küçük kuzenim bir keresinde şakasına seni sevmiyorum demişti:
-sana çok kırıldım
-nasıl kırıldın ki. babama söyleyelim yapıştırsın bir kere arabamı kırmıştım hemen yaptı merak etme ...
sanırım yaşadığım en saf andı ...teşekkürler minik *
devamını gör...

sizi toplayıp miting yapsam kaçınız oy verirsiniz? 53 kişisiniz biriniz verir herhalde.
devamını gör...

eğitim konusunda nasıl sınıfta kaldığımızın bir örneğidir. önemli olanın nicelik değil, nitelik olduğunu anlamak lazım.
apartman dairelerinde, zengin semtlerde, halı kenarlarında, sulak yerlerde açmadıkları üniversite kalmadı. evet eğitimin yaygınlaşması ve ulaşılabilir olması çok iyi. ulaşılabilir olması demişken kyk ve özel yurt fiyatları, öğrenim kredisi ve öğrencilerin üzerinden geçinen , geçinmek zorunda kalan esnafı görmezden gelmeye devam.
her yıl binlerce öğretmen mezun olurken bunlardan çok azı mesleğini icra etme şansını elde ediyor. üniversite mezunları moto kurye olarak, servis elamanı olarak çalışıyorlar. çünkü daha mezun olur olmaz kredi ödemeye mecbur bırakılıyorlar. sonra 'gençler iş beğenmiyor'. efendim coğrafya okuduysam bu alanda çalışmak isterim, iktisat okuduysam bununla ilgili bir alanda. eğitimini aldığımız işi yapmak hakkımız. önemli olan kaç üniversite öğrencisini istidham ettiğimiz. kaç kişinin eğitimini aldığı alanda çalışıyor olduğu. kaç gencin gelecek kaygısı gütmeden eğitim alıp içinin rahat olduğu. umut tacirliği yapıp her yıl düzenledikleri kpss vb. sınavlarla öğrencilerin cepleri boşaltılıyor.
her yerde her ilde üniversite açmak tek başına yeterli değil maalesef.
devamını gör...

lotte'nin maalesef sözelci olduğunu anladığımız başlık.
devamını gör...

sınıfın arkasında öğrenciler okey çevirirken ders anlatmaya çalışan öğretmen gibidir kendisi. sözlükte dönen onca boş konuya kapılmayıp bilgi dolu başlıklarla ufkumuzu açmaktadır. en önde oturup öğretmeni dinleyen çalışkan öğrenci gibi zevkle okuyoruz tanımlarını.
devamını gör...

yoldaş düğününüze özel başlık sabitler,hepimiz birer tanım takarız.yavru yazarlar katılır aramıza.
devamını gör...

(bkz: üstüne de leblebi)

neden size sunulan firsatlari degerlendirmeyip illa herkes benimle ayni fikirde olsun kaygisi guduyorsunuz gercekten anlayamiyorum.

(bkz: başlıkları engelle)
(bkz: tanımları engelle)

gormek istemediginizi gormezsiniz boylece, use it.*
devamını gör...

modern devlet düşüncesinin yaratıcısı 16. yüzyıl düşünürü. gerçek bir hukukçu aynı zamanda bir filozof olmalıdır gibi şaşaalı * bir cümle kurabilmemize olanak tanıyan hukukçulardandır. reform hareketleri sırasında var olmuştur; düşünceleri de bu çerçevede anlaşılmalıdır. her düşünürünkinde olduğu gibi.

1576 yılında yayınladığı "devlet üzerine altı kitap" eseriyle egemenlik kavramını ve özelliklerini ilk kez açıklamıştır. bu açıklamayla birlikte batıda modernite düşüncesi kendini gösterir ve modern devlet'in tanımı yapılmış olur.

mutlaklık, süreklilik, devredilemezlik ve bölünemezlik. bodin için modern devletin özellikleri bu dördüdür. modern devlet dediğim şeye gelirsek:

bodin bir monarşi taraftarıdır. bir kral vardır ve o kral, tanrı'nın buyruğu altındadır. kral, burjuvazinin isteklerine göre ülkeyi yönetir. ancak yasaları kendisi çıkarır. yani yasalar tanrı ürünü değildir. ancak başta dediğim gibi o kral, tanrı'nın buyruğu altındadır. yani egemenlik ve yasa kavramları tanrı düşüncesinden bağımsız değildir bodin için. bu da bizi şu sonuca ulaştırıyor:

her ne kadar modern devlet bodin ile birlikte başlamıştır dediysek de, tanrı'dan bağımsız kalamadığı için yeterince modern de değildir. yeterince modern dediğimiz zaman karşımıza çıkan bir kişi var: thomas hobbes. kendi kendini övmeyi pek seven bir kimsedir. de cive adlı eseriyle birlikte kendisinin de zaten modern devlet teorisinin, devlet kuramının ilk mimarı olduğundan bahseder. bu bize niccolò di bernardo dei machiavelli'yi hatırlatıyor. o da kendisinin şeyleri ilk kez gerçek yönleriyle ele aldığını ve hayalden ayrıldığından bahsederdi...
devamını gör...

önemlidir ama gereksiz başlık açmak bence zararlıdır.

karma puan kasayım başlık açayım mantığı bence kötüdür.
devamını gör...

1995* ekim ayı, ktü'nün dev kampüsünün, muhteşem peyzajından geçip sınıfımı buldum. sonra ilk derste gördüğüm matematik ile off oldum. meslek lisesi çıkışlı olduğuma uyandım. baktım anlamıyorum başladım arkadaş edinip gezmeye. güzel bir başlangıçtı.
devamını gör...

bir de aktif yazarları kontrol edip "bak bu bugün de uyumadı hala, akşam yatmak bilmezler sabah kalkmak bilmezler"diye serzeniş versiyonu var.analık mode on.
devamını gör...

kadın olmak hem istenilen hem de nefret edilen olmaktır.

uzun zamandır üstüne düşündüğüm bir konudan bahsetmek istiyorum. aşağıda bahsedilen her olay yaşanmıştır. kurgudan uzak bir anlatı olacaktır. ve özellikle isyan, acı, hüzün, kırgınlık kelimelerinin etrafında gelişecektir. türkiye'de yaşayan ve başlarına gelen her şeyin sebebinin bir erkeğin onlar üzerinde bir hayale sahip olduklarında gerçekleştirebileceklerine inanmaları olmaktadır.

ilk olarak yaşanmışlıklara kendi başımdan geçen bir olayla başlamak istiyorum.

daha 17 yaşımdayken bir gün kapı çaldı. kapıyı çalan karşı komşumuzun oğlu idi. 7 yaşındayken taşındığımız apartmanda 10 yıldır abi dediğim insan vardı karşımda. ütüleri bozulmuş bizimkini istiyormuş. abi dedim sen git ben bulup getireyim. bu arada kendisi evliydi ama o sürede anne-babası ile aynı evde eşi ve çok sevdiğim minik kızı ile birlikte yaşamaya devam ediyordu.
arkadaşlarım vardı evde, birlikte 4 kız takılıyorduk. neyse ütüyü buldum. kapı açıktı içeri girdim. abi dedim getirdim nereye bırakayım. odadayım getiriversene dedi. tamam dedim. ütü masasının üzerine bıraktım. "nasılsın?" dedi. "iyiyim abi kızlar var takılıyoruz işte." dedim. birden ne olduğunu anlamadım beni kendine çekti, öpmeye kalktı. aynı anda itip "ne yapıyorsun sen be!" deyip bağırdım ve koşarak eve geçtim.
dünyam alt üst olmuştu. arkadaşlarıma ben bir duş alayım deyip koşup banyoya girdim. kafam allak bullak olmuştu. ne yapacaktım, bunu kime anlatacaktım. gözümden yaşlar aka aka uzunca bir süre suyun altında kaldım. babama anlatsam, ne yapacağını kestiremiyordum. çok sevdiğim eşine, anlatsam minicik bebeği ile kocasının ne kadar soysuz olduğunu öğrenecekti. hem tabii ki elalem ne der (!) mevzusu vardı. ama kendime de yediremiyordum; abi dediğim, kardeşinle ilkokul boyunca aynı sırayı paylaştığım defalarca evlerinde kaldığım insan bana bunu nasıl yapardı. evli olmasını falan geçtim, canı çekti diye beni öpmeye nasıl kalkardı. duştan çıktım, hiçbir şey olmamış gibi klora alerjim var, gözlerim ondan kırmızı diyerek güne devam ettim. aynı akşam annemlere üniversite sınavına hazırlanmak için bir süre dedemlerde kalmak istiyorum, sessiz sakin bir ortam daha iyi gelecek bana dedim. iki ay evde kalmadım. kendi evime giderken karşılaşmamak için iki ay kapıları kontrol edip geçtim. sonrasında üniversiteye gittim neyse ki o ara kendi evine çıkmıştı da bunca senede yalnızca birkaç kez gördüm. ve aradan geçen 18 yıldan sonra da hala yüzüne bile bakmam.

bir sonraki öyküm bir öğrencimin başından geçti. ona burada "leyl" diyelim. hayatını karanlıklar içinde geçirmek zorunda kalan bir çocuk olduğu için.
ilk öğretmenlik yılımda van'da görev yaparken okulun en sorunlu öğrencisi idi leyl. beline kadar olan uzun saçlarını sıkıca örer, gömleğinin içine saklardı. okul kapısından çıkınca sigarasını yakar, ağzından küfür de eksik olmazdı. öğretmeninden öğrencisine herkese sataşır, sürekli arıza çıkarırdı. ben bu durumu ailesi tarafından çok değer görmemesine bağladığım için ona biraz daha itina yaklaştım. aradan geçen birkaç ay sonra leyl'in ara ara sohbet ettiği en azından saygılı davrandığı biri olmuştum. türk olduğum halde, artık beni sevdiğini söylüyordu. bu arada kendisi biraz örgütün tesiri altında kalmış bir çocuktu. dağa çıkmak benim kurtuluşum olacak şeklinde söylemleri vardı. çok uzatmayalım bir yıl sonra artık ben onun için güvenilir alan olmuştum. bu arada leyl de saçlarını benim gibi kısacık kestirmişti. hatta onunki biraz daha kısaydı, dikiyordu falan. saçlardan çıktı konu. dedim ki iyi olmuş, ne o sımsıkı bağlayıp saklıyordun, şimdi kendi tarzın oldu dedim. hocam dedi bilmedikleriniz var. dedim anlat.
"babam öldü benim, annemi bir başına kalmasın diye amcamın ikinci karısı yaptılar. evde bir sürü erkek var. beni kız gibi görmemeleri lazım. yoksa beni de annem gibi onlardan biri ile evlendirirler." sarıldım kızıma, içime akıttım göz yaşlarımı. sen her halinle güzelsin ve bu cesaret ile seni kimse üzemez, dedim. dedim ama üzdüler mi leyl'i mi ne oldu, hiç öğrenemedim.

bir sonraki hikaye yine bir öğrencimin başından geçti. ona da" özlem"diyelim. hayatının her anında sevgiye özlem duyduğunu söylediği için. özlem hayata bir sıfır mağlup başlayanlardan. annesi bir hayat kadını, babası ise başkası ile evli. yani o gayrimeşru bir çocuk. doğunca annesi, babasının kapısına bırakmış "al bunu, ne yapıyorsan yap!" diyerek. babasının karısı evinde istememiş. baba da kendi babasına, yani özlem'i dedesine bırakmış. dede büyütmüş. bir gün okulda sinir krizi geçirdi. sonradan öğrendik ki dedesi özlem'i taciz ediyormuş bir süredir. işlemler başlatıldı. özlem bu sefer annesine verildi. sonra da 18 yaşına girer girmez evlendi.

bu öyküde üniversiteden bir arkadaşımın yaşadığı bir trajedi. ona da zulüm diyelim. daha 19 yaşındayken bir sevgilisi vardı. bir gün gelip dedi ki başıma bir şey geldi. sevgilimle bir şeyler yaşıyorduk sonra ben devam etmek istemedim ama durmadı. zorla bana sahip oldu.
ne denir? bırak o tecavüzcüyü, diyemedim. ne yapmalıyım, dedi. ayrılmalısın, dedim. ama bu saatten sonra kimse benimle birlikte olmaz. küçük bir yerde yaşıyoruz ikimiz de, duyulursa çok kötü olur, ailem yıkılır, bunları onlara yapamam, hem beni de seviyor dedi. ben sustum. çünkü henüz bu konulara ses çıkarabilecek olgunluğa erişmemiştik ikimizde. o kaderine boyun eğdi. eskiden sevdiği tecavüzcüsü ile uzun bir süre sevgili olmaya devam etti. sonra büyüdük. ve arkadaşım sürekli arka planda "artık benimle birlikte oldun, seni başka kimse istemez, duyulursa rezil olursun!" cümlelerine bir s*tir çekip yoluna devam etti. sonra tüm hikayeyi bilen ve ona aşık olan bir adamla evlendi.
devamını gör...

bir deli bir kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu resmi hayal ediniz işte tam olarak böyle hissediyorum. cıvıl cıvıl.
devamını gör...

iron maiden adında kuru temizlemeci vardı sanırım. dükkanın tabelası da grubun simgesiydi.
devamını gör...

piramit metinlerinden sonra en eski ikinci dini metin olarak kabul edilen destansı bir şiirdir.
devamını gör...

insanda ıssız bucaksız çöllerde gün batımında, sırtında rüzgarla süzülen bir şalla kendini rüzgara kaptırmış bir vaziyette yürüme isteği uyandıran sting parçası.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1)dünya düz değil
2) bill gates sizi çip takacak kadar önemsemiyor. zaten çiplisiniz (cep telefonları)
3) aşılar sağlıklıdır otizm yapmaz aidin salih kitapları okuyup birkaç tane psudeo scince makale ile lobilerin ve rothschild'lerin büyük oyununu çözüp aydınlanamazsınız. o doktorlar ve bilim insanları salak değil.
4) evrim bir gerçektir. siz çürütemezsiniz ama belki bir gün bilim insanları çürütür. araformlar sahte değil gerçekten de var.
5) istanbul sözleşmesini ve lgbti+ insanları büyük lobiler ve amerikan ateist satanist masonlar fonlamıyor.
bütün dünyanın sizinle uğraştığını düşünmek, kendini çok önemsemek şizofreni belirtisidir. dikkatli olunuz
devamını gör...

afro amerikalıları konu eden resimler yapan ressam annie lee bu resimde kendisini çizmiş. ismi gibi, pazartesi sabahları içine düştüğümüz durumu yansıtmış.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim