muhafazakar gençlerin sözlüklerde azınlık olması
belki de muhafaza edecekleri bir sey kalmamistir..
devamını gör...
felsefeden anlayan kadın vs mantı yapabilen kadın
hem felsefeden hem de mantıdan anlayan 'ben ' deyip konuyu kapatıyorum. *
devamını gör...
insanlardan soğuma nedenleri
bazı insanların gözünde daha önce farkına varamadığım bir parıltı fark ediyorum. tam olarak tarif etmem mümkün değil ama en basit konularda, olmayacak yerde ve zamanda herkesi nasıl harcayabileceklerinin habercisi bir parıltı bu. o an soğuyorum ve o insana karşı temkinli olmam gerektiğini düşünüyorum.
devamını gör...
alt yazılı film vs dublaj film
altyazı diye cevap vermek istediğim başlıktır. film dizi izlerken oyuncuların kendi sesini duymaktan keyif alıyorum. ayrıca ingilizceme yardımcı oluyor. ama bazı şeyler dublajla izlenince büyük keyif verir . (bkz: buz devri)
devamını gör...
bek
kafkas türkleri bey kelimesi yerine bek kelimesini kullanıyor. imam hamzat bek, hamza bey.
belki özbek kelimeside özbey'dir.
belki özbek kelimeside özbey'dir.
devamını gör...
gerdek gecesi öncesi namaz kılmak
müslüman olmayanlar için (bkz: ben) gerek duyulmayan şeydir. çatara çutara bam bam bum bum şak şak. evet efendim, abazayız...
devamını gör...
geceye acı ama gerçek bir cümle bırak
kimse vazgeçilmez değildir..
devamını gör...
normal sözlük'te tanışıp arkadaş olmak
çok insanla tanışıyoruz, yeni insanlar keşfediyoruz ama arkadaş olarak görmek apayrı bir dünya. sözlüğün ilk zamanları tanıdığım hala görüştüğüm ve sosyal medya hesaplarımızla takipleştiğim koca sözlükte toplasanız 3,4 kişi vardır. hala da görüşürüz. yerleri ayrıdır. bunu anonim kalarak da başarabilirsiniz. ımkansiz,ne arkadaş olması, hepinizden nefret ediyorum kafasından çıkın bi. gayet de güzel, arkadaş canlısı insanlar var. yeter ki bir şekilde yollarınız çakışsın.
devamını gör...
kıraç
canlı performansı da çok iyi olan sanatçımız, güçlü bir sesi vardır. az dinlemedim lisede, hemen her şarkısını bilirim.siyah uzun deri ceketi ve gitarı ile bütünleşmiş asi anadolu rock starımızdır kendisi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
doğruları konuşma zamanı geldiğinde sustuğun o gün
çığlıklarımı duymadığın her saniye
beni görmediğin her anda
ellerini arkada birleştirip televizyonunu izlediğin her akşam
birini daha ölüme götürdün
katili ayıplayan gözlerin
aynadaki katili göremedi
suçunu kabullenmedin
dışarıda aradığın şeytan içindeydi
bilemedin
bir gün kendinle yüzleştin
nefret ettin
ölmek istedin
ama çok geçti
giden canlar gelmezdi
kustun nefretini güzel olan her şeye
ikinci hatanı yaptın dünya denilen tımarhanede
kendi kafana bir kez daha sıktın
yine olmadı
kıvrandın acı içinde
ölü bedenlerin ruhları saklı kalbinde
çığlıklarımı duymadığın her saniye
beni görmediğin her anda
ellerini arkada birleştirip televizyonunu izlediğin her akşam
birini daha ölüme götürdün
katili ayıplayan gözlerin
aynadaki katili göremedi
suçunu kabullenmedin
dışarıda aradığın şeytan içindeydi
bilemedin
bir gün kendinle yüzleştin
nefret ettin
ölmek istedin
ama çok geçti
giden canlar gelmezdi
kustun nefretini güzel olan her şeye
ikinci hatanı yaptın dünya denilen tımarhanede
kendi kafana bir kez daha sıktın
yine olmadı
kıvrandın acı içinde
ölü bedenlerin ruhları saklı kalbinde
devamını gör...
insanların fiziksel özellikleriyle alay etmek
küfür etsem bile yapmadığım eylemdir. bir kişinin fiziksel özelliği allah vergisi, karaktersizliği kendi eseridir..
devamını gör...
yazarların pişmanlık unsurları
"yayında tanımlarını kullanacağım başlıktır"
isteyerek yapmadın mı sonuçta. birisi seni zorlamış olsaydı eğer pişman olmazdın değil mi?
insan zorlandığı bir şeyden pişman olabilir mi?
peki neden pişmansın. sana pişmanlık duyduğun şeyi sormuyorum.
nedenini soruyorum.
yaptığın şey yalmış mıydı, bu mu nedeni. yada karakterine uygun olmayan bir şey miydi?
korkmana gerek yok, dürüst olabilirsin. nasıl olsa anonim. seni senden başka bilen yok.
söyle hadi
neden pişmansın?
isteyerek yapmadın mı sonuçta. birisi seni zorlamış olsaydı eğer pişman olmazdın değil mi?
insan zorlandığı bir şeyden pişman olabilir mi?
peki neden pişmansın. sana pişmanlık duyduğun şeyi sormuyorum.
nedenini soruyorum.
yaptığın şey yalmış mıydı, bu mu nedeni. yada karakterine uygun olmayan bir şey miydi?
korkmana gerek yok, dürüst olabilirsin. nasıl olsa anonim. seni senden başka bilen yok.
söyle hadi
neden pişmansın?
devamını gör...
nickaltı
tanıdığım bi yazar kendisine nickaltı yazılmasını çok istiyor. böyle acayip ama acayip. sanki bizim yazmamız ona yetmiyor. ayıptır günahtır daa.
üzüyorsun.böyle silik yemişim gibi hissettiriyor.

sonra bi yazar daha vardı. kendisine nickaltı girdiğim için bana karşılık veremem çünkü nickaltı yazmama prensibim var demişti. ben de karşılık beklemiyorum ki. bu ne saçma şey yaa demiştim. meğer karşılık bekleyenler varmış.
sonra sonra yazmaya başladı. tabi bana sıra gelene kadar, sözlüğü terk etti. hemen kıkırdamayın spawnla kaynamış süt değil.
o da üzdü. demek ki gereken yerde gereken yazara nick altı da yazmak gerekiyor. talihin neyi göstereceği belli olmaz.
üzüyorsun.böyle silik yemişim gibi hissettiriyor.

sonra bi yazar daha vardı. kendisine nickaltı girdiğim için bana karşılık veremem çünkü nickaltı yazmama prensibim var demişti. ben de karşılık beklemiyorum ki. bu ne saçma şey yaa demiştim. meğer karşılık bekleyenler varmış.
sonra sonra yazmaya başladı. tabi bana sıra gelene kadar, sözlüğü terk etti. hemen kıkırdamayın spawnla kaynamış süt değil.
o da üzdü. demek ki gereken yerde gereken yazara nick altı da yazmak gerekiyor. talihin neyi göstereceği belli olmaz.
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
balkonda çay dolduruyorum. evet evin çaycısı benim...
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
canım,"dedim. "efendim," dedi.
"bak, çiçekler biz yokken solmuş," diye cevap verdim.
"yok, onlar biz gitmeden önce başlamıştı," demesiyle küçük yeşil saksı elimden hızla kayıp yere düştü. ikimiz de önce yere dağılmış kırık saksı parçalarının ortasında boylu boyunca uzanan boynundan kırılmış lübnan sümbülüne, sonra da birbirimizin yüzüne baktık.
"ah canım," dedim.
"onu söylemiştin, "dedi.
yüzündeki acı gülümseme hep var mıydı, yoksa o an radyodan gelen vurgusu yerinde bir şarkının sõzleri mi ya da akşam güneşinin yüzüne değdiği her noktayı eğip büken gölgeler bana oyun mu oynuyordu bilemezdim. sanki, her birinin görüntüsü önce parladı ardından ufacık bir pervanenin dansından düşüp söndü. zihnimde en gereksiz düşüncelerin arasında belki de en üzerinde düşünülmesi gerekenler arasında
sıradan bir hareketle kayboldu.
"unutmanın kolay bir yolu tedavi için sıcağa başvurmak olabilir," dedim.
şaşkınlıkla yüzüme baktı, sümbülün rengi o an ellerine yerleşti sandım. halbuki elindeki masayı kuruladığı toz bezini bana doğru uzatıp yerdeki kırık parçaları toplamaya girişmişti bile.
"üzülme," dedi ve "sıcak hakkında da düşünme. ben bir kaplıca ayarlayacağım, bir haftasonu gider kemiklerimiz ve unutacaklarımız hakkında yazarız olur biter. çay içelim ama kelimeler içerken işe yaramıyor da. "
"sümbül," dedim, "onu evimize getirmiştin."
"kırılmış," dedi, "unutmuştum."
telefon çaldı.
"yo, evde yalnızım, kimse yok," dedim karşıdakine. sümbülün yeri boştu.
"bak, çiçekler biz yokken solmuş," diye cevap verdim.
"yok, onlar biz gitmeden önce başlamıştı," demesiyle küçük yeşil saksı elimden hızla kayıp yere düştü. ikimiz de önce yere dağılmış kırık saksı parçalarının ortasında boylu boyunca uzanan boynundan kırılmış lübnan sümbülüne, sonra da birbirimizin yüzüne baktık.
"ah canım," dedim.
"onu söylemiştin, "dedi.
yüzündeki acı gülümseme hep var mıydı, yoksa o an radyodan gelen vurgusu yerinde bir şarkının sõzleri mi ya da akşam güneşinin yüzüne değdiği her noktayı eğip büken gölgeler bana oyun mu oynuyordu bilemezdim. sanki, her birinin görüntüsü önce parladı ardından ufacık bir pervanenin dansından düşüp söndü. zihnimde en gereksiz düşüncelerin arasında belki de en üzerinde düşünülmesi gerekenler arasında
sıradan bir hareketle kayboldu.
"unutmanın kolay bir yolu tedavi için sıcağa başvurmak olabilir," dedim.
şaşkınlıkla yüzüme baktı, sümbülün rengi o an ellerine yerleşti sandım. halbuki elindeki masayı kuruladığı toz bezini bana doğru uzatıp yerdeki kırık parçaları toplamaya girişmişti bile.
"üzülme," dedi ve "sıcak hakkında da düşünme. ben bir kaplıca ayarlayacağım, bir haftasonu gider kemiklerimiz ve unutacaklarımız hakkında yazarız olur biter. çay içelim ama kelimeler içerken işe yaramıyor da. "
"sümbül," dedim, "onu evimize getirmiştin."
"kırılmış," dedi, "unutmuştum."
telefon çaldı.
"yo, evde yalnızım, kimse yok," dedim karşıdakine. sümbülün yeri boştu.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük.
akşam motorine 2.38 tl indirim gelecekmiş.
sakın depoları fullemeyin.
akşam motorine 2.38 tl indirim gelecekmiş.
sakın depoları fullemeyin.
devamını gör...
göz açıp kapayıncaya kadar bir kahve belgeseli
çok hoş replikler barındıran belgesel ve reklam filmi. bir gece, 1 saat 14 dakikamı ayırıp uykusuz kalmıştım; pişman değilim.
"geldiğimiz yere gitmiyor muyuz zaten?"
"şu anda düşünürken herkese haksızlık yapabilirim çünkü düşünüyorum."
"konuşmak çok fena, susmak en iyisi."
"keşke seçebilsek içinde sıkışıp kalacağımız bir zamanı, ânı... cennetimiz bu olsa... aynı ânı yaşayıp durmak sonsuza dek ama pek parlak, pek abartılı bir ânı aramak niye? belki de elimizde bir kahve fincanı, durup bakmak, bakmak... her şeyin yolunda olduğunu, mutlu olduğunu bilmeden mutlu olmak, göz açıp kapayıncaya kadar..."
"geldiğimiz yere gitmiyor muyuz zaten?"
"şu anda düşünürken herkese haksızlık yapabilirim çünkü düşünüyorum."
"konuşmak çok fena, susmak en iyisi."
"keşke seçebilsek içinde sıkışıp kalacağımız bir zamanı, ânı... cennetimiz bu olsa... aynı ânı yaşayıp durmak sonsuza dek ama pek parlak, pek abartılı bir ânı aramak niye? belki de elimizde bir kahve fincanı, durup bakmak, bakmak... her şeyin yolunda olduğunu, mutlu olduğunu bilmeden mutlu olmak, göz açıp kapayıncaya kadar..."
devamını gör...
ülkemizde matematiğin sevilmeme nedeni
önyargı.
kesinlikle öğrencilerde matematiğe karşı bir önyargı var. bunun çok zor ve sıkıcı olduğuna kendilerini inandırmışlar.
fizik için de geçerli bu.
beyinleri kapatıp bu dersleri yapamayacaklarına kendilerini inandırıyorlar.
birde ezber sistemi. formüllerin nereden geldiğini ve aslında mantığının ne olduğunu öğreten bir öğretmen öğrenciyi heyecanlandırır. çünkü formüller mucize gibi hissettiriyor. heaaa oluyorsun aslında neye dayandığını anlayınca. ayrıca unutulmuyor.
kesinlikle öğrencilerde matematiğe karşı bir önyargı var. bunun çok zor ve sıkıcı olduğuna kendilerini inandırmışlar.
fizik için de geçerli bu.
beyinleri kapatıp bu dersleri yapamayacaklarına kendilerini inandırıyorlar.
birde ezber sistemi. formüllerin nereden geldiğini ve aslında mantığının ne olduğunu öğreten bir öğretmen öğrenciyi heyecanlandırır. çünkü formüller mucize gibi hissettiriyor. heaaa oluyorsun aslında neye dayandığını anlayınca. ayrıca unutulmuyor.
devamını gör...
ne mutlu ne de mutsuz olup arada kalmak
stabil ruh durumudur. gridir. ne beyaz olabilirsin ne siyah. insanı çok yoran bir durum olmakla beraber insanı gerçekten sorgulamaya iten, bir şeylerin eksikliğini muhtaç kalmışlığını iliklerinize kadar hissettirir. bir yanınız kırgınken, bir yanınız güzel şeyleri görmeyi/hissetmeyi ister. sadece gri gibi kalıyoruz ama. ne azı ne fazlası.
devamını gör...
