#163163

aralık ayında "acaba bana bağlama büyüsü falan yapmış olabilir misiniz? asla çıkamıyorum da." dediğim platform. 7 ay önce olabilir mi dediğim, şimdi ise artık emin olduğum gerçek. ileri görüşlülük mü desem felaket tellallığı mı bilemedim ancak evet hala çıkamıyorum. silah zoruyla tutuluyorsan göz kırp yorumlarına şimdiden cevap vereyim.*

ayrıca açıldığı ilk zamanlar koyduğu çizgisini hala koruyandır. her geçen gün gelen yeni özellikler ve güncellemelerle "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" diyerek yenilenen, gelişen, zamana meydan okuyan interaktif oluşum. ilk zamanlardaki hızla ilerleyen büyümesini, inişli çıkışlı ilerleyen büyümeye bırakmıştır. hep çıkışlı olmasına alıştığımızdan bu inişler göze batsa da normal olduğunu ve inişli çıkışlı da olsa ilerlediğini göz ardı etmemeli. siz bir de eylülden sonra görün*

buralar daha da değerlenecek. rez alın.
devamını gör...

türkiye'de yaşamak
devamını gör...

acı olmasaydı tatlı bu kadar tatlı olmazdı. grease john travolta
devamını gör...

normal sözlük kitap edebiyat kulübü ile toplantısını gerçekleştirdiğimiz yanlış hatırlamıyorsam 4. kitap*.

doğrusunu söylemek gerekirse ilk okuduğumda hem anlatım hem de konu itibariyle basit gelen bir kitap olsa da toplantı esnasında birçok konuya değinip birbirimize sorular sorarak daha doğrusu kitapta anlatılanları sorgulayarak ilerlediğimiz için müthiş keyif duydum ve kitap anlamlı bir hâl aldı.

ernest hemingway sade, akıcı, süslemelerden uzak fakat aslında yoğun bir roman ortaya çıkarmış.

kitap, zamanında çok başarılı olan bir denizcinin aylarca oltasına dikkate değer bir balık takılmamasını konu alıyor. fakat yaşlı balıkçının yanında çalışan küçük çırağı, yaşlı balıkçıya olan hayranlığını ve özellikle inancını hiç kaybetmiyor. burada inner child/ içimizdeki çocuk mesajı olabileceğini düşünüyorum. kitabı okurken fark etmemiştim. sanırım hayatta bir kişi yeter, sana inanan ve sana güvenen tek bir kişi olması yeter. işte yaşlı adamın hayatındaki o kişi, küçük çırağı oluyor.

fakat yaşlı denizci aylarca başarısızlıkla sonuçlanan girişiminin ardından büyük umutlarla yol aldığı denize tek başına çıkıyor. hayatımızda bize inanan insanlar olsa da bazı zorlukları tek başımıza aşmamız gerektiği gibi.

yaptığı işe saygı ve sevgi duyan insanların sayısı az olduğundan yaşlı adamın bu bağlılığı (hırsı değil) kalbime dokundu. kitaptaki deniz'i hayata, yakaladığı kılıç balığını amaçlarımıza, ve dönüş yolunda zor anlar yaşatan diğer balıkları ise yaşamımızdaki zorluklara benzetenler olmuş fakat ernest hemingway ne okuduysanız o demiş. deniz, deniz. kılıç balığı, kılıç balığı, ve diğer balıklar sadece denizdeki diğer balıklar.

keyifli okumalar.
devamını gör...

etkiye karşı herhangi bir eylem veya söz şeklinde oluşacak davranış, reaksiyon
devamını gör...

pedler ücretsiz olurdu, regl izni diye bir şey devlet dairelerinde bile uygulanırdı.
devamını gör...

çok karanlık bir dönemdi. bir anımı anlatmak isterim; reyisimizin yeni belediye başkanı olduğu zamanlardı. cumadan çıktım, ilerledim ve sağa döndüm. arkamdan hırıltılar, kadeh sesleri ve kan kokusu gelmeye başladı. evet, arkamdakiler pentagram tişörtlü chp'lilerdi. birden dedemi sabun yaptıklarını hatırlamıştım.. elim ayağım titriyor, ne yapacağımı bilemiyordum.. kaçmaya başladım.. ta ki o çıkmaz sokağa kadar.. sokakta bir bank vardı, elinde poşetiyle oturan bir de adam. poşette ampul, peynir ve hacı yağı görmüştüm, bu adam bana yardım edebilirdi. adama baktım.. karşımdaki reyisimizdi, şöyle dedi; "korkma değerli kardeşim, gel otur yanıma. bildiğin ne varsa oku, bu ayyaşlar hepsinden korkar bunu sana daha önce de demiştim (evet, başka bir anım daha var)." biz okudukça chp'liler çığlık atarak kaçıyordu. hepsi kaçınca reyis kalktı ve yoluna devam etti. bense yine gözyaşlarıma hakim olamıyordum..
devamını gör...

benmişim. ben kendimi 2. nesil sanıyordum.

hesap satılıktur. kirli bir geçmiş, bilgi dolu şaşalı tanımlar, saygınlık 10, karizma 9, entelektüelite 10.

100.000 dolar.
devamını gör...

pame bu hafta bol hareketli, partilemeli, "bu akşam hüzünleri evde bırakmalı" bir bölümle yayında.

haziran'ı bitirdik neredeyse ama yaz bir acayip hallerde henüz. sınavları atlattık, dönemler bitti, eh işlerde de belki bir hafifleme vardır. hatta ufak tatil planları yapılıyordur belki, ya da dinlenip enerji toplamak için kendinize ayıracağınız birkaç günün hayalini kuruyorsunuzdur. öyleyse en oynak, en hareketli şarkıları dinleyip bir ön parti yapmaya ne dersiniz?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
diyelim ki yola çıkıyoruz, diyelim ki yaz güneşinin tadını hiç olmadığı kadar çıkaracağız, kulağımızda kıpır kıpır melodiler olsun. sahneyi açalım, kendimizi tutmayalım, pazar akşamını geride kalan her şeyi gönderip yeni güzelliklere yol açmak için hep birlikte kutlamalara ayıralım.

pame radyo yayını, yunan müziğinden eğlenceli pop şarkılarıyla saat 22:30'da sözlük radyosunda!
radyo.kafasozluk.com
devamını gör...

yavaş konuşan insandan daha az rahatsız eden insan tipidir.
devamını gör...

doğduğum sene* çıkan
hoş gör sen şarkısı.
hiç bunları kendine dert etmeye değer mi?
şu kısacık ömürler yeter mi?

full motivasyon dolu şarkı.
dertlerle mücadelede birebir.
devamını gör...

şimdi paramız yok olunca söz alırız.

çok yalan gibi değil aslında...
devamını gör...

benim de korktuğum hadisedir.
bu konuda başıma gelen bir olayı yazmak istiyorum.
birkaç sene evvel akşam üzeri okuldan çıktım, yaklaşık yarım saat sürecek eve yolculuğum için otobüs bekliyorum. bir müddet sonra gelen otobüste sadece bir tane boş yer var ve o da yaklaşık benim yaşlarımda bir kadın, bu kadının yüzü hariç her yeri siyah örtülerle kapalı. ben de oldukça yorgunum ve yolculuğu ayakta sürdürecek halim yok.
indirdim çantamı, geçtim boş yere, kulaklığımı ayarladım ve telefonumdan bir şarkı açmaya hazırlanıyorum. sol tarafımda duran kadın da yüzünü bana dönmüş, dik dik bakıyor, onu da fark ediyorum. hiç istifimi bozmadım, yönümü ona çevirmeden şarkılardan seçmece yapıyorum. şarkı listesi yukarı doğru kayarken sol tarafımdan bir bağırma geldi. "sen kim oluyorsun da beni taciz ediyorsun" diye. birden soğuk terler tepemde peydahlandı, aşağı doğru akıyor. toplulumumuzun bu gibi konularda ne kadar hassas olduğunu bildiğimden muhtemel bir linç girişiminin geleceği içimden korku hormonlarını sıcak sıcak dışarı saldı. etraftaki bütün gözler bana dönmüş, herkes birinin fitili ateşlemesini bekliyor ki hep birlikte benim gibi bşr garibana öfkelerini kussunlar. hafifçe yutkundan, sol tarafımdan içimi delen bakışlara karşılık verdim, olası yanlış anlaşılmanın önüne gerçek içim "hanım efendi, ne dediğinizin farkında mısınız?" gibi bir şeyler geveledim. göz kapaklarını bile kırpmayan kıpkırmızı yüz başladı bağırmaya, "siz ne hakla benim yanıma oturursunuz, kendinizde bu hakkı nasıl bulursunuz, izin istemeyi - boş koltuk için- aklınıza getiremiyor musunuz, bir kadının yanına izin almadan oturarak onu 'taciz' etmeye utanmıyor musunuz?" anlamlarına grlebilecek oldukça anlatım bozukluğu ve nefret içeren söylemleri bir karış ilerimden yüzüme dolu dolu çarptı. hiç tepki vermedim, daha da dayak yeme korkusu üzerimde... sağ tarafımdan bir teyzenin parmağı hafifçe omzumu dürttü," evladım, gel yer değiştirelim istersen" dedi, sol tarafımdaki kadın söylenmeye devam ederken buz gibi terlerimle beraber yer değiştirdim, böylece bir dayak yeme teklikesini atlatmış oldum.
şimdi bazıları gelip diyecek ki kadından izin alman gerekiyordu, toplumumuzda bu hoş değil, hele ki giyimi kapalıysa yanına oturamazsın falan fistan... hepsine birden şunu söylerim ben de "si.... gidin".
devamını gör...

yakın zamanda arazisinden tren yolu geçmiş ve devlet demiryolları ile mahkemelik olmuş biri olarak, ben tercihimi mülkiyet hakkının kutsal olmasından yana kullanıyorum. avrupa'da devlet senin bir malını alacaksa ya da içinden geçecekse fiyatı sen belirliyorsun..

ama türkiye'de öyle mi? satılmış bilirkişiler ve sonucu önceden belli mahkemelerle malını ederinden aşağı kapatmaya çalışan bir devlet buluyorsun karşında. kamu yararı dediler mi kalıyorsun öyle. sesini çıkaramıyorsun.
devamını gör...

marmaris'teki bir gezi teknesi kıyıya yanaşırken...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazıklar olsun biri de beni yazmamış.*
devamını gör...

kaynak

bursa'da geçen yıl yaşanan olayda yüksek sesle müzik dinlediği gerekçesiyle tartışan komşulardan zeki özezen tabancayla vurularak hayatını kaybetti. olayla yapılan soruşturmada kavga eden kıral dalkıran komşusunu 14 yaşındaki kendi kızının vurduğunu söyledi. tutuklanan 14 yaşındaki kız çocuğu savcılığa mektup yazıp, "cezaevinde oyun parkı olduğunu ve burada oynayabileceğimi söyleyip suçu üstlenmemi istediler" deyince serbest kaldı. baba kıral dalkıran ise müebbet hapisle yargılanıyor.
devamını gör...

kafa sözlük ahalisi çok farklı, diğer hiç bir sözlük veya sosyal mecrayla kıyaslanmayacak kadar farklı hemde.

bu fark o kadar açık ve net biçimde görülüyor ki, bazen insanın içine ciddi bir karamsarlık düşmesi artık olağan hale geliyor.

ekonomi yazıyorsun, tık yok,
siyaset zaten öcü,
ınsan hakları, özgürlükler, eh işte,
güncel ülke dünya sorunları, bana ne,

ee, sonra , ne olacak böyle, geriye ne kalıyor, 3-5 goygoy başlığı.

valla bravo, ha bugün, ha yarın dedik, ama kafa ileri gideceği yerde geriye gidiyor.

az önce trakya ilahiyat dekanının boğaziçi'li öğrencileri tehdit ettiği haberini başlık yaptım.
6-7 kişi geldi, bir tepki koydu ortaya.
(benim başlık yapmam değil önemli olan, örnek o olduğu için bu vurguyu yapıyorum.)

bunun gibi o kadar çok konu ve başlık var ki , birazcık araştırsam yüzlerce böyle yok olup giden başlık bulur yazarım buraya.

hani o beğenmeyip, her firsatta yaftalama yapılan sözlükte, aynı konu başlık yapılmış, şu anda gündemde 3. sırada, sanırım 350 civarında girilen entry var.

bu adamlarla biz, farklı ülkelerde farklı dünyalarda mı yaşıyoruz acaba diyorum bazen .

bu kadar hayattan dünyadan gerçeklerden kopuk insan bir araya nasıl geldi, gerçekten anlamıyorum.

gördüğüm o ki, kafa bu şekilde iyiye gitmiyor. bir süre sonra 3-5 çocuğun oyun oynadığı bir yer olarak kalırsa doğrusu hiç şaşırmam.

belli bir süre sonra bu konulara duyarlı kişilerde, ciddi bir hayal kırıklığı, umutsuzluk ve bıkkınlık yaratıyor bu durum...

kimse kalkıp her zaman yaptıkları gibi, saçma sapan savunmalarla karşı saldırıya geçmesin lütfen.
konunun benim şahsımla hiç bir ilgisi yok, ben sizlerle varolan bir gerçeği gözümüzün önüne koyuyorum sadece ...

edit; iki elin parmakları kadar sayıda olan duyarlı yazarı tenzih ediyorum.
onlar zaten kendilerini biliyorlar.

edit : değerli arkadaşlarım,
yukarıda da söyledim ama tam anlaşılmamış sanırım.
bu başlığa da çok az tepki olmasına rağmen, bunlardan birkaçının hala tam da benim tespitlerim doğrultusunda yorum yaptığını görüyorum.

bakın meselenin özünü daha iyi anlamanız için küçük bir araştırma yaptım.

geriye dönük 10 sayfa başlığı inceledim.
10 sayfa başlık demek, yaklaşık 600-650 adet başlık demek.

bunlardan 20 ve üzeri entry girilen başlıklar şunlar.

(bkz: geceye ingilizce bir söz bırak)
(bkz: ak parti ile ülkemiz 50 yıl ileri gitti)
(bkz: birden fazla kitabı beraber okumak)
 (bkz: defalarca izlenen filmler)
 (bkz: halkımızın uzman olduğu konular)
 (bkz: dark (dizi))
 (bkz: kırtasiyeye girince her şeyi alma isteği)

evet. 20 ve üzeri entry girilen başlık adeti sadece 7.

sonra 20-10 arası entry girilen başlıklara baktım. onlar da ;

 (bkz: emekli olup sahil kasabasına yerleşmek)
 (bkz: her şeye ve herkese rağmen yalnız hissetmek)
 (bkz: adana'da görülen 15 metrelik balina)
(bkz: yaş ilerledikçe artan şeyler)
 (bkz: en sevdiğiniz dublaj sanatçıları)
 (bkz: mirkelam)
 (bkz: 33 metrelik dev vajina heykeli)
 (bkz: sinirliyken kendini ifade edememek)
 (bkz: hatalardan ders çıkarmak)
 (bkz: yarın için yaşamak)
 (bkz: testere’yi oynayabilecek türk oyuncu)
 (bkz: sözlük yazarlarının satın aldıkları son kitap)
 (bkz: uzaylı görülünce söylenecek ilk şey)
 (bkz: uzun tanımları okumamak)
 (bkz: bir cümleyle hayattan öğrendiklerimiz)
(bkz: ağırınıza giden sözler)
 (bkz: alacakaranlık (film))
 (bkz: kafa sözlük yazarlarının meslekleri)
 (bkz: çaya şeker atmadan içen kişi)
 (bkz: tik tok kullanmayan yazarlar veri tabanı)
 (bkz: 2023'te ay'a gidiyoruz)
 (bkz: ailenin kafa sözlük'te yazar olduğunu öğrendiklerinde tepkileri)
 (bkz: mahir ünal'ın çiftçiye akıllı telefonu çok görmesi)
 (bkz: ilahiyat dekanından boğaziçi'li öğrencilere tehdit)

bu başlıklar. toplam adet mi , 24 .
evet , 10 ila 20 arası tanım girilen başlık sayısı 24 adet .

ne oldu toplam ,31.

kafa sözlükte 650 adet başlıktan ortalama 20 entry girilen başlık sayısı sadece 31.

geriye kalan 620 başlıkta entryler 10'un altında. çoğunlukla da 1 veya 2.

bilemiyorum, bu durum benim ne anlatmaya çalıştığımla ilgili biraz daha farklı bir pencereden bakmanıza yardımcı oldu mu ?

ınanmayanlar, kısa bir incelemeyle bu başlıkları teyid edebilirler.
devamını gör...

bilirim azizim bilirim;
bilmezler kıymetini, kıymet bilenin...
devamını gör...

sevilen bir şahsın vefat haberi.
örneğin ferhan şensoy.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim