anneyle olan ilişki
annesiyle sağlıklı ilişkileri olan erkeklerin; sevmeyi daha iyi bildiğine, sevgisini göstermekten çekinmediğinedair gözlemlerim var.
çocukken anneyle kurulan sevgi ve güven temelli ilişki, yetişkinlikte arkadaşlığa evriliyor. annesiyle yemeğe çıkan, sohbet eden, annesine takılan, espri yapan,yardım eden, annesini görmediğinde özleyen, annesiyle bir şeyler yapmaktan hoşlanan erkekler var. bu, sağlıklı olan zaten. kasılmayıp, araya mesafe koymayıp bunu başarabilen erkekler toplumdaki klasik erkek rolünün dışına çıkabiliyorlar. eşlerini seviyor, sevgilerini gösteriyor, bütün sorumluluğu paylaşıyorlar.
çocukken anneyle kurulan sevgi ve güven temelli ilişki, yetişkinlikte arkadaşlığa evriliyor. annesiyle yemeğe çıkan, sohbet eden, annesine takılan, espri yapan,yardım eden, annesini görmediğinde özleyen, annesiyle bir şeyler yapmaktan hoşlanan erkekler var. bu, sağlıklı olan zaten. kasılmayıp, araya mesafe koymayıp bunu başarabilen erkekler toplumdaki klasik erkek rolünün dışına çıkabiliyorlar. eşlerini seviyor, sevgilerini gösteriyor, bütün sorumluluğu paylaşıyorlar.
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
açık ara (bkz: homeros). tanımları güzel, ince bir espri anlayışı var. bir de tedarikçisi olmak istediğim mafyanın lideri derdim ama bu bir sır.*
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
selam arkadaşlar.
yine ben, yine karışık listeli kaçak yayın.
bugün boyunca ne yaptıysam hiçbir şeyden keyif alamadım. ne oyun, ne film, ne kitap ve hatta ne de müzik keyfimi yerine getiremedi.
sizlerle birlikte; yine ortaya karışık şarkılarla, tarzlarla bu bitmek bilmeyen günü bir şekilde keyifli bitirelim istedim.
istek şarkılarınızla birlikte 00:50'de sizleri radyoda bekliyor olacağım.
yine ben, yine karışık listeli kaçak yayın.
bugün boyunca ne yaptıysam hiçbir şeyden keyif alamadım. ne oyun, ne film, ne kitap ve hatta ne de müzik keyfimi yerine getiremedi.
sizlerle birlikte; yine ortaya karışık şarkılarla, tarzlarla bu bitmek bilmeyen günü bir şekilde keyifli bitirelim istedim.
istek şarkılarınızla birlikte 00:50'de sizleri radyoda bekliyor olacağım.
devamını gör...
felsefenin aşırı gereksiz bir şey olması
katılmadığım görüştür. insanı diğer canlılardan ayıran olgu düşünebilme yetisi olduğundan, felsefe insan hayatının olmazsa olmazıdır.
devamını gör...
aç gözünü seyret tekrarı yok bunun
bir olacak o kadar vecizesi.
devamını gör...
yazarların favori kot markaları
kilolu olmam sebebiyle pek tercihim yok maalesef kot pantolon alanında.
ben istanbul maltepe camii'nin arka sokaklarındaki kıyafetçi bir abladan alıyorum kot pantolon ve eşofman gibi ihtiyaçlarımı.
ben istanbul maltepe camii'nin arka sokaklarındaki kıyafetçi bir abladan alıyorum kot pantolon ve eşofman gibi ihtiyaçlarımı.
devamını gör...
yazarların keşke yeniden yaşasaydım dediği yaş
çok değil bir on sene evvele donseydim.. asla evlenmezdim.. yoo başka bir adamla da evlenmezdim.. hiç evlenmezdim..
devamını gör...
lambalı radyo
1970'li yılların ortalarında televizyon yayınları başlayana kadar radyo, insanların büyük keyif cihazı olmuştu. eskiden radyo günlük hayat, saatler ve haberlere eşlik eder, koca möbleli ve lambalı radyolar, kocaman pilleri ile evlerin baş köşesinde, en değerli eşya statüsü görürmüş. önden çevrilen iki yuvarlak düğme ile yan yana tuşları olurmuş. istasyon ibresinin hareket ettiği cam panelde ankara, istanbul, sofya, moskova, varşova, paris, münih, kahire viyana, atina, prag, tel aviv gibi şehirlerin isimleri yer alır, fakat çıka çıka sadece ankara radyosu çıkarmış. düğmelerden biri ses ayarlamada kullanılırken, diğeriyle de uğultulu ve parazitli sesler arasında istasyon bulunurmuş. bu radyoların ısınması şart olurmuş, ısındıktan bir hayli sonra da hasbelkader şimdi zeki müren'den solo şarkılar dinleyeceksiniz... gibisinden anons duyulurmuş. radyo kullanımı o zamanlar sabır isteyen bir işmiş. hatta bazı radyo sahipleri evlerinin çatısına büyük antenler çekerler ve istanbul polis radyosu veya ankara uzun dalga radyosu gibi istasyonları dinlemek için çaba gösterirlermiş. lambalı radyolara, günümüzde bile müziği seven, hassas, duygulu insanların nostalji yaşatan antika bir eşyası olarak rastlanabilir.
devamını gör...
manyetikler rezonans kolanjiopankreatografi
mrcp olarak kısaltılan görüntüleme yöntemidir.
ultrasonografi ile tanısında güçlük çekilen safra yolları patolojilerinin değerlendirilmesinde kullanılır.
eğer hem tanı aynı zamanda tedavi yapılmak isteniyorsa endoskopik retrograd kolanjiyo pankreatografi (ercp) yöntemi uygulanır.
ultrasonografi ile tanısında güçlük çekilen safra yolları patolojilerinin değerlendirilmesinde kullanılır.
eğer hem tanı aynı zamanda tedavi yapılmak isteniyorsa endoskopik retrograd kolanjiyo pankreatografi (ercp) yöntemi uygulanır.
devamını gör...
türkçe kız isim önerileri
gökçe, bilge...
devamını gör...
iğde ağacı
çok su aramaması ve topraktaki azotu iyi depolayabilmesinden dolayı bahçelerde rahatlıkla yetişen ağaçtır. dikenli dalları ve erozyona karşı güçlü yapısı nedeniyle toprak kayması riski bulunan dik yükseltideki bölgelerde tercih edilir. 60 - 70 yıl kadar ömrü vardır.
devamını gör...
prisoner (yazar)
kendisini gerçek hayatta tanıyorum ve fikrileri düşünceleri kurduğu cümleleri buraya yansıtması ve kendini ifade ediş tarzına hayranım. bu sebepten ötürü nick altını açma görevini üstlenip kendisini mutlu etmek istedim umarım daha çok yazar tanımlarını daha çok okuruz.*
devamını gör...
köylü yazardan ironiler
onu cok sevdigimi bilen özü sözü bir yazar.. sen hep yaz ben okurum.. okudukça beğenirim.. begendikce favlarim..
devamını gör...
birhan keskin
"onu, sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
titreme daha fazla kalbim.
bağışla kendini artık onu da
bırak gitsin.
bırak gitsin.
o senin ezel gününden kaderin
sen onu nasılsa bin kere daha
seveceksin"
titreme daha fazla kalbim.
bağışla kendini artık onu da
bırak gitsin.
bırak gitsin.
o senin ezel gününden kaderin
sen onu nasılsa bin kere daha
seveceksin"
devamını gör...
bir idam mahkumunun son günü
sevgili kitap kulübümüz ile okuduğumuz kitap. çok uzun zaman oldu tabi okumamız ancak ben henüz bitirebildim. sanırım yine bir klasik sendromu. iyi yazarları, eski kitapları okurken istemsiz bir zorlanıyorum. ondan sebep bu kitapta bende biraz süründü.
genel olarak bakacak olursak, viktor hugo nun yazdığı türkçe'ye volkan yalçın'ın çevirdiği iş bankası yayınlarından 77 sayfa olan bir kitaptır. dili sadedir. insanı çok yormuyor.( tabi benim klasiklere karşı fobim olduğundan bu durumu ancak bitirince idrak edebildim.) monolog tarzında ilerliyor. idam mahkumunun, dününe, bugününe, iç sesine, olmayacak yarınına konuk oluyoruz. bazen sayfalarca sürüyor bir gün, bazen 3 satır. oturup kenardan bakıyoruz öylece, bitmekte olan bir yaşama.
benim şahsi düşünceme göre ise, takibi biraz zor olan bir kitap. içselleştirmek zor. idam mahkumu ise, bir nevi suçlu. suçlu ile empati kurmak ise, insanilik mi yoksa işlenilen suça karşı saygısızlık mı emin olamıyorum. ancak kitabın güzel yanı, suçu asla bilmiyoruz. belki gerçekten suçlu, belki sadece iftira. bunu da bilmiyoruz. bu nedenle de taraf olamayacak kadar soyut bir suça yakın olmaktansa, suçlunun çektiği ızdıraba empati duyuyoruz. buda yazarın neden klasikleştiğini tekrar hatırlatıyor tabi ki. her ne olursa olsun, ölüm saatini bile bilerek yaşayan bir insanın, bu en adi suçtan hüküm giymiş olan bir insan dahi olsa, son dakikada o en ilkel dürtümüz olan, yaşamak isteğine karşı duramayacağı gerçeğini karşımıza bırakıveriyor kitap. ne iyi yapıyor.
genel olarak bakacak olursak, viktor hugo nun yazdığı türkçe'ye volkan yalçın'ın çevirdiği iş bankası yayınlarından 77 sayfa olan bir kitaptır. dili sadedir. insanı çok yormuyor.( tabi benim klasiklere karşı fobim olduğundan bu durumu ancak bitirince idrak edebildim.) monolog tarzında ilerliyor. idam mahkumunun, dününe, bugününe, iç sesine, olmayacak yarınına konuk oluyoruz. bazen sayfalarca sürüyor bir gün, bazen 3 satır. oturup kenardan bakıyoruz öylece, bitmekte olan bir yaşama.
benim şahsi düşünceme göre ise, takibi biraz zor olan bir kitap. içselleştirmek zor. idam mahkumu ise, bir nevi suçlu. suçlu ile empati kurmak ise, insanilik mi yoksa işlenilen suça karşı saygısızlık mı emin olamıyorum. ancak kitabın güzel yanı, suçu asla bilmiyoruz. belki gerçekten suçlu, belki sadece iftira. bunu da bilmiyoruz. bu nedenle de taraf olamayacak kadar soyut bir suça yakın olmaktansa, suçlunun çektiği ızdıraba empati duyuyoruz. buda yazarın neden klasikleştiğini tekrar hatırlatıyor tabi ki. her ne olursa olsun, ölüm saatini bile bilerek yaşayan bir insanın, bu en adi suçtan hüküm giymiş olan bir insan dahi olsa, son dakikada o en ilkel dürtümüz olan, yaşamak isteğine karşı duramayacağı gerçeğini karşımıza bırakıveriyor kitap. ne iyi yapıyor.
devamını gör...
baykuş
görme ve işitme yetenekleri çok gelişmiş olan bir kuş türüdür.
kulakları perdelidir. dinlenme yahut kısa uçuş dönemlerinde bu perdeleri açıp uzun uçuşlarında kapatırlar.
başlarını 270 derece kadar döndürebilirler, boyun kemiklerindeki boşluklu yapı ve özel damarlar sayesinde başlarını çevirdikleri zaman beyinlerine giden kan akışı durmaz. gözlerini döndüremezler, bu yüzden bu baş çevirme hareketi onlar için çok önemlidir.
ayrıca mavi rengi görebilen tek kuş türü baykuşlardır.
bu kadar asil ve yırtıcı bir kuş nasıl olmuş da pembik gelinlerin tabağına, bardağına böyle sevimli şekilde yansıtılmış anlam veremiyorum.*
kulakları perdelidir. dinlenme yahut kısa uçuş dönemlerinde bu perdeleri açıp uzun uçuşlarında kapatırlar.
başlarını 270 derece kadar döndürebilirler, boyun kemiklerindeki boşluklu yapı ve özel damarlar sayesinde başlarını çevirdikleri zaman beyinlerine giden kan akışı durmaz. gözlerini döndüremezler, bu yüzden bu baş çevirme hareketi onlar için çok önemlidir.
ayrıca mavi rengi görebilen tek kuş türü baykuşlardır.
bu kadar asil ve yırtıcı bir kuş nasıl olmuş da pembik gelinlerin tabağına, bardağına böyle sevimli şekilde yansıtılmış anlam veremiyorum.*
devamını gör...
ahmet nezih kök
fakülte yıllarımda adli tıp dersini kendisinden öğrenme şansı ve fırsatı bulduğum kariyeri başarılarla dolu tıp ve hukuk insanı, akademisyen.kendileri türkiye'de adli tıp alanında otorite sahibi hocalarımızdandır. atatürk üniversitesi tıp fakültesi adli tıp grup ve ana bilim dalı başkanlığı görevini yürütmektedir.
tıp hukuku derneği kuruculuğu , adli tıp derneği onur kurulu üyeliği, kariyeri boyunca yürüttüğü onlarca idari ve akademik görev, yazdığı sayısız makale ve kitap , dergi hakemlikleri gibi * kariyerine dair yazmakla bitiremeyeceğimiz meziyetlere, emeği birikimi ve zekasıyla ulaşmış gerçek bir entelektüeldir ve çok kibar bir insandır.
bir gün derste arkadaşım kendisine kusursuz cinayet var mıdır? siz bir hukuk hocası ve adli tıp profesörü olarak kusursuz bir cinayet işleyebilir misiniz ? minvalinde ders dışı bir soru sormuştu. işin tüm teknik boyutlarına şiir okur gibi değinip bizi aydınlattıktan sonra gözlerini bana dikip ''amaaa'' diye duraksamış , ''galiba ben kötü bir insan olsaydım ve cinayet işleseydim kusursuza yakın işlerdim'' demişti. kıymetli hocam, o an belli etmesem de kanımı dondurmuştunuz. *
okulu bir dönem uzattığım sene yaklaşık on bir bin feet yükseklikte bana fırça kaymışlığı da vardır. tesadüfen yan yana sıralı uçak koltukları için bilet almışız. ankara'dan henüz havalanmadan önce içimdeki uçak korkusunu bastırmaya çalışırken kendisini yanımda görmemle birlikte rahatlamıştım. bu rahatlamanın en büyük kaynağı çok saydığım ve sevdiğim birinin ölümünün yanında kendi ölümümün değersizliği hissi olmalıydı. * okulu uzattığımı anlattığımda öyle bir fırçaladı ki, ben daha önce bu kadar nazik , bu kadar etkili fırça yediğimi hatırlamıyorum.ayağımın altında kafayı gömebileceğim bir toprak parçası da yoktu üstelik.
hayatında hiç profesör gördün mü? ,diye soran olursa eğer bir gün, sigaradan sararmış bıyığıyla; alanında otorite oluşuyla ;sosyal bilimlere ve özellikle hukuk felsefesine olan ilgisi ve birikimiyle ;eşsiz üslubu ,alçakgönüllülüğü ve nezaketiyle ,ahmet nezih kök derim.
düzenleme: imlâ
sevgili bengaripsengüzeldünyaumutlu'nun dikkati ve uyarılarıyla.
tıp hukuku derneği kuruculuğu , adli tıp derneği onur kurulu üyeliği, kariyeri boyunca yürüttüğü onlarca idari ve akademik görev, yazdığı sayısız makale ve kitap , dergi hakemlikleri gibi * kariyerine dair yazmakla bitiremeyeceğimiz meziyetlere, emeği birikimi ve zekasıyla ulaşmış gerçek bir entelektüeldir ve çok kibar bir insandır.
bir gün derste arkadaşım kendisine kusursuz cinayet var mıdır? siz bir hukuk hocası ve adli tıp profesörü olarak kusursuz bir cinayet işleyebilir misiniz ? minvalinde ders dışı bir soru sormuştu. işin tüm teknik boyutlarına şiir okur gibi değinip bizi aydınlattıktan sonra gözlerini bana dikip ''amaaa'' diye duraksamış , ''galiba ben kötü bir insan olsaydım ve cinayet işleseydim kusursuza yakın işlerdim'' demişti. kıymetli hocam, o an belli etmesem de kanımı dondurmuştunuz. *
okulu bir dönem uzattığım sene yaklaşık on bir bin feet yükseklikte bana fırça kaymışlığı da vardır. tesadüfen yan yana sıralı uçak koltukları için bilet almışız. ankara'dan henüz havalanmadan önce içimdeki uçak korkusunu bastırmaya çalışırken kendisini yanımda görmemle birlikte rahatlamıştım. bu rahatlamanın en büyük kaynağı çok saydığım ve sevdiğim birinin ölümünün yanında kendi ölümümün değersizliği hissi olmalıydı. * okulu uzattığımı anlattığımda öyle bir fırçaladı ki, ben daha önce bu kadar nazik , bu kadar etkili fırça yediğimi hatırlamıyorum.ayağımın altında kafayı gömebileceğim bir toprak parçası da yoktu üstelik.
hayatında hiç profesör gördün mü? ,diye soran olursa eğer bir gün, sigaradan sararmış bıyığıyla; alanında otorite oluşuyla ;sosyal bilimlere ve özellikle hukuk felsefesine olan ilgisi ve birikimiyle ;eşsiz üslubu ,alçakgönüllülüğü ve nezaketiyle ,ahmet nezih kök derim.
düzenleme: imlâ
sevgili bengaripsengüzeldünyaumutlu'nun dikkati ve uyarılarıyla.
devamını gör...
hiç kimseden bir beklentisi olmayan insan
hayata küsmüş olabilir, çünkü insanlar doğası gereği beklentiye girerler, muhtemelen edindiği kötü tecrübeler neticesinde daha az üzülmek için beklentiye girmeyi bırakmıştır.
devamını gör...
hangi normal sözlük yazarıyla ne yapmak isterdiniz sorusu
iorek byrnison ile bir geminin güvertesinde mum ışığında akşam yemeği yemek isterdim.
devamını gör...
