köylülerin hiç de milletin efendisi olmaması
başlık "haksızsam haksızsın diyin" tarafından 23.02.2021 16:38 tarihinde açılmıştır.
1.
köylülerin ve anadolunun romantikleştirildiği gibi saf ve temiz olmamasından dolayı olması gerekendir.
devamını gör...
2.
kimse kimsenin efendisi değildir. bu söz sınıfsal ayrımın olduğu, vergi ile köylünün belinin büküldüğü, eşrafın köylüyü marabası olarak gördüğü sürecin sonrasında söylenmiştir. maksat eşitliğe vurgu yapmaktır.
devamını gör...
3.
ulu atatürk'ün köylüleri gaza getirmek için söylediği söylem.
devamını gör...
4.
allah’ın köylüsü benim efendim falan değildir. ben kendimin efendisiyim. kendi kendime buyuruyorum.
devamını gör...
5.
bu söz cumhuriyet döneminde köylüler kendini dışlanmış, işe yaramaz, hor görülmüş hissetmesin kendini milletten hissedip üretime, çiftçiliğe, hayvancılığa kısacası kalkınmaya yardımcı olsunlar diye söylenmiştir.
yoksa in cinin top oynadığı yerdeki adam nereye kimin efendisi olacak, peh! söyleyen zaten bunu biliyordu.
yoksa in cinin top oynadığı yerdeki adam nereye kimin efendisi olacak, peh! söyleyen zaten bunu biliyordu.
devamını gör...
6.
köylü milletin efendisi değil, pisliğin yoz yobazlığın her türlü dalaverenin, kadını insandan saymamanın timsali bunlar. bir avuç arazi için, üç tane çürük ağaç için öz kardeşini acımadan katleden güruh yine bunlar
devamını gör...
7.
(bkz: yaban)
devamını gör...
8.
bu köylü de zengini de insanı process üyesi olarak kayıt eder tekrar şube açtırır hatta manson family'e geçiş yaptırır.
allah korusun bu köylünün dengesizliğinden de cahil cesaretinden de zengin bozmuşluğundan da.
kafayı yiyeceğiz biz aradakiler olarak.
allah korusun bu köylünün dengesizliğinden de cahil cesaretinden de zengin bozmuşluğundan da.
kafayı yiyeceğiz biz aradakiler olarak.
devamını gör...
9.
google'a "köylü milletin efendisidir" ne demek yazınca ilk birkaç linke tıklayın bakalım bu söz neden söylenmiş. şehirli olmanın çok da menem bir şey olmadığının, köylerde dönen olayların şehirlerde yaşandığını görmek istemeyenler de farkında bence ama ego tatmin etmek daha önemli tabii. tarımla alakası olmayan, olmayacak olanları gıda krizine alalım lütfen. pek de uzak olmayan gelecekte tarımın ne kadar önemli olduğunu kafanıza vura vura anlatacaklar. o zaman üreticinin değerini anlayacaksınız. böyle şehirden köye, köyden şehire bok atmakla olmuyor bu işler. bir bütün olmayı beceremediğiniz sürece bu ülkede sefalete devam.
devamını gör...
10.
pazarda domatesi bugün yirmi liraya alırken baş bas bagiriyorsun. elli olduğunda bir daha konuşalım yiğidim.
devamını gör...
11.
vurgulanan asıl şeyin köy veya şehirde ikamet etmekle ilgili olmaması nedeniyle sürekli yanlış yorumlanan sözdür. ''köylülük'' denilen ve hem bugün yerilen, hem o gün yerilmiş ve gelecekte de pek muhtemelen yerilecek olan şey aslında bir davranış ve yaşayış motifi. bilinmeyen ve yabancı olana karşı merhametsiz ve bağnazca yaklaşım, cahilane ancak mutlak bir pragmatizm -yani herhangi bir şey kendi menfaatine biraz olsun uyacaksa toplumu ateşe atmaya hazır-, nepotizm -ancak bunun altında yatan da aslında kendi soyunu ileriye taşımak fikri değil, ileride bir gün işime yarar gibi yine ''köylü'' faydacılığı-, nobranlık, özensizlik, herhangi bir ''gündelikötesi'' konu (sanat, felsefe, bilim gibi yüksek konular) karşısında müthiş bir aşağılayıcılık ve lakaytlık, metanetten ve ciddiyetten nasibini almamışlık, patavatsızlık, kimi zaman kincilik, doymak bilmez bir oburluk... kısacası bugün köylülük derken aslında tüm bu sıfatları içerisinde sağaltan bir kavramı vurguluyoruz. elbette böyle bir kimse (medeni bir) milletin efendisi olamaz. ancak arkadaşlar da değinmiş, sürekli tüketen ve asla üretmeyen şımarık şehirlilerin de bu kavramlardan uzak bir yanı yok. aynı lümpenlik, aynı kendini bilmezlik, aynı snopluk şehirli dediğimiz şeyde de mevcut. kültürel ve entelektüel bir erozyon içerisinde ülkemiz. bu erozyon 20 yıldır da değil, belki yüzyıllardır mevcut. dolayısıyla değişmesi için belki 10 tane atatürk gerekiyor art arda...
eğer köyde yaşayıp serasını suladıktan sonra brecht okuyup güneşin batımını izleyecekse, tütün kullanım oranı tıpkı finlandiya gibi %5'lerin altına düşecekse, ulusal vücut kitle endeksimiz 21 olacaksa, kısacası lümpen takım taklavatın ''ot gibi mi yaşayacağız'' dediği yaşam stili benimsendiği takdirde köydeki yaşam bizim için aşağılanası değil egzotik olacaktır.
eğer köyde yaşayıp serasını suladıktan sonra brecht okuyup güneşin batımını izleyecekse, tütün kullanım oranı tıpkı finlandiya gibi %5'lerin altına düşecekse, ulusal vücut kitle endeksimiz 21 olacaksa, kısacası lümpen takım taklavatın ''ot gibi mi yaşayacağız'' dediği yaşam stili benimsendiği takdirde köydeki yaşam bizim için aşağılanası değil egzotik olacaktır.
devamını gör...