diyafram kasının ani ve istemsizce kasılması sonucu oluşan, vücudumuzun bizimle oyun oynama şekli olan komik durum.


çok güldüğümüzde ya da hızlı yemek yediğimizde denk geliriz genelde bu arkadaşa, bir saatten fazla devam ederse insanı hayattan soğutur. beynimizin bize "yemeğini doğru düzgün yesene yahu, bak kafam karıştı şimdi bu gırtlağındaki kapakçığı zamansız açıp kapatayım da gör gününü." demesiyle başlıyor süreç de.

kendilerinin geçmesi için en bilinen yöntem nefes tutmak olsa da bence bir tatlı kaşığı limon suyu içince hemen geçiyor. bir de bu zamana dek kayıtlara geçmiş en uzun süreli hıçkırık 68 sene sürmüş, felaket bir şey.
devamını gör...

bir çok şey'dir.

terazi burcu erkeği olarak aktarayım.

flörtleşmeyi çok severiz. kafa iyiyken estetik algılarımıza ters düştüğünü bildiğimiz bir kadınla bile barın birinde kesişmek çok leziz gelir. hatta yanımızda sevgilimiz varken bile yaparız bunu 'küçük çaplı heyecanlar' bağımlısıyız bu türden şeyler için yaşıyoruz.

onlar olmazsa hayat pek heyecanlı ve keyifli gelmiyor. dozu zaman zaman arttırır, zamanı gelir de her şeyi 'elimize yüzümüze' batırdıysak azaltırız.

muhteşem yalan söyleme becerilerine sahibiz ve siz olayı anlayana kadar bir yenisi daha eklenir. konuşmak da bir sanattır keza. onun da kendi içinde estetiği olmalıdır.

langır lungur konuşan, bok sesli insanlardan irrite oluruz, güzel konuşanı dinleriz.

evvel zamanlara dönecek olursak biz de sevebiliyoruz arkadaşlar. ama sevmenin götürülerinin getirilerinden fazla olduğunu yaşaya yaşaya, bir kapıdan girip diğerinden çıka çıka hayattaki ideal aşk figürümüzün hikayesi kafamızdan silindi, nasıl bu hale geldiğimizi hatırlamaz olduk, nereden geldik? gitmek istediğimiz yer-vardığımız yer mi artık hiçbir şeyin öneminin kalmayacağı yaşlardan sonra ilgilenmez olduk.

insanın ne türden birisi oldğunu kendi kendine kabul edenlerdeniz. biliriz boklarımızı, kırdığımız insanları, kalpleri. zamanla kendi acılarımızı bile bunlara alet edebiliriz.

her duyguyu her ne boktan olguysa, bir şeyi istiyorsak elde etmek için manipüle ederiz, sonuna kadar kullanır. elde ettikten sonra gelişen 'devam etme süreci' bizim perdeleri kapatmamızla eş değer. geri sayımdır bizim için.

oysa sevgiyi her zaman hayatın en keyif saçan, mutluluk veren meyvesi olarak görmüşüzdür, filmlerden-müziklerden-kitaplardan çok etkileniriz.

ama bunlar büyüdükçe 'içte' kalan şeyler halini alır. zamanla kötü bir insana dönüşmekle alakalı galiba. bilmiyorum.

dostlarımıza çok düşkün olduğumuz kadar, tek yanlışlarında zart diye hayatımızdan uzaklaştırabiliriz. bizdeki asıl olay 'ne ekersen onu biçersin' hem de her türlü bok için.

dünyanın en tembel insanları olabildiğimiz gibi, anlık gazlama yada itici bir güç ile dünyayı 'öfke' 'sevgi' 'özlem' 'başarı' 'hırs' gibi duygularla tersine çevirebiliriz.

öfke demişken, içimiz zaten hep öfke dolu. ama o kadar çok şeye öfkelenip zamanla çoğu şeyin değişmemesi sebebiyle 'elimizde olmadığı için' artık sallamama moduna takmış, devam ediyoruzdur.

hiçbir şeyi umursamaz lafı çok cilalı. iddialı. yok böyle bir şey. özellikle 'hırs' yada 'öfke' mekanizmasına dokunca anlarsınız.

insanlardan nefret edip, yalnız kalmaktan deli gibi korkarız.

romantizmin kralını yaparız. canımız isterse tabi. konu bir yerden sonra sadece 'seks' olduğundan, üzgünüm ama romantizmi sallarız, ama çok şahane numara yaparız.

alkolü bol bol gönlümüzce sever-içeriz. etrafımızda da sevdiğimiz adamlar varsa, elde de manita.. ohh değmeyin keyfimize.

ama hemen ertesi gün 'boşluk' hissederiz evde tek başımıza otururken.

kafası oldukça çalışan insanlarız uyarayım. sinsilik gibi huylarımız bile var. dedikodu yapar-manipüle ederiz örgütleriz insanları-sonra çekilir kenara uzaktan izleriz-insanlar karıştıklarıyla kalır, hatta mevzunun kaynağının 'biz' olduğunu bile düşünmezler.

ama unutmayın 'ne ekersen onu biçersin' birileri mutlaka canımızı sıkmıştır.

vs vs daha sonra devam. sıkıldım.
devamını gör...

türkçesi google akademik tir. basitçe google ın bilimsel araştırmalar için hazırlamış olduğu arama motoru denebilir. verilen anahtar kelimeler ile literatür taraması yapımasını sağladığı gibi oluşturulan profil ile kendi makalelerinizi, makalelerinde yapılan atıfları takip edebilir, akademik veri ölçüm yöntemleri ile kendi değerlendirenizi yapabilirsiniz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
genelde sosyal medya bağımlısı ve/ya sevgilisi olan kişilerde görülen bağımlılık türüdür. yemekte dahi telefonu elinden düşürmezler. sürekli bir mesajlaşma, sürekli sosyal ağlar da gezme isteği vardır. gece yatarken dahi telefonunu dahi bırakmaz. bazen öyle abartılar ki telefon başında sabahlayabilir. şuna bakayım uyurum, buna bakayım uyurum, bir de şuna bakayım diye diye sabahlara kadar telefondan kopamazlar. uyuduklarında ya geceni yarısı olur ya sabaha az vakit kalmıştır ya da o gün hiç uyumamıştır, gün içinde uyurlar. hem genel olarak sağlığa zararlı hem de insanın düzenini bozuyor. olanların bir an önce kurtulması gerek bağımlılıktır.
devamını gör...

isviçre'de alp dağlarının orta yerinde. dağların arasında iki göl bulunur.

bu iki gölün ortasındaki kara parçasındaki kurulu şehrin adı ise interlakendir. inter=arası, lake=göl interlaken, göllerarası.

buraya gittiğimde şubat ayı olmasına rağmen hava çok sıcak ve bulutsuzdu, imkanı olan herkesin gitmesi gerekir. gerçekten masalsı bir yer.

çektiğim masalsı bir fotoğraf;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

siyaset demek aynı zamanda da ahlak demektir. siyasetimizde ahlak arıyorsak ve bunun yanıtı "hayır" ise, toplumun başka kesimlerinde de ahlak arayamayız. yönetim de, eğitim de, adalet de, velhasıl her şey ahlak içermelidir.
devamını gör...

dert sonlandırıcıdır.
bir olayı, durumu, sorunu çözmek için izlenmesi gereken yol demektir..

küsmek darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
- mevlana -
devamını gör...

manyak
devamını gör...

cinsel olmayan seksli başlıklar açılırsa önüne geçilebilecek sorunsaldır.

başlığı okuyunca gözlerim kanadı resmen.
devamını gör...

"yaşama/varlık sebebi" manasına gelen kalıp.
etimolojik olarak bakıldığında 19. yy ın yarısında fransızcadan ingilizceye geçmiş, kalıp varlık olarak ise latince "ratiõ"(reason) "esse"(to be) kelimelerine dayanmaktadır.
reyzon detra.
devamını gör...

basit bir protesto gösterisinde bile kafası gözü yarılan türk çocuklarını cezalandıran adaletin sopasının bu bedevi kaçkınına neden işlemediğini merak ettiğimdir.

#muhammednurtutuklansın

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

aşk efendim aşk. bir ilişki de karşılıklı bir aşk yoksa ne heyecanı olur ve tutkusu. sevgi ve saygı evet olmazsa olmazları ama aşk yoksa tuzsuz yemek yemekten farksızdır.
devamını gör...

açılışımı kısa zaman önce yazdığım rüyaya ağıt isimli kısa hikayem ile yapıyorum.

karşılaşmalarının üstünden çok da fazla zaman geçmemişti. yollarını kesiştiren irade ona daha büyük sürprizler hazırlıyordu ama celil bu durumun pek de farkında değildi. arzu ile geçirdiği günlerin keyfini çıkarmakla meşguldü. yıllardır hayalini kurduğu mutluluk belki de bu sefer onu bulmuştu. normal zamanda çok da hareketli sayılmayan bir hayatı vardı celil'in. hayatını kitaplarıyla paylaşıyor, arada sokak hayvanlarını beslemeye çıkıyor, sahilde kısa günlük yürüyüşlerini tamamlayıp dışarıda çay bile içmeden evine yollanıyordu. asosyal denilebilecek bir tipti. liseden kalma birkaç yakın arkadaşı ve askerlikten samimi olduğu birkaç tertip dışında düzenli görüştüğü kimi kimsesi yoktu. ailesinden ayrı tek başına kadıköy'de ufak eski bir artı bir dairede yaşıyordu. bu aralar iş arıyordu bir yandan da, babasından kalma parası yavaş yavaş suyunu çekiyordu. eski işinde yaptıklarından memnundu ama etrafındaki insanların dedikoducu, çıkarcı tavırları ve onun alttan alta kuyusunu kazmaları canına tak etmişti. sürüden biri olmayı çocukluğundan beri kabullenemiyordu. sürüden ayrılınca da haliyle kurt kaptı. annesinden gelme bir özellikti idealistliği, ona göre insanlar belli bir ideal üzerine yaşamalıydı. başka insanların haklarına riayet etmeli, onları konfor alanlarına dan dun girmemeliydi. saygı ve sevgi çerçevesinde iş ilişkileri düzenlenmeliydi. ama bizim ülkede işler pek de öyle işlemiyor azizim. aradığın ütopya evrenini bulursan bize de haber ver celil. arkadaşlarının onun ortamlardan(iş, okul, arkadaş çevresi) kopuk hallerine karşı ona böyle takılıyorlardı. sahiden de ütopya benim bu aradığım düzen diye hak da veriyordu onlara ama huylu huyundan vazgeçmez. kafasına yatmadığı noktada ceketini alıp gidiyordu bulunduğu ortamdan. yanında rahat hissedebildiği sınırlı sayıda insan vardı. bunların arasına son zamanlarda gönlünü çiçek bahçesine çeviren arzu da eklenmişti. şans eseri gittiği bir tiyatro oyununda yanındaki koltukta bulmuştu onu celil, sanki yıllar öncesinde orada bırakmıştı da yeniden kavuşmuşlar gibiydi. çoğunlukla sinema, tiyatro yalnız gidilen aktivitelerdi onun için. tevafuk bu ya, arzu da öyle bir kızdı. modadaki oyun atölyesinde gregory gorin'in kundakçı oyununda yolları kesişmişti. oyun sonrası laf lafı açtı ve kendilerini karşılıklı kahve içerken buldular, telefonlar alındı, mesajlaşmalar devam etti. normal celil hızına göre her şey ışık hızında ilerliyordu. bunları asker arkadaşı taner'e anlattığında sen ne ara böyle girişken oldu diye hayretle dinlenmişti. ama olmuştu, belki de yıllardır içinde biriktirdiği duygular önündeki setin aniden çekilmesiyle sel misali akıp onu da beraberinde sürüklüyordu. günlerden bir gün kadıköy boğa'da tekrar buluştular. her ne kadar uzun sayılabilecek- iki ay - bir süredir tanışıyor olsalar da hala birbirlerinin hayatlarının detaylarını tam da bilmiyorlardı. iki gün öncesinde celil rüyasında arzu'yu görmüştü ama bu pek de iç açıcı bir rüya değildi, daha çok kabus denebilirdi. onun fotoğrafını ama çok değişmiş bir şekilde ekranda görüyor ve altında aranan terör sempatizanı olarak haber başlığını okuyordu. kabusunda arzu terör saldırıları düzenleyen bir grubun kadıköy temsilcisiymiş. bunu ona anlatmadı tabi ama seni geçen gün rüyamda gördüm diyerek geçiştirdi. ister istemez rüya olsa da etkilenmişti bu durumdan. davranışlarına sirayet eden bir korku vardı. iki aydır ilk kez doğru dürüst konuşmayıp sadece dinledi celil. ben sana inandım arzu diyordu içinden, sana güvendim. rüyanın etkisinde saçmalıyordu düpedüz, aklı başında adamın rüya ile amel etmesi olur iş değildi ama elinden gelmiyordu aksi. bir rüya uğruna hayatının aşkına tavır mı alacaktı, kafası çok karışmış ne yapacağını bilemez haldeydi. aradan geçen günlerde bu konu aralarında mevzu olmadı belki ama celil hala rüyanın etkisini atlatamamıştı. mevzuyu yakın arkadaşı taner'e açmaya karar verdi, ona anlattıktan sonra alacağı tepkiyi aslında az çok tahmin edebiliyordu. anlatmadan önce rüya tabirlerinde baktığı yorumlar da endişesini bir nebze daha arttırmıştı, olumsuz gelişmelere yoruyordu düpedüz tabirler. taner bu yaptıkların akıl alır değil, bir rüya uğruna sevdiğin kızla arana mesafe koymak olur iş değil dese de pek tesiri olmadı bu lafların celil üzerinde. yoksa rüya bahane miydi, celil zaten bir ilişkiyi doğru dürüst yürütebilecek bir adam değildi de bahanesi bu mu olmuştu. aslında bilinçaltı ona bu oyunu bilerek oynamıştı, sen zaten asosyal, kendi kendine yalnız ölüp gidecek bir adamsın celil, ne işin olur aşkla meşkle. evet beklenen oldu, kafasına yatmayan bu ilişkiden de ceketini alıp gitti celil, ortada mantıklı hiçbir açıklaması olmadan terketti arzu'yu. o gece tekrar rüyasında arzu'yu gördü, bu sefer neler gördüğünü sabah hatırlayamadı. uyandığında taner'in onu on yedi kere aradığını gördü, telefonu gece sessizde kalmıştı. neyin nesi bu ilgi acaba diye düşünerek geri döndü arkadaşına. taner'in sesi boğuk bir o kadar da hüzünlüydü. söylediklerinden sadece birkaç kelimeyi doğru dürüst anlayabildi, arzu , boğanın orası, bomba patlamış, çok üzgünüm celil, başımız sağolsun.
devamını gör...

mikrofon açmayı unutmak bu programın konsepti bu arada. her şey şovun bir parçası. büyük resmi görün.*

ihihi, ihihi.
devamını gör...

alkole karşı bünye doğuştan kuvvetli olabilir ya da sonradan çok alkol tüketilmesiyle sarhoş olma evresi en yukarıya çıkabilir. bu durumda oluşabilecek tek şey zor sarhoş olmaktır. sarhoş olamıyorum diye masada öten insanlarla zaten içki de içilmez sohbet de edilmez. sarhoş olamamak üzerinden güç ve hava gösterisi yapmak lise zamanlarına ait olan ve orada kalması gereken bir eylemdir. aksi takdirde bu davranışları gerçekten düzgün şekilde içen insanların arasında yaparsanız bir daha sizinle aynı masaya oturmayabilirler.
devamını gör...

biraz önce eski arkadaşımla 6 ay önce yaptığımız tartışmanın yazılarını okudum da.olaylar yaşanırken hissedilen duygular gerçekten çok yoğun oluyor.bir süre geçtikten sonra şöyle bir olaylara bakınca saçma sapan ve basit gelebiliyor.bu olayda da yaştan ziyade o an hissedilen duyguların yanlışlığına odaklanmak lazım.yani her tartışma ,kavga ya da anlaşmazlık sonrasi biraz durup sakinleşebilmek şart. her duygunun geçici olduğunu unutmamamız gerekir.
1-dur 2-biraz bekle 3-uzaklaş 4-tekrar değerlendirme yap.
keske hepimiz yapabilsekte böyle saçma sapan haberleri hiç duymasak.
devamını gör...

zahidlik makamının üst seviyesidir.

vera; takva kavramının özel halidir. vera sahibi olanlar, takva sahibidir. her takvalı, vera sahibi değildir. çünkü; takva, haram olandan uzaklaşmaktır. vera ise; haram olan herşeyi terketmek ile birlikte, haram olup olmadığı şüpheli olan, harama götürebilecek süreci dahi terketmektir.
devamını gör...

etrafındaki diğer ülkelere göre küçük ama çok delikanlı, yürek yemiş insanların yaşadığı bir ülkedir. 1865 - 1870 arasında brezilya, arjantin ve bolivya'ya karşı savaştılar. hatta yetişkin her üç erkekten ikisi bu savaşta öldü.
devamını gör...

benim gibi babaların kaçınılmaz eylemi.
ben ona terörize değil de aşkı demeyi tercih ederim.bizim kuşak yoklukların kuşağı olduğu için meyve olayı aslında vericilikten kaynaklı. bir de iletişim aracı olan bir ritüel aslında. günümüzde ebeveynlerle bir arada yemek bile yemeyecekler çocuklar neredeyse.
atlet olayı bende de var. oğullarıma mutlaka giydirir, bellerine bile bakarım. ben de atletsiz bir şey giyemeyenlerdenim çünkü. çocuklar geceleri üşütünce altlarına kaçırıyorlar çünkü.
30 yaş üstüne laf eden köftehorlar, nereden bileceksiniz babanızın hangi kaygılarla sizi terörize ettiğini. gidin sarılın adama, iki meyvesini yiyin. yarın öbür gün gölgen yeterdi diye ağlarsınız.
devamını gör...

katlanılmasi zor bir yazgidir. duygu ve düşünceler paylaşılamaz. kendi kendine konuşmalar başlar. mutlu görünen bir grup fark edilince başka yana bakılır. ruh eşi başka galakside olsa gerek şeklinde düşünülür. yalnızlık tanrıya değil bu insanlara mahsustur. kimse tarafindan anlasilmazlar. sürüden kovulmuş lanetli varlıklardir. yitik bir ruh olarak hayalet gibi sürüklenirler. cemiyet bunlara uzaylı muamelesi yapar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim