halkların demokratik partisi
hdp sadece bir türkiye partisi değil, türkiye'nin her yeridir. ülkemizin şimdilik karadeniz hariç her bölgesinden vekil çıkartmış demokratik bir partidir. hiç bir kriminalize tanıma sığmayacak sayıda halk desteği vardır.
daha çok hayat için sen de uzat elini...
ya me ye!!! yani bizimdir.
daha çok hayat için sen de uzat elini...
ya me ye!!! yani bizimdir.
devamını gör...
17 ocak 2021 normal sözlük güncellemeleri
iko can, şöyle bir özellik de gelebilir.
yazar ismi ( gbkz veya bkz ) yazıldığında " x yazar tanımında sizden bahsetti " diye bildirim gelebilir.
yazar ismi ( gbkz veya bkz ) yazıldığında " x yazar tanımında sizden bahsetti " diye bildirim gelebilir.
devamını gör...
sözlük mağazası ürünlerinin cep yakması
her kuşu sevdin leylek mi kaldı ermolettin?*
karma puan sisteminin son zamanlarda esnetildiğini dahi düşünür oldum.
biraz daha zorlaştırın lütfen bu kadar kolay olmamalı.*
karma puan sisteminin son zamanlarda esnetildiğini dahi düşünür oldum.
biraz daha zorlaştırın lütfen bu kadar kolay olmamalı.*
devamını gör...
engellenen yazarların takip edilenlerden çok olması
kafanın rahat olması durum'udur. ne yazarsa yazsın görmüyorsundur.
devamını gör...
yazarların ertelediği şeyler
mutlu olmayı erteliyorum. yarın çok zamanım varmış gibi.
devamını gör...
hakaret suçu
ceza yargılamamızda en sık rastlanan suçlardan olan hakaret suçu, kişilerin birey olmasından kaynaklı kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirilir.
tck 125.maddeye göre “bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
suçun nitelikli hallerinde hakaret suçunun cezası, 1 yıl ile 2 yıl arasındadır. mağdurun kamu görevlisi olması (avukat, hakim, memur vs.) ve hakaretin görevinden dolayı yapılmış olması, kişinin mensup olduğu dinin kutsal değerlerine veya din özgürlüğünün kullanılmasına hakaret edilmesi hakaret suçunun nitelikli şekli olarak kabul edilmektedir.
kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen hakaret suçunda, ceza yarı oranında arttırılır. ayrıca hükmedilen hapis cezası ertelenemez.
suçun sosyal medya araçları vb. vasıtalarla meydana getirilmesi halinde de cezalandırma söz konusu olacaktır. hakaret suçu, mağdurun yüzüne karşı işlenebileceği gibi gıyabında da gerçekleştirilebilir.
internet bir iletişim aracı; ses, yazı ve görüntüyü de içerebilen çok yönlü iletişim aracı olmasından dolayı, internet yoluyla yapılan hakaret suçu, huzurda yapılmış sayılacaktır.
hakaret suçu, basit bir dilekçe ile cezalandırılabilecek suçtur.
diyelim ki internette size hakaret edildi, sonra o kişi uçuruldu. fark etmez şikayetinizi yapın. kişinin ip numarasının tespiti yapılarak aleyhinde savcılık tarafından soruşturmaya başlanır. sonra o klavye delikanlıların trajikomik hallerini izleyin. özür dilemeler, para teklif etmeler.
tck 125.maddeye göre “bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
suçun nitelikli hallerinde hakaret suçunun cezası, 1 yıl ile 2 yıl arasındadır. mağdurun kamu görevlisi olması (avukat, hakim, memur vs.) ve hakaretin görevinden dolayı yapılmış olması, kişinin mensup olduğu dinin kutsal değerlerine veya din özgürlüğünün kullanılmasına hakaret edilmesi hakaret suçunun nitelikli şekli olarak kabul edilmektedir.
kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen hakaret suçunda, ceza yarı oranında arttırılır. ayrıca hükmedilen hapis cezası ertelenemez.
suçun sosyal medya araçları vb. vasıtalarla meydana getirilmesi halinde de cezalandırma söz konusu olacaktır. hakaret suçu, mağdurun yüzüne karşı işlenebileceği gibi gıyabında da gerçekleştirilebilir.
internet bir iletişim aracı; ses, yazı ve görüntüyü de içerebilen çok yönlü iletişim aracı olmasından dolayı, internet yoluyla yapılan hakaret suçu, huzurda yapılmış sayılacaktır.
hakaret suçu, basit bir dilekçe ile cezalandırılabilecek suçtur.
diyelim ki internette size hakaret edildi, sonra o kişi uçuruldu. fark etmez şikayetinizi yapın. kişinin ip numarasının tespiti yapılarak aleyhinde savcılık tarafından soruşturmaya başlanır. sonra o klavye delikanlıların trajikomik hallerini izleyin. özür dilemeler, para teklif etmeler.
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin kafa iznine çıktıktan sonra sözlüğün daha huzurlu bir yer olması
(bkz: hocca kalın gidiyom ben)
devamını gör...
aysel
"
- aysel gitti.
+ onun için mi üzgünsün ?
- yoo.
+ döner herhalde, üzülme ne olursun?
- dönse de fark etmez.
+ neden?
- artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz ki. bir kere gitti mi gitti. yüzüne baktığında hep bunu hatırlarsın.
(bkz: şaşıfelek çıkmazı)
cuk & r.i.p.
- aysel gitti.
+ onun için mi üzgünsün ?
- yoo.
+ döner herhalde, üzülme ne olursun?
- dönse de fark etmez.
+ neden?
- artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz ki. bir kere gitti mi gitti. yüzüne baktığında hep bunu hatırlarsın.
(bkz: şaşıfelek çıkmazı)
cuk & r.i.p.
devamını gör...
sanat tarihi
okuduğum ve üzerine yüksek lisans yapmakta olduğum muhteşem bir alandır. ulkemizde değeri bilinmiyor bu konuda ben dahil herkes haklı. atanamıyoruz ve dışarıda mesleki bir tanımımız yok. eğer araştırmayı, soru sormayı, problemleri ortaya koymayı ve daha ileriki süreçte özgün çalışmalar üretmek istiyorsanız, ben kitap okumayı seviyorum, bir konu hakkında bir şeyler yazabilmek istiyorum ve ekmeğimi üreterek kazanabilirim diyorsanız kesinlikle okumalı ve yüksek lisans, doktora .... devam etmelisiniz. ben hep iyi ki diyorum.
mezun olduktan sonra ek olarak dil beceriniz varsa çevirmenlik yapabilir, teknik resim programlarını iyi biliyorsanız ve bu konuda kendinizi geliştirirseniz restorasyon firmalarında çalisabilir, kpss ile kültür bakanlığına yeterli puanınız varsa bir ihtimal atanabilir, kültürel mirası koruma ve restorasyon, mimari restorasyon gibi çeşitli alanlarda yüksek lisans eğitimi alıp çalışabilirsiniz. eğer yüksek lisans yapmak istemiyorsanız, her ne kadar sanat tarihçi olsak da mesleki tanımımız olmadığı için okuduğunuz bölümü başka alanlarla birleştirmek, yollarını kesiştirmek durumundasınız. dolayısıyla işimiz sektör işi değil. sanat tarihi sektör işi de olmamalı bana kalırsa. sanat tarihi: tarih, sanat ve mimariyle iç içe olabileceğiniz baktığınız yapı, eser ve resmi daha iyi anlayabileceğiniz ve bunların üzerlerinde uzmanlık oluşturabileceğiniz bir alan. yani perge antik kenti hakkında bilgi sahibi olurken aynı zamanda selimiye camisini, avrupa'daki romanesk mimariyi, orta asya'daki kurganları, cumhuriyet dönemi mimar ve heykeltraşlarını, erken hristiyanlık döneminde bizans'ı, kiliseleri, selçuklu ve osmanlı camilerini, karahanlı dönemi minarelerini konuşuyor bulacaksınız kendinizi. oldukça geniş yelpazeli bir alan.
bunlar benim naçizane fikirlerim. mezun olduktan sonra işsiz kalıp kalmamak biraz da okurken "bu okuduğum alanı nereye doğru çekebilirim, bu alanı nasıl çeşitlendirebilirim ve üzerine neler ekleyerek kendimi bir adım öne cikarabilirim" gibi düşünceleriniz yönlendiriyor. mesela teknik resim dersimiz var lisans sürecinde. yapıların kesit, görünüş ve rölövelerini çıkarıyoruz. bunu bir adım daha ileri taşımak sizin dışarıdan autocad vb. teknik çizim programlarını öğrenmeniz ve bu sayede çeşitli restorasyon firmalarına başvurabilmenizi sağlayacaktır. bir ve birden fazla bildiğiniz dil lisans sonrasında alanınız ile ilgili literatürde ufak çaplı veya geniş çaplı çevirmenlik yapabilmenizi ve gelir elde etmenizi sağlayacaktır.
saydığım ve yapabilirsiniz dediğim şeyleri gerçekçi olmak lazım lisans aşamasında 10 kisiden belki 1-2 kişi yapabiliyor. lisans sonrasında ise bu sayı artabilir. ancak sanat tarihinde lisans sonrası dışarıdan bir şeyler yapabilmek ciddi bir mücadeleyi gerektirir. ama bunlar öyle ya da bu şekilde yapılabilir.
bölümün esas odağı yüksek lisans yapıp akademik olarak devam etmek. araştırmak ve bilgi birikiminize bilgi katmak. tez yazmak, makale yazmak, kazılara katılmak, arşiv belgeleriyle çalışmak, yurt dışı projelerinde görev alabilmek, akademik açıdan kendinizi geliştirmek ve maddi geçiminizi de bu yolla sağlamaktır. (dil becerisini lisans bitmeden edinmeniz sizin için çok çok faydalı olacaktır)
avrupalı ressamlar akla ilk önce gelir ama buzdağının görünmeyen kısmı, derslerde anlatılanlar, aklıma gelenler kadarıyla oldukça yüzeysel bir şekilde şu şekildedir.
osmanlı dönemi minyatür sanatı (nakşi'ler, seyyid lokman'lar, levni'ler)
avrupa resim sanatı (giotto'lardan pieter bruegel'e, da vinci'den michelangelo'ya )
antik çağ sanatı (yunan ve roma dönemi mimarisi)
avrupa mimarlığı (romanesk, barok ve gotik mimarileri, art nouveau, bauhaus, chicago ekolleri, )
cumhuriyet dönemi mimarlığı (kamu yapıları, egitim yapıları, sivil konutlar)
eski anadolu kentleri (antik kentler)
anadolu selçuklu mimarisi (konya ince minareli medrese, sivas ulu cami, divriği ulu cami...)
bizans mimarisi (1. constantinos'tan (330) 1453 yılına kadarki bizans yapıları)
bizans el sanatları (sikkeler, el yazmaları, küçük el sanatları, seramikler)
klasik osmanlı sanatı ve mimarisi (mimar sinan dönemi)
tabi başlıklar ve altbaşlıklar her üniversitenin bölümünde farklılaşabilir.
sevgiler :)
mezun olduktan sonra ek olarak dil beceriniz varsa çevirmenlik yapabilir, teknik resim programlarını iyi biliyorsanız ve bu konuda kendinizi geliştirirseniz restorasyon firmalarında çalisabilir, kpss ile kültür bakanlığına yeterli puanınız varsa bir ihtimal atanabilir, kültürel mirası koruma ve restorasyon, mimari restorasyon gibi çeşitli alanlarda yüksek lisans eğitimi alıp çalışabilirsiniz. eğer yüksek lisans yapmak istemiyorsanız, her ne kadar sanat tarihçi olsak da mesleki tanımımız olmadığı için okuduğunuz bölümü başka alanlarla birleştirmek, yollarını kesiştirmek durumundasınız. dolayısıyla işimiz sektör işi değil. sanat tarihi sektör işi de olmamalı bana kalırsa. sanat tarihi: tarih, sanat ve mimariyle iç içe olabileceğiniz baktığınız yapı, eser ve resmi daha iyi anlayabileceğiniz ve bunların üzerlerinde uzmanlık oluşturabileceğiniz bir alan. yani perge antik kenti hakkında bilgi sahibi olurken aynı zamanda selimiye camisini, avrupa'daki romanesk mimariyi, orta asya'daki kurganları, cumhuriyet dönemi mimar ve heykeltraşlarını, erken hristiyanlık döneminde bizans'ı, kiliseleri, selçuklu ve osmanlı camilerini, karahanlı dönemi minarelerini konuşuyor bulacaksınız kendinizi. oldukça geniş yelpazeli bir alan.
bunlar benim naçizane fikirlerim. mezun olduktan sonra işsiz kalıp kalmamak biraz da okurken "bu okuduğum alanı nereye doğru çekebilirim, bu alanı nasıl çeşitlendirebilirim ve üzerine neler ekleyerek kendimi bir adım öne cikarabilirim" gibi düşünceleriniz yönlendiriyor. mesela teknik resim dersimiz var lisans sürecinde. yapıların kesit, görünüş ve rölövelerini çıkarıyoruz. bunu bir adım daha ileri taşımak sizin dışarıdan autocad vb. teknik çizim programlarını öğrenmeniz ve bu sayede çeşitli restorasyon firmalarına başvurabilmenizi sağlayacaktır. bir ve birden fazla bildiğiniz dil lisans sonrasında alanınız ile ilgili literatürde ufak çaplı veya geniş çaplı çevirmenlik yapabilmenizi ve gelir elde etmenizi sağlayacaktır.
saydığım ve yapabilirsiniz dediğim şeyleri gerçekçi olmak lazım lisans aşamasında 10 kisiden belki 1-2 kişi yapabiliyor. lisans sonrasında ise bu sayı artabilir. ancak sanat tarihinde lisans sonrası dışarıdan bir şeyler yapabilmek ciddi bir mücadeleyi gerektirir. ama bunlar öyle ya da bu şekilde yapılabilir.
bölümün esas odağı yüksek lisans yapıp akademik olarak devam etmek. araştırmak ve bilgi birikiminize bilgi katmak. tez yazmak, makale yazmak, kazılara katılmak, arşiv belgeleriyle çalışmak, yurt dışı projelerinde görev alabilmek, akademik açıdan kendinizi geliştirmek ve maddi geçiminizi de bu yolla sağlamaktır. (dil becerisini lisans bitmeden edinmeniz sizin için çok çok faydalı olacaktır)
avrupalı ressamlar akla ilk önce gelir ama buzdağının görünmeyen kısmı, derslerde anlatılanlar, aklıma gelenler kadarıyla oldukça yüzeysel bir şekilde şu şekildedir.
osmanlı dönemi minyatür sanatı (nakşi'ler, seyyid lokman'lar, levni'ler)
avrupa resim sanatı (giotto'lardan pieter bruegel'e, da vinci'den michelangelo'ya )
antik çağ sanatı (yunan ve roma dönemi mimarisi)
avrupa mimarlığı (romanesk, barok ve gotik mimarileri, art nouveau, bauhaus, chicago ekolleri, )
cumhuriyet dönemi mimarlığı (kamu yapıları, egitim yapıları, sivil konutlar)
eski anadolu kentleri (antik kentler)
anadolu selçuklu mimarisi (konya ince minareli medrese, sivas ulu cami, divriği ulu cami...)
bizans mimarisi (1. constantinos'tan (330) 1453 yılına kadarki bizans yapıları)
bizans el sanatları (sikkeler, el yazmaları, küçük el sanatları, seramikler)
klasik osmanlı sanatı ve mimarisi (mimar sinan dönemi)
tabi başlıklar ve altbaşlıklar her üniversitenin bölümünde farklılaşabilir.
sevgiler :)
devamını gör...
ses ve öfke
faulkner'in okuması ve anlaması çok zor, aşırı dikkat isteyen bir romanı. tüm kitapları böyle midir bilmiyorum, ses ve öfke kadar olmasa da döşeğimde ölürken (as ı lay dying) de zor bir kitaptı. zaten kendisine romanlarının ikinci ve üçüncü okumalarda dahi anlaşılmadığı sorulduğunda "dördüncü kez okuyun" cevabı vermiş. ses ve öfkenin, 4 farklı kişinin bakış açısıyla kronolojik sıra gözetilmeksizin yazıldığını söylemek sanırım nasıl bir anlaşılmazlıkla karşılaşılacağı konusunda bir ipucu olabilir. ancak dahası var, ilk bölüm, 33 yaşındaki, zeka özürlü benjy'nin bakışıyla anlatılıyor. her anlaşılmaz kitap/film gibi sonraki okumalar ilk okumaya göre çok daha güzel oluyor ve insana kendi çapında bir aydınlanma yaşatıyor. faulkner'a hayran oluyor ve sanatın o kadar da ucuz ve kolay bir iş olmadığını anlıyorsunuz. son olarak kitabın adı, william shakespeare'in macbeth eserindeki "it is a tale, told by an idiot, full of sound and fury" (kendimce çevirmeye çalışayım: bir geri zekalı tarafından anlatılan ses ve öfke dolu bir masal) dizesinden geliyor. ses ve öfke de bu dizeye atıf yaparak zeka özürlü benjy'nin anlatımıyla başlıyor. insan bu ince kurguyu öğrendiğinde bile hazine bulmuş gibi seviniyor. bazı şeyleri gereğinden fazla anlamak kesinlikle hastalık değil, en azından ses ve öfke'yi.
devamını gör...
vücut geliştirme yapanların beyninin gelişememesi
hayatının büyük bir bölümü profesyonel sporcu olarak geçirmiş bir insan olarak vücut geliştirmeyi hiç bir zaman spor olarak görmedim saygı duymadım. akrabalarimdan var mesela, kendilerine ait salonları bile var sabah akşam pump, bana sitem ederler böyle deyince ama böyle. ama o pumplı kollar iki elleriyle benim kola asildiklari halde kolu oynatamazlar arada böyle de bir fark var. güreşçi farkı diyoruz. neyse, kim ne derse desin hiç bir şekilde spor kategorisine sokabilecek geçerli bir argümanı yoktur. rekabet kavramı kimin görselliği iyi çerçevesinde var olmuştur. mrs universe ler mrs galaxylerde de aynı mentalite onları da mi spor olarak alıyoruz.
fitness ı mesela insanlar bodybuilding sanar fitness çok genel bir terimdir. sokağa çıkıp formda kalmak için yaptığıniz koşular yolda buldugunuz taşı kaldırıp indirme hatta ulus haline gidip amelelik yapmanız bile fitness a girer, bir dövüşçünün ağırlık çalışması da fitness a girer, bu yüzden iki olguyu önce bir ayırın.
vücut geliştirme bodybuilding bir gosteridir sahnedir iluzyondur. en güzel en modifiyeli vücut kimin yarışmasıdır. amaç en yüksek kas oranını en estetik biçimde jüri karşısına sunmaktır. bunun için sağlığınızın yani içerden nasıl olduğunuzun hiç bir ehemmiyeti yoktur. çünkü amaç kaportadir. bu yüzden telaffuzunda zorlandığınız kimyasal ilaçlar bu sektörde su gibi kullanılır.
vücutları iş olduğu için bu insanlar narsist bigoreksik ayna karşısında kendisine bakıp bazen orgazm olan et kafalı andaval tipler gibi toplum arasında kabul görür. ki pek çok dini ve toplumsal sosyolojik öğretide de insanın fiziksel olarak kendine haddinden fazla çaba harcaması ve vakit ayırması aşağılık bir halet olarak kabul edilir. sıradan insanlardaki genel kanı budur.
bu yüzden bir şey diyemem. benim eleştirim yapılan işin benim nezdimde aşağılık bir şey olmasıdır yoksa kişilerle derdim yok, mesela bana göre mankenlik de aşağılıkca bir şeydir. kaldı ki arnold çok zeki bir adamdır öyle ki bilimsel ve kültürel birikim olarak aptal yetersiz diye eleştirenleri cebinden çıkartir kesinlikle aptal değildir ama yaptığı iş rezildir benim gözümde. fakat başlığı açan arkadaşın biraz kişilerle derdi var görünüyor. bu da tahminim ki büyük bir ihtimal kompleksli ufak tefek tıknaz biçimsiz yağlı vücuttan kaynaklı komik hasetli bir yapı, belki iri yapılılar tarafından hayatın belli evrelerinde biraz ezilmiş bir imaj veriyor yada onların dikkatini çekmeyi başaramamış. şaka yavrum, sen hadiseleri birbirine karıştırmışsin kafan accık karışmış. her gördüğün gym bro yu bodyci sanmışsın. makedon amcan doğru yolu sana gösterdi. ışığa yürü ve önce kendinle sonra gym brolarla barış.
alert! : bu yazı tamamen bu işi profesyonel yapıp bundan gelir elde edenler içindir yoksa her eline ağırlık alıp kendini ciddi ciddi fasulyeden nimet sanan gym bro lar kale alınarak yazılmış bir yazı değildir.
fitness ı mesela insanlar bodybuilding sanar fitness çok genel bir terimdir. sokağa çıkıp formda kalmak için yaptığıniz koşular yolda buldugunuz taşı kaldırıp indirme hatta ulus haline gidip amelelik yapmanız bile fitness a girer, bir dövüşçünün ağırlık çalışması da fitness a girer, bu yüzden iki olguyu önce bir ayırın.
vücut geliştirme bodybuilding bir gosteridir sahnedir iluzyondur. en güzel en modifiyeli vücut kimin yarışmasıdır. amaç en yüksek kas oranını en estetik biçimde jüri karşısına sunmaktır. bunun için sağlığınızın yani içerden nasıl olduğunuzun hiç bir ehemmiyeti yoktur. çünkü amaç kaportadir. bu yüzden telaffuzunda zorlandığınız kimyasal ilaçlar bu sektörde su gibi kullanılır.
vücutları iş olduğu için bu insanlar narsist bigoreksik ayna karşısında kendisine bakıp bazen orgazm olan et kafalı andaval tipler gibi toplum arasında kabul görür. ki pek çok dini ve toplumsal sosyolojik öğretide de insanın fiziksel olarak kendine haddinden fazla çaba harcaması ve vakit ayırması aşağılık bir halet olarak kabul edilir. sıradan insanlardaki genel kanı budur.
bu yüzden bir şey diyemem. benim eleştirim yapılan işin benim nezdimde aşağılık bir şey olmasıdır yoksa kişilerle derdim yok, mesela bana göre mankenlik de aşağılıkca bir şeydir. kaldı ki arnold çok zeki bir adamdır öyle ki bilimsel ve kültürel birikim olarak aptal yetersiz diye eleştirenleri cebinden çıkartir kesinlikle aptal değildir ama yaptığı iş rezildir benim gözümde. fakat başlığı açan arkadaşın biraz kişilerle derdi var görünüyor. bu da tahminim ki büyük bir ihtimal kompleksli ufak tefek tıknaz biçimsiz yağlı vücuttan kaynaklı komik hasetli bir yapı, belki iri yapılılar tarafından hayatın belli evrelerinde biraz ezilmiş bir imaj veriyor yada onların dikkatini çekmeyi başaramamış. şaka yavrum, sen hadiseleri birbirine karıştırmışsin kafan accık karışmış. her gördüğün gym bro yu bodyci sanmışsın. makedon amcan doğru yolu sana gösterdi. ışığa yürü ve önce kendinle sonra gym brolarla barış.
alert! : bu yazı tamamen bu işi profesyonel yapıp bundan gelir elde edenler içindir yoksa her eline ağırlık alıp kendini ciddi ciddi fasulyeden nimet sanan gym bro lar kale alınarak yazılmış bir yazı değildir.
devamını gör...
ne salak salak başlıklar bunlar ya
şu sıralar sürekli bu cümleyi kullanmak durumunda kalıyorum.
devamını gör...
dünyanın en huzurlu şeyi
yazın saate bakma, bir yerlere yetişme telaşının olmadığı bir günde akşamüstü henüz tam soğumamış olan ılık kumların üzerinde uzanırken dalga seslerinin ninni gibi geldiği o anda uyur uyanık halde hayallere dalmak. *
devamını gör...
nepotizm
günümüzün sorunlarından bir tanesi. gerçi yıllar önce de coğrafya gözetmeksizin vardı ve var olacak !
papaların kendilerini yaradan adayıp bakir bir hayat idame ettiklerinden yeğenlerini bir yere getirme uğraşlarına verilen isim. ah papa ah. sormayacak mı yaradan kul hakkını? swh
ülkemizde özel sektör ve kamuda bir şekilde tanık ya da muhattap olduğumuz adam kayırmacılık.
böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah
adam genel müdür şirkete alım olacak vasıfsız yeğenini alıyor. bir de yetmez gibi sıfır deneyimli birini o birimde yetkili yapıyor.
kamu tarafına girersek çıkamayız. her dönemde ayyuka çıkan skandal liyakatsiz atamalar.
papaların kendilerini yaradan adayıp bakir bir hayat idame ettiklerinden yeğenlerini bir yere getirme uğraşlarına verilen isim. ah papa ah. sormayacak mı yaradan kul hakkını? swh
ülkemizde özel sektör ve kamuda bir şekilde tanık ya da muhattap olduğumuz adam kayırmacılık.
böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah
adam genel müdür şirkete alım olacak vasıfsız yeğenini alıyor. bir de yetmez gibi sıfır deneyimli birini o birimde yetkili yapıyor.
kamu tarafına girersek çıkamayız. her dönemde ayyuka çıkan skandal liyakatsiz atamalar.
devamını gör...
tanım sözlük içindir vs tanım artı içindir vs tanım bedava kitap içindir
tanım tanım bilmektir
tanım kendin bilmektir
tanım kendin bilmektir
devamını gör...
temizlikçi gelmeden önce evi temizlemek
nezaketli yurdum insanının davranışıdır. arka planı araştırılmalıdır.
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
(bkz: celebrant)
devamını gör...
hobbiton
yüzüklerin efendisi serisinin hayranı olarak başlığını açtığıma çok mutlu olduğum, gerçek olamayacak kadar güzel olan hobbit köyünün adıdır. yeni zelanda'nın kuzeyinde bulunan bu köy aslında altı bin nüfuslu matamata kasabasının yakınında yer alan bir açık hava stüdyosudur ve köyün tam ismi hobbiton movie set'tir.
peter jackson yüzüklerin efendisi serisinin çekilmesi için uygun bir yer ararken burayı keşfetmiş. çiflik, set olmadan önce bizim bildiğimiz koyun otlatılan bir mera alanıymış. jackson çiftliğin sahibi ile bir anlaşma yapmış ve yapılan anlaşma sonrasında film çekilirken yeni zelanda ordusundan yardım istenerek köye giriş çıkışlar yasaklattırılmış. film yayınlandıktan sonra yüz binlerce kişi tarafından ziyaret edilmiş tabi.
bölgenin ticaretle uğraşan kişileri setin gördüğü ilgi karşısında kollarını sıvamışlar; öyle ki bugün bölgede hobbit turizmi temalı on yedi işletme bulunuyor.
ölmeden önce gitmek istediğim yerlerin başında yer alan hobbiton köyüne madem şimdi gidemiyoruz birazcık fotoğraflarına bakalım;







şuradan köyün resmi sitesine gidebilir çok detaylı bir şekilde inceleyip kendinizi orada gibi hissedebilirsiniz; hobbitton'a gider^^
peter jackson yüzüklerin efendisi serisinin çekilmesi için uygun bir yer ararken burayı keşfetmiş. çiflik, set olmadan önce bizim bildiğimiz koyun otlatılan bir mera alanıymış. jackson çiftliğin sahibi ile bir anlaşma yapmış ve yapılan anlaşma sonrasında film çekilirken yeni zelanda ordusundan yardım istenerek köye giriş çıkışlar yasaklattırılmış. film yayınlandıktan sonra yüz binlerce kişi tarafından ziyaret edilmiş tabi.
bölgenin ticaretle uğraşan kişileri setin gördüğü ilgi karşısında kollarını sıvamışlar; öyle ki bugün bölgede hobbit turizmi temalı on yedi işletme bulunuyor.
ölmeden önce gitmek istediğim yerlerin başında yer alan hobbiton köyüne madem şimdi gidemiyoruz birazcık fotoğraflarına bakalım;







şuradan köyün resmi sitesine gidebilir çok detaylı bir şekilde inceleyip kendinizi orada gibi hissedebilirsiniz; hobbitton'a gider^^
devamını gör...
stanze di raffaello
vatikan müzesi'nde bulunan, neredeyse tamamı raphael tarafından tamamlanmış odalar.
yazar ayrıntılı bilgiyi vermiş zaten, ben gezerken nasıl kafayı yediğimi anlatmaya geldim. müzenin diğer bölümleri yetmezmiş gibi burası da sizi stendhal sendromlarında süründürmeye garantili. insan nereye bakacağını şaşırıyor.
çektiğim resimlerden bir tane de ben iliştireyim.
deliverance of st. peter, heliodorus odasında bulunuyor
yazar ayrıntılı bilgiyi vermiş zaten, ben gezerken nasıl kafayı yediğimi anlatmaya geldim. müzenin diğer bölümleri yetmezmiş gibi burası da sizi stendhal sendromlarında süründürmeye garantili. insan nereye bakacağını şaşırıyor.
çektiğim resimlerden bir tane de ben iliştireyim.
deliverance of st. peter, heliodorus odasında bulunuyor
devamını gör...
