1.
yaa meltingin ukdelerine baktım, bu hariç hepsi öyle yabancı geldi ki( cahilliğim).dedim buna yazayım, arnella benden önce davranmış. teşekkürler iki güzel yazara da. ben bu kavramı aslında biliyormuşum da adını bilmiyormuşum. daha doğrusu hep travma diye isimlendirmişim. bir diğer adı da travmatik yasmış zaten. kayıpla başa çıkmanın, kabullenmenin zamanla işin içinden çıkılamaz duruma gelmesinden bahsediyor. bu kayıp sevdiğiniz birinin ölümü de olabilir ayrılık, boşanma ya da kendi öz benliğinizde ki yitirilen özel şeylerle de ilgili olabilir.
2011 senesinde ananemi kaybettiğimizde teyzemin bir süre birlikte yaşadıkları eve girememesi (ki bu süre 4 sene kadar sürdü) ve eşyalarına dokunmak hatta görmek dahi istememesi bu patalojik yasa bir örnek olabilir. kabul edilemeyen kayıp, yüzleşmekten ve tetikleyici her nesneden uzaklaşma. bu inkar oldukça yaşam kalitesi düşüyor, huzursuzluk, öfke hakim oluyor kişide.
ama benim kendi patalojik yasım ölümle gelmedi. içimde var olan gelecek planlarımı, aile kurma isteğimi, yaşam sevincimi öldürdüğüm zaman geldi. belki hala daha o travmanın hüküm sürdüğü bir bedende olabilirim. kötü haberi aldığım gün yediğim yemeği bile bir daha ağzıma almadığım, o dönem arkadaş dediğim insanları bir daha görmediğim, mezuniyetlerden nefret ettiğim bir insan olmuştum. ardından gelen depresyon, ölmek istemek (intiharı düşünmedim), kendine acıma, tiksinme, hepsi sürecin bir parçasıydı . kabul etmedikçe hırçınlaşma, insanlara karşı öfkelenme. ne zaman ki yavaş yavaş kabullendim ve hayatımı (çok geç kalkış olsam bile) yaşamaya devam etmeye başladım, o zaman yas sürecinden çıkmaya başlamıştım. allah inancı olan biri için kendimi çok şaşırttığım dönemdi, maalesef ki kayıpların çokluğu ve yaşanılanların ağırlığını kaldıramadığımdan sebep böyle bir döneme girmiştim. ne kadar olgunlaşsam da hayatın acımasızlığı karşısında çok güçlü olabileceğimi hala daha düşünmüyorum.
2011 senesinde ananemi kaybettiğimizde teyzemin bir süre birlikte yaşadıkları eve girememesi (ki bu süre 4 sene kadar sürdü) ve eşyalarına dokunmak hatta görmek dahi istememesi bu patalojik yasa bir örnek olabilir. kabul edilemeyen kayıp, yüzleşmekten ve tetikleyici her nesneden uzaklaşma. bu inkar oldukça yaşam kalitesi düşüyor, huzursuzluk, öfke hakim oluyor kişide.
ama benim kendi patalojik yasım ölümle gelmedi. içimde var olan gelecek planlarımı, aile kurma isteğimi, yaşam sevincimi öldürdüğüm zaman geldi. belki hala daha o travmanın hüküm sürdüğü bir bedende olabilirim. kötü haberi aldığım gün yediğim yemeği bile bir daha ağzıma almadığım, o dönem arkadaş dediğim insanları bir daha görmediğim, mezuniyetlerden nefret ettiğim bir insan olmuştum. ardından gelen depresyon, ölmek istemek (intiharı düşünmedim), kendine acıma, tiksinme, hepsi sürecin bir parçasıydı . kabul etmedikçe hırçınlaşma, insanlara karşı öfkelenme. ne zaman ki yavaş yavaş kabullendim ve hayatımı (çok geç kalkış olsam bile) yaşamaya devam etmeye başladım, o zaman yas sürecinden çıkmaya başlamıştım. allah inancı olan biri için kendimi çok şaşırttığım dönemdi, maalesef ki kayıpların çokluğu ve yaşanılanların ağırlığını kaldıramadığımdan sebep böyle bir döneme girmiştim. ne kadar olgunlaşsam da hayatın acımasızlığı karşısında çok güçlü olabileceğimi hala daha düşünmüyorum.
devamını gör...
2.
yas türlerinden biri olup kaybın süresi 6 ayı geçtiği halde kişinin sosyal hayata hâlâ adapte olamaması olarak kısaca tanımlanır.
"patolojik yas;
yas tutmanın artık ilerlemeden bir noktada kalıp sürekli yas tutma halini almasıdır."
kaynak
"patolojik yas;
yas tutmanın artık ilerlemeden bir noktada kalıp sürekli yas tutma halini almasıdır."
kaynak
devamını gör...
3.
dayım yirmi küsur yıldır yengemin mezarına en az günaşırı gidiyor. patolojik bence
devamını gör...