu görevi yerine getirirken ayakkabısının ayağında olmasına özen göstermesi kendisinden öncelikli talebimizdir.
honki ponkinin yeni mahlası: her başlığa uğrayıp, kendisi gibi davranması yeterlidir. ekstra bir hareket tarzına gerek yoktur.
hunidoku: huni stok bilgilerini girecek, üyelik listesini güncelleyecek, sözlükte hunidaşlara karşı girişilen olumsuz faaliyetleri bize rapor edecektir. bir nevi kendisini hunihari olarak kullanacağız. ayrıca çözülemeyen hunidoku geliştirme görevi de kendisine verilmiştir. umarız bu büyük buluşa en kısa sürede imza atar.
hunicime: vallahi henüz kendisi hakkında bir karara varamadık. kendisine en uygun görevi kendisinin seçmesine karar verdik. milleti iyi edeceğim derken huni taktığı için kendisini yardım işlerinden uzak tutmak niyetindeyiz.
kafadan deniz: şeytan boynuzundan bozma hunisini tüftüf olarak kullanmasına karar verilmiştir. iron maiden'a ve kulübümüze karşı düşmanlık besleyenlere iğneli külah atacaktır. hepsini gözünden gözünden vuracağına olan inancımız tamdır. kendisi bu vesile ile keskin nişancı olarak göreve atanmıştır. vassili zaitsev ve erwin könig bile kendisinin yanında sönük kalacaktır.
görev listesi zamanla güncellenecektir.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
mükemmel giden yayın.*
devamını gör...
yaşamak ve şiir
anlamını mânâ'ya,
mânâ'sını anlamına döndüren..
nasıl güzel bir başlıktır bu.?
demeden geçemedim..
adını koyan da ve devam ettiren de var'olsun.
mânâ'sını anlamına döndüren..
nasıl güzel bir başlıktır bu.?
demeden geçemedim..
adını koyan da ve devam ettiren de var'olsun.
devamını gör...
limonluekşilisalata
beğenileriyle yüzümü güldüren, beğeniden ziyade, okuması ile beni mutlu eden, tanımları sahici ve neşeli, her daim burda olmasını dilediĝim, ve nicki bana salata yeme isteği uyandıran , tatlı mı tatlı bir yazar dostumuzzzz .
devamını gör...
her düşünceye saygı duyulur mu sorunsalı
“fikirlere saygı duyulmaz, saygı kişiye duyulur. fikirler tartışılmak içindir. fikirler eleştirmek içindir. bu tartışmada en önemli husus, bilgidir.” diye devam eden bir ioanna kuçuradi sözü vardır. bence bazı şeyleri de açıklar niteliktedir.
devamını gör...
et dieu crea la femme
ön not: bu yazı #1392601 nolu roger vadim yazısının bir devamı olarak okunmalıdır. ya da bu yazıdan sonra roger vadim yazısına geçilebilir. her nasıl okunursa her iki yazı da 1960'lar fransız sineması özelinde dünya sineması tarihine ilişkindir.
et dieu... créa la femme (ikinci kez yazmamın nedeni, fransızcada accent aigu -aksan tegü gibi bir okunuşu var- yani 'e' harfinin üzerinde eğik çizgi var ama sözlüğün kuralları bunu başlıkta kabul etmiyor, bunu belirtmek içindi.)
and god created woman
ve tanrı kadını yarattı.
1956 tarihli bu film, dünyaya sunduğu gelmiş geçmiş en ünlü seks sembollerinden biriyle özdeşleşmiştir: brigitte bardot. yönetmenliğini fransız yeni dalga sinemasının parlak yönetmeni roger vadim'in yaptığı filmin senaryosu da, roger vadim tarafından yazılmıştır. 22 yaşındaki bardot, vadim'in karısıdır o yıllarda. film, b. bardot nedeniyle öylesine ünlü olur ki, bugün ikibinlerin birinci çeyreği bitmek üzereyken bile, erotik film dendiğinde ilk akla gelen filmlerdendir, hatta, bb'nin (brigitte bardot için dünyada kabul edilmiş kısaltma, 1960'larda (gbkz: bb) kısaltmasıyla dünyanın anladığı şey brigitte bardot'ydu. çıplak ayaklarıyla bir barda dans ettiği sahne, birçok eleştirmen tarafından sinema tarihinin en erotik sahnelerinden biri kabul edilir.
filmin geçtiği fransız sahil kasabası st. tropez, bu filmden sonra dünya jet sosyetesinin de gözde mekanlarından biridir artık.
film, o yıllarda içerdiği erotik sahneler yüzünden birçok ülkede yasaklanır. örneğin amerika birleşik devletleri'nde o yıllarda geçerli olan sinema sansür yasası ((gbkz: hays code)-->hays yasası/yasaları) nedeniyle pek çok sahnesi kırpılır ve film yeniden düzenlenerek bu sansür yasasına uygun hale getirilir.
bu filmle 'femme fatale' kavramına yeni bir soluk getiren bb'nin sinema hayatı hep benzer filmlerle doludur. onu, o yıllar fransa'sının zengin sinema içeriğinde göremeyiz, çevirdiği elliden fazla filmin içinde dişe dokunur bir tane film bulunmaz.
1970'lerin başında henüz kırklı yaşlarının başındayken de sinemadan kopar ve çok sevgili st. tropez'sindeki muhteşem villasında, villasına doldurduğu hayvanlarıyla bir hayvansever olarak yaşar, 92'de evlendiği ve neredeyse otuz yıldır birlikte yaşayıp yaşlandığı son kocasıyla birlikte.
tıpkı o ünlü filminin son sahnesinde, ne yaparsa yapsın onu seven ve affeden kocasıyla el ele evlerine girerken, yönetmenin seyirciye verdiği son mesaj gibi.
they lived happily ever after. the end.
et dieu... créa la femme (ikinci kez yazmamın nedeni, fransızcada accent aigu -aksan tegü gibi bir okunuşu var- yani 'e' harfinin üzerinde eğik çizgi var ama sözlüğün kuralları bunu başlıkta kabul etmiyor, bunu belirtmek içindi.)
and god created woman
ve tanrı kadını yarattı.
1956 tarihli bu film, dünyaya sunduğu gelmiş geçmiş en ünlü seks sembollerinden biriyle özdeşleşmiştir: brigitte bardot. yönetmenliğini fransız yeni dalga sinemasının parlak yönetmeni roger vadim'in yaptığı filmin senaryosu da, roger vadim tarafından yazılmıştır. 22 yaşındaki bardot, vadim'in karısıdır o yıllarda. film, b. bardot nedeniyle öylesine ünlü olur ki, bugün ikibinlerin birinci çeyreği bitmek üzereyken bile, erotik film dendiğinde ilk akla gelen filmlerdendir, hatta, bb'nin (brigitte bardot için dünyada kabul edilmiş kısaltma, 1960'larda (gbkz: bb) kısaltmasıyla dünyanın anladığı şey brigitte bardot'ydu. çıplak ayaklarıyla bir barda dans ettiği sahne, birçok eleştirmen tarafından sinema tarihinin en erotik sahnelerinden biri kabul edilir.
filmin geçtiği fransız sahil kasabası st. tropez, bu filmden sonra dünya jet sosyetesinin de gözde mekanlarından biridir artık.
film, o yıllarda içerdiği erotik sahneler yüzünden birçok ülkede yasaklanır. örneğin amerika birleşik devletleri'nde o yıllarda geçerli olan sinema sansür yasası ((gbkz: hays code)-->hays yasası/yasaları) nedeniyle pek çok sahnesi kırpılır ve film yeniden düzenlenerek bu sansür yasasına uygun hale getirilir.
bu filmle 'femme fatale' kavramına yeni bir soluk getiren bb'nin sinema hayatı hep benzer filmlerle doludur. onu, o yıllar fransa'sının zengin sinema içeriğinde göremeyiz, çevirdiği elliden fazla filmin içinde dişe dokunur bir tane film bulunmaz.
1970'lerin başında henüz kırklı yaşlarının başındayken de sinemadan kopar ve çok sevgili st. tropez'sindeki muhteşem villasında, villasına doldurduğu hayvanlarıyla bir hayvansever olarak yaşar, 92'de evlendiği ve neredeyse otuz yıldır birlikte yaşayıp yaşlandığı son kocasıyla birlikte.
tıpkı o ünlü filminin son sahnesinde, ne yaparsa yapsın onu seven ve affeden kocasıyla el ele evlerine girerken, yönetmenin seyirciye verdiği son mesaj gibi.
they lived happily ever after. the end.
devamını gör...


