öne çıkanlar | diğer yorumlar

bir hermann hesse romanı, orijinal adı der steppenwolf'tur. kitapta başkarakter harry haller ve onun bölünmüş olduğunu düşündüğü kişiliği anlatılır. karakterimizin bir yanı insancıl ve topluma uygun iken öbür yanı yalnız ve her şeye eleştirel bakar. kişiliğinin bu iki ucu sürekli bir savaş içerisindedir. nefis bir kitaptır, özellikle kendilerinde de bu durumu gözlemleyen okurlar için.
devamını gör...
okuduğum romanlar arasında bir yönüyle bana en tuhaf gelen eserlerden biridir. öncelikle bu kısmına dair bir şeyler söylemek istiyorum. kitap benim için okunması zor ve ağır ilerler bir şekilde başladı. diyalogsuz, uzun felsefi ve düşünsel cümlelerle bezeli bir giriş kısmıydı bu. dolayısıyla kitabın monoton bir şekilde ilerleyeceğini çok basit olaylar olacağını ve epeyce de sıkılacağımı düşünmüştüm açıkçası. ancak karakterimiz kitabın son kısmında birden sürreal bir ortama girince işlerin rengi değişti. kitap 200 sayfaya yakındı ancak ilk 100 hatta belki de 150 sayfasında bu kitabın içinden böyle gerçek üstü bir şey çıkacağını zannetmezdim. bu yönüyle kurgusu beni en çok şaşırtan romanların başında geldi. bu da biraz soru işaretleriyle kitabı bitirmeme neden oldu.

kitabın muhtevasına gelecek olursak*; romanda hesse, burjuva insanının, buna biraz entelektüel ve hayata belli bir perspektiften bakan insan da diyebiliriz esasen, işte bu insanın içinde yaşadığı toplumda içine sindiremediği, benimseyemediği, yapay bulduğu bazı şeylerden ötürü artık hiçbir şeyden zevk almayacak hale gelerek intihar etmeyi düşünecek duruma gelmesini, bu tür insanda biraz da kabahat bulmak suretiyle işliyor. işte bu insanın karşısına gülmeyi, yaşamayı öğretmek üzere bir başka karakter gönderiyor ve bu karakterle birlikte baş karakterimiz hayatta gözden kaçırdığı, daha önce hiç önem vermediği hatta tiksintiyle baktığı bazı şeyleri deneyimliyor. zaten bir yanıyla topluma karışmak isteyip bir yanıyla da o zoraki gülüşler, zoraki samimiyetler, zoraki dostluklar, zoraki ilişkiler nedeniyle tiksinti duyan iki ayrı ruh haline sahip ve aslında bu sebeple adı bozkırkurdu olan bu karakterimize bu yeni deneyimler de bir hayli tuhaf geliyor. onurlu, savaş karşıtı, kitleleri yönlendiren bir entelektüele, haysiyetsiz* hayat süren bir kadının rehberlik etmesi gibi bir durumu barındıran bu deneyimleme de yazın dünyasında pek rastlanan bir örnek olmasa gerek. bu deneyimlemenin nihayetinde ise aslında öleceği hatta kendisini öldüreceği en baştan belli olan karakterimiz bir oyun sonrasında yaşamak cezasına çarptırılıyor* ve hesse tüm bu sürreal ortamda aslında başlarda alt metinle* vermek istediği mesajı açık bir şekilde okurun yüzüne çarpmış oluyor - bu mesajı herkes farklı şekilde algılayabileceği için kitabı okuyacakların bakışına bırakalım-. doğrusu kendini öldürdü mü öldürmedi mi asla bilmediğim karakterin -bu kısım bence hesseye göre hiç önemli değildi- tüm bu devinimleri arasında savaşa, intihara, müziğe, sanata, sanatçıya, insanın iç dünyasına, arayışına, çıkmazlarına, ikilemlerine ve ikiyüzlülüklerine dair birçok doneyi de buluyor insan.

her birimizin içinde bir şekilde belli bir zaman hissettiği bu duygu durumlarını barındırması nedeniyle de özellikle ilk kısmına sebat edip bir şekilde okuyacak okurlar için birçok sorgulamaya gebe bir roman. zira iyi veya kötü bizler de yaptığımız bazı şeyleri arada zoraki yapıyor, kendimizden bazı şeyleri yaptığımız için tiksinti duyuyor, yerimizi yadırgıyoruz. dolayısıyla bu kitap bir orta sınıf, burjuva veya entelektüel kimliğe sahip insanların sahip olduğu bunalımları değil bence her türlü insanın bir şekilde içine girebileceği bir ruh halinden enstantaneler sunuyor. bu da okurlarına çok şey vaat ediyor elbette. şurda #2130945 kitapta intihara dair cümlelerden bir kısmını paylaştığım tanımı da ilgilisi için bırakıyorum.
devamını gör...
herman hesse ile anlaşamayacağımı düşündüren kitap.
kitabın konusu çok güzel, ilginç bir karakter üzerinde ilerliyor. fakat bende ilerlemedi. okurken çok zorlandım, hiç keyif alamadım. zar zor bitirdim. nedenini ise tam anlayamadım. baktığımızda hikaye, durumlar, anlatılar, düşünceler çok güzel ama hepsi bir araya geldiğinde bir türlü kendini okutmayan bir metin haline gelmiş bence.
yazarın diğer kitaplarını okumadım ama bu kitaptan sonra bekleme sırasında aşağı sıralara indi benim için maalesef. ben okumaya başlayınca sizi sıkmadan felsefesini yansıtan kitapları daha çok seviyorum.
devamını gör...
normal sözlük entel yazarlarının okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum, zaten entel olmayanları okumaz, okusa da ilk 60 sayfadan hiçbir şey anlamaz. ben zorlandım açıkçası, huzursuzluğun kitabından bile daha ağır bir dille karşılaştım kitabın ilk çeyreğinde. kitap entelektüel geçinen ve orta sınıf halkını hor gören insanlara yönelik bir eleştiri aslında. bu müzikte, kitapta ve filmde sürekli soylu bir hüzün ve uysal bir neşe arayan, hatta duygularında dahi hep kontrol sahibi olmaya çalışan, yüce bir düşünür bunu yapmaz edaları içinde sürekli mutluluğu es geçip yalnız başına ölümü bekleyen insanlara karşı oluşturulan bir deney odası. deney kitabı. siz de bir entelseniz ve hâlâ bu kitabı okumadıysanız, üstüne lucifer'ı falan hor görüyorsanız, buyrun sihirli tiyatroya. denek olmaya hazır mısınız?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim