ilk duyduğumda beni çok şaşırtan bir evren.

okuyamaya başlamadan sizi uyarmak istiyorum. bu tanım çok ama çok uzun bir tanım.

birinci yazı:

--- alıntı ---

“buraya bakın, çünkü bugün sizlere pixar teorisi’nin özetini geçeceğim.”

"bir süre önce sizlere bu teorinin yaratıcısı olan eleştirmen jon negroni'den bahsetmiştim. kendisi farklı zaman dilimlerinde geçen bütün pixar filmlerinin birbiriyle bağlantılı olduğunu ve aslında tek bir hikâye oluşturduğunu söylüyor.

"negroni'nin teorisine göre bütün filmler aynı evrende geçiyor ve her bir karakterin eylemi, bir başka filmde etkisini gösteriyor. ama eğer hâlâ filmlerin bağlantılı olduklarını düşünmüyorsanız, teoriyi biraz daha detaylı anlatalım. bu sizi şaşırtabilir."

"eğer bütün filmler aynı evrende geçiyorsa, bu demek oluyor ki farklı zaman dilimlerinde yer alıyorlar. yani bu durumda her şeyin başlangıcı, tarih öncesi zamanda geçen 'the good dinosaur' filmi oluyor."

"filmde hayvan zekâsının ilk izlerini, yani dinozorları görüyoruz. bu önemli bir nokta çünkü gelecekte insanlar, hayvanlar ve makineler arasında bir savaş gerçekleşecek. bu savaşı aslında filmlerde birçok kez gördük ama hiç farkına varamadık."

"şimdi birkaç milyon yıl ileri gidelim, 10. yüzyıl iskoçya'sına. kronolojik sıralamamızdaki bir sonraki film 'brave'. filmde ana karakterimiz merida, problemlerini çözmek için sihir kullanıyor ve annesini yanlışlıkla bir ayıya dönüştürüyor."

"brave filminde hayvanları ve objelerin insan gibi davranmaya başladıklarını görüyoruz. merida'ya sihri veren kişinin de bir cadı olduğunu öğreniyoruz. cadının dükkanının içerisinde birçok ilgi çekici eşya olduğunu görebilirsiniz. ayrıca kendisi, sihirli kapılar aracılığıyla sürekli kaybolup geri geliyor, ancak buna daha sonra geleceğiz."

"teoriye göre brave, tüm pixar evreninin menşei kabul ediliyor çünkü içinde 2 önemli şey barındırıyor: 1. hayvanların insanlar gibi davranmaya başlaması, 2. eşyaların/makinelerin insanlar gibi davranmaya başlaması.bu iki şeyi unutmayın çünkü büyük önem taşıyorlar. şimdi ise zamanda daha da ileriye, 1950 yılına gidelim."

"the ıncredibles filminde, insanların süper güçler sayesinde üstün ırka evrilmiş olduğunu görüyoruz. insan ırkı ile karşı karşıya gelebilecek kimse yok gibi görünüyor ancak işler böyle değil."

"filmdeki kötü karakterimiz buddy, süper güçlere sahip insanların topladığı ilgiyi kıskanıyor ve onları yok edecek makineler yaratmaya başlıyor. her denemesinde daha iyi bir robot geliştiriyor ancak bir noktadan sonra geliştirdiği robotlardan biri kendi bilincine kavuşup onu yok etmeye çalışıyor."

"the ıncredibles 2'deki kötü karakterimiz evelyn deavor, insanların teknoloji ile kafayı bozduğunu ve bu sayede kolayca kontrol edilebildiklerini anlatıyor. yani özetlersek, the ıncredibles 1 ve 2'de tehlikeli bir yapay zekâ ile karşı karşıya kalıyoruz."

"insanlara karşı isyan çıkaran makinelerin arkasındaki şeyin yapay zekâ olduğunu bu sayede anlamış oluyoruz. bunu 1994 ve 1996'da geçen toy story ve toy story 2 filmlerinde görebiliyoruz. peki bu yapay zekânın arkasında kim var?"

"yapay zekânın arkasındaki oluşum, gelecek savaşta önemli rol oynayacak olan buy'n large şirketi. hatta toy story filminde buzz lightyear karakterinin pillerinde bu markayı görebilirsiniz."

"toy story'nin hikayesi, insanların ve makinelerin arasındaki ilişkinin nasıl kötüye gitmeye başladığını anlattığı için önemli bir yere sahip. size bu savaşın hayvanları da içerdiğini söylediğimi hatırlıyor musunuz? finding nemo ve finding dory'de bu savaşın başlangıcını izliyoruz."

"o iki filmde hayvanların ne kadar zeki olduklarını, ancak insanların bundan bihaber olduğunu görüyoruz. bu durum 2007 yılında, paris'de değişecek ve herkes bir farenin aşçılık yeteneklerine şahit olacak."

hayvanlar alemi bu önemli adımı attığı sırada, insanlık ise çeşitli keşifler gerçekleştiriyordu. bunlardan bir tanesini ınside out filminde görebilirsiniz. riley filmde ana karakterimiz, riley andersen isimli küçük bir kız."

"bu filmde insanların, onlara enerji veren belirli duygular tarafından yönetildiğini görüyoruz. çocukken mutluluk duygusu çok güçlü, tabii korku da öyle. yetişkinlik döneminde ise bu duygular daha dengeli. filmde ayrıca riley'nin onu unutması sebebiyle ortadan kaybolan bing bong'u da görüyoruz."

"aynı şey coco filminde de gerçekleşiyor, ölen birini kimse hatırlamadığı zaman o kişi tamamen yok oluyor. şimdi ise ratatouille'e geri dönelim, insanların hayvanların zekasını keşfettiği yere. hayvanlar o kadar zekiler ki, insanlardan daha iyi bir toplum yapısı kurabiliyorlar."

"aynı şey coco filminde de gerçekleşiyor, ölen birini kimse hatırlamadığı zaman o kişi tamamen yok oluyor. şimdi ise ratatouille'e geri dönelim, insanların hayvanların zekasını keşfettiği yere. hayvanlar o kadar zekiler ki, insanlardan daha iyi bir toplum yapısı kurabiliyorlar."

"filmin sonunda farelerin bir araya gelerek şef skinner'ı yakaladığını ve restoranı yönetmeye başladıklarını görüyoruz. ancak skinner'ın hayvanların zekâsı hakkındaki gerçeğe vakıf olduğunu unutmayalım. kendisi bu bilgi ile ne yaptı? muhtemelen evrendeki başka bir kötü karakter ile paylaştı."

"up filmindeki charles f. muntz karakterinden bahsediyorum. kendisi hayvanların zekâsından haberdar olan ve onları anlayabilmek için tasma şeklinde bir cihaz geliştiren bir kötü adam. filmde yıllar geçiyor ve mr.fredricksen'in evini büyük bir şirket satın almak istiyor. peki bu şirket kim dersiniz?"

"buy'n large! o dönemin en büyük şirketlerinden biri. up filminin sonunda da bu hayvanların tasmaları istedikleri gibi kullanabilecekleri şekilde serbest bırakıldıklarını görüyoruz."

toy story 3 ve up filmlerinin aynı zaman diliminde geçtiğini, andy'nin odasındaki carl ve ellie'nin imzaladığı kartpostaldan biliyoruz. şimdi de insanların makinelere karşı olan savaşı kaybettiği zamana gidelim.

"toy story filmlerinde oyuncakların artık bizden sıkıldıklarını görüyoruz. ilk filmde sid, isyan çıkarılana dek sahibi adına diğer oyuncaklara zulüm ediyor. ikincisinde ise jessie onu terk eden sahibine karşı kin besliyor. ve üçünsünde ise lotso aynı sebeplerden dolayı insanlardan nefret ediyor."

"oyuncakların yapay zekâlarının arkasındaki buy'n large şirketini ve hayvanların da makinelerle birlikte artık insanlardan sıkıldığını hatırlayalım. bu şekilde bir savaş başlıyor ve artık süper kahramanlar, the ıncredibles filminde ortadan kayboldukları için insanlar avantajsız konuma düşüyor."


"insanlığın geri kalanı, wall-e filminde görülen axion isimli gemiyle kaçıyor, ancak oraya daha sonra geleceğiz. şimdilik makinalar dünya'yı kontrol ediyor ve gittikçe daha zeki bir hale geliyorlar. yıl 2110 ve cars filmine geliyoruz."

"cars 2 filminde arabaların dünyayı gezdiğini fark ettiniz mi? italya'ya, londra'ya, tokyo'ya ve paris'e gidiyorlar. çünkü insanların terk etmek zorunda kaldıkları dünyada bir habitat kurmaya başlıyorlar, makinelerin yönettiği bir dünya..."

"ayrıca cars 2'de makinelerin gezegenin kontrolünü kaybettiğini görüyoruz. bir enerji krizi yaşanıyor ve bu sebeple makinelerin 'soyu tükeniyor'."

"makineler ve insanlar dünya'yı çok fazla kirletti ve sonunda yaşanılamaz bir hâle getirdi. dünya'da hâlâ güneş enerjisi kullanarak çalışmaya devam eden sıradan makineler bulunuyordu ancak yüzyıllar geçtiğinde hepsi doğal olarak çalışmayı durdurmuştu, wall-e hariç."

"wall-e, meraklı ve arkadaş canlısı bir robot. eski filmler aracılığıyla wall-e, bir zamanlar insanlar, robotlar ve hayvanların bir arada barış içerisinde yaşadığını fark ediyor."

"dünya'da hayatta kalmayı başaran tek canlılar böcekler oluyor. filmin sonunda wall-e ve eva'nın insanların dünya'ya geri dönmelerini sağladıklarını ve bir fidan ektiklerini görüyoruz. emeği geçenler kısmında ise 2805 yılını, bu fidanın ağaca dönüşmüş halini görüyoruz."

"bu ağaç, çok fazla bulunmaması sebebiyle insan görmediğimiz antz filmindeki ağacın neredeyse aynısı."

"belki de dünya'nın çok kirlenmiş olması, insanların mutasyona uğramalarına sebep olmuştu. yüzyıllar geçtiği için dünya nüfusunu oluşturan canlılar (makineler, hayvanlar ve insanlar) birbirlerine evrilmişti. burada da karşımıza monsters, ınc. çıkıyor."

"bu filmde hayvan özelliklerine sahip olan ancak insan davranışları sergileyen oluşumlar görüyoruz, bir başka deyişle evrimin gelecek halkasını. bu oluşumlar, önceki nesillerin hatalarından ders çıkardı ve dünya'yı kirletmeyecek enerji kaynakları kullanmaya başladı. kapılardan geçerken de bu enerjiyi elde ettiler."

"ama bu kapılar insanların dünyasına bağlı değil mi?' diye sorabilirsiniz, bu yanlış. kapılar oluşumları geçmişe, insanların hüküm sürdüğü döneme gönderiyor. ınside out filminde duyguların enerji kaynağı olarak kullanıldığını hatırlıyor musunuz?"

"bu şekilde canavarlar, korku duygusu sayesinde inanılmaz bir enerji elde ediyor. ancak küçük bir kız çocuğunun yanlışlıkla geleceğe gitmesi ve mutluluk duygusunun onlara daha fazla enerji verdiğini keşfetmesiyle her şey değişiyor."

"nihayetinde sulley ile sıkı arkadaşlık bağı kuran küçük kız boo, kendi zaman dilimine dönüyor ve son sahnede 'kediciğiyle' bir araya geliyor. ancak sulley, onu tekrar göremeyeceğini biliyor çünkü öbür türlü geleceği değiştirmesi gerekecek. yani bu sahne, aslında onların elveda sahnesi."

"ancak boo büyüyor, arkadaşına ne olduğunu merak ediyor ve onu tekrar görme fikrine saplantılı hale geliyor. kapıların bu olayın anahtarı olduğunu fark ediyor ve zamanda yolculuk eden bir cadı oluveriyor. brave'deki cadımız boo."

"brave'deki cadı bu yüzden sürekli kapıları kullanarak kaybolup geri geliyordu. artı olarak dükkanında gelecekten eşyalar bulunuyor. ancak teorinin doğruluğunu kanıtlayan en önemli şey..."

"yaşlı cadının dükkanındaki bir tahta parçası üzerine sulley'i kazımış olması."

"boo, hayatını en sevdiği arkadaşını, kediciğini bulmaya adıyor ve onu bulma umuduyla sürekli zamanda yolculuk ediyor.

kaynak:

www.webtekno.com/pixar-evre...

--- alıntı ---

2. yazı:

--- alıntı ---

pixar’ın anlattığı en erken dönem hikayesi olan brave, ortaçağ iskoçya’sında geçiyor. pixar teorisi’nin mihenk taşlarından olan hayvanların insan gibi davranarak kimliklenmesi durumunu ilk kez merida’nın sihri (şu küçük uçan hayaletimsi yaratıklar) keşfetmesi ve bunun sonucunda annesinin ayıya dönmesiyle görmüş oluyoruz. büyüyü yapan yaşlı kadının dükkanında sadece hayvanların değil, bütün eşyaların hareket edebildiğini ve film devam ettikçe bu yaşlı kadının her kapı geçişinde kaybolduğunu görüyoruz. bu noktada bu cadıyı başka bir pixar filminden tanıyacağınızı belirtmemiz gerekiyor! çok kıyak değil mi?

yüzyıllar sonra, brave zamanında denenen büyüler sonucu hayvana dönen insanlar hayvanlar arasında yeni bir populasyon oluşturuyor, bu sırada teknolojinin de gelişmesiyle süper kahramanlar ortaya çıkıyor ve her pixar filminde görmeye alıştığımız insan, hayvan ve makineler arasındaki savaş anlatılmaya başlanıyor.

the ıncredibles ile ilk süper kahramanlar doğdu (1950 – 1960)

süper kahramanlar dünyada varlıklarını gizleyerek korudular, ta ki 60’lara kadar. the ıncredibles’taki syndrome’u hatırlar mısınız? syndrome olmadan önce de özenti bir kahraman olan buddy, süper güçleri olan insanların ölümünü getirecek iki tehdit yarattı; kendi kendine hizmet edebilen yapay zeka “omnidroid”ler ve sıfır noktası enerjisi (zero point energy). bu iki icat, makinelerin insanları ilk kez tehdit olarak gördükleri an olarak pixar evreninde önemli bir nokta olarak karşımıza çıkıyor.

bu enerjiyle kimin ne yaptığı ise çok hoşunuza gidecek ve teorimizin bir sonraki noktası olacak; dalga boylarında gezen göze görünmez bir enerji çeşidi olan sıfır noktası enerjisi’ni “oyuncaklar” emmeye başlıyor ve insan sevgisiyle harmanladıkları güçlerini bu enerjiden elde ediyorlar. bu da bizi bir sonraki adımımıza, yani oyuncak hikayesi’ne (toy story) götürüyor.

toy story ile enerji aktarımı oyuncaklara geçti (1997 – 1998)

oyuncakların hayat bulduğunun ilk işaretlerini görmeyi syndrome’un (the ıncredibles) teknolojik kahramanlıklarına borçlu olduğumuzu söylemiştik. duygusal nesneler olan oyuncaklar insan sevgisinin onları hayatta tutacak bir güç formu olduğunu öğrenerek can buldular. toy story’deki oyuncaklar ise sahiplerinden uzaklaştırıldıklarında başlarına neler geldiğini gördüğümüz bir dizi canlı oyuncağın hikayesi.

toy story 2 ile oyuncaklar dünyasında daha derinlere daldık(1999)

oyuncak hikayesi’nin devam filminde oyuncakların insanlardan izole edildiklerinde bunun onlar için tehlikeli bir durum olduğunu öğreniyoruz. bu filmde, cansız nesnelerin hayata geliş amaçlarını sorguladıklarını görme fırsatı buluyoruz. bu varoluşçu sıkıntıya örnek olarak jesse’nin sahibi emily’ye onu terk etmesinden doğan kırgınlığını gösterebiliriz.

finding nemo ile insan hayvan çatışmasının temellerine indik(2003)

pixar teorisi’nin çıkış noktası olan hayvanların kişilik kazanması olgusunu belki de en bastıra bastıra söylenen haliyle görebileceğimiz film finding nemo (kayıp balık nemo). okyanusta, denizin derinliklerinde çok gelişmiş bir su altı dünyasıyla karşı karşıyayız. insanların çevreyi kirlettiğini ve hayvanlar üzerinde deneyler yaptığını öğreniyoruz. dory üzerinde deney yapılan balıklardan biridir ve bu yüzden çok unutkandır. çevreyi kirlettikleri ve balıkları yakalayıp hapsettikleri için insanlara karşı bir kızgınlık oluşur. bu birçok filmin konusunun temelini oluşturacak mevzu zira pixar’ın monsters, cars, wall-e gibi filmlerinde neden hiç insan olmadığı bu ayrıntıda gizli.

ratatouille (2007)

ratatouille filminde hayvanların insanlar gibi davranışlar sergilemeye başladıklarını görüyoruz. hepsinin değil ama bazılarının ki bu da bizi brave filminde büyü sonucu hayvana dönen insanlara götürüyor. remy’nin zamanında bir insan olduğunu ve büyüyle hayvana dönüştüğünü de bu noktada rahatlıkla söyleyebiliriz. filmde remy yemek yapmak istiyor, kısa süre sonra bir grup insanla birleşip kendini gösteriyor ve antagonist’i şef skinner kayboluyor. sizce nereye gidiyor? hayvanların insanlar gibi hareket ettiğini ve bazı görevleri onlardan daha iyi yerine getirdiklerinin bilgisiyle ne yapıyor? bu nokta bizi up filmine getiriyor ama zaman çizelgemizde sırada toy story 3 var.

toy story 3 (2010)

bakın en üstteki görsel, buzz lightyear’ın pili, bnl şirketine ait.

üç yıl içinde oyuncaklar dünyasında çok şey değişir. oyuncaklar fiziksel ve duygusal olarak insanların suistimalinden sıkılırlar. ayı lotso insanlığa karşı harekete öncülük eder. kendi türünü korumaya karar vermiştir.

bunu yaparken de bir çocuk yuvasında, orada sanki komün sistemi gibi yaşayan oyuncaklar varmış ve bir de babaları gibi onları koruyan bir oyuncak ayı varmış gibi davranmayı ihmal etmez. woody ve arkadaşları bu çocuk yuvasına gittiklerinde komün sistemine mensup oyuncakların başındakiler sahipsiz oldukları için özgür olduklarına dair uzun bir nutuk çekerler.

bunu duyan woody takımı diğerleriyle beraber yaşamaya başlar. ama esas oğlan woody, masaya yumruğunu koyar ve “bakın” der, “hepimizin ayakları altında andy’nin adı yazıyor. biz ona aidiz. orada bi evimiz ve kurallarımız var. hadi köyümüze geri dönelim.” komün içinde yaşamaya devam ederlerken bir bakarlar ki, orası da zaten kötü komünizmmiş. o baba ayıcık bi diktatörmüş adeta. böylece pişman olurlar ve eve geri dönmeye çalışırlar.

film bu noktada pixar teorisi’nden bağımsız olarak bu tarz sosyalist gruplaşmaların hiçbir zaman organik olmadığını, her zaman arkasında bir kontrolün olduğunu ve asıl özgürlüğün sahiplerinizin sizi yumuşak yumuşak manipüle ettiği kapitalist dünyadır tarzı bir yere bağlanır. bunu da araya sokalım ?

up (2011 – 2016)

filmde hayvanların insanlar gibi düşünebildiğini bilen ve köpeklerin düşüncelerini konuşarak iletmelerini sağlayan aletler yapan charles muntz isimli bir karakterle karşılaşıyoruz. kontrol ettiği köpeklerden başta dug olmak üzere birçok köpek charles’a başkaldırır ve bunun sonucunda hayvanlar ve insanlar arasında yavaş yavaş ilerleyen bir savaş başlar. çünkü insanlar hayvanların daha çok güçlenmeye başladığını fark ediyor.

pixar evrenindeki insanlar up filmindeki carl’ın çalıştığı şirket buy-n-large (bnl) gibi her şeyi yönetmek isteyen diktatörlük idealizmiyle şahlanmış, çevreyi umursamayan insanlar. filmde gördüğümüz bnl’in tarihi isimli reklamda şirketin hükümeti bile ele geçirdiğini görüyoruz. bir diğer ilginç nokta, toy story 3 filminde buzz lightyear’ı çalıştırmak için gereken pillerin de bnl yapımı olması. kayıp balık nemo filminde de bu şirketin yaptıkları insanlarla hayvanlar arasındaki uçurumun gittikçe açılmasına sebep oluyor.

cars (2100)

bu noktaya kadar hayvanlar kısmını hallettik. şimdi biraz da makineler kısmına bakalım. işin the ıncredibles kısmını ve buddy’nin sadece teknoloji ile ürettiği bir makinenin zamanla insanlara karşı gelmeye başlamasını ve şehri yıkmaya çalışmasına değinmiştik. kısaca makineler, insanları kullanarak kendilerini geliştirmek istiyor ve bu kirliliğe yol açıyor. kirliliği istemeyen hayvanlar ile makineler arası bir zıtlık başlıyor. cars (arabalar) filmi ise bu zıtlığı makinelerin kazandığının canlı başlı filmli bir kanıtı. makineler kazandı ama, hayvanlarla insanlara n’oldu ve ele geçirilen dünya gerçekten bizim dünyamız mı? bu sorunun cevabını bize cars 2 veriyor.

cars 2 (2100)

makinelerin avrupa ve japonya’ya gittiğini görüyoruz. yani ele geçirilen dünya gerçekten de bizim dünyamız. ancak makinelerin çalışabilmesi için de insanlar gerekli. wall-e filminde bnl şirketinin insanları, dünyanın kirliliğini düzelttikten sonra geri getirme amacı güttüğü aşikar ama bu başarılamıyor. sonuç olarak dünya üzerindeki bütün makineler yok oluyor.

wall-e (2800)

dünya bnl şirketi yüzünden birkaç yüzyıldır yaşanamaz haldedir. şirket 1950’lerden başlayarak dünyayı ele geçirmiştir. wall-e dünya üzerinde kalan tek makinedir. wall-e insan kültürüne olan tutkusu ve hamam böceği ile olan arkadaşlığı (makine-insan-hayvan ilişkisi) sayesinde ayakta kalmıştır. insanların yaşadığı uzay gemisi axiom’daki makineler/robotlar insanları dünyadan uzak tutmak için bir duygu geliştirmişlerdir. sonuç olarak wall-e sayesinde dünyada hayat tekrar başlar.

filmin kapanış jeneriğinde son tohumun bulunduğu postalın ulu bir ağaca dönüştüğünü görürüz. bu ulu ağaç bir böceğin yaşamı’nda tekrar karşımıza çıkacaktır.

a bug’s life (2898)

ratatouille, up ya da finding nemo’nun aksine, bir böceğin yaşamı’nda bir toplum yok. burada hayvanlar insanlar gibi gelişmiş, kendi yolları, mağazaları, barları, eğlence merkezleri olan bir komünite haline gelmiş. arabalar dışında insan barındırmayan tek film olma özelliği taşıyan a bug’s life, film boyunca insanlardan bahsetmiyor bile. peki daha sonra ne oluyor? gelişen hayvan ve makinelerden sonra canavarlar ortaya çıkıyor. bu filmden sonra bahsedeceğimiz monsters filminin çıkışını da böylece öğrenmiş oldunuz.

monsters ınc. (4500)

bu noktada akla şu geliyor. insanlar dünya üzerinden silinen bir ırk. wall-e’de makineler bir süre sonra insanlara ihtiyaç duyduklarını unutuyor ve onları yok ediyor ya da insanlar o yaşam şartlarında daha fazla yaşayamıyor ve yok oluyor. bunun sonucunda bir enerji krizi başlıyor. canavarlar filminde de bunu görüyoruz. bunun sonucunda canavarlar çok çok çok uzak gelecek teknolojisi ile kapılar kullanarak zamanda yolculuk yapmaya başlıyorlar. zamanda geri gidiyorlar ve insanların çığlıklarından enerji topluyorlar. onlara küçüklüklerinden bu yana insanlar dünyasında hiçbir şeye dokunmamaları öğretiliyor. neden? her ne kadar filmde bu mikrop veya bulaşma olarak anlatılsa da, aslında zamanda küçücük bir şeyin yeri bile değiştirilse bu devasa sonuçlara yol açabileceği için. kısacası kelebek etkisi!

monsters university

wall-e’den yüzyıllar sonra bnl’nin neden olduğu radyasyon yüzünden hayvanlar evrim geçirir ve canavarlara dönüşürler. insanlar kazara dünya yüzeyinden silinirler.

monsters university 1313 yılında kurulmuştur, yalnız bu tarih bildiğimiz takvime göre değil canavar takvimine göre geçmektedir. a bug’s life’tan 1400 yıl sonrayı işaret eder. canavarlar insanların toksik olduğuna ve başka bir boyutta yaşadıklarına inanmaktadır. ama tabii ki yanılıyorlardır. bütün bu keşmekeşin sonunda canavarlar ve makineler insanlardan kurtulmanın yanlış olduğunu çok geç fark ederler. insanların onlar için bir enerji kaynağı olduğunu ve hayatın devamlılığı için gerekli olduklarını anlarlar.

makinalar insanlara ulaşmaları için canavarlara yardım ederler. bu sayede tahta kapılardan geçerek insanların varolduğu yüzyıllara geçiş yapmayı öğrenirler.

bütün bu olaylar sonunda bizi küçük boo’ya götürüyor.

boo gerçeği!!!! dırırırırım!!! (1400-4900)

küçük boo canavarlar dünyasında barınamayacağından kendi dünyasına geri döner, ama kim canavarları, konuşan kedileri unutabilir ki? boo da canavar sulley’yi ve içine girdiği dünyayı hiç unutamadı ve canavarları bulmak onda obsesif bir hal aldı. o kadar takıntılıydı ki, sihir kullanmaya başladı ve tahtadan kapılar icat etti. çünkü kapılar canavarlarla iletişim kurulabilecek tek şeydi. ve sonunda boo kim oldu dersiniz?

cadı! brave’deki cadı!! şimdi inanmayanlarınız için kanıtlarımızı sunalım;

brave’deki cadı, kafayı tahta kapılarla bozmuştu. yani canavarlar filmindeki zamanda yolculuk yapmaya yarayan tahta kapılarla.

hatırlarsanız merida kapıyı açtığında cadı’yı birkaç dakika önce gördüğü yerde hiçbir şey yoktu. sadece eskimiş bir harabe vardı. yani kapı, cadı’yı başka bir zamana ışınladı.

bu da yetmez diyorsanız görseldeki ahşaba oyulmuş sully çizimini ve masasının üzerinde duran pizza arabası maketini görerek daha büyük bir aydınlanma yaşayabilirsiniz.

buradan şu sonuca varıyoruz; canavarlar filmindeki boo, brave filmindeki cadı. hayatını sully’yi bulmaya adadı ve bütün pixar filmleri boyunca kapıyı kullanarak yolculuk yaptı. bu bir böceğin yaşamı’ndaki flik ve heimlich’in oyuncak hikayesi 2 filminde görünmesini açıklıyor ki iki film arasında yüzyıllar var. o iki böcek yanlışlıkla boo’nun kapısından geçiyor ve boo ile birlikte başka bir zamana yolculuk ediyorlar.

peki boo sully’yi bulabiliyor mu? belki de ilerideki pixar filmleri bunu anlamamıza yardımcı olur ?

--- alıntı ---

kaynak:

www.google.com/url?sa=t&...

bu konu hakkında güzel bir videoya bu siteden ulaşabilirsiniz.

sonradan eklenen yazı (üçüncü yazı):

bu konu hakkında yeni bir yazı buldum, sade ve daha anlaşılır.

--- alıntı ---

şu anda teoriye oturtulan filmler:

a bug’s life

toy story 2

monsters ınc.

finding nemo

the ıncredibles

cars

ratatouille

wall-e

up

toy story 3

cars 2

brave

monsters university

ınside out (in part 2)

the good dinosaur (in part 3)

brave ile başlıyoruz. brave zaman çizgimizde hem ilk hem de son film. bu nasıl olabilir diye şaşırmış olabilirsiniz, yazıda ilerledikçe göreceksiniz.

tabii ki, atmosferden anlaşıldığı kadarıyla ortaçağda geçen brave, pixar evrenindeki en erken zaman dilimini ele alıyor. ayrıca hayvanların insansı hareketlerini açıklayan tek film. brave'i izlerken pek çok konuda yararlı olan "büyü" nün merida'nın annesini ayıya çevirdiğini öğreniyoruz. bu büyünün kaynağı ise garip görünüşlü bir cadı, ayrıca hayvanların insansı hareketlerinin yanı sıra cansız varlıkların da insansı davranışlarına şahit oluyoruz.

ayrıca bu cadının bir özelliği daha var, ne zaman bir kapıdan geçse, sanki orada yokmuş gibi, bir anda ortadan kayboluveriyor. (ileride buraya bağlayacağım) yüzyıllar sonra, brave'deki insansı hayvanlar, geniş mevcutlar halinde kişilik kazanmaya başlıyorlar. 2 olaydan bahsedeceğiz, hayvanların zekasının gelişimi, ve yapay zekanın gelişimi.

gelelim ratatouille'ye,remy yemek pişirmek istiyor, ancak bu doğal olarak insanların yapabileceği bir şey. bu nedenle bir grup insanla arkadaşlık geliştiriyor ve amacına ulaşıyor. ve aynı zamanda şef skinner'ın ortadan kayboluşuna şahit oluyoruz. ona ne oldu, acaba hayvanların bazı işleri insanlardan daha iyi yapabildiği bilgisiyle ne yaptı?

up filminde karşılaştığımız charles muntz karakterinin skinner'dan başlayan bir rivayet sonucu köpeklerini kontrol edecek cihazlar icat etmiş olması muhtemel. deneyleri sonucunda hayvanların insanların düşündüğünden daha zeki olduğunu anlayan muntz, bu bilgiyi ele geçirmekle takıntılı olduğu egzotik bir kuşu yakalamak için kullanmaya çalışıyor. ancak filmin sonunda dug ve diğer hayvanlar serbest kaldıktan sonraki olayların sonuçları hakkında bilgi sahibi değiliz. çok çeşitli etkilere neden olmuş olabilirler. ancak bir şey kesin, artık insanlar hayvanların potansiyelini fark ettiler, çizgiyi geçmeye başlayacaklar.

bir de elimizde kötücül bir firmamız var. up'ın başında carl'ı evinden vazgeçmeye zorlayan , dünyanın kirlenmesinden ve gelecek insan yaşamının silinmesinden sorumlu şirket, bnl(buy-n-large). bu arada wall-e'den hatırlayacak olursak, filmdeki "bnl'in tarihi" reklamı sayesinde, bnl'in dünya devletlerini ele geçirdiğini biliyoruz. aynı zamanda, bnl'i toy story 3 filmindeki pillerde de görüyoruz.

kayıp balık nemo'da, büyük bir grup deniz canlılarının bir balığı kurtarmak için birleşmelerini görüyoruz. bnl bu filmde de güzel bir denizaltı dünyasını anlatan bir makalede karşımıza çıkıyor. çizgiler geçiliyor, insanlar zeki ve organize olmuş hayvanları kendilerine düşman etmeye başlıyorlar.
dory'yi düşünün, diğer balıkların çoğundan farklı bir şekilde göze çarpıyor. neden? çünkü zeki değil. kısa süreli hafıza kaybı muhtemelen onun diğer deniz canlıları kadar gelişmiş olmadığını gösteriyor, bu da bize bu canlıların ne kadar hızlı geliştiğinin bir kanıtı.

şu ana kadar işlerin hayvan kısmından bahsettik, biraz da yapay zeka kısmından bahsedelim.

the ıncredibles(inanılmaz aile) filmiyle başlayalım. filmin kötüsü kim? pek çoğunuzun aklına buddy geldi, a.k.a syndrome, süper kahramanlara soykırım yapmayı neredeyse başarıyordu.

ya da öyle miydi? buddy'nin güçleri yoktu, bay inanılmaz'dan intikamını alabilmek için teknolojiden yararlandı. bir kişinin sırf bir intikam için bu kadar ileriye gitmesi garip gözüküyor.

ve tüm süper kahramanları nasıl öldürüyor? bir "omnidroid" yapıyor, bir yapay zeka. süper insanların hareketlerini inceleyerek öğrenen ve onlara adapte olan bir "killbot". mirage bay inanılmaz'a ilk kez omnidroid'den bahsettiğinde onun bağımsız bir yapay zeka olduğundan bahsediyor. droid en sonunda syndrome'a karşı da dönüyor, ve şehirdeki insanlara rastgele saldırarak her tarafı yıkmaya başlıyor. neden bir yapay zeka insanlara saldırsın? yapay zekaların insanlara yönelik doğuştan bir nefretleri mi var?

oyuncak hikayesi'ne giriş yapalım. burada insanların aslında duyguları olduğunu gördüğümüz nesneleri kullandıklarını ve daha sonra attıklarını, boş verdiklerini görüyoruz. ilk başlarda oyuncakların bunla çok bir problemi olmasa da, gittikçe daha kötü duruma gidiyor.  ancak oyuncakların geneli makine değil, onların nasıl bir çeşit zekası var?

cevabı da bize syndrome veriyor, bay inanılmaz'a lazerlerinin sıfır noktası enerjisi'yle çalıştığını söylüyor. bu bir vakumda bulunan elektromanyetik enerji. bu şu ana kadar görülmeyen, dalga boylarında görmediğimiz bir enerji. ayrıca pixar evreninde oyuncakların ve cansız nesnelerin hareketi için mantıklı bir açıklama.

toy story serisi, 90'larla 2010'lar arasında geçiyor. inanılmaz aile'yle arasında yaklaşık 40-50 yıl var. bu da yapay zekaya bnl'i geliştirmesi için yeterli vakit veriyor. oyuncak hikayesi serisi boyunca pixar bize oyuncaklar arasındaki memnunsuzluklardan tüyolar veriyor.oyuncakların bu durumu, bize makinelerin nesnelerin gezegeni insanlardan almaya hazır olduğunu gösteriyor, ancak böyle bir şey görmüyoruz. 2000'lerde, süper insanların yokluğunda insan ırkı savunmasız, yani hayvanlardan da bu şekilde bir hareket beklenebilir, ancak o da olmuyor.

ayrıca, yapay zeka da insanlara savaş açmıyor. neden sizce? makinelerin insanları ele geçirdiğini varsaymak mantıklı, ancak beklediğimiz şekilde değil. makineler bnl'i insanları ele geçirmek için kullanıyorlar, 60'larda omnidroidlerin inanılmazları yenmekte başarısız olmasından sonra bu şekilde bir çözüm bulmuşlar. dünyayı ekonomik olarak ele geçiriyorlar.

her bir oyuncak hikayesi filminde oyuncakların her şey için insanlara güvendikleri açıkça görülüyor. mutluluk, hatta enerji için. hatta bize ipucu olarak oyuncakların depoya konulduklarında hayat enerjilerini kaybettikleri de veriliyor.

yani makineler insanları ele geçirmek için onların her ihtiyacına uyan bir şirket oluşturuyor, en sonunda bu firma dünyayı kirliliğe sürüklüyor. peki hayvanlar insanlara karşı dünyayı kirletmelerini engellemek için ayaklandıklarında onları kim durduracak? makineler.

makinelerin bu savaşı kazandığını biliyoruz, burada da cars(arabalar) filmi işin içine giriyor. makinelerin dünyanın doğal dengesini yok ettiği ve dolayısıyla gezegenin insanlar ve hayvanlar için uygunsuz olması nedeniyle, insanlar axiom'a(wall-e de insanların gönderildiği gemi) gönderiliyor.

axiom'da, insanların ihtiyaçlarının makineler tarafından karşılanması dışında hiçbir hayat amaçları yok. makineler insanları onlara bağımlı hale getirdiler, çünkü oyuncaklar olarak bildikler davranış tarzı buydu. bildikleri tek şey buydu.

bu sırada arabalar'da makinelerin dünyada insanların etkilerini taşıdığını görebiliyoruz. hiçbir hayvan yok, ancak insanların bir zamanlar bulunduğu hissediliyor.

arabalar 2'de ise, avrupa ve japonya'ya gidiyoruz. makinelerin dünyanın her tarafını ele geçirdiğini görebiliyoruz. peki arabalara ne oldu? şu ana kadar bildiklerimize göre makineler için enerji kaynağı insanlar, bu yüzden onlardan daha kurtulmadılar.

wall-e'de de belirtildiği üzere, bnl'in asıl amacı dünya bir kere temizlendiğinde insanları geri getirmekti, ancak bunu hiçbir zaman başaramadılar. dünyadaki makineler bir süre sonra en sonunda öldü, nasıl olduğunu bilmesek de.

arabalar 2'den dünyada bir enerji krizi olduğunu biliyoruz, çünkü yağ tehlikelerine rağmen en çok kullanılan enerji kaynağı. ayrıca allinol şirketi'nin kullandığı "yeşil enerji" dünyada arabaları alternatif enerji kaynaklarından uzaklaştıracak bir yakıt savaşına neden olabilir. o "temiz" enerji pek çok arabayı dünyadan silebilirdi.

tekrar wall-e'ye dönüyoruz. hiç wall-e'nin neden son kalan makine olduğunu merak ettiniz mi? filmin insanlar axiom'a gittikten 800 yıl sonra geçtiğini biliyoruz.

acaba wall-e'yi hayatta tutan onun insan kültürüne ilgisi ve bir hamam böceğiyle arkadaşlığı olabilir mi? wall-e'yi özel yapan, insanları kurtarmasını sağlayan da buydu.

o insanların ve makinelerin birlikte barışla yaşadığı zamanları, savaşlardan ve kirlilikten uzak zamanları hatırladı. 

wall-e insanları kurtardıktan ve dünyadaki toplumu tekrar oluşturduktan sonra ne olacak?

wall-e'nin end creditleri sırasında, dünyadaki son bitki yaşamını içeren ayakkabıyı görüyoruz. büyük bir ağaca dönüşüyor. a bug's life( bir böceğin yaşamı) filmindeki ağacı fazlasıyla hatırlayan bir ağaca.

bu doğru, bir böceğin yaşamı'nda insan gözükmemesinin sebebi pek fazla insan kalmaması.

bir böceğin yaşamı'nın gelecekte yer almasını düşünmemize neden olan bazı etkenler var. diğer hayvan odaklı filmlere nazaran, böceklerin insan aktivitelerine benzerliği çok daha fazla.
ratatouille'de hafiften var diyebileceğimiz sosyal yaşam, bir böceğin yaşamı'nda çokça dikkat çekiyor. böceklerin barları, şehirleri, reklamları ve kendi makineleri var. bir bloody mary'nin ne olduğunu biliyorlar, hatta bir gezici sirk bile görüyoruz. bir böceğin yaşamını ayıran diğer bir etkense, arabalar 1 ve 2 hariç insan gözükmeyen tek film olması.

bir diğer film de monsters ınc.(canavarlar). canavarlar'ın çok uzak bir gelecekte geçtiğini düşünürsek, onların evrimleşmiş ve mutasyon geçirmiş hayvanlar olduklarını varsayabiliriz. nedeni ne olursa olsun, canavarların hepsi mutasyon geçirmiş hayvanlara benziyorlar, sadece daha büyük ve daha medeniler. serinin ikinci filminde gördüğümüz gibi bir eğitim sistemleri bile var.(canavarlar üniversitesi)

canavarlar'da, bir enerji problemi var. çünkü yaşadıkları gelecekte insanlar yok. insanlar enerjinin kaynağı, ama yine makineler sayesinde, canavarlar enerji sağlamanın bir yolunu buluyor. canavarlar insanların dünyasına geçmenin bir yolunu buluyorlar. ancak farklı boyutlara değil, farklı zamanlara.

canavarlar zamanda geriye giderek insan nüfusunun fazla olduğu zamanlara giderek enerji sağlıyorlar. uzun zaman geçmesine rağmen, içlerindeki insanlara olan çekimleri hala kaybolmamış.

canavarlar, içgüdülerine dayanarak insanlara sadece dokunmanın bile geçmişte yaptığı gibi dünyalarını bozacağına inanıyorlar. bu yüzden insanları korkutarak enerji kazanıyorlar, ta ki gülmelerinin(yeşil enerji) daha fazla enerji oluşturduğunu anlayana kadar.

canavarlar, pixar evrenindeki en fütüristik temaya sahip. makineler, insanlar, hayvanlar ve canavarlar hep beraber yaşamanın bir yolunu bulmuşlar.


bir de boo var, sizce ona ne oldu? gelecekte olan pek çok şeyi gördü, ve arkadaşı sully'nin başına ne geldiğini öğrenmekle takıntılı hale geldi.

kapıların onları bulmak için ana yol olduğunu hiçbir zaman unutmadı.

bir cadı. evet, cesur'da gördüğümüz yaşlı cadı boo'nun ta kendisi. geçmişe nasıl gideceğini çözer, ve her şeyin kaynağı olduğuna inandığı yere gider. "the will of the wisps"

her şeyi başlatan budur, bir cadı olarak, zamanda ileri ve geri giderek sully'yi bulmaya çalışır.

bu jon negroni tarafından oluşturulan pixar theory'nin ilk kısmıdır. o tarihten sonra çıkan filmlere ve aklına gelenlere dayanarak teoriye eklemeler yapan negroni'nin teorisi şu an 3 bölümdür. bu yazının ilgi çekmesi halinde diğer bölümleri de çevireceğim.

buraya kadar okuyan herkese çok teşekkürler.

--- alıntı ---
devamını gör...
çok vaktim olmadığı için bir kısmını okuyabildiğim değişik bir teoriye benzeyen teoridir.

favorim aldım, yakın zamanda okuyacağım.

elinize sağlık.
devamını gör...
sayın yazara güvendiğimden kaynaklara tıklama gereği duymadım, kahvemi çiko’mu aldım oturdum okumaya başladım ve ara ara 2. tab’dan başka başlıklara daldım, geri döndüm burayı okumaya devam ettim youtube’a gittim müzik açtım geri döndüm, 3 wc 2 sigara molası verdim. arada gerilim melodisi bile koymuş yazarımız dırırırım diye ben bi coştum orda. bi ara beynim durdu, tekrar çalıştı (bkz: başıma neler geldi) yer yer sıkılsamda ilgilendiğim bi konu olduğundan zevkle okudum.

işte bu da yorumum:

pixar filmlerinin hepsini izlemediğim halde olay örgüsüne bayıldım. ben böyle hafiften birbiriyle bağlantılı şeylere bayılıyorum ya. (detay hastasıyım da biraz) teoriler benim mantığıma oturdu. büyük ihtimalle bi sonraki pixar filminde bu teorilerin devamını kendimce yorumlıycam.

yazar arkadaşa çevirdiği için teşekkür ederim.
devamını gör...
cars aleminin 2100'de geçmesi imkansız. çünkü 1970 model bir araba 40'ına merdiven dayadığını falan söylüyor. ayrıca hudson hornet 1950'lerde yarışıyor bunu biliyoruz. bir arabanın 150 yaşında olması imkansız olduğuna göre cars evreni 2100'de geçmiyor. bir kanıtım daha var. kasabadaki yaşlı araba lizzie 1927 model bir ford. anılarında çok genç olduğu görülüyor, yıl en fazla 1940'tır yani. anılarında insanlar yok ve hep 1910 ve 1920 model arabalar var. demek ki ya yıllar yanlış, ya da cars evreni pixar evreninden farklı bir evren. tek bildiğim evren cars evreni olduğu için sadece onu yorumlayabildim.

unutmayın, bu sadece bir teori.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"pixar evreni" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim