beynin ak maddesi içine gömülü gri cevher kitlesidir. beyindeki en büyük çekirdek kitlesidir ve bu çekirdeklerin büyük bölümünün de işlevi çözülememiştir.beynin çeşitli yerleriyle olan bağlantıları sayesinde iletileri düzenleyici bir görevi vardır. koku hariç tüm duyular kortekse geçmeden önce talamusa uğrar koku da ilk başta uğramasa da sonradan gelir. bilincin oluşabilmesi için talamusun kortekse iletmesi lazım talamusun uyarıları söndürebilme özelliği vardır. retiküler çekirdedeği vardır talamusa gelen uyarıları düzenler. duygular,dikkat,bellek,görme ve işitmenin koordine edilmesi,motor fonksiyonlar,uyanlılık düzeyi gibi çok çeşitli fonksiyonu vardır. intiharla olan ilişkisi de ilginçtir intiharı baskılamaya çalışır ama bir noktadan sonra diğer fonksiyonlarını aksatmamak için bunu o kadar etkili yapamaz bu da intihara sebep olabilir
devamını gör...

bu tanım eşim olduğunda düzenlenecektir. eşim bana gülümsediğinde düzenlenecektir. eşim bana kitap okuduğunda düzenlenecektir. eşim bana gelişimim için öğüt verdiğinde düzenlenecektir. eşim bana derdini anlattığında düzenlenecektir. eşim bana iyi ki eşim sensin dediğinde düzenlenecektir.
devamını gör...

bugün çok üstüne gidilmiş bir yazar. kendisini üzmesin. önüne baksın ve hep mutlu olsun. kendisini kafa sözlük’ün en zengin yazarını kaptığı için çekemiyorlar, çok ayıp çoook.*
devamını gör...

darısı başımıza. ama hiç ümidim yok.
devamını gör...

saygı..
devamını gör...

şarampol.
devamını gör...

köken bakımından ailemiz olan dil.
koreliler 15. yüzyıla kadar çin yazı sistemini kullansalar da bu yazı sisteminin öğrenilmesi zor olduğundan çosôn hanedanlığından kral sejong, bilim hızlı ilerlesin, halk zorluk çekmesin diye 한글 (hangıl)'ı yaptırıyor.

ayrıca şu anda öğrenmekte olduğum dil. yıllardır kültürüyle ilgilendiğimden ve kültür için dilin çok önemli bir unsur olduğunu bildiğimden, biraz da merak ettiğimden öğrenmeye başladım. yukarıdaki yazarımızın bts örneğini vermesinden dolayı değil yani. lütfen biraz daha geniş çerçeveden bakmaya çalışalım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

cinsiyetçi, ırkçı, kadınları aşağılayan ve trollük yapma amacında olan bütün tiplere demek istediğim şey.
devamını gör...

merrrrrhaaaba arkadaşlar kanalıma hoşgeldiniz. bugün gofret çiğneyip babamın yüzüne tükürdüm. ( çok riskli oldu ! ).
tanım: ifşa olacağımız için gereksiz olay.
devamını gör...

"neyse geçiştirme cümlesidir" dedi adam, gözleri çoktan kan çanağı kıvamına gelmişti içmekten. inceleşen sesi ile devam etti sonra "gitmek tamam kalmak da kabulüm ama neyse nedir, açık ol bana" diye devam etti. zar zor ayakta duruyordu, cümlesini bitirip koltuğuna soluk soluğa geri oturdu. arkasındaki kadın tepkisiz kaldı önce, sonra fikrini değiştirip "ama.." diye bir cümle kurmaya kalktı, sesi içine kaçtı, vazgeçti sustu. neden sonra adam kadının odada olmadığını fark etti, ayağa kalkmaya çalıştı, beceremedi. içinden sadece "neyse" diyebildi, "gitmesi iyi oldu" cümlesini bile kuramadan sızdı. masal değildi ve mutlu bitmesi beklenmiyordu zaten.
devamını gör...

ünlü abd'li şarkıcı eartha kitt bu şarkıyı amerika'da plağa okumuştur. tanımın sonunda şarkıyı 1953 ve 1967' de ki iki farklı yorumu ile dinleyebilirsiniz. üsküdara gider iken şarkısı plakta ‘uska dara’ şeklinde yer almış. bu plak zamanında bizde vardı (sanki) hayal meyal hatırlıyor gibiyim.

türkiye' ye 1951 yılında gelen eatha kitt, o zaman pek meşhur olan elmadağ caddesi üzerindeki kervansaray gece kulübünde sahneye çıkar; o zamanın meşhur sunucularından orhan boran’ın öğrettiğini iddia ettiği 'üsküdar’a gider iken' şarkısını, türkçe ve ingilizce söyler ve bir anda türkiye'de pek meşhur olur.

abd' de bunu plak yapmak istemiş ama prodüktörler "ne anlar amerikalı üsküdar' dan" demişler, buna rağmen inat eder plağı çıkarttırır ve abd' de bu plak birkaç milyon satar, muradına erer. bu şarkı daha sonra basılan plakların hemen hepsinde kâtibim şarkısı 'uska dara' ismiyle yer alır.



devamını gör...

''linç'' nedir diye sorsak, mağduriyet hikayesi ile cevap verecek, insanlar.
uzun zaman önce yanlışa yanlış dediğimiz için adımız, ''linç edene'' çıktı. çok insana mesaj yazıp '' kör müsünüz'' demek istedim fakat diyemedim. boş boş yazanlara laf anlatmak zordu fakat kalemine güvendiğim, çok sevdiğim, aklı başında insanlar dahi, yanlışı destekledi. yetmedi, bağzııı mod'lar tarafından çanak tutuldu. radyo programlarında bu konu konuşuldu. neyse, herkesin azıcıkta olsa zamanla utandığını var saymak istiyorum.

üzerinden çok vakit geçti, sakın ama sakın olayları harlayıp önüme sermek gibi bir hamlede bulunmayın, ciddiyetle uyarıyorum. bu konuda ne bir mesaj ne de bir yorum kabul etmiyorum!

sol'da, linç kültürünü görünce aylar önce yazdığım yazıyı paylaşmak istedim.
ali püsküllüoğlu, linç kelimesini, halktan bir topluluğun, bir suçluyu ya da kendilerine göre suç olan davranışta bulunmuş birini yumruk, taş, sopa gibi araçlarla döve döve öldürmesi olarak tanımlamıştır.
linç kültürü bugünlerde sıklıkla maruz kaldığımız ve şahit olduğumuz tepkiler silsilesidir.
linç kültürü sonucunda her daim mağdur/lar ortaya çıkar.
sürü psikolojisi ile hareket eden ve aklını kesinlikle kullanmamaya and içmiş kitlelerin zaman zaman linç yapan taraf, zaman zaman mağdur olan taraf olarak görmekteyiz.
sağduyulu insanlar* sorgular, düşünür evet evet düşünür ve tartışır. hatta en önemli özellikleri yanlışa yanlış demektir. yanlışa yanlış dememek gibi anlaşılması güç, kibarlık veya daha doğrusu duyar geliştiren insanlar hızla çoğalmaktadır.
empati yapayım derken ya da merhamet göstereyim derken ne yazık ki yapay mağduriyetlerin destekçileri olurlar.
her daim nezaketi ve saygıyı es geçmeden, insanların hata yapabilme paylarını hesaba katarak yaşamak zorundayız. çabamız bu yönde, en azından. kaostan özellikle uzak durmaya özen gösteren bir insan olarak
hayatta her insanın kırmızı çizgisi vardır, her duruma eyvallah çekemeyecek insanlar vardır. bazı yorumlarımız, bazı keskin tepkilerimiz gerçekten en hassas olduğumuz konuların sonucunda dökülür dilimizden.intihalbenim kırmızı çizgim, mesela, üzgünüm.....

aklımız-fikrimiz var, bir insanın izzeti nefsini, kendi egomuz uğruna kırmak gibi bir tutumumuz elbette olmayacak.
türkiye'de, nice linç hikayeleri ve mağduriyet hikayeleri dinleyerek seçimler yapıyoruz, liderler belirliyoruz.
herkese bir kitap tavsiyesinde bulunmak isterim, tanıl bora tarafından yazılmış olan (bkz: türkiye'de linç rejimi) kitabını okuyunuz efendim, okutunuz.
devamını gör...

franz kafka- şato. çok merak ettiğim hatta adını ve arka kapağındaki kısa yazılarını da çok beğenmiş olmama rağmen kalın olmasından dolayı bi türlü zaman ayırıp okuyamadığım kitabımdır kendisi. *
devamını gör...

yazılanlardan birkaçını okudum da ben normal arkadaşlarıma da hediye alıyorum, bir şeyler gönderiyorum. gönderirken içine yazılar yazıyorum. yapıyorum yani. ama bu durum benim ondan hoşlandığımı işaret etmiyor. yani kimse de gelip bana "sen benden mi hoşlanıyorsun" demedi. *

hoşlanıyorsam söylerim. benim derdim olup günler, geceler boyu kafayı yiyeceğime, direkt söylerim. bu sefer de onun derdi olur. benim de yüküm hafiflemiş olur. zaten karşılığı yoksa belli olur. daha ne olsun? *
devamını gör...

14 ocak günü itibariyle oldukça kuvvetli bir sistem istanbul'a geliyor. herhangi bir aksilik olmazsa 20 ocak tarihine kadar devam edecek bir sistem ve ortalama 20-30 cm kar bırakacak. kart fırtınası ve dekler ile hem görsel şov olacak hemde su sıkıntısına iyi gelecektir. o tarihlerde işe gidecek arkadaşlar önemlerinizi alın. evden çalışanlar da keyfini çıkarsın:)
not: son 15 yılın en etkili sistemi olma ihtimali var.
devamını gör...

tom ellis.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir ülke varmış, bu ülkede vatandaşlar açlıktan kırılıyormuş, oğluna pantolon alamayan babalar anneler kendilerini öldürüyorlarmış ama bu ülkenin en üst düzey yetkilisi her yerde saraylar, villalar yaptırmaya devam ediyormuş. bunu dile getiren gazetecilere ne cevap vermiş?

(bkz: itibardan tasarruf olmaz).

ne kadar komik olurdu değil mi? ama gerçek.

tanım : kahkaha attıracak espriler paylaştığımız başlık.
devamını gör...

vişne bahçesi bir tiyatro eseri. akıcı, sade bir dili var. okurken tek zorlu kısmı rus isimleri ve onların karışıklığı olabilir. çünkü karakterlere bazen adı, bazen soyadı ve bazen de başkalarının onlara taktığı takma ad ile sesleniliyor. bu romanda işleri daha zorlaştırsa da işler tiyatroda daha kolay. kimin konuştuğu ve genelde kime konuşulduğu belirtiliyor. tavsiyem küçük bir kağıda aralık bırakarak karakterleri yazın ve kitabı okudukça ekstra isimleri not alın. bunu da ayraç niyetine kullanırsanız sizin için daha kolay bir okuma olur.

kitabın en önemli özelliği değişen toplumsal sınıfların, kazanılan hakların toplumsal piramittekilere etkisini anlatması. köleliğin kalkması yani hizmetçilerin ya da efendilerine çalışan köylülerin artık aristokratlarla aynı haklara sahip olabileceği, toplumda yükselebileceği gösterilmek istenmiş. bu açıdan önemli ama çok etkileyici mi benim için hayır. başarılı bir eser. çehov büyük bir usta.

konusu ise zengin bir üst sınıf ailenin borçlarından ötürü ihtişamlı evlerinin ve vişne bahçesinin satılacak olması. onların da bu satışın olmaması için bir çare araması.


burda en güzel gözlem aristokrasinin her zaman bir çıkış yolu bulacağına inanması, hayatlarının asla değişmeyeceğine olan inancı ve bu inanç yüzünden verilen bir tavsiyeye uymamaları. sonuç olarak da mülklri elden gidiyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim