okulda kayyuma yer yok sözleriyle gündeme damga vurdular, boğaziçi bir kale elimizden ne geliyorsa yapmalıyız.
üniversiteler özerk kurumlar olmalıdır, siyasetle yönetilemez!

direne direne kazanmalıyız.
devamını gör...

kesinlikle demleme çaydır. ama yoklukta ve dar zamanlarda sallama çay da kabulümdür. çaysız olmaz.
devamını gör...

banyo denince normal banyo gibi anlaşılmaması gerekir. çoğu zaman odanın bir köşesinde gider olmasıdır. safranbolu'da duvardaki gömme dolabın içindeki yarım metrekare yerdir. suyu kendiniz taşır, yalap şap gusül abdesti alıp gideri tıkarsınız. amacı budur çünkü. gideri tıkamanız da börtü böcek, yılan çiyan gelmemesi içindir.
devamını gör...

beynimi verebilirim, biraz fazla kullanılmıştır, fazla ısınma yapıyor artık, çok gürültülü çalışıyor. şarjı da çok uzun gitmiyor zaten.
takılıp duruyor, sık sık eror veriyor. belki format atılırsa iş görebilir.
devamını gör...

çalışma sayfası yaparken çocuklarla aramızda geçen bir konuşma;
e: öğretmenim sınıfımız biraz soğuk mu?
ben: bilmem ben üşümedim, üşüdünüz mü?
o sırada çizgi çalışmasını bitirmeye çalışan ö
ö: sınıf soğuk değil ama içimde bir his var öğretmenim sanki bu sayfayı yanlış yapıyorum.
ben: bunun soğukla ne ilgisi var çocuğum?
ö: çünkü yanlış yapmak içimi üşütür öğretmenim.
müsadenizle ben bir aydınlanıp geleyim.*
devamını gör...

türk edebiyatının, aşkı en iyi anlatan ve aşkın çelişkilerle bezeli yönünü en iyi aktaran şairlerinden bir tanesidir. bana göre atilla ilhan bu konuda en iyisidir. aşka çoğu duygu içkindir, özlem, kıskançlık, öfke ve zaman zaman nefret. onun için gerçekten aşık olan biri, stabil bir ruh halinde olamaz ve bütünlüklü bir benliği karşısındaki insana yansıtamaz. bir gün onunla tekrar bir araya gelebilmek için her şeyini vermeye razıyken, bir diğer gün ise kendisini “kötü, karanlık, çirkin” biri olarak tanıtabilir. genellikle aşk ve delilik arasında kurulan ilişki de böyle bir durumdan neşet etmektedir ve aşık insanın ruh dalgalanmalarına işaret etmektedir. takdir edersiniz ki, kuvvetli bir duygu stabil bir şekilde yaşanamaz, ölçüsüz, ayarsız ve tekinsizdir. tıpkı atilla ilhan şiirlerinde olduğu üzere.

“aysel git başımdan ben sana göre değilim” diye başlayan şiiri, “aysel git başımdan seni seviyorum” diye biter, “vurdun kanıma girdin itirazım var” mısrasıyla başlayan şiiri “vurdun kanıma girdin kabulümsün” itirafıyla sonlanır. atilla ilhanın şiirlerinde hep kendisiyle savaşan bir adam vardır ve kendisini hiçbir zaman ötekinin benliğinde eritmeyen bir insanın portresini sunar bize. ötekiyle arasındaki mesafenin farkında olan ve kendisini o mesafeye konumlandırarak, farklı duygular arasında gidip gelen bir insanın haykırışlarını dinleriz. mesafe sadece fiziksel uzaklık demek değildir, mesafe bazen de aşk duygusunun neşet ettiği kaosun alanıdır. kişi kendisini ötekinin benliğinde eritmeye çalışınca, güvenli sular aşk olarak telakki ediliyor. bize güven veren insanla yaşadığımız, riskten ve belirsizlikten uzak ilişkiyi aşk sanıyoruz.

“mademki en büyük düşmanım kalbim benim kendimin, onu inkâr ediyorum kalbimi inkâr ediyorum.” diyor ya hüznün şairi. yani âşık olmak bazen o kalbi kazanmayı değil, yıkmayı da içerir. insan çelişik duyguların altında ezilirken kendine bir çıkış ararken o kalbi de parçalayabilir. ayrılığın da sevdaya dahil olduğunu bilen biri, o kişinin salt varlığını sever, o kişinin şahsında kendisini değil. bir insanın tinsel derinliği de çelişik duygularından anlaşılmaz mı zaten? tinsel derinlik farklı uçlarda salınmayı içerimlemez mi? hem öfkeyi hem pişmanlığı hem özlemi hem aşkı aynı anda hissetmek demek değil midir ruhsal derinlik. tinsel bir derinlik olmadan, gerçek bir aşk yaşanabilir mi?

modern insanın en büyük yanılgısı, aşkı tekinsizlikten, belirsizlikten, çelişkilerden azade kılmaya ve salt hoşnutluğa indirgemeye çalışmasıdır. belki de modern insanın güvenli suları aşk sanmasına tepki olarak tekrar ve tekrar atilla ilhanı okumak lazım. aşkın sadece iyilik ve sevgi pıtırcıklığı olmadığını, karanlık yönleri de içerimlediğini anlamak için onun şiirlerini okumak lazım. ve belki de ayrılığın da sevdaya dahil olduğunu idrak edebilmek ve aşkın yanımızda olanın varlığını değil, bizatihi onun varlığını sevmek olduğunu anlamak için hüznün şairini okumak lazım.
devamını gör...

insan bu zamanlarda kendine bile kafa dengi olamazken ; imkansız olmayan ama imkanısıza yakın olan durumdur.
bi’ insanın içinde birçok insan vardır. bambaşka insanlar, yargılar , önyargılar vardır.
fakat bulunca tadından yenmeyen şeyler.
devamını gör...

manipülasyon, başkalarının algılarını ve davranışlarını ve fikirlerini onlar fark etmeden el altından, aldatarak ve değiştirmeyi ve yönlendirmeyi amaçlayan sosyal etkilerden biridir.

aşağıda en çok kullanılan, ya da farkında olmadan kullandığımız bazı manipülasyon tekniklerine değindim. ayrıca psikolog dr. george simon’a göre, manipülasyona başvuran kişiler birçok yönden eksik, agresif isteklerini ve ihtiyaçlarını gizli tutan, seçtikleri kişi üzerinde hangi taktiklerin işe yarayacağını bilen ve kendi çıkarları için çevresindeki kişilere zarar vermekten çekinmeyen kişilerdir. manipülatörler bununla birlikte, güçlü hissedebilmek, ilişkide baskın taraf olabilmek ve kontrolü kaybetmemek isterler.

benjamin franklin etkisi: sizden hoşlanmayan veya size karşı boş olan bir kişinin sizden hoşlanmasını veya sevmesini istiyorsanız, kendisinden çok basit bir iyilik isteyin. neler olabilir bunlar, bir kitap isteyebilirsiniz veya karar vermekte zorlandığınız bir konu hakkında destek isteyebilirsiniz. bu sayede iyilik yapmış olmasından ötürü sizi sevmiş olması gerektiği fikrini benimsemeye ve sizi daha çok düşünmeye başlayabilir.

incelikli duygusal şantaj: incelikli duygusal şiddet, ilişkilerde sıklıkla görülmektedir. ilişkilerdeki manipülasyon tekniklerinden birisi olup sıklıkla fark edilmez. bir kişiye değer verirsiniz ve kadın ya da erkek, kendisi için beslediğiniz duyguları çıkarları için kullanır. ilişkilerde çok sık görülen bir durumdur ve kurban bu kadarının artık yeterli olduğuna karar verene kadar devam eder. bazen, insanların hayatlarımızı mahvetmesine izin veririz ve onlara karşı olan hislerimizden faydalanmasına göz yumarız. bu doğru bir davranış değildir. sınırı nerede çizeceğinizi iyi bilin. çünkü özveri ve fedakârlık bir noktadan sonra anlamını yitirir.

ego okşama: çok yoğun duygusal manipülasyon metotlarından birisidir. ego okşama, ilişkileri bile parçalama gücüne sahiptir. yalanlarla beslenerek egonuz devasa boyutlara ulaşana kadar okşanır böylece manipülatör sizi bir kuklaya dönüştürür. kısaca kibir, felaketiniz olabilir. insan bu durumdan ancak alçakgönüllü ve insanlar arasında adil bir kişi olmaya çalışarak kurtulabilir. bir insanın bu bahsedilen tezgâhlara ve duygusal tekniklere dikkat etmesi gerekir. manipülasyon olumlu şekilde de kullanılabilir. insanlar iyi işler yapacak ve doğru seçimlerde bulunacak şekilde de manipüle edilebilir fakat bu o insan açısından çok riskli bir oyun olur.

bilinçaltı manipülasyonu: konuşurken kendinizden emin bir şekilde ara ara kafanızı aşağı yukarı sallamak karşınızdaki kişinin de onaylarmışçasına kafa sallamaya başlamasına ve hemfikir olmasına yol açabilir.

yanlışlanamaz yanlış bilgi manipülasyonu: en rahat manipülasyon yöntemidir, çeşitli alanlarda sıklıkla kullanılır. rahatlığı tereyağından kıl çekmek gibidir tabiri caizse. üstelik her yerde uyarlanabilir, uygulanabilirdir. bilginin tam kontrolüne sahip olunan yerlerde kullanılır.

örnek vermek gerekirse; “best-seller! en çok satılan ürün!” gibi bilgileri yalanlayabilmeniz hiç kolay değildir. zira bu bilgiye erişip kontrol edebilmeniz neredeyse imkansızdır. eğer bir dükkanınız var ise ve bir türlü elinizden çıkaramadığınız ürünler varsa bu manipülasyon yöntemini kullanabilirsiniz. en çok satılan ürün rafınıza onu koymanız yeterli.

duygusal yatırımlarınızdan avantaj sağlama: bir kişiye uygulanabilecek en kötü manipülasyon metodudur. duygusal olarak ele geçirilmiş veya tehdit edilmiş birçok kişi asla yapmayacağı şeyleri yapmaya zorlanır. psikopatlık eğilimi olan insanlar bunu insanlara uygulamaya meyillidir. böyle bir durumdan kendinizi kurtarmanızın yolu başlamadan gerçekleşmesini engellemektir. duygusal yatırımlarınızı sözlü bir şekilde yabancılara ifade etmeyiniz. gerek olmadığı halde zayıf yönlerinizi sergilemeyiniz. çünkü etrafınızda bundan kendine fayda sağlamak isteyenler bulunabilir. kendinizi sadece güvenilir olan birkaç kişiye tümüyle açın.

konuyu değiştirme: manipülasyonun vazgeçilmez çeşididir. özellikle iletişimde sıklıkla karşınıza çıkıyordur. bu konuda gerçekten usta insanlar tanımışsınızdır mutlaka. konu rahatsız edici olduğunda, rahatsız olan taraf ustaca konuya doğrudan cevap vermektense şaşırtmacalı davranır ve konuyu başka bir konuya yönlendirerek manipüle edebilir.

örnek: ülkemizde sürekli değişen gündemleri düşünün. gündem değiştirme = konuyu değiştirme. neleri unuttuk, unutturulduk hey gidi hey...

manipülatörlerin sömürdüğü kırılganlıklar:

simon’a göre, manipülatörler kurbanda olması muhtemel şu kırılganlıkları sömürürler:

naiflik (saflık): kurban, bir insanın kurnaz, dolandırıcı ve merhametsiz olabileceği fikrini kabul etmekte zorlanır ya da kurban edildiğini “inkâr” ediyordur.

aşırı vicdan: kurban, bütün güvenini manipülatöre vermeye ve kendisinin suçlandığı durumlarda bile olaya manipülatörün tarafından bakmaya çok isteklidir.

düşük özgüven: kurban kendinden şüphe eden, güven ve iddia eksikliği olan ve muhtemelen savunma haline çabuk geçen biridir.

duygusal bağımlılık: kurbanın itaatkâr ya da bağımlı bir kişiliği vardır. duygusal olarak ne kadar bağımlıysa, ne kadar kırılgansa o kadar sömürülecek ve manipüle edilecektir.

kaynaklar;

relojo-howell, dennis (22 april 2020). "dr george simon: psychological manipulation". youtube. retrieved 29 april 2020.
network.ku.edu.tr/~msozer/
devamını gör...

0 (sıfır)
bazen kredi kartı borcum oluyor, onu da gününde ödüyorum...
borcu olanların allah yardımcısı olsun...
devamını gör...

(bkz: sır ağda)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hocam aykut uç yiyoo.
devamını gör...

mesela bende geçtiğimiz hafta kraliyet armasını 2. den 1. olarak aldım. bu benim rekorumdu, sayılır mı? (swh) sağolsun sevgili (bkz: daddy) sözlüğün içinden karma puanlarını “ bonus bonus” diye hoplaya zıplaya toplayarak geçtiğinden, kaderime bu düştü. hayır ya ağlamıyorum, ne ağlayacağım. tabi ki gözüme toz kaçtı. cıks cıks cıks...
devamını gör...

mescid-i-aksa

mescid-i aksa’yı gördüm düşümde
bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
varıp eşiğine alnımı koydum
sanki bir yer altı nehr çağlıyordu

gözlerim yollarda bekler dururum
nerde kardeşlerim diyordu bir ses
ilk kıblesi benim ulu nebi’nin
unuttu mu bunu acaba herkes

şimdi kimsecikler varmaz yanıma
resulden yoksunum, tek ve tenhayım.
rüzgarlar silemez gözyaşlarımı
çöllerde kayıp bir yetim vahayım.

mescid-i aksa'yı gördüm düşümde
götür müslüman'a selam diyordu.
dayanamıyorum bu ayrılığa
kucaklasın beni islâm diyordu.
(mehmet akif inan)

son zamanlarda yaşanan zulümler üzerinde düşündüğüm,hak verdiğim şiir. sanırım çok haklı bir şiir.
devamını gör...

gitmek istediğin yere ulaştığının göstergesidir.
devamını gör...

birkaç sene öncesine kadar almayı düşündüğüm ama son zamanlarda vazgeçtiğim fotoğraf makinesi türüdür.

kaliteli bir kamerası olan telefon ile fotoğraf çekme hobime devam edeceğim.
devamını gör...

iyi tanımayı gerektiren hediyelerdir. ihtiyacı olan bir şey veya onu mutlu edecek herhangi bir şeyi gözlemleyip hediye alınabilir. istediği bir tiyatro oyununa bilet ,misal.
devamını gör...

“çoğu kez, çoğunlukla, sık olarak vb.” anlamlarına sahip olan kelimedir.
devamını gör...

son derece iyi gözleme dayanan, toplumsal eleştiri içeren hüseyin rahmi gürpınar romanıdır. 20. yüzyılın başında yazılan roman dünyaya çarpacağı söylenen halley takım yıldızının halk arasında artan söylentiler sebebiyle dünyanın sonunu getireceğine, büyük felaketlerin olacağına ya da bunların uydurma olduğuna yönelik her kafadan bir ses çıktığı curcunalı bir zaman dilimini anlatır.

ince mizahıyla eğlenceli ve bir o kadar da düşündürücü bir eserdir. aslında bilimsel bilginin dışındaki abartıları, teorileri seven ve bunlarla heyecanlı tartışmalara giren tipleri eleştirir. akla mantığa uygun, eleştirel düşünce süzgecinden geçmiş güvenilir bilgilere riayet edenleri ara ki bulasın. romanda bir sahne vardır ki bu noktayı çok güzel anlatır. durumu halka anlatmak, insanları bilgilendirmek için bir konferans yapılır yapılmasına da dinleyen yoktur. toplananlar yine kendi aralarında konuşarak kulaktan dolma bilgileri yaymaya devam etmektedir.

konuşmalar, ortamlar öylesine canlı anlatılmış ki sanki bir komedi oyununu izliyormuş hissine kapılır insan. yazarın gözlem gücüne hayran olmamak elde değil. türk edebiyatının önemli romanlarından olup pek çok sosyolojik mesajları içinde barındıran okuması keyifli bir eserdir.
devamını gör...

son zamanlarda izlediğim en iyi içeriklerden biridir.

normalde böyle süper kahraman işlerini pek izleyen seven birisi değilimdir. sevdiğim bir yayıncı olan can sungur tavsiyesiyle başlayıp hayran kaldım.
acayip güzel , heyecanlı , merak uyandırıcı bir 8 bölümdü. diğer sezonu merakla bekliyorum.

öncelikle karakterleri çok beğendim. dc ve marvel evreninde bulunan karakterlere benziyorlar ama bunu bilerek yaptıklarını düşünüyorum veya tahmin ediyorum diyeyim.
diğer yapımlarla dalga geçtiklerini bazı yerlerde hissettim ve bu çok hoşuma gitti lan.
süper kahramanlar süperler ama o kadar da değil felsefesiyle hareket etmeleri beni seyirci olarak mutlu etti.
baş karakterimiz invincible'ın gelişimi çok güzeldi. böyle yavaş yavaş gelişiyor öğreniyor. zınk diye süper olmuyor.
yan karakterler ve omni man karakteri çok havalıydı.
bir diğer sevdiğim taraf ise dizide bulunan kötü karakterlerdi. hepsi son derece özgün ve başarılıydı. merakla hatta sempati duyarak izliyorsunuz.
diziyi seslendirenlere de değinmek istiyorum. çok güzel bir iş çıkarmışlar. zaten hepsi başarılı isimler. seslendirme sanatçılarının bu kadar başarılı isimlerden seçilmesi bile dizinin ne kadar ince elenip sık dokunduğunun göstergesi.

bu arada dizi 2. ve 3. sezon onayını almış. bu haber beni mutlu etti hemen yeni sezonlar gelir umarım.
tavsiye edebileceğim hoş bir prime video içeriği olmuş. izlenmesi gerekir.


omni-man karakterinin sonlara doğru kötü karakter haline gelmesi beni çok üzdü. ayrıca o gelişimin yeterince gösterilmediğini düşünüyorum. melek gibi adam nasıl birden böyle vicdansız biri haline geldi lan.
dünya hakkında söylemlerde bulunurken sürekli hayır hayır sen bu değilsin dedim içimden. adam ben kötüyüm diyor ben ekran başında hayır iyisin diyorum. neyse umarım ikinci sezonda neden böyle bir hale geldiği daha net aktarılır. ben onun iyi bir karakter olmasını çok istiyorum.
ayrıca vitrium gezegeni ve anlatılanlar baya meraklandırdı. ikinci sezon daha detaylı bir anlatım olacaktır.
son olarak ise atom eve karakterinin evden gidip kendine yarattığı dünya çok güzeldi. keşke öyle bir evim olsaydı. özellikle sabah uyanıp filtre kahve içtiği sahnede baya baya onun yerinde olmak istedim.
devamını gör...

neyse yetiştik, iyi yayınlar dilerim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim