intihar eden gençlere yapıştırılan damga
intihar edenlere tonlarca şey söylenirken bir insanın neden intiharı son çare olarak görmesinin sebebini ya da buna sebebiyet verenlerin merak edilmemesi halidir.
devamını gör...
tuhaf takıntılar
herhangi bir şey izlerken izlediğim kısmın dört köşesine sürekli bakınıyorum, bu televizyon bilgisayar telefon ekranı olsun hiç farketmez.
yıllardır aşamıyorum bu durumu
yıllardır aşamıyorum bu durumu
devamını gör...
ayın en çalışkan 10 yazarı hakkında ne dediler
aylık puan tablosu eklenmiş olan çiçeği burnunda etkinlik.
devamını gör...
öz güveni azaltan şeyler
psikolojik şiddet. özellikle sistemli ve uzun süreli olanı. etkileri uzun zaman sürer. benlik çok büyük hasar alır.
devamını gör...
perşembe ilçesinden çarşamba ilçesine gidersek zamanda geriye gitmiş olur muyuz sorunsalı
(bkz: alkollüyken sözlüğe girmek) eyleminin bir sonucu olarak açılmış olabileceğine inandığım başlık.
devamını gör...
sigara
hayatta gördüğüm en sinsi şeydir bu pislik. 11 aydır içmiyorum, günlük hayatta aklıma bile gelmiyor ama bir meseleye birazcık asabım bozulsun, biraz iç sıkıntısı yaşayayım, hemen derinlerimden bir yerden canım hayvan gibi sigara istiyor. içmiyorum tabii ama sinirleniyorum, o kadar sinsi ki, beni kendi ağına çekmek için yine benim irademin en zayıf olduğu anı kullanıyor... yavş*k.
devamını gör...
rahatsız (yazar)
gizlice fanı olmaya başladığım yazar.
ya böyle bir şey yok? hesabını her stalkladığımda* gülmekten ciğerlerime kadar ağrıyor. mizah anlayışı çok iyi ve paylaştıkları nikotin gibi bağımlılık yapıyor. *
#1200021 şu tanımdan çıkabilsem mesaj alımıyla alakalı da sitem de bulanacağım. keyifli günleri olsuuun. *
ya böyle bir şey yok? hesabını her stalkladığımda* gülmekten ciğerlerime kadar ağrıyor. mizah anlayışı çok iyi ve paylaştıkları nikotin gibi bağımlılık yapıyor. *
#1200021 şu tanımdan çıkabilsem mesaj alımıyla alakalı da sitem de bulanacağım. keyifli günleri olsuuun. *
devamını gör...
tutunamayanlar
oğuz atay'ın bir çok okuyucu tarafından okunamayan, okunmaya başlanıp yarım bırakılan, okunduktan sonra bu neydi şimdi lan! dedirten muazzam romanıdır.
sıkı bir roman okuyucusu değilseniz ve sadece popüler olduğundan, sosyal medyada çok fazla yolunuz kesiştiğinden çıkıp derseniz ki "şu kitabı bir okuyayım, ne anlatıyor acaba. nesi bu kadar ünlü, nesi bu kadar güzel" diye, tavsiyemdir, kapağını bile açmayın, okuyamazsınız, bitiremezsiniz. bitirseniz bile hırsla, hınçla, sürüne sürüne sonunu getirirsiniz ama hem zamanınıza yazık olur, hem de kitaba saygısızlık olur.
öncelikle iyi bir okuma alışkanlığınız olması gerekmektedir. sadece romanın hihayesini için okumamalısınız. hikayesi için okunabilecek bir roman değildir. gidin zülfü zilaveli okuyun, sonra da sosyal medyada " abi çok iyiydi be!" diye tivit atan sürüye dahil olun.( zülfü livaneli de okuyun elbette ama, abartmayalım lütfen yazarı. ben de okudum, hikayelerini de beğendim ama kitaplığımda gözüm çarptığında herhangi bir duydu belirtisi yaşamıyorum.)
öncelikle gidin post-modernizm'in ne olduğunu araştırın. yazarların bu akımla ne yapmak istediğini, neden böyle bir yol denediğini anlayın. (şunu da belirtmeliyim; tutunamayanlar, türk edebiyatının ilk post-modern romanı olarak da geçmektedir.)
bilinç akışı nedir, yazın googleye, üstünde yazılmış onlarca makaleden bir kaçına göz atın ki bilinç akışı bölümlerinde nasıl bir yol izlemeniz gerektiğine dair bir altyapınız olsun. yazar neden konudan konuya neredeyse hiç bağlantı olmadan atlıyor, neden upuzun cümlelere, paragraflara hatta sayfalar doluyu bölümlere hiçbir noktalama işareti kullanmıyor. amacını öğrenin.
post-modersnizt romanlar, modernizm'e çok fazla benzese de çok daha derin ve zor anlaşılmaktadır. neredeyse her unsur modernizmle aynı ama işin içine soyutluk ve büyük bir zamansal sapmalar girmektedir. zamanı sizin anladığınız gibi düz bir çizgide düşünmemelisiniz. moderniz'de de zamansal flash-back'ler olsa da post-moderniz'de üç farklı zamanı tek bir cümlede de görebiliriz. bazen hangi sözün hangi zamana, hangi karaktere ait olduğunu, nerede söylendiğini anlamamız da güç oluyor.
en önemlisi; kitabı bitirmek için okumayın. ortalama olarak şu kadar sayfayı şu kadar zamanda okurum, şu kitabi şu kadar günden bitiririm diye kendinize dayatma yapmayın. açın, kitabın içine dala dala, adım adım okuyun. anlamadığınız bir yerden geçmişseniz geriye gidin, baştan okuyun ve romana çok da uzun olmayan aralıklarla mola vermekten de çekinmeyin.
sadece hikayesi için, bitirmek için okumayın lütfen. oğuz atay'ın size aktarmaya çalıştığı duygunun tadına bakın, o zaman anlayacaksınız ne kadar büyük bir roman olduğunu. selamlar.
sıkı bir roman okuyucusu değilseniz ve sadece popüler olduğundan, sosyal medyada çok fazla yolunuz kesiştiğinden çıkıp derseniz ki "şu kitabı bir okuyayım, ne anlatıyor acaba. nesi bu kadar ünlü, nesi bu kadar güzel" diye, tavsiyemdir, kapağını bile açmayın, okuyamazsınız, bitiremezsiniz. bitirseniz bile hırsla, hınçla, sürüne sürüne sonunu getirirsiniz ama hem zamanınıza yazık olur, hem de kitaba saygısızlık olur.
öncelikle iyi bir okuma alışkanlığınız olması gerekmektedir. sadece romanın hihayesini için okumamalısınız. hikayesi için okunabilecek bir roman değildir. gidin zülfü zilaveli okuyun, sonra da sosyal medyada " abi çok iyiydi be!" diye tivit atan sürüye dahil olun.( zülfü livaneli de okuyun elbette ama, abartmayalım lütfen yazarı. ben de okudum, hikayelerini de beğendim ama kitaplığımda gözüm çarptığında herhangi bir duydu belirtisi yaşamıyorum.)
öncelikle gidin post-modernizm'in ne olduğunu araştırın. yazarların bu akımla ne yapmak istediğini, neden böyle bir yol denediğini anlayın. (şunu da belirtmeliyim; tutunamayanlar, türk edebiyatının ilk post-modern romanı olarak da geçmektedir.)
bilinç akışı nedir, yazın googleye, üstünde yazılmış onlarca makaleden bir kaçına göz atın ki bilinç akışı bölümlerinde nasıl bir yol izlemeniz gerektiğine dair bir altyapınız olsun. yazar neden konudan konuya neredeyse hiç bağlantı olmadan atlıyor, neden upuzun cümlelere, paragraflara hatta sayfalar doluyu bölümlere hiçbir noktalama işareti kullanmıyor. amacını öğrenin.
post-modersnizt romanlar, modernizm'e çok fazla benzese de çok daha derin ve zor anlaşılmaktadır. neredeyse her unsur modernizmle aynı ama işin içine soyutluk ve büyük bir zamansal sapmalar girmektedir. zamanı sizin anladığınız gibi düz bir çizgide düşünmemelisiniz. moderniz'de de zamansal flash-back'ler olsa da post-moderniz'de üç farklı zamanı tek bir cümlede de görebiliriz. bazen hangi sözün hangi zamana, hangi karaktere ait olduğunu, nerede söylendiğini anlamamız da güç oluyor.
en önemlisi; kitabı bitirmek için okumayın. ortalama olarak şu kadar sayfayı şu kadar zamanda okurum, şu kitabi şu kadar günden bitiririm diye kendinize dayatma yapmayın. açın, kitabın içine dala dala, adım adım okuyun. anlamadığınız bir yerden geçmişseniz geriye gidin, baştan okuyun ve romana çok da uzun olmayan aralıklarla mola vermekten de çekinmeyin.
sadece hikayesi için, bitirmek için okumayın lütfen. oğuz atay'ın size aktarmaya çalıştığı duygunun tadına bakın, o zaman anlayacaksınız ne kadar büyük bir roman olduğunu. selamlar.
devamını gör...
varoş hediyeler
hediyenin varoşu olmaz. biri sizi düşünüp bir şey aldıysa mutlu olun bir zahmet.
devamını gör...
içi alaylı dışı kalaylı
dıştan güzel ve süslü görünümü olup içten de kalitesiz olan anlamındaki deyimdir.
devamını gör...
bir dergiye yazı yollamış yazarlar veri tabanı
geçen gün kafkaokur dergisine yazı gönderdim ve 3 gündür sürekli maillerime bakıyorum,deli olacağım. daha önce hiç, bir dergiye yazı gönderen oldu mu ve kabul edildi mi merak ettim.
devamını gör...
misafir çocuğunun sürekli su istemesi
bir tek bizdeki misafir çocuklarında mı var bu durum? gören çöllerde günlerce susuz kalmış sanar. suyu veriyorum, bi yudum içip döküyor, 5 dk sonra "anneağğğğ suğğhhh anneeaağğğh" diye anasını darlıyor, anası da "git de abla versin hadi annem" diyor. çeşmecibaşı oldum bebe yüzünden. sadece bu değil, tüm misafir çocukları böyle. yeryüzündeki sınavımız misafir çocukları.
devamını gör...
hdp'ye oy veren vatandaş
demokratik hakkını kullanan vatandaştır.
devamını gör...
tanımların sonuna nokta koyma gerekliliği
trip atıyormuşsun hissi uyandırır.
devamını gör...
whole lotta love
led zeppelin grubunun 1969 tarihli led zeppelin 2 albümünden bir şarkıdır. jimmy page'in gitarı ile ilk saniyeden itibaren sizi yakalar.
grubun solisti olan robert plant'in yazdığı sözleri, willie dixon tarafından yazılan ve muddy waters'ın söylediği 1962 tarihli "you need love" şarkısına dayanmaktadır ve çok benzerlik göstermektedir.
orjinal sözler şöyle:
i ain't foolin', you need schoolin'
baby, you know you need coolin'
woman, way down inside
led zeppelin'in sözleri ise şöyle:
you need cooling
baby i'm not fooling
i'm gonna send ya
back to schooling
grubun solisti olan robert plant'in yazdığı sözleri, willie dixon tarafından yazılan ve muddy waters'ın söylediği 1962 tarihli "you need love" şarkısına dayanmaktadır ve çok benzerlik göstermektedir.
orjinal sözler şöyle:
i ain't foolin', you need schoolin'
baby, you know you need coolin'
woman, way down inside
led zeppelin'in sözleri ise şöyle:
you need cooling
baby i'm not fooling
i'm gonna send ya
back to schooling
devamını gör...
19 mayıs atatürk'ü anma gençlik ve spor bayramı
nice nice 19 mayısları 29 ekimleri 23 nisanları kutlamak dileğiyle... kutlu olsun efenim.
devamını gör...
17 oy ve 3 fav alan mutfaktaki sarı bez entrysi
30 oy ve 10 fav almış tanımdır. yalnız linç girişimini yersiz buluyorum rica ederim millete karışmayın ve yazar soğutmayın sözlükten. şimdi o yazar burada nasıl yazacak lan? resmen gömmüşsünüz he. kaos istemiyoruz sözlükte sakince takılalım anasını satıyım. kim kimi ne kadar oylamış bu tür şeylere takılmayalım.
edit: oy oranı 29’a inmiş. birileri verdiği oyu geri çekiyor herhalde.
edit: oy oranı 29’a inmiş. birileri verdiği oyu geri çekiyor herhalde.
devamını gör...
kedi
dört bacaklı ev bireyi.
işlerini her zaman bilirler. yakınınızdalarsa dikkat dikkat.

mamasına, suyuna, evine dokunduğun an yanında biter. cokcok bu cokcok kumu temizlerken gelip içine oturur. bazende kafama çıkar. dokunma özel alanıma çocuğu.

geceleri saçını başını yolabilir. oyun oynamak için hiç çekinmeden seni uyandırır. cokcok bu da cokcok.

kontrolsüz hareketleri olanlar vardır.
misal benim cokcok yeni eve geldiğinden beri merdivenlerden düşüyor. koşarken hızını alamayıp kapılara kafa atıyor. koltuklardan, yataklardan yuvarlanıyor.

bazen sevgi pıtırcığı olabiliyorlar. işte bu tam casperlık hareket. hep sevecen hep beyefendi.

o kumlar asla kum kabının içinde kalmaz. bazen asıl kalması gerekenler bile kalmaz.
cokcok genelde tutturamaz gelir bana gösterir. etrafımda çok dolaşıyor. sürtünüyor şirinlikler yapıyorsa kesin bir şeyler yapmıştır.

içlerinden bir anda canavar çıkıyor. bak işte bu bety. genelde sevgi pıtırcığı ama ara ara oramı buranı ısırıyor. sanırım kendini hatırlatma yöntemi.

devamı gelecek.
işlerini her zaman bilirler. yakınınızdalarsa dikkat dikkat.

mamasına, suyuna, evine dokunduğun an yanında biter. cokcok bu cokcok kumu temizlerken gelip içine oturur. bazende kafama çıkar. dokunma özel alanıma çocuğu.

geceleri saçını başını yolabilir. oyun oynamak için hiç çekinmeden seni uyandırır. cokcok bu da cokcok.

kontrolsüz hareketleri olanlar vardır.
misal benim cokcok yeni eve geldiğinden beri merdivenlerden düşüyor. koşarken hızını alamayıp kapılara kafa atıyor. koltuklardan, yataklardan yuvarlanıyor.

bazen sevgi pıtırcığı olabiliyorlar. işte bu tam casperlık hareket. hep sevecen hep beyefendi.

o kumlar asla kum kabının içinde kalmaz. bazen asıl kalması gerekenler bile kalmaz.
cokcok genelde tutturamaz gelir bana gösterir. etrafımda çok dolaşıyor. sürtünüyor şirinlikler yapıyorsa kesin bir şeyler yapmıştır.

içlerinden bir anda canavar çıkıyor. bak işte bu bety. genelde sevgi pıtırcığı ama ara ara oramı buranı ısırıyor. sanırım kendini hatırlatma yöntemi.

devamı gelecek.
devamını gör...
