kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

arayışta olan bireyin anlamakta zorlandığı durumdur.
devamını gör...

ben karışmam babanla anlaşın.
devamını gör...

bir süredir hazırlıkları süren dergi. sevgili karambol bu işlerle epeyce yoruldu sanıyorum. umarım değer (ki bence değecektir.) emek verilen hiçbir şey kötü değildir benim gözümde.
devamını gör...

ya şeydir işte.şey yav.anladın sen şey şey.

t:bi yeri yemediği için ne olduğumuzu söyleyemen yazarın açtığı başlık.
devamını gör...

bu kapanma benim hiçbir planımı iptal edemez. çünkü uzun zamandır plan yapmıyorum.
devamını gör...

güzel hareket ama normal değil. herkesin ödeyebileceği bir fiyat olsa da böyle jestlere gerek kalmasa keşke.
devamını gör...

#999206 tanımıyla dikkatimi çekmiş olan, müsaade almadan takip ettiğim*, nickaltıma yaptığı tanımıyla günümün güzelleşmesine katkısı olmuş yazarımızdır. mahlasını seçerken füruğ ferruhzad'ın green illusion şiirinden esinlendiğini düşünüyorum. gelen tabak bizde boş dönmez efendim. takipteyiz, elinize yüreğinize sağlık.
devamını gör...

"herkes bana aşık." diyenlerle kafes dövüşüne davet ettiğim gruptur. ikisinin ilgi deliliği arasındaki yarışı kim alır merak ediyorum valla.
devamını gör...

aşık olduğum, son derece tatlı ve cana yakın köpek cinsidir. ölüyorum, bitiyorum kendilerine yahu. sabırsızlıkla yollarımızın kesişeceği günü bekliyorum. bekle beni annesinin kuzusu.
devamını gör...

t: 1914 yılında istanbul'da doğmuş, 1950 yılında henüz genç iken talihsiz bir şekilde vefat etmiş, türk edebiyatında yenilik denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan büyük şair. sait faik de şöyle tanımlamış: "üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair."

her yenilikçi insan gibi devrinde pek kabul görmemiştir. herkesin hamasetten düz duvara tırmandığı bir dönemde geleneği reddetmek büyük cesaret. şurada ve şurada hem kısa hayat hikayesi hem de birkaç anısından bahsedilmektedir. yaşar kemal'in orhan veli'ye yazdırdığı mapushane içinde üç ağaç incir. "düştüm bir ormana yol belli değil /
yatarım yatarım gün belli değil." birçok kişi orhan veli'ye bakınca kendisinden bir iz bulabilir. rakı şişesindeki balık dahil.
rüya:
"annemi ölmüş gördüm rüyamda.
ağlayarak uyanışım
hatırlattı bana, bir bayram sabahı
gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp
ağlayışımı."*

misafir:
"dün fena sıkıldım akşama kadar;
iki paket cigara bana mısın demedi;
yazı yazacak oldum, sarmadı;
keman çaldım ömrümde ilk defa
;
dolaştım,
tavla oynayanları seyrettim,
bir şarkıyı başka makamla söyledim;
sinek tuttum, bir kibrit kutusu;
allah kahretsin, en sonunda,
kalktım, buraya geldim."

bir de sözleri şairimizin "gün olur" adlı şiiri olan bir zülfü livaneli şarkısı*
devamını gör...

önceki dönemin başkanının tutumlarının sergilenmemesi temennileri verilen yeni başkanın yemin törenidir. umalım ki abd türkiye ilişkileri açısından da hayırlı olsun.
devamını gör...

balkonda çamaşır asarken son anda fark edip üzerine basmaktan kurtulduğum aşağıdaki arkadaşla karşılaştım.
sevgili salyangoz, kabuğunu bırakıp dünyayı keşfetmek için sence de biraz geç bir saat değil mi? ayağımda terlik yok, üzerine bassam attığım çığlık uzaya gidecek hiç mi düşünmüyorsun? ben düşünüyorum da içim fena oluyor! *
neyse ki "gel pisi pisi" diyerek en yakındaki saksıya ulaştırdım, eğitimli salyangoza denk gelmişim.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

eğer yaşınız 22-23'ten küçükse çok takmayın, zamanla geçer. ben 22 yaşına kadar baya sosyal fobi sahibiydim markete giderken, caddede yürürken elim ayağım falan titrerdi, tanımadığım insanlarla konuşmaya çekinirdim. sanırım liseye geçmeden bi kaç sene önce başlamıştı çünkü ilkokulda baya neşeli hareketli ve sosyal bi çocuktum, hocalar da severdi beni ama 7-8. sınıfta derste konuşamıyordum, özellikle kızlardan çok çekiniyordum. sebebi neydi bilmiyorum ama liseye geçtiğimde çok daha ağırlaştı durum, bi şekilde atlattım bu yılları üniversiteye geçince açılacağım diye kendime misyon edinmiştim ama o da olmadı hatta üniversitede en kötü zamanlarımı yaşadım, artık anksiyete krizlerine girip evde duvarları yumrukladığımı bile hatırlıyorum. zaten kendimi eve kapatmıştım o dönem, okula gidip ot gibi kampüste dikilip eve geri dönüyordum. 2. yılında üniversiteyi bıraktım yeniden üniversiteye hazırlanmaya başladım, o sıra 20 yaşındaydım istanbul'a üniversite okumaya gittim. hemen olmadı ama 2 yılda tüm karakterim değişti, neden bilmiyorum çok da sorgulamıyorum sanırım esas olay sürekli bu zihinsel rahatsızlığa direnmemdi. hiç bir zaman "tamam ben böyle bir insanım, böyle yaşayacağım" demedim. çok çekinsem de yeni üniversitemde her taşın altına elime soktum. utana sıkıla her sosyal aktiviteye dahil oldum. böyle böyle kurtuldum.

şu an insanlar çok umrumda değil açıkcası, beni yeni tanıyan insanlar genelde bana "olum sen deli misin?" "ben bunu yapsam çok utanırdım nasıl yapıyorsun böyle şeyleri" "çok cins bi insansın" diyorlar. bu sorun tecrübeyle çözülüyor, oturduğunuz yerden sosyal fobiyi dindiren müzik dinleyim de iyileşeyim diye düşünüyorsanız öyle bişey olmayacak. biraz kendinizi zorlamanız gerekiyor, hatta çok zorlamanız gerekiyor. sosyal tecrübeler edinmekten çekinmemeniz lazım, utanmaktan-yüzünüzün kızarmasından, kekelemekten çekinmemeniz lazım ve en önemlisi sürekli insanların ne düşündüğü düşünmeyi bırakmanız lazım.

not: her sosyal tecrübe kendine hastır. bi insan sosyal kelebek olduğu halde sunum yapmaktan ölümüne korkuyor olabilir, ya da tam tersi her gün çekinmeden sunum yapıyor olmasına rağmen tanımadığı insanların yanında lal kesiliyor olabilir. tüm bu sosyal tecrübeleri tek tek edimlemek gerekir. bunu yapmanın tek yolu da yılmadan denemek.
devamını gör...

faşizm kelimesini cümle içinde kullanınca, kendinizden soyutlamış olmuyorsunuz sayın bakan diyerek yanıtlanabilecek argüman.
faşizm kelime anlamı olarak; "demokratik düzen yerine aşırı, çarpıtılmış bir milliyetçiliğe dayanan bir baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğretidir".
ben demiyorum viki diyor.
bugün kurduğunuz cümleleri bu tanıma göre bir gözden geçirin bence.
devamını gör...

gerçekmiş meğer.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türkiye'yi saran şu arabesk kültürden net uzak durulması gerekiyor.

mutlu anlarda bile olayı arabeskleştirenler yok mu hele kafayı yedirtir insana. bir an önce şutlamaya bakın çevrenizden. kimseye hayır gelmez arabesk kültüre bu kadar saplanmış insanlardan.
devamını gör...

türkiye cumhuriyeti tarihinde gelmiş geçmiş en kazıkçı ve en yalancı kurumdur.

birçok öğrencinin hakkını yemişlerdir, boğazlarında kalsın.
devamını gör...

mantık evliliği yapmayı düşünüyorum.adaylar için exel tablosu yapıp evlilik için kriterlere uygunluklarını 10 üzerinden değerlendiriyorum.en yüksek puan alan kazanacak.
devamını gör...

24 haziran 1993 tarihinde geceye doğru yaşadığım deneyimdir.

o gece babam nedense erkenden uyumuş, küçük kardeşim biraz ortalıkta dolanıp yatmıştı, en küçük kardeşimse henüz bu dünyaya geleceğinden habersizdi, gelmesine daha bir sene vardı.

annem sinirli sinirli örgü örüyordu dolaplı çekyatta. sanırım attığı her ilmekte bir de ilenme vardı. ama bu ilenmelerini adresi belirsizdi. ben de yatakta oturmuş televizyona bakıyordum. tatilde olduğum için, çok iyi bir öğrenci olduğum için ve abi olduğum için biraz daha geç yatabilirdim ya da o gün annemin eşref saatine denk gelmiştim. belki de benden haberdar bile değildi.

ben kaybolmuş, görmezden gelinmiş bir ruh olmanın verdiği huzurla elimde bir kemalettin tuğcu kitabıyla bir televizyona bir kitaba bakarak günümü gün ederken televizyonda bir maç başladı. deportivo-valencia maçı. kral kupası. o zamanlar futbol benim için her şey demekti. ağzım açık izlemeye başladım.

maç gayet iyi devam ederken ve ben kemalettin tuğcu’ya çoktan ihanet etmişken devre arası oldu ve annem yatmaya gitmeye karar verdi. ben annemin gözlerine yaprağı bitmiş dana gibi bakınca annem de maçın devamını izlememe izin verdi.

ikinci yarı başlayana kadar biraz kitap okudum. ah kemalettin tuğcu ya! yine acı yine keder. ikinci yarı başlayınca yazarın üzerime boca ettiği hüzünden arınmış, yepyeni biri olmuştum.

ama yetmişinci dakikaya doğru müthiş bir yağış başladı ispanya’da. 9 dakika içinde de hayatımda hiç görmediğim büyüklükte bir dolu yağışı. o dakikada maç ertelendi ve ben hayatımda ilk kez bir gece yalnız başıma maç izleme keyfimin yerle bir olmasını kemalettin tuğcu’ya ihale ettim.

maç bitince show tv’nin o zamanlar efsane olan logosu ve dık dıgıdık dık dıgıdık dık jingle’ını duydum. show tv logosundaki o’nun içi ise kıpkırmızı kızarınca şaşırdım çünkü daha önce o logoyu hiç bu kadar utanmış görmemiştim. daha sonra ise neden bu kadar utanç içinde olduğunu anladım.

ilk erotik film deneyimim de böylelikle başlamış oldu. eleven days eleven nights. film başladığında tam olarak ne olduğunu ve olacağını anlamadım ama daha sonra adam kadın tarafından eve hapsedilip bağlandığında işler benim için daha aydınlık bir hal aldı. ilk defa gördüğüm bu sahneler libido diye bir şey olduğunu ve bende bundan bolca bulunduğunu öğretti bana.

kadının adam üzerinde uyguladığı yöntemler, özellikle bal dök yala hijyeni aklımı karıştırdı. zira daha yarım saat kadar önce ben dilenci baba ile meşguldüm.

yaşım daha küçük olduğu için henüz nolan’dan habersizdim, zaten filmlerini de henüz çekmemişti. o yüzden dark night rises gibi bir durum hissetmedim bedenimde. ama zihinsel bir ereksiyon yaşadım elbette.

o gece yatağa girdiğimde yepyeni bir insandım. resmî olarak ilk erotik deneyimimi yaşamıştım. ertesi gün mahalle arkadaşlarıma anlatacağım harika bir hikayem vardı ve emindim ki yarın mahallenin yıldızı ben olacaktım. öyle de oldu zaten. bakir zihinli çocukların arasında tecrübeli bir womanizer’dım ben.

maç üç gün sonra kaldığı yerden devam etti ve deportivo kral kupasını kazandı. hala ispanya ligi izlemek benim için o cinsel deneyimi anımsatır. hele deportivo-valencia maçı varsa onbir gün onbir gece sürer etkisi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim