kendi kendine konuşmak
insanın içine atmamak için en güvenilir kişiyle konuşması durumudur. gayet normaldir. yalnız yaşayan insanlarda bu hadise daha sık görülür. mevzu ciddiyse aynanın karşısında konuşma yapmakta fayda vardır. ha değilse evin odalarında yürüyüş halindeyken de gayet kendi kendine konuşulabilir.
ona buna anlatıp emin olamayacağımız akıllar almaktansa kendimize anlatıp rahatlamak en iyisi dostlar.
ona buna anlatıp emin olamayacağımız akıllar almaktansa kendimize anlatıp rahatlamak en iyisi dostlar.
devamını gör...
kabuğuna çekilmek
insanin kendini dinlemek, etrafla bagini sorgulamak ve gerekirse koparmak icin yaptigi eylem.
bazi seylerden uzaklasip disaridan izlemek; objektif karar vermeyi ve olasi yanlisliklarin giderilmesini saglayacaktir.
zaman zaman yapilani makbuldur, asiriya kactiginda sosyofobi olusmasina neden olabilir.
atalarimiz bosuna her seyin azi karar, cogu zarar dememisler. kabuguna cekil; hobi olarak yine cekil ama arada ses ver, burnunu disari cikar, sonra yine girersin.
bir kabuga cekilmek ile ilgili bu kadar sey yazmamaliydim, cok konustum. neyse, gideyim.
bazi seylerden uzaklasip disaridan izlemek; objektif karar vermeyi ve olasi yanlisliklarin giderilmesini saglayacaktir.
zaman zaman yapilani makbuldur, asiriya kactiginda sosyofobi olusmasina neden olabilir.
atalarimiz bosuna her seyin azi karar, cogu zarar dememisler. kabuguna cekil; hobi olarak yine cekil ama arada ses ver, burnunu disari cikar, sonra yine girersin.
bir kabuga cekilmek ile ilgili bu kadar sey yazmamaliydim, cok konustum. neyse, gideyim.
devamını gör...
define adası
yalan değil, çocukken ben de define adasının peşine düşmeyi aklımdan geçirdim. hatta bunun için bir sandal çalmışlığım bile var. tabii ki size kendi hikayemi anlatıp sonra define adasından bahsedeceğim. çünkü huylu huyundan vaz geçmez:
define adasını ilk okuduğumda jim ile aynı yaştaydım ve o zaman da kitaplarda ya da filmlerde gördüğüm şeylerin gerçek olduğuna inanmak ya da kendimi buna inandırmak gibi huylarım vardı. bu hala da devam etmekte. hatta k-pax filmini izledikten sonra kevin spacey’nin kabuğunu soymadan büyük bir iştahla muz yediğini görünce ben de aynısını yapmış ama aynı sonucu alamamıştım. o zamanlar jim’le aynı yaşta değildim.
define adasını okuduktan sonra harita metod defterden kopardığım kareli bir kağıda definenin yerini gösteren bir harita çizdim. kardeşim her zaman bana inanmaya hazır olduğu için onu da yanıma alıp yaşadığımız yerin hemen yanında olan karadeniz’in küçük limanının yolunu tuttum. yaşadığımız köy bir liman köyü olduğu ve akrabalarımın çoğu balıkçı olduğu için kürekli bir sandal bulmam zor olmadı. önce ben atladım sandala sonra da kardeşime yardım ettim. define adası yolculuğu böyle bir yardımlaşma ruhu ile başladı. annemin yaptığı poğaçalar ve yaptığımız işe uygun olsun diye önceden zulaladığım balık krakerleri koyduğum çanta da yanımdaydı.
kürekleri yerleştirmeden önce demiri çekip sandalın tutsaklığına son verdim. sonra da usta bir denizci olduğum ve jim’den bir eksiğimin olmadığını düşündüğüm için küreklere asıldım ve bir süre sonra sandalı harekete geçirmeyi başardım. eğer korsanlara yakalanmazsak defineye ulaşmak çok kolay olacaktı. yaklaşık 15 metre - bu çokça deniz mili yapıyordu o zaman benim için- gittikten sonra. kardeşimin saçmasapan hareketleri sandalın dengesini bozmaya başladığında tahtadan olmasa da gerektiğinde tahta etkisi yapan bacağımla kendisini tekmeleyerek sakinleştirdim. sonuçta kaptan bendim.
yolculuğumuz daha iyi gidebilirdi çünkü gece vakti limanda kimse olmazdı. 30 metreye ulaştığımda dayımın limanın karşısından bağıran sesini duymasaydım her şey planladığım gibi gidecekti ama maalesef yakalanmıştık. gerisin geri sandalı aldığım yere götürmek zorunda kaldım. demir attık dayım sandalı bağladı. bizi güzelce fırçaladıktan sonra eve gidene kadar arkamızdan bakacağını söyleyip bizi bıraktı. ben büyük bir hayal kırıklığı yaşarken kardeşim ağladı ağlayacak haldeydi. kaptan asla gemisini terk etmezdi ve tayfalarını düşünürdü önce. ben de başka bir gece tekrar define avına çıkacağımızı söyledikten sonra kardeşime kırmızı paketini açtığım balık krakerleri verdim. ben hüzünle uzaklara dalmış bir kaptan olarak yürürken eve doğru, kardeşim de adada yıllar geçirmiş yaşlı bir denizci gibi krakerlere yumulmuştu bile. macera böyle sona erdi.
stevenson’ın define adası da aşağı yukarı böyle bir hikaye ama çok destansı, çok büyüleyici. siz isteseniz o define adası öyküsünü okuyun.
define adasını ilk okuduğumda jim ile aynı yaştaydım ve o zaman da kitaplarda ya da filmlerde gördüğüm şeylerin gerçek olduğuna inanmak ya da kendimi buna inandırmak gibi huylarım vardı. bu hala da devam etmekte. hatta k-pax filmini izledikten sonra kevin spacey’nin kabuğunu soymadan büyük bir iştahla muz yediğini görünce ben de aynısını yapmış ama aynı sonucu alamamıştım. o zamanlar jim’le aynı yaşta değildim.
define adasını okuduktan sonra harita metod defterden kopardığım kareli bir kağıda definenin yerini gösteren bir harita çizdim. kardeşim her zaman bana inanmaya hazır olduğu için onu da yanıma alıp yaşadığımız yerin hemen yanında olan karadeniz’in küçük limanının yolunu tuttum. yaşadığımız köy bir liman köyü olduğu ve akrabalarımın çoğu balıkçı olduğu için kürekli bir sandal bulmam zor olmadı. önce ben atladım sandala sonra da kardeşime yardım ettim. define adası yolculuğu böyle bir yardımlaşma ruhu ile başladı. annemin yaptığı poğaçalar ve yaptığımız işe uygun olsun diye önceden zulaladığım balık krakerleri koyduğum çanta da yanımdaydı.
kürekleri yerleştirmeden önce demiri çekip sandalın tutsaklığına son verdim. sonra da usta bir denizci olduğum ve jim’den bir eksiğimin olmadığını düşündüğüm için küreklere asıldım ve bir süre sonra sandalı harekete geçirmeyi başardım. eğer korsanlara yakalanmazsak defineye ulaşmak çok kolay olacaktı. yaklaşık 15 metre - bu çokça deniz mili yapıyordu o zaman benim için- gittikten sonra. kardeşimin saçmasapan hareketleri sandalın dengesini bozmaya başladığında tahtadan olmasa da gerektiğinde tahta etkisi yapan bacağımla kendisini tekmeleyerek sakinleştirdim. sonuçta kaptan bendim.
yolculuğumuz daha iyi gidebilirdi çünkü gece vakti limanda kimse olmazdı. 30 metreye ulaştığımda dayımın limanın karşısından bağıran sesini duymasaydım her şey planladığım gibi gidecekti ama maalesef yakalanmıştık. gerisin geri sandalı aldığım yere götürmek zorunda kaldım. demir attık dayım sandalı bağladı. bizi güzelce fırçaladıktan sonra eve gidene kadar arkamızdan bakacağını söyleyip bizi bıraktı. ben büyük bir hayal kırıklığı yaşarken kardeşim ağladı ağlayacak haldeydi. kaptan asla gemisini terk etmezdi ve tayfalarını düşünürdü önce. ben de başka bir gece tekrar define avına çıkacağımızı söyledikten sonra kardeşime kırmızı paketini açtığım balık krakerleri verdim. ben hüzünle uzaklara dalmış bir kaptan olarak yürürken eve doğru, kardeşim de adada yıllar geçirmiş yaşlı bir denizci gibi krakerlere yumulmuştu bile. macera böyle sona erdi.
stevenson’ın define adası da aşağı yukarı böyle bir hikaye ama çok destansı, çok büyüleyici. siz isteseniz o define adası öyküsünü okuyun.
devamını gör...
arjantin
bana "bugüne kadar ben et yememişim ki" dedirten ülke. arjantin'de muhteşem bir parilla yani ızgara kültürü var ama asıl olay kullanılan ette. artık havasından mı suyundan mı, patagonya'nın çayırlarından mıdır bilinmez et bildiğin lokum. daha da enteresanı kaliteli restorana da gitsen, esnaf lokantası da olsa, hatta süpermarketten bile alsan et her yerde kaliteli. ama sınırın bir adım ötesine git, şili'de kayış gibi oluyor o etler. daha da güzeli süper ucuz olması. mesela dananın sırt kısmı ki en pahalı ve lezzetli kısım bu, 30 tl civarıydı. aynı cins et türkiye'de o dönem 70 liraydı. tabi bunda biraz arjantin pezosunun dandik bir para birimi olması da etkili. dananın diğer kısımları daha da ucuz, domuz eti hepten ucuz. ayrıyetten eti coşturan chimichurri adında bir sosları var ki enfes. biftek dışında asado dedikleri kaburga konusunda uzman bu herifler. zaten konu üzerine cilt cilt yazmışlar. bunun dışında bütün latin amerika ülkelerinde bulabileceğiniz cazuela, empanada, a lo pobre gibi yiyecekler de mevcut. ha bir de unutmadan buenos aires'de çok güzel pizza yapıyorlar.
yalnız kahvaltı kültürü çok zayıf. yok gibi bir şey. kruvasan+kahve en standart kahvaltı. bir de arjantinlilerin kendilerine has bir sandviçi var. miga denen yumuşacık ekmekle yapılıyor. başka da alternatif yok. bir de bu herifler dulce de leche ile yatıyor, dulce de leche ile kalkıyor. sütten yapılan bir çeşit tatlı krema. ekmeğe falan sürülüyor.
bir de bu ülke muhteşem malbec şaraplarının anavatanı. tanen açısından zengin olduğu için kırmızı etle muhteşem bir ikili oluyor. işin bonusu şarabın çok ucuz olması. fiyatlar 10-100 tl arasındaydı ben oradayken, her fiyat skalasını denedim kötü ya da berbat dediğim tek bir şişe bile çıkmadı. ülkenin en sevdiğim bölgesi haliyle şarap memleketi mendoza olmuştu. ha bir de mate var. herkes, her yerde, her dakika mate içiyor. hatta mate otomatları kurmuş adamlar :) mate bir çeşit bitki, bunun çayını yapıyorlar, özel kupası ve pipetiyle içiliyor. kahve kadar olmasa da kafein açısından zengin.
arjantin ispanyolcasına gelince, yeni başlayan için zordur. alışması zaman alır, biraz kulak tırmalar. bu ülkenin insanları da cidden çok kafa. inanılmaz sıcak kanlılar ve hoşsohbetler. bir masaya oturduğunuzda gülmekten karnınıza ağrılar girmeden kalkamazsınız. kısacası güzel ülkedir. buzullarından bağlarına, patagonyasından şehirlerine kadar güzel memleket.
yalnız kahvaltı kültürü çok zayıf. yok gibi bir şey. kruvasan+kahve en standart kahvaltı. bir de arjantinlilerin kendilerine has bir sandviçi var. miga denen yumuşacık ekmekle yapılıyor. başka da alternatif yok. bir de bu herifler dulce de leche ile yatıyor, dulce de leche ile kalkıyor. sütten yapılan bir çeşit tatlı krema. ekmeğe falan sürülüyor.
bir de bu ülke muhteşem malbec şaraplarının anavatanı. tanen açısından zengin olduğu için kırmızı etle muhteşem bir ikili oluyor. işin bonusu şarabın çok ucuz olması. fiyatlar 10-100 tl arasındaydı ben oradayken, her fiyat skalasını denedim kötü ya da berbat dediğim tek bir şişe bile çıkmadı. ülkenin en sevdiğim bölgesi haliyle şarap memleketi mendoza olmuştu. ha bir de mate var. herkes, her yerde, her dakika mate içiyor. hatta mate otomatları kurmuş adamlar :) mate bir çeşit bitki, bunun çayını yapıyorlar, özel kupası ve pipetiyle içiliyor. kahve kadar olmasa da kafein açısından zengin.
arjantin ispanyolcasına gelince, yeni başlayan için zordur. alışması zaman alır, biraz kulak tırmalar. bu ülkenin insanları da cidden çok kafa. inanılmaz sıcak kanlılar ve hoşsohbetler. bir masaya oturduğunuzda gülmekten karnınıza ağrılar girmeden kalkamazsınız. kısacası güzel ülkedir. buzullarından bağlarına, patagonyasından şehirlerine kadar güzel memleket.
devamını gör...
mısır'da rayların üzerine yatan tiktok kullanıcısı
mısır'da bir tiktok kullanıcısı, cesaret göstergesi mi daha fazla izlenme sevdası mıdır bilinmez raylara yatarak üzerinden tren geçmesine izin verdi. videonun viral olmasının ardından yetkililer, sorumluların tespit edilip tutuklanması için harekete geçti.
görüntüleri izlemek isteyenler için:
kaynak:
www.webtekno.com/tiktok-mis...
görüntüleri izlemek isteyenler için:
kaynak:
www.webtekno.com/tiktok-mis...
devamını gör...
yayladağ lokumu
rumuzunu sorarsanız "yayladağ lokumu",
karakterini sorarsanız "hacıbekir lokumu".
karakterini sorarsanız "hacıbekir lokumu".
devamını gör...
kahve kuşağı
dünyada yengeç ve oğlak dönencesi arasında kalan yer kahve kuşağı olarak adlandırılır. bu bölge sıcak iklim şartlarına sahip olduğu için kahve ağacının daha hızlı büyümesine ve lezzetlenmesine sebep oluyor. kahve bitkisi özellikle bol güneşli ve yağmurlu yerleri tercih ediyor.
genellikle üç kuşakta kahve yetiştirilir; güney amerika, afrika ve asya kuşağı.
güney amerika* kuşağındaki kahvenin fındıksı ve baharatlı bir tadı vardır.
afrika* kuşağındaki kahvenin asitli ve meyvemsi bir tadı vardır.
asya* kuşağındaki kahvenin tatlı ve çikolata aromalı bir tadı vardır.
genellikle üç kuşakta kahve yetiştirilir; güney amerika, afrika ve asya kuşağı.
güney amerika* kuşağındaki kahvenin fındıksı ve baharatlı bir tadı vardır.
afrika* kuşağındaki kahvenin asitli ve meyvemsi bir tadı vardır.
asya* kuşağındaki kahvenin tatlı ve çikolata aromalı bir tadı vardır.

devamını gör...
ilk buluşmaya traktörle gelen erkek
bmw ile gelen erkekten daha güvenilir olduğu nettir ve kıza daha fazla değer vereceği nettir.
devamını gör...
yardım kampanyası için yanlışlıkla çıplak poz veren anne
kadının "16 aylık" hamile olmasına bir tek ben mi takıldım yahu?
tanım: bir enteresan haber.
tanım: bir enteresan haber.
devamını gör...
sofraya gidip gelen gariban reçel
sofraya gidip gelen gidip gelen yenmeyen ama ısrarla gidip gelen gariban reçeldir.
edit. el yapımı reçelse biraz daha şansı yaver gider.*
edit. el yapımı reçelse biraz daha şansı yaver gider.*
devamını gör...
normal sözlük ocak devriminde bulunan açıklar
ocak devrimi adı altında sözlüğe eklenen birbirinden güzel ama oldukça pahalı yeniliklerin bulunan açıklarıdır.
ben kendi bulduklarımla başlamak istiyorum.
-renkli mahlas özelliği yerine online listesinden ismin üzerine tıklayabilirsiniz. böylelikle isminizi turuncuya boyayabilirsiniz.
-istediğiniz rozetin ekran görüntüsünü alıp profil fotoğrafına uygun şekilde kırparak ve profil fotoğrafı olarak ekleyebilirsiniz. rozetin yeri değişmiş olabilir ama işe yarar.
-takipçileri görmek 1000 karma puan ve 1000 tanım yapmakla da mümkün diye biliyorum. bu yol denenebilir.
-hakkınızda yazmak istediklerinizi de kapak fotoğrafı şeklinde arkaya yazdık mı, bir karma puan bile harcamadan her türlü özelliğini kullanabilir oluyoruz.
(bkz: işte bu kadar kolay)
ben kendi bulduklarımla başlamak istiyorum.
-renkli mahlas özelliği yerine online listesinden ismin üzerine tıklayabilirsiniz. böylelikle isminizi turuncuya boyayabilirsiniz.
-istediğiniz rozetin ekran görüntüsünü alıp profil fotoğrafına uygun şekilde kırparak ve profil fotoğrafı olarak ekleyebilirsiniz. rozetin yeri değişmiş olabilir ama işe yarar.
-takipçileri görmek 1000 karma puan ve 1000 tanım yapmakla da mümkün diye biliyorum. bu yol denenebilir.
-hakkınızda yazmak istediklerinizi de kapak fotoğrafı şeklinde arkaya yazdık mı, bir karma puan bile harcamadan her türlü özelliğini kullanabilir oluyoruz.
(bkz: işte bu kadar kolay)
devamını gör...
platonik aşk
platonik aşk kelime kökü olarak yunan düşünür platon'un isminden türetilmiştir.
devlet adlı eserinde platon, ideal devlet, ideal yönetici, ideal toplum gibi konulara eğilir.
''ideal'' demek arzulanması gereken demektir platon'a göre, fakat gerçek olamayacak kadar da tinseldir*.
dolayısıyla ideal olana, arzulanan fakat gerçek olamayacak kadar kusursuz olana platonik* denmiştir.
platon, aşkın güzelliği anlama ve deneyimleme isteği ya da dürtüsü olduğunu söyler.
ona göre sevginin* en üstünü, fiziksel güzelliğin ötesine geçen sonsuz, anlaşılabilir ve mükemmel fikirlerin güzelliğini de sevmektir.
başka bir deyişle, platon, aşkın güzelliği keşfetme ve deneyim etme isteğinden geldiğini düşünür. bu süreç, fiziksel güzelliği takdir ederek sonrasında ruhsal boyuta ilerlediğinizde başlar. yani bunun en yüksek seviyesi, saf, tutkulu ve bencil olmayan şekilde ifade edilmesidir.
şölen* diyaloğunda sevgiyi çeşitlendiren platon, aşktan ve seksüellikten öte olan bu sevgiyi yüceltmiştir.
işte bu sevgiye platonik sevgi/aşk denilegelmiştir.
nedendir bilmiyorum cemal süreya'ya ait şu dizede rastlıyorum hep mevzubahis sevgiye:
''keşke yalnız bunun için sevseydim seni''
devlet adlı eserinde platon, ideal devlet, ideal yönetici, ideal toplum gibi konulara eğilir.
''ideal'' demek arzulanması gereken demektir platon'a göre, fakat gerçek olamayacak kadar da tinseldir*.
dolayısıyla ideal olana, arzulanan fakat gerçek olamayacak kadar kusursuz olana platonik* denmiştir.
platon, aşkın güzelliği anlama ve deneyimleme isteği ya da dürtüsü olduğunu söyler.
ona göre sevginin* en üstünü, fiziksel güzelliğin ötesine geçen sonsuz, anlaşılabilir ve mükemmel fikirlerin güzelliğini de sevmektir.
başka bir deyişle, platon, aşkın güzelliği keşfetme ve deneyim etme isteğinden geldiğini düşünür. bu süreç, fiziksel güzelliği takdir ederek sonrasında ruhsal boyuta ilerlediğinizde başlar. yani bunun en yüksek seviyesi, saf, tutkulu ve bencil olmayan şekilde ifade edilmesidir.
şölen* diyaloğunda sevgiyi çeşitlendiren platon, aşktan ve seksüellikten öte olan bu sevgiyi yüceltmiştir.
işte bu sevgiye platonik sevgi/aşk denilegelmiştir.
nedendir bilmiyorum cemal süreya'ya ait şu dizede rastlıyorum hep mevzubahis sevgiye:
''keşke yalnız bunun için sevseydim seni''
devamını gör...
damat kadar taş düşsün başınıza
damat düşsün onda sıkıntı yokta damadın içlediği* paralar kadar taş düşerse sıkıntı.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
bana tospağa demiş
düz suratlı bir yemiş.
onun doğrusu tosbağa
ağlayacaksan da oynama.
düz suratlı bir yemiş.
onun doğrusu tosbağa
ağlayacaksan da oynama.
devamını gör...
geceye attila ilhan şiiri bırak
belki gelmem gelemem
sen istinyede bekle ben burdayım
içimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
çünkü ben buradayım karanlıktayım
belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
şarabım bütün ekşi suyum soğuk
yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
ben senin olmadığını arıyorum
belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
hiçbiri benim değil
belki ölmek hakkımı kullanıyorum
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
sen istinyede bekle ben burdayım
içimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
çünkü ben buradayım karanlıktayım
belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
şarabım bütün ekşi suyum soğuk
yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
ben senin olmadığını arıyorum
belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
hiçbiri benim değil
belki ölmek hakkımı kullanıyorum
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
devamını gör...
normal sözlük beğeni cemaatine yapılan büyük darbe
o değilde kusura bakma elimden bu kadarı geliyor diye mesaj atılıyor sonra ben de ne demek benim de öyle deyip vişne atıyorum. bunu okudum beğendim ama şimdi kotam dolduya getirip sonra parça parça atıyoruz beğenileri, bağlarımız kopamıyor. sericilik değilde yazarcılık var bende bazıları için hayranlık pankartı açasım geliyor.
(tanım ponçiklikten öldü..)
(tanım ponçiklikten öldü..)
devamını gör...
cinsel ilişki olmadan ilişki yürür mü sorunsalı
cinsellik olmadan ilişkinin kat edeceği mesafenin tartışıldığı başlık.
evet, yürür gider.
o kadar uzaklaşır ki gözden kaybolur. bir daha ulaşamayabilirsiniz.
evet, yürür gider.
o kadar uzaklaşır ki gözden kaybolur. bir daha ulaşamayabilirsiniz.
devamını gör...