hayvanlardan korkmak vs hayvanları sevmemek
hükümet kadın repliği geldi aklıma
ben hayvanseverim,seni de severim.
ben hayvanseverim,seni de severim.
devamını gör...
ümitcan uygun'un abisinin herkesi tehdit etmesi
ateş olsa cürmün kadar yer yakar.
tanım: boş bir insanın beyanı.
tanım: boş bir insanın beyanı.
devamını gör...
artı oy vermede cömert olan yazarlar
hani nerede dedirten sorunun başlığıdır.
devamını gör...
çocukların yetişkinlerden daha iyi yaptığı şeyler
güvenmek ve sevmek
devamını gör...
william harvey
william harvey 'sistemik kan dolaşımı', 'kanın özellikleri' ve 'kanın kalp tarafından vücudun geri kalanına pompalanması' gibi başlıkları detaylıca tanımlamış olmasıyla tanınan bir tıp hekimidir. katkı sunduğu başlıklardan da kolaylıkla anlaşılabileceği üzere harvey anatomiye ve fizyolojiye büyük faydalar sağlamıştır. william harvey'in tıp ve tıp etiği tarihindeki bir diğer önemi ise homoloji açısından pek çok ortaklık barındıran ve günümüzde 'laboratuvar faresi' olarak da bilinen fareleri (ki bu farelerin kullanım şekilleri ve farelerin türleri geçen 4 yüzyılda değişim gösterdi) deney ve gözlemlerinde kullanmış ilk bilim insanlarından biri olmasıdır. yazılı kaynaklara göre william harvey üreme ve kan dolaşımı üzerine gözlemler yapmak için fare(ler)i 30 mayıs 1678 tarihinde kullandı ve bu fareler bilinen ilk laboratuvar farelerinden biriydi(ler). ancak kişisel görüşlerim insanoğlunun gözlemler yapmak aracılığı ile farklı canlıları 17. yüzyıldan, william harvey'den, önce de kullanmış oldukları yönünde. ancak işlerin benim kişisel görüşlerime göre yürümediğini ve yorumlarımızın sağlıklı olması için yazılı kaynaklara dayanmaları gerektiğini başta kendime ardından sizlere hatırlatarak yazımı burda sonlandırmak isterim.
not: william harvey hakkında ileri okumalar için portraits of william harvey
not: william harvey hakkında ileri okumalar için portraits of william harvey
devamını gör...
normal sözlük'e bir defaya mahsus nick değiştirme opsiyonu gelsin
sözlüğün ilk günlerinde öyle bir fırsat penceresi vardı, bilmiyorum hala açık mı? moderatör dairesinin camına bir tıklayın hele.
devamını gör...
transeksüellik
transeksüel bireylerin cinsiyet değiştirme süreci oldukça uzundur. kimlik değiştirmenin de gerçekleşmesi için işlemlerin devlet hastanelerinde, mahkeme işbirliğiyle gerçekleşmesi gerekir. öncelikle en az altı ay süre ile bir psikiyatr ile görüşülür fakat bu süreçte psikiyatr değiştiğinde süreç muhtemelen yeniden başlayacaktır. psikiyatr ile görüşme süreci iki yıla kadar çıkabilir. bu görüşmeler ışığında cinsiyet değiştirme ameliyatının yapılıp yapılamayacağına karar verilir.
sonrasında yoğun bir hormon tedavisine başlanır ve bu süreçte alkol, sigara kullanılması kesinlikle önerilmez. uyum ameliyatları riskli olmasının yanında türkiye'de yalnız birkaç büyük şehirde gerçekleştirilir.
sonrasında yoğun bir hormon tedavisine başlanır ve bu süreçte alkol, sigara kullanılması kesinlikle önerilmez. uyum ameliyatları riskli olmasının yanında türkiye'de yalnız birkaç büyük şehirde gerçekleştirilir.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
europe-the final countdown.
devamını gör...
amazon kindle
e-kitap okuyucu olarak ilk kez 2007 yılında satışa çıkmış ve o zamandan bu yana 10’un üzerinde farklı modeli üretilmiş harika cihaz.
geçtiğimiz 4 yıl içerisinde paperwhite 2-3-4 modellerini farklı dönemlerde uzun süreli kullandım. modeller arasında belirgin farklılıklar olmadığını söyleyebilirim. sadece hız konusunda biraz değişiklik oluyor ancak paperwhite 2’de dahi sayfa değişme hızı bir kitap yaprağını çevirmekten daha kısa sürmekte. paperwhite 4’te ekstra olarak su geçirmezlik ve bluetooth ile kulaklık bağlayıp sesli kitap dinleme imkanı var ancak bu telefon ile de rahatça yapılabileceği için çok da matah bir özellik değil. su geçirmez olması havuzda, denizde kullanım için biraz daha kafa rahatlığı sağlıyor ama o da olmazsa olmaz değil benim için.
en önemli tavsiyem eğer eski model olanlarından biri tercih edilecekse kendiliğinden ekran aydınlatması olmasına dikkat edilmesi, yeni modeller direkt olarak ışıklı üretiliyor zaten. böylece geceleri odanın ışığı kapalıyken kitap okuma keyfi sürülebilir.
bu cihazda bir şeyler okumak tablet ile okumakla kıyaslanamaz. basılı bir kitabı okurken ne kadar gözünüz yoruluyorsa kindle ile de en fazla o kadar yorulur.
şarj konusunda diyeceğim şudur ki çoğunlukla şarj aletini kaybediyorum ve kaybettiğimi farkedene kadar kitabı bitirmiş oluyorum. tam dolu batarya ile 300-400 sayfalık bir kitap rahatça okunabilir.
içine yüklenebilen sözlükler sayesinde yabancı metinleri okurken anlamını bilmediğiniz kelimenin üzerine dokunmanız yeterli oluyor, ayrıca wi-fi’ye bağlıysanız aynı şekilde kavramların vikipedi tanımları da ekranda küçük bir pencere şeklinde beliriyor.
kindle, farklı formatları çalıştırabiliyor olsa da en uygun olanı .mobi uzantılı dosyalar. bilgisayarınıza calibre uygulamasını indirerek farklı dosya türleri arasındaki çevirme işlemlerini kolaylıkla gerçekleştirebilmenin yanı sıra bu dosyaları cihazınıza da rahatça gönderebilirsiniz.
cihazınızda ayarlar kısmında görüntüleyebileceğiniz ve dilerseniz amazon hesabınız üzerinden değiştirebileceğiniz kindle’a ait kişisel e-posta adresine send to kindle olayı ile ufak tefek pdf’leri e-posta yoluyla gönderdiğinizde cihaza direkt olarak gitmesini sağlayabilirsiniz. bu işlemi telegram’daki send to kindle botlarını kullanarak çok daha efektif bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz.
eğer elinizdeki kindle reklamlı bir sürüm ise amazon support’a türkiye’de bu servisin kullanımda olmadığını ve reklamların bizi alakadar etmediğini bildirirseniz çok kısa bir sürede reklamları tamamen kaldırabilirsiniz.
geçtiğimiz 4 yıl içerisinde paperwhite 2-3-4 modellerini farklı dönemlerde uzun süreli kullandım. modeller arasında belirgin farklılıklar olmadığını söyleyebilirim. sadece hız konusunda biraz değişiklik oluyor ancak paperwhite 2’de dahi sayfa değişme hızı bir kitap yaprağını çevirmekten daha kısa sürmekte. paperwhite 4’te ekstra olarak su geçirmezlik ve bluetooth ile kulaklık bağlayıp sesli kitap dinleme imkanı var ancak bu telefon ile de rahatça yapılabileceği için çok da matah bir özellik değil. su geçirmez olması havuzda, denizde kullanım için biraz daha kafa rahatlığı sağlıyor ama o da olmazsa olmaz değil benim için.
en önemli tavsiyem eğer eski model olanlarından biri tercih edilecekse kendiliğinden ekran aydınlatması olmasına dikkat edilmesi, yeni modeller direkt olarak ışıklı üretiliyor zaten. böylece geceleri odanın ışığı kapalıyken kitap okuma keyfi sürülebilir.
bu cihazda bir şeyler okumak tablet ile okumakla kıyaslanamaz. basılı bir kitabı okurken ne kadar gözünüz yoruluyorsa kindle ile de en fazla o kadar yorulur.
şarj konusunda diyeceğim şudur ki çoğunlukla şarj aletini kaybediyorum ve kaybettiğimi farkedene kadar kitabı bitirmiş oluyorum. tam dolu batarya ile 300-400 sayfalık bir kitap rahatça okunabilir.
içine yüklenebilen sözlükler sayesinde yabancı metinleri okurken anlamını bilmediğiniz kelimenin üzerine dokunmanız yeterli oluyor, ayrıca wi-fi’ye bağlıysanız aynı şekilde kavramların vikipedi tanımları da ekranda küçük bir pencere şeklinde beliriyor.
kindle, farklı formatları çalıştırabiliyor olsa da en uygun olanı .mobi uzantılı dosyalar. bilgisayarınıza calibre uygulamasını indirerek farklı dosya türleri arasındaki çevirme işlemlerini kolaylıkla gerçekleştirebilmenin yanı sıra bu dosyaları cihazınıza da rahatça gönderebilirsiniz.
cihazınızda ayarlar kısmında görüntüleyebileceğiniz ve dilerseniz amazon hesabınız üzerinden değiştirebileceğiniz kindle’a ait kişisel e-posta adresine send to kindle olayı ile ufak tefek pdf’leri e-posta yoluyla gönderdiğinizde cihaza direkt olarak gitmesini sağlayabilirsiniz. bu işlemi telegram’daki send to kindle botlarını kullanarak çok daha efektif bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz.
eğer elinizdeki kindle reklamlı bir sürüm ise amazon support’a türkiye’de bu servisin kullanımda olmadığını ve reklamların bizi alakadar etmediğini bildirirseniz çok kısa bir sürede reklamları tamamen kaldırabilirsiniz.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
yavaş yavaş öldüğümü hissediyorum. hayallerimi kendi ellerimle gömüyorum. daha çok dibe battığını hissediyorum. sorunlar hep üst üste geliyor gibi. asla kendi ayaklarımın üzerinde duramayacakmışım gibi geliyor, ne olursa olsun başkalarına muhtaç olucakmışım gibi. bu en çok korktuğum şey. ne yapmam gerektiğini bilmiyorum kafam çok karışık.
devamını gör...
biz çocukken
biz çocukken dünya daha mı güzeldi gerçekten?
kocaman mahallede 6 -7 evdik sadece. köy falan değil anlattığım, güzelim memleketimizin en nadide tatil beldesinin merkezi. dönüm dönüm bahçeler içine serpiştirilmiş 6, 7 ev. böyle olunca da, herkes birbirini tanırdı tabiki. kimse kaybolmaz, kapılar kilitlenmez, dışarda bırakılan hiç bişey yerinden kaybolmazdı. bahçelerde oynayıp, erik oldu mu ilk eriği dalından yerdik. yazın ceviz ağacının dibinde piknik yapardık. taso oynayıp, bilye yarışlarına katılırdık. yemek dışında eve gelesimiz gelmezdi. akşam ezanı ise, bizim için eve dön çağrısıydı. hava karardıktan sonra saklambaç oynamak ise paha biçilmezdi.
gerçekten, biz büyüdük ve kirlendi mi dünya?
kocaman mahallede 6 -7 evdik sadece. köy falan değil anlattığım, güzelim memleketimizin en nadide tatil beldesinin merkezi. dönüm dönüm bahçeler içine serpiştirilmiş 6, 7 ev. böyle olunca da, herkes birbirini tanırdı tabiki. kimse kaybolmaz, kapılar kilitlenmez, dışarda bırakılan hiç bişey yerinden kaybolmazdı. bahçelerde oynayıp, erik oldu mu ilk eriği dalından yerdik. yazın ceviz ağacının dibinde piknik yapardık. taso oynayıp, bilye yarışlarına katılırdık. yemek dışında eve gelesimiz gelmezdi. akşam ezanı ise, bizim için eve dön çağrısıydı. hava karardıktan sonra saklambaç oynamak ise paha biçilmezdi.
gerçekten, biz büyüdük ve kirlendi mi dünya?
devamını gör...
yurt hayatı vs ev hayatı
muhtemelen çoğu sevgili yazarlarımız ikisinin yeri başka diyecektir. yurt zamanında yaşanılan o kargaşalar ve gecelere kadar oturup bir oda içerisine 4-6 kişi sığışıp bol kahkahalı zamanları kimse unutamaz gibime geliyor. yüksek sesle odanın içinde konuşanlar, su ısıtıcısını devlet sırrı gibi saklamaya çalışmanın verdiği çaresizlik ve dahası. ev hayatında daha çok ailelerle birlikte geçirilen zamanlar aklıma gelmekte. eğitim öğrenimi bittikten sonra eve geldiğimiz ilk hafta adapte olamamak cok normal tabi. hatta odanızı küçük kardeşe verilmiş olması cok muhtemel. kendinizi o eve ait hissetmezsiniz artık ve iş bulup kendi evinize çıkmak için hayaller kurarsınız.
devamını gör...
en sevdiği renk mor olanlar
en sevdiği çikolata milka olan insandır .
devamını gör...
en iyi ikililer
simit-çay
ramiz dayı - ezel
cengiz atay-kerpeten ali
su-sabun
tantuni - ayran
gerisi-yalan.
ramiz dayı - ezel
cengiz atay-kerpeten ali
su-sabun
tantuni - ayran
gerisi-yalan.
devamını gör...
kafa sözlük
yazmayayım, yazmayayım diyorum ama yaşanan şaka gibi gelişmeleri görünce de insan yazmadan duramıyor. gerektiği kadar yazdık çizdik aslında, dilimizde tüy bitti ama insanların akıllanacağı yok gibi duruyor. yahu güzel insanlar, romalılar, yurttaşlar, psikopatlar, sapıklar, yalakalar, ballı lokma tatlıları, ego tanrıları, kibir budalaları; bazı şeyleri neden anlamak istemiyorsunuz? burası sözlük! tekrar yazıyorum sözlük! burada kendinize has üslubunuzla yazı yazarsınız, diğerlerinin yazdıklarını okur ve değerlendirirsiniz. sonra çıkış butonuna basar ve gerçek yaşamınıza dönersiniz. o buton var ya işte onu benjamin butonun hikayesi haline getirdiniz. adam bu saatten sonra ne yapsın ne etsin? yaşanan şeylerin tek müsebbibi bu sözlüğü kullananlar, kendi profilinin önünü temiz tutmayanlar! yönetimin hataları üzerine de defalarca yazdık çizdik lakin artık gelinen noktada adamlar yazarların haline ahvaline bakınca melaike kalıyor.
şu yalakalık işini, yıkama yağlama işini bırakın, enerjinizi insanlara bir şeyler katmaya ya da onlardan bir şeyler kapmaya harcayın dedik, inatla daha fazla yaladınız. bakın bu kankacılık işi sakat, gruplaşırsınız, gruplaştıkça sözlüğe zarar verirsiniz dedik, gurubu olmayan yazar kalmadı. siz gruplaşırsanız karşınızda başkaları da gruplaşır. sizin halinizi, ahvalinizi, tavrınızı onaylamayan insanlar da size karşı tavır alır. başlarsınız sonra birbirinizi yemeye, birbirinize karşı kin gütmeye, hakaretamiz sözler söylemeye. ahanda hepsi teker teker oluyor. bunu öngörmek için müneccim olmaya gerek yok! hakikaten anlamsız yahu. düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum. ben 30 yıllık tanıdığım, sevdiğim, çocukluk arkadaşlarımı bile tam olarak tanıyamamışken siz nasıl bu kadar çabuk birbirinizi tanıyıp, kanka olup, sonra bozuşup, arkasından da birbirinizi yiyebiliyorsunuz? bakın bu cidden büyük başarı. yani şunu yapabilmek için kafayı peynir ekmekle yemek lazım. eni topu sözlük burası yahu! adam küfürsüz güzel bir ortam hazırlayayım demiş ama tanımlarınızda küfür olmaması bir şeyi değiştirmiyor. sözlükte yaşananlar başlı başına küfür gibi.
önce birbirinizi yıkayıp, yağlayıp, şişiriyorsunuz. sonra bu muameleye maruz kalanlar kendilerini zeus'un baş parmağının ucundaki nasır zannetmeye başlıyor. arkasından biraz ilgi alaka kesilince üzerlerine basılmış gibi depresifleşiyorlar. basıyorlar çığlığı. ilgi maymunu ettiğiniz bu insanlara yeterli yemlemeyi yapmadığınızda da ortalık maymunlar cehennemine dönüşüyor. trolleri beslemeyin olayı var ya aslında ilgi budalalarını beslemeseniz, herkesle canım cicim tatlım muhabbetine girmeseniz. mahlas altlarında yıkamanın yağlamanın kralını yapmasanız. şu yaşananların binde biri anca yaşanacak ama insan işte! duramıyor. tabi burada insanların, tanımları ve yazdıkları üzerinden olumlu değerlendirmeler yapan veyahut onları analiz edip değerlendirmeler yapanları tenzih ederim. onlar işin doğrusunu yapıyorlar esasen.
her şeye rağmen burada sözlüğü ayakta tutmaya çalışan insanlar var. hepsini yazdıkları ve verdikleri emek kadar tanıyorum. emeklerine de saygı duyuyorum. o insanları okumayı seviyorum. aynı zamanda yazmayı da seviyorum ve kendimce aynı şekilde yazmaya devam ediyorum. ha huzurumuzu biraz kaçırıyorsunuz ama olsun. çıkış butonuna bastığım anda kaybolup, gidiyorsunuz. şu benjamin'in butonunu kullanın arkadaşlar, burada kalmasın aklınız fikriniz. burası olmasın yaşamınız. yazın, çizin, okuyun, oylayın ve o butona basın. yoksa daha çok mevzular yaşarsınız/yaşatırsınız. black mirror bölümlerinden birisi olma yolunda ilerliyorsunuz haberiniz olsun. şurada birbirinize kumpas kurmakla geçireceğiniz vaktinizi biraz daha değerli kullansanız hepiniz canavar gibi vatana millete faydalı insanlar olacaksınız. ya da olmayacaksınız ama kafanız rahat olacak *
tanım: şu aralar dallas çekim setine dönen sözlük. böyle olmasının tüm suçu ve günahı da bizatihi yazarlardadır.
şu yalakalık işini, yıkama yağlama işini bırakın, enerjinizi insanlara bir şeyler katmaya ya da onlardan bir şeyler kapmaya harcayın dedik, inatla daha fazla yaladınız. bakın bu kankacılık işi sakat, gruplaşırsınız, gruplaştıkça sözlüğe zarar verirsiniz dedik, gurubu olmayan yazar kalmadı. siz gruplaşırsanız karşınızda başkaları da gruplaşır. sizin halinizi, ahvalinizi, tavrınızı onaylamayan insanlar da size karşı tavır alır. başlarsınız sonra birbirinizi yemeye, birbirinize karşı kin gütmeye, hakaretamiz sözler söylemeye. ahanda hepsi teker teker oluyor. bunu öngörmek için müneccim olmaya gerek yok! hakikaten anlamsız yahu. düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum. ben 30 yıllık tanıdığım, sevdiğim, çocukluk arkadaşlarımı bile tam olarak tanıyamamışken siz nasıl bu kadar çabuk birbirinizi tanıyıp, kanka olup, sonra bozuşup, arkasından da birbirinizi yiyebiliyorsunuz? bakın bu cidden büyük başarı. yani şunu yapabilmek için kafayı peynir ekmekle yemek lazım. eni topu sözlük burası yahu! adam küfürsüz güzel bir ortam hazırlayayım demiş ama tanımlarınızda küfür olmaması bir şeyi değiştirmiyor. sözlükte yaşananlar başlı başına küfür gibi.
önce birbirinizi yıkayıp, yağlayıp, şişiriyorsunuz. sonra bu muameleye maruz kalanlar kendilerini zeus'un baş parmağının ucundaki nasır zannetmeye başlıyor. arkasından biraz ilgi alaka kesilince üzerlerine basılmış gibi depresifleşiyorlar. basıyorlar çığlığı. ilgi maymunu ettiğiniz bu insanlara yeterli yemlemeyi yapmadığınızda da ortalık maymunlar cehennemine dönüşüyor. trolleri beslemeyin olayı var ya aslında ilgi budalalarını beslemeseniz, herkesle canım cicim tatlım muhabbetine girmeseniz. mahlas altlarında yıkamanın yağlamanın kralını yapmasanız. şu yaşananların binde biri anca yaşanacak ama insan işte! duramıyor. tabi burada insanların, tanımları ve yazdıkları üzerinden olumlu değerlendirmeler yapan veyahut onları analiz edip değerlendirmeler yapanları tenzih ederim. onlar işin doğrusunu yapıyorlar esasen.
her şeye rağmen burada sözlüğü ayakta tutmaya çalışan insanlar var. hepsini yazdıkları ve verdikleri emek kadar tanıyorum. emeklerine de saygı duyuyorum. o insanları okumayı seviyorum. aynı zamanda yazmayı da seviyorum ve kendimce aynı şekilde yazmaya devam ediyorum. ha huzurumuzu biraz kaçırıyorsunuz ama olsun. çıkış butonuna bastığım anda kaybolup, gidiyorsunuz. şu benjamin'in butonunu kullanın arkadaşlar, burada kalmasın aklınız fikriniz. burası olmasın yaşamınız. yazın, çizin, okuyun, oylayın ve o butona basın. yoksa daha çok mevzular yaşarsınız/yaşatırsınız. black mirror bölümlerinden birisi olma yolunda ilerliyorsunuz haberiniz olsun. şurada birbirinize kumpas kurmakla geçireceğiniz vaktinizi biraz daha değerli kullansanız hepiniz canavar gibi vatana millete faydalı insanlar olacaksınız. ya da olmayacaksınız ama kafanız rahat olacak *
tanım: şu aralar dallas çekim setine dönen sözlük. böyle olmasının tüm suçu ve günahı da bizatihi yazarlardadır.
devamını gör...
yazarların tam kapanmada yapacakları
sözlükte yazmak. hadi yine iyisiniz köftehorlar.
devamını gör...
sırt kaşımak
ücretsiz vücut egzersizi sağlayan eylemdir.
devamını gör...


