gerektiği yerde teşekkür etmeyi bilmemek en önemli eksikliklerindendir.
devamını gör...

işveren çıkarına çalışan işçi sendikalarına verilen isim.

ismini duyar duymaz yandaş olduklarını anlasak da "bunlar neden sarı" diye de kendimize soruyoruz elbette. diğerleri 'kızıl' sendika olduğundan mı sarılar? yoksa binaları sarıydı da oradan mı çıktı?

yirminci yüzyılın başlarında fransa'da sarılar hareketi isimli bir hareketin faaliyet alanı olarak ilk kez ortaya çıkmış kuruluşlardır sarı sendikalar. sarılar, sınıf mücadelesini aslında bir 'mücadele' olarak görmeyip uzlaşmacı, diyalogcu yöntemleri savunur. bu sendikalar, onu kuran güçlere ve sonraki sahiplenici veya yürütücülerine bakıldığında milliyetçi gruplar tarafından idare edilmiştir ve edilmektedir diyebiliriz. dolayısıyla 1900'lerin fransa'sında da günümüz dünyasında da işçi hareketlerini ve özellikle en büyük kozu olan grev hakkını baltalamak için tetikçilikten ibaret faaliyetleriyle işçi değil patron, yurttaş değil devlet çıkarlarını gözetmişlerdir. daha sendikal hakların kazanımını doğru dürüst tadamamış işçi sınıfının ortasına konan bu 'hain' kurumlar o dönemde patron/devlet eliyle yönlendirilmemiş (ki buna inanmak güç) olsa dahi buna oldukça uygun bir anlayışta olduklarından işveren güdümünde yıllardan beri varlıkları devam eder. hareketin ilk yıllarında da mali ve fikri açıdan işverenlerle arasında bulunan organik bağ da sosyalist düşünceye karşı oluşturulduklarını anlamamızı sağlıyor. sendikal faaliyetin amacı ile bağdaşmayan grev kırıcılık, patron sözcülüğü gibi sevdalarından dolayı her dönemde onursuzluklarıyla anılacaklar.

genel olarak 'sarı' tabiri, hareketin adından geliyor denilse de bunu gerçekten binalarının renginin sarı olması veya kızıl'la bir karşılaştırma sonucunda daha uzlaşmacı ve apolitik bir renk olmasından ötürü böyle isimlendirildiklerini söyleyen kaynaklar da mevcut. sarılar'ın işçi sınıfının sosyalizmle özdeşleştirilmesini reddetmesi, sınıf mücadelesinde kullanılan araçlarda işverenden yana tavır alması sebebiyle kızıl ile yapılan kıyasın da pek yanlış olduğunu söyleyemeyiz.
devamını gör...



amy winehouse aşısı. bir avuç içi büyüklüğünde saşe içinde bulunur. yarım bardak ılık suyun içine boca edilip nefessiz kalasıcaya şekilde kafaya dikilir.

şarkının ve dolayısıyla amy'nin anısına aykırı olarak the great gatsby'nin soundtrack'inde beyonce ve andre 3000 iş birliğinde icra edilmiş.

ama ne oldu? aşırı yüklemeden karnımıza kramplar girdi. çok sevdim sözlük.
devamını gör...

bu fasula yedibuçuk lira
hem kaynasın hem oynasın
yandan halimem yandan
severim seni candan
seviyorsan candan
boşan gel kocandan

neydi bu şimdi.
devamını gör...

dünyanın sonuna doğru hızla yaklaşıyor olduğumuz.
devamını gör...


"bana söylediğiniz sözlerin asıl samimiyeti, gösterdiğiniz hareketlerin asıl ciddiyeti, bugünkü yönetim şeklinin, cumhuriyet'in korunmasında göstereceğiniz kahramanlıkla sabit olacaktır."

23 mart 1923, afyonkarahisar.
devamını gör...

ankara'dakiler gül suyu & lokum, istanbul'dakiler votka & red bull. ankara'dakiler ölsün mü? *
devamını gör...

kendin yap kategorisi içinde zevkli uygulamalardan biridir. atıyorum 3 litre süt mayalayacaksınız 3 4 yemek kaşığı yoğurt yeterli olacaktır. serçe parmağınızı bir kaç saniye süte batırın, yakmayacak kadar sıcaksa mayalama için yeterli sıcaklıktadır. yoğurdu küçük bir kaba alın ve çırpın. içine bir kaç kaşık da süt alıp seyreltin ve süte boca edip karıştırın. biraz tatlımsı yoğurt istiyorsanız içine bir tane küp şeker atabilirsiniz. hem böylece mayalama işlemi de hızlanır. tahmini 4 5 saat yoğurdun hazır olması için yeterli olacaktır. tencerenin veya kabın belini sarın ve üzerini de kapattıktan sonra kalınca bir bezle örtün.
devamını gör...

yazmak için girdiğim başlıklarda ne yazılmış ufaktan bir göz gezdiririm. bunu bir başkasıyla aynı şeyi yazmamak için yapıyorum gerçi. o arada da bakıyım küçükken ne yazmış bu kerata diyerekten tık tık edip öyle geçiyorum.
devamını gör...

nur suresi 31. ayet ile müslüman kadınlara yüklenilen sorumluluk. yani islami örtünmenin felsefesi.

kelime kökeni itibariyle, setr* kavramından türemiştir. hicab* kavramı ile karıştırılmamalıdır.

tesettürün 3 inceliği vardır.

birinci incelik; kadının bakışlarını sakınmasıdır. bilindiği gibi kadının bakışları erkeğe cesaret veren şeydir. eğer bakmak eylemi; cilve ve arzu uyandırmayacak şekilde olursa, bunda bir sakınca yoktur. yani sadece konuşan kişiyi dinleme, konuşurken karşı tarafla göz teması kurma vs vs gibi bir durum söz konusu ise; kadının erkeğe bakması haram değildir. bu şart, müslüman erkeği de kapsamaktadır.

ikinci incelik; ziynetini sakınmasıdır. ziynetten kastedilen şey, takı takmak değildir. ziynet, bazen giyilen kıyafettir. bazen, takılan takıdır. bazen, yapılan makyajdır. bazen, kadının ses tonudur*. bazen, giyilen topuklu ayakkabıdır*.

üçüncü incelik; örtünerek vücudun belirli yerleri hariç*, kadının vücudunu sakınmasıdır.

işin felsefi boyutuna gelecek olursak;

örtünme, islamdan önce de varolagelmiştir. iran da, hindistan da, yahudi toplumlarının büyük bir kısmında, çok ağır şartlar altında kadının örtünmesi istenmiştir*. islam ın tesettür anlayışı, kadını toplumdan soyutlamak değildir. eğer soyutlama söz konusu olsaydı; islamiyet gelmeden önce iran, hindistan, yahudi toplumlarında olduğu gibi hicab* söz konusu olurdu.

başka bir boyutta değerlendirilir ise; yaşlı kadınların*, tesettür şartlarının bazılarından muaf olması, islamda tesettür anlayışının, kadını kısıtlama amaçlı değil, bilakis kadını koruma amaçlı olduğunu ortaya koyar.
devamını gör...

bunu siz istediniz
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

off bazen haberleri okuyamıyorum içime kasvet çöküyor gittikçe daha da umutsuzlaşıyorum,yaşam sevincimi alıyorlar bunlar.sen git bütün hayatın boyunca ders çalış boğazicini kazan uğraştığın şeylere bak,değer görmüyorsun üstüne hırpalanıyorsun..sonra gençlerimiz neden yurt dışına çıkmak istiyormuş. aşıyı türk bulunca nasıl gururlanıyoruz ama o kişinin almanyada yaşaması gerçeğininde farkındayız.imkanınız varsa gidin gençler burada sizi üzüyorlar.
devamını gör...

bilgilendirici entryleri ile sözlüğün olmazsa olmazıdır.
devamını gör...

günaydın değerli sözlük mensupları.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

finlandiya milli destanıdır. elias lönnrot tarafından fin kabileleri arasından derlenmiştir. eserde doğaya karşı uğraş veren kuzey insanları, onların aile erdemleri, bilgeliği ve sözün yaratıcı gücü övülür. destan kahramanları, olağanüstü özelliklere sahiptir.

olaylar dört kişi etrafında döner. lemninkainen, pohjola’nın kuzey yöreleri, en güzel kızının gönlünü kazanmaya çalışan kişidir. ilmainen, insanlara mutluluk getirdiğine inanılan fakat onları savaşa sürükleyen sampo adlı büyülü değirmeni yapan demircidir. vainamoinen, sözün büyülü gücünden yararlanan, tek gücü bilgelik olan yaşlı bir ozandır. lempa ise kötülük ruhudur.
aslı ölçülü ve uyaklı olan bu manzum destan dünyanın pek çok diline çevrilmiştir. destan finlilerin ulusal bilinçlerinin uyanmasında, unuttukları ana dillerini öğrenmelerinde oldukça önemli bir görevi yerine getirmiştir. kaynak
devamını gör...

dün çaylaktı yanlış hatırlamıyorsam, bugün yazar olmuş. nickaltını açayım dedim.*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hatta bir üst seviyesi bi de şunu derler
"ben senin g**ü b*klu hallerini de bilirim."
eee napayım bil yani, sanki kendisi hiç bebiş olmamış gibi.
devamını gör...

zaman.
devamını gör...

cankurtaran istanbul

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim