sitede takip ettiğim tek entel. entellere olan öfkem ve nefretimi anlatmaya gerek yok.

ıyy süveter kazak giymiş tdk gönül elçisi olarak -de ayrı hocam diyen bi sürü google makale kopyalayıcısı.

ama bu arkadaş farklı. entel dantelliğin hakkını veriyor. arada bi linçleyip sonra dayıyorum favoriyi. kafası karışsın kafi sısısıs.

netice olarak trollüz biz. meslek belli. bi entele teslim olmak benlik bişi değil hem kolay değil o işler öyle cicim.

ama senin her an biyerlere kaybolma ihtimalin canımı sıkıyor. beni planlamacı yaptı. uyku düzenin çok afedersin bok gibi.

gecenin dördünde entry girme ihtimalin, sinirimi bozuyor. o saatte ‘normal insanlar’ gibi uyuyorum. normal olmak lazım-mış.

ne anlattı acaba bu diye zırtpırt seni, senin uyuduğun saatlerde sitede arayıp bulmak.. yani bu süreç üzüyoo beni.

basitlikten yanayım. gece 12-1 olduğunda yum o gözleri.

hoşçakal beybili.
devamını gör...

geçici korunan statüsündeki suriye vatandaşlarıyla diğer mülteci ve ülkeye kaçak giriş yapanların deport edilmesi istemi.bu şekilde toptan,âni bir deport hukuka ,ahlâka ve insan haklarına aykırıdır.ırkçılık yapmak niyetiyle söylenmiyorsa lafzen ırkçılık içeren bir cümle değildir.keza modern hukuk devletlerinin mevzuatlarında ve hukuk terminolojilerinde bolca "xxx olmayanlar...." ibaresi bulunmaktadır.
türk kelimesinin anayasal tanımı için;
(bkz: anayasa'nın 66.maddesi)

1 yıl sonra gelen ek tanım : tanımla alakalı gelen bir kaç mesaj üzerine yazma gerekliliği hasıl oldu.

toplu ve ani deportlar söz konusu olduğunda, idare ve yetkililer ne kadar ihtimamla davranırsa davransın istenmeyen trajik olaylar vukuu bulabilmektedir. ancak aynı kalabalıkları ülkeye aniden ve kontrolsüz doldurmak da bir o kadar hukuk dışıdır. yurttaşın hakkını hukukunu hiçe saymaktır. salt ideolojik veya dini saiklerle, bilim ve hukuk dışı, adeta keyfim ve politik / dini duruşum öyle emretti ben de aldım dercesine ülkeye alınan bunca ilkel kalabalık, toplumun sinir uçlarına zaten dokunmaktadır. tez zamanda memleket, bu " sessiz istila" dan kurtarılmalıdır. ancak işini iyi bilen, ülkesini tarih ve uluslararası hukuk önünde mahcup etmeden bu işi yapabilecek iradelerle bu iş yapılmalıdır. sorun, iktidar sahiplerinin bile isteye düştüğü kepazeliğe düşülmeden halledilmedilir.

ermeni tehciriyle bu yazdıklarımı aynı kategoride değerlendirip kıyaslayan yazar arkadaşlara ise tavsiyem muhakeme yeteneklerini artırmaya çalışmaları olacaktır. sakin olun, komik duruma düşmeyin, bilmediğiniz mevzulara sazanın ağa atladığı gibi atlamayın. ermeni tehciri dönemsel okunması gereken, koşulları ve konjonktürü bambaşka bir mevzudur. uzunca yazmaya lüzum da yok, mahlasımdan bu konuda ne görüşte olduğum az çok bilinebilir.

gazi atatürk 'ün de dediği gibi: "dünya kamuoyu, ermeni ahalisinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz”
devamını gör...

bilgi dolu tanımlar giren yazardır.

takipteyiz efendim, nice güzel tanımlara.
devamını gör...

zamanında başını açık tutup üşüttüğünden düşünme yetisini kaybeden meczup beyanı.
devamını gör...

'parktaki güvercinleri zehirlemek' anlamına gelen çok neşeli bir tom lehrer şarkısıdır.
kamu spotu: hiçbir hayvan zehirlenemez, her ne amaçla olursa olsun bu kabul edilemez. ek olarak; lehrer'in amacı tamamen mizah olup kesinlikle böyle bir davranışı desteklememiştir*

videoyu bırakayım;


şarkının sözleri de şöyle;
bahar geldi, bahar geldi
(spring is here, spring is here)

hayat kukladır ve hayat biradır
(life is skittles and life is beer)

bence yılın en güzel zamanı
(ı think the loveliest time of the year)
bahardır,bence öyle,sizce ?
ıs the spring, ı do, don't you?
tabii ki öyle:))
(course you do)

ama baharı benim için tamamlayan bir şey var
(but there's one thing that makes spring complete for me)
ve her pazar benim için bir zevk
(and makes every sunday a treat for me)
bir bahar öğleden sonra tüm dünya uyumlu görünüyor
(all the world seems in tune on a spring afternoon)
parktaki güvercinleri zehirlediğimizde
(when we're poisoning pigeons in the park)

her pazar sevgilimi ve beni göreceksin
(every sunday you'll see my sweetheart and me)
parktaki güvercinleri zehirlerken
(as we poison the pigeons in the park)
geldiğimizi gördüklerinde
(when they see us coming)
kuşların hepsi dener ve saklanır
(the birdies all try and hide)
ama yine de fıstık almaya gidiyorlar
(but they still go for peanuts)
siyanür ile kaplandığında
(when coated with cyanide)

güneş ışıl ışıl parlıyor
(the sun's shining bright)
herşey yolunda görünüyor
(everything seems all right)
parktaki güvercinleri zehirlediğimizde
(when we're poisoning pigeons in the park)

ün kazandık
(we've gained notoriety)
ve çok fazla endişeye neden oldu
(and caused much anxiety)
audobon topluluğu'nda
(ın the audobon society)
oyunlarımızla
(with our games)
buna dinsizlik diyorlar
(they call it impiety)
ve uygunluk eksikliği
(and lack of propriety)
ve oldukça çeşitli hoş olmayan isimler
(and quite a variety of unpleasant names)
ama hiçbir dine aykırı değil
(but it's not against any religion)

bir güvercini elden çıkarmak istemek
(to want to dispose of a pigeon)
yani eğer pazar boşsan
(so if sunday you're free)
neden benimle gelmiyorsun
(why don't you come with me)

ve parktaki güvercinleri zehirleyeceğiz
(and we'll poison the pigeons in the park)
ve belki bir veya iki sincap içinde yapacağız
(and maybe we'll do in a squirrel or two)

parkta güvercinleri zehirlerken
(while we're poisoning pigeons in the park)
onları kahkaha ve neşe içinde öldüreceğiz
(we'll murder them amid laughter and merriment)

deney yapmak için eve götürdüğümüz birkaç kişi dışında
(except for the few we take home to experiment)
nabzım hızlanacak
(my pulse will be quickenin')

her damla strychnine(kürar;bir çeşit zehir) ile
(with each drop of strychnine)
bir güvercini besliyoruz
(we feed to a pigeon)
sadece biraz kibirli
(ıt just takes a smidgin)
parktaki bir güvercini zehirlemek için
(to poison a pigeon in the park)
devamını gör...

sadakat bağıyla bağlı ve diyabet bizi ayırana dek birlikteyiz*
devamını gör...

kurtuluş savaşında doğu cephesinde düşmanları yenilgiye uğratan , türkiye için en az atatürk kadar önemli şahsiyet , ne yazık ki müslaman kimliği dolayısıyla dönemin din düşmanları tarafından saldırılara uğramış adı tarihten silinmeye çalışılmıştır , kısmen de başarılı olunmuş bugün ata'yı herkes bilirken karabekir paşa unutulmuştur .
atatürk'ü çok sevmekle birlikte en büyük dargınlığım cumhuriyet döneminde kazım karabekir'e yeterince sahip çıkmamasıydı
cumhuriyet tarihinde birçok kişiye haksızlık yapıldı fakat en büyüğü karabekir'e yapılmıştır kanımca .
devamını gör...

sözlüğün hüzünlü şirini.
bir o kadar da şeffaf.
sevilesi bir şeffaflık ondaki.
ajitasyon yapan, yoran bir hüzün değil ondaki.
sözlüğün dengesi bence.
muhtemelen onun gibi olan başka yazarlar da var, onlar onun kadar cesur değil.
yaralarını öfke dolu ya da kendilerini bambaşka göstererek bastırmaya çalışıyorlar.
o ise
ben de böyle bir dramayım,
ama burda olmaktan
sizinle olmaktan mutlu olan bir dramayım diyor.
çok nahif bir tarzı var.
nahif dram yazar, hep yaz bizimle.
seviliyorsun.
devamını gör...

*açtığı başlıklar ile iktidardaki siyasi partinin militanı olduğunu belli eden provokatörlerin acilen uçurulması,
*modların cezalandırma sürecinde adil davrandıklarına dair tutumlarının sözlüğün genelinden kabul görmesi,
*düşünce özgürlüğü adı altında ülkenin kurucusuna hakarete varan mesnetsiz iddiaların sözlüğü kirletmesine engel olunması.
şimdilik öncelikli olarak aklıma gelenler bunlar. diğer yazar arkadaşlarında bu başlığa yapıcı öneriler getireceğinden eminim.
devamını gör...

bana hic ‘gercek arkadasım’ olmadıgını gosteren uygulama.yaklaşık 6 ay once hesabımı sildim.sessiz sakin terk ettim bu mecrayı.hiç benlik değilmiş.sildikten sonra bir rahatladım ama.günün büyük bir bölümünü burda oyalanarak geciriyormusum meğer.o oraya gitmiş,şu şundan ayrılmış,o şöyle demiş..yazık gerçekten.uğraştığımız şeylere bak.
devamını gör...

evet ben başlıyorum konunun sahıbısı olarak sjsjsj.

zemheri zürafası
kışın ince elbise giyip gezenler için söylenir.
devamını gör...

fransızcada "rejin falanjj" şeklinde telaffuz edilen phoebe buffay'in hayali karakteri.

bir benzeri için:
(bkz: princess consuela banana hammock)
devamını gör...

bir film olan neşeli günlerden sonra klişeleşmiş ve palavra atan abartan kişilere karşı söylenen sözdür.
devamını gör...

yeni bir başlangıç, yeni bir yayın ve ruha dokunan şiirler eşliğinde radyomuzda yer alacak üç frenk havası . giriş şarkıları ile yüzümü güldürdü bu değerli güzel insanlar. aramızdan bir eksilse dahi, yerini kimsenin dolduramayacağını bilirim.

dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak.
devamını gör...

1994.
yaşımı hesaplamayın, biliyorum. *
devamını gör...

annesi olmayan çocukları ve çocuk sahibi olamayan kadınları düşünerek; abartılmadan kutlanması gereken özel gündür.
devamını gör...

erken yatıp erken kalkmam.
devamını gör...

(bkz: normal sözlük).
devamını gör...

bir martin scorsese filmi.

film hakkındaki görüşüm ise şu şekilde:

kendisine "çok güzel bir film" demenin biraz hadsizlik olduğunu düşünüyorum.
daha çok bir manifestoyu andırıyordu. bir şeyi kendi açısından yorumlayıp, sistemdeki hataları ve çarpıklıkları anlatmaya çalışırken sıçtığı noktalar olmuş.

--- spoiler ---

içimiz dışımız g.t, meme ve kokain oldu yemin ediyorum. hani öyle ki; 23 yıllık hayatımda toplasan bu filmde gördüğüm kadar çıplak kadın, g.t ve meme görmemişimdir herhalde.

fakat iki sahnesi (hatta üç) için çok sevebileceğim bir film olabilirdi. birincisi: tabii ki fbi ajanının metroda eve dönerkenki halini gösteren yerdi. adam son derece sıradan bir hayat sürüyor evet, ama onur vb şeylere önem veriyorsanız, bence bir şeyler ifade ediyordu. "iyi" olmak için insanın paraya ihtiyacı yok.
baktığınız zaman jordan için de kötü diyemezsiniz zira şu an adını unuttuğum (mercedes olabilir) çocuklu kadın çalışanın hikayesini anlattığı yer çok dramatik bir başarı ve yeniden doğma hikayesini anlatıyordu. jordan'ın ona nasıl 'yardım elini' uzattığını ve sıfır noktasından armani cekete gelişinin öyküsü normalde, okumaya bayıldığımız başarı öyküleridir. o öyküler ki; insana 'hırs' verir ve kalbindeki ince ve naif duygulara temas eder. bu sahne ile ilgili güzel şey de, bu başarı öyküsünün hiç de öyle içimize işlememesiydi. yönetmen ve oyuncular öyle bir havada sunmuşlar ki "bu ne yeaa" diyorsunuz (filmin başlarında saçının kazıtıldığına ve kadının anlamsız sırıtışına şahit olmuştuk). bu açıdan, oradaki kadını ve fbi ajanını aslında karşılaştırabiliriz. yükselme hırsıyla, insanın kendinden uzaklaşması. elbet, günümüzde bunlar çoğumuz için bir şey ifade etmiyor. fakat olsun, ben sevdim bu iki hikayeyi.

bunun haricinde: matthew mcconaughey'in yarattığı karakter çok az süre almasına rağmen harika olmuş, adama bayıldım.

bir de tabii leo'nun inanılmaz derecede geliştirdiği oyunculuğuna laf atmadan geçemeyeceğim. merdiven ve araba sahnesi fevkalade eğlenceliydi.

--- spoiler ---
devamını gör...

sözlüğe girdiğimde kapıda karşılayan, sohbeti ile de güzelce ağırlayan moderatörümüzdür. var olsun, hep bizimle olsun.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim