bayram temizliği
bayram temizliği felsefesi henüz bulunamamış bir ritüeldir. evin var olmayan köşeleri keşfedilir. temizliğin vücuda olan etkileri test edilir. kim ne der fikri için yapılmadığı pandemi sürecinde kanıtlanmıştır. peki milyonların kafasında tek soru, madem öyle neden yapılır ve neden bayramdan önce, hiç bir fikrim yok. ben atalar olsam herkes gelsin gitsin, ev iyice batsın normale dönmek için bayram temizliğini sona koyardım.
ya da bayramda bir farklılık olsun kim kime gidip gelecekse karşılıklı birbirinin evini temizlesin. aynı eşyalara sürekli temizlik yapmak evden soğutuyor insanı. yalnız temizlikten vazgeçemiyorum, o temizlik olacak...
ya da bayramda bir farklılık olsun kim kime gidip gelecekse karşılıklı birbirinin evini temizlesin. aynı eşyalara sürekli temizlik yapmak evden soğutuyor insanı. yalnız temizlikten vazgeçemiyorum, o temizlik olacak...
devamını gör...
diyelim ki o bunu okuyor
sen okuma uleynn ayu.
buradan
buradan
devamını gör...
henry onyekuru
ligin hilesini bulmuş oyuncudur.
bu ligde böyle oyuncular her zaman iş yapar.
bu tip oyuncuların en önemli özelliği hızlı olmalarıdır ve beyni olmaması çok önemlidir.
eğer bir oyuncu hem hızlı hem beyni yoksa ligi donunda sallar.
beyni olanları zaten çok pahalı oluyorlar bizim lige gelmezler.
severiz böyle fırfır topçuları.
bu ligde böyle oyuncular her zaman iş yapar.
bu tip oyuncuların en önemli özelliği hızlı olmalarıdır ve beyni olmaması çok önemlidir.
eğer bir oyuncu hem hızlı hem beyni yoksa ligi donunda sallar.
beyni olanları zaten çok pahalı oluyorlar bizim lige gelmezler.
severiz böyle fırfır topçuları.
devamını gör...
melek girmez sokağı
eminönü'nün bahçekapı semtinde bulunan bir sokak. burası osmanlı zamanında yeniçeri ocağının şirazesinden çıkıp illegal hale geldiği zaman fuhuş yuvası olmuş bir sokak. kayıkhane ve kahvehanelerin bulunduğu ahşap evlerin üst kısmı bekar evleri olarak kiralanıyor.
1800'lü yıllarda hortlayan veba salgını gözleri buraya çevirmiş. ölümcül hastalığa sebep olarak fuhuş ve kaynağı olarak da melek girmez sokağı hedef gösterilmiş. sokaktaki bütün yapılar yıktırılmış. bazı bekar odalarında da vebalı ve vebadan ölmüş kadınlar bulunmuştur.
osmanlı'nın her döneminde fuhuş yapıldığı yadsınamaz. ilk yerleşik umumhaneler de sultan abdülaziz döneminde kuruluyor. tabi mıntıka olarak da beyoğlu tercih ediliyor.
zaten fuhuş, genelevi ve muhabbet tellallığı kavramları denilince akla ilk gelen yer beyoğlu oluyor. beyoğlu'nda da akla ilk düşenler ise istiklal'in ara sokakları ve eski bb. başkanı bedrettin dalan' ın talimatıyla yıkılmadan önceki tarlabaşı sokakları mıntıkasıdır. karaköy'den istiklal'e çıkan cadde olan ve şair orhan veli'nin olmayan sevgilisi melahat'i koluna takıp gezdirdiği yüksek kaldırım caddesi de sağlı sollu birahane, şaraphane ve genelevleri ile ünlü.
en önemli ve üzerinde durulması gereken başka bir husus da, istanbul'daki profesyonel fuhuş hayatı, patroniçe diye anılan matild manukyan ile bütünleşmiş. hatta seneler boyu vergi rekortmeni olmuştur. müslüman bir ülkede bir ermeni madam, en çok vergi veren kişi oluyor. ayrıca kontrollü seks yaşamının bir başka adresi olan zürafa sokak'taki o işletmelerin sahibi de kendisiydi.
1800'lü yıllarda hortlayan veba salgını gözleri buraya çevirmiş. ölümcül hastalığa sebep olarak fuhuş ve kaynağı olarak da melek girmez sokağı hedef gösterilmiş. sokaktaki bütün yapılar yıktırılmış. bazı bekar odalarında da vebalı ve vebadan ölmüş kadınlar bulunmuştur.
osmanlı'nın her döneminde fuhuş yapıldığı yadsınamaz. ilk yerleşik umumhaneler de sultan abdülaziz döneminde kuruluyor. tabi mıntıka olarak da beyoğlu tercih ediliyor.
zaten fuhuş, genelevi ve muhabbet tellallığı kavramları denilince akla ilk gelen yer beyoğlu oluyor. beyoğlu'nda da akla ilk düşenler ise istiklal'in ara sokakları ve eski bb. başkanı bedrettin dalan' ın talimatıyla yıkılmadan önceki tarlabaşı sokakları mıntıkasıdır. karaköy'den istiklal'e çıkan cadde olan ve şair orhan veli'nin olmayan sevgilisi melahat'i koluna takıp gezdirdiği yüksek kaldırım caddesi de sağlı sollu birahane, şaraphane ve genelevleri ile ünlü.
en önemli ve üzerinde durulması gereken başka bir husus da, istanbul'daki profesyonel fuhuş hayatı, patroniçe diye anılan matild manukyan ile bütünleşmiş. hatta seneler boyu vergi rekortmeni olmuştur. müslüman bir ülkede bir ermeni madam, en çok vergi veren kişi oluyor. ayrıca kontrollü seks yaşamının bir başka adresi olan zürafa sokak'taki o işletmelerin sahibi de kendisiydi.
devamını gör...
ilyas sezar
#1172156 numaralı tanımı ile güzel bakış açısını iyi bir yorumlama ile ifade etmiş yazar. artık kendisini takip ediyoruz.
devamını gör...
ermeni soykırımı iddiası
'ermeni tipi var namussuzda', 'ermeni dölü seni' gibi deyimlere sahip, konvoylarla korna sesleriyle masum sakinlere güvercin tedirginliği yaşatan saldırganlara sahip ülkemizin geçmişinde soykırım yapılmış olabileceği imkansız tabi(!) dedelerimizden duyduğumuz 'ermenileri öldürürseniz cennete gidersiniz dediler bize' tarzında aldıkları fetvaları da uydurma kesin(?)
vardır yoktur ya da karşılıklıdır kesin şeyler değil elbet. mesele meclise sunulan araştırma önerilerinin sürekli reddedilmesinde biraz da. açın tartışın, biz de ona göre muhakeme edelim. neyi saklıyorsunuz, neyden çekiniyorsunuz?..
vardır yoktur ya da karşılıklıdır kesin şeyler değil elbet. mesele meclise sunulan araştırma önerilerinin sürekli reddedilmesinde biraz da. açın tartışın, biz de ona göre muhakeme edelim. neyi saklıyorsunuz, neyden çekiniyorsunuz?..
devamını gör...
acısını tek başına yaşayan insan
çektiği acıyı belli ederse, etrafında bulunan kişilerin üzüleceğini ve acı çekeceğini ya da acısını belli etmenin bir zayıflık göstergesi olduğunu düşünen insandır.
devamını gör...
gurbet
zordur.
hele ki arkanda birilerini bıraktıysan daha da zordur.
edit: sayın sözlük'ün uyarısı ile "sıla" kelimesini kaldırdım.
sıla, gurbette iken özlenen yer anlamına geliyormuş.
hele ki arkanda birilerini bıraktıysan daha da zordur.
edit: sayın sözlük'ün uyarısı ile "sıla" kelimesini kaldırdım.
sıla, gurbette iken özlenen yer anlamına geliyormuş.
devamını gör...
batan dünyanın malları
dünden beri dinliyorum. katarsis yaşadım. ne hissediyorsam, ne düşünüyorsam dile getirmişler.
selam uzaylı inan biz dostunuz
adres mi verelim?
geliniz beni bulunuz!
manga'nın uzaylılara sinyal çaktığı şarkısı.
selam uzaylı inan biz dostunuz
adres mi verelim?
geliniz beni bulunuz!
manga'nın uzaylılara sinyal çaktığı şarkısı.
devamını gör...
israil
üstteki yazar
"tarihsel olarak filistinde hak sahibi olan" demiş.. tamam, tarihsel olarak roma ve yunan haklarını gözetip memleketi onlara satalım/devredelim. hatta biz de tarihsel hakkımızı kullanalalım, tası tarağı toplayıp asya bozkırlarına steplerine geri dönelim.
"illegal bir şey yapmayan devlet" demiş ama galiba dünyadan bihaber
tezgah altından şunu verelim de bilgilensin garip: (bkz: sabra ve şatilla katliamı)
"tarihsel olarak filistinde hak sahibi olan" demiş.. tamam, tarihsel olarak roma ve yunan haklarını gözetip memleketi onlara satalım/devredelim. hatta biz de tarihsel hakkımızı kullanalalım, tası tarağı toplayıp asya bozkırlarına steplerine geri dönelim.
"illegal bir şey yapmayan devlet" demiş ama galiba dünyadan bihaber
tezgah altından şunu verelim de bilgilensin garip: (bkz: sabra ve şatilla katliamı)
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
ben de bu dağların nesine geldim?..
aman be emmoğlu sen de neyine geldin bu dağların? neyini özledin? hani neyi var da neyine geldin?.. manasında olduğunu düşünmediğim, aksine emin olduğum, o arabesk parçanın bilmezdim şu cazvari gönlümü bu denli etkileyebileceğini.
niçin dinlediğimi bile bilmediğim halde caz versiyonundan sıkılıp açıp ferdi tayfur'dan dinlediğimde niçin ağladığımı bile anlamadım. hala niçin açıp açıp dinliyorum?..
şu kent yaşamında yüzyıllardır devam ederken ailemin; kuzuların meleşmesinde ne zevk, ne hayranlık allah'ım.
sanki yine yaz gelecek bütün arkadaşlarım köylerine tatile gidecek ben de arkalarından imrenip kalacağım. kentinde otur. kendinle otur. sıkılırsan tatil köylerine koylarına koyul.
aman ne bahtiyarlık ne mutluluk....
şehirde üç gün yas sonrası yaşamın yine seyri...
mezarında beş karış otlar bitmeyince, gönül geçmiyor emmoğlu.
beş karış ne kadar zaman?
gönül geçmemek ne demek?
emmoğlu ne demek?
ne demek yaa ne demek?...
buradan
aman be emmoğlu sen de neyine geldin bu dağların? neyini özledin? hani neyi var da neyine geldin?.. manasında olduğunu düşünmediğim, aksine emin olduğum, o arabesk parçanın bilmezdim şu cazvari gönlümü bu denli etkileyebileceğini.
niçin dinlediğimi bile bilmediğim halde caz versiyonundan sıkılıp açıp ferdi tayfur'dan dinlediğimde niçin ağladığımı bile anlamadım. hala niçin açıp açıp dinliyorum?..
şu kent yaşamında yüzyıllardır devam ederken ailemin; kuzuların meleşmesinde ne zevk, ne hayranlık allah'ım.
sanki yine yaz gelecek bütün arkadaşlarım köylerine tatile gidecek ben de arkalarından imrenip kalacağım. kentinde otur. kendinle otur. sıkılırsan tatil köylerine koylarına koyul.
aman ne bahtiyarlık ne mutluluk....
şehirde üç gün yas sonrası yaşamın yine seyri...
mezarında beş karış otlar bitmeyince, gönül geçmiyor emmoğlu.
beş karış ne kadar zaman?
gönül geçmemek ne demek?
emmoğlu ne demek?
ne demek yaa ne demek?...
buradan
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
"... nasıl da almış aklımı
sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan
dost, düşman söz eder kendi kavlince
kınanmak, yiğit başına
bu, ne ayıp, ne de yasak
öylece bir gerçek, kendi halinde
belki, yaşamama sebep
evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu
hani, kurşun sıksan geçmez geceden
anlatamam, nasıl ıssız, karanlık
ve zehir zıkkım cıgaram
gene bir cehennem var yastığımda
gel artık . "
ahmed arif - hani kurşun sıksan geçmez geceden
sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan
dost, düşman söz eder kendi kavlince
kınanmak, yiğit başına
bu, ne ayıp, ne de yasak
öylece bir gerçek, kendi halinde
belki, yaşamama sebep
evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu
hani, kurşun sıksan geçmez geceden
anlatamam, nasıl ıssız, karanlık
ve zehir zıkkım cıgaram
gene bir cehennem var yastığımda
gel artık . "
ahmed arif - hani kurşun sıksan geçmez geceden
devamını gör...
normal sözlük kraliyet arması
şahıs olarak çok da önemsemediğim ama sözlüğün aktif hale gelmesi açısından gerekli bulduğum bir konu. sözlüğe girdiğimden beri dikkatimi çekiyor. çok iyi tanımlar oluyor bazı başlıklar altında ama (+) oy almamış. ben veriyorum dönüyorum bakıyorum ya 1’de kalmış ya 2. zaten oy verenlerde genelde aynı kişiler. neden oy vermiyorsunuz sözlük ahalisi? * sözlük yeni olduğu için sürekli yeni başlıklar açılıyor, evet yerinde. ama üzerinde yazılması gereken pek çok başlıkta sol tarafta kurban edilip bir kaç tanım yazılmış şekilde aşağılarda kalıyor.
k’arma puanı bu sebeple destekliyorum. inşallah verim katar.
k’arma puanı bu sebeple destekliyorum. inşallah verim katar.
devamını gör...
mezuniyet için yayın şartı
yök lisansüstü eğitimi düzenleyen nisan 2016 tarihli yönetmeliğinde "yayın şartı" yoktur ancak söz konusu yönetmelikte 'tez yazım kurallarını senato belirler' ibaresi geçmektedir. bu muğlaklıktan hareketle üniversite senatoları, lisansüstü eğitim-öğretim yönetmeliklerine öğrencilerin mezun olması için "yayın şartını yerine getirmeleri gerektiği" zorbalığını ekleyerek ve işbu maddeyi resmi gazetede de yayımlatarak 'mevzuat' haline getirmişlerdir.
öte yandan "yayın şartı" meselesinde üniversiteler arasında bir standart da yoktur. türkiye'deki üniversitelerin bazıları tez savunmasına girmeden önce bazıları da savunmada başarılı olduktan sonra mezun olmak için tezle ilgili makale çalışmasının yayımlanmış olmasını istemektedir. yine üniversitelerimizin büyük çoğunluğu yüksek lisans öğrencileri için bir yayın şartı getirmişken; doktora öğrencileri için bazısında bir bazısında iki yayın şartı vardır. bu yayınlara ilişkin teknik detaylar (örneğin makale çalışmasının kabul edildiğine dair kabul mektubu yeterli görülmeyip mutlaka basılmış olması, doi numarasının alınmış olması, parayla yayın yapan ve 'yağmacı' tabir edilen dergilerden birinde yayımlanmamış olmaması vb). gibi ayrıntıya yer veren üniversite senato kararları bile vardır.
yayınlarla ilgili üniversitelerin ortak yönelimi; (1) yayının öğrencinin yazdığı tez konusu veya anabilim dalıyla ilgili olması; (2) yayınlarda tez danışmanın onayının alınmış olması; (3) yayınlarda öğrencinin lisansüstü derecesini alacağı üniversitenin adının mutlaka belirtilmiş olmasıdır.
yüksek lisans veya doktora tez danışmanlığı fark etmeksizin araştırmanın yönteminin belirlenmesi, bulguların toplanması ve değerlendirilmesi, en başta öne sürülmüş hipotezleri doğrulayan ya da çürüten kendi içinde tutarlı bir sonuç yazılması durumu tezlerin konularına göre "emek yoğun olma" bakımından farklılık gösterebilir. bir başka deyişle bazı tezler araştırmanın konusu gereği emek yoğundur ve danışmanın da deneyim ve yöneticiliğinden fazlasıyla yararlanmayı gerektirebilir.
üniversiteler, senatolarında aldıkları yukarıda özünü özetlediğim kararlarla ulusal veya uluslararası yayın sayılarını arttırmaktadırlar. emek yoğun tezlerde ise danışman öğretim üyesinin adının geçmesi ile öğretim üyesinin hem yayın sayısı artmakta hem de bu bağlamda üniversiteden yayın teşviği almaktadır. ancak danışman açısından "emek yoğun olmayan", sadece öğrencinin yoğunluklu olarak çalıştığı tez konularında danışman öğretim üyesinin adının geçmesini "kişisel olarak" doğru hatta etik bulmuyorum.
bugüne kadar yönettiğim hiç bir tez çalışması için makale şartını yerine getirmeye çalışan öğrencimin makalesine adımı yazdırmadım. (akademik özgeçmişimde bırakın bir öğrenci ile yapılmış makale çalışmasını bir akademisyen ile ortak yazılmış bir makalem bile yoktur. tüm çalışmalarım tek yazarlıdır.) ancak makalelerini yayınlayıp, mezuniyet şartını bir an evvel yerine getirmeleri için anadolu'nun görece küçük üniversitelerinde yayın yapma sıkıntısı çeken editörlere öğrencilerimi yönlendirerek öğrencimin yayın yapmasını (ve mezuniyet için önemli bir eşiği geçmesini), editörün de yayın bulmasını sağladığım durumlar olmuştur.
bu satırları okuyan kişilere tavsiyem mezun olacağınız üniversitenin mezuniyet şartları arasında yayın şartı yoksa emeğinize sahip çıkmanızı ve emek harcamamış hocaların çalışmanız üzerinden puan/prim toplamalarına imkan vermemenizi, daha açık bir ifade ile danışman hocalarınızın teklifini eğip-bükmeden, açık bir dille reddetmenizi dilerim. çalışmanız iyiyse mezuniyetten sonra her halükarda yayınlatacak bir yer bulursunuz.
öte yandan "yayın şartı" meselesinde üniversiteler arasında bir standart da yoktur. türkiye'deki üniversitelerin bazıları tez savunmasına girmeden önce bazıları da savunmada başarılı olduktan sonra mezun olmak için tezle ilgili makale çalışmasının yayımlanmış olmasını istemektedir. yine üniversitelerimizin büyük çoğunluğu yüksek lisans öğrencileri için bir yayın şartı getirmişken; doktora öğrencileri için bazısında bir bazısında iki yayın şartı vardır. bu yayınlara ilişkin teknik detaylar (örneğin makale çalışmasının kabul edildiğine dair kabul mektubu yeterli görülmeyip mutlaka basılmış olması, doi numarasının alınmış olması, parayla yayın yapan ve 'yağmacı' tabir edilen dergilerden birinde yayımlanmamış olmaması vb). gibi ayrıntıya yer veren üniversite senato kararları bile vardır.
yayınlarla ilgili üniversitelerin ortak yönelimi; (1) yayının öğrencinin yazdığı tez konusu veya anabilim dalıyla ilgili olması; (2) yayınlarda tez danışmanın onayının alınmış olması; (3) yayınlarda öğrencinin lisansüstü derecesini alacağı üniversitenin adının mutlaka belirtilmiş olmasıdır.
yüksek lisans veya doktora tez danışmanlığı fark etmeksizin araştırmanın yönteminin belirlenmesi, bulguların toplanması ve değerlendirilmesi, en başta öne sürülmüş hipotezleri doğrulayan ya da çürüten kendi içinde tutarlı bir sonuç yazılması durumu tezlerin konularına göre "emek yoğun olma" bakımından farklılık gösterebilir. bir başka deyişle bazı tezler araştırmanın konusu gereği emek yoğundur ve danışmanın da deneyim ve yöneticiliğinden fazlasıyla yararlanmayı gerektirebilir.
üniversiteler, senatolarında aldıkları yukarıda özünü özetlediğim kararlarla ulusal veya uluslararası yayın sayılarını arttırmaktadırlar. emek yoğun tezlerde ise danışman öğretim üyesinin adının geçmesi ile öğretim üyesinin hem yayın sayısı artmakta hem de bu bağlamda üniversiteden yayın teşviği almaktadır. ancak danışman açısından "emek yoğun olmayan", sadece öğrencinin yoğunluklu olarak çalıştığı tez konularında danışman öğretim üyesinin adının geçmesini "kişisel olarak" doğru hatta etik bulmuyorum.
bugüne kadar yönettiğim hiç bir tez çalışması için makale şartını yerine getirmeye çalışan öğrencimin makalesine adımı yazdırmadım. (akademik özgeçmişimde bırakın bir öğrenci ile yapılmış makale çalışmasını bir akademisyen ile ortak yazılmış bir makalem bile yoktur. tüm çalışmalarım tek yazarlıdır.) ancak makalelerini yayınlayıp, mezuniyet şartını bir an evvel yerine getirmeleri için anadolu'nun görece küçük üniversitelerinde yayın yapma sıkıntısı çeken editörlere öğrencilerimi yönlendirerek öğrencimin yayın yapmasını (ve mezuniyet için önemli bir eşiği geçmesini), editörün de yayın bulmasını sağladığım durumlar olmuştur.
bu satırları okuyan kişilere tavsiyem mezun olacağınız üniversitenin mezuniyet şartları arasında yayın şartı yoksa emeğinize sahip çıkmanızı ve emek harcamamış hocaların çalışmanız üzerinden puan/prim toplamalarına imkan vermemenizi, daha açık bir ifade ile danışman hocalarınızın teklifini eğip-bükmeden, açık bir dille reddetmenizi dilerim. çalışmanız iyiyse mezuniyetten sonra her halükarda yayınlatacak bir yer bulursunuz.
devamını gör...
belediyenin almanya'ya gönderdiği 43 kişinin geri dönmemesi
(bkz: nerede lütfen söyleyin)
devamını gör...
iki çeşit insan vardır
--- alıntı ---
iki çeşit şeytan vardır: rütbesi alınmış melek, atanarak terfi etmiş insan.
--- alıntı ---
aforizmalar-franz kafka
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır yalnızca: her şeyi bilenler ve hiçbir şey bilmeyenler.
--- alıntı ---
dorian gray'in portresi-oscar wilde
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır; zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe hatalarıyla yüzsüzleşen
--- alıntı ---
mehmet akif ersoy.
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır, gürültüye alışanlar, başkalarını susturmaya çalışanlar...
--- alıntı ---
mutlu olma sanatı -alain
iki çeşit şeytan vardır: rütbesi alınmış melek, atanarak terfi etmiş insan.
--- alıntı ---
aforizmalar-franz kafka
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır yalnızca: her şeyi bilenler ve hiçbir şey bilmeyenler.
--- alıntı ---
dorian gray'in portresi-oscar wilde
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır; zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe hatalarıyla yüzsüzleşen
--- alıntı ---
mehmet akif ersoy.
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır, gürültüye alışanlar, başkalarını susturmaya çalışanlar...
--- alıntı ---
mutlu olma sanatı -alain
devamını gör...
planlı yaşamak
çok özendiğim, uzunca bir süre iyi kötü yapmayı denediğim ve şu sıralar saldığım yaşam şekli.
devamını gör...


