görülen her güzel kıza aşık olmak
devamını gör...
kral midas
midas, efsanelere konu olan frig kralıdır. hakkında türlü efsaneler olmakla beraber arkeolojik kayıtlarda da adın geçen gerçek bir kraldır. ben bilinen efsanelerinden birini aktaracağım;
efsaneye göre apollon ve satyr marsyas bir gün müzik yarışına girerler. ikisi de kendi seçtiği müzik aletini çalacaktır; apollon lirini, marsyas (tanrıça athena'nın göle attığı ve beğenip aldığı) flüdünü.
yarışmanın üç jürisi vardır; bunlardan ikisi sıradan insan, biri kral midas'tır. midas'ın 2 oy hakkı vardır.
yarış başlar, apollon ve marsyas ortaya enfes melodiler çıkartırlar. iki jüri apollon'un gazabından korktuğu için oyunu tanrıya vermişlerdir. fakat iki oy hakkı bulunan midas marsyas'ın flüdünden çok etkilenmiş ve oyunu ondan yana kullanmıştır. sonuç berabere kalınca apollon müzik aletlerini tersten tutarak bir melodi daha çalmayı teklif etmiş, marsyas bunun adil olmadığını savunsa da apollon'un teklifi kabul edilmiştir.
apollon lirini güzel bir şekilde çalmış fakat marsyas'ın flüdünden ses çıkmamıştır. bunun üzerine yarışmayı tanrı apollon kazanır.
fakat yarışı ilk aşamada kazanamamasının intikamını midas'tan alıcaktır. midas'ın müzik kulağının olmadığını, kulağının iyi duyamadığını söyleyerek kulaklarını eşek kulağına çevirir.
midas bu kulakları şapkasının altında bir süre saklasa da berberi bunu saklamayı başaramaz. kimseye söylemeyeceğine söz veren berberi bir gün kuyuya bağırır "midas'ın kulakları eşek kulakları".
o suyun gittiği otlar, ağaçlar dile gelmiş onlar da söyler olmuş "midas'ın kulakları eşek kulakları" diye. böylece yayılmış tüm şehre. halk dalga geçmiş kralla. tanrıya yalvarmış normale döndürsün kulaklarını diye. apollon acımış ve normal insan kulaklarına döndürmüş nihayetinde.
efsaneye göre apollon ve satyr marsyas bir gün müzik yarışına girerler. ikisi de kendi seçtiği müzik aletini çalacaktır; apollon lirini, marsyas (tanrıça athena'nın göle attığı ve beğenip aldığı) flüdünü.
yarışmanın üç jürisi vardır; bunlardan ikisi sıradan insan, biri kral midas'tır. midas'ın 2 oy hakkı vardır.
yarış başlar, apollon ve marsyas ortaya enfes melodiler çıkartırlar. iki jüri apollon'un gazabından korktuğu için oyunu tanrıya vermişlerdir. fakat iki oy hakkı bulunan midas marsyas'ın flüdünden çok etkilenmiş ve oyunu ondan yana kullanmıştır. sonuç berabere kalınca apollon müzik aletlerini tersten tutarak bir melodi daha çalmayı teklif etmiş, marsyas bunun adil olmadığını savunsa da apollon'un teklifi kabul edilmiştir.
apollon lirini güzel bir şekilde çalmış fakat marsyas'ın flüdünden ses çıkmamıştır. bunun üzerine yarışmayı tanrı apollon kazanır.
fakat yarışı ilk aşamada kazanamamasının intikamını midas'tan alıcaktır. midas'ın müzik kulağının olmadığını, kulağının iyi duyamadığını söyleyerek kulaklarını eşek kulağına çevirir.
midas bu kulakları şapkasının altında bir süre saklasa da berberi bunu saklamayı başaramaz. kimseye söylemeyeceğine söz veren berberi bir gün kuyuya bağırır "midas'ın kulakları eşek kulakları".
o suyun gittiği otlar, ağaçlar dile gelmiş onlar da söyler olmuş "midas'ın kulakları eşek kulakları" diye. böylece yayılmış tüm şehre. halk dalga geçmiş kralla. tanrıya yalvarmış normale döndürsün kulaklarını diye. apollon acımış ve normal insan kulaklarına döndürmüş nihayetinde.
devamını gör...
misafir olduğun evde ev sahibinden erken uyanmak
hele bir de çok yakınlığınız olmayan bir yerdeyseniz uyanınca yattığınız odadan çıkamamak ve hiçbir ihtiyacınızı gideremeden sadece birilerinin uyanıp evde ses yapmasını beklemek, o süre insana çok uzun gelir.
devamını gör...
çay
soğuk kış günlerinin vazgeçilmezi, anavatanı çin olan bitki.
biraz çayın etimolojisine değinmek istiyorum.
çay dünyada söyleniş bakımında ya "ça" ya da "te" sesi kullanarak nitelendirilir.
bunun sebebi diğer milletlerin çayı çin'in hangi bölgesinden aldıklarıyla ilişkilidir.
çin'in kuzey bölgesinde mandarin lehçesi konuşulur ve çaya "ç'a" şekliyle telaffuz edilir.
güneyinde ise amoy lehçesi konuşulur ve "t'e" şekliyle telaffuz edilir.
çayın çinden ticaretini kara yoluyla (kuzeyden) yapanlar "ç'a" sesiyle; kanton limanından (güneyden), deniz yoluyla yapanlar "t'e" sesiyle telaffuz etmiştir.
bu nedenle çayın dünyada iki farklı telaffuzu oluşmuştur.
biraz çayın etimolojisine değinmek istiyorum.
çay dünyada söyleniş bakımında ya "ça" ya da "te" sesi kullanarak nitelendirilir.
bunun sebebi diğer milletlerin çayı çin'in hangi bölgesinden aldıklarıyla ilişkilidir.
çin'in kuzey bölgesinde mandarin lehçesi konuşulur ve çaya "ç'a" şekliyle telaffuz edilir.
güneyinde ise amoy lehçesi konuşulur ve "t'e" şekliyle telaffuz edilir.
çayın çinden ticaretini kara yoluyla (kuzeyden) yapanlar "ç'a" sesiyle; kanton limanından (güneyden), deniz yoluyla yapanlar "t'e" sesiyle telaffuz etmiştir.
bu nedenle çayın dünyada iki farklı telaffuzu oluşmuştur.
devamını gör...
mars
bulutsuz bir gecede bu aralar kafamı tam kaldırıp fezaya baktığımda o yıldız gibi duran sarımtırak parıltı. küçükken bana kimse bak o mars demedi bunun için üzüldüm ve benim kız yukarı baktığında hadi gezegen bulalım diyor.(insanı mutlu eden şeyler)
devamını gör...
yazarların telefon zil sesi melodileri
dilililililil dilililili. yapma kuzum yazarım etme eyleme böyle başlıklar.
devamını gör...
gece yatarken çoraplarını çıkarmayan insan
dolaşımı engeller annemmmm çıkar o çorapları..
devamını gör...
unutamamak
belleğin kaçınılmaz intikamıdır.
devamını gör...
d.w. winnicott
ingiliz pediatrist ve psikanalist. (1896-1971)
özellikle ikinci dünya savaşı dönemi londralı çocuklar üzerinde yaptığı çalışmaları ve 40 yıllık meslek ürünü olan ''oyun ve gerçeklik'' adlı kitabı, çocuk psikiyatrisi adına kazanılmış çok kıymetli bir kitaptır fikrimce.
çocuklar için oyunun ne demek olduğunu, bir insanda gerçeklik algısının nasıl geliştiğini, sahte ve gerçek kişiliklerin (böylelikle jung'un persona ve gölge kavramları, lacan'ın aynasının aslında ilk annenin gözlerinde parladığını ve hatta borderline kişilik kavramları insanın zihninde oturuyor hakkaten) nasıl inşa edildiğine dair daha pek çok ilginç şey öğrenebilirsiniz.
“bir çocuk ya da yetişkin ancak oyun oynarken ve sadece oynarken yaratıcı olabilir ve bütün kişiliğini kullanabilir; birey de kendini ancak yaratıcı olduğunda keşfedebilecektir.”
özellikle ikinci dünya savaşı dönemi londralı çocuklar üzerinde yaptığı çalışmaları ve 40 yıllık meslek ürünü olan ''oyun ve gerçeklik'' adlı kitabı, çocuk psikiyatrisi adına kazanılmış çok kıymetli bir kitaptır fikrimce.
çocuklar için oyunun ne demek olduğunu, bir insanda gerçeklik algısının nasıl geliştiğini, sahte ve gerçek kişiliklerin (böylelikle jung'un persona ve gölge kavramları, lacan'ın aynasının aslında ilk annenin gözlerinde parladığını ve hatta borderline kişilik kavramları insanın zihninde oturuyor hakkaten) nasıl inşa edildiğine dair daha pek çok ilginç şey öğrenebilirsiniz.
“bir çocuk ya da yetişkin ancak oyun oynarken ve sadece oynarken yaratıcı olabilir ve bütün kişiliğini kullanabilir; birey de kendini ancak yaratıcı olduğunda keşfedebilecektir.”
devamını gör...
hücre zarı
hücre zarı, hücrenin madde geçişini kontrol eden ve hücreni etrafını sararak hücrenin yapısını koruyan bir zardır. oluşumunda golgi direkt olarak görev alır. yapısında golgiden sentezlenen glikolipit, glikoprotein ve lipoprotein bulunur. akıcı mozaik zar adıyla bilinen yapısının en net olarak görüldüğü modelle gösterilir. hücre zarının yüzeyinde fosfolipit tabakası bulunur. fosfolipit tabakasının hücre zarının içine ve dışına bakan tarafları hidrofilik iken ortada kalan yapıları hidrofobiktir.
hücre zarından madde geçişleri;
-difüzyon
-kolaylaştırılmış difüzyon
-osmoz
-aktif taşıma
-endositoz
-ekzositoz olmak üzere 6’ya ayrılır.
difüzyon, hücre zarından geçebilecek küçük maddelerin atp harcamadan çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun ortama doğru gerçekleşmesidir.
kolaylaştırılmış difüzyon: glikoz gibi maddelerin atp harcamadan kanal proteinler aracılığıyla hücre içine alınmasıdır. kanal proteinler gereği aktif taşımayla çok karıştırılsa da kolaylaştırılmış difüzyon çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun ortama madde geçişi sağlar, aktif taşıma ise tam tersidir.
osmoz: difüzyonun su versiyonudur, çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun ortama su/sıvı geçişini sağlar.
aktif taşıma: zar üzerindeki porlardan geçebilecek molekülleri kanal proteinler ile birlikte hücre içine madde geçişini sağlar, atp kullanıldığı için sadece canlı hücrelerde görevlidir. maddelerin az yoğun olduğu ortamdan çok yoğun olduğu ortama doğru madde geçişi yapar.
endositoz: hücre zarından geçemeyen büyük maddelerin yalancı ayak oluşturup besin zarıyla birlikte kopup hücre içine alınmasıdır.
ortamın yoğunluğu önemli değildir, atp harcandığı için sadece canlı hücrelerde görülür. yalancı ayak oluşturdukları için hücre zarının yüzeyini azaltır.
fagositoz ve pinositoz olmak üzere ikiye ayrılır.
a-fagositoz: hücre zarından geçemeyen büyük ve katı maddeleri yalancı ayak oluşturup hücre içine almasıdır.
b-pinositoz: hücre zarından geçemeyen büyük sıvı maddelerin yalancı ayak oluşturarak hücre içine almasıdır.
ekzositoz: hücre zarından geçemeyen büyük maddelerin koful yardımıyla hücre içinden hücre dışına zarından atılmasıdır. hücre zarının yüzeyini arttırır ve atp harcandığı için sadece canlı hücrelerde görülür.
hücre zarından madde geçişleri;
-difüzyon
-kolaylaştırılmış difüzyon
-osmoz
-aktif taşıma
-endositoz
-ekzositoz olmak üzere 6’ya ayrılır.
difüzyon, hücre zarından geçebilecek küçük maddelerin atp harcamadan çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun ortama doğru gerçekleşmesidir.
kolaylaştırılmış difüzyon: glikoz gibi maddelerin atp harcamadan kanal proteinler aracılığıyla hücre içine alınmasıdır. kanal proteinler gereği aktif taşımayla çok karıştırılsa da kolaylaştırılmış difüzyon çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun ortama madde geçişi sağlar, aktif taşıma ise tam tersidir.
osmoz: difüzyonun su versiyonudur, çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun ortama su/sıvı geçişini sağlar.
aktif taşıma: zar üzerindeki porlardan geçebilecek molekülleri kanal proteinler ile birlikte hücre içine madde geçişini sağlar, atp kullanıldığı için sadece canlı hücrelerde görevlidir. maddelerin az yoğun olduğu ortamdan çok yoğun olduğu ortama doğru madde geçişi yapar.
endositoz: hücre zarından geçemeyen büyük maddelerin yalancı ayak oluşturup besin zarıyla birlikte kopup hücre içine alınmasıdır.
ortamın yoğunluğu önemli değildir, atp harcandığı için sadece canlı hücrelerde görülür. yalancı ayak oluşturdukları için hücre zarının yüzeyini azaltır.
fagositoz ve pinositoz olmak üzere ikiye ayrılır.
a-fagositoz: hücre zarından geçemeyen büyük ve katı maddeleri yalancı ayak oluşturup hücre içine almasıdır.
b-pinositoz: hücre zarından geçemeyen büyük sıvı maddelerin yalancı ayak oluşturarak hücre içine almasıdır.
ekzositoz: hücre zarından geçemeyen büyük maddelerin koful yardımıyla hücre içinden hücre dışına zarından atılmasıdır. hücre zarının yüzeyini arttırır ve atp harcandığı için sadece canlı hücrelerde görülür.
devamını gör...
anne jones
yapılan hızlı okuma yarışmasında dünya birinciliğini elde eden kadındır.
harry potter serisinin 607 sayfalık son kitabını 47 dakikada okuyarak adını duyurmuştur. hızlı okuma yapmanın yolları adına ders vermektedir.
harry potter serisinin 607 sayfalık son kitabını 47 dakikada okuyarak adını duyurmuştur. hızlı okuma yapmanın yolları adına ders vermektedir.
devamını gör...
ukulele
hawai de zıplayan pire anlamına gelen 4 telli çalgıdır.4 çeşit ukulele vardır.
-soprano
-concert
-tenor
-baritone
-soprano
-concert
-tenor
-baritone
devamını gör...
yazarların karantinada kendi için yaptığı en faydalı şey
italyanca ve python öğrenmeye başlamak. ikisinden de müthiş keyif alıyorum, günlerimi bunlarla geçirmesem bayağı boşlukta hissederdim muhtemelen.
devamını gör...
musilaj'ın sebebi chp'dir
akp erzurum mv. ibrahim aydemir'in sözleri. bilimsel olarak ne kadar güzel açıklasa da birkaç kelam etmek isterim. senin milletvekili olduğun parti yıllarca yönetti istanbul'u. onlarca noktadan boğaza kanalizasyon akıttılar. hani senin şu meymenetsiz dediğin chp'nin bşb. başkanı geldi de bu kanalizasyonlardan kurtardı boğazı. yav hadi diyelim bunu da yapmamış olsunlar. tbmm'ye taşınan bu sorunun araştırma önergesini sen ve senin partin niye reddetti?
akp erzurum milletvekili ibrahim aydemir: "müsilajın nedeni meymenetsizlik, yani uğursuzluk. bunun sebebi de chp'dir."
kaynak
kaynak
akp erzurum milletvekili ibrahim aydemir: "müsilajın nedeni meymenetsizlik, yani uğursuzluk. bunun sebebi de chp'dir."
kaynak
kaynak
devamını gör...
mantar kurabiye
adından da anlaşılacağı üzere mantar şeklinde olan ağızda dağılan leziz bi kurabiye, ben yaptim sizde yapın..
devamını gör...
ak-pandemi
akp’nin lebaleb kongreleri ve haritanın kızıla dönen yüzünü eşleyen 54 saniyede sorum/n/lunun 84 milyondan başka bir yerlerde olduğunu gösteren enfes çalışma.
virüsten ampul logosu ayrıca keyif verdi.
izleyin izlettirin.
virüsten ampul logosu ayrıca keyif verdi.
izleyin izlettirin.
devamını gör...
ucemak
inanılmaz saygılı ve kibar genç bir arkadaşımız, onun gibileri görünce ülke için tekrar umutlanıyorsunuz.
devamını gör...
gönlünün alınmasını beklemek
boşuna bekleyerek kırılmaktan öte dağılması elzem olan; nahif, narin, harika insan kişisinin yaşadığı zor durum.
devamını gör...
