güldüğüm başlık. ama neden olmasın hayat bu. aşık olabilirler.
devamını gör...

“biliyor musunuz?
ben bu çağdan nefret ettim
etimle, kemiğimle nefret ettim.”

cahit zarifoğlu
devamını gör...

minicik elli,minicik ayaklı bir bebek,insan merak ediyor olsa nasıl olurdu,kime benzerdi diye.*(terapi gibi sözlük yemin ederim)
devamını gör...

diş yenileme özelliği. her yıl bir defa yenileme şansımız olsa fena olmazdı
devamını gör...

okurken ağladığım sayılı kitaplardan olan, john steinbeck eseri.


yazar kitapta siyahilerin yaşadığı sıkıntıları, ırkçılığın nelere yol açtığını sürükleyici bir tarzda anlatıyor ve etkilenmeden edemiyorsunuz. saf, masum olan lennie; yumuşak şeyleri o kadar çok seviyor ki, severken yanlışlıkla öldürüyor. tıpkı köpeğini, faresini ve patronun karısını da öldürdüğü gibi. bu durum onlara zarar verdiğinden kardeşim, dediği arkadaşı george; bir süre sonra, etrafındakilerin de kışkırtmasıyla, kimine göre acımasızlık, kimine göre de doğru olanı yapıyor.


zaten ince sayılabilecek bir şey ve stefan zweig'ten de bilirsiniz ki; az kelimeyle dahi şaheserler meydana gelebilir. okumadıysanız mutlaka okuyun derim.

altı çizilen birkaç cümle;

"insanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur.
zaten bu ikisi pek birlikte olmuyor gibi.
"



"lennie’ye döndüm; “atla suya dedim.” atladı.
hiç yüzme bilmiyordu. biz onu çıkarana dek nerdeyse boğuluyordu. onu çekip sudan çıkardım diye bana öyle minnet duydu ki “atla!” diyenin ben olduğumu hepten unutmuştu. işte… onunla bir daha asla dalga geçmedim.
"
devamını gör...

buffet froid - 1979'lardan bir bertrand blier filmi. nereden bakarsam bakayım listemde ilk üçün içerisinde milim yer değiştirmedi yıllardır.

daha yeni şu videoyu izleyip geldim, o yüzden bu şarkıdan daha iyisi gelmiyor aklıma. ahahah mafia oynarken fazla gaza gelip açar bunu dinlerdim. livin' in the gangsta's paradiseee.

şakası bir yana placebo- i know güzeldir.
devamını gör...

hakkındaki, büyük teleskoplarla bile neden göremediğimiz sorusunu az sonra yanıtlayacak olduğum, ay görevleri sonrasında ay yüzeyinde bırakılan bayraklar. bu arada sadece amerika birleşik devletleri'nin apollo görevlerinden geriye kalan 6 bayrağı değil, mesela çin'in de bayrağı bulunuyor ay'da. hatta hindistan, japonya ve avrupa uzay ajansı'nın da fiziksel olarak olmasa da, sembolik olarak bayrakları var ay üzerinde.

her ne kadar insanlı ilk görev ve fiziksel bakımdan ilk bayrak abd'ye ait desek de, teknik olarak ay'da bulunan ilk ülke bayrağı aslında sovyetler birliği'ne ait. sovyetler birliği'nin, 1959 yılında ay'a çarptırdığı bir roketinin üzerinde ülkenin bir bayrağı bulunuyordu çünkü. yukarıdaki listeye bu ülkeyi de ekleyebiliriz bu nedenle.

bayraklar hâlâ orada mı, renkleri radyasyon nedeniyle soldu mu gibi tartışmalar bir yana, konuya ilişkin en sık sorulan soru bayrakları neden göremediğimiz. her ne kadar "koskoca" hubble uzay teleskobu çok uzakları görürken burnumuzun dibini neden göremiyor sorusu ilk bakışta çok mantıklı gibi görünse de, cevap işin teknolojik boyutunda yatıyor.

uzun yazı okumak istemeyenler için kısa cevap: teleskopların açısal çözünürlüğü ve gözlenen cismin uzayda kapladığı alan nedeniyle ay'daki bayrağı göremiyoruz.

***

meraklıları için uzun ve detaylı cevap;

bu arkadaş sombrero galaksisi ve bu fotoğraf hubble ile çekildi:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

görselin kaynağı

bu galaksinin uzayda kapladığı alandan bahsedeyim önce. galaksinin bir uçtan diğer uca olan mesafesine çap diyoruz ve çapı, galaksinin bizden olan uzaklığına böldüğümüzde, onun görünen boyutunu bulabiliyoruz ki bu basit matematiksel bir hesap sadece.

sombrero'nun uzayda görünen boyutu için bu hesap 0,0017 radyan çıkar.

şimdi konuyu ay'daki bayrağa getirmeden önce, iyi bir kıyaslama yapabilmek için plüto için de benzer hesapları yapacağım.

bu, new horizons ile çekilmiş olan plüto fotoğrafı:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(görsel, cdn.mos.cms.futurecdn. net'ten alıntıdır.)

plüto'nun gökyüzünde kapladığı alan da 0,00000053 radyandır.

sombrero'nun kapladığı alanı plüto'nun kapladığı alana bölersek 3208 çıkar. yani sombrero galaksisi'nin gökyüzünde kapladığı alan, plüto'nun kapladığı alandan 3208 kat fazladır.

teleskoplarda açısal çözünürlük dediğimiz bir nicelik var. aslında neyin detayını ne kadar görebileceğimizi belirleyen başlıca etkenlerden biri bu. hubble için bu sayı 0,05 yay saniyesi. yay saniyesi ve radyan gibi değerler, çok küçük açılarla uğraşırken işimize yarayan birimler. fizikte bir işlem yapılacağı zaman, benzer büyüklüklere ait birimler arasında dönüşüm yapmak gerekir. metre ile işlem yapacaksak formüldeki her şeyi metre cinsinden yazmamız gerekir örneğin. burada da yay saniyesi - radyan dönüşümü yaptığımızda, 0,05 yay saniyesi = 0,00000024 radyan olur.

şimdi sırada, bu iki cismin dedektör üzerinde kaplayacağı alanı hesaplamak var. bunun için gökyüzünde kapladıkları alanı, hubble'ın açısal çözünürlüğüne bölüyoruz:

0,0017 radyan / 0,00000024 radyan = 70.833
0,00000053 radyan / 0,00000024 radyan = 2

geldik zurnanın zırt dediği yere... yukarıdaki iki işlem der ki; sombrero galaksisi dedektör üzerinde 70.833 piksellik bir alanı kaplarken, plüto sadece 2 piksellik alan kaplar.

bu arada piksel dediğimiz şeyi de bilgisayarlarınızdan tanıyorsunuz aslında. örneğin monitörünüzün çözünürlük değeri 1024 × 768 ise bunun anlamı şudur: monitörün geniş kenarı boyunca 1024 piksel, yüksekliği boyunca 768 piksel var. monitör dikdörtgen olduğundan, tüm monitörde ise bu iki kenarın çarpımı kadar piksel var ki bu sayı 786.432...

monitörünüzün yaklaşık 11'de 1'ini düşünün. işte sombrero galaksisi gibi devasa bir yapının, dedektör üzerinde kaplayacağı alan, monitörünüzde bu kadar olurken, plüto'yu monitörünüzde göremezdiniz bile. mesela bu fotoğraf bozuk bir pikseli gösteriyor. yani bir pikselin boyutu bu kadar. bundan 2 tane düşünün ve plüto'yu buna sığdırmaya çalışın. olmuyor, değil mi?

şurada plüto'nun, yanılmıyorsam 15 piksellik bir görüntüsünün büyütülmüş halini görüyorsunuz (ki bu da hubble'ın şu anda kullanılmayan sönük nesne kamerası ile çekilmişti):
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(görsel, ichef.bbci.co. uk'tan alıntıdır.)

yukarıdaki ilk plüto fotoğrafının bu kadar net olmasının nedeni, new horizons'ın, plüto'nun burnunun dibinden geçerken çekmiş olmasıydı bunu. hubble ise dünya yörüngesinde dolanıyor ve plüto ile arasındaki mesafe oldukça fazla.

***

gelelim ay'daki bayrağa...

bir uçtan diğerine olan uzunluğu yaklaşık 125 cm kadar olan bu cisim için bu hesapları yaptığımızda elde edeceğimiz sonuç 0,013 piksel. düşünün ki koskoca bir gezegene ait 2 piksellik bir görüntü bile, hubble'ın dedektörleri üzerinde hiçbir şeye benzemiyorken, bunun yaklaşık 153'te 1'i kadar olan bir cismi kesinlikle dedektör üzerinde ayıramazsınız.

peki bayrağın büyüklüğü en az ne kadar olmalıydı, onu hubble ile görebilmemiz için? bir futbol sahasından biraz daha büyük!.. işte bu sınırları çizen şey açısal çözünürlüktür ve hubble'ın açısal çözünürlüğü, ay'daki bayrağı net bir şekilde ayırt etmek için yeterli değildir. bir gün çok farklı bir teknoloji ile donatılmış bir teleskop yapmayı başarırsak, bayrağı da görebileceğimizden emin olabilirsiniz.

edit: anlatım bozukluğu düzeltildi.

edit 2: görsel linki düzeltildi. uyarı için sandman'e teşekkürler.
devamını gör...

istanbul'da kendilerine "tebliğciler" adını veren bir grup, alkol tüketilen mekanların önünde durup insanlara nasihatlerde bulunmuş, videoya alınan kayıtlar yayınlanınca da sosyal medyada gündem oldu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


öte yandan bugünkü köşe yazısında konuya değinen ahmet hakan, tebliğ yapan kişilerin hitaplarının nazik, üsluplarının düzeyli olduğunu belirtti. hakan, verilmek istenen mesajın, kendisine göre "mutluluğu yanlış yerde aramayın! gerçek mutluluk allah'ın yolundadır!" olduğunu yazdı.

"beni rahatsız etmedi bu tebliğ" diyen yazar, son olarak şu ifadelerle konuya başka bir yerden bakmış: "bu tebliğler, neden sadece alkole karşı yapılır? neden mesela kadına şiddet konusunda tebliğe çıkılmaz? neden mesela hayvanlara yönelik eziyetle ilgili bir tebliğ seferberliği başlatılmaz? neden yalan söylemek ya da harama el uzatmak konulu tebliğlere gerek duyulmaz?"

buradan
devamını gör...

ferah kokular. ağır kokular kimi kadınların hoşuna gidiyor ama bana göre değil.
adam yanımdan geçiyor sahil gibi kokuyor. amann amann*
devamını gör...

aylar sonra bizleri özlemiş, tekrar çıkıp gelmiş yazarımız.
ne de iyi yapmış.
her gün rutin olarak, profiline girip bayıla bayıla tanımlarını okuduğum zamanları bilirim.
devamını gör...

bacaksızlarla mı uğraşacaksın?
nasıl sabredeceksin ben hayatta sabredemem?
kolay ya abartılacak bir şeyi var mı?
devamını gör...

evrende matematiksel denklemlerle varlığı kanıtlanan, sonsuz yoğunlukta çok büyük bir kütlenin, olabilecek en az hacimdeki halidir. (en basit tanımı)

devasa kütleli yıldızların enerjilerini kaybettikten ve süpernova olarak patlamasından sonra kendi içine çökmesiyle oluşur. bizim güneşimiz enerjisini tükettiğinde bir karadeliğe dönüşmeyecek çünkü yeteri kadar kütlesi yok.

karadelikler kendi etraflarında çok hızlı döner. bu açısal momentumun korunumuyla alakalıdır. nedir açısal momentumun korunumu? şöyle düşünün; altınızda sürtünmesi az bir ortam var, mesela buz... kollarınızı açıp kendi etrafınızda dönmeye başlıyorsunuz. kollarınızı vücudunuza yaklaştırdıkça dönüş hızınız artar. aynı şekilde çok büyük kütleli yıldızlar da göreceli olarak kendi etrafında çoook yavaş döner ama kütlesini koruyup hacmini küçülttüğümizde (ki güneşten milyonlarca kat büyük bir kütlenin dünyadan çok daha küçük bir alana sığdığını düşünün) bu dönüş hızı ışık hızına yakınlaşabilir.

peki karadelikler neden bu kadar yoğun? bildiğiniz gibi atomların büyük bir kısmı boşluktur. yanlış hatırlamıyorsam atomun yüzde 0.0000000009'u maddeden oluşur. geri kalanı boşluktur. bu boşlukları ortadan kaldırdığımızda atom ağırlığını korur ama hacmini kaybeder. eğer dünyadaki bütün atomlar arası boşluğu kaldırabilseydik dünya bir çay kaşığına sığardı ve ağırlığı hâlâ aynı olurdu.
devamını gör...

bol soslu makarna yapılmasıdır. *

makarna benim için bambaşka bir yerde. eğer gönlümü fethetmek isteyen varsa oradan buraya makarna yollayabilir. *
devamını gör...

son 10 yılda türeyen, tüm sosyal medya mecralarında da bolca bulunan insan tipi.

tiksindik be kardeşim.
devamını gör...

samimi olmak mı desek arkadaşlar. hayır müthiş beğenilerim yok ama samimi bulduğum güldüğüm herşeyi beğeniyorum. kadın olmak falan ise yaramıyor yani.
devamını gör...

mantıklı gelen önermedir.
çırak ustayı geçmezse öyle ustalığı seveyim cümlesi çok doğrudur.
verin bir çaylak tribe gireyim ona yol yordam öğreteyim.
bak evlat ile başlayan cümleler kurayım.
devamını gör...

"seni sevdim be tosunum." sözünü akıllara getiren başlıktır.
haber için tık
devamını gör...

" her çi reft ez-ömr yâd-ı ân be nîkû mî-konend
çehre-i imrûz der-âyîne-i ferdâ hoşest" sâ'ib-i tebrîzî
(ömürden geçip giden ve geriye kalan her şey güzel bir surette anılır. bugünün çehresi, yarının aynasında güzeldir).
devamını gör...

(bkz: angelica kütüphanesi)(bkz: biblioteca angelica)

italya'nın roma şehrinde bulunan angelica kütüphanesi 1604 yılında kurulmuş ve 1609 yılında halkın hizmetine açılmıştır.bir piskopos(katoliklerde papazlığın en yüksek aşamasına ulaşmış olan, belli bir bölgenin din işlerini yürüten papazlara verilen ünvan) olan angelo rocca tarafından kurulan kütüphane yine italya'nın milan şehrinde bulunan ambrosiana kütüphanesinden sonra avrupa'nın en eski ikinci kütüphanesi konumunda yer alır.

angelica kütüphanesi, reform ve sayaç reformu ile ilgili en önemli belgeler ve edebiyattan bilimin bütün alanlarına, zihinsel anlaşmazlıklara kadar varan geniş bir koleksiyondan oluşan kütüphane bünyesinde 200.000'den fazla kitap barındırmaktadır.kütüphane ayrıca dünyaca ünlü dante, boccaccio ve petrarch'ın eserlerinden ve paha biçilemez nadir eserlerinden oluşan geniş koleksiyonlarıyla da ünlüdür ayrıca 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar uzanan italyan tiyatrosu arşivi ve edebiyat eserleri de kütüphane koleksiyonu içerisinde bulunmaktadır.1940 yılından itibaren arcadia akademisinin(1690 yılında roma'da kurulan italyan edebiyat akademisi,eserlerinde klasiklere ve özellikle yunan-roma pastoral şiirine dayanan daha doğal, basit bir şiirsel üslup aramışlardır.) arşivlerini de barındıran kütüphane,1975 yılından bu yana italya kültür bakanlığı denetimindedir.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

göğse oturan kocaman bir fil. derisinden insanın her yerine zehirli bir korku zerk eden fil. salt otursa ona da razıyım anlayacağınız.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim